Şişecam dan 9 ayda 583 milyon TL net kâr

Transkript

1 Şişecam Topluluğu Dergisi Kasım-Aralık 2011 Sayı: 283 Şişecam dan 9 ayda 583 milyon TL net kâr Paşabahçe den Konuşan Paralar, Sikkeler Koleksiyonu Şişecam ın 76 yıllık öyküsü İş Bankası Müzesi nde

2 Paşabahçe Cam Sanayii ve Ticaret A.Ş. Kırklareli Fabrikası Nisan 1982 tarihinde inşaatına başlanmış olan Paşabahçe Cam San. ve Tic. A.Ş. Kırklareli Fabrikası nda, 1984 yılında soda camı ile Paşabahçe markası altında üretime başlanmıştır. Bu üretime, 1996 yılında Topkapı Teknik Cam San. A.Ş. den Kırklareli Fabrikası na taşınması ile, Borcam markası altında borosilikat camı üretimi de eklenmiştir yılında ise, Şişecam Cam Araştırma Merkezi nin uzun araştırmaları sonucunda elde edilen kristal cam kompozisyonu ile f&d markası altındaki üretime başlanmıştır. Bugün fabrika, üç farklı tip cam kompozisyonunda otomatik üretim yapmaya devam etmektedir. Fabrikada soda camından üfleme, pres ve ayaklı bardaklar ile sertleştirilmiş pres üfleme ve savurma ürünler üretilmektedir. Borosilikat camından ısıya dayanıklı pres sofra ve mutfak eşyası üretilmekte; kurşunsuz kristal camdan ise üst segment ev ve ikram kesimlerine hitap eden ayaklı bardak ve hediyelik masa üstü pres ürünlerin üretimi devam etmektedir. Ayrıca tezyinat atölyelerinde tabak, bardak ve kana baskı makinelerinde termoplastik boya baskı ile ürünlerin katma değerleri artırılmaktadır. Fabrikada forehearthtan renkli cam üretimi yapılabilmekte olup; iki soda camı fırını, bir borosilikat cam fırını ve bir kristal cam fırını olmak üzere toplam dört fırın ile çalışılmaktadır. Paşabahçe Kırklareli Fabrikası nda 1025 kişi (165 memur, 860 işçi) istihdam edilmektedir.

3 Ç NDEK LER Kasım-Aralık 2011 Yıl 52 Sayı 283 Sahibi & Yazı İşleri Müdürü Dr. Yıldırım Teoman Yönetim Yeri İş Kuleleri, Kule Levent-İSTANBUL Tel: (0212) Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. ile bağlı kuruluşların personeli için iki ayda bir adet yayınlanır. Ücretsiz dağıtılır. Yayına Hazırlayan Dünya Yayıncılık A.Ş. Kavacık Mah. Balamir Sokak No: 7 Beykoz - İstanbul Tel: Renk Ayrımı ve Baskı Dünya Yayıncılık A.Ş. GLOBUS Dünya Basınevi 100. Yıl Mah Bağcılar - İstanbul Tel: Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın Şişecam Dergisi nde yayınlanan yazı ve fotoğraflar kaynak gösterilmeden kullanılamaz Haberler Şişecam dan 9 ayda 583 milyon TL net kâr 4 Glassman Turkey de enerji verimliliğine dikkat çekildi 5 Paşabahçe den Konuşan Paralar, Sikkeler Koleksiyonu 6 'Cam Yeniden Cam' projesi şimdi de Zeytinburnu nda 10 Trakya Cam dan inşaat sektörüne büyük destek 11 Şişecam ın 76 yıllık öyküsü İş Bankası Müzesi nde 12 Priedemann, Trakya Cam ın desteğiyle Türkiye de 15 "Atatürk ün Düşünce Yapısını Etkileyen Düşünürler, Kaynaklar ve Olaylar" 18 İnsan Kaynakları Y Kuşağı 16 Bas ndan 24 Personel Haberleri 25 Endüstri ilişkileri 30 Sağl k 31 Kolesterol ikilemi Şişecam Kasım-Aralık

4 HABERLER 2011 yılı dokuz aylık finansal sonuçları açıklandı Şişecam dan 9 ayda 583 milyon TL net kâr Şişecam ın 2011 yılı Ocak-Eylül döneminde net satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artışla 3 milyar 688 milyon TL ye ulaşırken, net kârı 583 milyon TL oldu. Sişecam Topluluğu, 2011 yılının ilk dokuz ayında toplamda 3 milyar 688 milyon TL lik satış geliri elde etti. Şirketin dokuz aylık finansal sonuçlarına göre, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla satışları yüzde 19 artarken, Şişecam Topluluğu net kârı da yüzde 88 artışla 583 milyon TL ye ulaştı. Şişecam Topluluğu, Ocak Eylül 2011 dönemi toplamında hem cam üretiminde hem de soda üretiminde yüzde 14 oranında artış sağladı. Topluluk, yurtiçi ve yurtdışındaki kuruluşlarında toplam 2,9 milyon ton cam, 1,4 milyon ton soda üretimi gerçekleştirdi. Şişecam Topluluğu nun 9 aylık performansını değerlendiren Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdür Prof. Dr. Ahmet Kırman, 2011 yılı Temmuz-Eylül üç aylık döneminde konsolide satışların önceki üç aylık dönem satışlarına yakın seviyede 1,3 milyar TL olarak gerçekleştiğini, dokuz ay sonunda 3,7 milyar TL hacmine yaklaşan satışların, 2010 yılı aynı dönemine göre yüzde 19 oranında artış gösterdiğini belirtti. Prof. Dr. Kırman, 2011 Eylül sonu itibariyle dört üretim grubunda da satışların önceki yıl satışlarına kıyasla iki haneli oranlarda büyüme kaydettiğini, grupların konsolide satışlar içerisindeki dengeli satış paylarını muhafaza ettiğini, 4,8 milyar TL olan yıl sonu konsolide satış hacmi hedefine ulaşabileceklerini ifade etti. Toplam satışlar içindeki, Türkiye den yapılan ihracat ile yurtdışı üretimden satışların toplamını ifade eden uluslararası satışların payının yüzde 48 mertebesinde olduğunu belirten Prof. Dr. Kırman, Eylül sonu itibariyle topluluğun Türkiye den yapılan ihracatının 676 milyon dolar seviyesinde, geçen yıldan yüzde 17 oranında daha yüksek bir hacimde gerçekleştiğini belirtti. Kârlılıkta büyük artış Prof. Dr. Ahmet Kırman, 2011 yılı Temmuz-Eylül üç aylık döneminde; 207,2 milyon TL düzeyindeki toplam net kârın 14,6 milyon TL, 182,3 milyon TL olan ana ortaklık payına düşen net kârın ise 4,6 milyon TL tutarıyla önceki üç ayın gerisinde kaldığını, birikimliye bakıldığında ise Eylül ayı sonunda 582,9 milyon TL düzeyindeki toplam 492,3 milyon TL ana ortaklık payına düşen net kârın, sırasıyla önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 88 ve yüzde 84 oranında artış gösterdiğini açıkladı. Prof. Dr. Kırman, Eylül sonu itibariyle 1 milyar TL yi aşan bir FAVÖK hacmine ulaşıldığını, brüt kâr marjının yüzde 34, FAVÖK marjının yüzde 27 olarak gerçekleştiğini belirtti yılı ilk dokuz ayı sonu itibariyle, 2,9 milyon tona yaklaşan toplam cam, 1,4 milyon ton seviyesindeki soda üretim hacimlerinin her ikisinin birden geçen yıla göre yüzde 14 oranında artış gösterdiğini belirten Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdür Prof. Dr. Ahmet Kırman, sözlerini; Ekim ayından geçerli olarak doğal gaz ve elektrik fiyatlarında meydana gelen yükselmenin yanında faaliyet göstermekte olduğumuz bölgeler, ihracat pazarları ve genel olarak dünyada talebin bir miktar yavaşlama eğilimine girmesi paralelinde ülkemiz başta olmak üzere tüm pazarlarda görülen rekabetteki artışın kâr marjlarında bir miktar baskı yarataca- 4 Şişecam Kasım-Aralık 2011

5 ğını, bu gelişmelerin kârlılık üzerindeki olumsuz etkilerini minimize etmeye yönelik alınabilecek önlemleri değerlendirmekte olduklarını ifade ederek sürdürdü. Yatırımlar ivme kazanacak Topluluğun Türkiye, Rusya ve Bulgaristan da; Düzcam, Cam Ambalaj ve Cam Eşyası üretim kapasitelerinin artırılmasına yönelik alınmış yeni yatırım kararlarını uygulamaya başladıklarını ifade eden Prof. Dr. Ahmet Kırman; Daha önce kamuya açıklanmış olan yeni yatırımların üç yıl zarfında kademeli şekilde tamamlanarak devreye alınmasının hedefliyoruz. Yatırımların hitap edeceği pazarların hem krizden nispeten daha az etkilenmiş olduklarını, hem de önümüzdeki yıllarda yüksek büyüme potansiyeli taşıdıklarını düşünüyoruz dedi. Bu yıl içinde önceden başlamış yatırımlar için 489 milyon TL düzeyinde harcama yapıldığını, yüksek tutarda likit kaynaklara sahip olmanın, yatırımların finansmanı anlamında kendilerine önemli bir avantaj sağladığını ifade eden Prof. Dr. Kırman, Mali yapımızı; Topluluğun istikrarlı büyüme çizgisindeki devamlılığı koruyacak, önümüzdeki yıllarda büyümemizi destekleyecek şekilde daha da güçlendirmeyi hedefliyor, bunun sağlanabilmesi için izlenecek politikalarla ilgili değerlendirmeleri, global ekonomilerin içinde bulunduğu zorlu koşulları da dikkate alarak sürekli yapıyoruz diyerek sözlerini tamamladı. Glassman Turkey de enerji verimliliğine dikkat çekildi Sheraton Ataköy de Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen teknoloji fuarı Glassman Turkey, çeşitli konferanslara da ev sahipliği yaptı. Bu kapsamda Araştırma Teknoloji Genel Müdür Yardımcılığından konferansa konuşmacı olarak katılan Proje Mühendisi Levent Kaya, Şişecam ın enerji verimliliği alanında yaptığı çalışmaları katılımcılarla paylaştı. Enerji ve çevre üzerindeki etkileri konusunda Şişecam ın perspektifini ortaya koyan Levent Kaya, özellikle Kyoto Protokolü çerçevesinde, Türk cam sanayii için konulacak kotalara uyulması söz konusu olduğunda; enerji verimini artırmaya yönelik yapılacak yatırımların ürün maliyetleri üzerinde olumsuz etkiler yaratacağına dikkat çekti. Kaya, bu nedenle fosil enerjinin yoğun olarak kullanıldığı cam ergitme fırınlarında tasarım kriterlerinin iyileştirilerek enerji veriminin artırılmasına yönelik çalışmaların giderek önem kazanacağını vurguladı. Levent Kaya, bu kapsamda yapılan çalışmalar konusunda genel başlıklar altında bilgi verdi. Su sektörüne sağlık ve şıklık cam şişeler ile geldi Su sektöründe cam ambalajlı ürünler, farklı hacim ve markalarla çeşitlenmeye devam ediyor. Yeni cam şişeleriyle tüketici ile buluşan en yeni markalar Sırma Su, Damla Su ve Pınar Su oldu. Şişe tasarımı ile suya artı bir güzellik katan Sırma nın yanı sıra, eski ambalajını yenileyen Pınar Su ve Coca- Cola tarafından piyasaya sunulan Damla Su, cam şişeleri ile raflarda şıklık ve sağlığı bir arada sunuyor. Şişecam Kasım-Aralık

6 HABERLER Paşabahçe den Tarih Kültür Cam Koleksiyonları nın 11 incisi: Konuşan Paralar, Sikkeler Koleksiyonu Paşabahçe Mağazaları, sınırlı sayıda ürettiği dekoratif objelerden oluşan Tarih-Kültür-Cam Koleksiyonları ile kültürel mirası koruma ve gelecek kuşaklara aktarma misyonunu sürdürüyor. Paşabahçe Mağazaları nın Tarih- Kültür-Cam Koleksiyonları nın 11 incisi Konuşan Paralar, Sikkeler Koleksiyonu adıyla; çok kültürlü Anadolu tarihine, objektif birer tarih vesikası olan sikkeler üzerinden ışık tutuyor. Konuşan Paralar, Sikkeler Koleksiyonu nun tanıtım gecesinde konuşan Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdür Prof. Dr. Ahmet Kırman, Türkiye nin en köklü şirketlerinden Şişecam olarak, Paşabahçe Mağazalarımız aracılığıyla kültürel mirasımıza sahip çıkmaktan, bu mirasın geniş kitlelerce tanınmasına katkıda bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. İnsanlık için dönüm noktalarından biri olan paranın Anadolu topraklarında doğuşundan başlayarak gelişimini yansıtan bu özel koleksiyon, bizim üstlendiğimiz misyonun önemini bir kez daha ortaya koymuştur dedi. Dünyanın önde gelen cam üreticilerinden Şişecam a Topluluğuna bağlı Paşabahçe Mağazaları nın bugüne kadar 10 ayrı başlıkta hazırladığı koleksiyonlara bir yenisi eklendi. Daha önce Anadolu Medeniyetleri, Osmanlı, Camda Mavi Beyaz, Mineli Camlar, Camda Sanatlı Yazı, Mozaik, 7, Aşure, İstanbul ve Kristalin Çiniler temalarıyla hazırlanan koleksiyonların sonuncusu Konuşan Paralar, Sikkeler Koleksiyonu adını taşıyor. Paşabahçe Tarih- Kültür-Cam Koleksiyonu nun 11 incisini oluşturan yeni koleksiyonda, sınırlı sayıda üretilen toplam 20 eser yer alıyor. Son koleksiyonla birlikte Tarih-Kültür Cam Koleksiyonu nda özel olarak tasarlanan ve sınırlı sayıda üretilen toplam eser sayısı 382 ye ulaşırken, bunlardan 143 adedi limitini doldurduğu için artık üretilmiyor. Şişecam ın 2012 yılı için hazırladığı Konuşan Paralar, Sikkeler Koleksiyonu adlı yeni koleksiyonda yer alan eserler, çok kültürlü Anadolu tarihine objektif birer tarih vesikası olan sikkeler üzerinden ışık tutmayı amaçlıyor. Arkeolojik araştırmalarla elde edilen bulguların değerlendirilmesinde kullanılan önemli bir kaynak olan sikkelerin antik çağlardan başlayıp 19. yy a kadar Anadolu coğrafyasının kültürel, siyasal, dini, ekonomik durumunu yansıtan bir tür ayna niteliği taşıdığından yola çıkan Paşabahçe; Anadolu da kurulmuş medeniyetlerin, bu topraklara hükmeden hükümdarların, izini bırakanların hikâyelerinin Konuşan Paralar, Sikkeler Koleksiyonu ile farklı bir bakış açısıyla yeniden anlatılmasını sağlıyor. Kırman: Bu koleksiyonlarla kültür mirası bilincini oluşturmaya katkıda bulunuyoruz Şişecam ın Tarih-Kültür-Cam Koleksiyonları ile Anadolu coğrafyasındaki kültürel mirasın çeşitliliğini ve 6 Şişecam Kasım-Aralık 2011

7 derinliğini ortaya koyacak temalar ve eserler oluşturduğunu belirten Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdür Prof. Dr. Ahmet Kırman, Türkiye nin en köklü şirketlerinden biri olan Şişecam olarak, Paşabahçe Mağazalarımız aracılığıyla kültürel mirasımıza sahip çıkmaktan, bu mirasın geniş kitlelerce tanınmasına katkıda bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz dedi. İnsanlık için dönüm noktalarından biri olan paranın Anadolu topraklarında doğuşundan başlayarak gelişimini yansıtan koleksiyonun, Şişecam ın üstlendiği misyonun önemini bir kez daha ortaya koyduğunu söyleyen Kırman, Bu koleksiyonlarla bir taraftan kültür hediyesi ihtiyacını karşılıyoruz; diğer taraftan şirket misyonumuzun bir gereği olarak Kültür Mirası bilincinin oluşturulmasına katkıda bulunuyoruz diye konuştu. Konuşan Paralar, Sikkeler Koleksiyonu nun Anadolu toprağına bereketini katan insanoğlunun binlerce yıl içindeki yaşam şeklini, inançlarını, uzlaşma niyetini, zaferlerini, değişimlerini yansıttığını ifade eden Kırman, Koleksiyonumuzu, bir alışveriş aracı olmanın ötesinde anlamlar taşıyan Anadolu sikkeleri ve onların günümüze aktardığı hikayelerini yansıtacak objelerden oluşturduk dedi. ANKYRA KASE Çıpa görselleri ile süslenmiş Roma İmparatorluk Dönemi sikkelerinden esinlenerek tasarlanmıştır. Kase üzerinde, Ankara daki Augustus tapınağında bulunan Res Gestae Divi Augusti (Tanrısallaşmış Augustus un İcraatları) adı verilen, Augustus un kendi ağzından hayatını ve başarılarını anlattığı anıtsal kitabenin bazı kısımlarından alıntılar yapılmış ve desen olarak uygulanmıştır. Kasenin ayak kısmında ise, Ankara nın Roma İmparatorluk döneminde basılan sikkelerinden alınan tasvirler cam yüzey üzerine uyarlanmıştır. Ankyra Kase, el imalatı kobalt renkli camdan üretilmiştir, eser üzerindeki rölyef desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kulllanılarak dekorlanmıştır. ANTAKYA KADEHİ İsa nın son akşam yemeğinde kullanılan kutsal kadeh formundan esinlenerek üretilmiştir. Kadeh üzerinde desen olarak, Antakya Arkeoloji Müzesi nde sergilenmekte olan geometrik formlu mozaik deseni stilize edilerek kullanılmıştır. Ürün gövdesinde, Antiokheia kentinin çok kültürlü yapısına örnek olarak kentin çeşitli dönemlerinde basılmış 6 adet sikkeden alınan figürler cam yüzey üzerine uyarlanmıştır. Armenia Krallığı, Roma İmparatorluğu ve Bizans dönemlerinde basılmış bu sikkeler bize kentle ilgili sosyal, siyasi ve kültürel konular hakkında bilgiler vermektedir. Antakya Kadehi, el imalatı camdan üretilmiştir. Desenlerin uygulandığı cam yüzey 24 ayar altın yaldız kullanılarak kaplanmış, altın kaplanan yüzeye mozaik doku uygulaması yapılmış ve oluşan her bir mozaik parçacığı özel cam boyası kullanılarak tek tek elde boyanmıştır. APHRODITE NİN AYNASI Aphrodite nin doğanın aynası olma özelliğini simgeler. Gövde, Aphrodisias Aphroditesi nin kült heykelinden esinlenerek enjeksiyon kalıp şekillendirme tekniği ile heykel performansında üretilmiştir. Ürün üzerinde, Roma İmparatorluk Dönemi Aphrodisias sikkesi üzerinden alınan sahne cam yüzey üzerine uyarlanmıştır. Bu sahnede, her iki tarafında birer ufak sütun (cippus) olan alçak bir kaide üzerinde Aphrodite kült heykeli; her bir sütunun üzerinde tek ayakları üzerinde duran ve ellerinde meşale tutan birer Eros; kült heykelinin arkasında dua pozisyonunda bir rahibe oturmuştur. Kült heykelin önünde adak vazosu yer alır. Burada tanrıça Aphrodite'nin kutsanma sahnesi betimlenmiştir. Aphrodite nin Aynası el imalatı camdan üretilmiştir, eser üzerindeki rölyef desenlerin tümü el işçiliği ile dekorlanmıştır. Ürünün kaidesi toros siyah mermerden yapılmıştır. Metal ayna çerçevesi el işçiliği ile bronzdan üretilmiştir. ARTUKLU VAZO Üzerinde, Sivas Divriği Ulu Cami batı taç kapısından alınan çift başlı kartal motifi stilize edilerek kullanılmıştır. Artuklu sikkesinden uyarlanan çift başlı kartal figürleri ise cam yüzeye uygulananarak ürün üzerine monte edilmiştir. Sikkenin orjinali üzerinde çift başlı kartal figürünün yanı sıra duribe bi l Hısn senet 610 (1213), 610/1213 yılında Hısn da darp edilmiştir, yazmaktadır. Artuklu Vazo, el imalatı krem opal, amber ve clear olmak üzere 3 farklı renk camın birarada kullanılmasıyla üretilmiştir, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile eskitme boya kullanılarak dekorlanmıştır. Şişecam Kasım-Aralık

8 HABERLER ASKLEPIOS VAZO Bergama kentinin sağlık propagandası yapan yılanlı sikkelerinden esinlenerek tasarlanmıştır. Vazo üzerinde tıp sembolü olarak kullanılan koruyucu ve şifa verici birbirine sarılmış iki yılan figürü betimlenmiştir. Roma İmparatorluk Dönemi nde basılmış Sağlık Tanrısı Asklepios konulu Bergama sikkelerinden alınan figürler cam üzerine uyarlanmıştır. Bir tarafta, Roma İmparatoru Genç Commodus un sağa bakan büstü, adı ve unvanları ile Sağlık ve Şifa Tanrısı Asklepios ile kızı Hygieia tasvir edilmiştir. Diğer tarafta, Roma İmparatoru Commodus un defne çelenkli sağa bakan büstü, adı ve unvanları ile tahtta oturan Asklepios, sağ elinde tuttuğu pateradan yılan beslerken resmedilmiştir. Asklepios Vazo, el imalatı amber renkli camdan üretilmiştir, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kullanılarak dekorlanmıştır. ASPENDOS KASE M.S. 2. yüzyılda inşa edilmiş olan kentin en önemli yapısı Roma İmparatorluk Dönemi tiyatrosundan esinlenerek tasarlanmıştır. Ürün yüzeyi, eskitme ve taş doku teknikleri kullanılarak dekorlanmıştır. Ürün gövdesinde, Aspendos un çeşitli dönemlerinde basılmış konuşan sikkelerinden alınan ve kolaj çalışması şeklinde uyarlanan 8 adet sikke sahnesi yer almaktadır. Aspendos Kase, el imalatı camdan üretilmiş, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile eskitme boya kullanılarak dekorlanmıştır. BİZANS SÜTUNU Üzerinde, Bizans tarihine damgasını vuran İmparator ve İmparatoriçelere ait sikkeler ile, imparatorluğun tarihindeki dönüm noktalarını anlatan sikkeler seçilmiş ve cam ürün üzerine uyarlanmıştır. Bizans Sütunu, sütun başlığı ve kaidesi Korint düzeni sütun başlıklarından esinlenerek kalıpla şekillendirme tekniğiyle oluşturulmuştur, ürün üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız ve platin yaldız kullanılarak eskitme tekniğiyle dekorlanmıştır. ÇELEBİ MUMLUK 13 yıl süren karanlık dönemin sonunda yeniden aydınlanan Osmanlı Devleti nin Edirne de basılmış sikkelerinden esinlenilerek tasarlanmıştır. Mustafa Çelebi ve Musa Çelebi nin Fetret Devri nde Edirne de bastırdıkları sikkeler cam yüzeyler üzerine uyarlanmıştır. Mustafa Çelebi sikkesinin ön ve arka yüzü ile, Musa Çelebi sikkesinin arka yüzü Edirne Selimiye Camisi kubbesinden alınan motifler ile birlikte desen olarak kullanılmıştır. Çelebi Mumluk, el imalatı siyah camdan üretilmiş, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız ve cam boyası kullanılarak dekorlanmıştır. DURİBE BURSA MUMLUK Bursa nın tarihi Koza Han avlusunda yer alan Şadırvanlı Mescit formundan esinlenerek üretilmiştir. Ürün üzerine Osmanlı Devleti nin Orhan Gazi döneminde basılan sikkesi ile Orhan Gazi türbesinden alınan desenler uyarlanmıştır. Duribe Bursa Mumluk, el imalatı camdan altıgen formunda üretilmiştir, eser üzerindeki rölyef desenlerin tümü el işçiliği ile cam boyası kullanılarak dekorlanmıştır. Alt kaide ve kapak el işçiliği ile döküm metalden üretilmiştir. ERCİYES KANDİL Erciyes Dağı nın her medeniyetin gözünde kutsal bir yere sahip oluşundaki gücünden esinlenilerek tasarlanmıştır. Roma İmparatorluk dönemine ait sikkelerden alınan yazılar yeniden yorumlanarak ürün üzerine uyarlanmıştır. Ürünün metal kaidesi, Erciyes Dağı nın doruğundaki tapınağı simgelemek amacıyla tapınak basamakları ve sütunları formunda dizayn edilmiştir. Erciyes Kandil, el imalatı camdan üretilmiştir, eser üzerindeki rölyef desenlerin tümü el işçiliği ile platin yaldız ve bronz yaldız kullanılarak dekorlanmıştır. Kandilin metal kaidesi el işçiliği ile bronzdan üretilmiştir. KANUNİ ASKI TOPU Üzerinde, Osmanlı İmparatorluğu nun farklı darphanelerinde basılan Osmanlı paralarından alınan desenler cam yüzey üzerine uyarlanmıştır. 12 darphane sikkesi kullanılmıştır. Kanuni Askı Topu, el imalatı camdan üretilmiştir, eser üzerindeki rölyef desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kullanılarak dekorlanmıştır. Askı topunda kullanılan metal zincir el işçiliği ile bronzdan üretilmiştir. KARYA KASE Dünyanın Yedi Harikası ndan biri kabul edilen Mausoleum mezar anıtından esinlenerek tasarlanmıştır. Kase gövdesinin basamaklarla bağlantısı ise sütun kaidesi formunda yapılmış ve üzerinde Karya bölgesiyle özdeşleşen kült sembolü olan çift başlı balta figürü ve Karya sözcüğünün anlamı olan sorguçlu miğfer motifleri kullanılmıştır. Satrap Piksodoros dönemine ait ve M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen sikkedeki Zeus Labraundos (çifte baltalı Zeus) figürü cam yüzey üzerine uyarlanmıştır. Karya Kase, el imalatı turkuaz yeşil renkli camdan üretilmiştir, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile eskitme boya kullanılarak dekorlanmıştır. LİDYA KASE Form olarak Antik Çağ da tanrılara sıvı adağı sunmak için kullanılan phiale kap formundan esinlenerek üretilmiştir. Kasenin tabanında desen olarak, Lydia Kralı Alyattes dönemine tarihlenen (M.Ö ) ilk Lydia elektron sikkelerinde görülen Krallığın armasının sembolü olan aslan motifi cam yüzey üzerine uyarlanmıştır. 8 Şişecam Kasım-Aralık 2011

9 Lidya Kase, el imalatı camdan üretilmiştir, eser üzerindeki rölyef desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar varak yaldız kullanılarak dekorlanmıştır. MELİSSA VAZO Dünyanın Yedi Harikası ndan biri kabul edilen Artemis tapınağından esinlenerek üretilmiştir. Vazo üzerinde Efes kentinin Antik Çağ da basılmış sikkeleri ve kentin kuruluşuyla ilgili taş kabartmalardan alınan sahneler kolaj yapılarak uygulanmıştır. Melissa Vazo, el imalatı camdan üretilmiş, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kullanılarak dekorlanmıştır. NAR KASE Üzerinde Side kentinin çeşitli dönemlerinde basılmış sikkelerinden alınan 6 adet sikke görseli desen olarak uyarlanmıştır. Kasenin gövdesinde kullanılmış olan bitkisel bezeme motifleri antik Yunan ve Roma sanatından alınmıştır. Nar Kase, el imalatı kırmızı camdan üretilmiş, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kullanılarak dekorlanmıştır. SELÇUKLU CAM HAVAN Selçukluların genellikle baharat ve ilaç dövmek amaçlı kullandıkları 11. yüzyıl ve 13. yüzyıl sonuna tarihlenen havanlarından esinlenerek sekizgen formda üretilmiştir. Üzerinde desen olarak Selçuklu geometrik bezeme motifleri kullanılmıştır. Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev in Konya da bastırdığı biri altın diğeri gümüş iki sikke havan gövdesi üzerine desen olarak uyarlanmıştır. Sikkelerin ön yüzlerinde aslan ve güneş motifi, arka yüzlerinde yazı bulunmaktadır. Sikkelerde, II. Gıyaseddin Keyhüsrev in adı ve unvanlarının yanı sıra dönemin Abbasi Halifesi Mustansır ın adı da yazılıdır. Havanın ağız kenarı ve taban kenarında ise, sikkelerde yazan yazılar insan başlı Selçuklu yazı stili ile yeniden yorumlanarak yazılmıştır. Selçuklu Cam Havan, el imalatı camdan sekizgen formda üretilmiştir, eser üzerindeki rölyef desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kullanılarak dekorlanmıştır. SOLOI AMPHORA Antikçağda daha ziyade şarap veya zeytinyağı gibi sıvıları taşımak için kullanılan iki kulplu, dibi sivri amphora formundan esinlenerek üretilmiştir. Vazo gövdesinde, kentin M.Ö. 4. yüzyılda bastığı gümüş sikkelerinin ön yüzündeki miğferli Athena başı simetrik olarak cam yüzey üzerine uyarlanmıştır. Ağız kısmında Soloi kentinin sikkeleri üzerinde görülen yazılar kolaj yapılarak vazonun ağız kenarında ΣΟΛΕΩΝ ΜΟΣ ΣΟΛΕΩΝ ΑΙΡΕ ΣΟΛΕΩΝ (Soloi halkının adı, magistrat isimlerinin kısaltmaları) yazmaktadır. Soloi Amphora, el imalatı bordo renkli camdan üretilmiştir, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kullanılarak dekorlanmış metal kulplar el işçiliği ile bronzdan üretilmiştir. SULTANİ VAZO Laledan formlu bir vazodur. Vazo üzerinde Fatih Sultan Mehmet tarafından bastırılan ilk Osmanlı altın sikkesi olan sultani kalıpla şekillendirme tekniği ile cam yüzey üzerine kabartma şeklinde ön ve arka yüz olarak uygulanmıştır. Ön yüzde, Sultan Mehmed bin Murad Han / azze nasrühü / Kostantiniyye duribe fi 882 (Murad Han oğlu Sultan Mehmed / (Allah) Aziz yardımı ile onu muzaffer kılsın / 882 de Kostantiniyye'de basıldı); arka yüzde, Daribü n-nadri sahibü l-izzi ve n-nasri fi l-berri ve l-bahr (Altın sikkeyi darp ettiren, karada ve denizde yücelik, kudret ve zafer sahibi) yazmaktadır. Laledan kısmında bezeme olarak çintemani motifleri kullanılmıştır. Sultani Vazo, el imaları amber ve clear camdan üretilmiş, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kullanılarak dekorlanmıştır TENEDOS VAZO Tenedos (Bozcaada) kentinin mitolojik öyküsüyle ilintili olarak sikkeleri üzerinde yer alan çift yüzlerden esinle, enjeksiyon kalıp şekillendirme tekniği ile 3 boyutlu olarak çift yüz formunda üretilmiştir. Vazo üzerinde, kentin M.Ö. 2. yüzyıla tarihlenen gümüş sikkelerinde görülen çelenk motifi, Tenes ve Hemithea nın ters yönlere bakan başları ve çelenk içinde çifte balta motifi cam yüzey üzerine uyarlanmıştır. Tenedos Vazo, el imalatı camdan enjeksiyon kalıp şekillendirme tekniği ile üretilmiştir, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kullanılarak dekorlanmıştır. TROİA VAZO Form olarak antik çağda savaşlarda kullanılan pelte denen kalkan formundan esinlenerek üretilmiştir. Vazo üzerinde, Antik Çağ da çeşitli kap formları üzerinde resmedilmiş olan Troia savaşıyla ilgili sahneler kolaj yapılarak birleştirilmiş ve desen olarak kullanılmıştır. Vazo nun gövdesinde Troia nın (daha doğrusu o dönemdeki adıyla Ilion un) Roma İmparatorluk Dönemi nde basılmış Troia savaşı konulu bronz sikkelerinden alınan figürler cam üzerine uyarlanmıştır. Sikkeler Troia savaşıyla ve çeşitli karakterlerle ilgili bilgiler vermektedir. Sikkelerden birinde; elinde kalkan tutan Troia kahramanı Hektor un düşman Akha gemilerine meşale fırlatma sahnesinin yazısı yer alır. Diğer sikkede ise; yine bir savaş sahnesinde solda Hektor, sağda Aias, ortada Teukros yer almakta ve yanlarında isimleri yazmaktadır. Troia Vazo, el imalatı siyah camdan üretilmiş, eser üzerindeki desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın yaldız kullanılarak dekorlanmıştır. Şişecam Kasım-Aralık

10 HABERLER 'Cam Yeniden Cam' projesi şimdi de Zeytinburnu nda Anadolu Cam, cam ambalaj kullanımını ve camın geri dönüştürülmesini destekleyen misyonu çerçevesinde Cam Yeniden Cam Projesi'nin ikinci adımını İstanbul'da, Zeytinburnu Belediyesi ve ÇEVKO Vakfı'nın işbirliği ile Haluk Ündeğer İlköğretim Okulu'nda uygulamaya koydu. Çevre gönüllüleri eğitim veriyor Çevre gönüllülerinin liderliğinde ilköğretim çağındaki öğrencilere ambalaj olarak camın tercih edilme sebepleri ve geri dönüşümünü anlatan projede, 20 çevre gönüllüsü eğitmen görev alıyor. Tamamı eğitmenlik tecrübesine sahip gönüllüler arasında üniversite öğrencileri, öğretmenler ve mühendisler yer alıyor. Projede görev alan tüm gönüllü eğitmenler, cam üretimi ve geri dönüşüm süreçlerini Anadolu Cam Topkapı fabrikasında gerçekleştirilen oryantasyon seminerleri ile yerinde görme şansı bularak, okullarda gerçekleştirilen eğitimlere hazırlandı. Türkiye de cam geri dönüşümünü yaygınlaştırma ve daha yüksek cam ambalaj atığı toplama miktarlarına ulaşma hedefleri doğrultusunda başlatılan projeyle gelecek nesillere, yüzde yüz geri dönüşümlü tek ambalaj olan camın insan hayatındaki önemi ve doğanın korunması konusundaki rolüyle ilgili bilgi aktarılması hedefleniyor. Önümüzdeki yıllarda diğer il ve ilçelerde de yaygınlaştırılması planlanan proje ile 2011 yılı sonuna kadar Maltepe ve Zeytinburnu ilçelerinde toplam 7 bin, 2012 yılı sonuna kadar 57 bin öğrenciye ulaşılması hedefleniyor. Profesyonel eğitmenler tarafından hazırlanan eğitim sunumunda, 8 10 yaş arası çocuklara çevre ve ambalaj bilinci aşılanarak, cam ambalajın geri dönüşüm yolculuğu eğlenceli bir şekilde anlatılıyor. Geri dönüşüm kumbaralarının sayıları artacak Proje kapsamında Maltepe ve Zeytinburnu ilçelerine toplam 400 adet cam kumbarası yerleştirildi. Maltepe ve Zeytinburnu ilçelerinden başlayarak önce büyükşehirlerde, sonra da farklı illerde sürdürülecek proje çerçevesinde bir yandan öğrencilere cam ambalajın geri dönüşümü ve özellikleri hakkında bilgi verilirken, diğer taraftan cam ambalaj geri dönüşümü- 10 Şişecam Kasım-Aralık 2011

11 nün artırılması için çalışmalar yürütülüyor. Bu kapsamda site, konut ve restoran, kafe gibi tüketim noktalarına cam ambalaj kumbaraları yerleştirilerek ya da kumbara sayıları artırılarak tüketicilerin bu alanda bilinçlendirilmesi ve kaynağında ayrı toplamaya yönlendirme sağlanıyor. Bu bizim için bir görev 'Cam Yeniden Cam Projesi'nin ikinci etabı olan Zeytinburnu Haluk Ündeğer İlköğretim Okulu nda proje hakkında değerlendirmede bulunan Şişecam Cam Ambalaj Grup Başkanı Ekrem Barlas, Şişecam olarak cam geri dönüşümüne önem verdiklerini ve desteklediklerini ifade etti. "Bunu çok önemli bir görev olarak görüyoruz. Çünkü geri dönüşüm sağlıklı ve doğal bir çevreye kavuşmamıza yardımcı olur" diyen Barlas, Anadolu Cam'ın üyesi olduğu Avrupa Cam Ambalaj Federasyonu (FEVE) aracılığı ile Avrupa'da tüketicileri bilinçlendirmek adına önemli çalışmalar yapıldığını söyledi. Cam ambalaj atığı toplamada Türkiye nin Avrupa'nın çok gerisinde olduğunu belirten Barlas, Avrupa'da 2009 yılı cam ambalaj atığı toplama oranı ortalamasının yüzde 67 iken, Türkiye'de bu oranın yüzde 25'te kaldığını aktardı. Barlas, 2008 yılında ise yüzde 64'lük Avrupa ortalamasına karşılık Türkiye nin yüzde 19'luk bir toplama oranına sahip olduğunu sözlerine ekledi. Amaçlarının camın yüzde 100 geri dönüşebilen tek ambalaj malzemesi olduğunu anlatarak, gelecek nesillere çevre bilincini aşılamak olduğunu söyleyen Barlas, bu sayede Türkiye'deki geri dönüşüm miktarını Avrupa'ya yakın seviyelere taşıyacaklarının altını çizdi. Trakya Cam dan inşaat sektörüne büyük destek Trakya Cam, İMSAD tarafından düzenlenen 3. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi nin ana sponsoru oldu. Trakya Cam, üyesi olduğu İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) tarafından 23 Kasım 2011 tarihinde İstanbul Four Seasons Bosphorus Oteli nde gerçekleştirilen 3. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi etkinliğine ana sponsor oldu. Zirvede, Küresel Rekabet ve Sürdürülebilirlik, Binalarda Enerji Verimliliği ana teması ile kalite, sürdürülebilirlik, inovasyon, markalaşma, ihracat ve ekonomi konuları ile bağlantılı olarak inşaat sektörünün gelecekteki vizyonu ve yaklaşımları paylaşıldı. İnşaat sektörü temsilcileri, sanayiciler, ekonomi - finans sektörü uzmanları, ihracatçılar ve Balkan ülkelerinden gelen yabancı konukların katıldığı zirvede, İM- SAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Trakya Cam Kurumsal İletişim Müdürü Demet Budak, Küresel Gelişmeler İçinde Türk İnşaat Sektörünün Görünümü konulu bir sunum yaptı. Sunumda; orta sınıfın büyümesi, kentleşme, tüketicinin artan önemi, yenilikçilik, sürdürülebilirlik gibi trendler bağlamında Türk inşaat sektörü için fırsatların nerelerde olduğu değerlendirildi ve düz cam ürünlerinin sürdürülebilirlik bağlamındaki önemi ve yeri aktarıldı. Zirvede ayrıca, Trakya Cam ın ürünlerinin yer aldığı bir sergileme de yapıldı. Trakya Cam standında yer alan ısı ve güneş kontrolü sağlayan ürünler test düzenekleri ile katılımcılara tanıtıldı. İMSAD, zirve etkinlikleri kapsamında 22 Kasım 2011 tarihinde, The Marmara Oteli nde EUbuild Enerji Verimliliği Projesi Binalarda Enerji Verimliliğinin Finansmanında Sürdürülebilirlik konulu bir çalıştay da düzenledi. Şişecam Kasım-Aralık

12 HABERLER Şişecam ın 76 yıllık öyküsü İş Bankası Müzesi nde Şişecam ın 76 yıllık serüvenini anlatan 1935 ten Günümüze Camla Yazılan Tarih Sergisi, İş Bankası Müzesi nde 12 Aralık ta açıldı. Atatürk'ün direktifleriyle Türkiye İş Bankası tarafından 1935 yılında kurulan Şişecam ın 76 yıllık serüvenini anlatan 1935 ten Günümüze Camla Yazılan Tarih Sergisi Şişecam ve T. İş Bankası Müzesi ev sahipliğinde 12 Aralık 2011 tarihinde ziyarete açıldı. İş Bankası ve Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali ve Şişecam Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen açılışa, iş ve sanat dünyasının seçkin isimleri katıldı. Sergide, Şişecam a ait antik cam koleksiyonu ile Osmanlı cam koleksiyonunun yanı sıra günümüz el işçiliğinde kullanılan çeşitli aletler, sanayi üretiminde kullanılan kalıplar, camın hammaddeleri olan kristal parçaları, kuvars, kum ve soda, Topkapı Şişe fabrikası maketinin yanı sıra Şişecam ın eskiden beri ürettiği hafızalarda yer eden kavanoz, şişe ve bardak örnekleri gibi pek çok farklı obje yer alıyor. Çeşm-i bülbül gibi özel ürünlerin üretim görüntülerinin de yer aldığı 1935 ten Günümüze Camla Yazılan Tarih adlı sergide Şişecam Topluluğu nun Denizli Cam, Trakya Cam, 12 Şişecam Kasım-Aralık 2011 Trakya Otocam, Anadolu Cam Topkapı ve Paşabahçe Kırklareli fabrikalarında yapılan özel çekimlerle hazırlanan ve cam üretiminin aşamalarını anlatan filmler gösteriliyor. El işi cam ürünlerinden sanayi tipi ürünlere El işi camcılık ve sanayi tipi camcılık olmak üzere iki ana eksende ele alınarak hazırlanan sergide Şişecam ın 1935 te Beykoz da açılan ilk fabrikasının temel atma töreninde kullanılan mala ve bu açılışa ait film ve fotoğraflar da yer alıyor. İzleyicileri girişte karşılayan, içinde Şişecam ın farklı ürünlerinin yer aldığı görkemli cam enstelasyonu, serginin en çarpıcı unsurlarından birini oluşturuyor. Fabrika ortamının da yansıtılmaya çalışıldığı sergide üretim alanlarında gerçekleştirilmiş güçlü ses kayıtları, izleyiciyi müze ortamından fabrikaların zor, dinamik ama bir o kadar da büyülü dünyasına götürüyor. Şişecam a ait tüm fabrikaların fotoğrafları, geçmişten günümüze yayınlanan kataloglar, alınan patent ve ödüller sergide yer buluyor. Sergide yetişkinler ve farklı yaş gruplarından çocuklar için eğlenceli ve eğitici cam atölye çalışmaları da gerçekleştirilecek. Çocuklara cam

13 Serginin Küratörü Prof. Önder Küçükerman Prof. Önder Küçükerman, 1939 yılında Trabzon da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ni bitirdi de Akademi ye bağlı Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu nda ilk Endüstri Tasarımı Bölümü nü kurdu, arasında Bölüm Başkanlığı yaptı. Akademi nin 1982 de Mimar Sinan Üniversitesi olarak örgütlenmesinden sonra iki dönem Mimarlık Fakültesi Dekanlığı yaptı. Üniversitelerle büyük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarının işbirliğine önem verildi ve bu konuda öncü çalışmalar yürüttü. 60 ı aşkın kitap, çok sayıda bilimsel ve sanatsal makale yazdı, belgesel filmler yaptı. Küçükerman, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi nde öğretim üyesi, Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı ve Endüstri Tasarımı Bölümü Başkanıdır. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ya Prof. Önder Küçükerman sergi hakkında bilgi verdi. üretimi ve geri dönüşüm ile ilgili film gösterimi yapılacak. Ayrıca tüm ziyaretçilere açık etkileşimli bir animasyon sergide yer bulacak. Sergi boyunca sürecek etkinliklerin tümü müzenin web sitesi, facebook ve twitter sayfalarından duyurulacak ten Günümüze Camla Yazılan Tarih sergisi 29 Nisan 2012 tarihine kadar pazartesi hariç her gün İş Bankası Müzesi nde ziyaret edilebilecek. Cam enstelasyonu Mersin fabrikasında ikinci hat da devrede Trakya Cam Mersin fabrikası, yeni buzlu cam fırınının 17 Haziran 2011 de üretime başladığı birinci hattından sonra, 18 Kasım 2011 tarihinden itibaren ikinci hattından da cam üretimine başladı. Tek fırın ve her biri 150 ton/gün kapasiteli iki hatta sahip tesisin ikinci hattının da üretime başlaması ile birlikte tesis 300 ton/gün üretim hacmine ulaştı. Tek fırından beslenen ve iki hattan ayrı desenlerde üretim imkanı olan tesiste, yurtiçi ve yurtdışı piyasaların güneş enerjisi sektörüne yönelik güneş ışığı geçirgenliği yüksek düşük demirli cam ve inşaat sektörünün normal demirli cam taleplerini karşılayacak şekilde üretim yapılıyor. Şişecam Kasım-Aralık

14 HABERLER Pepsico dan Anadolu Cam a teşekkür Pepsico İçecek, 2010 yılında 2011 yılına göre büyüme elde ettiği dönüşsüz şişe satışlarındaki başarıyı, cam şişe tedarikçisi Anadolu Cam ile paylaştı. Pepsico İçecek Satın Alma ve Planlama temsilcileri, Anadolu Cam ı ziyaret ederek sağladıkları destek için teşekkürlerini bir ödül plaketi ile sundular. Karşılıklı iyi niyetlerin paylaşıldığı ziyarette, gelecek yıllarda da birlikte başarılı çalışmaların sürmesi dileğinde bulunuldu. İki yılda ikinci WorldStar ödülü Yılında Found Organik Meyve Suyu Şişesi ile WorldStar 2010 Uluslararası Ambalaj Yarışması'nda "Dünya Yıldızı" ödülünü almaya hak kazanan Anadolu Cam, bu yıl da aynı başarıyı Tunaş Reçel kavanozu ile yineledi. Tunaş Reçel kavanozu daha önce Türkiye'nin önde gelen ambalaj sanayicilerinin üyesi olduğu Ambalaj Sanayicileri Derneği'nin düzenlediği 2011 yılı Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması'nın ödüllerinde Yetkinlik 2011 ödülüne layık görülerek Dünya Ambalaj Örgütü nün (WPO-World Packaging Organization) düzenlediği WorldStar yarışması da dahil uluslararası yarışmalara katılma hakkı kazanmıştı. İK yöneticileri Çayırova Tesisleri nde toplandı Topluluk Endüstri İlişkileri Direktörlüğü nün koordinasyonunda 21 Ekim 2011 tarihinde Çayırova Sosyal Tesisleri nde gerçekleştirilen toplantıda, Şişecam Topluluğu nda görev yapan insan kaynakları yöneticileri bir araya geldi. Toplantıda, istihdam teşvikleri ve çalışma hayatına ilişkin gelişmeler görüşüldü. Şişecam Genel Müdür Yardımcısı Ali Nafiz Konuk başkanlığında gerçekleştirilen toplantının birinci bölümünde; İŞKUR İstanbul İl Müdürü Muammer Coşkun tarafından Nitelikli İşgücünün Temini ve İstihdam Teşviklerinden Yararlanma Usul ve Esasları konulu bir sunum yapıldı. Sunumun ardından istihdam teşviklerinden yararlanma konusunda katılımcıların soruları cevaplandı. Toplantının öğleden sonraki ikinci bölümünde Topluluk Endüstri İlişkileri Direktörü Dr. Ertan İren, Yeni Borçlar Kanunu nun iş sözleşmesine ilişkin hükümlerinin genel değerlendirilmesini yaparak, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu tasarılarına ilişkin bilgi verdi. Yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmeleri öncesinde sendikal ilişkiler hakkında görüş alışverişinde bulunulması ile toplantı sona erdi. 14 Şişecam Kasım-Aralık 2011

15 Priedemann, Trakya Cam ın desteğiyle Türkiye de Trakya Cam, dünyanın en önemli cephe mühendisliği ve danışmanlığı firması Priedemann ın Türkiye lansmanına sponsor oldu. Priedemann Building Envelope Consultants ın Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Rusya ve Çin den sonra Türkiye ye taşıdığı hizmetlerinin lansmanı, 27 Ekim 2011 de Swissotel de düzenlenen bir etkinlik eşliğinde yapıldı. Merkezi Berlin de olan ve Dubai, Mumbai, Saint Petersburg da ofisleri bulunan Priedemann Building Envelope Consultants, 60 kişilik uzman kadroya sahip, dünyanın en önemli cephe mühendisliği ve danışmanlığı firmalarından biri. Çuhadaroğlu, Fibrobeton, Glaströsch, Guardian, Schüco, Reynaers, Tremco illbruck firmaları ile Trakya Cam ın sponsorluğunda düzenlenen etkinlik, işveren, alt yüklenici, mühendis ve mimarları da kapsayan çok sayıda yapı sektörü profesyonelinden oluşan yaklaşık 150 kişiyi bir araya getirdi. Strüktürel optimizayon, yapı fiziği, yapı akustiği, gün ışığı optimizasyonu, malzeme danışmanlığı ve ihale safhasına katkı gibi hizmet alanlarına sahip Priedemann Fassadenberatung GbmH firmasının kurucusu Wolfgang Priedemann, Priedemann Genel Müdürü Lars Anders ve Priedemann Türkiye Genel Müdürü Kaan Kuran ın katıldığı lansmanda, aralarında Burj Khalifa nın da bulunduğu dünyanın en yüksek binalarının mühendislik hizmetlerine imza atan Hyder Consulting in Ortadoğu Direktörü Dr. Andy Davids de bir sunum gerçekleştirdi. Sunumda, Dünyada artık sıfır enerji değil, artı enerji cepheleri oluşturulduğu ve Türkiye nin bol güneş ışığına sahip, şanslı bir ülke olduğu ve bu durumun avantaja çevrilmesi için yönetimlerin desteğine ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. Etkinlikte ayrıca Trakya Cam ın ürünlerinin yer aldığı bir sergileme de yapıldı. Trakya Cam standında yer alan ısı ve güneş kontrolü sağlayan ürünler test düzenekleri ile katılımcılara tanıtıldı. Çevre Politikası Şişecam, çevresel değerlere karşı sorumluluğunun bilincinde bir kurum olarak, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmanın gereğine inanmaktadır. Stratejik yönetimin temel unsurlarından biri olarak algıladığı bu yaklaşımı faaliyetlerinin her aşamasında dikkate almaktadır. Amacımız; Topluluğumuzda sürdürülen çevre koruma çalışmalarının, çevre yönetim sistemi anlayışıyla yürütülmesi ve tüm çalışanların desteği alınarak sürekli iyileşmenin sağlanmasıdır. Şişecam Kasım-Aralık

16 İNSAN KAYNAKLARI Y Kuşağı Performans ve Kariyer Yöneticiliği Ykuşağı, sosyal bilimciler tarafından yetmişlerin sonu ile doksanların başı arasında dünyaya gelenler olarak tanımlanmaktadır. Bu kuşağa mensup bireylerin teknoloji ve internet kültürüyle iç içe büyümüş olmaları, esneklik ve yüksek adaptasyon becerileri, eğlence anlayışları, bireyselliğe ve özgürlüğe önem vermeleri, tek başına karar alma eğilimleri ve bireysel gelişime önem vermeleri onları önceki kuşaklardan ayıran en belirleyici özelliklerdir. Sosyal sorumluluk, özgüven, hedef odaklılık ve farklılıklara saygı önem verdikleri alanlardır. Çalışma hayatında teknoloji ile en yakın ilişkiye sahip grup olan Y ler; fark yaratmaktan ve fark edilmekten hoşlanan, değişime açık ve çalışma hayatının her boyutunda esneklik talep eden bireylerdir. Çalışma saatlerinden, düşünce ve iş yapış tarzlarına kadar birçok alanda diğer kuşaklardan farklı tercihlere sahip oldukları görülmektedir. Genç nüfus oranı yüksek olan Türkiye de, bu kuşağın temsilcilerinin sayısı, diğer ülkelere göre çok daha yüksektir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 22 sini Y kuşağı oluşturmaktadır. Bu oran Şişecam Topluluğu beyaz yakalı çalışanlarında ise yüzde 27 civarındadır. Bu kuşağa mensup bireyler şirket kimliğini, eğitim ve gelişim olanaklarını oldukça önemsemektedirler. Kendilerini geliştiremediklerini hissettikleri durumlarda daha uygun iş seçeneklerini vakit kaybetmeden değerlendirmektedirler. Bu eğilimleri şirketlerine olan bağlılıklarını, daha önceki kuşaklara göre daha sık sorgulamalarına neden olmaktadır. Kurumdan çok bireysel kariyerlerine öncelik vermekte, yüksek performans göstermenin gereğine inanmakta, gösterdikleri performans karşılığında ödüllendirilmeyi beklemekte ve karşılığını alamadıklarında iş değiştirmeye eğilim göstermektedirler. Y kuşağını kuruma bağlamanın yolu onları anlamaktan geçmektedir. Bu kuşağın verimliliğini artırmak için, Farklılık Yönetimi nin uygulanmaya konulması gerekmektedir. Yurt dışında uzun zamandır araştırmalar yapılmasına karşın Türkiye de bu konunun önemi üzerinde son yıllarda durulmaya başlanmıştır. Y kuşağı, kendi yöneticileri ile klasik ast-üst ilişkisi yerine danışman-danışan (mentormentee) ilişkisi içinde olmayı tercih ettiğinden, bu tür ilişkilerin desteklendiği şirketlerde daha verimli sonuçlar elde edilmektedir. PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından gerçekleştirilen uluslararası bir anketin sonuçlarına göre Y kuşağına mensup genç çalışanların yüzde 98 i, bir koç ya da mentor ile çalışmanın profesyonel gelişimleri için çok önemli olduğunu belirtmiştir. İsteklerini anlamak, istedikleri başarıyı elde etmelerine destek olmak, bu desteği verirken iş sonuçlarına olan katkılarını görmelerini sağlamak ve kendilerini değerli hissedecekleri görevlere 16 Şişecam Kasım-Aralık 2011

17 yönlendirmek Y kuşağının yönetiminde önemli hususlardır. Bu uygulamalar sayesinde Y kuşağından alınan verim önemli ölçüde artmaktadır. Fark yaratan yenilikçi insan kaynakları uygulamaları ile çalışan bağlılığı yaratıcı bir biçimde artırılırken, kurumun işveren markası da güçlendirilmektedir. Yapılan araştırmalar Y kuşağının yaklaşık yüzde 60 ının mali olmayan yan haklar ile ödüllendirilmeyi tercih ettiğini göstermektedir. Bu kuşağı diğer kuşaklardan ayıran önemli farklardan biri de yurt dışı (expat) görevlendirmelerine olan ilgileridir. Yeni kültürleri tanımak konusundaki merakları ve güçlü keşif dürtüleri, yüksek adaptasyon becerileri ile birlikte değerlendirildiğinde Y kuşağını bu tür görevlendirmeler için en uygun aday grubu haline getirmektedir. PwC nin anketine tüm dünyadan katılan 4 bini aşkın Y kuşağına mensup çalışanın yüzde 80 i kariyerlerinin bir noktasında farklı bir ülkede görev almak istediklerini belirtmiştir. Y kuşağının çalıştığı kurumdan önemli beklentilerinden bir diğeri de kurumun faaliyet alanındaki bilgisini artırmak ve kendine sağlam bir alt yapı oluşturmaktır. Üniversite eğitimi sırasında edinilen bilgiler çalışma hayatına başlayan bireylere yetmemekte, pratik bilgi konusundaki eksiklikler iş tecrübesi sayesinde giderilmektedir. Bireysel gelişimine önem veren bu nesli kendine çekmek isteyen kurumların, bireylerin algılarında Bu kurum bir okuldur imajını yaratabilmesi çalışan markasını güçlendirmek konusunda önem arz etmektedir. Anketler Y kuşağına mensup çalışanların yüzde 53 ünün, yan hak olarak eğitim ve gelişim fırsatlarını ilk sırada tercih ettiklerini göstermektedir. Kendilerinin de Y kuşağına mensup olmaması halinde yöneticiler için, uzun yıllar sonunda edindikleri bilgi, deneyim ve yetkileri; daha fazla inisiyatif almak isteyen ve otoriteyi sorgulayan Y kuşağı ile paylaşmak zorlayıcı olmaktadır. Aynı zamanda görüşlerini ve yaratıcı fikirlerini paylaşmaya istekli bu kuşağı motivasyonlarını düşürmeden, sınırları belirleyerek yönetmek de daha önceki kuşaklara mensup yöneticiler için Y kuşağı çalışanları ile empati kurmalarını gerektirmektedir. Kuşaklar arasındaki bu ilişkiyi sinerjiye dönüştürmek ve kurum hedefleri doğrultusunda kullanabilmek için Anketler Y kuşağına mensup çalışanların yüzde 53 ünün, yan hak olarak eğitim ve gelişim fırsatlarını ilk sırada tercih ettiklerini gösteriyor. Y kuşağı ile gerçek bir koçluk ilişkisi kurulmalı; soru sormalarına, kendi doğrularını bulmalarına izin verilmelidir. Düzenli olarak yapıcı geri bildirim verilmeli ve onların da geri bildirim vermelerine izin verilmelidir. Kurumdaki entelektüel sermayeden kolayca yararlanmaları sağlanmalı, bireysel yetkinliklerini kullanmalarına izin verilmeli ve kişiselleştirilmiş yönetim tarzı uygulanmalıdır. Görev aldıkları fonksiyondaki bilgilerini artırmak için iş başında eğitim, oryantasyon vb. yöntemler uygulanmalı, böylelikle şirket içi deneyimlerin kuşaklar arasındaki aktarımına imkan tanınmalıdır. Günümüzde farklı kuşakların güçlü yönlerini kullanıp, geliştirilmesi gereken yönlerini destekleyen; böylelikle verimliliğini artıran, birbirini dinleyen ve anlayan bireylerin etkin iletişim kurmasını ve takım olarak çalışmalarını sağlayan liderler ve kurumlar başarılı olmakta ve rakiplerinden farklılaşabilmektedir. Şişecam Kasım-Aralık

18 HABERLER "Atatürk ün Düşünce Yapısını Etkileyen Düşünürler, Kaynaklar ve Olaylar" 10 Kasım 2011 günü Kule-3 te gerçekleştirilen Atatürk'ü Anma Töreni"ne bu yıl İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu konuk konuşmacı olarak katıldı ve "Atatürk ün Düşünce Yapısını Etkileyen Düşünürler, Kaynaklar ve Olaylar" hakkında bilgiler aktardı. Bu konuşma metnini aşağıda yayınlıyoruz. Sevgili Konuklar, Öncelikle hepinizi saygı ile selamlıyorum. Atamızı anmak için burada bir aradayız. Bu toplantıda onun zihniyetini biçimlendiren bazı akımlardan, düşünürlerden, bazı yaşamış olduğu önemli olaylardan bahsederek onun akılcı ve laik kimliğini ortaya çıkaran bazı gelişmeleri aktarmak isterim. Konuşmamın temasını da bu şekilde biçimlendirmiş durumdayım. Bütün insanoğlu yaşama gözlerini açtığı andan itibaren belirli bir toplumsal çevrenin içerisinde yer alıyor. Bu toplumsal çevre aynı zamanda yaşamış olduğumuz aileden başlayarak bizim bütün toplumsallaşma süreçlerimizi çok fazla etkileyen bir süreç. Aldığımız eğitimden, içinde bulunduğumuz aileden, yaşamış olduğumuz mekânlardan, okullardan bütün bunlar bizim yaşamımız boyunca toplumsallaşma sürecimizi belirliyor ve etkiliyor. Bazı kişiler, özellikle devlet adamları filozoflar, belirli akımların sahipleri olanlar açısından baktığımız zaman çok büyük bir çoğunluğumuz, içinde bulunduğumuz çevrenin önünde bir parça sürüklenerek yaşamımızı geçiriyoruz. Öyle ki, yaşadığımız ortamın yoğun etkisi altında kalıyoruz, akımların yoğun etkisi altında belki eziliyoruz, sürükleniyoruz, ama çok az bir kesim, öylesine az bir kesim var ki bunlar toplumsallaşma süreçlerinde aldıkları eğitimlerden, içinde yaşadıkları ortamlardan, olaylardan belirli bir senteze ulaşmak yoluyla yeni bir bileşkeye ulaşabiliyorlar. Böylesi yeni bir şey oluşturmak, yeni bir bileşkeye varabilmek, bir sentez oluşturup yeni bir şeyler üretebilme yeteneği çok az bir kesime, azınlığa nasip olabiliyor. İşte Mustafa Kemal bütün bu toplumsallaşma süreci içerisinde yaşadığı mekânlardan, olaylardan, kişilerden ve okuduğu kitaplardan kendince bir sentez çıkarabilip, onu yeni bir dönüşümle bize sunmayı becerebilen bir devlet adamı olarak karşımıza çıkıyor. Ben öncelikli olarak Mustafa Kemal in okuduğu kitaplar üzerinden zihniyetini belirlemeye çalışan çabalardan bahsedeceğim. Hepimizin bildiği, ama biraz da anımsatmakta fayda bulduğum bazı öğrencilik ve çocuklukla ilişkili dönemeçlerinden bahsetmek istiyorum. Mustafa Kemal in eğitim tercihlerinin, onun toplumsallaşma sürecini ve yaşam tarzını yoğun bir şekilde etkilediğini görüyoruz. Selanik te Selanik Mülkiye Rüştiyesi yerine orada yaşamış olduğu olumsuzluklardan, hocasından yemiş olduğu tokatın ardından Selanik Askeri Rüştiyesini tercih edişi, yaşamındaki önemli dönemeçlerden biridir. Lise eğitimini Kuleli Askeri Lisesi nde almak istiyor. Çok büyük bir isteği İstanbul a gelmek. Ama Hocası Kurmay Hasan Bey in isteği ve zorlamasıyla Manastır Askeri İdadisi nin sınavlarına giriyor. Bu da onun yaşamında çok önemli bir şey, mekân olarak çok önemli. Çünkü coğrafyanın üzerimizdeki etkileri gerçekten çok yoğun. O dönemde 1896 yılından bahsediyoruz Manastır Askeri İdadisi nin sınavını kazanmış durumda ve hocasının isteği ile aynı zamanda bu okula girmiş durumda, İstanbul da olsaydı belki farklı bir evrim geçirecekti, farklı yerlere sürüklenebilir olacaktı ama Manastır-Makedonya bölgesi çok özel bir yer. Bir kere Osmanlı nın paylaşım hesaplarının yapıldığı, çok etnik alanlı, çok dinli bir yer ve aynı zamanda da birinci dünya savaşı öncesinde de Balkanların parçalanma eyleminin çok yoğun olarak görüldüğü bir yer onun Manastır Askeri İdadisinde ikinci sınıfta bulunduğu bir süreç Türk-Yunan savaşının da başladığı bir dönem. Buradaki parçalanma Balkan uluslarının uluslaşma eylemi, çok açık olarak Mustafa Kemal inde aynı zamanda ulusçu bir ideolojiye, yani milliyetçi bir tavır benimseyerek, Türk Ulusal mücadelesini, Türkiye nin Anadolu ulusal mücadelesinin oluşumuna katkıda bulunmasına ve yol vermesine çok önemli bir etki yapıyor. O yüzdendir ki, coğrafyanın Makedonya bölgesinin ve Manastır ın Mustafa Kemal üzerinde yoğun etkilerinin olduğunu söylememiz uygundur. 18 Şişecam Kasım-Aralık 2011

19 Başka bir etki de belki de çok önemsemediğimiz ama aslında çok önemli olan öğretmenleri; Selanik Askeri Rüştiye sinden başlayarak özellikle dil öğrenme yeteneğini geliştirmesi açısından çok etkili olan öğretmenleri var. Bunlardan biri Selanik Askeri Rüştiyesi nden Fransızca öğretmeni Nakiyüddin Yücekök, diğeri ise tarih öğretmeni, Manastır Askeri İdadisi nden hocası Mehmet Tevfik Bilge. Bu iki isim Mustafa Kemal in yaşamında çok belirleyici. Yalnız şunu hemen söyleyelim, dil bilmek ya da dil öğrenmeyi istemek Mustafa Kemal in yaşamında sınırsız bir arzu olarak karşımıza çıkıyor. Yalnız Selanik Askeri Rüştiyesi nde değil, Manastır Askeri İdadisi nde iken de Fethi Okyar ile birlikte Fransızca kitapları okuduğunu izliyoruz. Aynı zamanda Selanik e döndüğünde Fransızca özel kurslara gittiğini görüyoruz. Askeri eğitimin dil yetisini geliştirme konusundaki katkılarını da tartışmasız olarak kabul etmemiz gerekiyor sanırım. Yalnız Fransızca öğrenmiyor, aynı zamanda Almanca bilgisini de geliştirmeye çalışan bir kişi. Biz bunu nereden izliyoruz? Bunu çok önemli bazı şeylerden izliyoruz. Yıl 1907 ve yıl 1908 Mustafa Kemal Almanca dan iki çeviri kitabı yayınlıyor. Bunlardan bir tanesi her ikisi de aslında General Litzmann ın. Takımın Muhabere Talimi ve Bölüğün Muhabere Talimi. Bakın Alman General den iki çeviri yaptığını görüyoruz ve Almancasının çeviri yapabilecek denli, gelişmiş olduğunu izleyebiliyoruz. Ve bunlar Selanik te 1908 yılında yayınlanıyorlar. Genelde biz Mustafa Kemal in 1927 deki Nutuk adlı kitabını biliriz ve bir de 1937 yılındaki Matematik kitabından haberdarızdır. Ama bunun dışında Mustafa Kemal in katılmış olduğu tatbikatları not ettiği, Cumalı Ordugâhı gibi, 1914 te Nuri Conker Bey ile karşılıklı hasbihal ettiği, Zabit ile Kumandan ile Hasbihal gibi, 1918 de bastıracağı, kitapları bulunuyor. Çok yoğun bir Fransızca ve iyi bir Almanca bilgisine sahip. Dil bilme çabası yine bitmiyor, 1918 e geliyorsunuz, Mustafa Kemal böbreklerinden rahatsız ve Viyana-Karlsbad da tedavi amaçlı bulunuyor. Günlükler yazıyor, biz bu bilgileri yazmış olduğu günlüklerden öğreniyoruz, sabah kahvaltısında vs. ne yediği, ne içtiği gibi çok fazla bilgi var orada da bir Alman hocadan Paula Klemm den Almanca dersler alıyor. Sevdası bitmiyor, savaş dönemi boyunca Almanca öğrenmeye devam ediyor ama öğretmenin yöntemini beğenmediği için dersler çok kısa sürede maalesef kesilmek zorunda kalıyor. İşte, Mustafa Kemal bu dil bilgisi sayesinde pek çok kitap okumayı becerebilecek ve bunlardan bir şeyler çıkarmayı da sağlayabilecek bir kişi olacaktır. Değerli Konuklar, Mustafa Kemal in iyi bir kütüphanesi var. Biz bu kütüphane üzerine çalışmaları iki kaynaktan öğrenebiliyoruz. Bu iki kaynaktan bir tanesi Leman Şenalp in çalışması. Leman Şenalp uzman bir kütüphanecidir. Mustafa Kemal'in kitaplığının analizini ilk o yapmıştır. Ardından da Anıtkabir Derneği tarafından Mustafa Kemal in kitapları tasnife tabi tutulmuştur. Ve bu tasnif sonucunda 44 ciltlik önümüze önemli bir külliyat gelmiştir. Ve bu külliyatın içerisinde Mustafa Kemal in okuduğu kitaplarda altını çizdiği, not aldığı bütün belgeler olduğu gibi basılmıştır. Mustafa Kemal kitapları okurken bazı yöntemler tercih etmiştir. Beğenmediği, düşüncesine katılmadığı bazı notların altını mavi kalemle çizmek gibi bir huyu var, katıldıklarına kırmızı işaretle bir not koyuyor, önemli bulduklarına çift çarpı işaret koyuyor, çok mühimlerine de çok müh. diye Doç. Dr. Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu bir kısaltma yapıyor. Buradan Mustafa Kemal in kitapları nasıl okuduğunu, kitaplar üzerindeki müdahalesinden ve almış olduğu notlarından öğrenebiliyoruz. Bu iki çalışmaya baktığımız zaman biraz kütüphanesi üzerinde durmak istiyorum. Çünkü ne okuduğu da önemli, neler edinmiş ve onları nasıl bir senteze ulaştırmış onu anlamamız açısından. Bugün eski Çankaya Köşkü nde 1903 kitap ve 159 süreli yayın, Anıtkabir müzesi İnkılap Kulesi nde sergilenen de bugün hala biliyorsunuz oradalar 2092 kitap, 61 süreli yayın olmak üzere süreli yayın; mecmua, dergi vb. bahsediyoruz toplam 4 bin 215 künyeden oluşan bir kütüphanesi var. 4 bin 215 künyeden oluşan bu kütüphane salt tabii ki 4 bin 215 kitap değil, her bir kitabın birden fazla cildi olduğu içindir ki bu kitapların on bine kadar sayılarının arttığını görüyoruz. Kütüphanecilerimizin bu çabaları Mustafa Kemal in en çok ne okuduğu üzerinde temellenmiş ve bunlar bize anlatılmaya çalışılmış, biz de zaten bu 44 ciltlik eserlerden neyi, ne zaman okuduğunu anlamaya çalışıyoruz kitabın en yoğun teması tarih alanına ayrılmıştır. Mustafa Kemal in kitaplığı içerisinde 885 kitap doğrudan tarihle ilişkili kitaptır. Askerliği ilgilendiren 261, siyasal bilgilerle ilişkili 204, hukukla ilişkili 181, din ile ilişkili 161, dil bilim 154, ekonomi 144, felsefe ve psikoloji birlikte 121 ve sosyal bilimlerin diğer alanında siyaset bilimi dışında 81 kitap, diğer Şişecam Kasım-Aralık

20 HABERLER kapsamı içine alınmış ve kütüphane ile ilişkili 2 kitap, sistematik olarak tasniflenmiştir. Bu tasnif Mustafa Kemal in kitaplığının yoğunlukla olarak bir tarih okuması üzerine temellendiğini bize göstermektedir. Bu kitaplar arasından bazı kitapları seçerek hangi kitapları nasıl okuduğunu ve hangi filozoflardan, hangi dönemlerde nasıl etkilendiğini biraz aktarmaya çalışacağım. Öncelikle yönetim biçimini belirleyen kişi ve kitaplardan bir parça bahsetmek istiyorum. Bunlardan en önemlilerinden iki tane önemli var bunları bizzat not almış, üzerine notlar koymuş, üstüne üstlük onlardan aldığı notları, bizim tarih kitaplarımızda da olduğu gibi muhafaza etmiş ve bizim ders kitabı olarak da okumamızı sağlamıştır. Bunlardan bir tanesi Jean Jacques Rousseau. Jean Jacques Rousseau nun toplum sözleşmesi adını verdiğimiz Kontra Sosyal adlı kitabı. Toplum sözleşmesi kitabı, filozof olarak Jean Jacques Rousseau mutlak kralların, mutlak egemenliğine karşı, aslında egemenliğin bireylerde olduğunu, bu bireylerin egemenlik haklarının bir kısmını yönetmek üzere birilerine devrettiklerini, onun için egemenliğin halkın bütününde olduğunu söyleyen bir filozof. Ve Mustafa Kemal in Jean Jacques Rousseau yu çok açıklıkla, çok net bir şekilde okuduğu, üzerine notlar aldığı görüyoruz. Hatta arasındaki periyodda daha o dönemde Cumhuriyet değil, birinci meclisten bahsediyoruz, Mustafa Kemal in mebuslara Jean Jacques Rousseau yu okumalarını şiddetle tavsiye ettiğini görüyoruz. Rousseau kişi açısından özgürlükçü, toplum ve devlet açısından Cumhuriyet rejimini salık veren, bu rejimin kurulmasını öngören bir filozoftur. Bu açıdan Cumhuriyeti benimsemesinde de Jean Jacques Rousseau dan çok yoğun biçimde etkilendiği izleniyor. Başka bir etki Montesquieu den. Montesquieu nün Kanunların Ruhu adlı bir eseri vardır. Bu eserde Cumhuriyetin bir tanımı yapılmıştır. Montesquieu nün yapmış olduğu Cumhuriyet tanımı, Mustafa Kemal tarafından aynen alınmıştır. Mustafa Kemal in 1931 de Afet İnan a yazdırmış olduğu Medeni Bilgiler adlı bir kitabı mevcuttur. Afet İnan ın adı ile yazılmıştır ama Mustafa Kemal in notlarının derlenmiş olduğu bir kitaptır ve devlet ve toplum yönetimini bize anlatır. Nasıl olması gerektiğini anlatır de basılan Medeni Bilgiler kitabında Montesquieu nün Cumhuriyet tanımı olduğu gibi kitaba aktarılmıştır. Mustafa Kemal in kitaplığında hem Montesquieu nün Fransızca aslından Kanunların Ruhu kitabı bulunmaktadır, hem de kendisi 1923 yılında bu kitabı Milli Eğitim Bakanlığı yayınları arasında Ruhul Kavanin adıyla bastıracaktır ve her koşulda okullarda okutulmasını sağlayacak ve halkın hizmetine sunacaktır. Bu Cumhuriyet tanımı tabii ki nasıl bir tanım, bunu da dillendirmek gerekiyor. Montesquieu krallık yönetimlerini birer korkaklık, sefillik rejimi olarak tanımlamıştır. Bunun dışında Cumhuriyeti de bir erdem rejimi olarak sunmaktadır. Mustafa Kemal de erdem kelimesini kullanmamakla birlikte bizim padişahlarımıza atıfta bulunarak o dönem açısından 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğuna bunun bir korkaklık, sefillik rejimi olduğunu ve korkak insanları bu sistemin yetiştirdiğinin altını çizecektir. Cumhuriyeti bir fazilet rejimi yani bir erdem rejimi olarak tanımlayacaktır. Tanım neredeyse aynı, çok az değişikliklerle Montesquieu den alındığını görüyoruz. Şimdi biraz Mustafa Kemal in Cumhuriyet yönetim biçimine olan bağlılığı üzerine bir kaç söz etmek isterim lardan itibaren ülkemizde Cumhuriyet rejimlerine bildiğiniz üzere ABD deki gibi bir başkanlık rejimi önerisi dillendirilmektedir. Ve halkın seçimle başkanını seçtiği, yasama ve yürütme dengeleri açısından da yürütmenin bir parça üstünlüğüne dayalı bir sistemdir başkanlık rejimi. Mustafa Kemal in bu yönetim biçimi ile arasındaki mesafeyi tarihsel olarak ortaya koyarsak, başkanlık rejimi önerilerinin Mustafa Kemal e Kasım 1921 de, 1923 de ve 1930 da üç ayrı kez geldiğini görüyoruz. Kasım 1921 deki teklif ABD den gelmiştir. Bourbon ailesinden Don Louis in Mustafa Kemal e çok geniş bir mektubu vardır. Burada Don Louis Mustafa Kemal e ABD başkanlık sistemi konusunda övgülerde bulunmaktadır Kasım 21 bahsettiğimiz süre, daha Cumhuriyet ilan edilmemiş, ortada İstanbul da bir hükümet var, Anadolu ulusal eğilimli bir yerde ve yeni yönetim biçiminin şekil- 20 Şişecam Kasım-Aralık 2011