T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ ĐMAM ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ TARĐH ANA BĐLĐM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ ĐMAM ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ TARĐH ANA BĐLĐM DALI"

Transkript

1 T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ ĐMAM ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ TARĐH ANA BĐLĐM DALI HATAY TÜRKMEN AŞĐRETLERĐ VE BU AŞĐRETLERĐN ĐSKÂNI (18. VE 19. YÜZYILLAR) YÜKSEK LĐSANS TEZĐ KAHRAMANMARAŞ EYLÜL-2006

2 T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ ĐMAM ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ TARĐH ANA BĐLĐM DALI HATAY TÜRKMEN AŞĐRETLERĐ VE BU AŞĐRETLERĐN ĐSKÂNI (18. VE 19. YÜZYILLAR) DANIŞMAN: Yard. Doç. Dr. Faruk SÖYLEMEZ YÜKSEK LĐSANS TEZĐ KAHRAMANMARAŞ EYLÜL-2006

3 KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ ĐMAM ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ HATAY TÜRKMEN AŞĐRETLERĐ VE BU AŞĐRETLERĐN ĐSKÂNI (18. VE 19. YÜZYILLAR) ATĐLLA CANBOLAT YÜKSEK LĐSANS TEZĐ TARĐH ANA BĐLĐM DALI Bu tez 14/09/2006 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oy Birliği ile Kabul Edilmiştir. Đmza: Đmza:.. Đmza:... Yard. Doç. Dr. Doç. Dr. Yard. Doç. Dr. Faruk SÖYLEMEZ Ahmet EYĐCĐL Nasrullah ÖZSOY DANIŞMAN ÜYE ÜYE Yukarıdaki imzaların adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım. Kod No: Doç. Dr. Haluk ALKAN Enstitü Müdürü Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

4 KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ ĐMAM ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ TARĐH ANA BĐLĐM DALI ÖZET YÜKSEK LĐSANS TEZĐ HATAY TÜRKMEN AŞĐRETLERĐ VE BU AŞĐRETLERĐN ĐSKÂNI (18. VE 19. YÜZYILLAR) ATĐLLA CANBOLAT DANIŞMAN: Yard. Doç. Dr. Faruk SÖYLEMEZ Yıl: 2006, Sayfa: 102 Jury : Yard. Doç. Dr. Faruk SÖYLEMEZ : Doç. Dr. Ahmet EYĐCĐL : Yard. Doç. Dr. Nasrullah ÖZSOY Bu çalışmanın amacı, XVIII. yüzyıl sonları ile XIX. yüzyılda, Antakya ve çevresinde, Türkmen aşiretlerinin durumu ile bu aşiretlerin iskânlarını araştırmaktır. Elde edilen bilgiler ışığında Antakya ve çevresinin o döneme ait sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı incelenerek, bölgenin tarihinin aydınlatılmasına katkıda bulunmaktır. Bu araştırmada; XVIII. yüzyıl sonları ile XIX. yüzyılın tamamını kapsayan dönemde, Antakya ve çevresi ile Gâvur Dağı bölgelerinde yaşayan aşiret, cemaat ve oymakları konu edinen çeşitli arşiv belgeleri incelenmiştir. Đncelenen belgeler, bu araştırmanın muhtelif yerlerinde bazen parça parça, bazen de bütün olarak ele alınmıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi nden alınan ve çoğunluğunu hatt-ı hümayunların teşkil ettiği belgelerin toplam adedi 50 dir. Đşte bu belgeler ışığında hazırlanan bu araştırma, Antakya ve çevresi ile Gâvur Dağı bölgelerinde yaşayan aşiret, cemaat ve oymakların sosyal, kültürel ve ekonomik yapılarını aydınlatacak; bölgede yaşayan aşiretlerin birbirleriyle ve devletle olan münasebetleri, bölgede eşkıyalık ve eşkıyalığı doğuran sebepler gibi birçok önemli hususu ortaya koyduğundan zengin bir kaynak oluşturacaktır. XVIII. yüzyılda, Rakka-Trabluşşam hattının güneyindeki Arap aşiretlerinin artan baskısı karşısında gerileyen Güneydoğu Anadolu ve Halep teki Türkmen aşiretlerinin geri çekilmelerini ve dağılarak başka yerlere göç etmelerini önlemek amacıyla, daha önceden bu bölgede meskûn aşiretlerin buralardan ayrılmalarını önleyerek yeniden iskân edilmelerine çalışılmıştır. XIX. yüzyılda ise genel olarak, toplu bir iskân siyaseti yerine, bölgelere hitap ederek oraların ıslahını da amaçlayan bir yol takip edilmiştir. Anahtar kelimeler; Reyhanlı Aşireti, Küçükalioğulları, Đskân, Antakya Sancağı, Uzeyr Sancağı, Beylan, konargöçer. I

5 DEPARTMENT OF HISTORY INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCE UNIVERSITY OF KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ ĐMAM ABSTRACT MA Thesis POLĐTĐC OF BRĐGANDS AND SETTLEMENT IN ANTAKYA AND SURROUNDINGS OF IT AROUND XVIII. AND XIX. CENTURY ATĐLLA CANBOLAT Supervisor: Assist. Prof. Faruk SÖYLEMEZ Year: 2006, Pages: 102 Jury : Assist. Prof. Faruk SÖYLEMEZ : Assoc. Prof. Ahmet EYĐCĐL : Assist. Prof. Nasrullah ÖZSOY The aim of this thesis is researching the candition and the settlement of Türkmen brigands in Antakya and surroundings of it at the end of the XVIII th century to XX st century. With the help of this research at that time the social, cultural and economical condition of Antakya will be learned and that information will add lot s of contribution to the history of Antakya. In this research, many kinds of documents belong to archieves are examined about brigands, communities and small Türk groups around Gâvur Mountain, Antakya and the surround of it. At the end of XVIII th century and XXI st century. These documents are researched sometimes portially, sometimes totally. The number of these documents are 50. They were sained from prime minister ottoman archieves. Many of these documents are from hatt-ı hümayun. This thesis will enlighten the social, cultural and economic condition of brigands, communities and small Turk groups around Gâvur Mountain, Antakya and at the surround of it. It is a very rich research because it will also enlighten the relation ship of these brigands with each other and goverment. It will also show the reosons of brigandage in this area. In XVIII th century, Arabian brigands at the south of Rakka- Trabluşşam put pressure on them. Because of this reason, Turkmen wanted to turn back or migrate other areas. So, goverment tried to settle them and prevent their migration from this area though. In XIX th century, goverment preferred to reform them in a good way. Key words: Reyhanlı Aşireti, Küçükalioğulları, Đskân, Antakya Flag, Uzeyr Flag, Beylan, konargöçer. II

6 ÖN SÖZ Bu araştırmada, çeşitli tarihî, iktisadi ve coğrafi eserler yanında; XVIII. ve XIX. yüzyıllarda, Antakya ve çevresinin genel durumunu, bölgede yaşayan çeşitli Türkmen gruplarının düzenlerini ve eşkıyalıklarını konu edinen Babakanlık Osmanlı Arşivi belgelerinden ve çeşitli kaynaklardan faydalanılmıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi nden alınarak transkripsiyonu yapılıp incelenen ve çoğunluğunu hatt-ı hümayunların teşkil ettiği belgeler, bu eserin muhtelif yerlerinde bazen parça parça bazen de bütün olarak ele alınmıştır. Toplam belge adedi 50 dir. Bu belgeler XVIII. yüzyıl başları ile XIX. yüzyıl dönemlerini kapsamaktadır. Osmanlı nın son dönemine ait olan bu belgeler idari, hukuki, ekonomik, kültürel, etnik ve sosyal yapı gibi birçok alana ışık tutup, kaynak teşkil etmektedir. Arşiv belgelerinin eserin çeşitli bölümlerinde kullanılması sırasında kronolojik sıralamaya fazla dikkat edilmemiştir. Ayrıca belgelerin yazımı, ya da fotokopi edilmesi sırasında eksik veya karalı olarak çıkan bazı kısımlarındaki kelimeler eksik olarak çıkmıştır. Bunların bir kısmı belgeler içerisinde alışılmış bir kalıp cümlesine ait bir kelime ise kolayca tespit edilmiş; isim, tarih, rakam veya bir başka kelime durumunda ise tespit edilememiştir. Bu kelimeler belgenin anlaşılması ve özetlenmesinde olumsuz bir etki yapmamıştır. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Antakya ve çevresinde, aşiretleri ve aşiretlerin neden olduğu toplumsal karışıklıkların inceleneceği bu araştırmada, devletin yoğun bir Türkmen nüfusuna sahip bu önemli coğrafyasının, Osmanlı Devleti nin hem içerisinde bulunduğu durumun genel bir tablosunu vermesi yönüyle örnek oluşturması, hem de Antakya ve çevresi ile Gâvur Dağı ve Kürd Dağı nın o dönem tarihini aydınlatması bakımından bu konuda bir örnek oluşturacağı kanaatindeyim. Beni bu çalışmayı yapmaya yönlendiren, sürekli yardım ve ilgilerini gördüğüm tez danışmanım Yard. Doç. Dr. Faruk SÖYLEMEZ e teşekkürü bir borç bilirim. III

7 ĐÇĐNDEKĐLER ÖZET... I ABSTRACT...II ÖN SÖZ... III KISALTMALAR LĐSTESĐ... VI 1. GĐRĐŞ OSMANLI CEMĐYETĐNDE KONARGÖÇERLER Osmanlı Devleti nde Cemiyet Yapısına Toplu Bir Bakış Osmanlı Cemiyetinde Konargöçerler Sosyal ve Đdarî Yapıları Ekonomik Etkinlikleri ve Vergi Yükümlülükleri Hukuki Durumları ANTAKYA VE ÇEVRESĐNDE YAŞAMIŞ-YAŞAYAN TÜRKMEN TOPLULUKLARI Genel Hatlarıyla Halep Türkmenleri Antakya ve Çevresinde Türkmenler Gündüzoğulları (Gündüzlü Avşarı Taifesi) Beydili Aşireti Çepniler Eymürler Özeroğulları Reyhanlı Aşireti Ulaşlı Türkmân Yörükânı Cemaati Ekrâd Tabiri ve Antakya Çevresinde Yaşayan Kürd Toplulukları XVIII. YÜZYILDA ANTAKYA VE ÇEVRESĐNDE AŞĐRETLER VE ĐSKÂNLARI XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devletinin Genel Durumu XVIII. Yüzyılda Antakya Ve Çevresinde Türkmen Aşiretlerinin Genel Durumu XVIII. Yüzyıl Başlarında Antakya ve Çevresinde Düzensizlik ve Aşiretleri Đskân Çalışmaları Aşiretlerin Hareketleri, Eşkıyalık ve Düzensizlik Reyhanlı Aşireti ve Đskânı Uzeyr de Eşkıyalık ve Küçükalioğulları XIX. YÜZYILDA ANTAKYA VE ÇEVRESĐNDE TÜRKMEN AŞĐRETLERĐNĐN GENEL DURUMLARI VE ĐSKÂN XIX. Yüzyıl Başlarında Antakya Ve Çevresi XIX. Yüzyıl Başlarında Antakya da Đdare ve Ekonomi Antakya da Vergi Toplama Düzeni Önemli Yollar Üzerinde Bulnmanın Antakya ve Çevresi Üzerindeki Etkileri XIX. Yüzyılda Antakya Ve Çevresinde Türkmen Aşiretleri Ve Đskân XIX. Yüzyıl Başlarında Reyhanlı Aşireti Gâvur Dağı ve Kürd Dağı nın Genel Durumu Aşiretler ve Eşkıyalıkları Önleme Çalışmaları...52 IV

8 Küçükalioğulları ve Payas Küçük Ali Bey ( ) Küçükalioğlu Halil Bey ( ) Küçükalioğlu Mehmed Dede Bey ( ) Küçükalioğlu Mustafa (Mısdık) Bey ( ) Küçükalioğlu Dede Bey ( ) Bölgenin Đktisadi Önemi ve Eşkıyalıklara Karşı Tedbirler Mısırlı Đbrahim Paşa ve Belen Savaşı Tanzimat Döneminde Antakya ve Çevresinde Đskân Faaliyetleri Fırka-i Islâhiyye nin Antakya Ve Çevresinde Đskân Teşebbüsleri Fırka-i Islâhiyye nin Gelişinden Önce Gâvur Dağı nın Genel Durumu Fırka-i Islâhiyye nin Güney Anadolu Đskânını Hazırlayan Sebepler Devletin Asker Đhtiyacı Bölgeye Yabancı Emellerin Uzanması Ermeni Meselesi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Meselesi Ziraatı Geliştirerek Yörenin ve Ülkenin Ekonomik Kalkınmasını Sağlamak Düzensizliğin Ortadan Kaldırılması ve Devlet Otoritesinin Yeniden Sağlanması Fırka-i Islâhiyye nin Đskenderun a Çıkışı Ve Göreve Başlaması Fırka-i Islâhiyye nin Đskenderun a Çıkışı ve Đlk Temaslar Đskân Sırasında Çevre ve Yolların Durumu Aşiret ve Ailelerin Đskâna Karşı Tutum ve Tavırları Đskânın Fiilen Başlatılması Hassa Kazası nın Kuruluşu Fırka-i Islâhiyye nin Antakya ve Çevresinde Aşiretleri Đskânı Fırka-i Islâhiyye nin Đskânı Sonrasında Yörede Yapılan Yeni Đdarî Düzenleme Antakya Kazası Antakya Çevresi ve Nahiyeleri XIX. Yüzyıl Sonlarında Antakya Ve Çevresi Demiryolu Đçin Đnceleme ve Đlk Sanayi Tesislerinin Yapılması lı Yıllarda Amik Yöresi ve Belen XIX. Yüzyılın Đlk Yarısında Antakya ve Çevresinde Ekonomik Yaşam XIX. Yüzyıl Sonlarında Antakya ve Çevresinde Ermeniler SONUÇ VE ÖNERĐLER...95 KAYNAKÇA...98 DĐZĐN SÖZLÜK ÖZ GEÇMĐŞ EKLER V

9 KISALTMALAR LĐSTESĐ bk. Bakınız B.Nu. Belge no BOA Başbakanlık Osmanlı Arşivi bs. Basımevi, Baskı, Basım C. Cilt çev. Çeviren DTCFD Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi Ed. Editör H. Hicri Haz. Hazırlayan ĐA Đslâm Ansiklopedisi Đ.Y. Đl Yıllığı KB Kültür Bakanlığı kg Kilogram km. Kilometre Kom. Komisyon krş. Karşılaştırınız Ktb. Kitabevi M. Miladi m. Metre MEB Milli Eğitim Bakanlığı MÖ. Milattan Önce MS. Milattan Sonra Mtb. Matbaası Neş. Neşriyat Nu. Numara OSAV Osmanlı Araştırmaları Vakfı S. Sayı s. Sayfa ss. Sayfa sayısı Ş.S. Şer iyye Sicili TDAV Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı TDK Türk Dil Kurumu TDV ĐA Türkiye Diyanet Vakfı Đslâm Ansiklopedisi TSE Türk Standartları Enstitüsü TTK Türk Tarih Kurumu vb. Ve benzeri vs. Vesaire Yay. Yayını Yayınları yy. Yüzyıl VI

10 GĐRĐŞ 1. GĐRĐŞ Tarihin çok eski dönemlerinden beri iskân edilen ve çeşitli kavimlerin, devletlerin egemenliğine girerek yoğun bir kültürel zenginliği bünyesinde barındıran Antakya ve çevresi, 1516 Mercidabık Zaferi yle Osmanlı egemenliğine girmiştir. Bu tarihten Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar, daima Halep Eyaleti ne bağlı bir sancak (bazen de kaza) olarak kalmıştır. Antakya, 402 yıllık Osmanlı hâkimiyeti döneminde, ilk çağ ve orta çağlarda, sık sık karşılaştığı durumun aksine, yabancı işgali görmemiştir. Bu bölge, Türkler tarafından ilk fetih hareketlerinin başladığı yıllardan itibaren, sürekli olarak, Türk nüfusunu âdeta cezbeden bir özellik arz etmiş ve burada Türk nüfusu devamlı bir şekilde artmıştır. Antakya ve çevresi, seyyahların da belirttiği gibi, Osmanlı dönemi öncesinde de Türkmenler le meskûn, Türk kültürünün hâkim olduğu bir bölge idi. Osmanlılar, 1516 yılında şehre girdiklerinde, Antakya ve çevresinde böyle bir ortam buldular. Önceki yapı ve yaşayış bu dönemde kesintiye uğramadığı gibi, yeni unsurlarla da güç kazandı, zenginleşerek varlığını sürdürdü. Yukarıda da ifade edildiği gibi, bölgenin Türk nüfusunu cezp etmesiyle, burada Türk nüfusunun devamlı bir şekilde artmasında, Antakya ve çevresinin Osmanlı Devleti hâkimiyeti yıllarında sulh ve sükûna kavuşmuş olması, bölgenin ikliminin ve tabiî şartlarının uygun olması gibi faktörlerin büyük etkisi vardır. Osmanlı Devleti hâkimiyeti döneminde bölge, Canbolatoğlu ve Belen savaşları sayılmazsa hemen hemen hiç savaş görmedi ve dört asır süren bir barış dönemi yaşadı. Ama bundan, yörede bu uzun dönemin durgun ve ölü bir devre olarak geçtiği anlamı çıkarılmamalıdır. Çünkü önemli bir yol güzergâhı üzerinde olan, Đskenderun ve Süveydiye (Samandağ) gibi iki önemli iskelesi bulunan şehir, ülkenin her vakit Osmanlı Devleti tarafından dikkatle izlenen bir coğrafyasıydı. Konumu itibarıyle bu derece öneme sahip olması, yörede sürekli bir hareketliliğe, bölgenin tüm olaylarının ve sıkıntılarının, Đstanbul tarafından bilinmesine, paylaşılıp ortak olunmasına yol açıyordu. Bu bölgeyi önemli kılan başka önemli özellikleri de vardır. Örneğin, bölgenin Suriye ile Anadolu arasında âdeta bir tampon bölge durumunda olmasıydı. Sahip olduğu iskeleler vasıtasıyla merkezle ulaşım ve haberleşmenin kolay ve seri bir şekilde sağlanması, hac yolunun ve surre alayının, her yıl Ramazan ayında kutsal topraklara gönderilirken takip ettiği kara yolu güzergâhı üzerinde bulunması, bu bölgenin stratejik açıdan ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu göstermektedir. Bu yüzden, devlet bu bölgeye özel bir önem vermiştir. Diğer yandansa, bölgenin özellikle hac yolu üzerinde olması sebebiyle, ileride de örnekleriyle açıklanacağı üzere, içerisinde büyük bir Türkmen nüfus kitlesini barındıran ve ekserisi konargöçer hayat süren bu Türkmen aşiretlerinin bölgede eşkıyalık ve yol kesme şeklinde ortaya çıkan yasa dışı hareketleri, Osmanlı Devleti nin bu bölgeyi uzun yıllar düzene koyamamasına neden olacaktır. XVII. yüzyılda devletin; siyasi, askerî, iktisadi vs. pek çok alandaki gerilemesine paralel olarak, halkın (bilhassa ziraatla uğraşan köylü sınıfın) problemleri de artmaya başlamıştı. Artan eşkıyalık hareketleriyle toprağını rahatça ekip biçemeyen köylü sınıfı, fiyatların gerilemesi yanında ağır vergi yükü altında ezilmeye başlayınca, artık kendisi için bir geçim kaynağı olmaktan çıkan çiftini çubuğunu terk ederek, kendisi ve ailesi için daha emniyetli gördüğü şehirlere göç etmeye başlamıştır. Yerleşik ahalinin bu surette yerleşim yerlerini terk etmesi, kırsal kesimin boşalmasına ve harabe olmasına yol açmıştır. Kırsal kesimin 1

11 GĐRĐŞ boşalması ise, tarımsal üretimin düşmesi ve devletin vergi gelirlerinin azalması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Đmparatorluğu içten içe sarsan ve zamanla artarak, devletin iç düzeninin bozulmasına yol açan bu eşkıyalık hareketleri, uzun süren savaşların merkezi otorite üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkinin bir sonucu olarak ortaya çıkan hareketlerdir. Memleketin, özellikle köylüler tarafından terk edilmiş toprakların yeniden meskûn hale getirilmesi ve imar edilmesi, yerlerini terk eden ahalinin eski iskân mahallerine nakli ile olabilirdi. Bu ise onların bu topraklarda yeniden emniyet içerisinde yaşayabileceklerine, yani bölgedeki eşkıyaların ve zorbaların ortadan kaldırılması sayesinde gerçekleşebilirdi. Đşte bu nedenledir ki, devletin iskân politikası sırasındaki ana hedefini, eşkıyalık hareketlerinin önlenmesi teşkil etmiştir. Đsyan ederek eşkıyalık faaliyetlerinde bulunan gruplar, devlet tarafından şiddetle ve ısrarla takip edilerek, uslanmak bilmez bu cemaat veya aşiretler, çeşitli sürgün mahallerine sevk edilmişlerdir. Đskân çalışmaları sırasında, bakımı ihmal edilmiş olan derbentlerin tamiri ve yeniden düzene konulması konusu da ele alınmıştır. Buna örnek olarak 1804 tarihli bir belgede; eşkıya ve haşerat-ı sairelerin adem-i zuhurlarına ve mugayir harekete cereyan eylememeleri içün tarik-i caddede vakı mahuf mahallelerin derbendan neferatlarını tanzim idüb daire-i mîr-i mîrâniyi idare edecek mahal-i vâridât olmadığı cihetten mîr-livâlık aziz uhdemize tevcih buyuruldukda Kurdkulağı Hanı nı ta mir ve Karamurt nâm mahalle dahî te min kılub, ebnâ-yı sebîl içün derbend inşâ olunmak mülhem iken (BOA, Hatt-ı Hümayun:3376-E) ibaresi, bunun devlet politikası olarak uygulandığının açık bir örneğidir. Böylece emniyetli bir hale getirilen yerler, yeniden ahali iskânı ile şenlendirilecek, ziraata açılmak suretiyle de devletin vergi gelirleri arttırılmış olacaktır. Diğer yandan yeni iskânlar sırasında, bölgelerin yeniden tahriri yapılarak mevcut vergi nizamının ıslahı da mümkün olmuştur. Bu suretle yerleşik ahalinin daha rahat bir hayat düzeyine kavuşması, devlet tarafından devamlı baskı altında tutulan ve iktisadi durumları günden güne fenalaşan konargöçer ahalinin de yerleşmek arzusunu güçlendirmiştir. Bu cümleden olmak üzere, kendilerine arazi tahsis edilmek suretiyle iskân edilen konargöçerler, XVIII. yüzyılın sonlarına doğru, artık köylü sınıfı arasında yer almaya başlamışlardır. XIX. yüzyılda Antakya ve çevresinde, özellikle Payas ta, Gâvur Dağı ve Kürd Dağı ndaki birçok aşiret, eşkıyalık hareketleri içerisindeydi. Bu aşiretlerin beylerinin başlarına buyruk hareket etmeleri ve idarecilerin acizliği yüzünden bölgede huzur kalmamış, devlet otoritesi neredeyse işlemez hale gelmişti. Kervanlar bu istikametteki yollardan asker refakatinde geçebilmekte, kırsal bölgelerden vergi ve asker toplanamamaktaydı. Özellikle 1850 li yıllarda, Niğde ve Kayseri Sancakları sınırından Maraş ve Elbistan Kazaları sınırına; Sivas Vilâyeti sınırından, Đskenderun Đskelesi yle Belen ve Antakya Kazaları sınırına kadar olan geniş bölge (özellikle Payas tan Kilis e, Maraş tan Belen e kadar olan bölge) isyan hareketlerinin, eşkıya ve aşiretlerin zulmünün hüküm sürdüğü bir alan haline gelmişti. Bundan başka, bu bölgelerde gözü olan (başta Đngiltere, Fransa ve Rusya olmak üzere) yabancı devletler de, devlet otoritesinin işlemediği bu bölgelerde, kendi nüfuzlarını kurabilmek amacıyla etkili olmaya başlamışlar, hatta bu doğrultuda nüfuz mücadelelerine girişmişlerdir. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Antakya ve çevresinde, aşiretleri ve aşiretlerin neden olduğu toplumsal karışıklıkların inceleneceği bu çalışmada, Đmparatorluğun, yoğun bir Türkmen nüfusuna sahip bu önemli coğrafyasının, 2

12 GĐRĐŞ Osmanlı Devleti nin hem içerisinde bulunduğu durumun genel bir tablosunu vermesi yönüyle örnek teşkil etmesi, hem de Antakya ve çevresi ile Gâvur Dağı ve Kürd Dağı nın o dönem tarihini aydınlatması bakımından bu konuda bir örnek oluşturacaktır. Yine bu çalışma ile XIX. yüzyılda bölgede yaşanan olayların sebep ve sonuçlarına inmek, böylece bir senteze varmak amaçlanmıştır. Konunun başlıca kaynaklarını Antakya ile ilgili Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri ve konuyla ilgili yazılı literatür oluşturmuştur. 3

13 OSMANLI CEMĐYETĐNDE. 2. OSMANLI CEMĐYETĐNDE KONARGÖÇERLER 2.1. Osmanlı Devleti nde Cemiyet Yapısına Toplu Bir Bakış Osmanlı toplumsal yapısı, genel bir tasnifle, başlangıçtan XVIII. yüzyılın ilk yarısına kadar askerî ve reaya olarak iki kategoride ele alınabilir. Bu ikili yapı, aynı zamanda yönetenler-yönetilenler ayrımını da ifade eder. Osmanlı Devleti içerisinde yönetici kesimi teşkil eden askerî sınıf, kendi içinde bir homojenlik arz etmesine karşın, reaya sınıfı sosyal konum, etnik köken, dinî inanç, merkezî otorite ile ilişkiler bakımından karmaşık bir yapı göstermekteydi. Bu farklılıklardan dolayı devlet, reayanın sınıflandırılması çeşitli özellikleri ölçüt olarak kullanmıştır. Bu ölçütlerin başında din faktörü gelmektedir. Bu faktörde reaya, Müslim ve gayrimüslim olarak iki temel gruba ayrılmıştır. Ancak bu iki temel grubun içinde de sosyal farklılaşmalar mevcuttu. Bu sosyal farklılaşmaların devlet tarafından tasnifinde ise etnik menşe, ekonomik faaliyet ve yaşayış tarzı gibi ölçütler göz önünde bulundurulmuştur (Şahin, 1997:254). Uyruklar arasında, yerleşim bölgelerine göre başlıca iki grup bulunmaktaydı: 1. Kentlerde, kasaba ve köylerde yaşayanlar, 2. Konargöçerler. Her grubun ayrı hakları, ayrıcalıkları ve yükümlülükleri bulunurdu. Bir gruptan diğerine geçmek için resmî izin gerekliydi. Nitekim bu durumun (herkesin ikametgâhı ve imparatorluk içindeki özlük durumunun) takibi, tüm reayayı, defterdarlığın kadastro kayıtlarına geçirmek suretiyle mümkün olmuştur (Shaw, 1982:221). Osmanlı toplumunun pek çok farklılıklar arz eden yapısı içerisinde, nüfusun büyük kesimi yerleşik bir hayat yaşıyordu. Fakat önemli bir kesimi de konargöçer hayat yaşamaktaydı. Ekonomik bakımdan hayvancılıkla uğraşan ve birçok sosyal ekonomik fonksiyonlar yüklenen konargöçerler, hayvancılığa bağlı olan hayatlarını devam ettirebilmek için, yaylak-kışlak mahalleri arasında, mevsimden mevsime yer değiştirmekte idiler. Şüphesiz bu hayat tarzı, yerleşik hayattan büyük ölçüde oldukça farklıydı. Bu farklılıkları, idari, sosyal yapı ve vergi mükellefiyetleri hususlarında görmek mümkündür. Ancak, konargöçerlerin yerleşik ahaliden ayrı bir kategoride olmasına sebep olan bu gibi hususların daha iyi anlaşılabilmesi için, önce konargöçerlerin nerelerden geldikleri ve devlet tarafından nasıl vasıflandırıldıkları üzerinde kısaca durmak lâzımdır. XI.-XIII. yüzyıllar arasında, Türkistan, Horasan ve Azerbaycan dan Anadolu ya büyük kitleler halinde göç eden Türkler in önemli bir kısmını, Oğuz veya Türkmen adıyla bilinen konargöçerler teşkil ediyordu. Đşte Osmanlıların Anadolu dan devraldığı halkın önemli bir kesimini, etnik bakımdan Türkmenlere mensup olan konargöçerler meydana getirmekteydi. Bu göçebelerden, Batı Anadolu da bulunanların bir kısmı, daha Osmanlı Devleti nin kuruluşu yıllarında, yaya ve müsellem gibi adlarla bilinen askerî organizasyonlar içinde yer almışlardı. Örneğin; gerek Selçuklular döneminde, gerek Osmanlılarda tımarlı sipahiliğin asıl kaynağını konargöçer Türkmen aşiretleri teşkil etmekteydi (Akdağ, 1999:35). Bunun yanında, bazı konargöçer gruplar, Osmanlı fetihlerine paralel olarak devletin sevk ve idaresinde, feth edilen Balkan topraklarına göç etmişler ve oralarda ya yerleşik bir hâle gelmişler, ya da bazı askerî organizasyonlar içinde yer almışlardır. Bu durum onların an anevî sosyal yapılarını kaybetmelerinde etkili olmuştur. Ancak Anadolu da yaşayanlar ve özellikle Osmanlı idaresiyle 4

14 OSMANLI CEMĐYETĐNDE. daha çok XV. yüzyılın ortalarından sonra tanışmaya başlayanlar, an anevî hayat tarzlarını ve sosyal yapılarını uzun süre muhafaza etmişlerdir. Bu durum ister istemez, sadece Osmanlı Anadolu sundaki konargöçerler üzerinde durmamıza sebep teşkil etmiştir (Şahin, 1997:254). Osmanlı Devleti ni kuran aile, Oğuzlar ın (Türkmenlerin) Kayı Boyu na mensuptu. Devleti kuran aile, konargöçer bir boya mensup olmasına rağmen, konargöçerlerin tarihi ve etnik menşei konusu üzerinde ayrıntılarıyla durmak veya bunu tespit etmek, devlet nezdinde bir önem arz etmiyordu. Bu durum daha çok, toplumun din faktörüne göre bir tasnife tâbi tutulmasından ileri geliyordu. Osmanlı döneminde konargöçerler, genellikle Türkmen ve Yürük (Yörük) adıyla bilinirdi. Bu isimlendirmeler çoğu defa, etnik unsuru adlandırmaktan ziyade, onların yaşayış tarzlarını ifade etmek için kullanılmıştır. Bunun yanı sıra, konargöçerlerin hayat tarzlarını ifade etmek için, diğer bazı kelimelerin kullanıldığı da görülmektedir. Bu kelimelerden en yaygın olarak kullanılanı konargöçer di. Bundan başka göçer-evli, göçer-evliler, göçerler, göçer-yörük ve konar-göçer yörük gibi kelimeler de kullanılmıştır. Aynı anlamda kullanılan bu ifadelerin tümüne, arşiv belgelerinde rastlamak mümkündür (Şahin, 1997: ). XV. yüzyılda Anadolu da köy topluluğu, XIII. yüzyıldakine oranla, daha yerleşik bir yaşantıyı ifade ediyordu. Moğol istilasından sonraki karışıklıklar devrinde ve hatta beylikler döneminde bile, konargöçerliğin yerleşik hayata göre üstün addedildiğini, o zamanlardaki olaylarda, işgalcilere karşı verilen kavgaların meydanlarını genel olarak Türkmenlerin doldurmaları ispat etmektedir. Bundan başka, Timur un Anadolu ya girmesiyle başlayan karışıklıklarda da konargöçer yaşayış tarzı, hâlâ kuvvetini hissettiriyordu. Osmanlıların Rumeli yi Türkleştirmelerinde, Anadolu dan yönlendirdikleri Türkmen lerden önemli ölçüde yararlandıkları görülmektedir. Özellikle Türkmenler arsında çıkan yayla (mera) davalarını bahane eden devlet, çekişen (veya savaşan) aşiretlerden haksız bulduğunu, Rumeli ye sürmekteydi. XVI. yüzyıla gelindiğinde, Türkmen kitleleri artık daha önceki dönemlere oranla, büyük oranla yerleşip birer köy tutmuş bulunmaktaydılar. Bundan itibaren bunların konargöçer yaşantıya ilişkin artık tek anıları, kökleri Türkmenliğe giden hemen bütün köylerin tasarruflarındaki arazilerinden başka, oraya yakın bir mahalde, genellikle ormanlık dağlarda veya yüksek düzlüklerde bazen köyce, bazen köydeki zenginler adına bir veya birkaç yurt a (yayla) da sahip olmalarından ibaret bulunmaktaydı. Böylece hemen bütün Türkmen köylüleri, yaz gelince sürülerini alıp yaylalara çıkarak, iki üç aylığına da olsa göçebe hayatı yaşamakta ve tarlalardaki ürünleri yetişince, onları toplamak üzere geri köye dönmekteydiler (Akdağ, 1999:35). Anadolu nun çeşitli dönemlerinde, ayrı ayrı Müslüman ve Hristiyan köyler olduğu gibi, ahalisi karışık olanları da vardı (Đhsanoğlu, 1999:496). Sonradan Türkiye sınırları içine giren Batı Anadolu da-özellikle Bursa Đli ve Marmara yörelerinde köyler-bazen hiç Türk bulunmayacak biçimde Hristiyan (Rum) idiler. Buna karşın Türk ahali buralarda Türkmenliklerini ve konargöçerliklerini sürdürmekteydiler (Akdağ, 1999:35). Ahalisinin tamamı Hristiyan (Rum veya Ermeni) olan köylerde, imam yerine papaz bulunmaktaydı. Bu gibi köylerin kethüdaları da doğal olarak, yine kendilerinden, yani Hristiyan kimselerden seçilirdi. Ziraatla uğraşan Hristiyan ve Müslüman halk, ister aynı köyde ev komşusu, isterse ayrı köylerde köy komşusu olarak yaşamakta bulunsunlar, 5

15 OSMANLI CEMĐYETĐNDE. birbirleriyle çok iyi geçiniyorlardı (Akdağ, 1999:36). Aralarında düşmanlık gösterileri son derece nadirdi. Camilerinin, bazen de zaviyelerinin ya da kiliselerinin etrafında, karşılıklı hoşgörü içinde yaşıyorlardı. Kültürel etkileşimler sonucunda hem Müslümanlar ın hem de Hristiyanlar ın ortak ziyaret mahalleri bile olmuştu (Đhsanoğlu, 1999:496). Esasen devlet kanunları her iki topluluğu da din farkı gözetmeksizin reaya saymakta idi (Akdağ, 1999:36). Köy gençlerine, Türkmenlik geleneğinin de etkisiyle il erleri deniyordu. Şehirlerde fityân, yani ahili gençler, nasıl asayişi korumada kullanılıyor idiyseler, il erleri de aynı surette, bir köyün ve hatta öteki köylerdeki il erleri ile birleşerek, tâbi oldukları bütün bu idari bölgenin (kaza veya sancağın) lüzumunda asayişini korumaya sevk edilmekteydiler. Köy delikanlılarının başbuğu olan yiğitbaşılar, görünüşte köy kethüdaları ndan ayrı kimselerdi. Đl erleri, köy gençliğini ahilerine veya zaviye şeyhlerine bağlamalarına karşılık, yiğitbaşılar köyü hükümete karşı temsil edici bir fonksiyona sahip bulunuyorlardı Osmanlı Cemiyetinde Konargöçerler Osmanlı Devleti nin bünyesi içinde yer alan en önemli sınıflardan birini, yeni fethedilen yerlerin Türkleştirilmesinde olduğu kadar, boş yerlerin şenlendirilerek ekonomik bir hareketlilik sağlanmasında, kasaba ve köyler kurulmasında son derece önemli rol oynayan konargöçer aşiretler oluşturmaktaydı. Konargöçerler, yaylak ve kışlak bölgeleri arasında hareket halinde olduklarından göçebe tabiriyle isimlendirilmekteyseler de, Anadolu daki aşiretlerin yaşam tarzları itibariyle bu kelimenin ifade ettiği hayatı tam anlamıyla yaşamadıkları bilinmektedir. Çünkü bunlar, yaylakta hayvanlarını otlatmakta, dolayısı ile hayvancılıkla uğraşmaktaydılar. Kışlaklarında ise, kondukları yerde küçük çaplı da olsa ziraat yapmaktaydılar. Darıdan pirince kadar, her türlü toprak mahsullerinin tarımını yapmaktaydılar (Faruk Sümer, 1952:516). Bu nedenle, tam bir göçebe hayat tarzı içinde olmayan konargöçerler, göçebelikle yerleşik hayat arasında bir ara şekle sahip olduklarından, kanunnamelerde ve resmî kayıtlarda genellikle konargöçer tabiriyle tanımlanmışlardır (Orhonlu, 1987:12-13). Kanunnamelerin Yörük la-mekândır, ta yîn-i toprak olmaz, her kande dilerse gezerler (Armağan, 1999:142) kaydına bakılarak konargöçerlerin, devlet tarafından mekânca başıboş bırakıldıkları düşünülemez. Zira devlet onlara zaman ve mekân bakımından belirli sınırlandırmalar getirmiş, konaklamaları için tahsis ettiği yaylak ve kışlakları arasındaki gidiş-gelişleri sırasında geçici olarak üç günden fazla konaklayamayacaklarını kanunnamelerde belirtmiştir (Refik, 1989:71). Konargöçer aşiretler, konar hale geçecekleri zaman, çadırlarını yazın köyler, harabeler veya eski iskân mahalleri yakınına kurarlar, kışın ise şehir ve kasabaların civarında bulunurlardı (Orhonlu, 1987:12). Konargöçerlerin, yaylak kışlakları arasında konup-göçmeleri sırasında, yerleşik ahalinin ekin ve mallarına zarar vermemeleri, aksi halde konargöçerlikten men edilecekleri kanunnamelerde belirtilmiştir (Akgündüz, 1990:315). Arşiv belgelerinde de sık sık dile getirilen bu durum karşısında, yerleşik ahalinin konargöçerlerden şikâyetçi oldukları görülmektedir (Armağan, 1999:142). Osmanlı Devleti, yerleşik ahaliye göre bir anlamda başıboş olan bu konargöçer grupları, merkeziyetçi bir idare tarzını benimsemesine ve reayasını denetim altında bulundurmak istemesine rağmen, XVII. yüzyılın sonlarına kadar yerleştirme konusunda bir çaba göstermemiştir. Bu durum şöyle açıklanabilir: 6

16 OSMANLI CEMĐYETĐNDE. Osmanlı Devleti, fetih ve genişleme dönemlerinde hâkimiyetine kattığı ulusların, toplumsal, ekonomik, dinî vs. alanlardaki düzenlerini tamamen ortadan kaldırmayarak, bu toplulukların alışageldikleri sosyal, ekonomik, dinî vb. nizamları ve tesirlerini bazı değişikliklerle kendi bünyesine uydurmuş ve böylece ortaya bütün genişliğiyle bir Osmanlı Devlet düzeni ve teşkilatı çıkmıştır. Ayrıca Osmanlı Devleti, kuruluş devrinden itibaren Anadolu da siyasal birliğin sağlanması için yaptığı mücadeleler sonunda, Anadolu beyliklerinden kendi nüfusuna eklenen aşiretlerden de türlü şekillerde yararlanmıştır. Yine, Rumeli nin Türkleştirilmesi çalışmalarında büyük ölçüde bu konargöçer topluluklardan faydalanılmıştır. Bunun da başlıca sebebi olarak, sürekli yaylak-kışlak hayatı sürmeleri nedeniyle yer-yurt sahibi olmuş yerleşik ahaliye göre onların iskân edilmelerinin daha kolay olacakları göz önüne alınmış olmalıdır (Halaçoğlu, 1991:15; Orhonlu, 1987:13). Diğer yandan devlet, ihtiyaç duyduğu et, çeşitli hayvansal ürünler, at ve çeşitli savaş malzemelerini büyük ölçüde konargöçer aşiretlerden sağlamaktaydı. Đşte bu yönüyle konargöçerlerin, ekonomik faaliyetleri bakımından, yerleşik ahaliyle bir bütünlük oluşturdukları söylenebilir. Rumeli nin iskânı hususunda alınmış olan tedbirlerin içinde en fazla dikkat çekeni, bu bölgeye fethedildiği ilk günlerden itibaren çok sayıda konargöçer toplulukların aktarılmış olmasıdır. Türkmen aşiretleri, Anadolu nun iskân ve Türkleşmesinde (gerek Osmanlı Devleti kurulurken, gerekse devlet Balkanlarda esaslı bir şekilde yerleşirken) gerekli insan kaynaklarının sağlanmasında önemli derecede rol oynamıştır. Balkanlar ın fethini müteakip, Batı Anadolu da yerleşik halk arasında büyük bir yoğunluk halinde sıkışmış kalmış olan aşiretlerden büyük bir kısmının, geniş ve daha serbest yurtlar bulmak için kendi arzularıyla yeni fethedilen memleketlere geçmek istemişlerdir. Fakat bunun yanında, Osmanlı Devleti nin kendisini daha fazla hissettirmeye başlayan merkezî otoritesi ve teşkilatlı idaresinin bir sonucu olarak, devletin birçok defa itaatsizlikleri görülen ve bu yüzden dinî- siyasi amaçlarla meydana çıkan isyan hareketlerine her zaman katılmaya eğilimli bir unsur teşkil eden konargöçerleri zararsız bir hale getirecek şekilde birbirinden ayırıp parçalayarak, askerî ve siyasi maksatlarla iskâna açmak istediği yerlere, zorla sevk etmek veya cezaen sürmek usulünü uygulamış olduğu da bilinmektedir (Doğru, 2002: ; Đnbaşı, 2002: ). Anadolu daki Türkmen aşiretlerinin, yeni fethedilen bölgelere göç ettirilmesine neden olarak, sadece konargöçer aşiretlerin yabancı bir memlekete insan nakli ve iskânı için uygun unsurlar olmaları esası gösterilemez. Bu aşiretlerin, Osmanlıların Balkanlardaki fütuhatlarında üstlendikleri askerî rolleri ve orduya dayanak merkezi oluşturmaları gibi hususlar da göz önünde bulundurulursa, Balkanlar a öncelikli olarak bunların yerleştirilmelerinin nedeni daha iyi anlaşılacaktır. Fethedilen yerlere, ordularla beraber ilk fırsatta veya orduların hemen arkasından, konargöçer toplulukların göç ettirilmesi, Osmanlı Devleti nin askerî stratejisi bakımından önem verdiği usullerden birisiydi (Doğru, 2002: ). Osmanlı Devleti, XVII. yüzyılın sonlarına kadar, yukarıda da ifade edildiği gibi, konargöçerlerin yerleşik hayata geçmeleri hususunda özel bir çaba göstermemiştir. Bu tarihten sonra devlet, zaman zaman bu doğrultuda politikalar takip etmeye başlamıştır. Ancak konargöçerlerin yerleşik hayata geçmeleri oldukça yavaş olmuş ve yüzyıllarca sürmüştür. Anadolu yaylalarının göçebeliğe elverişli olması, bu oymakların sürekli o1arak hareket halinde oluşları, güçlü bir aşiret ruhunun davranışlarını yönlendirmesi ve yönetimiyle aralarındaki çelişkiler 7

17 OSMANLI CEMĐYETĐNDE. toprağa yerleşmeyi geciktiren etkenlerin başında gelmektedir. Bunlar, yerleşik hayata geçmelerinden sonra da, bazı mizaçlarından taviz vermeyerek gelenek görenek ve alışkanlıklarını sürdürmüşlerdir (Armağan, 1999:145.). XVII. yüzyılın sonlarından itibaren, Osmanlı Devleti nin konargöçerleri toprağa yerleştirmek için yoğun bir çaba harcamasının birçok nedeni bulunmaktadır yılındaki Đkinci Viyana Bozgunu ndan itibaren, Batı da ağır askerî mağlubiyetler sonunda sürekli toprak kaybederek geri çekilmeye başlayan Osmanlı Devleti, gözlerini Anadolu daki konargöçerlere çevirmiştir. Arap göçebelerin Güneydoğu Anadolu ya sızmasını önlemek, düzenli vergi kaynakları sağlamak, atlı asker sayısını arttırmak ve harap olan yerleri şenlendirmek için konargöçerlerin toprağa yerleştirilmesi politikasına girişildi. Bu politikanın tam bir başarıya ulaştığı söylenemez. Ancak 1691 den sonra, konargöçerlerin yerleştirilmesi devletin sürekli üzerinde durduğu sorunlardan biri olmuştur (1691 yılından sonra konargöçerler, devlet tarafından, Rakka, Hama, Humus, Đç-il, Halep e ve Anadolu nun batı taraflarına yerleştirilmeye çalışılmıştır (Bu konuda bkz.: Refik, 1989:Belge no:148, 149, 154, 157, 159, 160, 161, 191 vd, s , , , ). Bununla birlikte Anadolu nun muhtelif yörelerinde göçebeliğin izleri günümüze kadar süregelmiştir Sosyal ve Đdarî Yapıları Konargöçer gruplar arasında, sosyal yapıları bakımından bazı farklılıklar bulunmasına rağmen, genellikle hemen hepsinde aile ve cemaat kurumlarını görmek mümkündür. Bunun haricinde hemen hemen bütün konargöçerler gruplar, aile ile cemaat arasındaki bölümler olan; oba, mahalle, oymak, aşiret gibi hususi adlarla bilinmekteydiler. Bütün toplumlarında açıkça mevcut olan aile, konargöçerlerde büyük öneme sahipti. Göçebeler arasında ailenin evli veya yetişkin bekâr erkekleri, tıpkı yerleşik ailelerde olduğu gibi ayrı ayrı vergi mükellefi idiler. Bu durum, göçebelerdeki ailenin geniş aile tipi şeklinde olmadığı ve Asya göçebe tipi tarzında küçük aile birimi olduğu kanaatini uyandırmaktadır. Bu aile tipi, bir koca, eş ve bunların yetişkin olmayan çocuklarından ibaretti (Şahin, 1997:258). Aileden sonra göçebelerde önemli bir sosyal kurum olan oba, mahalle, oymak gibi gruplar, birbirine çok yakın akraba ailelerin birleşmeleri sonucunda ortaya çıkmaktaydı. Bu gruplardan oba, mahalle ve oymaktan daha az bir nüfusa sahipti. Mahalle, nüfus bakımından obadan biraz daha büyüktü. Ancak bu iki kavram zaman zaman aynı anlamı ifade edecek şekilde de kullanılabiliyordu. Oymak ise obaların birleşmesinden meydana gelen bir topluluktu. Bu toplulukların içinde seçkinleşmiş olan bir kimse, ilgili oba, mahalle ve oymağa çoğu defa kendi adını verir ve onun idarecisi durumunda olurdu. Onların bu şekilde elde ettikleri idarecilikleri, çoğu zaman devlet tarafından da tanınırdı. Bu gruplar içinde, bazen birbirine bağlı olanları da olurdu. Yani obalar, mahallelere veya oymaklara bağlı olabiliyordu. Bu durum, o obanın bağlı olduğu mahalle veya oymak içinden çıktığını göstermektedir (Şahin, 1997:259). Konargöçerlerde genel olarak, aile ve cemaat arasındaki grupların taşıdığı adlar bunlar olmasına rağmen, muayyen bölgelerde konargöçer gruplar tarafından kullanılan veya onları ifade eden başka adlar da bulunmaktadır. Bu adlar arasında ilk dikkati çeken isim tir dir. Göçebe bir grupta cemaatin alt birimini teşkil eden tirler, yaygın bir kullanıma sahip olmayıp daha çok Menteşe bölgesindeki göçebeler tarafından kullanılmakta ve bir oba, mahalle veya oymaktan daha fazla 8

18 OSMANLI CEMĐYETĐNDE. nüfuslu teşekkülleri ifade etmekteydi. Esasında Farsça bir kelime olan tir, Đran daki bazı göçebe grupları arasında sosyal bir kurum olarak kullanılmaktaydı. Ancak tirin tam karşılığı olan ok, eski Türkler de devlete bağlı olan ve onun idaresinde bulunan kimseleri; yay ise hâkimiyeti ve hükümdarı temsil eden bir semboldü. Bunun yanında ok, çoğu zaman insanların zümrelere ve idari, askerî bakımdan, kabilelerin gruplara ayrılmasını ifade ederdi. Nitekim Oğuzlar ı teşkil eden iki büyük grup, Boz-ok ve Üç-ok adıyla bilinmekteydi. Bu bakımdan Osmanlı döneminde bazı konargöçerlerde, sosyal bir kurum olan tirin yani okun kullanılması, onların dayandığı tarihî kökleri göstermesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Tirlerin başında olan idarecilere tirbaşı denirdi. Tirbaşılar, tir teşekkülünün içerisindeki seçkinleşmiş olan kimselerden seçilirdi. Tirler çoğunlukla tirbaşlarının adlarıyla bilinirdi. Konargöçerlerde, aile ile cemaat arasındaki gruplar için kullanılan diğer bir isim de bölük tü. Bölük, genellikle Orta ve Kuzey Anadolu daki konargöçerler tarafından kullanılmaktaydı. Bu bölgelerde, nahiye gibi idari bir bölgeyi belirlemek için de kullanılan bölük, Osmanlı döneminden önce, Türkler tarafından da kullanılan idari, askerî ve sosyal bir tabirdi. Konargöçerlerde, bunlardan sonra gelen ve en yaygın olan kurum cemaat ti. Bu birim, hemen hemen bütün konargöçerlerin temel yapısı idi. Birbirleriyle uzaktan veya yakından akraba olan ve birbirlerini çok iyi tanıyan bu grup, 10 ile 80 hane arasında ve hatta bazen 100 veya daha fazla haneden meydana gelen bir teşekküldü. Bir cemaatin idarecisi olan kimse, o cemaat içerisinde seçkinleşmiş olan bir ailenin reisi idi. Bu kimselere kethüda denilmekteydi. Đdarî bakımdan bir cemaat, genellikle bir kethüda tarafından temsil edilirdi. Bununla birlikte, bir cemaat büyük bir nüfusa sahip olduğunda, cemaat parçalara ayrılmaksızın, birden fazla kethüda tarafından da temsil edilebilirdi. Örneğin 1520 yılında, 230 hane ve 13 mücerred nüfusa sahip olan Halep Türkmenleri nden Halep Döğeri Cemaati, iki kethüda tarafından idare edilmekteydi. Ancak oldukça büyük nüfusa sahip olan bazı cemaatler, birden fazla gruba ayrılarak, her bir grubun başına bir kethüda da getirilebilmekteydi. Mesela 1577 yılında, kalabalık bir nüfusu olan Boz-ulus a bağlı Lek Cemaati, muhtelif gruplara ayrılmış olarak, her 300 hanesinin başında bir kethüda bulunmaktaydı (Şahin, 1997:260). Sosyal yapı bakımından konargöçerlerde görülen en üst birim boy veya taife idi. Bir boy, muhtelif sayıdaki cemaatlerden oluşmaktaydı. Bu sayı arasında veya daha fazla olabilirdi. Boy, boyu oluşturan cemaatlerden bir cemaatin önde gelen ailelerinden birisinin idaresinde bulunurdu. Bey ünvanını taşıyan bu kimseye, boy beyi denirdi. Bunların seçimi, vazifesi ve azilleri, tıpkı cemaat kethüdasında olduğu gibiydi. Boy beyinin mensup olduğu cemaat, boyu teşkil eden cemaatler arasında sıradan bir cemaat değildi. Boy beyini çıkaran cemaatin mensupları, oldukça seçkinleşmiş kimselerdi. Aynı zamanda bu kimselerden bazısı, boy beyi gibi, bey unvanlarını taşımaktaydılar. Örneğin, XVI. Yüzyılda, Beydili, Halep Türkmenleri içinde çok önemli bir boydu. Bu boyu idare eden boybeyi ailesi, Bozkoyunlu Cemaati ne mensuptu. Bozkoyunlu Cemaati ahalisinden pek çoğunun seçkin kimseler olduğu ve Bey unvanı ile anıldığı görülmektedir. Bunun yanında, Halep Türkmenleri nden Bayad Boyu nun boy beyi ailesini teşkil eden Ordu-yı Halil Bey Cemaati mensuplarının, Bozkoyunlu Cemaati gibi seçkinleşmiş kimseler oldukları dikkati çekmektedir. Sosyal bir yapı olarak boy, daha çok XV. ve XVI. yüzyıllarda yaygın olan bir teşekküldü. Daha sonraki dönemlerde, cemaat birimi ön plana çıkmaktadır. Bu 9

19 OSMANLI CEMĐYETĐNDE. durum, devletin daha kolay vergi toplaması, konargöçerleri daha kolay kontrol altında tutabilme isteği gibi gerekçelerle ilgiliydi (Şahin, 1997:263). Yukarıda anlatılanları özetle ifade etmek gerekirse; konargöçerler, her ne kadar hayat tarzı yönünden aynı karakterde iseler de, yapı itibariyle değişik topluluklar olarak görülmektedirler. Bu bakımdan onların kuruluşları hakkında fikir verebilmek amacıyla şöyle bir sınıflandırmaya tâbi tutulabilirler: 1- Bir boydan ibaret olan müstakil bir teşekkül halinde bulunanlar. 2- Bir boydan ayrılmış ve zamanla çoğalarak sayıları dörtten on altıya veya daha fazla olan oymaklar grubu. Bunlar genellikle reislerinin adıyla isimlendirilmişlerdir. 3- Federasyon şekli gösteren kuruluşlar; bunlar ana kuruluşlarından ayrılmış olan muhtelif oymakların birleşmesinden meydana gelmişlerdir. Bunun yanında küçük kuruluşların (örneğin; kethüdalık) birleşmesinden de meydana geldikleri görülmektedir. Đkinci kısma giren kuruluşların daha çok yaygın olduğu görülmektedir (Halaçoğlu, 1991:17-18; Orhonlu, 1987:13-14). Đl (Eski Türk toplumunda siyasi teşkilatlanmanın en üst kademesini teşkil eden il, siyasi bakımdan teşkilatlı bir millet anlamına gelir. Kafesoğlu, 1977:17-21) veya ulus (Büyük oymaklar bir araya gelerek içtimai bir topluluk meydana getirirler. Oymaklardan, eski hareketli çağlarda çeşitli il ve uluslar teşekkül etmiştir. Halaçoğlu, 1991:16.) adı altında gruplandırılan konargöçerler, sırasıyla boy (aşiret), oymak (cemaat), oba (mahalle) şeklinde bölümlere ayrılmıştır (Orhonlu, 1987:14). Bazı araştırmalarda bu teşkilatlanmanın daha değişik yapıldığı görülmektedir. Örneğin; Yusuf Halaçoğlu, konargöçerleri boy (kabile), aşiret, cemaat, oymak, mahalle, oba (aile) şeklinde teşkilatlandırmıştır (Halaçoğlu, 1991:16). Faruk Sümer ise bu teşkilatlanmayı; boy (kabile) ve oba (cemaat) şeklinde kaydetmiştir (Sümer,1972:202.). Konargöçer aşiretlerin her birinin başında kethüda denilen ve boy beyinden farklı olarak sadece uhdelerinde bulunan cemaatin veya cemaatlerin idari sorumluluğunu üstlenen yöneticiler de bulunmaktaydı. Kethüdalar, boy beyinin tayininde olduğu gibi, aşiret ileri gelenlerinin önerisi, boy beyi ve voyvodanın hükümete arzı ve hükümetten gelen berat-ı şerif ile tayin olunurlardı. Kethüdaların temel görevi, uhdelerinde bulunan aşiretlerden vergi toplamak ve tahrir yapılacağı zaman eminlere yardımcı olmaktı. Bazı hâllerde sipahi olarak savaşa da gidiyorlardı (Armağan, 1999:145). Kethüdalar hakkında oymak (cemaat) ahalisinin kefaletleri istenildiği gibi, kanunen tayin edilmiş olan vergilerini has voyvoda larına vermeyi taahhüt etmeleri şarttı. Eğer oymağı idarede acz gösterir veya vergi toplamada ihmalleri görülürse, oymak ahalisinin şikâyetleri ve has voyvodalarının bu durumu onaylamaları ile görevlerinden alınarak, yerlerine daha uygun birisi seçilirdi (Halaçoğlu, 1991:17; Orhonlu, 1987:15). Örneğin, 30 Temmuz 1565 tarihli hükme göre; Millü Cemaati ile kethüdaları Kadı Mahmud arasında kanunsuz vergi tahsili meselesinden dolayı anlaşmazlık çıkması üzerine, yeni tahrirde yardımları görüldüğü bildirilen Budak, yıllık akçeyi Âmid Hazinesi ne teslim etmek şartıyla adı geçen aşirete mîraşiret tayin edilmiş ve akçelik tımarı havass-ı hümayuna katılarak, tımar bedelinin aşiretten tahsil edilecek bâd-ı hevâ vergisinden karşılanması kararlaştırılmıştır (Armağan, 1999:149). Oymakların başına, oymak ileri gelenlerinin kendi aralarından seçtiği kişiye oymakbaşı denilirdi. Bu kişi oymağın sevk ve idaresinden sorumluydu (Armağan, 1999:146). 10

20 OSMANLI CEMĐYETĐNDE. Konargöçerlerin adli ve idari işlerini müstakil kadılar, mali idaresini ve vergi tahsilini ise Türkmen Ağası da denilen voyvodalar yürütürdü. Bunlar, aşiret ileri gelenlerinin önerisiyle, merkezî hükümet tarafından tayin edilen resmî görevlilerdi. Her boyun başında, boy beyi ismi verilen ve boyun idari işlerini yürüten bir bey bulunurdu. Aşiretlerde ise bu görevi mîr-aşiret denilen aşiret beyleri yürütürdü. Boy beyleri; ırsî olmayan teşekküllerde aşiret ileri gelenleri, kethüdalar ve voyvodaların beylik görevini yerine getirmeye muktedir olduğu yolundaki kanaatlerini açıklamalarından sonra, padişah beratı ile göreve tayin edilirlerdi. Çünkü devletin merkezî yapılanması gereği, aşiret idarecilerinin merkezî hükümet tarafından da onaylanması gerekiyordu Ekonomik Etkinlikleri ve Vergi Yükümlülükleri Osmanlı cemiyetini teşkil eden unsurlardan birisi de ilk bakışta göze çarpmamalarına rağmen konargöçer halktır. Yaşadıkları hayat tarzına göre, mevsimden mevsime yaylak ve kışlak mahalleri arasında, daimî olarak hareket etmekteydiler. Konargöçerlerin yaylak ve kışlak mahalleri, bazen birbirlerinden çok uzakta bulunabilmekteydi. Genellikle yiyecek, içecek, giyecek gibi temel ihtiyaç maddelerini kendi kendine karşılayan bu teşekküller, kapalı bir ekonomik hayat düzeni sürdürmekteydiler (Halaçoğlu, 1991:16; Orhonlu, 1987:14). Đktisadî hüviyetleri itibariyle hayvancılıkla meşgul olan aşiretler (Orhonlu, 1987:11), biraz da sürülerine otlak bulmak endişesiyle zamanlarının büyük kısmını, değişik yerlerde geçirmek zorunda kalıyorlardı. Bunda, sahip oldukları at koyun, keçi, katır ve deveden ibaret sürülerine otlak ve su bulmak kadar, bu yaşayış şekline bağlı hayatlarını sürdürmek endişesi de etkili olmuştur. Konar hale geçecekleri zaman çadırlarını yazın köyler, harabeler veya eski iskân mahalleri yakınına kurarlar, kışın ise kasabaların civarında bulunurlardı. Osmanlı Devleti gibi merkeziyetçi idare tarzı güden ve reayasını daimi inzibat altında bulundurmak gayesinde olan bir hükümetin, daimi bir yaylak kışlak hareketine tâbi topluluğun yerleşik halka nazaran başıboş diyebileceğimiz hayat yaşamalarına neden müsaade ettiğinin temelinde yatan neden, Osmanlı Đmparatorluğu nun içine aldığı bütün yabancı nizamları ve tesirlerini bazı değişikliklerle bünyesine uydurmuş olmasıdır. Bunun sonucunda ortaya bütün genişliği ile bir Osmanlı nizamı ve teşkilatı çıkmıştır (Orhonlu, 1987:12). Konargöçerlerin temel iktisadi faaliyetleri hayvancılık olmakla birlikte, bunun yanında bir tür basit tarım yaptıkları da görülmektedir. Konargöçer teşekküllerin bazıları, özellikle koyunculukla (Türkmenler; Karakoyun, Kızılkoyun, Akkoyun, Yerli ve Türkmen koyunu gibi isimlerle anılan koyunları yetiştiriyorlardı. Bkz. Armağan, 1999:147) ünlenmişlerdir ki, bunlar arasında Yeni-il ve Halep Türkmenleri ni kaydetmek gerekir (Orhonlu, 1987:21). Konargöçerler koyun, keçi (çoban hayatı, yaşadıkları bölgenin de etkisi ile en çok Boz-ulus, Halep Türkmenleri ve Suriye deki Türkmenler de görülmektedir. Bkz. Sümer, :516), at, katır, deve ve sığır yetiştirmişlerdir. Konargöçerler, ülke ekonomisine önemli bir katkıda bulunmaktaydılar. Sahip oldukları koyun ve keçi sürüleri ile iç pazarın et süt, yağ ve peynir ihtiyacını karşılıyorlar, ayrıca; at, deve ve katır yetiştirerek, ulaşım sorunlarının çözülmesine yardımcı oluyorlardı. Halı dokumacılığı, dericilik ve hayvancılık da konargöçerler arasında önemli bir gelişme göstermişti (Armağan, 1999:147). Đstanbul un et ihtiyacının bir bölümü de konargöçer unsurlardan sağlanıyordu (Armağan, 1999:147). 11

21 OSMANLI CEMĐYETĐNDE. Osmanlı Devleti nde, kara yolu ile nakliye; at, deve, katır gibi hayvanlarla yapılıyordu. Bunlar gerek ticaret kervanlarında ve gerekse savaş zamanlarında, mühimmat naklinde kullanılan en önemli vasıtalar olduğu için, oldukça değerliydiler. Osmanlı ordusu, bu konudaki ihtiyaçlarını konargöçerlerden sağlıyordu (Orhonlu, 1987:21). Diğer yandan ordunun sefere hazırlanması sırasında, et ve yağ ihtiyacı da yine bu teşekküllerden karşılanıyordu (Armağan, 1999:147). Konargöçer reayanın koyunlarının, hastalık nedeniyle kırılması veya eşkıya baskınları sonucunda çalınması hâlinde, aşiretlerin, koyunculuğa dayanan ekonomik hayatları büyük sarsıntıya uğruyor, bu yüzden bazı aileler hatta bazen aşiretlerin tamamı fakir düşüyordu. Böylece vergilerini ödeyemeyecek duruma gelen aşiretler, genellikle yeniden tahrire tâbi tutuluyordu. Bu gibi afetler sonrasında bazen, sadece koyun ve deve sayısını tespit etmek amacıyla da tahrir yapılabiliyordu (Armağan, 1999:147). Konargöçerler, ihtiyaç fazlası olan süt, yoğurt, peynir, yağ ve yapağı gibi ürünleri, kondukları yere yakın bir pazarda satar veya başka bir şeyle değiştirirlerdi. Đhtiyaçları olan ürünlerin büyük bir bölümünü, takas yoluyla sağlıyorlardı. Ürettikleri hayvansal ürünleri vererek karşılığında kendileri için gerekli birçok malzemeyi alırlardı. Bu nedenle konup göçtükleri yerlere yakın köy ve kasabalar, konargöçerler için uygun bir ticaret sahası olmuştur (Halaçoğlu, 1991:19; Orhonlu, 1987:21-22). Osmanlı Devleti nde, vergi mükellefi olan reaya sınıfına mensup konargöçerler, yaşantıları bakımından şehirli ve köylülerden birçok konuda farklılık arz ederlerdi. Konargöçerler, yerleşik ahalinin mükellef olduğu vergileri ödemezlerdi. Ancak bunlardan yaşam tarzlarına uygun olarak başta adet-i ağnam olmak üzere resm-i yaylak, resm-i kışlak, resm-i ağıl, adet-i çoban-beyi, bâd-ı hevâ (niyabet) ve diğer bazı vergiler alınırdı (Halaçoğlu, 1991:22-25; Halaçoğlu, 1979: ; Orhonlu, 1987:24-25). Kanunnamelerde, keçilerden de alındığı kaydedilen adet-i ağnam ; yerliden, yörükten, eşkinciden ve yüzdeciden alınan miktar olmak üzere birkaç çeşittir. Yerli ve Yörük ten iki koyuna bir akçe alınırdı. Koyun ve keçileri kırılıp 24 veya daha az kalırsa vergi alınmayıp 12 akçe kara resmi alınırdı. Padişah ve vüzera haslarında, koyun başına bir akçe; tımar ve zeamet köylerinde ise iki koyuna bir akçe olarak tespit edilmiştir (Orhonlu, 1987:22). Adet-i ağnamın hesaplanmasında, kuzulu koyun kuzusuyla; oğlaklı keçi oğlağıyla bir sayılırdı. Koyunların sayısı 300 olduğu zaman sürü tabir edilir ve 5 akçe ağıl resmi alınırdı. Bazı yerlerde sürü âlâ, evsât ve ednâ olarak sınıflandırılmış ve vergi de buna göre alınmıştır (Halaçoğlu, 1991:22-23). Sürülerini, mirî yaylaklarda veya tımar sahibinin arazisinde otlatan konargöçerler, resm-i yaylak ve resm-i otlak öderlerdi. Yaylak resmi, yılda bir defa olmak üzere bazı yerlerde sürü başına (örneğin doğu illerinde, sürü başına 33 akçe olarak alınmış; bazı yerlerde ise 300 koyun bir hesap edilip sürüden bir koyun alınmıştır (Halaçoğlu, 1991:23-24; Orhonlu, 1987:25-26). Bazı yerlerde ise koyun başına alınmaktaydı. Adet-i çobanbeyi ve adet-i resm-i kışlak-ı berriyye için her yüz koyundan yirmişer akçe alınmaktaydı. Kışlak resmi için evli bir kimse bir sipahinin tımarında kışlarsa, altı akçe kışlak resmi verirdi. Kışlayan kimse ziraat ederse, kışlak resmi yerine resm-i zemin (resm-i dönüm) verirdi. Ayrıca kışlakçı üç yıl bu yerde kalırsa bu üç yıl için kışlak resmi verir, bu üç yıldan sonra ise bennâk resmi alınırdı (Halaçoğlu, 1991:24). Konargöçerler, bu vergilerden başka 12

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

Ne kadar 2/B arazisi var?

Ne kadar 2/B arazisi var? 2/B BARIŞ PROJESİ 2 2/B NEDİR? Anayasa nın 169 uncu maddesine göre 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybetmiş olması nedeniyle 6831 sayılı Orman Kanunu nun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları

Detaylı

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında, İKİSU KÖYÜ YERİ VE NÜFUSU İkisu Köyü, bağlı olduğu Yomra İlçesi nin güneybatısında yer alır. Yomra İlçesi ne 4 km., Trabzon İli ne 16 km. uzaklıktadır. Bu uzaklıklar köyün giriş uzaklığıdır. Köyün girişindeki

Detaylı

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845)

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) C. Yunus Özkurt Osmanlı döneminde ilk genel nüfus sayımı, II. Mahmud döneminde 1831 (Hicri: 1246) yılında alınan bir karar ile uygulanmaya başlamıştır (bundan

Detaylı

Çağdaş Tarihçiler ve Tufan Gündüz

Çağdaş Tarihçiler ve Tufan Gündüz Çağdaş Tarihçiler ve Tufan Gündüz Say, N. (1999). Niğde, Bor İlçesi Bekdik Kilimleri. Orkun, H. N. (1986). Eski Türk Yazıtları. Ankara: TTK Gümüşçü, O. (2001). XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazasında Yerleşme

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 11.10.2017 12. asrın ikinci yarısından itibaren Anadolu Selçuklu Devleti siyasi ve idari bakımdan pekişmişti. XII. yüzyıl sonlarından itibaren şehirlerin gelişmesi ile Selçuklu ekonomik

Detaylı

BALIKESİR KAZASI (1840 1845)

BALIKESİR KAZASI (1840 1845) 1 2 BALIKESİR KAZASI (1840 1845) 3 Tanzimat başlarında BALIKESİR KAZASI (1840 1845) (Demografik Durum) Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Yayın No:8 ISBN 975 94473 4 7 Kapak : Petek Ofset Matbaacılık

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiyenin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V GİRİŞ 1 A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 BİRİNCİ BÖLÜM: AVRUPA SİYASAL TARİHİ 1 2 I.

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 25.10.2017 Toplum, Ekonomi ve Maliye Klasik Dönem olarak da adlandırılan 16. yy Osm. Devleti nin en parlak dönemidir. TOPLUMSAL YAPI: Artığı yaratanlarla artığa el koyanları birbirlerinden

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI 5 te 7 de AZİZ BABUŞCU AK PARTİ İL BAŞKANI AK 4 te YIL: 2012 SAYI : 167 17-24 ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 6 da Sultan

Detaylı

GÖÇ OLGUSUNUN 16. YÜZYIL OSMANLI KIRSAL YAŞAMINA ETKİSİ ÜZERİNE BAZI TESPİTLER

GÖÇ OLGUSUNUN 16. YÜZYIL OSMANLI KIRSAL YAŞAMINA ETKİSİ ÜZERİNE BAZI TESPİTLER 341 342 GÖÇ OLGUSUNUN 16. YÜZYIL OSMANLI KIRSAL YAŞAMINA ETKİSİ ÜZERİNE BAZI TESPİTLER ÖZET ERDOĞAN, Emine * TÜRKİYE/ТУРЦИЯ Göç olgusu, toplumların kırsal yapısını doğrudan doğruya etkilemektedir. Bu etkileşim

Detaylı

YAYLALARDAKİ ARAZİ KULLANIM DEĞİŞİMİNİN CBS İLE İZLENMESİ: TRABZON ÖRNEĞİ. Yrd. Doç. Dr. Mustafa ATASOY

YAYLALARDAKİ ARAZİ KULLANIM DEĞİŞİMİNİN CBS İLE İZLENMESİ: TRABZON ÖRNEĞİ. Yrd. Doç. Dr. Mustafa ATASOY YAYLALARDAKİ ARAZİ KULLANIM DEĞİŞİMİNİN CBS İLE İZLENMESİ: TRABZON ÖRNEĞİ Yrd. Doç. Dr. Mustafa ATASOY AKSARAY ÜNİVERSİTESİ Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü TMMOB Harita

Detaylı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: DOĞUBAYAZIT M. M. FAHRETTİN PAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIFLAR SEÇMELİ TARİH DERSİ 1. DÖNEM 2. ORTAK SINAV SORULARI A GRUBU ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: SORULAR

Detaylı

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ Prof. Dr. Mustafa KESKİN - Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ İÇİNDEKİLER Sunuş Önsöz Giriş I. Tarihi Seyri İçerisinde Kayseri II. Şehrin Kronolojisi III. Kültürel Miras A. Köşkler

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014 ÖZGEÇMİŞ 1.Adı Soyadı : MUZAFFER TEPEKAYA 2.Doğum Tarihi : 20.10.1962 3.Unvanı : Prof. Dr. / Tarih Bölümü 4. e-mail : muzaffer.tepekaya@cbu.edu.tr Öğrenim Hayatı: Derece Alan Üniversite Lisans Tarih Selçuk

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 02.03.2018 Roma şehir devleti, başlangıcında aristokratik bir karakter arz ediyordu. Roma İmparatorluğu nun zirvede olduğu 1. ve 2. yüzyıllarda sınırları İskoçya dan Mısır a kadar uzanıyordu

Detaylı

ÜLKEM SİGORTA KOOPERATİFİ

ÜLKEM SİGORTA KOOPERATİFİ ÜLKEM SİGORTA ÜLKEM SİGORTA KOOPERATİFİ Ülkem Sigorta Kooperatifi acente, profesyonel sigorta yöneticilerinin ve akademisyenlerin bir araya gelmesiyle oluşan 15 kurucu ortak tarafından kurulmuştur. ÜLKEM

Detaylı

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Bacıyân-ı Rum (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Varlığı Neredeyse İmkânsız Görülen Kadın Örgütü Âşık Paşazade nin Hacıyan-ı Rum diye adlandırdığı bu topluluk üzerinde ilk defa Alman doğu

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf KAY 361 Türk İdare Tarihi Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf. 81-122. Osmanlı İmparatorluğu: Genel Bir Bakış 1243 Kösedağ Savaşı sonucunda İran İlhanlıları n tabi

Detaylı

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ 1. Adı Soyadı : Muharrem KESİK İletişim Bilgileri Adres : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) 521 81 00 Mail : muharremkesik@gmail.com 2. Doğum -

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak. 30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes rahat bir nefes alacak. 2/B Nedir? Anayasa nın 169 uncu maddesine göre 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybeden, 6831 sayılı Orman Kanunu nun 2/B maddesi

Detaylı

frekans araştırma www.frekans.com.tr

frekans araştırma www.frekans.com.tr frekans araştırma www.frekans.com.tr FARKLI KİMLİKLERE VE YAHUDİLİĞE BAKIŞ ARAŞTIRMASI 2009 Çalışmanın Amacı Çalışma Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Türk Yahudi Cemaati ve Yahudi Kültürünü Tanıtma

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM TAR513 Klasik Dönem Osmanlı Taşra Teşkilatı Klasik dönem Osmanlı taşra teşkilatı; Osmanlı

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

ETKİNLİKLER/KONFERSANS ETKİNLİKLER/KONFERSANS Anadolu'nun Vatanlaşmasında Selçukluların Rolü Züriye Oruç 1 Prof. Dr. Salim Koca'nın konuk olduğu Anadolu'nun Vatanlaşmasında Selçukluların Rolü konulu Şehir Konferansı gerçekleştirildi.

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim

İktisat Tarihi I Ekim İktisat Tarihi I 20-21 Ekim Osmanlı nın Kökenleri Olarak Selçuklular And. Selçuklu devleti II. Süleyman Şah tan itibaren (1192-1205) merkezi ve üniter bir devlet haline gelmiştir. 1262 1277 arasındaki

Detaylı

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir.

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir. Araştırmanın Yapıldığı Kayacık Köyü Hakkında Genel Bilgiler KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER KAYACIK İSMİNİN KAYNAĞI Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM 14-99

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM 14-99 İÇİNDEKİLER Önsöz Yararlanılan Kaynaklar Kısaltmalar GİRİŞ VII XXI XXXI Mİ A Genel Olarak 1-10 B İnceleme Plânı 10-11 BİRİNCİ BÖLÜM 14-99 PATENT LİSANS SÖZLEŞMESİNİN KONUSU SÖZLEŞMENİN HUKUKÎ NİTELİĞİ

Detaylı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SOSYAL BiLiMLER LiSESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 ic;indekiler I ÜNiTE: BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 1. BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 A. COGRAFYA KESiFLERi

Detaylı

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU Ertuğrul Gazi 1) * Orhan Bey tarafından fethedilmiş olup başkent buraya taşınmıştır. * İpek sanayisinin merkezi konumundaki bu bölgenin fethiyle Osmanlı gelirleri. Yukarıdaki özellikleri verilmiş bölge

Detaylı

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek 2 ve 4ncü Maddelerinin Değiştirilmesine, Değişik 60 nci ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde İlâvesine Dair nın C. Senatosunca

Detaylı

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER 2006 SARIBEY, Aysun, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Aydın'da Yönetim, (Danış. Prof. Dr. Serap YILMAZ), Adnan

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri İstanbul un fethinden sonra Osm. İmp nun çeşitli kurumları üzerinde Bizans ın etkileri olduğu kabul edilmektedir. Rambaud, Osm. Dev.

Detaylı

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI Bu Dersimizde; Kuruluşla İlgili Bazı Temel Kavramlar Genel Olarak İşletmenin Kuruluş Aşamaları Fizibilite Çalışmalarının

Detaylı

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ BAŞKANI

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ BAŞKANI GİRESUN ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ BAŞKANI Yrd. Doç. Dr. Hüseyin SARAÇOĞLU Lisans Eğitimi: Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Erzurum, 1992. Yüksek

Detaylı

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği 2023 Vizyonu Çerçevesinde Türkiye Tarım Politikalarının Geleceği Çalıştayı Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği Dr. Yurdakul SAÇLI Kalkınma Bakanlığı İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI OSMANLI DA TAŞRA TEŞKILATI TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI İstanbul un merkez kabul edildiği Osmanlı Devleti nde, başkentin dışındaki tüm topraklar için taşra ifadesi

Detaylı

e-imza Prof. Dr. Şükrü ŞENTÜRK Rektör a. Rektör Yardımcısı

e-imza Prof. Dr. Şükrü ŞENTÜRK Rektör a. Rektör Yardımcısı Evrak Ana. Üni. Tarih Evrak ve Sayısı: Tarih 14/06/2016-E.5655 ve Sayısı: 15/06/2016-E.37386 T. C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı *BD8107914312* Sayı :76144028-821.99-

Detaylı

KÖRFEZ DE SAVAŞ. KAZANIM : Körfez Savaşlarının Türkiye ye siyasi, Sosyal, Askeri ve Ekonomik etkilerini değerlendirir.

KÖRFEZ DE SAVAŞ. KAZANIM : Körfez Savaşlarının Türkiye ye siyasi, Sosyal, Askeri ve Ekonomik etkilerini değerlendirir. KÖRFEZ DE SAVAŞ KAZANIM : Körfez Savaşlarının Türkiye ye siyasi, Sosyal, Askeri ve Ekonomik etkilerini değerlendirir. 1990 yılında Irak ın Kuveyt i işgali ile 1.Körfez savaşı başlamıştır. Irak Kuveyt i

Detaylı

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir. İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim ŞAHİN nin Entegre Sınır Yönetimi Eylem Planı Aşama 1 Eşleştirme projesi kapanış konuşması: Değerli Meslektaşım Sayın Macaristan İçişleri Bakanı, Sayın Büyükelçiler, Macaristan

Detaylı

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Kamuoyu Yoklaması Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi 2017 1 Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara

Detaylı

DİASPORA - 13 Mayıs

DİASPORA - 13 Mayıs DİASPORA - 13 Mayıs 2015 - Sayın Başkonsoloslar, Daimi Temsilciliklerimizin değerli mensupları, ABD de yerleşik Diasporalarımızın kıymetli temsilcileri, Bugün burada ilk kez ABD de yaşayan diaspora temsilcilerimizle

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM AVRUPA KÖMÜR VE ÇELİK TOPLULUĞU, AVRUPA EKONOMİK TOPLULUĞU VE AVRUPA ATOM ENERJİSİ TOPLULUĞU

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM AVRUPA KÖMÜR VE ÇELİK TOPLULUĞU, AVRUPA EKONOMİK TOPLULUĞU VE AVRUPA ATOM ENERJİSİ TOPLULUĞU İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM AVRUPA KÖMÜR VE ÇELİK TOPLULUĞU, AVRUPA EKONOMİK TOPLULUĞU VE AVRUPA ATOM ENERJİSİ TOPLULUĞU I. AVRUPA DA BİR B İR LİK YARATILMASI FİK R İN İN DOĞUŞU... 1 II. 9 MAYIS 1950 BİLDİRİSİ

Detaylı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014 KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014 İNCE GÜÇ VE KAMU DİPLOMASİSİ ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI TÜRKİYE NİN ULUSLARARASI ÖĞRENCİ PROGRAMLARI

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK * Jared Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik, Çeviri: Ülker İnce, Tübitak Yayınları, Ankara 2006, 17. Baskı, 662 sayfa. ISBN 975.403.271.8 Geleneksel gelişme teorisi özellikle İkinci

Detaylı

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI YAPI TOPLUM KURUMLAR TOPLUMSAL GRUPLAR BİREYLER İLİŞKİLER TOPLUMSAL YAPI VE UNSURLARI T E M E L KÖY K A METROPOL TOPLUMSAL YAPI KENTLEŞME V R A KENT M L A MİLLET

Detaylı

ŞANLIURFA YI GEZELİM

ŞANLIURFA YI GEZELİM ŞANLIURFA YI GEZELİM 3. Gün: URFA NIN KALBİNDEN GÜNEŞİN BATIŞINA GEZİ TÜRKİYE NİN GURURU ATATÜRK BARAJI Türkiye de ki elektrik üretimini artırmak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ndeki 9 ili kapsayan tarım

Detaylı

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası OTP harcamalarının AB bütçesinin önemli bölümünü kapsaması, bu politikayı bütçe tartışmalarının da odak noktası yaparken, 2014-2020 Mali Çerçeve içinde tarım, kırsal

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ KİTAP - Osmanlı Kuruluş Dönemi Bursa Vakfiyeleri, Yayına Hazırlayanlar, Yrd. Doç. Dr. Sezai Sevim- Dr. Hasan Basri Öcalan, Osmangazi Belediyesi Yayınları, İstanbul

Detaylı

OSMANLI - İRAN. Sınır ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN. Sınır Ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER

OSMANLI - İRAN. Sınır ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN. Sınır Ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN Sınır Ve Aşiret (1800-1854) Sıtkı ULUERLER Son Çağ Yayıncılık Ve Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. İstanbul Caddesi İstanbul Çarşısı No : 48 / 48 İskitler / ANKARA www.uzundijital.com ISBN

Detaylı

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur. Türkiye de Nüfusun Tarihsel Gelişimi Türkiye de Nüfus Sayımları Dünya nüfusu gibi Türkiye nüfusu da sürekli bir değişim içindedir. Nüfustaki değişim belirli aralıklarla yapılan genel nüfus sayımlarıyla

Detaylı

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi 78 ağaçları bulunan yer, Ermenek'e bağlı Görme! Köyü'nde 32 Paşaçukuru olarak bilinen yer, Ermenek'te Emir Ahmed mülkü civarındaki yer, Ermenek'e bağlı Gargara Köyü'nde 33 yer, Mut Medresesi yakınındaki

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

SELÇUKLULARDA TARIM Dr. Osman Orkan Özer

SELÇUKLULARDA TARIM Dr. Osman Orkan Özer Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 5.Hafta SELÇUKLULARDA TARIM Dr. Osman Orkan Özer Selçuklu İmparatorluğu, Türklerin kurduğu dört büyük imparatorluktan (Hun, Göktürk, Selçuklu, Osmanlı) üçüncüsüdür. İslam

Detaylı

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK TARİHİN PEŞİNDE ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ Yıl: 2015, Sayı: 13 Sayfa: 449 453 THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH Year: 2015, Issue: 13

Detaylı

Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri

Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders İçerikleri Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri TAR701 1 3+0 6 Bu dersin temel amacı belli

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması Surre-i Hümâyun Altınoluk Surre Alayının Güzergâhları Surre Alayının Güvenliği Surre Alayının Yola Çıkması Surrenin Vapur ve Trenle Yollanması Surre Alayının Dönüşü Kaynakça Surre Alayı Surre-i Hümâyun

Detaylı

Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU

Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU 1964 yılında Kayseri de dünyaya gelen Ali Ahmetbeyoğlu, 1976 yılında Kayseri Namık Kemal İlkokulu ndaki, 1979 yılında Kayseri 50. Dedeman Ortaokulu ndaki, 1982 yılında ise

Detaylı

DÜNYA CBS GÜNÜ 2015 ETKİNLİKLERİ COĞRAFİ BİLGİ TEKNOLOJİLERİ İLE AKILLI KENTLERE DOĞRU ZİRVESİ

DÜNYA CBS GÜNÜ 2015 ETKİNLİKLERİ COĞRAFİ BİLGİ TEKNOLOJİLERİ İLE AKILLI KENTLERE DOĞRU ZİRVESİ DÜNYA CBS GÜNÜ 2015 ETKİNLİKLERİ COĞRAFİ BİLGİ TEKNOLOJİLERİ İLE AKILLI KENTLERE DOĞRU ZİRVESİ CBS Bilgi sistemlerindeki Taşınmaz Verilerinin Üretiminde Harita Mühendisi ve Harita Özel Sektörünün Yeri

Detaylı

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR 1. Osmanlı Devleti nde Yeniçeri Ocağı nı kaldırmak isteyen ilk padişah II. dır. Osman 2. Genç Osman saray ile halk arasındaki kopukluğu

Detaylı

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Elveda Rumeli Merhaba Rumeli İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Hamdi Fırat BÜYÜK* Balkan Savaşları nın 100. yılı anısına Kitap Yayınevi tarafından yayınlanan Elveda Rumeli Merhaba

Detaylı

AFYONKARAHĐSAR BELEDĐYESĐ BAYINDIRLIK VE ĐMAR KOMĐSYONUNUN 09-05-2011 TARĐHLĐ VE 87-106 SAYILI RAPORLARI 01 09/05/2011-87 02 09/05/2011-88

AFYONKARAHĐSAR BELEDĐYESĐ BAYINDIRLIK VE ĐMAR KOMĐSYONUNUN 09-05-2011 TARĐHLĐ VE 87-106 SAYILI RAPORLARI 01 09/05/2011-87 02 09/05/2011-88 01 09/05/2011-87 02 09/05/2011-88 03 09/05/2011-89 04 09/05/2011-90 05 09/05/2011-91 06 09/05/2011-92 07 09/05/2011-93 08 09/05/2011-94 09 09/05/2011-95 Belediye Meclisinin 02.05.2011 Tarih ve 278 sayılı

Detaylı

Lisans :İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih (Gece) Bölümü, Umumi Türk Tarihi Kürsüsü, 1980.

Lisans :İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih (Gece) Bölümü, Umumi Türk Tarihi Kürsüsü, 1980. ÖZGEÇMİŞ Doğum Yeri ve Yılı : Adıyaman, 1955 Eğitim : Fırat İlkokulu, Malatya, 1964. Adıyaman Lisesi Orta Bölümü, Adıyaman, 1972. Mimar Sinan İnşaat Teknik Lisesi, Kayseri., 1976. Mesleki Kariyeri Lisans

Detaylı

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

İktisat Tarihi II. XI. Hafta İktisat Tarihi II XI. Hafta 19. yy da Ekonomik Gelişmeler 19. yy Avrupa da, sanayinin bir hayat tarzı olarak kesin zaferine şahit oldu. 19. yyda uluslararası ekonomik ilişkilerde ve devletlerin ekonomik

Detaylı

-İÇİNDEKİLER- 1.1.ANTALYA... 2. Tarihi... 2. Nüfus... 3 4.PLANLAMA ALAN TANIMI... 6 5.PLAN KARARLARI... 7

-İÇİNDEKİLER- 1.1.ANTALYA... 2. Tarihi... 2. Nüfus... 3 4.PLANLAMA ALAN TANIMI... 6 5.PLAN KARARLARI... 7 -İÇİNDEKİLER- 1.KENTİN GENEL TANIMI... 2 1.1.ANTALYA... 2 Tarihi... 2 Coğrafi Yapı... 2 İklim ve Bitki Örtüsü... 3 Nüfus... 3 Ulaşım... 3 2.JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU... 4 3.ÇED BELGESİ... 5 4.PLANLAMA

Detaylı

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Eylül 2017 Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Aziz Ogan, 30 Aralık 1888 tarihinde Edremitli Hacı Halilzade Ahmed Bey'in oğlu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Kataloglama

Detaylı

TÜRK ÜLKELERİ ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin COĞRAFYASI

TÜRK ÜLKELERİ ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin COĞRAFYASI Türkiye ve Türk Dünyası İktisadî ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Elazığ Şubesi Yayınları: 2 Türk Dünyası Dizisi: 2 TÜRK ÜLKELERİ ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin COĞRAFYASI GELİŞTİRİLMİŞ 2. BASKI Dr. Ali

Detaylı

Dış Ticaret Müsteşarlığı nca ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi amacıyla çeşitli stratejiler uygulamaya konmuş bulunmaktadır.

Dış Ticaret Müsteşarlığı nca ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi amacıyla çeşitli stratejiler uygulamaya konmuş bulunmaktadır. 1 CEM TOPBAŞ SUNUM- Giriş Dış Ticaret Müsteşarlığı nca ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi amacıyla çeşitli stratejiler uygulamaya konmuş bulunmaktadır. 2000 yılında Komşu ve Çevre Ülkeler

Detaylı

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 3.TOPLANTI YILI NİSAN AYI TOPLANTILARININ 3.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 3.TOPLANTI YILI NİSAN AYI TOPLANTILARININ 3.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R KARARIN ÖZÜ: Kartal Yukarı Mahalle, 2795 ada, 19-48-84-85 parsellere ilişkin 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliği. TEKLİF: Plan ve Proje Müdürlüğü'nün 01.03.2016 tarih, 2016/6524 sayılı teklifi.

Detaylı

www.tukcev.org.tr www.tupadem.hacettepe.edu.tr Editörler: Prof. Dr. Müberra Babaoðul Araþ. Gör. Uzm. E. Betül Sürgit

www.tukcev.org.tr www.tupadem.hacettepe.edu.tr Editörler: Prof. Dr. Müberra Babaoðul Araþ. Gör. Uzm. E. Betül Sürgit Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý nýn katkýlarý ile Tüketici ve Çevre Eðitim Vakfý (TÜKÇEV) ve Hacettepe Üniversitesi, Tüketici - Pazar - Araþtýrma - Danýþma - Test ve Eðitim Merkezi (TÜPADEM) ortak çalýþmasý

Detaylı

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS Tezli yüksek lisans programında eğitim dili Türkçedir. Programın öngörülen süresi 4

Detaylı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı SURUÇ İLÇEMİZ Suruç Meydanı Şanlıurfa merkez ilçesine 43 km uzaklıkta olan ilçenin 2011 nüfus sayımına göre toplam nüfusu 100.912 kişidir. İlçe batısında Birecik, doğusunda Akçakale, kuzeyinde Bozova İlçesi,

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

XV. YÜZYILDA KARAMAN TOPRAKLARINDA AHİLER VE AHİ VAKIFLARI*

XV. YÜZYILDA KARAMAN TOPRAKLARINDA AHİLER VE AHİ VAKIFLARI* XV. YÜZYILDA KARAMAN TOPRAKLARINDA AHİLER VE AHİ VAKIFLARI* Doğan YÖRÜK** ÖZET Ahiler, Anadolu da XIII. yüzyıldan, XV. yüzyılın sonlarına kadar Türk zanaat ve ticaret hayatına yön vermenin yanında, askerî,

Detaylı

Avrupa da Yerelleşen İslam

Avrupa da Yerelleşen İslam Avrupa da Yerelleşen İslam Doç. Dr. Ahmet Yükleyen Uluslararası İlişkiler Bölümü Ticari Bilimler Fakültesi İstanbul Ticaret Üniversitesi İçerik Medeniyetler Sorunsalı: İslam ve Avrupa uyumsuz mu? Özcü

Detaylı

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 8/9 Aralık 2016 Kredi, Finans ve Servetler İslam dinindeki faiz yasağının kredi ilişkilerinin gelişmesini önlediği sık sık öne sürülür. Osmanlı kredi ve finans kurumları 17. yüzyılın sonlarına

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR. SEVİM BUDAK Gürültü ve Gürültü Kirliliği 5.1. Gürültü: Genel Bakış İnsan ve çevre

Detaylı

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ SOSYAL BÝLGÝLER - DÝN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ 1 [ 9 ] A kitapçýðý soru numarasý B kitapçýðý soru numarasý 1[9] Anadolu uygarlýklarýndan Ýyonyalýlar denizcilik ve deniz ticaretiyle uðraþmýþlardýr.

Detaylı

Doç. Dr. Mehmet Derviş KILINÇKAYA

Doç. Dr. Mehmet Derviş KILINÇKAYA HACETTEPE ÜNİ VERSİ TESİ ATATÜRK İ LKELERİ VE İ NKILÂP TARİ H İ ENSTİ TÜSÜ BEYTEPE/ANKARA TELEFON +90312 2976870/122 FAKS:+90312 2992076 GSM : +905337387607 E-POSTA: mdervis@hacettepe.edu.tr Doç. Dr. Mehmet

Detaylı

Ders Adı : YÜZYIL ASYA TÜRK TARİHİ I Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5. Ders Bilgileri.

Ders Adı : YÜZYIL ASYA TÜRK TARİHİ I Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5. Ders Bilgileri. Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : 13-20. YÜZYIL ASYA TÜRK TARİHİ I Ders No : 0020100022 : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

T.C. CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ YAZIM KURALLARI VE YAYIN İLKELERİ

T.C. CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ YAZIM KURALLARI VE YAYIN İLKELERİ T.C. CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ YAZIM KURALLARI VE YAYIN İLKELERİ Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından yılda

Detaylı

REKABET KURULU KARARI

REKABET KURULU KARARI Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Dosya Sayısı : 2015-4-21 (Muafiyet) Karar Sayısı : 15-29/425-121 Karar Tarihi : 09.07.2015 A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER Başkan Üyeler : Prof. Dr. Ömer

Detaylı

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 305 Mevlüt ESER Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDAĞ NEÜ A. Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi Mevlevilik, Mevlâna

Detaylı

Doktora İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2000

Doktora İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2000 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı (Unvanı) Sıddık ÇALIK (Yrd. Doç. Dr.) Doktora: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2000 E-posta: (kurum/özel) scalik@ybu.edu.tr-siddikcalik@gmail.com Web sayfası Santral

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı