ÖZET. Doktora Tezi FARKLI TRİTİCALE HATLARININ MORFOLOJİK VE DNA MARKÖRLERİYLE GENETİK KARAKTERİZASYONU. Mehmet ATAK

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÖZET. Doktora Tezi FARKLI TRİTİCALE HATLARININ MORFOLOJİK VE DNA MARKÖRLERİYLE GENETİK KARAKTERİZASYONU. Mehmet ATAK"

Transkript

1 ÖZET Doktora Tezi FARKLI TRİTİCALE HATLARININ MORFOLOJİK VE DNA MARKÖRLERİYLE GENETİK KARAKTERİZASYONU Mehmet ATAK Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Cemalettin Yaşar ÇİFTÇİ Bu çalışma; yıllarında A.Ü. Ziraat Fakültesi, Araştırma Uygulama Çiftliği deneme tarlalarında 2 yıl süreyle ve Tarla Bitkileri Bölümü, biyoteknoloji labaratuvarında yürütülmüştür. Denemelerde, 25 adet tritikale çeşit/hattı verim ve verim öğeleri yönünden incelenmiş ve ayrıca RAPD-PCR tekniği ile genetik karakterizasyonu belirlenmeye çalışılmıştır. İki yılın ortalaması olarak; çiçeklenme tarihi gün arasında değişmiş olup, en erkenci hat ZF 12 ve en geççi hat ise LAD 388 dir. En kısa bitki boyuna sahip tritikale hattı MT 1 (109.6 cm), en uzun tritikale hattı ise ZF 3 (144.1 cm) olmuştur. En fazla kardeşlenme gösteren tritikale hattı 5.27 adet /bitki ile ZF 15, en az kardeşlenme gösteren tritikale hattı ise adet/bitki ile JGS olmuştur. En uzun başak uzunluğuna sahip tritikale hattı CWT (107.9 mm), en kısa başak uzunluğuna sahip tritikale hattı ise ZF 7 (85.24 mm) olmuştur. Tritikale hatlarının ortalama başakçık sayısı adet/başak (ZF 12) ile adet/başak (ZF 3) arasında değişmiştir. En yüksek başakta tane sayısına sahip tritikale hattı LAD 388, en düşük başakta tane sayısına sahip tritikale hattı ise ZF 12 olmuştur. Başakta tane ağırlığı yönünden en yüksek değer ZF 8 tritikale hattında, en düşük başakta tane ağırlığı ise ZF 12 tritikale hattından elde edilmiştir. Bin tane ağırlığı yönünden g ile ZF 16 tritikale hattı en yüksek değeri, g ile LAD 388 tritikale hattı ise en düşük değeri vermiştir. En yüksek tane verimine sahip tritikale hattı ZF 16 ( kg/ha) olup, bunu sırasıyla ZF 15 tritikale hattı ve Tatlıcak-97 tritikale çeşidi izlemiştir. En düşük tane verimine sahip tritikale hattı ise ZF 12 ( kg/ha) olmuştur. Hasat indeksi yönünden tritikale hatları % ile arasında değişen değerler göstermişlerdir. Protein oranı yönünden, tritikale hatlarının ortalama olarak % (ZF 6) ile (ZF 3) arasında değişen değerler gösterdiği saptanmıştır. RAPD-PCR sonuçlarına göre; kullanılan primerlerden 15 tanesi amplifikasyon göstermiş ve % 61.6 oranında polimorfizm elde edilmiştir. Primer başına ortalama 4 adet RAPD ürünü oluşmuş, bunlardan 2.46 sı polimorfik bulunmuştur. Tritikale çeşit ve hatları başlıca 3 grupta toplanmıştır. Birinci grupta yer alan ZF 2 hattı diğer tüm çeşit ve hatlarla 0.16 oranında farklılık göstermiş, LO 51 hattı ile diğer tüm hatlarlarla 0.15 oranında farklı olarak saptanmıştır. Diğer hatlar 3. grupta yer almıştır. ZF 8 GTAD, ZF 6- ZF 7, ZF 16 JGS hatları birbirine genetik olarak en yakın hatlar olarak bulunmuştur. Tatlıcak-97 tritikale çeşidine en yakın hattın ise ZF 1 olduğu saptanmıştır. Tritikale hatları arasındaki genetik uzaklık ile arasında değişme göstermiştir. RAPD-PCR yönteminin tritikale genotiplerinin genetik karakterizasyonunda kullanılabileceği belirlenmiştir. 2004, 106 sayfa ANAHTAR KELİMELER: Tritikale, Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR), Rasgele çoğaltılmış DNA farklılığı (RAPD) i

2 ABSTARACT Ph.D. Thesis THE GENETIC DNA MARKER AND MORPHOLOGICAL CHARACTERIZATION OF DIFFERENT TRITICALE LINES Mehmet ATAK Ankara Üniversity Graduate School of Natural Science and Applied Sciences Department of Agronomy Supervisor:Prof. Dr. Cemalettin Yaşar ÇİFTÇİ The study was carried out at the Research Farm and Biotechnology Laboratory of the Department of Field Crops, Faculty of Agriculture, University of Ankara during for a period of two years. Twenty five lines and one cultivar of triticale were evaluated in the field experiment for yield and some yield components. Moreover, RAPD-PCR technique was used for the genetic characterization of the genotypes. Mean values of two years showed that anthesis date among the genotypes had range of days with earliest anthesis date in ZF 12 and the latest anthesis date in LAD 388. The shortest genotype was MT 1 (109.6 cm) and the longest genotype was ZF 3 (144.1 cm). The highest number of 5.27 tillers/plant were recorded on ZF 15 and the least number 4.31 tiller/plant were recorded on JGS. The longest spike (107.9 mm) was found on CWT and the smallest spike (85.24 mm) was found ZF 7. Mean number of (ZF 12) spikilets/spike to (ZF 3) spikilets/spike were observed among the genotypes. The highest and the least number of seeds/spike were observed on LAD 388 and ZF 12, respectively. On the basis of the seed weight, the heaviest seeds were found on ZF 8 and the lightest seeds were recorded on ZF 12. Whereas, on the basis of 1000 kernel weight, the largest value of g was observed from line ZF 16 and the least value of g was observed from line LAD 388. The highest yield of kg/ha was observed from line ZF 16 followed closely by line ZF 15 and cultivar Tatlıcak-97. The lowest yield was obtained from line ZF 12 ( kg/ha). A harvest index of % was noted among lines. Mean protein of % (ZF 6) to % (ZF 3) was recorded among the evaluated lines and cultivar. On the basis of RAPD-PCR analysis, 15 primers showed amplification producing 61.6 % polymorphism, an average of 4 RAPD band were detected and 2.46 of them were polymorphic, constituting 3 main groups of triticale lines. ZF 2 in the first group showed variation of approximately 0.16 from other lines and cultivar. Similarly LO 51 of in the second group showed variation of 0.15 from other genotypes. Lines ZF 8- GTAD, ZF 6- ZF 7, ZF 16-JGS were very similar and showed themselves in the third group. The closest relative of Tatlıcak-97 was found to be ZF 1. A genetic variation of was recorded among evaluated lines and cultivar. It was found satisfactory that RAPD-PCR could be effectively used to judge genetic characterization among the triticale genotypes. 2004, 106 pages Key Words: Triticale, Polymerase chain reaction (PCR), Random amplified polymorphic DNA (RAPD) ii

3 TEŞEKKÜR Çalışmam süresince tüm olanak ve bilgilerini sağlayan, tezin gelişimini titizlikle inceleyen ve yöneten sayın hocam Prof. Dr. Cemalettin Y. ÇİFTÇİ ye, denemede kullanılan bitki materyalini sağlayan ve yardımlarını esirgemeyen sayın Prof. Dr. Saime ÜNVER e, araştırmanın yürütülmesinde laboratuar ve bilimsel alt yapı imkanlarını sağlayan, araştırmanın her aşamasında desteklerini esirgemeyen sayın Prof. Dr. Sebahattin ÖZCAN a, tez çalışmamın tüm aşamalarında değerli katkılarından yararlandığım Sayın Prof. Dr. Mehmet KILINÇ a, çalışmalarımda bana bilimsel destek ve yardımda bulunan Yard. Doç.Dr. Muharrem KAYA, laboratuar çalışmalarının her aşamasında yardımcı olan Araş.Gör. İskender PARMAKSIZ, Dr. Serkan URANBEY, Dr. Halid Mahmood KHAWAR, Araş. Gör. M. Demir KAYA, Araş. Gör. Arif İPEK, Dr. Ali ERGÜL, Dr. Selma GÜLBİTTİ, Sn. Muhammed KAYA ve Araş. Gör. Ercüment Osman SARIHAN a, araştırmanın tarla denemelerini yürüttüğüm sırada imkanlarından yararlandığım A.Ü. Ziraat Fakültesi Araştırma Uygulama Çiftliği Müdürü sayın Prof. Dr. Hatice DUMANOĞLU olmak üzere Ziraat Mühendisleri Şaban KOÇ, Taşkın EROL, Kamil KARA ve öğrenci arkadaşlara, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü çalışanları; Zir. Yüksek Mühendisi Selami YAZAR ve ekibine teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca çalışmalarım sırasında bana maddi manevi desteğini sunan, sabrından dolayı hayran olduğum biricik eşim Esra ATAK başta olmak üzere tüm aileme teşekkürü bir borç bilirim. Mehmet ATAK Ankara, Eylül 2004 iii

4 İÇİNDEKİLER ÖZET... ABSTRACT... TEŞEKKÜR... SİMGELER DİZİNİ... ŞEKİLLER DİZİNİ... ÇİZELGELER DİZİNİ... vii 1. GİRİŞ KAYNAK ÖZETLERİ Morfolojik Özelliklerin Değerlendirilmesi DNA İzolasyonu ve RAPD PCR Tekniği MATERYAL ve YÖNTEM Materyal Araştırma Yeri ve Özellikleri İklim özellikleri Toprak özellikleri Yöntem Tarla denemesi Laboratuvar çalışmaları DNA izolasyonu DNA miktarı ve temizliği DNA konsantrasyonunun optimizasyonu MgCl 2 konsantrasyonunun optimizasyonu Primer konsantrasyonunun optimizasyonu dntp konsantrasyonunun optimizasyonu Taq Polimeraz enzim konsantrasyonunun optimizasyonu Diğer reaksiyon bileşenleri PCR Koşulları ve RAPD Reaksiyonları Agaroz Jel Elektroforez Verilerin Elde Edilmesi Verilerin Değerlendirilmesi ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Tarla Deneme Bulguları ve Tartışma Çiçeklenme tarihi (1.Yıl) Çiçeklenme tarihi (2.Yıl) Bitki boyu (1.Yıl) Bitki boyu (2.Yıl) Fertil kardeş sayısı (1.Yıl) Fertil kardeş sayısı (2.Yıl) Başak uzunluğu (1.Yıl) Başak uzunluğu (2.Yıl) Başakta başakçık sayısı (1.Yıl) Başakta başakçık sayısı (2.Yıl) Başakta tane sayısı (1.Yıl) i ii iii vi vii iv

5 Başakta tane sayısı (2.Yıl) Başakta tane ağırlığı (1.Yıl) Başakta tane ağırlığı (2.Yıl) Bin tane ağırlığı (1.Yıl) Bin tane ağırlığı (2.Yıl) Tane verimi (1.yıl) Tane verimi (2.yıl) Hasat indeksi (1.Yıl) Hasat indeksi (2.Yıl) Protein oranı (1.Yıl) Protein oranı (2.Yıl) Laboratuvar Çalışması Bulguları ve Tartışma DNA izolasyonunun optimizasyonu DNA konsantrasyonunun optimizasyonu MgCl 2 konsantrasyonunun optimizasyonu Primer konsantrasyonunun optimizasyonu dntp konsantrasyonunun optimizasyonu Taq Polimeraz enzim konsantrasyonunun optimizasyonu Diğer reaksiyon bileşenleri PCR koşulları Agaroz jel elektroforez RAPD polimorfizmi ve genetik mesafenin hesaplanması SONUÇ KAYNAKLAR... Ö ÖZGEÇMİŞ v

6 SİMGELER DİZİNİ S.D. Serbestlik derecesi K.T. Kareler toplamı K.O. Kareler ortalaması V.K. Varyasyon kaynakları g Gram µg Mikrogram L Litre mm Milimolar µl Mikrolitre µm Mikromolar nm Nanometre ng Nanogram nm Nanomolar DNA Deoksiribonükleik asit EDTA Etilendiamintetra asetik asit KCl Potasyum klorür M Molar Mg Magnezyum MgCl 2 Magnezyum klorür pmol Pikamol PCR Polimeraz zincir reaksiyonu RAPD Random amlified polymorphic DNA (Rastgele çoğaltımış polimorfik DNA) RFLP Resrtriction fragment lenght polymorphism (kesilmiş parça uzunluğu polimorfizmi) SDS Sodyum dedosil sülfat SSR Simple sequence repeats- mikrosatelit (Basit dizi tekrarları) STS Sequence tagget site-dna dizisi bilinen Tris Tris (hidroksimetil) amino metan TBE Tris-borik asit- EDTA TE Tris-EDTA UV Ultra viole UPGMA Unweigted pair group method- ağırlıklı olmayan çift grup metodu Kb Kilo baz bp Base pair (Baz çifti) A Adenin G Guanin T Timin C Sitozin B Baz dntp Deoksiribonükleosid trifosfat Taq Taq polimeraz enzimi U Ünite vi

7 ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 3.1. Tarla denemesin genel görünüşü Şekil 4.1. İzole edilen genomik DNA ların jel elektroforez görüntüsü Şekil 4.2. MA 7 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil 4.3. A00 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil 4.4. A01 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil 4.5. A02 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil 4.6. A03 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil 4.7. A04 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil 4.8. A06 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil 4.9. MA 1 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil MA 3 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil MA 8 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil MA 9 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil MA 10 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri 91 Şekil OD 8 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil OPC 08 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil RAPD 1 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri.. 92 Şekil B 379 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri. 92 Şekil PCR-RAPD yöntemine göre tritikale çeşit ve hatlarının genetik benzerlik dendogramı vii

8 ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 3.1. Araştırma yerine ilişkin iklim verileri Çizelge 3.2. Araştırma yerine ilişkin toprak analiz sonuçları Çizelge 3.3. RAPD analizinde kullanılan primerler, baz dizilişleri, GC (%) oranları ve Tm sıcaklıkları ( o C) Çizelge 4.1. Farklı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihine ilişkin varyans analizi Çizelge 4.2. Farklı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihi ortalamaları (1 mayıstan sonra geçen gün sayısı) Çizelge 4.3. Farklı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihine ilişkin varyans analizi Çizelge 4.4. Farklı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihi ortalamaları (1 Çizelge 4.5. mayıstan sonra geçen gün sayısı) Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama çiçeklenme tarihle (1 mayıstan sonra geçen gün sayısı) Çizelge 4.6. Farklı tritikale hatlarında bitki boyuna ilişkin varyans analizi Çizelge 4.7. Farklı tritikale hatlarında bitki boyu ortalamaları (cm) Çizelge 4.8. Farklı tritikale hatlarında bitki boyuna ilişkin varyans analizi Çizelge 4.9. Farklı tritikale hatlarında bitki boyu ortalamaları (cm) Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama bitki boyu (cm) 43 Çizelge Farklı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısına ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısı ortalamaları (adet/bitki) Çizelge Farklı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısına ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısı ortalamaları (adet/bitki) Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve fertil kardeş sayısı (adet/bitki) Çizelge Farklı tritikale hatlarında başak uzunluğuna ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında başak uzunluğu ortalamaları (mm) Çizelge Farklı tritikale hatlarında başak uzunluğuna ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında başak uzunluğu ortalamaları (mm) 49 Çizelge Çizelge Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başak uzunluğu (mm) Farklı tritikale hatlarında başakta başakçık sayısına ilişkin varyans analizi Farklı tritikale hatlarında başakta başakçık sayısı ortalamaları (adet/başak) viii

9 Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta başakçık sayısına ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta başakçık sayısı ortalamaları (adet/başak) Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başakta başakçık sayısı (adet/başak) Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane sayısına ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane sayısı ortalamaları (adet/başak) Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane sayısına ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane sayısı ortalamaları (adet/başak) Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başakta tane sayısı (adet/başak) Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığına ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığı ortalamaları (g/başak) Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığına ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığı ortalamaları (g/başak) Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başakta tane ağırlığı (g/başak) Çizelge Farklı tritikale hatlarında bin tane ağırlığına ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında bin tane ağırlığıortalamaları (g) Çizelge Farklı tritikale hatlarında bin tane ağırlığına ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında bin tane ağırlığı ortalamaları (g) Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama bin tane ağırlığı(g) Çizelge Farklı tritikale hatlarında tane verimine ilişkin varyans analizi.. 65 Çizelge Farklı tritikale hatlarında tane verimi ortalamaları (kg/da) Çizelge Farklı tritikale hatlarında tane verimine ilişkin varyans analizi.. 66 Çizelge Farklı tritikale hatlarında tane verimi ortalamaları (kg/da) Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama tane verimi(kg/da) Çizelge Farklı tritikale hatlarında hasat indeksine ilişkin varyans analizi Çizelge Farklı tritikale hatlarında hasat indeksi ortalamaları (%) Çizelge Farklı tritikale hatlarında hasat indeksine ilişkin varyans analiz 70 Çizelge Farklı tritikale hatlarında hasat indeksi ortalamaları (%) Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama hasat indeksi (%) ix

10 Çizelge Farklı tritikale hatlarında protein oranına ilişkin varyans analizi.. 73 Çizelge Farklı tritikale hatlarında protein oranı ortalamaları (%) Çizelge Farklı tritikale hatlarında protein oranına ilişkin varyans analizi.. 74 Çizelge Farklı tritikale hatlarında protein oranı ortalamaları (%) Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama Çizelge protein oranı (%) Tritikale çeşit ve hatlarında spektrometrede ölçülen DNA miktarları Çizelge PCR optimizasyonunu için test edilen parametreler ve elde edilen sonuçlar Çizelge RAPD analizinde kullanılan polimorfik ve monomorfik bant veren pimerler Çizelge Yirmibeş tritikale genotipi arasındaki genetik uzaklık matrisi (Nei 1972, Nei 1978) x

11 1.GİRİŞ Yetersiz ve dengesiz beslenme, günümüzde tüm dünya ülkelerinin önemle üzerinde durduğu konuların başında gelmektedir. Özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde beslenme sorunları nedeniyle binlerce insan ölmekte veya bedensel ya da zihinsel hastalıklara yakalanmaktadır. Beslenme sorunlarının çözülebilmesi amacıyla, artan nüfusa bağlı olarak gıda maddelerinin de yeterli miktar ve kalitede üretilmesi gereklidir. Hayvansal kaynaklı gıda ürünlerinin pahalı olması ve uzun süre depolanmalarının zorluğu nedeniyle bitkisel kaynaklı gıda maddelerinin üretimi ön plana çıkmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tahıl ve tahıla dayalı ürünler insan beslenmesinde önemli bir yer tutmaktadır. İnsan beslenmesinde kullanılan proteinin, dünyada % 52 si, ülkemizde ise % 80 i; karbonhidrat ve enerjinin ise dünyada % 50 si, ülkemizde % 60 ı tahıllardan karşılanmaktadır (Kün 1996). Bu nedenle dünya üzerinde tahıllar, geniş alanlarda ekimi ve üretimi yapılan ürün grubunu oluşturmaktadırlar. Dünyada en fazla ekimi ve üretimi yapılan tahıllar arasında buğday, mısır, çeltik, arpa, ve çavdar yer almaktadır. Son yıllarda bunların dışında buğday ile çavdarın melezlenerek kromozom sayısının iki katına çıkartılması sonucu elde edilen ve Tritikale (xtriticosecale Wittmack) adı verilen cins önem kazanmaya başlamıştır. Dünya nüfusu hızla artmakta, bazı bölgelerde beslenme sorunları yaşanmaktadır. Tritikale hızla artan dünya nüfusunun beslenme sorunlarını çözmede alternatif bir tahıl olarak önem kazanmıştır. İlk buğday x çavdar melezinin 1875 yılında İskoçya da Wilson tarafından yapıldığı kabul edilmektedir. Ancak, ilk buğday x çavdar melezleri kısır olup, fertil olan ilk buğday x çavdar melezi 1891 yılında Almanya da Rimpau tarafından gerçekleştirilmiştir li yıllarda doğal tritikale hibritlerine rastlanılmıştır. Tritikale ismine ilk kez 1935 yılında Almanya da basılan yazılı kaynaklarda rastlanılmaktadır. İlk tritikale çeşidi (1966) Avrupa da tescil edilmiş ve bunu Kuzey Amerika da tescil edilen Kosner isimli tritikale çeşidi izlemiştir. Tritikale AABBRR ya da AABBDDRR genomik formülüne sahip, buğday ve çavdar türlerinin melezlenmesi sonucu elde edilen yapay bir tahıl cinsidir (Briggle 1969). 1

12 Tritikaleler oktoploid ya da tetraploid olmasına karşın, tritikale çeşitlerinin çoğu hekzaploid dir (Lukaszewski ve Gustafson 1987). Buğday (AABB) ve çavdar (RR) melezlenmesi sonucu elde edilen hekzaploid tritikaleler birincil hekzaploid tritikale (AABBRR) olarak adlandırılırlar. Hekzaploid tritikalelerin melezlenmesi ya da hekzaploid buğday x tritikale melezleri ve oktoploid tritikaleler ise ikincil hekzaploid tritikale (AABBRRDD) olarak adlandırılır. İkincil tritikalelerin avantajı, ekmeklik buğdaydan D genomunun katılması sonucu genetik çeşitliliğinin artmış olmasıdır. Tritikalenin yazlık ve kışlık olarak yetiştirilen formları mevcut olup, buğdaya oranla daha az kardeşlenme özelliğinde, daha uzun boylu, ve daha büyük başaklı olduğu bildirilmektedir. Tritikale çeşitleri genelde kılçıklıdır, ancak son yıllarda kılçıksız tritikale formları da geliştirilmiştir (Briggle 1969, Stallknecht vd 1996). Buğday x çavdar melezinin amfidiploidi olan tritikalede ilk araştırmalar daha çok taksonomi ve evrim çalışmalarını içermiştir. Daha sonra verim ve hektolitre ağırlığının yükseltilmesinin yanında bitki boyunun kısaltılması çalışmalarına öncelik verilmiş ve günümüz tritikale çeşitlerinde bu özelliklerin iyileştirilmesiyle ekim alanlarında önemli bir artış sağlanmıştır. Dünyada tritikale insan gıdası ve hayvan yemi olarak değişik şekillerde kullanılmakta ve her geçen gün ekim alanları artmaktadır. Son verilere göre Dünyada 3.1 milyon ha ekim alanına, 10.2 milyon ton üretime ve 3300 kg /ha verime sahip olan tritikale nin en fazla tarımının yapıldığı ülkeler; Polonya, Almanya, Avustralya, Çin ve Fransa dır (Anonymous 2003). Bugün üretimi yapılan tritikale çeşitlerinin tamamına yakını makarnalık buğday ile çavdarın melezlenmesi sonucu elde edilen çeşitlerdir. Diğer bitkilerde olduğu gibi tritikale ıslahında da amaç, daha verimli ve daha kaliteli yeni çeşitlerin elde edilmesidir. Bilindiği gibi verim üzerinde çeşidin genotipi kadar bölgeden bölgeye değişen çevre koşulları da etkili olmaktadır. Çeşitler, değişik çevre koşullarında farklı tepkiler gösterebilmektedir. Bu amaçla ıslah edilen üstün hat ya da çeşitlerin denemeye alınarak bölge koşullarına uyum sağlayan ve yüksek verimli olanların belirlenmesi gerekmektedir. 2

13 Tritikale, çavdarın iklim ve toprak özellikleri yönünden fazla seçici olmayan özelliği ile hastalık ve zararlılara dayanıklılığını; buğdayın yüksek verim ve kalitesini içeren bir cinstir. Tritikale; serin iklim tahıllarından buğday ve arpaya göre olumsuz koşullara (iklim ve toprak) daha fazla dayanmakta ve stres koşullarında da olsa belirli bir verime ulaşabilmektedir. Almanya da yapılan bir araştırma sonuçlarına göre tritikale buğday ve arpaya oranla daha düşük sıcaklıklara dayanabilmektedir (Sachs vd 1999). Tritikale, bitki boyunun uzun olmasına karşın sapının sağlam ve yatmaya dayanıklı olması, buğdaya göre daha az kardeşlenmesi ve başakçık dış kavuzlarının çavdardaki gibi tüylü olması ile dikkati çekmektedir. Marjinal alanların değerlendirilmesinde öncelikli bitkinin tritikale olduğu ve yeni çeşitlerin geliştirilmesiyle ekim alanı ve üretiminde önemli artışların sağlanacağı belirtilmektedir (Müntzing 1989, Mergoum vd 1992, Kün 1996). Tritikale, özellikle buğday tarımına uygun olmayan toprak derinliği az, çorak ve kışları çok sert geçen bölgelerde buğdaydan daha verimli olabilmektedir. Tritikale diğer serin iklim tahıllarına göre topraktan daha iyi yararlanabilmekte ve değişen çevre koşullarında daha stabil durumda bulunmaktadır. Özellikle, marjinal alanların değerlendirilmesinde ve artan yem açığının kapatılmasında tritikale önemli bir alternatif bitki olarak karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, tritikalenin yem verimi, kuru madde oranı, lif içeriği, hazım olma derecesi gibi hayvan beslemede önemli özellikler yönünden diğer tahıllara eşdeğer ya da daha üstün olduğu saptanmıştır. Protein oranı ve amino asit içeriği ile amino asit dengesi buğdaya göre daha iyi durumdadır (Fernandez-Figares 2000). Ayrıca tanelerinin fosfor, mangan, demir ve bakır içeriği de oldukça yüksektir. Bu nedenle tritikale hayvan beslenmesinde arpa, yulaf ve buğdayın yerine kolaylıkla kullanabilecektir. Özellikle domuz ve kanatlı hayvanların beslenmesinde yem rasyonlarına katılması önerilmektedir (Çiftçi vd 2003). Tritikale unu, buğday ve çavdar ununa katılarak, ekmek, pasta ve bisküvi yapımında kullanılmaktadır. Tritikalede tane kırışıklığı, hektolitre ağırlığının ve un randımanının düşük olması nedeniyle unu buğday ununa belli oranlarda (% 50-70) karıştırılarak kullanılmasına karşın, son yıllarda geliştirilen yeni çeşitlerde % 100 tritikale unu ile 3

14 ekmek yapılabilmektedir. Üretici ve tüketicinin isteklerine uygun yeni çeşit ve hatlarının geliştirilmesi ile tritikale ekim alanları her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde üretim izinli olarak ilk kez Bakırçay tritikale çeşidi yetiştirilmeye başlamış, daha sonra Tatlıcak 97, Tacettinbey, Presto, Karma 2000, Melez 2001 ve MİKHAM 2002 tritikale çeşitleri tescil edilmiştir. Adana, Konya, Tokat ve Sivas gibi illerimizde yetiştirilmeye başlanan ve ekim alanları giderek artan tritikale de sağlıklı istatistiki veriler bulunmamaktadır. Ülkemizde hayvanlarımızın ihtiyacı olan kaba yemin karşılanmasında, meralarımızın aşırı otlatılmasının önlenmesinde ve erozyon kontrolünde önemli katkıları olabilecek bir bitki olan tritikalenin alım garantisinin olmaması, çeşit geliştirme ve tohumluk sorunlarının bulunması ve çiftçinin yeterince bitkiyi tanımaması nedeniyle tarımı istenilen düzeyde gelişememiştir. Tritikale tarımının yaygınlaştırılması gerekmektedir. Son yıllarda bitki ıslahçıları tarafından kullanım amaçlarına uygun, tarımsal özellikleri üstün genotipler elde edilmiş olmasına rağmen çalışmalar hızla devam etmektedir. Bu amaçla, çeşit geliştirme çalışmalarında bilinen klasik ıslah çalışmalarının yanında bu çalışmaları hızlandıracak, başarı şansını artıracak ve onları daha etkin kılacak moleküler tekniklerin kullanılması büyük önem taşımaktadır. Bitkilerde üstün bireylerin belirlenmesinde, morfolojik özellikleri yansıtan agronomik verilerin yanında, daha kesin tanılara dayalı yöntemler son yıllarda hızla kullanıma girmiştir. Abiyotik (sıcaklık vb.) ve biyotik (virüs vb.) koşullardan etkilenmeyen ve direkt olarak karakterlerin orijinini temel alan moleküler markörler (protein ve DNA markörler) birçok bitki türünde tanımlama amacıyla kullanılmaktadır. Genetik markörler, kalıtım şekilleri morfolojik (çiçek rengi gibi), biyokimyasal (izoenzimler gibi) ve DNA düzeyinde (moleküler markörler) izlenebilen karakterlerdir. Bu karakterlerin markör (işaret) olarak isimlendirilmesinin nedeni, çalışılan organizmadaki ilgilenilen diğer özelliklerin genetiği hakkında dolaylı olarak ta olsa bilgi verebilmeleridir. Moleküler markörler DNA nın aktif bölgeleri (genler) veya herhangi 4

15 bir genetik kodlama fonksiyonuna sahip olmayan DNA parçaları şeklinde olabilir (Yıldırım ve Kandemir 2001). Moleküler markörler; bitki organizmalarında detaylı fiziksel ve genetik kromozom haritalarının hazırlanmasında, bitkilerde istenilen özelliğin dolaylı olarak seleksiyon yaparak seçilmesi yoluyla klasik ıslah metodlarının başarı şansını artırmada yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu kullanımlarının dışında, moleküler markörler, bitkilerde gen kaynaklarının özelliklerinin belirlenmesinde, genetik incelemelerde, transgenik bitkilerin belirlenmesi gibi bir çok alanda kullanım alanı bulmaktadır (Gupta vd 1999). DNA markörler, melezlemeye dayalı (RFLP), PCR a dayalı (RAPD, SSR, ALFP, STS vb.) ve dizi analizlari olmak üzere başıca 3 grupta incelebilmektedir (Gupta vd 1999). PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) DNA polimeraz enziminin kullanılmasıyla yapay şartlarda DNA üretilmesini ifade etmektedir (Seçilmiş DNA parçasının çok sayıda kopyasını yapan enzimatik bir metodtur). Bu yapay üretim için genelde 6-25 nükleotid uzunluğunda başlatıcı DNA lar (primerler) kullanılmakta, DNA üretim işlemi birbirini izleyen bir seri ve çok özel işlemler sonucu sağlanmaktadır. Önce 95 C civarında bir sıcaklık kullanımıyla DNA iplikçiklerinin açılması sonucu DNA tek iplikçik haline gelmekte, sonra C civarında bir sıcaklıkta başlatıcı DNA nın kalıp DNA ya bağlanması, daha sonra da 72 C de DNA üretimi sağlanmış olmaktadır. Bu devrelerin her biri 1-2 dakika kadar sürmekte, bu 3 devre istenildiği kadar tekrarlanabilmekte ve istenilen miktarda DNA üretimi yapılabilmektedir (Maniatis vd 1982, Kumar 1989). Kleppe vd (1971), tarafından PCR ın teorik temelleriyle ilgili olarak ilk makaleler yayınlanmıştır. Ancak, bu (Kary Mullis vd 1980) de Genomik DNA dan çok sayıda tek kopya genlerin çoğaltılması ile ilgili çalışmalarına kadar bilim çevrelerince pek dikkati çekmemiştir. PCR ın ilk uygulamasında kullanılan enzimin denatürasyon adımı süresince inaktif hala dönüşmesi nedeniyle her döngü süresince E. coli DNA polimerazın klenow fragmentlarinden eklemek gerekiyordu. Daha sonra Thermus aquaticus dan ısıya dayanıklı Taq DNA polimeraz enziminin elde edilmesiyle bu sorun ortadan kaldırılmış ve PCR çalışmalarının otomasyonu sağlanmıştır. Bu sayede Taq 5

16 DNA polimerazın yapışma (annealing) ve uzaması (extension) için yüksek sıcaklığın kullanımına olanak sağlanmıştır (Kumar 1989). PCR ın gelişimi ve özel DNA parçalarının çoğaltılması yolu ile DNA polimorfizmi belirlenebilmektedir. Protein veya DNA markörlerine dayanan haritalar ise moleküler haritalar olarak adlandırılmaktadır (Reiter vd 1993). Bireyler arasındaki genetik uzaklık bir çok tarla bitkisinde belirlenmeye çalışılmıştır. DNA dizilişindeki polimorfizmi belirlemek amacıyla RFLP (Kesilmiş Çoğaltılmış Polimorfik DNA), AFLP (Çoğaltılmış Parça Uzunluğu Farklılığı), SSR (Basit Dizi Tekrarları), STS (Dizisi Etiketlenmiş Alanlar) ve RAPD (Rastgele Çoğaltılmış DNA Farklılığı) gibi teknikler geliştirilmiştir (Gupta vd 1999). PCR a dayalı DNA markörler günümüzde ön plana çıkmıştır. Bunlardan RAPD (Rastgele Çoğatılmış DNA Farklılığı) bugün en çok kullanılan yöntemler arasındadır. RAPD markörleri spesifik (özel) primerleri ve genomik DNA yı kullanan PCR ın amplifiye olmuş (çoğatılımış) ürünleridir (Williams vd 1990). Bu teknikte 6-10 nükleotid uzunluğundaki başlatıcı DNA lar kullanılarak genom üzerinde rasgele bölgelerin DNA amplifikasyonu (çoğaltılması) gerçekleştirilmektedir. Reaksiyon şartlarının spesifik (özel) olmaması, rasgele çoğaltıma izin vermektedir. DNA parçaları bir agaroz jel üzerinde elektroforesis e tabi tutulduğunda bazı parçaların bazı genotiplerde üretilip bazı genotiplerde üretilmediği gözlenmektedir. Bu işlem açılan bir populasyonda yapıldığında ebeveynlere (anaçlara) ait üretim motiflerine bakarak döllerin genotip analizleri gerçekleştirilebilir (Yıldırım ve Kandemir 2001). Diğer PCR esaslı teknikler gibi RAPD tekniği de haritalama ve karakterizasyon çalışmalarında daha az zamana, çalışmaya ve gidere gereksinim duyulması nedeniyle daha çok tercih edilmektedir. Özellikle RAPD yöntemi çok az bir DNA miktarına gereksinim duyulmasından ötürü tahılların yanında bir çok bitki türünde ümitvar sonuçlar vermiştir (Williams vd 1990, Devos ve Gale 1992). RAPD ürünleri için bireyler arasında ortaya çıkan bir çok varyasyon (farklılık) DNA üzerindeki baz çiftlerinin yer değiştirmesi ya da artışı/azalışı nedeniyledir. RAPD 6

17 markörleri taksonomik sınıflandırmada, sistematik ilişkilerin belirlenmesinde, populasyon genetiği çalışmalarında, türler arası melezlemelerde ve anaçların belirlenebilmesinde kullanılabilmektedir (Fahima vd 1999). PCR a dayalı moleküler markörler, zamanı kısalttığı, moleküler haritalamada gerekli iş gücü ve harcamayı azalttığı için günümüzde geniş ölçüde kullanılmaktadır (Gupta vd 1999). Rastgele dizilişi belirlemek amacıyla tek DNA primeri kullanımını içeren RAPD tekniğinin tahılları da içeren bir çok bitki grubunda kullanım olanağı bulunmaktadır (Williams vd 1990). RAPD tekniği tahıllarda; genetik haritaların hazırlanmasında, gen işaretlemede, çeşit belirlemede, populasyonlarda ve türlerdeki varyasyonun ortaya çıkartılmasında, türler, alt türler ve çeşitler arasındaki filogenetik ilişkilerin çalışılması gibi bir çok alanda kullanılmaktadır (Gupta vd 1999). Kültürü yapılan bitkiler içerisinde genetik uzaklık, çeşitler arasında ortalama genetik farklılığın belirlenmesini sağlar. Bir tür içerisindeki çeşitler arasındaki genetik ilişkinin belirlenmesi, yapılacak melezlemeler için uygun ana ve babanın seçiminde ve oluşacak döllerin performanslarını tahmin etmede kullanışlı olduğu belirlenmiştir (Frei vd 1986). Bitki ıslahı programlarında ebeveynlerin benzerliği hakkındaki bilgi, genetik olarak uniform ya da çok benzer olan bireylerin melezlemede kullanılmasını önleyecek ve böylece uzun süreli seleksiyonlardan elde edilecek kazançlar tehlikeye atılmayacak, genetik kaynaklar korunacaktır (Sun vd 2003). Bu çalışmada, bazı tritikale hatlarının morfolojik özelliklerinin belirlenmesine ve DNA markörleri ile genetik karakterizasyonu yapılmasına çalışılmıştır. Bu amaçla, tritikale hatlarında çiçeklenme tarihi, bitki boyu, fertil kardeş sayısı, başak uzunluğu, başakta başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, hasat indeksi, birim alan verimi ve protein oranı gibi agronomik özellikler incelenmiştir. Ayrıca RAPD-PCR tekniği kullanılarak hatlar arasında genetik benzerlik ya da farklılıkların belirlenmesine çalışılmıştır. Tritikale hatlarının (morfolojik görüntü olarak birbirine benzer) morfolojik ve genetik karakterizasyonunun yapılması bu hatların bitki ıslahı (yeni çeşitlerin geliştirilmesi) amacıyla daha etkin olarak kullanılmasında faydalı olacaktır. 7

18 2. KAYNAK ÖZETLERİ 2.1. Morfolojik Özelliklerin Değerlendirilmesi Dünyada insan ve hayvan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan tritikale, ülkemizde halkımız tarafından tam olarak bilinmediği ve yeterli çeşit bulunmadığı için gereği kadar yetiştirilememektedir, ancak ülkemizin değişik bölgelerinde tritikale yetiştirilme olanağı bulunmaktadır. Tritikale konusunda yapılmış yerli ve yabancı çalışmalar aşağıda özetlenmiştir. Sapra vd (1973), buğday ve çavdar melezi olan tritikalenin kuru ot veriminin buğday, arpa ve çavdarla aynı olduğunu, ancak tritikalenin Amerika Birleşik Devletlerinin Güneydoğu eyaletlerinde ilkbaharda biçildikten sonra yazlık buğdaya oranla daha hızlı gelişme gösterdiğini bildirmektedirler. Szigat ve Müller (1975), Macaristan koşullarında yaptıkları çalışmada; tritikaleden çevre koşullarına göre değişmekle birlikte, buğday ve çavdara oranla % daha fazla tane verimi elde ettiklerini vurgulamışlardır. Krolow (1977), Almanya da yaptığı çalışmasında; tritikale, buğday ve çavdarın parsel verimlerini karşılaştırmıştır. Hekzaploid tritikalede 780 g/m 2, oktoploid tritikalede 610 g/m 2, ekmeklik buğdayda 880 g/m 2 ve diploid çavdarda 885 g/m 2 parsel verimi elde ettiğini belirtmiştir. Demir vd (1979), Ege bölgesi lokasyonlarında ve Diyarbakır yöresinde yürüttükleri denemelerde, tritikale hatlarının ekmeklik ve makarnalık buğdaylardan sırasıyla (% 5-44) ve (% 5-71) daha fazla verim elde ettiklerini bildirmişlerdir. Baier vd (1980), Güney Brezilya nın asitli topraklarında, kumlu topraklarda, yüksek yerlerde ve kurak bölgelerde diğer tahıllara göre tritikalenin en uygun ve erkenci bir tahıl olduğunu belirtmişlerdir. 8

19 Demir vd (1986), yılları arasında CIMMYT den sağlanan iki tritikale hattı, Cumhuriyet-75 ekmeklik, Gediz 75 makarnalık buğday çeşitleri ile Bakırçay tritikale çeşidini materyal olarak kullandıkları çalışmalarında; hektolitre ağırlığı buğday çeşitlerine göre düşük olan tritikalenin diğer özellikler (verim, bin tane ağırlığı ve bitki boyu) yönünden buğdaylara yakın ve üstün değerler gösterdiğini bildirmişlerdir. Genç vd (1987), yıllarında Çukurova koşullarında iki ayrı deneme olarak yürüttükleri ve tritikalenin verim ve verim öğelerini inceledikleri çalışmalarında; 25 tritikale hattı ile Cumhuriyet-75 ekmeklik ve Gediz-75 makarnalık buğday çeşitlerini kullanmışlardır. Deneme I ve Deneme II de sırasıyla; tritikale hatlarında, başakta tane sayısını adet ve adet, başak tane verimini ve g, bin tane ağırlığını ve g, dekara tane verimini kg/da ve kg/da ile en düşük ve en yüksek değerler olarak elde ettiklerini vurgulamışlardır. Genç vd (1988), Çukurova koşullarında; Orso, Cumhuriyet-75 ekmeklik, Balcalı-85 makarnalık buğday çeşitleri, iki sıralı Kaya ve altı sıralı Gen arpa çeşitleri ile CIMMYT kökenli Mapache ve ICARDA kökenli N.Ic Bulk 1-81 tritikale hatlarını materyal olarak kullandıkları çalışmalarında; Tritikale hatlarında cm ile en uzun bitki boyu, adet başakta tane sayısı, g başakta tane ağırlığı, g bin tane ağırlığı ve kg/da tane verimi elde ettiklerini bildirmişlerdir. Araştırıcılar N.Ic. Bulk 1-81 tritikale hattının diğer tahıl cinslerine göre % 8 daha fazla verim sağladığının ve kurak koşullarda buğdayla rekabet etme şansının yüksek olduğunu açıklamışlardır. Yağbasanlar vd (1988), Çukurova koşullarında N. Ic. Bulk 1-81 tritikale çeşidinde altı farklı azot dozunun (0, 4, 8, 12, 16 ve 20 kg/da) ve dört değişik tohumluk miktarının (10, 15, 20 ve 25 kg/da) etkisini araştırmışlardır. Bitki boyu, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, bin tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı ve tane veriminde azot dozları ve tohumluk miktarları arasında önemli farklılıklar belirlediklerini, en uygun azot dozunun 12 kg/da ve tohumluk miktarının 20 kg/da olduğunu bildirmişlerdir. 9

20 Maurice (1989), tritikale üzerinde yapılan çalışmaların büyük bir kısmının hayvan beslenmesindeki öneminin oluşturduğunu, agronomik özellikler üzerindeki çalışmaların daha az olduğunu, özellikle kanatlı hayvanların ve domuzların beslenmesinde yem rasyonuna tritikalenin katılmasının olumlu sonuçlar verdiğini belirtmiştir. Müntzing (1989), tritikalenin alkali topraklarda iyi yetiştiğini, buğdaya göre alkali ve kireçli topraklarda daha güçlü bir çıkış gösterdiğini, bakır, çinko ve manganez eksikliği gösteren ve bor fazlalılığı olan topraklarda buğdaya göre daha yüksek verim sağladığını bildirmiştir. Ülger vd (1989), CIMMYT ve ICARDA dan sağlanan 540 tritikale hattından seçilen 46 genotipi materyal olarak kullanarak 3 yıl süreyle yürütmüş oldukları çalışmada, Merino- S-JLO tritikale hattından başakta tane sayısını 47.5 adet, başakta tane ağırlığını 2.34 g, bin tane ağırlığını 48.2 g ile en yüksek değerleri elde ettiklerini açıklamışlardır. Yağbasanlar vd (1989), ICARDA ve CIMMYT den sağlanan Beagle, Palouse, Mapache, Bacum, Siskiyou ve N.Ic Bulk 1-81 tritikale hatlarını, Orso ve Cumhuriyet 75 ekmeklik buğday çeşitleri ile denemeye aldıklarını, tritikale hatlarındaki 3 yıllık bitki boyu ortalamalarının cm, başak uzunluğunun cm, başakta başakçık sayısının adet, başakta tane sayısının adet, başakta tane ağırlığının g, bin tane ağırlığının g ve tane veriminin kg/da arasında değiştiğini, bin tane ağırlığı dışında ele alınan diğer özelliklerde ekmeklik ve makarnalık buğday çeşitlerine göre bazı tritikale hatlarında daha yüksek değerler elde ettiklerini bildirmişlerdir. Yağbasanlar vd (1990), yıllarında Çukurova ve Şanlıurfa koşullarında yürütülen denemelerde; 13 tritikale hattı ile Orso ve Balcalı-85 buğday çeşitleri kullanılmıştır. Çukurova koşullarındaki denemede; tritikale hatlarında bitki boyu cm, başakta tane sayısı adet, başakta tane ağırlığı g, bin tane ağırlığı g, tane verimi kg/da olarak belirlerken, Şanlıurfa koşullarında sırasıyla; cm, adet, g, g,

21 389.0 kg/da olarak belirlediklerini, incelenen özelliklerde Orso ekmeklik buğday çeşidinin daha düşük değerler gösterdiğini vurgulamışlardır. Yağbasanlar (1991), yılında Çukurova koşullarında CIMMYT den sağlanan beş tritikale çeşidinde yabancı döllenme ve tohum tutma oranını belirlemek amacıyla yürüttüğü çalışmada, tohum tutma oranını % olarak saptadığını, bu oranın hatlar arasında % olarak değiştiğini bildirmiştir. Mergoum vd (1992), tritikalenin dünyada tahıl yetiştirilen yarı kurak ve kurak bölgeler için önemli bir bitki olduğunu, bu bölgelerde tritikalenin buğdaya göre daha yüksek verim verdiğini ve gelecekte tritikalede kalitenin iyileştirilmesiyle daha geniş alanlara yayılabileceğini vurgulamışlardır. Milovanoviç (1993), dokuz hekzaploid tritikale çeşidini buğday ve çavdarla karşılaştıran araştırıcı, iki yıl süreyle yaptığı deneme sonucunda tritikale hatlarının buğday ve çavdara göre daha yüksek tane verimi verdiğini belirtmiştir. Feil ve Fossati (1995), yaptıkları bir araştırmada; tritikale de tane veriminin kg/ha 1000 tane ağırlığının g, hektolitre ağırlığının kg, tanelerinde ortalama protein miktarının g kg 1, P miktarının g kg 1, K miktarının g kg 1, Mg miktarının g kg 1, Ca miktarının µg g -1, Fe miktarının µg g -1, ve Zn miktarının µg g -1 olduğunu bildirmişleridir. Araştırıcılar daha uygun iklim koşulları ve verimli çeşitlerin kullanılmasıyla verim artışının sağlanabileceğini ancak, protein oranı ve mineral madde konsantrasyonlarının azalacağını bildirmişlerdir. Horlein ve Valentine (1995), tritikalenin ekmeklik kalitesinin, ekmeklik buğdaya göre daha düşük olmasına rağmen, tritikale tanelerinin mutlak gerekli amino asitler yönünden oldukça zengin olmasının tritikaleyi buğdaya oranla daha değerli bir besin kaynağı yaptığını vurgulamıştır. 11

22 Varughese vd (1996), çevre koşullarının ve yetiştirme tekniklerinin bütün bitkilerde olduğu gibi tritikalede de verim ve verim öğeleri üzerinde etkili olduğunu ve tritikale de verimin kg/da arasında değiştiğini belirtmişlerdir. Gill (1996), Polonya da yaptığı çalışmasında, kışlık ve yazlık olarak yetiştirilen tritikalede tanelerin kimyasal bileşenlerini ortaya koymaya çalışmıştır. Araştırıcı yazlık olarak yetiştirilen tritikale tanelerinden elde edilen unların, kışlık olarak yetiştirilen tritikale tanelerinden elde edilen unlara oranla daha yüksek protein içeriğinin olduğunu bildirmiştir. Sencer vd (1997), Tokat-Artova koşullarında yürüttükleri çalışmada; 15 tritikale hattı ile 12 buğday çeşidi ve bir çavdar populasyonunda verim ve verim öğelerini incelediklerini ve tritikale hatlarında başakta tane sayısını adet, başak tane verimini g, bin tane ağırlığını g, dekara tane verimini ise kg/da arasında saptadıklarını bildirmişlerdir. Kınacı (1998), toprak ve iklim koşullarının üretimi zorlaştırdığı alanlarda, buğday ve çavdara göre daha yüksek verim sağlayan tritikalenin dünyada ekim alanlarının hızla arttığını, ülkemizde yem hammaddesinin sorunlarının çözümünde tritikalenin önemli bir yere sahip olacağını belirtmiştir. Bağcı vd (1999), farklı 2 lokasyonda ve sulu koşullarda yürütülen tritikale geliştirme çalışmalarında; yılında Tatlıcak- 97 tritikale çeşidin de kg/da, BDMT- 19 da kg/da, Gerek-79 ekmeklik buğday çeşidinde kg/da tane verimi elde ettiklerini bildirmişlerdir. Taşyürek vd (1999a), Sivas- Şarkışla koşullarında Tatlıcak-97 tritikale çeşidine 5 farklı azotlu gübre dozu uygulayarak 4 lokasyonda yürüttükleri çalışmada; başakta tane sayısını lokasyonların ortalaması olarak; adet, bin tane ağırlığını g, hasat indeksini % ve dekara tane verimini kg/da arasında belirlediklerini, ayrıca inceledikleri özelliklerde 8 kg/da azot uygulamasının en yüksek değeri verdiğini vurgulamıştır. 12

23 Taşyürek vd (1999b), Sivas- Şarkışla koşullarında yapılan çalışmada; dört ekmeklik, iki makarnalık, dört arpa çeşidi ve Tatlıcak-97 tritikale çeşidini materyal olarak kullanmışlar, başakta tane sayısı, başak tane verimi, sap verimi ve tane verimi yönünden en yüksek ortalamaların Tatlıcak-97 çeşidinden elde edildiğini belirtmişlerdir. Ayrıca, Tatlıcak-97 tritikale çeşidinde başakta tane sayısının 41.9 adet, başak tane veriminin 1.73 g, bin tane ağırlığının 37.7 g, hektolitre ağırlığının 77.2 kg, sap veriminin 1700 kg/da, hasat indeksinin % 31.3 ve tane veriminin kg/da olarak saptamışlardır. Yağbasanlar vd (1999), Çukurova nın kıraç koşullarında yılları arasında yürüttükleri çalışmada; Fahad-1 tiriticale hattına 12, 16 ve 20 kg/da azotlu gübre dozları ile 350, 450 ve 550 tohum/m 2 ekim sıklığı uyguladıklarını ve en yüksek bin tane ağırlığını 16 kg/da azot 450 tohum/m 2 ekim sıklığından, en düşük bin tane ağırlığını ise 12 kg/da ve 550 tohum/m 2 uygulamasından elde ettiklerini, ayrıca iki yılın ortalaması olarak; bin tane ağırlığını 47.3 g, hektolitre ağırlığını 72.9 kg ve tane verimini kg/da olarak saptadıklarını belirtmişlerdir. Ünver (1999), Ankara koşullarında yıllarında yürüttüğü çalışmasında; Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü nce CIMMYT ten sağlanan on yedi adet tritikale ıslah hattı ile çeşit adayı (Tatlıcak-97) materyal olarak kullanmıştır. İki yıl ortalamalarına göre; bitki boyunun cm, bitkide kardeş sayısının adet, başak uzunluğunun cm, başakta tane sayısının adet, başak tane veriminin g, hasat indeksinin % , tane veriminin kg/da ve bin tane ağırlığının g arasında değiştiğini bildirmiştir. Fernandez-Figares vd (2000), Akdeniz çevresinde kurak koşullarda tritikale tanelerinden 300 kg/ha ve sulanan koşullarda ise 900 kg/ha ham protein elde edilebileceğini, tritikalenin bu yönüyle enerji ve protein kaynağı olarak önemli bir yere sahip olduğunu belirtmişlerdir. Araştırıcılar ayrıca, buğday ve arpa tanelerinin düşük oranda lysine yanında methionine ve threonine gibi diğer amino asit içermelerine karşın, tritikale tanelerinin yüksek seviyelerde lysine, kolayca hazmolabilir amino asit içerdiğini bildirmektedirler. 13

24 Wesolowski ve Gregorczyk (2000), Polonya da yılları arasında Bolero kışlık tritikale çeşidini kullanarak yaptıkları ekim nöbeti çalışmalarında; bezelyeden sonra ekilen tritikalede 5.74 t /ha, patatesten sonra ekilen tritikaleden 5.49 t/ha tane verimi aldıklarını, tritikalede tane veriminin, ekim nöbetine kışlık tahıl alındığında (buğday ya da çavdar) önemli ölçüde azaldığını bildirmektedirler. Koc vd (2000), Polonya da yaptıkları 3 yıllık tarla deneme sonuçlarına göre, yazlık tritikale Maja çeşidine, kg /ha arasında değişen N dozu uygulamışlar ve protein oranının azot dozundaki artışa paralel olarak % oranında artış gösterdiğini belirlemişlerdir. Araştırıcılar en yüksek tane veriminin (4.83 t/ha) ve en yüksek protein oranının (% 12) 100 kg /ha N dozundan elde edildiğini belirtmişlerdir. Çöplü (2001), Bursa koşullarında iki yıl süreyle yürüttüğü çalışmasında, dokuz tritikale hattında verim ve verim öğelerini, mayoz bölünmede kromozom eşleşmelerini ve yarım diallel melezlemede kalıtım derecelerini incelemiştir. Araştırıcı, bitki boyunu cm, başak uzunluğunu cm, başakta başakçık sayısını adet, başakta tane sayısını adet, başakta tane ağırlığını g, bin tane ağırlığını g ve tane verimini kg/da arasında saptamıştır. Çengel (2001), Ankara, Haymana koşullarında 24 tritikale hattı ve 1 adet tescilli çeşidi kullanarak yaptığı çalışmada; kontrol ve ıslah hatlarında, bitki boyunun cm, fertil kardeş sayısının , başak uzunluğunun cm, başakta başakçık sayısının adet, başakta tane sayısının adet, başakta tane ağırlığının g, birim alan tane veriminin kg/da ve bin tane ağırlığının g arasında değiştiğini vurgulamıştır. Doxastakis vd (2002), Tritikalenin besin değeri üzerinde yapılan son 20 yıllık araştırma sonuçlarına göre, tritikalenin besin değerinin buğdaya oranla daha yüksek olmasına rağmen, kül içeriğinin daha yüksek, un randımanın daha düşük oluşu, kabarmasının daha az olması ve ekmeğinin sert oluşu (fazla kabarmaması) gibi nedenlerden dolayı ekmek yapımında yaygın olarak kullanılamadığını bildirmişlerdir. Ekmeklik buğdayla karşılaştırıldığında, tritikalenin daha düşük gluten içerdiği, gluteninin daha elastiki 14

25 olduğu ve bu nedenle kabarmasının buğday ekmeğine oranla daha az olduğu araştırıcılar tarafından vurgulanmıştır. Tritikalenin ekmek yapımında kullanımının, daha çok ekmeklik buğdayla karıştırılma şeklinde olduğu ve bu şekilde kullanıldığında daha geniş bir kullanım alanına sahip olacaktır. Nitekim yapılan bir çalışmada buğday ununa % 5 ve % 10 oranında tritikale ununun katılması ile ağırlık, hacim, yapı ve görünüş olarak kabul edilebilir nitelikte ekmek yapılabildiği bildirilmektedir. Rodriges vd (2002), yoğun tarımsal girdi, özelikle de fazla azotlu gübre kullanımının olduğu Batı Avrupa ülkelerinde Endüstri bitkilerinin yetiştirilmesinden sonra toprakta kalan fazla azotun yıkanarak çevreye ve yer altı sularına zarar vermesini önlemek amacıyla tritikalenin azot tutucu bitki olarak kullanıldığını bildirmektedirler. Araştırıcılar, tritikalenin toprakta bulunan fazla miktardaki azotu bünyesinde tutarak ve mineralizasyonuna neden olarak kirletici etkisini ortadan kaldırdığını belirtmrktrdirler. Çiftçi vd (2003), yaptıkları araştırmada; tritikale de ham protein mitarını 135 g/kg, kül miktarını 20.8 g/kg lif içeriğini 34.6 g/kg olduğunu bildirmektedirler. Aynı araştırıcılar, mısır da 84 g/kg protein içeriği, 11.6 g/kg kül miktarı, 26.5 g/kg lif içeriği ve buğday da protein içeriğini g/kg, kül miktarını 17.1 g/kg ve lif içeriğinin 33.2 g/kg olarak bildirmişlerdir. Bu yönüyle kanatlı hayvanların beslenmesinde tritikalenin buğday ve mısıra alternatif tane yemi olarak kullanılabileceğini bildirmişlerdir. Perez vd (2003), bazı tritikale çeşitlerinden elde edilen unların özellikle kraker yapımına son derece uygun olduğu bildirilmektedirler. Araştırıcılar, tritikalenin bu özelliği ile özellikle beyaz teneli yumuşak buğdayların yetişme olanağının olmadığı ülkelerde kraker yapımında kullanılabilecek alternatif bir tahıl olarak kullanılabileceğini vurgulamışlardır. 15

26 2.2. DNA İzolasyonu ve RAPD- PCR Tekniği PCR, seçilmiş bir DNA parçasının çok sayıda kopyasını yapan enzimatik bir yöntem olup, bu çoğaltma işleminde, iki oligonükleotid, ısıya dayanıklı DNA polimeraz, 4 tane deoksiribonükleosid trifosfat, kalıp DNA ve buffer kullanılmaktadır. PCR ın işleyişi şu şekildedir; Çift zincirli kalıp DNA ısıtılınca, komplementer (tamamlayan) zincirleri tutan iyonik bağlar zayıflamakta ve DNA tek zincirli duruma geçmeye başlamaktadır. Bu olaya denatürasyon denemekte, genelikle denatürasyon için 94 C sıcaklık uygulanmaktadır. Denatürasyonun ardından ortam yavaş yavaş soğutulmakta ve bu esnada oligonükleotidler tek zincirli DNA daki komplementeri (tamamlayan) olan bölgeye bağlanmaktadır. DNA sentezi bu noktada başlamaktadır. Primer yapışması (annealing) denilen bu aşamada, primer tek zincirli DNA nın 3 ucundan bağlanmaktadır. Oligonükleotidlere primer adı verilmektedir. Çünkü DNA sentezini primerler hazırlamaktadır. Daha sonra ortamın ısısı yükseltilmekte, bu aşamada enzim, hedef DNA parçasının sentezini yapmaktadır. Bu safhaya, uzama (extension) denmektedir. DNA polimeraz senteze, çift zincirin 3 ucundan başlamakta ve yeni DNA 5-3 yönünde sentezlenmektedir. Taq polimeraz 72 C sıcaklıkta iyi çalıştığından, bu sıcaklık derecesi de uzama için seçilmektedir. Isıtma ve soğutma işlemleri pek çok kez tekrarlanarak özel bölgenin çok sayıda kopyası elde edilebilmektedir (Maniatis vd 1982, Yıldırım ve Kandemir 2001). RAPD-PCR motodu PCR a dayalı önemli metodlardan birisi olup, tesadüfi bir dizilişe sahip 10 bazlık primerleri kullanarak in vitro koşullarda enzimatik yollarla DNA nın çoğaltılması yöntemine dayanır. RAPD tekniği bir PCR tekniği olmakla birlikte klasik PCR dan ayrı olarak tek bir primer kullanmakta ve bu primer PCR primerlerine göre daha az sayıda nükleotid (baz) içermektedir (Williams vd 1990). Williams vd (1990), rastgele çoğaltılan DNA farklılığı yönteminin (RAPD markers), PCR ile uygun primer ve genomik DNA kullanılması yolu ile istenilen DNA parçasının kolayca amplifikasyonunun (çoğaltımının) yapılabileceğini bildirmiştir. Araştırıcılar, RAPD-PCR tekniğinin DNA nin in vitro şartlarında çoğaltılmasına dayalı bir teknik olduğunu ve son yıllarda bitki tür ve çeşitlerinin moleküler düzeyde tanımlanmasında 16

27 önemli bir rol oynadığını bildirmişlerdir. Bu teknik kullanılarak son yıllarda türlerin ve çeşitlerin moleküler düzeyde tanımlanmasında önemli mesafeler alınmıştır. Devos ve Gale (1992), buğdayda genetik markör sistemi olarak RAPD markörlerinin kullanımını değerlendirmişlerdir. RAPD yöntemine DNA, Mg, Taq polimeraz konsantrasyonu ve denatürasyon sıcaklığının etkili olduğunu bildirmişlerdir. RAPD ürünlerinin dominant davranışının, buğdayda linkage (bağlılık) haritalarının oluşturulması için genetik markör olarak kullanımını sınırladığını, bununla birlikte genotiplerin analizinde yararlanılabileceğini açıklamışlardır. Araştırıcılar, RAPD tekniğinin buğdayda kullanılmasında ilk önceleri az düzeydeki çoğalma ve düşük polimorfizmden dolayı sorunlarla karşılaştıklarını bildirmişlerdir. Bu sorunun buğdayın geniş genomik yapıya ve yüksek orandaki tekrarlanan DNA karakteristliğine sahip olmasından kaynaklandığı vurgulanmıştır. Bu sorunu aşmak amacıyla bir çok yaklaşım denenmiş ve RAPD tekniğinin diğer bazı tekniklerle (Gradient gel- elektrophosis ve DNA nın restriction enzimleri ile ön ayrıştırılaması gibi) birleştirilmesi sonucu bu sorun ortadan kaldırılmıştır. Skroch vd (1992), iki genotipin RAPD markörleri ile karşılaştırılmasının, her genotip için RAPD markörlerinin var olduğu (1) veya olmadığına (0) göre yapıldığını ve markör amplifikasyonlarının varlığı veya yokluğu için genotip karşılaştırması yapılırken sonuçların karşılaştırma türüne göre değişebildiğini bildirmişlerdir. Her iki gotipte de RAPD markörlerinin olması, bu lokusta yüksek düzeyde sekans (baz dizilişi) benzerliğinin olduğuna işaret etmektedir. Bir genotipte markör olup ta diğerinde olamaması durumunda iki genotipte sekans (baz dizilişi) farkı olduğu kesindir. Üçüncü bir olasılık her iki genotipte de amplifikasyon olmamasıdır. Bu sonuç sekans benzerliği hakkında bir şey söylemez. Amplifikasyon yokluğu gösteren genotip için rastgele lokuslarda yüksek oranda sekans bilgisi vardır. Böylece amplifikasyon yokluğu (0,0) karşılaştırmaları benzerlik kanıtıdır ve (1,1) karşılaştırmalarına neredeyse eşdeğer bilgi sağlar. Weeden vd (1992), farklı primer konsantrasyonlarının değişik sayıda bant oluşumuna neden olduğunu, düşük primer konsantrasyonu, büyük fragmentleri ( bp) 17

28 çoğaltma eğiliminde iken, primer konsantrasyonunun artması ile bu fragmentler kaybolmakta ve yerlerini daha küçük ( bp) fragmentlere bıraktığını vurgulamaktadırlar. Bununla birlikte diğer araştırıcılar dikkatli optimize edilmiş koşullar ve PCR ın sıkı bir şekilde kontrol edilmesiyle RAPD in buğdayda kullanılması olanağının olduğunu bildirmektedirler (Joshi ve Nguyen 1993). Bundan sonraki bir çok çalışmada RAPD markörleri kullanılarak diploid (Joshi ve Nguyen 1993), hekzaploid (He vd 1992) buğday türlerindeki genetik farklılık, buğdayda hastalıklara dayanıklı genlerin işaretlenmesi (Fahima vd 1995, Sun vd 1997), buğday ve tritikalede böceklere dayanıklılık genlerinin işaretlenmesi (Dweiket vd 1994, Fritz vd 1999), tritikalede depo proteinlerinin belirlenmesi (Igrejas vd 1999) gibi çalışmalar başarıyla sonuçlanmıştır. Smith vd (1994), bazı buğday ve tritikale çeşitlerinde glutenin allellerini belirleyebilmek amacıyla PCR DNA markörlerini kullanmışlardır. Araştırıcılar, optimum PCR koşulları için 100 µl lik hacimde 1mM MgCl 2, 0.4 mm dntp s, 0.1 mm primer, 800 ng genomik DNA ve 4 U Tag Polimeraz kullanmışlardır. Pammi vd (1994), sorgumda tekrarlanabilir RAPD markörlerinin amplifikasyonu için primer, DNA miktarı, Taq polimeraz, MgCl 2 ve yapışma (annealing) sıcaklığını test etmişlerdir. Araştırıcılar primerin artan veya azalan konsantrasyonlarının amplifiye olan ürünlerin verimlerini azalttığını ve optimum 3-6 µm primer yoğunluğunun yeterli olduğunu saptamışlardır. DNA nın ise yüksek konsantrasyonları (20-50 ng/20 µl) dışında amplifiye olmuş ürünlerin profili ve veriminde bir etkisi olmamıştır. Taq polimerazın 15µ lik reaksiyon karışımında 0.38 U olarak kullanılmasıyla iyi sonuçların alındığı tespit edilmiştir. Annealing (yapışma) sıcaklığının 36 C de iken az amplifikasyon belirlenirken, 48 C de optimum sonuçlar almışlardır. Araştırıcılar MgCl 2 ün düşük ve yüksek konsantrasyonlarının amplifiye olmuş DNA oluşumunu azalttığını ve optimum 25 mm MgCl 2 ın iyi sonuçlar verdiğini bulmuşlardır. En son olarak PCR döngüleri analiz edilmiş ve döngü arasında hızlı bir amplifikasyonun, 30 ve 35 döngü arasında ise daha düşük amplifikasyon olduğunu bildirmişlerdir. 18

29 Pancholi (1995), RAPD in en büyük avantajının, hedef DNA dizilerinin önceden bilinmesine gereksinim olmaması olduğunu, ancak kalıp DNA konsantrasyonunun başarı için çok kritik bir faktör olduğunu bildirmiştir. Kalıp DNA nın kalitesi amlifiye olmuş ürünlerin çoğaltılması ve güvenirliğine etkili olup, güvenilir bir DNA replikasyonu için Taq polimerazın önemli olduğunu ve magnezyuma bir divalent katyon kaynağı olarak ihtiyaç duyduğunu bildirmiştir. Optimum Mg konsantrasyonunun her PCR tekniği için ayarlanması gerektiğini, çok az Mg konsantrasyonunun amplifikasyon verimini azaltırken çok yüksek miktardaki Mg konsantrasyonunun ise spesifik olmayan bağlanmalara neden olduğunu vurgulamıştır. Weising vd (1995), RAPD-PCR yönteminde DNA bantlarının üretilebilirliği ve belirginliği, izole edilen genomik DNA nin saflığına ve kırılıp kırılmamasına göre değiştiğini vurgulamışlardır. Bu nedenle, DNA izolasyonunun çok önemli olduğu ve DNA nın temizliğini azaltacak ve degredasyonunu (bozulma) sağlayacak etmenlerin ortadan kaldırılması gerektiği bildirilmiştir. Araştırıcılar, RAPD-PCR yönteminde DAN nın az miktarda parçalanmasının PCR ürünlerinin değişmesine ve DNA daki yüksek parçalanmanın ise amplifikasyonun gerçekleşememesine neden olacağını belirtmişlerdir. PCR reaksiyonunun bir çok bileşeni içermesi ve PCR işleminin farklı basamaklarda gerçekleşmesi nedeniyle RAPD tekniğinin optimizasyonunun zaman alabileceği, PCR aletinin markası, primerler, yapışma sıcaklığı ve magnezyumun konsantrasyonunun bant görüntülerine etki eden temel faktörler olduğu araştırıcılar tarafından ayrıca vurgulanmıştır. Penner (1996), RAPD markörlerinin taksonomik belirlemelerde, sistematik ilişkilerin ortaya konmasında, populasyon genetiği çalışmalarında, türlerin hibridizasyonunda ve akrabalık ilişkilerinin belirlenmesinde kullanılabileceğini belirtmiştir. Araştırıcı, RAPD- PCR tekniğinin PCR a dayalı olarak tesadüfi 10 bazlık primerleri kullanarak in vitro şartlarda enzimatik yolla DNA nın çoğaltılması esasına dayandığını bildirmektedir. Ayrıca, PCR optimizasyon koşullarının önemli olduğu, reaksiyona giren maddelerin konsantarsyonlarındaki değişikliklerin PCR ürünlerinin üretilebilirliğini önemli derecede etkilendiği belirtilmiş, her bir reaksiyon için 2 U den fazla Tag polimeraz ve 19

30 2 mm ın üzerinde MgCl 2 kullanımının istenmeyen bantların oluşumuna neden olabileceği araştırıcı tarafından vurgulanmıştır. Myburg vd (1997), ekmeklik buğdayda RAPD tekniği kullanarak yaptıkları çalışmalarda düşük seviyede polimorfizm (farklılık) belirlendiğini, ancak buna rağmen, son zamanlarda yapılan ekmeklik buğday, tritikale ve çavdar ve 5 Afrika kökenli çeşit ile 5 Rusya kökenli ekmeklik buğday çeşidinde 29 RAPD markörü kullanılarak parmak izi analizi yapıldığını bildirmektedirler. Bu çalışmalar sonucunda çeşide, türe ve genoma özel makörler RAPD analiziyle belirlenmiştir. De Bustos vd (1998), Arpa da yaptıkları çalışmada, PCR reaksiyonu için 25 µl lik mix karışımında; uygun genomik DNA yoğunluğunu 12.5 ng ve primer yoğunluğunu 7.5 ng olarak tespit etmişlerdir. Araştırıcılar, 2.5 µl buffer ve MgCl 2, 100 mm dntp s ve 0.5 U Tag polimeraz kullanarak RAPD yapmışlardır. Li vd (1999), Israil de PCR RAPD tekniğini kullanarak 118 tescilli yabani emmer buğdayı (Triticum dicoccoides) bireylerlerinde genetik çeşitliliği araştırmışlar ve DNA polimorfizmi bulmuşlardır. Araştırıcılar bu DNA polimorfizminin mikro klimatik stresten kaynaklandığını belirtmişlerdir. Brunel vd (1999), Çavdarda bulunan 2R kromozomunun biotik ve abiotik streslere dayanıklılık genlerini taşıdığını ve bunun buğday ıslahında kullanılabileceğini bildirmektedirler. Bu genlerin ıslah amaçlı kullanılabilmesi için 2R kromozomu ile buğdayda bulunan 2B kromozomu arasında translokasyon (yer değiştirme) gerçekleştirebilmek amacıyla RAPD markörlerini bir araç olarak kullanmışlardır. Merkezi translokasyonlu 2RS.2BL ve 2BS.2RL homozigot buğday hatları 489 primer ile denenmiş ve 65 adet net çoğatılabilen polimorfizm gözlenmiştir. Bu markörlerin buğday x çavdar melezlerinde translokaskonların kırılma noktalarının belirlenmesinde kullanılabileceğini bildirmişlerdir. 20

31 Fritz vd (1999), tritikalede Rus buğday afidine dayanıklı hatları belirlemek için yürüttükleri çalışmada, RAPD markörlerini kullanmışlar ve dayanıklı hatları belirlemişlerdir. Fahima vd (1999), Israil de yaptıkları çalışmada RAPD DNA lardaki genetik çeşitliği 110 adet tetraploid buğdayların genitörü olan yabani buğdaylarda (Triticum diccoides ) test etmişler ve İsrail den toplanan buğdaylardaki yüksek oranda genetik çeşitliliği RAPD markörleri ile ortaya koymuşlardır. Kullanılan 10 primerde 59 tane polimorfik locus ve 11 tane monomorfik locus amplifiye (çoğalma) olmuştur. Araştırıcılar RAPD analizinin Türkiye ve İsrail in değişik coğrafik bölgelerinden toplanan Triticum dicoccoides genotiplerinin ayrımasında oldukça etkili olduğu sonucuna varmışlardır. Araştırıcılar ayrıca, yabani T. dicoccoides formlarının genetik farklılığının tahmin edilmesinde ve melezleme için uygun anaçların belirlenmesinde, yabani formlardan alınacak önemli karakterlerin saptanmasında kullanılacak haritalamaya yarayışlı uygun populasyonların belirlenmesinde RAPD markörlerinin gerekli olduğu sonucuna varmışlardır. Sivolap vd (1999), ekmeklik buğday çeşitlerindeki polimorfizmi ortaya koymak için yaptıkları çalışmada, RAPD ve SSR belirleyici sistemlerini kullanmışlar, RAPD in çeşit ayrımında en güçlü belirleyici sistemlerinden birisi olduğunu, RAPD belirleyicilerine dayalı dendogramların büyük oranda pedigri verilerini doğruladığını ve sonuç olarak, iki belirleyici sisteminin buğday genetik ve ıslah çalışmalarında birlikte kullanılmasını önermişlerdir. Şençiçek (2000), Susam da yaptığı çalışmada, PCR reaksiyonu için genomik DNA yoğunluğunu 2, 3.5, 7 ve 13 ng / 25 µl olarak test etmiş ve uygun DNA yoğunluğunu 7 ng /25 µl olarak belirlemiştir. Yapılan çalışmada diğer PCR bileşenleri ise 25 µl lik karışımda; 3mM MgCl 2, 25 pmol primer, 200 µm dntp, 1 U Tag DNA, 2.5 µl buffer olarak bulunmuştur. Freitas vd (2000), RAPD belirleyicileriyle 14 Brezilya ekmeklik buğday çeşidindeki genetik varyasyonu belirlemek amacıyla 10 baz dizinlik rasgele 50 primeri taramışlar; 21

32 48 primerden toplam 256 tekrarlanabilir DNA amplifikasyon ürünü elde etmişler, bunun % 33 ünün ise polimorfik olduğunu, yapılan genetik yakınlık hesapları ve dendogramlara göre düşük farklılıklara karşın (ortalama genetik yakınlık % 27) atalarını yansıtan iki grup çeşidin tanımlandığını belirtmişlerdir. Szucs vd (2000), farklı kökenlere sahip 23 makarnalık buğday çeşidinde genetik çeşitliliği belirlemek amacıyla RAPD ve RFLP belirleyici sistemlerini kullandıklarını, kullanılan 47 RFLP probe endlonukleaz kombinasyonun 13 ünde polimorfizm oranı % 28 iken, 16 RAPD primerinin 8 inde % 50 olduğunu, benzerlik değerlerinin RFLP için 0.04 ile 0.14 arasında iken, RAPD için 0.03 ile 0.18 arasında bulunduğunu, bu çalışmayla makarnalık çeşitlerin oransal olarak genetik tabanlarının dar da olsa polimorfizmi başarıyla ortaya konulduğunu ve bu sonuçların ıslah programlarının düzenlenmesi ve farklı agronomik özelliklerle bağlantılı olan DNA belirleyicilerinin haritalanması için gerekli makarnalık buğday melezlerinin yapılmasında kullanılabileceğini bildirmişlerdir. Malgorzata vd (2002), tritikale ve buğday çeşitlerinde genetik çeşitliliği araştıdıkları çalışmalarında; 20 µl lik reaksiyon karışımında 20 ng genomik DNA, µm primer, 200 µm MgCl 2, 1.0 U Tag polimeraz ve yeterli miktarda buffer kullanmışlardır. Araştırıcılar, RAPD primerleri ile düşük seviyede polimorfizm elde etmişlerdir. Amiour vd (2002), Avrupa da yetiştirilen tritikale çeşitlerinin depo proteinleri üzerine yaptıkları bir çalışmada; PCR reaksiyonu için 20 µl lik reaksiyon karışımında 80 ng genomik DNA, 200 µm her bir deoxynucleotide, 0.4 U Tag-DNA polymerase, 0.5 µm primer ve 1.5 mm MgCl 2 içeren 1X aplifikasyon tamponu kullanmışlardır. Araştırıcılar PCR reaksiyonu için, 94 C de 5 dakika ön uzatma, 94 C de 30 sn 30 çevrim ve 72 C de 5 dakika son uzatma süreleri ile primerlere göre değişen sıcaklıklarda Tm ısılarını kullanmışlardır. Araştırıcılar tritikale çeşitlerinin depo proteinleri yönünden yüksek oranda polimorfizm gösterdiklerini vurgulamışlardır. Sun vd (2003), yaptıkları çalışmada, RAPD markörlerini, Fusarium (solgunluk) a dayanıklılık yönünden çeşitlilik gösteren 35 yazlık buğday çeşidi ve hattında genetik 22

33 farklılığı ortaya koymak amacıyla kullanmışlardır. Araştırıcılar, RAPD markörleri ile hatlar arasındaki ve hastalık ırkları arasındaki genetik benzerlikleri ortaya koymaya çalışmışlardır. Fusariuma dayanıklı ve dayanıksız hatların DNA bantları kullanılarak primerler test edilmiş ve denenen 160 primerden 17 tanesi polimorfik ve yeniden elde edilebilen bantlar verdiğini bildirilmişlerdir. RAPD verilerine göre hesaplanan genetik benzerlik arasında değişme göstermiştir. RAPD mörkörleri ve Fusairuma dayanıklılık indeksi hesaplaması sonucunda 3 adet RAPD mörkörü belirlenmiştir. Belirlenen bu 3 markörün Fusairuma dayanıklı hatlara özel olduğu bildirilmektedir. Kuleung vd (2003), DNA ya dayalı moleküler markörlerin; genomik haritaların çıkartılmasında, DNA parmakizi analizlerinin yapılmasında, populasyon yapısının belirlenmesinde ve genetik çeşitliliğin ortaya konmasında oldukça güçlü bir araç olduğunu bildirmektedirler. Araştırıcılar yaptıkları bir çalışmada kullandıkları 176 adet SSR marköründen 96 tanesinin (85 buğday ve 11 çavdar markörünün) tritikalede amplifikasyon gösterdiğini ortaya koymuşlardır. Buğday markörleri, buğday, çavdar ve tritikalede sırası ile ortalama 2.6, 2.7 ve 2.4 adet polimorfik DNA bandı vermiştir. Tritikalede aplifiye olmuş markörlerin baz dizilişleri ve büyüklükleri verici türlerle (çavdar ve buğday) benzer olması, bu markörün aynı locustan geldiğini, ve bu allelik primer bağlanma bölgelerinin melezleme sırasında korunduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Tams vd (2004), şu ana kadar yapılan çalışmalarda tritikale genotiplerinde çoğrafik orijin olarak genetik çeşitliliği gruplamanın mümkün olmadığını, ABD, Kanada ve Meksika dan toplanan tritikale genotiplerinin tam ve değişmiş, Avrupa dan toplanan genotiplerin ise yazlık ve kışlık şeklinde gruplandırıldığını bildirmişlerdir. Araştırıcılar, tür içerisindeki genetik çeşitlilik hakkında bilgi sahip olmanın hat ve hibrit ıslah programlarında kullanılacak ana ve babanın seçiminde önemli olduğunu vurgulamışlar ve buğday ve çavdar SSR markörlerini kullanarak Avrupa da yetiştirilen 128 adet tritikale genotipi arasında genetik çeşitliği araştırmışlar; ortalama polimorfizm oranının 0.54, ortalama genetik uzaklığın ise 0.33 olduğunu belirlemişlerdir. 23

34 4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA 4.1. Tarla Deneme Bulguları ve Tartışma Bu araştırma; 2000 ve 2001 yıllarında bazı tritikale hatlarının, çiçeklenme tarihi, bitki boyu, bitkide kardeş sayısı, başak uzunluğu, başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, bin tane ağırlığı, hasat indeksi, birim alan tane verimi ve protein oranı üzerine etkilerini belirlemek amacıyla 2 yıl süreyle yürütülmüştür. Ele alınan özelliklere ilişkin veriler ve bu verilerin değerlendirilmesi yıllara göre ayrı ayrı başlıklar halinde açıklanmıştır (yıllar birleştirilerek yapılan analizinde yıllar önemli çıkmıştır) Çiçeklenme tarihi (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihine ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge 4.1. de verilmiştir. Çizelge 4.1. Farklı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihlerine ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge 4.1. de görüldüğü gibi, çiçeklenme tarihi yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge 4.2. de gösterilmiştir.b Çizelge 4.2. de de görüldüğü gibi, tritikale hatları arasında çiçeklenme tarihi yönünden en yüksek değer gün ile LAD 490 tritikale hattından elde edilmiş, LAD 490, LAD388 ve CWT hatları arasında istatistiki yönden önemli bir farklılık gözlenmemiş olup, aynı grupta yer almışlardır. En düşük değer ise gün ile ZF 12 tritikale hattında saptanmıştır. Bu verilere göre LAD 490, LAD 388 ve CWT tritikale hatlarının geççi, ZF 12, ZF 13, ZF 11, ZF 10, ZF 15, ZF 14 ve ZF 9 tritikale hatlarının ise erkenci hatlar olduğu söylenebilir. 37

35 Çizelge 4.2. Farklı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihi ortalamaları (1 Mayıstan sonra geçen gün sayısı) Hatlar Ortalama LAD a 1* LAD a 1 CWT a 12 BDMT b 23 LO c 34 JGS cd 45 TATLICAK cde 4-6 MT c-f 4-7 ZF c-g 4-7 ZF c-g 4-7 GTAD c-g 4-8 ZF c-g 4-9 ZF d-h 4-10 ZF d-ı 4-11 ZF e-k 4-12 ZF f-k 5-12 ZF g-l 6-13 ZF h-l 7-13 ZF i-m 8-13 ZF j-m 9-13 ZF j-m ZF klm ZF lm ZF lm ZF m 13 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Çiçeklenme tarihi (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihine ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge 4.3. de verilmiştir. Çizelge 4.3. Farklı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihlerine ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge 4.3. de görüldüğü gibi, çiçeklenme tarihi yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge 4.4. de özetlenmiştir. 38

36 Çizelge 4.4. Farklı tritikale hatlarında çiçeklenme tarihi ortalamaları (1 Mayıstan sonraki geçen gün sayısı) Hatlar Ortalama LO a 1* GTAD a 12 BDMT abc 1-3 LAD abc 1-3 MT a-d 1-3 CWT a-d 1-3 JGS a-e 1-4 LAD b-e 1-5 ZF b-e 1-5 ZF c-f 1-5 ZF c-f 1-6 TATLICAK d-g 2-7 ZF e-h 3-8 ZF e-h 3-9 ZF f-ı 4-9 ZF g-j 4-9 ZF h-k 5-9 ZF ijk 6-9 ZF ijk 7-9 ZF ijk 7-9 ZF ijk 7-9 ZF ijk 8-9 ZF jk 9 ZF jk 9 ZF k 9 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Çizelge 4.4. de görüldüğü gibi çiçeklenme tarihi yönünden 2. yılda da önemli farklılıklar saptanmıştır. En yüksek çiçeklenme tarihi gün ile LO 51 tritikale hattında elde edilmiş, GTAD, BDMT, LAD 388, MT 1, CWT ve JGS hatları da çiçeklenme tarihi yönünden LO 51 çeşidi ile aynı grupta yer almıştır. En düşük çiçeklenme tarihi ise gün ile ZF 15 tritikale hattında belirlenmiştir; çiçeklenme tarihi yönünden ZF 15, ZF 13, ZF 12, ZF 9, ZF 10, ZF 8, ZF 14, ZF16 ve ZF 11 tritikale hatları arasında istatistiki yönden bir fark görülmemiştir. Genel olarak araştırmanın ilk yılında erkenci ve geççi olarak belirlenen hatlar ikinci yılda da çok az bir değişiklik olsa bile aynı grupta yer almışlardır. Bu farklılıklar araştırmanın ikinci yılındaki iklim faktörlerinden kaynaklandığı söylenebilir. Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama çiçeklenme tarihleri Çizelge 4.5. te verilmiştir. 39

37 Çizelge 4.5. Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama çiçeklenme tarihleri (1 mayıstan sonra geçen gün sayısı) Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Çizelgede görüldüğü gibi iki yılın ortalaması olarak en erkenci tritikale hattı ZF 12 olup, bunu ZF 13, ZF 15 ve ZF 10 tritikale hatları izlemiştir. En geççi tritikale hattı ise LAD 388 olup, bunu sırasıyla LAD 490, CWT, BDMT ve LO 51 tritikale hatları izlemiştir Bitki boyu (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında bitki boyuna ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge 4.6. da verilmiştir. Çizelge 4.6. da görüldüğü gibi, bitki boyu yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge 4.7. de gösterilmiştir. 40

38 Çizelge 4.6. Farklı tritikale hatlarında bitki boyuna ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge 4.7. Farklı tritikale hatlarında bitki boyu ortalamaları (cm) Hatlar Ortalama ZF a 1* ZF b 2 ZF b 2 ZF bc 23 ZF bc 23 JGS bc 23 ZF bc 23 ZF bc 23 ZF bcd 2-4 ZF bcd 2-4 TATLICAK bcd 2-4 ZF bcd 2-5 CWT bcd 2-5 BDMT b-e 2-6 ZF b-e 2-6 LAD cde 2-6 ZF cde 2-6 LO cde 2-6 ZF c-f 2-6 ZF def 3-6 GTAD def 3-6 ZF ef 4-6 MT ef 4-6 LAD ef 56 ZF f 6 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir. Çizelge 4.7. de görüldüğü gibi bitki boyu yönünden önemli farklılıklar oluşmuş, bitki boyu ortalamaları cm arasında değişen değerler göstermiştir. En uzun bitki boyu ortalaması cm ile ZF 3 tritikale hattından, en kısa bitki boyu ortalaması cm ile ZF 11 tritikale hattından elde edilmiştir. ZF 11, LAD 388, MT 1, ZF 10, GTAD, ZF 9 ve ZF14 tritikale hatları arasında bitki boyu yönünden istatistiki olarak bir fark görülmemiştir. Diğer tritikale hatları bitki boyu yönünden bu iki değer arasında yer almıştır. 41

39 Bitki boyu (2.Yıl) Bazı tritikale hatlarında bitki boyuna ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge 4.8. de verilmiştir. Çizelge 4.8. Farklı tritikale hatlarında bitki boyuna ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge 4.8. de görüldüğü gibi denemenin ikinci yılında da, bitki boyu yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge 4.9. da gösterilmiştir. Çizelge 4.9. Farklı tritikale hatlarında bitki boyu ortalamaları (cm) Hatlar Ortalama ZF a 1* ZF b 2 ZF bc 23 ZF bcd 2-4 TATLICAK b-e 2-5 ZF b-e 2-5 GTAD b-f 2-6 JGS b-f 2-6 ZF c-g 2-6 ZF c-g 2-6 ZF c-g 2-6 LAD d-g 2-6 BDMT d-g 2-6 ZF efg 3-6 ZF efg 3-6 ZF efg 4-6 ZF fg 56 CWT fg 56 ZF fg 56 ZF fg 56 ZF fg 56 ZF fg 56 LAD fg 56 LO g 56 MT g 6 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir 42

40 Çizelgede görüldüğü gibi 2. yılda da bitki boyu yönünden en uzun bitki boyu cm ile ZF 3 tritikale hattından, en kısa bitki boyu ise cm ile MT 1 tritikale hattından elde edilmiştir. Farklı tritikale hatlarından elde edilen birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama bitki boyu değerleri Çizelge 4.10 da özetlenmiştir. Çizelgede görüldüğü gibi bitki boyu yönünden iki yılın ortalaması olarak tritikalede bitki boyu cm arasında değişmekte olup, en uzun bitki boyuna sahip tritikale hattı ZF 3, en kısa bitki boyuna sahip tritikale hattı ise MT 1 olmuştur. Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama bitki boyu (cm) Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Tritikale hatlarına ilişkin bitki boyu ortalamalarında görüldüğü gibi; tritikale oldukça uzun boylu bir serin iklim tahıl cinsidir. Bitki boyu, iklim ve toprak koşullarından etkilenen bir özellik olmasının yanında genetik yapının da etkisi altında olan bir karakterdir. Araştırmanın ikinci yılında tritikale hatlarına ait bitki boyu ortalamalarının 43

41 daha kısa oluşunun, araştırmanın ikinci yılında yağış miktarının daha az ortalama sıcaklığın daha fazla olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Bitki boyuna ilişkin sonuçlarımız; Ankara koşullarında iki yıl süreyle denemeye alınan 18 tritikale hattı ve kontrolde bitki boyunu cm olarak belirlediğini bildiren Ünver (1999), Çukurova koşullarında bitki boyunu ortalamasını cm olarak saptayan Genç vd (1998), Çukurova koşullarında 3 yılın ortalaması olarak cm bitki boyu belirlediklerini bildiren Yağbasanlar vd (1989) un, Şanlıurfa koşullarında cm bitki boyu ortalaması elde eden Yağbasanlar vd (1990) un, Bursa koşullarında cm bitki boyu ortalaması saptadığını bildiren Çöplü (2001) in ve Ankara Haymana koşullarında bitki boyu ortalamasını cm bulduğunu bildiren Çengel (2001) in bulgularıyla uyum göstermektedir Fertil kardeş sayısı (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar * Hata C.V *) 0.05 düzeyinde önemli Çizelge de görüldüğü gibi, fertil kardeş sayısı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.05 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge 4.12 de verilmiştir. Çizelge de görüldüğü gibi, tritikale hatları arasında bitkide fertil kardeş sayısı ortalamaları adet/bitki arasında değişmiştir. En yüksek fertil kardeş sayısı ZF 1 (6.22) tritikale hattında belirlenirken, en düşük fertil kardeş sayısı ZF 10 (4.90) tritikale hattından elde edilmiştir. 44

42 Çizelge Farklı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısı ortalamaları (adet/bitki) Hatlar Ortalama ZF a* ZF ab ZF abc BDMT 5.80 abc ZF abc ZF abc LAD abc ZF abc ZF abc TATLICAK abc LAD abc LO abc ZF abc ZF abc GTAD 5.40 abc ZF abc ZF abc ZF abc ZF abc JGS 5.15 abc MT abc ZF abc CWT 4.95 abc ZF c ZF c *) Harfler 0.05 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Fertil kardeş sayısı (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge de görüldüğü gibi, fertil kardeş sayısı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge de gösterilmiştir. 45

43 Çizelge de görüldüğü gibi; fertil kardeş sayısı yönünden araştırmanın 2. yılında farklı gruplar oluşmuştur. En yüksek fertil kardeş sayısı LO 51 tritikale hattında saptanırken en düşük kardeş sayısı ise JGS tritikale hattında bulunmuştur. Araştırmanın 2. yılında ortalama fertil kardeş sayısının 1. yıl ortalamalarına göre daha düşük çıkması, denemenin 2. yılındaki iklim şartlarından kaynaklandığı söylenebilir. Özellikle yıllık ortalama yağışın ikinci yılda daha az olması ve erken ilkbaharda görülen yağış yetersizliği nedeniyle tritikale hatları daha az kardeşlenme eğilimi göstermişlerdir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında fertil kardeş sayısı ortalamaları (adet/bitki) Hatlar Ortalama LO a 1* ZF ab 12 ZF abc 12 ZF a-d 1-3 ZF a-d 1-3 ZF a-d 1-3 ZF a-d 1-3 ZF a-d 1-3 TATLICAK a-d 1-3 GTAD a-d 1-3 MT a-e 1-3 ZF a-e 1-3 ZF a-e 1-3 ZF b-e 1-3 ZF b-e 1-3 ZF b-e 1-3 ZF b-e 1-3 BDMT b-e 1-3 CWT cde 23 ZF cde 23 ZF de 23 LAD de 23 ZF de 23 LAD de 23 JGS e 3 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama fertil kardeş sayıları Çizelge 4.15 te verilmiştir. Çizelgede görüldüğü gibi fertil kardeş sayıları yönünden tritikale hatları arasında önemli farklılıklar gözlenmezken en fazla kardeşlenme eğilimi gösteren tritikale hattı ZF 15, en az kardeşlenme gösteren tritikale hatları ise JGS ve CWT dir. 46

44 Ortalama fertil kardeş sayısına ilişkin bulgularımız; iki yıl ortalaması olarak adet/bitki fertil kardeş sayısı belirleyen Ünver (1999) un bulgularıyla uyum göstermektedir. Ancak, Ankara koşullarında ortalama fertil kardeş sayısını adet arasında değiştiğini bildiren Çengel (2001) in bulgularıyla uyum göstermemektedir. Bu farklılıkların iklim ve toprak koşullarının farklı oluşu ve yetiştirme tekniklerindeki farklılıktan kaynaklandığı söylenebilir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama fertil kardeş sayısı Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Kardeşlenme üzerine etkili faktörler arasında; ekim sıklığı, ekim zamanı, ekim derinliği gibi yetiştirme tekniklerinin yanında iklim ve toprak özellikleri bulunmakla birlikte, kullanılan çeşitlerin genetik özelliği de olabilir. Tritikale, arpa ve buğdaya göre daha az kardeşlenme özelliği gösteren bir serin iklim tahıl cinsidir (Kün 1996). 47

45 Başak uzunluğu (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında başak uzunluğuna ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge da verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başak uzunluğuna ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar Hata C.V Çizelge da görüldüğü gibi, başak uzunluğu yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar istatistiki yönden önemsiz bulunmuştur. Tritikale hatlarında başak uzunluğu ortalamaları mm ile mm arasında değişme göstermiştir (Çizelge 4.17). Çizelge Farklı tritikale hatlarında başak uzunluğu ortalamaları (mm) Hatlar Ortalama ZF ZF ZF CWT GTAD ZF LAD LAD LO ZF JGS ZF ZF BDMT ZF ZF ZF ZF MT ZF TATLICAK ZF ZF ZF ZF

46 Başak uzunluğu (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında başak uzunluğuna ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında uzunluğuna ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar * Hata C.V *) 0.05 düzeyinde önemli Çizelge de görüldüğü gibi, başak uzunluğu yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.05 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge da verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başak uzunluğu ortalamaları (mm). Hatlar Ortalama LAD a* CWT ab ZF abc LAD abc ZF abc ZF abc ZF abc ZF abc JGS abc ZF abc ZF abc BDMT abc TATLICAK abc ZF abc ZF abc LO abc ZF abc ZF abc GTAD abc ZF abc MT bc ZF bc ZF bc ZF c ZF c *) Harfler 0.05, düzeyinde farklı grupları göstermektedir 49

47 Çizelge da görüldüğü gibi; araştırmanın 2. yılında ortalama başak uzunluğu mm ile mm arasında değişmiş olup, en yüksek başak uzunluğu mm ile LAD 388 tritikale hattından, en düşük başak uzunluğu ise ZF 7 tritikale hattından elde edilmiştir. Araştırmanın ikinci yılında başak uzunlukları tritikale hatlarında genelde azalma göstermiştir. Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başak uzunlukları Çizelge 4.20 de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başak uzunluğu (mm) Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Çizelgede görüldüğü gibi en uzun başak uzunluğuna sahip tritikale hattı CWT en kısa başak uzunluğuna sahip tritikale hattı ise ZF 7 dir. Diğer çeşit ve hatlar bu iki değer arasında yer almıştır. Tritikale hatlarında belirlenen başak uzunluğu ortalamalarına ilişkin sonuçlarımız; Çukurova koşullarında tritikale çeşit ve hatlarında başak uzunluğunu 3 yılın ortalaması 50

48 olarak cm arasında değiştiğini belirten Yağbasanlar (1989) un, Ankara koşullarında farklı tritikale ıslah hatlarında 2 yıl ortalaması olarak başak uzunluğunu cm arasında belirleyen Ünver (1999) un, Ankara, Haymana koşullarında tritikale hatları arasında ortalama başak uzunluğunu cm olarak belirleyen Çelgel (2001) ve Bursa koşullarında tritikale hatlarında başak uzunluğu ortalamalarının cm arasında değiştiğini bildiren Çöplü (2001) in bulgularıyla benzerlik göstermektedir Başakta başakçık sayısı (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında başakçık sayısına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakçık sayısına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge de görüldüğü gibi, başakçık sayısı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge 4.22, de gösterilmiştir. Çizelge 4.22 de özetlendiği gibi; tritikale hatları arasında ortalama başakta başakçık sayısı arasında değişmiştir. Başakta başakçık sayısı yönünden en yüksek değer CWT (24.88 adet) tritikale hattından, en düşük değer ise ZF 12 (19.63 adet) tritikale hattından elde edilmiştir. 51

49 Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakçık sayısı ortalamaları (adet/başak) Hatlar Ortalama CWT a 1* LAD a 12 BDMT ab 1-3 ZF abc 1-3 LAD a-d 1-4 ZF a-d 1-4 MT a-d 1-4 GTAD a-d 1-4 ZF a-d 1-4 LO a-e 1-4 ZF a-f 1-4 JGS a-f 1-4 ZF a-f 1-4 ZF a-f 1-4 ZF a-f 1-4 TATLICAK a-f 1-4 ZF a-f 1-4 ZF c-f 1-4 ZF def 1-4 ZF def 1-4 ZF def 1-4 ZF def 2-4 ZF def 34 ZF ef 4 ZF f 4 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Başakta başakçık sayısı (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında başakçık sayısına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakçık sayısına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge de görüldüğü gibi, başakçık sayısı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge de gösterilmiştir. 52

50 Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakçık sayısı ortalamaları (adet/başak) Hatlar Ortalama ZF a 1* LAD b 2 BDMT bc 23 CWT bc 23 TATLICAK bc 234 ZF bcd 234 LAD bcd 2-5 LO cde 2-6 ZF c-f 2-6 ZF c-f 2-6 JGS c-g 2-6 ZF c-g 2-7 MT c-h 3-7 ZF c-h 3-7 GTAD d-ı 3-8 ZF e-ı 3-8 ZF e-j 4-8 ZF f-k 5-9 ZF g-k 6-10 ZF h-k 6-10 ZF i-l 7-10 ZF jkl 8-10 ZF kl 8-10 ZF l 910 ZF l 10 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Çizelge 4.24 de özetlendiği gibi araştırmanın ikinci yılında tritikale hatları arasında ortalama başakçık sayısı adet arasında değişmiş olup, en yüksek değer ZF 3 tritikale hattından ve en düşük değer ise ZF 15 tritikale hattından elde edilmiştir. Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başakçık sayıları Çizelge te verilmiştir. Çizelge te özetlendiği gibi en yüksek başakta başakçık sayısına sahip hat ZF 3 olup, bunu LAD 388, CWT ve BDMT tritikale hatları izlemiştir. En düşük başakta başakçık sayısı ise sırası ile ZF 12, ZF 15 ve ZF 16 tritikale hatlarından elde edilmiştir. 53

51 Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başakçık sayısı (adet/başak) Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Başakta başakçık sayısına ilişkin bulgularımız; Yağbasanlar vd (1989) un Çukurova koşullarında yaptığı araştırmada adet başak belirlediği başakta başakçık sayısına ilişkin değerler, Bursa koşullarında denemeye alınan tritikale hatlarında adet başakta başakçık sayısı bulan Çöplü (2001) ve Ankara, Haymana koşullarında yaptığı çalışmada ortalama başakçık sayısının adet arasında değiştiğini bildiren Çengel (2001) in bulgularıyla uyumludur. Genel olarak başak uzunluğu yüksek olan tritikale hatlarında başakçık sayısının da yüksek olduğu görülmektedir Başakta tane sayısı (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında başakta tane sayısına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge da verilmiştir. 54

52 Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane sayısına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge da görüldüğü gibi, başakta tane sayısı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge de gösterilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane sayısı ortalamaları (adet/başak) Hatlar Ortalama GTAD a 1* LAD ab 12 ZF ab 12 BDMT abc 12 LO abc 12 JGS abc 12 LAD a-d 12 ZF a-e 12 MT a-e 12 CWT a-e 12 ZF a-e 12 ZF a-e 12 ZF a-e 12 ZF a-e 12 ZF a-e 12 ZF a-e 12 ZF b-e 12 ZF b-e 12 ZF b-e 12 ZF cde 12 ZF cde 12 ZF cde 12 TATLICAK de 2 ZF de 2 ZF e 2 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Çizelgede görüldüğü gibi; başakta tane sayısı ortalamaları adet/başak arasında değişmiş olup, başakta tane sayısı yönünden en yüksek değer GTAD tritikale hattından, en düşük değer ise ZF 11 tritikale hattından elde edilmiştir. 55

53 Başakta tane sayısı (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında başakta tane sayısına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane sayısına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge de görüldüğü gibi, başakta tane sayısı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge da gösterilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane sayısı ortalamaları (adet/başak) Hatlar Ortalama LAD a 1* ZF ab 12 ZF abc 123 JGS a-d 1-4 ZF a-d 1-5 ZF b-e 1-6 LO b-f 1-6 ZF b-g 1-6 CWT c-h 2-7 BDMT c-h 2-7 ZF c-h 2-7 LAD c-h 2-7 ZF d-ı 2-7 TATLICAK d-j 3-7 ZF d-ı 3-7 ZF e-j 4-8 ZF e-j 4-8 ZF f-j 5-8 GTAD g-j 678 ZF g-j 678 ZF hıj 678 MT ıjk 789 ZF jk 789 ZF kl 89 ZF l 9 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir. 56

54 Çizelgede görüldüğü gibi, başakta tane sayıları ortalamaları yönünden tritikale hatları arasında araştırmanın 2. yalında da farklı gruplar oluşmuştur. En yüksek başakta tane sayısı ortalamaları adet ile LAD 388 tritikale hattından elde edilmiş, bunu sırasıyla 53.08, 51.45, ve adet ile ZF 3, ZF 2, JGS ve ZF 4 tritikale hatları izlemiştir. En düşük başakta tane sayısı ortalaması ise adet ile ZF 15 hattında saptanmıştır. Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başakta tane sayıları Çizelge 4.30 da verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başakta tane sayısı (adet/başak) Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Çizelgede görüldüğü gibi en yüksek başakta tane sayısına sahip tritikale hattı LAD 388 olup, bunu sırasıyla JGS, ZF 8 ve ZF 3 tritikale hatları izlemiştir. En düşük başakta tane sayısı ise ZF 12 tritikale hattından elde edilmiş olup, bunu sırasıyla ZF 10 ve ZF 15 tritikale hatları izlemiştir. Başakta tane sayısı ortalamalarına ilişkin elde edilen 57

55 sonuçlarımız; Çukurova koşullarında yapılan çalışmada tritikale hatlarında başakta tane sayısının birinci denemede adet/başak, ikinci denemede adet/başak arasında değiştiğini bildiren Genç vd (1987) nin, Tokat koşullarında yürütülen çalışmada başakta tane sayısını adet/başak arasında belirlediklerini bildiren Sencer vd (1987) nin, Cukurova koşullarında tritikale hatlarında başakta tane sayısının adet/başak olarak belirleyen Genç vd (1988) ve Haymana koşullarında ortalama başakta tane sayısını adet olarak belirleyen Çengel (2001) in bulgularıyla benzerlik göstermektedir. Ancak, Bursa koşullarında yürütülen çalışmada farklı tritikale hatlarında adet başakta tane sayısını belirlediğini bildiren Çöplü (2001) in bulgularıyla uyum göstermemektedir. Bunun nedeni, başakta tane sayısının; başak uzunluğu, başakta başakçık sayısıyla ilişkili ve önemli genetik özellik olmasının yanında, farklı ekolojik ve farklı tritikale hatlarının kullanılmasının bu farklılıkların oluşabileceği düşünülebilir Başakta tane ağırlığı (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge de görüldüğü gibi, başakta tane ağırlığı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirlemek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçlarına ilişkin ortalamalar Çizelge de gösterilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelgede görüldüğü gibi başakta tane ağırlığı yönünden tritikale hatları oldukça farklı gruplarda yer almıştır. Ortalama başakta tane ağırlığı araştırmanın ilk yılında, g arasında değişmiştir. Başakta tane ağırlığı yönünden en yüksek değer g ile ZF 8 tritikale hattından elde edilmiş olup, bunu sırasıyla g, g ve g 58

56 ile ZF 9, JGS ve LAD 388 tritikale hatları izlemiştir. Başakta tane ağırlığı yönünden en düşük değer ise g ile Tatlıcak-97 tritikale hattından elde edilmiş olup, bunu sırasıyla ZF 12 (1.717 g), ZF 6 (1.733 g) ve ZF 10 (1.749 g) tritikale hatları izlemiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığı ortalamaları (g/başak) Hatlar Ortalama ZF a 1* ZF ab 12 JGS abc 123 LAD abc 123 GTAD bcd 123 ZF b-e 123 LO b-f 123 CWT b-f 123 ZF b-f 123 ZF b-f 23 ZF b-f 23 LAD b-f 23 BDMT b-f 23 ZF b-f 23 ZF c-f 234 ZF c-f 234 ZF c-f 234 MT I c-f 234 ZF c-f 234 ZF c-f 234 ZF c-f 234 ZF d-g 34 ZF efg 34 ZF fg 34 TATLICAK g 4 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Başakta tane ağırlığı (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli 59

57 Çizelge de görüldüğü gibi, başakta tane ağılığı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge de gösterilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında başakta tane ağırlığı ortalamaları (g/başak) Hatlar Ortalama ZF a 1* ZF ab 12 ZF abc 123 ZF bcd 1-4 ZF bcd 1-4 ZF bcd 234 ZF c-f 2-5 ZF c-g 2-5 ZF d-g 3-6 JGS d-h 3-7 ZF d-h 3-7 LAD d-h 3-7 TATLICAK d-h 3-7 LO d-h 3-7 LAD e-h 3-7 ZF f-ı 4-7 ZF f-j 4-7 ZF g-k 4-7 CWT g-k 4-7 BDMT g-k 4-7 GTAD g-k 4-7 ZF h-k 567 MT ijk 67 ZF jk 67 ZF k 7 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Çizelgede görüldüğü gibi araştırmanın ikinci yılında ortalama başakta tane ağırlığı g arasında değişmiştir. En yüksek başakta tane ağırlığı ZF 3 tritikale hattından, en düşük başakta tane ağırlığı ise ZF 12 tritikale hattından elde edilmiştir. Araştırmanın ikinci yılında başakta tane ağırlığının birinci yıla oranla daha düşük oluşu; araştırmanın ikinci yılında yağışın daha az oluşu ve buna bağlı olarak; başak boyu, başakta başakçık sayısı ve tane sayısının daha az olmasıyla açıklanabilir. Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başakta tane ağırlıkları aşağıdaki çizelge 4.35 de verilmiştir. 60

58 Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama başakta tane ağırlığı (g/başak) Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Çizelgede görüldüğü gibi başakta tane ağırlığı yönünden en yüksek değer ZF 8 tritikale hattında elde edilirken bunu sırasıyla ZF 3 ve ZF 2 tritikale hatları izlemiştir. En düşük başakta tane ağırlığı ise ZF 12 tritikale hattından elde edilmiş olup bunu sırasıyla Tatlıcak-97, ZF 10 ve ZF 6 tritikale hattı izlemiştir. Tritikale hatlarında başakta tane ağırlığına ilişkin bulgularımız; Genç vd (1987) nin, Ülger vd (1989) un, Yağbasanlar (1989) un, Ünver (1999) un ve Çengel (2001) in bulgularıyla benzerlik göstermektedir. Araştırıcılar; farklı koşullarda ve farklı tritikale hatlarıyla yaptıkları araştırmalarda başakta tane ağırlığını g arasında değiştiğini bildirmektedir. Çöplü (2001) in elde ettiği sonuçlar ( g), diğer araştırıcılar ve bizim sonuçlarımıza göre oldukça yüksek bulunmuştur. Bu farklılığın değişik yetiştirme koşulları ve kullanılan çeşit farklılığından meydana geldiği söylenebilir. 61

59 Bin tane ağırlığı (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında bin tane ağırlığına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge da verilmiştir. Çizelge da görüldüğü gibi, bin tane ağırlığı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında bin tane ağırlığına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge Farklı tritikale hatlarında bin tane ağırlığı ortalamaları (g) Hatlar Ortalama ZF a 1* ZF ab 12 ZF abc 1-3 ZF bcd 1-4 ZF bcd 1-4 ZF cde 1-5 ZF c-f 2-5 ZF d-g 3-6 LO d-g 3-7 ZF d-h 4-7 ZF e-h 4-8 ZF e-h 4-8 ZF e-h 4-8 ZF f-ı 5-9 JGS ghı 5-9 ZF ghı 5-10 MT hıj 6-11 CWT hıj 7-12 ZF ıjk 8-12 ZF jk 9-13 LAD jk 9-13 GTAD jk LAD kl TATLICAK kl BDMT l 13 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir 62

60 Çizelge de görüldüğü gibi; tritikale hatlarının ortalama bin tane ağırlığı g arasında değişmiştir. Bin tane ağırlığı yönünden en yüksek değer ZF 2 tritikale hattından elde edilmiş olup, bunu sırasıyla ZF 16 (47.79 g) ve ZF 1 (46.79g) tritikale hatları izlemiştir. En düşük değer ise BDMT tritikale hattından elde edilmiş olup, bunu Tatlıcak-97 (35.02 g) ve LAD 490 (34.32 g) tritikale hatları izlemiştir Bin tane ağırlığı (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında bin tane ağırlığına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında bin tane ağırlığına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge de görüldüğü gibi, bin tane ağırlığı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge da gösterilmiştir. Çizelgede görüldüğü gibi; araştırmanın 2. yılında tritikale hatlarının ortalama bin tane ağırlığı g arasında değişmiştir. En yüksek bin tane ağırlığı ZF 3 tritikale hattından elde edilmiş olup, bunu ZF 16 (39.46 g) tritikale hattı izlemiştir. En düşük değer ise LAD 388 tritikale hattından elde edilmiş olup, bunu LO 51 (30.87 g) tritikale hattı izlemiştir. Araştırmanın 2. yılında ortalama bin tane ağırlının daha düşük oluşu, 2. yılda yağışın daha az oluşu, bitkilerin yeterince gelişememesi ve tanelerini dolduramamalarıyla açıklanabilir. 63

61 Çizelge Farklı tritikale hatlarında bin tane ağırlığı ortalamaları (g) Hatlar Ortalama ZF a 1* ZF ab 12 ZF bc 123 ZF bc 234 ZF bc 234 ZF bcd 234 ZF bcd 234 ZF b-e 2-5 LAD b-e 2-5 ZF b-f 2-6 ZF b-f 2-6 ZF c-g 2-7 ZF c-h 2-7 ZF c-h 2-7 ZF d-ı 3-8 ZF d-ı 3-8 ZF e-j 4-8 TATLICAK f-j 5-8 CWT g-j 6-8 JGS hıj 6-8 MT ıj 789 BDMT ıj 789 GTAD ıj 789 LO jk 89 LAD k 9 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama bin tane ağırlıkları Çizelge da verilmiştir. Çizelge da görüldüğü gibi bin tane ağırlığı yönünden en yüksek değer ZF 16 tritikale hattından elde edilmiş olup, bu hattı ZF 2 ve ZF 1 tritikale hatları izlemiştir. Bin tane ağırlıkları (TATLICAK-97) (ZF 16) g arasında değişme göstermiştir. Bin tane ağırlığına ilişkin elde edilen sonuçlarımız; Genç vd (1988), Yağbasanlar vd (1989), Ünver (1999), Çöplü (2001) ve Çengel (2001) in bulgularıyla uyum göstermektedir. 64

62 Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama bin tane ağırlığı (g) Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Tane verimi (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında tane verimine ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında tane verimine ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge de görüldüğü gibi, tane verimi yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge de gösterilmiştir. 65

63 Çizelge Farklı tritikale hatlarında tane verimi ortalamaları (kg/da) Hatlar Ortalama ZF a 1* ZF ab 1 L ab 1 ZF abc 12 GTAD a-d 123 ZF a-e 1-4 LAD b-e 1-5 ZF c-f 1-5 ZF c-f 1-5 ZF c-f 1-5 CWT c-f 1-6 MT c-g 2-7 BDMT d-h 2-7 JGS d-h 2-7 ZF e-ı 2-7 TATLICAK e-j 2-7 ZF e-j 3-7 ZF f-j 4-7 ZF f-j 4-7 ZF g-j 567 LAD g-j 567 ZF hıj 67 ZF ıj 7 ZF j 7 ZF k 8 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Çizelgede görüldüğü gibi, en yüksek tane verimi ortalamasına kg/da ile ZF 9 tritikale hattı sahip olurken, bunu kg/da ile ZF 16, kg/da ile LO 51, kg/da ile ZF 15, kg/da ile GTAD ve kg/da ile ZF 5 tritikale hatları izlemiştir. En düşük tane verimi ortalaması ise kg /da ile ZF 12 tritikale hattından elde edilmiştir Tane verimi (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında tane verimine ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarından elde edilen tane verimine ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli 66

64 Çizelge de görüldüğü gibi, tane verimi yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge de gösterilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında tane verimi ortalamaları (kg/da) Hatlar Ortalama TATLICAK a 1* ZF a 1 ZF ab 12 ZF abc 1-3 ZF bcd 1-4 JGS b-e 1-5 ZF b-e 1-5 ZF b-e 1-5 ZF b-f 1-5 ZF b-f 1-5 LAD b-g 1-5 MT I b-g 1-5 GTAD b-h 2-5 ZF b-h 2-5 CWT c-h 2-5 ZF c-h 2-5 ZF c-h 2-5 ZF c-h 2-5 LAD c-h 2-5 BDMT c-h 2-5 ZF d-h 3-5 ZF e-h 3-5 LO fh 45 ZF gh 45 ZF h 5 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir. Çizelge de görüldüğü gibi; araştırmanın 2. yılında ortalama tane verimi kg /da arasında değişen değerler göstermiştir. En yüksek tane verimi Tatlıcak-97 tritikale çeşidinden, en düşük tane verimi ZF 3 tritikale hattından elde edilmiştir. Araştırmanın ikinci yılına ait tane verimi ortalamaları 1. yıla oranla düşük çıkmıştır. Denemenin 2. yılında bölgede görülen yağış miktarının az oluşu tane verimini azaltıcı başlıca faktör olarak söylenebilir. Ayrıca denemenin ilk yılında tane verimi yönünden iyi performans gösteren tritikale hatları, araştırmanın ikinci yılında aynı performansı gösterememişlerdir. Bunun nedeni, bazı tritikale hatlarının yağış azlığından (kuraklıktan) az, bazılarının ise daha fazla etkilenmiş olması olarak düşünülebilir (Yıl x çeşit interaksiyonu). 67

65 Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama tane verimleri Çizelge 4.45 te verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama tane verimi (kg/da) Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Çizelgede görüldüğü gibi iki yılın ortalaması olarak en yüksek tane verimi ZF 16 tritikale hattından elde edilmiş olup, bunu sırasıyla ZF 15, Tatlıcak-97 tritikale çeşidini ve ZF 5 tritikale hattı izlemiştir. En düşük tane verimi ise ZF 12 tritikale hattından elde edilmiştir. Çizelgede görüldüğü gibi, bazı tritikale hatlarının (ZF 15 ve ZF 16) verimleri 2 yılın ortalaması olarak kontrol çeşidini geçmiştir, bazıları ise yakın değerler göstermiştir (ZF 12, ZF 5, ZF 9 ve GTAD). Bu hatlar daha sonra yapılacak ıslah çalışmalarında, yüksek verim potansiyeli yönünden çeşit adayı olarak önerilebilir. Tritikale hatlarında belirlenen verim değerleri; Almanya koşullarında yürüttüğü çalışmada tritikalede tane verimini kg/da olarak bildiren Krolow (1977), Çukurova koşullarında tane verimini kg/da olarak belirten Genç vd (1987), 68

66 Polonya koşullarında triticale verimini 483 kg/da olarak bildiren Koc vd (2000), Bursa koşullarında yürütülen çalışmada tritikale hatlarında kg/da verim elde ettiğini belirten Çöplü (2001) ve Ankara, Haymana koşullarında yürüttüğü çalışmada kg /da tane verimi elde ettiğini belirten Çengel (2001) in sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. Ancak tane veriminne ilişkin bulgularımız; Tokat Artova koşullarında tritikalede tane verimini kg/da olarak bildiren Sencer (1997) ve Sivas-Şarkışla koşullarında tritikalede tane verimini kg/da olarak bildiren Taşyürek vd (1999a) un sonuçlarıyla benzerlik göstermemiştir. Belirlenen bu farklılığın farklı iklim ve toprak koşullarından kaynaklandığı söylenebilir. Tane verimini etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. İklim ve toprak özelliklerinin yanında yetiştirme tekniklerinin etkisi altında değişen verim, kantitatif bir karakter olup, pek çok sayıda genin etkisi altındadır. Çalışmamızda elde edilen bulgulara göre; tane veriminin bazı tritikale hatları için, iklim faktörlerinden son derece etkilendiği söylenebilir Hasat indeksi (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında hasat indeksine ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge da verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında hasat indeksine ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar * Hata C.V *) 0.05 düzeyinde önemli Çizelge da görüldüğü gibi, hasat indeksi yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.05 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge de gösterilmiştir. Çizelgede görüldüğü gibi araştırmanın ilk yılında ortalama hasat indeksi % arasında değişmiştir. Hasat indeksi yönünden en yüksek değer ZF 16 tritikale hattında belirlenirken, en düşük hasat indeksi ZF 3 tritikale hattından elde edilmiştir. 69

67 Çizelge Farklı tritikale hatlarında hasat indeksi ortalamaları (%) Hatlar Ortalama ZF a GTAD ab ZF ab ZF abc ZF abc ZF a-d LAD a-d ZF a-d ZF a-d BDMT a-d ZF a-e LO a-e ZF a-e ZF a-e ZF a-e TATLICAK_ a-e LAD a-e MT a-e ZF a-e JGS b-e ZF b-e ZF b-e CWT cde ZF de ZF e *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir Hasat İndeksi (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında hasat indeksine ilişkin verilerle (açı değerleri) yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında hasat indeksine ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar Hata C.V Çizelge de görüldüğü gibi, hasat indeksi yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar istatistiki yönden önemsiz bulunmuştur. Tritikale hatlarının hasat indeksi yönünden almış olduğu ortalama (gerçek değerler) değerler Çizelge da gösterilmiştir. 70

68 Çizelge Farklı tritikale hatlarında hasat indeksi ortalamaları (%) Hatlar Ortalama ZF ZF GTAD ZF ZF ZF LAD MT LO BDMT CWT TATLICAK ZF ZF ZF JGS ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD ZF Çizelgede görüldüğü gibi araştırmanın 2. yılında hasat indeksi ortalamaları % arasında değişme göstermiştir. Hasat indeksi yönünden en yüksek ortalama % ile ZF 2 tritikale hattından, en düşük ortalama hasat indeksi % ile ZF 1 tritikale hattından elde edilmiştir. Ancak araştırmanın ikinci yılında tritikale hatları hasat indeksi yönünden istatistiki olarak aynı grupta yer almışlardır. Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama hasat indeksi değerleri Çizelge 4.50 de verilmiştir. Çizelge 4.50 de görüldüğü gibi en yüksek hasat indeksine sahip tritikale hattı ZF 16 (%36.37), en düşük hasat indeksine sahip hat ise ZF 3 (% 29.30) tür. 71

69 Hasat indeksi ortalamaları incelendiğinde tritikalenin genel olarak diğer serin iklim tahıllarına oranla daha düşük hasat indeksine sahip olduğu söylenebilir. Bu sonuç, bitki boyunun tritikalede diğer serin iklim tahıllarına oranla daha fazla olması ile açıklanabilir. Araştırma bulgularımız, tritikalede hasat indeksini % olarak bildiren Taşyürek vd 1999a ve % olarak bulan Ünver 1999 un sonuçlarıyla uyum göstermektedir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama hasat indeksi (%) Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Protein oranı (1. Yıl) Bazı tritikale hatlarında protein oranına ilişkin (açı değerleri) verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge de görüldüğü gibi, protein oranı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge de gösterilmiştir 72

70 Çizelge Farklı tritikale hatlarında protein oranına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge 4.52 de görüldüğü gibi tritikale hatları protein oranı yönünden farklılık göstermiştir. En yüksek protein oranı % ile ZF 3 tritikale hattından elde edilirken, en düşük protein oranı ise % ile JGS tritikale hattından elde edilmiştir (Gerçek değerler). Çizelge Farklı tritikale hatlarında protein oranı ortalamaları (%) Hatlar Ortalama ZF a 1* BDMT ab 1 ZF ab 1 ZF abc 12 LO abc 123 ZF abc 123 LAD a-d 123 MT a-d 123 ZF a-d 123 ZF a-e 123 CWT a-e 123 ZF a-e 123 ZF b-f 123 ZF b-f 123 ZF c-f 123 ZF c-f 123 ZF c-f 123 ZF c-f 1-4 ZF c-f 1-4 LAD def 234 ZF def 234 TATLICAK efg 2-5 ZF fg 345 GTAD gh 45 JGS h 5 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir 73

71 Protein oranı (2. Yıl) Bazı tritikale hatlarında protein oranına ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçları Çizelge de verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında protein oranına ilişkin varyans analizi V. K. S.D. K.T. K.O. Genel Bloklar Hatlar ** Hata C.V **) 0.01 düzeyinde önemli Çizelge de görüldüğü gibi, protein oranı yönünden tritikale hatları arasındaki farklılıklar 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bu farklılıkların önem düzeyini belirleyebilmek amacıyla yapılan Duncan testi sonuçları Çizelge 4.54 de gösterilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında protein oranı ortalamaları (%) Hatlar Ortalama ZF a 1* ZF ab 12 ZF abc 1-3 ZF abc 1-4 ZF a-d 1-4 ZF a-d 1-4 ZF b-e 1-4 LAD b-f 1-5 ZF c-g 2-5 ZF d-h 3-6 ZF e-ı 3-6 ZF e-ı 3-6 JGS e-ı 3-6 ZF f-ı 456 ZF ghı 567 ZF gl 567 ZF hı 678 GTAD hıj 678 MT I hıj 678 LAD ıj 78 TATLICAK k 8 CWT k 8 BDMT k 8 ZF k 8 LO l 9 *) Harfler 0.05, rakamlar 0.01 düzeyinde farklı grupları göstermektedir 74

72 Çizelgede görüldüğü gibi; protein oranı yönünden tritikale hatları arasında oldukça farklı gruplar oluşmuştur. Tritikale hatları arasında ortalama protein oranı 2. yılda; % arasında değişme göstermiştir. En yüksek protein oranı ZF 13 tritikale hattında saptanırken, en düşük protein oranı LO 51 tritikale hattından elde edilmiştir. Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama protein oranları Çizelge 4.55 te verilmiştir. Çizelge Farklı tritikale hatlarında birinci yıl, ikinci yıl ve ortalama protein oranı Hatlar 1. Yıl 2.Yıl Ortalama TATLICAK ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF LAD LAD JGS BDMT CWT GTAD MT LO Çizelgede görüldüğü gibi protein oranı yönünden en yüksek değer ZF 3 tritikale hattından elde edilmiş olup, bunu ZF 16, ZF 13 ve ZF 9 tritikale hattı izlemiştir. Protein oranı yönünden en düşük değer ise ZF 6 tritikale hattından elde edilmiştir. Protein oranına ilişkin bulgularımız Tritikalede protein oranını % olarak belirten Feil ve Fossati (1995) in ve % 12 olarak bildiren Koc vd (2000) in bulgularıyla 75

73 benzerlik göstermektedir. Kün (1996) ve Çiftçi vd (2003) tritikalede protein oranının diğer serin iklim tahıl cinslerine göre daha yüksek olabileceğini bildirmektedirler. Doktora çalışmasının tarla deneme sonuçları topluca değerlendirildiğinde; Ankara koşullarında 24 tritikale ıslah hattı ve kontrol çeşidi (Tatlıcak-97) kullanılan çalışmada, verim ve verim öğelerinin incelenen bazı özellikler yönünden (1.yıl başak uzunluğu ve 2.yıl hasat indeksi dışında) önemli farklılıklar belirlenmiştir. İki yılın ortalaması olarak elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmiştir. Çiçeklenme tarihi; en erken çiçeklenme tarihine sahip olan hat ZF 12 (27.00 gün), en geç çiçeklenme tarihine sahip hat ise LAD 388 (35.87 gün) dir. Diğer hatlar bu iki değer arasında yer almıştır. Bitki boyu; en kısa bitki boyuna sahip tritikale hattı MT 1 (109.6 cm), en uzun tritikale hattı ise ZF 3 (144.1 cm) dir. Fertil kardeş sayısı; en fazla kardeşlenme gösteren tritikale hattı 5.27 adet/bitki ile ZF 15, en az kardeşlenme gösteren tritikale hattı ise adet/bitki ile JGS olmuştur. Başak uzunluğu; en uzun başak uzunluğuna sahip tritikale hattı CWT (107.9 mm) olup, bunu LAD 388 (107.3 mm) hattı izlemiştir. En kısa başak uzunluğuna sahip tritikale hattı ise ZF 7 (85.24 mm) olmuştur. Diğer tritikale hatları bu iki değer arasında başak uzunluğuna sahip olmuştur. Başakçık sayısı; tritikale hatlarının ortalama başakçık sayısı adet/başak (ZF 12) ile adet /başak (ZF 3) arasında değişmiştir. Başakta tane sayısı; en yüksek başakta tane sayısına sahip tritikale hattı LAD 388, en düşük başakta tane sayısına sahip tritikale hattı ise ZF 12 olmuştur. Başakta tane ağırlığı; yönünden en yüksek değer ZF 8 tritikale hattında elde edilirken, en düşük başakta tane ağırlığı ise ZF 12 tritikale hattından elde edilmiştir. 76

74 Bin tane ağırlığı; bin tane ağırlığı yönünden en yüksek değer g ile ZF 16 tritikale hattından elde edilmiştir. En düşük değer ise g ile LAD 388 tritikale hattından elde edilmiştir. Tane verimi; en yüksek tane verimine sahip tritikale hattı ZF 16 (592.9 kg/da) olup, bu sırasıyla ZF 15 tritikale hattı ve Tatlıcak-97 tritikale çeşidi izlemiştir. En düşük tane verimine sahip tritikale hattı ise ZF 12 (475.3 kg/da) olmuştur. Hasat indeksi; hasat indeksi yönünden tritikale hatları % ile arasında değişen değerler göstermişlerdir. Protein oranı; Yapılan protein analizine göre tritikale hatlarının ortalama olarak % (ZF 6) ile (ZF 3) arasında değişen değerler gösterdiği saptanmıştır. Tritikale hatlarında incelenen özellikler yönüyle geniş bir varyasyon belirlenmiştir. Tritikale çeşit ve hatlarında incelenen morfolojik karakterler yönüyle geniş bir varyasyonun olduğu görülmektedir. Bu varyasyonların yapılacak ıslah çalışmalarında kullanılma olanağı bulunmaktadır. Tritikale çeşit ve hatlarında incelenen özellikler yönüyle ortaya çıkan farklılıkların genetik farklılıktan kaynaklandığı söylenebilir. Yıllara göre genotiplerin incelenen özellikler yönüyle farklı performans göstermesinin iklim faktörlerinden kaynaklandığı söylenebilir. Morfolojik görüntü olarak birbirine benzer tritikale genotiplerinin incelenen morfolojik özellikler (verim ve verim kriterleri) yönüyle farklı olduğu saptanmıştır. 77

75 4.2. Laboratuvar Çalışması Bulguları ve Tartışma Doktora çalışmasının bu bölümünde; RAPD-PCR tekniği kullanılarak bazı tritikale hatlarının genetik karakterizasyonu belirlenmeye çalışılmıştır. RAPD-PCR tekniğinden önce PCR optimizasyonu çalışmaları yapılmıştır DNA izolasyonunun optimizasyonu Literatüre dayalı olarak tritikalede uygulanabilecek DNA izolasyon yöntemleri araştırılmış ve farklı yöntemler denenmiştir. Ön çalışmalar sonucunda DNA yoğunluğu ve temizliği yönünden en uygun olarak Ma ve Sorrells (1995) den modifiye edilen DNA izolasyon yöntemi bulunmuştur. Bu yönteme göre yapılan DNA izolasyonu sonucu elde edilen DNA ların jel elektroforez görüntüleri Şekil 4.1 de, spektrometre ile yapılan ölçüm değerleri ise Çizelge 4.56 da verilmiştir. İzole edilen genomik DNA lardan 2 µl ve 7 µl yükleme tamponu ile Agaroz jele yüklenmiş ve DNA lar dakika elektroforezis yapılmıştır. Şekil 4.1 de görüldüğü gibi ZF 3 ve ZF 4 tritikale hatlarına ait DNA örneklerinin çok yoğun, ZF 14, ZF 15, ZF 16, JGS, CWT ve MT 1 hatlarına ait DNA örneklerinin yoğun olduğu gözlenirken, ZF 1, ZF 8, LAD 388 ve LO 51 hatlarına ait DNA örneklerin yoğunluğunun ise az olduğu gözlenmektedir. Şekil 4.1. İzole edilen genomik DNA ların jel elektroforez görüntüsü 78

76 Çizelge Tritikale çeşit ve hatlarında spektrometrede ölçülen DNA miktarları Hatlar DNA (µg/ml) A 260/280 A 230/260 A Tatlıcak ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF ZF GTAD JGS BDMT CWT MT LAD LAD LO Çizelge 4.56 da görüldüğü gibi, tritikale çeşit ve hatlarında genomik DNA miktarlarının µg/ml arasında değişmiştir. DNA miktarı 1860 µg/ml ile MT 1 tritikale çeşidinde en yüksek, 124 µg/ml ile ZF 1 tritikale hattında en düşük olarak bulunmuştur. DNA nın protein saflığı (A 260/280 ) JGS hattında 1.40 ile en az, ZF 16 hattında ise 2.00 ile en yüksek olarak bulunmuştur. DNA nın temizliği için ise A 260/280 ve A 260/230 değerlerine bakılmıştır. Çünkü DNA 260, protein 280 ve karbonhidratlar da 230 nm dalga boylarında pik (en yüksek değer) yapmaktadır. Temiz bir DNA da A 260/280 oranı 1.80 ile 2.00 arasında; A 260/230 oranı ise 2.00 den büyük; A 320 ise 0 a yakın olmalıdır. Nitekim araştırıcılar, RAPD yönteminde ne kadar saf ve yüksek molekül ağırlıklı DNA izole edilebilirse bantların belirginliğinin ve üretilebilirliğinin o derece arttığını belirtmektedirler (Weising vd 1995, Penner 1996). 79

77 Yapılan DNA ön izolasyon çalışmalarında tritikale bitkisinde, yaprakların alım zamanının da DNA kalitesi ve yoğunluğu açısından önemli olduğu gözlenmiştir. DNA izolasyonunda büyüme periyodu başlangıcında genç sürgün ve yapraklarının kullanılması elde edilen DNA yoğunluğu ve temizliği yönünden iyi sonuç vermiştir DNA konsantrasyonunun optimizasyonu Kalıp DNA konsantrasyonu amplifikasyonun başarısı için çok önemli bir faktördür. Tritikale yapraklarından izole edilen DNA miktarı, UV-spektrometrede 260 nm dalga boyunda absorbsiyon değerinden faydalanılarak hesaplanmıştır. DNA miktarı (µg/ml) =Absorbbans değeri (OD 260) x 50 Seyreltme Katsayısı Yukarıdaki formüle göre hesaplanan tüm tritikale çeşit ve hatlarına ait DNA miktarları µg/ml arasında değişme göstermiştir. Tekrarlanabilen RAPD profillerinin elde edilmesi için reaksiyon karışımında bulunması gereken DNA miktarının belirlenebilmesi ve reaksiyon kullanımı için her bir DNA örneği 50 ng/µl olacak şekilde TE buffer ile seyreltilmiştir. RAPD-PCR çalışmalarında kalıp DNA konsantrasyonu; Susamda 7 ng/25 µl (Şençiçek 2000), Arpada 12.5 ng/25 µl (De Bustos 1998), Sorgumda ng/20 µl (Pammi vd 1994 ), buğdayda 20 ng/20 µl (Fahima vd 1999) ve tritikalede ise 80 ng/20 µl (Amiour vd 2002) olarak belirtilmektedir. Çalışmamızda, ön optimizasyon çalışmaları boyunca, 1, 1.5, 2.0, 2.5, 3.0, 3.5, 4.0 ve 5.0 µl (50ng/µl) DNA konsantrasyonları denenmiş ve RAPD-PCR reaksiyonlarında tritikale hatları için uygun olan DNA miktarının 2 µl DNA /25µl olduğu saptanmıştır. 25 µl lik PCR tüplerinde toplam 100 ng DNA olacak şekilde karışımlar (mix) hazırlanmış ve RAPD reaksiyonlarında kullanılmıştır (Çizelge 4.57) MgCl 2 konsantrasyonunun optimizasyonu Magnezyum klorür konsantrasyonu primer yapışmasına (annealing), enzim aktivitesine, ürünün belirginliğine ve primer-dimer oluşumlarına etki etmektedir (Devos ve Gale 1992, Pancholi 1995). Düşük konsantrasyonlu MgCl 2 kullanıldığı zaman genellikle 80

78 düşük verimli ürün veya hiç ürün oluşmazken, yüksek konsantrasyonlu Mg iyonu kullanıldığında ise istenmeyen ürünlerin oluşmasına neden olmaktadır. Çalışmamızda elde edilen sonuçlar bu araştırıcıların sonuçlarıyla benzerlik göstermiştir. Çalışmada düşük Mg konsantrasyonlarında PCR ürünleri çok silik görüntü vermiş, yüksek Mg konsantrasyonlarında ise Agaroz jel üzerinde tüm DNA kulvarına yayılan (smear) bir görüntü oluşmuştur. PCR ön optimizasyon çalışmalarında; 1.8, 2.0, 2.5, 3.0, 3.5, 4.0, 4.5, ve 6.0 µl/25 µl (25 mm MgCl 2 ) konsantrasyonları denenmiş, elde edilen sonuçlara göre µl/25 µl MgCl 2 (25 mm) konsantrasyonun görülebilir RAPD bantları verdiği saptanmıştır. Ancak, çalışmamızda PCR reaksiyonları için 2.5 µl/25 µl MgCl 2 konsantrasyonunun kullanılmıştır (Çizelge 4.57). Yapılan diğer bazı PCR-RAPD çalışmalarında uygun MgCl 2 konsantrasyonu; Sorgumda 25 mm/20 µl (Pammi vd 1994), arpada 50 mm/25µl (De Bustos vd 1988), tritikale ve buğdayda 200 µm/20µl (Malgorzata vd 2002) ve tritikalede 1.5 mm olarak bildirilmektedir Primer konsantrasyonunun optimizasyonu Primer konsantrasyonu yüksek olduğu durumlarda kalıp DNA dan bağımsız primerdimerlerinin ve spesifik (özel) olmayan ürünlerin oluşmasına neden olmaktadır (Weeden vd 1992, Pancholi 1995). Yapılan bazı çalışmalarda tritikalede PARD için uygun primer konsantrasyonu µm/20µl olarak belirtilmektedir (Malgorzata vd 2002, Amiour vd 2002). Çalışmada 10, 12 ve 18 nükleotidlik 60 farklı primer kullanılmıştır. Çalışmamızda, tritikale çeşit ve hatları için uygun primer yoğunluğunu tespit etmek amacıyla 50 ng/µl lik stoktan µl kullanılarak denemeler yapılmış ve uygun primer yoğunluğu 4µl olarak tespit edilmiştir (Çizelge 4.57). Primerlerin Tm sıcaklığının 2-3 C üzerindeki sıcaklıklar amplifikasyon ürünlerinin daha net görünmesini sağlamıştır. RAPD yönteminde primerlerin DNA bantlarının üretilebilirliğini önemli derecede etkilediği söylenebilir. DNA bantlarının üretilebilirliğini artırmak amacıyla her bir primer için ayrı ayrı optimizasyonun yapılması önerilebilir. 81

79 dntp konsantrasyonunun optimizasyonu Deoksinukleotid trifosfat (dntp) konsantrasyonunun düşük miktarda kullanımı PCR ın güvenirliğini artırmaktadır. Düşük dntp konsantrasyonu nükleotidlerin yanlış bağlanma olasılığını azaltmaktadır (Pancholi 1995). Malgorzata vd (2002) tritikalede RAPD için uygun dntp yoğunluğunu 200 µm/20 µl olarak bildirmektedir. Çalışmamızda 1, 1.5, 2 ve 2.5 µl dntp konsantrasyonları denenmiş ve uygun dntp konsantrasyonu 2 µl/25µl olarak saptanmıştır (Çizelge 4. 57) Taq Polimeraz enzim konsantrasyonunun optimizasyonu Taq DNA polimeraz 25 µl lik reaksiyon karışımında 0.25 ve 0.6 unite olacak şekilde önerilmektedir. Bununla birlikte Taq polimeraz miktarı kalıp DNA ya veya primerlere göre değişmektedir. Reaksiyon karışımında eğer enzim miktarı çok yüksek olursa spesifik olmayan yan ürünler birikirken, düşük Taq konsantrasyonunda istenen ürünlerün miktarı yetersiz olmaktadır (Devos and Gale 1992). Çalışmada ön denemeler sonucunda uygun Taq polimeraz konsantrasyonu 1 U/25µl olarak belirlenmiştir (Çizelge 4. 57) Diğer reaksiyon bileşenleri Çalışmada kullanılan 10X buffer (Tampon) Taq polimeraz enzimi ile birlikte gelmiş olup (Promega), 50 mm Tris-HCI (ph 8.0), 100 mm KCl, 0.1 mm EDTA, 1 mm DTT, % 50 glcerol ve % 1 TritonX-100 içermektedir. Reaksiyonda 10X buffer dan her PCR tüpü için 2.0 µl olacak şekilde kullanılması iyi sonuç vermiştir (Çizelge 4.57). Çalışmamızda öptimizasyon çalışmalarında test edilen parametreler ve elde edilen sonuçlar toplu olarak Çizelge de özetlenmiştir. 82

80 Çizelge PCR optimizasyonu için test edilen parametreler ve elde edilen sonuçlar PCR için reaksiyon karışımı MgCl 2 ( 2.5) Primer (4 µl) dntp (2µl) Taq ( 0.3 µl) 10 x buffer ( 2.5µl) DNA (2.0 µl) Primer (4 µl) dntp (2.0µl) Taq (0.1, 0.3 µl) 10 x buffer ( 2.5µl) DNA ( 2.0 µl) MgCl 2 (2.5µl) dntp (2.0µl) Taq ( 0.3 µl) 10 x buffer ( 2.5µl) DNA (2.0 µl) MgCl 2 (2.5 µl) Primer (4 µl) Taq ( 0.3 µl) 10 x buffer ( 2.5µl) DNA (2.0 µl) MgCl 2 (2.5 µl) Primer (4 µl) 10 x buffer ( 2.5µl) dntp (2.0 µl) Test edilen reaksiyon bileşeni DNA MgCl 2 Primer dntps Taq polimeraz Bileşen konsantrasyonu (µl / 25 µl) (0.5 U) 0.30 (1.0 U) 0.45 (1.5 U) Sonuç Amplifikasyon yok Amplifikasyon yok Amplifikasyon çok iyi Belirgin olmayan bant Çok silik bant Amplifikasyon yok Amplifikasyon yok Amplifikasyon yok Amplifikasyon yok Silik bant oluşumu Belirgin bantlar Belirgin bantlar Belirgin ancak smerli Semearli bant oluşumu Semearli bant oluşumu Amplifikasyon yok Amplifikasyon yok Amplifikasyon zayıf Amplifikasyon zayıf Amplifikasyon çok iyi Amplifikasyon yok Amplifikasyon yok Amplifikasyon iyi Amplifikasyon zayıf Amplifikasyon yok Amplifikasyon iyi Silik bant oluşumu PCR koşulları PCR reaksiyonunda çift zincirli DNA C arasındaki sıcaklıkta denatüre olmaktadır. Bu nedenle, çalışmada 94 C de 30 saniye denatürasyon süresi iyi sonuç vermiştir. Zincirleri ayrılan DNA lara primerin komplamenteri (bileşeni) olan bölgeye bağlanma sıcaklığı olan C düşürülmesi gerekmektedir (Plumbi vd 1991). Çalışmada primerlerin Tm ısılarına göre değişen sıcaklıklarda bağlanma sıcaklığı uygulanmıştır (28-64 C). Genelde primerlerin Tm ısılarının 2-3 C üzeri sıcaklıklar amplifikasyon yönünden olumlu sonuçlar vermiştir. Bu sıcaklığı takiben bağlanan 83

81 primerlerin Taq polimeraz ile çoğaltılması için C arasında bekletilmesi gerekmektedir (Palumbi vd 1991). 72 C de 1 dakika 45 saniye ekstension (uzama) sıcaklık ve süresi verilmiştir. Bu döngüler 35 kez tekrarlanış ve en son 72 C de 8 dakika son uzama süresi verilmiştir. PCR ürünleri gerektiğinde 4 C de buzdolabında saklanmış ve daha sonra agaroz jel elektroforez de koşturulmuştur. RAPD reaksiyonları 0.2 ml lik ince cidarlı tüplerde gerçekleştirilmiştir. RAPD reaksiyonları her bir tüp içinde 25 µl ye ayarlanmıştır. Yapılan ön optimizasyon çalışmaları sonucunda; 25 µl lik reaksiyon tüplerine, 2 µl genomik DNA (50ng/µl), 2.5 µl MgCl 2, 2.5 µl 10 X Taq polimeraz buffer, 4 µl primer, 2 µl dntps, 0.3 µl Taq polimeraz (1U) ve 11.7 µl distile su olacak şekilde karışım hazırlanmış ve PCR reaksiyonu gerçekleştirilmiştir (Çizelge 4.57) Agaroz jel elektroforez PCR ürünleri % 2 lik Agaroz jel (Sea Kem LE) kullanılarak elektroforezis yapılmıştır. Agaroz yoğunluğunun artırılması bantların sayısı ve görünebilirliğini artırmıştır. Bu nedenle PCR ürünleri % 2 lik Agaroz da yürütülmesi daha net görüntülerin elde edilmesini sağlamıştır. PCR ürünlerini jelde yürütmek için 20 µl DNA örneğine 5 µl yükleme tamponu ilave edilerek yükleme yapılmıştır. PCR ürünleri, 100 V ta 2-3 saat süreyle yürütülmüştür. Koşturma süresinin az ya da çok fazla tutulması RAPD ürünlerinin görünebilirliğini olumsuz yönde etkilediğinden 2.5 saatlik koşturma görüntüleme açısından tatminkar sonuçlar vermiştir. RAPD profilleri fotoğraf çekimleri için UVP UV/ White Darkroom marka karanlık oda sistemi kullanılmıştır. Agaroz jeller hazırlanırken özellikle yüksek konsantrasyonlarda jellerdeki kırılmaları önlemek amacıyla gerekli titizlik gösterilmiştir. Jellerin çok iyi şekilde erimeleri sağlanmış, sıcakken dökülen jeller de daha net görüntüler elde edilmiştir. Jel hazırlanırken yapılan hata RAPD batlarının görüntülenmesinde sorunlar çıkarmıştır. 84

82 RAPD polimorfizmi ve genetik mesafenin hesaplanması RAPD-PCR için reaksiyon koşullarının optimize edilmesinden sonra, seçilen bir DNA örneği ile PCR yapılarak, tritikaleye özel (amplifikasyon veren) primerler belirlenmeye çalışılmıştır. Kullanılan bu primerlerden hepsi amplifikasyon göstermemiş olup, primerlerden amplifikasyon gösterenler Çizelge 4.58 de özetlenmiştir. Amplifikasyon gösteren primerlerin belirlenmesinden sonra, amplifikasyon gösteren primerler kullanılarak polimorfizm oluşturmak amacıyla tüm tritikale çeşit ve hatlarına ait DNA örnekleri ile PCR yapılmıştır. PCR sonucu oluşan RAPD-DNA batlarının jel elektroforez görütüleri dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Bantların okunması ve değerlendirilmesinde, net olarak oluşan DNA bantları değerlendirmeye alınırken, oluşan silik yada smear li (kırık) bantlar değerlendirilme dışı bırakılmıştır. Kullanılan 60 primerden 15 tanesi (% 25) tritikale genotiplerinde amplifikasyon göstermiştir. Monomorfik ve polimorfik bant üreten 15 primer ile yapılan tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR profilleri Şekil de verilmiştir. Amplifikasyon gösteren 15 primerden 10 tanesi değişik oranlarda polimorfik (%75) bant oluştururken, 5 tanesi monomorfik (% 25) bant oluşumu sağlamıştır (Çizelge 4.58). Çizelge 4.58 de verildiği gibi en fazla polimorfizm gösteren primerler MA 10 ve OPC 08 primerleri olmuştur. Amplifikasyon veren 15 primerden toplam 60 adet RAPD-DNA bantı oluşmuş, bunların 37 tanesi polimorfiktir. Tritikale çeşit ve hatlarında aplifikasyon gösteren primerlerin polimorfizm oranı % 61.6 olarak saptanmıştır (Çizelge 4.58). Primer başına ortalama 4 adet RAPD ürünü oluşurken, 2.46 adet polimorfik RAPD DNA bandı oluşmuştur. Tritikale çeşit ve hatlarında az sayıda RAPD-DNA bandı oluşurken, oluşan bantlarda polimorfizm oranının yüksek olduğu görülmektedir. Çalışmamızda elde edilen primer başına ortalama polimorfik bant sayısı; buğday SSR primerlerinin ortalama olarak sırasıyla buğdayda 2.6, çavdarda 2.7 ve tritikalede 2.4 polimorfik bant verdiğini bildiren, Kuleung vd (2003) bulgularıyla uyumludur. 85

83 Çizelge RAPD analizinde kullanılan polimorfik ve monomorfik bant veren primerler Primer Adı Polimorfik Band Sayısı Toplam Band sayısı % Polimorfik Band Sayısı A A A A A A B MA MA MA MA MA OD OPC RAPD Toplam Bulgularımız, Israil de yabani buğdaylar (Triticum dicoccoides) üzerinde yaptıkları çalışmada kullanılan 10 adet RAPD primerinin 59 adet elde edilebilir DNA bandı verdiğini ve oluşan bu bantlardan 48 tanesinin polimorfik (% 81) ve 11 tanesinin monomorfik (% 19) DNA bantları olduğunu bildiren Fahima vd (1999) un sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. Ancak, Freitas vd (2000), Brezilyada yaptıkları çalışmada ekmeklik buğdayda polimorfizm oranını %33, Szuch vd (2000) makarnalık buğdayda polimorfizm oranını %28 ve Malgorzata vd (2002), tritikalede yaptıkları çalışmada RAPD primerleri ile düşük seviyelerde polimorfizm elde ettiklerini, Tams vd (2004), Avrupa yetiştirilen tritikale çeşitleri arasındaki polimorfizm oranını 0.54 olduğunu bildirmektedirler. Çalışmamızda, kullanılan primerlerde polimorfizm oranının yüksek olması, kullanılan primerlerin daha önceki çalışmalar ışığında seçilmiş olması ve RAPD-PCR koşullarının iyi optimize edilmiş olmasıyla açıklanabilir. Bulgularımız, RAPD-PCR tekniğinin tritikalede genetik farklılığı ortaya koymada bir araç olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur. 86

84 Kullanılan bazı primerler tritikale çeşit ve hatlarında hiç amplifikasyon göstermemiştir. Aplifikasyon göstermeyen primerlere örnek olarak MA 7 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band görüntüsü Şekil 4.2 de verilmiştir. Şekil 4.2. MA 7 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil 4.2 de görüldüğü gibi MA 7 primeri tritikale çeşit ve hatlarında amplifikasyon göstermediği için tüm DNA lar yükleme kuyucuklarından çıkamamış ve genomik DNA olarak yükleme kuyularında kalmıştır. A00 primeri, yapılan RAPD PCR sonucunda 5 farklı bant oluşmuş, bant büyüklükleri bp arasında değişme göstermiştir (Şekil 4.3). A01 primeri bant büyüklükleri bp arasında değişen 6 farklı bant vermiştir (Şekil 4.4). A 02 primeri bp arasında değişen 5 farklı bant vermiştir (Şekil 4.5). A03 primeri 370, 450, 750 ve 1500 bp uzunluğunda 4 adet monomorfik bant oluşturmuştur (Şekil 4.6). A04 primeri bp arasında değişen 7 farklı bant vermiştir (Şekil 4.7). A06 primeri amplifikasyon sonucu, 3 farklı bant vermiş bant büyüklükleri bp arasında değişme göstermiştir (Şekil 4.8). MA 1 primeri 400 ve 750 bp uzunluğunda 2 adet monomorfik bant oluşturmuştur (Şekil 4.9). MA 3 primeri ile bp arasında değişen 4 farklı DNA bantı oluşmuştur (Şekil 4.10). MA 8 primeri ile yapılan PCR sonuçlarına göre büyüklükleri arasında değişen DNA bantları oluşmuştur (Şekil 4.11). MA 9 primeri 1000 bp uzunluğunda 1 adet monomorfik bant oluşturmuştur (Şekil 4.12). MA 10 primeri uzunlukları bp arasında değişen 5 farklı amplifikasyon ürünü DNA oluşturmuştur (Şekil 4.13). OD 8 primeri 500, 600 ve 800 bp uzunluğunda 3 adet monomorfik bant oluşturmuştur (Şekil 4.14). OPC 08 primeri uzunlukları bp arasında değişen 4 farklı amplifikasyon ürünü DNA oluşturmuştur (Şekil 4.15). RAPD 1 primeri ile yapılan PCR sonucu bp 87

85 arasında değişen 4 farklı amplifikasyon ürünü oluşmuştur (Şekil 4.16). B 379 primeri 370, 750 ve 1350 bp uzunluğunda 3 adet monomorfik bant oluşturmuştur (Şekil 4.17). Bantların büyüklükleri markörler kullanılarak belirlenmiştir. Şekillerden de anlaşılacağı üzere, tritikalede RAPD-PCR sonucu az sayıda amplifikasyon ürünü DNA bantı oluşmuştur, ancak oluşan polimorfik bant yüzdesi yüksektir. Şekil 4.3. A00 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil 4.4. A01 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil 4.5. A02 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri 88

86 Şekil 4.6. A03 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil 4.7. A04 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil 4.8. A06 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri 89

87 Şekil 4.9. MA 1 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil MA 3 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil MA 8 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri 90

88 Şekil MA 9 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil MA 10 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil OD 8 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri 91

89 Şekil OPC 08 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil RAPD1 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Şekil B379 primeri ile tritikale çeşit ve hatlarının RAPD-PCR band profilleri Tritikale çeşit ve hatları arasında hesaplanan (POPGENE Version 1.31) genetik uzaklık matrisi değerleri Çizelge 4.59 da verilmiştir. 92

Tritikale (xtriticosecale Wittmack) de Farklı Ekim Sıklıklarının Verim ve Bazı Verim Öğelerine Etkileri

Tritikale (xtriticosecale Wittmack) de Farklı Ekim Sıklıklarının Verim ve Bazı Verim Öğelerine Etkileri TARIM BİLİMLERİ DERGİSİ 2005, 11 (1) 98-103 Tritikale (xtriticosecale Wittmack) de Farklı Ekim Sıklıklarının Verim ve Bazı Verim Öğelerine Etkileri Mehmet ATAK 1 Cemalettin Yaşar ÇİFTÇİ 1 Geliş Tarihi:

Detaylı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı iii ÖZET Yüksek Lisans Tezi AYDIN EKOLOJĐK KOŞULLARINDA FARKLI EKĐM ZAMANI VE SIRA ARALIĞININ ÇEMEN (Trigonella foenum-graecum L.) ĐN VERĐM VE KALĐTE ÖZELLĐKLERĐNE ETKĐSĐ Đmge Đ. TOKBAY Adnan Menderes

Detaylı

Tohum Miktarlarının Tritikale (x Triticosecale Wittmack) Genotiplerinde Verim ve Bazı Verim Öğelerine Etkileri

Tohum Miktarlarının Tritikale (x Triticosecale Wittmack) Genotiplerinde Verim ve Bazı Verim Öğelerine Etkileri Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 10-1 (2006),40-47 Tohum Miktarlarının Tritikale (x Triticosecale Wittmack) Genotiplerinde Verim ve Bazı Verim Öğelerine Etkileri M. ATAK 1,

Detaylı

KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ

KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ 1. Tritikalenin Önemi : Dr. Sami SÜZER Yetiştirme Tekniği Bölüm Başkanı Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü suzersami@yahoo.com Tritikale

Detaylı

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ Yulafın Kökeni Yulafın vatanını Decandolle Doğu Avrupa ve Tataristan; Hausknecht ise orta Avrupa olduğunu iddia etmektedir. Meşhur tasnifçi Kornicke ise Güney Avrupa ve Doğu Asya

Detaylı

Ege Sahil Kuşağına Uygun Kavuzsuz Yulaf Çeşidinin Geliştirilmesi Beslenme Yaklaşımı

Ege Sahil Kuşağına Uygun Kavuzsuz Yulaf Çeşidinin Geliştirilmesi Beslenme Yaklaşımı Ege Sahil Kuşağına Uygun Kavuzsuz Yulaf Çeşidinin Geliştirilmesi Beslenme Yaklaşımı 07.10.2016 Özge YILDIZ Gıda Yük. Müh. Aydın İMAMOĞLU, Seda PELİT Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü İzmir Proje:

Detaylı

TARLA BİTKİLERİ MERKEZ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ TESCİL YILI:

TARLA BİTKİLERİ MERKEZ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ TESCİL YILI: COLFIORITO Başakları orta uzunlukta, kılçıklı ve beyaz 1000 tane ağırlığı 19.1-36.5 gr arasındadır. Yatmaya dayanımı iyidir. Kahverengi pas ve sarı pasa orta hassastır. DEMİR 2000 Sağlam saplı ve uzun

Detaylı

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ HAŞHAŞ (Papaver somniferum L.) BİTKİSİNİN VERİMİ VE BAZI ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE GİBBERELLİK ASİDİN (GA 3 ) FARKLI DOZ VE UYGULAMA ZAMANLARININ

Detaylı

Kasım Külek ÖZ Özaltın Tarım İşletmeleri San. Ve Tic. A.Ş. 21. Yüzyılda Pamuk Çalıştayı Mart 2016-Kahramanmaraş

Kasım Külek ÖZ Özaltın Tarım İşletmeleri San. Ve Tic. A.Ş. 21. Yüzyılda Pamuk Çalıştayı Mart 2016-Kahramanmaraş Kasım Külek ÖZ Özaltın Tarım İşletmeleri San. Ve Tic. A.Ş. 21. Yüzyılda Pamuk Çalıştayı 23-24 Mart 2016-Kahramanmaraş Dünya nın ve Ülkemizin önde gelen ürünlerinden olan pamuk: çiftçi, tohum firmaları,

Detaylı

EGE BÖLGESİ TRİTİKALE ÇEŞİT GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI; GELİŞTİRİLEN ÇEŞİT VE HATLARIN VERİM VE KALİTE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR

EGE BÖLGESİ TRİTİKALE ÇEŞİT GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI; GELİŞTİRİLEN ÇEŞİT VE HATLARIN VERİM VE KALİTE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2005, 18(2), 251-256 EGE BÖLGESİ TRİTİKALE ÇEŞİT GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI; GELİŞTİRİLEN ÇEŞİT VE HATLARIN VERİM VE KALİTE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR

Detaylı

A-PDF Merger DEMO : Purchase from to remove the watermark

A-PDF Merger DEMO : Purchase from   to remove the watermark A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.a-pdf.com to remove the watermark TRİTİKALENİN FARKLI TOPRAK KOŞULLARINA UYUM YETENEĞİNİN BELİRLENMESİ VE DİĞER SERİN İKLİM TAHILLARI İLE VERİM VE KALİTE YÖNÜNDEN

Detaylı

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA ANABİLİM

Detaylı

DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI

DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI Prof. Dr. Cemalettin Yaşar ÇİFTÇİ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Ankara 2004 1 TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI TEKNİK

Detaylı

Bazı Tritikale Genotiplerinin Batı Geçit Bölgesinde Verim ve Verim Unsurlarının Belirlenmesi

Bazı Tritikale Genotiplerinin Batı Geçit Bölgesinde Verim ve Verim Unsurlarının Belirlenmesi Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat akültesi Dergisi 9 (1):16-26, 2014 ISSN 1304-9984, Araştırma Makalesi Ş. ŞENTÜRK, İ. AKGÜN Bazı Tritikale lerinin Batı Geçit Bölgesinde Verim ve Verim Unsurlarının

Detaylı

Menemen Koşullarında Yetiştirilen Bazı Tritikale Çeşitlerinin Tane Verimi ve Diğer Verim Özellikleri Üzerinde Araştırmalar 1

Menemen Koşullarında Yetiştirilen Bazı Tritikale Çeşitlerinin Tane Verimi ve Diğer Verim Özellikleri Üzerinde Araştırmalar 1 Araştırma Makalesi (Research Article) Hatice GEREN 2 Hakan GEREN 3 Hikmet SOYA 3 Rıza ÜNSAL 2 Yaşar Tuncer KAVUT 3 İsmail SEVİM 2 Rıza AVCIOĞLU 3 Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 201249 (2): 195-200 ISSN 1018

Detaylı

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 21 (43): (2007) 53-60

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 21 (43): (2007) 53-60 www.ziraat.selcuk.edu.tr/dergi Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 21 (43): (2007) 53-60 ORTA ANADOLU BÖLGESİ KOŞULLARINDA KIŞLIK TRİTİKALE ÇEŞİTLERİNİN TANE VERİMİ VE VERİM ÖĞELERİNİN BELİRLENMESİ

Detaylı

Eski Köye Yenilikçi Çiftçi

Eski Köye Yenilikçi Çiftçi Eski Köye Yenilikçi Çiftçi Zirai İlaç Alet Yaprak Gübreleri Tohumculuk SÖNMEZ 2001 / KATE 1 / BEZOSTAJA 1 / ÇEŞİT 1252 SÖNMEZ 2011 / KATE 1 / BEZOSJAJA 1 / ÇEŞİT 1252 EKMEKLİK / BUĞDAY / HAKKIMIZDA AL-KA

Detaylı

Ürün Kataloğu

Ürün Kataloğu Ürün Kataloğu 2017-2018 www.kilercioglutarim.com Hakkımızda Kilercioğlu Tarım ve Tohumculuk, 2013 yılında, İzmir de faaliyetine başlamıştır. Sahip olduğu bilgi ve tecrübeyi siz değerli müşterileri ile

Detaylı

Türkiye`de Hububat Alanları

Türkiye`de Hububat Alanları BUĞDAY DOSYASI Türkiye, birçok ürünün yetiştirilmesine imkan veren iklim ve ekolojik özellikleri nedeniyle tarımsal üretim açısından avantajlı bir ülke olup, toplam istihdamın %24,6`sı tarım sektöründe

Detaylı

Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Erdoğan Eşref Hakkı Selçuk Üniversitesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü

Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Erdoğan Eşref Hakkı Selçuk Üniversitesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü TÜBİTAK-1003 Projesi Serin İklim Tahıllarında Çeşit Islah Programlarının Oluşturulması Çağrısı 214O072 no lu Klasik ve Moleküler Islah Yöntemleri Kullanılarak Bazı Buğday Çeşitlerine Tuza Toleranslılık

Detaylı

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP)

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP) Deney: M 1 POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP) a) PCR yöntemi uygulaması b) RPLF sonuçları değerlendirilmesi I. Araç ve Gereç dntp (deoksi Nükleotid

Detaylı

Isparta Ekolojik Koşullarında Bazı Arpa (Hordeum vulgare L.) Çeşitlerinin Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi

Isparta Ekolojik Koşullarında Bazı Arpa (Hordeum vulgare L.) Çeşitlerinin Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi Cilt 20, Sayı 1, 91-97, 2016 Süleyman Demirel University Journal of Natural and Applied Sciences Volume 20, Issue 1, 91-97, 2016 DOI: 10.19113/sdufbed.23066

Detaylı

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir? Macar Fiği Neden Önemlidir? Macar fiği, son yıllarda ülkemizde ekimi yaygınlaşan beyazımsı-sarı çiçekli bir fiğ türüdür (Resim 1). Bitkinin önemli olmasını sağlayan özellikler; yerli fiğe nazaran soğuklara

Detaylı

TRAKYA TARIMSAL ARŞ.ENS./EDİRNE ANADOLU TARIMSAL ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ESKİŞEHİR 2000

TRAKYA TARIMSAL ARŞ.ENS./EDİRNE ANADOLU TARIMSAL ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ESKİŞEHİR 2000 AĞRI S 093 Saplar 70-75 cm uzunluğunda, yaprakları yeşil renkli, tüylü ve yarı diktir. Başakları kılçıklı, açık kırmızı renkli ve diktir. Taneleri beyaz renkli, oval, 5 cm uzunluğunda ve serttir. Kışa

Detaylı

ANADOLUNUN BUĞDAY ÇEŞİTLERİ VE SİYEZ BUĞDAYI PANELİ 26 Temmuz 2017

ANADOLUNUN BUĞDAY ÇEŞİTLERİ VE SİYEZ BUĞDAYI PANELİ 26 Temmuz 2017 1 ANADOLUNUN BUĞDAY ÇEŞİTLERİ VE SİYEZ BUĞDAYI PANELİ 26 Temmuz 2017 2 Siyez Buğdayının Ülkemizdeki Adları Siyez Iza Kavılca Kaplıca Gabulca 3 4 20.000 Yıl önce Yabani EİNKORN (Triticum urartu) 5 Urfa

Detaylı

Tritikale (XTriticosecale Wittmack) Hatlarında Kuru Ot Ve Tohum Verimi İle Bazı Tarımsal Özellikler

Tritikale (XTriticosecale Wittmack) Hatlarında Kuru Ot Ve Tohum Verimi İle Bazı Tarımsal Özellikler Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 1(1):13-21, 2006 ISSN 1304-9984 Tritikale (XTriticosecale Wittmack) Hatlarında Kuru Ot Ve Tohum Verimi İle Bazı Tarımsal Özellikler Sebahattin ALBAYRAK

Detaylı

DİYARBAKIR ŞARTLARINDA ŞAHİN-91 VE SUR-93 ARPA ÇEŞİTLERİNDE UYGUN EKİM SIKLIĞININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

DİYARBAKIR ŞARTLARINDA ŞAHİN-91 VE SUR-93 ARPA ÇEŞİTLERİNDE UYGUN EKİM SIKLIĞININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ANADOLU, J. of AARI 10 (2) 2000, 35-45 MARA DİYARBAKIR ŞARTLARINDA ŞAHİN-91 VE SUR-93 ARPA ÇEŞİTLERİNDE UYGUN EKİM SIKLIĞININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Hasan KILIÇ İrfan ÖZBERK Fethiye ÖZBERK

Detaylı

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:2 ANKARA NIN AYÇİÇEĞİ (ÇEREZLİK-YAĞLIK) PROFİLİ

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:2 ANKARA NIN AYÇİÇEĞİ (ÇEREZLİK-YAĞLIK) PROFİLİ ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:2 ANKARA NIN AYÇİÇEĞİ (ÇEREZLİK-YAĞLIK) PROFİLİ Hazırlayan Handan KAVAKOĞLU (ATB AR-GE, Gıda Yüksek Mühendisi) Yasemin OKUR (ATB AR-GE,

Detaylı

BAHRİ DAĞDAŞ ULUSLARARASI TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST. ALDANE TRAKYA TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST./EDİRNE

BAHRİ DAĞDAŞ ULUSLARARASI TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST. ALDANE TRAKYA TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST./EDİRNE AHMETAĞA Başak Özelliği: Beyaz, Kılçıklı Bitki Boyu (cm) : 80-100 Yatmaya Dayanıklılık: Dayanıklı Dane Rengi: Kırmızı Dane Verimi (kg/da): 400 900 Gelişme Tabiatı: Alternatif (Kışlık Yazlık) Kurağa Dayanıklılık:

Detaylı

Makarnalık Buğday (T. durum) Melezlerinde Bazı Agronomik Özellikler İçin Tek Dizi Analiziyle Genotipik Değerlendirme

Makarnalık Buğday (T. durum) Melezlerinde Bazı Agronomik Özellikler İçin Tek Dizi Analiziyle Genotipik Değerlendirme Ulud. Üniv. Zir. Fak. Derg., (2003) 17(1): 47-57 Makarnalık Buğday (T. durum) Melezlerinde Bazı Agronomik Özellikler İçin Tek Dizi Analiziyle Genotipik Değerlendirme Süleyman SOYLU * Bayram SADE ** ÖZET

Detaylı

REKOMBİNANT DNA TEKNOLOJİSİ. Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL

REKOMBİNANT DNA TEKNOLOJİSİ. Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL 1960 lardan bu yana genetik ve moleküler biyolojideki kavrayışımızın hızla artması, biyoteknolojide heyecan verici buluşlar ve uygulamalara yol açtı. DNA yapısı ve fonksiyonlarının

Detaylı

KIZILTEPE VE HARRAN ġartlarinda ġahġn-91 VE SUR-93 ARPA ÇEġĠTLERĠNDE UYGUN EKĠM SIKLIĞININ BELĠRLENMESĠ

KIZILTEPE VE HARRAN ġartlarinda ġahġn-91 VE SUR-93 ARPA ÇEġĠTLERĠNDE UYGUN EKĠM SIKLIĞININ BELĠRLENMESĠ GAP IV. Tarım Kongresi 1540-1546 pp., Şanlıurfa, Eylül 2005 KIZILTEPE VE HARRAN ġartlarinda ġahġn-91 VE SUR-93 ARPA ÇEġĠTLERĠNDE UYGUN EKĠM SIKLIĞININ BELĠRLENMESĠ Hasan KILIÇ 1 Halil KARAHAN 2 Ali ĠLKHAN

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ BAZI MAKARNALIK BUĞDAY ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE KALİTE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE FARKLI SULAMA ZAMANLARI İLE AZOT DOZLARININ ETKİSİ Semra ACER TARLA BİTKİLERİ

Detaylı

T.C. AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KIRŞEHİR EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI EKMEKLİK BUĞDAY ÇEŞİTLERİNİN (Triticum aestivum L) VERİM VE VERİM ÖĞELERİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA Tarık

Detaylı

KONYA YÖRESİNDE FARKLI EKİM ZAMANI VE EKİM SIKLIKLARINDA YETİŞTİRİLEN TRİTİKALE (xtriticosecale Witt.) GENOTİPLERİNDE TANE, OT VERİMİ VE BAZI

KONYA YÖRESİNDE FARKLI EKİM ZAMANI VE EKİM SIKLIKLARINDA YETİŞTİRİLEN TRİTİKALE (xtriticosecale Witt.) GENOTİPLERİNDE TANE, OT VERİMİ VE BAZI KONYA YÖRESİNDE FARKLI EKİM ZAMANI VE EKİM SIKLIKLARINDA YETİŞTİRİLEN TRİTİKALE (xtriticosecale Witt.) GENOTİPLERİNDE TANE, OT VERİMİ VE BAZI TARIMSAL ÖZELLİKLERİN BELİRLENMESİ Emel ÖZER DOKTORA TEZİ TARLA

Detaylı

ALBATROS YULAF ÇEŞİT ADAYININ TESCİLİ HAKKINDA RAPOR

ALBATROS YULAF ÇEŞİT ADAYININ TESCİLİ HAKKINDA RAPOR ALBATROS YULAF ÇEŞİT ADAYININ TESCİLİ HAKKINDA RAPOR Orta Anadolu Bölgesi yazlık yulaf tarımsal değerleri ölçme denemelerinde Albatros çeşit adayı 2 yıl süreyle yer almıştır. Bu denemelerin sonunda verim,

Detaylı

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Önemli Fiğ Türleri Dünya üzerinde serin ve ılıman eklim kuşağına yayılmış çok sayıda fiğ türü vardır.

Detaylı

Ethephon Uygulamasının Tritikale Çeşitlerinde Verim ve Verim Unsurlarındaki Etkilerinin Belirlenmesi

Ethephon Uygulamasının Tritikale Çeşitlerinde Verim ve Verim Unsurlarındaki Etkilerinin Belirlenmesi TARIM BİLİMLERİ DERGİSİ 2008, 14 (1) 22-28 ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ Ethephon Uygulamasının Tritikale Çeşitlerinde Verim ve Verim Unsurlarındaki Etkilerinin Belirlenmesi Mustafa GÜLER 1 Geliş

Detaylı

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI 1. GİRİŞ Buğday, insan beslenmesinde kullanılan kültür bitkileri arasında dünyada ekiliş ve üretim yönünden ilk sırayı alan bitkidir. 2004 yılı verilerine göre; dünyada 217 milyon hektar alanda buğday

Detaylı

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Antakya/HATAY Güney Amerika kökenli bir bitki olan patates

Detaylı

T.C. AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ORTA ANADOLU KURAK KOŞULLARINDA EKMEKLİK BUĞDAY ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE BAZI AGRONOMİK ÖZELLİKLERİNDE GENETİK İLERLEMENİN BELİRLENMESİ Hande ÜLKER YÜKSEK

Detaylı

TÜBİTAK 1003 Buğday Tuzluluğu Projesinin Üçüncü Dönem Raporu Özeti

TÜBİTAK 1003 Buğday Tuzluluğu Projesinin Üçüncü Dönem Raporu Özeti TÜBİTAK 1003 Buğday Tuzluluğu Projesinin Üçüncü Dönem Raporu Özeti Toprak tuzluluğu, özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde buğday verimliliğini etkileyen başlıca tarımsal sorunlardan biridir. Ayrıca,

Detaylı

Kimi Yembezelyesi Çeşitlerinde (Pisum arvense L.) Sıra Arası Mesafelerinin Tohum Verimi ile Bazı Verim Özelliklerine Etkisi Üzerinde Bir Araştırma

Kimi Yembezelyesi Çeşitlerinde (Pisum arvense L.) Sıra Arası Mesafelerinin Tohum Verimi ile Bazı Verim Özelliklerine Etkisi Üzerinde Bir Araştırma Ceylan ve Ark. Araştırma Makalesi (Research Article) Yaşar Tuncer KAVUT A. Esen ÇELEN Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, 35100, İzmir / Türkiye sorumlu yazar: tuncer.kavut@ege.edu.tr

Detaylı

zeytinist

zeytinist 1 T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK 0 505 772 44 46 kivrak@gmail.com www.mucahitkivrak.com.tr 2 3 4 Kolza

Detaylı

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ HAZIRLAYAN YALÇIN YILMAZ ZİRAAT MÜHENDİSİ UZMAN TARIM DANIŞMANI Ülkemizde buğday yaklaşık 9.5 milyon hektar alanda ekilmekte, üretimde yıldan yıla değişmekle birlikte 20 milyon ton

Detaylı

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.)

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.) Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.) 1 Önemi, Kökeni ve Tarihçesi 1850 li yılara kadar dünya şeker üretiminin tamamı şeker kamışından elde edilmekteydi. Günümüzde ise (2010 yılı istatistiklerine

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ TRİTİKALEDE ÇİÇEKLENME SONRASI ETHEPHON UYGULAMALARININ TANE VERİMİ, VERİM ÖĞELERİ VE TANE PROTEİNİNE ETKİSİ Sibel KARA TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM

Detaylı

TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI LİSE3 (Çalıştay 2013) BİYOLOJİ GRUP TUHAF

TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI LİSE3 (Çalıştay 2013) BİYOLOJİ GRUP TUHAF TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI LİSE3 (Çalıştay 2013) BİYOLOJİ GRUP TUHAF PROJE ÖNERİSİ ADI TUHAF MATERYALLERDEN İZOLE EDİLEN DNA

Detaylı

SAMSUN KOŞULLARINDA GELİŞTİRİLEN BAZI TEK MELEZ MISIR ÇEŞİTLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

SAMSUN KOŞULLARINDA GELİŞTİRİLEN BAZI TEK MELEZ MISIR ÇEŞİTLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2005, 18(2), 229-234 SAMSUN KOŞULLARINDA GELİŞTİRİLEN BAZI TEK MELEZ MISIR ÇEŞİTLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR Ahmet ÖZ Halil KAPAR Karadeniz Tarımsal Araştırma

Detaylı

DUFED 4(2) (2015) 77-82

DUFED 4(2) (2015) 77-82 DUFED 4(2) (2015) 77-82 Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi dergi anasayfa: http://www.dufed.org Tek melez mısır genotiplerinin Diyarbakır şartlarındaki performanslarının belirlenmesi Determination

Detaylı

SAMSUN EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI BURÇAK (Vicia ervilia L.) HATLARININ OT VE TOHUM VERİMLERİNİN BELİRLENMESİ

SAMSUN EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI BURÇAK (Vicia ervilia L.) HATLARININ OT VE TOHUM VERİMLERİNİN BELİRLENMESİ OMÜ Zir. Fak. Dergisi, 26,21(3): 318-322 J. of Fac. of Agric., OMU, 26,21(3): 318-322 SAMSUN EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI BURÇAK (Vicia ervilia L.) HATLARININ OT VE TOHUM VERİMLERİNİN BELİRLENMESİ İlknur

Detaylı

Geliş Tarihi:

Geliş Tarihi: TARIM BİLİMLERİ DERGİSİ 2006, 13 (1) 17-21 ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ Bazı Ekmeklik Buğday (Triticum aestivum L. em Thell) Çeşitlerinde Ana Sap ve Fertil Kardeşlerin Bitki Tane Verimi ve Verim

Detaylı

EC FERTILIZER TOPRAĞINIZA DEĞER KATAN GÜBRE

EC FERTILIZER TOPRAĞINIZA DEĞER KATAN GÜBRE TOPRAĞINIZA DEĞER KATAN GÜBRE AİLESİNİN YENİ ÜYELERİ Organomineral Taban ve Üst Gübreleri 2-4 mm Granül (50 kg) 2>3 SF. INDEX İÇİNDEKİLER 2016 01 02 03 04 05 5.0.30+(40So3) NK HARMANLANMIȘ GÜBRE Potasyum

Detaylı

MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI

MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI MOLEKÜLER 2014-2015 BİYOLOJİ LABORATUVARI GÜZ DÖNEMİ MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI 7.HAFTA DERS NOTLARI GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ Sayfa 1 / 6 1. RFLP (RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUK

Detaylı

Araştırma Makalesi (Research Article)

Araştırma Makalesi (Research Article) Araştırma Makalesi (Research Article) Yaşar Tuncer KAVUT Hikmet SOYA Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, 35100 İzmir/Türkiye e-posta: tunver.kavut@ege.edu.tr Alınış (Received):26.03.2013

Detaylı

TOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

TOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı, TOHUMCULUK ÜRETİM Bilindiği üzere, tohumluklar tarımsal üretimin temel girdilerinin başında gelmekte olup, kaliteli tohum kullanımı, verimi ve üretimi artırmasının yanı sıra daha dayanıklı, daha az maliyetli

Detaylı

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI T.. TRIM VE KÖYİŞLERİ KNLIĞI KORUM VE KONTROL GENEL MÜÜRLÜĞÜ TOHUMLUK TESİL VE SERTİFİKSYON MERKEZİ MÜÜRLÜĞÜ TRIMSL EĞERLERİ ÖLÇME ENEMELERİ TEKNİK TLİMTI KOLZ (rassica napus oleifera L.) 2001 TRIMSL EĞERLERİ

Detaylı

Ekmeklik Buğday Hatlarının (Triticum aestivum L.) Tane Verimi ve Kimi Agronomik Özelliklerinin Belirlenmesi

Ekmeklik Buğday Hatlarının (Triticum aestivum L.) Tane Verimi ve Kimi Agronomik Özelliklerinin Belirlenmesi Ulud. Üniv. Zir. Fak. Derg., (2002) 16(2): 149-158 Ekmeklik Buğday Hatlarının (Triticum aestivum L.) Tane Verimi ve Kimi Agronomik Özelliklerinin Belirlenmesi Ramazan DOĞAN * ÖZET Uludağ Üniversitesi Ziraat

Detaylı

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU YARDIMCI DOÇENT 01.12.2014. : Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Sinop

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU YARDIMCI DOÇENT 01.12.2014. : Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Sinop HÜLYA SİPAHİ ÖZGEÇMİŞ YÜKSEKÖĞRETİM KURULU YARDIMCI DOÇENT 01.12.2014 Adres : Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Sinop Telefon : 3682715516-4206 E-posta Doğum Tarihi : Faks : Kadro

Detaylı

Bazı Ceviz (Juglans regia L.) Çeşitlerinin Çimlenme ve Çöğür (Anaçlık) Gelişme Performanslarının Belirlenmesi

Bazı Ceviz (Juglans regia L.) Çeşitlerinin Çimlenme ve Çöğür (Anaçlık) Gelişme Performanslarının Belirlenmesi Bazı Ceviz (Juglans regia L.) Çeşitlerinin Çimlenme ve Çöğür (Anaçlık) Gelişme Performanslarının Belirlenmesi Akide ÖZCAN 1 Mehmet SÜTYEMEZ 2 1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniv., Afşin Meslek Yüksekokulu,

Detaylı

Sebze Islahında Moleküler Markırların Kullanımı

Sebze Islahında Moleküler Markırların Kullanımı Sebze Islahında Moleküler Markırların Kullanımı Esra CEBECİ Ziraat Yüksek Mühendisi 28.12.2012-28.06.2013 Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü YALOVA Sunu Planı Çalışmanın tanıtımı, Yapılan

Detaylı

1926

1926 1926 1926 2011 YILI BİRİME DESTEK MİKTARLARI ALAN BAZLI DESTEKLEMELER (TL/da) 1 Tütüne Alternatif Ürün Desteği 120 2 Toprak Analizi 2,5 3 Organik Tarım Tarla bitkileri, Sebze, Meyve 25 Hayvancılık,

Detaylı

Ethephon un Tritikale de Tane Verimi, Protein Oranı ve Protein Verimine Etkisi

Ethephon un Tritikale de Tane Verimi, Protein Oranı ve Protein Verimine Etkisi TARIM BİLİMLERİ DERGİSİ 2008, 14 (2) 124-130 ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ Ethephon un Tritikale de Tane Verimi, Protein Oranı ve Protein Verimine Etkisi Mustafa GÜLER 1 Geliş Tarihi: 03.10.2007

Detaylı

Anadolu Tarım Bilimleri Dergisi

Anadolu Tarım Bilimleri Dergisi Anadolu Tarım Bilimleri Dergisi Anadolu Journal of Agricultural Sciences http://dergipark.ulakbim.gov.tr/omuanajas Araştırma/Research Anadolu Tarım Bilim. Derg./Anadolu J Agr Sci, 30 (2015) 68-73 ISSN:

Detaylı

Bazı İki Sıralı Arpa ve Ekmeklik Buğday Çeşitlerinde Azot ve CCC Dozlarının Tane Verimine Etkileri

Bazı İki Sıralı Arpa ve Ekmeklik Buğday Çeşitlerinde Azot ve CCC Dozlarının Tane Verimine Etkileri Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Bilimleri Dergisi (J. Agric. Sci.), 1, 11(1):63-68 Geliş Tarihi: 20.11.0 Bazı İki Sıralı Arpa ve Ekmeklik Buğday Çeşitlerinde Azot ve CCC Dozlarının Tane

Detaylı

DNA MİNİSATELLİT MARKIRLARINDAN YARARLANILARAK FİĞDE (Vicia sativa L.) TANE VERİMİNİN ÖNCEDEN BELİRLENMESİ OLANAKLARI

DNA MİNİSATELLİT MARKIRLARINDAN YARARLANILARAK FİĞDE (Vicia sativa L.) TANE VERİMİNİN ÖNCEDEN BELİRLENMESİ OLANAKLARI AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2005, 18(2), 169-174 DNA MİNİSATELLİT MARKIRLARINDAN YARARLANILARAK FİĞDE (Vicia sativa L.) TANE VERİMİNİN ÖNCEDEN BELİRLENMESİ OLANAKLARI Bilal AYDINOĞLU

Detaylı

YERFISTIĞI (Arachis hypogaea L.) YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FARKLI ÇEŞİTLER VE SIRA ÜZERİ MESAFELERE GÖRE TEK VE ÇİFT SIRALI EKİM YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

YERFISTIĞI (Arachis hypogaea L.) YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FARKLI ÇEŞİTLER VE SIRA ÜZERİ MESAFELERE GÖRE TEK VE ÇİFT SIRALI EKİM YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Türkiye 10. Tarla Bitkileri Kongresi, Konya-2013, Kitap2, sayfa 350-357 YERFISTIĞI (Arachis hypogaea L.) YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FARKLI ÇEŞİTLER VE SIRA ÜZERİ MESAFELERE GÖRE TEK VE ÇİFT SIRALI EKİM YÖNTEMLERİNİN

Detaylı

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI YEMLİK PANCAR (HAYVAN PANCARI)

Detaylı

Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata L.) Populasyonlarında Genetik Çeşitliliğin Belirlenmesi

Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata L.) Populasyonlarında Genetik Çeşitliliğin Belirlenmesi Ordu Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi / Ordu University Journal of Science and Technology Ordu Üniv. Bil. Tek. Derg., 2017; 7(2): 289-294 Ordu Univ. J. Sci. Tech., 2017; 7(2): 289-294 e-issn: 2146-6459

Detaylı

MV SUBA EKMEKLİK BUĞDAY ÇEŞİT ADAYININ TESCİLİ HAKKINDA RAPOR

MV SUBA EKMEKLİK BUĞDAY ÇEŞİT ADAYININ TESCİLİ HAKKINDA RAPOR MV SUBA EKMEKLİK BUĞDAY ÇEŞİT ADAYININ TESCİLİ HAKKINDA RAPOR Orta Anadolu Bölgesi kuruda ekmeklik buğday tarımsal değerleri ölçme denemelerinde Mv Suba çeşit adayı 2 yıl süreyle yer almıştır. Bu denemelerin

Detaylı

Antepfıstığında Gübreleme

Antepfıstığında Gübreleme Antepfıstığında Gübreleme Tam verime çok geç yatan (8-10 yıl) antepfıstığı uzun ömürlü bir meyve ağacıdır. Hiçbir meyve ağacının yetiştirilemediği kıraç, taşlık ve kayalık arazilerde bile yetişebilmektedir.

Detaylı

Bazı Tritikale (X Triticosecale Wittmack) Genotiplerinin Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi

Bazı Tritikale (X Triticosecale Wittmack) Genotiplerinin Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi dergipark.gov.tr/tutad Araştırma Makalesi / Research Article Turk J Agric Res 2017, 4(1): 43-49 TÜTAD ISSN: 2148-2306 e-issn: 2528-858X doi: 10.19159/tutad.300616

Detaylı

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Korunga Önemli Bir Bitkidir Korunga, sulamanın yapılamadığı kıraç alanlarda, verimsiz ve taşlık topraklarda yetiştirilecek

Detaylı

Pamukta Muhafaza Islahı

Pamukta Muhafaza Islahı Güven BORZAN DOĞU AKDENİZ GEÇİT KUŞAĞI TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ Bitkisel üretim; toprak, su,iklim gibi doğal kaynaklar ile kimyasal ve organik gübreler, pestisit, tarım makineleri, tohum

Detaylı

GENEL BİLGİLER 1. Tarihçe - Tanıtım:

GENEL BİLGİLER 1. Tarihçe - Tanıtım: GENEL BİLGİLER 1. Tarihçe - Tanıtım: Tokat ta Ziraat Fakültesi düzeyinde eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerine 1982 yılında Cumhuriyet Üniversitesine bağlı olarak başlanmıştır. Tarla Bitkileri Bölümü,

Detaylı

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; Tarımı gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim içerisindeki payı % 50 civarındadır. Türkiye de hayvansal üretim bitkisel üretimden sonra gelmekte olup, tarımsal üretim değerinin yaklaşık

Detaylı

S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 19 (37): (2005) 13-20

S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 19 (37): (2005) 13-20 S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 19 (37): (2005) 13-20 BURÇAK (Vicia ervilia (L.) Willd.) TA EKİM ZAMANININ VERİM VE VERİM ÖĞELERİ ÜZERİNE ETKİSİ 1 Abdullah ÖZKÖSE 2 Hayrettin EKİZ 3 2 Selçuk Üniversitesi,

Detaylı

Tokat- Kazova Koşullarında Ekmeklik Buğday Çeşitlerinin (Triticum aestivum) Verim ve Diğer Özelliklerine Ekim Zamanının Etkisi

Tokat- Kazova Koşullarında Ekmeklik Buğday Çeşitlerinin (Triticum aestivum) Verim ve Diğer Özelliklerine Ekim Zamanının Etkisi GOÜ, Ziraat Fakültesi Dergisi, 2012, 29(1), 75-79 Tokat- Kazova Koşullarında Ekmeklik Buğday Çeşitlerinin (Triticum aestivum) Verim ve Diğer Özelliklerine Ekim Zamanının Etkisi Ali Safi KIRAL Aynur ÇELİK

Detaylı

Bazı aspir genotiplerinin pas hastalığına karşı reaksiyonları hakkında ön çalışma 1

Bazı aspir genotiplerinin pas hastalığına karşı reaksiyonları hakkında ön çalışma 1 BİTKİ KORUMA BÜLTENİ 2009, 49(4): 183-187 Bazı aspir genotiplerinin pas hastalığına karşı reaksiyonları hakkında ön çalışma 1 Selin KALAFAT 2 Aziz KARAKAYA 2 Mehmet Demir KAYA 3 Suay BAYRAMİN 3 SUMMARY

Detaylı

Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü. Tohum, Çeşit ve Islah Çalışmaları

Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü. Tohum, Çeşit ve Islah Çalışmaları Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Tohum, Çeşit ve Islah Çalışmaları Doç. Dr. Masum BURAK Genel Müdür Buğday, Lisanslı Depoculuk ve Vadeli İşlemler Kongresi, 12 Mart 2011, Antalya Tohum, Çeşit ve Islah

Detaylı

Yerfıstığında Gübreleme

Yerfıstığında Gübreleme Yerfıstığında Gübreleme Ülkemizin birçok yöresinde ve özellikle Çukurova Bölgesi nde geniş çapta yetiştiriciliği yapılan yerfıstığı, yapısında ortalama %50 yağ ve %25-30 oranında protein içeren, insan

Detaylı

ORMAN AĞACI ISLAHI. Yrd. Doç. Dr. DENİZ GÜNEY ( GÜZ DÖNEMİ)

ORMAN AĞACI ISLAHI. Yrd. Doç. Dr. DENİZ GÜNEY ( GÜZ DÖNEMİ) ORMAN AĞACI ISLAHI Yrd. Doç. Dr. DENİZ GÜNEY (2015-2016 GÜZ DÖNEMİ) Hızlı nüfus artışı, sanayi ve teknolojideki gelişmeler, küresel ısınmanın etkileriyle birleşerek ekosistem dengesi üzerinde yoğun baskı

Detaylı

selenyum durumu Nuray Mücellâ M Cafer TürkmenT rgızistan Toprak Bilimi ve Bitki Besleme BölümüB Çanakkale

selenyum durumu Nuray Mücellâ M Cafer TürkmenT rgızistan Toprak Bilimi ve Bitki Besleme BölümüB Çanakkale Biga (Çanakkale)( ilçesi tarım m alanlarının selenyum durumu Nuray Mücellâ M Müftüoğlu Cafer TürkmenT ÇOMÜ,, Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme BölümüB Çanakkale 1-33 Ekim 2013 Bişkek KırgK

Detaylı

GÖREV YERLERİ(Tarih/Unvan/Kurum) 1996-2000 Araştırma Görevlisi Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi

GÖREV YERLERİ(Tarih/Unvan/Kurum) 1996-2000 Araştırma Görevlisi Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi KİŞİSEL BİLGİLER Adı Soyadı Unvan Arzu KÖSE Doktor Telefon 222-32403-00 E-mail Doğum Tarihi - Yeri arzu.kose @gthb.gov.tr Ankara-1972 EĞİTİM BİLGİLERİ Yüksek Lisans Akademik Birim/ Mezuniyet Yılı Lisans

Detaylı

I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri İvesi Koyunlarında mikrosatellite lokuslarında polimorfizmin tespiti Güneydoğu Anadolu Tarımsal Araştı

I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri İvesi Koyunlarında mikrosatellite lokuslarında polimorfizmin tespiti Güneydoğu Anadolu Tarımsal Araştı T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU İvesi Koyunlarında Mikrosatellite Lokuslarında Polimorfizmin Tespiti Proje Yürütücüsü: Profesör Doktor Ayhan ELİÇİN Proje Numarası: 20050711087

Detaylı

Diyarbakır Ekolojik Koşullarında Bazı Koca Fiğ Genotiplerinin Verim ve Verim Unsurları

Diyarbakır Ekolojik Koşullarında Bazı Koca Fiğ Genotiplerinin Verim ve Verim Unsurları TÜRK TARIM ve DOĞA BİLİMLERİ DERGİSİ TURKISH JOURNAL of AGRICULTURAL and NATURAL SCIENCES www.turkjans.com Diyarbakır Ekolojik Koşullarında Bazı Koca Fiğ Genotiplerinin Verim ve Verim Unsurları a Seyithan

Detaylı

TOHUMDAN SOFRAYA DEĞER ZİNCİRİ

TOHUMDAN SOFRAYA DEĞER ZİNCİRİ KRASUNiA ODES KA SYRENA ODES KA NOTA YUBiLEYNAYA 100 SARAY EPOKHA ODES KA PANNONiA REBELDE RONSARD GÜNEY YILDIZI SCARPiA NOVOSADSKi 565 BALCI TOHUMDAN SOFRAYA DEĞER ZİNCİRİ Marmara Tohum Geliştirme A.Ş.;

Detaylı

Yeni Geliştirilen Nohut Hatlarının Bornova Koşullarında Verim ve Bazı Tarımsal Özellikleri Üzerinde Araştırmalar

Yeni Geliştirilen Nohut Hatlarının Bornova Koşullarında Verim ve Bazı Tarımsal Özellikleri Üzerinde Araştırmalar Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 2001, 38(2-3):39-46 ISSN 1018-8851 Yeni Geliştirilen Nohut Hatlarının Bornova Koşullarında Verim ve Bazı Tarımsal Özellikleri Üzerinde Araştırmalar Metin ALTINBAŞ 1 Hasan SEPETOĞLU

Detaylı

TOHUMCULUKTAKİ GELİŞMELER

TOHUMCULUKTAKİ GELİŞMELER TOHUMCULUKTAKİ GELİŞMELER Dilaver ARSLAN Koordinatör TAGEM 23-24 Mart 2016 Kahramanmaraş sunu içeriği Dünyada Tohumculuk Sektörü Uluslararası Ticaret Ülkemizde Tohumculuk Sektörü Önemli Tarihler, Mevzuatlar,

Detaylı

Moleküler Nematoloji. Eğitim Süresi: 6 ay (29 Aralık 2013 29 Haziran 2014) Eğitim Yeri: Kaliforniya Üniversitesi, Davis Bitki Bilimleri Bölümü

Moleküler Nematoloji. Eğitim Süresi: 6 ay (29 Aralık 2013 29 Haziran 2014) Eğitim Yeri: Kaliforniya Üniversitesi, Davis Bitki Bilimleri Bölümü Moleküler Nematoloji 27.08.2014 Eğitim Süresi: 6 ay (29 Aralık 2013 29 Haziran 2014) Eğitim Yeri: Kaliforniya Üniversitesi, Davis Bitki Bilimleri Bölümü Dr. Gülden HASPOLAT gulden.haspolat@gthb.gov.tr

Detaylı

Genom analizi için belirteç olarak kullanılan DNA dizileri

Genom analizi için belirteç olarak kullanılan DNA dizileri Salgınların Araştırılmasında Hızlı Genotiplendirme Yöntemleri Avantajları-Dezavantajları Doç. Dr. Z. Ceren KARAHAN Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobioyoloji Anabilim Dalı Moleküler Genetik

Detaylı

Farklı Soya Fasulyesi (Glycine max L. Merr.) Hatlarının Bursa Ekolojik Koşullarında Bazı Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi

Farklı Soya Fasulyesi (Glycine max L. Merr.) Hatlarının Bursa Ekolojik Koşullarında Bazı Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi U. Ü. ZİRAAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2008, Cilt 22, Sayı 1, 55-62 (Journal of Agricultural Faculty of Uludag University) Farklı Soya Fasulyesi (Glycine max L. Merr.) Hatlarının Bursa Ekolojik Koşullarında Bazı

Detaylı

BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı:

BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı: BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı: Toprak işlemenin sebebi, tohumların uygun çimlenme ve çıkış ortamını hazırlamak; su kaybını en aza indiren, toprağın yapısını en az bozan, erozyonu önemli

Detaylı

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI TARIMSAL ÜRETİM VE GELİŞTİRME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TOHUMLUK TESCİL VE SERTİFİKASYON MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI SORGUM (Sorghum spp.)

Detaylı

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME Ülkemizin Ege - Akdeniz ve Batı Karadeniz sahil kesimleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm diğer tarım alanlarında yetiştiriciliği yapılan şeker pancarında verim

Detaylı

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi Y. Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi 1998

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi Y. Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi 1998 ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Kağan KÖKTEN Doğum Tarihi: 01 Ekim 1974 Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi 1995 Y. Lisans

Detaylı

ISPARTA YÖRESİNDE YETİŞTİRİLEN ARPA KÖY ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE VERİM ÖĞELERİNİN BELİRLENMESİ

ISPARTA YÖRESİNDE YETİŞTİRİLEN ARPA KÖY ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE VERİM ÖĞELERİNİN BELİRLENMESİ AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2007, 20(2),163-169 ISPARTA YÖRESİNDE YETİŞTİRİLEN ARPA KÖY ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE VERİM ÖĞELERİNİN BELİRLENMESİ Zekeriya AKMAN Burhan KARA a Süleyman Demirel

Detaylı

Agaroz jel elektroforezi

Agaroz jel elektroforezi MOLEKÜLER TEKNİKLER Dr. Naşit İĞCİ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 4. Sınıf (2017-2018 Bahar) 2. NOT Agaroz jel elektroforezi PAGE daha çok proteinlerin ve küçük

Detaylı

ADİ FİĞ TESCİL RAPORU

ADİ FİĞ TESCİL RAPORU T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü ADİ İĞ TESCİL RAPORU GATAEMD135(SAYAR) ANKARA 2015 GATAEMD135(SAYAR) ADİ İĞ ÇEŞİT ADAYININ TESCİLİ HAKKINDA RAPOR

Detaylı

Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi. İçeriklerine Etkisi EMRE CAN KAYA

Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi. İçeriklerine Etkisi EMRE CAN KAYA Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi EMRE CAN KAYA NAZLI ZEYNEP ARIÖZ AYŞENUR ŞAHIN ABDULLAH BARAN İçeriklerine Etkisi 1. GİRİŞ Tarımda kimyasal girdilerin azaltılması

Detaylı