Farmavizyon, Sektörden Yoğun İlgi Gördü

Transkript

1 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü Kutlu Olsun Işık Ağabey imizi Anıyoruz! 30 Aralık ta EDAK ta ve kabri başındayız. 31 Ocak ta A capella Boğaziçi Grubunun katılımıyla İzmir Tepekule Kongre Merkezi ndeyiz Tüm sevenlerini bekliyoruz 7. Sayı Çıktı! EDAK ta Yeniden Yapılanma Değerli meslektaşlarım, Ecza kooperatifçiliğinin hayata geçtiği yıllarda kooperatiflerin kurulma gerekçesini en basit yoldan Ecza kooperatifleri, çağdaş eczacılık hareketinin dönemin ihtiyaçları doğrultusunda eczacının ilaç sektöründeki ekonomik çıkarlarını Ecz. Emre Bacanak koruyacak sosyo-ekonomik bir formülü EDAK Yönetim Kurulu Başkanı olarak tanımlıyoruz. Elbette ki o dönemin yaşanmışlıklarını bu kadar basitçe tarif etmek mümkün değildir. Ancak bugün geldiğimiz noktada eczacılığı ve eczane eczacılığını, kooperatifçiliği ve sahibi olduğumuz kooperatifleri yeniden tarif etmenin kaçınılmaz olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Dolayısıyla kooperatiflerimizin misyonunu yeniden yorumlayacaksak; kooperatiflerin kuruluş dönemini, 90 lı yılların ikinci yarısını ve bugünümüzü daha makro bir büyüklükten değerlendirmemiz gerekiyor. Devamı sf:2 de Yürü Adam saatlerdir yürümesine rağmen Çallıca köyüne varamamıştı. Ağaç dibinde oturan amcaya; Çallıca köyü buradan kaç dakika sürer? diye sorduğunda amca; Yürü demişti. Adam ne var yani söylese günaha mı girerdi? diye söylene söylene giderken, amca arkasından bağırdı.devamı sf 10 da Hüsnü Kaya / EDAK Performans Ölçme Ve Önemi 2002 yılıydı yanlış hatırlamıyorsam. Çalıştığım uluslararası şirketin tüm dünyadaki Satış ve Pazarlama Direktörleri ile Paris te yıllık strateji toplantısı için bir araya gelmiştik..devamı sf 10 da Rüstem Karakaya / EDAK Eczanede Mali Verilerin Tutulmasının Önemi Devlet harcamalarının karşılandığı, en büyük kaynak vergidir. Vergi para demektir. O halde kazanç elde eden bütün gerçek ve tüzel kişilerin (Eczanelerin) kazançları üzerinden ödeyecekleri vergi devleti yakından ilgilendirir..devamı sf 11 de Mustafa Yılmaz / EDAK Kasım 2013 Sayı Altın havan ödülleri en iyi dağıtım kanalı ödülü edakrafı projesi ile EDAK ın oldu Altın Havan 3. kez EDAK ta! 8 Kasım 2013 Cuma günü Sheraton Otel Maslak ta ilaç ve eczacılık sektörünün seçkin konuklarından oluşan kalabalık bir davetli topluluğunun katılımı ile Altın Havan ödül töreni yapıldı. Sektörün duayenlerinden oluşan Jüri Üyelerinin değerlendirmesi sonucu 3 ana kategori de ödüle layık görülen 15 şahıs ve kuruma ödülleri törenle takdim edildi. Buna göre, Kurumlar alanında EDAK, En İyi Dağıtım Kanalı ödülüne EDAK Rafı Projesi ile 3. Kez Altın Havan Ödülünü almaya hak kazandı.... devamı sayfa 4 de CNR EXPO Yeşilköy de düzenlenen Eczacılık Fuarı etkinlikleriyle de gündem yarattı! Farmavizyon, Sektörden Yoğun İlgi Gördü Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit İlaç ve eczacılık sektörünün tüm paydaşlarını CNR EXPO çatısında buluşturan Farmavizyon Eczacılık Fuarı 4 bine yakın sektör profesyoneli tarafından ziyaret edildi. Eczacılık alanındaki en son yeniliklerin sergilendiği fuarda düzenlenen panel ve seminerler de alanında uzman konukların katılımıyla düzenlendi.... devamı sayfa 16 da Akbulat: Yerli İlaç ta Referans Ülke Uygulamasına Karşıyız Farmavizyonda Eczacılık ve İlaç Gündeminde Gelecek konulu panelde, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Fiyat ve Mev. Gel. Daire Başkanı Dr. Akif Akbulat un açıklamaları damga vurdu..devamı sf 17 de Gençler eczacılara daha kolay ulaşabilsin diye!.. Eczacılar Eğitimci Oluyor.Devamı sf 14 de Eczanede MIS Eczane yönetiminde kullanılan bilgilerin işlenmesi ve iletilmesini sağlayan sistem İngilizce Management Information System (MIS), yani Yönetim Bilişim Sisteminden bahsetmek istiyorum. Çok teorik ve uzun uzadıya anlatmayacağım..devamı sf 12 de Cemal Bozkurt / Yönetim Danışmanı, Kurumsal ve Bireysel Gelişim Eğitmeni Darwin Eczacı Olsaydı Bu güne kadar 1000 civarında birebir eczane ziyareti yaptım ve olması gereken gibi kayıt tutan eczane sayısının sadece iki elin parmakları kadar olduğunu gördüm. Yani binde on.devamı sf 13 de Murat Selçuk / Fortiks Ülkemizde ruhsat aşamasında olan homeopatik ürünlere eczacı farkındalığı Peki, Nedir Bu Homeopatik Tıbbi Ürünler?.Devamı sf 22 de

2 2 Editörden EDAK ta Yeniden Yapılanma Sürsaj ecza kooperatiflerinin eczacılara hediyesi Eczanemizde kayıt yönetimi yapabilmek Merhaba, Gazeteedak 74. sayısına hoş geldiniz Bu sayımızın gündem konusunu Eczanelerimizde ölçme değerlendirme ve kayıt yönetimi ne ayırdık. Gerçekten de eczanelerimizde hatasız kayıt tutuyorum, gelir giderimi hatasız bilirim. Her rafımdaki ürünün satılabilirliği, stok raf ömrünü kontrol edebiliyorum diyebilenler pek de çoğunlukta değildir. İşte bu sayımızda biz de bunu mercek altına aldık. Neleri kayıt altına almalıyız. Nasıl kayıt tutmalıyız? Sorumuza, yayın kurulumuzdan Ecz. Hüsnü Kaya, Genel Müdürümüz Rüstem Karakaya, Muhasebe Yöneticimiz Mustafa Yılmaz ve sektörümüzde eczane eğitimleri ile dikkat çeken eğitimci Murat Selçuk ve kişisel gelişim eğitimleri ile eğitimci Cemal Bozkurt katkı verdi. Dünya da ABD deki kasırga, Filipinlerde yaşanan büyük deprem ve Suriye ile Libya da şiddet olayları, Türkiye de terör olaylarını engellemek amacıyla süregelen barış süreci ve buna eleştiriler ile gezi parkı olaylarının yansımaları, kadın üzerinden siyaset ve kadın a şiddet her alanda devam etti de hayata veda eden aydın, bilim insanı, sanatçılar ile birçok eczacımızı, sevdiklerimizi de kaybettik. Vasiyetinde bile bizi güldürerek hayata veda eden sevilen Tiyatrocu Nejat Uygur gazetemiz yayına girmeden verdiğimiz en son kaybımız oldu. Yine de yeni bir yıla girmeye hazırlanırken her şeye rağmen hayata gülümseyerek bakmanın ve gülebilmenin en büyük değer olduğunu görüyoruz. Z kuşağı gençlerimiz ile geleceğe dair umudumuz hala var. İlaç -Eczacılık gündemimizde ise Ekim Tarihleri arasında İstanbul CNR Expo Center da düzenlenen Farmavizyon Eczacılık Fuarı nda sektör buluştu. EDAK ın gündeminde ise Altın Havan vardı. EDAK 3. Kez Altın havan a EDAK RAFI projesi ile en iyi dağıtım kanalı ödülü ile layık görüldü. Ortaklarımız ile yönetimimizin daha sık bir araya geldiği bölge meclislerimiz önemli adımlardan biri oldu. Yeni projemiz EDAK Rafı mız ve Raf a destek yeni dergimiz EDAKTÜEL 7. Sayı eczanelerde yerini a yazılarınızı her zaman beklediğimizi de hatırlatarak, sizlere kocaman bir gülümseme ile MERHABA diyoruz 75. Sayımızda yenilikler ile görüşmek üzere, Hoşçakalın Yeşim Erdemir Gazeteedak editörü Al Yazma Anıtı Törenle Açıldı. Sf:6 Spectrum III de Değişim Konuşuldu Sf:8 Müşterinin Beynine Satış Yapmak Nöromarketing Sf:9 Prag, Belgrad ve Büyülü Şehir Viyana Sf:20-21 Ecz. Emre Bacanak / EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Değerli meslektaşlarım, Ecza kooperatifçiliğinin hayata geçtiği yıllarda kooperatiflerin kurulma gerekçesini en basit yoldan Ecza kooperatifleri, çağdaş eczacılık hareketinin dönemin ihtiyaçları doğrultusunda eczacının ilaç sektöründeki ekonomik çıkarlarını koruyacak sosyoekonomik bir formülü olarak tanımlıyoruz. Elbette ki o dönemin yaşanmışlıklarını bu kadar basitçe tarif etmek mümkün değildir. Ancak bugün geldiğimiz noktada eczacılığı ve eczane eczacılığını, kooperatifçiliği ve sahibi olduğumuz kooperatifleri yeniden tarif etmenin kaçınılmaz olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Dolayısıyla kooperatiflerimizin misyonunu yeniden yorumlayacaksak; kooperatiflerin kuruluş dönemini, 90 lı yılların ikinci yarısını ve bugünümüzü daha makro bir büyüklükten değerlendirmemiz gerekiyor. İlacın bir sanayi ürünü olarak izlediği yolda görev alan aktörler sırasıyla üreticiler, dağıtıcılar, eczaneler ve son tüketicidir. O dönem ulaşımın ve iletişimin bugüne kıyasla çok daha zor olduğu bir dönemdir. Dolayısıyla gerek talebin toplanması gerek ürünün ulaştırılması gerekse tahsilâtın gerçekleştirilmesi süreçlerinde üretici ile tüketici arasındaki mesafe oldukça uzundur. Bu nedenle üretici ile tüketici arasındaki aktörleri aracılar olarak tanımlarsak 90 lı yılların sonlarına kadar aracıların sayısı oldukça fazladır yılına ulaşıldığında sektörde 27 si ecza kooperatifi olmak üzere yaklaşık 500 civarında ecza deposu ve 19 bin civarında eczane bulunmaktadır yılı öncesi özel depoların hegomonyası ile geçti 1979 yılı öncesinde dağıtım sektörünün iki aktörü olan depocuların ve eczanelerin arasında paylaşılan ticari kârlılıklar, özel depoların sermaye üstünlüğü ve baskısı ile eczaneler aleyhine düzenlenmekte idi. Bunun da ötesinde dönemin bir gerçeği olan ilaç yokları ve yok satılan ilaçların tevzi mekanizmasındaki keyfi yaklaşımlar, özel depoların eczaneler üzerinde kurdukları bir hegemonyaya dönüştü. Ecza kooperatifleri bu duruma bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. O dönemki eczacılar ecza kooperatifleri aracılığı ile sektörün aracılar bacağının depocular kısmında da söz sahibi olarak dağıtım sektörünü regüle etmeyi başarmış ve bununda ötesine geçerek dağıtımda oluşan ticari karlılığı eczaneler lehine organize etmişlerdir. Bunun en güzel örneklerinden bir tanesi sürşarj yetkisinin eczacıya devredilmesidir. Enflasyonun %80 lerde seyrettiği bir ortamda sürekli zam alan ilaçlarda depo stoklarında bulunan ürünlerin depoda değil, eczanelerde sürşarj edilmesi kararı kooperatiflerin çok büyük bir parayı dağıtım kanalından alıp eczanelere hediye etmesi olayıdır. Sadece bu nedenle bile ülkenin çeşitli bölgelerinde bazı meslektaşlarımızın Eczacıların kooperatiflerden zarar gördüğü konusundaki iddiaları son derece asılsızdır ve hayatın matematiğine aykırıdır. 90 lı yılların sonu 27 si ecza koop olmak üzere 500 depo kapandı bu dönemi ilaç dağıtım sektöründeki birinci konsolidasyon dönemi diye adlandırabiliriz 90 lı yılların ikinci yarısına geçildiğinde ülkedeki liberalizasyon dalgaları etkinliğini arttırmış, üreticiler ile eczaneler arasındaki iletişim kanalları artmış mesafeler kısalmıştır. Dolayısıyla ilaç sektörünün dağıtım bacağında her biri bölgesel faaliyet gösteren ve sayıları 500 ün üzerinde seyreden depocuya ihtiyaç giderek azalmaya başlamıştır. Üreticiler 500 ün üzerinde bölgesel aktörle muhatap olmak yerine dönemin gereği olan ulusal dağıtım organizasyonu tercih etmişlerdir. Sonuç olarak depoculuk sektörü yani dağıtım pazarının çok büyük kısmının iki büyük grup depo ve eczacı kooperatifleri olmak üzere 3 aktörden oluştuğu bugünkü yapısına gelmiştir. Aslında 90 lı yılların sonunda 27 si ecza kooperatifi olmak üzere 500 kadar deponun kapanması ile sonuçlanan süreç ilaç sektöründe dağıtım operasyonlarının konsolidasyonudur. Bu dönemi ilaç sektörünün dağıtım bacağındaki birinci konsolidasyon süreci olarak tanımlayalım. Günümüzde sektörün hızla değişimi ile ikinci konsolidasyon dönemini yaşıyoruz Günümüze baktığımızda ise ülkemizde ve Avrupa ülkelerinde liberal ekonomik politikaların yine çok ağırlık kazandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bunun sonuçlarından bir tanesi olarak da sağlıkta dönüşüm ve nihayetinde de ilaç sektöründe köklü değişim sürecini hep birlikte yaşamaktayız. Yukarıda bahsettiğim geçmişten aldığımız derslerle geleceğimize baktığımızda üretici ile eczaneler arasındaki hatta üretici ile son tüketici arasındaki mesafenin daha da kısaldığını söylemek mümkündür. Bu savı desteklemek üzere; a) Sektör son tüketiciye hizmet üretebilecek standartlara sahip eczaneleri segmente etmektedir. Bu eczaneler sektörün ürünlerini son tüketiciye iyi sunmanın ötesinde özellikle tahsilât süreçlerinde sektörün sorun yaşamayacağı eczanelerden oluşmaktadır. b) İletişim çağının gereği olarak call-center ve internet üzerinden üreticiye ürün talebini bildirmek son derece kolaylaşmıştır. c) Tüm dünyada ve ülkemizde lojistik sistemler ve

3 lojistik mühendisliği giderek gelişmekte ve profesyonelleşmektedir. Yani artık ürünün daha doğru miktarda ve daha hızlı yol alabilmesi için gerekli şartlar oluşmaktadır. d) Devlet ilaç lojistiğinde belirli standartları sağlamak üzere GDP kılavuzu (İyi depoculuk uygulamaları kılavuzu) hazırlamaktadır. İşte, üretici ile son tüketici arasındaki mesafenin giderek kısalması yeni bir konsolidasyon sürecini beraberinde getirmektedir. Aslında bizler şu anda ikinci konsolidasyon sürecini yaşamaktayız. Sizlerin de takdir edeceği gibi hayatın bize dayattıklarını dayattığı gün yaşıyorsak aslında çok geç kalmışız demektir. Önemli olan dünyayı iyi izleyip hayatımızda bazı şeyler değişmeden hazırlık yapabilmektir. Yaptığımız hazırlıklar günün koşullarına uymasa dahi Bundan 4 yıl önce EDAK ın ortaya koyduğu Artık sadece ortak satın alma grubu değil ortak satış ve pazarlama organizasyonu olmalıyız yaklaşımı bu konsolidasyon sürecinden EDAK ın avantaj sağlayarak çıkması için yaptığı hazırlıklar ve stratejilerdir. EDAK ın 4 yıl önce öngördüğü ve bu nedenle hazırlıklarını yaptığı hayat bugün yavaş yavaş gerçek olmaya başlamıştır. Yukarıda (d) maddesinde belirttiğim üzere sağlık bakanlığının GDP kılavuz taslağı bunun net bir ispatıdır. Bu kılavuz taslağında tarif edilen yapı ilaç depoculuğu değil ilaç lojistiğidir. EDAK tüm bu değişim sürecini nasıl yöneteceğini çalışmıştır ve çalışmaktadır. İkinci konsolidasyon süreci sonunda sektörde ecza depoları ve eczanelerden oluşan aracılar bacağı konsolide olarak; a) Tedarik zinciri yönetimi yapan aktörlerin ilaç lojistiği de yapanları, b) Son tüketiciye hizmet sunan organize ilaç ve ilaç dışı sağlık ürünleri perakendecileri olarak iki yapıya dönüşeceklerdir. EDAK ve EDAK eczaneleri bu süreçten tek aktör olarak çıkacaktır Bu konsolidasyon sürecinden EDAK ve EDAK eczaneleri tek aktör olarak çıkmak mecburiyetindedir. Aksi halde zaten konsolide olamamışız demektir. Şu anda EDAK eczaneleri bu süreçte EDAK ile entegre olacaklarının farkındadırlar. Her ne kadar sabırsızlandıklarını bilsek de bu entegrasyon yavaş geçilmesi gereken bir süreçtir ve EDAK eczanelerinin bu farkındalığı aşılması en zor etaptı. EDAK bu etabı geçmiş bulunmaktadır. Bundan sonrası organizasyonel ve operasyonel süreçlerdir. Bu süreçler organizasyon şemasından başlamak kaydıyla bu yılın başından itibaren İvme kazanmıştır. Değerli meslektaşlarım ve sevgili ortaklarım, İşte bu süreç EDAK ın 35 yıllık eczanelerle arasındaki iş yapış şeklinin tamamen değişmesini gerektirmektedir. Bu sürecin mevcut işimizi daha iyi ya da daha kötü yapmakla hiç ilgisi yoktur. Bu durum 35 yıllık misyonumuzun yeniden yapılandırılması işidir. Bu yeniden yapılandırma son derece doğaldır ki sancılı olmaktadır ve olacaktır. Geçtiğimiz aylarda kooperatifimizin organizasyon şemasında bir takım değişiklikler yaptık. Bu değişiklikler yukarıda bahsettiğim sürecin geçilmesi ve EDAK ın eczaneleri ile birlikte gelecekte avantajlı bir pozisyon tutması için olmazsa olmaz değişikliklerdir. Organizasyon şeması bir kurumun tüm stratejilerini gerçekleştirmesini ve iş yapma biçimi belirleyen ana unsurdur. Dolayısıyla burada yapılan değişiklikler hayati öneme haizdir. Kooperatifimizin bağlı eczaneleri ile birlikte sektörde konsolide bir gelecek kurabilmesinde strateji, plan ve proje yapmanın ötesine geçip operasyonlara başlamasının ilk hamlesi olan organizasyon şemasındaki değişikliklerimiz büyük ölçüde tamamlanmış durumdadır. Bundan sonra EDAK daha dinamik ve daha performansa dayalı bir sistemle iş yapacaktır. Aramızdan ayrılan arkadaşlarımız her ne sebeple aramızdan ayrılmış olurlarsa olsunlar yılarca bizlere ve kuruma hizmet etmişlerdir ve onlar daima EDAK ailesinin birer üyesi olarak kalacaklardır. Hizmetleri için kendilerine tüm EDAK ailesi adına sonsuz teşekkür ediyor, bu sürecin sonunda EDAK ı sağlık sektörünün en önemli aktörlerinden birisi yapmak üzere biz EDAK eczacıları ile birlikte görev alacak ve bu dönüşüm sürecini bizimle birlikte gerçekleştirecek olan tüm EDAK çalışanlarına başarılar diliyorum. 3 LEAFY Sağlık için, Leafy için! morsa cyberg 500TL lik alışa manken yada stand HEDİYE Ürün Kodu Ürün Kodu Ürün Kodu Ürün Kodu Ürün Kodu B1868 Ürün Kodu B1867 İletişim ve detaylı bilgi için; Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Ürün Danışmanı Pınar Aşkan: Tel:

4 4 Altın Havan ödülleri en iyi dağıtım kanalı ödülü edakrafı projesi ile EDAK ın oldu Eczacı Dergisi nin ilaç ve eczacılık sektörünün birbirini tamamlayan tüm birimlerinin çalışmalarını ve hizmetlerini değerlendirmek, yetkinliklerini belgeleyerek çalışmalarına güç katmak ve yetişmekte olan kuşakları özendirmek amacıyla verdiği Eczacı Dergisi 2013 Yılı İlaç ve Eczacılık Sektörü Başarı Ödülleri nin dördüncüsünü almaya değer görülen kişi ve kuruluşlar belli oldu. Altın Havan 3. kez EDAK ta! Bilindiği gibi daha önce sosyal sorumluluk alanındaki başarıları ile bu ödüle iki kez layık görülen EDAK, ilk Altın Havan ını 1. Kumbara kampanyası ile aldı. Bu kampanya ile EDAK; İzmir deki Dr. Behçet Uz çocuk hastanesinin Onkoloji servisinin yenilenmesine katkı sağladı. 2. Altın Havan ödülünü ise kamuoyunda Oyuncak toplama kampanyası adı ile anılan Hastalıkta, Sağlıkta Oyuncağın Hep Yanında projesi ile alan EDAK; toplanan 5000 oyuncak ile çocuklara moral oldu. Nihayet 2013 yılı başında uygulanmaya başlanan EDAK Rafı Projesi ile bu ödüle 3. Kez layık görüldü. EDAK Rafı Projesi, kooperatif ortağı eczanelerin son tüketici tarafından tercih edilen eczaneler olmasına yönelik çalışmaların somut bir adımı oldu. Kısa sürede 180 i aşkın eczaneye yerleştirilen EDAK Rafı ile direkt tüketiciye seslenen EDAK, eczacının ilaç ile olduğu kadar ilaç dışı sağlık ürünlerinde de sağlık danışmanlığının önemine vurgu yapıyor ve ürünler ile ilgili düzenlenen eğitimler ile eczacı da bu yönde destekleniyor. EDAK, EDAK Rafı Projesi ile Altın Havan Jüri Üyeleri tarafından 2013 yılı Dağıtım Kanalı Ödülü ne layık görüldü. Günümüzde tüketicinin ürünlere ulaşımı kolaylaştıkça, bilinçsiz ilaç ve sağlık ürünlerinin kullanımı da arttı. Bu nedenle eczacının sağlık danışmanlığı ile her türlü sağlık, bakım ve danışmanlık hizmetinin eczanelerden sağlanması gerekliliği kaçınılmaz bir gerçek haline geldi. Bu gerçekten hareketle, EDAK Rafı ile önceliğin halk sağlığı olduğu bilinciyle hareket eden eczanelerin birer sağlık merkezi ve eczacının da sağlık danışmanı kimliği ön plana çıkartıldı. Avantajlı koşullarda ürün temini ile tüketici için cazibe noktası da oluşturuldu. Bununla birlikte, EDAK Rafı na son tüketicinin ilgisi her geçen gün artarak devam ediyor. Hızla Yeni EDAK Rafları eczanelerimize yerleşiyor. Proje, eczacılardan ve tüketicilerden büyük ilgi görüyor. 8 Kasım 2013 Cuma günü Sheraton Otel Maslak ta ilaç ve eczacılık sektörünün seçkin konuklarından oluşan kalabalık bir davetli topluluğunun katılımı ile Altın Havan ödül töreni yapıldı. Sektörün duayenlerinden oluşan Jüri Üyelerinin değerlendirmesi sonucu 3 ana kategori de ödüle layık görülen 15 şahıs ve kuruma ödülleri törenle takdim edildi. Buna göre, Kurumlar alanında EDAK, En İyi Dağıtım Kanalı ödülüne EDAK Rafı Projesi ile 3. Kez Altın Havan Ödülünü almaya hak kazandı. Törende açış konuşmasını yapan Eczacı Dergisi İmtiyaz sahibi Çetin Öztürk; 4 üncü yılında daha da kurumsallaşan Altın Havan Ödülleri ne rekor sayıda başvuru gerçekleştiğini ifade etti. Başvuru dosyalarında oldukça nitelikli ve başarılı çalışmalar olduğunu kaydeden Öztürk, ödüle aday çalışmaların ilaç ve eczacılık sektörünün geleceği açısından umut verici olduğunu söyledi. Öztürk, jürinin ödülleri tespit ederken oldukça zorlandığını belirterek, Jürimiz en uzun toplantısını gerçekleştirdi. Detaylı inceleme ve değerlendirmeler neticesinde ödüle layık görülenler belirlendi dedi. Ödüle layık görülen kurum ve şahısları kutlayan Öztürk, başta jüri üyeleri olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti. ÖDÜLLENDİRMEK ÖNEMLİ Jüri Başkanı Mehmet Domaç, alanlarında otorite kabul edilen ve temsil kabiliyeti olan kişilerden oluşan jürinin tespit ettiği Altın Havan Ödülleri nin, 4 üncü yılında sektörün tamamı tarafından tanınan ve kabul gören bir ödül konumuna geldiğini belirtti. Başarıların belgelenmesi ve ödüllendirilmesinin ilaç ve eczacılık sektörünün geleceğine önemli katkılar sunacağını söyleyen Domaç, Eczacı Dergisi ne, Altın Havan Ödülleri ve sektöre katkılarından dolayı teşekkür etmek istiyorum. Ödül alamayan çalışmaları da en az ödül alanlar kadar değerli görüyoruz. Ödüle layık görülenleri teker teker tebrik ediyorum diye konuştu. EDAK, BU ÖDÜLLERİ DAHA ÇOK ALACAK... EDAK ın ödülünü, Eczacı dergisi imtiyaz sahibi Çetin Öztürk, EDAK Ecza Koop. Yönetim Kurulu Üyesi Eczacı Ayşem Jale Kıhtır a takdim etti. Kıhtır ödülü alırken yaptığı konuşma da; bu ödülü bizimle birlikte cansiperane olarak çalışan tüm EDAK çalışanlarına ve bugüne kadar bu kurumu oluşturmakta emeği geçen tüm yönetim kurulları ile değerli yöneticilerine ve yönetim kurulu olarak bize inanan ve güvenen 4500 kooperatif ortağı adına alıyorum. Ve buradan bir kez daha söz veriyorum ki 3. değil, 30. Kez bizi burada bu ödülleri alırken bir daha göreceksiniz dedi. Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü Engelsiz İlaç Projesi ile ÇEKOOP un! 4. Altın Havan ödüllerinde Sosyal Sorumluluk Projesi ödülü de Engelsiz İlaç projesi ile Çevreci Eczacılar Kooperatifi-ÇEKOOP- nin oldu. Altın Havan Ödülünü, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Abdullah Özyiğit, ÇEKOOP yönetim Kurulu başkanı Eczacı Şule İlkkurşunlu ya takdim etti. Özyiğit, Türk Eczacıları Birliği çatısı altındaki en genç kooperatif olan Çevreci Eczacılar Kooperatifine böylesi bir ödülü takdim ediyor olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. ÇEKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Şule İlkkurşunlu da ödülü alırken yaptığı konuşmada; Projeyi bir sosyal sorumluluk projesi olarak görmüyorum bu bir mesleki sorumluluk projesi her hastamıza olduğu gibi engelli vatandaşlarımıza da doğru, onların anlayabileceği düzgün hizmeti vermek zorundayız. Bundan sonraki adımımız bu projenin İzmir den çıkıp bütün Türkiye ye kalıcı olarak yaygınlaştırılmasıdır dedi. 4.Altın Havan Ödülleri Sahipleri Yılın Serbest Eczacısı Meral Kurtsan / Büyük Eczane - Sirkeci Yılın Klinik Eczacısı Şensu Bal / Bal Eczanesi - Samsun Yılın Eczane Yerleşimi Ödülü Bıçakçı Eczanesi - Antalya Yılın Eczacılık Kurumu Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yılın Eczacılık Tarihi Çalışması Eskişehir Eczacı Odası Yılın Eczacı Danışmanlık Ödülü Bengü Özdemir Yılın Eczacı Danışmanlık Ödülü Anooshirvan Miandji Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi Engelsiz İlaç / Çevreci Eczacılar Kooperatifi KURUMSAL ÖDÜLLER Yılın Dağıtım Kanalı Ödülü EDAK Yılın AR-GE Çalışması Imatinib Mesylate Alfa Formu Sentezi İçin Yeni Üretim Yöntemi / Deva Holding AŞ Yılın İlaç Dışı Kategori Ürünü YouPlus - Abdi İbrahim Yılın İnovatif Reçetesiz Ürünü Ödülü Dulcogas - Boehringer Ingelheim Yılın Ürünü Ödülü Diyabet Tedavisinde Kullanılan Biyobenzer Ürün İnsülin in Etken Madde ve Bitmiş Ürün Olarak Üretimi Projesi / Koçak Farma ÖZEL ÖDÜLLER Onur Ödülü Prof. Dr. Kasım Cemal Güven Levent Kamacık Özel Ödülü Hadi Tomruk

5 5 EDAK Rafı ilaç dışı sağlık ürünlerini hareketlendirdi Ecz. Birsen Çelik Bilgimi konuşturabileceğim sadece EDAK Rafında bulunabilecek ürünler beni cezbediyor. EDAK Rafı eczanesinde yer aldığından beri ilaç dışı sağlık ürünlerinde belirgin bir hareketlilik yaşadığını söyleyen Denizli bölgenin ileri gelen eczacılarından, Eczacı Birsen Çelik, EDAK Rafın görselliği ile sadece rafta uygun fiyatla yer alan ürünler beni cezbediyor diyor Önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 1981 mezunuyum. 33 senelik eczacıyım 32 senedir EDAK ile çalışıyorum. Tek fatura EDAK eczanesiyim. Şu anda EDAK Bölge Meclisinde çalışıyorum. Meslekte; 9 sene Denizli Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. 3 dönem (15 yıl) CHP İl Genel Meclisi Üyeliğinde bulundum. Aktif siyasi hayatım sürüyor. her türlü ürüne çok kolay ulaşıyor. Ürünlere ulaşımın bu kadar kolay olunca (İnternet alışverişi, TV. Görselleri vb.) eczacının sağlık danışmanlığı rolü giderek önemli hale geliyor. Hastalarımız her türlü sağlık, bakım ve danışmanlık hizmetini bizlerden almalı ki sağlık danışmanı olarak vazgeçilmez olalım. Eczaneler artık sadece reçeteli ilaçların satın alınacağı bir yer değil, aynı zamanda koruyucu sağlık hizmetleri ve bakım önerilerinin de alınacağı en yakın sağlık merkezleri olmalı. Hal böyle olunca bu tür ürünlere EDAK sayesinde avantajlı bir şekilde ulaşıp EDAK Rafı sayesinde mevsimsel ve dönemsel olarak ürünleri sunabiliriz. EDAK Rafı çok güzel bir tasarım olmuş. Görselliği çarpıcı. Bu nedenle EDAK Rafındaki ürünlerin çeşitliliğini çok önemsiyorum. TABİA ürünlerini de bu raflarda görmek istiyorum. ( yeni dönemde var) Bilgimi konuşturabileceğim sadece EDAK Rafında bulunabilecek ürünler beni cezbediyor. Ecz. Birsen Çelik / Denizli Eczanenizde EDAK Rafı öncesi ve sonrasını değerlendirebilir misiniz? Günümüz bilişim ve iletişim çağı. Bu nedenle herkes Teşekkür ederiz. Altın Havan 2013 ödül töreni TEKB Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit ile röportaj Özyiğit: Çevreci Eczacılar Kooperatifi Bizim Yüz Akımız! Ecz. Abdullah Özyiğit / TEKB Başkanı Sayın Başkanım, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği - TEKB Başkanı olarak TEKB çatısı altında dağıtım işi yapmayan farklı bir kooperatif var: ÇE- KOOP. Bu tür kooperatifler hakkında ne düşünüyorsunuz? Çevreci Eczacılar Kooperatifi bizim yüz akımız. Onu hem yurt içinde hem de yurt dışında, kooperatifleri anlatmaya başladığımızda özel bir gururla sunuyoruz. Dağıtım işi yapmak elbette eczacıların ilaca zor ulaştığı 70 li yılların sonlarında başlattığı ve o günün ihtiyaçlarından doğan bir hareket. Ama günden güne elimizden kayıp giden değerler var; doğa gibi, geleceğimiz gibi. Bu ihtiyaçlarımızdan da ÇEKOOP doğdu. Buna öncülük ettiği için de Ecz. Şule İLKKURŞUNLU, Ecz. Adnan AYGAN ve ismini sayamadığım ÇEKOOP un diğer kurucusu olan ve bu değeri devam ettiren arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Bu kişiler ÇEKOOP u kurarken gerçekten yüreklerini koydular ve onu büyüttüler. Sizce, görme engellilerin ilaç kullanımını kolaylaştırmayı amaçlayan Engelsiz İlaç projesinin ülke çapında yaygınlaştırılması için neler yapılabilir? Engelsiz ilaç projesinin, farklı ve çok ince düşünen insanların yapabileceği ve tam anlamıyla ÇEKOOP a yakışan bir iş olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de ÇEKOOP a çok teşekkür ediyorum. Projenin yaygınlaştırılması için TEKB olarak üzerimize ne düşerse yapmaya hazırız. Diğer projelerde olduğu gibi bu projede de varız. Bunun sözünü verebilirim. Engelli bir vatandaşın yaşadığı zorlukları tam anlamıyla olamasa bile biraz daha iyi anlayabilmek için kendimizi onların yerine koymalıyız. Mesela ben, görme engelli birini daha iyi anlayabilmek için zaman zaman gözlerimi kapatıp o an yanımdaki kişi kim ise acaba göremiyor olsaydım onu nasıl hayal ederdim diye düşünürüm. Bunun gibi şeyleri ara sıra test etmekte fayda var diye düşünüyorum. Bu proje, görme engelli insanların özellikle sağlıkla ilgili sorunlarını çözmek adına atılmış çok kıymetli bir adım. Bu yüzden, bu projeyi yaygınlaştırmak ve görme engellilere ilacı doğru bir şekilde ulaştırmak adına, TEKB olarak biz de elimizden geleni yapacağız.

6 6 Al Yazma Anıtı Antalya da Törenle Açıldı Ecz. Azize Sibel Hasırcıoğlu / Antalya Antalyalı Eczacı Azize Sibel Hasırcıoğlu kadına uygulanan şiddet e Anıt ile dikkat çekti Antalyalı ortaklarımızdan Antalya Kadın Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Azize Sibel Hasırcıoğlu, son yıllarda giderek artan Kadına şiddet e dikkatleri çekmek ve şiddetin her türlüsüne karşı toplumu bilinçlendirebilmek amacıyla Muratpaşa Belediyesi nin katkılarıyla Antalya da Al Yazma Anıtı nı yaptırdı. Al Yazma Anıtı nın öyküsünü Hasırcıoğlu ndan dinliyoruz. Anıtta isimleri yer alan ve halen uğradıkları şiddet nedeniyle hayatını kaybeden onlarca kadının anısına saygıyla Önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz? İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 1972 mezunuyum. 41 yıldır Antalya da serbest eczacılık yapıyorum. Bir dönem denetim kurulunda görev aldım. İlgi alanım daha ziyade toplumsal sorunlar olduğu için 1989 yılından itibaren Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği nde ve Atatürkçü Düşünce Derneği nde çalıştım. Al yazma projesi nedir? Ülkemizde son 10 yıldır hızla artan kadın cinayetlerini gazetelerden okudukça bu haksızlığa suskun kalmamamız, toplumun bu konuda duyarlı olması için bir şeyler yapmamız gerektiği düşüncesi ile çözüm arayışına girdim Şubat ayı içinde Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi Toplantısı na TÜKD Dönem Başkanı sıfatı ile katıldım. Konu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Haftası münasebetiyle yapılacak etkinliklerdi. Sıradışı bir öneri var mı sorusu üzerine ben söz aldım ve bu konuya dikkati çekme, duyarlılığı arttırmak, yetkili makamların ciddi önlem alması konusunda baskı kurmak amacıyla öldürülen kadınların anısına anıt yapılmasını önerdim. Oy birliği ile kabul edildi. Orada hemen bir çalışma grubu kurduk. Prof. Gülser Öztunalı Kayır, Fotoğraf ve Dokuma Sanatçısı Filiz Otyam, Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi Koordinatörü Emekli Öğretmen Ayşe Şap, Ressam Ferda Pulhan, Tasarımcı Tülin Sabur ile birlikte umut ve hayal kırıklığı ile dolu dolu iki yıl çalıştık. Marmara Üniversitesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve Mersin Üniversitesi Heykel bölümlerinden üç kadın profesör, Antalya dan Ressam Yazar Fikret Otyam ve Seramik Sanatçısı Tufan Dağıstanlı dan oluşan 5 kişilik seçici kurul, yaptığımız duyuru sonucu gelen 12 eser arasından Prof. Meriç Hızal ın AL YAZMA adlı eserini oy birliği ile seçti. Ülkemizde son 10 yıldır hızla artan kadın cinayetlerini her gün gazetelerde okudukça bu haksızlığa suskun kalmamamız ve toplumun bu konuda duyarlı olması için bir şeyler yapmamız gerektiği düşüncesi ile ben ne yapabilirim diye hep çözüm arayışına girdim. Al Yazma Anıtı 100 metrekare taban üzerinde 5,5 metre yüksekliğinde çelikten yapılmış içine girilebilir kırmızı bir boş yazmadır. En yakınları olan erkekler tarafından öldürülmüş ve basında yayınlanmış 476 kadının adı ve memleketi üzerine lazerle oyularak yazılmıştır. Güneş ışıkları zemindeki siyah mermer üzerine isimleri yansıtır. Eğer anıtın içindeyseniz isimler üzerinize dökülür ve değişik duygular sarmalına kapılırsınız. Güneş ışınları zemine vurduğu zaman zemine bakarsanız sonsuzluğa giden bir kuyunun kenarında olduğunuzu görürsünüz ve sizi içine çekecek zannedersiniz. Geceleyin anıtın içinde bulunan iki projektörden çıkan ışık, gökyüzüne öldürülen kadınların isimlerini yazar. Rüzgârlı günlerde harflerin boşluklarından giren hava anıtın içinde uğultu ve ses oluşturur. Al Yazma Anıtı 200 bin TL ye mal oldu. Parayı toplamak için çok uğraştık, kapı kapı dolaştık projeye maddi destek istediğimiz kişiler ve kuruluşlar kadın cinayetlerinden son derece üzüntü duyduklarını ifade ettiler ancak para vermediler onun yerine akıl verdiler. Şahsi gayretlerimizle 60 bin TL toplayabildik. Zeminin 100 metrekare mermerini Antalya da mermer ticareti yapan bir iş kadını yaptı, geri kalan kısmını ise Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, Belediye Meclisi kararıyla karşıladı. En çok bağış verenlerin adı anıtın tanıtım plaketine yazıldı. Anıt 8 Mart 2012 günü törenle açıldı. Her 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nde ve 25 Kasım Dünyada Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nde Al Yazma Anıtı nda toplantılar düzenleyerek halkı bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz. Bir eczacı olarak ve bir kadın olarak bu projeye tarafsız gözle baktığınızda ne düşünüyor sunuz? Bu projeye tarafsız bir gözle bakmam mümkün değil, çünkü projenin fikir sahibi benim. Kadınların tarafındayım. Çok üzgünüm, çok kırgınım ve çok kızgınım. Ne yazık ki bu konu ile ilgili eczane sohbetlerimde bazı kadınların ve erkeklerin kadınlarda bazen hak ediyor demelerini dehşet içinde duydum. Cevabım hep aynı oldu: Hiç bir kadın öldürülmeyi hak etmez. Projenin devamında beklentileriniz neler? Elbette beklentimiz kadına yönelik şiddetin son bulmasıdır. Bunun için çok duyarlı ve tepkili olmamız gerekiyor. Her 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nde ve 25 Kasım Dünyada Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nde Al yazma Anıtı nda toplantılar düzenleyerek halkı bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz. Yetkililere sesleniyoruz, caydırıcı yaptırımlarla bu cinayetlerin önüne geçilmesi için adli düzenlemeler yapılmasını istiyoruz. İlkokuldan başlayan kadın erkek eşitliği ile ilgili eğitim programlarının yer almasını istiyoruz. İnsanlarımıza sevgiyi ve sevmeyi öğretmeliyiz. Yaşam hakkına saygı duymalıyız. Devlet tarafından Kadının insan hakları korunmalıdır. Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı adı altında, kadını aile içine sıkıştırarak özgür bir birey olduğu unutturulmamalıdır. Meslektaşlarınıza mesajınız var mı? Anıtın hayata geçme sürecinde Antalya halkından çeşitli yollarla ve Antalya Eczacı Odası vasıtasıyla eczacı arkadaşlardan destek istedik umduğumuz ilgiyi göremedik ama hiç olmazsa Al Yazma Anıtı ziyaret ederlerse yapılan eserin ne kadar anlamlı ne kadar zarif ve şık olduğunu göreceklerdir. Meslektaşlarımdan ve Antalya halkından isteğim anıtı gezmeleri ve dostlarına gezdirmeleridir. 21 Nisan 2013 de Belek te bir kongre için bulunan 476 kadının adı ve memleketi anıtın üzerine lazerle oyularak yazılmış amcam Prof.Dr. Gazi Yaşargil i ( babamla kardeş çocuklarıdır) evimde ağırlamak üzere Antalya ya getirirken Al Yazma Anıtı na uğradık. Eşi, oğlu ve gelini ile birlikte anıta hayran kaldılar. Gazi Yaşargil dedi ki: Kadına şiddet dünyanın her ülkesinde var, onun için bu anıt yüzyılın anıtıdır. Antalya Eczacı Odası, anıtın yapımında desteğini esirgemedi oda yönetimine teşekkür ederim. Biz de hem eczacılık mesleğine hem de kadına şiddet gibi bir toplumsal yarada toplumsal duruşunuzla bize gösterdiğiniz katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.

7 Yıllık Bir Doğa Müzesi ADALA! Burada hayvancılık ya da tarım alanında geniş bölge var. Daha önce veteriner rafı yapıyordum ve satışlarım da gayet iyiydi. Veterinerler de satışa başladıktan sonra tabi bitti bu olay. Ecz. Halil Ergül Tüzüner ile Satış Pazarlama Direktörü Murat Pilavcı ile birlikte görüştük Salihli nin şirin beldesi Adala da, Eczacı Halil Ergül Tüzüner ile mesleği, geleceği, kooperatifi ve tabi ki Adala yı konuştuk. Mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Adala İzmir- Ankara karayolu 90. kilometresindeki Salihli nin Ankara yönü çıkışından, Adala ya ulaşıyorsunuz. Karayolundan Adala tabelasını görünce döndüğümüz sapaktan yaklaşık 15 dakikalık bir yolla beldeye vardık. Eski belediye binasının altında yani beldenin tam merkezinde yer alan eczanesinde kapıda bizi gülerek karşıladı Eczacı Halil Ergül Tüzüner İşte, beldenin tek eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olan Eczacı Halil Ergül Tüzüner ile söyleşimiz Önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 1980 yılında Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezun oldum yılında 4 Nisanda Salihli- Adala da eczanemi açtım. 32 senedir buradayım. Ama aslen Manisa Demirciliyim. Eczacılığa nasıl başladınız? Ben eczacılığı iki kere kazandım. Eczacılık fakültesini kazandığımızda 1976 girişliyiz. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinin ilk talebeleriyiz. Bir de tam anarşi zamanında üniversiteye başladık. O nedenle, ikinci sene tekrar üniversite İmtihanına girdim. İkinci sene de sadece Ege Üni. Tıp Fakültesi ve Eczacılık Fakültesi yazdım. Yine eczacılık fakültesini kazandım. Benim yerime başka bir arkadaşım girdi. Sanki kontenjandan yer ayırmış gibi olduk. Öyle bir anımızda var. (gülüyor) Neden Adala? Ufak yerde olmanın avantajları da dezavantajları da çok eşim buralı olduğu için eniştelik pozisyonundan eczacılıkla ilgili her işe koşuyorsunuz. Her işten çözüm üretmeniz bekleniyor. Eczanelerle veterinerlerin verdiği ilaçlar çakışıyor zaten. Bunun dışında bir satış var ama doğru mu? Var var. Veteriner kendisi yapıyor. Alıyor oradan buradan, sizin rafa koyduğunuzun kat ve kat altından satış yapıyor. Böylece yavaş yavaş eridi. İlaç dışı ürünleri nereden alıyorlar? Burada 3-4 tane market var. Ayrıca Salihli deki büyük marketlere gitmeyi tercih ediyorlar. Eczanenizi ilk açtığınız günler nasıldı? Eczanemizi ilk açtığımız zamanlar burada EDAK yoktu. İzmir merkezli çalışıyordu. Salihli Birlik Ambarı vardı. İlaçlar oraya gelirdi. Soğuk zincir ürünleri bile Ne buz aküsü, ne başka bir şey Şimdi ne kadar ihtimam gösteriyoruz. O günleri de gördük (gülüyor). EDAK ile nasıl çalışmaya başladınız? EDAK ın eski yöneticilerinden Eczacı Süha Ekler benim dönemimdendir. Sadece sevkiyatla ilgili sorun nedeniyle o dönem EDAK ile çalışamadım ama ardından başladım. Bizler, anarşi ortamını, mahrumiyeti yoksunluğu görerek geldiğimiz için her fırsatta genç meslektaşlarımıza kooperatifin önemini anlatıyorum. Küçük kanal depolarda dâhil, tüm depolar ihtiyacımız olan ürünü ilacı vermek için onun yanında hiç gereksiz ilaçları da almak zorunda bırakırlardı bizi. Eczacılık mesleğiniz yapmayı seviyorum eczaneciliği değil Işık Bey ile tanışıyor muydunuz? Evet. Talebelik hayatımda Halil Rıfat Paşa durakta, geçtiğimiz günlerde vefat eden Eczacı Celal Telekoğlu nun eczanesini çalıştırdım. Yine Ecz. Atilla Sevinçli ağabeyim, Türkan ablamız Işık Bey in dönemindendir. Biz onlardan öğrendik eczacılığı onların okulunda öğrendik Zaten o nedenle eczanenin olmadığı bir yerde eczane açıp eczacılık yapmayı istedim. Eczanecilik değil Adala da etkinlikler yapıyor musunuz? Manisa Eczacı Odası ile birlikte burada piknik yaptık Elimde megafonla arkadaşlarıma buranın tarihi ve coğrafik oluşumları hakkında bilgiler verdim. Kız köprüsü, Demirköprü barajı, Doğal su kaynağının yanındaki restoranda yemek yedik Buradan yine sesleniyorum. Özellikle Mayıs ayında su debisi arttığı için yeşillikler içinde nefis bir gün geçirebilirsiniz. Adnan Menderes in en son açılışını yaptığı baraj da buradadır. Eski bir yanardağın bulunduğu bu bölgede lav oluşumlarını görüyoruz Salihli Şiir İkindileri hala devam ediyor mu? Evet. Rahmetli Belediye başkanı Zafer bey in Salihliye en büyük katkısı Teşekkür ederiz. Adala hakkında Adala, Üşümen Tepesi ile Dibek Dağı nın arasından geçen Gediz Nehri nin Salihli Ovası na açıldığı düzlük üzerinde Lidyalılar tarafından kurulmuş bir yerleşim merkezidir. Lidyalılar tarafından kurulmuş bir yerleşim merkezidir. Lidyalılar zamanında nüfusu 70 bine kadar ulaşan belde, Bizans ın yıkılışının ardından Osmanlı İmparatorluğu nun hâkimiyetine girer yılına kadar ilçe merkezi olarak kalan Adala, daha sonra Salihli nin nahiyesi olur. Günümüzde 44 köyü bulunan bir beldedir. Kesin bir tarihe dayanmamakla beraber, çevrede bulunan mezar taşları ve yerleşim alanlarındaki harabeler arsında bulunan onurlandırma kitabelerini okuyan uzmanlar, İ.S VII: yüzyıla kadar geçen zaman içerisinde Bizans Dönemi piskoposluk listelerindeki kitabelerde kentin adının Satolan-Sattaleon- Sattelion- Atollon-Atgalon şeklinde geçtiğini belirtir. Yabancı araştırmacı L. Robert e göre, kentin ismi Satala dır. Bu, araştırmacının şu ifadelerinden anlaşılır: Hermos Nehri nin dar bir sol vadisinde, Sardes in büyük ovasına girmek için çıktığı yerdeki kasabayı, Satala olarak adlandırdım. Rahip Therapon un, Hermos ( Gediz) Nehri boyunca götürüldükten sonra piskoposluk emri ile Sardes e bağlı olan Satala ya getirilip orada idam edilmiş olduğu da aynı eserde belirtilir. Bölgeye birkaç kez gelen L. Robert, tanınmış bir piskoposluk olan Satala ile ( Atala- Adala) arasında kesin bir uygunluk olduğunu söyler.

8 8 Spectrum III de Değişim Konuşuldu Ecz. Emre Bacanak / EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Biz bu gemiye yeni bindik Eczacılığın gündemindeki konular, yeni yasal düzenlemeler, ilaç sektörü ve eczane ilişkileri açısından önem taşıyan noktalar ve eczaneye yönelik yeni uygulamalarının tartışıldığı Spektrum Toplantılarının üçüncüsü 9 Ekim 2013 tarihinde İstanbul Maslak Sheraton Otel de gerçekleşti. PTMS olarak Spektrum III Toplantısına Eczacı Odası Başkanları, resmi otorite temsilcileri, akademisyenler, ilaç sektörü temsilcileri, dağıtım kanalları, eczacılarla birlikte 300 ün üzerinde katılımcı yer aldı. İlaç sektörü ve eczacıların gündemindeki ortak konular, paneller, ufuk açıcı tartışmaların yer aldığı Spektrum III de ilaç ve eczacılık meslek örgütü temsilcileri gündemi değerlendirdi. Spektrum III de katılımcılar sektörle ilgili tüm güncel konuları takip edebildikleri dinamik bir ortamda, bilgi ve deneyimlerini paylaştılar. Eczacı Kooperatiflerinin Değişim Sürecindeki Stratejileri ve Beklentileri nin tartışıldığı panel de EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Emre Bacanak da panelist olarak yer aldı. Bacanak yaptığı konuşmada, sektörde değişen dinamikleri çok iyi analiz etmek gerektiğine dikkat çekti. Bacanak konuşmasında; bu analizlerden elde edilecek sonuçların çok önemli olduğuna değindi, sadece kendi tarafımızın konfor alanını genişletme stratejileri üretmek yerine hem üretici hem dağıtıcı hem de sektörün perakende noktaları olan eczanelerin ortak çıkarlarını koruyacak stratejiler geliştirmek gerektiğine vurgu yaptı. Satıcı-Müşteri kavramı Konuşmasında Spectrum III toplantısında yer alan Biz hala aynı gemide miyiz? başlıklı panelin başlığına atıfta bulunan Bacanak, geçmişten günümüze değişen satıcı-müşteri ilişkisi kavramına dikkat çekerek, geçmişte eczacıların tüm sektörün müşterisi olduğunu ama şimdi durumun değiştiğini söyledi. Bacanak, Geçmişte eczaneler ile dağıtım kanalları ve eczaneler ile üreticiler arasındaki ilişki satıcı-müşteri ilişkisiydi. Sektörün yeni dinamikleri ise eczaneleri de pazarın bir oyuncusu yapmış ve hepimizi son tüketiciye ürün ve hizmet sunan bir noktaya getirmiştir. Yani biz eczacılar bu gemiye yeni bindik. Eskiden hepimiz aynı denizde ama farklı gemilerde idik. Şimdi hepimiz aynı gemideyiz dedi. Bacanak, panelin ilerleyen bölümlerinde ise izleyicilerden gelen EDAK olarak bu konularda somut adımlarınız var mı? Sanayiden beklentileriniz nelerdir? Sorularına yanıt olarak özetle şunları söyledi: Alternatif kanallar ürettik Ecza kooperatifleri olarak eczanelerimizin sektöre ve halk sağlığına sunacakları hizmetleri çok iyi derecede organize edebilecek yetenekteyiz. Bunun için iki önemli silahımız var; bunlardan birincisi bir eczacı kuruluşu olarak sektörün müşterisi olan hastalara sağlık hizmeti sunumunu en iyi derecede yorumlayabilme kabiliyetimiz, ikincisi ise eczaneler ile aramızdaki sahibiyet hukuku Bu iki nedenle müşteri satıcı güvensizliği yaşamıyoruz. Bunun en iyi ispatı olarak kooperatif çalışanları ile eczacılar arasındaki ilişkiyi örnek verebiliriz. Eczacılarımız kooperatif saha ekibini sektörün diğer mümessillerinden çok farklı olarak kendi eczane personeli gibi görür ve onlara güvenir. Bu amaçla, eczanelerimizle olan ilişkilerimizi çalışanlarımızın sayısını ve onların eczaneye verdiği hizmet skalasını genişleterek arttırıyoruz. Bununla da yetinmeyip EDAK Rafı, EDAKTÜEL gibi çeşitli kanallar yaratıyoruz. Bu kanalları yöneterek üretici ile tüketici arasına bizim ve eczacılarında hizmet sunabileceği ve tüm üreticilerin kullanımına açık alternatif yollar üretiyoruz dedi. İşbirliği fırsatları yaratmalıyız Sektörden beklentileri hakkındaki gelen bir soruyu ise SÜRDER gibi bir derneğin varlığını çok önemsediğini belirterek yanıtlayan Bacanak; SÜRDER yani sağlık ürünleri derneği gibi bir derneğin varlık amacı Türkiye de parafarmasötik ürünlerin gelişmesi ve bu pazarın büyütülmesi olduğu için üretici ile eczaneleri ve dolayısıyla da ecza kooperatiflerini ortak bir amaçta buluşturur. Çünkü pazarlama duyarlı bu ürünler için son tüketicide talep yaratabilmek ancak sektörün perakende noktalarını rehabilite etmekle mümkün olabilir. İşte bu durum bizi iş ortağı yapar dedi. Bacanak, konuşmasını sektörün tüm paydaşlarına seslenerek; çeşitli konularda iş birliği fırsatları yaratmalıyız ve hep birlikte büyümeliyiz diyerek tamamladı. Spectrum toplantısında EDAK standımız EDAK Rafı nda Kış Heyecanı! İlaç dışı sağlık ürünlerinin avantajlı koşullarda tüketicinin beğenisine sunulmasını amaçlayan EDAK Rafı nda Kış heyecanı başladı. Birbirinden ünlü markanın cazip fiyatlar ile yer aldığı raf ta yeni dönemde her daim gezginlere özel ürünler ve yenilenmek isteyenlere özel ipuçları ile EDAKTÜEL dergisi de yer alıyor. Tamamı eczacı sermayeli, Türkiye nin öncü ecza kooperatifi EDAK ın, ilaç dışı sağlık ürünlerinin eczanelerde daha fazla yer almasına dönük çalışmalarından biri olan EDAK Rafı, tüketicilerin ilgisini çekmeye devam ediyor. EDAK Size İyi Bakar sloganıyla 180 EDAK eczanesinde boy gösteren rafta sonbahar teması yenilenme kavramı ile vurgulanıyor. EDAK Rafı; İzmir ağırlıklı olmak üzere, Denizli, Antalya, Aydın, Manisa, Balıkesir, Muğla illerinde yer alan toplam 180 eczanede yer alırken, bu rakamın kısa sürede 1400 eczaneye ulaşması hedefleniyor. Eylül-Ekim ayları boyunca EDAK Rafı nda tüketicilerin beğenisine sunulacak olan ürünler de sonbahar-kış teması işleniyor. Bu temaya uygun olarak EDAK Rafı nda mevsimsel değişimlerde sağlığımızı korumaya ve vücut direncini artırmaya dönük sağlık ürünlerinin yanı sıra ilköğretim çağındaki çocuklara ağız diş sağlığı alışkanlığı kazandırmak için önerilen ürünler de var. Ayrıca medikal ürünlere de yer verilen rafta, medikal ürün alımında da tüketicinin eczanelere yönelmesi hedefleniyor. Sonbaharı bayram tatili ile birlikte değerlendirmek isteyenlere özel ürünlerin seyahat boylarının da yer aldığı rafta, tatile çıkmadan görmeniz gereken ürünler var. Her dönemi yeni bir başlangıç olarak görüyoruz ve yeni başlangıçlara özel ürünler ile tüketiciye EDAK Rafı ndan merhaba diyoruz diye konuşan EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Emre Bacanak Adı ilaç olmasa da sağlığınız ile ilgili her ürün sağlık ürünüdür. Ve bu ürünlerin de sağlık uzmanına danışarak alınması gerekiyor. Bu bir vitamin desteği de olabilir, bir korse de siz bunu niçin almak istediğinizi ve nasıl kullanacağınızı ancak eczacınızdan öğrenebilirsiniz dedi. EDAK Rafı nın sağlık aktüalite dergisi EDAKTÜEL in 7. Sayısı Kasım ayında eczanelerdeki yerini alacak. 25 bin tirajlı EDAKTÜEL dergisi rafa paralel olarak 2 ayda bir yayınlanıyor ve EDAK Rafı nın bulunduğu eczanelerden son tüketiciye sunuluyor. EDAKTÜEL Dergisinde rafa giren yeni ürünlerin yanı sıra sinema, gezi, kültür, sağlık konuları ile sağlıklı yemek tariflerine kadar birçok ilgi çekici konu da yer alıyor.

9 Konuk Yazar 9 Müşterinin Beynine Satış Yapmak - Nöromarketing Ali Özel / Senior Consultant Masters Training Internationel aliozel67@gmail.com Modern dünyada değişimin hızına ayak uydurmak giderek zorlaşıyor, ancak bunun ucunu bırakmaya da hiç niyetimiz yok. Akıllı olmayan neredeyse hiç bir şey kalmadı. Akıllı ev, akıllı buzdolabı, akıllı telefon ve en sonunda akıllı gözlük de piyasalarda. Hızlı değişime ayak uydurmak ve sonrasında da sanki yıllardır bunlarla yaşıyormuş gibi olmak. Tüm bunlara aklın Düşünen Beyin fazla ermediği konular diye bakarız ama Orta Beyin aslında basittir. Eski Beyin İnsanı ayıran özellik üç, katmanlı bir beyne sahip olmamız sayesindedir. En üst kısım olan kıvrımlı, pembemsi kısım düşünen beyin (düşünmemizi sağlar), orta kısımda bulunan orta beyin (duygulardan sorumludur), en alt kısımda ise eski beyin (karar veren) vardır. Düşünmenin, tamamiyle insana ait bir kavram ve diğer canlılardan bizi ayıran en önemli özellik olduğunu biliyoruz. Düşünme yetisi ise beynin bir özelliği. Sırrı tam çözülmemiş olan beynin ise sadece %12 sini kullanabiliyoruz. Bilim insanları beyni araştırmaya ve tartışmaya devam ediyor. Peki insanlar acaba alışveriş yaparken de düşünerek mi yapıyorlar. Yoksa başka kavramlar da etkili oluyor mu? Bilim insanları bu konular üzerinede de yoğun çalışıyor ve sadece düşünmenin yetmediğini gösteriyorlar yılında Journal of Consumer Research te yayınlanan Kathryn Braun un makalesi bu sürece ışık tutmak açısından bir mihenk taşıdır. Eskiden, tüketicilerin satın alma davranışında eylem sıralamasının düşün-hisset-yap şeklinde olduğu sanılırken, Braun un çalışması gerçek sıralamanın hisset-yap-düşün olduğunu ortaya koydu. Yani satın alma hareketimiz rasyonel bir düşünceyle başlamıyor, hissederek başlıyor. Önce duygularımızla karar veriyor ve daha sonra verdiğimiz kararı mantıklı bir zemine oturtmaya çalışıyoruz. Bu durum hiç giymeyeceğimiz bir ayakkabıyı satın alırken de, çok büyük iş anlaşmalarını imzalarken de geçerli. İlginç bir şekilde alınan risk ne kadar büyükse duygular o kadar çok devreye giriyor. Bugüne kadar pazarlama aktivitelerinin büyük bir çoğunluğu müşteriyi düşünmeye sevk eden mesajlar barındırken, bir anda durumun öyle olmadığı ortaya çıktı ve düşünmekten öte bazı kavram arayışlarına gidildi. Tam bu arayışlar sürerken pazarlama dünyasına Nöromarketing kavramı, Patrick Renvoise tarafından 2002 yılında başlatılan bir çalışmayla girdi. Silikon vadisinde satış uzmanı olan Patrick Renvoise bu konuyu bir yıl kadar inzivaya çekilip araştırmış ve Eski beyne satış yapma metodunun temellerini atmış. Daha sonra Christophe Morin in de katılımıyla araştırmalarını genişletip metodu güçlendirmişler. Bu metoda gore kararlarımızı mantık yardımıyla veya düşünerek değil, duygularımızla veriyoruz. Satın alma kararlarını etkileyen en önemli merkez yalnızca duygularla harekete geçen eski beyin veya sürüngen beyin adını verdiğimiz bölgedir. Yani eğer müşterimizi bir ürün alması için harekete geçirmek istiyorsak, o müşterinin ilk önce eski beyinini etkilememiz gerekiyor. Bu bölgeyi etkilemek ise pek kolay değil. Ancak, belli bir teknik ile bunu yapabiliyoruz. Yani eski beyinin duyarlı olduğu bazı durumlar var. 450 milyon yaşındaki bu eski beyin bölgesini etkileyen başlıca faktörler ise; ben-merkezcilik, zıtlık, görsellik, verilen mesajın başının ve sonunun net olması ve duygular. Kelimelerin kullanışının yıllık geçmişe sahip olduğu düşünülürse, sadece yazı ve konuşma eski beyni ikna edemiyor. Aslında tüketiciler ne hissettiklerini fazla bilemiyor, düşündüklerini net olarak ifade edemiyor, ifade ettiklerini de yapmıyorlar. Bu konuyu detaylı olarak Martin Lindstrom un Buy-ology kitabında bulabilirsiniz. Bu kitapta Lindstrom satın almaya dair bildiğimiz her şeyin yanlış olduğunu anlatıyor. Çünkü bir çok firma pazarlama aktivitelerini müşterilerin düşünmeleri üzerine kurguluyor. Bu nedenle satın alma kararını istenilenden daha geç alabiliyor ya da alamıyor. Şimdi yeniden eski beyni nasıl ikna edeceğimize dönelim. Renvoise ve Morin e gore birçok şirket müşterilerinin yanlış beyinlerine yöneliyor. Aslında hedef eski beyin olmalı. Çünkü karar alma mekanizması eski beyin tarafından veriliyor. Renvoise ve Morin eski beyni harekete geçirebilecek altı temel uyarıcıyı şu şekilde açıklıyor: 1. Benmerkezcilik: İnsanoğlu bencildir, bu bencillik eski beyinden gelir. Çünkü eski beyin, bulunduğu bedeni korumak gibi bir ulvi görevi vardır. Her türlü olayda kendi yararına olan durumu inceler ve kendi yararına ise kabul etme eğilimi taşır. Yani müşteriye karşı verilecek mesajlar mutlaka sen diliyle olmalı. 2. Zıtlık-Karşıtlık: Eski beyin karar verirken bir standart arar. Bu nedenle zıtlık yaratmak eski beyni harekete geçirir. Eğer satış yapanlar bunu iyi değerlendirirlerse büyük avantaj elde edebilirler. 3. Somutluk: Eski beyin somut verilere ihtiyaç duyar. Satış yapanların sözü fazla uzatmadan eski beyni ikna edecek mesajları söylemeleri gerekiyor. Tüm mesajlar müşterinin eski beynine tanıdık gelmeli. Geniş kavramlar yerine daha net kelimelerle kurulan mesajlar oluşturulmalı. 4.Başlangıç ve son: Eski beyin sürecin tamamında uyanık kalmaz. Kendi enerjisini korumak zorundadır. Eski beyin birbirini etkileyen olaylar arasında en çok başlangıç ve sonunda uyanıktır. Satış yapanların, müşteriyle ilk temas anında ve uğurlarken en etkileyici-vurucu mesajı söylemeleri gerekir. 5.Görselleştirme: Esk beyin için görsellik çok önemlidir. Gözler aslında beynimizin bir parçasıdır. Gözümüzle gördüğümüz aslında beynimizde oluşturduğumuz filmdir. Yani gözler sadece iletiyi sağlar, beyin görür. Bu nedenle satış yapanların ürünlerini anlatırken görselleştirerek anlatmaları ve müşterinin beyninde ürün ile ilgili görsellik oluşturmaları gereklidir. Bu anlatıma ilave olarak görsel bir mataryel de eklenirse, eski beynin iknası kolaylaşır. 6. Duygular: Kalifornia da UC Irvine Nörobilim Bölümü Direktörü ve karar mekanizmalarında duyguların etkisini inceleyen en önemli uzmanlardan biri olan Antonio Damasio, Descartes Error adlı kitabında Biz hisseden düşünme makinaları değil, düşünen hissetme makinalarıyız diyor. Dugular bu kadar güçlüdür. Satış yapanlar müşterinin duygularına öncelikli olarak dikkat etmeliler. Eğer müşterinin duygularına hitap edebilecek olursak ikna olmaları da bir o kadar kolay olacaktır. Yukarıda sıraladığım eski beyni ikna etmek, nöromarketing satışının sadece bir bölümü. Müşteriyi ikna etmede elimizi güçlendirecek diğer yardımcı unsurları da kullanmalıyız. Amaç; müşterimizi ikna etmede elimizdeki tüm imkanları aktive etmektir. Şimdi bu bölümlerin neler olduğuna kısaca bakalım. Müşterinin sıkıntısını teşhis etmek: Eski beyin acıyı sevmez, eskiden satış yapanlar müşterinin ihtiyaçlarını anlamaya çalışırdı. Şimdi müşterinin sıkıntısına odaklanılmalı. Çünkü sıkıntı müşteriyi huzursuz eder ve bundan hemen kurtulmak ister. Firmanızın iddialarını farklılaştırmak: Mutlaka farkınızı ortaya koymalısınız. Eğer farkınız müşterinin dikkatini çekemiyorsa iddialarınızı yeniden gözden geçirmelisiniz. Yoksa siz de diğer firmalardan biri olursunuz. Müşteriye ne kazanacağını göstermek: Müşteri sizden ne tür kazancı olacağını bilmek ister. Bunu somut olarak göstermelisiniz. Eğer müşteri ne kazanacağını iyi anlarsa ikna olması çok kolaylaşır. Tüm bunları eski beyne iletmek; Unutmayalım ki insanoğlu tamamiyle rasyonel değildir ve bütün son kararlar eski beynimizle verilir. Bu nedenle mesajlarınızı doğrudan, gerçek karar verici olan eski beyne iletecek biçimde vermeniz önemlidir. Bunun için tüm mesajlarınızı eski beyni ikna edecek altı uyaranı düşünüp sonra kurgulamalısınız. Tüm düşünce mekanizmalarınızı değiştirmek ve müşterinin eski beynine odaklı olmanız, rakiplerin bir adım önünde olmanızı sağlayacaktır. Sands Research ün kurucusu Prof. Stephen Sand sin yürüttüğü son büyük satın alma davranışları araştırması da, hem tüketicilerin karar verme süreçleri açısından çok önemli sonuçlar ortaya koydu hem de nöropazarlama araştırmalarının yeni yönünü işaret eden bir kilometre taşı oldu. EEG beyin dalgası ölçümü ve eye tracking (göz takibi) yöntemlerinin senkronize edilerek bir arada kullanıldığı ve ABD deki süpermarketlerde gerçekleştirilen kapsamlı araştırmanın en önemli sonuçları: Süpermarketlerde harcadığımız vaktin beşte birinden bile azını satın alacağımız ürünlerle ilgilenerek geçiriyoruz. Vaktimizin yüzde 82 sini aslında almayacağımız ürünlere bakarak harcıyoruz. Ürünler ve markalarla ilgili bilgileri, ortalama 0,2 saniyede değerlendirip satın alıp almayacağımıza karar veriyoruz. Eğer daha fazla satış yapmak istiyorsak, müşterilerin karar verişlerindeki hıza karşı, satış yapanların da güçlü olmaları gerekiyor. İşte bu güçe, eski beyni ikna etme yöntemi olan nöromarketing satış tekniği modeliyle sahip olunabilir. Hedef; önce müşterinin beynine satış yapmak... Ayrıntılı bilgi:

10 10 Gündem Özel Ecz. Hüsnü Kaya Adam saatlerdir yürümesine rağmen Çallıca köyüne varamamıştı. Ağaç dibinde oturan amcaya; Çallıca köyü buradan kaç dakika sürer? diye sorduğunda amca; Yürü demişti. Adam ne var yani söylese günaha mı girerdi? diye söylene söylene giderken, amca arkasından bağırdı Bu yürüyüşle yirmi dakikada anca varırsın!... Ölçme - Değerlendirme ve Karar - Destek Merkezi Eczanede bir konu hakkında mesela satın alma ile ilgili bir karar verileceği zaman elde bir takım bilgi olmalıdır ki; doğru iş üretilsin. Yürü Ağaç dibinde oturan amcanın yürü demekle ilk yaptığı, ölçmeye çalışmak arkasından değerlendirip ölçtüğü bilgiyi karar destek merkezinde analiz ederek çıkan sonuca göre karar vermektir. Karar vermeyi kolaylaştırmak, daha etkili ve doğru karar vermek için tasarlanan; değişik model ve uygulamaları kapsamı içinde bulunduran sistemlere Karar Destek Sistemleri denir. Karar destek sisteminden çıktı alabilmek için öncesinde verinin işlenmesi, verinin işlenebilmesi için verinin olması gerekir. Günümüzde bilgisayar artık her eczanede hatta birden fazla sayıda bulunmaktadır. EDAK dan alınan ilaç veya ürün elektronik fatura ile eczane bilgisayarına girmektedir. Resmi reçetelerdeki ilaçlar Medula dan provizyon alınırken bilgisayara iz bırakırlar. Dermokozmetik gibi farklı yerlerden temin edilen ürünler de bir şekilde bilgisayara girilirse sistemin yarısı hazır olur. Bilgisayar dünyasında durum Girenler ve Çıkanlar mantığı ile çalışır. Yukarıda ifade edildiği gibi Girenler kayıt altına alındığında, başka bir deyiş ile eczaneye giren her ilaç veya ürün bilgisayara haber verildiğinde sistemin yarısı hazır demektir. Diğer yarısı ise çıkanları kayıt altına almak yine aynı deyimle eczaneden çıkan her ilaç veya ürün bilgisayara haber verildiğinde (Ki; barkod okuyucusundan çıkan bip- sesi yeterlidir) sistemin diğer yarısı ile bütünlenmiş olur. Halihazırda eczanedeki bilgisayar bir eczane yazılımı kullanıyorsa ki; Mutlaka kullanılıyordur ve e-fatura aktarımı yapılıyorsa veri zaten birikiyor demektir. Yapılması gereken biriken bu verileri daha da disiplinli olarak biriktirmek ve yazılımın raporlar kısmı olan karar destek merkezini kullanmaktır. Tabi ki burada önemli olan veri toplama işinin fasılasız, sebatlı ve disipliner bir şekilde yapılması da çok önemlidir. Eczacı ilacı raftan alıp verme boyutunu geçmek zorundadır. Geleceğin eczacılığı hasta odaklı olmak durumundadır. Bunun için ise hastayı iyi tanıyor olmak gerekir. İşte tam burada veri biriktirmenin önemi ortaya çıkmaktadır. Hastanın kullandığı ilaçlar, kandaki glukoz seyri, tansiyon takibi gibi izlenmesi gerekenler bilgisayar marifeti ile takip edilmek zorundadır. Çünkü eczacılık artık bir hizmet sektörü olma yolundadır. Eczanedeki ilaç kulvarı böyledir de, parafarmasötik kulvarı farklı mıdır? Kesinlikle hayır. Bu kulvarda da müşteri kendine özel çözümler beklemektedir. Yine bunun için veri biriktirip, biriken veriyi iyi analiz ederek sonuca ulaşmak isabetli kararlar almaya götürür. Geçmişi Dünya da iki yıl, ülkemizde ise 4-5 ay olan nöromarketing kavramı da bir veri toplama ve analiz etme işidir. Tüketicilerin satın alma kararlarının arkasındaki bilimsel nedenleri inceleyen bir yöntem olan nöromarketingde bir deneğin söylediklerine değil de beyin ve vücuttaki değişiklikler bilimsel metotlar (ses analizi, ifade çözümleme, EEG ve MR) ile izlenerek oluşan verilerin analiz edilmesi esasına dayanır. Eczacı şimdiye kadar bu konuda melekeleri ve hafızası ile karar verirken, ilaç ve ürün çeşidinin çok arttığı günümüzde hafıza ile çalışılması artık yetersiz olduğu kadar hatayı da yanında getirir. Günümüzde artık hafızamız yerine bilgisayar kullanılmaktadır. Bilgisayar sadece hafıza olarak değil yaptığı dört işlem ile karar destek merkezi olarak da kullanılmaktadır. Ölçme insana ait bir görev, değerlendirme ise bilgisayara ait bir görevdir. Bu iki görev sonuçlandığında karar destek merkezi ortaya çıkacaktır. Rüstem Karakaya / EDAK Ecza Koop Genel Müdür rustem.karakaya@edak.org.tr Var olan bu sistem ile veri birikmeye başlar. Biriken bu veri ile satış da, satın almada, finansta ve daha bir çok noktada kararlar almak kolay olmanın ötesinde güvenli olur. Bu verileri irdeleyerek, örneğin minimum, optimum, maksimum stok seviyelerini yüzde yüz doğrulukla saptar, stok maliyetini düşürebiliriz. Performans Ölçme ve Önemi 2002 yılıydı yanlış hatırlamıyorsam. Çalıştığım uluslararası şirketin tüm dünyadaki Satış ve Pazarlama Direktörleri ile Paris te yıllık strateji toplantısı için bir araya gelmiştik. Bu tip toplantılarda her yıl için bir stratejik tema belirlenir ve yıllık toplantıda paylaşılan her şeyin o temayı güçlendirmesi beklenir toplantısı için belirlenen tema da Performans ve Ölçümlenmesinin Önemi idi. Toplantılar 3 gün sürdü ve her ülke kendi şartlarını da göz önünde bulundurarak konuya bakış açısını aktardı. Son günden önceki akşam yemekten sonra hepimizi GO-KART aktivitesine davet ettiler. Hani şu ufacık, 4 tekerlekli yarış otomobilciğinden bahsediyorum. Birde bu aktiviteyi milletler arası bir yarışma haline de sokmayı ihmal etmemiş bizim FransızlarJ Yani bendeniz bu aktivitede Türkiye yi temsil ediyorum. Söylemesi ayıp iyi otomobil kullanırım ve sportive tarz ile de kullanabilirim. Yıllarca Türkiye nin her yerinde binlerce kilometre otomobil kullanmışım ve o zaman 30 lu yaşların ortalarında hızlı-tecrübeli rally pilotu gibi hissediyorum kendimi. Her neyse yarışma başladı. Kurallar şöyle; önce herkes piste ve araca alışsın diye 3 deneme turu atmamızı istediler. Daha sonra hepimize 4 tur hakkı verildi bu turlar içinde yaptığınız en iyi tur zamanını yarışma sonucunuz olarak belirliyorlar. Bendeniz 4 turun her birinde daha hızlı gitmeyi başardım!??! Yarışma bitti ve hepimiz heyecanla sonuçları beklemeye başladık. O sırada ben hani belki 1 veya 2 kişi benden az farkla daha iyi derece yapmış olabilir; böyle bile olsa ben en kötü ihtimalle 3. olurum diye düşünüyorum. Tabi performanslar ölçüldü ve sıralandı. Örneğin, bir perakende noktasında göz hizasındaki rafların daha kıymetli alanlar olduğu varsayılırdı ancak nöromarketingin ülkemizde uygulanması ile bunun böyle olmadığı, kalp hizasının daha değerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunlar çok kıymetli bilgilerdir ve bu bilgilerin temelinde veri toplama, biriktirme vardır. Geleceğin serbest eczanesinde buna önem vermeyenlerin var olma şansı kalmayacaktır. Sonuçlar açıklandı benim tur zamanlarım; 1.tur: 32 saniye, 2.tur: 33 saniye, 3.tur: 29 saniye, 4.tur: 33 saniye ve yarışmayı kazanan Alman Herbert Döfner 2. Turundaki 22 saniyelik performansıyla, ben ise 29 saniyelik 3.tur zamanımla 26 katılımcı arasında ancak 17. olabildim. Ben bu tecrübeden çok önemli 3 şey öğrendim: 1. Performans işinde (çok büyük oranda) insanın hissettiği performansı ile ölçülmüş gerçek performansı arasında genellikle büyük farklar vardır. Ve bunlar çoğunlukla negatif farklardır. 2. Tekrar ettikçe performansın artacağını düşünmek çok büyük bir yanlıştır. 3. Performansı geliştirmenin 1.şartı ise onu ölçmektir. Ben, öğreneceklerim bunlardır zannederken bir de ertesi gün Şirketin Dünya Başkanı kapanış konuşmasında akşam planladığı GO-KART oyunu üzerinden bize çok önemli bir mesaj daha verdi. Dedi ki; Bakın akşam hepiniz aynı pistte, aynı araçlar ile aynı hava koşullarında yarıştınız ama farklı perfor-

11 Gündem Özel 11 mansları sergilediniz. Her şey aynı iken fark yaratan şey pilotajdır. Bu yüzden F1 pilotları yılda 30 M $ lık kontratlar yapabiliyorlar. Sizlerde şirketlerinizi ülkelerinizdeki en iyi pilotlar olarak yönetmelisiniz ki fark yaratabilelim. Ama en iyisi misiniz? Bunu mutlaka ölçmeliyiz. Performans, Performansı Ölçmek, Performansı Arttırmak, Performans Almak vb gibi kavramlar çalışanların ve dolayısıyla şirketin başarılı olması, her şeyden önemlisi başarılı kalması için önemlidir. Dünyadaki her şirket de bu kavramların içini doldurmak ve böylece başarılı olmak için çaba harcar. Ancak bu şirketlerden pek azı bu işleri gerçekten başarır ve sürekli başarıyı yakalar. Çünkü çok azı objektif kriterler üzerinden şirketin ve çalışanların performanslarını ölçmeyi başarabilir. Katıldığım bu uluslar arası aktiviteden öğrendiklerim üzerinden şöyle Edak dünyasına bir göz atalım isterseniz. 1. Kendimizi sübjektif açıklamalar üzerinden iyi hissetmek ama aslında arzu edilen performansa ulaşamamak gibi bir derdimiz var mı? Hem Eczacılarımız hem de Edak ı yöneten profesyoneller açısından sorguluyorum bunu. Mustafa Yılmaz mustafa.yilmaz@edak.org.tr Eczanede mali verilerin tutulmasının önemi; Devlet harcamalarının karşılandığı, en büyük kaynak vergidir. Vergi para demektir. O halde kazanç elde eden bütün gerçek ve tüzel kişilerin (Eczanelerin) kazançları üzerinden ödeyecekleri vergi devleti yakından ilgilendirir. Devlet kişilerin vergi karşısındaki durumlarını, verginin doğru hesaplanıp hesaplanmadığını Eczanenin tuttuğu ticari defter ve belgelerden öğrenir ve takip edebilir. Bu nedenledir ki Vergi Usul Kanunumuz içinde ticari defter ve belgeler önemli yer tutmaktadır. ( maddeler arasındaki toplam 72 madde ticari defter ve belgeler ile ilgili düzenlemeleri kapsar.) Mali verilerin kaydını bir de kayıt yapan Eczane yönünden ele alırsak; Ticari defterlerini ticari belgelere dayanarak yasaların istediği şekilde tutan bir Eczane sahibi, defterde yer alan kayıtlara bakmak suretiyle: - Eczanenin kar-zarar durumunu öğrenir, - Satacağı malların maliyet fiyatını, dolayısıyla satış fiyatını bilir, - Eczane ile ilişkisi olan kişilerle, arasındaki borç alacak tutarlarının ne olduğunu öğrenir, - Devletine ödeyeceği vergi tutarını bilir, - İstatistiksel bilgi elde eder, - Önceki dönemlerle içinde bulunduğu dönemi karşılaştırma imkanı bulabileceğinden Eczanenin verimini arttırıcı kararlar alır, - Anlaşmazlık durumunda bu defter ve belgelerini ispat aracı olarak gerekli mercilere sunar yıl aynı işi yapmak veya 25 yıl aynı şirkette çalışmak yani çok tekrar etmek bizi çok başarılı yapıyor mu? Hayat öyle hızlı değişiyor ki 20 yıl tecrübe ettiğimiz her şey son 5 yılda çöp oldu. Şimdi Eczane ve Dünyasını yeniden keşfetmek için çalışıyoruz. 3. Ve, evet, objektif kriterler ile performans ölçmeyi başarmalıyız. Hatalarımızı böylece görebilir ve bizim için doğru olan aksiyonları ancak böylece alabiliriz. Kimse yoğurdum ekşi demez diye bir Anadolu deyimi var. Siz eğer performans ölçmek için doğru kriterleri koyamazsanız şirkette çalışanlar kendisini başarılı hissedebilir ama şirket başarısız olur. Çalışan insanlara da aslında performanslarının kötü olduğunu anlatamazsınız. Çünkü inanmazlar. Ama performans kriterlerini doğru belirler ve ölçerseniz çalışanlar ne yaparlar ise başarılı sayılacaklarını bilirler. Yapabilenler işlerinde kalıp ödüllendirilirler, yapamayanlar ise performans sonuçlarından öğrendikleri sayesinde bir dahaki sefere veya başka bir işte başarılı olmak için geri bildirim almış olurlar. Belgeler Hangi veriler Kayıt altına alınmalıdır? Ticari işlem, ticari ilişkilerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Eczaneler üçüncü şahıslarla olan ticari ilişki ve işlemleriyle ilgili kayıtlarını belgelemek zorundadırlar, VUK un maddeleri, düzenlenmesi gereken belgeleri, belgelerle ilgili şekil ve esasları ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır. Unutulmamalıdır ki bu şekil ve esaslara uyulmaması halinde o belge hiç düzenlenmemiş sayılır. VUK da belirtilen ve düzenlenmesi gereken belgeler şunlardır: - Fatura - Perakende satış belgeleri (perakende satış fişi, yazar kasa fişi, giriş ve yolcu taşıma biletleri) - Müstahsil makbuzu - Serbest meslek makbuzu - Sevk irsaliyesi - Gider pusulası - Ücret bordrosu. - Taşıma irsaliyesi - Yolcu listeleri - Günlük müşteri listeleri - Muhabere evrakı - Diğer vesikalar (sözleşme, taahhütname, kefaletname, mahkeme ilâmı gibi hukuki belgeler, ihbarname, karar örnekleri, vergi makbuzları) - İşlemlerin ve belgelerin ticari defterlere 10 gün içinde kaydedilmesi gerekir. Eczanelerin ticari ilişkileri çerçevesinde gerçekleştirmiş oldukları ticari işlemler, ticari defterlere muhasebe kayıtları yapılarak aktarılır. Yapılan her bir muhasebe kaydının da düzenlenmiş gerçek belgelere dayanması esastır. Genel olarak işletmenin ticari ilişki ve işlemlerinde düzenlenen belgelerin yanı sıra işlemlerin muhasebeye aktarılmasında makbuz, bordro ve dekontlar ve muhasebe fişleri de önemli yer tutarlar. Defter tutmak zorunda olan Eczaneler, tutmuş oldukları defterlerle bu defterlere kayıtta esas alınan tüm belgeleri ilgili bulundukları yılı izleyen takvim yılından başlamak üzere 5 yıl süre ile saklamak zorundadırlar. (VUK madde 253) Performansları iyi ölçebilmek için önce kurumun ne yapmak istediğine ve hangi noktaya ulaşmak istediğine karar vermesi gerekir. Daha sonra varmak istediği hedef için Anahtar Performans Göstergelerini (KPI) belirlemesi icap eder. Son olarak da bu KPI ları ölçebilmesi lazımdır. Şimdi EDAK da işte bu yaklaşım üzerinden bir Performans Yönetimi Politikası geliştiriyoruz ve inşallah 2014 yılından itibaren devreye almış olacağız. Zannediyorum, bir çok eczacımız icra-i sanat ettikleri işletmelerinde ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını ve performanslarının artması için dış faktörlerin düzeltilmesi gerektiğine inanıyorlar. Ama, aslında performanslarını ölçebilseler ve global iyi uygulamalar (best practices) ile mukayese etme şansları olsa böyle düşünmezler. Hatta belki de benim Paris de hissettiğim gibi en iyilerden biri olduklarını hissediyor olabilirler. Kim bilir belki de öyledir. Ama bu sonuca objektif kriterlerden faydalanarak bir performans ölçümüyle varsak daha iyi olmaz mı? Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Mükellefler kendilerinden incelenmek üzere istenen her türlü defter ve belgelerini yetkili kişilere 15 gün içinde teslim edilmesi gerekmektedir. Bu verileri bilmek eczacıya ne avantaj sağlar? - Eczanenin kar-zarar durumunu öğrenir, - Satacağı malların maliyet fiyatını, dolayısıyla satış fiyatını bilir, - Eczane ile ilişkisi olan kişilerle, arasındaki borç alacak tutarlarının ne olduğunu öğrenir, - Devletine ödeyeceği vergi tutarını bilir, - İstatistiksel bilgi elde eder, - Önceki dönemlerle içinde bulunduğu dönemi karşılaştırma imkanı bulabileceğinden Eczanenin verimini arttırıcı kararlar alır, -Kayıt işlemlerini bilgisayar ortamında ( günümüzde başka bir sistemi düşünmek mümkün olmadığına göre ) takip edebiliyor ise ilave programlar ile miktarsal stok takibini ve birim maliyetlerini kolayca takip edebilir. En önemli kazancı ise sağlıklı bir stok takibi ve buna bağlı olarak satın alma sürecinde sağlayacaktır. - Anlaşmazlık durumunda bu defter ve belgelerini ispat aracı olarak gerekli mercilere sunar. Kayıt tutmamak eczacıya neler kaybettirir? - İşletmelerin ticari ilişkileri çerçevesinde gerçekleştirmiş oldukları ticari işlemler, ticari defterlere muhasebe kayıtları yapılarak aktarılır. Yapılan her bir muhasebe kaydının da düzenlenmiş gerçek belgelere dayanması esastır. İnceleme ve kontrol sırasında denetimi yapılan kişinin yani mükellefin kendisinden istenen her türlü açıklamaları yapmak ve belgeleriyle ispat ederek yerine getirilmesi gereken bir zorunluluk olduğunun bilinmesi gerekir. (VUK madde 257) - Ayrıca yukarıda sayılan avantaj sağlayacağı unsurlardan da yararlanılamaz.

12 12 Gündem Özel Cemal Bozkurt / Yönetim Danışmanı, Kurumsal ve Bireysel Gelişim Eğitmeni Eczane yönetiminde kullanılan bilgilerin işlenmesi ve iletilmesini sağlayan sistem İngilizce Management Information System (MIS), yani Yönetim Bilişim Sisteminden bahsetmek istiyorum. Çok teorik ve uzun uzadıya anlatmayacağım. Sadece önemi ve gerekliliği üzerinde vurgu yaparak, bu sistemi kullanan eczanelerde nelerin değişeceğini hayal ettirmek istiyorum: 1. Eczanede müşteri odaklılık değil hasta odaklılık kolaylaşır. Eczacıların titizlikle üzerinde durdukları ve iyi niyetle uyguladıkları etik kurallar ve ahlaki değerler için bilgi altyapısı oluştuğundan, eczaneye gelen kişi müşteri olarak değil hasta olarak görülebilir. Çünkü MIS sayesinde hastaya ilişkin gerekli bilgiye hızla erişilebilir. Geçmişte yaşadığı sağlık sorunlarına, geçirdiği ameliyatlara, daimi kullandığı ilaçlara, kullandığı ilaçların daha önce yarattığı olumsuz sonuçlara, en iyi fayda gördüğü ilaçlara ve diğer notlara anında ulaşılabilir. Yani elinde reçeteyle gelen hastanın sağlık dosyası eczacının önündedir. Eczacı satılan malın ticari değerine değil, o ürünün hastaya biyo-yararlılığına odaklanabilecektir. Bu sayede hastaya sağlık danışmanlığı hizmetini çok kaliteli bir şekilde verilebilecektir. Eczanede MIS Eczacı, doktorun yazdığı ilacın, hastaya nasıl daha yararlı olabileceği, ya da nasıl tehlike yaratabileceği konusunda son kontrol noktası olabilmektedir. Sağlık sisteminin getirdiği performansa dayalı hasta muayenesi ile yeterince zaman ayrılmadan reçetesi eline verilerek gönderilen hastanın eğitim ve bilinç düzeyi de dikkate alındığında, üzerinde durduğumuz noktanın önemi ortadadır. Eczacıya, hastasıyla etkin ve verimli iletişim kurma şansı kazandıracaktır. Problemlerin çözümünde önemli kolaylıklar sağlanacaktır. İlaç kullanımında hatalar azaltılabilecek, doğru ilaç kullanılmamasından kaynaklanan üzücü sonuçların önüne geçilebilecektir. 2. Eczanede değişim yönetimi başarılı olur. Eczaneler günün koşullarına ve gereklerine göre kendilerini doğru zamanda yeniden konumlandırma, değişen ihtiyaçlara ve beklentilere kendilerini uyarlama, değişimi başarıyla yönetebilme avantajı kazanabilecektir. Çünkü MIS sayesinde geçmişe ilişkin gerekli bilgiye hızla erişilebilirken, bilgiye dayanan geleceğe ilişkin kararlarda başarı artabilecektir. Stok devir hızları, satış performansları, fiyat-maliyet ilişkileri gibi önemli bilgiler hızla değerlendirilerek, değişen ekonomik çevrede eczanenin kendini doğru konumlandırması ve kaçınılmaz olan değişimi başarılı bir şekilde yönetebilmesi söz konusu olabilecektir. Hizmet standartlarına uygun olarak, ilaç ve ilaç dışı ürün portföyüne doğru miktarlarda sahip olabilecektir. Ne gereksiz fazlalık, ne de yetersizlik durumunda kalmayacaktır. Eczanenin demirbaş ve ekipman yapılanması zamanında gerçekleştirilebilecek, gereken yatırım doğru zaman ve şekilde yapılabilecektir. Satış cirosunun ne kadarının gerçek kazanç olduğunu bilebilen eczane, değişim yönetimi için doğru miktarlarda fon ayırabilecek ve değişimi geç kalmadan gerçekleştirebilecektir. 3. Eczanede başarılı işletme modeli oluşturularak, karlılık devamlı kılınır. Eczaneler bir işletme olarak doğru yönetilebilir ve işletme karlılığı süreklilik arz edebilir. Çünkü MIS sayesinde, geleceğe ilişkin karar alabilmek üzere gerekli bilgiye hızla erişilebilir. Çünkü; Etkili Stok Yönetimi mümkün olabilir. MIS sayesinde devir hızı yüksek ürünlerin hangileri olduğu bilindiği için asgari ve azami stok miktarları doğru tanımlanabilir. Mevcut stok asgari stok miktarının altına düştüğünde alınacak uyarı ile bilinçli siparişler verilebilir. Bu kayıt sistemi bulunmadığında veya doğru olmadığında, müşteriye yok denilmemesi esas alınarak fazladan verilen siparişler ile gereksiz yere depolama ve gereksiz yere parayı bağlama ya da borçlanma ile karşı karşıya kalınmaktadır. Ya da geç verilen siparişler ile gelen müşteriye yok denilerek prestij ve hatta müşteri kayıplarına sebep olunmaktadır. Diğer yandan satın alma maliyeti optimum düzeyde tutulabilmektedir. Etkili Nakit Akışı ve Borç Yönetimi mümkün olabilir. MIS sayesinde anlık kasa mevcudu, bankalardaki mevduatlar ve vadesi gelmiş çekler kayıt altında tutulabilir. Nakit tahsilatların ve ödemelerin detayları anlık görülebilir. Mal alışlarında ve ödemelerinde denge kurulması, gereksiz yere nakit sıkışıklığına düşülmemesi, kredi tuzağına düşülmemesi söz konusudur. Yani MIS sayesinde planlı ve programlı olmak, alacakları ve borçları takip etmek ve kontrol altında tutmak mümkündür. Alacakların tahsil performansına göre (miktar ve zaman olarak) toleranslı şekilde borçlanma avantajı sağlanmaktadır. Kısaca önemini vurgulamaya çalıştığım MIS ile geleceğe güvenle bakan eczanelerin sayısı artabilecektir. Sonuçları ise örnek eczanelerin ve mutlu hastaların sayısının artışını getirebilecektir. Verilerden bilgilere uzanan yolculuğun sağlıklar getirmesi dileklerimle. Eczacınız diyor ki Hipertansiyonun Sınıflandırılması Kategori Optimal Sistolik (mmhg) <120 Diyastolik (mmhg) <80 Normal <130 <85 Yüksek normal* Hipertansiyon 1.derece derece derece İzole sistolik hipertansiyon 140 <90 Kaynak Sağlık Bakanlığı

13 Murat Selçuk / murat@fortiks.com Bu güne kadar 1000 civarında birebir eczane ziyareti yaptım ve olması gereken gibi kayıt tutan eczane sayısının sadece iki elin parmakları kadar olduğunu gördüm. Yani binde on Çocukluk yıllarımda sütümüzü mahallemize gelen sütçüden alırdık. Hatırladığım kadarıyla yaşlıca adamın metal bir güğümü ve ona bir zincirle asılı yine metal yarım litrelik ölçeği vardı. Sütü bu ölçekle verir; sonra kulağının arkasındaki kısa kurşun kalemi alıp, ucunu dudağında ıslatır ve yelek cebinde taşıdığı küçük siyah kaplı defteri açıp, annemin adının yazılı olduğu sayfayı bulur ve oraya her bir çentiğin yarım kilo anlamına geldiği birkaç çentik atardı. Aslında ilk çağlardan beri değişen bir şey yok. Alışveriş için bir kayıt tutulması geleneği neredeyse insanlık yaşıyla eşdeğer. Kil tabletlere yazılan ticari anlaşmalar veya yakın tarihte satışların takip edildiği koca koca defterlerden günümüzdeki yazımlara kadar her hareketin tek bir amacı var: Ölçmek Ölçemezseniz, değerlendiremezsiniz! Darwin Eczacı Olsaydı Ancak bunun sorumlusu eczacı değil. Çünkü onun önündeki ticari örnek benim çocukluğumdaki sütçüden, bakkaldan farklı değil. Eczacı, fakültesinde işletme dersi almadan eczane açtı; üstüne üstlük ne odasından ne de yakınlarından bir role model de görmedi. Eczane işletmesinin nasıl yapılacağını deneme yanılma metodu ile düşe kalka deneyimledi. Bazen muhasebecisinden bazen arkadaşından palyatif yöntemler öğrendi. Ve eczacılar, yıllar içinde elbette kendi arkaik yöntemlerini de bunlarla birleştirip tamamen özgün birer model geliştirdiler. Evet, yanlış okumadınız benim ziyaret ettiğim eczanelerin her birinin kendi hesap kitap yöntemleri vardı ve hemen hiç biri birbirine benzemiyordu Eczacılığın evrimi Evrimi anlamak için doğayı izleyen Darwin, yaşam şartlarının canlıların evrimini şekillendirdiğini söyler. Yani suda yiyecek azalıp tehdit çoğalırsa, canlı doğal seçilimle karaya geçer ve yaşamını bu şekilde sürdürür. Eczacılıkta ise yakın tarihe kadar böyle tehditler olmadığı için yani işler yolunda olduğundan, evrim gerçekleşmedi. Hatta sütçünün kara kaplı defteri ve kısa kurşun kalemi ile geliştirdiği metot çoğu eczaneye yetiyordu. Ta ki 2008 yılına kadar Ve eczacılıkta ki evrimsel sıçrama bu zamandan beri gerçekleşmeye başladı. Darwin in canlılar için milyon yıllar olarak ölçtüğü çevresel uyum-değişim için henüz yolun çok başındayız. Elbette benzer bir süre bu sektör için geçerli değil; çok kısa bir zaman diliminde evrim tamamlanacak; çünkü deniz içinde çok kalabalık olduk, yiyecek kalmadı ve çok fazla tehdit var. Deniz bitti karaya çıkmalıyız Gündem Özel 6. OTC ve besin destek cirosu 7. Dermokozmetik, kozmetik, ıtriyat cirosu 8. Genel sabit giderler 13 Sonra bu verilerin ışığında gelin eczanenizi masaya yatırıp, tabiri caizse röntgenini çekelim. Bu röntgeni mümkünse geçmiş yıllarla karşılaştıralım sonra bir ve birkaç yıl sonrasına ilişkin tahminlerde bulunalım. Örneğin içeri giren sayısını yetersiz buluyorsanız gelecekle ilgili tahminlerinizde buna bir aksiyon planı koyalım. Elden satış cironuzun arttığını ve SGK cironuzun düştüğünü görüyorsanız gelecekte eczanenizin nasıl şekillenebileceğine dair ipuçları yakaladınız demektir; buna yönelik gelecek planı yapalım Olması gerekenin artık ne olduğunu biliyoruz. Rakamlar olmadan veya onlarla doğru analizler yapmadan işletme yönetmek imkânsızdır. Kendi kendimize geliştirdiğimiz yöntem ve modeller bazen tutarlı sonuçlar getirse de, rasyonalizmden şaşmamak gerekir. Özetle bu veriler olmazsa siz kendi kendinize danışmanlık yapamazsınız veya kendinizi doğru yönlendiremezsiniz. Yani evrim tamamlanamaz, suda kalmaya devam edersiniz. Elbette geçmişte olduğu gibi suda yaşamak ve orada devam etmek de bir seçimdir Eczacı Darwin Sonuçta eczaneyi ve geleceğini düşünüyorsak bunları analiz edebilmek için elbette bazı dosyalar ve evraklarla yazılımlara ihtiyaç duyuyoruz. Tıpkı Darwin in dünyayı gezip biyolojik örnekler toplayarak bunları analiz etmesi gibi. Eczacılık için de aynı yöntem geçerli. Bizim seyahatimiz belki Darwin inki kadar görsel olmayabilir ancak en az onun ki kadar değerli olduğu kesin. Kategorik olarak segmente edersek resmi ve tutulması zorunlu evraklar-defterler-yazılımlar dışında aşağıdaki dosyaların eczanenin önünü görebilmesi için temel gerekli seyahat malzemeleri olduğunu söyleyebiliriz. Hesaplar, kitaplar, veriler ve dualar! İstatistiki sonuçlar elde edebilmek için veriye ihtiyaç duyarız; yani rakamlar, bilgiler olmadan önümüzü göremeyiz. Arabanızın yakıt göstergesinin arızalı olduğunu düşünün; ne yaparsınız? Muhtemelen ilk iş hemen tamirciye gidip yaptırmak olur. Ancak biraz işiniz gücünüz varsa ve bunu ötelediyseniz Arabanıza her bindiğinizde, yolda kalmamak için dua edersiniz İş hayatında da böyledir; eğer ne kadar benzin aldığınızı, bununla ne kadar yol yaptığınızı ve kalan benzinin sizi nereye kadar götüreceğini bilmiyorsanız, işiniz ancak duaya kalmıştır. Tüm ticari hayat ölçerek, verileri değerlendirerek giderken acaba eczacılıkta durum farklı mı? Evet Bu aslında sitem dolu bir evet! Bu güne kadar 1000 civarında birebir eczane ziyareti yaptım ve olması gereken gibi kayıt tutan eczane sayısının sadece iki elin parmakları kadar olduğunu gördüm. Yani binde on Diğerleri hesap kitap yapmıyor muydu? diye aklınızdan geçtiğine eminim. Ne yazık ki bu sorunun cevabı da evet! Yani sitem dolu evet... Eczacılık evrimini tamamlarken, temel gelir gider hesapları dışında eczane içinde veri yaratılması eczane yazılımlarının da gelişmesine kadar neredeyse yok gibi bir şeydi. Onlar da bu ihtiyaçları görüp yazılımlarını geliştirdiler ve işleri çok kolay hale getirdiler. Yani aslında onlar da evrime katıldılar Hoş şu anda bile mevcut eczane programları içinden alınan verilerin kullanılıp kullanılmadığı tartışılabilecek bir konu olsa da mevcut sistemin az çok tatminkâr olduğunu söyleyebiliriz. Onların da evrimsel süreci devam ediyor hatta eczacılardan daha hızlı gittiğini söyleyebilirim. Muhasebe muhakemedir! Öncelikle şu tespiti yapalım artık evrimsel süreçte olduğumuza göre iyi analiz için temiz veriler gerekiyor. Yoksa yanlış evriliriz alimallah! Peki, eczanede hangi verilere ihtiyacımız var? Artık vahiy mi dersiniz yoksa doğal seçim mi? Onu bilemem Ancak aşağıdaki analizleri toplayabilirsek yola devam edebiliriz 1. İçeri giren sayısı 2. Reçete sayısı 3. Müşteri yapısı (kadın-erkek-çocuklu-yaşlı- çalışanemekli ) 4. Kurumlar ciroları 5. Beşeri ilaç elden satış cirosu Günlük kasa hesabı Aylık gelir-gider hesabı Yıllık bilanço Personel ürün eğitim dosyası Personel satış eğitim dosyası Aylık hedef ürün dosyası Performans ölçüm dosyası Tüm bunlarla geçmişten geleceğe yol alan eczacılık sektörü eminim ki bu zorlu süreci de atlatıp evriminde bir dönemi daha geçecektir. Eczacılık sektörü içinde bulunduğu durumu analiz ederek ne yapması gerektiğini bilen birçok değerli akılla dolu. Eczanelerin gelişim sürecinde kayıt altına alması, analiz yapması gereken tüm veriler bu akıllara ışık tutacak ve eczanelerin evrimsel sıçraması gerçek olacak Unutmayalım ki evrim, zaten kesintisiz devam eden bir süreç. Ve yine eminim ki Darwin eczacı olsaydı çevresinden aldığı ilhamla eczanesinin gelişimi için başka eczaneleri keşfe çıkar, verilerle seyahat eder ve yeni yöntemlerle bilgisini birleştirip geleceğini şekillendirirdi. Elbette Eczacı Darwin sadece metaforik bir tanım ancak her metafor özneyi öne çıkarır; buradaki özne sadece eczacı ama gelişen, değişen, verilerle evrilen eczacı

14 14 Adana KOSGEB Eğitiminde EDAK da Vardı Adana Eczacı Odası Yönetimi tarafından, yeni mezun olup eczane açmak isteyen genç eczacılara yönelik KOSGEB Eğitimi düzenlendi. Adana Eczacı Odasında gerçekleşen eğitime 15 yeni mezun eczacı katıldı. EDAK YK Başkanı Eczacı Emre Bacanak ve Yönetim Kurulu Sekreter Üye Eczacı Uğur Uçar da Adana Eczacı Odası Yönetiminin davetlisi olarak katıldıkları eğitim toplantısında eczacılık, Kooperatifçilik, EDAK ve yeni projeleri hakkında bilgi verdi. İnteraktif bir ortamda geçen toplantıda yeni mezun eczacıların sorularına yanıtlar verildi. Toplantı sonrası konuşan Bacanak; özellikle, yeni mezun eczacı meslektaşlarının kooperatif bilincinin oluşturulmasında böylesi toplantıların önemli bir yeri olduğuna değinerek, Adana Eczacı Odası Yönetimine daveti için teşekkür etti. Gençler Eczacılara Daha Kolay Ulaşabilsinler Eczacılar eğitimci oluyor EDAK - BAYER Firması işbirliği ile düzenlenen ve başta gençler olmak üzere halkın sağlıklı ve güvenli cinsel yaşam konusunda bilinçlendirilmesini amaçlayan eğitimlerin üçüncüsü gerçekleşti. İzmir Kaya Thermal Oteli Balçova da, Op. Dr. Can Postacı eğitmenliğinde, 22 eczacının katılımı ile gerçekleşen eğitim ile istenmeyen gebeliklerin önlenmesinden, istenen bebeklere ve yanlış kullanılan doğum kontrol yöntemi ve ilaçlarından, hasta ile doğru iletişim kurma tekniklerine dek birçok konu paylaşıldı. Bu eğitimler ile konu hakkında eğitimci görevi üstlenmek isteyen gönüllü eczacıların katıldığı daha detaylı bir Eğitimci eğitimi niteliğinde gerçekleşti ve önümüzdeki dönemde EDAK liderliğinde çeşitli bölgelerimizde, gerek eczacı meslektaşları gerekse üniversite öğrencilerine yönelik üstlenecekleri eğitimci rolünü pekiştirmek amaçlanıyor. 13 Kasım 2013 Çarşamba günü İzmir de gerçekleşen eğitimin kapsamı ilk 2 eğitimde aktarılan bilgileri tazelemek ve eczacıların sorularına açıklık getirmek amacıyla eğitimlerde kullanılacak eğitim dokümanları üzerinden bir yenileme ve geliştirme eğitimi olarak planlandı. EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Emre Bacanak; Projenin amacının gençler başta olmak üzere halkımızı sağlıklı ve güvenli cinsel yaşam konusunda bilinçlendirmek, özellikle gençlerin sık ve yanlış kullanılan ilaçların sağlıksız kullanımını ve istenmeyen gebeliklerin önlenmesinde en yakın sağlık danışmanı olan eczacılara daha kolay ulaşımını sağlamak olduğunu belirtti. Bu amaçla, önümüzdeki dönemde eczacılarımız üniversitelerde yapılacak bir dizi eğitim de gerçekleştirecek. dedi. Saha Ekibine Nöromarketing Eğitimi Verildi EDAK saha ekibine pazarlamada yeni evre olarak adlandırılan Nöromarketing hakkında eğitim verildi. EDAK ın İzmir ışıkkent teki merkez binasında gerçekleşen eğitime EDAK ın saha yönetmenleri ve bölge müdürleri ile pazarlama ve satış geliştirme bölümü sorumluları katıldı. Tüketicilerin satın alma kararlarının arkasındaki bilimsel nedenleri inceleyen bir yöntem olan Nöromarketing, eski beyni etkileyen süreçleri ve satın alma kararlarının arkasındaki perdeyi aralıyor. Eğitmen Ali Özel tarafından 2 tam gün süren eğitime saha yönetmenlerimizin ve bölge müdürlerinin ilgisi büyük oldu.

15 15 Bornova Bölgeden hizmet alan eczacılarımız Aydın Söke deki Tabia tesislerini gezdi Doğal Destek Ürünler Denince Tabia! EDAK ve Çevreci Eczacılar Kooperatifi-ÇEKOOP- Yönetimi; Tabia Doğal destek ürünlerini ortaklarına daha yakından tanıtma amacıyla Tabia Tesislerine eğitim amaçlı ziyaret planladı. İlk etapta Bornova bölgesinden hizmet alan 20 eczacı TABİA tesislerini gezerek, tesisin kurucularından Maliye Eski Bakanı Zekeriya Temizel den ürünler ile ilgili bilgi aldı. EDAK saha yönetmeni Ersoy Güzgülü ile izlenimlerini paylaşan eczacılar, bu eğitim ve gezi programından çok memnun kaldıklarını dile getirdiler. 2 Kasım Cumartesi günü Aydın Söke de bulunan TA- BİA tesislerini gezen eczacılar, TABİA Doğal destek ürünleri hakkında detaylı bilgi sahibi oldular. Doğal antioksidan kaynağı olan TABİA ürünleri tüketiciye doğru kanal olan eczanelerimizden ulaşabilecek. Temizel, ürünler hakkında bilgi verirken sofralarımızın en çok tüketilen besin kaynağı olan ekmeklerimizin özünden ruşeymin alındığına da dikkat çekerek, Hamur daha hızlı mayalansın, ekmeğin raf ömrü uzasın diye beyaz ekmeğin unu üretilirken buğdayın ruşeymi ayrılır. Ruşeym, antioksidan olduğu için mayalanmaya direnir. Ruşeymi çıkarıp, mayayı koyarlar, üstüne 17 farklı katkı maddesi koyarlar. Böylece yediğimiz beyaz ekmek şeker ve nişastadan farksız hale gelir. Günde en az 3 mg. tüketilmesi hem içeriğindeki E vitamini açısından hem de antioksidan özelliği nedeniyle önemlidir diye konuştu. Tabia markasıyla ruşeym yağı, vişne çekirdeği yağı, nar çekirdeği yağı, çörek otu yağı, kayısı çekirdeği yağı, şeftali çekirdeği yağı, susam yağı, keten tohumu yağı, badem yağı gibi besin değeri yüksek yağlar üretiliyor. Son derece zengin besin değeri taşıyan ruşeym yağı, çörekotu yağı, nar çekirdeği yağı gibi ürünler, raf ömürleri uzatılsın diye aşırı rafine edildiği için besin değeri zayıf gıda ürünleri ile beslenme nedeniyle insanlarda ortaya çıkan bağışıklık sistemi sorunlarını gidermede doğal destek ürünü olarak kullanılıyor. Tabia, markasıyla şu anda 35 çeşit ürün ürettiklerini ve bu sayının gün geçtikçe arttığını vurgulayan Temizel, ürün gruplarının başında hiçbir katkı içermeyen doğal gıda destek ürünleri bulunduğunu anlattı. Bunlardan bazılarının hem yağ şeklinde, hem de yumuşak kapsül formunda sunulduğunu ifade eden Temizel, Yağları doğrudan gıda desteği olarak almakta zorluk çekenler kapsül formlarını rahatlıkla kullanabiliyorlar. Ayrıca tıbbi ve aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağlarımız var. İkinci grubu kozmetik amaçla kullanılacak doğal ürünler oluşturuyor. Tabia kozmetik ürünlerde doğrudan ürünün kendisi saf ve doğal haliyle kullanılıyor. Yani kayısı çekirdekli krem yerine kayısı yağı doğal halde sunuluyor. Üçüncü grubumuzda da vişne çekirdeğinin ısı tutucu özelliğinden yararlanmak üzere sıcak su torbası yerine kullanılacak boyunluk, kemer, yastık gibi ürünler var dedi. Tıbbi, aromatik bitkiler ve meyve üretiminde dünyada ilk 8 ülke arasında yer alan Türkiye nin bu potansiyeli değerlendiremediğini dile getiren Temizel, endemik bitkilerin çoğunlukla doğadan kontrolsüz bir şekilde toplanarak kurutulup drog olarak ihraç edildiğini, sanayide işlenen meyvelerin kabuk ve çekirdeklerinin ise büyük çoğunlukla yakıldığını ya da çöpe gittiğini belirtti. Tabia hakkında: Maliye Eski Bakanı Zekeriya Temizel in öncülüğünde kurulan Tabia, Ülke Politikaları Vakfı ndaki bazı çalışmalar sırasında gündeme gelir ve önceleri Antalya da hasat sonu ürün değerlendirmesi konusundaki çalışma olarak planlanır. Bu amaçla yer kiralanır ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ndan (TTGV) kaynak kullanılması düşünülür. Ardından Tüm Eczacılar Üretim Temin Dağıtım Kooperatifleri Birliği nin (TEKB) çoğunluk hissedar olmasıyla ve 4 milyon lira sermayeyle Tabia kurulur ve Söke de üretime geçilir. Ayrıntılı bilgi için bakınız. Ne dediler? Tabia Eğitimine Katılan Eczacılarımız Ürünleri Hem Kullanmaya Hem de Önermeye Başladı Eğitim güzeldi Ecz. Nazife Doğrar (Alsancak-İzmir): Çok güzel bir eğitimdi. İyi geçti. Eğitimden önce Tabia satmıyordum. Ürünlerin bu kadar iyi olduğunu eğitimde öğrendim. Eğitimden memnun kaldık Ecz. Sahra Balkı (Karşıyaka-İzmir): Eğitim çok güzeldi. Beyefendi de çok güzel anlattı. Çok memnun kaldık. Eczane personeli içinde eğitim tekrarlanırsa daha iyi olur Ecz. Berna Dişçi (Bornova-İzmir): Böyle bir eğitim gerekliydi. Bu eğitimin kooperatifler ile olması ve doğru ürün olması önemli. Her bölgemizin bir özelliği var örneğin, Karadeniz de şu ürün var dersiniz o ürün makbul olur, ülkemizin buğday deposunun Söke de olması buğday rüşeymi gibi bir ürünün Söke de üretiliyor olması da çok doğru diye düşünüyorum. Bundan sonrası için eczane personelinin de bu eğitimi alması daha iyi olur. Üretimin nasıl olduğunu bilmek, ürüne inanmayı getiriyor ve insanın aklında daha iyi kalıyor. Bizi meslek olarak da en çok motive eden sağlık danışmanlığımız olduğuna göre doğru hastaya doğru ürünü verince çok mutlu oluyorum. Teşekkür ederim. Eğitim sonrası müşterilerimize hem ürün tavsiyemiz arttı hem de tüm ev halkı ürünleri kullanmaya başladık Ecz. Yasemin Vurgun (Bornova- İzmir): Güzel faydalı bir eğitimdi. Beyefendi konusuna çok hâkim ve çok güzel bir sunum yaptı. Eğitim, bilgilerimizi tazeleme fırsatı da sundu. Mutlaka bu eğitime katılın. Eğitimden önce hiç TABİA ürün satışı yapmamıştık. Eğitim sonrası iki gün geçti ve bu iki günde birçok kişiye ürün tavsiyesinde bulunduk. Üretim tekniklerinin ayrıntılı anlatılması aslında işimize çok yaradı. En basitinden iki gündür tüm ev halkı olarak buğday rüşeymi ve çörek otu yağı içmeye başladık.

16 16 Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) tarafından düzenlenen Farmavizyon Eczacılık Fuarı, Ekim tarihleri arasında İstanbul CNR Expo Center da gerçekleşti. Farmavizyon bu yıl, Sürdürülebilir Eczacılık sloganıyla gündem yaratırken, 8 oturum ve 30 konuşmacı ile her yıl olduğu gibi bu yıl da ilaç ve eczacılık alanının bilgi platformu oldu. Farmavizyon da Sektör Buluştu 25 Ekim 2013 de gerçekleşen açılış töreni ile kapılarını açan Farmavizyon Eczacılık Fuarı, 3 gün boyunca ziyaret edildi. Açılış töreninde yaptığı konuşmada; Farmavizyon Eczacılık Fuarının gelişimini paylaşan Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit, Fuarda mesleki sorunların konuşulduğu panel ve oturumların yanı sıra ülke sorunlarına da eğilen konuların gündem edildiğini, mesleğin geleceğini devralacak öğrencilerin yapacakları sunum ile farklı alanlarda birçok etkinliklere de yer verileceğini açıkladı. CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) Başkanı Abdullah Özyiğit, Türk Eczacıları Birliği (TEB) Merkez Heyeti Başkanı Erdoğan Çolak, AKP Milletvekili Mehmet Domaç ve CHP Milletvekili Eczacı Özgür Özel birer konuşma yaptı. Törene eczacıların ilgisi büyük oldu. Milletvekilleri, eczacılık fakültelerinin dekan ve öğretim üyeleri ile Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti Üyeleri, birliğe bağlı eczacı odalarının başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile yöneticileri, eczacı kooperatifleri yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile çok sayıda firma temsilcisi de katıldı. en başta sağlıkçı olarak yaklaşarak mesleki ve toplumsal işlevlerini yerine getirdi. İşte bu farmavizyonda gezi hadisesi ışığında demokrasi, hukuk devleti, sivil itaatsizlik eylemleri, sosyoekonomik gelişme ve demokratik meslek örgütlerinin bu konu üzerinde durma imkânı sağlayarak adına yakışan bir şekilde sağlık, ilaç ve eczacılık alanında yeni bir vizyon kazandıracaktır. dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Ecz. Özgür Özel Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit Türkiye nin ilaç ve eczacılık alanında düzenlenen en büyük organizasyonu olan Farmavizyon Eczacılık Fuarı, sektör paydaşlarını CNR EXPO İstanbul çatısında bir araya getirdi Ekim tarihleri arasındaki fuar CNR Ekspo Fuarcılık ve Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) iş birliğinde düzenlendi. Fuara 150 firma katıldı. Etkinlikler gündem yarattı Farmavizyon da 3 gün boyunca süren etkinlik programı kapsamında yapılan paneller, seminerler ve oturumlardan oluşan dopdolu bir içerik ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. Etkinliklerin bu yılki katılımcıları arasında AKP Milletvekili Ecz. Mehmet Domaç, CHP Milletvekili Ecz. Özgür Özel, SGK Başkanı Yadigâr Gökalp İlhan, Nuray Mert, Agâh Aydın, Levent Üzümcü, Aydın Engin, Umut Sav ve Dr. Ender Saraç da yer aldı. Eczacılık ve ilaç gündeminin geleceğinden, sağlıklı ve uzun yaşamın sırlarına, demokratik hukuk devletinde sivil itaatsizlik olgusu ve toplum bilincine katkılarına kadar pek çok konu seminer ve panellerde katılımcılarla paylaşıldı. Eczacılık mesleğinin geleceğine ışık tutan Farmavizyon Öğrenci Platformu da özgün yapısıyla dikkat çekti. Eczacılık fakültesi öğrencilerinin, mesleki geleceklerini demokratik bir biçimde tartıştıkları platformun bu yılki ana konusu -Bizim itibar ımız, sizin sağlığınızdan itibar endir - başlığını taşıdı. Platformun sonuç bildirgesi de fuarın son günü kamuoyu ile paylaştı. Fuarda, reçeteli ve reçetesiz ilaçlar, dermokozmetik, kişisel bakım ürünleri, bitkisel ürünler, ıtriyat ve kozmetik ürünleri, eczane donanımı ve ekipmanları, eczane sarf ve ambalaj malzemeleri ile diğer ürünlerdeki en son yenilikler sergilendi. Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak Farmavizyon da gezi nin izleri Farmavizyon eczacılık fuarının mesleki gelişim bakımından çok önemli olduğunu konuşmasında vurgulayan Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, mesleğimiz yeni bir sürece doğru yürürken gelecekte nasıl bir eczacılık modelini hayata geçireceğimizi paydaşlarımız ile konuşarak somutlaştırmakla yükümlüyüz. Bu alanda başta eczacı kooperatiflerimizin niteliksel ve niceliksel olarak yeni bir sıçrama yapması için meslek örgütleri olarak daha neler yapmamız gerektiğini de tartışmaya açacağız dedi. Çolak, Farmavizyon bir sağlık çalışanı olarak, insana dair hiçbir şeyin bize yabancı olmayacağı söyleminden hareketle, aynı zamanda dünyada ve ülkemizdeki aktüel gelişmeleri tartıştığımız farklı toplumsal dinamiklere gözlerimizi çevirdiğimiz bir platform dedi. Çolak, değişen dünyada eczanelerimizin iş yapış şekillerinin de değiştiğini ve bir yeniden yapılanma sürecine girildiğine değinerek, bu süreçten ciddi anlamda etkilendik hala da etkileniyoruz. Sunduğumuz hizmeti daha nitelikli hale getirmek daha da önemlisi ilaç ve eczacılık hizmetlerinin tümünü toplum nezdinde görünür kılmak için hep birlikte daha fazla çabalamak zorundayız dedi. Konuşmasında gezi olaylarına da değinen Çolak, ileride daha derin analizlerin yapılacağı bu olaylar, yaşarken yaratılan bir tarihtir. Özgürlük, demokrasi, sivil toplum, katılımcılık, ötekine saygı, sivil itaatsizlik, kamusal alan, kent hakkı, kentini belirleme gibi yıllardır telaffuz edilen kelimelerin tezahürü olan bir olaydır. Eczacılarda bu olağanüstü toplumsal olaya Özel den eczacı örgütlerine birlik çağrısı: gücümüzü azımsamayalım 2009 da İstanbul da gerçekleşen FİP kongresinden sonra gerçekleştirdiğimiz fuar ve kongrelerden de beklentilerimiz arttı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Ecz. Özgür Özel de yaptığı konuşmada, 2009 yılında İstanbul da Ulusal ve Uluslararası boyutta sektörün yoğun bir katılımı ile gerçekleşen FİP kongresine değindi FİP kongresinden sonra fuar ve kongrelere bakışımız değişti, beklentilerimiz arttı diye konuşan Özel, bu kongre ile İstanbul da hem coğrafi hem kültürel cazibe merkezi olarak Türkiye için büyük olanaklar sağlanabileceği gözler önüne serilmiştir. Biz bu beklentinin ardından sektörün tüm bileşenleriyle, örgütlerimizin tüm yöneticileriyle hep birlikte koşmalıyız. Her partiden eczacı milletvekillerimizle beraber onların yurtdışındaki önemli bağlantılarıyla fuar ve kongrelerimizi her sene kendini tekrarlamak yerine kendini aşan bir organizasyon olması için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız dedi. Bütün dünyada profesyonel meslekler işçileştiriliyor, bu iş sağlık sektörüne geldiğinde patronların menfaatleri halkın ve kamunun genel menfaatleri ile çakışmıyor diye konuşmasına devam eden Özel, bu bilinci yıllardır taşıyan bir meslek grubunun üyesi olarak bilinçsiz tüketimle artacak cironun getireceği kar ı istemiyoruz diyerek ilaçta reklama karşı çıktıklarını söyledi. Geleceğe dair kaygılar, umutlar, tehditler, fırsatlar var diye konuşan Özel, bunları nasıl yaşayacağımız ve değerlendireceğimiz tamamen bize bağlı, bizim dışımızdaki güçlü gruplara lobilere karşı eczacı örgütlerinin gücü azımsanmayacak boyutta, birlik beraberlik içinde geçmişte gösterdiği gücü devam ettirebildiği ölçüde kazanan bizler ve hastalarımız olacaktır dedi.

17 AK Parti İstanbul Milletvekili Ecz. Mehmet Domaç Küresel sağlık sisteminin gelişmesi için çaba harcıyoruz Hepimizin sağlığı birbirimize bağlı diyerek konuşmasına başlayan AK Parti İstanbul Milletvekili Eczacı Mehmet Domaç da yaptığı konuşmada, burada yaptıklarımız ile küresel sağlık sistemini geliştirmek için çalışıyoruz. Biz eczacılar bireysel ve toplu olarak sağlık sistemine değer yaratıyoruz. Bu yarattığımız değerin halkın yararına kullanılmasını isteriz. Bunun için çaba harcıyoruz ancak o zaman biz mutlu olabiliriz dedi. Farmavizyon eczacılık fuarının daha da gelişimi için öneriler de sunan Domaç, fuarda bitkisel alan, teknoloji alanı ve ar-ge alanı olarak alanlar yaratılmasına ve Nobel tıp ödülü alan bir bilim 17 adamının fuara davet edilmesi ile sektörel ve kültürel anlamda da fuarın zenginleştirilmesine değindi. Bu anlamda hem kendimize hem topluma hem de fuarımıza katkı sağlarız diyen Domaç, konuşmasını yeni buluşlar sanatla güzelleşen hayatı zengin kılar, bu zenginliği yaşamak üzere hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum diyerek tamamladı. Farmavizyonda Eczacılık ve İlaç Gündeminde Gelecek Paneli Akbulat: Yerli İlaç ta Referans Ülke Uygulamasına Karşıyız Farmavizyonda Eczacılık ve İlaç Gündeminde Gelecek konulu panelde, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Fiyat ve Mev. Gel. Daire Başkanı Dr. Akif Akbulat un açıklamaları damga vurdu. Eczacılık ve İlaç Gündeminde Gelecek konulu panelin Moderatörü olan TEKB Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit; Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Fiyat ve Mev. Gel. Daire Başkanı Dr. Akif Akbulat a Türkiye de sektörün geleceğini, ilaç fiyatlarının nasıl belirlendiğini, özellikle son günlerde dikkat çeken spor merkezlerinde ve internet kanalı ile ilaç ve ilaç dışı sağlık ürünlerinin kontrolsüz bir şekilde satılmasına, eczacı gibi bir uzman danışmanlığı olmadan bu ürünlerin kullanılması hakkında ne düşünüyorsunuz? Şeklindeki sorusuna yanıt verdi. Akbulat, öncelikle ilaç fiyat düşüşlerinin kamuoyunda çok sık yer almasından ötürü, Türkiye de fiyatlandırmanın nasıl yapıldığını aktardı. Akbulat, açıklamasında özetle şunlara değindi: Türkiye de ilaç fiyatları, referans ülkeye dayalı bir fiyatlandırma yapılıyor. Bu 5 ülke; Yunanistan, İtalya, Portekiz, İspanya ve Fransa dan oluşuyor. Birincisi biz fiyatlandırmada 1,9595 sabit kur uygulaması uyguluyoruz. Bu uzun süredir böyle gidiyor. Ama tabi istisnai ürünler var. Örneğin kan ürünleri güncel kur üzerinden fiyatlandırması yapılıyor. Fiyatlandırmaya özellikle 2013 yılında Yunanistan ın önemli bir etkisi oldu. Listemizde bulunan yaklaşık 1000 ne yakın ilaç, Yunanistan daki kriz nedeniyle bu ülkeden referans aldığımız fiyatlar düştüğü için bizim de mevzuatımız gereği o ilaçların fiyatlarını aşağıya doğru düşürtmek zorunda kaldık. Sonuçta; şu anda makam onayında olan yeni bir fiyat kararnamesini grup olarak hazırlamış durumundayız. İlaç fiyatları ve kur kararı Sağlık Bakanlığı tarafından sadece verilmiyor. Burada özellilikle kur için ekonomik koordinasyon kuralının yani ekonomi yönetiminin görüşü de alınarak uygulama yapılıyor. Aynı şekilde Yunanistan dan doğan ilaç fiyatlarının düşüşü konusunda da tüm bu karar mercilerinden geçerek, ekonomik koordinasyon kuruluna ve burada temsiliyet edilen bakanlar tarafından karar verilen konulardır. Yunanistan ın fiyatlarını dondurma diye bir gündem oldu. İlaç sektörünü bunu çok iyi biliyor. Yunanistan ın fiyatlarını referans olarak alalım ama düşüşleri bir süre engelleyelim dendi ama koordinasyon kurulunda henüz kabul görmedi. İzlem yapılması kararı çıktı. Yılbaşına kadar ilaç fiyatlarını izleyeceğiz. Bizim verdiğimiz bu fiyattan sonra tabiî ki ilaç geri ödeme kurumu olan SGK başvuru yapıldığında bir kamu fiyatı belirleniyor. Bunun sonuncunda kamu fiyatı oluşuyor. Kabaca anlatırsak ilaç fiyatları bu şekilde belirleniyor. Yeni fiyat tebliği ile ilgili referans fiyat belirleme tekniğinin yavaş yavaş terk edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özelikle ülkemizde üretilen/ üretilecek ilaçları bu durum rahatlatacaktır. Ülkemizde üretilecek ilaçların böyle bir fiyat baskısı altında olmasına kesinlikle karşıyız. Bu ülkemizdeki ilaç üretimin artırılmasına dönük kurumumuzun önemli bir stratejik görüşüdür. dedi. İlaç fiyatı nasıl belirleniyor 2004 yılı fiyat kararnamesi ile birlikte referans fiyat uygulamasına geçildi. Türkiye, Yunanistan, Fransa, İspanya, İtalya ve Portekiz i referans ülke alıyor. Jeneriği olmayan orijinal ilaçlar, en düşük fiyata sahip referans ülke fiyatı kadar fiyat alabiliyor. 4 jeneriği olan orijinal ilaçlar ve jenerik ilaçlar, referans fiyatın yüzde 60 ı kadar fiyat alabiliyor. Bu düzenlemelerin yanı sıra ilaçlara ek kamu ıskonto oranları uygulanıyor. Jeneriği olmayan orijinal ilaçlara % 41 e varan ıskonto uygulanıyor. Ecz. Erdoğan Çolak: Eczacının ciddi ekonomik sorunları var, bu sorunların çözümünde sektör paydaşlarının tutumlarının da değişmesi gerek dedi. Türk Eczacıları Birliği(TEB) Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak da panelde yaptığı konuşmasında Dünyadaki ve Ülkemizdeki eczacılığın geleceğini değerlendirdi. Çolak, konuşmasında özetle şunlara değindi. Gelecekte kişiye özgü birebir hastaya temas eden ilaç organizasyonu içinde bu işin çözümlenmesi sağlanacak. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte klasik tıptan, tanı ve tedavinin aynı anda başladığı tedaviye doğru hızla yol alıyoruz. Gelişen bu sistematik içinde tanı ve tedavinin aynı anda başlaması ile hekim ve eczacının mesleki anlamda daha fazla işbirliği olacak. Eczacının bu noktada nerede yol alacağını belirlemesi, yeni gelişmelere olgulara karşı kendini süratle adapte etmesi gerekiyor dedi. Özellikle bu yönde başta klinik eczacılık olmak üzere ilgili uzmanlıkları kapsayan yeni bir yasanın meclise verildiğini vurgulayan Çolak, sağlık sadece klasik tıp, nanotıp tan ibaret değil, eczacıların eczanelerde basit teşhisleri koyabileceği kronik hastalıkların erken tedavisini geliştirebilecek, sağlığın korunması için eğitimler ve sigara bırakma gibi önleyici faaliyetleri geliştirebileceği bir alan oldu. Ayrıca eczacıların, üreme sağlığı, fitoterapi, homeopati, hastane ve evde bakımın ayrılmaz bir uzmanı olarak kendini geliştirebilecekleri bir alanın açılması ve mesleğin bu evrensel çerçevede yapılması noktasında çalışmaların gelmesi gerektiğinin altını çizdi. Çolak, mevcut durumda eczane eczacılarının ciddi ekonomik sorunları olduğunu ve bu ekonomik sorunların bir ayağında paydaşların tutumun da yer aldığını belirttiği konuşmasında bu tutumun değişmesi gerektiğine dikkat çekti. Eczanelerimizin alt yapı eksikleri olduğunu söyledi. Örneğin; eczane yüzölçümlerinin büyümesi, çeşitlerinin artırılması hastalar ile yakın iletişim için özel alanların yaratılmasında eksiklikler çıktığını, eczane dizaynlarının yeniden yapılması, eczacıların güncel bilgilerle donanımı ve eğitimi noktasında da eksiklerin olduğuna değindi. Çolak eğitime ilişkin yaptığı tespitte, TEB Akademiden örnek verdi ve TEB akademi içinde 46 modül olduğunu ama 30 ün üzerinde modülden yararlanan eczacı sayısının sadece 3000 olduğunu belirtti. TEB Akademiye 1 ya da 2 kere uğrayan eczacı sayısının ise 15 bin olduğunu söyleyen Çolak; Oysa bu konuda da hızla yol alıp akademinin işlevselliğini artırmamamız gerekiyor. diye konuştu. Eczacılarımız için İyi şeyler de oluyor diyen Çolak; 6197 sayılı yasamızda bunlardan biri dedi. Bu yasanın Mayıs ayında değiştiğini ve 6308 sayılı yasa ile birlikte eczacılık tanımlaması getirildiğini söyleyen Çolak eczacılık bir sağlık hizmetidir tanımlaması getirildi dedi. İster OTC ister ilaç olsun bu ilaçların eczane dışına çıkmayacağı yasa olarak belirlendi. Tüm dünyada zincir eczanelerin önünü açan eczanenin sahibi ve mesul müdürlüğü konusu bu yasa ile belirlendi. Buna göre; Bir eczanenin sahibi ve mesul müdürü ancak bir eczacı olacaktır tanımlanması getirildi Dedi. Eczacılık ve ilaç gündeminde gelecek konulu panel, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Abdullah Özyiğit in moderatörlüğünde; AKP Milletvekili Ecz. Mehmet Domaç, CHP Milletvekili Ecz. Özgür Özel, SGK Başkanı Yadigâr Gökalp İlhan, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Fiyat ve Mev. Gel. Daire Başkanı Dr. Akif Akbulat, Türk Eczacıları Birliği(TEB) Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak panelist olarak katıldı.

18 18 Ne Dediler? Farmavizyon a Fırsat Buldukça Katılıyorum Ecz. Nalan Kemer Hacettepe Eczacılık Fakültesi mezunuyum... Eczane açmadan önce, Nobel İlaç Sanayi İzmir bölgesinde 3 yıl süreyle tıbbi mümessil olarak görev yaptım. Dolayısıyla ilaç sektörünün iki cephesini de tanıma fırsatım oldu. 15 yıldır Buca Şirinyer de eczane eczacılığı yapmaktayım Eczanemi açtığım ilk günden beri EDAK Ecza Kooperatifini birinci depom olarak belirledim. Farmavizyon fuarına imkân buldukça katılırım. Benim için panelleriyle, katılımcı firmaların etkinlikleriyle güzel bir okuldur. Yıllardır görmediğim arkadaşlarımla bir arada olma fırsatı da cabası Ancak bu sene ilk dikkatimi çeken fuar alanının küçülmesiydi. Katılımcı firma sayısı azalmıştı ve fuarı ziyaret eden meslektaşlarımın da sayısında ciddi bir azalma olmuştu. Firma sayısının azalmasına, artan stant ücretleri ve depoların düzenlediği satış etkinliklerine de katılıyor olmaları gösterilebilir belki... Bilemiyorum Ancak meslektaşlarımın pek çoğunun katılamamasına sebep, zorlaşan mesleki koşullarımızın bizleri madden ve manen yıpratmasıdır Depoların ayrıca düzenlediği uzun vade ve daha yüksek sayıda mal fazlasıyla cazip hale getirilen satış etkinlikleri de fuarın eski cazibesini yitirmesine sebep olmuştur. Kooperatiflerimizi desteklemeliyiz, sadece ilaç kartellerine karşı bizlere emniyet sübabı görevi gördüğü için değil, diğer depolardan hizmet konusunda hiç de geride kalmadıkları için Bundan sonraki yıllarda bu bilincin yükseleceğine inanıyor ve diliyorum... Kayıt tutma yönetimi denince; eczanem ve MEDULA programını kullanıyorum Eczanem programı ile verileri sakladığım için sık sık en çok giden ürün skalasına bakıyorum. Ayrıca SGK Medula programında istatistikler bölümü de var. SGK ya en çok hangi ilaçları sattığımın istatistiğini kutu ve TL başına bildiriyor sistem. Neden Kooperatif? Neden A.Ş. Değil, Neden Kooperatif? Kooperatiflerle İlgili Birkaç Sayısal Bilgi Dünyada kooperatiflere ortak olan insan sayısı 1 milyar civarındadır. Aile nüfusu dikkate alınırsa, dünya nüfusunun yarısının geçiminde kooperatif girişimlerin katkısı vardır; Kooperatifler, küresel düzeyde 100 milyondan fazla insanı iş sağlamaktadırlar; bu sayı, dünya dış ticaretinin 2/3 ünü denetleyen çok uluslu şirketlerin istihdam ettiği işgücünden fazladır; Küresel düzeyde tarım ürünlerinin yüzde 50 sinden fazlasının kooperatifler tarafından pazarlandığı kestirilmektedir; Dünyadaki en büyük 300 kooperatifin 2008 yılı cirosu, 1,6 trilyon dolar olup, dünyanın 9. büyük eşdeğerdir; 2008 finansal krizi süresince, pek çok geleneksel banka girişimleri varlığını sürdüremezken, kooperatif bankaları tüm dünyada tasarruf ve kredi hacmi olarak büyüme göstermişlerdir; Finansal kooperatifler, 857 milyon insana (Dünya nüfusunun % 13 ü) hizmet sunmaktadırlar; Finans kooperatifleri, yoksulluk sınırı altında yaşayan 80 milyon insana, mikro finans sistemi içinde, hizmet vermektedirler; Kore de su ürünlerinin yüzde 70 ni, Brezilya da tarım ürünlerinin yüzde 40 nı, Bolivya da tasarrufların yüzde 25 ini, Kolombiya da sağlık sektörünün yüzde 25 ini, Singapur da perakende ticaretin yüzde 55 ni, vb.. kooperatifler gerçekleştirmektedirler; Kırsal elektrik kooperatifleri, Bengladeş de 28 milyon insana; ABD de elektrik hatlarının yarısına sahip Eczanelere Bakış Açım olup 37 milyon insana hizmet sunmaktadırlar; (Örnekler çoğaltılabilir); Türkiye de 84 bini aşan birim kooperatiflere 8,1 milyon civarında ortak kayıtlı bulunmaktadır. Sayısal olarak önemli görülmesine karşılık, Türk Kooperatiflerinin ekonomiye katkılarını saptayan istatistiki bir kuruluş bulunmamaktadır. Bu konudaki veriler, bazı akademik çalışmalarla sınır düzeyde kalmaktadır. (Daha geniş bilgi için bkz. Hayati Yazıcı, Kooperatifçilik, Dünya Gazetesi, ) Kaynaklar : M.Ü. Milas SK Meslek Yüksekokulu, Daha İyi Bir Dünya İçin Kooperatif Girişimler- Dünyada ve Türkiye de Kooperatifçiliğe Yaklaşımlar Paneli, 17 Mayıs 2011, Milas. Ayhan ÇIKIN, Daha İyi Bir Dünya İçin Kooperatif Girişimler Gizem Yılmaz Üniversite öğrencisi Eczanelerde reçeteli ilaçlar dışında birçok ürün bulabiliriz. Gerek sağlıkla alakalı şeyler gerekse kozmetik ürünler. Eczanelerde bulunan çoğu ihtiyacımız günümüzde marketlerde, aktarlarda, parfümerilerde de bulunmakta. Fakat ben bunları doğru ve sağlıklı bulmuyorum. Bu tür ürünleri alacağımız zaman bize yol gösteren bilinçli kişilerin olması gerektiğini düşünüyorum. Doğru bilgiyi ve bilinçli kullanımı bilmek öğrenmek gerekli, doğru uygulamak ve sonuç alabilmek için. Marketin kozmetik reyonunda gezerken dikkatimi çeken bir krem oldu. Ürünü elime aldım epey inceledim. Güneş kremi etkileri vardı, aynı şekilde fondöten özelliğine sahipti. Reyon görevlisine sorduğum da bilgisi olmadığını söyledi. Daha önce bu kremi bir kozmetik kataloğunda görmüştüm bunu yapan bayana sorduğumda üstün körü arkasında yazanlardan bahsetti. Çok hassas bir cilde sahip olduğum için gelişi güzel alıp kullanmak istemedim. En sonunda bir eczaneye gittim, eczacı hanıma kremin adını ve söylenenleri söyledim bana güzel bir açıklamada bulundu. Kullanım sırasında neye dikkat etmem gerektiğini ve yan etkilerini anlattı. Aldığım cevaptan tatmin olduğum için güvenerek oradan temin ettim, içim rahat bir şekilde de uzun zamandır kullanıyorum. EDAK Ecza Koop. da staja başladıktan sonra bu konuda daha çok bilgi sahibi oldum. Eczanelerin önemini ve güvenliğini daha iyi anladım, bu konuda kısa sürede daha fazla bilinçli bir tüketici oldum diyebilirim. Buna bir diğer etkide okuduğum bölüm oldu. Herkesin sağlığımızı yakından ilgilendiren bu konuda dikkat etmesi gerek diye düşünüyorum ve bilinçli olmaya davet ediyorum. J

19 Hayati Ağabey i Andık! Bir kooperatif gönüllüsü, EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi Eczacı Hayati Yalçın, ölümünün 14. yıldönümünde mezarı başında düzenlenen törenle anıldı yıl önce amansız hastalıkla mücadelesi sürerken hayatını kaybeden Yalçın ın Yukarı Narlıdere deki mezarı başında düzenlenen törene eşi Eczacı Ülkü Yalçın, İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu genel sekreteri Eczacı Aylin Yalçınkaya ve üye EczacıTülay Naras ile EDAK Ecza Koop Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak ve Yönetim Kurulu Üyeleri Eczacı Nuri Korkmaz ve Eczacı Çağdaş Ceylan ile Denetleme Kurulu Başkanı Eczacı Vecihi Özerdemli, Eczacı Sarp Yaklav ve Eczacı Hüsnü Kaya ile Çevreci Eczacılar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Şule İlkkurşunlu ile Çağdaş Eczacılar Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Eczacı Barış Özgen, üyeleri Eczacı Çağdaş Gündüz ve Eczacı Zeynep Aktürk ile Yalçın ın eczacı dostları Eczacı Avni Kalfatlı, Eczacı Yakup Ercan, Eczacı Emine Kutlay ve Eczacı Sibel Kocabıyık katıldı. Törende açış konuşmasını yapan Yalçın ın eşi Eczacı Ülkü Yalçın Buca Eczane Teknisyenlerine Değişen ve Gelişen Eczane Eğitimi Gerçekleşti EDAK Merkez binası Neşe Gülersoy toplantı salonunda interaktif bir sunumla gerçekleşen eğitime teknisyenlerimizin ilgisi yoğun oldu. Hızla değişen dünyamızda her alanda beklentiler artıyor, sağlık sektörümüzde bu alanlardan biri diye konuşan Satış Geliştirme Yöneticisi Hakan Tolunay da eğitim hakkında şunları söyledi. Eczanelerimizin vazgeçilmezi olan eczane teknisyenlerimize EDAK ın İzmir Işıkkent teki merkez binasında Değişen ve Gelişen Eczane eğitimi gerçekleştirildi. Satış Geliştirme Yöneticisi Hakan Tolunay ın verdiği eğitime Buca faaliyet bölgesinden 20 eczane teknisyeni katıldı. Eğitimle, halkımızın en yakın sağlık sağlık danışmanı olan eczacımızın eczanedeki sağ kolu olan eczane teknisyenlerine, eczanenin değişen iş yapış modelleri ve süreç içindeki gelişimi takip edebilmeleri amaçlandı. Geleceğin EDAK eczaneleri algısının son tüketici gözünde oluşumunda eczacı ve eczane teknisyenlerimize değişen gelişen eczane eğitimleri ile bilgi donanımı desteğimiz artarak sürecek. Bilindiği gibi sağlık sektöründeki gelişmeler ile eczane algısının sağlık ve kişisel bakım ile ilgili her türlü ürünün bulundurulduğu sağlık merkezleri olarak değişti. Eczanelerde ilaç dışı sağlık ürünlerinin de var olması ve bu ürünlerin hasta ve müşterilere eczacının bilgi birikimi ve sağlık danışmanlığı ile sunulmasının önemi büyük. Bu yönde eczane teknisyenlerimize de büyük görevler düşüyor. Eczane teknisyenleri; hastanın eczacı danışmanlığına yönlendirilmesinde ve eczane faaliyetlerinin yükünü eczacının omzundan alarak, en yakın sağlık danışmanınız eczacınızdır söylemimizin yani bu çabanın, vazgeçilmez bir parçası oluyorlar. Eczanelerimiz için hep birlikte bir bütün olarak çalışıyoruz dedi. EDAK ta Kan Bağışı Doğaseverler Çağdaş ile Ağaç Sevgisine Katkıda Bulundu Farmavizyon Eczacılık Fuarında, Çağdaş Standında 1000 Fidan Dağıtıldı! EDAK Ecza Koop Kan bağışı hayat kurtarır sloganıyla kurulduğu günden bu yana Kızılay ile işbirliğini düzenli aralıklar ile sürdürüyor. EDAK ın Işıkkent teki merkez binasında bugüne kadar 100 üniteyi aşkın kan bağışında bulunan yönetici ve çalışanlardan oluşan gönüllüler, 10 Ekim de gerçekleşen kan bağışında da 16 ünite kan bağışında bulunuldu. EDAK Ecza Koop. Kızılay Ege Bölge Kan Merkezi nin Kan stokları alarm veriyor çağrısına duyarsız kalmadı. Bağışlanan her bir ünite kandan üç kan ürünü elde edilebiliyor. Yaz aylarında ve ramazan ayında kan bağışlarında ciddi bir düşme yaşandığını söyleyen Kızılay Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Gökhan Gök ün çağrısına, geleneksel hale gelen kan bağışı kampanyası ile yanıt veren EDAK gönüllüleri, tüm halkımızı bu konuda bilinçli olmaya ve kan bağışına çağırdılar. Ankara, Kurtuluş Savaşı mızın eşsiz önderine kollarını açtığı günlerde, Çankaya dan şehre inen yol üzerinde tek bir iğde ağacı varmış; ağaç olarak. Mustafa Kemal, o ağacın önünden geçerken her sefer, yanındakilere gösterir o iğde ağacını, Bak dermiş, Bu benim iğde ağacım. Bu sevgiyi bilmeyenler, haberli olmayanlar, bir gün yolu genişletmek amacıyla iğde ağacını kesmişler. Ve Mustafa Kemal onu selamlamak üzere başını çevirdiğinde ağacın yerini bomboş görmüş. Heyecanla Ne oldu benim ağacıma diye sormuş. Kesildiğini öğrendiği zaman da iki elini yüzüne kapayarak ağlamaya başlamış. Bugün koca bozkırın ortasında binlerce ağacın yeşerip göverdiği bir Ankara ve bir Gazi Orman Çiftliği varsa eğer, bunu Mustafa Kemal in o günkü gözyaşlarına borçluyuz. Bir iğde ağacı yerine bir orman, binlerce ağaç, binlerce sevgi. Ulu önderimizin ağaç sevgisini anlatan birçok yaşanmışlıktan biridir yukarıda anlatılan. Bizler günümüzde ağaçlara düşman olanlara inat, Atamızı örnek alarak gelecek kuşaklara ağaçlar bırakmayı hedefledik. Bu amaçla Ege Orman Vakfından aldığımız 1000 fidanı; Farmavizyon Eczacılık Fuarı süresince standımızdan dostlarımıza dağıttık. 3 gün gibi kısa bir sürede tümünü paylaşan doğa dostu ortaklarımıza, kooperatif çalışanlarımıza duyarlılıklarından dolayı teşekkür ediyoruz. Çağdaş Eczacılar Lab. Korusu sizlerle büyüyecek, yeşerecek, gelecek nesillere kalacak. Daha nice güzel paylaşımlarda buluşmak umuduyla... Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı A.Ş Yönetim Kurulu

20 20 Yavaş Yavaş Ölürler Yavaş yavaş ölürler Seyahat etmeyenler. Yavaş yavaş ölürler Okumayanlar, müzik dinlemeyenler, Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar. Yavaş yavaş ölürler Alışkanlıklarına esir olanlar, Her gün aynı yolları yürüyenler, Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler, Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler, Bir yabancı ile konuşmayanlar. Yavaş yavaş ölürler Heyecanlardan kaçınanlar, Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar. Yavaş yavaş ölürler Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler, Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar, Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar Pablo Neruda Prag - Belgrad Sanıyorum herkes yaşıyordur bu duyguyu, tatilin ilk günleri uyum dönemi gibi olur. Yeni bir kitaba başlarken olduğu gibi, biraz yol almak gerekir. Bedenimiz yer değiştirmiş olsa da, beynimiz hala geride bıraktıklarımıza takılı kalır. Ödemeler tamamlanmış mıdır? Ayarladığım herşey dönüşüme kadar yetecek midir? Gerektiğinde bana ulaşabilecekler midir? Sabaha başka bir ülkede uyanmak güzeldi. Alıştığım şeyler değişmeye başlamıştı. Demlenmiş çaya bir süre veda edilecek, taze gevrek kokusu duyulmayacaktı, bizim boyozlar kruvasana dönüşmüştü... Prag ta cağ kebabı yerine kruvasan hamuru dönüyordu şişlerin üzerinde ve nefis bir koku yayılıyordu etrafa. Yeni lezzetler keşfetme zamanıydı şimdi. Lezzetler bir yana, fotoğraf makinesi boynumda, her gördüğüm farklılığı, güzelliği kaydetme çabası hakimdi artık. Temiz, düzenli, kalabalık olmayan kentler görmek ferahlatıyordu insanı. Her gittiğim yerde önce apotheke leri, yeşil haçları seçiyordu gözüm. Algıda seçicilik bu olsa gerek. Bu vitrine ne koymuşlar, bankolar, raflar nasıl derken arkadaşlarım çekip alıyorlar beni apotheke lerin önünden. Ama bir süre sonra da, onlar bana bak buradaki eczaneyi gördün mü demeye başlıyorlar. Ecz. Engin Dünyaoğulları -Buca/İzmir Yurt dışında halkoyunları festivali katılımı ve seyahat teklifi geldiğinde bu şiir geldi aklıma. Yıl boyu aynı mekanda geçirilen on bir saat mesailere, ekran karşısında çalışmaktan sık sık tutulan boynuma, geceleri gözlerimi kapasam da gözümün önünden bir türlü ayrılmayan medula sayfasına; hergün defalarca ne ödendiğine dair yapılan açıklamalara; bir süreliğine ara verme zamanımın geldiği sinyalleri artmıştı. Bedenen ve ruhen uzaklaşmalıydım. Firar etmeliydim hatta. Her seyahat öncesi olduğu gibi önce bir bocalama yaşadım. Acaba doğru bir karar mı verdim? İhtiyacım olan böyle bir şey miydi? Bir yorgunluktan kaçarken başka bir yorgunluğa mı çıkacaktım? Sonunda karar verdim gideceğim, bundan sonrası kendimi akışa bırakmak ve tadını çıkarmak olmalıydı. Bu hem ihtiyaç hem de dönüşte çalışma yaşamıma dingin başlayabilmek için bir bakıma görevdi. Hazırlıklar tamamlandı, okunacak kitaplar seçildi ve artık yoldaydım. Gece yarısı, şehrimi terkederken tedirginlik mi, heyecan mı, mutluluk mu, neler hissettiğimi tahlil etmeye çalışırken uyuyakalmıştım. Müzeler, katedraller, tarihi köprüler, kaleler, muhteşem yapılar, farklı yerler görmek, gezmek güzel. Tarihlerine, doğal güzelliklerine ne kadar özenle sahip çıktıklarını görüp, ülkemizde inatla (parklar )ların avm yapılmak istenmesi gibi girişimlere kahrolmamak elde değildi. Belgrad da kale surlarının kenarlarını voleybol ve basketbol sahası yapmışlar. Tarihi yapı bozulmadan sporla bütünleşmiş. Sırpların bu alanlarda başarılı olmasına şaşırmamalı. 15. yüzyılda Prag taki astronomik saat kulesini yapan Hanus un gözlerini kör etmişler daha iyisini yapamasın diye, zulüm her çağda var ne yazık ki. Ben her fırsatta basıyorum deklanşöre, Belgrad ta zincir eczanelerin sıklığına (Lily) ve çoğunun vitrininde oyuncaklar sıralı oluşuna, Prag ın eski şehir kısmında hiç eczane bulamayışıma şaşırıyorum. Üsküp tekilerin içerisinde ne kadar az ilaç çeşidi olduğuna inanamıyorum ve yurduma yaklaştıkça ne kadar da bize benziyorlar. Selanik te tam otelimizin karşısındaki eczane çok tanıdık geliyor. Eczanemin neredeyse aynısı ise Kavala da karşıma çıkıyor. Kıssadan hisse nereye gidersem gideyim eczacı kimliğim benimle birlikte. Yurda dönmek paha biçilmez; bir de içimizi acıtan mapusluklar olmasa...merhaba güzel yurdum, hüzünlü yurdum, merhaba mesleğim, bir sonraki seyahate kadar çalışmaya devam...