KASIM 2006 YIL 28 SAYI 334 ISSN

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KASIM 2006 YIL 28 SAYI 334 ISSN 1300-1566"

Transkript

1 KASIM 2006 YIL 28 SAYI 334 ISSN Hassas ruhlar ate nereye dü erse dü sün, önce beni yakar felsefesiyle, ba kaları için kendilerini feda etmekten, bir itfaiyeci gibi seve seve kendilerini ate lere atmaktan geri durmazlar. Bütün bunları da hiçbir beklentiye girmeden bir vazife uuru ve bir ibadet ne vesiyle yaparlar.

2 Beyan bir anahtarsa, o anahtarla açılan ı ıktan dünyanın adı gönüldür. Her sözün kıymeti onun gönül ile irtibatı ölçüsündedir. Bence dil ve dudakla ifade edilen eyler sadece gönül beyanının bir gölgesinden ibarettir. Ne var ki, Hak kelâmının bir izdü ümü sayılan gönül dilini de, ancak ona açık duranlar ve ondan yükselen nefesleri duyanlar anlarlar. Mantık, muhâkeme, üslup, meânî kurallarına riayet, söz cevherinin önemli unsurlarıdır.. evet, beyanın birer rengi, deseni, ivesi kabul edilen hakikat, mecaz, te bih, istiâre, kinaye gibi esaslar, söze derinlik katan mühim hususlardandır. Her biri ayrı bir süsleme ve sözü sevdirme sanatı sayılan muhassinât-ı lâfziye - den cinas, seci, iktibas gibi hususların ve muhassinât-ı mâneviye den tevriye, tıbak, 470 2

3 mukabele, hüsn-ü ta lîl türünden unsurların, ifadeleri renklendirip bediî bir derinli e ula tırdı ı da muhakkak. Ne var ki, temelde beyanı beyan yapan, onun gönül diliyle irtibatı ve iç ihsasların sesi-solu u olmasıdır. Lâfızlar mânâların kalıpları olmaları itibarıyla, bir yere kadar meânî, beyan, bedî imdilerde bu tabirlere biraz yabancı olabiliriz kural, kaide ve disiplinlerinin de önemli oldukları söylenebilir; ancak, beyanda aranan gerçek zenginlik ve enginli in, kalb ve ruhun derinliklerinden fı kırıp ortaya çıkmasıyla mebsuten mütenasip oldu u da bir gerçektir. mandan kaynaklanan bir heyecanla mızrap yemi bamteli gibi inleyen gönüllerdir ki, dinleyenler üzerinde mütemâdî tesir icra eder ve bir a k u alâkaya vesile olurlar. Aksine, vicdan mekanizmasına mâl edilememi, gönül diliyle seslendirilememi ve hâl ivesiyle renklendirilememi bütün söz ve beyanlar ne kadar yaldızlı olsalar da yine de ruhlar üzerinde mütemâdî tesir icra edemezler. nsanın iç dünyası her zaman mamur, mâbedler gibi pırıl pırıl, ar -ı rahmete açık ve hep O nunla münasebet heyecanı içinde bulunmalıdır ki, onun dillendirdi i mânâ ve mazmunların çevredeki akisleri de derin ve mütemâdî olsun; gönül gözleri kapalı, ruhu bedenî ve cismanî ihtirasların baskısı altında bulunan birinin ba kasına edip eyleyece i fazla bir ey de yoktur. Hayatlarının her faslında O nu görüyor gibi davranan, O nun tarafından görülüyor olma mülâhazasıyla oturup kalkan, Kur ân ifadesiyle, nerede bulunursa bulunsun, O nun hâzır ve nâzır oldu unu soluklayan ve görüldü ünde Allah ı hatırlatan dırah an çehrelerdir ki, her zaman inandıkları kadar inandırıcı olmu ; hakikatleri ve Hakikatü l-hakaik ı hissettikleri kadar çevrelerine de duyurabilmi ve hep sinelerde yankılanan bir ses ve soluk olagelmi lerdir. Kendi özünden habersiz, mahiyetindeki derinliklere kar ı bîgâne, Hak la münasebetlerinde gerilerin gerisinde birisi oturup kalkıp bülbüller gibi akısa, dil döküp çevresine destanvârî eyler sunsa da kat iyen hiçbir gönle giremez, hiçbir kimse üzerinde müessir olamaz; çok güzel konu abilir, konu malarıyla teveccüh ve iltifat da toplayabilir, ama muhatapları üzerinde kalıcı bir tesir uyaramaz ve kat iyen onları Hakk a yönlendiremez; Allah, kendisine yönlendirmenin ifreli anahtarını gönül diline ve hâl ivesine arma an etmi tir. Bugüne kadar ruh ve gönülden yükselmeyen ve insan ledünniyatına ula amayan kuru bilgiler, söz ebelikleri, heva ve hevesleri ahlandıran dil ve akıl oyunlarıyla bir eyler yaptıklarını sananlar kendilerini avutmu, ba kalarını da aldatmı lardır ama kat iyen sinelerde sürekli yankılanan bir ses ve soluk olma bahtiyarlı ına erememi lerdir. Ses-soluk, dil-dudak, kalem ve parmak iç ihsasların emrinde olmalıdır ki, söz gerçek de erine ula abilsin. Gönül erleri her zaman söze gerçek de erini kazandırma pe indedirler. Onlar a larını gerer, sürekli iç ihsaslarını ve gönüllerinden fı kıran mazmunları avlamaya çalı ır, vicdan mekanizmasından vize almayan mülâhazalara kapalı durur, kalblerinden nebeân etmeyen sesler-sözler bülbül na meleri gibi dahi olsa onları içlerinin farklı bir derinli inde unutulmaya terk eder ve o kabîl mülâhazalar kar- ısında sürekli sessizlik murakabesi ya arlar. Gönüllerinden fı kırdı ına emin bulundukları ve hak mülâhazasına ba lı dillendirdikleri mefhumlar aklın zahirî nazarında zehir bile olsa, onları gönül dilinden yükselmeyen, hâl ivesiyle renklenmeyen kevserlere tercih ederler; tercih ederler, zira onlar nefsanî ve cismanî huzur pe inde de illerdir; mülâhaza dünyalarına ba lı yürüdükleri yolda bin türlü mahrumiyet ve ma duriyet söz konusu olsa da, onlar hep gönül ibrelerinin gösterdi i is

4 tikamete müteveccihtirler ve gerekti inde bütün bütün kendilerini unutmaya, hattâ ömür billâh yâd edilmemeye hazırdırlar. Ne nâm u ni an, ne öhret ü ân ne de servet ü sâmân pe indedirler. Edip eylediklerine kar ı sürekli vefasızlık görseler veya hep mahrumiyetlere maruz bırakılsalar da ne alınır, ne gönül koyar ne de kimseyi vefasızlıkla suçlarlar. Böyle davranmayı inançlarının gere i, yürüdükleri yolun da hususiyeti sayar; kar ıla tıkları olumsuzluklara bir eyvallah çeker ve yol almaya bakarlar bu peygamberler ehrahında. Tarih boyu bütün Kur ân talebeleri hep böyle dü ünmü ve bu güzergâhta yürümü lerdir. Dün ve bugün o nurânî ehrahın yolcuları o yolun Sonsuz Rehber inin takipçileri olmaya and içmi, hep sevgi soluklamı, ba kalarına kar ı a k u alâka mırıldanmı, herkesi karde lik hisleriyle kucaklamı, Bediüzzaman ifadesiyle, kâinata mehd-i uhuvvet nazarıyla bakmı, konu urken gönül dilleriyle konu mu, konu tuklarını hâl ivesiyle renklendirmi ve fânileri Bâkî den ayıran noktaya ula mı, his ve heyecanlarıyla hep bir farklılık resmi çizmi lerdir. Bunlardır ki, çevrelerindeki en küçük i aretlerde bütün varlı ın ruh ve mânâsını duyar; duyduklarını çehrelerindeki imalarla, gözlerindeki mânâlarla ekillendirir; var olmadaki derin sırları ledünnî bir sezi le sezer ve kalbin tepelerine sa anak sa anak bo alan mânâları birer mâide-i semâviye gibi kar ıla tıkları herkese tattırmaya çalı ırlar.. dola ırlar vadi vadi, inançlarında filizlenen güzellikleri sunacak sineler ararlar.. ve buldukları her müstaid ruhla âdeta bir bayram ya arlar. Duygularında gayet masum, en büyük ba arılar kar ısında bile iddiasız, her türlü beklentiye kar ı kapalı; ama pürne e ve püri tiyaktırlar. Gece-gündüz hep bir sır pe indedirler.. sırlarını payla ma, onların en büyük emelidir. Gönüllerinde duyduklarıyla gönüllerde heyecan uyarmaya çalı ırlar.. â ina sinelere duygudan-dü ünceden, sesten-sözden matbaa mürekkebi görmemi güftesiz besteler sunarlar. Soluk solu adırlar yaptıkları i in heyecanıyla; ne yeis ne de keder, ne tereddüt ne de inkisar; yudumlarlar amel ve aksiyonlarının zevkini ve lezzetini edip eyledikleri i in içinde ve aramazlar ba ka bir ücret, aradıkları gibi ruh bilmez ve gönül bilmezlerin. Sunarlar gönüllerinde mayaladıkları ruhu, mânâyı ve o zevkine doyulmaz mârifet ve muhabbeti. Ön yargılı de ilse kimse kurtulamaz bu büyülü seslerin birer in irah ça layanı gibi gönül yamaçlarında ça lamasının tesirinden; kimse kurtulamaz sinelere çarpıp insan benli inde yankılanan bu ledünnîli in cazibesinden Gökler ötesi ifadelerin akisleri sayılan bu tesirli gönül beyanlarına kar ı hiç kimse alâkasız kalamaz. Biz hemen tesirini görmesek de gönülden fı kıran, hâlle farklı bir iveye ula an bu beyan âbideleri bugün olmasa da yarın mutlaka ona açık kalbler üzerinde tesirlerini gösterecek, vicdan sistemlerini bütün derinlikleriyle tesir altına alacak.. ve bir gün uuraltı müktesebât hâline gelmi bu vâridât, çok küçük bir tedâîyle de olsa ortaya çıkarak en alâkasız ruhlara bile kendi boyasını çalacaktır. Evet, bugün ne gönül diliyle söylenen sözler ne de hâl ivesiyle seslendirilen beyanlar kat iyen zayi olmamaktadır. imdilik zihinler onları birer disket gibi kaydediyor, uur de erlendiriyor, mantık ve muhâkeme besleyip büyütüyor ve yeni kalıplara, yeni ekillere ifra ediyor, sonra da onları bir vakt-i merhûn a emanet ediyor. Mevsimi gelince belki de kalbin o sihirli beyanları, hâlin ruhlar üzerindeki o silinmez izleri ne duyulmadık eyler ne görülmedik güzellikler ifade edeceklerdir..! Ya mur dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2005 tarihli sayısından alınmı tır

5 Dr. Mehmet Camalan Üç çocuklu bir aileyiz, annem de bizimle ya ıyor. Evlendi imizde ya amakta oldu umuz evin bize uygun oldu unu dü ünüyorduk. Çocukların büyümesi ve çevremizin geni lemesine paralel olarak misafirlerimizin artmasıyla oturdu umuz evin kültürümüze uygun olmadı ı gibi, ailemizin ihtiyaçlarına göre de plânlanmadı- ını fark ettik. Meselâ, o ullarımız büyüdükçe onların kendilerine ait odaları olması gerekti ini anlamı tık. kisinin yatacakları, oynayacakları, ders çalı acakları ve arkada larını a ırlayacakları büyüklükteki tek odanın, kullanmakta oldu umuz ebeveyn odası oldu unu görünce, onu çocuklarımıza vermi tik. Ama ilerleyen yıllarda onların yeni ihtiyaçları oldu unu fark ettik. Büyük o lumuz liseye giri imtihanlarına hazırlanmaktaydı. Misafirlerimiz geldi inde bile rahatsız olmadan ders çalı abilece i bir mekâna ihtiyacı vardı. Bu durumda, gayet küçük olan çalı ma odamı ona bırakmı tım. Kısa bir süre sonra dünyaya gelen kızımız, bir süre yalnız kalan küçük a abeyiyle evin tek çocuk odasını payla maya ba ladı. Evdeki oda sayısının yetersizli ine, kullanım alanı açısından odalar arasındaki dengesizlikler, evin rutubet alması, mutfak, banyo ve tuvaletteki yetersiz havalandırma da eklenince rahatsızlı ımız daha da artmı tı. Ses yalıtımının nsanın yaradılı gâyesi do rultusunda hayatını sürdürebilmesi ve huzurlu-mutlu olabilmesi için evin, çar- ı-pazar, cami, okul, hastahane ve kültür merkezi gibi hem hayatî, hem de içtimaî mekânlara yakın olması gerekmektedir. olmaması da üst kattaki kom ularımızın aile içi sıkıntılarına tanıklık etmemize sebep oluyor, bu da bizlerde huzursuzlu a yol açıyordu. Bütün bunlarla kar ı kar ıya kalınca, Hayatımızda öncelik vermeye çalı tı ımız dinimizin ve kültürümüzün kıstaslarına uygun bir ev nasıl olmalı? sorusunu, kendi kendime sormaya ba ladım. Öncelikle özlemini duydu um meskenin özelliklerini, Peygamber Efendimiz in (sas) hayatından ve dinî kaynaklardan bulmaya çalı tım. Niçin sâlih mesken? Ki ilerin, ailesiyle meskende hayat sürmesi dinimizde aslî bir ihtiyaç olarak görülmü tür. Peygamber Efendimiz (sas) bu konuda; Üç ey insanın saadetinden, üç ey de mutsuzlu- undandır. nsana mutluluk veren üç ey: yi bir e, geni bir ev ve iyi bir binektir. nsanın mutsuzlu una sebep olan üç ey ise: Kötü e, kötü ev ve kötü binektir. buyurmu tur. 1 Meskenin kötülü- ünden maksat ise, darlı ı ve istifade edilen bölümlerinin azlı ıdır. 2 Üstad Bediüzzaman ın (ra), aratü l- câz isimli eserinde öyle bir tespiti vardır. Saadet-i ebediye, iki kısımdır: Birinci ve en birinci kısmı: Allah ın rızasına, lütfuna, tecellîsine, kurbiyetine mazhar olmaktır. kinci kısmı ise, saadet-i cismanîyedir. Bunun esasları, mesken, ekl, nikâh olmak üzere üçtür. Ve bu üç esasın derecelerine göre, saadet-i cismanîye tebeddül eder. Ve bu kısım saadeti 5 473

6 Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden olan Safranbolu evlerinde bula ık suları, helâ suyu ile karı tırılmamı ; ayrı bir yolla ba ka bir çukurda toplanmı tır ikmal ve itmam eden, hulûd ve devamdır. Çünkü saadet devam etmezse, zıddına inkılâp eder. 3 Üstad Bediüzzaman, saadetin kayna ı olarak üç zaruri ihtiyacın kar ılanmasını gösteriyor: barınak (mesken), yiyecek-içecek (me kel) ve e (refik/refika). Burada her ne kadar cennet hayatından bahsedilse de, sâlih bir meskenin insan için fıtrî bir ihtiyaç oldu u anla ılmaktadır. Bediüzzaman (ra) yukarıdaki cümlelerin devamında, saadet kayna ı olabilecek evi öyle tasvir etmektedir (sadele tirerek): Evet, meskenin en lâtifi, en cazibedar ekli, dört tarafı türlü türlü gül ve çiçeklerle müzeyyen, ba ve bahçelerle çevrili, altından sular, nehirler akan kasır ve kö klerdir. Evet, camid kalbleri a k ve evkle ihya eden, sönmü olan ruhları en ve ad eden, airlere sermaye olarak airâne te bihleri, temsilleri, üslûpları ilham eden, su, ye illik ve nebatattır. 3 Son yıllarda ngiliz ve Amerikalı bilim adamları tarafından 3 ve 4 ya larındaki çocuk üzerinde yapılan bir ara tırmada, evdeki artların çocukların zekâ geli imine tesir etti i görülmü tür. New Scientist de yayımlanan ara tırmaya göre, da ınık evin ve gürültülü çevrenin, çocukların zekâ geli imine zarar verdi i tespit edilmi tir. 4 Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi: Kalb ve ruh hayatı düzenli bir insanın evinin da ınık olması dü ünülemez. slâm; intizam, ahenk ve temizli in adıdır. ve Çocukların düzenli bir ortamda yeti mesi çok önemlidir 5 tespitinde bulunmaktadır. Do umdan ölüme kadar ömrümüzün önemli bir kısmını geçirdi imiz evin huzur ve mutluluk yuvası olması için kendi inanç ölçülerimize uygun yapılması gerekmektedir. Özlemini duydu umuz meskenin hususiyetleri Peygamber Efendimiz (sas), meskende olması gereken özellikleri üç ana ba lık altında özetlemi tir: Her aileye müstakil mesken; meskenin yükseklik itibariyle kom u meskenleri rahatsız etmemesi; kullanılan süslemelerin inancımıza uygun olması. 6 Meskenlerin dinin ölçülerine uygun yapılmasından maksat, tuvaletlerin kıbleye do ru olmaması; banyo ve mutfakların muhafazalı yerlere yapılması; evin, kom unun evini gölgeleyecek, ı ık almasını engelleyecek ekilde yüksek yapılmaması; kom unun mahremini görebilecek ekilde pencereler konulmaması; gösteri ten uzak durup sadeli e riayet edilmesi gibi eylerdir. 7 Ayrıca bir evin kötü olu u ve saadet yuvası olamayı ının sebepleri arasında; kom uların kötülü ü, ezan duyulamayacak veya cemaatle namaza i tirak edilemeyecek kadar mescide uzak kalması, havasının kötü olması ve güne alamaması gibi hususlar da sayılmı tır. 8 Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden olan Safranbolu evlerinde, bula ık suları, helâ suyu ile karı tırılmamı ; ayrı bir yolla ba ka bir çukurda toplanmı tır. 9 Bir evin saadet yuvası olmabilmesi için gerekli hususları (yer, mimari, in aat kurallarına uygunluk, malzeme kalitesi, içtimaî imkânlara yakınlık ve iç tefri at vb.) sırayla ele alalım.

7 Özlenen meskenin yeri Özlenen meskenin yeri ehir plânlamasıyla ba lar. Do ru bir ba langıç için, yeterli ye il alanın, otoparkın, ula ım imkânlarının (metro, kara veya demir yolları), e itim ve sa lık tesislerinin plânlanmı ; yol, su, elektrik, do algaz ve kanalizasyon gibi altyapının hazırlanmı olması gerekmektedir. Meskenimiz, yetkili mercilerin (günümüzde belediyeler) onay verdi i ehir plânının bir parçası olmalıdır. Aksi hâlde evimiz tek ba ına mükemmel bir yapı olsa dahi, çevresi itibariyle içinde oturanlara özlenen bir ortam sunması mümkün olmayacaktır. Dü ünün ki, evimize sa lıklı bir su ve kanalizasyon ebekesi ula mıyor veya evimize giden yollar iyi plânlanmamı, do ru in a edilmemi se, çocuklarımızın rahatça ve gönüllerince oyun oynayabilecekleri alanlar yoksa, ferah bir evde (daha geni mânâda, sa lıklı bir çevrede) ya adı ımız söylenebilir ehir plânlamasında oldu u gibi, mimarî tasarıma da ülkemizde gerekli önem verilmemektedir. Bugün inanç ve kültür dünyamıza uzak bir ekilde tasarlanmı binalarda kendimizi bulmaya çalı maktayız. mi? ehir plânında, yapılacak meskenlerin havadar olmasınına imkân sa lanmalı, binalar çok sıkı ve iç içe girmeyecek ekilde yerle tirilmelidir. Çok katlı binalarda ise her dairenin yeterli derecede havadar olması ve güne alacak ekilde plânlanması insan sa lı ı açısından önemlidir. Yerle im bölgelerinde, otopark, ye- il alan ve çocuklara yönelik oyun sahaları için yeterli alanların ayrılması ehir plânlamasının olmazsa olmaz larındandır. Öncelikle evin in a edilece i alanın iyi bir ekilde hazırlanmı, gerçekten var olan ve uygulanan imar plânlarında yer alması gerekmektedir. Arsamızın oldu u bölgenin imarı yoksa, imar plânı iste i belediyeye resmî olarak iletilmelidir. Kesinlikle, Evimi, binamı bir yapayım da nasılsa bir imar affı çıkar, mevcut durumu bahane ederek, belediyeden ruhsatı alabiliriz. diye dü ünmemeliyiz. Sonrasında, binanın in a edilece i alandaki zemin yapısı göz önüne alınarak, projelendirmenin yapılması gerekmektedir. Unutulmaması gereken en önemli gerçeklerden biri de, ülkemizin büyük kısmının deprem ku a ında yer aldı ıdır. Sebeplere riayet ederek fay hattından uzakta ve depreme dayanıklı meskenler in a etmeliyiz. Ayrıca dere yataklarından kaçınılması ve su drenaj alt-yapısının mutlaka ciddi bir ekilde hazırlanması gerekmektedir. Aksi hâlde en ufak bir ya ı ta bile evlerimizin su altında kalmasına davetiye çıkarmı oluruz. Meskenin in a edilece i yerin iklim artları da çok önemlidir. Evin yapılaca ı yerin, yıl boyunca ne kadar ya mur ve kar aldı ı, ne kadar güne gördü ü ve nem oranın ne oldu u dikkate alınması gereken parametrelerdir. Bu parametreler çatı tasarımında ve in aatta kullanılacak malzeme seçiminde de önem arz etmektedir. Meselâ, uzun süre kar altında kalan bir bölgeye, az kar alan bir bölgeye göre projelendirilmi çatı in a edilirse, çatının sürekli su almasından çökmesine kadar çe itli sıkıntılarla kar- ı kar ıya kalınması kaçınılmaz olacaktır. Kar ya ı ı fazla olan bölgelerde çatılar daha dik yapılarak, karın çatıda yı ılması engellenmelidir. çtimaî imkânlara yakınlık nsanın yaradılı gâyesi do rultusunda hayatını huzurlu ve mutlu sürdürebilmesi için, evin çar ı-pazar, cami, okul, hastahane ve kültür merkezi gibi önemli mekânlara yakın olması gerekmektedir. Bugün ehirlerimizde sa lıklı ula ım altyapılarından söz etmek pek mümkün de ildir. Ya mur ve karların yol açtı ı çukurlar, bozulmu asfalt yollar ve kilitlenmi trafik günlük hayatımızın bir parçasıdır. Mimarî tasarım Evin in a edilece i alan gerekli altyapıya sahip ise, bundan sonraki en önemli adım mimarî tasarımdır. ehir plânlamasında oldu u gibi, mimarî tasarıma da ne yazık ki, ülkemizde gerekli önem verilmemektedir. nanç ve kültür dünyamıza uzak bir ekilde tasarlanmı binalarda kendimizi bulmaya çalı maktayız. Meskenin geni ve mümkün oldu unca az katlı olanı tercih edilmelidir. Evin mimarî tasarımının aile mahremiyetini koruması da gerekmektedir. Bunun için odalar; hanımın, beyin ve çocukların tek tek veya her birinin aynı anda misafiri varken bile, hiçbirinin düzeni bozulmayacak plân ve geni likte olmalıdır. Misafirlerin a ırlandı ı oda ve kullandıkları lâvabolarla ev sahiplerinin mahrem alanlarının birbirinden izole edilmesi ideal olandır. Misafir oldu umuz bir evde bize tahsis edilmi odanın, ken

8 Peygamber Efendimiz (sas), meskende olması gereken özellikleri üç ana ba lık altında özetlemi tir: Her aileye müstakil mesken; meskenin yükseklik itibariyle kom u meskenleri rahatsız etmemesi; kullanılan süslemelerin inancımıza uygun olması. dine ait tuvalet ve banyosunun bulunması bizim açımızdan ne kadar güzel olur de il mi? Binanın mimarî plânında ve iç mekân tasarımında kıble mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Tuvalet ve banyonunda aynı yerlerde bulunmaması bazı hassasiyetler açısından önemlidir. Evlerimizin tasarımında mutfak, banyo ve tuvaletlerin hava almasını sa layacak tedbirlerin alınması gerekmektedir. Böylece ev içinde istenmeyen kokuların hızlı bir ekilde dı arı atılması mümkün olacaktır. Binanın temeli ba ta olmak üzere genelinde sıcak, so uk, su ve nem yalıtım teknikleri mutlaka uygulanmalıdır. Ses yalıtımıyla, günümüzde sık sık kar ıla tı ımız kom uların birbirini rahatsız etme hâdisesi engellenecek ve aile içi mahremiyet korunabilecektir. Böylece insanlar dı arıdan gelen gürültülerden korunmu olacaktır. Son söz nanç ve kültürümüzü ya abilece imiz bir meskenin ehir plânlamasından ba layarak, mimarî, in aat ve iç tefri atının uygun yapılması gerekmektedir. Özlenen mesken lüks bir yapı de ildir, aksine mütevazıdır. O, Peygamberimiz in (sas) te bihiyle bir cennet bahçesidir. nsanların hayat artları, ihtiyaçları ve teknolojik imkânlar de i tikçe özlenen meskenin özelliklerinin de i ece i de açıktır. Talep, arzın ortaya çıkmasına sebep oldu u için, özlenen meskenleri te vik ve tercih etmeliyiz. Evin ortaya çıkmasında rol alan ki ilerin, insanların iki dünya saadetini de dü ünerek hareket etmeleri gerekmektedir. Osmanlı ev kültürünü olu turmu atalarımız gibi, günümüz teknikleriyle kendi kültürümüzün parçası olan özlenen meskenleri yaparak, cennet vatanımızı daha da güzelle tirebiliriz. Meskenin iç tefri atı Meskenin iç tefri atı kültürümüze uygun ve sade olmalıdır. ç tefri atta özellikle çocukların hareketlerini kısıtlayıcı süs ve e yalardan kaçınılmalı, hayvan ve insan figürleri bulunan süslemeler mümkünse kullanılmamalıdır. Aksi hâlde çocuklara cazip gelen unsurlar sebebiyle ebeveyn ve çocuklar arasında sürtü me ya anmakta, bu da çocuk e itimini zorla tırmaktadır. Ayrıca bebeklerin sürünme, emekleme; çocukların ev içinde ko ma, oyuncaklarını birbirine vurma, atma gibi hareketlerine sınırlayıcı kurallar koymak, onlarda öfke ve saldırganlıkların artmasına sebep olmaktadır. 10 mcamalan@sizinti.com.tr 1. Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,168; III, Hâkim, el-müstedrek, II, Bediüzzaman Said Nursi, ârâtü l- câz, Da ınık ev, huzursuzluk sebebi, 6. Prof. Dr. brahim Canan, Mesken Semineri, , Üsküdar, stanbul. 7. Ebû Dâvud, Tahâret, 4; Buhârî, el-edebü l-müfred, Kahire 1379, s Ali afak, slâm Hukuku Açısından ehircilik ve Aile Meskeni Problemi, lâhiyat Fak. Dergisi, Erzurum 1982, s Bilinçli Anne Sa lıklı Bebek Rehberi 0-2 Ya, T.C. Sa lık Bakanlı ı, UNICEF ve PR MA 476 8

9 Dirili erleri, bazen öyle-böyle belli bir kısım dünyevî beklentiler içine girip gönüllerini makam, mansıp, pâye, ikbâl dü üncelerinden arındırıp tam bir hasbîlik ortaya koyamayabilirler; böyleleri bütün bütün a yâr mülâhazasından sıyrılıp hâlisâne bir teveccühle O na yönelecekleri âna kadar dirili nefhasını da elde edemeyebilirler. Dr. Hasan Aydınlı * Mutluluk, stres, heyecan ve öfkelerimiz sinir hücrelerine nasıl iletiliyor ve onlarda hangi de i ikliklere vesile oluyor? * Ruhumuzda meydana gelen de i iklikler, nasıl oluyor da sinir hücrelerimizde bazı de i ikliklere yol açabiliyor? Haberle me sistemlerinde teknolojinin bütün imkânları kullanılmasına ra men, dünyadaki 6-7 milyar insan birbirleriyle sa lıklı ekilde haberle emezken, yakla ık gram a ırlı ındaki beynimizde 100 milyar sinir hücresi birbirleriyle sa lıklı ekilde haberle ip bilgi alı veri inde bulunabilmektedir. 1 Bundan daha da enteresanı, her bir sinir hücresinden di- er hücrelere ba lantı (dendrit) kurulmaktadır. Sinir hücreleri arasında bilgi geçi i nasıl olmaktadır? Nasıl bir mekanizma kullanılıyor ki, gördü ümüz i itti imize; i itti imiz kokladı ımıza karı mıyor? Vücudumuzun neresinin Sinir hücreleri arasında salgılanan nörotransmitter maddelere ait moleküllerin çok hususî yapı, ekil ve büyüklükleri, bu moleküllerin asla tesadüfen geli meyece ini ve Kudreti Sonsuz Yaratıcı nın eseri oldu unu göstermez mi? a rıdı ını nasıl hemen fark edebiliyoruz? Kolumuz incindi inde neden ayaklarımız de- il de, sadece kolumuz a rıyor? Yüzlerce çe it his içinden mutluluk, üzüntü, öfke gibi hisleri nasıl ayırt edebiliyoruz? Mutluluk, stres, heyecan ve öfkelerimiz sinir hücrelerine nasıl iletiliyor ve onlarda bazı de i- ikliklere vesile oluyor? Veya ruhumuzda olan de i iklikler nasıl oluyor da sinir hücrelerimizde bazı de i iklikler yapabiliyor? Çevreye ait de i kenlerin fark edilip yorumlanmasında vazifeli sinir grupları bunlara bir cevap üretilmesinde nasıl vazife alıyor? Biri bize nasihat etti inde, ibretlik bir vak a ya adı ımızda veya bu yazıyı okurken bile zihnimizde farkında 9 477

10 Günlük hayatımızda her türlü hareketin sebebi olan kaslarımızın, hassas ekilde çalı tırılması için her kas lifine bir sinir uzantısı yapı tırılması gerekir. Sinir ile kasın bu ba lantı yerinden salgılatılan nörotransmitterler olmasaydı parma ımızı bile oynatamazdık. olmadı ımız müthi bir sistem çalı tırılmaktadır. Sinir hücrelerinin beyin bölgelerine da ıtılmasındaki incelikler Sinir hücreleri beyinde temel olarak dört anatomik bölgeye yerle tirilmi tir. Bunlar; kabuk bölge (korteks), talamus ve çekirdekler (bazal ganglionlar) ve orta akaktır. Talamus bütün gelen bilgilerin (somatik, i itme, duyma) i lendi i ve kabuk bölgeye iletildi i bir istasyondur. Talamustan ve uç organlardan gelen bu bilgileri kabuk bölgedeki ilgili kısım kabul eder. Daha sonra kabuk-altı yapılar ve hafızayla ilgili beyin bölgeleri i birli i yaparak uygun cevap olu turulur. Orta akak bölgesi, iki büyük vazife yapar. Bunlardan biri, çok çe itli duyulara ait bilginin bütünle tirilmesi, depolanması ve hafızadan geri ça rılması; di eri ise duyulardan gelen bilgilerin duygulara ait sisteme ba lanmasıdır. Çekirdek kısmı ise kabuk bölgeden gelen bilgilerin birle tirilmesinde vazifelidir. En büyük bölümünü, motor korteksten gelen bilgiler olu turur. Bu anatomik bölgeler, duyulara ait bilginin alınması, i lenmesi ve uygun cevabın verilmesinde vazife görür. Ayrıca hipotalamus ve beyincik de bu süreçte bazı alanlarda vazife yapar. Bu bilgi akı- ı ileri derecede hızlıdır. Misâl olarak, acı veren bir eyi algılamayıp uygun cevabı vermemiz çok kısa bir zaman içinde olup biter. Milisaniyeler içinde cereyan eden bu hâdise, birbirine karı madan sinirler arasında iletilmektedir. Bu iletme faaliyetinin gerçekle mesinde sinir hücreleri arasındaki çe itli postacılar vazife görür. Bunlar farklı kıyafetler giyerek ellerindeki ifreli bilgileri, hücrelere ait alıcılara iletirler. Bu postacılara nörotransmitterler denir. Beynimizin faaliyetlerinde müthi bir denge vardır. Meselâ, haberle meye vesile olan postacılardan kimi, hücreyi harekete geçiren; kimi de, sakinli e davet eden mesajlar getirir. Sinir hücresinin uyarılması gerekti inde postacı olarak glutamat vazifeli olurken, denge ve baskılayıcı unsur gerekti inde GABA (gamaaminobutirik asit) postacı olarak kullanılır. Aksi hâlde sürekli uyarılan ve hiç baskılanmayan bir sistem içinde ya amak mümkün olmayacaktı. Nasıl oluyor da uursuz diyebilece imiz bu maddeler müthi bir düzen içinde hareket etmektedir? Hücreler arası haberle me ve bilgi akı ında postacı nörotransmitterler Beyindeki anatomik bölgeler ile sinir hücreleri arasında bilgi akı ı ve haberle mede postacılık vazifesi yapan nörotransmitter sistemleri (glutamaterjik, GABA, asetil-kolin, dopamin, nöradrenalin, serotonin vs) bir düzen içinde çalı tırılır. Beynin her yerinde farklı yo unlukta bulunan nörotransmitterler, ilgili anatomik bölgelerden yayılan akımlarla beynin de i ik bölgelerine ta ınarak vazifelerini yaparlar. Bazı bölgelerde bir postacı grubu daha yo un bulunurken, di er bölgelerde di erleri daha fazla bulunur. Vazifeye göre yo unlukları Yüce Yaratıcı tarafından ayarlanmı tır. Herhangi bir uyarı sinir hücresine geldi inde, bazı de i ikliklere vesile olur. Bu de i ikli in bir sonraki sinir hücresine iletilmesi gerekti inde postacılar yine i ba ındadır. Nöronlar arası bölge (snaptik aralık) iki sinir hücresinin ortak haberle me yaptı ı alandır. Uyarı geldi inde sinir hücresinde protein sentezi ba latılır. Bu sentez neticesinde kom u bölgeye bazı maddeler salınır. 2 Bunlar yine postacı olarak vazife yapan nörotransmitterlerdir. Bu postacılar ara bölgeye geçer ve kom u bölgede

11 ster hareket, isterse duygu fonksiyonu olsun bütün hayatî faaliyetlerimizin düzenlenmesinde i gördürülen sinir hücreleri uyarıldı ında ortaya çıkan sırlı iletim hâdiselerinin temeline yerle tirilen transmitter moleküllerinin sentezlendi i akson ucundaki kimyevî mekanizmaların tesadüfen olu tu unu hiçbir nörolog veya biyokimyacı kabul etmemektedir. bir sonraki sinirin alıcılarına ba lanır. 3 Daha sonra o hücrede duruma göre hızlı geçi (iyon kanalları aracılı ı ile Ca, Na, K, ve Cl) veya yava geçi (G proteinler) olu ur. Klâsik bilgilere göre geçi ve tesir yapmadı ı zannedilen atipik postacıların (nitrik oksit, karbonmonoksit) ve nöropeptitlerin de bu haberle mede vazifeli oldu u yeni çalı malarla anla ılmı tır. Her geçen gün yeni yeni postacı tipleri ke fedilmektedir. u anda tespit edilen postacı sayısı sekseni a maktadır, gerçekte bu sayı belki de tahminlerin çok üstündedir. Sinir hücreleri arasında bu postacılar ne i yapar? Bir sinir hücresinin uyarılması gerekti inde postacı olarak glutamat kullanılır. A ırı çalı tı ında veya baskılanamadı ında epilepsi (sara hastalı ı), stroke (felç) gibi rahatsızlıklar olabilir. Bu hastalıkların sebebi, fazla uyarılma ile hücre içine a ırı kalsiyum girmesi ve sinir hücresini zarara u ratılmasıdır. Günlük belli bir miktar kalsiyum alınması gerekiyor; ama görüldü ü gibi sinir hücresinde bunun da dengeli bir miktarda salgılanması gerekir. Aldı ımız faydalı gıdaların yine büyük bir düzen içinde dengeli bir ekilde kullanılması söz konusudur. Bu postacılar aynı zamanda hafızaya alma ve hafızanın sa lıklı çalı masında da vazifelidir. Baskılayıcı sistemin postacısı ise GABA dır. Normal vazife için gerekli olan uyarıcı sistemin baskılanmasında ve beynin kabuk bölgesinden çıkan uyarıların dengelenmesinde vazife alır. ki tane reseptörü (almaç) vardır (A ve B). Bu reseptörler farklı ifreler ta ıyan yapıdadır. B alt tipinin ifresi A da olmadı ı için aynı postacı kendi içinde de ekillenmi olur. Farklı yerlerde, farklı vazifeler yapabilmekte reseptörlerin büyük önemi vardır. Misâl olarak beynin bir bölgesinde A tipi yo un ise, bu bölgede A tipinin vazifesi daha a ırlıklıdır. Bu ekilde vücudumuzun farklı fonksiyonları yerine getirilmi olur. Baskılayıcı sistem üzerinden çalı an ilâçlar; sara hastalı ı tedavisi, kaygının azaltılması, huzursuzlu un giderilmesi

12 48012 ki hücre arasındaki haberle meyi temin için yaratılmı hususî moleküller olan nörotransmitterlerin yaptı ı i i, bu aciz, akılsız ve uursuz moleküllere verebilir miyiz? ve uykusuzluk tedavisinde kullanılır. Görüldü ü gibi, uykudan endi eye kadar birçok vazifede farklı reseptör tipleri rol aldı ı için, ilâçla tedavi mümkün olabilmektedir. Asetil kolin in postacı olarak kullanıldı ı, daha 1920 li yıllarda kalbdeki tesirleri ile fark edilmi tir. Kalbin beyinle irtibatı ortak postacılarla sa lanır. Kalbî marazların davranı lara tesir etmesinde sebepler açısından acaba bu postacılar aracılık ediyor olabilir mi? Asetil kolin in nikotinik ve muskarinik reseptörleri vardır. Muskarinik reseptörlerin be alt tipi mevcuttur. Bu sistemin, dikkati kullanma ve macera arama davranı larında tesirli kılındı ı ortaya konmu tur; bozulması alzheimer hastalı ıyla ba lantılıdır. Parkinson hastalı ında bu postacıların faaliyetlerinde artı vardır. Bunlar uyku-uyanıklık devr-i dâiminde de tesirli hâle getirilmi tir. Serotonin, beyindeki nörotransmitterlerin (postacıların) % 1-2 si kadarını olu turur. Bu postacılar beyinle birlikte vücuttaki birçok organda bulunabilir. Yakla ık 15 serotonin reseptör alt tipi vardır. Bunların her birinin ayrı ayrı vazifeleri mevcuttur. Misâl olarak, depresyon hâlinde beyinde vazifeli nörotransmitter miktarının azaldı ı, antidepresan ilâçların ise postacıların miktarını artırdı ı biliniyor. Buradan hareketle endi e problemlerinin ve takıntı hastalı ının tedavisinde bu ilâçlar kullanılır. Nöradrenalin ayrı bir postacı tipidir. Bu postacının alfa ve beta alıcıları vardır. Sempatik (uyarıcı) sistemin çalı masında büyük rol alır. Kalbin çalı masında bu reseptörlerin tesirli oldu u görülür. Aynı zamanda bu postacı i tah hissi, uyuma, bilme ve çalı ma faaliyetlerinde; dikkati toplama ve sürdürmede de vazifelidir. Alfa ve beta alt tipleri ve bu tiplerin de kendi içinde farklılıkları, vazifelerin çe itlenmesine vesile olur. Dopamin, ismi çok sık duyulan bir ba ka postacıdır. Bu sistemin be alt reseptörü vardır, her birinin yo un ekilde bulundu u beyin bölgeleri farklıdır. Bu postacı; hareket kabiliyetleri, bilme ve ö renmeye ait unsurlar, mükâfat sistemi, ba ımlılık ve dikkati kullanma konularında vazifelendirilmi tir. Netice olarak beynimizdeki haberle me sistemi bilinenin ötesinde oldukça girift bir yapıya sahiptir. Milyarlarca sinir hücresi arasındaki haberle menin bu kadar hızlı, birbirine karı madan ve mükemmel olması kar ısında yaratılı mu cizesinin büyüklü ünü daha iyi idrak ediyoruz. Asetil kolin denen postacının kortekste, serotonin ve dopamin denen postacıların limbik sistemde (haz ve duygu merkezi), nörepinefrin isimli postacının frontal kortekste (ve di er nörotransmitterlerin vazifeleriyle ilgili beyin bölgelerinde) olmaları, ancak bunları ve vazife alacakları yerleri yaratan açık bir lim, rade ve Kudret Sahibi nin dilemesiyle olabilir. Bugün sayılarının seksene ula tı ı bilinen nörotransmitterlerden her birinin vazifeli oldu u beyin bölgesinde di er nörotransmitterlere göre daha yo un bulundu u görülmektedir ki, bu da ılımın tesadüfen olması mümkün de ildir. haydinli@sizinti.com.tr - Heckers S, Konradi C. Synaptic function and biochemical neuroanatomy. In: Martin A, Scahill L, Charney DS, Leckman JF, editors. Pediatric psychopharmacology. Oxford University Press, 2003; Amara, SG. (1995). Monoamin transporters:basic biology with clinical implications. Neuroscientist 1: Langer SZ (1997). 25 years since the discovery of presynaptic receptors:present knowledge and future perspectives. Trends Pharmacol Sci 18:95-99

13 Yalan: Bir yalın yılan Dünyevîle en insan, var olu unu ebedî âleme göre de il de, gelip geçici dünya hayatına göre mânâlandırdı ından ciddi bir aldanma süreci ya amaktadır. Günümüzde insano lu, modernite rüzgârlarıyla aslına ve ruhuna yabancıla ma yoluna sevk edilmi tir. Moderniteyi takip eden süreçte ise, maddî-mânevî her eyi paramparça ederek anlamlandırmaya çalı an yıkıcı postmodern felsefelerle insanlık iyiden iyiye sersemletilmi durumdadır. nsanların, Neciyim, nereden geldim, nereye gidiyorum? sorularını kendi kendilerine ve birbirlerine sormamaları için neredeyse her ey yapılmaktadır. Kitle ileti im vasıtalarında ve Holywood un ba ını çekti i filmlerde sürekli i lenen hayatı hızlı ya ama felsefesi, insanları âdeta hızlı ya- amaya artlandırmaktadır. Var olmanın esas gâyesi olarak dünyadan kâm alma bugünkü moda tabiriyle keyif alma tüketim çılgınlı ıyla birlikte empoze edilmektedir. Âdeta insanlar, varlı ını ve birli ini kâinatın her zerresinde hadsiz mühürlerle bildiren Vacibü l-vücud, ha a sanki yokmu gibi bir hayat sürmeye mahkum edilmektedir. Ve bu akıl almaz oyunda ba rol ise hakikatin hilâfından ba ka bir ey olmayan yalan a verilmi tir. Evet bugün yalan, (onu yasaklayan dinlere ve ö retilere ra men) belki de hiçbir dönemde olmadı ı kadar revaçtadır. Garbi yeli, garbi yeli, ne esersin deli deli Tim Rayment in 20 Kasım 2005 tarihli The Sunday Times gazetesinde yazdı ı Hakikat Elle Tutulamayacak Kadar Yakıcı Mı? ba lıklı makalesinde ve ara tırmacı Brian Martin in Social Anarchism dergisinin 35. sayısında kaleme aldı ı Daha yi Bir Dünya çin Yalan Söylemek ba lı ını ta ıyan ilmî makalesinde, yalana kar ı takınılan genel tutum ve mülâhazalar açıkça gözler önüne serilmektedir. Rayment ın ifadelerine göre Batı da yalan/yalan söyleme, delilik sınırında bir ömür süren ve sonunda da deliren nihilist felsefeci Nietzsche nin: Ya amak için Dr. Numan Sarıyazı Yalan öyle bir kezzaptır ki, damlası dahi hayatı ve insanı yalanlara ihtiyacımız var. hezeyanıyla paralellik arz eder. Batı da yalan, en az hakikat kadar hayatın bir parçası hâline gelmi durumdadır. Öyle yetmekte- ki eskiden beri, bir ekilde insanın kendi çıkarlarını korumak, bir kâr veya fayda elde etmek için söyledi- ine inanılan yalanı, bugün herhangi bir psikolojik hastalı ı olmayan ve toplumda çok ba arılı kabul edilen insanlar bile görünür hiçbir makul sebep olmadı ı hâlde söyler duruma gelmi tir. Toplumda hemen herkesin her fırsatta yalan söylemeye meyilli olması, insanlarda do ruyu söylese de nasıl olsa inanılmayaca ı dü üncesini olu turdu undan, hakikati söylemek sanki lüzumsuz ve kıymetsiz bir hâl almaktadır. Bu menfî durum da, yeni yalanlardan olu an fasit daireler do urmaktadır. New Scientist dergisinin 253 ayrı ara tırmaya dayanarak ilân etti i bir rapora göre, insanlar inandırıcı yalan söyleme konusunda o derece ustala mı lar ki, ortaya çıkarılan yalan nispeti, yakla ık % 53 tür. Bu nispete, yalanları ortaya çıkarma hakkında uzmanla mı polislerin, psikologların, terapistlerin ve hakimlerin söz ve fiilleri de dâhildir. Dr. Sean Spence, British Research dergisinde, insanlar yalan söylemeye karar verdi inde beyinde ne gibi de i iklikler oldu unu ortaya koyan bir makale yayımladı. Bu ara tırma, yalan söylemek için yapılan her te ebbüste prefrontal korteksin hep aynı bölgesinde yo un bir uyarılma faaliyeti olu tu unu ortaya çıkardı. Öfke ve saldırganlık dâhil otomatik olarak amigdala bölgesinde olu an dürtülerin iradî olarak kontrol edilmesinde vazifeli prefrontal korteks bölgesiyle, yalan söyleme anında yo un ekilde uyarılan bölgenin aynı olması dikkat çekiciydi. Buradan çıkan neticeye göre, yalan söyleme durumu olu tu unda, hem do ru hem de yalan söylemeye müsait yapıdaki insan fıtratında mündemiç olan hakikati söyleme e ilimi, beyindeki bu bölgenin otomatik olarak artan uyarılma faaliyetleriyle bastırılmaya çalı ılır. Spence in tespitlerine göre, yalan söyleme durumunda eritmeye dir. Bu sebeple onun beyazı siyahı olmaz; o radyasyon gibidir, zararda ahıs, zaman ve mekân ayırt etmez; sadece bugünü harap etmez, gelece i de ipotek altına alır

14 48214 beynin sergiledi i bastırma ve direnç gösterme faaliyetinin yo unlu u, di er dürtüleri kontrol etmede gösterilen aktivite derecesinden oldukça yüksek seyretmektedir. Bu ara tırmanın ortaya koydu u önemli hakikat udur ki, aslında yalan söylemek, gayrifıtrîdir ve bozulmamı insan için hakikati söylemekten çok ama çok daha zordur. Kant, Augustine ve Aquinas ın temellerini attı ı Hristiyan ahlâkına göre yalan çok hususi hâller hâricinde bu dine inanmı toplumlarda yasaklanmasına ra men, günümüzde hâlâ revaçtadır. Martin in mülâhazaları tahlil edildi inde de manzara çok farklı de ildir. Martin, hakikat teoride öne çıkarılmasına ra men, Batı da yalanın her yerde oldu unu, çünkü çocuklara nasıl yalan söyleyeceklerini ailelerin bizzat ö retti ini iddia etmektedir. Postmodernite, haz duygusunun her türlü yolla tatminini ho görme ve her fikre saygılı olma anlayı ıyla, yalan söylemeyi kolayla tırmı, hattâ imaj kültürüyle daha da te vik etmi tir. Martin e göre, bu te vik, kahredici yalan anlayı ının temellerinden birini te kil etmektedir. Makaledeki referanslardan biri olarak sunulan Ford a göre ise toplum öyle bir hâl sergilemektedir ki, insanlar bozulmamı gerçe e ve do ruya tahammül etmekte zorlanır hâle gelmi lerdir. nsanlar duymak istedikleri eyler söylendi inde, bunları yalan olarak görmeme e ilimindedirler. nsanların büyük bir kısmı tabiatta ve sosyal hayatta kendi rollerinin ehemmiyetsizli ini kabul etmeme e ilimi göstermekte, ba kalarının kendi konumlarıyla alâkalı yalanlarını do ru saymaya hevesli görünmektedirler. Hattâ ne acıdır ki, bu konularda kendi kendilerini dahi aldatmaktan kaçınmamaktadırlar. Belli ki, insanlar kâinattaki yerlerini konumlandırırken, nihilist ve ateist felsefelerin de tesiriyle i irilmi egoları sebebiyle, Cenab-ı Rabbü l-a lemin le aralarında Hâlık-mahluk münasebetini kuramadıklarından, kendi hiç hükmündeki varlık seviyelerini kabullenmekte zorlanmakta ve kendi kendilerine yalan söyleme küçüklü üne dü mektedirler. Batılı psikologların ifadeleri de modern Batı toplumlarında yalan kar ısında dü ülen acziyetin itirafının izlerini ta ır. Çocuklarda yalanın geli mesini incelemi olan Maria Vasek, yalan için gerekli olan maharetler(!) olmadan insanın var olamayaca ını savunurken, benzer hatadan kendini alıkoyamayan Nyberg ise, yalanı; dünyayı düzene sokmak için ba vurulan, birbirinden farklı fertlerin aralarındaki problemleri çözmelerini sa layan, acıyla ba a çıkabilmeye yardımcı olan, ferdiyetçili i yakalayabilmeye destek veren ve insanı hayata ba layan bir mekanizma olarak görmektedir. Beyaz yalan aldatmacası D. Kuhn un 22 Nisan 2004 tarihli Bir Yalan Öbür Yalana Götürür ba lıklı makalesinde etraflıca ele aldı ına göre, Batı dünyasında söylenildi inde kimseye zarar vermedi i varsayılarak ho görülen ve sosyal olarak kabul gören yalanlar, masumlu u ve temizli i tedai ettiren beyaz sıfatı ile taltif edilmi ve beyaz yalanlar olarak adlandırılmı tır. Bu durum, Batı toplumunun yalan konusunda dü tü ü vartayı bir defa daha açıkça göz önüne sermektedir. nsan karakterinin çocukken ekillendi i hakikatinden yola çıkılacak olunursa, beyaz olarak tarif edilen yalanların, zamanla alı kanlı a dönü erek, yerlerini bir gün kömür karası yalanlara bırakaca ını tahmin etmek herhalde güç olmayacaktır. Belki beyaz yalanların hiçbir zararı olmadı ı iddia edilebilir. Ancak beyaz yalanın hakikati kısmen gizlemenin veya çarpıtmanın ba ka bir yolu veya tarzı oldu u dü üncesini îmâ etmesi, yalana kapı aralaması açısından önemlidir. çinde ya adı ı âleme göre hayli zıt ve müspet bir duru u olan me hur ngiliz yazar Jonathan Swift, kendi ülkesinde revaç bulmu olan aldatma ve yalanı

15 ele tirme adına Gülliver in misafir oldu u atlar ülkesinin sözlü ünde yalanı kar ılayan tek bir kelimenin yer almadı ını tasavvur eder. Zîrâ yalan öyle bir kezzaptır ki, damlası dahi hayatı ve insanı eritmeye yetmektedir. Bu sebeple onun beyazı siyahı olmaz; radyasyon gibidir, zararda ahıs, zaman ve mekân ayırt etmez; sadece bugünü harap etmez, gelece i de ipotek altına alır. Âlem ümul do ruluk modeli: El Emîn -kendisi emîn herkes kendisinden emin- Do ruluk dendi inde aklımıza gelen ilk isim, yüreklerimizi ferahlatan, nsanlı ın ftihar Tablosu, El-Emîn, Muhammedü l-arabî (sas) Hazretleri dir. O nun (sas) yalan kar ısındaki tavizsiz duru u, hem tarih ilmiyle kayıt altına alınmı, hem sosyal bilimin kriterlerince do rulanmı bir hakikattir. anı yüce Batı da yalan/yalan söyleme, delilik sınırında bir ömür süren ve sonunda da deliren nihilist felsefeci Nietzsche nin: Ya- amak için yalanlara ihtiyacımız var. hezeyanıyla paralellik arz eder. Batı da yalan, en az hakikat kadar hayatın bir parçası hâline gelmi durumdadır. Peygamberimiz (sas), ferdî ve sosyal açıdan asla yalana tevessül etmemesiyle ve ona kar ı duru uyla insanlık için de i mez, eskimez ve eri ilmez insan modelidir. slâm ın iki pınarı olan kitap ve sünnetçe Efendiler Efendisi nin (sas) bu orijinal hâli, her kültürün insanınca kolayca anla ılabilecek derecede açık olarak ortaya konmu tur. Kur ân-ı Kerîm Efendiler Efendisi nin (sas), bu milim a maz do rulu unu Sen büyük bir ahlâk üzeresin. (Kalem/4) diye tarif ve takdir ederken, O na yâr olanlara da Andolsun ki, Allah ın peygamberinde Allah ı ve âhireti arzu eden ve Allah ı çok anan kimseler için güzel bir örnek vardır. (Ahzab/21) kuvvetli i aretiyle, ve Peygamber size ne verdi ise, onu alın ve size neyi yasakladı ise ondan sakının. (Ha r /10) emriyle, bir ba lılık ve modeli takip etme çerçevesi çizmektedir. Sahih hadîs gelene i ise, Kur ân ın mu ciznuma âyât-ı beyyinâtına paralel olarak Efendiler Efendisi nin (sas), do ru söz esasına dayalı e siz ahlâkını erh ve tefsir eden sayısız vakayı ortaya koymaktadır. Öyle ki esas prensip emrolundu u gibi dosdo ru olma- hiç de i medi inden, birkaç misâl meseleyi aydınlatmaya yetmektedir: i) Ey Allah ın Resûlü! dedik, mü min korkak olur mu? Evet! buyurdular. Peki cimri olur mu? dedik, yine: Evet! buyurdular. Biz yine: Peki yalancı olur mu? diye sorduk. Bu sefer: Hayır! buyurdular. (Safvân bnu Süleym (r.a.) - Muvatta, Kelâm 19, (2, 990). ii) Hz. Ömer radıyallahu anh bize Câbiye de hitap etti ve dedi ki: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, tıpkı benim sizin aranızdaki u kalkmam gibi bizim aramızda hitap için aya a kalktı ve dedi ki: Ashabım, bunları takip edenler (tabiîn) ve onları da takip edenler (etbauttabiîn) hakkında bana riayetkâr olun (benim hatırım için onlara da saygılı olun). Onlardan (etbauttâbiînden) sonra yalan yaygınla acak, öyle ki, ki i kendisinden ahitlik istenmedi i hâlde ehadette bulunacak, yemin talep edilmedi i hâlde yemin edecek. (Cabir bnu Semüre (r.a.) Kütüb-ü Sitte 6683) iii) Resülullah aleyhissalâtu vesselâm: Size büyük günahların en büyü ünü haber vereyim mi? buyurmu ve bunu üç kere tekrar etmi lerdi. Biz: Evet! deyince: Allah a irk ko mak, anne ve baba haklarına riayetsizlik, cana kıymak! buyurdular. Bu sırada dayanmı durumda idi, yere oturup: Haberiniz olsun! Yalan söz, yalan ahidlik! dedi ve bunu o kadar tekrar etti ki, Ke ke kesse artık! temennisinde bulunduk. (Ebu Bekir (r.a.) - Buhâri, ehâdât 10, Edeb 6, sti zân 35, stitâbe 1; Müslim, mân 143, (87); Tirmizi, ehâdât 3, (2302).) Hâlık ın nâmütenahî adı var, en ba ı Hakk Çetin bir ruh tufanı nın ya andı ı bugünün dünyasında, kötülü ü ve gayrifıtrîli i bütün insanlarca kabul edilen yalanın, nasıl olup da bu kadar yaygın oldu u hususunda, ferdî ve içtimaî tesirleri üzerinde dü ünülmelidir. Hakk ın ve dolayısıyla hakikatin hatırının her eyden âli oldu u hususu, her türlü ilmî vasıtalar kullanılarak ortaya konmalıdır. Günümüzün insanını hakiki medeniyete ula tırma ve yalandan korumanın yolu, temsil keyfiyetiyle (konu urken-yazarken-çizerken, hepsinden önemlisi ya arken) hakikati ifade etmektir. Kaynaklar Social Anarchism, No. 35, , pp / 1998/ 05/ 04 / html - The Sunday Times, 20 Kasım nsariyazi@sizinti.com.tr

16 Bazen ters gibi görünen bir kısım insafsız hâdiselerle zamanın önümüzü kesti i hattâ bazılarımızın ruhî rabıtalarını sarstı ı da olur; ama gelip sinelerimize çarpan hortumlar, tayfunlar bizim mukavemet sistemimizi güçlendirir, geldikleri gibi gider ve bize biz olmanın hususiyetleriyle alâkalı ne arma anlar ne arma anlar bırakırlar. Doç. Dr. Mehmet Ali Ka lıo lu * Pekmezin vücudumuza ve geli me ça ındaki çocuklara faydalarından ne kadar haberdarız? * Kur ân da üzümün 12 defa zikredilmesinin bir hikmeti de pekmez olabilir mi? * Hurma ve üzümden hem sarho luk veren içki, hem de güzel gıdalar elde edersiniz. üphesiz bunda aklını çalı tıran kimseler için alacak ibret vardır. (Nahl/67) âyeti bizlere ne anlatıyor? Meyveler insanlara bah edilen en de erli gıdalardandır. Her tanesi mu cizevî bir eker deposu olan üzümün ise meyveler içindeki yeri daha bir ba kadır. Kıymeti her geçen gün daha iyi anla ılan bu meyveden Kur ân-ı Kerîm de bahsedilmesi, onun üzerinde daha dikkatli durmayı gerekli kılmaktadır. Gerek co rafî ve gerekse ekolojik artlar bakımından ülkemiz ba cılı a elveri lidir. Asmanın anavatanı Anadolu dur, ba cılık buradan dünyaya yayılmı tır. Anadolu ba cılı ı, Osmanlı zamanında en parlak devirlerinden birini ya amı tır. Son yıllarda yapılan istatistiklere göre ülkemizde yılda ortalama ton kadar ya üzüm üretimi gerçekle tirilmektedir. Bu üzümün pekmez yapılma nispeti % 37 lere kadar yükselmi tir; ancak bu oran son yıllarda % 18 e kadar dü mü tür. Pekmez üretimi Yurdumuzda pekmez, içinde eker bulunan hemen her meyveden üretilmektedir. Ancak üzüm bu meyveler arasında ilk sırayı almaktadır. Üzüm pekmezi için, önce taze veya kuru üzümden ıra elde edilir. Tatlı pekmez elde etmek için ıranın asit miktarı, içinde kalsiyum karbonat bulunan (kül gibi) bir madde ilâvesi ile azaltılır. Durultma ve süzme i lemine tâbi tutulduktan sonra, ıra, alev üzerine konan açık kazanlarda pi irilir. Alev üzerinde, açık kazanda pi irme, ıradaki ekerin ısı tesiriyle karamelizasyonuna ( ekerin yanmaya yakın bir kıvama gelmesi) sebep oldu undan, pekmezi sıcaklı ı dü ük olan vakumlu kazanlarda pi irme daha yaygın hâle gelmi tir. Ancak ülkemizde sıvı pekmezlere çö en suyu, süt tozu, yumurta akı ve bal gibi maddelerin ilâvesi ile a artma ve eski katı pekmez; pektin veya ni asta ilâvesiyle de katıla tırma i lemi yapılarak beyaz katı pekmez (Zile pekmezi) üretilmektedir. Üzüm pekmezi yurdumuzun hemen her yerinde, özellikle köylerde yaygın olarak üretilmektedir. Eskiden insanların temel gıda maddelerinden biri olan pekmez, de i en dünya artları içinde daha az tüketilen bir ürün hâline gelmi tir yılında Devlet statistik Enstitüsü nün yaptırmı oldu u bir ankete göre, ehirlerdeki insanların % 60 ının hiç pekmez yemedi i ortaya çıkmı tır. Bunun muhtemel sebeplerinin ba ında, satılan pekmezlerin sahte olabilece i dü üncesi ve i manlama korkusu vardır. Pekmez ve enerji htiva etti i organik asitler, mineral maddeler ve kısmen de vitaminlerle, pekmezin beslenmedeki

17 önemi büyüktür. Ara tırmalara göre 100 g pekmez; kalori olarak 575 g süte, 150 g ekme e, 195 g ete e de erdir. Anne sütünün yetersiz olması durumunda, bebe e terkibi anne sütüne en yakın gıdaların verilmesi gerekmektedir. Anne sütündeki önemli unsurlardan biri olan karbonhidratlardan bebe in gere ince istifade edebilmesi, bunların hazım sistemindeki fermentler tarafından glikoz ve fruktoza kadar parçalanmalarına ba lıdır. Pekmezdeki ekerin % 80 i glikoz ve fruktoz hâlinde oldu undan, bebeklerin beslenmesinde pekmez çok önemli bir role sahiptir. Anne sütü olmadı ında, hekim kontrolünde bebeklere pekmez verilebilir. Sakkarozun (çay ekeri) glikoz ve fruktoza ayrılabilmesi için, organizmada sükraz enziminin bulunması arttır. Bebeklik döneminde bünyede bu enzim bulunmadı ından, bu enzimin sentezlenece i zamana kadar belirli bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Pekmezde bulunan glikoz ve fruktoz ise, sindirim sisteminde parçalanmaya ihtiyaç duymaksızın kana, basit difüzyon ile geçebilmektedir. Böylece vücüt yakla ık 30 dakika gibi kısa bir sürede enerji kazanmaktadır. Enerjiye acil ihtiyacı olan sporcu veya a ır i çilere pekmez verilmesi durumunda, kısa süre içinde bu insanların enerji ihtiyaçları kar- ılanmaktadır. Bebeklik ça ında, beyin çok hızlı geli ti inden, enerjiye ihtiyaç oldukça fazladır. Bebe- e yeterli glikoz verilmedi i takdirde beyin geli mesinde duraklama veya yetersizlik olmaktadır. Kana geçmesi çok kolay ve beynin tek enerji kayna ı olan glikoz, pekmezde yeterince bulunmaktadır. Bu yüzden çocukların sa lıklı geli melerinde pekmez çok önemli bir role sahiptir. Ayrıca süt, muhallebi, sütlaç vb. bebek gıdaları içine, tadlandırıcı olarak pekmez kullanılması daha fıtrî olacaktır. Bebek gıdalarına, toz eker yerine, pekmez konması durumunda, anne sütünün tadına daha yakın bir gıda (az tatlı) üretilece inden, bu gıdayı bebek daha i tahlı tüketecektir. Aminoasit dengesi bakımından pekmez Üzüm ve pekmez proteince fakir olmasına ra men, iyi bir diyet gıdasıdır. Proteinlerin ba ırsaklarda iyice emilebilmesi için, aminoasitlere kadar parçalanması gerekmektedir. Canlıların geli mesi için gerekli proteinlerin yapı ta ı olan aminoasitlerin bir kısmı metabolizmada sentez edilemedi inden dı arıdan alınmak mecburiyetindedir. Esansiyel aminoasitler denen bu aminoasitlerin dengesi çok önemlidir. Bu denge gere ince e er herhangi birinin miktarı di- erinden fazla ise, organizma, miktarı fazla olandan tam olarak istifade edemez. Çok olandan ancak az olanın miktarı kadar kullanabilir. Çocu un büyüme döneminde beslenmesinin iyi olabilmesi için aldı ı aminoasitlerin dengesinin iyi olması gerekmektedir. Bu denge yine anne sütünden sonra pekmezde çok iyi bir ekilde bulunmaktadır. Ayrıca Dünya Sa lık Te kilâtı ve FAO tarafından pekmez üretiminde kullanılan üzümün aminoasitler yönünden gerekli dengede oldu u kabul edilmi tir. Pekmez ve mineral maddeler Pekmezin di er bir özelli i de birçok mineral madde ihtiva etmesidir. Eser (iz) elementler olarak bilinen mineral maddelerin Sofralarımızda pekmez bulundurdu umuz takdirde, günlük vitamin ihtiyacımızın % 20 si kar ılanabilecektir. Pekmezde tiamin ve pyridoxin (B 6 ) vitaminleri yeterli miktarda mevcuttur. Pyridoxin (B 6 ) kan hücrelerinin yapımında, sinir sistemi ve cilt sa lı ında, vücuttaki ya ve kolesterol miktarının kontrolünde vazifelidir. Günlük B 6 vitamini ihtiyacının % 15 i pekmezle kar ılanabilir. eksiklikleri durumunda bünyede çe itli geli me bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri, kanda oksijen ta ınmasını sa layan, hemoglobinin yapısında bulunan demir elementidir. (+2) de erli demir, insan kanında oksijen ta ımada vazifeli molekül olan hemoglobinin yapımında kullanılmasının yanında, kemik ili inde önemli bir düzenleyici faktör olarak da i görür (Savunma hücreleri kemik ili inden üretildi inden, burada herhangi bir arıza varsa, bünye hastalıklara kar ı savunmasız kalmaktadır). Tablet hâlinde alınan (+3) de erli demirin, (+2) de erli demire çevrilebilmesi için vücutta ayrı bir i leme tâbi tutulması gerekir. C vitamini eksikli i gibi

18 48618 htiva etti i organik asitler, mineral maddeler ve kısmen de vitaminlerle pekmezin beslenmedeki önemi büyüktür. Ara tırmalara göre 100 g pekmez; kalori olarak 575 g süte, 150 g ekme e, 195 g ete e de erdir. bazı durumlarda demirin bu dönü türülme i lemi gerçekle emez. Pekmezdeki demir ise, insan bünyesinin çok rahat bir ekilde kullanabildi i (+2) de erli demirdir. Ayrıca pekmez içinde bulunan ve indirgeyici tampon vazifesi gören asitler, demirin etrafını sararak (+2) de erli demir hâlinde muhafaza edilmesini sa lar. Sadece pekmezle beslenildi inde bile günlük demir ihtiyacının % 35 i kar ılanabilir. Çinko elementi, karbonhidrat ve protein metobolizmasında ve nükleik asit sentezinde önemli rollere sahip kılınmı tır. Çinko DNA daki bilginin okunmasında vazifeli transkripsiyon faktörleri olan proteinlerin yapısına katılır. Uzun süren çinko eksikli inde transkripsiyon faktörleri fonksiyon göremedi inden, çocukta cinsî bozukluk, yetersiz geli me ve i tah azalması görülmektedir. Pekmez çinko bakımından zengindir. Fosfor; gençler, hamile ve emziren hanımlar için çok gerekli bir elementtir. Ayrıca fosforun kalsiyum ile yakın ilgisi ve kan hücrelerinde ekerin enerjiye çevrilme metabolizmasında önemli vazifesi vardır. Böylece pekmezde bol miktarda bulunan glikoz ve fruktoz aynı gıda ile alınan fosforla kolaylıkla enerjiye çevrilebilmektedir. Ayrıca çocu un kemik ve di geli mesinde kalsiyum ile fosforun arasındaki nispetin normalde 1,2-2 arasında olması gerekmektedir. Pekmezde bu de erler 2-2,7 arasında olup, istenen sınırlara çok yakındır. Potasyum; sodyumla birlikte osmotik basınç ve ph dengesinin ayarlanmasında, kas kasılmasında, protein sentezinde ve hücre içi enzimlerin fonksiyonlarında önemli rol oynar. Günlük potasyum ihtiyacımızı kar ılayacak miktar, pekmezde depolanmı tır. Bu gıda maddeleri, eker hastalı ı gibi hususi bir sakınca olmadı ı müddetçe, tabletlere tercih edilmelidir. Kalb atı larının düzenlenmesinde rol alan potasyum açısından da zengin olan pekmez, vücutta olu- an toksik maddelerin atılması ve alkali-asit dengesinin sa lanması için de kullanılabilir. Magnezyum da potasyum gibi sıvı-elektrolit dengesinin ayarlanmasında vazifelendirilmi tir. Dola ım ve sinir sisteminin düzenli çalı ması için bu minerale ihtiyaç vardır. Kandaki magnezyum seviyesinin dü mesi durumunda, a ır sinir bozuklukları görülür. Kalsiyumun sa lıklı büyüme ve geli mede, dola ım ve sinir sisteminde, kan pıhtıla masında ve kalb kaslarının normal çalı masında önemli rolü vardır. Türkiye de nüfusun yakla ık % 15 i yeterince kalsiyum alamamaktadır. Kalsiyum eksikli i kemik ve di hastalıklarına sebep olur. Günlük 50 g civarında pekmez tüketilmesi durumunda, vücudun ihtiyacı olan kalsiyum kar ılanmaktadır. Kalsiyum; potasyum ve magnezyumla çalı ır; pekmezde bu üç mineral birlikte bulunur. Pekmez ve vitaminler Pekmez bazı vitaminlerce zengindir. Ülkemizde her 100 aileden birinin yetersiz vitamin aldı ı tespit edilmi tir. Sofralarımızda pekmez bulundurdu umuz takdirde, günlük vitamin ihtiyacımızın % 20 si kar ılanabilecektir. Pekmezde tiamin ve pyridoxin (B 6 ) vitaminleri yeterli miktarda mevcuttur. Pyridoxin (B 6 ) kan hücrelerinin yapımında, sinir sistemi ve cilt sa lı ında, vücuttaki ya ve kolesterol miktarının kontrolünde vazifelidir. Günlük B 6 vitamini ihtiyacının % 15 i pekmezle kar ılanabilir. Son zamanlarda büyük ehirlerde nüfusun büyük bir kısmı, pekmezin yerine di er tatlandırıcıları tercih eder duruma gelmi tir. De erli bir gıda maddesi olan ve geli me dönemindeki çocukların daha sa lıklı bir yapıya kavu malarında önemli bir rolü olan pekmezi halkımıza hatırlatmakta büyük faydalar makaslioglu@sizinti.com.tr

19 Kaderimizi yazdın... Yoklu un ba rına dü en ilk gölge senindi, Seninle öteler esrarı bu yere indi; Sen ya larla bo alıp içinden inledikçe, Enîne açık ruhların a laması dindi.

20 Bir ümrân do uyorken Kâbe rûhundan mülhem; Bir tu lalık bo lu a hayal kurmu tu sinem. Duâlar tutunurken Ar e i ine bîmecâl; Ezanlar ya ıyordu göklerden Bilâl, Bilâl!. Yıkılı devrinin mahzûn airi Ezansız Semtler isimli makalesinde, Ezân-ı Muhammedî nin günde be defa ruhlara seslendi i bir çevrede yeti enler ile ezansız semtlerde yeti en nesillerin anne millet kar ısındaki nihaî tavırlarını mevzuubahis ederek, derin bir serzeni le der ki: Biz ki, minareler ve a açlar arasında ezan seslerini i iterek büyüdük. O mübarek muhitten çok sonra ayrıldık. Biz böyle bir sabah namazında anne millete dönebiliriz. Fakat minaresiz ve ezansız semtlerde do an, Frenk terbiyesiyle yeti en Türk çocukları dönecekleri yeri hatırlayamayacaklar! ükürler olsun ki, bizler bugün, dünkü ezansız semtlerin çocuklarından verilen kayıpların âh ü efgânı ile onların yâdigârlarına sahip çıkma istikametinde gözya ı ve alın teri döken ezan misyonlu hamiyetperver bir neslin varlı ıyla müteselli oluyoruz. stanbul un ehâdet parmakları olan zarif minarelerin esrarlı gölgesinde co an Yahya Kemal, Ezân-ı Muhammedî iirinde, Muhammedî cihan dedi i slâm topraklarını, Ezân-ı Muhammedî nin sadâsının kâmetine kâfi görmez; Ke ke sekiz yıllık padi ahlı ında do uyu fetheden Yavuz Sultan Selim genç ya ta ölmeseydi de, onun kılıcıyla bütün bir âlemi, ân-ı Muhammedî fethetseydi! temennisinde bulunur ve hislerini mısralara öyle döker: Emr-i bülendsin ey ezân-ı Muhammedî, Kâfi de il sadâna cihân-ı Muhammedî. Sultan Selim-i Evvel i râm etmeyip ecel, Fethetmeliydi âlemi ân-ı Muhammedî. Batıda Viyana kapıları, kuzeyde Kırım, güneyde Afrika kıtasının kuzey eridi ve do uda Mâveraünnehir e kadar yayılan bir co rafyada dalgalanan Muhammedî sancaklar, bir gün gerisin geriye çekilmek mecburiyetinde kalmı tı. Üsküp ten, Edirne ye kadar okunan Ezân-ı Muhammedîlerin yerini ıssız bir sessizlik kaplamı tı. Dün üç kıtada kükreyince sadâsı hemen her yerde duyulan muhte em ecdadımızın, di leri çekilip, tırnakları sökülerek üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımadaya sıkı tırılmasından alınacak çok ders vardır. Ecdadımızın en büyük mefkûresi kuru bir toprak kavgası de il, onun üzerindeki bayrak sevdası, iman davası ve ezan a kıydı. Bütün yeryüzü Allah ın bir mülkü oldu u hâlde, neden O nun yâd-ı cemîli sadece slâm topraklarında yankılanıyor?!.. Neden yeryüzünün ehâdet parmakları minareler, dünyanın her yerinden göklere do ru 48820

Ertesi gün hastaneden taburcu olma vakti gelmi ti. Annesi odaya gelerek Can haz rlarken, babas hastane lemlerini yap yordu. Vitaboy hastaneden ç kman

Ertesi gün hastaneden taburcu olma vakti gelmi ti. Annesi odaya gelerek Can haz rlarken, babas hastane lemlerini yap yordu. Vitaboy hastaneden ç kman TABOY HASTA Vitaboy çok kötü bir rüya görüyordu. Rüyas nda karanl k bir yerdeydi. Kimse onun sesini duymuyordu. Yata nda k vran yordu. Birden uyand. Bütün bunlar bir rüyayd. Fakat kendini çok yorgun hissediyordu.

Detaylı

BİLİNÇLİ ELEKTRİK TÜKETİMİ KONULU WEB SAYFASI

BİLİNÇLİ ELEKTRİK TÜKETİMİ KONULU WEB SAYFASI BİLİNÇLİ ELEKTRİK TÜKETİMİ KONULU WEB SAYFASI HAZIRLAYANLAR 4C SINIFINDAN YAĞMUR ÇEVİK KAAN FANUSÇU ÖZGÜR ARDA ÖNDER BEGÜM ÖNSAL EREN ERTAŞ AYŞENAZ İPEK PROJE DANIŞMANI ASLI ÇAKIR 2009 Ç NDEK LER 1. Giri...

Detaylı

3 Her çocuk Müslüman do ar.

3 Her çocuk Müslüman do ar. TAHR C * 1 Sözlerin en güzeli Allah ın kitabı, yolların en güzeli Muhammed in yoludur. Buhari, Edeb, 70; tisam, 2. z Müslim, Cuma, 43. z Nesai, Iydeyn, 22. z bn Mace, Mukaddime, 7. z Darimî, Mukaddime,

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler 1.Temel Kavramlar Abaküs Nedir... 7 Abaküsün Tarihçesi... 9 Abaküsün Faydaları... 12 Abaküsü Tanıyalım... 13 Abaküste Rakamların Gösterili i... 18 Abaküste Parmak Hareketlerinin Gösterili i... 19 2. lemler

Detaylı

I. Sabit Kaynaklar, bunlar ısınma ve üretim amaçlı faaliyetlerin yapıldı ı yerlerdir.

I. Sabit Kaynaklar, bunlar ısınma ve üretim amaçlı faaliyetlerin yapıldı ı yerlerdir. G R Havanın gerek insan sa lı ına, gerekse do aya zarar verici duruma gelmesi, kirletici denen unsurların fazlala masıyla olur. Kirleticiler, belirli bir kaynaktan atmosfere bırakılan birinci derecede

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Ye aya Gelece i Görüyor

Ye aya Gelece i Görüyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Ye aya Gelece i Görüyor Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Mary-Anne S. Türkçe 60. Hikayenin 27.si www.m1914.org Bible

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Asr-ı Saadette İçtihat

Asr-ı Saadette İçtihat Mehmedkirkinci.com Asr-ı Saadette İçtihat Sual: Hazret-i Peygamber zamanında içtihat yapılmış mıdır? Her güzel şey, her hayır Nebi ler eliyle meydana geldiği gibi, küllî bir hayır olan içtihadı da ilk

Detaylı

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU DİN HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TİREBOLU MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU MUTLULUĞUNUZA REHBERLİK EDER Yüce Allah ın aileye bahşettiği sevgi ve rahmetin çeşitli unsurlarla beslenmesi gerekir. Bunların

Detaylı

skelet sistemi tek ba ına vücudu hareket ettiremez. Herhangi bir hareket için gerekli kuvvet kaslar tarafından sa lanır. Kas dokusu vücutta oldukça

skelet sistemi tek ba ına vücudu hareket ettiremez. Herhangi bir hareket için gerekli kuvvet kaslar tarafından sa lanır. Kas dokusu vücutta oldukça skelet sistemi tek ba ına vücudu hareket ettiremez. Herhangi bir hareket için gerekli kuvvet kaslar tarafından sa lanır. Kas dokusu vücutta oldukça fazla bulunur. Sadece iskelet kasları toplam a ırlı ın

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi Afet Yö netimi İnsan toplulukları için risk oluşturan afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afetlere karşı hazırlıklı olunması, afet anında hızlı ve etkili bir kurtarma, ilk yardım, geçici barındırma

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Cümlede Anlam İlişkileri

Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede anlam ilişkileri kpss Türkçe konuları arasında önemli bir yer kaplamaktadır. Cümlede anlam ilişkilerine geçmeden önce cümlenin tanımını yapalım. Cümle, yargı bildiren,

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Gümrük Müsteşarlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (ULUSLARARASI ANLAŞMALAR) (SERİ NO: 7)

Gümrük Müsteşarlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (ULUSLARARASI ANLAŞMALAR) (SERİ NO: 7) 10 Nisan 2008 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 26843 TEBLİĞ Gümrük Müsteşarlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (ULUSLARARASI ANLAŞMALAR) (SERİ NO: 7) Amaç MADDE 1 (1) Bu Tebliğin amacı, Türkiye ile Avrupa Topluluğu

Detaylı

Konforun Tanımı Değişti...

Konforun Tanımı Değişti... 2 Konforun Tanımı Değişti... Beyterrace özgün mimarisi ve merkezi lokasyonu ile alışıla gelmiş yapılardan farklı olarak doğayla iç içe, güvenli ve huzurlu bir yaşamın sunduğu ayrıcalıklı olanaklarla ev

Detaylı

MAT223 AYRIK MATEMATİK

MAT223 AYRIK MATEMATİK MAT223 AYRIK MATEMATİK Çizgeler 7. Bölüm Emrah Akyar Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü, ESKİŞEHİR 2014 2015 Öğretim Yılı Çift ve Tek Dereceler Çizgeler Çift ve Tek Dereceler Soru 51 kişinin

Detaylı

İÇ KONTROL. ç Kontrol Dairesi. I lda Arslan. 2 ubat 2009 / ISPART A

İÇ KONTROL. ç Kontrol Dairesi. I lda Arslan. 2 ubat 2009 / ISPART A İÇ KONTROL ç Kontrol Dairesi I lda Arslan 2 ubat 2009 / ISPART A İç Kontrol Tanım ç Kontrol, kurumlar n, yöneticileri ve çal anlar taraf ndan uygulanan; kurumlar n hedeflerinin el de edilmesinde gereken

Detaylı

Yenilenmiş ve geliştirilmiş anti-aging favori serisi CHRONOLONG.

Yenilenmiş ve geliştirilmiş anti-aging favori serisi CHRONOLONG. КРАСОТА HER YAŞTA В GÜZELLİK! ЛЮБОМ ВОЗРАСТЕ! ПРЕДСТАВЛЯЕМ ВАМ ОБНОВЛЕННУЮ И УСОВЕРШЕНСТВОВАННУЮ СЕРИЮ ЛЮБИМЫХ АНТИВОЗРАСТНЫХ СРЕДСТВ CHRONOLONG Yenilenmiş ve geliştirilmiş anti-aging favori serisi CHRONOLONG.

Detaylı

Tanrı nın brahim e Vaadi

Tanrı nın brahim e Vaadi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar brahim e Vaadi Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Türkçe 60. Hikayenin 4.si www.m1914.org

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ? 2017-2018 EKİM AYI 5-6 YAŞ PLANI EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?.HAFTA: EVİMİZ VE AİLEMİZ Evi izi Evi izi eşyaları ı ta ıyalı. Ailemizde kimler var. Çekirdek aile ve ge iş aileyi ta ıyalı. ölü leri i ta

Detaylı

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları. HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir

Detaylı

OTİZM NEDİR? becerilerinin oluşmasını etkileyen gelişim bozukluğudur.

OTİZM NEDİR? becerilerinin oluşmasını etkileyen gelişim bozukluğudur. OTİZM NEDİR? Otizm, sosyal ve iletişim Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen gelişim bozukluğudur. GÖRÜLME SIKLIĞI Son verilere göre 110 çocuktan birini etkilediği kabul edilmektedir

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6] K U R B A N Şartlarını hâiz olub,allah a yaklaşmak amacıyla kesilen kurban;hz. Âdem in çocuklarıyla başlayıp [1],Hz. İbrahim-in oğlu İsmail-in kurban edilmesinin emredilmesi[2],daha sonra onun yerine koç

Detaylı

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE BAYINDIRLIK KOMİSYONU RAPORU

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE BAYINDIRLIK KOMİSYONU RAPORU Q ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE BAYINDIRLIK KOMİSYONU RAPORU Tarih:22.04.2015 BİRİM İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI TALEP SAHİBİ MECLİS TOPLANTISININ TARİHİ VE GÜNDEM MADDESİ TALEP KONUSU

Detaylı

ÖZEL EMİNE ÖRNEK İLKOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ. Sorumluluk Duygusu Nedir; Nasıl Kazandırılır?

ÖZEL EMİNE ÖRNEK İLKOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ. Sorumluluk Duygusu Nedir; Nasıl Kazandırılır? ÖZEL EMİNE ÖRNEK İLKOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ Sorumluluk Duygusu Nedir; Nasıl Kazandırılır? Sorumluluk kişinin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi, başkalarının haklarına saygı göstermesi ve davranışlarının

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Giderilmesinde Farklı Uygulamalar

Giderilmesinde Farklı Uygulamalar Kavram Nedir? Kavramların Önemi Kavram Ö retimi Kavram Yanılgıları Kavram Ö retimi ve Yanılgılarının Giderilmesinde Farklı Uygulamalar Olgular Kavramlar lke ve Genellemeler Kuramlar ve Do a Kanunları Kavram

Detaylı

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir. ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 22.si.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 22.si. Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Akıllı Kral Süleyman Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Ruth Klassen Türkçe 60. Hikayenin 22.si www.m1914.org Bible for Children,

Detaylı

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU 173 Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU Hiçbir canlının beslenmeden yaşamını sürdürmesi mümkün değildir. Bu, her yaşta olmak üzere, insanlar için de geçerlidir. Özellikle bebekler ve

Detaylı

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri http://yenidunyadergisi.com// 2015 HAZİRAN sayısında yayınlanmıştır Ebû Hüreyre (ra) den Rasûlullâh In (sav) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Kim inanarak

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 21.si.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 21.si. Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Kral Davut (Bölüm 2) Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Ruth Klassen Türkçe 60. Hikayenin 21.si www.m1914.org Bible for Children,

Detaylı

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: Yolun Kenarına Diken Eken Adam Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: - Bu dikenleri sök, insanları

Detaylı

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. 8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. Soru : Din nedir? Din, Allah tarafından gönderilmiştir. Peygamberler

Detaylı

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız 1 2 TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız Tunç Tort a ve kütüphane sorumlusu Tansu Hanım

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

ACİL ÇALIŞANLARI İÇİN STRES YÖNETİMİ

ACİL ÇALIŞANLARI İÇİN STRES YÖNETİMİ ACİL ÇALIŞANLARI İÇİN STRES YÖNETİMİ ACİL ÇALIŞANLARININ KARŞILAŞABİLECEĞİ STRES KAYNAKLARI Olaya bağlı stres kaynakları Mesleki stres kaynakları Çevresel stres kaynakları OLAYA BAĞLI STRES KAYNAKLARI-1

Detaylı

Ford Otosan TEKAY Başvuru Süreci

Ford Otosan TEKAY Başvuru Süreci Ford Otosan TEKAY Başvuru Süreci Bu döküman Teknik Acil Yardım Masası nın çalışma yöntemini açıklamak üzere hazırlanmıştır. Ford Otosan Akpınar mah. Hasan Basri cad. No:2 34885 Sancaktepe - Đstanbul Telefon

Detaylı

SAYMANLIK YETK VE SORUMLULUKLARININ DEVR Hamdi Mete TU RUL Sayı tay Ba denetçisi

SAYMANLIK YETK VE SORUMLULUKLARININ DEVR Hamdi Mete TU RUL Sayı tay Ba denetçisi SAYMANLIK YETK VE SORUMLULUKLARININ DEVR Hamdi Mete TU RUL Sayı tay Ba denetçisi G R 1050 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine göre, en genel anlamıyla gelirleri toplama, giderleri hak sahiplerine ödeme ve

Detaylı

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Lyn Doerksen Türkçe Hanna, Elkana adındaki iyi bir

Detaylı

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir; Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla 3 Bu güvenli belde şahittir; 1 4 1 İNCİR AĞACI ve zeytin (diyarı) şahittir! 4 Doğrusu Biz insanı en güzel kıvamda yaratmış, 2 İncir ile Hz Nuh un tufan bölgesi olan

Detaylı

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

gereksinimi kadar sağlamasıdır. Yeterli beslenme, vücudun yaşamı ve çalışmasını sürdürebilesi için gerekli olan enerjinin sağlanması anlamına gelir. Dengeli beslenme ise, alınan enerjinin yanında bütün besin öğelerini gereksinimi kadar

Detaylı

Sanatsal bir yaklaşımla bir yaşam stili sunan Meram Park Villaları ile tasarım ve fonksiyonelliğin mimari bütünlükle birleşimine şahit olacaksınız

Sanatsal bir yaklaşımla bir yaşam stili sunan Meram Park Villaları ile tasarım ve fonksiyonelliğin mimari bütünlükle birleşimine şahit olacaksınız Konya nın son dönemlerde en hızlı gelişen bölgesinde, DEKOR inşaatın 30 yılı aşkın tecrübesinin yansıması, yakından tanıdığınız yaşamınıza kalite kazandıran felsefesiyle MERAM PARK VİLLARI hayata geçiyor.

Detaylı

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Gelişim psikolojisi, bireylerin yaşam boyunca geçirdiği bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal

Detaylı

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır. İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Detaylı

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Muş Alparslan Üniversitesi Uzaktan

Detaylı

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu 3.Klinik Farmakoloji Sempozyumu-TRABZON 24.10.2007 Klinik ilaç araştırmalarına

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Varlıklar Âlemi Meleklere İman Meleklerin

Detaylı

Sağlıklı besleniyoruz Sağlıkla büyüyoruz. Diyetisyen Serap Orak Tufan

Sağlıklı besleniyoruz Sağlıkla büyüyoruz. Diyetisyen Serap Orak Tufan Sağlıklı besleniyoruz Sağlıkla büyüyoruz Diyetisyen Serap Orak Tufan İstanbul 2015 NEDEN OKULA GİDERİZ? PEKİ NEDEN YEMEK YERİZ? Hastalanmamak için Daha Güçlü olmak için Daha çabuk büyümek için Karnımızı

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

BAŞLARKEN Okul öncesi yıllar çocukların örgün eğitime başlamadan önce çok sayıda bilgi, beceri ve tutum kazandığı, hayata hazırlandığı kritik bir dönemdir. Bu yıllarda kazanılan bilgi, beceri ve tutumlar

Detaylı

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1. Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.5-2 m 2 ) Deri esas olarak iki tabakadan olu ur Üst deri (Epidermis)

Detaylı

BİRLEŞİK METAL-İŞ B İ RLEŞİK METAL İŞÇİLERİ SENDİKASI UNITED METALWORKERS UNION

BİRLEŞİK METAL-İŞ B İ RLEŞİK METAL İŞÇİLERİ SENDİKASI UNITED METALWORKERS UNION BİRLEŞİK METAL-İŞ B İ RLEŞİK METAL İŞÇİLERİ SENDİKASI UNITED METALWORKERS UNION ARAŞTIRMA DİZİSİ 2004/1 TÜRKİYE GENELİ VE İSTANBUL İÇİN 4 KİŞİLİK AİLENİN ASGARİ GEÇİM HARCAMASI Sendikamız 4 kişilik bir

Detaylı

VAN-TUŞBA BELEDİYE MECLİSİNİN HAZİRAN 2016 TARİHLİ KARAR ÖZETLERİ

VAN-TUŞBA BELEDİYE MECLİSİNİN HAZİRAN 2016 TARİHLİ KARAR ÖZETLERİ VAN-TUŞBA BELEDİYE MECLİSİNİN HAZİRAN 2016 TARİHLİ KARAR ÖZETLERİ KARAR TARİHİ : 06.06.2016 KARAR NO: 104 Belediyemiz 2015 Mali yılı kesin hesabının 5393 sayılı Belediye Kanununun 18. maddesinin (b) bendi

Detaylı

ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SAMİ ÖZEY 05.04.2016 ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. Bir zamanlar bende Süleyman idim.. Ateşe rüzgâra hükümran idim.. Sanmayın Sultan Süleyman idim.. Tersanede körükçü Süleyman

Detaylı

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

Gü ven ce He sa b Mü dü rü Güvence Hesabı nın dünü, bugünü, yarını A. Ka di r KÜ ÇÜK Gü ven ce He sa b Mü dü rü on za man lar da bi lin me ye, ta nın ma ya S baş la yan Gü ven ce He sa bı as lın da ye - ni bir ku ru luş de ğil.

Detaylı

mekan Kasımpaşa Deniz Hastanesi İLKBAHAR 2014 SAYI: 302

mekan Kasımpaşa Deniz Hastanesi İLKBAHAR 2014 SAYI: 302 mekan İLKBAHAR 2014 SAYI: 302 40 41 Kasımpaşa Deniz Hastanesi YÜK. MİMAR BEYZA ŞENER mekan 42 43 BİNALAR DA İNSANLAR GİBİ DOĞAR BÜYÜR ÖMRÜNÜ TAMAMLAYINCA DA ÖLÜR VE YERİNİ YENİLERİ ALIR. Bu ya am bazen

Detaylı

Gıda Üretiminde Tarihsel Su reç

Gıda Üretiminde Tarihsel Su reç Gıda Üretiminde Tarihsel Su reç Prof. Dr. Vural Gökmen Ulusal Gıda Teknoloji Platformu BESLENME (Gıda Teknolojileri) Doymak BARINMA (Yapı İnşaat, Tehdit Teknolojileri) Barınmak ULAŞIM (Yol Taşıt, Enerji

Detaylı

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR! Acıbadem Hastanesi Büyüme ve Ergenlik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz ile, çocuğun doğumundan itibaren vücudunda hangi hormonların ne gibi işlevleri olduğunu, ilk 3 yılın önemini ve ergenlik

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 25.si.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 25.si. Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Eli a, Mucizeler Adamı Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Ruth Klassen Türkçe 60. Hikayenin 25.si www.m1914.org Bible for Children,

Detaylı

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. ELMANIN FAYDALARI Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. Elmanın Sağlığa Faydaları Elma A, E, B6, C, K vitamin kaynağıdır, bunun yanında yüksek miktarda potasyum ve çeşitli mineralleri içeren su içerir.

Detaylı

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler 1. AB Hukuku ve Tercüman ve Çevirmenler için Metotlar Eğitimi (Ankara, 8-9 Haziran 2010) EIPA tarafından çeşitli kamu

Detaylı

Kurumsalla ma nedir? FUTBOLDA KURUMSAL YÖNET M VE DENET M. yıllardan sonra dahil olmu popüler bir terimdir. kavram, verebilirlik ve sorumluluk.

Kurumsalla ma nedir? FUTBOLDA KURUMSAL YÖNET M VE DENET M. yıllardan sonra dahil olmu popüler bir terimdir. kavram, verebilirlik ve sorumluluk. FUTBOLDA KURUMSAL YÖNET M VE DENET M XV.TÜRK YE Ç DENET M KONGRES, 17 Ekim 2011 stanbul Kurumsalla ma nedir?! Türk sporunun içine, özellikle 2000 li yıllardan sonra dahil olmu popüler bir terimdir.! Literatürde

Detaylı

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ Prof. Dr. Metin ATAMER Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Aralık 2006 ANKARA Sütün Tanımı ve Genel Nitelikleri Süt; dişi memeli hayvanların, doğumundan

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi Sağlıklı bir anne için Sağlıklı beslenme Düzenli hekim kontrolü Gebelik öncesi hastalıkların sıkı takibi Sağlıklı bir yaşam tarzı Huzurlu bir gebelik süreci Sağlıklı beslenme = Dengeli beslenme Proteinler

Detaylı

Toplum olarak biraz fazla mı televizyon seyrediyoruz? Bunun sebepleri nelerdir?

Toplum olarak biraz fazla mı televizyon seyrediyoruz? Bunun sebepleri nelerdir? Televizyon kültürü hayatımıza girdi gireli, toplumuzun genetik kodlarında ciddi hasarlar meydana geldi. Bugün, televizyon, değerlerimize ait hiçbir şey bırakmamacasına büyük bir yıkım gerçekleştiriyor.

Detaylı

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız ve Diş Sağlığı Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız sağlığı: Dişler ve onları

Detaylı

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır.

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır. Zikir, hareket (ritm), ses ve nefes unsurlarını içeren komplike bir yöntemdir. Bu değişik unsurlar bir ahenk içinde birlikte çalışarak İlâhî bir orkestrasyon oluştururlar. Zikir hareketleri, 1 li, 2 li,

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

1.1 Asansörün Çalı ma Prensibi

1.1 Asansörün Çalı ma Prensibi 1 1. G R 1.1 Asansörün Çalı ma Prensibi ekil 1.1 de modern bir asansörün bina içindeki kurulumu resmedilmi tir.tipik bir asansör sisteminde asansör bo lu unda diklemesine raylar olu turulup kabin bu raylara

Detaylı

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir. Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir. Görünümü Elbiseleri Hz. Peygamber çeşitli renk ve desenlerde elbiseler giymiştir. Ancak daha çok

Detaylı

Psikofarmakolojiye giriş

Psikofarmakolojiye giriş Psikofarmakolojiye giriş Genel bilgiler Beyin 100 milyar nöron (sinir hücresi) içerir. Beyin hücresinin i diğer beyin hücreleri ile 1,000 ile 50,000 bağlantısı. Beynin sağ tarafı solu, sol tarafı sağı

Detaylı

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler Kurul, komisyon ve ekiplerin oluşturulması MADDE 107- (1) Okullarda, eğitim, öğretim ve yönetim etkinliklerinin verimliliğinin sağlanması, okul ve çevre işbirliğinin

Detaylı

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di -gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di ne: Sen gü neş li so kak lar da do laşı yor sun, is

Detaylı

Türkiye de çocuk sa lı ının durumu

Türkiye de çocuk sa lı ının durumu Çocuk Sa lı ı ve Hastalıkları Dergisi 2012; 55: 71-76 Yorum Türkiye de çocuk sa lı ının durumu Sema Özba, Ba ak Tezel, irin Aydın, Hilal Bolat, M. Rifat Köse Sa lık Bakanlı ı Ana-Çocuk Sa lı ı ve Aile

Detaylı

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi? Organ Doku Birimi ve Bağış Organ Bağışı Başka Hayatlara Can Katmaktır Organ bağışı nedir? Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra

Detaylı

Besin Glikoz Zeytin Yağ. Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat. Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı. Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta

Besin Glikoz Zeytin Yağ. Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat. Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı. Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta SİNDİRİM SİSTEMİ KARBONHİDRAT PROTEİN Besin Glikoz Zeytin Yağ Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta Enzim Şeker Enerji Aminoasit YAĞ VİTAMİN

Detaylı

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK AİLE KURMAK &AİLE OLMAK Dr. Fatma BAYRAKTAR KARAHAN Uzman-Ankara Aile Nedir? Aile kelimesinin kökü, ğavl dir. Bu kelime, ağır bir sorumluluk altına girmek demektir. Bu kökten gelen aile ise, birini çekince

Detaylı

TÜS AD Yönetim Kurulu Ba kanı Arzuhan Do an Yalçında ın Rotary Bölge Asamblesi Konu ması

TÜS AD Yönetim Kurulu Ba kanı Arzuhan Do an Yalçında ın Rotary Bölge Asamblesi Konu ması TÜRK SANAY C LER VE ADAMLARI DERNE TÜS AD Yönetim Kurulu Ba kanı Arzuhan Do an Yalçında ın Rotary Bölge Asamblesi Konu ması 22 Nisan 2007 i li Grand Cevahir Otel Sayın Ba kanlar, de erli konuklar, TÜS

Detaylı

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23) Dedikodu (Gıybet) Gıybet Dedikodu (gıybet), birisinin yüzüne söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri arkasından söylemektir. O kimse söylenen şeyi gerçekten yapmış ise bu gıybet, yapmamış ise iftira olur (Hadis,

Detaylı

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler 3. ÜNİTE: EN GÜZEL ÖRNEK HZ. MUHAMMED İN İBADETLERİ 3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler KAZANIMLARIMIZ O Bu ünitenin sonunda öğrenciler Hz. Muhammed'in: O 1. Öncelikle bir kul olarak davrandığını kavrar.

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin

yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin ... öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil Nazım Hikmet ZEYTİNL K EVLERİ

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder. Çeşitli duyu organlarından milyonlarca

Detaylı

HAYAL ETTİĞİNİZ ULAŞIM, KONFOR, KALİTE, ESTETİK ve GÜVEN ARTIK HAYATINIZDA

HAYAL ETTİĞİNİZ ULAŞIM, KONFOR, KALİTE, ESTETİK ve GÜVEN ARTIK HAYATINIZDA HAYAL ETTİĞİNİZ ULAŞIM, KONFOR, KALİTE, ESTETİK ve GÜVEN ARTIK HAYATINIZDA Bağcılar ın seçkin semtlerinden Kirazlı da sizi hayal ettiğiniz yaşama davet ediyoruz. Ulaşımı, konforu, kalitesi, estetiği ve

Detaylı

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Dua Dua İbadetin Özüdür Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Dua Arapça kökenli bir kelime olup «istemek, davet etmek» demektir.

Detaylı