FRANSIZ SANAYİLEŞMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "FRANSIZ SANAYİLEŞMESİ"

Transkript

1 FRANSIZ SANAYİLEŞMESİ Öncelikle Fransa da 11 ve 12. Yüzyıllardaki köylü fetihlerinin sonucu olarak merkezsiz ya da parçalanmış feodal otoriteden senyörlere dayanan siyasal örgütlenmenin çok daha merkezi biçimlerine doğru yavaş gelişen bir evrilmenin olduğu görülür. 16 yüzyılın sonlarına dek Fransız köylülüğünün içinde bulunduğu durumda senyörler bir rant sıkıştırmada bulunabiliyorlardı. Bu durum İngiltere de büyük toprak sahiplerinin ortaya çıkması ve toprak sahibi köylülerin ortadan kalkması Fransa da aynı dönemde toprağa aç ve bu yüzden de kiracı olarak baskı gören bir köylünün varlığıyla karşıtlık göstermekteydi. Bu koşullar altında elde her zaman için toprağa açlık duyan kiracıların oluşturduğu bir havuz bulunduğundan senyörlerin üretimde iyileştirmeler yapması için bir motivasyon söz konusu olmamıştır. Öte yandan köylülük açısından bakıldığında onların durumlarında da İngiliz küçük kiracı çiftçilerine benzer(yeoman ) kapitalistleşme yönünde onları zorlayacak bir sebep ortaya çıkmamıştır. Daha çok toprak özlemi içerisinde çok büyük bir köylü varlığıyla bir arada giden nispeten güçlü bir mülkiyet hakları geleneği köylünün çoğunluğunun ancak geçimlerini sağlayabilecek bir yoksulluk düzeyinde bulunduğu bir duruma yol açmıştır. 16. yy sonunda (1590 larda) köylülüğün bu yaygın yoksullaşma sürecinin etkileri kitlesel isyanlarda ifadesini bulmuştur. Bu bağlamda Avrupa daki başka her yerden çok daha güçlü bir köylü dayanışması ve örgütlenmesinin varlığı söz konusudur. Nitekim isyanın doruk noktalarını temsil eden Croquarts isyanında ile arasında insanın seferberliği söz konusudur. İsyan geleneği kendini giderek yerel senyörlere köylünün artığı üzerinde rekabet eder durumda bulunan mutlakçı devletin köylü haklarına sağladığı korumayla birlikte Fransız köylüsünün toprak üzerinde güçlü mülkiyet hakları oluşturmasına olanak tanımıştır. Nitekim köylü asiller yerel senyörlerin dayattığı koşullara karşı kendilerini koruması için krala başvurmuşlardır. Kral ise mali sıhhati köylünün vergilerine bağlı olduğundan köylü mülkiyetinin korunmasından yana tavır almıştır. Sağlamlaştırılmış köylü mülkiyet hakları uzun vadede orta çağdan beri bilinen bir gelişimi ortaya çıkartmıştır: Nüfusun büyümesi, mülklerin ufalmasına yol açmıştır. Buna bir de üretkenliğin düşmesi eşlik etmiştir. Sonuç ise durgunluk ve gerileme olmuştur. Dolayısıyla merkezi otorite köylü mülkiyetini bir diğer ifadeyle gelir kaynağını korumaya yönelirken aynı anda kırsal üretici kitlesini onlara en ufak bir kaçış ümidi vermeyen bir yoksulluk durumunda tutmuştur. Bu süreçte devlet girişimci senyörlerin yeni tarımsal tekniklerini devreye sokmalarını malikanelerini çitlemelerini ve İngiltere dekine benzer türde bir kapitalist çiftçilik yapmalarını fiilen olanaksız hale getirmiştir.

2 Kapitalizmin Fransa daki gelişmesinin çelişkili doğasını en açık biçimde aydınlatan vak a 1830 olayları olmuştur devrimi engelsiz bir kapitalist gelişme için gereken biçimsel ilkelerin tümünü bağrında toplayan yeni bir devlet yaratmıştır. Ancak devrimin büyük kazanımlarının çoğunu güvence altına almakla kitle seferberliğine bel bağladığı için burjuvazi,- en önemlisi köylü mülkiyeti alanında olmak üzere, - halk hareketine önemli tavizler vermek zorunda kalmıştır. Devrimci çözümün doğasından ötürü devletin vergi gelirlerinin büyük kısmını vergi artıklarından sağlamak dışında başka seçeneği yoktu. Dolayısıyla devrim sonrası devlet toprağa dayalı servet ile köylü mülkiyeti gibi iki sac ayağı üzerine dayanmayı sürdürmüştür. Ancak Fransa da İngiltere dekine benzer yollardan bir tarım proleteryasının yaratılmasının ve tarımdaki ilişkilerin dönüştürülmesinin önünde önemli engeller bulunması diğer sermaye biçimlerinin devre dışı kalması anlamını taşımamıştır. Bu basitçe şu demektir: En azından 1840 lara kadar kapitalizmin en büyük ilerlemeyi toprak mülkiyeti ve devlet ile en az ilgili sektörlerinde gerçekleştirdiği görülmektedir. Fransa daki küçük ölçekli ev üretimi el işçiliği ve çeşitli zanaat üretimi türleri gibi eski üretim biçimleri bu süreçte yaşamsal bir rol oynamışlardır. Nüfusun yavaş artması, tarımsal nüfusun büyük kısmının nakit para ilişkilerine, çok az itibar etmesi ve ulusal toprağın gerek mal gerekse emek düzeyinde ancak kısmen bütünleşmiş bölgesel pazarlara ayrılmış olması nedeniyle fabrika üretimine geçmenin önüne bazı sınırlamalar söz konusu idi. Bu şartlarda ekonomik açıdan en akılcı olanı ulusal sermayenin büyük bölümünü küçük ölçekli zanaat üretimine yatırmak olmuştur. Fransa da fabrika çıkışlı üretimin gelişmesinin çoğunlukla el işçilerinin yok olması anlamına geldiği varsayılır. Esasen dolaysız üreticiler mülksüzleştirilmeden ya da sermayenin emeğe tam hakimiyeti gerçekleşmeden, daha ziyade zanaat üretimi ve el işçiliği gibi varolan biçimlerin yavaş ve gecikmeli olarak dönüştürülmesi Fransa da kapitalist gelişmenin seyrini belirleyen temel özellik olmuştur. İpekli dokuma endüstrisi bu sürecin tipik bir örneğidir. Lyon yakınlarındaki Stekienne civarındaki bölgede ipek işçileri 1872 de çalışan sınıfın en büyük kesimini oluşturmaktaydılar. Ağır metalürjideki işçi ve civarındaki kömür madencisiyle karşılaştırıldığında sayıları e ulaşmaktaydı. Burada üretimin önemli kısmı kentteki evlerde yapılıyordu. Usta dokumacıların dokuma tezgahlarına sahip olmaları kira, aydınlatma ve ısınma için ödemede bulunmaları ancak tacir kapitalistin sağladığı hammaddelerle çalışmaları normal bir durumdur. Tacir kapitalist ücretli emek kiralıyordu ve üretimin düzenlenişi dokumacı ustasının elindeydi. İpekli üretim pazarındaki

3 belirsizlikler yüzünden tacir kapitalistler sabit sermayenin büyük bölümünü ev üreticisine bırakmaktan memnundular. Fabrika çıkışlı üretime geçiş çok sayıda etkenin sonucu olarak ortaya çıktı. Bunlar arasında en önde geleni İngiltere ve İsviçre deki makineleşmenin yarattığı uluslararası rekabetin baskısı olmuştur. Bunun sonucu olarak ev üretimi 19.yy da tacir kapitalistler ile dokumacı ustaları arasındaki sınıfsal güç dengelerini değişikliğe uğratmıştır. Özellikle dokuma ustalarının giderek borçlanmaları ipekli dokuma üretiminin hazırlık ve bitiş evrelerinde tacirin denetiminin artması ve mekanik olmayan yani el tezgahı teknolojilerinin devreye girmesi yüzünden iktisadi güç kapitalistlere doğru kayma eğilimi göstermiştir. Bu değişiklikler üretim ölçeğinde bazı değişikliklerle yol açmış, iş bölümünü artırmış ve sömürüyü yoğunlaştırmıştır. Bu bağlamda Fransa da modern ekonomik büyüme 18. yy da başlamıştır. 100 yıl boyunca toplam ve kişi başına üretim İngiltere ile aynı ya da muhtemelen biraz daha yüksek oranda artmıştır. Ancak 100 yılın başında kişi başına üretim İngiltere nin gerisindedir. 100 yılın sonunda da bu durum değişmemiştir. Çünkü 100 yılın sonlarında İngiltere Sanayi Devrimi sürecini yaşarken Fransa Fransız İhtilalinin yol açtığı büyük politik çalkantılarla uğraşmıştır. Dolayısıyla 19. yy ın büyük bölümünde iki ekonomi arasındaki nispi performans farkının temel nedeni Fransız İhtilali ve buna bağlı gelişmeler olmuştur. 19. yy boyunca Fransız toplam GSMH sı yılda ortalama %1.5-2 oranında büyümüştür. Modern ekonomik büyümenin önde gelen sektörü olan sınai üretim toplam üretimden daha hızlı artmıştır. Kömür üretim ve tüketimi süratle artarken odun kömürünün yerini kok kömürü almış ve demir sanayiinde yeni teknolojiler yaygınlaşmıştır. Çok sayıda makine sanayi tesisi kurulmuş ve 19 yy ortasında makine ihracatı değer olarak ithalatının 3 katını aşmıştır. Yeni makinelerin büyük bölümü özellikle istihdam ve katma değer itibariyle önemli sanayiler olan yünlü ve pamuklu tesislerinde kurulmuş bunu sanayi devriminin öncü sektörleri haricindeki kimya, cam, porselen ve kağıt gibi diğer sektörler izlemiştir. Ayrıca bu dönemde aydınlatma,kibrit ve fotoğraf gibi yeni sanayiler ortaya çıkmıştır. Kanallar, buharlı gemiler, demir yolları, telgraf gibi haberleşme alanında sağlanan gelişmeler iç ve dış ticaretin büyümesini kolaylaştırmıştır. Ayrıca Fransa sanayileşme sürecinde dış ticarette de önemli oranlarda da dış fazla vererek büyük miktarlara ulaşan sanayi yatırımlarını finanse edebilmiştir.

4 ALMAN SANAYİLEŞME DENEYİMİ 1750 den itibaren bazı Alman toprak baronları ve kamu yöneticileri İngiltere ve Fransa da dile getirilen fikirlere önem vermeye başlamışlardır. Ancak Almanya yı Fransız işgaline sokan ve daha sonra Rusya savunmasını yerle bir eden(1806) çok güçlü bir askeri yenilgi bitene kadar çok az eylem söz konusudur. İşgal ettikleri bölgelerde Fransızlar serfliği kaldırmışlardır. Ancak toprak baronları daimî ve ya daha kısa süreli kiracılardan rant edinme haklarını iptal etmediler e gelindiğinde Fransızlar geri çekildiklerinde bu haklara neredeyse hiç dokunulmadığı görülmektedir. İzleyen 30 yıl boyunca köylüler yükümlülüklerini satın alarak özgürleşmeye çalışmışlardır. Ancak 1848 e kadar fazla etkili olamamışlardır. 18.yy kırsal bölge ıslahatçıları ortak otlatma haklarının kaldırılmasının, ortak toprakların paylaşılmasının ve bölünmüş toprakların birleştirilmesinin tarımsal iyileştirme için olumlu birer ön çalışma olduğunu görmüşlerdir den 1872 ye kadar uzanan bir dizi kararname neler yapılabileceğini ortaya koymuş ve 40 milyon hektara kadar büyük bir alanı kapsayan ortak haklar kaldırılmıştır devrimleri kentli işçiler ve orta sınıf liberalleri tarafından başlatılmış ve köylülerde onlara katılmıştır. Çünkü kredi sisteminin çöküşü ve devrim öncesi yıllarda patates hasadının çok kötü olması köylülerin ekonomik durumlarını kötü yönde etkilemiştir. Yöneticiler eğer köylüler yatıştırabilirlerse devrimi bölebileceklerini gördüler ve toprak sistemini ıslah etmek amacıyla önlemler aldılar. Köylü toprak baronundan bağımsız hale gelecek ve küçük ödemeler serisinden oluşan bir tazminat ödeyerek işletmesinin bütününü elinde tutacaktır. Kolera, savaş ve kötü hasat dönemleri yılları arasında belirgin olduğu için bu plan kötü bir başlangıç yaptı. Binlerce köylü ödemeleri yapamadıkları için işletmelerini satarak ya da teslim ederek Amerika ya göç etmişlerdir. Ayakta kalmayı başaranlar ise kendi topraklarının sahibi oldular ve böylece Batı ve Güney Almanya Alman köylü mülkiyetinin Avrupa daki en sağlam kalelerinden biri haline geldi e gelindiğinde toprak üzerinde özgür küçük toprak sahibi köylüler ile güçlü toprak sahibi soylulardan oluşan ikili mülkiyet yapısı yönündeki dönüşüm neredeyse tamamlanmıştır. Bu iki temel işletme tipinden küçük köylülük Elbe nin batısında egemen durumdayken siyasi olarak güçlü Junker olarak adlandırılan soylular Elbe nin doğusundaki özellikle Baltık kıyısı düzlüklerindeki topraklarda hakimiyet kurmuşlardır. Özgürleşmenin koşulları yargı yetkisinin muhafaza edilmesi, toprağın kötü nitelikte olması ile koyun ve pirinç üzerine yoğunlaşma Junkerlerin işine yaramıştır. Büyük malikaneler yöreden sağlanan ücretli emek kullanılarak ya sahipleri ya da bu iş için eğitilmiş yöneticiler tarafından çalıştırılıyordu.

5 1870 ten sonra yenidünyanın(abd) ya da endüstriyel Almanya nın cazibesi işçileri büyük miktarlarda kendilerine çekti ve yeni bir sorun ortaya çıktı. Bu sorunu çözmek için toprak baronları Polonyalı ve Rus göçmenleri topraklarında çalıştırmaya başladılar.1912 ye gelindiğinde Almanya topraklarında den fazla yabancı çalışıyordu. Tarımda pazar için üretim süreci başladığında Almanya nın henüz bütünleşmiş tek bir ulusal pazarı yoktu. Tersine pek çok küçük prensliğe bölünmüştü. Bunun anlamı tarımda büyük çaplı piyasa için üretim yapma ihtiyacının olmamasıydı. Toprak sahipleri de İngiltere dekinin aksine serfleri, feodal sömürü ve baskıyı artırarak topraklarında tutmaya çalıştılar. Verimliliği artırma gibi bir kaygıları da olmadığı için ucuz iş gücüne dayanan tarım, düşük verimlilikle çalışmaya devam etti ve Alman sanayileşmesine anlamlı bir katkısı olmadı. Alman sanayisi de baştan itibaren işgücü tasarrufuna dayanan sermaye yoğun teknoloji ile yüksek verimle ve dünya pazarlarına dönük büyük ölçekli üretim hedefiyle kuruldu lerin başına gelindiğinde sanayileşmede gelinen nokta İngiltere ile bir rakip olma durumunu ortaya çıkardı BÜYÜK AVRUPA KRİZİ krizi yol açtığı sonuçlar itibariyle kapitalizmin tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Kriz etkileri bakımından sadece İngiltere ile sınırlı değildir. Krizin yarattığı sonuçlar Almanya Fransa ve Rusya gibi ülkelerle 20. yy a gelindiğinde öz gelişmiş ülkeler olarak anılacak 1.ürün ihracatçısı ülkeler bakımından da ağır olmuştur. İngiltere gerek dönemin gerçek anlamda sanayileşmiş tek ülkesi olması gerekse dünya ekonomisi içinde yeri ve ağırlığı nedeniyle eksen ülke olarak ele alınmayı gerektirmektedir krizinin yarattığı olumsuz hava esas itibariyle 1850 den 1873 e uzanan dönemde hakim olağandışı genişleme konjonktürünün devam edeceği beklentisinin kırılmasından kaynaklanıyordu. Kabaca 19. yüzyılın 3. çeyreğini kapsayan dönem İngiltere ve diğer gelişmiş ülkeler açısından İyi Yıllar, Almanlar bu döneme 1871 de gerçekleşen ulusal birliğin önünü açtığı düşüncesiyle kurucu dönem anlamına gelen Bünderzeit adını verdiler. Sermaye çağı diye de tanımlanan bu dönemde dünya ekonomisinin egemen gücü olan İngiliz ekonomisinde büyük bir genişleme olan Boom yaşam denir. Bu yıllarda yatırımlar sermaye ihracı, mal ihracatı gibi göstergeler bakımından olağanüstü bir genişleme konjöktürü

6 yaşanmış, bu gelişmeye eşlik eden enflasyonist ortam yüksek kar oranları sağlamıştır. Krizin çeşitli faktörler açısından incelenmesi krizin sebeplerinin tespiti açısından önemlidir. Öncelikle fiyatlar açısından kriz incelenebilir Fiyalar Krizin en belirgin özelliği fiyatlardaki büyük çaplı düşüşlerdir. Fiyat düşüşleri karşısında çok sayıda açıklama getirilmiştir. Yaygın olarak sıralanan açıklamalar şöyledir: Aşırı üretim, altın kıtlığı ve altın değerlenmesi, korumacı tarifeler, dış rekabet, spekülasyon, dış borç ve yatırımların İngiliz mallarına yönelik takip yaratmak açısından verimsizliği ve kötü hasat dönemi. Bu açıklamalar içinde en yaygın olarak kabul göreni miktar teorisine dayalı açıklamadır: Bu açıklama fiyat düşüşlerini dünya altın üretimindeki artışın dünya ticaretindeki büyümeye eşlik edememesine ve aynı zamanda mevcut altın arzının batı Avrupa ve ABD de altın standardının benimsenmesine bağlı olarak artan altın talebine yanıt verememesine bağlamaktadır lu yıllara kadar geniş çerçevede kabul gören bu açıklama Phinney in bu dönemde banka mevduatlarının ve Bank of England ın altın rezervlerinin istikrarlı bir biçimde arttığını ortaya koymasıyla ciddi bir itibar kaybına uğradı. Fiyat düşüşlerinin miktar teorisine (M.V=P.Y) dayalı olan açıklaması basit ve kullanışlı olmasına karşın ciddi bir açmaza sahiptir. Çünkü eğer sorun para darlığından kaynaklansaydı bu durumda faiz hadlerinin artması gerekirdi. Oysa tersine bu dönemde faiz hadlerinin gerilediği görülmektedir. Nitekim faiz hadlerinin bir göstergesi olarak görülebilecek olan iskonto hadleri dalgalanmakla birlikte oldukça düşük seyretmiştir. Örneğin yıllarında iskonto hadleri ortalama 2 puan civarındayken yılları arasında ortalama olarak 1,1 puana gerilemiştir. Dönemin yazarları ve krize dönük komisyon raporları fiyat düşüşlerinde parasal faktörlerin çok sınırlı bir rol oynadığını, asıl belirleyici olanın artan sermaye yatırımlarının ürünü olan mekanizasyon ve taşıma maliyetlerindeki düşüş neticesinde sağlanan üretim artışları olduğunu, dolayısıyla fiyat düşüşlerinin parasal değil reel faktörlerde aranması gerektiğine işaret etmektedir. Landes e göre 100 yıl boyunca teknolojik yeniliklerle birlikte sanayide maliyetler düşmüş, taşımacılık devrimi ve yeni toprakların ticari tarıma açılması ile besin üretimindeki maliyetler de büyük düşüşler yaşanmıştır. Landes bu gelişmelerin maliyetler üzerinden arzı artırarak fiyatlardaki deflasyonist eğilimin temel nedeni olduğunu savunmaktadır. Ancak demir ve demir fiyatına

7 bağlı olarak çelik sektörüne ilişkin açıkça gözlenen bu fiyat düşüşünün ne kadarının maliyetlerdeki düşüşle ilgili olduğu tartışmalıdır. Ayrıca bu dönemde maliyetlerdeki düşüşün parasal ücretlerdeki düşüşten kaynaklanabilecek bölümü oldukça sınırlıdır. Fiyatlardaki düşüşü emekten tasarruf eden teknik iyileşmelere ya da maliyet düşüşlerine bağlayan yaklaşım da bir açmazla karşı karşıyadır. Sınaî Üretim ve Yatırımlar aralığında fiyatlardaki düşüş kâr oranlarını düşürmüş iş yaşamındaki güven ortamını ve olumlu beklentileri zayıflatmış ve bu nedenle yatırımların ve üretkenliğin artışını dizginleyerek İngiliz iş dünyası bakımından olumsuz sonuçlara yol açmıştı. Zira bir çok çalışmanın gösterdiği gibi İngiltere nin bu dönemdeki üretim ve verimlilik göstergeleri bir durgunluğa ve İngiltere nin dünya ekonomisi içindeki pozisyonunda belirgin bir gerilemeye işaret ediyordu. Üretim artmaya devam etmesine karşın üretim artış oranı giderek azalıyordu. Ekonomideki durgunluk ve verimliliğin azalışı demir-çelik, kömür ve pamuklu dokuma gibi temel sektörlerin performansından da izlenebilmektedir. Örneğin demir ve çelik sektörlerinde İngiltere teknolojik liderliği Almanya ve ABD gibi yeni sanayileşmeye başlayan ülkelere kaptırmaya başlamıştır. İngiltere ilk sanayileşmiş ülke olmanın getirdiği tutuculuk ve hantallık, eski fabrikaları yenilemenin yüksek maliyeti ve teknik eğitimdeki açmazlar nedeniyle bu sektörlerde fabrikalarını modernize etmekte, yeni yöntemlerin geliştirilmesinde ve sanayi yapısını başlıca rakipleri olan Almanya ve ABD kadar hızlı bir şekilde değiştirmekte başarısız olmuştur. İngiltere nin 19.yy ın son çeyreğindeki temel yenilikleri arasında sayılan elektrik gücü ve içten yanmalı motorların kullanımı bakımından geride kalması durgunluk ve gerilemenin başlıca etkenleri arasında sayılmaktadır. Bu dönemde İngiltere de önemli teknik gelişmeler olmuştur. Çelik üretiminde başta Bessemer prosesi olmak üzere temel yöntemlerin hayata geçirilmesi, hidrolik makineler, makine parçaları, rotatif baskı, cam sektöründe Siemens in tank fırını, un değirmenciliğinde çelik merdanelerin kullanılması, tarımda biçer-toplar makinelerin kullanılmaya başlanması ve konfeksiyon sektöründe dikiş makinesinin icadı bu dönemin yenilikleri arasında sayılabilir. Ancak bu yenilikler nitelik bakımından sanayi devrimi sırasında buhar makineleri ve iplik eğirme alanındaki kesitlerle kıyaslandığında devrimci bir nitelik taşımamaktadır. Üstelik bu icatlar İngiltere de değil Almanya ve ABD gibi ülkelerde geliştirilmiştir. Dolayısıyla İngiltere sanayi devriminde sahip olduğu içsel teknolojik buluşlar konusundaki liderliği bu ülkelere kaptırmıştır.

8 krizinden başlayarak İngiltere nin sınai üretim ve verimliliğindeki büyümenin giderek yavaşlamasında etkili vurgulanan diğer bir faktör sermaye ihracıdır. Üretim ve yatırım alanına ilişkin olarak ortaya konulan farklı görüşler aslında ortak bir görüş etrafında uzlaşmaktadır: Bu dönemde üretim ve yatırımlar azalan bir hızla da olsa artmaya devam etmiştir. Sorun esas itibariyle fiyatlardaki düşüşten kaynaklanan kâr oranlarının düşüşü sorunundur. Krizin üretim ve yatırım alanındaki etkilerinin daha iyi anlaşılabilmesi için ücretler ve istihdamdaki gelişmeler büyük önem taşımaktadır. Çünkü ücret düzeyleri hem bir maliyet(arz) hem de talep unsuru olduğu için depresyonun seyri üzerinde önemli etkisi olmuştur. Ücretler ve İstihdam Kriz döneminde fiyatlardaki büyük düşüşe rağmen nominal ücretlerdeki kesintiler ılımlı bir düzeyde kalmıştır. Bu olgu bu dönemde işçilerin giderek artan bir bölümünün sendikalarda örgütlenmesinin bir sonucuydu. Reel ücretlerdeki artışın kaynağı ise ücret mallarının (ağırlıklı olarak gıda ve giyim) fiyatlarındaki büyük gerileme idi. Özellikle 1880 lerden itibaren dış ticaret hadlerinin İngiltere lehine dönmesi İngiliz işçi sınıfının temel tüketim maddeleri haline gelen çay, şeker, tütün gibi ithal malların fiyatlarında %50 lere varan gerileme reel ücretlerin artışında önemli bir rol oynamıştır. İşsizlik konusunda ise döneme ilişkin verilerin sağlıksız olması nedeniyle açık bir sonuca varmak zor görünmektedir. Rostow yılları arasında ortalama işsizlik oranlarının %5.3, arasında %5.1, arasında %3.83, ve arasında %5.6 olduğunu savunmaktadır. Rostow bu görüşünü İngiltere deki büyük gerilemeye karşın yatırımların hız kesmemesine bağlamaktadır. İngiltere nin sermaye yatırımları alanında emekten tasarruf eden yeni teknikleri yaşama geçirmekte yavaş davranması sebebiyle, sermaye yatırımlarının iş gücü talebinde bir gerilemeye yol açmamış olması mümkündür. Öte yandan deflasyon nedeniyle düşen kâr oranları kömür ve demir gibi stratejik sektörlerde emeğin verimliliğini artıracak daha sıkı gözetim ve daha etkin organizasyon gibi tedbirleri gündeme getirse de, işçiler yaygınlaşan sendikal örgütlenmeler sayesinde iş gücünü kısaltma yönünde kazanımlar elde ederek birim-emek verimliliğini artırmaya dönük girişimleri engellemişlerdir.

9 Dış Ticaret ve Dış Ticaret Hadleri krizinin bir diğer önemli göstergesi İngiliz ekonomisinin sürükleyici gücü olan ihracatın büyüme hızındaki gerilemedir. Bu olgu bu dönemdeki üretim, yatırım ve verimlilikteki büyüme hızının gerilemesinin altında yatan önemli faktörlerden biri olarak değerlendirilmektedir. İngiliz sanayi ve ticaret bakanlığının verilerine göre İngiltere nin bu dönemdeki ihracatı değer olarak bir durgunluk içermektedir. Ülkede üretilen mamüllerin yıllarındaki genişleme dönemindeki ihracatı yılları için ortalama 116 milyon paunttan 1874 e gelindiğinde ortalama 235 milyon paunta çıkmıştır aralığını kapsayan yıllık ortalama ihracat değerleri ise 1899 a kadar aşılamamıştır. İhracat ve ithalatın büyüme hızları arasında ithalat lehine oluşan farklılık doğal olarak ödemeler dengesinde açıkların büyümesine yol açmıştır. Nitekim İngiltere de yıllarında yıllık ortalama 62.5 milyon paunt olan dış ticaret açıkları aralığında yıllık ortalama 130 milyon paunda yükselmiştir. Bu açıklar 1850 lerde sigorta, navlun gibi görünmeyen kalemler tarafından kapatılmaktaydı. Böylece dış yatırımlar için önemli bir artık elde edilmekteydi. Fakat 1850 lerden itibaren sadece görünen kalemlerde değil görünmeyen kalemler dengesinde de açıklar oluşmaya başladı. Bu koşullarda câri işlemler dengesindeki açıkları kapatmanın ve yeni dış yatırımları finanse etmenin tek yolu denizaşırı yatırımlarda elde edilen kazançlardı. Nitekim İngiltere nin sermaye ihracı ya da dış yatırımları 1875 yılından 1895 yılına kadar iki kattan fazla artmıştır. KRİZİN SONUÇLARI Krizi o dönemin gelişmiş kapitalist ülkelerindeki fiyatlarda uzun süreli gerileme ve buna bağlı olarak kâr oranlarındaki düşüş sonucu olarak ortaya çıkmıştır. İngiltere de kriz ekonominin yapısal zayıflıklarını derinleştirerek İngiliz ekonomisinin yeni sanayileşen Almanya ve ABD gibi rakip güçler karşısındaki gerileyişini belirgin hale getirmiştir e gelindiğinde kapitalizm ilk sanayi devriminin teknolojik temeline yaslanan sermaye birikiminin sınırlarına dayanmıştır lerden itibaren sanayileşmenin dayandığı coğrafi tabanın genişlemesi ve demir yolu yatırımları önceliğinde gerçekleştirilen hızlı birikim süreci, sermayenin organik bileşiminin artmasına(c/v), uzun dönmemde realize olan yatırımlar nedeniyle sermayenin devir hızının düşmesine yol açmıştır. Öte yandan 1860 lardan itibaren örgütlü

10 işçi hareketlerinin yükselişe geçmesi ücretleri sınırlandırarak artı (+) değer oranını artırma yolundaki çabalara set çekmiştir. Bu koşullar altında telgrafın icadıyla birlikte entegrasyonu artan uluslararası mali piyasalardaki spekülatif hareketler krizin patlak vermesini hızlandırmıştır. ABD ve Almanya kriz sürecinde ikinci sanayi devrimi olarak kabul edilen yeni bir teknoloji dalgasını arkalarına alarak krizi devletin güçlü patronajı altında yürüten korumacılık ve tekelleşme girişimleri ile aşmaya yönelmiştir. Buna karşılık İngiltere dünya ekonomisindeki egemen konumunun sunduğu avantajları kullanarak krizin etkilerini azaltmaya çalışmıştır. Öte yandan bu dönemde tüm gelişmiş kapitalist ülkeler pazar ve hammadde kaynaklarını kontrol etmek için emperyalist politikalara yönelmişlerdir. Sonuç olarak ülkeler arasındaki kimi farklara karşın kapitalizmin 19. yy ın son çeyreğinde uluslararası örgütlenmesinden emek sürecinin denetimine, devletin ekonomik rolünden teknolojinin ve talebin yapısına ve bankaların ekonomideki rolüne uzanan bir çok alanda farklı bir evreye geçtiği açıkça görülebilmektedir. 19. yy ın rekabetçi kapitalizminden her bakımdan farklı olan bu yeni evrede günümüzün tekelci kapitalizminin temelleri atılmıştır. OSMANLI İKTİSAT TARİHİ Osmanlı kuruluşu hakkında çok farklı fikirler ileri sürülmekle beraber bunlar arasında en yaygın kabul göreni Osmanlı nın kendisinden önceki değişik üretim organizasyonlarından etkilendiği ve farklı kültürlerin bir sentezi olduğu yönündedir. Osmanlı anadolu toprakları üzerindeki Selçuklu mirası beyliklerden bir uç beyliği olarak büyük çapta feodalleşmekte olan bizans ve diğer beyliklerin bir buluşma noktasında (söğüt,domaniç ve Bilecik(Bitinya)) gelişmeye başlamıştır. Hem Bizans hem de Selçuklu merkezi otoritelerinin giderek güç yitirmelerinin bir sonucu olarak Bizans ve Selçuklu yöneticileri feodalleşirken Selçuklu uçları da bağımsızlaşarak birer beylik haline dönüşmüşlerdir. Bu ortamda Osmanlı uç beyliği de kendi namına fetih yapan bir merkezkaç unsur haline gelmiştir. Osmanlı devletinin kuruluş tablosu ana hatlarıyla şöyle özetlenebilir: Yerli köylülerini güvensizlik ortamından ötürü büyük ölçüde kaybeden Bizans feodalleri doğrudan üreticilerden büyük ölçüde yoksun kalmışlardır. Uca yerleşen Osmanlı ailesi ise geçinebilmek için savaşmak zorundadır. Bu

11 bağlamda bazı Bizans feodalleri Osmanlı Devletinin kurucusu kabul edilen Osman Bey ile birleşirler. Bunun yanında bağlantısız kalan gaziler(alpler) de toprak için Osmanlı hizmetine girmeye başlamışlardır. Anadolu nun diğer bölgelerinde geçim olanağı bulunamayan göçebe Türkmenler ise şeyh ya da baba adını alan dinsel önderlerinin öncülüğünde yerleşerek Osmanlı uç beyliğinin emek açığını kapatmaya başlamışlardır. Diğer yandan Osman Beyin askeri yönden fazla güçlü olmaması ve tüm kurucu unsurların toprak peşinde olmaları güçlü bir feodalleşme ortamı yaratmıştır. Öyle ki tüm gaziler ve Bizanslı beyler mülk toprak ve timar karşılığı Osmanlı hizmetine girmeye başlamışlardır. Türkmen şeyhleri de boş kalan topraklara yerleşerek buraları şenlendirmekte ve şenlendirdikleri bu toprakları mülk veya timar olarak almışlardır. Tüm bu feodalleşme eğilimlerine karşın Osmanlı merkezi gücünün kuruluştan itibaren batı feodalitesindeki merkezden (kral,taç) farklı olarak güçlenme eğiliminde olduğu görülür. Buradaki önemli farklılık merkezin adalet ve yargı hakkını daima elinde tutma ve tekeline alma çabasındadır. Zira adalet ve yargı hakkı merkezin güçlenmesinde en önemli faktör olmanın yanı sıra merkezkaç güçlere karşı mücadelede elde edilen ilk önemli silah olmuştur. Bu nedenle Orhan bey döneminde yargı hakkının merkezin elinde tutulabilmesi için büyük bir çaba harcanmış ve yargıyı merkez adına yürüten din adamları olağanüstü biçimde korunmuşlardır. Merkezkaç güçlerden bağımsız ve merkeze bağlı yargıç(kadı) yetiştirmek amacıyla Orhan bey İznik te bir medrese kurdurmuştur. Osmanlı Üretim Sistemi Osmanlı üretim sisteminin özü tımar sistemine dayanır. Kuruluş aşamasında ağırlıklı olarak göçebe unsurlardan oluşan Osmanlı üzerine yerleştiği Bizans tan ve içinden sürülüp geldiği Oğuz-Selçuklu ve İslam geleneğinden sağladığı birikim ile bir örgütlenme modeli olan Tımar sistemine ulaşmıştır. Osmanlı öncesi Bizans ve Selçuklu devletlerinde çıkış noktası ne olursa olsun toprağın askeri işlevi esas alan yönetici sınıfa koşullu dağıtımı söz konusudur. Bu dağıtım Bizans ta pronoia selçuklarda ikta adını almaktadır. Dolayısıyla Timarın örgütlenme şekli olarak pronoia ve ikta sistemleri üzerine inşa edilmiş olduğu kabul edilebilir. Kuruluş döneminde iki tür toprak temliki yapılmıştır. Bunlardan birincisi toprağı üretime açarak araziyi şenlendiren Türkmenlere yapılan temliklerdir. Emek faktörünün kıt olduğu bir ortamda yapılan bu temlikler boş

12 toprakların(mevat arazi) işlenmesi amacına yöneliktir ve tam mülkiyet üzerine yapılmıştır. Bu tip topraklar bizzat mülk sahiplerinin kendileri ve yardımcıları tarafından işlenmektedir. İkinci tip temlikte ise toprağın kendisi değil vergi geliri temlik edilmektedir. Osmanlı kurucu unsurlarının bazılarına ve daha ziyade uç beylerine yapılan bu tarz temliklerde toprağın mülkiyetinin değil topraklar üzerindeki doğrudan üreticilerin devlete vermekle yükümlü oldukları vergiler temlik edilmektedir. Timar genel adı altında toplanan dirlikler esasen üç büyük kategori halinde idiler. Bunlardan yıllık geliri akçeye kadar olanına timar, akçelik yıllık geliri olanına zeamet, akçeden fazla olanına has adı verilmektedir. Bu üç kategoriden her birinin hangi görevlilere verileceği sıkı esaslarla saptanmıştı. Has ve zeamet adını alan yüksek gelirli timarlar tamamen devşirme kökenli merkez unsurlarına ayrılmıştı. Osmanlı topraklarının %51 i padişah hası idi ki bunlardan toplanan vergiler doğrudan merkez hazinesine girmekteydi. İkinci olarak veziri azam, vezir ve defterdar gibi yüksek devlet görevlilerine büyük haslar verilmekte idi. Bu haslar tamamen görev ile ilgiliydiler yani bağlantıları kişiye değil göreve idi. Sipahi tımarlar ise atlı-zırhlı asker (cebelü) yetiştirmek şartıyla devşirme unsurlar başta olmak üzere pek çok kişiye verilmiştir. Tımarı batı manorundan ayıran temel özellik dirliklerin toprak birimi cinsinden değil toprak üzerinde çalışan doğrudan üreticinin devlete yükümlü olduğu yıllık vergi cinsinden ifade edilmesidir. Defterlerde timar olarak kaydedilen; belli bir toprak parçası olmaktan çok gerektiğinde çeşitli toprak birimlerinin kesirlerinden oluşturulan bir gelir birimidir. Bu yüzden timarın toprak genişliği ile bir ilgisi yoktur. Ayrıca dirlik toprakları Mîrî olmakla birlikte reaya nın bu tasarrufunun mülkiyete yaklaşan bir yanı vardır. O da toprağın işleme hakkının reaya ya verilmesidir. Reaya çift adı verilen toprak parçasını atadan oğula işlemektedir. Toprağa çift adının verilmesi genellikle bir çift öküz tarafından işlenebilecek büyüklükte olmasından ileri gelir. Kuru tarım yapılan yerlerde her yıl toprakların yarısının nadasa bırakıldığı varsayılırsa ortalama bir köylü hanesinin bir çift öküz ile yılda 40 ile 50 dönüm toprak ektiği ileri sürülebilir. Reaya öldüğü zaman oğlu sipahiye tapu resmi ödemek suretiyle aynı toprağı işlemeye devam etmektedir. Bu bağlamda çıplak mülkiyeti (rakabesi) Mîrîye, tasarruf hakkı reayaya ve bazı vergileri toplama yetkisi sipahiye ait bir mülkiyet söz konusudur.

13 Genelinde reayanın merkez tarafından tasarruf hakkının güvence altına alınıp tersine tımarların sıklıkla el değiştiriyor olması da timarı batıdaki Lord, senyör egemenliğindeki feodal üretim biçiminden farklılaştırmaktadır. Tarımın Vergilendirilmesi Yerleşik tarıma dayalı toplumlarda egemen kesimlerin iktisadi olarak temel sorunu tarımsal artığın hangi mekanizmalar kullanılarak kendilerine mal edinileceği üzerinde odaklanmak gerekir. Nitekim Osmanlı da yüzyıllar boyu merkezin temel gayesi vergileme yoluyla reyadan söz konusu artık çekme sisteminin kontrolünün sürdürülmesi ve teminat altına alınması olmuştur. Kapitalizm öncesi toplumlarda para kullanımının çok sınırlı olması nedeniyle, toprak kirası veya vergi biçimindeki artığın tarımsal üreticilerden nakit olarak toplanması çok zordu. Öte yandan bu toplumlarda teknolojik olanaklarında sınırlı kalması nedeniyle artığın ürün olarak toplanması, pazara taşınarak paraya çevrilmesi ve daha sonra maaş olarak askerlere dağıtılması da aynı derecede güçtü. İşte bu koşullarda timar sistemi devletin hem mali günü teminat altına alan, hem de asker ihtiyacını gideren bir işleve sahip olmuştur. Reayanın Ödediği Vergiler Sipahi tarafından toplanan, toprağa ve haneye bağlı vergi ve yükümlülük Osmanlı da bir çift öküz tarafından işlenebilecek kadar toprağı olan köylü hanelerinden alınan vergiye çift resmi adı verilirdi. Çift resmi üründen alınan bir vergi değil kullanılan toprağın miktarına göre nakit olarak toplanan bir vergi olması sebebiyle bir tür toprak kirası olarak da düşünülebilir. İmparatorluğun pek çok bölgesinde özellikle de daha önce feodal üretim ilişkilerinin yaygın olduğu Rumelide çift resmi devletin mülkiyetindeki toprağın kullanım hakkı karşılığında reayanın sipahiye sunmakla yükümlü olduğu emek hizmetlerinin bir bölümü ile döğen hizmeti, boyunduruk resmi, ot ve odun gibi yükümlülüklerin paraya çevrilmiş birimi olarak ortaya çıkmıştır. Çit resminin miktarı da bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Örneğin; 16.yy ın ilk yarısında çift resmi Rumelide yıllık 22 akçe, Anadolu da 33 akçe, Suriyede 40 akçe ve doğu anadoluda 50 akçe olarak tahsil edilmektedir. Öte yandan gayri müslim reaya da İspence adı altında çift resminden farkı olmayan bir vergi ödemekteydi. Sipahiye ödenen ispençeye ek olarak gayri müslim reaya cizye adı altında bir başka vergi de doğrudan devlete ödenmekle yükümlüydü. Bunun

14 karşılığında ise askeri yükümlülüklerden muaf tutulurdu. Tüm bu uygulamalar çift resmini bir toprak vergisi olduğu kadar kırsal alandaki her yükümlünün ve ya raiyyetin ödediği bir hane vergisi olarak yorumlamanın doğru olduğunu göstermektedir. Üretim Üzerinden Alınan Vergiler Reayanın ödediği vergiler içinde en önemlisi ve reaya açısından en büyük yükü oluşturanı ürünün belirli bir oranı olarak sipahi tarafından toplanan öşür dür. Öşrün oranı devletin farklı bölgelerdeki gücüne, fetih öncesinde var olan vergilerin oranına ve toprağın verimine göre 10 da 1 ile 5 te 1 arasında değişmektedir. Öşür sadece hububata değil tüm toprak ürünlerine, bahçelere ve kavanlarla uygulanırdı. Hasat zamanında reaya öşürü ya sipahinin ambarına yıkar, ya da sipahi isterse Pazar yerine kadar taşırdı. Öşüre ek olarak reaya beslediği hayvanlar için koyun resmi adı altında bir başka vergi daha öderdi. Koyun resmi nakit olarak doğrudan devlete ödenirdi. Hayvanlardan alınan bu vergi daha sonra Ağnam adı altında toplanmıştır. Angarya (Zorunlu Emek Hizmetleri) Reayanın devlet maliyesinin temelini oluşturmasından ötürü devlet daima sipahinin keyfi davranışlarını ve reayanın aşırı derece sömürme sini engellemeye çalışmış ve reaya nın sipahiye olan emek yükümlülüklerinin üst sınırlarını da koymuş olduğu kanunnamelerle belirtmiştir. Buna göre reaya yılda bir gün öşürü sipahinin gösterdiği yere taşımakla yükümlüydü. Ayrıca sipahinin evini değil ama ahırını yapımınıda reaya üstlenirdi.fetihten önce angarya türü feodal yükümlülüklerin yaygın olduğu bölgelerde köylü sipahiye at, arpa ve saman sağlamak gibi ilave yükümlülükleri de bulunmaktadır.

15 Devletin Topladığı Olağanüstü Vergiler Devletin toplamakta olduğu daimi vergiler dışında Avarız adı altında doğrudan topladığı olağanüstü vergilerde bulunmaktadır. Önceleri bu vergiler savaş dönemlerinde uygulanır ve özellikle sınır boylarına doğru harekete geçen ordunun iaşesi sağlamaya amaçlardı.avarız köylü hanelerinden ayrı ayrı toplanmaz örneğin bir köyün tümünden belirli miktarda gıda maddeleri, ordu için gerekli malzeme veya nakit talep edilirdi. 16 yy nin 2. Yarısında ordunu ve savaşların merkezi hazine üzerindeki yükü artmaya başlayınca avarız nakit olarak daha sık toplamaya ve olağanüstü niteliğini yitirmeye başlamıştır. Piyasa Koşulları ve Tarım Dışı Faaliyetlerde Mübadele Günümüzün sanayileşmiş toplumlarıyla kıyaslandığında tarıma dayalı kapitalizm öncesi toplumlarda Pazar ekonomisi ve pazar için üretimin çok daha sınırlı olduğu görülür. Ancak Osmanlı Toplumunu bugünün toplumlarıyla değil de o dönemin toplumlarıyla örneğin; Avrupa toplumlarıyla kıyaslayacak olursak 16.yy Osmanlı Köylerinin kapalı, kendi kendilerine yeterli birimler oluşturduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim 16.yy de Osmanlı kırlarıyla, kentleri arasında önemli bağlar kurulmuştu. Köylüler üretimlerinin bir bölümünü pazara getirerek satıyorlardı. Devlete ödedikleri vergilerin bir bölümü para olarak toplandığı için satın alma gücü yüksek olmasa da ya da pazardan herhangi bir mal alma eğiliminde olmasalar da köylü haneleri ürünün belirli bir bölümünü pazara getirip satmak zorundalardı. Ayrıca kentlerin çevresinde ki köyler kent ekonomisiyle bir hayli bütünleşmişlerdi. İstanbul, Bursa, Kayseri, Konya, Tokat ve Amasya gibi kentlerin çevresindeki köyler meyve-sebze ile et ve süt gibi hayvancılık ürünlerinde uzmanlaşmışlardı. Bu köylerde yaşayanlar tüketim gereksinimlerinin de büyük ölçüde kent pazarından sağlıyorlardı. Yalnızca yerleşik tarımla uğraşan kırsal nüfus değil, göçebe olarak yaşayan nüfusta Anadolu nun pek çok köşesinde düzenli olarak kurulan yerel pazarları kullanmaktaydı. Nitekim yerel pazarların sıklıkla kurulduğu yerlerden biri de göçerlerin yazlık yaylalarıydı. Bu pazarlara gelen tüccarlar bir yandan reaya nın ve sipahi nin getirdiği hububat ve diğer tarımsal malları kentlerde satmak üzere toplarken öte yandan da kentlerdeki zanaatkarların ürettiği mamül malların satışa sürmekteydiler. Osmanlı ülkesinden tarımsal ürünler ithal etmek isteyen Avrupalı tüccarlarda bu pazarlardan büyük miktarda mal topluyorlardı. Dolayısıyla; özellikle son yıllarda yapılan çalışmalar yerel Pazar ev panayırların sanıldığının aksine hem Anadolu da hem de Balkanlar da çok yaygın olduğunu, hem kırsal alanlarla

16 kentler arasındaki ticaretin hem de uzun mesafeli ticaretin önemli bir bölümünün büyüklü küçüklü bu pazarlar aracılığıyla gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. KENT EKONOMİSİ VE LONCALAR Osmanlı kent ekonomisinin temelini oluşturan loncaların Anadoludaki ve batı Asyadaki diğer kökenlerine ilişkin bilgiler sınırlı olmakla birlikte Moğol istilalarından sonra 13. ve 14.yy larda toplumsal dayanışmanın çeşitli unsurlarını taşıyan fütüvvet ahlakının ve fütüvvet derneklerinin ahilik adı altında Anadolu loncalarında etkili olduğu ve kentlerdeki loncaların fütüvvet ilkelerine göre ve aralarından seçtikleri bir ahi önderliğinde örgütlendiği bilinmektedir. Osmanlı kentlerindeki zanaat ve ticaret loncaları iktisadi yaşamın temel keseni konumundaydılar. Kent çarşısının her köşesinde bir lonca oluşmuş, her loncada da aynı mesleğe mensup esnaf bir araya gelmiştir. Kentler büyüdükçe iş bölümü ve uzmanlaşma da derinleşir, lonca sayısı artış gösterirdi. Loncalardaki temel ilişki, usta-çırak ilişkisiydi. Genç yaşta işe başlayan çırak ustaların gözetimi altında zanaatın kuşaktan kuşağa aktarılan inceliklerini öğrenirdi. Bir lonca ustasının yetiştirdiği çırakların kalfalığa terfi ettirmesi ancak lonca yönetiminin onayıyla mümkün olurdu. Loncaların temelindeki bu hiyerarşik ilişki örgütün her düzeyine yansımıştı. Her meslek dalında ustalar kendi aralarından bir kişiyi lonca kurallarını uygulamak ve devletle olan ilişkilerini yürütmek üzere ket hüda seçerlerdi. Eğer bir grup usta bağlı oldukları loncadan ayrılarak yeni bir lonca kurmak isterlerse bir kethüda seçerek yerel yargı işlerinden sorumlu kadıya başvururlardı. Tekelc i meslek örgütleri olarak loncaların temel amacı üyelerinin çıkarlarını korumaktı. Bu amaçla loncalar kendi üretimlerini denetlemeye ve lonca içi rekabeti sınırlandırmaya, öte yandan da kendileri dışında ortaya çıkabilecek üretimi de engellemeye çalışırladı. Kendi üretimlerini denetlemek amacıyla loncalar pek çok kural geliştirmiş ve bu arada esnaf gediklerini kurmuşlardı. Gedikler her meslek dalında faaliyet gösteren iş yeri ve tezgah sayılarını saptarlar, bu sayıların artmasına izin vermezlerdi. Ayrıca lonca üyelerinin diledikleri gibi dükkan açma veya üretime

17 geçme gibi hakları yoktu. Osmanlı loncalarını en fazla ilgilendiren ve kaygılandıran konu üretim için gerekli ham maddelerin uygun fiyatlarla sağlanması ve bu hammaddelerin lonca üyeleri arasında dağıtılmasıydı. Lonca temsilcileri hammaddeleri daha önceden belirlenen fiyatlarla satın almaya çalışırlardı. Ancak tarımsal üretimde bir yıldan diğerine dalgalanmalar olduğunda veya hammaddeler yerli veya Avrupalı tüccarlar tarafından daha yüksek fiyatlarla imparatorluk dışına ihraç edildiğinde fiyatlar yükseliyor, lonca üyeleri işleyecek hammadde bulamaz duruma düşebiliyorlardı. Hammadde sıkıntısı nedeniyle loncalar sıklıkla devletten tüccarların faaliyetlerinin denetlenmesini talep ederlerdi. Nitekim darlıkların ortaya çıktığı durumlarda devletin belirli hammaddelerin ihracatını yasakladığı veya bunların ticaretinin tekeline belirli bir loncaya bıraktığı görülür. SERMAYE BİRİKİMİ Esnaf loncalarının kar amacıyla üretimi ve üyeleri arasındaki rekabeti sınırlayıcı kurallarına rağmen 16.yy gelindiğinde Osmanlı loncalarının bir kısmı içinde iktisadi ve toplumsal farklılıklar ortaya çıkmıştır. Doğal olarak bu farlılıklar küçük kentlerde değil Pazar için üretim olanaklarının daha geniş olduğu büyük kentlerde ve özellikle uzak pazarlar için üretim yapan loncalarda görülmektedir. Örneğin Selanik Bursa gibi uzak pazarlar için üretim yapan birikim olanaklarının hızla genişlediği kentlerde bir yandan loncalara bağlı olarak çalışan ve sınıralıyıcı kuralları kabullenen ustalar ile loncalara girmek isteyen veya lonca üyesi olduğu halde lonca dışına çıkarak daha fazla üretim yapıp daha fazla kar elde etmek isteyen sermaye sahipleri arasında sürtüşmeler ortaya çıkmıştır. Bu durumda merkezi devlet var olan lonca hiyerarşisinden yana tavır almıştır. Loncalar dışındaki üreticilerin loncalara girmeleri ve ya üretimi loncalar dışında örgütlemeleri engellenmiştir. Böylece merkezi devlet loncaların ve lonca ustalarının tekelci konumlarını desteklemiştir. Ancak söz konusu desteğin özellikle büyük kentlerde daha yoğun olmak üzere beraberinde bir denetimi de içermesi söz konusudur. Osmanlı yönetiminin loncaları bir yandan desteklerken öte yandan denetlemeye çalışmasının dört temel nedeni vardır:

18 1. Her şeyden önce kent nüfusunun temel tüketim ihtiyaçlarının karşılanması, kentlerdeki iktisadi yaşamın canlı tutulması merkezi devlet için sadece iktisadi açıdan değil siyasi açıdan da büyük önem taşıyordu. Kendinden emin loncalar ise kentlerin iktisadi yaşamında çok önemli bir rol oynuyorlardı. 2. İkinci olarak sarayın, ordunun ve donanmanın temel ihtiyaçlarının düzenli ve istikrarlı bir biçimde sağlanması devlet için büyük önem taşıyordu. Loncalarda bu işlevi yerine getirebilecek durumdaydılar. 3. Devlet loncalardan vergi toplamaktaydı. Kentlerdeki üretim ve ticaret faaliyetlerinin vergilendirilmesinde esnaf loncaları çok önemli rol oynuyordu. 4. Nihayet loncalar devletin kent nüfusunu ve kent ekonomisini denetleyebilmesi için elverişli bir araç durumundaydı. LONCA SİSTEMİ VE SANAYİLEŞME İLİŞKİSİ Batı Avrupa da feodalizmden kapitalizme geçiş sürecinde ticaret sermayesi tarım dışı üretim faaliyetlerini Loncaların egemen olduğu kentlerden kırsal alanlara taşımış ve buralarda yeniden örgütlenmiştir. Böylece loncaların rekabetini ve sermaye birikimini kısıtlayan kuralları devre dışı bırakılarak ticaret sermayesi kırsal alanlarda ucuz emek gücünü kullanabilme şansına sahip olmuştu. Ayrıca kırsal ev sanayilerinde kullanılan parça başına ödeme sayesinde üretim maliyetleri düşürülerek kapitalist sanayileşmeye giden yolun önü açılabilmiştir. Osmanlıda ise devletin loncalara sağladığı desteğin en önemli sonucu feodal güç sahipleri dışında ortaya çıkan ve ya çıkabilecek biçimlerin engellenmesi ve üretimin loncalar dışında örgütlenmemesi olmuştur. Gerçi batı Avrupa da olduğu gibi Osmanlıda da tüccarların parça başına ödeme yöntemini kullanarak kırsal alanlardaki kapasitesini harekete geçirdikleri, kentlerden gelen talebe dönük köylü kadınlara pamuk sağlayarak pamuk ipliği eğirttikleri ve ya pamuk ipliği sağlayarak kumaş dokuttukları, ardından üretilen malları kırsal alanlardan toplayarak kent pazarlarında sattıkları ve ya uzak pazarlara gönderdikleri durumlara dair kayıtlar bulunmaktadır. Bunun örneklerine daha ziyade tekstil ürünlerinde ve Batı Anadolu ile Erzurum,

19 Erzincan ve Diyarbakır yörelerinde rastlanmaktadır. Ancak bu konuda Osmanlı arşivlerinde şimdiye kadar rastlanılan belgeler sınırlı olup 16.yy sonrasında ticaret sermayesinin örgütlendiği parça başına ödeme sistemi çok düşük düzeyde kalmıştır. Bugün ki bilgilerin ışığında bir yandan loncaların gücü öte yandan loncaların ardındaki devlet desteği nedeniyle bu yöntemin serpilip gelişemediği ve dolayısıyla bireysel sermaye birikiminin kapitalist yönde bir dönüşümü sağlama konusunda yetersiz kaldığı ileri sürülebilir. LONCALARIN YAPISINDA DEĞİŞİMLER: SİSTEMİN GERİLEMESİ 17. yy da merkezi devletin gücünün gerilemesiyle birlikte özellikle taşra kentlerinde devletin gücünün gerilemesiyle birlikte özellikle taşra kentlerinde devletin loncalar üzerindeki denetimi ve lonca yönetimine sağladığı destek kaybolmaya başlamıştır. Bu durumda üyelerin faaliyetlerini denetlemeyi amaçlayan lonca kurallarının da gevşediği hatta bir bölümünün geçerliliklerini tümüyle yitirmeleri, loncalara bağlı büyüklü küçüklü üretim birimlerinin ya da imalathanelerinin lonca denetiminden daha özerk bir biçimde çalışmaya başlamaları söz konusudur. Nitekim lonca denetimi gevşedikçe söz konusu imalathanelerin daha kolay alınıp satılmaya, kentlerdeki sermaye sahibi askeri sınıf üyeleri, devlet yöneticileri, ulema, tefeci, ve tüccarlar için birer yatırım alanı durumuna gelmeye başladılar. Örneğin 17. ve 18. Yy larda imalathanelerin herhangi bir diğer özel mülk gibi alınıp satıldığı, mülkiyetlerinin birden fazla pay sahibi arasında bölüşüldüğü ve bu payların zaman içinde el değiştirdiği görülmektedir.

20 DIŞ TİCARET VE MERKANTİLİZM KARŞITI POLİTİKALAR Osmanlı nın dış ticaret politikalarına egemen olan iki temel kaygı sarayın, ordunun ve donanmanın, kentlerin ve bir ölçüde de loncaların iaşe sorunlarının çözülmesi ve mali gelir sağlanmasıdır. Osmanlı yönetimi dış ticareti darlıkları ve kıtlıkları önlemenin, sarayın, ordunun ve kentli tüketicilerin gereksinimlerini karşılamanın bir aracı olarak görüyordu. Bu nedenle merkantilistlerin yaptığı gibi ithalatı sınırlayıp ihracatı desteklemek yerine Osmanlı yönetimleri bunun tam tersini yapmışlardır. İthalatı her zaman desteklemiş, ihracatı ise gerekli gördüklerinde özellikle darlıklar ortaya çıktığında sınırlamak yoluna gitmişlerdir. Yabancı tüccarlar hem mal getirdikleri hem de devlete gümrük vergisi sağladıkları için teşvik ediliyorlardı. Gerçi Osmanlı yönetimleri merkantilist devlet politikalarını andırır biçimde altın ve gümüşün ülkeden çıkışını sık sık yasaklamışlar ve engellemeye çalışmışlardır. Ancak bu yönetimlerin amacı yerli üretimi korumak değil, devletin kendi adına para basabilmesi için gerekli madenleri sağlamaktı. Ülke içerisindeki üretimi dış rekabete karşı korumak ve desteklemek, istihdam yaratmak Osmanlı yönetimleri için büyük önem taşımıyordu. Loncaların faaliyetlerini sürdürmeleri devlet için önemli bir amaçtı, ancak merkezi devlet loncaları ithal malların rekabetinden korumaya çalışmamış, loncaları desteklemek amacıyla ithalatı sınırlama yoluna gitmemiştir. 19. yy a kadar korumacılığın ciddi bir iktisat politikası olarak gündeme gelmemesinin temel nedeni sanayi devrimi sonrasına kadar mamül mallar ithalatının sınırlı kalmasıdır. Osmanlı yönetimlerinin dış ticaret politikalarını yönlendiren bir başka öncelik de uluslararası ilişkilerde dost kazanma arzusu ve kaygısı olmuştur. Bir başka deyişle Osmanlı yönetimi dış ticareti dış politikanın bir aracı olarak görmüş ve kullanmıştır. Fransa ile yakınlaşma Osmanlı yönetiminin bir yandan dış ticareti geliştirirken bir yandan da Habsburg hanedanının gücüne karşı Avrupa sahnesinde müttefik arama uğraşının bir sonucu olarak görülebilir. Benzer tavizlerle Venediklilerin doğu Akdeniz ticaretindeki gücünün de azalması amaçlanmaktaydı. 16. Yy ın ikinci yarısından başlayarak İngiltere, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri ile imzalanan ticaret anlaşmalarında da benzeri dış politika önceliklerinin önem kazandığı görülmektedir.

21 PARA FİYATLAR VE ENFLASYON Uzun bir dönem iktisat tarihçileri Osmanlı da para kullanımının Balkanlar ve Anadolu da uzun mesafeli ticaret ve kent ekonomisinin bir kesimiyle sınırlı olduğunu varsayıyorlardı. Oysa son yıllardaki araştırmalar 15. Yy ın sonlarına gelindiğinde kent nüfusunun neredeyse tamamının ve kır nüfusunun bir bölümünün parasal ekonominin parçası olduğunu göstermektedir. 16. Yy da ise hem değerli madenlerin bollaşması, hem de kırsal ekonominin giderek pazara yönelmesi nedeniyle para kullanımında büyük bir artış gerçekleşmiş, ortaya çıkan sonuç ise enflasyon olmuştur. Bu durumun önemli sebebi batı Avrupa da başlayan fiyat hareketlerinin Osmanlı İmparatorluğuna transferidir. Batı Avrupa da genel fiyat düzeyinin yükselmeye başlaması ve tarımsal ürün fiyatlarının diğer fiyatlardan daha hızlı artması sonucunda, Akdeniz in batı ve doğu havzalarındaki fiyat düzeyleri arasında önemli bir farklılık oluşmaya başlamıştır. Bu durumda Avrupalı tüccarlar Osmanlı imparatorluğuna yönelerek hem buğday başta olmak üzere gıda maddelerini hem de loncaların kullandığı hammaddeleri daha yüksek fiyat ödeyerek satın almaya ve Batıya göndermeye başladılar. Dolayısıyla Batıdaki fiyat hareketlerinin doğuya aktarılmasına yol açan temel bağlantı bu ticaret olmuştur. Ortaya çıkan fiyat farkı nedeniyle doğu havzası mal ihraç ederken batı havzası ödemelerini yenidünyadan gelen altın ve gümüşle yapmış ve böylece Osmanlı ülkesine önemli miktarda değerli maden girmiştir. Dolaşımdaki altın ve gümüş miktarının artması da fiyat artışlarına süreklilik kazandırmıştır. 16.yy boyunca Akdeniz in batı ve doğu havzaları arasında oluşan fiyat farklılıklarına benzer bir durum doğu Akdeniz ile batı ve güney Asya bölgeleri arasında görülmüştür. Bu nedenle Osmanlı ticareti batıya karşı fazla verirken doğuya karşı sürekli açık vermiş malların bedeli batı Avrupa dan gelen altın ve gümüş ile ödenmiştir. Dolayısıyla batıdan gelen altın ve gümüşün önemli bir bölümü Osmanlı ülkesinde kalmamış, doğuya doğru yoluna devam etmiştir. Osmanlı ekonomisindeki enflasyonun maden girişindeki artışın yanı sıra başka nedenleri de vardır. Buna göre 16.yy boyunca Osmanlı İmparatorluğunda Avrupa dakine benzer uzun dönemli iktisadi mali ve demografik eğilimler ortaya çıkmıştır. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren tarımsal üretim nüfus artışlarının gerisinde kalmış ve kentlerde iaşe güçlükleri baş göstermiştir. Ayrıca yüzyılın sonlarına doğru devletin askeri harcamalarında artış görülmektedir. Dolayısıyla bu

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 8/9 Aralık 2016 Kredi, Finans ve Servetler İslam dinindeki faiz yasağının kredi ilişkilerinin gelişmesini önlediği sık sık öne sürülür. Osmanlı kredi ve finans kurumları 17. yüzyılın sonlarına

Detaylı

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur. Fabrika Sistemi Üretimde işbölümünün ortaya çıkması sonucunda, üretim parçalara ayrılmış, üretim sürecinin farklı aşamalarında farklı zanaatkarların (işçilerin) yer almaları, üretimde aletlerin yerine

Detaylı

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 YÖNETİCİ ÖZETİ Uludağ İhracatçı Birlikleri nin kayıtlarına göre, Bursa dan Hollanda ya ihracat yapan 361 firma bulunmaktadır. 30.06.2015 tarihi itibariyle Ekonomi Bakanlığı

Detaylı

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018 İktisat Tarihi II 13 Nisan 2018 Modern Çağ ın Başlangıcında Avrupa Ekonomisi 11 yy başından itibaren Avrupa Rostow'un deyimiyle kalkışa geçmiştir. Bugünün ölçütleriyle baktığımızdaavrupa gelişmemiş bir

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya da 400-450 un değirmeni olduğu biliniyor. Bu değirmenlerin yıllık toplam kapasiteleri 6 milyon tonun üzerine. Günde 100 tonun üzerinde üretim gerçekleştirebilen

Detaylı

İktisat Tarihi II. 26 Mayıs 2017

İktisat Tarihi II. 26 Mayıs 2017 İktisat Tarihi II 26 Mayıs 2017 Uluslararası Ticaret ve Dünya Ekonomisinin Gelişmesi 1815-1913 yılları arası dünya ekonomisinin ilk küreselleşme dalgasına şahit oldu. 20. yüzyılın başlarında artık bütünleşmiş

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) Hane Halkı İşgücü İstatistikleri 2014 te Türkiye de toplam işsizlik %10,1, tarım dışı işsizlik ise %12 olarak gerçekleşti. Genç nüfusta ise işsizlik

Detaylı

İktisat Tarihi I. 3-4 Kasım 2016

İktisat Tarihi I. 3-4 Kasım 2016 İktisat Tarihi I 3-4 Kasım 2016 Osmanlı İktisadi Dünya Görüşünün Temel Değerleri Osmanlı iktisat tarihinin ahlak ve zihniyet dünyası ile ilgili değerler konusunda karşımıza çıkan ilk değer eşitlikçi eğilimin

Detaylı

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

İktisat Tarihi II. XI. Hafta İktisat Tarihi II XI. Hafta 19. yy da Ekonomik Gelişmeler 19. yy Avrupa da, sanayinin bir hayat tarzı olarak kesin zaferine şahit oldu. 19. yyda uluslararası ekonomik ilişkilerde ve devletlerin ekonomik

Detaylı

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI Avusturya da un üretimi sağlayan 180 civarında değirmen olduğu tahmin edilmektedir. Yüzde 80 kapasiteyle çalışan bu değirmenlerin ürettiği un miktarı 500 bin

Detaylı

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu 11 1 13 1 * GSMH (milyar dolar) 1.9..79 1.86 1.3 1.83 1.578 1.61

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 02.03.2018 Roma şehir devleti, başlangıcında aristokratik bir karakter arz ediyordu. Roma İmparatorluğu nun zirvede olduğu 1. ve 2. yüzyıllarda sınırları İskoçya dan Mısır a kadar uzanıyordu

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 25.10.2017 Toplum, Ekonomi ve Maliye Klasik Dönem olarak da adlandırılan 16. yy Osm. Devleti nin en parlak dönemidir. TOPLUMSAL YAPI: Artığı yaratanlarla artığa el koyanları birbirlerinden

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Ağustos 2017 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 7 Ayında

Detaylı

İktisat Tarihi I. 10/11 Kasım 2016

İktisat Tarihi I. 10/11 Kasım 2016 İktisat Tarihi I 10/11 Kasım 2016 Ortaçağ toplumlarında loncalar Ortaçağ toplumlarında kentlerde yaşayan nüfusun bir bölümü kendi tüketimlerini karşılamak için üretim yapıyordu. Ortaçağ toplumlarının durağan

Detaylı

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER Onur BAKIR MSG Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Giriş Bu çalışmanın amacı, Türkiye de tarımsal istihdam alanında 1980 den bugüne yaşanan dönüşümü temel

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 07.12.2017 İltizamın Yaygınlaşması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlayan mali bunalım, 17. ve 18. yüzyıllarda da sürdü. Merkezi devletin taşradaki etkinliğini yitirmesi tarımsal artığı

Detaylı

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde 1 16-31 Temmuz 2012 SAYI: 41 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu İşsizlikte Belirgin Düşüş 2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Detaylı

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU Doç.Dr.Tufan BAL GİRİŞ Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kurulan, o tarihten bu güne kadar ekonomik ve sosyal yapısını değiştirme anlayışı içinde gelişmesini sürdüren ve gelişmekte

Detaylı

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Bilgi toplumunda aktif nüfus içinde tarım ve sanayinin payı azalmakta, hizmetler sektörünün payı artmakta ve bilgili, nitelikli insana gereksinim duyulmaktadır. 16.12.2015

Detaylı

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Makine İmalatı Sanayi Temel Bazı Göstergelerdeki Gelişmeler 2018 İlk Yarı Eylül, 2018 Bilgi Notu 5/2018, Ruhi GÜRDAL (Doç. Dr.) Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı

Detaylı

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014 6. Kamu Maliyesi 214 yılının ilk yarısı itibarıyla bütçe performansı, özellikle faiz dışı harcamalarda gözlenen yüksek artışın ve yılın ikinci çeyreğinde belirginleşen iç talebe dayalı vergilerdeki yavaşlamanın

Detaylı

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri plastik sanayi 2014 Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Türk ekonomisi 2014 yılının başında hızlı artırılan faiz oranlarıyla

Detaylı

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur. Türkiye de Nüfusun Tarihsel Gelişimi Türkiye de Nüfus Sayımları Dünya nüfusu gibi Türkiye nüfusu da sürekli bir değişim içindedir. Nüfustaki değişim belirli aralıklarla yapılan genel nüfus sayımlarıyla

Detaylı

5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT

5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT 5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT 1- Osmanlı Devleti nde ekonominin temeli olan tarımdan elde edilen gelirlerle asker beslenir, devlet adamlarının maaşları ödenirdi. Bundan dolayı tarım gelirlerinde bir

Detaylı

İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 15/16 Aralık 2016 16. yüzyılda Osmanlı da para kullanımında büyük bir artış gerçekleşmiştir. Madeni sikkelere dayanan para sistemlerinde tağşiş işlemlerinin değişik amaçları olabiliyordu.

Detaylı

TEKSTİL VE HAZIR GİYİM ÜRÜNLERİ İTHALATINA UYGULANAN KORUNMA ÖNLEMLERİ 2 YILLIK DEĞERLENDİRME

TEKSTİL VE HAZIR GİYİM ÜRÜNLERİ İTHALATINA UYGULANAN KORUNMA ÖNLEMLERİ 2 YILLIK DEĞERLENDİRME TEKSTİL VE HAZIR GİYİM ÜRÜNLERİ İTHALATINA UYGULANAN KORUNMA ÖNLEMLERİ 2 YILLIK DEĞERLENDİRME TÜRKİYE GİYİM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ 211 yılı Temmuz ayında yürürlüğe konulan kumaş ve hazır giyim ürünlerine

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 11.10.2017 12. asrın ikinci yarısından itibaren Anadolu Selçuklu Devleti siyasi ve idari bakımdan pekişmişti. XII. yüzyıl sonlarından itibaren şehirlerin gelişmesi ile Selçuklu ekonomik

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Kasım 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 27.4.2018 Pamuklu Dokuma Sanayi Hint pamuklu dokumaları uzun zamandır Doğu Hindistan Kumpanyası nın kârlı ithal ürünleri arasındaydı Yünlü kumaş sanayiinde olduğu gibi tüm aile üyelerinin

Detaylı

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Brezilya: Ülkeler arası gelir grubu sınıflandırmasına göre yüksek orta gelir grubunda yer almaktadır. 1960 ve 1970 lerdeki korumacı

Detaylı

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı İspanya da 120 un değirmeni olduğu bilinmektedir. Bu değirmenlerin çok büyük bir çoğunluğu yılda 2000 tonun üzerinde kapasiteyle çalışmaktadır. Pazarın yüzde 75

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72 i Bu sayıda; Haziran İşgücü ve İstihdam gelişmeleri; Ocak-Ağustos Bütçe verileri değerlendirilmiştir. i 1 Gerçek işsizlikte ciddi artış

Detaylı

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT 8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI 1 STAGFLASYON Stagflasyon: Üretimde görülen durgunluk ve fiyatlarda yaşanan artışın bir araya gelmesidir. - Durgunluk içinde enflasyon: Reel ekonomik

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE HAZİRAN 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI 2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI Ege Bölgesi Sanayi Odası nın 1982 den beri sürdürmekte olduğu Ege Bölgesi nin 100 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışması, bölgemiz sanayiinin içinde bulunduğu duruma,

Detaylı

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter 2013 yılı, dünya ekonomisi için finansal krizin etkilerinin para politikaları açısından

Detaylı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%) 2016/17 Global İhracat-Büyüme Tahminleri Kaynak : EDC Export Credit Agency - ÜLKE ANALİZLERİ BÜYÜME ORANLARI ÜLKELERİN YILI BÜYÜME ORANLARI (%) Avrupa Bölgesi; 1,5 % Japonya; 0,50 % Kanada ; 1,30 % Amerika;

Detaylı

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği Dış Ticaret Politikası Temel İki Politika Korumacılık / İthal İkameciliği Genel olarak yurt dışından ithal edilen nihai tüketim mallarının yurt içinde üretilmesini; böylece dışa bağımlılığın azaltılmasını

Detaylı

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU BÜYÜME 2011 yılı dördüncü döneme ilişkin hesaplanan gayri safi yurtiçi hasıla değeri bir önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 40 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

İçindekiler kısa tablosu

İçindekiler kısa tablosu İçindekiler kısa tablosu Önsöz x Rehberli Tur xii Kutulanmış Malzeme xiv Yazarlar Hakkında xx BİRİNCİ KISIM Giriş 1 İktisat ve ekonomi 2 2 Ekonomik analiz araçları 22 3 Arz, talep ve piyasa 42 İKİNCİ KISIM

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 32 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya 1 DenizBank Ekonomi Bülteni

Detaylı

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ 1 Bu Ay 1. Enflasyon Oranında Düşüş... 2 2. İşsizlikte Yükselme... 2 3. PMI da Artış... 3 4. Dış Ticaret Açığı Kapanıyor...

Detaylı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART 2018 Hazırlayan: Yağmur Özcan Uluslararası

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 21 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

BASIN DUYURUSU ŞUBAT AYI ENFLASYONU, İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER VE FAİZ ORANLARI

BASIN DUYURUSU ŞUBAT AYI ENFLASYONU, İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER VE FAİZ ORANLARI Sayı: 2002-21 14 Mart 2002 BASIN DUYURUSU ŞUBAT AYI ENFLASYONU, İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER VE FAİZ ORANLARI I. GENEL DEĞERLENDİRME 1. TÜFE ve TEFE aylık artışları Şubat ayında sırasıyla yüzde 1,8 ve yüzde

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Aralık 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI 23 Aralık 2015 Ankara Özet: Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme

Detaylı

100 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU ÖZET DEĞERLENDİRME

100 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU ÖZET DEĞERLENDİRME 100 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU ÖZET DEĞERLENDİRME Ege Bölgesi Sanayi Odası nın 1982 den beri sürdürmekte olduğu Ege Bölgesinin 100 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışması, bölgemiz ve ülkemiz sanayiinin içinde bulunduğu

Detaylı

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 2014

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 2014 Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 2014 Sektöre Bakış Tekstil ve hazır giyim sektörleri, GSYH içinde sırasıyla %4 ve %3 paya sahiptir. Her iki sektör

Detaylı

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 PLANLAMAYI GEREKTİREN UNSURLAR Sosyalist model-kurumsal tercihler Piyasa başarısızlığı Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma sorunları 2

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56 i Bu sayıda; 2012 yılı Büyüme rakamları değerlendirilmiştir. i 1 Ekonomide sert fren Türkiye 2012 de % 2,2 büyüdü. % 4 büyüme hedefi ile

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş Gruplara Yönelik Gelir Amaçlı Kamu Borçlanma Araçları

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 6 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU BÜYÜME 2012 yılı ikinci çeyreğe ilişkin hesaplanan gayri safi yurtiçi hasıla değeri bir önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla

Detaylı

İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU

İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU TEMMUZ 2016 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ 1. ÖZET BİLGİLER Resmi Adı : Azerbaycan Cumhuriyeti Nüfus : 9,780,780 Dil :Resmi dil Azerice dir. Rusca ve Ermenice

Detaylı

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Ekim ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi 2,9 Milyar dolar eksiyken, veri beklentilere paralel 2,89 milyar dolar açık olarak geldi. Ocak-Ekim arasındaki 2013 cari

Detaylı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 YILI DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılı Ocak-Mart döneminde, Türkiye deri ve deri ürünleri ihracatı % 13,7 artışla 247,8 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 32 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ 1 Bu Ay 1. Cari İşlemler Hesabında Dördüncü Kez Fazla... 2 2. Dış Ticaret Açığında Gerileme... 2 3. Dış Ticaret Haddinde

Detaylı

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 17 Aralık Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin Ekim verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından

Detaylı

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI 1 DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI Durgunluk Tanımı Toplam arz ile toplam talep arasındaki dengesizlik talep eksikliği şeklinde ortaya çıkmakta, toplam talebin uyardığı üretim düzeyinin o ekonominin üretim

Detaylı

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017)

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017) 2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ Zafer YÜKSELER (19 Haziran 2017) TÜİK, 2017 yılı ilk çeyreğine ilişkin GSYH büyüme hızını yüzde 5 olarak açıklamıştır. Büyüme hızı, piyasa beklentileri olan

Detaylı

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

Biyosistem Mühendisliğine Giriş Biyosistem Mühendisliğine Giriş TARIM Nedir? Yeryüzünde insan yaşamının sürdürülmesi ve iyileştirilmesi için gerekli olan gıda, lif, biyoyakıt, ilaç vb. diğer ürünlerin sağlanması için hayvanlar, bitkiler,

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 8 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2009 yılında ülkemiz halı ihracatı % 7,2 oranında düşüşle 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk çeyreğinin sonunda

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici Ödemeler Dengesi Doç. Dr. Dilek Seymen Araş. Gör. Aslı Seda Bilman 1 Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... 1 1.1. EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER... 3 1.1.1. Romalıların Ekonomik Düşünceleri... 3 1.1.2. Orta Çağ da Ekonomik Düşünceler...

Detaylı

Dış Ticaret Politikasının Amaçları

Dış Ticaret Politikasının Amaçları Dış Ticaret Politikasının Amaçları Dış Ödeme Dengesizliklerinin Giderilmesi Bir ülkede fazla olan döviz talebinin azaltılması için kullanılabilir. Dış rekabetten korunma Uluslararası rekabete dayanacak

Detaylı

Mayıs. Sanayi sektörünün. Reel Kesimin Beklentileri İyileşti Tüketici Güveni Haziran da Zayıfladı. Kapasite Kullanımı Güçlenmeyi Sürdürdü

Mayıs. Sanayi sektörünün. Reel Kesimin Beklentileri İyileşti Tüketici Güveni Haziran da Zayıfladı. Kapasite Kullanımı Güçlenmeyi Sürdürdü TEMMUZ 17 Mayıs ayında 19, seviyesine yükselen Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE), Haziran da 11, olarak kaydedildi. Bu dönemde RKGE kapsamındaki alt endekslerin büyük bölümünde olumlu gelişimler görüldü.

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 09.03.2018 Şimdi bir insanın durumu büyük mülkün çerçevesi içinde çok sayıda kiracıya dağıtılmış toprakla olan ilişkilerine göre belirleniyordu. Katı bir hiyerarşiye sahip olan toplumda

Detaylı

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ SONUÇLARI DURUM TESPİT ANKETİ MESLEK KOMİTELERİ Temmuz 15 Ekonomik Araştırmalar Şubesi 1 1 1 s 8 6 97,6 SANAYİ GELİŞİM ENDEKSİ 66,3 81,4 18, 15,2 SANAYİ GELİŞİM ENDEKSİ (SGE) (Üretim, İç Satışlar, İhracat,

Detaylı

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; Tarımı gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim içerisindeki payı % 50 civarındadır. Türkiye de hayvansal üretim bitkisel üretimden sonra gelmekte olup, tarımsal üretim değerinin yaklaşık

Detaylı

KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ. Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK

KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ. Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ Finansman, işletmelerin temel işlevlerini yerine getirirken yararlanacakları

Detaylı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı Üretim ve Verim Katkısı Toplum Beslenmesine Katkı Sanayi Sektörüne Katkı Milli Gelire Katkı Dış Ticaret Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 23 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ TÜRKİYE EKONOMİ KURUMU TARTIŞMA METNİ 2003/6 http://www.tek.org.tr 2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Zafer Yükseler Aralık, 2003

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Eylül 2016 2 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2016 AĞUSTOS İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 8 Ayında

Detaylı

İktisat Tarihi I. 29/30 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 29/30 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 29/30 Aralık 2016 19. Yüzyılda Osmanlı İktisadi Dünya Görüşünün Klasik Prensiplerindeki Değişmeler Osmanlı Devleti nin klasik dönemde iktisadi hayata olan müdahalelerinin temelinde faktör

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE EYLÜL 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

İktisat Tarihi II. 1. Hafta İktisat Tarihi II 1. Hafta İktisat tarihinin görevi ekonomilerin performanslarında ve yapılarında zaman içinde meydana gelen değişiklikleri açıklamaktır. Tarih Öncesi Çağların Bölümlenmesi Taş Çağı Bakır

Detaylı

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri plastik sanayi 2014 TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖR DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Türkiye

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE EYLÜL 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2016-25. 31 Mayıs 2016. Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2016-25. 31 Mayıs 2016. Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016 Sayı: 2016-25 BASIN DUYURUSU 31 Mayıs 2016 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016 Enflasyon Gelişmeleri 1. Nisan ayında tüketici fiyatları yüzde 0,78 oranında artmış ve yıllık

Detaylı

Dünya ticareti üzerindeki payları bilinen bu ülkeler tarım piyasalarında da nömli ölçüde düzenleyici bir rol üstlenmektedirler.

Dünya ticareti üzerindeki payları bilinen bu ülkeler tarım piyasalarında da nömli ölçüde düzenleyici bir rol üstlenmektedirler. Tarımda gelişmiş ülkeler sıralamasında ilk sıralarda yer alan ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika ve Almanya nın tahıl üretimi ve tarımın bu ülkelerdeki ticaret üzerindeki etkileri son yıllarda önem

Detaylı

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1 EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER 1 3 M A R T 2 0 1 4, P E R Ş E M B E Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1948 DEKİ EKONOMİK DURUM 2 TABLO I Ülke ABD Doları Danimarka 689 Fransa 482 İtalya

Detaylı

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler İkinci Dünya Savaşı ndan sonra başlayıp 1990 sonrasında ivme kazanan ulusal ve uluslararası finansal

Detaylı

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ 1. ÖZET BİLGİLER Resmi Adı : İspanya Krallığı Nüfus : 48.146.136 Dil :İspanyolca (resmi dil), Katalanca, Portekizce. Din :%96 Katolik Yüzölçümü

Detaylı

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018 Busiad Hazırlayan:Doç.Dr.Metin 05.02.2018 1 ENFLASYON Aralık 2017 itibariyle tüketici fiyatlarının, %0,69 olarak gerçekleştiği ve %12,98 olan yıllık enflasyonun %11,92 düzeyine düştüğü görülmüş-tü. Ocak

Detaylı

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ Bu çalışmada, Japon ekonomisini temel bazı kalemler bazında iredelemek ve Japon ekonomisin gelişim sürecini mümkün olduğunca tarihi ve güncel perspektiften

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 44 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI 24 Şubat 2016 Ankara Özet: Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi

Detaylı

2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU

2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU 2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU Haziran 2017 İçindekiler Yönetici Özeti... 2 1. Dünya İplik İhracatı... 3 2. Türkiye nin İplik İhracatı... 5 Yıllar İtibariyle İhracat ve Pay... 5 Başlıca Ülkeler

Detaylı