PKK ve IŞİD VURULUYOR

Transkript

1 30 Temmuz 2015 Perşembe Fiyatı 25 Kr Kılıçdaroğlu İSYAN ETTİ! AK Terör olayları Türkiye yi kan ve gözyaşına boğarken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yaşanalar adeta isyan etti. Kılıçdaroğlu, Şemdinli de teröristlerce şehit edilen uzman çavuş Ziya Sarpkaya yla ilgili sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, saldırıya ilişkin, Bir evlat daha kaybetmeye tahammülümüz kalmadı. Gereken önlemlerin bir an önce alınıp, ulusal güvenliğimizin sağlanmasını diliyorum değerlendirmesinde bulundu. EFSANE RÖPORTAJLAR Galip Ensarioğlu na göre; Parti eski Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, yaşanan terör olaylarında bir istihbarat zafiyeti olduğunu söyledi. Ensarioğlu, Türkiye'nin, Suriyelileşme tehlikesi içerisinde olduğuna dair bir gözleminiz var mı? sorusunu yanıtlarken, Yok diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ın, Suruç'daki üzücü olayın ardından yaptığı açıklamayı da değerlendiren Galip Ensarioğlu, Sanki tam oturmadı dedi. HDP nin Ceylanpınar'da 2 polisimizin şehit edilmesiyle ilgili olayla ilgi tavrı için de, Sadece polisin ve askerin ezilen halkın çocuğu olduğu ve bunu paylaştığını söylemek yetmiyor. Bu bir terör eylemidir. Bunu yapan da teröristtir ifadesini kullandı. Efsane Güzeldereli nin röportajı 13. SAYFADA TÜRKİYE Toprak vermez Suriyelileşmez SINIRLAR İyi korunuyor TERÖR HDP ye zararlı Görüşmeye, AK Parti'yi temsilen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile milletvekilleri Taha Özhan, Mücahit Arslan ve Osman Can, CHP'yi temsilen ise Genel Başkan yardımcıları Haluk Koç, Selin Sayek Böke, Bülent Tezcan ve Faik Öztrak ile İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi ve Genel Başkan Başdanışmanı Rasim Bölücek katıldı. İstikşafi den mutabakata Hükümet ortaklığı süreci kapsamında AK Parti ile CHP heyetleri, 7 saatlik bir toplantı gerçekleştirerek, tüm detayları masaya yatırdı. Toplantının ardından yapılan açıklamalarda, asıl hedefin yeni anayasa olduğu ve tüm başlıkların bu noktada değerlendirilmiş olduğu açıklandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Büyük ihtimalle Pazartesi günü bütün başlıklar ele alınmış olacak derken, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ise seçim barajıyla ilgili olarak, Rakam olarak bir uzlaşma yok dedi. HABERİ 12. SAYFADA Atalay: Görüşmeler ÇOK İYİ GİDİYOR Fehmi Koru Vur, fakat dinle Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti sözcüsü Beşir Atalay, Çözüm Süreci'nin bitmediğini, durağanlaştığını belirterek, "Çözüm Süreci dediğiniz şu andaki yürüyen mekanizma durmuş olabilir, yani o belli bir durgunluk içinde. Onu biliyoruz sebeplerini. Ama bu niyetleri ortaya çıktığında, terörü ve şiddeti bitirmek için ve dışarıdaki o insanların hayata dönüşünü sağlamak için kaldığı yerden devam edebilir" dedi. HABERİ 12. SAYFADA Bu ziyaretin anlamı ne ola ki? Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Özel kuvvetler Komutanlığı'nı ziyareti 3 saat sürdü. HABERİ 12. SAYFADA NATO yakın takipte Türkiye'nin talebiyle olağanüstü toplanan NATO Konseyi, terör saldırılarını şiddetle kınayarak tam dayanışma mesajı verdi. HABERİ 12. SAYFADA www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ü dan takip edebilirsiniz Ey Kürt kardeşim unutma; Soru da sorun da çözüm de belli de Boru hattı, menfez, köprü derken SÜREÇ patladı! Terör örgütü PKK mensuplarınca Hakkari-Çukurca karayolundaki bir menfeze yerleştirilen el yapımı patlayıcı, 5 saat süren çalışmanın ardından imha edildi. Çalışmalar nedeniyle trafiğe kapalı kalan Çukurca-Hakkari karayolu, patlayıcının imha edilmesinin ardından tek şeritten ulaşıma açılırken, Karayolları 114. Şube Şefliği ekipleri de yolda çalışma başlattı. Bu tür eylemler, çözüm sürecini de patlattı PKK ve IŞİD VURULUYOR TSK tarafından Irak'ın kuzeyinde geçen hafta sonu terör örgütü PKK'ya yönelik gerçekleştirilen hava operasyonlarının görüntüleri ortaya çıktı. Diyarbakır 8. Ana Jet Üs Komutanlığından kalkan Türk savaş uçakları, terör örgütü PKK'nın, Irak'ın kuzeyindeki bazı mağara, lojistik depo ve stratejik noktalarını imha etti.pkk hedeflerinin yerle bir edildiği hava operasyonu görüntülendi. Gazetemizi IŞİD hendek KAZIYOR TSK tarafından Irak'ın kuzeyinde geçen hafta sonu terör örgütü PKK'ya yönelik gerçekleştirilen hava operasyonlarının görüntüleri ortaya çıktı. Diyarbakır 8. Ana Jet Üs Komutanlığından kalkan Türk savaş uçakları, terör örgütü PKK'nın, Irak'ın kuzeyindeki bazı mağara, lojistik depo ve stratejik noktalarını imha etti.pkk hedeflerinin yerle bir edildiği hava operasyonu görüntülendi. Gazetemizi /yedigun.gazetesi 40 yıldır akıttırılan kana rağmen birbirine düşmanlaştırılamayan Türklerle Kürtler gerçek anlamda kardeş gibi yaşamaya devam ediyor. Sorun onlarda değil, onları düşman etmeye çalışanlarda Kürtlerin sorunu yok mu? Çoook Türklerin sorunu yok mu? Çoook Burada sorun yarıştırmanın alemi yok, birinin sorunu diğerinin de sorunudur. Siyasiler neden oturup konuşamıyor; daha doğrusu neden konuşturulmuyor? Bu sorunun yanıtını bulur, gereğini yaparsak sorun un da sorunun da bir önemi kalmaz Türklerle Kürtleri düşman etmek, birbirine düşürmek isteyenler kimler? Üstünkörü baksak bile görürüz ki; Kürtlere asıl acıları yaşatanlar, kandıranlar, katlettirenler Ruslardır, İngilizlerdir, Amerikalılardır, İran dır vs Örnekleri çok, anlatacağım. Dursun ERKILIÇ ın yazısı 12. SAYFADA CHP li GÖK: Geçici hükümet sıkıntı yaratacak CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Türkiye'nin kötü günlerden geçtiğini vurgulayan Gök, 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimi'nde tek başına iktidar seçeneğinin oluşmamasının ardından başlayan süreçte, geçici hükümetin ülkeyi sıkıntıya sokacak kritik kararlar almaya devam ettiğini söyledi. HABERİ 12. SAYFADA CAN ı Barça HABERİ SPORDA çekiyor

2 2 SINEMA TV / MAGAZIN 30 Temmuz 2015 Perşembe Masumiyet Müzesi filmi, Venedik Film Festivali'nde gösterilecek İSTANBUL - Orhan Pamuk'un 2012'de açılan Masumiyet Müzesi'nden yola çıkan ve yönetmenliğini İngiliz belgesel yönetmeni Grant Gee'nin yaptığı "Hatıraların Masumiyeti", 72. Venedik Film Festivali'nde gösterilecek. Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre film, Eylül ayında yapılacak festivalin Venedik Günleri bölümünde özel bir gösterimde izleyiciyle buluşacak. Pamuk'un yazdığı yeni metinlere, romandaki Kemal karakterinin sesinin eşlik ettiği film, Masumiyet Müzesi gibi kurmaca ve gerçeklik arasında bir dünya yaratıyor. Açıklamada görüşlerine yer verilen Pamuk, Gee'nin son derece sanatkarane biri olduğunu belirterek, "Daha önce onun, Sebald'ın 'Satürn'ün Halkaları' hakkında yaptığı filmi görmüş ve çok sevmiştim. Hatıraların Masumiyeti filminin yapımına ben de katıldım. Film için otuz dakikalık orjinal bir metin yazdım. Film, hem Masumiyet Müzesi hakkında hem de İstanbul üzerine. Aynı zamanda benim diğer kitaplarım da var içinde" ifadelerini kullandı. Orhan Pamuk, yazdığı yeni metnin, ikincil bir kahramanın gözünden, romanda anlatılan aşk hikayesini yeniden değerlendirdiğini kaydederek şu bilgileri verdi: "O kahramının kim olduğunu söylemiyorum, bunu Venedik'te söyleyeceğim. Tabii bir başka kahraman da İstanbul, İstanbul geceleri, onun kendine has kimyası, havası Bütün bunlar oldukça yetenekli bir yönetmen olan Grant Gee'nin elinde bu filme dönüştü. Bu film hem bir belgesel hem de sanat filmi. Ben de filmin tanıtımı için Venedik'e gideceğim." Film, festivalde gerçekleşecek dünya prömiyerinin ardından, birçok ülkede gösterime girecek. Venedik Film Festivali 2-12 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek. Festivalde, Carlos Saura, Agnes Varda gibi dünyaca ünlü yönetmenlerin filmlerinin ilk gösterimleri yapılacak. Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi, aynı adla yazdığı ve 2008'de yayınladığı romanının ardından 2012'de açıldı. İstanbul'da yaşanan ve 1970'lerden 2000'lere uzanan bir aşk hikayesinin anlatıldığı müzede, 1950'lerden itibaren gündelik hayatta kullanılan binlerce obje yer alıyor. Müze, 2014'te Avrupa Müze Forumunca verilen "Avrupa Yılın Müzesi Ödülü"nü kazandı. (AA) Vizyona yeni girecek filmler Hicran ve Adnan çiftinin mutlu evlilikleri, iki yaşındaki çocuklarının kaza sonrasında hayatını yitirmesiyle yıkıma uğrar. İkili, artık aynı evde yaşayan iki yabancı gibidir. Tüm bunların üzerine Hicran kısa süre içerisinde esrarengiz olaylar yaşamaya başlayınca psikolojisi tümden bozulur. Hicran bir hocaya görünür ve burada birinin kendisine "41 dikiş" adı verilen bir büyü yaptırdığını öğrenir. Büyülerin en güçlüsü olarak bilinen bu büyü, 41 farklı niyetle yapılmaktadır. Genç kadının büyüden kurtulabilmesi için yapan kişiyi bulup 41 niyetten hangisini ettiğini öğrenmesi gerekmektedir 'ün sonbaharında vizyona giren ilk Siccin filmi yasak bir aşkın lanetinden yola çıkarak kurgulanan bir öyküye sahipti. Devam filminde yönetmenliği yine Alper Mestçi üstlenirken, senaryo Alper Mestçi ve Ersan Özer ikilisine ait. Filmin oyuncu kadrosunda Şeyda Terzioğlu, Bulut Akkale, Reyhan İlhan ve Ece Edibe Baykal yer alırken yapımcılığını ise Muhteşem Film üstleniyor. Kendi hayatını kuran Ted, artık sevgilisi Tammy- Lynn ile evli ve mutlu bir ayıcıktır. Harika bir seks hayatı olan Ted, baba olmak ister ve bunun için John'dan kendisi için sperm bağışçısı olmasını rica eder. Her şey yolunda gidiyor gibi görünürken, sperm bankasından gelen bir mektupla hayalleri yıkılır. Zira bu yöntemle bebek sahibi olması için öncelikle insan olduğunu kanıtlaması gerekmektedir! Ted şimdi ABD yasaları önünde diğer vatandaşlarla eşit haklara sahip olduğunu kanıtlamak için ruhu, duyguları olan bir insan olduğuna kanunları ikna etmelidir. 2012'de vizyona giren ve seyircileri gülmekten kırıp geçiren Ayı Teddy'nin devam filmi en az ilki kadar komik ve edepsiz. Yönetmenliğini ve Ayı Teddy seslendirmesini yine Seth MacFarlane'nin üstlendiği yapımın başrolü ilk filmde de olduğu gibi Mark Wahlberg. Canlı aksiyon ve CG-animasyonu birleştiren filmin senaryosunda MacFarlane'nin yanı sıra Alec Sulkin ve Wellesley Wild'ın imzası var. Nelly, toplama kampından kurtulmayı başarmış ama işkenceden yüzü tanınmayacak hale gelmiş bir şarkıcıdır. Zorunlu olarak geçirdiği estetik ameliyat sonrasında, kendisinin bir benzerine dönüşür. Görmek için can attığı tek kişi ise kocası Johnny dir. Karşılaştıklarında Johnny onu tanımayıp zihnini iyice bulandırır. Acaba kocası ona hâlâ âşık mıdır, yoksa sadece parasının peşinde midir? 05:13 İstiklal Marşı ve Günün 05:15 Ana Ocağı 06:40 1'de Sabah 09:10 Böyle Bitmesin 11:20 Sofraya Buyurun 11:35 Değişen Hayatlar 12:10 Sen Olsan Ne Yapardın? 13:05 Ana Ocağı 14:50 Pastane 15:50 Kıssalı Harikalar Kumpanyası 15:55 Seksenler 18:10 Gönül Köprülerimiz 18:45 Ana Haber Bülteni 19:00 Yerli Dizi 20:50 Yerli Dizi 21:45 Yerli Dizi 22:55 Yabancı Sinema 00:00 Yerli Dizi Tekrar 01:10 Klipler 07:00 Kahvaltı Haberleri 10:00 Müge Anlı ile Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Çocuklar Duymasın 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45 Atv Ana Haber 19:45 Yerli Dizi 21:15 Bedel 00:15 Yerli Dizi 02:00 Alemin Kralı 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DİLARA KOÇAK İLE İYİ YAŞAM 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 DUDAKTAN KALBE 17:00 İKİNCİ BAHAR 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:45 YABANCI SİNEMA 21:30 YABANCI SİNEMA ÖZEL BİRLİK 23:10 BUNU KONUŞALIM YAŞAM-CANLI 00:00 YABANCI SİNEMA TEKRAR 01:30 YABANCI SİNEMA TEKRAR 05:40 Aşkın Bedeli 07:00 Bugün 09:00 Beni Affet 10:00 Muhteşem Yüzyıl 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Elimin Lezzeti 16:30 Beni Affet (Tekrar) 18:30 Star Haber 19:15 Çarkıfelek Avanak Kuzenler 21:45 Yerli Dizi 01:30 Yabancı Sinema 08:00 Aramızda Kalmasın 10:45 Yabancı Sinema 13:15 Ver Fırına 15:30 İşte Benim Stilim (Yeni Bölüm) 20:00 Maral: En Güzel Hikayem (Tekrar) 23:15 Hülya Avşar (Tekrar) 00:30 Yabancı Sinema 03:15 Oynat Bakalım 04:00 Aramızda Kalmasın 05:15 Ver Fırına 06:00 Akasya Durağı 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 BKM Mutfak 12:30 Gün Arası 13:00 Aşk-ı Memnu 14:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Yabancı Sinema 23:30 5N1K Fenomen yarışma Çarkıfelek yepyeni içeriği, ünlü konukları, büyük ödülleri ve Mehmet Ali Erbil in eğlenceli sunumuyla 15 Haziran Pazartesi gününden itibaren hafta içi her gün, Star ekranlarında olacak. 40 yıldır yayınlanan ve her yaştan izleyiciyi ekran başına çeken, dünyanın en fazla ödül dağıtan yarışma programı Çarkıfelek te yarışmacılar muhteşem bir araba ve değerli ödüller kazanacak. Yapımcılığını RTV Film in üstlendiği, Çarkıfelek, hafta içi her akşam herkesi ekran başına toplayacak ve keyifli dakikalar yaşatacak. 19:15 ÇARKIFELEK 21:30 ÖZEL BİRLİK Van Damme, eskiden Çöl Fırtınası özel kuvvetlerinde görevli bir asker olan Phillip Sauvage'dır. Sauvage, sonradan çok zengin bir girişimci olan, emekli Dünya Ağırsiklet şampiyonu Wayne Barclay tarafından hem onu hem de ailesini, içeri tıkılmasına sebep olduğu, hapishaneden yeni çıkan ve ondan intikam almak için sabırsızlanan cani bir rap müzik adamından korumak için tutulur. Sauvage tek başına aileyi korunmasının hiçte kolay olmayacağını anladığında, genç dövüşçülerden ve eski askerlerden oluşan Özel Birlik'i kurar. 20:00 AVANAK KUZENLER Kendisini dünün Tarık Akan'ı bugünün Kenan İmirzalıoğlu'su sanan Tankut. Kendisini insanların kaderlerini değiştirecek mucit sanan Serkan. Kendisini kadınların peşinde koştuğu Valantino sanan Neco. En belirgin ortak özellikleri avanaklıkta yarışmaları. Üç avanağın kurtarıcısı güzel ve asi Melike. Peki bu üç kuzen bir araya gelip ortak iş çevirmeye kalkarlarsa ne olur? Neler olmaz neler? Ortalık gırgır şamatadan yıkılır.

3 bölge haberleri 30 Temmuz 2015 Perşembe 3 Sürücü adayları geri parka takılıyor Fehmi KORU fkoru@gmail.com fkoru@htgazete.com.tr TDV yükseköğrenim yurt kayıtları başladı ANKARA - Üniversiteye öğrenci yerleştirme sonuçlarının açıklanmasının ardından, Türkiye Diyanet Vakfı'na (TDV) ait yükseköğrenim öğrenci yurtlarına kayıtlar başladı. Vakfın yurt faaliyetleri hakkında bilgi veren TDV Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, yükseköğrenim gençliğine huzur içinde kalabilecekleri konaklama ortamı sunduklarını söyledi. Palakoğlu, "TDV Yurtlar ve Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesi bünyesindeki yurtlarımız, sunduğu hizmet ve sağladığı güven ortamı dolayısıyla öğrencilerin ilgi odağı haline geldi" dedi. İsmail Palakoğlu, yurtların çağın gereksinimleriyle modern şekilde tasarlandığını belirterek, "Yeni yurtlarımızda bütün odalar internet erişimi ve merkezi klima sistemiyle donatılmış şekilde. Lavabo ve tuvaletler odaların içinde. Kısacası öğrencilerimizin rahat etmesi için her şeyi düşündük" diye konuştu. TDV yurtlarının öğrencilere aile ortamı sunduğunu vurgulayan Palakoğlu, "Güvenilir, sağlıklı, modern bir yurt, öğrencinin başarı çıtasını yükseltir. Bütün öğrencilerimize birer anne-baba şefkati ile sahip çıkıyoruz. Öğrencilerimizin sosyal-kültürel yönden yetişmesi için de geziler, sportif faaliyetler, bilgi yarışmaları, konferanslar da düzenliyoruz" ifadelerini kullandı. Yurt sayısını ve öğrenci kapasitesini artırmak için yoğun şekilde çalıştıklarını ifade eden Palakoğlu, "İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'nin Ümraniye'deki bin 640 yatak kapasiteli yurdumuz ile Muğla yurdumuz ve Ankara yurdumuz da hizmete girdi. Yurtlarımızın toplam kapasitesi 4 bin 878'e ulaştı. Hedefimiz ilk aşamada yurt kapasitesini 7 bin 500'e çıkarmak" dedi. Üniversitelere yerleştirme sonuçlarının açıklandığını, her ailenin öncelikli olarak çocuklarının konaklama sorununu çözmek için gayret ettiğini hatırlatan Palakoğlu, Samsun, Rize, Niğde, Bursa, Gümüşhane, Van, İzmir ve Sakarya'da açacakları yeni yurtlarla yurt sayısını 20'ye çıkaracaklarını söyledi. (AA) Arazisinden geçen yolu çukur kazdırıp kapattı BURDUR - Burdur'da iş adamı Ercan Akın, arazisinden geçen yolu, sahibi olduğu diğer alanlara giriş çıkış verilmediği için çukur kazdırarak kapattı. Akın, Büğdüz Kavşağı'ndan başlayıp, Büğdüz, Kökez, Bereket, Kapaklı, Aziziye ve Bozlar köyleri ile Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'ne (MAKÜ) ulaşımın sağlandığı yaklaşık 7 kilometre uzunluğundaki yola, 1 metre derinliğinde ve yaklaşık 20 metre uzunluğunda çukur kazdırdı. Akın, yola, "Özel mülktür girmek yasaktır" ve "Yol trafiğe kapalıdır" yazılı tabelalar astırdı. Akın, yaptığı yazılı açıklamada, yaklaşık 60 dönümlük arazisinin hemen kenarında, devlete ait yaklaşık 27 dönümlük başka bir arazi bulunduğunu bildirdi. İlgili kurumların yetkililerine, yolun kendi arazileri yerine diğer araziden geçmesinin daha sağlıklı olacağını söylediklerini belirten Akın, açıklamasında şunları kaydetti: "Ancak bu talebimiz kabul edilmedi. Halbuki devlete ait araziden geçirilseydi kullananların güvenliği açısından yolun dikliği de azalacaktı kanaatindeyiz. İkinci bir öneri olarak bizim arazinin ortasından değil de kenarından geçmelerinin uygun olacağını söyledik. Bu da kabul edilmedi. Daha sonra ilgili kurumlar arazimize giriş çıkış vereceğine dair söz verdi. Fakat sonradan böyle bir söz vermediklerini ifade ettiler. Böylece istemeyerek de olsa yol şu anki duruma geldi. Yolun kapanmasının asıl sebebi kendi özel mülkümüze giriş ve çıkışa izin verilmemesidir. Bunun sorumlusu biz değil ilgili kurumdur." İl Genel Meclisi Başkanı Osman Karakaya ise kapatılan yolda yaptığı açıklamada, 1990 yılından bu yana kullanılan yolun birçok köy ve MAKÜ ile ulaşımı sağladığını söyledi. Üniversitenin 2011 yılından sonra gelişmeye başlamasıyla yolda trafik yoğunluğunun arttığını anlatan Karakaya, "Yolun duble yol haline getirilip üniversitenin trafiğinin rahatlatılması düşünülmüş yılında da asfaltlama için çalışmalara başlandı. Bu sene de ilk asfaltımızı dökmeye başladık" dedi. (AA) Türkiye Sürücü Kursları ve Eğitimcileri Konfederasyonu (TUSEKON) Genel Başkanı İsmail Yılmaz, sınava ilk girişlerinde ehliyet alamayan sürücü adaylarından yüzde 60'ının tek seferde aracı geri park edemediği için elendiğini söyledi. KAYSERİ - Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Direksiyon Eğitimi Dersi Sınav Yönergesi"nde yapılan değişikliğin ardından tek seferde iki araç arasına park etme, hiç stop ettirmeme gibi şartların getirildiğini ve bu değişikliklerin sürücü adaylarını çok zorladığını belirtti. Türkiye'deki ehliyet sınavlarının dünya standartlarının üzerine çıkarıldığını ancak ölçme değerlendirmede bazı değişikliklerin yapılması gerektiğini dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti: "Türkiye'de eskiden yazılı sınavlar çok zordu, direksiyon sınavı çok kolaydı. Direksiyon sınavında başarı yüzde 95, yazılı sınavda yüzde 40'lar civarındaydı. Dünya ülkelerinde ise yazılı sınavlarda başarı oranı yüzde 70-80, direksiyon sınavındaki başarı oranları yüzde 40-50'ler arasında. Dolayısıyla Türkiye'deki başarı oranları da bu seviyelere gelmiş durumda. Gerçekten bilenlerin geçtiği sınav yapılıyor. Bundan yana sıkıntımız yok. Direksiyon sınavı esnasında ölçme kriterlerinde bazı değişikliklerin yapılması sürücü adaylarını rahatlatacaktır. İki araç arasına tek hamlede park zorunluluğunda sürücülere bir hata yapma hakkı verilsin çünkü bu ölümcül kazalara neden olabilecek asli kusur değil. Yine aynı şekilde rampada kalkışlarda da sürücü aracı stop ettirdiğinde kalıyor. Bunda da bir hak daha verilmesi faydalı olur. Ayrıca rampada kalkışlarda el freni kullanılmasına müsaade edilmiyor bunun da serbest olması gerektiğini düşünüyoruz. Diğer ülkelerde bu konularda bir seferde bırakmıyorlar." En usta şoförlerin bile tek seferde iki araç arasına park yapamadığını, birçok sürücünün rampada durduğunda aracını stop ettirebildiği ve el freni kullanarak kalkış yaptığına dikkati çeken Yılmaz, yeni araç kullanmaya başlayanların bu manevraları tek seferde yapamamalarının normal olduğunu vurguladı. Sürücü adaylarının hata yapma şansları bulunmadığı için strese girdiklerini anlatan Yılmaz, "Heyecanlanan ve 'yapamazsam kalırım' korkusu yaşayan sürücüler, normalde yaptıkları hareketleri bile yapamayabiliyor. Eğer adaylara birer hak daha verilirse 'bunda yapamazsam diğerinde yaparım' düşüncesiyle hareket edecekleri için daha rahat olacaklar ve belki de büyük çoğunluğu ilk haklarında yapacak" dedi. Yılmaz, direksiyon sınavlarında sürücü adaylarının gereksiz bir gerginlik yaşadığını dile getirerek, "Ehliyet sınavında ilk seferde başarısız olan sürücü adaylarının yaklaşık yüzde 60'ı geri yanaşarak iki araç arasına tek seferde aracını park edemediği, yüzde 20'si rampada aracı stop ettirdiği, yüzde 20'si de hatalı sollama, şerit ihlali ve diğer kusurlardan dolayı kalıyor. Aslında bu oranların tam tersi olması gerekiyor. Hatalı sollama can kaybına neden olabilir ama iki araç arasına tek seferde araç park edememek can kaybına neden olmaz" diye konuştu. Yılmaz, adayların, yayalara, ışıklara, şerit izleme, sollama kurallarına, tehlikelere karşı reflekslerinin yerinde olup olmadığı gibi konular büyük önem taşımasına rağmen komisyon üyelerinin bunlara daha az dikkat ettiğini gözlemlediklerini anlattı. (AA) 2 metrelik tezgahta Çin ile rekabet ediyor KIRŞEHİR - Kırşehir'de 50 yıldır ayakkabı üreten Cuma Şenlik, fiyatı liraya kadar düşen Çin malı ayakkabılarla iki metrelik tezgahında rekabet ediyor. Kentte az sayıdaki ayakkabı imalatçısı, Çin mallarına karşı var olma mücadelesi veriyor. Bu ayakkabıcılara, tatilini geçirmek için Türkiye'ye gelen gurbetçi vatandaşlar daha çok ilgi gösteriyor. İlerlemiş yaşına rağmen hem ucuz Çin ürünlerine karşı mücadele eden hem de mesleğini devam ettirmeye çalışan ayakkabı imalatçılarından 62 yaşındaki Cuma Şenlik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sektörün zor günler geçirdiğini ifade etti. Şenlik, 50 yıldır bu mesleği yaptığını, 25 yıl önce 50'yi aşan ayakkabı imalatçısı sayısının bugün 5'ten az olduğunu anlattı. Ürettikleri ayakkabıların 3-4 yıl sağlıklı bir şekilde giyebildiğini ancak değerinin anlaşılamadığını vurgulayan Şenlik, "Bu mesleği çıraklıktan beri 50 yıldır yapıyorum. Aynı zamanda imalatçıyım. Çin malının girmesi çok iyi değil. Esnaf ve sanatkarlara destek verir ve maliyeti biraz düşürebilirsek Çin malına gerek kalmaz. Bizdeki daha sağlam ve sağlıklı. Çin mallarının çoğu ucuz ürün olduğu için sıhhatli değil ve hastalık yapıyor. Yaptığımız ayakkabılar 4-5 sene giyilir. Çin malları giyilemez, sağlıklı değil. Deri olmadığı için tamiri de mümkün değil" diye konuştu. Ürettikleri ayakkabıların maliyeti yüksek olduğu için vatandaşlar Çin mallarına yöneldiğini ifade eden Şenlik, "İki metrelik tezgahımda Çin ayakkabılarına direniyorum" dedi. Yaklaşık 5-6 yıl önce yılda 200 ayakkabı yapmasına rağmen şimdi ancak tane üretebildiğini anlatan Şenlik, en sadık müşterilerinin gurbetçiler olduğunu söyledi. Şenlik, yurtdışında birçok Kırşehirli yaşadığını ve izne geldiklerinde ayakkabılarını memleketlerinden aldıklarını belirterek, "Bize ayakkabı yaptırıyorlar, çok memnunlar. Her sene ayakkabılarını buradan alıyorlar. Sadece ben yılda ayakkabı yapıyorum gurbetçi vatandaşlarımıza. Sağlıklı ve sağlam olduğunu biliyor ve her sene bize ayakkabı yaptırıyorlar" ifadelerini kullandı. Ürettiği ayakkabıları Çin mallarıyla kıyaslayan Şenlik, "Bizim yaptığımız ayakkabılar lira arasında ama çok sağlıklı. Çin ayakkabıları ise lira arasında. Vatandaşlar onun fiyatına aldanıyor. Aslında vatandaş zarar ediyor. Çin ayakkabısını 3-4 ay giyiyorsa bizim yaptığımız ayakkabıları 3-4 sene kesin giyer. Dolayısıyla daha karlı" değerlendirmesinde bulundu. Vur, fakat dinle... Hayatta en kolay şey başkasını eleştirmektir; iş ne zaman kendi hatalarını gözden geçirmeye gelse, orada tıkanır kalır insan... Buna karşılık, başkasına ait hata ya anlamaya çalışarak bakılmaz; bakmaya kalkışıldığında ise görünen sadece hata nın kendisidir, ona yol açan sebepler üzerinde durulmaz bile. Şimdilerde topun ağzına konulan HDP ye bu beşeri özelliğimizi göz önünde tutarak bakmaya ne dersiniz? HDP nin topun ağzına konulmasının sebebi, kısaca Kandil diye adlandırılan PKK örgütünün öndegelen bazı isimlerinin yaptıkları açıklamalar ile yine PKK örgütü militanları tarafından gerçekleştirildiği düşünülen kanlı eylemler... Açıklamalar ve eylemler, hayli zamandır süren barış süreci nin bittiğini, PKK nın ateşkes ten vazgeçtiğini gösteriyor. Yeniden şehit haberleri gelmeye başladı. Önceki gün bir binbaşı, dün de bir astsubay şehit edildi. PKK nın söylem ve eylemleri HDP ile bağlantılı kabul edildiği için fatura yine HDP ye çıkarılıyor. İktidar partisinin ileri gelenleri, terörün yeniden azmasından PKK yı suçlarken, onun yanına HDP yi koymayı ihmal etmiyor. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından söz edilmeye başlandı. Ne çare; HDP yöneticileri de kendileriyle PKK arasına mesafe koymada acziyet sergiliyor... 6 Haziran da yapılan seçimden en başarılı sonucu alarak çıkan HDP, bu yüzden, Meclis te 80 milletvekili bulunmasına rağmen, görmezden geliniyor. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül başkanlığındaki bir heyet partileri ziyaret edip devletin teröre karşı aldığı tedbirleri anlattı; heyetin tek uğramadığı adres, HDP genel merkeziydi. Gerekçe, HDP nin PKK ile yakınlığı... Acaba konuya farklı bir gözle bakmak mümkün olmaz mı? Denemeye değer. İşe şu soruyu kendimize yönelterek başlayabiliriz: 7 Haziran da HDP nin aldığı yüzde 13 oy ve 80 milletvekili sonucundan acaba dağdakiler memnun mudur? Cevabım şu: Büyük ihtimalle hayır. Dağdakiler için en ideal sonuç, kendilerini haklı göstermeye yarayacak sonuçtur. 30 küsur yıl elde silah dağda dolaşan, gencecik fidanları ölüme göndermekte ve insan canı almakta tereddüt etmeyenler, Gördünüz mü, bize silahlı mücadele dışı bir yol bırakmıyorlar diyebilecekleri bir sonucu beklemiş olmalı. Yüzde 10 barajına takılması HDP nin, ideal sonuç tur onlar için... Öyle olmadı, tam tersine, Türkiye de yaşayan Kürtlerin önemli bir bölümü ile sorsanız teröre kesinlikle Hayır cevabını verecek sayısız Türk, bu seçimde, oyunu HDP ye verdi. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ikilisinin HDP yi Türkiye partisi yapma projesine inanarak... Terör eylemleriyle, PKK, yalnız Türkiye yi değil, kendilerinin uzantısı diye mimlenen HDP yi de hedef alıyor gibi... Doğal olarak Türkiye nin umudunu da... Umut, zaten kanla yuğrulmuş bu topraklarda, herkesin, artık özgürce, refahtan nasibini alarak birlik ve bütünlük içerisinde yaşamasıydı ve bunu sağlamanın yolu da kimlik üzerindeki baskıların ortadan kaldırılmasında görülüyordu. HDP de, yeni dili ve yüzleriyle bunu sağlamaya yarayacak siyasi değer olabilirdi. HDP ye ters bakanların bile Acaba olur mu? beklentisine yol açan bir umuttu bu. Dağdakiler şimdilerde o umudu söndürmekle meşgul. Eğer şu ana kadar yürüttüğüm akıl doğru ise, esas yapılması gereken, HDP yi dışlamak mıdır, yoksa onu muhatap kabul ederek seçim başarısını kalıcı barışa tahvil etmenin yollarını aramak mı? Teröristleri gerekçesiz bırakarak Temmuz 2015/ HABER TÜRK Devlet üniversitelerine e-kayıtlar 5 Ağustos a kadar sürecek ANKARA - Devlet üniversitelerine e-devlet kapısı üzeriden elektronik kayıtlar (e-kayıt) başladı. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından (YÖK) yapılan açıklamaya göre, YÖK ve Türksat A.Ş. arasında yapılan işbirliği çerçevesinde bu yıl tüm devlet üniversitelerine kayıtların e-devlet kapısı üzerinden yapılmasına ilişkin çalışmalar tamamlandı. Buna göre, 106 devlet üniversitesine yerleşme hakkı kazanan 832 bin 674 adaydan 514 bin 213'ü e-devlet kapısının mobil ve web uygulamaları üzerinden kayıt yaptırabilecek. Bugün başlayan kayıtlar 5 Ağustos'a kadar sürecek öğretim döneminde devlet üniversitelerine yerleşen öğrencilerin kayıt işlemlerini kapsayan e-kayıt sistemine özel yetenek programları ile yükseköğretim kurumlarınca elektronik kaydı uygun görülmeyen (sağlık raporu, heyet raporu gibi belge gerektirenler hariç ) bazı programlar dahil edilmedi. Kayıt için PTT aracılığı ile dağıtımı yapılan e- Devlet kapısı şifresi ile " adresine ya da e- Devlet mobil uygulamasına giriş yapmak ve e- hizmetler sekmesindeki YÖK-"Üniversite e- kayıt" hizmetini tıklamak yeterli olacak. Öğrenciler, kayıtlarını başarıyla tamamladıklarını gösteren belgeyi barkodlu alabilecek. Öğrencilerin yerleştikleri üniversiteye gitmeden kayıt yaptırmasına olanak tanıyan e-kayıt uygulaması, zaman ve paradan tasarruf sağlayacak. (AA)

4 430 Temmuz 2015 Perşembe Bilgi ve tecrübelerini dost ve kardeş ülkelere aktaran OSTİM OSB, Kırgızistan da da çalışma yürütecek. Bu kapsamda, OSTİM OSB ile Kırgızistan JIA İş Adamları Derneği, Organize Sanayi Bölgeleri kurulumu, geliştirilmesi ve işletilmesi amacıyla mutabakata vardı. Özellikle küçük, mikro ve orta ölçekli işletmelerden oluşan Organize Sanayi Bölgelerinin, planlanması, tecrübe paylaşımı, inşaatı ve işletimi ile kurulacak bölgenin gelişimi konusunda ortaklıklar yapma konusunu içeren protokol, OSTİM OSB Yönetim Binası nda düzenlenen törenle imza altına alındı. Protokole, OSTİM OSB adına Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Kırgız tarafı adına JIA Yönetim Kurulu Üyesi Temirlan Sarlykbek Uulu, gözlemci olarak da Kırgızistan ın önceki dönem Dışişleri Bakanı Askar Aytmatov imza attı. Törende Başbakanlık Müşaviri Hamdi Şengel, Kırgızistan ın Türkiye Büyükelçiliği yetkilileri de hazır bulundu. JIA Yönetim Kurulu Üyesi Temirlan Sarlykbek Uulu törende yaptığı konuşmada, Kırgızistan ın, Rusya, Kazakistan ve Beyaz Rusya nın kurduğu gümrük birliği ülkeleri arasına girdiğini hatırlattı. Her iki ülke için sanayileşme, üretim ve ticaretin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Uulu, Ülkenin ekonomisini, geleceğini, yaşam standartlarını belirleyen en önemli unsur üretim ve ticarettir. Dolayısıyla Kırgızistan, sanayi bölgelerinin kurulmasına ihtiyaç duyuyor. Bu Balıkesir in Bandırma ilçesi Kaymakamlığı görevinden, Mamak Kaymakamlığı görevine atanan Ali Mantı görevine başladı. Yeni ilçe kaymakamını Hükümet konağı önünde Mamak Belediyesi Başkanvekili Hamza Aydoğdu, meclis üyeleri ve ilçede görev yapan müdürler karşıladı. Karşılama töreni sırasında Başkanvekili Aydoğdu ve daire müdürleri ile teker teker tanışan Mantı, kendisini karşılayanlara teşekkür etti. Törenin ardından Aydoğdu, Kaymakam Mantı yı makamında ziyaret ederek hayırlı olsun temennisinde bulundu. Mamak Kaymakamı Ali Mantı ya, belediyenin çalışmaları, ilçenin sosyal, ekonomik ve eğitim durumu hakkında bilgiler veren Aydoğdu, bugüne kadar Mamak Kaymakamlığı ile çok güzel çalışmalar yaptıklarını belirterek, Uyumlu ve verimli çalışma sürecimiz yeni Kaymakamımız ile de devam edecek. amaçla, JIA olarak Kırgızistan da sanayi bölgelerinin organize edilmesi, yapılması, dünya standardına uygun bir üretim gerçekleştirilmesi amacıyla, OSTİM den bilgi, danışmanlık ve eğitim hizmetlerini almayı düşünüyoruz. dedi. İleriye yönelik iş birliklerinin devam edeceği mesajını veren Temirlan Sarlykbek Uulu, iki ülke halkı için hayırlı işleri gerçekleştirebileceklerini, Kırgızistan ekonomisine katkı sağlayabileceklerini. kaydetti. OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Kırgızistan ın OSTİM, Türkiye ve iş dünyası için önemli bir merkez olduğuna işaret etti. OSTİM olarak farklı coğrafyalarda Organize Sanayi Bölgelerinin kurulması ve bölgesel kalkınma ile ilgili olarak çaba serf ettiklerini ve emek verdiklerini dile getiren Başkan Aydın, Kırgızistan ı da haritamıza eklemeyi hedefliyoruz. Burası, küçük ve orta ölçekli sanayilerin kurulması ve bir bölgenin geliştirilmesi için tecrübe sahibi. Kendilerine yeni görevinde başarılar diliyor, ilçemize hoş geldiniz diyorum dedi. Kaymakam Mantı da ziyaretinden ve iyi dileklerinden dolayı Aydoğdu ya teşekkür etti. ALİ MANTI HAKKINDA Çorum ili Alaca ilçesi doğumlu olup; ilk,orta ve lise öğrenimini Çorum Alaca'da yaptı.ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden 1987 yılında mezun olan Ali Mantı 1990 yılında Tokat Kaymakam Adaylığına başladı. Amasya, Trabzon, Kayseri illerinde Kaymakam vekilliği, Yozgat, Artvin, Kastamonu illerinde de kaymakamlık yaptı. Vali yardımcısı olarak Sivas, Amasya ve Kayseri illerinde görev yaptı tarihinden itibaren Bandırma Kaymakamı görevini üstlenen Ali Mantı, tarihinden itibaren Mamak Kaymakamı olarak göreve başladı. Mantı, evli ve 3 çocuk babası den itibaren; Ankara nın sanayileşmesine ve küçük sanayinin büyütülerek, büyük sanayinin oluşturulmasına girişimci yetiştiren, meslek eğitiminde uzman bir yer. Bu bilgilerimizi de sizlerle beraber hayata geçirmekten memnun olacağız. görüşünü paylaştı. Protokolde, Kırgız tarafının özel sektör ağırlıklı olmasının, başarı için önemli bir başlangıç olduğunu vurgulayan Orhan Aydın, OSTİM OSB ve OSTİM kurumları olarak projeyi hayata geçirmek için elimizden gelen bütün katkıyı vereceğiz. Protokolün OSTİM e, Kırgızistan a, JIA İş Adamları Derneği ne, ülkelerimize ve insanlığa hayırlı olmasını Cenab-ı Hak tan diliyorum. diye konuştu. Gözlemci statüsüyle protokolü imzalayan Kırgızistan ın önceki dönen Dışişleri Bakanı Askar Aytmatov da şu görüşlere yer verdi: Bu protokolü imzalamak benim için bir şereftir. Sayın Başkan Orhan Aydın a Kırgızistan heyetini kabul edip, işbirliği için iyi niyet protokolü Kırgızistan JIA İş Adamları Derneği ve OSTİM Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü ile arasında, Kırgızistan da Kurulması Planlanan Organize Sanayi Bölgelerinin Geliştirilmesi ve İşletilmesine İlişkin İşbirliği ve İyi Niyet Çerçeve Protokolü imzalandı. OSTİM, Kırgız işadamları ile işbirliği yapacak imzalamalarından dolayı teşekkür ederim. OSTİM, Türkiye nin dünyaca tanınmış ve takdir edilmiş bir markası. Ayrıca OSTİM, Türkiye nin hızlı ekonomik gelişmesine büyük katkı sağlamış bir kuruluş. Bugün bu protokolün imzalanmasıyla başlayacak Kırgızistan-OSTİM işbirliği, iki kardeş milletimiz için hayırlı ve uğurlu olacak. Protokole göre, JIA tarafından talep edilmesi halinde; OSTİM Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü, yatırım, alt yapının kurulması, elektrik enerjisi, su şebekesi ve kanalizasyon, atık su geri dönüşüm istasyonları, kaldırım ve yolların yapımı, telefon hatlarının çekilmesi, lojistik hizmetleri konuları için, proje kapsamında bir finansal plan hazırlayacak. OSTİM, proje kapsamında, kendi teknik ve finansal yeterliliği için gerekli tüm veri, bilgi ve referansları sunacak. Kırgızistan tarafı, Organize Sanayi Bölgelerinin kurulması ile ilgili tüm kolaylığı sağlayacak, alan tahsisi de dahil olmak üzere; gerekli resmi görüşmeleri yapacak ve/veya yapılmasını sağlayacak. OSTİM, Kırgızistan daki yatırımcılara teşvik, hibe ve fon sağlanması ile ilgili danışmanlık ve destek hizmeti de verecek. Mamak ın yeni kaymakamı göreve başladı Çankaya da kent bostanı kuruluyor Çankaya Belediyesi, Kent Bostanı çalışmalarına başladı. 2 bin metrekare alan üzerinde kurulacak bostanın yapımı Mutlukent Mahallesi nde sürüyor. Çankaya Belediyesi nin, kentlerde yaşayan ve gerek kişisel tüketim gerekse hobi amacıyla tarımsal ürün yetiştiriciliği yapmak isteyenlere doğayla birlikte olma fırsatı sunan Kent Bostanı, Mutlukent Mahallesi Ağaçseven Sokak ta kuruluyor. Toplam 2 bin metrekare alan üzerinde kurulacak bostan ürün yetiştirmeye uygun 16 bölümden oluşacak. Kullanıcı başına, farklı çeşitlerde yerel tohumlardan üretilmiş yaklaşık 100 sebze fidesi dikilecek. Vatandaşlara dikimle beraber yetiştiricilik bilgilerinin de verileceği proje kapsamındaki üretimlerde hiçbir kimyasal madde kullanılmayacak. Bitkisel hastalık ve zararlılarla mücadelenin bile herkesin kolayca yapabileceği ve ulaşabileceği ev yapımı ilaçlarla sağlanacağı uygulamada, bitki besleme amacıyla doğal besleme yöntemlerinden de faydalanılacak. Kent Bostanı, özel bir amaca da hizmet edecek. Üretim sezonunun sonunda alanda yapılan çalışmalarla yetiştirilen bitkilerin tohumları Çankaya Belediyesi nin her yıl düzenlediği Tohum Takas Şenliği nde takasa sunularak el değiştirmesi sağlanacak. Kent bostanı aynı zamanda bahçıvanlık, süs bitkilerinde budama ve yetiştirme gibi çeşitli eğitim faaliyetlerinde de uygulama alanı olarak kullanılacak. ANKARA Yeşilay dan psikolojik danışma hattı Yeşilay, telefonda danışmanlık hizmeti vermeye başladı. Uzman psikologlar alkol ve uyuşturucu madde bağımlıları ve ailelerine profesyonel destek verecek. Kuruluşundan bu yana bağımlılıklara karşı etkin mücadele eden ve önleyici, koruyucu faaliyetler yürüten Yeşilay, son yıllardaki en büyük atılımlarından birini daha yaptı ve bağımlı ve bağımlı yakınlarına telefonda danışmanlık hizmeti vermeye başladı. Bağımlılık riski taşıyan bireyler, bağımlılar ve aileleri için destek verme ve yönlendirme hizmetinde ülkemizde nitelik ve niceliksel olarak ciddi yetersizlikler var. Yeşilay da bu ihtiyaçtan yola çıkarak, İstanbul Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle temmuz ayında Yeşilay Danışma Hattı nı devreye soktu. Danışma hattından destek almak isteyen kişiler artık numarasından Yeşilay uzmanlarına ulaşabilecek. Tamamı bağımlılık alanında uzman psikologlardan oluşan danışma hattı ekibi ile arayan kişilere yönlendirme hizmetlerinin yanında tavsiye ve danışmanlık hizmetleri de aktif olarak sunulacak. Türkiye nin bağımlılıkları önleme ve rehabilitasyon alanındaki en büyük eksiğini kapatmaya hazırlanan Yeşilay, danışma hattının yanı sıra eylül ayında bir de merkez açıyor. Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM), madde bağımlılarına, ailelerine ve risk altındaki gençlere danışmanlık ve psikolojik destek hizmeti verecek. İstanbul pilot il olmak üzere önümüzdeki dönemde Türkiye geneline yayılması öngörülen merkezlerle YEDAM, psikolojik danışmanlık hizmetinin yanı sıra bağımlı bireylerin sosyal hayata tekrar uyum sağlaması için sosyal destek hizmetleri de sunacak. Sahip olduğu sosyal destek sistemi ile danışanlarına meslek edindirmeden, eğitim, sportif ve kültürel faaliyetler ve sağlıklı yaşama kadar çok boyutlu bir hizmet sunan YEDAM'da ayrıca aile terapileri ve bilinçlendirme çalışmaları da yapılacak. Yenimahalle nin parkları cıvıl cıvıl Yaz sıcaklarının bastırmasıyla sıcaktan bunalan vatandaşlar, Yenimahalle nin parklarında serinliyor. Yenimahalle Belediyesi nin parklarındaki çardaklarda ve banklarda oturarak dostlarıyla bir araya gelen Yenimahalleliler, hem sohbet ediyor hem serinliyor. İlçenin dört bir yanını yeşil alanlarla donatan Yenimahalle Belediyesi ne teşekkürlerini sunan vatandaşlar, Parklarımız çok temiz, her tarafının yeşillendirilmesi yorgunluğumuzu, stresimizi alıyor. Bu yüzden parklarda dinlenme imkanı buluyoruz. Yenimahalle ye renk kattığı için yapmış olduğu hizmetlerden Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar a teşekkürlerimizi sunuyoruz dedi. Parkları hem yetişkinlerin hem de çocukların yararlanabileceği şekilde donattıklarını belirten Başkan Yaşar, 2015 yılı içinde 20 parkı daha Yenimahallelilere kazandıracaklarını söyledi. Yaşar, Parklarımızda vatandaşlarımızın keyifli vakit geçirebilmelerine olanak sağlayacak tüm unsurlar bulunuyor. Koşu yollarından, fitness ve egzersiz aletlerine kadar her şey bir spor merkezi düzeyinde. Sağlıklı kalmak isteyen her yaştan Yenimahalleli, özellikle sabah saatlerinde parklarda spor yaparak zinde kalıyor. Yenimahallelilere toplamda 369 park kazandırdık. Kazandırmaya da devam ediyoruz. Amaç daha modern ve daha yeşil bir Yenimahalle oluşturabilmek dedi. ÖNEMLİ TELEFONLAR

5 ANKARA 30 Temmuz 2015 Perşembe 5 TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu na 6645 Sayılı Kanunla eklenen düzenleme ile 12 aydan fazla borcu olanların, borçlarının dondurularak sağlık hizmeti alabilme hakkının verildiğini hatırlattı. Keçiören Kaymakamlığı başarıyı geziyle ödüllendirdi Keçiören Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı nın "Bu Başarı Ödüllendirilir" projesi bu yıl da devam etti. Proje, düzenli vakıf hizmeti alan ailelerin çocuklarına derslere teşvik amacıyla, yılsonu getirilen teşekkür ve takdir belgeleri için uygulanıyor. Her yıl farklı çocukların katıldığı gezilerin ilki Konya (2013), ikincisi ise Nevşehir (2014) 'e yapılmıştı. Bu yıl ise çocuklar, ülkemiz tarihinde çok önemli bir yere sahip adını tarihe Çanakkale Destanı olarak yazdırmış, Türk tarihinin şanlı kahramanlarının uzandığı şehitliklerin havasını soludular. Borcu dondurulan sağlık hizmeti alabilecek TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, İşleri rast gitmeyip, kazancı yetmeyenler Bağ-Kur a prim borcu yapıyor. Eğer 60 günden fazla prim borcunuz birikmiş ise sigortalı ve bakmakla mükellef oldukları da dahil sağlık hizmetinden yararlanamıyorlardı. Yoğun taleplerimiz haklı görülerek yapılan düzenleme ile 30 Nisan 2015 tarihi itibarıyla 12 ay ve üzerinde prim Büro Memur-Sen; büro, bankacılık ve sigortacılık hizmet kolunda bulunan 57 kurumdaki memurları temsilen toplu sözleşmeye katılacak. Sendika, bu kapsamda taleplerini Devlet Personel Başkanlığı na iletti. borcu olanların borçları dondurularak sağlık hizmeti alması sağlandı. Prim yapılandırması olan veya bozulanlar, yüklü borcu olanlar için 31 Temmuz 2015 son gün. Böyle fırsat ele geçmez dedi. Kendi primini ödeyen Bağ-Kurlu eğer 60 günden fazla prim borcu birikmişse kendisi ile birlikte bakmakla yükümlü olduğu aile efradı sağlık hizmetinden yararlanamamasını çok önemli bir -Büro, Bankacılık ve Sigortacılık Hizmet Kolunda genel yetkili sendika olan Büro Memur-Sen, 3 Ağustos tarihinde başlayacak olan 3 üncü dönem toplu sözleşme görüşmelerine katılacak. Hizmet kolundaki Başbakanlık ve 12 bakanlığın da arasında yer aldığı toplam 57 kurumda görev yapan yaklaşık 300 bin memuru toplu sözleşmede temsil edecek olan Büro Memur-Sen, taleplerini belirledi. Büro Memur-Sen in talepleriyle ilgili raporda, 4/C lilerin ve 4/B lilerin kadroya geçirilmesi, şeflerin ücretinin arttırılması, adalet hizmetleri sınıfının oluşturulması, fazla mesai ücretleri, ek ödeme ve ikramiyelerin ödenmesi, mübaşirlerin genel idari hizmetler sınıfına geçirilmesi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ndaki rotasyonun 3 bölgeye düşürülmesi, havacılık tazminatının ödenmesi gibi toplam 148 madde yer aldı. Büro Memur- Sen Genel Başkan Vekili Mehmet Hadi Erdoğmuş, Genel Başkan Yardımcıları Mustafa Mengütaycı, Sezayi Soysal ve Nihat Tunç ile birlikte Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu na taleplerin yer aldığı dosyayı teslim etti. Resmi Gazeteye yayımlanan istatistiğe göre üye sayılarının 54 bin 908 olduğunu hatırlatan Büro Memur-Sen Genel Başkan Vekili Erdoğmuş, Büro, Bankacılık ve Hizmet Kolunda en fazla üye ile genel yetkili sendika olduklarını belirtti. Toplu sözleşme görüşmelerine hizmet kolundaki memurları temsilen genel yetkili sendika olarak katılacaklarını kaydeden Erdoğmuş, Hizmet kolumuzdaki yaklaşık 300 bin memuru toplu sözleşme masasında biz temsil edeceğiz. Yaptığımız yoğun çalışmaların ardından masaya taşıyacağımız talepleri belirledik. Toplu sözleşmeye taşıyacağımız 148 maddeden oluşan taleplerimizi kazanıma çevirmek için elimizden geleni fazlasıyla yapacağız. 666 Sayılı Kanun Hükmünde sorun olduğunu belirten Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Bu konuda yaptığımız girişimler sonucunda borçlu Bağ-Kurlunun sağlık hizmetinden yararlanabilmesi için borçlarının dondurulması ile ilgili düzenleme yapıldı. Sigortalılığın dondurulması süre için borç dikkate alınmayacağından sigortalı ve ailesi sağlık hizmetinden yararlanabilecek. Yüksek miktarda borçlu olan, borcunu yapılandırmış olan, yapılandırıp da ödemesi aksayanların sağlık hizmetinden yararlanabilmesi için çok önemli bir fırsat yaratılmıştır. Ayrıca esnaflarımızın emekli olmak için bu sürelere sonradan ihtiyacı olduğunda dondurulmuş sürelere ait primler Sosyal Güvenlik Kurumu merkezlerine ödenerek emeklilik süresine eklenebilecektir diye konuştu. Büro Memur-Sen, taleplerini iletti Kararname nin memurlarımızın elinden aldığı fazla mesai ücretleri, ek ödemeler ve ikramiyeler başta olmak üzere geçmiş dönemlerdeki hak kayıplarımızı talep edeceğiz. İnşallah taleplerimizi kazanıma çevireceğiz. Taleplerimizi karşılamayan hiçbir metnin altına imza atmayacağız dedi. Keçiörenli çocuklar doğayla iç içe Keçiören Belediyesi çocukların doğayla iç içe bir ortamda eğlenirken öğreniyor. -Keçiören Belediyesi Sosyal Yardım İşler Müdürlüğüne bağlı Çocuk Danışma Merkezi (ÇODAM) ile Üstün Zekalı ve Yetenekli Çocuklar Derneği (ÜZYEÇDE) tarafından organize edilen "Doğal Yaşam Atölyesinde Uygulama Eğitimleri" büyük ilgi görüyor. Alternatif becerileri ortaya çıkaran mutfak, bilim, sanat, oyun atölye çalışmaları çocukların doğayı keşfetmelerine, ortak çalışma kültürü kazanmalarına, yeni dostluklar edinmelerine yardımcı oluyor yaş grubu arasındaki çocuklar eğitimde farkındalık çalışması kapsamında hem becerilerini keşfediyorlar hem de tüketim değil üretim toplumu bilinci kazanıyorlar. Yaz dönemi boyunca çocukları misafir eden Doğal Yaşam Atölyelerinin konuğu 20 çocuk ağaçlardan vişne toplayıp birlikte reçel yaptılar. Vişneleri dalından toplamanın keyfine varan çocuklar daha sonra temizledikleri vişneleri eğitmenleri ile birlikte reçel yapımına hazırladılar. Daha sonra ise hamur yapmayı öğrenerek birlikte sucuklu ekmek yaptılar. Çocukların özgüvenlerini geliştirmeyi ve üretime teşviki amaçlayan atölye çalışmaları kapsamında çocuklar; ayrıca kümeslerden yumurta toplayarak at bindiler. Bilim atölyesinde sütle ilgili teorik bilgileri alan çocuklar, süt sağımını izleme, sanat atölyesinde balon katlayarak köpek yapma ve oyun atölyesinde de birlikte hafıza oyunu oynama şansı elde ettiler. Çocukların gün boyu eğlenerek öğrenmesine ve birlikte nitelikli zaman geçirmesine aracılık eden atölye çalışmaları onları teknoloji bağımlılığından uzaklaştırarak doğada yaşamaya davet ediyor. Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak Doğal Yaşam Atölyesiyle ilgili şunları söyledi; "Yaklaşık bir yıldır hizmet veren ve bu ölçekte Ankara'da bir ilk olan bu uygulama alanımızda çocuklar hem birlikte zaman geçiriyor, hem de doğayı yaşayarak öğreniyor. Şehrin karmaşasından uzakta canlıları tanıma ve eğitmenleri eşliğinde yeni beceriler kazanmasına aracılık eden uygulama alanımızdan çocuklar yıl boyu faydalanabiliyorlar." Yaklaşık 72 çocuk, başlarında Vakıf Müdürü olmak üzere, psikolog ve sosyal inceleme uzmanı personeller ile, 2 gece 3 gün boyunca doyasıya her biri ayrı ayrı tarih kokan, Çanakkale Destanı Tanıtım Simülasyon Merkezi, Mustafa Kemal in cephaneniz yoksa, süngünüz var sözlerini sarf ettiği ve büyük direnişin görüldüğü düz tepe, Mustafa Kemal Atatürk'ün gözetleme tepesi ve " ben size taarruz emretmiyorum ölmeyi emrediyorum" dediği 57.Alay'a tarihi emirin verildiği nokta, İstanbul un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Çimenlik kalesi, Çanakkale nin en önemli zenginliklerinden birisi olan Truva Antik Kenti ve Truva Atı, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan ve Çanakkale Savaşı nda da kullanılan, aynı zamanda hareketli Müze olarak kullanılan birebir ölçülerde yapılmış Nusret Mayın Gemisi, Müzeler, Çanakkale Şehitler abidesi,savaş Rolyefi, Şehidimizin isminin yazılı olduğu sembolik mezarlar,yaralı asker anıtı, savaş alanları, siperler, mevziler, tabyalar, 18 Mart 1915 günü Şehit olan Seyid Onbaşının arkadaşlarının gömülü bulunduğu Rumeli Mecidiye Şehitliği ve Mecidiye Tabyası, Soğanlıdere ve Şahindere bölgesinde gerçek Şehit mezarları, Kırmızısırt Siperleri, Bomba Sırtı, Kesikdere Şehitliği, Mustafa Kemal Atatürkün 25 Nisan 1915 günü kara muharebelerine başladığı 261 rakımlı tepe, Conkbayırı Mehmetçik zafer kitabeleri, Atatürkün saatine misket kurşununun çarptığı yer ve yabancı ülkelere ait anıt mezarları gibi pek çok tarihi yeri ziyaret ettiler. Rehberler eşliğinde otobüsler ile gezilen tüm noktalarda öğrenciler, tarihleri hakkında bilgiler edindiler ve bol bol anı fotoğrafı çekindiler. Otellerde konakladılar, feribotlara binerek bazı ilklerini yaşadılar ve gün boyu çeşitli eğlenceli etkinliklere katıldılar. Yeraltı ve yer üstü müzelerinde gerçek savaş kıyafetlerinin giydirildiği balmumundan yapılmış insan figürleri ve savaş alanlarından günümüze taşınmış araç gereç, teçhizat silah ve toplara dokundular, tarihi hafızalarında canlandırdılar. Her seferde memnuniyetini dile getiren öğrenciler, son olarak projenin devam etmesi için başarı sözü verdiler. Keçiörenli gönüllüler çalışmalarını sürdürüyor "Güneşin doğup battığı her yerde iyilik yeryüzüne yayılsın" ilkesiyle hareket eden Keçiören Belediyesi Gönüllü Akademisi üyesi 1000 gönüllü Ramazan ayı boyunca yaptıkları çalışmaları sürdürdü. Gönüllü Akademisi, Ramazan ayı boyunca yalnız, kimsesiz ve maddi durumu yerinde olmayanları ziyaret ederek hem gönüllerini kazandı, hem yalnızlıklarını unutturdu. Paylaşımların önemine dikkat çekmek amacıyla yaptıkları ziyaretler esnasında çok olumlu tepkilerle karşılaştıklarını ifade eden Gönüllüler, yanlarında götürdükleri yemeklerle yalnız ve kimsesiz olanlara misafir oldular ve onlarla iftar açtılar. Ramazanın birlik, beraberlik, yardımlaşma ruhuna da dikkat çekerek, yalnız yaşayanların yüzlerinde tebessüm bıraktılar. Gönüllü Akademisi, ilginin yoğun olduğu bu ziyaretleri önümüzdeki Ramazanlarda da sürdürme konusunda kararlı olduklarını belirtti. Ramazan Bayramı öncesi ise maddi durumu yerinde olmayan 0-12 yaş grubu 41 çocuğu sevindiren yardım gönüllüleri, çocukların bayramı bayram tadında yaşamasına da vesile oldular.

6 630 Temmuz 2015 Perşembe Deprem hasarlı konutlar yıkılıyor Bala Kaymakamlığı nın ve Belediyesi'nin talebi üzerine, ilçede 2007'de meydana gelen depremde hasar gören 900 konut Ankara Büyükşehir Belediyesi nce yıkılıyor yılında Bala'da meydana gelen deprem sonrası İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü'nce tespit yapılıp ağır hasarlı raporu düzenlenmiş olan toplam 1138 yapıdan öncelikle 238'i, Bala Belediyesi, Çevre Bakanlığı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi'nce yıkılmıştı. Yıkılan konutların yerine vatandaşlara yeni toplu konutlar yapılmış, ancak çiftçilikle uğraşan vatandaşlardan bir bölümü hasara uğrayan evlerini terk etmeyerek bu evlerde oturmalarını sürdürüyordu. Bunun üzerine hasarlı konutları kamulaştıran Bala Kaymakamlığı, Bala Belediyesi nin teknik imkanlarının yetersiz oluşu nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediyesi nden yıkım ekibi talebinde bulundu. Kaymakamlığın talebi üzerine, Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı Tahliye ve Yıkım Şubesi uzman personelince vatandaşların terk etmek istemediği ancak tehlike arz eden evler işaretlenerek tahliye edilip yıkıma başlandı. Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, şu ana kadar Bala merkezde 3 mahallede 30 a yakın konutun, diğer yerleşim birimlerinden Afşar da 20 ve Abazlı da da 10 evin yıkımının gerçekleştiğini, yıkım çalışmalarının halen Abazlı Mahallesi'nde devam ettiğini bildirdiler. Sincan-Tatlar mevkiinde 190 hektarlık alana kurulu olan Ankara Büyükşehir Belediyesi Ankara Merkezi Atıksu Arıtma Tesisi'nde kentin atık suyu arıtılırken, işlemler sırasında ortaya çıkan biyogazla da elektrik üretiliyor. Başkent te kullanılmış kirli suları, Ankara Merkezi Atıksu Arıtma Tesisi'nin yanı sıra kentin çevresinde ve ilçelerde bulunan 21 adet arıtma tesisiyle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı nın standartlarına uygun şekilde arıtılarak Ankara Çayı na boşaltılıyor. Atık suların çevreye verebileceği zararları engelleyen arıtma işlemleri, özellikle Sakarya Nehri Havzası için hayati önem taşıyor. Ankara nın gelişim ve nüfus artışına paralel olarak genişleme potansiyeline sahip olan Ankara Merkezi Atıksu Arıtma Tesisi, yağışlı günlerde 1 milyon 530 bin metreküpe kadar atık su arıtıyor. Bu tesisin yanı sıra ilçelerde bulunan bölgesel 21 farklı atık su arıtma tesisinde de 100 bin metreküpün üzerinde su arıtılarak, sağlıklı şekilde yeniden doğaya dönüşümü sağlanıyor. Tüm tesislerde arıtma işlemi, yağışlı günlerde toplam 1 milyon 630 bin metreküpe kadar çıkabiliyor. Ankara sınırları içinde bulunan ve kapasiteleri daha düşük olan atıksu arıtma tesisleri şunlar: Karaköy, Çubuk, Kazan, Ayaş- Sinanlı, Turkuaz, Yapracık Kuzeydoğu, Yapracık Güney Batı, Elmadağ, Hasanoğlan, Kalecik, Lalahan, Çayırhan, Evren, Karagedik, Çamlıdere, Akkuzulu, Yukarı Çavundur, Pazar, Kazan- Orhaniye, Gölbaşı Dikilitaş, Kazan- İğmir. Tatlar'da bulunan Merkezi Arıtma Tesisi, 2025 yılına kadar, 6.5 milyon nüfus oranına göre yağışlı günlerde 2 milyon 750 bin metreküp atık su arıtma kapasitesine ulaşabilecek. Ankara Merkezi Atıksu Arıtma Tesisi'nde, gerekli tüm analizler kendi laboratuvarlarında yapılıyor. Tesisin su, gaz ve çamur üniteleri tam otomasyon sistemiyle çalışıyor. Tesislerde gerçekleştirilen işlemler sonucunda katı maddeler ve çamurun kolayca susuzlaştırılması sağlanıyor. Özümleyici tankların üst kısmında biriken biyogaz, seramik ve çakıl, filtrelerden geçirilerek temizleniyor ve her biri 4 bin metreküp kapasiteli 2 alçak basınçlı gaz tankına gönderiliyor. Böylece atık sudan üretilen biyogazla, istasyonda kurulu 3 megavat gücündeki 3 jeneratörde enerji elde ediliyor. Tesislerin enerji ihtiyacının yüzde 85 ini karşılayan uygulama sayesinde, yıllık ortalama 8,5 milyon TL değerinde elektrik tasarrufu sağlanıyor. Mevcut jeneratörlerin yanı sıra arıtılmış suyun Ankara Çayı na verildiği noktada, Arşimet burgusu olarak adlandırılan yöntemle, yeni hidroelektrik santral yapımına Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, bölgedeki 900 hasarlı konuttan 510 adedinin analiz numaralandırma işleminin tamamlandığını belirterek, depremde zarar gören, Bala merkezde 3 mahalle ile Bala nın mahalle statüsüne geçen 14 köyünde toplam 900 yapının ivedi bir şekilde yıkılacağını bildirdiler. Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı Tahliye ve Yıkım Şube Müdürlüğü yetkilileri, yıkımlardan önce konutların güvenli bir şekilde tahliyesinin yapılıp elektrik ve su bağlantılarının teknik ekiplerce kesildiğini, çevre güvenliği sağlandıktan sonra da emniyetli şekilde yıkımların gerçekleştirildiğini ifade ettiler. Bala'da Aralık 2007 tarihlerinde Ankara nın merkez ilçelerinde de hissedilen 5.5 ve 5.6 şiddetindeki orta büyüklükte depremler ilçenin güneyindeki Sırapınar, Yeniyapan köyleri ve Afşar beldesinde konutlarda ve işyerlerinde hasara neden olmuştu. Atıksulardan biyogaz, biyogazdan elektrik devam ediliyor. İnşaatı bitme aşamasına gelen 1 megavatlık hidroelektrik santral üretime geçtiğinde, tesisin elektrik ihtiyacının tamamı kendi imkânlarıyla karşılanmış olacak. Çubuk ta kitap kampanyası Çubuk Kent Konseyi, Saklama Bağışla! Her gönülden Bir Kitap adlı bir kampanya düzenledi. Çubuk Kent Konseyi tarafından Saklama Bağışla! Her Gönüllüden Bir Kitap sloganıyla, kitap toplama kampanyası başlatıldı. Çubuk Kent Konseyi tarafından kitap toplama kampanyası başlatıldı. Kampanya kapsamında isteyen herkes hafta içi mesai saatleri içerisinde Çubuk Kent Konseyi Çalışma Ofisine kitap bağışında bulunabileceği belirtilirken, toplanacak kitaplar okumak isteyenlere verilebileceği gibi, kitap ihtiyacı olan okullara da bağışlanacağı bildirildi. Başlattıkları kampanyanın Eylül ayı sonuna kadar devam edeceğini söyleyen Çubuk Kent Konseyi Başkanı İsmail Tekaüt, Eski kitaplarınız onları okumayanlar için yenidir düşüncesiyle kampanyanın başlatıldığını anlattı. Kitaplarınız tozlu raflarda kalmasın Halkın okumuş olduğu kitapların Çubuk Kent Konseyi Gençlik Meclisi, Kadın Meclisi ve Çocuk Meclisleri aracılığıyla ihtiyacı olanlara ulaştırabilmek için kitap toplanacağını vurgulayan Tekaüt, Saklama bağışla diyerek kitap toplama kampanyası başlattık ve halkın sevindirici bir şekilde ilgisi ve takdiriyle karşılaştık. Bu kampanyaya Eylül ayına kadar devam etmeyi düşünüyoruz. Çocuk ve gençlerimizi okumaya yönlendirmek amacıyla planlanan bu kampanyayı kent konseyi olarak çok önemsiyoruz. Sorumluluk sahibi tüm ilçe halkının bu kampanyaya destek vermesini istiyoruz. Kitaplar tozlu raflarda kalması, ihtiyacı olanlara ulaştıralım dedi. Kampanya ile ilçede okumak okutmak adına önemli bir adım atılacağını ifade eden Çubuk Kent Konseyi Gençlik Meclisi Başkanvekili Ferdi Resim de, ulaşılmamış, okunmamış her kitap başkaları için yenidir diyerek, bu anlamda başlattıkları kampanyaya halktan destek beklediklerini sözlerine ekledi. ANKARA Altındağ da yaz okulu dönemi Altındağ Belediyesi ne bağlı 16 gençlik merkezinde yaz okulları açılıyor. Ağustos ayı boyunca devam edecek olan yaz okullarına, şu ana kadar yaklaşık bin 200 öğrenci kayıt yaptırdı. Gençlik merkezlerindeki yaz okullarında kişisel gelişime katkı sağlayacak birbirinden değerli branşlar dikkati çekiyor. Öğrencilerin yeteneklerinin ortaya çıkmasında önemli bir yer tutan enstrüman ve spor kursları daha şimdiden büyük ilgi görüyor. Yüzme, okçuluk, futbol, basketbol, voleybol, hentbol, fıtness, masa tenisi, bağlama ve gitar, Altındağlı çocukların büyük ilgi gösterdiği branşlar arasında yer alıyor. Altındağlı çocuklar ayrıca, tiyatro, fotoğrafçılık, kısa film ve kurgu kurslarıyla da sosyalleşme yolunda emin adımlar atıyor. Altındağ Belediyesi nin ücretsiz yaz okullarından faydalanabilmek için Gençlik Merkezleri ne müracaat edilmesi yeterli 1 Ağustos ta başlayacak yaz okullarından yaş aralığında tüm Altındağlı gençler faydalanabilir. Yaz okullarında her yıl binlerce Altındağlı çocuğun ilgi duydukları branşlarda uzman eğitmenler tarafından eğitildiklerini kaydeden Tiryaki Spora ve sanata yönelen çocukların kötü alışkanlıklardan uzak durduğu, kendilerini disipline ettikleri ve dolayısıyla çok daha başarılı oldukları artık bilimsel bir gerçek. Bu anlamda spor ve sanat tüm dünyada eğitim alanında, hem rehabilitasyon hem de motivasyon için yaygın olarak kullanılıyor. Sağlıklı, dinç bir nesil yetiştirmenin bizim elimizde olduğunu ve Altındağlı çocukların fırsat verildiğinde çok önemli başarılara imza attıklarını biliyoruz. Tüm çabamız çocuklarımızı daha iyi bir geleceğe daha iyi imkanlarla hazırlamak... Bu nedenle anne babalardan çocuklarını bu tür sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlere yönlendirmelerini rica ediyorum. dedi. Kazan da motosiklet şampiyonası Türkiye Enduro Motosiklet Şampiyonası 3. Ayak yarışları Kazan da gerçekleştirildi. Macera tutkunlarının hafta sonu buluştuğu Güvenç Mahallesi Göleti Mesire Alanı iki gün boyunca Türkiye Enduro Motosiklet Şampiyonası izleyicilerinin akınına uğradı. Zorlu mücadeleyle hünerlerini sergileyen motosiklet sevdalıları, izleyenlerin nefesini kesti. Adrenalin tutkunlarının buluştuğu şampiyonanın startını Kazan Kaymakamı Murat Duru, Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk ve Hitit Motosiklet Kulübü Başkanı Kubilay Karaca verdi. Türkiye Enduro Motosiklet yarışlarına Kazan ın ev sahipliği yapmasıyla ilgili Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk, Kazan daki büyük değişim ve gelişime destek verdiğimiz sportif etkinliklere bir yenisi olan Enduro Motor yarışlarına ev sahipliği yaptık. Kazan ın değişik sportif aktivitelere ev sahipliği yapması bizim için gurur verici. dedi. Enduro Motosiklet Şampiyonası na Türkiye genelinden 130 yarışçı katıldı. Yarışçılar 30 kilometrelik doğal ve yapay engellerle dolu parkurda zor anlar yaşadı. Yarışlar hafta sonu iki gün sürdü. Cumartesi günü yapılan sıralama turlarında renkli anlar yaşandı. Zaman zaman yarışmacılar parkura yenik düştü. Pazar günü asıl yarışların sergilendiği şampiyonada yarışçılar kıyasıya hünerlerini sergilediler. Türkiye Enduro Motosiklet Şampiyonası 3.Ayak Yarışında sınıflarına göre ödül alanlar: E1A: İbrahim Ercan Sungur(Husqvarna), Kunter Kuşçu(Husqvarna),Recep Keskin(Husqvarna), E1B: Nazmi Malkoç(KTM), Sezer Savaşlı(KTM), Ercüment Gülkaya(KTM), E2A: Murat Yazıcı(KTM), Cemil Yurt(KTM), İslam Yıldız(KTM), E2B: Yunus İyibilir(KTM), Mevlüt Kolay(KTM), E3A: Burak Özdemir(KTM), Süleyman Aydın(Husqvarna), Mehmet Özdemir(KTM), E3B: Abdullah Aycan(KTM), Salih Serim(KTM), Yılmaz Kaya(KTM). Junior: Yunus Mor(KTM), Durancan Ulugöz(TM), Özkan Biçer(KTM).. Veteran: Murat Kızak(Husqvarna), Zeki Türkyılmaz(KTM), Bilal Kuşkonmaz(Husaberg) Gençler: Cem Gerçi(KTM), Nurdoğan Kuzu(GAS- GAS), Eren Kocaman(KTM), Bayanlar: Nazire Peker(KTM), Irge Hamutcu(SHERCO), Beyza Ezicioğlu(KTM) ile son buldu.

7 7 EKONOMİ 30 Temmuz 2015 Perşembe TOPACIK ın sapını güçlendirip dünyaya satacaklar ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi nin gün ve 1317 sayılı kararı ile onaylanan, Beypazarı İlçesi Kayabükü Mah. 491 parsel ile Başağaç Mah. 443 ada 16, 17,18,19,20 ve 1679 ada 4 ve 5 parsellerde 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı Başkanlığımız ilan panosunda 1 ay (30 gün) süre ile askıya çıkarılmıştır. İlanen ilgililere duyurulur. Resmi İlanlar Basın ( ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin gün ve 1426 sayılı kararı ile tadilen onaylanan, Sincan İlçesi, Temelli Mahallesi ada 1 parselde 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Başkanlığımız ilan panosunda 1 ay (30 gün) süre ile gözetimimizde askıya çıkarılmıştır. İlanen ilgililere duyurulur. Resmi İlanlar Basın ( FOTOKAPAN, ENJEKSİYON TÜFEĞİ, GPS-GSM-VHF VERİCİLİ TASMA VE İZLEME CİHAZI SATIN ALINACAKTIR ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI IX. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ FOTOKAPAN, ENJEKSİYON TÜFEĞİ, GPS-GSM-VHF VERİCİLİ TASMA VE İZLEME CİHAZI alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : Zübeyde Hanım Mahallesi İstanbul Caddesi ALTINDAĞ/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : bolge9@ormansu.gov.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 250 Adet FOTOKAPAN, 1 Adet ENJEKSİYON TÜFEĞİ, 15 Adet GPS- GSM-VHF VERİCİLİ TASMA VE İZLEME CİHAZI Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : Orman ve Su İşleri Bakanlığı IX. Bölge Müdürlüğü Deposu - Zübeyde Hanım Mahallesi İstanbul Caddesi ALTINDAĞ / ANKARA c) Teslim tarihi : sözleşmenin imzalanmasıyla 45 gün içerisinde idarenin adersine teslim edilecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Orman ve su İşleri Bakanlığı IX. Bölge Müdürlüğü Zübeyde Hanım Mahallesi İstanbul Caddesi No:98 Teras Kat Toplantı Salonu Altındağ-ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 150 TRY (Türk Lirası) karşılığı Ankara Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü Hesabına Döküman bedeli yatırılarak idarenin adresinden yada e-imza ile EKAP' tan alınabilir adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Orman ve su İşleri Bakanlığı IX. Bölge Müdürlüğü Zübeyde Hanım Mahallesi İstanbul Caddesi No:98 Kat:5 Oda No:501 Altındağ-ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 60 (Altmış) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Resmi İlanlar Basın ( Mersin'in Tarsus ilçesinde yetişen, lezzeti ve çok sulu olmasıyla dikkati çeken ancak ince yapılı olduğundan uzun yola dayanamayan Tarsus beyazı cinsi üzümün ihracata uygun hale getirilmesi için sapını güçlendirme çalışması başlatıldı. MERSİN - İnce kabuklu ve çok sulu olması sayesinde damakta ayrı bir tat bırakan, aynı zamanda "topacık" diye de adlandırılan Tarsus beyazı, ilçedeki 40 bin dönüm arazide yetiştiriliyor. Binbir zahmetle toplanan ve sapları ince olmasından dolayı sadece iç piyasada tüketilen Tarsus beyazının başta Avrupa olmak üzere dünya pazarında da yer alması amacıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın onayıyla Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü tarafından "Tarsus Beyazı Üzümü Sapları Güçlendirme Projesi" başlatıldı. Projenin destekçilerinden Tarsus Ziraat Odası'nın başkanı Ali Ergezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tarsus beyazının ilçenin simgesi olan, marka haline gelmiş bir üzüm çeşidi olduğunu söyledi. İç piyasada büyük ilgi gören bu çeşidin proje sonuçlanınca dünya sofralarında yer edineceğini vurgulayan Ergezer, "Daha önce 85 bin dönüm arazide yetişen yerli üzümümüz, ihracata gitmediği için üretiminde günden güne azalma yaşanıyordu. Üreticilerimiz sapı narin olduğu için çabuk kırılan ve uzun yola dayanamayan üzümlerimizi dışarıya satamıyor, satamadığından da üretmekten çekiniyordu" diye konuştu. Ergezer, bu ürünü kaybetmemek için mücadele verdiklerini dile getirerek, "Tarsus beyazını 10 veya 15 gün boyunca yola dayanacak hale getirmek için çabalıyoruz. Böylece muhteşem tadıyla Tarsus beyazını dünyaya tanıtmayı ve pazarlamayı amaçlıyoruz. Şu anki çalışmalarımız devam ediyor. Yaklaşık bir yıl içinde tam sonuç alacağımızı düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Ergezer, projenin tamamlanmasıyla yöredeki 200 bin dönümlük bağda Tarsus beyazı yetiştirilmesine yeniden ağırlık verilmesinin hedeflendiğini aktardı. Bu durumun ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayacağına inandıklarını belirten Ergezer, şu anda iç piyasada kilogramı 1,8 ila 2 lira arasında satılan üzümün daha da değerli hale geleceğini sözlerine ekledi. (AA) Uçak bilet ücretleri şeffaflaşacak ANKARA - Havayolu bilet ücret detaylarına tam, şeffaf ve sürekli erişiminin sağlanmasına yönelik düzenlemeye gidildi. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün, Hava Yolu Bilet Satışları Genelgesi yayımlandı. Buna göre, havayolu işletmelerinin bilet rezervasyon, pazarlama, reklam, satış işlemlerinde müşterilerin bilet tercihlerini daha bilinçli yapabilmesi amacıyla havayolu bilet ücret detaylarına tam, şeffaf ve sürekli erişiminin sağlanmasına yönelik düzenleme yapıldı. Havayolu işletmelerinin internet siteleri ve çağrı merkezlerinden yapılan ilanlarında ilk afişe edildiği bölümde bilet ücreti tüm zorunlu ödemeleri de kapsayarak "her şey dahil bilet ücreti" şeklinde açık olarak belirtilecek. Her şey dahil bilet ücretinin bölümleri (temel ücret, hizmet bedeli, vergi, harç, yakıt, güvenlik, sigorta gibi giderlerin toplamı veya detayları) kullanıcının kolaylıkla erişebileceği şekilde ilgili satış kanalında gösterilecek. Her şey dahil bilet ücretleri hizmet sınıflarına göre (ekonomi, business gibi) ayrı ayrı ilan edilecek. Yolcuya özel sunulan, ilave ve isteğe bağlı hizmetler için alınacak ücretler, ilgili satış kanalında açık, şüpheye yer bırakmayacak biçimde belirtilecek. Her şey dahil bilet ücreti üzerine ilave veya isteğe bağlı hizmetler dışında ekleme yapılmayacak. (AA) DUMANLI BELDE Murat DUMAN muratduman1952@hotmail.com CENNETTEN BİR KÖŞE: ANADOLU Yaptığım ticaret sebebiyle mamullerini pazarladığım yabancı bir firmanın her yıl derece yapan firmalara tanımış olduğu hakla dünyanın değişik yerlerini görme fırsatını buldum. Gezilerimiz iki aşamalı olup 30 gün sürerdi.gezdiğim yerlerin olumlu ve olumsuz bütün yönlerini inceler, notlar tutardım. Türkiye ye gelişimde de o notları dosyalar, zaman içinde o dosyaları incelerken güzel yurdumun farkındalığını düşünürdüm. Ülkemi, dünyanın birçok yeriyle mukayese ettiğimde küçümsenmeyecek güzelliklerin olduğunu gördüm. İsterseniz cennet vatanımızı şöyle bir gezelim ve birbirinden üstün güzelliklerini seyran edelim. Üç tarafı denizlerle çevrili, ırmaklarla can bulmuş, yeşil ovaları, yalçın dağları vb. doğal güzellikleriyle Türk insanı ne kadar kıvanç duysa az gelir.ege bölgemizin üzümü, inciri; Marmara bölgemizin halis zeytini, İstanbul gibi dünyanın en güzel şehri, tarihin derin kokuları olan camileri, sarayları, kıtaları birbirine bağlayan köprüleri, yedi tepe üzerinden mükemmel yeşilliği ile bütünleşen boğaz manzarası, Trakya da muhteşem Selimiye Camisi Bursa da Ulu Cami, Uludağ da kış sezonu insanın içini hoplatan kayak merkezleri; Karadeniz de çay bahçeleri, dünyanın gıpta ile özlemle baktığı fındık bahçeleri ve yeşilin her tonu ayrıca mükemmel Anzer balı, tadına doyulmayan hamsisi; İç Anadolu muzun buğday ambarı oluşu, insanlığa yön veren Mevlânâ, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Taptuk Emre, Âşık Paşa, Ahi Evren Yozgat ta türkülerimize bellek olmuş Hatice Ana ve dünyaca bilinen yoğurdun menşeinin Yozgat olduğu, Kayseri de Somuncu Baba nın âdeta Anadolu da mucizeler yarattığı, yaz-kış başından karı eksik olmayan Erciyes Dağı ve tadına doyulmayan pastırması; Akdeniz in portakalı, mandalinası, turistik Damlataş Mağarası, Çukurova mızın pamuğu, dünyaya okşijen veren Toros Dağları, billur misali gürül gürül akan pınarları, binbir çeşit ürünün yetiştiği Amik Ovası; Güneydoğu Anadolu muzun şirin şehri Gaziantep in tadına doyulmaz çamfıstığı, Diyarbakır ımızın karpuzu, verimli kullanıldığında dünyayı besleyecek Harran Ovası Doğu Anadolu muzun kaşar peyniri Iğdır Ovası nda özel kaysımız, Nuh un Gemisi ni misafir eden başı bulutlara değen Ağrı Dağı, Süphan Dağı, ArabistanYarımadası na hayat veren Fırat ve Dicle nehrimiz Bu cennet vatanda Allah ın lütfu kereminden insanımıza bahşedilen daha binlercesini sayamadığım güzellikler yurdumuzda mevcut. Bir yanımızı baharı yaşarken diğer yanımızın kışı, bir yanımızı yazı yaşarken diğer yanımızın sonbaharı yaşadığı başka bir ülke yoktur dünyada. Tüm bu güzellikler de cennetten bir köşe tezimizi doğru çıkarıyor. Ancak bu güzellikler yanında önemli bir eksiğimiz mevcuttur. O da bana göre bu necip milleti yönetmeye talip olanlar, iş başına gelene kadar toplumun nabzını tutup arzularını toplumun arzu ettiği kelimelerle süsleyerek iş başına geliyorlar. İş başına gelince de söylediklerinin tam tersini yapıyorlar. Kendilerini akıllı sayarak bu müstesna milleti kandırıyorlar, ama kendilerini kandırdıklarının farkında bile değiller. Düşünüyorum da bu kadar güzelliklere sahip olan bu millet neden dünyada layık olduğu yerlere gelemiyor? İşte sorun burada! Bizleri yönetenlerin birkaçı hariç gerisi yönettiği topluma tepeden bakan, gücünü gururundan alan kalitesiz acuzelerdir. Biz vatanına, liderine bağlı insanlarda bunlara oturduğumuz yerden bakıyoruz. Hâlbuki ayakta baksak, onların ne kadar küçük ve bilgisiz olduklarını göreceğiz. Gerçek yöneticiler asla kendilerine haksız kazanç sağlamaz ve yetimin hakkını koruyup var gücüyle vatanın bekasına çalışır. Bizi yönetenlerin sadece mecliste kavga ederek zaman doldurmaları ne acı bir gerçek. Oysaki,onların orada tartışmaları halka yansıyor ve şiddet içeren bir toplum yaratmaya zemin hazırlıyor. Hülasa bu şekilde bizleri yönetenler, asla bizleri hak etmiyorlar.içlerinde canı gönülden vatanın kalkınmasına canla başla çalışanlar var, ama onlarda bildiğim kadarıyla mücadeleyi bir yere kadar yapabiliyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, komutanlar, belediye başkanları,yani bütün yönetenler kendilerine sormalı, Benimm görevim ne? Bu görevi nasıl yapıyorum? diye kendilerini sorgulamalı. Kendilerinden önceki yöneticilerden iyi olduklarını asla düşünmemeli, kendilerini dünyada toplumunu yüceltmiş, müreffeh seviyeye çıkaranları örnek almalı. Ben, toplumun benden beklentilerini karşılayabiliyor muyum? diye sormalı ve soruların cevabını da kendileri bulmalı. Ayrıca bu güzeler güzeli vatanda başka memleketlerden tezler çalarak akademik mevkiler edinmiş hırsız ilim adamlarımız var. Bu zavallılardan ne beklenir ki! Bana birileri Lider kim? diye sorsa, İşini mükemmel yapan insan! derim. İşini iyi yapmayan Başbakanda olsa asla lider olamaz. Ülkemizde her yöneticinin danışmanı var. Yönetenler kendine yakın buldukları bilgisiz insanları danışman seçmektedirler. İçlerinde iyileri olabilir, ama bunların sayısı azdır. Beceriksiz, kifayetsiz,bilgiden uzak olan yağdanlıkları derhâl uzaklaştırmalı ehil insanlarla çalışılmalıdır. Bu vesileyle tüm okurlarımın bu cennet vatanda mutlu yaşamalarını dilerim. Engin ova yüksek dağlar, Benim yurdum canım yurdum. Irmakları durmaz çağlar, Benim yurdum canım yurdum. Kışı başka yazı başka, Sevdasıyla düştüm aşka, Yönetenler bilse keşke, Benim yurdum kanım yurdum. Bağlarından ballar akar, Civan gençler aşka bakar, Dört köşesi rayiha kokar, Benim yurdum yanım yurdum. Kuzeyinde Anzer balı Bursa yapar lahur şalı, Kızlar dokur ipek halı, Benim yurdum şanım yurdum. Er meydanı Anadolu m, Can yiğitler bilmez ölüm, Yemyeşildir sağım solum, Benim yurdum sanım yurdum. Edirne de pehlivan var, Ordularım yaşar vakar, Namertlere kazar mezar, Benim yurdum anım yurdum. Her bir yanı olmuş cennet, Namertlere etmez minnet, Baştan sona sonsuz nimet, Benim yurdum ünüm yurdum. Dem sürerim sele serpe, Genliğim var körpe körpe, Hayat sunar dere tepe, Benim yurdum günüm yurdum. Dumanoğlu dilin dönmez, Bu vatan da güneş sönmez, Cennet ama cennet denmez, Benim yurdum dinim yurdum.

8 830 Temmuz 2015 Perşembe EKONOMİ ARTVİN -Vali Cirit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sarp Sınır Kapısı'nın Türkiye'nin kara yolculuğu noktasında en çok kullanılan sınır kapılarından biri olduğunu belirtti. Sarp Sınır Kapısı'ndan yıllık 6,5 milyon kişinin giriş çıkış yaptığını, gün ortalamasının bin seviyelerine kadar çıktığını dile getiren Vali Cirit, bu durumun hem Türkiye hem de Gürcistan ve Acara Özerk Cumhuriyeti'ne bazı sorumluluklar yüklediğini ifade etti. Kapıda her geçen gün yolcu ve araç trafiğinin arttığına dikkati çeken Vali Cirit, "Kapıda, Gürcistan'ın geçiş sistemine uygun şekilde hem bürokrasiyi azaltıcı önlemler hem de fiziksel yerleşim açısından değişim içine girilmesi gerek. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız bu konu üzerinde duruyor. Türkiye tarafında fiziksel değişiklik talep ettiğimiz için bir çalışma yapılıyor. Projelendirme işlemleri bitti. Bizim esas arzumuz, Türk devletinin büyüklüğüne yakışır bir sınır kapısıyla hizmet verir hale gelmek. İnşallah en kısa zamanda çalışmalar başlar ve sonuç elde ederiz" diye konuştu. Vali Cirit, Sarp Sınır Kapısı'nın aşırı yoğunluğundan dolayı ticaretin başka kapılardan yapılmasının uygun olacağını düşündüklerini kaydederek, bu bakımdan Muratlı Sınır Kapısı'nın açılmasını çok istediklerini söyledi. Türkiye'nin 2023 hedefine değinen Vali Cirit, "500 milyar dolarlık ihracat kapasitesinden bahsediyorsak, bizim de buna göre fiziksel şekillenmeyi başarmamız lazım" ifadesini kullandı. Val Cirit, bu bağlamda ikinci sınır kapısının açılmasından taraf olduklarını Gürcistan yetkililerine ilettiklerini anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı: "Bakanlıklarımız kendi aralarında değerlendirmelerde bulunuyor. Gürcistan'da, hükümet değişikliğinden sonra uygulanan projeler konusunda bazı yeni çalışmalar Artvin Valisi Kemal Cirit, Sarp Sınır Kapısı'ndan yıllık 6,5 milyon kişinin giriş çıkış yaptığını, gün ortalamasının bin seviyelerine kadar çıktığını söyledi. Sarp Sınır Kapısı ihtiyaca cevap veremiyor içine girildi. Bize 'burada kapı istemiyoruz' diye deklare edilmiş bir söz yok. Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Sayın Archil Khabadze de Muratlı Sınır Kapısı'nın açılmasını desteklediğini ifade etti. Bizim tarafımızda, kamulaştırma işlemleri de dahil herhangi bir sorun yok. Beklediğimiz konu, Gürcistan hükümetinin bir an önce karar vermesinin ardından burada bir kapının açılmasını sağlamak." YASED'in KOZA Projesi'nden 831 üniversite öğrencisi yararlandı İSTANBUL - Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Ahmet Erdem, "Türkiye'nin uluslararası alanda rekabetçiliğini arttırması, büyüme ve gelişmede gerçek potansiyeline ulaşması, katma değer yaratan, inovasyona dayanan, teknoloji yoğun alanlarda ilerlemesiyle mümkün" dedi. YASED tarafından hayata geçirilen KOZA Projesi'nin "7. Yıl Açılış Toplantısı", YASED Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Erdem, İstihdam ve Eğitim Çalışma Grubu'ndan Sorumlu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Steven Young, YASED üyesi şirketlerin temsilcileri ve bu yılki stajyerlerin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının açılışını yapan YASED Başkanı Erdem, YASED olarak Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve kalkınmasına ve yatırım ortamının iyileştirilmesine katkıda bulunmak hedefiyle çalıştıklarını belirterek, nitelikli iş gücü ve istihdam konularının bu hedefin gerçekleşmesi için en önemli faktörlerden olduğunu söyledi. Erdem, Türkiye'nin uluslararası alanda rekabetçiliğini arttırmasının, büyüme ve gelişmede gerçek potansiyeline ulaşmasının, katma değer yaratan, inovasyona dayanan, teknoloji yoğun alanlarda ilerlemesiyle mümkün olacağına işaret ederek, şunları kaydetti: "Bunun gerçekleşmesinde de en büyük rolü gençler oynayacaktır. Ülkemizin sahip olduğu genç nüfusu önemli bir üstünlüktür. Bugün dünyadaki değişimleri hızlı anlayıp iyi kavrayabilen, bu gelişmeleri yakından takip eden ve özümsemeye çalışan genç bir kitleye sahibiz. Biz de YASED olarak, her fırsatta bu önemli avantajı kullanmak gerektiğini vurguluyoruz. İşte tam 7 yıldır bu gücün harekete geçirilmesine destek vermek üzere KOZA Projesi'ni yürütüyoruz. En büyük hedefimiz, Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve kalkınmasına ve yatırım ortamının iyileştirilmesine katkıda bulunmak, ülkemizdeki yatırımların verimliliğini arttırmak." (AA) İthal oyuncağa 5 yılda 3,2 milyar dolar ödedik ANKARA - Yerli oyuncak üretimi için Erzurum'da Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurulması planlanan Türkiye'de, son 5 yılda bu alanda 2,7 milyar dolarlık dış ticaret açığı verildi. AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden derlediği bilgilere göre, 2010 yılında 472 milyon dolarlık oyuncak ithalatı gerçekleştirilirken, geçen yıl bu tutar yüzde 55 artarak 731 milyon dolara ulaştı. Ayrıca geçen yılki ithalat son 5 yılın en yüksek tutarı olarak kayıtlara geçti yılları arasındaki toplam oyuncak ithalatı 3,2 milyar dolar olarak hesaplandı. Türkiye'nin oyuncak ihracatına bakıldığında ise son 5 yılda elde edilen ihracat geliri ithalat rakamlarının çok gerisinde kaldı. Buna göre, yılları arasında oyuncak ihracatı sürekli artış göstermesine karşın, 5 yıllık toplam ihracat rakamı ancak 493,5 milyon dolar seviyelerine ulaşabildi. Böylece söz konusu dönemde oyuncak ticaretinde oluşan dış ticaret açığı 2,7 milyar dolar oldu. Son 5 yılda en fazla oyuncak ithalatı yapılan ülkelere bakıldığında Çin, diğer ülkelere göre açık ara önde bulunuyor. Söz konusu ülkeden yılları arasında toplam 2,5 milyar dolar ithalat gerçekleştirilirken, bunun toplam oyuncak ithalatı içindeki payı yüzde 79 olarak hesaplandı. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Cahit Nakıboğlu, Erzurum'a yapılması planlanan OSB'ye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin muasır medeniyet seviyesine ulaşması için yerli ve katma değeri yüksek ürünler üretmenin önemine işaret eden Nakıboğlu, oyuncak OSB'si kurulması önerisini canı yürekten desteklediklerini belirtti. Nakıboğlu, pek çok kişinin plastik sektöründe faaliyet göstermesine karşın bugüne kadar dikkatleri çekmeyen "milli oyuncak karakteri" üretme konusunu gündeme getirdiği için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ı tebrik etti. (AA) Madenciler "ferdi kaza sigortasına" hazırlanıyor ZONGULDAK - Karanlık dehlizlerinde binlerce madencinin çalıştığı Zonguldak'ta, ağustos ayının sonuna kadar yapılması zorunlu hale gelen ferdi kaza sigortasına yönelik işletmeler hazırlıklarını sürdürüyor. Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanan Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar'ın haziran ayında Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla, 3-4 bin işçiyi istihdam eden özel işletmelerin ocaklarında acente görevlileri incelemelerde bulunuyor. Kömür işletmecisi ve Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metin Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 22 rödovanslı sahada kömür üreten 16 özel maden firmasının yeni sisteme adapte olmaya çalıştığını söyledi. Ferdi kaza sigorta zorunluluğunun Soma faciasının ardından acil eylem planı kapsamında düzenlendiğini belirten Demir, "Sigortanın bize maddi olarak bir ilave yükü var. Maliyetini hesaplattırdığımızda ton başına 2 lira bir ek maliyet getiriyor. İş yeri açma ve çalıştırma ruhsatlarımız bakımından da ilave bir karmaşaya sebep olacak" diye konuştu. Demir, ocakların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Maden İşleri Genel Müdürlüğü müfettişlerince sıkı bir şekilde denetlendiğine işaret ederek şöyle konuştu: "Bizi zaten sıkı denetleyen iki ayrı mekanizma var ama önümüze konan ferdi kaza sigortası düzenlemesiyle üçüncü bir denetleme mekanizması ortaya çıkıyor. Sigorta firması kendi belirleyeceği kişilerle ocaklarımıza giriyor. Bizim ocaklarımızın asgari çalışma ve sigorta şartlarının tutup tutmadığı yönünde denetliyorlar. Sigorta firmasının yetkilileri eğer asgari çalışma şartlarının barındırmadığına hükmederse ve ocaktaki çalışmaları 4 ay içerisinde düzeltmezsek ocaklarımızı kapatma hakkı gibi bir durum söz olacak. Sigorta poliçesinin düzenlenemediği veya sigorta poliçesinin feshedildiği durumlarda işletmelerin faaliyeti durdurulacak. Sigorta poliçesi yapılıncaya kadar da faaliyetlere izin verilmeyecek." Sigortaları yaptırmak için ağustos ayı sonuna kadar süreleri olduğuna işaret eden Demir, ferdi kaza sigortası için kişi başına sakatlanma ve ölüm teminatının 150 bin lira, net primin de 700 lira olarak belirlendiğini hatırlattı. Demir, sigorta firmalarıyla değerlendirmelerde bulunduklarına dikkati çekerek şunları kaydetti: "Sigorta şirketlerinin geçici olarak hizmet alımıyla görevlendireceği maden mühendisi veya iş güvenliği görevlisinin havzanın hangi özelliğine bakacağı ve neye göre karar vereceğini ne sigorta şirketi ne de biz biliyoruz. Sigortada sadece 150 bin liralık bir limit belirlenmiş durumda. Allah göstermesin bir sakatlık veya bir ölüm meydana geldiğinde doğrudan işçiye ödenecek 150 bin lirayı kapsıyor. Zaman zaman arkadaşlarımızın başına geliyor. Burada ölümlü bir maden kazısı olduğunda mahkemelerden bin liralara kadar çıkan bir tazminat miktarları da oluyor. İşveren maluliyet poliçesinin daha iyi olması gerekiyordu." (AA) Dosya No: 2012/6650 E. ALACAKLI : Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili Av. Eren ŞAVKLIYILDIZ Dr. Mediha Eldem Sok. No:38/7 Kızılay/Ankara BORÇLU : ANKARA 2A HALI MOBİLYA VE DAY TÜK MALLARI TİC LTD ŞTİ Dalgıç Sok. No:1/A Tepebaşı Keçirören/Ankara BORÇ MİKTARI: T.C. ANKARA 27.İCRA MÜDÜRLÜĞÜ GENEL HACİZ YOLU İLE TAKİP TALEPLERİNDE KIYMET TAKDİR RAPORUNUN İLANEN TEBLİĞİ ,24-TL Asıl alacak 3.649,26-TL Muacceliyetten takip t. kadar yıllık %94,5 tem.faiz 182,41-TL Faizinin %5 gider vergisi TL Masraf ,20-TL Nakit Toplamı TL Gayrinakit toplamı (Depo talep edilen) ,20-TL Toplam alacağımızın, ,20 TL lık nakit kısmının, ,24 TL olan asıl alacağa 29/05/2012 tarihinden ödeninceye kadar işleyecek ve BK.84 Md. uyarınca kısmi ödeme öncelikle faize mahsup edilerek hesaplanacak yıllık %94,5 temerrüt faizi, faizin %5 gider vergisi, avukatlık ücreti ve icra masraflarıyla birlikte ve ilaveten Taahhütname gereği müvekkil bankaca verilen ve halen iade edilmeyen 31 adet çekin garanti tutarları toplamı olan ,00 TL nin nakdi teminat olarak çek garanti tutarları depozito hesabına depo edilmek üzere avukatlık ücreti ve icra masraflarıyla birlikte fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla TAHSİLİ. (Gayrinakit alacağımız takip sırasında nakde dönüştüğü takdirde, nakde dönüştürme tarihinde muhataba bankamızca ödenen tutarın, nakde dönüştüğü tarihten tahsiline kadar yıllık %94,5 temerrüt faizi, faizin %5 gider vergisi, ile birlikte tahsili) Alacaklı tarafından alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ,20-TL alacağın ve ferilerinin takip talebinde yazılı şartlarla tahsili için yapılan icra takibinde borçlu Ankara 2a Halı Mobilya Ve Day Tük Malları Tic Ltd Şti'ne çıkartılan kıymet takdiri raporu tebliğ edilememiş yaptırılan emniyet araştırması sonucunda borçlunun adresi de tespit edilemediğinden, kıymet takdir raporunun gazete ile ilanen tebliğine karar verilmiştir. Malatya İli Arguvan İlçesi Bahçeli Köyü 298, 837, 145, 262, 292, 342, 219, 263, 467, 828, 494, 817, 255, 492, 503, 825, 841, 497, 611 ve 750 parselde kayıtlı taşınmazlara tarihinde kıymet takdiri yaptırılmış olup, bilirkişilerce 497 parsele ,00-TL, 503 parsele 8.512,09-TL, 494 parsele ,74-TL, 492 parsele ,83-TL, 467 parsele ,65-TL, 817 parsele ,24-TL, 611 parsele ,97-TL, 825 parsele ,72-TL, 828 parsele ,28-TL, 750 parsele 3.012,03-TL, 841 parsele ,13-TL, 837 parsele ,92-TL, 145 parsele ,85-TL, 342 parsele ,51-TL, 255 parsele ,24-TL, 219 parsele ,56-TL, 263 parsele ,77-TL, 262 parsele ,89-TL, 292 parsele ,44-TL, 298 parsele ,72-TL değer tespit edildiğinden, iş bu kıymet takdir raporunun da ilanen tebliğine karar verilmiş olup, iş bu gazete ile yayınlandığı tarihten itibaren kanuni süreye 15 gün ilave olunarak iş bu ilanın gazete ile yayınlandığı tarihten itibaren 22 gün içinde İcra Hakimliğine müracaatı ile/hiraz edilmediği taktirde kıymet takdiri raporunun kesinleşmiş sayılacağı hususu ilanen tebliğ ve ihtar olunur. Resmi İlanlar de Basın (

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN KOMŞU VE KOMŞULUK İLİŞKİLERİ Komşu; konutları yakın olan kimselerin birbirine göre aldıkları addır. Ortak sınırları bulunan köy, kasaba, şehir, mahalle ve ülkeler için de komşu sözcüğü kullanılır. Komşuluk ise komşu olma durumu ve komşuların birbirleriyle olan karşılıklı ilişkilerini ifade eder. Komşular arasında sosyal ilişkilerin olumlu olmasını sağlamak için gösterilen bütün çabalara halk dilinde komşuluk etmek veya komşuluk yapmak denir. Komşular birbirlerine karşı saygı gösterirse buna da komşu hatırı denir. Yakınlığı, mihribanlığı ve güveni ifade etmek için komşu kapısı deyimi ile iletişimin en önemli halkası hatırlatılır. Her ailenin, her toplumun komşuluk anlayışları, âdetleri birbirine benzer ya da benzemeyebilir. Bu benzeşmeler ve farklılıklar gayet doğaldır. Buna göre komşuluk ilişkisi güçlenir ya da zayıflar. Türk halkı komşuluk ilişkisine büyük önem verir. Başta da söylediğimiz şekilde komşuluk hatırını daima gözetir. Kaşgarlı Mahmut un Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserinde Kurt bile komşusunu yemez atasözü vardır. Ev alma komşu al atasözü ta 13. yüzyıldan bu yana toplumumuzda kullanılır. İyi komşu yanında kötü komşu da olabileceği açıktır. Derler ki, Allah kötü komşulara eş etmesin! Bu komşuluk ilişkisini ülke olarak düşünürsek, komşularımıza bakalım: Yunanistan, Bulgaristan, Suriye, Irak, İran, Ermenistan, Gürcistan Bunlara Güney Kıbrıs Rum yönetimini, Azerbaycan ı da ilave edebiliriz. Komşularla sıfır sorun Türkiye nin idealidir, politikasıdır. Güzel bir şey, sorunsuz komşuluk yapmak. Ama sıfır sorun durumunu gerçekleştirmek istiyorsak komşularla olan tüm sorunlarımızda, komşuların haklılığını kabul etmek durumunda kalırız. Ermenistan sizden toprak alma düşüncesinde ise ve sınırları tanımıyorsa; Sıfır sorun olabilir mi? Olur, şöyle olur. Ey Ermenistan haklısın, biz size soykırım uyguladık. Bizde bulunan altı il ise sizindir, buyrun size verdik. İşte o zaman sıfır sorun gerçekleşir. Suriye Hatay benimdir, ben Hatay ı mutlaka kendi topraklarıma katacağım diyorsa; Sıfır sorun olur mu? Olur, şöyle olur: Ey Suriye haklısın, Hatay toprakları bizim değil, sizindir. Buyrun alın dersek işte o zaman sıfır sorun. Yunanistan la, Bulgaristan la, Suriye ile ve diğer ülkelerle sorunlar da yine böyle ulusal konular üzerine. Mesala; desek ki, Bizim Kıbrıs diye bir sorunumuz yok. Kıbrıs adasının kuzeyinde Türkler yaşamıyor, adanın kuzeyi de Rum a aittir. Sıfır sorun gerçekleşmez mi? Ama komşularımız ne diyor? Biz haklıyız. Türkler bize istediklerimizi sağlasın. Yoksa sorunları devam ettireceğiz. İşte komşularımızla olan ilişkilerimiz bu düzeyde Ver kurtul ile de kurtulmamız mümkün değildir. Ver, ver, ver Ama alma. İşte size basit ve kaba olarak sıfır sorunlu komşuluk ilişkileri olan Türkiye Tanburi Cemil Bey anıldı İSTANBUL - Türk müziğinin önemli bestekarlarından Tanburi Cemil Bey, vefatının 99. yılında Merkezefendi'deki mezarı başında anıldı. Zeytinburnu Belediyesi ve Tanburi Cemil Bey Derneği'nin düzenlediği tören, Merkezefendi Camisi yanında bulunan Nağmedar'da gerçekleştirildi. Törene katılan Tanburi Cemil Bey'in öğrencisi Tanburi Necdet Yaşar, ünlü bestekarın Türk müziğinde yeni bir dönem başlattığını belirterek, "Tanburi Cemil Bey'i sadece sazının virtüözü olarak tanıyoruz ama bu biraz eksik kalıyor. Çünkü o sadece bir virtüöz olarak kalmamış, Türk müziğinde yeni bir dönemi başlatmıştır. Yani onunla birlikte Türk Saz Müziği başlamış oldu" dedi. Tanburi Cemil Bey'in sanat adına büyük ilerlemeler başlattığını kaydeden Yaşar, şöyle konuştu: "Birçok makamı ve eseri, insanların gönül telini titretecek şekilde icra etmiştir. Birçok sanatçıya ilham vermiştir. Saz müziğine yönelik büyük çalışmalar yapmış, unutulmaz eserler ortaya koymuştur. Hakkında yazılmış yazılar, şiirler bile onu tam anlatmaya yetersiz kalır. Tanburi Cemil Bey'e minnettarım." Necdet Yaşar, dönemin şartlarından dolayı Tanburi Cemil Bey'in cenazesine gereken önemin gösterilemediğini aktardı. Tanburi Cemil Bey'in mezarı başında konuşan tarihçi, yazar Dursun Gürlek de alimlerin ve şairlerin kabirlerinin ziyaret edilmesinin önemine değinerek, "Buralar manevi cazibe merkezleridir. Hepimiz, hiçbir şahsi menfaat beklentisi olmadan buraya geldik. Çünkü Allah sevdiği kullarını, sevdiği kullarına sevdirir. Biz bu büyük insanları sevdiğimiz için buraya geldik" ifadelerini kullandı. Gürlek, hazirelerin İstanbul'daki cennet bahçeleri olduğunu söyledi. (AA) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, Sultan Abdülmecid'in hayatının anlatıldığı "Sultan Abdülmecid ve Dönemi " adlı kitabı kültür dünyasına kazandırdı. İSTANBUL - Kültür AŞ'den yapılan yazılı açıklamaya göre, kitapta, Tanzimat'ın mimarlarından 31. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid'in hayatı ve dönemindeki gelişmeler ele alındı. Dr. Kemal Kahraman tarafından yayıma hazırlanan ve Abdülmecid'in kişiliğinin yanı sıra, padişahlığı yıllarında hukuk, eğitim, maliye, politika, idari teşkilat, sanat, mimari ve edebiyat alanındaki gelişmelere de ışık tutan kitap, başta Milli Saraylar'ın arşivi olmak üzere birçok arşivden temin edilen fotoğraflarla desteklendi. Kitapta, Abdülmecid'in kişilik özellikleri ve ilgi alanlarının yanı sıra hem kendisinin hem de annesi Bezm-i Alem'in yaptırdığı hayır eserlerine de yer verildi. MALATYA - Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında düzenlenen Ulusal Kısa Film Yarışması başvuruları başladı. Malatya Film Festivali Komitesi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, festival kapsamında kısa film çekimini teşvik etmek, genç yetenekler keşfetmek ve isimlerini ulusal alanda duyurma fırsatı sunmak amacıyla bu yıl da Ulusal Kısa Film Yarışması düzenlenmeye devam ediliyor. Yarışmaya, kurmacanın yanı sıra animasyon Özellikle Mekke ve Medine'ye büyük hizmetleri dokunan, camiler yaptıran, Kur'an okuyan, hatta en az 55 hat eseriyle geleneksel yapısını muhafaza eden padişahın, aynı zamanda Fransızca yayınları izleyen, diplomatlarla Fransızca konuşan, piyano çalan, balolara katılan batılı bir kimliğe de sahip olduğu vurgulanan kitapta, politika ve idari teşkilat bölümleri de yer aldı. Kitapta, ilk dış borcun alındığı Kırım Savaşı'ndaki "Dost işgali", ilk modern darbe girişimi olarak Kuleli Vakası'nın suikast planları, yerel yönetimlerde Ankara, Edirne ve Bulgaristan'dan örnekler, Sultan Abdülmecid'in Hatt-ı Hümayunları gibi ilgi çekici konulara da değinildi. (AA) ANKARA - Ankara Altındağ ilçesi Aydınlıkevler Mahallesi, idealist bir kitapseverin kurduğu kütüphane ile diğer mahallelerden ayrılıyor. Aydınlıkevler Kütüphanesi, Aydın Atasoy un 5 yıl önce geçirdiği kaza sonucu hayata yeniden tutunması ile oluşan bir halk kütüphanesi. 50 kitapla yola çıkan Atasoy, bugün öğrenciden emekliye, memurdan ev kadınlarına kadar herkesin rahatlıkla ulaşabildiği 7 bin kitaba sahip bir kütüphaneye sahip. Atasoy un halk kütüphanesi fikrinin temeli ise yıllar önce yazdığı ve içinde mahalleyi aydınlatan bir kütüphanenin bulunduğu öyküsüne uzanıyor. Kütüphanede paneller, söyleşiler, imza günleri, felsefe toplantıları gibi pek çok etkinlik yapılıyor. Gezici kütüphane ile Ankara nın Haymana, Çubuk gibi uzak ilçelerine ve okullara da kitap ulaştırıyor. Bir kitap kurdu olan Aydın Atasoy, 2 yıl önce Altındağ ın en eski mahallelerinden biri olan Aydınlıkevler de bir halk kütüphanesi kurdu. Evinden getirdiği 50 kitabı kaldırıma yerleştirerek işe koyuldu. Alıp-sattığı kitaplar zamanla yüzleri, binleri bulmaya başladı. Ailesiyle birlikte oturduğu Kovan Sokak 15/A numaralı Atasoy Apartmanı nın katında babasının kiraya verdiği dükkân bulunuyordu. Kitap tutkunu Atasoy, yıllardır öykü, şiir ve deneme türlerinde de eser veriyor, yayımlanmış kitabı bile bulunuyor. Aydınlıkevler'de geçen ve halk kütüphanesinin mahallelinin hayatını nasıl değiştirdiğini anlattığı öyküsünü, babasının kiracısına gösterdi. Kiracı, öyküyü okuyunca anahtarı Atasoy a teslim ederek, Buyur burası senindir, hayalini gerçekleştir demiş. Topladığı kitapları Aydınlıkevler Kütüphanesi ne taşıyan Atasoy, şimdilerde mahallede öğrencilerin, emeklilerin, ev kadınlarının, kitap tutkunlarının en sık uğradığı mekanı bu şekilde açmış. 1 LİRAYA KİTAP DEĞİŞİMİ, DERS KİTAP- LARI ÜCRETSİZ Kitap rafları arasında her zaman bir kedinin dolaştığı, çay ve kahvenin hiç eksik olmadığı Aydınlıkevler Kütüphanesi, uyguladığı fiyat politikasıyla da diğer kütüphanelerden farklı bir konumda. İsteyen herkes elindeki bir kitabı, Aydınlıkevler Kütüphanesi ndeki herhangi bir kitapla 1 TL karşılığında değiştirebiliyor. Değişim yapmadan kitap satın almak isteyenlere ise fiyat tarifesi sabit: Tüm kitaplar 5 TL den satılıyor. Öğrencilerin gönüllü çalışanı olduğu kütüphanede bulunan ders kitapları ve yardımcı ders kitaplarının tamamı ise ücretsiz. Bağış kitap almayan Atasoy, bağışçılara kitap ihtiyacı olan okulların adreslerini vererek oralara yönlendiriyor. Aynı zamanda Sokak Yazarları Derneği adı altında yazar dostlarıyla bir sivil toplum kuruluşuna öncülük etmek isteyen Aydın Atasoy, 1 Ekim de ilk sayısı çıkmak üzere Sokak Yazarları Dergisi ni de çıkarmayı planlıyor. Derginin yazarları arasında usta yazarların yanısıra mahallenin okuma ve 30 Temmuz 2015 Perşembe9 Sultan Abdülmecid'in hayatı kitap oldu Malatya Kısa Film Yarışması başvuruları başladı filmler için de 25 Eylül Cuma gününe kadar başvuru yapılabilecek. Herhangi bir yaş, deneyim, tür ya da tema kısıtlaması bulunmayan yarışmaya, 1 Kasım 2014'ten sonra çekilmiş ve süresi 30 dakikayı aşmayan filmler kabul edilecek. Festival yönetmeliği ve başvuru formları " adresinden temin edilebilecek. Katılımcıların Festival Yönetmeliği'ni dikkate alarak başvuru formunu ve formda istenen tüm materyalleri 25 Eylül 2015 Cuma günü mesai bitimine kadar Malatya Valiliği Film Festivali Bürosu Malatya adresine göndermeleri gerekiyor. Ön jürinin değerlendirmesi sonucunda yarışmaya kabul edilen 10 film web sayfasından ve sosyal medya hesaplarından duyurulacak. Yarışmanın birincisi Kristal Kayısı'nın yanı sıra 7 bin 500 lira para ödülü kazanacak. Festivalin ödül töreni 12 Kasım Perşembe gecesi yapılacak. (AA) Bu kütüphane, bir mahalleyi aydınlatıyor yazmaya meraklı öğrencileri ile emeklileri de olacak. Atasoy, tüm resmi ve dini bayramlarda kapıya ücretsiz kitap koyarak dağıttığını söylüyor. Hayattaki en önemli amacının insanların kitapları sevmesi ve okuması olduğunu belirten Aydın Atasoy, Hayat kitaplarla güzelleşebilir ancak. Mahalleler de kütüphanelerle gelişebilir, güzelleşebilir. İnsanlar bu kütüphane sayesinde bir araya gelmeye, oturmaya, kitaplardan konuşmaya başladı. diyor. Kütüphaneye sürekli geldiğini belirten öğrenci Emre Can Öztürk, Ben daha önce kitap okumazdım. Hiç sevmezdim. Ama buraya gide gele sevmeye, kitaplarla haşır neşir olmaya başladım. Şimdi neredeyse her gün kütüphaneye geliyor, bakıyor, okuyor, dinliyorum. Hayatıma anlam kattı desem yeridir. şeklinde konuşuyor. Mahallede belediyenin temizlik işçisi olarak çalışan Mehmet Bülbül de kütüphanenin müdavimlerinden. Gözlerim iyi görmüyor, çok okuyamıyorum ama buraya geldikçe nefes alıyorum. diyor o da. (CHA) MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER ATEŞİ ATEŞLE SÖNDÜRMEK Geceyi gecenin içindeki ateşten sormak lazım. Bir mumun pervaneyi, bir pervanenin mumu kucaklayışına sakladım beni. Kayboldum kâlû belâ kokan ellerde, kayboldum cennet cennet bakan gözlerde. Öyle bir ateş ki içimdeki tüm ateşlerin aynası, ateş diye bilinen bütün arzuların anası. Öyle bir sevda ki kalbimdeki, aşk diye bilinen cümle duyguların hasrette eriyişi, yâre koşan hayallerimin delirişi. Anladım ateş ateşle sönermiş, yangın yangınla ve dünya aşkla dönermiş. Anladım sonsuz mutluluk diyarı, özlemi bir sünger gibi içine çekip devamlı büyüyen kalbimin yâr yâr diye attığı her yermiş. Aşkla yoğruldu benliğim, aşkla yoruldu hayallerim. Ömrümün hamuru yârin mayasıyla mayalandı; tarifsiz yangınımla çıldıran heveslerim, bir kuş gibi çırpınan yüreğimin göz kapakları sadece onun gözleriyle kapandı. Bilinen bir ateş değil ki ateşim suyla, uykuyla sönsün. Bilinmezlere yol alan kalbim mümkün mü iştiyakın iştiyakıyla yanıp küle dönsün? Yandıkça büyüyen, büyüdükçe yâri daha çok seven yüreğime, ateşimin sahibinden gayrısı ne yapsın. Ateş ateşle terbiye olur, gönül ancak sahibi olan gönülle durulur. Yanmaktan şikâyetim yok lakin hasretle derdim benim. Her nefeste vuslatı özlüyor ruhum, bedenim. Geceyi gecenin içindeki ateşten sormak lazım. Dayanılmaz arzularımın kırılma noktası vuslat, geceyi hasretin dağladığı yüreklerde yaşamak lazım. Gecelerimin dermanı vuslat, dualarla, yakarışlarla seni dilemekten usanmaz ki niyazım. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Sana dâir gönlümde sonsuz heyecan vardır. Yağmur, tipi, fırtına seni anlatan kardır. Sen güzeller güzeli sensin anahtar olan, Çok desem kifayetsiz aşkım mahşer kadardır.

10 10 30 Temmuz 2015 Perşembe SAĞLIK Diş eti kanamasını ciddiye alın! - Ülkemizde en sık karşılaşan hastalıkların başında diş ve diş eti hastalıkları ve buna bağlı olarak gelişen diş eti kanamaları olduğunu belirten Fatih Hospitadent Diş Hastanesi Başhekimi Dt. Ayça Tenli Kurt, diş ve diş eti hastalıklarından korunmak için yapılması gerekenlerin başında doğru fırçalama tekniklerini bilmek, diş ipi ve arayüz fırçası kullanmak olduğunu söyledi. Diş eti hastalıklarının ülkemizde her 10 kişiden 9 unda olduğunu belirten Fatih Hospitadent Diş Hastanesi Başhekimi Dt. Ayça Tenli Kurt, Diş eti kanamaları genelde ciddiye alınmayan bir hastalıktır. Ancak önlem alınmadığı takdirde diş kayıplarına ve hatta çene kemiğinde erimelere kadar gidebilir. Dişlerinizi kaybetmek istemiyorsanız diş eti kanamanızı ciddiye alın dedi. Fatih Hospitadent Diş Hastanesi Başhekimi Dt. Ayça Tenli Kurt, diş eti kanaması ile ilgili merak edilen soruları cevapladı. Diş etinde meydana gelen kanamalar diş eti rahatsızlığının habercisi olabilir. Bakteri plağı ve diş taşı (tartar) birikimleri sonucunda, diş etlerinde ve dişleri çene ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN Alacaatlı Mahallesi, ada 2 nolu parsele ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, tarihinden itibaren Belediyemiz ilan panosunda 1 (bir) ay süre ile ilan edilmektedir. İlgilenenlere duyurulur. Resmi İlanlar Bayraktar Mahallesi, 7212 ada 1 nolu parsele ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, talihinden itibaren Belediyemiz ilan panosunda 1 (bir) ay süre ile ilan edilmektedir. İlgilenenlere duyurulur. Resmi İlanlar Yıldızevler Mahallesi, ada 4 nolu parsele ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, tarihinden itibaren Belediyemiz ilan panosunda 1 (bir) ay süre ile ilan edilmektedir. İlgilenenlere duyurulur. Resmi İlanlar içerisinde tutan kemikte iltihapsal bir alan oluşmakta ve diş eti kanaması ortaya çıkmaktadır. Öncelikle kanama gelişen bölgeler için daha dikkatli fırçalama ve diş ipi kullanılması ile beraber ağız hijyeni en iyi seviyeye getirilmelidir ki vücudun kendini yenileme kapasitesi kendini gösterebilsin. Kanama oluşan bölgeler tüm ağız hijyeni uygulamalarına rağmen iyileşme göstermiyorsa en kısa zamanda diş hekimine başvurulmalıdır. Mutlaka önceden önlem alınmalı, ağız hijyeni uygulamalarına azami derecede Basın ( ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN Basın ( ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN Basın ( önem gösterilmelidir. Dişler mutlaka günde 2 kere, sabah kahvaltısından sonra ve gece yatmadan önce fırçalanmalıdır. Fırçalama esnasında hem dişler hem de diş etleri masaj yapılacak şekilde fırça hareketleri uygulanmalıdır. Fırçalama sonrası için ise diş arası bakımları tam olarak yapılmalıdır. Bunun için diş aralarında diş ipi veya diş arası fırçası gibi ağız hijyenine katkıda bulunacak yardımcı temizleyiciler kullanılmalıdır. Önlem alınmadığı takdirde diş kayıplarına ve hatta çene kemiğinde erimelere kadar gidebilir. Böyle bir durumda implant ya da protez yaptırmakta zorlaşır. Diş eti kanaması yaşayan bireylerin diş fırçalama ve diş arası bakım yapma alışkanlıklarına devam etmeleri gerekmektedir. Ağız hijyeni iyi duruma getirildiğinde vücudun kendini yenileme kapasitesi ve hastalıklarla savaşması çok daha kolay olacaktır. Diş eti kanaması nedeniyle diş fırçalama işlemini bırakmak, olayı kısır bir döngü içine sokacak ve var olan durumun daha da kötüleşmesine neden olacaktır. En yakın zamanda diş hekimine gitmeleri de gerekmektedir. BASKI VE CİLT MALZEMESİ SATIN ALINACAKTIR ZH.BRL.OK. VE EĞİTİM TÜM. K.LIĞI MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI BAĞLILARI VE MÜSTEŞARLIK 21 Kalem Muhtelif Baskı ve Cilt Malzemesi Alımı alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : ZH.BRL.OKL.VE EGT.TÜM.K.LIGI ETİMESGUT/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : zhbrloklihalekom@kkk.tsk.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : BASKI VE CİLT YAPIMINDA KULLANILMAK ÜZERE 21 KALEM MUHTE- LİF BASKI VE CİLT MALZEMESİ ALIMI EK-A; ALIMA AİT DİĞER BİLGİLER ÇİZELGESİNDE BELİR- TİLMİŞTİR. Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : Zh.Brl.Okl. ve Eğt.Tüm.K.lığı Tşn.Tük. Mlz.660 Mal Saymanlığı Depolarına (Etimesgut/ANKARA) c) Teslim tarihi : Sözleşmenin imzalanması herhangi bir sebeple gecikmesi halinde, teslimat (sözleşmenin teslim süresi içerisinde imzalanması durumu dâhil) gün içerisinde defaten teslim edilecektir. Mallar defaten teslim alınacak olup teslim süreleri ve miktarları EK-A çizelgede (Alıma Ait Diğer Bilgiler) belirtilmiştir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer: ZH.BRL.OK. EĞT.TÜM.K.LIĞI İHALE KOMİSYON BAŞKANLIĞI ETİMESGUT/ ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 1 TRY (Türk Lirası) karşılığı Zh.Brl.Okl.ve Eğt.Tüm.K.lığı İhl.Kom.Bşk.lığı Etimesgut/ANKARA adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar ZH.BRL.OK. EĞT.TÜM.K.LIĞI İHALE KOMİSYON BAŞKANLI- ĞI ETİMESGUT/ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (Doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Resmi İlanlar Basın ( Hamilelikte en sık yaşanan 10 problem - Karın ağrısı, kusma, baş ağrısı, halsizlik, sık idrara çıkma Tüm bu sorunlar, hormonlar ve fizyolojik değişiklikler nedeniyle hamilelik sürecinde en sık karşılaşılan şikayetler arasında yer alıyor. Bunların bir kısmı her insanda görülebilecek doğal belirtiler olabilirken; bazıları ise önemli sorunların habercisi olabiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü nden Op. Dr. Serap Mollaoğlu hamilelik sürecindeki şkayetler ve dikkat edilmesi gereken durumlar hakkında bilgi verdi. Kasık ağrıları 4-5. haftalarda görülür Embriyonun rahim iç duvarına yerleşmesi sırasında kasık ağrıları görülebilmektedir. Genelde hamilelik sürecinin 4-5. haftası gibi başlayan kasık ağrıları başlar. Bu kasık ağrısı beraberinde vajinal kanama olmadığı sürece beklenen bir yakınmadır. Genelde şiddeti anne adayının yürümesine engel olacak ya da hayat kalitesini etkileyecek kadar yaşanmaz. Her kanama normal kabul edilmez Özellikle gebeliğin ilk 3 ayında çıkan bu yakınma, 5-6. haftalarda olası nedeni kesenin gömülme sürecinde rahim iç duvarından olan kanamalardır. 12. haftaya uyan dönemde de fetal zarların birleşme sürecinde olabilecek kanamalardır. Ancak yine de bu şekilde bir kanama varsa düşük tehdidi olarak görülür. Bu kanamaların % 90 ı dinlenmekle geçer; ancak yine de ilk yapılması gereken düşük tehdidi varlığı ya da kanama alanı varlığının dışlanmasıdır. Hormon değişiklikleri göğüs ağrılarını tetikleyebilir Östrojen, prolaktin ve progesteron hormonlarının salgılanmasının artması anne adayının göğüslerindeki değişikliklerin temel nedenidir. Gebeliğin ilk birkaç haftasında göğüslerde hafif değişiklikler hissedilebilir ve bunlar ağrılı olabilir. Göğüs ucunun fazla uyarılmasından kaçınmak ağrının artmasına engel olacaktır. Sık idrara çıkmak en doğal yakınmalardandır İlk üç ayda rahmin büyüyen hacmi ile birlikte böbreklerin fonksiyonlarındaki değişimler bu yakınmanın temel sebebidir. İdrar şikayetleri 4. aydan sonra hafifler; ancak son aylarda bebeğin başının mesaneye basısı sonucu genellikle yeniden artabilir. Sık idrara çıkmaya idrar yaparken yanma şikayeti de eşlik ediyorsa idrar yolu enfeksiyonu varlığı sebebi ile araştırılması ve sonrasında tedavisi gerekmektedir. Bulantı ve kusmalar şiddetliyse Gebeliğin erken dönemindeki bulantı ve kusmalarda; plasentadan salgılanan hormonlar, annenin psikolojik sıkıntıları, B6 vitamini eksikliği, gebeliğe bağlı mide-barsak sistemindeki değişiklikler, tiroit bezinin normalden çok çalışması olası nedenlerdendir. Gebeliğin ilk haftalarda rutin istenen gebelik tahlillerinde anormallik yoksa gebelik hormonlarının olası etkisi ya da psikolojik etki olarak kabul edilebilir. Kusmaların şiddetli olması, kusmalar nedeniyle iti beslenilmemesi ve sürekli kilo kaybı olması tedaviyi gerektirebilir. Halsizlik yorgunluk ve sürekli uyuma isteği olabilir Gebeliğin özellikle ilk 3 ayında olan bu değişiklik vücutta miktarı artan progesteron hormonuna bağlıdır ve bu hormon halsizlik, yorgunluk hissi ve sürekli uyuma ihtiyacına neden olabilir. 3. aydan sonra geçmesini beklenen bir yakınmadır. Susuz kalma baş ağrılarına yol açabilir Özellikle ilk 3 ayda görülen baş ağrısının sebebi hissedilen bulantı ve kusmalardan dolayı uzun saatler boyunca aç kalınması ve su alımının oldukça azalmasıdır. Vücudun susuz kalması yani dehidratasyon baş ağrısına yol açabilmektedir. Son aylarda görülen olan baş ağrıları, tansiyon yüksekliği ve preeklempsi sebebiyle de oluşabileceğinden araştırılması gerekir. Bu nedenle son aylarda görülen baş ağrıları için gecikmeden doktora başvurulması gerekir. Mide ve sindirim sistemi problemleri Gebelikte reflünün en önemli sebeplerinden biri büyüyen uterusun (rahmin) mideyi yukarıya itmesidir. Diğer bir neden de yiyeceklerin progesteron hormonu etkisiyle yemek borusundan daha yavaş ilerlemesidir. Midenizin boşalması gecikmekte ve yiyecekler sindirim sisteminden daha yavaş boşalmaktadır. Bunun sonucunda hazımsızlık, şişkinlik ve bulantı hissi gibi şikayetler de görülebilecektir. Şikayetin durumuna göre gerekli ilaç tedavisine başlamak bu şikayeti hafifletecektir. Cilt problemleri ve çatlaklara dikkat edin Gebelik en sık karşılaşılan problemlerden biri de vücuttaki bazı bölgelerin kahverengileşerek kararmasıdır. Bu durum en sık olarak yüzde (kloasma, gebelik maskesi), göğüs uçları, karın, kasık ve göbek çevresi bölgelerinde ortaya çıkar. Ciltteki bu kararmaların gerçek sebebi tam olarak bilinememekle birlikte, gebelikte salgısı artan estrojen hormonuna bağlı olduğu düşünülmektedir. Gebelik sırasındaki cilt kararmaları, güneş ışığı veya diğer ultraviyole ışıklara maruz kalmakla daha da artabilir. Sindirim sistemi yavaşladığından kabızlık artar Kabızlık, gebelikte görülen sık görülen bir problem olup en sık nedeni sindirim sisteminin genel olarak yavaşlaması ve büyüyen uterusun (rahmin) bağırsakların son kısmına yaptığı baskıdır. Ayrıca kabızlık gebeliğin son dönemlerinde hemoroit (basur) ve anal fissür (makatta çatlama) oluşumunu da artırır. En önemli tedavi ve kabızlıktan korunma yöntemi liften zengin beslenme ve bol sıvı tüketimidir. İyi yıkanan her türlü çiğ sebze ve meyve de önerilir. Bu dönemde doktora danışmadan müshil ya da benzeri etkili ilaçlar alınmamalıdır. ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN Alacaatlı Mahallesi, ada 1 nolu parsele ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, tarihinden itibaren Belediyemiz ilan panosunda 1 (bir) ay süre ile ilan edilmektedir. İlgilenenlere duyurulur. Resmi İlanlar Basın (

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Sokakta zorlu yaşam Temmuz 2015 Perşembe TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin İzmir'de çöplerden topladığı hurdalarla ailesinin geçimini sağlayan 53 yaşındaki Ali Çabık, kirayı ödeyemedikleri için evlerinden çıkarılınca kalp hastası eşi, biri zihinsel engelli 2 oğlu, gelini ve 4 torunuyla sokakta yaşamaya başladı. İZMİR - Karabağlar ilçesi Günaltay Mahallesi 5714/1 sokak üzerindeki boş bir arazide iki ağaç arasına bağladıkları gölgeliğin altına sığınan Çabık ailesi hayata tutunmaya çalışıyor. Çevre halkının verdiği tüp, çaydanlık, gıda ve giysilerle ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan ailenin tek isteği başlarını sokabilecekleri bir ev. Ailenin çocukları ise kötü koşullarda ayakkabısız, yarı çıplak ve her şeyden habersiz oyun oynayarak vakit geçiriyor. Ali Çabık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzmir'e 6 yıl önce Adana'dan göç ettiklerini, çöplerden topladığı karton ve şişeleri satarak ailesinin geçimini tek başına sağlamaya çalıştığını, cezaevinden yeni çıkan bir oğlunun işsiz diğerinin ise zihinsel engelli ve bakıma muhtaç olduğunu anlattı. Yaklaşık bir ay önce ev kirasını ödeyemedikleri için sokakta kaldıklarını kaydeden Çabık, şöyle konuştu: "Eşim, biri zihinsel engelli 2 oğlum, gelinim ve 4 torunumla yaklaşık 20 gün önce sokakta yaşamaya başladım. Düşmez kalkmaz bir Allah'tır. Şu çocuklarıma bir yatacak yerim olsa Allah'tan başka birşey istemem. Zihinsel engelli bir çocuğum var, onun da bakımı zor ama elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum." Kalp hastası eşinin devamlı ilaç kullandığını dile getiren Çabık, "Yeşil kartla ilaçlarını alıyoruz. Çalışabilecek durumdaki oğlum cezaevinden yeni çıktığı için işsiz. Bebeklerine biz bakmaya çalışıyoruz" diye konuştu. İZMİR - Ülkelerindeki savaştan kaçıp İzmir'e gelen Suriyeliler, açtıkları iş yerleriyle ülkelerinin lezzetlerini de İzmirliler'in beğenisine sunuyor. İzmir'de sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı Basmane semtinde, Suriye'ye özgü ekmek üreten fırınlar, Suriye usulü kahve, kuruyemiş, cips satan dükkanlar, yine Suriye'ye özgü yemek ve tatlılar satan Arapça tabelalı dükkanlara rastlamak mümkün. Çoğu aile işletmesi olan ve yasal izinler için yerli ortaklıklarla açı Bebek bekleyen Çabık'ın gelini İpek Çağlar ise temizlik yapamadığını, dört küçük çocuğunu çok kötü şartlarda büyütmeye çalıştığını belirterek kira, su ve elektrik borçlarını ödeyemedikleri için evlerini boşaltmak zorunda kaldıklarını söyledi. "Başımızı sokabileceğimiz bir ev olsa başka bir şey istemem" diyen Çağlar, haşerelerden rahatsız olan çocukların hastalık kapmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Yemeği sokakta hazırladığını anlatan Çağlar, "Tüpüm bittiğinde dolduramıyorum. Çoluğum çocuğum rezil oldu. Eşime bir iş bulunursa o bize bakar" dedi. Çevre sakinlerinden Cengiz Yücel, Mutlu, sevinçli, ongun. Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. 2. Batı Anadolu köy yiğidi, zeybek. Yeşil Abanozun eşanlamlısı. Bir renk. 3. Kumaşla astar arasına konularak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez. Bir işi yapmaya hazır. 4. Alüminyumun simgesi. Oy. Baş, kumandan, amir. 5. Bir sayı. Sorun. 6. İlkel silah. Anı. 7. At yavrusu. Dünyanın en hızlı koşan vahşi hayvanı. 8. Yükün. Temiz. 9. İnce perde ya da örtü. Azerbaycan ın para birimi. 10. Bayındır, mamur. Kutsal ışık. 11. Yıllık. Radyumun simgesi. 12. Kökten, köktenci. 13. Kimileri uğur sayar. Mürekkep hokkalarına konan ham ipek. 14. Lahza. Bitmemiş, eksik, tamamlanmamış. 15. İkiyüzlülük. Buyruk, komut. 16. Baston. Yarı yaş yarı kuru, rutubetli toprak. 17. Yazılı kâğıt, varaka. Bir iskambil oyunu. 18. Sıcak ülkelerde yetişen hoş kokulu bir meyve. Vücudun salgıladığı tuzlu sıvı. 19. İl, ilçe gibi yerlerde caddeye oranla daha dar ve kısa olan yol. Bir nota. 20. Serbest bırakma. Gemi barınağı. Yukarıdan aşağıya: 1. Canlı organizmada veya canlı hücrelerde hareketi, enerjiyi sağlamak için oluşan, biyolojik ve kimyasal değişimlerin bütünü. Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan, katlanır, taşınır çerçeveli perde. 2. Labada. Şaşma anlatan ünlem. Lorentiyumun simgesi. Aylardan biri. 3. Taşkın su. Genç irisi. Gece uçan memeli bir hayvan. 4. Güzel sanat. Osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen unvan. Duvar boyamak için kullanılan sulandırılmış kireç. Bir elektrotta artı uç. 5. Boru sesi. Kimi maddelere parlaklık vermek için kullanılan saydam bir cila. Filipinler in başkenti. Akarsu yatağı, mecra. 6. Giysi işlemek için kullanılan küçük, pırıltılı pul. Dayak, kötek. Madeni ip. İlkel deniz taşıtı. 7. Rutubet. Büyük fare. Eti yenilen bir tür mürekkep balığı. İlgi eki. 8. Kaputbezi. Bir şirket türü. 9. Değişiklik. Dolaşma, devir. Bir tür şekerleme. 10. Öküz yemliği. Favori. Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri. Yıkık, harap. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu güneşten korunmak amacıyla iki ağaç arasına bağladıkları bezin altında yaşamaya çalışan ailenin durumunu sabah işe giderken gördüğünü belirterek, son derece üzücü bir manzarayla karşılaştığını ifade etti. Ailenin durumundan etkilendiğini belirten Yücel, "Güneşten korundukları bez ve altlarına serdikleri battaniyeden başka hiçbir şeyleri yoktu. Durumlarını arkadaşlarımla paylaştım. Aramızda küçük bir organizasyon yapıp zor şartlarda yaşamaya çalışan ailenin bir takım acil ihtiyaçlarını karşıladık ancak bizim imkanlarımız sınırlı, elimizden de bu kadarı geliyor. İnanıyorum ki bu durumdan haberdar olurlarsa yetkililer aileye yardımcı olacaktır" diye konuştu. (AA) Suriye lezzetlerini İzmir'e taşıdılar lan iş yerlerinden bazıları kişinin Sabbağ, kahveyi de Suriye usulüne göre istihdam edildiği büyüklüğe ulaştı. kavurduğunu ifade etti. Bu ürünleri Halep'te meşhur bir kuruyemiş dükkanının sahibi olduğunu belirten Muhammed müşterisinin bulunduğunu dile getiren Türklerin de beğendiğini, çok sayıda Sabbağ, savaşta ev ve iş yerlerinin bombalandığını, eşi ve 4 çocuğuyla birlikte Suriye'ye özgü kuruyemiş ve kahveye ilgi Sabbağ, Basmane'ye gelen turistlerin de canlarını kurtarmak için İzmir'e geldiklerini anlattı. Sabbağ, Suriye'deki geliri çok daha gösterdiğini belirtti. Bildiği işi yapmak için İzmir'de bir dükkan açtığını, sadece Suriye'de bulunan bunun hiçbir anlamının olmadığını, bu yüksek olsa da, can güvenliği yüzünden üç çeşit fıstığı, ülkesine özgü patates nedenle şimdiki yaşamına şükrettiğini, cipsini kendi yöntemlerine göre kavurup Türkiye halkına ve devletine minnettar soslayarak satışa sunduğunu belirten olduğunu söyledi. Halep'te lokanta işi yaparken savaş yüzünden işini bırakıp Türkiye'ye sığınan Ali Helli ise İzmir'de bildiği işi yapmayı tercih edenlerden biri. Suriye yemekleri satan bir lokanta işleten Helli, yanında 12 Suriyeli çalıştırıyor. Lokantasında, ülkesine özgü usulle hazırlanmış döner, humus, baklava, lavaş gibi yiyecekleri sunduğunu anlatan Helli, Suriye yemeklerinin İzmirliler tarafından sevildiğini, turistlerin de denemek üzere lokantasına geldiğini söyledi. Afrin'deki çatışmalarda ailesinin bütün fertlerini kaybettikten sonra sahibi olduğu dükkanı ardında bırakıp geçen yıl Türkiye'ye gelen Azad Tatar ise burada küçük bir kahvehane işletiyor. Suriye usulü kahve satan Tatar, kahvesini çevredeki Türk esnafın da beğendiğini söylüyor. (AA) BUL- MACA Soldan sağa: ÇÖZÜMÜ BUGÜN 12. SAYFADA AHMET HAMDİ TANPINAR'IN SAHNENİN DIŞINDAKİLER ADLI ROMANINA MİLLÎ MÜCADELE NİN YANSIMASI Sahnenin Dışındakiler, 1950 de tefrika edildi, 1973 te kitap olarak basıldı. Bu roman, Mahur Beste den sonra, Huzur dan önce yer alan üçlü nehir romanın ikincisidir. Mahur Beste nin devamı, Huzur un da öncülüdür. Olaylar 1920 yılında İstanbul da geçer. Cemal in çocukluğu İstanbul da Şehzadebaşı ile Horhor arasındaki Elagöz Mehmed Efendi mahallesinde geçer. Ancak babası Batı Anadolu da bir sahil kasabasına devlet memuru olarak atanınca oraya giderler ve orada 6 yıl kaldıktan sonra Cemal 1920 de Eylül ayı sonlarında İstanbul a tıp tahsili yapmak üzere gelir. Geldiğinde İstanbul u çok değişmiş görür. Bir tarafta düşman işgalini, öbür tarafta ise toplumsal hayatın değişimini gözlemler. Bambaşka bir İstanbul la karşılaşır. Bir tarafta Millî Mücadele ye dolaylı da olsa destek verenler, diğer yandan bunun dışında kalan, ferdî menfaatlerini öne alanlar, ahlâkı bozulmuş olanlar ve başka çeşit insanlarla dolu karmakarışık bir İstanbul bulur. Cemal, işte bu karmakarışık İstanbul u gözlemleyen, yaşayan ve anlatan kişidir. Zira roman, roman kişisi ve özne anlatıcı olarak onun ağzından verilen hatıralar toplamıdır. Cemal, çocukluk arkadaşı Sabiha ya âşıktır. Sabiha ya aslında İhsan da âşıktır. Fakat Sabiha ahlâksız bir kişi olan Muhtar la evlenir. Cemal, İstanbul a geldikten sonra Sabiha nın peşine düşer, uzun arayışlardan sonra bulur. Sabiha, kocasından ayrılır ve Cemal e gelir. Sabiha, romanın sonunda tiyatro oyuncusu ilk Türk kadını olarak sahneye çıkar. Romanın yüzey yapısında Cemal in Sabiha ya olan aşkı, ona ulaşmak için içine girdiği arayış yolculuğu süreci, sonunda kavuşması vardır. Derin yapıda ise Anadolu da bütün şiddetiyle devam eden Millî Mücadele nin İstanbul a olan yansımaları, İstanbul da yaşayan insanların Millî Mücadele yle doğrudan ya da dolaylı, olumlu ya da olumsuz bağlantılarıdır. Romanda aslında dikkati çeken, akılda kalan dinamik bir olay unsuru yoktur. Olaydan ziyade çok sayıda kişinin hayat hikâyesinin ve kişilik özelliklerinin, Millî Mücadele karşısındaki tavırlarının sergilendiği bir romandır. Bu roman, Millî Mücadele sürecimize doğrudan değil dolaylı bir bakıştır. Millî Mücadele asıl olarak Anadolu da cereyan ederken bu romanda İstanbul da Millî Mücadele nin dışında kalan bir hayata yer verilir. Romanın adından da anlaşılacağı üzere asıl sahne Anadolu dur ve oradaki fiilî Millî Mücadele dir. İstanbul ise önemli bir boyutuyla sahnenin dışında kalmıştır ya da Tanpınar, sahnenin dışında kalan İstanbul u sergilemeyi yeğlemiştir. Bir balkıma Millî Mücadeleyi Millî Mücadele nin görünmeyen öteki yüzüyle vermeyi yeğlemiştir. Romana göre Millî Mücadele nin ORDU - Her yıl Doğu ve güneydoğu illerinden Ordu'ya fındık toplamak için gelen mevsimlik tarım işçileri, Ordu Valiliği tarafından hazırlanan konaklama alanlarına yerleşiyor. Fındık hasat döneminin başlamasına sayılı günler kala, kente gelen tarım işçilerinin sayısında artış yaşandı. Son iki günde Şanlıurfa, Adıyaman ve Siirt gibi illerden gelen yaklaşık 500 tarım işçisi, Altınordu ilçesine bağlı Uzunisa Mahallesi ve Perşembe ilçesinin Efirli Mahallesi'nde kendileri için oluşturulan alanlara çadır kurmaya başladı. Şanlıurfa'dan gelen işçilerden İbrahim Sert, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ordu'ya fındık toplamak için geldiklerini belirterek, daha önce de Adana ve Nevşehir'de bulunduklarını söyledi. Bu yıl fındığın bol olduğunu duyduklarını ve Nevşehir'den memleketlerine dönmeden Ordu'ya geldiklerini ifade eden Sert, fındıktan umutlu olduklarını dile getirdi. Yaklaşık 50 işçiyle Ordu'ya geldiklerini anlatan Sert, "Yaklaşık bir ay boyunca Ordu'da kalıp fındıktan rızkımızı çıkarmaya çalışacağız. Elimiz boş dönmek istemiyoruz. İnşallah gelen her işçi istediği kadar parasını kazanır" dedi. Ramazan Dinç de hem okuduğunu hem de ailesine katkı sağlamaya çalıştığını ifade ederek, "Geçen yıl fındık olmadığından dolayı mağdur dışında kalan İstanbul un kozmopolit ortamları, milliyet ve din bilincinden yoksun çevreleri ahlâksızlık, insanî değerlerden yoksunluk ve her anlamda tam bir çürüme ve kokuşmuşluk içinde tükenip giderken Anadolu dan diri bir oluşum, bir yeni insan tipi sürgün vermektedir. Bir bakıma ahlak, kişilik özellikleri, siyasi, toplumsal olaylara yaklaşım bakımından İstanbul ve Anadolu karşılaştırması yapılır. Buna göre İstanbul eskimiş, ömrünü tamamlamış değerleri ve ortadan kalkması gereken Osmanlı Devletini, Anadolu ise yeni, diri ve dinamik bir Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eder. Romanda pek çok kişi vardır ve bunların hayatları, konuşmaları, hatıraları tam bir bütünlük göstermez, yani organik bir bütünlük yoktur. Bu kozmopolit çevreleri, biraz birbirinden kopuk, dağınık anılar yığını hâlinde, 6 yıllık ayrılıktan sonra 1920 yılı Eylül ayında tekrar İstanbul a gelen romanın merkezî kişisi Cemal in gözünden ve algısından tanırız. Roman, Cemal in hatıralarından oluşur. Millî Mücadele nin en yoğun zamanlarında, bir milletin ölüm kalım mücadelesinin verildiği sıralarda Türklük ve Müslümanlık şuurunu kaybetmiş, kokuşmuş, kozmopolit çevrelerin millî davaya kayıtsız, kişisel haz ve menfaat meseleleri ile meşgul olduğunu görürüz. Romanın yüzey yapısında akıcılığı, sürükleyiciliği sağlamak üzere yerleştirilen çekirdek olay unsuru, Cemal-Sabiha aşkıdır. Romanın başından sonuna kadar Cemal in Sabiha ya olan aşkı esas olay çerçevesini oluşturur, diğer olay ve kişiler bu eksene bağlı olarak yerleştirilir. Cemal pasif bir gözlemcidir. İstanbul da hep Sabiha nın peşinden koştu, Millî Mücadele çok da umurunda değildi. Ancak romanın sonlarına doğru Sabiha yı unutur, ona olan arzu ve ihtirasları geçer. Alaiyeli Ahmet kişiliği üzerinden gerçek sahih değerin Anadolu da mücadele veren saf, temiz Müslüman Türk ruhu olduğunu anlamaya başlar. Hayatla dövüşerek hayatın anlamını ve gerçek sevgiyi, gerçek insanlık değerlerini anlayabileceğine inanır. Eski pasif Cemal kişiliğinden yani kendinden sıyrılıp yeni bir insan olmak ister. Cemal, Anadolu daki Millî Mücadele den iki önemli insanlık değeri üretir: Açlıkla mücadele ederek ümidin hazzı ve herkesi kendine tercih ederek fedakârlık duygusu yani bencilliğin ortadan kalkması. Aslında Cemal bir tereddüdün, bir kararsızlığın, gelgitlerin adamıdır. Bireycilikle milliyetçilik, pasiflikle mücadele adamı olmak arasında gider gelir. Bu konularda iç çatışmalara sahne olur. Duyguları ve düşünceleriyle Millî Mücadele ye taraftardır; ancak bunları eyleme dökemez, edilgen bir düşünür, gözlemci ve izleyici olarak kalmayı tercih eder. (DEVAM EDECEK) Mevsimlik tarım işçileri fındıktan umutlu olmuştuk. Bu sezon fındığın çok bol olduğunu öğrendik. İnşallah bu bolluktan hepimiz faydalanırız" diye konuştu. Bahçe sahiplerinden kendilerini çağırmalarını isteyen Dinç, "Biz buradayız. Gelsinler, bizimle görüşsünler. Sonuçta buraya ekmek paramızı çıkarmak için geldik. Boşta kalmak istemiyoruz" ifadesini kullandı. Yılmaz Okur ise Ordu'ya fındık toplamak için her yıl geldiğini belirterek, bu yıl fındığın bol olmasıyla para kazanma umutlarının daha da arttığını kaydetti. Altınordu Ziraat Odası Başkanı Uğur Cörüt, bu yıl 10 bin fındık işçisine ihtiyaç duyduklarını ifade ederek, "Tahminimiz o kadar işçinin de gelmesi yönde. Fındığın bol olduğu yıllarda gelen işçi sayısı hayli fazla oluyor. Bu yıl da işçi sayısının artmasını bekliyoruz" dedi. Cörüt, bölgede fındık hasat döneminin Ağustos ayının ilk haftasından itibaren başlayacağını dile getirerek, işçilerin buna göre kente gelmelerini istedi. (AA)

12 12 haber 30 Temmuz 2015 Perşembe Ey Kürt kardeşim; soru da sorun da çözüm de bellidir Dursun ERKILIÇ Mesleki olarak da sosyal hayatta da pek çok Kürt dostum, arkadaşım var. Hepsiyle de kardeş gibiyiz. Hitap ederken, kardeşim deme yakınlığını hissettiklerimden olsun diğer dostlarımdan olsun bir kelimelik, bir cümlelik Türk düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı görmedim, duymadım 40 yıldır akıttırılan kana rağmen birbirine düşmanlaştırılamayan Türklerle Kürtler gerçek anlamda kardeş gibi yaşamaya devam ediyor Sorun onlarda değil, onları düşman etmeye çalışanlarda Kürtlerin sorunu yok mu? Çoook Türklerin sorunu yok mu? Çoook Burada sorun yarıştırmanın alemi yok, birinin sorunu diğerinin de sorunudur. Başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum. KISA BİR TARİH SEYRİ Türklerle Kürtleri düşman etmek, birbirine düşürmek isteyenler kimler? Üstünkörü baksak bile görürüz ki; Kürt tarihi, Kürtlerin bile tam olarak bilmediği ihanetler ve katliamlarla doludur. Onları kullanmak isteyen emperyalistler ya onların içinde bulunduğu koşulları istismar etti ya da birtakım vaatlerin peşine taktı. Sözlerini tuttular mı? Hayır Hatta, öyle bir an geldi ki, Kürtleri kaderiyle baş başa bırakan emperyalistler, onların katledilmesine zemin hazırladı, seyirci kaldı. Osmanlıda Kürt isyanları yok muydu? Vardı Ancak bunlar ayrı bir Kürt devleti kurma isteğiyle yapılmış isyanlar değil, aşiret menfaatleriyle ilgili başkaldırılardı Buna rağmen hep bir arada kalındı Türkiye Cumhuriyeti döneminde isyanlar yok muydu? Vardı Pek çok acı hatırası olan bu isyanlar da etnik öz taşımıyordu. Yine bir aradayız PKK nın ortaya çıkışıyla başlayan kanlı süreçte, hadise etnik bir temele oturtulsa ve bağımsızlık isteği dile getirilse bile, son dönemde bu isteğin de pek dillendirildiği duyulmuyor Kardeşlik sürüyor Kürtlere asıl acıları yaşatanlar, kandıranlar, katlettirenler Ruslardır, İngilizlerdir, Amerikalılardır, İran dır vs Örneğin, Rusya, İkinci Dünya Savaşı nın ardından Mahabad Kürt Cumhuriyeti nin kurulmasını sağladı. Bu devlet İran a karşı kurulmuştu. Ne oldu? Kuruluşundan bir yıl geçmeden yine Rusya tarafından yıkıldı Amerika, Rusya, İran aralarında anlaşınca Mahabad Kürt Cumhuriyeti nin ipi çekildi Peşmergeleriyle o devletin ordusunu oluşturan Molla Mustafa Barzani, Mahabad ın Genelkurmay Başkanıydı... İhanet o devleti ortadan kaldırırken devlet başkanı olan Kadı Muhammed meydanda asıldı, Molla Mustafa Barzani kaçmak zorunda kaldı Aynı kandırmaca Amerika ve İran tarafından da yaşatıldı Barzani, Arap ordusunu dize getirdiği 1970 li yıllarda ABD ve İran tarafından yalnız bırakılınca bozgun kaçınılmaz oldu Önce İran a ardından ABD ye giden Barzani kahrından öldü Tarih içinde sıkça bu uygulamalara maruz kalan Kürtler, Türkiye ye karşı da bir tehdit unsuru gibi kullanıldı. Öyle ki, İngilizler, Kürt tehdidi ile Türkiye yi Musul ve Kerkük teki haklarından vazgeçirdi İngiltere Kraliçesi Elizabeth, tahta geçince yaptığı ilk konuşmada ne diyordu?: İngiltere nin düşmanları yoktur. İngiltere nin dostları da yoktur. İngiltere vardır... Çoğu zaman Kürtler, kimi zaman Türkler bu acı gerçeği görmedi, göremedi Çok şey değişti ama bu gerçekler değişmedi Görülmeli, gösterilmeli BUGÜNE GELECEK OLURSAK Öncelikle, Şartlar oluşursa Suriye ordusuna katılırız diyen Salih Müslim e, Molla Mustafa Barzani nin başına gelenleri hatırlatmak gerek Kürtlerin içinde bulunması gereken yer Basçı diktatör Beşar Esat ın yanı değil, her şeye rağmen işleyen bir demokrasisi olan Türkiye nin yanıdır Yeniden içeriye dönersek; yaşanan onca soruna rağmen, Türk-Kürt kardeşliğini yok sayan Kürt ve Türk sayısı yok denecek kadar azdır. Son günlerde bölge halkı ile yapılan röportajları televizyonlarda izlediniz ya da gazetelerde okuduysanız görürsünüz; insanların Türkiye ye, bayrağa, vatana olan bağlılığı taş gibi İyi de; askerlerimize pusu kuran, yollara mayın döşeyen ve sokaklarda eli molotoflu, yüzü maskeli gençler kim? Onlar büyük ihtimalle yukarıdaki gerçeklerden bihaber Kürt milliyetçiliği ile tahrik edilmiş, vura-kıra hak-hukuk alacağına inandırılmış çocuklar, gençler Kısa süre sonra anlayacaklar ki, bu ülke hepimizin. Ya kardeşçe, huzur, barış içinde yaşayacağız; sorunlarımızı konuşarak çözeceğiz ya da bu topraklar birilerinin, bizler de o birilerinin hizmetkarı olacağız SON SÖZ: HDP: Konuşarak ve müzakere ile çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yoktur. Öyleyse siyasiler neden oturup konuşamıyor; daha doğrusu neden konuşturulmuyor? Bu sorunun yanıtını bulur, gereğini yaparsak sorun un da sorunun da bir önemi kalmaz Bu ziyaretin anlamı ne ola ki? ANKARA - Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Özel kuvvetler Komutanlığı'nı ziyareti 3 saat sürdü. Davutoğlu, anı defterini imzalayarak başladığı ziyarette, Özel Kuvvetler Komutanlığı faaliyetlerine ilişkin brifing aldıktan sonra, Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilen personelin eğitim çalışmalarını denetledi. Başbakan Davutoğlu, Özel Kuvvetler Komutanlığı Kayak Eğitim Merkezi, Fiziki Güç Geliştirme Tesisleri, Dikey Rüzgar Tüneli, Güç Engel Parkuru, Eğitim Kulesi, Korunma ve İleri Sürüş Teknikleri, Eğitim Atış Alan'ında, "bordo berelilerin" eğitim faaliyetlerini de bir süre izledi. Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Yalçın Akdoğan ile Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Gürel'in de eşlik ettiği Davutoğlu'nun ziyareti, 3 saat sürdü. CHP li GÖK: Geçici hükümet sıkıntı yaratacak kararlar alıyor TBMM - CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, TBMM'de basın mensuplarıyla sohbet toplantısı düzenledi. Türkiye'nin kötü günlerden geçtiğini vurgulayan Gök, 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimi'nde tek başına iktidar seçeneğinin oluşmamasının ardından başlayan süreçte, geçici hükümetin ülkeyi sıkıntıya sokacak kritik kararlar almaya devam ettiğini savundu. Ülkenin huzur ortamından uzaklaştığını, bu sürecin geleceğinin ise önceden belli olduğunu ileri süren Gök, CHP olarak her türlü teröre karşı durarak, ülkede huzur ve güven ortamının yeniden sağlanması için çaba harcadıklarını söyledi. Hükümetin özellikle Suriye'de iç çatışmanın tarafı konumuna geldiğini iddia eden Gök, bu konuya ilişkin geçmişte yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığını belirtti. CHP olarak dış politikaya ilişkin eleştirilerini hatırlatan ve haklı çıkmanın üzüntüsü içinde olduklarını kaydeden Gök, "Biz bugünü 3, 4 yıl öncesinden gördük. Ülkemizin güneyinde Türkiye ile Suriye'nin sınır olduğu bölgelerde IŞİD terör örgütünün bir gün silahlarını Türkiye'ye çevireceğini bir çok defalar ifade ettik. Bu konuda pek çok araştırma önergesi, soru önergesi verdik. Dinlemediler. Türkiye'deki IŞİD gerçeğini görmezden geldiler" diye konuştu. İktidarın olaya yanlış bakış açısı ile yaklaştığını ifade eden Gök, şöyle devam etti: "IŞİD'in artık, Türkiye'yi resmen bir cehenneme çevirecek hazırlıklar içinde olduğu ve pek çok masum insanımızın hayatına kast edeceği bir ortam içine girdiği açıkça ortaya çıkmıştır. Şimdi hükümet telaş içinde IŞİD'e karşı ne yapılacağını düşünüyor. Başbakan dün açıklama yaptı, 'sınırımızda IŞİD'e izin vermeyeceğiz' dedi. Sayın Başbakan günaydın. IŞİD gerçeğini siz sadece Suriye sınırında arıyorsanız, yanılıyorsunuz. IŞİD gerçeği Türkiye'nin içerisindedir. Konya'da, Hacı Bayram Camisi civarında, Sincan'da pek çok Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı IŞİD'e katılmak için giderken seyirci kaldınız. Siz IŞİD gerçeğini sadece sınırımızda aramayın. IŞİD gerçeği sarayın sınırında. Sincan'da başkentin göbeğinde var. Kaçak sarayın bitişiğindeki Sincan İlçemizde neredeyse Suriye'deki IŞİD'cilere katılmak için taksi dolmuş seferleri yapılıyor. Biz IŞİD'i anlattık ama Başbakan IŞİD'i işitmedi." Çözüm Süreci'ne ilişkin de CHP'nin haklı tespitler yaptığını, Kürt sorununun AK Parti iktidarının konjonktüre göre değişen siyasal tercihleri doğrultusunda değil, Meclis ortamında çözülebileceğini söylediğini dile getiren Gök, dikkate alınmayan uyarıları sonrasında bugün gelinen noktayı ibretle izlediklerini söyledi. Gök, "Ne oluyor bize? Nereye gidiyoruz? Bu olayların sorumlusu kimdir? Hükümet birden bire düğmeye basma ihtiyacı hissetti. Yaptığı operasyonlarda gözaltılara başladı. O zaman sormak durumundayız, siz bu gözaltına alınanları beş dakikada mı saptadınız? Bunları daha önceden bilmiyor muydunuz? Biliyorsanız neden daha önce harekete geçmediniz? Türkiye'de bu terör dalgasının yayılmasına niçin fırsat tanıdınız? Hükümet bu sorulardan kaçamaz" dedi. Herkesin soğukkanlı olmasına ve Meclis'in duruma el koymasına ihtiyaç olduğunu kaydeden Gök, geçici hükümetin bu sorunu aşamayacağının ortada olduğunu belirtti. (AA) Atalay: CHP ile görüşmeler iyi gidiyor ANKARA - Partisinin genel merkezinde basın toplantısı yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti sözcüsü Beşir Atalay, Çözüm Süreci'nin bitmediğini, durağanlaştığını belirterek, "Çözüm Süreci dediğiniz şu andaki yürüyen mekanizma durmuş olabilir, yani o belli bir durgunluk içinde. Onu biliyoruz sebeplerini. Ama bu niyetleri ortaya çıktığında, terörü ve şiddeti bitirmek için ve dışarıdaki o insanların hayata dönüşünü sağlamak için kaldığı yerden devam edebilir" dedi. Atalay, ortak hükümet kurma çalışmalarına dikkat çekerek, CHP ile tespit edilen ana ve alt başlıkların görüşmelerinin sürdüğünü söyledi. Seçimden hemen sonra politikalarını belirlediklerini anlatan Atalay, AK Parti'nin ortak hükümet kurma çalışmalarında yapıcı bir politika izlediğini ifade etti. Koalisyon görüşmeleri istikşafi idi mutabakat a dönüştürülüyor ANKARA- CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, yaklaşık 7 saat süren koalisyon görüşmeleri sonrasında CHP heyeti adına görüşme sonrası bilgi verdi. Koç un ardından Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de açıklamalarda bulundu. AK Parti ve CHP heyetleri koalisyon görüşmeleri kapsamında dün ikinci kez bir araya geldi. Her iki partinin liderlerinin verdiği olumlu mesajların yarattığı iklimde yapılan dünkü ikinci görüşmede iki parti de heyetlerine birer üye daha ekledi. Dünkü görüşmede seçim barajının konuşulduğu öğrenildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Büyük ihtimalle Pazartesi günü bütün başlıklar ele alınmış olacak derken, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ise seçim barajıyla ilgili olarak, Rakam olarak bir uzlaşma yok dedi. Dünkü görüşmelerde öne çıkan bir diğer konu ise HSYK ve yüksek yargının yeniden yapılandırması oldu. HALUK KOÇ Toplantının ardından ilk açıklama NATO yakın takipte BRÜKSEL - Türkiye'nin talebiyle olağanüstü toplanan NATO Konseyi, terör saldırılarını şiddetle kınayarak tam dayanışma mesajı verdi. Türkiye'nin NATO anlaşmasının 4'üncü maddesi kapsamında istişareler için topladığı Kuzey Atlantik Konseyi'nden yapılan açıklamada, "Türkiye'ye yönelik terör saldırılarını şiddetle kınıyoruz. Suruç'ta ve polis ile askerlere yönelik diğer saldırılarda kurbanların ailelerine ve Türk hükümetine başsağlığı diliyoruz" denildi. Terörün NATO üyelerinin güvenliğine ve uluslararası istikrar ve refaha doğrudan tehdit AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun muhalefet partisi liderlerini ziyaret ettiğini anımsatan Atalay, Türk siyasetinde hele, yoğun tartışmaların, polemiklerin ve geçtiği genel seçimlerden sonra genel başkanların, siyasi parti heyetlerinin de bir araya gelmesi öyle çok alışılmış şeyler değil. Doğrusu siyasi ortamı da toplumsal ortamı da yumuşattı" diye konuştu. Türkiye için siyaset yapanların bir araya gelerek konuşabilmeleri gerektiğini ifade eden Atalay, "Bunun da bir örneğini sergilemiş olduk" dedi. (AA) Haluk Koç tan geldi. Koç, Büyük ihtimalle Pazartesi günü bütün başlıklar ele alınmış olacak. Perşembe günü de görüşmelerimiz sürecek. Temel özgürlükler, anayasa, yargı sistemi, hukuk düzeni bu çerçevede aklınıza gelebilecek her konu masaya getirildi. Seçim Kanunu ve bununla ilgili alt başlıklar değerlendirildi. Her iki taraf görüşlerini sundu. Mutabık kalınan noktalar var, ortaklaşılamayan noktalar var. Önümüzdeki süreçte buna benzer üç toplantı daha var. oluşturduğu ve terörizmin sınır, milliyet veya din tanımayan küresel bir tehdit olduğu ve buna karşı ortak mücadele yapılması gerektiği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Hangi şekil ve tezahürde olursa olsun terörizm asla hoş görülemez ve meşru gösterilemez. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

13 30 Temmuz 2015 Perşembe13 EFSANE RÖPORTAJLAR Eski Diyarbakır Milletvekili Ensarioğlu na göre; Efsane GÜZELDERELİ Türkiye Suriyelileşir mi? -2- AK Parti eski Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, yaşanan terör olaylarında bir istihbarat zafiyeti olduğunu söyledi. Efsane Güzeldereli nin sorularını yanıtlayan Ensarioğlu, yaşanan terör olaylarıyla ilgili soruyu yanıtlarken, İstihbarat zafiyeti tabi ki var Zaafiyetin dışında provokasyon da var dedi. Ensarioğlu, Türkiye'nin, Suriyelileşme tehlikesi içerisinde olduğuna dair bir gözleminiz var mı? sorusunu yanıtlarken, Yok diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ın, Suruç'daki üzücü olayın ardından yaptığı açıklamayı da değerlendiren Galip Ensarioğlu, Sanki tam oturmadı dedi. HDP nin Ceylanpınar'da 2 polisimizin şehit edilmesiyle ilgili olayla ilgi tavrı için de, Sadece polisin ve askerin ezilen halkın çocuğu olduğu ve bunu paylaştığını söylemek yetmiyor. Bu bir terör eylemidir. Bunu yapan da teröristtir ifadesini kullandı. Röportajın ikinci bölümü şöyle ÖRGÜT, ÇATIŞMASIZLIK DIŞINDA VERDİĞİ HİÇBİR SÖZÜ YERİNE GETİR- MEDİ E.G: Son günlerde yaşadığımız acı olaylara baktığımızda, Türkiye'de çatışmasızlık ortamının bittiğini söyleyebilir miyiz? G.E: Türkiye, çözüm sürecinden vazgeçemez. Bu Kürt meselesini de çözmek zorundadır. Ama bir taraf çözüm için operasyonları durduracak, KCK tutuklamalarını durduracak ve hatta içeridekileri bırakacak, yasal düzenlemeleri yapacak, müzakereler ve mutabakatlar yapacak. Ancak örgüt, çatışmasızlık dışında verdiği hiçbir sözü yerine getirmedi. Ne güçlerini ülke dışına çekti. Ne barış sürecinin ruhuna uygun davrandı. Şantiyeleri yaktı. Herkesi vergilendirdi. Kimlik kontrolleri, asayiş birimleri, mahkemeler. Bir Devlet'in kabul etmeyeceği ne kadar şey varsa yaptı. Ama Devlet hep görmezden geldi ve çözüm süreci zarar görmesin dedi. Ancak suçlanan da hep Devlet oldu. AKP, EKSİK KALDI.. KÜRTLERİN GÖNLÜNÜ ALIN YETER... E.G: Neden sizce? G.E: Bu bir algı yönetimidir. Ben bunun biraz Türkiye'deki iç meselelerle tarif edilemeyeceği kanısındayım. Ortadoğu'daki bugünki gelişmelerle ve diğer güçlerle de tarif etmek gerekir. Çünkü iç meselelerle bunu tarif edemezsiniz. Rojowa'dan sonra PKK, silah bırakmak istemedi. Ama silah bırakmama gerekçesi de buradan sürekli savaşı yönlendirdi. O yüzden de silah bırakmama gerekçesini sürekli Devlet'e yüklemesi gerekiyordu. Çünkü halk, çözüm sürecini istiyor. Çözüm sürecini istemeyene ve bozana karşı tepki koyacak. Bunları da çok iyi biliyor. PKK, sürekli AKP'yi ve Devlet'i suçladı. Bunu bir sigorta olarak elinde tuttuğunu ifade etti. Sürekli AKP'nin samimi olmadığını hatta IŞİD'i, El- Nusra'yı desteklediği yönünde yalan haberler yayınlayarak bir algı operasyonu oluşturdu. Burada AKP, eksik kaldı. Ben nasıl olsa iyi işler yapıyorum anlatmama gerek yok gibi düşündü. Ama bu işler böyle değil. Siz önemli bir iş çözüyorsanız, bunun psikolojisini de yönetmeniz gerekir. İşin psikolojik boyutu her zaman yapılanlardan daha önemlidir. Siz Kürt'ler için altından köşkler ve yollar yapın. Bir kırıcı laf edin. Duygusal insanlardır. Hiç bir önemi yoktur. Ama Kürt'lerin gönlünü alın. Yeter. ALGIYI YÖNETEMEDİK E.G: Kürt'ler, en çok neye kırıldı? G.E: Üslup. Üslup. Üslup. Gönlünü alamadık. Algıyı yönetemedik. E.G: Erdoğan'ın bir üslup sorunu mu var? G.E: Erdoğan'a yüklemek olmaz. E.G: Partinin mi bir üslup sorunu var? G.E: Olabilir. Herkesin katkısı vardır buna. Siz kendi aktörlerinizi oluşturamadınız. Kendi Kürt politikanızı anlatamadınız. Kendi yaptıklarınızı siyaset diline dönüştüremediniz. Kürt'lerin gönlünü alacak operasyonlar yapmadınız. Onun için yaptıklarınızın hiçbir kıymeti kalmadı. Millet, sizin doğrularınıza değil, onların yalanlarına inandı. E.G: Neler yapılabilirdi ama yapılmadı? G.E: Yaptığınız her reformu çıkıp önceden çok iyi anlatırsınız. Niçin gerekli olduğunu anlatıp yaparsınız. Çözüm sürecine dair halkı adım adım bilgilendirirsiniz. Kimin neyi yaptığını, kimin de neyi yapmadığını halka anlatırsınız. Biraz daha şeffaf ve halkı bilgilendirerek yürütürsünüz. E.G: Neredeyse tüm medya gücü AKP'nin elinde zaten. Bu mecrada da diledikleri gibi haber yaptırabilirler. G.E: Bunun medya gücüyle etkisi yok. Sizin bir politikanız olmalı. Sizin gazeteniz olması hiçbir şey ifade etmiyor. AKTÖRLER E.G: Nasıl bir politika izlenebilirdi? G.E: Bölgede nasıl onların Kürt aktörleri varsa sizin de olmalıydı. Aktörleriniz vasıtasıyla yapılması gerekenleri ve yanlışları çıkar anlatırsınız ve daha yumuşak bir üslupla Kürt'lerin gönlünü alabilirsiniz. E.G: Önümüzdeki süreçte bizi Türk- Kürt çatışması mı bekliyor? G.E: Bu hiçbir zaman olmayacak inşallah. Kürt'lerin, rejimle sorunu oldu hep. Türk'lerin ve Kürt'lerin kaderini tarih birbirine bağlamış. Mutluluğu da birlikte arayacaklar. eğer üzüleceklerse birlikte üzülecekler. Birinin sıkıntıya düştüğü bu coğrafyada diğerinin mutlu olması mümkün değil. DİKENSİZ BAHÇEDE DEĞİL ORTA- DOĞU'DA YAŞIYORUZ E.G: Siz çok güzel mesajlar veriyorsunuz. Ama bölgede de kan gövdeyi götürüyor. Suruç'da 32 kişi öldü. 2 polisimiz PKK tarafından şehit edildi. Gene 1 askerimiz şehit oldu. Öncesinde de yaşanan olaylar var. Anlattığınız kadar güllük gülistanlık değil. G.E: Siyaset, kriz yönetme yaparsınız. Siz krizi iyi yönetebilirseniz güllük gülistanlık da yaparsınız. Dikensiz bahçede değil, Ortadoğu'da, en önemli coğrafyada yaşıyorsunuz. Etrafınızdaki bütün gelişmeler de sizi etkiliyor. Suriye ile 900 km sınırınız var sizin. Suriye'deki, Türkmen, Kürt ve Arap'ların yaşadıkları sınırın bu tarafını etkiliyor. Sünni ve Şii'lerin yaşadığı çatışma sınırın bu tarafını etkiliyor. Irak'dakiler de hakeza öyle. Bazen yaşadığınız coğrafyanın şartları vardır. Kaldı ki intihar eylemleri zor şeyler değil. Birileri, istediğiniz kadar güvenlik tedbiri alın. A.B.D'nde de yapar. Kanada'da yapar. Önemli olan bugünü Ortadoğu gerçeğini görerek iyi yönetebilmemiz. Ama kendi içinizdeki sorunu bir an önce çözeceksiniz. İSTİHBARAT ZAFİYETİ TABİ Kİ VAR E.G: Yaşanan bunca terör olayında hiç istihbarat zafiyeti görmediniz mi? G.E: İstihbarat zafiyeti tabi ki var. Siz farkına varmadan bu ülkenin bütün emniyet istihbaratını belli bir kesime kaptırmışsınız ve bunların darbe girişiminden sonra bu tehlikeyi bertaraf etmek için ciddi bir mücadele vermişsiniz. E.G: Cemaati kastediyorsunuz. G.E: Tabi ki. İstihbaratın tamamını ele geçirmişler. Şimdi bunu değiştirmeniz, dönüştürmeniz, temizlemeniz öyle çok rahat değil. O yüzden zaafiyet de oluşuyor. Zaafiyetin dışında provokasyon da var. E.G: O halde Hakan Fidan'ın hala görevde kalmasını doğru buluyor musunuz? G.E: Hakan Fidan, başarılı bir istihbaratçıdır. E.G: Ülkede kan gövdeyi götürüyor. İstihbarat zafiyeti var. Bu nasıl bir başarı? G.E: Ülkeyi o yönetmiyor. Ülkenin, bölgenin koşullarını o belirlemiyor. E.G: Bu kadar başarılıysa neden istihbarat alamadı bu canlar ölürken? G.E: MİT, dış istihbaratla ilgilenir. CIA'nin istihbaratı çok mu zayıf? A.B.D'nde, bir öğrenci, eline silah alıp 20 öğrenciyi öldürebiliyor. Bazen intihar eylemlerinde istediğiniz kadar tedbir alın. Bu tür şeyler olabilir. Ama tabi ki varsa zaafiyet bunlar da giderilmeli. TÜRKİYE, SURİYE'LİLEŞİR Mİ? E.G: Türkiye'nin, Suriyelileşme tehlikesi içerisinde olduğuna dair bir gözleminiz var mı? G.E: Yok. Türkiye, çağdaş bir ülkedir. Ortadoğu'da iki tane güçlü ülke vardır. Türkiye ve İran. Diğerleri kartondan Devlet'lerdir. Tasarlanan Devlet'lerdir. Dış destekle ayakta duran Devlet'lerdir. O yüzden Türkiye, hiçbir zaman Suriyelileşmez. ARINÇ'IN AÇIKLAMALARI SANKİ TAM OTURMADI E.G: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suruç'daki üzücü olayın ardından yaptığı açıklamada Ölenlerin arasında ne belediyeden bir yetkili var, ne de HDP il ve ilçe yöneticileri var. Bunların o topluluk içine özel olarak sokulmadığı, uzakta bırakıldıkları da ayrı bir istihbarat konusu dedi. Arınç'ın bu sözlerini nasıl değerlendirdiniz? G.E: Bir kuşkuyu dile getirdi kendince. Ama sanki tam oturmadı. Yani burada ölümlere sevinmek gibi, niye ölmedi gibi, ölmemesi suçmuş gibi bir algı oluştu. Yine algı iyi yönetilemiyor. Bunu gazeteci sorabilir. Ama siyasetçi bunu söylerken, karşı taraf bunu nasıl kullanır diye düşünmeli. E.G: Arınç'ın bu açıklamalarından bu olayın ardında HDP'nin olduğu mu anlaşıldı? G.E: Kuşkularını sesli bir şekilde dile getirmiş. E.G: Sizce haklı kuşkular mı? G.E: Her zaman siz bölgede olup bitenden kuşkulanmak zorundasınız. Devlet idare ediyorsanız bütün kuşkuları değerlendirmek zorundasınız. Ama bu kuşkuların kitleler üzerinde yaratacağı olumsuz etkiyi de düşünerek ifadelerinizi kullanacaksınız. HDP'NİN TAVRI E.G: Ceylanpınar'da 2 polisimizin şehit edilmesiyle ilgili üzücü olayı PKK üstlendi. Ama HDP'den bir kınama gelmedi. G.E: Sadece polisin ve askerin ezilen halkın çocuğu olduğu ve bunu paylaştığını söylemek yetmiyor. Bu bir terör eylemidir. Bunu yapan da teröristtir. Bunu kınamak ve net ifadelerle söylemek lazım. Yoksa kendilerinin Meclis'e giriş sebepleri ortadan kalkar. Kendileri büyük umutlarla 80 milletvekiliyle Meclis'e taşınmışken. Bu operasyon aynı zamanda PKK'nın onlara karşı yaptığı bir operasyondur. E.G: Arınç'ın açıklamasından sonra Demirtaş'ın da bir tweet'i oldu. "Merak etme, hepimiz bir gün eninde sonunda ölenler arasında olacağız. Üzme kendini" ifadelerini kullandı. G.E: Siyasettir tabi. Siz bir şey söylersiniz. O da kitle üzerinde farklı bir algı yaratmak için bir şey söyler. Sayın Arınç, bu ifadeyi kullanmasaydı daha iyi olurdu. E.G: Demirtaş'ın attığı tweet'i doğru buluyor musunuz? G.E: Demirtaş'ın ifadesi daha farklı bir şey. Hepimiz bir gün öleceğiz derken daha islami terimlerle ironi yapıyor. ÖNEMLİ OLAN BU CEVABI VERE- CEK LAFI ETMEMEK E.G: İroni yaptı. Ama ölmediğimize üzülmeyin demesini nasıl değerlendirdiniz? G.E: Önemli olan onlara bu cevabı verecek lafı etmemektir. E.G: Türkiye, şu anda terörle başbaşa. Terörle mücadelede neden başarısız oldu ülkemiz? G.E: Türkiye'nin terörle mücadelede başarısız olduğu söylenemez. Çünkü Türkiye, bir çözüm süreci yürütüyor. Bütün Ortadoğu bir yangın yeri. Suriye, Irak, Yemen, Mısır. Tüm bu istikrarsızlığın içerisinde Türkiye bir çözüm adası. Kendi sorununun çözümü için bir irade ortaya koymuş. Müzakere ve diyaloglarla sorunu çözebilme erdemini göstermiş. Ama Türkiye'nin istikametini bozmak isteyenler var. Bugün polisi, askeri öldürmek, şantiye yakmak, yol kesmek, IŞİD'in vahşi eylemine cevap mıdır? Hiç kimseyi kandıramazlar. Bu çözüm sürecini bitirmektir. Bu, Devlet'i yeniden güvenlikçi politikalara dönmeye zorlamaktır. TÜRKİYE, VERECEĞİ KADAR TOP- RAĞI YY ÖNCE VERDİ E.G: Türkiye'nin sınırında bir Kürt koridoru açıldı. Türkiye'den de toprak alarak Akdeniz'e kadar uzanan hatta bir Kürt Devletinin kurulacağı yorumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? G.E: Türkiye, vereceği kadar toprağı yy önce verdi. Bugünden sonra Türkiye, toprak moprak vermez ve kimsenin de Türkiye'den toprak almak gibi bir niyeti yok. Ama Suriye'de birtakım değişiklikler oluyorsa Türkiye buna kendi içini rahatsız etmeyecek şekilde müdahil olmalıdır. TÜRKİYE, BÜYÜK DEVLETTİR..KORKMAYIN... E.G: Nasıl? G.E: Buradaki Kürt'leri..Yani bir Kobani meselesi neredeyse Türkiye'yi karıştırıyordu. Bu algıyı iyi yöneteceksiniz. Kobani, Türkiye sayesinde kurtuldu. Ama sanki Türkiye kabahatliymiş gibi, Devlet kabahatliymiş gibi bir algı oluştu. O bölgede Türkmen'lerle, Arap'larla, Kürt'lerle, Fotoğraf: Kenan Ergen Türkiye'ye rağmen bir şey olacaksa A.B.D ile değil Türkiye ile olmalı. Türkiye, büyük Devlet'tir. Korkmayın. SINIRLARIMIZ E.G: Sınırlarımız kevgir gibi. Türkiye, neden sınırlarını iyi muhafaza edemiyor? G.E: Türkiye, sınırlarını en iyi koruyan birkaç ülkeden biridir. Sınır boyunca askeri elele tutuşturamazsınız. Sadece Suriye ile 900 km, Irak ile 400 km, İran ile 300 km sınırınız varsa askeri elele oraya dizemezsiniz. Dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir şey yok. Dümdüz bir ova. Orada jandarma karakolları, sınır güvenlik karakolları var. Ama buna rağmen boşluklar da var. Hiç kimse kendi sınırını sarp duvarlarla örüp korumamış. Teröristler geçiyor diye sınırımız kevgire döndü denmez. Bu böyledir. E.G: İçinde Aselsan ve başka kurumların da olduğu bir çalışma ile 910 km'lik sınırda fiziki bir güvenlik sistemi oluşturulacağı açıklandı. Nasıl efektif olur mu? G.E: Çok iyi bilemiyorum. Ama ciddi tedbir alınması gerekir artık. BİLDERBERG TOPLANTILARI E.G: Biliyorsunuz ki Bilderberg toplantıları, dünyada yankıları olan toplantılardır. Bu toplantılarda, Türkiye'nin 2017 veya 2018'de bölüneceği konuşuluyor. Bu noktadan baktığınızda siz neler düşünüyorsunuz? G.E: Türkiye, nasıl bölünecek? Türkiye'nin içinde Kürtler ve bir başkası. Ben ayrılmak, bölünmek istemiyorum diye ısrarla demesine rağmen Türkiye'nin içinde yaşayan hiç kimsenin demediği bir şeyi ısrarla bölünecek demek bu bir niyet beyanıdır. E.G: Ama yapmayın. Bölgede o kadar terör olayları oluyor. Ayrılıkçı Kürt'ler arasında bölünme isteyenler de var. G.E: Kim? İfade etmediler. Devlet'e karşı savaşan güç kimse bu kendi niyetini beyan ederken hiçbir zaman bölünmek ve ayrılıktan değil birliktelikten bahsediyorsa yani yaptığından bağımsız, yaptığı terördür, yaptığı affedilmez, kabul edilmez. Bütün tedbirler alınmalı. Bunlar ayrı şeyler. E.G: HDP seçmenleri arasında tam bağımsızlık isteyenler de var. G.E: Kim? Öyle bir beyanat yok. E.G: İsim veremem. Özerklik isteyen var. Federasyon isteyen var. Tam bağımsızlık isteyen var. Yok mu? G.E: Federasyon, özerklik, eyalet. Bunlar bir yönetim tarzıdır. ÖZERKLİĞİ SAVUNMUYORUM E.G: Evet. G.E: Bunları savunduğum için söylemiyorum. Özerkliği savunan biri de değilim. Hele hele HDP'nin demokratik özerkliğini hiç gerçekçi bulmuyorum. Herhangi bir parti özerkliği, federasyonu savunabilir. Türkiye'de demokrasi buna müsait. Şu anda KADEP ve HAP-PAR'ın tüzüğünde var. Ama bunlara destek yüzde 1 bile değil. Bizim Başkanlık sistemini konuşmamız ne kadar normalse bir partinin özerkliği tartışmaya açması, konuşması da o kadar normaldir. E.G: Kültürel hakların verilmesi noktasında ne düşünüyorsunuz? G.E: Kültürel haklar, evrensel, demokratik haklardır. ANA DİLDE EĞİTİMİ SAVUNUYO- RUM E.G: Ana dilde eğitimi savunuyor musunuz? G.E: Tabi. Savunuyorum. Ana dilde eğitim, bütün dünyada evrensel bir hak olarak görülüyor artık. A.B.D VE İNGİLİZ ORTAKLIĞI..KÖH- NEYEN SÖMÜRÜ DÜZENİ... E.G: Sizin geçmişte öngördüğünüz şeylerin çok büyük bir bölümü gerçekleşti. Suriye'de, Irak'da ve güneydoğuda neler olacağını öngörüyorsunuz? G.E: 1. ve 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Ortadoğu, yeniden dizayn ediliyor. A.B.D ve İngiliz ortaklığı, Ortadoğu'da köhneyen sömürü düzenlerini, daha modern sömürü düzenleriyle değiştiriyorlar. Bir yıl daha sömürebilmenin koşullarını oluşturuyorlar. Almanlar, buradan pay alamadıklarını düşünüyor. İran, farklı bir bloğun temsilcisi olarak bölgede etkin olma çabası içerisinde. İran'ın, Irak şii yönetimi. Çünkü Irak'da, Türkmen'ler, Kürt'ler, Şii'ler, Sünni'ler, Arap'lar olduğu halde, Irak'da maalesef başbakanlığı alan Şii'ler, Şii bir yönetime dönüştürdü. Demokratik ve çoğulcu bir yönetim oluşmadı ve İran ile yakınlaştı. Irak'daki Şii yönetim, Suriye'deki Nusayri yönetim İran'a yakın. Lübnan'daki Hizbullah hareketi, tamamen İran'dan başlayıp denizlere ulaşıncaya kadar bir Şii blok oluşturuyor orada. İran, bu bloğu tahkim etmek istiyor. Bu tahkimatı da A.B.D, IŞİD ile ve Kürt'ler ile kırmak istiyor. Yani Sünni bölgeler oluşturarak. Nasıl IŞİD'i kontrolde tutacak? IŞİD ile Maliki'yi görevden aldı. IŞİD ile Türkiye'ye veyahut da Barzani'ye belki biraz ayar çekti. Ama onu kontrol altında tutabilecek mi? Onu bilemiyoruz. IŞİD..Şİİ DÜNYASI..SÜNNİ DÜNYA- SI... E.G: IŞİD kimin kontrolü altında sizce? G.E: Güç dengeleri var. Kürt'ler Sünni'dir. Kürt'leri, İran ile arasına bir blok olarak koymak. Ama IŞİD'de Kürt'lerle savaşmaya başladı artık. IŞİD, rejimle savaşmıyor. Ortadoğu'da, değişik dengeler var. Türkiye, kendi iç sorununu çözerek bir an önce İran'la da doğru temelle Ortadoğu'ya barış getirmelidir. İran Şii Dünyası'nın, Türkiye Sünni Dünyası'nın temsilcisi gibi egemen güçlerin o bölgedeki egemenlik kurma arayışlarının bir parçası olurlarsa yine onlara hizmet etmiş olurlar. E.G: O halde Türkiye'nin, Ortadoğu politikasını yanlış buluyorsunuz. G.E: Yok. Yanlış bulmuyorum. Belki daha dikkatli olabilir. Çünkü A.B.D ve İngiltere, Türkiye'nin, Ortadoğu'daki müdahalelerinden rahatsız. Türkiye, bağımsız davranıyor. İran'da rahatsız. Eş zamanlı olarak hem müttefiklerimiz, hem karşı bloğumuz rahatsız. Onlar da bizim zayıflamamızı, içe dönmemizi istiyor. Bizi çatışmalara döndürmek istiyor. Türkiye de bütün bunları doğru okuyup tedbirlerini almak zorundadır. Suriye'deki ve Türkiye'deki Kürt'lerle doğru temelde bir ittifak Ortadoğu'ya barış getirebilir. İRAN-ALMAN BLOKUNUN KCK GÖRÜŞMESİ E.G: Peki bunu başarabileceğimizi öngörüyor musunuz? G.E: İran ın Alman blokunun KCK yetkilileriyle görüşüp çözüm sürecini bozması yönünde telkinde bulunduğu, buna da razı olan KCK içinde bir kesimin olduğunu biliyoruz. Yine A.B.D ve batı PKK ile direk görüşerek orada bizim dışımızda onları cesaretlendiren ve bir yapı oluşturursa o yapı Türkiye'ye nasıl döner? Ne olur? Türkiye, bir çözüm süreci yürütüyorsa, Suriye ve Irak Kürt'leriyle bu çözüm sürecini değerlendirip o birlikteliği yeniden sağlaması gerekir. O zaman Türkiye, hem büyür. Hem güçlenir. Hem de Ortadoğu'nun barışına katkı sunar. Ortadoğu'da çok ciddi bir kaos var. Herkes müdahil. Bu kaosun ortasında biz hangi beceriyi gösteririz, kriz yönetimini becerip sıyrılabilir miyiz bakacağız? ÇÖZÜM SÜRECİ BİTMEZ.. YENİDEN ÇATIŞMALAR OLABİLİR... E.G: Çözüm süreci artık bitti mi? G.E: Çözüm süreci bitmez. Yeniden çatışmalar olabilir. Şu anda PKK, bunu zorluyor. Uzun süre bu ölümler devam ettiyse Devlet sessiz kalamaz. Karşılık vermek zorundadır. Karşılık verdiği zaman nereye kadar tırmanır? Onu da bilemiyoruz. Ancak çatışmalara geri dönülebilir. E.G: Teşekkürler açıklamalarınız için. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Belki bir barış mesajı. G.E: Estağfurullah. Halklar, bu Ortadoğu'da yaşanan güç dengelerinin yeniden dizayn etmeye çalıştığı ve bütün farklılıkları çatıştırarak ayrıştırdığı bir dönemde Türkiye, kendi içindeki farklılıkları muhafaza ederek, barıştırarak birliğini, beraberliğini koruması gerekir. -BİTTİ-

14 14 30 Temmuz 2015 Perşembe TURİZM Bulut Şelalesi'ne "atlı tur" ISSN Quenn Victoria'ya mehterli karşılama MUĞLA - Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı kraliçesinin adını taşıyan dev kruvaziyer "Queen Victoria" Marmaris'e geldi. Sabah saatlerinde Marmaris Limanı'nın büyük rıhtımına yanaştırılan geminin ilçeye ilk seferi olması dolayısıyla yolcular için karşılama töreni düzenlendi. Mehter takımıyla karşılanan yolculara Türk lokumu ikram edildi ve nazar boncuğu hediye edildi. Yolculara ilçeyi tanıtıcı broşürler dağıtıldı. Gemide çoğu İngiliz, yaklaşık 2 bin yolcu ve 990 personel bulunduğu belirtildi. Gemiden gruplar halinde ayrılan turistlerin bir kısmı, günlük turlara katıldı, bazıları ise ilçe merkezini gezdi. Yolcular, yat limanı ve Marmaris Kapalı Çarşısı'nda yoğunluk oluşturdu. Marmaris Liman İşletmeleri AŞ Genel Müdürü Şükrü Tugay, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Queen Victoria"nın dünya kruvaziyer tarihinin ilk seferlerini başlatmakla isim yapmış Cunard firmasına ait olduğunu söyledi. Bu İngiliz transatlantik firmasının geçen hafta 175. kuruluş yılını kutladığına dikkati çeken Tugay, "Çok prestijli olan bu firmanın gemileri genelde İngiliz turistler tarafından tercih ediliyor. Geminin Marmaris'e ilk seferi olduğu için, yolcular için karşılama töreni düzenledik. Bu sezon ilçemize bir sefer daha yapacak. Bu gibi sektörün klasikleşmiş gemileri Marmaris'i rotalarında tuttukları için gururluyuz" dedi. Doğu Akdeniz havzasındaki siyasi istikrarsızlıklar, savaş ve terör olaylarına Yunanistan'da yaşanan kriz de eklenince kruvaziyer turizminin olumsuz etkilendiğini ifade eden Tugay, bu havzada bulunan ülkelerdeki olumsuzlukların Türkiye'ye de kötü yönde etki yaptığını kaydetti. "Gemiler sadece Türkiye'ye gelmiyor" diyen Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gemiler rotasına birçok ülkeyi ekleyerek yola çıkıyor. Bir hafta veya 10 günlük bir tur kapsamında gidilecek 4 ülkenin üçünde siyasi veya ekonomik istikrarsızlık varsa, bu durum turistleri korkutuyor. Bundan ötürü Doğu Akdeniz'de dolaşan gemilere rağbet azalıyor. Son birkaç yıldır gemilerin rotalarını başka coğrafyalara kaydırdığını görüyoruz. Gemiler özellikle Çin'e yöneldi." (AA) GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Sahibi: Grup Birikim A.Ş. adına Nizamettin ÖLMEZ Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Yıl: 45 Sayı: Temmuz 2015 Perşembe Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR RİZE - Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde Tar Deresi üzerindeki Bulut Şelalesi'ni ziyaret eden yerli ve yabancı turistler için atlı safariler düzenleniyor. Çamlıhemşin Kaymakamı Aziz Gölbaşı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rize'nin, 4 bin metre yüksekliğindeki Kaçkar ve Altıparmak dağlarını bünyesinde barındıran önemli doğa turizmi merkezi olduğunu belirtti. Ayder Yaylası'nın turizmde en cazibe merkezlerinden biri olduğunu vurgulayan Gölbaşı, yıllık 600 bine yakın turist potansiyeli olduğunu, bunun da giderek artmaya devam ettiğini söyledi. Gölbaşı, Ayder Yaylası'na gelen turistler için farklı etkinlik oluşturmak adına Türkiye'nin en yüksek şelalelerinden olan Tar Deresi üzerindeki Bulut Şelalesi'ne atlı tur başlattıklarını belirterek, "Bu doğal güzellik karşısında bu keyfi yaşamaya ben herkesi davet ediyorum" dedi. Tar Deresi üzerindeki şelaleye giden yolun, yaya yolu olarak kullanılması için çalışmalar yaptıklarını bildiren Gölbaşı, şöyle devam etti: "Kaymakamlık olarak Kaçkar Turizm Birliği ile çalışmalar yürüttük. Bu sayede yaklaşık iki yıldır burası, Ayder Yaylası'na gelen turistlerimiz için güzel bir yürüyüş parkuru haline geldi. Buranın doğal kalmasını istedik ve herhangi betonarme yapıya sıcak bakmadık. Sadece bu yörenin kültürünü yansıtacak şekilde atlı safari yapılmasını sağladık. Özellikle Arap turistlerimizin yoğun ilgisiyle karşılaştık." Çamlıhemşin Belediye Başkanı Osman Haşimoğlu ise Bulut Şelalesi'nin Türkiye'nin en yüksek rakımdan akan şelalesi olduğuna işaret etti. Haşimoğlu, "Burası ancak atlı tur veya doğa yürüyüşü yapılarak görülebilecek parkura sahip. Arap turistlerin Bursa tutkusu Tamamen doğal ortamda bulunan şelaleyi, herkesin görmesini tavsiye ediyoruz" dedi. İşletme sahibi Mustafa Memoğlu ise Kaymakam Gölbaşı ve Belediye Başkanı Haşimoğlu ile Ayder Yaylası'nda, turizmde çeşitlilik olması için böyle bir şey düşündüklerini dile getirdi. Memoğlu, "Gelen turistlerimiz Bulut Şelalesi'ne, 2 kilometrelik parkurda atlı üzerinde yolculuk yaparak ulaşıyor. Özellikle parkurun açıldığı ilk günde Arap turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaştık. Bölgemizde termal ve kültürel turizme bir de atlı turizmi BURSA -Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Güney Marmara Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet Akkuş, Ramazan Bayramı sonrası pek çok Arap turistin yine Bursa'yı tercih ettiğini belirterek, kentteki turistik tesislerin dolduğunu söyledi. Akkuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yıllardır Ortadoğu ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini anlattı. Bursa'nın öne çıkan güzelliklerini turistlere sunmaya çalıştıklarını dile getiren Akkuş, şöyle konuştu: "Her yıl Ortadoğu'da Bursamızın ve ülkemizin tanıtımı için uluslararası fuarlarda stantlar açıyoruz. Bu tanıtımlar sayesinde ülkemizi ziyaret eden misafirlerimizi ağırlarken, bununla beraber Bursamızın ekonomisine de büyük katkı sağlıyoruz. Turistik çalışmalarla Bursa esnafı ve ülkemiz kazanıyor. Bu kazancın ve ziyaretçilerin sayısının her yıl artmasında, gösterdiğimiz başarılı çalışmalar sonucu herkes turizm pastasından payına düşeni alıyor." Akkuş, yabancı konukların ülkelerine döndüğünde genelde Türkiye, özelde Bursa ile ilgili olumlu izlenimlerinin başka turistlerin gelmesini de sağladığını vurguladı. kazandırmış olduk" ifadesini kullandı. Bölgeye İzmir'den gelen Onur Aydoğdu, "Bu eşsiz doğanın içinde atlı yolculuk yapmak çok güzel. Herkesin yaşaması gereken bir zevk. Bulut Şelalesi de Karadeniz Bölgesi'nin en güzel şelalelerinden biri. Buradaki temiz hava ve oksijen insanın başını döndürüyor. Burası dünyadaki cennet gibi yerlerden biri. Bu yolcuğu atla yapmak ayrı bir heyecan. O şelaleye vardığında aldığı haz tarif edilmez. Bu yüzden herkese, burayı gelip görmelerini tavsiye ediyorum" diye konuştu. Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Şevket Kalaycı, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Rüzgarlı Caddesi Plevne Sokak No:14/4 Ulus - ANKARA Tel: Fax: Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 30 Temmuz 2015 Perşembe Vidal resmen Bayern Münih'te ANKARA - Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) takımlarından Bayern Münih, Juventuslu orta saha oyuncusu Arturo Vidal'i resmen transfer etti. Kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada, 28 yaşındaki Şilili futbolcu ile 4 yıllık sözleşme imzalandığı belirtildi. İmza töreninin ardından değerlendirmelerde bulunan Vidal, Bayern Münih'e imza attığı için mutlu olduğunu belirterek, "Kariyerimde yeni bir sayfa açtım ve umarım başarılı olurum. Takımıma yardımcı olmak ve kupalar kazanmak istiyorum. Bireysel olarak bir rüyamı gerçekleştirdim" ifadelerini kullandı. (AA) Hedefi "El Clasico"da Arda'ya karşı oynamak Orta Asya'dan gelen ata sporu: Karakucak güreşi ANKARA - Spor Toto Süper Lig takımlarından Gençlerbirliği'nin alt yapısında yetişen İrfan Can Kahveci, öncelikli hedefinin İstanbul takımlarına gitmek olmadığını belirterek, "El Clasico"da, Barcelona'ya imza atan Arda Turan'a karşı oynamak istediğini söyledi. İrfan Can, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Süper Lig'de iyi bir sezon geçirdikten sonra, kendisini daha çok geliştirmek için Avrupa'ya gitmek istediğini kaydetti. İspanya Birinci Futbol Ligi (La Liga) ekibi Real Madrid'te forma giymeyi hedeflediğini anlatan İrfan Can, "Hedefim Real Madrid forması giymek ve Arda Turan'a karşı oynamak. Arda Turan'ı burada ıslıklıyorlardı ama Avrupa'da kendini geliştirdi ve Barcelona'ya imza attı" dedi. Avrupa'da antrenman tekniklerinin bile çok farklı olduğuna dikkati çeken genç futbolcu, "Avrupa'da futbolcunun kendisini geliştirmesi için her türlü ortam var. Özellikle İspanya Ligi'ni hedef alıyorum. La Liga'nın oyun olarak Süper Lig'e de yakın olduğunu düşünüyorum. Kendimi geliştirip daha sonra Real Madrid'te forma giymek istiyorum" diye konuştu. Öncelikli hedefinin İstanbul takımlarına gitmek olmadığını kaydeden İrfan Can, gelişme döneminde İspanya'nın orta düzey takımlarını, İstanbul kulüplerine tercih ettiğini dile getirdi. "Gençlerbirliği'nde doğdum, büyüdüm, yetiştim ve gelecekte de 'Gençlerbirlikli' diye anılmak istiyorum" diyen İrfan Can, kulüp başkanı İlhan Cavcav için, "Babamız, o da bizi oğlu gibi görüyor" ifadesini kullandı. İlkokula giderken, arkadaşının Gençlerbirliği Futbol Okulu'na yazılması sayesinde futbola ilgilenmeye başlayan ve kötü alışkanlıklardan uzak durması için, ailesi tarafından bu yönde desteklenen 1995 doğumlu İrfan Can, yarım sezon sonra kulübün alt yapısına seçildi. Başkent ekibinde futbola başladığı günden bu yana bütün yaş gruplarında forma giyen ve teknik direktör Mustafa Kaplan'ın Hacettepe'den Gençlerbirliği'ne getirdiği beş futbolcudan biri olan İrfan Can, Veyis Kamber yönetimindeki Geçlerbirliği A2 takımıyla lig ikinciliği, kırmızısiyahlı ekibin pilot takımı Hacettepe formasıyla da 2. Lig'e yükselme sevinci yaşadı. (AA) BURDUR - Orta Asya'daki Türk topluluklarının yağsız olarak çayırlarda icra ettiği Karakucak güreşi, minder ve yağlı güreşlerin temelini oluşturuyor Temeli, Orta Asya'daki Türk topluluklarına dayanan, minder ve yağlı güreşlerin temeli olarak değerlendirilen Karakucak güreşleri, günümüzde çayırlarda yağsız olarak, festival veya kültürel etkinlikler kapsamında sürdürülüyor. Burdur Güreş İl Temsilcisi Hasan Özen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarihi öneme sahip Karakucak güreşlerindeki birçok hareketin bir anlamı olduğunu söyledi. Özen, peşrev çekmenin, rakibini selamlama, tartma ve ısınma hareketleri anlamına geldiğini, çayıra diz çöküp elini göğsüne ve alnına götürmenin ise "Topraktan geldik yine toprağa döneceğiz" ya da rakibe "Sen benim ustamsın" anlamını taşıdığını dile getirdi. Güreş antrenörü Engin Bakay, Orta Asya'dan Anadolu'ya göçen Türkler'in yaylalardaki çayırlarda güreşerek bu sporu günümüze kadar yaşattıklarını söyledi. Sessizce madalyalara koşuyor Ergin Ataman, Aziz Yıldırım'a cevap verdi TRABZON - Trabzon'da küçük yaşta çığ altında kalarak işitme yetisini kaybeden 57 yaşındaki Hasan Suiçmez, Türkiye ve yurt dışında elde ettiği başarılarla genç sporculara örnek oluyor. Spora küçük yaşta başlayan Hasan Suiçmez, 37 yıldır spordan hiç vazgeçmedi. Atletizm alanında antrenörlük yaparak birçok sporcu da yetiştiren Suiçmez, yaşına rağmen yurt içi ve yurt dışında katıldığı yarışmalarda 397 madalya elde etti. Hasan Suiçmez, işaret dili tercümanı Kübra Çolak aracılığıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluk yıllarından itibaren atletizmin kendisinde vazgeçilmez bir tutku olduğunu söyledi. Yaşına rağmen koşmayı bırakmadığını vurgulayan Suiçmez, "Hayatım boyunca spordan hiç vazgeçmedim. Sporun benim hayatımda çok farklı bir yeri var, Her gün yaklaşık 20 kilometre koşuyorum. Koşmak da spor yapmak da beni hayata daha çok bağlıyor" dedi. Sporun kendisine zorluklarla mücadele etme azmi verdiğini belirten Suiçmez, "Yaşadığım birçok sıkıntıyı spor sayesinde unutuyorum. Bu durum da beni spora daha çok yönlendiriyor. Yaklaşık 20 yaşından itibaren atletizm müsabakalarına katılıyorum. Katıldığım yarışmalarda madalya kazanmak çok hoşuma gitti. Daha çok koşmak ve daha çok madalya almak istedim" diye konuştu. İlk madalyasını İsviçre'de aldığını anlatan Suiçmez, "İlk madalyamı aldıktan sonra koşu artık benim için tutkudan öte yaşam biçimi haline geldi ve şu ana kadar 397 madalya elde ettim. Yurt içi ya da yurt dışı benim için fark etmiyor. Atletizm ile alakalı nerede bir koşu varsa oraya gidiyorum" ifadelerini kullandı. Hasan Suiçmez, 37 yıldır Türkiye'yi yurt dışında Almanya, İsviçre, Rusya, İtalya, Romanya gibi birçok ülkede de temsil ettiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yurt içinde de birçok kez yarıştım ve çeşitli dereceler elde ettim. Türkiye'de imkanlarım yettiği sürece nerede bir yarışma duymuşsam oraya gittim. Atletizm sayesinde engelimi unutuyorum. İşitme engelliyim ama engelsiz kişilerle de koşuyorum. Ben güzel dereceler elde ettiğime inanıyorum. İnşallah gençlere güzel örnek olabilirim. Engelli ya da engelsiz herkesin sağlıklı olmak için spor yapması gerekir. İnsanlar hiçbir şey yapamıyorsa bence sağlık için yürüsünler. İnanın ki gerçekten faydasını göreceksiniz." (AA) İSTANBUL- Galatasaray ve A Milli Basketbol Takımı Başantrenörü Ergin Ataman, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın, antrenörlerin kulüp ve milli takımlarda aynı anda görev almasına karşı olduklarına yönelik açıklamasıyla ilgili "Biz vatani görevimizi yapıyoruz, Allah herkese bu görevi yapmayı nasip etsin" dedi. AA muhabirine açıklamada bulunan Ataman, Aziz Yıldırım'ın milli takımlarda görev yapan antrenörlerin kulüp takımlarında da görev almasına karşı olduklarını ve bu konuda gerekeni yapacaklarına yönelik açıklamasını değerlendirdi. Ataman, Fenerbahçe Kulübü Başkanı'nın bu konuda isim vermeden açıklamada bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Sadece benimle alakalı değil, genel bir konuşma yapmış. Ben kendi açımdan şunu söylemek istiyorum; milli takım çalıştırmak vatani bir görev. Milli takımda oynamak oyuncular için bir görev. Biz bunu büyük bir zevk ve heyecanla yerine getiriyoruz. Bunu yaparken de hiçbir ayırım yapmıyoruz. Türkiye'nin, Türk halkının heyecan duyacağı bir takım oluşturmak için çalışıyoruz. O açıdan ben milli takımla ilgili hiç kimsenin spekülasyon yapmasını doğru bulmuyorum. (AA)

16 30 Temmuz 2015 Perşembe İkizdere ilçesin'e bağlı Başköy'de yaşayan vatandaşlar, kırmızı benekli alabalıkların kaçak avlanmasını önlemek için köy yolunu demir kapıyla kapattı KIRMIZI BENEKLİ ALABALIĞIN avlanmasına demir kapılı önlem RİZE (AA) - İkizdere ilçesine bağlı Başköy'de vatandaşlar, 2 bin 100 rakımlı Cimil Yaylası'nda bulunan kırmızı benekli alabalıkların ağla kaçak avlanmasını önlemek için köy yolunu demir kapıyla kapattı. Köy halkı, 2 yıl önce köy meydanına kapı yapmaya karar verdi. Üzerinde 'Balık avı yasaktır' yazısı bulunan ve gün boyu açık kalan kapı, akşamları kilitleniyor. Araçlarıyla çıkmak isteyen vatandaşlar, köy sakinlerinden yardım istiyor. Köyde ikamet eden Şuayip Mahmutoğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, köy halkı olarak kapıyı yapmaya karar verdiklerini söyledi. Nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan kırmızı benekli alabalıkları korumak için kapıyı yaptırdıklarını belirten Mahmutoğlu, "Farklı bir amacımız yok. Aileleri ile gelen misafirlere kapıyı kapatmıyoruz. Sadece geçe buraya balık tutmaya gelen kaçak avcılar için bu kapıyı kapatarak önlem aldık" dedi. Köyde ikamet eden Süleyman Cesur ise Doğa Koruma ve Milli Parklar 12. Bölge Müdürlüğünün köye bekçi veremediği için böyle bir yola başvurduklarını ifade ederek, "Yoksa diğer türlü gece gelip burada balık avlıyorlar. 'Bazılar ise köye neden kapı yapıldığını' söylüyor. Biz de 'burada balık tutmayın ama istediğiniz yere gidip gezebilirsiniz' diyoruz. Bazıları ise tutmayacağız deyip balık tutuyor. Bunun için bizde kapıyı kapattık. Başka bir nedenle yolu kapatmadık. Biz derelerimizde balık avlanmasına karşıyız" dedi. Leyleklerin, renkli çekirge mesaisi Fransa'da 560 bin yıllık insan dişi bulundu - Ülkenin güneyindeki Pyrenees-Orientales bölgesinde yapılan kazıda 560 bin yıl öncesine ait insan dişi bulundu - Dişin bugüne kadar Fransa'da bulunan en eski insan kalıntısı olduğu tahmin ediliyor PARİS (AA) - Fransa'nın güneyindeki bir mağarada yapılan kazı çalışmasında 560 bin yıl öncesine ait olduğu belirlenen insan dişi bulundu. Ülkenin güneyindeki Pyrenees- Orientales bölgesindeki Tautavel kentinde Arago mağarası kazı bölgesinde ortaya çıkarılan dişin, geçen hafta iki gönüllü gencin çalışması sırasında bulunduğu belirtildi. İncelemeler sonucunda uzmanlar dişin en az 560 bin yıl öncesine ait olduğunu belirledi. AA muhabirine konuşan kazı sorumlusu paleoantropolog Amelie Vialet, dişin Fransa'da bugüne kadar bulunmuş en eski insan kalıntısı olduğunu söyledi. Kazının yapıldığı seviyede 500 bin yıl öncesine ait kalıntılar bulmayı beklediklerini ama insan kalıntısı bulmayı ummadıklarını kaydeden Vialet, "Bu dişin bulunduğu seviyede o döneme dair daha fazla insan kalıntısı ortaya çıkarabiliriz" dedi. Vialet, daha önce Arago mağarasında bulunan ve bölgenin üne kavuşmasını sağlayan 450 bin yıllık "Tautavel insanı" adı verilen insan kalıntısıyla 560 bin yıl öncesine ait insan dişini karşılaştıracaklarını ifade etti. Vialet, böylece iki insan tipi arasındaki farkların öğrenilebileceğini dile getirdi. Vialet, dişin bulunmasıyla preneandertal insan hakkında şimdiye kadar ulaşılmamış bilgilerin de su yüzüne çıkacağına inandığını belirtti. Dişin bulunmasıyla bilim insanlarının Avrupa'daki ilk insanların morfolojik yapısı hakkında yeni bilgilere ulaşabileceği tahmin ediliyor. Dünyanın birçok yerinden arkeolog ve gönüllülerin katıldığı Tautavel kasabasındaki kazılarda geçen yıllarda 450 bin yıl öncesine ait insan kalıntısı bulunmuştu. Bugüne kadar yaklaşık 80 bin ila 500 bin yıl arasında geçmişe sahip 600 binden fazla kalıntı ortaya çıkarılan mağarada 148 insan kalıntısı bulunmuştu. Geçen hafta bulunan ve basına bugün duyurulan Arago 149 ismi verilen diş ise bölgede bulunan 149'uncu insan kalıntısı olarak tarihe geçti. Arago 149, bölgede bulunan en son insan kalıntısından yaklaşık 100 bin yıl daha eski. Bölgedeki kazının sorumlusu Fransız paleoantropolog Amelie Vialet, Paris'teki Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nde araştırmacı olarak çalışıyor. Vialet, Denizli'de 2002'de bulunan "Denizli Adamı" adı verilen 1,2 milyon yıl öncesine ait kafatasını bulan kazı ekibinde de yer almıştı. Denizli'nin Kocabaş mahallesinde bir mermer işçisinin tesadüfen bulduğu ve bazı kaynaklarda ismi "Kocabaş Adamı" olarak da geçen fosilin en başta 500 bin yıllık olduğu tahmin edilmiş, ardından yapılan araştırmalar sonucu 1,2 milyon yıl önceye ait olduğu tespit edilmişti. Bilim insanları, Afrika'da bulunan ve bugüne kadar bulunanların en eskisi sayılan insan fosilinin 2,8 milyon yıl öncesine ait olduğunu belirtiyor. Bölgedeki hububat hasadı sırasında biçerdöverlerin peşinden giderek tarlalardaki böceklerle beslenen leylek sürüleri, ilginç görüntüler oluşturuyor KONYA (AA) - Konya'nın Beyşehir ilçesinde, biçerdöverlerle ekili alanlarda yapılan hasadın ardından açığa çıkan çekirge ve böceklerin peşindeki leylek sürüleri, renkli görüntülere neden oluyor. Beyşehir-Isparta karayolu çevresinde hububat tarlalarında hasat devam ediyor. Hasat sırasında tarlalara inen leylek sürüleri, ürünlerin toplanmasının ardından ortaya çıkan çekirge, böcek ve farelerle besleniyor. Biçerdöver operatörü Ahmet Pırtık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarlada çalışırken sık sık bu manzara ile karşılaştığını, Beyşehir Gölü kenarında yazı geçiren leylek kolonileri için hasat döneminin bir fırsat olduğunu anlattı. Pırtık, "Başka bölgelerde bu manzarayı görebilmek pek mümkün değil. Leyleklerin biçerdöverin arkasından ilerleyişi güzel görüntü oluşturuyor. Çevreden geçenler, bu manzarayı görünce durup fotoğraf çekiyor" dedi. Hüyük Ziraat Odası Başkanı Hürriyet Şahin de hububat döneminde leyleklerin, biçerdöverleri izleyerek biçilen ürünlerin arasındaki çekirge, böcek ve tarla fareleriyle beslenerek bir nevi tarla temizliği yaptığını dile getirdi.