T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ MESLEKİ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ İNGİLİZCE 4 DERS NOTU

Transkript

1 T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ MESLEKİ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ İNGİLİZCE 4 DERS NOTU YAZARLAR İrfan BAYGÜL Gürsel YEŞİLOĞLU ANKARA 2014

2 MEB HAYAT BOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI DERS NOTLARI DİZİSİ Copyright MEB Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Tümü ya da bölümleri izin alınmadan hiçbir şekilde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Yazar Grafik : İrfan BAYGÜL / Gürsel YEŞİLOĞLU : Hatice DEMİRER Resimleme : Sevgi MERT Kapak : Güler ALTUNÖZ

3

4

5

6

7 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE TOURISM Ankara 11 Simple Past Tense 14 Prepositios of Time (Zaman Edatları) 25 Prepositions of place (Yer Edatları) 30 TESTS ÜNİTE HEALTH Eath Healthy Stay Healthy 47 Comparative and Superlative Adjectives 50 (Sıfatlarda Kıyaslama ve En Üstünlük Derecesi) 50 Modal Verbs (Modal Fiiller) 59 TESTS ÜNİTE VALUES Ramadan Feast 75 Present Perfect Tense 78 Adverbs of Manner (Durum Zarfları) 91

8 TESTS 97 BIBLIOGRAPHY 102 UNIT ONE CEVAP ANAHTARI 103 UNIT TWO CEVAP ANAHTARI 106 UNIT THREE CEVAP ANAHTARI 109

9 UNIT ONE TOURISM (TURİZM)

10 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda: 1. Kişisel ve ailevi bilgilerinizi kısa ve net bir şekilde yazabilecek, 2. Geçmişle ilgili bir işi söyleyebilecek, geçmişte olmuş bir olayı anlatabilecek, 3. Birisine bir yer sorabilecek ve tarif edebilecek, 4. Saatler ve tarihleri söyleyebileceksiniz. NASIL ÇALIŞMALIYIZ Konu içinde ilk kez karşılaştığınız kelimeleri ve kalıpları okuma parçasının sonunda verilen tablodan öğreniniz. Alıştırmalara başlamadan önce yönergeleri dikkatle okuyunuz. Alıştırmaların başında verilen örnekleri dikkatle inceleyiniz ve ondan sonra alıştırmaları çözmeye başlayınız. Alıştırmaları çözdükten sonra cevap anahtarından kontrol ederek yanlış yaptığınız alıştırmanın konusuna tekrar çalışınız. 10

11 PART ONE Ankara (Ankara) Dear Mum and Dad, I am so happy in Turkey that I can t say it in words. We had a tree days tour in Ankara. Ankara is the capital city of Turkey. It is located in the Central Anatolia Region. The population of Ankara is nearly 5 million. It is a nice city. In the first day of our tour we went to Ankara castle.you can see it in the postcard. It is on a high hill in the middle of the city. There are old houses and lots of sovenier shops in the castle. I bought some presents for you and for my friend there. Near the castle there are a lot of historical places like Alaaddin mosque and Arslanhane mosque. On our second day we went to the Museum of Anatolian Civilization. There were lots of historical artifacts in the museum. It is one of the largest and one of the most important museums in the world. 11

12 On our last day in Ankara we went to Anıtkabir and the Kocatepe mosque. Anıtkabir is the place where Atatürk s body lies. Many tourists visit Anıtkabir everyday. I had a great time in Ankara.There were many places to see but I couldn t visit all of them. Next year I want to come and visit Ankara again. Yours, Linda Words: Kelimeler happy tour visit capital city Central Anatolia Region Ankara Castle hill old postcard sovenier historical places mosque the Museum of Anatolion Civilization historical artifacts historical artifactimportant : mutlu : tur : ziyaret : başkent : İç Anadolu Bölgesi : Ankara Kalesi : tepe : eski : kartpostal : hediyelik eşya : tarihî yerler : cami : Anadolu Medeniyetleri Müzesi : tarihî eser : önemli 1. Doğru olan kelimeyi işaretleyiniz. 1. Ankara is the biggest / capital city of Turkey. 2. We had a two / tree days tour in Ankara. 3. We went to the Museum of Anatolion / Aegean Civilization 4. Ankara is located in the South East / Central Anatolia Region. 5. The population of Ankara is more than / nearly 5 million. 12

13 2. Metni okuyunuz ve soruları cevaplandırınız. 1. What is the capital city of Turkey? 2. Where is Ankara located? 3. How many people live in Ankara? 4. Is Aladdin mosque near the castle? 5. Where did Linda go on her last day? 6. Where did Linda go on the second day? 7. Is Linda happy in Turkey? 8. Did Linda have a great day in Turkey? 9. Does many tourist visit Anıtkabir everyday? 10. Is the Museum of Anatolian Civilizations in Ankara? 13

14 PART TWO Simple Past Tense Simple Past Tense geçmişte belirli bir zamanda başlamış ve bitmiş eylemler için kullanılır. Olumlu cümlede 2. hâlde Olumsuz cümlede 1. hâlde Soru cümlesinde 1. hâlde kullanılır. S + V2 + O S + didn t V1 + O Did + S + V1 + O I studied lesson (Ders çalıştım.) I didn t study lesson (Ders çalışmadım.) Did you study lesson? (Ders çalıştın mı?) NOT Olumlu cümlelerde herhangi bir yardımcı fiil gelmez ve fiilin ikinci hâli kullanılır; olumsuz ve soru cümlelerinde did veya didn t yardımcı fiili kullanılır ve fiil yalın hâliyle kalır. Örnekler I visited my uncle yesterday. (Dün amcamı ziyaret ettim.) I didn t visit my uncle yesterday (Dün amcamı ziyaret etmedim.) Did you visit your uncle yesterday. (Dün amcanı ziyaret ettin mi?) REGULAR AND IRREGULAR VERBS (Düzenli ve Düzensiz Fiiller) İngilizcede fiiller düzenli ve düzensiz olarak ikiye ayrılır: Düzenli fiilerin ikinci hâlini kullanmak için fiilin sonuna ed takısı eklenir. Sonu sessiz harf ve ardından -y ile biten kelimelerde y düşer ied getirilir. play (oynamak) played watch(seyretmek) watched wash (yıkamak) washed study (ders çalışmak) studied cry(ağlamak) cried 14

15 Düzensiz fiiller adından da anlaşılacağı gibi düzensiz olarak değişir. Sayfa 19 daki düzensiz fiilleri ezberleyiniz. write(yazmak) wrote do (yapmak) did go (gitmak) went swim (yüzmek) swam eat (yemek) ate Örnekler I saw a movie yesterday. (Dün bir film seyrettim.) I didn t see a movie yesterday. (Dün bir film seyretmedim.) Last year, I travelled to Spain. (Geçen yıl İspanya ya seyahat ettim.) Last year, I didn t go to Germany. (Geçen yıl Almanya ya gitmedim.) He washed her hands. (O ellerini yıkadı.) He didn t wash her hands. (O ellerini yıkamadı.) 15

16 Simple Past Tense ile kullanılan zaman ifadeleri aşağıda verilmiştir. Sınavlarda cümlenin hangi tense olduğunu anlamak için bu zaman ifadelerinin bilinmesi çok önemlidir. Yesterday (Dün) I went to theatre yesterday. (Dün sinemaya gittim.) We stayed at home yesterday. (Dün evde durduk.) What did you do yesterday? (Dün ne yaptın?) Last week (Geçen hafta) He bought a car last week. (Geçen hafta araba aldı.) Did you go anywhere last week? (Geçen hafta herhangi bir yere gittin mi?) Where did you go last week? (Geçen hafta nereye gittin?) Last year (Geçen yıl) We didn t go anywhere last year. (Geçen sene hiçbir yere gitmedik.) 16

17 We went to Kars last year. (Geçen sene Kars a gittik.) Where did you go on holiday last year? (Geçen sene tatile nereye gittin?) Last Sunday etc (Geçen pazar vs.) We studied our lessons last Sunday. (Geçen Pazar dersimize çalıştık.) We had guests last Saturday. (Geçen cumartesi misafirlerimiz vardı.) The children went to the cinema last week with their teacher. (Geçen hafta çocuklar öğretmenleriyle sinemaya gittiler.) Two years ago (İki yıl önce) I went to İzmir two years ago. (İki sene önce İzmir e gittim.) I lived in Yozgat five years ago. (Beş yıl önce Yozgat ta yaşadım.) I didn t know English two years ago. (İki sene önce İngilizce bilmiyordum.) Four days ago (Dört gün önce) We were together four days ago. (Dört gün önce beraberdik.) It snowed two days ago. (İki gün önce kar yağdı.) 17

18 I saw him at the supermarket two days ago. (İki gün önce onu süpermarket te gördüm.) Three minutes ago (Üç dakika önce) He was here a few minutes ago. (O birkaç dakika önce buradaydı.) I called him two minutes ago. (Onu iki dakika önce aradım.) Last night (Dün gece) I watched a film last night on TV. (Dün gece televizyonda bir film izledim.) We played snowball last night. (Dün gece kartopu oynadık.) I saw her last night at the cinema. (Onu dün akşam sinemada gördüm.) Düzensiz fiillerin ve 3. halleri aşağıda tablo halinde verilmiştir. Bu fiilleri ezberleyiniz. NOT Bu ünitede fiillerin 2. hâllerini bilmeniz gerekmektedir.fiillerin 3. hâllerini ise 5.ünitede kullanacaksınız ancak daha kolay öğrenileceği düşüncesiyle fiillerin ve 3. hâlleri bu ünitede bir arada verilmiştir. 18

19 1. Hâli (Base Form ) 2. Hâli (Past Simple) 3. Hâli (Past Participle) be was-were been olmak beat beat beaten vurmak become became become olmak begin began begun başlamak ENGLISH FOUR (İNGİLİZCE 4) Türkçe Anlamı bet bet bet bahse girmek bite bit bitten ısırmak blow blew blown esmek break broke broken kırmak bring brought brought getirmek build built built inşa etmek burn burnt / burned burnt yakmak buy bought bought satın almak catch caught caught yakalmak choose chose chosen seçmek come came come gelmek cost cost cost değer biçmek cut cut cut kesmek dig dug dug kazmak do did done yapmak draw drew draw çekmek dream dreamt/dreamed dreamt/dreamed rya görmek drive drove droven araba surmek drink drank drunk içmek eat ate eaten yemek yemek fall fell fallen düşmek 19

20 feed fed fed beslenmek feel felt felt hissetmek fight fought fought dövüşmek find found found bulmak fly flew flown uçmak forbid forbade forbidden yasaklamak forget forgot forgotten unutmak forgive forgave forgiven affetmek freeze froze frozen donmak get got fotten elde etmek give gave given vermek go went gone gitmek grow grew grown büyümek hang hung hung asmak have had had sahip olmak hear heard heard duymak hide hid hidden saklamak hit hit hit vurmak hold held held tutmak hurt hurt hurt acımak keep kept kept saklamak know knew known bilmek lay laid laid yaymak lead led led rehberlik etmek learn learnt / learned learnt / learned öğrenmek leave left left ayrılmak 20

21 lend lent lent ödünç vermek let let let izin vermek lie lay lain yalan söylemek lose lost lost kaybetmek make made made yapmak mean meant meant anlamına gelmek meet met met buluşmak pay paid paid ödemek put put put koymak read read read okumak ride rode ridden binmek (at, bisiklet vs.) ring rang rung çalmak rise rose risen yükselmek run ran run koşmak say said said ödemek see saw seen görmek sell sold sold satmak send sent sent göndermek sing sang sung şarkı söylemek sit sat sat oturmak sleep slept slept uyumak speak spoke spoken konuşmak spend spent spent harcamak stand stood stood ayakta durmak swim swam swum yüzmek take took taken almak 21

22 teach taught taught öğretmek tell told told anlatmak think thought thought düşünmek throw threw thrown fırlatmak understand understood understood anlamak wake woke woken uyanmak wear wore worn giymek win won won kazanmak write wrote written yazmak 3. Doğru olan kelimeyi yuvarlak içine alınız. 1. I go / went to work on food yesterday. 2. I see / saw him last weekend. 3. Emre wore / wears black. 4. My mother makes / made delicious cakes some time ago. 5. I get / got up at 7.00 on Sunday. 6. She didn t understands / didn t understand me. 7. They close / closed the shop at 8.00 yesterday. 8. He speaks / spoke fast when he was young. 9. My father leaves / left work at 5.00 yesterday. 10. I read / readed a book last weekend. 4. Aşağıdaki cümleleri Simple Past Tense çeviriniz. 1. You eat too much I go to school Lisa sings a song The baby cries

23 5. Who watches the f ilm? She knows everything The sun rises at She takes the dog for a walk They buy from here He sleeps very much Cümledeki boşlukları, parantez içindeki fiillerin Simple Past hâli ile doldurunuz. 1. Last summer we... (go) on holiday to Amasra. 2. We... (stay) in a lovely hotel by the sea. 3. The weather... (be) very good last weekend. 4. It... (snow) all day yesterday. 5. At the weekend, we... (have) breakfast together. 6. His idea... (be) excellent. 7. After the lunch, we... (walk) along the beach. 8. She... (not want ) to go there alone. 9. I... (see) him yesterday on the street. 10. I... (buy) a new car last month. 6. Cümledeki boşlukları, parantez içindeki fiillerin Simple Past hâli ile doldurunuz. 1. Where... you... (go) for your holiday? you... (do) your homework? 3. How many exercises... you... (solve)? 4. Where... (be) your father yesterday evening? 5. My father... (go) abroad two weeks ago. 6. What... you... (eat) at the breakfast? 23

24 7.... the students... (play ) football in the school garden? you... (taste) peanapple? 9. We... (had ) a difficult exam yesterday. 10. Who... you... (see) at the supermarket yesterday? 7. Aşağıdaki soruları cevaplandırınız. 1. Where did you go yesterday? (cinema) Did you do your homework? (yes) What did you do before you go to bed? (brush/ teeth) How many sandwiches did you eat? (three) What time did you go to sleep yesterday? (at ten o clock) Did it rain at the weekend? (no) Who did you go to the cinema with? (my friend) Who did you see last weekend? (my primary school teacher) When were you born? (1999) What did you do when you saw the dog? (begin to run)... 24

25 PART THREE Prepositios Of Time (Zaman Edatları) in, on,at zaman edatları Türkçe de -de, -da anlamına gelmektedir. In günün bölümleri,aylar,mevsimler ve yılların başında kullanılır. Günün Bölümlerinde: I get up early in the morning. (Sabah erken kalkarım.) We read books in the evenings. (Akşamları kitap okuruz.) Ayların Başında: I was born in May. (Mayıs ayında doğdum.) The summer holiday begins in June. (Yaz tatili Haziran da başlar.) It never snows in summer in Ankara. (Ankarada yazın hiç kar yağmaz.) Yılların Başında: Ayşe was born in (Ayşe 1999 yılında doğdu.) 25

26 We moved to Ankara in (Ankara ya 1986 yılında taşındık.) My brother began to live in Germany in (Erkek kardeşim 2001 yılında Almanya da yaşamaya başladı.) Mevsimlerin Başında: It rains a lot in spring. (İlk bahar çok yağmur yağar.) We go to our hometown in summers. (Yazları memleketimize gideriz.) I like playing snowball in winters. (Kışın kartopu oynamayı severim.) On : Haftanın günlerinde, tarihlerde,özel günlerde kullanılır. Haftanın Günlerinde: We have an important meeting on Monday. (Pazartesi günü önemli bir toplantımız var.) I don t work on Saturday afternoon. (Cumartesi öğleden sonra çalışmıyorum.) I go swimming on Sundays. (Pazar günleri yüzmeye giderim.) Tarihlerde: Our wedding anniversary is on 5th of August. (Evlilik yıldönümümüz 5 Ağustos tur.) Our holiday will begin on 5 June. (Tatilimiz 5 Haziran da.) 26

27 My birthday is on the 5th of May. (Doğum günüm 5 Mayıs tadır.) at : Saatlerde, gece yarısında, hafta sonunda kullanılır. Saatlerde: The match starts at 9.00 pm. (Maç akşam 9.00 da başlıyor.) The post office opens at 8.30 am. (Postane sabah 8.30 da açılır.) The shopping mall closes at pm. (Alışveriş merkezi akşam saat da kapanır.) Gece Yarısında: There was a terrible hurricane at midnight. (Gece yarısı korkunç bir fırtına vardı.) I woke up in fears at midnigh yesterday. (Dün geceyarısı terler içinde uyandım.) I like looking at the sky at midnights. (Geceyarısı gökyüzüne bakmayı severim.) Hafta Sonlarında: Ersin will go to Ereğli at the weekend. (Ersin hafta sonu Ereğli ye gidecek.) What will you do at the weekend? (Hafta sonu ne yapacaksın?) 27

28 He goes horse riding at the weekends. (O hafta sonları ata binmeye gider.) NOT Today, next week, this evening, yesterday, tonight, tomorrow ve every day gibi bazı zaman zarfları önüne herhangi bir edat almaz. 8. Doğru olan kelimeyi işaretleyiniz. 1. Do you dream in / at nights? 2. What do you do at / in the weekends? 3. I lived in Germany in / at I hate shopping in / on Saturdays. 5. I usually study at / on nights. 6. I passed my driving test in / on June. 7. We will meet in / at six o clock. 8. Erzurum is very cold at / in winter. 9. I don t go out in / on Sundays. 10. I usually go shopping in / on the afternoons. 28

29 9. Boşlukları in, on, at kullanarak doldurunuz. 1. People go to Palandöken for skiing... winter. 2. We will go for a walk... the afternoon. 3. My appointment with the dentist is... Friday. 4. The train leaves... six o clock. 5. What about meeting... 7 o clock? 6. Emre was born... May. 7. My brother went to Germany She will give it back... the evening. 9. He will begin his new job... September 5th. 10. Ayşe doesn t get up early... the morning. 29

30 PART FOUR Prepositions of Place (Yer Edatları) in İçinde, (-de, -da anlamında, kapalı alanlarda) Mr Jackson isn t in his office at the moment. (Mr Jackson şu anda ofisinde değil.) We are in a beautiful hotel now. (Şu an güzel bir oteldeyiz.) Your mobile phone is in the second drawer. (Cep telefonun ikinci çekmecede.) The children are playing in the garden. (Çocuklar bahçede oynuyorlar.) in ayrıca cadde, şehir ve bölge isimlerinin başında kullanılır. We live in Ankara. (Biz Ankara da yaşarız.) 30

31 The post office is in Baker s Street. (Postane Baker s Sokağı ndadır.) There is a big park in our street. (Sokağımızda büyük bir park vardır.) At : de, da (belli yerler, noktalar) We were at home last evening. (Dün akşam evdeydik.) We had our lunch at the school canteen yesterday. (Dün öğle yemeğimizi okul kantininde yedik.) I waited for half an hour at the bus-stop. (Otobüs durağında yarım saat bekledim.) I watched an interesting adventure film at the cinema. (Sinemada ilginç bir macera filmi seyrettim.) 31

32 Were you at home yesterday? (Dün evde miydin?) at ayrıca adress verirken (ev, iş, okul, hava alanı, süpermarket, hastane) kullanılır. I live at Camcı Street. (Camcı Sokakta oturuyorum.) I wasn t at home at the weekend. (Hafta sonu evde değildim.) I waited for him at the airport for more than two hours. (Onu havaalanında iki saatten fazla bekledim.) On : Üzerinde(her hangi bir şeyin) There is a cat on the car. (Arabanın üstünde bir kedi var.) I forgot my wallet on the table. (Cüzdanımı masanın üzerinde unuttum.) 32

33 I left 60 euro on the table. (Masanın üzerine 60 euro bıraktım.) Our flat is on the first floor. (Dairemiz birinci kattadır. There are two boxes on the table. (Masanın üzerinde iki kutu var.) Near : Yakınında My school is near the post office. (Okulum postanenin yakınındadır.) We met near the shopping mall. (Alışveriş merkezinin yakınında buluştuk.) The airport is near the the city centre. (Havaalanı şehir merkezinin yakınındadır.) Our house is near the hospital. (Evimiz hastanenin yakınındadır.) 33

34 Next to : Yanında Ali always sits next to me in the class. (Ali her zaman sınıfta yanımda oturur.) The television is next to the door. (Televizyon kapının yanındadır.) Her room is next to mine. (Onun odası benimkinin yanındadır.) Tom s house is next to Jane s house. (Tom un evi Jane in evinin yanındadır.) Under : Altında Zeynep reads her book and puts it under the bed before he sleeps. (Zeynep kitabını okur ve uyumadan önce yatağının altına koyar.) Ayşe puts her toys under his bed. (Ayşe oyuncaklarını yatağının altına koyar.) 34

35 The mechanic is under the car. He is trying to repair it. (Tamirci arabanın altında. Arabayı tamir etmeye çalışıyor.) In front of : Önünde I will wait for you in front of the post office. (Seni postanenin önünde bekleyeceğim.) Why are you waiting in front of the door? (Niye kapının önünde bekliyorsun?) We met in front of the shopping center. (Alışveriş merkezinin önünde karşılaştık.) There is a big garden in front of the house. (Evin önünde büyük bir bahçe bulunmaktadır.) Behind : Arkasında There is a big swimming pool behind the hotel. (Otelin arkasında büyük bir yüzme havuzu bulunmaktadır.) 35

36 Your watch is behind the books. (Saatin kitapların arkasında.) I think there s somebody behind the door. (Sanırım kapının arkasında biri var.) Emre is hidinig behind the door. (Emre kapının arkasına saklanıyor.) Between : İki şeyin arasında The grocer s is between the bookstore and the chemist s. (Bakkal, kitapçı ve eczanenin arasındadır.) 36

37 Emre is sitting between his grandmother and his grandfather. (Emre büyükannesiyle büyükbabasının arasında oturuyor.) The flower is between the table and television. (Çiçek, masanın ve televizyonun arasındadır.) Opposite : Karşısında Our house is opposite the park. (Evimiz parkın karşısındadır.) The chemist is opposite the theatre. (Eczane tiyatronun karşısındadır.) The old man stood opposite the young man and smiled. (Yaşlı adam genç adamın karşısında durdu ve gülümsedi.) 37

38 My father sits opposite the window and watches outside. (Babam pencerenin karşısına oturur ve dışarıyı seyreder.) 10. Boşluklara, parantez içinde verilen edatlardan uygun olanını yerleştiriniz. 1. I am waiting... the bus stop now. ( at / in / on) 2. The post office is... the bookstore and the chemist. (between / under / in) 3. He is hiding... the door. (in / behind / under) 4. Our house is... the supermarket. (opposite / at / in) 5. We live... the train station. (next / near / under) 6. The cat is... the table. (in / under / between) 7. The post office is... to the supermarket. (on / at / next to) 8. The vase is... the table. (in / on/ between ) 9. The children are playing... the park. (in / on / next) 10. They are waiting... the train station. (in / on / at) 38

39 UNIT ONE (TEST) 1. Tom... ten hours on Sunday. A) sleep B) slept C) sleeping D) sleeped 2. Someone is... the door. A) in front of B) in C) on D) under 3. The secretary... six letters yesterday. A) type B) is typing C) typing D) typed 4. Who... the chocolate? A) eat B) ate C) eated D) eating 5. The children are playing snowball... the garden. A) in B) at C) on D) between 39

40 6. My son likes reading very much. He... two books last week. A) read B) reads C) readed D) is read 7. We... breakfast at ten o clock on Sunday. A) have B) has C) had D) having 8. I... to the shopping centre after work. A) going B) goed C) goes D) went 9. We... a bear in the forest last week. A) see B) saw C) seeing D) seed 10. I... English at the weekend. A) study B) studying C) studied D) studyd 40

41 Yesterday, I went to cinema and watched a film. A) In B) At C) On D) two days, I have to finish the project. A) B) At C) In D) On 13. The schools open... September 16 th. A) in B) at C) D) on 14. I like having breakfast... the mornings. A) B) in C) at D) on 15. Emre likes playing with snow... the winter. A) B) at C) in D) on 41

42 16. I am going to finish my project... night. A) at B) in C) D) on 17. We will leave... the evening. A) in B) at C) on D) 18. She will arrive... one o clock. A) B) at C) on D) in Saturday night, we went to fishing with friends. A) B) At C) In D) On 20. The children are hiding... the sofa. A) behind B) in C) on D) to 42

43 21. Do you dream... nights? A) in B) on C) at D) under 22. What do you do... the weekends? A) on B) at C) in D) under 23. I usually go shopping... Saturdays. A) in B) on C) under D) in 24. He is a strange man. He goes walking... midnights. A) in B) on C) under D) at 25. The baby usually sleeps... the afternoons. A) in B) on C) D) at 43

44

45 UNIT TWO HEALTH (SAĞLIK)

46 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda: 1. Sağlıkla ilgili bir okuma parçasını okuyup anlayıp, konu ile ilgili soruları cevaplandırabilecek, 2. Sıfatları kullanarak her hangi iki şeyi veya kişiyi kıyaslayabilecek, 3. Sıfatları kullanarak her hangi bir şeyin veya kişinin bir konuda en üstün olduğunu söyleyebileceksiniz. NASIL ÇALIŞMALIYIZ Konu içinde ilk kez karşılaştığınız kelimeleri ve kalıpları okuma parçasının sonunda verilen tablodan öğreniniz. Alıştırmalara başlamadan önce yönergeyi dikkatle okuyunuz. Alıştıralardan önce verilen örnekleri dikkatle inceleyiniz ve ondan sonra alıştırmaları çözmeye başlayınız. Alıştırmaları çözdükten sonra cevap anahtarında kontrol ederek yanlış yaptığınız alıştırmanın konusuna tekrar çalışınız. 46

47 PART ONE Eat Healthy Stay Healthy (Sağlıklı ye Sağlıklı Kal) Eating healthy means having a healthy life. By eating healthy food you ll lose weight, you ll keep fit and the most important thing; you ll have a healty life. The question is; how can we do that? Don t panic! You are not going to have a strickt diet for the rest of your life. What we are going to do is not a diet. We are just going to eat healthy. The people who are already on diet should also listen to our advise. First of all we should eat more fruits and vegetables than we eat now. Whenever you feel hungry don t eat chips and biscuits or chocolate. Eat healthy food. Instead of a chocolate you can get a fig or a date. Dried fruits like these are more healthier than chocolate. Don t eat before two hours because the digestive system can t digest the food we eat before two hours. Stay away from flour sugar and fat. Drink more water than you drink now. At least you should drink two litres of water every day. Water helps you to lose weight and it also to renews your cells. These tips will make your life easier. You ll have a more comfortable life by taking simple advices like this. Don t forget! Having a healtyh meal means having a healthy life. 47

48 Words: Kelimeler healthy : sağlıklı life : yaşam food : yiyecek lose weigh : kilo vermek keep fit : formda kalmak important : önemli don t panik : panik yapma strict : sıkı rest of the life : hayatın geri kalan kısmı fruit : meyve vegetable : sebze whenever : her ne zaman hungry : aç snack : atıştırmak chips : cips / patates kızartması instead of : (bir şeyin) yerine fig : incir date : hurma digestive system : sindirim sistemi dried fruit : kuru yemiş renew : yenilemek cell : hücre stay away : uzak dur 1. Doğru olan kelimeyi işaretleyiniz. 1. By eating healthy food you ll get / loose weight. 2. We are just going to drink / eat healthy. 3. The people who are already on diet should / shouldn t also listen to our advice. 48

49 4. We should / shouldn t eat more fruit and vegetable. 5. Dried fruits are less / more healthier than chocolate. ENGLISH FOUR (İNGİLİZCE 4) 2. Aşağıdaki soruları okuma parçasına göre cevaplandırınız. 1. What does eating healhty food mean? 2. What will happen when you eat healthy food? 3. Should we eat more vegetables and fruits? 4. Does water help to renew your cells? 5. What shouldn t we eat when we feel hungry? 6. Can the digestive system digest the the food before two hours? 7. Is water good for our health? 8. How many litres of water should we drink? 9. ls dried food healthier than chocolate? 10. Should we stay away from flour, oil and sugar? 49

50 PART TWO Comparative And Superlative Adjectives Comparative form of Adjectives (Sıfatlarda Kıyaslama) İki kişi, nesne veya kavramı karşılaştırırken comparative yapıyı kullanırız. Bu karşılaştırma sıfatları kullanarak yapılır. Tek heceli sıfatları kıyaslarken sıfatın sonuna er getirilir. Sıfat + -er NOT Sıfatın son iki harfi bir ünlü bir ünsüz ise son harf iki defa yazılır. tall (uzun) taller (daha uzun) big (büyük) bigger (daha büyük) slim (ince) slimmer (daha ince) An elephant is bigger than a bear. (Bir fil bir ayıdan daha büyüktür.) You are taller than me. (Sen benden daha uzunsun.) easy (kolay) easier (daha kolay) crazy (çılgın) crazier (daha çılgın) pretty (hoş) prettier (daha hoş) funny (eğlenceli) funnier (daha eğlenceli) 50

51 English is easier than Chinese. (İngilizce Çinceden daha kolaydır.) Playing in the playground is funnier than playing computer games. (Parkta oynamak, bilgisayar oyunu oynamaktan daha eğlencelidir.) İki ve daha fazla heceli sıfatları kıyaslarken sıfatın başına more kelimesi getirilir. important (önemli) more important (daha önemli) difficult (zor) expensive (pahalı) more difficult (daha zor) more expensive (daha pahalı) A car is more expensive than a bike. (Bir otomobil bir bisikletten daha pahalıdır.) Health is more important than money. (Sağlık paradan daha önemlidir.) Bazı sıfatlar düzensiz olup yukarıdaki kurallara uymaz. bad worse (kötü daha kötü) little less (az daha az) much more (çok daha çok) far farther / further (uzak daha uzak) Comparative yapıyı cümle içinde kullanırken than yapısı kullanılır. 51

52 Ali is taller than Ayhan. (Ali Ayhan dan daha uzundur.) Turkey is bigger than Greece. (Türkiye Yunanistan dan daha büyüktür.) Konya is larger than Ankara. (Konya Ankara dan daha geniş araziye sahiptir.) The Superlative Form of Adjectives (Sıfatların En Üstünlük Derecesi) Üç veya daha fazla kişi, nesne veya kavramların arasında en üstününü belirtirken superlative yapıyı kullanırız. Bu sıfatların en üstünlük dereceleri kullanılarak yapılır. Tek heceli sıfatların en üstünlük derecesi sıfatın başına the sonuna -est getirilerek yapılr. Sıfat + est NOT Sıfatın son iki kelimesi bir ünlü bir ünsüz ise son kelime çift yazılır. fat the fattest (şişman en şişman) big the biggest (büyük en büyük) slim the slimmest (ince en ince) 52

53 -y den önce sessiz harf geliyorsa y atılır onun yerine iest getirilir. easy the easiest (kolay en kolay) crazy the craziest (çılgın en çılgın) pretty the prettiest (güzel en güzel) funny the funniest (eğlenceli en eğlenceli) İki ve daha fazla heceli sıfatların en üstünlük derecesi sıfatın başına the most kelimesi getirilerek yapılır. important the most important (önemli en önemli) difficult the most difficult (zor en zor) expensive the most expensive (pahalı en pahalı) Bazı sıfatlar düzensiz olup yukarıdaki kurallara uymaz. good the best (iyi en iyi) bad the worst (kötü en kötü) little the least (Küçük en küçük) much the most (çok en çok) far the farthest/the furthest (uzak en uzak) Superlative yapı kullanılırken sıfatların başına mutlaka the getirilir. Ali is the tallest boy in the class. (Ali sınıfın en uzun boylu öğrencisidir.) İstanbul is the biggest city of Turkey. (İstanbul Türkiye nin en büyük şehridir. ) Ersin is the cleverest boy in the classroom. (Ersin sınıfın en akıllı öğrencisidir.) 53

54 Cheetah is the fastest animal in the world. (Çitalar dünyanın en hızlı hayvanıdır.) ADJECTIVES COMPARATIVE DEGREE SUPERLATIVE DEGREE fine (güzel) finer (daha güzel) the finest (en güzel) wide (geniş) wider (daha geniş) the widest (en geniş) large (büyük,geniş) larger (daha geniş) the larger (en geniş) late (geç) later (daha geç) the latest (en geç) nice (güzel) nicer (daha güzel) the nicest (en güzel) safe (güvenli) safer (daha güvenli) the safest (en güvenli) young (genç) younger (daha genç) the youngest (en genç) new (yeni) newer (daha yeni) the newest (en yeni) long (uzun) longer (daha uzun) the longest (en uzun) thick (kalın) thicker (daha kalın) the thickest (en kalın) clean (temiz) cleaner (daha temiz) the cleanest (en temiz) cheap (ucuz) cheaper (daha ucuz) the cheapest (en ucuz) poor (fakir) poorer (daha fakir) the poorest (en fakir) rich (zengin) richer (daha zengin) the richest (en zengin) light (hafif) lighter (daha hafif) the lightest (en hafif) strong (güçlü) stronger (daha güçlü) the strongest (en güçlü) weak (zayıf,güçsüz) weaker (daha zayıf) the weakest (en zayıf) cool (serin) cooler (daha serin) the coolest (en serin) 54

55 small (küçük) smaller (daha küçük) the smallest (en küçük) cold (soğuk) colder (daha soğuk) the coldest (en soğuk) old (yaşlı, eski) older (daha yaşlı,daha eski) the oldest (en yaşlı, en eski) hot (sıcak) hotter (daha sıcak) the hottest (en sıcak) fat (şişman) fatter (daha şişman) the fattest (en şişman) clever (akıllı) cleverer (daha akıllı) the cleverest (en akıllı) fast (hızlı) faster (daha hızlı) the fastest (en hızlı) fancy (süslü) fancier (daha süslü) the fanciest (en süslü) happy (mutlu) happier (daha mutlu) the happiest (en mutlu) heavy (ağır) heavier (daha ağır) the heaviest (en ağır) easy (kolay) easier (daha kolay) the easiest (en kolay) busy (meşgul) busier (daha meşgul) the busiest (en meşgul) dirty (kirli) dirtier (daha kirli) the dirtiest (en kirli) early (erken) earlier (daha erken) the earliest (en erken) ugly (çirkin) uglier (daha çirkin) the ugliest (en çirkin) pretty (hoş) prettier (daha hoş) the prettiest (en hoş) lazy (tembel) lazier (daha tembel) the laziest (en tembel) funny (eğlenceli) funnier (daha eğlenceli) the funniest (en eğlenceli) difficult (zor) more difficult (daha zor) the most difficult (en zor) comfortable (rahat) more comfortable (daha rahat) the most comfortable (en rahat) famous (ünlü) more famous (daha ünlü) the most famous (en ünlü) boring (sıkıcı) more boring (daha sıkıcı) the most boring (en sıkıcı) handsome (yakışıklı) more handsome (daha yakışıklı) the most handsome (en yakışıklı) dangerous (tehlikeli) more dangerous (daha tehlikeli) the most dangerous (en tehlikeli) delicious (lezzetli) more delicious (daha lezzetli) the most delicious (en lezzetli) 55

56 expensive (pahalı) more expensive (daha pahalı) the most expensive (en pahalı) crowded (kalabalık) more crowded (daha kalabalık) the most crowded (en kalabalık) hardworking (çalışkan) more hordworking (daha çalışkan) the most hardworking (en çalışkan) interesting (ilginç) more interesting (daha ilginç) the most interesting (en ilginç) beautiful (güzel) more beautiful (daha güzel) the most beautiful (en güzel) many (çok) much (çok) more (daha çok) more (daha çok) the most (en çok) (sayılabilen isimlerle) the most (en çok ) (sayılamayan isimlerle) good (iyi) better (daha iyi) the best (en iyi) bad (kötü) worse (daha kötü) the worst (en kötü) little (az) less (daha az) the least (en az) far (uzak) farther / further (daha uzak) the farthest / the furthest (en uzak) 3. Aşağıdaki sıfatların comparative ve superlative şekillerini yazınız. Adjective Comparative Superlative 1. big 2. old 3. expensive 4. good 5. young 6. interesting 7. little 8. cheap 9. far 10. slow 56

57 4. Doğru olan kelimeyi işaretleyiniz. 1. A dog is big / bigger than a rabbit. 2. It was cold at the weekend but today the weather is gooder / better. 3. I think maths is difficulter / more difficult than English. 4. In Kuwait water is expensiver / more expensive than petrol. 5. Emre is 8 and Ayşe is 13, Emre is young / younger than Kim. 6. Can you speak a bit loud / louder please, I can t hear you. 7. My bicycle is big / bigger than your bicycle. 8. The Grand Hotel is expensiver / more expensive than the King hotel. 9. I feel gooder / better than yesterday. 10. My brother is taller / more than me. 5. Doğru olan kelimeyi işaretleyiniz. 1. Linda is most intelligent / the most intelligent girl in the school. 2. My father is the older / the oldest member of our family. 3. Büyükada is is the more interesting / the most interesting island I have ever visited. 4. This car is the more expensive / the most expensive car in the world. 5. Whale is biggest / the biggest animal in the world. 6. Michael is the younger / the youngest worker in the factory. 7. Antalya is the hot / the hottest city in Turkey. 8. Greenland is the larger / the largest island in the world. 9. A tortoise is slowerest / the slowest animal. 10. Antarctica is the colder / the coldest continent in the world. 57

58 6. Boşlukları, parantez içindeki sıfatların comparative şekli ile doldurunuz. 1. A car is... (expensive) than a motorbike. 2. This armchair is... (comfortable) than the others. 3. Yozgat is... (small) than Kırıkkale. 4. Ayla is... (fat) than Leyla. 5. My room is... (clean) than my sister s room. 6. Apples are... (healthy) than chips. 7. Motorbikes are... (fast) than bikes. 8. A lion is... (heavy) than a dog. 9. Winter is... (cold) than Autumn. 10. Ali is... (tall) than Ahmet. 7. Boşlukları, parantez içindeki sıfatların superlative şekli ile doldurunuz.. 1. Pelin is... (tall) of the three children. 2. Geography is... (interesting) lesson. 3. Anaconda is the... (poisonous) snake in the world. 4. Banana is... (sweet) fruit for me. 5. Erzurum is... (cold) city in Turkey. 6. Health is... (important) thing in the world. 7. A turtoise is... (slow) walking animal. 8. Winter is... (cold) season. 9. Mount Ağrı is... (high) mountain in Turkey. 10. Kızılırmak is... (long) river in Turkey. 58

59 PART THREE Modal Verbs (Model Fiilleri) Modal verb ler ihtimal, yeterlilik, izin verme, izin isteme, rica etme, öneride bulunma, beklenti ve yasak ifade eder. Modalların başlıcaları şunlardır: can, could, would, may, should, must : Can : Yetenek, olasılık ve rica bildirir. Yetenek: Ali can ride a horse. (Ali ata binebilir.) Can you speak Arabic? (Arapça konuşabilir misin?) İhtimal: It can snow tomorrow. (Yarın kar yağabilir.) Don t drive so fast. You can hava an accident. (Bu kadar hızlı sürme, kaza yapabilirsin.) Rica: Can you help me? (Bana yardım edebilir misin?) Can I use your telephone, Tom? (Telefonunu kullanabilir miyim,tom?) Can I come in? (İçeri girebilir miyim?) 59

60 Could : Geçmiş yetenek, geleceğe dönük düşük oranlı olasılık, kibarca ricada bulunmak ve izin almak için kullanılır. My grandfather could ride a horse when he was young. (Büyükbabam gençken ata binebilirdi.) I couldn t speak English at the age of 18. (18 yaşındayken İngilizce konuşamıyordum.) Geleceğe Dönük Düşük Oranlı Olasılık: It could snow tomorrow. (Yarın kar yağabilir.) You could be famous. (Ünlü olabilirsin.) Kibarca Rica ve İzin Alma Could you help me to clean the house, darling? (Evi temizlememe yardım edebilir misin,canım?) Could I take your umbrella? I can t find mine. (Şemsiyeni alabilir miyim? Kendiminkini bulamıyorum.) 60

61 Would : Ricada bulunmak ve geçmiş alışkanlıkları belirtmek için kullanılır. Ricada Bulunmak: Would you close the window? It is cold. Would you close the window? It is cold. (Camı kapatabilir misin? Çok soğuk.) Would you help me to carry the box? (Kutuyu taşımama yardım eder misin?) Geçmiş Alışkanlık: My grandfather would tell me Nasreddin Hodja stories when I visited him. (Büyükbaba onu ziyaret ettiğimde bana Nasrettin Hoca fıkraları anlatırdı.) I would drink two glasses of milk everyday when I was a child. (Küçükken günde iki bardak süt içerdim.) 61

62 May : Kibarca izin isteme, olasılık ve dua ederken kullanılır. İzin İsteme: May I come in? (İçeri girebilir miyim?) May I come in? May I use your pen? (Kaleminizi kullanabilir miyim?) Olasılık: The roads are slippery. Be carefull! You may fall down. (Yollar kaygan. Dikkat et! Düşebilirsin.) Look carefully! You may find it. (Dikkatli bak! Bulabilirsin.) Dua Ederken: May God with you! (Allah a emanet ol!) 62

63 May God help you! (Allah yardımcın olsun!) Should : Tavsiyede bulunmak için kullanılır. You shouldn t eat junk food. (Abur cubur yememelisin.) You shouldn t eat junk food. You are tired. You should have a rest. (Yorgunsun. Dinlenmelisin.) Ali has an important exam tomorrow. He should study. (Ali nin yarın önemli bir sınavı var. O çalışmalı.) You should listen to your parent s advise. (Anne babanın tavsiyelerini dinlemelisin.) 63

64 Must : Zorunluluk ve yasak belirtir. You must stop at the red light. (Kırmızı ışıkta beklemelisin.) You must stop at the red light. You must do your homework or the teacher will punish you. (Ödevini yapmak zorundasın yoksa öğretmen seni cezalandırır.) You mustn t pick up the flowers. (Çiçekleri koparmamalısın.) You mustn t drive over the speed limit. (Hız limitinin üzerinde araç sürmemelisin.) 8. Doğru olan kelimeyi işaretleyiniz. 1. He can / may swim well. He is a good swimmer. 2. He always makes accidents. He can / can t drive well. 3. May / Must I borrow your pen? 64

65 4. You must / mustn t park your car here. It is forbidden. 5. It may / should snow. It is freezing cold. 6. You are tired you should / shouldn t have a rest. 7. I could / can swim when I was a child. 8. Would / Should you close the window? It is very cold. 9. You must / mustn t pick up the flowers. It is forbidden. 10. You are overweight.you shouldn t / must eat much. 9. Boşluklara uygun olan kelimeyi getiriniz. 1. When I was young. I... (could / should) run very fast. 2. I have a terrible toothache. I think I... (should / shouldn t) take a painkiller. 3. You... (must / mustn t) speak loudly in the library. 4. You have no money. You... (can / can t) buy that jacket. 5. It is very hot in here. You... (should / can t) turn off the heating. 6. I lost my keys in the dark and I... (shouldn t / couldn t) find it. 7. I... (can / may) speak English, German and Arabic. 8. I think we are lost. We... (must / may) call for help. 9. Parents... (should / shoudn t) take care of their children (Should / Would) you like to have a cup of coffee? 10. Boşlukları should, must, could, mustn t, can t, can ile doldurunuz. 1. You... wait when the light is red. 2. You... cross when the light is red. 3. He is very tired. He... have a rest. 65

66 4. I... run very fast when I was young. I was a good runner. 5. Excuse me sir!... I come in? you like to have a cup of tea? 7. I... ride a horse, but I can t ride a bike. 8. He is too short. He... reach the seeling you help me to carry the box. It is too heavy. 10. You... see a doctor. You look pale. 66

67 UNIT TWO (TEST) 1. The film was... than I thought. A) gooder B) best C) the best D) better 2. The Museum of Anatolian Civilization is... museum in Turkey. A) big B) bigger C) the biggest D) more big 3. Our house is... than our neighbours. A) big B) biggest C) the bigger D) bigger 4. Planes are... than busses. A) expensive B) more expensive C) expensiver B) the more expensive 5. The... difficult problem was the last one. A) more B) most C) much 67

68 D) many 6. Kızılırmak is... river in Turkey. A) the longer B) the longest C) longest D) longer than 7. This necklace is... than the last one you bought me. A) more expensive B) the more expensive C) expensiver D) the most expensive 8. Vegetables are... than starcy food. A) healthy B) healthier C) more healthier D) the healtiest 9. Mount Everest is... mountain in the world. A) high B) higher C) the higher D) the highest 10. Ali is 45 years old. Ayhan is 42 years old. A) Ali is older than Ayhan. B) Ayhan is older than Ali. C) Ali is younger than Ayhan. 68

69 D) Ali is oldest than Ayhan. 11. Russia is... than Germany. A) large B) largest C) larger D) the large 12. Carrots are... for you than cookies. A) good B) gooder C) bad D) better 13. I am... than my brother. A) tall B) taller C) the tallest D) the taller 14. A cat is... than a dog. A) lovely B) most lovelier C) the most lovely D) lovelier 15. There are four cars in the car park. Our car is.... A) new B) newer C) most new 69

70 D) the newest 16. Summer is the... season in our country. A) the hot B) hottest C) hotter D) the hotter 17. Ayşe is... than Emre at school. A) successful B) more successful C) the most succcessful D) successfullest 18. You play chess... than me. A) good B) gooder C) bad D) better 19. The weather is... than yesterday. There is a bad storm and it is very cold. A) good B) gooder C) worse D) worser 20. Excuse me where is the... post office. A) near B) nearer C) nearest 70

71 D) the nearest 21. Who is... footballer in Turkey? A) the goodest B) the good C) gooder D) the best 22. Tea is... than coffee in our country. A) popularer B) more popular C) the more popular D) the most popular 23. Mr. Anderson is... teacher in our school. A) good B) goodest C) the goodest D) the best 24. You... stop smoking. It is very dangerous for your health. A) sholdn t B) mustn t C) should D) can 25. It is very noisy. I... hear you. A) can B) can t C) must D) should 71

72

73 UNIT THREE VALUES (DEĞERLER)

74 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda; 1. Konu ile ilgili soruları cevaplandırabilecek, Ramazan Bayramı ile ilgili bir okuma parçasını okuyup anlayacak, 2. The Present Perfect Tense konusunu öğrenecek, 3. Durum zarflarını öğrenecek ve cümle içinde kullanabileceksiniz. NASIL ÇALIŞMALIYIZ Konu içinde ilk kez karşılaştığınız kelimeleri ve kalıpları okuma parçasının sonunda verilen tablodan öğreniniz. Alıştırmalara başlamadan önce yönergeyi dikkatle okuyunuz. Alıştırmaların başında verilen örnekleri dikkatle inceleyiniz ve ondan sonra alıştırmaları çözmeye başlayınız. Alıştırmaları çözdükten sonra cevap anahtarında kontrol ederek yanlış yaptığınız alıştırmanın konusuna tekrar çalışınız. 74

75 Ramadan Feast (Ramazan Bayramı) PART ONE Tomorrow is Ramadan Feast. I am waiting for it impatiently. We have finished the preparations for the feast. My father has bought new clothes for me and my brother. My mother has cooked delicious meals. She has made stuffed vine leaves. This is very popular in Turkey. She also has made our traditional dessert Baklava. Now I am fasting but tomorrow I will eat all of them. My mother and sister has cleaned the house. We are going to wake up early in the first day of the Ramadan Feast. Because my father and I are going to mosque for the Feast pray. My father has taught me how to do the Ramadan Feast pray. After the pray we will congratulate each other s feast in the mosque. At home my mother is going to prepare us a big breakfast. I am looking forward to it. Because I am fasting and I haven t had breakfast for four weeks. Instead of breakfast we have sahur in the month of Ramadan. The time of sahur is before the dawn. 75

76 Ramadan in İstanbul has a different meaning for me. I am going to collect candy from neighbours. Children go to their neighbours, kiss their hands and get candies and pocket money from them. May be this is the reason why I like this feast very much. Children call it Sugar Feast. We are going to visit our relatives, especially older ones and kiss their hands. In the past there were shadow plays, such as Karagöz and Hacivat. Children could go to the places where entertainment were held and would watch them with great pleasure during the Ramadan Feast. People fastened their relationships in the past in Ramadan month. But nowadays, some people use Ramadan Feast as a holiday. Instead of visiting relatives, friends and neighbors, they prefer going on holiday. A good tradition is going to disappear slowly. I hope we can keep this tradition alive. Words: Kelimeler Ramadan Feast : Ramazan Bayramı mosque : cami impatiently : sabırsızca reason : sebep Sugar Feast : Şeker Bayramı pocket money : cep harçlığı shadow play : gölge oyunu congradulate : tebrik etmek dawn : seher vakti everybody : herkes feast pray : bayram namazı prepare : hazırlamak looking forward to : dört gözle beklemek breakfast : kahvaltı different : farklı meaning : anlam fasting : oruç tutmak instead of : nın yerine candy : şeker 76

77 1. Doğru olan kelimeyi işaretleyiniz. 1. People wake up early / late on the Ramadan Feast. 2. Everybody goes to the mosque on Monday / the feast. 3. People prefered to go on holiday in the past / nowadays. 4. Children collect candies / stamps during the feast. 5. People buy new / old clothes for the feast. 2. Metni okuyunuz ve soruları cevaplandırınız. 1. Are they going to wake up early in the morning in the first day of the Ramadan feast? 2. What do his father and he do early in the morning in the Ramadan feast? 3. Are they going to make a big breakfast? 4. What do people nowadays do in the Ramadan feast? 5. Do people put on new clothes for the feast? 6. Why is the tradition going to disappear slowly? 7. Is he going to collect candies from neighbours? 8. Are they going to visit their relatives? 9. Do everybody congratulate each other feast in the mosque? 10. Does Ramadan have a different meaning in İstanbul? 77

78 PART TWO Present Perfect Tense Present Perfect Tense geçmişte başlamış, etkisi veya kendisi devam eden olayları, geçmişte yapılan ve zamanı belli olmayan olayları anlatırken kullanılır. Bu zamanda fiil Olumlu cümlede fiil I/you/we/they have He/she/it has Olumsuz cümlede I/you/we/they haven t He/she/it hasn t Soru cümlesinde Have I/you/we/they Has he/she/it S + have / has V3 + O I have studied lesson. (Ders çalıştım.) She has studied lesson. (O ders çalıştı.) S + haven t / hasn t V3 + O I haven t studied lesson. (Ders çalışmadım.) She hasn t studied lesson. (O ders çalışmadı.) Have / Has + S + V3 + O Have you studied lesson? (Ders çalıştın mı?) Has she studied lesson? (O ders çalıştı mı?) I have drunk milk. (Süt içtim.) She hasn t done her homework. (O henüz ödevini yapmadı.) Have you done your homework? (Ödevini yaptın mı?) 78

79 Present Perfect Tense te fiil 3. hâlde kullanılır. Düzenli fiillerin sonuna ed getirilir. Düzensiz filler aşağıdaki tabloda verilmiştir: Geçmişte yapılmış ve etkisi devam eden eylemleri anlatırken kullanılır: 1. Hâli (Base Form) 2. Hâli (Past Simple) 3. Hâli (Past Participle) Türkçe Anlamı be was-were been olmak beat beat beaten vurmak become became become olmak begin began begun başlamak bend bent bent bükmek bet bet bet bahse girmek bite bit bitten ısırmak blow blew blown esmek break broke broken kırmak bring brought brought getirmek build built built inşa etmek burn/burned burnt/burned burnt/burned yakmak buy bought bought satın almak catch caught caught yakalmak choose chose chosen seçmek come came come gelmek cost cost cost değer biçmek cut cut cut kesmek deal dealt dealt anlaşmak 79

80 dig dug dug kazmak do did done yapmak draw drew draw çekmek dream dreamed dreamt dreamed dreamt rüya görmek drive drove droven araba sürmek drink drank drunk içmek eat eate eaten yemek yemek fall fell fallen düşmek feed fed fed beslenmek feel felt felt hissetmek fight fought fought dövüşmek find found found bulmak fly flew flown uçmak forbid forbade forbidden yasaklamak forget forgot forgotten unutmak forgive forgave forgiven affetmek freeze froze frozen donmak get got gotten elde etmek give gave given vermek go went gone gitmek grow grew grown büyümek hang hung hung asmak have had had sahip olmak hear heard heard duymak hide hid hidden saklamak 80

81 hit hit hit vurmak hold held held tutmak hurt hurt hurt saklamak keep kept kept saklamak know knew known bilmek lay laid laid yaymak lead led led rehberlik etmek learn learnt/learned learnt/ learned öğretmek leave left left ayrılmak lend lent lent ödunç vermek let let let izin vermek lie lay lain yalan söylemek lose lost lost kaybetmek make made made yapmak mean meant meant anlamına gelmek meet met met buluşmak pay Paid paid ödemek put put put koymak read read read okumak ride rode ridden binmek ring rang rung çalmak rise rose risen yukselmek run ran run koşmak say said said ödemek see saw seen görmek 81

82 sell sold sold satmak send sent sent göndermek show showed showed göstermek shut shut shut kapamak sıng sang sung şarkı söylemek sit sat sat oturmak sleep slept slept uyumak speak spoke spoken konuşmak spend spent spent harcamak stand stood stood ayakta durmak swim swam swum yüzmek take took taken almak teach taught taught öğretmek tear tore torn yırtmak tell told told anlatmak think thought thought düsünmek throw threw thrown fırlatmak understand understood understood anlamak wake woke woken uyanmak wear wore worn giymek win won won kazanmak write wrote written yazmak I have seen that film before. (O filmi daha önce izledim.) 82