haberler haberler YGS aldatmacasına hayır! DEVRİMCİ GENÇLER MAHİR E YÜRÜDÜ DERSİMİZ SAVAŞSA ÇALIŞMIYORUZ ÖZGÜRLÜKÇÜYÜZ AMA SALAK DEĞİLİZ

Transkript

1

2 2 Merhaba Uzun bir sürenin ardından, biraz gecikmeyle de olsa yine beraberiz. Önceki sayılarımızda dillendirdiğimiz ve hiç vazgeçemediğimiz bir sözümüz var: Bizler hayatın uslanmaz acemileriyiz. Bu sözümüzden yola çıkarak bu dergimizde ki eksikliklerimizin üstünü örtmeye hep birlikte başlayalım. Türkiye nin dört bir yanından; LİSELİ MUHALEFET i büyütmek için yola çıkıp, yarının güzel ülkesi hayalinde buluşalım. Gelecek biziz, değiştireceğiz. Bunu biliyoruz. Peki biz kim miyiz? Bizler; baskıya, gericiliğe ve paralı eğitime karşı mücadelenin haykıran gençli bayrağıyız. Bayrağımızdaki haykıran genç teslim olmamayı, her zaman her yerde isyanı simgeler. Nerede bir gerici baskı, nerde bir faşist baskı varsa liseli muhalefet oradadır ve baskı kırmakta üstüne yoktur. Bizler gördüğü her haksızlık karşısında ürperen CHE nin yoldaşlarıyız. YGS deki şifre skandalında, paralı eğitime karşı mücadelede binler olup yürüyenleriz. Bu yürüyüşümüzde tek başımıza olmak kolay değil. Sizin yanımızda olmanıza ihtiyacımız var. Siz oldukça biz, biz oldukça özgürlük olacaktır. Bize eşlik etmeye ne dersin? Bu köhnemiş düzene karşı bir isyan bayrağı da sen al; Liseli Gençlik Muhalefeti'nden...

3 haberler ÖZGÜRLÜKÇÜYÜZ AMA SALAK DEĞİLİZ Liseli Gençlik Muhalefeti, okullarda uygulanmaya konulan kılık kıyafet yönetmeliğini Türkiye genelinde düzenledikleri yürüyüşle protesto etti. Mersin de ise liselileri 5 otobüs çevik kuvvet polisi karşıladı. Liseliler, "Liselerde gerçekleşen sözde özgürlük kısıtlamasında-; Yönetmeliğin hali hazırda ülkemizde var olan sosyal sınıf farkının okullarda daha da ayuka çıkararak küçük yaşta öğrencilerin birbiri arasında husumetlerin doğmasına neden olacaktır. Tüketim kültürünün yarattığı bir imaj çağında yaşıyoruz. İnsanların birbirlerini imajlar üzerinden tanımladığı böyle bir ortamda lise ve ortaokul öğrencilerinin kıyafetler üzerinden ayrıştırılması yeni ve marka kıyafetler alamayan öğrencilerin psikolojik bunalımlar yaşamasına da neden olacaktır. Her gün elektrik, doğal gaz gibi emekçilerin temel yaşam kaynaklarına yapılan zamlarla toplumun yoksullaştırıldığı günümüzde yoksul emekçi ailelerinin çocuklarına hangi imkanlarla kıyafet alabileceği ise sorgulanması gereken başka bir boyutu da gündeme getirmektedir. dedi. DERSİMİZ SAVAŞSA ÇALIŞMIYORUZ Liseli Gençlik Muhalefeti, AKP nin Suriye politikalarına karşı Ankara, Antalya, Bursa, Tarsus, Adana ve Gaziantep başta olmak üzere bir çok ilde basın açıklaması yaparak Dersimiz Savaşsa Çalışmıyoruz dedi. Liseli Gençlik Muhalefeti, Ankara Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önü, Antalya Attalos Heykeli önü, Bursa Fomara Meydanı, Adana İnönü Parkı, Gaziantep Yeşilsu Parkı, Karaman Atatürk Parkı ve Tarsus Halk Eğitim Merkezi önünde yaptığı eylemlerle AKP nin Suriye politikalarını protesto etti. YGS aldatmacasına hayır! 2 milyon öğrenci 24 Mart tarihinde YGS sınavına girdi. Ülke genelinde Liseli Gençlik Muhalefeti üyeleri 17 Mart tarihinde eşitsiz ve adaletsiz sınav sistemine karşı yürüdü. Liseli Gençlik Muhalefeti üyeleri, Sınav sistemi hayatımızı çekilmez bir hale getiriyor. Bir taraftan yarış atı gibi arkadaşlarımızla rekabet etmemiz istenirken diğer yandan 3 saatlik bir sınavla geleceğimiz ipotek altına alınmaya çalışılıyor dedi. Bu sene sınav sorularına eklenen din kültürü sorularını eleştiren Liseli Gençlik Muhalefeti üyeleri, bu durumun eşitsizlik yaratacağını belirttiler. Eğitimdeki niteliksizleşmeye de değinen Liseli Gençlik Muhalefeti üyeleri, Bizleri dershanelere mahkum ediyorlar. Parası olanlar dershane, özel ders gibi imkanlardan yararlanarak sınavlarda bir sıfır önde başlarken, bu imkanlardan yaralanamayan emekçi çocukları ise bir sıfır yenik başlıyor. Daha yolun başında fırsat eşitliği ortadan kalkıyor ifadelerini kullandı. DEVRİMCİ GENÇLER MAHİR E YÜRÜDÜ 30 Mart 1972 tarihinde Kızıldere'de katledilen Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP- C) önderi Mahir Çayan ve dokuz devrimci başta Karşıyaka Mezarlığında olmak üzere ülkenin dört bir yanında anıldı. Binler Mahir e koştu Ankara Karşıyaka'da Mahir Çayan'ın mezarı başında Kızıldere katliamında yaşamını yitiren Mahir Çayan, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Ertan Saruhan, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna ve Cihan Alptekin anıldı. 3 haberler

4 4 İLLERDEN GELENLER Samsun dan Merhaba Bizler liseli gençler olarak Samsun da Gençlik Muhalefeti saflarında özgürlüğümüzü ve geleceğimizi kazanmak için sokaklardayız. Samsunda çeşitli etkinlikler, eylemler düzenleyerek faaliyet göstermekteyiz. Samsun u gericileştirmeye çalışanlara karşı direniyor ve onlara boyun eğmiyoruz. Bize dayatılanlar karşısında yeni bir gelecek kurmaya ve o geleceğe sahip çıkma derdindeyiz her birimiz. Bizler zorlu bir bölge için iyi şeyler yapmanın kolay olmadığını biliyoruz. Ama kendimize güveniyor ve kavgamıza daha sıkı sarılıyoruz. Umut ediyor ve inanıyoruz ki buradan biz, farklı bölgelerden farklı adımlarla yürüyecek ve büyüyeceğiz. Sesimiz sesinize karışacak ortak isyanlar yeri göğü parçalayacak ve gün doğduğunda bizler kendi rengimizi vermiş olacağız gökyüzüne. Davamızda yalnız değiliz ve biliyoruz ki kazanan biz olacağız. Ve O gün geldiğin de söz sahibi halkımız olacaktır Samsun Liseli gençlik muhalefeti olarak sizleri devrimci duygularla selamlıyoruz. Samsun Liseli Gençlik Muhalefeti Balıkesir den merhaba; Balıkesir, gerek coğrafi gerekse jeopolitik konumu dolayısıyla senelerce egemenlerin iştahını kabartan bir kent olmuştur. Kökeni mitolojik çağlara dayanan bu bölgede birçok devrimci yetişmiştir ve yetişmeye devam edecektir. Bizler yani liseli muhalefet, bu derginin çıkmasında sosyalizmin halka anlatılmasında, kapitalizmin en köhne çarklarının yerle bir edilmesinde, Amerika nın yerli işbirlikçilerinin ülkeden temizlenmesinde, güzel ve daha mutlu bir gelecek için elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız diyerek yazımıza başlıyoruz. Yetmişli yılların sonlarına gelindiğinde her kentte olduğu gibi Balıkesir de de sol, çeşitli fraksiyonlara ayrılarak kavganın içinde bir saf tutuyordu kendine. Bugünlere gelindiğinde ise, Balıkesir dahil olmak üzere tüm Türkiye de gençler bilinçli olarak apolitik bir görünüme doğru itildi. Kitap okumayan, tartışmayan, televizyonu gerçek dünyası sanan bir gençlik. Tabi ki bu ABD nin Türkiye üzerinde oynadığı oyunlardan sadece biri olan yeşil kuşak projesiydi. Ve görüldüğü kadarıyla bu proje onlar adına başarıya ulaştı. Peki bizler ne yapacağız? Balıkesir de liseli muhalefet olarak henüz çok az kişiyiz ama bu bizi asla ümitsizliğe sürüklemiyor. Elli tane koyun olacağına beş tane aslan olmayı yeğliyoruz hep. Liselerde yaşanan haksızlıklardan, zulümlerden, öğretmenlerin gençleri bilinçli olarak abilere, ablalara yönlendirmesinden hep şikayet ettik durduk bu zamana kadar. Peki biz ne yaptık? Sadece Hatırla Sevgili dizisinde Denizleri, Mahirleri görüp, onlar gibi olmaya çalıştık. Olamayınca burjuvazinin çemberinde kendimize yer edinip yolumuza devam ettik. Hayır! Asıl olan bu değil! Asıl yapılması gereken; doğru olan, gençlere yeniden toplumda iç içe yaşamayı öğretmek, yeniden devrimci bir kimlik kazandırmak. Yeniden devrim! Yeniden özgürlük! Yeniden sosyalizm! Biz hiçbir şey için geç olmadığını düşünüyoruz. Marks ın kapitalizm doruk noktasına ulaştığında yerini sosyalizme bırakacaktır sözünü anımsıyoruz. Nazım ın yüzündeki o tebessüm, hiç eksik olmuyor yüzümüzden. Mahir in yolunu yolumuz olarak belirliyoruz. Che nin ölürken ki dik duruşunu yaşatıyoruz hep, Deniz in korkusuzluğunu, Hüseyin in fikirlerini. Yusuf un dilinden düşürmediği Aşık Veysel in türküleriyle yürüyoruz bu yolda gündüz gece. Selam olsun tüm yoldaşlara, Selam olsun tüm emekçilere, işçilere, öğrencilere. Daha adil, daha güzel ve daha yaşanılası bir dünya için yeniden; TEK YOL DEVRİM! Balıkesir Liseli Gençlik Muhalefeti Merhaba arkadaşlar. İstanbul dan doğuda batıda kavgamızı taşıyan binlerce

5 devrimci yüreğe ışık dolu umut dolu selamlar. Ortadoğu da yaşanan ve Arap baharı olarak bilinen ayaklanma sonucunda Emperyalist devletlerin çıkarları doğrultusunda ilerlediğini ve bunun aslında bir halk ayaklanması olmadığını açık bir şekilde gözler önüne sermekte. Emperyalist devletlerin petrol ihtiyacının yüzde 55 gibi büyük bir kısmını karşılaması ve kendi ülkelerinde bu ihtiyacın çok düşük bir kısmının karşıladığını yapılan araştırmalar sonunda görüyoruz ve AKP yönetimi bu çıkarlar doğrultusunda emperyalizme maşalık yapıyor... Tutarsızca davranan AKP hükümeti kendi ülkesinde hakkını arayan halklara zulüm etmekte fakat Orta Doğu ülkelerinin devlet başkanlarına öğütler vermektedir. Bu tutarsız davranışını hepimiz biliyoruz. Ülkemizde işkencede, sokak ortasında polis tarafından ölen insanlar varken ve hükümet bunları görmezden gelirken Ota doğu devletlerine göz dağı vermesi tezattır. Emperyalistlerin maşalını yapan AKP hükümeti bu topraklar üzerine patriotlar kurdurarak Ortadoğu ya emperyalistlere teslim olma mesajını inceden inceye verdi. Ülkemizde ve Ortadogu da ileri faşizmin ileri emperyalizmin etkisi hissedilirken sömürünün zulmün gözyaşının olduğu her yerde kavgamıza inancımızla umudumuzla isyanımızla o bölgenin alanlarında bizler yeryüzünün gerçek sahipleri var. Varlar. Var olacaklar. Bizler çok iyi biliyoruz ki Gelecek biziz biz değiştireceğiz! İSTANBUL LİSELİ GENÇLİK MUHALEFETİ Çukurova dan merhaba Selam olsun umudu, öfkeyi, direnişi, cesareti ve dayanışmayı örgütleyenlere Selam olsun liselerde mücadeleyi yükseltenlere Güneyin en güzel çocuklarından yumruğu yıldız gibi parlayan Devrimci Gençler e bin selam olsun Sizleri liselerden, mahallelerden, sokaklardan, salonlardan ve toplumsal muhalefetin bilendiği her yerden selamlıyoruz. Gerek yerel koşullar, gerek merkezi koşullar, gerekse maddi sıkıntılar uzun süreli bir yayın eksikliğini doğurdu. Bir devrimci gençlik örgütünün kitlelere kendini tanıtması için en önemli araçlardan biri olan yayının eksikliği kimi zaman olumsuzluk yaratmadı değil. Ancak biz kimi zaman başarısızlık, kimi zamansa kazanım elde ettiğimiz, deneyim ve mücadele dolu bir yılı geride bırakmak üzereyiz. Şimdi Türkiye nin dört bir yanında ki liselilere düşen temel görevin liselerde, mahallelerde, dershanelerde ve bulunduğumuz diğer alanlarda yakaladığımız ilişkileri sokakları doldurarak ortaya çıkarmak olduğunu biliyoruz. AKP nin bütün toplumsal muhalefet kesimlerini sindirmeye dönük gerçekleşen çabasının bütün yerellerde gösterdiği etki Çukurova da daha net ve katı şekilde ortaya çıkmaktadır. ABD emperyalizmi ve Ortadoğu daki taşeronu AKP nin, Suriye ye yönelik emperyalist savaş hazırlıkları ülkemizde ve özellikle de Çukurova da sıcak bir gündem olarak yer tutmaya devam ediyor. Bölgemizdeki baskı ve korku mekanizması kendini açık derecede ortaya çıkarmaktadır. Bunun son örnekleri Patriot Direnişi ve Mersin de gerçekleştirilen YGS eylemselliği dir. AKP-Cemaat ve Amerikan Emperyalizminin işbirlikçileri gözaltılarla, mahkemelerle, fişlemelerle, tehditlerle ve soruşturmalarla okullarda, sokaklarda ve mahallelerde yükselen gençliğin sesini kesmeye çalışmaktadır. Bizler bu baskı ve korku imparatorluğunun kalelerini zapt etmeye geliyoruz. Bizler DEV-GENÇ ten günümüze bayrağını taşıdığımız devrimci gençlik mücadelesinin bayraklarını ellerinde taşıyanlarız. Bizler Fatsa dan Hopa ya zalimin zulmüne direnenleriz. Bizler 6. Filo yu denize dökenleriz. Bizler Mahir lerin, Deniz lerin, İbo ların yoldaşlarıyız. Liseli Muhalefet olarak zorlu bir sürece daha merhaba diyoruz. Bugün Türkiye nin her yerinde ki yoldaşlarımız üzerine düşen zorlu görev ve sorumluluk sağlam bir siyaset ve örgütlenme izleyerek 1 Mayıs ta bütün meydanları kızıla boyamak, bütün meydanları Taksim yapmaktır. Bütün yoldaşlarımıza kolay gelsin. 5 LİSELERDE MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM, AKP DİKDATÖRLÜĞÜNE DİRENELİM! ÇUKUROVA LİSELİ GENÇLİK MUHALEFETİ Kırklareli nden Merhaba Güneşin çocuklarının, üzerinde güneşin hiç batmadığı, batmayacağı Fevzi Azırcıların, Faruk Ersanların bayrağını devralan devrimci gençlerden selam olsun. Okulumuza, geleceğimize sahip çıkıyoruz diye çıktık bu yola, asla da vazgeçmeyeceğiz. Onlarca yıldır yanan bu ateşe birer odun da bizler atmak

6 6 ve ateşi söndürmemek için yılmayacağız. Bizim gibi binlerce genç var oldukça, bizler geleceğimize sahip çıktıkça güneşli günlerin yaklaşması kaçınılmazdır, biliyoruz ile birlikte eğitime ve geleceğe bir gölge daha düşüren AKP ye okullarımızı, geleceğimizi teslim etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun işbirlikçi AKP nin insanları sömürmesine, oyuncak haline getirmesine izin vermeyeceğiz. Dindar gençlik isteyen emperyalizme ve onun taşeronluğunu yapan AKP diktatörlüğüne 68 ruhuyla liselerimizden meydanlara inerek direneceğiz. Vardık, varız, varolacağız.. Türkiye nin dört bir yanında ki Devrimci Gençler e selam olsun! KIRKLARELİ LİSELİ GENÇLİK MUHALEFETİ Dostlar, YOLdaşlar Zonguldak tan, yüreğimizin derinliğinden gelen devrimci bir sevda ile bin selam! Yerelimizde 10 yıllar öncesinde başlayan devrimci faaliyetimiz hala daha sürmekte. Ve yerelimizin en güçlü sosyalist liseli hareketi olmak gurur verici. Dostlar, AKP diktatörlüğünün, karanlığının tüm baskıları öncelikle ilimizde ve daha özel olarak da okullarımızda hissedilmekte. Zonguldak ın başlıca sorunlarından biri de bu neo-liberal ekonomik politikaların getirdiği taşeronlaşma. Bunun sonucu da iş kazaları(!) meslek hastalıkları Dostlar, yerelimizde Gençlik Muhalefeti olarak üniversite ayağımız yok denecek kadar az lakin biz yuvalarımıza çekilip, bu karanlık düzenden korkup, sistem içerisinde erimedik. Yılları aşan bir liseli mücadele, pratik ve teorik eğitimlerle çok güçlü bir siyaset ağı ördük. Hiçbir zaman da fakülteli dostlarımız yok diye savaşmayı bırakmadık. Sizden de bunları bekliyoruz dostlar. Yılmayın ve asla pes etmeyin! Fakülteliler olmayabilir ancak bizlere yardımcı olabilecek eski Devrimci Yolcu, Dev-Genç li büyüklerimiz var. Bizler bu insanlardan yararlanmalıyız. Çok güçlü bir liseli siyasetten önce donanımlı fakülte siyasetine gerekli kadrolar yetiştirmeliyiz. Bir avuç olabiliriz lakin yarın fakülteli olacağız ve biz güçlü olursak teorik anlamda örgütümüzde aynı oranda güçlü olacaktır! Yapılması gereken en önemli işlerden biri de okumak! Yoldaşlar, AKP diktasının 11.yılını yaşarken halkımızın ve ülkemizin durumu ortadadır. Daha öncede dediğimiz gibi kadro zihniyetiyle üniversiteye adamlar yetiştirmemiz gereklidir! Bilge Seçkinkaya nın da dediği gibi Bizler onların ayakkabılarındaki çakıl taşları olacağız! Olmalıyız yoldaşlar! Bu karanlık sistemin, kızıl şafağı; halkın umudu olmalıyız! GELECEK BİZİZ, DEĞİŞTİRECEĞİZ! Zonguldak Liseli Gençlik Muhalefeti Antalya dan kucak dolusu selamlar... Öğrencileri dershanelere ve test kitaplarına hapseden, genç beyinleri düşünmekten, üretmekten, sorgulamaktan uzaklaştıran ve onları sürekli bir rekabete sokan, bencilleştiren ve korkaklaştıran bu sistemden daha yıkıcı bir sistem için oturulup kafa patlatılan bir dönemdeyiz. Erdoğan ın ve okyanus ötesindekinin istediği, hiç konuşmayan ve daha 10 yaşında sistemlerinin kölesi yapacakları bir nesil. Tek amaçları siyasal ihtiyaçlarını karşılayacak bir eğitim sistemi kurmak. Fakat AKP nin hesaba katmadığı bir şey var. Evet, bizler gelecekleri alınan şanssız bir nesiliz; baskı ve korku ortamıyla sindirme politikaları üzerimizde bir bir işleniyor, oynanıyor. Ancak biliyoruz ki baskılar, korkular her zaman karşısında gençliğin gelişen devrimci eylem ve hareketini bulmuştur, bulacaktır da. Bizler sermayeye karşı liselerimize sahip çıkmak için, ülkemizin AKP eliyle gerici sağ akımların etkisi altında karanlığa sürüklenmesine karşı geleceğimize sahip çıkmak için, bugünkü karanlığın ortasında kendi kalemimizle, kendi fikirlerimizle başka bir dünya umudunu yaratmak ve geleceğimize sahip çıkmak için sokaklardayız, her yerdeyiz. Bu 1 Mayıs ta da okullarımızda, mahallelerimizde, dershanelerimizde yaratacağımız örgütlü gücümüzle sokakları tekrar alacağız. Kapitalist düzenin bizi mecbur bıraktığı fakirin okuyamadığı, zenginin iyi şartlarda yaşamasını hedefleyen eğitim sistemine karşı, AKP nin bize dayatmaya çalıştığı gerici eğitim sistemin sistemine karşı, AKP nin diktatörlüğüne karşı haykıracağız. Çünkü Hayat Ancak İsyanla Kazanılır! ANTALYA LİSELİ GENÇLİK MUHALEFETİ

7 7 AKP GERİCİLİĞİNE KARŞI DEMOKRATİK LİSE İÇİN 1 MAYIS TA ALANLARA Dünya çapında sömürü düzeninin baş iktidar rolünü oynayan ABD nin yerli işbirlikçisi olan AKP hükümeti, iktidara geldiği 2002 senesinden beri, kendi projelerini hayata geçirmek için bir çok alanı, kendi lehine, belirli aşamalar ve belirle projelerle değiştirip dönüştürmektedir. AKP nin Türkiye sinde dinsel referanslara dayalı, itaat eden bir toplum inşa edilmeye çalışılıyor. AKP ise bu hedefini gerçekleştirmek için kuşkusuz en iyi yolu yani eğitimi seçiyor. Soyut bilimlerin tamamen yok sayılarak bilimsel bilginin yerine dogmatik bilgiler icra ediliyor. Somutu kafasında soyutlayan verili durumları düşünen sorgulayan bir nesil yerine, dogmatik bilgilerle donanmış, sorgulamayan bir nesil yetiştirilmek; bugün sermaye çevreleri ve AKP tarafından daha makbul gözüküyor EĞİTİMDE YARATILAN NPİYASACILIĞA VE DİNSELLEŞMEYE DİRENECEĞİZ. Liselerimizde gittikçe niteliksiz hale getirilen eğitim, bizi toplumsal ve bilimsel bir eğitimden daha çok sadece parası olanların gidebileceği, parası olmayanların ise sadece uzaktan arkadaşlarını izleyebileceği dershanelere mahkum ediyor. Bu dönem uygulanmaya başlanan ile temel alan dersleri olan Türkçe, Matematik ve Fen gibi derslerin saatleri azaltılıp, zorunlu seçmeli din derslerinin saatleri çoğaltılıyor. Bu durum ise biz liselileri dershanelere daha çok bağımlı hale getiriyor. Bir diğer yandan gün geçtikçe üniversitelerin olduğu gibi liselerin kapıları da sermayeye daha da açılıyor. Kantin fiyatları dışarıdaki özel işletmelerden daha pahalı hale gelmiş durumda. Okullara gelip giderken kullanılan servisler ile hem daha fazla ücret elde ediliyor ve bunlarından en az %30 komisyon alınıyor. Okullarda toplanılan aidatlarla ne öğrencilerin ihtiyaçları ne de görevlilerin ihtiyaçları karşılanıyor. Bunların dışında elbette zorunlu bağışlar, spor paraları, sınav ve fotokopi paraları olmak üzere kırk elden para toplanıyor. AKP VE CEMAAT ELİYLE GELECEĞİMİZİN ÇALINMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ Liselilerin canını oldukça sıkan diğer bir konu ise YGS- LYS yani mevcut sınav sistemidir. Sınav sistemi hayatımızı çekilmez bir hale getiriyor. Bir taraftan yarış atı gibi arkadaşlarımızla rekabet etmemiz istenirken diğer yandan 3 saatlik bir sınavla geleceğimiz ipotek altına alınmaya çalışılıyor. Her yıl skandal üzerine skandallarla şaibeli hale gelen sınav sistemi ve ÖSYM, AKP tarafından dokunulmaz ilan ediliyor. YGS, LYS ve KPSS de açığa çıkan kopya skandallarının üzeri örtülüyor. YGS de açığa çıkan şifre skandalları yandaş yetiştirme çabasının en somut örneğini oluşturuyor. Din kültürü sorularının da sınavlara yerleştirilmesi dindar ve yandaş nesil yetiştirmenin başka bir boyutunu daha gözler önüne seriyor. Bu da yetmezmiş gibi Yeni YÖK strateji raporu ile her üniversite kendi öğrencisini kendi seçer diyerek yandaşa üniversite kapıları daha da açılıyor. Kısacası geleceğimizin anahtarı cemaat ve AKP elinde tutuluyor. Ayrıca liselerde son derece baskı unsuru oluşturan materyaller, 2012 ODTÜ direnişinden sonra daha da arttı. OD- TÜ de AKP ye ve AKP nin polisine direnenlerin de lise sıralarından geçmiş olması, AKP yi korkutuyor. Bu nedenle AKP, elinde başka kozu olmadığından dolayı daha fazla şiddet ve daha fazla baskı yöntemini seçiyor. Okulların önlerinde sivil polisler, adeta öğrencilere göz dağı vermek için dolaşıyor, gövde gösterisi yapıyor. Bunun yanı sıra okulların içinde ve dışında bulunan kameralar bu gövde gösterisini tetikliyor. Bizler her dakika izleniyor, kendimizi potansiyel bir suçlu olarak hissediyoruz. Bu durum AKP nin hedefinde başarılı olduğunu gösteriyor. AKP nin elinden geleni ardına koymadığı, liselerin giderek daha da ticarileştiği, gericiliğin tüm liseleri örümcek ağı gibi sardığı, sınavların hayattan bezdirdiği bir dönemde, liseli gençliğin sözleri net ve kararlı olmalıdır. Bu nedenle yarının düşler ülkesini bugünden kurmaya başlamak için LİSELERDE MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM, AKP DİKTATÖR- LÜĞÜNE DİRENELİM! Eşit,parasız,bilimsel, demokratik bir eğitim için 1 MAYIS TA Liseli Muhalefet Saflarında Birleşelim

8 8 KOMUTANIN ARDINDAN...* Geçtiğimiz Salı günü dünyanın yaşadığımızdan farklı bir yer olabileceğine inanan insanlar olarak, en güzel yoldaşlarımızdan birini, komutanımızı yitirdik... Şüphesiz ki, acımız çok derin ve artık bir akşamüstü televizyon izlerken ansızın yayın akışının kesilerek karşımızda onu görmeyeceğimizi, bir miting alanında yaptığı coşkulu konuşmayı bir daha dinleyemeyeceğimizi veya bir bakanlar kurulu toplantısında halkın daha iyi yaşaması için önem verdiği projeyi imzaladığı zaman yüzünü kaplayan sıcak gülümsemenin istemeden kendimize de bulaştığını hissetmeyeceğimizi bilmek içimizi uzun bir süre daha kanatmaya devam edecek. Latin Amerika devriminin yolu başından beri ölümlerle çizildi, en cesur, en özverili, en inançlı yoldaşlarımız devrim, sosyalizm ve bağımsızlık mücadelesinde hiçbir karşılık beklemeksizin kendilerini feda ederek bize yürüyeceğimiz yolu gösterdiler. Palmiye ağacından yapılmış; toprak zeminli bir evde, yoksul bir öğretmen ailenin çocuğu olarak doğan ve hayatının tamamını kendisi gibi insanların iyiliği için mücadeleye adayan Chavez in öyküsü de onlarınkinden farklı değil. Belki Yaşam için düşenlere ölü denmez fakat yine de Filistin halkına karşı işlenen bir suç yüzünden İsrail le tüm ilişkileri kesen, bir ABD başkanına açık açık sen bir eşeksin diyebilen, gecesini, gündüzünü sosyalist bir proje için feda etmiş olan komutanımızın artık bizimle olmayacağını kabullenmek hiç de kolay olmayacak. Yoksulların komutanı Chavez, nereden bakılırsa bakılsın, çok özel bir insan, eşine az rastlanır bir lider ve örnek bir devrimciydi. Bu sıra dışı yoldaş, insanlık açısından talihsiz bir döneme denk gelen kısa hayatını, yapmayı becerdikleri ve bunların dünya çapına yayılan etkileriyle, gerçekten parlak bir umut ışığına çevirmeyi becererek hepimizi onurlandırdı. Kişiliği, tavır alışları, yapıp ettikleri, kavrayışı ve halkla geliştirdiği karşılıklı sevgi duygusuyla Chavez, şu an bizim akıllıca çözümlemek ve mücadeleye tercüme edilebilir sonuçlar çıkarmak durumunda olduğumuz oldukça ilginç bir praxisi ortaya koymayı başarmış bir yeni insan dı. Onun emanetine sahip çıkmak, açtığı yolu sosyalizme varana kadar yürümek bugün hem devrimci bir görev, hem de Chavez e olduğu kadar bu uğurda düşen tüm yoldaşlarımıza olan borcumuzdur. Bugün gerçekten, Chavez i ve yaptıklarını çok daha iyi incelemeye ve anlamaya muhtacız. Fakat şimdilik, onu bizim için bu kadar değerli yapan bir takım şeyleri hatırlamakla yetinelim. Chavez in, genç devrimci bir subayken saldırdığı, başarısız olup hapis yattığı Venezüela, Komutan 98 yılında, yüzde 56 lık bir oy oranıyla iktidara geldiğinde, yerel oligarşi ve emperyalizmin bir kar alanından başka bir şey değildi. Bilindik, insanların devlet tarafından sokaklarda kurşunlandığı, halkı sefalet içinde yüzen, gelir uçurumları ve sefalet duvarlarıyla bölünmüş, cehennem gibi bir ABD kolonisi. O dönemin koşullarını ayrıntılarıyla betimlemek yerine, ülkede çıkan petrolün varilinin ABD petrol tekellerine 10 dolara bile varmayan fiyatlarla hem de Venezüela halkının parasıyla sübvanse edilerek satıldığını söylersek, sanırız ülkenin nasıl bir yer olduğunun kavranması için yeterli olacaktır. Zira, -yalnızca işbirlikçi bir oligarşi tarafından yapılabilecek- böylesi bir hainliğin ancak bitip tükenmeyen kemer sıkma politikaları, yalan, zindan ve kurşunla sürdürülebileceğini bilmek için dahi olmak gerekmez. Bu dönemin önemli toplumsal olaylarından olan ve fiyat artışlarına karşı gerçekleşen Caracazo da polis ve asker tarafından öldürülen insanların binlerle sayıldığını bilmek bile o dönem hakkında net bir fikir verebilir. İşte, Chavez i Chavez yapan şey, bu cehennemden bir hayat, bu bataklıktan bir ülke örgütlemeyi başarmasıdır. Oligarşi tarafından gülünen, aşağılanan, karşısına eski bir güzellik kraliçesi çıkarılan Chavez, iktidara geldiğinde son derece basit ama uygulaması alabildiğince zor bir formülü hayata geçirmek suretiyle Venezüela yı bambaşka bir yer haline getirmiştir. Halkın başkanı Chavez, ülkenin sürekli yağmalanan en önemli zenginliği olan petrol gelirini, oligarşi ve ABD nin elinden alarak halk için kullanmıştır. Bu yalnızca halk tarafından desteklenen cesur bir iktidarın gerçekleştirebileceği devrimci eylem ile ülkenin radikal biçimde değişmesinin önü açılmış, Chavez ise, yağmacıların en büyük düşmanı haline gelmiştir. Bolivarcı devrim bu dev adımdan sonra, sürekli istikrarsızlaştırma çabalarına, saldırılara ve darbe girişimlerine rağmen, sosyal yatırımları yüzde 8 den, yüzde 20 ye çıkarmış, ülke nüfusunun tamamını okur-yazar yapmış; yoksulluğu yüzde 70 ten 24 e, mutlak yoksulluğu yüzde

9 40 tan 6 ya kadar düşürmeyi başarmıştır. Bu müreffehleşme eğilimi ülkenin toplumsal eşitliği ölçen Gini endeksinde Latin Amerika nın en ileri ülkesi haline gelmesini sağlamıştır. Bu esnada halkın yaşam koşullarının ilerlemesinde en önemli işlevi gören şey ise sosyal misyonların hayata geçirilmesi olmuştur. Bu misyonlar sayesinde yüzbinlerce kişi hiç bir ücret ödemeden veya çok cüzi rakamlarla ev sahibi yapılmış, yüzbinlerce kişiye meslek kazandırılmış, çocuk sahibi yüzbinlerce anneye ve sayısı bir milyonu aşkın -önceki dönemde kayıt dışı çalışmış- yaşlıya emekli maaşı bağlanmış, çalışma standartları ve asgari ücret mümkün olduğunca yükseltilmiştir. Ayrıca bu uygulamaların tamamı, bir yandan örneğin Haiti li ve ABD li yoksullara ücretsiz yakıt sağlanır, Karayipler de, And ülkelerinde sosyal programlar desteklenirken veya Nikaragua dağ köylerinde göz ameliyatları finanse edilirken gerçekleştirmiştir. Özetle, Chavez ve Venezüela, sosyal/ekonomik alanda neo-liberalizmin umut tacirliğine karşı, bir yandan dayanışma ve toplumsal artının tekrar halka dönmesini sağlamak prensibi üzerinden son derece somut bir cevap oluşturmayı başarırken, diğer yandan da IMF, DB reçeteleri altında inleyen toplumlara çözümün sosyalist yönelimli politikalarda olduğunu net biçimde göstermiştir. Bu açıdan Chavez in Venezüelası, dünyanın Fatsa sı gibi görülebilir. Chavez in halka itaat ederek yönetme anlayışı ve ideolojik alanda devrimcilerin prestijini artıracak alternatifler ve örnekler oluşturma yaklaşımı bu süreçte ortaktır. Ayrıca, Chavez in Venezüela sının başarıları ve buna eşlik eden kurumsallaşma, küreselleşme süreci ile sosyalistlerin tamamen yitirdiği ideolojik hegemonyanın -en azından bu bölgede- tekrar devrimcilerin eline geçmesi için son derece stratejik bir öneme sahip olmuştur. Vuruş sayısı sınırlı, kısa bir değerlendirme yazısında sayılıp dökülemeyecek çok sayıda iş, politika ve faaliyet ise, kendisine başka yazılarda yer bulacaktır. Birkaç kelimeyle özetlersek, Yoksulların komutanı Chavez, kendi derin hümanizminin ve zekasının gereğini yapmış ve arkasında bağımsız bir ülke, kapsamlı bir sosyalizme geçiş programı, daha mutlu insanlar ve entegre olmaya çok daha yakın bir Latin Amerika bırakarak aramızdan ayrılmıştır. Bugün Venezüela da ki devrimci sürecin, -sırf halkın vicdan ve bilincinde Chavez tarafından bırakılan iz düşünüldüğünde bile- geri dönülemez bir noktada olduğuna inanmamak için elimizde herhangi bir sebep yoktur. Venezüela halkı yola, Chavez in bıraktığı yerden, eski bir sendikacı ve dışişleri bakanı olan Nicolas Maduro ile devam edecek; komutanın uğruna ömrünü ve sağlığını feda ettiği Bolivarcı devrime asla ihanet etmeyecektir. Chavez le aynı dönemde yaşamış ve aynı şeyler için mücadele etmiş olmanın gururuyla, bu saygıdeğer devrimciye bize verdiği umut ve halk için yaptığı her şey için bir kez daha teşekkür ediyoruz. Yaşasın Komutan Chavez! 9 *Muhalefet.org sitesinden alıntıdır. Dünyanın en büyük petrol rezervleri üzerinde eski hükümetlerin uluslararası firmalara verdiği imtiyazları kaldıran Chavez in siyaset ve uluslararası ilişkiler alanındaki başarılarının da önemi büyüktür. ABD kolonileri örgütü olarak alınan Latin Amerika devletleri örgütüne karşı Chavez, CELAC gibi kapsayıcı ve demokratik bir cephe kurmayı başarmış; Venezüela nın tam bağımsızlığı sağlamış; ABD baskısı altındaki ekonomilere destek sunup onların yalnızlaştırılmasının önüne geçmeye çalışmış; kıtasal entegrasyon için ABD nin serbest ticaret anlaşmasına karşı Bolivarcı Alternatifi kurmuş ve bağımsızlık yolunu seçen ülkeler için önemli bir destek olacak bir kurumsallaşma için çok önemli adımlar atmıştır.

10 10 DEMOKRATİK BİR LİSE EŞİT, ÖZGÜR BİR ÜLKE ZALİMİN ZULMÜNE DİRENELİM eğitim sistemini getiren hükümet, somut düşüncelerden ziyade soyut düşüncelere başvurarak geçen dönemde bu sistemi halka hazırlamaktaydı. Kendi görüşlerince hazırladılar ve çok geçmeden yürürlüğe bile koydular. Meclistarafından 30 mart 2012 yılında kabul edildi. Eski milli eğitim bakanı Ömer Dinçer in bu çabukluğu herhalde bakıyoruz ki onu koltuğundan bile etti. Devlet kademesinde neler oluyor öğrenmesi zor ama o üstteki bakanların eğitimle nasıl bir oyuncak gibi oynadıklarını görmesi ve anlaması kolay oldu. Öğrenciler olarak geçmişte yaptığımız protesto yürüyüşleri de bu sistemin şimdi ki tablosunu doğrusallaştırdı. Mehmet Ali Birand ın sunduğu 32. gün programına konuk olmuştu, eski bakan ve şimdikinden sadece fiziksel bir değişimi olan Ömer Dinçer e Sorulan sorulardan birisi Abdest almak ve kapanmak gibi zorunlulukları olacak mı? Ömer Dinçer in verdiği yanıt ise Biz onlara bu kadar kafa yormadık doğrusu oldu. Yaklaşık sadece 1 dakika sonra Dinin getirdiği zorunluluklara da uymalılar. cevabını verdi. Bir dediği bir dediklerini tutsa keşke. Kuran derslerini yürürlüğe koymaları ve din derslerinin çoğaltılmasını Ömer Dinçer örnek olarak Yaz döneminde çocuklar camiye gider, orada kuran öğrenir ve kimse senin çocuğun niye camiye gitmiyor demezdi. diyerek eğitim kurumunu, İbadethane ile bir tutan beyinlerini de ortaya koydu ile Belirlenen okulların çoğu imam hatipleşti. Seçmeli din dersleri zorunlu din derslerine dönüştürüldü. Öğrenciler arasında ayrım kendisini ortaokullarda, liselerde din ile ve ilkokullarda yaş ile gösterdi. İlkokullarda henüz mantıklı düşünebilme yaşına gelmemiş ve oyun cağında olan, dikkat süresi kısa olan, kas gelişimleri tamamlanmamış çocuklar, kendilerinden iki yaş büyük çocuklarla aynı sınıfta eğitim gördü. Okula gittiğinde ailesinin kendisini terk edeceğini düşünen 5 yaşındaki çocuklarda, okul korkusu ve okula gitmek istememe gibi sorunlar diğer çocuklara göre daha fazla ortaya çıktı. Bu ileride çocukların okula gitmemek için kendine bile zarar vermesini doğuracaktır. Okullarda bilime karşı dağıtılan kitaplarda AKP-Cemaat işbirliğini ortaya koyuyor. Örneğin Maltepe Mürüvvet Hanım İlköğretim Okulu nda, bilim insanlarının biyografi kitabı olduğu iddia edilen Her Taş Cevher Değildir isimli kitap, okul müdürü tarafından öğretmenlere zorla dağıttırıldı. Bazı öğretmenlerin dağıtmayı reddettiği Büyük Adım Yayınları na ait kitap, Bruno dan Einstein a, Puşkin den Shakespeare e bilim ve edebiyat insanlarının buluşlarını ve kişiliklerine hakaret ederken, için Urfalı Nabi Molla Abdullah gibi kişileri gerçek bilim adamları olarak gösteriyor. Açık artırma siteleri dışında kaydı bulunamayan ve içinde oldukça fazla yazım yanlışı bulunan kitap, öğrencileri ne kadar doğrusal boyutlara çekecek düşünülmesi gerek. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı nın okullarda okutulmak üzere önerdiği 100 temel eser kitaplarından Şeker Portakalı, Fareler ve İnsanlar kitapları ve Muzaffer İzgü nün Zıkkımın Kökü ; adlı kitabının da aralarında bulunduğu birçok kitap müstehcen içerikleri nedeniyle sakıncalı bulunarak soruşturma konusu oldu ile Seçmeli din derslerinin zorunlu derslere dönüştürülmesi ders fazlalığının oluşması ve öğretmen eksikliğinin oluşmasına yol açtı. Pek çok okulda din derslerine camii hocaları-imamlar girdi. RTE Düşünceliler okulları ibadethaneye çevirdiler. Birçok okulda din derslerini seçmek istemediğini ifade eden öğrenciler tehdit ve zorla bu derslere kaydettirilmeye çalışıldı. Örneğin İstanbul da bir okulda, Siz dinsiz misiniz? tepkisiyle karşılaşan öğrenciler, zorunlu-seçmeli din derslerinde zorla sınıfta tutuldu. Birçok öğrenci ise okul idaresinin, öğretmeninin, sınıf arkadaşlarının baskısından korktuğu için din derslerini seçmek zorunda kaldı. Okul önlerinde ücretsiz dini kitaplar dağıtıldı. Bu kitaplarla sorgulamayan, gerici öğrenci akımlar yetiştirilmeye çalışılıyor. AKP- Cemaat işbirliği ile öğrenciler abluka altına alındı. Örneğin Gaziantep te Mehmet Akif Ersoy Teknik Ve Endüstri Meslek Lisesinde -Herkese Lazım Olan İman-, -Namaz-, -İngiliz Casusunun itirafları- gibi kitaplar dağıtıldı. Sermayenin eğitimi abluka altına almasıyla Düz liseler kapatılarak meslek liselerine dönüştürülüyor. Anadolu lisesini kazanamayan çoğunlukta olan öğrenciler açık öğretimde veya meslek liselerinde ucuz iş gücüne yitiliyor. Okullar ortaokul ve ilkokul olarak değişti. Bu değişim yüzünden okulların yerleri de değişti. Dönüştürülen okulların bazıları tek okul çatısı altında birleştirildi. Öğrenciler ve öğretmenler ikamet ettikleri yerlerin uzağındaki okullara sürgün edildi ile İlköğretim okulları kız ve erkek çocukları için parasızdır ifadesi ilgili yasadan çıkarıldı. Parası olanın okuyabildiği, parası olmayanın ucuz iş gücüne yitildiği bir eğitim sistemi kuruldu. Doğa Kolejinin ve diğer kolejlerin eğitim sistemini ne-