Patrick Raynal: Senarist, sinemanın araçlarından sadece biri Mithat Alam Film Merkezi nde 10 Ekim 2003 te Guillaume Nicloux nun Le Poulpe adlı filminin gösteriminden önce, filmin senaryosunun yazımına da katılmış olan kara roman yazarı Patrick Raynal ile bir söyleşi yapıldı. Uzun yıllardır Kara Dizi adlı bir kara roman serisinin editörlüğünü yapan Raynal, kara romanın ve kara filmin günümüzdeki durumu üzerine görüşlerini bildirdi. Y P amaç Okur: Polar, tam Türkçe karşılığı olmayan, argo bir sözcük. Bu açıdan, söyleşiye polar sözcüğünün anlamını sorarak başlamak istiyorum. atrick Raynal: Esasında böyle bir sözcük yok. Kapsamlı bir sözlüğe baktığınızda bulabileceğiniz tek karşılık penis, ama bu da ilgili anlamı vermiyor. Büyük olasılıkla Fransızca polisiye sözcüğünün sonuna argoda kullanılan son ek ar konularak oluşturulmuş bir sözcük. Bu sözcüğü İngilizce ye çevirmek çok zor. İngilizce de, dedektiflik, gerilim, gizem öyküleri olarak tanımlanabilir. Tüm bu türlerin Fransızca da tek karşılığı var, o da polar. Bu sözcüğün anlamını ve nereden geldiğini Fransa da kimse bilmez. Ama polar dediğiniz zaman neyi kastettiğinizi herkes hemen anlar. Polar ı İngilizce ye Who dunnit ( Suçlu Kim? ) diye çevirmişler. Bu karşılık polar ın sadece bir anlamını veriyor. Benim yayınladığım seri, İngilizler in Agatha Christie nin Suçlu
190 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2003 Kim? türünden çok Amerikan tarzına daha yakın. Zaten Kara Dizi 1945 lerde Raymond Chandler ın kitaplarıyla başlamış. Bize polar ın tarihçesi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? P atrick Raynal: Polar türü iki farklı kaynaktan beslenmiş. İlki, 1900 lerin başına kadar gelen popüler roman. Daha öncesinde de Alexander Dumas gibi yazarlar var. Zamanında eleştirmenler kitaplarda yer almaması gereken basit, sıradan insanlara yer verdiği için bu popüler yazarları eleştirmişler. Sonuçta iki kahramanla başladı bu tür: İngiltere de Sherlock Holmes, Fransa da Arsin Lupin. 1925 te Fransa da Agatha Christie ve diğer İngiliz yazarlarını yayınlayan Le Masque serisi başladı. Bu, Suçlu Kim? türüne karşılık geliyordu. İkinci kaynak ise bundan çok sonra 1945 te, tam da Amerikalıların Fransa ya gelmesiyle birlikte ortaya çıkan kara roman. Bu türle birlikte kara filmler ve caz da geldi. Bu hazmı zor romanlar bir devrim yarattı. Albert Camus ve Jean-Paul Sartre ın da aralarında bulunduğu pek çok kişi, bu, gerçek insanları konu alan gerçek edebiyat, diyerek bu türün tanıtımını üstlendiler. Bu tür, Amerikan rüyasının tersini gösteriyordu. Bir anlamda Marksist düzenin temellerini anlatıyordu. Çünkü dünyanın tanımı yapılırken başarısızlıktan, kötü gidişattan yararlanılıyordu. Bu tür bir edebiyat eski edebiyattan çok ayrıksı bir anlayışa sahipti. Fransa da Marcel Proust tan kaynaklanan psikolojist diyebileceğimiz ruh halini anlatan bir edebiyat anlayışı varken aniden Amerikan Davranışçılığını keşfettik. Roman karakterleri hakkında bildiklerimiz, sadece nasıl konuştukları ve nasıl davrandıklarıyla sınırlıydı. Bu, gerçekten önceki dönem edebiyatına göre çok önemli bir farktı. Film başladığında karakterler hakkında bir şey bilmezsiniz; onların kim olduklarını, ne istediklerini yavaş yavaş öğrenirsiniz. Sinemada durum nasıldı?
Patrick Raynal 191 Bu tür, sinemada da başarı kazandı. Yeni Dalga yönetmenlerinden Godard ın ve Truffaut nun bazı filmleri bu tür içindeydi. Chabrol ün filmlerinin yüzde altmışı polar kaynaklıydı. Bir dahi olan Melville, Amerikan kara film türünü tam anlamıyla kavramıştı. Sonra televizyonla birlikte her şey mahvoldu. Çünkü haftada üç kere bu türün çok kötü televizyon filmleri küçük ekranda gösterilmeye başladı. İnsanlar bu türden öyle sıkıldılar ki beyazperdede iyi örnekler yapılsa da artık böyle filmlere gitmiyorlar. Edebiyatta durum nasıl peki? Bu da ayrı bir hikâye. Polar ın başarısı ile birlikte herkes polar türünde yazmaya başladı. Herkes polar yazamaz tabii ki ve sonuçta pek çok kötü kitap yazıldı. On beş yıl önce bu türden çok para kazanılacağı umularak editörler her romanı polar a çevirmeye çalıştılar. Tabii yetenek o kadar kolay bulunmuyor. Bugün Fransa daki kitapçılarda bir sürü kötü polar kitabını raflarda görebilirsiniz. Ama Türkiye de iyi polar kitapları bulacağıma eminim. Zaten İstanbul tartışmasız tam bir polar şehri. Sorun, doğru yazarı bulmak. Gelecek sefer geldiğinizde belki de İstanbul u siz yazarsınız. Benim gittiğim her yere giden bir Japon dedektif var. Adı Tabuchi. Belki İstanbul da bir gizemi çözmek için sizin a- ranızda olabilir. Dediğim gibi, İstanbul polar için mükemmel bir mekân. Romana gelecek olursak, proje nasıl başladı? Birkaç şişe şarapla. En iyi arkadaşım ile bizim mahalledeki barda oturuyorduk. Popüler romanda Sherlock Holmes, Arsin Lupin gibi kuvvetli bir karakter yaratma gerekliliğinden bahsediyorduk. Bu karakter, hem modern olmalıydı hem de politik. 20. yüzyılın sonunda aşırı sağ, Fransa da çok kuvvetliydi. Aşırı sağa tepki gösterecek, özgürleştirici
192 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2003 bir karaktere ihtiyaç vardı. Karakteri oluştururken ilginç bir fikir çıktı ortaya. Karakter aynı kalacak, ancak yazar değişecekti. Böylece aynı karakteri değişik yazarların gözünden görebilecektik. Poulpe serisi çok başarılı oldu. Ö- zellikle liseli ve üniversiteli gençler, bu karaktere deli oldular. Romanın filme dönüşmesi nasıl oldu? P atrick Raynal: Roman serisi çok başarılı olunca yapımcılar Poulpe u filme dönüştürmek istediler. Yalnız tek bir roman yerine birkaç Poulpe romanından yola çıkılacaktı. Yeni bir hikâye yazdık, senaryoyu yönetmen Guillaume Nicloux ya verdik. Değişik bir deneyim oldu bu; Nicloux nun istediği yöne doğru gittik. Senaryonun önemli olmadığını gördük. Çok kötü bir senaryodan çok iyi film çıkabileceği gibi çok iyi bir senaryodan da çok kötü bir film çıkabilir. Yönetmen senaryoyu aldı ve istediği kalıba soktu. Film başarılıydı. Ancak filmi ilk gördüğümde çok şaşırdım. Filmde kendi yazdığım bir diyaloğu fark ettim. Birebir benim yazdığım kelimeler kullanıldığı halde anlam, düşündüğümden çok farklıydı. Senarist, sinemanın araçlarından sadece biri, eğer senarist kendi yazdığı hiçbir şeyin değişmemesini istiyorsa yazdığı filmi yönetmeli diye düşündüm. Filmin Fransa daki başarısı nasıldı? Gişe hasılatı çok yüksek değildi, sanırım 600 bin seyirci tarafından izlendi. Ama zamanla kült film haline geldi. Video ve DVD satışları çok iyi gitti. Ayrıca pek çok film festivaline davet edildi. Esasında sözcüğün iyi anlamıyla çok Fransız bir film oldu sanırım. René Clair tarzının çılgın bir varyasyonu diyebiliriz. Yine de televizyonda yasaklanacak kadar kuvvetli bir filmdi. Neden yasaklandığını ise ancak filmi seyrederseniz anlayabilirsiniz. Amerikan polar ın konuyu davranışçı olarak ele aldığını söylediniz. Yine de bu tür Amerikan filmlerinde kahramandan dış ses olarak bazı bilgiler alabiliyoruz. Fransız polar ın konuya yaklaşımı nasıldı?
Patrick Raynal 193 Dış ses çoğu zaman karakter hakkında psikolojik bilgi vermekten çok, müzik gibi, atmosfer hakkında bir şeyler hissettirir bana göre. Ama dış ses Fransa da olayı anlatmak için pek kullanılmaz. Müziğinkine benzer bir işlev görür bana göre. Ben dış sesi severim. Fransız filmlerinde de tekrar kullanılmaya başladı bu teknik zaten. Melville de hiç dış ses kullanımı yok. Melville çok büyük yönetmenlerden biridir. Filmlerinde hep hareket vardır. Çok az müzik ve diyalog kullanır. Diyaloglar da kısa ve serttir. Tarantino nun Ucuz Roman ı (Pulp Fiction, 1994) ile Le Poulpe (1998) arasında bir kıyaslama yapıldı. Bu konudaki yorumunuz nedir? Poulpe ün fikri Tarantino nun filmi gösterime girdiği sırada oluştu. Tarantino nun polar konusunda çok yetenekli olduğu zaten belliydi. Le Poulpe da ona kendi çapında bir yanıt. Bu arada polar türünün en sevdiğiniz örnekleri hangileri? Polanski nin ünlü filmi Çin Mahallesi (Chinatown, 1974) mükemmel senaryosuyla göz kamaştırır. O yıllarda herkes Chandler tarzında filmler yapmak isterdi. Elinde o tip bir senaryo olmadan bu işi başaran tek yönetmen Polanski oldu. Benim favorim Çin Mahallesi dir. Hem çok iyi yönetilmiştir, hem de formunun zirvesindeki Jack Nicholson tarafından çok iyi oynanmıştır. Chandler ruhuna sadık bir olay gelişimi de söz konusudur. Öyle ki, hiç kimse tam olarak bir şey anlayamaz. Chandler hayranları arasında oynanan bir oyun var: Derin Uyku nun ( The Big Sleep ) konusunu anlatmak. Bu oyunu kazanmak gerçekten imkânsız. Şöyle bir olay anlatırlar: Derin Uyku yu uyarlayan senarist romanın bir yerini anlayamaz ve Chandler ı telefonla arayıp anlamadığı yeri
194 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2003 sorar. Chandler ben de bilmiyorum, der. Çin Mahallesi de bu müthiş atmosferi tekrar yaratmayı başarmıştır. Yenilerden de Le Poulpe dışında Jacques Audiard dan Dudaklarımı Oku (Sur mes lèvres, 2001) çok başarılıydı. Patrick Raynal kimdir? Fransa da, polar türünün en önemli yazarlarından biri olan Patrick Raynal 1980 den beri kara roman türünde pek çok eser yayınlamanın yanı sıra 1991 den beri, farklı ülkelerden yazarların katıldığı, Gallimard Yayınevi tarafından yayınlanan Kara Dizi yi yönetmektedir. Aynı yayınevinde La Noire adlı biri dizi de yayınlayan Raynal, Le Poulpe filminin senaryosunun yazımına da katılmıştır.