ZENGİN YAPTI. Kadrolarını güçlendirmek isteyen İstanbul un Üç büyük takımı, Trabzonspor ve Anadolu takımlarından

Transkript

1 SAYFA 1 Üç büyükler olarak tabir edilen Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş yıllardır Anadolu takımlarından oyuncu alır. Son dönemde özellikle yabancı kısıtlamasının artması ile yerli oyuncuların fiyatları oldukça yükseldi. Bu da Ege nin zengin olmasını sağladı Ege Takımları, üç büyükler sayesinde zengin oldu. İşte o özel haber dosyamız TRANSFERLER, EGE Yİ ZENGİN YAPTI HABER ÖZEL HABER Kadrolarını güçlendirmek isteyen İstanbul un Üç büyük takımı, Trabzonspor ve Anadolu takımlarından yüksek bonservis bedelleri ile oyuncular aldılar. Genelde yerli isimler tercih edilse de E- menike, Amrabat gibi yüksek tutarlı yabancı transferler de oldu. Kamu Aydınlatma Platformuna (KAP) bildirim yapılması ile borsada işlem gören üç büyük takımın ödediği bedeller konusunda resmi değerlere u- laşabilir olduk. Biz de bu bilgiler ışığına son 4 sezonda Anadolu takımlarından İstanbul a en çok ihracat yapan takımları araştırdık. Sonuçlar ilginç: 15 te Görmek için değil YEMEK İÇİN GİDİYORUZ TÜİK'in raporuna göre, 2007 ve 2013 yılları arasında yurt dışına giden Türk vatandaşlarının yüzde 70'den fazlasını orta gelir düzeyi mensupları oluştururken, kişi başı harcamalar düşerek paket tur programlarını tercih edenlerin oranı yükseldi. Yurt dışına çıkan Türkler, son yıllarda en çok parayı alışveriş için değil, yemek ve içmek için harcadı. 16 da 30 Kasım 2014 Pazar Maden ocaklarındaki her çalışma alanı için iki ayrı çıkış noktası yapılacak Söz sırası işçide TBMM Genel Kurulu'nda haftaya kabul edilmesi beklenen ILO'nun 176 sayılı sözleşmesiyle maden ocakları ve işçi hakları sil baştan düzenleniyor. İşçiler, güvenlik ve sağlıkla ilgili endişe teşkil eden bir durum oluştuğunda denetim yapılmasını talep edebilecek TEHLİKE VARSA HEMEN ÇIKACAK İşçiler, kazaları, tehlikeli durumları ve tehlikeleri işverene ve yetkili makama bildirecek. Güvenlik ve sağlıkla ilgili endişe teşkil e- den bir durum oluştuğunda, işveren ve yetkili makam tarafından yürütülecek inceleme ve denetimlerin yapılmasını talep edecek. İş y- erinde işçilerin güvenlik ve sağlıklarına zarar verebilecek tehlikeleri bildirecek ve bunlar hakkında bilgilendirilecek. Kendi güvenlik ve sağlıklarına ilişkin olarak işveren veya yetkili makamın sahip olduğu bilgileri elde edebilecek. Kendi güvenlik ve sağlıkları için ciddi bir tehlike oluşturan bir durum olması halinde, maden iş yerinden tamamen uzaklaşabilecek. PATRONA GÜVENLİ TAHLİYE GÖREVİ Sözleşmeye göre, işverenler de, işçilerin, gittikleri yerlerde zeminin sağlamlığını korumak için önlemlerin alınması. Mümkün olduğu takdirde, yer altındaki her çalışma mahalli için her biri ayrı bir yolla yeryüzüne çıkan iki çıkış bulundurulması, girişe izin verilen yer altındaki bütün çalışma mahallerinde yeterli havalandırmanın sağlanması, yangın ve patlamaların başlamasının ve yayılmasının önlenmesi, tespit edilmesi ve mücadele edilmesi a- macıyla maden işlerine özgü uygun önlem ve tedbir alınması ve işçilerin güvenliği ve sağlığı açısından ciddi bir tehlike ortaya çıktığında güvenli bir yere tahliye edilmesinin sağlanması konusunda sorumlu olacak. 8-9 da Döner sermaye bir tek bize dönmüyor! Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası İzmir Şube Başkanı Op. Dr. Recep Atçı, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde döner sermaye adaletsizliği yaşandığını söyledi. Başkan Atçı, Hastane büyük bir borç yükü altında. Bu yükün faturası başta asistan hekimler olmak üzere çalışanlara kesiliyor. hekimler bu ayki maaşlarına baktıklarında döner sermaye alacaklarının bir önceki aya oranla 3 te 2 oranında azaldığını gördü. Kaldı ki asistan hekimler sektörün en yoğun çalışan personelidir" dedi. 14 te Bu fuarı gezmeden tatil planı yapmayın Türkiye nin turizm alanındaki en önemli buluşmalarından biri olan Travel Turkey İzmir Turizm Fuar&Konferansı, 4 Aralık 2014 Perşembe günü, İzmir Uluslararası Fuar Alanı nda düzenlenecek törenle kapılarını sekizinci kez açacak. Düzenlendiği ilk yıl olan 2007 de 185 firmanın katılımıyla başlayan ve her yıl katılımcı sayısını katlayarak arttıran Travel Turkey İzmir Fuarı - na, 30 a yakın ülkeden 900 ün üzerinde katılımcı bekleniyor. 8 de Gezen gezdi gezmeyen yandı Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı ve Resort Dergisi İmtiyaz sahibi Yusuf Hacısüleyman, dünya nüfusunun hızla arttığını bu nedenle gelecekte Eyfel Kulesi, Antalya tarihi Kaleiçi gibi yerlerin randevu alınarak gezilebileceğini söyledi. 4. Uluslararası Resort Turizm Kongresi'nde konuşan Hacısüleyman, "Belki artık turizm alanlarını gezmek için randevu almak bile gerekebilir. Dünya nüfusu çok hızlı artıyor. Belki Eyfel Kulesi'ni randevuyla ziyaret edebileceğiz. Belki Kaleiçi'ni gezmek için önceden randevu almamız gerekecek ve şu saatte gezebilirsiniz' diye randevu verilecek." dedi. 14 te Başkan oldu sigarayı bıraktı Buca Belediyesi ile Buca Tıp Merkezi, Bucalı vatandaşlara sigaranın zararlarını anlatan Sigaranın Kara Yüzü adlı panel düzenledi. Panelin açılış konuşmasını ise, 7 ay önce sigarayı bırakan Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina yaptı. Başkan Piriştina, Sigarayı bırakırken büyük zorluklar yaşadığını söyledi. 9 da Geleceğin dünyasına İzmir-Akdeniz formülü İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Akdeniz Tarihi, Kültürü ve Siyaseti Sempozyumu sona erdi. Sempozyumun ikinci gününde konuşan emekli Büyükelçi Ertuğrul Apakan, Geleceğin dünyasında eğer Asya, Avrupa ve Amerika kıtası arasında siyasi ve BALlı yalan Bal Sanayicileri Birliği Derneği Başkanı Nedim Kalpaklıoğlu, ABD'ye Türkiye üzerinden Çin balı satıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, Çin'den Türkiye'ye bal girişinin olmadığını söyledi. 16 ekonomik bir rekabet olacaksa, Akdeniz, bütün bu denklemler içinde kendi birliğini ve bütünlüğünü sağladığı ölçüde önemli bir aktör olacak. İzmir ve İzmir Akdeniz Akademisi de bu anlamda önemli görevler üstlenecektir diye konuştu. 16 da Sabit İNCE yazdı GÜNÜMÜZDE DERNEK VE VAKIF AŞK>> AĞALIĞI>> 8 de 8 de Cemale n Sabit YAZICI İNCE yazdı GANDHİ GÜNÜMÜZDE VE NEFİS TERBİYESİ...>> AŞK>> 9 da 8 de Sabit Özcan İNCE PEHLİVANOĞLU yazdı yazdı GÜNÜMÜZDE KİME İNANIYORSUNUZ AŞK>> GÖRÜN!>> 8 de 10 da

2 SAYFA 2 S AH 30 Kasım 2014 Pazar Dünyanın en zengin kemik koleksiyonlarından birine sahip Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Laboratuvarı, yabancı bilim insanlarının uğrak yeri oldu F arklı çağlara ait 10 bini aşkın insan iskeleti kalıntısına sahip laboratuvar, her yıl onlarca yabancı bilim insanının araştırmalarında önemli rol oynuyor. Üniversitenin Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal, laboratuvar hakkında bilgi verdi. Laboratuvarda yaklaşık 45 yerleşim yerinden 10 binin üzerinden insan iskeleti kalıntılarının mevcut olduğunu bildiren Erdal, bunların eski toplumların nüfus yapısı, beslenme modelleri, yaşam biçimleri, popülasyon yapısındaki ilişkiler ve sağlık yapısını çözmek için kullanıldığını belirtti. Erdal, insanların yaşadığı süre içinde karşılaştığı bütün durumların iskeletlerine de yansıdığını, bu sayede cinsiyet, genetik fonksiyonu, grubun homojen veya heterojen yapıda olması ve nüfusun genel yapısı hakkında bilgi edinildiğini anlattı. Erdal, "Laboratuvarımız yerleşik yaşama geçişte önemli bir yere sahip Anadolu'nun iskelet popülasyonlarının çoğunun korunmasıyla ünlenmiştir. Anadolu'dan gün ışığına çıkarılmış neolitik iskelet popülasyonunu yüzde 80'ine sahip durumdayız" dedi. İskelet kalıntılarını inceleyerek yerleşik yaşamın nasıl başladığını ve insan üzerinde ne gibi etkileri olduğunu anlamaya ve çözmeye çalıştıklarını aktaran Erdal, "Kalkolitik döneme ilişkin çok malzememiz yok ama yoğun miktarda kentleşmenin başlangıcı olan Tunç çağı iskelet topluluğumuz var. Geri kalan iskelet topluluklarımızın çoğu Roman ve Orta Çağ topluluklarını temsil ediyor" şeklinde konuştu. İnsan yaşamının iskelet üzerindeki etkisinin 1960'lı yıllarda anlaşıldığını söyleyen Erdal, bunun eski insan toplumlarının yeniden canlandırma çalışmalarındaki önemine işaret etti. Erdal, Türkiye'deki arkeolojik kazıların 1960'lardan sonra arttığını ve kazanılan bu yeni bakış açısıyla kazıların daha uygun gerçekleştirildiğini belirterek, "Bu anlamda Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu'da en önemli merkezlerden oldu. Türkiye'deki kazılardan çıkan hemen hemen her iskelet topluluğu korunuyor. Dolayısıyla bütün u- lusal ve uluslararası araştırmacıların dikkatini çekiyor" diye konuştu. -"Eski toplulukların hastalıkları günümüze yol gösterebilir" Cüzzam, verem, frengi gibi bazı hastalıkların kemiklerde iz bıraktığı bilgisini veren Erdal, Kristof Kolomb ve tayfaları tarafından eski dünyaya getirildiği düşünülen frenginin, laboratuvardaki çalışmalar sonucu böyle olmadığının anlaşıldığını bildirdi. Erdal, "Çalışma, Kolomb öncesi döneme ait hastalığın Anadolu'da var olabileceğini göstermesi bakımından önemli" diyerek, hastalıkların eski topluluklar üzerinde doğru ve sistemli şekilde incelenebilirse, günümüzdeki gelişimi hakkında çok önemli bilgiler elde edilebileceğini vurguladı. -"Kafatasçılık yapıyoruz ama..." Erdal, zaman zaman politikacılar tarafından dillendirilen "kafatasçı" sözlerinin antropoloji bilimine dolaylı olarak katkı sağladığını ancak Türkiye'de 1980'li yıllardan bu yana kafatası ölçülerek ırk belirlenmediğini bildirdi. "Kafataslarını hala ölçüyoruz, ölçmeyle ilişkilendirirsek 'kafatasçılık' yapıyoruz ama ölçmeyle aldığımız bu verileri kafataslarını sınıflamak için değil, bunların topluluklar arasındaki biyolojik ilişkilerin belirlenmesinde ve insanın hem bedeni hem de kafatasının çevreyle nasıl şekillendiğini anlamak için kullanıyoruz" diye konuştu. Erdal, daha sonra eski dönemlerde toplumun estetik anlayışına göre bebeklikten sarılarak yeni bir form kazandırılan bir kafatası göstererek, şöyle devam etti: "Bu Anadolu'da şu anda uygulanan baş sarma geleneğinin neolitik dönemde uygulandığı bir tipi gösteriyor. Doğrudan bir kültürel deformasyon veya istemli kafatası biçim değiştirmesiyle ilgili çünkü Anadolu'da alnın geniş olması önemli. Kişiler daha güzel olmak için alnı genişletmeye çalışıyor ve bunu da sararak yapıyor, çocuk doğar doğmaz kafayı sarıyor." -"Koleksiyon çok özel" Wisconsin Eczacılık ve Halk Sağlığı Üniversitesinden Doç. Dr. Caitlin Pepperell de laboratuvardaki zengin iskelet koleksiyonu görmek için geldiğini belirtti. Pepperell, eski DNA çalışmalarıyla genetik bakterilerin bugünkülerle kıyaslanmasının önemine değinerek, bu sayede onların nasıl geliştikleriyle ilgili daha çok şey öğrenebileceklerini belirtti. Bugün dünyanın büyük sağlık problemlerinden veremle özellikle ilgilendiklerini kaydeden Pepperell, laboratuvardaki kemik koleksiyonun çalışmaları için tatmin edici olduğunu söyledi. Pepperell, "Burada özel bir koleksiyon var ve sadece materyal değil, uzmanların materyali tanımlaması ve yorumlaması da çok özel" i- fadesini kullandı. (AA) Yıl: 4. Sayı: Kasım 2014 Pazar

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ Kasım Şubat Pazar Perşembe Operasyonlar nedeniyle nefes alamaz hale gelen zehir tacirleri yurt dışına kaçıyor UYUŞTURUCU BARONLARINA polisten tokat üstüne tokat Zehir tacirlerinin İran'dan getirdikleri uyuşturucuyu, Erzurum üzerinden batı illerine sevk ettiklerini açıklayan Erzurum KOM Şube Müdürü Birinci, "Erzurum'dan geçemeyeceklerini anlayınca, güney illerine iniyorlar, oradan geçemeyeceklerini anlayınca bu kez kuzeye çıkıyorlar. Tek çareleri Türkiye'den uzaklaşmak" dedi Erzurum Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan operasyonda, yaklaşık 26 kilogram ağırlığındaki metamfetamin maddesinin ele geçirilmesi, uyuşturucu tacirlerinin gözünü korkuttu. İran'dan getirilen ve Erzurum üzerinden tırların özel bölmelerinde, son model araçların içerisine yaptıkları zulalarda, batıya sevk etmek isteyen zehir tacirleri, yol güzergahlarındaki denetimler sıkılaştırılınca kendilerine yeni rotalar aramaya başladı. Kaçakçılık ve Organize Suçlarlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürü İhsan Birinci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yapılan operasyonda ele geçirilen uyuşturucu maddelerinin arasında bulunan metamfetaminin 2014 yılı ortalamasında, Türkiye'de rekor olduğunu söyledi. Denetimlerin artırılması nedeniyle zehir tacirlerinin, İran üzerinden getirdikleri uyuşturucuyu, batı illerine ve Avrupa'ya sevk ederken, başka yollar aramaya koyulduklarını belirten Birinci, şöyle konuştu: "Erzurum, batı ve doğu illeri aynı zamanda komşu ülkelerin uyuşturucu trafiğinde önemli bir transit nokta. Doğu illerinden ve sınır ülkelerden getirilen uyuşturucunun ana maddeleri buradan, hedef noktalara ulaştırılmaya çalışılmakta. Özellikle batı illerinden getirilen ekstazi ve bonzai de yine buradan yurt dışına taşınmak istenirken, bu güzergah kullanılmak isteniyor. Özellikle şunu belirtmek isterim; ilimiz, uyuşturucunun taşınmasında transit konumunda ve kaynağı değil. Burayı köprü gibi görüyorlar. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız, son operasyonda 10 kilograma yakın Afyon sakızı, 26 kilograma yakın metamfetamin maddesi, 25 kilograma yakın esrar maddesi ele geçirildi. Yakalanan metamfetemin ise Türkiye ortalamasında, 2014 rekorudur." - "Sokaklar da abluka altına alındı" Birinci, yapılan operasyonların, alınan tedbirlerin sevkiyatlardaki düşüşleri gözler önüne serdiğini vurguladı. Sevkiyatların düşürülmesi ve sokak satışlarının hareketinin azaltılması için sürekli operasyonlar düzenlediklerini hatırlatan Birinci, şunları kaydetti: "Bölgemizde ve diğer illerde uyuşturucuya yönelik etkin yapılan operasyonlar, sevkiyatlarda ciddi düşüşlerin olduğunu ortaya koydu. Yapılan operasyonlar sayesinde uyuşturucu baronları rotalarını değiştiriyor. Erzurum'dan geçemeyeceklerini anlayınca, güney illerine iniyorlar, oradan geçemeyeceklerini anlayınca bu kez kuzeye çıkıyorlar. Her nokta kıskaca alındığı için bu sefer başka ülkelerin üzerinden sevkiyat yapmaya çalışıyorlar. Sadece burada değil, aynı zamanda hem güneyde hem Karadeniz'de yine aynı şekilde operasyonlar ve sıkı denetimler var. Bu sıkı denetimler, devam ettikçe uyuşturucu baronları, başka ülkeleri kendilerine yol güzergahı olarak belirleyecek ve transit geçiş misyonunu onlar üstlenecek. Erzurum'da sokaklar abluka altına alındı, 2014 yılında 530'un üzerinde uyuşturucu maddeye yönelik operasyon yaptık. Hedefimiz sokakta bir gram bile uyuşturucu maddenin dolaşmasını engellemek. Sokak satıcılarını kıskaca alınca, sokaklar zehir tacirlerinden temizlenmeye başladı." - "Vatandaşlar çekinmeden 155 Polis İmdat hattını aramalı" Birinci, sokak satışlarında ve uyuşturucu maddenin sokakta dolaşmasına yönelik düzenlenen çalışmalar sayesinde başarının yüzde 100'e ulaştığını dile getirdi. Ekiplerin adım adım sokakları gezdiklerini ve daha etkili mücadele için vatandaşların duyarlı davranmasına ihtiyaç duyduklarını belirten Birinci, şunları söyledi: "Sokakları abluka altına aldık ve bu işte 38 ekibimiz görev başında. Adım adım sokakları geziyorlar. Bir gram dahi uyuşturucunun hareketi önlenince, uyuşturucu tacirlerinin önü kesildi. Uyuşturucuyla mücadele daha başarılı olmak için vatandaşlarımızın duyarlılığına ihtiyaç var. Suç ve suçlularla mücadele daha etkin rol oynamak için tek isteğimiz gördükleri suç unsurlarını çekinmeden 155 Polis İmdat hattına bildirmesi. Suçlularla karşı karşıya gelecekleri korkusuna kapılmasınlar. Çekinmeden bizi arasınlar başarı daha üst seviyelere çıkar. Nokta operasyonlarla zehir tacirleri artık hareket edemez hale gelir. Bugüne kadar yapılan operasyonlarda bizim en etkili silahımız ise uzman köpeklerimiz." Operasyonlarda alınan başarıların yüzde 40'ında eğitimli uzman köpeklerin katkısının olduğunu ifade eden Birinci, şöyle devam etti: "Çapkın ve Dük adında iki köpeğimiz bulunmakta. Yapılan operasyonların zulalarda saklanan uyuşturucu maddelerini bulmada onların desteği yüzde 40. Son yapılan büyük operasyonda ise onların emeği fazla. Eğer bu operasyonu düzenlediğimizde ele geçirilen uyuşturucu maddeleri yakalanmasaydı, bu çuvalların içerisindeki maddelerin arasında olan metamfetamin, eroinden 10 kat daha etkili bir uyuşturucu olan madde, bugün başka yerdeydi. Çuvalların arasında ele geçirilen Afyon sakızı var ve 10 kilogram morfinin veya minimum 10 kilogram eroinin üretilmesi anlamına geliyor. Diğer toz ve ot esrarı da katarsak rakam ciddi bir boyuta ulaşıyor. Operasyonu yaptığımızda başarılı olmasaydık. Bugün 40 bin ayrı kişinin, yani 40 bin ayrı uyuşturucu kullanımının önüne geçmiş olmayacaktık. Üstelik uyuşturucu madde kullanan kişiler başka suçlar da işliyor. Yapılan her başarılı operasyon başka suçların da önünü kesmiş oluyor." (AA) AKARYAKIT SATIN ALINACAKTIR İZMİR 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARLIK İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı CİK Müdürlüğü nde bulunan araçlara alınmak üzere taşıt tanıma sistemli 32,000 Litre Motorin Akaryakıt alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : KIRIKLAR KÖYÜ KARAKEÇİLİ SOK BUCA/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : latifcelik@adalet.gov.tr ç) İhale dokümanının : görülebileceği internet adresi (varsa) 2- İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : Litre Taşıt Tanıma sistemli Akaryakıt alım işi Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yerleri : Kurumumuz bünyesinde hizmet vermekte olan araçlar ihtiyaç duydukları miktarda, İzmir merkezde, ilçelerde ve yurt genelinde taşıt tanıma sistemine sahip olan firmalar ve bayilerden ihtiyaç nispetinde peyderpey araçlar alımı yapılacaktır. c) Teslim tarihleri : Kurumumuz bünyesinde hizmet vermekte olan araçlar yüklenici firma ile sözleşme imzalandıktan 5 gün sonra ihtiyaç duydukları miktarda, İzmir merkezde, ilçelerde ve yurt genelinde taşıt tanıma sistemine sahip olan firma ve bayilerden ihtiyaç nispetinde motorin ihtiyacını peyderpey araç depolarına alımını yapacaktır. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : İzmir 1 Nolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü / Kırıklar Köyü Mevkii Buca İZMİR b) Tarihi ve saati : :00 4.İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1.İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, İlgili mevzuat gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kuruculan ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz. 4.2.Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3.Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6.İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7.İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1.İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 50 TRY (Türk Lirası)karşılığı EKAP Üyeleri ve İzmir Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü'ne ihale doküman satış bedeli yatırıldıktan sonra İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdüdüğü Genel Bütçe Bürosu adresinden satın alınabilir. 7.2.İhaleye teklif verecek olanlann ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8.Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Genel Bütçe Birimi adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9.İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10.İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11.Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (DOKSAN GÜN) takvim günüdür. 12.Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 30/11 Basın: Resmi İlanlar: de PİLİÇ ETİ SATIN ALINACAKTIR İZMİR 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARLIK 08 Kalem Piliç Eti alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : KIRIKLAR KÖYÜ KARAKEÇİLİ SOK BUCA/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : latifcelik@adalet.gov.tr ç) İhale dokümanının : görülebileceği internet adresi (varsa) 2- İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 08 Kalem Piliç Eti Alımı Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : İZMİR 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU MÜDÜRLÜĞÜ c) Teslim tarihleri : İZMİR 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU MÜDÜRLÜĞÜ GENEL BÜTÇE MUTFAĞI NA SİPARİŞ ÜZERİNE SÖZLEŞME İMZALANDIKTAN SONRA 5 GÜN İÇİNDE peyder pey alınacaktır. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : İzmir 1 Nolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü / Kırıklar Köyü Mevkii Buca İZMİR b) Tarihi ve saati : :00 4.İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1.İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuab gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli İmza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli İmza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz. 4.2.Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3.Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Tedarik edilecek malların numuneleri katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman: İhaleyi üstlenecek yüklenici sözleşme imzalamadan önce birim fiyat teklif cetvelinde belirtilen ürünlerden birer miktar veya adedinin muayene ve kabul komisyonuna sunarak yıl içinde getireceği ürünün tespitini sağlatacak ve muayene ve kabul komisyonu tarafından belirlenen ürünler idarenin istediği şekilde ve ebatta gelecektir. 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6.İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7.İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1.İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 70 TRY (Türk Lirası)karşılığı EKAP Üyeleri ve İzmir Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü'ne İhale doküman satış bedeli yatırıldıktan sonra İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdüdüğü Genel Bütçe Bürosu adresinden satın alınabilir. 7.2.İhaleye teklif verecek olanlann ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8.Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Genel Bütçe Birimi adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9.İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10.İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11.Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (DOKSAN GÜN) takvim günüdür. 12.Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 30/11 Basın: Resmi İlanlar: de

4 30 Kasım 2014 Pazar Rusya Ekonomi Kalkınma Bakanı Aleksey Ulyukayev, Türkiye ile serbest ticaret bölge oluşturulmasına henüz hazır olmadıklarını söyledi Moskova da Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile görüşen Ulyukayev, görüşme sonuçlarıyla ilgili basına açıklamada bulundu. Rus bakan, Biz tercihli ticaret rejimi konusunu ele aldık. Serbest ticaret bölgesi rejimini oluşturmak şöyle bir mekanizma: Burada Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini ve Rusya nın Gümrük Birliği ve Avrasya Ekonomik Birliği nde katılımını göz önünde bulundurmak lazım. Orada ise belirli kural ve sınırlamalar söz konusu. Şimdilik en iyi karar hizmet ve yatırımların liberalleştirilmesine ilişkin. dedi. Rus bakan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin in 1 Aralık ta Türkiye ye yapacağı ziyarette Türk meslektaşı ile ticari sınırlamalarının kaldırılmasına ilişkin yol haritası ve karşılıklı anlayış ile ilgili protokol imzalayacaklarını açıkladı. İki ülkenin lojistik, enerji, inşaat ve toptan ticaretle ilgili projelere ilgi duyduğuna işaret eden U- lyukayev, görüşmelerde ticari konuların geniş şekilde ele aldıklarını vurguladı. Türkiye Temmuz ayında Rusya nın öncülüğünde oluşturulan Belarus ve Kazakistan ın da dahil olduğu Gümrük Birliği ile serbest ticaret bölgesi oluşturulmasını önermişti. Rusya Ekonomi Kalkınma Bakanı Ulyukayev, Bakan Zeybekci ile Avustralya da bir araya geldiklerinde Türk tarafının Gümrük Birliği ile serbest ticaret bölgesi oluşturulmasını teklif ettiğini açıklamıştı. Rus bakan, Gümrük Birliği ve Türkiye arasında serbest ticaret bölgesi oluşturulması dahil işbirliği konularını ele aldık. Konuyla ilgili bir çalışma grubunun oluşturulması ve Eylül de daha detaylı görüşmelerin yapılması hususunda anlaştık. açıklanmasında bulunmuştu. Türkiye nin gümrüklerde yaşanan sorunlar ve bir kısım sevkiyatlarla ilgili limanlarda yaşanan kısıtlamaları dile getirdiğini belirten Ulyukayev, Bu konularda sistematik bir engelleme yok. Bu objektif ve subjektif nedenlerden kaynaklanıyor cevabını verdi. U- lyukayev, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin in 1 Aralık ta yapacağı Türkiye ziyaretinde ikili ticari ilişkilerin önündeki engellerin kaldırılması konusunda bir yol haritası olacak protokolün imzalanacağını kaydetti. (CİHAN) Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda ihracatın da ithalatın da artmaya devam ettiğini bildirerek, Tarım ve gıda 10 ayda yaptığı ihracat 14,3, ithalat 10 milyar doları aştı. dedi

5 SAYFA 5 SONDAKiKA GAZETESİ >>5 EKONOMİ Kasım Şubat Pazar Perşembe İhracatçıların prosüdür isyanı Fethiye'den farklı ülkelere yaş sebze ve meyve ihraç eden firmalar, uzun süren analiz ve gümrük işlemleri sırasında raf ömrü kısa olan ürünlerin bozulmadan ihraç edilmesini istiyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi Batı Akdeniz Toptancı Halindeki ihracat firmalarının temsilcileri, düzenlenen toplantıda, prosedürden kaynaklanan gecikmeyi Fethiye Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Şaban Sarıkaya'ya iletti. Toplantıda konuşan Sarıkaya, sorumluluklarındaki bölgenin geniş olduğunu bu nedenle analiz işlemlerindeki elemanlarının yeterli olmadığını söyledi. Gelecek dönemde bazı hallerin denetiminin başka bölgelere kaydırılmasının gündeme geleceğini belirten Sarıkaya, bu durum gerçekleştiğinde iş yükünün azalacağını, işlemlerin de kısalacağını bildirdi. Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Akif Arıcan, bölge ticaretinin gelişmesi ve üreticinin daha çok kazanması için çalıştıklarını ifade etti. Üreticilerle Moskova'daki gıda fuarına gittiklerini belirten Arıcı, "Orada görüşmeler yapılmasını sağladık. Oda o- larak üreticimizin ve ihracatçımızın kazanması için çalışıyoruz" dedi. Türkiye Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Batı Akdeniz Toptancı Hali Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Atabey Akgün de bölgede yetişen ve en çok ihracatı yapılan domatesin raf ömrü az olan ürünlerin başında geldiğini vurguladı. Bu ürünlerin evrak kayıt ve ihracat işlemlerinin hızlanması gerektiğine dikkati çeken Akgün, analizde ya da gümrük işlemlerindeki süre kaybının ürünün deformasyonunu gündeme getirdiğini anlattı. Akgün, ürünlerin daha hızlı sevk edilmesi için herkesin üzerine düşen görevi yapacağını sözlerine ekledi. (AA) Yememeli, içmemeli, Ar-Ge'ye kaynak aktarmalı Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Yememeli, içmemeli, araştırma-geliştirmeye (Ar-Ge) kaynak aktarmalıyız dedi. Zeybekci, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından düzenlenen Design Turkey 2014-Endüstriyel Tasarım Ödülleri törenine katıldı. Konuşmasında Türkiye de yaşanan teknolojik gelişmelere değinen Zeybekci, dünyanın çok hızlı şekilde evrildiğinden bahsetti. Zeybekci, "dünyanın çılgınlar gibi bilgi ürettiğine" işaret ederek Farklı olmak zorundayız, farklı şeyler yapmak zorundayız. Yeni şeyler, farklı şeyler yaptığınız zaman orada ödül var, artık Türkiye o- larak yeni şeyler söylememiz lazım ifadelerini kullandı. Türkiye nin 2023 hedefleri hakkında da katılımcıları bilgilendiren Nihat Zeybekci, Türkiye nin geldiği noktadaki başarılarına fasonculukla ulaştığını ama bundan sonrasında hedeflerin çok daha büyük olduğunu anlattı. Gazi Mustafa Kemal in muasır medeniyet diye gösterdiği hayalin, artık Atam izindeyiz diye olmayacağını anladık diyen Zeybekci, Artık Türkiye o hedefe Hayattaki en hakiki mürşit ilimdir sözündeki gibi varabileceğini anladı. Bu yıl içinde hükümetimiz 25 alanda bin 250 eylem planıyla Türkiye de yeni bir dönüşüm projesi başlattı. Biz, bu dönüşümü Türkiye nin yapabileceğine inanıyoruz. dedi. Bakan Zeybekci, Türkiye deki ihracatın kilogram fiyatının gelinen noktada 1,64 dolar olduğunu hatırlatarak, bunun yine de yeterli olmadığını, diğer ülkelerle kıyaslandığında daha gidilecek çok mesafe olduğunu söyledi. Ar-Ge faaliyetlerinin önemine de değinen Zeybekci, şu değerlendirmelerde bulundu: Ne yapmalı ne etmeli, yememeli, içmemeli Ar-Ge ye kaynak aktarmalıyız yılında Türkiye nin Ar-Ge ye ayırdığı paranın milli gelire oranı binde 5 seviyesindeydi, geldiğimiz noktada yüzde 1 e geldi. Yeterli mi? Asla! Kore yüzde 3, Almanya yüzde 3,5, Japonya yüzde 3,5 tan fazla ayırıyor. Onlar yüzde 3 ayırırken biz yüzde 1 ayırırken aradaki mesafeyi kapatmamız mümkün değil. O yüzden yemeden içmeden o alana yönelmemiz lazım. Her şeyden kesip Ar- Ge ye yönelmeliyiz. Zeybekci bu alanda eğitimin önemine de değindi. Eğitim kalitesinin artırılması gerektiğine işaret eden Zeybekci, Bu alanda kamuoyu desteği almamız lazım. Norveç in ortalama eğitim süresi 12,4 yıl, milli geliri 60 bin dolar. Kore nin ortalama eğitim süresi 11,8 yıl, milli geliri 35 bin dolar. Bizim ortalama eğitim süremiz 7,4 yıl, milli gelirimiz 10 bin 800 dolar. Ne kadar eğitim o kadar gelişme, kalkınma, Ar-Ge, bilim ve teknoloji diye konuştu. Konuşmasının ardından Zeybekci, dereceye girenlere ödüllerini takdim etti.(aa) 15. MÜSİAD Uluslararası Fuarı Gala Programı'nda konuşan Başbakan Davutoğlu, "G-20 dönem başkanlığımızda KOBİ'leri ve KOBİ'lerin ortaya çıkardığı istihdam potansiyelini sürekli gündemde tutacağız. Kalkınmayı yeniden büyüteceğiz" dedi Büyüme rakamını tekrar yüzde 7'ye çıkartacağız! Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Dinamik nüfusun getirdiği ivmeyle ekonomik kalkınma rakamlarını tekrar yüzde 6-7'lere çekmenin mücadelesini vereceğiz" dedi. Davutoğlu, 15. MÜSİAD Uluslararası Fuarı'nın gala programındaki konuşmasında, 62. Hükümeti kurduktan sonra 3 önemli perspektifi açıkladıklarını söyledi. Hükümet programının bu perspektiflerden ilki olduğunu aktaran Davutoğlu, "İkincisi, orta vadeli program. Üçüncüsü, geçtiğimiz haftalarda 9 ana sektörde ilan ettiğimiz, önümüzdeki ay içerisinde de 16 ayrı sektörde ilan edeceğim; makro ekonomik sektörel değişim programıdır. Burada reel ekonomiye güçlü bir nefes sunma ve makro ekonomik istikrarla büyüme arasında sağlıklı bir ilişki kurma hedefindeyiz. G-20 Zirvesi'nde yaptığımız görüşmelerde, Türk ekonomisindeki başarının 3 temel eksene dayandığını vurguladım. Bunlar; siyasi istikrar ve güven, makro ekonomik istikrar ve bunlara dayalı olarak reel sektörün yeniden yapılanmasıdır. Türkiye'nin diğer ülkelerden en önemli farkı, siyasi istikrarla birlikte orta ve uzun vadeli perspektifler ortaya koyabilmesidir" diye konuştu. Davutoğlu, buna bağlı olarak, finansal yapıdaki sağlamlığın ve direncin reel sektördeki gelişmelerle değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. - "Kalkınma rakamlarını tekrar yüzde 6-7'lere çekmek istiyoruz" Türkiye'nin muhtemel krizlere direncini daha da güçlendirmek için enflasyonun kontrol altında tutulmaya çalışılacağını kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Dinamik nüfusun getirdiği ivmeyle ekonomik kalkınma rakamlarını tekrar yüzde 6-7'lere çekmenin mücadelesini vereceğiz. G-20 dönem başkanlığımızda birkaç önceliğimiz olacak. MÜSİAD'ın gelecek yılki fuar ve forumunda bu önceliklerin göz önüne alınmasında fayda görüyorum. Birinci önceliğimiz; dünyanın en gelişmiş ekonomileriyle en az gelişmiş ekonomilerinin, G-20 ülkeleri arasında köprü oluşturacak birçok faaliyet yapmayı planlıyoruz. Bugün dünya ekonomisinin en önemli sorunlarından bir tanesi gelir adaletsizliğidir. Sadece enerji bağlamında dünya nüfusunun beşte biri elektrik enerjisinden mahrumdur. Sahra güneyi Afrika'nın toplam enerji tüketimi neredeyse ABD'nin New Y- ork ve birkaç büyük şehrine denktir." - "Az gelişmiş ülkelere koordinatörlük yapacağız" Davutoğlu, uluslararası eşitsizliğin sürmesiyle uluslararası istikrarı teminat altına almanın mümkün olmadığına işaret ederek, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde G-20 dönem başkanı ve en az gelişmiş 47 ülkenin koordinatörü olarak gelir adaletsizliğinin giderilmesi için çaba içinde olacağını aktardı. Gelecek yıl MÜSİAD'ın gelir adaletsizliğine dikkati çekecek şekilde uluslararası aktörleri bir araya getirmesi gerektiğini anlatan Davutoğlu, gündem maddelerinden birinin bu konuya ayrılmasının G-20 dönem başkanlığına katkıda bulunacağını söyledi. Davutoğlu, bu sayede MÜSİAD'ın Türkiye gibi uluslararası ekonomi politikte vicdanın sesi olacağını dile getirerek, ekonominin ancak ahlak ve erdemle bütün insanlara huzur getirme gayesiyle birleştiğinde sağlam bir zemine o- turabileceğini ifade etti. MÜSİ- AD'ın gelecek yıl başta gelir adaletsizliği olmak üzere birçok konunun gündeme gelmesinde öncülük edeceğini anlatan Davutoğlu, bu konularda MÜSİ- AD'ın yanında olmaya devam edeceklerini kaydetti. - KOBİ'lerin önemi artacak Davutoğlu, dönem başkanlığı süresince özellikle KOBİ'lerin rolü üzerinde duracaklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Türkiye'de ihracatın yüzde 60'ı, istihdamın yüzde 76'sı KO- Bİ'ler tarafından gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla özellikle de sağlam bir iktisadi istikrar temin edebilmek için bu dinamik nüfusun istihdamla buluşması lazım. Önümüzdeki bir yıl içinde hemen hemen her toplantıda bütün önemli konularda KOBİ'lerin ekonomilerdeki önemli rolüne dikkati çekeceğiz. G-20 dönem başkanlığımızda KOBİ'leri ve KOBİ'lerin ortaya çıkardığı istihdam potansiyelini sürekli gündemde tutacağız. Bununla bir taraftan uluslararası ekonomi politikteki yeni denge kurma çabaları, diğer taraftan istihdama dayalı kalkınma projeleri dışında özellikle uluslararası ticaretin geliştirilebilmesi için atılması gereken adımları G-20 Zirvesi'nin önemli gündem maddelerinden biri olarak sürekli gündemde tutacağız. ABD ve AB arasında müzakereleri sürmekte olan TTIP görüşmelerine Türkiye her açıdan müdahil olmaya kararlıdır ve bunu Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ilişkilerin getirdiği ahdi bir yükümlülük o- larak da görmektedir." - "Türkiye, ekonomi politiğin yıldızı yükselen bir aktörüdür" Dünya Ticaret Örgütü'nün ikili, çoklu, çok taraflı anlaşmalar çerçevesinde, bütün bu anlaşmaların birbiriyle bütüncül bir yapıya kavuşturulması yönünde de inisiyatif alınacağı hususunun ifade edildiğini hatırlatan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "1990'lı yılların başladığı noktayla bugünü kıyasladığımızda, Türkiye ne 1996'da iş forumu başladığı gibi siyasi istikrar sıkıntıları çeken bir ülkedir ne de 1999'da uluslararası fuar başladığı dönemde olduğu gibi büyük ekonomik krizlerin içinden geçen bir ülkedir. Türkiye, G-20 Zirvesi'nde de performansıyla açık bir şekilde ortaya koyacağı gibi uluslararası ekonominin ve küresel ekonomi politiğin yıldızı yükselen önemli bir aktörüdür ve bu yolda da çabalar artarak devam edecektir." - "Türk ekonomisi, bütün dünya ekonomileri arasında dikkati çekici bir performans sergiliyor" Türk ekonomisinin bütün dünya ekonomileri arasında özellikle yeni açılım alanları itibarıyla dikkati çekici bir performans sergilediğini belirten Davutoğlu, bu anlamda Afrika açılımının sadece iki ülke ilişkileri bağlamında değil, Afrika'daki Türk girişimcilerin performansı açısından da dikkati çekici olduğunu söyledi. Davutoğlu, kendisi G-20 Zirvesi dolayısıyla Avustralya'dayken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da Ekvator Ginesi'nde Türkiye-Afrika Zirvesi'nde bulunduğunu anımsatarak, "Tabiri caizse küreyi ikiye ayırıp, bir tarafta G-20 ile, uluslararası ekonomik güçlerle toplantı halindeyken, diğer tarafta da Türkiye-Afrika Zirvesi'yle önemli bir kıtasal açılımın zirvesini yapıyorduk" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin ve girişimcilerin son dönemdeki performanslarıyla ilgili önemli gelişmeler olduğunu anlatan Davutoğlu, şunları aktardı: "Bundan 6-7 yıl önce Afrika açılımı başlayıp Etiyopya'ya ilk ziyaretimizi yaptığımızda, Etiyopya'da sadece 50 Türk şirketi vardı, takriben 50 milyon dolar civarında da yatırımımız vardı. Şimdi 241 Türk şirketi var, 3,5 milyar dolar yatırımımız var. Bunda, MÜSİAD'ın ve girişimcilerimizin de ne kadar önemli bir rol oynadığını biliyoruz. Önümüzdeki dönemde de MÜSİAD'dan ve buraya katılan bütün konuklardan Türkiye'nin uluslararası bu faaliyetlerine katkıda bulunmaya devam etmelerini rica ediyorum. G-20 dönem başkanlığımız, küresel ekonomide yeni fikirlerin ortaya atıldığı, Türkiye'nin de bu ekonomik performansıyla dikkatleri üzerine çektiği bir dönem başkanlığı olacak. Bu dönem başkanlığında MÜSİ- AD'ımızın faaliyetlerinin de ufuk açıcı, gelecek sene bu günlerde tertip edeceğimiz G-20 Zirvesi'yle hemen hemen aynı günlerde gerçekleşecek MÜSİ- AD Uluslararası İş Forumu'nun da çok büyük açılımların öncüsü olacağına inanıyorum." (AA)

6 17 30 Kasım ubat Per Pazar embe CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli, İzmir in Güzelbahçe ilçesinin acilen bir hastaneye ihtiyacı olduğunu belirterek, Bu hastanenin yapılması için belediye tarafından yer tahsisi bile yapılmış durumdadır dedi T üreli, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu nda, Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerinde söz aldı. Sosyal devlet olmanın temel gereklerinden birinin sağlık hizmetlerinin nicelik ve nitelik açısından yeterli, dengeli bir biçimde sağlanması olduğuna değinen Türeli, Şu anda böyle mi bu alanda? Türkiye deki sağlık harcamalarının, sağlık yatırımlarının, sağlığa ilişkin göstergelerin uluslararası alanda karşılaştırmasını yaptığımızda gerçeklerle karşı karşıya kalıyoruz şeklinde konuştu. OECD nin 2014 yılına ait sağlık istatistiklerinin açıklandığını belirten Türeli, sağlık harcamalarının milli gelir içindeki payının OECD ülkelerinde yüzde 9.3 olurken, Türkiye de ise bu oranın yüzde 5,4 olarak gerçekleştiğine dikkati çekti. Türkiye nin sağlık alanında OECD ülkeleri arasında son sırada yer aldığını vurgulayan Türeli, şunları kaydetti: Kişi başına sağlık harcaması açısından baktığımızda OECD de bu rakam 3 bin 484 dolar, Türkiye de 984 dolar. Görüldüğü gibi ülkemiz olması gerekenin çok altında bir yerde bulunuyor. OECD ülkelerinde 100 bin kişiye 320 hekim düşerken bu sayı Türkiye de 170 e kadar düşüyor. Bu durum hemşire sayısında da aynı. Bütün bu göstergelerden yola çıkarak, Türkiye nin sağlık karnesinin uluslararası a- landa başarılı olmadığını rahatça ifade edebiliriz. Kamunun, sağlık alanında ciddi bir yatırım yapmadığını vurgulayan Türeli, fiziki ve altyapı yatırımlarında önceliğin kamuda olması gerektiğinin altını çizdi. Türeli, Ekim 2014 tarihinden itibaren toplamda 15 kalem etken maddeyi kapsayan ilaç gruplarında taban fiyat uygulamasına geçildiğini hatırlattı. Taban fiyat uygulaması sonrasında, aynı etken maddeyi içeren eş değer grup ilaç içerisinden en ucuz olan ilacın fiyatının SGK tarafından ödeneceğini belirten Türeli, şunları söyledi: Bu fiyatın üstündeki ilaçlar için hastalar ceplerinden fark ödemesi yapmak zorunda kalacak. Söz konusu durum nedeniyle hastaların maliyetleri yüzde 20 ile yüzde 120 arasında yükselecek. Diğer taraftan, SGK, bu etken madde gruplarının önümüzdeki süreçte sayısının artırılabileceğini belirtti. Bu durum, dar gelirli vatandaşların bütçeleri üzerinde ciddi bir yük oluşturacaktır. -İLAÇTA KATKI PAYLARI- Konuşmasında, ilaçta katkı payları konusuna da değinen Türeli, özellikle sağlık hizmetine en çok ihtiyaç duyan emeklilerin muayene ve ilaç katkı paylarına ilişkin yaşadıkları sorunların bir an önce çözüme kavuşturulmasını istedi. Özel hastaneler için belirlenen katkı paylarının da astronomik oranlarda artırıldığına dikkati çeken Türeli, Her türlü hastaneden yararlanma yolunu açtıkları yönünde propaganda yapan hükümet çevreleri, alınan katkı payları ile sağlığı paralı hale getirmiştir dedi. Türeli, bu uygulamaların ardından özel hastanelerin emekliler için ulaşılamaz hale getirildiğini de ifade etti. -GÜZELBAHÇE YE HASTANE İÇİN 5 BİN İMZA- İzmir in Güzelbahçe ilçesinde 30 bin kişinin yaşadığını bu nedenle hastane ihtiyacının süreklilik arz ettiğini belirten Türeli, Belediye, imar planında hastane için 15 bin metrekarelik bir alan ayırmış. Toplamda 35 bin metrekarelik inşaata uygun bir alan burası. Herşey tamam. Buraya tam teşekküllü bir hastane yapılması isteniyor diye konuştu. Hastanenin yerine ilişkin imar planına yönelik çalışmaların tamamlandığını vurgulayan Türeli, Bu alan inşaat ruhsatı verilebilir durumda ve Sağlık Bakanlığı ndan bu konuya ilişkin cevap bekliyor. Güzelbahçeliler, tam teşekküllü bir hastane inşaatının başlatılmasını istiyorlar. Güzelbahçe halkı bu konuya ilişkin olarak siyasi parti ayrımı gözetmeden bir araya gelerek, 5 bin imza topladı şeklinde konuştu. Bu imza kampanyasına her kesimden vatandaşlarımız katıldı diyen Türeli, Buradan da anlaşılacağı gibi hastane talebi siyaset üzeri bir konudur. Bu bir ihtiyaçtır. Güzelbahçe halkı bu konuda Sağlık Bakanlığı yetkilileri müjde beklemektedir. dedi. -TÜRELİ NİN ISRARI SONUÇ GETİRDİ- CHP li Türeli nin, Güzelbahçe nin bir hastane binasına olan ihtiyacının giderilmesi noktasındaki ısrarını sürdürmesi üzerine Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu söz aldı. Güzelbahçe ye hastane talebini not aldıklarını belirten Müezzinoğlu, Güzelbahçeli vatandaşların hastane talebini değerlendireceklerini ifade etti. (HABER MERKEZİ)

7 7 30 Şubat Kasım Perşembe Pazar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katolik dünyasının ruhani lideri muhterem misafirimiz Papa Fransuva Hazretleri diye hitap ettiği Papa Francesco ile ortak basın toplantısı düzenledi. "Yaptığımız görüşmede farklı düşündüğümüz konu hemen hemen hiç yok" diyen Erdoğan, Papa ya seslenerek "Bu ziyaretiniz hiç şüpheniz olmasın ki İslam dünyası üzerinde son derece olumlu bir iz bırakacaktır." dedi Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Papa Francesco - nun Türkiye ziyaretini "Papa Türkiye için değil, Cumhurbaşkanı nın daveti için değil, Patrikhane için geliyor" diye yorumladı SP Genel Merkezi'nde yapılan Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısında seçime hazırlık çalışmaları, milletvekilleri aday belirleme ve güncel konular masaya yatırıldı. Kamalak, toplantıda yaptığı konuşmada, Papa'nın Türkiye ziyaretini değerlendirdi. Kamalak, şunları söyledi: "Türkiye de istenmeyen olaylar meydana geliyor. Papa Türkiye yi ziyaret ediyor ama Türkiye yi ziyaret ediyorum demiyor, Konstantinapolis i ziyaret ediyorum diyor. İki kilise arasındaki ittifakları gidermek için geleceğini söylüyor. Bu millet İstanbul Konstantinapol olmasın diye 450 bin şehit verdi. Bu ifadeler Papa nın zihniyetini ortaya koymaktadır. Bu bir turistik gezi değildir. Çok önemli hedefleri ve amaçları vardır. En önemlisi de Ekümenik diyerek Patrikhaneye özel statü vermektir. Papa Türkiye için değil, Cumhurbaşkanı nın daveti için değil, Patrikhane için geliyor." 'BİZİM İNANCIMIZDA KİMSİYE KUTSİYET ATFETMEK YOKTUR' Papa nın Türkiye ye gelişini değerlendiren Mustafa Kamalak, gerçeklere rağmen Cumhurbaşkanı nın Papa ya hitaben yazdığı davet mektubunda 'kutsiyetpenahları' diye hitap etmesini eleştirdi. Kamalak, "Cumhurbaşkanı hiç lüzum yokken yazdığı mektupta kutsiyetpenahları diye hitap ediyor. Kutsiyetpenahı sığınılacak yer, sığınılacak merci anlamına geliyor. Bizim inancımızda kimseye kutsiyet atfetmek yoktur. Bizim inancımızda peygamberler bile önce kuldur. Bu yüzden abduhü ve rasulühü' diye geçer. Yani önce kul, sonra resul." ifadelerini kullandı. Tunceli tartışmalarına da değinen Kamalak, bir takım olayların tekrar gündeme getirilmek istendiğini belirterek, şunları dile getirdi: "Başbakan siz oraya gidemezsiniz diyor. Eğer bir ülkede, herhangi bir insan o ülkenin sınırları içinde herhangi bir yere gidemiyorsa, bunun sorumluluğu o iktidara aittir. Ülkeyi yöneten Başbakan a aittir. Eğer herhangi bir yere gidilemiyorsa, bu iktidarın o- rada güvenliği sağlayamadığını gösterir. Bu da o ülkeyi yönetenlerin ayıbıdır. Yani Sayın Başbakan'ın ayıbı olur. Ama bakıyoruz bu hükümet, acziyetinden dahi siyasi prim çıkarmaya çalışıyor. Hem suçlular hem güçlüler." 'BASINA SANSÜR ANAYASA SUÇUDUR' Konuşmasında, 4 bakanla ilgili yolsuzluk komisyonu haberlerine getirilen yayın yasağını da sert bir dille eleştiren Kamalak, "Yolsuzluk iddiaları ile ilgili bir komisyon kuruluyor. Ancak şimdi de çalışması engelleniyor. Basın özgürlüğü Anayasa nın bir gereğidir. Basın hürdür ama basının haber kaynağına ulaşması engelleniyor. Bakanlarla ilgili haber yapmak yasak. Bu Anayasa suçudur. Kim yapıyorsa suç işliyor. Komisyonun böyle bir hakkı da yetkisi de yoktur. Bu tür baskılarla gerçeklerin ortaya çıkması engellenemez. Hakikatin en önemli özelliği er ya da geç ortaya çıkmasıdır." değerlendirmesini yaptı. (CİHAN)

8 SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI İNCE ZIMBALAR Sabit İNCE sabitince1@hotmail.com DERNEK VE VAKIF AĞALIĞI Hani hatırlarsınız bir zamanlar sendika ağalığı ülkemizde pek sözü edilen ve revaçta olan bir olaydı. O zamanlar sendika ağaları vardı, işçinin cebinden aldığı ile saltanat süren, kıbrıs da mülkler edinen ağaları gördük biz. Şimdilerde de Dernek ve Vakıf ağalığı iyice hortlamaya başladı. İktidar yanlısı dernek ve vakıflar iktidarın nimetlerinden faydalanarak ağalıklarını kurmakta ve sürdürmekte, lazım olduklarında iktidarlara destek vermektedirler. Ha keza muhalif olan dernek ve vakıflar da varlıklarını mevcut iktidarlara karşı olmakla ve bazı iç ve dış kaynaklardan kopardıkları yüklü paralarla ağalıklarını kurmakta ve sürdürmektedirler. Bunlar yurt dışında da aynen Türkiyedeki gibi. Fakat bazı halisane çalışan dernek, vakıf ve başkanlarda var. İşte bunlardan birisi de bizzat Avrupa'ya gittiğimde tanıdığım ve halen ilişkilerimizi sürdürdüğüm Bekir Sipahi kardeşim. Kendisi hem uyum meclisi üyesi, hem de çeşitli dernek,vakıf ve sivil toplum kuruluşlarında görev yapıyor. Bakın Bekir Sipahi bir gazeteci dostumuzun bir yazısı üzerine ona neler yazıyor. Bu yazıdan yurtdışındaki sivil toplum kuruluşlarımızın ne durumda olduklarını gayet güzel anlatan cümleler ve ifadeler var. İbret olsun ve bu ağalığın ne boyuta ulaştığının delili olsun diye size bu mektuptan bir bölüm nakledeceğim. Bakın Ne diye Bekir Sipahi: "Muhterem Kardesim Ali Osman Bey, Sizleri bu yazinizidan dolayi Tebrik ederim.cünki herhangi bir an Insanlarin horlandigi,asagilandigi,hakkinin GASP edildigi ve Öldürüldügü ile ilgili bir Miting olsun,yürüyüs olsun Ben Müslümanim,Ben Milliyetciyim,Ben Vatandeverim diyenleri göremezsin. Yillardan beri böyle.fakat Duyarli bir Yerel Politikaci ve kendimi Sagda Aktivist görüyorum.ve Su anda da Uyum Meclis Üyelim yaninda bir Yildanberi bir STK nin Sube,alti aydanberide Bölge Baskanligini yapiyorum.elhamdulillah Yapilan Miting ve Yürüyüslerin yüzde doksanina katildim.sol görüslü Arkadaslar Neo- Nazilere karsi yürüyüs yapar,bakarlar Bekir Senden baska Sagdan kimse yok derler.bende, onlara latife yaparak Ben Herkesi Temsil ediyorum diyorum. Biz ne yapmamiz gerektigini bilelim yeter.sükür Dr.Ali Söylemezoglu nun Mitingine 12 Kisi katildik.ondan bir Hafta sonra yine Düsseldorfta Umut Yildizi Derneginin Yürüyüsüne Üc Kisi katildik.filistin icin yine Düsseldorfta Arap Kardesler Miting yapti.alti Kisi katildik.cok yeni Ongün önce Türk Basinindan I.Ergül Bey Hamborn Mahkemesinde bes Aylik Cocuk icin Hakim le tartistim.beni Mahkemeye almadi.fakat Cocugu Genclik Dairesinden Allahin yardimi ile aldik.yani Müslümanim diyoruzya,lütfen Sözde olmasin.özde olsun.saygilar." MÜSİAD'ın Asya'dan Avrupa'ya, Amerika'- dan Ortadoğu ve Afrika'ya kadar 103 ülkeden 7 bin iş adamını ağırladığı 18'inci Uluslararası İş Forumu (IBF) ve 15. MÜSAİD Uluslararası Fuarı açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Açılış sonrası fuarı gezen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan a, Türkiye'nin sayılı yarış pistlerinden İzmir Park standında, MÜSİAD İzmir Başkanı ve İleri Sürüş Teknikleri Eğitmeni Ümit Ülkü İzmir Park'ın faaliyetlerini anlattı. Ziyaret sonrası açıklama yapan MÜSİAD İzmir Başkanı ve İleri Sürüş Teknikleri Eğitmeni Ümit Ülkü, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan a sosyal proje olarak yürüttüğümüz güvenli otomobil kullanımı ve ileri sürüş teknikleri hususunda verdiğimiz eğitimler hakkında bilgi verdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın standımızı ziyaret ederek bilgi almasından dolayı ziyadesiyle memnun olduk dedi. İzmir Park'ın Türkiye'deki 3 tane yarış pistinden bir tanesi olduğunu ifade eden Ülkü, Tüm motor sporları ve otomobil ile organizasyonların yapıldığı bir yarış pisti. Yarış pisti özelliğinin dışında aslında bir adrenalin tesisi. Orada gençler ve çocuklar için bay, bayan herkesin kullan- Türkiye nin turizm alanındaki en önemli buluşmalarından biri olan Travel Turkey İzmir Turizm Fuar&Konferansı, 4 Aralık 2014 Perşembe günü, İzmir Uluslararası Fuar Alanı nda düzenlenecek törenle kapılarını sekizinci kez açacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi evsahipliğinde İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. (İZFAŞ), Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) ve Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. işbirliğiyle organize edilen Travel Turkey İzmir Turizm Fuar&Konferansı, Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde düzenleniyor. Partner ülkenin İtalya, partner ilin Adıyaman olduğu Travel Turkey İzmir, bu yıl da çok sayıda katılımcıya evsahipliği yapacak sezonuna ilişkin bağlantıların kurulacağı fuar, İzmir Uluslararası Fuar Alanı nın bütün hollerinde birden yapılacak. SONDAKiKA GAZETESİ >>8 GÜNCEL Kasım Şubat Pazar Perşembe 30 Kasım 2014 Pazar Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir Park Standında abileceği; boyuna, gücüne göre Karting ve go-kartlarımız mevcut. Bunun yanında gençlerimizin kendisini geliştirebileceği atıcılık ve okçuluk var. İzmir Park ta sosyal sorumluluk projeleri kapsamında yürüttüğümüz ileri sürüş eğitimleri ile emniyetli sürüş eğitimleri veriyoruz. Bu bizim için çok mühim. Gençlerimiz dışarıda iddiasına yarışlara kalkıp, hem kendi hayatlarına, hem de dışarıdaki insanların yaşamını riske atıyorlar. Biz onları bu eğitimi alıp, bu adrenali pistte yapmalarını öneriyor ve davet ediyoruz. Tesisimizde şuanda 57 tane yarış otomobili var. Bunların hepsiyle hem eğitim hem de organizasyonlar yapıyoruz" dedi. MÜSİAD tarafından düzenlenen fuarın yerli ve yabancı sektör temsilcilerini bir araya getirdiğini söyleyen Ülkü, "Hem yurt dışından gelen 7 bine yakın yabancı ziyaretçiye, hem de yurt içindeki bütün iş insanlarına yaptığımız aktiviteleri anlatabilme adına bir stant açtık. Bu stantta insanlara bu sporu tanıtmak, sevdirmek ve emniyetli otomobil kullanmanın önemiyle alakalı bilgiler verme üzere herkesi bekliyoruz" diye konuştu. İzmir den de 11 firmanın stant açarak ürünlerini tanıttığı ve yaklaşık 200 bin ziyaretçiyi ağırlayacak olan fuar Pazar akşamına kadar CNR Fuar Merkezinde açık olacak. Travel Turkey İzmir 4 Aralık ta açılıyor! 29 ÜLKEYLE REKOR KATILIM Düzenlendiği ilk yıl olan 2007 de 185 firmanın katılımıyla başlayan ve her yıl katılımcı sayısını katlayarak arttıran Travel Turkey İzmir Fuarı na, 30 a yakın ülkeden 900 ün üzerinde katılımcı bekleniyor. Almanya, Arjantin, Avusturya, Bulgaristan, Cibuti, Endonezya, Gambiya, Gürcistan, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Sudan, Hindistan, İran, İtalya, Kenya, Macaristan, Makedonya, Malezya, Moğolistan, Namibya, Nijerya, Portekiz, Ruanda, Tanzanya, Tunus, Türkiye, Uganda, Ürdün ve Yunanistan yer alacak. Fuar etkinlikleri kapsamında Yunanistan, Gambiya ve Moğalistan ın özel sunumları olacak. Partner ülke İtalya nın ise Benim Adım İtalya özel sergisi, fuar süresince 2 no lu holde görülebilecek. Katılımcı ve ziyaretçi çalışmalarının hızla devam ettiği fuar, Türkiye nin birçok şehrine de evsahipliği yapacak. (CİHAN) Vali Kocatepe'den kayıt müjdesi Denizli Valisi Şükrü Kocatepe başkanlığında düzenlenen Huzur Toplantısı'nda Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, ilçedeki apartların kontrol altına alınmasını istedi. Kınıklı Polis Merkezi'ndeki toplantıda Asmalıevler Mahallesi Muhtarı Veli Zeren, mahallesinde üniversite öğrencilerinin yoğunlukta kaldığı apartlar bulunduğunu, apartlarda kalan bazı öğrencilerin masraftan kaçındığı için ikametgah kaydını aldırmadığını anlattı. Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin ise evlerin apartlara dönüştürüldüğünü ve bazı apartlarla ilgili çeşitli sıkıntılar yaşandığını kaydetti. Binaların ruhsat dışı kullanılmaması ve apartlarda kayıtsız kimsenin kalmaması gerektiğini vurgulayan Gürlesin, "Apartların kontrol altına alınması gerekiyor. Kendi başına bir başıboşluk var. Apartlarda istenmeyen birçok konu yaşandığı ile ilgili şikayetler geliyor. Biz bunların tedbirini almakla mükellefiz. Sıkıntılı olan yerlere acilen ama uzun vadede apart olan her yere girilecek. Bu konunun çözüme kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum. Buradaki yanlışın önüne geçmek zorundayız." dedi. Vali Kocatepe de noter onayı istenmeksizin adrese dayalı kayıt sistemine uygun işlem yapılması yönünde bürokratlara talimat verdi. Huzur Toplantısı'na Denizli Emniyet Müdürü Mevlüt Demir, Pamukkale Kaymakamı Veysel Beyru, okul müdürleri ve mahalle muhtarlar da katıldı. (AA) TBMM Genel Kurulu, gelecek hafta, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 Sayılı Maden İşyerlerinde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nı görüşecek. Danışma Kurulu kararıyla gündemin ön sıralarına alınan sözleşmeye ilişkin tasarının, haftaya Genel Kurul'da görüşülerek kabul edilmesi bekleniyor. Tasarıya göre, işveren, riski ortadan kaldırmak; riski kaynağında kontrol etmek; güvenli çalışma sistemlerinin planlanması dahil çeşitli yollarla riski en aza indirmek ve risk devam ettiği sürece, kişisel koruyucu donanımının kullanımını sağlayacak. İşverenler, maden iş yerlerinde güvenlik ve sağlığa yönelik riskleri ortadan kaldırmak ya da asgari düzeye indirmek için gerekli bütün önlemleri almak ve şu hususları gözetlemekle sorumlu olacak: "Güvenli işletim ve sağlıklı bir çalışma ortamı koşullarının sağlanması için maden iş yerinin iletişim sistemi dahil elektrik, mekanik ve diğer ekipmanla donatılması, tasarlanması, inşa edilmesinin sağlanması. Maden iş yeri faaliyetinin işçilerin kendilerine verilen işleri, kendilerinin ya da başkalarının güvenlik ve sağlığını tehlikeye atmayacak şekilde yapmalarına uygun olacak şekilde başlatılması, işletilmesi, sürdürülmesi ve durdurulması. Kişilerin işleri nedeniyle, gittikleri yerlerde zeminin sağlamlığını korumak için önlemlerin alınması. Mümkün olduğu takdirde, yer altındaki her çalışma mahalli için her biri ayrı bir yolla yeryüzüne çıkan iki çıkış bulundurulması. İşçilerin maruz kalabilecekleri çeşitli tehlikelerin tanımlanması ve seviyelerinin değerlendirilmesi için çalışma ortamının izlenmesi, değerlendirilmesi ve düzenli denetimin yapılması. Girişe izin verilen yer altındaki bütün çalışma mahallerinde yeterli havalandırmanın sağlanması. Bir takım tehlikelere açık bölgeler için güvenli bir çalışma sisteminin oluşturulmasını ve işçilerin korunmasını sağlamak için bir işletim planının ve usullerinin hazırlanması ve uygulanması. Yangın ve patlamaların başlamasının ve yayılmasının önlenmesi, tespit edilmesi ve mücadele edilmesi amacıyla maden işlerine özgü uygun önlem ve tedbir alınması. İşçilerin güvenliği ve sağlığı açısından ciddi bir tehlike ortaya çıktığında, faaliyetlerin durdurulmasının ve işçilerin güvenli bir yere tahliye edilmesinin sağlanması." -İşveren, acil durum eylem planı hazırlayacak Sözleşmeye göre, işveren, makul surette öngörülebilir endüstriyel ve doğal felaketlere karşı her maden iş yerine özgü bir acil durum eylem planı hazırlayacak. İşçiler fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikelere maruz kaldıkları takdirde işveren; işçileri, yaptıkları işle ilgili tehlikeler, sağlığa ilişkin taşıdığı riskler ve uygulanabilecek önleyici ve koruyucu önlemler hakkında anlaşılabilir bir biçimde bilgilendirecek. Bu maruz kalma sonucunda doğacak riskleri ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için uygun önlemleri alacak. Kazaya veya sağlığa zarar verme riskine ve özellikle de zararlı koşullara maruz kalmaya karşı yeterli korumanın diğer yollarla sağlanamadığı durumlarda, işçilere, ücretsiz olarak, uygun koruyucu donanımı, gerekli giysileri ve ulusal mevzuatla belirlenen diğer olanakları sunacak ve bunların bakımını sağlayacak. İş yerinde yaralanan veya hastalanan işçilere ilk yardımı, bu işçilerin iş yerinden uygun bir şekilde naklini ve makul tıbbi tesislere erişimini sağlayacak. -Yer altında bulundukları yer her an bilinecek İşveren; işçilere, herhangi bir maliyet getirmeksizin, güvenlik ve sağlıkla ilgili konularda ve kendilerine verilen işlerle ilgili yeterli eğitim ve yeniden eğitim programları ile anlaşılabilir talimatların verilmesini sağlayacak. İşveren şu önlemleri aşmakla yükümlü olacak: "Ulusal mevzuata uygun olarak, maden iş yerinin, vardiya esnasında, güvenli bir şekilde faaliyetini sürdürebilmesi için her vardiya süresince uygun bir gözetim ve denetimin yapılması. Yer altında bulunan bütün kişilerin isimleri ile bunların bulundukları muhtemel mahallin her an doğru olarak bilinmesini sağlayacak bir sistemin oluşturulması. Ulusal mevzuatla tanımlanmış bütün kazaların ve tehlikeli durumların araştırılması ve çözüm bulmak için uygun Maden ocakları SİL BAŞTAN TBMM Genel Kurulu'nda haftaya kabul edilmesi beklenen ILO'nun 176 sayılı sözleşmesiyle yer altındaki her çalışma mahalli için her biri ayrı bir yolla yeryüzüne çıkan iki çıkış bulundurulacak. İşçiler, güvenlik ve sağlıkla ilgili endişe teşkil eden bir durum oluştuğunda, inceleme ve denetimlerin yapılmasını talep edebilecek Bu acıya yürek dayanmaz Ermenek'te kömür ocağındaki kazada evlatlarından birinin cansız bedenine ulaşılan diğeri hala mahsur olan baba Şükrü Haznedar, "Oğullarım ilk günden itibaren 'baba beni bırakıp gitme, ben burada yalnızım' diyor. Nasıl giderim" dedi Ermenek'te kömür ocağındaki kazada evlatlarından birinin cansız bedenine ulaşılan diğeri hala mahsur olan ve ilk günden itibaren madenden hiç ayrılmayan baba Şükrü Haznedar, bu durumu, "Oğullarım ilk günden itibaren, 'baba beni bırakıp gitme, ben burada yalnızım' diyor" şeklinde açıkladı. Şükrü Haznedar'ın (65) oğulları Kerim (30) ile Ali (34) madende mahsur kaldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında olaydan 10 gün sonra cansız bedenine ulaşılan Kerim Haznedar'ın cenazesi 8 Kasım'da toprağa verildi. Eşi beş aylık hamile Ali Haznedar ile 7 işçiye ulaşma çalışmaları ise tüm hızıyla devam ediyor. Olaydan sonra ocakta yatıp kalkan baba Haznedar, yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaştı. - Oğlunu kıvırcık saçlarından tanımış Haznedar, 9 evladını, gece gündüz demeden gurbette çalışarak çok zor şartlarda büyüttüğünü söyledi. Olayın ilk gününden itibaren hiç ümidini yitirmediğini hala da ümidini koruduğunu ifade eden Haznedar, gece gündüz madenden ayrılmadığını, ufacık bir bilgi için dakikalarca dile getirdi. Bir aydır beklediğini, gerekirse bin yılda bekleyebileceğini vurgulayan Haznedar, "Cenazesine ulaşılan oğlumu kıvırcık saçlarından ve bir kısmı dökülen saç bölgesinden tanıdım. O anda tarifi imkansız bir acı yaşadım" dedi. - "Belki içeride uyuyordur" Üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen diğer oğlunun sağ çıkacağını tahmin ettiklerini ve umutla beklediklerini aktaran Haznedar, şöyle devam etti: "Belki sağ olabilir. Allah'tan ümit kesilmez. Allah belki bunu uyutur. Sonra çıktıktan sonra da uyandırabilir. Biz sonuna kadar ümidimizi koruyacağız. Evlat acısı çok zor. İç organlarınızdan birisini alsalar canınız acımaz mı? Onlar benim ciğerimdi. Ciğerimin biri gitti. Dağdaki hayvan bile yavrusunu bırakıp bir yere gitmez ben nasıl giderim? Benim ciğerim iki evladım orada, nasıl bırakıp gidebilirim. Oğullarım ilk günden itibaren 'baba beni bırakıp gitme, ben burada yalnızım' diyor. O karanlıkta ne yaptığını bilemiyorum. Baba yüreği ateşteki közden daha fazla yanar. Sanki altınızda diken, üstünüzde kılıç var. Uyku tutmuyor." Haznedar, çok büyük acı yaşadığını, ancak devlet yetkilileri ve tüm Türkiye'nin acılarına ortak olduğunu vurguladı. İlk günden itibaren Bakanlar Taner Yıldız ile Lütfi Elvan ve devlet yetkililerinin kendilerini hiç yalnız bırakmadığına dikkati çeken Haznedar, "Bakanlar, gecenin bir yarısı işçilerin yanına inip, çalışmalara kontrol etti. Hepsine teşekkür ediyorum. Bundan sonra torunlarım ve gelinlerim için daha dik durmam gerektiğini de biliyorum. Çocuklarımızın yasal haklarının iyileştirilmesini istiyorum. İnşallah, cansız bedenlerine ulaşılan işçilerin evlatları ve eşleri, devletin tüm imkanlarından en iyi şekilde faydalanır" diye konuştu. (AA) önlemlerin alınması. Yetkili makamın talebi üzerine, ulusal mevzuata uygun olarak, kazalar ve tehlikeli durumlar hakkında bir raporun hazırlanması." -Düzenli sağlık kontrolü İşveren, sağlıkla ilgili tehlikelere maruz kalan işçilerin düzenli sağlık kontrollerinin yaptıracak. İki ya da daha çok işverenin aynı maden iş yerinde faaliyet gösterdiği durumlarda, maden iş yerinden sorumlu işveren, işçilerin güvenlik ve sağlıklarıyla ilgili bütün önlemlerin uygulanmasını koordine edecek ve işlemlerin güvenilirliğinden öncelikli olarak sorumlu tutulacak. Bu durum, bireysel işverenleri işçilerinin güvenlik ve sağlıklarına ilişkin bütün önlemlerin uygulanması yükümlülüğünden kurtarmayacak. -İşçilerin ve temsilcilerinin hak ve yükümlülükleri İşçiler, kazaları, tehlikeli durumları ve tehlikeleri işverene ve yetkili makama bildirecek. Güvenlik ve sağlıkla ilgili endişe teşkil eden bir durum oluştuğunda, işveren ve yetkili makam tarafından yürütülecek inceleme ve denetimlerin yapılmasını talep edecek. İş yerinde işçilerin güvenlik ve sağlıklarına zarar verebilecek tehlikeleri bildirecek ve bunlar hakkında bilgilendirilecek. Kendi güvenlik ve sağlıklarına ilişkin olarak işveren veya yetkili makamın sahip olduğu bilgileri elde edebilecek. Kendi güvenlik ve sağlıkları için ciddi bir tehlike oluşturan bir durumun mevcut olduğunu gösteren makul bir gerekçenin olması halinde, maden iş yerinden tamamen uzaklaşabilecek. Güvenlik ve sağlık temsilcilerini birlikte seçebilecek. Güvenlik ve sağlık temsilcileri, iş yerinde güvenlik ve sağlığı ilgilendiren bütün konularda işçileri temsil edecek; iş yerinde işveren ve yetkili makam tarafından yürütülen denetim ve incelemelere katılacak; güvenlik ve sağlık ile ilgili konuları izlemeyip ve araştıracak; danışmanlara ve bağımsız uzmanlara başvuracak; güvenlik ve sağlıkla ilgili konularda, politika ve usuller işverenle istişarede bulunacak; seçildikleri sektör ile ilgili kaza ve tehlikeli durumların bildirimlerini alacak. -İşçi yükümlülükleri İşçiler, ulusal mevzuat, aldıkları eğitime uygun olarak, güvenlik ve sağlıkla ilgili belirlenen önlemlere uyacak. Kendilerini korumak için kendilerine verilmiş olan araçları, koruyucu kıyafetleri ve ekipmanları gerektiği gibi kullanmaları dahil kendi güvenliği ve sağlığı ile iş yerindeki kendi eylem ve hatalarından etkilenebilecek diğer kişilerin güvenlik ve sağlığını korumaya özen gösterecek. Kendi başlarına uygun bir şekilde çözemedikleri ve kendilerinin veya başka kişilerin güvenliği ve sağlığı için risk teşkil edeceğini düşündükleri herhangi bir durumda en yakın amirlerini gecikmeksizin bilgilendirecek ve sözleşme gereğince işverenin yükümlülüğünde olan görev ve sorumlulukların yerine getirilmesini sağlamak için işverenle işbirliği yapacak. Ulusal mevzuata uygun olarak, maden iş yerlerinde güvenlik ve sağlığı iyileştirmek için işverenler, işçiler ve onların temsilcileri arasında işbirliğini teşvik edici önlemleri alacak. Sözleşme hükümlerinin fiilen uygulanmasını sağlamak için uygun ceza ve iyileştirici önlemler dahil gerekli tüm önlemler alınacak. Sözleşme gereğince alınacak önlemlerin uygulanmasını kontrol etmek için uygun denetim hizmetlerini sağlayacak. -Gerekçe Tasarının gerekçesinde, 1998 tarihinden bu yana yürürlükte olan sözleşmeyi, halihazırda ILO'ya üye 185 ülkeden 29'unun onayladığı belirtildi. Gerekçede, şunlar kaydedildi: "Sözleşmeyle, işverenlere, maden iş yerlerinde güvenlik ve sağlığa ilişkin risklerin ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesine yönelik tedbirler alınması ve işçilerin güvenli bir ortamda çalışma haklarının sağlanması yükümlülükleri getiriliyor. Mevcut durum itibariyle maden sektörü, iş kazaları bakımından metal sektöründen hemen sonra ikinci sırada yer almaktadır. Maden sektöründe iş kazalarının azaltılması bakımından ülkelerin üretim potansiyeli, mevzuat yapıları ve güvenlik bilinci de büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde madencilik sektöründe jeolojik etkenler nedeniyle yapısal olarak birtakım zorluklarla karşılaşılmaktadır. Bu zorlukların üstesinden gelinebilmesi için mevzuatta yapılacak düzenlemelerin yanı sıra teknoloji adaptasyonu ve güvenlik kültürünün yerleştirilmesi de oldukça önemlidir." (AA) SONDAKiKA GAZETESİ >> 9 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Başkan bıraktı sıra hemşehrilerinde Buca Belediyesi ile Buca Tıp Merkezi, Bucalı vatandaşlara sigaranın zararlarını anlatan Sigaranın Kara Yüzü adlı panel düzenledi. Panelin açılış konuşmasını ise, 7 ay önce sigarayı bırakan Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina yaptı. Piriştina, Buca için birçok işler yapıyoruz fakat kendim için yaptığım en güzel iş sigarayı bırakmam oldu dedi. Buca Belediyesi Yarı Olimpik Yüzme Havuzu Konferans Salonu nda düzenlenen panelde Bucalı vatandaşlar ile öğrenciler salonu tıklım tıklım doldurdu. Konuşmacılığını Göğüs Hastalıkları Uzman Dr. Yelda Çeviker in yaptığı panelde, 7 ay önce sigarayı bırakan Başkan Piriştina, hemşehrilerine sigaranın zararları ve yararlarını, kendi hayatından kesitler sunarak anlattı. Sigarayı bırakmanın zor bir iş olduğunu fakat imkansız olmadığını söyleyen Piriştina, Bu sigarayı en çok tüketmiş, zararlarını görmüş, şimdi kurtulmuş bir arkadaşınız olarak bu konferansa ufak bir katkı koymak istedim. Ben günde 4 paket sigara içiyordum taki 7 ay öncesine kadar. Çıkıp gece bakkalda ararız hiç uyumayız, ona göre arkadaşlık programlarını yaparız, sigara içmeyen arkadaşlarımızla Denizli'de iki böbreği de iflas etmenin eşiğine gelen 10 yaşındaki Volkan, PAÜ Hastanesi'nde yapılan tedavinin ardından sağlığına kavuştu. Volkan, "Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum" dedi görüşmeyiz falan bunları daha da sıralayabiliriz. Şunu söylemek istiyorum, bunu bırakabileceğime hiç inanmıyordum. İşin uzmanları sigaranın zararlarını ve yararlarını sizlere anlatır. Ben bırakma iradesini göstermiş olduğumu size söylemek amaçlı buradayım. Eğer isterseniz çok kolay bırakabiliyorsunuz. Lütfen bunu deneyin. Ama inanın ben ilk olarak iki gün bıraktım olmadı, iki yıl geçti sonra bıraktım üç gün sonra 5 gün bıraktım ve en son bıraktım ve 7 ay oldu. Ama artık aklıma gelmiyor, gündelik hayatımı sigarayı düşünmeden rahatlıkla geçirebiliyorum. Çok rahat ettim. Hayata bakışınız değişiyor, eliniz, kokunuz, tadınız, damağınız, insanlarla ilişkileriniz gerçekten eğer denerseniz ve de başarırsanız tüm içtenliğimle söylüyorum kendinize bundan daha büyük bir iyilik yapamazsınız. Buca için birçok işler yapıyoruz fakat kendim için yaptığım en güzel iş sigarayı bırakmam oldu diye konuştu. Göğüs Hastalıkları Uzman Dr. Yelda Çeviker ise sigaranın zararlarını ve sigarayı bırakma yollarını anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Çeviker, panelin son bölümünde ise izleyicilerin sorularını yanıtladı. Hayata yeniden tutundu Denizli'de iki böbreği iflas etmenin eşiğine gelen 10 yaşındaki Volkan Kavak, Pamukkale Üniversitesi Hastanesi'ndeki (PAÜ) tedavinin ardından sağlığına kavuştu. Üç aylık yoğun tedavinin ardından hastaneden taburcu olmaya hazırlanan Volkan, yaşadığı acı dolu günleri geride bırakmanın mutluluğunu yaşıyor. Yüksek tansiyon ve idrarını yapamama şikayeti ile PAÜ Hastanesi'ne başvuran Kavak, yapılan tetkiklerin sonucunda sağ böbreğinin yüzde 90 sol böbreğinin ise yüzde 60 çalışmadığı belirlendi. PAÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Yüksel, Volkan'ın tedavi sürecini AA muhabirine anlattı. Volkan'ın hastalığının geçirdiği üst solumum yolu enfeksiyonundan sonra vücudun kendi yarattığı antikorların böbreğe çökmesi veya tahrip etmesiyle başladığını bildiren Yüksel, hastaneye başvurduğunda vücudunda ileri derecede şişlikler bulunan hastanın böbreklerinin iflas etmek üzere olduğunun görüldüğünü kaydetti. Yüksel, "Volkan ilk geldiğinde sağ böbreği yüzde 90, sol böbreği yüzde 60 tahrip olmuş durumdaydı. Hastamıza ilk önce hızlı bir şekilde hemodiyaliz tedavisi uyguladık. Daha sonra da biyopsiden çıkan tanımıza göre tedaviler belirledik" dedi. Volkan'ın zorlu bir tedavi sürecinden geçtiğini ifade eden Yüksel, "Küçük hastamıza aslında yeni bir tedavi yöntemi uygulamadık. Başarımızın etkenleri arasında hastamızın bünyesinin tedaviyi çok güzel bir şekilde yanıt vermesi yer alıyor. En büyük etken ise erken tanıdır. Eğer geç kalınsaydı böbreklerini kurtaramazdık. Hastamız önce diyalize mahkum olur sonra da böbrek naklini beklemek zorunda kalırdı. Şu anda oldukça iyi, fakat tamamen düzelmesi için zamana ihtiyacı var. Şu anda çok rahat idrarını yapıyor, fazla kilolarını verdi, tansiyonu azaldı. Yüzde 90 çalışmayan böbreği çalıştırmayı başardık. Volkan gibi gibi çok sayıda hastamız var ancak en dramatik tabloyla gelen oydu. Kendisi inanılmaz derece güçlü bir çocuk ve tedaviye iyi yanıt verdi. Eğer zamanında tedavisi olmasaydı böbrek yetmezliğine giderdi kısa sürede. Onun da çaresi böbrek nakli olacaktı." - Yeniden okuluna gidebilecek Hastaneden taburcu olmak için gün sayan Volkan Kavak ise iyileşmeye başladığı için çok mutlu olduğunu, en çok okuluna devam edeceği için sevindiğini ifade etti. "Doktorum böbreklerimi kurtardı ve bana yeni bir hayatın yolunu açtı" diyen Volkan, "Beni diyalize bağlanmaktan kurtardı. İlkokul 5. sınıfa gidiyorum. Okulumdan ve arkadaşlarımdan 3 ay uzaklaşmak zorunda kaldım, bu beni çok üzdü. Tedavimden sonra okula gidebileceğim için çok mutluyum. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Doktoruma çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. (AA) Cemalettin YAZICI cemalettin35@yahoo.com Mahatma Gandhi, hayatını Hindistan ın bağımsızlığına feda etmiştir. Ayrıca birlik-beraberlik için çok çetin mücadeleler vermiş değerli fikir ve aksiyon adamıdır. Çile ve ıstırap hayatının ayrılmaz bir yanı olmuştur. Toplumdaki hatalara pasif direnişle tepki vermiş, çoğu zaman milletinin hatalarına karşı oruç tutmuştur. Hayatı yoksulluk içerisinde, milletinin geleceğini selamette görebilmek için her türlü fedakârlığa göğüs germiş, kahramanlardan birisiydi. Kendisinin yapmadığı şeyi başkalarından talep etmemiş, nefsini bilmeyen Rabbini bilmez prensibiyle zahidane bir hayat sürmüştür. Müslümanlarla Hinduların birlik ve beraberliği için çırpınmıştır. Hindistan ın ikiye bölünmemesi için Müslümanların ileri gelenlerine çok yalvarmış lakin söz dinletememiştir. Netice ise hala Pakistan da bitmeyen terör ve kargaşa devam etmektedir. Gandhi, yerli malının kullanılması konusunda çok hassas davranmış, Hindistan ekonomisini geliştirme adına, İngiliz kumaşı almamak için günlerce yün eğirmiştir. Toplumun önünde bulunan insan nasıl yaşıyorsa halk da ona göre şekilleniyordu. Şu ifadeler onun nefis terbiyesi hakkındaki görüşlerini ortaya koymaktadır: Nefis temizliğinin yolu çetin ve yokuştur. Tam temizliğe ulaşmak için insan zihnini, sözlerini ve davranışlarını her türlü tutkudan bütünüyle kurtarması, şu birbirine karşıt şeyi kin, aşk, nefret gibi davranışların üzerine çıkması gerekir. Bana öyle geliyor ki en ince duyguları alt etme, silah gücüyle dünyayı hüküm altına almaktan çok daha çetindir. Bir başka ifadelerinde: Biz bedenimize yiyecek, giyecek ve barınak sağlamak için yaşamıyoruz. Bütün bunları yaşamak için sağlıyoruz Maddi şeyler duygusal bir amaç için araç olmak durumundadırlar. Amaç olduklarında ya da tek amaç olduklarında hayat zengin içeriğini yitirir. İnancı ile yaptıkları arasında çelişki bulunan bir insanın başvuracağı tek yol anarşidir, şiddettir. İnandığı gibi yaşayanlar düşmanlarını kendine hayran bırakır, inandığı gibi yaşamayanlar, bir müddet sonra yaşadığı gibi inanmaya başlarlar. Daha sonraki aşama ise günahların helalmiş gibi görülmeye başlanmasıdır. Bu durum, düşmanın sana nefretini daha çok artırır. GÜNEŞ VE RÜZGÂR Adamın birisi şapkasını ve ceketini giyinmiş yolda gidiyordu. Güneş ile rüzgâr iddiaya girdiler. Bu adamın şapkasını ve ceketini kim çıkarabilir? Kura çektiler, öncelik rüzgâra düştü. Estikçe esti. Adam rüzgâr arttıkça şapkasına ve ceketine daha sıkı sarılıyordu. Rüzgâr, fırtınaya dönüştü. Adamı yerden yere savurdu. Nafile... Adam ceketini ve şapkasını kaptırmamak için var gücü ile mücadele ediyordu. Sonunda rüzgâr pes etti. Şimdi sıra güneşe gelmişti. O biraz görününce adam şapkasını çıkardı. Biraz daha sıcaklığını arttırınca ceketinin düğmelerini çözdü. Güneş iyice kızdırınca ceketini de çıkardı. Rüzgâr: Tamam, davayı sen kazandın dedi. *** GANDHİ VE NEFİS TERBİYESİ İnsanların hataları üzerlerindeki yaralar gibidir. Kesinlikle sert bir elle müdahaleden rahatsız olur, kaçar, dokundurmak istemezler. Onun içindir ki kusurlara karşı güneş gibi sıcacık, şefkatle yaklaşılmalı, şahsın müdafaasına, dün hata dediklerimi bugün sahiplenmesini ve nefretine vesile olur. Mesele, galibiyet-mağlubiyet çekişmesine döner. Onun içindir ki: İmana ait meselelerin münakaşa suretinde bahsi caiz değildir. 3 AYDIR BAŞINDAN AYRILMIYOR Üç aydır çocuğunun başında ayrılmayan anne Raziye Kavak da, her geçen gün biraz daha iyileştiği için tarif edilemez bir mutluluk yaşadığını belirterek, "Biz köyde yaşıyoruz. Eşim işsiz. Çocuğumu buraya ben getirdim. Yatırdılar sağolsun. Selçuk hocam ve ekibine çok teşekkür ediyorum. Çocuğum tedavi olmasaydı diyalize bağlanmak zorunda kalacaktı. Allaha şükürler olsun çocuğumuzu bize bağışladı" diye konuştu.

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 DENİZLİ HABERLERİ 971Şubat 30 Kasım Perşembe Pazar Özcan PEHLİVANOĞLU KİME İNANIYORSUNUZ GÖRÜN! Akp ve CHP nin, son seçim sonuçlarına bakınca, seçime katılanların % 70 inin oyunu almış partiler olduğunu görüyoruz. Bu partilerden AKP, Bülent Arınç ın söylediklerinden anlıyoruz ki; nerede ise hain bölücü Ö- calan ın itibarının peşine düşmüştür. Diğeri de isyanlara ve hainlere sahip çıkmak gibi onunla bir yarış içindedir! Bir memlekette, güvenlik ve adalet kalmamışsa halk perişanlık içinde demektir. Size Türkiye de güvenlik ve adalet varmı diye sorayım, cevabını da siz verin! Eğer ülkede devlet düzeni sarsılmış ise, sahip olduğunuz maddi varlıklarında hiç bir önemi yok demektir. Siz istediğiniz kadar çocuklarınızı okutun, adam etmeye ve onlar istikbalde rahat etsin diye mal toplamaya ve miras bırakmaya çalışın, devlet yoksa bunların hiç biri beş para etmeyecektir. İşte Akp nin bizi getirdiği nokta, devletin olup olmadığının tartışıldığı bu noktadır. Görülen o ki; devlet sadece kendisine karşı askerlik ve vergi başta olmak üzere bütün görevlerini yerine getirmeye çalışan mazlum vatandaşa kendini göstermektedir. Terörist, dolandırıcı, rüşvetçi, faizci, bölücü ve her ne kadar suçlu ve suç potansiyeli taşıyan k- işi ve örgüt varsa, devlet onların karşısında bulunmamaktadır. Akp böyle de, CHP farklı mı? Bülent Arınç, Ö- calan ın itibarı konusunda endişeye düşmüş durumdayken, CHP nin son kurultaydaki genel başkan adayı Muharrem İnce de, Dersim İsyanı nda olan biten için Biz bir Dersim liyi genel başkanımız yapmışız. Bundan iyi özürmü olur dedi. Yani onlarda Akp ile aynı düşüncedeler. O zaman birbirlerini niye eleştiriyorlar? Bunların al birini, vur ötekine. Bu sözlere ve davranışlara, ne yorum yapabilirsiniz ki? Hepsinin yani Akp nin ve CHP nin içinde u- lusalcılar dahil, duruşları bundan ibaret... Söz başka niyet farklı! Hain çocuk katilini muhatap alan Akp iktidarı, getirip Öcalan ın avukatını milletvekili yetmedi genel başkan yardımcısı yapan CHP! Neyi konuşacağız? Neresi Atatürkçü, cumhuriyetçi, laikçi, demokrasiden ve hukukun üstünlüğünden yana bunların? Birisi mübarek dinimiz İslam ı diğeride Atatürk ü ve cumhuriyet değerlerini, Türk Milletine karşı kullanıyor. Hepsi mikro etnik ırkçılıklarını, bu kılıflar altında gizliyor! Dünyanın neresinde ihanetle müzakere olmuştur? Nerede isyancılardan ve hainlerden özür dilenmiştir? Hain Öcalan ne ise Seyit Rıza ve şürekasıda odur. Bugün ister Akp de ister Chp de olsun, pkk yı muhatap almaya can atan ve Dersim den dolayı özür kuyruğuna girenler, bu ihanetlerle işbirliği içinde olanlar veya geçmiştekilerin günümüzde yaşayan torunlarıdır. Ancak bu iki siyasi kuruluş % 93 ü Türk Milletinden olan bu coğrafyada % 70 lik bir destek bulmaktadır. Bu bir çelişkidir ya da Türk Milletinin gerçeklerden uzak oluşunun bir göstergesidir. Türk Milleti siyasi tercihlerinde bir yanlış varsa, bunu sorgulamalıdır. Türk Milleti, Osmanlı nın yıkılışının hız kazandığı arasındaki döneme, benzer gelişmeler içinde yaşamaktadır. Bu durumdan kurtulmak için çok okumak, gezmek ve düşünmek gereklidir. Bir Atatürk çıksın diye daha çok beklersiniz ama milletçe Atatürkleşirsek ancak bu zorlu dönemeci geçebiliriz. Yok Akp ile Chp nin birbirinden farkı ama biz Türk Milletiyiz ve kendi söküğümüzü k- endimiz dikmeliyiz. Kızsanız bile yazdıklarım üzerinde düşünün... Engelliler Meclisi'nden Vali Kocatepe ye ziyaret Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Başkanı Ali Değirmenci ve Engelliler Meclisi Yürütme Kurulu üyeleri Denizli Valisi Şükrü Kocatepe yi ziyaret etti Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Başkanı Ali Değirmenci ve kısa süre önce Seçimli Olağan Genel Kurul Toplantısı yapan Kent Konseyi Engelliler Meclisi Denizli Valisi Şükrü Kocatepe yi ziyaret etti. Kent Konseyi Başkanı Ali Değirmenci, Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi çatısı altında yer alan Engelliler Meclisi nin geçmiş dönemlerde başarılı çalışmalara imza atarak Türkiye de ilkleri hayata geçirdiğini söyledi. Başkan Değirmenci, Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi çatısı altında bulunan Engelliler Meclisi olarak sizleri ziyaret etmek istedik. Engelliler Meclisi bu ay Seçimli Olağan Genel Kurulunu yaptı. Ayten Bahtiyar Başkanlığında yeni bir Yürütme Kurulu oluştu. Engelliler Meclisi Yürütüme Kurulunda engelli ve engelli bireylerin birinci derece yakınları yer alabiliyor" dedi. Yeni Yürütme Kurulu üyelerinin Engelliler Meclisi çalışmalarına yeni bir ivme kazandıracağını işaret eden Değirmenci, "Büyükşehir olmamız ile birlikte 19 ilçemizde de faaliyetlerimiz devam edecektir. Engelliler Meclisimiz Türkiye'de ilkleri yapan bir meclisimizdir. Gelişebilirlik haritasını yapıp, resmi kurumların gelişebilirliğini sağlayan ilk meclistir. Ayrıca Engelliler Çalıştayını yapan, Engelliler Çalışıyor Projesi ile Avrupa'da birincilik alan bir meclis. Hakikaten bugüne kadar birçok faaliyet ile sosyal projelere imza atan bir meclis. Sizlerinde desteği ile önümüzdeki 1 yılda bu faaliyetlerimizi nitelik ve nicelik anlamında artırıp ilçelerimizde de yaygınlaştırmayı düşünüyoruz" dedi. Vali Kocatepe: "Engellilere belediyemizin kucak açması çok önemli" Engelliler Meclisi Başkanı Ayten Bahtiyar, engellilere çok güzel hizmetler sunacaklarını belirterek, "Engelliler Meclisi nin kurucusu olmakla birlikte Engelliler Meclisi Başkanlığı görevini yürütüyorum. Uzun yıllar boyunca bütün engelli derneklerinin bir çatı altında toplanmasını hayal ediyorduk. Bu hayalimizi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kent Konseyi çatısı altında faal olarak çalışan Meclislerimiz var. Engelliler meclisimiz de bunlardan bir tanesi. Yaptığımız faaliyetlerde Büyükşehir Belediyemizin çok büyük destek ve katkısı var. Destek verilmemiş olsaydı bizlerde bu kadar başarılı çalışmalar yapamazdık" dedi. Vali Kocatepe de, İnsanlara önder olmanız çok önemli. Bunu yaşayan kişiler olarak sorunları çok iyi bilen, çözüm önerileri de üretebilen kardeşlerimizsiniz. Engelli evlatlarımıza, kardeşlerimize bu konuda belediyemizin kucak açması çok önemli. Her şeyden önce çok büyük bir moral verecektir. Moral insan yaşamı için çok önemlidir. İnsanın yaşama azmini artırır. Dolayısıyla karşılaşılan zorlukların çözümüyle de sizin karar mekanizması içerisinde olmanız mutlaka bu çözümleri de süratlendirecektir. Ben öncelikle Belediye Başkan Yardımcımıza yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum" diye konuştu. Sevindik Vadi Parkı bölgenin çehresini değiştirdi Pamukkale Belediyesi, insan ve yük taşıyan asansörlerin yıllık bakımlarının yapılması konusunda denetimlerini sürdürüyor. Bir hafta süren ve halen devam eden denetimlerde, 37 asansörün yıllık bakımı yapılmadığı tespit edilerek hizmet dışı bırakıldı. Pamukkale Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü ile elektrik ve makine mühendisinden oluşan denetim ekibi, insan ve yük taşıyan asansörlerin yıllık bakımını kontrol ediyor. 05 Kasım 2014 tarihli ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Asansör Bakım ve İşletme Yönetmeliği nde Değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmelik hükümleri gereğince Pamukkale Belediyesi ile Türkiye Mühendisler Mimarlar Odası Birliği (TMMOB) Makine Mühendisleri Odası Denizli Şubesi protokol imzalanarak işbirliği yapıldı. Buna göre, Makine Mühendisleri Odası Denizli Şubesi yıllık bakımı yapılma zamanı gelen asansörleri Pamukkale Belediyesi ne bildiriyor. Belediye ise söz konusu denetim ekibiyle bildirilen tüm asansörlerin yıllık bakımlarını kontrol ediyor. Bir haftadır devam eden denetimlerde 180 asansörün yasaya uygun şekilde hizmet Sosyal, kültürel ve spor alanları ile Denizlilileri hayatın yorucu ve stresli temposundan uzaklaştırma imkanı sağlayan Sevindik Vadi Parkı bölgenin çehresini değiştirdi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli halkının yaşam kalitesini artırmak, farklı alternatiflerle tanıştırmak için son 10 yılda çok büyük projeler ürettiklerini belirtti. Sevindik Vadi Parkı, 92 bin metrekare içinde yer alan sosyal, kültürel ve s- por alanları ile bölgenin çehresini değiştirdi. Sevindik Vadi Parkı'nda bulunan giriş meydanı, yaprak bitki gösteri alanı, kafeterya, seyir terasları, tarih bahçesi, mini golf alanı, spor ve paintball alanı gibi çok sayıda tesis ile ziyaretçilerine farklı alternatifler sunuyor. Özellikle çocuklar için hayata geçirilen oyun treni, paten pisti, yeşil labirentler, macera alanları, tırmanma oyun alanları, jimnastik platformu gibi yapılarla eğlenceli bir şekilde vakit geçirilen parkta ayrıca koşu, yürüyüş ve bisiklet parkuru, dinlenme alanları, şelale, kelebek vadisi ve o- topark alanları da yer alıyor. Sevindik Vadi Parkı, misafirlerine sosyal, kültürel ve spor alanları gibi farklı seçenekler sunarken, ziyaretçiler aynı zamanda parkın yeşil alanları sayesinde doğa ile baş başa kalma imkanına sahip oluyor. Farklı bir yaşam alanı Denizli Büyükşehir verip vermediği denetlendi. Denetimlerde, can ve mal kaybına yol açabilecek şekilde güvenli olmadan ve yıllık bakımı gelip bakımı yaptırılmayan 37 asansör tespit edildi. Ekipler, 37 asansörü yıllık bakımları yapılıncaya kadar hizmet dışı bıraktı. Ekipler, Pamukkale Belediyesi sınırları içinde kalan yerlerdeki asansörlerin bakımlarını kontrol etmeyi sürdürüyor. Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli halkının yaşam kalitesini artırmak, farklı alternatiflerle tanıştırmak için son 10 yılda çok büyük projeler ürettiklerini belirtti. Özellikle yeşil alan projeleriyle kişi başı yeşil alan miktarında Avrupa'nın bir çok kentini geride bıraktıklarını anlatan Başkan Zolan, "Sevindik Vadi Parkı, bünyesinde bulunan tesislerle bölge halkı için alternatif seçenekleri doğa ile buluşturan Denizli'nin büyük parklarından biri oldu. İnsanların sağlıklı yaşam için spor yapabileceği yürüyüş ve bisiklet parkurlarının yanında golf alanı, paten pisti ve paintball gibi farklı alanları var. Bu sayede vatandaşlarımız bir yandan çeşitli spor dallarını öğrenirken, diğer yandan eğlenme imkanı da buluyor" dedi. Parkın bölgenin çehresini değiştirdiğini vurgulayan Başkan Zolan, Sevindik Vadi Parkı'nın farklı bir yaşam alanı haline geldiğini sözlerine ekledi. PAMUKKALE BELEDİYESİ NDEN ASANSÖRLERE SIKI DENETİM Gürlesin, konu hakkında bilgi vererek asansörlerin yıllık bakımlarının yasal bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti. Can ve mal kaybına yol açabilecek risk taşıyan asansörlerin kullanımına asla izin verilmeyeceğinin altını çizen Başkan Gürlesin, Bizim için önemli olan insanlarımızın can ve mal güvenliğidir. Bu konuda asla taviz vermeyeceğiz. Daha önce asansörlerin yıllık bakımının yapılması konusunda vatandaşlarımızı bilgilendirmiştik. Şimdi ise ekiplerimizle uygulamayı başlattık. Buradan asansörü bulunan binaların sorumlularına, bina sahiplerine ve yöneticilere bir kez daha uyarıda bulunmak istiyorum. Asansörlerin yönetmelik kurallarına uygun olarak güvenli bir şekilde çalışması için yıllık bakımlarını akredite olmuş A tipi muayene kuruluşlarına yaptırın. Bakımlar, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ne yaptırılacaktır dedi.

10 SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ Şubat Kasım Perşembe Pazar Bahçeli Tunceli'de Papa da Ankara'da Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ Size göre MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Tunceli'ye gitmesi mi yoksa Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis'in Türkiye'ye gelmesi mi, daha ilgi çekici gelişmedir? Aslında bu iki gelişme de Türkiye'deki hoşgörü ve uzlaşma ortamı üzerindeki tartışmalarla doğrudan ilgilidir. Bahçeli Tunceli'de yaptığı konuşmada 'deki Dersim olaylarına değinirken "Çözüm Süreci"ne MHP'nin bakış açısını da seslendirdi... Bahçeli'nin konuşmasındaki şu bölümler bu açıdan önemlidir: Özür lobisi "- Özür lobisi kurmak iç barışa katkı sağlamaz. İç ve dış mihraklara karşı uyanık olmalıyız. Hiçbir ahlaksız sürece müsamaha gösterilemez hadiseleri isyandır ve bu isyana katılanlar bölücü teröristlerdir." "- Devlet diz çökmez. Devlet el de etek de öpmez. Devlet zarara düşerse milletin bozgun yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Eğer diz çöksek, el öpsek, taviz versek bağımsızlığımızdan bahsedemeyeceğimiz gibi, Tunceli ilimiz de olmayacaktı." Görüldüğü gibi Bahçeli "Çözüm Süreci"nin başarıya ulaşması için çaba harcayanları ve kendi tarihimizle yüzleşme kapsamında Dersim'de olup bitenleri bugünün gündemine taşıyanları "Özür lobisi" olarak niteliyor. Türkiye ve hoşgörü Papa Francis'in Türkiye'yi ziyareti konusuna gelince... Dış dünya medyasında bu ziyaret dolayısıyla yapılan yorumlardan ve haberlerden bazılarında, Türkiye farklı inançlara karşı hoşgörü sahibi olmayan bir ülke olarak sunuldu. Bunun kanıtı o- larak da "Ermeni Tehciri", "Varlık Vergisi", "6-7 Eylül Pogromu", "Süryani göçü" ve son olarak da Hrant Dink ile Rahip Santoro cinayetleri örnek gösterildi bu yayınlarda... Bütün bu gelişmeler, içeride hem "Kürt Realitesi" hem de "Alevi Gerçeği" konularında kalıcı, evrensel insan haklarına ve inanç hürriyetine endeksli çözümler aradığımız bu dönemde, bizleri daha yoğun çaba harcamaya ve daha derin düşünmeye yönlendirmelidir. Öfke ve tepki siyaseti Bahçeli'nin "Milliyetçilik" ideolojisini günün gerçeklerine uyarlayacak bir düşünce evrimi konusunda adımlar atması gerektiği ortadadır. Neticede onun "Çözüm Süreci"ne dönük gelişmeleri yorumlama tarzı ve bunu "Taviz" o- larak yorumlaması, Kürt milliyetçileri açısından da aynı biçimde ele alınıyor. Ve hatta bunu "Öcalan Kürt davasını sattı" şeklinde sunup, örtülü iç savaşın devam etmesi gerektiğini söyleyenler bile var. Papa'nın ziyareti dolayısıyla "Türkiye'de hoşgörüsüzlük egemen" diyenlere de "Yeni Türkiye"nin eskisinden farklı olduğunu kanıtlayan adımlar atmalıyız. Bu konuda belki "Heybeliada Ruhban Okulu"nun açılması bir ön adım olabilir. Özetle, tepki ve öfke siyaseti rayından çıkartan güdülerdir Abdurrahman D L PAK YENİ AKİT GAZETESİ Dünya 5 ten büyüktür! Erdoğan 69. BM Genel Kurulu ndaki konuşmasında beklenen mesajları verdi ve Dünya 5 ten büyüktür dedi ve ekledi: 21 yüzyılda hâlâ insanlar açlıktan, salgın hastalıklardan ölüyor. Çocuklar ve kadınlar savaşlarda katlediliyor. Dünyanın zengin ülkeleri refah içinde yaşarken fakir ülkelerde insanlar hastalıklarla boğuşuyor. İklim değişikliğinin etkileri insanlığın önünde önemli bir sınav olarak duruyor. Bu manzara insan onuruna yakışmamaktadır. Çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyada hiç kimse masum değildir. Hiç kimsenin can güvenliği yoktur. Hiç kimse de sürdürülebilir refah ve barış içinde o- lamaz. Sormak gerek, bütün bunlar olurken BM ne yapıyor. Modern batı ne yapıyor? İslam İşbirliği Konferansı, Arap Birliği, Afrika Birliği ne yapıyor.? Hepsi de kör, sağır ve dilsiz. 3 maymunları oynuyorlar.. Gerçekler karşısında kafalarını kuma gömüyorlar.. Dilsiz Şeytan oluyorlar, haksızlıklar karşısında susarak.. Batı, darbeye darbe diyemiyor. Darbeciye darbeci diyemiyor.. Sisi nin Baltacıları ile Suriye deki teröristler arasında ne fark var. İsrail in terörüne de Esad ın terörüne de ses çıkarmıyor Batı.. Ben teröre terör demem, terör beni vurmayınca diyor sanki Batılı beyaz adam! Erdoğan diyor ki; İki bin kişi ölüyor, kimyasal silahlarla. Konvansiyonel silahlarla 200 bin kişi ölüyor. İki bin kişinin ölmesini suç telakki eden bir zihniyet, 200 bin kişinin ölmesini suç telakki etmiyor. Bu nasıl bir anlayıştır? Canlıların ölümüne neden olan her türlü silahın kullanılması suçtur. Mısır da halkın oylarıyla seçilmiş iktidar darbeyle indirilirken Birleşmiş Milletler de ülkeler bunu izliyor ve darbeyi yapan meşrulaştırılıyor. Erdoğan Dünya 5 ten büyüktür vurgusu yaptı BM Genel Kurulu nda ve dedi ki; Dünya, 5 ten büyüktür. Güvenlik Konseyi nin Birleşmiş Milletler i etkisiz hale getirmesi küresel vicdanın kabul edebileceği bir şey değildir. Tüm alınan kararlar bir ülkenin iki dudağı arasındadır. Bu durum kabul edilemez.. Eğer BM ve Güvenlik Konseyi, barış ve güvenliğin, refah ve mutluluğun insanlar arasında adil bir şekilde paylaştırılmasını sağlayamayacaksa niye var! Altını çizerek ifade etmek isterim ki; 5 ülkenin BM yi etkisiz hale getirmesi küresel dünyanın kabul edeceği bir şey değildir. Evet, dünya 5 ten büyük olmasına büyük de, o diğer devletler bir araya gelmeyecek olurlarsa değişen bir şey olmayacak. Cumhurbaşkanı önceki gün buna atıf yaptı. Namuslular, namussuzlar kadar cesur değilse, birlik değillerse değişen bir şey olmayacak. Konfüçyüs öyle diyor: Karanlığa küfretmeyi bırak da, kalk Allah aşkına bir mum yak! Evet, karanlık aydınlığın yokluğudur. Işık gelince karanlık yok olur. Zaten karanlık yok olmaya mahkûmdur. TEOG, TED Üniversitesi ve seyyar öğretmenler... Abbas GÜÇLÜ MİLLİYET GAZETESİ TEOG, TEOG diyorduk, işte o da bitti. Peki, geriye ne kaldı? İsterseniz gelin bu son birkaç günün bir değerlendirmesini yapalım... n Önemli ölçüde eğitim-öğretim trafiğini aksattığı kesin. Zaten çok kısa olan eğitim süresi bir de bu yüzden makaslandı. Her ne kadar heyecanı azalttı denilse de tam aksi söz konusu. Çünkü sınav sözcüğü her zaman öğrencileri strese sokar. Sınav disiplininden ve sağlıklı bir ölçme değerlendirmeden söz etmek çok zor. Kolay sorular, kendi okulunda sınav ve aynı puanda yığılmalar daha şimdiden tartışmaları da beraberinde getirdi. Görünen o ki geçen yıldan hiç ders alınmamış. MEB, ben ne dersem o mantığının ve dayatmasının esiri olmaya devam ediyor. Bunun sancılarını da veli ve öğrenciler çekiyor. Öğrencilerin sınav başarılarıyla okul başarıları mutlaka mukayese edilmelidir! Bakın o zaman ortaya neler neler çıkacak! Soru kitapçıkları, kopya ve farklı iddialar için bir süre daha saklanmalıydı... Daha pek çok madde sıralanabilir ama sanki değişen hiçbir şey olmayacak. Çünkü yaşananlardan ders almasını bilmiyoruz... Farklı bir üniversite Hafta içerisinde Ankara da TED Üniversitesi nde öğrencilerin konuğu oldum. Her ne kadar arkalarında Türk Eğitim Derneği nin (TED) görkemli tarihi ve gücü olsa da henüz mezun bile vermeyen, çiçeği burnunda, çok yeni bir üniversite. Fazla büyümeyi hedeflemeyen, eğitimde kaliteyi arayan, farklı olmayı hedefleyen, en önemlisi de kurucularının yani Atatürk ün, İnönü nün ve Türkiye Cumhuriyeti ni kuran diğer kadroların o günkü heyecanlarını, bugün de aynı duygularla yaşatmaya çalışan bir kent üniversitesi. Başkentin tam da göbeğinde, TED Koleji nin eski kampüsünde. Öğrencilerin çoğu burslu ve hemen hepsi de pek çok seçeneği bırakıp, burayı tercih etmiş. Niye, sorusuna verdikleri cevap da bir hayli ilginç: Burası farklı... Henüz kuruluş aşamasında oldukları için sıkıntıları çok ama onlar mutluydu. Eğitim ve ülke sorunları konusunda da müthiş duyarlılardı. Üretkenliklerine ve farklılıklarına gelince, girişimciliklerini birkaç ay içerisinde göstereceklerine söz verdiler. Bakalım hangi projelerle karşımıza çıkacaklar. Mutlu ayrıldım, ikinci buluşmayı merakla bekliyorum... Koşan öğretmenler Benim ismimle ilgili ilginç bir tekerleme var: Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz... Sanki tam da bugünün köy ve kasaba öğretmenleri için söylenmiş. Türkiye nin neresine giderseniz gidin, köy ve kasabalardaki öğretmenlerin neredeyse tamamına yakını, kent merkezlerinde o- turup, görev yaptıkları okula sabah gidip akşam dönüyorlar. Yani artık o küçük yerleşim birimlerinde, eskinin hoca beylerini, öğretmen hanımlarını görmek mümkün değil. Hemen hepsi bir koşuşturma içindeler. Sabahın köründe yollara düşüp, akşamın karanlığında evlerine yetişebilmenin telaşı içerisindeler. Bu y- oğun koşuşturma içerisinde belki de akıllarına gelen en son şey eğitim ve öğrencileri. Velileri ve bulundukları köyün, kasabanın sorunlarını hatırladıklarını ise hiç sanmıyorum... Her yönüyle kalkınan bir Türkiye istiyorsak öğretmenleri bulundukları yerde tutmak ve onları mutlu etmek zorundayız. Bunun için de atama yönetmeliğinden maaşlara, özlük haklarından lojmana, teşviklerden torpilli görevlendirmelere kadar her şeyin sil baştan değişmesi gerekiyor. Peki, bu nasıl olacak, kim yapacak? MEB mi? İşte asıl sorun bu! Bu yaşananlar onların umurunda bile değil!.. Özetin özeti: Keşke herkes mazeret aramayı bırakıp da işini en iyi şekilde yapmaya odaklanabilse Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez. Birileri bizlerin kanları ve gözyaşları üzerinden kendilerine iktidar ve servet üretiyor. İslam coğrafyasındaki dağınıklık, terör, darbe düzeni, biraz da bu cahillik tefrikanın eseri değil mi? Dinî, mezhebî, etnik, ideolojik, politik, felsefî kanaat farklılıklarına dayalı çatışmaların maliyeti ve sonuçları ortada.. Evet, güvenlik teşkilatının teşkilinde ve kararlarında bir adalet yok, ama bu örgüt hâlâ varlığını sürdürüyor.. O katılımcı, çoğulcu ve şeffaflık var mı? O da yok.. Sonuç ortada. O zaman bu örgüt niye var.. 1. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan bir düzen bu. Galiplerin mağluplara dayattığı bir düzen! Hindistan niye yok Güvenlik Konseyi nde, Afrika niye yok, İslam dünyası niye yok. Niye Güvenlik Konseyi üyeleri sadece Hristiyanlardan ve Çin den oluşuyor? La ilahe denmeden Müslüman olunmaz.. Ama sadece La i- lahe diyerek de Müslüman olunmaz. Ardından İllallah dememiz gerekiyor. Bu yanlış da peki doğrusu ne? Doğru olan ne? Aramızdaki tefrikayı sona erdirmemiz gerek.. Ardından adalet, barış ve özgürlük temelinde evrensel bir hukuk düzeni oluşturmamız gerek.. Bunun için ilim üretmemiz gerekiyor, sanat üretmemiz gerekiyor. Bu kadroları yetiştirmemiz gerekiyor.. Paramızın olması gerekiyor. Kendisi himmete muhtaç bir d- ede, nerdeki gayrıya himmet ede değil, Veren el olmamız gerekiyor.. Daha akıllı, daha dürüst ve daha cesur olmamız gerekiyor.. Sabırlı olmamız gerekiyor. Gideceği yeri bilmeyen kaptana hiç bir rüzgâr fayda etmez. Kökü mazide olan bir ati olmamız gerek. Tarihten ders alarak, bu günün sorumluluklarına sahip çıkmamız ve bir de gelecek hayalimiz olması gerekir.. Merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük değilse, bu mücadeleyi kazanamayız.. BM Güvenlik Konseyi, 12 Eylül darbesinin mimarı general Kenan Evren in adına Milli Güvenlik Konseyi dedikleri 5 li çetesinde daha anlamlı, saygın bir yapı değil.. Bölgemizde yaşanan olaylar BM nin karizmasını ve işlevselliğini yerle bir etmeye devam ediyor.. Evet dünya 5 ten büyüktür.. Bunu dünya da, 5 li çetenin iş birlikçileri de, o 5 ülke de bir gün anlayacak ama, korkarım çok geç kalacaklar ve çok ağır bir bedel ödemek zorunda kalacaklar.. Selam ve dua ile

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 Dünya AKS Acil Yardım 112 Bankas Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 Dünya Bankas Çok Tarafl Yat r m YANGIN TELEFONLARI Garanti Ajans MIGA n n cra Kurulu Ba kan İzmir 110 (CEO) Karşıyaka Keiko Honda, zmir Büyük ehir Kadifekale Belediye Ba kan Kocao lu nu Bornova ziyaret etti. 388 Honda, Sizinle Bostanlı birlikte çal t k 386 ve gelecekte Buca de çal aca z Bize 61 i birli i Karabağlar f rsat verdi iniz için te ekkür Çamdibi ederiz. dedi. Ziyarette MIGA Çiğli Risk Yönetimi Üst 376 Düzey Balçova Yetkilisi Franciscus Linden, K demli Evka Sigorta Uzman Christopher Evka Millword, Gaziemir Dünya Bankas Uluslararas Finans Hatay Kurulu u (IFC) Avrupa, Narlıdere Ortado u ve Kuzey 238 Afrika Yat r mlar Sorumlusu Güzelbahçe 234 Elif 25 Çevik 34 ile Büyük ehir Belediyesi bürokratlar da HASTANE TELEFONLARI haz r bulundu. -Devlet Hastaneleri- Büyük ehir Belediyesi nin çe itli projeleri Aliağa için IFC den kredi N.S. İşgören Alsancak ald n hat rlatan Honda, Alsancak Acil Servis Size nas l daha iyi hizmet veririz, Ağız ve Diş Sağlığı onun Alsancak için buraday z. Diş Hast. diye 464 konu tu Dünya Atatürk Bankas n n Devlet misyonu hakk nda Behçet Uz bilgi veren Honda, zmir e Bornava Dev. daha Hast. önce kredi 375 verdi imiz gemi, Bozyaka tramvay Eği. Hast. ve trafik sistemi gibi 50 projeler Buca S.D. var. Hastanesi Gelecekte de çal aca z. Çeşme A. Çizgenakat Bize i birli i f rsat verdi iniz Foça için 812 te ekkür ederiz. Göğüs dedi. Hastanesi Dünyada sadece üç33 Konak Diş Hastanesi belediyeyle çal t klar n Karşıyaka belirten CEO Honda, bunlar n Sao Çiğli Dev. Hastanesi Paulo, Menemen stanbul Dev. Hast. Büyük ehir ve59 zmir Nejat Hepkon Büyük ehir oldu unu aç. Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Ba kan Urla Dev. Kocao lu Hastanesi ise, 752 Finans yap s n belirli Tepecik Dev. Hast. bir noktaya getirmeden, kendi özkaynaklar n zla -Belediye Hastaneleriyat r m yapmadan Eşrefpaşa zaten Bel. Hast. dünya 293 kredi sahnesine ç ans n z yok. Bizim de bir -Özel Hastanelerhaz rl k evremiz oldu, bugünlere Anadolu Tıp Merkezi kolay gelmedik. Finans ve borç Agora Tıp Merkezi yap m za Atakalp Kalp özen Hastanesi gösterdik. 483 Kararl ve Atakent istikrarl çal malar m z Tıp Merkezi sonras nda Atagöz Göz art k Hastalıkları Hazine ye 435 vadesi geçmi borcumuz Atafizik, Fizik Ted. Mer. kalmad. 231 Bugün çok Batıgöz farkl bir Hastanesi noktaday z. 489 diye konu tu. Bornova Tıp Kocao lu, Merkezi tüketim 388 için Bornova Özel Tıp Mer kredi almad klar n, sadece Bornova Özel finansal geri dönü Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi klar n ve daha dü Buca Sağlık Merkezi nda Central Hospital kredi almaya çal t klar n kaydetti. Can Tıp Merkezi Kocao lu, Caner Göz Dünya Merkezi Bankas heyetine Büyük ehir Çağdaş Tıp Merkezi Belediyesi nin 285 önemli projeleri Çankaya hakk nda Tıp Merkezi bilgi de 425 sundu Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel Kasım 2014 Pazar SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Yurttaş:Manisa organik tarımda marka olabilir! Köprübaşı ilçesindeki Organik Zeytin Üretme Çiftliği ve Zeytinyağı Tesisleri'nde inceleme yapan AK Parti Manisa Milletvekili Yurttaş, "Manisa, Türkiye genelinde organik tarım yapan en çok çiftçiye sahip sekizinci il" dedi Manisa Valisi Erdoğan Bektaş ve AK Parti Manisa Milletvekili Dr. Muzaffer Yurttaş, Köprübaşı ilçesinde Organik Zeytin Üretme Çiftliği ve Zeytinyağı Tesislerinde inceleme gezisi yaptılar. Çiftliğin yetkilisi Ali Alp, Köprübaşı na 12 yıl önce geldiklerini ve şu an 3500 dönüm zeytin çiftliği tesis ettiklerini söyleyerek ağaç diktiklerini belirtti. Şu an da 4000 m2 kapalı alanı olan son sistem bir zeytinyağı tesisinde hizmete başladıklarını belirtti. Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Manisa nın organik tarıma elverişli olduğunu ve bu konuda ciddi bir çalışma ve sertifikasyon programı yapacaklarını belirtti. Köprübaşı ilçesinde tarım konusunda büyük bir atılım ve heyecan gördüğünü söyleyen Vali Bektaş, mevcut olan Avşar ve Demirköprü Barajlarının sulama sistemlerinin kapalı devreye alındığı takdirde çok büyük alanların daha verimli bir şekilde sulanabileceğini belirtti. İnceleme gezisi hakkında AK Parti Manisa Milletvekili Dr. Muzaffer Yurttaş Türkiye de bulunan 162 milyon zeytin ağacının 20 milyonu Manisa mızda bulunmaktadır. Şu an 15 milyon ağacımız zeytin veriyor, 5 milyon ağacımız önümüzdeki yıllarda ürün verecektir. Türkiye deki sofralık zeytinin %37 sini Manisa mız karşılamaktadır. Sofralık zeytinde birinci sıradayız. Yeşil sofralık zeytinin %70 ini ilimiz üretmektedir. Manisa mızın iklimi, güneşli gün sayısı, nem oranı zeytin yetiştiriciliğine çok uygundur. Düzgün üretim ve zamanında hasat ve vakit geçirmeden sıkılan zeytinlerimizden elde edilen yağ ilaç niteliğindedir. dedi. Yurttaş konuşmasına devamla bölgemizde organik zeytin üretimi konusunda çiftçilerimiz çalışmalarını sürekli devam ettirmektedirler. Bu çiftliklerde hiçbir kimyasal madde kullanılmamaktadır. Çalışanlar özel eğitime alınarak bilgilendirilmektedir. Amacımız ilimizde iyi zeytin üretimi ve ilaç niteliğinde sağlıklı, en üstün kalitede yağ üretimini gerçekleştirmektir. dedi. Ülkemizde zeytinyağı tüketiminin 2 litre, Avrupa ülkelerinde ise 20 litre civarında olduğunun ve en sağlıklı yağın zeytinyağı olduğunu, bu yağın kalp krizlerini önlediğini belirten Yurttaş; halkın bilgilendirilmesi konusunda basına büyük görev düştüğünü söyledi. Organik Tarım Manisa İçin Önemlidir Yurttaş açıklamasında Manisa da 2013 yılında organik tarımla uğraşan çiftçi sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 15,1 artarak bin 931 e çıktı. Manisa, bu değerlerle Türkiye genelinde organik tarım ya- Maden İhracatçıları Birliği'nden Maden Şehitliği Anıtı na destek Cinemaximum (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center pan en çok çiftçiye sahip sekizinci il oldu. İlimizde organik tarım yapılan alan, ülkemizdeki toplam organik tarım yapılan alanın yüzde 1,4 ü olup bu büyüklük bakımından ilimiz, en fazla organik tarım yapılan alana sahip 15. il konumundadır. Manisa, 55 bin 708 tonluk organik tarım üretimiyle en fazla organik tarım üretimine sahip 10. il konumunda olup bu üretim miktarı, ülkemizdeki toplam organik tarım üretiminin yüzde 3,2 sini oluşturmaktadır. Organik Tarım konusunda çalışmalar artırılmaktadır. Bu konuda herkesi duyarlı olmaya ve konu üzerinde düşünmeye davet ediyorum dedi. AK Parti Manisa Milletvekili Dr. Muzaffer Yurttaş, Valimiz Sayın Erdoğan Bektaş, organik tarım konusunda heyecanlı ve kararlı. Tüm kurumlarımız bu konuda yapılacak çalışmalara destek vermelidirler dedi. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, Manisa nın Soma ilçesindeki maden faciasında şehit olan işçiler için Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak Maden Şehitliği Anıtı na destek olacak. Birlik Başkanı Ali Kahyaoğlu, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Halil Memiş i ziyaret etti. Ziyarette konuşan Kahyaoğlu, anıta destek olmak istediklerini söyledi. Soma da yaşanan facianın kendilerini de derinden yaraladığını ifade eden Kahyaoğlu, Soma da yaşanan maden faciasının ardından, Soma Belediye Başkanı ile görüşmelerimiz oldu. Bir ay sonrada ziyaretine gittik. Burada yapılacak anıt projesinin içerisinde yer almak istediğimizi söyledik. Biz bu projeye siyasi olarak bakmıyoruz. Bizim tek siyasetimiz madenciliktir. Burada yapılacak çalışma, 301 maden şehidimiz anısına yapılacak bir çalışma olacaktır. dedi. Genel Sekreter Memiş de ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade ederek, Konuya sizinle aynı hassasiyette yaklaşıyoruz. Biz bu projeye toplumun bütün kesimlerini dahil ederek, hayatını kaybeden işçilerimize olan vefamızı göstermek istiyoruz. Bugüne kadar tarafları bekleyelim ve herkesi dahil ederek projeyi başlatalım istedik. Bu nedenle biraz gecikme oldu. Biz şu anda ihale sürecini başlattık. diye konuştu. İhale süreci başlamış olmasına rağmen isteyenlerin katkı yapabileceğini ifade eden Memiş, Tabii bu projeyi kısa sürede hayata geçirmek istiyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Cengiz Ergün ve şahsım başta olmak üzere bu projeye emek verenler adına sizler, vereceğiniz destekler için teşekkür ediyorum. dedi. (CİHAN) Manisa'da hayvanlara çipli kimlik kartı takılacak -Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi Manisa da, Orman ve Su İşleri Bakanlığı mikroçipin dağıtımına başlandığını ifade kibi yapılabilecek. Artık sokak hayvanlarının da kimlik kartı olacak. dedi.sahiple- ULAŞIM TELEFONLARI Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün uygulaması kapsamında so- okuyucusu ve sekiz pens verildiği kaydenilmiş hayvanların tekrar sokağa salınma- Denizyolları etti. Ayrıca bu dört şehre sekiz mikroçip kak hayvanları ve sahipli hayvanlar, çip dildi. Bin 200 çipin olduğu Manisa'da yaklaşık 4 bin 500 sokak hayvanı bulunduğusinde sokak hayvanlarının kontrolden ge- Basm. Rezervasyon sına tepki gösteren Bayrak, Sistem saye- THY Rezervasyon uygulamasıyla izlenecek. Sistem sayesinde, sokak hayvanlarının kontrolden geçip nu belirten Bölge Müdürü Bayrak, zamanla çip takılmayan diğer hayvanların da uylarında aileler, çocukları için hayvan satın çip geçmediğini anlamış olacağız. Yaz ay- Alsancak Gar geçmediği öğrenilebilecek. Doğa Koruma ve Milli Parklar 4. Bölge Müdürü Rahmi gulamaya dahil edileceğini söyledi. Pirinç alıyor ama daha sonra heves bitince sokağa terkediyor. Bunun kontrolünü de sağla- Santral Garaj Bayrak, bakanlık tarafından alınan 10 bin tanesi büyüklüğündeki mikroçipin, derinin Çesav Tıp Merkezi adet mikroçip ve 10 bin adet kulak küpesi altına takılacağını ve yüzeyde görünmeyeceğini söyledi. Hayvanların online takip sokağa bırakan kişilere, 454 lira para cezamış olacağız. Hayvanları sahiplenip sonra -Körfez Ulaşım İskeleler- Dünyaca Çeşme Sissus ünlü uluslararas kredi Has çipinin İzmir, Aydın ve Muğla'da dağıtılmaya başladığını bildirdi. Sahipli ve sahipsiz hayvanların kontrol altına alınması ve roçip takılan hayvan, nereye giderse gitsin ları kayıt altına almayı hedeflediklerini Karşıyaka edileceğini bildiren Rahmi Bayrak, "Miksı kesilecek. diye konuştu. Bütün hayvan- Konak Çınarlı Hastanesi derecelendirme kurulu u Moody s, Çiğli Özel Sağ aşılanması için sistem oluşturulduğunu kimlik numarasıyla tespit edilebilecek. vurgulayan Bayrak, bundan sonraki süreçte sokak hayvanlarıyla ilgili daha kontrollü temmuz ay sonunda Alsancak Diyabet Hastanesi kaydetti. İzmir'de 5 bin 600, Aydın'da bin Hayvanlar, Yaban Hayatı Bilgi Sistemi'ne Bostanlı yay mlad son raporunda Diamed Dah. Dal Mer , Muğla'da 2 bin ve Manisa'da bin 200 kaydedilecek. İnternet üzerinden online ta- bir sistem oluşacağını söyledi. (CİHAN) Bayraklı İskele zmir Doğa Tıp Büyük ehir Mer. Belediyesi nin Pasaport İskele ulusal Dr. Sıhhat ölçek Tıp kredi Merkezi notunu Aa3, küresel 47 ölçekte kredi notunu Baa3 olarak aç t. zmir, Moody s taraf ndan verilen söz konusu notlar iki Göztepe y ld r İskele korumay -Türk Telekom- Avşar Palmiye Sema Sineması ba ar yor. Efes K.B.B. Merkezi Raporda zmir 446 Büyük ehir in güçlü faaliyet marjlar, dengeli nakit ak n n ba ar l yönetim stratejisiyle birlikte kendi kendini Üçkuyular finanse İskele etme kapasitesi Arıza 121 Cinemaximum Konak Sineması sa lad ve Ege Sağlık Hastanesi bu durumun, geçen 00 be y l Bilinmeyen içinde Numara toplam gelirlerinin 11811yakla k Cinemaximum yüzde 4 üne denk 446 gelen finansman Desem fazlal ndan Sineması 422 da anla ld ifade edilmi ti. Moody s, belediyenin Ege Tüp Bebek bugüne Merkezi kadar bütün borçlar n n 45 Danışma anapara ve faiz geri 444 ödemelerini fazlas yla kar lamaya yeterli miktarda Karşıyaka nakit Sineması rezervi bulundurdu unu, bunun da -Elektrik istikrarl bir Arıza- nakit yönetimi Egeria Çocuk stratejisi Sağlık izlemesinden kaynakland n vurgulam t. İzmir Sİneması Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK Kasım Şubat Pazar Perşembe YOKSA SİZ HALİTOFOBİK MİSİNİZ? Kötü bir ağız kokusu herkesi rahatsız eder, hatta kişiyi toplumda yalnızlaştırır. Bir çok nedene bağlı olarak oluşan ağız kokusunun tedavisi mümkün, ancak gerçekte olmayan bir kokuyu algılıyor ve rahatsız oluyorsanız! İşte buna halitofobi deniyor Her insan; yediklerine, içinde bulunduğu duygusal duruma, hastalıklarına, genetik yapısına bağlı olarak bazı kokular yayar. Ancak tüm ağız kokularının kaynağı ağız içi değildir. Hatta bazı ağız kokularının ağzınızla hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen psikolojiktir. Başkasının duymadığı o kokuyu siz duyar ve rahatsız olursunuz. İnsan içine çıkmaya çekinir, herkesten uzak durmaya çalışırsınız. İşte bu duruma uzmanlar halitofobi diyorlar. Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Göregen, ağız kokularını öncelikle gerçek ve yalancı ağız kokusu şeklinde ayırdıklarını belirterek, Ağız kokusu denilince genelde kaynağı ağız içinde olan veya ağız içinden kaynaklanmayan kokuları anlıyoruz. Ancak ağız kokusunun yüzde i ağız içinden kaynaklanır. Ağız kokusu bir hastalık değil, belirtidir. Ağız içindeki bir problemi yansıtabildiği gibi kişinin psikolojik durumunu veya fizyolojik bir hastalığını da yansıtabilir. Aynı zamanda sistematik bir hastalığın belirtisi de olabilir. Burada da ya hastalığın kendisi koku yapıyor veya hastalık dolayısıyla kullanılan bir ilaç kokuya neden oluyor. Veya bütün bunların dışında psikojenik bir kokudur. Kişinin ruh haline bağlı bir koku söz konusu olabiliyor. Bunun da daha i- leri bir boyutu var, daha tehlikeli bir durum, hasta başkasının duymadığı bir koku duyar. Bu durum Halitofobi (koku korkusu) diye tanımlanıyor. Hasta başka hiç kimsenin duymadığı bir kokuyu duyar ve rahatsız olur. Ağzının koktuğunu düşünür diye konuştu. DİŞLER DEĞİL DİL KOKAR Ağzınız koktuğunda hemen diş fırçasına sarılıp, defalarca dişlerinizi fırçalıyorsanız, aslında yanlış yapıyorsunuz. Çünkü ağız HANGİ HASTALIK NASIL KOKAR? Diyabette ağzımıza aseton kokusu gelir. Karaciğer yetmezliğinde ölü fare kokusu gelir. Böbrek yetmezliğinde balık kokusu, romatizmal ateşe yakalanan çocuklarda tatlımsı bir koku, akciğer apsesi varsa çürümüş et kokusu, midede pankreatik sıvılarda çürüme varsa açlık nefesi kokusu, insülin iğnesine bağlı diyabette ise çürümüş elma kokusu gelir. kokusu yapan bakterilerin buluşma noktası dişler değil, dildir. Dolayısıyla ağız kokusundan kurtulmak için yapılacak en doğru şey, dilin üst bölümünün özel fırçasıyla temizlenmesidir. Dil üstünde ne kadar çok bakteri birikirse o kadar koku yapar. Ancak bunun tek nedeni ağız hijyeni olmayabiliyor. Doç. Dr. Göregen, tükürük salgısının yetersizliğinin ya da tükürükteki asit baz dengesindeki değişimin de ağız kaynaklı kokuya neden olabileceğini söyledi. GAZLARIN ÖLÇÜMÜ İLE NET TANI Nedeni ne olursa olsun yeni teknolojilerle ağız kokusuna net bir şekilde tanı koyabildiklerini belirten Doç. Dr. Göregen, Dil ve tükürük testi ile nefes gazı ölçümleri yaparak; ağız kokusunun ağız içinden mi, sistematik bir hastalıktan mı, yoksa farklı bir nedenden mi kaynaklandığını tespit ediyoruz. Elde ettiğimiz veriler bazen de kişide bir hastalığın varlığına işaret eder. Böyle durumlarda kişiyi detaylı tetkikler yapılması için ilgili branşa yönlendiriyoruz dedi. MİDE KOKMAZ KAN KOKAR Doç. Dr. Göregen, adeta ağız kokusu ile ilgili bildiğiniz her şeyi unutun diyor. Hem ülkemizde hem de gelişmiş ülkelerde bir çok insanın ağız kokusuna midesinin neden olduğunu düşünerek gereksiz yere endoskopilere yaptırdığını ifade eden Göregen, Ağız içi kaynaklı kokuya genelde bakteriler neden olur, farklı hastalıklara bağlı metabolik kaynaklı kokuda ise bilinenin aksine midemiz değil kanımız kokar. Reflü dışında mideden ağza bir koku gelmez. Örneğin soğan veya sarımsak yediğimizde nefesimizle dışarıya verdiğimiz koku, midemizden değil, kanımızdan kaynaklanır. Yine ayın şekilde bazı hastalıklarda kullanılan ilaçlardan dolayı görülen ağız kokusu da kan kaynaklıdır. Burada aslında kokan ağız değil, kandır. Koku yapıcı maddeler kan yoluyla akciğerlere gelip, buradan nefes yoluyla dışarıya çıkar. Bu kesinlikle ayırt edilmesi gereken bir durumdur. Bu geçici kokudur, ancak diyabet veya koku yapan farklı bir hastalığınız varsa o zaman geçici olmayan bir kan kokusu söz konusu olur. YANLIZLAŞTIRAN HASTALIK En önemlisi de ağız kokusu kişiyi yalnızlaştırıp sosyal ortamdan uzaklaştırıyor. Geçtiğimiz yıllarda boşanma nedeni olarak da kabul gören ağız kokusu, zamanla sosyal fobiye neden oluyor. Bu durumda kişi sürekli ağzını kapatır, ya da çok az konuşur, düşüncelerini çok fazla ifade etmez. Bu çoğu meslekte kişinin kariyerini de olumsuz etkiler bilgisini verdi. Baş ağrısını telkinle azaltmak mümkün Türk Nöroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Dora, "Ağrı dediğimiz şey, psikoloji ile çok yakın ilişkili bir durum. İnsanlar ağrıyı telkinle azaltabilir ya da hissetmeyebilir. Haftada iki günden fazla ağrı kesici kullanılmamalı" diye konuştu Türk Nöroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Babür Dora, baş ağrısının telkinle azaltılabileceğini ya da hissedilmeyebileceğini bildirdi. Kemer Beldibi'nde bir otelde düzenlenen 50. Ulusal Nöroloji Kongresi'ne katılan Prof. Dr. Dora, AA muhabirine yaptığı açıklamada, verilere göre Türkiye ve dünyada hemen hemen aynı oranda görülen baş ağrısının sıklıkla karşılaşılan bir rahatsızlık olduğunu söyledi. Dora, 2008'de tamamlanan Türkiye Başağrısı Epidemiyolojisi Çalışması'nda insanların yüzde 47'sinin hayatının bir dönemimde baş ağrısı çektiğinin ortaya çıktığını ifade ederek, yüzde 90'ının hayatının farklı dönemlerinde baş ağrısı çektiğini gösteren çalışmaların da olduğunu dile getirdi. - Her altı kişiden birinde migren görülüyor Türkiye'de her altı kişiden birinde migren görüldüğünü vurgulayan Dora, "Her 5 kadından biri migrenliyken, erkeklerde her 15 kişiden birinde görülüyor. Ayda bir defa başınız ağrıyorsa ve bunu bir ağrı kesici ile geçiştiriyorsanız, bu önemli değil ama daha sıklıkla görülüyor ve iş hayatınıza engel oluyorsa tedavi gerekir" dedi. Baş ağrısının birincil ve ikincil nedenleri olabildiğini anlatan Dora, şöyle devam etti: "Migren, gerilim tipi baş ağrılarının en büyük nedenleri arasında. Burada hastalık, baş ağrısının kendisi. Bir de ikincil baş ağrıları var. Bunlarda da baş ağrısı başka bir hastalığın belirtisi olarak karşımıza çıkıyor. Mesela sinizüte, gribe, göz tansiyonuna ve beyin tümörüne bağlı baş ağrısı olabiliyor. Birincil türde insanlar sıklıkla baş ağrısı çekerse sorun teşkil etmeye başlar. Çünkü ağrı kesici kullanımı artıyor ve buna bağımlı hale gelebiliyor." Dora, ağrı kesici kullanım o- ranıyla ilgili kesin bir bilgi olmadığını ancak sık kullanıldığını tahmin ettiklerini dile getirdi. Baş ağrısı için ağrı kesici ilaç almanın yanlış bir davranış olmadığının altını çizen Dora, şunları söyledi: "Ama burada sınır çok önemli. Eğer ayda bir iki defa başınız ağrıyorsa ve ilaç kullanıyorsanız, hiçbir sorun yok ama ağrı kesici miktarı arttıkça bağımlılık potansiyeli de artıyor. Biz, haftada iki günden fazla ağrı kesici kullanılmamasını öneriyoruz. Baş ağrısının kendisi ölüme neden olmaz ama baş ağrısına sebep olan bir başka hastalık ölüme neden o- labiliyor. Mesela beyin tümörü veya beyin kanamasına bağlı bir baş ağrısında ölüm olabiliyor." Baş ağrısının psikoloji ile çok yakın ilişkisi olduğuna işaret eden Dora, şöyle konuştu: "Baş ağrısı kendiliğinden ya da telkinle geçer. Ağrı dediğimiz şey, psikoloji ile çok yakın ilişkili bir durum. İnsanlar ağrıyı telkinle azaltabilir ya da hissetmeyebilir. Mesela bunu savaşlarda da görebiliyoruz. Stres ve adrenalin ortamında asker vuruluyor ama farkına varmıyor ve savaşmaya devam ediyor. Yani içerisinde bulunduğu ortam ağrıyı hissetmesini engelliyor. Bunların tersi de olabiliyor. Depresyon veya kötü ruh halindeyken, en ufak ağrı bile insana dünyanın sonu gibi gelebiliyor. Sonuç olarak psikoloji, ağrıyı direkt etkileyebiliyor. K- endimize telkin ederek ağrıyı azaltabiliriz. Telkinle ağrı azalıyor ama ağrının altında başka bir neden varsa düzeltmek olmuyor." (AA) Yoğut sürmeyin hemen soğuk suya tutun Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Genel Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, Çiğli Devlet Hastanesi Hasta Meclisi nin organize ettiği ve Çiğli Belediyesi nin desteklediği seminerde hayat kurtaran bilgileri paylaştı; acil durumlarda yapılması gerekenleri anlattı. Çiğli Belediyesi Konferans Salonu nda çok sayıda vatandaşın ilgi gösterdiği seminere Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan, Çiğli Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Ömer Koçak, CHP İlçe Başkanı Utku Gümrükçü, AKP İlçe Kadın Kolları Başkanı Nadire Boyacıoğlu ve yönetim kurulu üyeleri, Çiğli Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Sedat Arslan ve yönetim kurulu üyeleri de katıldı. Seminer başlamadan bir konuşma yapan Başhekim Dr. Ömer Koçak, Hasta Meclisi nin çalışmalarından çok memnun olduklarını, hizmet ve yönetim anlamında daha iyiye onların görüşleriyle ulaştıklarını ve bugün İzmir in hasta memnuniyeti en yüksek olan hastanesi olduklarını söyledi. HASTAYA BİR ADIM GERİDEN BAKIN Konuşmasına herhangi bir kaza anında 112 Acil Servisine erken ulaşmanın önemini anlatarak başlayan Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, acil servise numarası verilen telefonun meşgul edilmemesinin de önemine dikkat çekti. Dr. Ülkümen Rodoplu, kaza anında yardım edecek kişilerin mümkün olduğunca sakin olmasını ve panik yapmadan ilk müdahalede bulunmasını önerdi. Rodoplu, Kaza ile karşılaştığınızda bir adım geriye çekilip bakın. İlkyardım bilseniz de bilmeseniz de bunu yaptığınızda ne olduğunu görürsünüz. Bir şekil bozukluğu varsa onu sabitlemek ilk yapacağınız iş olmalı. Çünkü kırık eşittir kanama demektir. İç kanama varsa ve siz bunu görmüyorsanız bu durum kişiyi şoka sokabilir dedi. YANIK MERKEZİ YOK, SAKIN YANMAYIN! İzmir de tam teşekküllü bir yanık merkezinin olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu kaydeden Dr. Rodoplu, Sakın yanmayın! diye u- yardığı dinleyenlerine yanık hakkında da önemli bilgiler verdi: Yanıkla karşılaştığınızda ilk önce akan soğuk suyun altında beş dakika tutun. Saat, bilezik gibi takıları hızlıca çıkarın ve üzerini örtün. Sakın direk buz koymayın. Hiçbir zaman buzu direk uygulamayın mutlaka bir bezin üzerinden koyun. Yanığın üzerine sakın yoğurt, diş macunu, zeytinyağı sürmeyin. Güneş yanığı gibi birinci derece yanık da olsa her yanık o an acil servise gitmelidir. Yanık gerçek bir acildir. KALP KRİZİ GELİYORUM DER Kulaktan dolma bilgilerle ilkyardım yapılmaması gerektiğinin altını çizen Dr. Rodoplu, sara nöbeti geçiren bir hastanın ağzına bez konulmasının bezi koyarken ısırılma tehlikesinden dolayı yapılmaması gerektiğini, köpek ısırığına erken dönemde yapılacak en etkili ilkyardımın 5 dakika sabunlu su ile yıkamak olduğunu, zehirlenmelerde hastanın asla kusturulmaması gerektiğini, elektrik çarpmalarında hasta ayakta da olsa kalp ritminin kontrolu için 6 saat gözlem altında tutulmasının önemini anlattı. Kalp krizinin risk faktörlerini sigara, yüksek tansiyon, diabet, yüksek kolestrol ve aile öyküsü olarak sıralayan Dr. Rodoplu, Bu faktörler bir kişide toplandıkça kalp krizi riski de artıyor. Bunların hepsinin tedavisi var. Kriz belirtisi hissedildiği an 112 Acil Servisinin erken aranması, sakin olunması ve hastanın panik yapılmaması çok önemli. Bebek aspirini çiğnetilmeli ve hastanın dil altı hapları verilmeli diye konuştu. DEPREME HALA HAZIR DEĞİLİZ Deprem konusunda da Türkiye nin bunca tecrübeye rağmen hala hazır olmadığına değinen Dr. Rodoplu, şunları söyledi: Uygun binada o- turup oturmadığımızı bilmeliyiz. Komşularımızla ilişkilerinizi iyi tutun çünkü ilk onlar yardım edecek size. Herkesin kendisine göre ihtiyacı olan eşyaların bulunduğu bir deprem çantanız olmalı. Eşyalar duvara monte edilmeli. Sallantı halinde ise sakin olmak, ortamı terk etmemek, merdiven kullanmamak hayat kurtaran bilgilerdir.

13 SAYFA 14 TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ NDE DÖNER SERMAYE TEPKİSİ Sağlık-Sen İzmir Şube Başkanı Op.Dr. Recep Atçı, Hastane büyük bir borç yükü altında. Bu yükün faturası başta asistan hekimler olmak üzere çalışanlara kesiliyor" şeklinde konuştu Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık- Sen) İzmir Şube Başkanı Op. Dr. Recep Atçı, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde döner sermaye adaletsizliği yaşandığını söyledi. Atçı, konuya ilişkin gazetecilere yaptığı açıklamada Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi nin büyük bir borç yükü altında olduğunu, bu borç yükünün faturasının çalışanlara kesilmeye çalışıldığını i- fade etti. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde çalışan asistan hekimlerin bu ay maaşlarını aldıklarında büyük bir şok yaşadığını kaydeden Atçı, döner sermaye ödemelerinin 3 te 2 oranında azaltılmasına tepki gösterdi. Atçı, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde çalışan başta asistan hekimler olmak üzere diğer tüm çalışanlar döner sermaye mağdurudur. Asistan hekimler bu ayki maaşlarına baktıklarında döner sermaye alacaklarının bir önceki aya oranla 3 te 2 o- ranında azaldığını gördü. Hastane maalesef ki büyük bir borç yükünün altındadır. Ancak bunun cezası çalışanlara kesilemez. Sağlık çalışanlar hastanedeki nöbetlerine devam etmekte, ameliyatlarını sürdürmekte ve her türlü işlemi aksatmamaktadır. Hal böyleyken hastanenin borç yükünün faturası çalışanlara ödetilmemelidir. Kaldı ki asistan hekimler sektörün en y- oğun çalışan personelidir. Asistan hekimlerimiz ayda ortalama 6 nöbet tutmaktadır. Hal böyleyken döner sermayedeki bu düşüş başta asistan hekimlerimiz olmak üzere çalışanların morallerini bozmuş, iş motivasyonlarını azaltmıştır. İş ve nöbet yükü altında ezilen a- sistan hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık çalışanlarına uygulanan bu döner sermaye adaletsizliği ilimizdeki sağlık yöneticilerinin vebali altındadır" dedi. Bu adaletsizliğin bir an önce giderilmesini istediklerini dile getiren Atçı, sorunun kangren olmadan çözülmesi çağrısında bulundu. DÜZELTME İLANI KOSGEB Hizmet Merkezi Müdürlükleri 2015 Yılı Şoförlük Ve Araç Kiralama Hizmeti Alımı İhalesi KOSGEB İzmir Güney Hizmet Merkezi Müdürlüğü Diğer Özel Bütçeli Kuruluşlar Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı KOSGEB Hizmet Merkezi Müdürlükleri 2015 Yılı Şoförlük ve Araç Kiralama Hizmeti Alımı İhalesi ilan edilmiştir. Ancak 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 26ncı maddesine göre aşağıdaki hususlarda, düzeltme ilanı yayımlanmasına karar verilmiştir. Tekliflerin hazırlanması ve sunulmasında düzeltilen maddelerin esas alınması gerekmektedir. İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : Atatürk Caddesi No:92 K: Alsancak Konak / İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : izmirguney@kosgeb.gov.tr 2-Düzeltmeye Konu İlanın Yayımlandığı Gazetenin adı ve tarihi : Son Dakika Gazetesi Düzeltilen Madde: 3. maddenin (b) bendinde ihale tarihi sehven hatalı belirtilmiş olup, (b) bendi Tarihi ve saati: :00 olarak düzeltilerek iş bu düzeltme ilanı verilmiştir. Resmi İlanlar: de Sondakika 30/11 Basın: SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 30 1ubat Kasım Perşembe Pazar Eyfel Kulesi, Kaleiçi gibi alanlar randevu ile gezilebilecek! Dünya büyüyor Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı ve Resort Dergisi İmtiyaz sahibi Hacısüleyman, "Böyle giderse, turistik alanlara randevu sistemi gelecek" dedi Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı ve Resort Dergisi İmtiyaz sahibi Yusuf Hacısüleyman, dünya nüfusunun hızla arttığını bu nedenle gelecekte Eyfel Kulesi, Antalya tarihi Kaleiçi gibi yerlerin randevu alınarak gezilebileceğini söyledi. Resort Dergisi tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Resort Turizm Kongresi, Kundu Turizm Bölgesi'ndeki ASKA Lara Otel'de başladı. 28 Kasım Pazar günü sona erecek kongrede turizmin geleceği ve otelcilik sistemi ele alınacak. Kongrenin açılışında konuşan AKTOB Başkanı ve Resort Dergisi imtiyaz sahibi Yusuf Hacısüleyman, Dünya Turizm Örgütü büyüme rakamlarına bakıldığında, Türkiye'nin rakamlarının her zaman daha üstünde olduğunu söyledi. Turizmde hem yatırım hem işletmelerde yüzde 90'ın yerli sermaye olduğunun altını çizen Hacısüleyman, Türkiye'de 12 kişiden birinin turizm sektöründe çalıştığını, sektörün işsiz kalma korkusunu aza indireceğini savundu. Dünyanın değiştiğini belirten Hacısüleyman, 2015 yılının çok kolay bir yıl olmayacağını öngördüklerini ifade etti. Ortadoğu nun sürekli kan içinde ve sınırlarımızda da meydana gelen olaylar nedeniyle tüm dünyanın gözünün Türkiye üzerinde olduğunu anlatan Hacısüleyman, "Turizm kelimesi savaş kelimesiyle anılamaz, anında tedirginlik yaratır. Suriye sınırında yapılan tüm haberlerde hep Türkiye eleştiriliyor. Ama bunu dışarda pozitif bir algıya maalesef çeviremedik. İkinci sorun ise en büyük pazarımız olan Rusya'da Ruble'nin değer kaybetmesi. Bu durum bizi önemli bir şekilde etkileyecek görünüyor. Karamsarlığı ifade etmek istemiyorum ama herkesin bu konuda bazı adımlar atması gerekiyor." dedi. "TURİSTİK YERLER RANDEVU İLE GEZİLECEK" Konuşmasında ilginç tespitlere de yer v- eren Hacısüleyman, gelecekte kişiye uygun tatillerin ön plana çıkacağını belirtti. Hacısüleyman, haberleşme, teknoloji, mobil teknolojinin ön plana çıkacağını açıkladı. Turistlik alanlara randevu sisteminin gelebileceğini anlatan Hacısüleyman, "Belki artık turizm alanlarını gezmek için randevu almak bile gerekebilir. Dünya nüfusu çok hızlı artıyor. Belki Eyfel Kulesi'ni randevuyla ziyaret edebileceğiz. Belki Kaleiçi'ni gezmek için önceden randevu almamız gerekecek ve şu saatte gezebilirsiniz' diye randevu verilecek." diye konuştu. "GELECEK TURİZMİN" Thomas Cook Group PLC Üst Yöneticisi (CEO) Peter Fankhauser, ileriki yıllar turizmin geleceği olduğunu ifade etti. Teknolojinin geçmişten bugüne kadar nerelere geldiğine değinen Peter Fankhauser, dijital çağ ve müşterilerin seyahat sektörünü her alanda zorladığını, artık fiyat konusunda daha fazla şeffaflık ve kalite aradığına vurgu yaptı. Müşteri memnuniyetinin en büyük zorluklardan bir bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca Soldan sağa: tanesi olduğuna dikkat çeken Thomas Cook yöneticisi, internetin müşteriler için önemli bir mecra olduğunu, online teknolojinin kendilerine pek çok yeni seçenek sunduğunu ifade etti. Peter Fankhauser, sanal dünya ile insanların artık otellerini gidecek ve görecek yerlerini önceden tam olarak belirleyip daha sonra tatile çıktığını vurguladı. Turizmde artık devrin değiştiğine dikkat çeken Fankhauser şöyle devam etti: "Devir değişti. İnsanlara sormamız gerekiyor. Tatile gittiklerinde ne görmek istiyorlar. Müşterinin talep göstereceği ürünü ortaya koymamız gerekiyor. Müşteriler sevdikleri otele bağlılık duyuyorlar. Tur operatöründense otele bağlılık gösteriyor. Oteller üzerinden yeni markalar inşa ediyoruz. Yeni konseptler sayesinde modern tüketicinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz." "KALİTE ARTIK ÜÇÜNCÜ SIRADA" Kalitenin artık üçüncü sıraya gerilediğini belirten Thomas Cook Group yöneticisi Fankhauser, ilk önceliğin fiyat, sonra lokasyon daha sonra da kalitenin geldiğini belirtti. Turistlerin bir çoğunun artık online yorumları okuduğuna da vurgu yapan Fankhauser, satış kanalından bağımsız müşterilerin bunu kullandığını ve görüşlerini ortaya koyduğunu i- fade etti. "GÖRÜNMEYEN İSİMSİZ KAHRAMANLAR TURİZMİ YÖNETİYOR" Kongrede konuşan Antalya Valisi Muammer Türker, kongrenin geleceğin turizmi ve turizmin geleceği başlığının çok anlamlı olduğunu, Antalya daki turizmin ne kadar irtifa kazandığını söyledi. Antalya da sadece görünen aktörler eli ile değil arka palanda görünmeyen isimsiz kahramanlar ile turizmin şekillendiğini açıklayan Vali Türker, "Turizm temsilcilerimiz ilişkili olan diğer sektörlerin temsilcileri ile önemli bir başarı yakalamış durumda. Bu başarı sadece Antalya nın değil Türkiye nin başarısıdır vizyonunda yer alan 50 milyon turist 50 milyar dolar gelire nasıl ulaşacağımız konusunda yeni taktikler geliştirmesi gerekiyor." şeklinde konuştu. (CİHAN) Karabağlar Belediyesi nden çocuklara diş sağlığı eğitimi Karabağlar Belediyesi, çocukların diş sağlığı eğitimi için Dişlerimize İyi Bakıyoruz adlı söyleşi düzenledi. Duğrallar İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencilerinin katıldığı söyleşide Diş Hekimi Sevgül Güler ve Esra Çelebi çocukları diş sağlığı konusunda bilgilendirdi. Söyleşi sonunda çocuklara birer diş fırçası ve diş macunu hediye edildi. Karabağlar Belediyesi Reşat 1. Alıcı ve satıcıların fiyatları tek başlarına etkilemeyecek kadar çok sayıda oldukları piyasa sistemi. 2. Bukalemun. 3. Kalın ve kaba kumaş. Sermaye, kapital. 4. Kiloamperin simgesi. Açıklamalar. 5. Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. Boru sesi. Küçük ve değersiz bitki. 6. Zaç yağı, sülfürik asit. 7. Dolaylı anlatım. Değerli madenlerin saflık derecesi. 8. Bromun simgesi. Seçkin. Tavlada bir sayı. 9. Kadınların kaşlarını ve saçlarını boyamak için sürdükleri siyah boya. Herhangi bir kas kümesinin irade dışı hareketi. 10. Bir anda oluveren, apansız. Uzakdoğu dövüş sporlarından biri. 11. Kayınbirader. Arapçada su. 12. Bir günün veya olayın arkasından gelen zaman. Yemin. 13. Çoğu kıldan dokunmuş büyük çuval. Yığın durumundaki yakacak odun için kullanılan, 1 metreküpe eşit hacim ölçüsü birimi. 14. Küçük yolların kendisine açıldığı büyük yol. 15. Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse. Uzun tüylü kalpak. 16. Adet. Erek, gaye, maksat. 17. Eski Mısır da insanoğlunun hayati dayanağı olan üretici güç. Ağızdaki öğütücü dişlere verilen ad. Karışık renkli. 18. Vasıta. Bir yarışta birbirini geçmeye çalışan kimse. 19. Aydınlık, ışığı bol, parlak. Uzaklık anlatır. 20. Bağ budamaya ya da ağaç kesmeye yarayan bir tür eğri bıçak. Dişi sığır. Yukarıdan aşağıya: Nuri Güntekin Çocuk Kitaplığı nda gerçekleşen etkinlikte, çocukların dişlerini nasıl fırçalamasının gerektiği, maket diş ve diş fırçası ile çocuklara uygulamalı olarak anlatıldı. Dünkü bulmacanın cevapları 1. Akarsu yatağı, mecra. Afrika ve Asya nın sıcak bölgelerinde yaşayan çok zehirli bir yılan türü. Son, sonraki. Bir kümes hayvanı. 2. Katman. Raca karısı. Bir gezegen. 3. İnce dantel. Cüsseli. Üç boyutlu sinema tekniği. Avuç içi. 4. Fas ın plaka işareti. Bir yerde oturma, eğleşme. Asya da bir ülke. Çaresiz. 5. Dikkat çekme, uyarma, uyarı. Burçlardan biri. Bir jimnastik aracı. Rusçada evet. 6. Senatörlerin toplandıkları yer. Yerine koyma, yerine kullanma. Şaşma anlatan ünlem. Seciye, karakter. 7. Tanrı bilimi. Radyumun simgesi. Kalın değnek. Çıplak, özgür, hür. 8. Herhangi bir sanat eserinde işlenen konu. Tembel hayvan. Tantalın simgesi. Basından haber kaçırmak. 9. Güzel sanatların dokuz perisinden biri. İstanbul un eski adlarından biri. Nitelik. 10. Vilayet. Ölen bir kimseden kalan her şey, bırakıt. Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun kısaltması. Metal eşyada bulunan pürüz.

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >> 15 SPOR 30 17Kasım Şubat Pazar Perşembe Ege Takımları, üç büyükler sayesinde zengin oldu. İşte o özel haber dosyamız TRANSFERLER, EGE Yİ ÖZEL ÖZEL röportaj röportaj ZENGİN YAPTI Üç büyükler olarak tabir edilen Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş yıllardır Anadolu takımlarından oyuncu alır. Son dönemde özellikle yabancı kısıtlamasının artması ile yerli oyuncuların fiyatları oldukça yükseldi. Bu da Ege nin zengin olmasını sağladı ray a satmıştı. Gaziantepspor bu sezon başında ise Cenk Tosun u bedelsiz olarak Beşiktaş a kaptırdı. Kadrolarını güçlendirmek isteyen İstanbul un Üç büyük takımı, Trabzonspor ve Anadolu takımlarından yüksek bonservis bedelleri ile oyuncular aldılar. Genelde yerli isimler tercih edilse de Emenike, Amrabat gibi yüksek tutarlı yabancı transferler de oldu. Kamu Aydınlatma Platformuna (KAP) bildirim yapılması ile borsada işlem gören üç büyük takımın ödediği bedeller konusunda resmi değerlere ulaşabilir olduk. Biz de bu bilgiler ışığına son 4 sezonda Anadolu takımlarından İstanbul a en çok ihracat yapan takımları araştırdık. Sonuçlar ilginç: ADANASPOR (1 OYUNCU) (4 MİLYON EURO) Adanaspor a ilk olarak 2006 yılında Manisaspor a gelmişti. Ardından Elazığspor ve Adanaspor a geçen Ersan Adem Gülüm, Adanaspor da gösterdiği performans ile bir anda transfer piyasasının gözdesi olmuştu sezonunda kiralık olarak Beşiktaş forması giyen Ersan için önce Galatasaray devreye girmiş ancak Beşiktaş transferi 4 milyon euro ya tamamlamıştı. Halen PTT 1.Lig de mücadele eden Adanaspor için 4 milyon euro hatırı sayılır bir bedel olarak göze çarpıyor. BUCASPOR (2 OYUNCU) (2,1 MİLYON EURO) Üç büyük takımının son 4 sezonda yaptığı en güzel transferdi Salih Uçan ın alınması. Fenerbahçe ve Beşiktaş ın Salih Uçan ı almak için girdiği savaşı Fenerbahçe kazanmış 1.55 milyon euro bedelle genç oyuncuyu kadrosuna katmıştı. Fenerbahçe yaptığı yatırımın semeresini bu sezon başında aldı ve Salih i İtalya nın AS Roma takımına verdi. İki yıl kiralık olarak forma giyecek Salih belki de Fenerbahçe ye yaklaşık 12 milyon euro kazandıracak. Geçen sezonun devre arasında Mancini nin isteği ile genç yerli isimlere yönelen Galatasaray gurbetçi oyuncu Umut Gündoğan ı kadrosuna kattı. Galatasaray, Bucaspor a Umut için 500 bin euro bedel ödedi. Bucaspor iki yetenekli orta saha oyuncusunda yaklaşık 2.05 milyon euro bedel kazandı. MANİSASPOR (2 OYUNCU) (3,23 MİLYON EURO) Fatih Terim in kanat bölgesine takviye yapılmasını istemesiyle Galatasaray yönetimi transfer görüşmelerine başlamıştı. İyi bir dönem geçiren Manisaspor un hızlı oyuncusu Yiğit İsmail Gökoğlan transferin gözdesi haine gelmişti. Galatasaray yönetimi 2.75 milyon euro bedelle transferi gerçekleştirmişti. Yiğit istediği kadar süre alamadı hatta birçok kez Anadolu takımlarına kiralandı ancak halen Galatasaray ın geniş kadrosunda yer alıyor. Önceki sezonda Roberto Mancini döneminde Galatasaray, genç yetenek Oğuzhan Kayar için 1.65 milyon TL (yaklaşık 0,73 bin euro) bedel ödedi. ANTALYASPOR (2 OYUNCU) (1,9 MİLYON EURO) Son 4 sezonda Antalyaspor iki golcüsünü İstanbul a gönderdi. Galatasaray ın sezonunda şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan Necati Ateş devre arasında büyük tartışmalara neden olan transferi gerçekleştirmişti. Galatasaray, Necati Ateş için sadece 250 bin Euro bedel öderken sezon sonunda bir başka golcü Ömer Şişmanoğlu 1.65 milyon Euro bedelle Beşiktaş a transfer olmuştu KAYSERİSPOR (4 OYUNCU) (17,1 MİLYON EURO+İLHANTRANSFERİ ve 2 Kiralık Oyuncu) Tüccar memleketi diye anılan Kayseri nin takımı Kayserispor un bu listede ilk sırada olmasını doğal karşılaşmak lazım. Önceki yıllarda sansasyonel Mehmet Topuz ve Gökhan Ünal transferleri gerçekleştiren Kayserispor son 4 sezonda ise İstanbul a 5 oyuncusunu verdi. Toplamda 17.1 milyon euro gibi hatırı sayılır bir bedel kazanan Kayserispor, ayrıca İlhan Eker i bonservisi ile almış Okan Alkan ve Gökhan Ünal ın bir sezon bedelsiz olarak kiralık forma giymesini sağlamıştı. Kayserispor geçen sezon devre arasında 2.75 milyon euro bedelle Galatasaray a Salih Dursun u satarken sezonu başında büyük para kazandı. Nordin Amrabat ı Galatasaray a 8.6 milyon euro bedelle satan Kayserispor yönetimi Hasan Ali Kaldırım ı ise 3.75 milyon Euro bedelle Fenerbahçe ye geçti sezonu başında ise Serdar Kesimal Fenerbahçe ye transfer oldu. Kayserispor bu transfer için Fenerbahçe de 2 milyon euro bedel ayrıca İlhan Eker i bonservisi ile Okan Alkan ve Gökhan Ünal ı ise kiralık olarak kadrosuna katmıştı. ESKİŞEHİRSPOR (5 OYUNCU) (15,93 MİLYON EURO+ BIENVENU TRANSFERİ) Listenin ikinci sırasına sezonu ilk transfer döneminin sonlarında Tarık Çamdal ı Galatasaray a veren Eskişehirspor var. Son 4 sezonda İstanbul un üç büyük takımına 5 oyuncu satan Eskişehirspor böylece milyon euro bonservis bedeli kazanırken aynı zamanda Fenerbahçe takımından Henri Bienvenu yu kadrosuna katmıştı. Bu sezon 4.75 milyon euro bedelle BURSASPOR (1 OYUNCU) (3 MİLYON EURO + MUSA Ç.) Tarık Çamdal ı Galatasaray a veren Eskişehirspor geçen sezon devre arasında Galatasaray a 0.93 milyon Euro bedelle Veysel Sarı yı göndermişti. Eskişehirspor sezon başında 6.25 milyon euro ve Bienvenu transferi ile Alper Potuk un Fenerbahçe ye gitmesine izin vermişti. Alper Potuk transferinde kadro alınması için anlaşılan Orhan Şam ın Kasımpaşa ya transferinden de 1 milyon euro gelir elde edildi sezonunda Batuhan Karadeniz in Beşiktaş a kiralanmasından 250 bin euro kazanan Eskişehirspor, önceki sezon Sezer Öztürk ü 2.75 milyon euro bedelle Fenerbahçe ye satmıştı. TRABZONSPOR (4 OYUNCU) (12,85 MİLYON EURO) Listenin en ilginç takımı Trabzonspor oldu. Son yıllarda özellikle Galatasaray a giden oyuncuları ile gündemde yer teşkil eden Trabzonspor, son 4 sezonda İstanbul a giden (bonservis bedeli alabildiği) 4 oyundan toplam milyon euro kazandı. Bu sezon başında Olcan Adın ı Galatasaray a 4 milyon euro bedelle gönderen Trabzonspor geçen sezon başında kaleci Tolga Zengin i 2.75 milyon euroya Beşiktaş a satmıştı. Trabzonspor sezonu başında Burak Yılmaz ın Galatasaray a transferinden 5 milyon euro, önceki sezon Engin Baytar ın transferinden ise 1.1 milyon euro kazanmıştı. Selçuk İnan, Ceyhun Gülselam hatta yurtdışına gidip Galatasaray a gelen Umut Bulut un transferlerinden ise Trabzonspor bedel kazanmadı. KARABÜKSPOR (1 OYUNCU) (9 MİLYON EURO) Son 4 sezonda İstanbul a sadece Emmanuel Emenike yi veren Karabükspor, tek oyuncuyla önemli bir bedelinde de sahibi olmuştu. Fenerbahçe den Nijeryalı golcü için 9 milyon euro alan Karabükspor, transferin yaşandığı sezon başında ortaya çıkan şike sürecinden de çok etkilenmişti. GENÇLERBİRLİĞİ (2 OYUNCU) (7,5 MİLYON EURO) Bu listede daha üst sıralarda olması beklenen takımlardan biri Gençlerbirliği aslında. Tarık Daşgün, Veysel Cihan, Metin Diyadin, Ümit Özat, Serkan Balcı, Deniz Barış, Gökhan Gönül gibi isimleri İstanbul takımlarına satan efsane başkan İlhan Cavcav son 4 sezonda ise sadece 2 oyuncusunu İstanbul un büyüklerine gönderdi sezonu başında Orhan Şam ı 3.5 milyon euro bedelle Fenerbahçe ye veren Gençlerbirliği aynı sezon 4 milyon Euro bedelle Mustafa Pektemek i Beşiktaş a vermişti. GAZİANTEPSPOR (2 OYUNCU) (5,25 MİLYON EURO) Gençlerbirliği gibi listede üst sıralarda olması beklenen bir diğer takımda Gaziantepspor. Daha önce Tabata, İsmail Köybaşı, Johnson, Preko, Ayhan Akman gibi ses getiren transferlere imza atan Gaziantepspor, son 4 sezonda sadece 2 oyuncusunu bonservis bedeliyle üç büyüklere gönderdi. Geçen sezon başında Serdar Kurtuluş u 4.33 milyon TL (dönemin kuruyla yaklaşık 1.65 milyon euro) bedelle Beşiktaş a gönderen Gaziantepspor önceki sezon Dany Nounkeu yu 3.3 milyon Euro bedelle Galatasa sezonunda şampiyon olan Bursaspor un birçok oyuncusunun İstanbul a transfer olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Bursaspor un da bu transferlerden yüklü para kazanacağı da düşünülüyordu. Şampiyonlar Ligi heyecanıyla sezonunda da kalan bu oyuncular ardından transferleri gerçekleştirmeyi başladı. Ozan İpek takımda kalırken Volkan Şen Trabzonspor u tercih etmişti. En önemli isimlerden Sercan Yıldırım ise 3 milyon Euro ve Musa Çağıran ın bonservis bedeli karşılığında Galatasaray a geldi. Büyük hayallerle Galatasaray a transfer olan 1990 doğumlu Sercan Yıldırım istediği çıkışı yapamadı. Sercan günümüzde Balıkesirspor takımının kadrosunda yer alıyor.

15 SAYFA 16 Beş yılda 4 milyon konut satıldı Türkiye'nin büyümesine paralel olarak faizlerdeki düşüş ve konut üreticilerinin başlattığı kampanyalarla, 5 yılda 4 milyon 101 bin 116 adet konut el değiştirdi. Bu süre zarfında en fazla konut 904 bin adet ile İstanbul'da en az konut ise 401 adet ile Hakkari'de satıldı. AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden derlediği bilgilere göre, konut sektöründeki büyüme, 2012 yılı haricinde artan ivmeyle devam etti. Türkiye'de 2010 yılında 607 bin 98 konut el değiştirirken bu rakam 2011'de 708 bin 275'e yükseldi. 2012'de 701 bin 621 olan konut satışları "hız kesmeyerek" 2013'de 1 milyon 157 bin 190'a çıktı. Bu yılın 10 aylık diliminde ise konut satışları 926 bin 932 olarak gerçekleşti. Konut satışları son 5 yılda ise 4 milyon 101 bin 116 oldu. Türkiye genelinde son 5 yılda en fazla konut satışının yapıldığı il ise İstanbul oldu. 904 bin 1 adet konutun el değiştirdiği İstanbul'da hergün 495 konut satışı gerçekleşti. İstanbul'u 573 bin 42 satışla Ankara, 260 bin 109 satışla İzmir, 210 bin 626 konut satışı ile Antalya izledi. En az konutun el değiştirdiği kent ise Hakkari oldu. Hakkari'de, 2010 yılında 30, 2011'de 31, 2012'de 33, 2013'de 138, 2014'ün 10 ayında 169 olmak üzere 401 konutun satışı gerçekleşti. Hakkari'de 5 yıl boyunca satılan konut sayısına, İstanbul'da bir günde ulaşıldı. Bu ili 650 konutun el değiştirdiği Ardahan, bin 715 konutun satışının gerçekleştiği Şırnak takip etti. (AA) Sempozyumun ikinci gününde konuşan emekli Büyükelçi Ertuğrul Apakan, Geleceğin dünyasında eğer Asya, Avrupa ve Amerika kıtası arasında siyasi ve ekonomik bir rekabet olacaksa, Akdeniz, bütün bu denklemler içinde kendi birliğini ve bütünlüğünü sağladığı ölçüde önemli bir aktör olacak. İzmir ve İzmir Akdeniz Akademisi de bu anlamda önemli görevler üstlenecektir diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Akdeniz Akademisi tarafından düzenlenen Uluslararası Akdeniz Tarihi, Kültürü ve Siyaseti Sempozyumu, sona erdi. Akdeniz ülkelerinin tarihi, kültürel ve siyasi birikimlerinin tartışıldığı sempozyum, konusunda uzman tarihçiler, yazarlar, kültür yöneticileri ve diplomatlar ile akademisyenleri buluşturdu. İzmir Sanat ta düzenlenen sempozyumun ikinci gününde, Akdeniz deki siyasal ve diplomatik gelişmeler ile geleceğin Akdeniz ve İzmir konuları ele alındı. Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aylin Güney'in yönettiği ilk oturumda Yunanistan'ın bir önceki ABD Büyükelçisi Alexandros Mallıas, Süleymanşah Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Aktar, Büyükelçi - Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Ukrayna Özel Gözlem Misyonu Başkanı - Yaşar Üniversitesi Akdeniz Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Ertuğrul Apakan, ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Galip Yalman konuşmacı olarak katıldı. Ukrayna krizinin öğrettikleri Emekli Büyükelçi Apakan, konuşmasına İzmir Akdeniz Akademisi ni kurmakta ortaya koyduğu liderlik ve insiyatif için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu na teşekkür ederek başladı. Akademi nin İzmir i Akdeniz boyutunda öne çıkaran anlamlı bir girişim olduğunu belirten Apakan, Ukrayna krizinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı nın (AGİT) misyonunu anlattı. Ukrayna krizi ve AGİT in deneyimlerinin istikrarın sağlanması, iyi komşuluk ilişkileri, toprak bütünlüğü ve birliğinin korunması gibi konularda Akdeniz de yaşanabilecek sorunlarda yararlı olacağına inandığını belirten Apakan, Ukrayna krizinin bize öğrettiği en önemli şey, önceden bir ihbar sistemine ihtiyaç olduğu. Çünkü bu ülkede kriz çok hızlı gelişti. Bu Akdeniz için de geçerli. Ayrıca devletin belli başlı eğitim, sağlık gibi hizmetleri devam ettirmesi önemli. Sivil toplum örgütlerinin, yerel idarelerin krizi göğüslemede önemli görevleri var. Aynı zaman da her uluslararası krizde öne çıkan en önemli unsur hukukun üstünlüğü. Biz sivil toplumun güçlendirilmesi, kadınlar, gençler ve yaşlılar üzerine eğiliyoruz. Akdeniz in güvenliği ile Avrupa nın güvenliği birbiriye bağlantılı. Akdeniz in güvenliği olmadan Avrupa nın güvenliğini sağlamak mümkün değil diye konuştu. Diyolog şart Apakan, konuşmasını şöyle sürdürdü: Akdeniz ülkelerinin Avrupa kıtası ile birlikte yakın geleceğinin tanımlanmasına ihtiyaç var. Akdeniz in ana fikre, yeni bir kavramsallaştırmaya ve bunu temelleştirmeye ihtiyacı var. Bunu da hem disiplinler arası hem de uluslararası bir çalıştayla yapabilirsiniz. Ben uzun vadede Akdeniz in bir barış ve iş birliği bölgesi olacağına inanıyorum yılında Akdeniz de dünya nüfusunun 1 milyarı yaşayacak. Geleceğin dünyasında eğer Asya, Avrupa ve Amerika kıtası arasında siyasi ve ekonomik bir rekabet olacaksa, Akdeniz, bütün bu denklemler içinde kendi birliğini ve bütünlüğünü sağladığı ölçüde önemli bir aktör olacak. Türkiye nin de bu konuda oy- Akdeniz zirvesinden güç birliği mesajı çıktı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Akdeniz Tarihi, Kültürü ve Siyaseti Sempozyumu sona erdi nayacağı önemli rolleri olduğunu düşünüyorum. Türk ve Yunan diplomatları ile kurumları Akdeniz üzerine çalışarak örnek işbirliği yaratabilir. İzmir'in tüm ileriye dönük bakış açısında kritik role sahip olacağına inanıyorum. İzmir Akdeniz Akademisi nin de kavramların üretilmesi, yaratılması ve bölge ile diğer kurumlar arasında paylaşılmasında öncü rol oynayacaktır. Yeni Akdenizlilik ruhu ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Galip Yalman ise Değiştikçe Aynı Kalan başlıklı sunumunda Kıbrıs sorunu ile ilgili yaptığı araştırmayı aktardı. Kıbrıs ta iki farklı toplum olduğunu ve ekonomik ilişkilerin çözüm bekleyen sorun olarak kalmaya devam ettiğini belirten Yalman, Akdeniz altındaki hidro karbon kaynakların bu dinamikleri değiştireceğini söyledi. Sempozyumun ikinci oturumda Geleceğin Akdeniz'i ve İzmir konusu ele alındı. İzmir Akdeniz Akademisi Kurucu Onursal Başkanı, Bilim ve Yönetim Kuruyu Üyesi İlhan Tekeli,oturum konuşmasında Akdeniz in 10 bin yıllık tarihini dönemler halinde özetleyerek Akdeniz in bütünlüğünü güneşe ve denize oturtmanın mümkün olmadığını, yeni Akdenizlilik ruhu üretmek gerektiğini söyledi. Orta sınıfın yurt dışı şansı "paket tur" oldu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Yunanistan'ı 4 milyon 892 bin 676, Azerbaycan'ı 365 bin 176, Almanya'yı 315 bin göre değişim oranlarına bakıldığında ise lışanlar yüzde 54.2, işveren ya da kendi paket tur harcamalarının bir önceki yıla değerlendirildiğinde ise ücretli bir işte ça- raporuna göre, 2007 ve 2013 yılları arasında yurt dışına giden Türk vatandaşlarının yüzde 70'inden fazlasını orta bin 966 kişi ziyaret etti. şisel harcamalar yüzde 3.9 ve paket tur 15'lik payı oluşturdu. Öğrenciler yüzde 5, 384, İtalya'yı 232 bin 30, Rusya'yı da 114 turizm gideri 2013 yılında yüzde 14.4, ki- işi olanlar yüzde 17, emekliler yüzde gelir mensupları oluştururken, kişi başı Yurt dışına çıkış için en büyük paya sahip harcamaları da yüzde 106 artış gösterdi. ev kadınları yüzde 6.4, iş arayanlar yüzde harcamalar düşerek paket tur programlarını tercih edenlerin oranı yükseldi. sportif ve kültürel faaliyetler, yüzde 22.4 dıs ına giden vatandasļarın oranlarında, nedenleri ise yüzde 37.7 ile gezi, eğlence, Yu ksek gelir du zeyine sahip olup yurt 2,2'lik payı aldı. TÜİK Sosyal Sektör İstatistikleri Daire ile iş, yüzde 19.6 ile akraba ve arkadaş ziyaretleri oluşturdu. İstatistiki veriler, 2003 Türkiye'den yurt dışına giden orta gelir yaklas ık yedi puanlık bir azalma yaşandı. - En fazla harcama, Başkanlığı Turizm İstatistikleri Grubu'nun Kasım ayında yayımladığı "Yurt yılında yurt dışı çıkış için en büyük neden grubu mensupları 2007 yılında yüzde "Türk vatandaşı yurt dışında en çok para- yemek ve içmek için dışına seyahat amaçlı giden vatandaşlarımız ve turizm giderleri" başlıklı raporun- olan işin yerini geziye bıraktığını ortaya 63.8'lik bölümü oluştururken 2013 yılında yı neye harcıyor?" sorusunun cevabı ise koydu. yüzde 75.9'luk paya sahip oldu. Yüksek yıllar içinde yaşanan değişikliği ortaya da Türkiye Cumhuriyeti pasaportlu vatandaşların yılları arasındaki se- Rapora göre, toplam turizm gideri 19.3'ten yüzde 12,5'e yükseldi. dirildiği rapora göre, yeme içme harca- - Yaş grubu, konaklama tercihleri gelir grubu mensuplarının oranı da yüzde koydu. En yüksek harcamaların değerlenyahat bilgileri incelendi. içinde kişisel harcama oranları gittikçe Yıllara göre turizm gideri ve kişi başı ortalama harcama düzeyi değerlendirildi döneminde sürekli artarak malarının toplam harcama içindeki payı Rapora göre, 2013 yılında yurt dışına gidenlerin oranı 2012 yılına göre yüzde yükseldi. Kişisel harcamaların toplam tuğinde ise 2003 yılında 2 milyon 424 bin yüzde 21.9'dan yüzde 28,1'e çıktı. Konak- azaldı ve paket tur harcamaları oranları da 29.7 oranında yükseldi ve 7 milyon 525 rizm içindeki oranı 2003 yılında yüzde 827 olan toplam gider, iki katından fazla lama harcamaları yüzde 16'dan 19'a çıktı. bin 869'a çıktı, böylelikle toplam nüfusa 90.7 düzeyindeyken 2013 yılında yüzde artarak 2013'te 5 milyon 253 bin 565'e Digĕr mal ve hizmetler başlığı altında oranı da yüzde 10'a yaklaştı. 81.6'ya düştü. Paket tur harcamalarının çıktı. Kişi başı ortalama harcama ise 710 toplanan giyecek ve ayakkabı, hediyelik Suudi Arabistan, KKTC, Irak gibi Batı oranı da yüzde 9.3'ten yüzde 18.4'e çıktı. dolardan 698 dolara indi. es ya, halı, kilim gibi harcamaları da yüzde 30'dan 20'ye indi. Asya ülkeleri, Gürcistan, Bulgaristan ve Toplam turizm gideri, kişisel harcama ve Yurt dışına çıkanlar çalışma grubuna göre (AA) 30 Kasım 2014 Pazar Hayvanat bahçesi gibi taksi durağı Çanakkale'de bir taksi durağının yanında, zamanla adeta hayvanat bahçesine dönüşen alanda 30'u aşkın hayvan bulunuyor Ç anakkale'de, bir taksi durağının yanında, sürücüler ve bazı mahalle sakinlerinin oluşturduğu alanda güvercin, horoz, tavşan, ördek gibi 30'dan fazla evcil hayvana bakılıyor. Esenler Mahallesi'nde, yaklaşık 5 yıl önce oluşturulan ve 7 taksicinin hizmet verdiği durağın yanındaki boş alan, mini hayvanat bahçesini andırıyor. Çevresi çitle çevrilen alan taksiciler tarafından düzenlendi. Sürücüler hayvanlar rahat bir ortamda çoğalıp yaşayabilmesi için her türlü konforu düşündü. Yuvaların yanında eski bir küvet de hayvanların su ihtiyacını karşılaması için yapay havuza dönüştürüldü. Taksicilerden Cahit Yanar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, arkadaşlarının yaklaşık 6 ay önce durağa iki tavşan getirdiğini söyledi. Bu hayvanların bakımını üstlendiklerini belirten Yanar, "Bir süre sonra bunlar çoğalmaya başladı. Bunun üzerine arkadaşlarımızla durağın yanındaki boş araziyi düzenleyip küçük bir hayvanat bahçesine dönüştürdük. Şimdi burada 30'dan fazla hayvan var" dedi. Yanar, zamanla hayvan sayısının arttığını anlattı. Söz konusu alanın kısa sürede evcil hayvanlarla dolup taştığını vurgulayan Yanar, şöyle konuştu: "Bunları burada gören mahalle sakinlerimizin de desteğiyle hayvanların sayısı ve türü arttı. Buradaki tüm evcil hayvanlarını bakımını taksici arkadaşlarımız ve mahalle sakinlerimiz yapıyor. Buraya en çok çocuklar ilgi gösteriyor. Boş zamanlarını değerlendirmek isteyen mahalle halkımız burada vakit geçiriyor. Yine durağa yakın bir okuldan öğrenciler, ders aralarında ya da okul çıkışlarında buraya gelip hayvanlarla ilgileniyor, onları seviyor, besliyorlar. Böylelikle çocuklara hayvan sevgisini de aşılamış oluyoruz." (AA) "ABD'ye gönderilen bal değil bal şurubu" Bal Sanayicileri Birliği Derneği (BALBİR) Başkanı Nedim Kalpaklıoğlu, ABD'ye Türkiye üzerinden Çin balı satıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, Çin'den Türkiye'ye bal girişinin olmadığını, bahse konu ürünün bal değil bal şurubu olduğunu ve ABD'li firmalardan gelen talep üzerine gönderildiğini söyledi. Kalpaklıoğlu, ABD'de bir firma yetkilisinin Türkiye'den gelen ürünlerin fiyatını ucuz bularak bunun Türkiye kanalıyla Çin'e gönderilmiş bal olduğunu iddia etmesiyle ilgili AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, konuyla ilgili dernek olarak geniş çaplı soruşturma yürüttüklerini, olayın iddiada yansıtıldığı şekilde olmadığını ifade etti. Türkiye'de 80 bin ton bal üretildiğini, bunun iç tüketime yettiğini, ortalama 10 bin tonluk bir ihracatın da söz konusu olduğunu belirten Kalpaklıoğlu, resmi kanallarla Çin'den bal getirmenin 7-8 yıldır engellendiğine dikkati çekti. - "Bal değil bal şurubu" Balın kaçak olarak Türkiye'ye girdiği iddialarını da gerçekçi bulmadığını kaydeden Kalpaklıoğlu, konuyu araştırdıklarında karşılarına bal şurubu ihracatının çıktığını ifade etti. Bal şurubunun fruktoz ve glikoz kaynaklı olarak üretildiğini, bu ürünün Türkiye'de satışı yasak olmasına rağmen ABD gibi ülkelerde "pankek" gibi yiyeceklerin üzerinde tüketildiğini ifade eden Kalpaklıoğlu, Türkiye'de bal sektöründe olmayan bir kaç ihracatçının da ABD'den gelen talep üzerine bal şurubu üreterek bu ülkeye gönderdiğini söyledi. Bu ürünlerin bal olarak değil bal şurubu olarak ihraç edildiğini, herhangi bir sahtecilik ya da aldatma olmadığını dile getiren Kalpaklıoğlu, "Türkiye'yi bağlayan bir sıkıntı yok. Satılan ürün bal değil. Üzerinde bal şurubu yazan, fruktoz ve glikozdan imal edilen bir tatlandırıcı. 2 bin tona yakın gönderilmiş. Kilogramı da ABD'li firma yetkilisinin Çin'den geldiğini iddia ettiği balda olduğu gibi 2,5 dolar. Alıcısı, satıcısı belli, herşeyi izinli, kurallara uygun bir dış ticaret. Balın Çin'den getirildiği, Türkiye üzerinden gönderildiği Bal Sanayicileri Birliği Derneği Başkanı Kalpaklıoğlu: "Türkiye'den bir kaç firma ABD'den gelen talep üzerine bal şurubu ihraç etmiş. Ama bu ürün bal olarak değil bal şurubu olarak gönderilmiş. Alıcısı satıcısı belli, herşey kurallara uygun" iddiaları doğru değil. Gönderilen bir ürün var ama zaten bal değil" dedi. İddianın gazetelerde doğruymuş gibi yansıtılmasının kendilerini çok üzdüğünü, araştırılmadan yapılan haberlerin Türk balının imajını zedelediğini, insanları bala karşı galeyana getirmesinden endişe ettiklerini kaydeden Kalpaklıoğlu, bir kaç yıl öncesine kadar kötü bir karneye sahip bal konusunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve sektörün ortak çalışmasıyla çok daha iyi bir konuma gelindiğini söyledi. Kalpaklıoğlu, şöyle konuştu: "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı raftaki ürünü her ay en az iki kez kontrol ediyor. Sayın bakanın da açıklaması var. Raftaki ürünlerde bir sorun olmadığını anlatıyor. Geçmişe göre bu konuda çok mesafe katedildi. Üretici ve sanayiciler daha modern tesisler kurdu, analizler için daha çok cihaz alındı. 10 sene öncesinden çok daha iyiyiz. Tüketicilerimiz market raflarında üretim izni olan ürünleri rahatlıkla tüketebilirler. Bir sorun yok. Ama merdiven altı üretim de var. Bu konuda da mücadele devam ediyor. Bu tip iddiaları ortaya atanların, bunları kamuoyuna yansıtanların bu işten ekmek yiyen yüzbinlerce arıcıyı da düşünmelerini istiyoruz." ABD'de bal satışı yapan bir şirket yetkilisi, piyasada Türk balı olarak satılan bazı balların Çin'den getirildiğini iddia etmişti. (AA)