KABE TARİHİ VE HAC REHBERİ



Benzer belgeler
ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

HAC YÜCE ALLAH IN (c.c) EMRİDİR.

HAC ve UMRE. Memduh ÇELMELİ. dinkulturuahlakbilgisi.com

HAC ve UMRE. Memduh ÇELMELİ

HAC ÖNCESİ DİNİ HAZIRLIKLAR

HAC ÖNCESİ DİNİ HAZIRLIKLAR

HAC SEMİNERİ 2 HOŞGELDİNİZ

1- İhrama girmek(mikat), 2- Vakfe yapmak (Arafat), 3- Tavaf yapmak (Ziyaret).

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

Yazar Rehnüma Cumartesi, 20 Kasım :00 - Son Güncelleme Cumartesi, 20 Kasım :09

HAC VE ŞARTLARI İHRAM YASAKLARI

Hac, sözlükte yönelmek, ziyaret etmek anlamına gelir

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

1. İHRAM YASAKLARI VE CEZALARI

Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

HAC KİTABIM İstanbul, 2013

ÖĞRETİM YILI. MÜFTÜLÜĞÜ KUR AN KURSLARI İBADET DERSİ DÖNEM DÜZEYE GÖRE DERS PLÂNI

İslam'ın başlıca ibadetlerinden birisi de ramazan ayında oruç tutmaktır.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

2018 Hac kura sonuç sorgulama ekranı! Hac kura sonuçları açıklandı!

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

Anlamı. Temel Bilgiler 1

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

FİZİKİ HUKUKİ MANEVİ YOLCULUK ÖNCESİ HAZIRLIKLAR. Bedenimizi Hazırlama. Ruhumuzu Dinlendirelim. İbadet. Dua. Sabır

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

ZEKAT, HAC VE KURBAN İBADETİ

Yardımlaşma Kurumlarımız. Hac Nedir ve Niçin Yapılır? Hac ve Umre İle İlgili Kavramlar. Haccın İnsan Davranışları Üzerindeki Etkisi

8. SINIF 3. OTURUM A. Bu metni aşağıdaki ayetlerden hangisi destekler?

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

UMRE YOLCULARI EĞĠTĠM PROGRAMI 2018 YILI UMRE ORGANĠZASYONUNUN SERVĠSLĠ (24 GÜNLÜK) 16. TURU UMRE SEMĠNER PROGRAMI

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Özellikle uzman olduğumuz bir alanımız var. Umre ve hac

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

HACCA. Manevi Hazırlık

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ TESTİ


Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

T.C. BAŞBAKANLIK DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI HAC VE UMRE HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAC VE UMRE HAZIRLIK KURSLARI HAC VE UMREDE KADINLARA ÖZGÜ KONULAR

TRABZON veya İSTANBUL KALKIŞLI. UMRE TURLARI REHBERi

DİYANET UMRE. T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Telbiye (Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk, innel hamde ve n-ni mete leke ve l mülk lâ şerike lek) demektir.

Cahiliyye Döneminde Bir Bayram Günü

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

HACCIN YAPILIŞI. Lebbeyk Allâhümme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk! İnne lhamde ve n-ni mete leke ve l-mülk, lâ şerîke lek!

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 28 KASIM 2013 Saat: 12.00

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

UMRE SUNUMU

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Bazı Zaman ve Mekanların Ayrıcalığı Cuma, 04 Temmuz :00

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

Teşrik günlerinde zevâlden önce cemreleri taşlamanın hükmü

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Teravih Namazı. Namazı Bozan Durumlar. Namazın İnsana Kazandırdıkları. Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

Cİ'RÂNE. Heyet. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik: Ali Rıza Şahin

BEP Plan Hazırla T.C Osmangazi Kaymakamlığı HAMİTLER TOKİ MTAL Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

Erhan tarafından yazıldı. Çarşamba, 31 Ekim :03

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

Transkript:

KABE TARİHİ VE HAC REHBERİ Mehmet BOZKURT 2009 / ANKARA

Dizgi ve Tasarım Düzeltme : Zeynep BOZKURT KARACAN Kapak tasarım : Sultan BOZKURT Baskı ÖZYURT Matbaacılık 0312-384 15 36 www.ozyurtmatbaacilik.com ozyurt@matbaacilik.com Bu kitabın tüm hakları saklıdır. Kitap, kaynak gösterilmeksizin tamamen veya kısmen hiçbir yöntemle kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. ISBN: 978-605-62265-1-9 Mehmet BOZKURT Eğitimci ve İlahiyatçı Hanımeli Sokak No: 36/3 Kızılay/ANKARA Tel: 0.312-232 36 77 www.mehmetbozkurt.com.tr efem@mehmetbozkurt.com.tr

Mehmet BOZKURT 26.01.1956 tarihinde Kars-Merkez Çerme köyünde doğdu. Kars-Merkez Çerme Köyü İlkokulu, Kars ve Ankara Merkez İmam-Hatip Lisesi ve Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden (Yüksek İslam Enstitüsü) mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı, Ankara'daki ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında uzun yıllar öğretmenlik ve okul müdürlüğü yaptı. Ankara Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak görev yaparken, 16.07.2007 tarihinde emekli oldu. Aileden gelen bir gelenekle, emeklilik sonrası çalışmalarına, kendisine ait E.F.E.M İnşaat Şirketinde devam etmektedir. Sünnilik Şiilik Alevilik Vehhabilik Nedir? (2010) İnsanlık Tarihine Yön Veren Sözler (2011) Bilim ve Kur an a Göre Evren ve İnsan! (2012) adlı eserleri vardır.

İ T H A F : Bu çalışmamı; değerli eşim Fatma BOZKURT a ithaf ediyorum. Mehmet BOZKURT

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR... 7 AÇIKLAMALAR... 9 ÖNSÖZ... 13 A- KABE TARİHİ... 17 B- UMRE VE HAC... 23 *UMRE... 31 1- UMRE NİN RÜKÜNLERİ... 32 2- UMRE NİN VACİPLERİ... 33 *HAC... 33 1- HACCIN FARZ OLMASININ ŞARTLARI... 38 2- HACCIN EDASININ ŞARTLARI... 39 3- HACCIN SAHİH OLMASININ ŞARTLARI... 40 4- HACCIN FARZLARI... 41 a- İHRAM... 41 1- İhram ın Sünnetleri... 41 2- İhram a Niyet... 42 3- Telbiye... 42 4- Mikat... 43 5- İhramlı Olarak Yasak Olan Şeyler... 44 6- İhramlı Olarak Yasak Olmayan Şeyler... 45 b- ARAFAT VAKFESİ... 45 1- Arafat Vakfesinin Sünnetleri... 47 c- MÜZDELİFE VAKFESİ... 47 d- ŞEYTAN TAŞLAMA... 48 1- Şeytan Taşlamanın Sünnetleri... 50

e- KURBAN KESMEK... 50 f- TIRAŞ OLMAK... 51 g- ZİYARET TAVAFI... 51 h- SA Y... 52 1- Sa y ın Şartları... 53 2- Sa y ın Vacipleri... 53 3- Sa y ın Sünnetleri... 54 5- HACCIN VACİPLERİ... 54 6- HACCIN SÜNNETLERİ... 54 7- VEDA HACCI... 55 8- HAC DA KADINLARIN DURUMU... 55 C- HAC VE UMRE İÇİN:... 57 1- Genel Olarak Yapılması Gerekenler... 57 2- Tavaf ta Yapılması Gerekenler... 58 3- Arafat Gününde Yapılması Gerekenler... 59 4- Mina da Yapılması Gerekenler... 59 5- Medine de Yapılması Gerekenler... 60 D- SUUDİ ARABİSTAN... 61 KAYNAKLAR... 65 E- DUALAR... 67 1- Tavaf Duaları... 74 2- Sa y Duaları... 103 F- RESİMLER... 157 1- Mekke deki Kutsal Mekanlara Ait Resimler (34)... 157 2- Medine deki Kutsal Mekanlara Ait Resimler (20)... 191

KISALTMALAR a.g.e : Adı geçen eser a.s : Aleyhisselam b. : Bin, İbn Bkz. : Bakınız. c. : Cilt çev. : Çeviren d. : Doğum DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı h. : Hadis H. : Hicri Hz. : Hazreti M. : Miladi ö. : Ölüm r.a : Radiyallahu anhu r.anh : Radiyallahu anha s. : Sayfa s.a.v : Sallallahu Aleyhi ve Sellem vb. : Ve benzeri

AÇIKLAMALAR ALTINOLUK (MİZAB): Kabe nin damında biriken yağmur sularının dışarıya akmasını sağlamak amacıyla Hatim in bulunduğu taraftaki duvarın üstüne yerleştirilen altından yapılmış oluktur. ARAFAT: Mekke nin 25 km güney doğusunda ova görünümünde düz bir alanın adıdır. Doğu, kuzey ve güneyi dağlarla çevrilidir. Arafat, Hill bölgesinde Harem sınırları dışında kalır. Harem sınırı ile Arafat arasında Urane vadisi vardır. Arafat ın ortasında Cebel-I Rahme, batısında Nemire Mescid i yer alır. AREFE GÜNÜ: Zilhicce ayının 9. gününe verilen isimdir. Arafat vakfesi bu gün yapılır. Kurban bayramından bir önceki gündür. CEBEL-İ RAHME: Mekke nin 25 km güney doğusunda bulunan, düz ve geniş bir alan olan Arafat ovası içinde bulunan bir tepedir. CEM-İ TAKDİM: Arafat ta öğle vaktinde, öğle ile ikindi namazlarını birlikte kılmaktır. CEM-İ TEHİR: Müzdelife de yatsı vaktinde, akşam ile yatsı namazlarını birlikte kılmaktır. CEMRE: (CEMY-İ CİMAR): Çakıl taşı ve ateş koru anlamına gelen Cemre, Hac edenlerin kurban bayramı günleri Mina da, Şeytan a atılan taşların herbirine denir. Bu taşların atıldığı yerlere de Cemre denir. HACER-İ ESVED= HACER ÜL-ESVED: Kabe de tavafın başlangıç yönünü gösteren 18-19 cm ebadında, etrafı gümüş halka ile çevrilmiş siyah ve parlak bir taştır. Bu taş cennetten indirilmiştir. 30 cm çapında, 12 kg ağırlığındadır. Kabe nin güney doğu köşesinde 1 metreden fazla yüksekliğindedir. HATİM: Hatim denilen yerin iç kısmı tavaf alanının dışında kabul edilir. Bu yüzden de tavafın Hatim'in dışından yapılması gerekir. Çünkü altınoluk tarafında, kısa duvarla çevrili Hatim denilen küçük bir alanın, Kabe'ye dahil olduğu Hadis lerle sabittir. 1 m yükseklikte ve 1.5 m kalınlığında yarım daire şeklindeki duvarla çevrili alandır. HEDY: Hac ve Umre ile ilgili olarak, Harem e ve Kabe ye hediye olmak üzere kesilen kurbandır.

10 HERVELE: Safa ile Merve arasında bulunan yeşil direkler arasında, erkeklerin koşar adımlarla yürüyüşüne denir. Remel den farklıdır, ondan daha hızlıdır. Hervele, Sa y ın her Şavt ının sünnetidir. Kadınlar Hervele yapmazlar. HİCR-İ İSMAİL: Kabe nin kuzeybatı duvarının önünde iki ucu Rükn ü-şami ile Rükn ü-irakı den 2 m kadar mesafede olan ve Hatim adı verilen yarım daire şeklinde, duvarla çevrili olan ve Kabe den ayrılmış olmakla birlikte onun bir parçası olan kısma Hicr veya Hicr-i İsmail adı verilir. Yarım ay şeklindeki Hatim duvarının içinde kalan ve Hicr-i İsmail denen yer, Hz. İbrahim (a.s)'in inşa ettiği asıl Kabe'nin binasına dahil iken, İslam'ın çıkışından önce, Kureyş'in temelden itibaren yaptıkları bir tamir sırasında bu yer, Kabe duvarlarının dışında bırakılmıştır. İFRAD HACCI: Umresiz yapılan farz, vacip veya nafile Hac dır. İhram a girilir ve sadece Hac için niyet edilir. Bu durumda Hacı, bayramın birinci gününe kadar İhram dan çıkamaz. İfrad Hacc ı yapanlar, Mekke ye vardıklarında Kudüm tavafını yaparlar. Bu tavafın ardından Hacc ın Sa y ını de yapabilirler. Bu durumda Kudüm tavafını yaparken İztiba ve Remel yapmaya da dikkat ederler. Artık ziyaret tavafından sonra Sa y etmezler. İfrad Hacc ı yapanların kurban kesmeleri vacip değildir. İHRAM: Hac veya Umre niyetiyle, diğer zamanlarda helal olan fiil ve davranışlardan bazılarının Hac ve Umre süresince haram kılınması demektir. İSTİLAM: Tavaf esnasında Hacer ül-esved ı selamlamaktır. İZAR: İhram elbisesinde belden aşağı örtülen örtüdür. İZTİBA: Koltuk altına almak, omuza alınan havlu vb. şeyi koltuk altından geçirmektir. Bir fıkıh terimi olarak; Hac'da erkeklerin Ziyaret Tavafı na başlamadan önce, omuzlarına almış oldukları ihram havlularının ucunu sağ kolluklarının altından geçirerek, sol omuzları üzerine atmalarıdır Böylece sağ omuz ve sağ kol açık kalmış, sol taraf ise kapanmış olmalıdır. İztiba yapmak, Hac amellerinden olup sünnettir. Hz. Peygamber (s.a.v)'in tavaf sırasında iztiba yaptığı ve Ashabına da tavsiye ettiği Hadis lerle sabittir.

KABE = BEYTULLAH: Allah ın Evidir. Mekke de yapılan ilk binadır. Hz. Adem (a.s) ve daha sonra Hz. İbrahim (a.s) ile oğlu Hz. İsmail (a.s) tarafından yapıldı. KIRAN HACCI: Hac ile Umre ye birlikte niyet edilen Hac dır. Önce Umre için Tavaf ve Sa y yapılır. Sonra İhram çıkarılmadan ve tıraş olunmadan Hac günleri beklenir, yani İhram lı durumu devam eder. Kıran Hacc ı için niyet edenler, Mekke ye geldiklerinde önce Umre yaparlar ve Hacc ı eda edinceye kadar İhram dan çıkmazlar. Bunların, Umre yaptıktan sonra Kudüm Tavafı yapmaları sünnettir. İstemeleri halinde bu tavaftan sonra Hacc ın Sa y ını yaparlar. Bu durumda ziyaret tavafından sonra Sa y yapmazlar. Kıran Hacc ı yapanların kurban kesmeleri vaciptir. MAKAM-I İBRAHİM: Makam-ı İbrahim, Hz. İbrahim (a.s) in Kabe yi inşa ederken, örülen duvarın boyunu aşması üzerine, üstüne çıkıp inşaatı devam ettirdiği taş olarak bilinmektedir. Bu taş, Kabe nin inşası esnasında iskele olarak kullanıldığı için, üzerinde zaman içinde Hz. İbrahim (a.s) in ayak izleri oluşmuştur. Bir görüşe göre de bu taş, Hz. İbrahim (a.s.) in insanları Hacc a çağırmak için üzerine çıktığı taştır. Aslında Hz. İbrahim (a.s.) in, her iki durumda aynı taşın üzerine çıkmış olması da muhtemeldir. Hatta bu konudaki başka rivayetlerin varlığı da gösteriyor ki Hz. İbrahim (a.s), başka zamanlarda da bu taşı kullanmış, onu bir kenara kaldırmamıştır. Bu taş, Hz. İbrahim (a.s) e bazen bir iskele, bazen bir kürsü ve bazen de bir minber olmuştur. Zira bu taş her ne kadar görünürde bir taş olsa da hakikatiyle cennettendir. Bütün bu ve benzer rivayetler, o günden bugüne, bölgede yaşayan halk tarafından buranın Hz. İbrahim (a.s) in makamı olarak tanındığını da göstermektedir. Bugün bu taş ve üzerindeki mübarek izler bir cam fanus içinde muhafaza edilmektedir. Kabe nin kapısının olduğu tarafta, Kabe ye 15.40 metre uzaklıktadır. Hafif sarı ve kırmızı karışımı beyaza yakın bir rengi olan taşın kalınlığı 20 santimetredir. Kenar uzunluklarından biri 38, diğerleri 36 şar santimdir. MES A: Hac ve Umre yapan kimselerin, Safa ile Merve arasındaki 456 m lik Sa y yaptıkları yere verilen isimdir. MESCİD-İ HARAM: Saygı vacip olduğu için bu ismi almıştır. 95 kapısı ve 9 adet minaresi olan, alanı ve çevresi ile 328.000 metre karedir.

12 Müslümanların kıblegahıdır. Kabe nin bulunduğu alandaki caminin adıdır. Şu anda inşaatı devam eden ilave cami ve 2 minare daha yapılmaktadır. METAF: Tavaf edilen yer anlamına gelir. Mescid-i Haram içerisinde, Kabe nin etrafında tavaf etmek için tahsis edilen yerdir. MİKAT: İhrama girme zamanı ve yeri demektir. Harem bölgesinde veya Mekke ye gelmek isteyenlerin İhram a girmeden geçemeyecekleri sınırları belirleyen noktalara denir. MÜLTEZEM: Hacer ül-esved in bulunduğu köşe ile Kabe kapısı arasında kalan kısma denir. REMEL: Erkeklerin, tavafın ilk üç Şavt'ında; kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkerek çalımlı ve süratli yürümeleridir. Tavaftan sonra, Sa'y yapılacak tavaflarda "Remel" yapmak sünnettir. Sa'y yapılmayacak tavaflarda remel yapılmaz. Kadınlar Remel yapmazlar. RİDA: İhram elbisesinde omuzlara örtülen örtüdür. SA Y: Hac ve Umre de Kabe nin doğusundaki Safa ve Merve arasında yürümektir. SADER TAVAFI: Mekke den ayrılmadan önce veda tavafıdır. ŞAVT: Hacer ül-esved hizasından başlayarak tavaf niyetiyle Kabe nin etrafında 7 defa dönmektir. Her dönüşe Şavt denilir. TAVAF-I KUDUM: Kabe ye ilk varıldığında yapılan kavuşma tavafına denir. TAVAF-I ZİYARET: Hacc ın farzlarından olan tavaftır. TELBİYE: İcabet etmek anlamına gelir. Allah a teslimiyeti ifade eder. Lebbeyk diye başlayan cümleleri söylemeye denir. TEMETTÜ HACCI: Hac aylarında Umre ve Hac ın ayrı ayrı iki İhram la yerine getirildiği Hac dır. Temettü Haccında, İhrama giren kimse önce Umre ye niyet eder, Umre yaptıktan sonra İhram dan çıkar. Hac günlerinde yeniden İhram a girerek Hac görevini yapar. TERVİYE GÜNÜ: Arefe gününden bir gün önce, yani Zilhicce ayının 8. günüdür. Mina ya veya Arafat a hareket günüdür. ZEMZEM: Kabe nin doğusunda, Allah ın Hz. Hacer ile Hz. İsmail (a.s) e ihsan ettiği suyun adıdır.

ÖNSÖZ Hac, İslam dininin temel beş esasından birisidir. İbn-i Ömer (r.a) den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: İslam beş esas üzerine kurulmuştur Allah tan başka ilah olmadığına, Muhammed in Allah ın kulu ve Resulü olduğuna Şehadet etmek, Namaz kılmak, Zekat vermek, Ramazan orucu tutmak ve Kabe yi Haccetmek. 1 Hem mal ve hem de beden ile yapılan bu kutsal ibadet, Müslümanları Asr-ı Saadete götürür. Birlik ve kardeşlik ruhu aşılar. Ölüm ve ölüm ötesini insana hatırlatır. Mükaddes yerleri ziyaret eden dünya Müslümanlarının birlik, beraberlik, tanışma, kaynaşma, paylaşma ve kucaklaşmasını sağlar. Yüz binlerce Müslüman ın bir anda ve bir arada ibadet etmesini sağlar. İnsan hayatını bir düzene koyar. İnsanın kalbine Allah korkusunu ve merhametini koyar. Her insan, yaratılışı gereği Allah a karşı kulluğunu ortaya koymak ihtiyacındadır. Hac insana, en belirgin bir şekilde Allah karşısında aczini ortaya koyma, kulluğunu ifade etme ve O nun verdiği nimetlere şükretme imkanı verir. Çünkü Hacı; mal, mülk, makam ve mevki gibi dünyevi unsurlardan sıyrılarak Allah a yönelir. Sonsuz güç ve kudret sahibi olan Allah karşısında teslimiyetini ve bağlılığını ifade eder. Bu durum Kendisine Allah a kul olma zevkini tattırır. Hac; renk, dil, ırk, ülke, kültür, makam ve mevki farkı gözetmeksizin aynı amaç ve gayeleri taşıyan milyonlarca Müslüman ı bir araya getirerek eşitlik ve kardeşliğin çok canlı bir tablosunu oluşturur. Bu, lafta kalan kuru bir iddiadan ibaret değildir. Zenginiyle, fakiriyle, güçlüsüyle ve güçsüzüyle bütün hacılar aynı kıyafetler içinde, aynı mahrumiyetleri yaşayarak, aynı güçlüklere katlanarak ve aynı şartlarda hareket ederek fiili bir eşitlik ve kardeşlik eğitiminden geçerler. Çok zengin ile geçimini zor karşılayan bir fakiri, aynı kıyafet içinde Arafat ta birlikte el açıp dua ettiren ve Kabe nin etrafında yan yana tavaf ettiren Hac ibadeti, insanlara makam, mevki, mal 1 Müslüm, İman.1 ; Buhari, İman,1

14 ve mülkle böbürlenmemeyi, İslam kardeşliği içinde tanışıp kaynaşmayı ve mahşeri unutmamayı öğretir. Hac ibadetiyle Müslüman, Allah ın kendisine lütfettiği sağlık, yetenek, mal ve mülk gibi dünyevi nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Hac ibadetini yapan Müslümanlar sabır, tahammül, sıkıntılara katlanma, güçlüklere göğüs gerebilme, büyük kalabalıklarla aynı anda hareket ederek aynı şeyleri yapabilme, yardımlaşma, dayanışma ve belli kurallara adapte olabilme gibi ahlaki özelliklerini geliştirirler. Hac, Müslümanlarda ömür boyu silinmeyecek derin hatıralar bırakır. Bu hatıralar; mü minin Hac dan sonraki hayatında istikametini kaybetmemesine hizmet eder. Hac, mü minin hayatında adeta bir dönüm noktası oluşturur. Arafat gibi mahşerin örneğini oluşturan bir yerde, Allah a el açıp yalvaran ve günahlarından sıyrılan bir Müslüman, bir daha eski işlediği günahlara dönmek istemez. Bu yönüyle Hac, günahkar Müslümanlar için bir arındırma ve iyileştirme işlemi görür. Kısaca Hacc ın, başka ibadetlerde olmayan, kendine has pek çok hikmetleri, ahlaki, sosyal, ekonomik ve psikolojik yararları vardır. Hac, İslam dünyasında, yılda bir defa yerine getirilen genel bir kongresi hükmündedir. Hac mevsiminde, İslam ülkeleri iç ve dış konularda fikir birliğine vararak, dış dünyaya karşı yenilmez bir kuvvet halinde topyekun hareket etme imkanı bulurlar. Birbirleriyle tanışıp kaynaşma; kültür, fen ve sanat alışverişinde bulunma imkanı elde ederler. Dini ibadetlerden, özellikle Hac, dini duyguları kuvvetlendirir. Yeryüzünde Allah'a ibadet için inşa edilmiş olan Mabed ı (Kabe'yi) ziyaret etmek, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber (s.a.v) in doğup büyüdüğü, Peygamber olarak görevlendirildiği ve son semavi dinin kitabı olan Kur'an-ı Kerim'in kendisine indiği bu kutsal yerleri görmek, insana heyecan verir ve onu asırlar öncesine, Peygamberimiz (s.a.v) in yaşadığı mutluluk asrına götürür. Bu ise hiç şüphesiz, insanın manevi duygularını kuvvetlendirir. Hac, insana zorluklara karşı dayanma gücü kazandırır. Hac turistik gezi değildir, oldukça yorucudur. Esasen her yolculukta birtakım zorluklar vardır. Hac ise yolculukların en zor olanlarından biridir. Bunun için Hacc a niyet etmiş olan bir kimsenin, her zamandan daha çok hoşgörülü olması ve arkadaşlarına kırıcı söz ve davranışlardan sakınması tavsiye edilmiştir.

Böylece insan, her zamankinden daha çok iradesine hakim olacak ve çevresine rahatsızlık vermemeye özen gösterecektir. Karşılaştığı zorluklara katlanacak ve erdem sahibi olmaya yönelecektir. Hac yapabilme imkanına sahip olmasına rağmen, Hacc a gitmeyen insanın, ciddi bir eksiklik içinde olduğu ve üzerine farz olan bir ibadeti, hiçbir mazereti olmadan yapmamanın dini hiçbir izahı yoktur. Bu ulvi görevi yapmak için hemen hiç zaman geçirmeden yapması gerekir. Denilebilir ki, istenildiği zaman hemen gidilemiyor, sıraya giriliyor. Gitmek isteyen hemen sıraya girmeli ve her yıl sırasını yenilemekle görevini yapmış olur. Yani mutlaka bir yıl sırası gelmiş olacaktır. Kişinin isteği dışındaki mazeretler, kişiyi sorumluluktan kurtarır. Hac, insana mahşer gününü hatırlatır. İnsanlar ölecek, sonra da dirilip hesap vermek üzere mahşer yerinde toplanacaklardır. Bilindiği üzere Hacc a niyet edilirken, normal elbiseler çıkarılır ve iki bez parçasından ibaret olan ihrama bürünür. Sosyal durumları ne olursa olsun, her seviyedeki erkek Hacı adayı, aynı kıyafete girmek zorundadır. Bu ise ona, doğuştan herkesin Allah katında eşit olduğunu ve öldükten sonra tekrar dirilip Allah'ın huzurunda dünyada yaptıklarının hesabını vereceğini hatırlatır ve O na, hesap gününü yaşatır. Düşünmesi bile insana dehşet veren o anın hatırlaması ise, o güne kadar yaptığı pek çok şeye karşı pişmanlık duymasını ve tevbe etmesini sağlar. Kısaca Hac, İnsanın hayatında yeniden bir diriliş sağlamasıdır. Allah ın evi Kabe de, Allah a misafir olma şerefine nail olmaktır. Hac ibadetini yaparken mutlaka onun bilincinde olarak hareket etmek zorunda olunmalıdır. Kendisine, dinine ve milletine yakışır davranışlar sergilenmelidir. Unutulmamalıdır ki, İslam dininin 5 temel esasından biri olan Hac ibadetini yapmış oluyoruz. Bu nedenle gerek o günlerde ve gerekse Hac sonrası hayatımızda, mutlaka her konuda daha dikkatli davranmalıyız. Her birimizi biraz olsun düşündürmesi gereken bir hatırayı Ali Ulvi Kurucu şöyle anlatır: 1970 lı yıllarda, Endonezya nın eski Başbakan ı Dr. Muhammed Nasır, Medine ye gelmişti. Kendilerini ziyaret ettiğimde, Bu sene Türkiye den kaç hacınız var? dedi. 150 bin kadar dedim. Ağlamaya başladı ve hemen secdeye kapandı. Secdede hıçkırıklarla ağlayan bu büyük devlet adamına, Sizi bu derece etkileyen nedir? efendim. dedim. O büyük insan ah çekerek, şöyle dedi. Ben Türkiye yi çok iyi tanırım. Yabancı devletlerin hesaplarına göre, Müslüman Türk milleti bu günleri gör- 15

16 meyecekti. Yıllarca kimseyi Hacc a göndermeyen Türkiye Cumhuriyeti hükümeti; şimdi 150 bin hacısına pasaport verecek, dövizini temin edecek ve tahsis ettiği vasıtalarla Hacc a gönderecek! İşte bu azametli tecelli sahnesidir. Bu olay karşısında ben nasıl şükretmem. dedi. 2 Bu ulvi ibadeti yerine getirirken, bu eseri hizmetinize sunan bendeniz kardeşinize de dua edersiniz İnşaallah Kabe de dua, duaların en çok kabul görenidir. Buna hepimizin ihtiyacı vardır. Benim de duanıza ihtiyacım vardır. Bu kitabı, Hac görevinizden sonra, başka bir Hacı olacak kardeşinize hediye etmenizi, yazar olarak sizden rica ediyorum. Allah dualarınızı kabul ve Hacc ınızı mebrur etsin. Amin Mehmet BOZKURT 2009-ANKARA 2 Ali Ulvi Kurucu, Gecelerin Gündüzü, s. 277

A- KABE TARİHİ Kabe, yeryüzünde yapılan ilk mabed, yani ibadet yeridir. Müslümanların kıblesidir. Mekke şehrinde Mescid-i Haram ın ortasında dört köşeli, taştan yapılmış bir odadır. Mü minler, Hac ibadetini yapmak için dünyanın her tarafından Kabe yi ziyarete gelirler. İslam inancına göre, yeryüzünün en kıymetli yeri Kabe dir. Kabe, görünüşte dünyadaki evlerden biridir. Hakikatte ise ahirettendir. Kabe, dünya ve ahireti kendinde toplamıştır. Kabe, Beytullah tır. Allah ın üstün ve faziletli kıldığı eşsiz yerdir. Hz. Adem (a.s), yeryüzüne indirilmesinden dolayı çok üzülüyor ve günlerini ağlamakla geçiriyordu. Onun üzüntüsüne Melekler de ortak oluyorlardı. Bir defasında Hz. Adem (a.s) secde ederken: Ya Rabbi! Bana ne oldu ki, artık meleklerin seslerini, senin zatını tesbih ve takdis etmelerini duyamıyorum. Onları göremiyorum. diye arz edince, Allah buyurdu ki: Ey Adem! Senden sadır olan zelle, meleklerin tesbihini işitmene manidir. Ancak benim yeryüzünde bir beytim vardır. Sen onun temelini bulup üzerine bir Beyt bina et. Beni takdis ve Beyt in etrafını tavaf et. Ey adem! O Beyt i Mekke de kıldım. Evladından her kim Beytime gelip, sadece benim rızamı isterse, bizzat beni ziyaret eden misafirim gibidir. Bunları şanına laik bir şekilde ağırlarım ve bütün ihtiyaçlarını gideririm. 3 Hz. Adem (a.s), Allah ın bu emri ile Serendip adasından Mekke ye doğru yürümeye başladı. Bir Melek kendisine yol gösteriyordu. Mekke nin bulunduğu yere gelince, Allah ona yardımcı melekler gönderdi. Melekler, Beyt ül- Ma mur un tam hizasına gelecek şekilde, yedi kat yere kadar varan bir temel kazdılar. Kazılan bu temele toprak seviyesine kadar otuz kişinin ancak kaldırabileceği büyüklükte taşlar yerleştirdiler. Sonra Allah, Melekler vasıtasıyla bu temelin üzerine bir Beyt indirdi. Bu Beyt, Cennet yakutlarından bir yakut olup, parlıyordu. İndirilen bu Beytin biri doğu ve batı olmak üzere iki kapısı vardı. Beytullah ın içinde ayrıca nurdan kandiller yakılmıştı, kandillerin çanakları Cennetin külçe altınlarındandı ve etrafında yıldız gibi parlayan beyaz yakutlar diziliydi. Hacer ül-esved de bunlardan 3 Muhammed el- Erzaki, Ahbar ul- Mekki, s. 126

18 Kabe Tarihi ve Hac Rehberi biriydi. Hacer ül-esved in daha sonra günahkar kimselerin el sürmesiyle karardığı rivayet edilmiştir. Böylece Beyt ül-ma mur un tam altına gelecek şekilde yeryüzünde de Beytullah, yani Kabe inşa edilmiş oldu. Bazı rivayetlere göre cennetten gelen bu Beytullah, Hz. Adem (a.s) in vefatından sonra tekrar göklere kaldırıldı. Hz. Adem (a.s) in evlatları önceki temellerin üzerine taştan ve çamurdan bir bina yaptılar. Bu bina, Hz. Nuh (a.s) zamanındaki tufana kadar zaman zaman tamir edildi ve tufanda yıkıldı. Kabe nin tufandan sonra Hz. İbrahim(a.s) e kadar yeri belirsiz olup, yalnız bulunduğu saha bilinmekteydi. Bu bölge kırmızı topraklı ve sel sularının yükselemeyeceği kadar tümsek bir tepe durumundaydı. Yeri kesin bilinmemekle beraber, insanlar Kabe nin o bölgede olduğunu biliyorlardı. Yeryüzünün çeşitli memleketlerinden zulme uğramış, sıkıntılı, dertli ve Allah a sığınmak isteyen kimseler bu bölgeye gelip dua ederlerdi. Hz. İbrahim (a.s), Beytullah ı yeniden yapmasına kadar, bu bölgeye olan saygı devam etti. Hz. İbrahim (a.s), Allah ın emriyle Kabe yı yapmak için Mekke ye gitti. Oğlu İsmail (a.s) ve Hacer validemizi yıllar önce oraya bırakmıştı. Hz. İbrahim (a.s), oğlu Hz. İsmail (a.s) ile Zemzem kuyusunun başında karşılaştılar. Yıllardır hiç görüşemeyen baba-oğul, sevinçle birbirlerine sarılıp hasret giderdiler. Zemzem kuyusunun başında oturdukları zaman Hz. İbrahim (a.s): Ey İsmail! Allah, bana kendi zatı için bir Beyt yapmamı emrediyor. Sen de yardım eder misin? buyurdu. Hz. İsmail (a.s) da: Elbette yardım ederim. diye cevap verdi. Hz. İbrahim (a.s) Ya Rabbi! Kabe yi nerede yapayım? diye sual etti. Allah: Biz sana onun yerini göstereceğiz. buyurdu. Bir rivayete göre Kabe nin yerini Cebrail (a.s) gösterdi. Böylece Hz. İbrahim (a.s) ve oğlu Hz. İsmail (a.s) ile birlikte temel kazmaya başladılar. Hz. Adem (a.s) zamanında kazılan temeli buldular. Aynı temel üzerine, Kabe yi inşa etmeye başladılar. Cebrail (a.s) in tarifine göre, Hz. İbrahim (a.s), binayı Hz. İsmail (a.s) in getirdiği taşlarla yapıyordu. Nihayet Kabe nin duvarları yükseldi ve yukarıya taş yetişemez oldu. Bunun üzerine büyükçe bir taş getirdiler. Hz. İbrahim (a.s) bu taşa basarak duvarı örmeye devam etti. Ayağının izi çıkan bu taşa, Makam-ı İbrahim denildi. Binanın yapımında, melekler, taş getirmede Hz. İsmail (a.s) e yardım ettiler. Sıra Hacer ül-esved e gelince Hz. İbrahim (a.s): Ey İsmail! İyi bir taş getir ki, Hacılara işaret olsun! buyurdu. Hz. İsmail (a.s) bir taş getirdi. Hz. İbrahim (a.s): Bundan daha iyi bir taş getir. deyince, Ebu Kubeys dağından: Cebrail (a.s), tufanda bana bir taş emanet etti.

Kabe Tarihi 19 Gel onu al! diye bir ses işitti. Bunun üzerine Hacer ül-esved taşı, Ebu Kubeys dağından alınarak Kabe deki yerine yerleştirildi. Baba-oğul, Kabe yi bitirince: Ya Rabbi! Bizden bu hayırlı işi kabul et. Muhakkak ki sen, duamızı işitici, niyetimizi bilicisin. 4 diye niyazda bulundular. Kabe, Hz. İbrahim (a.s) den sonra zaman zaman yıkılarak yeniden inşa edilmiştir. Bu inşaların biri de, Hz. Peygamber(s.a.v) in Peygamberliği bildirilmeden önce olmuştur. Peygamberimiz o zaman otuz beş yaşlarındaydı. Yağmur ve seller Kabe nin duvarlarını iyice yıpratmıştı. Ayrıca çıkan bir yangın, hasara sebep olduğundan, binayı yeniden yapmak lazımdı. Bunun üzerine Kureyş Kabilesi Kabe yi, Hz. İbrahim (a.s) in yaptığı temele kadar yıkarak yeniden inşa etmeye karar verdiler. İhtiyaç duyulan malzeme ve parayı temin etmeye çalıştılar. Fakat toplananlar, ihtiyaca cevap vermekten uzak olup, Kabe yi, Hz. İbrahim (a.s) in oturttuğu temel üzerinden yapacak miktarda değildi. Kendi aralarında istişare ettiler. Kabe nin temelinin bir tarafını kısaltmak, topladıkları malzeme miktarınca taştan bir bina yapmak için karar aldılar. Hilal şeklindeki Hatim denilen küçük duvar ile Kabe arasını boş bırakarak, dört köşe, kuzey duvarını altı arşın bir karış içerden başladılar. Diğer duvarları, eski temelin üzerine inşa etmeye devam ettiler. Bir sıra taş, bir sıra tahta ile duvarlar örülüyordu. İstemedikleri kimseleri içeri sokmamak için, sel sularını bahane ederek Kabe kapısını yer seviyesinden bir insan boyu yüksekten başladılar. Kabe nin içini, kapının eşiği seviyesine kadar toprakla doldurdular. Hacer ül-esved in konulacağı yere kadar binayı yükselttiler. Fakat Hacer ül-esved i yerine yerleştirmek konusunda ihtilafa düştüler. Her kabile bu şerefe kavuşmak istediğinden, aralarında büyük bir anlaşmazlık çıktı. Abdüddaroğulları: Bu işi bizden başkası yaparsa kan dökeriz. diyerek meydan okudular. Dört beş gün süren bu anlaşmazlık sebebiyle, neredeyse kan akıtılacaktı. Bu sırada Abdülmuttalib in dayısı ve yaşlı bir zat olan Huzeyfe bin Muğire: Ey Kureyş topluluğu! Anlaşamadığınız iş hakında hüküm vermek üzere, şu kapıdan ilk girecek zatı aranızda hakem yapın. diyerek, Kabe ye açılan Beni Şeybe kapısını gösterdi. Oradakiler bu teklifi kabul ettiler ve bu işi halledecek kimseyi beklemeye başladılar. Nihayet kapıdan, doğruluğunu ve üstün ahlakını son derece takdir ettikleri, El-Emin, yani kendisine güvenilir dedikleri Muhammed in geldiğini gördüler. Hep birden; İşte El-Emin! O nun hükmüne razıyız. dediler. Durum, Hz. Peygamber 4 Bakara, 2/127

20 Kabe Tarihi ve Hac Rehberi (s.a.v) e anlatılınca, bir örtü istedi; onu yere sererek Hacer ül-esved i örtünün üzerine koydu: Her kabileden bir kişi bir ucundan tutsun. buyurdu. Taşı, konulacağı yere kadar kaldırttı. Sonra kendisi taşı kucaklayarak yerine koydu. Böylece çıkmak üzere olan büyük bir çarpışmanın önlendiğini gören kabileler bu hareketten memnun kaldılar. Kapı yüksekliğini dört arşın bir karış yaparak binayı tamamladılar ve tavanının düz yapılmasını tercih ettiler. Üzerine yağacak yağmurların akması için kuzey taraftaki duvara bir de Oluk (altın oluk) yaptılar. Bina tamamlandığında ellerinde bir miktar malzeme arttı. Onunla da kuzey tarafta kalan, yapamadıkları temel üzerine yüksekliği az bir duvar yaptılar. Böylece Hatim denilen hilal şeklindeki duvar meydana geldi. Bu duvar ile kuzey duvarı arası Kabe ye aittir, yani Kabe nin içi sayılır. Onun için tavaf yapılırken, Hatim in dışından dolaşılır. Hatim in içinde namaz kılmak çok kıymetlidir. Hz. İsmail (a.s) in kabri de Hatim dedir. M.683/H.64 yılında Hüseyn bin Numeyr es-sekuni nin Mekke yi kuşatması sırasında, Kabe tamamen yandı. Bundan sonra Abdullah bin Zübeyir, Hacer ül-esved i gümüş bir bağ ile bağladı. Abdullah bin Zübeyir, Hz. Peygamber (s.a.v) in, Hz. Aişe (r.anha) ye buyurduğu: Senin kavmin, Beytullah ın binasını kısalttılar. Maddi imkanları kafi gelmedi de Hatim tarafından birkaç arşın yer bıraktılar. Eğer senin kavminin zamanı küfre yakın olmasaydı, Kabe yi yıkar, bıraktıkları kısmı İbrahim (a.s) in yaptığı ilk temel üzerine inşa ederdim. Beytullah a ayrıca, yer seviyesinden iki kapı da yapardım. Biri şark, diğeri garp kapısı olurdu. İnsanlar şark kapısından girer, garp kapısından çıkarlardı... 5 Hadis ine uygun olarak Kabe yı yeniden yaptırmaya başladı. Böylece Kabe, Hz. İbrahim (a.s) in yaptığı temel üzerine yapılmış oldu. Kapılar yer seviyesine indirildi. Hacer ül-esved i, Abdullah bin Zübeyir in oğlu Ubbad ile Cübeyr bin Şeybe yerine yerleştirdi. Kabe ye, Mısır da dokunan iyi cins bir kumaş ile örtü yapıldı. Kabe nin bu hali, Halife Abdülmelik bin Mervan ın Mekke valiliğine tayin ettiği Haccac bin Yusuf zamanına kadar devam etti. Haccac, halifeye mektup yazarak Kabe yi eskisi gibi yapmak istediğini bildirdi. Kabul edilince kuzey duvarını yıkıp, Hatim i dışarıda bıraktı. Garp kapısını kapattı, şark kapısını eski haline getirdi. Bundan sonra Kabe artık tekrar yıkılıp yapılmadı. Ancak zaman zaman Osmanlı sultanları, tamirat ve tezyinatlar yaptılar. Mesela: 1612 yılın- 5 Müsim, Hac, 403 (1333)

Kabe Tarihi 21 da Sultan I. Ahmed Han, seksen bin Osmanlı altını harcayarak tamirat yaptırmıştır. Bundan 18 yıl sonra oğlu 4. Murat Han, pek çok altın sarf ederek tamir ve tezyinatta bulunmuştur. Kabe, Mescid-i Haram ın ortasında, dört köşe taştan bir oda olup, 12.95 m. yüksekliktedir. Kabe nin geniş duvar yapısı yaklaşık bir küp biçimindedir. Kuzey doğu duvarı 12.63 m. Güney batı duvarı 13.10 m. Güney doğu duvarı 11,22 m. Kuzey batı duvarı 11.03 m. dır. Doğu ve güney duvarları arasındaki köşede Hacer ül-esved taşı vardır. Hacer ül-esved in yüksekliği, yere nazaran bir metreden fazladır. Taş, Hacıların ellerini, yüzlerini sürmeleri ve öpmeleri sebebiyle çukurlaşmıştır. Kabe nin doğu duvarında bir kapı vardır. Kapı yerden 2.13 m. yükseklikte olup, eni 1,7, boyu 2,7 m dir. Duvarlarının iç yüzü ve zemini renkli mermerlerle kaplıdır. Duvarlarının iç yüzü ve zemini renkli mermerlerle kaplıdır. Duvarlarında kullanılan taşlar Mekke tepelerindeki granit taşlardandır. Toplam 145 m² alan üzerine kurulmuştur. Kabe nin kordinatları, 21 25' 24'' N, 39 49" 24" E dır. Kabe nin dört köşesine Rükn denir. Şam a karşı olan köşeye Rükn-i Şami, Bağdat a karşı olana Rükn-i Iraki, Yemen tarafında olana Rükn-i Yemani, dördüncü köşeye de Rükn-i Hacer ül-esved denir. Rükn-i Iraki hizasında; yedisi mermer, diğer basamakları ağaçtan 27 basamaklı, minare merdiveni gibi yuvarlak olan merdiveni, Osmanlı sultanlarından II. Mustafa Han yenilemiştir. Kapının sağ tarafında çukur ve tavana kadar yükselen üç direk bulunmaktadır. Kabe nin dış yüzü, ipekten siyah bir perde ile örtülüdür. Kapının perdesi yeşil atlastır. Zemzem Kuyusu, Mescid-i Haram içinde, Hacer ül-esved köşesi karşısında ve köşeden 8 m uzakta bir odada olup, 1.8 m yüksekliğinde taştan yapılmış bir bileziği vardır. Sultan I. Abdülhamid Han ın yaptırdığı bu odanın zemini mermer döşeli ve duvarlara doğru meyillidir. Tavafı engellediği için bugün, zemzem kuyusunun üzeri kapatılmıştır. Dünyada Mekke de bulunan Kabe den başka ikinci bir Kabe yoktur ve burası yeryüzünün en kıymetli yeridir. Kabe, ilahi iradenin yer yüzündeki en büyük işaretidir ve varlığının en büyük delillerindendir. Bu kutlu yolculukta az çok hemen herkes, bambaşka bir alemin sahillerinde, farklı bir dünyaya doğru yol aldığını duyar gibi olur ve bütün yolculuk esnasında hep hayret kuşaklarında dolaşır durur.

22 Kabe Tarihi ve Hac Rehberi Kabe, bulunduğu noktaya o kadar uygundur ki, ona dikkatlice bakan herkes, bulunduğu yerle onun ruh ve manası arasındaki sımsıkı bağı hemen sezebilir. Sanki o, hariçten getirilmiş rastgele malzeme ile yapılmamış da, yerden fışkırıp çıkmış veya gökte melekler tarafından inşa edilerek, sonra yeryüzüne indirilmiş gibidir. Kabe yi muhteşem kılan diğer yanı da budur. Hz. Peygamber (s.a.v) in hatıralarının bulunduğu o mübarek yerler, İslam ın beşiğidir. O topraklar Cebrail (a.s) den ilahi kelami, Bilal den ezan dinlemiştir. Bu nedenle, o topraklar kum yığınları değildir. O halde, cennet bahçelerine dünya gözü ile girebilmek ve Hz. Peygamber (s.a.v) in şefaatine nail olabilmek için, kutlu yolculukta ihmalkarlık yapmamak lazımdır. Hiç zaman kaybetmeden, imkan olması halinde hemen farz olan bu görevi yapmak gerekir.

B- UMRE VE HAC Bilindiği gibi İslam dünyası ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu sıkıntılar Amerikan magandalığının dünyayı, özellikle İslam alemini gönlünce dizayn etme çabalarıyla gittikçe yoğunluk kazanıyor. Afganistan, Irak gibi en merkezi yerler fiilen ABD ablukası altına alınmış bulunuyor. Her an yeni plan ve desiselerle karşımıza çıkıyor. Fitne kavramıyla açıklayabileceğimiz bu sürecin, önümüzdeki dönemlerde en önemli yönünü de her halde Müslümanların birbirine düşürülmesi çabası teşkil edecektir. Şiilik-Sünnilik gibi İslam ı yorumlayış farklarına dayalı en tabii oluşumları bir çarpışma sebebi olarak kullanmak istemektedirler. Böylesi bir ortamda Müslümanlar daha dikkatli olmak, mezhep ve fırka farklarını gündeme getirmekten kaçınmak zorundadırlar. Ayrımcılıkların önüne geçmenin genelde yolu da ümmet bilincinde olmaktır. Ümmet sözlükte; topluluk, halk, cemaat anlamlarına gelmektedir. Ümmet kavramı imam (lider) kökünden türemiş ve dolayısıyla da belli bir eksende, belli bir amaç çerçevesinde oluşmuş birliktelik manasını taşımaktadır. Kur an-ı Kerim ın 64 yerinde geçen ümmet kavramı, kendisi için kullanılan birlikteliğin amaç çeşitliliğine bağlı olarak farklı anlamlarda kullanılmıştır. Bir cins kümesi, inanç birliği, akraba, din ve şeriat birlikleri bu anlamlardan bazılarıdır. Üstelik ümmet, grup dinamiği taşıyan fiili bir birliktelik olabileceği gibi, kültürel bir olgu da olabilir. Yani bir merkezi olmayan ama mensubiyet duygusuyla birbirine bağlı bir oluşum olarak karşımıza çıkabilir. Ümmet kavramı şüphesiz etimolojik anmanda yalnızca İslam a inananlar birliği anlamına gelmemektedir. Yerine göre inkarcılar da kendi aralarında bir ümmet oluştururlar. Kur an-ı Kerim, inkarcılar için ümme dda va, yani kuru iddia sahipleri, inkarcılar güruhu ifadesini kullanır. Güncel şartlara uyarlayarak söylemek gerekirse, bugün ABD ve yandaşları bir ümmettir. Tabi Müslümanlar da ayrı bir ümmettir. Demek ki, ümmet kavramında önemli olan, birini diğerinden ayıran şey, onun muhtevasıdır.

24 Kabe Tarihi ve Hac Rehberi İslam da ümmet kavramı ilk defa Hz. Peygamber (s.a.v) tarafından Medine de oluşturulan ilk sosyal/politik birliktelik için kullanılmıştı. Burada ümmet, o gün Medine de yaşayan, bir ana çerçevede yer alan ve Medine nin ortak savunmasına katılacak olan Yahudi, Hıristiyan gibi farklı sosyal unsurları da içine alan bir anlama sahipti. Daha açık bir nitelemede bulunmak gerekirse bu, Hz. Peygamber (s.a.v) in inisiyatifinde kurulmuş bir Medine Ümmeti idi. Daha sonraki şartlar, bu sosyal/politik birlikteliği ayrıştırdı ve Müslümanlar ayrı bir ümmet haline geldi. Zamanla ümmet kavramı Müslüman kitleyi anlatmada o kadar özdeşleştirilerek kullanıldı ki, ümmet kelimesi tek başına da bir mensubiyet duygusuyla birbirine bağlı Müslümanlar birliği anlamına geldi. Ümmetin bu anlamının pekişmesindeki önemli sebeplerden birisi, İslam dışındaki din ve inanç birlikteliklerini ifade edecek daha özel kavramların varlığıdır. Mesela:Hıristiyanlıkta kullanılan ve sözlük anlamıyla cemaat, topluluk anlamına gelen Kilise tam anlamıyla ümmetin karşılığıdır.tabi bu bağlamda Protestan kilisesi, Protestan ümmeti demektir. Bizde ümmet en azından kategorik olarak Müslümanlar birliği demektir. Etnik, bölgesel ve dilsel birlikteliklere karşılık İslam eksenli, iman temelinde mensubiyet duygusuna dayalı bir birlikteliktir.yani ümmet fiziki/sosyal etkinliklerin üzerinde bir hedefe sahiptir. Bu bağlamda Mağrib li bir Berberi ile uzak doğuda Endonezya lı bir Müslüman, Afrikalı bir zenci ile Türkiye li bir beyaz Müslüman kendini aynı camianın üyesi kabul ederler. Bu haliyle ümmet, sosyolojinin tanımladığı en kapsamlı sosyal birlik olan ulustan daha fazla ve farklı bir şeydir. Tarihsel ifadeyle ümmet, İslam ın evrensel yapısına uygun bir oluşumdur. Dil, ırk ve etnisite gibi sosyal oluşumlar içine sığdırılamaz. Bundan dolayıdır ki, günümüzdeki özellikle ulusçu yapılar, ümmet bilincine karşı çıkmaktadırlar. Çünkü ümmet bilinci, ulusçu kurguya genelde engel bir olgudur. Modern Türkiye de de bu İslami mensubiyet duygusu, çağ dışı ümmetçilik nitelemesiyle tahkir edilegelmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, bugün küresel boyutta ABD ve onun ekseninde saldırıya geçen dünya ile İslam dünyası arasında yaşanan, bir farklı ümmetler çatışmasıdır. Yaşanan süreç başka türlü açıklanamaz. Sözgelimi Irak olayı, yalnızca bir Irak sorunu değildir. Müdahale edilen ve edilmesi düşünülen ülkeler ve toplumlar göz önünde bulundurulduğunda bu durum daha iyi anlaşılabilir.

Umre ve Hac 25 Bu nedenle Müslümanlar, bu çirkin saldırılar karşısında aynı ümmetin üyeleri olduklarının bilincinde olmalı ve ona uygun olarak fiziki farklılıklarının ötesinde, mensubiyet duygularını pekiştirerek tek yürek olabilmelidirler. Özellikle son zamanlarda planlanan ve etnik, mezhep ve fırka farklılıklarına dayalı olarak oluşturulmak istenen çatışma senaryolarına karşı duyarlı olmalıdırlar. Aslında İslam da ümmet bilinci oluşturan ve pekiştiren pek çok şey vardır. Mesela: Bütün ibadetlerin, manevi yönlerinin yanında dünyevi bir tarafları da vardır. Bu dünyevi yönün en önemlisi de bir toplum bilinci oluşturmasıdır. İbadetler kişisel olarak yapıldığında bile toplumsal bir çerçeve ortaya çıkmaktadır. Mesela: Namazın insanı kötülüklerden alıkoyması, doğrudan namaz kılanla ilgili değil, çevresindeki sosyal dünya ile ilgili bir sonuçtur. Tek tek fertleri muhatap alan namaz, oruç ve zekat emri, sonunda toplumsal bir tablo ortaya çıkarmaktadır. Belki de bunun hedeflenmesi nedeniyledir ki, emir ve yasak ayetlerinde çoğu defa ifade, çoğul olarak kullanılmıştır: Namazı dosdoğru kılınız, zekatı veriniz., Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz. örneklerinde olduğu gibi. Bundan dolayı Müslümanlar birlik ve beraberlikleri için de ibadetler konusunda duyarlı olmalı, onları ruhuna uygun olarak yapmalı ve yaşamalıdır. Bu konuda Hac ibadeti önemli ve güzel bir örnektir. Hac ibadeti, Ümmet bilincinin geliştirilmesinde fevkalade önemli yeri olan ibadetlerden birisidir. Bilindiği gibi Hac, dünyanın değişik yerlerinden gelen ve farklı renk, dil ve ırktan Müslümanların Zilhicce 9-13 günlerinde, Kabe den Arafat a kadar, haram mevkilerde gerçekleşen muazzam bir ibadettir. En son emredilmiş ibadetlerden olan Hac; kurban, tavaf, namaz, vakfe, zikir, tevbe ve cihad gibi pek çok ameli kapsamaktadır. Bu durum farkına varıldığı oranda, ümmet bilincini güçlendirecek bir süreçtir. Hac sembollerden kurulu bir ibadettir. Tavaf tan Sa y e, kurbandan şeytan taşlamaya kadar yapılan ibadetin hemen hepsi semboliktir. Kur an-ı Kerim, Safa ve Merve nin Allah ın birer sembolü olduğunu ifade eder. Sembolik dünyanın ötesinde, insanın bilgi, inanç ve duygularının yeniden inşasında etkili olan bir alandır. Hac, Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. İsmail (a.s) den, Hz. Hacer e kadar dayanan geçmişin sembolleriyle, geleceği kuran bir ibadettir. Bir ilk yaratılış ve şimdiki hayat senaryosudur.

26 Kabe Tarihi ve Hac Rehberi Hac gerçekten, bir bakıma ilahi bir tiyatrodur. Yaratıcısı Allah olan, rolleri Peygamberi tarafından tanımlanmış büyük bir tiyatrodur. Herkes aynı rolü yerine getiriyor, ama ortaya büyük bir tablo çıkıyor. Herkes aynı rolü, benzer giysiler içinde gerçekleştiriyor. Bir ortak ümmet bilinci kazanmada etkin olan Hac da, yapılan ibadetlerden birisi şüphesiz ihramlılık halidir. Mahremiyet içinde olmak anlamına gelen ihram, kendine has bir kıyafet içinde gerçekleşen, bir dünya ayrımıdır. İhram, bir giysi olarak mü minler arasındaki farklılığı ortadan kaldırdığı gibi, duyguda birliğin bir doruk noktasıdır. Yasakları göz önünde bulundurulduğunda görülür ki, ihramlılık din dışı yapılanmaya karşı bir tavır alıştır ve bütün Müslümanlar, her zaman ihramlı bir konumda bulunmalıdırlar. Esasen haram düşüncesi, dinin en temel unsurlarından birisini oluşturur. Haram, bir yer ve zaman farkı belirleme konusudur, nerede ve nasıl davranılacağını bilmektir. Bunun için Hac, haram ilkesi üzerine inşa edilmiştir. Haram, Mikat mahallinden başlar, Kabe bir haram Mescid dir. Hac Beytullah ı, yani Allah ın evini ziyaret demek olduğuna göre, burada Kabe merkezi bir konumdadır. Alemlerin Rabb i olan ve hiçbir fiziki mekanla ilintili olmayan Allah, burasını kendisine ev edinmiştir. Aslında bu ev, Allah ın tecelligahı ise de, insanların evidir. Mü min ziyaretçilerin buluşma yeridir. Bir başka deyişle, evin ziyaretçileri mü minlerdir. Böylesi bir durumda inananların yapacağı iş, göstereceği saygı ve onun çevresinde pervane olup dönmek, yani tavaf etmektir. Bir başka deyişle çoklukta birliği yakalamaktır. Bu dev kitle, Allah ın misafirleridir. Tavaf sözlükte, bir şeyin etrafını dönmek, dolanmak tır. Denilebilir ki, evren dönme üstüne kuruludur. Uzaydaki küçüklü-büyüklü parçalar belli eksenlerde dönmekte ve tavaf etmektedirler. Kabe nin çevresindeki tavaf ise, bunun bir beşeri istek biçimidir. Daha çok Allah ın işaretleri olan Safa ile Merve arasında gidip gelmeler halinde gerçekleşen Sa y, bir arayışın sembolik ifadesidir. Kanaatimce bu arayış, o anda mü minlerin ihtiyaç duyduğu şeyin arayışıdır. Sa y i ilk defa gerçekleştiren Hacer validemizin arayışı su idi, çünkü buna ihtiyacı vardı. Bugün Müslümanların maddi-manevi kurtuluşa ve birliğe ihtiyaçları vardır. Sa y, bunların arayışı olmalıdır. Bütün arayışlar bilme ve bilinçlenme ister. İşte Arafat ta başlayan vakfeler, bunu gerçekleştirmeye yöneliktir. Vakfe, durmak hayatın hareketini yavaşlatmak demektir. Hac da vakfenin önemli bir yeri vardır.

Umre ve Hac 27 Hacc ın Mina dan Arafat a, Müzdelife den Mina ya, Akabe ye ve nihayet Ka be yi tavaf ve Sa y ile devam eden sürekli ve hızlı bir hareket olduğu göz önünde bulundurulursa, Hac bütün bu koşuşturmalar içerisinde belli yer ve zamanlarda durmayı da kapsar. İşte bu duraksamalara genel olarak vakfe denmektedir. Vakfenin en belirgin şekilleri Arafat, Müzdelife ve Mina vakfeleridir. Ancak bunların hükmi dereceleri birbirinden farklıdır. Arafat vakfesi farz, Müzdelife vakfesi vacip, Mina vakfesi sünnettir. Yapıldıkları vakitleri de farklıdır. Arafat vakfesi gündüz, Müzdelife vakfesi gece, Mina vakfesi birkaç günün bütününü içine almaktadır. Hac denen bu kıyamet senaryosunda Allah ın huzurunda bekleyiş demek olan vakfe, gelişigüzel bir duruş değil, farkında olunan bir bekleyiştir. Esasen bu açıdan bakıldığında, adı geçen vakfelerin içerikleri de az çok farklılık taşımaktadır. Arafat, bilme-tanıma yeri demektir. Çünkü Ariflik, soyut düzeyde bir bilgi demektir. Arafat bilmeye yöneliş iken, Müzdelife bir bilinç kazanım yeridir. Gerçekten de Allah, Müzdelife yi Meş ar-i Haram, yani şuur kazanılan haram mevki olarak nitelemiştir. Şuurun soyut ariflikten farkı, bilginin eyleme dökülebilir hale gelmesidir. Vakfeler için bir İslam konferansı olduğu yorumu sıkça yapıla gelmiştir. Ancak kanaatimce ne vakfeler ve ne de Hac da yapılan diğer ibadetler bir İslam kongresi değildir. Teknik anlamdaki kongreden daha öte bir şeydir. Çünkü kongre, belli organizatörlerce düzenlenen, çoğu kere toplumların seçkinlerinin rol aldığı, resmi bir dilin kullanıldığı ve görüşmelerin sonunda konuların raporlara döküldüğü toplantılardır. Halbuki bu muazzam Hac senaryosunun nihai yöneticisi Allah tır. Milyonlarca insan, aynı rolü oynamakta ve mesela bir kongre başkanlığı rolü bulunmamaktadır. Bununla birlikte Hac, manevi din dilinin kullanıldığı bir ümmet toplantısıdır ve konusu Allah a yöneliştir. Her aşamasında O nu anan mü minler topluluğu oluşturmaktır. Allah bu bağlamda,...arafat tan akın edince Meş ar-i Haram da da Allah ı anın... 6 buyurmaktadır. Yani burada içerik öncelikle manevidir, İslam dünyasının ortak sorunlarının görüşülmesi Hac dışında, ümmetin oluşturacağı, temsilcilerinin düzenleyeceği toplantılarda gerçekleştirilmelidir. 6 Bakara, 2/198

28 Kabe Tarihi ve Hac Rehberi Çok anlamlıdır ki, Hac süreci içinde Mina eylem aşamasıdır. Aslında sözlük anlamı itibarıyla Mina aşırı istek, terim manasıyla, Allah a kavuşma isteği anlamına geliyorsa da, bu istek soyut bir davranış olamaz. Mina da iki önemli eylem gerçekleşmektedir. Kurban kesme ve şeytan taşlama birbiriyle bağlantılı iki işlemdir. Bunlardan birincisi yanıltıcı etkenlerin reddi, ikincisi Allah için beşeri isteklerimizin gerektiğinde kesilebilmesidir. Kurban da şeytan taşlama da sembolik işlemlerdir. Sözlükte yakınlık, yakınlaşma demek olan kurban, pratikte de Allah a yakın olma çabası anlamına gelmektedir. Kurban, insanı dünyaya bağlayan düğümün çözülmesi ve isteğin kesilmesidir. Hz. İbrahim (a.s) in kurbanı oğlu İsmail di; çünkü en çok sevdiği oydu, bu isteğinin Allah a bağlılığın gerisine alınması gerekiyordu. Bu açıdan bakıldığında amaç aynı olsa da, herkesin kurbanının farklı olduğu söylenebilir. Evlat, makam-mevki, meslek, mal ve servet, vb. Kesilen hayvan, düğümün Allah lehine çözüldüğüne ilişkin bir karineden ibarettir. Allah: Kurbanlarınızın kanları ve etleri Allah a ulaşmaz, ona ulaşan takvanız (iyi niyetleriniz) dır... 7 buyurmaktadır. Mina da yapılan ikinci bir eylem şeytan taşlamadır. Küçük, orta ve büyük şeytan kategorileri vardır. Bunların güncel hayatta nelere denk düştükleri konusunda farklı yorumlar yapılmıştır. Üç şeytanın siyaset, ekonomi ve din gibi üç önemli kurumdaki İslam dışı yapılanmaya denk düştüğü söylenmiştir. Ali Şeriati ye göre, bunları da Firavun, Karun ve Bel am temsil etmektedir. Esasen Hz. İbrahim (a.s) in taşladığı şeytan da böylesi bir aklileştirme taşıyordu. Allah ın kana ihtiyacının olmadığını, hele insanın kendi çocuğunu kurban etmesinin anlamsız olduğunu, kurban emrinin açık bir vahiyle değil, rüya ile gerçekleştiğini söylüyordu. Bir mü min için büyük şeytan bu idi ve Hz. İbrahim (a.s) onu taşlamıştı. Kısaca tavaf, vakfe, cemreler, kurban ve benzeri eylemler kalıcı yapılan işlerdir. Dolayısıyla farkına varılarak yapılmış bir Hac Müslüman ın şuurunu ve ümmet bilincini geliştirip pekiştiren muazzam bir ibadettir. Çünkü Hac Allah ile din, din ile toplum arasında kurulan bir bağ ve bir kesişme noktasıdır. İslami hayatı motive yönü güçlü bir ibadettir. Öyle ki, sadece yerine getirilenlerle sınırlı olmadığı bile söylenebilir. Gidiş ve dönüşüyle geniş bir kesimi ilgilendiren sosyal bir boyuta sahiptir. 7 Hac, 22/37

Umre ve Hac 29 Hac, Hz. İbrahim (a.s) anlayışında putlarla savaş, Nemrut la mücadele, Allah a samimiyetle bağlılık ile ateşten kurtuluş, eşini ve çocuğunu çölde Allah a adama, iblis/şeytan ile mücadele, oğlu İsmail i kurban etme imtihanı, hicretler ve Kabe yi inşa çerçevesinde yaptığı ilk tavaf ve bu tavafın gereği olarak Hanif bir din ve gelecek insanlığa örnek bir imam olarak hayatını adamadır. Böylesi örneklerle dolu tarihi bir süreçtir. Diğer taraftan ise Hac, geleceğe yönelik bir şeydir. İhramlılık hali, vakfenin bilinçlenme ve arınma eylemi, şeytani işleri reddetme ve kurbanın yaklaşma duygusu gibi, bir Müslüman ın hayatı boyunca sürmesi gerekli inanç, duygu ve düşüncelerdir. Sonuç olarak sınırları Allah tarafından çizilmiş bir hayat yaşamaktır. Bu açıdan denilebilir ki, Hac olgusu, ifade ettiği anlam itibari ile henüz Hacc a gitmemiş mü minler tarafından da üzerinde düşünülmesi gerekli bir ibadettir. Belirtmeliyiz ki, ayetteki yoluna güç yetirebilmek bile böylesi bir yoğunlaşma, mü minin gündemine almasıyla yakından ilgilidir. Sonuç itibariyle Hac, her zamankinden daha çok muhtaç olduğumuz, ayrılıkları önleyecek, düşman hilesini boşa çıkaracak ve ümmet bilincini geliştirme gücünde büyük bir ibadettir. Mü minler olarak bunun farkında olmalıyız. 8 Umre veya Hacı adayları, Mikat mahallinden itibaren İhram yasaklarına riayet ederek Telbiye, Tekbir, Tehlil ve Selavat-ı Şerife söyleyerek Mekke ye ulaşırlar. Harem bölgesine vardıklarında biraz dinlendikten ve yıkandıktan sonra Telbiye ve Tekbir getirerek Harem-i Şerife girerler. Mekke ye gündüz ve abdestli girmek sünnettir. Kabe yi görünce Telbiye kesilir. Müstehap olduğu için Bab üs-selam kapısından Tekbir, Tehlil ve Selavat-ı Şerife getirilerek girilir. Beytullah ı görünce üç defa Tekbir ve Tehlil getirilir ve dua edilir. Bu dua kabul gören dualardandır. Mescid-i Haram a girildiğinde, eğer cemaatle farz namaz kılınmıyorsa, Rukn-ı Yemani tarafından gelerek Hacer ül-esved ı selamlayarak tavafa başlanılır. Temettü Haccı yapacak olanlar Mikat mahallinde Umre ye niyet ettiklerinde, Umre tavafını yaparlar. Daha sonra Umre nin Sa y ı yapılacağından tavafın ilk üç Şavt ında İztiba ve Remel yapılır. 9 Umre tavafı bitince Makam-ı İbrahim ın arkasın- 8 9 Umran Dergisi, 3/2005 Ahmet bin Hambel, Müsned, 1/305-306; Ebu Davud, Menasik, 49-50

30 Kabe Tarihi ve Hac Rehberi da, eğer izdiham varsa Harem-i Şerif in uygun bir yerinde iki rekat tavaf namazı kılınır ve dua edilir. Daha sonra bol bol Zemzem içilir. Tavafı; Hacer-ı Esved köşesinde veya hizasından başlayarak tavaf niyeti ile Kabe nin etrafında 7 defa dönmektir. Hacer-i Esved in karşısına gelinir ve tavaf için niyet edilir. Allah ım, senin rızan için tavaf etmek istiyorum, bunu benden kabul buyur ve kolaylık ihsan eyle. denilir. Sonra Tekbir, Tehlil getirilir ve dua okuyarak Hacer ül-esved in hizasına gelinir. Başlama çizgisinin yanına varıldığında, içleri Kabe ye doğru olacak şekilde, eller namaza durur gibi, omuz veya kulak hizasına kadar kaldırılarak: Bismillah..! Allah u Ekber..! denilir ve tavafa başlanır. Mümkünse Hacer-i Esved öpülür, mümkün değilse İstilam, yani selamlama yapılır. Ancak Hacer ül- Esved e dokanacağım veya onu öpeceğim diye, diğer Müslümanlara eziyet etmek kesinlikle doğru değildir. Hz. Peygamber (s.a.v) in uygulamalarına aykırıdır. Bir Müslüman, Kabe nin hemen dibinde Hz. Peygamber (s.a.v) in onay vermediği bir uygulamanın içinde olamaz. Buna özellikle dikkat etmek gerekir. Sünneti yerine getireceğim diye, başka Müslümanlara eziyet vermek olan haram bir iş yapmamak lazımdır. Kul hakkına en fazla riayet edilmesi gereken günler ve yerlerde bulunduğumuzun farkında olarak hareket etmek lazımdır. Ayrıca hal ve hareketlerimizle bir milleti temsil ettiğimizi de unutmamak lazımdır. Belki de Hac ve Umre ibadetini yaparken, en çok dikkat etmemiz gereken davranışlarımız olmalıdır. Ancak arzu edilir ki, Hacer ül-esved i öpmektir. Bu eğer mümkün olmadıysa, kesinlikle üzülmemek lazımdır. Zaten tavaflarda onu selamlıyoruz. Tavaf bittikten sonra Umre nin Sa y ını yapmak üzere Safa ya gidilir. Kabe görününceye kadar çıkılır. Sa y için niyet edilir. Allah ım rızan için Safa ve Merve arasında Umre Sa y ını yapmak istiyorum, bunun edasını bana kolay kıl ve benden kabul eyle. denilir ve daha sonra Umre Sa y ı yapılır. Sa y bittikten sonra tıraş olunur ve İhram dan çıkılır. İhramlıya yasak olan her şey, yeniden İhram a girinceye kadar helal olur. Erkekler saçlarını dipten tıraş ederler veya kısaltırlar. Kadınlar ise, saçlarının ucundan bir miktar keserler. Kısaltmada saçların ucundan alınacak miktar, parmak ucu uzunluğundan daha az olamaz. Hac için tekrar İhram a girinceye kadar bütün ihram yasakları kalkar. Kıran ve İfrat Hac cına niyet edenler İhram lı kalmaya devam ederler. Temettü Hac cına niyet etmiş olanlar böylece Umre lerini bitirip, İhram dan çıktıktan sonra Hac için İhram a girinceye kadar Mekke de İhramsız olarak kalırlar. Bu arada nafile tavaf yapabilirler. Zilhicce ayının 8. gününe kadar İhramsız