Köy-Koop 14. Olağan Genel Kurulu Yapıldı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Köy-Koop 14. Olağan Genel Kurulu Yapıldı"

Transkript

1 HAZİRAN 2012 Yıl:1 Sayı:8 Köy-Koop 14. Olağan Genel Kurulu Yapıldı Köy-Koop 2011 yılı faaliyet dönemine ilişkin 14. Olağan Genel Kurulu 25 Haziran 2012 tarihinde yapıldı. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakületesi Dekanlık Toplantı Salonu nda yapılan Genel Kurul a; Merkez Birliğine bağlı birlik temsilcileri, konuk olarak, Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, Türkiye Sulama Kooperatifleri Başkanı Halis Uysal, Türkiye Orman Kooperatifleri Başkanı Cafer Yüksel, Türkiye Hayvancılık Kooperatifleri Başkanı Yusuf Çalışkan, Eski Burdur Milletvekili Hasan Macit, Köy-Koop un kuruluşundan bugüne kadar görev almış Genel Başkanlar ve Genel Başkan Yardımcıları; Yalçın Doğaner, Cevdet Kocaman, Tuncer Ergüler, Erdoğan Kantürer. Gazeteci-Yazar Tuncer Beybağ ile birçok Akademisyen ve bilim insanı katıldı. Divan Başkanlığını Köy-Koop Kastamonu Birlik Başkanı Erol Akar, Divan Başkan Yardımcılığını Köy-Koop Muğla Birlik Başkanı Eray Çiçek, Katip Üyeler; Zonguldak Birlik Başkanı Bayram Cura, Afyon Birlik Başkanı Halil İbrahim Toker ve Oy Tasnifçiliğini; Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Muhittin Akbulut, Köy-Koop Denizli Tarım Kooperatifleri Birliği Başkanı Ali Akkaya nın yaptığı Genel Kurul, çoğunluğun sağlanması ile başladı.» Syf 3 de Zeytinciliğin sorunları TBMM gündemine taşınacak Cumhuriyet Halk Partisi, zeytin ve zeytinyağı sektöründe yaşanan sorunları araştırmak üzere Zeytin Çalşıma Grubu oluşturdu. Sekiz milletvekilinden oluşan Zeytin Çalışma Grubu, talepleri TBMM gündemine taşıyacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarını TBMM gündemine taşımak amacıyla 8 CHP milletvekilinden oluşan Zeytin Çalışma Grubu, Burhaniye'nin ardından İzmir'de de zeytin çalıştayı düzenledi.» Syf 8 de Yem Bitkileri Desteklemeleri Tebliği Yayımlandı Yem Bitkileri Desteklemeleri Uygulama Esasları Tebliği 29 Haziran tarih ve28329 sayılı Resmi Gazete de yayımlandı. Ülkemiz hayvancılığının kaliteli kaba yem ihtiyacının karşılanabilmesi ve hayvancılığımızın uluslararası rekabete uygun bir şekilde gelişmesinin sağlanabilmesi için yem bitkileri tarımı yapan çiftçilerin birim alan üzerinden desteklenmesine dair usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanan tebliği yayımlandı. Destekten yararlanmak isteyenler, yem bitkisini hasat etmeden önce dilekçe ile müracaat edecek.» Syf 15 de Köy-Koop Muğla Birliği Resim ve Kompozisyon Yarışması Düzenledi 2012 Yılı Uluslararası Kooperatif Yılı Kapsamında Köy-Koop Muğla Birliği Etkinliklerine Devam Ediyor. Köy-Koop Muğla Birliği ve Muğla İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından kooperatifçilik konusunda farkındalık yaratmak ve kooperatif bilincinin artırılması ve yaygınlaştırılması amacıyla ödüllü resim ve kompozisyon yarışması düzenlendi.» Syf 5 de Hayvancılık desteklemeleri hakkındaki uygulama esasları belirlendi Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama Esasları Hakkında Uygulama Esasları Tebliği 15 Haziran 2012 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlandı. Desteklemeler için gerekli kaynak, bütçede hayvancılığın desteklenmesi için ayrılan ödenekten karşılanacak ve Bakanlık tarafından gerekli paranın aktarılmasını müteakip banka aracılığı ile ödenecek.» Syf 15 de Ziraat Yüksek Mühendisi/İktisatçı Samsun GTH İl Müdürlüğü Kır. Kal. ve Örg. Şube Müdürü Recep KIRBAŞ ve Samsun GTH İl Müdürlüğü Su Ürünleri Mühendisi Coşkun ŞEN Su Ürünleri Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri» Syf 9 da Hadi İLBAŞ Dünden Bugüne Kooperatifçilik -8-» Syf 2 de Prof.Dr. MUSTAFA KAYMAKÇI Ekmeğimizle Oynayanlar Sağlığımızla Oynayanlardır!» Syf 4 de Erol AKAR Yeni Anayasada Kooperatifler Neden Yer Almalı?» Syf 13 de Umut ÖZDİL Medya Gücü» Syf 5 de Hilal MORAN Önemli Bir Zararlı Grubu: Kırmızı Örümcekler» Syf 7 de Tevfik Fikret CENGİZ IPARD, Kalkınma Ajansları ve Kooperatifler» Syf 19 da Dr. Umut TOPRAK Kim Demiş Böcekler Hastalanmaz Diye?» Syf 10 da Prof.Dr. Numan AKMAN Türkiye de Kırmızı Et Üretimi» Syf 18 de Melih ÜLGEN KOSGEB Destek Programları!» Syf 19 da

2 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Biṙliği 2 KOOPERATİFÇİLİK DÜNDEN BUGÜNE KOOPERATİFÇİLİK -8- Bademler kooperatifi ve Mahmut Türkmenoğlu Muhittin Kozanoğlu nun 1950 lerde kurduğu Ormancılık Kooperatifinden sonra Mahmut Türkmenoğlu 1960 ların başlarında ilk tarımsal kooperatifi kuranların başında gelir. KÖY KALKINMA VE DİĞER TARIMSAL AMAÇLI KOOPERATİF BİRLİKLERİ MERKEZ BİRLİĞİ KÖY-KOOP OTEL EĞİTİM VE DİNLENME TESİSLERİ Aşağıda onun kooperatifçilik faaliyetlerini kaleme alan Zeynel Kozanoğlu nun Mahmut Türkmenoğlu v e Bademler Kooperatifi adlı kitabından Bademler Kooperatifinin kuruluşundan başlayarak geçirdiği aşamaları aktarıyoruz: Bizde kooperatifçilik her ne kadar Cumhuriyetle yaşıt sayılırsa da, çok amaçlı tarımsal kooperatifleri, tek tük de olsa, 1960 tan sonra ekonomideki yerini almaya başlıyor. Devletin kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alacağına dair yasal hüküm 1961 Anayasası ile gelmiştir. Bademler Köyünde bir avuç insan 27 Mayıs Devriminin o gün için -ne ezilen ne ezen, insanca ve hakça bir düzen- yolunda bir arayışa yönelmişlerdi ki, kooperatif onlara tünelin öteki ucundaki ışık gibi göründü. Kuruluşa Doğru Bademler dayanışma konusunda çoğu Anadolu köylerinden ileri bir yerdeydi. Bu köyde insanlar kooperatife alışkındılar. Bir amaç uğruna bir araya gelmenin örneğini daha önce de vermişlerdi. Üstelik oldukça aydındılar. Köyde yeni bir kooperatif kurmak için kolları sıvadıklarında tarih 1962 nin ortalarıydı. Tavukçuluk mu, yoksa besiciliğe mi yöneleceklerini henüz bilemiyorlardı. Köyişleri Bakanlığı hangi halde daha çok yardım ediyordu acaba? Derken Bademlerin hemen burnunun dibindeki çiftlik arazisinin satışa çıkarıldığı yolunda bir söylenti köye ulaştı. Arazinin sahibi buralarda pek görünmezdi. İstanbul da otururdu. Burunsuz Çiftliği diye bilinen bu arazi üç bin altı yüz dönüm genişliğindeydi. Köyün alt ucuna değin uzanıyordu. Bir de tam karşıda han yıkığı mevkii diye anılan yere doğru karşı tepeleri ve Ciso nun damları denen boğazı içine alıyordu. Mehmet Hadi İLBAŞ Köy-Koop Eski Genel Başkanı Kurtuluş Savaşından önceki yıllarda bu çiftlikte altmış ton kuru üzüm ve yirmi ton badem elde edildiğini hatırlayanlar var. Rumlar kovalandıktan sonra buralar kısa zamanda terk edilmişliğe dönüştü. Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur diyen atalar nur içinde yatsınlar. Arazinin hemen dibinde oturan köylüler bir karış toprağın hasretini çekerken buraların sahibi tapuyu koynuna koymuş, İstanbul da keyf çatıyordu. Bunu adına da Türkiye nin düzeni diyorlardı. - Madem çiftlik satılıyor, satın almak bize düşer. Evet köyde çiftliği satın alma yolunda hemen kuvvetli bir eğilim belirdi. Sonraları Çiftlik Kooperatifi diye anacakları örgüte şimdi eskisinden daha fazla gerek görüyorlardı. Köyde bir kooperatif varken ikincisini anlamsız bulanlar çıktığı gibi, sizi kim çekip çevirecek diyenler de vardı. Mahmut Türkmenoğlu bunlara planla, projeyle yanıt veriyordu. Hüseyin Kınık anlatıyor: Burası kütüphaneydi. Burada oturur, projeler hazırlardı. Olur mu, dediğimizde, olmaz diye bir şey yok, elbette olur, derdi. Suyu nereden bulacağımızı sorardık. Onun da çaresi var, derdi. Hele şu Cisonun damlarının önü çevrilse, orada kışın su birikir, yazın o suyu kullanırız, dediğinde biz onu hiç anlamazdık. Söyledikleri bir bir gerçek oldu yılı bitti, bitecekken Bademler Köyünde yedi cesur imza, ne getireceği, ne götüreceği pek belli olmayan, ama mutlaka.büyük umutlar bağlanan bugünkü kooperatifi hayata geçirmiş oldu: Mahmut Türkmenoğlu, Murat Baran, Halil Hilmi Oral, Hasan Balyan, Mustafa Or, Hamza Eryılmaz ve Halil Yazıcıoğlu. Kooperatifin defterleri İzmir de notere o gün tasdik ettirildi. Kooperatifin o günkü adı Bademler Köyü Zirai İstihsal ve Satış Kooperatifi idi. Kurucular idare heyeti hemen o gün toplandı. Karar defterine kurucular geçici idare heyeti başkanı sıfatıyla Mahmut Türkmenoğlu sıcağı sıcağına kendi eliyle şu satırları yazdı:. Bugün aşağıda isimleri Yazılı biz kurucular idare heyeti Mahmut Türkmenoğlu, Murat Baran, Hilmi Oral, Hasan Balyan ve Hamza Eryılmaz toplanarak aşağıda yazılı işlerin karar altına alınmasına, Kooperatifimize ortak olmak isteyen aşağıda isimleri yazılı şahısların ortaklığa kabulü ile, kendilerinden dörtte biri peşin olmak üzere iki bin lira taahhüt alınmasına, kendilerine eşit hak tanınmasına karar verildi. Kooperatifin yönetim kurulu karar defterine bundan sonra 8 den başlayarak 74 e değin altmış yedi kişinin adı yazıldı. O gün başka bir kararın daha altını imzaladılar. : Kooperatifin birinci olağan genel kurulu 8 Ocak 1963 günü Bademler Köyündeki kahvehanelerden birinde toplanacaktı. Ortakların tümüne bilgi verildiğinden gazete ilanına gerek görülmemişti. Şimdi artık bir kooperatifleri olmuştu. Biraz da paraları vardı. Her ortaktan peşin aldıkları dörtte birler çok değildi ama hiç yoktan da iyiydi. Çiftliği sahiplenince araziyi köylüye dağıtmayı planladıklarından kooperatife bir uğraş alanı aramayı sürdürdüler. Evet, tavukçuluk mu yapsınlardı, yoksa yurt dışından büyük baş hayvan getirtip besiciliğe mi soyunsunlardı? Köyün içinde bu tartışma sürüp giderken bir kısım ortak vardı ki, onlar beklemekten yanaydı. Bekleyelim ve görelim diyorlardı. Kuruluştan Sonra Kooperatif kurulduktan sonra tıkır tıkır işledi mi? Ne gezer. Asıl sorun ondan sonra başladı. İnsanların içine ya bizim ortak lokum yiyorsa kuşkusu, kooperatifin kuruluşunda sonra düştü. Ortakların tamamı Bademler den olduğu halde, öyle akıl alamaz sorunlar, sıkıntılar gündeme geldi ki, kimilerinde ister istemez bir karamsarlık başladı. Gelecekten umut kesenler oldu. Yatırdığı paraya titizlenenler vardı. Bir çok kişiye öyle geliyordu ki, kooperatifi elinde tutanlar Kazandık kazanıyoruz derken paraları yiyip bitirecekler, sonra da Ne yapalım kaybettik diyerek işin içinden sıyrılacaklardı. - Sürecek- EL SANATLARI VE TARIMSAL ÜRÜNLER SERGİSİ YAPILDI Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığı nın geleneksel hale getirdiği El Sanatları ve Tarımsal Ürünler Sergisi nin 4. sü, Haziran tarihleri arasında Ankara Zafer Çarşısı Sergi Salonu nda yapıldı. El Sanatları Eğitim Merkezleri ile tarımsal amaçlı kooperatif ürünlerinin halka tanıtımı ve pazarlanması amacıyla düzenlenen serginin açılışına, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kudbettin Arzu, Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu, Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanı Recep Tezgel, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Bakanlık personeli ve çok sayıda davetli katıldı. Köy-Koop Bursa ve Manisa Birlikleri "El Sanatları ve Tarımsal Ürünler Sergisi" nde yerini aldı. Köy-Koop Bursa ve Manisa Birlikleri ile bağlı ortak kooperatiflerin üretmiş olduğu, el sanatları ve diğer tarımsal ürünlerin yer aldığı stantda kooperatif ürünleri yoğun ilgi gördü. Dört gün ziyaretçilerine açık olan El Sanatları ve Tarımsal Ürünler Sergisi Ankaralılar tarafından Köy-Koop ürünlerine büyük ilgi göstererek, ürün satışlarından yararlandı. Sergiye katılım sağlayanlar; kooperatif ürünlerini tanıtılması ve halkın bu ürünlere yoğun talep göstermesi açısından çok olumlu bir çalışma diye dile getirdiler. Güzelçamlı KÖY-KOOP MERKEZ BİRLİĞİ 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu na göre kurulan Köy- Koop Merkez Birliği; Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatiflerin merkezi kuruluşudur. Tarıma ait farklı çalışma alanlarında (Hayvancılık-Süt üretimi ve işlenmesi, seracılık, halı kilim üretimi, zeytin ve zeytinyağı işlenmesi, bal, çeltik üretimi ve işlenmesi, çiçekçilik, fidan, salça, reçel, konserve üretimi v.b.) etkinlik gösterir. Prof.Dr. Lütfü ÇAKMAKÇI Dr. Bediha DEMİRÖZÜ Dr. Caner KOÇ Dr. Tuba ŞANLI Dr. Güray AKDOĞAN Dr. Levent DOĞANKAYA YAYIN KURULU Dr. Yener ATASEVEN Dr. Hilal TUNCA Dr. Özdal KÖKSAL Dr. Alper Serdar ANLI Dr. Umut TOPRAK Gazetemizin Yayın Kurulu Üyeleri Fahri Olarak Görev Yapmaktadırlar. KÖY KALKINMA VE DİĞER TARIMSAL AMAÇLI KOOPERATİF BİRLİKLERİ MERKEZ BİRLİĞİ KUŞADASI REZERVASYON Kuşadası-Güzelçamlı mevkiinde, Milli Parka 1 km mesafede yer alan tesisimiz, 60 yatak kapasitesine sahiptir. Türkiye deki Tüm Ortak Kooperatiflerimize ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı mensuplarına %20 İndirim Uygulanmaktadır. İmtiyaz Sahibi ve Yayınlayan: S.S. Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği KÖY-KOOP Adına Yakup YILDIZ Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mehmet VAROL Genel Yayın Yönetmeni: Emel TUĞRUL Haber Müdürü: Turgay SOLMAZ Haber Koordinatörü: Ayhan ELMALIPINAR Reklam Müdürü: Yasemin ACAR Merkez Adres: Paris Cad. 24/7 Kavaklıdere-Ankara Tel: Faks: Web: E-posta: info@koy-koop.org Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın Temmuz 2012 ANKARA Baskı: Atalay Matbaacılık Ltd. Şti. Elif Sk. Sütçü Kemal İşhanı No:7/ İskitler - ANKARA Tel: Yazıların Sorumluluğu yazarlara, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

3 Köy-Koop Merkez Biṙliği Haziran 2012 GÜNDEM 3 Köy-Koop 14. Olağan Genel Kurulu Yapıldı Genel Kurulda açılış konuşmasını yapan Köy- Koop Merkez Birliği Genel Başkanı Yakup Yıldız; Köy-Koop u kurarak bugünlere getiren büyüklere teşekkür ederek onların bıraktığı bayrağı bizler devraldık. Bayrağımızı dalgalandırmaya, tabanımıza, üreticimize hizmet götürmeye devam edeceğiz dedi. Kooperatifçiliğe bakış sözde değil özde olmalı, kooperatifçilik ruhu yüreklerde taşınmalı Yıldız, Köy-Koop u Birleşmiş Milletlerin 2012 yılını Dünya Kooperatifçilik Yılı olarak ilan etmesinin, kooperatifçiliğin önemi üzerinde tekrar durulmasını sağladığını, Merkez Birliği olarak kooperatifçiliğin gelişmesi için canla-başla çalıştıklarını, kooperatifçiliğe bakış açısının sözde değil özde olmasını, kooperatifçilik ruhunun yüreklerde taşınması gerektiğini belirtti. Tarımda ve örgütlenmedeki sorunlardan bahseden Yıldız, tarım ve hayvancılığın günümüz ekonomisindeki yerinin gittikçe arttığını, bu artışla birlikte üreticilere, kooperatiflere büyük sorumluluklar düştüğünü ve bu sorumluluk bilinci ile çalıştıklarını belirtti. Örgüt kirliliği üzerinde de duran Yıldız, herkesin konu üzerinde hem fikir olmasına rağmen bir taraftan yeni örgütlerinde kurulmasına da izin verildiğini, bunu anlamanın mümkün olmadığını söyledi. Bu yıl çıkacak olan Kooperatifçilik Strateji Belgesi nin de kooperatifçilik anlayışını, bilincini ve gelişmesine katkıda bulunacağını, önümüzdeki dönemde kooperatifleri daha iyi günlerin beklediğini belirtti. Okul sütü projesine de değinen Yıldız, proje dünyada birçok ülkede halen uygulanmaktadır. Okul Sütü Projesinde bazı sıkıntılar yaşanmasına rağmen çocuklarımızın sağlıklı beslenmesi, gelecek nesillerin sağlıklı büyümesi ve üreticimizin de desteklenmesi sebebiyle projeyi destekliyoruz dedi. Açılış konuşmalarında Yıldız dan sonra söz alan eski Burdur Milletvekili Hasan Macit; Kooperatifçiliğin öneminden bahsederek ulusal çıkar ve değerlerimizin çok büyük önemi olduğunu bu anlamda kooperatifçiliğe sahip çıkılmasının gerektiğini, bu alandaki en büyük görevin de siyasilere düştüğünü, kooperatifçiliğin gelişmesi için yasal düzenlemelerin biran evvel yapılması gerektiğini söyledi. Konuşmasını yapan Türkiye Hayvancılık Kooperatifleri Başkanı Yusuf Çalışkan ise, kooperatifçiliğin Köy- Koop un ambleminde olduğu gibi el ele verildiğinde, birlik ve beraberlik içerisinde ülkemizdeki tarımsal sorunları çözen büyük bir yapı olacağını belirterek, Türkiye de son yıllarda kooperatifçilik ön plana çıkmaktadır, bizim de kooperatifleri değerlendirip geliştirerek, daha ileriye götürmek hedefimiz olmalıdır dedi. Açılış konuşmalarında söz alan Köy-Koop eski Genel Müdürü Yalçın Doğaner; Köy-Koop un yıllar önce 600 tane fabrikası vardı. Bunlardan 38 i süt, 25 tanesi yem, Türkiye nin en büyük yağ fabrikası, meyve suyu fabrikası Köy-Koop undu. 16 milyon dolarlık ihracat, 13 milyon dolarlık ithalat yapan bir kuruluştu. dedi. Doğaner, Türkiye de kooperatiflerin tek çatı altında toplanarak güç birliği yapması gerektiğini söyledi. Köy-Koop eski Genel Başkanlarından Cevdet Kocaman yaptığı konuşmasında, Türkiye de kooperatifçilik maalesef çileli bir süreç yaşadı, kooperatifçilik hareketinde en büyük kaybın siyasi partilerin kooperatiflere gerekli ilgiyi göstermemeleri olduğunu düşündüğünü söyledi. Kocaman, eski kooperatifçilerle bir araya gelerek tarım ve örgütlenme politikaları ile ilgili bir danışma kurulu oluşturulabileceğini, örgütlü bir yapının kooperatifçilik açısından çok önemli olduğunu vurguladı. Köy-Koop üretici için bir tarihtir, bir limandır, üreten bir güçtür, bu yüzden iyi ki Köy-Koop var diyorum Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanın İbrahim Yetkin; ABD de tarım üreticileri yüzde 99 a varan oranda kooperatif çatısı altında buluşmaktadır. Nüfusun yüzde 2 si çiftçilik yapmaktadır. Bunların hepsi kooperatifçilik bünyesinde, örgütlü mücadelelerini vermektedir dedi. Yetkin, Tarım sorunlarının bu kadar yoğun olduğu ülkemizde, üretici örgütlenmediği sürece bu sorunların çözümü mümkün değildir. Köy-Koop bu açıdan çok önemlidir. Üretmek, örgütlenmek ve bunun mücadelesini vermek, bir o kadar da doğru yönetmek gereklidir. Bu anlamda Köy-Koop çok iyi bir markadır ve mücadele geleneği vardır. Köy-Koop u bu gün canlı, diri ve örgütlü planlı bir yol haritasında ilerlediklerini gördüm. dedi. Yetkin sözlerini şöyle tamamladı; Türkiye de tarım sorunlarının ağırlaşmış olduğu şu dönemde, sadece ve sadece üreticilerin tek başına bir sorun çözmesi mümkün değildir. Köy- Koop üretici için bir tarihtir, bir limandır, üreten bir güçtür, bu yüzden iyi ki Köy-Koop var diyorum Türkiye Orman Kooperatifleri Başkanı Cafer Yüksel; Uluslararası Kooperatifçilik Yılında; Köy-Koop un 14. Olağan Genel Kurulunun, Köy-Koop camiasına, ülkemiz kooperatifçilik hareketine sağlıyacağı katkıya olan inancımı ve arzumu belirtmek isiyorum diye konuştu. Genel Kurula davet edilen Köy-Koop un ilk Genel Başkanı merhum Osman Zor un oğlu Fikret Zor, babasından devir aldığı kooperatifçilik hareketini kendisinin devam ettirdiğini, yakın zamanda kaybettikleri babasının son günlerine kadar kooperatifçilikten bahsettiğini, bugün burada onun plaketini almaktan büyük onur duyduğunu belirterek, Köy-Koop yönetimine teşekkür ederek başarılar diledi. Köy-Koop eski Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Ergüler; Köy-Koop un yöneticileri, kooperatifçilik misyonunu farkındalığı ile daha ilerilere götüreceği inancı içerisindeyim dedi. Türkiye Sulama Kooperatifleri Başkanı Halis Uysal; 2012 Dünya Kooperatifçilik Yılı nedeniyle, Kooperatifçilik Strateji Belgesinin bir an evvel çıkması gerektiğini, eğer strateji belgesi kabul edilmez ise Türkiye de kooperatifçilik açısından çok kötü bir dönem olacaktır diye düşünüyorum dedi. Köy-Koop eski Genel Başkan Erdoğan Kantürer; Türkiye deki sorunların özünde eğitim yatmaktadır. Avrupa da özel halk okullarında kooperatifçilik ile ilgili ilginç ve yararlı dersler veriyorlar. Türkiye de kooperatifçilik engellendiği için şu an kendine yeten yedi ülkeden biri olma durumundan, kendine yetmeyen ülkeler durumuna gelmiştir. Bunun temelinde tarımdaki kooperatif örgütlenmelerinin eksikliği yatmaktadır. Bu eksikliği Köy-Koop tamamlayacaktır diye konuştu. Kadın-Erkek El Ele Gazeteci-Yazar Tuncer Beybağ ise; Türkiye de birçok kooperatifin amblemi var ama ülkemizdeki tarımsal alandaki üretimi meydana getiren sadece erkekler değildir, kadınlarımız da vardır. Bugün tarımdaki nüfusun yüzde 45 ini kadınlar teşkil ediyor. İşte Köy-Koop burada da farklılığını gösteriyor. Ambleminde kadın ve erkeği ele ele vererek gösteren tek kooperatif örgütüdür. Bunun için de Köy- Koop a ayrıca teşekkür ederim dedi. Beybağ, Dünya ticaretine baktığımız zaman üç sektör görüyoruz. Özel sektör, devlet ve kooperatifler. Üreten insanların, emekçilerin, alın terleriyle meydana getirdikleri üretimleriyle, ulusal sermayenin bu ülkedeki gerçek sahipleri kooperatiflerdir dedi. Gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından, Köy-Koop a Dünden Bugüne Katkı Verenlere plaket verildiği program ile Genel Kurul sona erdi. Köy-Koop Muğla Birliği Valiyi Ziyaret Etti Muğla da kooperatif yöneticileri Muğla Valisi İle Kahvaltıda Buluştu. Köy-Koop Muğla Birliği ve Muğla ilinde faaliyette bulunan Or-Koop ve Su Ürünleri Üreticileri Kooperatif Birliğine Bağlı ortak kooperatif başkanları tarihinde Muğla Valisi Fatih ŞAHİN i ziyaret etti. Vali Şahin düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada organizasyonu düzenleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Songül Topal a, ekibine ve kooperatif yetkililerine teşekkür ederken, kooperatiflerin iyi yönetilmesinin çalışmaların etkin ve verimli olması için önemli olduğunu söyledi. Kooperatiflerin amacına uygun çalışmalar yapmasının tüm kooperatifleri başarıya götüreceğine dikkati çeken Şahin, Yenilikçi olmamız ilk buluşları bizim yapmamız çok önemli. Bundan yıllar önce topraksız tarımı hayal edemezdik. Ama bunu başka bir ülke yaptı. Şimdi biz onlardan alıyoruz. Yeni buluşları bizim bulmamız, dünyanın bizi örnek alması hedefimiz olmalı. Bu da çalışmakla olacak dedi. Şahin, kooperatifçilerin faaliyet alanlarının önemli olduğunu ve giderek daha da önemli hale geldiğini ifade ederek, yükselen trendin organik ürün üretmeye doğru gittiğini belirtti. İnsan sağlığının artık daha dikkat edilir bir husus haline geldiğini belirten Vali Şahin, Bu öncelikle kendi insanımıza, daha sonra dünya insanına karşı bir sorumluluğumuz. Ürettiğimiz neyse onu iyi ve sağlığa uygun üretmek bizim kutsal görevimiz. Tarım ve gıda sektörü vazgeçilmez sektörümüzdür diye konuştu. Daha sonra, kooperatif yöneticileri yaptıkları çalışmalar hakkında Vali Fatih Şahin e bilgi verdi. Köy-Koop Muğla Birlik Başkanı Eray ÇİÇEK yaptığı konuşmada; Ortak Kooperatiflerin ürettikleri ürünlerin Valiliğe bağlı Melsa İşletmelerinde öncelikli olarak kullanılmasını ve Melsaya bağlı turistik tesislerde bu ürünlerin kooperatiflerden direk temin yoluyla alınarak kooperatiflere destek olunmasını talep etti. Vali Şahin, konuyla yakından ilgileneceğini belirterek, kooperatiflerin ihtiyacı olan soğutma tanklarının alımı için de destek sözü verdi. Toplantıda, Ortak Kooperatiflerin ürünleri tanıtılarak konuklara ikram edildi. Toplantıya katılan Köy-Koop Merkez Birliği Genel Başkan Vekili Mehmet Varol, kahvaltı sonrası, Köy-Koop Muğla Birlik binasını ziyaret ederek, kooperatif başkanlarıyla fikir alış verişi yaptı.

4 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Biṙliği 4 TARIM ULAMIŞ TA REÇEL VE KONSERVE ÜRETİM TESİSİ AÇILDI EKMEĞİMİZLE OYNAYANLAR SAĞLIĞIMIZLA OYNAYANLARDIR! Mart 2012 tarihli Önce Ekmekler Bozuldu adlı yazımda Tam buğday unundan yapılmış ekmekler, insanı birçok hastalıklardan koruyor, ya beyaz ekmek Beyaz ekmek, kanseri tetikliyor... Beyaz ekmeğe, beyazlatmak ve dayanıklılık süresini artırmak amacıyla üretim aşamasında çok yoğun biçimde katkı maddelerinin eklenmesi de sağlıkta önemli sorunları ortaya çıkartıyor. Beyaz ekmek tüketimi, şeker hastalığının ortaya çıkmasında da birinci derecede etken. Şeker hastalığı yanısıra obeziteyi de neden oluyor. demiştim. Bu yazım üzerine. Kanal D nin 14 Haziran 2012 tarihli Doktorum adlı programına çağrılmıştım. Zaman yetersizliğinden mi bilemem beyaz ekmeğin içinde var olan kimyasalları tam olarak açıklama olanağına sahip olamamıştım. Daha ilerisi Ne Yapmalı konusuna gelince Yayınımız bitti denilmişti. BEYAZ EKMEK İÇİNDE NELER VAR? Prof.Dr. Mustafa KAYMAKÇI Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi mustafa.kaymakci@ege.edu.tr Beyaz ekmeğe on kadar kimyasal madde konuluyor. Bunların kimilerini yazıyorum: E 170 kalsiyum karbonat. Yüksek dozlarda zehirleyici. Safra, böbrek taşı, hemoroit, müzmin kabızlık, fistül kanaması gibi hastalıklara neden olabiliyor. E 471, E 477 mono ve di-gliseridler ve modifiye edilmiş fırkaları. Bitkisel ve hayvansal olabilir. Domuzdan elde edilenleri de var. E 280 propiyonik asit, E 281 sodyum propiyonat, E 282 kalsiyum propiyonat, E 283 potasyum sorbat. Koruyucu olarak kullanılır. Migren ağrılarına neden olabilir. Ekmeklerde yaygın olarak kullanılıyor. E 200 sorbik asit. Cilt kaşıntılarını ortaya çıkartıyor. E 420 sorbital. Kıvam artırıcı, tatlandırıcı, nem tutucu... Bebek ve küçük çocuk gıdalarında kullanılması yasaktır. Fazla miktarlarda alınırsa baş ağrısı, susuzluk, bulantı ve kan şekerinin yükselmesine neden oluyor. E 920 sistain: İnsan saçından, başta domuz olmak üzere hayvan kılından, tavuk tüyünden elde edilir. E 924 potasyum: Un işleme ajanıdır. Fazla miktarda alınırsa bulantı, kusma, ishal ve sancı yapıyor. E 928 benzoil peroksit: Unu beyazlatmak için kullanılıyor. Ekmeklere bunları dışında çeşitli boyalar konuluyor. NE YAPMALI? Birincisi: Türkiye de beyaz undan yapılmış ekmeklere Sağlığa Zararlıdır ibaresi yazılmalı. Bu önerme, kimilerine naif gelebilir, uzun dönemde birçok hastalığı tetikleyen besinin beyaz ekmek olduğu artık biliniyor İkincisi: Evlerde tam buğday unundan yapılmış ekmek üretimi özendirilmeli. Bu doğrultuda başta tüketici örgütleri harekete geçmeli. Üçüncüsü: Türk Gıda Kodeksi,tam buğday unundan yapılmış ekmeği önerecek şekilde değiştirilmeli. Sağlık Bakanlığı ile Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, tam undan yapılmış ekmek üretimini yaygınlaştırmak için kampanyalar açmalı. Bu girişimleri, doğal olarak Türkiye Fırıncılar Federasyonu nun çıkarlarıyla çatışacaktır.ancak, ekonomiye ve halk sağlığına getireceği yararlar açısından bu kampanyanın önemi büyük. Dördüncüsü: Yerel yönetimler Tam buğday unundan yapılmış ekmeğe yönelmeli. Belediyelerin beyaz ekmek üretimleri, toplum sağlığından çok bir gelir kapısına dönüşmüştür. Oysa bir kamu kurumunun amacı, yüksek kârlılık değil, yüksek kalitede ve toplum sağlığını önceleyen tam buğday ekmeği üretmek olmalıdır. Beşincisi: Tohumlukta, hibrit buğday tohumu yerine, yerli buğday çeşitleri ile yerlilerden üretilmiş buğdaylar tercih edilmeli.. Günümüzde,yerli çeşitlerimizin kaliteli un üretiminde daha önde olduğu görülmüştür. Türk insanının endüstriyel beyaz un ve beyaz ekmekle tanışması, 1948 yılındaki Marshall yardımı yıllarına denk geliyor. Bir başka deyişle, ekmeğimiz de emperyalizmin yurdumuza girişiyle bozulmaya başlıyor. Kimileri, hala başını kumdan çıkarmıyor, amma gerçek bu. İş Odaklı; Yazılım, Donanım ve Eğitim Çözümleri Ulamış ta mandalina ve enginar ürünlerinden elde edilecek reçel ve konserve üretim tesisi açıldı. İzmir Kalkınma Ajansı finansal desteğiyle, S.S. Ulamış Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi yürütücülüğünde, Ege İhracatçı Birlikleri ortaklığı, Seferihisar ve İzmir Büyükşehir Belediyesi nin iştirakçiliğiyle yürütülen İşlenmiş mandalina ve enginar ürünlerinin çeşitliliğinin sağlanarak ürünlerin iç ve dış pazarda yer alması projesi nin kapanış toplantısı ve tesisin açılışı töreni 22 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirildi. Seferihisar Ulamış ta düzenlenen kokteylle yapılan açılışta konuşan Kooperatifi Başkan Vekili Arif Ertem, 21 kurucu üye ile 1969 yılından başlayan faaliyetlerini anlatarak başladığı konuşmasında; Projemiz ajansa sunulan 248 proje arasında 46 başarılı proje arasında yer aldı ve 2012 Kırsalda Ekonomik Çeşitlilik Mali Destek Programı ndan destek almaya hak kazandı. Bu proje S.S. Ulamış Köyü Tarımsal Kooperatifine ve yöremize 120 Bin TL alt yapı harcamaları TL si makine ekipman ve hizmet alımları olmak üzere TL tutarında yatırım yapılmıştır. Bizler bir hayal kurduk, hayalimizin birimci aşamasını gerçekleştirmekten çok mutluyuz. Şimdi ikinci bir hayalimiz var; Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü nün Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı ndan yararlanmak üzere başladığımız Zeytinyağı Dolumu ve Paketleme Tesisi Projesi nin sonuçlandırılması. Bu projelerin hazırlanmasında sonsuz destek veren ve bizi cesaretlendiren Belediye Başkanımız Tunç Soyer ve tüm belediye personeline çok teşekkür ediyoruz dedi. Ulamış İlköğretim Okulu Öğretmenleri'de Ulamış Tarımsal Kalkınma Kooperatifine destek verdi. S.S. Ulamış Köyü Tarımsal Kooperatifi Başkan vekili Arif Ertem; Ulamış İlköğretim Okulu öğretmenlernin Ulamış tarımsal Kalkınma Kooperatifne destek verdiklerini belirterek, Biz iki senedir düzenli aralıklarla buluşuyoruz. Her toplantı kabus gibi başladı, nasıl altında kalkacağız diye. Bu ekip gerçekten mucizeler yarattı ve yoktan var oldu. İki sene öncesini hatırlarsanız aşağıdaki tesis çökme noktasına gelmişti. Şimdi göğsümüzü kabartan bir tesis şeklinde. Bu tesisi kuranların ruhu şad olsun. Bugün burada açılışını yapacağımız tesis, 50 yıldır var olan ve sadece zeytinyağı üzerine çalışan bu tesise yeni bir ufuk kazandıracak. Artık mandalina reçeli ve enginar konservesi üretecek. Diliyorum ki bu tesisten Ulamış Kooperatifi ve Ulamış ta yaşayan vatandaşlarımız bir taşla iki kuş vuracaklar. Hem ürünlerini daha iyi değerlendirme olanağını yakalayacaklar, hem de ikinci kez aynı üründen bir değer elde etmenin önü açılmış olacak. Bu da çok heyecan verici. Yönetim Kurulu arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Bu tesis hem Ulamış a hem ilçemize hayırlı olsun dedi. Mandalina Reçeli ve Enginar Konservesi üretim tesisi, kısa vadede yurtiçi, uzun vadede yurtdışına ürün göndermeyi planlıyor. ÖDEMİŞ BADEMLİ 43. GELENEKSEL KİRAZ VE FİDANCILIK FESTİVALİ KUTLANDI Ödemiş İlçesi Bademli Beldesinde geleneksel olarak gerçekleştirilen 43. Kiraz ve 10. kez düzenlenen Fidancılık Festivali büyük bir coşku ve ilgiyle kutlandı. Açılış ve protokol konuşmalarıyla başlayan festival; Kiraz, fidan ve güzellik yarışmalarında dereceye girenlere ödül verilmesiyle devam etti. Bademli Belediye Başkanı Selahattin KUNDAK Festivalin açılışında yaptığı konuşmada Doğası, suyu ve iklim koşulları ile bir yeryüzü cenneti olan Bademli beldemizde geleneksel olarak 43 yıldır kutladığımız Kiraz Festivali ve 10 yıldır kutladığımız Fidancılık Festivali ile beldemizi ve bölgemizi en iyi şekilde tanıttığımızı düşünüyorum. Üreticilerimizin ve Kooperatiflerimizin sürdürdükleri çalışmaların sonucunda, meyve ve süs fidanlarımızın ülke genelindeki payı %60 a ulaşmıştır." dedi. Ödemiş Kaymakamı Abdurrahman KO- ÇOĞLU yaptığı konuşmada doku kültürü laboratuvarı kurduklarını, bu laboratuvarda aynı kalite ve standartta fidanlar yetiştirilerek kalitenin standartlarının yükseltilmesinin adımını attıklarını söyledi. İzmir Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürümüz Ahmet GÜLDAL yaptığı konuşmada İzmir tarımı hakkında önemli istatistik değerleri aktararak, meyveciliğin ve fidancılığın Bademli'deki önemine vurgu yaptı. Bakanlığımız tarafından İzmir tarımına geçtiğimiz yıl içinde toplam 169 milyon lira destekleme ödemesi yapıldığını, bunun 32,6 milyon lira gibi önemli bir bölümünün Ödemiş ve Bademlideki üreticilerimize ulaştığını belirten GÜLDAL; ilimiz tarımının ülkemiz ihracatı içinde oldukça önemli paylara sahip olduğunu, gerçekleşen 18 milyon Dolarlık ihracat değerinin yaklaşık 1/3'ünün meyvecilik sektöründen sağlandığı göz önüne alındığında bu değerlerin gerçekleşmesinde Bademliden ülkemizin her bölgesine giden meyve fidanlarının çok önemli katkısı olduğuna dikkat çekti. Törende Bademli Belediye Başkanı tarafından İl Müdürü, Sayın Ahmet GÜLDAL' a bölgelerine ve İzmir Tarımına verdikleri destek ve katkılarından dolayı teşekkür edilerek bir plaket sunuldu. Festival daha sonra yerel sanatçılar ve Zara nın verdiği konserle sona erdi.

5 Köy-Koop Merkez Biṙliği Haziran 2012 TARIM 5 Köy-Koop Muğla Birliği Resim ve Kompozisyon Yarışması Düzenledi 2012 Yılı Uluslararası Kooperatif Yılı Kapsamında Köy-Koop Muğla Birliği Etkinliklerine Devam Ediyor. Köy-Koop Muğla Birliği ve Muğla İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından kooperatifçilik konusunda farkındalık yaratmak ve kooperatif bilincinin artırılması ve yaygınlaştırılması amacıyla ödüllü resim ve kompozisyon yarışması düzenlendi. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün koordine ettiği, tarihinde kooperatifçilikle ilgili resim ve kompozisyon dalında yarışan öğrencilerin eserleri jüri tarafından derecelendirildi. Muğla İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde yapılan ödül törenine İl Müdürü Dr. Songül Topal, Kırsal Kalkınma ve Şube Müdürü Fatih Çaloğlu, Köy-Koop Muğla Birlik Başkanı Eray Çiçek, ikinci başkanı Cemal Çelik, Yönetim Kurulu Bünyan Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Ayran Üretimine Başladı Türkiye"de kilimi ile meşhur olan Kayseri"nin Bünyan ilçesinde Bünyan Tarımsal Kalkınma kooperatifi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın hibeleri ile kurulan tesiste ayran üretimine başladı. Bünyan genelinden toplanan sütler bu tesise getiriliyor ve işleniyor. Saatte 1.5 ton ayran üretimi yapabilen tesiste gelecek günlerde Bünyan Gilaborusu'nun da paketlenerek satılması planlanıyor. Tesisi gezen Bünyan Belediye Başkanı Mehmet Özmen, "Gördüğüm kadarıyla Bünyan genelinden toplanmış bütün sütler hiç el değmeden tesise giriyor. Şu an sadece yoğurt ve ayran üretiyoruz. Saatte 1.5 ton üretim yapıyoruz. 4 saatlik kapasite ile 6 tona kadar üretim yapabiliyoruz. Ancak şu anda 1.5 ton üretim yapıyoruz" diye konuştu. Üyesi Azer Özsoy, Kızılkaya Kooperatif Başkanı Mustafa Yıldız, Çamoluk Kooperatif Başkanı Ayhan Madan, Birlik Müdürü Önder Tavus ve Or-Koop Başkanı Ahmet Çetiner katıldı. Resim dalında Birinci olan Datça/Kazım Yılmaz İlköğretim Okulundan Aysima ÇAKICI, İkinci Datça/Yılmazlar İlköğretim Okulundan Çiğdem AKIŞ, Üçüncü Merkez/Kafaca 100. Yıl İlköğretim Okulundan Seda KONMAZ dereceye girdi. Kompozisyon dalında ise Birinci olan Marmaris/Hacı Ali AKIN Anadolu Lisesinden Ecem KIR, İkinci Merkez/Ticaret Meslek lisesinden Nihal VURAL, Üçüncü Merkez/ Ticaret Meslek lisesinden Şule ÇOBAN dereceye girdi. Ödül olarak birinci gelenlere NETBOOK, ikincilere FOTOĞ- RAF MAKİNESİ, üçüncülere BİSİKLET verildi. Ayrıca, Muğla Köy-Koop Birlik Başkanı Eray ÇİÇEK, öğrencilere ve Muğla İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürüne Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) tarafından yayınlanan ve Ersin TO- SUN tarafından kaleme alınan Muğla Köy-Koop eski yöneticilerinden Gökova da Bir Sosyalist Hafız İbrahim MERSİNLİ nin biyografi kitabını hediye etti. Özmen, "Kooperatifimizin yaklaşık iki yıl önce temeli atıldı. Bugün itibari ile burada Bünyan yoğurdunun süzme yoğurdunun yapıldığı görmek gerçekten gurur verici. Buradaki manzara beni çok mutlu etti. Biz bununda yeterli olmadığı kanaatindeyiz. Başkanım ve mühendisimizle görüşmem sonunda Bünyan Gilaboru'sunun da bu tesislerde işleyebileceğiz ileriki zamanlarda. Biz tarım ve hayvancılıkta daha çok insanımızın daha çok çiftçimizin kazanmasını istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz" dedi. Medya Gücü Kamuoyunun herhangi bir konuda yönlendirilmesinde medyanın gücü nedir? sorusunun cevabını, İletişim Fakültelerinin ilk yılında öğrenci arkadaşlarımıza öğretirler. Özetle şudur; Eğer 2 bin kişiyi kitle iletişim araçlarında kilit noktalara yerleştirebilecek bir düzenbazlık şebekesi kurabilme imkanı olsa, Amerika nın tümünü ve dünyanın büyük bir kısmını ABD Başkanının öldüğüne inandırmak işten bile değildir!.. (Amerikalı siyaset bilimci Richard Fagen) Kamuoyunun oluşumunda birey ve grupların yanı sıra, kitle iletişim araçları da önemli rol oynar. Kamuoyu, iletişim ve toplumsal etkileşim süreci içinde oluştuğu için medya vasıtasıyla alınan mesajlar, kanaatlerin oluşumunda etkin olur. Medyadan mesajı alan bireyin, mesajın içeriğine göre ya sahip olduğu kanaati pekişmekte ya da eğer kararsız bir durumda ise karar vermesi kolaylaşmaktadır. Umut ÖZDİL TRT - Bu Toprağın Sesi Programı Sunucusu postaumut@gmail.com Bu ve benzer cümleleri birçok kaynakta bulabilirsiniz ancak önemli olan medyanın bu gücü nasıl kullandığıdır. Medyanın temel görevi, kamuoyunu bilgilendirmektir. Bunu yapabilmesi içinde bağımsız ve özgür olması gerekir Ancak bu kolay değildir Neden? Medya kurumlarının patronlarının gazeteci olduğu zamanlarda bu bilgilendirme sürecinin doğru işlediğini görüyoruz. Ancak medya kuruluşlarının sahipleri aynı zamanda başka sektörlerde çalışmalarda bulunan işadamları, holding patronları olunca işlerinin düştüğü kurumlarla ilişkilerini bozmamak zorunda kalırlar. O zaman tek gerçek ne yazık ki patronun çıkarları haline gelir. Tarım politikaları, uygulamada yaşanan sorunlar v.b. konularda medya işlevini yeterince yapamamaktadır. Bunun başka nedenleri de vardır. Tarım politikaları ve sonuçları ilk olarak doğrudan çiftçiyi ilgilendirir. Çiftçi ise toplumsal gelirden en az payı alan kesimdir. Para harcayamaz. Reklam pastasının bir dilimi asla olmayacaktır. Medya nın önemli işlevlerinden biri kamu gözcüsü olmasıdır. Kamu dan kastımız dar anlamda kamudur, yani karar vericilerdir. Medya nın bir bölümü artık dar anlamdaki kamunun gözcüsü değil sözcüsü olmuştur. Medya nın tarım ve tarımsal sanayi ile ilgili özel sektöre nasıl yaklaştığına bakacak olur isek, tarımsal sanayinin içinden geçtiği sürecin sağlık -gıda güvenliği- güvencesi boyutu, gıda sanayinin istediği tüketici tipi gibi konuların pek gündeme gelmediğini görürüz. Çünkü gıda sektörü en büyük reklam verenlerden biridir. Daha geçen ay bir gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Bakın bakalım bizim medyaya, X şirketinin etleri konusunda kaçında haber göreceksiniz. Umarım yanılırım ama ben hiçbir gazetede göremeyeceğinizi düşünüyorum. Bu haberi veren, A şirketinin bağlı olduğu B holdinginin ilanlarını kaybeder çünkü. diyebilmiştir, haklı olarak. Medya nın bir diğer kolu olan reklamcılık sektörü işini en profesyonel yapan alandır. Müşterisinin isteği doğrultusunda gizli açık bütün zihinsel kodları kullanır ve tükettirir. Tüm bunların sonuçları nelerdir diye baktığımızda; hiç de azımsanmayacak kadar kişinin katıldığı tarafımdan yapılan anketin sonuçlarına göz atmak yeterli olacaktır. (1428 internet katılımcısı) Tarım ve gıda ürünleri seçiminiz neye göre değişir? sorusunun cevapları şöyledir; Kalite yüzde 44, alışkanlıklar yüzde 29, fiyat yüzde 18, reklam yüzde 5. Oldukça dengeli gözüküyor değil mi! Ancak biraz daha derine inince medyanın gücü daha çok netleşiyor. Medya, bir ürünün kalitesi hakkında görüşünüzü etkiler mi? sorusuna verilen evet cevabının oranı yüze 59. Soru medya nın tüketim alışkanlıklarınızı değiştirdiğini düşünüyor musunuz şeklinde sorulunca karşınıza yüzde 45 oranında evet çıkıyor. Bu sonuçlar ortalama olarak reklamlar hariç yüzde 40 oranında tüketicinin medyadan etkilendiğini gösteriyor. Gıda sektöründe medyanın tüketici gruplarını en çok etkilediği kolu televizyon, oranı yüzde 62. İkinci sırada gazete dergi yüzde 19 ile yer alıyor, üçüncü ve dördüncü sırayı radyo ve internet yüzde 10 ile paylaşıyor. Gıda sektörü reklam gelirlerini nasıl paylaştırıyor diye baktığınızda oranların hemen hemen aynı olduğunu görüyoruz. Tv yüzde 57, gazete dergi yüzde 20, internet yüzde 12, radyo 11. Açıkçası kim kime hizmet ettiğini, niye ettiğini çok iyi biliyor. Ülkemizde tarım gazeteciliği maalesef gelişmemiştir. Genel geçer bilgilerin yorumlanması dışında farklı bir açı yakalayabilecek gazeteci sayısı çok azdır. Ülkemize yıllarca GDO lu gıda maddesi girdi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bu konuda bir yasal düzenleme yapana kadar halkımız bu durumdan habersizdi. İnsan ve çevre sağlığı için ne kadar güvenli olduğu tartışmalı olan GDO ların bu kadar yıl ülkemize rahatça girmesinin atlanması medyanın verdiği en kötü sınavlardan biri oldu. Peki neden? Gazeteciliğin doğru dürüst yapılabilmesi için uzman gazetecilere ihtiyaç var. Gazetelerde televizyonlarda nasıl ekonomi, eğitim, sağlık muhabirleri varsa, tarım ve gıda konusunda da uzmanlaşma olmalı. Yoksa ne olur; haberler görülmez, izlenmez ve daha acısı şirket ve pr cıların yönlendirmesine açık hale gelir. ( Pr cı, Halka İlişkiler Uzmanı anlamında kullanılmamıştır) PR demişken Ülkemizde marka olmuş bir gıda şirketinin en üst düzey yöneticisi özel bir görüşmemizde; Tüketicinin talep ettiği zamanda, talep ettiği yerde ve fiyatta gıda ürünü sunabilmenin en iyi yolu, talep zamanını, yerini ve fiyatını kendinizin ayarlamasıdır. Reklamlar çok pahalı olduğu için bunu yapmanın başka yollarını bulduk, tanıtım çalışmaları ile haber ve program yaptırıyoruz. Daha ucuza geliyor diyebilmiştir. Televizyonculuk açısından bir uygulamayı ve görüşümüzü aktardığımızda medyanın konuya bakışı daha net anlaşılacaktır. Çarşıda- pazarda, gıda üretim yerlerinde uzatılan mikrofon ve kamera sadece ilgi çekmek için kullanılan görüntü ve sesleri toplar. Bu görüntü ve seslerin montajı esnasında karar vericinin düşündüğü tek şey, kim kısa ve öz bağırıyor ise ifadeye dikkat bağırıyor ise onu yayına vermektir. Bağırmak ilgi geçer, ilgi izlenme oranlarına yansır, istenen budur. Televizyon programlarında ve yazılı haberlerde uygulamalar- teknikler farklı olsa da mantık aynıdır. Sorunun asıl kaynağına inmek, uzman görüşü gerektirir, gerçek uzmanların tek amaçları kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve anlaşılmak olduğu için onlar bağırmadan konuşur, uzun açıklamalar yapar. E bizde medya mensupları olarak sıkılırız Genellikle süremiz ve yerimiz azdır. 2 dakika soru sorar, 3 dakikada cevap isteriz. Medyanın etkinliği arttıkça, tüketicinin gıda ürünleri konusunda bilgi edinmesi daha da yaygınlaşıyor. Konu insan sağlığı ile ilgili olduğu için genellikle toplumumuz duyarlı. Ancak bu noktada da yanlış işleyen bir şeyler olduğunu düşünüyorum; çok küçük çaplı ve hijyen olamayan şartlarda gıda üretimi yapanları ekrana taşıyoruz. Ancak bunun temelinde hangi organizasyonsuzluk yatıyor, neden altyapı bu kadar eksik, pek gündeme getirmiyoruz. Merdiven altı üretime izin verenlerin sorumluluğu nedir sorusu sorulmuyor bile. Kuş gribi, Akdeniz sineği, domates güvesi, sahte bal, hormonda futbol hakemi, ithal edilen hayvanlarda hava limanı şovlarına baktığımızda işin özüne inilmediğini gayet net görüyoruz. AB tarım ve gıda konusu bizi kokoreç boyutu ile ilgilendiriyor. Unutulmaması gereken bir noktada şudur; medya sektörünün çok yanlışı vardır, ancak özeleştiri mekanizmasını en iyi işleten kurumda yine medyadır. İyi tarım uygulamaları, globalgap, haccp ve benzeri uygulamaların ne olduğunu halkımızın büyük bölümü medya aracılığı ile duymuştur. Bu arada, bir haber medyada ilk kez nasıl yer alıyorsa öyle kalıyor. O haberi düzeltmek çok kolay olmuyor. Sonuç ve çözüm; tarafsız, bağımsız, gazetecilerin yönettiği medya ve uzman gazetecilik.

6 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Biṙliği 6 AB - KOOPERATİFÇİLİK KOOPERATİF Turabi ÇETİN Bilgi İşlem Uzmanı Tarım ve Bilişim Bilişim 20 yüzyılda başlayan ve çağımızda da hızla gelişme gösteren bilgilerin sistematik bir şekilde işlenmesi ile ilgili bilim dalıdır. İçinde bulunduğumuz bilgi çağında teknolojideki gelişmeler çerçevesinde bilişim her sektörü ilgilendiren ve adeta olmazsa olmaz denilebilecek konuma oluşmuş bir bilimdir. Her sektöre iletişim teknolojisi ile birlikte hız kazandıran, güçlendiren ve bilgi akışının güvenli ve sağlıklı yapılmasına taban hazırlayan bir alandır. Elektronik teknolojinin ve altyapının gelişmesine bağlı olarak çeşitli araç ve programlarla bilişim sektörlere her alanda kolaylıklar sağlamaktadır. Bilişim bir bakıma bilgi ile elektronik teknolojisinin iç içe geçmiş halidir. Günümüzde bilgisayarlar bilgi toplumuna açılan kapı iken bilişim de bu kapıları açan altın anahtardır. Bilişimi oluşturan iki ana yapı vardır. Bunlar bilgisayar program ve bilgisayar donanımı tarafıdır. Bugün gelişen elektronik haberleşme imkânları ile her türlü bilgi ve belge değişimi ve de hareketliliği sağlanmakta, adeta sınırsız bilgi depolanması yapılabilmekte, uzaktan algılama, uzaktan yönetme ve yönlendirme yapılabilmekte, zaman ve mekan kavramı kaldırılmaktadır. Bilgisayarlarla başlayan süreç, cep telefonlarının her geçen gün teknolojisinin gelişmesi ile birlikte bir bilgisayar haline gelmesi bilişimin etki alanını daha da geliştirmiştir. Artık uzaklar yakın olmuştur. Bilgi değişimi için teknolojik sorun ortadan kalkmıştır. Ülkemizde diğer sektörlere göre geleneksel yaşam tarzına ve üretim alışkanlıklarına bağlı olan tarım sektöründe bilişim alanındaki gelişmeler sektöre biraz gecikmeli olarak girse de, günümüzde hızla ilerlemektedir. Gelişmiş ülkelerle olan gelişmişlik farkları yeni teknolojilerin ülkemizde de kullanılması ile hızla kapatılabilmektedir. Bu süreç içerisinde tarımsal kurum, kuruluş ve firmalar bilişim alanına daha da ilgi göstermeye başlamışlardır. Bu çerçevede ihtiyaçlara göre özel bilgisayar programları geliştirilmekte, teknik, idari ve mali veriler ve bilgilerini elektronik ortamda tutulmakta, haberleşmelerde bilgisayarlar ve cep telefonları ön plana çıkmaya başlamakta, gerek görsel, gerekse işitsel ve yazılı her türlü bilgi yayılabilmektedir. Diğer taraftan üretim ile ilgili bilgiler elektronik olarak uzaktan algılama ile belirlenebilmekte ve sayısallaştırılarak kullanıma hazır hale getirilebilmektedir. Bu yolla bitkisel ve hayvansal üretimde tekniğine uygun olarak tarımsal üretim için bilgi elde edilmekte ve uygulamaya konmaktadır. Nitekim uydu teknoloji ile bütünleşen bu bilgi akışı uygun toprak ve iklim koşulları konusunda üreticilere bilgi vermekte, tarım alet makinelerinin daha verimli çalışması için bilgi aktarmak, verim ve hasat koşulları ile bilgiler ulaştırmaktadır. Tarımsal medyanın da temel araçlarından birini oluşturmaktadır. Başlangıçta tarımda bilişim teknolojisi kullanımı çok donanımlı bir eğitimi gerektirirken, günümüzde geliştirilen bilgisayar programları ile cep telefonları kullanımlar çok kolaylaşmış ve iletişim ağı genişlemiştir. Özellikle cep telefonu firmalarının sektöre yönelik bilgi akışına destek veren uygulamaları konuyu bambaşka bir yöne geçmiş, bilgi sektördeki her kesimin anlayabileceği ve ilgi duyacağı bir paket haline dönüşmüştür. Başta genç nesil olmak üzere her yaşta insanın kullanımına giren uygulamalar sektöre güç kazandırmıştır. Bugün ülkenin en ıssız noktasındaki bir üretici, tüccar, sanayici, bilim adamı, öğrenci bile bilgiye kolaylıkla ulaşmakta, ya da cep telefonu ile kendisine bilgi akmaktadır. Bilişim alanındaki gelişmelerin sektöre getirdiği canlılık ek bir maliyet getirse bile, bu bilginin akıllı kullanılması halinde maliyetin çok üstünde getiri elde etmek mümkündür. Bundan sonraki tarım politikalarının belirlenmesinde bilişimin getirdiği değişim göz ardı edilmesi mümkün değildir. Sektöre önemli ölçüde şeffaflıkta sağlayacak olan bilişimin her alanda gereği gibi kullanımı güveni artıracak, çalışma hızını artıracaktır. Kayıt dışılık sorunu önemli ölçüde çözülecektir. Sektördeki tarafların ortak bilişim ortamlarında faaliyet göstermelerinin de önünü açacaktır Ülkemizin örgütlenme alanında sorunsuz bir şekilde AB ye uyum sağlayabilmesi için, tam üye oluncaya kadar geçecek zaman içinde yapılması gereken çalışmalar bulunmaktadır Dr. Erhan EKMEN Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Teşkilatlanma Daire Başkanlığı Projeler ve Dış İlişkiler Çalışma Grubu Sorumlusu I- Politika belirlemek: Bunun için öncelikle AB nde olduğu gibi, ülkemizde de OTP ve buna bağlı olarak OPD uygulamalarından sorumlu kurum ve kuruluşların görevlerinin bir kısmının üretici örgütlerine devrine ilişkin bir politikanın benimsenmesi gerekmektedir. Bunun için uygulamadan sorumlu kamu ve özerk kurum ve kuruluşların hangi yetkilerinin devredileceğinin, tanınma kriterleri adı verilen örgütlerde aranacak şartların, devredilen görevlerin yapıldığının kontrolü ve buna ilişkin yaptırımların belirlenmesi gereklidir. II- Yapısal uyum: Bu kapsamda, örgüt yönetimlerinin iyileştirilmesi, idari ve teknik kapasitenin arttırılması ve örgütlerin işletmelerinin güçlendirilmesi yoluyla yapısal uyumun sağlanması planlanmalıdır. Bunun için örgütlere üretimişleme- pazarlamadan piyasa kontrolüne kadar her konuda İyileştirici Hizmetler verilmelidir. Bu hizmetler, eğitim hizmeti, destek hizmeti, teşvik hizmeti, proje hizmeti olarak sıralanabilir. III- Mevzuat uyumu: Bakanlık sorumluluğunda olan ve olmayan Örgütlenme ile ilgili aşağıda belirtilen bütün Türk mevzuatı ile aşağıda listelenen AB deki benzer mevzuat birlikte ele alınma ve birebir karşılaştırılarak bu konuda ülkemiz için Çerçeve Mevzuat niteliğinde bir kanuni düzenleme yapılmalıdır. Bu yasal düzenleme ile üretici örgütlerinin AB ye uyumu için alacakları görev ve yetki konusunda Bakanlık tarafından uygun görülen tanınma kriterleri belirlenmeli, bu kriterlere göre de desteklerin ürün ve ürün grubu bazında hazırlanacak yönetmeliklere göre verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca bu yasal düzenleme bütün tarımsal desteklerin yine bu kriterlere sahip örgütler kanalıyla dağıtılmasını ve bu üretici örgütlerinin etkinleştirilmesini sağlamalıdır. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; tam üyelik öncesi yardım mekanizması kapsamında verilmekte olan yardımlardan faydalanılabilmesi için de bir takım düzenlemelere acil ihtiyaç duyulmaktadır. IPARD destekleri içinde yer alan 50 milyon Avro bütçeli Tedbir 2.1 Üretici Gruplarının Kurulmasının Desteklenmesi Tedbiri bu nedenle ertelenmek zorunda kalmıştır. Ülkemizde üreticiyi üretim miktarı açısından temsil edebilecek, düzenli bir şekilde kayıt altına alabilecek, yardımların dağıtılması ve kontrolünü yapabilecek güçlü kooperatiflerin oluşturması ve bunların sayılarının arttırılması gerekmektedir. Bu kooperatifler aynı zamanda, üreticilere girdi ve yayım hizmeti götürebilen, tarımsal üretimin geliştirilmesi için teknik ve ekonomik yönden üreticilere rehberlik yapan, iç ve dış pazarlarda kalite standardı ve maliyet açısından rekabet gücü yüksek üretim hedefinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunan, ürünlerin değerlendirilmesi ve pazarlanması konularında üyeleri arasında dayanışmayı sağlayabilen, fiyat oluşmasında etkili olan, üretici haklarının korunmasını sağlamak üzere ekonomik ve sosyal araştırmaları yapan yada yaptıran, gerektiğinde uluslararası ilgili kuruluşlar ile işbirliği yapabilen ve tarımsal konularda haksız rekabeti önleyen bir yapıya sahip olmalıdır. Yalnız burada en önemli nokta; piyasada gücünü ispat etmiş olan kooperatiflerin eksik yönlerini tamamlamak ve bunları daha güçlü ve etkin bir hale getirmek olmalıdır. Yeniden yapılanma sonrasında Tarım Reformu Genel Müdürlüğü nün üretici örgütlenmesi ile ilgili Avrupa Birliği Uyum sorumluluğu, Kurumsal Kapasite Artışı faaliyetleri ile yoğun bir şekilde yerine getirilmeye çalışılmaktadır. Bu doğrultuda Genel Müdürlüğümüzde son 5 yıldan beri yılından beri, Avrupa Birliği Uyum çalışmalarına yönelik olarak; konu uzmanları tarafından çeşitli hizmet içi eğitim toplantıları düzenlenmekte, TAIEX aracılığı ile çeşitli eğitim faaliyetleri yapılmakta ve proje teklifleri hazırlanmaktadır. Önceleri 2006 ve 2007 yıllarında uzman personelimiz tarafından verilen Üretici Örgütlenmesi Alanında Avrupa Birliği ne Uyum Çalışmaları ve AB Üretici Örgütlenmesi Sektör Karşılaştırması konulu hizmetiçi eğitimler verilmiştir. Bu konuda belirli bir alt yapı oluşturulduktan sonra Avrupa Birliği nin Genişleme Genel Müdürlüğü ne bağlı Teknik Destek ve Bilgi Değişimi Kurumu (TAIEX) tarafından aday ülkelere verilen teknik desteklerden faydalanılmıştır. TAIEX tarafından Çalışma grubu toplantıları/ seminer (workshop), Uzman yardımı (expert mission) ve Ülke ziyaretleri (study visit) şeklinde aday ülkelere teknik destekler verilmektedir. Bu kapsamda, Bakanlığımızda örgütlenme ile ilgili çalışan personele yönelik 3 adet seminer tipinde eğitim (workshop) verilmiştir. Avrupa Birliği nden gelen uzmanlar tarafından; tarihlerinde Su Ürünleri Ortak Piyasa Düzenlerinde Üretici Örgütlerine Yönelik Uygulamalar konusunda, tarihlerinde AB Üretici Örgütlenmesinde Ortak Balıkçılık ve Tarım Politikalarının Karşılaştırılması konusunda ve tarihlerinde Kırsal Kalkınma Planının Uygulanmasında Üretici Örgütleri konusunda eğitimler (workshop) verilmiştir. Daha sonra AB de örgütlenme konusunda daha fazla bilgi edinmek amacıyla Müzakere Fasılları arasında 13. Başlıkta yer alan Balıkçılık Faslı kapsamında, ülkemizin Balıkçılık Ortak Piyasa Düzenlerine uyum sağlaması ile ilgili Mayıs 2010 tarihleri arasında Su Ürünleri Üretici Örgütlerinin Mevzuat Uyumu (Expert Mission on Implementation of Fisheries Producer Organisation Legislation) Uzman Çalışması (Expert Mission) Faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Önümüzdeki günlerde, yine TAIEX aracılığı ile Mevzuat Uyumu ile ilgili Çalışma Ziyareti (Study Visit on Implementation of Fisheries Producer Organisation Legislation) gerçekleştirilecektir. AB uyum çalışmaları sadece eğitim safhasında değildir. Son 3 yıldır yapılan çalışmalar sonunda Avrupa Birliği Katılım Öncesi Aracı (Instrument Pre- Accession - IPA-1) 2011 Yılı Programlaması 2. Paket kapsamında, 1 milyon Avro bütçeli bir Eşleştirme (Twinning) Projesi hazırlanmıştır. Pilot olarak; su ürünleri sektöründeki üretici örgütlerinin seçildiği Balıkçılık Üretici Örgütlerinin Kurumsal Kapasitelerinin Arttırılması - Institutional Capacity Building for Fishery Producer Organisations adlı proje, Avrupa Birliği Komisyonu tarafından kabul edilmiştir. Halen Merkezi Finans ve İhale Biriminde imza aşamasında olan projenin, 2012 yılı içinde başlatılması beklenmektedir. Ayrıca, Avrupa Birliği Mali İşbirliği Tarım Ve Kırsal Kalkınma Sektörü Uyum Stratejisi Belgesinde, üretici örgütlenmesi ile ilgili 2 adet projenin daha yer alması uygun bulunmuştur. Bunlardan ilki; Tarım ve Kırsal Kalkınma Faslında, OPD mevzuatında üretici örgütlerine verilen sorumlulukların üstlenebilmesine ilişkin faaliyet içeren Türkiye de Tek Ortak Piyasa Düzenine Uyum Ve Uygulama Mekanizmaları Ve Altyapısının Oluşturulmasına Yönelik Eylem Planı başlıklı, 3 milyon Avro bütçeli, 2013 yılı Projesidir. Diğeri ise; Balıkçılık Faslında 2 milyon Avro bütçeli, 2014 yılı için planlanan Türkiye de Balıkçılık Alanında Faaliyet Gösterecek Üretici Örgütleri ve Ortak Piyasa Düzenine Yönelik İdari Kapasitenin Oluşturulması Projesidir. AB Projelerinin yanı sıra, dış kaynaklı başka faaliyetler de sürdürülmektedir. Hollanda ve Türk Hükümetleri arasındaki mutabakata bağlı olarak Hollanda Hükümeti tarafından aday ülkelerde Avrupa Birliği müktesebatının uygulanmasına yardımcı olmak amacıyla verilmekte olan G2G (Goverment to Goverment) Projesi kapsamında bir proje önerilmiştir. Hollanda da balıkçılık üretici örgütlerinin Ortak Piyasa Mekanizması kapsamında mezatlarda nasıl etkin olduğunun yakından incelenmesi ve Türkiye de de benzer elektronik sistemlerin kurulması (Assessment of the Suitability of Dutch Fisheries Market Organisation to the Turkish Fisheries Sector on the way to its Accession to the EU Assessment of the Suitability of Dutch Fisheries Market Organisation to the Turkish Fisheries Sector on the way to its Accession to the EU) konulu proje, Hollanda Büyükelçiliği ile yapılan görüşmede olumlu bulunmuştur. Projenin ABGS den geçmesi durumunda uygulanması beklenmektedir. Yukarıda bahsedilen bütün bu faaliyetler uzun süreli yazışmalar ve takip sonucunda elde edilmiştir. Gerçekleştirilen her bir faaliyet bir yenisi getirmekte ve ülkemizin AB ye uyumu ile ilgili sürdürülen çalışmalara büyük katkı sağlamaktadır.

7 Köy-Koop Merkez Biṙliği Haziran 2012 TARIM 7 Ormanların Ücretsiz İşçileri; Kırmızı Orman Karıncaları Hilal MORAN Ziraat Mühendisi ÖNEMLİ BİR ZARARLI GRUBU: KIRMIZI ÖRÜMCEKLER» Örümcekler halk arasında yanlış bir algı ile böcek olarak bilinmektedir. Örümcekler Arthropoda (eklembacaklılar) şubesi, Arachnida sınıfına dahildirler. Tarımda zararlı olan kırmızı örümcekler böcek olarak bilinmektedir. Kırmızı örümcekleri böceklerden ayıran temel farklar vardır. Ergin kırmızı örümcekler 4 çift bacağa sahipken böceklerde 3 çift bacak bulunmaktadır. Kırmızı örümceklerin anten ve kanatları yoktur. Böceklerde ise iki çift kanat vardır. Böceklerde vücut bölümleri baş-gövde-karın olarak ayrılırken kırmızı örümceklerin vücut bölümlerinde bu ayırım görülmez. Ayrıca kırmızı örümceklerin ağız yapıları da böceklerden farklıdır. Kırmızı örümcekler hem meyve ağaçlarında hem de sebzelerde zarar yaparlar. Bulundukları bitkide yaprakların bitki öz suyunu emerek zarar verirler. Emgi sonucu yapraklarda önce beyaz, sonra sarı kahverengi lekeler meydana gelir. Daha sonra bu lekeler birleşerek yaprağın kuruyup dökülmesine, dolayısıyla önemli derecede ürün kaybına neden olur. Bazı türler de popülasyon çok yoğun olduğunda yoğun bir ağ oluşumu da görülür. Kırmızı örümcekler alışılmış bir göz tarafından (uzman biri) çıplak gözle zor görülen bir zararlı grubudur. Uzman olmayan bir göz, mercek kullanarak bu zararlıyı kolayca tesbit edebilir. Önemli türler arasında Akdiken akarı (Tetranychus viennensis), İki noktalı kırmızı örümcek (Tetranychus urticae), Avrupa kırmızı örümceği (Panonychus ulmi), Kahverengi örümcek (Bryobia rubrioculus), Yassıakar (Cenopalpus pulcher) bulunmaktadır. Mücadelesinde kültürel önlemler ve biyolojik mücadele ilk sırayı almalıdır. Kültürel önlem olarak kışın veya erken ilkbaharda, ağaçların gövdelerinde ve kök boğazındaki kavlamış olan kabuklar kaldırılarak, altında kışlayan akarların ölmesi sağlanmalıdır. Sonbalarda ağaçların gövdelerine kalın bezler sarılarak kırmızı örümceklerin burada kışlaması sağlanır, daha sonra bu bezler alınarak ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Yere dökülen yapraklar bahçeden toplanarak uzaklaştırılmalıdır. Bahçenin bakım işlemleri uygun olarak yapılmalıdır. Kırmızı örümceklerin zarar yapabileceği dönemde bitkiler ve meyve ağaçları düzenli olarak kontrol edilmelidir. Biyolojik mücadele ise bu bitki zararlısı kırmızı örümcekleri yiyerek tüketen avcı akar türleri bulunmaktadır. Önemli bir avcı akar türü olarak örnek Phytoseiulus persimilis verilebilir. Bu avcı akarlar kullanılarak kırmızı örümcek popülasyonu baskı altına alınabilir. Zararlının kimyasal mücadelesinde ise sentetik kökenli ilaçlar yerine, doğal insektisitlerden kükürt uygulaması öncelikle tercih edilebilir. Kırmızı örümceğe karşı kullanılacak sentetik kökenli ilaçlar ve dozları hakkında en yakın il veya ilçe müdürlüklerine başvurulmalıdır. Kaynaklar: Kırmızı orman karıncaları, ağaçlara zarar veren her türlü böceği, tırtılları, yaprak arılarını, larvaları, kelebekleri, böcek pupalarını ve bitki bitlerini yiyerek, orman zararlılarına karşı adeta ücretsiz işçiler gibi çalışıyor. Türkiye'de ağaç zararlılarına karşı biyolojik mücadele, Formica rufa grubu karıncalar, böcekçil kuşlar ve laboratuvarlarda üretilen yırtıcı böcekler ile zararlı böceklerin parazit ve parazitoitlerinin korunup çoğaltılmaları ile yapılıyor. Orman ağaçlarına zarar veren her türlü böceği, tırtılları, yaprak arılarını, larvaları, kelebekleri, böcek pupalarını ve bitki bitlerini yiyen kırmızı orman karıncaları orman zararlılarına karşı ücretsiz işçiler gibi çalışıyor. Yaklaşık 300 bin karıncadan oluşan bir koloni 1 hektarlık bir ormanlık alanda kene dahil zararlı böceklerin yaşamasına izin vermiyor. Büyük böcekleri, salgıladıkları formik asit ile etkisiz hale getiren karıncalar, bu sayede kendinden 10 kat büyük böcekleri bile yuvalarına taşıyabiliyor. Karınca nakilleri Karınca transferinde, yüksek rakımlarda yaşayan karınca kolonileri parçalara ayrılarak daha düşük rakımlara ve karınca bulunmayan bölgelere naklediliyor. Karıncalar bu sayede doğal yayılış sahalarından dışarı çıkarılarak yerleşmeleri sağlanıyor. Değişik iklim şartlarına alıştırmak ve onları ormanın asli birer elemanı haline getirmek suretiyle orman lehine müsait biyolojik denge kuruluyor. Karıncalar henüz yuvayı terk etmemiş olduklarından ve yuva materyali ile birlikte fazla miktarda karınca alma imkanı olduğundan, karınca nakilleri sabah güneş doğmadan gerçekleştiriliyor. Her kolonide 15 kadar bulunan kraliçe karıncalardan mutlaka birkaç tanesi de daha önceden hazırlanan yeni yuvaya götürülüyor. Kalabalık kolonilerden oluşan orman karıncaları çok kolay çoğalıyor. Çalışkan orman karıncaları, yuvalarını böcek tehlikesinin fazla olduğu yerlere kurarken, bunlara karşı ormanları zaman ve yere bağlı olmaksızın koruyor. Orman karıncalarının zararlı böcekleri yok etmelerinin yanında, toprağın havalandırılması, gevşetilmesi, asit muhtevasının düzenlenmesi, toprağı gübreleyen küçük yaratıklara etki yaparak toprağın ıslah edilmesi gibi faydaları olan karıncaların, arıların bal veriminin artırılmasına da etkisi oluyor. Ayrıca bitki tohumlarını dağıtan orman karıncaları, böylece orman için yardımcı fideciklerinin oluşmasına ve bunların kök tahripçilerine karşı korunmasına da yardımcı oluyor. ''Karıncalar gönüllü işçilerimiz'' Orman Genel Müdürü Mustafa Kurtulmuşlu, ormanların sağlığını tehdit eden çeşitli etmenlerin bulunduğunu, bunlardan en önemlilerinden birinin de zararlı orman böcekleri olduğunu belirtti. Karınca transferinin, bu zararlılarla mücadelede ekolojik dengenin korunmasına yönelik en uygun ve en ekonomik yöntem olduğunu vurgulayan Kurtulmuşlu, ''Zira dünyanın en çalışkan varlığı olan karıncalar, ormanlarımızda kayıplara yol açan böceklere karşı çok etkili ve buralarda biyolojik dengeyi sağlayan gönüllü işçilerimizdir'' dedi. ZMO Zirai İlaçların Eczanelerde Satılması Kararını Kınadı ZMO, Zirai ilaçların eczanelerde satılmasına tepkili Ziraat Mühendisleri Odası nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Turhan Tuncer, bitki koruma ürünlerinin mutlaka bu alanda eğitim almış uzman kişiler olan ziraat mühendisleri tarafından satılması ve yine ziraat mühendislerinin gözetiminde kullanılması gerektiğini söyledi. Bilinçsiz ve yanlış kullanıldığında insan ve hayvan yaşamını tehlikele sokacağını belirten Tuncer, Buna karşın Resmi Gazete nin 30 ve 31 Mayıs 2012 tarihli sayılarında yayımlanarak yürürlüğe giren mevzuat düzenlemeleri, insan sağlığı ve zirai mücadele açısından önemli sorunlara yol açacak hükümler içermektedir Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun da, 31 Mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 6308 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonucu; eczanelerde satılabilen maddeler arasına ziraatta kullanılan ilaçlar da eklenmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmelikte yapılan ve 30 Mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan değişiklik ile de sadece ziraat mühendislerine verilen bitki koruma ürünleri bayi veya toptancı izin belgesinin, eczacılara da verilmesi sağlanmıştır. dedi. Hukuki olmayan birtakım yasal düzenlemelerle bitki koruma ürünlerinin eczacılar tarafından eczanelerde satılmasının sağlanmasını, meslek alanlarına yapılmış doğrudan bir müdahale olarak gördüklerini dile getiren Tuncer, bunun tüm taraflarını şiddetle kınadıklarını Ziraat Mühendisleri Odası, meslek haklarının korunması konusundaki hukuki mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğini kaydetti. Zeytin Sineği Mücadelesinde Uçakla Mücadele 2012 Yılından İtibaren Yasaklanmıştır Uçakla geniş alanların ilaçlanması sonucunda meydana gelen olumsuzlukların önlenmesi ve yer aletleriyle ilaçlamada zararlıya yakın atılan ilaçların daha etkili olması nedeniyle 2012 yılından itibaren Zeytin Sineği Mücadelesi YER ALETLERİ ile yapılacaktır. Zeytin zararlılarıyla mücadelede uçakla organik ilaçlama yasak değil Burhaniye Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Dursun Okur, zeytin sineği ve diğer zararlılarına karşı uçakla organik ilaçlama yapılabileceğini söyledi. Havadan ilaçlı mücadelenin yasaklandığının belirtildiğini hatırlatan Okur, organik ilaçların buna dahil olmadığını vurguladı. Okur, Bakanlığın, zeytin sineğine karşı uçakla geniş spektrumlu inorganik ilaçların kullanılmasına karşı olduğunu belirterek Dünya Sağlık Örgütü ve bakanlığımızın onayladığı organik preparatlarla ilaçlanmasına ise karşı değildir. dedi.

8 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Biṙliği 8 TARIM Zeytinciliğin sorunları TBMM gündemine taşınacak CHP, zeytin ve zeytinyağı sektöründe yaşanan sorunları araştırmak üzere Zeytin Çalşıma Grubu oluşturdu. 8 milletvekilinden oluşan Zeytin Çalışma Grubu, talepleri TBMM gündemine taşıyacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarını TBMM gündemine taşımak amacıyla 8 CHP milletvekilinden oluşan Zeytin Çalışma Grubu, Burhaniye'nin ardından İzmir'de de zeytin çalıştayı düzenledi. İzmir Ticaret Borsası'nın evsahipliği yaptığı çalıştaya katılan Zeytin Çalışma Grubu'nu oluşturan CHP Aydın Milletvekili Osman Aydın, Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova, Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Bursa Milletvekili İlhan Demiröz, Hatay Milletvekili Hasan Akgöl, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, Manisa Milletvekili Hasan Ören ve Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan zeytin ve zeytinyağındaki sorunlarını sektörün temsilcilerinden dinledi. Ülke ekonomisi açısından çok önemli bir değer olan zeytin ve zeytinyağı sektörlerinin güçlendirilmesi ve bu ürünün sürdürülebilir olma niteliğini yeniden kazanabilmesi için alternatiflerin tartışıldığı çalıştayın açılış konuşmasını yapan CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, Türkiye'nin geniş bir alanda üretimini yaptığı zeytincilikte ağaç varlığına paralel olarak sorunların da arttığına dikkat çekti. Üreticinin maliyetlerini dahi karşılayamadığına işaret eden Susam, "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın Zeytincilik Kanunu'nda yönetmelik değişikliği ile zeytin alanlarının bozulmasına yönelik çalışmaları şu an sektörün en önemli sorunu. Oluşturduğumuz bu çalışma grubu sektörün üretiminden, ihracatına, ıslahına kadar tüm sorunlarını dinleyip talepleri TBMM gündemine taşıyacak" dedi. Zeytincilik devlet politikası olmalı Moderatörlüğünü Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır'ın üstlendiği Çalıştay'da üreticiler adına konuşan İzmir Konak Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Rakip Becer, gübre, mazot, tarım ilaçlarındaki fiyat artışları devam ederken son 5 yıldır zeytinyağı fiyatlarının düştüğüne dikkat çekti. Girdi maliyetlerindeki artışlar nedeniyle üreticiler Fransa da Büyük Zirve Fransız Hayvan Genetiği Zirvesi Uluslararası Hayvancılık Fuarı SPACE Eylül 2012 tarihleri arasında Fransa nın Rennes Bölgesinde gerçekleşecek. sitesinden ziyaret programlarının izleneceği fuarda; hergün çiftlik ziyaretleri, bölgenin süt kalite merkezi, deneme çiftliği veya yem fabrikası, gıda sanayinde faaliyet gösteren firmaların ziyaretleri önerilmekte. UBIFRANCE (Fransız Ticaret Müşavirliği) ADEPTA Desteğiyle yapılan fuarda 1300 büyükbaş, 400 küçükbaş olmak üzere 2000 hayvan yarışacak. Ziyaretler tekniksyen ve tercüman -rehber eşliğinde ücretsiz olarak yapılmakta. En çok temsil edilen sektörler : Genetik, hayvan yemi, hijiyen ve hayvan sağlığı, sağım malzemeleri ve süt ekipmanları, hizmetler ve hayvancılık malzemeleri, tarım makinaları m² sergi alanı ziyaretçi (62 ülkeden uluslararası ziyaretçi) katılımcı (30 ülkeden 380 uluslararası yatılımcı) olarak ağaçlarına yeterince bakım yapamamaktan yakınan Becer, sırıkla yapılan hasatın da üretim kalitesini etkilediği gibi gelecek yılın üretimini de düşürdüğünü dile getirdi. Becer, kasa olmadığı için ürünlerini çuvallara doldurduklarını, zeytinyağını çelik tanklar olmadığı için plastiklere koydukları için kalite ve verim kaybı olduğunu söyledi. Bu durumda lisanslı depoların öneminin bir kez daha ortaya çıktığını anlatan Becer, zeytinciliğin bir devlet politikası haline gelmesi ve üreticinin ciddi anlamda desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Gödence Kooperatifi Başkanı Özcan Kokulu, tarımda örgütlenmenin çözümün başı olduğunu ifade etti. Üreticinin eline geçen parayla market raflarında satılan zeytinyağı fiyatları arasındaki makasa dikkat çeken Kokulu, "1 kilogram yağın maliyeti 5.5 TL. Siz onu 3.8 TL'ye aldığınızda bu iş biter. Üretici ürününü toplamaz. Ben yine de umutsuz değilim. Maliyetlerin üzerinde bir fiyat politikasıyla makas kapatılmalı. Zeytinciliğimizi yeniden gözden geçirmeliyiz" dedi. İşletmeciler adına konuşan Zeytinyağı İşletmecileri Derneği Başkanı İsmet Bozkurt, bir yandan dünya ikinciliği hedefi koyarken bu hedeflere ulaştıracak eylemler gerçekleşmezse hedeflerin hayal ve yalan olacağını savundu. Sektöre yeni teşvikler vermek yerine mevcut olanların revize edilmesini isteyen Bozkurt, dünyada henüz çözüm bulunamayan zeytinde karasu sorunu nedeniyle işletmelere kesilen cezaların büyük haksızlık olduğunu dile getirdi. Toplama makinalarına teşvik verilmeli İhracatçılar adına konuşan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı A. Nedim Güreli, AB çiftçisine verilen destek karşısında Türk çiftçisinin rekabet etme şansının zor olduğunu, ancak 2014 yılından itibaren Avrupa'nın çiftçisine verdiği primi yarı yarıya düşürecek olmasının gerçek rekabeti başlatacağını savundu. Devletin verdiği teşviklerle kontinü tesis sayısındaki artışa dikkat çeken Güreli, üretimde 10 misli artış olsa dahi bu tesislerin yüzde 50 kapasiteyle çalışacağını, dolayısıyla bunları teşvik yerine toplama makinalarına teşvik verilmesini istedi. Sektörde üslup sorunu var Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Başkanı Cahit Çetin, bölgeler arası zeytinyağı nakilleri nedeniyle tüketicilerin aldatıldığını, bu nedenle varyete ve coğrafi işaretin önemine işaret etti. Sektörde üslup sorunu olduğunu da vurgulayan Çetin, bunun da mutabakatın önünde engel teşkil ettiğini ifade etti. Dünyada zeytinyağı fiyatlarının düştüğü gerekçesiyle kaygı yaratıldığını vurgulayan Çetin, AB'de yaşanan ekonomik kriz ile zeytinyağı üretimi bir arada düşünüldüğünde bunun tüketimi bir miktar etkileyeceğini belirterek, "Ancak AB yaşanan kriz ve tüketim daralmasını dünyada özellikle zeytinyağı tüketim zincirine katılan yüksek nüfuslu Çin, Japonya, Singapur, Endonezya ve Hindistan gibi ülkeler AB pazarlarında görülen küçük daralmalardan fazla tüketim artışıyla karşılayacaktır. Uluslararası Zeytin Konseyi (COI)'nin belirlediği promosyon ülkeleri de zeytinyağı tüketiminin dünya genelinde artırılmasına yönelik çabalar da buna destek verecektir" şeklinde konuştu. Akademik çevreler adına Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve 23. Dönem Zeytin Araştırma Grubu Sekreteri Mücahit Taha Özkaya konuşmasıyla çalıştaya katkı sağladı. Yeni Kayısı Çeşidi 'Dilbay' Malatya da Çok Amaçlı Kayısı Islah Projesi kapsamında yapılan melezleme çalışmaları sonucu elde edilen 'Dilbay' isimli yeni bir kayısı çeşidinin tescillendi. Malatya Kayısı Araştırma İstasyonu tarafından İnönü Üniversitesi Kayısı Araştırma Merkezi'nde yürütülen Çok Amaçlı Kayısı Islah Projesi kapsamında yapılan melezleme çalışmaları sonucu elde edilen 'Dilbay' isimli yeni bir kayısı çeşidinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına tescili yaptırıldı. İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Bayram Murat Asma, sofralık 'Dilbay' kayısı çeşidinin Malatya'nın en önemli sofralık kayısı olan 'Hasanbey' kayısı çeşidinden gün önce olgunlaştığını söyledi. Doç. Dr. Asma, "Meyve kalitesi yüksek erkenci sofralık kayısı çeşididir. Ağaçları dik-yayvan şekilli, kuvvetli büyür ve yüksek verimlidir. Yaprakları büyük, yuvarlak ve koyu yeşil renktedir. Meyve iri, g ağırlığında, eliptik şekilli, meyve kabuk ve et rengi açık turuncudur. Meyve tatlı, et dokusu orta sertlikte olup yüzde oranında kırmızı yanak oluşturur. Oval şekilli çekirdekleri gram ağırlığında, çekirdek meyve etine yapışık olmayıp tohumları tatlıdır. Meyve gelişim süresi gün, Malatya koşullarında haziran ayının ikinci ve üçüncü haftası olgunlaşır. Çeşidin soğuklama ihtiyacı saattir." dedi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tohum Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü'nün meyve ve asma çeşitleri listesinde 56 farklı kayısı çeşidinin tescilli olduğu belirtildi. Türkiye'nin ilk solar kurutma tesisi Fethiye'de açıldı Fethiye Belediyesi tarafından Alman bir şirkete yaptırılan tesis ile atıksu arıtma tesisindeki çamurlar kurutulacak Arıtma çamurlarının evsel atıklarla birlikte depolanmasının yasaklanması ile Fethiye'de Türkiye'ye örnek olacak bir proje başlatıldı. Fethiye Belediyesi tarafından 1 milyon euro bedelle ihale edilen solar kurutma tesisi törenle hizmete girdi. Alman Remondis firması tarafından 1 yılda tamamlanan tesis, güneş enerjisi sistemi ile çalışacak. Isıtma işlemi güneşle yapılacak olması nedeniyle işletme maliyeti düşürülen tesis, 12 bin ton yıllık kapasiteye sahip olacak. Fethiye Solar Kurutma Tesisi'nde yüzde 22 kuruluğa sahip yaklaşık 32 ton arıtma çamurunun yüzde 50 kuruluğa getirilerek düzenli depolanabilmesi sağlanacak. Tesisin açılışı Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı ve Remondis firması Kurucu Başkanı Nolbert Rethmann tarafından yapıldı. Törende konuşan Remondis Kurucu Başkanı Rethmann, Türkiye'de ilk kez bir solar kurutma tesisini hizmete sunmaktan mutlu olduklarını kaydetti. Türkiye'ye örnek olacak bu sistemi diğer belediyelerde de yapmak istediklerini ifade eden Rethmann, "İlk tesisimizde ufak tefek sıkıntılar olabilir. Bunların da garantisini şimdi veriyorum ki en kısa süre içerisinde bütün sıkıntıları gidereceğiz. Türkiye'deki yerel yönetimler ile bundan sonra daha fazla iş birliği yapacağız." dedi. Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, bir ilki başarmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Çevresel değerleri ön plana çıkartan bir belediye olmanın gururu ile çevresel alanda farklı çalışmalar yaptıklarını ifade eden Saatcı, "Şuan büyük belediyeleri sayarsak bin belediyesi olan bir ülkede öyle ya da böyle 80 bin nüfuslu orta ölçekli bir belediyenin bir ilki gerçekleştiriyor olması da çevresel değerlere verilen önemin bir göstergesidir. Bu küçük ölçekli belediyede 3 bin 78 ton ambalaj atığı toplamışız. Bir yılda 40 bin litre atık yağ toplamışız. 2 ton atık pili doğaya karışmasını engellemişiz. 298 ton ömrünü tamamlamış lastikleri sanayiye kazandırmışız. 153 tonda tıbbi atık toplamışız. Bunların hepsi çevreye verdiğimiz önemin göstergesidir. 1 Milyon Euro maliyetle yapımı tamamlanan ve bugün açılışını yaptığımız Solar Kurutma Tesisi bunun diğer bir göstergesidir." dedi. Malatya'da Bu Yıl Bin Ton Kayısı Üretimi Bekleniyor Gıda Tarım ve Hayvancılık Malatya İl Müdür Vekili Ramazan Aytekin, bu yılki kuru kayısı rekoltesinin 149 bin 500 ton olmasının tahmin edildiğini söyledi. Aytekin, yaptığı açıklamada, bu yıl ilkbahar geç donları yaşanmadığı için kayısı veriminin iyi olduğunu belirtti. Mayıs ayındaki aşırı yağmurların kayısıda 'kızıl leke' olarak adlandırılan hastalığın çoğalmasına sebep olduğunu ifade eden Aytekin, ayrıca Mayıs tarihleri arasındaki dolu yağışlarının bazı bölgelerde kayısı ağaçlarındaki meyvelerin dökülmesine ve zarar görmesine sebep olduğunu kaydetti. Aytekin, buna rağmen Malatya ili için 2012 yılı kuru kayısı rekoltesinin 149 bin 500 ton, çevre ilçelerde yetiştirilen kuru kayısı rekoltesinin ise 27 bin 218 ton olmasının beklendiğini bu yılki yaş kayısı rekoltesinin ise kuru kayısı rekoltesinin 4 katı olmasının tahmin edildiğini belirtti.

9 Köy-Koop Merkez Biṙliği Haziran 2012 SU ÜRÜNLERİ 9 SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜNDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ -1- Hayvansal gıda temini eskiden beri insanlığın öncelikli uğraşları arasında yer almıştır. Hayvansal gıda kaynaklarının avlama yolu ile elde edildiği ve bunlar arasında su ürünlerinin önemli yer tuttuğu araştırmalardan anlaşılmaktadır. Su ürünleri denildiğinde akla ilk gelen unsurlar yetiştiricilik ve avlanmadır. Buna karşılık ülkemizde su ürünleri, deniz ve iç sulardaki bitkisel ve hayvansal canlıların oluşturduğu topluluk, onların kaynak olarak entegre işletilmeleri, organizmaların yetiştirilmeleri, açık deniz balıkçılığı ve ilgili konular şeklinde özetlenerek tanımlanmaktadır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de su ürünleri üretiminin büyük bir kısmı avcılık yoluyla elde edilmektedir. Türkiye de avcılık yoluyla elde edilen üretim içerisinde deniz balıkları avcılığı çok önemli bir yer tutmaktadır. Deniz balıkları avcılığının yaklaşık % 77 lik büyük bir bölümü ise Karadeniz de gerçekleştirilmektedir. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olup km kıyısı bulunmaktadır. Bununla birlikte birçok akarsu, göl ve gölet gibi tatlı su faunasına sahip olması sebebiyle elverişli su ürünleri yetiştiricilik potansiyeline sahip sayılı ülkelerden biridir. Bu denli önemli yetiştiricilik ve avlanma potansiyeline sahip ülkemizde su ürünleri üretimimiz 2011 yılında 653 bin ton olup bunun 486 bin tonu avcılıktan, 167 bin tonu yetiştiricilikten elde edilmiştir. Su ürünleri sektörümüzün ihracatı 2010 yılında 361 milyon doları aşmıştır. İhracat yapılan ülkeler arasında Japonya dan Avrupa Birliği ülkelerine, ABD den Ortadoğu ülkelerine dünyanın pek çok gelişmiş ülkesi bulunmaktadır. Bu üretim değerleriyle ülkemiz dünya sıralamasında 32., Avrupa da ise 5. sırada yer almaktadır. Ülkemiz halen çipura ve levrek üretiminde Akdeniz ülkeleri arasında 3., alabalık üretiminde ise 1. sırada yer almaktadır. KARADENİZ BÖLGESİNDE BALIKÇILIĞIN DURUMU Recep KIRBAŞ Ziraat Yüksek Mühendisi/İktisatçı Samsun GTH İl Müdürlüğü Kır. Kal. ve Örg. Şube Müdürü Coşkun ŞEN Su Ürünleri Mühendisi Samsun GTH İl Müdürlüğü Türkiye de en fazla deniz balıkları üreten bölge Karadeniz bölgesi olup bunu sırasıyla Marmara, Ege ve Akdeniz bölgeleri izlemektedir. Samsun ili su ürünleri konusunda stratejik konumu, limanları, balıkçı barınakları, modern balıkçı tekneleri, yetişmiş avcıları ve birikimleriyle bölgenin önderi konumundadır. Karadeniz de metreden sonraki derinliklerde verimlilik azalmaktadır. Diğer yandan; Karadeniz in Türkiye kıyılarında kuzey kıyılarına kıyasla zeminin engebeli ve kıta sahanlığının dar oluşundan dolayı ülkemizde balıkçılık aktiviteleri kıyıya yakın bölgelerde genellikle de kıyı ve kıyı ötesi balıkçılığı şeklinde gerçekleştirilmektedir. Balıkçılığın birincil av aracı balıkçı gemileri; avcılık şekilleri bakımından gırgır, trol, taşıyıcı ve diğerleri şeklinde sınıflandırılabilir. Büyük tonajlı olarak adlandırılan 50 Grostondan daha büyük teknelerin % 65 i Karadeniz Bölgesi nde bulunmaktadır. Tekne boyu, tonaj, motor güçleri gibi kriterlere bakıldığında da Karadeniz bölgesinin üstünlüğü görülmektedir. Türk Balıkçılık Filosu özellikle 1990 yılından itibaren hızlı bir gelişme göstermiş, sayısal artışının yanında, teknelerin avlanma gücünün de arttığı görülmüştür. Bu gelişmeler devam ederken su ürünlerini yatay olarak tarayan 2000 metre yarıçaplı sonar lar ile dikey olarak balık sürülerinin yerini tespit eden echo-sounder lar devreye girmiştir. Motorsuz tekne yok denecek kadar azalmış, ahşap gemiler yerini saç gemilere bırakmıştır. Geçen 22 yıl içinde av gücü yaklaşık 7 kat artarken birim güce düşen av miktarı gerilemiştir. Ulusal balıkçı filomuzun 2011 avlama sezonu itibarı ile yaklaşık % 58 i Karadeniz bölgesinde bulunmaktadır. Bunların ise % 93 ü 20 metrenin altında uzunluğa sahip gemilerdir. Ülkemizde 12 metre ve daha uzun teknelere trol ve gırgır avcılığı için izin verilmektedir. Boyları 12 metreden uzun olan gemilerin % 56 gibi büyük bir çoğunluğu Karadeniz bölgesinde bulunmaktadır. Samsun balıkçılık filosunda gırgır ve trol avcılığı ruhsatı bulunan tekne sayısı 140 olup, toplam tekne sayısı 613 adettir. BALIKÇILIĞIMIZIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Gıda temininde yararlanılan diğer hayvansal kaynaklarda olduğu gibi su ürünleri de insanların hayvansal gıda ihtiyacının karşılanması amacı ile kültüre alınmıştır. Ülkemizin nüfuzu hızla çoğalmaktadır. Nüfus artışından doğan hayvansal protein talebi kaynaklar üzerinde baskı oluşturmaktadır. Hayvansal protein kaynaklarının artışı, nüfus artış oranından doğan talebin gerisinde kalmaktadır. Diğer yandan sağlıklı beslenme yolunda oluşan toplumsal bilincin beyaz et kullanma yolunda eğilim göstermesi, sadece av sezonunda değil yıl boyunca talep doğurmakta, bu da benzeri protein kaynaklarının ve üretiminin artırılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu baskının sonuçlarından birisi olarak av aracı ve av gücündeki artışa rağmen avcılıktan elde edilen üretim artmamıştır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar avcılık yoluyla elde edilen su ürünleri stoklarının giderek azaldığını göstermekte olup, talebin karşılanması için yetiştiricilik faaliyetlerinin ağırlık kazanması gerektiği düşünülmektedir. Bu amaçla doğal stokların korunması ve avcılığın sınırlandırılmasında birçok ülkede su ürünleri yetiştiricilik alanları koruma bölgeleri olarak değerlendirilmekte olup desteklenmektedir. Avcılık yoluyla elde edilen deniz balıkları üretiminde dünyada olduğu gibi ülkemiz deniz balıkları üretiminde de küçük sapmalar dikkate alınmazsa durağan bir yapı gözlenmektedir. Bu durum, balık stoklarımızın ve avlama filomuzun bugünkü durumuna göre, kaynaklarımızdan alınabilecek maksimum verim seviyesine ulaşıldığına ve avcılıkla elde edilen üretimi daha fazla artırma olanağının kalmadığına işaret etmektedir. Avlama alanlarımızın daha realist kullanımı ile doğal şartların elverdiği ölçüde denizlerden avcılık yoluyla elde ettiğimiz üretimi arttırabiliriz. Avcılık yolu ile su ürünleri üretimini artırmanın diğer bir yolu ise açık deniz balıkçılığı avcılığıdır. Balıkçılık filomuzun açık deniz balıkçılığı için yönlendirilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü 1985 den sonra balıkçılık, kıyı sularından açık denizlere doğru genişlemeye başlamıştır. Birçok ülke, açık deniz balıkçılığını teşvik eden kanunlar çıkardıktan sonra açık deniz balıkçılığı gelişme sürecine girmiştir. Balıkçı gemilerinde yeterli soğuk hava depolama özelliğinin olmaması, teknelerin tek tip avcılık için dizayn edilmiş olması sektörel bir eksikliktir. Balıkçılık filosunun yaklaşık olarak %10 nunda soğuk muhafaza odaları bulunmakta olup bunlarında yaklaşık % 50 sinde oda büyüklüğü 10 m3 ün altındadır. Bu durum, balıkçı filomuzun açık deniz ve okyanus balıkçılığına hazır olmadığını göstermektedir. Mevcut su kaynaklarımızda sadece avlanma yoluyla bu talebi karşılamayı düşünmek bilimsel gerçeklerle de örtüşmemektedir. Bunun içindir ki balık yetiştiriciliğine yönelmek bir zorunluluktur. Diğer yandan, avcılık yoluyla elde edilecek deniz ürünleri üretiminde doğa, her zaman önemli rol oynamaya devam edecektir. Doğanın olumsuzluklarından en az etkilenecek üretim ise kültür balıkçılığıdır. Doğal avcılığın artırılması çok kolay olmayıp, alınacak tedbirlerle sürdürülebilirlik sağlanabilir. Su ürünleri yetiştiriciliği dünya balıkçılık üretiminin % 30 unu karşılamakta ve yılda % 10 dan fazla artarak büyümektedir. Ülkemizde yapılan su ürünleri yetiştiriciliğinin % 53 gibi önemli bir miktarı Ege bölgemizde gerçekleştiriliyor olsa da Karadeniz bölgemizde de son yıllarda sektör açısından hızlı bir gelişme gözlemlenmektedir. Son on yıl içerisinde kültür balıkçılığı üretiminin, genel üretim içerisindeki payı hızla artmaktadır. Diğer yandan, avcılık da olduğu gibi Karadeniz Bölgesi nin diğer su ürünleri üretimine tatlı su ve deniz kültür balıkçılığı şeklindeki katkısı da son derece yüksektir. Özellikle ilimiz Yakakent ilçesinden itibaren Sinop İl Merkezinin bulunduğu noktaya kadar olan bölgeye yetiştiriciler tarafından büyük bir ilgi gösterilmektedir. Ülkemizde en çok levrek, çipura, alabalık, mavi yüzgeçli orkinos gibi çeşitler üretilmektedir. Üretilen bu ürünler bölgede bulunan restoranlar, lokantalar, oteller ve doğrudan satış yöntemi ile kolaylıkla pazarlanabilmektedir. Günümüzde maalesef yetiştiricilik yoluyla elde edilen ürünlere Devlet tarafından herhangi bir ihracatı teşvik desteği uygulanmamakta olup bu durum diğer üretici ülkeler lehine avantajlı bir tablo ortaya çıkarırken söz konusu durum ülkemiz ihracatı için olumsuz bir durum arz etmektedir. Ayrıca tüketicilerin genel olarak satın alma gücünün düşük, kişi başı tüketimin Avrupa ve dünya ortalamasının altında kalması, yetiştiricilik sektöründe teknik personel noksanlığı, özel sektörün talebine uygun nitelikte ürün yetiştirebilecek niteliğe sahip ara elemanların eksikliği öne çıkan önemli ve çözümlenmesi gereken hususlardır. Ancak; son yıllarda sektöre yönelik orta ve yüksek öğrenim kurumlarının konuya ilgi göstermesi bu paralelde eğitim çalışmalarına başlaması bu sorunların çözümüne katkı sağlamaktadır. - Sürecek- Ceviz ve Badem Ormanları Projesi Orman ve Su İşleri Bakanlığı ceviz ve badem ormanları oluşturmaya devam ediyor. PROF. DR. Veysel Eroğlu: Vatandaşlarımıza kısa sürede ekonomik katkı sağlayacak ormanlar kuruyoruz Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından özel ağaçlandırma çalışmaları çerçevesinde başlatılan ağaçlandırma çalışmalarında; uygun orman arazilerinde orman köylerinde yaşayan vatandaşlara hayat standartlarının yükseltilmesi ve ülkemizde ceviz ve badem üretiminin artırılması hedefleniyor. Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu yaptığı açıklamada; Orman içi açıklıklar ile bozuk orman alanlarımızın ağaçlandırılması gayesiyle orman alanlarını bedelsiz olarak başlangıçta 49 yıllığına, hazine arazilerini ise 10 ar yıllık dilimler halinde düşük kira bedeli karşılığında vatandaşlarımıza kiralayacağız. Kiralama süresini cevizde 120 yıl, bademde ise 60 yıl olarak belirledik. dedi. Ormanları halkın kullanımına açmayı hedeflediklerini belirten Prof.Dr.Eroğlu, Bozuk orman alanlarını köy tüzel kişiliklerine ve vatandaşlarımıza 49 yıllığına ceviz ve badem için vereceğiz. Hazineye ait olup da gelir getirici türlerle ağaçlandırılmak istenilen yerler varsa oraları da vatandaşlarımızın istifadesine sunacağız. Bu çerçevede 2011 yılı içinde 43 ilde 180 adet projeyi hayata geçirdik. Netice olarak da dekar alanı tahsis ve kiralama usulüyle vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Bakanlık olarak ceviz ve badem gibi ağaç türleri ile yapılan çalışmalar neticesinde elde edilen odun dışı ürünleri, bu sahaların bakımını gerçekleştiren köy tüzel kişiliklerine, tarımsal kalkınma kooperatiflerine ve özellikle yöre halkına çok cüzi bir bedelle vereceğiz. Ceviz ve badem fidanlarının dikilmeye başlandığını, bugüne kadar 3000 dekar alanda ceviz fidanlarının dikildiğini belirten Prof. Dr. Eroğlu: Uygulamalar yoğun olarak sonbaharda olacak. Bakanlık olarak eylem planları çerçevesinde 2012 yılında dekar sahada ceviz ve badem ağaçlandırması yapmayı planlıyoruz ve 2012 yılının ilk döneminde özel ceviz ve badem ağaçlandırmaları için TL hibe ve kredi desteğinde bulunduk. 5 yıllık bir uygulama süreci olacak olan ceviz ve badem eylem planı neticesinde ülke genelinde 310 bin dekar alanı ceviz badem ile ağaçlandıracağız. Bugünkü durum itibariyle iç tüketimde yaklaşık olarak cevizin %60 ını bademin ise %50 sini ithal ediyoruz. Yapılan çalışmalar neticesinde dikilen ağaçların ürün vermesiyle birlikte ceviz ve badem ithalatı yapmaya ihtiyacı olmayacaktır. Prof. Dr. Veysel Eroğlu, özel ağaçlandırmaya konu edilecek orman arazisi veya sahipli arazi alt sınırının en az 5 dekar, hazine arazisinin ise en az 20 dekar olacağını belirterek, ormanlık alanlarda gerçek kişilere en fazla 500 dekar saha tahsisi yapıldığını, hazine arazilerinde ise bir müracaatla 3000 dekar sahanın kiralanabileceğini ifade etti. Karakovan balı 520 TL den satışa çıktı Rize nin Çamlıhemşin ilçesinde üretilen organik kara kovan balı, Çamlıhemşin Tarımsal Kalkınma Kooperatifince Organik Çamlıhemşin Balı adıyla kilosu 520 liradan satışa sunuldu. Çamlıhemşin Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mustafa Kestioğlu, Rize de arıcılığın en fazla Çamlıhemşin de yapıldığını, yörede özellikle kütüklerin oyulması sonucu elde edilen ve kara kovan adı verilen kovanlarda üretilen organik balın rağbet gördüğünü belirtti. İtalya da 2000 yılında yapılan Dünya Kara Kovan Balı Yarışmasında birinciliği Çamlıhemşin balı kazandı. Kestioğlu, Kurduğumuz Çamlıhemşin Tarımsal Kalkınma Kooperatifi aracılığıyla kara kovan balını satışa sunma kararı aldık. İlçede kooperatifimize bağlı 16 üretici, yaklaşık 150 kovanda bal üretimi yapıyor dedi. Kooperatif görevlileri tarafından sezon başında mühürlenen kovanların sağımının, yine kooperatif görevlileri nezaretinde mühürleri sökülerek yapıldığını anlatan Kestioğlu, Mühürü bulunmayan hiçbir petekten bal almıyoruz. Sağımı yapılan bal sertifikasyon kuruluşu tarafından onay verildikten sonra Rize Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü laboratuvarında tahlil ediliyor. Kavanozlara dolumu bu tahlilden sonra yapıyoruz diye konuştu. Çamlıhemşin de üretilen organik balın Türkiye nin en iyi ballarından birisi olduğunu savunan Kestioğlu, Çünkü böyle bir doğa, bitki örtüs ü ve çiçek hiçbir yerde yok metre rakımlı yaylalarda bulunan peteklerdeki arılar, 3 bin metreye kadar çıkarak polen topluyorlar. Bu da balın kalitesini artırıyor dedi.

10 10 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Birliği TARIM Kim demiş böcekler hastalanmaz diye? Dr. Umut TOPRAK Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Ya da böcek doktorları? Hem ne gerek var buna, böceğin doktoru mu olurmuş?. Evet aslında balından, ipeğinden yararlandığımız, bitkilerimizin döllenmesinde rol oynayan ve hatta ürettiğimiz çöpleri yiyen sevimli dostlarımızın da doktorları var ki biz onlara Entomolog diyoruz. Böcek bilimi yani Entomoloji yi çalışan Entomologlar pek çok farklı alt branşta uzmanlaşabiliyorlar. Bunlardan birisi de Böcek Patolojisi yani Böcek hastalıkları bilimi. Gelin böcek patolojisine, nasıl doğduğuna ve bu bilimin zararlılarla mücadeledeki önemine daha yakından bir göz atalım! Böcekler de hastalanır! 19. yüzyılın ortalarında entomologlar böceklerde patojenlerin neden olduğu hastalık salgınlarının farkına vardılar. Özellikle bu durum bal arısı ya da ipek böceği gibi bazı faydalı böceklerin yetiştiriciliğinde meydana gelen ani ölümlerle ilişkiliydi. Bu böceklerde ölüme yol açan etmenlerin ne olduğu o yıllarda tam olarak bilinmese de ilk etapta bu ölümlerin nasıl engellenebileceği yolunda çalışmalara başlandı. Bu ölümlere yol açan etmenlerin birer mikroorganizma olabileceği ise Bassi ve Pasteur gibi bilim insanlarının çalışmalarıyla ortaya çıktı. Yirminci yüzyılın ortalarına kadar yapılan çalışmalar daha çok fungus ve bakteri gibi mikroorganizmalar üzerineydi li yıllarla birlikte çeşitli virüs, protozoa ve nematodlar da bu listeye eklendi. Ve Böcek Patolojisi bilimi doğdu. Böceklerde hastalığa yol açan bu etmenler grubuna entomopatojen mikroorganizmalar adı verildi. Böcek Patolojisi alanındaki ilk veriler simptomatolojik değerlendirmelere dayanıyordu. Yani patojenler hareketsizlik, deride renk değişimi, ishal, beslenmeden kesilme, zayıflama ve vücudun erimesi gibi belli belirtilere yol açıyordu. Ancak daha sonrasında aynı simptomların farklı patojenler tarafından oluşturulabileceğinin anlaşılmasıyla daha spesifik patojenisite testleri geliştirilmeye başlandı. Ve moleküler biyolojideki ilerlemelere bağlı olarak ta PCR, Elisa, Western Blot, Dizi Analizi gibi kesin sonuç veren metotlar da böcek patojenleri için kullanılmaya başlandı. Her ne kadar böceklerde hastalığa yol açan etmenler farklı farklı olsa da, buradaki dönüm noktasını bu etmenlerin zararlı böceklere karşı kullanılma fikri oluşturdu dersek yanlış olmaz. Yani bir nevi zararlı böcekleri öldüren spesifik hastalık etmenlerinin insan eliyle zararlılara karşı kullanılması fikri ortaya atıldı. Ki bu çalışmalar sayesinde bugün biyolojik mücadele olarak bilinen stratejide kullanılan üç faydalı grubundan biri olan entomopatojen organizmalar böcek mücadele stratejilerinin önemli bir parçası haline geldi. Böceklerle savaşımda mikroorganizmalar ve avantajlar Böcek Hastanesi, Böcek Doktorları, Böcek Bakıcıları! Belki son zamanlarda sayıları artan özel hayvan bakım ve eğitim merkezleri ya da hayvan hastanelerini duydunuz ama bu böcek hastanesi de nereden çıktı diyebilirsiniz? 1950 li yıllarla birlikte Böcek Patolojisi nin ciddi bir bilimsel disiplin olarak tanımlanması, ve organizasyonel anlamda kurulan yeni araştırma enstitüleri ile bu bilim dalında büyük bir ivme yakalandığı görülüyor. Aslında burada dikkati çekilmesi gereken nokta, DDT gibi süper böcek öldürücülerin dönemi sayılan bu yıllarda bile entomopatojenlerin ciddi birer alternatif olarak tanımlanmış olması. Her ne kadar bugüne kadar binlerce entomopatojen tanımlanmış olsa da bunlar arasında böcek mücadelesinde en başarılı olanların bakteri ve virüsler olduğunu görüyoruz. Bakteriler arasında özellikle Bacillus thrungiensis ve virüsler arasında da bakulovirüsler gibi etmenler ön plana çıkıyor. Bu doğal hastalık etmenlerinin izole edilip formülasyon haline getirilmesiyle Biyopestisit terimi de yıllar önce tarımsal mücadele terimleri arasına girdi. Bugün tüm dünyada formüle edilen bu selektif yani sadece zararlı böceği öldüren izolatlar oluşturulan belirli modeller çerçevesinde bu zararlılara karşı uygulanmakta ve bu şekilde tonlarca kimyasalın doğaya atılması önlenerek tüketicilere kimyasal ilaç kalıntısı bulunmayan ürünler ulaştırılabilmekte. Entomopatojenler kısaca IPM olarak bilinen Entegre Zararlı Mücadelesi stratejilerinde de önemli bir alternatif, nitekim diğer biyolojik kontrol ajanları, kültürel yöntemler ve dayanıklı bitki türleri ile entegre uygulamalar yapılabilmekte. Yine organik tarım çalışmalarında da nerdeyse bu etmenler en önemli alternatifi oluşturuyor. Bu doğal böcek öldürücülerin önemli bir özelliği de kullanım kolaylığı. Sözgelimi parazitoid ve predatör gibi faydalı böceklerin salımında üreticilerin yaşayabileceği çeşitli uygulama zorlukları entomopatojen uygulamalarında söz konusu değil. Nitekim entomopatojenler aynen tarım ilacı uygulamalarında olduğu gibi klasik pülverizatör, holder veya sırt tulumbalarıyla kolayca uygulanabiliyor. Ayrıca burada kullanılan etmenler çevrede kullanılan kimyasal tarım ilacı uygulamalarından hiçbir şekilde etkilenmiyor. Dolayısıyla parazitoid ve predatör gibi faydalı böceklerin salımında yaşanan komşu bahçedeki kullanılan tarım ilacını entomopatojen uygulamasında düşünmek zorunda değilsiniz! Pek çok entomopatojenin seri üretime uygun olması ve mini üretim tesislerinde büyük miktarlarda üretilebilmesi ve çoğu zaman zararlı populasyon döngülerine girerek bu zararlı populasyonları üzerinde uzun süreli sınırlayıcı etkilere yol açmaları da diğer avantajlar olarak sıralanabilir. Entomatojenler bulunmaz Hint Kumaşı mı? Entomopatojenlerin pek çok avantajı olsa da uygulanma noktasındaki başarılarını sınırlayabilecek çeşitli faktörlerden de bahsetmemiz de fayda var, ne de olsa bizim için en önemli amaç Midemden rahatsızım ürünümüzü en başarılı şekilde, Endişelenmeyin! Bazı doktor bey... çevreye ve diğer hedef alınmayan patoloji testleri ve kan yanma ve bulantı var testleri yaptırmanız canlılara zarar vermeden korumak! gerekiyor Entomopatojenlerin bir handikabı aslında bir avantaj da olarak da yorumlanabilecek dar konukçu dizisine sahip olmaları. Çünkü entomopatojenler genel olarak sadece belirli zararlı böcekleri öldürdüğü için çok farklı zararlıların olduğu yerde kullanım için uygun olmayabiliyor. Ayrıca bu etmenlerin öldürme hızlarının yavaş olması, ticari in vitro üretimlerde yaşanan ekonomik ve teknik zorluklar, iklimsel koşulardan dolayı oluşabilecek arazi etkinliğindeki düşüşler ve de üreticilerin kimyasal ilaçlarda olduğu gibi bu preparatlardan da ani öldürücü etki beklemeleri de diğer handikaplar Ülkemizde de son yıllarda bu alana yönelik pek olarak sıralanabilir. Her ne kadar uygulamayı çok yeni araştırma projesi başlatılmış durumtakip eden süreçte larvalarda beslenme düzeyi da. Toprak altı zararlılarına karşı nematodlaazalsa da üreticilerin etkiyi ani ölümle eş değer rın, kelebek larvalarına karşı bakulovirüs ve tutmaları bu preparatların kullanımında psikobacillus preparatlarının, süne ve unlu bitlere lojik ön yargılar da oluşturmakta. karşı fungusların kullanımı bunlara örnek vedünya ve Türkiye rilebilir. Yapılan bu çalışmalar ülkemiz agrogünümüzde formülasyon teknolojisindeki ilerekosistemlerinin de bu etmenlerde oldukça lemelerle etki gücü yükseltilen pek çok entomozengin olduğunu da gösteriyor. Her ne kadar patojen dünyada geniş alanlarda kullanılıyor. biz faydalı böceklerimizin hastalanmasını isinsanoğlunun bilinçlenmesi ve daha sağlıklı temesek te ve onları tedavi etsekte, zararlı böürünlerle beslenme isteğiyle paralel olarak enceklere karşı bu etmenlerin bilinçli kullanımı tomopatojenler gibi çevre dostu biyolojik mücaoldukça ümit var gözüküyor. Biyolojik mücadele ajanlarına olan ilgiyi artıyor. Günümüzde dele etmenlerinin DNA sına kazınmış doğanın entomopatojenler çok geniş alanlarda kullanılao müthiş dengesi entomopatojenler için de bilmekte ve pek çok ülkede yüzlerce ruhsat almış ortaya çıkıyor. Çünkü bu etmenler konukçulabiyopreparat söz konusu. Örneğin, Brezilya da rının yüzde yüz oranında öldürmüyor, çünkü 1.8 milyon hektar ulaşan Soya Fasülyesi monokonukçu böceklerin tamamen ölmesi demek kültür alanları, bir kelebek kurduna karşı sadece bu etmenlerin de hastalandıracak birey bubakuloviral bir insektisit ile kontrol edilmekte. lamaması dolayısıyla da ölmesi demek. Uzun Kuzey Amerika da pek çok bölgede sivrisinek lafın kısası geçen ayki sayıda Sevgili Mantis in larvalarına karşı bakulovirüsler ya da Bacillus bahsettiği doğanın o müthiş dengesini anlarpreparatları kullanılarak erginler daha oluşmasak, bitkileri korumak ta daha kolay olacak! dan mücadele başlatılmış oluyor! Birikim ve deneyimden doğan büyük güç. Pamuk küspesi üretiminde lider kuruluş. Hububat Alım Fiyatları Belli Oldu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M.Mehdi Eker, hububat alım fiyatları ve alım politikasını açıkladı yılında Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik Buğday için Ton başına 665 TL olarak belirlendiğini söyledi. %11,5-12 oranında protein içeren buğdaylar için belirlenen fiyat, Proteini % 13 ve üzerinde, süne oranı düşük olan kaliteli buğdaylarda Ton başına 685 TL'ye kadar çıkabilecek. Bakanlığın ton başına 50 lira prim uygulamasını sürdüreceğine ayrıca gübre, mazot, sertifikalı tohumluk ve toprak analizi gibi destek ödemelerine 2012 yılında da devam edilecek. Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik Buğday için belirlenmiş olan 665 TL/Ton müdahale alım fiyatı, Bakanlıkça verilen 115 TL/Ton prim ve diğer desteklerle birlikte 780 TL/Ton'a yükselmektedir. Alım Fiyatı Makarnalık Buğday için ise Ton başına 705 TL olarak belirlenmiştir. Bu fiyat, %12-12,5 oranında protein içeren makarnalık buğdaylar için belirlenmiş olup, Proteini % 13,5 ve üzerinde, süne oranı düşük olan kaliteli makarnalık buğdaylarda Ton başına 726 TL'ye kadar çıkabilecek. Makarnalık buğday için belirlenmiş olan 705 TL/Ton müdahale alım fiyatı, Bakanlığımca verilen 115 TL/Ton prim ve diğer desteklerle birlikte 820 TL/Ton'a yükselmektedir. Diğer gruplardaki buğday alım fiyatları ise pariteye göre belirlenecek yılında arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için verilen 40 TL/Tonluk prim, 2012 yılında buğdayda olduğu gibi 50 TL/Ton'a yükseltildi. Bakan Eker, yaptığı açıklamada bu yıl ilk olarak randevulu alım sistemine geçileceğinide belirterek, çiftçilerin randevu alacağını ve sıra beklemeden mahsülünü satabileceğini söyledi

11 Köy-Koop Merkez Biṙliği Haziran 2012 TARIM 11 KOOPERATİFÇİLİĞE FARKLI BİR BAKIŞ İnsanların birlikte bir şeyler yapabilmeleri, ortak sorunları için bir araya gelmeleri ve ortak akıl ile sorunlarına çözüm bulabilmeleri oldukça erdemli bir davranıştır. Tarih boyunca insanlar, çeşitli ekonomik ve sosyal sorunlarla yüz yüze kalmıştır. Bu sorunlarının çözümü için bazen zor şartlarla mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Bu şartlar, bazen iklim bazen coğrafi bazen sosyal ve bazen de ekonomik boyutlu olmuştur. Ama neticede bu zor şartlarla mücadele etme, hayatta kalmalarında ve soylarını devam ettirmede oldukça önemli olmuştur. Küçük topluluklar halinde yaşayan, avcılık ve toplayıcılık ile yaşam mücadelesi veren insanoğlu, zamanla yerleşik hayata geçmiş, avladığı ve topladığı ürünleri kendisi yetiştirmeye ve üretmeye başlamıştır. Böylece küçük tarım toplumları halinde örgütleşmiş ve zamanla sadece kendileri için değil, başkaları için de üretmeye başlamışlardır. Bunun en önemli nedeni, üretemediği ancak tükettiği bir çok ürüne duydukları ihtiyacın olduğu gösterilebilir. Bu durum, mübadele ekonomisinin doğmasına ve daha sonraları mübadele yerine geçecek olan paranın da kullanılmasıyla daha geniş kapsamlı ekonomik yapılanmaların oluşmasına neden olmuştur. Kapitalin ekonomide hızla kullanılması sonucu yeni rekabet ortamları oluşmuş ve bu rekabetten olumsuz etkilenebilecek örgütsüz toplulukların oluşması kaçınılmaz olmuştur. Bu noktadan hareket edilerek, güçlüye karşı şiddet kullanılmaksızın kullanılabilecek çeşitli örgütlenme biçimleri şekillenmiştir. Kooperatifleşme bu açıdan düşünüldüğünde, dünya tarihinde güçlüye karşı verilebilecek haklı, sivil ve demokratik ilk tepkilerden birisi olarak düşünülebilir. Dünyada ilk kooperatifleşme hareketinin Avrupa da başladığı ve sanayi devrimin gelişim ve sonuç süreciyle birlikte ele alınması gerektiği ileri sürülebilir. Değişik ülke ve toplumlarda adı kooperatifleşme olmayan ancak benzer örgütlenme biçimlerinin de olduğu bir gerçektir. Bunların her birisinin bugünkü kooperatifleşme hareketine katkısı ve etkisinin olduğunu söylemek mümkündür. Ancak günümüz kooperatifleşme hareketinin öncüsünün İngiltere deki Rochdale Kasabasında ki tekstil işçilerinin patronu olan Robert Owen olduğu genel bir kabul görmektedir. Türkiye de ise ilk kooperatifçiliğin Mithat Paşa tarafından geliştirilen Memleket Sandıkları fikriyle oluştuğu söylenebilir. Bu uygulamanın daha sonraları Menafi Sandıklarına oradan da Ziraat Bankasına dönüştüğü bilinmektedir. Ancak burada şu konuyu belirtmekte fayda vardır: Osmanlının son döneminden günümüz Türkiye sine kadar Türkiye de kooperatifleşme hareketinin merkezi otoriteler tarafından şekillendirildiği ve Türk toplumunun yardımlaşma ve dayanışma ülküsünün, batıdaki kooperatifçilik fikrine dönüştürülmeye çalışılmasıdır. Yardımlaşma ve dayanışma ülküsünün Türk toplumunda eski zamandan beri imece ve benzeri uygulamalarına rastlanmaktadır. Ancak bu tür uygulamaların, Türk kültürü içersinde milli bir değer olarak kaldığı ve batılı anlamda bir kooperatifleşmeye tam olarak benzemediğini söylemek gerekir. Çünkü kooperatifleşmenin sosyal olduğu kadar ekonomik bir boyutu da vardır. Bu boyut ortak çıkarların ortak ekonomik faydalar ile geliştirilebilmelisidir. Nitekim, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu nda kooperatifin tanımında Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir şeklinde bir ifade kullanılmıştır. Bu tanımda ön plana çıkan unsurlar aşağıdaki gibi sıralanabilir: Yrd. Doç.Dr. Ertuğrul GÜREŞÇİ Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO Kooepatifçilik Bölümü 1. Tüzel kişiliğe sahip olması: Gerçek kişiliğin ötesinde kanunla kurulabilen bir kişiliktir. Bu kişilik ortaklıkla kurulabilen ve faaliyetleri yasalarla sınırlandırılabilen bir mekanizmaya işaret etmektedir. 2. Ortaklık olması: Asgari yedi kişiyle kurulabilen bir yapıdır. Bu yapı, ortakların ekonomik menfaatlerini korumak için kurulurlar. Ancak bu menfaatlerin sınırları çizilmiştir. Şöyle ki; bütün ekonomik menfaatleri değil sadece belirli olanları yani öncelikle mesleki ve geçimleri ait ihtiyaçları içermektedir. 3) Yardımlaşma, dayanışma ve kefalet sisteminin olması: Bir ortaklık yapı, belirli ekonomik menfaatler ve bütün bunların korunması için üç önemli unsurun birlikte yürümesi şeklinde olmaktadır. Bu özelikler, kooperatifler ile dernek, vakıf, şirket ve diğer sivil inisiyatifler arasındaki farklılığı da ortaya koymaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere kooperatifçilik ortak aklın, ortak sorunlarla mücadelesinde yardımlaşma, dayanışma ve kefalet unsurlarından oluşmaktadır. Türk toplumunun yardımlaşma ve dayanışma birikiminin, ekonomik olarak kullanılması, başta zayıf ve örgütsüz olan Türk köylüsü ve tarımda çalışanlar olmak üzere toplumun diğer kesimleri tarafından da benimsenebileceği bir gerçektir. Türkiye de kooperatifleşmenin milli bir eğitim sitemi içerisinde okullarda benimsetilmesi, diğer eğitim kurumlarına yayılması, toplumun önder olarak benimseyebildiği öğretmen, imam, önder çiftçi ve diğer bir çok hatırı sayılır kişiler tarafından, başta kendileri olmak üzere toplumun her kesimine sevdirilmesi ve benimsetilmesi gerekir. Bu hareketin, başta Türk tarımı olmak üzere diğer sektörlerde de güçlü örneklerin oluşturulabileceği ve toplumsal kalkınmaya katkı sağlayabileceği söylenebilir. Atatürk ün 1 Şubat 1931 de İzmir de yaptığı bir konuşmada Kanaatim odur ki, muhakkak surette birleşmede kuvvet vardır. Kooperatif yapmak, maddi ve manevi kuvvetleri, zeka ve maharetleri birleştirmektir. Bu şekildeki bir yaklaşımın, Türkiye deki kooperatifleşme için temel bir ilke olarak benimsenebileceği de bir gerçektir. Sera İşçileri 50 Derece Sıcakta Ekmek Parası İçin Ter Döküyor Doğu Anadolu Bölgesi'nde artış gösteren seralar, bayanların yeni iş kapısı oldu. Yaz mevsimi ile birlikte sıcaklığı 50 derecelere ulaşan seralarda çalışan bayanlar, aile ekonomisine katkıda bulunuyor. Erzincan'daki seralarda salatalık hasadı yapan kadınlar günlük 27 TL kazanıyor. Günde 8 saat, 50 derece sıcaklığındaki seralarda çalışan kadınlar, yorucu ve zahmetli günün ardından ev ekonomilerine katkıda bulunmanın mutluluğunu yaşıyor. Kimisi okulların tatil olmasını fırsat bilerek, eğitim-öğretim yılına hazırlık yaparken, kimileri de eşine destek olmak ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak için seralarda ter döküyor. Seralarda hasadı yapılan salatalıklar, firmalar aracılığı ile çevre illere satılıyor. DERSHANE PARASI İÇİN ÇALIŞIYOR HAL VE GİDİŞ Erzurum'un Karakoçan ilçesinde Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi Bölümü 3. sınıf öğrencisi Nurtaç Kılıç(18), Erzincan'da serada çalışarak dershane parasını kazanıyor. Seranın neşe kaynağı olan Nurtaç Kılıç, söylediği türküler ile kadın çalışanlara moral veriyor. 5 kardeş olduklarını ve ailesinin maddi imkanının kısıtlı olması sebebiyle Erzincan'a gelerek serada çalıştığını söyleyen Nurtaç Kılıç, "Ben lise 3. sınıf öğrencisiyim. Gelecek sene de üniversiteye hazırlanmak için dershaneye gideceğim. Ailemin maddi durumu iyi değil. Burada kazandığım para ile dershane masraflarımı karşılayacağım." dedi. AİLENİN BÜTÜN YÜKÜ SIRTLARINDA Seraların kendileri için önemli bir çalışma alanı olduğunu ve seralar öncesi şeker pancarı tarlalarında çalıştığını söyleyen evli ve 2 çocuk annesi Ayten Sonuç (30), eşine katkıda bulunarak, öğrenim gören 2 lise öğrencisi çocuğunun ihtiyaçları için çalıştığını ifade etti. 4 yıldır seralarda çalıştığını belirten Ayten Sonuç, "Maddi imkanımız iyi olmadığı için yıllardır, seralarda ve tarlalarda çalışıyorum. Eşime destek oluyorum. Çocuklarım okuyor ve onların eğitimi için çalışmak zorundayım." açıklamasında bulundu. Eşinin rahatsız olması sebebiyle çalışamadığını ve mecburen kendisinin seralarda çalıştığını ifade eden 50 yaşındaki Sema Algül, "Beyim rahatsız ve çalışamıyor. Evin bütün yükü benim sırtımda. Ben de seralarda kazandığım para ile evimin geçimini yapıyor. Burada huzurlu bir şekilde çalışıyoruz." şeklinde konuştu. Sait MUNZUR Sigorta yaptırmayana Ziraat ten tarım kredisi yok Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden sübvansiyonlu kredi kullanacak olan üreticilere sigorta zorunluluğu getirildi. Yeni açıklanan kararnameye göre, devlet destekli tarım sigortası yaptırmayan, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri nden kredi kullanamayacak. Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) Genel Müdürü Bülent Bora, devletin her yıl çiftçileri sübvansiyonlu kredilerden yararlandırmak için kararname yayınlandığını, sene başında yayınlanan yeni kararname ile sigorta zorunluğunun getirildiğini ve uygulamanın da mart ayında başladığını açıkladı. Bülent Bora, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığı ile verilen kredi tutarı üzerinden sigorta yapılmasının zorunlu olduğunu belirterek, Bu durum sadece sübvansiyonlu krediler için geçerli. Kendi kaynaklarından kullandırılan krediler içinse sigorta zorunluluğu yok dedi. Bülent Bora, tarım kredilerinde sigorta zorunluluğunun sadece 2012 yılına ait bir uygulama olduğunu, her yıl yeni kararname çıkarıldığını ifade ederek, şunları söyledi: Ziraat Bankası 6 milyar TL nin üzerinde, Tarım Kredi Kooperatifleri de 4 milyar TL nin üzerinde kredi kullandıracak. Yani, toplamda 10 milyar TL yi aşkın bir kredi sözkonusu. Bu kredilerin tamamı tarım ürünlerine yönelik değil, tarımsal sanayiye, yatırıma yönelik krediler de veriliyor. Oralarda da sigortalar yapılıyor. Mesela, tarımsal bir tesis kuruluyorsa ve kredi alınıyorsa, o tesisin sigortalanması gerekiyor. İşin o tarafı bizim alanamıza girmiyor. Bizimki tarım ürünleri ile ilgili. Tabi, yeni kararnameyle hayvancılık kredilerinden dolayı da sigorta yapılması zorunlu. Bülent Bora, Sigortayı Ziraat Bankası mı yapacak, yoksa başka şirketlerden de sigorta yaptırılabilinir mi? sorusunu ise şöyle yanıtladı: Hem Ziraat Bankası hem de Tarım Kredi Kooperatifleri aynı zamanda sigorta hizmeti veriyorlar. Kendi kuruluşları olduğu için onlar da sigorta yapabiliyor ama buralardan sigorta yaptırma zorunluluğu yok. Hangi sigorta şirketi yaparsa yapsın, TARSİM poliçesindeki prim değişmiyor.

12 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Biṙliği 12 TARIM ANIZLARI YAKMAYALIM, YAKANLARI UYARALIM Tarımsal üretimde birim alandan daha fazla ve kaliteli verim almak amacıyla gerek üretim tekniklerinde gerekse makineli tarımda tarımsal faaliyetlerin önemli ivme kazandığı bilinmektedir. Verim artışının sürdürülebilirliği ise ancak doğaya zarar vermeyecek şekilde eldeki kaynakların bilinçli olarak kullanılması ile mümkündür. Bu kapsamda, hububat tarımında hasadı takiben toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısına ve çevreye vereceği zarar göz önüne alınarak, anız yakılmasının önlenmesi yönünde gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Çiftçilerimiz, toprak işleme ve ekim kolaylığı sağlaması, zaman ve enerji tasarrufu, hastalık ve zararlılarla mücadeleye imkan sağlaması, doğrudan ekim veya en az toprak işleme gibi geliştirilmiş toprak işleme yöntemlerinde karşılaşılan sorunlardan kurtulmak, küldeki mineral besin elementlerinden yararlanmak, yüksek verim beklentisi, hasat sonrası hemen diğer bir ürünün ekimine geçilecek ise mibzerin istenilen bir şekilde ekim yapmasını temin etmek, anız sapları ile mibzer gözlerinin tıkanmasının önüne geçmek, anızın çok kolay, çabuk ve masrafsız yok edilmesi gerekçeleri ile anızı yakmaktadır. Oysa modern tarım tekniğinde anızı yakmak son derece yanlış bir yöntemdir. Anız yakma sonucu karşılaşılan zararların çoğunu telafi etmek mümkün değildir. Anız yakma sonucu karşılaşılan zararlar: 1- Anız Yangınları ile Toprağa Verilen Zararlar a- Anızın yakılması ile topraktaki organik madde yakılarak yok edilmektedir. Zaten organik maddece fakir olan topraklarımızda bitkisel bir artık olan anızın yakılması ile organik madde giderek yok edilmektedir. b- Sap ve anızın yakılması ile bitki büyümesini teşvik eden karbon ve azotun kaybı da artmaktadır. Anızı yakılan tarlalara ekilen ayçiçeği, buğday, patates, mısır, pamuk, şeker pancarı, kavun karpuz gibi bitkilerde yetişme döneminde azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, kükürt, molibden, bor, demir gibi bitki besin maddesi noksanlığı çok sık olarak görülmekte ve bitkiler normallerine göre daha kısa, sarı ve cılız kalmakta, kolayca hastalıklarına yakalanmakta ve verimleri çok düşmektedir. c- Anız yakılmasının diğer bir zararı toprak yüzeyinde bulunan mikroorganizmaların ölmesidir. Anızlar yakıldığında tarla toprağı yüzeyinde 252 oc bulan yakıcı bir sıcaklık oluşmaktadır. Bu yüksek sıcaklık toprağın üst katmanlarındaki kil gibi toprak parçacıklarını pişirmekte, topraktaki bir çok faydalı mikroorganizma ve solucan gibi küçük canlıları yakarak öldürmektedir. Ayrıca anız yakılması sonucu oluşan yüksek sıcaklık toprağın üzerindeki sap, anız gibi artıkları yakarken toprağın üst tabakasındaki organik maddeyi de yakmakta, bazı mikroelementleri bitkilerin faydalanamayacağı forma dönüştürmekte ve bu gibi tarlalarda yetişen ürünlerde makro ve mikro besin maddesi noksanlıkları görülmektedir. d- Anızların yakılmasının en önemli zararlarından biriside, toprağı su ve rüzgar erozyonuna daha hassas bir duruma getirmesidir. Anız yakılması sonucu toprağın bünyesindeki organik maddenin azalması sonucu su tutma kapasitesi ve havalanma özellikleri olumsuz etkilenmektedir. Anızları sürekli yakılan tarım topraklarında organik madde oranı %1 in altındadır. Bu gibi organik madde oranı düşük tarlalarda tohum yatağı hazırlığında topraktaki tav (rutubet) yetersizliği problemleri olmakta, ekilen bitkilerin çıkışlarında büyük noksanlıklar görülmekte ve yeknesak bir gelişme olmamaktadır. Anız yangınları, tarla yüzeyini bitki örtüsüz bırakacağından, toprağı doğrudan yağmur damlalarına ve rüzgara açık hale getirmektedir. Çok değerli tarım topraklarının en değerli üst katmanları su ve rüzgar erozyonu sonucu taşınarak yok olmaktadır. Bazen şiddetli yağışlarla, çoğunlukla anızı yakılan bitki örtüsüz çıplak arazilerden gelen kuvvetli seller, kara yollarını, göletleri, barajları, hatta yerleşim yerlerini çamur ile doldurmakta, önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. 2- Anız Yangınları İle Çevreye-Ekonomiye ve Ülke Turizmine Verilen Zararlar a- Yanan anızların çıkardığı duman, koku ve isin verdiği zararlar, b- Anız yakılması ile hasat edilmeyen ekili ürünlerin, bağ, bahçe ağaçları ve yabani hayvanların, yuva ve yavrularının yakılması, yaşama ortamlarının yok edilmesi, c- Anızların yakılması sonucu oluşan duman nedeniyle karayollarında görüş mesafesinin azalması ve zayıflaması neticesinde trafik kazalarının meydana gelmesi, d- Hasat edilemeyen ürünlerin yanması, e- Tarım alet ve ekipmanları ile muhtelif iş makinelerinin yanması, f- Sulama tesisi ve ekipmanlarının tahribi, g- Yerleşim birimlerinde yangın tehdidi, h- Haberleşme ile iletişim hatlarının zarar görmesi, i- Hayvan otlatma alanlarının yok olması, j- Tarih ve tarih öncesine ait höyük, ören, tapınak gibi turizm yerlerinin zarar görmesi, 3- Anız Yangınları İle Ormanlara Verilen Zararlar: Günümüzde anız yakmanın görünen en büyük zararı, orman yangınlarına neden olmasıdır. Ormanlarımızın kıyısında olan buğday ve arpa tarlaları bu bakımdan büyük riskler taşımaktadır. Ülkemizde her yıl anız yangınları ile yakılan ve canlılar için yaşam kaynağı olan oksijen üreticisi binlerce dönüm ormanımız yanarak kül olmaktadır. Anız yakılmasının engellenmesi ile, tarım topraklarında faydalı mikroorganizmaların ölmesinin engellenmesi, toprak erozyonu ve verim kaybı gibi olumsuzlukların ortadan kaldırılması, çevredeki ağaç, çalı ve toprak üstü canlılarla, henüz hasat edilmemiş tarladaki ürünlere zarar verilmemesi, havanın kirlenmemesi, anız artıkları ile beslenen yaban hayvanlarının ölmelerine ve doğal dengenin bozulmasına engel olunması ve arazi üzerinde bulunan enerji iletim ve haberleşme hatlarının zarar görmelerinin önlenmesi vb. amaçlanmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı anız ve yol kenarlarındaki kuru otları yakmak yanlış ve kanunen yasaktır. Yasaklara uymayanlar hakkında 2872 Sayılı Çevre Kanununun ilgili hükümleri doğrultusunda cezai işlem uygulanacaktır Sayılı Çevre Kanunu nun 20. Maddesine dayanılarak 2012 yılında kanuna aykırılık halinde uygulanacak idari para cezaları, 10 Ocak 2012 tarih ve Sayılı resmi gazetede yayınlanan 2012/1 no lu tebliğ ile belirlenmiştir. Söz konusu tebliğde Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin (c) bendine aykırı olarak anız yakanlara her dekar için 31,39 TL idari para cezası verilir hükmü ile Anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskun mahallerde işlenmesi durumunda ceza beş kat artırılır açıklaması yer almaktadır. SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM AÇISINDAN ANIZLARIN TOPRAĞA FAYDALARI: Toprakta organik madde oranının artması: Anızlar, tarlalarda yakılmayıp uygun bir toprak işleme aleti ile sürülüp organik madde kaynağı olarak tekrar geri toprağa verilmelidir. Anızların sürülmesi tav uygunsa gölge tavı denilen hasattan hemen sonra, uygun değilse yağmur yağdıktan sonra Sonbaharda yapılabilir. Anızların sürülmesinde toprağı devirerek işleyen pullukların ayarlı olmasına ve anızları tamamen toprağın altına gömülmesine dikkat edilmelidir. Anızların işlenmesinde ön gövdecikli ve kulağı uzatılmış ilave kulaklı pulluklarda kullanılmaktadır. Anızlı toprağın 2025cm arası derinlikte işlenmesi anızların organik maddeye dönüşebileceği derinliğe gömülmesini sağlamada yeterlidir. Anızların uygun sürümüyle bitki artıklarının tekrar toprağa kazandırılması ile organik maddeye doğal dönüşüm sağlanacak ve sürdürülebilir tarım açısında verimlilik korunacaktır. Organik maddenin toprak içerisinde sünger görevi görmesi: Anızlar, tarımda verimliğinin sürdürülmesinde ve toprakta çok gerekli olan rutubetin muhafazasında organik madde, sünger görevi görmektedir. Toprakta besin maddelerinin ve erozyona karşı direncin artması: Organik madde, rutubetin yanında bitkiler için çok gerekli olan besin maddelerini de depolamakta ve toprak zerrelerini bir birine harç gibi yapıştırarak su ve rüzgar erozyonunu da önlemektedir. Kurak dönemde bitkilere ekonomik olarak faydalı su sağlaması: Organik madde, kış döneminde düşen yağışların sağladığı suyu sünger gibi emerek depoladığından tarlaya ekilen ürünün çıkışından olumuna kadar olan dönemde bitkinin ihtiyaç duyduğu suyu ekonomik olarak sağlamaktadır. ANIZLI TOPRAK İŞLEMENİN ÖNEMİ: Anızlı toprak işleme, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik dengesini düzenlemek amacıyla toprağın organik madde oranını korumak, su tutma kapasitesini artırmak ve verimliliğini sürdürmek için yapılmaktadır. Anızlı toprak işlemede, tarla toprağı anız sapları ile bir malç oluşturduğundan yağışlı dönemlerde düşen suyun toprak içersine girmesini ve tutulmasını sağlayarak oluşacak rutubetli ortam sap artıklarının mikroorganizmalar tarafından parçalanarak organik maddeye ve bitki besin maddelerine dönüşmesini sağlamaktadır. Anızlardan oluşan bu organik madde aynı bir sünger gibi toprağın içersinde bitkiler için gerekli suyu ve besin maddelerini depolar. Zamanında iyi işlenmiş anızlı topraklar, kurak mevsimlerde bünyelerindeki zengin organik maddeye bağlı olarak rutubeti korur ve üzerinde yetişen bitkilere gerekli suyu sağlayarak verim kayıplarını önemli oranda önler. Anızların her yıl yakıldığı tarım alanlarında ise organik madde kaybı olduğundan yavaş yavaş geçen yıllar içersinde toprak zerrelerini birbirine bağlayan doku ile su tutma kapasitesi zayıflar, verim düşer, rüzgar ve su erozyonu olur, çoraklaşma başlar. Hububat anızlarını yakmayarak, tarımsal zararlı böcekleri yiyen, yumurtalarına zarar veren ve onları hastalandıran doğal biyolojik mücadele ajanları korunmalıdır. Türk çiftçisi olarak sürdürülebilir bir tarımsal üretim için mutlak gerekli olan tarla topraklarımızın verimliğinin korunması kesinlikle anız yakma alışkanlığının bırakılmasına bağlıdır. Ülkemiz topraklarının şimdiki ve gelecekteki nesilleri doyuracak ürünü vermesi ve onlara güzel yeşil bir çevre, doğa bırakılması bu olumlu düşüncenin herkesçe benimsenmesine bağlıdır. Üreticiler ve ilgililer, hububat hasadının biçerdöver operatörlerince olabildiğince alçaktan (1015 cm) yapılmasını denetlemeli, anızları gölge tavında veya sonbahar yağışlarından sonra ayarlı uygun bir soklu pullukla sürüp toprağın altına karıştırmalıdırlar. BALIKESİR'DE ANIZ YANGINI Balıkesir in Edremit ilçesine bağlı Çıkrıkçı köyü yakınlarında anızdan başlayan yangın, 47 dönümlük buğday ve yulaf tarlasını küle çevirdi. Balıkesir in Edremit ilçesine bağlı Çıkrıkçı köyü yakınlarında anızdan başlayan yangın, 47 dönümlük buğday ve yulaf tarlasını küle çevirdi. Edremit e bağlı Çıkrıkçı köyü yakınlarında sıralarında bir anızda başlayan yangın, rüzgarın etkisiyle hızla büyüdü. Yakında bulunan 40 dönüm buğday tarlasını saran alevlere Burhaniye, Edremit, Havran ve Akçay belediyelerine ait itfaiyeler ile Edremit Orman İşletme Müdürlüğü arazözü müdahale etti. Ancak rüzgârında etkisiyle yangın buğday tarlasının yanında bulunan 7 dönümlük yulaf tarlasına sıçradı. İtfaiyelerin tüm müdahalelerine rağmen yulaf tarlası da kül oldu. Anızda başlayan ve tahıl tarlalarını kül eden yangını söndürme çalışmalarına orman ile itfaiyelerin yanı sıra jandarma ve köylüler de katıldı. Yangında mahsulleri kül olan çiftçiler hüzne boğuldu.

13 Köy-Koop Merkez Biṙliği Haziran 2012 TARIM 13 Erol AKAR Köy-Koop Kastamonu Birlik Başkanı YENİ ANAYASADA KOOPERATİFLER NEDEN YER ALMALIDIR? Devletin köye ve köylüye yönelik yatırım hizmetlerinin götürülmesinde veya bir hizmetin görülmesinde kooperatifler bir tüzel kişilik olarak çok önemli bir işlevi yerine getiren kuruluşlardır. Gelişmiş ülkeler incelendiğinde; tarımın yerelde gelişip sanayileştiği ve üreticilerinde örgütlendiği görülür. Üretici örgütleri içerisinde en köklü geçmişe sahip ve en yaygın örgütlenme modeli kooperatiflerdir. Kooperatifler, her yönetim sisteminde önemli bir sektör olarak değerlendirilmiş ve sistemlerin ayrılmaz bir parçası olarak görülmüştür. Yine, kooperatifçiliğin dünyada yaklaşık 170 yıllık geçmişe sahip oluşu, hiçbir siyasi mülahaza ile değerlendirilmemesi gerektiğinin önemli bir göstergesi olarak görülmelidir. Zaten 2012 yılının tüm dünyada kooperatifler yılı olarak kutlanmasının temelindeki ana tema da bu düşünce temeline dayanmaktadır. Kooperatiflerin Kuruluşunu Etkileyen Faktörler 1- Tarımsal Yapının Getirdiği Zorunluluklar a) Arazi dağılımı, b) İşletmelerin yapısı, c) Sermaye birikiminin yetersizliği, d) Tarımsal ve hayvansal üretimin bir ekonomik faaliyet olduğu, bir köyün bir çiftlik haline getirilme zorunluluğu. 2- Uygulanan Ekonomik Modelin Getirdiği Zorunluluklar a) Özelleştirme, b) Taban fiyat uygulamasının kaldırılması, c) Tarımsal üretim planlamalarının yapılamamış olması, d) Özel sektörün giderek güçlenmesi ile üretici lehine rekabet ortamının kurulamaması. 3- Yasa, Yönetmelik veya Tebliğlerle Getirilen Özendirici Tedbirler a) Devletin kırsal alana veya üreticiye götüreceği hizmetlerde yasal muhatap bulma ihtiyacı, b) Orman üretiminde 6831 sayılı Orman kanununun 34. ve 40. maddeleri ile tanınan haklar, d) Proje uygulamaları ile getirilen teşvikler (Hayvancılık projeleri) e) Örgütlü üreticiye verilen destekler (Süt, anaç sığır desteklemeleri) 4- Diğer Gerekçeler: a. Tarımsal ürünlerin kayıt altına alınması, b. Tarımsal Sanayinin geliştirilmesi, c. Yeni istihdam alanlarının yaratılması ve yerinde istihdamın sağlanması, d. Alternatif gelir getirecek projelerin geliştirilebilmesi, e. Teknolojinin geliştirilebilmesi ve kalitenin sağlanabilmesi. Tüm bu gerekçeler dikkate alındığında üreticinin örgütlenmesi son derece büyük önem taşımaktadır. Topyekûn kalkınmanın sağlanabilmesi için de Devletin örgütlenmeyi destekleme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır Anayasasının bu gerçeği görerek üreticinin kooperatifleşmesini önemsediği, bu nedenle özel olarak teşvik ettiği gerçeği umarız yeni hazırlanacak anayasada da dikkate alınacaktır. Aksi takdirde yeni anayasa ile üretici kazanılmış haklarını yitirmiş olacaktır. Kayın Ağacı Kütüğünden Kültür Mantarı Yetiştirme Projesi Kastamonu da köylülere ek gelir sağlamak için başlatılan çalışma kapsamında Koru köyünde Kayın Ağacı Kütüğünden Kültür Mantarı Yetiştirme Projesi nin tanıtımı yapıldı. Kırsal kesim için hazırlanan Kayın Ağacı Kütüğünden Kültür Mantarı Yetiştirme Projesi kapsamında köylülere ve kursiyerlere uygulamalı olarak kayın mantarı yetiştiriciliğinin nasıl yapıldığı gösterildi. Kastamonu Üniversitesi, Ziraat Odası nın destekleri ve Koru Köyü Muhtarlığı nın girişimleri ile uygulanan proje kapsamında, uygulama seminerine Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın, Ziraat Odası Başkanı Nahit İğdirli, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür Yardımcısı Ayhan Büyükçağlayan ve köylüler katıldı. Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın, törende yaptığı konuşmasında; Üniversite olarak kendi üzerimize düşeni yapacağız. Üniversitemiz vasıtasıyla Kayın mantarcılığı hakkında bir takım eğitimler verildi. Bu eğitimler ilerleyen dönemde de devam edecek. Bizim temennimiz bu çalışmanın yaygınlaşmasıdır dedi. Programın devamında vatandaşlara uygulamalı olarak kayın ağacının kütüğüne mantarın nasıl ekileceği ve yetiştiriciliğe hakkında uygulamalı olarak bilgi verildi. Şuanda Kayın Ağacı Kütüğünden Kültür Mantarı Yetiştirme Projesi ne 170 kişi müracaatta bulundu. Mehmet VAROL - Köy-Koop Merkez Birliği Başkan Vekili Türkiye Milli Koperatifler Birliği 21. Olağan Genel Kurulunu Yaptı Genel Kurul, 30 Haziran 2012 tarihinde Ankara King Otel de gerçekleşti. Açılış konuşmasını yapan Muammer Niksar lı, 2012 Dünya Kooperatifçilik Yılı etkinlikleri içerisinde yer alan 31 Ekim-2 Kasım 2012 tarihleri arasında, İngiltere nin Manchester de yapılacak olan Uluslararası Kooperatifler Birliği Fuarı (ICA-EXPO COOP) hakkında bilgi verdi. Düzenlenecek olan bu fuara katılım sağlamanın Türk kooperatifçiliği açından önemini belirtti. Genel Kurul Toplantısında, Divan Başkanlığını Bahri Şallı, Katip Üyeliklerini Hasan Azmi Aka ve Sabir Özgün yaptı. Genel Kurulda yapılan seçimlerde iki liste halinde gidildi. Mevcut Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Niksarlı nın listesi güven tazeliyerek, yeniden Türkiye Milli Kooperatifler Birliği ne seçildiler. Ekmekte Yeni Uygulama Dönemi Başlıyor GIDA Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Yönetmeliği 1 Temmuz dan itibaren yürürlüğe girecek. Buna göre pazarda, manavda ve kasapta ekmek satışı yapılamayacak. Ekmekler dolapta, satıcı tarafından eldiven kullanılarak verilecek. Alıcı, ekmeğe dokunamayacak. Ekmekteki tuz miktarı da yüzde 1 i geçmeyecek. Bakanlık tarafından tüm il müdürlüklerine gönderilen genelgeye göre ekmek ve ekmek çeşitleri tebliğinin Resmi Gazete de yayınladığı, ekmeğin ambalajlı ve ambalajsız olarak satışı, dağıtımı ve depolanmasıyla ilgili kuralların 1 Temmuz dan itibaren uygulanacağına dikkat çekilerek, şu uyarılarda bulunuldu: Ekmek üretiminde tip 650 un kullanılacak, tüm ekmek çeşitlerinde tuz miktarı yüzde 1 i geçmeyecek. Ekmek ve ekmek çeşitleri kasap, manav ve pazar yerlerinde satılamayacak. Diğer satış noktalarında ise kapalı bir dolap içinde tüketicilerin elleyemeyeceği şekilde, satıcı tarafından eldiven kullanılarak verilecek. Ekmek taşımada kullanılan araçların içi yıkanabilir, temizlenebilir, pürüzsüz malzemeden yapılacak. Ekmek, kapalı kasa araçlarda, yolcu ve diğer yüklerin arasında taşınmayacak. Ekmek taşıyan araçlar sık sık temizlenerek, dezenfeksiyona izin verilen malzemeden yapılacak. Ekmek kasaları da taşıma araçlarına uygun şekilde ve mikrop bulaşma riskini engelleyecek şekilde yerleştirilecek. Tüm satış noktalarında normal ekmeğin yanı sıra, tam buğday ve tam buğday unlu ekmek çeşitlerinden en az biri bulundurulacak. Satış noktalarında tüketicinin görebileceği yerlerde ürünlerle ilgili belirtilmesi zorunlu bilgileri içeren gıdanın adı, üretim yeri, adresi, içeriği, raf ömrü, saklama ve tüketimle ilgili dikkat edilmesi gereken konuları içeren etiket asılacak.

14 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Biṙliği 14 TARIMDA SAĞLIK BALIKÇILIK SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ Balıkçılık, insanlık tarihi düşünülecek olursa en eski eylemlerden birisidir. İnsanlar, her zaman önemli bir beslenme kaynağı olduğu için su kenarlarına yerleşmişler ve balıkla karınlarını doyurmuşlardır. Son birkaç yüzyılda balıkçılık ve avlanma teknikleri değişen teknoloji ile birlikte yeni şekiller almaya başlamıştır. İnsan emeğine dayalı balıkçılık yerini yavaş yavaş büyük tekneler ve makinaların kullanıldığı endüstriyel balıkçılığa bırakmıştır. Dünya da avlanan balıklar 100 milyon metrik tonu geçmektedir. Bunların yaklaşık%15-20 si balık çiftliklerinden, %80 i ise deniz balıkçılığından gelmektedir. FAO nun (Food and Agriculture Organisation of The United Nations) tahminlerine göre yaklaşık 15 milyon kişi balıkçılık yapmaktadır. Ancak en az bunun kadar bir rakamın da işleme tesislerinde, depolama, dondurma ve taşıma işlerinde çalıştığı düşünüldüğünde yaklaşık milyon kişinin bu sektörde çalıştığı tahmin edilmektedir. Balıkçılık, ister endüstriyel ister geleneksel olsun çalışma koşulları düşünüldüğünde en zor ve tehlikeli sektörlerden biridir. Sayıca bakıldığında geleneksel(artisanal) balıkçılıkla uğraşanlar sektörün %70 inden fazlasını temsil ederken endüstriyel balıkçılar pazara sunulan balığın %80 ini avlamaktadırlar. Endüstriyel balıkçılık her ne kadar geleneksel yöntemlere göre verimlilik açısından çok büyük farklara sahip olsa da, makinalar ve kullanılan teknikler, türlerin devamı konsunda önemli tehlikelere neden olmaktadır. Dalgıçlık da aynı şekilde avlanmak ve bazı değerli su altı kaynaklarını çıkartmak için tarih boyunca kıyılarda insanlar tarafından yapılmıştır. Ne var ki bu oldukça tehlikeli bir iştirözellikle de derinlere dalınıyorsa-. Yaklaşık Orta ve Güney Amerikalı ve yaklaşık Asya lı için dalgıçlık hala önemli bir geçim kaynağıdır. Balıkçılık endüstrileşmeyle birlikte sermaye yoğun bir sektör haline gelmiştir. Tüketilen balık miktarının artması özellikle balık işleme teknolojilerindeki ilerleme ile bağlantılıdır. Yakalanan balıkların açık denizlerde soğutucular ve dondurucular sayesinde tazeliğinin korunması daha sonra işleme merkezlerinde kutulama, saklama ve sunum şekillerinin balığın bozulmasını önlemesi balık pazarını giderek büyütmüştür. Balık işleme tesislerinde yapılan faaliyetlerin önemli bir bölümünün makinaların kullanımı ile yapılıyor olması diğer sektörlerde olduğu gibi çeşitli tehlikeleri ve meslek hastalıklarını da beraberinde getirmiştir. Balıkçılık Sektöründe Sağlık Sorunları, Kaza Ve Hastalık Şablonu 1. Kazalar İster daha küçük geleneksel balıkçı teknelerinde olsun isterse çok daha büyük ve çeşitli makinaların kullanıldığı endüstriyel balıkçı gemilerinde olsun önemli kazalar meydana gelmektedir. Trol balıkçılığında, trol denize atılırken birbirini takip eden ve vinçlere bağlı pek çok tehlikeli iş yapılmaktadır. Trol kapaklarının tel ağlara bağlanması en tehlikeli işlerden biridir. Çünkü bu kapaklar 100 lerce kilo ağırlığındadır. Balıkçılık teçhizatlarının vinçler ya da makaralar olmadan kullanımı mümkün değildir. Trol atılana kadar asılı bulundukları yerlerde herbiri çok ağır olan bu ekipmanlar ve bobinler sallanmaktadır. Trollerin ya da ağların atılması ve çekilmesi sırasında bunları taşıyan sağlam çelik tel kablolar ve teller kullanılmaktadır. Bu kabloların üstündeki gerilim inanılmaz büyüktür ve bunlara dokunmak takılmaya, düşmeye ve önemli kesiklere neden olmaktadır. Ayrıca asılı duran trollerin çarpması, diğer ağlara ve kablolara takılarak düşme, gergin kabloların ve bazı mekanizmaların arasına sıkışma, parmakların, ellerin ve kolların yaralanmasına ve kopmasına neden olmaktadır. Ayrıca vinçlerin kaldırdığı ağır yüklerin, çelik kabloların ileri-geri sarması sonucunda ayaklara, bacaklara veya vücudun farklı yerlerine düşmesi söz konusu olmaktadır. Eğer oltalar ve çengeller kullanılmışsa, avlanan balıkların bunlardan ayrılması sırasında batmalardan kaynaklanan yaralanmalar ve enfeksiyonlar görülmektedir. Ayrıca çıkarılan balıklar teknede temizlenirken kullanılan keskin bıçaklar ve sivri aparatlar geminin denizde sarsılmasıyla yaralanmalara neden olmaktadır Ölümcül kazalar Bunlar incelenirken genellikle 2 ye ayrılmaktadır. İlki gemiden düşme, dalgalar tarafından yutulma ve makinalardan kaynaklanan ölümlerdir. Diğeri ise gemiden kaynaklanan patlama, batma, yangınlar sonucu gemilerin kaybolması ve batması ile meydana gelen ölümlerdir. Yapılan bir araştırmaya göre Alaska da balıkçılıkla uğraşan kişiler arasında kişide ölüm oranı 414 olarak hesaplanıştır. Bu gerçekten oldukça büyük bir rakamdır. Diğer ülkeler için yapılmış olan çalışmalarda da bu rakam arasında değişmektedir. Balıkçılık, ister geleneksel isterse endüstriyel olsun, çalışanlar için ciddi ölüm tehlikelerinin olduğu, riskli bir sektördür Ölümcül olmayan kazalar Genellikle yapılan işler sırasında eller, bacaklar ve kollar ile boyun, baş, kaburga ve omurga bölgelerinde yaralanma ve sakatlanmalara sıkça rastlanmaktadır. En çok görülen travmalar; açık yaralar, kırıklar, burkmalar, çatlaklar, kopmalar ve burkmalardır. Bazı ciddi yaralanmalar ve açık yaralar söz konusu olduğunda enfeksiyon kapılmasını önlemek için antibiyotik kullanımı gibi anında ilaçla müdaheleye gerek duyulabilir. Trollerin atılması, ağların serilmesi Düşmeler, kablolara ve ağlara takılma, çarpma, sıkışma ve düşme Trol kapaklarını birleştirme Çarpmalar ve gemiden düşmeler Balık temizleme Bıçak ve makinaların kesmesi, muskuloskeletal ( kas, iskelet sistemi) zedelenmeleri Oltayla balıkçılık Çengellerin batması, iplere ve ağlara takılma Ağır yükler Muskuloskeletal(kas, iskelet sistemi) zedelenmeler Balıkları filetolama Kesikler, kopmalar ve muskuloskeletal(kas, iskelet sistemi) zedelenmeler Filetoların budanması Kesikler, Muskuloskeletal( kas, iskelet sistemi) zedelenmeleri Kapalı alanlarda çalışma, yükleme, indirme Intoxication(zehirlenme), asfiksi* 2. Hastalıklar Mesleki Astım* Bu balıkçılar arasında sıkça görülen hastalıklardan biridir. Genellikle karides, yengeç ve istakoz gibi kabuklu deniz canlılarının bu hastalığa sebep olduğu düşünülmektedir. İşitme kaybı Balıkların işlenmesi sırasında ya da gemideki makinaların kapalı alanda kullanımında özellikle ekipmanlar eskiyse çıkan sesler işitme bozukluklarına neden olmaktadır. Bu ciddiyetle üzerinde durulması gereken bir konudur, çünkü çoğu zaman, nemden ve ıslak ortamdan ötürü makinaların bakımı düzenli olarak yapılmadığında, bu seslerin çıkması kaçınılmaz hale gelmektedir. İntihar Gemilerde yaşanan balıkçı ölümlerinin nedenini belirlemeye çalışmak bazen oldukça zor olmaktadır. Kazaların mı yoksa intiharların mı ölüme neden olduğu çoğu zaman gizli kalmaktadır. Bazı araştırmalar gemideyken balıkçılar için yakınlarındaki okyanusa atlamanın kaçınılmaz bir istek haline geldiği konusunda yoğunlaşmaktadır. Burada doğal ortamla birleşme ya da içinde bulunulan durumdan kurtulma güdüsünün ön plana çıktığı düşünülmektedir. Zehirlenme ve Asfiksi* Gemide çıkan yangınları sonucu çıkan yangınlar sonucunda ortaya çıkan dumanların solunması ölümcül zehirlenmelere neden olmaktadır. Ayrıca bazı dondurucuların sızması ya da balıkların tazeliğini korumak için kullanılan kimyasalların ortamda varlığı zehirlenmelere neden olmaktadır. Dondurucular, metil klorür ve amonyak gibi bazı zehirli kimyasallardan oluşmaktadır. Ayrıca kapalı alanlarda sülfür dioksit e sunuk(maruz) kalma ölümlere neden olmaktadır. Bazı büyük gemilerden balıkların boşaltılması sırasında trimetilamin ve endotoksinlere bağlı gribe benzeyen ancak ölümle sonuçlanan olgulara da rastlanmaktadır. Cilt Hastalıkları Özellikle elleri etkileyen cilt hastalıkları yoğun olarak görülmektedir. Bunlar genellikle balık proteinleri ve lastik eldivenlerle temasa bağlanmaktadır. Eldiven kullanılmaması durumunda ise eller sürekli ıslak kalmakta ve nemli ortam dolayısıyla daha da çok duyarlı hale gelmektedir. En çok kontakt dermatit(egzema)* hastalığına rastlanmaktadır. Allerjik olsun ya da olmasın egzemaya neden olan koşullar ortamda sürekli bulunduğundan sıklıkla görülen bir rahatsızlıktır. Dudak Kanseri* Balıkçılık ile dudak kanseri arasında geleneksel olarak hep bir bağ olduğu düşünülmüştür. Bunun nedeni ise ağları saklamak için kulanılan katrandır. Balıkçılar çoğu zaman ağlarla uğraşırken ağızlarını bir üçüncü el gibi kullandıkları için, katranla temasın kansere yol açtığı düşünülmüştür. Ancak günümüzde UV radyasyonunun ve sigaranın dudak kanserine neden olduğu konusunda uzmanlar arasında genel bir kanı vardır. Akciğer kanseri* Akciğer kanserine yakalanmak konusunda mesleksel koşulların en önemli etken olup olmadığı hala süren bir tartışma konusudur. Bazı çalışmalar sigara kullanımının akciğer kanseri konusunda temel etken olduğu yönünde sonuçlar ortaya koyarken, bazı çalışmalar da özellikle gemilerin makine dairelerinde çalışan işçilerin asbest ya da polisiklik aromatik hidrokarbonlara sunuk(maruz) kaldığı için kansere yakalandığını söylemektedir. Burada kontrol gruplarının kurulması önemlidir. Sigara kullanan ve kullanmayan işçilerin ayrı ayrı incelenmelerinin daha doğru sonuçlar vereceği düşünülmektedir. Balıkçılar İçin İş Sağlığı Ve Güvenliği Önlemleri FAO( Food and Agriculture Organisation of The United Nations-Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü), ILO(International Labour Organisation-Uluslar arası Çalışma Örgütü) ve IMO( International Maritime Organisation- Uluslararsı Denizcilik Örgütü) balıkçılar ve balıkçı gemileri için bir güvenlik kodu oluşturmuşlardır. FAO- Genel olarak balıkçılık sahalarıyla ILO-Balıkçılık sektöründe çalışanlarla IMO-Denizde can, gemi ve makine ile ilgili güvenlik kodları çıkartmaktadır. Bu yolla hem makinalardan, gemiden ve doğal koşullardan kaynaklanan tehlikelere hem de insanlardan kaynaklanan tehlikelere karşı önlemler almak ve kazalar, yaralanmalar, hastalıklar, ölümler ve ekipmanlar korunmuş olmaktadır. Kişisel Koruyucu Donanımların kullanılması birçok iş kazası ve meslek hastalığını önlemek konusunda çok önemlidir. Çünkü balıkçılık işin doğası gereği zor çalışma şartlarına sahiptir. Özellikle troller ve ağır ekipmanlarla çalışılırken meydana gelen kazalardan korunmak için ayak ve baş koruyucaların kullanılması çok önemlidir. Gemilerde sıkça rastlanan suya düşme durumlarından korunmak için ise güvenlik demirleri ve en azından suya düşüldüğünde batmayı engelleyecek can kurtaran yelekleri giyilmesi gerekmektedir. Yine sürekli nemli ve ıslak ortamda çalışmanın neden olduğu cilt sorunlarına, kesici aletlerin ve sivri parçaların açtığı yaralara karşı ise hem koruyucu hem de ciltin nefes almasını sağlayacak koruyucu giysileri (elbise-eldiven)kullanmak gerekmektedir. Kulakların da sesten korunabilmesi için uygun kulak koruyucuların kullanılması gerekir. Vücudun ıslanmaya ve neme karşı korunabilmesi için de balıkçılar için özel olarak yapılmış giysilerin ve ortamdan koruyucu giysiler giyilmesinde fayda vardır. Yangınlarla karşılaşıldığında ise hem yangının söndürülmesi için gereken ekipmanlar, hem de yangından kaynaklanan dumanın zehirlenmesinden sakınmak için takılması gereken solunum koruyucular bulundurulmalıdır. Tersi durumda, yaralanmalar,yanmalar, zehirlenmeler ve asfiksi kaçınılmaz olmakta ve ölümle sonuçlanan olaylara neden olmaktadır. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin gereksinim ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür; daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik,beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir. Astım, solunum yollarının ataklar halinde gelen tıkanmaları ile kendini gösteren kronik bir hastalığıdır. Astımda solunum yollarının şişmesi ve tıkaçların oluşması sonucu havanın akciğerlere girip çıkması engellenir. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler. Ataklar sırasında öksürük, göğüste sıkışma hissi, solunumda hızlanma, hırıltı ve nefes darlığı olur. Astımlı hastalar çevredeki birçok maddeye astımlı olmayanlara göre daha duyarlıdır. Bu uyarılar hastalarda hırıltı ve öksürüğe yol açar. Kaynak:

15 Köy-Koop Merkez Biṙliği Haziran 2012 MEVZUAT 15 Hayvancılık desteklemeleri Hayvancılık desteklemeleri hakkındaki uygulama esasları belirlendi. Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama Esasları Hakkında Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2012/49) 15 Haziran 2012 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlandı. Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama Esasları Tebliği, ülke hayvancılığının geliştirilmesi, üretimde sürekliliğin sağlanması, kayıt sistemlerinin güncel tutulması, hayvancılık politikalarının etkinliğinin arttırılması ve hayvan hastalıklarıyla mücadele için, anaç sığır, anaç manda, anaç koyun ve keçi, tiftik keçisi, ipekböceği, arılı kovan, polinasyon amaçlı bombus arısı, buzağı, çiğ süt, besilik erkek sığır, hayvan hastalıkları tazminatı, hastalıklardan ari işletmeler ve programlı aşı uygulayıcılarının desteklenmesini amaçlıyor. Desteklemeler için gerekli kaynak, bütçede hayvancılığın desteklenmesi için ayrılan ödenekten karşılanacak ve Bakanlık tarafından gerekli paranın aktarılmasını müteakip banka aracılığı ile ödenecek. Tebliğe göre, anaç sığır ve manda yetiştiriciliği yapan, 31 Aralık 2012 tarihi itibarıyla en az beş baş anaç sığıra sahip, örgütlü yetiştiriciler yılda bir kez olmak üzere hayvan başına desteklemeden yararlandırılacak. Anaç Sığır ve Manda Desteği Anaç sığır ve manda yetiştiriciliği desteklemelerinden yararlanmak isteyen yetiştiriciler üyesi bulunduğu örgüte dilekçe ile başvuracak. Yetiştirici/üretici örgütleri, kooperatifler bölge veya il üst örgütleri aracılığıyla olmak üzere üyeleri adına 1-31 Aralık tarihleri arasında il/ilçe müdürlüklerine müracaat erecek. Anaç manda desteklemesinden yararlanmak isteyen yetiştiriciler, 1 Kasım-31 Aralık 2012 tarihleri arasında yazılı olarak şahsen veya üyesi bulunduğu Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği aracılığıyla il/ ilçe müdürlüklerine müracaat edecek. Buzağı Desteklemesi Buzağı desteklemesinden yararlanmak isteyen üreticilerden, soy kütüğüne kayıtlı olanlar Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği aracılığı ile önsoy kütüğüne kayıtlı olanlar ise şahsen veya üyesi olduğu yetiştirici/üretici örgütleri aracılığıyla il/ ilçe müdürlüklerine 1 Ekim-31 Aralık 2012 tarihleri arasında dilekçe ile müracaatta bulunacak. Koyun ve Keçi Desteklemesi Koyun ve keçi yetiştiriciliği yapan, damızlık koyun-keçi yetiştiricileri birliklerine üye, hayvanları Koyun Keçi Kayıt Sistemi (KKKS) ve Koyun-Keçi Bilgi Sistemine (KKBS) kayıtlı yetiştiriciler, anaç hayvan başına yılda bir kez olmak üzere desteklemeden yararlandırılacak. Anaç koyun ve keçi desteklemesinden yararlanmak isteyen yetiştiriciler, üyesi bulunduğu örgüte ekinde, hayvanlarının kulak numaraları listesi bulunan dilekçe ile 1 Eylül-15 Ekim 2012 tarihleri arasında başvuruda bulunacak. Teftik Keçisi Desteklemesi Tiftik keçisi yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi ve tiftik üretiminin artırılması için üretmiş oldukları tiftiği, Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanuna göre kurulmuş Tiftik ve Yapağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Tiftik Birlik) ve/veya Kooperatiflerine satan üreticilere destekleme primi ödenecek. Tiftik ve Yapağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği ''Tiftik Desteklemeleri Hak Ediş Belgesini'' düzenleyecek. Düzenlenen listeyi 2012 Temmuz ayı sonuna kadar il müdürlüğüne gönderecek. İl müdürlüğünce kontrolleri yapılan listeler onaylanarak 2012 Ağustos ayı sonuna kadar Hayvancılık Genel Müdürlüğü'ne gönderilecek. Çiğ Süt Desteklemesi Çiğ süt üretiminin desteklemesinden yararlanmak isteyen üreticilerin de üyesi bulunduğu yetiştirici/üretici örgütleri aracılığı ile süt üretici birliklerinin kurulu olduğu ve Süt Kayıt Sistemi'ne veri girişi için yetkilendirildiği yerlerde bu birliklere, olmayan yerlerde il/ilçe müdürlüklerine müracaat etmeleri gerekiyor. Arıcılık ve ipekböceği yetiştiriciliği desteklemeleri Arıcılık Kayıt Sistemine (AKS) kayıtlı, en az 30, en fazla 1000 adet arılı kovana sahip asıl birlik üyesi arıcılara, belirtilen esaslar çerçevesinde arılı kovan başına Sertifikalı Tohum Kullanana Destek destekleme ödemesi yapılacak. Destekleme ödemesinden yararlanacak arıcı, arılığın bulunduğu ilin il/ilçe müdürlüğüne 11 Haziran-20 Temmuz 2012 tarihleri arasında şahsen veya üyesi olduğu birlik aracılığı ile başvuruda bulunacak. Örtüaltı Desteklemesi Örtüaltı Üretiminin Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında Örtüaltı Kayıt Sistemine (ÖKS) kayıtlı üreticilere, Bakanlıkça bombus arısı üretim izni verilmiş işletmelerden veya bu işletmelerin bayilerinden, o yıla ait üretim sezonu boyunca polinasyon maksatlı bombus arı kolonisi satın alarak kullanmaları halinde koloni başına destekleme ödemesi yapılacak yılı içerisinde seralarda bombus arısı kullanan ve 31 Aralık 2012 tarihine kadar il/ilçe müdürlüklerine dilekçe ve koloni alımını belgeleyen fatura ile başvuruda bulunan sera üreticileri desteklemeden faydalandırılacak. İpek Böceği Desteklemesi İpekböceği yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi ve üretiminin arttırılması için yaş ipekböceği kozası üreticilerine ücretsiz dağıtılacak ipekböceği tohumunu sağlayan Bursa Koza Tarım Satış Kooperatifleri Birliği'ne (Kozabirlik) tohum bedeli için kutu başına, ürettiği yaş ipekböceği kozasını Kozabirlik'e ve/veya kooperatiflerine satan yetiştiricilere ise kilogram başına ödeme yapılacak. Besilik erkek sığır desteklemesi Kesim tarihinden itibaren, besi süresinin son 90 gününü müracaatçının işletmesinde tamamlamış, Türkvet'e kayıtlı erkek sığırlarını (manda dahil), Bakanlıktan çalışma izni almış kesimhanelerde kestiren üreticilere, Kırmızı Et Kayıt Sistemi veri tabanına kaydettirmek şartıyla, belirlenen dönemlerde hazırlanan ödeme icmalleri esas alınarak hayvan başına destekleme ödemesi yapılacak. Desteklemeden yararlanmak isteyen üreticilerden; yıllık beş baştan fazla sayıda destekleme şartlarını karşılayan erkek sığır kestirenler kırmızı et üretici birliklerinin kurulu olduğu yerlerde bu birliklere, olmayan yerlerde ve yıllık en fazla beş baş kesim yaptıranlar il/ilçe müdürlüklerine, gereken belgeler bulunan dilekçe ile müracaat eder. Son başvuru tarihi; 2012 yılının ilk 6 aylık döneminde kesilen erkek sığırlar için 31 Temmuz 2012, 2012 yılının ikinci 6 aylık dönemindeki kesimler için ise 31 Ocak 2013 günü olacak. Tebliğ hükümleri, 1 Ocak 2012 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Sertifikalı tohum kullanarak ekim yapan çiftçilere 2012 de dekar başına 3 ile 20 lira arasında destekleme ödemesi yapılacak. Sertifikalı tohumluk kullanımının yetersiz olduğu bazı türlerde sertifikalı tohum kullanımının desteklenmesi amacıyla hazırlanan Yurtiçi Sertifikalı Tohum Kullanımı Desteklemesi Hakkında Tebliğ (Tebliğ no: 2012/45) 14 Haziran tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlandı. Tebliğe göre; ödemeler belirtilen usul ve esaslara göre, yurt içinde üretilip sertifikalandırılan sertifikalı buğday, arpa, tritikale, yulaf, çavdar, çeltik, nohut, kuru fasulye, mercimek, susam, yerfıstığı, kolza (kanola), aspir, patates, soya, yonca, korunga ve fiğ tohumluklarını bitkisel üretim faaliyetinde kullanan ÇKS ye kayıtlı çiftçilere yapılacak Belirtilen türlerin sertifikalı tohumluklarını kullanarak ekim yapan çiftçilere 2012 yılında dekar başına aşağıda belirtilen birim miktarlara göre ödeme yapılacak. Buğday, yonca 6 TL/da - Arpa, tritikale, yulaf, çavdar 4,5 TL/da - Çeltik, yerfıstığı, 8 TL/da - Nohut, kurufasulye, mercimek 7 TL/da - Susam, kolza (kanola), aspir 4 TL/ da - Patates, soya 20 TL/da Desteklemeye tabi arazi miktarı, faturada belirtilen tohumluk miktarının her bitki türü için belirtilecek ekim normuna bölünmesi ile ortaya çıkan miktardan büyük olamayacak. Buğday, arpa, tritikale, yulaf, çavdar, çeltik 20 kg/da - Nohut, mercimek 13 kg/da - Kuru fasulye, korunga, fiğ, soya 10 kg/da - Yonca 2,5 kg/da - Patates 250 kg/da - Susam 1,5 kg/da - Yerfıstığı 7 kg/da - Kolza (kanola) 0,4-1,5 kg/ da - Aspir 1,5-3,0 kg/da Başvuruların, 2012 yılı yazlık ekimler için bu Tebliğin yayımlanmasından itibaren 31 Temmuz 2012 tarihi mesai saati bitimine kadar, güzlük ekimler için ise 1 Eylül 2012 tarihinden, 31 Aralık 2012 tarihi mesai bitimine kadar yapılması gerekiyor yılı güzlük sertifikalı tohum ekimlerini, iklim koşullarının uygunsuzluğu sebebiyle 31 Aralık 2011 tarihine kadar yapamayıp, 2012 yılı başında ekimini yapan çiftçiler, başvuruda bulunmaları halinde bu Tebliğ kapsamında sertifikalı tohum kullanım desteğinden faydalanacaklar. Yem Bitkileri Desteklemeleri Uygulama Esasları Tebliği Yayımlandı Ülkemiz hayvancılığının kaliteli kaba yem ihtiyacının karşılanabilmesi ve hayvancılığımızın uluslararası rekabete uygun bir şekilde gelişmesinin sağlanabilmesi için yem bitkileri tarımı yapan çiftçilerin birim alan üzerinden desteklenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanan Yem Bitkileri Desteklemeleri Uygulama Esasları Tebliği (tebliğ no: 2012/48) 29 Haziran tarih ve28329 sayılı Resmi Gazete de yayımlandı. Yem bitkileri ekilişleri için müracaatlar 1/1/2012 tarihinde başlamakta ve 15/11/2012 tarihinde son bulmaktadır. Yem bitkisi desteğinden yararlanmak isteyen çiftçiler, yem bitkisini hasat etmeden önce form dilekçe (Ek-1) ile müracaat eder. Hasattan sonra yapılacak müracaatlar değerlendirmeye alınmaz. İl müdürlükleri gerek gördüğü taktirde müracaat sürelerini yukarıda bahsedilen tarihler arasında kalmak şartıyla il/ilçe tahkim komisyonu kararı alarak ilin ekolojik koşullarına göre belirlenmektedir. Destekleme uygulama esasları; 1) Tek yıllık yem bitkilerinde; % 50 çiçeklenme döneminde hasat edildiğinde, hayvan pancarı ve yem şalgamında ise hasattan sonra destekleme ödemesine hak kazanılır. Çok yıllık yem bitkilerinde de ilk hasattan sonra destekleme ödemesine hak kazanılır. 2) Silajlık mısır ekilişlerinde danenin hamur olum döneminden danelerin sararmaya başladığı döneme kadar silaj yapmak amacı ile hasat edildiğinde destekleme ödemesine hak kazanılır. 3) Yem bitkileri ekilişleri ve tek yıllık silaj yapımı için hasat sırasında il/ilçe müdürlüklerince kontrol edilerek ödemeye esas kontrol tutanağı (Ek-2) düzenlenir. 4) Yem bitkisi destekleme ödemesi için ekiliş yapan çiftçi, ÇKS kaydının yapıldığı il/ilçe müdürlüğüne müracaat eder. Başka il/ilçe sınırları içerisinde adına kayıtlı parselde ekim yapan çiftçi, ÇKS kaydının olduğu il/ilçe müdürlüğüne müracaat eder. Müracaatın yapıldığı il/ilçe müdürlüğü, ekilişin yapıldığı il/ilçe müdürlüğünden onaylı kontrol tutanağını ister ve ödemeye esas icmali hazırlar. 5) Çiftçilerden, yonca ve yapay çayır mera ekilişi için dört yıl, korunga ekilişi için ise üç yıl ekimin bozulmayacağına dair taahhütname (Ek-3) alınır. 6) Çok yıllık yem bitkisi ekilişi yapan çiftçilerin bu ekilişi yaptıkları parselleri, ÇKS'de yonca ve yapay çayır mera ekilişleri için dört yıl, korunga ekilişi için ise üç yıl süreyle sabitlenir. İl/ilçe müdürlükleri yonca ve yapay çayır mera ekilişlerini ikinci ve dördüncü yıllarda korunga ekilişini de üçüncü yılda kontrol eder. Taahhüdünü ihlâl edenler varsa tutanak icmali (Ek-4) düzenlenir ve bu ödemeleri geri almak için gerekli işlemler yapılır. 7) Desteklenecek yem bitkileri toplam ekiliş alanı en az 10 dekar olacaktır. 8) Bir üretim yılında aynı parsele aynı tek yıllık yem bitkisi arka arkaya ekilirse sadece birincisi desteklemelerden faydalandırılır. Ancak aynı parsele münavebe uygulanarak bir üretim yılında arka arkaya iki farklı tek yıllık yem bitkisinin ekilmesi durumunda, her iki ekiliş ayrı ayrı desteklemelerden faydalandırılır. 9) Aynı yıl içerisinde aynı parsele tek yıllık yem bitkisi ekilip, hasattan sonra çok yıllık yem bitkisi ekildiği takdirde, her iki ekiliş de destekleme ödemelerinden faydalandırılır. 10) Tek ve çok yıllık baklagil yem bitkileri ile buğdaygil yem bitkileri karışımlarından yapılan ekilişlerde ilin ekolojisine uygun karışım oranları il müdürlüklerince bölge üniversite ya da araştırma enstitülerinin görüşü alınarak tahkim komisyonu kararı ile belirlenir.

16 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Biṙliği 16 KOOPERATİFLERİMİZ KÖY-KOOP İZMİR BİRLİĞİ egenin incisi Köy- Koop İzmir Birliği 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu na dayanılarak 22 Mayıs 1971 tarihinde Bakanlığın 1120 No lu Olur u ile kurulmuştur yılında birlikte iş yapma, güçlerini birleştirmek, tarımı geliştirmek, yenilikleri takip etmek, İzmir tarımını daha iyi yerlere getirmek amacıyla 13 kooperatif bir araya gelerek Köy- Koop İzmir Birliği ni kurmuşlardır. Kurucu Kooperatifler; 1- Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Mahmut Türkmenoğlu 2- Çamlık Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Musa Metin Mısırlıoğlu 3- Küner Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Nurettin Güner 4- Armutlu Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Fikret Eskicioğlu 5- Ören Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Kazım Sebzeci 6- Yiğitler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Kemal Akgünlü 7- Bademli Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Mustafa Başer 8- Bayırlı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Ahmet Elbirlik 9- Kozak Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Mustafa Giray 10- Çeşme Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - O.Hüseyin Vural 11- Bıçakçı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Metin Pekin 12- Dokuzlar Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Ali Rıza Yıldız 13- Haykıran Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Mehmet Kahraman İzmir Birlik Başkanlığına Mahmut Türkmenoğlu (Eski Gümrük ve Tekel Bakanı) seçilmiştir yılı itibariyle 116 ortak kooperatif sayısı ve üyesi bulunmaktadır. Çalışma konuları çok amaçlıdır. Tarıma ait farklı çalışma alanlarında (hayvancılık, süt toplama, süt ve mamülleri üretimi, zeytin zeytinyağı, çiçekçilik, sebze-meyve, fidan, bağcılık- şarap, fıstık çamı, arıcılık-bal, satış mağazası, kırsal turizm) faaliyet göstermektedir. Köy-Koop Merkez Birliğinin üyesidir. Birlik kurumsal yapısında 7 Yönetim kurulu üyesi, 3 denetleme kurul üyesi, 1 Müdire, 4 çalışanı bulunmaktadır. Köy-Koop İzmir Birliği nin Başkanlığını Muhittin Akbulut yürütmektedir. İzmir İli Çiftçi Örgütleri Güç Birliği Platformu nun üyesi olan İzmir Birliği (Çiftçiplat) çiftçilerin temel sorunları ve çözüm önerileri üzerinde çalışmaktadır. Ortaklarının üretmiş olduğu ürünlerin değerinde, aracısız tüketici ile buluşması için adım atmış, İzmir de satış yeri işletmeye başlamıştır. Köy-Koop İzmir Birliği Türkiye nin dört Bir yanındaki ürünleri Bornova da açılan mağazada topladı. Bornova Belediyesi ve Köy-Koop İzmir Birliği arasında imzalanan protokol ile Türkiye nin değişik köylerindeki ürünler Bornova da satılmaktadır. Bornova Gediz Caddesi üzerinde 35 metrekare bir dükkanda faaliyet gösteren Birlik Türkiye nin değişik köylerinden ürünler getirip uygun fiyatla alıcıyla buluşturmaktadır. Köy-Koop İzmir Birliği Seferihisar köy pazarında yer almaktadır. Köylülerin kendi el emekle- Muhittin AKBULUT Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı rini ve kendi yetiştirdikleri sebze ve meyveleri aracısız olarak satma imkanı buldukları Üretici Pazarı nda hizmet vermektedir. - Yerli üreticinin desteklenmesi amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yapılan görüşmeler sonucunda protokoller imzalanmıştır. Urla Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi arasında çiçek alım protokolü, Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile, 2012 yılının ilk sözleşmeli üretim protokolü, Tire Süt Kooperatifi nden okul sütü protokolü, Mordoğan Çok Amaçlı Üretim Pazarlama ve İşletme Kooperatifinden nergis ve el yapımı saksı, Bayındır Tarımsal Kalkınma Kooperatifi nden mevsimlik çiçek, ağaç, yer örtücü ve çalı grubu, Ödemiş Bademli de bulunan Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi nden ağaç, çalı grubu ve zeytinyağı protokolleri yapıldı. Üçkonak Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Demircili Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Karaburun Eğlenhoca Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve Tire Gökçen Tarım Kredi Kooperatifi nden de alımlar yapıldı. Büyükşehir Belediyesi, Torbalı Pamukyazı Kooperatifi, İğdeli ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve Urla Bademler Köyü Kooperatifi gibi kuruluşlardan da çeşitli dönemlerde alımlar yapmaktadır. İzmir in Tarımsal Yapısı İzmir, tarımsal üretimi ve sahip olduğu üretim potansiyeli ile önemli illerimizden biridir. Ürün çeşitliliği açısından oldukça zengin olan ilimizde 113 tür bitkisel ürün, 13 tür hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yüzölçümü yaklaşık 1,2 milyon olan ilimiz topraklarının % 28,5 ini tarım alanları oluşturmaktadır. Toplam hektarlık tarım arazilerimizin; %42,2 si tarla, % 27,1 i zeytin, % 12 si sebze, % 7,9 u meyve, % 3,9 u da bağ alanıdır. İzmir yüzölçümünün yaklaşık 1/3 ünde tarım yapıldığı söylenebilir. Türkiye de hindi etinin % 37 si, enginarın % 32 si, mandarin in (satsuma) % 21 i, yağlık zeytinin % 19 u, kirazın % 17 si, salçalık biberin % 12 si, incirin % 10 u, pamuğun % 6 sı, kurutmalık çekirdeksiz üzümün % 6 sı, sütün % 6 sı ve tütünün de % 4 ü ilimizde üretilmektedir. İl nüfusunun % 15 i, aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır. İzmir de yaklaşık 177 bin hektarlık tarım alanı sulanmaktadır. Sözkonusu alan tarım alanının % 51,1 ine denk gelmektedir. Diğer bir ifadeyle ilimiz tarım alanlarının yaklaşık yarısı sulanabilmektedir. İlde sulama imkanının bulunması; bitkisel ürün çeşitliliğini de beraberinde getirmektedir. Son 5 yıllık dönemde ( ) pamuk üretimi hektardan hektara, tütün üretimi hektardan hektara, buğday üretimi hektardan hektara gerilemiştir. Sözkonusu dönemde silajlık mısır üretimi de hektardan hektara yükselmiştir. Sözkonusu ürünler içinde belki de en dikkat çeken ve bölgemizle özdeşleşmiş olan pamuktur. Pamukta gerilemenin nedeni, üreticinin bu üründen umduğu geliri elde edememesi dolayısıyla alternatif ürünlere yönelmesidir. Tütünde ise desteklemenin kaldırılmasının ardından; üretimin ağırlıklı olarak sözleşmeye dayandırılmış olması ekim alanlarında daralmayı beraberinde getirmiştir. Silajlık mısır üretimindeki artışta da özellikle hayvancılığa ve yem bitkilerine verilen teşvikler etkili olmuştur. Sebze üretimi tek yıllık hatta birkaç aylık üretim dönemlerini kapsadığı için genel olarak üretim miktarları kolayca değişebilir bir yapı göstermektedir. İzmir de meyve veren yaklaşık 13,4 milyon adet zeytin, 1,3 milyon adet incir, 1,5 milyon adet mandarin, 2 milyon adet kiraz, 1,3 milyon adet şeftali ve 12,9 bin hektar üzüm bulunmaktadır. Ayrıca, bilindiği gibi İzmir; organik tarımın beşiği konumundadır. İlk organik üretim çekirdeksiz kuru üzüm ile 1980 li yılların ortalarında İzmir de başlamıştır. Günümüzde İzmir de 1,702 çiftçi, dekarlık alanda organik tarım yapmaktadır. Söz konusu alan Türkiye organik tarım alanlarının % 20 sine denk gelmektedir. Organik olarak üretilen 135 üründen 84 çeşidi İzmir de üretilmektedir. Özellikle Tahtalı Havzasında organik tarımın yaygınlaştırılması halinde gerek çiftçi ve ürün gerekse organik tarım alanlarının ve ihracatının artması beklenmektedir. İzmir hayvan varlığı sığırda baş, koyunda baş, keçide ise baştır. İzmir de toplam kültür balıkçılığı işletme sayısı 82 adettir. Bu işletmelerde yapılan tonluk üretimle İzmir; Türkiye genelinde Muğla dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Yapılan değerlendirmelerden de anlaşıldığı üzere İzmir; tarım potansiyeli açısından oldukça şanslıdır. Çünkü; coğrafi yapısı ve iklim özellikleri bir çok bitki türünün yetişmesine uygun bir ortam sağlamaktadır. Kısaca; İzmir de üretim sorunu bulunmamaktadır. Ancak sahip olunan potansiyelin yeterince değerlendirilmesi için; tarım sektörümüzün yapısal sorunlarının çözülmesi ve sektörün sanayi, özellikle gıda sanayii ile entegrasyonunun arttırılması gerekmektedir. S.S.İĞDELİ VE ÇEVRE KÖYLERİ TARIMSAL KALKINMA KOOPERATİFİ S.S.İğdeli ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 1 Eylül 1987 tarihinde kurulmuştur. Kooperatif 1993 yılında, günlük 300 kg süt kapasitesiyle peynir imalatına başlanmıştır. Bugün Kooperatif oraklarından yaklaşık 50 ton süt toplanmaktadır. Kaşar Peyniri, Tulum Peyniri, Beyaz Peynir üretilmektedir. Kooperatifte 5 süt toplama aracı ve 10 nakliyeci aracı ile ortaklarımızın tüm ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Kooperatif bünyesinde tam teçhizatlı süt ve ürünlerinin analizlerini yapabilen laboratuar mevcuttur. Ortakların topladığı sütleri kooperatifin laboratuvarında yetkili ve deneyimli teknikerler tarafından gerekli analiz ve kontrollerini yapılmaktadır. Kooperatifin üretmiş olduğu mamullerin pazarlamasını ve dağıtımını 3 servis aracıyla tüm Türkiye ye dağıtılmaktadır. S.S İğdeli ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortaklarının % 99 u çiftçilik yapmakta ve süt üretmektedir. Üreticiler ürettikleri sütü değerinde satabilmek, üretimin devamlılığını sağlamak amacıyla kooperatif kurarak faaliyete başlamış ve yaklaşık 2000 ortağa ulaşmıştır. Kooperatifte, 150 metrekare alanda kaşar üretimi, 100 metrekare alanda beyaz peynir üretimi, 80 metrekare alanda tulum peyniri üretimi yapılmaktadır. Ürünlerin depolandığı 750 metreküp soğuk hava deposu bulunmaktadır. Kooperatifin faaliyet konusunda yurt içindeki pazar payı bakımından desteği, güveni, yönetim kurulumuzun görev bilinci ve çalışmasının ortak ürünüdür. Yaratmış olduğu istihdam ile ülkemize katkıda bulunmaktadır.

17 Köy-Koop Merkez Biṙliği Haziran 2012 BAŞARILI KOOPERATİFLERİMİZ 17 S.S. Tire Süt Müstahsilleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Tire/İZMİR Başlıca faaliyeti süt toplama ve pazarlama olan Tire Süt Kooperatifi, 1967 yılında birkaç süt üreticisinin bir araya gelmesi ile kurulmuştur. Tire Süt Kooperatifi, 2011 yılı itibariyle, aktif 1900 ortağı,148 personeli, günde 150 ton süt toplama kapasitesi ve ortaklarına en iyi şekilde hizmet verebilmek amacıyla oluşturmuş olduğu makine parkı ile bölgenin ve Türkiye nin en güçlü kooperatifi olma özelliğinide başarmıştır. Tire Süt Kooperatifi nin üç ana hedefi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, Kooperatif ortaklarına üretim yapmalarını sağlayıcı tüm girdileri kaliteli ve en ekonomik koşullarda temin etmek,ikincisi; Ortaklarının kaliteli üretim yapmalarını sağlamak, Üçüncüsü; Ortaklarının, üretimini en iyi şekilde işleyerek ve pazarlayarak daha fazla kazanç elde etmelerini sağlamaktır. Bölgenin ve Türkiye nin en büyük süt toplama kooperatifinden birisi olan Tire Süt Kooperatifi, son yıllarda yaptığı atılım ile kendi ortaklarına ve Türkiye hayvancılığına birçok önemli katkılar sağlamıştır. Bu başarılarıyla Tire Süt Kooperatifi Birleşmiş Milletler tarafından kırsal kalkınmada model olarak seçildi yılında yeni yönetim ve idari kadrosuyla yeniden yapılanma içerisine giren Tire Süt Kooperatifi, süt kalitesinde önemli iyileşme sağlamış ve üretim maliyetlerini de en aza indirgemiştir. Kooperatif tarafından yürütülen yapısal politikalar sayesinde kooperatifin özvarlığı artmış ve kooperatif ortakları daha iyi hizmet alır hale gelmiştir. Tire Süt Kooperatifi nin iki ana hedefi vardır: Bunların birincisi, Avrupa Birliği standartlarında süt üretimini sağlamak, ikincisi ise küçük ölçekli üreticilerin korunmasıdır. Çalışmalarını bu yönde sürdüren Kooperatif, hedeflerini büyük ölçüde başarmış ve bugün bu çalışmalarıyla Türkiye ve Dünya da örnek bir model olmuştur. Dünyanın ve Ülkemizin çeşitli bölgelerinden kafileler halinde ziyaret edilen Tire Süt Kooperatifi, örnek olarak gösterilen çalışmalarını onlara sergilemiş ve bugün bu çalışmaları bir çok yerde uygulanmaya başlanmıştır. Ülkemizdeki mevcut işletmelerin küçük aile işletmesi olması nedeniyle, küçük üreticilerin teknik imkânlardan yeterince faydalanması zor ve pahalı olmaktadır. Yeterli teknolojik imkânın kullanılamaması, süt kalitesini olumsuz yönde etkilemekte ve süt fiyatlarının istenen seviyelerde oluşmasına engel teşkil etmektedir. Tire Süt Kooperatifi, bu durum karşısında üreticiyi koruyacak ve aynı zamanda kaliteli süt üretimini sağlayacak gerekli altyapıyı oluşturmuştur. Tire Süt Kooperatif Yem ve Levazım Deposu, Akaryakıt İstasyonu, Ekip ve Ekipman, Veterinerlik, Satış Mağazası, Silaj Pakaetleme, Tarım ve Hayvancılık Sigortası, Lastik ve Akü Servisi, Kaliteli Sperma(Tohum) Satışı, Hububat Alım-Satım Deposu gibi birçok hizmet sunmaktadır. mine başladığı ve Türkiye nin İlk Organik Pastörize Sütü olma özelliğine sahip Cam Şişede Organik Pastörize Sütü tüketicisiyle buluşturmuştur yılında Organik Ürün yelpazesini genişletmeyi planlayan Kooperatifimiz hizmete açtığı yeni Süt ve Süt Ürünleri İşleme Tesisinde tüm süt ürünlerininde Organik üretimlerine başladı. Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük Bugün, Ülkemizin önde gelen firmalarına önemli ölçüde kaliteli süt sağlayan Tire Süt Kooperatifi, 2008 yılında hizmete açtığı Pastörize Süt Tesisini 2011 yılında daha da büyüterek Süt ve Süt Ürünleri İşleme Tesisine dönüştürmüştür. Hizmete açtığı bu tesisle Pastörize Sütün yanısıra Beyaz Beynir, Kaşar Peyniri, Tulum Peyniri, Ayran, Tereyağ, Yoğurt, Lor üretimine başladı. Sofralarımıza sağlıklı ve kaliteli ürün sunmayı hedefleyen Kooperatifimiz 2010 yılında üreti- üreticisinin kesimlik erkek danalarınıda Et ve Et Ürünlerine dönüştüren Tire Süt Kooperatifi, İzmir Kalkınma Ajnasından aldığı destekle 2011 yılının Eylül ayında Et ve Et Ürünleri İşleme Tesisi ni hizmete açmıştır. Tüm et ve et ürünlerinin işlendiği bu tesiste, başta üreticilerimizin olmak üzere tüm bölge üreticisinin kesimlik erkek danaları işlenerek mamul haline getirilmektedir. S.S. Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - Urla/İzmir 1962 yılında eski Tekel ve Gümrük Bakanı merhum Mahmut TÜRKMENOĞLU nun öncülüğünde kurulmuştur. Kooperatifin Bademler Köyü ve çevresinde faaliyet yapan toplam 237 ortağı bulunmaktadır. İzmir Seferihisar yolu üzerinde toplam 315 dekar arazisi bulunmaktadır. Sebze yetiştiriciliği ile başlanan üretime bugün 25 dekar cam sera ve 11 dekar plastik sera da Mevsimlik Çiçek, Sardunya ve Krizantem üretimi ile devam edilmektedir. Ayrıca, 20 dekar mandalina ile 50 dekar zeytinliğinde organik üretim yapılmaktadır. Günlük 10 ton kapasiteli Taş ezme sulu pres (sızma) Zeytinyağı Fabrikası sezon içerisindeki üretimine devam etmektedir. Yönetim Kurulu Başkan Mehmet SEVER, 2. Başkan Murat ERTAŞ, Murahhas üye Meltem SALMAN, üye Şener ATAR ve üye Hasan ŞEN- GÜL dür yılı Dünya Kooperatifçilik yılı ve Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin kuruluşunun 50. Yılı dır. 50 yıl önce inançla başlatılan mücadele, aynı kararlılıkla devam etmektedir. S.S. Bayındır Çiçek Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (Bayçikoop) / İzmir Kooperatif 2000 yılında kurulmuş, kayıtlı 365 üretici bulunmaktadır. Dış mekan süs bitkiler ile ilgili Türkiye de en güçlüsü kooperatifidir. 1980'li yıllara kadar çiçek üretimi ev bahçelerinde küçük ölçekte yapıla gelmiş, üretilen çiçekler il ve ilçe semt pazarlarında kasalar içerisinde satılmaya başlanmıştır. 1980'li yıllardan sonra çiçekçilik başlı başına bir gelir kaynağı olarak üreticiler tarafından geliştirilmesi üzerine üreticilerin bir kooperatif çatısı altında birleşmeleri sağlanmıştır. Kooperatif tarafından, çiçekçilik ile ilgili ihtiyaçlarının tedarik edilmesinde ve ürünlerinin pazarlanmasında üyelere yardımcı olunmakta ve üniversitelerin ilgili bölümleri ile işbirliği yapılarak ürünlerin ve üretim tekniklerinin geliştirilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Kooperatif çiçekçiliğini tanıtmak, yeni pazarlar oluşturmak, iş istihdamını artırmak, çiçekçilik sektörünün gelişimini sağlamak amacıyla her yıl çiçek şenliği düzenlemektedir metrekare kapalı alan ve metrekare açık alanda üretim yapılmaktadır. Üretimi yapılan mevsimlik bitki tohumları hibrit olarak seçilmekte ve üretim harcı olarak torf ve çürümüş çam yaprağı kullanılmakta ve bölgede tünel sera,yay, çatı ve beşik sera tipleri yaygın olarak bulunmaktadır.. Yüzün üzerinde çiçek yetiştirilmektedir. Kooperatif aracilığı ile yurtiçinde, ve dışında alıcıların istekleri doğrultusunda sipariş üzerine ve sözleşmeli olarak özel üretimde yapılmaktadır. Yıllık 50 milyon adet mevsimlik ve 25 milyon adet üretilen yer örtücü kooperatifin deneyimli kadrosuyla güvenli bir şekilde yerine teslim yapılmaktadır. Kooperatif, çiçekçilik alanında ilkbahar ve sonbahar aylarında kişiye istihdam sağlanmaktadır. Yönetim Kurulu Başkanlığını Ersoy Sümerkan yapmaktadır.

18 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Biṙliği 18 HAYVANCILIK Türkiye de Kırmızı Et Üretimi (2) Sığır Eti Üretimine Etçi Irkların Katkısı Ne Olur? Prof. Dr. Numan AKMAN - Araş. Gör. Ayşe Övgü ŞEN - A.Ü. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü SIĞIR ETİ ÜRETİMİ Türkiye de yaygın olan sığır eti üretim sisteminde inek sütü ile sığır eti arasında güçlü bir bağlantı vardır. İnek sütü üretiminde yaşanan sorunlar sığır eti üretimine katkı sağlayan hayvan sayısını azaltabilmektedir. Yani süt satış fiyatı üretim maliyetinin altına düşünce, zararına üretime dayanamayan üreticiler ineklerini kestirmeye başlamakta, inek kesiminin artması ise, kısa süreli de olsa, sığır eti fiyatını düşürebilmektedir. Ardından hem besiye alınacak hayvan sayısı hem de süt verecek inek sayısı azalmakta, dolayısıyla et ve süt fiyatı tekrar yükselmeye başlamaktadır. Türkiye yukarıda özetlenen durumu son olarak 2007 yılında yaşamaya başlamış ve düşük süt fiyatı inek kesimini körüklemiştir. Bu da besiye alınacak sığır sayısının azalmasına yol açmıştır. Kısaca Türkiye daha az süt ve daha az besi hayvanı üreten bir duruma gelmiştir. Bunun doğal sonucu da önce besiye alınacak hayvanların fiyatının artması, ardından da karkas fiyatının önceki yıllara göre yükselmesi olmuştur. Bu yükseliş, yani karkas fiyatının artması bir dönem inek kesimini de tetiklemiş, ancak süt fiyatları artmaya başlayınca inek kesimi azalmıştır. Bu da et fiyatının biraz daha artmasına yol açmıştır. Süt fiyatları düşmese bile, uzun vadede besiye alınacak sığır sayısını düşürecek unsurlardan biri de inek başına süt verimin artması sonucu, süt üretimi için gereken inek sayısının azalmasıdır. Yukarıda sıralananlar beklenmeyen veya kestirilemeyecek gelişmeler değildir. Ama yetkililer hem koyun ve keçi sayısının azalmasına hem de süt fiyatındaki düşme ve inek kesimine sessiz kalıp ana kaynağın küçüldüğünü göremeyince veya görmezden gelince Türkiye kırmızı et üretimi önemli ölçüde azalmış ve ithalata uygun bir ortam oluşmuştur. Bakanlık, nedeni ne olursa olsun, kırmızı et fiyatlarının artmasını sadece ithalatı başlatmanın değil sektöre yeni yatırımcılar çekmek amacıyla faizsiz kredi kullandırmanın da gerekçesi yapmıştır. Bu imkanlardan yararlanarak kurulan işletmelerin bir kısmı damızlık ithal etmişlerdir. Son 20 ay içerisinde ithal edilen damızlık düve sayısı 110 bin başı bulmuştur. Bu değer, süt fiyatının düştüğü dönemde bir yılda kesilen inek sayısı olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşarı tarafından bir televizyon programında açıklanan rakamın, yani başın, %14 ü kadardır. Türkiye de yeni kurulan işletmelerin önemli bir bölümü ihtiyaç duydukları damızlıkları ülke içerisinden karşılamışlardır. Kooperatifler ve küçük işletmeler söz konusu olduğunda bu durum ülkedeki gebe düvelerin bir bölümünün bir işletmeden diğerine, muhtemelen de daha kötüsüne, aktarılması anlamı taşımaktadır. Mevcut işletmelerin sayısının yüksek olduğu iddia edilirken, mevcutların büyümesini sağlayacak politikalar yerine, büyüyecek işletmeleri düve satmaya özendirerek veya zorlayarak, bu hayvanlarla yeni işletmelerin kurdurulmasını sağlamak ve bunun finans yükünü de kamuya çektirmek gerçekten akılcı değildir. Bu uygulamaların iç piyasadaki hayvanların değerini artırmak için yapıldığının söylenmesi de bu gerçeği değiştirmez. Hele bir yandan tuberkülosis ve brucellosis gibi hastalıkların yaygın olduğu ileri sürülerek ithalatın sürekli kılınmasına alt yapı hazırlanırken, diğer yandan Bakanlık aracılığıyla kooperatifler için satın alınan gebe düvelerde bu hastalıklar için test yaptırma şartının kaldırılması da hiç anlaşılır ve açıklanabilir bir durum değildir. Türkiye Sığır Eti Üretimini Etçi Irklarla Mı Yapmalı? Prof.Dr. Numan AKMAN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Türkiye de sığır eti üretimi şimdiye kadar, az ya da çok süt veriminden de yararlanılan ineklere dayalı olarak gerçekleştirilmiştir. Bunlardan elde edilen genç hayvanları besiye alarak Türkiye de sığır eti üretimine katkı sağlayan besicilerin büyük bölümünün de anaç sığırı yoktur. Anaç sığıra sahip olan besiciler de sadece bunlardan elde edilen erkekleri besiye almakla yetinmez, başka işletmelerde yetiştirilmiş hayvanları da, besi yapmak için satın alırlar. Besiye alınacak hayvanları satanlar ise genellikle az sayıda ineğe sahip olan, nakit sıkıntısı çeken, besi yapmak için gerekli fiziksel imkânlara sahip olmayan işletmelerdir. Bu işletmelerin sattığı hayvanlar içerisinde hemen her genotipten besi hayvanı bulmak mümkün ise de, çoğunluğu kültür ırkları ve kültür ırkı melezleri oluşturmaya başlamıştır. Türkiye de kırmızı et fiyatının artmasını, inek sayısı başta olmak üzere koyun ve keçi sayısının azalmasına değil de, asılsız denebilecek gerekçelere dayandıranlar, daha önce de söylendiği gibi, kasaplık ve besilik sığır ile sığır eti ve koyun-kuzu ithalatına kapı aralamışlardır. Önce kırmızı et fiyatlarını düşürmek için 2010 yılı sonuna kadar ithalat yapılacağı kararlaştırılmıştır. Daha sonra ithalatta süre sınırlaması kaldırılmış, ithalat yapılacak ülke ve grup sayısı da artırılmıştır. Bu arada gümrük vergileri ve referans fiyatlarda da değişiklikler yapılmıştır. Kırmızı et talebinin ülke içerisinden karşılanmasına çalışıldığını iddia etmek için olmalı ki, Önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde kombine verimli ırklar ile etçi ırklardan sürüler kurulması destekleme kapsamına alınmış ve desteklenecek işletmeler için alt sınır 50 baş, üst sınır da 300 baş inek olarak belirlenmiştir. Yani, Türkiye nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde etçi ve kombine verimli ırklardan baş ineklik işletme kuracakların belirli seviyelerde desteklenmelerine (hibeler dahil) karar verilmiştir. Ardından bu kapsam yeterli görülmemiş, 10 baş ve daha fazla inekle damızlık etçi sığır yetiştiriciliği ne başlamak ve damızlık etçi sığır yetiştiriciliği yapmak da destekleme kapsamına alınmıştır. Destekleme alanı bunlarla sınırlı kalmamış, destekleme kararnamelerinde muhtemelen ilk defa etçi ırklar anaç sığır, etçi ırkların melezleri anaç sığır, etçi ırklardan doğan buzağı, suni tohumlamadan doğan çevirme melezi gruplarına da yer verilmiştir. Bu tanımların ne ölçüde doğru ve anlaşılır olduğu üzerinde durulmayacaktır. Bunlara, sadece sığır eti üretimi için mutlaka etçi ırk gerekir yanlış anlayışının ne ölçüde yaygınlaştığının görülmesi için değinilmiştir. Gerçi bu anlayışın yaygınlığı ve uygulama kararlılığını, konunun karar vericisi olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı nın Sütçü hayvandan et verimi elde etmek fakir ülkelerin işi. Türkiye, sütü sütçü, eti etçi ırktan almak zorunda İkisi arasında 15 puan randıman farkın varsa uluslararası alanda nasıl rekabet edersin? Et ihtiyacını da kaliteli etçi ırklardan almalı Etçi hayvancılıklarla ırkların değiştirilmesini benimsedik...her etçi ırkta damızlık tesislerinin kurulması, yavaş yavaş oraya kaydırılması hedefimizdir cümlelerinden anlamak da mümkündür. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı nın 11 Ocak 2012 tarihinde yaptığı bu konuşmayı Bakanlar Kurulu nun 22 Şubat 2012 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayınlanan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar ı ile 7 Mayıs 2012 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2012 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar ı izlemiştir. Bu iki karardan ilkinden hemen sonra bununla ilgili Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2012/26) yayınlanmıştır. Tebliğin 4. ve 5. Maddelerinde sırasıyla Damızlık süt sığırı yetiştiriciliği ve Damızlık etçi sığır yetiştiriciliği ne ilişkin Kredilendirme Konuları ve Teknik Kriterler e yer verilmiştir. Her madde için yazılan 3 er paragrafın hemen tek farkı ırk isimleri ile damızlık etçi ırk yetiştiriciliğinde sağım makinesi ve süt soğutma tankının kredi kapsamına alınmamasıdır. Bu, etçi ırklarla sütçü ırklar arasındaki tek farkın süt üretimi olduğu düşüncesinden kaynaklanıyor ise, etçi ve sütçü olarak tanımlanan grupların yetiştirme koşulları ve talepleri ile ürünlerinin maliyeti yeterince dikkate alınmamış olur. Bu da, yakın gelecekte hem karar vericilerin hem de bu kararlara uyarak yatırım yapanların hayal kırıklığına uğramasına yol açabilir. Yukarıda özetlenen anlayışın gereği olarak yapılan yasal düzenlemeleri uygun ve teşvik edici kabul ederek yatırım yapmış olanlar ve olacaklar elbette vardır. Muhtemelen bunların büyük bir bölümü, neredeyse öz sermaye kullanmadan bir işletmeye sahip olma imkanını değerlendirdiklerini ve 2012 yılında sadece bir inek için 350 TL, bir buzağı için de 75 TL, besilik bir hayvan için de 300 TL destek alacaklarını düşünmektedirler. Ama önümüzdeki yıllarda, faizsiz de olsa kredi geri ödemeleri başlayacak ve muhtemelen destekler bu seviyede sürdürülemeyecektir. Meselelerden ilki bu koşullarda, söz konusu işletmelerden ne kadarının bu işi, azından geri ödemelerini sorunsuz yapabilecek seviyede kazanç sağlayarak yürütebilecekleridir. Bir başka mesele de doğrudan bu işletmelerde veya bu işletmelerden temin edilecek hayvanlarla başka işletmelerde üretilecek karkasın maliyetinin ne olacağıdır. Örneğin etçilerden elde edilen karkas diğer genotiplerden elde edilene göre daha düşük maliyetli olacak mıdır?. Ayrıca ithalatçı anlayış sürdürülürse, bu ırklardan elde edilen karkas maliyetinin ihracatçı ülkelerdeki fiyatlarla rekabet edip edemeyeceği de sorgulanmalıdır. Geri ödemede sorun yaşanmayacağını ve desteklerin artarak süreceğini düşünenler, örneğin Şinşilla, Ankara tavşanı ve özellikle Devekuşu yetiştiriciliğinin pompalandığı dönemleri hatırlayıp, iki dönem arasında bir benzerlik olup olmadığına da bakmalıdırlar. Acaba bu işlere yatırım yapıp zarar edenler, kendilerini yatırıma özendiren kamu ve güya damızlık satanlar hakkında ne düşünmektedirler. Ya da bu işlere ikinci halkada yatırım yapanlar dışında zararlı çıkanlar var mıdır? Veya işten sadece o dönemlerde damızlık ve malzeme satan tedarikçilerin karlı çıktığını bilmek karar vericilere hatalı olduklarını düşündürmekte midir? Sanıyorum bu işleri önerenlerden, özellikle kamu kesiminde yer alanlar iflas etmiş yatırımcılar için; onlara bir fırsat sağladık ama yararlanamadılar diyerek vicdanlarını rahatlatmışlardır. Önümüzdeki yıllarda benzer şeylerin, özellikle etçi ırk sığır yetiştiriciliğine özendirilenler için söylenmesi üzüntü verici olur. Ama durum, gelişmeler ve Türkiye nin etçi sığır yetiştiriciliğine uygunluk düzeyi bu üzüntünün yaşanacağını göstermektedir. Günümüzde etçi ırk yetiştiriciliğine özendirilenler ile geçmişte deve kuşu yetiştiriciliğine özendirilenlere uygulanan taktik oldukça benzerdir. Deve kuşu yetiştirenlere de hayvan başına çok fazla et üretecekleri ve bu eti yüksek fiyatla satabilecekleri söylenmiştir. Bugün etçi ırk sığır yetiştiriciliğine özendirilenlere söylenenler de çok farklı değildir: Bu ırklardan çok fazla ve ucuz et üreteceksiniz, etçilerle sütçüler arasında 15 puan randıman farkı var, bu eti diğer sığırlardan elde edilenlerden çok yüksek fiyata satabileceksiniz. Gerçi besiye almak için getirilen etçi ırklardan, özellikle kastre edilmiş hayvanları besleyenler, durumun hiç de söylendiği gibi olmadığını, yani etçi ırklardan elde edilen karkasa verilen fiyatın yüksek olamayacağını görmüşlerdir. Değerlendirme becerisi olan bir besici için bu tip bir propagandanın etkisi en fazla bir besi dönemi geçerli olur. Ondan sonra bu etki ortadan kalkar. Yani besici zarar gördüğü genotiple çalışmayı sonlandırır. Örneğin Türkiye de alış fiyatı çok düşük olmadığı sürece kastre edilmiş hayvanlarla ikinci defa çalışmaya can atan besici bulmak mümkün olmayacaktır. Etçi ırk sığır yetiştiriciliğine başlayan veya başlayacakların durumu besicilerden oldukça farklıdır. Onların pardon, bu hatadan dönüyoruz demeleri besiciler kadar kolay değildir. Çünkü bu yatırımcılar, işletme kurmuşlar ve damızlık dişi ve erkekler satın almışlardır. Ayrıca bunların belirli bir süre satılmayacağı ve kesilmeyeceğine ilişkin taahhütname imzalamışlardır. Bu aşamadan sonra söz konusu işletmelerin kar edebilmeleri satacakları buzağıların fiyatı ile o buzağıları üretmek için yapacakları masrafların seviyesine bağlıdır. Muhtemelen bu yetiştiricilerin birçoğu kısa bir süre sonra aldıkları fiyattan veya aldıkları fiyatın da üstünde bir fiyatla damızlıklar (dişi ve erkek) ile yüksek fiyata kasaplık erkek satabileceklerini düşünmektedirler. Bu kısa bir süre gerçekleşse de devamlılık kazanma ihtimali son derece düşük bir beklentidir. Etçi Irktan Besi Materyali Yüksek Fiyatla Satılabilir Mi? Etçi ırktan buzağının veya besiye alınacak genç hayvanın yüksek fiyattan satılabileceği varsayıldığında, bunun her şeyden önce karkas maliyetini artıracağı bilinir. Bu hem besicinin hem de Bakanlığın arzuladığı bir durum değildir. Kaldı ki etçi ırklardan olmayan besi materyalinin fiyatının yükselmediği bir piyasada, etçilerin yüksek fiyattan alıcı bulmalarını beklemek de gerçekçi olmaz. Ayrıca, etçi ırklardan besi materyalinin yüksek fiyattan satılabilmesi kadar önemli olan bu satış fiyatının o hayvanı üreten ve damızlıkçı olarak nitelenen işletmeye kazanç sağlayıp sağlamadığıdır. Eğer bir besi hayvanının üretim maliyeti yüksekse ve besicilere yüksek fiyatla satılıyorsa, bunun ne besici, ne tüketici ne de üreticiye bir yararı olur. Türkiye nin pek çok bölgesinde ahıra dayalı etçi ırk yetiştiriciliğinden üretilecek besi materyali için durum bu olacaktır. Bir etçi ırk ineğin günlük yem maliyeti, elbette birçok faktöre göre değişir. Türkiye de günümüz fiyatları ile ineğin günlük masrafının 4 TL kadar olacağı hesaplanabilir. Yani, yeterli meraya sahip olmadıkları için inekleri ahırda tutacak işletmelerin sadece yem masrafı olarak harcayacakları para yılda yaklaşık 1500 TL kadar olacaktır. Yem harcamalarının, toplam harcamalardaki payı %70 kabul edildiğinde ki pek çok işletmede bundan daha küçük bir harcama oranı söz konusu olabilir, inek başına yıllık toplam harcama yaklaşık 2100 TL olur. Bunun karşılığında sütten kesilmiş 0.90 buzağı elde edilirse, sütten kesime kadar hiç masraf yapılmasa da, buzağının maliyeti yaklaşık 2300 TL olarak hesaplanabilir. Bundan sonra düşünülecek husus, maliyeti 2300 TL olan sütten kesilmiş bir buzağının hangi fiyattan müşteri bulacağıdır. Şayet üreticinin kar beklentisi %20 ise buzağıyı satmayı düşündüğü fiyat yaklaşık 2800 TL olacaktır. Canlı ağılığı kg olan bir etçi buzağıyı 2800 TL ye alacak besicinin hem karkas maliyetinin hem de karının ne olacağı ayrıca hesaplanmalıdır. Türkiye de bu fiyata canlı ağırlığı kg civarında olan bir besi hayvanı satın almak mümkündür. Bu koşullarda bir etçi buzağıyı söz konusu fiyattan satın alacak bir besici olmaz. Şayet bu hayvan anılan fiyatla alıcı bulursa, bugünkü koşullarda, bundan elde edilecek karkasın maliyeti TL den daha düşük olamayacaktır. Bu değerlerden Türkiye için öngörülen etçi sığır sistemine yatırım yapacakların karlı olamayacakları anlaşılmış olmalıdır. Şayet onların karlı olduğu bir ortamdan söz ediliyorsa, ülkede karkas fiyatları oldukça yüksek demektir. Bu durumun farkında olunmalı ve bu alana yatırımı özendirmek bir yana, yatırım yapacaklar etraflıca aydınlatılmalı ve uyarılmalıdır. Sonuç ve Öneriler gelecek sayımızda devam edecektir.

19 Köy-Koop Merkez Biṙliği Haziran 2012 KIRSAL KALKINMA 19 KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI! Melih ÜLGEN Değerli kooperatifçilerimiz KOSGEB Destek Programlarını açıklamaya devam ediyoruz. Yürütmekte olduğunuz projeli faaliyetleriniz için mali destek alabileceğiniz bir başka kurum da T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığıdır. Yani kısa ve bilinen adıyla KOSGEB. KOSGEB desteklemeleri KOBİ lere yapılmaktadır ve öncelikle kooperatifimizin KOBİ statüsünde olup olmadığının sorgulanması gerekir. Kooperatifimiz; bir ekonomik faaliyette bulunuyorsa, ikiyüzelli (250) kişiden az yıllık çalışan istihdam ediyorsa ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu yirmi beş milyon ( ) Türk Lirasını aşmıyorsa KOBİ dir. 3. AR-GE, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı: Programın Amacı; KOBİ lerin, Bilim ve teknolojiye dayalı yeni fikir ve buluşlara sahip KOBİ ve girişimcilerin geliştirilmesi, Teknolojik fikirlere sahip tekno-girişimcilerin desteklenmesi, KOBİ lerde Ar-Ge bilincinin yaygınlaştırılması ve Ar-Ge kapasitesinin artırılması, Mevcut Ar-Ge desteklerinin geliştirilmesi, İnovatif faaliyetlerin desteklenmesi, Ar-Ge ve İnovasyon proje sonuçlarının ticarileştirilmesi ve endüstriyel uygulamasına yönelik destek mekanizmalarına ihtiyaç duyulması. a. AR-GE ve İnavasyon Programında; TABLO 1 Destek Üst Limiti (TL) Destek Oranı İşlik Desteği İşliklerden Bedel Alınmaz Kira Desteği Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği b. Endüstriyel Uygulama Programında; Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği (Geri Ödemeli) Personel Giderleri Desteği Başlangıç Sermayesi Desteği Proje Danışmanlık Desteği Eğitim Desteği Sınai ve Fikri Mülkiyet Hakları Desteği TABLO 2 Destek Üst Limiti (TL) Destek Oranı Kira Desteği Personel Giderleri Desteği Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği (Geri Ödemeli) Genel Destek Programı: Programın Amacı; Proje hazırlama kapasitesi düşük KOBİ ler ile KOSGEB hedef kitlesine yeni dahil olmuş sektörlerdeki KOBİ lerin de mevcut KOSGEB desteklerinden faydalanması, KOBİ lerin kaliteli ve verimli mal/hizmet üretmelerinin sağlanması, Mevcut KOSGEB desteklerinin revize edilerek daha fazla KOBİ nin bu desteklerden yaygın şekilde faydalanması, KOBİ lerin rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek amacıyla genel işletme geliştirme faaliyetlerinin teşvik edilmesi, KOBİ lerin yurt içi ve yurt dışı pazar paylarını artırmak amacıyla tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin geliştirilmesi. DESTEK ÇEŞİTLERİ Destek Üst Limiti (TL) 1. ve 2. Bölge İllerinde Destek Oranı 3. ve 4. Bölge İllerinde 1. Yurt İçi Fuar Desteği %50 %60 2. Yurt Dışı İş Gezisi Desteği %50 %60 3. Tanıtım Desteği %50 %60 4. Eşleştirme Desteği %50 %60 5. Nitelikli Eleman İstihdam Desteği %50 %60 6. Danışmanlık Desteği %50 %60 7. Eğitim Desteği %50 8. Enerji Verimliliği Desteği %50 %60 9. Tasarım Desteği % Sınai Mülkiyet Hakları Desteği %50 % Belgelendirme Desteği % Test, Analiz ve Kalibrasyon Desteği %50 % Bağımsız Denetim Desteği %50 IPARD, Kalkınma Ajansları ve Kooperatifler Tevfik Fikret CENGİZ Köy-Koop Merkez Birliği Proje Koordinatörü tfikretcengiz@yahoo.com Bilindiği üzere kooperatifler IPARD programından faydalanamamaktadır. Bunun tartışması şüphesiz farklı ortamlarda yapılmış ve uygulama böyle olmuştur. Dolayısıyla tartışmak yersizdir. Kooperatif şirketleri ise proje teklifi verebilirler. Ancak LE- ADER projesinde kooperatif temsilcilerinin yerel stratejilerin belirlenmesinde önemli katkıları olabilir. Bu nedenle il bazında kurulacak olan yapıların(yerel Eylem Grupları) içinde yer alınmasında fayda vardır. YEG ları Yerel Kalkınma Stratejilerini oluşturmakla yükümlü olacakları için kooperatiflerin bu oluşumlarda aktif katılımları yanında strateji oluşturmada görüşlerini ortaya koymaları yerel kalkınma açısından önemlidir. Unutulmaması gereken kalkınma, her ne kadar kavramlar artık sınırlarını aşmış olsa da, yerelden başlayıp bölgesele ve ulusal kalkınmaya doğru giden dalgalar gibidir. Bu konuda ilerde daha detaylı açıklamalar bu sütunda yapılacaktır. Kalkınma Ajansları ise esas olarak bölgesel planlar hazırlamak, gelişme stratejileri ve yatırım ortamı analizi yapmak ve bu çerçevede imalat, turizm, tarıma dayalı sanayi vs. yatırımlara destek vermektedir. Tarım yönüyle bakıldığında Kalkınma Ajansları birincil ürüne değil, birincil ürünlerin işlenmesine destek vermektedir. Ajansların tarımla ilgili destekleri, tarım altyapısı ile ilgili konularda araştırma çalışmalarını içermekte, ya Teknik Destek ya da Doğrudan Faaliyet Desteği kapsamında gerçekleşmektedir. Bir başka destek programı da Ziraat Bankasınca Tarım ve hayvancılık konularında uyguladığı düşük faiz uygulamasıdır. IPARD programına dönersek, 2013 yılı sonunda bitecek olan bu uygulama istenen düzeyde talep yaratamamıştır. Bunun nedenleri konusunda daha önceki yazılarımızda bazı konuları gündeme getirmiştik. Bu sene içerisinde ilgili Bakanlığın yürüttüğü bir proje kapsamında konular tüm detaylarıyla masaya yatırılmış ve tartışılmıştır. Köy Koop adına katıldığımız bu proje uygulamasında (kamu ve STK temisilcileri, AB Komisyon temsilcisi, AB uzmanları katılımıyla gerçekleşmiş olan eşleştirme projesi) sorunlar ve çözümler konularında yaklaşımlar Proje Çıktısı olarak yetkililerce mutlaka değerlendirilecektir. Bizim mutlaka olmalı diyeceğimiz birkaç husus ise şunlardır; 1. Ödemeler yatırım yapıldıktan sonra yapılmaktadır. Oysa ülkemiz sermayenin bol ve maliyetinin düşük olduğu bir para piyasasına sahip değildir. Yatırımcı yüz binlerce TL yatırım yapıp yani parasını ödeyip daha sonra hibe miktarını tahsil edebilmektedir. Yatırım yapmak dünyanın her yerinde risk almak demektir. Öyleyse yatırımcıyı rahatlatmak gerekir. Bunun da yolu projede belirlenmiş olan taksit tutarının belirli bir yüzdesinin avans olarak sözleşme imzalandığında veya yatırım başladığında herhangi bir teminat karşılığı ödenmesidir. 2. Ulusal Programlar arasında daha iyi uyum sağlanması gereklidir. Aynı anda benzer hibe veya desteklerin ortaya çıkması yatırımcıyı kararsızlığa sevk etmekte, Ipard programında talebin istenen düzeyde olmasına engel teşkil etmektedir. Bu durumlarda farklı uygulamalara geçilmelidir. Mesela IPARD uygulama illerinde, diyelim ki süt sığırcılığı konusunda, Ziraat Bankası düşük faiz uygulaması 100 baş hayvanın üzerinde yatırım olursa uygulanır gibi şartlar konulabilir. Kalkınma Ajansları için de aynı durum söz konusudur. Aynı anda aynı konuda destek uygulaması olabilmektedir. 3. Yatırımcı projesi ile ilgili zamanlamayı bilmek ister. Yani projesi ne zaman kabul edilecek ve işe başlayacak. Sürenin uzaması yatırımcıyı başka alana sevk eder. Doğaldır ki ayırdığı paranın bir maliyeti var ve bunu ne zaman kabul edileceğini bilmediği bir konu için tutmaz. Aksi halde bu kişi zaten yatırımcı diye tanımlanamaz. Burada sadece bize göre çok önemli olan konulara temas edilmiştir. Şüphesiz bu kadar büyük kapsamlı bir projenin uygulanmasında zorluklar olacaktır. Tarım Bakanlığımız bu konularda çok yoğun çalışmalar yapmaktadır. Tanıtım, bilgilendirme ve danışmanların eğitimi konusunda Ipard illerinin tamamında eğitimler yapılmıştır. Şimdi de aksayan konular belirlenmiş ve kısa zamanda, yatırımcı lehine çözülmesi için çaba harcanmaktadır. TKDK - İscehisar Merkez TKK 2,5 milyonluk proje sözleşmesi imzaladı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Afyonkarahisar Koordinatörlüğü ile İscehisar Merkez Tarımsal Kalkınma Kooperatifi arasında 2 milyon 427 bin 353 liralık proje sözleşmesi imzalandı TKDK İl Koordinatörü Metin Şehitoğlu, TKDK İl Koordinatörlüğü'nde gerçekleştirilen imza töreninde yaptığı konuşmada, işletmelerin ya da kişilerin bir araya gelerek bir şey yapmaya gayret göstermelerini önemsediklerini ve desteklediklerini kaydetti. Sözleşmenin Afyonkarahisar için büyük önem taşıdığını ifade eden Şehitoğlu, şöyle konuştu: ''İscehisar Merkez Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin projesi, onay gördü ve sözleşme aşamasına geldik. Projenin toplam bedeli 2 milyon 427 bin 353 lira. Bu paranın yüzde 60'ı hibe olarak verilecek. Projenin ileride Afyonkarahisar'daki insanlara örnek olması açısından projeyi duyurmak istedik. Bir araya gelip hareket ederek çok şeyler yapılacağını gösterebiliriz. İstedikten ve gayret edildikten sonra bunları gerçekleştirmek zor değil. Artık ülkemizde bizim için zor olduğunu düşündüğümüz bir çok hususu aştık. Tabiri caizse zor bir şey kalmadı. Çalışılınca istenilen her şey oluyor.'' ''Yaklaşık 100 aileye istihdam sağlayacağız'' İscehisar Merkez Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Metin Mercan da, 1960 yılında yurt dışına işçi göndermek için kurulan kooperatifin bugün tarım ve mermer alanlarında yatırım yapar hale geldiğini bildirdi. Avrupa Birliği (AB) hibelerinden yararlanan ilk kooperatif olduklarını vurgulayan Mercan, şunları söyledi: ''TKDK'nın da üçüncü çağrı döneminde projemiz kabul gördü ve destek aldık. İscehisar'ın Erenler mevkisinde yatırım alanını oluşturduk. 37 bin metrekarelik bir alanda bu çalışma sahamızı kuracağız. İnşaat alanı 4-5 bin metrekare civarında olacak. Şu anda 100 büyükbaş hayvan ile bu işe başlayacağız. Tesisimiz 750 büyükbaş hayvan alabilecek bir kapasitede olacak. Hedefimiz, 7-8 yıl içerisinde bunun yüzde 50'lik kısmına ulaşmak. Akabinde süt işleme projemiz var. Bunları da etap etap geliştireceğiz. Proje belli bir boyuta geldikten sonra yaklaşık 100 aileye istihdam sağlayacağız.''

20 Haziran 2012 Köy-Koop Merkez Biṙliği 20 SAĞLIK 10 ÜLKE MİKRO BESİNİ TARTIŞTI Nurgül KARAGÜL Fizyoterapist BEL FITIĞI NEDİR? BELİRTİLERİ NELERDİR? Bel, beş omur ve omurlar arası disklerden oluşan omurganın boyundan sonraki en hareketli bölgesidir. Omurlar arasındaki diskler; içi jelatinimsi bir sıvı ve dışı liflerden oluşan bir yapıdır. Duruş bozuklukları, aşırı zorlamalar, tekrarlayan hareketler sonucunda omurlar arasındaki diskler dışarı doğru fıtıklaşır ve çevre dokulara (bağ, kas, sinir) bası yaparak ağrı, uyuşma, karıncalanma gibi şikâyetlere sebep olur. Belirtileri nelerdir? En önemli ve belirgin belirtisi bel ve bacak ağrısıdır. Başlangıçta belde olan ağrı zamanla bacağa yayılabilir. Ve bu ağrı genellikle tek taraflı olur. Öksürme, hapşırma, uzun süre oturma veya uzun süre ayakta kalma ile artabilir. İlerleyen zamanlarda ağrıyan bacakta uyuşma, karıncalanma ve kuvvet kaybı eşlik edebilir. Teşhis Tedavi Hastanın muayene bulguları ve uzman doktorun isteyeceği görüntüleme, laboratuar tetkikleri ile teşhis konulur. Medikal tedavi Fizik tedavi ve rehabilitasyon Yüzeyel- derin ısıtıcılar, düşük frekanslı akımlar traksiyon ve egzersiz tedavisini içerir. Cerrahi tedavi Kan grubumuzu ne kadar doğru biliyoruz? Kan Transfüzyon Merkezi nde yapılan araştırmada şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıktı. Kan Transfüzyon Merkezi nde, Kan grubumuzu ne kadar doğru biliyoruz? başlıklı bir araştırma yapıldı. Toplam 3 bin 164 bağışçının ibraz edilen kan grupları ve merkezde farklı çıkan test sonuçlarının genel toplam oranları ve yanlış bilinen kan grubu oranları değerlendirildi. Buna göre, 3 bin 164 bağışçının 675 i (yüzde 21.34) kan grubunu sözel, 2 bin 489 u (yüzde 78.66) çeşitli kurumlara ait kimlikleri ile kan gruplarını beyan etti. Araştırmaya katılan bağışçılardan 78 inin (yüzde 2.46) kan grubunu yanlış bildiği saptandı. Kan grubunu sözel olarak beyan edenlerin 37 si (yüzde 1.17) ve çeşitli kurumların kimliklerinde belirtilen kan gruplarının 41 inin (yüzde 1.29) yanlış olduğu saptandı. Sağlıksız Gıdada Vatandaşlara Çağrı! Yetkililer şüpheli görülen ürünlerin Alo 174 gıda hattına bildirilmesini istiyor Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı' nın gıda güvenliğine ilişkin marka teşhiri sürüyor. Sağlığı tehdit eden gıda ürünlerinin tespiti için vatandaşa da görev düştüğünü belirten yetkililer, şüpheli görülen marka ve ürünlerin Alo 174 gıda hattına bildirilmesini istiyor. Teşhir Sürüyor Sahte bal ve sahte zeytinyağı derken sucukta tavuk derisine, pidede domuz etine rastlandı. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu aldatmacayı artık internet sitesinden marka ismi vererek duyuruyor. "Firmalar İç Kontrollerini Artırdı" Para cezasıyla birlikte uygulanan marka teşhirinin, gıda sektörüne olumlu yansımaları görülmeye başlandı. Yetkililer, gıda güvenliğiyle ilgili bu mücadeleye tüketicinin de desteğini bekliyor. UNICEF Beslenme Uzmanı Vilma Tyler, Zenginleştirilmiş un ile yapılan ürünler çocukların zeka düzeylerinde artışa neden oluyor ve entelektüel başarılarının artırıyor dedi. Türkiye'de UNICEF ve Unun Zenginleştirilmesi Girişimi tarafından düzenlenen çalıştayla, unun zenginleştirilmesi 10 ülkeden aralarında bilim adamı, doktorlar, halk sağlığı uzmanları, akademisyenler, hükümet kuruluşları ve un sanayisi temsilcilerinin de bulunduğu 60 katılımcı tarafından farklı açılardan ele alındı. UNICEF Beslenme Uzmanı Vilma Tyler, unda yapılacak zenginleştirmenin yaşam kalitesini arttırdığını belirterek, zenginleştirilmiş un ile yapılan ürünlerin çocukların zeka gelişimlerinde artışa neden olduğunu ve entelektüel başarılarının artırdığını vurguladı. Gizli Açlık Süresinde Fark Edilmeyebilir Tyler, mikro besinlerin yani vitamin ve minerallerin eksikliğinden kaynaklanan sorunların, tüm dünyayı ilgilendiren meseleler olduğunu belirterek, özellikle demir, folik asit, A vitamini, çinko ve D vitamini gibi vitaminlerin eksiklerinin, sağlıklı bireylerin yetişmesinin önündeki en önemli sorun olduğunu ifade etti. Besin müdahaleleri arasında toplum sağlığının sağlanabilmesi için en güvenli ve maliyeti en düşük müdahalenin unun zenginleştirilmesi olduğunu dile getiren Tyler, Gizli açlık adını verdiğimiz süreçte, bir kişide mikro besin eksikliği olabilir ama bu fark edilmeyebilinir. Semptomlar görülmeye başladığında ise mikro besin eksikliği ciddi düzeye taşınmıştır dedi. Mikro Besin Eksikliği Entellektüel Gelişimi Olumsuz Etkiliyor Birçok insanda görülen gece körlüğünün A vitamini eksikliğinden kaynaklandığını anlatan Tyler, pek çok insanın bunun sebebinin bilmediğini ancak bu Bilinçsiz Dondurma Tüketimi Hastalıklara Davetiye Çıkarıyor Dondurma, hepimizin çok fazla sevdiği bir tatlı çeşidi olsa da bilinçsiz tüketimi yarar yerine zarar getirebiliyor. Kalsiyum ve vitamin zengini Dondurmanın yapımında süt ve süt ürünlerinin yanı sıra; şeker, glikoz şurubu gibi tatlılık verici maddeler, bitkisel yağ ve/veya süt yağı, çeşidine göre çikolata, kakao, meyve, fındık/fıstık, karamel gibi besinler, sahlep, kıvam verici, doğal ve doğala özdeş aromalar bulunur. Yüksek miktarda süt içermesinden dolayı besin değerleri açısından zengindir. Dondurmada protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra; A, B, C, D ve E grubu vitaminlerle birlikte kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineraller de bulunuyor. Dondurmanın sütü pastörize olmalı Dondurmayı tüketirken dikkat etmemiz gereken en önemli nokta, dondurmanın sağlık ve hijyen kurallarına uygun hazırlanmış olmasıdır. Özellikle dondurmanın yapıldığı sütün pastörize olması ve hazırlanırken mikroorganizmalarla bulaşımının önlenmesi gereklidir. Süt, mikroorganizmaların üremesi için çok iyi bir ortamdır. Bu nedenle dondurmanın pastörize sütten yapılması ve hijyenik koşullarda üretilmesi çok önemlidir. Sağlıksız ve hijyenik şartlardan uzak dondurma ve buzlu ürünlerin tüketiminin hastalıklara davetiye çıkardığı unutulmamalıdır. Dondurma boğazınızı şişirmez, ancak boğazının iltihaplıysa dondurma yemekten kaçının Dondurma aç karnına tüketildiğinde iştah kapanmasına neden olabileceği için tokken tüketilmelidir. Midede kramp oluşturmaması içinse yavaş yenmelidir. Dondurmayı aniden yutmak mide kramplarına ve kasılmalara neden olur. Bademcik ameliyatlarından sonra bazı doktorlar da dondurma yemeyi tavsiye etmektedir. Bu tür durumlarda dondurma, komplikasyonları azaltır. Ancak solunum enfeksiyonu sırasında, yutak ve bademcik iltihaplarının tedavi sürecinde dondurma önerilmez. sorunun zamanında çözülmezse körlüğe neden olabileceğini belirtti. Demir eksikliğinde ise aneminin ortaya çıktığını ifade eden Tyler, Anemi çocukların bünyelerini zayıf, konsantrasyonlarının düşük olmasına neden oluyor. Dolayısıyla eğitim başarılarını ve zihinsel kapasitelerini olumsuz etkileniyor. Mikro besinler çocukların gelişiminde erken düzeyde beyin, omurilik gelişiminde büyük etkiye sahipler. Hayatlarının ilk dönemlerinde bu vitaminlerden mahrum kalırsa fiziksel, entelektüel ve zihinsel gelişimi açısından sıkıntılar yaşanır diye konuştu. Folik asittin ise doğurgan yaştaki kadınlar ve hamileler için çok önemli olduğunu vurgulayan Tyler, şunları kaydetti: Folik asit eksikliği nedeniyle doğumsal anomileler oluşabilir. Bununla ilgili Türk cerrah Murat Mutuş tarafından bir araştırma yapıldı. Araştırmada, en sık rastlanan doğumsal anomalilerden nöral tüp defektinin çocukların tedavi süreçlerinde yılda 1 kişi için 10 bin dolar harcandığını gösteriyor. Bu kişilerin yaşam süreleri düşünüldüğünde bu masraflar bin doları buluyor. Bu sağlık sistemi ve aile üzerinde yük oluşturuyor. Sağlıklı Bebeklik Geçiren Sağlıklı Yaşam Geçirir Unun Zenginleştirilmesi Girişimi Eğitim ve Teknik Destek sorumlusu Quentin Johnson ise Türkiye'de diğer bölge ülkelerinde olduğu gibi demir ve folik asit eksikliğinin olduğunu belirterek, şu anda bu konuda Türkiye'de araştırmalar yapıldığını ifade etti. Unun zenginleştirilme süreçlerinde tüm paydaşların bir araya gelerek bunu konuşması ve sorunları ele alması gerektiğini vurgulayan Johnson, sorunun ancak ortak bir çalışmayla çözüleceğini belirtti. Mikro besinlerin kadınların sağlıklı olması için son derece önemli olduğunun altını çizen Johnson, Özellikle gebe kaldıklarında çünkü sağlıklı anne sağlıklı bir bebek dünyaya getirir. Sağlıklı bebeklik geçiren birey sağlıklı çocukluk ve devamında sağlıklı bir yaşam geçirir. Bu döngü şeklinde ilerliyor dedi. Demir Eksikliği Zekayı 8 Puan Düşürüyor Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Toplum Beslenmesi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülden Pekcan, beslenmeden kaynaklanan sağlık sorunların çözülmesi için öncelikle diyetin düzeltilmesi, besin desteğinin verilmesi, sağlık hizmetinin düzeltilmesi ve besin zenginleştirilmesinin yapılması gerektiğini belirtti. Türkiye'de beslenmede enerjinin yüzde 44'ünün ekmekten alındığını ifade eden Pekcan, bu nedenle ekmeğin tam tahıllı, posalı olmasının ve içine demir, folik asit, B 12 vitamini gibi vitaminlerin katılmasının dengeli beslenmede önemli olduğunu kaydetti. Bu şekilde mikro besinler nedeniyle yaşanan sorunlarını azaltılacağını ifade eden Pekca, Örneğin, demir yetersizliği çocuklarda bilişsel gelişimi ve IQ'yu etkiliyor ve IQ'da 5 ile 8 arasında bir düşüklüğe neden oluyor. İnsanların üretkenliği ve algılamasını etkiliyor, hastalığa yatkınlığı arttırıyor. Zenginleştirmeyle bunların önüne geçilebilinir diye konuştu. Çölyak hastaları için karabuğday çeşidi geliştirildi Glüten içermemesi nedeniyle başta çölyak hastalarının rahatlıkla tüketebileceği, iki adet karabuğday çeşit adayının üretim izni alındı. Türkiye de karabuğday ıslah çalışmaları ilk olarak Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü nde başlatıldı ve bugün itibarıyla iki adet karabuğday çeşit adayının üretim izni alındı. Dünyanın birçok ülkesinde üretilen, önemi ve yaygınlığı gün geçtikçe artan, uluslararası ticarette yeri olan karabuğday, 3-3,5 ayda yetişiyor. Karabuğday insan ve hayvan beslenmesinin yanı sıra yeşil gübre, toprak düzenleyicisi, diyet ve tıbbi amaçlı olarak kullanılıyor. Unu ve danesinin glüten içermemesi nedeniyle çölyak hastalarının rahatlıkla tüketebildiği karabuğdayın yeşil kısımlarından ise kalp damar hastalıkları ile kanser tedavisinde kullanılan rutin maddesi elde ediliyor. Karabuğdayın tanıtımı, yetiştiriciliği, kullanım alanları ve bitkinin ülkemiz tarımına kazandırılması amacıyla da Karabuğdayla Sağlıklı Yaşama Merhaba sloganıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Bu kapsamda, Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü nün koordinatörlüğünde, 100 kişiye 6 gün boyunca teorik ve uygulamalı eğitim verildi.

Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti

Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti HAKKIMIZDA Detay Fuarcılık Organizasyon & Tanıtım Hizmetleri Limited Şirketi TOBB- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nin Y-276 numaralı Yurtiçinde

Detaylı

NİSAN AYI BÜLTENİ 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu

NİSAN AYI BÜLTENİ 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu Teke Yöresi 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı, 27-30 Nisan tarihleri arasında kapılarını ziyaretçilere açtı. Üreticinin yeni teknolojilerle buluştuğu fuarı ilk gün

Detaylı

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi Isparta Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce düzenlenen Sosyal Güvenlik Reformunun

Detaylı

Tarımın Anayasası Çıktı

Tarımın Anayasası Çıktı Tarımın Anayasası Çıktı Günnur BİNİCİ ALTINTAŞ Tarım sektörünün anayasası olan 5488 sayılı Tarım Kanunu iki yıllık yoğun bir çalışmanın ardından 18.04.2006 tarihinde kabul edildi. Resmi Gazete de 25.04.2006

Detaylı

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ KARAMAN ELMA PANELİ PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ 25 NİSAN 2016 Hazırlayanlar Uzman İsmail ARAS Uzman Hakan ANAÇ Araştırma, Etüt ve Planlama Birimi GİRİŞ Dünyanın en büyük elma üreticilerinden olan ülkemiz ve

Detaylı

AB Destekli Bölgesel Kalkınma Programları

AB Destekli Bölgesel Kalkınma Programları T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü AB Destekli Bölgesel Kalkınma Programları Aralık 2004 AB Bölgesel Programları Dairesi Başkanlığı

Detaylı

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60 ÖZET: Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı nın (BAKA) yeni Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen, görevine geçen ay başladı. Özen; ilk olarak ekip arkadaşlarım diye hitap ettiği BAKA nın personeliyle toplantı yaptı,

Detaylı

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU Yayın Tarihi :06.12.2014 Sayfası :1-16. Syf Yayın Tarihi :06.12.2013 Sayfası :10.Syf Yayın Tarihi :06.12.2014 Sayfası :7. Syf Yayın Tarihi :06.12.2014 Sayfası :1-11. Syf Yayın Tarihi :06.12.2014 Sayfası

Detaylı

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY CHP Bodrum İlçe Başkanı Recai Seymen, 29 Kasım Pazar günü yapılacak olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İlçe Kongresinde ilçe başkanlığına tekrar aday olduğunu

Detaylı

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası. 2014 Yılı Faaliyet Raporu

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası. 2014 Yılı Faaliyet Raporu Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası 2014 Yılı Faaliyet Raporu BAŞKANDAN Odamızın kurumsal yapısı ve yarım asırlık tarihinden elde ettiği tecrübe ve birikim sayesinde, son derece sağlam temeller üzerinde yapılanmıştır.

Detaylı

T.C. KIRIKKALE VALİLİĞİ İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ ARALIK 2013 KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI

T.C. KIRIKKALE VALİLİĞİ İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ ARALIK 2013 KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI T.C. KIRIKKALE VALİLİĞİ İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ ARALIK 2013 KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI RECEP KIRBAŞ İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRÜ Kırsal Kalkınma Yatırımlarının

Detaylı

hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Çarşamba, 02 Şubat :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 05 Şubat :13

hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Çarşamba, 02 Şubat :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 05 Şubat :13 Divan Başkanlığını Belediye Meclis Üyesi Yusuf Uzunlar,Başkan Yardımcılığını, Fatsa Muhtarlar Dernek Başkanı Mehmet Özgen,Katip Üyeliklerini,Perşembe Muhtarlar Dernek Başkanı Namık Canik ve Korgan muhtarlar

Detaylı

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi

Detaylı

2011 YILI FAALİYET RAPORU Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı

2011 YILI FAALİYET RAPORU Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı 2011 YILI FAALİYET RAPORU Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı YÖNETİM KURULU 2011 FAALİYETLERİ 13.07.2011 Batı Akdeniz bölgesinin istihdam sorununa çözüm yaratmak amacıyla Akdeniz Radyo Televizyon

Detaylı

Sayı: 68 Kasım Mecidiyeköy Mah. Mecidiye Cad. No:14 Adıgüzel Çarşısı K:1 D:1 Şişli/İSTANBUL

Sayı: 68 Kasım Mecidiyeköy Mah. Mecidiye Cad. No:14 Adıgüzel Çarşısı K:1 D:1 Şişli/İSTANBUL Anayasanın 135. maddesinde tanımlanan 66 ve 85 sayılı KHK ve 7303 sayılı yasa ile değişik 6235 sayılı yasaya göre kurulmuş kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Sayı: 68 Kasım 2017 Sosyal Medyada

Detaylı

DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık

DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık Mevcut Durum Değerlendirmesi: Dünya ticaretinde gıda sektörü

Detaylı

GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI EĞİTİM YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI Kırsal Kesimde Kadın Kooperatifleri

GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI EĞİTİM YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI Kırsal Kesimde Kadın Kooperatifleri GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI EĞİTİM YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI Kırsal Kesimde Kadın Kooperatifleri Uzm.Nimet KALELİ Kırsalda Kadın Hizmetleri Koordinatörü 20 OCAK 2013 Tarımsal üretimi

Detaylı

T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLĞİ 2011 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI

T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLĞİ 2011 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLĞİ 2011 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI Akdeniz Belediyeler Birliği, üyelerine üst düzey hizmet sunan, yerel ölçekteki Reform süreçlerine ve Ülkemizin AB ile bütünleşme sürecine destek

Detaylı

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 51. Hafta (19-26 Aralık 2010)

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 51. Hafta (19-26 Aralık 2010) Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği 19 ARALIK 2010, PAZAR Haftalık Türkiye - AB Gündemi 51. Hafta (19-26 Aralık 2010) 18:00-20:00 Devlet Bakanı ve Başmüzakereci

Detaylı

FASIL 18 İSTATİSTİK. Öncelik 18.1 ESA 95 e uygun anahtar ulusal hesap göstergelerinin zamanında oluşturulması. 1 Mevzuat uyum takvimi

FASIL 18 İSTATİSTİK. Öncelik 18.1 ESA 95 e uygun anahtar ulusal hesap göstergelerinin zamanında oluşturulması. 1 Mevzuat uyum takvimi FASIL 18 İSTATİSTİK Öncelik 18.1 ESA 95 e uygun anahtar ulusal hesap göstergelerinin zamanında oluşturulması 1 Mevzuat uyum takvimi Bu öncelik altında, bu aşamada herhangi bir mevzuat uyumu çalışması öngörülmemektedir.

Detaylı

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIM VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU (TKDK) DESTEKLERİ

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIM VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU (TKDK) DESTEKLERİ BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIM VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU (TKDK) DESTEKLERİ Selin ŞEN Eylül 2012 SUNUM PLANI I. SÜT ÜRETEN TARIMSAL İŞLETMELERE YATIRIM II. ET ÜRETEN TARIMSAL İŞLETMELERE

Detaylı

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata 02.12.2016 / Ankara TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata 1/6 geçirilecek olan KOBİ lere Nefes Kredisi için imzalar, Başbakanlık Çankaya Köşkü nde düzenlenen lansman

Detaylı

1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA 17.09.2014

1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA 17.09.2014 1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA 17.09.2014 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, yumurta, tereyağı ve kırmızı et tüketiminin kalp ve damar hastalıklarını

Detaylı

2 3 4 5 6 2006 2007 2008 2009 2010 Antalya, Isparta, Burdur 3.996.228 4.537.170 4.742.685 5.210.194 7.465.360 Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak 4.711.300 4.924.994 6.127.161 6.408.674 7.107.187 Adana, Mersin

Detaylı

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü http://www.iha.com.tr/balikesir-haberleri/mesleki-egitim-tanitim-ve-isbirligi-protokolu-balikesir- 1685591/ Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü Meslek lisesi Organize Sanayi Bölgesi ile İl Milli

Detaylı

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU Sayfası :15. Syf Sayfası :9. Syf Sayfası :5. Syf. SON DAKİKA GAZETESİ Sayfası :5. Syf. Sportmen ilavesi Sayfası :2. Syf Sayfası :31. Syf Sayfası :3. Syf Sayfası :İnternet Sitesi İZTO dan Selvitopu ve ekibine

Detaylı

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur. 06 EKİM 2014 REKLAM HABERLER Gül-Ay - Sayfa 3 06 EKİM 2014 Gül-Ay - Sayfa 5 HABERLER Erdemli de üzüm festivali yapıldı Erdemli'ye bağlı Üzümlü köyünde Üzüm festivali yapıldı. Erdemli Belediyesi tarafından

Detaylı

Vali Çiçek Çiftçimin alın teri değerlidir

Vali Çiçek Çiftçimin alın teri değerlidir Vali Çiçek Çiftçimin alın teri değerlidir Muğla Valisi Amir Çiçek Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2006-2016 yıllarında Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi programı kapsamında Ortaca İlçesinde

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

TOBB GGK nın Onursal Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkanı Sayın Ali Sabancı dır.

TOBB GGK nın Onursal Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkanı Sayın Ali Sabancı dır. TOBB GGK, TOBB bünyesinde teşekkül ettirilen ve TOBB Yönetim Kurulu nun alacağı kararlara ışık tutan, genç girişimcilik konusunda genel politikalar geliştiren ve görüş oluşturulmasına katkıda bulunan istişari

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

En Yüksek Prim Ödeyen 10 İşverene Ödül Verildi

En Yüksek Prim Ödeyen 10 İşverene Ödül Verildi En Yüksek Prim Ödeyen 10 İşverene Ödül Verildi SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI FATİH ACAR: -2008 YILINDA YAŞANAN OLUMSUZLUKLARA ARTIK RASTLAMIYORUZ -PLAKET VERDİĞİMİZ İŞVERENLER DÜZENLİ PRİMLERİNİ ÖDEYEN,

Detaylı

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Haftalık Türkiye - AB Gündemi 11. Hafta (11-17 Mart 2013)

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Haftalık Türkiye - AB Gündemi 11. Hafta (11-17 Mart 2013) T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Haftalık Türkiye - AB Gündemi 11. Hafta (11-17 Mart 2013) 11 MART 2013 PAZARTESİ 09:45-17:00 Avrupa Birliği Bakanlığı Mali İşbirliği Başkanı M. Süreyya Süner ve beraberindeki

Detaylı

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığı ve Türkiye Ziraat odaları Birliği tarafından düzenlenen bilgilendirme, toplantısında konuşan Ziraat odaları

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Haftalık Türkiye - AB Gündemi 27. Hafta (1-7 Temmuz 2013)

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Haftalık Türkiye - AB Gündemi 27. Hafta (1-7 Temmuz 2013) AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Haftalık Türkiye - AB Gündemi 27. Hafta (1-7 Temmuz 2013) 1 Temmuz 2013 PAZARTESİ 09:00-18:00 AB Hukuku Başkanlığı AB İşleri Uzman Yardımcısı Çiğdem Akın Yavuz un İKV, TOBB, Yeditepe

Detaylı

DİKİLİ TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA (Jeotermal Kaynaklı Sera) ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ

DİKİLİ TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA (Jeotermal Kaynaklı Sera) ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ DİKİLİ TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA (Jeotermal Kaynaklı Sera) ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ MENDERES TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA (Süs Bitkileri Ve Çiçekçilik)

Detaylı

Değerli FODER Destekçileri,

Değerli FODER Destekçileri, Değerli FODER Destekçileri, Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği olarak hem sivil toplum, hem akademisyenler, hem kamu ile beraber başarı elde etmek için gönül bağı ile 2012 yılında yola çıktık. Dernek

Detaylı

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR)

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) ANTALYA DA TARIM SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ÇALIŞTAYI GIDA ALT SEKTÖRÜ ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 6 Eylül 2010, Antalya 1 ANTALYA

Detaylı

Kayıt Dışı İstihdam Çalıştayı Ankara da Yapıldı

Kayıt Dışı İstihdam Çalıştayı Ankara da Yapıldı Kayıt Dışı İstihdam Çalıştayı Ankara da Yapıldı Sosyal Güvenlik Kurumu, kamu kurum ve kuruluşları, işçi-işveren-esnaf ve sanatkâr üst birlikleri ile akademisyenlerin bir araya geldiği Etkin Rehberlik ve

Detaylı

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center Kurumsal yönetime inancınızı paylaşmak, sürdürülebilir kalkınma hedefiyle ilerlemek için VIII. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi nde yerinizi alın!

Detaylı

TARIM VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU EYLÜL 2018

TARIM VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU EYLÜL 2018 TARIM VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU EYLÜL 2018 TKDK GENEL BİLGİ TKDK, Tarım ve Orman Bakanlığı nın İlgili Kuruluşudur. Avrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) kırsal kalkınma IPARD fonlarını

Detaylı

DÜNYA GIDA GÜNÜ 2010 YENİ GIDA YASASI VE 12. FASIL MÜZAKERE SÜRECİ. Fatma CAN SAĞLIK Tarım ve Balıkçılık Başkanı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği

DÜNYA GIDA GÜNÜ 2010 YENİ GIDA YASASI VE 12. FASIL MÜZAKERE SÜRECİ. Fatma CAN SAĞLIK Tarım ve Balıkçılık Başkanı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği DÜNYA GIDA GÜNÜ 2010 YENİ GIDA YASASI VE 12. FASIL MÜZAKERE SÜRECİ Fatma CAN SAĞLIK Tarım ve Balıkçılık Başkanı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Sunuş İçeriği Yeni Gıda Kanununa Giden Süreç Müzakere süreci

Detaylı

BVKAE www.bornovavet.gov.tr

BVKAE www.bornovavet.gov.tr Türkiye Veteriner İlaçları Pazarı Sorunlar ve Çözüm Önerileri Uluslararası Süt Sığırcılığı ve Süt Ürünleri Çalıştayı ve Sergisi 28-29 Nisan, 2008 - Konya İsmail Özdemir VİSAD - Veteriner Sağlık Ürünleri

Detaylı

Faktoring sektörü 76 milyar TL işlem hacmi ve reel sektöre sağladığı 12,4 milyar TL ile Türk ekonomisine destek veriyor

Faktoring sektörü 76 milyar TL işlem hacmi ve reel sektöre sağladığı 12,4 milyar TL ile Türk ekonomisine destek veriyor Reel Sektörün Çarkı Faktoring, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin in katıldığı sempozyumda değerlendirildi. Faktoring sektörü

Detaylı

Kırsaldaki yaşamı geleceğe hazırlıyoruz

Kırsaldaki yaşamı geleceğe hazırlıyoruz Kırsaldaki yaşamı geleceğe hazırlıyoruz ÇALIŞMALARIMIZ Tarimsalpazarlama.com ve Tarim.com.tr Türkiye nin ilk tarımsal bilgi ve ticaret odaklı portalları Mobil Çözümler Çiftçi haber servisleri, SMS,

Detaylı

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız 1 MAYIS Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Bayramı 1 Mayıs nedeniyle yayınladığı mesaj şöyle: İşçilerin birlik ve dayanışma günü olan, 1 Mayıs ın, tüm dünya ve ülkemiz

Detaylı

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN Muğla Gazeteciler Cemiyeti 12. Seçimli Genel Kurulu Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde gerçekleşti. 23 yıldır cemiyet başkanlığını yürüten duayen gazeteci

Detaylı

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR Halil AGAH Kıdemli Kırsal Kalkınma Uzmanı 22 Kasım 2016, İSTANBUL 1 2 SUNUM PLANI TARIMDA KÜRESELLEŞME TÜRK TARIM SEKTÖRÜ VE SON YILLARDAKİ GELİŞMELER TARIMDA

Detaylı

ANKARA KALKINMA AJANSI. www.ankaraka.org.tr

ANKARA KALKINMA AJANSI. www.ankaraka.org.tr ANKARA KALKINMA AJANSI www.ankaraka.org.tr TÜRKİYE'NİN En Genç Kalkınma Ajansı Ankara Kalkınma Ajansı bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak, bölgenin rekabet gücünü artırmak ve gelişimini hızlandırmak

Detaylı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı 6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı(ISSA) işbirliği ile Stratejik İnsan Kaynakları Politikaları ve İyi Yönetişim

Detaylı

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ Büyük tarımsal ekonomiler sıralamasında 7. sırada yer alan ülkemiz tarımının milli gelire, istihdama ve dış ticarete katkısı giderek artmaktadır. Tarım sektörü; 2008 yılında

Detaylı

T.C. KIRIKKALE VALİLİĞİ İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ ARALIK 2014 KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI

T.C. KIRIKKALE VALİLİĞİ İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ ARALIK 2014 KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI T.C. KIRIKKALE VALİLİĞİ İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ ARALIK 2014 KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI RECEP KIRBAŞ İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRÜ Kırsal Kalkınma Yatırımlarının

Detaylı

TOBB da Akdeniz Bölge Toplantısı yapıldı

TOBB da Akdeniz Bölge Toplantısı yapıldı TOBB da Akdeniz Bölge Toplantısı yapıldı Akdeniz Bölgesi ndeki oda ve borsaların katılımıyla TOBB İkiz Kuleler de gerçekleştirilen istişare toplantısında konuşan TOBB Başkanı M. Rİfat Hisarcıklıoğlu, ekonomide

Detaylı

KIRSAL KALKINMA VE ÖRGÜTLENME ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, İŞ TANIMLARI VE GEREKLERİ BELGELERİ

KIRSAL KALKINMA VE ÖRGÜTLENME ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, İŞ TANIMLARI VE GEREKLERİ BELGELERİ KIRSAL KALKINMA VE ÖRGÜTLENME ŞUBE GÖREV, İŞ TANIMLARI VE GEREKLERİ BELGELERİ KIRSAL KAKINMA VE ÖRGÜTLENME ŞUBE MÜDÜRÜ KIRSAL KAKINMA VE ÖRGÜTLENME ŞUBE Yayın Tarihi 03.02.2014 Revizyon Tarihi 15.04.2014

Detaylı

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR 2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR İklim değişikliği Biyoçeşitliliğin Korunması Biyoyakıt Odun Dışı Orman

Detaylı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ NE HOŞGELDİNİZ Sevgili Öğrencilerimiz; 2008 yılında kurulan Gümüşhane Üniversitesi nin dünyaya açılan penceresi sloganıyla kısa sürede büyük gelişim sağlayan Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi,

Detaylı

İzmir İktisat Kongresi, 30-31 Ekim 2013 Oturum 7D: Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm. Panel Başkanı: Vedat Mirmahmutoğlları, GTHB Müsteşarı

İzmir İktisat Kongresi, 30-31 Ekim 2013 Oturum 7D: Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm. Panel Başkanı: Vedat Mirmahmutoğlları, GTHB Müsteşarı İzmir İktisat Kongresi, 30-31 Ekim 2013 Oturum 7D: Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm Panel Başkanı: Vedat Mirmahmutoğlları, GTHB Müsteşarı Panelistler: Erdoğan Güneş (Ankara Üniversitesi), Abdullah Kutlu

Detaylı

2015 Yılı Şubat Ayı Bülteni

2015 Yılı Şubat Ayı Bülteni 2015 Yılı Şubat Ayı Bülteni Katılım Yapılan Toplantılar, Ziyaretler ve Etkinlikler: 1 Şubat 2015 tarihinde Başbakanımız Sayın Ahmet DAVUTOĞLU nun Afyonkarahisar Ziyaretine geldiği sırada Yön. Kur. Bşk.

Detaylı

İZMİR İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ BİTKİSEL ÜRETİM ve BİTKİ SAĞLIĞI ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI HİZMETİN TAMAMLANMA SÜRESİ ( EN GEÇ)

İZMİR İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ BİTKİSEL ÜRETİM ve BİTKİ SAĞLIĞI ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI HİZMETİN TAMAMLANMA SÜRESİ ( EN GEÇ) İZMİR İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ BİTKİSEL ÜRETİM ve BİTKİ SAĞLIĞI ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI SIRA NO VATANDAŞA SUNULAN HİZMETİN ADI BAŞVURUDA İSTENİLEN BELGELER HİZMETİN TAMAMLANMA

Detaylı

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR)

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) ARGE İNOVASYON YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞTAYI ÇALIŞMA GRUBU RAPORLARI TARIMSAL MEKANİZASYON VE OTOMASYON GRUP RAPORU 20 Ekim 2010, Isparta

Detaylı

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2016 / Sabancı Center

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2016 / Sabancı Center SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2016 / Sabancı Center Kurumsal yönetime inancınızı paylaşmak, sürdürülebilir kalkınma hedefiyle ilerlemek için IX. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi nde yerinizi alın! Uluslararası

Detaylı

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi.

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi. Tarım Sektörünün İhracattaki Yeri ve Önemi Şebnem BORAN Ülkemizde son yıllarda önceliğin sanayi sektörüne kayması sonucu ekonomimizde göreceli olarak tarım ürünlerinin ihracatımızdaki ağırlığı giderek

Detaylı

KOOPERATİFLERE YÖNELİK HİBE DESTEĞİ

KOOPERATİFLERE YÖNELİK HİBE DESTEĞİ Karınca Dergisi, Ekim 2014, Sayı:934 KOOPERATİFLERE YÖNELİK HİBE DESTEĞİ 1. GİRİŞ Kooperatifler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılamak

Detaylı

Sayı: 16 MAYIS 2013. (21 Mayıs 2013 Salı) İspanyol Ar-Ge Firması Odamızı Ziyaret Etti

Sayı: 16 MAYIS 2013. (21 Mayıs 2013 Salı) İspanyol Ar-Ge Firması Odamızı Ziyaret Etti 21 Mayıs Dünya Süt Günümüzü Mecidiyeköy Meydanında Kutladık TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Üyeleri, Dünya Süt Günü etkinlikleri çerçevesinde süt ile alakalı yaşanan bilgi kirliliğini ortadan

Detaylı

YOZGAT İLİ MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİNDE VERİMLİLİK, SÜT HİJYENİ VE KALİTESİNİ ARTIRMA PROJESİ Gönderen basin - Nisan :31:07

YOZGAT İLİ MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİNDE VERİMLİLİK, SÜT HİJYENİ VE KALİTESİNİ ARTIRMA PROJESİ Gönderen basin - Nisan :31:07 YOZGAT İLİ MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİNDE VERİMLİLİK, SÜT HİJYENİ VE KALİTESİNİ ARTIRMA PROJESİ Gönderen basin - Nisan 09 2018 15:31:07 Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı Tarımsal Eğitim ve

Detaylı

Özel okulların örgün eğitimindeki payını artıracağız

Özel okulların örgün eğitimindeki payını artıracağız Özel okulların örgün eğitimindeki payını artıracağız Ocak 26, 2012-5:49:55 Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, göreve geldikleri günden beri özel okulların desteklenmesi ve özel sektörün finansal gücünün

Detaylı

GIDA ve KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dursun KODAZ Gıda Mühendisi Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanlığı

GIDA ve KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dursun KODAZ Gıda Mühendisi Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanlığı GIDA ve KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Dursun KODAZ Gıda Mühendisi Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanlığı GENEL MÜDÜRLÜK YAPISI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ-ORGANİZASYON ŞEMASI GENEL MÜDÜR GENEL MÜDÜR

Detaylı

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TARIMDA DEĞİŞİM Dünyada 1970 li yıllarda; Tüketicilerin bilinçlenmesi, 1990 lı yıllarda

Detaylı

Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı.

Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı. DOĞU KARADENİZ 1. ORGANİK TARIM KONGRESİ BAŞLADI. Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gümüşhane Valiliği, Aydın Doğan Vakfı,

Detaylı

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER Technical Assistance for Implementation Capacity for the Environmental Noise Directive () Çevresel Gürültü Direktifi nin Uygulama Kapasitesi için Teknik Yardım Projesi Technical Assistance for Implementation

Detaylı

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı Mart 08, 2012-7:46:36 Bakan Eker, tarımın zannedildiği gibi sadece üreticilerle değil, gıdadan dolayı toplumun tamamını ilgilendiren bir konu olduğunu,

Detaylı

BODRUM MANDALİNASI ÜRÜNLERİ, ANTALYADA BEĞENİLDİ

BODRUM MANDALİNASI ÜRÜNLERİ, ANTALYADA BEĞENİLDİ BODRUM MANDALİNASI ÜRÜNLERİ, ANTALYADA BEĞENİLDİ Bu yıl 26 30 ekim tarihleri arasında 7. Kez düzenlenen Yörex Yöresel Ürünler Fuarı Antalya Expo Center Fuar ve Kongre Merkezinde yapıldı. Türkiye nin birçok

Detaylı

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili OCAK 2012 FAALİYET RAPORU Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Yenice Belde Belediye Başkanı Ali Kuru yu makamında ziyaret

Detaylı

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır.

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır. İzmir İlinin Son 5 Yıllık Dönemde Tarımsal Yapısı Günnur BİNİCİ ALTINTAŞ İzmir, sahip olduğu tarım potansiyeli ve üretimi ile ülkemiz tarımında önemli bir yere sahiptir. Halen Türkiye de üretilen; enginarın

Detaylı

T.C. Kalkınma Bakanlığı

T.C. Kalkınma Bakanlığı T.C. Kalkınma Bakanlığı 2023 Vizyonu Çerçevesinde Türkiye Tarım Politikalarının Geleceği- Turkey s Agricultural Policies at a Crossroads with respect to 2023 Vision 2023 Vision, Economic Growth and Agricultural

Detaylı

KAMU KURUMLARI VE BELEDİYELER İLE YÜRÜTÜLEBİLECEK ÇALIŞMA VE PROJELER

KAMU KURUMLARI VE BELEDİYELER İLE YÜRÜTÜLEBİLECEK ÇALIŞMA VE PROJELER KAMU KURUMLARI VE BELEDİYELER İLE YÜRÜTÜLEBİLECEK ÇALIŞMA VE PROJELER 1- Kalkınma Ajansı Destekleri A. Mali Destekler 50.000 500.000 TL arasında değişen bölgesel önceliklere göre farklı konu başlıklarında

Detaylı

17.05.2013 CUMA İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

17.05.2013 CUMA İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü 17.05.2013 CUMA İZMİR GÜNDEMİ -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü Katip Çelebi ye Bakanlıktan araştırma gemisi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından

Detaylı

2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni

2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni 2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni Katılım Yapılan Toplantılar, Ziyaretler ve Etkinlikler: 4 Nisan 2015 tarihinde ATSO da düzenlenen Güneş Enerjisi Bilgilendirme Semineri Borsamızı temsilen Egemen ARSLANKIRAY

Detaylı

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK: Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK: -BU FORUM KASIM AYINDA KATAR DA DÜZENLENECEK DÜNYA SOSYAL GÜVENLİK FORUMU NA IŞIK TUTACAKTIR -TÜRKİYE BUGÜN DÜNYANIN

Detaylı

Anadolu Bacıları ndan Tam Destek

Anadolu Bacıları ndan Tam Destek Pancar İle İlgili Tarımsal Üretime Dayalı Ürün Geliştirme - PANPEK Projesinin Tanıtım Toplantısı Gerçekleştirildi Ankara Kalkınma Ajansı tarafından finanse edilen, Polatlı Ticaret Odası, Başkent Üniversitesi,

Detaylı

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI Bölgesel Yenilik Stratejisi Çalışmaları; Kamu Kurumlarında Yenilik Anketi İstanbul Bölgesel Yenilik Stratejisi Kamu Kurumlarında Yenilik Anketi Önemli Not: Bu anketten elde

Detaylı

KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI. Mart 2011 ANTALYA

KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI. Mart 2011 ANTALYA KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI Mart 2011 ANTALYA Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP), Tarım ve Köyişleri Bakanlığı nın 2011-2015 Tarım Strateji Belgesi

Detaylı

GERÇEKLEŞEN FAALİYETLER

GERÇEKLEŞEN FAALİYETLER Aşağı Nohutlu Mahallesi, Sakarya Caddesi, Açıkgöz Apt Kat:2 Nu:4 Web:www.yozgattb.org.tr Tel: l:(0354)2129677 Fax:(0354)2170164 email: yozgattb@tobb.org.tr GERÇEKLEŞEN FAALİYETLER Borsamızın da Katılımıyla

Detaylı

1- TÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık konusunu ele aldı - TÜSİAD 27.11.2014

1- TÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık konusunu ele aldı - TÜSİAD 27.11.2014 1- TÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık konusunu ele aldı - TÜSİAD 27.11.2014 TÜSİAD, Türk tarım sektörünün tüm unsurlarını bütüncül bir bakış açısıyla ele almak amacıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet

Detaylı

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ 9.11.2017 Sayın Bakanım, STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 1 İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli Basın Mensupları, Global

Detaylı

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry ARALIK 2015 Afyonkarahisar AFYONKARAHİSAR Chamber of Commerce TİCARET VE and Industry SANAYİ ODASI 2015 ARALIK / AFYONKARAHİSAR İHRACATI İlimizin

Detaylı

MTMD STRATEJİK HEDEFLER VE EYLEMLER 2014 MAYIS.2014 İZMİR

MTMD STRATEJİK HEDEFLER VE EYLEMLER 2014 MAYIS.2014 İZMİR MTMD STRATEJİK HEDEFLER VE EYLEMLER MAYIS. STRATEJİK HEDEFLER ÇALIŞTAYI NEDEN BURDAYIZ? AMACIMIZ, DERNEĞİN AMAÇLARINA ULAŞMASI İÇİN UZUN VADELİ, ORGANİZE, PLANLI VE ORTAK DAVRANIŞLARLA SİSTEMATİK BİR GÜÇ

Detaylı

1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!- 03.09.2014

1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!- 03.09.2014 1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!- 03.09.2014 Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) Yönetim Kurulu ve Değerlendirme Toplantısı, Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği alanında Türkiye'nin en

Detaylı

MUĞLA İLİ TARIM VE HAYVANCILIK ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU

MUĞLA İLİ TARIM VE HAYVANCILIK ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU MUĞLA İLİ TARIM VE HAYVANCILIK ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU 08.05.2013 Güney Ege Kalkınma Ajansı 2014-2013 Bölge Planı çalışmaları kapsamında, Ekonomik Araştırmalar ve Planlama Birimi tarafından 8 Mayıs 2013

Detaylı

T.C. DİCLE KALKINMA AJANSI (Tigris Development Agency) KALKINMA KURULU TOPLANTISI KARAR TUTANAĞI TOPLANTI TARİHİ: 02/07/2013 TOPLANTI NO : 2013/1

T.C. DİCLE KALKINMA AJANSI (Tigris Development Agency) KALKINMA KURULU TOPLANTISI KARAR TUTANAĞI TOPLANTI TARİHİ: 02/07/2013 TOPLANTI NO : 2013/1 KALKINMA KURULU TOPLANTISI KARAR TUTANAĞI TOPLANTI TARİHİ: 02/07/2013 TOPLANTI NO : 2013/1 Dicle Kalkınma Ajansı 2013 yılı 1 inci Olağan Kalkınma Kurulu, 25.01.2006 tarih ve 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının

Detaylı

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU 21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU I- ÖNCELİKLER LİSTESİ ÖNCELİK 21.1 Topluluk standartlarına uygun hukuki ve idari çerçeve ile bölgesel politikaların programlanması, yürütülmesi,

Detaylı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur

Detaylı

KIRSAL KALKINMA PROGRAMI IPARD (2007-2013)

KIRSAL KALKINMA PROGRAMI IPARD (2007-2013) KIRSAL KALKINMA PROGRAMI IPARD (2007-2013) 101 TARIMSAL İŞLETMELERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI VE TOPLULUK STANDARTLARINA ULAŞTIRILMASINA YÖNELİK YATIRIMLAR 2 101 101-1 Süt Üreten Tarımsal işletmeler 101-2

Detaylı

TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI

TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI Meşrutiyet Caddesi 22/13 Kızılay/ANKARA Tel: 0312 418 28 46-47 Faks : 0312 418 28 43 E-Posta : gidamo@gidamo.org.tr Web : http://www.gidamo.org.tr MERSİN ŞUBE GENEL MERKEZ

Detaylı

Kayıt Dışı İstihdamla İlgili Proje Ödülleri Sahiplerine Verildi

Kayıt Dışı İstihdamla İlgili Proje Ödülleri Sahiplerine Verildi Kayıt Dışı İstihdamla İlgili Proje Ödülleri Sahiplerine Verildi SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI YADİGAR GÖKALP İLHAN: -KAYIT DIŞI İSTİHDAMLA İLGİLİ HER BİREYİN VE TOPLUMUN BİR TAKIM ÇALIŞMALARDA BULUNMASI

Detaylı

Fethiye den 7 Kooperatif Ulaşımda Dönüşüme Katıldı

Fethiye den 7 Kooperatif Ulaşımda Dönüşüme Katıldı Fethiye den 7 Kooperatif Ulaşımda Dönüşüme Katıldı Muğla Büyükşehir Belediyesi nin il genelinde sürdürdüğü Ulaşımda Dönüşüm Projesi ne Fethiye İlçesinde faaliyet gösteren 7 kooperatif daha katıldı. Muğla

Detaylı

EÜ ZİRAAT FAKÜLTESİ TARIM TOPLULUĞU 2011 FAALİYET RAPORU

EÜ ZİRAAT FAKÜLTESİ TARIM TOPLULUĞU 2011 FAALİYET RAPORU EÜ ZİRAAT FAKÜLTESİ TARIM TOPLULUĞU 2011 FAALİYET RAPORU Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi bünyesinde 2011 Şubat ayında kurulan Tarım Topluluğu, Ziraat Mühendisliği eğitimi alan öğrencilerin her alanda

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ IPA (Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı) Tarım ve Kırsal Kalkınma Bileşeni (IPARD) MART-2011

AVRUPA BİRLİĞİ IPA (Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı) Tarım ve Kırsal Kalkınma Bileşeni (IPARD) MART-2011 TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU AVRUPA BİRLİĞİ IPA (Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı) 2007 2013 Tarım ve Kırsal Kalkınma Bileşeni (IPARD) MART-2011 IPARD NEDİR? IPARD, Avrupa Birliği tarafından

Detaylı

ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM: BAŞBAKAN IN İLETİŞİM VERGİSİNDE KAMUYA VERDİĞİ BEYANAT, BİZİM İÇİN BİR

ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM: BAŞBAKAN IN İLETİŞİM VERGİSİNDE KAMUYA VERDİĞİ BEYANAT, BİZİM İÇİN BİR ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM: BAŞBAKAN IN İLETİŞİM VERGİSİNDE KAMUYA VERDİĞİ BEYANAT, BİZİM İÇİN BİR Kasım 09, 2006-12:00:00 ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM: ''BAŞBAKAN'IN İLETİŞİM VERGİSİNDE KAMUYA VERDİĞİ BEYANAT,

Detaylı

MUSTAFA ÖZTÜRK KİŞİSEL BİLGİ EĞİTİM İŞ DENEYİMİ. Akademisyen - Yazar Sosyal Politika Uzmanı Radyo - TV Program Yapımcısı ve Sunucusu

MUSTAFA ÖZTÜRK KİŞİSEL BİLGİ EĞİTİM İŞ DENEYİMİ. Akademisyen - Yazar Sosyal Politika Uzmanı Radyo - TV Program Yapımcısı ve Sunucusu MUSTAFA ÖZTÜRK Akademisyen - Yazar Sosyal Politika Uzmanı Radyo - TV Program Yapımcısı ve Sunucusu KİŞİSEL BİLGİ ADRES: Cumhuriyet Mh. Esat Paşa Cad. İşman Huzur St. C Bl. NO:10/3 Üsküdar, İstanbul, Türkiye

Detaylı