DIŞ TİCARET FAZLASI TZOB, SGK EĞİTİMLERİNİ SÜRDÜRÜYOR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DIŞ TİCARET FAZLASI TZOB, SGK EĞİTİMLERİNİ SÜRDÜRÜYOR"

Transkript

1 Ziraat BAYRAKTAR KARADENİZ TURUNDA Bayraktar: Çiftçinin menfaatine her çalışmanın arkasındayız Genel Başkan Şemsi Bayraktar, Rize nin Ardeşen ilçe Ziraat Odasını ziyaret etti. Pazar da kendi adını taşıyan Pazar Ziraat Odası Ş. Şemsi Bayraktar Toprak ve Bitki Analiz Laboratuvarı nın açılışı ile Maçka Ziraat Odası yeni hizmet binası açılışını gerçekleştirdi. >>Sayfa 4 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Aylık Yayını Yıl: 5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 TARLADA HASAT SEVİNCİ BAYRAKTAR ADIYAMAN GÜNLERİN DE Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ankara da düzenlenen Adıyaman Günleri çerçevesinde açılan stantları ziyaret etti. >>Sayfa Hasat Bayramı Şereflikoçhisar da yapıldı Bayraktar: Ülkemizin her bölgesinde, her zorluğa göğüs gererek üretim yapan bütün çiftçilerimize Yüce Mevla dan hayırlı ve bereketli bir hasat dönemi diliyorum TARIM VE GIDADA HAZİRAN AYI ENFLASYONU Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ve gıdada Mayıs ayında Üretici Fiyatları Endeksinde (ÜFE) artış, Tüketici Fiyatları Endeksinde (TÜFE) gerileme olduğunu bildirerek, Tarım ve gıdada Mayıs ayında üretici fiyatları yüzde 5,80 artarken, tüketici fiyatlarında gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 2,18 geriledi dedi. >>Sayfa 5 AYIN KONUSU HUBUBAT TÜRKİYE DE HUBUBAT ÜRETİMİ VE İNSAN BESLENMESİNDEKİ ÖNEMİ >>Sayfa 12 BUĞDAY ÜRETİMİNDE DERS ALINACAK YILLAR >>Sayfa 13 LİSANSLI DEPOCULUK >>Sayfa 14 DEPOLANMIŞ BUĞDAYDA GÖRÜLEN ZARARLILAR VE MÜCADELE YÖNTEMLERİ >>Sayfa 15 BUĞDAY TARIMI VE ÜRETİMİN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ >>Sayfa 16 SÜNE VE BİYOLOJİK MÜCADELE >>Sayfa 18 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ve gıdada ihracatın ve ithalatın arttığını bildirerek, Ocak-Mayıs dönemi gıda ve tarım ihracatı yüzde 11,3 artışla 6,2 milyar dolardan 6,9 milyar dolara çıkarken, ithalat aynı dönemde yüzde 12,1artışla 4,44 milyar dolardan 4,98 milyar dolara yükseldi dedi. >>Sayfa 8 TZOB, SGK EĞİTİMLERİNİ SÜRDÜRÜYOR TARIM YİNE GENEL ORTALAMANIN ÜZERİNDE BÜYÜDÜ DIŞ TİCARET FAZLASI Türkiye Ziraat Odaları Birliği nin üyelerini son gelişmelerden haberdar etmek, mevzuatla ilgili bilgi vermek, karşılaşılan sorunları dinlemek ve çözmek üzere iller bazında düzenlediği sosyal güvenlikle ilgili eğitim çalışmalarına 4 ilde daha devam edildi. >>Sayfa 9 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadın yoğunlaştığı bu günlerde TMO nun, alım merkezlerini artırarak, Cumartesi günü gibi Pazar ve gerektiğinde bayram günleri de çalışarak hasat döneminde ürününü acilen satmak zorunda olan çiftçileri toplayıcıların eline bırakmaması gerektiğini söyledi. >>Sayfa 2 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın yine genel ortalamanın üzerinde büyüdüğünü bildirerek, Tarım, avcılık, ormancılık ilk çeyrekte reel olarak yüzde 3,6, balıkçılık yüzde 3,9 büyüdü. İlk 3 ayda özellikle sebze ve hayvancılıktaki üretim artışının büyümeyi getirdiğini dedi. >>Sayfa 6 TMO 'den bu yana hububat piyasasında 1938 Yürüttüğü çalışmalarla üretici ve tüketicinin mağdur olmasını önleyerek, üretici-tüketici-tüccar ve sanayici arasında sağlıklı bir yapının oluşması için faalieyetlerini sürdüren TMO nun Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Sayın Mesut Köse, Çiftçi ve Köy Dünyası nın bu ayki konuğu oldu. >>Sayfa 10 TOPRAK BAYRAMI Bayraktar: Toprağın önemini anlayan ülkeler, artan gıda talebinin karşılanmasını, çevre ve tarımın sürdürülebilir olmasını sağlamak için tarım politikalarını yeniden şekillendiriyor. >>Sayfa 7

2 2 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 [ SESLENİŞ] Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım, Hububat, ülkemiz tarımının hem alan hem de bitkisel olarak en fazla üretimin yapıldığı ürün olmasının yanı sıra gerek ülke insanımızın beslenmesinde gerek hayvan yeminde ve sanayide çok büyük bir öneme sahip. Siz üreticilerimizin bir yıllık emeklerinizin, alın terinizi topladığı dönemin adı ise hasat. Bu vesileyle geleneksel olarak düzenlenen hasat bayramları da bir bakıma emeğe, nimet kabul ettiğimiz ürüne, berekete ve alın terimize dikkati çekmenin de bir aracı durumunda. Biz de her yıl hasat başladığında ülkemizin bir yöresini ziyaret etmeye ve çiftçilerimizin hasat sevincine ortak olmaya çalışıyoruz. Bu yıl da hasat gününü ülkemizin tahıl üretiminde çok önemli potansiyeli olan ilçelerinden Şereflikoçhisar da düzenledik. Hasat, çiftçimiz için, yaptığı masrafların, verdiği emeğin ve döktüğü alın terinin karşılığıdır. Çiftçimiz için hasat o kadar önemli ki, evlenmeler, satın almalar, borçların ödenmesi hep hasat sonrasına göre ayarlanır. Ülkemizin her bölgesinde her zorluğa göğüs gererek üretim yapan tüm çiftçilerimize Yüce Mevla dan hayırlı ve bereketli bir hasat dönemi diliyorum. Değerli dostlarım, Dünyada ya da ülkemizde özellikle buğday üretiminde herhangi bir nedenle azalma olduğunda, buğday fiyatları da yükseliyor. Bu durumda, en temel gıda maddesi olan ekmeğin fiyatı da undan yapılan diğer bütün gıda maddelerinin fiyatları da artarak doğrudan bütün toplumu etkiliyor. Tıpkı en yakın tarihte, 2011 yılında görüldüğü gibi, dünyada buğday fiyatlarındaki artış, buğdaydan yapılan bütün gıda maddelerinin fiyatlarının yükselmesine neden olduğu gibi Bunun farkında olan birçok ülke, temininde güçlük çektiği buğdayın, üretimi açısından kendi kendine yeterli olmayı ve stoklarında yeterince buğday ürünü bulundurmayı strateji olarak benimsemiştir. Ülkemize baktığımızda; her yıl yaklaşık 11,4 milyon hektar alanda tahıl ekilmekte, üretim ise yıldan yıla değişmekle birlikte 34,3 milyon ton civarında gerçekleşmektedir. Tahıllar içinde ilk sırayı 8,1 milyon hektarda ekilen buğday alırken, 2,9 milyon hektarda ekilen arpa, 0,6 milyon hektarda ekilen mısır, buğdayı takip etmektedir döneminde buğdayda rekoltenin 21,95, arpada 7,9, mısırda 4,95 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir. Birinci tahmin rakamlarına göre, tahılda 36,4 milyon tonluk bir rekolte tahmini yapılmaktadır. Toprak Mahsulleri Ofisi, buğdayda müdahale alım fiyatlarını 7 Haziran da açıkladı. Ülkemiz genelinde buğdayda ilk hasat tarihi düşünüldüğünde, TMO nun müdahale alım fiyatlarını geç açıkladığı görülmektedir. Ülkemizde bu yıl buğday hasadının neredeyse yüzde 7 sinin tamamlandığı dönemde fiyatlar açıklanmıştır. Piyasanın henüz oluşmadığı bu dönemde fiyatların açıklanması, fiyat belirsizliğine neden olmaktadır. Bu durum çoğunluğu borçlu olan, beklemeye tahammülü kalmayan çiftçimizin ürününü elden çıkarmasına ve mağdur olmasına neden olmaktadır. TMO nun fiyat ve alım politikalarını açıklaması, sadece çiftçimiz için değil tüccar ve sanayici dahil hemen her kesim için büyük önem arz etmektedir. Ayrıca, TMO nun sürekli ve hızlı alım yapması da üreticilerimiz açısından bir diğer önemli konuyu oluşturmaktadır. Buğdayla ilgili bir diğer husus çiftçimize fark ödemesi olarak verilen primler son 4 yıldır değişmemiş ve 5 kuruş olarak açıklanmıştır. Bu nedenle buğday priminin gözden geçirilerek artırılması gerekmektedir. Desteklerin miktarı kadar, çiftçimizin paraya ihtiyacının olduğu dönemde, yani ekim döneminden önce verilmesi de girdi temini bakımından önem arz etmektedir. Değerli arkadaşlarım, Yeri gelmişken tüccar ve sanayicilere de seslenmek istiyorum: TMO alım fiyatlarını açıklarken, buğday satış fiyatlarını da açıkladı. Buğday satış fiyatı 81 kuruş. TMO ya gidip üretici fiyatından daha ucuz buğday bulacağız diye bir beklenti içinde olmasınlar. TMO nun satış fiyatı üreticimizin satış fiyatından pahalıdır. Üreticimize gitsinler. Aksi takdirde üreticimizin malını almayıp, yarın TMO nun kapısına gittiklerinde bu ürünü 81 kuruşun altında alamayacaklardır. Basiretli olan tüccarlarımıza sesleniyorum. Lütfen alımı üreticiden yapsınlar, üreticimizin ekmeği ile oynamasınlar. Kendi ayaklarına kurşun sıkmasınlar. Bunu da özellikle kendilerinden rica ediyorum. Hasadın bütün çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyor; bol ve bereketli kazançlar getirmesini Allah tan niyaz ediyorum. TARLADA HASAT SEVİNCİ TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadın yoğunlaştığı bu günlerde TMO nun, alım merkezlerini artırarak, Cumartesi günü gibi Pazar ve gerektiğinde bayram günleri de çalışarak hasat döneminde ürününü acilen satmak zorunda olan çiftçileri toplayıcıların eline bırakmaması gerektiğini söyledi. Şemsi Bayraktar, Ankara nın Şereflikoçhisar ilçesinde, Ankara ili ve bölge ziraat oda başkanları ile çiftçilerin katıldığı Hasat Bayramı töreninde yaptığı konuşmada, hasat bayramlarının, çiftçinin bir yıllık emeğinin, alın terinin karşılığını topladığı, geleneksel bir şenlik olduğunu, her yıl hasat başladığında Türkiye nin bir yöresini ziyaret etmeye ve çiftçilerin hasat sevincine ortak olmaya çalıştıklarını belirtti. Bu yıl da hasat gününü tahıl üretimimizin önemli ilçelerinden Şereflikoçhisar da düzenlediklerini bildiren Bayraktar, Hasat, çiftçimiz için masraflarının, emeğinin ve alın terinin karşılığıdır. Hasat o kadar önemlidir ki, evlenmeler, satın almalar, borçlanmalar hep hasat sonrasına göre ayarlanır. Ülkemizin her bölgesinde, her zorluğa göğüs gererek üretim yapan tüm çiftçilerimize Yüce Mevla dan hayırlı ve bereketli bir hasat dönemi diliyorum dedi. Beslenmede, hayvan yeminde ve sanayide tahılların büyük önem taşıdığını, tahıllar içinde de en ön sırada gelen ürünlerin buğday ve arpa olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: 2011 yılında dünya buğday fiyatlarındaki artış, buğdaydan yapılan gıda madde fiyatlarının yükselmesine neden olmuştur. Bu gelişmeler sonucu birçok ülke yüksek fiyattan dahi temininde güçlük çektiği buğdayın, üretimi açısından kendi kendine yeterli olmayı ve stoklarında yeterince buğday ürünü bulundurmayı strateji olarak benimsemiştir. Ülkemizde her yıl yaklaşık 11,4 milyon hektar alanda tahıl ekilmekte, üretim ise yıldan yıla değişmekle birlikte milyon ton civarında gerçekleşmektedir. Tahıllar içinde ilk sırayı 8,1 milyon hektarda ekilen buğday alırken, 2,9 milyon hektarda ekilen arpa, 0,6 milyon hektarda ekilen mısır, buğdayı takip etmektedir döneminde buğdayda rekoltenin 21,95, arpada 7,9, mısırda 4,95 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir. Birinci tahmin rakamlarına göre, tahılda 36,4 milyon tonluk bir rekolte tahmini yapılmaktadır. İnsanımızın beslenmesi, gıda sanayi ve tohumluk ihtiyacı dikkate alındığında iç tüketimimiz için yaklaşık 17,5 milyon İmtiyaz Sahibi TZOB Adına M. Nuri Şeyda Sorman Genel Yayın Müdürü Bekir Şinasi Özdemir Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ebru Mine Esen Yayın Kurulu M. Hikmet Yavuzyiğit Metin Türkyılmaz Ömer Kaya Salim Altay Hasan Hüseyin Coşkun Prof. Dr. Mevhibe Albayrak Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu Prof. Dr. Erdoğan Güneş Dr. Özden Hiçbirol Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın Yönetim Yeri Türkiye Ziraat Odaları Birliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: (Pbx) Fax: tzob.basin@gmail.com Yapım Ajansı Kurumsal Yayıncılık Pazarlama İletişimi Baskı MRK Baskı ve Tanıtım Hizmetleri Ağaç İşleri Sanayi Sitesi Sokak No: 41 Ostim / ANKARA Tel: Basım Tarihi Dağıtım PTT Kargo Ziraat Odaları aylık yayını basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder. Yayımlanan yazıların sorumlulukları sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla, diğer yayın organlarında yayımlanabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez.

3 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN ton buğday üretimine ihtiyaç vardır. Arpa tüketimimiz 7, mısırda 5,1 milyon tonun üzerindedir. Toplam tahıl tüketimi 32,5 milyon tonu aşmaktadır. Ülkemiz buğday üretiminin yaklaşık yüzde 32 sini karşılayan İç Anadolu bölgemiz adeta tahıl ambarımız gibi görev yapmaktadır. TMO nun buğdayda müdahale alım fiyatlarını 7 Haziran 2013 tarihinde açıkladığını, belirlenen fiyatın ekmeklik buğdayda ton başına 720 lira, makarnalık buğdayda ise 765 lira olduğunu belirten Bayraktar, TMO nun fiyat ve alım politikalarını açıklaması, sadece çiftçimiz için değil, tüccar ve sanayici dahil hemen her kesim için büyük önem arz etmektedir dedi. TMO alım merkezlerini artırmalı, Pazar günü de çalışmalı Hasadın yoğunlaştığı bu günlerde TMO nun, alım merkezlerini artırarak, Cumartesi günü gibi Pazar günü ve gerektiğinde bayram günleri de çalışarak hasat döneminde ürününü acilen satmak zorunda olan çiftçileri toplayıcıların eline bırakmaması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, TMO, sürekli ve hızlı alım yapmalıdır. Bu yıl rekoltenin de yüksek olacağı tahmini de göz önüne alındığında il merkezleri dışında üretimin yoğun olduğu ilçelerde de geçici alım merkezlerinin kurulması mağduriyeti önleyecektir dedi. Ofis tarafından 2012 yılında ilk kez uygulamaya konulan Randevulu Alım Sistemi ile üreticilerimizin bir kısmı, sıra beklemeden, aynı gün içinde ürünlerini teslim etmiş, çiftçilerimizin iş yoğunluğunun olduğu dönemde zaman kaybı önlenmiştir. Ancak çiftçilerimizin büyük çoğunluğunun, internet erişiminin olmaması, bilgi eksikliği gibi nedenlerle randevusuz sistemi tercih ettikleri, avantajlarına rağmen randevulu sistemle teslimatların çok düşük düzeyde kaldığı görülmüştür. Tamamen randevulu sisteme geçilmesi, henüz hazır olmayan çiftçimizi sıkıntıya sokacak, nakliye vererek getirilip alınmayan ürünler için kira bedeli ödeyen çiftçimizin mağduriyetine yol açacaktır. Bu nedenle 2013 yılında da önceliğin randevulu alımlara verilmesi şartı ile randevusuz alımların da yapılacağı uygulama, hasat yoğunluğunun olduğu dönemde teslimattaki sıkıntıları hafifletmiş olacaktır. Çiftçimize fark ödemesi olarak verilen buğday primleri son 4 yıldır değişmemiş ve 5 kuruş olarak açıklanmıştır. Buğday priminin artırılması gerekmektedir. Desteklerin miktarı kadar, çiftçimizin paraya ihtiyacının olduğu hububatın ekim döneminden önce verilmesi de girdi temini bakımından önem arz etmektedir. Üretim kayıpları en aza indirilmeli Bölgede hasadın başladığı bu günlerde hasat ve depolama safhasındaki kayıpların en aza indirilmesi gerektiğini bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: Yapılan çalışmalar ülkemizde biçerdöverlerle hasattan kaynaklanan kayıpların ortalama yüzde 3 olduğunu ortaya çıkarmıştır yılı buğday üretiminin 20,1 milyon ton olduğu düşünülürse sadece hasattan dolayı kayıp 0,6 milyon tonu bulmaktadır. Tohum ekim aşamasında arazi iyi tesviye edilip diğer teknik tedbirleri de almak suretiyle, çiftçimizin büyük emek ve masrafla üretmiş oldukları ürünün, biçerdöverlerle hasat edilmesi sırasında meydana gelen tane ve sap kayıpları ile dane hasarlarını en aza indirmeleri gerekmektedir sezonunda, buğdayda 1 milyon 199 bin ton üretimde, 614 bin 392 ton da kullanımda, arpada 456 bin ton üretimde, 178 bin 600 ton kullanımda, mısırda 126 bin ton üretimde, 122 bin 220 ton kullanımda ürün kaybedilmiştir. Tahılda toplam kayıp 1 milyon 789 bin 392 tonu üretimde, 936 bin 22 tonu kullanımda olmak üzere 2 milyon 725 bin 414 tondur. Bu rakama tüketim esnasında yaşanan kayıplar dahil değildir. Ülkemizin 34,3 milyon ton olan tahıl üretiminin 2,7 milyon tonundan fazlasını kullanmadan kaybetme lüksü yoktur. Dane kayıplarını en aza indirmek... Bayraktar, dane kayıplarını en aza indirmek, üretim safhasındaki israfı önlemek için alınacak tedbirleri şöyle özetledi: Biçerdöverlerin ayar ve bakımları çok iyi yapılmalı, Sadece operatör belgesi olan sürücülere hasat yaptırılmalı, Ürün sahibi hasat sırasında tarlasında bulunarak dane kayıplarını kontrol etmeli, sürücüyü uyarmalı, uyarıya uymayan operatörü en yakın Gıda, Tarım Hayvancılık İlçe veya İl müdürlüğüne bildirmeli, Hasat olgunluğuna gelmemiş ürünler kesinlikle hasat edilmemeli, hasat sırasında nem dikkate alınmalı, çiğ kalkmadan hasada başlanmamalı ve çiğ düşmeden hasada son verilmeli, Biçerdöverlerin hassas ayarları ürünün cinsi, durumu dikkate alınarak tekniğine uygun yapılmalı, biçerdöverlerin ilerleme hızı, biçerdöverin özelliğine, arazinin yapısına, ürünün cinsine göre belirlenmelidir yılında yürürlüğe giren 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu çerçevesinde TMO nun bazı sivil toplum örgütleriyle şirket kurarak lisanslı depoculuk konusunda çalışmalara başlamasının takdirle karşılandığını belirten Bayraktar, şöyle dedi: Lisanslı depoculuğu maalesef yaygınlaştıramadık. Bunun için üreticinin teşvik edilmesi gerekmektedir. Yapılan çalışmaların ülke geneline yaygınlaşması, hububatta depolama kayıplarını en aza indirecek, tarımsal üretim ve fiyatların istikrara kavuşmasını, sanayicinin istediği kalitede ham maddenin piyasada her an bulunabilirliğini de sağlayacaktır. Şereflikoçhisar önemli üretim alanlarından biri Şereflikoçhisar ın ülkemizin tahıl ambarı İç Anadolu Bölgesi nin önemli üretim alanlarından olduğunu bildiren Bayraktar, ilçenin tahıl üretiminde 96 bin tonla arpanın birinci, buğdayın da yaklaşık 38 bin tonla ikinci sırada geldiğine dikkati çekti yılından itibaren ekilmeye başlanan şekerpancarı üretiminin ise 50 bin tonu geçtiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti: Bunlardan başka nohut, mercimek, kuru fasulye, ayçiçeği ve kavun yetiştirilmektedir. Temennimiz Türkiye ortalama veriminin altında olan buğday veriminin artmasıdır. Sertifikalı tohumluk kullanımı, gübreleme, ilaçlama gibi kültürel işlemlerde daha hassas davranmamız gerekmektedir. Böylece birim alandan alınan verim artacak, protein oranı yüksek, süne zararı olmayan buğday, piyasada daha iyi fiyat bulacaktır. Şereflikoçhisar ilçemizin çiftçilerinin tarımsal sorunlarından da, bahsetmek istiyorum ki, aslında bunlar diğer il ve ilçelerinde yaşayan çiftçilerimizin sorunlarından farklı değildir. Bu sorunları; Tarımsal işletmelerin küçük, arazilerin çok parçalı olması, Sulamadaki yetersizlik, Gübre, mazot, elektrik, ilaç yem gibi girdi maliyetlerinin yüksek olması ve teknolojilerin kullanımındaki yetersizlik, Örgütlenmedeki yetersizlik, Kırsaldan şehirlere göç sonucu yaşlanan tarım nüfusu, İşleme, depolama ve standardizasyondaki yetersizlikler, Finansman yetersizliği, Tarım-sanayi-ticaret organik bağının yeterince kurulamamış olması, Sermaye yetersizliği nedeniyle teknolojik yatırımların yapılamaması, Tarımsal ürünlere yönelik pazarlama organizasyonlarının yetersizliği şeklinde sayabiliriz. İlçeye has sulama sorunlarına bakıldığında, Hirfanlı Barajı ile Peçenek barajlarından tarım arazilerinin sulanabilmesi için, yapımı başlayan sulama kanallarının tamamlanmasını fevkalade önemli bulduklarını anlatan Bayraktar, şunları söyledi: Sulama kuyularının büyük bir çoğunluğunun pompaları mazotla çalışmaktadır. Bu pompaların güneş enerjisiyle veya elektrikle çalışabilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalı, üreticimiz hibe destekleri, faizsiz kredi gibi imkanlarla teşvik edilmelidir. Bu ülkenin potansiyeli 50 milyon ton tahıl üretimini mümkün kılmaktadır. Bunu gerçekleştirirsek, içinde bulunduğumuz bölgenin hububat ambarı oluruz. Tüccarlar ve sanayiciler alımı çiftçiden yapsın Tüccarlara ve sanayicilere seslenen Bayraktar, şunları kaydetti: TMO alım fiyatlarını açıklarken, buğday satış fiyatını da 81 kuruş olarak açıkladı. TMO da üretici fiyatından daha ucuz buğday buluruz beklentisinde olmasınlar. Üreticimize gitsinler. Yarın TMO nun kapısına gittiklerinde ürünü 81 kuruşun altında alamayacaklardır. Basiretli olan tüccarlarımıza sesleniyorum. Lütfen alımı üreticiden yapsınlar, üreticimizin ekmeği ile oynamasınlar. Kendi ayaklarına kurşun sıkmasınlar. Bunu da özellikle kendilerinden rica ediyorum. Hasadın bütün çiftçiler için bol, bereketli ve sorunsuz tamamlanmasını temenni eden Bayraktar, Emeğiniz karşılık bulsun. Ürününüz bol, kazancınız bereketli olsun dedi. Bayraktar, tören sonrası biçerdöverle arpa hasadı yapan Bayraktar a, operatör, dane kaybı olmadığını söyledi.

4 4 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 BAYRAKTAR KARADENİZ TURUNDA Genel Başkan Şemsi Bayraktar, Rize nin Ardeşen ilçe Ziraat Odasını ziyaret etti. Pazar da kendi adını taşıyan Pazar Ziraat Odası Ş. Şemsi Bayraktar Toprak ve Bitki Analiz Laboratuvarı nın açılışı ile Maçka Ziraat Odası yeni hizmet binası açılışını gerçekleştirdi. BAYRAKTAR ARDEŞEN DE MAÇKA YA YENİ HİZMET BİNASI TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ziyaretleri çerçevesinde Maçka da Ziraat Odası nın yeni hizmet binasının açılışını yaptı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Karadeniz Bölgesi Ziraat Odalarına ziyaretlerde bulundu; yeni yapılan hizmet ünitelerinin açılışını gerçekleştirdi. Rize nin Ardeşen ilçesi Ziraat Odası nı ziyaret eden Genel Başkan Bayraktar ı Ziraat Odası Başkanı Turan Kabaoğlu, Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, Ardeşen Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Yerebakan, İlçe Emniyet Müdürü Ali Rıza Kutlu, daire amirleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, oda başkanları, kooperatif başkanları ve Ardeşen Ziraat Odası yönetim kurulu üyeleri ve çiftçiler karşıladı. Genel Başkan Bayraktar ın ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Ardeşen Ziraat Odası Başkanı Kabaoğlu, Ardeşen Ziraat Odası olarak ilk defa Genel Başkanımızı ağırlama imkânı bulduk. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz dedi. Kabaoğlu daha sonra ilçedeki zirai çalışmalar hakkında Bayraktar ı bilgilendirirken, Ardeşen deki Soğuk Hava Deposu nun kapasitesinin artırılmasıyla ilgili çalışma yürüteceklerini aktararak Bayraktar dan destek istedi. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da Oda Başkanı Kabaoğlu ve Yönetim Kurulu üyelerini başarılı çalışmalarından ötürü tebrik ederek, üretici ve çiftçinin menfaatleri doğrultusunda gerçekleştirilecek olan her çalışmanın arkasında olduğunu belirtti. Bayraktar ayrıca, sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle çay üretimi, çay kanunu, Çaykur ve özel sektörün çay alım politikaları hakkında bilgi alışverişinde bulundu. Genel Başkan Bayraktar'ın ziyareti sonunda, Ardeşen Ziraat Odası Başkanı Turan Kabaoğlu, Bayraktar a, Ardeşen in simgelerinden olan serender maketi hediye etti. Bayraktar, açılış töreninde yaptığı konuşmada, Ziraat Odalarının 2004 yılından sonra fevkalede güçlü hale geldiğini, hizmet kalitelerinin arttığını belirterek, "Sadece hizmet binası yapmakla kalmıyorlar, önemli tesisler yaparak çiftçilerimize hizmet götürüyorlar" dedi. Artık dünyada konjonktürün değiştiğini kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti: "Dünyada tarımın algılanması da değişti. Önemi de artmaya başladı. Türkiye bu manada çok önemli potansiyele sahip bir ülke. Bu potansiyeli hayata geçirme noktasında her şeyi devletten, Bakanlıktan bekleme dönemi de sona eriyor artık. Oda olarak daha fazla kesime hizmet getirmek zorundayız. Bu paraları Türk çiftçisi veriyor. Bunu alın terinin karşılığı olarak veriyor. Biz de onlara hizmet olarak bu kaynakları geri çevirmek zorundayız. Bu kaynakları doğru olarak kullanamazsak, layıkıyla geri çeviremezsek, hizmet olarak döndüremezsek, bu para hepimizi yakar. Oda Başkanlarımızı bu manada çok gayretli ve heyecanlı görüyorum. Hizmet gayreti içerisinde olduklarını görüyorum, ama yeter mi, yetmez. Çok daha fazla hizmet vereceğiz." Çiftçilerin tüm sorunlarının çözümü noktasında her platformda yer alacaklarını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: "Fındığa destek verilmesinin devamı noktasında çok büyük çalışmalar yaptık. Hayvancılığın daha da gelişmesi noktasında oda olarak çalışmalar gerçekleştirdik. Arazi toplulaştırması için çalışma yaptık. Yapısal sorunlar çözüldüğünde, verimliliği, kaliteyi getirdiğimizde, çiftçimizin nasıl zengin olduğunu göreceğiz. Dünya değişti. Dünyada enerji ve gıda sektörü çok önemli sektör haline geldi. Artık zenginlik yaratmaya başladı. Bu ülkeyi seven herkesin, sadece tarımla uğraşanların değil, tüm kesimlerin bu sektöre, bu çiftçiye, bu çiftçinin sorunlarına sahip çıkması lazım. Bizim hedefi miz, yüzü gülen çiftçidir." BAYRAKTAR, PAZAR'DA KENDİ ADINI TAŞIYAN LABORATUVARIN AÇILIŞINI YAPTI Genel Başkan Bayraktar, Karadeniz Bölgesi ziyaretleri çerçevesinde Pazar ilçesinde, yapımı tamamlanan Pazar Ziraat Odası Ş. Şemsi Bayraktar Toprak ve Bitki Analiz Laboratuvarı nı hizmete açtı. Açılış töreninde konuşan Pazar Ziraat Odası Başkanı Nurettin İnce, Oda olarak önemli yatırımlar yaptıklarını belirterek, şunları söyledi: Açmakta olduğumuz Toprak ve Bitki Analiz Laboratuvarı; Pazar Ziraat Odamızın öncülüğünde, Çamlıhemşin Ziraat Odamızın ortaklığı ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı, Rize Borsası ve Lipton grubunun yardımlarıyla yaklaşık 300 bin TL harcanarak bölgemizin hizmetine sunulmuştur. Yardımlarını esirgemeyen Genel Başkanımız Şemsi Bayraktar a teşekkür ediyorum. Pazar Ziraat Odası Meclisi nde almış olduğumuz karar gereği; Pazar, Hemşin, Çamlıhemşin ilçelerimizdeki çiftçilerimizin toprak analizleri tamamen ücret alınmadan yapılmaktadır. Ayrıca kendilerine eğitimler de verilmektedir. Çaykur a destek veriyorum Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da açılışta yaptığı konuşmada, üreticilerin desteklenmesi anlamında önemli çalışmalarda bulunduklarını anlatarak, şöyle devam etti: Biliyorsunuz geçmiş yıllarda hazırlanan bir Çay Kanunu Tasarısı vardı. Bu kanun Çaykur un tasfi yesini öngören, aynı zamanda Çaykur u tasfi ye ederek özel sektörü güçlendirmeyi düşünen bir anlayışla hazırlanmıştı. Biz buna müdahale ettik ve gündemden kaldırdık. Bugünlerde yeni bir çay kanunu tasarısı hazırlanıyor. İnşallah bizim görüşümüze açılacak. Orada çiftçilerimizin ve üreticilerimizin beklentileri doğrultusunda bu kanunun hazırlanmasını sağlayacağız. Burada Çaykur önemlidir. Çaykur u ortadan kaldırdığınızda bundan hem çay sektörü hem de üreticimiz fevkalade zarar görecektir. Çaykur a bu manada destek veriyorum. Plaket töreninin ardından, Genel Başkan Şemsi Bayraktar, kendi adını taşıyan; Pazar-Çamlıhemşin Ziraat Odaları Başkanlığı, Ş. Şemsi Bayraktar Toprak ve Bitki Analiz Laboratuvarı nın açılış kurdelesini, Pazar Kaymakamı Selçuk Aslan, Çamlıhemşin Kaymakamı Hasan Gündoğdu, TZOB Karadeniz Bölge Temsilcisi, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Kozoğlu ve Pazar Ziraat Odası Başkanı Nurettin İnce ile birlikte kesti.

5 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN BAYRAKTAR "ADIYAMAN GÜNLERİ"NDE TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Ankara da düzenlenen Adıyaman Tanıtım Günleri ni ziyaret etti. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ankara da düzenlenen Adıyaman Günleri çerçevesinde açılan stantları ziyaret etti. Atatürk Kültür Merkezi nde düzenlenen tanıtım günleri çerçevesinde hazırlanan stantları gezen Bayraktar, sergilenen ürünlerle ilgili bilgi aldı. Adıyaman Ziraat Odası Başkanı Kemal Şahin, Kahta Ziraat Odası Başkanı Fatin Rüştü Zorlu Turanlı, Sincik Ziraat Odası Başkanı Kadir Altıntel, Tut Ziraat Odası Başkanı Ahmet Özen Genel Başkan Bayraktar a sergilenen ürünler, el işlemeleri ve yöresel lezzetlerle ilgili bilgi sundu. Daha sonra Adıyaman Valiliği nin standını gezen Bayraktar burada, Vali Mahmut Demirtaş ile sohbet edip Adıyaman ın tarım potansiyeli ve üretimiyle ilgili değerlendirmelerini dinledi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Kahta, Gerger, Gölbaşı Kaymakamlık ve Belediyelerinin stantlarını gezdi; yetkililer ve görevlilerden bilgiler aldı, anı fotoğrafları çektirdi. Genel Başkan Bayraktar ın ziyaretine, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Şinasi Özdemir de eşlik etti. TARIM VE GIDADA HAZİRAN AYI ENFLASYONU Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ve gıdada Mayıs ayında Üretici Fiyatları Endeksinde (ÜFE) artış, Tüketici Fiyatları Endeksinde (TÜFE) gerileme olduğunu bildirerek, Tarım ve gıdada Mayıs ayında üretici fiyatları yüzde 5,80 artarken, tüketici fiyatlarında gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 2,18 geriledi dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, yıllık bazda genel ÜFE yüzde 2,17 artarken, tarımda yüzde 5,30 azaldığını, gıda ve alkolsüz içeceklerde yıllık enflasyon yüzde 7,07 ile yüzde 6,51 olan genel TÜFE nin üzerinde gerçekleşse de 12 aylık ortalamalara göre yüzde 7,15 olan artışın, yüzde 7,51 artan genel TÜFE nin altında kaldığını vurguladı. Şemsi Bayraktar, genel ÜFE nin Mayıs ayında yüzde 1, geçen yılın Aralık ayına göre yüzde 0,99, yıllık bazda yüzde 2,17, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 3,27 arttığını, tarımda üretici fiyatlarının Mayıs ayında Nisan ayına göre yüzde 5,80, Aralık ayına göre yüzde 3,39, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 0,33 arttığını, geçen yıl Mayıs ayına göre yüzde 5,30 düştüğü belirtti. Bayraktar, genel TÜFE nin Mayıs ayında yüzde 0,15, geçen yılın Aralık ayına göre yüzde 3,21, yıllık bazda yüzde 6,51, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 7,51 arttığını, tarımda üretici fiyatlarının Mayıs ayında Nisan ayına göre yüzde 2,18 gerilediğini, Aralık ayına göre yüzde 3,36, geçen yıl Mayıs ayına göre yüzde 7,07, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 7,15 arttığını bildirdi. rındaki değişimleri takip etmeye ve kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla açıklama yapmaya devam ettiklerini bildirdi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Mayıs ayında üretici ve marketlerde fiyatı en fazla artan ürünlerin patates ve havuç, fiyatı en fazla düşen ürünlerin ise domates ve salatalık olduğunu belirtti. Şemsi Bayraktar, Market fiyatlarında en fazla fiyat düşüşü yüzde 41,11 ile domateste, en fazla fiyat artışı yüzde 21,46 ile patateste görüldü. Üretici fiyatlarında ise domatesin fiyatı yüzde 55,31 düşerken, patatesin fiyatı yüzde 103,05 arttı dedi. Market fiyatlarındaki değişimler Bayraktar, Mayıs ayındaki market fiyatlarına bakıldığında; 6 üründe fiyat değişimi olmazken, 16 üründe azalma, 15 üründe ise fiyat artışı olduğunu belirtti. Mayıs ayında, kuru soğan, kuru fasulye, kırmızı mercimek, kuru incir, süt ve ay çiçek yağı fiyatlarında değişim görülmezken, fiyat düşüşü yüzde 41,11 oranla en fazla domateste olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: Domatesteki fiyat düşüşünü yüzde 23,75 ile salatalık, yüzde 18,67 ile sivri biber, yüzde 15,05 ile yeşil soğan, yüzde 12,01 ile marul, yüzde 11,19 ile kabak, yüzde 7,77 ile yumurta, yüzde 5,31 ile limon, yüzde 3,58 ile çilek, yüzde 3,04 ile tavuk eti, yüzde 2,98 ile yeşil mercimek, yüzde 2,77 ile kuru kayısı, yüzde 1,50 ile nohut, yüzde 1,33 ile dana eti, yüzde 0,49 ile kuzu eti, yüzde 0,29 ile Antep fıstığı izledi. Üretici fiyatlarındaki değişimler Mayıs ayındaki üretici fiyatlarına bakıldığında; 12 üründe fiyatlar bir ay önceki fiyatlara göre değişmezken, 14 üründe azalma, 7 üründe ise fiyat artışları olduğu bilgisini veren Bayraktar, şöyle devam etti: HAZİRAN ayında, lahana, maydanoz, elma, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, süt ve zeytin fiyatlarında değişim görülmezken, fiyat düşüşü yüzde 55,31 oran ile en fazla domateste görüldü. Domatesteki fiyat düşüşünü yüzde 39,55 ile salatalık, yüzde 31,13 ile kabak, yüzde 16,48 ile limon, yüzde 16,13 ile yumurta, yüzde 13,24 ile sivri biber, yüzde 12,75 ile çilek, yüzde 9,86 ile yeşil soğan, yüzde 9,64 ile marul, yüzde 9 ile kuzu eti, yüzde 7,71 ile patlıcan, yüzde 5,26 ile zeytinyağı, yüzde 4,36 ile yeşil fasulye, yüzde 0,60 ile dana eti izledi. En fazla fiyat artışı yüzde 103,05 ile oran ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat artışını yüzde 53,85 ile havuç, yüzde 35,14 ile ıspanak, yüzde 30 ile kuru üzüm, yüzde 12,67 ile fındık, yüzde 3,76 ile kuru soğan, yüzde 1,54 ile Antep fıstığı takip etti. Fiyat değişimlerinin nedenleri Şemsi Bayraktar, fiyatı artan ürünlere bakıldığında, patatesteki fiyat artışının yazlık patateslerden kaynaklandığını, hali hazırda yazlık patates çeşitlerinin hasadının devam ettiğini, piyasada yer alan patateslerin yazlık çeşitler olduğunu bildirdi. Üreticilerin, kışlık patateste ciddi pazarlama sorunu yaşadıkları bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti: Fiyatı düşen ürünlere baktığımızda, domates, salatalık, kabak, sivri biber, çilek gibi ürünlerde artan hava sıcaklıklarıyla birlikte hasat edilen ürün miktarındaki artış fiyat düşüşünde etkili oldu. Genel olarak değerlendirdiğimizde arz ve talepteki değişime bağlı olarak fiyatlarda artış ve azalışların meydana geldiği görülmektedir. Yıllık üretici enflasyonunun genel tarımda yüzde 5,30, tarım ve avcılıkta yüzde 5,53, ormancılık ve tomrukçulukta yüzde 11,39 gerilediğini, balıkçılıkta yüzde 12,17 arttığına dikkati çeken Bayraktar, HAZİRAN ayında aylık bazda tarım, avcılıkta yüzde 5,96, ormancılık, tomrukçulukta yüzde 0,33, balıkçılıkta yüzde 5,35 arttı dedi. Şemsi Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, üreticiden tüketiciye, halkın tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatla- Market fiyatlarında en fazla fiyat artışı ise yüzde 21,46 oranla patateste görüldü. Patatesteki fiyat artışını yüzde 15,90 ile havuç, yüzde 8,10 ile maydanoz, yüzde 6,65 ile patlıcan, yüzde 4,76 ile yeşil fasulye, yüzde 4,41 ile kuru üzüm, yüzde 3,54 ile zeytin, yüzde 3,30 ile elma, yüzde 2,08 ile ıspanak, yüzde 1,69 ile fındık, yüzde 1,52 ile lahana, yüzde 1,40 ile pirinç, yüzde 1,17 ile mısırözü yağı, yüzde 0,77 ile zeytinyağı, yüzde 0,42 ile toz şeker takip etti. Yaşanan pazarlama problemleri nedeniyle de üretici fiyatları düştü. Nisan ayında kışlık patates piyasadayken, Mayıs ayında ise piyasada bulunan patatesler yazlık patatesler olup, fiyat değerlendirmesinde eski ve yeni ürün kıyaslandığı için patatesteki artış yüksek çıktı. Havuçta ise önümüzdeki sezon rekoltede düşüş bekleniyor. Bu durumun fiyatlara yansıdığı düşünülmektedir. Kuru üzümde de önümüzdeki sezon rekoltede beklenen düşüş, fiyatlarda artışa yol açtı.

6 6 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 TZOB FINDIKTA REKOLTE TAHMİNİNİ AÇIKLADI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fındıkta rekolte tahmininin belli olduğunu bildirerek, Rekolte tahminimiz, geçen yılın yüzde 26 altında. Fındık üretiminin yüzde 99,2 sini karşılayan 14 ilimizde 484 bin 268 ton fındık üretimi bekliyoruz dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından kurulan komisyonun 14 ilde çalışma gerçekleştirdiğini ve rekolte tahmininde bulunduğunu belirtti. Geçen yıl 654 bin 776 ton üretimin gerçekleştiği Ordu, Giresun, Samsun, Sakarya, Trabzon, Düzce, Zonguldak, Artvin, Kocaeli, Kastamonu, Rize, Bartın, Sinop, Gümüşhane de bu yıl 484 bin 268 ton rekolte bekledikleri bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti: Ordu da 180 bin 78, Giresun da 87 bin 985, Samsun da 63 bin 137, Sakarya da 39 bin 164, Trabzon da 38 bin 212, Düzce de 44 bin 970, Zonguldak ta 11 bin 764, Artvin de 6 bin 624, Kocaeli de 3 bin 422, Kastamonu da 3 bin 940, Rize de 1041, Bartın da 1150, Sinop ta 2 bin 239, Gümüşhane de 542 ton fındık rekolte tahminimiz var yılında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Ordu da 145 bin 353, Giresun da 101 bin 532, Samsun da 88 bin 392, Sakarya da 118 bin 57, Trabzon da 58 bin 767, Düzce de 81 bin 278, Zonguldak ta 25 bin 890, Artvin de 9 bin 414, Kocaeli de 10 bin 524, Kastamonu da 4 bin 993, Rize de 1633, Bartın da 7 bin 16, Sinop ta 1024, Gümüşhane de 903 ton fındık üretilmişti. Geçen yılki fındık üretimi 660 bin tondu Havaların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle bazı bölgelerde fındıkta yanma olmasının rekolteyi düşürdüğünü bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: 2012 yılında toplu meyveliklerinin alanı tüm Türkiye de 713 bin 435 hektar, 14 ilde 706 bin 285 hektardı. Bu yıl, toplu meyveliklerinin alanı 14 ilde yüzde 2,35 azalarak 689 bin 665 hektara geriledi yılında tüm Türkiye de 660 bin ton, 14 ilde 654 bin 776 ton fındık üretilirken, bu yıl 14 ilde 484 bin 268 ton rekolte bekliyoruz. Rekoltedeki düşüş tahminimiz yüzde 26,04 ü buluyor. Yine, 2012 yılında tüm Türkiye de dekar başına 92,51, 14 ilde ise 92,71 kilogram fındık verimi varken, bu yıl 14 ilde 70,22 kilogram verim tahmini yaptık. Verimdeki düşüş, bu yıl yüzde 24,26 yı bulacak. Fındıkta verim, 200 kilogramı bulması gerekirken, 70 kilograma düştü. Verim yükselmezse üretici yeterli geliri elde edemez. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü nün (FAO) 2010 yılı verilerine göre, dekar başına verim ABD de 444 kilogramı, Yunanistan da 325 kilogramı buluyor. Gürcistan da 192 kilogram, İtalya da 133 kilogram, İspanya da ise 109 kilogram. Dünya ortalaması 143 kilogramı buluyor. Verim, 2010 yılında Türkiye de 139 kilogramdı. Şimdi 70 kilograma düştü. En büyük rakibimiz İtalya da 122 kilogramın altına inmiyor. Rekolte daha da düşebilir Havaların hala sıcak gittiğini, fındıklarda dökülme yaşandığını, bunun rekolteyi daha da aşağıya çekeceğini belirten Bayraktar, Türkiye nin dünya fındık ihtiyacının yüzde 75 ini karşılıyor. Yaklaşık 713 bin hektar arazide 400 bin kadar çiftçimiz fındık üretimiyle uğraşıyor. Bu sezon şu ana kadar 252 bin ton iç fındık ihracatı yapıldı. Karşılığında 1,5 milyar dolar döviz geliri elde edildi. Geçen yıl 1,8 milyar dolar fındık ihraç edilmişti. Fındıkta ihracat sezonu 1 Eylül 2013 tarihine kadar sürecek. İhracat rakamları daha da artacak dedi. Fındıkta üretim ihracatı bile karşılayamayacak Bu yılki kabuklu fındık üretiminin ihracat için gerekli olan 600 bin tonu bile karşılayamayacak düzeyde olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: TZOB un girişim ve gayretleriyle, 2011 yılında sona eren fındıkta alan bazlı destekleme ödemesi, 3 yıl daha uzatıldı yılı parası olan dekar başına 150 lira 26 Haziran Çarşamba günü hesaplara yatırıldı ve ödemeler başladı. Destekleme 2012, 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla dekar başına 150, 160 ve 170 lira olacak. Üreticimize bu yıl 706 milyon lira, 3 yılda 2,3 milyar liraya yakın ödeme yapılacak. Bu ödemeler, fındıkta halen maliyetlerin biraz üstünde fiyatın oluştuğu göz önüne alındığında, zor durumda olan üreticinin hasat için ihtiyaç duyduğu işçiliği ve diğer giderlerini karşılayacak, tarımsal girdileri temin ederek rahat bir nefes almasını sağlayacak. Özellikle fındık tarımı yapılan Karadeniz Bölgesi nde 2 milyonu bulan üretici nüfusunun geçim kaynağı olan fındık üretimi, aynı zamanda fındığa katma değer sağlayan sanayi sektöründeki istihdamı ve ticareti nedeniyle bölgede sosyo-ekonomik yapının lokomotifi durumunda. Bu unutulmamalı ve fındıkta fiyat düşüşünün önüne geçilmeli. TARIM YİNE GENEL ORTALAMANIN ÜZERİNDE BÜYÜDÜ Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın yine genel ortalamanın üzerinde büyüdüğünü bildirerek, Tarım, avcılık, ormancılık ilk çeyrekte reel olarak yüzde 3,6, balıkçılık yüzde 3,9 büyüdü. İlk 3 ayda özellikle sebze ve hayvancılıktaki üretim artışının büyümeyi getirdi dedi. Şemsi Bayraktar, Türk tarımının 2011 yılında 101,3 milyar liralık cari hasılasını 2012 yılında 109,8 milyar liraya çıkardığını, balıkçılıkta da 2,3 milyar liralık hasılanın 2,8 milyar lirayı aştığını, 103,6 milyar lira olan toplam hasılanın da 112,6 milyar lirayı geçtiğini, 2013 yılının ilk üç ayında da tarım, avcılık ve ormancılıkta 12 milyar 971,6 milyon, balıkçılıkta 930,7 milyon lira hasıla elde ettiğini belirtti. Bayraktar, 2012 yılında tarım, avcılık ve ormancılığın yüzde 3,5, balıkçılığın yüzde 3,1 büyüdüğünü, 2013 yılının ilk üç ayını da tarım, avcılık ve ormancılıkta yüzde 3,6, balıkçılıkta yüzde 3,9 büyümeyle geçirdiğini vurguladı. Şemsi Bayraktar, 2007 deki gerilemesinden sonra tarımın üst üste 5 yıldır büyüdüğünü, bu yıla da büyümeyle başladığı bilgisini verdi. Tarımda üretici fiyatlarında yaşanan düşüşün tarımın cari hasılasına olumsuz yansıdığını, cari fiyatlarla tarım, ormancılık ve avcılıkta 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 1,9 gerileme görüldüğünü belirten Bayraktar, balıkçılıkta üretici fiyatlarında düşüş olmaması yüzünden cari fiyatlarla yüzde 18,7 büyüme yaşandığını vurguladı. Faaliyet kollarında büyüme rakamları Bayraktar, şunları kaydetti: Türkiye nin milli geliri cari fiyatlarla 2013 yılının ilk 3 ayında 357,85 milyar liraya ulaştı. Ekonomi 2013 yılın ilk 3 ayında sabit fiyatlarla yüzde 3 büyüdü. Büyümenin genelde yüzde 3, imalat sanayinde yüzde 2,8, inşaatta yüzde 5,9, toptan ve perakende ticarette yüzde 2,9 olduğu, madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 4,5 gerileme yaşandığı bir ortamda tarımda büyümenin yüzde 3,6 yı bulması önemlidir. Balıkçılıktaki büyüme de yüzde 3,9 dur. Reel büyümede tarımı geride bırakan faaliyet kolları, yüzde 13,7 büyüyen oteller ve lokantalar, yüzde 6,5 büyüyen mali aracı kuruluşların faaliyetleri, yüzde 6,4 büyüyen dolaylı ölçülebilen mali aracılık hizmetleri, yüzde 5,7 büyüyen gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri, yüzde 5,2 büyüyen kamu yönetimi, savunma, zorunlu sosyal güvenlik, yüzde 4,8 büyüyen ev içi personel çalıştırma, yüzde 4,6 büyüyen eğitim faaliyeti oldu. Büyüme, sağlık işleri ve sosyal hizmetlerde yüzde 3,6, imalat sanayinde yüzde 2,8, toptan ve perakende ticarette yüzde 2,9, ulaştırma, depolama ve haberleşmede yüzde 1,5, diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetlerinde yüzde 1,2, konut sahipliğinde yüzde 1 de kaldı. Ocak-Mart döneminde madencilik, taşocakçılığında yüzde 4,5, elektrik gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımında yüzde 3 gerileme meydana geldi. Bölgemizde büyük bir gıda açığı var TZOB Genel Başkanı Bayraktar, bu ortamda yüzde 3,6 büyüyen Türk tarımının, yapısal sorunların çözülmesi, piyasa istikrarının sağlanması, girdi fiyatlarının makul seviyelere çekilmesi, rekabet koşullarının sağlanması durumunda 2023 yılında 85 milyon ülke nüfusunu, 50 milyon turisti beslemesinin yanı sıra 50 milyar dolarlık ihracat, 150 milyar dolarlık hasıla gerçekleştirebileceğine dikkati çekti. Bayraktar, Bölgemizde büyük bir gıda açığı var. Rusya, Kafkas ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri, Kuzey Afrika ülkeleri, Çin ve Uzakdoğu ülkelerinin gıda ithalatları gittikçe artırıyor. Türkiye, tarımdaki potansiyelini kullanabilirse, bu ülkelerin gıda açığı kapatmaya aday ülkelerin başında gelir dedi.

7 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN TOPRAK BAYRAMI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toprağın önemini anlayan ülkelerin, artan gıda talebinin karşılanmasını, çevre ve tarımın sürdürülebilir olmasını sağlamak için tarım politikalarını yeniden şekillendirdiğini bildirdi. Bayraktar, TZOB olarak birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin imara açılarak, bu alanlarda sanayi ve yerleşim yerleri yapılmasını tam bir felaket olarak nitelendiriyoruz dedi. Şemsi Bayraktar, 16 Haziran Toprak Bayramı nedeniyle yaptığı açıklamada, günümüzde, teknolojinin gelişimi ve nüfus artışı ve tüketici alışkanlıklarının değişmesi gibi sebeplerle, gıda, giyim, enerji ürünlerine insanoğlunun ihtiyacının hiçbir zaman olmadığı kadar arttığını belirtti. Bayraktar, buna karşın bilinçsiz ve çarpık kentleşmenin arttığına, ihtiyacı karşılayabilmek için daha fazla sanayi bölgesi yapımı yoluna gidildiğine, kara ve demir yollarının genişletilerek ulaşımı rahatlatma çabasında bulunulduğuna ve turizmin gelişmesine paralel olarak tesis yatırımlarının çoğaldığına, bütün bunların özellikle kalabalık bölgelerde ve sahil kesimlerinde doğayı son derece olumsuz etkilediğine dikkati çekti. Her şeyin birbiriyle muntazam bir uyum içinde olduğu ekosistemde, bitki, hayvan, su, iklim ya da toprak gibi unsurların herhangi birinin dengesinin bozulmasının bir diğerini etkileyerek, sonuçta ekosisteme zarar verdiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: Ekosistem içindekilerin hiçbiri bir diğerinden daha üstün özelliklere sahip olmamakla birlikte, toprak; hepsini bünyesinde bulundurması itibariyle özel bir öneme sahiptir. Bu bakımdan toprak, tüm canlılar için vazgeçilmez olmakla birlikte kaybedilmesi halinde, geri kazanım için çok uzun yıllar geçmesi gerekiyor. Yapılan araştırmalarda göstermiştir ki, üretilemeyen toprağın sadece bir santimetre katmanının oluşması için 100 ila 1000 yıl arasında zaman geçmesi mecburiyeti vardır. Üzerinde işleyip tarım yapabileceğimiz kadar toprağın, yani santimetre toprak tabakasının oluşabilmesi için ise en az bin yıllık süreye ihtiyaç bulunuyor. Erozyon, çölleşme, kirlenme, tuzlanma toprakta sürekli bozulmaya neden oluyor Her geçen gün erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebeplerin, topraklar üzerinde sürekli bozulmalara neden olduğunu bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: Bunların yanında tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, aşırı ve bilinçsiz sulama ve gübreleme işlemleri, uygun miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar da topraklarımıza zarar veriyor. Dünyadaki toplam işlenebilir tarım arazisi 3,2 milyar hektardır. Bunun 1,4 milyar hektarında işlemeli tarım yapılıyor. Dünyadaki toplam toprak varlığımızın yüzde 25 i çölleşme tehdidi altındadır ve yok olmaya yüz tutmuştur. Birleşmiş Milletler in hazırlamış olduğu bir rapora göre, dünya üzerinde 250 milyon kişi çölleşmeden doğrudan, 1 milyar insan ise dolaylı yönlerden etkilenmektedir. Yüzölçümü 78 milyon hektar olan Türkiye nin, 24,2 milyon hektar işlenen tarım arazisi bulunduğunu bildiren Bayraktar, Toplam arazi varlığımızın sadece yüzde 30 unun tarım arazisi olduğunu ve bu arazilerin hiçbir sorunu bulunmayan ve her türlü tarım yapılabilen alanının toplam arazimize oranının yaklaşık yüzde 6 olduğunu düşünürsek toprak bakımından fakir bir ülke olduğumuzu söyleyebiliriz dedi. Türkiye topraklarında genel olarak, yüzde 3,1 inde drenaj, yüzde 1,7 sinde çoraklık, yüzde 31,5 inde taşlılık ve yüzde 86 sında çeşitli derecede erozyon problemlerinden bir ya da birkaçının beraber bulunduğunu belirten Bayraktar, yine toprakların yüzde 37,2 si çok sığ toprak (0-20 cm) ve yüzde 64 ünün organik maddece fakir (organik madde oranı yüzde 1 den az olan) topraklardan oluşmasının bu düşünceyi güçlendirdiğini vurguladı. Toprakların sorunlarının halledilmesi mümkün Bayraktar, şunları kaydetti: Bugün bataklık ve göllerin kurutulmasıyla, tarıma elverişli olmayan alanların pahalı çalışmalarla tarıma açılarak toprak miktarının artırılabileceğimizi söylenebilirse de, çevreye ve ekolojiye olumsuz etkileri nedeniyle tavsiye edilen bir işlem değildir. Seralarda da topraksız tarım uygulamalarıyla da teorik olarak üretim alanlarının genişletilmesi mümkündür. Ancak, kazanılacak üretim alanı mevcut üretim alanının çok altında olacağını rahatlıkla ifade edebiliriz. Öte yandan, topraklarımızdaki mevcut sorunların halledilmesi de mümkündür. Drenaj koşullarının iyileştirilmesi, basınçlı sulama tekniklerinin artırılması, toprakların organik maddece zenginleştirilmesi, tuzluluk problemlerin bertaraf edilmesi gibi sorunların çözümü için projelerin hazırlanması ve uygulanması gerekmektedir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, bu tür pahalı yatırımların yapılması ülke ekonomilerine kısa vadede ağır bir yük olarak görünse de, uzun vadede getireceği faydaların gözden kaçırılmaması fevkalade önemlidir. Tarım topraklarının en temel sorunu amaç dışı kullanım Tarım topraklarımız için en temel ve devam etmekte olan sorunun hiç şüphesiz tarım arazilerin amaç dışı kullanımı olduğuna dikkati çeken Bayraktar, açıklamasında şu görüşlere verdi: Tarım arazilerinin nüfusa bağlı olarak giderek azalması nedeniyle gelecekte yaşanması muhtemel açlık tehlikesi, tarım arazilerinin korunması ve etkin kullanımının sağlanmasının ne kadar gerekli ve önemli olduğunu gözler önüne sermektedir. Tarım topraklarının verimliliğinin artırılması suretiyle, tarımsal üretim belli bir noktaya kadar artırılabilir. Ancak belirli bir miktardan sonra, tarımsal üretimi artırmak, tarım alanının artırılmasıyla mümkündür. Gelecekte su ve gıda savaşlarının çıkma ihtimalini tartışan bilim adamlarının bu fi krini, sadece gerçeklerden uzak felaket senaryosu olarak değerlendirmek yerine, söz konusu görüş üzerinde bir daha düşünmenin yararlı olacağına inanıyoruz. Bugün dünyada 868 milyon insanın açlıkla karşı karşıya olduğunu, yani 8 kişiden birinin tok olmadığı gerçeğini göz önüne alarak, tarıma ve dolayısıyla tarımsal üretimi yaptığımız toprağa daha çok önem vermemiz gerektiği aklımızdan çıkarmamalıyız. Toprağın önemini anlayan ülkeler, artan gıda talebinin karşılanmasını, çevre ve tarımın sürdürülebilir olmasını sağlamak için tarım politikalarını yeniden şekillendiriyorlar. Türkiye de de kentsel yapılaşmanın, iyi nitelikli araziler üzerinde yoğunlaştığını, tarım yapılan alanların daha düşük nitelikli arazilere doğru kaydığını belirten Bayraktar, Hatta ülkemizde sanayi, çoğunlukla iyi nitelikli üretken araziler üzerinde kurulmuştur. Endüstriyel kuruluşların çevresindeki şehirleşme olgusu gelişmiş, üstün vasıfl ı tarım arazileri azalmış ve niteliklerinin bozulmasına neden olmuştur. Birlik olarak birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin imara açılarak, bu alanlarda sanayi ve yerleşim yerleri yapılmasını tam bir felaket olarak nitelendiriyoruz dedi. TARIMDA İSTİHDAM 81 ÜLKENİN NÜFUSUNDAN FAZLA Bayraktar: Tarımda istihdam, Mart ayında, geçen yılın aynı ayına göre 95 bin, geçen aya göre 177 bin artarak 5 milyon 708 bin kişi oldu Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda istihdamın artmaya devam ettiğini, Mart ayında tarım istihdamının 5,7 milyonu aştığını bildirerek, tarımda istihdam, Mart ayında, 2012 nin aynı ayına göre, 95 bin, geçen yılın aynı ayına göre 177 bin artarak, 5 milyon 708 bin kişi oldu dedi. Bayraktar yaptığı açıklamada, Mart ayında toplam istihdamın, 2012 nin aynı ayına göre, 1 milyon 157 bin artarak, 24 milyon 974 bine çıktığını belirtti. Bu dönemde hizmetler sektöründe istihdamın 633 bin, sanayide 227 bin, inşaatta 203 bin, tarımda 95 bin arttığını bildiren Bayraktar, 2012 yılı Ocak ayında 5 milyon 416 bine inen tarımdaki istihdamın aynı yıl Şubat ayında 5 milyon 427 bine, Mart ta 5 milyon 613 bine, Nisan da 6 milyon 11 bine, Mayıs ta 6 milyon 363 bine, Haziran da 6 milyon 555 bine, Temmuz ayında 6 milyon 638 bine yükseldiğini kaydetti. Tarımdaki istihdamın 2012 Ağustos ayında 6 milyon 564 bine, Eylül de 6 milyon 502 bine indiğini bildiren Bayraktar, mevsim şartlarının etkisiyle Ekim ayında 6 milyon 322 bine, Kasım ayında 6 milyon 27 bine, Aralık ayında 5 milyon 686 bine, 2013 Ocak ayında ise 5 milyon 474 bine düştüğünü, 2013 Şubat ayında yeniden artışa geçerek 5 milyon 531 bine, 2013 Mart ayında ise 5 milyon 708 bine çıktığını belirtti. Mart ayında hizmetler sektörünün 12 milyon 716 bin, tarımın 5 milyon 708 bin, sanayinin 4 milyon 948 bin, inşaat sektörünün ise 1 milyon 603 bin kişiye istihdam yarattığı bilgisini veren Bayraktar, tarımın, tarımsal faaliyetin en alt seviyeye indiğini Ocak ayında sanayiden 604 bin, Şubat ayında 645 bin, Mart ayında ise 760 bin daha fazla istihdam sağladığını, Mart ayında sanayi ve inşaatın toplam istihdamının ise 6 milyon 551 bin kişi olduğunu vurguladı. 24 milyon 974 bin olan toplam istihdamın yüzde 22,9 unu tarımın karşıladığını bildiren Bayraktar, Sanayide istihdam yüzde 20 yi aşamazken, tarımdaki istihdam en düşük olduğu aylarında bile yüzde 22 lerin altına düşmüyor dedi. Bayraktar, Mart ayında, geçen yılın Mart ayına göre, hizmetlerin payının 0,2 puan artarak yüzde 50,9 a, inşaatın payının 0,5 puan artarak yüzde 6,4 e çıktığını, sanayinin yüzde 19,8 olan payının değişmediğini, tarımın payının ise 0,7 puan azalmayla yüzde 22,9 a indiğini kaydetti. Tarım işsizliği 2,2 puan düşürüyor Türkiye de işsiz sayısının Mart ta 2 milyon 801 bin kişi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, Tarım, 5 milyon 708 bin kişiye iş sağlıyor, işsizliği düşürüyor. İşsizliğin panzehiri olan tarım, Mart ayında bile 5,7 milyon istihdamla, yüzde 12,3 olan işsizliği 2,2 puan düşürerek yüzde 10,1 e çekti dedi. Tarımdaki istihdamın 81 ülkenin nüfusundan fazla olduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: Nüfusu Türkiye nin tarım istihdamından az olan ülkeler arasında Türkmenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kırgızistan, Danimarka, Singapur, Finlandiya, Slovakya, Norveç, İrlanda, Gürcistan, Yeni Zelanda, Lübnan, Kuveyt, Bosna Hersek, Ermenistan, Uruguay gibi ülkeler var. Avrupa Birliği (AB) üyesi Slovenya nın, dünyanın en zengin ülkesi Katar ın 3 katı insanın Türkiye de tarımda istihdam ediliyor. Türkmenistan ve Birleşik Arap Emirlikleri nin 5,7, Kırgızistan ve Danimarka nın 5,6, Singapur, Finlandiya nın 5,5, Slovakya nın 5,4, Norveç in 5,1 milyon nüfusu var, Türkiye nin tarımdaki istihdamı 5,7 milyonu aşıyor. İrlanda nın nüfusu 4,6, Gürcistan, Yeni Zelanda nın nüfusu 4,5, Lübnan ın nüfusu 4,1, Kuveyt ve Bosna Hersek in nüfusu 3,9, Ermenistan ve Uruguay ın nüfusu 3,4 milyon. Slovenya nın nüfusu 2,1, Katar ın nüfusu 1,9 milyonda kalıyor.

8 8 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 GENÇ NÜFUSU TARIMDA TUTMANIN TEK YOLU KIRSAL KALKINMA Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kırsalda genç nüfus azalmasının tarımı olumsuz etkilediğini bildirerek, kırsaldaki genç nüfus sürekli azalıyor. Genç nüfus kırdan göçüyor, köyler boşalıyor dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, özellikle genç nüfusun köyden kopmasının tarımın ve kırın geleceği açısından fevkalade olumsuz bir durum olduğunu belirtti dönemi incelendiğinde, köy ve beldelerde, 0-44 arası yaş gruplarının nüfusunda azalma görüldüğünü, buna karşın, 44 yaş üstü nüfusta artış yaşandığını vurgulayan Bayraktar, Yaş grupları içinde kırsaldaki en fazla nüfus azalması çocuklarda ve gençlerde yaşanıyor. En fazla nüfus artışı ise yaş grubunda görülüyor. Emekli olanlarda kıra yönelme olduğu tahminini yapabiliriz. Genç nüfusun büyük şehirlere göç etmesi, kırın ve tarımın bugününü ve özellikle geleceğini etkiliyor dedi. Köyler boşaldı Cumhuriyetin kurulmasıyla başlayan ekonomik kalkınma çabalarıyla birlikte, Türkiye nin ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan değişim geçirdiğini bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: Cumhuriyet sonrası yaşanan ekonomik kalkınma kentlerin cazibesini artırmıştır. İş arayışı, çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlama isteği, eğitim, sağlık imkanlarından iyi bir şekilde yararlanma beklentisi, sosyal güvence arayışı, sosyal statü kazanma, teknolojide meydana gelen değişme ve gelişmelerden yararlanma isteği gibi nedenlerle köyden kente yoğun göç dalgaları yaşanmıştır. Ülkemizde, kentlerde yaşanan ekonomik, sosyal gelişme, kıra çok geç yansımıştır. Hala kırsalda gelir seviyesi ülke ortalamasının üçte biri dolaylarındadır sonrası uygulanan politikalar ile Doğu ve Güneydoğu kırsalında yaşanan terör, kırdan kente göçü hızlandırmıştır. Sonuçta köyler boşalmış ve nüfus kentlerde toplanmıştır. Bu durum, köylerin yanı sıra özellikle kentlerde ekonomik ve sosyal açıdan büyük sorunlar yaratmıştır. Devletin altyapı yatırımlarının çok üzerinde yaşanan göç, kentlerde varoşların doğmasına neden olmuştur. Bayraktar, Türkiye de belde ve köylerde yaşayan nüfusun, 1935 yılında yüzde 76,5 iken, bu oranın 1960 yılında yüzde 68,1 e, 1980 yılında yüzde 56,1 e, 2012 yılında ise yüzde 22,7 ye indiğini bildirdi. İstihdamın yaklaşık yüzde 25 ini tarımın sağladığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: Kırsal nüfus ile tarım nüfusu karıştırılıyor. İnsanların kırsalda ikamet etmesi tarımda çalışacağı anlamına gelmiyor. Gelişmiş ülkelerde tarım nüfusu yüzde 3 lerin altına düştü. Tarım nüfusunun yüzde 1,5-2,5 arasında olduğu ABD, İngiltere, Kanada ve Hollanda da kırsal nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde arasında. Bu oran, tarım nüfusunun yüzde 2 nin altında olduğu Almanya da yüzde 25 in, yüzde 3 olduğu İtalya da yüzde 30 un üzerinde. Kırsal nüfus, Polonya da yüzde 40 a yaklaşıyor. Kırsal nüfusun yüzde 50 nin üzerinde olduğu, Avrupa Birliği (AB) üyesi Slovenya gibi gelişmiş ülkeler var. Bu ülkelerde nüfusun önemli bir oranı kırsalda oturuyor ama tarımda istihdam edilmiyor. Kırsalda tarım dışı sektörlerde çalışıyor. Genç nüfusu kırsalda tutmak için yapılması gerekenler TZOB Genel Başkanı Bayraktar, kırsalda ve tarımda genç nüfusu tutmanın tek yolunun kırsal kalkınma olduğunu, hem kente göçü önlemek için tedbir alınması, hem de köye dönenlere destek verilmesi gerektiğini ifade etti. Bayraktar, tarım ve kırsalın genç nüfusunu kaybetmemesi için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: Tarım sektöründe iş kurmak isteyen genç girişimcilere özendirici destekler verilmeli, 40 yaşın altındaki genç çiftçilere, Avrupa Birliği ndeki gibi köyden kente göçün önlenmesi, üretimin teşvik edilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için faizsiz yatırım desteği gibi özel destekler verilmeli, Tarımda ülke ortalamasının üçte biri olan yurtiçi gelirin, ülke ortalamasına hızla yaklaştırılması için önlemler alınmalı, Kırsal kalkınma yatırımlarına hız verilmeli. Topyekun kalkınma sağlanmalı, Kırsalda sosyal kalkınma sağlanmalı, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Konya Ovası Projesi (KOP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) gibi büyük bölgesel projelerinin özellikle tarım ve kırsal kalkınmayla ilgili yatırımları hızla tamamlanmalı, Türk tarımına uluslararası piyasada rekabet koşulları kazandıracak önlemler alınmalı, Pazara yönelik, sözleşmeli üretim yapılmalı, üretim planlamasına gidilmeli, Türkiye nin mukayeseli üstünlüğü olduğu ürünlerin üzerinde odaklanılmalı, bu ürünlere tanıtım ve ihracat destekleri verilerek dünya pazarlarında hakimiyetleri sürdürülmeli ve artırılmalı. Kırsal kalkınmaya yönelik çalışmalar son yıllarda hızlandı Kırsal kalkınmaya yönelik çalışmaların son yıllarda hızlandığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: Kırsal kalkınma projeleri ve bölgesel projeler, kırda gelir ve istihdam açısından önemli gelişmelerin ortaya çıkmasını sağladı. Ülkemizin tarımsal potansiyeli olağanüstü boyutlardadır. Bundan dolayı kırsalda özellikle tarıma dayalı sanayi tesisleri kurmak, bunları ülke ve dünya ekonomisine entegre etmek gerekir. Avrupa Birliği (AB) ile sürdürülen Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Programı (IPARD) kapsamındaki fonlar, üretilecek projelerle en iyi şekilde değerlendirilmelidir. Bu yapılırsa kırsalda hızlı bir kalkınma yaşanır. Tarım dışı alanlarda iş bulacak genç nüfus da kente göçmek zorunda kalmaz, yerinde yaşamını sürdürür. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın uyguladığı, hedef kitlesini kırsal kesimde yaşayan, tarımsal faaliyet içinde olan ve önder çiftçi özellikleri taşıyan, en az ilköğretim mezunu, yaş arası genç çiftçilerin oluşturduğu, Genç Çiftçiler Eğitim Projesi önemlidir. TZOB, bu konuda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile işbirliği içindedir. Ayrıca, Bakanlık kırsal alanda ekonomik yatırımlar, makine ekipman alımı ve damla sulama yatırımları için önemli destekler vermektedir. Bu desteklerin artırılarak ve çeşitlendirilerek sürdürülmesi gerekmektedir. Avrupa Birliği (AB) tarafından sağlanan IPARD fonlarının etkin olarak ve tamamının kullanımının kırsala önemli katkılarda bulunacağına dikkati çeken Bayraktar, Kırsal alanda tarımsal üretim, diğer sektörlerin lokomotifi durumundadır. Hepsinden önemlisi çiftçileri tarımsal üretimde tutacak karşılıksız desteklerin artırılması ve etkinliğinin geliştirilmesi gerekmektedir. Kırsal kalkınma, çiftçiyi makus talihinden kurtaracak, ülkenin birçok sorununu halledecek, istikrar sağlayacak, ekonomiyi rayına oturtacak en önemli faaliyet alanıdır dedi. DIŞ Bayraktar: TİCARET FAZLASI Tarım, Ocak-Mayıs döneminde üzerine düşeni fazlasıyla yapmış, dünyadaki ekonomik durumdan kaynaklanan ihracat zorluğuna karşın dış ticaret fazlasını artırarak sürdürmüştür. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ve gıdada ihracatın ve ithalatın arttığını bildirerek, Ocak-Mayıs dönemi gıda ve tarım ihracatı yüzde 11,3 artışla 6,2 milyar dolardan 6,9 milyar dolara çıkarken, ithalat aynı dönemde yüzde 12,1artışla 4,44 milyar dolardan 4,98 milyar dolara yükseldi dedi. Bayraktar, tarım ve gıdada 2013 Mayıs ayında 1 milyar 407,1 milyon dolarlık ihracat, 1 milyar 77,4 milyon dolarlık da ithalat yapıldığının altını çizerek, 329,7 milyon dolarlık dış ticaret fazlası verildiğini bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, fasıllar itibarıyla ihracat ve ithalat rakamlarına bakıldığında, gıda ve tarımda, Ocak-Mayıs döneminde, 6 milyar 848,7 milyon dolarlık ihracat, 4 milyar 985,1 milyon dolarlık ithalat yapıldığını; 1 milyar 863,5 milyon dolarlık dış ticaret fazlası verildiğini belirtti yılında, Ocak-Mayıs döneminde 6 milyar 172,3 milyon dolarlık ihracat, 4 milyar 443 milyon dolarlık ithalat olduğunu ve 1,73 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verildiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: Tarım ve gıdada Ocak-Mayıs dönemlerinde 2012 de 1,73 milyar dolar olan dış ticaret fazlası, bu yıl 1,86 milyar dolara yükseldi. Bu rakam, dış ticaret açığı veren ülkemiz için çok önemlidir. Tarım, Ocak-Mayıs döneminde üzerine düşeni fazlasıyla yapmış, dünyadaki ekonomik durumdan kaynaklanan ihracat zorluğuna karşın dış ticaret fazlasını artırarak sürdürmüştür. Ocak-Mayıs döneminde en fazla ithalat artışının yüzde 70 ile hububatta görüldüğünü ifade eden Bayraktar, 5 aylık dönemde 1,6 milyar dolarlık hububat ithalatı yapıldığı bilgisini verdi. Mayıs ayı rakamları Bayraktar, gıda ve tarımda Mayıs ayında 1 milyar 407,1 milyon dolarlık ihracat, 1 milyar 77,4 milyon dolarlık ithalat yapıldığını; 329,7 milyon dolarlık dış ticaret fazlası verildiğini vurguladı yılında, Mayıs ayında 1 milyar 199,1 milyon dolarlık ihracat, 1 milyar 76,3 milyon dolarlık ithalat olduğunu ve 122,8 milyon dolarlık dış ticaret fazlası verildiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: Bu yıl Mayıs ayında, geçen yılın aynı dönemine göre hem ihracat artmış hem de ithalat azalmıştır. Bu son derece olumlu bir gelişmedir. Türk çiftçisi, hem iç tüketimi karşılamaya hem de ihracata yönelik üretime devam etmektedir. Tarım, dış ticaret açığını kapatmada, büyümede, ihracatta, istihdamda Türk ekonomisine büyük katkı sağlamayı sürdürüyor.

9 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN Çölleşmeyle Mücadele Günü: Geleceğimizi Kurutmayalım! TZOB Genel Başkanı Bayraktar: Bu yıl Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü nün ana teması olan su, gıda güvenliği ve gıda güvencesinin sağlanmasında kilit rol oynayan, ikamesi mümkün olmayan stratejik bir doğal kaynaktır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bu yıl Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü nün temasının Su olarak belirlendiğini bildirdi. Geleceğimizi kurutmayalım! sloganıyla su kıtlığına karşı konulması ve hazırlıklı olunması konusunda herkese çağrıda bulunulduğunu, suyun ve toprağın korunması ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasından herkesin sorumlu olduğu mesajının verildi. Bayraktar, Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, bu yılın Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü nün ana teması olan suyun, gıda güvenliği ve gıda güvencesinin sağlanmasında kilit rol oynayan, ikamesi mümkün olmayan stratejik bir doğal kaynak olduğunu bildirdi. Şemsi Bayraktar, Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü olarak ilan edilen 17 Haziran da her yıl bütün dünyada çeşitli etkinlikler düzenlendiğini ve Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası tarafından belirlenen temalarla çölleşme konusuna dikkat çekmenin ve toplumda farkındalık oluşturulmanın amaçlandığı bilgisini verdi. 110 ülke çölleşme tehdidi altında Çölleşmenin, iklim değişikliği, ormanların ve meraların tahribi, yanlış arazi kullanımı ve yanlış tarım uygulamaları ve yanlış sulama sonucu toprakların tuzlanması gibi nedenlerle meydana geldiğini belirten Bayraktar, Dünyada her yıl çölleşmeye bağlı olarak 12 milyon hektar toprak kaybedilmektedir. Bugün dünyada 1,2 milyar insan, 4 milyar hektardan fazla arazi ve büyük çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerden oluşan 110 ülke çölleşme tehdidi altındadır bilgisini verdi. Suyun, gıda güvenliği ve gıda güvencesinin sağlanmasında kilit rol oynayan, ikamesi mümkün olmayan stratejik bir doğal kaynak olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: Su güvencesi ve su güvenliği sağlanamadığı takdirde gıda güvencesi ve gıda güvenliğinden söz etmek mümkün değildir. Dünya nüfusu son yüzyılda 3 kat artarken yaşam kalitesinin artması nedeniyle su kullanımı da 6 katına çıkmış, azalan su kaynakları artan nüfusun talebini karşılayamaz hale gelmiştir. Bazı araştırmalara göre 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insan su kıtlığıyla karşı karşıya kalacak, 2050 yılında ise su sıkıntısı çeken ülkelerin sayısı 54 e yükselecektir. 2,3 milyar insan sağlıklı suya hasret Sanayileşme ve kentleşmenin de etkisiyle hızlı ve bilinçsiz bir şekilde tüketilen su kaynaklarımız aynı hızla kirletilmiş ve kirletilmeye devam ediyor. Dünyada 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksun olup, 2,3 milyar kişi sağlıklı suya hasrettir. Dünya su rezervinin yalnızca yüzde 2,5 inin tatlı su formunda bulunduğu, bu miktarın ise sadece yüzde 0,3 ünün insanlar tarafından kullanılabilir ve içilebilir özellikte tatlı su olduğu dikkate alındığında, insanoğlunun kullanabileceği tatlı su miktarının ne kadar sınırlı olduğu ortaya çıkmaktadır. Nüfus artışı, bilinçsiz su kullanımı, yanlış uygulamalar ve küresel ısınmanın da etkisiyle doğal kaynaklarımız üzerindeki baskı gün geçtikçe artmaktadır. Araştırmalara göre iklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklık artışı ve yağış miktarındaki azalma sonucu akarsulardaki su miktarı azalacaktır. Gediz ve Büyük Menderes havzalarındaki yüzey sularında 2030 yılına kadar yüzde 20, 2050 yılına kadar yüzde 35 ve 2100 yılına kadar yüzde 50 azalma öngörülmektedir. Ülkemiz su zengini bir ülke değil Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye nin tüketilebilir yer üstü ve yer altı su potansiyeli yılda ortalama 112 milyar metreküp olduğunu, bunun 44 milyar metreküpünün kullanıldığını bildiren Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti: Ülkemiz su zengini bir ülke değildir. Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1519 metreküp civarındadır. Nüfus artışıyla birlikte bu rakam da sürekli düşmektedir. Bu bakımdan mevcut su kaynaklarımızın korunması ve etkin kullanımı son derece önemlidir. Ülkemizde toplam su tüketimimizin yüzde 74 ü tarımda, yüzde 11 i sanayide ve yüzde 15 i içme ve kullanma amaçlı kullanılmaktadır. Su kaynaklarımız üzerindeki tehditler nedeniyle tarımda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerinin kullanımı ve yaygınlaştırılması fevkalade önemlidir. Tarımsal üretimde; toprağın nemini koruyacak ve su tutma kapasitesini artıracak yöntemler tercih edilmeli, toprak işlemesiz tarım yaygınlaştırılmalı, kuraklığa dayanıklı tohum çeşitleri geliştirilmelidir. İç Anadolu, Çölleşme Risk Haritası nda aşırı hassas bölge Ülkemiz topraklarının yüzde 65 i kurak, yarı kurak ve yarı nemli iklim özelliklerine sahiptir. Özellikle İç Anadolu Bölgesi Dünya Çölleşme Risk Haritası nda aşırı hassas ve çok hassas olarak gösterilmektedir. Topraklarının büyük bir kısmı çölleşme ve erozyon tehdidi altında bulunan ve büyük bir tarımsal potansiyele sahip ülkemizde insanlarımızın çölleşme ve erozyonla mücadele konusunda daha fazla duyarlı ve bilinçli olabilmesi için kamu ve özel kuruluşların konuya gereken hassasiyeti göstermeleri son derece önemlidir. Toprak ve suyun bütün sektörlerin temel yapı taşları olduğunu, ancak sınırlı olan bu kaynaklarının tüm sektörler tarafından çevreyle uyumlu bir şekilde ve en etkin biçimde kullanılması gerektiğini belirten Bayraktar, Artan nüfusun su ihtiyacının yeterince karşılanabilmesi için; su havzaları yerleşim ve sanayi tesisleriyle işgal edilmemeli, su kaynakları kirletilmemeli, mera ve ormanlık alanlarımız çoğaltılmalıdır dedi. Yerleşim yerleri, sanayi tesisleri ve yollar marjinal arazilerde yapılmalı TZOB Genel Başkanı Bayraktar, tarım arazilerinin hiçbir şekilde tarım dışı amaçla kullanılmaması, yerleşim yerlerinin, sanayi tesisleri ve karayollarının mümkün mertebe tarımda kullanılamayacak durumda olan marjinal arazilerde yapılması gerektiğine dikkati çekti. Bayraktar, açıklamasında, Söz konusu eğimli kayalık, tarımda kullanılamayan verimsiz arazilerde, bina ve tesislerin yapılması proje maliyetlerini artırmakla birlikte, verimli tarım arazilerinden yıllarca alacağımız ürünü düşünürsek, bu maliyet artışını fazlasıyla karşılayabilecek durumdadır görüşüne yer verdi. Şemsi Bayraktar, insanların toprak ve su gibi doğal kaynakların tükenebilir olduğunun fakına varmalarını sağlaması, kullanırken tasarruf etme bilincinin oluşturması gerektiğini vurgulayarak, Biliyoruz ki, su yoksa geleceğimiz de yoktur. Bu nedenle her geçen gün azalmakta olan doğal kaynaklarımızı ve verimli arazilerimizi koruyalım, geleceğimizi kurutmayalım dedi. TZOB, SGK EĞİTİMLERİNİ SÜRDÜRÜYOR Eğitim çalışmalarına Kütahya, Samsun, Batman ve Erzurum da devam edildi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği nin üyelerini son gelişmelerden haberdar etmek, mevzuatla ilgili bilgi vermek, karşılaşılan sorunları dinlemek ve çözmek üzere iller bazında düzenlediği sosyal güvenlikle ilgili eğitim çalışmalarına 4 ilde daha devam edildi. Samsun, Batman, Kütahya ve Erzurum da düzenlenen toplantılarda Türkiye Ziraat Odaları Birliği nden Teknik Müşavir Yrd. Neşe Tezer ile Sigortalı Tescil ve Hizmet Dairesi Başkanlığı ndan Şube Müdürü Necati Yeşilyurt ve Şube Şefi Lütfi ye Aslan katılımcılara bilgi verdi. TZOB ile Sosyal Güvenlik Kurumu nun işbirliğiyle düzenlenen toplantıların Samsun ayağındaki çalışmaya Sosyal Güvenlik İl Müdür Yardımcısı Sami Şahin ile Samsun merkez ve ilçelerde faaliyet gösteren Ziraat Odalarının Genel Sekreterleri katıldı. Toplantıda Ziraat Odası üye kayıt defterlerinin tanzimi ile üye kayıt ve çıkış işlemlerinin usul ve esasları hakkında da detaylı bilgi verildi. Batman da düzenlenen toplantı Batman Muhasebeciler Odası Toplantı Salonu nda yapıldı. Eğitim toplantısına, Batman, Adıyaman, Siirt, Diyarbakır il ve ilçe ziraat odaları personeli ile Batman, Kurtalan, Baykan, Eruh, Pervari Ziraat Odalarının Başkanları, Batman SGK İl Müdürü Sefa Tatlısu ve il müdürlüğü çalışanları katıldı. Kütahya SGK İl Müdürlüğü Salonu nda, Kütahya SGK İl Müdürü Yardımcısı Necdet Eren in açılış konuşmasıyla başlayan toplantıya, il ve ilçe Ziraat Odaları personeli ile il müdürlüğü çalışanları hazır bulundu. Erzurum da düzenlenen ve SGK İl Müdürlüğü Salonu nda gerçekleştirilen toplantıya ise TZOB Yönetim Kurulu üyesi M. Latif Maskan ile Erzurum il ve ilçe Ziraat Odaları başkanları ve personeli, Erzurum SGK İl Müdürü Hulusi Bumin ve il müdürlüğü çalışanları katıldı.

10 10 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 TMO 1938 'den bu yana hububat piyasasında Başta hububat olmak üzere 75 yıldır görevlendirildiği tarım ürünleriyle ilgili alım/satış işlemlerini yapan; gerektiğinde ithalat/ihracat argümanlarıyla piyasaların sağlıklı işleyişini temin etmeye yönelik çalışmaları yürüten; kısaca Ofis ya da TMO olarak bilinen Toprak Mahsulleri Ofisi Yürüttüğü çalışmalarla üretici ve tüketicinin mağdur olmasını önleyerek, üretici-tüketici-tüccar ve sanayici arasında sağlıklı bir yapının oluşması için faalieyetlerini sürdüren TMO nun Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Sayın Mesut Köse, Çiftçi ve Köy Dünyası nın bu ayki konuğu oldu. Sayın Genel Müdürüm, TMO nun kuruluş amacı, faaliyet sahasıyla ilgili genel bir bilgi verebilir misiniz? 1938 yılında buğday piyasalarının istikrarını sağlamak üzere kurulan Toprak Mahsulleri Ofi si, kuruluşundan günümüze kadar hububat, bakliyat ve fındık gibi birçok ürün piyasasının düzenlenmesinde ve haşhaş tekelinin işletilmesinde önemli roller üstlenmiş bir iktisadi devlet teşekkülüdür. TMO, başta hububat olmak üzere, görevlendirildiği tarım ürünleriyle ilgili olarak iç ve dış piyasaları yakından takip ederek alım/satış işlemlerini yapmakta, gerektiğinde ithalat/ihracat argümanlarıyla piyasaların sağlıklı işleyişini temin etmektedir. Böylelikle üretici ve tüketicinin mağdur olmasını önleyerek, üretici-tüketici-tüccar ve sanayici arasında sağlıklı bir yapının oluşmasını sağlamaktadır. TMO nun 75 yıl boyunca ortaya koyduğu başarısında, misyonuna uygun olarak yürüttüğü faaliyetleri titizlikle uygulamaya koyması, gerçekleştirdiği yapısal değişiklikler, yeni ihtiyaçlar karşısında yürüttüğü çalışmalar ile daha modern ve gelişmiş yöntemleri hayata geçirmesi yatmaktadır. Ülkemizde hububat üretimini, verimini, potansiyelini, ihracat olanaklarını kısaca değerlendirmek gerekirse, neler söylenebilir? TÜİK verilerine göre 2012 yılında ülkemizde; 20,1 milyon ton buğday, 7,1 milyon ton arpa, 4,6 milyon ton mısır ve 880 bin ton çeltik üretilmiştir yılında ise % 9 artışla 21,95 milyon ton buğday, % 11 artışla 7,9 milyon ton arpa, % 7,6 artışla 4,95 milyon ton mısır ve % 2,3 artışla 900 bin ton çeltik üreteceğimiz tahmin edilmektedir (TÜİK 1. Tahmin). Ülkemizin buğday tüketimi 18-18,5 milyon ton seviyelerinde olup üretim tüketimi karşılayacak seviyededir. Ülkemizde üretilen ihtiyaç fazlası buğdaylar ham madde yerine mamul madde haline getirilerek ihraç edilmektedir. Ülkemiz, dünyanın en önemli buğdaya dayalı mamul madde ihracatçılarından biridir. Buğdaya dayalı mamul madde ihracatı (un, makarna, bulgur, irmik ve bisküvi) her yıl artarak devam etmektedir yılında mamul madde ihracatı toplamı 303 ton (değeri 51 Bin ABD Doları) iken, 2012 yılında gerçekleşen yaklaşık 3 milyon tonluk (değer 2 Milyar ABD Dolarını aşmıştır) mamul madde ihracatı ile son 42 yılın rekoru kırılmıştır. Ülkemiz dünya un ihracatında; 2002 yılında değer ve miktar bazında 11. sırada yer alırken, son dört yılda değer bazında 1. sırada yer almıştır. Miktar bazında ise son yıllarda ya birinci ya da ikinci sırada yer almaktadır. Dünya makarna ihracatında ise; 2002 yılında miktar bazında 7. sırada yer alırken, son sekiz yılda miktar bazında İtalya nın ardından 2. sırada yer almıştır. Ülkemizde 2013 yılı hububat hasatı, mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık nedeniyle geçen yıla göre daha erken başlamıştır. Türkiye genelinde hububat hasatı % 90 seviyelerindedir. Ülkemizde buğday verimi iklim ve diğer faktörlere bağlı olarak her yıl değişiklik arz etmektedir yılında Orta Anadolu nun geneli ile Doğu Anadolu Bölgesi nde verim normaline göre daha düşük, diğer bölgelerde ise daha yüksek gerçekleşmiştir. Hasat sonuna gelinen 2013 yılında ise Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesi nde geçen yıl ile aynı seviyede, Ege ve Marmara Bölgelerinde geçen yıldan bir miktar düşük, Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde ise geçen yılın üzerindedir. Piyasa düzenleyici bir kurum olan TMO nun, piyasa istikrarı konusundaki politikaları, alım politikaları ve istikrar sağlama misyonu ile ilgili neler söylemek istersiniz? TMO hasatla birlikte, ülkemizde hububat piyasasının düzenlenmesine yönelik olarak piyasaları yakından takip etmekte, gerektiğinde müdahale alım fi yatı açıklamak suretiyle peşin ve emanet alım yapmakta, ayrıca müdahale alım fi yatı açıklamadan taahhütname karşılığı alım yaparak tüm kesimlere depolama imkânı sağlamaktadır. Yine piyasa düzenlemesine yönelik ithalat, ihracat, satış ve gümrük düzenlemeleri gibi müdahale araçlarını da etkin olarak kullanmaktadır yılı hasatı 30 Nisan da başlamış olup TMO, 20 Mayıs tarihi itibariyle üretici, tüccar ve sanayicinin depolama ihtiyacını karşılamak amacıyla taahhütnameli alımlara başlamıştır. 7 Haziran da buğday piyasa fi yatlarının TMO nun belirlediği müdahale alım fi yatı seviyelerine düşmesiyle birlikte, Anadolu Kırmızı Sert (AKS) ekmeklik buğday için 720 TL/Ton, makarnalık buğday için 765 TL/Ton müdahale alım fi yatı açıklanarak peşin ve emanet alımlara başlanmıştır. TMO 2011 yılı itibariyle kaliteyi esas alan bir alım sistemine geçmiştir. Bu sistemde buğdaylar, fi ziksel özelliklerinin yanında kimyasal analize de tabi tutularak alınmakta ve fi yatlandırılmaktadır. Ayrıca süne-kımıl tahribatı düşük, protein oranı yüksek olan buğdaya % 1-3 arasında değişen ilave fi yat verilmekte ve kaliteli üretim teşvik edilmektedir. Bu kapsamda, 2013 yılı için açıklanan 720 TL/Ton AKS buğday müdahale alım fi yatı proteini yüksek, süne-kımıl tahribatı düşük buğdaylarda 742 TL/Tona, 765 TL/Ton olarak açıklanan makarnalık buğday müdahale alım fi yatı ise 788 TL/ Tona kadar çıkabilmektedir. Arpa, çavdar, yulaf ve tritikale ürünlerinin piyasa fi yatlarının üreticiyi memnun edecek seviyelerde seyretmesi nedeniyle bu ürünler için müdahale alım fi yatı açıklanmamıştır. Söz konusu ürünlerin taahhütname karşılığı alımlarına devam edilmektedir yılı itibariyle randevulu alım sistemine de geçilmiş olup ürün sahipleri, randevu.tmo.gov.tr adreslerinden veya işyerlerimize müracaat etmek suretiyle randevu alabilmektedirler. Bu sistem ile işyerlerimiz günlük maksimum alım kapasitesinde randevu vermekte, üreticilerimiz ise geleneksel alım sisteminde olduğu gibi günlerce uzun kuyruklarda beklemeden randevu gününde ürün teslim edebilmektedirler. Ürün bedeli ödemeleri, ürünün TMO ya teslim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde üreticilerin banka hesaplarına aktarılmaktadır. Anlaşmalı bankalardan alınan ürün kartı ile ürün teslimatı yapan üreticilere ise 10 gün içerisinde ödeme yapılmaktadır yılı buğday satış fi yatları, müdahale alım fi yatları ile birlikte 07 Haziran da açıklanmıştır. Emanet alımlar, tüm kesimlerden 07 Haziran-30 Ağustos tarihleri arasında yapılmaktadır. Ürününü TMO depolarına emanete bırakan üreticiler, makbuz senedini kullanarak TMO dan % 30 avans alabilmekte veya TMO nun anlaşmalı olduğu bankalardan kredi kullanabilmektedirler. Ürününü TMO depolarına emanete bırakan tüccar ve sanayiciler, makbuz senedi vasıtasıyla TMO nun anlaşmalı olduğu bankalardan kredi kullanabilmektedirler. TMO, tüccar ve şirketlerden 1 Kasım-31 Aralık tarihleri arasında peşin alım yapmaktadır. TMO bugün itibariyle bin ton peşin, 144 bin ton emanet buğday alımı gerçekleştirmiştir. Alımı yapılan buğdayın tutarı 935 milyon TL olup üreticilere 597,4 milyon TL ödeme yapılmıştır döneminde 75 geçici alım merkezi ile birlikte 295 işyeri ve alt yapısı uygun olan 16 ticaret borsasında alım yapılmaktadır. Tarımda sulama yatırımlarının önemi malum Sulamanın hububata etkisini değerlendirebilir misiniz? Ülkemizde sulanabilecek durumda olan 8,5 milyon hektar alanının, yaklaşık 5,61 milyon hektarı sulanabilmektedir. Beslenme ihtiyacının karşılanması, sanayinin ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin dengeli ve sürekli üretilebilmesi, tarım kesiminde çalışan nüfusun işsizlik sorununun çözülmesi ve hayat seviyesinin yükseltilmesi için geri kalan yaklaşık 2,89 milyon hektarın da sulanması ve bunun için gereken sulama tesislerinin bir an önce inşa edilmesi gerekmektedir. Hububat gelişiminde en önemli girdilerden biri sudur. Toprakta bitki için gerekli olan nemi temin ederek verimi artıran su, üreticiyi kurak iklim şartlarından bağımsız kılmaktadır. Ayrıca ilave istihdam yaratmakta, kırsal alanda gelir dağılımını düzeltmekte, gübre kullanımına imkân sağlamakta, üretimin çeşitlenmesine imkân vermektedir. Ülkemiz, tarımsal su kaynakları açısından çok zengin değildir.

11 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN Dolayısıyla mevcut suyun çok verimli kullanılması gerekmektedir. Bu amaçla Bakanlığımız, basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılmasına yönelik önemli çalışmalarıyla üreticileri desteklemektedir. Bu kapsamda, 64 ili kapsayan proje doğrultusunda, başta damla sulama olmak üzere basınçlı sulama sistemleri kuranlara maliyetin yarısı hibe olarak verilmektedir. Ayrıca söz konusu basınçlı sulama sistemleri için Ziraat Bankası da 5 yıl vadeli faizsiz kredi vermektedir. Tarımda sulama yatırımı ve destekleriyle ilgili detaylı bilgi Bakanlığımız teşkilatından edinilebilmektedir. Hububat çerçevesinde ülkemiz ve dünya fiyatlarını karşılaştırabilir misiniz? TMO, 7 Haziran 2013 tarihinde AKS buğday için 720 TL/ton, makarnalık buğday için 765 TL/ton alım fi yatı açıklanmıştır. Satışlara 1 Kasım 2013 tarihi itibariyle başlanacak olup söz konusu tarih için AKS buğday satış fi yatı 810 TL/ ton, makarnalık buğday satış fi yatı 860 TL/ton olarak belirlenmiştir. Piyasalar ürünün cins ve kalitesine göre TMO tarafından açıklanan fi yatları esas alarak fi yat belirlemektedir. Cari tarih itibariyle Borsa fi yatları; AKS ekmeklik buğday için 719 TL/Ton, makarnalık buğday için 727 TL/Ton, Serbest Piyasa fi yatları ise; AKS ekmeklik buğday için 692 TL/Ton, makarnalık buğday için 715 TL/Ton civarındadır. Dünya fi yatları ise ABD HRW buğdayı için FOB 320 $/Ton, ABD SRW buğdayı için FOB 266 $/Ton, Rus buğdayı için FOB 250 $/Ton, Fransız makarnalık buğdayı için FOB 358 $/Ton seviyelerindedir. Ülkemizin hububat ithalatı ağırlıklı olarak Rusya, Ukrayna ve Kazakistan menşeli olarak Karadeniz Havzasından yapılmakta olup zaman zaman ABD ve AB ülkelerinden de ithalat yapılabilmektedir. Sonuç olarak dünya piyasaları ve yurt içi borsa ve serbest piyasa fi yatları dikkate alındığında TMO müdahale fi yatlarının piyasaların üzerinde bir seviyede belirlenerek üreticilerimizin desteklendiği görülmektedir. TMO, geçen yıl ilk defa randevulu sisteme geçti. TMO nun randevu sistemi herhangi bir sıkıntıya meydan verdi mi? Randevulu sistemden memnun olan üreticiler olduğu gibi şikâyetçi olanlar da var ve sonrası için bu sistemle ilgili beklentileriniz nelerdir? İyileştirmeler ya da şikâyetlerle ilgili önlemleriniz var mı? TMO, 2012 yılı hububat alımlarını kısmi randevulu olarak gerçekleştirilmiştir. Kısmi randevulu alım sisteminde; peşin alımlar randevulu ve randevusuz olarak, emanet alımlar ise tamamen randevulu olarak yapılmıştır yılında randevulu olarak işyerlerine gelen üreticilere öncelik tanınmış ve ürünleri aynı gün içerisinde alınmıştır. Randevusu olmayanların ürünleri ise işyerindeki sıraya göre teslim alınarak randevu sistemi teşvik edilmiştir. Üreticilerimiz, 2012 yılında randevusuz olarak işyerine gelerek uzun süre beklemek yerine, randevu almak suretiyle ürünlerini beklemeden teslim etmeye gayret göstermişlerdir yılında hububatta ilk kez ve kısmen uygulanmasına karşın ülke genelinde randevu gerçekleşme oranı % 23,2 dir. Bu oran, ülke genelinde ilk kez uygulanan bir sistem olması ve aynı zamanda randevusuz olarak da ürün teslim edilebilme imkânı bulunmasına rağmen ciddi bir başarıdır yılında kaydedilen bu başarı ve tüm taşra teşkilatımızın üreticilerle yaptığı görüşmeler, randevu sisteminin kısmi olmasından ziyade tamamen uygulanması ve 2013 yılı hububat alımlarının tam randevulu olarak yapılmasının temelini oluşturmuştur. Hububat alımlarının 2013 yılında tam randevulu olarak yapılmasıyla; Geçmiş yıllarda çiftçilerin ürün teslimi için 4-5 güne varan bekleme süreleri, 2-3 saate indirilmiş ve ürünler, beklenilmeden randevu alınan günde TMO ya teslim edilmiştir. Böylece; TMO alım noktaları önünde oluşan uzun kuyruklar ve üreticiler arasında meydana gelebilen kargaşalar ortadan kalkmıştır. Bekleme süresince temel sosyal ihtiyaçlarını dahi zor şartlarda karşılayan çiftçilerin mağduriyeti giderilmiştir. Bekleme süresinden kaynaklanan ilave nakliye ücretleri ortadan kalkmıştır. Ürünü teslim etme süresi kısaldığından, nakliye aracı bulmak kolaylaşmış ve nakliye ücretleri düşmüştür. Araçları TMO işyeri sahası dışında sıraya sokmaya çalışan ve gayri resmi ücretler talep eden illegal yapılar ortadan kaldırılmıştır. Hasat sezonunda, ürünün piyasaya toplu olarak birden girmesiyle birlikte kısa dönemde yoğun arzdan kaynaklanan ani fi yat düşüşlerinin önüne geçilmiştir. Uzun kuyruklar nedeniyle teslim süresini bekleyemeyen ve bu nedenle tüccara gitmek zorunda kalan üreticilerin değerinden düşük fi yatla piyasaya ürün satması engellenmiştir. TMO, hasat sezonu öncesinde alım ve depolamaya yönelik daha sağlıklı planlama yapabilmiştir. TMO alım noktalarında maksimum kapasite ile alım gerçekleştirilmiştir. TMO nun günlük alım miktarı geçmiş yıllara göre artmıştır. TMO, alım tahminlerini sağlıklı bir şekilde yapabilmektedir. TMO da görevli personelin düzenli bir şekilde gerçekleştirilen randevulu alım sistemi ile birlikte motivasyonu ve verimliliği yükselmiştir. TMO nun hizmet kalitesi yükselmiş ve kamuoyunda oluşan memnuniyet daha da artmıştır. Randevu sistemine bugüne kadar gelen tepkiler genel olarak olumludur. Bununla birlikte uygulamayla ilgili çok cüzi miktarda soru veya şikayet gelebilmektedir. Merkezde, gelen şikâyet ve önerileri değerlendiren bir ekibimiz görev yapmaktadır. Görevli bu ekip tarafından üreticilerimizden gelen herhangi bir şikâyet anında çözülmektedir. Ayrıca randevu sistemine yönelik görüş ve öneriler değerlendirilerek sistemin sağlıklı çalışması sağlanmaktadır. Taşra şube müdürlüklerimizde de randevu sistemiyle ilgili görevli personel bulunmaktadır. Görevli personel tarafından, randevu tarihinden üç gün önce üreticiler aranarak randevuya gelip gelmeyecekleri kontrol edilmektedir. Bu şekilde işyerlerimizin günlük alım kapasitelerinin maksimum kullanılması sağlanmış, atıl kapasite oluşturulmamış ve üreticilerimiz daha yakın günler için randevu alabilmişlerdir. TMO olarak yaptığımız tüm yenilikler, üreticilerimizin daha sağlıklı, daha güvenilir ve daha modern şartlarda ürün teslim etmelerini sağlamaya yönelik olarak hayata geçirilmiştir. Uygulamaya konulan bu yeni sistemin üreticiler tarafından nasıl karşılandığını tespit etmek amacıyla 2013 alım döneminde iki kez anket yapılmıştır. Yapılan anketlerde, üreticilerimizin % 90 ı randevu sisteminden memnun olduklarını belirtmişlerdir. Ülkemizde özellikle buğdayda, yılları arası ekiliş alanlarında % 13 lük bir azalış söz konusudur. Bu azalışı neye bağlıyorsunuz? Ürüne verilen birim fi yat, ekim alanının boyutunu değiştirerek veya verimi etkileyerek üretimde önemli değişmeler yapabilir mi? Bu konudaki görüşünüz nedir? Türk çiftçisi artık daha fazla gelir getiren ve verimi daha yüksek olan ürünlere (pamuk, mısır, ayçiçeği, çeltik vb.) yönelmektedir. Ayrıca buğday, arpa gibi ürünlerden, devlet desteği daha yüksek olan ürünlere geçişler yaşanmaktadır. Bu durum, Türk çiftçisinin bilinçlendiğinin bir göstergesidir. Ülkemizin bu ürünlere de ihtiyacı bulunmaktadır. Son yıllarda hububat ekiliş alanlarında diğer ürünlere kayma nedeniyle bir miktar azalma olmuş, ancak kaliteli ve verimi yüksek sertifi kalı tohumluk kullanımı, gübrelemenin yeterli ve zamanında yapılması gibi sebeplerle birim alandan elde edilen verim artmış ve üretimde herhangi bir sıkıntı yaşanmamıştır. Hububat alım fiyatlarını açıklarken, özellikle buğday alım fiyatlarında kriterleriniz neler olmaktadır? TMO müdahale fi yatlarını açıklarken; ürün maliyetleri (toprak hazırlığı, ekim, gübreleme, ilaçlama, sulama, bakım, hasat harman, arazi kirası vs.), üretim miktarı, enfl asyon oranı, refah payı, üretimin sürdürülebilirliği, yurt içi ve yurt dışı hububat piyasalarındaki gelişmeler, geçtiğimiz yılın ürün fi yatları ve kamuoyu beklentilerini dikkate almaktadır. Tarımsal ürünlerin maliyetleri, Bakanlığımızın bir birimi olan Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsünce belirlenmektedir. TMO nun piyasayı regüle etmek, çiftçinin elindeki ürününün hak ettiği değeri bulması için gerekli tedbirlerin alınması görevi var. Bu konu üreticilerimiz açısından oldukça önemli. Bu görevle ilgili neler söylemek istersiniz. Toprak Mahsulleri Ofi si, 1938 yılından itibaren üretici ve tüketiciler açısından piyasa düzenlemeye yönelik faaliyetleri gerçekleştirmektedir. TMO, piyasa koşullarının üreticilerin aleyhine seyrettiği durumlarda müdahale fi yatı açıklayarak peşin alım yapmakta, piyasa fi yatlarının üreticiler lehine seyrettiği durumlarda ise müdahale alım fi yatı açıklamayarak, emanet alım ve diğer müdahale araçlarını kullanarak üretimin sürdürülebilirliği ve piyasaların düzenlemesi adına politikalar oluşturmaktadır. TMO gerek duyduğunda müdahale alımı, ithalat/ihracat, gümrük vergisi düzenlemeleri ve diğer politikalar ile piyasa oluşumuna ve ürünün serbest piyasalarda işlem görmesine katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda TMO, piyasa düzenlemesi için gerekli her türlü tedbiri zamanında almaktadır. TMO nun geleceğe dönük projeksiyonuyla ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyiz? Ülkemizde buğday ekili alanların daha fazla artırılmasının mümkün olamayacağı göz önünde bulundurulduğunda, birim alandan daha fazla verim elde etme yoluna gidilmesi gerekmektedir. Birim alandan daha fazla verim elde etmek için verimi artırıcı unsurlar olan modern tarım tekniklerinin uygulanması, kaliteli ve verimi yüksek sertifi kalı tohumluk kullanımı, gübrelemenin yeterli ve zamanında yapılması, sulanabilir alanların artırılması gerekmektedir. Kaliteli üretime yönelik olarak anız yangınlarının önüne geçilmesi, ekim nöbeti, hastalık-zararlı ve yabancı otlarla mücadele, hasat zamanı gibi konularda üreticilerin bilgilendirilmesi gerekmektedir. Dünya ile ülkemizin üretim durumu ve piyasa koşulları göz önünde bulundurularak yapılacak değerlendirmelerde, 2013 yılında uygulanan politikalara ilave yeni politikalar geliştirilecektir. TMO, piyasa düzenlemeye yönelik politikalarını belirlerken paydaşları ile işbirliği içinde olmaya devam edecektir. Son dönemlerde, TZOB un da desteklediği, israfı önlemeye dönük kampanya başlattınız. Bu kampanyanın içeriğiyle ilgili neler söylemek istersiniz? Kurumumuz tarafından 2008 ve 2012 yıllarında yaptırılan iki araştırmanın sonucuna göre ekmek israfının artış göstererek günde 6 milyon ve yılda 2.1 milyar adede yükseldiği, bunun yıllık parasal olarak 1.5 milyar TL ye tekabül ettiği, israfın engellenmesi hususunda toplumumuzun bilgilendirilmeye ve bilinçlendirilmeye ihtiyacı olduğu tespit edildi. Yaşanan bu israfın ve israftan kaynaklı ekonomik kaybın önüne geçmek için 17 Ocak 2013 tarihinde ülke genelinde Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası başlatıldı. Kampanyanın ana hedefi, ekmek israfı konusunda toplumsal duyarlılık oluşturmak ve israfın önlenmesine dair bir bilinç oluşturarak israfı azaltmaktır. Bu bilincin oluşturulması için kampanya çalışmalarımız basılı ve görsel materyallerle, muhtelif toplantılar, etkinlikler, yarışmalar, açıklamalar, medya çalışmaları ve benzeri uygulamalarla yürütülüyor. Bu kapsamda kampanya, medya, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, belediyeler, üniversiteler ve özel sektör ile işbirliği içerisinde, toplumun tüm kesimlerine ulaşılacak şekilde devam ediyor. Kampanyayla ilgili oluşturduğumuz isimli web sitesinden; ekmek israfıyla ilgili bilgi, haber ve materyallere ulaşılabilmektedir. Bu siteden edinilecek bilgilerle, kampanyaya desteğimizi verebilir, ekmeğimizi kullanırken daha hassas davranabilir ve çevremizi bu konuda bilgilendirebiliriz. Sayın Genel Müdürüm, vakit ayırdığınız ve verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyor, Toprak Mahsulleri Ofi si ne çalışmalarında başarılar diliyoruz.

12 Ziraat 12 Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 Mustafa Hepokur TZOB Yönetim Kurulu Üyesi AYIN KONUSU Hububat ürünleri dünyada stratejik önemi en yüksek olan ürünler olup ilk çağlardan beri insanlar tarafından kültürü yapılarak üretilen besin grubudur. Beslenme açısından en önemli bitkisel ürünler olan hububat kapsamında buğday, mısır, çeltik, arpa, yulaf, tritikale çavdar, darılar yer almaktadır. Dünyada hububat son yılların hububat üretimine bakıldığında yaklaşık 1,8 milyar ton olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir. Bu miktar içerisinde ilk sırayı mısır almakta bunu sırasıyla buğday, çeltik ve arpa takip etmektedir. Dünya hububat üretiminde kuraklığın yaşandığı 2006/07 üretim yılı hariç tutulursa yıllara göre az da olsa bir artış söz konusudur.buna karşılık tüketim rakamları üretime göre oransal olarak daha hızlı bir artış göstermektedir. Bu veriler, yakın gelecekte insanların yeterli beslenememesi sonucu insanlarda büyüme gelişme ve verimlilikte düşüşlere neden olabilecektir. Ülkemizde de durum dünya ile hemen hemen aynıdır. Hububat ürününün içerisinde yer alan buğday ülkemiz insanının beslenmesinde önemli yer iştigal etmekte olup, temel gıdamız olan ekmek ve diğer unlu mamüllerin hammaddesi durumundadır. Bu özellikleri ile hem ülkemizin, hem de dünyanın önemli ihtiyaçları arasında yer almaktadır. Ülkemizde gıda tüketimimizin yüzde 26.4'ünü hububat oluşturmaktadır. Hububat içerisinde yer alan buğdayın ise insanımızın beslenmesinde ayrı bir yeri bulunmaktadır. Türkiye de kişi başına ekmek tüketimi 210 kg, buğdaydan elde edilen makarnanın tüketimi 5.8 kg, bulgur ve ev makarnası tüketiminin ise 14 kg dır. Bütün bu rakamlar ile artan nüfusa göre beslenme, yem ve tohumluk ihtiyacı, ürün kayıpları ve stoklar gibi unsurlar buğday, arpa, yulaf, triticale, çavdar gibi tahılların hepsinin üretiminin artırılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ülkemiz, kendi insanımızın ihtiyacını giderdikten sonra ihraç eder duruma gelmesi için, bugünkünden çok daha fazla üretim yapması gerekmektedir. Hiç şüphesiz hububat üretiminin artırılmasında makarnalık ve ekmeklik buğday, çeltik, mısır, arpa, yulaf ve tritiikale ye öncelik verilmesi yakın gelecek açısından önem arzetmektedir. HUBUBAT TÜRKİYE DE HUBUBAT ÜRETİMİ VE İNSAN BESLENMESİNDEKİ ÖNEMİ Ülkemiz insanının temel besin maddesi olan ve hayvancılığın yem hammaddesi olarak kullanılan hububatta, nüfus artışı nedeniyle oluşan talebe paralel üretim sağlanamamış, aksine üretimde azalmalar görülmüştür. Bunun en önemli nedenlerinden bazıları; ülkemizde tarımsal işletmelerdeki arazi parça sayısının fazla olmasından dolayı işletmelerin rantabl olmaması, parçalılıktan kaynaklanan sınır kayıpları, teknik olarak sulanabilecek alanlardan yaklaşık 1/3 inin henüz sulamaya açılamamış olması gibi tarımımızın yapısal sorunlarının yanı sıra, girdi fiyatlarının yüksekliği, desteklerin yetersiz olması, eğitim ve örgütlenmenin yetersizliği, finans sorunudur. Bu nedenler üreticinin satış fiyatı ile maliyetin arasındaki farkın azalmasına hatta bazı yılllar maliyete eşit satış fiyatı oluşması nedeniyle üretim alanlarında ciddi azalmaların oluşmasına neden olmuştur. Ülkemizde hububat üretimini artırmanın yollarından biri birim alandan alınan verimi artırmaktır. Diğeri ve en kolay olanı ise üretim alanlarını artırmaktır. Bu ise, ya diğer bitkilerin üretim alanlarından payalması, sınır kayıplarının tarıma kazandırılması ya da halen üretimde olmayan marjinal alanlar ile yanlış uygulamalarla üretim yapılamayacak hale getirilmiş alanların ıslah edilerek üretime kazandırılması, üretim yapılan tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanılmasının önlenmesiyle mümkün olabilir. Sonuç olarak ülkemizde hububat üretimi, gerek insanımızın beslenmesi, gerekse hayvan yemi olarak kullanımı açısından büyük önem arz etmektedir. Bu durum hububat üretiminin önemli miktarda artışını gerekli kılmaktadır. Hal böyle iken ülkemizde hububat ürünlerinin çoğu ancak kendine yeter, bazı zamanda ihracatçı olmasına rağmen giderek ithalatçı olmaya başlamış görünmektedir. Ülkemizin hububatta kendine yeterliliğini sağlayıp ihracatçı olabilmesi için üretimin belirgin bir şekilde artırılıp, yıllar arasında görülen değişimin azaltılması sağlanmalıdır. Bunun için de tarımda yapısal sorunların giderilmesi, sınır kayıplarının ve ıslaha gerek duyan arazilerin tarıma kazandırılma- sı, üretim yapılan tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanılmasının önlenmesi, sulanan alanların artırılması, basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, girdi fiyatlarının düşürülerek maliyetlerin azaltılması, teşvik ve desteklerin artırılması, kaliteli yüksek verimli çeşitlerin yaygınlaştırılması, çiftçinin eğitimine gereken önemin verilmesi gerekmektedir. Unutulmaması gereken yakın gelecekte insanlık için gerekli gıdanın hammaddesi olan hububatın çok önem kazanacak olmasıdır. KAYNAK : Ziraat Mühendisleri Odası VII Teknik Kongresi Ocak, 2010, Ankara

13 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN BUĞDAY ÜRETİMİNDE DERS ALINACAK YILLAR Prof. Dr. Engin Kınacı Son 10 yıla, özellikle de son beş yıla bakıldığında iklim koşullarında neredeyse her yıl değişkenlik görülmektedir. Bir bölgede veya yörede yetiştirilen kültür bitkileri uzun yıllar boyunca içinde yetiştirildikleri ve uyum sağladıkları iklim koşullarından farklı koşullarla karşılaştıklarında strese girmekte ve yetiştirilen çeşidin uyum yeteneğine göre değişen derecelerde büyüme ve gelişmede yavaşlama, gerileme hatta durma meydana gelmektedir. Bu durum yetiştirilmekte olan üründe öncelikle beklenen yüksek verim ve kaliteyi, olumsuz koşulların şiddetine paralel bir şekilde düşürmektedir. Bitkilerin verimlerinde ve/veya kalitelerinde kayıplar meydana getiren stres faktörleri arasında hastalıklar, zararlı böcekler, soğuk, kurak, uzun süreli yüksek sıcaklar, kısa süreli çok yüksek sıcak şoku, sıcak veya soğuk esen kuvvetli rüzgarlar, dolu, erken ve geç donlar öncelikle akla gelenleridir. Ülkemizde kışlık ekilen kültür bitkileri arasında en büyük öneme sahip olan buğday, bu stres faktörlerinin bazısına dayanıklı, bazısına toleranslı, bazısına hassas olabilmekte, bu tepkilerin derecesi ise, yetiştirilmekte olan çeşitlerin genetik yapısına, üreticilerin yaptığı uygulamalara, stresin geldiği zamana ve şiddetine göre değişkenlik göstermektedir üretim yılında kışı görmeden bahara ulaşmak ve baharı yaşamadan yaza girmek bütün canlılarda olduğu gibi buğday bitkilerinde de koşullara uymada zorluklar meydana getirmiştir. Kar örtüsü olmayan ve yeterince yağmur almayan birçok tahıl üretim alanında ürünlerin genel görüntüsü pek iç rahatlatıcı değildir. Kuru tarım sistemi uygulanan yerlerde bitkilerde yüksek sıcaklık etkisiyle dikkat çekici genişliklerde yanmalar görülmüş, toprak yapısı hafi f olan yerlerde yanmaların genişliği ve şiddeti doğal olarak daha da yüksek olmuştur. Ani sıcaklık yükselmesi ve normalin üstünde seyreden yüksek sıcaklıklar buğdaylarda başakçık ve çiçek sayısında düşme, döllenmede (tane tutma) azalma ve tane doldurmada zayıfl ığa, buna bağlı olarak verimde azalmalara neden olur. Yüksek sıcaklıklar aynı zamanda tanelerin protein yapısını da değiştirerek kalite düşüklüklerine hatta bitki ölümlerine bile neden olabilmektedir. Yüksek sıcaklıkların yanında kuru esen sıcak rüzgarlar da (samyeli) olduğunda kayıplar daha da artmaktadır. Bu gibi yerlerde sulama imkanı olmadığı takdirde üretim miktarı çok düşmektedir. Özellikle kuru tarım alanlarında üretilen buğdaylardan vejetatif (yeşil aksam) gelişmesini tam yapamayan ve zor oluma giden bitkilerde sap verimi de düşmektedir. Bitkilerin kardeşlenmelerinde görülen azalmalar ve geç gelişen, koltuk halinde kalan zayıf kardeşlerin çok olması, hektolitre ağırlığını düşürerek de tane verimini olumsuz etkileyecektir. Bu yılın koşullarında erkenci buğday çeşitleri normal zamana göre 1-2 hafta önce çiçeklenme dönemine girmiş durumdadır. Kısa bir süre içinde uzun süreli ve orta şiddette yağış alınmazsa bunlarda da hem sap hem tane veriminde, hem de fi ziksek ve kimyasal kalite özelliklerinde önemli kayıplar görülebilecektir. Bazı üretim alanlarında alınan sağnak yağışlar sayesinde sap ve tane verimi ile kalite özelliklerinde kayıp olmasa da, bunların oranı genelin yanında daha azdır. Kış aylarında toprakta yeterince su depolanamaması, bahar yağışlarının da istenen miktarlarda ve uygun zamanlarda gelmemesi, hava sıcaklığının ilkbahar aylarından başlayarak yüksek derecelere çıkması sonucunda, topraklardan doğrudan buharlaşma yoluyla oldukça büyük miktarda su kaybedilmiştir. Hava sıcaklığı arttıkça terlemesi artan bitkiler, topraktan daha fazla su çektikleri için topraktaki su miktarı hızla azalmış, bu nedenle sulama olanağı olan yerlerde su verme işlemleri normal yıllara göre çok daha erken bir dönemde başlamıştır. Ancak su miktarını aşırıya kaçıranların ve/veya sulama aralığını gerekenden daha kısa tutan üreticilerin buğday ürünlerinde sap ve tane verimini ve kalite özelliklerini dikkate değer oranlarda düşürebilecek şekilde ağır yatmalar meydana gelmiş bulunmaktadır. Yatma görülen bazı buğday tarlalarında ise sap çürüklüğü, bazılarında dip ve sap çürüklüğü bazılarında her ikisi birlikte görülmüştür. Bu hastalık nedeniyle de tane doldurma zayıfl ayacağı için tane ağırlığı azalacak ve verimde, fi ziksel ve kimyasal kalite özelliklerinde düşüşler görülecektir. Bu görüntüler kaba yem olarak yoğun bir şekilde kullanılan saman konusunda yeni bir sıkıntıya girme olasılığını çağrıştırmaktadır. Bu gibi iklim koşullarında özellikle kuru tarım alanlarında yetiştirilen arpalar elde edilen samanın yağışlı yıllara oranla daha da tuzlu olması kaçınılmaz olacağından, hayvan beslemede buğday samanına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulacaktır. Bu durumda kaba yem üretiminde zaten var olan büyük açığın giderilmesinde baklagil yem bitkileri yanında silaj mısır üretiminin de büyük önemi olacaktır. İklim koşullarını değiştirmek mümkün olmasa da, olası zararları azaltma, hiç zarar görmeme veya bu koşullardan da olumlu yararlanma yolları bulunmaktadır. Yüksek nitelik ve nicelikte ürün almak için bitkilere en uygun yetiştirme koşullarının sağlanması en temel konudur. Bunun için en başta gelen koşular ; toprağı tanımak ve onun iyi özelliklerde olmasını sağlayacak, verim gücünü yükseltecek uygulamaları yapmak, tohum yatağını en doğru şekilde hazırlamak, yöreye uyumlu çeşit ekmek, toprağın ve ekilen çeşidin özelliklerini dikkate alarak gübre çeşidi, miktarı ve gübreleme zamanına karar vermek; sulu tarım yapılacaksa su verme zamanı, sulama aralığı ve verilecek su miktarını belirlerken sadece iklim koşulları değil, bununla birlikte toprak yapısı ve yetiştirilen çeşidin özelliklerini de birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Ancak bu yıl yapılan incelemeler ve gözlemler üreticilerin büyükçe bir kısmının hala toprağın değerini, ona bakmanın kendine bakmak olduğunu yeterince değerlendirmediklerini göstermiştir. Toprağının kıymetini bilen ve doğru zamanda, doğru uygulamalar yapanların üretimleri bu yılın kötü koşullarında bile, diğerlerinden çok daha iyi gözükmektedir. İklim değişikliklerinin gittikçe daha sık görülebileceği, bunların daha fazla kurak dönemlere ve sellere neden olabileceği, bunların sonucunda gıda maddesi üretiminin yetersiz kalmasına bağlı olarak açlık ve kıtlık görülebileceği, tifo, sıtma, kolera gibi hastalıkların sıklaşabileceği ve daha da kötüsü yaygınlaşabileceği konusunda dikkate alınacak öngörüler bulunmakta ve sürekli uyarılar yapılmaktadır. Her yıl yaklaşık 90 milyon kişi çoğalan dünyamızda gıda tüketiminin önümüzdeki yıl içinde ikiye katlanacağı hesaplanmaktadır. Dünya, tarım üretiminin % 40 kadarını, toplam ekilebilir alanlarının sulanabilen % 18 lik kısmından sağlanmaktadır. Türkiye de 90 milyon dönüm civarında bir alan ekonomik olarak sulanabilme olanağına sahiptir fakat halen bunun % 60 kadarı sulanabilmektedir. Su kaynaklarını artırmak artık pek mümkün gözükmediğinden var olanlar çok dikkatle korumalı, kirletilmemeli ve suyun bir damlası bile israf edilmemelidir. Buna en çok tarımda dikkat etmek gerekmektedir çünkü bütün yeryüzündeki su kaynaklarının sadece % 1, 5 kadarı tatlı sudur ve bunun çok büyük bir kısmı tarımda kullanılmaktadır. Hangi yöntemle olursa olsun, toprağı suyla buluşturmakla ürünü gerçekten sulamak aynı şey değildir. Gerçek sulama, yetiştirilmekte olan bitkilerin ihtiyacı kadar suyu, ihtiyaç duydukları zamanda alabilecekleri derinlikte bulundurmak demektir. Çimlenme ve çıkış sağlamak için su verilecekse, toprağı tohumun ekildiği deriliğin biraz altına kadar nemlendirmek, büyüme ve gelişme için su verilecekse kök bölgesinde nem bulundurmak yeterlidir. Su, sadece yetiştirilmekte olan ürüne değil aynı zamanda toprağın canlılığını sürdüren, bitkilere besinleri hazırlayan, artıkları, atıkları çürütüp parçalayarak yararlı hale dönüştüren, toprağın havalanmasını sağlayarak bitki köklerinin boğulmasını önleyen birçok canlı varlığın yaşamını ve faaliyetini sürdürmesi için de gereklidir. Ancak sulu tarım yapanlar boşa harcanan her damla suda her kesin hakkı olduğunu unutmamalı, sularken harcayacağı enerjinin sadece kendine değil ülkesine de pahalıya mal olduğunu bilmeli ve hiç boşa harcamamalıdır. Bu yıl bazı yerlerde beklenmedik kımıl zararları bazı yerlerde ise boyutu tahminlerin çok üzerine çıkan süne zararları görülmektedir. Gelecek üretim yılı için; hem bu yıl hem de önceki yıllarda yaşananlardan dersler çıkarılmalı, sonuçlar ciddi bir şekilde dikkate alınarak hazırlıklar ona göre yapılmalıdır.

14 14 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 Yahya Toplu Polatlı Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı LİSANSLI DEPOCULUK 5300 Sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ve Yönetmelikleri, 2005 yılında çıkartılmasına rağmen, depolama tesisi kurmanın, yüksek maliyeti ve bu yatırımın, fi nansal dönüşümünün uzun süreyi alması nedeniyle, özel sektör tarafından bu konuda herhangi bir yatırım yapılmamıştır. Mevzuatın, büyük oranda tamamlanmasına rağmen, tereddütler neticesinde, fi ziksel yapılanmada oluşan gecikmeyi gören Toprak Mahsulleri Ofi si, çok yerinde bir kararla, uzun vadeli kiralama kapsamında, depo yapılmasını teşvik ederek, sistemin önünü açmış ve uzun süreli kira garantisi verilerek yeni yaptırılacak hububat depolarının kiralanması ihalesini yaparak, ülkemizde sistemin ilk adımlarının atılmasını sağlamıştır. Polatlı Ticaret Borsası nın % 99 iştiraki 31 Mayıs 2007 tarihinde Polatlı Depoculuk A.Ş. kurulmuştur. Şirketin amacı, hububat depoculuğu konusunda yatırımlar yaparak, ülkemizde Lisanslı Depoculuk konusunda ilk adımların atılmasına öncülük etmiştir. Toprak Mahsulleri Ofi si Genel Müdürlüğü ile Polatlı Depoculuk A.Ş. arasında kira garantisi verilerek yeni yaptırılacak hububat depolarının kiralanması sözleşmesi 15 Ağustos 2008 tarihinde imzalanmıştır. İlgili sözleşme kapsamında hububat depoları inşaatına başlanılmış olup, 21 Haziran 2010 tarihinde TMO Genel Müdürlüğüne ilgili hububat siloları teslim edilmiştir. 31 Ekim 2010 tarihinde TMO ile yapılan sözleşme feshedilerek, aynı şartlarda Lisanslı Depoculuk yapılması amacıyla, 01 Kasım 2010 tarihi itibariyle TMO- TOBB Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk San.ve Tic.A.Ş.ile kira sözleşmesi imzalanmıştır. ÜRETİCİLER AÇISINDAN FAYDALARI Güvenli, sigortalı ve sağlıklı depo, Ürün senedine karşılık bankalardan kredi kullanma imkanı, Laboratuar ortamında sınıf ve kalitenin belirlenmesi, Alım satım işlemleri, ürünü temsil eden senet üzerinden yapılacağından nakliye maliyetinin en aza indirilmesi, Ürün senedini, ihtisas borsasında rekabet ortamından yararlanarak pazarlama, Ürününü, fi yatların en yüksek olduğunu düşündüğü dönemde satma imkanı. Ayrıca, Lisanslı depoya teslim edilen ürünler vergi muafi yeti kapsamında olmasında dolayı, Ürününü lisanslı depoya teslim ederek, ürün senedi alanlar, ürünlerini depodan çekmeden yapacakları ürün senedi satışlarından dolayı, % 2 oranındaki zirai stopaj kesintisinden muaf tutulacaklardır. SANAYİCİLER AÇISINDAN FAYDALARI Depo inşa maliyetinden kurtulma ve asli faaliyet konusuna yoğunlaşma, İstediği kalite ve evsaftaki ürünü elektronik ortamda, güvenilir şekilde temin etme, Ürün senetleri vasıtasıyla işletmelerinin ürün ihtiyacını garanti altına almak, Ürün senedine karşılık bankalardan kredi kullanma imkanı, Ürün senetlerinin satışından doğan kazançlar, tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden muaftır. Ürünün lisanslı depoya tesliminden sonra, ürün senedinin Borsada alınıp satılması aşamasında ise, % 1 lik KDV muafi yeti uygulanmaktadır. Ancak, ürünün lisanslı depodan çekilmesi sırasında % 1 oranında KDV uygulanacaktır. Ayrıca, az önce bahsettiğim vergi muafi yetlerine ilave olarak da, Mudiler ile lisanslı depo işletmesi arasında düzenlenen sözleşme ve ürün senetleri de, Damga Vergisinden muaf tutulacaktır. SİSTEMİN DİĞER FAYDALARI Ürün senedi aracılığıyla, yatırımcılar için hisse senedi, döviz, altın ve faiz gibi yatırım araçlarına alternatif bir yatırım aracı sağlanmasıdır. Lisanlı depo sistemiyle, tarım ürünlerinde, vadeli piyasalara geçişte alt yapı oluşturulmaktadır. Elektronik ticarete büyük bir potansiyel yaratılmaktadır. Ürün analizi, depolanması, sigortalanması ve kredi kullanılması nedeniyle, bu sektörlere yeni gelirler ve iş alanları kazandırılmaktadır. Lisanslı Depoların ve ürün İhtisas Borsasının yurt içinde ve yurt dışında açacakları şubeler vasıtasıyla, ürün pazarlamasında ve dağıtımında büyük kolaylıklar sağlanacaktır. T.C.Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nca 12 Temmuz 2011 tarihinde, TMO-TOBB Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk San. ve Tic.A.Ş.ne Polatlı İlçesi Üçpınar Köyü Mevkiindeki mevcut tesislerde Lisanslı Depoculuk faaliyeti ile ilgili lisans verilmiş olup, 14 Temmuz 2011 tarihinde de mudiler tarafından lisanslı depoya ürün teslim edilerek, lisanslı depoculuk fi ilen faaliyete geçmiştir Sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu nda belirtildiği üzere, lisanslı depoculuk faaliyetinin başlamasıyla birlikte, ülkemizde tarım ticareti yeni bir boyut kazanarak, ürünlerin fi ziki dolaşımı son bulacak ve ürünü temsilen düzenlenen ürün senetleri el değiştirerek alım-satıma konu olacaktır. Lisanslı depoculuk faaliyetinin amacı; tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak, depolanması için yaygın bir sistem oluşturmak, ürün sahiplerinin mallarının emniyetini sağlamak ve kalitesini korumak, ürünlerin sınıf ve derecelerinin yetkili sınıfl andırıcılar tarafından saptanmasını sağlamak, tarım ürünleri lisanslı depo işleticilerinin kişiler arasında ayrım yapmaksızın tarım ürünlerini kabul etmelerini temin etmek, ürünlerin mülkiyetini temsil eden ve fi nansmanını, satışını ve teslimini sağlayan ürün senedi çıkartmak ve standartları belirlenmiş tarım ürünlerinin ticaretini geliştirmektir. ÜRÜN SENETLERİNİN ALIM-SATIM, TESCİL ve CİRO İŞLEMLERİNE AİT BİLGİLER TMO-TOBB Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk San. ve Tic. A.Ş.nin Polatlı Şubesi tesislerinde pilot uygulama ile ülkemizde lisanslı depoculuk 2011 yılında fi ilen faaliyete geçmiştir. LİDAŞ Polatlı Şubesi tesislerine teslim edilen ürünler için düzenlenen ürün senedi miktar ve adetleri ile Polatlı Ticaret Borsası nca tescil ve ciro edilen ürün senetlerine ait bilgiler aşağıda olduğu gibidir yılında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nca ürün senetlerinin alım-satım, tescil ve ciro işlemleri konusunda sadece Polatlı ilçesi ile sınırlı olmak kaydı ile Polatlı Ticaret Borsası yetkilendirilmiştir. Ancak, 2012 yılında ülke genelinde yeni faaliyete geçen lisanslı depoların olması nedeniyle, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nca Polatlı Ticaret Borsası nın yetkisini ulusal bazda yetkisi genişletilmişp, 2012 yılında Lüleburgaz ve Ahiboz/Gölbaşı/Ankara Lisanslı Depolarınca düzenlenen ürün senetlerinin tescil ve ciro işlemleri de Polatlı Ticaret Borsası nca gerçekleştirilmiştir.

15 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN DEPOLANMIŞ BUĞDAYDA GÖRÜLEN ZARARLILAR VE MÜCADELE YÖNTEMLERİ İnsanoğlu yetiştirdiği ürünü, hasattan sonra bölge özelliğine göre tohumluk, yemeklik, yemlik ve satış amacıyla değişik tipteki depolarda kısa veya uzun süreli olarak saklamaktadır, bu süre içerisinde üründe zararlılar, hastalık etmenleri, kuş ve kemirgenler ile olumsuz çevre koşullarından dolayı kalite ve kantite yönünden önemli kayıplar meydana gelmektedir. Bunu sayısal olarak açıklamak gerekirse; depolanan tahıl, baklagil, yağlı tohumlar ve bunlardan yapılan gıda maddelerinde, depolama döneminde meydana gelen kayıp oranı dünya genelinde % 10 olarak kabul edilmektedir. Bu kayıplar bölgelere ve özelliklerine bağlı olarak %50 ye kadar ulaşmaktadır. Depolanan ürünlerdeki kabul edilen %10 oranındaki bu kaybın %5 inin böceklerden, %2 sinin hastalık etmenlerinden ve %3 ünün de fare, kuş ve diğer çevre faktörlerinden meydana geldiği belirtilmektedir. Depolanmış üründeki zararlılar bulundukları ortamda beslenerek ağırlık kaybına neden olmakta, beslenmeleri sonucu oluşan pisliklerin ve salgıların ürünün içine bırakılmasıyla ürünün kalite ve kantitesinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Yoğun bulaşmalarda üründe küfl enme, kızışma ve kokuşma ortaya çıkmaktadır. Zararlılar ile bulaşık ürünlerin tüketilmesi; solunum yolları alerjisi, iştahsızlık ve bakteriyel enfeksiyonlara neden olmaktadır. Depolanmış buğdayda zararlı olan böcekler primer ve sekonder derecede zararlı olarak iki gruba ayrılır. Primer derecedeki zararlılar doğrudan sağlam tane ile beslenirler. Buğday biti, Pirinç biti, Arpa güvesi, Kapra böceği ve Ekin kambur primer zararlılardır. Primer zararlılar tarafından oluşturulan besinlerle beslenen, ancak sağlam tanede zarar yapamayan sekonder zararlılardır. Kırma ve un bitleri, Un kurdu ve Testereli böcek sekonder zararlılardır. Depolanmış Buğdayda Görülen Zararlılar Buğday biti [Sitophilus granarius L. (Col.: Curculionidae)] Ergin parlak koyu kahverenginde ve 3-5 mm boyundadır. Baş, ucunda mandibula içeren bir hortumla sonlanmaktadır. Pronotum ve elitra üzerinde noktalar bulunmaktadır. Alt kanatları körelmiştir ve uçamazlar. Yumurta beyaz renklidir. Larva krem renginde, bacaksız ve 2-3 mm boyundadır. Pupa baş ve bacakları belirgindir. Buğday biti depolanan buğdayın en önemli zararlılardan biridir. Pirinç biti [Sitophilus granarius L. (Col.: Curculionidae)] Ergin rengi koyu kırmızımsı veya kahverengidir. Boyu mm arasında değişir. Başta ağız parçalarının bulunduğu uzun bir hortum bulunmaktadır. Protoraks sık noktalı ve çukur şeklindedir. Kın kanatlar üzerinde dört adet kızıl renkte leke vardır. Erginler, uçma yeteneğine sahiptirler. Yumurta parlak beyaz renklidir. Larva kirli beyaz renkli mm boyunda ve bacaksız, başı kahverengidir. Pupa beyazımsı sarı renkli ve mm uzunluğundadır. Yeni çıkan erginler bir hafta içinde çiftleşirler ve yumurtalarını tanenin embriyoya yakın kısmına ağız parçaları ile açtıkları deliklere bırakırlar. Yumurtayı koyan dışı bu deliği ağzından salgıladığı bir madde ile kapatır. Larva ve pupa dönemini tane içinde geçirir. Bir dişi adet yumurta bırakır ve yılda 5-6 döl verir. Yaz aylarında tarlada uçarlar. Bulundukları yerdeki buğday başaklarına yumurta bırakırlar. Hasatla birlikte depoya taşınır ve depoda zararlı olur. Ekin kambur biti [Rhizopertha dominica F. (Col.:Bostrychidae)] Ergin kırmızı renkli ve mm boyunda ve silindirik yapıdadır. Baş göğsün altında kambur şeklindedir. Pronotum ve elitralar üzerinde ince noktalar vardır. Uçma yeteneğine sahiptir. Yumurta pembe renkli ve armut şeklindedir. Larva beyaz renkli ve mm uzunluğundadır. Pupa beyazımsı kahverengide olur. Ergin dişi yumurtalarını tek tek veya kümeler halinde bırakır. Bir dişi yaşamı boyunca adet yumurta bırakır. Çıkan larvaların bir kısmı hububat tanesi içinde gelişir. Bir kısmı ise un ve kırıntılar içinde beslenerek tane içine girer. Pupa dönemi tane içinde geçer. Taneleri dıştan yer. Daha çok kırık buğday taneleri ile beslenirler. Larvaların bıraktıkları gömlek artıkları da gıda maddelerini bozar. Erginler oburca beslenirler ve yoğun bulaşmalarda taneyi kavuz haline getirirler. Gelişme süresi 25 gün kadardır. Yılda 3-4 döl verir. Kapra böceği [Trogoderma granarium Everts (Col.:Dermestidae)] Ergin kırmızımsı kahverenkli ve oval yapıdadır. Vücut üzerinde açık renkli enine bantlar ve kıllar vardır. Yumurta şeffaf beyaz renklidir. Larva halkalı bir görüntüsü vardır ve mm uzunluğundadır. Vücut çok sayıda koyu renkli kıllarla kaplıdır ve bir kıl demeti ile son bulur. Pupa soluk esmer renklidir. Erginler beslenmeden 2-3 hafta yaşarlar. Bir dişi adet yumurta bırakır. Asıl zararı larvalar yapar. Ergin ömrü kısa olduğundan zararı çok önemli değildir. Larvalar, tanenin hem endosperm hem de embriyo kısmı ile beslenirler. Taneleri kavuz haline getiriler. Larva 5-6 gömlek değiştirdikten sonra pupa olur. Normal şartlarda gelişme süresi gün sürer ve yılda 4-5 döl verir. Koşullar uygunsa döl sayısı 12 ye kadar çıkmaktadır. Larvaları 4-5 yıl beslenmeden yaşama özelliğine sahiptirler. Kırma biti [Tribolium confusum (Duval)] ve Un biti [Tribolium castane um (Herbst) Col.: Tenebrionidae)] Ergin parlak kırmızı renkli, mm uzunluğundadır. Yassı şekilde, baş ve göğüste sık noktalar vardır. Her iki türün yumurtası beyaz renklidir. Larva olgunlaştığında 5-7 mm ve sarımsı krem rengindedir. Pupa beyazdan sarı renge dönüşür. Erginlerin 3-4 yıl yaşadığı kaydedilmektedir. Bir dişi yaşadığı süre boyunca adet yumurtayı bulunduğu ortamdaki gıda üzerine bırakır. Larvalar kırık taneli buğdayla beslenirler. Zararlı ile bulaşık ürünlerde fenol kokusunu andıran bir koku meydana gelir. Larva 5 gömlek değiştirdikten sonra pupa olur. Her iki tür yılda 3-4 döl verir. Boynuzlu böcek [Gnathocerus cornutus Fabr. (Col.: Tenebrionidae)] Ergin parlak kırmızımsı renkli, 3-4 mm uzunluğundadır. Yumurta beyaz renklidir. Larva silindirik şekilli, sarı renkli 7-9 mm uzunluğundadır. Pupa sarımsı kahverenginde 3-4 mm uzunluğundadır. Ergin dişi adet yumurtayı gıda ortamı üzerine bırakır. Testereli böcek [Oryzaephilus surinamensis L. (Col.:Cucujidae)] Ergin ince, uzun ve yassı şekildedir. Kırmızı veya koyu kahverenginde olur ve mm uzunluğundadır. Yumurta beyaz renkli, ince ve uzundur. Larva beyaz renkli, silindirik yapıda ve 3 mm uzunluğundadır. Pupa krem renginde ve mm uzunluğundadır. Erginler ortalama 170 adet yumurta bırakır ve larva 5 gömlek değiştirerek pupa olur. Un kurdu [Tenebrio molitor L. (Col.: Tenebrionidae] Ergin parlak koyu kahve veya siyah renkte ve mm uzunluğundadır. Pronotum ince segmentli, kın kanatların üzerinde boyuna ince çizgiler vardır. Yumurta beyaz renkli ve oval şekillidir. Larva sarı renkte mm uzunluğunda, segmentli bir görüntüsü vardır. Pupa önceleri beyaz sonra kahverengini alır. Genellikle kırık buğday taneleri ile beslenirler. Ergin dişi yumurtalarını gıda ortamı üzerine tek tek veya grup halinde adet yumurta bırakır. Larva gıda ortamı içerisinde pupa olur. Yılda bir döl verir. Ekin kara ambar böceği [Tenebriodes mauritanicus L. Col.: Ostomatidae)] Ergin parlak esmer renkli ve yassıdır. Elitralar üzerinde enine çizgiler vardır. Larva kirli beyaz renkte ve mm uzunluğundadır. Vücut kıllarla kaplıdır. Pupa krem renginde ve 8-10 mm uzunluğundadır. Ergin dişi yumurtalarını gıda üzerine bırakır. Bir dişi hayatı süresince adet yumurta bırakır. Erginler iki yıl yaşar. Larva süresi normal şartlarda 2-14 ay sürer. Buğdayda tanelerin özü ile beslendiklerinden tohumluklarda çok zararlıdır. Bir larvanın adet tanenin çimlenme gücünü azalttığı belirlenmiştir. Küçük kırma biti [Cryptolestes ferrugineus Steph. Col.: Cucujidae)] Erginler, yassı şekilli ve kızıl kahverengindedir. Uzunluğu 1.5 mm olan küçük böceklerdir. Ön kanatlar tamamen anteni örter. Arka uca doğru çok kısa, kumral kıllar bulunur. Yumurta beyaz ve krem rengindedir. Silindirik yapıdadır. Larva beyaz renkli ve 3 mm uzunluğundadır. Pupa sarımsı renkte ve 1.5 mm dir. Ergin dişiler yumurtalarını bulundukları gıda ortamı içerisine bırakırlar. Olgun larva pupa olmadan önce çevresindeki gıda maddelerini vücuduna yapıştırır ve bunun içerisinde pupa olur. Arpa güvesi [Sitotraga cerealella Oliv. Lep.:Gelechiidae)] Ergin sarımsı esmer renklidir. Antenler vücuttan daha uzundur. Vücutları uzun tüylerle kaplıdır. Yumurta, gri beyaz renkte ve oval şekillidir. Larva, beyaz veya pembe renkte, vücudu kıllıdır. Pupa parlak sarı renktedir. Depolanmış buğdayın primer zararlısı olan tek kelebektir. Arpa güvesi ürüne tarlada bulaşır. Mayıs ayında depoları terk eden güveler çiftleşir ve yumurtalarını olgunlaşmakta olan hububat başaklarına bırakırlar. Depoda ise dişiler, yumurtalarını hububat taneleri üzerine bırakırlar. Ürün genellikle tarladan bulaşık gelir. Bir dişi adet yumurta bırakır. Çıkan larva tane içinde gelişir. Asıl zararı larvalar yapar, taneyi özüne doğru kemirerek beslenir ve taneyi tamamen tüketir. Değirmen güvesi [Ephestie kuehniella (Zell) Lep.:Pyralidae] Ergin gri renktedir. Ön kanatlar üzerinde zikzak şeklinde banlar vardır. Arka kanatlar sarımsı beyaz renkli ve saçaklıdır. Yumurta beyaz renkte ve oval yapıdadır. Larva krem rengindedir. Pupa sarımsı Dr. Pervin Erdoğan Zirai Mücadele Merkez Araşt.Enst. Entoloji Bölüm Başkanı kahverengin de ve 9 cm uzunluğundadır. Ergin dışı yumurtalarını gıda ortamına bırakır. Olgunlaşan larva gıda ortamını terk ederek ambardaki yarık ve çatlaklarda kokon örerek pupa olur. Un akarı [Acarius ciro L. (Acarina: Acaridae)] Saydam beyaz renkte, yumuşak vücutlu küçük canlılardır. Erginler dört çift bacaklıdır. Bacaklarında ve göğüs ve vücut sonlarında uzun kıllar bulunmaktadır. Gelişme süresi 2 hafta sürer. Mücadele Yöntemleri Depoda ürünü uzun süre sağlıklı bir şekilde saklamada temel ilke temiz ürünün temiz depoya konulması, ürünün depolama süresince sık sık kontrol edilmesi ve bulaşmalardan korunması esasına dayanmaktadır. Bu nedenle ürün depoya konulmadan önce mücadele yöntemlerini uygulamak gerekir. Buğdayda zararlı olan türler, genelde ortak yaşamalarından dolayı uygulanacak mücadele yöntemleri tüm zararlıları hedef alacak şekilde belirlenmiştir. 1- Kültürel Önlemler Ürün depoya alınmadan önce ve depoya konulduktan sonra olmak üzere iki aşamalı olarak uygulanır. Depo eski ürün artıklarından temizlenir, Uçma yeteneğine sahip olan zararlıların bulaşmalarını engellemek için depo pencerelerine tel takılır, Depo, serin, havadar, aydınlık ve aktarmaya olanak verecek şekilde olmalı, Deponun iç ve dış yüzeyi kireçle badana edilmeli, Depoda bulunan yarık ve çatlaklar onarılmalıdır. Ürün depoya alınırken ve alındıktan sonra alınması gereken önlemler; Eski ürün ile yeni ürün aynı depoya konulmamalı, Ürün nemi %13 ten fazla olmamalı, Ürün kırıksız olmalı, taş, toz gibi yabancı madde içermemeli, Ürün çuvallı ise ızgaralar üzerine konulmalı, dökme ise birkaç yığın halinde depolanmalı, yığın ve çuvallı ürünler ile duvar arasındaki mesafe 0.5 m olmalı, Depolama süresince ürün en az ayda bir kontrol edilmelidir. 2- Kimyasal Mücadele Depolanmış buğdayda zararlı olan böcekler için 4 farklı yöntemle kimyasal mücadele uygulanır. Boş depo ilaçlanması Koruyucu ilaçlama Ürün fümigasyonu Boşluk ilaçlaması Boş depo ilaçlamalarında amaç depodaki bütün zararlı türlerin ölmesidir. Koruyucu ilaçlama ile ürün en az 6 ay süre ile zararlılardan korunması hedef alınır. Dolu depo ilaçlamasındaki yöntem olan fümigasyondan %100 etki beklenir.

16 16 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 BUĞDAY TARIMI VE ÜRETİMİN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ Dr. Sami Süzer Ziraat Yüksek Mühendisi Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü 1. Buğday Tarımının Önemi Buğday (Triticum sp.), insan beslenmesinde kullanılan kültür bitkileri arasında dünyada ve Türkiye de ekiliş ve üretim bakımından ilk sırada yer almaktadır. Buğday bitkisinin en fazla yetiştirilen tahıl türlerinden biri olmasının nedenleri arasında; çok geniş bir adaptasyon kabiliyetine sahip olması, dane olarak hasat edilen ürünün kolay saklanması, depolanması ve işlenmesidir. Bu itibarla buğday ürünü, ülkemiz dâhil dünyada yaklaşık 50 ülke insanının beslenmesinde temel gıda kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Buğday tarımı, ülkemizde yaklaşık 3.2 milyon tarım işletmesinden (çiftçi ailesi) 2.9 milyonu tarafından yapılmakta olup, 15 milyon civarında insan için geçim kaynağı oluşturmaktadır. Buğday ürününden elde edilen un, bulgur, makarna, bisküvi, irmik, nişasta insan beslenmesinde; buğday bitkisinin sapları ise kâğıt-karton sanayinde ve hayvan beslenmesinde kullanılmaktadır. Bu nedenle dünyada ve ülkemizde özellikle buğday üretiminde azalma olduğunda gerek ekmek fi yatları gerekse undan yapılan gıda maddelerinin fi yatları yükselerek herkesi etkilemektedir. Ülkemizde bir kişinin beslenmesi için ortalama yıllık kg buğday gerekli olduğu düşünülürse, Türkiye İstatistik Kurumu nun 31 Aralık 2012 tarihli resmi rakamlarına göre kişi olan nüfusumuz için 15.6 milyon ton buğday ürününe ihtiyaç vardır. Ülkemizde 2011 yılı FAO istatistiklerine göre yaklaşık 8.1 milyon hektar olan buğday ekim alanı için ise dekara 20 kg tohumluktan yaklaşık 1.6 milyon ton gerekmektedir. Yine her yıl gerek depolamada ve gerekse taşınma sırasındaki kayıpları da %3 sayarsak yaklaşık 0.6 milyon ton buğday ürünü kullanım dışı kalmaktadır. Ülkemizin tüketim, tohumluk ihtiyacı, taşınma ve depolama kayıplarını dikkate alırsak bugünkü nüfusunun ihtiyacını karşılamak için yılda en azından toplam olarak 17.8 milyon ton buğday üretilmesi gerekmektedir. 2. Buğday Tarımında Yüksek Verim ve Kaliteli Ürün Elde Etmenin Yolları Ülkemizin Trakya, Güney Marmara, Çukurova, Ege, Karadeniz, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin buğday tarımına uygun birçok bölgesinde dekardan alınan buğday verimi ortalaması 450 kg/da ın üzerindedir. Ancak 2011 yılı FAO istatistiklerine göre ortalama 269 kg/da olan ülkemiz buğday verimi, 319 kg/da olan dünya verim ortalamasından yaklaşık %16 oranında düşüktür. Ülkemizde yapılan buğday tarımında verimliliği ve kaliteyi artırmak amacıyla yapılabilecek bazı modern yetiştirme tekniği uygulama önerileri aşağıda verilmiştir: Tohumluk buğday çeşidi seçiminde; arazinin iklim ve toprak koşullarına uygun sertifi kalı çeşitler tercih edilmelidir. Tohumluklar; buğday kök ve kök boğazı (Fusarium spp.), sürme (Tilletia spp.), açık rastık (Ustilago nuda tritici) gibi hastalıklara karşı selektörde ilaçlanmalıdır. Tarlayı ekime hazırlarken toprakta gerekli olan rutubeti muhafaza edecek azaltılmış toprak işleme teknikleri ile verimli tavda bir tohum yatağı hazırlanmalıdır. Gübreleme; toprak analizine göre zamanında, uygun dozda ve doğru yöntemle yapılmalıdır. Dekara ekilecek tohumluk miktarı; her çeşidin kardeşlenme kabiliyetine, bindane ağırlığına, tohumluğun çimlenme yüzdesine göre değiştiğinden bu konuda uzmanların tavsiyeleri alınmalıdır. Ekim zamanı; her bölgenin iklim koşullarına göre farklılık göstereceğinden, ilgili kurumlara danışarak uygun olan tarihler arasında ekim yapılmalıdır. Bakım işlemlerinden gübreleme, yabancı ot, hastalık ve zararlılarla mücadele; kaliteli üretim ve yüksek verim almayı sağladığından bu konuda ilgili kuruluşlara ve uzmanlara mutlaka danışılmalıdır. Buğday hasadı; başaklardaki danede rutubet %13 ün altına düşünce, ürün daha fazla süne (Eurygaster spp), kımıl (Aelia spp.) gibi zararlılar ve aşırı yağış, dolu, fırtına gibi kötü hava koşullarına maruz bırakılmadan, biçim ayarları iyi yapılmış biçerdöverlerle dane ve kalite kayıpları minimuma düşürülerek yapılmalıdır. 3. İklim ve Toprak İstekleri Sonbaharda kışlık ekilen buğday, çıkıştan kardeşlenme sonuna kadar olan ilk yetişme döneminde 5-10 O C sıcaklık ve %60 civarında bol nemli hava isterken, gelişmesinin ikinci devresi olan sapa kalkmada ise O C sıcaklık ve %65 oranında nispi nem isteği olmaktadır. Buğday çeşitleri arasında kışa dayanıklılık ve soğuklama isteği (vernalizasyon) açısından mutlak kışlık, yarı kışlık (fakültatif), yazlık olmasına göre farklılıklar bulunmaktadır. Yarı kışlık çeşitler Trakya, Güney Marmara ve Geçit kuşağı bölgelerinde; mutlak kışlık çeşitleri Anadolu da ısının sıfırın altında eksi 20 O C kadar düştüğü bölgelerde, yazlık karakterdeki çeşitler ise Ege ve Akdeniz iklimine sahip sahil kuşağında tercih edilmelidir. Serin iklim bitkisi olan buğday, her çeşit toprakta yetişmesine rağmen, tınlı, killi-tınlı, killi-kumlu, tınlı-kumlu humusça zengin derin bünyeli topraklarda daha yüksek verim vermektedir. Buna karşın makarnalık buğdayların ekmeklik buğdaylara göre daha fakir topraklarda yetiştirilmesi mümkün olabilmektedir. 4. Buğday Tarımında Toprak İşleme ve Tohum Yatağı Hazırlığı Buğday ekilecek bir tarlada tavda bir tohum yatağı hazırlamak için, iklim ve arazi koşullarına göre, toprağın fi ziksel ve kimyasal özelliklerinin iyileştirilmesi, yabancı ot kontrolü, toprak yüzeyinde bir ön bitkiden kalan bitki artıklarının parçalanması, havalandırılma sonucu mikroorganizma faaliyetlerinin artırılması, toprağın içerisinde yağışlarla biriken suyun korunması, yağışların toprağa iyi nüfuzu, su ve rüzgâr erozyonunun kontrolüne dikkat edilmelidir. Özellikle buğday tohum yatağı hazırlığında yakıt tasarrufu sağlayan, toprağın nemini ve verimliliğini koruyan azaltılmış toprak işleme tekniklerinin kullanılmasında büyük fayda vardır. Toprak işleme yöntemleri, tarla tarımı içerisinde en fazla masrafı gerektirmektedir. Ancak Çiftçi Kayıt Sistemindeki kayıtlara göre her çiftçi ekimini yaptığı buğday alanı kadar devletten dekar başına mazot desteği alabilmektedir. Çiftçiler, ektikleri buğday ekim alanını, her yıl son başvuru tarihini geçirmeden bağlı bulundukları Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerine bildirmeliler Toprak tavı Bitkisel üretimde tarla tarımında, toprağın yapısının (strüktürün) düzenlenmesi, kompaktlaşmanın (sert tabaka) önlenmesi, havalanma ve su tutma kapasitesinin yükseltilmesi, erozyon kontrolü, toprak işleme direncinin az olması gibi özellikler yönünden en uygun nem kapsamına toprak tavı denir. Buğday ekimi için tavda tohum yatağı hazırlığı, toprak bünyesine uygun tarım alet ve makinaları ile zamanında, tekniğine uygun bir toprak işlemeyle mümkündür. Toprak işlemede, toprağın bünyesine (tekstür) bağlı havalanma, su tutma kapasitesi, yapısı (stürüktür), geçirgenliği (infi ltrasyon), kılcal boşlukların dağılımı, mikrobiyal faaliyet, buharlaşma (evaporasyon), yabancı ot gelişimi, sert katman (kompaktlaşma), kabuk bağlama, ısı iletkenliği, su ve rüzgar erozyonu oluşumu gibi özellikler göz önüne alınmalıdır. Tavlı toprak yumuşak, dağılabilir ve kolay işlenebilme özelliğine sahiptir. Toprağın tav durumunda, traktörle en az çeki gücü gerekir, toprak aletlere bulaşmaz, kolayca dağılır ve büyük kesekler oluşmaz. Tarla toprağı tavından daha ıslak koşullarda işlendiğinde granülasyon ve gözeneklilik azalmakta, sıkışma sonucu toprak işlemede traktörle çeki gücü miktarı da artmaktadır. Tavsız bir tarlada yapılan toprak işlemesi sonucu oluşan keseklerin daha sonra parçalanması güç olduğu için iyi bir tohum yatağı hazırlanması zorlaşmaktadır. Buna karşın, tarla toprağı tavından kuru olduğunda işlendiğinde ise traktör çeki gücü isteği çok daha artmakta ve kesekli bir yapı (strüktür) ortaya çıkmaktadır. Daha sonra keseklerin parçalanması zorlaşmakta, toprağın bünyesinde bulunan ve bitkilerin gelişmesi için mutlak gerekli olan faydalı suyun buharlaşma (evaporasyonla) ile kaybı çok hızlı olmaktadır. 5. Gübreleme Teknikleri Ülkemizin yıllık yağış toplamı 600 mm olan tarım alanlarında, dekardan alınacak buğday tane verim hedefi kuruda yani doğal yağış koşullarında 500 kg/da ve üzeri olduğunda ekonomik gübre dozu olarak 14 kg/da saf azot yeterlidir. Sulu tarım koşullarında ise hedefl enen verim 600 kg/da üzeri olduğundan ekonomik gübre dozu dekara 16 kg/da saf azot olacaktır. Buğday tarımında, azot, kalsiyum, kükürt, çinko gibi besin maddeleri toprak analizi sonucuna göre ne kadar noksansa tarlaya toprak hazırlığı sırasında veya ekimde mibzerin gübre gözü ile banda verilebilir. Ürününün verim ve kalitesi üzerine en çok etkisi olan azotlu gübrelerin ideal uygulaması üçe bölünerek yapılmaktadır. Buğday tarımında birinci azotlu gübre uygulamasında, azotun üçte biri ekimden önce veya ekimle birlikte topraktaki noksan olan besin maddelerine göre, azot (N) ile fosforu (P) birlikte bulunduran (NP) , çinko katkılı (NP+Zn) (%1Zn) veya azot, fosfor, potasyumun yanında kalsiyum ve kükürt içeren (NPK+Ca+S) (%5 CaO)+(%15 SO 3 ) kompoze gübrelerin herhangi birinden dekara 25 kg/da civarında verilebilir. İkinci azotlu gübre uygulamasının diğer üçte biri buğdayın kardeşlenme döneminde Şubat ayı içinde üre (%46 N) formunda kg/da arası ve üçüncü azotlu gübre uygulamasının son üçte birlik kısmı da Mart sonu veya Nisan ayı başında bitkilerin sapa kalkma döneminde amonyum nitrat (%33 N) formunda olmak üzere kg/da arası tarlaya serpme yöntemiyle verilmesi uygundur. Buğday tarımında ilkbaharda çimene gereğinden fazla aşırı nitrat formunda gübre kullanımından, bitkilerde görülen çökerten (Gaeumannomyces graminis var. tritici) gibi kök hastalıkları ile yıkanma sonucu oluşan yer üstü ve yer altı tatlı su kaynaklarının kirlenmesine neden olmamak için kesinlikle kaçınmalıdır Yaprak gübreleri Yaprak gübre uygulaması, toprak ve bitki analizlerine göre uzmanların tavsiyeleri doğrultusunda besin maddesi noksanlığından emin olunan buğday tarlalarına, ruhsatlı, TSE belgeli ve ihtiyaç duyulan besin maddesini karşılayacak formülasyonda olanları tercih edilerek yapılmalıdır. Yaprak gübreleri kullanma talimatına göre doğru oranda su ile karıştırılarak uygun bir pülverizatörle, rüzgârsız günlerde sabah ve akşam saatlerinde uygulanmalıdır Toprak tahlili ve gübre desteği Çiftçiler, buğday ekimi yapacakları tarlalarından Toprak tahlili yaptırırlarsa, hem toprak analiz sonucuna göre bilinçli bir gübreleme yapacaklar ve hem de Çiftçi Kayıt Sistemine dâhilseler ve zamanında ilgili kurumlara gerekli belgelerini verirlerse devletten Kimyevi Gübre ve Toprak Analizi Destekleme Ödemesi alabilmektedir. ÇKS ye kayıtlı çiftçilerimiz, Kimyevi Gübre Desteklemesinden tarlalarından 50 dekar ve katları için alacakları ayrı ayrı her bir toprak örneğini Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığından Yetki belgesi almış bir laboratuvarda analiz yaptırdıklarında gübre ve toprak tahlil desteği almaktadır. Ayrıca 50 dekarın altındaki arazi sahibi çiftçilerimiz, toprak analizi yaptırmadan da bu gübre desteğini alabilmektedir. 6. Vasıflı Buğday Tohumluklarında Aranacak Özellikler Buğday tarımında yüksek ve kaliteli ürün alabilmek için sertifi kalı tohumluk kullanımı çok önemlidir. Vasıfl ı bir tohumluk: Bölge şartlarına uyan, önceden denenmiş, verim potansiyeli bilinen, tescilli veya üretim izinli bir çeşit olmalıdır. Sertifi kalı olmalıdır. Taneleri dolgun ve olgun olmalıdır. Sürme hızı ve gücü yüksek olmalıdır. Başka bitki tohumlarından temizlenmiş, karışıksız olmalıdır. Sürme(Tilletia sp.) gibi hastalık ve ekin kurdu (Zabrus sp.) gibi zararlılara karşı tohumluklar usulüne uygun ilaçlanmalıdır.

17 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN Buğday tohumluk ilaçlaması Ekilecek buğday tohumluklarında sürme, rastık, kök hastalıklarına (Pythium spp, Fusarium spp, Gaeumannomyces graminis (take all), Helminthosporium sativum, Sclerotium rolfsii ve Rhizoctonia spp gibi) karşı Zirai Mücadele Teknik Talimatına göre selektörde veya ilaçlama bidonlarında yapılır. İlaçlar, tohum miktarına göre önerilen dozda kullanılmalıdır. Hatalı olarak ilaçlamada tohumlukların aşırı su ile ıslatılıp çuvallarda çok rutubetli olarak depolanması, tohumların bozulmasına ve çimlenme oranlarının düşmesine neden olur. İlaçlanmış tohumluk, ilaçlanmadan ekime kadar geçen süre içinde kuru ve serin yerlerde saklanmalı, polietilen vb. gibi hava geçirmeyen maddelerden yapılmış ambalajlarda saklanılmamalıdır Dekara ekilecek buğday tohumluk miktarı Dekara ekilecek tohumluk miktarı üzerine ekilecek buğday çeşidinin kardeşlenme kapasitesi, bin tane ağırlığı, çıkış gücü ve tohumun safl ığı etkili olmaktadır. Farklı özelliklere sahip buğday çeşitleriyle yapılan tohum miktar deneme sonuçlarına göre, dekardan en yüksek dane verimi, 1 m 2 ye yaklaşık arası canlı dane ekildiğinde alınmıştır. Dekara ekilecek tohumluk miktarı çeşitten çeşide, iklime, toprağın verimliliğine, tohum iriliğine, safi yetine ve çıkış gücüne göre değişmektedir. Buğday tarımında özellikle dekara 25 kg/da ın üzerinde aşırı tohumluk kullanımı kurak yıllarda bitki başaklarının zayıf kalmasına, yağışlı yıllarda ise kök hastalıklarının gelişmesi sonucu yatmaya neden olmaktadır. Dekara tavsiye edilen miktarların üzerinde tohumluk kullanmaktan, daha iyi bir ürün elde etmek ve tohumluk tasarrufu yapmak için kaçınılmalıdır. 7. Buğday Ekimi Ekim, buğday tarımında düzgün bir çıkış için tavda tohum yatağına bölgenin toprak koşullarına uygun olarak, disk veya balta ayaklı tohum miktarı kolay ayarlanan modern ekim makinalarıyla yapılmalıdır. Tarla tohum yatağında, yetersiz rutubetin bulunduğu ala ve kızıl tavda ekimden kesinlikle kaçınmalıdır. Aksi halde dalgalı çıkış olmakta, çıkan bitki kökleri tohum yatağında yetersiz rutubet olması nedeniyle zayıf gelişmektedir Buğday ekim zamanı Buğday tarımında ekim zamanını belirleyen en önemli faktörlerden biri, tohum yatağındaki toprak sıcaklığıdır. Toprak sıcaklığının 8-10 o C olduğu zaman ekim yapılırsa kök gelişmesi hızlı ve kök tacı derin olur. Zamanında yapılan buğday ekimi, bitkilerin toprakta kuvvetli kök ve kök tacı oluşmasını sağlayarak, soğuğa ve kurağa karşı dayanıklılığı artırır. Kışlık ekim zamanı ülkemizde sonbahar mevsimidir ve iklim koşullarına göre kışı sert geçen bölgelerde Eylül ayı ikinci yarısında ekime başlanırken, ılıman iklime sahip sahil kuşaklarında Aralık ayı ortasına kadar ekim yapılabilmektedir. Örneğin en uygun kışlık ekmeklik buğday ekim zamanı araştırmaları sonucunda; Trakya da 15 Ekim-15 Kasım, Orta Anadolu da 15 Eylül-10 Ekim ve Çukurova da 15 Kasım-15 Aralık tarihleri arası olduğu belirlenmiştir Buğday ekim derinliği İyi hazırlanmış tavlı bir tohum yatağına buğday, 5-6 cm derinliğe ekilebilir. Ekilecek tohumluğun bin tane ağırlığına veya iriliğine bağlı olarak derinlik küçük tohumlarda 4-5 cm, iri tohumlarda 5-6 cm olabilir. 8 cm den daha derine ekimlerde bitki çıkışları mütecanis olmaz. Buna karşın, yüzeysel 1-2 cm derine yapılan buğday ekimlerinde, bitki kök tacı ve saçak kökler yüzeyde oluşacağından toprak içersinde bulunan rutubeti yeterince alamaz, kurak ve soğuk stresi gibi faktörlerinden fazla etkilenerek önemli verim kayıpları görülür Buğday ekim yöntemleri Buğday ekimi çoğunlukla kombine veya üniversal ekim makinalarıyla (mibzer) yapılmaktadır. Ülkemizde yerli imalat, her bölgeye ve toprak koşullarına uygun ekici ayak tipi alttan yaylı, balta veya diskli modern buğday ekim makineleri üretilmektedir. Ekim öncesi her bir çeşit için ekim makinalarının dekara atacağı tohum miktarı ve ekim derinliği ayarları çok iyi yapılmalıdır. 8. Buğday Bitkisinin Girebileceği Ekim Nöbetleri (Münavebe) Toprağın verimliliğinin ve üzerinde yetiştirilen bitkilerin sağlığı için buğday tarımı bölgelere göre uygun bitkilerle ekim nöbetine girmelidir. Buğday tarımı yapılan alanlarda aynı bitkinin aynı tarlaya üst üste ekilmesi toprağın fakirleşmesine ve o bitkinin hastalıklarının artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle buğday tarımından da yüksek verim alabilmek için mutlaka ekim nöbeti planlaması yapılmalıdır. Ekim nöbeti planlamasında dikkat edilecek bazı esaslar aşağıda verilmiştir. Kazık köklü bitkilerle ekim nöbetine girmesi (Ayçiçeği, kanola, pamuk gibi), Toprağı temizleyen Macar fi ği, bezelye, soya, fasulye ile ekim nöbetine girmesi, Üst üste ekimden (monokültür) kaçınılması, Ekim nöbeti planında bitkiler toprağın verimlilik özelliklerini dengelemeli, Buğday bitkisinin gireceği bazı üçlü münavebe modelleri şu şekilde olabilir: a)model: Nohut+Buğday+Mercimek b)model: Aspir+Buğday+Nohut c)model: Ayçiçeği+Buğday+Kanola d)model: Şeker Pancarı+Buğday +Fiğ e)model: Buğday+Kavun-karpuz +Mısır f)model: Pamuk+Buğday +Soğan-sarmısak g)model: Çerezlik kabak +Buğday+Süpürge darısı 9. Buğday Tarımında Sulama Buğday tarımında sulama, Nisan ve Mayıs ayının kurak geçtiği yıllarda, imkânı olan yerlerde, gebeleşme ve süt olum dönemlerinde yağmurlama sulama gibi uygun bir yöntemle yapılmalıdır. Kurak geçen yıllarda sulama yapılması, buğday tarımında %100 ün üzerinde bir verim artışı sağlamaktadır. Bitkiler suya, en fazla %70 oranında sapa kalkma dönemi ve süt olum döneminde ihtiyaç duymaktadırlar. Buğday kışlık olarak yağışlı mevsimde yetiştirildiğinden genellikle sulama imkânı olmayan tarım arazilerinde tamamen toprakta depolanmış ve yağışlarla gelecek suya bağımlı olarak üretilmektedir. Bunun için yağış miktarı ve bunun vejetasyon dönemindeki dağılımın (yağış rejimi) yıldan yıla büyük değişiklikler göstermesi, hayati öneme sahip buğday ürünü üretiminde büyük sapmalara neden olmaktadır. Buğday bitkisinin vejetasyon boyunca istediği su miktarı gelişme dönemlerine göre farklılık göstermektedir. Buğday bitkisi iyi bir çimlenme ve uygun bir çıkış sağladıktan sonra ekimden kaleme kalkma dönemine kadar,su isteği fazla olmayıp, verim üzerine de çok etkili değildir. Buğday bitkisinde, hızlı bir kütlesel büyümenin olduğu ve başak taslağının oluştuğu sapa kalkma dönemiyle birlikte su ihtiyacı artar, başaklanma döneminde maksimuma ulaşır ve tane doldurma döneminde de devam eder. Görüldüğü gibi bölgemizde Mart ayının ortalarından Mayıs ortalarına kadar olan dönemdeki su noksanlığı büyük oranda verim azalmalarına neden olabilmektedir Sulama Zamanları İlkbaharda yeterince yağış düşmediğinde sulama imkânı var ise; - Sapa kalkma döneminde bir su - Süt olum döneminde bir su verebilirler. Görüldüğü gibi eğer Nisan ayı kurak geçerse sapa kalkma döneminde bir sulama ve arkasından Mayıs ayında da yeterince yağış düşmez ise süt olum döneminde ikinci bir sulama buğdayda kuru koşullara göre %100 ün üzerinde bir verim artışı sağlayabilir Sulama yöntemleri Buğday bitkisinde yüzey sulamalarından, salma ve uzun tava yöntemlerinden biri ile sulama yapılabileceği gibi sapa kalkma döneminde de yağmurlama sulama yöntemlerinden biri kullanılabilir Salma sulama Bu yöntemde tarla başı kanalından saptırılan su toprak yüzeyinden devamlı akar. Tarım arazisindeki çukur yerler çok su alırken, yüksek noktalara yeterince su çıkmaz Uzun tava sulama yöntemi Bu yöntemde tarla eğim yönünde uzun şeritlere ayrılır ve bunların araları şeddelerle (engellerle) bölünür. Eğimi az ve iyi hazırlanmış tavalarda su derinliği santimetreyi geçmemelidir. Bu yöntem özellikle hububat yanında yonca gibi sık ekilen bitkiler için uygundur Yağmurlama sulama Yağmurlama sulamada, sulama suyu basınç altında belirli aralıklarla yerleştirilmiş yağmurlama başlıklarına iletilerek yapay yağış halinde uygulanır. Yararları: - Eğimi fazla, düz olmayan ve sığı topraklarda iyi sonuç verir. - Su kaybı az olur ve ölçülü su verme imkanı sağlar. - Sulama suyunun kısıtlı olduğu durumlarda, bu sudan iyi istifade edilir. - Tohumları çimlendirmede ve fi deleme de başarılı olarak kullanılabilir Hangi yöntem seçilmeli Sulama yönteminin seçilmesinde; su kaynağı, su kalitesi, maliyeti, toprak özellikleri, topografya, iklim, bitki özellikleri ve yatırım gücü önemli rol oynar Toprak özellikleri Ağır bünyeli (kil oranı yüksek) topraklar suyu uzun süre tutabildiğinden, bu tip topraklarda yüzey sulama yöntemleri kullanılmalıdır. Toprağın kum içeriği arttıkça yağmurlama sulama yöntemi tercih edilmelidir. Bu tip kumsal topraklarda su kolayca derine sızabildiğinden sulamalar az miktarda, fakat sık aralıklarla yapılmalıdır. Toprağın derinliği az ise, arazi tesviyesi gerektirmeyen yine yağmurlama sistemleri tercih edilmelidir. Ayrıca taban suyu yükseklik problemi olan tarım alanlarında da yağmurlama sistemini tercih etmekte yarar vardır Arazi durumu Arazi çok meyilli ise veya dalgalı bir yapı gösteriyorsa, yüzey sulaması erozyona yol açar. Bu durumlarda, tesviye gerektirmeyen yağmurlama sistemleri kullanılmalıdır. Özellikle meyilli arazilerde yağmurlama sulama ile erozyona yol açılmış olur İklim özellikleri Sulama yapılacak bölgede hava sıcaklığı ve rüzgar hızı yüksek ve rüzgar hep aynı yönden esiyor ise salma veya tava sulama tercih edilmelidir. 10. Buğday Hastalık ve Zararlıları Buğday tarımında, ekimden sonra görülebilecek ekin kurdu (Zabsrus spp.) ve buğday sineği (Hylemia sp. ve Mayetiola destructor) gibi zararlılara karşı tarımsal mücadele zamanında yapılmalıdır. Buğday tarlaları özellikle ilkbahar mevsiminde, kök hastalıkları (Pseudocercosporella herpotrichoides, Rhizoctonia cerealis, Fusarium culmorum), külleme (Erysiphe graminis), sarı pas (Puccinia striiformis), kahverengi pas (Puccinia recondita), kara pas (Puccinia graminis tritici), septorya yaprak lekesi (Septoria tritici ) gibi mantari hastalıklar ve süne (Eurygaster spp.), kımıl (Aelia rostrat ), yaprak bitleri; Rus yaprak biti [Diuraphis noxius (Kurdjumov), ekin yaprak biti (Rhopalosiphum padi (Linnaeus), tahıl yaprakbiti [Schizaphis graminum (Rondani)]: yulaf yaprakbiti (Sitobion avenae (F.) gibi zararlılara karşı kontrol edilmelidir. Buğdayın yetişme döneminde en yaygın hastalığı pastır. Sarı ve kahverengi pasların epidemi yaptığı yıllarda büyük verim kayıpları görülmektedir. Bu nedenle pas hastalıkları ile mücadele için ekimde öncelikle dayanıklı çeşitler tercih edilmeli, bu mümkün değilse ruhsatlı uygun fungusitlerle zamanında yapraktan püskürtme şeklinde ilaçlama yapılmalıdır. Diğer önemli buğday hastalıkları sürme [Tilletia foetida (Wallr.) Liro; T.caries (DC)Tul.] ve rastıktır (Ustiloga nuda tritici). Sürme ve rastık ile mücadelede tohumluklar ekimden önce mutlaka ruhsatlı fungusitlerle ilaçlanmalıdır. Son yıllarda buğday yetişme döneminde özelikle ilkbaharda yaprak bitlerinin bulaştırdığı arpa sarı cücelik virüsü, toprak menşeli Polymyxa graminis fungusunun vektörlük yaptığı buğday mozaik virüsü gibi hastalıklar görülmeye başlamıştır. Buğdayda bu arpa sarı cücelik virüsü sonucu yapraklarda sararma, buğday mozaik virüsü sonucu ise yapraklarda mozaik lekelerine ilave olarak rozetleşme ve cüceleşme görülür. Genellikle rastıkla mücadelede tohumluklar rastık görülmeyen tarlalardan seçilmeli ve ekimde dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir. Buğday virüs hastalıktan korunmak için dayanıklı veya toleranslı çeşitler kullanılmalıdır. Virüs toprakta 6 yıl kalabilmektedir, kimyasal mücadelesi henüz bulunamamıştır. 11. Buğday Hasadı Buğday hasadı, süne ile kımıl emgisinden ve düşebilecek aşırı yağışlardan ürün kalitesini korumak için dane rutubeti %13 ün altına düştüğünde en kısa zamanda, tane kayıplarını gösteren yeni modern biçerdöverlerle yaptırılmalıdır. Hasat zamanı geldiğinde buğday bitkisi tam olum devresindedir ve tümüyle saman rengini alır. Hasada çok erken girilmesi üründe kurutmayı gerektirir, buna karşın geç kalınması ise dane dökümü, danede süne emgi zararı ve aşırı yağışlar düşmesi sonucu embriyo kararmasına neden olabilir. Özellikle yaz döneminde buğday hasadı sırasında sık yağış alan Karadeniz sahil kuşağı gibi bölgelerde, hasat fazla gecikirse, tam oluma gelmiş buğday bitkilerinin başaklarındaki tanelerde dormansinin kırılması sonucu çimlenme görülebilir. Bu durumda üründe çimlenmeye bağlı olarak tohumluk ve ekmeklik kalitesi büyük oranda düşer. 12. Sonuç Ülkemiz için önem taşıyan buğday tarımında yüksek ve kaliteli ürün alınması; tavında keseksiz bir tohum yatağı hazırlığı, sertifi kalı tohumluk kullanımı, tercih edilen çeşide uygun tohum miktarıyla zamanında ekim, toprak analizine göre gübreleme, yabancı otlar, zararlılar ve hastalıklarla ilgili kurum ve uzmanların danışmanlığında entegre bir mücadeleyle mümkündür. Ürününüz bol ve kazancınız bereketli olsun!

18 18 Salim Altay Ziraat Yük. Müh. TZOB Teknik Hiz. Kur. Bşk. V. Dünya nüfusunun hızla artması ve ülkelerin milli gelirlerindeki artışa bağlı olarak tüketim alışkanlıklarının değişmesi nedenleriyle, gıda maddelerine olan talep yoğun bir şekilde artmıştır. Gıda maddelerine olan talebin karşılanabilmesi, ürünlerin arzu edilen miktar ve kalitede üretilebilmesi ve bu ürünlerin de hastalık ve zararlılardan korunabilmesi için de bitkisel üretimde kimyasal girdilerin kullanıldığı konvansiyonel üretim her gün biraz daha artmaktadır. Ülkemizde yeniden tarıma açılacak alanlar bulunmamaktadır. Artan nüfusa karşı yeni tarım alanlarının açılma imkanı olmadığına göre, üretimi artırmak için verimliliği artırmamız tek hedef olarak karşımıza çıkmaktadır. Verimliliği dolayısıyla üretimi artırmanın yolu da bitkisel ve hayvansal üretimde girdilerin bilinçli kullanımından geçmektedir. Kimyasal mücadelenin yaygınlaşması ve kimyasal tarım ilacı (pestisit) kullanımının üretici tarafından benimsenmesi, hastalık, zararlı ve yabancı otların zararlarını eskiye oranla azaltmıştır. Sonuçta, kalitenin yanı sıra verimde de zaman içinde artışların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu verim ve kalite artışlarını yalnızca kimyasal mücadeleye bağlamak yanlıştır. Daha verimli ve hastalıklara dayanıklı tohum çeşitlerinin modern tekniklerle üretilmesi yanında artan gübre kullanımı da verim ve kalite yükselişini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Ancak, bu artışlarda kimyasal mücadelenin de önemli bir etken olduğu kesindir. Günümüzde yaygın bir şekilde uygulanan kimyasal mücadele yöntemi, kolay uygulanması ve kısa sürede sonuç vermesi, dar bir zaman periyodu içerisinde geniş alanlarda mücadele yapılmasına imkan tanıması gibi olumlu yönlere sahip olmasının yanı sıra, kullanılan ilaçların bilinçsizce kullanılmasından dolayı doğal dengenin bozulması, toprak hava ve su gibi çevre elemanlarında kirliliğe neden olması, besinlerde kalıntı bırakması, hastalık ve zararlılarda, zamanla direnç ortaya çıkarması, gibi olumsuz yönleri de bulunmaktadır. Söz konusu sorunların çözümü için son zamanlarda entegre mücadele yöntemi üzerinde durulmaktadır. Tüm yöntemlerin kullanılmasına olanak veren entegre mücadele kavramı içerisinde hastalık, zararlı ve yabancı otlara karşı, biyolojik mücadele imkanlarının araştırılması, tahmin ve uyarı sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu da mevcut agro-ekosistemde ki zararlı populasyonlar ile bunların canlı ve cansız çevre ile olan ilişkilerinin ayrıntılı bir biçimde incelenmesi ile mümkün olabilecektir. Ayrıca hastalık ve zararlılara dayanıklı gen kaynaklarının saptanması ile beraber entegre mücadele yönteminin kullanılması da etkili faktörlerdendir. Ekonomik zarar eşiklerinin ve ekonomik zarar düzeylerinin belirlenmesi seçici ve doğal düşmanlara yan etkilerinin az olduğu belirlenen ilaçlar kullanılarak mücadele programlarının hazırlanması zorunluluğu da entegre mücadele içerisinde yer almaktadır. Biyolojik mücadele ise, kültür bitkilerinde zarar yapan zararlı, hastalık etmenleri ve yabancı otlara karşı, onların doğal düşmanlarının kullanılması veya daha etkili hale getirilmesi için alınan tedbirler bütünüdür. Biyolojik mücadele etmenleri kültür bitkisi zararlılarına karşı, doğal düşmanların ithal edilerek yerleştirilmesi, doğal düşmanların çoğaltılarak salınması ile doğada mevcut doğal düşmanların korunması ve desteklenmesi şeklinde kullanılmaktadır. Doğal düşmanların ithal edilerek yerleştirilmesi yöntemi de bir ülkeye dışarıdan giren, ancak beraberinde doğal düşmanı gelmeyen zararlıları ile, yoğun ilaçlamalar sonucu doğal dengenin bozulduğu yerlerde uygulanabilmektedir. Doğal düşmanların çoğaltılarak salınması, doğada mevcut doğal düşmanların yeteri kadar hızlı çoğalmadığı veya uygulanan tarım teknikleri sonucu bunların yeterli yoğunluğa ulaşamadığı durumlarda kullanılmaktadır. Doğada mevcut doğal düşmanların korunması ve desteklenmesi yöntemi ise doğada mevcut olan faydalı organizmaların korunması ve bunların etkinliklerinin artırılması için gerekli tedbirleri alınması şeklinde olmaktadır. Biyolojik mücadelenin, zirai mücadele ilaçlarında olduğu gibi insan ve çevre üzerinde olumsuz etkileri görülmemektedir. Sadece hedef alınan zararlıya etkili olmaları, konukçularını arayabilme ve bulma yetenekleri, doğada çoğalarak yayılabilme özellikleri de biyolojik mücadelenin kimyasal mücadeleye olan üstünlükleridir. Söz konusu bu üstünlük dikkate alınarak süne mücadelesinde çevre dostu biyolojik mücadele yöntemlerinin kullanılmasına karar verilmiştir. Ziraat Süne, yurdumuzda buğday üretimini ve kaliteyi olumsuz yönde etkileyen ana zararlı konumundadır. Süne yoğunluğunun yüksek olduğu yerlerde, mücadele yapılmadığı zaman; ekmeklik, makarnalık ve tohumluk yönünden özellikle buğdayda % 100 e varan oranlarda zarar oluşturarak, özellikle nimfl erin süt olum döneminde yaptığı emgi nedeniyle daneler ekmeklik, makarnalık özelliğini kaybetmekte, çimlenme yeteneği düşmektedir. Süne yılda bir döl verir. Kışı, dağlarda (kışlaklarda) ağaçların yere dökülen çürümüş yaprakların altında veya geven gibi değişik bitkilerin kök bölgelerinde toprak içerisinde geçirir. İlkbaharda havaların ısınması ile birlikte kış uykusundan çıkar ve ovalara doğru göç ederler. Tarlalara gelen kışlamış ergin süneler beslenir ve çiftleşerek yumurta bırakırlar. Bir dişi 150 kadar yumurta bırakabilmektedir. Yumurtalar kısa bir sürede açılır ve çıkan nimfl er bir ay gibi bir süre içerisinde gelişmelerini tamamlayarak hasatla birlikte ergin durumuna gelirler ve kışı geçirmek üzere kışlak alanlarına göç ederler. Süne gerçekte bir mera zararlısıdır. Ancak mera alanlarının tarım arazisine dönüştürülmesiyle azalması, uzun yıllar boyunca çok geniş alanlarda kimyasal mücadelenin yapılması sonucunda doğal dengenin bozulması, Süne yi baskı altında tutan doğal düşmanların öldürülmesi vb. nedenlerden dolayı, Süne devamlı mücadele yapılması gereken bir böcek haline gelmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü nden aldığımız bilgilere göre; Devlet tarafından 1928 yılından beri Süne mücadelesi yapılmaktadır. Süne ile mücadelede değişik yöntemler kullanılmıştır yıllarında Süne nin kışladığı bitkiler, alev makinası ve gazyağı ile yakılmış; ancak doğanın tahrip edilmesi ve toprak erozyonuna sebep olduğunun Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN 2013 SÜNE VE BİYOLOJİK MÜCADELE anlaşılması üzerine bu uygulamadan vazgeçilmiştir yılından itibaren yer aletleri ve uçakla kimyasal mücadeleye başlanmıştır yılından itibaren de geniş çapta uçakla mücadeleye geçilmiştir. Uygulamalarda 1967 yılından itibaren ise toz ilaçların yanı sıra sıvı formülasyonlu ilaçlar da uygulamaya verilmiştir yılında ise uçakla geniş alanlarda ULV (Ultra Low Volume) formülasyonlu pestisitler kullanılmaya başlanmıştır. Bu uygulamalar doğal dengenin bozulmasına ve çevre kirliliğine neden olmuştur. Havadan yapılan ilaçlamaların yan etkileri nedeni ile 2001 yılından itibaren Süne delesinde,özellikle Süne yumurta parazitoitlerinin etkin ve yaygın olduğu bölgelerden başlamak üzere yer aletleri ile mücadele yapılmaya başlanmıştır yılından itibaren uçakla mücadeleden tamamen vazgeçilmiş, parazitlerin süne zararlısını kontrol edemediği yerlerde yer aletleriyle Devlet Mücadelesine, 2009 yılından itibaren de Yönetimli Çiftçi Mücadelesi (YÇM) ne geçilmiştir. Halen uygulanmakta olan YÇM kapsamında, teknik bilginin teknik teşkilat tarafından sağlanması dışındaki süne mücadelesi uygulamalarının tamamı hububat üreticilerimize bırakılmıştır. Bakanlıkça özellikle biyolojik mücadeleye ağırlık verilmiş olup bu amaçla, Bakanlıktan edindiğimiz bilgiye göre 2012 yılında 5,35 milyon adet süne yumurta parazitoiti (Trissolcus spp.) üretilerek sünenin problem olduğu illerde salımı yapılmıştır. Böylece biyolojik mücadele amacıyla salımı yapılan toplam parazitoid sayısı adede ulaşmıştır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından edindiğimiz bilgilere göre; Süne mücadelesi çalışmaları sonucunda biyolojik mücadelenin de katkısı ile parazitlenme oranı yüksek olan 5,8 milyon dekar buğday alanı ilaçlama dışı tutulmuş, 25 ilde 10,35 milyon dekar alanda ise kimyasal mücadele yapılmıştır. Ortalama emgi oranı %1 in altında tutulmaktadır. Yapılan değerlendirme sonucunda geçmiş yıllara göre kimyasal mücadele alanı ile kullanılan zirai ilaç miktarında yaklaşık 1/3 oranında bir azalış görülmektedir. Bu durum süne mücadelesinde çalışan teknik elemanların özverili ve titiz çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış olup böylece Milli Ekonomiye TL katkı sağlanmıştır.

19 Ziraat Yıl:5 Sayı: 54 HAZİRAN ÇİFTÇİLERE YENİ KEPÇE Yıldızeli Ziraat Odası Ziraat Odası Başkanı Turan Boztepe, Yönetim Kurulunun göreve geldiği günden itibaren çiftçilere hizmet vermek için elinden gelen tüm çabayı sarf ettiğini belirterek, şunları kaydetti: Yapmış olduğumuz tüm çalışmalarımızda kar amacı gütmeden en kaliteli hizmeti vermeyi hedefl edik. Bugün de yine burada yeni almış olduğumuz kepçemizin tanıtımını yaptık. Almış olduğumuz bu iş makinesi köy tüzel kişiliklerine sadece yakıt masrafı karşılığında kar almadan çalışacak ve köylülerimize, çiftçilerimize hizmet edecektir. SARI KIZ BU YIL BAYRAM YAPTIRDI Ödemiş Ziraat Odası Yıldızeli İlçesi Ziraat Odası Başkanlığı, yeni bir kazıyıcı, yükleyici kepçe alarak çiftçilerin hizmetine sundu. Yıldızeli Ziraat Odası Başkanlığı yönetim kurulu üyeleri yeni alınan kepçe için birlikte kurban kesip dua etti ve hayırlı olmasını diledi. Bunun yanı sıra bu yıl yine ücretsiz tohum ilaçları dağıtılacak ve maliyetine hububat satışı yapılacaktır. İlçe genelinde 13 tarımsal danışman her türlü çalışmada çiftçilerimize hizmet veriyor. Yine toprak analizleri yapılacak ve her yıl olduğu gibi bu yıl da ilçemizin dört bölgesinde selektör makineleri çiftçilerimize hizmet verecektir. Yapmış olduğumuz tüm çalışmalarımızda kar amacı gütmeden çiftçilerimize hizmet veriyoruz. Köylü milletin efendisidir prensibi ile onlara hizmet ediyor ve her geçen gün çalışmalarımıza bir yenisini daha ekliyoruz. Ödemişli patates üreticisi, malını tarlada 90 kuruş ile 1 TL arasında fi yatlara satarak adeta bayram havası yaşıyor. TOPRAK ANALİZİ ÜCRETSİZ YAPILACAK Giresun un Eynesil İlçesi Ziraat Odası Başkanlığı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından almış olduğu yetki belgesi ile Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmeti vermeye başladı. HASAT BAYRAMI Eynesil Ziraat Odası Eynesil Ziraat Odası Başkanı Orhan Musaoğlu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Ziraat Odasına bağlı bütün çiftçilerin toprak analizinin ücretsiz olarak yapılacağını söyledi. Musaoğlu, şunları kaydetti: Bu bağlamda bünyemize iki Ziraat Mühendisini Tarım Danışmanı olarak istihdam ettik ve ilk uygulamaya pilot bölge olarak ilçeye bağlı Aralık Köyü, Kekiktepe Köyü, Adaköy, Kemerli, Balcılı, Kemaliye, Kösemen ve Yarımca köylerinde başlandı. Eynesil Ziraat Odası Başkanlığımız ile İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü bünyesinde ortaklaşa kurduğumuz Şehit Piyade Er Rasim Köse Laboratuvarında üyemiz olan bütün çiftçilerimizin topraklarının ph analizleri ücretsiz olarak yapılacak ve buna göre arazide kireçleme konusunda eğitim verilecek. Musaoğlu laboratuvar için bugüne kadar yaklaşık 25 bin TL harcadıklarını belirtti. İlçenin ünlü sarı patatesinin altın yılını yaşadığını kaydeden Ödemiş Ziraat Odası Başkanı Ahmet Kocaağa, üreticinin bu yıl mutlu olduğunu belirtti. Ödemiş patatesinin ününü iri olmasına rağmen lezzetinden aldığını kaydeden Kocaağa, üretimdeki düşüşün de fi yatların artmasında etkisinin olduğunu söyledi. Kocaağa Bölge olarak, Ödemiş ilçe merkezi başta olmak üzere birçok belde ve köyümüzde patates üretimi yapılıyor. Geçmiş yıllarda yaşanan bazı şansızlıklar ve oluşan zararlar nedeniyle bir kısım üretici maalesef patates ekmiyor. Ama bu yıl patates ekenler, isteği fi yatları bularak geçmişteki zararını kapatmayı başardı. Ödemiş'te bu yıl adeta patates bayramı yaşanıyor" dedi. Patates üreticileri de emeklerinin karşılığını almanın mutluluğunu, "Sarı kız bu yıl yüzümüzü güldürdü" diyerek dile getirdiler. ÇİFTÇİLER BEYŞEHİR GÖLÜ NÜN SUYUNU İSTİYOR Kurtalan Ziraat Odası Hüyük Ziraat Odası Siirt in Kurtalan ilçesinde, bu yıl ilk kez hasat bayramı etkinliği düzenlendi. Kurtalan Ziraat Odası tarafından ilçede düzenlenen etkinlikte çiftçiler bereket duası etti. Biçerdöverle hasat toplanırken, tarıma yapılan katkılardan dolayı çiftçilere plaketler verildi. Törende bir konuşma yapan Siirt Valisi Ahmet Aydın, Siirt te tarım ve hayvancılığın yaygınlaştırılması için valilik olarak her türlü desteğin sağlandığını söyledi. Vali Aydın, Güneydoğu Anadolu Projesi Kırsal Kalkınma Projesi ve Dicle Kalkınma Ajansı aracılığıyla hazırlanan projelere çiftçilerimize çeşitli desteklemeler verildi. Siirt in tarımda daha iyi noktalara gelmesi için de bu desteklemeler artarak devam edecek. Bu yıl ise hasat zamanı ile birlikte arpa ve buğdayda iyi bir rekolte bekliyoruz dedi. Kurtalan Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Günbat ise çözüm süreci ve bölgede huzur ortamının tesis edilmesiyle birlikte ilk kez hasat bayramı tertiplediklerini ifade etti. Bu yıl arpa ve buğdayda iyi bir rekolte beklediklerini belirten Günbat, şunları söyledi: Siirt in tarımdaki kalbi olan Kurtalan da geçen sene 80 bin ton rekolte elde edildi. Bu yıl ise yağan yağışlardan dolayı bereketlenen topraktan 20 bin ton arpa 80 bin civarında da buğday olmak üzere 100 bin ton üzerinde bir rekolte bekliyoruz. Toprak Mahsulleri Ofi si Kurtalan ajansı tarafından sert buğdaya 765 lira yumuşak buğdaya ise 720 lira tonu başına destek veriyor. Bu yıl ilk kez Kurtalan da düzenlediğimiz hasat bayramında Avrupa Birliği ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi Projelerinden istifade eden Siirtli çiftçilerimize tarıma verdiği desteklerinden ötürü plaket verildi. Törende desteklerinden dolayı Kurtalan Kaymakamı Halim Can ve 10 çiftçiye plaket verildi. Okunan bereket duasının ardından Siirt Valisi Ahmet Aydın, biçerdöver aracına binerek hasat yaptı. Konya nın Hüyük İlçe Ziraat Odası Başkanı Hürriyet Şahin, Hüyük ilçesi olarak bin dekarlık tarım alanları olduğunu ifade ederek, "Biz, Hüyük çiftçisinin burnunun dibindeki Beyşehir Gölü sularıyla da buluşturulmasını istiyoruz dedi. Başkan Şahin, Hüyük ilçesi olarak göle kıyısı bulunan Beyşehir Gölü ne 9 asırdır bekçilik yaptıklarını dile getirerek, buna rağmen, Hüyük teki tarım alanlarının büyük bölümünün suya ihtiyacı olduğunu belirtti. Beyşehir Gölü nün altında bulunan ve kilometrelerce uzaktaki bazı ilçelerdeki tarım alanlarının göl sularıyla buluşturulması sonucu birçok değişik ürünün yetiştirildiğini kaydeden Şahin, "Bu bölgedeki çiftçiler her yıl traktörlerini yenilediği halde, Hüyük çiftçisi göl sularını sadece seyretmekle yetiniyor. Biz göle bakarız ama artık bakmayalım diyoruz. Şu topraklarımızın göl sularıyla da buluşturulmasını istiyoruz diye konuştu. Şahin, şunları kaydetti: Hüyük olarak biz şunu çok iyi biliyoruz, bizden turizm memleketi olmaz. Bizden yüzde yüz anlamda söylüyorum sanayi memleketi de olmaz. Ama bizden çok güzel bir tarım memleketi olur. Burada pilot bir tarım olur, organik tarım olur. Bu organik tarımı başardığımızda ilçemize tersine göç başlar. Şu anda Hüyük nüfusuna kayıtlı 51 bin nüfusumuz var. Ama bunun 17 bini yok. Nerede? Çeşitli il ve ilçelerde. Çorba parası için, karnını doyurmak, çocuğunu okutmak için asgari ücretlerle çalışmaya gidiyor. Ama şu son 5 senede ilçemize tersine göç başladı. Çünkü ilçemizde 1 dekarlık yerden İsrail usulü gibi artık çiftçimiz 10 bin lira para kazanır hale geldi. Çiftçimiz kızının düğününü borçsuz yapar hale geldi. Bunun yolu yordamı bilgili çalışmak ise işte biz bilgilendik, bilgilendirdik. Uyumadık, uyutmadık yapılan göletler sayesinde tarım alanlarımızın suyla buluştuğu alanları nasıl bereketli bir hale getirdiğimizi herkese gösterdik. Şu anda köy ve beldelerimizde marmelatı, aroması çok güçlü çileği yetiştirdik, kirazı ve diğerlerini ürettik.

20 TZOB Ziraat Türkiye Ziraat Odaları Birliği Ücretsiz Yaygın Süreli Gazetesidir Yıl: 5 HAZİRAN 2013 Sayı:54 Yönetim Yeri GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: (Pbx) Fax:

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2011 Yılı (1. Tahmin Sonuçlarına göre) Bitkisel Üretim ve Bitkisel Ürün Denge İstatistikleri I. Bitkisel Üretim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 26/08/2011 tarihinde

Detaylı

Seçilmiş ürünlerde 30 Haziran 2015 tarihi itibarıyla ortalama üretici, hal, pazar ve market fiyatları:

Seçilmiş ürünlerde 30 Haziran 2015 tarihi itibarıyla ortalama üretici, hal, pazar ve market fiyatları: Seçilmiş ürünlerde tarihi itibarıyla ortalama üretici, hal, pazar ve market fiyatları: Üretici Hal Pazar Market Hal/ Üretici Pazar/ Üretici Market/ Üretici Fiyat Farkı Fiyat Farkı Fiyat Farkı Domates 0,58

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2010 Yılı Bitkisel Üretim ve Bitkisel Ürün Denge İstatistikleri I. Bitkisel Üretim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 25/03/2011 tarihinde açıklanan, 2010 yılı Bitkisel

Detaylı

GIDA ARZI GÜVENLİĞİ VE RİSK YÖNETİMİ

GIDA ARZI GÜVENLİĞİ VE RİSK YÖNETİMİ GIDA ARZI GÜVENLİĞİ VE RİSK YÖNETİMİ Bekir ENGÜRÜLÜ Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Tarım Sigortaları ve Doğal Afetler Daire Başkanı Haziran 2016 SUNUM PLANI DÜNYADA TARIMIN GÖRÜNÜMÜ TÜRKİYE TARIMINA BAKIŞ

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat - 2010

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat - 2010 EKONOMİK GELİŞMELER Şubat - 2010 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR - ŞUBAT 2010 İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)...2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ

Detaylı

Mısır alım fiyatı açıklandı

Mısır alım fiyatı açıklandı Mısır alım fiyatı açıklandı Ağustos 28, 2012-1:42:57 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) mısırın tonunu 595 liraya almaya hazır olduğunu bildirerek, bunun geçen

Detaylı

Türkiye nin üretim profiline ve kişi başına tüketimini ise şöyle değerlendirmek mümkündür:

Türkiye nin üretim profiline ve kişi başına tüketimini ise şöyle değerlendirmek mümkündür: Gıdaya erişim her geçen gün gittikçe zorlaşmaktadır. Dünya nüfusu önümüzdeki 33 yılda, 2 milyar daha artarak 2050 de 9,6 milyara yükselecektir. Bu nüfusu beslemek için gıda üretiminin yüzde 60-70 oranında

Detaylı

BUĞDAY PİYASALARININ GENEL GÖRÜNÜMÜ VE LİSANSLI DEPOCULUK. 10 Mart 2018 ANTALYA

BUĞDAY PİYASALARININ GENEL GÖRÜNÜMÜ VE LİSANSLI DEPOCULUK. 10 Mart 2018 ANTALYA BUĞDAY PİYASALARININ GENEL GÖRÜNÜMÜ VE LİSANSLI DEPOCULUK 10 Mart 2018 ANTALYA 1 Dünya Buğday Dengesi - Fiyatlar 2.000 $/ton 1.800 1.600 1.400 1.200 1.000 800 600 241 254 191 207 224 176 174 157 153 166

Detaylı

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi

Detaylı

ÇELTİK DOSYASI TÜRKİYE ÇELTİK EKİLİŞ ÜRETİM TÜKETİM VERİM

ÇELTİK DOSYASI TÜRKİYE ÇELTİK EKİLİŞ ÜRETİM TÜKETİM VERİM ÇELTİK DOSYASI Bileşiminde az miktarda protein bulundurmasına karşın beslenme için gerekli amino asitlerce zengin olması nedeniyle çeltik, insan beslenmesinde buğdaydan sonra en çok kullanılan tahıl ürünüdür.

Detaylı

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR Halil AGAH Kıdemli Kırsal Kalkınma Uzmanı 22 Kasım 2016, İSTANBUL 1 2 SUNUM PLANI TARIMDA KÜRESELLEŞME TÜRK TARIM SEKTÖRÜ VE SON YILLARDAKİ GELİŞMELER TARIMDA

Detaylı

2011 yılı dünya buğday üretimi, bir önceki yıla göre 42 milyon tonluk rekor bir artışla 695 milyon ton olarak gerçekleşmişti.

2011 yılı dünya buğday üretimi, bir önceki yıla göre 42 milyon tonluk rekor bir artışla 695 milyon ton olarak gerçekleşmişti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi EKER'in 2012 Dönemi Hububat Politikaları Kamuoyu Açıklaması Değerli Basın Mensupları ve Değerli Katılımcılar, 2011 yılı dünya buğday üretimi, bir önceki

Detaylı

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığı ve Türkiye Ziraat odaları Birliği tarafından düzenlenen bilgilendirme, toplantısında konuşan Ziraat odaları

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE HAZİRAN 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %7,88, TR21 Bölgesinde ise %7,85 olarak gerçekleşti

TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %7,88, TR21 Bölgesinde ise %7,85 olarak gerçekleşti TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ (TÜFE) 10,00 9,00 8,00 7,00 6,00 5,00 4,00 3,00 2,00 1,00 0,00 Türkiye TR21 TÜFE de (2003=100) 2017 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %0,81, bir önceki yılın Aralık ayına

Detaylı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı Üretim ve Verim Katkısı Toplum Beslenmesine Katkı Sanayi Sektörüne Katkı Milli Gelire Katkı Dış Ticaret Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı

Detaylı

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI Avusturya da un üretimi sağlayan 180 civarında değirmen olduğu tahmin edilmektedir. Yüzde 80 kapasiteyle çalışan bu değirmenlerin ürettiği un miktarı 500 bin

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2014

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2014 EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2014 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

BAKLİYAT DOSYASI. 4 TÜRKİYE ABD 240 Kaynak: FAO

BAKLİYAT DOSYASI. 4 TÜRKİYE ABD 240 Kaynak: FAO BAKLİYAT DOSYASI Dünya üzerinde tarımı çok eski yıllardan beri yapılmakta olan yemeklik dane baklagillerin diğer bir deyişle bakliyat ürünlerinin insan beslenmesinde bitkisel kaynaklı protein gereksiniminin

Detaylı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya da 400-450 un değirmeni olduğu biliniyor. Bu değirmenlerin yıllık toplam kapasiteleri 6 milyon tonun üzerine. Günde 100 tonun üzerinde üretim gerçekleştirebilen

Detaylı

TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %7,76 TR21 Bölgesinde ise %7,65 olarak gerçekleşti

TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %7,76 TR21 Bölgesinde ise %7,65 olarak gerçekleşti TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ (TÜFE) 12,00 10,00 8,00 6,00 4,00 2,00 0,00 Türkiye TR21 TÜFE de (2003=100) 2017 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre %2,46, bir önceki yılın Aralık ayına göre %2,46, bir önceki

Detaylı

TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %6,57; TR21 Bölgesinde ise %6,32 olarak gerçekleşti

TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %6,57; TR21 Bölgesinde ise %6,32 olarak gerçekleşti 12 10 8 6 4 2 0 TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ (TÜFE) Türkiye TR21 TÜFE de (2003=100) 2016 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre %0,78 artış, bir önceki yılın Nisan ayına göre%2,55 artış, bir önceki yılın

Detaylı

İşgücü İstatistikleri 2018 Ağustos İşsizlik oranı %11,1 Genç nüfus işsizlik oranı %20,8 İstihdam oranı %48,3 İşgücüne katılma oranı %54,3 Kayıt dışı

İşgücü İstatistikleri 2018 Ağustos İşsizlik oranı %11,1 Genç nüfus işsizlik oranı %20,8 İstihdam oranı %48,3 İşgücüne katılma oranı %54,3 Kayıt dışı İşgücü İstatistikleri 2018 Ağustos İşsizlik oranı %11,1 Genç nüfus işsizlik oranı %20,8 İstihdam oranı %48,3 İşgücüne katılma oranı %54,3 Kayıt dışı çalışanların oranı %34 İşgücü İstatistikleri 2018 Ağustos

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012 EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012 EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR ŞUBAT 2012 İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ BİTKİSEL ÜRETİM BİLGİ NOTU 2015 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 25/12/2015 tarihinde 2015 yılı Bitkisel haber bültenini yayımladı. 2015 yılında bir önceki yıla göre üretim miktarları; Tahıllar ve diğer

Detaylı

Erzurum Bölge Müdürlüğü. Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası. Sayılarla Erzurum

Erzurum Bölge Müdürlüğü. Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası. Sayılarla Erzurum Erzurum Bölge Müdürlüğü Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası 2 20 01 17 7 Sayılarla Erzurum Ali ASLAN Erzurum Bölge Müdürü 4 Eylül 2018 Nüfus ve Göç Eğitim Sağlık Doğum Ölüm Evlenme ve Boşanma İşgücü Tüketim

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE EYLÜL 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ 1 Bu Ay 1. Büyümede Duraksama... 2 2. İthalat Düşüyor... 2 3. Sanayi Üretiminde Duraklama... 3 4. İşsizlik Artıyor... 4

Detaylı

TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU T.C. DOĞU MARMARA KALKINMA AJANSI NİSAN, 2011 BÖLÜM 1: DOĞU MARMARA TR42 BÖLGESİ NE GENEL BAKIŞ BÖLÜM 2: ULUSAL GÖSTERGELER

Detaylı

TARIMSAL VERİLER Mart 2015

TARIMSAL VERİLER Mart 2015 T.C. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü TARIMSAL VERİLER Mart 2015 İÇİNDEKİLER Gayrisafi Yurtiçi

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE TEMMUZ 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde GÖSTERGELER PROJEKSİYON SANAYİ ÜRETİMİ: Sanayi üretimi Ağustos ayında yıllık bazda artarken, aylık bazda ise geriledi. TÜİK in sanayi üretim endeksi sonuçlarına göre takvim etkisinden arındırılmış endeks,

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE ŞUBAT 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

TOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

TOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı, TOHUMCULUK ÜRETİM Bilindiği üzere, tohumluklar tarımsal üretimin temel girdilerinin başında gelmekte olup, kaliteli tohum kullanımı, verimi ve üretimi artırmasının yanı sıra daha dayanıklı, daha az maliyetli

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ BİTKİSEL ÜRETİM BİLGİ NOTU 2014 YILI Türkiye İstatistik Kurumu 25/12/2014 tarihinde 2014 yılı Bitkisel haber bültenini yayımladı. 2014 yılında bitkisel üretimin bir önceki yıla göre; Tahıllar ve diğer

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE EYLÜL 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

TR21 Bölgesinde ana harcama gruplarında bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek artış %18,44 ile Alkollü İçecekler ve Tütün grubunda gerçekleşti

TR21 Bölgesinde ana harcama gruplarında bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek artış %18,44 ile Alkollü İçecekler ve Tütün grubunda gerçekleşti TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ (TÜFE) 12,00 10,00 8,00 6,00 4,00 2,00 0,00 Türkiye TR21 TÜFE de (2003=100) 2016 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %1,64, bir önceki yılın Aralık ayına göre %8,53, bir önceki

Detaylı

TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %7,98 TR21 Bölgesinde ise %7,49 olarak gerçekleşti

TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %7,98 TR21 Bölgesinde ise %7,49 olarak gerçekleşti TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ (TÜFE) 12,00 10,00 8,00 6,00 4,00 2,00 0,00 Türkiye TR21 TÜFE de (2003=100) 2016 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %0,29 düşüş, bir önceki yılın Aralık ayına göre%4,53

Detaylı

EKONOMİ GÖSTERGELERİ

EKONOMİ GÖSTERGELERİ EKONOMİ GÖSTERGELERİ ARALIK 2014 ENFLASYON GÖSTERGELERİ TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %9,15, TR41 Bölgesinde ise %8,31 olarak gerçekleşti Ekonomi Göstergeleri Bülteni 2014-12 TÜKETİCİ FİYATLARI

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE TEMMUZ 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) Hane Halkı İşgücü İstatistikleri 2014 te Türkiye de toplam işsizlik %10,1, tarım dışı işsizlik ise %12 olarak gerçekleşti. Genç nüfusta ise işsizlik

Detaylı

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 04/10/2018

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 04/10/2018 TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 04/10/2018 Nüfus Eğitim Sağlık Doğum Ölüm Evlenme ve Boşanma İşgücü Tüketim Fiyat Endeksleri Finansal Yatırım Araçları Milli Gelir Dış Ticaret Yapı İzin Konut Satış Ulaştırma

Detaylı

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği Doç.Dr.Tufan BAL I.Bölüm Tarım Ekonomisi ve Politikası Not: Bu sunuların hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.İ.Hakkı İnan ın Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği Kitabından

Detaylı

EKONOMİ GÖSTERGELERİ

EKONOMİ GÖSTERGELERİ EKONOMİ GÖSTERGELERİ AĞUSTOS 2014 ENFLASYON GÖSTERGELERİ TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %9,32, TR41 Bölgesinde ise %8,86 olarak gerçekleşti Ekonomi Göstergeleri Bülteni 2014-08 TÜKETİCİ FİYATLARI

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık EKONOMİK GELİŞMELER Aralık - 2011 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR ARALIK 2011 İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)... 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE MART 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Mart 2016

EKONOMİK GELİŞMELER Mart 2016 EKONOMİK GELİŞMELER Mart 2016 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ BİTKİSEL ÜRETİM BİLGİ NOTU 2013 YILI Türkiye İstatistik Kurumu 27/12/2013 tarihinde 2013 yılı Bitkisel Üretim İstatistikleri haber bültenini yayımladı. 2013 yılında bitkisel üretim bir önceki yıla göre

Detaylı

TR21 Bölgesinde ana harcama gruplarında bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek artış %22,61 ile Alkollü İçecekler ve Tütün grubunda gerçekleşti

TR21 Bölgesinde ana harcama gruplarında bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek artış %22,61 ile Alkollü İçecekler ve Tütün grubunda gerçekleşti TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ (TÜFE) 12,00 10,00 8,00 6,00 4,00 2,00 0,00 Türkiye TR21 TÜFE de (2003=100) 2016 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre %0,52, bir önceki yılın Aralık ayına göre %6,78, bir önceki

Detaylı

İşte bu noktada, ülkemizin önemi ortaya çıkmaktadır. Türkiye, tarımsal potansiyeliyle açlığa son verecek ülkeler arasındadır.

İşte bu noktada, ülkemizin önemi ortaya çıkmaktadır. Türkiye, tarımsal potansiyeliyle açlığa son verecek ülkeler arasındadır. 2017 EKONOMİK RAPORU Tarım ve hayvancılık artan nüfus ve insanların yeme-içme tercihlerinin değişmesi nedeniyle ağırlığı her geçen gün artan, stratejik sektörler arasında ilk sıradaki yerini korumaktadır.

Detaylı

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR GİRİŞ Solanaceae familyasına ait olduğu bilinen patatesin Güney Amerika`nın And Dağları nda doğal olarak yetiştiği; 16. yüzyılın ikinci yarısında

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ BİTKİSEL ÜRETİM BİLGİ NOTU 1. TAHMİN 2014 Türkiye İstatistik Kurumu 22/05/2014 tarihinde 2014 yılı 1. Tahmin Bitkisel Üretim haber bültenini yayımladı. 2014 yılında bitkisel üretimin bir önceki yıla göre

Detaylı

EKONOMİK GÖSTERGELER

EKONOMİK GÖSTERGELER EKONOMİK GÖSTERGELER 1. özel SEKTÖRÜN YURTDIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİLER 2. HANE HALKI İŞGÜCÜ İSTATİSTİKLERİ 3. KISA VADELİ DIŞ BORÇLARIN GELİŞİMİ 4. SANAYİ ÜRETİM ENDEKSİ Dr. Adem KORKMAZ 1. ÖZEL SEKTÖRÜN

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2013 EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2013 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2012 EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2012 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE ARALIK 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

EKONOMİ GÖSTERGELERİ

EKONOMİ GÖSTERGELERİ EKONOMİ GÖSTERGELERİ OCAK 2014 ENFLASYON GÖSTERGELERİ TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %7,40, TR41 Bölgesinde ise %7,62 olarak gerçekleşti TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ (TÜFE) Ekonomi Göstergeleri

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE HAZİRAN 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz 2013 EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz 2013 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE MART 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran EKONOMİK GELİŞMELER Haziran - 2010 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)... 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ HAREKETLERİ.. 2 İTHALAT

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2013 EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2013 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı Mart 08, 2012-7:46:36 Bakan Eker, tarımın zannedildiği gibi sadece üreticilerle değil, gıdadan dolayı toplumun tamamını ilgilendiren bir konu olduğunu,

Detaylı

BUĞDAY PİYASALARI ve TMO

BUĞDAY PİYASALARI ve TMO BUĞDAY PİYASALARI ve TMO 01.04.2016 1 DÜNYA BUĞDAY DENGE TABLOSU Dünya buğday üretimi üç yıl üst üste rekor seviyelerde gerçekleşti, stoklar yükseliyor (Milyon Ton) 800 700 600 500 400 300 200 100 0 699

Detaylı

METİN ÖCAL TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜRÜ 06/06/2014

METİN ÖCAL TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜRÜ 06/06/2014 METİN ÖCAL TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜRÜ 06/06/2014 1 Nüfus Eğitim Sağlık Doğum Ölüm Evlenme ve Boşanma İşgücü Tüketim Fiyat Endeksleri Finansal Yatırım Araçları Milli Gelir Dış Ticaret Yapı İzin Konut Satış

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2012, No: 44

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2012, No: 44 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2012, No: 44 i Bu sayıda; Ekim ayı enflasyon verileri, Eylül ayı dış ticaret verileri; TİM Ekim ihracat verileri değerlendirilmiştir. i 1 2012 de Türkiye

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE EKİM 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

Hububat alım fiyatları açıklandı

Hububat alım fiyatları açıklandı Hububat alım fiyatları açıklandı Haziran 18, 2012-1:15:00 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 2012 müdahale alım fiyatının, Anadolu kırmızı sert ekmelik buğday için ton başına 665 lira olarak

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Mart - 2011

EKONOMİK GELİŞMELER Mart - 2011 EKONOMİK GELİŞMELER Mart - 2011 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR - MART 2011 İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)... 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ BİTKİSEL ÜRETİM BİLGİ NOTU 2. TAHMİN 2014 Türkiye İstatistik Kurumu 23/10/2014 tarihinde 2014 yılı 2. Tahmin Bitkisel Üretim haber bültenini yayımladı. 2014 yılında bitkisel üretimin bir önceki yıla göre;

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2014

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2014 EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2014 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR OCAK 2014 İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık 2013 EKONOMİK GELİŞMELER Aralık 2013 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU Ocak-Haziran İhracat taşımalarımızın %49 u (~297.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %35 i (~208.000) Avrupa Ülkelerine, %16 sı ise (~100.000)

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos - 2011

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos - 2011 EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos - 2011 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR AĞUSTOS 2011 İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)... 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE NİSAN 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

EKONOMİ GÖSTERGELERİ

EKONOMİ GÖSTERGELERİ EKONOMİ GÖSTERGELERİ KASIM 2014 ENFLASYON GÖSTERGELERİ TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %8,96, TR41 Bölgesinde ise %8,33 olarak gerçekleşti Ekonomi Göstergeleri Bülteni 2014-11 TÜKETİCİ FİYATLARI

Detaylı

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ 1 Bu Ay 1. Cari İşlemler Hesabında Dördüncü Kez Fazla... 2 2. Dış Ticaret Açığında Gerileme... 2 3. Dış Ticaret Haddinde

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE MART 2014 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran 2013 EKONOMİK GELİŞMELER Haziran 2013 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

Türkiye`de Hububat Alanları

Türkiye`de Hububat Alanları BUĞDAY DOSYASI Türkiye, birçok ürünün yetiştirilmesine imkan veren iklim ve ekolojik özellikleri nedeniyle tarımsal üretim açısından avantajlı bir ülke olup, toplam istihdamın %24,6`sı tarım sektöründe

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER İsmail Güvenç* I. Kahramanmaraş'ta Sebze Tarımı 1Giriş Ülkemiz nüfusu, son sayıma göre 67 milyon

Detaylı

FINDIK VE FINDIK MAMULLERİ SEKTÖRÜ

FINDIK VE FINDIK MAMULLERİ SEKTÖRÜ FINDIK VE FINDIK MAMULLERİ SEKTÖRÜ DÜNYA ÜRETİMİ Dünya Fındık Üretimi Dünya kabuklu fındık üretimine ilişkin veriler incelendiğinde, son 10 yıllık süreçte dünya üretiminin ortalama 875 bin ton civarında

Detaylı

Kuraklık Pamuğu da Vurdu

Kuraklık Pamuğu da Vurdu Kuraklık Pamuğu da Vurdu Bilindiği gibi pamuk dünyada söz sahibi olduğumuz ürünlerimizden biri. İhracatımızda önemli paya sahip ve lokomotif sektörlerimizden olan tekstil ve konfeksiyon başta olmak üzere

Detaylı

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Günümüzde çok amaçlı bir kullanım alanına sahip olan Mısır, Amerika Kıtası keşfedilene kadar dünya tarafından bilinmemekteydi. Amerika Kıtasının 15. yüzyıl sonlarında keşfedilmesiyle

Detaylı

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ 1 Bu Ay 1. Enflasyon Oranında Düşüş... 2 2. İşsizlikte Yükselme... 2 3. PMI da Artış... 3 4. Dış Ticaret Açığı Kapanıyor...

Detaylı

EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU Hazırlayan: Erhan DEMİRCAN Uzman Bu Rapor Karacadağ Kalkınma Ajansı tarafından, Türkiye ve TRC2 (Diyarbakır, Şanlıurfa) Bölgesi güncel ekonomik gelişmelerinin bölge aktörlerince

Detaylı

EKONOMİ GÖSTERGELERİ

EKONOMİ GÖSTERGELERİ EKONOMİ GÖSTERGELERİ ŞUBAT 2017 Ekonomi Göstergeleri Bülteni 2017-02 www.bebka.org.tr ENFLASYON GÖSTERGELERİ Ocak ayında TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %9,22, TR41 Bölgesinde ise %9,09 olarak

Detaylı

2023 VİZYONU ÇERÇEVESİNDE TARIM POLİTİKALARININ GELECEĞİ

2023 VİZYONU ÇERÇEVESİNDE TARIM POLİTİKALARININ GELECEĞİ 2023 VİZYONU ÇERÇEVESİNDE TARIM POLİTİKALARININ GELECEĞİ SUNUM İÇERİĞİ Türkiye de Tarım Tarımsal girdi politikaları Tarımsal kredi politikaları Tarımsal sulama politikaları Tarımda 2023 Vizyonu 2 TÜRKİYE

Detaylı

Trakya Ekonomik Göstergeler Bülteni

Trakya Ekonomik Göstergeler Bülteni Trakya Ekonomik Göstergeler Bülteni Şubat 2015 -2 2 TR21 Çeşitli Mal ve Hizmetler Ocak 15 Aralık 14 Kasım 14 Ekim 14 Eylül 14 Ağustos 14 Temmuz 14 Haziran 14 Mayıs 14 Nisan 14 Mart 14 Şubat 14 Ocak 14

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Nisan 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Nisan 2013 EKONOMİK GELİŞMELER Nisan 2013 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

Kuraklıkta Son Durum. Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar erteke@tskb.com.tr

Kuraklıkta Son Durum. Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar erteke@tskb.com.tr Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar erteke@tskb.com.tr Ağustos 2014 2013-2014 kış döneminde ülke genelinde etkisi hissedilen meteorolojik kuraklık, 2014 ün ilk yarısında bölgesel olarak devam etti. Türkiye

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs 2013 EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs 2013 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ GAYRİSAFİ YURTİÇİ HASILA BİLGİ NOTU 2. ÜÇ AYLIK ÇEYREK Türkiye İstatistik Kurumu 10/09/ tarihinde yılı ikinci üç aylık çeyrek Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) haber bültenini yayınladı. yılının ikinci

Detaylı

2014 TEMMUZ AYI ENFLASYON RAPORU

2014 TEMMUZ AYI ENFLASYON RAPORU 2014 TEMMUZ AYI ENFLASYON RAPORU HAZIRLAYAN 04.08.2014 Yrd. Doç. Dr. Sema ULUTÜRK AKMAN - İstatistik Araştırma Merkezi Araş. Gör. Hakan BEKTAŞ İktisat Fakültesi Ekonometri Bölümü RAPOR Temmuz ayında Tüketici

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak EKONOMİK GELİŞMELER Ocak - 2012 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)... 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ HAREKETLERİ.. 2 İTHALAT

Detaylı

EKONOMİ GÖSTERGELERİ

EKONOMİ GÖSTERGELERİ EKONOMİ GÖSTERGELERİ AĞUSTOS 2015 Ekonomi Göstergeleri Bülteni 2015-08 www.bebka.org.tr ENFLASYON GÖSTERGELERİ TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %6,81, TR41 Bölgesinde ise %6,73 olarak gerçekleşti

Detaylı

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; Tarımı gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim içerisindeki payı % 50 civarındadır. Türkiye de hayvansal üretim bitkisel üretimden sonra gelmekte olup, tarımsal üretim değerinin yaklaşık

Detaylı