T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI"

Transkript

1 T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE EFSANEVİ AŞK KAHRAMANLARI YÜKSEK LİSANS TEZİ KAHRAMANMARAŞ EYLÜL 2006

2 T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE EFSANEVİ AŞK KAHRAMANLARI Danışman Yrd. Doç. Dr. Lütfi ALICI YÜKSEK LİSANS TEZİ KAHRAMANMARAŞ EYLÜL 2006

3 KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VEEDEBİYATI ANABİLMDALI KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE EFSANEVİ AŞK KAHRAMANLARI VEYSİ KAHVECİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Kod No: Bu Tez Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oy Birliği ile Kabul Edilmiştir. Yrd.Doç.Dr. Lütfi ALICI Yrd.Doç. Dr. Hasan ALTINZENCİR Yrd. Doç. Dr. İlyas Gökhan DANIŞMAN ÜYE ÜYE Yukarıdaki imzaların adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım. Doç. Dr. Haluk ALKAN Enstitü Müdürü Not: Bu tezde kullanılan özgün vebaşka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılıfikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

4 KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ÖZET YÜKSEK LİSANS TEZİ KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE EFSANEVİ AŞK KAHRAMANLARI VEYSİ KAHVECİ DANIŞMAN : Yrd. Doç. Dr. Lütfi ALICI Yıl : 2006, Sayfa: 102 Jüri : Yrd. Doç. Dr. Lütfi ALICI : Yrd. Doç. Dr. Hasan ALTINZENCİR : Yrd. Doç. Dr. İlyas GÖKHAN Klasik Türk şiiri mazmun, motif, imaj ve sembollerin sıklıkla kullanıldığı; çok zengin kaynaklardan beslenen bir şiirdir. Divan şiirinin tam olarak değerlendirilebilmesi için bu şiirin beslendiği kaynaklar ve yararlandığı malzemeler tespit edilerek incelenmelidir. Klasik Türk şiirinin kaynakları aşk ve aşkla ilgili unsurlar önemli bir yer tutmaktadır. Çalışmamızın amacı, klasik Türk şiirinde efsanevi nitelik kazanmış aşk kahramanlarının divanlardaki kullanım özelliklerini ve sıklıklarını incelemeye yöneliktir. Bu çalışmada öncelikle çeşitli kaynaklara dayalı olarak efsanevi aşk kahramanları ile ilgili bilgiler verilmiştir. Daha sonra yüzyıllarını en iyi temsil eden on altı divandan seçtiğimiz örnek beyitler aracılığıyla klasik Türk şiirinde kullanılan aşk kahramanlarının hangi özellikleriyle nasıl ele alındığını, şiire kazandırdığı mana ve ifade zenginlikleri ile şairlere sağladığı anlatım imkânlarını tespit etmeye çalışacağız. Ayrıca aşk kahramanları ile ilgili çeşitli tamlama ve ifadelerin kullanım sıklığını vereceğiz. Anahtar Kelimeler: Klasik Türk şiiri, divan, aşk, efsanevi aşk kahramanları. I

5 DEPARTMENT OF TURKISH LANGUAGE AND LITERATURE INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCE UNIVERSITY OF KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ABSTRACT MA Thesis MITHOLOGICAL LOVE HEROES IN CLASSICAL TURKISH POETRY VEYSİ KAHVECİ Supervisor : Assist. Prof. Dr. Lütfi ALICI Year : 2006, Pages: 102 Jury : Assist. Prof. Dr. Lütfi ALICI : Assist. Prof. Dr. Hasan ALTINZENCİR : Assist. Prof. Dr. İlyas GÖKHAN Classiccal Turkısh poetry is a kind of poetry fed with very reach resources and in which mazmun (a specife word special meaning in Turkish literature), images and symbols are freguently classical Turkish poetry, the resources fed this poetry must be dealt with. Love and parts relevant to the love have an important place in the resources which feed classical Turkish poetry. The purpose of our study is towards to deal with usage properties and freguency of the love heroes in Divan, who have gaihed legendary in classical Turkish poetry. The primacy in this study is given to the informations related to legendary love heroes and which is given on the base of various resources. Later, with the help of sample poetries which represent as weel their century anda re selected from sixteen Divan poetry, we will try to deal with the love heroes used in classical Turkish poetry, with which properties how they deal, the meaning they give the poetry and explanation richment, and the explanation ability is given to the poet. Furthermore we will present the freguency of usage of various completement and statements related with the love heroes. Keywords: Classical Turkish poetry, divan, love, mithological love heroes. II

6 ÖN SÖZ Klasik Türk şiiri toplum ve tabiatla pek irtibatlı olmayan bir edebiyat olarak algılanmaktadır. Bu yaklaşım bu şiir dünyasının yeterli derecede anlaşılmamasından kaynaklanmaktadır. Mazmunların, motiflerin, imaj ve sembollerin kullanım şekli ve çerçevelediği konuların bilinmesi, bu şiirin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Klasik Türk şiirinde efsanevi aşk kahramanlarının hangi durumlarda nasıl kullanıldığının ortaya konulması bu şiirin anlaşılmasına önemli bir katkı sağlayacaktır. Klasik edebiyatımızda en çok başvurulan konulardan biri olan aşk ve aşkla ilgili unsurların eski edebiyatımıza ve şairlerimize neler kazandırdığı ile ilgili çalışmalar maalesef sınırlıdır. Bu çalışmamızla klasik Türk şiirinin beslendiği en önemli kaynaklardan biri olan aşk kahramanlarının nasıl kullanıldıklarını inceleyerek bu şiirin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmayı hedefledik. Aynı zamanda müstakil olarak klasik Türk şiirinde efsanevi aşk kahramanları üzerine kapsamlı bir çalışma yapılmış olacaktır. Edebiyatımızda özellikle mesnevilerde karşımıza çıkan bu konuyu incelerken müstakil mesneviler yerine divanları tercih ettik. Mesneviler üzerinden yapılacak bir araştırma şüphesiz çalışmamızın boyutlarını aşacaktı. Bu sebeple çalışmamızı divanlar üzerinde gerçekleştirdik. Bu çalışmamızın çerçevesi Ahmet Paşa, Bâkî, Fuzûli, Hayâli, Kadı Burhaneddin, Mesihî, Nâbî, Necâti Beg, Nedim, Nef i, Neşâti, Nâili, Şeyh Galib, Şeyhî, Şeyhülislam Yahya ve Zâti divanları ile sınırlıdır. Tezimizde aşk kahramanlarını ele alırken kulanım sıklığı fazla olan konuları öne aldık. Efsânevi aşk kahramanları hakkında bilgi verirken bu kahramanların şairlere sağladığı anlatım imkanlarını göstermek için divanlardan örnek beyitler seçtik. Seçtiğimiz beyitlerin aşk kahramanlarının yaşadığı maceraları aktarır özellikte olmalarını göz önüne aldık. Taradığımız divanlar incelendiğinde hiç şüphesiz ki sanat değeri bakımından seçtiğimiz beyitlerden daha güzel beyitlere rastlanılacaktır. Ama daha önce de dile getirdiğimiz gibi aşk kahramanlarının serüvenlerini en iyi yansıtan beyitleri konunun gereği olarak seçmeyi uygun gördük. Seçtiğimiz beyitler aracılığıyla klasik şiirimizde zikredilen aşk kahramanlarının hangi özellikleriyle nasıl ele alındığını, şiirlere kazandırdığı mana zenginliklerini ve şaire sunduğu anlatım imkânlarını tespit etmeye çalıştık. Ayrıca aşk kahramanları ile ilgili çeşitli tamlama ve ifadelerin kullanım sıklığını verdik. Divanlarda geçen aşk kahramanlarını ve bu kahramanlarla alakalı unsurları aktarırken kelimeden sonra kelimenin geçtiği şiir türünün kısaltmasını, sayfa numarasını, şiir numarasını ve şiirdeki beyit numarasını verdik. Divanlardaki kelimelerin ve kaynaklardaki bilgilerin yazımında divanlardaki ve kaynaklardaki asılları esas alınmıştır. Fakat bazı konularda belirlediğimiz bir çerçeveyi takip etme zorunluluğu doğdu. Bir divanda Leylî ifadesi kullanılırken başka bir divanda Leylâ, yine aynı şekilde Zelihâ- Züleyhâ kullanımlara rastlanılmaktadır. Karışıklıkları ortadan kaldırmak için özel isimleri belirlediğimiz şekilde telaffuz etmeyi uygun gördük. Çalışmamda büyük desteğini ve emeğini gördüğüm danışmanım Yrd. Doç. Dr. Lütfi Alıcı ya, diğer hocalarıma ve fedakârlıklardan kaçınmayan dostlarıma teşekkür ederim. III

7 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ Klasik Türk Şiirinde Aşk Konusuna Genel Bir Bakış EFSANEVİ AŞK KAHRAMANLARI Leylâ ile Mecnûn Hüsrev ü Şirin ( Ferhâd u Şirin) Yûsuf u Züleyhâ Cemşid ü Hurşid Vâmık ile Azrâ Şem ü Pervane Süheyl ü Nevbahar Mahmûd u Ayâz Mihr ü Mâh Mihr ü Müşteri Mihr ü Vefâ Hurşid u Ferahşâd Edhem ü Hümâ Hümâ ve Hümâyun Şah u Geda Varaka vü Gülşah Vis ü Ramin ( Veys ü Ramin) Gül ü Hüsrev Ferruh ile Gülruh Cemşah ve Âlemşah SONUÇ...90 KAYNAKLAR...91 ÖZGEÇMİŞ IV

8 KISALTMALAR DİZİNİ APD : Ahmet Paşa Divanı B : Beyit BD : Bâkî Dîvânı C : Cilt F: Ferd FD : Fuzûlî Divanı G : Gazel HD : Hayâlî Divanı K : Kaside KBD : Kadı Burhaneddin Divanı Kt : Kıt a M : Mesnevi MD : Mesîhî Divânı Mşr : Muaşşer Mua : Muammeyât Muh : Muhammes Muk : Mukattaat Mur : Murabba Mus : Musammat Müf : Müfred/ât Müs : Müseddes Müst : Müstezat NAD : Nâbî Dîvânı NBD : Necatî Beg Divanı ND : Nedim Divanı NFD : Nef î Divanı NLD : Nailî Divanı NŞD : Neşâtî Divanı R : Rubai s. : sayfa ss. : sayfa sayısı Ş : Şarkı ŞD : Şeyhî Divanı ŞGD : Şeyh Gâlîb Dîvânı T : Tarih T.a : Tecâhül-i Arifeyn Tah : Tahmis Taz : Tazmin TDVİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Tcb : Terci-i Bend Tb : Terkib-i Bend ŞYD : Şeyhülislâm Yahya Divanı ZD : Zatî Divanı V

9 GİRİŞ 1. GİRİŞ 1.1 Klasik Türk Şiirinde Aşk Konusuna Genel Bir Bakış Her edebiyatın olduğu gibi klâsik edebiyatımızın da kendine özgü bir düşünce, zevk ve hayal dünyası vardır. Geçen zaman ile paralel olarak değişime uğrayan hayat şartları klâsik edebiyata has özellikleri, zevkleri, sanat anlayışını, hurâfeleri, inanışları, gerçek ve bâtıl ilimleri de ortadan kaldırmıştır. Böylece bu edebiyat yaşanılan hayatın aynası olmaktan çıkmıştır. Hayat şartlarının değişmesi ve modern dünyanın etkisi ile değişen düşünce sistemi klâsik edebiyata da etki etmiş ve onun kullanılamaz hâle gelmesine neden olmuştur ( Pala, 1995: 9). Klâsik şiir, Osmanlı insanını anlamamıza yardım eden önemli bir araçtır. Osmanlı insanının hayatı algılayışında, hayata bakışında klâsik şiir bir terbiye aracıdır (Ortaylı, 1982:77). Klâsik edebiyatımız şiir ağırlıklı bir edebiyattır. Klâsik şiirin özünü oluşturan beşeri veya ilâhî anlamdaki platonik aşk, âşık, mâşuk, içki âlemleri, sevgilide güzellik unsurları, bu çerçevede oluşmuş mazmunlar, remizler, mefhumlar, ünlü aşk kahramanlarıyla ilgili imajlar açıklanmaya ve en güzel şekilde tanıtılmaya muhtaçtır (Pala, 1995: 11). Aşk, hem klâsik edebiyatımızın hem de Tasavvufi edebiyatımızın belkemiğini oluşturan bir konudur. Aşkı iki perspektiften ele almak yararlı olacaktır. Manevi açıdan bakıldığında bir çok dinlerde ve efsanelerde, yaratılış aşkla başlar. Tasavvufun özünü Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeyi istedim ve âlemleri yarattım. Kudsî hadisi oluşturur. Bu hadisin muhtevasında aşk vardır ( Pala, 1995: 53). Klâsik edebiyatımızda aşk, basit ve çekici bir arzudan hastalık derecesine varan alışkanlık ve tutkulara kadar çeşitli boyutlarda işlenmiştir. Bu aşk ilk bakışta bir cinsellik izlenimi uyandırıyorsa da platonik bir zevk ve bağlılık olma düşüncesi daha kuvvetlidir. Gazellerin ana konusu aşktır. Âşıklıklarını çeşitli şiirlerde öne çıkararak anlatan şairlerin bir kısmı, ilâhî aşkı anlatırken diğer bir kısmı da ten zevkini ve cinsi cazibeyi ön planda tutarlar. Aşk, âşık ile mâşuk arasında daha çok aşığı ilgilendiren bir durumdur. Seven için aşk sonsuzdur. Âşığın gönlünde tecelli eden bu duygu onu ölüme götürür. Yani daha aşkın başında sevilen uğruna can vermek gerekir. Bu durumdan şikâyet ise yersizdir. Aşkın yüceliği gizli tutulmasındandır. Seven ile sevilenden başkası bunu bilmemelidir. Aşkın açtığı yaralar asla kapanmaz. Aşk ile üzüntü birliktedir. Âşık üzüldüğü nispette aşkı ister, aşkının ululuğu nispetinde de üzülür. Bu aşk bir bakıma sevenin ihtisas sahasıdır. Aşk, bir denizdir içine dalmayınca anlaşılmaz, dalınca da kara görünmez. Şair, sevgilisinden bahsederken bütün bunları birer vesile bulup söyleyiverir. Bu söyleyişte mübalağa esastır. Aşk hakkında klâsik edebiyatın sözü asla tükenmez, her vesile ile aşktan söz edilir. Klâsik Türk şiirinde şair, daima âşıktır. Bu yüzden her şey, sonuçta aşk ile ilgili görünür. Âşık samimidir, maddiyat ile ilgisi yoktur. Aşığın gıdası üzüntüdür. Sevgiliden daima lütuf bekler. Sevgilisi ile asla bir araya gelmez. Onunla olan beraberliği daima hayalîdir. Âşık bu sevgisi içinde ağyâr ile uğraşmak zorundadır. Rakipler daima onun aşkına engel olmak isterler. Sevgiliye ait bir özellik, bir bakış, bir söz âşık için sarhoşluk nedenidir. Âşık bunları düşündükçe kendinden geçer. Canını sevgilisine verecek kadar cömerttir. Sevgiliden gelen her türlü eziyete katlanır. Buna rağmen sevgili en son olarak onu hatırlar. Herkese iyi davrandığı halde aşığı daima ihmal eder. Bu iki taraflı bir tutkudur. 1

10 GİRİŞ Yüz vermedikçe aşığın aşkı artar. Bundan kurtuluş ise ya tahammül ya da sefer iledir. Âşık birinci yolu tercih eder. Aşk yolu ne kadar tehlikeli olursa olsun buna sabretmesini bilir ve o yolda yalın ayak başı açık yürür. Sevgiliden ayrı kalmak âşık için ölümdür. Bu nedenle âşık, hayatla ölüm arasında bir bocalayış içerisindedir. Maşukun başkasıyla ilgilenmesi aşığın en büyük belasıdır. Sevgili onu rezil eder ve âşık böylece şöhret sahibi olur. Âşık, ayrılıklar içinde geçen ömründe içli âh lar eder. Yalvarmaktan bıkmaz. İrade ve takdir sevgilinindir. Aşığa düşen ise canla başla ona boyun eğmektir. Onun için hiç bir gücü ve kuvveti yoktur. Tek varlığı aşkında ısrar ve sebâttır. Âşık sevgilisinden başka talih, felek, ağyâr, zaman vs. den de zulüm gören kişidir. Bu zulüm karşısında sabahlara kadar ağlar, gözüne uyku girmez. Yakasını yırtar, ciğer kanı yutar, içine kan oturur, deniz gibi coşar, aldatılır, yaralanır, hastalanır, aklını yitirir. Onun başına gelenler defter ü divâna sığmaz. Bazen bülbül olup başına gelenleri şakır, bazen de aşkıyla bir destan oluşturur. Onun sıfatları bitip tükenmek bilmez. Aşığın sıfatlarından bir kaçı şunlardır: Düta ( İki büklüm) kararsız, sabırsız, yüreği kanla dolu, gözü kan ağlar, çaresiz, mest, şûride, gam yiyen, hayran ve kendinden geçmiş, başı güçsüz, zayıf, ayağı bağlı, gözü yaşlı gibi sıfatlardır. Âşık bazen güzel şakıyışlı bir kuştur. Bazen nergis, micmer, dolap, ney, kurban, sayd, mahcîr, kul, bazen de Mecnûn, Ferhâd dır. Azrâ, dertli, hasta, mübtelâ, divânedir. Hâsılı âşık menfî özelliklerle dopdoludur. Söylediği şiirler de bu hallerini terennüm etmekten bıkmaz. Klâsik edebiyatımızda şair, âşık, maşuk, ağyâr üçgeninin birinci kişisidir. Bütün şiirler onun sanatını ifade için at koşturduğu birer meydandır ( Pala, 1995:52). Aşk kahramanları ile ilgili kaleme alınan eserler ve klâsik edebiyatımızın önemli kaynakları arasındadır. Aşk kahramanlarının serüvenleri şairler için ilham kaynağı olmuş, buradan hareketle yüzlerce eser meydana getirilmiştir. Efsanevi nitelik kazanmış aşk kahramanları detaylı bir şekilde mesnevilerde ele alınmıştır. Bu eserlerde ele alınan aşk kahramanları gerçekte dinî ve tarihi bir karakterlerdir. Söz konusu kahramanlar eserlerde şairler tarafından konu edilişine ve şairlerin konuya bakış açısına göre efsanevî bir kimlik kazanmışlardır. Hz. Yûsuf, Mecnûn (Kays), Hüsrev Perviz, Züleyhâ, Leyla, Şirin, Sultan Gazneli Mahmûd, Ayâz, Edhem gibi. Gerçekte birer çöl insanı olan Leyla ile Mecnûn (Kays), şairlerin anlatımı sayesinde efsânevi nitelik kazanmış ve bir medeniyetin ortak kültürel motifi haline gelmiştir (Karahan, 1980: 73). Hz. Yûsuf söz konusu olduğunda şüphesiz ki peygamberliği akla gelir. Ama diğer yandan Mısır azizinin karısı olan Züleyhâ nın Hz. Yûsuf a duyduğu aşk bağlamında meydana gelen hadiseler bizlere onların aşkını hatırlatmaktadır. Şairlerin de anlatımlarıyla bu konu olağanüstü bir vasıf kazanarak karşımıza çıkmaktadır. Çift kahramanlı aşk hikâyelerinde karşımıza çıkan diğer karakterlerinin ise (Cemşid u Hurşid, Vâmık u Azrâ, Şem ü Pervâne, Mihr ü Mâh, Mihr ü Müşteri, Mihr ü Vefâ, Cemşâh ve Âlemşâh, Gül ü Hüsrev, Hurşid u Ferahşâd, Hümâ ve Hümâyun, Şâh u Gedâ, Varaka vü Gülşah, Vis ü Ramin) gerçekte yaşamayan kimseler olduğunu hissetmekteyiz. Yukarıda belirttiğimiz aşk hikâyelerinin kahramanları haricindeki aşk kahramanlarının gerçek kişiliğine tarihi kaynaklarda rastlanılmamaktadır.bu eserlerdeki kahramanlarımız eski dönem yazarlarının aşk noktasında hayal dünyasında meydana gelen olayları yeteneği nispetinde zenginleştirerek bizlere anlatmak için kullandıkları birer sembol kişiliklerdir. Bu hikâyeler incelendiğinde açıkça görülebilir. Bu kahramanlar çağlar boyunca çeşitli şairler tarafından ele alındığı için efsanevî bir özellik kazanmışlardır. 2

11 2. EFSANEVİ AŞK KAHRAMANLARI 2.1. Leylâ ile Mecnûn Leyla ile Mecnûn, İslam edebiyatlarına mesnevi konusu olan aşk hikâyesidir. Hikâye kahramanlarının gerçek kişiler olduğu sanılmaktadır. Bazı rivayetlere göre Mecnûn un ilk dönem Arap şairlerinden İmrülkays olduğu da tahmin edilmektedir. İmrülkays ın muallakatında geçen aşk maceraları bizleri bu düşünceye sevk etmektedir. Fakat bu kişinin Mecnûn un gerçek kişisi olduğu düşüncesi kaynaklara göre zayıf görünmektedir. İmrülkays ın hayatını inceleyen eserlere bakıldığında bu konuya ışık tutacak bilgilere ulaşamamaktayız. Bir rivayete göre Mecnûn, şair Kays b. Mülevvaha l- Âmiri nin lakabıdır ve bu hikâye onun şiirlerinin yorumundan doğmuştur. Onun Emevî ailesinden olup amcasının kızını seven bir genç olduğunu ileri sürenlerde vardır. Leyla nın gerçek adı ise Leyla binti Mehdi b. Sa dil-âmiri dir. Leyla ile Mecnûn aslında bir Arap halk hikâyesidir. Muhtelif şairler tarafından değişik şekillerde ele alınmıştır. Bu eserlerin genelinde hikâyeyi dağınık bir şekilde görürüz. (Pala, 1995:347) Meşhur aşk hikâyesi ana hatlarıyla şu şekilde cereyan etmiştir: Asıl ismi Kays olan Mecnûn, Bağdad-Basra çevresinde yaşayan Araplar içinde, zengin ve hatırlı bir kabile reisinin oğludur. Daha bebekken her kucakta şiddetle ağlayan Kays, yalnız çok güzel bir kadının kucağına verildikçe ağlamaz; güzel kadının kucağından alındıkça ağlar. Anlaşılır ki bu çocuk daha doğuştan bir aşk insanıdır. Kays, yine çocukken devam ettiği mektepte Leyla isimli güzel bir kızla tanışır. Bu iki çocuk arasındaki bağlılık kısa zamanda büyük bir aşk halini alır. İki çocuk birbirlerine karşı duydukları ilgiyi gizleyemedikleri için bu derin bağlılık, yavaş yavaş halk arasında yayılmaya başlar. Leyla hakkında söylenenleri onun aile şerefine yakıştıramayan annesi, ona öğütler verip onu mektepten alarak Leyla yı sonsuz bir elemle baş başa bırakır. Sevgilisinin mektebe gelmediğini gören ve gelmeyeceğini anlayan Kays da Leyla sını bulamayışın verdiği ıstırapla mektepten uzaklaşır. Gönlünde deva bulmaz bir yara halini alan aşk onu çöllere düşürür. O kadar çılgına döner ki halk arasında adını Mecnûn koyarlar (Banarlı, 1971:552). Böylece Mecnûn, o kasabada kalmaya tahammül edemeyerek şehre gitmeye karar verir. Köylerden geçerken onu deli zannederler ve taşlarlar. Bu sebeple ıssız bir sahraya kaçmak zorunda kalır. Mecnûn un babası oğlunun bu kötü durumunu işitince onu aramaya koyulur. Saçları darmadağınık, elbiseleri parçalanmış ve kederden şaşkın bir vaziyete bulur. Mecnûn, o kadar dalgın ve aklı başından gitmiştir ki babasının tanımaz ve ona kim olduğunu sorar. Babasının kendisi için Leyla ya talip olacağı sözünü vermesi üzerine bir derece kendine gelir ve yaşlı adamla eve dönmeye razı olur. Anne, oğlunu bu vaziyette görünce çok üzülür. Fakat ona, güzel, temiz elbiseler dikip teselli etmek için elinden ne geliyorsa yapar. Babası da Araplar içinde başka birçok güzel kız bulunduğunu onlardan birini alabileceklerini söyleyerek Leyla nın aşkından vazgeçirmeye çalışır, fakat o bu avunmaların hepsini reddeder. Mecnûn birkaç arkadaşıyla birlikte Leyla nın kabilesinin bulunduğu Necd yaylalarına gider. Leyla yı Arap adetlerine göre çadırın önünde otururken bulurlar. Âşıklar birbirini selamlarlar, fakat çevredekiler durumun farkına varıp Mecnûn u bölgeden uzaklaştırırlar. Onun bu kötü durumuna çok üzülen babası, kabilesinin ileri gelenleriyle istişare eder ve Mecnûn la birlikte Leyla nın kabilesine iki genci evlendirmek amacıyla gitmeye karar verirler. Elçiler, Leyla nın kabilesince oldukça hoş 3

12 karşılanır, fakat Mecnûn un babası geliş sebeplerini açıklayınca Leyla nın babası buna rıza göstermeyeceklerini, deli bir adama kız vermeyeceklerini ifade eder. Mecnûn un babası gerçekten oğlunun deli olmadığını, aşkından dolayı biraz şaşkın olduğunu söyler. Sonra da oğlunu yanına çağırarak bunlara bizzat kendisinin cevap vermesini ister. Mecnûn yanlarına yaklaşınca Leyla nın köpeği onu tanır; bunun üzerine Mecnûn kendini yere atarak onu okşamaya başlar, çünkü sevgilinin yanından gelmektedir. Leyla nın babası Mecnûn un bu davranışını deliliği için yeter delil kabul eder; böylece Mecnûn un babası ve kabilesinin ileri gelenler başarısız bir şekilde geri dönerler. Baba ve kabilenin ileri gelenleri yeniden Mecnûn a Leyla yı kalbinden çıkarması telkininde bulunmaya başlarlar. Ancak yapılanların hepsi beyhudedir; elbiselerini yırtar ve onların yanından kaçarak çöle döner. Vadilerde ve tepelerin arasında dolaşarak sevgilisinin ismini haykırıp kayalıklardan yankılanmasını dinler. Nihayet yol kenarında baygın olarak düşer ve merhametli insanlar tarafından bulunarak babasının evine getirilir. Akrabaları, babasına Mecnûn u Mekke ye Hacc a götürmesini böylece belki bu mukaddes mahallin ve orada yapılacak ibadetin onun fikri sabitliği üzerinde olumlu etkisi olabileceğini tavsiye ederler. Onlar da bu tavsiyeye uyarak Mekke ye giderler; fakat babası Mecnûn a, Kâbe nin içinde aşk hastalığından kurtulması için dua Allah a etmesini isteyince Mecnûn ellerini kaldırıp bundan dolayı şükreder ve aşkının daha da ziyadeleşmesi için dua eder. Bunun da faydasız olduğunu gören baba, üzgün bir şekilde evine döner. Daha sonra Mecnûn un dostları, babasına, sevdalı Mecnûn u dağlar arasında bir mağarada yaşayan ve ibadetle meşgul olan bir münzevi dervişe götürmesini, eğer tedavi olabilecekse bu dervişin duasının ona iyi geleceğini söylerler. Bunun üzerine Mecnûn bu derviş zâta götürülür. Babası, Mecnûn a her ne kadar hastalıktan kurtulması için bu münzevi adamdan dua talep etmesini isterse de, Mecnûn bu hastalığının daha da atması için dua talep eder. Bundan dolayı yaşlı adam Mecnûn için artık bir şey yapamaz ve onu sahrada tek başına bırakarak halkına dönüp hiçbir şeyin fayda vermediğini söyler. Mecnûn un aşkı başka yerlerde de şöhret bulmuş ve daima Leyla ile birlikte anılmaya başlanmıştır. Leyla nın akrabaları ise bunu kabileleri için bir rezalet olarak değerlendirmişlerdir. Üstelik Mecnûn, gazeller yazmaya başlamış ve meşhur olmuştur. Aşkını anlatan gazellerinin çevreye yayılmasıyla bunu duymayan kalmamıştır. Mesele kabile reisine iletilince, kılıcını çeker ve bu küstah aşığa ancak böyle bir cevap verileceğini söyler. Orada bulunan bir Âmirîli bu tehdidi duyunca, Mecnûn u hedef alan tehlikeyi haber vermek üzere doğruca kabilesine koşar. Kabile Mecnûn u aramaya başlar fakat bir türlü bulamazlar. Bir süre sonra bir adam gelerek onu bir harabede çaresiz bir biçimde yatarken gördüğü söyler. Bunun üzerine Mecnûn un babası yola çıkar ve oğlunu adamın tarif ettiği yerde aç bir vaziyette kendi kendine şarkı söylerken bulur. Mecnûn, gelenin kim olduğunu anlayınca ayaklarına kapanır, affedilmesini fakat bulunduğu yerde yalnız bırakılmasını ister. Buna rağmen babası, kendisini deliliğe sürüklemekte olan aşkından vazgeçmesi için Mecnûn a yalvarır, fakat Mecnûn bunun gücünün ötesinde olduğunu, hiçbir rica ve yalvarmanın çözemeyeceği prangalarla kayıtlı olduğunu söyler. Mükedder baba bir kez daha oğlunu eve götürür. Ancak birkaç gün sonra Mecnûn yine Necd e kaçıp aşk şiirleri söyleyerek dolaşmaya başlar. Bu sıralarda Leyla da Mecnûn dan farksız bir vaziyettedir; fakat o kendisine hâkim olabilmektedir. Sevgilisine ve kendisine daha fazla bela getirmemesi için hislerini gizlemektedir. Ancak sık sık evin çatısına çıkıp Mecnûn un bulunduğu yerden gelen rüzgârla söyleşmektedir; Mecnûn un söylediği gazelleri işitmekte ve bunlara cevap yazıp kâğıtlara yazarak atmaktadır. Yoldan geçenler bu kâğıtları toplayıp 4

13 gazelleri öğrenmekte ve Mecnûn un kulağına gidinceye kadar söylemektedirler. Böylece aralarında bir çeşit haberleşme sağlanmış olur. Bu durum bir yıl devam eder. Bir ilkbahar günü Leyla ve hizmetçileri güzel bir bahçeye giderler. Leyla bahçede otururken Es ed kabilesinin asil ve zengin reisi İbnü s-selam görmüş ve ona âşık olmuştur. Daha sonra ailesinden istemek üzere elçiler göndermiş, ancak Leyla nın ailesi bu teklife hemen rıza göstermemiş; bu yeni aşığın bir süre beklemesini istemişlerdir. Bu sırada Mecnûn sahrada dolaşarak vahşi hayvanlarla sohbet etmekte ve ceylanlara gazeller söylemektedir. Bunların yanı sıra bir de insanlardan bir dost edinir; bu kişi büyük Arap şairlerinden Nevfel dir. Ava çıktığı bir sırada bir grup vahşi hayvana şarkılar söyleyen Mecnûn a rast gelir. Mecnûn un başından geçenleri öğrenince onun bu bahtsızlığından çok üzülür ve sevgilisini elde etmesi için ona yardım edeceğine söz verir. Mecnûn buna o kadar sevinir ki, yeniden kendine gelir; güzel elbiseler giyinir ve aklı başında bir insan gibi davranır. Nevfel e arkadaşlık ederek, söylediği gazellerle onu hoşnut eder. Mecnûn bir süre sonra arkadaşı Nevfel in verdiği sözü üstü kapalı ona hatırlatarak, arkadaşının sözünü yerine getirmesinin zamanının geldiğini ifade eder. Bu serzenişten gücenen Nevfel derhal silahlarını kuşanır, atına atlar ve savaşçılarını toplayarak Leyla nın kabilesinin bulunduğu bölgeye doğru doludizgin yola koyulur. Sınıra vardıklarında konaklarlar; bir elçi göndererek Leyla yı göndermedikleri takdirde saldıracaklarını bildirirler. Elçi çok fena muamele görerek ret cevabı alır. Elçi ye Köpek havlamakla ay a sahip olamaz. derler. Elçi durumu Nevfel e bildirince, buna çok kızan Nevfel, derhal saldırı emrini verir. Şiddetli bir çarpışma olur; Mecnûn bundan büyük bir üzüntü duyar, zira kan dökülmesinden nefret etmektedir; bir tarafta dostları diğer tarafta sevgilisinin kabilesi vardır. Savaş gün boyu bütün şiddetiyle devam eder. Ertesi sabah savaşın yeniden başlayacağı sırada yeni bir takviye gücün gelmekte olduğunu gören Leyla nın kabilesi, Nevfel e anlaşma teklif eder. Savaşla iyice aklı başından giden ve sonuç alınmasını isteyen Mecnûn, Nevfel i yaptığı şeyden dolayı kınar. Fakat Nevfel buna sadece güler. Takviye güçler gelir gelmez de savaş yeniden başlar. Artık düşman kabiledeki adamlar darmadağın olmuş ve içlerinde Leyla nın babasının da bulunduğu kabile reisleri Nevfel in huzuruna getirilmiştir. Nevfel de onların yalvarmaları üzerine hürriyetlerini geri vermiş ve Mecnûn için Leyla ya talip olmuştur. Leyla nın babası kızının Nevfel in hizmetine amade olduğunu ve kızını bu deliye veremeyeceğine söz vermesini ister. Eğer bu konuda söz vermediği takdirde ise kızını kendi elleriyle öldürüp başını köpeklere atacağına yemin eder. Nevfel in arkadaşlarından bir kısmı Leyla nın babasından yana tavır alırlar ve reislerini memleketlerine geri dönmeye ikna ederler. Mecnûn şiddetli bir hayal kırıklığı içerisinde Nevfel i dostluğunun değersizliğiyle itham eder. Nevfel in onu teskin etmeye çalışma ve başka güzellerle hatasını telafi etme gibi sözleri üzerine de nefretle oradan ayrılarak çöle döner. Nevfel den ayrılan Mecnûn doludizgin sahraya doğru yol almaktadır; giderken uzak bir mesafede tuzağa yakalanmış ceylanlar görür. Avcı, elinde bıçak onları boğazlamak için yaklaşmaktadır. Mecnûn avcının yanına giderek, kederli gözleri sevgilisinin gözünü hatırlatan bu masum mahlûkları öldürmemesi için ona yalvarır; bu suçsuz ve masum varlıkları öldürmek gaddarca bir davranıştır. Avcı, Mecnûn un sözlerinin güzel olduğunu fakat kendisinin de bakmakla yükümlü bulunduğu geniş bir ailesinin olduğunu ve dolayısıyla bunları kaybetmeyi göze almadığını belirtir. Ama yine de eğer bu hayvanları kurtarmak istiyorsa onları kendine satabileceğini beyan eder. Mecnûn; atından inerek atını avcıya verir; avcı da derhal bu ata binip oradan 5

14 uzaklaşarak Mecnûn la ceylanları yalnız bırakır. Mecnûn, ceylanların gözlerinden öperek onları serbest bırakır. Hepsini âzâd ettikten sonra onların izlediği yolu takip eder ve sahrada günlerce dolaşır. Sevgilisinin bulunduğu yere doğru yöneldiği sırada yaşlı bir kadınla karşılaşır. Kadının arkasında elleri zincirle bağlanmış bir adam vardır. Mecnûn, kadına yaklaşarak bu vaziyetin sebebini sorar. Kadın, kendisinin bir dul olduğunu, arkadaşının da vahşi adam rolü oynayan bir dilenci olduğunu, bu vaziyette köylerden yardım toplayarak aralarında pay edeceklerini söyler. Mecnûn, kadına yalvararak o adamın yerine yanına kendisini almasını söyler. Kendisi gerçekten deli olduğu için böylece hem bir aldatma yoluna gitmemiş olacak hem de toplanan parayı paylaşması gerekmeyecektir. Kadın kendisi için son derece cazip olan bu teklife razı olur ve derhal zincirleri dilencinin ellerinden çözerek Mecnûn un ellerine, ipi de boynuna bağlar. Mecnûn un bu şekilde davranmasının sebebi kendisini bu şekilde gizleyerek Leyla nın bulunduğu yere ulaşabilme ümididir. Mecnûn un ümidi böylece gerçekleşir; yaşlı kadın, yanında Mecnûn, para toplayarak şehirde dolaşmaya başlar. Mecnûn, Leyla nın ailesinin bulunduğu yere gelince çadırın kapısı önünde düşer; ağlamaya, bağırıp çağırmaya başlar. Ondaki bu hal öyle bir çılgınlık derecesine ulaşır ki ayağa fırlayıp zincirlerini kırar. Leyla nın anne ve babası ne olduğunu anlamak için dışarı çıkarlar; onun bu kötü durumuna üzülürler, fakat Mecnûn onların varlığından habersizdir. Tekrar evlerine girerek Mecnûn u kendi haline bırakırlar. Bundan sonra, Leyla nın şöhreti her yere yayıldığından birçok yerden talipler gelmeye başlar. Fakat babası bunların hiçbirine de meyletmez. Bütün olanlardan haberdar olan İbnü s-selam işi ilerletmeye karar verir. Bir süvari birliği ile Leyla nın kabilesinin bulunduğu yere doğru yola çıkar; birkaç günlük mesafe kalınca isteklerini kabul ettirebilmek amacıyla bir elçi eşliğinde oldukça zengin armağanlar gönderir. Leyla nın babası onun teklifini kabul eder. Leyla rızası olmaksızın evlendirilir ve İbnü s-selam büyük bir gururla Leyla yı alarak memleketine gider. İbnü s-selam Leyla ya yaklaşmak istediği ilk seferde Leyla dan şiddetli bir tokat yer ve bir daha böyle bir şeye teşebbüs ettiği takdirde hem onu hem de kendisini öldürme tehdidiyle karşılaşır. İbnü s-selam, bu hareketten, Leyla nın başka birine âşık olduğunu anlar. Fakat kendisi de Leyla ya çok düşkün olduğu için onun her türlü arzusuna saygı göstereceğine dair söz verir. Böylece her gün Leyla ya bakacaktır. Bu ise onu tamamen kaybetmekten daha iyidir. Böylece birçok gün geçer; bu sırada Leyla sürekli olarak Mecnûn hakkında bilgi almaya çalışmış böylece onun gerçekte kimi sevdiğini duymayan kalmamıştır. Mecnûn, bu defa da Leyla nın çadırı önünden ayrılmak zorunda kalır. Yolda Kadından ayrılır ve kendi yoluna devam eder. Mecnûn, çöllerde dolaşırken deve üzerinde yolculuk eden bir adamla karşılaşır. Adam, Leyla nın evlendiğini söyler, ayrıca, kendi rızasıyla gittiğini, eski sevgilisini unuttuğunu ve şimdi mutlu olduğunu ilave eder. Bu haber Mecnûn da şok tesiri yapar ve olduğu yere yığılıp kalır. Adam, onun öldüğünü zannederek yaptığı bu zamansız şakadan dolayı pişman olur. Mecnûn kendisine gelince adam hakikati söyler. Leyla nın hala kendisine sadık olduğunu ve İbnü s-selam a herhangi bir söz vermediğini belirtir. Ancak bu çaresiz aşığın, adama güveni kalmamış, neye inanacağını bilmeksizin daha büyük bir ıstıraba düşmüştür. Artık ne yaptığını hemen hemen bilmez durumdadır; dolayısıyla Leyla ya, evliliğinden dolayı onu kınayan bir mektup yazar. Leyla mektuba söylenenlerin doğru olmadığını bildiren ve acısına bu kınamalarla yeni acılar ekleyecek olan davranışta bulunmamasını isteyen bir cevap yazar. 6

15 Bir süre sonra Mecnûn un aklına Leyla nın bulunduğu yere gitmek gelir. Bu sebeple oraya doğru yola koyulur. Hatta geçtiği köylerde çocukların taşlamasına bile önem vermez. Sevgilisi ile kısa bir görüşme yapar, zira yalınkılıç yanlarına gelen biri bu görüşmeye engel olmuştur. Adam kılıcı Mecnûn a çalmak üzere kaldırdığında eli çürüyerek yere düşer; adam kılıcı sol eline alır, o da diğeri gibi aynı şekilde diğer eli gibi yerinden kopar. Bunun üzerine adam Mecnûn un ayaklarına kapanarak bağışlanmasını ister. Mecnûn, kendisinin incinmesini istemeyen birinin başkasını da incitmemesi gerektiğini söyleyerek adama iyileşmesi için dua eder. Adamın çürümüş eli eski haline geldikten sonra Mecnûn da yeniden Necid çöllerine kaçar. Bu arada artık iyice yaşlandığını hisseden Mecnûn un babası hala yerini alacağını ümit ettiği oğlunu bulabilmek için büyük bir istek duymaktadır. Böylece birkaç kişiyle birlikte oğlunu aramaya çıkar. Epeyce bir zaman araştırdıktan sonra Mecnûn u ıssız bir vadide bulurlar. Mecnûn, ilkin babasını tanımaz fakat üzerine eğilenin kim olduğunun farkına varınca kucaklar ve öper. Yaşlı babasının bütün ısrarlarına, ömrünün son günlerinde yanında olmasıyla kendisini sevindireceğini söylemesine rağmen Mecnûn, aşkına mukabele edecek gücü kendinde bulamadığını belirtir. Yaşlı baba durumun ümitsiz olduğunu anlar; oğluna şefkat dolu bir veda etikten sonra yeniden eve döner ve mükedder bir yaşlı olarak evinde ölür. Bir süre sonra bir avcı gelerek Necid in en yüksek tepelerinden birine yerleşmiş olan Mecnûn a seslenir ve babasının öldüğünü hiç olmazsa kabrini ziyaret etmesi gerektiğini söyler. Bu haber Mecnûn un kalbini dağlar ve derhal babasının kabrine giderek kendini mezarın üzerine atar; ağlayarak kendi kendini kınar. Mecnûn daha sonra tekrar Necid Çölünün tepelerine çekilir, vahşi hayvanlarla arkadaşlığa devam eder. Bir gün Mecnûn u kibar bir adam olan amcası Selim çölde ziyaret eder. Mecnûn daha önce de birçok kez olduğu gibi kendisiyle konuşanın kim olduğunu bilmez, fakat amcası olduğunu öğrenince çok memnun olur ve onun korkmaması için çevrelerindeki hayvanları uzaklaştırır. Selim, yeğenini çıplak ve çok zayıflamış olarak görünce dehşete kapılır ve eğerinde getirdiği bir elbiseyi giymesi için onu zorlukla ikna eder. Ancak getirdiği yiyecekleri bir türlü yediremez. Mecnûn, bunları çevresindeki hayvanlara dağıtır. Selim eve dönünce Mecnûn un bu içler acısı durumunu annesine anlatır ve annesinin ricası üzerine onu oğlunun bulunduğu yere götürür. Anne gördüğü manzaradan büyük bir elem duyar ve oğlunun eve dönmesi için ona yalvarır. Mecnûn, annesine teşekkür eder, fakat böyle yapmasının kendi iradesi dâhilinde olmadığını, aşkından dolayı olduğunu söyler. Sonra da yanlarından uzaklaşır ve çölde kaybolur. Anne eve döner ve bir süre sonra da kalbi kırılmış olarak vefat eder. Haber Mecnûn a ulaştığında yine kedere boğulur. Mecnûn un macerası ve yazdığı şiirler her yerde tanınmış; birçok kişinin ilgi ve takdirini kazanmıştır. Bunlar arasında kendisi de bir âşık ve şair olan Bağdadlı Selam, Mecnûn a büyük bir alaka beslemiş; onu arayıp bulmuş, sadakatini takdir ettiği Mecnûn a arkadaş olmak istediğini söylemiştir. Mecnûn, Selam ı caydırmaya çalıştıysa da onun aşırı ısrarlı olması üzerine yanında kalmasına izin vermiştir. Bununla birlikte Selam; Mecnûn un çöl hayatındaki mahrumiyetini kaldıramayacağını bir süre sonra fark edince orayı terk etmek zorunda kalmış ve yeniden şehir hayatına dönmüştür. Beraberinde de Mecnûn dan duyduğu herkesin seveceği, birçok güzel şiirler getirmiştir. Bir başka bahtsız âşık da akrabası Zeynep e ümitsiz bir aşkla tutulmuş olan Zeyd adında birisidir. Çok fakir olduğu için amcası; Zeyd in kızıyla evlenmesine karşı çıkar. Leyla, şair olan bu genç adamı tanır ve ona acıyarak onu teskin eder. Zaman zaman da Zeyd i, Mecnûn la haberleşmek için aracı olarak görevlendirir. Bu arada İbnü s-selam 7

16 Leyla nın takındığı tavır nedeniyle kızgınlığından ve Mecnûn un ettiği beddualardan dolayı ölür. Zeyd bu haberi vermek üzere derhal Mecnûn a gider. İkinci seferde ise Leyla sevgilisine güzel giysiler ve sarık göndererek gelmesi için ricada bulunur. Mecnûn gelen giysileri giyer ve beraberindeki hayvanlarla birlikte Leyla sına kavuşmak üzere yola düşer. Zeyd önden giderek Mecnûn un gelmekte olduğunu haber verir. Leyla, aşığını karşılamaya çıkar, fakat iki sevgili birbirlerini görür görmez aşırı heyecandan dolayı bayılırlar. Zeyd onları ayıktırmak için yüzlerine su serper. Kendilerine geldiklerinde Leyla, Mecnûn un elinden tutarak onu köşküne götürür. Onlara Zeyd ve hayvanlarda eşlik eder. İki âşık dolu dolu bir kalple birbirlerine kenetlenmiş olarak bir süre dinlenirler. Nihayet Leyla bir gazel söyler, Mecnûn da buna cevap verir, fakat eski cünun hali yeniden kendisinde galip olur. Çünkü Leyla ya duyduğu aşk onu çok farklı mertebelere getirmiştir. O artık ilahi aşkla iştigal eder bir haldedir. Leyla ya duyduğu beşeri aşktan sıyrılıp ilahi aşka ulaşmıştır. Bu sebeple Leyla ile birlikte olmaktan bir haz alamaz. Bu halinin kendisinde galip olması üzerine sevgilisinden ayrılıp çöle döner. Artık Mecnûn un bu hali (deliliği) çaresiz, Leyla nın kalbi kırıktır. Leyla sonbahar mevsiminde, başucunda mükedder annesi olduğu halde ruhunu teslim eder. Zeyd, haberi Mecnûn a ulaştırır. Zavallı Mecnûn, hakikati idrak eder etmez büyük bir sarsıntı geçirir ve titreyerek yıldırım çarpmışçasına yere yığılır. Kendine gelmek istediğinde ölüme seslenerek artık ölmek istediğini, ruhunun, vücudunu terk etmesini niyaz eder. Zeyd le birlikte Leyla nın mezarına doğru yola çıkar. Daha uzaktan mezar görünür görünmez yüz üstü yere düşer; sürünerek mezarın yanına gelir ve sanki sevgilisiymiş gibi mezar taşına sarılır. En hazin ve merhamet dolu ifadelerle Leyla ya seslenerek feryat eder. Burada biraz kaldıktan sonra geldiği yere tekrar döner. Ne var ki çölde eskisi gibi sükûnet bulamaz; Leyla nın kabri ile çöldeki mekânı arasında sürekli gidip gelmeye başlar. Zaten çok az kalan gücü de yavaş yavaş tükenmektedir. Fırtınalı bir günde zorla bulabildiği sevgilisinin mezarı üzerine kendisini atıp, gözleri kapalı, elleri göğe açık Allah a yalvararak ıstıraplarını sona erdirmesini ve sevgilisiyle birleştirmesini ister. O anda ruhunu teslim eder. Yanında birkaç vahşi hayvandan başka sadık dostu yoktur. Bütün bir yıl boyunca orada öyle kalır. Vahşi hayvanlar da orada nöbet tutarak kimsenin yaklaşmasına izin vermezler; sonunda vahşi hayvanlar çöle çekilirler. İnsanlar buraya geldiklerinde hazin bir manzara ile karşılaşırlar. Mecnûn un kemiklerini toplayarak Leyla nın mezarı yanına gömerler. Bundan bir süre sonra Zeyd bir gün rüyasında kendisini cennette görür. Cennetteki güzel insanlar arasında genç bir erkekle genç bir kadın dikkatini çeker. Yan yana oturmuş iki aşığın çevresinde idraki mümkün olmayan güzellikte ve göz kamaştırıcı bir nur halesi bulunmaktadır. Bunların kim olduklarını sorduğu zaman, bunların dünyada iken Leyla ile Mecnûn olarak bilinen kişiler olduğu, onları çevreleyen fevkalade parlaklığın ise aşkları olduğu söylenir( Gibb, 1999:417). Leyla ile Mecnûn hikâyesi ilk defa bir bütünlük içerisinde ve mesnevi şeklinde İran edebiyatında ele alınmıştır. Genceli Nizâmî nin kaleminden çıkan bu ilk Leyli ve Mecnûn mesnevisi doğrudan Arap kaynaklarına dayanır. Ancak o, rivayetleri konuya uygun biçimde değiştirip yenileştirmiştir. Nizâmî den sonra İran ve Türk edebiyatlarında aynı konu defalarca ele alınmıştır. Türk edebiyatında Çağatay şairi Ali Şir Nevâi nin, Fuzûlî nin ve Hamdi nin Leyla vü Mecnûn mesnevileri ünlüdür. Leyla ile Mecnûn mesnevisi halk edebiyatımıza da kaynaklık etmektedir. Bunların dışında hemen bütün şairler, Leyla (karanlık, gece) ve Mecnûn (deli, aşk çılgını) kelimeleri üzerinde sanatlar yapmışlar ve sevgilinin saçını ve âşıklığı birer mazmun haline 8

17 getirmişler; tenasüp, tevriye, telmih gibi sanatlarla da sık sık Leyla ve Mecnûn dan bahsetmişlerdir. (Pala, 1995:347). Hikâyenin konusu milletlerin duygusallığı ve hayal âlemlerinin ufukları ile dil ayrılıkları dışında, müslüman halkların ortak kültür mirasının tarih içinde nasıl yaşadığına, aslında maddî bir çöl aşkının hikâyesinden ibaret olan bir serüvenin, zamanla edebiyattan edebiyata geçerken, nasıl tasavvufî ve ilahî bir karaktere yükseldiğine güzel bir misal teşkil etmektedir. Farsça olarak kaleme alınmış Leyla ve Mecnûn hikâyelerinin sayısı kırk adedini aşmakla beraber, bunlardan çoğunun yazarlarının adından başka ve kataloglardaki kayıtlar dışında nitelikleri hakkında bilgi bulunmamaktadır. İran edebiyatında yazılış tarihleri ve önemleri göz önünde tutularaken başta gelen Leyla ve Mecnûn konusunu işleyen şairler şunlardır: Genceli Nizamî, Emir Hüsrev Dehlevî, Abdurrahman Cami, Hatifi dir. Hamse adı verilen edebi türün en önemli temsilcisi sayılan Nizamî, İran edebiyatında bu konuyu işleyen eski Leyla ve Mecnûn mesnevisinin ilk üstadıdır. O nun, Şirvanşahlar dan Minuçihr oğlu Ahistan ın arzusuna uyarak, 584/ 1188 tarihinde kaleme aldığı Leyli vü Mecnûn, bu mesnevi türünün gelişip serpilmesinin ilk aşaması sayılır. Denebilir ki yalnız İran edebiyatında değil, Klasik Türk edebiyatında da, bu konuyu işleyen belli başlı şairler, temelde, bu eseri kaynak saymışlar ve ondan geniş ölçüde faydalanmışlardır. Nizâmî nin genellikle Arapçadaki bu aşk hikâyesiyle ilgili söylentileri etraflı şekilde bildiği ve kullandığı rahatça söylenebilir. Ancak burada bir çöl hayatı yerine daha çok yerleşik yaşamanın akisleri sezilmekte, kahramanların aileleri de bir ölçüde- soylu sınıfına bağlı görünmektedir. Konunun bir özelliğini de Leyla daki saffet ve samimiyetin daha açık ifadesi, hatta onun, İbn-i Selam la evlendirilmesi sonucunda, bu kişiyi eline dokundurtmaması gibi noktalardaki hassasiyeti teşkil etmektedir. Nadiren de olsa Mecnûn ve Leyla ile ilgili temasların bu mesnevide yer alması, ayrıca bunların buluşmaları dikkat çekicidir. Mecnûn, artık geçici aşktan gerçek ve ölümsüz aşka yükselmiştir. Mecnûn da Leyla nın sevgisi Mevlâ sevgisine doğru kanat açmış ve sonsuzlukta ebedi güzelliğe, değişmez mutluluğa eriştiren ilahi aşkın şafağını yaşamağa başlamıştır. Leyla, bir sonbahar gününde yatağa düşer ve aşkından ölür. Acı haberi alan Mecnûn da gidip Leyla nın kabrine kapanıverir. Başka zamanlarda da mezarı ziyaret eder ve bir gün orada canını verir. Nizâmî yi bu alanda izleyen ve bu alanda en başarılı eserlerden birini de vücuda getiren şair, soyca Türk olan, Emir Hüsrev dir. Bu güçlü ve Nizâmî gibi hamse sahibi olan Emir Hüsrev in Mecnûn u Leyli sinde de konu epey değişikliklerle nazma çekilmiştir. Sözün gelişi Kays ın doğumundan, bir müneccim, onun aşk yüzünden delireceğini önceden haber verir. Eğer Leyla, Kays ile evlendirilmemişse, bu onun Mecnûnluğu dolayısıyladır. Sonra yine Leyla yı Mecnûn a almak için savaşan Nevfel, bu mümkün olmayınca, delikanlıya kendi kızını verir. Burada da Leyla ile Mecnûn un birleşmeleri söz konusudur. Ayrıca Leyla bir ara Mecnûn un öldüğüne dair yalan bir haber alıp bayılıverir. Leyla, Mecnûn diye diye ruhunu teslim eder. Emir Hüsrev e göre: Mecnûn, Leyla nın cenazesine yetişir. Leyla kabre konulurken, Mecnûn üzerine kapanır, ölür ve aynı mezara gömülür. Böylece, Emir Hüsrev in eserinde, Nizâmî den farklı pasajların bir hayli kabarık olduğunu söylemek, yanlış olmayacaktır. Eserin sonunda 1299 yılında yazıldığı kayıtlıdır. Emir Hüsrev de konunun bir bakıma bir Hint şehzadesinin serüvenine benzetildiği hususundaki görüşler, yerindedir. Nizâmî deki özellikle son bölümdeki tasavvuf neşesi buralarda sezilmez. Ama Emir Hüsrev in eserinin sanat bakımından yüksek bir değer taşıdığını söylemek, yanlış olmayacaktır. 9

18 İran edebiyatında Leyla ve Mecnûn yazarları arasında Abdurrahman Cami nin özel bir yeri vardır. Özellikle bu büyük bilgin ve şairin, hemen hemen bütün Arap söylentilerini eserinin kapsamına almakla kalmayıp, onlara, imkân ölçüsünde, hikâyenin akışında bağlı gözükmesi bir takdir nedeni olmuştur. Leyla ile Kays ın tanışmaları - Cami nin eserinde- bir ziyaret dolayısıyla vaki olmaktadır. Her iki âşık, zaman zaman, birbirlerini görmek fırsatına sahiptir. Arada sırada mektuplaşmalar da eserde yer almıştır. Mecnûn un çöl hayatı, avcı elinden ahu yu kurtarışı, Halife nin huzuruna götürülüşü, Leyla nın kocasının ölüm haberine üzülüşü, özellikle kırık bir kâse ile fakirlere çorba dağıtan Leyla nın yanına varışı ve elindeki kepçe ile kâsesini kırmış olmasına rağmen sevincinden oynayışı gibi sahneler gerçekten ilgi çekicidir. Bunlar, kısmen de Cami den önceki Leyla ile Mecnûn mesnevilerinde yoktur. Ayrıca Leyla yı son görüşünde, onu adeta tanımayan Mecnûn un, benim yanımda işin ne? gibi sözler harcaması artık surete kapılmadığını söylemesi tasavvuftaki mertebesinin yüceliği delilidir. Mecnûn un -kucağında bir ahu ile- Leyla dan önce ölmesi olayı da Cami nin eserinin özelliklerindendir. Cami bu mesnevisini 889/ 1484 te kaleme aldığını son taraflarında kaydetmiştir. Önemli Leyli vü Mecnûn hikâyelerinden biri de Hatifî nin olup konuyu en iyi işleyen ve onu akla uygun biçimde ifadelendiren bir sanat şaheseri sayılmıştır. Kays ın daha çocukluğunda güzellere düşkünlük göstermesi, İbn-i Selam ın Leyla yı boşaması, Nevfel in Mecnûn u zehirlemek isterken kendinin zehirlenmesi, Mecnûn ölünce, oradan geçen bir hacı kafilesinin bunu görüp techiz ve tekfinini yapması esere eklenen motifler arasındadır. Bu eser de alanının en başarılı meyvelerinden biri olma ayrıcalığına sahiptir. Türk edebiyatında bu konuya eğilenler, genellikle, yukarda belirtilen bu dört şairden esinlenmişler, ama çoğu kendi kişiliklerini koruyarak başarılı eserler vermişlerdir. Türk edebiyatında bu acıklı aşk hikâyesi XV. Yüzyıldan başlayarak özenle ele alınmış, birçok sanatkâr kalemiyle işlenmiştir. Bilinen Türkçe Leyla vü Mecnûn sayısı otuzu bulmaktadır. Ancak bunlardan bu güne kadar nüshalarına tesadüf edilmiş olanların sayısı, yaklâşık olarak, yirmiyi aşmamaktadır. Bunlar arasında en eskileri Osmanlı edebiyatında Şahidi nin, Çağatay edebiyatında ise Ali Şir Nevâi nindir. Bilinen son Leyla vü Mecnûn mesnevisi ise, daha çok Azerî şivesi özelliklerini korur gibi gözüken ve XIX. yüzyılın sonlarında yazılmış bulunan Kafkasyalı Nâkâm ındır. (Karahan, 1980:73). Bu konuda araştırma yapanların tespit ettiği Türkçe Leyla vü Mecnûn yazarları şunlardır: Edirneli Şâhidî, Ahmet Paşa, Ali Şîr Nevâî, Bihiştî, Hamdullah Hamdi, Ahmed Rıdvan, Hayâtî, Necâtî, Çâkeri Sinân, Kadîmî, Celîlî, Sevdâî, Hayâlî, Hakîrî, Fuzûlî, Lârendeli Hamdî, Ârif Fethullah, Celâlzâde Salih, Diyarbakırlı Halîfe, Bursalı Halîlî( Sarı Halil), Sinan Çelebi, İdris Mahvî, Muhyî Çelebi, Zamîrî, Atâyî (Kul Ata), Kâfzâde Fâizî, Abdülhay Rıfâtî, Örfî Mahmud Ağa ve Nâkâm (Levend, 1988:105). Bunlardan ilk olduğu için Şâhidî, Çağatay edebiyatının en büyük şairinin olması nedeniyle Nevâi, konusunda Türkçenin şaheseri niteliğini taşıdığından Fuzûlî nin eserlerinden bahsetmek gereklidir. Edirneli Şâhidî, Cem Sultan ın şairlerinden olup eserini 863/1479 da Konya da tamamlamıştır. Ona Gülşen-i Uşşâk gibi ayrı bir isim de vermiştir beyit gibi hacimli bir kapsamı olan bu eser, bilinen Leyla vü Mecnûn mesnevilerinin en uzunu niteliğindedir. Eserine İstanbul da başlamış ve Cem in yanında bitirmiş olduğuna işaret etmektedir. O, kendinden önce yazılmış olan Nizâmî ile Emir Hüsrev in Mecnûn u Leyli lerini görmüş, onlardan yararlanmıştır. Eser: Beni Amir kabilesinin kendisiyle 10

19 öğündüğü Mecnûn un babasına, bir müneccimin çocuk dünyaya gelince aşk nedeniyle delireceğini önceden haber vermesiyle konusuna girer. Kays, yedi yaşında okula başlar, orada Leyla yı sever. Karşılıklı aşk zamanla dedikodulara yol açar. Leyla babasından Kays için istenirse de vermez. Sebep delikanlının adının deliye çıkmış olmasıdır. Belki bu aşktan ve delilikten kurtulur diye Mecnûn u Kâbe ye götürürler. Ama o aşkının artması için duada bulunur. Hikâye Nizâmî de ve Hüsrev deki gelişmesine oldukça uygun bir gelişim gösterir. Olaylar birbirini arkalar. Nevfel, burada, bir şah olarak tasvir edilmektedir. Avcının elinden ahuyu kurtarma sahnesi burada da vardır. Yalnız Mecnûn bu kurtarmayı kendi elbisesini avcıya vermek suretiyle gerçekleştirir. İbn-i Selam olayı da şairin yararlandığı kaynaklardakine yakın biçimde cereyan eder. Mecnûn un Leyla ile buluşmaları da eserde yer almıştır. Leyla dan Mevla ya yükseliş Şâhidî nin de üzerinde durduğu noktalardandır. Nihayet hastalanan Leyla ölür. Mecnûn acı haberi duyunca cenaze törenine katılır. Cenaze, kabrine konulurken Mecnûn, sevgilisinin üstüne kapanır ve ruhunu teslim eder. Her ikisi de aynı mezara defnedilirler. Kabirleri bir ziyaret yeri olur ve ünleri daha da yayılır. Şâhidî, motiflerde bazı değişiklikler yapmıştır. Bahisleri genellikle fazlaca uzatmıştır. Ara sıra, Nizâmî den çeviriler bulunduğu da görülür. Kısaca Şâhidî, konusunu işlemekte başarı göstermiş, ona tasavvuf neşvesi verebilmiş, bu alanın en öndeki Türk şairleri arasında yerini almıştır. Leyla vü Mecnûn konusunda en başarılı ve Türklerin yaşadıkları topraklarda en yaygın şöhretli eserlerden birinin sahibi Mir Ali Şir Nevâi olmuştur. Nevâi, eserin temelinde ve gelişmesinde esasla ilgili bir değişiklik yapmamıştır. Ama üslûbundaki canlılık, eklediği veya değiştirip başka biçime soktuğu motifler, ifadesindeki etkinlik onun eserine de, diğer mesnevileri gibi bir üstünlük, bir ayrıcalık kazandırmıştır. Ve Fuzûlî nin Leyla vü Mecnûn u ile birlikte bunlar Türk edebiyatının şaheserleri arasında yer almışlardır. Nevâi, eserini yazarken Nizâmî ve Emir Hüsrev den başka kendi çağdaşı ve yakını olan Emir Süheylî nin aynı isimdeki eserinden istifade eylemiştir. Esasen o, eserine başlarken buna kendisi de işarette bulunur. Hikâye, aşağı yukarı, ana çizgileriyle şairden önce İran edebiyatında almış olduğu karakterini korumaktadır. Kays ın babasının bir oğlan çocuğa kavuşmak için yaptığı dualar etmesi ve oğlunun olması, Leyla ile Kays ın bir süre birlikte okumaları aynı şekilde gelişme gösterir. Leyla nın bir ara hastalanması ve iyileşip okula geldiğinde arkadaşlarını sevinmesine karşılık, Mecnûn un ağlaması motifi ilginçtir. Bu motife diğer eserlerde rastlanmaz. İki sevgilinin, birkaç defa birbirlerini sonradan da görebilmeleri motifi, Nevai de de vardır. Kâbe yi ziyaret ve duada bulunurken aşkının artması niyazı, Nevfel in hikâyeye girmesi, Zeyd ile dostluk kuruluşu, çölde hayvanlarla bir arada bulunmak, kurdu-kuşu sevmek vb. olaylar burada da dikkat çeker. Ancak Nevâi, bazı motifleri değiştirmiş, bazılarını da bu eserine eklemiş görünmektedir. Mesela; Kays ın devam ettiği okul, Leyla nın babasını yaptırmış olduğu okuldur. Kays ile Leyla nın bir buluşmasına dadı da karışır ve Leyla yı evine döndüren bu kadın, Kays ı da uzaklaştırır. Nevfel ile Leyla nın babasının arasındaki savaş sonlarında, Mecnûn un gördüğü bir rüyanın niteliği, onun kerametine hükmedilmesine yol açar. Zeyd bir ara, Nevfel in adamları tarafından soyulur. Mecnûn ana ve babasının ölümünü de düşünde görmekle öğrenir. Nihayet Leyla nın ölmek üzere olduğunu da Mecnûn hatîf ten işitir. Onun son nefesine erişir ve her ikisi de can verip aynı yere gömülürler. Bütün bu ayrıntılardan bir kısmı öteki Leyla vü Mecnûn mesnevilerinde bulunmakla beraber, olayların oluşması arasındaki farklar Nevâi ye bir özellik kazandırdığı gibi, diğer bir kısmı da Nevâi ye has bir biçimdedir. Büyük Çağatay şairi bu mesnevisini, 11

20 öyle anlaşılıyor ki 1488 veya 1499 yılında yazmıştır. Hamsesinin üçüncü kitabını oluşturan mesnevisine isim olarak ta Mecnûn u Leyli demeyi tercih etmiştir. Klasik Türk edebiyatının üzerinde durduğumuz konuda en başarılı ve benzerleri arasında en görkemli meyvesi, büyük şair Fuzûlî nin Leyla vü Mecnûn mesnevisidir. Bu şaheserdeki üslup ve ifade güzelliği, derin ve etkileyen samimilik, tasavvuf havası, ilahi aşka yöneliş, ona yüzyıllardır sürüp gelen eşsiz bir şöhret kazandırmış, onu kendi türünde imrenilen bir sanat anıtı niteliğine kavuşturmuştur. Mecnûn un psikolojik durumu, iç dünyasındaki dalgalanmalarla Fuzûlî nin yaratılış ve ruh özellikleri arasındaki bazı bağlantılar; eserin acı ve üzücü gözüken konusunun onu işleyen şair tarafından benimsenmesine ve o kadar duyarlıklı, özlemli anlatılmasına neden olmuştur, diye düşünmek yanlış olmayacaktır. Fuzûlî nin birçok gazelinde onun kendini Mecnûn ile kıyasladığı ve âşıklık istidadı noktasında ondan daha âşık-ı sadık niteliklere sahip bulunduğu kanısını taşıdığı gözden kaçmamaktadır. Fuzûlî, Leyla vü Mecnûn konusunda kendinden önce yazılmış mesneviler olarak sadece Nizâmî ve Cami den söz açar. Yapılan bazı incelemeler ise onun, genellikle Nizâmî ve Hâtîfî den esinlenmiş olduğunu göstermiş durumdadır. Ancak bu durum bir iki çeviri ve adaptasyon şeklinde değildir. Fuzûlî konunun gelişmesinde ve temel olaylarda Nizâmî paralelinde olmakla beraber, ayrıntılarda ondan bir hayli farklıdır. Hele eserdeki duyarlılık, heyecan, hayallerin incelik ve zenginliği, üslûp ve anlatıştaki ayrıcalık ve özellikle yaşanan yüce tasavvuf tecrübesi sonucu mecazi aşktan hakiki, ebedi, ilahi aşka yükseliş bakımından Fuzûlî nin eseri benzerlerini aşmıştır. Bunlara Nizâmî, Cami ve Hatifi gibi bu alandaki üstatlıkları tartışma üstü olan sanatçılarda dâhildir. Hikâyenin konusu ana çizgileriyle belli olduğu için, biz, Fuzûlî de daha çok değişik biçimde yer alan motiflere yer vermeyi uygun görüyoruz: Mesela Leyla ile evlendirilen zengin ve itibarlı İbn-i Selam, Fuzûlî de nikâhlı olmasına rağmen, ancak, resmi karısına uzaktan bakmağa razı olmak durumundadır. Çünkü gerdeğe girme gecesinde Leyla, ona, bir perinin manevi hükmünde olduğunu, kendisine dokunulursa ikisinin başının gideceğini söyler. İbn-i Selam da efendice rıza gösterir. Sonra Mecnûn un Leyla ya yazdığı götüren Zeyd, İbn-i Selam a, periden Leyla yı kurtaracak duayı okuma bahanesiyle mektubu, sahibine verme imkânını elde eder. Başka bir nokta ise: Zeyd, bir kızı sever ama bu Nizâmî de olduğu gibi, onun amcasının kızı değildir. Ayrıca Fuzûlî, diğer Leyla vü Mecnûn yazarlarındaki bir hayli ayrıntıları eserine almamıştır. Buna karşılık, kendi psikolojik davranışlarını da sezmemize yardımcı olabilecek nitelikte, bazı nefis gazellere ve murabbalara yer vermiştir. Fuzûlî nin asıl sanatkârlığını, üstünlüğünü Mecnûn un beşeri aşktan kurtulup ilahi aşka yükselişini; onun eşsiz bir üslup içerisinde şakımasında aramak gerekir. Şairimiz eserinin sonlarında Mecnûn u öyle bir aşamaya yükseltir ki o artık bir ermiş niteliğini kazanmıştır. Leyla dan arınıp Mevla yı bulmuştur. Bütün ikilikler ortadan kalkmıştır. Cân ile cânân birleşmiştir. Gerçek ve ebedi sevgilinin hayali bile onu yakmağa yetmektedir. Dünyanın bütün bağlarından kendini kurtarmış ve tüm varlığını Hakk a adamış olan kâmil insan, -eserin sonlarında- vuslatı reddeden ve sadece bütün güzelliklerin yaratıcısı olan Allah a kendini vermeği bilen ve ondan başka her şeyin geçici olduğuna inanıp mutluluğu O nun aşkında arayan Mecnûn simgelemektedir. İşte Fuzûlî nin eserini, kendi türünde, müstesna bir edebî ve tasavvufî değerle taçlandıran; akıcı üslubu, zengin hayalleri yanında bu inanç yüceliği, bu duyulup yaşanmadıkça mutluluğu bilinmez ruhi coşkunluk durumundan ibarettir demek doğru bir teşhis sayılmalıdır. 12

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

AŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin

AŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin AŞKIN ACABA HÂLİ Varoluştan bu yana herhangi bir metoda uydurulup bu doğrultuda devam edilemeyen belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin hatlarla

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Ali MEDET tarafından yazıldı. Cumartesi, 28 Nisan :49 - Son Güncelleme Cumartesi, 28 Nisan :54

Ali MEDET tarafından yazıldı. Cumartesi, 28 Nisan :49 - Son Güncelleme Cumartesi, 28 Nisan :54 Birçok kişi tarafından işlenmiş olan konuyu Fuzulî, mesnevî türünde kaleme almıştır. Eser hala çok kıymetlidir. Mesnevî tarzına ve Türk diline yenilik getirmiştir. Eserin iç örgüsü çok sağlamdır. Leylâ

Detaylı

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken Kerbela Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken ve dış tehlike belirtileri de baş gösterince

Detaylı

- Kurslara, seminerler katılın, farklı mekanlar keşfedin. Kendiniz için bir şeyler yapın. Böylelikle eşinize anlatacağınız farklı şeyler olacaktır.

- Kurslara, seminerler katılın, farklı mekanlar keşfedin. Kendiniz için bir şeyler yapın. Böylelikle eşinize anlatacağınız farklı şeyler olacaktır. Lilay Koradan www.gencgelisim.com - Bir ara sinemaya ya da tiyatroya gidelim mi? demek yerine, iki kişilik bilet alın. Ona Sürpriz, yarın akşam sinemaya gidiyoruz dediğiniz zaman sizinle gelecektir. -

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Beterin Beteri Var Mehmet işten çıkarılır. Eve gelip durumu bildirince, hanımı içeri almaz. Gidecek yeri olmadığından Şeyhin dergahına gider. Bu sırada şeyh talebeleriyle sohbet etmektedir. Bu arada börek

Detaylı

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER İnsana eliyle kazandığından başkası yoktur. Simyacılık gafil işidir HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER BU BÖLÜMDE: Kim vardı diyâr-ı kîmyâya (Ayrıca bakınız: Gaflet içinde yaşamak) Allah bes, baki

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR...11 GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi...13 BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...27 5 İKİNCİ BÖLÜM Husrev ü Şirin Mesnevisinin İncelenmesi...57

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Lütfi ŞAHİN /

Lütfi ŞAHİN / Lütfi ŞAHİN / www.lutfisahininsitesi.com Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş

Detaylı

AİLE PİRAMİDİ = EVLİLİK 2

AİLE PİRAMİDİ = EVLİLİK 2 5- İletişim ve Karşılıklı Anlayışa Önem Verin: Yalnızca konuşmak yerine iletişim kurmayı öğrenin. Kaçmak veya vazgeçmek yerine iletişim kurmak için çaba gösterin. Sırlarınızı paylaşın. Karınız anneniz

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Acele karar vermeyin Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanıyormuş. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Sevilen Oğul bir Köle Oluyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Kerr ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Aşk, üç harften oluşan, ancak herkes için ayrı bir anlam taşıyan dev bir sözcük. Yüzyıllarca şairlerin, filozofların, bilim adamlarının tanımlamaya çalıştığı, herkesin kendince yaşadığı, yaşamak istediği

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır. BEŞ HECECİLER Milli edebiyattan etkilenen Beş Hececiler, milli kaynaklara dönmeyi ilke edinmişlerdir. Şiire I. Dünya Savaşı Milli Mücadele yıllarında başlayıp Mütareke yıllarında şöhret kazanan edebi topluluktur.

Detaylı

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir? Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...5 GİRİŞ...9 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...38 3 2. BÖLÜM ÖNCÜLER Necip Fazıl Kısakürek ve

Detaylı

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder. Hak dostlarından Üftâde Hazretleri(*), bir gün müritleriyle bir kır sohbetine çıkar. Emri üzerine bütün dervişler, kırın rengârenk çiçeklerle bezenmiş yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirirler.

Detaylı

IX. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER

IX. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER IX. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Hindoloji Anabilim Dalı Doç. Dr. H. Derya Can Kaynakça Çağdaş, K. (1964). Kalidasa nın Gençlik

Detaylı

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 28.11.2018 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz? DEĞERLER EĞİTİMİ SELAMLAŞMA Selam ne demektir? Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur,

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır Berk Yaman Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır / /20 YAZI ARKASINDA SİZİN FOTOĞRAFINIZ KULLANILMAKTADIR Evveel zaman içinde yaşayan iki âşık varmış. Kara sevdaları

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.

Detaylı

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günü parlatan gözler. Havayı yumuşatan nefes. Yüzlere gülücük dağıtan dudaklar. Konuşmadan anlatan kaşlar. Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günaydın...

Detaylı

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14 Hiçbir ihtiyacı olmadığı halde sürekli arkadaşlarının kalem ve silgilerini çalan çocukla yaptığım görüşmede, çocuğun anlattıkları hem çok ilginç hem de Kleptomani Hastalığına çok iyi bir örnektir. Çocuk

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23) Dedikodu (Gıybet) Gıybet Dedikodu (gıybet), birisinin yüzüne söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri arkasından söylemektir. O kimse söylenen şeyi gerçekten yapmış ise bu gıybet, yapmamış ise iftira olur (Hadis,

Detaylı

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler SORU- Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED DİKAL

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir. 1934 -. Akhisar dan Akın - Hakkı Babayı Anlatıyor- : Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir. Hakkı Baba 18

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR) DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR) BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ A. BENT SAYISI TEK OLANLAR (TEK DÖRTLÜKTEN OLUŞANLAR) RUBAİ Edebiyatımıza İran edebiyatından gelmiştir. Dört

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir. Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir. Görünümü Elbiseleri Hz. Peygamber çeşitli renk ve desenlerde elbiseler giymiştir. Ancak daha çok

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman Resimleyen: Vaqar Aqaei 12. basım Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK Resimleyen: Vaqar Aqaei Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Ebru Akkaş Kuseyri İç

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz ANMA PROGRAMI 1. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 4 2. Çeşitli Yönleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 (Yrd. Doç. Dr. Levent KALYON) 1. Resimlerle Atatürk 15 2. Kendi sesiyle Atatürk 18 2 Beni görmek

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı

İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Kapak illustrasyonu: Murat Bingöl isbn: 978 605 5523 16 9 Sertifika

Detaylı

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar Samed Behrengi Sevgi Masalı Çeviren: Songül Bakar Samed BEHRENGİ Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, 1939 da Tebriz de doğdu. Öğretmen okullarında öğrenim gördükten sonra Tebriz Üniversitesi İngiliz

Detaylı

X. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER

X. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER X. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Hindoloji Anabilim Dalı Doç. Dr. H. Derya Can Kaynakça Kalidasa. (2005).Şakuntala. (Çev. Korhan

Detaylı

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır. 10. SINIF TÜRK EDEBİYATI ÇALIŞMA SORULARI 1. Gazelin özelliklerinden beşi tanesini yazınız. 2. Aşağıda verilen kavramları tanımlayınız. Matla: Taç beyit: Tegazzül: Fahriye: Methiye: 3. Verilen dörtlüğün

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

ATTİLA İLHAN ın HAYATI MAVİCİLİK AKIMI

ATTİLA İLHAN ın HAYATI MAVİCİLİK AKIMI ATTİLA İLHAN ın HAYATI VE MAVİCİLİK AKIMI MAVİCİLER (1952 1956) Attila İlhan tarafından çıkarılan bir fikir ve sanat dergisi olarak 1952 yılında yayına başlayan Mavi adlı bir derginin etrafında gelişen

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ. ÜNİTE: KAZA VE KADER Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste işlenecek konular ve ders işleme teknikleri hakkında bilgi sahibi

Detaylı

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan. Sevgili Peygamberimiz 20 Nisan 571 Pazartesi günü Mekke de doğdu Babası Abdullah, annesi Âmine, dedesi Abdülmuttalip, büyük babası Vehb, babaannesi Fatıma, anneannesi ise Berre dir. Doğduktan sonra 4 yaşına

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Kendim yanarım aşk ile gayre zararım yok. Ser tâ be kadem ateşim amma şererim yok. Yâri ararım devrederek hâne be hâne

Kendim yanarım aşk ile gayre zararım yok. Ser tâ be kadem ateşim amma şererim yok. Yâri ararım devrederek hâne be hâne Kendim yanarım aşk ile gayre zararım yok Ser tâ be kadem ateşim amma şererim yok Yâri ararım devrederek hâne be hâne Yâr ise benim hâneme gelmiş haberim yok. Said Paşa Meşhur bir ressam günün birinde dünyanın

Detaylı

Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler

Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler İslâm ın şartlarından biri de hac dır. Hac, belli zamanda, belirli yerleri özel bir şekilde ziyaret etmektir. Hac günü Kurban Bayramı na rastlayan Zilhicce ayının onuncu

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for

Detaylı

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK 5.sınıf öğrencileriyle Karşılıksız İyilik Yapmak ne demektir? sorusu üzerine sınıfta beyin

Detaylı

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe.

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe. Sitti Cemili ve Meryem im Ben çocukken pek çok Arapça hikâye dinledim anneannemden. Sitti Cemili den anneanne diye bahsetmek de tuhafmış. Arapça da onun adı Sitti yani benim ninem. Söylemeden geçemeyeceğim,

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ KURBAN: AYET ve HADİSLER Biz, her ümmet için Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. İlahınız,

Detaylı

ÖZ GEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

ÖZ GEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş ÖZ GEÇMİŞ I. Adı Soyadı (Unvanı) Mustafa ARSLAN (Yrd.Doç.Dr.) Doktora: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007. E-posta: (kurum/özel) marslan@ybu.edu.tr; musarslan19@gmail.com Web sayfası

Detaylı

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr. ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr. arzuuatik@gmail.com EĞİTİM Doktora 2003-2009: Marmara Üniversitesi, Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Tez konusu:

Detaylı

Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi

Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi FURKAN ŞAHİN Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi Yaşadığımız evren ve doğa ile olan ilişkimiz geçmişten bugüne bizlerin üzerinde ihtiyatla durduğu bir konu. İhtiyatlı yaklaşma sebebimiz ise kadim zamanlardan

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Akıllı Kral Süleyman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for

Detaylı

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir.

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir. AVCILIK İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir. Avcılık İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen Avcılık eskiden; İnsanın kendisini korumak, Karnını doyurmak, Hayvan ehlileştirmek,

Detaylı

Kanatları Kırılan Çocuklar Cuma, 02 Ekim :21

Kanatları Kırılan Çocuklar Cuma, 02 Ekim :21 İnsanlara yardım etmeyi millet olarak çok severiz. Bazen üzerimize vazife olmayan görevleri de kendimize yükleyerek, sırf iyilik olsun diye insanlara yardım etmeye çalışırız. Bunu bazen o kadar abartırız

Detaylı

Veli Mektupları MyLittle Island 1

Veli Mektupları MyLittle Island 1 Veli Mektupları MyLittle Island Unit My Little Island ın ilk ünitesine hoş geldiniz. Bu ünite çocuğunuzu programla tanıştırır. Bu Hoş geldin ünitesinde çocuklar ada macerasıyla ve kitabın ana karakterleri

Detaylı

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu Türkisch Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu Veliler için Bilgiler Januar 2008 / Türkisch 2 / 6 Zürih Kantonu İlköğretim Okulu Hedefler ve Hedefe Yönelik Görüşler Zürih kantonunda devlet ilköğretim okulu

Detaylı

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ Gençlik Programları 1. HAFTA SIYER NEDIR? Siyeri nasıl okuyalım? Niçin Peygamber gönderilmiştir? Hz. Peygamber i sevmek ve hayatının bilinmesi gerekliliğini

Detaylı

Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for

Detaylı

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü.

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) M.570 senesinde Arabistan ın Mekke şehrinde doğdu. Dedesi Abdül Muttalib ona Muhammed ismini verdi. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) öksüz olarak dünyaya geldi. Babası Abdullah, doğumundan

Detaylı

Zengin Adam, Fakir Adam

Zengin Adam, Fakir Adam Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Zengin Adam, Fakir Adam Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

Hiçbir şey olmamış gibi çekip giden, kalpleri hunharca katlederek bırakanların bu hayatta mutlu olacağına inanmıyordum. Zamanla bu inanç alev aldı;

Hiçbir şey olmamış gibi çekip giden, kalpleri hunharca katlederek bırakanların bu hayatta mutlu olacağına inanmıyordum. Zamanla bu inanç alev aldı; Hisler körelir. Köreldikçe naçiz vücutta dans etmeye kalkışan ruhun etrafı kötülüğün demirden dikenleriyle çevrelenir. Her bir diken yastır ve mutluluğun katline en vefasız şekilde, acımasızca mührünü

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora ÖZ GEÇMİŞ A. KİŞİSEL BİLGİLER: Adı Soyadı : Hamza KOÇ Doğum Tarihi : 19.09.1983 Doğum Yeri : Akçaabat-TRABZON Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Detaylı

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52 ASİLDER in organize ettiği ve çok sayıda genç üyemizin katılımı ile 2-16 Temmuz 2012 tarihleri arasında gerçekleşen ASİLDER Umre Organizasyonumuz güzel bir şekilde tamamlanmıştır. Rabbim, bu güzel organizasyona

Detaylı

2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ KONU VE ININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ 1. ÜNİTE: KAZA VE KADER EYLÜL Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste işlenecek

Detaylı