ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 3. Hayatı



Benzer belgeler
Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

Anlamı. Temel Bilgiler 1

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

NECİP FAZIL KISAKÜREK

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Siirt'te Örf ve Adetler

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA

Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

İLİM HALKALARI PROJESİ

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Suriye Valisi Arif. Dahiliye Nezareti ne Özet: Şam da Plisi adlı Cizvit rahibine dair.

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Tufan Buzpmar H ÍL A FE T

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44

Koca Mustafa Reşid Paşa

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

2. Enver Paşa. 3. Rıza Tevfik Bölükbaşı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Hac & Umre Kültür Turları Uçak Bileti

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

Özellikle uzman olduğumuz bir alanımız var. Umre ve hac

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

İBRAHİM ŞİNASİ

Dini Yayınlar Fuarında Çıkacak Yeni Kitaplar 2

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN

Şerif Kocadon için mevlit

TARİH BOYUNCA ANADOLU

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

T.C. BAŞBAKANLIK Diyanet İşleri Başkanlığı. (İl Müftülüğü)

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

İsrail. 08 Haziran 2010 TÜRK KIZILAYI MÜDAHALE FAALİYETİ. Yaralıların Tahliye Operasyonu. Afet Yönetimi Müdürlüğü FAALİ YET RAPORU

Değerli S. Arabistan Cidde Uluslararası Türk Okulu

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

TIP BAYRAMI DR. YAHYA R. LALELİ

Transkript:

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 3 Hayatı Tam adı Abdülkâdir b. Muhyiddîn b. Mustafa dır. Nesebi Hz. Hasan vasıtasıyla Hz. Peygamber e (sav) ulaşır. Uzun süre Fas ta ikâmet ettikten sonra 18. yüzyılda Vehran (Oran) beyliğine hicret eden ailesi, mensubu bulunduğu Hâşim kabilesinin en nüfuzlularından biri kabul edilmektedir. Emîr Abdülkâdir 26 Eylül 1807 de Cezâyir in Vehran bölgesinde Vâdi l-hammâm a bağlı Kaytana köyünde dedesinin kurduğu Kâdirî zâviyesinde, yine bir Kâdirî şeyhi olan Muhyiddîn in dördüncü oğlu olarak dünyaya geldi. Babası, tıpkı dedeleri gibi çeşitli problemlerle karşılaşıldığında çözüm için kendisine danışılan ve dinî hükümler söz konusu olduğunda görüşü alınan saygın bir kişiydi. Abdülkâdir, temyiz çağına kadar evde, babasının gözetiminde terbiye gördü. Beş yaşında okumayı ve yazmayı öğrendi. Babasının Kaytana da kurduğu medresede, on iki yaşında iken başladığı hafızlığını iki yılda tamamladı. Çocukluğunda silah kullanmayı ve ata binmeyi öğrenen Abdülkâdir, sağlam bir din eğitimi aldı. Abdülkâdir on beş yaşına geldiğinde kuzeni Leylâ Hayrâ ile evlendi. Daha sonra tahsilini tamamlamak üzere Arzew ve Vehran a giden Emîr buralarda temel dinî ilimler yanında diğer alanlarda da dersler aldı. Nahiv den Elfiye, Mantık tan Îsâgoci, Tevhid ilmine dair Senûsiyye ve Akâid-i Nesefiyye, hadisten Sahîh-i Buhârî ve Sahîh-i Müslim ve Kur ân ilimlerine dair el-itkân tahsil sırasında okuduğu eserlerden bazılarıdır. Bu dönemde ayrıca İhvân-ı Safâ Risâleleri ile Eflatun, Pisagor ve Aristo ya ait metinleri etüd etme imkanı buldu. Tasavvuf alanında ise Gazzâlî nin İhyâu ulûmi d-dîn i ile İbnü l-arabî nin el-fütûhâtü l- Mekkiyye ve Füsûsu l-hikem i aynı evrede programında yer alan diğer kaynaklar arasında bulunmaktaydı.

4 ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU Atlara olan tutkusu ile bilinen ve bu alanda bir de eser kaleme alan Emîr in at üstünde bir fotoğrafı İlk Hac Yolculuğu İlim tahsilinin ardından, babası Şeyh Muhyiddîn Cezâyir valisi Hüseyin Paşa ile aralarının açılması ve bunun neticesinde bazı sıkıntıların baş göstermesi üzerine oğlu Abdülkâdir i de yanına alıp hac yolculuğuna çıktı. Baba-oğul Vehran dan ayrılıp Kasım 1825 te Tunus a ve buradan deniz yoluyla 18 Mayıs 1826 da İskenderiye ye ulaştılar. Burada birkaç gün kalıp Danyal Peygamber (a.s.), Ebü l-abbâs el-mürsî, İbn Atâullah el-iskenderî, Ebü l-hüseyin İmâm el-busayrî gibi zevâtın kabirlerini ziyaret ettikten sonra 24 Mayıs 1826 da Kahire ye ve ardından Cidde üzerinden Mekke ye vardılar. Burada Hac vazifesini yerine getirdikten sonra Hz. Peygamber i (sav) ziyaret etmek için Medine-i Münevvere ye gittiler.

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 5 Şam ve Bağdat Ziyaretleri Hac ibadetinin ardından Muhyiddîn ve Abdülkâdir Şam a gidip birkaç ay orada kaldılar. Buradaki vakitlerini ulemâ ile sohbetler yaparak, Benû Umeyye Camii nde ibadet ederek ve Şeyh Abdurrahman el-kuzbârî den dersler alarak değerlendirdiler. Abdülkâdir, Şeyh Ziyâeddin Hâlid eş-şehrezûrî (Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî) ile burada iken görüşmüş ve ondan Nakşibendiyye icâzetini almıştır. Emîr ve babası Şam ziyaretini müteakiben, Abdülkâdir Geylânî nin türbesini ziyaret etmek maksadıyla Palmira üzerinden Bağdat a gittiler. Bir ay süren bu yolculuktan sonra Abdülkâdir Geylânî nin kabrini ziyaret edip Geylânî neslinden Muhammed el-zekeriyya ile görüştüler. Ayrıca Nakîbü l-eşrâf ve dönemin Kâdiriyye postnişîni Şeyh Mahmûd el-kâdirî den tarikat icâzeti aldılar. Bağdat ta üç ay kadar kaldıktan sonra Şam a döndüler. Buradan tekrar Hicaz a giderek ikinci haclarını edâ ettiler ve 1828 de kara yoluyla Mısır, Burka ve Trablus üzerinden Tunus a, oradan da Cezâyir e ulaştılar. Kuşkusuz bu yolculuk onların İslam dünyasını daha yakından tanımalarına ve yaşanan sıkıntıları bizzat müşahade etmelerine imkan tanımıştır. Memleketine dönüşünün ardından kendini tamamen ilme ve ibadete veren Abdülkâdir in bu dönemde yemek ve namaz haricinde odasından çıkmamayı alışkanlık haline getirdiği rivayet edilir. Emîr hakkında Abdülbâkî Miftah tarafından kaleme alınan eserin kapağı

6 ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU Cezâyir de Osmanlı Hâkimiyetinin Sona Ermesi Cezâyir deki Dayı yönetimi, 1798 deki Mısır seferine hazırlanan Napolyon Bonapart ı, ihtiyaç duyduğu buğdayı kredili olarak satmak sûretiyle desteklemiş ama sonradan alacaklarını tahsil etmekte güçlük çekmişti. Bu konudaki tartışmalar, Cezâyir Dayısı nın Fransız konsolosuna hakaret etmesiyle yeni bir boyut kazanmış ve sonuçta bu durumu bahane eden Fransa, Cezâyir e saldırıp 5 Temmuz 1830 da başkenti ele geçirmiş, böylece ülkedeki üç yüz yıllık Osmanlı hâkimiyeti fiilen sona ermişti. Osmanlı Devleti o sıralarda ordusuz ve donanmasız kalmış, diplomatik açıdan da elleri kolları bağlanmış bir vaziyette tarihinin en büyük bunalımlarından birini yaşamaktaydı. Bu nedenle devrin Osmanlı yönetimi Cezâyir in Fransa tarafından işgaline ciddi bir tepki gösterememişti. Zira henüz Yunanistan ın bağımsızlığını kazanmasının şoku atlatılamamışken Mısır sorunu patlak vermiş ve Osmanlı ordusu 1831 de Mehmet Ali Paşa nın güçleriyle Suriye de çarpışmak zorunda kalmış ve kısa aralıklarla yapılan savaşlarda yenilmişti. İngiltere nin Osmanlı padişahına verdiği Mehmet Ali Paşa ya karşı destek sözü, Yunanistan ın bağımsızlığının tanınmasında etkili olmuştur. Öte yandan Osmanlı Devleti, Cezâyir i tekrar kendi topraklarına bağlamak için yıllar süren bir diplomasi yürütmüş ve durumu kolayca kabullenmek niyetinde olmadığını göstermişti. Bununla birlikte herhangi bir netice alamadığı gibi 1847 de yayımlanan ilk devlet salnâmesinde Osmanlı eyâletlerini gösteren listeye Cezâyir-i Garb ın dahil edilmemesi ile birlikte bu durumu resmen kabullenmek zorunda kalmıştı. Cezâyir, Fransızlar tarafından işgale maruz kalan ilk Arapça konuşulan coğrafyadır. Bu itibarla Cezâyir in işgali, Araplar ın yaşadığı tüm toprakların Avrupalı devletlerce sömürgeleştirildiği bir sürecin başlangıcını temsil etmesi bakımından sembolik bir öneme sahiptir. Emîr Fransızlar a Karşı Fransızlar ın Cezâyir i işgali üzerine yerli Arap ve Berberî kabileleri, Fransız hâkimiyetine karşı koymak için mücâdele kararı aldılar. Bu evrede halk ve ulemâ mücâdeleyi yönetecek bir lider arayışına girdi. Bu amaçla Fas sultanı Abdurrahman b. Hişam a bir elçi gönderip onun emir-komutasına girmek istediklerini bildirdiler. Sultan bu teklifi kabul

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 7 edip amcasının oğlu Ali b. Süleyman ı Vehran a emîr olarak gönderdi. Bunun üzerine Fransa, Fas sultanını tehdit ederek bu duruma bir son verilmediği takdirde ülkesine savaş açacağını bildirdi. Bu tehdit karşısında Sultan, Ali b. Süleyman ı geri çağırmak zorunda kaldı. Bu gelişmeler karşısında halk, Abdülkâdir in babası Şeyh Muhyiddîn in komutayı üstlenmesini talep etti. Ancak o, böyle bir vazifeyi yerine getiremeyeceği gerekçesiyle teklifi kabul etmedi. Bununla birlikte dinin kendisine emrettiği şeyi yapacağını, yani onlarla birlikte cihada katılacağını beyan etti. Ardından bu vazife için oğlu Abdülkâdir i aday gösterdi. Abdülkâdir in söz konusu teklife cevabı şu şekildeydi: Babamın emirlerine itaat etmek benim görevimdir. Böylece Abdülkâdir yirmi beş yaşında tarih sahnesine çıkmış oldu. Babası da dâhil olmak üzere bütün halk 6 Aralık 1832 de ona biat ettiler. Babası, Abdülkâdir e Nâsıruddîn (dinin yardımcısı) lakabını verdi. Bazıları ona Sultan sıfatını lâyık görseler de kendisi Emîr denilmesini tercih etti ve neticede Emîrü l-mü minîn unvanını kullandı. Emîr biat merasimi gerçekleştikten sonra işe devletin tanzimiyle başladı. Bu dönemde Muasker (Maskara) şehrinde ikameti tercih eden Emîr Abdülkâdir, ecdâdının yolundan giderek güzel bir siyaset izledi ve bu sayede halkın sevgisini kazanıp, kalplerine girmeyi başardı. Emîr in devlet düzenini sağladıktan sonra yaptığı en önemli işlerden biri orduyu tanzim etmek oldu. Zira o düzenli orduyla kalabalık fakat intizamsız topluluklar arasındaki farkı iyi biliyor, mücâdelenin başarıyla neticelenmesi için ordunun düzenli, disiplinli ve eğitimli olması gerektiğini düşünüyordu. Bu nedenle her tarafa haber salıp, Muhammedî Livâ nın altına girmek isteyenlerin Muasker e gelmeleri ve ilgili deftere isimlerini yazdırmaları çağrısında bulundu. Halk bu durumu sevinçle karşıladı ve insanlar akın akın bu davete mukabale etmeye başladılar. Ordunun tanzimiyle bizzat ilgilenen Emîr, piyade, süvâri ve topçu birlikleri olmak üzere askerleri üç kısma ayırdı. Ayrıca bu iş için kanun ve nizamnâmeler hazırlattı. Fransızlar a Karşı İlk Cihad İlanı Fransızlar a karşı zafer elde etmek için gereken hazırlıkları yapan Emîr bir taraftan da kabileler arasındaki ihtilaf ve münakaşaları bertaraf edip ülke içinde birliği sağlamaya çalıştı. Bu sayede nüfûzunu Batı ve Orta Cezâyir e kadar genişletti. Bu aşamada Büyük Sahra nın bazı şeyhleri de ona tâbi oldular. Bütün bu faaliyetler Fransa nın kendisine ateşkes teklif etmesine yol açtı (26 Şubat 1834).

8 ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU Neticede bir antlaşma yapıldı ve bu sayede Fransa Emîr Abdülkâdir in devletini resmen tanımakla birlikte bu topraklardaki varlığını resmileştirerek, Cezâyir in başına askerî bir genel vâli atadı. Öte yandan Emîr Abdülkâdir de bu ateşkes ortamında şehirlerin imarına fırsat buldu. Gümüş ve bakırdan Muhammediyye olarak isimlendirdiği paralar bastırdı. Silah, harp levazımı ve orduya elbise üretilen fabrika ve imalathaneler ile ordunun yaşadığı yeni bir şehir (Muasker/Maskara) kurdu. Devlet için kanunlar mecmûasının da içerisinde yer aldığı bir anayasa hazırladı. Emîr, Fransızlar la gerçekleştirilen bu sulh döneminde dahilî meselelere yöneldi ve birliğini güçlendirmeye çalıştı. Bu kapsamda 15 Haziran 1834 de kendisine itaatsizlik gösteren bazı Berberî kabileleri bertaraf edip bir kısmını da müttefikleri arasına kattı. Bir müddet sonra Fransa nın belirlenen şartlara uymaması üzerine Emîr Abdülkâdir antlaşmanın ortadan kalktığına kanaat getirdi ve devlet ricâlini toplayıp cihada hazır olmalarını istedi. Ardından komutanlarını ve halkın ileri gelenlerini câmide toplayıp minbere çıktı, bir konuşma yaptı ve Cezâyir hâkiminden gelecek cevabı beklemeye başladı. Cevap gecikince Vehran a sefer için büyük bayrakların (alem) dikilmesini emretti ve cihad ilân edildiğini münâdiler vasıtasıyla halka duyurdu. Diğer şehirlere de harp için hazır olmaları doğrultusunda haberler gönderdi. Zâim Hınşlâvî nin Emîr hakkındaki eseri

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 9 İkinci Cihad İlanı Emîr Abdülkâdir böylece Fransızlar a karşı yeniden cihad ilân etmiş oldu. Makta denilen yerde Fransız generali Trézel in komutasındaki askerleri yenilgiye uğrattı. Fakat Frınsızlar bu yenilginin intikamını almak için yeni kuvvetler gönderdiler. Bu sayede Fransız ordusu Emîr Abdülkâdir in başkenti olan Muasker e girebildi ve şehri baştan sona yakıp yıktı. Torunlarından İdris el-cezâirî nin Emîr hakkındaki kitabı Tefna Antlaşması (18 Mayıs 1837) 1837 senesinde Emîr Abdülkâdir ile yeni göreve atanan General Bugeaud arasında Tefna Antlaşması olarak bilinen ateşkes metni imzanlandı. Bu antlaşmaya göre Emîr Abdülkâdir, memleketin üçte ikisine hâkim oldu. Daha önce Muasker de olan idare merkezini Tagdempt e naklettikten sonra İslâm esaslarına dayalı bir devlet kurmak için çaba gösterdi ve imkanı olan herkesten zekât toplama yoluna gitti.

10 ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU Bu sayede Fas yoluyla İngiltere den sağladığı top ve tüfeklerle düzenli bir ordu kurmayı ve Fransızlar a karşı mücadelede isteksiz davrananların başlattıkları isyanları bastırmayı başardı. Emîr Abdülkâdir, Fransızlar ı yenip şanlı bir barışa imza attıktan ve yerli güçleri de denetim altına alarak hâkimiyeti sağladıktan sonra artık emîrliği bırakabileceğini düşünüyordu. Zira kendisine tevdi edilen bu görevi hakkıyla yerine getirdiğine inanıyordu. Şimdi inzivaya çekilmeyi, istemeyerek de olsa uzaklaştığı ilim ve ibadet hayatına yeniden dönmeyi arzuluyordu. Bu amaçla Fas Sultan ına bir mektup yazdı. Sultan Abdurrahman, Emîr Abdülkâdir in bu talebini kabul etmedi ve kendisinden üstlenmiş olduğu cihad emîrliği görevini sürdürmesini istedi. Ayrıca, yaptırmış olduğu câmide kutsal bir emânet olarak sergilemek maksadıyla gömleğini kendisine göndermesini rica etti. Emîr in hatırasına bastırılan paralar Üçüncü Cihad İlanı Emîr Abdülkâdir, barışı koruma çabasına rağmen Fransızlar tarafından Tefna Antlaşması nın ihlal edilmesi üzerine 19 Kasım 1839 da Fransızlar a karşı yeniden cihâd ilân etmek zorunda kaldı. Küçük ve hareket kabiliyeti yüksek birliklerini Fransızlar üzerine sevk etti. Fransız

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 11 askerler, Emîr Abdülkâdir in destek gördüğü köyleri ve şehirleri yakıp yıkmaya ve halkı kadın, çocuk, yaşlı demeden öldürmeye başladılar. Bu aşamada Fransızlar Emîr e karşı birkaç zafer elde etmişlerse de kesin bir netice alamadılar. Fransa tarafından bölge valiliğine atanan General Bugeaud komutasındaki birliklere 88 bin asker takviyesi daha yapmak suretiyle Emîr Abdülkâdir in harp taktiğine uygun bir şekilde hazırlandıktan sonra onunla savaşa girişti. 27 Nisan 1841 de büyük bir orduyla Meleyan a doğru yola çıktı. Emîr de nizami bir birliğini şehrin yakınına yerleştirmiş, diğerini ise ormana gizlemişti. Fransız birlikleriyle ilk teması birinci fırka gerçekleştirdi. Bu fırkayı küçük gören general ormana varıncaya kadar onları takip etti. Ormanlık alana ulaşınca ikinci fırka aniden ortaya çıktı ve ordular arasında şiddetli çarpışmalar yaşandı. O sırada Emîr de komuta ettiği birlikle düşmanı arkadan kuşattı. Neticede Bugeaud yanında bulunan bütün eşyalar bir tarafa, ölü ve yaralıları da terk ederek kaçmak zorunda kaldı. Bu karşılaşmanın sonrasında daha güçlü bir orduyla tekrar bölgeye gelen Fransızlar Tagdempt, Muasker ve Tilimsan şehirlerini işgal ettiler. Kadınları, çocukları ve yaşlıları katlettiler. Emîr in güç alıp dayandığı bütün köy ve şehirleri yakıp yıktılar. Nihayet taraftarlarından birçoğunun kendisini terk etmesi ve 16 Mayıs 1843 te seyyar ordugâhının Fransızlar tarafından basılması üzerine Emîr Abdülkâdir Fas a sığınmak zorunda kaldı. Bunun üzerine Fransızlar Fas sultanını tehdit ettiler. Başlangıçta bunları önemsemeyen Sultan, siyasî anlaşmalar gereği Abdülkâdir i desteklemekten vazgeçmek durumunda kaldı. Bunun üzerine Emîr Abdülkâdir, Cezâyir topraklarına dönüp bir Fransız birliğini Ekim 1845 de Sîdî-Brâhîm de bozguna uğrattı. Kabileler arasında hızlı bir şekilde hareket edip, sürekli yerini değiştiren Emîr bu taktik sayesinde Fransızlar a karşı bazı başarılar elde ettiyse de artan Fransız baskısı karşısında yerli kabilelerin kendisinden uzaklaşmaya başladıklarını gördü. Nihayet 1846 yazında çaresizlik içinde tekrar Fas a sığındı. Sultanın kuvvetlerinin yenilmesi üzerine Emîr, yapılan istişare ve görüşmeler neticesinde kabul edilen bazı şartlar muvâcehesinde 23 Aralık 1847 de General Christophe de Lamoriciére a teslim oldu. Emîr bu dönem içerisinde, çoğu Fransızlar a karşı olmak üzere 40 kadar savaşta orduyu komuta etmişti.

12 ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU Cezâyir de Emîr Fransa da Esir Emîr Abdülkâdir in kurmuş olduğu devlet (1832-1847) bu şekilde son bulmuş ve 1847-1852 yılları arasındaki esaret hayatı başlamış oldu. Öte yandan işgali asla kabullenemeyen ve Fransız yönetimini benimsemeyen Cezâyirliler, 1847 yılından itibaren gruplar halinde vatanlarını terk etmeye başladılar. Bunların büyük çoğunluğu Suriye ye hicret ederek burada Osmanlı devletinin kendileri için uygun gördüğü çeşitli köy, kasaba ve şehirlere yerleştirildiler. Kaynaklarda kaydedildiğine göre Emîr e Fransa hapishanelerinde iyi davranılmış, burada herhangi bir zorluk ve sıkıntı çekmediği gibi kendisini görmek için gelen ziyaretçileri de olmuştur. Bununla birlikte onun Osmanlı ülkesine gitme talebi reddedilmiş ve esir statüsünde olduğu gerekçesiyle hapishanede tutulması gerektiği ifade edilmiştir. Emîr bu duruma üzülmekle birlikte kendisini kitap telifine ve ilmî çalışmalara vermiştir. Emîr in Fransa daki esir hayatı tahta geçen III. Napolyon un ziyaretiyle yeni bir boyut kazanmıştır. İmparator, antlaşma gereği olan şartların o ana kadar yerine getirilmemiş olmasından dolayı özür beyan etmiş ve kendisinin arzu ettiği herhangi bir İslâm ülkesine gitmesine müsaade edileceği bildirmiştir. Napolyon Cezâyir e bir daha dönmemek şartıyla beraberindekilere yirmi bin Frank dağıtmış, Emîr e de altın işlemeli bir kılıç hediye ederek Fransa devletinin el koyduğu mal varlığına karşılık olmak üzere yıllık beş bin Frank maaş tahsis etmiştir. Emîr in Fransa da esir tutulduğu şato (1848)

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 13 Emîr Paris te Emîr, III. Napolyon un daveti üzerine 27 Ekim 1852 de Paris e gitti. Emîr in Paris e geleceği duyulunca büyük bir kalabalık onu karşılamak üzere düzenlenen törende hazır bulundu. Paris te bakanların ve diğer devlet ricâlinin de hazır olduğu görkemli bir tören yapıldı. Emîr burada yaptığı konuşmada kendisini serbest bırakmasından dolayı krala minnet ve şükranlarını ifade ettikten sonra şahsına duyulan güveni boşa çıkarmıyacağı ve vermiş olduğu ahdi hiçbir zaman bozmayacağına, yani Cezâyir e bir daha dönmeyeceğine dair söz verdi. III. Napolyon, Emîr Abdülkâdir in askerî dehâsından yararlanmak için kendisine Fransa da kalması karşılığında pek çok vaatte bulunmuşsa da o bunların hiçbirini kabul etmemiştir. Nereye Gidecek ya da Gönderilecek? Osmanlı Arşivi nde yer alan 6 Kasım 1852 tarihli bir belgeden anlaşıldığına göre Osmanlı Devleti, öncelikle Emîr in serbest bırakılmasını istemiş ve ancak ondan sonra Osmanlı himayesinde uygun bir yerde ikametine izin verileceği bildirmiştir. Bunun üzerine serbest

14 ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU bırakılan Emîr in, Osmanlı Devleti nin talebi doğrultusunda bütün masrafları Fransa Devleti tarafından karşılanmak ve muhafazasına Osmanlı Devleti mecbur tutulmamak şartıyla Bursa da ikametine izin verilmiştir. Bu belgeye göre Emîr Abdülkâdir Bursa ya kendi arzusuyla gelmiştir. Emîr in annesi, eşi ve çocuklarını tasvir eden bir tablo Osmanlı Payitahtı İstanbul da Emîr Abdülkâdir beraberindekilerle birlikte, Ekim 1852 de serbest bırakılmasının ardından, daha önce kararlaştırıldığı üzere askerî bir gemi ile yola çıktı ve bir müddet Sicilya da mola verdikten sonra 7 Ocak 1853 te İstanbul limanına ulaştı. Burada Osmanlı donanması kendisini yirmi bir pâre top atışıyla karşıladı. Emîr, İstanbul da karaya çıkınca ilk olarak Tophane Camii ne gitti ve içeri girdiğinde kendisini Hz. Peygamber in (sav) mescidindeymiş gibi hissettiğini ifâde etti. Emîr ve beraberindekiler Sultan Abdülmecid in emriyle Boğaz daki Çırağan Sarayı nda ağırlandılar. Emîr ertesi gün Sadrazam Mustafa Reşid Paşa ve Şeyhülislâm Ârif Hikmet Efendi tarafından kabul edildi. Emîr bu görüşmede Cezâyir deki direniş hareketiyle ilgili bilgiler verdi ve akabinde Sultan Abdülmecid in huzuruna çıktı. Sultan, Emîr in gelişi onuruna büyük bir tören düzenlemek suretiyle ona karşı şanına lâyık bir şekilde davrandığı gibi pek çok ihsan ve ikramda bulundu. Bu sıcak karşılama ve yakın ilgiden dolayı Emîr Abdülkâdir, Sultan Abdülmecid e bir medhiye yazmıştır. Emîr Abdülkâdir İstanbul da

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 15 geçirdiği on günü başta Eyüp Sultan Hazretleri nin kabri olmak üzere camileri ziyaret ederek ve şehri gezerek değerlendirdi. Emîr Bursa da Emîr Abdülkâdir in Bursa ya gidişiyle ilgili 12 Ocak 1853 tarihli bir arşiv belgesinde, önceden planlandığı üzere Çarşamba ya da Perşembe günü gitmesinin mümkün olmadığı bu sebeple yolculuğun Cumartesi ye tehir edildiği kayıtlıdır. İstanbul-Bursa seyahatinin Gemlik e kadar olan kısmı vapurla, kalan bölümü ise kara yolu ile yapılacaktı. Emîr in maiyetinde ailesiyle birlikte elli-altmış kişi ve yanında bazı eşyaları da bulunduğu göz önünde tutularak ona göre at ve araba tedarik edilmesi ve yine yeterli sayıda mihmandarın hazır bulundurulması, yeni bir ev alınıncaya kadar Emîr ve yanındakilerin kiralık bir evde oturtulması ve bu evin de kullanıma hazır hâle getirilmesi vâliden talep edilen hususlar arasında yer almaktaydı. Emîr Abdülkâdir in Bursa ile ilgili şiirinin ilk beyitleri Emîr Abdülkâdir 17 Ocak 1853 te Gemlik üzerinden Bursa ya ulaştı. Bursa nın zeytin ağaçları ve bitki örtüsünün kendisine Cezâyir i hatırlattığını söyleyen Emîr, şehirde hiç yabancılık çekmediğini belirtmiştir. Bursa da, masrafları hazine tarafından karşılanmak üzere Emîr ve beraberindekiler için aylık beş yüz kuruşa bir ev kiralanarak gerektiği şekilde tefriş edilmiştir. Emîr in Bursa daki gündelik hayatıyla ilgili yeterli bilgi maalesef yoktur. Bununla birlikte Bursa da iken çocuklarının sünneti için bir merasim düzenlediği, fakirlere yemek yedirdiği ve Arap(lar) Camii nde dersler verdiği, devlet ricali tarafından düzenli olarak ziyaret edildiği ve dönemde sultanın kendisine çeşitli hediyeler gönderdiği bilinmektedir.

16 ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU Emîr Bursa da hem Türkçe yi hem de Arapça yı iyi bilen bir tercümana ihtiyaç duymuş ve bu arzusu yerine getirilmiştir. Emîr Abdülkâdir hava değişimi maksadıyla beş on günlük bir süre için Bursa dan İstanbul a, oradan da Paris e gitmiş, seyahati sonrasında tekrar Bursa ya dönmüş ve ilk gelişinde olduğu gibi yine büyük bir törenle karşılanmıştır. 1855 te Bursa da meydana gelen iki büyük deprem sonucunda Emîr in evi ve konakları yıkılmış, kütüphanesi yanmış, tarla ve bahçeleri de zarar görmüştür. Bursa daki Emîr Abdülkâdir Caddesi nin tabelası

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 17 Emîr Şam Yolcusu Emîr Abdülkâdir, deprem nedeniyle Bursa dan ayrılmaya karar vererek bu düşüncesini önce Sultan a ve ardından da III. Napolyon a iletmiştir. Nitekim Maliye Nezâreti ne hitaben yazılan bir belgede Emîr in, yaşanan depremlerden dolayı artık Bursa da ikamet edemeyeceği ve bu nedenle Şâm-ı Şerif de iskanına müsaade edildiği açıkça ifâde edilmektedir. Belgede ayrıca Cezâyirli Şeyh Abdülkâdir için Şam da uygun bir ev satın alınması ve bedelinin hazinece karşılanması Mâliye Nezâreti ne bir yazı ile bildirilmiştir. Şam Valisi ne gönderilen bir başka belgede ise Emîr Abdülkâdir in ailesiyle birlikte Şam a doğru yola çıktığı haber verilmektedir. Emîr in gıyabında Saâdetlü Abdülkâdir Efendi diye söz edilmekte ve kendisinden kadri ve itibarı yüksek, her türlü hürmete en üst seviyeden lâyık bir zât olduğu, böyle bir zâta gösterilecek iltifâtın da saltanatın şanına yaraşır bir şekilde olması gerektiği ve kalbinin hoş tutulmasının beklendiği ifâde edilmektedir. Ayrıca Şam da ikameti için uygun bir evin satın alınıp kendisine temlik edilmesinin sultanın arzusu olduğu vurgulanmakta ve bunun için de Mısır da bulunan Şerif Paşa nın Şam daki evinin Emîr ve ailesi için münasip olması durumunda kiralanması ya da ona benzer başka bir evin uygun fiyatla satın alınması önerilmekte, ayrıca konu ile ilgili masrafların İstanbul a bildirilmesi istenmektedir. Aynı şekilde gerekli ihtimamın gösterilmesi için bir talimat da Sayda valisine gönderilmiştir. Buna göre Emîr daha Şam a varmadan gerekli yazışmalar yapılmış, ne şekilde karşılanacağı, nerede kalacağı belirlenmiş ve ilgili merciler bilgilendirilmiştir. Bütün bu ayrıntılar, Osmanlı Devleti nin Emîr Abdülkâdir e verdiği değeri göstermesi bakımından önemlidir. Emîr Şam da Emîr Abdülkâdir in vapuru iki savaş gemisi eşliğinde 15 Aralık 1855 te Sayda ya ulaştı. Burada kendisini şehrin ileri gelenleriyle birlikte Vâli Namık Paşa karşıladı. Cebel-i Lübnan denilen yerde büyük kutlamalar yapıldı. Şam a girmeden önce Şam Vâlisi Mahmud Nedim Paşa, askeriyenin reisi İzzet Paşa ve beraberindeki heyet kendisini makamlarında beklemek yerine güzergahında bulunan Dümmer denilen köye kadar gittiler. Şam a girişinde ise Emîr ve beraberindekiler askerî bandoyla karşılandı. Ona yönelik ilgi o kadar yüksek seviyedeydi ki kaynaklarda Salâhaddin Eyyûbî den beri hiçbir Arab ın Şam a girerken bu şekilde karşılanmadığı ifâde edilmiştir. Emîr Abdülkâdir bu münasebetle: Bizim gelişimizden şehir halkı o kadar memnun

18 ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU olmuş ki kadın erkek bizi karşılamaya çıkmışlar ve yine Şamlılar bizi en güzel şekilde karşıladılar; şehre giriş günümüzü bayram günü gibi kutladılar demiştir. Emîr, Şam a girdikten sonra hemen Şeyh Muhyiddîn İbnü l-arabî nin Câmii ni ziyarete yöneldi ve ardından Şam vâlisi tarafından kendisine tahsis edilen eve gitti. Burası daha sonraları Seyyid in evi olarak tanındı. Emîr, Şam a yerleştikten sonra Sadrazam Mustafa Reşid Paşa yı bilgilendirdi ve devletin kendisine göstermiş olduğu ilgi ve alakadan dolayı teşekkür etti. Sadrazam da kendisine 16 Haziran 1856 da bir mektupla mukabelede bulundu. Şam da Ders Halkaları Emîr Abdülkâdir, Şam da ikameti esnasında vaktini genellikle ilim ve ibadetle geçirmeyi yeğliyordu. Bu itibarla Emeviyye Câmii nde, içerisinde âlimlerin de bulunduğu bir ders halkası teşkil edildi. Emîr onlara, yorumlamasını talep ettikleri bir kitabı yüksek sesle okumaya

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 19 başlıyor, anlaşılmayan yerlerde ise durup izahlar yapıyordu. Emîr in bu celselerde serilediği performans ilminin derinliğini bütün boyutlarıyla ortaya seriyor ve bu sebeple de oldukça ilgi çekiyordu. Her gün üç saat kadar devam eden bu müzakereler daha ziyade tasavvufî konulardan oluşmaktaydı. Emîr Abdülkâdir in Şam Mevlevîhânesi şeyhi Sabri el- Mevlevî vasıtasıyla Mevleviyye tarikatına intisabı da yine bu döneme rastlamaktadır. Emîr Şam a yerleştikten sonra yaklaşık üç yıl ikamet ettiği Bursa yı unutmamış ve bu şehre duyduğu özlemi dile getiren bir de şiir kaleme almıştır. Söz konusu şiirin ilk beytinin tercümesi şöyledir: Şu gönül Bursa daki o yerleri unutmaya direndi Sinemde Bursa aşkı anbean tazelendi Kudüs ü Ziyareti Emîr Abdülkâdir, 1856 da Beytü l-makdis e gitmek etmek üzere oğlu Muhammed ile birlikte yola çıktı. Bu seyahatinde Hz. Yakub un (a.s.) kabrini, Hz. Yusuf un atıldığı kuyuyu, Salâhaddin Eyyûbî ile Haçlılar arasında gerçekleşen büyük savaşın cereyan ettiği Hıttîn i gördü. Akabinde şehrin ileri gelenleri tarafından karşılandığı Yafa ya geçti ve bilahare Hz. İbrahim in kabrini ziyaret etti. Sonra Mescid-i Aksâ yı görmek maksadıyla Beytü l-makdis e yöneldi. Beyt-i Lahim i ve Hz. Mûsâ nın kabrini ziyaretin ardından Lût gölünü de görüp Nablus a geçti. Filistin deki mukaddes yerleri ve Muâz b. Cebel, Ebû Ubeyde b. Cerrâh gibi sahabîlerin kabirlerine uğradı. Buradan İmam Nevevî nin kabrini ziyaret ederek Havran yoluyla Şam a döndü. Dâru l-hadîs te Buhârî Dersleri Emîr Abdülkâdir in şehre gelişinden evvel Şam daki Dâru l-hadîs in bir bölümü yabancıların eline geçmiş, Yanko isimli bir Rum Medrese-i Eşrefiyye yi (Dâru l-hadîs) işgal edip yanındaki tekkeyi de içki deposu olarak kullanmaya başlamıştı. Emîr meseleye vâkıf olunca bu mekanı tekrar aslî fonksiyonuna kavuşturmk amacıyla derhal harekete geçti. Medreseyi ve müştemilatını ilgili şahıstan satın alarak vakfetti ve yeniden medrese olarak kullanılması için gerekli çalışmaları başlattı. İlgili mekan hazır hale geldiğinde 1858 senesinin 15 Şubat günü Sahîhu l-buhârî yi okumak suretiyle buradaki ilk dersini yaptı.

20 ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 1860 Olayları 1860 yılının Temmuz ayında Cebel-i Lübnan da patlak veren ve buradan Şam a yayılan Dürzî isyanı sırasında Dürzî çeteler pek çok Hıristiyanı katliamdan geçirmeye başladı. Bunun üzerine Emîr Abdülkâdir el-cezâirî derhal harekete geçti ve bölgedeki Hıristiyanları himayesi altına alarak onların da aynı akbete uğramalarına engel oldu. Emîr in ölüm ve işkenceden kurtardığı insanların sayısının on beş bine ulaştığı rivâyet edilir. Bunlar arasında konsoloslar, rahip ve rahibeler ile Hıristiyanların diğer ileri gelen şahsiyetleri de vardı. Evi bu kadar insanı alamayacağı için Emîr çareyi onlardan bir kısmını şehir kalesine göndermekte buldu. Bu insanlar arasında ayrıca kendisiyle cihada katılıp Cezâyir den hicret eden faziletli sîmalar da bulunmaktaydı. Yine bu dönemde cereyan eden vahim olaylar nedeniyle bölgeyi terk etmek isteyen Hıristiyanlar dan bazıları Emîr den Beyrut a ulaşıncaya kadar can güvenliklerinin sağlanması hususunda yardım talep etmişler o da elinden geleni yapmıştı. Emîr, Osmanlı Hâriciye Nâzırı Fuâd Paşa Şam a gelip sıkıyönetim uygulayıncaya kadar bu problemle bizzat uğraştı. Fuad Paşa, bu olayın elebaşları yanında binlerce kişiyi tutuklayıp hapse attı ve muhakeme için özel mahkemeler tayin etti. Adam öldürenler veya fitnenin çıkışında etkin rol oynayanlar idam edildi ve şehrin bazı ileri gelenleri sürgüne gönderildi. Hristiyanlar kendilerine yönelik bu insanî tavrından ve müthiş icraatlarından dolayı Emîr Abdülkâdir e minnet duyguları beslemeye, hayranlıklarını ifade etmeye başladılar. Yalnızca Şam civarındakiler değil dünyanın dört bir yanında yaşayan Hıristiyanlar bir şekilde kendisine olan minnettarlıklarını dile getirmeye çalışıyorlardı. Bu kapsamda ona mektuplar, hediyeler ve şeref madalyaları gönderdiler. Fransa, onur alayının büyük kordonunu; Rusya büyük beyaz kartal haçını; Prusya büyük kara kartal haçını, Yunanistan büyük kurtarıcı haçını; Osmanlı birinci sınıf Mecidiye nişanını, İngiltere altın işlemeli bir çifte tüfek ve Amerika da özel imal edilmiş bir silah gönderdi. Bunların yanında Emîr sayısız teşekkür mektubu aldı. Emîr Abdülkâdir mason olmamasına rağmen Fransa daki mason locası da bir teşekkür mektubuyla birlikte muhteşem yıldız bijusu göndermişti. Mektupta Emîr Abdülkâdir e hem teşekkür edilmiş hem de mason olması teklifinde bulunulmuştu. Bu gelişme daha sonraları çeşitli çevreler tarafından istismar edilmiş ve Emîr in mason olduğu şeklinde yorumlanarak aleyhinde kullanılmaya çalışılmıştır. Bunların yanı sıra 1860 olaylarıyla igili olarak Avrupa gazetelerinde Emîr i öven pek çok yazı yayımlanmıştır.

ULUSLARARASI EMÎR ABDÜLKÂDİR EL-CEZÂİRÎ SEMPOZYUMU 21 Emîr Abdülkâdir in söz konusu olaylarla ilgili olarak Osmanlı Devleti tarafından ayrıca ödüllendirilip taltif edildiğine dair arşiv belgelerinde çeşitli bilgiler yer almaktadır. Nâzır Paşa ya hitaben yazılan bir belgede Emîr Abdülkâdir in fitnenin söndürülmesine sağladığı katkı nedeniyle birinci rütbe Mecidiye Nişanı yla ödüllendirildiği, beratının gönderildiği ve konu ile ilgili kendisine bir yazı yazıldığı ifâde edilmektedir. Emîr Abdülkâdir, bölgede yaşanan bu acı olaylar sona erdikten sonra İngiltere kraliçesine hitaben bir mektup yazmış ve söz konusu evrede üstlendiği rolün gerekçesini şu şekilde ifâde etmiştir: Kuşkusuz ben dinimin bana farz kıldığı şeyi yaptım ve insan olmanın gereğini yerine getirdim. Emîr Abdülkâdir anısına bastırılan pullar