XVI. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA OSMANLI DEVLETİ NİN KARADENİZ SİYASETİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "XVI. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA OSMANLI DEVLETİ NİN KARADENİZ SİYASETİ"

Transkript

1 XVI. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA OSMANLI DEVLETİ NİN KARADENİZ SİYASETİ Kılıç, R. (2006).XVI. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti nin Karadeniz siyaseti. III. Uluslar Arası Trabzon ve Çevresi Kültür ve Tarih Sempozyumu, Trabzon, (16-18 Mayıs 2006), C.I, ss Prof.Dr Remzi Kılıç Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ÖZET: XVI. yüzyıl gerek Osmanlı devletinin gerekse diğer Türk devletlerinin biri birileriyle kıyasıya rekabet ettikleri ve Türk tarihi açısından Türklerin güçlü oldukları bir dönemdir. XVI. yüzyılın ikinci yarısında, Osmanlı devletinin yönetiminde Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murad, padişah olarak hüküm sürmüşlerdir tarihinde Kanuninin Rusya ve Safevilere karşı Karadeniz ile Hazar Denizini bir birine bağlama ve Osmanlı devletinin Karadeniz ve Kafkasya bölgelerinde kalıcı hakimiyet kurma mücadelesine yöneldiğini görüyoruz. Ancak, Don-Volga Kanal Projesiveya Astarhan Seferiolarak bilinen tarihi olay, II. Selim zamanında 1569da Sokullu Mehmed Paşa tarafından uygulamaya konulmuştur. Osmanlı devleti, Karadenizin kuzeyinden Türkistana kadar uzanan ve XVI. yüzyılda Altınordu devletinin toprakları üzerinde kurulan; Kazan, Kırım, Astarhan Sibir, Nogay ve Kasım hanlıkları gibi hanedanların, Rus çarlığına karşı mücadelelerinde, Kafkasların güvenliğinin sağlanması hususunda, Türkistanlı tüccarların ve hacıların rahatça ulaşımlarında ve Karadenizde Osmanlı gemilerinin serbestçe gidip gelmelerini sağlamak gibi konularda, bir Karadeniz

2 siyaseti geliştirmiştir. Fatih Sultan Mehmedin 1461de Trabzonu fethiyle başlayıp, Yavuz Sultan Selimin Trabzon valiliği ve Çaldıran seferiyle gelişen, Osmanlı devletinin Karadeniz siyaseti, Kanuni Süleyman ile devam etmiş ve II. Selim devrinde ( ) somut projeler ve seferler ile ortaya konulmuştur. III. Muradın ( ) Türkistandaki Özbek II. Abdullah Han ( ) ile sağladığı, hem Rusya çarlığına karşı, hemde İranda Safevilere karşı, dostluk ve dayanışma örneği, Karadeniz siyaseti bakımından üzerinde durulması gereken çok önemli hususlardır. Karadeniz ve Kafkaslar bölgesi her zaman stratejik öneme sahip bir sahadır. XVI. yüzyılın ikinci yarsında bölgeye Rusya çarlığı ve Safevi devleti hakim olmak istemişlerdir. Osmanlı devleti, Karadenizin kuzeyindeki Türk hanlıkları ve Türkistandaki Özbek Hanlığı ile kardeşlik ve dostluk siyaseti takip ederek, daima işbirliği içerisinde hareket etmişlerdir. Osmanlı devleti, Karadenize dökülen Ten (Don) nehri ile Hazar Denizine dökülen İdil (Volga) nehirlerini bir kanal ile birleştirerek, Rusların Kafkaslar ve Karadenize inmelerini engellemek ve bu bölgede Türk hakimiyetini devamlı kılmayı amaçlamıştır. Böylece, hem Karadeniz bölgesi, hem de Kafkaslar bölgesi ve öte yandan Türkistanın güvenliği ve Türk hanlıkları ile işbirliği içerisinde, Türk hakimiyeti temelli gerçekleşmiş olacaktı. Osmanlı tarihinin Türkçe arşiv belgeleri, kaynaklar ve inceleme eserlerine dayanarak bu araştırma hazırlanmıştır. * Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yeniçağ ve Yakınçağ Tarihi Öğretim Üyesi. GİRİŞ: XVI. yüzyıl ortalarında Osmanlı devletinin başında, babası Yavuz Sultan Selim vali iken, 1494 yılında Trabzonda doğmuş olan Kanuni Sultan Süleyman ( ) padişah olarak bulunuyordu. Kanuni zamanında Osmanlı devleti, Türk tarihinin altın çağlarından birini yaşamaktaydı. Osmanlı devleti, Avrupada Almanya ve İspanyaya karşı Fransayı himaye etmekteydi. Osmanlılar, Viyana kapılarına dayanarak, rakipsiz

3 bir devlet kurmak gücünü göstermeyi başarmışlardı[1]. Yavuz Sultan Selimin Doğuya (1514) Safeviler üzerine ve Güneye ( ) Memluklar üzerine, yaptığı seferler sonucu, Osmanlı devletinin ülkeleri genişlemiş ve hakimiyet sahaları daha da artmıştı. Safeviler İranda ağır bir darbe yemiş, Suriye, Hicaz ve Mısırda bulunan Memluklar devleti, artık tarihe karışmıştı. XVI. yüzyılın ikinci yarısına baktığımızda, Osmanlı toprakları Üç Kıtaüzerine yayılmaktaydı. Tuna nehrinden Fırat nehri ötelerine, Kırım ülkesinden Cezayire kadar uzanıyordu. Mekke, Medine, Kudüs, Kahire ve Şam gibi, tarihi yerler başta olmak üzere, Türkler Afrikanın büyük bir kısmını yönetimleri altına almışlardı. Barbaros kardeşler, Osmanlı devletini Batı Akdenizin en güçlü kuvveti haline getirmişlerdi[2]. Karadeniz çoktan bir Türk gölü haline gelmişti yıllarında, Fatih Sultan Mehmed ( ) Karadenizin kuzeyindeki toprakları Osmanlı devleti himayesi altına almıştı. II. Bayezid ( ) ve Yavuz Sultan Selim devirlerinde, Kırım Hanlığı başta olmak üzere, Karadenizin kuzeyindeki Türk hanlıkları ile son derece müspet ilişkiler sürdürülmüştür. Sancak beyliğine Kefede başlayan Kanuni Süleyman ( ) şehzadeliğinden itibaren Karadeniz sahasının önemini bilmekteydi. Kanuni Süleyman, padişah olduktan sonra Osmanlı devletinin hakimiyetini hem denizlerde hem de karalarda artırmıştır. II. Selim ve III. Muradda Karadeniz bölgesi, Kafkaslar ve Karadenizin kuzeyindeki Altınordu Hanlığının yerine kurulmuş olan hanlıklar ile dayanışma ve dostluk üzerine olmuşlardı. Eskiçağlardan itibaren Karadeniz bölgesi, Ege ve Akdeniz ile yoğun bir ekonomik bütünlük oluşturmuştu. Kırımın kıyısında bulunan denize açık az nüfuslu Kuzey Karadeniz kesimleri ve Boğdan (Moldova), önemli miktarda ürettikleri tahıl, et, balık ve diğer hayvani ürünleri, sık nüfuslu Güney kesimine aktaran bir ihracat kapısı olma özelliği taşırdı. Güneyden ise, Kefe, Kili, Akkirman gibi, kuzey limanlarına büyük miktarda ipek, pamuk ve kenevirden yapılmış kumaşlar gönderiliyordu. Karadenizde XV. ve XVI. yüzyıllarda kuzey-güney ticareti

4 önemli sayılabilecek boyutlara ulaşmıştı. Karadenizin Kuzey kesiminde Harzem ve Azerbaycandan Aşağı Volga ve Azak bölgesine uzanan güzergah 1520 yıllarına kadar oldukça faal bir durumdaydı. Karadenizde kuzey-güney ticareti, denizden Bursa-İstanbul- Kefe veya Akkirmanı takip ediyordu. Bu güzergahta önemli miktarda Türk-Müslüman tüccarı faaliyet gösteriyordu. Ruslar, Fatihten itibaren Kefe ve Azak gibi limanlara gelerek mallarını satabiliyorlardı. XVI. yüzyıla gelindiği zaman Ruslar, Karadenizde serbest ticaret yapabilmek için Osmanlı devletinden ahitname almışlardı. Ayrıca, Osmanlı devletinin Karadeniz sahillerinde birçok resmi gemi inşa tezgahları bulunmaktaydı. Bunlar arasında en önemlisi Candaroğullarından bu tarafa kullanılmakta olan Sinop tersanesi idi[3]. Ruslar, XVI. yüzyıla gelinceye kadar dünya tarihinde önemli bir varlık gösterememişlerdi. III. İvandan ( ) itibaren Rusların gücü hissedilir hale gelmiştir. Özellikle IV. İvan dönemi ( ), Rusların kuvvetlerini birleştirdiği, Türk illerinde hüküm süren; Kazan, Astarhan, Nogay, Kasım ve Kırım gibi hanlıkların zayıfladığı dönem olmuştu. Denebilir ki, XVI. yüzyılda Türk hanlıkları için güneydeki Şii-Safevi tehdidinden başka kuzeyde Rusya çarlığı ciddi bir tehlike oluşturmaya başlamıştı[4]. Bu gibi sebeplerden dolayı, Osmanlı devleti XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra, Ruslara kaşı Karadeniz ticareti ve siyaseti konusunda tavır almışlardır. Kefe ve Akkirman gibi bazı Osmanlı limanlarında, Ruslara ait mallar ve kürk ticareti oldukça azalmıştır. Bunun sebebi, Rus Çarı IV. İvanın 1547 yılından itibaren Karadenizin kuzeyinde bulunan Kazan, Nogay, Kasım ve Astarhan hanlıklarına karşı uyguladığı işgalci, yayılmacı ve saldırgan siyasetidir. IV. İvan zamanında, Ruslar ile Osmanlıların Karadeniz hakimiyeti ve siyaseti meselesinde karşı karşıya geldiklerini söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra Türkistanlı hacıların durumu, Harzemli tüccarların Rusları, Osmanlı padişahlarına şikayetleri vb. diğer olayları da ilave etmek gerekir. Ruslar, İranda hüküm süren Safeviler ile birlikte hareket ederken, Osmanlılar da Türkistan Hanlıkları

5 ile beraber siyaset ve ittifak etmişlerdir. OSMANLI DEVLETİNİN KARADENİZ SİYASETİ: XVI. yüzyılın ikinci yarısında, çok açık bir biçimde Rus Çarı IV. İvanın Türk hanlıklarına karşı işgalci tutumu, Kanuni Süleymanı dünyanın en kudretli ve sorumlu devletinin padişahı olarak harekete geçirmiştir. Kanuni Süleymanın bu sebepten dolayı, 1563 yılında Ruslara karşı yoğun bir savaş hazırlığı içerisine girdiğini görüyoruz. Hatta, Don-Volga Kanalı projesinin Kanuni Süleyman zamanında planlandığını, ancak ortaya çıkan Avusturya-Macaristan topraklarındaki hadiseler yüzünden, padişahın Rusya çarlığı üzerine sefer yapmaktan vazgeçmek zorunda kaldığını biliyoruz. II. Selim, babası Kanuni Süleymanın sağlığında kardeşi şehzade Bayezid ile taht mücadelesine girişmiş, işin sonunda Osmanlı devleti tahtına yegane namzet olarak kalmayı başarmıştı. II. Selim, Kanuninin Zigetvar önlerinde vefat ettiği haberini Sokullu Mehmed Paşadan aldığı zaman Kütahyada sancak beyliğinde bulunuyordu. Kütahyadan gelerek 24 Eylül 1566da Osmanlı devleti tahtına oturmuştu[5]. II. Selim, padişah olduktan sonra Osmanlı hükümetinin idaresini Sokullu Mehmed Paşaya havale ederek, sekiz yıl süren iktidarı boyunca endişesiz ve başarılı bir dönem geçirmiştir. II. Selim, Zigetvardan babası Kanuni Süleymanın naşının getirilip, İstanbulda Süleymaniye Camiinin avlusundaki türbeye defin edilmesinden sonra, Osmanlı tahtında bir çok mesele ile yüz yüze gelmiştir. XVI. yüzyılın ikinci yarısında, dünyanın en büyük devletlerinden biri olan Osmanlı devleti; Orta Avrupadan Basra Körfezine, Karadenizin kuzeyindeki Kırımdan İrana, Türkistana, Mısırdan Arabistan yarımadasına, Yemene, Hint Okyanusuna kadar uzanan geniş coğrafyalarda hakimiyetini ve etkinliğini sürdürmekteydi. II. Selim, Kanuni Süleyman devrinin sonlarında, Karadenizin kuzeyinde bulunan Rusya çarlığının, Türk yurtlarından Kazan (1552) ve Astarhanı (1556) acımasız bir şekilde nasıl işgal ettiğini, Kırım Hanlığının gelecekte aynı tehlikeye maruz kalabileceğini, Rusların artık Karadeniz ve Kafkaslar sahasını

6 baskı altına almaya çalışacaklarını biliyordu. Akıllı bir devlet adamı olan Sokullu Mehmed Paşayı bu gibi sebeplerden, vezir-i azam olarak görevlendirmişti. Kanuni Süleyman, vefatından önce yalnız Rusların, Karadeniz ve Kafkaslar üzerinde teşkil ettiği siyasi tehlikeyi önlemek için değil, Kuzeyde ve Türkistandaki Müslümanlar nazarında Halife-i ruy-i zeminsıfatıyla haiz olduğu dini nüfuzu korumak için de harekete geçmek istiyordu. Onu İslamiyetin hamisi yapan en mühim sıfatı, Mekke ve Medinenin hadimi, Hac yollarının koruyucusu olması idi. Aynı durum II. Selim için de geçerliydi. Çünkü O, her yönüyle Osmanlı devletinin padişahıydı[6]. II. Selim devrinin başlarında, Türkistan Müslümanlarına, hac veya ticaret için Osmanlı ülkelerine geçmek, hemen hemen imkansız hale gelmişti. Bunun için Şeybanilerden (Özbekler) Harzem Hanı Hacı Mehmed ( ), yeni Osmanlı padişahı II. Selime Haydar Bahadır adındaki elçisi ile bir mektup göndermişti. Mektubunda; Acem Şahının Türkistandan giden hacıları kendi memleketine girer girmez tutuklattığını ve Astarhanı alan Moskofların da, hacılara ve tüccarlara yol vermeyip güçlük çıkardığını bildiriyordu. Astarhanın Osmanlılar tarafından fethedilip, bu yolun açılmasını istiyordu. Şüphesiz O, Halife-Sultana Kazan ve Astarhan gibi, Müslüman memleketlerinin kafirmoskoflar eline düşmesinden de şikayet ediyordu[7]. Bir taraftan Rusya çarlığını öte yandan Safevi şahlığını Osmanlı devletine şikayet etmekteydi. II. Selim, Harzem Hanı Hacı Mehmede gönderdiği cevabında; İran Şahının tutuklattığı adamların kurtarılmasına çalışacağını ve hacılarla tüccarların, emniyetle gidip gelebilmeleri için, Astarhan yolunun açılmasına niyet ettiğini bildiriyordu. Osmanlı devletine, Moskoflara karşı şikayetler, sadece Kırımdan ve Nogaylardan değil, Türkistan Müslümanlarından da geliyordu. Türkistan ve Karadenizin kuzeyindeki Türk illerindeki Müslümanların müracaatlarını yerine getirmek için Ruslara karşı harekete geçmek, Osmanlı Sultanı için bir kere daha bir zaruret olarak kendini gösteriyordu. Bu mektuplarda belirtildiğine göre, hacılar kadar tüccarların menfaati de

7 önemli idi. İdil havzası yüzyıllardan bu tarafa Harzeme (Hive) yalnız siyasi değil, kültür ve ticaret bakımından da sıkı sıkıya bağlı idi[8]. Çünkü, İdil nehri havzasında yaşayan Bulgar hanlarına ve halkına, onuncu yüzyılda Müslümanlığı Harzemli tüccarlar benimsetmiş ve öğretmişlerdi. II. Selim devrinde, Türkistandan Osmanlı devletine gelen mektupların çoğu, hacıların durumları, geliş ve gidişleri ile ilgilidir. Oralardan gelen elçiler İstanbula gelirler, gerekli görevlerini yaparlar, sonra Mekkeye Hacca giderler ve tekrar İstanbula dönerlerdi[9]. Türkistanlı hacıların ve elçilerin içinde, aylarca İstanbulda kalanlar da olurdu. Bu elçilerin güven içinde Hacca gidip gelmeleri Osmanlı devletinin en çok önem verdiği işlerden biri idi. Hacılar topluluğu, yolda her hangi bir saldırıya uğradığı an, hemen durum Osmanlı padişahına bildirilir ve gereken yapılırdı[10]. XVI. yüzyılda, Osmanlı devleti, adeta bütün Türklerin hamisi olarak görülmekteydi. Rusların 1556 yılında Astarhanı işgal etmeleri, Türkistan Müslümanlarının Hazar Denizinin kuzeyinden İstanbul ve Mekkeyi ziyaretlerini imkansız hale getirmişti. Güneyde de Şii- Safeviler, Türkistan hacılarının topraklarından geçmesine izin vermiyorlardı[11]. Bu arada Rusların İdil nehri vadisine yerleşmeleri ile Türkistan istikametinde yayılmaya başlamalarından endişeye kapılan Türk-Müslüman ahali, İstanbula gönderdikleri mektuplar ve elçiler ile Osmanlı padişahından acil yardım istiyorlardı[12]. Çünkü, Türkistanda saltanat süren Türk hanlarının kuvvet ve kudretleri, Kazan ve Astarhanı işgal eden Moskoflara karşı, etkili bir darbe vuracak durumda değildi. Bütün Türk ve İslam aleminin hamisi, bütün Türkistan ve Avrupanın en güçlü asker milleti, Osmanlı Türkleri idi. Bu yüzden de Astarhanın kurtarılmasını, Osmanlı devletinden rica ediyorlardı[13]. Osmanlı padişahı II. Selim, Müslümanların Halifesiolması hasebiyle, diğer ülkelerdeki Müslümanların, özellikle Sünnilerin başı sayılıyordu. Hac yolunun güven altında bulundurulması da, Osmanlı padişahlarının önemli görevlerinden biri sayılmaktaydı[14].

8 Astarhan, Hazar Denizinin kuzeyinde bir liman şehri, aynı zamanda bir ticaret merkezi idi. Rusyanın, Müslümanların ticaret yollarını ve pazarlarını ele geçirmeleri, kendilerine tabi hale getirmeleri, Müslümanları kızgınlığa ve endişeye sevk ediyordu. Bundan en çok etkilenen ise Harzem/Hive olmuştu. Çünkü, İdil/Volga havzası, öteden beri Harzemli tüccarların ticaret bakımından önemli bir pazarları idi. Bu yüzden Harzem Hanı, ister-istemez çeşitli hediyelerle, Harzemli tüccarlara imtiyaz istemek için Moskovaya Rus Çarı IV. İvana elçiler göndermişti[15]. Harzem Hanı Hacı Mehmed, Rus Çarı IV. İvandan olumlu cevap alamayınca, Haydar Bahadır adlı elçi ile II. Selime bir mektup göndererek Astarhanın nasıl Moskof eline geçtiğini, Rusların yaptığı zulüm ve baskıyı anlattıktan sonra, Türkistanlı hacıların İran üzerinden Hacca gidemediklerini, Şah Tahmasbın Türkistan hacılarını durdurup hapsettiğini, bu durumda gerek hacıların gerekse tüccarların, Rus işgali altındaki sahadan geçebilmeleri için Astarhan yolunun açılması hususunda Osmanlı padişahından yardım istemekteydi[16]. Osmanlı devleti ile XVI. yüzyılda önemli münasebetleri olan Türk hanlıklarından biri de Nogay Hanlığı ( )dır. Nogay Hanlığı, Altınordu devletinin ( ) çöküşünden sonra, Volgadan İrtiş nehrine ve Hazar Denizinden Aral Gölüne kadar uzanan sahaları içine almaktaydı. Merkezi, Yayık nehrinin çıkışındaki Saraycık şehri idi. Ahalisinin esas unsurunu Kazan, Kırım, Astarhan ve Sibir hanlıklarında olduğu gibi, Kıbçak zümresine ait Türk boyları teşkil etmekteydi[17]. Bunlar da Osmanlı devletini Ruslara karşı bir sığınak olarak görüyorlardı. XVI. yüzyıl, Nogay Hanları için tam bir dağılma dönemi olmuştu deki kuraklık sebebi ile çok fakir bir duruma düşmüşlerdi. Kıbçak Çölünün o zamanki durumunu: Yoğıdı anda vuhu targa gıda, Su bulamazdı kurbağa buçga[18] beyiti açıklamaktadır. Kırım Hanlığına bağlı Küçük Nogayların reisi Yusuf Mirza ile Rusyaya bağlı Ulu Nogayların reisi İsmail Mirza arasındaki mücadeleler sonucu, Türk nüfusu bu bölgelerde iyice azalmış ve Ruslar da boş kalan yerlere kolayca

9 yerleşmişti. Nogayların Kazan ile ticari ilişkileri vardı. At, davar, deri satıp, hububat, mamül eşya ve zinet eşyaları alıyorlardı. Rusların Kazanı işgali ile Nogaylar, oldukça sıkıntıya düşmüşlerdi[19]. Kazan ve Astarhan Hanlıklarının yıllarında Rusyaya tabi olmasından sonra, Nogay Hanlığı da, IV. İvanın hakimiyetini yıllarında tanımak zorunda kalmışlardı[20]. Türkiyeye iltica etmiş olan eski Astarhan Hanı Yağmurçı Han ve sonraki Astarhan Hanı Derviş Ali Han ve oğlu, Astarhan şehrinin Kırım Hanına verilmesini istemiyorlardı. Onlar Astarhanın Nogayların elinde, ancak Osmanlı idaresinde kalmasını istiyorlardı. Bu yüzden de Osmanlı Sultanını bizzat harekete geçirmek için teşvik ediyorlardı[21]. Astarhan yolunun açılması için Osmanlılardan İdil boyuna bir sefer yapmalarını isteyen, sadece İdil nehrinin Batı kısmında yaşayan Nogay mirzaları değil, Buharalı ve Hiveli tüccarlar da bunu istiyorlardı. Çünkü bunlarında Mekke ve İstanbul ile doğrudan münasebetleri kesilmişti. Bu sırada Nogay mirzalarının başında Küçük Nogay Ordasının reisi Kadı Mirza bulunuyordu. İstanbula adamlar ve mektuplar göndererek Astarhana karşı bir an evvel sefer açılmasını istiyordu. Bu konudaki müracatın diğer Nogay mirzaları tarafından da yapıldığı, hatta İdil nehrinin doğusundaki Büyük Nogaymirzalarının bu yoldaki isteklerini İstanbula daha önceden yollamış olmaları mümkündür. Astarhan şehri, Osmanlı devleti için de çok önemli idi. Kuzey ve doğu ticaret mallarını İstanbula daha kolay getirmek düşüncesi ile Türkistan-Astarhan-Kırım yolunu kendi hesabına canlandırmayı düşünüyordu[22]. Kazan ve Astarhanın Ruslar tarafından alınmış olması, Karadenizin doğrudan dğruya tehlikeye düşmesi demekti. Moskovanın derhal Hazar, Kafkas, Karadeniz arasındaki yollara hakim yerlerde kaleler yapmaya girişmesi ve Rusların Terek ırmağı boyunda bir kale yapmakta oldukları haberinin gelmesi, Rusların Kuzey Kafkasyaya da el atacakları anlamında idi ve olayın önemini daha da artırmıştı[23].

10 Bütün bu nedenlerden dolayı, Osmanlı devleti için Astarhan- Kazan seferine çıkmak, Karadeniz ve Hazar Denizi arasını kontrol altına almak bir zaruret haline gelmişti. Nihayet, II. Selim bu düşüncesini 1568 yılında gönderdiği bir mektupla, Harzem Hanı Hacı Mehmede bildirerek, Hac yolunun açılması için gerekenin yapılacağını ifade ediyordu. inşallahıl-izzelekrem mahall-i mezburdan yol açılub varidin ve saridin emniyyeti hal ve refahiyyet-i bal ile murur ve ubur itmeleri içün vakt-i ve zemani ile hüsn-i tedarik olmağa niyyet olunmuşdur. Bi inayetillah-i Teala hayırlar ile müyesser ve mukadder olmuş olalar. Mektupta, ayrıca İran Şahının hapsettirdiği Türkistanlı hacıların durumlarının İstanbula gelmekte olan İran elçisinden sorulacağı ve kurtulmaları için gayret gösterileceği bildiriliyordu[24]. II. Selim, yine 1568 yılında Kırım Hanına gönderdiği başka bir mektupta; Semerkanttan, Buharadan ve Harzemden Hacı Mehmed Handan aldığı mektuplar üzerine, Türkistanlı hacıların ve tüccarların yol emniyetini sağlamak için Astarhanı zaptetmeye karar verdiğini bildirip, bu hususta başarılı olmak için ne gibi tedbirler alınması gerektiğinin bildirilmesini istiyordu. Kırım-Tatar Hanına yazılan mektupta; Kazan ve Ejderhan (Astarhan) vilayetleri eskiden Nogayların elinde idi. Şimdi niçin kafirlerin (Moskoflar) eline geçmiştir. İçinde ve etrafında kalan Tatar mirzalarından kimler vardır? Ve ne zaman ve ne sebeple bu kale elden gitmiştir? Bütün bu hususlar hakkında mufassal ve açık malumat isterim. Bu vilayetin fetholunması en mühim işlerden olduğundan buna kati olarak karar verdim[25], diyordu. Ayrıca, II. Selim tarafından, Kefe sancak beyine bir mektup gönderilerek, o havalide ki, Nogay ve Çerkez beylerine mektuplar gönderilip, Osmanlı devletine itaatkar olup olmadıklarının öğrenilmesi isteniyordu[26]. Osmanlı devleti artık Rusya çarlığı üzerine bir sefer yapmak düşüncesini taşıyordu. OSMANLI DEVLETİNİN DON-VOLGA KANALI (1569) MESELESİ: Rusların büyük ticaret yollarını ve pazarlarını ele geçirerek, Türkistan Müslümanlarının ticaretini kendisine tabi hale getirmesi, Hint Okyanusunda Hac ve ticaret yolları için

11 Portekizliler ile savaşan Osmanlı devletini Karadenizin kuzeyinde kıtalar arası büyük ticaret yollarından biri olduğunu bildiğimiz, Türkistan-Astarhan-Kırım yolunu kendi hesabına canlandırmaya sevk etmişti. Osmanlı devleti, nihayet meseleyi ciddiyetle ele almaya karar vermişti. II. Selimin tahta çıkışı ile baş gösteren kargaşalıklar yatışmış, vezir-i azam Sokullu Mehmed Paşa, işleri her zamankinden daha kuvvetli bir otorite ile bizzat kendi ellerine almıştı[27]. Osmanlı devletinin batı taraflarında henüz bir ihtilafı yoktu. Avusturya İmparatoru Maximilien ile sekiz yıllık bir barış antlaşması imzalanmıştı. Ayrıca, Safeviler ile de, İstanbula gelen elçileri vasıtasıyla; evvelki esaslar üzerinde, yeni bir barış ahitnamesi imzalandı. Her tarafta barış ve emniyet sağlanmıştı yılı başlarında Astarhan Seferimeselesi Divan-ı Hümayunda önemle görüşüldü. Kuzeye bir sefer düşüncesi Osmanlı devletini çoktandır meşgul ediyordu. Daha Sokulludan önce, Semiz Ali Paşanın vezir-i azamlığı esnasında, 1563 yılında Kanuni Süleyman zamanında, Don-Volga arasında bir kanal açılması ve bu nehirler üzerinde kaleler yapılması düşünülmüş, fakat sonra vazgeçilmişti[28]. Astarhan seferi baştan beri, Don-Volga kanalı projesi ile birlikte düşünülmüştü. Kefe sancak beyi Kasım bey tarafından İstanbula gönderilen bir arz, seferin planı hakkında bize bilgi vermektedir. Ol tarafda Azak denizine dökülen Ten suyu ile Harzem (Hazar) denizine mülaki olan İtil (Volga) suyunun arası çok mesafe olmayub eğer bu iki nehir birbirine isal oluna Sefain-i İslamiyye Karadenizden Azak denizine andan Ten suyuna dahil olub ol tarafı teshir eyledikden sonra İtil nehri Harzem denizine ve sol edrafında olan Harzem ve Giylan ve Şirvan ve Cürcan vilayetlerini asan vechile teshir mümkün olur deyu şerh ve beyan olunmağla Vezir-i azamın tervici ile bu husus Kasım beğe tefviz berren ve bahren çok mühimmat ve asakir irsal ve Kırım hanı Devlet Giraya dahi bu hizmetde bulunmak üzere Ferman-ı Hümayun isdar buyuruldu[29]. Sokullu Mehmed Paşa, kanal projesine çok önem veriyordu. Çünkü bu Osmanlıların Cihan hakimiyetibakımından çok mühimdi. Hazar Denizinin Karadeniz ile birleştirilmesi, İran ve Türkistan ile

12 ulaşımı temin edecekti. Türkistana ulaşmak için kara yoluna bir de deniz yolu eklenerek aradaki İran engeli aşılmış olacaktı. İran seferlerinde Don ve Volga nehirleri vasıtasıyla erzak ve cephane nakli kolay olacaktı. Etrafta bulunan Şirvan, Karabağ ve Gürcistannın tamamı kolaylıkla kontrol altına alınabilecek, buralara Rusların yayılması önlenebilecekti[30]. Astarhan Hanlığı topraklarının, Ruslardan kurtarılması ile Moskof çarlığı, Hazar Denizinden yukarı atılacak ve Rusların kontrolünü arzu ettiği Karadeniz yolu kesilecekti. Astarhan topraklarının elde bulundurulması sureti ile Türkistan hacılarının rahatlıkla geçebileceği bir yol temin edilmiş olacaktı. Ayrıca Kırım Hanlığını kuzeyden ve doğudan tehdit eden tehlikeli vaziyete son verilip, istikbali kurtarılmış olunabilecekti[31]. Büyük menfaatler sağlayacak olan böyle bir projeye, Kazan Türklerinin, Osmanlı devletini ısrarla teşvik ettiği unutulmamalıdır. Bu projenin kendilerine neler kazandıracağı anlatılarak, Osmanlı devlet adamlarını ikna etmişlerdi. Don-Volga Kanalı projesini, Hammer ve Ona bağlı bazı batılı müelliflere göre, ilk önce Sokullu Mehmed tasarlamıştır. Bu düşünceye pek çok İslam tarihçisi karşı çıkarak, projenin Sokulludan önce 1563de Semiz Ali Paşa zamanında düşünüldüğü[32], bazı tarihçiler de, zamanın Türk münevverlerince ihtiyaç karşısında düşünülüp tasarlanmış milli bir fikir olduğunu, Sokullunun ise bu haklı mutealayı kabul ettiğini söylemektedirler[33]. Hatta, bu iş düşünülmekle kalmamış, Kanuni Süleyman zamanında Türkistana yardım için İranın kapadığı Hac yolunu, o taraftan açmak amacı ile Kanal Projesiiçin gerekli hazırlıklar başlamış, ancak Avusturya cephesinde meydana gelen hızlı gelişmeler yüzünden, Kanuni Süleyman, dikkatini tekrar batıya çevirmişti. Kanuni, 1566da çıktığı Zigetvar seferi sırasında hastalanarak vefat etmiş, böylece Karadeniz ile Hazar Denizinin birleştirecek olan Kanal Projesigeriye bırakılmıştı[34]. Bu arada Kırım Hanı Devlet Girayın, Kanal Projesi aleyhindeki çalışmalarını da, gözardı etmemek gerekir. Şüphesiz, Devlet Giray, Sultan II. Selimi bu düşünceden vazgeçirmeye çalışmış,

13 ama başarılı olamamıştı. Fakat Kırım Hanı, II. Selimin bu planını Moskof Çarı IV. İvana bildirmekten geri durmamıştır. Ayrıca, Astarhan şehrinin kavgasız Kırım Hanlığına bırakılmasını Ruslardan istemiş, ancak Rus Çarı IV. İvan buna kulak asmamıştı[35]. Don-Volga Kanal Projesine karşı çıkan devlet adamları da vardı. Savaş taraftarı ve enerjik bir devlet adamı sayılan Sokullu Mehmed, bu projeyi destekliyordu. Fakat II. Selimin yeni devlet görevlerine getirdiği danışmanları, Sokullunun mutlak otoritesini yıpratmak için, her fırsatta bu seferin bir hayali girişim olduğunu, boş yere devleti nihayetsiz masraf ve zarara sokacağını ileri sürerek engel olmaya çalışıyorlardı. Fakat, Karadenizin Kuzeyindeki memleketlerin durumunu yakından bilen kimselerin verdiği bilgilere dayanan Sokullu Mehmed, herkese rağmen sefer için ısrar etti ve II. Selime bu hususta kendi fikrini benimsetti. Geniş bir plan halinde tasarlanan bu seferden Osmanlı devleti bir çok faydalar bekliyordu[36]. Osmanlı devleti için her şeyden önce, Azerbaycan ve İrana yapılacak seferler için kolay bir yol açılacaktı. Don-Volga nehirlerinin biri birine en çok yaklaştığı yerde bir kanal açılırsa, Karadenizden Hazar Denizine gemilerle doğrudan doğruya, erzak ve mühimmat sevk olunabilecekti. Doğu seferleri rahat yapılacak, Şirvan, Karabağ ve bütün Gürcistanın itaatı sağlanacak, Osmanlı kuvvetleri İranın en iç bölgelerine kadar gidebilecekti. Bunun yanı sıra, Astarhanın Moskoflar elinden kurtarılması Bahr-ı Zulemata (Karanlık Deniz) kadar fetihler yapılması, Rus ve Çerkez memleketlerine akınlar yapılması da düşünülüyordu[37]. O dönem de İstanbulda bulunan, Fransız elçisinin raporuna göre; Osmanlıların seferinde amaç, Şirvana erzak ve mühimmat sevk etmek, Hazar Denizine inmek için Volga ve Don nehirleri arasında bir kanal açmaktır. Bunu emniyete almak için Moskofların elinden, evvelce Kırım Hanının olan[38], Astarhan ve Kazanın tekrar alınması düşünülmekte, Ruslar ile bir savaş dahi göze alınmaktadır. Avusturya elçisi ise; Astarhanı zaptetmek, böylece kuzey ve doğu ticaret mallarını, İstanbula daha kolay getirmek için, Padişahın Don-Volga nehirleri

14 arasında seyr-ü sefere müsait bir kanal açmak istediğini söylüyordu. Keza o, Moskofların ve İranlıların bu işe mani olmak isteyeceklerini düşünen Türklerin, ona göre tedbir aldıklarını da ilave ediyordu[39]. Bu arada Osmanlı Topkapı Sarayına, Gürcistan ve Şirvan beylerinden de, Safevilere karşı himaye istemek üzere, bir biri arkasından elçiler gelmekte idi. Gönderilen emir üzerine Kefe sancak beyi, Kırım Hanı ile müşavere ederek, Astarhanın fethi için neler yapılabileceğini ve nelere ihtiyacı olduğunu bir defter halinde İstanbula bildirmişti. Sokullu Mehmed, önce Kefe sancak beyi iken Beylerbeyiliğe; Çerkez olup bu taraflar hakkında etraflı bilgisi olan kabiliyetli bir adamını, şıkk-ı sani defterdarıkasım beyi, 1568de tayin etmişti. Kasım Bey, Kefede bilenlerden malumat topladığı gibi, özel olarak adamlar gönderip bölgeyi tetkik ettirdi. Kazılacak yeri altı deniz mili olarak, dört fersah (yirmi-yirmi beş kilometre kadar) tespit ettirmişti[40]. Sokullu Mehmed, büyük bir gayretle giriştiği Ejderhan Sefer-i Mühimmiiçin hummalı bir gayret göstererek, erzak ve mühimmatın hazırlanmasını, nakliyat için İdil nehrinde seyr-ü sefere müsait altları düz küçük gemilerin yapılmasını, Osmanlı memleketlerinin her tarafından toplanacak ordu için her bir yana emirler gönderilmesini sağlıyordu. İlk olarak Kefe sancak beyine bir ferman göndererek, gemi inşaatının bir an önce başlayıp tamamlanması için Kaptan Mustafa Paşayı ve Ahmed Reisi yanına yardımcı tayin etti[41]. Kefe sancağı beyine haliya Ejderhan mühimmi için bina olunmak ferman olunan gemilere hassa-i hümayunum ratiblerinden kudvetül-emsali vel-ikran Musır Mustafa zeyid kudre ehli vukuf ve yarar olmağın irsal olunub geri hassa reislerinden Ahmed katib tayin olunmasın rica itmeğin mean gönderilmişdür. Buyurdum ki vüsul buldukda bina olunmak ferman olunan gemileri mezkurun marifetiyle bina itdürüb itmamı müsalahat eylemekde say-ı ve ikdam eyleyesin. Fi 18 Muharrem 972[42], denilmektedir. Sokullu Mehmed, Kırım Hanına bu nameyi yolladıktan sonra, Ejderhan seferine gönderilecek kuvvet içinde tedarikatta

15 bulundu. Canik beyi Ahmed beyi sefere memur eyledi. Kuvve-i Seferiyye Kefe Beylerbeyisi Kasım Beyin komutasında bulunacak, Çerkez ümerasının kaffesi maiyyetine iltihak edecekti. Tatar (Kırım) askerinin başbuğluğuna Tatar Hanının kethüdası nasb edilmek muvafık görülmüştü.[43]. Sokullu Mehmed, Kırım Hanından oranın fethi için hangi malzemelerin gerektiği, nelerin lazım olup nasıl hareket edileceğini sormuş, oda gerekli olan şeyleri yazıp bildirmişti. Sokulluda, Kırım Hanının istediği gerekli şeyleri hazırlayıp, hemen Kefeye, yani Azak Kalesine göndermişti. Daha ne gerekiyorsa gönderileceğini bildirerek Ejderhanın fethi için gayret sarf edilmesini istiyordu[44]. Ayrıca, Sokullu Mehmed, hazırlıkta hiç bir kusur olmaması için, Kefe vilayetindeki bütün kalelerin dizdarlarına (komutanlarına) ve Azab ağalarına, Ejderhan umuruiçin ne gerekiyorsa tehir edilmeden verilmesini bildirmiştir[45]. Daha sonra Kefe Beylerbeyisi tarafından, Ejderhan Seferi için zahire lazım olduğu bildirilmişti. Bunun üzerine isteği derhal yerine getirilerek, balıkçı donbozlarından ve rençber gemilerinden tutulup zahire yüklenilmesi istenilmiştir[46]. Bütün malzemeler; kereste, zahire, iaşe, kazı malzemeleri vs. Azak Kalesinde toplanmıştı. Azak Kalesi, hem seferin önemli bir dayanağı, hem de hareketin çıkış noktası olacaktı. Kefe Kadısına asker için beş yüz kantar peksimet hazırlanması emrolundu[47]. O yıl Kırımda büyük bir kıtlık olmasından dolayı, zahire çok azdı. Talimat üzerine, Anadoludan Çorum sancak beyi, Kefeye sekiz gemi ile zahire göndermişti[48]. Yine, sefer için Kefede zengin şahıslardan, orduya etlik hayvan tedarik edecek kimseler (celepkeşler) tayin olunmuştu[49]. Hasılı bu sefer için hiç bir maddi fedakarlıktan kaçınılmamıştı[50]. Bu da Osmanlıların bu meselede kararlılığını göstermektedir. Gerçekten, 1569 yılının İlkbaharında Kefe şehrine on yedi bin Türk askeri gelmiştir. Kefe valisi Kasım Paşa, bu orduya başkomutan olacak ve askerini İdil ile Don nehirlerinin bir birine yaklaştığı en yakın yere götürüp, orada bir kanal kazacak, bu iki nehri birleştirecek, sonra gemilerle giderek

16 Astarhanı alacak ve o şehrin yakınlarında bir kale kuracaktı. Kırım Hanı Devlet Girayda elli bin askeri ile bu sefere katılacaktı[51]. Osmanlı topları yüklenmiş, gemiler Azak Denizinden girerek, Don nehri boyunca yukarıya doğru haraket etmiş, İstanbuldan gelen Osmanlı kuvvetleri ve Kırım-Tatar kuvvetleri Ağustos 1569da birleşmişlerdi. Don ile Volga nehirlerinin en yakın bölgesinde kanal kazmaya başlamışlardı. Ancak bu kanal kazma işinin imkanı yoktu. Çünkü Kırım Hanı Devlet Giray, bu işin içinden çıkılamayacağını ileri sürerek, boyuna geri dönmeyi tavsiye ediyordu[52]. Nihayet, Kasım Paşa Astarhan halkının da ricası üzerine, kanal kazmaktan vazgeçerek, Astarhan üzerine karadan yürüyüşe karar vermişti. Eylül 1569da Astarhan şehrine yaklaşan Osmanlı ve Tatar kuvvetleri, çok iyi tahkim edilmiş olan Astarhan Kalesini kuşattılar. Fakat kuşatma toplarının geride kalması, kanal için müsait mevsimin geçmiş olması, Kışın da yaklaşması karşısında kaleyi almanın imkansız olduğunu anladılar. Diğer taraftan bu kötü şartlar altında sefere başlangıcından beri karşı olan Kırım Hanının asker arasında yaptırdığı olumsuz propaganda, seferi başarısız bir duruma sokmuştu. Bunun üzerine baskın yapmaya cesaret edememişler ve kuşatmayı kaldırıp, orada istihkam kurup kışlamak istemişlerdi[53]. Kırım Hanının askeriyle memleketinde kışlamak üzere gitmesi kararına, karşı çıkan asker arasında kargaşa çıkmış, bu karara razı olmayanlar, Rus askerinin ve Safevi askerinin bölgeye gelmekte olduğu haberini de yaymışlardı. Derken ertesi gün Rus askerinin gelmekte olduğu haberi gerçekleşmiş, bunun üzerine Kasım Paşa, düşman eline geçmesindiye, ağaçtan yapılmış olan istihkamları yaktırarak, 20 Eylül 1569da Kırım Hanı ile beraber, Kırıma çekilmişlerdir[54]. Müneccimbaşı olayı kısaca; Han-ı Tatar askeri ile Kefe de Kasım beğe mülaki olub cümlesi bil-ittifak Ejderhan seferine vardılar ki ol vakt harab olub eser-i binadan gayr-i bir nesne yoğ idi. Badehu işe şüru idüb tahminen sülüs (üçte bir) mertebe hafrolundukda havada azim berudet ve askerde ihtilaf zuhur idub Serdar bervechile zabitlerine kadir olmadı.

17 Bilahire amal itdükleri alatı düşmana galmasun deyu zir hake pinhan idub avdet itdiler. Bazıları dir ki bu hususda Devlet Giray umeray-ı Tatar ile müşavere itdükde bu maslahat tamam olduğu surette Osmanlu memleketimize külliyet ile istila ve bizden istiğna üzere olurlar heman münasib olan bunu def itmekdür deyu tedbir-i rey itmeleri ile Han geldükde asker halkını bu vilayetlerin kışı kemal-i şiddet üzere olub şöyleki taşlar pare pare olub insan ber vechile tahammül itmek mümkün değildür deyu tahvif idüb anın ifadesi ile avdete musır oldular[55], diye belirtmektedir. Rus tarihçi S. Solovyov, böylelikle Kırım Hanının arzusu yerine gelmişti, demektedir. Çünkü O, esasen Astarhan seferine karşıydı. Bu uğursuz seferden sonra Osmanlı sultanlarının, İdil boyunda yeniden bir Müslüman-Türk devleti kurmak arzuları sönmüştü. Fakat, Kırım Hanı, Moskof çarı IV. İvan karşısında, müşkil duruma düşmüştü. Çünkü O, eskiden Rus çarını Türk sultanları ile korkutuyordu. Ancak, bu sefer Türk sultanının tehdidi de suya düşmüş bulunuyordu. Bununla beraber Devlet Giray, Moskovaya elçiler göndererek, Rus Çarından Kazan ile Astarhanı geri istemişti. Ama, Rus Çarı IV. İvan bunu derhal reddetmiştir[56]. Bu çok önemli, ama Osmanlı devleti açısından olumlu sonuç alınamayan, büyük seferin böyle umulmadık bir şekilde sona erdirilmesi, İstanbulda bulunan hem II. Selimi ve Sokullu Mehmed Paşayı, hem de bu seferden büyük yararlar bekleyen Türkistan Türklerini üzmüştür. Artık bir daha böylesine ciddi ve zahmetli bir girişimde fiilen bulunulmayacaktı. Bu da, Rusların Türk yurtlarını belki yüzyıllar boyu işgaline sebep olacaktı. İstanbuldan Azak Denizine giden donanmanın kaptanı, Kaptan-ı Derya Müezzin-zade Ali Paşa mı? Yoksa Kaptan Mustafa Paşa mı? Bu konu da farklı görüşler ortaya atılmıştır. Özellikle, gönderilen asker ve malzemenin bir veya iki sefer de gönderildiği hakkındaki haberler de çok müphem ve çelişkilidir. Askerin miktarı hakkında da çeşitli rivayetler vardır. Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, sevkıyat iki parti de yapılmıştır. İlk önce Nisan 1569 tarihinde, Kaptan Mustafa

18 Paşa komutasındaki donanma ile üç bin yeniçeri sevk edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bundan daha mühim olan asıl kuvvetlerle amele ve levazım sevki, ondan bir müddet sonra Ağustos 1569 tarihinde Kaptan-ı Derya Ali Paşa komutasındaki donanma ile gönderilmiştir. Askeri kuvvetler de beş bin yeniçeri, üç bin yahut altı bin amele, çeşitli alaybeylerinin komutasında yirmi bin yahut otuz bin sancak askeriyle, sipahi ve bir takım mühendislerle mütehassıslardan oluşmaktadır. Bir rivayete göre de; sipahiler karadan sevk edilmişlerdir. Bu hareketin ay ve gün tarihlerinden hiç bahsetmeyen Osmanlı kaynaklarında yıl olarak 1569 tarihinin gösterilmesi belki de, ilk sevk edilen yirmi üç bin kişilik kuvvetten dolayıdır. Bu askerlere kırk-elli bin Kırım askeri, yirmi-otuz bin de Nogay askeri katılmıştı. Tarihte ilk defa Osmanlı kuvvetleri, Kırım Hanlığı ve Nogay kuvvetleri ile Kasım Paşa komutasında, yüzyıllardan beri Türk diyarı olan bir sahaya doğru çıkmışlardı. Azakta depo edilen erzaktan, kırk günlük erzak alarak perevolakamevkine, yani Don nehri ile İdil nehrinin en yakın olduğu noktaya gelinerek, Ağustos başlarında kazı çalışmalarına girişilmişti[57]. Bu sıralarda İran Şahı Tahmasb ile Rus Çarı IV. İvan arasında da, karşılıklı olarak elçiler gidip gelmekteydi. İrandaki Safevi devleti, Rusya İmparatorluğu ile anlaşarak, 1568 yılı sonu, veya 1569 yılı başlarında, Rus çarına müracaat ederek ateşli silahlar göndermesini rica etmişti. Safevi şahına, Rus çarı tarafından, yüz top ve beş yüz kadar pişçal yollanmıştı. Böylelikle Türk baskısını azaltmış olacaklardı[58]. Ruslar, tek başına Osmanlılara karşı bir meydan savaşı vermeye cesaret edememişlerdi. Bu arada Ruslar, Baltık sahillerine ulaşmak için, uzun süren ve netice de başarısızlıkla biten, yılları arasında cereyan eden, Litvanya savaşlarında bulunuyorlardı yılında Moskovanın kuvvetlerinin büyük bir bölümü, Batı sınırında meşgul olduğundan dolayı, Çar IV. İvanın Astarhanı kurtarmak için fazla bir kuvvet göndermesi imkansızdı[59]. Osmanlı devleti açısından en büyük tehlike Rusya ile İranın birleşmesi idi. Osmanlılar Ağustos 1569da İranlıların muhtemel

19 bir teşebbüsüne mani olmak gayesi ile, Vandan İran hududuna doğru, Anadolu Beylerbeyisi ile birlikte, yirmi dört sancak beyi ve dört bin yeniçeri göndermişti. Öte yandan Türkistan Hanı, kanalın kazılmasına karşılık, İran Şahının her hangi bir hareketine engel olacağını II. Selime bildirmişti. Ama ne İrandan ne de Rusyadan her hangi bir tecavüz olmamıştı[60]. Kazı işlemleri Nogay askerleri himayesinde yürütülüyordu. Kazılması gereken kanal mesafesinin üç ay süre ile üçte biri kazılmıştı. Tamamının kazılması mümkün olduğu halde, Kırım Hanının yüzünden kazılamamıştır. Çünkü O; Osmanlı askeri karadan ve denizden Deşt-i Kıbçak ve Şirvan taraflarına varıp gelmeye başlayacak ve Tatara rağbet olmaz. Belki Kırım dahi elimizde kalmaz, diye düşünüyordu. Bu nedenle asker arasında dedi kodu yayarak buranın kışı üç ay önce gelir, şiddetli olur herkesin eli ayağı işten kesilir vs. diyerek, olumsuz haberler yayıyordu. Asker arasında paniğe sebep olmuştu. Böylece bu önemli proje sonuçsuz kalmış oluyordu[61]. Nimet Kurat, Don-Volga Kanalına ait bir takım mübalağalı fikirler olduğu kanaatindedir. Çünkü O, Osmanlı kaynaklarındaki, kazı için üç ay kalındığı ve üçte birinin kazıldığıfikrini kabul etmemektedir. Perevolaka mevkiinde üç ay değil, ancak on beş gün kalındığını söylemektedir. Ayrıca, gönderilen kazma ve çapa küreklerinin kale inşaatı için kullanılacağını belirtmektedir. Gemiler, İdil nehrine nakledildikten sonra, orada bir kale inşa edilecek, bu kaleye konan toplarla nehir boyunca yukarıdan gelecek Rus gemileri, Rus nakliyatı durdurulacak, Perevolakada da, bir kale yapılmak suretiyle, muhtemel olan Kazak ve Rus hücumları da önlenmiş olacaktı. Şayet şartlar müsait olursa kanal kazılacaktı, demektedir. Hatta, Kurat; Kanal meselesi İstanbulda halk arasında bile yayılmış, İstanbuldaki bilhassa yabancı elçiler tarafından, bu kanal işine inanıldığı ve bunun başarılabileceğinin kabullenildiği halde, kanal kazılmasına resmen izin verildiğine dair elimizde bir vesika yoktur[62], demektedir. Burada belirtmemiz gerekir ki, bu görüşü sadece Kurat savunmaktadır. Onun; Kanalın kazılmasına dair elimizde resmi

20 bir belge geçmemiştir, fikri kanalın kazılmadığı anlamına gelmez. Ayrıca, Halil İnalcık, 1948de Osmanlı-Rus Rekabetinin Meşei Don-Volga Kanalı Teşebbüsüadlı makalesinde, yüzlerce belge tetkik ederek bu konuyu bariz bir şekilde ortaya koymuştur. Bundan önce de, Ahmed Refik, Bahr-ı Hazar-Karadeniz Kanalı ve Ejderhan Seferiadlı tetkikiyle Mühimme Defterlerinden ve bazı belgelerden yararlanarak bu hususta bir çalışma ortaya koymuştur[63]. Bu her iki mühim tetkikte de, Kuratın görüşünün aksine belge ve bilgiler vardır. Kırım Hanı Devlet Girayın çevirdiği entrikalar sebebi ile kanal kazılamamıştı. Nogay mirzalarının da teşviki ile kazı işinden vazgeçilip, doğrudan karadan Astarhana yürümeye karar vermişlerdi. Nogay mirzalarının bu müracatlarında seferin kolay olacağı konusunda teminat vermiş olmaları ve pek çok cazip teklif getirmiş olmaları muhtemeldir. Osmanlı-Türk kuvvetlerinin Astarhana yaklaşmaları üzerine yalnız İdil nehrinin batı tarafındaki Nogay urugları değil, hatta Rus taraftarı Nogay İsmail Mirzanın oğullarının ve torunlarının dahi Türklere katılacakları teminatı verildiği zannedilmektedir. Bu tür taahhütlere bakılırsa, Türklerin İdil boyuna yaklaşmaları üzerine, Kazan ili dahil bütün İdil boyu ahalisi Ruslara karşı ayaklanacak ve Türklerin oraları zaptetmeleri çok kolay gerçekleşecekti[64]. Ama, Kasım Paşa askerden ziyade maliyeci idi. Dolayısıyla Kasım Paşanın, askerin zahire, teçhizat ve mühimmat tedariki hususunda cidden başarılı olduğu bilinmektedir. Fakat, askeri kabiliyeti hayli şüpheli olduğundan, sefer esnasında nasıl hareket edeceğini önceden kestirmek çok güçtü[65]. Zaten Kırım Hanının samimiyetsiz tavrı hareketi Kasım Paşayı oldukça olumsuz etkilemiştir. Kasım Paşa, ordusuyla Eylül ortalarında 1569da Astarhan şehrine yaklaştığı sıralarda, Ruslar eski Astarhanın güneyinde yeni bir kale yapmışlardı. Kasım Paşa, iyi silahlı muhafız askerleri ile takviye olunmuş bir müstahkem kaleye, kışın da yaklaşması sebebi ile taarruza cesaret edememişti. Eski Astarhanda bir istihkam kurup kışlamaya, Kırım Hanını da geri göndermeye karar vermişti. Ancak bu karara asker razı olmamış,

21 erzak da azaldığından karışıklık meydana gelmişti. Kasım Paşa, Astarhandan altmış kilometre kadar uzaklaşmıştı ki, İstanbuldan Osmanlı padişahı II. Selimin bir fermanı geldi. Bu ferman da; Padişah II. Selim, Osmanlı kuvvetlerinin Astarhan önünde kışlamasını emrediyordu. Ayrıca, İlkbaharda kendisine yardım olarak, kuvvetli bir ordu gönderileceğini ve Moskofları meşgul etmek için Kırım Hanı ile damadının (Piyale Paşa) Ruslar üzerine yürüyeceğini bildiriyordu. Ama bozguna uğramış olan ordu dönmeye devam etmişti. Çok zahmetli olan bu dönüşte askerin yarısı telef olmuştu[66]. Şüphesiz baharda yeni bir sefer düşünülüyordu, ama ordu döner dönmez, Azak depolarında büyük bir yangın çıkması ümitleri büsbütün suya düşürmüştür[67]. Don-Volga Kanalı meselesi ve Astarhan seferinin başarısızlığa uğramasında tek sebep, elbette Kırım Hanı Devlet Girayın çevirdiği entrikalar değildi. Her şeyden önce sefere Ağustos ayı içinde ki, o bölge için geç bir vakitte başlanmıştı. Bölgede arazi ölçümleri iyi yapılamamıştı. Bu iş büyük bir proje idi. Sokullu Mehmed, belki de bunu yeterince kavrayamadığı için işin büyüklüğüne uygun, büyük bir ordu gönderilmemiş, kendisi işin başına bizzat geçmemiş veya kuvvetli bir şahsiyeti Serdarolarak göndermemişti. Teknik cephesi kadar askeri cephesi de büyük bir ehemmiyete haiz olan, bu muazzam girişimin, defterdarlıktan yetişme Kasım Paşaya verilmesi hatalı bir tercihtir. Sokullu Mehmed Paşa değil, bizzat II. Selimin askerin başında gitmesi gerekirdi. Katip Çelebi, Tuhfetul-Kibar adlı eserinde bu konuya değinerek; Kıssadan hisse budur ki küçük adamla büyük iş mübaşeret itmek caiz degildür. Maslahatın münasib ser-karı gerek zikrolunan hususa bir padişah varula zamaniyle mübaşeret itse ancak uhdesinden gelebilür. Bu makule işler Sahib-i himmet padişah işidir. Vüzera ve serdarlar karı degildür[68], demektedir. Böylece, çok büyük gayret ve masraflarla girişilen bu Don- Volga Kanalı projesi ve Astarhan seferi sonuçsuz kalmıştır. Bu duruma çok üzülen II. Selim, vezir-iazam Sokullu Mehmed Paşayı azarlayarak; Bütün masraflar ve zayiat hesap edilip, sana

22 ödetilmek lazımdır[69], demiştir. Başarılı bir siyasetçi ve akıllı bir devlet adamı olan Rus Çarı IV. İvan, Kazan ve Astarhanda on binlerce Türkü katlettirdiği ve Türk illerini birer birer işgal ettiği halde, Osmanlı kuvvetlerinin başarısız Astarhan seferinden sonra, gayet pişkin bir şekilde, hiç bir şey olmamış gibi, Osmanlıların Karadenizin kuzeyine yeni bir sefer yapmasını önlemek için, İstanbula elli kişilik bir elçilik heyeti göndermiştir. Bu arada Kırım Hanına karşı da mülayim bir tavır takınmıştır. İstanbula gelen Rus elçilik heyeti gayet soğuk karşılanmış ve kendilerine büyük elçilere yapılan mutad merasim dahi yapılmamıştır. Yalnız Padişah, Rus Çarının istediği barışın ancak, şu şartlarla mümkün olduğunu bildirmiştir: Astarhan yolunun açılması, Kabartay içinde Ruslar tarafından yapılmış olan kalenin yıkılması, Osmanlı ülkesine geçen Hac yolcularının emniyetle gidip gelmesi, Kırım Hanının elçisinin dönmesine müsaade edilmesidir[70]. 14 Mart 1571 tarihli bu barış şartnamesine uygun olarak, Ruslar Kabartaylardaki müstahkem mevkilerden çekilmişlerdir[71]. Bu şartların tamamı Osmanlı devletinin, Türkistan Türkleri ve Karadenizin kuzeyindeki Türk İlleri için otaya koyduğu hususlardır. Her şeye rağmen, Osmanlı devleti büyük olmanın ve müttefik olduğu Türkistan hanlıklarının Ruslar karşısında hukukunu ve haklarını koruma mücadelesindeki kararlılığını gösteriyordu. Hac yolunun güvenliği, Astarhan yolunun açılması, Rus yayılmacılığının önlenmesini amaçlayan çok mühim hadiselerdi. Karadeniz ve havalisi, Kafkaslar bölgesi son derece önemli sahalardı. OSMANLI-TÜRKİSTAN HAC YOLU MESELESİ: Türkistandan Müslüman Türklerin hacca gitmesini Şii- Safeviler engellediği için buradaki Türkler Astarhan-Kırım- Karadeniz ve İstanbul yolu ile hacca gidip geliyorlardı. Osmanlı devletinin İdil boyunda yeni bir Müslüman-Türk Devletikurma arzuları boşa çıkmıştı. Fakat Kırım Hanı, Moskof Çarı IV. İvan karşısında müşkil duruma düşmüştü. Bununla birlikte Kırım Hanı Devlet Giray ( ), Kazan ve Astarhanı kendisi için istemeye

23 devam etmiştir. Ayrıca, Moskovadan gönderilmeyen elçisi Yamboldu ile Kırımdaki Rus elçisi Nogayın değiştirilmesini istemişti. Moskof Çarı IV. İvan ise, Osmanlı devletinin İlkbaharda Astarhan seferini yenileyeceğini düşünüyordu. Bu durumda ise, Moskova üzerine yürüyecek olan Osmanlı ordusunun ufak bir başarısı, zaten Ruslardan hoşnut olmayan Kazanlıların ayaklanmasına sebep olacaktı. Oysa Rusya, Baltıklarda Litvanya savaşları nedeni ile güneyde Türklere karşı yeterince asker barındıramıyordu[72]. Bütün bu nedenlerden dolayı Kırım Hanının kendisine faydalı olacağını düşünerek, elçisini hemen göndermiş olan Rus Çarı IV. İvan, Kazan ve Astarhan konusundaki isteklerini kibarca reddetmekle beraber, Mehmed Giray devrindeki Kırım Hanlığına verilen vergilerin verilmesi konusunda müzakerelerin açılmasını kabul ediyordu[73]. Devlet Girayın, Rus Çarından Astarhan ve Kazan konusundaki isteklerinin, sadece Sahib Giray ( ) devrindeki vergileri almak için olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü Çar IV. İvan, hediyeleri Kırım Hanına gönderince, Devlet Giray bu davasından vazgeçiyordu. Bir müddet sonra yine aynı davayı ortaya atıyordu, taki Çar IV. İvan kendisine yeniden armağan göndermeye mecbur olsun[74]. Bu böylece bir müddet devam edip gitmiştir. İdil Havzası, eğer Osmanlı devletinin eline geçmiş olsaydı, IV. İvanın genç Rusya İmparatorluğu, çok çabuk çökmüş olacaktı. Bu sıralarda Osmanlılar ise, kudretinin en yüksek noktasında bulunuyordu. Osmanlı devletinin hala amacından dönmediğini bilen Rus Çarı IV. İvan, seferden sonra II. Selimin iktidarının dördüncü yılında, cülusunu tebrik bahanesi ile 1570 yılında, Novaseltsev adlı bir elçi göndermiştir. Bu elçi Kazan hakkında şu sözleri söylemiştir: Çarımıza sadakatle hizmet eden Kazanlılar Onun atıfeti sayesinde kendi yerlerinde yaşıyorlar. Çarımız onların dinlerine dokunmuyor, ibadethanelerini yıkmıyor, Çarımız şu günlerde Sayınbolat Sultanı, Kasım Hanlığı tahtına çıkardı ve orada İslam Dini gereğince Camiiler, kaşaneler kurmayı emretti. Çarımız hiç bir hususta Onun hürriyetini selb etmiş değildir. Eğer bizim

24 Çarımız İslam dinine karşı takibatta bulunsa idi, Sayınbolat Sultanın memleketimizin ortasında Müslümanca yerleşmesine müsade edermiydi[75], demekteydi. Böylece, Rus Çarı IV. İvanın elçisi Novaseltsev, Astarhan seferine başlıca sebepmiş gibi görünen nokta üzerinde durup, Çarın hiç bir zaman Müslümanlara baskı yapmadığını bildirmeye çalışıyordu. Rus elçisi İstanbulda soğuk bir şekilde karşılanmış ve elçinin ağırlanmasında gerekli şeyler bile yapılmamıştı. Osmanlı Sultanı II. Selim, Rus elçisine; Ceddim Sultan Mehmed Handan beri Kefe vilayeti fetholunduğundan, Kırım hanları ve Çerkez beyleri bize itaat itmiş iken memleketimize dahil olan o yerde kala yaptırılmış olub bundan maada Hacı Turhan (Ejderhan) caniblerinde Deşt-i Kıbçak ve Maveraünnehir Müslümanları gelüb geçüb bu canibe murur ve güzeran itdikleri yolları adamlarınız sed itdikleri ol caniblerin umera ve selatini umumen dergah-ı alem penahımıza ilam ve inha kılub istiday-ı avn ve inayet ve iltimas-ı himayet ve inayet ile olmuşlardur. Kırım Hanının o tarafa hareket etmek istediği halde izin verilmediği, iyi niyet göstergesi olarak kendi (Rus) elçilerinin geri gönderildiğini belirterek; Hacı Turhan yolunu açub mevalat-ı kadimeyi ihlale bu iş mabeynde Kabartay içinde hadis kalayı refileyub ol diyardan murur ve ubur iden rehrevana ahsen ve asan vecihle emin ve salim kuzeran idub memalik-i mahrusemize geçüb ve müşarünileyh Kırım Hanı damet-i mualiyenin zikrolunan ilçisine icazet virulub giru memleketlerine avdet ittirulub [76] diyerek, Rus Çarına iletilmek üzere bu hususları bildiriyordu. Osmanlı Padişahı II. Selimde artık savaş istemiyordu. Sokullu Mehmed Paşa bile, 1569 tecrübesini tekrarlamaya cesaret edemezdi. Karadenizin kuzeyinde yapılacak her hangi bir sefere artık devleti zarara sokacak neticesiz bir teşebbüs gözü ile bakıyorlardı yılı Yaz mevsiminde, Kıbrıs Seferi açılarak Venediklere karşı büyük bir savaşa girişilmişti. Bu nedenle Osmanlı devleti, on sekiz sene sonra, Türkistan Hanının tahrikiyle bir daha harekete geçmeye teşebbüs edinceye kadar Kuzeyde Türk illerinde işleri tamamen Kırım Hanlığına

25 bırakıyordu[77]. Mart 1571de Rus Çarı IV. İvan, ikinci bir elçi Andrey Kuzminskiy vasıtasıyla, Terek Kalesinin yıkılacağını ve Hac yolunun açılacağını bildirerek, tekrar dostluk ve ittifak talep etti. Fakat II. Selim, Kıbrıs Adasının fethini de bildirerek, bunu reddettiği gibi, Kazan ve Astarhanın iadesini istedi. Hatta, Rus Çarının kendisine boyun eğmesini (tabi dahi olmasını) istemiştir. Bu durum o zamanda Osmanlı devletinin ne kadar güçlü ve Karadeniz siyasetinin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.. Bundan akdem vilayet-i Kabartay beği ve ona tabii olanlar iltimasıyla bina olunan kalanın inhidamı hususunda gönderilen name-i humayunumuz mucibince amel olunub Semerkand ve Buhara caniblerinden bu tarafa teveccüh eyleyen enba-i sebile ehl-i fesad şenaatten mazarrat iriştirilmemek hususi muhkem ısmarlandığı asitane-i gerdun iktidarımıza enva-i sadakat ve istikametle ubudiyyet ve dostluk üzere olmanuzu ilam ve işar eylemişsiz ve dahi her neki ilam olunmuş ise mufassalan paye-i serir saadet measirimize arz ve tahrir olunub ilm-i şerif alem şumul husrevaneme muhid ve şamil olmuşdur[78]. II. Selim, mektubunda Osmanlı ordusunu ve serdarlarını övdükten sonra; Hususen şimdiki halde Venediğe muteallik olan Cezayir-i azimeden Kıbrıs nam enva-i sai ve ihtimam zuhura getürmüşlerken müyesser olmamışdı bi inayetillahi Teala kuvvet-i kahire-i husravanemizle murad-ı şerifimiz üzere feth ve teshiri müyesser olub sair memalik-i mahrusemizden biri olmuşdur. Bundan gayr-ı nice fütuhat-ı aziminin müyesser olması masmumdur, diyordu. II. Selim Kıbrısın fethi ile Rus Çarına gözdağı vermek istemiş olmalıdır. Kala-i Ejderhan ve Kazan kadimil-eyyamdan emakin-i ehl-i islam ola gelmişken giru uslubu sabık üzere dahi taife-i müslimin canibine ve kala-i Kazan asitan-ı saadet bünyanımızla kemal-i ihlas ve tart-ı ihtisas ile dostluk üzere olan cenab-ı imaret meab eyalet-nisab Devlet Giray Han damet-i muallaya teslim olunması hususi vecih ve münasib görülmüşdür. Şöyle ki siz dahi atebe-i devlet penahımıza kemal-i ihlasla ubudiyyet üzere olmağı murad idersenüz zikrolununan kalaların vech-i

KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN DEVRİ OSMANLI DEVLETİ NİN KARADENİZ VE RUSYA SİYASETİ

KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN DEVRİ OSMANLI DEVLETİ NİN KARADENİZ VE RUSYA SİYASETİ KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN DEVRİ OSMANLI DEVLETİ NİN KARADENİZ VE RUSYA SİYASETİ Prof. Dr. Remzi KILIÇ[1] Giriş: Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566) devrinde Osmanlı devleti dünyada çok güçlü bir konumda idi.

Detaylı

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi YÜKSELME DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 II.Selim (1566-1574) Tahta Geçme Yaşı: 42.3 Saltanat Süresi:8.3 Saltanat Sonundaki Yaşı:50.7

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ   Youtube Kanalı: tariheglencesi YÜKSELME DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Youtube Kanalı: tariheglencesi 02.03.2018 Youtube kanalıma abone olarak destek verebilirsiniz. ARİF ÖZBEYLİ Tahta Geçme Yaşı: 33.3 Saltanat

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

SELANİK KALE SURLARININ YIKILMASI

SELANİK KALE SURLARININ YIKILMASI SELANİK KALE SURLARININ YIKILMASI BAKİ SARISAKAL SELANİK KALE SURLARININ YIKILMASI Mümeyyiz 1 Kasım 1869 İzmir de Neşrolunan Empirasyon Gazetesinin Selanik ten Aldığı Tahriratın Sureti mütercimesidir:

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders Dr. İsmail BAYTAK HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları Hristiyanlarca kutsal sayılan Hz. İsa nın doğum yeri Kudüs ve dolayları, VII. yüzyıldan beri Müslümanlar ın elinde

Detaylı

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi DURAKLAMA DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU XVII.YÜZYILDA OSMANLI- AVUSTRYA VE OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ a-avusturya ile İlişkiler

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... BELGELER III SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp Raporu... 1 2. Ali İhsan Paşa nın Güney

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik OSMANLI YAPILARINDA İZNİK ÇİNİLERİ Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik Çinileri, KültK ltür r Bakanlığı Osmanlı Eserleri, Ankara 1999 Adana Ramazanoğlu Camii Caminin kitabelerinden yapımına 16. yy da Ramazanoğlu

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : OSMANLI TARİHİ II (KLASİK ÇAĞ) Ders No : 0020100029 Teorik : Pratik : 0 Kredi : ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te 9 da AK YIL: 2012 SAYI : 164 26 KASIM 01- ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 4 te Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır

Detaylı

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray 1-MERKEZ TEŞKİLATI A- Hükümdar B- Saray MERKEZ TEŞKİLATI Önceki Türk ve Türk-İslam devletlerinden farklı olarak Osmanlı Devleti nde daha merkezi bir yönetim oluşturulmuştu.hükümet, ordu ve eyaletler doğrudan

Detaylı

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Fetih 1453 gösterime girdi. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Faruk Aksoy'un yaptığı, başrollerinde Devrim Evin, İbrahim Çelikkol ve Dilek Serbest'in yer aldığı İstanbul'un Fethi ni konu alan Türk film 17

Detaylı

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması Surre-i Hümâyun Altınoluk Surre Alayının Güzergâhları Surre Alayının Güvenliği Surre Alayının Yola Çıkması Surrenin Vapur ve Trenle Yollanması Surre Alayının Dönüşü Kaynakça Surre Alayı Surre-i Hümâyun

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÎLE FEDERAL ALMANYA CUMHURİYETİ ARASINDA 16 ŞU BAT 1952 TARİHÎNDE ANKARA'DA AKDEDİLMİŞ OLAN TİCARET ANLAŞMASINA EK PROTOKOL

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÎLE FEDERAL ALMANYA CUMHURİYETİ ARASINDA 16 ŞU BAT 1952 TARİHÎNDE ANKARA'DA AKDEDİLMİŞ OLAN TİCARET ANLAŞMASINA EK PROTOKOL -. '. ' J ı 156 16 Şubat 1952 tarihli Türkiye Batı - Almanya Ticaret ve ödeme Anlaşmalarına Ek 21 Aralık 1954 tarihli Protokollerle Ekleri Mektupların Tasdikine dair Kanun (Resmî Gazete ile ilâm.- 2.II.

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 BAKİ SARISAKAL SELANİK Selanik 26 Mayıs: Selanik Limanında Padişahın Gelişini Bekleyen Selanik Valisi İbrahim Bey ve Hükümet Erkânı Selanik Limanında Padişahı Bekleyen

Detaylı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Ağustos 21, 2017-1:53:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi... 1 2. Kaynaklar-Tetkikler... 2

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi... 1 2. Kaynaklar-Tetkikler... 2 İÇİNDEKİLER GİRİŞ 1. Dersin Amacı ve Önemi... 1 2. Kaynaklar-Tetkikler... 2 BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI 1. OSMANLI SARAYLARININ TARİHİ GELİŞİMİ... 7 2. İSTANBUL DAKİ SARAYLAR... 8 2.1. Eski Saray... 8 2.2.

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ 3.HAÇLI SEFERİ (1189-1192) Sebepleri: 1187 yılında Selahattin Eyyubi nin Hıttin Savaşı nda Küdus Kralı nı yenmesi ve şehri ele geçirmesi

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald r mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar / stanbul, Türkiye

Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald r mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar / stanbul, Türkiye Zehra Aydüz, 1971 Balıkesir de doğdu. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü nü bitirdi. Özel kurumlarda Tarih öğretmenliği yaptı. Evli ve üç çocuk annesi olan yazarın çeşitli dergilerde yazıları

Detaylı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Hadrianopolis ten Edrine ye : Bizans Dönemi.......... 4 0.2 Hadrianopolis Önce Edrine

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ KANAYAN YARA KARABAĞ Astana Yayınları KANAYAN YARA KARABAĞ Derleyen: Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN Bu eserin bütün hakları saklıdır. Yayınevinden izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz,

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Fatih Sultan Mehmed in Liderlik Sırları - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Fatih Sultan Mehmed in Liderlik Sırları - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Fetih 1453 gösterime girdi. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Faruk Aksoy'un yaptığı, başrollerinde Devrim Evin, İbrahim Çelikkol ve Dilek Serbest'in yer aldığı İstanbul'un Fethi ni konu alan Türk film 17

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI AZİZ BABUŞCU 4 te AK AK PARTİ İL BAŞKANI 10 da YIL: 2012 SAYI : 169 24-31 ARALIK 2012-7 OCAK 2013 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 2

Detaylı

Devrim Öncesinde Yemen

Devrim Öncesinde Yemen Yemen Devrimi Devrim Öncesinde Yemen Kuzey de Zeydiliğe mensup Husiler hiçbir zaman Yemen içinde entegre olamaması Yemen bütünlüğü için ciddi bir sorun olmuştur. Buna ilaveten 2009 yılında El-Kaide örgütünün

Detaylı

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 BAKİ SARISAKAL SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 Bosna-Hersek ve Bulgaristan olaylarının devam ettiği sırada Selanik

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) Savaş 2450-50=2400 yılının başında sona ermiştir. (İşlem 1 puan) Çünkü miladi takvimde, MÖ tarihleri milat takviminin başlangıcına yaklaştıkça

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 11.10.2017 12. asrın ikinci yarısından itibaren Anadolu Selçuklu Devleti siyasi ve idari bakımdan pekişmişti. XII. yüzyıl sonlarından itibaren şehirlerin gelişmesi ile Selçuklu ekonomik

Detaylı

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER B İ R İ N C İ C İ L T Kitap Hakkında 1 Başlarken 5 CENGİZ HAN MEDENİYETE YENİ YOLLAR AÇMIŞTIR 1. Cengiz Han ın Birlik Fikrinden Başka Sermayesi Yoktu 23 2. Birlik, Beraberlik ve Çabuk Öğrenme

Detaylı

Doktora Tezi: Kırım Hanlığı nı Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569)

Doktora Tezi: Kırım Hanlığı nı Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569) ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Muzaffer Ürekli 2. Doğum Tarihi: 03.05.1955 3. Ünvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Siyasi Tarih İstanbul Üniversitesi 1977 Y. Lisans ------------

Detaylı

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL Title of Presentation Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL İçindekiler 1- Yeni Büyük Oyun 2- Coğrafyanın Mahkumları 3- Hazar ın Statüsü Sorunu 4- Boru Hatları Rekabeti 5- Hazar

Detaylı

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME 34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME Aynı konudaki 96 sayılı sözleşmenin onaylanması sonucu yürürlükten kalkmıştır ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1933 Kanun Tarih ve

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Sarı Irmak ın kuzeyi idi. Daha sonra Orhun ve Selenga ırmakları

Detaylı

Yavuz Selim 1470 tarihinde Amasya da doğdu. Annesi Gülbahar Hatun Dulkadiroğulları beyliğindendir.

Yavuz Selim 1470 tarihinde Amasya da doğdu. Annesi Gülbahar Hatun Dulkadiroğulları beyliğindendir. Yavuz Selim 1470 tarihinde Amasya da doğdu. Annesi Gülbahar Hatun Dulkadiroğulları beyliğindendir. YAVUZ SULTAN SELİM Babası: Sultan II. Bayezid Annesi: Gülbahar Hatun Doğum Tarihi: 10 Ekim 1470 1 / 5

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14 Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Ders Notu OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300-1453) 1. OSMANLI'DA DEVLET ANLAYIŞI Türkiye Selçuklu Devleti

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

İKİNCİ Savaş Bakanına yaptığı ziyaretten sonra, Komünist milletvekili' ve Partinin Merkez Komitesi üyesi

Detaylı

ABD'den NATO ülkelerine ültimatom: Savunma harcamalarını arttırın

ABD'den NATO ülkelerine ültimatom: Savunma harcamalarını arttırın ABD'den NATO ülkelerine ültimatom: Savunma harcamalarını arttırın "Amerikalılar, sizin çocuklarınızın gelecekteki güvenliğine, sizden daha fazla önem veremez" 16.02.2017 / 09:34 ATO Savunma Bakanları Brüksel

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

Kültür ve medeniyet 1)DEVLET YÖNETİMİ 2)DİN VE İNANIŞ 3)SOSYAL VE İKTİSADİ HAYAT 4)DİL VE EDEBİYAT 5)BİLİM VE SANAT

Kültür ve medeniyet 1)DEVLET YÖNETİMİ 2)DİN VE İNANIŞ 3)SOSYAL VE İKTİSADİ HAYAT 4)DİL VE EDEBİYAT 5)BİLİM VE SANAT Kültür ve medeniyet 1)DEVLET YÖNETİMİ 2)DİN VE İNANIŞ 3)SOSYAL VE İKTİSADİ HAYAT 4)DİL VE EDEBİYAT 5)BİLİM VE SANAT TİMURLULAR Timur devleti 14.yüzyılın 2. yarısında Çağatay devleti topraklarında kurulmuştur.

Detaylı

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 15,5 Milyar Dolar İle Tüm Zamanların En Yüksek Kasım Ayı İhracatı Kasım ayı ihracat verilerine göre kasımda ihracat geçen yılın aynı dönemine

Detaylı

Fatih Sultan Mehmet'in Başarı Sırları ve Liderlik Özellikleri

Fatih Sultan Mehmet'in Başarı Sırları ve Liderlik Özellikleri Fatih Sultan Mehmet'in Başarı Sırları ve Liderlik Özellikleri Fatih'in Askerî ve İdarî Vasıfları > Fatih, büyük hayallerin ve geniş coğrafyaları fethetmeyi öngören hedeflerin insanıydı. Fatih Sultan Mehmed'in

Detaylı

OSMANLI - İRAN. Sınır ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN. Sınır Ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER

OSMANLI - İRAN. Sınır ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN. Sınır Ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN Sınır Ve Aşiret (1800-1854) Sıtkı ULUERLER Son Çağ Yayıncılık Ve Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. İstanbul Caddesi İstanbul Çarşısı No : 48 / 48 İskitler / ANKARA www.uzundijital.com ISBN

Detaylı

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları KURTALAN İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 163 3.5. KURTALAN İLÇESİ 3.5.1. ERZEN ŞEHRİ VE KALESİ Son yapılan araştırmalara kadar tam olarak yeri tespit edilemeyen Erzen şehri, Siirt İli Kurtalan İlçesi

Detaylı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST 1 1) Türklerin Anadolu ya gelmeden önce

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri İstanbul un fethinden sonra Osm. İmp nun çeşitli kurumları üzerinde Bizans ın etkileri olduğu kabul edilmektedir. Rambaud, Osm. Dev.

Detaylı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: DOĞUBAYAZIT M. M. FAHRETTİN PAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIFLAR SEÇMELİ TARİH DERSİ 1. DÖNEM 2. ORTAK SINAV SORULARI A GRUBU ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: SORULAR

Detaylı

Araştırma Notu 15/179

Araştırma Notu 15/179 Araştırma Notu 15/179 27.03.2015 2014 ihracatını AB kurtardı Barış Soybilgen* Yönetici Özeti 2014 yılında Türkiye'nin ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 3,8 artarak 152 milyar dolardan 158 milyar dolara

Detaylı

İnebolu' nun büyük tonajlı gemileri barındıracak büyük bir limanı yoku.

İnebolu' nun büyük tonajlı gemileri barındıracak büyük bir limanı yoku. (İnebolu-Kastamonu-Çankırı-Ankara-Dumlupınar) 1918 yılı sonlarında Anadolu hem karadan hem denizden işgal kuvvetlerinin kuşatması ve saldırmasıyla karşı karşıya idi. Anadoluda işgale uğramamış, tek bölge

Detaylı

775QSU& b T Ü R K İY E C U M H U R İY E T İN İN H E D E F İ; BİR A Ç IK D E N İZ D E V L E T İ O LM AK TIR. Fahri S. K O R UTÜRK

775QSU& b T Ü R K İY E C U M H U R İY E T İN İN H E D E F İ; BİR A Ç IK D E N İZ D E V L E T İ O LM AK TIR. Fahri S. K O R UTÜRK 775QSU& b T Ü R K İY E C U M H U R İY E T İN İN H E D E F İ; BİR A Ç IK D E N İZ D E V L E T İ O LM AK TIR. Fahri S. K O R UTÜRK TÜRK DONANMA VAKFI İSTANBUL İL BŞK. LlGl Kuzey Deniz Saha Komutanlığı karsısında

Detaylı

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ DERS NOTLARI VE ŞİFRE TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ EMEVİLER Muaviye tarafından Şam da kurulan ve yaklaşık

Detaylı

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME Bu sözleşme, ILO'nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmesinden biridir. ILO Kabul Tarihi: 18 Haziran 1949 Kanun Tarih

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA 1 Kütahya- Eskişehir Savaşı nda ordumuz Sakarya Nehri nin doğusuna çekilmişti. 2 TEKÂLİF-İ MİLLİYE NİN SAKARYA SAVAŞI NA ETKİSİ Tekâlif-i Milliye kararları daha uygulamaya yeni başlandığı için Sakarya

Detaylı

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Sarıkamış Dersleri 103 yıl önce Birinci Dünya Savaşının başlangıcında Doğu (Kafkas) Cephesinde yaşanan olaylar her düzeyde alınacak çok acı derslerle doludur. Sarıkamış

Detaylı

TEMEİ, ESER II II II

TEMEİ, ESER II II II 1000 TEMEİ, ESER II II II v r 6n ıztj BEHÇET K E M A L Ç A Ğ L A R MALAZGİRT ZAFERİNDEN İSTANBUL FETHİNE (Dört destan) BİRİNCİ BASILIŞ DEVLET KİTAPLARI MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ _ İSTANBUL 1971 1000 TEM EL

Detaylı

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları 54 MİMARİ I FATİH SULTAN MEHMET İN SARAYLARI FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin / seckinmimarlik@ttmail.com Eski Saray (Beyazıt Sarayı) MİMARİ I FATİH SULTAN MEHMET İN

Detaylı

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf Osmanlı Devleti'nin en kritik bir devrinde otuz üç yıl hükümdarlık yapmış İkinci Abdülhamid Han için ağır ithamlarda bulunanların sayısı gittikçe azalmakla birlikte,

Detaylı

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi Savaşın başından bu yana yedinci hac dönemi yaklaşırken hac ibadetini yerine getirmeyi çok isteyen, farklı şehirlerde yaşayan üç Suriyelinin hikayesi.

Detaylı

OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ

OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ SOKULLU MEHMET PAŞA'NIN ÖLÜMÜYLE DÖNEM BAŞLAMIŞTIR VE KARLOFÇA ANLAŞMASINA KADAR DEVAM ETMİŞTİR. DURAKLAMANIN NEDENLERİ YENİÇERİ OCAĞINDA

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL II. YARIYIL Adı Adı TAR 501 Eski Anadolu Kültür 3 0 3 TAR 502 Eskiçağda Türkler 3 0 3 TAR 503 Eskiçağ Kavimlerinde

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

Kafiristan nasıl Nuristan oldu? Kafiristan nasıl Nuristan oldu? Afganistan'ın doğusunda Nuristan olarak anılan bölgenin Kafiristan geçmişi ve İslam diniyle tanışmasının hikayesi hayli ilginç. 10.07.2017 / 13:21 Hindikuş Dağları'nın güneydoğusunda

Detaylı

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken Kerbela Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken ve dış tehlike belirtileri de baş gösterince

Detaylı

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI 5 te 7 de AZİZ BABUŞCU AK PARTİ İL BAŞKANI AK 4 te YIL: 2012 SAYI : 167 17-24 ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 6 da Sultan

Detaylı

Hikayeye başlıyoruz...

Hikayeye başlıyoruz... Gouzenko olayı Ottowa büyükelçiliğinde çalışan bir şifre uzmanı düşünün, Sovyetler Birliği nin gizli bilgilerini batıya kaçırarak, Soğuk Savaş'ın resmen başlamasına neden olmuş biri; Igor Sergeyevich Gouzenko

Detaylı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SOSYAL BiLiMLER LiSESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 ic;indekiler I ÜNiTE: BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 1. BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 A. COGRAFYA KESiFLERi

Detaylı

OSMANLI ARAŞTIRMALARI

OSMANLI ARAŞTIRMALARI SAYI 38 2011 OSMANLI ARAŞTIRMALARI THE JOURNAL OF OTTOMAN STUDIES Kitâbiyat saraya mensûbiyet dönemini veya saraya sunduğu eserleri dolayısıyla sarayla olan bağlantısının ne oranda sürdüğünü/sürekli olduğunu

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III SUNUŞ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... III BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 (1) Birinci Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti

Detaylı

20 Derste Eski Türkçe

20 Derste Eski Türkçe !! 20 Derste Eski Türkçe Ders Notları!!!!!! Cüneyt Ölçer! !!! ÖNSÖZ Türk Nümismatik Derneği olarak Osmanlı ve İslam paraları koleksiyoncularına faydalı olmak arzu ve isteği île bu özel sayımızı çıkartmış

Detaylı

ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI

ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI Anadolu tarihi boyunca defalarca istilalara uğramış, toprakları üzerinde birçok savaşlar yaşanmıştır. Yapılan her savaş Anadolu topraklarında ve

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!.

Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!. HEY GİDİ KOCA SİNAN.. MEKANIN CENNET OLSUN!.. Kanuni Sultan Süleyman devri.. O vakitler İstanbul da su sıkıntısı var.. Problemi çözmek için Sultan Süleyman, Mimar Sinan ı makama çağırır ve Mimarbaşı, milletin

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF Orta Asya Tarihi adlı eser Anadolu Üniversitesinin ders kitabıdır ve Ahmet Taşağıl gibi birçok değerli isim tarafından kaleme alınmıştır. PDF formatını bu adresten indirebilirsiniz.

Detaylı

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

TAURLAR DAN OSMANLILAR A KIRIM IN SİYASİ TARİHİ POLITICAL HISTORY OF CRIMEA FROM TAURS TO OTTOMAN ÖZET ABSTRACT

TAURLAR DAN OSMANLILAR A KIRIM IN SİYASİ TARİHİ POLITICAL HISTORY OF CRIMEA FROM TAURS TO OTTOMAN ÖZET ABSTRACT Cihan YALVAR TAURLAR DAN OSMANLILAR A KIRIM IN SİYASİ TARİHİ POLITICAL HISTORY OF CRIMEA FROM TAURS TO OTTOMAN Cihan YALVAR 1 ÖZET Karadeniz coğrafyasının stratejik mevkilerinden biri olan Kırım toprakları

Detaylı