DÜNDEN BUGÜNE HADİSLER-1



Benzer belgeler
Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Dînî yükümlülük bakımından orucun kısımları. Muhammed b. Salih el-useymîn

Murat eğitim kurumları. Arapça 4 konu 2. İsim ve fiil cümlelerinde olumsuzluk (nefy)

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Bismillahirrahmanirrahiym Elhamdü lillahi Rabbil Alemiyn, Vessalatü vesselamu ala Rasülina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmeiyn.

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Durûs Kitabı 1. Cilt Gramer Kuralları. Üç Hareke

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

3 Her çocuk Müslüman do ar.

Muhammed Salih el-muneccid


HADİS İLMİNE GİRİŞ 3

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

HAC YÜCE ALLAH IN (c.c) EMRİDİR.

8. KÂFİRÛN SÛRESİ ÖĞRENELİM

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz


Sunabihi (Rah Aly.) anlatıyor: Ölüm döşeğinde yatmakta olan Ubade b. Samit'i (R.A.) ziyarete gittim. Onu gürünce ağladım. Ubade, "Dur biraz!

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

Arefe günü ile ilgili meseleler ve hükümleri مساي ل وأح م تتعلق بيوم عرفة. Bir Grup Âlim

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

RAMAZAN ORUCUNU DEVAMLI OLARAK 30 GÜN TUTAN KİMSENİN HÜKMÜ

Abdestte başı mesh etmenin şekli

Terceme : Muhammed Şahin

Tasavvufun Tarihçesi Ve Kaynağı Perşembe, 07 Ekim :36

SEN ONLARIN ARALARINDA İKEN, ALLAH ONLARA AZAP ETMEZ Cuma, 18 Haziran :45

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Mukaddime-7. Nureddin Yıldız ın Tıbba Müslümanca Bakış (7.) dersidir.

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

MEKKE-İ MÜKERREME MEKKE-İ MÜKERREME'NİN BİR KÜFÜR BELDESİ OLUP OLMADIĞI HAKKINDA. Müellif: Şeyh Hamad İbni Atik en-necdi (H1227-H1301)

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Mekke-i Mükerreme'nin bir Küfür Beldesi Olup Olmadığı Hususunda Bir Münazara

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

Annesi kâfir olan biri

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

MÜSLÜMANLAR İÇİN. Muhammed Salih el-muneccid. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

7. KEVSER SÛRESİ ÖĞRENELİM

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

Istılah olarak;peygamber Efebdimiz zamanında yaşamış ve de Peygamber Efendimizi görerek ona inanmış olan kişilere denir.

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

HACCA. Manevi Hazırlık

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR

* Ana hatlarıyla, İslam'ın özünü oluşturan ahlaki davranış ve sorumluluklar neler olmalıdır?

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

Yani küfredenler ister Ehli Kitaptan olmuş olsunlar ister müşriklerden; kendilerine beyyine gelene kadar küfürlerinden ayrılamazlardı.

MÜ'MİN EMİNDİR. Nureddin Yıldız Hocaefendi'nin tarihli (234.) Hayat Rehberi Dersi dir.

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Anlamı. Temel Bilgiler 1

ح م تهني ة غ ملسلم ف مناسبات غ دينية. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Transkript:

DÜNDEN BUGÜNE HADİSLER-1

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb il âlemin. Vessalatu vesselamu alâ Resûlina Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ecmaîn. Müslümanların hayatında, İslam ın programında hadis-i şerifler diye bir gündem var. Müslüman hadis bilir, Müslüman hadis ile Müslümanlık yaşar, Müslüman hadisten kopunca merkezden uzaklaşır. Bütün bunlar da Kur an gibi değil ama Kur an la beraber olan hakikatlerdir. Bu cümleyi defalarca tekrar etmek zorundayız. Hadis-i şerifler bir külliye olarak, bir bütün kompleks olarak asla Kur an değildir. Hiçbir şey zaten Kur an değildir. Sadece Kur an, Kur an dır. Ama hadis-i şerifler sıradan bir yazı da değildir. Kur an gibi ama Kur an değil yani statüsü, işlevi Kur an işlevidir. Kur an ne yapıyor? İnsana imanını, Müslümanlığını öğretiyor. Hadis-i şerifler de imanı ve Müslümanlığı öğretiyor. Hadis-i şerifleri ileride inşallah daha uzunca ele aldığımızda göreceğiz ki Kur an-ı Kerim in pratiğe dökülmüş şekli hadis-i şerif olarak karşımıza çıkmıştır. Burada bu çapta yani Kur an değil ama Kur an gibi işlev yapan hadis-i şerifler, şu asırda veya bu asırda karşımıza çıkmış değildir. Adına istersek sünnet diyelim istersek de hadis diyelim. Hadis ile Sünnet i biz avamdan insanlar olarak eşit manada kullanıyoruz. Sünnet diyoruz hadis anlıyoruz, hadis diyoruz Sünnet anlıyoruz. İkisinden de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem anlıyoruz. Bu konu yani hadis konusu, Sünnet konusu bu asrın konusu değildir. Hira da "ikra" kelimesi Peygamber aleyhisselamın kulağına işlendiği dakikadan itibaren Sünnet ve hadis diye bir konu vardır. Dolayısıyla hadis tarihi, İslam ın tarihi ne kadarsa o kadardır. İslam kaç senelikse Kur an kaç senelikse Sünnet hadis de o kadar seneliktir. Nasıl Kur an neredeyse hadis de oradadır diyorsak tarih itibariyle de hadis-i şerifler Kur an ile beraber mü minlerin gündemi olmuştur. Bunun üç büyük dayanağı var: Birincisi; Allah ın gündeminde Peygamber inin Sünnet i yani hadis-i şerifler var. Bunu belgeleyeceğiz. İki; Ben sizin Peygamber inizim. Allah beni size gönderdi. Size cennetinizi, cehenneminizi, dünya-ahiret saadetinizi öğretmek için, sizi ateşin kenarından çekmek için Allah beni gönderdi. diyen Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin gündeminde, hadis diye bir gündem var. Üçüncüsü; İslam ın ilk örnek nesli olan, Allah ın -azze ve celle- Kur an-ı Kerim de razı olduğunu belirttiği ashabı kiramın gündeminde ders konusu gibi, çalışma konusu gibi, günlük gündem gibi başlıklar altında ele alınabilecek bir çalışma var. Bu çalışma Sünnet çalışması olarak da Kur an çalışması olarak da farklı başlıklarla bize kadar intikal ettirilmiştir. Tekrar bir kopyalama yapacak olursak hadis-sünnet Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Kur an ın dışında kalan mirası bugün Müslümanlarının gündeminin konusu olmamıştır. Kur an ın insanoğlu ile buluştuğu dakikadan itibaren Müslümanların hepsi için ya da Kur an benim kitabımdır. diyenler için muhakkak bir hadis-sünnet külliyatı vardır. Kur an bunu belgeliyor bir, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden hadis-i şerifler okuyacağız. Sanki dün bir basın toplantısında konuşulmuş gibi muasır bir gündem olarak hadis-i şerifler karşımızda duracak iki, üç; bu dinin namazını, orucunu, haccını, cihadını, siyasetini kendilerinden öğrendiğimiz ashabı kiramın Sünnet diye, hadis diye bir gündemi olmuş. Bunların hepsini şimdi dayanaklarıyla beraber ele alacağız böylece Kur an-ı Kerim in, Sünnet in, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin kendisinin, ashabı kiramın konusu olarak bir hadis konusu bu dünyada var diyeceğiz. Kim Kur an benim kitabım. diyorsa kim Resûlullah benim peygamberim. diyorsa kim Ashabı kiramdan iyi Müslüman olacak hâlim yok benim. diyorsa onun hadis gündemi olması lazım.

Eğer ashabı kiram dışlanabilirse bir sıkıntı yok, hadis de yok o zaman. Eğer Kur an-ı Kerim siz de Müslümanlık olabilirse hadise de gerek yok. Eğer Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir kargocu ise yani Kur an ı getirdi, kargoyu teslim ettim Veda Hutbesi nde de tutanak tutturdu size teslim ettim diye -hâşâ- böyle bir kör anlayış varsa yine hadise ve Sünnet e gerek yok demektir. Ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kargocu değildir, peygamberdir. Zaten getirdiği Kur an ı öğretme, eğitme vazifesi ile gelmiştir. Önce Kur an ın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin hadislerine, Sünnet ine nasıl bir paye أ ط عي ع وا ال و ال رس ول ل ع ل ك م ت ر ح م ون celilesi: biçtiğine dikkat edelim. Âl-i İmran Suresi nin 132. Ayet-i merhamet ت ر ح م ون Belki ل ع ل ك م edin. Peygamber e itaat و ال رس ول edin. Allah a itaat أ ط عي ع وا ال görürsünüz, merhamet edilirsiniz. Âlim olmak gerekmiyor. Ayet deseydi ki Allah a itaat edin merhamet görürsünüz belli Allah ın sözünü dinlemeyen merhamete uğramayacaktı. Allah a itaat edin neyi simgeliyor? Kur an ı simgeliyor. Çünkü insanın Allah diye bir ağaca gidip tutunacak hâli yok. Nerde Allah? Nasıl Allah? Ne zaman Allah? sorularının cevabı Kur an dır. Kur an neyse Allah o. Öyle bir Allah. و ال رس ول Peygamber e derken zaten Peygamber de Kur an a sarılıyor, Allah a sarılıyor. Niye tekrar edildi bu ayette? Allah a sarılın, Allah a itaat edin, bir de Peygamber e. Zaten Peygamber, Kur an üzerinden gidiyor. E niye Peygamber e de bizim sarılmamız gerekiyor, itaat etmemiz gerekiyor? ت ر ح م ون ل ع ل ك م olsun, Belki merhamet bulursunuz. diye. Ha demek ki bir Allah diye önümüzde duran Kur an var -nesne olarak- bir de Peygamber in mirası var. Her ne kadar Peygamber in mirası Sünnet veya hadisler her ne kadar Kur an dan başka bir şey değilse de demek ki Âl-i İmran Suresi nin 132. ayetinde çok açıkça anlaşılıyor ki Müslüman ın itaat edeceği iki أ ط عي ع وا ال و ال رس ول şey. makam vardır. Allah ve Peygamber. Allah ve Peygamber itaat edilecek iki Allah a ve Resûlü ne itaat edin. Resûl Kur an ı gösteriyorsa zaten biz Kur an a itaat ediyoruz. O zaman iki kere Allah a itaat edin, Allah a itaat edin demek gibi olur. Öyle olmayacağına göre demek ki Peygamber in kimliği de tıpkı Allah ın kimliği gibi önünde itaat edilip teslim olunması gereken bir kimliktir. Biz Allah Teâlâ ya teslimiyetimizi, itaatimizi Kur an ından ölçülüyoruz. Kur an ına kendimizi kalıplandırıyoruz da itaat edip etmediğimiz anlaşılıyor. Çünkü Müslüman ım, Allah a itaat etmeyi yürekten kabul ettim. Ben Allah derim başka bir şey demem. demesi yeterli mi Müslümanlık için? Hayır. Bu itaati şablonundan göster denecek. Nerede göstereceksin? Yüzde yüz itaat ederim. Et, itaat et. Nasıl edeceğim? Açıyorsun o zaman oluyorsun. denen kitaptan, namaz kıl diyor namaz kılarsan itaat etmiş ذ ل ك ال ك ت اب لا ر ي ب عف ه Namaz kılmayınca senin itaatin yok. diyor. ط عي ع وا ال أ bu. ال رس ول و Peygamber e de itaat edin. Ey Peygamber sana da itaatimizi adıyoruz. Ne demek bu? Peygamber aleyhisselam kimsenin kuru saygısına hayran değil ki. Önünden geçerken selam vermemiz gereken bir heykel değil ki hâşâ. Peygamber aleyhisselamın zaten kendisi de bir kul. Peygamber aleyhisselamın önünde secde etmek yasak. Yahudilerin, Hıristiyanların peygamberlerine yaptıkları gibi yapmak haram, hatta şirk. Peygamber in gündemi bizim nerede gündemimiz o zaman? ال رس ول و nerede? ال رس ول و nasıl Allah demek Kur an ına uymak demekti, Peygamber-Resûl demek de Resûl ün Sünnet i demektir. Hemen bir soru gündemimize gelebilir. O zaman Allah desin ki Peygamber in sünnetine uyun. Niye demiyor? عي ع وا ال و ال رس ول ل ع ل ك م ت ر ح م ون أ ط de niye Peygamber in sünnetine uyun demiyor? Allah Peygamber in elinde sadece Sünnet yok ki Kur an da zaten onun elinde. Şahsiyet olarak da örnek miras olarak da bir örnek. Sadece Sünnet ine uyun deseydi. O nu Medine de bırakın,

istediğiniz gibi yapın! demek olurdu. Peygamber in şahsı da değerli. Emri, şahsı hepsi komple olarak karşımızda bizim itaat edeceğimiz bir kompleks kimlik olarak bulunması için Peygamber namına bildiğin her şeye itaat et demek olur bu. عي ع وا ال و ال رس ول ل ع ل ك م ت ر ح م ون أ ط Allah ın merhametine layık olmanın şartı Allah a ve Resûl üne itaat etmektir. Nisa Suresinin 59. ayeti aynı anlamı çağrıştırıyor. Burada ayette Kur an-ı Kerim de aynı şeyin tekrarı nadirendir. Umumen Arapça lügatinin inceliklerinde anlaşılacak farklılıklar vardır. Anlam yüklülüğü olur. Nisa Suresi nin 59. ayeti: أ يه ا ال عذ ن آم ن وا ي ا Ey iman edenler! Hitap bir defa mü mine. İman edenler, bir iddiası olanlar! 0T 0T Allah a itaat edin. 0T ط عي ع وا ال ول 0T Peygamber e de و أ عي ع وا ال رس itaat edin. و أ و ل ي الا م ر م نك م Sizin işinizi elinde tutanlara da itaat edin. Müslüman ın işi âlimin elindedir. Ahiret işi Müslüman ın, Allah ve Peygamber le bağı âlemin elindedir. Âlimlerin size gösterdiği yöne itaat edin. Ayetin sonu kolay. Ey iman edenler! Allah a itaat edin, Peygamber e de itaat edin, yukarıdaki ayette de dikkat ederseniz عي ع وا ال و ال رس ول أ ط Allah a itaat edin, Peygamber e de. demişti. İtaat fiili yukarda yoktu. ي ا أ يه ا ال عذ ن آم ن وا ط عي ع وا ال و أ عي ع وا ال رس ول kullanıyor. Burada aynı satırın içinde itaati iki defa Emr-i hazırı Arapça ifadesi ile emreden itaat et fiili aynı cümlenin içinde iki defa üst و أ عي ع وا üste kullanılıyor. İtaat edilmesini istediği yerler üç kişi ama: Allah, Peygamber, ulu'l emr yani âlimler. ا ط ه ا ال عذ ن آم ن وا ط عي ع وا ال و أ عي ع وا ال رس ول و أ و ل ي kullanıyor. Üç yere itaat edin diyor ama iki yerde itaat fiili emri yok. İtaat et emrini Allah ve Peygamber i için kullanırken و أ عي ع وا و أ و ل ي الا م ر Orada الا م ر م نك م ulu'l emr için kullanmıyor. Neden? Çünkü ulu'l emr hakkı gösterir Kur an ı, Peygamber i örnek alırsa itaat edilir kimsedir, şartlıdır ulu'l emre itaat hak çizgide iken itaat edilebilir. Peygamber içinse tıpkı Allah gibi itaat olduğundan orada itaat fiili aynen kullanılıyor. Ayeti genişçe bir yere yazın: ط ه ا ال عذ ن آم ن وا ط عي ع وا ال و أ عي ع وا ال رس ول و أ و ل ي الا م ر م نك م ا Uzaktan و أ عي ع وا bağlanıyor. yok, bağlaç harfi ile önceki itaat edin kelimesine أ عي ع وا başında bakın ulu'l emrin ال رس ول deki itaat yani uyun sözünü dinleyin emrine bağlaç harfi ile bağlanıyor. Bu bağlaç harfi ile bağlanmasından anlaşılıyor ki Peygamber bağlantılı olduğu zaman bir itaat söz konusudur. Âlim seni modernizeme çekiyor, Resûlullah tan uzaklaştırıyorsa itaat etme hakkın olmadığı gibi itaat yasak. Ama Allah a itaat et derken itaat fiilini kullandığı gibi Peygamber e de itaat et derken de itaat fiilini kullanıyor. أ عي ع وا و أ و ل ي الا م ر ي ا أ يه ا ال عذ ن آم ن وا ط عي ع وا ال و أ عي ع وا ال رس ول و yok. Burada ulu'l emrin niteliğini konuşmuyoruz ama Allah a itaat ile Peygambere itaatin aynı olduğunun belgesi ulu'l-emre itaatle Peygamber e itaatin aynı olmadığından ortaya çıkıyor. Peki, niye bu kadar dolambaçlı oldu bu ayet. Ey mü minler! Peygamber Allah demektir Allah Peygamber demektir ulu'l-emr de ikinci sınıftır. deseydi de biz de çok iyi anlasaydık. Kur an biz onu anlayalım diye dertlenecek bir kitap değildir, dertlenmesi gereken biziz. Derinlemesine gireceksin. Onu o kadar açık söyleseydi Allah, kalbinde Peygamber aleyhisselama karşı gizli nifak bulunan nicelerini nasıl ortaya çıkaracaktı melekler? Niye Kâbe Mekke de değil de Erzurum da olsun diyen olmadı bugüne kadar? Canım nasıl inkâr edeceksin milyonlarca insan onu Mekke de görüyor zaten. Kimse açık seçik bir şeyi tartışmaz ki. Peygamber in aslı Rum'dur diyen var mı hiç? Kimse açık seçik böyle bir tartışma yapmaz.

Tartışma nerede olur? Şeytanın hafif renk bulandırabileceği suda olur. Onun için Allah azze ve celle belli konuları şeytanın cirit atabileceği, oryantalistin senin kafana nifak sokabileceği şeyler diye bıraktı. Allah mal mirasından tut, kadınlar konusundan cihat konusuna, kölelik konusuna kadar bir sürü fitne alanı bıraktı. Niye? Müddessir Suresi nde ne buyuruyor Allah Teâlâ: ف ت ن ة ل ل عذ ن ك ف ر وا إ لا Biz bu rakamları yani on dokuz şudur budur kalbinde hastalık olanların, kâfir olanların renkleri ortaya çıksın diye böyle konuşuyoruz. Cehenneme on dokuz tane görevli koyduk. diyor Allah. Demek ki on yedi olsa cehennemi bekleyemeyecekler hep cehennemdeki cezalılar kaçacak mı zannediyorsun? On dokuz kişi nedir nitekim? Ebu Cehil tuzağa düştü. Demiş ki bu Müddessir Suresi inince Allah Teâlâ buyuruyor: Cehennemin on dokuz ت س ع ة ع ش ر ع ل ي ه ا on dokuz görevlisi var cehennemin. Ebu Cehil melun kâfir kafalı hemen matematiğe sarılmış, matematiği çok iyi tabi. Arkadaşlar Muhammed in formülünü çözdüm. Biz ailecek kalabalığız. Onunu ben hallederim bunların, dokuzunu da siz Kureyş olarak toplanır halledersiniz Muhammed in cehenneminden kurtardık. demiş. Matematikçi, çok iyi matematik biliyor. Sonra ayetin devamı inince: Biz bunu size tuzak olarak yapmıştık. Mü minler: Rabb imiz on dokuz dediyse on dokuzdur bunun aslı dediler. Aslında on dokuz yani kara kökü ile beraber incelenmelidir, aksi takdirde koca cehennemi zapt edemezler filan demedi hiçbir mü min. On dokuz, bitti dediler. Besmele de on dokuz harftir, Kur an ın sırrı on dokuzdur diye de bir aptallık yapmadılar. O da bir aptallık çeşidi. On dokuz mucizesi diye bir mucize Ebubekir in ağzından çıkmadı. Rabb im on dokuz dedi dedi. Çünkü onun mucizesi Kur an dı zaten on dokuz da olsa yüz doksan da olsa mucize aramazdı. Bu bir tuzak. Allah Teâlâ neden Peygamber imin Sünnet i de kabul edilecek yoksa sizi Müslüman olarak kabul etmiyorum demiyor? Muhammedun Resûlullah dedikten sonra niye bir daha sana onu söyletsin. Lailaheillallah dedin Kur an ı temsil etti, Muhammedun Resûlullah diyorsun Peygamber in elindeki hadisleri almıyorsun. Bu bir tuzaktır. Bu tuzağa takılacakları biraz sonra göreceğiz. Peygamber aleyhisselam Efendimiz haber verdi: Sizden birinizi koltuğuna yaslanmış da Peygamber in hadislerini boşver derken duyamayayım ha! buyurdu sahih hadis-i şerifte. Peki, böyle bir fitneyi biliyordu, neden biliyordu? Çünkü açık seçik kendisi de zaten önce Kur an la ilgilenin, sonra hadis-i şeriflerle ilgilenirsiniz dedi. Bunun bir tuzak olduğunu anlayamayanlar olabileceğini, imtihanı yakalayamayanlar, imtihanın gerisinde kalanlar olacağını sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz biliyordu. Kur an-ı Kerim de عي ع وا ال رس ول أ şeklinde yani itaatle Peygamber i bir arada tutan ondan fazla ayet var. Bu ayetleri tek tek sayıp tefsir dersine dönüştürmek istemiyorum. Ama çok açık bir şekilde dedik ki biz: Hadis tarihi ب اس م ر ب ك ال ذ ي خ ل ق اق ر أ ile başlar. Bunun belgesi de Kur an ın kendisidir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin emin ağzından çıkan sözlerdir. İslam ın namazını bize öğreten, haccını, cihadını öğreten ashabı ikramdır, Allah onlardan razı olsun. Kur an-ı Kerim hem Âl-i İmran Suresi nin 132. ayetinde hem de Nisa Suresinin 59. ayetinde bu hakikati beyan ediyor. Bu iki ayetten daha fazla on civarında ayette de أ عي ع وا ال رس ول و Peygamber e itaat edin ifadesi var.

T0 اب 0T عد د Burada Haşr Suresi nin 7. ayeti oldukça dikkat çekici. Allahu Teâlâ: 0T و ات وا ا ل عإ ن ا ل ش Resûl size ne verirse. Ne و م ا آت اك م ال رس ول buyuruyor. و م ا آت اك م ال رس ول ف خ ذ وه و م ا ن ه اك م ع ن ه ف انت ه وا 0T ال ع و م ن ا هك م ع ن ه alın. onu ف خ ذ وه verirse yapmayın- onu ف انت ه وا yasaklarsa Peygamber sizi nerden ا bırakın. ات وا هل ل و Allah tan korkun. عإ ن ا ل ش عد د ال ع اب Çünkü Allah ın ikabı -ikab ceza, intikam demek- şiddetlidir. Ne verdiyse Peygamber sözü her şeyden evvel Kur an ı ihtiva ediyor. Çünkü Peygamber en çok Kur an verdi. Dolayısıyla verdiği Kur an ı alın. Neyi yasakladıysa dediğimizde durmamız gerekiyor. Şimdi bu ayeti ele aldığımızda Aaa bak gördün mü? Hadis demiyor, ne diyor ne verdiyse Kur an ı verdi bize. Güzel, Kur an ne kitabı? Emirler, yasaklar, kıssalar kitabı. Değil mi? Size ne verdiyse alın dediğimiz de آت اك م ال رس ول ف خ ذ وه و م ا Ne verdiyse al! diyor. Verdi Kur an ı aldık. Kur an da Allah ın emirleri var mı? Var! Yasakları? Var! Peygamberlerin kıssaları? Var! Yerler- göklerle ilgili ayetler? Var! Her şey var Kur an da. Verdi, aldık. و م ن ا هك م ع ن ه bırakın. Zaten içki yasak Kur an da. Kur an daki ف انت ه وا şeyleri Yasakladığı ا yasağı Peygamber aleyhisselam Efendimiz bir daha mı tekrar edecek? Verdiğini aldık, Kur an ise eğer bu, verdiğini aldık. Bir yasak dosyası nerden çıktı bu sefer? O zaman ayette lüzumsuz tekrar var. Ya da Kur an ın içindeki yasakları size tekrar yasaklayacak, fotokopisini saklayın mı demek istiyor ayet? Demek ki çok açık bir şekilde, Peygamber aleyhisselamın Kur an ve artı bir şeyler vermesi söz konusu. و م ا آت اك م ال رس ول ف خ ذ وه konusu. Kur an daki yasakların yanında artı bazı yasaklar getirmesi söz Peygamber e verdiğini alın! و م ا ن ه اك م ع ن ه ف انت ه وا Yasakladıklarından vazgeçin, bırakın yasakladıklarını! Kur an dır bize verdiği şey, amenna ve saddakna. Tek Kur an ise bize verdiği yu و م ن ا هك م ع ن ه nereye oturtacaksın? Yasakladığı şeyler piyasaya niye çıktı? Çünkü Kur an da zina ا yasak, faiz yasak, alkol yasak, gıybet yasak, insan öldürmek yasak, yol kesmek yasak, Kur an da zaten yasaklar var. Eğer Kur an dan başka bir yasak söz konusu değilse ن ه اك م ع ن ه و م ا nedir? Ya diyeceğiz ki maazallah: Ya Kur an da dizgi hataları var. İman nerede o zaman? Mü min bunu diyemez. Yahut da diyeceğiz ki: Kur an ile beraber bir şeyler daha veriyor sallallahu aleyhi ve sellem işte o hadisler. Çünkü yasakladığı şeylerden kaçının sözünden de bu anlaşılıyor. Yoksa ayet Kur an ın yasaklarını Peygamber parafe ettikten sonra yasak sayılacak mı demek istiyor? Yani Kur an bunları yasakladı ama henüz Peygamber onaylamadı bu yasağı, onun için uygulaması da yani kanun çıkıyor da filan tarihten itibaren geçerlidir diye bir madde var ya hani, bu kanun filan tarihten itibaren geçerlidir. Haşa! Kur an ayeti inecek de sonra Peygamber o yasakları uygulayacak hazır olun o gün uygularsınız mı diyor ayet? Hayır! Haşr Suresi nin 7. ayeti Peygamber aleyhisselatu vesselamın elinde Kur an ve Kur an ile beraber bir şey daha bulunduğunu gösteriyor. Ya hadistir bu ya da Tevrat tır, İncil dir; elinde bir şey daha var. Çünkü آت اك م و م ا sadece Kur an dır desek ayet o kadar olsa bir sorun yok. Kur an ın و م ن ا هك م ع ن ه rağmen yasaklarına Size yasakladığı şeylerden vazgeçin! ne demek oluyor bunu bir ا yere oturtamayız! Tek çaremiz var; Peygamber aleyhisselatu vesselamın Kur an ve Kur an gibi şeyler getiriyor olması lazım. Buna biz, Kur an Allah ın kitabı, onu verdi bize zaten baş göz üstüne ettik. Kur an ile beraber bir de hadis-i şerifleri var. O da başımızın, gözümüzün, yüreğimizin üstündedir diye teslim aldık. Haşr Suresi nin 7. ayetini de bu mantıkla ele aldık.

İlerde inşallah, mü minlerin bu fitneye neden kapıldıklarına dair başlıklar açtığımız zaman, tekrar bu minvaldeki ayetlerden örnekler vereceğiz. Ama her hâlükârda şimdi okuduğumuz bu üç ayet-i celileyi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin hadislerinin ikra gününden beri gündem olduğunu, bununla Kur an ın yani ikra kitabı olan Kur an ın teminat altına aldığını konuştuk. İkinci meselemize gelelim; hadis-i şerifler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz in Sünnet-i Seniyesi eğer bize Kur an getirdiğine herhangi bir tereddüdümüz yoksa. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin de gündemidir. Kur an ı bize ulaştıran kaynaklar, başta bizzat kendisi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, onun ashabı, ashabının bu garantili kitabı bize ulaştırmada takip ettikleri metotları; aynı şekilde Kur an gibi hadis bilgisinin de bize doğru taşındığını belgeliyorlar. Bu belgelemeyi aleyhisselatu vesselam Efendimiz in bu hadislerinin de Kur an gibi vahiy olduğunu, kaynak olarak kullanmamız, teslim olmamız gerektiğini anlatan hadis-i şerifleri var. Bunu şu şekilde de söyleyebilirim: Peygamber aleyhisselam Efendimiz in: Benim sözüm de Allah ın sözü gibidir ha! diye ikazı var. Diyebilir ki birisi: E canım biz zaten ona karşı çıkıyoruz. Neye karşı çıkıyorsun? Yani Niye Allah tan başka Peygamber in de sözü olsun ki demek istiyorum diyorsan o zaman deriz ki: Sus! Sus, çünkü bu sözün ucunda Kur an ı da istemiyorum! vardır. Bir peygambere: Sabah sekizden beşe kadar konuşabilirsiniz. Resmi göreviniz beşe kadardır. Beşten sonra yaptığınız açıklamalar resmi açıklamalar olmadığı için kanuni uygulanırlılığı yoktur. denebilir mi? Noter mi zannettin, beşten sonra bastığı mühür geçerli değil! Ya diyeceksin ki: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mesai saatlerinde konuşabilir. Mesai saatinde değil. O zaman Hangi dinin Müslümanısın sen? diye bir soruya cevap vermen gerekiyor. Ya da yirmi dört saat- yirmi üç yıl ne konuştuysa her şey diyeceksin! Hadis-i şerifler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin de teminatı altındadır. Eğer Peygamber teminatlı biri değilse Kur an kimin kitabı o zaman? O zaman ne çıkıyor ortaya: Mesai saatlerinde Kur an ı getirdi. Mesai saatlerinde kaçak çalışma yaptı, dolayısıyla kazandığı yasal değil, konuştuğu yasal değil. mi diyeceğiz? Maazallah! Şimdi hadis-i şeriflerden örnekler zikredeceğim. Okuyacağım hadis-i şerif Ebu Davud da 4604. hadis-i şeriftir. Müsned-i Ahmed de de 17174. hadis-i şeriftir. Bu hadis-i şerifte Mikdâm bin Meadi Kerib isimli sahabi radıyallahu anh rivayet ediyor. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, o gün bulunmayan ama bir gün bulunacağını, Allah ın ona bildirdiği bir fitneyi haber veriyor. Şimdi hadis-i şerifi dinleyelim: أ لا إ ن ي أ وعت ت ال ك ت اب و م ث ل ه م ع ه أ لا Arapça da dikkat çekme edatıdır. : أ لا Hey, dikkat et, bak, unutma! anlamlarına geliyor. : أ لا Bilesiniz, dikkat edesiniz! demektir. أ وعت ت ال ك ت اب إ ن ي Bana kitap verildi. Nedir o kitap? Kur an. م ع ه و م ث ل ه Onun bir benzeri de yanındadır. Bana kitap verildi, yanında da benzeri vardır. Hadis bu. Peki, Kur an ın benzeri م ث ل ه م ع ه و Tevrat olabilir mi? İncil, Zebur olabilir mi? Ömer bin Hattab ın tuttuğu notlar olabilir mi? Olamaz. Kur an ın gibisinden söz ediyor: م ث ل ه و Misli ama aynısı değil. İki; Kur an değil. م ث ل ه م ع ه و Onun gibisi de beraberindedir. م ث ل ه م ع ه و Bana Kur an verildi, yanında da benzeri vardır. Hadis-i şerif Ebu Davud un ve Ahmet bin Hanbel in rivayet ettiği hadistir.

سب ع 0T 0T اح ب ه ا 0T 0T ال ق ر آن 0T ي 0T yaslanmış. Şöyle bir şey olmasın: Adam karnı tok, koltuğuna ا لا ي وش ك ر ج ل ش ب ع ان ع ل ى ا ر يك ت ه Güzel Kardeşlerim, Sevgili Peygamber aleyhisselam Efendimiz in cevamiu'l kelim olduğunu unutmayalım. Cevamiu'l kelim demek; az sözle çok şey anlatma kabiliyeti demektir. Bin dört yüz küsur sene oldu bu söz söyleneli; kullandığı kelimeleri altını, kenarını, önlerini çizin, üstten aşağıya ok getirin. Dikkat edin ne diyor? ي وش ك ا لا Şöyle olmasın! ر ج ل Bir adam ش ب ع ان karnı tok ا ر يك ت ه ع ل ى koltuğuna yaslanmış karnı tok, koltuğuna rastlanmış. Bu iki kelimeye dikkat edelim! Bunu belki İbni Hacer de bulamazsınız. Çünkü bu zavallı İbni Hacer in zamanında dikkat edecek bir şey değildi. Bunu Ebu Davud da kitabına koymuştur ama Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin ne demek istediğini biz anlarız. Bu fitneyle biz karşılaştık. Karnı tok, koltuğuna yaslanmış adam. Bak dikkat edin kâfir demiyor, münafık demiyor. Karnı tok, koltuğuna yaslanmış adam. diyor. Rumlardan, yabancılardan satılmış casus. demiyor. Münafık demiyor. Karnı tok, koltuğuna yaslanmış adam. diyor. T0 0T ي ق ول ف م ا و ج د ت م عف ه م ن ح لا ل ف ا ح ل وه yeter. Bu Kur an size ع ل ي ك م ب ه ذ ا Der ki o adam: 0T Kur an da helal ne ise helal odur. ف ح ر م وه 0T 0T Kur an da ne haram gördüyseniz onu و م ا و ج د ت م عف ه م ن ح ر ام da haram kabul edin. der diyor. Kur an, helali helalimiz; Kur an, haramı haramımız. Kim dermiş? Karnı tok, koltuğuna yaslanmış adam. Tekrar tok karın ve koltuk. Hadis-i şerifteki bu iki sloganı unutmuyoruz. Dikkat edin! 0T أ لا Ehli kullandığınız- eşeklerin eti size helal لا ي ح ل ل ك م ل ح م ا ل ح م ا ر ا لا ه ل değildir. Dikkat edin! Nereden çıktı eşek bu gündeme? Çünkü Kur an da eşekle ilgili bir hüküm yok. Eşek eti helal midir, haram mıdır? diye bir hüküm yok. Bunu bizzat Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ehli eşekler haramdır diyor. Evde beslediğin, yük taşıdığın eşek haramdır; eti yenmez diye haramdır. Eşek çalıştırmak, beslemek haram değil. Bu Kur an da yok. Ben bunu yasakladım size. Eşek eti yiyemezsiniz. diyor. Birisi -karnı tok, koltuğuna yaslanmış adam- çıkıp da: Kur an da var mı eşek eti haram diye bir şey? Yok. Tamam, helaldir. der size dikkat edin. diyor. Eşekten eşeklik örneği veriyor sallallahu aleyhi ve selem. Ve tırnaklarıyla parçalayarak yiyen hiçbir yırtıcı hayvanın eti de size و لا ك ل ذ ي ن اب م ن ال helal değildir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Kur an da bulunmadığı hâlde iki haram koyuşunu örnek veriyor. Bana Kur an verildiği gibi bir de onun gibi bir yetki verilmişti. İşte örneği: Eşek etini ve mesela; şahinin etini haram ettim size. diyor çünkü o pençesiyle parçalıyor. Kural koyuyor: Yırtıcı, pençeyle parçalayan, gagasıyla avını avlayan, leş yiyen hayvanların eti size haramdır. diyor. Kur an da bu hüküm yok. Ben koydum. diyor. Çünkü neden? ال ك ت اب و م ث ل ه م ع ه أ وعت ت Bana kitap verildi aynısı da yanında var. sözünde aynısı bu yetkiyi kullanıyorum hükmüne geliyor. Dikkat edin! Zimminin malını bulana da o malı haram و لا ل ق ط ة م ع اه د إ لا أ ن ي س ت غ ن ي ع ن ه ا ص ederim. diyor. Zimmi vatandaş; İslam toprağında kanunla yaşamasına izin verilen göçmen gibi veyahut da oranın yerlisi vatandaş gibi Müslüman değil İslam Devleti nde yaşıyor. Nüfus kâğıdı var, ona zimmi deniyor. Zimminin malını bulana da o malı haram ederim diyor. Bu adam kâfir nasıl olsa. Ye gitsin bunu. Öyle değil. İslam Devleti nin, halifenin himayesinde bu. Bir yere cep telefonunu

ق ر اه 0T 0T düşürdü kâfirin malı bu zaten diyemezsin. Tamam, kim bulduysa onun olsun. derse o zaman sana helal olur. biri: Bu da Şeriat ın hükümlerinden و م ن ن ز ل عب و م ف ع ل ي ه م أ ن ي ق ر وه ف ا ن ل م ي ق ر وه ف ل ه أ ن ي ع عب ه م ب م ث ل Bir köye, otelin bulunmadığı bir yere misafir olarak giden birisine oradakiler baksınlar. Bir köye bir adam geldi. Kış günü kalacak yeri yok. Köylüler onu bakmak zorunda. Bakmazsa mahkemeye verip o bakımla ilgili otel masraflarını köylülerden alır. Bu da bu hadisle sabit. Kur an da böyle bir hüküm yok ama Ben koydum size. diyor. Tekrar hadis-i şerife gelelim şimdi. Sevgili Peygamber imiz sallallahu aleyhi ve sellem Ebu Davud un ve Ahmed bin Hanbel in rivayet ettiği bu hadis-i şerifte ne buyurdu? Kur an ve Kur an gibisi bana yanında olarak verildi. Sizden biri ya da bir adam; karnı tok, koltuğuna yaslanmış biz Kur an da bulduğumuza helal deriz, Kur an da haram olmayan haram değildir demesin sakın. İşte örnekler veriyorum size, bunları ben yasakladım. Ben, Allah ın bana verdiği yetkiyi kullanıyorum. Özeti bu. Şimdi biz şu karnı tok adama bir dönelim. Hadisten şunu anlayabilir miyiz? Bu adam açken konuşsa günah olmayacaktı. Bunu mu demek istiyor acaba? Helva yedikten sonra şişik göbeğiyle konuşuyor, onun için Peygamber beğenmedi bunun sözünü mü diyeceğiz? Herhâlde öyle değil. Keyfi yerinde, neşesi yerinde anlamı var burada. İbni Hacerler de bunu böyle anladılar zaten ama ben öyle anlamıyorum. Hiç öyle anlamak istemiyorum. Allah İbni Hacer ve Nevevî yle de karşılaştırmasın kıyamet günü ama ben öyle anlamak istemiyorum. Karın tokluğuna, maaş karşılığına veya koltuk-makam uğruna sünnetimi satmasın kimse! demek istiyor bence. Biraz daha da derin gideyim de yine Nevevî yle yüzleşmeyim istiyorum kıyamet günü ama Nevevî rahmetullahi aleyh herhâlde bu dediklerimi duymaz. Böyle bir fitne onlar görmediler ki. Moğolları gördüler, Haçlıları gördüler ama biri çıkıp da İslam toprağında: Boşver sünnet-hadisi diyeceğini zannetmediler. Acaba sevgili Peygamber aleyhisselam Efendimiz Sünnet ini güya Kur an ı yüceltmek için - sanki Kur an ı yüceltmek esas gaye- Yüce kitabımızın rakibi olamaz hiçbir şey kimse güya demek istiyor. Böyle bir mantıkla koltuk ve maaşla kiralanmış kafa olabilir bu işi yapanlar mı demek istiyor acaba? Hiç kimseye kâfir deme hakkımız yoktur, münafık ebediyen diyemeyiz ama niye Karnı tok adamlar! Koltuğa yaslanmış adamlar! diyor da mesela Cahil herifler, Sünnet imi bilmez cahiller. demiyor? Kur an ın ne dediğini anlamayanlar, Arapça bilmez herifler! demiyor mesela. Karın tokluğu niye gündeme geldi burada? Veya koltuk niye gündeme geldi burada? Bu, başka hadis-i şeriflerde de benzer bir şekilde de geçiyor. Burada bir not rica ederek naklediyorum: Sünnet-i Seniye yi yani Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin mirasını, hadis-i şerifleri basit görme sonucu doğuracak gaflet içinde bulunanları tekfir etmek, Siz kâfirsiniz, Müslüman değilsiniz. demek çok ağır bir itham. Böyle bir şeye tartışma açısından girmemiz şeytanın ekmeğine yağ sürmek olur. Şu siyaseti takip etmemiz gerekiyor: Biz Kur an kitabımızdır. diyoruz, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin mirası olan hadis-i şerifler, Kur an ımızın şerhidir, onlarla Müslümanlık yaşarız. diyoruz. Lailaheillallah dediğimiz gibi Muhammedun Resûlullah diyoruz bunun özeti budur. Ama böyle demeyenlerin maksatlarının Kur an ın altını oymak olduğunu zannederiz fakat sen osun demeyiz. Bunun dini benzetmesi şudur:

Biz Bütün kâfirlere Allah lanet etsin! deriz. Cehennemde kaynasın bütün kâfirler diye beddua ederiz ama yaşayan bir insana Ey kâfir! Cehennemin bol olsun. demeyiz. Son nefesi verilmemiş çünkü nasıl öldüğünü bilmiyoruz. Ehlisünnet akidemiz bu şekildedir. İmanı için dua ederiz. Bu, açıkça kâfir olduğunu gördüğümüz için geçerli bir kural. Nerede kaldı ki: Ben Kur an istiyorum! deyip güya Kur an-ı Kerim i müdafaa edip, Peygamber aleyhisselamın Sünnet ini Kur an ın etrafından çekip Kur an-ı Kerim i sallanacak bir bina hâline getiriyor. Ama neticede taktik olarak Kur an güçlü görünsün, zirve görünsün Kur an, sadece Allah konuşsun diye yapıyorum. zannettiriyor bize. Bütün bunlar böyle bir insanın direk kâfir olarak itham edilmesini sakıncalı hâle getiriyor. Gerçi inşallah Kur an ımız yeter sloganının nasıl İngiltere den geliverdiğini, nasıl İngilizlerin Kur an hayranı olduklarını belgeleyeceğiz. O konuda da bir dersimiz olacak ama her hâlükarda hele hele namaz kılan, bizimle sabah namazına gelen, bu iddialarda bulundu diye ona kâfir demeyiz ama melekler beni onunla bir sofrada görsün de istemem. Namazda da ondan önceki safta namazımı kılmayı tercih ederim. O ön safta olsun istemem. Mesela; karnı tok ve koltuklu biri, hadis-i şeriflerle eğer bu mantıkla Yeter bize Kur an. diye konuşuyorsa -ama bu alenilikle gizli kapalı cümlelerle değil- onun arkasında da namaz kılmam. Kâfir demem, münafık demem ama namazım değerli benim. Namazımı öyle her imamın arkasında kılamam. Çünkü bu bir akide sorunudur. Herhangi bir günahı işleyen imamın arkasında namaz kılınır. Ama Peygamber aleyhisselamı tok karnına tenkit edenin akidesinde, koltuğuna gerilip Peygamber aleyhisselamı tenkit edenin akidesinde sorun var. Bizim zaten bir namazımız var bu dünyada bari o tehlikeye girmesin diyeceğimiz kadar yücedir. Bu Ebu Davud un hadis-i şerifini dinlemiş olduk. Ebu Davud da 4605. hadis-i şerif var bir sonraki. Tirmizi de 2663. Hadis-i Şerif; İbni Mâce de de 13. hadis-i şerif. Bu hadisi El-Mikdâm ibni Madikleri radıyallahu anh bize nakletmişti. Bu hadisi de Ubeydullah ibni Ebi Rafi babasından naklediyor. Yani tabiinden birisi, babasından naklediyor. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: ا ل عف ن أح د ك م لا Sizden birisi gözüme ي ا عت ه الا م ر م ن أ م ر ي yaslanmış Koltuğuna م ت ك ي ا ع ل ى أعر ك ت ه kimseyi. değmesin. Yani görmeyeyim Benimle ilgili bir emrim ona geliyor, Resûlullah dedi ki deniyor م ما أ م ر ت ب ه أ و ن ه ي ت ع ن هT0 0T Benim emrettiğim ya da yasakladığım bir şey ona ulaşıyor o da koltuğuna yaslanmış, Resûlullah dedi ki, لا أد ر ي م ا و ج د نا ف ي ك ت اب الله ki: O da cevap verip diyor ف ي ق ول deniyor. Peygamber dedi ki, yasakladı Yani Peygamber in öyle her dediğini biz anlamayız, Kur an da bulursak yaparız. derken kimse ات ب ع ن اه gözüme ilişmesin! buyuruyor. Ebu Davud un, Tirmizi nin ve İbni Mace nin rivayet ettiği bu hadis-i şerifte. Bir başka seferinde de böyle buyurmuş demek ki. Burada karın tokluğuna yapanlar bu listede yok. Koltukçular var şimdi. Koltuk uğruna, yani makamını pekiştirmek için burada bir ikaz da o tiplere var. Şu anda akademik unvan olarak profesör olan bir kardeşimiz, bir tezini bana getirmişti. Bir yirmi sene kadar oluyor. Mimar Sinan Üniversitesi nde yapılmış bir tezdi. Bir insan haklarıyla ilgili bir konuda çok güzel filan dedim. Ben de biraz destek olmuştum. Sonra aradan on beş gün filan geçti ya tezim reddedildi dedi. Niye dedim. Ya s.a.v. koyduk ya bir iki yere bu s.a.v. insan haklarına aykırı bulundu tartışılırken dedi. Nesine aykırı bulundu? Yani burada bir sürü isim geçiyor bir kişiye s.a.v. diyorsun bir insanı yüceltmek bu. Hatta tartışan danışmanı demiş ki: Peygamber de bunu kabul etmez kardeşim. Peygamber de kabul etmez. Ben duydum Peygamber beni abartmayın diyormuş.

Sallallahu aleyhi ve sellem de yazmıyor s.a.v. yazıyor. Ben zannediyorum doksan iki veya doksan üçteydi bu. İki bin üçte de hoca diye bilinen insanların sallallahu aleyhi ve sellem nereden çıktı ya, Peygamber i destekleyin demektir o dediğini duyduk. Önce üniversitede abdestsizler, cünüpler bunu söylüyordular. Onların ne niyetle söyledikleri çok açık belliydi. Ama burada karın tokluğuna bu söz neden söyleniyor merak ediyorum. Afallahu anna cemian. Bu iki hadis-i şerif, bunun gibi İbni Mace den bir hadis-i şerif daha okuyacağız, inşallah. Bu iki hadis-i şerif zannediyorum mucize hadislerin arasına konmalıdır. Çünkü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bunu söylediği zaman Mekke de değildi Medine deydi. Peygamber e yan bakanın kafasını koparıyordu Ömer. Alimallah Peygamber in sözüne biri diyecek ki bana ne senin Peygamber inden. Bunu Ömer in yaşadığı Medine de nasıl diyeceksin? Ömer e gerek yok ki. Beni Seleme nin çocukları linç ederdi o insanı Peygamber aleyhisselama sen nasıl böyle dersin! diye. Her şeyin taşların yerine oturduğu, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin başının göklere değecek kadar yüceldiği Medine de bu ikazı yaptı. Belki de bu el-mikdâm isimli sahabi hayret ya böyle bir insan çıkar mı bu dünyada diye hayret etmişlerdir. Olur mu ya! Kim günün birinde çıkar ben Kur an ı kabul ediyorum da Peygamber i kabul etmiyorum. Böyle bir şey denir mi ya. diye hayret etmişlerdir. Bu gene olsun, biz söyleyelim Peygamber böyle demişti diye nakletmişlerdir bunu. Onlara göre uğrunda can, mal her şey feda edinilen bir Peygamber. Atla ateşe dese atlıyorlar zaten. Atlayın ölüme dedi kavga ettiler önce ben atlayacağım sen atlayacaksın diye. Uhud a beni götürmüyor topalım ya Resûlullah diye çocuklarını gelip Peygamber aleyhisselama şikâyet ettiler. Benim ölümüme engel oluyorlar ya Resûlullah, cennette topal topal dolaşmak suç mu diye gelip Peygamber aleyhisselama itiraz etmiş insanlar. Günün birinde O nun Sünnet inin çoluk çocuk tarafından makaslanabileceğini hayal edemezlerdi. Öyle bir ortamda bir gün böyle olabilir ha diye ikaz etmesi aleyhisselatu vesselam Efendimiz in sadece bir mucize olabilir. İsra gibi büyük bir mucize midir sıradan bir mucize midir bilmiyorum ama şunu biliyorum: Bu, Ehlisünnet isen davana sahip çık, kaçırırlar elinden bu nimeti! demektir bize, bunu anlıyorum. Bu söz bu sevdaya düşmüşler içindir. Yani bana Kur an yeter, Kur an ımız uğruna sistem kuralım diyen zaten bu nasihati dinlemeyecek. Bu nasihati kendi kızına söylüyor sallallahu aleyhi ve sellem. Ve sallallahu ve selleme alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ecmaîn. Vel'hamdülillahi Rabb il âlemin.