Türkiye'de İçmimarlık ve İçmimarlar



Benzer belgeler
Türkiye'de İçmimarlık ve İçmimarlar

KIRILL ISTOMIN in. renkli dünyası ve DEKO TASARIM

KÜLTÜREL DEĞİȘİM SÜRECİNİN KONUT MEKAN OLUȘUMU VE ESKİ- YENİ KAVRAMLARINA ETKİSİ

TARİHİN İKTİDARININ YOK SAYDIKLARI: YAPILAR VE MİMARLAR / İkramiye Evleri 1 Dr. Umut Şumnu 2

KARMA METAL CNC LAZER KESİM FERFORJE

LALE BAHÇELİ SOKAKLAR

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

ALİ ARTUN Sanatın İktidarı

MiMARLIK, BiÇiM HALiNE GELMiŞ YAŞAMDIR.

ÖZGEÇMİŞ. 7.2 Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında (Proceedings) basılan bildiriler

ÖZGEÇMİŞ. Adı Soyadı : Hüseyin Birol Köseoğlu Doğum Tarihi : : Yardımcı Doçent

MİMARLAR DERNEĞİ DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

Modern Mimari -Kökeni ve Manifestoları

DESIGN WEEK ANTALYA İÇ MEKAN TASARIMI VE MOBİLYA Kasım 2017 Antalya Expo Center

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

DBY Ajans. This book has been supported by the Office of Scientific Research Projects of Istanbul Medeniyet University Istanbul, Turkey - March 2014.

ABİDİN DİNO

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Derece Alan Üniversite Yıl. Sanatlar Fakültesi Y. Lisans Fotoğraf Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora

T.C. KASTAMONU VALİLİĞİ MİMAR VEDAT TEK KÜLTÜR ve SANAT MERKEZi

5. Akademik Ünvanlar Derece Alan Üniversite Yıl Yrd. Doçent İç Mimarlık Doğuş Üniversitesi Yrd.Doçent İç Mimarlık Maltepe Üniversitesi 2011

HIGHGATE DE VINTAGE VE ÇAĞDAŞ ÇIZGILERIN ARMONISI

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

Mustafa Tunçalp Seramikler Sergisi 21 Ekim 10 Kasım tarihlerinde Rezan Has Müzesi nde ziyaret edilebilir.

Çağdaş Sanatımızda Son Osmanlı OSMAN HAMDİ KAYA ÖZSEZGİN

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ

ÖZGEÇMİŞ. 2. Doğum Tarihi: 07/12/ Unvanı: Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu:

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

İÇMİMARİ PROJEDE FİKRİN SUNUM PAFTASINA YANSIMASI

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

İÇ MİMARLIK ÇÖZÜMLERİ

Gaziosmanpaşa Koza Sokak Numara 66 / ANKARA KOZA SOKAK, MESA KALİTESİYLE TANIŞIYOR!

Hayatınıza değer katarak, ev sahibi olmaktan öte yeni bir deneyim sunan Seyir Konutları ile sizleri ayrıcalıklı bir yaşama davet ediyoruz.

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

1. Adı Soyadı : MEHMET ÖZET 2. Doğum tarihi : Unvanı : Prof.Dr 4. Öğrenim Durumu: Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Güzel Sanatlar Fakültesi

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

Cuma İzmir Basın Gündemi. Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler

www

KURUMSAL MBA Decor MBA Yapı Dekorasyon Mobilya Turz. San. ve Tic. Ltd. Şti. MBA Decor MBA Decor Üretim

Doktora Eğitimi (2013 -) - Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Bina Bilgisi

Çağdaş Mimarlık Akımları (MMR 322) Ders Detayları

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

hanedandan bir ressam Abdülm ecid y Efendi ^ 60yı] YAPI KREDİ m N A T IO N A L P A L A C E S T B M M M İLLİ S A R A Y L A R

Doktora Tezi/S.Yeterlik Çalışması/Tıpta Uzmanlık Tezi Başlığı ve Danışman(lar)ı :

beste tarafından yazıldı. Perşembe, 06 Mart :31 - Son Güncelleme Cumartesi, 14 Ağustos :11

PLASTİK SANATLAR TEKNİSYENİ

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ MİMARLIK FAKÜLTESİ

DİASPORA - 13 Mayıs

...* « » m m ««« Direktörümüz A G ÂH SIRRI L EV EN D

Dekorasyon E - Dergisi by Kampanya Peşinde

Bilgisayar Mühendisliği

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Pınar EREN Öğretim Görevlisi T.C. İstanbul Arel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi

2. Ekolojik yapı uygulama atölyesi

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

Sergi açılış kokteylini onurlandırmanızı dileriz.

Profesör, Betül Atlı Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü

Ekolojik Tasarımlar ve Sanat

Önsöz Chios 360 İç Mekan Lokasyon Kat Planları

Sakıp Sabancı Müzesi Sakıp Sabancı Cad. No:42 Emirgan İstanbul

Yard.Doç.Ahmet Süreyya KOÇTÜRK Grafik Tasarımı Bölüm Başkanı T.C. İstanbul Arel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

çocukların çok ilgisini çekti. Turdan sonra çocuklar müzedeki atölyede

PEYZAJ SANATI TARİHİ Ders İzlence Formu. Kodu: PEM 112 Dersin Adı: PEYZAJ SANATI TARİHİ Toplam Saat

Endüstri Ürünleri Tasarımı Tarihi (EUT244) Ders Detayları

ÖZGEÇMİŞ. 2 Ünvanı : Prof.Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans


Çağdaş Türk Edebiyatı Araştırmaları. Songül Taş

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK VE TASARIM FAKÜLTESİ BAHAR DÖNEMİ ENDÜSTRİYEL TASARIM BÖLÜMÜ DÖNEM SONU SINAV PROGRAMI 2.SINIF.

Mimarlık Meslek Pratiği

EYD 536 Öğretmen Eğitimi Yaklaşımları. Yrd. Doç. Dr. Ali Gurbetoğlu

TÜRKİYE ORMANCILAR DERNEĞİ ALİ KEMAL YİĞİTOĞLU KÜTÜPHANESİ

MATBAACILIK OYUNCAĞI

MİMARLAR DERNEĞİ 1927

4.SINIF. Derslik Saat. Derslik Saat. Derslik Saat. Derslik. Saat. Dersin Adı. Dersin Adı. Tarihi. Dersin Adı

İLLÜSTRASYON KİTAP KAPAĞI RESİMLEME KİTAP KAPAĞI İLLÜSTRASYONU. 15 Kız Orta düzey

Ev ve apartmana dair / H.Cahit YALÇIN

İletişim ve Medya Çevirisi (ETI310) Ders Detayları

Davetkar Atıf YAPI - HİZMET BİNASI - KAYSERİ

HighLight Aydınlatma

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı ve Soyadı: CEM DOĞAN. 2. Doğum Tarihi: Unvanı: DOÇENT. 4. Öğrenim Durumu: Sanatlar Üniversitesi. Sanatlar Üniversitesi

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İletişim T.C. Galatasaray Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, İletişim Sanatları Bölümü

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Doktora Tezi/S.Yeterlik Çalışması/Tıpta Uzmanlık Tezi Başlığı (özeti ekte) ve Danışman(lar)ı :

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

Prof. Şazi SİREL / 6

Sanat Tarihi (EÜT 141) Ders Detayları

T.C. İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞI GÖNÜLLÜ İTFAİYECİLİK YÖNETMELİĞİ

Sahne Tasarımı (ICM 354) Ders Detayları

~_.)u J!Yu!J.,,r-{;--~'.::.-9if~ı:ı>'!/,..

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NA GÖRE İŞVEREN VE İŞVEREN VEKİLİ KAVRAMLARININ ANALİZİ

2. Enver Paşa. 3. Rıza Tevfik Bölükbaşı

VİTRİN KUYUMCULUĞU BÖLÜMÜ MESLEK DERSLERİ VİTRİN

Transkript:

Türkiye de İçmimarlık ve İçmimarlar ISBN978-605-01-0611-4 TMMOB İçmimarlar Odası, 2014 Tüm hakları saklıdır. TMMOB İçmimarlar Odası nın izni olmadan, kısmen de olsa makale, fotoğraf ve illüstrasyonun, elektronik vb. gibi yöntemlerle çoğaltılamaz. Türkiye'de İçmimarlık ve İçmimarlar 1. Baskı: Mayıs 2014 TMMOB İçmimarlar Odası Adına İmtiyaz Sahibi Levent Tümer Derleyen Yrd. Doç Dr. Umut Şumnu Röportajlar Esra Karataş Yrd. Doç Dr. Umut Şumnu Yayına Hazırlayanlar Yrd. Doç Dr. Umut Şumnu Esra Karataş Derleyen Umut ŞUMNU Kapak Tasarımı Selim Sertel Öztürk Sayfa Tasarım Meral Kal Avseren Yapım ve Yönetim Ajans Paralel Hürriyet Mah. Dr. Cemil Bengü Cd. No: 73/3 Kağıthane 34403 Şişli Tel: 0212 291 39 00 Baskı Ada Ofset Matbaacılık Teks. Gıda San. Tic. Ltd. Şti Litros Yolu 2.Matbaacılar Sitesi E Blok No: (ZE2) 1.Kat Topkapı - İST. Telefon: (0212) 567 12 42 - (0212) 567 87 77 E-mail: info@adaofset.com TMMOB İçmimarlar Odası Genel Merkezi Turan Güneş Bulvarı 701. Sk. 18/3 Çankaya Ankara Tel: +90 312 441 05 96 97

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK: MODERN MİMARLIĞIN İÇ SELLEŞTİRİLMESİ UMUT ŞUMNU... 7 YENİ TEZYİNİ SANAT İSMAİL HAKKI OYGAR... 11 TEZYİNİ SANAT MARIE LOUIS SUE... 15 TÜRKİYE DE İÇMİMARLIĞIN BİR HİKAYESİ MELTEM O. GÜREL... 21 1970 DE TÜRK SANATI: İÇMİMARLIK ÖNDER KÜÇÜKERMAN... 27 TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK TARİHİNE BAKIŞ 1. 2. 3. NURTEN UNANSAL... 31 İÇMİMARLAR DERNEĞİ RAPORU İÇMİMARLAR DERNEĞİ... 49 TMMOB MİMARLAR ODASI AGD ÖRGÜTÜNCE DÜZENLENEN SADUN ERSİN... 57 İHTİSAS AYRIMI KOMİSYONU TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK MESLEK ALANI VE EĞİTİMİN TARİHİ B. BURAK KAPTAN...63 BÖLÜM II TÜRKİYE DE İÇMİMARLAR SADUN ERSİN RÖPORTAJI 1. 2.... 89 ÖNDER KÜÇÜKERMAN RÖPORTAJI...101 GÖZEN KÜÇÜKERMAN RÖPORTAJI...115 NURTEN UNANSAL RÖPORTAJI...123

TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 7 Umut ŞUMNU Türkiye de İçmimarlık: Modern Mimarlığın İç selleştirilmesi Bölüm I Türkiye de İçmimarlık Nurdan Gürbilek, Ev Ödevi adlı kitabının Kendine Ait Olmayan Oda başlıklı son bölümünde modern Türk romanının tarihine ilişkin bir eleştiri yazısına yer verir. Bu yazıya, Gürbilek, Türkiye deki modern romanın anlatısını ev kavramı etrafında kurguladığını söyleyerek başlar. Ve, Ömer Seyfettin, Yakup Kadri, Peyami Safa, Ahmet Hamdi gibi yazarların romanları üzerinden, Gürbilek, modern Türk romanında evden duyulan sıkıntı, evden kaçma isteği, içinde büyünen evden utanç, ev değiştirme, yeni bir ev bulma/kurma isteği gibi temaların baskınlığına işaret eder. Gürbilek yazısını şu soruyla bitirir: Nasıl olup da evsizlikle ilgili bu metinlerde kendimizi bu kadar evimizde hissediyoruz? (1998: 97-98) Gürbilek in bu sorusu modern mimarlığının Türkiye bağlamındaki serüveni ve bu deneyimin belgelenmesi için de fazlasıyla geçerli. Türkiye de modern mimarlık tarihinin söylemsel olarak kurulumunda etkili olan erken dönem metinlere (Özer: 1964, Sözen ve Tapan: 1973, Alsaç: 1976, Sözen: 1984) baktığımızda, edebiyat alanına benzer bir şekilde, anlatının ev kavramı etrafında şekillendiğini görürüz. Yeni ulusal kimliğin kurulumu çoğunlukla eski/utanç duyulan evin terk edilişi ve yeniasri-modern bir evin bulunuşu/kuruluşu olarak anlatılır. Fakat bu yeni ev, yine edebiyat alanına benzer bir şekilde, bir evsizlik duygusunu da beraberinde getirir: Geride bırakılmak istenen eski evin hayaleti her zaman kurulması arzulanan yeni eve musallat olur; yeni evi yabancı ve tekinsiz kılar; ve, eski eve dönmeye ilişkin dayanılmaz bir özlem yaratır. Ana-akım mimarlık tarihi metinlerine egemen olan bu yabancılaşma ve evsizlik hali aslında modern teriminin algılanışının bir sonucudur. Bozdoğan (1996; 2002) ve Baydar ın (1998) belirttiği gibi, diğer Batı-dışı modern toplumlara benzer bir şekilde, Türkiye de de modern mimarlık söylemi kendini, medeniyet/kültür, ulusla arası/ulusal, modern/geleneksel gibi ikilikler üzerinden kurmaktadır; ve, bu zıtlıkların bir tarafı batılılaşma, ilerlemecilik, evrensel ve rasyonel düşünce gibi

8 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 9 olgulara gönderme yaparken, diğer tarafı tarihsel devamlılık, modern ev(ler) bu yayınlarda bir arzu nesnesi olarak sunulurken nasıl bir bağlamda bulunduğu, nasıl bir kullanıcı grubu otantiklik, yerellik gibi olgulara işaret etmektedir. Daha da eşzamanlı olarak modern evlere karşı bir eleştiri de başlar. Modern tarafından kullanıldığı, ya da nasıl bir barınma/yaşama kültürü önemlisi, birbirine karış(a)mayan bu ikili yapı içerisinde, modern ev(ler) modern/yerel ikiliğinin bir tarafında kalan, bu iki karşıtlık ortaya sunduğu araştırılmaksızın aynılaştırılmıştır. Söylemsel ve modernlik terimleri ulusal kimliğe ait, bir anlamda geleneğin arasında köprü kurmayı başaramayan ve bu sebepten olarak ismi olsa da cismi görünmez kılınmıştır. içinden çıkan olgular olarak anlaşılmaktansa, her zaman ulusal içselleş(tiril)emeyen bir ürün olarak sunulurlar. Neredeyse tamamı Bu kapsamda, derleme Türkiye de söylemsel olarak kimliğin yabancısı, dışarıdan gelen/çağrılan, ithal edilen ve 1930 lu yıllarda ülkeye davet edilen Alman ve Avusturya lı görünmez kılınan modern iç mekanın mesleki ve eğitim yeni ye gönderme yapan olgular olarak konumlandırılmaktadır. mimarların büyük kamu projelerini yapmasından dolayı mesken anlamında ortaya çıkışına ve sürecin örgütlenmesine bakmayı Modern teriminin yabancı terimiyle eşleştirildiği, Batı dan filizlenen ve oradan dünyaya yayılan homojen bir hareketmiş gibi algılandığı bu anlayış (1) bizi farklılıklardan çok aynılıklara hapseder. Modern teriminin, dolayısıyla modern mimarlığın ve tasarımına odaklanan genç Türk mimarlar tarafından tasarlanan bu evlerin yeterince Türk olmadığından ve Türk kimliğine yabancı kaldıklarından şikayet edilir. 1930 lu yılların sonunda, kökenleri 1.Ulusal Mimarlık Hareketine Resim 1: Dönemin kübik içmekanı eleştiren karikatürleri (Gökçe 1936c, s 10; Ayça 136d; Gökçe 1937 b, s8; Güler 194, s2) Bu karikatürler Deniz Dokgöz yaptığı detaylı çalışmadan alınmıştır. Daha fazla bilgi için bakınız (Dokgöz 2012) hedeflemektedir. Çalışmanın birinci bölümünde tezyini sanattan, dahili mimariye, daha sonra içmimarlığa uzanan süreçte modern iç mekanın algılanışında ve aktarımındaki değişimlere odaklanılmıştır. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi modern iç mekanın, bu coğrafya tarafından nasıl temellendirilebilse de, Sedad Hakkı Eldem tarafından Aslında bu olumsuzlama ve önemsizleştirme, 1930 lu ve Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi üzerinden ele alınan bu sahiplenildiğine, dönüştürüldüğüne ve tercüme (2) edildiğine kuramsallaştırılan, belki de erken cumhuriyet döneminin en yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlanan Kübik ev süreçte, eğitim alanındaki gelişmelere/değişimlere paralel bakmaksızın, nasıl arayışlar/buluşların yaptığını, nasıl önemli (ve en sorunlu) kategorisi olan Türk Evi nin ortaya atılışına teriminde de fark edilebilir. Katıldığı bir radyo programında olarak mesleki anlamdaki örgütlenmeleri de el alır. İçmimarlar anormallikler ve aykırılıklar yarattığını görmeksizin, onu teksesli, kadar, modern ev tanıdık ama yabancı olma halini sürdürecektir. yaptığı Kübik Yapı ve Konfor adlı konuşmasında Behçet Ünsal Derneği Raporunun ve TMMOB Mimarlar Odası İhtisas Ayrımı tekbiçimli bir üretim olarak gösterir. Başka bir deyişle, Eldem in zaten, hali-hazırda modern olduğunu öncelikle modern mimarlık hareketinin temelinde evin Raporunun metnin içindeki önemi bizlere bu örgütlenmeye Modern teriminin algılanışında barınan bu ikircikli yapı, bir söylediği romantik ve biçimsel Türk Evi anlayışı, modernlik ve durduğunu ve zamanımızın mimarisinin tarihe mesken ilişkin belgeler sunuyor olmasıdır. Çalışmanın ikinci bölümünde taraftan arzulanma ama diğer taraftan bir türlü kendine mal yerellik arasında deneysel, mekansal ve evrensel bir ilişki kurmaya mimarisi olarak geçeceğini söyler (1939:61). Daha sonra hem eğitmen hem uygulamacı olarak mesleğin gelişimine edilememe durumu, modern evin söylemselleştirilmesinde de çalışan modern ev anlayışını söylemsel olarak önemsizleştirmiştir. modern evle kübik ev terimini birbirinin yerine kullanmanın katkı sağlayan kişilerin röportajlarına ve çizimlerine yer karşımıza çıkar. Erken cumhuriyet döneminin, mimari anlamda, en Anlatının merkezine evi koysa da, kendi meşruyetini kurmak adına, sakıncalarına işaret eder; ve kübik teriminin biçimci verilmiştir. etkin yayın organı olan Arkitekt dergisi, 1931 yılından başlayarak modern evi ve modern iç mekanı olumsuzlar (Şumnu, 2012). çağrışımından duyduğu rahatsızlığı dile getirir. Ünsal a göre Çalışmayı oluşturan tüm metinlere rağmen, çalışmanın bir konut sorununu ciddi bir biçimde ele alır. Modern ev(ler)in Kübik ev bir karikatürdür (1939: 62). başlangıç olduğunun ve mutlaka devamının getirilmesi tanınması ve yaygınlaşması için teorik anlamda yayınladığı çeşitli Behçet Ünsal ın eleştirdiği Modern evin, modern iç mekanın gerektiğinin altı çizilmelidir. Örneğin Türkiye de modern iç yazılara ek olarak Seyfettin Arkan, Zeki Sayar, Abidin Mortaş, ve modern mobilyanın kübik terimiyle karikatürleştirilmesi, mekanın yaratılmasında, içmimarlığın eğitim ve mesleki açıdan Abdullah Ziya, Bekir İhsan gibi önemli mimarların tasarladığı alaya alınması dönemin karikatür dergilerinde de göze çarpar. gelişmesinde Utarit İzgi, Selçuk Milar gibi mimarların rolü konut projelerinin çizim ve fotoğraflarına da yer verir. Mesleki bir (Resim 1). büyüktür. Utarit İzgi eğitim anlamında, Selçuk Milar da mesleki yayın olan Arkitekt e ek olarak, dönemin Yenigün,Yedigün, Muhit, Kübik ev terimi sadece alaycı ve aşağılayıcı bir terim değil, anlamda içmimarlık mesleğine önemli katkılar yapmıştır (Resim Modern Türkiye Mecmuası gibi popüler dergileri de modern eve aynı zamanda indirgemeci bir terimdir. Kübik ev ifadesi 2). İçmimarlara destek veren mimarlar ayrı bir dosya konusu sahip olma isteğini arttırmak için çeşitli yayınlar yapar. Fakat altında modern ev(ler) ve modern iç mekanlar hangi olarak mutlaka incelenmelidir. Aynı şekilde, bu çalışma mimar/içmimar tarafından yapıldığına bakılmaksızın, hangi kapsamında sadece eğitmen-uygulamacı içmimarla kısıtlanan 1) Bu nokta Hilde Heynen in yaptığı Programmatic (Programatik) ve Transitory (Geçici) modernite arasındaki ayrım düşünülerek yazılmıştır. 2) Çeviri terimi Walter Benjamin in The Task of the Translator metnine gönderme yaparak kullanılmıştır. konut üretim sürecinin bir parçası olduğu gözlemlenmeksizin, çalışma genişletilmeli ve İsmail Hakkı Oygar, Hayati Görkey,

10 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR Mazhar Resmor, Vedat Ömer, Cevher Bozkurt, Selhattin Refik, Turgut Zaim, Reşat Sevinçsoy gibi mesleğe uygulamalarıyla önemli katkılar sağlayan dekoratör/içmimarlar için ayrıca bir çalışma yapılmalıdır (Resim 2). Resim 2: Sol üstte Utarit İzgi Mimar Sinan Üniversitesi İçmimari Bölümünde diploma kritiği verirken, sağ üstte Reşat Sevinçsoy Hayati Tabanlıoğlu ile AKM nin şantiyesinde proje üzerine tartışırken Kaynaklar: - Alsaç, Üstün. (1976). Türk Mimarlık DüşüncesininCumhuriyet Dönemindeki Evrimi. - Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi Yayınları. - Ancel, Özge. (2008). Mimar/Arkitekt Dergisinde Konut Sorununun Ele Alınışı: 1931-1946. - Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü - Baydar, Gülsüm. (1998). The Professionalization of the Ottoman-Turkish Architect, yayımlanmamış doktora tezi, Berkeley: University of California. - Bozdoğan, Sibel. (2002). Modernizm ve Ulus İnşası: Erken Cumhuriyet Türkiye sinde - Mimari Kültür. İstanbul: Metis Yayınları. - Bozdoğan, Sibel and Kasaba, Reşat (Eds.). (1998). Rethinking Modernty and National - Identity in Turkey. Washington: University of Washington Press. - Benjamin, Walter. (1989). The Task of the Translator. in Andrew Benjamin, ed. - Translation and the Nature of Philosophy: A New Theory of Words. London and New York: Routledge. - Dokgöz, Deniz (2012). Karikatürün Hedef Nesnesi Olarak Modern Mimarlık Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlık Alanındaki Batılılaşmanın Türk Karikatürüne Yansımaları. Yayınlanmamış Doktora Tezi, DEÜ FBE Bina Bilgisi Anabilim Dalı - Gürbilek, Nurdan. (1998). Ev Ödevi. İstanbul: Metis Yayınları. - Heynen, Hilde.(1999). Architecture and Modernity: A Critique. Cambridge: MIT Press. - Mortaş, Abidin. (1943). Ankara Tasarruf Evleri Kooperatifi Arkitekt, 135(3-4): 76-79. -. (1943). Ankarada Mesken Meselesi. Arkitekt, 143-144 (11-12): 239-240. -. (1944). Az Para ile Ev Yapmak ve Bizde Kooperatifçilik. Arkitekt,147-148 (3-4): 90-92 - Özer, Bülent. (1964). Rejyoalizm, Üniversalizm ve Çağdaş Mimarimiz Üzerine Bir Deneme. - İstanbul. İstanbul Teknik Üniversitesi Yayınları. - Sözen, Metin ve Tapan, Mete. (1973). 50 Yılın Türk Mimarisi. Ankara: Türkiye İş Banası - Kültür Yayınları - Sözen, Metin. (1984). Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı. Ankara: Türkiye İş Banası Kültür Yayınları - Şumnu, U. (2012). Between Being and Becoming: Identity, Question of Foreignness and the Case of the Turkish House. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara: Bilkent University. İsmail Hakkı OYGAR Yeni Tezyini Sanat (1) TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 11 Güzel sanatların mühim bir şubesi olan tezyini sanat (arts decorarifs) on dokuzuncu asır başlangıcına kadar dekor kelimesinin manasında olduğu gibi süs demekti. Fazla yaldızlı, süslü bir çok hat ve şekillerin eski evleri manasız bir surette süslediği devirlerde yapılan dekorlar bugünün ihtiyaçlarından başka yerlerde kullanılırdı. 1900 de yani tezyini sanat cereyanları bidayette asri ihtiyaclara cevap verecek bir halde değildi. Avrupa da 1900 de Bavyera Dekoratörlerinin ilk defa yeni bir sanatla (Paris sonbahar sergisinde) meydana çıktığını görürüz. Bavyeralı dekoratörler dekoru orneman ve yaldızlı süslerde aramadıklarını, dekrdan maksat eşyayı süslemek değil bize lazım olan muhiti makul hatlar içinde bulmak olduğunu, 1908 sergisinde teşhir ettikleri (Dalihi mimari ve mobilya dekorasyon)larında buldukları yeniliklerle göstermişlerdir. 1) Bu yazı ilk olarak Arkitekt dergisinde (1932(23-24): 336-338) yayınlanmıştır. Yazı Eren Sayar Kavcı nın izniyle Mimarlar Odası tarafından açılan veritabanı üzerinden temin edilmiştir

12 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 13 1908 de başlayan yeni cereyanlar her sene yapılan sergilerde inkişaf ederken maziin fazla süslü; manasız ve çok zamanlar içinde yaşandığı için terk edilmesi güç olan dekorlar yavaş yavaş yerlerini kaybetmeye başlamıştı. 1914 e kadar Avrupa nın bir çok yerlerinde dekoratörler arasında yeni ve eski sanat taraftarları ile birlikte gürültülü münakaşalar oldu; büyük harp dört sene devam ettiği müddetçe her şey gibi sanat da ölü bir halde idi. Büyük harpten sonra sanatın her şubesinde yeni bir çalışma devri başladı; Avrupa nın belli baslı büyük şehirlerinde her gün sergiler açılıyor ve sanatta hiç bir zaman görülmemiş yeni bir ifade bütün sanat nazariyelerini altüst ediyor ve harpten evvel (Moderne sanat) diye yapılan eserler bu yeniliğin yanında birkaç asır evvel yapılmış gibi eski kalıyorlardı. İşte büyük harbi mütaakip canlanan sanat hareketleri ile beraber (tezyini sanat) her sahada büyük yeniliklerle bugünkü cemiyetlerin zevklerine cevap veren ve hayat tarzlarımızı değiştiren bir sanat olmuştur. Modaya tabi olan her şey, şekil ve renk veren en küçük bir eşyadaki dekordan sinema, tiyatro, ev velhasıl bütün hayatımızı süsleyen dekorlara kadar her şey dekoratörlerin ibda ettiği şekillerin esiri olmuştur. Çok şumullü olan bu sanatın hayatımızdaki mühim tesirlerini gösterdikten sonra dekorları kullandıkları yerlere taksim ederek aşağıdaki çerçeve dahilinde tetkik edelim. Eşyada dekor: Halı, kumaş ve diğer eşyalarda kullanılan dekorlar satıhları süsleyen dekorlardır ve bunlara satıh dekorasyonu denir; eski satıh dekorlarındaki şekillerde dini tesirlerhakim olmuştur: Çin de ve Hint te Buda ve Brahman Hıristiyan memleketlerde Hıristiyanlık; bizde, Acem ve Araplarda Müslümanlık tesiri ile bu dekorların yapılmış oldukları görülmektedir. Müslüman memleketlerde yalnız bizde Kuran ın haricinde çıkarılmayarak figürsüz dekorlarla satıhlar süslenmiştir. Topkapı ve evkaf müzelerinde mevcut zengin halı, kumaş ve diğer eşya koleksiyonlarında ve çinilerimizde stilize edilmiş çiçek ve nebatat ve hendesi şekillerle çok zengin, zarif, ince dekorlarla, çok kıymetli eserler yapılmış olduğunu ve figür esasen manası olmadığı halı ve mensucat dekorlarında kullanılmayarak en makul bir sanat yapılmıştır. İran da en eski devirlerden bugüne kadar devam eden sanatta kuvvetli bir uslup ve teknik vardır: İran halı ve kumaşları ve diğer eşyaları çok güzel dekolarla süslü ve yüksek bir zevkle yapılmış güzel eserlerdir. Dahili mimari ve mobilyada dekor: Dahili mimari ve mobilya dekorasyonu dünden ziyade bugünün sanatıdır; her ne kadar insanların daima evlerini süslemek için eşyalarla bir dekor yapmışlarsa da, hiç bir zaman bugünkü kadar umumi bir surette bu kısım sanata ehemmiyet vememişledir. Saraylarda ve çok zenginlerin evlerinde biz yalnız her devirde mobilya ve dekor tarzlarının değiştiğini görürüz. Halbuki bugün mimarinin yanında teyzini sanat cemiyete yeni bulunan bilumum maddeleri yerlerinde kullanarak makul ve asrın zevklerini en rahat bir dekor içinde temin etmektedir. Zengin bir sanat ve aynı zamanda büyük bir sanayi ve ticareti teşkil eden bugünki tezyini sanat hiç bir zaman cemiyetlerin hayatında bu kadar yüksek bir ehemmiyet kazanmamış ve zevklerimize hakim olamamıştır. Resimlerde de görüldüğü gibi küçük ve büyük her eşyadan evlerimizin en mahrem yerlerine kadar her şeyde dekoratörlerin çizdiği şekiller hakimdir. Bu yazının resimleri Fransızca Art et decoration) mecmuasından alınmıştır.

TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 15 Prof. L. Marie Louis SUE Tezyini Sanat (1) Tezyini sanattan bahsetmek, umumi şekilde sanattan bahsetmek demektir. Sanatın bütün branşlarını kendisinde toplar ve bütün bunlardan istifadelenir. Bundan dolayıdır ki, Fransa da dekoratör sanatkarlar cemiyeti, sadece dekoratörleri değil, aynı zamanda, ressam, heykeltraş, mimar ve hatta kuyumcu, kıymetli cam eşya yapan zanaatkarlara kadar bütün müteahassısları bir araya toplamıştır. Eskiden dekoratör mesleği mevcut değildi. Bu yeni meslek, her şey de, hatta sanatta bile ihtisaslaşma hususundaki iki ihtiyaçtan doğmutur. 20. asra kadar, sadece mimarlar, ressamar heykeltraşlar gibi (majeur) ana sanatları, teknisyen olarak temsil ederlerdi. Tahta, toprak ve kumaş sanat eşyası yapanlar (ebeniste), (tapisier), (ceramiste) gibi zanaatkarlar mevcuttu. İşte eski dekoratif sanatta isim bırakanlar bu sonunculardır: (Boulle)ler, Bouthie ler, Bernard Rolissy, Jacop lar gibi. Lakin yalnız ressam Lebrun,18. Asırda dekoratör olarak kabul edilebilir: Bu devirde Lebrun Versaille şatosunun müteaddit (Tapisserie duvar halılarının) desenlerini kompoze etmiştir. Bugün muhtelif tekniklerin adedinin artması, sanatkarların ihtisasa sevketti. Demek ki, süsleyici sanat, aynı zamamda hem çok genç hem de çok eskidir. Bu sebepten, bir taraftan terütaze, diğer taraftan da ananevi vasıflar taşımalıdır. Prensip itibariyle süsleyici sanat, etrafımızda bulunan her şeyi güzelleştirmeye matuftur: Bir şekil mi bulmak lazım; bir renk intihabı mı mevzuubahis? Bir teyzinat mı konulacak? Dekoratör sanatkar ihtisasının bütün vasıtası ile işe derhal müdahale eder, yahut da (ensemblier) olarak bir orkestra şefi gibi, hayatın seviyesini yükseltmeye ve böylece, bir cemiyetin medeniyet 1) Bu yazı ilk olarak Arkitekt dergisinde (1941(131-132): 262-264) yayınlanmıştır. Yazı Eren Sayar Kavcı nın izniyle Mimarlar Odası tarafından açılan veritabanı üzerinden temin edilmiştir

16 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 17 derecesini tesbit ve tayin etmeye yardım eder. Demek ki, biz süsleyici sanatı her şeyde buluyoruz. Mesela sade, tarif mucibince dekorasyona dahil olan mobilyanın ve günlük ihtiyaçlarımızı karşlayan eşyayı ihtiva eden evlerimizin değil, fakat bundan başka gözlerin zevkini tatmin için tanzim edilen vitlirlerde dahildir ve bu vitrinleri süsleyen sanat eserlerinin, bugün çok inkişaf etmiş olan ilan vesair reklam vasıtalarının hepsinin bu yeni sanata birer tatbik sahası olduğunu görüyoruz. Dekoratörün hüneri aynı zamada içtimai tezahürleri calandırır, sinema ve tiyatro gibi muhtelip temsillerin dekorlarını, kostümlerini de hazırlar. Denilebilir ki, süsleyici sanatın tatbik sahasının hududunu çizmek imkansızdır. Ve ekseriya dekoratör hiç tahmin etmediği zamandan beri faaliyet göstermek fırsatını buluyor. İşte bunun içindir ki, dekoratöre, dar bir ihtisas çerçevesi içinde kendini hapsetmemesi tavsiye eedilebilir. Bundan dolayı ona her şey kuvvetli bir tecessüs mevvzuu teşkil etmelidir. Öyle şahlanmış bir tecessüs ki, bütün dünyadaki hayat kıpırdanışlarını günü gününe takip etmek fırsatı verebilsin. Dekoratif sanat, yalnız günün eserlerini değil, fakat tam manasıyla müfid olabilmek için yarının tekamil imkanlarını da önceden sezebilmek ve kudreti dailinde olan tesirlerle bu tekamül imkanlarını sevk ve idare etmelidir. Tezyinat, bütün sanatlar meyanında ister istemez halkı doğrudan doğruya alakadar edendir, bundan dolayı tesiri bir misli artar. Bu sebeplerden dolayı, sanat modern cemiyette mühim bir rol oynar, ona haklı olarak hayatın dekoru ismi verilmiştir. Her yerde ve her saatte hazır ve nazır bulunmakla, hayatı süsler ve güzelleştirir. Aynı zamamda kolaylıkla iyi ve kötü şeylerin tesirleri altında kalınan çocukluk çağında bir mürebbi rolü oynar. Mevcudiyet sebeplerinden bir diğeri ve mühimi de (industrie) eserlerine modeler temin etmesidir: Bu da, (arts appliques) tatbiki sanatların bir ateşidir ki, bu branşın akisleriyle bir memleketin refahı üzerinde oynadığı rol mühimdir. Filvaki, ressam ve heykeltraşlar, plastic sanatlarda tek eserler yaratıyorlar, fakat dekoratörlerin yarattıkları eserlerin birçok nüshaları oluyor, bu sebepten binlerce kimseyi alakadar ediyorlar, cemiyetin muhtelif sanatları arasına yayılıyorlar. Tatbik edilmiş sanatta, değerli bir model, bir sanayici için bir kar menbaı olmakla kalmıyor, fakat bundan başka, bu model, konulduğu her yere bir sanat numunesi oluyor ve yabancı memkeletlerde teşhir edildiği zaman (pays d origin) menşei olduğu memleketin medeniyet ve zevk derecesini gösteriyor. Demek ki, mühim nokta, bu istihsali elverişli bir istikamette yürütmektir, bunun için de lazım olan şey, hatalara düşmemek, eski modeller hiç bir değişiklik yapmadan kopye ve iktifa etmemektir. Kopye daima orijinalden kıymet itibari ile aşağıdır ve bir nevi kayda tabi olarak yapıldığından bir sanat eserinin icap ettirdiği hürriyete malik değildir. Kopye, daima bir talebe egzersizi gibi telakki edilmelidir. Yahut da, kopye ancak tekniği kaybolmak üzere olan eski sanatların bir nevi konservatuarı rolünü oynamaktadır. Biraz ileriye gidersek, görürüz ki, süsleyici sanatta, günün zevkini idrak eden bir moda vardır, işte sanatkar bu noktayı ihmal etmemelidir. Şunu da ilave etmeliyim ki, sanatkar kendinde kafi derecede kuvvet görürse, bir devrin stilini tesbit etmek hususunda haklı bir hevese kapılmadır. Bu istek bütün sanatkarların kafasında bulunmalıdır, kopye etmek, yahut da memleket veya hariçte yapılanları yapmak kafi değildir. Sanatkarın vazifesi elinden geldiği kadar yaratmaktır. Eğer sanatkar eserlerine biraz kendinden bir şey koyabilirse, ismi eserine bağlı kalmaya layıktır. Eğer sanatkar hiç bir şey ilave etmeden sadece kopye ile iktifa ediyorsa, sanatkar ismini taşımaya layık değildir. Zannedersem müşkülpesent olan ressam (Dégas) da bu manada olarak Sanat daima alkışlanmamalıdır derdi. Rönesans artisleri ve daha sonra 18. asırdakiler bu şekilde hareket ettiler: Hiç kopye veya hırsızlıklara baş vurmaksızın antikiteyi model olarak aldılar. Antikiteyi kendilerine göre naklettiler. Eğer, eserleri eski eserlerin meziyetinden bir şeyler almışsa, bu orjinalliklerine mani olmamıştır. XVI. Louis stili, (Herculanum) hafriyatından sonra doğmuştur: Bu şehirde bulunan eşya, yağlı boyalar, mobilya, Fransız dekoratif sanatına tesir yaptı, Fransız sanatını çok yüksek bir tekamül derecesine sevketti, fakat hiç bir zaman her sanatkarın ırkından tevarüs ettiği ananevi vasıfları hazfedemedi. Üslup hakkında, dekoratörleri muayyen bir usule yani (stylization) üslublandırmaya karşı ikaz etmek isterim, bu usul bütün bir devrin eserlerini can sıkacak bir şekilde bozmuştur. Mesela (stylization) üslublandırma uzun müddet her şeyi mikap, üstüvane ve kürrelerle ifade ederek ressam ve heykeltıraşların bir unsur tallaki ettikleri ve (Passage) dedikleri esası ihmal ettirmişti. Tabiatta kürreler, üstüvaneler vardır, fakat kristaller müstesna biz onları hiç bir zaman ham halde göremeyiz. Bu şekiller, daima bileşmiş ve yumuşamış tali derecede şekiller tarafından canlandırılmış olarak bulunurlar. Her memleketin iklimi, adetleri, tabii menbaları itibari ile bazı sanayiye az veya çok elverişlidir, bu sebepten dolayı Türkiye de, dokuma,halı, seramik, cam ve daha birçok şubelerin bütün dünyaca tanınmış olan sanatların inkişafını tavsiye ederim. Zaten bütün memleketlerde hali hazırda hüküm süren yeni bir arzu, milli bir stil yaratmak isteğidir. Bu stil 1920 den beri bila istisna her yerde tatbik edilmiş enternasyonal bir sanatın formalizme karşı açık bir reaksiyonundan başka bir şey değildir. Bu enternasyonal sanat bize, gerek Amerika da gerek Fransa da veya Boğaziçi nde aynı şekilde evi aynı tefrişatı ve aynı üslubu karşımıza çıkarıyordu. Fakat bu bahsettiğimiz devir, sanatı artık bugün tekabül etmeyen, zamanı geçmiş formüllerden sanatı kurtarmak için zaruri olan bir geçiş devri idi. Yeni estetiğe mani olacak her şeyi attıktan sonra, sanatkarlar, makine ile yeni estetiğe telif edebilecek yeni bir üslup arayabilmişlerdir. Biz, dekoratif sanatının iki nevi tatbik yolunu, daha doğrusu, iki muhtelif ifade temayülünü görüyoruz: Bir taraftan banka, hastahane, seyyahlara mahsus oteller gibi faide gayesini güden binaların, diğer taraftan da, milli binaların, veya hususi şahısların evleri için mevzuubahis olan tefris veya dekorasyon. Biz aynı hal için, bütün dünyada, muayyen bir kullanış tarzı için tetkik edilmiş ve mükemmelleştirilmiş standart bir stilde, krome metalden veya lakeden mamul, tamamen düz, kaypak satıhlı, böylece temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi kolay eşyanın hastaneler için kullanılmasına mani göremiyoruz. Banka mobilyasının da dekore edilmesine hiç lüzum görmüyorum. Seyyah otelinde ise, eşya ve konuş tarzları emniyetbahş bir temizlik ve sadelik hissini vermeli, standart bakır karyolalar, yıkanabilen yağlı boyalar, yalnız bir geçit yeri olan böyle müesseseler için arzu edilen stili teşkil ederler. Buna mukabil, ekseriye bir ikamet merkezi olan modern evi unutturmak için, hususi hayatın dekoruna ait her şey adeta beşeri vasfı verebileceğini bir şekle sahip olmalıdır. İnsanoğlu evinde kendini bir meskenden farklı hissetmemelidir. İnsanı bir otomot gibi telakki etmek onun vekarını azaltmak demektir. Onun etrafını çeviren her şey hususi bir zevkin damgasını

18 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 19 taşımalı, bütün inşa teferruatını teşhir eden adeta bir fabrikaya benzeyen kübik evlerin aksine olarak yeni binaların dahili, sahibinin şahsiyetini aksettiren bir bütün teşkil etmelidir. André Gide o devirde bir ev yaptırmıştı. Bu ev, devrinin en son ve yeni zevkine göre idi, içinde binanın bütün uzuvları muhtelif renklerde boyanmış olarak görünüyorlardı. A.G. bana bir gün salonun köşesine gözlerini dikerek dedi ki: Bu boruları görmeye artık tahammülüm yok, sanki kırmızıya boyanmışı ben sıcak suyum, maviye boyanmışı ben soğuk suyum diyormuş gibi geliyor. Yine son zamanlarda, Segram isminde muayyen bir zaman için şöhret yapmış olan bir artist tarafından tasavvur edilmiş, kristal bir piyano gördük. Bütün mekanizması görülen bu piyano şu tenkidi celbetti: Musikinin hazım ameliyesine şahit olmak hoş bir şey değildir. Dekoratif sanat, mimarinin, resmin, heykeltıraşın bir muhassalasıdır. Bundan dolayı, dekoratörün bu üç sanata ait hiç olmazsa biraz bilgisi olmalı, ve yerine göre, mimar, ressam, heykeltıraş olarak hareket edebilmelidir. Dekoratöre, müvazenet hususunda, mevzun eşya yaratmak işini temin edecek olan mimari bilgisidir. Léonard de Vinci nin dediği gibi, (proportion) tenasüp, sanatın özüdür. Dekoratörün kaygusu, composition larında, tenasüp kanunlarını tatbik etmek olacaktır, çünkü bu kanunlar, hem sanatkarın, hem de tabiatın eserlerine hakimdirler. Yine bu kanunlar hendesi hatlarla ifade edilirler. Uzun uzun ihmal edildikten sonra (regulateur) tanzim edici hendesi hatlar yine rağbette olmaya başladılar ve modern artistler bu hatları eserlerinde tatbik etmekten iftihar duyuyorlar. Ben, kendi hesabıma, 1924 de Léandre Villa ile birlikte Les Rythmes de l architecture (Mimari ahenk) isminde bir eser neşrettim. Bu eserde André Mare ile beraber idare ettiğim Compagnie des Arts Francais de, yaptığımız eserlerin müteaddit resimlerini koymuştum. İyi bir resim yapmak, renkleri ve kıymetleri iyi tevzi edebilmek için dekoratöre resim notion ları elzemdir ve nihayet, seramik işi için bilhassa lazım olan modlaj, diğer mütehassıslara hacimleri kullanmak itiyadını verecektir. Dekoratif sanat itibariyle mahiyeti o kadar zengin olan Türkiye de, ilham menbaı olarak arzu edilen bütün motifleri duymak için dekoratörün sanatı tetkik etmek ve onu bir Türk milli sanatının hareket noktası yapmak kafidir. Bu münasebetle, arkadaşım August Perret daima eskileri kopye etmek değil de, bizim yerimizde olsalardı ne yaparlardı diye düşünmek lazımdır, derdi. Talebelerimde şekillerin tefsirinde büyük bir istidat, resim için şayanı dikkat bir el mahareti müşahade ettim. Bu meziyetleri Türk sanatının son zamanlara kadar bir tefsir sanatı olmasına atfediyorum. Çünkü insan yüzünün tasviri, sanattan hariç bırakılmıştı ve dekorasyona giren bütün motifler hayvanların, çiçeklerin başlıcalarını tefsirden ibaret kılmıştı. Bundan maada, eski el yazıları, adeta harika nevinden bir el maharetini icap ettiriyordu. Bu büyük Türk kaligraflarndan bazılarının eserlerine bakınca, hattın (sureté) emniyetle bu kadar mükemmelliyete elin nasıl vasıl olabileceğine insan hayret ediyor. Bu yazılar, en ince bir dekoratif vasfı haizdirler. Onları okuyamamakla beraber, güzelliklerine hayanım veöyle zannediyorum ki, bu yazılar, eski binalarda, tahride dekoratif heykeltıraşının oynadığı role müşabih bir rol oynamışlardır. Aşağı yukarı 20 seneden beri, sınıf, kah enternasyonal malzemeden ve hali hazırdaki hayatın mekanik şekillerinden, kah mazideki eserlerden ilham alarak I vicaçlı bir hat takip ediyor. Bu ifadelerden birincisi 1925-1935 de rağbette idi. Bu devre, metal krome ismi verilebilir. Tıpkı bir taş evri, demir devrinde olduğu gibi. İkincisi 1925 den evvel 1937 den sonra revaç gördü. Bugün bu hareket daha bariz bir şekil alıyor ve açıktan açığa beynelminel bir sanata reaksiyon olarak, ananeneye avdet şeklinde kendini gösteriyor. En iyi devirlerde, mesela, 17. Asırdaki eski eşya tetkik edildiği zaman görülür ki, koltuklar insanlarda tavurlarını taklid ederler, koltuk ayakları, devrin insanlarınınki gibi yüksek ökçeli ve kemerlidir. Komodlar da bir insan vücudu şeklindedir. Yine bugün de, biz aynı vasıfların ifadesine dönüyoruz; yalnız şu farkla ki, tavırlarımız daha sade, elbiselerimiz daha ciddi olduğundan mobilyamız da daha basittir. Örk ve adetimizle ahenktardır. Eski Türk tekniğindeki revzenler için de bir kaç şey söylemek istiyorum. Bu alçılı camların usulleri tamamen moderndir. Eskiden yapılmış olanların unsurlarını yeni, modern bir şekilde terkip etmek kafidir. Böylece eski revzenler modern inşaatta yerlerini bulacaklardır. Türk dekoratif sanatının inkişaf yolunda lerlemesini temenni ederim, çünkü kuvvetli bir inkişaf, manevi meziyetleri olan bu sanatın hakkıdır. Ve ümit ediyorum ki, şerait uygun olduğu zaman, dekoratif Türk sanatının Paris te yapılacak bir sergisi bu sanata bütün muvaffakiyetleri temin edecektir. Bu sanatın vasıfları günün zevkine tamamen uygundur ve modern stilin tekamülünde en işabetli tesirleri yapılmalıdır.

TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 21 Meltem Ö. GÜREL Türkiye de İçmimarlığın Bir Hikayesi (1) Türkiye de içmimarlık eğitiminin temelleri ilk olarak 1923 yılında Tezyinat (Süsleme) Bölümü nün Sanayi-i Nefise Mektebi nde (eski Güzel Sanatlar Akademisi, ve bugünki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi) kurulmasıyla atılmıştır diyebiliriz. Sanayi-i Nefise Mektebi sanatçı ve sanat tarihçisi Osman Hamdi Bey tarafından 1882 yılında kurulmuş ve 1883 yılında resim, heykel ve mimarlık eğitimi vermek üzere sekiz kişilik bir öğretim kadrosu ve yirmibir öğrencisi ile öğrenime başlamıştır. (1) Bölüm 1927 yılında Namık İsmail in Akademi nin başına getirilmesiyle yeniden yapılanmıştır. Namık İsmail 1925 yılında Paris de ziyaret ettiği, Dekoratif Sanatlar Sergisi nden (Exposition Internationale des Arts Dècoratifs et Industriels Modernes) çok etkilenmiştir. sergi dekoratif sanatlarlar açısından çok önemlidir. Sergiyi benzerlerinden ayıran en önemli özelliği iç dekorasyonu ön plana çıkarmasıdır. Sergi öncelikle Art Deco stili üzerine yoğunlaşmışır. Zaten Art Deco değimi serginin başlığı olan Arts Dècoratifs den alınmıştır. (2) Bu Sergiye ünlü mimar Le Corbusier de süsleme sanatlarından uzak farklı iç mekan anlayışını sunmak amacıyla katılmıştır. Art Deco stilinden çok farklı Modernist çizgileriyle ve iç donanımıyla Le Corbusier in (Pierre Jeanneret ile birlikte) tasarladığı Pavilion de l Esprit Nouveau büyük ilgi ve aynı zamanda reaksiyon toplamıştır. Bu kısa tarihi çerçeveyi çizdikten sonra Sanayi-i Nefise Mektebi ne dönecek olursak, Namık İsmail in başkanlığında Dekoratif Sanatlar Bölümü münde içmimarlığı da içine alan yeni uzmanlık atölyeleri kurulduğunu görürüz. İçmimarlık atölyesi 1929 yılında Tezyinat Bölümü nde hoca olarak göreve başlayan Avusturya lı Philip Ginther tarafından kurulmuştur. Ginther aynı zamanda bölüm başkanlığı yapmış ve Akademi nin Mimarlık Fakültesi nde eğitim gören mimarlık öğrencilerine de içmimarlık dersleri vermiştir. Akademinin 1934 tarihli yönetmeliğine göre Dahili Tezyinat Atölyesi, bugünki içmimarlık stüdyosunun ilk formudur. (4) (3) Bu stüdyonun içeriği zaman içerisinde ve 1) http://www.msu.edu.tr. 12 Kasım 2005 tarihinde bakılmıştır. 2) Mustafa Cezar, Güzel Sanatlar Akademisi nden 100 Yılda Mimar Sinan Üniversitesi ne, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl (Istanbul: Mimar Sinan Üniversitesi Yayını, 1983), 23. 3) Öyle ki Pavilion Auguste Perret başkanlığındaki uluslararası juri tarafından beğeni görmesine karşın, jüri başkanın deyişiyle içinde mimari olmadığı gerekçesiyle ödüle laik görülmemiştir. Aynı yıl Le Corbusier süslü bir dekoratif sanat anlayışını şiddetle kınadığı kitabı L art decoratif d aujourd hui de bu konuya değinir. Bakınız, Le Corbusier, The Decorative Art of Today (Cambridge, MA: MIT Press, 1987). 4) Cezar, 23-24.

22 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 23 öğretim üyesi profiline göre değişkenlik göstermekle bereber 1930-1960 aralığına baktığımızda genel olarak mobilya tasarımı ve yerleşimi ağırlıklıydı diyebiliriz. Bu stüdyoya ilaveten öğrenciler desen çalışmalarının ve yorulamaların yapıldığı genel bir sanat eğitimi ve çizim dersleri alırlardı. 1981 yılında çıkarılan 2547 sayılı Yüksek Eğitim Kanunundan önce bu program Endüstri Sanatları Fakültesi nde yer almaktaydı. (5) Daha sonra Mimarlık Fakültesi ne taşındı. Türkiye deki ikinci iç mimalık programı yine İstanbul da 1957 yılında Türk-Alman işbirliğiyle kurulan Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu nda başlamıştır. Bugünki adıyla Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi profesörlerinden Sabri Oran ve Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisi profesörlerinden Rudolf Schnek in kurucu üyelikleriyle eğitiminde Bahaus modelini esas almıştır. (6) Bauhaus pedagojisi resim, heykel ve el sanatları gibi uygulamalı sanat kollarını bir bütün olarak birleştirmeyi amaçlamıştır. İçmimarlık bölümü ilk mezunlarını 1960-61 yılında vermiştir. İsminin de öngördüğu gibi bu okul eğitiminde uygulamayı ön plana almıştır. Bu erken dönemde Fransız ekolünü benemsemiş Akademi mezunu olan içmimarlarla (ya da o günlerde tabir edildiği gibi dekoratörlerle) Alman Bauhaus modelini esas alan Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu mezunları arasında fikir ayrılıkları görülür. Akademili bir içmimarın değimiyle bazı Akademililer kendilerini Tatbikililerden daha üstün buldukları için diğer meslektaşlarına çok yaklaşmazlar. Tabii bu değerlendirme içmimarların odayı kurmaya çabaladıkları 1970 lı yıllarda bir sıkıntı olarak kendini gösterir. (7) Meslek olabilmenin ve profösyönelleşmenin gereklerinden birinin örgütleşme olduğu düşüncesiyle içmimarlar bir oda kurma çabasına girerler. Türkiye de Mimarlar Odası nın kurulduğu 1954 yılında içmimarlar da Istanbul da bir dernek kurarak odalaşma faaliyetlerinin temellerini atarlar. Daha geniş tarihsel bir çerçeveden baktığımızda, bu örgütleşme etkinliklerinin 1950 li yıllara rastlamasının tesadüfi olmadığını söyleyebiliriz. Bilindigi gibi 1950 li yıllar İkinci Dünya Savaşı sonrasında demokratikleşme ve Amerikan etkisinin yoğun olarak hissedildiği bir dönemdir. Demokrat Parti yönetimiyle ateşlenen liberal ortamda erken Cumhuriyet döneminin devletçilik politikalarını gevşetilerek, özel sektörün gelişimi hedeflenir. Bunun sonucu olarak kamu projelerinin yanı sıra özel sektör de mimarlar ve o dönemde sayıları çok az olan içmimarlar için yeni iş imkanları sağlar. 1950 lerin bu sosyopolitik ortamında Dahili Mimarlar Derneği ni oluşturarak varlıklarını hissettirmeye başlayan içmimarlar, büyük çabalar sonucu 1976 yılında İçmimarlar Odası nı kurarlar. İlk kurucuların anlattığına göre oda büyük özverilerle ve yokluklar içerisinde kurulmuştur. Yedi kişilik bir içmimar grubu boş zamanlarında ve özellikle Cumartesi günleri Ankara da pastanelerde toplanarak hiç mali kaynağı olmayan bir odanın temelini atarlar. Amaç Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bünyesinde içmimarlığı bir uzmanlık alanı olarak resmileştirmektir. Bu arada mimarlar cephesinden büyük bir muhalefet söz konusudur. Bazı mimarlar, İçmimarlar Odası nın kurulmasına mani olmak isterken, bazıları da bu girişime destek olur. Bunların başında Ankara da bir mobilya galerisinin sahibi olan mimar Selçuk Milar gelmektedir. Odanın İçmimarlar Odası adıyla kurulması mimar-içmimar çatışması açısından bakıldığında önemlidir. İçmimarlık tabiri 1976 yılı öncesinde de kullanılmakla birlikte odanın kurulmasıyla dekoratör kimliği resmen terk edilmiş ve içmimar kimliği benimsenmiştir. Dildeki bu incelik mesleğin meşrulaştırılması (8) (9) açısından çok önemli görülür. Çünki dekoratör kimliği 1920 ve 1930 lu yılların modern mimari söyleminin katkılarıyla da büyük nispette mekanı sadece süsleyen, bezeyen kişi olarak algılamaktadır. Akademi profesörlerinden ve Dahili İçmimarlar Derneği nin kurulmasına emeği geçmiş Prof. Sadun Ersin in değişiyle dekoratölük mesleki bir ünvan değildir. (10) Buna karşın içmimar, tasarım, yapı sistemleri, donatı, dökümantasyon ve malzeme gibi konularda eğitim alarak donanım kazanmış meslek insanı olarak tanımlanmıştır. Dildeki bu incelik kanalıyla dekoratörün kimliğindeki değişim sürecini Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi ingilizce konuşan ülkelerde de takip edebiliriz. Bu ülkeleri, içmimarlığın bağımsız bir meslek olarak ilk ortaya çıktığı, en yaygın olarak benimsendiği ve kurumsallaşmanın en yoğun olarak izlendiği ülkelerin başında saymak mümkün. ABD ve İngiltere de dekorasyonun ayrı bir meslek olarak ilk örgütlenmesi 19. yüzyılın sonlarına rastlar. Şöyle kısaca özetleyecek olursak: ABD de New York Dekoratif Sanatlar Topluluğu ilk olarak 1877 yılında Candace Wheeler tarafından kurulmuştur. 1914 yılında oluşturulan Kadın Dekoratörler Klubü Amerikada ki ilk profesyonel iç dekorasyon organizasyonudur. Bu organizasyon yine New York da erkek dekoratörlerin kurmuş olduğu İç Dekoratörler Topluluğu ile birleşerek 1931 yılında Amerikan Dekoratörler Enstitüsü nü (American Institute of Decorators, AID) meydana getirmiştir. 1958 yılında örgüt içerisinde bazı dekoratörler kendilerini tastemaker diye tabir edilen eğitim almamış ama zevk sahibi olduğu düşünülen diğer dekoratörlerden ayırmak isteyince fikir çatışması çıkmış ve bu grup yollarını ayırarak Ulusal İç Tasarımcıları Topluluğu nu (American Institute of Interior Designers, AIID) kurmuştur. Amerika da dekorasyon terimi bu noktada resmi olarak terk edilmiş ve tasarım terimine dönüşmüştür. 1975 yılında ayrılan bu gruplar birleşerek bugünki Amerikan İç Mekan Tasarımcıları Topluluğu nu (American Society of Interior Designers, ASID) kurmuşlardır. İngiltere de ise 1889 yılında baştagelen zanaatçılar tarafından kurulan Britanya Dekoratörler Enstitüsü (The Incorporated Institute of British Decorators) ismine 1953 yılında iç tasarımcı sözcüğünü ekler. 1976 yılında dekoratör kelimesi tamamiyle atılarak, organizasyonun ismi Britanya İç Mekan Tasarımcıları (British Institute of Interior Design, BIID) olarak değiştirilir. Avrupa da ise meslek için önemli bir kuruluş olan Uluslararası İçmimarlar Konfederasyonu (The International Federation of Interior Architects/Designers, IFI) 1963 yılında Danimarka da oluşturulmuştur. (12) Bu tarihi çerçeveden bakıldığında, Türkiye de 1954 yılında Dahili Mimarlar Derneği nin oluşturulması, 1976 yılında İçmimarlar Odası nın kurulması ve dekorasyon teriminin tarihe bırakılması Amerika ve İngiltere gibi içmimarlığın bir uzmanlık alanı olarak daha erken tarihlerde ortaya çıktığı ve yayıldığı ülkelerle paralellik gösterir. Bu bağlamda, aslında Türkiye de içmimarlık mesleki açıdan oldukça erken bir tarihte çağdaş kimliğine bürünmüştür. Türkiye de içmimarların örgütlenmeleri ve bu süreçte mimarlarla aralarında yaşanan sıkıntılar yine Amerika ve İngiltere deki oluşumlarla paralellik gösterir. Mimarlar odasıyla içmimarlar odası arasında yaşanan kimlik ve mesleki sorumluluk alanının tanımlanmasıyla ilgili sorunlar çok benzer bir şekilde Amerikan Mimarlar Enstütüsü (AIA) ve Amerikan içmimarlar Topluluğunu (ASID) arasında da yaşanmaktadır. Türkiye de içmimarlık terimi dekorasyon terimiyle nereseyse eş (11) 5) Cezar, 46-47. 6) http://gsf.marmara.edu.tr/seramik. 1 Nisan 2006 tarihinde bakılmıştır. 7) Kadir Şengül, 31 Ocak 2006 tarihli görüşme. 8) Bu kuruculardan Ferudun Helvacıoğlu ve Kadri Şengül le görüşülmüştür. 9) Kadir Şengül görüşmesi. 10) Sadun Ersin, 5 Mayıs 2006 tarihli görüşme. 11) İngiltere deki gelişmeler için, bakınız, Anne Massey, Interior Design of the 20th Century (London: Thames and Hudson, 1990), 162. 12) http://www.ifiworld.org. 20 Nisan 2006 tarihinde bakılmıştır.

24 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 25 zamanlı ve eş anlamlı olarak kullanılagelmiştir. Erken Cumhuriyet döneminde içmimarlığın dahili mimarlık diye anıldığını ve dekoratörlükle aynı anlama geldiğini Mimar dergisinin Mayıs 1932 sayısında basılan Dahili Mimari adlı bir makalede görebiliriz. Mimar Türkiye Cumhuriyeti nde basılan ilk mimarlık dergisidir ve 1933 yılında Arkitekt olarak adını değiştirmiştir. Dahili Mimari başlıklı makalenin amacı Dekoratif Sanatlar Bölümü mezunlarından dekoratör Nizami Bey in eskizleri eşliğinde bu mesleği mimarlara ve diğer ilgililere yeni bir uzmanlık alanı olarak taktim etmektir. Makale dekoratör diye tabir ettiği dahili mimarı şöyle tanımlar: Bugün binaların dahili tezyin ve tefrişi başlı başına bir san at halini almıştır. Biz de gün geçtikçe, ihtiyaç hissetmeye başladığımız bu şube hakkında ihtisas sahibi olan arkadaşlarımızın çoğalmasını ve kendilerine memleketimizde bir iş sahası izhar edilmesini arzu eder ve arkadaşlarımıza muvaffakiyet temenni ederiz. Dekoratör Nizami Bey Akademi deki eğitimini tamamladıktan sonra Akademi tarafından dört seneliğine Paris deki Ecole des Arts Appliquès e gönderilmiştir. Nizami Bey in Le Corbusier, Bauhaus ve Art Deco karışımı eskizleri en son Fransız trendlerini yansıtır. Bu trendlere içmimarlar tarafından tasarlanan dönemin film dekorlarında da rastlanır. Örnek olarak Istanbul Sokakları ve Karım Beni Aldatırsa adlı film dekorlarını verebiliriz. Bu dekorlar Akademi nin Dekoratif Sanatlar Bölümü nde seramik atölyesi öğretmeni olan dekoratör Vedat Ömer Ar tarafından tasarlanmıştır. Dönemde sayıları henüz çok az olan içmimarlar için film dekoru yapmak önemli bir uğraşıdır. Akademi deki eğitimde de bu konu üzerinde durulmuştur. Mimar Abidin Mortaş 1932 yılında yine Mimar dergisinde yayınlanan Film ve Dekor adlı yazısında bu dekorların halkı doğru seçimlere yönlendirme açısından çok önemli (14) (13) olduğunu belirtmiştir. Bu değerlendirme 1930 lu yıllarda içmimarın rolünü belirleme açısından önemlidir. Erken Cumhuriyet döneminde mimar Batılı bir yaşam stilini halka tanıştırmak ve öğretmekle yükümlü bir eğitici olarak görülür. Mortaş ın sözleri mimarca bir bakıştan içmimara da bu görevin atfedildiğini gösterir. Bu endişe bağlamında dekoratörün rolü iç mekanın donanımı, mobilyası ve düzenlemesine ilişkin herşeyi düşünmesi ve çözmesi gereken yeni bir mesleğin mensubu olarak anlam kazanmaya başlamıştır. Yine Mimar dergisinin 1932 deki bir sayısında Yeni Tezyini San at adlı makalesinde seramik atölyesi öğretmenlerinden İsmail Hakkı Oygar meslek hakkındaki fikirlerini şöyle ifade eder: Dahili mimari ve mobilye dekorasyonu dünden ziyade bugünün san atıdır; her nekadar insanlar daima evlerini süslemek için eşyalarla bir dekor yapmışlarsada hiçbir zaman bugünki kadar umumi bir surette bu kısım san ata ehemmiyet vermemişlerdir. 1939 yılında Akademi de Tezyinat Sanatları kolunun başına direktör olarak getirilen ünlü Fransız sanatçı Marie Louis Sue dekoratörün rolünü şöyle tanımlar: Eşyanın arz edilmesi, tarzı tanzimi ve eşya için sanayie model hazırlama dahi başlı başına bir mesele kümesi teşkil etmektedir. Keza bu vazife de dekoratörlerin omuzundadır. Bu itibarla dekoratörün, hayatın her türlü tecellisinde hususi ve maşeri bir rolü vardır. (17) (15) Modernizmin yalın çizgilerini çok makinalaşmış ve insan dışı bulan Sue, öğrencilerinden bu stilden uzaklaşarak milli bir dekorasyon çizgisi arayışı içinde olmalarını ister. 1942 yılında içmimarlık öğrencisi olan Vedat Fer e göre, 1939-1943 yılları arasında Akademi de bulunan Sue öğrenciler üzerinde çok etkili bir professor olarak görülür. (19) (18) 1940 yılında verdiği ilk dersinde Sue (16) modernizmin oymalar ve kabartmalardan arındırılmış yüzeylerine şiddetle karşı çıkarak dekorasyonu modernizmin etkilerinden uzak yeni bir sanat şubesi olarak açıklar. Sue nun deyişiyle, mazide dekoratör yoktu. Mimar, ressam, heykeltraş, halıcı, kuyumcu ilah.. gibi her türlü sanatkar ve zenaatkar vardı. Lakin dekoratör zamanımızın icadıdır. Dağınık unsurları tanzim edip bunlarla bir bütün meydana getiren tabir caizse- bir orkestra şefi vardır, işte dekoratör budur. Devrimiz ihtisas devridir Her ne kadar iç mekan ve mobilya tasarımı dahili mimarlığın uzmanlık alanı olarak tanımlansa da dekoratörlerin nüfusunun yok denecek kadar az olduğunu 1930 ve 1940 lı yıllara baktığımızda, resmin tam da böyle olmadığını görürüz. Mimarlık mesleğini modernist söylemin tariflediği şekilde algılıyan Türk mimarları kendilerini iç, dış ve mobilya dahil olmak üzere mekanın tamamının tasarımından sorumlu aktörler olarak görürler. Le Corbusier, Mies van der Rohe ve Frank Lloyd Wright gibi mimarların kristalize ettiği kapsamlı mimarlık tanımının etkililerini dönemin mimarlık söyleminde görmek mümkün. Bu vizyonun en iyi örneklerini 1931 yılında basılan ilk Mimar dergisinde Aptullah Ziya tarafından kaleme alınan Binanın İçinde Mimar başlıklı başmakalede ve Celal Esat Arseven in 1931 yılında yayınladığı Yeni Mimari adlı kitabında bulabiliriz. Arseven bu konuda şu sözleri söyler:...odaların eşyası yorgancılık işinden çıkarak bugün artık bir mimar işi olmuştur. Eskiden mimar dört dıvarlı bir oda yapar, oda döşemesini yorgancılığa bırakırdı. Bugün mimar evin içine konulacak en küçük iskemleyi ve o iskemlenin yerini düşünmeye mecburdur. (23) Bu anlayışın somut bir örneği olarak Mimar Seyfi Arkan tarafından inşa edilen Hariciye Köşkü nü (1933-34) gösterebiliriz. Bu (20) (22) (21) binanın bütün mobilyaları bizzat Arkan tarafından tasarlanmıştır. Dolayısıyla, 1930 lu ve 1940 lı yıllarda dahili mimari bir yandan çağın gerektirdiği yeni bir uzmanlık alanı olarak tanımlanırken, diğer yandan da modern mimarın uzmanlık alanı olarak öngörülür. Bu ikilemi içmimarların sayıca artıp bir topluluk oluşturduğu daha ileriki yıllarda da görüyoruz. Hatta sadece Akademi nin en etkili Mimarlık Fakültesi hocası sayılabilecek Sedad Hakkı Eldem in yazdıklarında bile bu dilemayı bulmak mümkün. Mimar Abidin Mortaş ın 1932 yılında yazdığına paralel olarak, Eldem 1973 yılında mimarlığın son 50 yılını değerlendirirken içmimarı halkın zevkini yönlendirmede başarıya ulaşmış bir figür olarak tarifler. Eldem bu konuda şöyle der:...son 10-15 yıl içinde yeni bir dekoratör zümresi meydana çıkmıştır. Bunlar gittikçe artan bir hızla piyasayı ellerine almayı ve yavaş yavaş halkı yeni bir oturma tarzına alıştırmayı başarmışlardır. Bugün evini döşeten zengin veya meraklıların, bu işi dekoratöre yaptırdıkları gittikçe daha fazla görülen bir olaydır. Bu alanda denebilir ki, içmimarlar dış mimarlardan daha fazla başarı göstermişlerdir. (24) [Benim vurgum] Eldem bu yazıda hem dekoratör ve içmimar terimlerini simultane ve eş anlamlı olarak kullanır, hem de dış mimar diye yeni bir deyiş ortaya atar. Bu görüşüne karşın Eldem 1977 yılında, içmimarlık kavramını problematik olarak yorumlamıştır. Mimar Sinan Üniversitesi nde içmimarlık eğitiminin ele alındığı bir söyleşide şöyle der: Yani içmimari; mekan düzenlemesi; dış mimari bunlar niçin ayrı şeyler, bunu ben hala anlayamadım. Eldem e göre iç mekanın düzenlemesi bir mimari proje çerçevesinde ele alınabilir. Projelerinde iç mekanı, en az dış mekan (25) 13) Dahili Mimari, Mimar 5 (1932): 144-146. 14) Yeni Film Dekorları, Mimar 9 (1932): 260-261. Mimar Abidin (Abidin Mortaş), Film ve Dekor, Mimar 2 (1932): 48. 15) Mimar Abidin, 48. 16) İsmail Hakkı, Yeni Tezyini San at, Mimar 11-12 (1932): 338. 17) Hikmet Münir, Profesör Süe ve Tezyini Sanatlar, Yedigün, 368/15 (1940): 6. 18) Bakınız, Dekoratif Sanatlar Bölümü şefi Marie Louis Sue nun 1940 yılı Ocak ayında verdiği ilk ders, Cezar, 33-36. 19) Vedat Fer, 31 Aralık 2005 tarihli görüşme. 20) Marie Louis Sue, Cezar, 33-36. 21) Hikmet Münir, 6. 22) Aptullah Ziya, Binanın İçinde Mimar, Mimar 1/1 (1931). 23) Celal Esat Arseven, Yeni Mimari (Istanbul: Agah Sabri Kütüphanesi, 1931), 31. 24) Sedat Hakkı Eldem, Elli Yıllık Cumhuriyet Mimarlığı, Mimarlık 11-12 (1973): 10. 25) Sedat Hakkı Eldem: 50 Yıllık Meslek Jübilesi (Istanbul, Mimar Sinan Üniversitesi 1983),

26 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 27 kadar tasarlayan Eldem için iki kavramı birbirinden ayırmak iç mekanın dışarıda aksettirilmesi ni öngören modernist düşünceye aykırıdır. Seyfi Arkan dan Sedad Hakkı Eldem e, Eldem den Ankara da İçmimarlar Odası nın kurulmasının karşında duran Şevki Vanlı ya (26) (27) kadar modernist söylemin etkisinde kalan mimarlar için içmimarlıkla mimarlık arasındaki sancılı çizgiyi çekmek oldukça zordur. Sonuçta, Türkiye de içmimarlığın eğitim ve meslek kuruluşları açısından tarihine bakıldığında sorgulanan mesleğin kendisi değil ama dekoratörlük ve içmimarlık kimliği olmuştur. Dahili mimari ve dekorasyon terimleri 1930 lu yıllardan beri kullanılagelse bile İçmimarlar Odası nın kurulduğu ve eğitimin tekrar gözden geçirildiği 1970 li ve yeni içmimarlık bölümlerinin oluşturulduğu 1980 li yıllarda ve belki hala bugün sorgulanan dekoratör ile içmimar arasındaki algılama farkıdır. Dünyada tasarım anlayışının gelişmesi ve değişmesiyle beraber içmimarlar kendi rollerini iç mekanda yapıyı bozmadan her türlü müdahaleyi yapabilen tasarımcılar olarak daha geniş tanımlamışlardır. Bu noktada içmimarlık terimi mimarlar tarafından ve dekoratörlük terimi de içmimarlar tarafından problematik olarak algılanmıştır. Not: Bu metin ilk olarak "Dekorasyondan İçmimarlığa: Türkiye'de İçmimarlığın Eğitim ve Meslek Kuruluşları Açısından Tarihi" başlığı ile 2006 yılında yayınlanmıştır. Türkiye Tasarım Tarihi Topluluğu (4T) Semineri, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Izmir, 12 Mayıs 2006, ss.19-26. Önder KÜÇÜKERMAN 1970 de Türk Sanatı: İçmimarlık Bu konuyu eleştirebilmek için, kanımızca önce Türkiye de ne Tezyinat; Kumaş Desenleri atölyesi olarak değiştirilmiştir. 1941-42 zamandan bu yana, hangi kurumlarda bu eğitimin yaptırıldığını bilmek yılında Moda Atölyesi açılıp; 1958-59 da Tiyatro Dekorları olarak gereklidir. Ülkemizde içmimari eğitimi yapılan iki kurum vardır: değiştirilmiştir. Yukarıda sayılan dallar Dekoratif Sanatlar Bölümü adı - Devlet Güzel Sanatlar Akademisi altında bir araya getirilmişlerdir. İşte bu Bölüm içindeki, önceleri - Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Süsleme, sonraları ise içmimari adını alan Atölye, yıllardan beri Bu iki kurumdan D.G.S.A. da bu eğitim şöyle başlamış ve içmimar yetiştiren kuruluştur. süregelmiştir: Resmi adı Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane olan Güzel Çeşitli nedenlerle bu kuruluş zaman zaman değişimler geçirmiştir. Sanatlar Akademisi bir yüksek okul idi. Derecesinin yüksekliği Bu değişimlerin köklü ve eksiksiz oldukları söylenemez. Ancak son padişahın iradesi ile tespit edilmişti. Abdülhamid zamanında mevcut yıllarda ve Eğitim Reformu çalışmaları sırasında, İçmimarî Atölyesinin, bir kanuna göre, yüksek okul öğrencileri askerlikten muaftı ve yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü içinde mi, yoksa Mimarlık Bölümüne bağlı okul mezunlarına Maarif Madalyası verilirdi. Bu haklara Sanayii Nefise bir uzmanlık dalı olup olmadığı tartışma düzeyine çıkmıştır. Bu Mektebi öğrenci ve mezunları da sahipti. konuda gerekli çalışmaların yakında başlayacağı, içmimari deyiminin 1883 yılında kurulan Akademi de, 1930 yılında Umumî Tezyinat, tanımının yapılacağı ve ülke içindeki durumun ortaya çıkarılacağı Dahilî Mimarî, Seramik ve Afiş atölyeleri kurulmuştur. Sonradan inancındayız. 1938 yılında Afiş Atölyesi; Afiş ve Fotoğraf, 1938-39 da ise Umumî Eğer gerçekten bu düşünce, gerekli hazırlıklar yapılarak (1) 26)Ibid, 24 27) Kadir Şengül görüşmesi. Şevki Vanlı, 18 Ocak 2006 tarihli görüşme. 1) Makale, 1970 yılında Mimarlar Odası Yayın Organı olan Mimarlık dergisinde yayımlanmıştır.

28 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 29 uygulanmaya başlanırsa; içmimar, Y. Mimarlık Bölümüne bağlı olarak görülmektedir. Bu sayılar arasındaki dengesizlik ve tutarsızlık açıkça eğitim görecek, gerekli mimari eğitimi almışlar için bir uzmanlık görülmektedir. Örneğin, 1957 yılında 42 kişi, 1963-64 te ise 3 kişi eğitimi olacak ve istek üzerine devam edilerek mimar+içmimar diploma almışlardır. diploması alınacaktır. Bu kişiler arasında herhangi bir bilimsel anket bugüne kadar Bu düşünce biçiminin ortaya çıkmasında hiç kuşkusuz, yılların yapılamadığı için eğitim sonrası ne gibi güçlüklerle karşılaştıkları, ortaya çıkardığı sorunların payı çok büyüktür. Yıllarını bu eğitime hangi çözümleri buldukları, vb. sorunlar da aydınlanamamıştır. ayırıp, kendilerine birtakım bilgiler verildikten sonra topluma itilen Böylece görülmektedir ki, kimin, nasıl, ne için eğitileceği üzerinde pek içmimar ların bir kısmı aslında bu dala bir rastlantı sonunda girdiği, de fazla durmadan, sürekli olarak içmimar diplomaları verilmiştir. gerekli yeteneklerden yoksun olduğu ve çağdaş düzey gerçeklerine Bu konu ile ilgili eğitim yapan ikinci kurum ise Tatbiki Güzel uygun eğitilemedikleri için sonunda başarılı olamamaktadırlar. Sanatlar Yüksek Okulu dur. Bu Kurum da : Tatbiki Güzel Sanatlar Çünkü bugüne kadar: alanında artistik, teknik ve bilimsel öğretim ve eğitim veren; yeni - Türkiye de içmimar kimdir? buluşlar yapmaya ve bunları uygulamaya yetkili endüstri ve el - Türkiye de içmimara gerek var mıdır, yok mudur? sanatlarımızın muhtaç olduğu yaratıcı ve yapıcı sanatçılar yetiştiren - Varsa ne kadardır? yüksek dereceli bir öğretim ve araştırma kurumudur diyerek kendi Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu nda Mobilya - içmimarlık bir görüşü yansıtmaktan çok uzaktır. - Tam bir yarar sağlayabilmek için nasıl bir eğitim yapılmalıdır? yönetimini çizmektedir. bölümü için: Bölümde binaların iç plânları, içinde kullanılacak Neden? Nedeni çok açık. Bu konuda gerek eğitim yapan kurumlar, - Eğitim sonrası nasıl düzenlenecektir? konuları çok az eleştirildiği Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 27 Ekim 1957 de, Beşiktaş ta eşyanın biçimi ve renkleri fonksiyonlarına uygun ve zevkli bir şekilde gerek bu işin uygulayıcıları çoğu kez belirli kaynaklardan yararlanıp, için Dekoratör adı ile bir takım kişiler eğitim görüp diploma almışlar Dolmabahçe Sarayının bölümlerinden biri olan bugünkü bulunduğu tasarlayıp gerçekleştirebilecek elemanlar yetiştirilmektedir gibi bir biçimsel aktarmalar yaparak ülke gerçeklerini bir kenara ve uygulamalar yapmışlardır. Ayrıca yıllar boyu yapılan eğitim yapıda: tanımlama yapılmaktadır. İlişikteki listede Mobilya - içmimarlık koyuvermişlerdir. Zaten, bir süre öncesine kadar yapılan öğretimde boyunca, kendi aralarında bir amaç birliği olmadığından ötürü; - Mobilya bölümünün bugünkü öğrenci durumu görülmektedir. bu yöne doğru bir itiş de çoğu kez görülmüştür. Proje konuları: sonuç, eğiticilerin kişisel biçimlemelerinden ileri gidememiştir. - içmimarlık Yukarıda kısaca tanıtılan iki kurumu bitirenler, eğitim sonrası Uludağ da kayak evi, Hafta sonu evi, Şehir dışında et ve şarap İlişikteki listede, - Dekoratif Resim nelerle karşılaşırlar, neler yaparlar. İşte cevapsız kalan noktalardan lokantaları, vb... 1954-55 ten bugüne - Grafik Sanatlar birisi de budur. Yapılacak iş mimar - içmimar ilişkisinin düzenlenmesi Bütün bunlar da gösteriyor ki yapı içi düzeni, çoğunlukla ülke değin her yıl bu dalda - Seramik Sanatları olacakken bunun bir türlü gerçekleştirilemediği görülmektedir. Bu sorunlarına dokunmadan, ülke olanaklarını araştırmadan, diploma alanlar - Tekstil Sanatları, olmak üzere, 5 bölüm olarak açılmıştır. ayrıca üzerinde durulup eleştirilmeye değer bir konudur. Ülkemizde, başlangıcı eskilere giden bir yapı içi düzeni dışarıdakileri ise eleştirmeden alıp, bir takım öğelerin bir araya getirilmesinden öteye pek az gidebilmiştir. Kısacası, kartonlara geleneğinin varlığını biliyoruz. Bu gelenek çeşitli dış etkiler, yapıştırılıp düzgün kalması sağlanmış pahalı kâğıtlara, renkli, cicili gelişmeler ve değişimlerle döne döne bugünkü durumuna bicili, güzel ve zevkli çizimler yapılmıştır uzun yıllar boyunca. gelmiştir. Geleneksel oda içi düzenindeki sedirlerin önüne Bu uğraşıların sonunda diplomasını alıp, uygulamaya başlayan sandalyeler, ocakların içine sobalar konmuştur. Bunlar olağandır, kişiler arasında bu çelişik tutumu sürdürenlere, çoğunlukla olmalıdır, evrim böyle olur. Ancak bugün daha kolay (!) yollar karşılaştıkları güçlükler sorulduğunda gerek projelerin olduğu için, ülkenin bulunduğu yapı içi düzeni ve öğeleri, belirli hazırlanmasında, gerek uygulama sırasında ortaya çıkan pek çok

30 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 31 bozukluğun nedeni olarak hepsi bu gerçeğe ve ülke verilerine çok uzak olan eğitimden yakınmaktadırlar. Peki, bütün bu karışıklıklar arasında hiç doğruya, iyiye yönelmeler olmadı mı? Türkiye de; kişisel davranışlar dışında mobilya ile ilgili ilk grup çalışması 1953 yıllarında görülüyor. Bu yıllarda Akademi de demir atölyesi kurulmuş, burada mobilya ve heykel ile ilgili çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu sırada Fransa da bulunan mimar Tarık Carım, Andre Bloc ve arkadaşlarının kurdukları Groupe Espace çalışmalarına Türk sanatçılarının da katılmalarını sağlamıştır. Böylece Hadi Bara nın başkanlığında Tarık Carım, İlhan Koman, Sadi Öziş, Şadi Çalık, Zühtü Müridoğlu nun bir araya gelmesinden kurulan grup, çalışmalarına bu demir atölyesinde başlamışlardır. Sonuç oldukça başarılıdır. Ancak ortaya çıkan yapıtların Paris teki sergiye katılması için çağrı geldiği halde, çeşitli nedenlerle bu gerçekleşememiştir. Bu Paris sergisine katılmanın gerçekleşememesiyle, grup kendi arasında bir yenileme yaptı. İlhan Koman, Sadi Öziş, Şadi Çalık bir araya gelerek Akademi dışında yeni bir atölyede çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu arada ortaya çıkan yapıtların bir mobilya galerisinde sergilenip satışa çıkarılması öngörülmüştür. Sonuç başarılıdır. Yapılan her mobilya ilgi ile izlenmiştir. Hatta prototiplerin bile satıldığı olmuştur. Ancak 1958 de İlhan Koman, 1960 da Şadi Çalık, 1963 te Sadi Öziş in Avrupa ya gitmesiyle, başlangıcı ile bitişi arasında ortalama 10 yıl geçen bu uğraş sona ermiştir. Bunu izleyen süre boyunca bugüne değin, bu denli belirgin ve tutarlı bir çalışma ile karşılaşamıyoruz. Son yıllarda dışarısı ile ilişkilerin artması sonucunda, pek çok kuruluş, çağdaş uygulamaları ülkemize aktarmıştır. Üstelik ülke koşullarının yetersizlikleri nedeniyle bu aktarmalar daha çok biçim açısından alındığından sonuç hem başarısız olmuş, hem de çabaların yozlaşmasına sebep olmuştur. Bütün bu saydıklarımız, 1970 yılına kadar geçen sürenin çok kısa bir eleştirisidir. Peki, bundan böyle ne yapmak gerek. Kanımızca: - Mesleğin ve meslektaşın tanımlarını yapmak, - Bu konuda yapılan eğitimlerin çok gerçekçi, tutarlı ve gelişim içinde olmasını sağlamak, - Bu kişilerin bağlı oldukları toplum ve çevre ile ilişkilerini düzenlemek, - Ülke verilerini göz önüne alarak çağdaş düzeye ulaşmaya çalışmak, gerekir. Nurten UNANSAL Türkiye de İçmimarlık Tarihine Bir Bakış - I 1958 yılında (Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu nun 2. eğitim yılı) yüksek öğrenim yaşamımla başlayan içmimarlık serüvenim; (öğrenci, asistan, yeterlik, doktora çalışmaları, Doç., Prof. lük, akademisyen görevlerim, toplam 16 yılı aşkın bölüm başkanlığı ve yöneticilik deneyimlerimle de) geniş bir perspektifte değerlendirilebilir. Bu serüvende; kurum içi, kurum dışı etkinliklerle gelişen deneyimlerim öğretim programlarında ve eğitim kapsamında araştırmaya dayalı ve çağın gereklerine uygun sağladığım yenilikler, içmimarlık eğitimi, mesleğin varlığı ve gelişimine ilişkin savunma ve mücadalem, yetiştirdiğim, başarılarıyla övünç duyduğum Nurten Unansal, hocası Friedrick Rommel ve resim bölümünden ressam Mustafa Pilevneli. öğrencilerim, halen bölümde görevli ve diğer üniversitelerde de görev alan, (öğrenciliklerinden, akademisyenliklerine kadar sağlanması, savunulması konularında yapılan çalışmalarda önderlik yetiştirdiğim ve gelişmelerinde önderlik yaptığım içmimar, öğretim yaparak, bu süreçte, kuruluşunda da yer aldığım İçmimarlar Odası elemanları) eğitimciliğim yanı sıra kişisel araştırma, proje tasarım Marmara Şubesi Başkanlığı görevlerimle (1986-1992 yılları arasında uygulama ve sanatsal (resim) çalışmalarım da yer alır. 6 yıl gibi, zorlu bir zaman diliminde) İstanbul - Ankara çalışmalarıyla Bu arada; mesleğin toplumsal gelişimi, içmimarlık haklarının meslektaşlarıma destek ve güç verdim.

32 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 33 transferlerinde izlediğimiz gibi, DTGS Okulu için sanat - tasarım de (Mimarlık-içmimarlık- bağlamında (Almanya ile de öğretim elemanları transferlerini bir Mobilya Tasarımı gibi) çağdaş olgu olarak görüyoruz. uygulamalarda yaşama Bu arada, pekçok alanda, (sanat ve teknikde de) ülkemize gelen kazandırdıkları irdelenmiştir. yabancı öğretim elemanları gibi (gerek eğitim almak gerekse Bu bağlamda; sanatta, öğretimde yer almak üzere) Türk öğretim görevlisi ve uzmanların yalınlık, işlevsellik ile endüstriyel yabancı uzmanlarla karşılıklı transferlerine de tanık olunmuştu. değerlerin önem kazandığı bir dönem olan Bauhaus a yön Tatbiki Güzel Sanatlar eğitimi ilk kuruluş çalışmaları ve verenlerden Mimar Walter içmimarlık Gropius, Mimar Ludwig Mies Güzel Sanat ve Tasarım alanlarında, tasarım çalışmaları ve van der Rohe gibi çok sayıda uygulamaları ile yaşam ve ülke endüstrisine katılacak, yaratıcı, sanatçı-tasarımcı mimarları Bu kazanımlarımla; DTGSY Okulu ndan ve MÜGS Fakültesi ne uzanan süreçten itibaren (kuruluşundan-günümüze) gelişim ve kuruluş yıllarında, ülkelerarası iletişimde; pek çok alanda olduğu gibi, eğitim alanında da batıya açılımda (Fransa, Almanya, araştırmacı bireyler yetiştirmeyi amaçlayan, TGSY Okulu nun kuruluşunda; TC Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki Teknik Yüksek önemle anmak gerekir ki; bu mimarların yapı tasarımları, iç Prof. Dr. İng. Adolf Gustav Schneck. oluşumları bir içmimar ve akademisyen olarak anlatmaya Avusturya, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde) karşılıklı anlaşmalar Öğretim Müsteşarlığı nın inceleme ve girişimleri başlangıçta yer mekan tasarımlarında (içmimarlıkta) yeni yaşamsal anlaşıya çalışacağım. doğrultusunda, araştırma-program geliştirme amacıyla, yabancı almış, ülkemizde salt güzel sanat eğitimi yanında (Türk-Alman ortak getirdikleri yenilikler izlenmeye değer tasarım örnekleridir. Bu açıklamalarımla; (yıl-yıl, gün-gün) gelişme ve değişimlerin öğretim elemanlarının kendi istekleri ile transferi ve eğitime görüşü ile) sanatta teknik bilgi ve beceri birikiminin de sağlanacağı Bu noktada; 1920-1930 yılları arasında Almanya da sanatçı ve tanığı olmam sebebiyle (bir nevi içmimarlık tarihini yaşayan ve katılımlarıyla (örneğin: Hukuk, iktisat, tıp, mühendislik, mimarlık ve bir eğitim kurumu örneğinin olması fikri benimsenmiştir. dizanyer (tasarımcı) eğitiminde çağdaş yöntemler uygulanmış olan oluşumunda oldukça büyük bir rolü olan kimliğimle) açıklanmayan güzel sanatlar alanlarında) işbirliği sağlandığı bilinmektedir. (Bu Bu araştırmalarda, Almanya da sanat-tasarım eğitimine temel Bauhaus Okulu nu iyi tanıyan ve eğitimde yer almış olup, başka ayrıntıları, dönemler ve bölümler olarak, gerçeklere dayalı dile noktada; bazı yabancı akademisyen ve uzmanların, savaş ve sonrası oluşturan Bauhaus Okulu ilkeleri ile eğitim sistemleri incelemeleri ülkelerde benzeri okulların kurulmalarında görev alan uzman getirmek gereğine inanmaktayım. yaşam sorunları nedeniyle, bir nevi kaçarak, ülkemizde çalışmayı esas alınmıştır. eğitimci Prof. Dr. İng. Adoif Güstav Schneck le iletişime geçilmiştir. Bu sürecin içinde; insan sevgisi, (topluma, sosyal-sanatsal-yaşamsal seçtikleri gerçeği de vardır.) Bu çalışmalarda; Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu için ilk çalışmalar; İstanbul Teknik Üniversitesi nden Doç. Dr. Sabri Oran, Prof. yararlılığı nedeniyle) içmimarlığa olan mesleki sevgi, öğrenci sevgisi, Bu bağlamda; örneğin, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Avrupa ya eğitimlerini geliştirmek üzere gönderilen, Gazi Eğitim Schneck e (Prof. Schneck in hocası olan Prof. Paul Bonatz aracılığı ile eğitime olan inanç ve idealist düşüncelerle sergilediğim ilkeli duruş Üniversitesi gibi eğitim kurumlarında, Türk eğitimcilerle Enstitüsü Öğretim Elemanları, Hakkı İzet, Hayrullah Örs, Sait Yada, 1954 yılında iletişim sağlamış) bu tür bir okulun ülkemizde açılması gücü ile yaşamış olmanın getirdiği değerli bir yaşam feslefesi sorumlulukları paylaşan yabancı öğretim elemanları, kurumların Ferit Apa, Hakkı Uludağ ile o yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki konusunda fikrini almak ve kuruluşuna katılması ve danışmanlık göstergesi olduğu gerçeği vardır. (1963-2013 e 50 yıl.) gelişme aşamalarında görevlerini tamamlayarak birer birer Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü (sonra müsteşar) göreviyle Ferit yapması talebinde bulunmuştur. Böylece, Giriş Ülkemizde genel ve sanat eğitiminde batı ile işbirliği Ülkemizde, batı eğitim sistemleri, yüksek öğretim kurumlarına nasıl, ne zaman girmişti? İncelediğimizde görüyoruz ki; Cumhuriyetin ayrılmışlar, yerlerini görev paylaştıkları ve yetişen Türk öğretim elemanlarına bırakmışlardır. Ülkelerarası iletişimde aynı yöntem güzel sanatlar alanında da gelişmiştir. İlk örneğini, (kuruluş adı: Sanayi-i Nefise Mektebi olan) Güzel Sanatlar Akademisi nde (Fransa ve İtalya ile de sanatçı-ressam Saner in araştırmaları da yol gösterici olmuştur. Bu araştırma çalışmaları sürerken, İstanbul Teknik Üniversitesi nden Mimar Doç. Dr. Sabri Oran, Bauhaus Okulu ilkelerini inceleme çalışmaları ile sürece katılmıştır. Bu incelemelerde; 1920 lerde kurulmuş olan Bauhaus Okulu eğitimini Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu adıyla kurulacak olan yeni sanat kurumunun ilk adımı atılmıştır. (Not: Bu iletişimde; Bonatz, Schneck ve Oran ın Stuttgart Teknik Üniversitesi nde öğretim görmeleri ve öğretimde görev almaları da büyük etken olmuştur.)

34 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 35 Prof. Paul Bonatz Cumhuriyet Türkiyesi nde 1943 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Teknik Öğretim Müsteşarlığı nda yapı bürosu danışmanlığı, 1946 yılında, İstanbul Teknik Üniversitesi nde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Alman eğitimci, Stuttgart Akademisi öğretim üyesi Prof. Dr. İng. Adolf Gustav Schneck in (mimar-mühendis-mobilya tasarımcısıteorisyen) Türkiye ye yaptığı gezilerinde olumlu izlenimleri doğrultusunda bu tür bir eğitim kurumu açılmasının yararlı olacağı konusundaki öncü çalışmaları, Türk eğitimci ve bürokratlarının da 1954 lerde başlayan girişimleri ve çalışmalarıyla 1957 yılında tamamlanarak. Milli Eğitim Bakanlığı nın kararı ile Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu olarak açılmış, eğitime başlamıştır. Böylece 1883 yılında kurulan Güzel Sanatlar Akademisi (Sanai-i Nefise Mektebi) nde 1930-1936 larda yeni atılımlarla, Fransız ekolü yönünde yürütülen güzel sanatlar eğitiminden sonra, 1957 den itibaren yeni bir bakış açısıyla (güzel sanatlar, tasarım ve endüstri bağlantısında, Alman ekolü yönüde, öğretim-eğitimde, teknik donatıyı da içeren) güzel sanat öğretimi temel ilkesi benimsenerek özde bir, ancak uygulamada farklı iki sistem sunan güzel sanatlar Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İçmimarlık Bölümü yıl sonu sergi kataloglarından ve öğrenci çalışmalarından örnekler. 1960 lı yılların sonu. eğitimleri veren iki kurum olarak, sanatçı-tasarımcı yetiştirmeyi amaçlayarak ülkemiz yaşamına önemli hizmet sunmuşlardır. TGSY Okulu nda içmimarlık eğitimi Kuruluşunda 5 bölüm olarak (Mobilya ve İçmimarlık, tekstil, grafik, seramik, dekoratif resim adlarıyla) programlanan kurumda, içmimarlık-tasarım eğitimi serüveni de başlamıştı. Okulun kurucu önderi olan Prof. Dr. Adolf Schneck in ve kuruluşunda rolü olan ilk okul müdürünün İstanbul Teknik Üniversitesi nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Sabri Oran ın da mimar olmaları; okulun bünyesinde 5 bölümden biri olan İçmimarlık Bölümü nün kurumda özelliği ve kapsamı ile öncelikli eğitim alanı olduğunun önemli bir göstergesidir. Esasen, Bauhaus, mimarlık paralelinde (genç bir tasarım alanı olan) içmimarlık alanında da başlamış yeni bir sanattasarım akımıdır. İlk yıllarda, Türk eğitimcilerle birlikte çok sayıda yabancı uzman (Alman, Avusturyalı vb) öğretim elemanları ile sürdürülen içmimarlık eğitiminde önemli bir ilke de (tüm diğer bölümlerde de olduğu gibi) mezunlardan seçilen asistaneğitmen kadronun yetiştirilmesinde atılan adım olmuştur. Bu yolda başlayan girişimle bugün eğitimi gelişerek sürdürülen bölümlerde olduğu gibi; içmimarlık bölümünde de kendi kurumundan mezun olup, alanında sanat-tasarım-proje çalışmaları yaparak, yurt içi ve yurt dışı araştırma çalışmaları ile bilgisini pekiştiren, lisansüstü, yeterlilik-doktora çalışmaları yaparak eğitime katılan kadrodan oluşmaktadır. Bir sonraki yazılarımda; kuruluşundan bugüne İçmimarlık Bölümü öğretim-eğitimini, programları ile değişim ve gelişim aşamalarını, eğitim kadrolarını, çalışma süreleri ile ilgili olguları, değişen ülke koşullarının eğitim politikasına etkilerini, sistem değişikliklerinin yansımalarını, sorunlu yıllar olarak izlenecek müdcadeleci (ve fakat başarılı) dönemleri, kurumun ortak eğitim politikalarındaki arayış-duraksama ve yenilikleri, (yakın yıllarda, ülkülerarası ortak eğitim politikaları uygulaması gereği oluşan değişiklikleri, açılan çok sayıdaki üniversitelerdeki yeni içmimarlık bölümlerinin eğitim sistemlerindeki farklılık ile yansımalarını da) bir içmimarlık tarihçesi olarak anlatacağım. Yazımın diğer bölümlerinde yapacağım açıklamalarda; doğrudan, birebir, gerçekler olduğu gibi, idealist görüşlerime dayalı (bireysel çabalarım ve deneylerimle gözlemlerimi içeren) yorumlarım da yer alacaktır.

36 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 37 Türkiye de İçmimarlık Tarihine Bir Bakış - II Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu ve M.Ü.G.S. Fakültesi nde öğretim sürerken; ülke koşullarında zorunlu yönetim İçmimarlık Eğitimi: İçmimarlık eğitimini genelde varoluş süreci değişikliğinin (1960 lar) yansımalarına rağmen başarılı yıllar. ile birlikte Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (DTGSY) ve b. 1963-1970 Kuruluşu pekiştiren, geliştirme çalışmaları; binadonanım, eğitim süresi arayışları; Birinci dönem, ön lisans-lisans Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (MÜGSF) bağlamında ele alarak kuruluş yılları, gelişim yılları, başarılı yıllar, olarak, sonra 4 yıllık eğitime tekrar devam, öğretim üyesi değişen sistem koşullarına adaptasyon yılları ve ülke politikaları yetiştirme esasları ile (yeterlik-doktora) çalışması uygulama çerçevesinde eğitim sitemlerine yaklaşımda yeni arayışlar, zaman başarılı süreci, yeni kadroların katılımı, kurum içi-kurum dışı zaman duraksamaya sebep olan oluşumlar, yine de yenileşmeye atılımlar, araştırma, etkinlikler. Asistan bursları (yabancı ülke açık çabaları kapsayan süreçte, dönemlere, yıllara ayırarak araştırma eğitim bursları) girişim ve uygulama modeli. incelemek daha açıklayıcı olacaktır. c. 1970-1980 Yeni öğretim üyesi katılımları. Eğitim Yaşadığımız, izlediğimiz, irdelediğimiz bu dönemleri gerçek programlarında, kapsam ve içeriklerde yenilikler, gelişme ile oluşumlarla birlikte (yansımalarıyla) sıralayarak açıklayabilirim. başarılı yıllar (yeni asistan alımları, kadro artışları). Gündüz ve gece eğitimi uğraşları ile kurum genel ve bölüm yönetim değişimleri ve DTGSY Okulu Dönemi (I. Dönem) yıllara göre değişen öğretim görevlileri (uzman), katılımlar. Ancak; a. 1957/1958-1962 İlk kuruluş yılları; toplumsal yaşamda, gençlik ve politik hareketlerin yansımalarının Alman Ekolü (Bauhaus) eğitimde yönetimde yarattığı zorlukları aşma çabalarıyla geçen bir Eğitim ilkeleri ile Türk eğitim sistemi bağıntısında yürütülen süreç. Bu süreçte; gündüz eğitimi yanı sıra 1974 de başlayan gece Unansal, çok değerli hocam dediği İsmail Özışık la birlikte, (ortada gözülkü), tez savunması deneme dersi sergisinden. eğıitimi, 1979-1980 e kadar başarıyla devam etmiştir. Bu dönemde önemli bir konu da (1972 den itibaren) öğrenci temsilciliğinin kuruluşu ve öğrenci temsilcilerinin yürütme kurullarına ve karar mekanizmalarına katılımının sağlandığı (deneme yılarıdır), zorlu fakat eğitimde başarılı yıllardır. d. 1980-1982 - 1983 Başarılı eğitim yıllarında olgunluk dönemi. Ancak; ülke koşullarında yaşanan politik hareketlerin getirdiği yeni oluşumlarla yönetim sistemlerindeki değişimler. Yüksek okuldan fakülteleşmeye geçiş temelinde çabalar. Öğretim üyesi, akademik ünvan ve intibaklarda girişimler. (Bu arada, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü nün kurulması istek ve çalışmaları. Bölümde yarattığı çalkantılar.) YÖK Yasası. NOT: DTGSY Okulu döneminin anlatıldığı I. Dönemde, İçmimarlık Bölümü, gelişme aşamaları ve yönetim oluşumları hakkında geniş açıklamalardan önce, kurumun genel yönetimi, tüm bölümlerdeki eğitim politikalarına olduğu gibi İçmimarlık Bölümü ndeki etkilerini açıklamak gereğini duymaktayım. Çünkü kurum, genel ve yönetim kurullarında alınan kararlarla yönetilmesine rağmen, yöneticilerin genel tutumlarının, görüşlerinin eğitime yansımalarının olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle yazılarımız içeriğine zaman zaman genel yönetim çalışma ve yönlendiriciliği ile kurum eğitim işleyişinde bölüm eğitimöğretimlerindeki rolü, etkileri yorumlanacaktır. (Bu görüşüm her dönem için geçerlidir.) 1- DTGSY Okulu Dönemi (I. Dönem) Açınımı: İçmimarlık Bölümü nde Eğitimin 1957-1982-1983 yılları arasındaki bölümünün açımını anlatırken: a) Kadroları; öğretim üyesi yetiştirme koşulları. b) Öğretim programlarının yıllara göre gelişimi. c)araştırma çalışmaları. d) Kurum içi, kurum dışı ilişkiler ve etkinlikleri (sergiler, konferanslar, seminerler vb. katılımlar) e) Yönetim kadrosu ve değişimleri. f) Yapı-mekan-donatım-atölye-araştırma ve eğitimde uygulamalarda oluşum ve gelişmeler ile beraber açıklarken; içmimarlık eğitiminin, kurum dışına yansımaları, proje uygulamaları, toplumdaki yaşamsal etkileri, mezunların çalışmalarıyla istihdama kazandırdıkları, getirdiği yenilikler, mesleğin tanıtımındaki rollerinin önemi de yazılarımıza eklenecektir. DTGSY Okulu yönetimi ve İçmimarlık Bölümü nde yönetim: Kurum, ME Bakanlığı na bağlı olduğu dönemde (1957-1982) Müdürlük olarak yönetilmiştir. Müdürlerin ilk örnekleri, atama ile işbaşına gelirken (1970) daha sonra kurum öğretim elemanları tarafından (hatta öğrenci temsilcilerinin de katıldığı) seçimle göreve gelmişlerdir. Bu dönemlerde sırasıyla; Prof. Dr. Sabri Oran (1956 1958) Hayrullah Örs (1958 1967) Cevdet Koçak (1961 1965) Safa Ş. Erkün (1965 1967) Hakkı İzet (1967 1971) Mustafa Aslıer (1971 1977) Erol Eti (1977 1980) Tankut Öktem (1980-1982) görev yapmıştır.

38 / TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR TÜRKİYE DE İÇMİMARLIK VE İÇMİMARLAR / 39 Sevtap Elmas, Y.Doç. Cemal Yıldız, Y.Doç. Türker Şencan, Y.Doç. Semih Yalçı, Y.Doç. C. Arslan Özbiçer. (Yavuz Irmak, Ümit Celbiş, Arslan Özbiçer yurt dışı eğitiminin ardından 3-5 yıl sonra döndü.) Not1: 1982 den sonra Şermin Alyanak, Eser Tezeren, Yavuz Irmak, C. Arslan Özbiçer, Ümit Celtaş ayrılıp Endüstri Tasarım Bölümü ne geçtiler. Not2: 1982 den sonra katılanlar ileride anlatılacaktır. DTGSY Okulu I. Dönem Öğretim üyesi yetiştirme koşullarına bir örnek: İkinci dönem mezunlardan Nurten Unasal, öğretim üyelerinin Unansal ın öğretim üyeliğinde eğitime getirdiği form-renk ilkeleri öğrenci sergisinden. (1970) Kurum, Yüksek Öğretim Kanunu ndan sonra 1982-1983 Mobilya Tasarım), Frank Metzger (1957-1962, Temel Sanat Eğitimi), Fazıl Pehlivan (1967-1980, Mobilya Konstrüksiyonu), Muzaffer Berkay (1997-1980, Teknik Bilgiler) isteği ile öğretim üyesi olarak yetiştirilmek üzere asistan olmuş, öğretim üyesi Cevdet Koçak ve Friedrich Rommel e asistanlık yapmıştır. 1963 yılında asistan olarak göreve başlayan Nurten Harbiye Yapı Endüstri Merkezi nde yapılan bölüm sergisinden. (1970) öğretim yılında Fakülte olduktan sonra kurum dışından Dekan Unansal, 1967-1968-1969 yılları arasında İspanyol hükümetinin Bu konuyu detaylı olarak bir örnekle anlatmamın sebebi, Prof. Dr. Fahiman Tekil tarafından yönetilmiş, 1984 den sonra İçmimarlık Bölümü nde yönetim ve kadrolaşma: bursu ile (iki ülke anlaşması çerçevesinde) Madrid e araştırma 1985 lerden sonra (1982-1986 arası) kurumda yetişen asistanlar kurum kendi özünde yönetilerek ilk olarak, Prof. Mustafa Aslıer Prof. Dr. Sabri Oran la (1957) başlayan Bölüm Başkanlıkları; yapmak ve ilgili eğitime katılmak üzere gitmiştir. Mesleki eğitimin için bir akademik yetişme sisteminin (genelde tüm üniversite ile yeni döneme girmiştir. Bu dönem, geçiş dönemi olarak Friedrick Rommel (1959), Cevdet Koçak (1960), Nurten Unansal yanı sıra (mimarlık-içmimarlık) Fransızca İspanyolca dil kurslarına siseminde olduğu gibi, YÖK yasası ile) tez çalışması sunumu nitelenebilir. (1971), Cafer Tanyeri (1973), Şermin Alyanak, Fazıl Pehlivan, katılarak yabancı dillerini geliştirmiş. Turizm-Otelcilik, Restoran- (yükseltilme esaslarının değişmesi sonucu bazı istekler koşullar Nurten Unansal (1973), olarak devam etmiştir. Fakülte olduktan Café, konut ve yaşam üzerine araştırma ile tez konusu olan yalınlaştırılmış, artı bazı olumlu koşullar getirilmekle beraber (içe DTGSY Okulu nda ilk yıllarda İçmimarlık Bölümü ne katılan sonra Nurten Unansal (1979-1985), Şermin Alyanak (1986) ve Moteller hakkında, araştırma çalışmaları yaparak gezilerle İspanya- dönük, kişisel kararlarla oluşturulabileceği bir yükseltme öğretim kadroları tekrar Nurten Unansal (1987-2002) yaklaşık 19 yıl bölüm Fransa-Almanya da otel yapılarını incelemiştir. 1963-1966 yılları dönemine girilmiş; öğretim üyesi adayının, toplum karşısında 1957-1958 den itibaren İçmimar Astrid Vollmer (1957-1958, başkanlığı görevini yürütmüştür. arasında çeşitli konularda çalışmalar proje uygulama, kişisel açıklama yapmak, anlatım-sunum, savunma, yetilerinin izleneceği Temel Sanat Eğitimi), İçmimar Cevdet Koçak (1957-1974, Buluş- çalışmalar yapmıştır. (Büro, şirket, fabrika, mağaza, konut vb) ve tez konusunu genele sunacağı tasarımcı-sanatçı yönünü Kompozisyon-Mobilya Sitilleri), Teknik öğretim İsmail Özışık 1962 yılından itibaren İçmimarlık Bölümü ne akademik eğitime, ilgili öğretim üyeleri nezdinde devam etmiştir. tanıtacağı bir fırsat vermekten vazgeçilmiştir. (ki, kişisel (1958-1983, Teknik Resim-Perspektif), İçmimar Friedrich Fritz katılan asistanlar 1966 yılında başladığı tez çalışmasını yurda döndükten sonra gözlemlerim bu konuda eksiklerin olduğu-olacağı yönündedir.) Rommel (1959-1973) ayrıldı, 1975 tekrar katıldı. (1975-1981, Mehmet Öztürk -Uçkun Zıpkınkurt (1960 ve 1970 den sonra 1968-1969 yılında tamamlayarak jüriye sunmuş, çalışma konusu Çünkü YÖK ün kuruluşu ile yeni sisteme göre hazırlandıkları (Y. Buluş-Kompozisyon, Serbest Resim) Mimar Orhan Karacan ayrıldılar.) Nurten Unansal (1963-2013), 2004 te emekli olmasına ile ilgili (motel tasarımı ve mobilya tasarımı, proje uygulamaları ile Lisans-Doktora eğitimi ile- Yard. Doç.) düzeylerinde yükseltilme (1959-1970, Mimarlık ve Yapı Bilgisi), Teknik öğretim Fazıl rağmen dışarıdan eğitime katılıyor. Şermin Alyanak (1968-2012) bir sergi açarak ve aynı gün tez konusunda savunma, deneme esasları yasal bazı koşullara bağlanmakla beraber ve hazırlanma, Pehlivan (1965-1978, Teknik Bilgi) Ressam Cafer Tanyeri (1970- Sırayla 1972-1973-1975 yıllarında göreve asistan olarak katılanlar: dersi, konferans ile genele açık bir sunum yapmıştır. Çalışmasını tez, araştırma çalışması, kendisine verilen görevleri yerine 1978, Serbest Resim), Gottfried Unterberger (1960-1963, Prof. Yalçın Özel, Prof. Mualla Yıldız, Prof. Işık Gör, Prof. Çiler İnan, başarıyla tamamlayan Nurten Unansal yabanc dil sınavını da getirmekteki becerileri, zamanı iyi kullanması, konularında kişisel Mobilya Konstrüksiyon), İçmimar Diechter Jacop (1969-1971, Y.Doç. Eser Tezeren, Y.Doç. Yavuz Irmak, Y.Doç. Ümit Celliş, Y.Doç. vererek, öğretim üyeliğine geçirilmiştir. (1969-1970) çalışmaları, sosyal sanatsal tutum, vb. konularındaki yetileri