SERGILENEN DOSTLUK VE UMUT

Transkript

1 SERGILENEN DOSTLUK VE UMUT Portal : İçeriği : Gündem Tarih : Adres : Sergilenen Dostluk ve Umut Ürün Sanat Galerisi nde doktor ressam Sergülen Onan Dervişoğlu nun suluboya tabloları ile Leyla Tekbulut un gümüş takı tasarımları Yeni Yıla Girerken Elde Var Dostluk ve Umut isimli sergide bir arada izlenebilir. Galeri, gümüşün ışıltısı ve suluboyanın şeffaf renkleri ile 13 Aralık Ocak 2015 tarihleri arasında yeni yılı karşılıyor. Tıptan sanata sanatla dostluğa Boya ve tiner kokularının tüm duvarlara sindiği bir ortamda 1957 tarihinde Ankara da dünyaya gelen ressam merhum Saim Onan ve resim ve sanat tarihi öğretmeni Necla Onan ın kızı Sergülen Onan Dervişoğlu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi nde patoloji profesörü. SanatÇı bir ailede doğup büyümenin gereği kaçınılmaz olarak resimle içiçe büyümüş olan Sergülen Onan Dervişoğlu, düzenli sergiler açıyor, suluboya ile patolojideki mikroskop dünyasından soyut yansımalar ve soyuta kaçan ÇiÇekleri deniyor. Dervişoğlu Tekbulut ile yoldaşlığını şöyle ifade ediyor; 'Leyla Tekbulut ile 2003 eylülünde müzik sayesinde tanıştık, aynı koroda yıllarca yan yana söyledik, konserler verdik.. Leyla Tekbulut aslen BoğaziÇi uni mezunu bir elektrik muhendisi. Artık muhendislik gorusunu atelyesi Lemis te kendi gümüş tasarımlarında kullanıyor ve bol bol üretiyor. Sergimizin adını koyarken de vurguladığımız gibi 'Dostuz ve umutla üretiyoruz'. Ürün Sanat Galerisi nde bu yıl Renkahenk Saim Onan anısına karma baba kız sergisini açan sanatçı, bu kez Leyla Tekbulut ile 'Yeni yıla girerken elde var dostluk ve umut' sergisini gerçekleştirdi.

2 MAYMUNDAN ILK YARDIM MÜDAHALESI Portal : İçeriği : Gündem Tarih : Adres : Maymundan ilk yardım müdahalesi Tren istasyonu çevresinde yaşayan bir maymun elektrik akımına kapıldı. Bilincini kaybederek yere düşen maymunun yardımına ise bir başka maymun yetişti. Tren istasyonundaki yolcuların kaydettiği görüntülerde elektrik akımına kapılarak bilincini kaybeden maymunu diğer maymun önce ısırarak kendine getirmeye çalışıyor. Başarılı olamayan maymun daha sonra yerde baygın yatan maymunu suya sokuyor. Suya girip çıkan maymun ise kendine geliyor. Bilinci kaybolan maymunun iyice kendine gelmesiyle birlikte diğer maymun arkadaşını bırakıp oradan ayrılıyor. Uzmanlar, doğada hayvanların bu tarz davranışlarıyla çok sık karşılaşıldığını belirterek şunları söyledi:`şaşırmamak lazım n Doç. Dr. Zeynel Arslangündoğdu (İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yaban Hayatı Uzmanı): 'Maymunlar oldukça sosyal hayvanlar. Doğuştan gelen bilgiler var, bir de sonradan öğrenilen bilgiler var. Bu sonradan öğrenilen bilgilere dahil bir davranış. Bu davranış biraz da o maymunların yaşadığı çevreyle ilgili. Yaşam alanları tren istasyonunun yanında olmasaydı, bir ormanın içinde olsaydı böyle bir davranış sergileyemezlerdi. Ama bu örnekte yaşadıkları çevrede bu sorun onların hayatında bir şekilde var demek ki. Belki daha önce de böyle durumlar yaşadılar. Birbirlerinden görerek de aktarılıyor bu davranışlar.'n Prof. Dr. Şağdan Başkaya (Karadeniz Teknik Üniversitesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölüm Başkanı): 'Şaşırmamak lazım. Doğada uzmanların çok sık karşılaştığı durumlar bunlar. Böyle nice olaylar oluyor. Biz de çok sık araziye çıkıyoruz araştırmalar için. Bu şekilde manzaralarla karşılaşıyoruz. Ayı, kurt, yaban keçisi gibi pek çok türde bu mümkün. Hayvan davranışı açısında bakıldığında bu olabilecek bir olay.'en son çıkan oyunları mı merak ediyorsunuz? Oyun tutkunları buraya! Etiketler: Hindistan

3 BILIMSEL DERGILERIN YARISI SOSYAL BILIMLER ALANLARINDA YAYINLA... Portal : İçeriği : Gündem Tarih : Adres : Bilimsel dergilerin yarısı sosyal bilimler alanlarında yayınlanıyor Tarafından Yayınlandı 23 Aralık yorumlar İstanbul (Özel)- Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nazmi KOZAK tarafından hazırlanan Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı bir kitap yayınlandı. Detay Yayıncılık tarafından basılan kitapta ülkemizde yayınlanan 1679 bilimsel dergiye ait bilgiler yer alıyor. Kitaptaki bilgilere göre ülkemizdeki bilimsel/akademik dergilerin yarısı sosyal bilimlerde yayınlanıyor. Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nazmi KOZAK tarafından hazırlanan Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı bir kitap yayınlandı. Detay Yayıncılık tarafından basılan kitapta ülkemizde halen yayınlanmakta olan 1679 bilimsel/akademik derginin bilgileri yer alıyor. Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı kitabı hazırlayan Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi KOZAK, bu alandaki ilk kitabını 1997 yılında Başkent Üniversitesi nde görev yaparken yayınladığını, daha sonra her beş yılda aynı araştırmayı yeniden gerçekleştirdiğini söyledi. Prof. Dr. Kozak, bu çalışma ile Türkiye de yayımlanan bütün bilimsel/akademik dergilerin eksiksiz bir envanterini ortaya çıkarmanın yanı sıra, dergiler ve dolayısıyla ülkemizdeki bilimsel gelişmeyi de incelemeyi amaçladığını vurguladı. Hazırladığı kitabın üniversitelerdeki öğretim üyelerinin bilimsel/akademik dergilerle ilgili ihtiyaç duydukları bilgileri sağlamasını umduğunu söyleyen Prof. Dr. Kozak, dünyada benzeri olmayan bu araştırma dizisinin ileride Türk bilim tarihini yazacaklar için de katkı sağlayacağını düşündüğünü belirtti. Bilimsel dergilerin yarısı sosyal alanlarda yayınlanıyor. Prof. Dr. Nazmi KOZAK tarafından hazırlanan Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı kitapta yer alan bilgilere göre bilimsel/akademik dergilerin yüzde 50,8 i (861 dergi) sosyal bilimler alanlarında yayınlanıyor. Sağlık bilimleri yüzde 25,4 (430 dergi), teknik bilimler yüzde 7,9 (154 dergi) ve matematik ve fen alanlarında yayınlanan dergilerin oranı ise yüzde 4,7 (79 dergi). Bilimsel/akademik dergilerin yüzde 43,4 ü (736 dergi) Türkçe-İngilizce olmak üzere iki dilli yayınlanıyor. Türkçe yayınlanan dergilerin oranı yüzde 30,5 (517 dergi), dergilerin yüzde 14,7 (249 dergi) ise İngilizce yayınlanıyor (249 dergi). Araştırma sonuçlarına göre bilimsel/akademik dergilerin yalnızca yüzde 22,8 i (387 dergi) kağıda basılı olarak yayınlanıyor. Öte yandan, bilimsel dergilerin yüzde 49,3 ü (835 dergi) hem kağıda basılı ve hem de online ortamda yayınlanırken, dergilerin yüzde 19,2 si (325 dergi) tümüyle online ortamda yayınlanıyor. En fazla dergi Ankara da Araştırma bulgularına göre en fazla bilimsel/akademik dergi Ankara da (511 dergi) yayınlanırken, Ankara yı 459 dergi ile İstanbul izliyor. En çok bilimsel/akademik derginin yayınlandığı diğer iller şu şekilde sıralanıyor: İzmir (75 dergi), Konya (43 dergi), Elazığ (27 dergi), Bursa yüzde (26 dergi), Isparta (25 dergi), Eskişehir (25 dergi), Erzurum (22 dergi), Sakarya (20 dergi), Malatya (16 dergi), Diyarbakır 17, Mersin (16 dergi) ve Antalya (15 dergi) dergi. Bu arada 62 derginin ise yayımladığı yer belirlenemedi. İstanbul Üniversitesi 56 dergi ile önde.. Bilimsel/akademik dergilerin yüzde 43,5 i üniversitelerce yayınlanırken, yayınevleri tarafından yayınlanan dergilerin oranı yüzde 15,5, derneklerin oranı yüzde 19,4 ve özel kişilerin oranı ise yüzde 4,2 şeklinde sıralanıyor. En çok dergi 56 dergi ile İstanbul Üniversitesi tarafından yayınlanırken, bu üniversiteyi sırasıyla 44 dergi ile Ankara Üniversitesi, 30 dergi ile Hacettepe izliyor. En çok bilimsel dergi yayınlayan diğer üniversiteler ise şu şekilde sıralanıyor: Gazi Üniversitesi (29 dergi), Süleyman Demirel Üniversitesi (24 dergi), Selçuk Üniversitesi (20 dergi), Dokuz Eylül Üniversitesi (19 dergi), Marmara Üniversitesi (18 dergi), Atatürk Üniversitesi (17 dergi), İnönü Üniversitesi (13 dergi), Cumhuriyet Üniversitesi (12 dergi), Ege Üniversitesi (12 dergi), Fırat Üniversitesi (11 dergi) ve Düzce Üniversitesi (10 dergi). Bilimsel dergi alanı bütünüyle denetimsiz 1997 yılından bu yana bilimsel/akademik dergiler konusunda beşer yıllık aralıklarla dört ayrı araştırma gerçekleştirilen Prof. Dr. Nazmi Kozak, bilimsel dergi yayımcılığının dergi sayısının artmasıyla denetimi zor bir alan haline geldiğini açıkladı. Bilimsel dergi yayını ile ilgili uygulamaların Türkiye ve dünyada akademik çevrelerin iç denetimine bırakıldığı açıklayan Prof. Dr. Kozak, 2002 yılından sonra bilimsel makalelere akademik yükseltmelerde yüklenen işlevin bu alandaki keyfiyetin inanılmaz boyutlara ulaşmasına yol açtığını söyledi. Bilimsel süreli yayıncılık alanında ULAKBİM tarafından 1990 ların başından itibaren Türk Tıp Dizini ile başlayan önemli birtakım çalışmaların yapıldığını, ancak bu çalışmaların dergiler üzerindeki yaptırım gücünün kapsadıkları dergilerle sınırlı kaldığını açıklayan Prof. Dr. Kozak, bilimsel dergilerin nitelikleri ilgili olarak akademik yükseltmelerde görev alan jüri üyelerine önemli bir sorumluluk düştüğünü belirtti. Prof. Dr. Kozak, 'Günümüzde bilimsel dergi çıkarmak o kadar kolaylaştı ki; bir domain satın alınarak, bir hosting kiralanarak herkes bilimsel dergi çıkarabiliyor artık. Çok da ucuza geliyor! İstediğiniz adı verebiliyorsunuz; 'uluslararası dergi yayınlıyorum' diyerek bütün makaleleri Türkçe yayımlayabiliyorsunuz. Adı İngilizce, yayımlanan bütün makaleleri Türkçe olan pek çok 'uluslararası dergimiz' var! Hatta durum öyle boyutlara ulaştı ki, biri çıkıp dergisinin ilk sayısına 'Yıl 5, Sayı 1' diyebilir; bunu denetleyen ne bir kimse var, ne de bir otorite. Uluslararası dergi olmanın ölçütleri nedir? Uluslararası makale olmanın ölçütleri nedir? Belli değil. Herkes kendi kuralını koyuyor. Elbette bilimsel yayıncılık teamüllerine uyan pek çok online dergi var; bunları ayırmak lazım. Bilimsel dergilerin niteliği konusunda bütün sorumluluk akademik yükseltme jürilerinde; haliyle her bir jüri üyesinin alanıyla ilgili bütün bilimsel/akademik dergiler konusunda ayrıntılı bilgiye sahip olamaması, sorunu içinden çıkılmaz kılıyor. Örneğin ülkemizde sosyal bilimler alanında 861 bilimsel/akademik dergi yayınlanıyor, dolayısıyla sosyal bilimlerin herhangi bir alanındaki bir akademisyenin bütün bu dergiler hakkında bilgili olması beklenemez. 17 yıldır bilimsel/akademik dergicilik alanında araştırmalar yapan biriyim, Türkiye deki bilimsel/akademik dergilerin tamamı hakkında bilgim var diye düşünürken, bir bakıyorum; bana gelen bir doçentlik jürisinde o zamana kadar hiç rastlamadığım bir dergiyi görüyorum. Bilimsel yayıncılık alanında 2000 li yılların başından itibaren bilimsel teamüllere pek de dikkat etmeyen dergilerin sayısı artmaya başladı li yılların ortasından sonra online dergi sayısında hızlı bir artış yaşandı. Bilimsel dergilerin internet ortamında cüzi giderlerle online yayımlanabilmesi, bu alanda denetimi bütünüyle ortadan kaldırdı. O nedenle, özellikle online bilimsel dergiler üzerine birtakım kuralların getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mevcut online dergilerin bir bölümünün internet sayfalarında irtibat adresi olarak bir tek e-posta adresi var; posta adresi yok, telefonu yok, nerede yayımlandığı belli değil, ISSN si yok, hatta yayıncısı bile belirtilmeyen pek çok dergi var. Bir kişi çok sayıda online derginin editörü olarak görünebiliyor, nasıl zaman bulup bu kadar çok sayıda hakemli dergide editörlük yapabiliyorlar, anlamak çok zor! Bu tür dergilerin hakem-denetimli olma koşullarını hakkıyla yerine getirdikleri hakkında ciddi kuşkularım var. Arkadaşlık siteleri 'indeks' diye gösteriliyor Tarandıkları indekslere göre bilimsel dergilere atfedilen değeri (puanı) elde etmek için yanlış veya bilimsel etik kurallarına uygun olmayan pek çok uygulama olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kozak, 'bu konuda öyle örnekler var ki, güler misiniz, ağlar mısınız? Örneğin bir arkadaşlık sitesi olan 'FriendFeed'i, herkesin bildiği 'Google Scholar'ı, 'PHD Library'ı, bir dergi rehberi olan 'Ulrich s Periodical Directory'ı 'indeks' gibi gösteren çok sayıda bilimsel dergi var! Üniversite kütüphanelerinin internet adreslerini yazıp bunu 'indeks' olarak gösteren dergiler var! Bu türden o kadar çok sayıda örnek var ki, saymakla bitmez. Kütüphanelere bilgi bankası içeriğinde 'makale pazarlayan' veri tabanlarında yer almayı 'uluslararası dergi' olmalarının 'ispatı' olarak 'indeks' gibi gösteren öyle çok dergi var ki! Atıf indeksi, alan indeksi ve veri tabanı kavramları içinden çıkılmaz bir şekilde karışmış/karıştırılmış vaziyette. Özellikle alan indeksi konusu büsbütün kontrol dışı bir uygulama; neredeyse her dergi 'uluslararası alan indeksi'ni kendi belirliyor. Bütün bu indekslerin ve veri tabanlarının listesine Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı kitabımda ayrıntılı bir tablo olarak yer verdim. Daha başka nelerin (!) alan 'indeksi' gibi gösterildiğini görmek isteyenler kitabın ekinde 14 sayfadan oluşan tabloyu inceleyebilirler.' Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 kitabı 672 sayfadan oluşuyor. Ciltli olarak hazırlanan kitap Detay Yayıncılık yayınları arasında çıktı.

4 AKLIMA BIR FIKIR GELDI YARISMASI ÖDÜL TÖRENI Portal : İçeriği : Gündem Adres : Aklıma Bir Fikir Geldi yarışması ödül töreni 22 Aralık 2014 Pazartesi Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM) tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen Aklıma Bir Fikir Geldi adlı İletişim Fikirleri Yarışmasının Ödülleri TRT İstanbul Radyosu nda düzenlenen törenle sahiplerine takdim edildi. İSTANBUL / İHA - Törene RTÜK Başkanı Davut Dursun, Kültür ve Turizm Bakanlığı Baş Danışmanı Abdurrahman Çelikin yanı sıra birçok konuk katıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı destekleriyle RATEM tarafından düzenlenen?aklıma Bir Fikir Geldi' İletişim Fikirleri Yarışmasında, 'Telif Bilinci ve Korsanla Mücadele' konusunda Çeşitli üniversitelerden birçok öğrenci yarıştı. Yarışma sonunda düzenlenen törende Televizyon, Radyo ve Gazete-Dergi kategorilerinde birinci, ikinci ve üçüncülere dokuz ayrı ödül ve bir mansiyon verildi. Televizyon alanında Korsana Dur Deyin. Emek İÇin eseri ile birinci olan Yeditepe Üniversitesi öğrencisi Furkan MalkoÇa ödülünü RTÜK Başkanı Davut Dursun verdi. Yarışmanın SeÇici Kurulunda Yönetmen Taner Akvardar, TRT Yapım Koordinatörlüğü Müdürü Ümmihan Çetin, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Demir, TRT Strateji Müşaviri Nimet Ersin, RATEM Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Güleryüz, RATEM Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Gürsoy, Radyo Programcısı Şebnem Hoşcan Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü Meslek Birlikleri Dairesi Başkanı Bilge KılıÇ ve RTÜK Üyesi Nurullah Öztürk bulunuyordu. Ödül kazanan eserler şunlar:?televizyon - Mansiyon SelÇuk Üniversitesi Rumuz - Tek Fark Vicdan Eser Sahibi - Hilmi Akyel Eser Adı - Emek Hırsızlığına Ortak Olmayın Gazete Dergi Alanında ÜÇÜNCÜ Dumlupınar Üniversitesi Rumuz - AkÇiÇek Eser Sahibi - Caner Sarıdağ Eser Adı - Kontrol Sizde İse HiÇbir Eser Kopyalanamaz Radyo Alanında ÜÇÜNCÜ İstanbul Kültür Üniversitesi Rumuz - Değişik Eser Sahibi - Onur Özdemir Eser Adı - Korsana AraÇ Olma Televizyon Alanında ÜÇÜNCÜ İ.D Bilkent Üniversitesi Rumuz - Ojjk Eser Sahibi - Oğulcan Kutluğ ve Sıla Alıcı Eser Adı - Fikir Çalmak Da Hırsızlıktır Gazete Dergi Alanında İKİNCİ SelÇuk Üniversitesi Rumuz - Maske Eser Sahibi - Sabriye Özkul Eser Adı - Maskeni Tak. Korsan Kullanıyorsan Hırsızsın Radyo Alanında İKİNCİ Anadolu Üniversitesi Rumuz - Düşün Eser Sahibi - Oğuz Ganioğlu Eser Adı - Düşünmeye Sevk Eden SanatÇıları Birazda Sen Düşün Televizyon Alanında İKİNCİ İstanbul Kültür Üniversitesi Rumuz - Boyacı Eser Sahipleri - Beşir İzgördü, İbrahim Esmer, Sezer Ağgez, Yasir Kalın Eser Adı - Korsana Dur De, Sanatı Öldürme Gazete Dergi Alanında BİRİNCİ İstanbul Kültür Üniversitesi Rumuz - TutamaÇ Eser Sahibi - Beşir İzgördü, İbrahim Esmer, Sezer Ağgez, Yasir Kalın Eser Adı - Emek Çalma, Korsan Olma Radyo Alanında BİRİNCİ Erciyes Üniversitesi Rumuz - Meczup Eser Sahipleri - Ayşim Aşkın Çakmak, Yeşim UluÇay, Berna Cihan Eser Adı - Emek Hırsızlığına Son Verin Televizyon Alanında BİRİNCİ Yeditepe Üniversitesi Rumuz - Aviral Eser Sahibi - Furkan MalkoÇ Eser Adı - Korsana Dur Deyin.?Emek İÇin

5 Portal Adres NAZMI KOZAK AKADEMIK DERGI REHBERI HAZIRLADI : İçeriği : Turizm : 1/3

6 NAZMI KOZAK AKADEMIK DERGI REHBERI HAZIRLADI 2/3

7 NAZMI KOZAK AKADEMIK DERGI REHBERI HAZIRLADI 3/3

8 4 SORUDA ERKEN BOSALMA TANI TESTI Portal : İçeriği : Gündem Adres : 4 soruda erken boşalma tanı testi Türk Androloji Derneği, İ.E Ulagay-Menarini Group un destekleri ile erken boşalma sorunu hakkında kamuoyunda farkındalık yaratmayı hedefledikleri bir kampanya başlattı Takip Et yenialanya TÜRK Androloji Derneği, İ.E Ulagay-Menarini Group un destekleri ile erken boşalma sorunu hakkında kamuoyunda farkındalık yaratmayı hedefledikleri bir kampanya başlattı. 'Bazen Doğru Süre Bir Dakikadan Daha Fazlasıdır' sloganıyla hayata geçirilen bu kampanyanın hedefi, sık rastlanan medikal bir sorun olan erken boşalmanın bir çözümü olduğu ve bu çözüme ulaşmak için doktora başvurulması gerektiği konusunda çiftleri bilgilendirmek.türk Androloji Derneği tarafından açıklanan, ülke çapında çift kapsamında yürütülen tıbbi araştırma sonuçlarına göre, Türkiye de her 5 erkekten 1 i erken boşalma sorunu yaşıyor. Kadın-erkek cinsel sağlığı ve hastalıkları ile ilgili çalışmalar yapmak ve bu konularda toplumu bilinçlendirmek amacı ile faaliyetler yürüten Türk Androloji Derneği, İ.E. Ulagay- Menarini Group un destekleri ile, dile getirilmekten çekinilen bir sorun olan erken boşalma hakkında bir bilinçlendirme kampanyası başlattı. Kampanya çerçevesinde, başta onemliolansuresi.com web sitesi olmak üzere değişik iletişim araçları ile, bu sorundan şikayetçi olan çiftleri erken boşalmanın çok sık rastlanan medikal bir durum olduğu, bu sorunun bir çözümünün olduğu ve tedavi amacı ile hekimlere başvurulması gerektiği konusunda bilgilendirmek hedefleniyor. Erken boşalma,boşalmanın cinsel birleşmeden hemenönce veya cinsel birleşmeyi takip eden 1 dakika içerisinde olduğu, boşalmayı geciktirememe ile karakterize edilen stres bir erkek cinsel fonksiyon bozukluğu olarak tanımlanıyor. Çiftlerin aile mutluluğunu tehdit eden, onları stres, moral bozukluğu veya cinsel ilişkiden kaçınmagibiolumsuzluklara yöneltebilenbu sorunun,hayat boyu var olan ve önceleri yokken sonradan ortaya çıkan dört tipi bulunuyor. Her dört tipinin başta ilaç tedavisi olmak üzere değişik tedavi yöntemleri bulunuyor. Türkiye çapında çift kapsamında yürütülen tıbbi araştırma sonuçlarının da açıklandığı basın toplantısında, Türk Androloji Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, Türk Androloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Selahittin Çayan ve Kadın Hastalıkları- Doğum UzmanıDr. Özlem Dural, konunun değişik yönleri hakkında ayrıntılı bilgi sundular ve Sayın Levent Erden in konu ile ilgili sorularını yanıtladılar. Türkiye de her 5 yetişkin erkekten 1 i erken boşalma sorunu yaşıyor Türk Androloji Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu yaptığı konuşmada erken boşalma sorununun mutlu bir aile hayatının önündeki önemli engellerden biri olduğuna dikkat çekerek, bu konuda 2010 ylında gerçekleştirdikleri ve çift nezdinde yürütülentıbbi araştırma sonuçlarına göre ülkemiz toplam yetişkin erkek nüfusunun yüzde 20 sinde 4 farklı tipte erken boşalma sorunu tespit ettiklerini belirtti. Bu oranın dünyanın farklı ülkelerinde çok büyük bir değişkenlik göstermediğinin altını çizen Prof. Dr. Kadıoğlu, benzer bir oranın İtalya ve Almanya içinde geçerli olduğunu, sadece ABD de % 24 gibi nispeten daha yüksek bir oran ile karşılaşıldığını ifade etti. Türkiye içinde erken boşalma vakalarının en düşük olduğu bölge olarak Güneydoğu Anadolu bölgesinin öne çıktığını ama bunun temel nedeninin bölgenin sosyo-kültürel yapısından kaynaklanan bu sorunu paylaşamama veya bundan utanma duygusundan kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Kadıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: 'Erken boşalma sorununun bir çok nedeni bulunmaktadır. Bunların içinde aşırı kilo, prostat iltihabı, tiroid hormonu artışı gibi genel sağlık problemleri olabileceği gibi, kişinin duygusal problemleri veya yaşadığı travmatik bir cinsel deneyim de olabilir. Ayrıca uzun süreli ilişki yaşayan, fazla çocuk sayısıolan veya düşük gelir ve eğitim seviyesine sahip gruplarda erken boşalma sorununa daha sık rastlanmaktadır.' 4 Soruda Erken Boşalma Tanı Testi Toplantıda söz alan Türk Androloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Selahittin Çayan ise konuşmasında ejakülasyon kontrolünün olmaması durumunun erken boşalma sorunu yaşayan erkeklerin yaşamlarında ve başta aile mutluluğu olmak üzere yaşam kalitesinde önemli olumsuz etkilere yol açabildiğine dikkat çekti. Bu alanda ABD de yapılan ve 1,587 erkeği kapsayan gözlemsel bir çalışmada erken boşalma yaşayan erkeklerin yüzde 64 ü, streslerini 'biraz' veya 'çok ciddi' olarak tanımlamış; aynı şekilde bu durumun kadın partneri de olumsuz yönde etkilediği saptanmış.erken boşalma yaşayan erkeklerin eşlerinin yüzde 44 ü, kendi streslerini 'biraz' veya 'çok ciddi' olarak tanımlamış; keza bu kadınların sadece yüzde 38 i, cinsel tatminlerini 'iyi' veya 'çok iyi' olarak adlandırmış. Erken boşalma sorununun tedavisinin önünde çeşitli engeller olduğunu belirten Prof. Dr. Çayan, birinci sırada hastaların semptomlarını doktorlarıyla veya eşleriyle paylaşmaktan utanmalarının geldiğini; ayrıca bu sorunun geçici veya psikolojik olduğu, yaşlanmanın doğal parçası olduğu, sıklıkla çözümsüz olduğuna dair yanlış algıların da önemli engeller teşkil ettiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: ' Toplumumuzda bir çok kişi de bu sorun ile ilgili ne yapmaları veya nerede çözüm aramaları gerektiği hakkında bilgi sahibi değildir; hatta bir bölümü bunu bir sorun olarak görmeyebilmektedir.' 'Bazen Doğru Süre Bir Dakikadan Daha Fazlasıdır' sloganı ile başlattıkları kampanyanın ana hedefinin toplumun erken boşalma sorunu hakkında doğru bilgi sahibi olmasını sağlamak olduğunun altını çizen Prof. Dr. Çayan sözlerini şöyle tamamladı: 'Toplumumuzun yetişkin erkeklerinin yüzde 20 sini etkileyen bu durum bir kader değildir. Değişik tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bu yönde şikayetleri olan bireyler web sitesini ziyaret edebilir; bu sitede bulunan 4 soruluk Erken Boşalma Tanı Testi ile sorunları hakkında ön değerlendirme yapabilir ve daha sonra doğru tanı ve tedavi için doktora başvurabilirler.' Erken Boşalma Sorunu Kadın Cinsel Sağlığına da Etki Ediyor Toplantıda son olarak söz alanistanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Uzm. Dr. Özlem Dural ise, konuşmasında erkeklerin yaşadıkları erken boşalma sorunun kadınların cinsel sağlığı üzerindeki etkilerini ele aldı. Erken boşalma sorunun tedavi edilmemesi durumunun aile hayatını ve eşlerin uyumlu cinsel birlikteliğini doğrudan etkilediğini belirten Uzm. Dr. Dural şunları söyledi: 'Erken boşalmanın tedavi edilmediği durumlarda çiftlerde seksüel ve duygusal ilişkide bozulma; kişisel streste artış veya kişiler arası ilişkilerde zorluklar yaşanması kaçınılmazdır. Kadında cinsel işlev bozukluklarının nedenlerinden biri de eşlerinde var olan cinsel işlev bozuklarıdır. Nitekim araştırmalar erken boşalma problemi yaşayan hastaların eşlerinde de cinsel işlev bozukluklarının daha sık görüldüğünü göstermektedir.

9 Portal Adres PLATIN BILISIM E YENI MARKA VE PAZARLAMA MÜDÜRÜ : İçeriği : Bilişim/Teknoloji : 1/2

10 PLATIN BILISIM E YENI MARKA VE PAZARLAMA MÜDÜRÜ 2/2

11 TÜRKIYE'NIN KUTUPLARDA BILIM ÜSSÜ KURMA PROJESI Portal : İçeriği : Pazarlama İletişimi Adres : Türkiye nin kutuplarda bilim üssü kurma projesi Türkiye nin kutuplarda bilim üssü kurma projesi -Türkiye nin kutuplarda bilim üssü kurma projesi kapsamında Akdeniz Üniversitesi sosyal projeler üretmek amacıyla harekete geçti -İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gümrükçü: -'Dünyadaki petrolün yüzde 13 ü bu bölgede. Türkiye nin 40 katı büyüklüğünde ve 28 milyon metrekarelik bir alandan oluşan bu bölgede 470 petrol kuyusu faaliyet gösteriyor. Bizim burada ne işimiz var diye düşünenler için buranın önemini daha iyi anlatma çabası içerisindeyiz' ANTALYA (AA) - Türkiye nin kutuplarda bilim üssü kurma çalışmaları kapsamında Akdeniz Üniversitesinin de bu konuda siyasal, hukuksal ve çevresel projeler üretmek amacıyla harekete geçen ilk üniversitelerden biri olduğu bildirildi. AA muhabirine açıklamalarda bulunan Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Türkiye nin 2015 te Antarktika da üs kuran 30. ülke olacağını anımsattı. İlk kez 20 yıl önce gündeme gelen Antarktika da Türk araştırma üssü kurulması hedefi için bilim politikası oluşturmak amacıyla bilim insanlarının bir araya geldiklerini hatırlatan Gümrükçü, sadece o bölgede değil, aynı zamanda toplam büyüklüğü 27 milyon kilometrelik Arktika (buzullara yakın alanlar) bölgesinde de yapılacak bilimsel çalışmalara destek olmak, uluslararası projeler geliştirmek ve bu yönde politikalar oluşturmak amacıyla Akdeniz Üniversitesinin harekete geçtiğini kaydetti. Bu kapsamda 7 çalışma grubundan oluşan bir ekip kurduklarını anlatan Gümrükçü, Türkiye için uzak bir mesafe olarak görülen ancak dünyanın büyük ve zengin ülkelerinin araştırma ve yatırım yaptıkları bu coğrafyada Türkiye nin de bilimsel ve teknik çalışmalara bir an önce başlamasının doğru olacağını kaydetti. Bu alanda gönüllü olan ve çalışmak isteyen 62 öğrenci belirlediklerini ifade eden Gümrükçü, batı tarafından geleceğin Akdeniz i olarak adlandırılan Arktik ve Antarktika nın Türk bilim adamları tarafından inceleneceğini ve belli aralıklarla burayla ilgili bilimsel yayınlar yapılacağını belirtti. Başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere diğer bazı üniversitelerin bu konuda teknik çalışmalar hazırladığını söyleyen Gümrükçü, 'Bu kapsamda bölgedeki siyasi, ekonomik ve diğer boyutları inceliyoruz. İklim değişikliklerinin sonuçları ne olacak ve buranın önemine bakıyoruz. Amerika Birleşik Devletleri nin Alaska politikasını inceliyoruz. Burada bin 200 kilometrelik bir petrol boru hattı kurulmuş. Rusya, doğalgaz ve petrolün büyük bir bölümünü Rusya Arktikası ndan sağlıyor. Dünyadaki petrolün yüzde 13 ü bu bölgede. Arktika Türkiye nin 40 katı büyüklüğünde ve 28 milyon metrekarelik bir alandan oluşan bu bölgede 470 petrol kuyusu faaliyet gösteriyor. Bizim burada ne işimiz var diye düşünenler için buranın önemini daha iyi anlatma çabası içerisindeyiz' 12 ülkenin 1959 da Antarktika Antlaşması nı imzaladığını ve bu antlaşmayla kıtanın herhangi bir zarardan korunduğunu da kaydeden Gümrükçü, sayıları bin ila 5 bin arasında olan araştırmacıların yıl boyunca buradaki araştırma merkezlerinde konakladıklarını anlattı. Bölgede yaklaşık 13 milyon insanın yaşadığını ve bunların bir kısmını yerli halk oluştururken, bir kısmını da ( son dönemlerde artan göçlerle birlikte) özellikle Avrupa dan göç eden insanların oluşturduğunu anlatan Gümrükçü, 'Gelecek için son derece önemli olan ve her geçen gün önemi ortaya çıkan bu bölgeyle ilgili hem halkımızı hem de bilimsel kesimleri harekete geçirmek durumundayız' dedi. Türkiye nin danışman üye olarak yerini alması gerektiğine de işaret eden Gümrükçü, bunun nasıl ve ne şekilde olacağıyla ilgili çalışmaları da Akdeniz Üniversitesi olarak oluşturdukları ' Küresel Bakışla Kutup Çağı Konferansları Serisi' ile yapacaklarını kaydetti. Günümüzde Arktik çemberi ve Kuzey coğrafyasında yapılan çalışmalar sonucunda, yeni stratejik ulaşım yolları oluştuğunu da belirten Gümrükçü, açıklamasını şöyle tamamladı: 'Kanada ve Rusya nın Arktik çemberi içerisinde Tundra bölgelerinde büyük bir doğalgaz, mineral ve maden rezervlerinin bulunduğu alınan örneklerle kanıtlanmıştır. Ayrıca dünyada bulunan içilebilir su kaynaklarının büyük bir kısmı Arktik bölümde bulunmaktadır. Sadece Kanada çevresinde 31 bin 700 büyük göl bulunmakta ve dünyanın en fazla tatlı suyunu içeren bölgesidir. Antarktika bölgesinin önemi bilhassa yadsınamaz derecede önemlidir' Gümrükçü, Antarktika ya ilk Türk bayrağı diken bilim insanı Yrd.Doç.Dr. Burcu Özsoy Çiçek in de deneyimlerini önümüzdeki günlerde öğrencilerle ve ilgili çevrelerle paylaşacağını sözlerine ekledi.

12 TÜRKIYE'NIN KUTUPLARDA ILIM ÜSSÜ KURMA PROJESI Portal : İçeriği : Kent/Yaşam Adres : Türkiye nin kutuplarda ilim üssü kurma projesi Türkiye nin kutuplarda ilim üssü kurma çalışmaları kapsamında Akdeniz Üniversitesinin de bu konuda siyasal, hukuksal ve çevresel projeler üretmek amacıyla harekete geçen ilk üniversitelerden biri olduğu bildirildi. Anadolu Ajansı AA muhabirine açıklamalarda bulunan Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Türkiye nin 2015 te Antarktika da üs kuran 30. memleket olacağını anımsattı.ilk defa 20 sene evvel gündeme gelen Antarktika da Türk araştırma üssü kurulması hedefi için ilim politikası oluşturmak amacıyla ilim insanlarının bir araya geldiklerini hatırlatan Gümrükçü, sadece o bölgede değil, aynı zamanda yekün büyüklüğü 27 milyon kilometrelik Arktika (buzullara yakın alanlar) bölgesinde de yapılacak bilimsel çalışmalara destek olmak, uluslararası projeler geliştirmek ve bu yönde politikalar oluşturmak amacıyla Akdeniz Üniversitesinin harekete geçtiğini kaydetti. Bu kapsamda 7 çalışma grubundan oluşan bir ekip kurduklarını anlatan Gümrükçü, Türkiye için ırak bir ara olarak görülen ancak dünyanın büyük ve varlıklı ülkelerinin araştırma ve yatırım yaptıkları bu coğrafyada Türkiye nin de bilimsel ve teknik çalışmalara bir an evvel başlamasının doğru olacağını kaydetti. Bu alanda gönüllü olan ve çalışmak isteyen 62 öğrenci belirlediklerini ifade eden Gümrükçü, batı tarafından geleceğin Akdeniz i olarak adlandırılan Arktik ve Antarktika nın Türk ilim insanları tarafından inceleneceğini ve belli aralıklarla burayla ilgili bilimsel yayınlar yapılacağını belirtti.başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere başka bazı üniversitelerin bu konuda teknik çalışmalar hazırladığını söyleyen Gümrükçü, 'Bu kapsamda bölgedeki siyasi, ekonomik ve başka boyutları inceliyoruz. İklim değişikliklerinin sonuçları ne olacak ve buranın önemine bakıyoruz. ABD Birleşik Devletleri nin Alaska politikasını inceliyoruz. Burada bin 200 kilometrelik bir petrol boru hattı kurulmuş. Rusya, doğalgaz ve petrolün büyük bir bölümünü Rusya Arktikası ndan sağlıyor. Dünyadaki petrolün yüzde 13 ü bu bölgede. Arktika Türkiye nin 40 sert büyüklüğünde ve 28 milyon metrekarelik bir alandan oluşan bu bölgede 470 petrol kuyusu etkinlik gösteriyor. Bizim burada ne işimiz mevcut diye düşünenler için buranın önemini daha iyi anlatma çabası içerisindeyiz'12 ülkenin 1959 da Antarktika Antlaşması nı imzaladığını ve bu antlaşmayla kıtanın herhangi bir zarardan korunduğunu da kaydeden Gümrükçü, sayıları bin ila 5 bin arasında olan araştırmacıların sene boyunca buradaki araştırma merkezlerinde konakladıklarını anlattı. Bölgede yaklaşık 13 milyon adamın yaşadığını ve bunların bir kısmını yerli kamu oluştururken, bir kısmını da ( nihai dönemlerde artan göçlerle beraber) bilhassa Avrupa dan göç eden insanların oluşturduğunu anlatan Gümrükçü, 'Gelecek için nihai derece mühim olan ve her geçen gün önemi ortaya çıkan bu bölgeyle ilgili hem halkımızı hem de bilimsel kesimleri harekete geçirmek durumundayız' dedi.türkiye nin danışman âza olarak yerini alması gerektiğine de işaret eden Gümrükçü, bunun nasıl ve ne şekilde olacağıyla ilgili çalışmaları da Akdeniz Üniversitesi olarak oluşturdukları ' Küresel Bakışla Kutup Çağı Konferansları Serisi' ile yapacaklarını kaydetti. Günümüzde Arktik çemberi ve Kuzey coğrafyasında yapılan çalışmalar sonucunda, yeni stratejik ulaşım yolları oluştuğunu da belirten Gümrükçü, açıklamasını şöyle tamamladı:'kanada ve Rusya nın Arktik çemberi içerisinde Tundra bölgelerinde büyük bir doğalgaz, mineral ve maden rezervlerinin bulunduğu alınan örneklerle kanıtlanmıştır. Ayrıca dünyada bulunan içilebilir su kaynaklarının büyük bir kısmı Arktik bölümde bulunmaktadır. Sadece Kanada çevresinde 31 bin 700 büyük göl bulunmakta ve dünyanın en fazla tatlı suyunu içeren bölgesidir. Antarktika bölgesinin önemi özellikle yadsınamaz derecede önemlidir'gümrükçü, Antarktika ya ilk Türk bayrağı diken ilim adamı Yrd.Doç.Dr. Burcu Özsoy Çiçek in de deneyimlerini önümüzdeki günlerde öğrencilerle ve ilgili çevrelerle paylaşacağını sözlerine ekledi. Kaynak:Haber7

13 PROF. DR. TURAN BAYTOP'UN ISMI ERÜ'DE YASAYACAK Portal : İçeriği : Gündem Adres : Prof. Dr. Turan Baytop un İsmi Erü de Yaşayacak İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesinin ilk dekanı merhum Prof Dr. Turan Baytop un adı Erciyes Üniversitesi (ERÜ) içerisinde bulunan bir sokağa verildi. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesinin ilk dekanı merhum Prof Dr. Turan Baytop un adı Erciyes Üniversitesi (ERÜ) içerisinde bulunan bir sokağa verildi. Genom Kök Hücre Merkezinde düzenlenen programa, Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Müberra Koşar ve Eczacılık Fakültesi öğrencileri katıldı. Programda, Prof. Dr. Turan Baytop un adının bir sokağa verilme aşamasından ve nedenlerinden bahseden Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Müberra Koşar, 'Bu yıl üniversitemiz rektörlüğü tarafından kampüs alanı içerisindeki cadde ve sokaklara bilimsel hayata katkısı olan akademik kariyerde yer bulan büyüklerimizin isimlerinin verilmesine karar verildi. Bu kapsamda Eczacılık Fakültesi ve rektörlük kapsamındaki sokak için sayın rektörümüzden bu şekilde bir isim talebinde bulunduk. Fakültede yaptığımız araştırma ve görüşlerden sonra bu sokağa uygun olabilecek hocamızı Turan Baytop olarak seçtik. Bunun sebebi kısaca üç başlık olarak burada önem kazanmaktadır. Bunlardan birincisi eczacılık mesleğinin duayeni olması, burada eczacılık mesleğinin maddesi olan ilacın bitkilerden olduğunu düşünürsek Türkiye florasına yaptığı katkılardan dolayıdır. İkincisi eczacılık tarihine yaptığı katkılardır. Üçüncüsü ise modern eczacılık eğitimine geçen ilk fakültemiz İstanbul Üniversitesidir. İstanbul Üniversitesinin bu anlamda ilk dekanı olması da ismi belirlememizde yardımcı oldu' diye konuştu. Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur ise, 'Üniversitedeki cadde ve sokaklara akademik hayata katkıda bulunan, eskiden ve günümüzde yaşayan Türk bilim insanlarının ve Türk medeniyetine hizmet etmiş olan bilim insanlarının adlarını vermeye karar verdik. Yola, caddeye ve sokağa en yakın fakülte hangisiyse o fakülteyle de ilişkili olmasını arzu etmiş bulunuyoruz. Seçim sonucunda da rektörlük ve eczacılık fakültesi arasındaki sokağa Turan Baytop isminin verilmesini kararlaştırdık. Bugünde o sokağın isminin açılışını yaptık. Burada da konuştuğumuz mesele Turan Baytop un kimliği, neden bu sokağa bu ismi verdiğimiz, yaptığı hizmetler ve hayatından bahsediyoruz. - KAYSERİ