16,17,18 ve 19. sayfalarda AYLIK SOSYAL, KÜLTÜREL & YORUM GAZETESİ DÜNYA. Ocak 2012 MAANDELIJKS SOCIAAL, CULTUREEL & OPINIEBLAD

Transkript

1 Turizm Fuarında Türkiye damgası Dünyanın en büyük fuarları arasında yer alan ve insanların tatil tercihlerini belirlemelerinde büyük etkisi bulunan Uluslararası Utrecht Turizm Fuarı başladı. Kapılarını 41 inci kez ziyaretçilere açan fuar pazar gününe kadar sürecek. Fuara aralarında Türkiye nin de yer aldığı 150 ülkeden bin 500 dolayında turizm kuruluşu katılıyor. 16,17,18 ve 19. sayfalarda AYLIK SOSYAL, KÜLTÜREL & YORUM GAZETESİ avrupa DÜNYA Ocak 2012 MAANDELIJKS SOCIAAL, CULTUREEL & OPINIEBLAD SIMDI TURKIYE YE 5 UCUN herşey dahil 59,- 5.com başlayan fiyatlarla Telefonla rezervasyonunuzu yapabilirsiniz +31 (0) Turizmde Fethiye yi kucaklayan adam: Turgut Torunoğulları n Utrecht Turizm Fuarı ndaki Fethiye standına hayat veren adam Turgut Torunoğulları, aynı kentteki Turizm yatırımları ile dikkat çekiyor. Sayfa 18 de Prof. A. Akgündüz den yeni anayasa taslağı İOT den Başbakan Erdoğan a mektub Albayrak işine geri dönüyor İlhan KARAÇAY yazdı Hollanda da dahi bir Adanalı Mehmet Ali Dündar 11 Helal Food Dünya ya açılıyor 21 Moskee Doetinchem: bezwaren ongegrond 31 Onverzekerden riskeren boete Çakma yazar ve gazeteciler Bilgisayarı bin kat hızlandıracak Sayfa 4 de Sayfa 29 da EVLİYA ÇELEBİ de Hollandacaya tercüme edildi 3 de Dünyada Göç ve Türkiye nin Dış Göç Tarihi konulu panel gerçekleştirildi Amsterdam Tartışmalarında Türkiye de değişim ve ezber bozma tartışıldı Corendon Airlines dan Ağaç Seferberliği 400 üncü yıl başlamadan sübvansiyon kavgası başladı PORTRE Yavuz ATAÇ PORTRE Yavuz ATAÇ PORTRE Enver BAŞ 400. Yıl kutlamalarında neler yapacağız? 15 de n Merkezi Antalya da bulunan Corendon Hava Yolları Şirketi, devasa bir Corendon Ormanı oluşturacak. Corendon Hava Yolları Şirketi Ortağı ve Genel Müdürü Yıldıray Karaer yaptığı açıklamada, hava trafiğinin çevre üzerinde yarattığı negatif etkilerin AB de uzun zamandır tartışıldığını söyledi. Sır tutmayı bilir misiniz? Sayfa 8 de 32. Sayfada Hayal dünyasında yeni bir yıl 2 de 15 de 23 de Sayfa 12 de Sağlık harcamaları cep yakmasın Sayfa 31 de Sint Nikolaas, Myra ve Noel Baba gerçeği Geçtiğimiz hafta yaşadığımız Noel haftasi nedeniyle medyaya yansıyan çeşitli hikâyelergerçeği yansıtmamaktadır. Noel Baba olarak bilinen hayali kişi ile, Anadolulu Sint Nikolaas karıştırılmaktadır. 27, 28 ve 29. sayfalarda

2 DÜNYA OCAK PORTRE Veyis GÜNGÖR info@veyisgüngor.com 400. Yıl kutlamalarında neler yapacağız? Yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde hepimizde ister istemez bir telaş var. Özellikle bir kuruluşun başındaysanız bu telaş kaçınılmazdır. Her ne kadar, yeni yılın etkinliklerini geride bıraktığımız yılın ortalarında planlasanızda, ister istemez yılın ilk günlerinde ve haftalarında, planlanan etkinlikleri tekrar gözden geçirme ihtiyacı duyarsınız. Bu yıl, 2012 yılı bizim için, Hollanda Türkleri için daha farklı bir anlam taşıyor. Hepimizin bildiği gibi 2012 Hollanda Türkiye diplomatik ilişkilerinin 400. Yılı. Sıradan bir yıl değil. Olmamalı da. Çünkü iki ülke, iki toplum arasındaki ilişkilerin 50. Yılı, 100. Yılı, 250. Yılı ve tabiiki 400. Yılı her yıl tekrarlanmayan yıllardır. Bu gerçekten hareketle; Hollanda da kültür, sanat ve siyaset alanında etkin olan, 12 sivil toplum kuruluşu olarak bir araya geldik. Kafa kafaya verdik. Toplantılar yaparak 2012 nin en verimli şekilde değerlendirilmesi yönünde tartışmalar yaptık. UETD Hollanda bünyesinde 2011 yılının Mayıs ayından itibaren bir araya gelerek Türkiye-Hollanda 400. Yıl Diplomatik ilişkilerinin kutlanacağı 2012 nin en etkin bir şekilde hem Hollanda da hem Türkiye de değerlendirilmesi için hazırlık çalışmaları yaptık. Yapılan toplantılar, görüşmeler ve hazırlıklar neticesinde kültür, sanat, eğitim, siyaset, ekonomi, kalkınma işbirliği, yayın alanında 17 ayrı proje etkinliği ortaya çıktı. Bu proje etkinlikleriyle bir taraftan kendi insanımıza ve gençlerimize bir taraftan da içinde yaşadığımız ülke insanlarına Türk kültür değerlerinin ve Türkiye nin tanıltılması, diğer taraftan da Türkiye de de Hollanda nın amaçlandı. tanıltılması Devamla bu etkinlikler, Türkiye-Hollanda 400. Yıl Diplomatik ilişkilerini fırsat bilerek, en başta Türkiye- Hollanda arasındaki çok yönlü ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve mevcut potansiyelin iyi kullanılması ve arttırılmasına katkıda bulunmayı hedeflenmektedir. Gerçeleştirmeyi planladığımız 400. Yıl etkinlikleri başlıklar halinde; Hollanda da ve Türkiye de eğitim, 400. Yıl etkinlikleri hazırlıklarını yaparken, herhangi bir kurumdan, özelliklede Hollanda da son günlerde çok tartışılan Türkiye de 400. Yıl kutlamaları için ayrılan ve 2011 yılının yarısında paylaşıldığı konuşulan bütçeden bir kuruş almadık... bilim etkinlikleri, sergiler, kültürel ve sektörsel toplantılar, kalkınma işbirliği toplantıları, oryantasyon programları, belgesel çekimi ve tanıtım programları, konserler ve sunumlar gibi etkinlikleriden oluşmaktadır. Bu proje etkinliklerinden kısa vadede Hollanda ve Türkiye de ulaşabildiğimiz kitleye iki ülke arasındaki çok yönlü tarihsel ilişkilerin 400. Yıl vesilesiyle yeniden gündeme getirilmesi ve tanıtılmasını hedeflemektedir. Tarihsel ilişkilerin yanısıra iki ülke arasında son elli yılda yaşanan göç olgusuyla Hollanda da oluşan Türk toplumunun çok yönlü konumuna da dikkat çekmek kısa vade etkinliklerimizin hedefleri arasında yer almaktadır. Uzun vadede amacımız ise, iki ülke halkı arasında ilişkilerin iyi olduğunun vurgulanması, bundan böyle ekonomik, kültürel ve bilimsel çalışmalarda ortak çalışmaların desteklenmesi ve iki ülke halkı arasında iletişimin artırılmasına katkıda bulunmayı hedeflenmektedir. Böylece bir taraftan Hollanda da Türklerin ve Türkiye nin imajının iyileşitirilmesine katkıda bulunmak diğer taraftan Türkiye Hollanda ilişkilerinde Hollandalı Türklerin olumlu bir rol oynayacaklarına dikkat çekmek ve Türkiye de Hollanda nın tanıtımına katkıda bulunmaktır. İşte bu ve benzeri duygu ve düşüncelerle, sivil bir girişim olarak 2012 Hollanda Türkiye Dostluk ilişkileri kutlamalarında yer almayı, bu süreçte rol oynamayı arzu ettik. Oluşturduğumuz çalışma grubundaki Hollandalı dostlarımızın üstün gayretleriyle, arşiv çalışmaları yaparak 2012 nin ilk günlerinde 104 ayrı görsel çalışmayı hem Hollanda hem Türkiye kamuoyunun bilgilerine sunduk (bkz: Mo Kum - Picasa Web Albums - Google). Bunların en önemlilerinden bazıları, Mohamed El Fers tarafından hazırlanan 2012 Hollanda Türkiye Dosluk Yılı Takvimi ve Hollanda büyükelçisi Cornelis Hage nın 1612 yılında, Hollanda İstanbul arasındaki yol güzergahı haritası oldu. Hazırlık etkinliklerimiz, her iki ülkeden gelen çok yönlü mesajlar doğrultusunda, sivil toplum tarafında beğenildiği ve takdirle karşılandığı yönündedir. Aynı beğeni ve takdiri karar vericiler ve devlet büyüklerinde de beklemek herhalde en tabii hakkımızdır. Satırlarıma son verirken, bir notya dikkat çekmek istiyorum. O da şu: Bütün bu, 400. Yıl etkinlikleri hazırlıklarını yaparken, herhangi bir kurumdan, özelliklede Hollanda da son günlerde çok tartışılan Türkiye de 400. Yıl kutlamaları için ayrılan ve 2011 yılının yarısında paylaşıldığı konuşulan bütçeden bir kuruş almadık... Okuyucularıma mutlu, verimli ve bir o kadar da sağlıklı bir yeni yıl dilerken, 2012 nin Holladna Türkiye arasınaki var olan dostluğun daha da çoğalmasınına vesile olmasını temenni ederim. Hollanda daki Türk medyası Hollanda daki Türk medyasının tarihçesi 1967 yılında başlar. Hollanda daki Türk sayısı 20 binlerde iken, Tercüman gazetesi Almanya da basılmaya başlanır. Bu gazetenin muhabirliğini Şadi Tatlı ile birlikte şahsım yapıyorduk yılında Hürriyet gazetesi de Almanya da basılmaya ve tüm Avrupa da dağıtılmaya başlanınca, ben bu gazetenin Benelüks temsilcisi oldum. Tercüman ve Hürriyet gazetelerinin başlattığı Avrupa serüvenine daha sonra Milliyet ve Günaydın katıldı. Daha sonraları da Sabah, Türkiye ve Zaman gibi gazeteler bu serüvene katıldılar lı yılların sonlarında ve 1970 li yılların başlarında gazetecilik yapmak çok zordu. Çünkü o zamanlar, değil internet ve faks, direkt konuşulabilen telefon bile yoktu. Telefon vardı ama, 0018 i arayarak Türkiye ye bağlantı kurulmasını talep ediyorduk. Bir telefon bağlantısı için bazen 3 saat, bazen de 10 saat bekliyorduk. Telefon bağlanmayan günler de oluyordu. Fotoğraflı haberlerimizi ancak posta ile gönderiyorduk. Çok acil fotoğraf durumu olduğu zaman havaalanına gidiyorduk ve fotoğrafların bulunduğu zarfı bir tanıdığa veriyorduk. Telefoto kullanmak çok pahalı olduğu için nadiren kullanıyorduk li yılların başında teleks çıktığı zaman biraz rahatlamıştık. Zira o zaman yazılarımızı bir şerite kaydediyor ve sonra da hızla geçiyorduk. Otomatik telefon bağlantısı kurulduğu zaman biz Türk gazetecileri çok sevinmiştik. Daha sonra telefaks çıktı. Bu alet ile hem yazılarımızı ve hem de fotoğraflarımızı göndermeye başladık. Faks ile gönderdiğimiz fotoğrafların kalitesi iyi olmasa da, gazeteler bunları kullanabiliyordu. Şimdi ise internet kanalıyla haber ve fotoğraflar anında İstanbul a ulaşıyor. İlk dönemlerde Türk gazetecilerinin haber alma kaynağı da kısıtlıydı. Haber kaynağımız genellikle yurttaşlarımız oluyordu. Yurttaşlarımız sosyal ve kültürel faaliyetlerini bize bildirirken, genel sorunlarını da dile getiriyorlardı. Genel sorunların başında sağlık, konut ve eğitim sorunları geliyordu. Haksızlığa uğrayan yurttaşlarımızın sorunlarını yazmakla kalmıyor, bu sorunların çözümlenmesi için de devreye giriyorduk. Böylece bizim yaptığımız iş sadece gazetecilik değil, aynı zamanda bir ombudsmanlık oluyordu. Hollanda da yazılı olarak başlayan Türk gazeteciliği, 1975 yılında görsel medyacılığa da dönüştü yılında NOS te 5 dakikalık Paspoort programını naçizane şahsım başlatmıştı. 5 Dakika olarak başlayan Paspoort programı, daha sonra 10 ve 30 dakika olarak uzatılmıştı. Ne varki, daha sonra bu program yayından kaldırıldı. Hollanda daki Türk gazeteciliği daha sonraları yerel yayın organları ile renklendi. Türkiye de hazırlanıp Almanya da basıldıktan sonra tüm Avrupa da dağıtılan Türk gazetelerinin sayısı çoğalırken, kablo ile seyredilen TRT ve çanak antenler ile seyredilen diğer özel televizyonlar da bu durumu zenginleştirdi. Türk televizyonlarının yayınları çoğaldıkça, gazetelerin tirajları da düşmeye başladı. Televizyonlarda gösterilen gazete haber özetleri ve her saat başı dinlenen haberler, gazetelere olan ilgiyi azaltıyordu. Bunlara bir de internet eklenince, Türk gazeteleri sarsıntı geçirmeye başladı. Günaydın gazetesinin kaybolmasından sonra Star ve Sabah gazeteleri Avrupa yayınlarını durdurdu. Hollanda daki Türkler in anavatandan yeteri kadar haber alabilmeleri sonucu sarsıntı geçiren ulusal gazetelerin yerini yerel gazete ve dergiler almaya başladı. Bu gazete ve dergiler, televizyonlarda ve ulusal gazetelerde yer alamayan Hollanda haberlerini sayfalar dolusu yayınlamaya başladılar. Önceleri anavatandan gelecek haberlere hasret kalan Hollanda Türkleri, televizyonlar kanalıyla habere doyduktan sonra, yerel haberlere ilgi duymaya başladılar. DÜNYA gazetesi olarak biz, Hollanda daki bu gelişmeyi iyi analiz ettik ve Türkiye de günlük olarak yayınlanmakta Daha once yayınlanmış olan yorum. olan DÜNYA yı, Benelüks te haftalık olarak yayınlamaya başladık. DÜNYA da Türkiye ve dünyadan ekonomi ve politika haberleri yer alırken, biz buna ilave olarak Hollanda dan sosyal ve kültürel haberleri ekledik. Böyle olunca da gazetemiz büyük ilgi gördü. Hollanda da haftalık olarak yayınlanan DÜNYA dan başka, aylık olarak Ekin, Merhaba Medya, Platform, Doğuş, Ufuk, Kral Medya, Magazin, Kuzey Yıldızı, Kadın Gözüyle Bakış, Euro Huzur ve Damla gibi aylık dergiler de ilgiyle okunuyorlar. Bunlara bir de IOT nin üç ayda bir yayınladığı Sözhakkı dergisini eklediğimiz zaman, Hollanda daki Türkler in haber, yorum ve enformasyon konusunda doyduklarını söyleyebilirim. Hollanda daki Türk medyasının kutsal ve önemli bir görev yaptığını belirtirsem, abartı yapmış sayılmam. Türk toplumunu Hollanda daki tüm gelişmelerden haberdar eden Türk medyasının bir kaynağı da, Yasemin Öztürk ün yönettiği InterAjans tır. Pek çok derginin abone olduğu InterAjans, aynı zamanda internetteki web sayfasında yayınladığı günlük haberler ile Türk toplumuna hizmet vermektedir. İlhan KARAÇAY yazdı Ne var ki, Hollanda daki Türk medyasının yararlı ve başarılı çalışmaları başta Hollanda devleti olmak üzere, bakanlar ve milletvekilleri tarafından keşfedilmemişti. Hükümetin yabancılara karşı sıkı önlemler paketlerini açmaya başlamasından sonra, Den Haag, Türk medyasının ne şekilde bir kamuoyu yarattığını anlamaya başladı. Öyle ki, bazı Bakanlar Türk medyasındaki yayınlardan rahatsız olmaya başladı. Bu nedenle de Türk medyası ile dolaylı temaslar başladı bile... Hollanda daki Türk medya mensuplarının önemli isimleri her ay biraraya gelmekte ve gündemdeki konuları gözden geçirmektedir. Bu medya mensupları, Den Haag ın önümüzdeki günlerde Türk medyasına da engeller getirmesinden endişe etmektedir. Öyle ya, Hollanda daki Türk ve Faslılar a inanımaz engeller getiren bugünkü hükümetin, yarın Türk medyasına karşı da inanılması güç yasaklar getirmeyeceği garantisini kim verebilir? Bu konuda acizane bir teklifimiz olabilir: Hollanda hükümeti, yabancılarla ilgili kararlar almadan önce, belli kuruluşlardan başka yabancı medya mensupları ile de istişare etme akıllılığını göstermelidir. Toplumun sesi, kulağı ve aynası olan Türk medyası da istişare edilmesi gereken önemli kaynaklardan biridir. Öneri bizden, kabul edip etmemek hükümetlerden. Bekleyeceğiz ve göreceğiz.

3 3 OCAK 2012 DÜNYA Sevgili ve Değerli Okurlarım, Yıllardır, Yazayım mı, yazmayayım mı diye beklettiğim bir konuyu, bu kez yazma ve sizlere sunma kararı aldım. Velev ki, bana kızacak ve darılacak dostlar olsa da Hoş, bu konuda beni takdir edecek ve hatta teşekkür edeceklerin sayısı tabii ki daha fazla olacaktır. Konumuz, Çakma yazar ve gazeteciler. Hatırlarsınız, birkaç yıl önce yazdığım Hollanda da Türk medyası başlıklı Türkçe ve Hollandaca yorumumda, burada dergi yayınlayan dostlarımzı destekler mahiyette cümleler kullanmıştım. (O eski yorumlarımı da, iyi niyet delili olarak sayfalarımızda yineliyoruz.) Böylesi yayınların toplulumuz için yararlı olacağından söz etmiştim. Bir ara yayıncı, temsilci ve muhabir arkadaşlarla aylık toplantılar yapılmasına önayak olmuştum. Yayıncı arkadaşlar arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesine, yeni anlaşmazlıkların çıkmamasına özen gösterilmesine çalışmıştım. İlhan KARAÇAY yazdı Çakma yazar ve gazeteciler Hiçbir yayıncı, yazar, temsilci ve muhabir arkadaşın, yeteneksiz olarak algılanmasına razı olmadım. 45 yıllık gazetecilik yaşamımda hep bir ağabey olarak kalmayı yeğledim. Arada bir çatlaklıklar olduysa da, bu çatlaklıkları olgun ağabey olgusuyla doldurmayı başardım. Ben şahsen, gençlik yıllarımda Mersin de kalem oynatırken, maceralı bir dünya turundan sonra geldiğim Hollanda da, yıllarında Tercüman da amatör, 1969 yılından itibaren de Hürriyet te profesyonel olarak gazeteciliğe devam ettim. Daha sonraki gazetecilik yaşamımı, adresli web sayfamda okuyabilirsiniz li ve 1980 li yıllar, benim gazetecilikteki zirve yıllarımdır. Hürriyet te, dünyanın dört bir yanından ve de tabii ki Hollanda dan, 8 sütun imzalı manşet haberlerimin haddi hesabı yoktur. Hollanda nın dört bir yanındaki 25 muhabirimizin gönderdiği haberleri redakte ederek İstanbul a göndermek zor bir işti. O günlerden bu günlere gelen muhabir dostlarım içinde bana müteşekkir olan ve saygı gösterenleri muhabbet ile kucaklıyorum. Hollanda da medyacılığa soyunan dostlarımızı bütü samimiyetim ile kutluyorum. Güçü bir medya ile sorunlarımızın daha kolay ve çabuk çözümleneceği muhakkaktır. Ne var ki, bu yayın organlarına haber ve yorum bulmak için elemana ihtiyaç vardır. Eleman sıkıntısı çeken yayıncı arkadaşlar, çaresizlik içinde muhabirlik ve yazarlık yapabileceklerini sandıkları kişilere sütunlarını açmaktadır. Kontrolsuz olarak yayınlanan haber ve yorumların bir kısmı menfaatler için kasıtlı yazılmaktadır. Bu konuda okurlardan şikayetler gelmektedir. Okurlardan gelen şikayetlerin bir çoğu da, bazı yazarların intihal (çalıntı) yapmalarıdır. Bugünki teknolojinin becerisinden habersiz olan bu gibi yazarlar, çaldıkları cümlelerin internette çabucak bulunabileceğinin farkında bile değiller. Google a girip, cümlelerin başlığını yazdığınız zaman, o cümlelerin nerelerde yayınlandığını hemen görebilirsiniz. Ben şahsen yılardır bu işlemi yaptım. Yani, bazı cümleleri kuramayacağını düşündüğüm yorumcuların çalıntı yaptıklarını çoğu zaman bu şekilde buldum. Bunu bazı okurlarımzın yaptığını da biliyorum. Son olarak bana bir çalıntının dökümanlarını gönderen bir okurumuz, Hollanda da hem de çok sevdiğim bir dostumun foyasını meydana çıkarmış. Bu dostumun adını tabii ki açıklamayacağım. Ama hem kendisine ve hem de diğer intihalcılara ders olması için, çalıntı cümleleri ve bu cümlelerin nerelerde yayınlandığını sizlere sunacağım. Çok sevdiğim dostumun güya kaleme aldığı yorumun bir bölümü bir internet sitesinden, bir bölümü de bir başka internet sitesinden alınmış. Kurnazmış da bu sevgili dostum. Yorumun intihal olduğu anlaşılmasın diye iki ayrı yazardan bölümler çalmış. Tekrar etme ihtiyacı duyuyorum. Bu konuyu ifşa ettiğim için hiçbir yayıncı, yorumcu, temsilci ve muhabir arkadaş lütfen bana darılmasın. Aksine, böylesi bir yüzkarasını ortaya Duayenin Gözüyle serdiğim için bana müteşekkir olsunlar. Yazar olmanın kolay bir şey olmadığını bilen okur çoktur. Zaten okurlar olmasa yazar da olmazdı. Siz okurlar olmasaydınız, bugün Hollanda da bir İlhan Karaçay da olmazdı. Yazarlık ve muhabirlik yaşamımda pek çok badireler atlattım. Atlatamadığım badireler de oldu. Yargılandım. Haksız yere para cezası ödedim. Küfür yedim. Hem de çooook! Ama bunları sizin için yaptım. Birkaçı hariç, kişilerle pek uğraşmadım. Hep kurumlarla uğraştım. Hakkımzı almak ve yanlışları düzeltmek için savaştım. Bunları yaparken hiç korkmadım ve eğilmedim. Zaten korksaydım ve eğilseydim, elde edilen başarılar gerçekleşmezdi. Çok iyi biliyorum ki, bazıları yazımı okuduktan sonra has..tir diyecektir. O kişilere tavsiyem, benim yazılarımı okumamalarıdır. Beni beğeni ile okuyanlara, yayıncılığı, yazarlığı, temsilciliği ve muhabirliği hakkıyla ve etik bir şekilde yapanlara sevgi, saygı ve selamlarımla. Bir dostumuzun Hollanda da yayınlanan bir gazetedeki yorumunun iki ayrı siteden nasıl çalınmış olduğunu gözler önüne seriyoruz. Dostumuzun, alttaki kırmızı, kalın ve altı çizgili satırlarının birinci paragrafı, EKOMETRE sitesinde Yasemin Kabükoğlu imzasıyla yayınlanmış. Mavi, kalın ve altı çizgili diğer satırlar da, Kirikkale.meb.gov.tr Konuşma sanatı başlıklı bir yazıdan alınmış. İşte, Çakma yazarın o intihal edilmiş yazısı: Hollanda siyasetinin çöküşü İngiltere eski başbakanı Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill e kızgın kızgın şöyle seslenir: Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım. Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır: Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim. Kişinin konuşma biçimi, seçtiği sözcükler, onları kullanmadaki becerisi, konuşurken takındığı tavır ve ses tonu çok önemlidir. İyi bir konuşmada, kullanılan sözcükler açık ve yerinde olmalı, ifade edilmek istenen fikirleri tam verebilmelidir. Kendimizi başkalarına en iyi biçimde anlatmanın ve başkalarını da en iyi biçimde anlamanın yolu dili iyi kullanmadan geçer. Etkili konuşabilme, büyük ölçüde bilgi ve genel kültüre bağlıdır. Kendisini önceden hazırlamayan insanlar, sohbetlerinde hep aynı hikaye ve sözleri tekrarlamak suretiyle, konuşmayı çekilmez hale getirirler. Ayrıca, her şeyi bilirim iddiasında bulunan ve bilgiçlik taslayan kişinin kafası, başkalarının fikirlerine kapalıdır. Tesadüfen önüne çıktığı mevzuları birer vesile yaparak ve bunları fırsat bilerek, üzerinde uzun uzun konuşan kimseler, sıkıcı bir tablo sergilerler. Bazı insanlar boşboğaz, saygısız, alaycı, itirazcı, kibirli, geveze ve dedikoducudur. Bazıları da toplum karşısında konuşurken heyecanını kontrol edemez ve kendisine hakim olamadığı için çabuk sinirlenir, hiddete kapılır, doğru dürüst konuşamaz. Kısa zaman önce Hollanda Parlementosunda buna benzer bir olay yaşandı. Başbakan Rutte ve Wilders arasındakı seviyesiz konuşmayı hepiniz televizyonlardan izlemişsinizdir. Hollanda daki siyasi hoşgörünün, seviyeli konuşmanın çöküş anını canlı yayında izlemek toplumda şaşkınlık yarattı. Haftalardır bu konu üzerinde tartışmalar oldu. Hollanda da bir konuşma uzmanı, Başbakan Rutte ye dünyada Dog Whisperer olarak bilinen Cesar Millan ın televizyon programlarını izlemesini tavsiye etti: Cesar Millan çok ilgi isteyen köpeklerin sahiplerine şu tavsiyede bulunur: Yüz vermeyin! Görmemezlikten gelin. Köpek eninde sonunda sakinleşir. İnsan ölür arkasından söz kalır. KutadguBillig D Sözcüklerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamayız...! eğerli okurlar, Öfke aslında normal ve sağlıklı bir duygu ama kontrolden çıkıp da yıkıcı hale dönüştügünde, hayatımızda birçok sorunlara yol açıyor. Özellikle topluluk önünde konuşma yapanların kendilerine kurdukları en büyük tuzak. Çogu kişi gibi siyasetçilerimizde zaman zaman bu tuzaga düşüyor ve sonra pişmanlıgını yaşıyor. Geçmişte birçok siyasetçinin yaptıgı gaflar,geçtigimiz hafta Meclis Başkanının bir gazeteciye kızıp veryansın etmesi konuşmaya öfke karışınca dilin kemiği olmadıgını bize hatırlatıyor.sayın Başkanın Türbanla ilgili sorulan soruya sinirlenmesinin anlaşılabilir nedenleri olabilir. Türban duyarlı bir konu toplumu ve siyaseti geriyor ama türbanın bugün için ille de Türkiye nin gündeminde bulunması gerekmiyor. Gündemin üst sıralarında Kibris ve AB gibi önemli konular var. Ancak yine de Meclis Baskanı nın öfke ye kapılıp sarfettigi sözler pişman olacagı nitelikteydi. Nitekim yaptıgı bir açıklamayla kamuoyundan özür diledi. Hayattaki en rahatsız edici duygulardan biri pişmanlık olsa gerek. Bu olay vesilesiyle bu hafta köşemi hepimiz için iyi ve güzel konuşmanın önemini hatırlamak adına ayırdım. Çünkü güzel ve etkili konuşma iş ve özel hayatımızdakı başarıyı önemli ölçüde etkiliyor! Bazı durumlarda Kişi toplum karşısında konuşurken heyecanını kontrol edemiyor ve kendisine hakim olamadıgı için çabuk sinirlenir, hiddete kapılır, dogru dürüst konusamaz. Bu kusurlardan uzak durmalıyız. Kullandıgımız kelimeler, nasil yasadığımızı ve nasıl yaşayacağımızı belli eder. Konuşma bir insanın kişiligini, karakterini, kültürünü, terbiyesini ve eğitimini açıkça ortaya koyar. Sözcükleri ne kadar uygun seçer, yerinde kullanır ve doğru ifade edersek, karşımızdakilerle o denli başarılı ilişkiler kurarız. Yerinde ve zamanında kullanılan bir kelimenin ya da cümlenin ne kadar önemli olayları çözdüğüne bir çoğumuz tanık olmuşuzdur. Kişinin konuşma biçimi, seçtiği sözcükler, onları kullanmadaki becerisi, konuşurken takındığı tavır ve ses tonu çok önemli.iyi bir konuşmada, kullanılan sözcükler açık ve yerinde olmalı, ifade edilmek istenen fikirleri tam verebilmelidir. Kendimizi başkalarına en iyi biçimde anlatmanın ve başkalarını da en iyi biçimde anlamanın yolu dili iyi kullanmadan geçer. Konuşmaya başlamadan önce, mutlaka hedef belirlenmeli. Hedefi olmayan, nereye nişan aldığını bilemez. Kişi; konusuna hakim olmalı, konuya ait tüm verileri toplamalı ve fikirleri sırasına koyarak, tetkik etmeli. Ugur Mumcu nun söyledigi gibi biz toplum olarak Bilgi sahibi olmadıgımız konularda fikir sahibiyizdir, Insan, belleginde bulunmadıgı şeyleri nasıl izah edebilir? Etkili konuşabilme, büyük ölçüde bilgi ve genel kültüre bağlıdır. Konuştuğumuz. Yasemin Kabükoğlu EKOMETRE KONUŞMA SANATI ÜZERİNE Sözcüklerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamayız.! Sözcükleri ne kadar uygun seçer, yerinde kullanır ve doğru ifade edersek, karşımızdakilerle o denli başarılı ilişkiler kurarız. Yerinde ve zamanında kullanılan bir kelimenin ya da cümlenin ne kadar önemli olayları çözdüğüne bir çoğumuz tanık olmuşuzdur. Kişinin konuşma biçimi, seçtiği sözcükler, onları kullanmadaki becerisi, konuşurken takındığı tavır ve ses tonu çok önemlidir. İyi bir konuşmada, kullanılan sözcükler açık ve yerinde olmalı, ifade edilmek istenen fikirleri tam verebilmelidir. Kendimizi başkalarına en iyi biçimde anlatmanın ve başkalarını da en iyi biçimde anlamanın yolu dili iyi kullanmadan geçer. Konuşmaya başlamadan önce, mutlaka hedef belirlenmelidir. Hedefi olmayan, nereye nişan aldığını bilemez. sözünü aklımızdan çıkarmamalıyız. Söz söylemek isteyen kişi; konusuna hakim olmalı, konuya ait tüm verileri toplamalı ve fikirleri sırasına koyarak, tetkik etmelidir. Bilgi sahibi olunmadan, fikir sahibi olunmaz. Zira insan, belleğinde bulunmadığı şeyleri izah edemez. Etkili konuşabilme, büyük ölçüde bilgi ve genel kültüre bağlıdır. Kendisini önceden hazırlamayan insanlar, sohbetlerinde hep aynı hikaye ve sözleri tekrarlamak suretiyle, konuşmayı çekilmez hale getirirler. Ayrıca, her şeyi bilirim iddiasında bulunan ve bilgiçlik taslayan kişinin kafası, başkalarının fikirlerine kapalıdır. Tesadüfen önüne çıktığı mevzuları birer vesile yaparak ve bunları fırsat bilerek, üzerinde uzun uzun konuşan kimseler, sıkıcı bir tablo sergilerler. Bazı insanlar boş boğaz, saygısız, alaycı, itirazcı, kibirli, geveze ve dedikoducudur. Bazıları da toplum karşısında konuşurken heyecanını kontrol edemez ve kendisine hakim olamadığı için çabuk sinirlenir, hiddete kapılır, doğru dürüst konuşamaz. Bu kusurlardan daima uzak durmalıyız. Kullandığımız kelimeler, nasıl yaşadığımızı ve nasıl yaşayacağımızı belli eder. Konuşma bir insanın kişiliğini, karakterini, kültürünü, terbiyesini ve eğitimini açıkça ortaya koyar. Bu konuda atalarımız, Sorma kişinin aslını, sohbetinden belli eder demişlerdir. Kirikkale.meb.gov.tr/egitim/konusma_sanati

4 DÜNYA OCAK Hollanda da dahi bir Adanalı: Mehmet Ali Dündar Bilgisayarı bin kat hızlandıracak ADANA nın kenar semtlerinde asgari ücretli bir babanın 7 nci çocuğu olarak dünyaya gelen Mehmet Ali Dündar, burslu okuduğu Koç Üniversitesi nden fizik mühendisi olarak mezun olduktan sonra, doktorasını yapmak üzere gittiği Hollanda da bilgisayar teknolojisini geliştiren çalışmalarda yer aldı. Şoför babası Ahmet ve ev kadını annesini Nevin Dündar ı ziyarete gelen Mehmet Ali Dündar, yaptıkları çalışmalarda bilgisayarlarda günümüz teknolojisinden daha hızlı ve kayıpsız veri aktarımının mümkün kılındığını söyledi. Merkez Seyhan İlçesi nin Hürriyet Mahallesi nde şoförlük yapan 65 yaşındaki Ahmet ve ev kadını 59 yaşındaki Nevin Dündar ın en küçük çocuğu Mehmet Ali Dündar, Hacı Ahmet Atıl Lisesi ni bitirdikten sonra girdiği üniversite sınavında yüksek puan alınca, Koç Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü ne yüzde 100 burslu olarak kabul edildi. Üniversiteyi başarıyla bitiren Mehmet Ali Dündar, yüksek lisansını da Koç Üniversitesi nde tamamladıktan sonra ABD deki Harvard Üniversitesi ne çağrıldı. Bir yıl burada eğitim alan Dündar, doktora için Hollanda da Eindhoven Teknoloji Üniversitesi nden davet aldı. SAÇ KILININ BİNDE BİRİNE, MİLYONLARCA BİLGİ SIĞA- CAK Doktora ve yardımcı doçentlik çalışmalarını Eindhoven Teknoloji Üniversitesi nde sürdüren Dündar, Optofluidic and photothermal control of InGaAsP photonic crystal nanocavities adlı çalışmasıyla ışığın mikronlarına kadar inip, enerjiyi hapsetmeyi başardığını belirtti. Dündar, kristalize edilen ışınlar sayesinde bilgisayarlarda günümüz teknolojisinden daha hızlı ve kayıpsız veri aktarımı mümkün kılan buluşa imza attığını vurguladı. Buluşunun bütün elektronik araçlarda kullanılabileceğini kaydeden Mehmet Ali Dündar şunları anlattı: Transformatörler nasıl yüzyılın buluşu olarak tarihe geçtiyse, bizim çalışmalarımız sonucu ortaya çıkan teknoloji de öyle olacak. Bu sayede, saç kılının binde biri kadar hacimli bir alana, milyonlarca cigabayt bilgiyi depolamak, aktarmak mümkün olacak. Hiç bir kayba uğramadan aynı anda, ışık, ses ve enerji gibi verileri binlerce kat daha hızlı aktarma imkanı sağlanacak, maliyet de düşecek. Yardımcı doçentlik unvanını Eindhoven Teknoloji Üniversitesi Senatosu ndan törenle alan Dündar, buluşun tamamlanması halinde bilgisayarlar başta olmak üzere bir çok teknolojik ürünün onlarca kat daha hızlı çalışıp, hacimlerinin de küçüleceğini anlattı. MEMLEKETİNDE AİLESİYLE HASRET GİDERİYOR ara veren Mehmet Ali Dündar, memleketi Adana ya ailesini ziyarete geldi. Dündar, anne ve babasına sarılarak özlem giderdi. Oğullarıyla gurur duyduğunu belirten anne Nevin Dündar mutluluğunu şöyle dile getirdi: Babaları, çocukların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için geceli gündüzlü çalıştı. Mehmet in çok başarılı bir bilim adamı olacağı daha lise yıllarından belli olmuştu. Ben hiçbir gün dersine çalış uyarısında bulunmadım. Evden dışarı çıkmaz, zor şartlar altında bile çalışmayı ihmal etmezdi. Bütün çocuklarımızı okuttuk, ancak Mehmet başarılarıyla göğsümüzü kabarttı. Hem bizim, hem de ülkemizin adını duyurmayı başardı. GOĞSÜM KABARDI sunumu sırasında yanında bulunduğunu anlatan baba Ahmet Dündar da, O kürsüde çalışmasını anlatırken göğsüm kabardı. Gerçi dil bilmediğim için anlamadım, ama sunumu bittiğinde ayakta alkışlanınca, sevinç ve gururdan gözlerim doldu. Her babanın görmek istediğini oğlum bize yaşattı. Ona çok teşekkür ediyorum dedi. Araştırma çalışmalarına kısa süreli Oğlunun araştırmalarını Eindhoven Teknoloji Üniversitesi Senatosu na

5 5 OCAK 2012 DÜNYA Türk Savcılar Avrupa Yargısını Hollanda da araştırdılar HSYK yetkilileri ile Ergenekon, KCK ve şike gibi önemli soruşturmaları yürüten savcılardan oluşan Türk yargı heyeti Hollanda da, yargı sistemi ve basın sözcülüğü uygulamaları hakkında bilgi aldı. Yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu nun (HSYK) yetkilileri ile Ergenekon, KCK ve şike gibi önemli soruşturmaları yürüten savcılardan oluşan Türk yargı heyeti Avrupa ya çıkarma yaptı. Türk heyeti, Hollanda nın Lahey kentinde Avrupa nın en gelişmiş yargı sistemlerinden biri olan Hollanda yargısını yerinde gördü ve inceledi. Yeni HSYK nın Genel Sekreter Yardımcısı Engin Durnagöl ile İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen in de aralarında bulunduğu 17 kişilik Türk yargı heyetinin bütün temaslarını sadece SABAH izledi. Türk ve Hollandalı savcılar, Türkiye de yeni kurulan basın sözcülüğü ile Hollanda da 25 yıldır uygulanan basın sözcülüğü kurumunun geleceğini tartıştılar. Türkiye de 15 ayrı savcılıkta kurulan basın sözcülükleri; gizliliği ihlal etmeyecek, masumiyet karinesini zedelemeyecek ve adil yargılamayı etkilemeyecek şekilde kamuoyunu bilgilendirecek. Soruşturma süreçlerinde kamuoyunun bilgilendirilmesini doğrudan etkileyecek basın sözcülüğü sisteminin fikir babası ve planlayıcılarının HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici ve Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur olduğu belirtiliyor. Hamsici ve Okur, Durnagöl ün başkanlığını yaptığı yargı heyetinin üyelerinden Hollanda daki sistemi incelemelerini, Avrupa daki sistemle ilgili brifing almalarını ve bu modeli Türk yargı sistemine adapte etmelerini istedi. Türk yargı sisteminde soruşturma makamlarının doğrudan açıklama yapamaması nedeniyle Ergenekon, KCK ve şike gibi önemli soruşturmalarda kamuoyu sağlıklı bilgilendirilemiyordu. HOLLANDA nın HSYK SI Türk yargı heyeti Hollanda da Yargı Konseyi nin dört üyesiyle görüştü. Heyet, 4-8 Aralık 2011 tarihleri arasında beş gün boyunca basın sözcülüğünden başlayarak Hollanda yargı sistemini yakından inceledi. Türk heyetine, üç gün boyunca Hollanda sistemiyle ilgili brifing sunuldu. Kimisi suçluların yakalanmasına yönelik taktiklerin kullanıldığı bazı somut vakalar üzerinden basın sözcülüğü sisteminin işleyişi anlatıldı. Hollanda yüksek yargı sisteminde HSYK muadili olan kuruma Yargı Konseyi adı veriliyor. Yeni HSYK nın 21 üyeli yapısından farklı olarak bu konseyin 4 üyesi var. Konsey üyeleri, bazı HSYK üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından atanması gibi Hollanda Kraliçesi tarafından atanıyor. Hollanda yargı sisteminde her savcılığın, mahkemenin ve polisin basın sözcülüğü bulunuyor. Basın sözcülüğü kurumu Hollanda da 25 yıldır başarıyla uygulanıyor. Hollanda sisteminde tüm bürokratik engeller kaldırılmış. Sistemin, suçlu ile mücadelede hızlı ve sonuç alıcı bir şekilde hareket kabiliyeti var. Hollanda yargı sisteminde savcı, hem davası, hem de soruşturması yürümekte olan konularla ilgili açıklama yapacağı zaman mahkeme üyeleri veya başkanına danışıyor ve gelen cevaba göre açıklama yapıyor. Savcı kendi dosyasıyla ilgili açıklama yapacağı zaman bazen de polis sözcüsüne danışıyor ve emniyete Açıklamayı sen yap diyebiliyor. Hollanda sisteminde savcılar, kamuoyu algısını yönetme amacıyla kimi zaman televizyon programlarına katılıp açıklama yapabiliyorlar. Hatta bazı savcılar magazin ve spor programlarına bile katıldıklarını söylüyorlar. BİZ POSTLA DOLAŞIRKEN... Hollanda Yargı Konseyi nin bir numaralı ismi Frederik Van den Emster, kendi ülkesinin yargı sistemi ile Türk yargı sistemini mukayese ederken ilginç bir tespitte bulundu. SABAH a konuşan Emster, Biz Hollandalılar 150 sene önce ayı postuyla gezerken sizde kadı sistemi vardı. Biz sistemi bu kadar kolay uyguluyorsak siz sisteme çok daha kolay entegre olursunuz dedi. Yaklaşık 17 milyon nüfuslu Hollanda da yüze yakın basın sözcülüğü var. Yaklaşık 75 milyon nüfuslu Türkiye de ise ilk etapta yalnızca 15 basın sözcülüğü kuruldu. Basın sözcüsü savcılar, HSYK Birinci Dairesi tarafından 22 Haziran 2011 tarih ve 1057 karar ile atandı. Savcılıklardaki basın sözcülüğü kurumuyla ilgili ilkeler HSYK tarafından hazırlanan 18 Ekim 2011 tarihli 33 No lu genelgeyle belirlendi. Hollanda ya giden Türk yargı heyetinde yeni HSYK nın Genel Sekreter Yardımcısı Engin Durnagöl, HSYK Tetkik Hakimi Murat Kakillli, İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ateş Hasan Sözen, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Nuri Yiğit, İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ali Haydar, Adana Başsavcı Vekili Ahmet Akkaya, Diyarbakır Özel Yetkili Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, Mersin Cumhuriyet Savcısı Tansel Ünal, Konya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hacı Osman Kaya, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hüseyin Güler, Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Hakan Dündar, Rize Cumhuriyet Savcısı Mahşide Şeker, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı, Manavgat Cumhuriyet Savcısı Aytül Rabia Bakır ve Aydın Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demirel yer aldı. Yargı-medya ilişkileri düzenleniyor Yeni HSYK Genel Sekreter Yardımcısı Engin Durnagöl, başkanlık ettiği heyetin Hollanda çıkarmasıyla ilgili olarak SABAH a yaptığı açıklamada ülkemizde yargı-medya ilişkilerinin sorunlu bir alan olduğunu, yeni kurulan sistem sayesinde bu sorunların asgariye indirileceğini söyledi. Durnagöl şöyle dedi: Şu ana kadar yargı-medya ilişkileri konusunda ciddi sıkıntılar yaşandı. İşte bu sorunlu alanı çözmek amacıyla HSYK bugüne kadar görülmemiş bir uygulama başlattı. Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin ve Adana gibi büyük şehirlerde basın sözcüleri atadı. Ayrıca Türkiye de profesyonel gazeteciler ve akademisyenlerle birlikte teorik ve uygulamalı eğitimler verdi. Hollanda daki basın sözcülüğü müessesesinin nasıl işlediğini görmek, bu noktada basın sözcüsü arkadaşlara yeni ufuklar açmak ve tecrübe edinmek maksadı ile buradayız. HSYK ile Hollanda Yargı Konseyi bir eğitim programı düzenlediler. Yargı-medya ilişkilerinin çok daha iyi olacağını düşünüyoruz. Kamuoyuna bilgi vermeyi önemsiyoruz İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen, yeni HSYK nın görevlendirdiği 15 basın sözcüsü arasında yer alıyor. Seçen, Hollanda temasları hakkında şu bilgileri verdi: Yargıyla basın arasındaki genel problemler üzerine HSYK tarafından Türkiye de 15 basın sözcüsü görevlendirildi. Ankara da iki seminer yapıldı. Daha sonra Almanya ya gittik ve şimdi de Hollanda ya geldik. Hollanda nın önemi de basın sözcülüğü müessesesinin geçmişinin çok uzun sürelere dayanmasıdır. Soruşturmanın gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğini ihlal ve adil yargılamayı etkilemeyle ilgili sınırlamalara riayet Turgut Kazan, gelişmiş ülkelerdeki eğilimin, hâkimler ile savcıların ayrı ayrı Kurullarının bulunması istikametinde olduğunu söyledi Anayasası nda da, sadece Yüksek Hâkimler Kurulu vardı ve bu Kurul un 15 üyesinin 6 sını, salt çoğunlukla TBMM seçiyordu. Kazan, Gene Meclis, ama nitelikli çoğunlukla bir kısmını seçsin dedi. Salt çoğunluk da, nitelikli çoğunluk cevabını verdim. Eğer 1961 Anayasası ndaki hükümler geçerli olsaydı, bugünkü AK Partili Meclis çoğunluğu doğrudan HSYK ya 6 üye ederek ve HSYK nın genelgesini göz önüne alarak kamuoyu sizler vasıtasıyla bilgilendirilecektir. Biz bunu çok önemsiyoruz. Durnagöl ve Seçen in SABAH a yaptığı açıklamalar bu akşam ATV Ana Haber de izlenebilecek. AİHM nin önünde 150 bin dosya bekliyor Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) istatistiklerine göre, Avrupa Konseyine üye 47 ülkenin vatandaşları tarafından hak arama merci olarak görülen kurumun önünde karar verilmeyi bekleyen toplam başvuru sayısı 153 bin 850 ye ulaşmış durumda. Bu başvuruların 16 bin 800 ünü Türkiye den giden başvurular oluşturuyor. Türkiye bu rakam ile AİHM önünde halen beklemekte olan dava sayısı bakımında Rusya nın ardından ikinci sırada yer alıyor yılında AİHM ye yapılan toplam 61 bin 307 başvurunun 5 bin 821 ini Türkiye den giden başvurular oluşturuyor. AİHM nin yıllarında verdiği ihlal kararlarının konularına bakıldığında ise ilk sırayı adil yargılanma ve mülkiyet haklarınını aldığı görülüyor. Turgut Kazan dan Yargı ya dair gönderecekti diye hatırlattım. Kazan, nitelikli çoğunluk 5 te 3 ya da 3 te 2 olmalı diye sürdürdü sözlerini. Ayrıca, yeni anayasada Askeri Yargıtay ile Yüksek Askeri İdare Mahkemesi nin mutlaka kaldırılması gerektiğini, askeri mahkemeler devam etmekle birlikte, onların kararlarının sivil Yargıtay da denetlenmesinin doğru olacağını belirtti. Yargının tartışılmaktan çıkarılması için, anayasa değişikliği sırasında geniş bir mutabakatla ilgili düzenlemelerin yapılması gerektiğine inanıyorum.