TNT HOLDİNG BV 2008 SAYI: 43 - Şubat 2012 TNT Ekspres in armağanıdır. Para ile satılmaz. 2012'DE İŞ DÜNYASININ YÜKSELEN TRENDLERİ

Transkript

1 TNT HOLDİNG BV 2008 SAYI: 43 - Şubat 2012 TNT Ekspres in armağanıdır. Para ile satılmaz. 2012'DE İŞ DÜNYASININ YÜKSELEN TRENDLERİ

2 İçindekiler Editörden 10 Üçüncü boyuta geçmek AKTÜEL Erdenay Gül TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü Dondurma tezgahından Oscar adaylığına bir yolculuk hikayesi YÜKSEL AKSU İLE RÖPORTAJ 18 İş dünyasında 2012'nin yükselen trendleri KAPAK Bir zamanların başkentinden şimdilerin yükselen değerine yolculuk KENT KÜLTÜRÜ Yeni yılın ilk sayısı ye merhaba dediğimiz bugünlerde yeni sayımızla karşınızdayız. Yine birbirinden önemli röportajlar ve aktüel haber dosyalarıyla hazırladığımız dergimizi keyifle okuyacağınıza inanıyoruz. Bu sayımızda kapak konusu olarak iş dünyasını belirledik. İş dünyasında 2011 yılında neler olup bittiğini araştırırken; gelecekte bizi neler beklediğini ve iş dünyasının hangi etmenlerden nasıl etkilendiğini irdeledik. Olan biteni araştırırken uzman bir görüşten de 2011 yılını yorumlamasını istedik. Türkiye Genç İş Adamları Derneği Başkanı Murat Coşkunkan ın kapısını çaldık ve tüm içtenlikle sorularımızı cevapladı. Dergimizde yer alan diğer bir röportajımızı da bugünlerde sıklıkla ismini duyacağınız bir yönetmenle gerçekleştirdik. Dondurmam Gaymak filmiyle Oscar a aday gösterilen Yüksel Aksu ile hem yeni filmi Entelköy Efeköy e Karşı yı hem de sıklıkla dile getirdiği çevre sorunlarını konuştuk. Kent kültürü dosyamızda Marmara Bölgesi nin yükselen yıldızı Bursa yı gezdik. Sizler için Bursa nın dünden bugüne yolculuğunuzu araştırdığımız haberimizde TNT Ekspres in Bursa daki faaliyetlerini de okuyabileceksiniz. Voleybol Kadın Milli Takımı mızı tanıttığımızı spor sayfalarımızı, yeni çıkan DVD ve Kitap sayfamızı ve Kültür-Sanat sayfamızı da keyifle okuyacağınıza inanıyoruz. Müşterilerimizi de yakından tanımaya devam ediyoruz. Bu sayımızda Bilim İlaç A.Ş. ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı ilgiyle okuyacaksınız. Yine TNT Ailesi ndeki haberleri derlediğimiz TNT den Haberler sayfamızda son dönemde olan bitenleri okuyabileceksiniz yılında huzurlu ve mutlu günler dileğiyle İyi okumalar 34 Filenin Sultanları SPOR Alternatif dosya konumuzda bu kez teknolojiden faydalandık. Son günlerin en popüler konusu 3D teknolojisini irdeledik. Başlangıç noktasından son ana kadar neler olup bittiğini yazdık, merakla okuyacağınıza inanıyoruz. Erdenay Gül TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü 36 Hareket Zamanı KÜLTÜR SANAT Sayı: 43 - TNT VIEW İmtiyaz Sahibi: Turgut Yıldız Sorumlu Müdür: Müzeyyen Dilek Özgür Yayın Kurulu: Erdenay Gül, Mert Yılmaz, Selin Karakaş, Ayçin Noyan Yapım: Medyaevi İletişim Editör: Murat Uludağ Baskı: APA Uniprint Tel: Fax: Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, Eylül 2011 İmtiyaz Sahibi, Sorumlu Müdür ve Yönetim Yeri Adresi: İnkılap Mah. Siteyolu Sok. No:21 Ümraniye / İstanbul Tel: Fax: ayda bir yayınlanır. Yayının türü: Dergi, Yerel, Süreli The TNT name & logo are trademarks & TNT Holding B.V. 03

3 TNT den haberler TNT den haberler HIZLI YANIT SİSTEMİ İLE MÜŞTERİLERİMİZ TELEFONDA ÇAĞRI SIRASI BEKLEMEYECEK TNT EKSPRES TÜRKİYE, ÇAĞRI MERKEZİ HİZMETİ İLE DE FARK YARATIYOR VE EN HIZLI ÇAĞRI MERKEZİ OLMA YOLUNDA EMİN ADIMLARLA İLERLİYOR. TNT ÇAĞRI MERKEZİ, GELEN ÇAĞRILARIN YÜZDE 85 İNİ İLK 10 SANİYE İÇİNDE YANITLAYARAK MÜŞTERİLERİNİ DAKİKALARCA TELEFONDA BEKLETMEKTEN KURTARIYOR VE EŞSİZ BİR HİZMET SUNUYOR. TNT Ekspres Türkiye, çağrı merkezine gelen tüm çağrıları 20 saniyeden fazla bekletmeden karşılayarak, çağrıların ilk kontakta çözüm ile sonuçlanmasını sağlıyor. Yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği ile çağrıların yüzde 80 inin 20 saniye içinde cevaplanması gerekiyor. TNT Ekspres Türkiye ise çağrıların yüzde 85 ine ilk 10 saniye içinde cevap vererek müşteri memnuniyetini sağlamada etkin çözümler yaratmaya devam ediyor. TNT den herkes memnun Müşterilerinin sorularını anında yanıtlayarak sorunlarına çözümler üreten TNT, tüm dünyada yapılan müşteri memnuniyeti anketinde müşteri beklentilerini karşılama kriterinde %91,66 oranında başarı sergiliyor. Yani TNT Ekspres müşterilerinin yüzde 91,66 sı beklentilerinin karşılandığını ve hatta aşıldığını düşünüyor. TNT Ekspres Türkiye Çağrı Merkezi aynı zamanda çalışanlarına etkin bir eğitim programı uyguluyor yılının başından beri 256 müşteri hizmetleri çalışanı eğitimden geçerek, 2982 saat eğitim aldı ve müşterilerine kusursuz hizmet sundular. Her yüz kişiden 92 si TNT den fazlasıyla memnun Tüketiciler TNT nin hizmetlerinden memnun. Hatta hizmet kalitesinde beklentilerin aşıldığını düşünüyorlar. Hizmet kalitesiye fark yaratmaya devam eden TNT, hızlı yanıt sistemiyle en hızlı çağrı merkezi olma yolunda ilerliyor. Bu hizmetle müşterilerinin sorularını anında yanıtlayarak sorunlarına çözümler üreten TNT, dünyada yapılan müşteri memnuniyeti anketinde de bu başarısını kanıtlıyor. Zira tüketicilere göre TNT, müşteri beklentilerini karşılama kriterinde %91,66 oranında başarılı. Yani her 100 kişiden 92 si TNT nin hizmetlerinden memnun hatta beklentilerin üzerinde hizmet sunuyor. DÜNYA ADANA VE DENİZLİ Yİ TNT EKSPRES İLE TANIYACAK TNT EKSPRES TÜRKİYE, ADANA VE DENİZLİ İHRACATÇILAR BİRLİĞİ İLE YAPTIĞI İŞBİRLİĞİ ÇERÇEVESİNDE ADANA YI VE DENİZLİ Yİ TÜM DÜNYAYA TANITMAYA HAZIRLANIYOR. TNT, YURTDIŞI GÖNDERİLERİNDE MÜŞTERİLERİNE SUNDUKLARI KİTAP AYRACI ŞEKLİNDE Kİ TANITIM BROŞÜRÜ İLE YURTDIŞINDA ADANA VE DENİZLİ NİN TANITIMINA KATKI SAĞLAYACAK PROJENİN DİKKAT ÇEKEN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ; YABANCI MÜŞTERİLERE ADANA DA VE DENİZLİ DE YAPACAKLARI YATIRIMLARIN NE GİBİ FAYDALAR SUNDUĞUNU ANLATIYOR OLMASI. Yurt içinde bölgelere yaptığı yatırımlarla dikkat çeken TNT Ekspres, Adana nın ve Denizli nin yurtdışında daha fazla tanıtımının yapılması için Adana İhracatçılar Birliği ve Denizli İhracatçılar Birliği ile ortak işbirliğine imza attı. TNT Ekspres ve İhracatçılar Birliği ortak işbirliğinde gerçekleştirilen projenin ilk etabında şehirleri tüm dünyaya tanıtmak için özel bir broşür hazırlandı. Adana ve Denizli Bölgesi ni tüm dünyaya tanıtmak isteyen TNT, yurtdışındaki alıcıların bu bölgeyi yakından incelemeleri için özel olarak hazırlanan kitap ayracı şeklindeki tanıtım broşürünü yapılan gönderiler ile birlik- te yollamaları için müşterilerine hediye ederek bölgenin tanıtımına yardımcı olacak. TNT Ekspres, özel olarak hazırladıkları broşür ile birlikte yurtdışındaki müşterilere hem bölgeyi yakından tanıma fırsatı hem de buradan alacakları ürünlerini bölgedeki yatırım imkânları ile birlikte öğrenme şansı sunuyor. Kitap ayraçları Adana yı ve Denizli yi anlatacak Yurtdışındaki alıcıların bu bölgeleri yakından incelemeleri için özel olarak hazırlanan kitap ayraçları çoktan yola çıktı, yeni sahiplerine bir bir ulaşıyor Kitap ayracı şeklinde hazırlanan tanıtım broşürü sayesinde TNT Ekspres müşterileri, Denizli nin ve Adana nın turizm alanlarından yatırım fırsatlarına kadar pek çok bilgiyi inceleme fırsatı bulacak

4 Turgut Yıldız TNT Ekspres Türkiye Genel Müdürü TNT Ekspres Türkiye'nin başarısının sırrı... Son yıllarda dünya ekonomisinde yaşanan sorunlar giderek derinleşmeye devam ediyor. Bu durumdan etkilenmemek mümkün değil. Ancak Türkiye, genel ekonomi olarak en az etkilenen ülkeler arasında yılı ikinci çeyrekte Türkiye, Çin in ardından büyüme olarak ikinci sıaraya yerleşmişti. Biz TNT Türkiye olarak gelir büyümesinde dünya da ilk sıradayız, Çin bizden sonra ikinci konumda... Ayrıca bu müthiş büyümemiz sonucu TNT Türkiye olarak hızlı kargo taşımacılığı Avrupa destinasyonlu gönderilerde pazar lideriyi konumundayız yılından beri TNT Türkiye olarak hep büyüdük, tam anlamıyla sürdürülebilir bir büyüme yakaladık. Bütün bu başarı acaba tesadüfler sonucunda mı olmaktadır. Kesinlikle bu sorunun cevabı hayır. Bu soruyu bize bu yıl TNT ülkelerinden bir çoğu sordu, video konferans, telefon konferans veya ziyaretlerle bizi model ülke olarak incelediler. Bu ülkelerin sorusuna sayfalar dolusu yazı, sunum hazırlanabilir, saatler süren anlatımlar yapılabilir. Ama aslında basit ve gerçek bir cevabı var: Şirketine ve başarıya inanan, yaratıcı, dinamik, pozitif düşünen, kaliteye ve insana değer vererek işini yapan, şirketinin sahibi gibi davranan insan kaynağımız, bu başarının tek ve en önemli unsurudur. Kaç şirkette çalışanlar müşteriye hizmet verebilmek için bilinen standart yollardan daha fazlasını araştırmaktadır, kaç şirkette çalışanlar kendi bölümünün dışındaki bölümlerin sorunlarında çözüm üretebilmektedir. İşte asıl fark buradadır, bu farkı yaratabilmektir. 00 ÇOCUKLAR 6 NCI KEZ İŞTE BENİM ÖYKÜM DİYECEK, DERECEYE GİRENLER ÖDÜLLENDİRİLECEK TNT EKSPRES TÜRKİYE, SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ ÇERÇEVESİNDE 12 YILDIR GERÇEKLEŞTİRDİĞİ VE BÜYÜK İLGİ GÖREN TNT EKSPRES BİLGİ VE KÜLTÜR TAŞIYOR İSİMLİ KİTAP TOPLAMA KAMPANYASININ DEVAMINDA YAPILAN İŞTE BENİM ÖYKÜM YARIŞMASI BU YIL 6 NCI KEZ BAŞLIYOR. Türkiye çapında TNT Ekspres tarafından kitap götürülmüş okullardaki 7-10 ve yaş grupları arasındaki ilköğretim öğrencilerine yönelik olarak düzenlenecek olan bu yarışmaya katılmak isteyen öğrenciler, daha önce kampanya çerçevesinde kendilerine ulaştırılmış bir kitabı okuyarak, kendi öykülerini yazıyor. Yarışmaya katılan tüm öyküler, oluşturulan jüri tarafından değerlendiriliyor ve yarışmada birinci, ikinci, üçüncü olan ve mansiyon alan öğrenciler, TNT Ekspres Türkiye tarafından öğrenimleri boyunca burs ile ödüllendirilirken birincilik kazanan öğrencilerin okullarına bilgisayar hediye ediliyor. TNT Ekspres Türkiye tarafından kitap götürülen öğrenciler, öyküleriyle 19 Mart 2012 tarihine kadar yarışmaya katılabiliyor. Jüri üyelerinin Mart ayı içinde bir araya geldiği ve öyküleri değerlendirmeye başladığı yarışma süreci TNT nin kazananları kamuoyuna açıklamak ve ödüllerini takdim etmek için düzenlediği organizasyonla sona eriyor. Sonrasında da kazanan öğrencilere ve okullarına ödülleri ulaştırılıyor. 06 OCAK AYINDA başlayan İşte Benim Öyküm 19 MART 2012 tarihine dek sürecek... Gençlerin geleceği hepimiz için önemli işte benim öyküm Sen de öykünü yaz! Kim bilir belki de kazanan sen olursun! Bir kitap oku ve kendi hayal dünyanı kendi öykünle kağıda dök. Benim de paylaşacak bir öyküm var diyorsan; durma! Öykünü yaz, bizimle paylaş işte benim öyküm Sen de kendi öykünün yazarı olmak İSter misin? TNT Ekspres ve ÇYDD nin, 12 yıldır gerçekleştirdiği TNT Ekspres Bilgi ve Kültür Taşıyor kitap toplama kampanyasının devamı olan İşte Benim Öyküm yarışmasına TNT Ekspres in, 11 yıldır gerçekleştirdiği TNT Ekspres Bilgi ve Kültür Taşıyor kitap toplama kampanyasının devamı olan İşte Benim Öyküm yarışmasına Son Katılım Tarihi: 14 Mart 2011 son Katılım tarihi: 19 mart 2012 Bİr kalem, Bİr kâğıt, Bİr kitap Bİraz da hayal gücü İşte kendi öykünün kahramanı ve yazarı olmak İçİn Sana gerekli olan formülün anahtar kelimeleri. şimdi anahtarlarını eline al ve öykünü Bİzlerle paylaş. Kazanan öykünün sahibi sen ol ve eğitim BurSunu Sen kazan Yazışma Adresi: ÇYDD Zeytinburnu Şubesi 58.Bulvar Cad. Atatürk Kültür Merkezi Kat.3 Oda No:13 Zeytinburnu / İSTANBUL Fax :+90(0212) zeytinburnu@cydd.org.tr / Yazışma Adresi: ÇYDD Zeytinburnu Şubesi 58. Bulvar Cad. Atatürk Kültür Merkezi Kat.3 Oda No: 13 Zeytinburnu / İSTANBUL Fax: +90 (0212) zeytinburnu@ cydd.org.tr / TNT Ekspres Türkiye nin, ÇYDD Zeytinburnu Şubesi ile birlikte gerçekleştirdiği TNT Ekspres Bilgi ve Kültür Taşıyor projesi ve onun devamı niteliğinde olan İşte Benim Öyküm yarışması, TNT Ekspres in tüm dünyada toplumsal alanda gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projelerinin Türkiye deki yansıması özelliğini taşıyor. Gençliğin eğitimine büyük önem veren TNT Ekspres, faaliyette bulunduğu ülkelerde gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleri ile topluma yatırımlar yaparak, diğer şirketlere örnek olmayı amaçlıyor. KİTAP TOPLAMA KAMPANYASI İLE 12 YILDA 5 MİLYONA YAKIN KİTAP YENİ SAHİPLERİNE ULAŞTI TNT EKSPRES İN ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ ZEYTİNBURNU ŞUBESİ İLE BİRLİKTE HER YIL MART AYINDA KÜTÜPHANELER HAFTASI İLE BAŞLAYIP, EYLÜL AYINDA İLKÖĞRETIM HAFTASI NA KADAR DEVAM EDEN TNT EKSPRES BİLGİ VE KÜLTÜR TAŞIYOR KİTAP TOPLAMA KAMPANYASI BU SENE 12 NCİ KEZ DÜZENLENDİ. Tüm Türkiye de her yıl artan bir ilgiyle devam eden TNT Ekspres Bilgi ve Kültür Taşıyor kitap toplama kampanyası bu yıl da hızını kesmedi yılında kampanyaya katılan 4 bin 705 kişi ve kurum tarafından bağışlanan 386 bin 741 kitap, Türkiye genelinde 192 okula ulaştırılıyor. Sosyal sorumluluk kampanyalarında sürdürülebilirliği esas alan TNT, gelecek yıl da TNT Ekspres Bilgi ve Kültür Taşıyor kitap toplama kampanyası için tüm kaynaklarını seferber etmeye devam edecek. TNT ulaştırma ağının yanısıra gönüllü çalışanlarıyla da kampanyaya destek verdi. Yüz binlerce öğrenciye umut ışığı olan TNT nin kitap ulaştırdığı okullar Mardin, Şırnak, Van, Tunceli, Siirt, Kars, Hatay, Bitlis, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Sivas, Adıyaman, Afyon, Aksaray, Antalya, Aydın, Balıkesir, Batman, Bayburt, İstanbul, Kütahya, Nevşehir, Samsun gibi Türkiye nin dört bir yanındaki şehirlerde yer alıyor. TNT nin müşteri ağı kadar çalışanlarının yoğun desteğiyle büyüyen Kitap Toplama Kampanyası Türkiye nin en köklü projelerinden bir tanesi Kampanya hakkında yeteri kadar bilginiz var mı? TNT Ekspres Türkiye kuryeleri no lu telefonu arayarak kitap bağışlamak isteyenlerin kitaplarını kapılarından ücretsiz olarak teslim alıyor. Kampanya kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı nın öngördüğü yayınlar ile gençlik klasikleri, çocuk klasikleri, klasikler, üniversite ve Anadolu liseleri hazırlık kitapları, çocuk hikayeleri, psikoloji kitapları, çocuk romanları ve öğretmen eğitim kitapları toplanıyor. Bu kitaplar daha sonra TNT Ekspres Türkiye gönüllü çalışanları tarafından olarak tasnif ediliyor. Büyük bir titizlikle hazırlanan kitaplar, gidecekleri okulların öncelik ve ihtiyaçlarına göre ayrılıyor. TNT Ekspres tırlarına yüklenen yüz binlerce kitap yeni sahiplerine teslim edilmek için yola çıkıyor. Rekor kırmaya devam TNT Ekspres in Çağdaş Yaşami Destekleme Derneği Zeytinburnu Şubesi ile birlikte bu yıl 12 ncisin düzenlediği kampanya, her sene olduğu gibi bu sene de kendi rekorunu kırdı. 12 yılın sonunda 36 bin 373 bağışçıdan toplanan 4 milyon 734 bin 268 kitap, 2 bin 212 ihtiyaç sahibi okula ulaştırılmak üzere yollarda...

5 TNT den haberler TNT den haberler TNT Ekspres Türkiye den Çevreye özel çözümler TNT Ekspres, içinde bulunduğu toplumun yaşam kalitesini yükseltmek, topluma, çevreye, çalışanlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek ve küresel ısınma konusuna dikkat çekmek için en önemli projelerin altına imza atmaya devam ediyor. Her geçen yıl etkisini biraz daha fazla gösteren küresel iklim değişikliği, son yıllarda atmosferdeki co2 miktarı hava kirlenmesine bağlı olarak hızla artıyor. Metan, ozon ve kloroflorokarbon (CFC) gibi sera gazları çeşitli insan aktiviteleri ile atmosfere katılıyor ve bu gazların tamamı ısı tutma özellikleri ile atmosferin ısısının yükselmesine sebep oluyor. Bu gazlar içinde co2 ise havada en çok ısı tutma özelliğine sahip olan gaz çeşidi... İnsanlık tüm bu gazların etkileri ile ortaya çıkan küresel ısınma sonucunda buzulların erimesi ve okyanusların yükselmesi gibi ciddi sonuçlar doğuracak iklim değişmelerine doğru yol alıyor. Müşteriler ne kadar salınım yapıldığını öğreniyor Karbondioksit salınımını azaltarak küresel ısınmayla mücadeleye öncelik veren TNT Ekspres, müşterilerine uyguladığı özel hizmet ile küresel ısınmaya engel olmak ve havadaki co2 salınımını azaltmak için çalışıyor. TNT Ekspres, müşterilerine sunduğu yeni ve özel hizmet ile, gönderiler sırasında ortaya çıkan co2 emisyon ölçümlerini önemli kuruluşların standartlarından yararlanarak hesaplıyor ve müşterilerine özel bir rapor halinde sunuyor. co2 emisyonları azaltmak adına yapılan çalışmaların başarısı, ölçümleme ve raporlamadan geçiyor. Bunun için müşterilerin gönderilerinin co2 salınımı ile ilgili önemli kuruluşların standartlarından faydalanarak raporlar sunuluyor. Bu kuruluşlar; Panel on Climate Change, the International Energy Agency, the World Economic Forum, Greenhouse Gas Protocol. Uygulanan model PricewaterhouseCoopers tarafından denetleniyor ve onaylanıyor. Tüm bu raporlama ile TNT Ekspres müşterileri tüm gönderileri ile çevreye verdiği zararın miktarını görebiliyor ve azaltmak için yeni girişimlerde bulunabiliyor. Bu hizmet çerçevesinde şirketler aynı zamanda TNT Ekspres ile yaptıkları gönderilerde gerçekleşen genel karbon ayak izi raporlamalarını da öğrenebiliyor. KAAN SUR TNT nin çevreci uygulamaları hakkında ne düşünüyorsunuz? TNT'nin çevreci uygulaması harika bir davranış. Çevremizi, havamızı ne kadar temiz tutarsak, herkese örnek olabiliriz. Herkes TNT'yi örnek alarak bu uygulamayı gerçekleştirirse çok güzel günler bizi bekler. Günde kaç kilometre yapıyorsunuz, bunun çevreye daha az zarar vermesi size ne hissettiriyor? km arası yol yapıyorum. Hava kirliliği yapmadığı için çok mutluyum. *Gündelik hayatınızda da elektrikli araç kullanmak ister misiniz? Evet Çevreci çalışmaların en önemli adımlarından bir tanesi olan ve ilk olma özelliği taşıyan TNT nin ticari Türk plakalı elektrikli araçları uzun süre önce İstanbul trafiğine karıştı. Lider hiç değişmiyor; TNT Ekspres TNT Ekspres in küresel ısınma konusunda verdiği mücadele bu hizmetle sınırlı değil. TNT, faaliyet gösterdiğimiz dünya için sorumluluk taşıyor ve üzerinde yaşadığı gezegen için sosyal sorumluluk çalışmaları ile ilerliyor. Sosyal Sorumluluk performansını artırmak adına göstermiş olduğu başarı ile Dow Jones Sürdürülülebilirlik Endeksinde her sene lider oluyor ve liderliğini sürdürmeye devam ediyor. (2007, 2008, 2009, 2010 Süper sektör lideri) 2007 de başlayan Planet Me-Gezegen benim projesi operasyonları ise tedarikçiler ve müşterileri bazında verdiği çevre konusundaki TNT Ekspres sözünü kapsıyor. Bu düsturla çalışmaya devam eden TNT Ekpres halihazırda tüm sürücülerin çevreci sürüş konusunda eğitiyor, başarılı olanları ödüllendiriyor, temiz araçlar yani hibrid ve elektrikli araçlar ile teslimat yapıyor ve ormanlar oluşturuyor. İlk ticari Türk plakalı elektrikli otomobiller İstanbul yollarında Çevreci çalışmaların en önemli adımlarından bir tanesi olan ve ilk olma özelliği taşıyan TNT nin ticari Türk plakalı elektrikli araçları uzun süre önce İstanbul trafiğine karıştı. Eylül ayında teslimi yapılan elektrikli araçlar, dört aydır aralıksız servis yapıyor. TNT Ekspres in bir ilke imza atarak Türk ticari plakalı elektrikli otomobillerin Türkiye deki ilk kullanıcısı olan TNT, çevre dostu araçlarla filosunu güçlendirerek hem servis ağını genişletti hem de çevreye karşı olan duyarlılığını bir kezdaha gözler önüne serdi. TNT Ekspres daha yaşanılır bir dünya için çalışıyor Dünyadaki çevre kirliliği ile mücadeleye ortak olan TNT Ekspres, kullanılmayan donanımları kapatarak enerji tasarrufu sağlanmasını, atıkları doğru şekilde imha ederek kirliliğin azaltılmasını, geri dönüşümlü malzeme kullanılmasını, ekonomik sürüş tekniklerinin benimsenmesini ve suların korunması sağlayarak çevrenin korunmasına katkıda bulunuyor. Ulaşım sektöründe hizmet veren global bir dev olarak küresel ısınmayla mücadeleye öncelik veren TNT Ekspres, bu doğrultuda bir takım uygulamalarla da diğer şirketlere örnek olarak yoluna devam ediyor yılına kadar co2 (karbondioksit) değerlerini yüzde 45 azaltmayı düşünen TNT, dünyanın sıfır emisyon yayan ilk taşımacılık firması olmayı hedefliyor. ISO Çevre Yönetim Standardı sertifikasını alarak çevreye verdiği önemi de belgeleyen TNT Ekspres Türkiye, araçların çevreye verebileceği zararı minimum dereceye indirmek için düşük sülfürlü ve kurşunsuz yakıt kullanıyor, araçların periyodik bakımlarını düzenli olarak yaptırarak kayıt altına alıyor. Şirket içinde kağıt, plastik ve cam atıkları tüm Türkiye ofislerinde topluyor ve geri dönüşüme kazandırılıyor. Aynı zamanda kullanılmış pilleri çevreye zarar vermemesi için toplatarak, Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği ne veriliyor. Gebze ve Kınalı Ada da ki TNT Ormanı na ağaç dikmeye devam ediyor Tüm bu çalışmaların yanı sıra TNT, iş uçuşlarını dengelemek için ağaç dikmeye devam ediyor. TNT Ekspres Türkiye, Karbon Ayakizi Sürdürülebilirlik Rapor- CAN TAŞ TNT nin çevreci uygulamaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Dünyadaki çevre kirliliği ile mücadeleye ortak olan TNT Ekspres ailesinde bulunduğum için gurur duyuyorum. Atıkları doğru şekilde imha ederek, ekonomik sürüş tekniklerieğitimleri vererek ve geri dönüşümlü malzeme kullanarak çevrenin korunmasında önemli bir katkıda bulunuyor. Ayrıca araçların neden olduğu gaz emisyonlarını azaltarak, çevreye ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor. Günde kaç kilometre yapıyorsunuz, bunun çevreye daha az zarar vermesi size ne hissettiriyor? Günde ortalama 50 ile 60 km mesafe kat ediyorum. Çevreye karşı duyarlı olmamız gerektiğini hissediyorum. Diğer araçların çevreye verdiği zararı şimdi daha iyi anlıyorum. Gündelik hayatınızda da elektrikli araç kullanmak ister misiniz? Gündelik hayatımda da elektrikli araç kullanmak isterim. Çünkü çevreye verdiğimiz zarar kendimize ve sevdiklerimize verdiğimiz zarardır. Ayrıca elektrikli araç kullanarak gürültü kirliliğini ve azaltmış olacağımıza inanıyorum. ları kapsamında çalışanlarının iş nedeniyle yaptıkları uçuşlardan doğan sera gaz salımlarını dengelemek için 2 saatlik bir uçuş için 1 ağaç, 2 ila 10 saat arası uçuş için 3 ağaç ve 10 ila 20 saat arası uçuşlar için ise 5 ağaç dikiyor. Gebze ve Kınalı daki TNT ormanına dikilen 1550 ağaca ek olarak 2009 yılında Konya Karapınar Ormanı na 500, 2010 yılında Şanlıurfa ya ise 571 ağaç daha dikildi

6 Nedir bu 3D? Birçok 3D teknolojisi, aynı temel prensiple çalışır: Beynimizi iki boyutlu bir resmin derinliği olan bir görüntü inandırarak... Bunu yapmanın en temel yolu ise stereoskopidir. Kullanıcının gözlerine birbirinden biraz farklı iki resim gösterilir ve bu resimler beyin tarafından 3 boyutlu olarak algılanır. Dijital yayın yapan platformlardan birinde ilginizi çekeceğiniz bir program olduğunu öğrendiniz yapımı bir belgesel... Eski nesil TV nizi açıp, heyecanla kanalı buldunuz. Fakat ekranınız ikiye bölünmüş ve aynı görüntü yan yana görünüyor. Muhtemelen TV nizin ayarlarıyla bolca oynayacaksınız ama çabalarınız kâr etmeyecek. İstediğiniz o programı izleyebilmek için televizyonunuzun 3D özelliği olması gerektiğini öğrendiğinizde, kendinizi internetteki e-ticaret sitelerinde 3D TV arıyor olarak bulacaksınız. Sir Charles Wheatstone, görsel derinlik algısının sürecini ilk defa tanımlayan kişi olarak tanımlanıyor. Üst üste bindirilmiş iki görüntüden üç farklı boyutu algılamak olarak özetlenebilecek 3D teknolojisi, Wheatstone un kendi stereoskopunu geliştirip, sabit resimleri görüntülemek için kullandığı zamana göre artık çok daha ileride. Şimdi sinemalarda, hatta evlerimizde bile 3D teknolojisinin nimetlerinden faydalanabilmemiz mümkün. 3D teknolojisi, yeni nesil TV ler ile evimize kadar girmeye başladı. Yakın gelecekte, dizüstü bilgisayarlar, kameralar ve diğer birçok elektronik üründe de bu teknoljinin nimetlerinden faydalanabileceğiz... Üçüncü boyuta geçmek Üç boyut; uzunluk, genişlik ve derinlik ile özetlenebilir. Evrenin dört boyutlu olduğunu düşünürsek, son boyutun zaman olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Aslında evrenin 11 boyutlu olduğuna dair bilimsel araştırmalar da var ama biz şimdilik üç tanesi ile idare edelim. Pek fark etmesek ya da bilincinde olmasak da bizler zaten üç boyutlu bir ortamdayız. İnsanlar üç boyutlu objeleri daha doğrusu derinliği algılayabilir. Gözlerimiz, birbirleri arasında yaklaşık olarak mm mesafeye sahiptir. Yani sağ ve sol gözlerimiz objeleri farklı bir açıdan görür. Buna retinal uyumsuzluk da denir..test etmek istiyorsanız, elinize bir kalem alıp, bir gözünüzü kapatıp bakın, daha sonra kapalı olanı açın diğerini kapatın. İki taraftaki görüntü birbirine benzer olsa da küçük bir farklılığa sahiptir. Bu iki görüntü beynimize gittiğinde, aradaki farklılığı dengelemek için beynimiz aslında hiç de basit olmayan geometrik bir işlem yapar. Kısaca, iki farklı perspektifi alır ve dengeler. 3D teknolojisinin yapmaya çalıştığı da aynen budur. 3D gözlükleri gibi yardımcı aparatlar, her bir gözün farklı perspektifler ile beslenmesini sağlamaya çalışır. Bu işlem, beynimiz için oldukça kolay olsa da bütün bunları kamera ile yapmak ve görüntüyü bozmadan her bir göz için farklı görüntüleri sağlamak sanıldığı kadar basit bir iş değildir. Normalde televizyon izlerken sadece yüksekliği ve genişliği algılarız. Görüntüde her şey, izleyiciye aynı mesafede sunulur. 3D filmlerde ise derinlik de işin içine girer

7 El Classico keyfi perdelerde Tüm dünyanın merakla beklediği ve taraflı tarafsız herkesin ekran başına kilitlendiği Barcelona Real Madrid futbol karşılaşması 3d teknolojisiyle çekilen ve perdelere yansıyan ilk maç Yıldızlar topluluğu iki takımın karşı karşıya geldiği dünya derbisinin 3D ile sahneye çıktığı ortamda Amerika da boş durmadı ve ulusal lig NBA i yüksek teknolojiyle kaydetmeye başladı. Şimdilerde ülkelerin önemli müsabakaları artık 3D kaydediliyor. Nasıl çalışıyor? Birçok 3D teknolojisi, aynı temel prensiple çalışır: Beynimizi iki boyutlu bir resmin derinliği olan bir görüntü inandırarak... Bunu yapmanın en temel yolu ise stereoskopidir. Kullanıcının gözlerine birbirinden biraz farklı iki resim gösterilir ve bu resimler beyin tarafından 3 boyutlu olarak algılanır. Stereoskopik resimleri oluşturmanın en kolay yolu gözlük kullanmaktır. Bu nedenle 3D gözlük teknolojisinde birçok varyasyona rastlamak mümkün. Anaglif resim, küçük perspektif farkları bulunan iki farklı renk katmanına sahiptir. Bu resimlere genellikle kırmızı ve mavi lenslere sahip olan 3D gözlüklerle baktığımızda, gözlük her göz için bir katmanı engeller ve kolayca kandırılabilen beynimiz, ortaya çıkan resmi bir araya getirerek üç boyutlu bir sahne görmemizi sağlar. İki senkronize projektör resimleri küçük bir perspektif farkıyla ancak farklı ışık polarizasyonlarında gösterir. Polarize gözlükler her göz için sadece bir resme izin verir ve beynimiz iki farklı resmi üç boyutlu bir resim olarak birleştirir. Bazı 3D sistemlerinde ışığın kutuplaştırılabilmesi ya da farklı şekilde yönlendirilebilmesi ilkelerinden yola çıkan kutuplaştırılmış gözlükler kullanılır. Örneğin, bir görüntü yatay bir şekilde yansıtılırken ikinci görüntü dikey bir şekilde yansıtılır. Kutuplaştırılmış bir gözlük, bir gözde dikey diğer gözde yatay kutuplaştırmayı sağlayarak 3D görüntüyü oluşturur. Bu tip 3D görüntülerin sorunu, kafanızı sabit tutmanız gerektirmesidir. Kafayı hareket ettirmek, dalgaların göze gelme şeklini bozabilir, 3D efektinin ve renklerin karışmasına sebep olabilir. 3D için akıl oyunu da denebilir. Zira öyle ki stereoskopi sayesinde bir zihin oyununa başvuran bu teknoloji, bizleri 2 boyutlu resimlerin 3 boyutlu olduğuna inandırıyor. Bu problemi ortadan kaldırmak için dönel kutupluluk ilkesi icat edilmiştir. Yani film, iki farklı dönüş ile yansıtılır. Gözlükler bu iki farklı dönüş hareketini algılayarak, bir göz için saat yönü iken diğeri için saat yönünün tersi, görüntüleri ayırıyor. Böylelikle kafanızı hareket ettirmeniz filmi izlemenize engel teşkil etmiyor. Spor müsabakaları da artık 3D teknolojisiyle yayınlanıyor. Hemen herkesi ekran başına geçiren Barcelona Real Madrid maçı 3D yayınla sunulan ilk spor müsabakası olarak kayıtlara geçti. 3D televizyonlar Elektronik gözlük takmayı gerektiren aktif 3D, günümüzde yaygın olarak kullanılan bir teknik. Bu gözlükler, her gözün ekranı sırayla görmesini sağlamak için gözlerin önünde sırasıyla perdeler açıp kapatırlar. Bu kapakların açılıp kapanması o kadar hızlı gerçekleşir ki, fark edilmesi çok zordur. Bu kapak lenslerinin yapımı, televizyonların tazeleme oranları sayesinde mümkün. 3D destekli televizyonlar, ekrandaki gerçek görüntünün çabucak silinip geri yüklenebilmesini sağlayabilmeleri için yüksek tazeleme oranına sahiplerdir. Gözlüklerden geçen görüntü, izleyiciye titreşim olarak değil de sabit bir görüntü olarak ulaşır. Pasif sistemler ise aktif sistemlere göre daha az sıklıkta karşımıza çıkarlar. Pasif 3D teknolojisine sahip televizyonların standart ekranının üstünde ince, merceğimsi bir cam bulunur. Bu merceğimsi ekran, çok ince, büyüteç görevi gören ve her göze ekranın biraz farklı bir perspektifini gönderen bantlardan oluşur. Bu teknolojide pahalı ve hantal gözlüklere gereksinim yoktur fakat pasif 3D ile görüntü kalitesi düşebilir. Temelde, her bir göz sırayla ekranın bir yarısını görebilir. Örneğin, eğer ekranda 100 piksel varsa, 50 piksel büyütülerek sol göze, diğer 50 piksel de büyütülerek sağ göze gönderilir. Beyin de bu iki görüntüyü bir araya getirerek 100 piksellik esas görüntüyü oluşturur. 3D görüntü elde etmek 3D görüntülerin yaratılma sürecinde en can alıcı noktalar geometri ve kesinliktir. 3D görüntü elde edebilmek için tam olarak göz ile görülmesi gereken açıdan filmin iki versiyonunun çekilmesi gerekir. Kameramanların, iki kameranın görüş açılarını hesaplayıp iki kamerayı da aynı noktaya odaklaması lazımdır. Aynı zamanda kameralar aynı zamanda ve aynı yolda hareket etmeli aynı anda odaklanmalıdır. Aksi takdirde kayda alınan görüntülerin eşlenmesi mümkün değildir. Günümüzde, 3D film çekimlerinde kullanılan kameralar, istenmeyen herhangi bir hareketi ya da farklılığı engellemek için birbirine sabitlenmiş şekildedir. 3D olarak yakın çekim yapmak ise çok zordur çünkü kameraların, gözlerimizi taklit etmesi için birbirlerine çok yakın olmaları gerekir. Bu gibi durumlarda yapımcılar, ayna kullanırlar. Yakın çekimler bir kamera ile yapılırken çekilen görüntü, küçük bir ayna aracılığıyla ikinci görüntüyü çekmesi gereken kameraya yansıtılır. Eğer ayna üzerinde çizik, toz, kir gibi görüntüyü bozabilecek şeyler yoksa, yakın çekimler de 3D olarak yapılmış olur. Üç boyutlu grafikleri yaratmak ile sinemalarda üç boyutlu olarak görülen görüntüler arasında fark var. Yapımcılar, animasyon filmleri 3D haline getirmek için film karelerini her bir göz için farklı perspektife sahip olacak şekilde oluştururlar. Animasyon filmler kamera ile çekilmediğinden görüntüleri eşleme işlemi çok daha kolay gerçekleşir. 3D teknolojisi ile ilgili çözülmesi gereken en büyük problemlerden biri, görüntüyü yarılamak. Merceğimsi ekranlar her bir göze görüntünün yarısını gönderirken, kapaklı gözlükler gözlerden birinin gelen görüntüyü görmesini fiziksel olarak engelliyor. Polarize gözlükler ise her bir göze görüntülenen ışığın yarısını gönderiyor. Bir filmi kesintisiz bir akışta izleyebilmek için göze bir saniyede yaklaşık olarak 50 kare gönderilmesi gerekir. 3D teknolojisi için bu kare sayısı yarıya iner böylelikle her bir göz sadece 25 kare görür ve bu da görüntüde titremeye neden olur. Günümüz teknolojisi bu kare oranını (ya da monitör ve televizyonlardaki tazeleme oranını) artırarak 3D görüntüleri titreşimsiz olarak görmemizi sağlamaktadır. Oyunlar daha bir başka Artık oyun üreticileri de fark yaratmanın peşinde. Özellikle yoğun grafikleri olan ve aksiyonla desteklenen oyunların en önemli özelliği ileri teknoloji kayıtları 3D olarak kurgulanan bilgisayar oyunları günün en büyük eğlencesi

8 ROPÖRTAJ BAŞLIK KLİŞE Mİ OLDU BİLİNMEZ ANCAK BİLİNEN BİR KONU VAR Kİ O DA YÜKSEL AKSU NUN BİZDEN BİRİ FİLMLERİYLE SİNEMA SEYİRCİSİNE NEFES ALDIRDIĞI DONDURMAM GAYMAK FİLMİ OSCAR A ADAY GÖSTERİLEN AKSU AKSU, ŞİMDİ DE ENTELKÖY EFEKÖY E KARŞI YAPIMIYLA GENÇKEN KURDUKLARI ÜTOPYAYI PERDEYE YANSITIYOR. TAM DA HER ŞEY YOLUNDA GİDERKEN ÜNİVERSİTEYİ KAZANA- RAK DONDURMA TEZGÂHINDAN AYRILIYOR YÜKSEL AKSU HİKAYE BUNDAN SONRA BAŞLIYOR SANMAYIN! DONDURMAM GAYMAK FİLMİ İŞTE O TEZGÂHIN BAŞINDAYKEN KURGULANIYOR. YÖNETMEN YARDIMCILIĞI, SİNEMA TELEVİZYON, MASTER DERKEN İLK FİLMİYLE SEYİRCİNİN KARŞISINA ÇIKIYOR AKSU VE BU FİLMİYLE OSCAR A ADAY GÖSTERİLİYOR. DİĞER TÜRK YAPIMI FİLMLERİN NE- REDEYSE 10 DA 1 İ BİR BÜTÇEYLE ÇEKTİĞİ FİLMLE BÜYÜK BİR BAŞA- RI GÖSTEREN YÜKSEL AKSU İLE SURE WE CAN RÖPORTAJLARIMIZIN BİR YENİSİ İÇİN BİR ARAYA GELDİK. Yüksel Aksu nun yönetmen olmasını neye borçluyuz? Güzel Sanatlar Akademisi nde Sinema Televizyon okudum. Aynı alanda master yaptım. Buna ek olarak da uzun yıllar yönetmen yardımcılığı yaptım ve ardından sonra yönetmenliğe başladım. Ütopya mızdı film yaptım Fiili olarak senaryo yazımı iki yıl sürdü ve bence hala bitmedi Senaryo aslında gençlik yıllarımızda arkadaşlarımızla kurduğumuz bir ütopyaydı. Hep birlikte bir komün köyü kurmak hep birlikte toprakta çalışmak, sanat yapmak, eğlenmek... Stressiz, mülkiyetsiz, ama üretim ve hayattan kopmadan yaşamak Her ütopya gibi olmadı. Kendimizi İstanbul un keşmekeşinde bulduk. Aktüel Röportaj Dondurmam Gaymak ile başlayalım. İddiasız demek ne kadar doğru bilinmez ama o filmin doğallığı milyonları salona çekti. Sadelik, daha doğrusu Bizden biri olan filminizin başarısını siz nasıl ifade ediyorsunuz? Söylediklerinize gerçekten katılıyorum. İzleyiciye o samimiyeti ve doğallığı doğru ilettiğiniz anda ister istemez başarılı olursunuz. Bu sadece benim filmim için geçerli bir söylem değil. Bugün başarılı olarak sayabileceğimiz tüm filmlerin içinde izleyiciye dokunan, samimi bir hava mutlaka görürsünüz. Dondurmam Gaymak filminin replikleri, konusu, samimi mizahı halen dillerde Bu durum Entelköy Efeköy e Karşı filmini hazırlarken bir başarı baskısı yarattı mı? Yoksa Aksu yine bildiğini mi okudu? Doğal olarak insan bir önceki yapıtının üzerine çıkmak ister. Bu kaçınılmaz bir duygu. Özellikle Dondurmam Gaymak gibi topluma mal olmuş ve entelektüel kesimlerden toplumun okuryazar olmayan kesimlerine kadar beğeni kazanmış bir ilk film, ister istemez insanın üzerinde baskı yaratıyor. Ben kendimi hikâyenin akışına bıraktım, içgüdülerimle hareket ettim. Size Yeni filminizi anlatın demeyeceğiz ancak; bu senaryo nasıl ortaya çıktı bunu da merak ediyoruz? Aksu hangi düşüncesinin peşinden koşarak bu senaryoyu yazdı, filmi çekti? Çizgisiz kağıda Sahne 1 i yazmanızla sette Kamera diye bağırmanız arasında geçen süreçten bahseder misiniz? Fiili olarak senaryo yazımı iki yıl sürdü ve bence hala bitmedi Senaryo aslında gençlik yıllarımızda arkadaşlarımızla kurduğumuz bir ütopyaydı. Hep birlikte bir komün köyü kurmak hep birlikte toprakta çalışmak, sanat yapmak, eğlenmek... Stressiz, mülkiyetsiz, ama üretim ve hayattan kopmadan yaşamak Her ütopya gibi olmadı. Kendimizi İstanbul un keşmekeşinde bulduk. Sanırım kendimi rahatlatmak için senaryosunu yazdım. Ayrıca yine 80 li yılların sonu 90 lı yılların başında Gökova ya yapılacak termik santrale karşı çıkan akivistlerden biriydim. Filmin çatışma eksenini de bu durum oluşturuyor. Sanırım geçmişimde bunlardan etkilendim. Ön hazırlık süreci de yaklaşık 3 ay sürdü. Sonra kendimizi sette bulduk. Entelköy Efeköy e Karşı filminde bir yanda gerçek üstü bir ideal peşinde koşan ekolojistler, diğer yanda etliye sütlüye karışmayan ama yeri geldiğinde oportünist oluveren köylüleri görüyoruz. Gerçek hayatta da bu iki kutup noktası arasında bir köprü kurmak bu kadar zor mu? 14 15

9 YÜKSEL AKSU NUN İLK UZUN METRAJLI FİLMİ OLAN DONDURMAM GAYMAK TA DONDURMACI ALİ USTA YI OYNAYAN TURAN ÖZDEMİR DIŞINDAKİ OYUNCULARIN HEPSİ AMATÖR VE HEPSİ MUĞLALI. Kaçıranlar varsa diye Dondurmam Gaymak ın derdinin ne olduğunu sizin için yazdık: Klasik küçük esnaf, eski tip üretim yapan bir dondurmacının; büyük markalı dondurma firmaları karşısındaki hezimeti sonucu kendi kasabasına püskürtülmüş, son parasıyla bir motosiklet almış arkasına sele yaptırmış dağ köylerine dondurma satmaya giden bir adamın hikayesi. Bütün kavgası hazır dondurma üreticileriyle. Bütün iddiası da kendi dondurmasının saf ve hakiki olduğu şimdiki dondurmalarınsa saf ve hakiki olmadığı üzerine kurulu. Kendisine göre yaptığı iş dünyada profesörlüğün üzerinde bir meslek. Seyrek akıllı Egeli yok olmuş bir küçük esnafın öyküsü. Sosyolojik olarak, globalleşme ve tekelci sermayenin, markaların karşısında küçük esnafın imhasını anlatan bir film. Yani kahraman bakkal süper markete Ben şartlar ne olursa olsun bu köprünün kurulabileceğini anlatmaya çalıştım filmimde. Yeter ki hoşgörüden uzaklaşmayalım. Farklı olana saygı duyup anlamaya çalışalım. Zor olduğunun farkındayım ama asla olamaz diye kesin bir yargıya varmak da yanlış olur diye düşünüyorum. Filmde hem köylünün hem de ekolojistlerin zayıflıklarını ortaya dökmekten geri durmuyorsunuz... Ekolojistler acaba idealist olurken bazen gerçekleri de ıskalayabiliyor mu? Bir sanat eserinin toplumsal meselelere, toplumsal kimliklere mesafeli olması gerektiğine inanıyorum. Kaldı ki tam olarak konvensiyonel sinema ornegi sergilemiyorum hikâyelerimde... Geleneksel sinemada iyi ve kötü kavramı köşelidir. Benim karakterlerimin hem iyi hemn kötü yanları aynı mesafeden eleştiriliyor. Ekolojistler de köylüler de hem iyi hem kötü özellikten açığa çıkacak sekilde film boyunca işleniyor. Bu Brechtyen bır tavır. Karakterlerime iyi kötü seklinde değil bır bütün olarak yaklaşmaya çalışıyorum. İdealist olma söz konusu oldugunda her alanda gözünüzden kaçan birseyler olabilir. Sonuçta fikirsel düzeyde geldiğiniz nokta realitede bazı seyleri gözden kaçırmamıza, es geçmenize neden olabilir. Benim karakterlerimde böyle bır durum yaşıyor iste... İki filminizde de nispeten gözden ırak oyuncularla çalıştınız. Ayrıca iki filmde de yöre halkının kurguda önemli bir yere sahip olduğunu görüyoruz. Bahsettiğimiz oyuncu kitlesi aslında yapımcıların da sıcak baktığı bir durum değildir. Bize biraz bu durumdan bahseder misiniz? İfade ettiğiniz oyuncu grubuyla oyunların daha sahici ve gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca halkın bir sanat çalışmasına katılması da beni mutlu ediyor. Bu gurupla çalışmak konusunda da yapımcılarım bana bu konuda her zaman bana güvendiler. İçten içe bir tedirginlik yaşamış olabilirler ama bana asla belli etmediler. Zaten ilk sahneleri çektikten sonra herkes rahatladı. Çünkü herkes üstüne düşen işe dört elle sarılmış bir vaziyetteydi. Yapımcı, oyuncu kadrosu derken biraz da mutfağa girmiş olduk. Merak edilen bir soru yöneltmek istiyorum; Gişe başarılarına baktığımızda mizah, dram, bilim kurgu, aksiyon gibi filmlere oranla daha çok ilgi çekiyor bu coğrafyada. Bu durumu ülke insanının hangi karakteriyle ilintilendirebiliriz? Bu soruyu sormamdaki diğer neden Yüksel Aksu nun da derdini mizahla anlatıyor olması. Biz gülmeyi ve şakayı seven bir milletiz diye düşünüyorum. Anadolu coğrafyası neredeyse bir drama 16 BİZ GÜLMEYİ VE ŞAKAYI SEVEN BİR MİLLETİZ DİYE DÜŞÜNÜYORUM. ANADOLU COĞRAFYASI NEREDEYSE BİR DRAMA SANATI OLARAK KOMEDYA NIN FORMATLANDIĞI COĞRAFYA. SATİR LERİN, SİLENOS LARIN, NASRETTİN HOCALARIN, BEKTAŞİ, LAZ FIKRALARININ COĞRAFYASI. KÖY SEYİRLİĞİN, ORTA OYUNU VE MEDDAHLIĞIN, AZİZ NESİN LERİN, ERTEM EĞİLMEZLERİ COĞRAFYASI. sanatı olarak komedya nın formatlandığı coğrafya. Satir lerin, Silenos ların, Nasrettin Hocaların, Bektaşi, laz fıkralarının coğrafyası. Köy seyirliğin, orta oyunu ve meddahlığın, Aziz Nesin lerin, Ertem Eğilmezleri coğrafyası. BÜTÜN İDDİASI DA KENDİ DONDURMASININ SAF VE HAKİKİ OLDUĞU; ŞİMDİKİ DONDURMALARINSA SAF VE HAKİKİ OLMADIĞI ÜZERİNE KURULU OLAN DONDURMAM GAYMAK IN ARDINDAN ŞİMDİ SIRA EKOLOJİSTLERLE KÖY HALKINI KARŞI KARŞIYA GETİRMEKTE ENTELKÖY-EFEKÖY E KARŞI Mizah derken bir kara mizah var bir de argo ile canlandırılan mizah var. Siz Dondurmam Gaymak ve Entelköy Efeköy e Karşı filmlerinizle aslında Türkiye de Sadece küfürle güldürüyor eleştirisinden de sıyrıldınız. Her iki filmde de politik bir duruş var. Demek ki ikisi birden yapılabiliyormuş! Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Komedi kutsaldır bence. Ve yoksul ların, yoksun ların mazlumların sanatı ve protestosudur. Bir protesto sanatı olarak kahkaha çok önemli bir şeydir. Bir film seyredersiniz beğendim beğenmedim üzerine saatlerce tartışırsınız. Komedi öyle değildir eveleyip geveleyemezsiniz. Soru ve cevap somut ve fizikidir. Güldün mü? Gülmedin mi? Yani göbeğin hopladı mı? Hoplamadı mı? Onun için keskin ve serttir, yalanı dolanı affetmez komedi. Onun için filmlerle kalbi ilişki kuran insanlar çabucak yakalar komediyi. Bu da toplumun birçok kesiminden ilgi görmesine sebep oluyor. Politik bir duruşu komedi türünde sergilemek daha kolay ve daha cazip geliyor bana. Bu bir tercih meselesi; salt komedi de yapabilirsiniz ya da böyle bir tarzı da benimseyebilirsiniz. Son sorum aslında bu röportajın da yapılma nedeni; Türkiye de çevre bilinci hakkında ne düşünüyorsunuz? Tam anlamıyla var diyemeyiz ama yok da diyemeyiz. Bunun ne kadar önemli olduğunu kavramak ve kavratmak lazım. Günümüzde doğa sevgisi ve duyarlılığının her şeyin üzerinde bir ortak payda olduğunu düşünüyorum. Ne siyasi ne dini ne etnik ne kültürel ne de ekonomik çatışmalar insanın doğa ile kurduğu bağ ve çatışma kadar sahici olabilir. Dünya ve doğa yok olduğu zaman ne sınıf, ne ulus, ne din ne de kültürel fark; hiçbir şeyin anlamı olmayacak ARALIK TA VİZYONA GİREN Entelköy-Efeköy e Karşı çevreci ve organik mesajlarıyla OLDUKÇA DİKKAT ÇEKİYOR Komedi yoksul ve yoksunların protestosudur Komedi kutsaldır bence. Ve yoksul ların, yoksun ların mazlumların sanatı ve protestosudur. Bir protesto sanatı olarak kahkaha çok önemli bir şeydir. Bir film seyredersiniz beğendim beğenmedim üzerine saatlerce tartışırsınız. Komedi öyle değildir eveleyip geveleyemezsiniz. Soru ve cevap somut ve fizikidir.

10 Kapak Kapak İŞ DÜNYASINDA 2012 NİN YÜKSELEN TRENDLERİ EKONOMİK KRİZİN ARDINDAN TOPARLANMA SÜRECİNE GİREN ÜLKELER HEM EKONOMİK İSTİKRAR SAĞLAMAK HEM DE DÜNYANIN YÜKSELEN YILDIZLARI ARASINA GİRMEK İÇİN EKONOMİ VE İŞ DÜNYASI TRENDLERİNİ YAKINDAN TAKİP ETMEYE BAŞLADI. SEKTÖREL VE EKONOMİK GELİŞİMİN TEMEL DİNAMİKLERİNDEN BİRİ OLAN İŞ DÜNYASI, GENEL OLARAK 2011 İ MUTLU BİTİRİRKEN, 2012 DE YÜKSELECEK YENİ TRENDLERİ ŞİMDİDEN GÜNDEMLERİNE ALDILAR yılının Eylül ayında önce ABD de ortaya çıkan, sonra dalga dalga bütün dünyaya yayılan küresel finans krizi, tüm dünyada iş dünyasını ve reel sektörü olumsuz etkiledi. Türkiye de 2002 yı lından bu yana devam eden büyüme dönemi, ilk kez 2008 de duraklamaya girdi, istihdam hızı yavaşladı ve işsizlik oranı yükselişe geçti. Krizin etkileri, 2009 yılının son çeyreğinden itibaren Türkiye, Çin ve Hindistan gibi G-20 ülkelerinde hafifleme; Yunanistan, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde şiddetlenme eğilimi gösterdi. Krizin etkilerinden hızlıca kurtulmak ve istikrara kavuşmak isteyen ülkeler, ekonomilerini güçlendirmek ve dünyanın yükselen yıldızları arasına girmek için sektörel gelişimin öncüsü şirketlerle, iş ve ekonomi dünyasının nabzını tutma ve zamanın ruhunu yakalama yarışına girdiler. TÜM DÜNYAYI ETKİSİ ALTINA ALAN KRİZİN ETKİLERİ, 2009 YILININ SON ÇEYREĞİNDEN İTİBAREN TÜRKİYE, ÇİN VE HİNDİSTAN GİBİ G-20 ÜLKELERİNDE HAFİFLEME; YUNANİSTAN, İTALYA GİBİ AVRUPA ÜLKELERİNDE ŞİDDETLENME EĞİLİMİ GÖSTERDİ. Şirketler bu süreçte hem dünya çapındaki başarı kriterlerini daha yakından takip etmeye başladı hem de global kriterleri yerel beklentilerle örtüştürmenin yollarını aramaya koyuldu. Bu arayış, doğru bilinen bazı gerçekler konusunda tüm ezberimizi bozarken, bazı değerlerin de daima korunması gerektiğine işaret eden sonuçlar ortaya koydu. Böylece yükselen trendler son yıllarda iş dünyası kulislerinde en çok konuşulan sohbet konularının zirvesine yerleşti. Dosyaların en üstünde Sürdürülebilirlik Raporları yer alıyor Global şirketlerin öncülüğünde başlayan sürdürülebilir kalkınma hamleleri, bugün irili ufaklı pek çok yerli şirketin bile kurumsal vizyon öncelikleri arasında yer alıyor. Özellikle global şirketler, sürdürülebilir politikalar kapsamında çevreye duyarlı ürünler üretmek, üretim yaparken tüketilen kaynakları en aza indirmek ve ürün nakliyatı sırasında karbondioksit salınımını minimuma düşürmek gibi önlemler alıyor

11 Fark yaratmanın ilk adımı; inovasyon Yeni trendleri yönlendiren ve değişen tüketici davranışlarına cevap verme konusunda önemli bir potansiyele sahip olan inovasyon kavramı, giderek sınırları genişleyen bir alana dönüşüyor. İnovasyon sayesinde şirketler tüketicilere maksimum fayda sağlayan ürün ve hizmetler sunabiliyor. Ancak inovasyonu sadece üretimle sınırlı tutmak ve sürecin gerektirdiği diğer safhaları atlamak, ölü doğmuş bir projeden öteye gidemiyor. Uzmanlara göre inovasyon ile ortaya konan tasarım ve hizmetleri paketleyip pazarlamak, bu alanda öncü olmanın vazgeçilmez önceliklerinden. YÜKSELEN TRENDLER DENDİĞİNDE SON YILLARDA EN ÇOK DUYMAYA BAŞLADIĞIMIZ TERİMLERİN BAŞINDA İNOVASYON, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE SOSYAL MEDYA GİBİ POPÜLER BAŞLIKLAR GELİYOR. Bilinçlenen tüketici iş dünyasını etkiliyor Yükselen trendler dendiğinde son yıllarda en çok duymaya başladığımız terimlerin başında inovasyon, sürdürülebilirlik ve sosyal medya gibi popüler başlıklar geliyor. Bu başlıklar şirketlerin başarı kriterlerini belirleyen temel değerler arasında yer alıyor de iş dünyasının yıldız trendleri arasında yer alan bu kriterler, 2012 de de şirketlerin en çok proje geliştirmek isteyecekleri alanların başında gelecek gibi görünüyor. Öte yandan İnsan Kaynakları na yatırım, giderek önem kazanan bir bütçe kalemi haline geliyor. Maliyetleri düşürmenin en etkili yöntemlerinden biri ise destek birimlerini şirket dışına kaydırıp, ucuz iş gücünden faydalanmak. Tüm bu süreçlerde nihai hedef sadece şirket ve ülke ekonomisi için maksimum verimi almak değil, aynı zamanda giderek bilinçlenen tüketicilerin beklenti ve isteklerini en iyi şekilde karşılayıp tüketici memnuniyetinde çıtayı yükseltmek. Sürdürülebilirlik, yıldızını parlatmaya devam ediyor Global şirketlerin öncülüğünde başlayan sürdürülebilir kalkınma hamleleri, bugün irili ufaklı pek çok yerli şirketin bile kurumsal vizyon öncelikleri arasında yer alıyor. Özellikle global şirketler, sürdürülebilir politikalar kapsamında çevreye duyarlı ürünler üretmek, üretim yaparken tüketilen kaynakları en aza indirmek ve ürün nakliyatı sırasında karbondioksit salınımını minimuma düşürmek gibi önlemler alıyor. Şirketler bu aksiyonları hayata geçirirken çevreyi koruma, gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakma ve sorumlu vatandaş olma söylem ve hedefleri ile hareket ediyorlar. Sürdürülebilir politikaların insan temelli boyutunu oluşturan kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ise bu söylem ve hedeflerin kamuoyuna en etkin şekilde ulaşması için itibar perçinleyici hamleler olarak görülüyor. Toplumdaki sosyal yaralar konusunda farkındalık yaratma ve kamuoyu oluşturma amacıyla hayata geçirilen kurumsal sosyal sorumluluk projelerine bazı şirketler, tüketicileri de dâhil ederek, marka ve ürünlerle olan duygusal bağı artırmayı hedefliyor. Önümüzdeki dönemde bu trendin artarak devam edeceği ve tüketici-marka etkileşiminin daha da duygusal bir boyuta taşınacağı öngörülüyor. Tüketiciler açısından bakılırsa, çevreye duyarlı markalar ve ürünler konusunda bilinç giderek yükseliyor. Tüketicilerin satın alma davranışlarında çevre bilincinin daha da etkili olması ile çevreye duyarlı ürünlere rağbet her geçen gün artıyor. 21. yüzyılda tüketicilerin çoğu sürdürülebilir kalkınmaya destek olmak için kaliteden, performanstan ve fiyattan taviz vermiyor. Çevre ve yeşil politikalar konusunda bilinç düzeyi giderek yükselen tüketiciler, artık tercihlerini çevre dostu ürünlerden yana kullanıyor. Ayrıca toplum yararına projeler üreten şirketlerin markaları, tüketici tercihlerini belirleyen kriterler arasında yer alıyor. Bu trendin önümüzdeki dönemde yükselen bir grafik arz edeceği düşünülüyor. Dolayısıyla çevreye ve topluma duyarlı şirketler, rekabette öne geçme konusunda önemli bir avantaj elde ediyor. İnovasyon sınır tanımıyor Yeni trendleri yönlendiren ve değişen tüketici davranışlarına cevap verme konusunda önemli bir potansiyele sahip olan inovasyon kavramı, giderek sınırları genişleyen bir alana dönüşüyor. İnovasyon sayesinde şirketler tüketicilere maksimum fayda sağlayan ürün ve hizmetler sunabiliyor. Ancak inovasyonu sadece üretimle sınırlı tutmak ve sürecin gerektirdiği diğer safhaları atlamak, ölü doğmuş bir projeden öteye gidemiyor. Uzmanlara göre inovasyon ile ortaya konan tasarım ve hizmetleri paketleyip pazarlamak, bu alanda öncü olmanın vazgeçilmez önceliklerinden. Uçsuz bucaksız yaratıcı fikirleri içinde barındırabilen inovasyon, markaları taze tutmak, zamana ayak uydurmak ve hızlı değişen ihtiyaçlara etkin ve hızlı bir şekilde cevap verebilmek için şirketlerin en önemli kozlarından biri. Inovasyon özellikle, hayatımızın her alanına sirayet eden tekstil, teknoloji, gıda, temizlik ve bakım ŞİRKETLER YENİLİK VE FARKLILIK PEŞİNDE KOŞARKEN; ÇEVREYİ KORUMA, GELECEK NESİLLERE DAHA İYİ BİR DÜNYA BIRAKMA VE SORUMLU VATANDAŞ OLMA SÖYLEM VE HEDEFLERİ İLE HAREKET ETMEYE BAŞLADI... Farkındalığın adresi değişti; sosyal medya zirvede Son yıllarda şirketlerin en çok kafa yordukları meselelerin başında, sosyal medyada nasıl yer alabilecekleri konusu yer alıyor yılının, markaların sosyal medyayı anlamasında önemli bir kilometre taşı olması bekleniyor. Piyasaya yeni ürün sunacak olan markalar için başarının sırrı, sosyal medya ve kanallarında yatıyor. Kendi içlerinde sosyal medya departmanları kurup uzmanlaşmaya giden şirketlerin rakiplerini açık ara geride bırakacakları aşikâr. Bu tahminler sadece pazarlama ya da müşteri hizmetleri gibi geleneksel alanlar için değil, satış ve işe alım alanlarında da geçerli.

12 ÇALIŞANIN MÜŞTERİ GİBİ DEĞERLENDİRİLDİĞİ BİR DÖNEME GEÇİŞ YAPIYORUZ. ŞİRKETLER NASIL Kİ MÜŞTERİLERİNİ TANIMAYA, ONLARIN İHTİYAÇLARINI ANLAMAYA VE BU YÖNDE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ GELİŞTİRMEYE ÖNCELİK VERİYORLARSA, ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE AYNI YAKLAŞIMI ÇALIŞANLARI İÇİN DE GÖSTERMEYE BAŞLAYACAK. ürünleri gibi alanlarda fazlasıyla adını işittiğimiz bir trend. Ancak inovasyon deyince, sadece beyaz önlüklü insanların AR-GE laboratuarlarında deneyler yaptığı sahneler aklınıza gelmesin. Her türlü yaratıcı fikir, hizmet ve deneyim, paraya dönüşecek birer inovasyon harikası potansiyeline sahip olabilir. Özellikle kişiye özel ürün geliştirmek, 2012 de tüketicilerin beklentilerini karşılamaya iştahlı şirketlerin öncelikli gündem maddeleri arasına girmeli. Tüketicilerin nasıl uçarı ve ele avuca sığmaz istekleri olabiliyorsa, yeni ürün ve servisler de bu beklentileri karşılamaya dönük olarak sıra dışı ve alışılmamış olabilir. Sosyal medya ile zamanın ruhunu tavlayın Son yıllarda şirketlerin en çok kafa yordukları meselelerin başında, sosyal medyada nasıl yer alabilecekleri konusu yer alıyor yılının, markaların sosyal medyayı anlamasında önemli bir kilometre taşı olması bekleniyor. Piyasaya yeni ürün sunacak olan markalar için başarının sırrı, sosyal medya ve kanallarında yatıyor. Kendi içlerinde sosyal medya departmanları kurup uzmanlaşmaya giden şirketlerin rakiplerini açık ara geride bırakacakları aşikâr. Bu tahminler sadece pazarlama ya da müşteri hizmetleri gibi geleneksel alanlar için değil, satış ve işe alım alanlarında da geçerli. Öte yandan e-ticaret, oldukça yaygın olarak kullanılıyor gibi görünse de, 2012 de mevcut potansiyelinin bir hayli üzerine çıkması bekleniyor. Gerçi Türkiye bu anlamda pek çok ülkeyi geride bırakacak bir performansa sahip. Türkiye, Avrupa da interneti aktif olarak kullanan 4. ülke (35 milyon), tüm dünyada Facebook kullanımında 3. sırada ve CEEMEA (Doğu Avrupa Ortadoğu Afrika) bölgesinde e-ticareti en aktif kullanan 1. ülke konumunda. İnternet ile büyüyen jenerasyonun önümüzdeki yıllarda alışverişlerinin neredeyse tamamını internetten yapacakları öngörülüyor. Yeni nesli tavlamak isteyen şirketlerin e-ticaret için altyapı çalışmalarına hız vermelerinde fayda olabilir. Ancak zamanın ruhunu yakalaması gereken sadece şirketler ve iş dünyası değil. Sosyal medyanın da hızlı gelişim süreçlerine adapte olması gerekiyor. Yapılan analizlere göre sosyal medyanın geri kaldığı tek alan sosyal search oldu. Sosyal medyada paylaşılan bilgi- nin boyutu göz önüne alındığında, 2012 de en azından Twitter, Facebook ve Google ın search e yani arama boyutuna önem vermeleri bekleniyor. Yetenek savaşları İş piyasası son dönemlerde yetenekleri keşfetme, onları geliştirme ve elde tutma konusunda yoğun çaba harcıyor. Bu çabanın önümüzdeki dönemde iş piyasasında yetenek savaşlarına dönüşeceği konuşuluyor. Bu savaştan galip çıkanlar rekabet avantajını ele geçirecek. Ancak bu savaşlar, şirketlere hayli yüksek bütçelere mal olabilir. Bilgi ve teknik donanımlarının yanında, özellikle esnek, çok yönlü, lider özelliklerine sahip, öngörülü, inisiyatif alan ve organizasyonu sahiplenebilen kişiler, her kurumda çok yüksek talep görüyorlar. Ekonomik koşullar ne olursa olsun bu kişiler için piyasada her zaman çeşitli olanaklar mevcut. Şirketler bu kişileri elde tutmak için maddi ödüllerin ötesinde kariyer ve diğer gelişim olanakları, proje deneyimi ve mentorluk gibi çeşitli deneyimler sunuyorlar. Yetenekli çalışanlarsa firma seçimlerinde, yönetim ve karar süreçlerine katkı sağlama fırsatlarını baz alıyor. Bu sebeple yeni kuşak çalışanları ede tutmanın ve motive etmenin en önemli yöntemlerinden biri, onlara yaptıkları işle katkı sağlayabildiklerini hissettirmek. Çalışanlar yönetim süreçlerine katıldıkça kurumu ve işini daha çok sahipleniyor ve daha çok çaba ortaya koyuyorlar. Dolayısıyla çalışanın müşteri gibi değerlendirildiği bir döneme geçiş yapıyoruz. Şirketler nasıl ki müşterilerini tanımaya, onların ihtiyaçlarını anlamaya ve bu yönde çözüm önerileri geliştirmeye öncelik veriyorlarsa, önümüzdeki dönemde aynı yaklaşımı çalışanları için de göstermeye başlayacak. Çalışanlara daha esnek davranan ve onların mutluluğu ve motivasyonu için mesai harcayan şirketler, geleceğin kazananı olacak gibi görünüyor. Zira çalışan bağlılığı müşteri bağlılığını belirleyecek en temek dinamiklerden birine dönüşüyor. Artık sadece satış ve pazarlama ekipleri değil, tüm çalışanların müşteri deneyimi yaşayacağı bir sürece giriyoruz. Diğer deyişle büyük resmi gören ve zamanın ruhunu yakalayabilen şirketler hem ayakta kalıp rekabet avantajında öne geçme şansı yakalayacaklar hem de kendi ülkelerinde ve dünyada sosyo-ekonomik yapının gelişimi için önemli bir tuğla görevi görecekler. Yetenekli olan kazanıyor İş piyasası son dönemlerde yetenekleri keşfetme, onları geliştirme ve elde tutma konusunda yoğun çaba harcıyor. Bu çabanın önümüzdeki dönemde iş piyasasında yetenek savaşlarına dönüşeceği konuşuluyor. Bu savaştan galip çıkanlar rekabet avantajını ele geçirecek. Ancak bu savaşlar, şirketlere hayli yüksek bütçelere mal olabilir

13 Kapak Ropörtajı Kapak Ropörtajı GELİŞMEK İÇİN İLK ŞART; DEĞİŞİME AÇIK OLMAK İŞ DÜNYASINDA 2011 YILINI MERCEK ALTINA ALDIK. NELER OLUP BİTTİĞİNİ ARAŞTIRIRKEN İŞİN İÇİNDE OLAN BİRİNDEN; DAHA DOĞRUSU BİRİNCİ AĞIZDAN 2011 DE YAŞANANLARI ÖĞRENMEK İÇİN BİR ADRES ARIYORDUK. ÖNEMLİ BİR MİSYONLA HAREKET EDEN TÜGİAD MERAK EDİLENLERİ SORMAK İÇİN İYİ BİR ADRESTİ VE DERNEK BAŞKANI MURAT COŞKUNKAN A İŞ DÜNYASINDA 2011 YILINDA YAŞANANLARI SORDUK. Yeni yatırımlar, buna bağlı olarak istihdam artışı, inovasyon ve girişimcilikte gelinen nokta umut verici DÜNYAYI ETKİSİ ALTINA ALAN EKONOMİK KRİZ BAŞLADI, BİTTİ DERKEN YENİ BİR KRİZ SÖYLENTİLERİ. FARKLIKITALARDA YAŞANAN AFETLER, ÇATIŞMALAR, BÜROKRATİK SO- RUNLAR KISACASI 2011 HER AÇIDAN OLDUKÇA FIRTINALI GEÇTİ. BU YAŞANANLARIN İŞ DÜNYASINA ETKİLERİ NELERDİ VE GELECEKTE BU KAOTİK ORTAM BİZE NELER GETİRECEKTİ? İŞ DÜNYASINDA 2011 BOYUNCA YAŞANANLARI VE ETKİLERİNİ TÜRK GENÇ İŞ ADAMLARI DERNE- Ğİ (TÜGİAD) BAŞKANI MURAT COŞKUNKAN DAN ÖĞRENDİK. TÜGİAD ın misyonu nedir? Türk İş Dünyası na ne katmak için çalışıyor? TÜGİAD; Türk genç girişimcilerince ilk sırada tercih edilen, sosyo-ekonomik değişim, istihdam yaratma ve ekonomik kalkınma konularında karar vericileri, medyayı ve kamuoyunu etkilemeye odaklanmış lider bir sivil toplum kuruluşu olma misyonunu taşıyor. Türk genç girişimcisinin Türkiye deki ve dünyadaki sesi olmayı, onları dünyaya tanıtmayı hedefleyen derneğimiz, ülkemizin ekonomik gücünü ve üretim potansiyelini en iyi şekilde değerlendirerek ulusal ve uluslararası ekonomik politikaların oluşturulmasına, Türkiye nin bölgedeki coğrafi ve stratejik gücünü ön plana çıkarmak suretiyle tanıtımına katkıda bulunuyor. Türkiye nin uluslararası ekonomik, sosyal ve kültürel ilişki, iletişim, temsil ve işbirliği ağlarının geliştirilmesini amaç edinen TÜGİAD; Türkiye ve çevre ülkelerdeki en önemli lobi güçlerinden biridir. Girişimciliğin bir kariyer olarak algılanmasını sağlamak ve girişimcilik kültürünü yaymak adına Türkiye de karar vericileri etkileyen, gündem yaratan bir sivil toplum kuruluşu olan derneğimiz, hayat boyu bireysel gelişim ve sürekli eğitim programları ile üyelerinin liderlik ve girişimcilik yeteneklerini arttırmayı, yurtiçi ve yurt dışında üyelerinin ticari menfaatleri için yeni iş olanaklarını ve uluslararası kurumsal işbirliklerini geliştirmeyi hedeflemektedir. Derneğimiz; G20 Genç Girişimciler İttifakı nda da oybirliği ile kabul gören, Finansmana Erişim, Vergi Politikaları-Bürokrasi, Murat Coşkunkan kimdir? Şimdilerde Türkiye Genç İş Adamları Derneği Başkanlığı nı yürüten Murat Coşkunkan Bursa doğumlu. 40 lı yaşlara henüz giren Coşkunkan, Oxford Brooks University de dil eğitimini tamamladıktan sonra, 1994 yılında Bilkent Üniversitesi nden mezun oldu yılları arasında kısa adı TÜGİAD olan Türkiye Genç İşadamları Derneği Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanlığı nı yaptıktan sonra Mayıs 2010 da gerçekleşen genel kurulda Türkiye Genç işadamları Derneği Genel Başkanlık görevine seçilen Coşkunkan, kısa adı DEİK olan, Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi nde de TÜGİAD ı temsil ediyor

14 Kapak Ropörtajı Kapak Ropörtajı Girişimcilik Seferberliği başladı 2012 yılının Girişimcilik Seferberliği nin başladığı bir yıl olması yönünde büyük çabamız vardı. Bu konuda ciddi adımlar atılıyor. Hükümet ile iş dünyası bir araya gelerek, bu seferberliği başlatacak. Hükümetten sekiz bakanlıkla birlikte iş dünyasının çatı kuruluşları İstanbul da Girişimcilik Konseyi için bir protokol yapıldı. Böylece Türkiye nin 32 kuruluşu aynı çatı altında toplandı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ün başkanlığını yaptığı bir Girişimcilik Konseyi kuruldu. İmza töreninde konseyin ilk toplantısı da gerçekleştirildi. Konsey, girişimcilik kültürünün ve ortamının geliştirilmesi, girişimciliğin yaygınlaştırılması için yeni stratejiler ve politikalar için belirleyici oldu. Girişimciliği engelleyen unsurların giderilmesi de konseyin ana gündem maddeleri arasında yerini aldı. Konsey girişimcilerin finansman sorunuyla da ilgili çözüm üretecek. Bu önemli projenin yanı sıra, yeni dönemde sadece ulusal değil uluslararası arenada da çok güçlü, çalışmalarıyla gündem oluşturan bir TÜGİAD yaratma gayretinde olacağız. Türkiye nin güçlü sivil toplum kuruluşlarının başında gelen TÜGİAD; projeleriyle, ülkenin siyasi ve ekonomik gelişmelerine ilişkin tespitleri ile iş dünyasının sesi olmaya devam edecek. KOBİ Destek Program ve Politikaları, Eğitim Sistemi-Finansal Okuma/Yazma ve Girişimcilik Kültürü nün Yaygınlaştırılması olmak üzere 5 önemli ana başlıkta faaliyet planlarını oluşturmakta, uluslararası stratejik işbirliklerini ve lobi faaliyetlerini bu çerçevede planlamaktadır. Genç girişimcilik eko sistemi ve makro ekonomik konularda yurtiçi ve yurt dışında ulusal ve uluslararası çalışmalara, konferans ve panel etkinliklerine imza atan TÜGİAD, aynı zamanda yurtdışı ticaret heyetleri organize ediyor. Geride bıraktığımız yıla bakalım 2011 de yaşadıklarımıza bakarsanız iş dünyası hangi olaylardan nasıl etkilendi, bu olaylara nasıl karşılık verdi? 2011 yılı gerek ülkemiz ve gerekse dünya açısından çok önemli olayların yaşandığı bir yıl oldu. Türkiye geride bıraktığımız yıl; Arap baharından etkilenen bölgeler ve bazı Avrupa ülkelerinde yaşanan ekonomik ve siyasi krizlere rağmen, gelişmiş ülkeleri bile geride bırakacak bir büyüme hızı yakaladı. Yüzde 8 in üzerinde bir büyüme gerçekleştiren TÜGİAD, Girişimciliğin bir kariyer olarak algılanmasını sağlamak ve girişimcilik kültürünü yaymak adına Türkiye de karar vericileri etkileyen, gündem yaratan bir sivil toplum kuruluşu olarak da nitelendirilebilir. ülkemiz, bunu ekonomik alanda yaşanan istikrara borçlu Türkiye nin yakaladığı bu büyüme hızını, 2012 yılında da devam ettireceğini düşünüyoruz. Türk ekonomisi, muhtemel bir krizde ayakta durabilecek güce ulaşmıştır. Buna rağmen tedbiri elden bırakmamakta yarar var. Arap ülkelerindeki ve Avrupa daki ekonomik ve politik sorunlar herkesi etkiliyor. Bu yaklaşık 7-8 aydır devam ediyor. Türkiye bu süreçte tedbirli olmaya devam etmelidir. Krizden çok fazla etkilenmemiz mümkün görünmüyor ama Avrupa çok önemli bir grup olduğundan muhtemel bir durumda Türkiye de etkilenebilir. En azından ticaret kanallarıyla bizleri de etkileyebilir. Bu nedenle çok güçlü ve etkili olmak zorundayız. Son 10 yıla bakacak olursak; iş dünyasında neler değişti? Yarın neler değişecek? Türkiye, son 10 yılda, çeyrek yüzyıllık kronik enflasyondan kurtulmanın mücadelesini verdi. Son 8 yılda da enflasyon volatilitesinde ciddi bir azalmanın yanı sıra, enflasyon ile mücadele önemli mesafe kat etti. Sıkı maliye ve basiretli para politikalarının sonucu olarak da 2004 te enflasyon tek haneli rakamlara düştü. Son 10 yıl, ülkemizin kamu işletmeciliğini terk ettiği bir dönem oldu aynı zamanda. Ülkemizdeki bu seyir elbette iş dünyasını da olumlu etkilemektedir. Yeni yatırımlar, buna bağlı olarak istihdam artışı, inovasyon ve girişimcilikte gelinen nokta umut verici. Yeni yüzyılın konsepti olan girişimcilik artık bir olgu değil bir iş yaklaşımı Günümüz dünyasında sadece yatırımcı ya da işadamı için bu yaklaşımı benimsemek yeterli değil, yöneticilerin de girişimci ruha sahip olması gerekiyor. Bugün gelinen noktada, Türk iş dünyasının başarısının bir sonucu olarak ülkemiz ekonomisi geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 8.2 büyüyerek en çok büyüyen ikinci ülke olmuştur. İş dünyası gelişime açık diyebilir miyiz? Yoksa daha çok gelenekçi mi yaklaşıyoruz? İş dünyası yeniliklere, gelişime çok açık... Gelenekçi yaklaşımın devam ettiği alanlar da var elbette. Gelişim için değişim şart. Her şeyden önce teknolojik gelişime ayak uydurmak, değişen dünyanın koşullarını kabul etmek, ulusal ve uluslararası arenada yerli ve yabancı şirketlerle rekabet edebilmek için işletmelerimizi geliştirmek, değiştirmek zorundayız. Değişen şartlar altında işletmeler rekabetçi olabilmek ve küresel pazarların isteklerini karşılayabilmek için çeşitli yollar aramaktadır. Bu rekabette avantaj elde edebilen işletmelerin, yenilikçi ve değişime ayak uydurabilen işletmeler oldukları değişmez bir gerçektir. Günümüz iş dünyasında işletmeler; küreselleşmenin, rekabetin, iletişim teknolojilerindeki baş döndüren hızdaki gelişmelerin yaşandığı bir dünyada faaliyet gösteriyor. Yaşanan değişimlere gözünü kapayan ve bu dinamiklere ayak uyduramayan işletmelerin hayatta kalmaları artık imkânsız hale gelmiştir. Bu değişimler içerisinde en önemlilerinden biri olarak gösterilen küreselleşmedir. Küresel bir dünyada, işletmelerin ulusal sınırlar içerisine kapanarak yaşamlarını sürdürmeleri çok zordur. Bu yüzden küresel faaliyetlere katılmayı işletmeler ciddi bir şekilde ele almak zorundadırlar. Gelişim için değişim şart. Her şeyden önce teknolojik gelişime ayak uydurmak, değişen dünyanın koşullarını kabul etmek, ulusal ve uluslararası arenada yerli ve yabancı şirketlerle rekabet edebilmek için işletmelerimizi geliştirmek, değiştirmek zorundayız. Hafıza tazelersek; bu yılın iş dünyası açısından zirve noktası nedir? Açıkçası sadece iş dünyası açısından değil, Türk siyasi ve ekonomisi açısından da 2011 yılının zirve noktası, çevremizde yaşanan krizlere rağmen, dimdik ayakta durmayı başarmış olmamızdır. Gerek Arap baharından etkilenen ülkelerdeki iç karışıklık ve gerekse Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yaşanan ekonomik çalkantıdan Türkiye, deyim yerindeyse alnının akıyla çıkmış, krizlerden etkilenmek bir yana, büyümesini hızlandırarak, devler liginde yerini almıştır. Kesintisiz olarak 8 çeyrektir büyüyen Türk ekonomisinin, 2011 yılının temmuz, ağustos ve eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrekteki büyüme rakamları, devler liginde Türkiye yi bir adım öne taşımıştır. Çin den sonra en hızlı büyüme gerçekleştiren Türkiye nin ikinci sıraya yerleşmesi, bu rekorda en büyük pay sahibi olan özel sektörü de memnun etmiştir. TÜGİAD ın hedefleri nelerdir? Elbette ki ilk hedefimiz, üyelerimizi en iyi şekilde temsile devam etmektir. Bir yandan mevcut üyelerimize desteğimizi sürdürürken, diğer yandan da yeni girişimcilerin önünü açmak istiyoruz. Üyelerimizin küreselleşen dünyada yerli ve yabancı girişimcilerle rekabet etmesi için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz. TÜGİAD üyesi işadamlarının işletmelerinin marka bilinirliklerini arttırmaya, yabancı işletmelerle ekonomik işbirliği yapmalarına yönelik çalışmalarımız da sürecek. Diğer yandan Türkiye nin geleceğini ve gelecekteki rekabetçi konumunu şekillendirecek olan Girişimcilik ve İnovasyon konularında TÜGİAD her zaman olduğu gibi göreve hazırdır. TÜGİAD ın yapılanmasını merak edenlere 1986 yılında Sayın Jefi Kamhi tarafından kurulan TÜGİAD bugün; Türkiye nin ilk ulusal ve tek uluslararası yetkinliğe sahip Genç İşadamı Derneği dir. Neredeyse tüm sektörleri temsil eden yaşları arasında 760 genç girişimci üyesi ile TÜGİAD bugün, 380 bin kişilik bir istihdam gücünü ve yaklaşık 14 milyar dolarlık bir ihracat hacmini temsil etmektedir. G20 Genç Girişimciler İttifakı nda (G20 GGİ) Türkiye yi temsil eden TÜGİAD, aynı zamanda ittifakın stratejik planlama ve iş planından sorumlu icra kurulu üyesidir. TÜGİAD, 84 ülkede 200 bin genç girişimciye ulaşmayı hedefleyen MAME de (Akdeniz-Afrika ve Orta Doğu Genç Girişimciler İletişim Ağı) kurucu üye ve kurumsal yapılanmadan sorumlu icra kurulu üyesidir. Derneğimiz, merkez ofis ve genel sekreterliği İstanbul da kurulacak olan Akdeniz Genç Girişimciler Federasyonu nun (MYE) da kurucusudur yılından itibaren Brüksel de AB nezdinde daimi temciliği bulunan TÜGİAD, 45 bin üyesi bulunan Avrupa Genç Girişimciler Konfederasyonu (YES) Başkan Yardımcısı dır. Ayrıca TÜGİAD, Dış Ekonomik İlişkiler Komisyonu (DEİK) kurucu üyesidir

15 Kent Kültürü Bir zamanların Başkenti nden şimdilerin yükselen değerine yolculuk Bir tarihe ev sahipliği yaptı Bursa, göçlerle kurulmuş bir kent... Tarih boyunca çok çeşitli göç akınlarına maruz kalan Bursa, bu göçlerle birlikte sınırları içinde zengin ve farklı kültürlere ev sahipliği yapma şansı yakaladı. Kentin son şeklini almasıysa Kurtuluş Savaşı na denk gelir. Kurtuluş Savaşı sonunda Bursa yı terk eden Ermeni ve Rumlar ın yerine, Yunanistan dan getirilen ve halk arasında Mübadele (değişim) göçmeni olarak anılan göçmenler yerleştirilmiştir. Bu topluluk zaman içerisinde Rebetler olarak da anılacak ve bu olmamışlık sürecini seslendirerek tarihe Rembetika müzik akımıyla damga vuracaktır. Yunanistan ile yapılan antlaşma gereği Bursa ya, Yunanistan dan gelen göçmenlerin dışında, evleri yanan veya yerlerini terk etmek zorunda kalanlar da iskân edilmiştir. Bu dönemde 40 bin yeni yüz Bursa ya yerleşirken kent de mimari ve iktisadi açıdan değişimle bugünlerin temeli atılmıştır. Cumhuriyet dönemine girerken Bursa da, birçok Anadolu kentiyle mukayese edilemeyecek ölçüde gelişmiş bir kültürel ve ekonomik yaşam dikkati çekiyor. Öyle ki İstanbul dan sonra ikinci tiyatro Bursa da açılmış ve 1904 yılında Anadolu da ilk müze Bursa da kurulmuştu. Sık sık yaşanan deprem ve yangın gibi felaketlere rağmen Bursa, kısa sürede gelişmiş iller arasına girmeyi başarırken; Turizm alanında zengin tarihi geçmişiyle önemli bir konuma yükselmektedir BU TARİH BURSA NIN EN BÜYÜK YANGININA SAHNE OLDU. KENTİN ÜÇTE İKİSİNİN YANDIĞI BÜYÜK YANGINI 1855 YILINDAKİ 7,5 ŞİDDETİNDEKİ DEPREM TAKİP ETTİ. DEPREMİN ARDINDAN ÇIKAN BÜYÜK YANGINLA YENİ YENİ NORMALE DÖNEN KENT BİR KEZ DAHA HARABE HALİNE GELDİ. BU TARİHTE BURSA DAKİ KONUTLARIN NEREDEYSE TAMAMI TAHRİP OLURKEN KENT SON KEZ 1958 DE ALEVLER ARASINDA KALDI. KAPALI ÇARŞI YANGINI OLARAK DA BİLİNEN BU FELAKET KOCA ÇARŞIYI YUTARKEN ULUCAMİ VE HANLARI DA Marmara Bölgesi nin metropollerinden olmaya hazırlanan Bursa yı anlatmaya iki sayfa da yetmez, iki cilt de İmparatorluğa Başkentlik yapan Bursa, bugünlerin yükselen şehirlerinden bir tanesi AVM leri, lezzet durakları, doğa cennetleriyle Bursa yı sizler için arşınladık... Bursa, bilindiği üzere Türkiye nin en çok nüfusa sahip 4 üncü şehri ve son dönemdeki yatırımlarla birlikte yükselen değerlerden bir tanesi. Ekonomik açıdan Türkiye nin gelişmiş kentlerinden biri olan Bursa doğal ve tarihsel zenginlikleriyle de büyük önem taşıyor. Osmanlı Devleti nin ilk başkenti olan kentin hemen her köşesinde Osmanlı Devleti nin kuruluş dönemine ait dokulara rastlamak mümkün İmparatorluk başkenti, bugünlerde alışveriş merkezleri, parkları, müzeleri ve çarşısıyla Türk vatandaşlar kadar yabancıların da ilgisini çeken yurdun yegane noktalarından... Sular şehri Bursa İki medeniyetin birleştiği nokta Bursa, bulunduğu coğrafyası nedeniyle birçok uygarlığa köprü olmuştur. Bursa tarihine baktığımızda, Osmanlı ile Cumhuriyet arasında bir köprü olduğunu söyle- Çeşmeleri dikkatini çekiyor ve bakın neler söylüyor; Gerçi bu ken yılında Bursa ya gelen Evliya Çelebi nin yoğunluktaki Bursa yebiliriz. Biraz daha geriye gidelim, bu kent Doğu ile Batı yı birbirine bağlayan bir tin çeşmeye ihtiyacı yoktur ama gelip geçenler için hayır sahipleri belli ki cömert davranmışlar. Bursa nın selsebile ihtiyacı yoktur köprü aslında Günümüzden 7 bin 200 yıl önceki bir yerleşim alanı olan Ilıpınar Höyük e göre, Bursa ve çevresindeki kültür, Mezopotamya ve Doğu uygarlığının ama, büyüklüğünün eseri olarak eski sultanlar, âyan ve ileri gelenleri selsebil yapıp temmuz ayında tüm susayanlara Uludağ ın bil- Avrupa ya bir geçiş yeridir. Bir zamanlar Doğu uygarlığının Batı ya geçişinde köprü olan Bursa, sonraki yıllarda da Batı uygarlığının Doğu ya geçişinde köprü olmuştur. lur gibi, buz gibi âb-ı hayatını dağıtırlar. Su ve havasının güzelliğinden Bursalıların yüzü kırmızıdır. Velhasıl Bursa sudan ibarettir... Bursa nın özgün mimari yapısı da Bizans ve Selçuk mimarisinden klasik Osmanlı mimarisine geçerken köprü görevini görmüştür. Uzak Doğu nun mistizmiyle, Bizans keşişlerinin yaşamlarından esinlenerek oluşan tasavvuf kültürü Bursa da yeşermiştir. Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında da bir köprüdür Bursa... Yani Bursa, hem sanayi, hem de tarım şehri olabilmeyi bilmiş. Uludağ ın beyazı ile Bursa Ovasının yeşili arasında bir köprü kurmuştur

16 Bursa yı Bursa yapanlar Bursa yı Bursa yapanlar neler peki? Şayet şu anda Gaziantep de olsaydık işimiz nispeten kolaydı. Zira Gaziantep dediğimizde yolumuz biraz daha kısa. Baklava olmadı fıstık der anlatırız. Ancak Bursa dediğimizde sadece İskender Kebabı, Uludağ veya Kestane Şekeri diyerek konuyu kapatamayız. Bursa denince yeşillik akla geliyor, asırlık çınarlar akla geliyor, Uludağ, Erguvan, Kestane, Şeftali Bir biri ardına sıralanıveriyor semboller. Ya da Karagöz denince Bursa aklımıza geliyor İpekçiliği de unutmamalı. Öyle ya Osmanlı Dönemiyle bu kent İpek Yolu nun candamarıydı. Döner, İskender Kebap, Köfte, İznik- Uluabat gölleri, Nilüfer Çayı daha nicesi Velhasıl bir den çok sembolle hatırlanabilen şanslı ve ender kentlerden biri Bursa Ve aslında Bursa denince akla gelenler, Bursa yı Bursa yapan değerler Ne güzeldir Kestane Şekeri Uludağ eteklerinin ünlü kestanesinden yapılan kestane şekeri, şekerli şerbette kaynatılan kestaneden yapılmaktadır. Kestane şekerlerinin çeşitleri Bursa nın karakteristik tatlılarındandır. Bursa da asırlardır evlerde üretilen kestane şekeri,1900 lü yılların başında duble olarak satışa yönelik üretim yapmaya başlamıştır. Bursalı Şekerci Hakkı Efendi, ilk kez duble kestane şekeri yapmayı başarmış ve bu ürünle Bursa Sergisi nde altın madalya kazanmıştır. BUGÜN TÜM DÜNYADA TÜRKÇE ADIYLA BİLİNEN DÖNER KEBAP İLK KEZ 1867 YILINDA İSKENDER EFENDİ TARAFINDAN BUGÜNKÜ KAYHAN ÇARŞISI NDA YAPILMIŞTIR. PİŞMİŞ ETİN DİKEY BİR ŞİŞ ÜZERİNE YERLEŞTİREREK KÖMÜR YA DA ODUN ATEŞİNDE PİŞİREN İSKENDER EFENDİ, BUGÜN HERKESİN DAMAĞINDA UNUTULMAYACAK BİR TAT BIRAKAN İSKENDER İN DÖNEN KEBABI NI YANİ İSKENDER İ TÜRK MUTFAĞINA KAZANDIRDI. Bursa nın gurur kaynağı Bursa nın bıçakları meşhurdur. Öyle ki Bayezit ile Timur arasındaki savaşa katılan yaklaşık 70 bin Osmanlı askerinin kılıç, kama, hançer gibi silahlarının hepsi Bursa da yapılmıştır. Daha sonraki dönemlerde de Osmanlı ordusunun silah ihtiyacını karşılayan Bursalı demircibıçakçılar, en son Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında askerlerimizin bir kısmının kılıç ve kama ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Cumhuriyetin ilk yıllarında kılıç ve kama gibi silahların kullanım sahalarının azalması üzerine, bıçak yapım tekniğinde yeniliklere gidilmiş; ekmek bıçağı, sofra bıçağı, meyve bıçağı gibi bıçak çeşitleri ilk defa Bursa da Okçular Çarşısı nın altında, Dağıstan Çarşısı nda üretilmeye başlanmıştır. Geleneksel yöntemlerle el işi ile yapılan bıçakların kullanım alanlarına göre ortalama 150 çeşit bıçak olduğu bilinmektedir. BİRAZ GEÇMİŞE DÖNECEK OLURSAK; BURSA'DA TELEFERİK'E BİNMEK İÇİN NEREDEYSE REZERVASYON YAPTIRMANIZ GEREKİYORDU. ANCAK DOĞRU BİR İŞLETMEYLE ARTIK SIRA BEKLEMEDEN TELEFERİK KEYFİ YAPILABİLİYOR Avrupa Şehri Bursa Yeni yatırımlar, kentsel dönüşüm ve projelerle vizyonunu yenileyen, marka kent çalışmalarına ağırlık veren Bursa nın, İngiltere Kraliçesi nin kenti ziyaret etmesinin ardından, tüm Avrupa nın dikkatini çekmeye başardı Avrupa Şehri ödüllü Bursa nın 2020 yılına kadar yıllık yüzde 2,87 büyüme göstermesi bekleniyor. İngiltere merkezli Şehir Belediye Başkanları City Mayors adlı ticari gaye gütmeyen bağımsız bir kuruluşun internet sitesinde yayınlanan verilere göre 2006 ve 2020 yılları arasında en hızlı gelişmeyi Çin in Beihai adlı şehri yüzde 10,8 lik bir oranla gösterecek. Aynı dönemde Hindistan ın Gaziabad şehri yüzde 5,20 büyüme oranı ile ikinci sırada yer alırken, Yemen den Sana şehri yüzde 5 lik bir gelişme gösterecek. Çoğu gelişmekte olan ülkelerin başşehirlerinin bulunduğu en hızlı gelişen şehirler listesinde ilk 100 de Türkiye den Bursa yüzde 2,87 ile 61. sırada bulunuyor. En hızlı gelişen ilk 100 kent arasına ise Türkiye den sadece Bursa nın girmiş olması, Bursa nın nasıl bir yolda olduğunu gözler önüne seriyor. Haksız sayılmazlar. Neden mi? Kent projelere doymuyor Kent Meydanı, Kent Hali, Balibey Hanı, Geyve Hanı, Tuz Hanı, Galle Hanı 2 nci Etap Bursaray (Raylı Ulaşım) projelerinin dışında; şehrin göbeğinde inşa edilen Merinos Kültür Parkı ile Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi ilk akla gelen projeler. Bursa nın en gözde bölgelerinden biri olan Uludağ da ise teleferik genişletme çalışmaları tam gaz sürüyor. Sayısız kentsel dönüşüm projeleriyle bu unvanı sonuna kadar hak eden kent hem verilere hem de çalışmalara göre beş yıl içinde bambaşka bir çehreyle karşımıza çıkabilir. Bursa dan dünyaya Tofaş ın otomotiv parçaları, Renault un Megane 2 modelinin parçaları, Delphi nin Volvo proje gönderileri, Pilot Taşıt ın Caterpillar icin ürettiği koltukları, Küçükçalık ın İKEA İsveç e gönderdiği ev tekstili ürünleri, Sütaş in ürün numuneleriq Eker in ürün ve ambalaj numuneleri, Uludağ Gazoz, Uludağ Limonata ve Furutti ürünleri, Erikli Nestle nin yurtdışına test amaçlı giden su numuneleri Penguen in ürünleri Çilek Mobilya nın ihracat yaptığı ürünler Güral Porselen ürünleri Eti Gıda numuneleri Candy Hoover kurutma makinelerinin yedek parçaları 30 31

17 Müşteri Röportajı Müşteri Röportajı Ödüllü Şirket: Başarma Tutkusu Şirketin DNA sında Var Yarım asrı geride bırakan Bilim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş geleceğe emin adımlarla yürüyor. Bilim İlaç herkesin bildiği yakından tanıdığı bir kurum. Kurumunuz hakkında bilinmeyenleri ve kısaca tarihçesini anlatabilir misiniz? 1953 yılında faaliyete başlayan Bilim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş, stratejik önemi olan ilaç konusunda, üretim ve pazarlama faaliyeti gösteren yüzde yüz Türk sermayeli bir şirkettir. Ürünlerinin kalitesi ve nitelikleriyle global pazarlarda rekabet eden ve 2010 yılında 48 ülkeye ihracat yapan Bilim İlaç; Moldova, Gürcistan, Ukrayna ve Arnavutluk ta temsilcilikleri ve satış ekipleri ile bulunmakta, ayrıca Asya, Avrupa, Afrika, Uzak Doğu, Güney Amerika ve Bağımsız Devletler Topluluğu na ihracat yapmaktadır. Şirketimiz net bütçesinin yaklaşık yüzde 5 ini ArGe yatırımlarına ayırmaktadır. Türk ilaç sektöründeki 300 firma içinde, ulusal ve uluslararası firmalar arasında, 2010 yılı sonu itibariyle TL bazındaki sıralamada en büyük üçüncü firma olarak yer alan Bilim İlaç, aynı zamanda doktorların reçetesine en fazla giren ikinci firma oldu ve son 5 yılda sektörde en çok büyüyen firma olma başarısını gösterdi. Bilim İlaç, özellikle ülkemizde en fazla satışın gerçekleştiği ilk 5 segmentin üçünde (antibiyotik, solunum sistemi, kas ve iskelet sistemi ilaçları) en çok satış yapan şirketlerden biri olurken; bugün pazarda 198 adet ruhsatlı ilacı bulunmaktadır. 16 ilacı kendi pazarlarında lider konumundadır. Yarım asrı geride bırakan bir kurum olarak Bilim İlaç ın başarı serüvenini nasıl ifade edersiniz? 58 yıldır ilaç pazarında bulunan ve her zaman büyümeyi, farklılaşmayı ve rakiplerinden bir adım önde olmayı hedefleyen Bilim İlaç 1998 yılında başlattığı stratejik planlama çalışmaları ile hızını arttırmış, ilaç sektöründeki değişimi görerek kronik pazarlardaki payını arttırmayı hedefleyerek Türk ilaç pazarında 2002 yılında dokuzuncu sırada iken bugün üçüncü en büyük firma konumuna gelmiştir. Yalnızca hizmet verdiğimiz sektörde değil; kurumsal sorumluluk, gönüllülük, sürdürülebilirlik gibi topluma değer katacak çalışmalarda da her zaman liderliği hedefledik. Gelecek Nesillere Saygı değerimiz çerçevesinde ele aldığımız sürdürülebilirlik stratejimiz kapsamında hazırladığımız Kurumsal Sorumluluk Raporumuz, dünya çapında kabul edilmiş raporlama standardı kuruluşu Global Reporting Initiative (GRI) dan "A" seviye rapor onayı aldı ve GRI nın örnek raporları arasında yerini aldı. Bu da Türkiye de bir ilkti Türk ilaç sektöründe, özel sektörü daha iyi bir dünya için çalışmak amacıyla bir araya getirmeyi hedefleyen Küresel İlkeler Sözleşmesi ni (Global Compact) ilk imzalayan ilaç şirketinin de Bilim İlaç olduğunu belirtmek isterim. Bunların yanı sıra çevreye olan saygımızı da uygulamalarımıza entegre ediyor, bu alanda da ilklere imza atıyoruz. Türk ilaç sektöründe karbon ayak izini hesaplayan ilk ilaç şirketiyiz yılı başından itibaren uluslararası bir danışman firma ile birlikte çalışarak, karbon ayak izimizi hesaplatıyor, ürün yaşam döngüsü değerlendirmesi yaklaşımı ile karbon ayak izi azaltılması çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu başarının altında Bilim ilaç ın liderleri, stratejik bakış açısı, kurulan sistemler, müşteri memnuniyetini ön plana çıkaran çalışmalar, çalışana verilen önem ve topluma değer katan bir şirket olma gayesi ve değerleriyle yönetim yatmaktadır. Avrupa Kalite Büyük Ödülü ne layık görüldünüz. Bu büyük başarıyı Bilim İlaç ın hangi özellikleri kazandırdı? Bu süreçten de bahseder misiniz? 1998 yılından itibaren uygulanan yeniden yapılanma projeleriyle toplam kalite felsefesinin temellerini attık. Yeniden yapılanma sonrasında EFQM (European Foundation for Quality Management - Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı) Mükemmellik Modeli çerçevesinde, çağdaş yönetim odaklı çalışmalar başlattık. Hayata geçirilen başarılı çalışmalar neticesinde; 2004 yılında EFQM Mükemmellikte Yetkinlik Onayı, 2006 yılında TÜSİAD KalDer tarafından verilen Ulusal Kalite Büyük Ödülü ve 2010 yılında TÜSİAD Kal- Der tarafından verilen Mükemmellikte Süreklilik Ödülü ne layık görüldük. Her iki ödül de Türk ilaç sektöründe alınan ilk ve tek ödül olma özelliğini taşıyor yılında da Avrupa da den fazla kuruluşun uyguladığı ve son 3 yıldır aralarında dünya devlerinin de bulunduğu hiçbir firmanın alamadığı Avrupa Kalite Büyük Ödülü ne layık görüldük. Bu büyük ödüle ilave olarak, dört kategoride birden Başarı Ödülü de yine ilk kez Bilim İlaç a verildi yılından itibaren verilmekte olan Avrupa Kalite Ödülü nde bugüne kadar büyük ödülün yanında 4 ayrı kategoride birden BAŞARI Ödülü ne layık görülen hiçbir kuruluş olmamıştı. Bu bizim için büyük bir gurur kaynağı oldu. Üretmek kadar geliştirmek de en önemli misyonunuz Sizi yeniliğin peşinden götüren itici güç nedir? Şirketimizin vizyonu; 2014 yılı sonu itibariyle Türk ilaç pazarında ilk 2 firma arasında yer almak ve en fazla ihracat yapan yerli ilaç üreticisi olmak. Uzun vadeli vizyonumuzda ise Türk ilaç pazarında liderliğin yanı Ülkemizde en fazla satışın gerçekleştiği ilk 5 segmentin üçünde (antibiyotik, solunum sistemi, kas ve iskelet sistemi ilaçları) en çok satış yapan şirketlerden biriyiz. Bugün pazarda 198 adet ruhsatlı ilacımız bulunuyor.16 ilaç ile kendi pazarlarımızda lideriz. lider konumundadır. sıra, Dünya ilaç pazarından büyük bir pay alan Amerika kıtasında var olmak yer alıyor. Başarımızın ve yenilikçiliğimizin arkasındaki itici gücümüz yetkin insan kaynağımız. Önemli değerlerimizden biri olan Başarma Tutkusu firma kültürüne yansımış durumda. Tüm Bilim çalışanları yaptıkları işi en iyi yapabilmek, rol model olmak ve öğrenen bir organizasyon olarak her geçen gün daha iyisini başarmak için çalışıyor. Global pazarlarda olabilmek için en önemli kritik başarı faktörünün yenilikçilik olduğunun bilincindeyiz. Stratejik planlama çalışmalarımızda Farklı ve çeşitli yeni ürünlere en kısa sürede ulaşabilmek çok önemli bir nokta. Vizyonumuzda yer alan hedefleri gerçekleştirebilmek için üretim ve Ar-Ge gücümüzü artırmak amacıyla Gebze Tesisimizde metrekare laboratuvar alanda Türk ilaç sektörünün en büyük Ar-Ge merkezi olan, Bilim İlaç Ar-Ge Merkezi ni oluşturduk. Global pazarlarda olmak isteğinin de bizi kamçıladığını belirtmek isterim. Bu hedefe ulaşmak için üretim tesislerinizin Dünya standartlarında olması şart yılında faaliyete geçen 51 bin 500 m2 lik kapalı alana sahip Türkiye nin en büyük ilaç üretim tesisi Bilim Gebze, Avrupa nın da en büyük tesisleri arasında olup, Amerika FDA standartlarına göre dizayn ve inşa edilmiştir. Gebze tesisimiz ilaç sektörünün en önemli onaylarından sayılan İngiltere Sağlık Bakanlığı (MHRA) onayını almış durumdadır. Bu yatırım planımızda hedefimiz yerli ilaç pazarında liderliğe oynarken Ar-Ge gelişimine paralel Avrupa pazarı gibi küresel pazarlarda payımızı artırmak ve güçlendirmektir. Diğer üretim tesisimiz ise Almanya Sağlık Bakanlığı onaylı Bilim Çerkezköy Betalaktamik üretim tesisi 1998 yılından itibaren faaliyet göstermekte. Bilim Çerkezköy, Türkiye'nin en önemli penisilin üretim tesislerinden biri... Lojistik hizmetinde TNT ile çalışıyorsunuz TNT yi ortak bir paydada görmenizin sebebi nedir? Bilim İlaç olarak 2 yıldır TNT ile çalışıyoruz. Dünya kargo taşımacılığında kaliteye verdiği önem, müşteri odaklı olması, teknolojiyi en üst seviyede kullanması, zamanında teslimat bizim için önemli kriterler Ayrıca şirket olarak paydaşlarımızın da kurumsal sorumluluk konularında aktif olmalarına ve sürdürülebilirlik bakış açısını iş modellerine entegre ediyor olmalarına dikkat ediyoruz. TNT Ekspres in size sunduğu çözümlerden bahseder misiniz? Bilim İlaç olarak 48 ülkeye ihracat yapıyoruz. Ürünlerimizin doğru zamanda doğru yere teslim edilmesi, rahatlıkla takibinin yapılması günümüz iş dünyasında büyük önem taşıyor. Saat garantili teslimat, online konşimento düzenlenme teknolojisi, gönderi teslimat detaylarının ile geri bildiriminin yapılması gibi hizmetler ekiplerimizin hızlı ve etkili çalışmalarına yardımcı oluyor. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte iş hayatı hızlanıyor ve her gün yeni ihtiyaçlar doğuyor. Bu ihtiyaçlara hızlı cevap verebilen, teknolojiyi ve global değişiklikleri yakından takip eden iş ortaklarımızla uzun süreli ilişkiler sürdürmek bizim için kritik öneme sahip Tedarikçilerimizle kurduğumuz başarılı iş uygulamaları sayesinde birbirimizi geliştirdiğimize inanıyorum

18 Spor Filenin Sultanları... TÜRKİYE NİN VOLEYBOLA İLGİSİ YAZIDAKİ BAŞLIĞIN DİLLENDİRİLMESİYLE BAŞLAR TÜRK KADIN VOLEYBOL TAKIMI NA BU YAKIŞTIRMA İLK YAPILDIĞINDA TAKVİM YAPRAKLARI 2003 Ü GÖSTERİYORDU. O TARİHTEN SONRA GEREK MİLLİ TAKIMLAR GEREKSE KULÜPLER BAZINDA ÖNEMLİ BAŞARILAR YAKALAYAN TÜRK VOLEYBOLU, ŞİMDİLERDE DÜNYANIN EN İYİ LİGLERİNDEN VE TAKIMLARINDAN BİRİ OLMAK İÇİN VAROLAN DESTEĞİN GERİLEMEDEN BÜYÜMESİNİ, SPONSOR OLACAK ŞİRKETLERİN DESTEĞİNİ BEKLİYOR. yümeye başladı. Voleybol oyuncularının Ay Yıldızlı forma ile ilk kez parkeye çıktıkları tarih ise 1957 Uluslararası İstan- NESLİHAN DEMİR DARNEL NAM-I DİĞER, DEMİR LEYDİ NESLİHAN BİREYSEL VE OYNADIĞI KULÜPLERDEKİ BAŞARILARIYLA TÜRK VOLEYBOL TARİHİ NİN EN ÖNEMLİ OYUNCULARINDAN BİRİ OLMAYI BAŞARDI. bul Turnuvası nda Romanya ya karşı oynanan ilk maçtan boynu bükük ayrılan Milli Takım ın ilk maç sonunda ilk kez sevindiği tarih ise 3-2 ile Batı Almanya yı yendiği 22 Temmuz Popüler tarih ve voleybolun yükselişi Biraz tozlu rafları karıştırdıktan sonra gerek ülke medyası gerekse halkın voleybola olan ilgisinin nasıl arttığını inceleyelim. Türk Milli Takımı nın 2003 yılına kadar kayda değer herhangi bir uluslararası başarısı yoktu. Hiçbir olimpiyata katılmadığı gibi uluslararası turnuvalarda da önemli bir derecesi bulunmu- Voleybol, çoğu spor dalında da olduğu gibi bir yeni kıta buluşu ABD li William Morgan tarafından 1895 te oynanmaya başlanan voleybolun, bu topraklara girişi ise Birinci Dünya Savaşı nın sonuna denk geliyor. Ülke spor dalları alanında ilk federasyonlardan biri olan Voleybol Federasyonu nun kuruluş tarihi de 1958 Daha önceleri Spor Oyunları Federasyonu adı altında basketbol, hentbol gibi amatör branşlarla birlikte yürütülen voleybol bu tarihten itibaren özerk yönetimiyle daha hızlı bü- yordu. Ancak ne olduysa bundan dokuz yıl önce oldu. Türkiye de düzenlenen Voleybol Kadınlar Avrupa Şampiyonası na ev sahipliği yapan Türkiye, Milli Takımı nın finale çıkmasıyla büyük sevinç yaşamış, ancak finalin kaybedilmesiyle duygular buruk bir sevince dönüşmüştü. O tarihten sonra Kadın Milli Voleybol Takımı da kulüp takımları da voleybol ile pek bir haşır neşir oldu. Avrupa 2 nciliği haricinde ilk kez katıldığı ve 6 ncı olduğu Dünya Şampiyonası da Türk Spor Tarihi nin önemli başarıları arasında yer buldu. Bu başarılarıyla ilk kez davet edildiği ve en prestijli global turnuva World Grand Prix e de davet edilen milli takım bu kez hayal kırıklığı yaratarak 7 nci sırayı almıştı. Ancak yukarıda da okuduğunuz üzere her ne olursa olsun Türkiye de voleybola 2003 yılından önce farklı bir pencereden 2003 ten sonraysa farklı pencerelerden bakılmaya başlandı. FUTBOLU FORSE EDEN TAKIMLARIN AMATÖR BRANŞLARA OLAN İLGİSİ HER YIL DAHA DA ARTIYOR. BUGÜNLERDE EZELİ REKABETİ FİLEYE DE TAŞIYAN FENERBAHÇE VE GALATASARAY HARİCİNDE BEŞİKTAŞ VE TRABZONSPOR UN DA KAYNAK ARAYIŞLARI DEVAM EDİYOR yılındaki başarı ve yaratılan farkındalık sadece organizasyonun ülkemizde yapılması ve elde edilen başarı değildi Öyle ki ülkenin kadın ve erkek branşlardaki en köklü takımı Eczacıbaşı, sessiz sedasız Avrupa Kupası kazanıyor, ülke ligini sürklase ediyordu Ülke voleyboluna birbirinden önemli isimler kazandırıyor, her biri önemli başarılarla müzesini git gide büyütüyordu. Kulüpler bazında Eczacıbaşı ve Vakıfbank Güneş Sigorta nın forse ettiği, Fenerbahçe nin de son dönemdeki yükselişi bir tarafa Türkiye nin bir çıkış noktasına ihtiyacı vardı ve o çıkış noktası; 2003 yılındaki turnuva oldu. Final heyecanıyla birlikte tribünler Filenin Sultanları tezahüratlarıyla inlerken; artık herkes voleybolu daha yakından takip edecek, tribünler eskisinden daha dolu olacak, yatırımlar artacak, büyük kulüpler amatör branşlarına eskisinden daha fazla özen gösterecekti. Kupa koleksiyoneri, rekortmen aslında daha da fazlası Eczacıbaşı 1968 de İstanbul ligine katılan Eczacıbaşı Voleybol Takımı, 1970 de İstanbul Şampiyonu, voleybol sezonundan başlayarak 17 kez üst üste olmak üzere toplamda 27 kez Türkiye Şampiyonu oldu. Tam 17 şampiyonlukla önemli bir rekorun altına imza atan Eczacıbaşı, Avrupa Kupaları nda sekiz kez final oynama başarısı gösterdi. Eczacıbaşı Bayan Voleybol Takımı, 1999 yılında kazandığı Avrupa Kupa Galipleri Kupası ile Türkiye ye voleybolda ilk Avrupa Şampiyonluk Kupası nı getiren takım oldu. Takım, ayrıca üç kez Cumhurbaşkanlığı Kupası nı, beş kez de Türkiye Kupası nı aldı. Genç, Yıldız ve Minik Voleybol takımlarıyla da otuzun üzerinde Türkiye Şampiyonluğu elde etti. Spor Futbolun lokomotif takımları artık voleybolda Futbolun lokomotifini okuduğunuza anda aklınıza muhtemelen dört büyükler geldi ancak ne yazık ki henüz Beşiktaş ve Trabzonspor un voleybol şubelerinde profesyonel yönetim standardını yakaladıklarını söylemek hayli güç. Aslında Galatasaray da bu çembere son anda dahil olan kulüplerden. Her ne kadar yönetim açısından profesyonelce yönetilse de bir türlü istenen yatırımların yapılmamasıyla geri kalan kulüp, son dönemde atakta. Amatör branşlara değer veren en büyük kulüpse Fenerbahçe. Sponsorluk anlaşmalarıyla büyüyen Fenerbahçe büyük sükse yapan transferleriyle de Avrupa da kupa kovalıyor. Milli Takım da hedef belli; Avrupa Şampiyonluğu ve World Grand Champions Cup a katılmak Ülke voleybolu tam gaz ilerlerken Milli Takım da bu yatırımların karşılığını almaya başladı. Özellikle tesisleşme alanındaki büyük kulüp yatırımları alt yapısı güçlü ve yetenekli ellerin doğmasını sağladı. Milli Takım da bu isimlerin daha da büyüdüğü ve geliştiği bir yer haline geldi. Öyle ki mevcur jenerasyondan beklentiler Avrupa Şampiyonluğu. Ayrıca perde arkasındaki en büyük hedef ise global ayaktaki en büyük turnuva World Grand Champions Cup a katılmak

19 Kültür Sanat Hareket Zamanı Yılın en çok konuşulan ödüllü bağımsız filmleri ve yönetmenlerini izleyiciler ile buluşturacak olan festival, her zamanki gibi ilginç konukları, renkli partileri ve eylemodaklı atölye çalışmaları ile dolu bir program sunuyor. Üstelik filmler bu yıl İstanbul ve Ankara nın ardından İzmir e de gidiyor! Hollanda-Türkiye ilişkilerinin 400. yılı şerefine özel sergi La La La İnsan Adımları sergisi Hollanda nın dünyaca tanınmış müzesi Boijmans van Benuningen Müzesi koleksiyonunu sanatseverlerin ayağına getirirken, çocuklara ve gençlere ilgi çekici bir eğitim programı sunuyor. Tahrir den Occupy a kadar dünyayı çalkalayan sokak hareketlerinin damgasını vurduğu bir yılın ardından 11. si yapılacak olan!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali de seyircisini Hareket e davet ediyor! Yılın en çok konuşulan ödüllü bağımsız filmleri ve yönetmenlerini izleyiciler ile buluşturacak olan festival, her zamanki gibi ilginç konukları, renkli partileri ve eylem-odaklı atölye çalışmaları ile dolu bir program sunuyor. Üstelik filmler bu yıl İstanbul ve Ankara nın ardından İzmir e de gidiyor! The Descendants, Take Shelter ve Bellflower gibi yılın en çok konuşulan bol ödüllü filmleri Hit Filmler bölümünde Digitürk işbirliğinde yerini aldı senesine özel yeni bölümleri arasında NTV işbirliğinde People Power/Arka Bahçe, CNBC-e ortaklığında e-şıkkı ve Turkcell Profesyoneller Kulübü nun sunduğu Yol bölümü var.!f İstanbul klasiklerinden olan Fantastik Filmler ise gnctrkcll ortaklığında.!f İstanbul un bu seneki sürprizlerinden biri ise müzik filmleri, partileri ve etkinliklerini Adidas Originals ana sponsorluğunda!f Music başlığı altında toplaması ve ünlü İngiliz besteci Micheal Nyman gibi konukların da katılımıyla genişletmesi. Festival Şubat tarihleri arasında AFM Fitaş Beyoğlu, Maçka G-Mall, AFM İstinye Park ve AFM Caddebostan Budak, 1-4 Mart tarihlerinde Ankara CEPA da, 2-4 Mart tarihlerinde İzmir Balçova KİPA da gerçekleşecek. Festivalin biletleri 3 Şubat ta Mybilet ten indirimli ön satışa çıkıyor. 13 Ocak tan itibaren satışa çıkacak sınırlı sayıdaki G!ft Card ile hafta içi gündüz seanslarına 10 bilet ve 1 gece yarısı seansı bileti 40 TL olacak. Festival ile ilgili tüm gelişmeler adresinden takip edilebilir. İstanbul Modern Sanat Müzesi, yeni sergisi La La La İnsan Adımları ile Hollanda nın dünyaca tanınmış müzesi Boijmans van Benuningen Müzesi koleksiyonundan bir seçki sunuyor yılında Rotterdam da kurulan müze günümüz sanatının önemli örneklerinin yanı sıra 16 ıncı yüzyıldan bugüne resim sanatı, baskı ve çizimleri de kapsayan geniş ve uluslararası bir koleksiyona sahip. Sergi, bugünün dünyasında insan ilişkilerine odaklanırken ihtiras, yenilgi, umutsuzluk, merak, ihanet ve yüzleşme gibi insana özgü çeşitli halleri de gündeme getiriyor. Farklı dönem ve coğrafyalardan 28 sanatçının yapıtları bu temaları üç ana bağlamda ele alıyor: Tarihsel Karşılaşmalar, Kişisel Karşılaşmalar ve Toplumsal Karşılaşmalar Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400 üncü yılı kutlamaları kapsamında düzenlenen serginin küratörlüğünü Boijmans van Beuningen Müzesi direktörü Sjarel Ex üstleniyor. La La La İnsan Adımları sergisine paralel olarak çocuklar için de eğlendirici ve öğretici bir eğitim programı tasarlandı. Sergi kapsamında düzenlenen Sanat Adımları adlı eğitim programı, çocuklar, gençler ve aileler için eğlenceli bir sanat deneyimi sunuyor. Programda, sergide yer alan sanat eserleri inceleniyor, sanatçılar tanıtılıyor ve eğlenceli sanat oyunları oynanıyor. Programda önce 16. yüzyıldan günümüze uzanan ve toplumsal karşılaşmaları, insan ilişkilerini ve insana özgü ruh hallerini ele alan eserler geziliyor. Daha sonra çocuklar, gençler ve aileler, yaş gruplarına özel tasarlanan etkinliklere katılarak bir liman kenti projesi tasarlıyor, performans, video ve yerleştirme uygulamaları yapıyorlar. 16 Şubat 06 Mayıs 2012 tarihleri arasında sergilenen La La La İnsan Adımları hem sanatseverlere için hem de çocuklara ve gençlere ilgi çekici bir deneyim yaşatıyor

20 DVD Kitap Yaşam Şifresi Source Code Siyah Beyaz Bir Zamanlar Anadolu da PUSU Jack Higgins Şahane Hatalar Heather McEllathon Sarasvati Kumları Risto İsomaki Koridor Yayınları 304 Sayfa 16 TL APRIL Yayınları 640 Sayfa 24 TL Anemon Yayınları 344 Sayfa 20 TL Yönetmen: Duncan Jones Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Michelle Monaghan, Vera Farmiga Jake Gyllenhaal zekice kurgulanmış bu aksiyon - gerilim filminde, kendisini bir anda Chicago'ya yapılacak ölümcül bir terörist saldırıyı durdurmaya çalışan gizli bir hükümet görevinin içinde bulan genç bir adamı canlandırıyor. Gözlerini Afganistan da bir uçakta kapatan Colter Stevens uyandığında kendini bir trende, bir başkasının bedeninde bulur. Chicago da patlayacak olan bir bombayı durdurmak için sadece sekiz dakikası vardır. Hızlı olması gerekmektedir ancak can sıkan tek şey sürenin kısıtlı olması değildir. Nasıl böyle bir olayla karşılaştığını da merak eden Stevens, hem sorularının cevaplarını aramaktadır hem de Chicago nun kurtuluşu için elinden gelenin en iyisini. Başından sonuna heyecan içinde izleyeceğiniz filmde Michelle Monaghan ve Vera Farmiga da oyunculuklarıyla sizi hikayenin içine hapsediyor. Yönetmen: Ahmet Boyacıoğlu Oyuncular: Tuncel Kurtiz, Nejat İşler, Erkan Can, Şevval Sam, Taner Birsel İlk olarak duyguları iç içe geçen farklı yaşamların dramı diyebiliriz. Fırtınalı bir hayat yaşamış ama 70 yaşına gelmesine karşın hala durulmamış, ideallerine bağlı bir ressam, kalp krizi geçirdikten sonra işini bırakan, sümüklü böcek besleyip sakin bir yaşam sürmeye çalışan bir avukat, mesleğini yapmaktan sıkılmış, üstüne bir de karısı tarafından terk edilmiş bir doktor, hayata karşı tek başına direnen, yalnızlığı bir yaşam tarzı haline getirmiş bir iş kadını... Bu insanlar Ankara da Siyah Beyaz adlı barın müdavimleri ve bu bar bir anlamda onların sığınabilecekleri son liman! Barın sahibiyse kimseye taviz vermeyen, sinirli, alıngan ama dünya tatlısı bir insan Siyah Beyaz, dostluk, duyarlılık, yaşlanmanın farkına varmak, bir mekâna bağlanmak ve hayatın küçük ayrıntıları üzerine hazırlanmış bir film Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan Oyuncular: Yılmaz Erdoğan, Fırat Tanış Muhammed Uzuner, Taner Birsel, Nuri Bilge Ceylan, son filmiyle kentsel kaygılarını bir kenara bırakıp, tekrar taşranın sıkıntılı dünyasına ama bu sefer bir cinayet hikayesinin gerilimi ile dönüyor... Yolların tek düzeliği ve kasabanın insana yeni bir şey sunmamasının sıradanlığını fona alan Bir Zamanlar Anadolu da adıyla da klasiklere gönderme taşıyor. Bir doktor ile bir savcının 12 saatlik gerilimli öyküsünün peliküle aktarıldığı filmin başrollerinde Muhammet Uzuner, Yılmaz Erdoğan ve Taner Birsel yer alıyor. Senaryoda Ebru ve Nuri Bilge Ceylan ın yanı sıra Ercan Kesal ın da imzası var. Bu sene Cannes da Altın Palmiye için yarışan film, Nuri Bilge Ceylan a Uzak ve Üç Maymun zaferlerinden sonra Cannes da Büyük Jüri Ödülü nü de kazandırdı. Ünlü bir Rus yazar ve eski bir paraşütçüasker olan Alexander Kurbsky, Putin hükümetinden yaka silkip Batı da gözden kaybolmak ister. Bu haberin evde nasıl karşılanacağıyla ilgili bir tedirginliği olmasa da, yurttaşlarının çoğunun Rus gizli servisleri tarafından canice öldürüldüklerini görünce Charles Ferguson, Sean Dillon ve Başbakanın özel ordusu olarak bilinen gruptaki diğer üyelerle kaçış ve gizlenme konusunda kayıtlara geçilemeyecek türden planlar yapar. Bu Batı için gerçek bir darbedir, tek bir şey dışında: Kurbsky hâlâ Ruslar için çalışmaktadır. Plan en yüksek seviyede İngiliz ve Amerikan istihbaratının içine sızmaktır. Bu işi en etkili şekilde yerine getirmek için kendi motivasyonlarına sahip olan Kubsky nin ne yapması beklenen şey umurundadır ne gitmek zorunda olduğu yer. Son sayfasına kadar merakla okuyacağınız, unutulmaz karakterlerle donatılmış bu kitap bir kez daha şunu kanıtlıyor, AP nin kelimeleriyle: Gerilim yazarları arasında bir isim var ki kalabalıktan bir adım öne çıkıyor: Jack Higgins Bu kapağı gördüğünüzde eminiz ki içinizden; "şu meşhur kitap" cümlesini geçireceksiniz. Evet işte o meşhur kitap! Bu kitabı okumaya normal bir kitap gibi birinci sayfadan başlayın. İlk bölümün sonunda, önünüze bir yol ayrımı çıkacak. Kararınızı verin ve ilgili bölüme gidin. Her bölümün sonunda seçimlerinizle kaderinizi kontrol etmeye devam edeceksiniz. Kitabı okurken bazen hiç beklemediğiniz bir yere ulaşacak, bazen de kendinizi daha önce olduğunuz yerde bulacaksınız. Hayatın size neler hazırladığını asla bilemezsiniz. Ama bunu biliyorsunuz, iyilikler her zaman ödüllendirilmiyor ve bazen hatalı kararlar, şahane olayların başlangıcı olabiliyor. Her yolculuğun sonunda başa dönüp tekrar başlayın, unutmayın, herkes ikinci bir şansı hak eder. Yuzlerce farklı hayat sizi bekliyor. Başını siz seçemiyorsunuz ama son sizin elinizde Tanıtımın iyi okumalar diye bitmesi daha makul Şahane Hatalar kitabını da sıradan bir kitap kategorisine koymak pek makul değil. Doğru bitiriş; İyi şanslar olmalı Bilim kurgu, ekolojik yapı, gerilim, roman Saydığımız bu dört olgu romanın ana hattını oluşturuyor. Sarasvati Kumları, orijini gerçeklere dayanan bir kurgu ve ekolojik bir gerilim romanı. Hindistan ın batı sahillerine yakın deniz dibinde 2001 yılında denizin altında kalan büyük şehirlerin kalıntıları bulunmuştur. Hintli deniz arkeologu Amrita Desai deniz altında bulunan harabe şehri araştırmaktadır. Buralarda, on bin sene önce neler olmuştu? Şehirlerde o zamanki yaşamı aniden ne yok etti? Desai nin araştırmaları için özel bir denizaltıya ihtiyacı vardır ve birlikte çalışmak üzere tuhaf bir adam, Rus Sergei Savelnikov ortaya çıkmaktadır. Tam o sırada, Grönland anakara buzulunda beklenmeyen olaylar meydana gelmektedir. Küçük dereler büyük bir ırmağa dönüşürken, şimdi insanlığın tehlikede olduğu anlaşılmaktadır. Araştırmacıların yeteri kadar vakti kalmış mıdır? Cevabı, Sarasvati de 38 39