PEDİATRİK SPİNAL ENFEKSİYONLAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PEDİATRİK SPİNAL ENFEKSİYONLAR"

Transkript

1 Yendur Ö, Etuş V. Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar 2013;1(3): PEDİATRİK SPİNAL ENFEKSİYONLAR 1 Özge Yendur, 2 Volkan Etuş 1 Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Kocaeli 2 Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, Kocaeli Yazışma Adresi Dr.Volkan Etuş Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı, Umuttepe Kampüsü, 41380, İzmit, Kocaeli E-posta: drvolkanetus@yahoo.com Telefon: +90 (262) Fax: +90 (262) Anahtar Kelimeler Diskitis, İntramedüller spinal kord absesi, Konjenital dermal sinüs, Piyojenik vertebral osteomiyelit, Tüberküloz osteomiyelit, Spinal enstrümantasyon, Spinal epidural abse. Özet Çocukluk çağı spinal aks enfeksiyonları, benign diskitis tablosundan yüksek morbiditeye sahip ve mortaliteyle sonuçlanabilen intramedüller spinal kord absesine dek uzanan bir yelpazeye sahiptir. Son teknolojik gelişmeler ile her ne kadar tanı koymada, laboratuar işlemlerinde ve antimikrobiyal tedavi konusunda ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, spinal aks enfeksiyonları konusunda çağın getirdiği yeni zorluklar da mevcuttur. Örneğin dirençli bakteri suşları, immün problemi olan olguların sayısında nispi artış (transplant olguları ve kemoterapi gören olgular gibi) ve spinal enstrümantasyon kullanımında artış günümüzde ek enfeksiyon sorunlarını da beraberinde getirmiştir (3). Bu bölümde pediatrik omurga ve omuriliğin kendine özgü anatomik ve fizyolojik özellikleri ile birlikte, günümüzdeki çocukluk çağı omurga ve omurilik enfeksiyonları tartışılmıştır. Bölümde sırasıyla; basit diskitis, piyojenik vertebral osteomiyelit, tüberküloz osteomiyelit, spinal enstrümantasyon ve enfeksiyon ilişkisi, spinal epidural abseler, konjenital dermal sinüs traktına bağlı enfeksiyon ve spinal kord intramedüller abselerine değinilmiştir. GİRİŞ Çocukluk çağı spinal enfeksiyonlarını tartışmadan önce bu popülasyonda karşılaştığımız enfeksiyonların patofizyolojisini anlamak adına pediatrik omurganın kendine özgü anatomisini kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır. Çocuk omurgasını, erişkinden farklı kılan en önemli özelliklerin birisi vasküler yapısıdır. Bu, özellikle intervertebral disk bölgesi için geçerlidir. İntervertebral disk, vücuttaki en büyük avasküler kitledir (105). Diskin superior ve inferior yüzeylerindeki vertebral uç-plaklarda (endplate) hyalin kartilaj membranları bulunur. Çocukluk yaş grubunda segmental arterlerden köken alan santral kanalın besleyici arteri uç-plak yapısındaki hyalin kartilajı çaprazlayarak geçen vasküler kanallara sahiptir. Bu özellik nedeniyle, enfeksiyon etkenleri vertebral cisme çok etki yapmadan, doğrudan disk yapısına ulaşabilme imkanı bulurlar (104, 105). Hyalin membran yapısındaki bu vasküler yapılanma, erişkin omurgasında yoktur. Ancak bu vasküler kanalların hangi yaşta kayboldukları konusunda tam bir görüş birliği mevcut değildir. Yalnızca çocukluk yaş grubunda görülen vertebral osteomiyelitin eşlik etmediği izole diskitis durumu, vertebral uç-plaklardaki vasküler hyalin kartilaj yapısına bağlıdır. Selçuk Pediatri 2013;1(3): Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş

2 DİSKİTİS Diskitis yani intervertebral diskin inflamasyonu; spondilartrit, benign osteomiyelit, spondilit ya da spondilodiskit olarak da isimlendirilir. Nadir karşılaşılan bir antite olup, non-iatrojenik diskitis olgularının neredeyse tamamı çocukluk çağında görülmektedir (38). Etyolojisi halen tartışmalıdır. Önceleri piyojenik bir enfeksiyona sekonder geliştiği düşünülse de direkt biyopsi ile etken organizmanın izole edilmesindeki güçlük (%60 oranında) ve bazı olguların antibiyotik verilmeden sadece immobilizasyon ve yatak istirahatı ile tedavi edilebilmiş olması bu savı zayıflatmaktadır. Etkenin izole edilebildiği olguların çoğunda Staphylococcus aureus un ürediği bildirilmiştir (38). Benign bir antite olarak kabul edilen izole diskitise yaklaşımda en önemli nokta, bu tabloyu daha ciddi ve agresif tedavi gerektiren vertebral osteomiyelit ten ayırt edebilmektir. KLİNİK SEYİR Klasik olarak diskitis tanısındaki triad: a) sırt-bel ağrısı, topallama veya yürümeyi reddetme şeklinde yakınmalar b) radyolojik olarak disk aralığında daralma ve c) ateş varlığı olarak bilinmektedir. Olguların çoğunda diskitis lomber bölgeyi tutar (83). Pediatrik popülasyonda semptom ve belirtiler, olgunun yaşı ve gelişim sürecine göre değişiklikler gösterebilir. Tanı sırasında ortalama yaş 2 ila 7 arasında değişmektedir (22, 83, 91, 103). Bir yaş altı infantların süreci daha ağır geçirdikleri ve septisemi, multipl enfeksiyon odakları, nörolojik komplikasyonlar ve ağır kifozla sonuçlanabilen vertebral hasarların söz konusu olduğu bilinmektedir (41). Bir ila üç yaş arası olgularda sıklıkla yürümeyi reddetme veya topallama şeklinde kendini belli eden ağrı ön plandadır. Daha büyük yaşlarda ise genellikle çocukların sırt-bel ağrısını ifade edebildikleri görülmektedir. Bunun dışında omurga üzerinde palpasyonla hassasiyet, fleksiyon postürde durma, abdominal ağrı, alt ekstremite ağrısı, oturma güçlüğü, eşlik eden üst solunum yolu enfeksiyonu ve iki ila dört haftalık bir huzursuzluk-irritabilite varlığı söz konusu olabilir. Ateşin, olguların %16-%28 lik bir oranında tabloya eşlik ettiği görülmüştür (22, 38, 83). Sıklıkla, nonspesifik semptomların tanıyı 3 ila 8 hafta arasında değişen süreçlerde geciktirmesi sık karşılaşılan bir durumdur (103). Nörolojik bulgu varlığı, diskitis tanısından uzaklaştırmamalıdır. Nörolojik defisitlerin daha ziyade neoplazmlar ve daha ciddi enfeksiyon süreçlerinde görüldüğü iyi bilinen bir durum olsa da, yakın zamanda yapılmış çalışmalardan birinde 17 diskitis olgusundan 7 tanesinde alt ekstremite motor gücünde reflekslerinde zayıflama saptandığı bildirilmiştir (76). LABORATUAR İNCELEMELERİ Hafif lökositoz ve artmış sedimentasyon değerleri, maalesef tanı için çok fazla bir anlam ifade etmemekte ve yine bu tetkikler ile sonuç arasında bir korelasyon bulunamamıştır (83). Ancak yine de sedimantasyon değerlerinin, tedavi sürecini takip açısından kullanılması anlamlı sayılmaktadır. Olguların yaklaşık %41 inde hastalığın akut fazında alınan kan kültürlerinde üreme saptanmıştır (103). Bu nedenle, başvuru sırasında alınacak kan kültürü yol gösterici olabilir (22). Doku biyopsisi ile alınan örneklerin kültüründe, olguların yaklaşık %60 ında sonuç alınabildiği görülmektedir (103). Bilgisayarlı tomografi (BT) kılavuzluğunda perkütan iğne aspirasyon biyopsisi, aktif piyojenik fazda olduğu düşünülen olgularda, patojenin tanınabilmesi açısından uygun bir yöntem olabilir (17). RADYOLOJİK İNCELEMELER Diskitisin direkt radyografi bulguları oldukça karakterizedir. Bu olgularda direkt radyografik görüntüler açısından dört farklı evre tarif edilmiştir (44). Hastalık sürecinin ilk iki haftası içinde, genellikle normal bulgular ön plandadır. Bu akut faz evresini takiben, ikinci ila dördüncü hafta arasında izole bir disk seviyesinde daralma dikkati çeker. Semptomların başlangıcından sonraki iki hafta ila üç ay arasında, komşu vertebral gövdelerin kenarlarında, remineralizasyon ve skleroz ile beraber bir iyileşme fazı ortaya çıkar. Geç fazda ise, kalıcı disk aralığı daralması ve komşu vertebral gövdelerde eşlik eden potansiyel bir genişleme görülür. Sonuç olarak, genellikle, diskitisi olan olguların %80 inden fazlasında, başvurusu sırasında disk aralığında daralma ve/veya uç-plak düzensizlikleri mevcuttur (22, 83, 91, 103). Genellikle, direkt grafi değişiklikleri diskitis tanısını koymak için yeterli olabilmekte ise de, bu bulgular tek başına vertebral osteomiyeliti ekarte ettirmez (38). Bu nedenle de manyetik rezonans görüntüleme (MRG), modern çağda büyük ölçüde, direkt grafinin yerini almış ve tercih edilen görüntüleme yöntemi haline gelmiştir. Direkt radyografi ve kemik sintigrafisi ile karşılaştırıldığı deneysel diskitis modellerinde, MRG tekniğinin pato- Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş Selçuk Pediatri 2013;1(3):

3 lojiyi diğer tetkik yöntemlerinden daha erken gösterdiği ifade edilmiştir (83). T2 ağırlıklı görüntülerde, vertebral uç-plaklarda ve disk daralması olan bölgelerde sinyal artışı görülür. Gadolinyum verilerek yapılan kontrastlı çekimler, genellikle çok fazla ek bilgi sağlamaz. MRG de saptanan disk yapısının geçici, arka ya da öne herniasyonu, klinik tablodaki bel ağrısı ya da karın ağrısı belirtilerinden sorumlu olabilir (107). MRG ile epidural abse ve vertebral osteomiyelit gibi daha ciddi enfeksiyonların da tanınması mümkündür (32). İlginçtir ki, çocuklarda diskitisin MRG bulguları, yetişkinlerde görülen vertebral osteomiyelitin bulgularını taklit edebilmektedir. Bu özellik, iki hastalığın klinik tabloları farklı olsa da etiyolojilerinin benzer olduğu hipotezini desteklemektedir. MRG tekniğinin kullanılmaya başlanması ile ortaya çıkan potansiyel bir dezavantaj da söz konusudur. Yapılan çalışmalarda, diskitis olan çocuklardaki invazif tanısal prosedürlerin insidansında, MRG öncesi döneme kıyasla anlamlı bir artış olduğu saptanmıştır (37). Bunun önüne geçebilmek için; MRG de saptanan bulguların her zaman biyopsi gerektirmeyeceği, MRG nin diskitis tanısında daha ciddi patolojileri ekarte etmek için kullanılması gerektiği akılda tutulmalıdır. TEDAVİ Basit diskitisin tedavisinde, gerek antistafilokoksik antibiyotik kullanımının ve gerekse immobilizasyonunun zorunluluğu konusunda tartışmalar mevcuttur. Bazı yazarlar, antibiyotik kullanımının nispeten iyi huylu olan bu hastalığın neticesini önemli ölçüde etkilemediğini ve ancak hastanın septik tabloda olduğu durumlarda kullanılmasının uygun olduğunu savunmaktadır (22, 91). Ancak, intravenöz antibiyotik verilmeyen olguların, uzamış ve/ veya tekrarlayan semptomlar açısından anlamlı risk altında olduğunu bildiren bir çalışma da mevcuttur (83). Bu nedenle, günümüzde mevcut tedavi genellikle, antistafilokok etkinliği olan kısa süreli intravenöz antibiyotik kullanımını, takiben oral antibiyotik verilmesi şeklindedir. Ancak, diskitis tedavisinde antibiyotik kullanımını değerlendirmek amacıyla, prospektif, çift kör, randomize kontrollü bir çalışma yapılmamıştır. Antibiyotiklere ek olarak, diskitis tedavisinde semptomatik rahatlama için immobilizasyon da kullanılmaktadır (83). Daha önceleri, olgularda semptomatik oldukları sürece korse kullanılmakta idi (bazı olgularda 16 haftaya kadar). Ancak, güncel literatürde, immobilizasyonun, uzun dönem yarar sağlamadığı; sadece semptomatik rahatlama sağlamak amacıyla erken dönemde etkili olduğu desteklenmektedir. Analjeziklerle birlikte antibiyotikler ve immobilizasyon, diskitis tanısı konan olgularda tedavinin temelini oluşturmaktadır. Diskitis tedavisinde cerrahi; abse oluşumu veya ciddi spinal deformite gibi komplikasyonlar ortaya çıkmadığı sürece gerekli değildir. Daha önce de belirtildiği gibi, ancak hastanın tedaviye dirençli olduğu durumlarda, cerrahi biyopsi alınması gündeme gelmelidir. PROGNOZ Diskitisin doğal seyri benigndir. Disk mesafesinde daralma ve MRG de sinyal değişiklikleri gibi radyolojik bulguların varlığını sürdürmesine rağmen, hastaların büyük çoğunluğu tedaviyi takiben asemptomatik kalır (32, 91). Öte yandan, diskitise sekonder abse oluşumu komplikasyonunun geliştiği olgular da rapor edilmiştir (51, 83, 88). Oldukça nadir de olsa, diskitise bağlı spinal deformite gelişimi de söz konusu olabilmektedir. PİYOJENİK VERTEBRAL OSTEOMİYELİT Vertebral osteomiyelitin insidansı, ikinci dekadda küçük ve 50 yaşın üzeri hastalarda daha büyük bir pik yapmak suretiyle, bifazik bir dağılıma sahiptir. Vertebral osteomiyeliti olan tüm olguların yaş ortalaması 60 dır (13, 68). Dolayısıyla, vertebral osteomiyelit vakalarının sadece % 1-%2 lik bir dilimini pediatrik hastalar oluşturmakta olup, çocukluk yaş grubu içerisinde nadir görülen bir spinal enfeksiyon hastalığıdır (21, 28, 38). KLİNİK SEYİR Erken tanı ve tedavinin sonucu çok etkilediği göz önünde bulundurulursa, başlangıçta genellikle nonspesifik semptomlara sahip olan vertebral osteomiyelit olgularına karşı son dikkatli ve şüpheci bir yaklaşım gösterilmesi gerekir. Ayrıca, benign diskitte yapılacak olan gereksiz invazif tanı prosedürlerini önlemek için, vertebral osteomiyeliti benign diskitten ayırt etmek çok önemlidir. Genel olarak vertebral osteomiyelit, diskitis ile kıyaslandığında, yaşça daha büyük çocukları etkilemekte olup, bu olgularda tanı sırasındaki yaş ortalamasının 7 nin üzerinde olduğu gösterilmiştir (21, 38). Bunun dışında, vertebral osteomiyeliti olan olguların yüksek ateş ile başvurmaları daha sık kar- Selçuk Pediatri 2013;1(3): Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş

4 şılaşılan bir durum olup, bu değer çoğunlukla 38.5 C nin üzerindedir (38). En sık görülen belirti olan ateş yüksekliğini sırt ağrısı takip eder (28). Vertebral osteomiyeliti olan yetişkinlerde çok sık görülen sırt ve boyun ağrıları, çocuk olgularda yaygın görülen bir özellik değildir (87). Diskitisi olan pediatrik olgular ile karşılaştırıldığında, vertebral osteomiyelitli çocukların klinik olarak genel durumlarının daha bozuk oluşu dikkat çekicidir (38). Vertebral osteomiyeliti olan çocuk olgularda olası diğer klinik belirtiler arasında; kalça ağrısı, karın ağrısı, nörolojik defisit ve topallama sayılabilir (9, 21, 87). Vertebral osteomiyelitte enfeksiyon, genellikle lomber veya torakal bölgede lokalizedir (21, 60). Vertebral osteomiyeliti olan olgulardaki semptomların ortalama süreci, diskitis tanısı almış olan olgulara kıyasla daha uzundur (38). Nitekim, diskitis tanısındaki 2 ila 6 ay arasındaki bir gecikme genellikle vertebral osteomiyelit ile sonuçlanmaktadır. Vertebral osteomiyelit gelişiminde, insüline bağımlı diabetes mellitusun tüm yaş gruplarında anlamlı bir risk faktörü olduğu bildirilmiştir (60). Yetişkinler için geçerli risk faktörleri arasında, alkol ve IV uyuşturucu bağımlılığı mevcuttur (68). LABORATUAR İNCELEMELERİ Diskitiste olduğu gibi, genellikle normal veya hafif yüksek lökosit sayısı ile eritrosit sedimantasyon hızındaki artış nonspesifik bilgiler sağlamaktadır (38). Ancak, infant olgularda lökosit sayısının sıklıkla ciddi yüksek değerlerde bulunabileceği hatırlanmalıdır (33). Eritrosit sedimantasyon hızının, diskitiste olduğu gibi tedaviye yanıtın izlenmesinde kullanılması önerilmektedir (87). Vertebral osteomiyelitte en sık izole edilen organizma Staphylococcus aureus tur (9, 13, 21, 38, 87). Ancak, Staphylococcus epidermidis, Salmonella ve Bartonella henselae (kedi tırmığı hastalığı etkeni) de dahil olmak üzere pek çok çeşit mikro-organizmanın izole edildiği akılda tutulmalıdır (13, 38, 68). Yetişkin grupta, idrar yolu enfeksiyonlarına sekonder yayılıma bağlı olarak Escherichia coli, vertebral osteomiyelitin en önemli kaynaklarından biri olmasına rağmen, bu ajan çocukluk yaş grubunda nadiren saptanmıştır (13, 87). Aslında, pediatrik olguların büyük çoğunluğunda, primer enfeksiyon kaynağının bulunamaması dikkat çekicidir (21). Akut tabloda, kan kültürleri ile genellikle sorumlu organizma izole edilebilmektedir (9). Kronik süreçte ise, vertebral osteomiyelit olgularının %38 inde kan kültürleri pozitiftir (49). Primer kaynağın belli olmadığı ve kan kültürlerinde herhangi bir organizmanın gösterilemediği durumlarda, BT kılavuzluğunda yapılan iğne biyopsisi tanıya yardımcı olabilir (21). Ancak bu tetkikte dahi olguların sadece % 40 ila % 60 ında pozitif kültür sonucu alınabildiği akılda tutulmalıdır (58, 81). Buna karşın, açık cerrahi ile elde edilen kültürlerde olguların %78 inde pozitif sonuç alındığı bildirilmiştir (68). RADYOLOJİK İNCELEMELER Vertebral osteomiyelitte radyografik değişikliklerin seyri iyi bilinmektedir. İki hafta içerisinde disk aralığı daralır, 6 hafta sonra ise, komşu vertebra gövdelerinde bir seyrelme oluşur. Altı hafta sonra görülmeye başlayan reaktif skleroz, 6. ayda ortaya çıkan füzyona dek kadar devam eder (30). Disk aralığı daralması diskitiste görülse de, vertebral osteomiyelitli olguların grafilerinde daralmaya eşlik eden vertebral gövde yıkımının çok daha ön planda olduğu gözlemlenmektedir (9). Kemik sintigrafisi nispeten yüksek bir duyarlılığa sahiptir, ancak enfeksiyon ve tümör ayrımı zor olabilmektedir (49). MRG kadar hassas olmasa da, osteomiyelit şüphesi varlığında kemik sintigrafisi yararlı olabilir. Kontrastlı MRG, vertebral osteomiyelit tanısı için önerilen en uygun radyolojik yöntem olma özelliğini korumaktadır (14, 68). Zira, diğer yöntemlerle kıyaslandığında vertebral osteomiyelit tanısında MRG, % 96-%100 lük oranla en duyarlı araç olarak göze çarpmaktadır. Direkt radyografinin duyarlılığı % 48 - % 82, BT görüntülemenin duyarlılığı % 65, teknesyum kemik sintigrafisinin duyarlılığı % 71-%90, galyum kemik sintigrafisinin duyarlılığı % 86 ve kombine galyum - teknesyum kemik sintigrafisinin duyarlılığı ise % 90 olarak saptanmıştır (38, 69, 70) Radyolojik tetkiklerin vertebral osteomiyelit tanısındaki özgünlüğü ile ilgili olarak, yalnızca kombine teknesyum - galyum sintigrafi çalışmasının (%100) MRG ye kıyasla (%92) daha yüksek bir özgünlük oranına sahip olduğu görülmüş olup, bu yöntemi %78 le teknesyum kemik sintigrafi çalışması ve %57 ile direkt grafi takip etmiştir (70). Yakın zamanlarda yapılan bir çalışma, SPECT galyum taramalarının MRG ye benzer hassasiyet ve özgünlük değerlerine sahip olduğunu göstermiş olup, bu yöntemin vertebral osteomiyelit tanısında MRG ye alternatif olarak veya MRG ile birlikte kullanılabileceğini göstermiştir (65). MRG nin en belirgin avantajlarından birisi de, nöral ya- Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş Selçuk Pediatri 2013;1(3):

5 pıların tutulumuyla ilgili oldukça hassas anatomik görüntüler sağlıyor olmasıdır (70). Bunların haricinde, olguya antibiyotik tedavisi başlanmış ise, vertebral osteomiyelitin tespit edilmesinde galyum kemik sintigrafi çalışmasına kıyasla MRG nin belirgin bir avantaj sağladığı gösterilmiştir (70). T2-ağırlıklı MRG kesitlerinde, disk ve vertebral gövdedeki sinyal artışı, genellikle vertebral osteomiyelitin habercisi olarak yorumlanır (49). Disk aralığının bu tutulumu, tümöral süreçlerde genellikle disk aralığının korunmasından ötürü, enfeksiyon- neoplazm ayrımında iyi bir yol göstericidir. MRG nin vertebral osteomiyelit olgularındaki en büyük faydası, erken tanı konusunda sağladığı potansiyel yardımdır. MRG, taraması semptomların başlangıcından itibaren 2 hafta içinde yapılırsa, olguların % 55 inde kesin tanı konmakta, olguların % 36 sına ise olası tanı olarak yön vermektedir. İkinci haftanın sonrasında, bu değerler sırasıyla % 76 ve % 20 olmaktadır (14). MRG vertebral osteomiyelitin tespit edilmesinde oldukça yüksek bir duyarlılığa sahip olsa da, travmatik kemik zedelemeleri ve orak hücreli anemi krizindeki akut enfarkt gibi T2-sinyal artışına neden olan diğer faktörlerin ayrımı konusundaki sıkıntı nedeniyle özgünlüğü o denli yüksek değildir (19). TEDAVİ Vertebral osteomiyelitin tedavisi, diskitise göre daha agresif bir tedavi planını gerektirir. Dört haftadan kısa intravenöz antibiyotik verilmesi ile tedavi başarı oranının anlamlı olarak düşük olduğu gösterilmiştir (68, 87). Bu nedenle, en az 4-6 haftalık tedavi süresi önerilmektedir. Bu süre boyunca, antimikrobiyal tedavi yeterliliğinin değerlendirilmesi için ESR değerleri izlenmelidir. Hastanın bu süre içerisinde, yatak istirahatında kalması ya da aktivitelerinde ciddi kısıtlamaya gitmesi ve korse kullanması önerilmiştir (87). Bazı yazarlar parenteral tedaviyi takiben, 3 ila 6 aylık oral antibiyoterapi verilmesi gerekliliğini savunmaktadır (68). Vertebral osteomiyeliti olan olgulardaki cerrahi girişim kriterleri arasında, nörolojik defisit, spinal instabilite/deformite (servikal omurgada 11 dereceden fazla, veya torakal/torakolomber omurgada 20 dereceden fazla), medikal tedaviye yanıtsızlık ya da uyumsuzluk, ve tanı sağlamamış biyopsi incelemesi sayılabilir (81). Bu kriterlerden herhangi birisinin varlığı durumunda sağlıklı, vasküler kemikle karşılaşılıncaya kadar kapsamlı bir cerrahi debridman yapılması gerektiği savunulmuştur (3, 81). Abse drenajı ve spinal kord dekompresyonu cerrahi sırasındaki diğer olası girişimlerdir (68). Greftli veya greftsiz, posterior ve/veya anterior dekompresyon /enstrümantasyon, spinal stabilitenin sağlanması adına gerekli olabilir (3, 68, 81). Akut enfeksiyon varlığında, enstrümantasyonun sonuca olumsuz etki etmediği gösterilmiştir (14, 29, 81). PROGNOZ Vertebral osteomiyelit vakalarının % 28 inde uzun vadeli sekeller görülmekte olup, bu oran diskitis olgularına kıyasla anlamlı ölçüde yüksektir. Bunlar arasında, spinal deformiteler ile paraparezi ve alt ekstremite spastisitesi gibi nörolojik defisitler bulunmaktadır (21). Vertebral osteomiyelitin diğer bir potansiyel komplikasyonu da, vakaların % 9,6 sında görülen spinal epidural abse oluşumudur (3, 21). Vertebral osteomiyelitte tüm yaş grubu olguları kapsayan geniş kapsamlı bir çalışmada, hastaların % 17 sinde epidural abse, % 26 sında paravertebral abse ve %5 inde ise disk-aralığında abse geliştiği tespit edilmiştir (68). Çocukluk yaş grubunun, vertebral osteomiyelitte olumsuz sonuç açısından bağımsız bir risk faktörü teşkil etmediği görülmektedir. Öte yandan, tüm yaş grupları için, motor güçsüzlük/paralizi gelişmesi, tanının gecikmesi ve enfeksiyonun hastane kaynaklı olması gibi durumlar önemli risk faktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır (68). Sonucu iyi yönde etkileyen parametrelerin başında ise vertebral osteomiyelit şüphesi ile MRG incelemesi yapılarak tanının erken konulup, tedavi sürecinin zamanında başlatılması gelmektedir (3). TÜBERKÜLOZ OSTEOMİYELİT Spinal tüberküloz, geçmişi en az 5400 yıl önceki Mısır zamanına uzanan bir patolojidir (23). Percival Pott, 18. yüzyılın sonlarında, günümüzde yaygın olarak Pott hastalığı olarak bilinen spinal tüberkülozun klinik özelliklerini ayrıntılı olarak tanımlayan ilk kişi olmuştur. Zaman içerisinde, cerrahi ve kemoterapideki gelişmeyle birlikte hastalığın morbidite ve mortalite oranları ciddi anlamda azalmıştır. Ancak son zamanlarda AIDS, tüm dünyada tüberküloz insidansında yeniden artışa neden olmuştur (3). HIV-negatif olgularda tüberküloz, sadece %3 ila %5 oranında iskelet sistemi tutulumu gösterirken, HIV-pozitif olgularda bu oran %60 tır (55). Tüberkülozun iskelet-eklem Selçuk Pediatri 2013;1(3): Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş

6 sistemini tuttuğu bölgelere bakıldığında, olguların üçte ikisinin spinal hastalığa sahip olduğu, bunu kalça ve diz tutulumunun takip ettiği görülmektedir (56, 72). Primer pulmoner veya genitoüriner odaklardan hematojen yolla omurgaya erişim, tüberküloz osteomiyelit için bilinen en yaygın patofizyolojik açıklamadır. Çocuklarda, tedavi edilmeyen tüberküloz olgularının yaklaşık %1 ila %6 sında iskelet lezyonlarının geliştiği ve bu olguların %13 ünde ise spinal tutulumun söz konusu olduğu ifade edilmektedir (6, 102). Omurga üzerinde en sık tutulan bölge torakal vertebralardır. Bunu lomber vertebralar takip eder (4, 50). Pediatrik tüberküloz osteomiyelit, genellikle anterior segmentlerde tutulum gösterir ve ne yazık ki, pediatrik popülasyondaki sonuçlar pek olumlu yönde değildir (66). Spinal tüberkülozun üç farklı tipi bulunmaktadır: a) Santral lezyonlar; en sık çocuklarda görülür ve tüm vertebral gövdede tutulum söz konusudur. Bu yüzden, yüksek olasılıkta kifoz oluşumuna sebep olurlar. b) Paradiskal lezyonlar; daha çok erişkinleri etkilemektedir. Bu tipte paravertebral abseler ve intervertebral disk daralması yaygın görülen bulgulardır. c) Anterior lezyon; anterior longitudinal ligamanın altında yıkıma neden olan bu tipte genellikle kemik destrüksiyonu minimal seviyededir (66). KLİNİK SEYİR Çocuklarda, klinik belirtiler genellikle nonspesifik olup, semptom ve belirtileri yorumlayarak tanıya varmak çok da kolay değildir. Ateş eşlik etsin ya da etmesin, halsizlik, kilo kaybı, hareketsizlik ve omurga (bazen deforme olmuş olabilir) üzerinde fokal hassasiyet varlığı tüberküloz osteomiyelit açısından şüphe uyandırmalıdır (3). Çocuklarda spinal tüberküloz konusunda dikkat çeken diğer bir husus ise, üst torakal yerleşimli paraspinal abse gelişimine olan yatkınlıktır. Bu durum, Miliyer astım olarak da bilinen, gece ağırlaşarak astımı taklit eden bir respiratuar distres durumuna neden olmaktadır. Diğer klinik belirti ve bulgular, hastalığın primer odağının yeri ve genişliğine bağlı olarak değişir (3). Tanıdaki zorluklardan dolayı, nörolojik defisit ve kifoz ortaya çıkana kadar olguların çoğu tespit edilememektedir (4). Genel olarak, tanıda 4 ila 5 ay arasında bir gecikme söz konusu olmaktadır (66, 102). Pott paraplejisi hastaların yaklaşık %20 sinde görülmekle beraber (çocuklarda biraz daha az), ya akut hastalık döneminde ya da ilk hastalık iyileştikten yıllar sonra görülebilmektedir (27). Akut durumlarda, apse, granülasyon dokusu veya kazeöz dokunun neden olduğu kord basısının yanı sıra mekanik instabilite ya da vasküler trombozun da, nörolojik bulguların ortaya çıkmasına neden olduğu bildirilmiştir (54). Geç başlangıçlı Pott paraplejisi ise skarlaşma ya da bir internal gibbus üzerinde kordun gerilmesi nedeniyle oluşur ve kötü bir prognoza sahiptir (52, 54, 66, 71). Pott paraplejisinin, konus üzerindeki bir seviyede en az %60 oranında bir kord basısı sonucu ortaya çıktığı öne sürülmektedir (50). LABORATUAR İNCELEMELERİ Mantoux deri testi ve Ziehl-Neelsen boyaması tanısal anlamda faydalı araçlar olup, ikinci yöntemin hassasiyet değerinin sadece %47 olduğu akılda tutulmalıdır (50). Lökositoz ve sedimantasyon hızında artış gibi diğer laboratuar bulguları nonspesifiktir. sedimantasyon hızı, sürecin progresyonunu ve verilen tedaviye yanıtı takip etmede yaygın bir şekilde kullanılmaktadır (66). Atipik radyolojik özellikler nedeniyle tanı konulamadığı durumlarda, biyopsinin gerekli olduğu bildirilmiştir (50). Pozitif kültürler aktif hastalığı doğrulasa da, kültürlerdeki hassasiyetin yaklaşık %85 olması sebebiyle, negatif kültür sonucunun hastalığı ekarte ettirmediğini unutmamalıdır. Yakın zamanlarda, biyopsi örneklerinden M. tuberculosis in tespiti için nispeten duyarlı, özgün ve daha kesin bir test olan polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yöntemi tercih edilir hale gelmiştir (8). RADYOLOJİK İNCELEMELER Düz radyografik incelemelerde; disk aralığında daralma, vertebral gövde tutulumu ve anterior vertebral kollaps görülebilir (50). Ancak düz grafilerde lezyonun görülebilmesi için, vertebral gövdenin %50 den fazla çökmüş olması gerekir ki, bu da neredeyse 6 ay alabilen bir süreçtir (4). Düz radyografik incelemeler kapsamında, pediatrik olguların %88 inde, akciğer grafisinde aktif tüberküloz bulgularının görülebileceği de ifade edilmiştir (50). BT görüntüleme, kemik destrüksiyonunun tespit edilmesinde daha yüksek bir hassasiyete sahip olsa da, yumuşak doku tutulumunu tanımlamada ve mevcut kifozun derecesini değerlendirmede sınırlamalar içermektedir. Öte yandan, omurga stabilitesinin saptanmasında, posterior elemanların tutulum derecesinin belirlenmesi konusunda BT oldukça yararlı olabilir (50). Kemik sintigrafisi kabul görmüş bir Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş Selçuk Pediatri 2013;1(3):

7 hassasiyete sahip olsa da, spinal tüberkülozda MRG kadar spesifik değildir (27). Bu nedenle MRG, spinal tüberkülozun değerlendirilmesinde kullanılan en yararlı ve en kesin radyolojik araç olarak gözükmektedir. MRG de, pediatrik diskin genellikle yüksek olan T2 ağırlıklı sinyal seviyesi, tutulum yerindeki destrüksiyon nedeniyle anlamlı derecede azalır. Buna karşın, tutulumun olduğu diğer dokularda T2-ağırlıklı sinyal seviyesinde bir artış görülmektedir (27, 50). Ayrıca, tutulum seviyesinde hastaların hemen hemen tümünde intraspinal veya paraspinal bir yumuşak doku kitlesi mevcut olup, olguların % 65 inde bu kitlenin halkasal kontrast tuttuğu görülmektedir (4). Nitekim, olguların % 55 ila %96 sında klinik tabloya paraspinal abse formasyonunun eşlik ettiği bildirilmiştir (4, 6, 27). Olguların %46 ila %100 ünde komşu vertebraların da katılımıyla çoklu tutulum görülmektedir (4, 27, 102). Ayrıca diğer yöntemlere kıyasla, kord kompresyon derecesinin, en iyi şekilde MRG ile ortaya konduğu gösterilmiştir (92). TEDAVİ Çocuklarda spinal tüberküloz tedavisinin temelleri, hastalıkla mücadelede cerrahinin rolünü değerlendirmek için 1965 yılında başlatılmış olan British Medical Research Council Trial verilerine dayanmaktadır (3). Bu çalışma serisinde, radikal debridman ve füzyon ile yapılan anterior yaklaşımın (Hong Kong operasyonu olarak bilinir), füzyon oranları, vertebral rekonstrüksiyon, kifoz açısı ve uzun vadeli nörolojik sonuçlar açısından konservatif tedaviye göre üstünlüğü kanıtlanmıştır. Ayrıca, Hong Kong operasyonunda uygulanan ek greft-füzyon tekniğinin tek başına debridman ile karşılaştırıldığında, kifotik hasarın düzeltilmesinde ve engellemesinde anlamlı etkisi olduğu ortaya konmuştur. Hem anterior hem de posterior elemanların tutulumuna bağlı instabiliteye sebep olmuş tüberküloz osteomiyelit olgularında, anterior radikal cerrahiye ek olarak posterior stabilizasyon da yapılmış olan olguların, yalnızca Hong Kong operasyonu yapılmış olan olgulara göre daha erken mobilize edilebildiği bildirilmiştir (54). Tüberküloz osteomiyelitin cerrahi endikasyonları, piyojenik osteomiyelitte belirtilen endikasyonlarla aynı olup, özellikle paraplejisi olan olgularda erken dekompresyonun önemi vurgulanmaktadır (100). British Medical Research Council Trial sonuçları, hastalıkla mücadelede, bir adjuvan tedavi yöntemi olarak kemoterapötik ajanların merkezi bir rol oynadığını kanıtlamıştır. İlk 6 ayda streptomisin, izoniazid ve rifampisinden oluşan medikal tedavi standart olup, etambutol ve pirazinamid gibi ajanlar ise dirençli olgular için ikinci basamak olarak kullanılır (3). Salt medikal tedavi için, nispeten az sayıda endikasyon mevcuttur. Bunlar; cerrahi girişim için yüksek risk, kemik destrüksiyonuna yönelik bulguların minimal düzeyde olması, minimal seviyede abse oluşumu veya kanıtlanmış hastalığın henüz çok erken safhada olmasıdır (66). Paraplejisi olan çocuklarda uygulanan konservatif tedavi ile iyileşme süreci 1 ila 4 ay arasında değişirken, cerrahi olarak tedavi edilen olguların yaklaşık 2 ay içerisinde iyileştiği bildirilmiştir (71). Kriterlere uygun pediatrik olgularda, erken başlangıçlı parapleji durumunda konservatif tedavinin etkili olabildiği bildirilmiştir (27, 71, 78). Bu nedenle bu tip olgularda, önce 3-4 haftalık yatak istirahatı ile birlikte tam kür kemoterapi uygulanması ve sonrasında hiç bir nöral iyileşme olmadığı takdirde cerrahi girişim yapılması önerilmiştir (54). PROGNOZ Çocuklarda spinal tüberkülozun Hong Kong operasyonu veya tek başına debridman ile cerrahi tedavisini takiben olguların prognozu üzerine en kapsamlı çalışma Upadhyay ve arkadaşları tarafından yapılmıştır (101). British Medical Research Council Trial serisine dahil olan 80 pediatrik olgunun 17 yıllık bir süreçte izlenmiş olduğu bu çalışmada, olguların hiçbirinde tüberküloz reaktivasyonu bulgusu görülmediği bildirilmiştir. Ayrıca, her iki gruptaki nörolojik sonuçlar, tüm hastalarda motor defisitlerde tam iyileşmenin yanı sıra bacak ağrısında da bir iyileşme olduğunu göstermiştir. Operasyonu takip eden altı ay içerinde, radikal cerrahi yapılmış olan olgularda kifoz ve deformite açılarında iyileşme görülürken, sadece debridman yapılmış olan olguların ölçümlerinde ise preoperatif değerlere kıyasla kötüleşme olduğu bildirilmiştir (101). Bu çalışmanın sonuçları, pediatrik tüberküloz osteomiyelit olgularındaki spinal deformite konusunda Hong Kong operasyonunun, tek başına debridmana kıyasla, önemli avantajlara sahip olduğunu net bir biçimde göstermektedir. SPİNAL ENSTRÜMANTASYON VE ENFEKSİYON Günümüzde; spinal enstrümantasyon, hem yetişkin ve hem de pediatrik olgularda spinal cerrahinin dayanak Selçuk Pediatri 2013;1(3): Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş

8 noktalarından biri haline gelmiştir. Bu da, spinal enfeksiyonlarla ilgili iki yeni soruyu beraberinde getirmiştir: 1) Aktif enfeksiyon durumunda enstrümantasyon yapmak güvenli midir? 2) Spinal enstrümantasyon sistemi varlığında gelişen bir enfeksiyon söz konusu olduğunda tedavisi için en iyi yol hangisidir? Yaş ortalaması yaklaşık 12 olan 250 nin üzerinde pediatrik olgunun oluşturduğu bir skolyoz cerrahisi serisinde, 4 yıllık dönemde % 5.2 lik bir enfeksiyon oranı bildirilmiştir (61). Bu enfeksiyonların çoğunluğunun kemik ve implantı tutan derin enfeksiyonlar olduğu ve yaklaşık yarısının erken dönemde (30 gün içinde) ve diğer yarısının ise ameliyattan aylar hatta bir yıl sonra olmak kaydıyla geç dönemde ortaya çıktığı rapor edilmiştir. Saptanmış olan etkenlerin, büyük çoğunlukla Staphylococcus epidermidis ve Staphylococcus aureus olduğu bildirilmiştir. Enfeksiyon için anlamlı risk faktörleri arasında, önceden yapılmış spinal füzyon cerrahisi ve dokuz kat risk artışıyla karakterize miyelodisplazi ye dikkat çekilmiştir. Bu serinin sonuçları, uygun perioperatif antibiyotiklerin bir ölçüde koruma sağladığını göstermiştir. Serideki enfekte olguların çoğunda debridmana ihtiyaç duyulmuş ve 14 olgunun 5 tanesinde de implantların çıkartılması gerekmiştir (61). Erişkin popülasyonda yapılmış benzer çalışmalara bakıldığında, nörolojik bozukluklar ve inkontinans ile beraber morbid obezite ve posterior yaklaşımın, enstrümantasyon cerrahisinde spinal enfeksiyonlar açısından anlamlı risk oluşturduğu görülmektedir (77). Aynı şekilde diyabetik hastalarda da, lomber enstrümantasyon ve füzyon sonrasında, perioperatif enfeksiyon riskinin anlamlı olarak yüksek olduğu bilinmektedir. Skolyoz cerrahisini takiben görülen enfeksiyonların, hasta ve cerrahi girişim ile ilgili faktörlerin de etkisi olmakla birlikte, genel olarak intraoperatif bulaşmaya bağlı olduğu düşünülmektedir. Proflaktik antibiyotik kullanımı ve ultra-temiz ameliyathane şartlarının enfeksiyon oranlarının düşmesinde etkili olduğu görülmüştür (95). Enfeksiyon saptandıktan sonra, zamanında yapılan cerrahi debridman, irrigasyon ve uygun antibiyoterapi ile olumlu sonuçlar elde edilebilse de, derin enfeksiyonlarda implantların çıkartılması gerekli olabilmektedir (63). Spinal enfeksiyon durumunda cerrahi füzyon ve stabilizasyon tekniğinin uygulanabilirliği çokça tartışılmış, ancak enfeksiyon durumunda enstrümantasyon uygulanmasının kontrendikasyon teşkil etmediği ve etkili bir şekilde yapılabileceği açıkça kanıtlanmıştır. Enfektif olgularda anterior debridman ve spinal füzyon ile ilgili bir çalışmada, primer kemik greftlemesinin enfeksiyon varlığına rağmen başarılı olduğu gösterilmiştir (35). Ancak, enstrümantasyon yapılmayan füzyon olgularında spinal stabilitenin bozulabilmesi söz konusudur. Bu nedenle yakın tarihli birçok çalışmada, enfeksiyon varlığında (özellikle de vertebral osteomiyelit durumunda) spinal enstrümantasyonun güvenilirliği ve etkinliği analiz edilmiştir. Bu çalışmaların çoğunda, anterior veya posterior stabilizasyon yapılan olgularda daha az postoperatif komplikasyona rastlandığı bildirilmiştir (46, 59, 64, 80) Geniş kapsamlı bir derlemede, enfeksiyon durumunda erken cerrahi dekompresyonun, nörolojik defisitlerde hızlı bir iyileşme sağladığı ve deformiteleri azalttığı, bununla birlikte internal fiksasyon kullanımına da engel teşkil etmediği gösterilmiştir (81). Bu sonuçlar, vertebral osteomiyelitin cerrahi tedavisinde, posterior stabilizasyon ve titanyum kafeslerin kullanımını desteklemektedir (36). Ayrıca, allogreft kullanımının otogreftler kadar etkili olduğu ve üstelik postoperatif komplikasyonları azaltmak adına daha avantajlı olduğu ileri sürülmektedir (90). SPİNAL EPİDURAL ABSE Spinal epidural abse, enfeksiyonun doğrudan komşuluk yoluyla yayılması (örneğin, vertebral osteomiyelit) veya uzak bir odaktan Batson venöz pleksusu aracılığıyla hematojen yolla taşınması sonucu ortaya çıkan süpüratif bir süreçtir (34, 53, 85). Çocukluk döneminde sıklıkla ikinci durum söz konusudur. Epidural aralık, üçüncü lomber bölgenin altında ve T4 - T8 arasında en geniş konfigürasyonda olduğundan, abselerin büyük çoğunluğu bu konumlarda oluşmaktadır (34). Spinal epidural abseler, spinal kord üzerine doğrudan bası veya spinal kan dolaşımında bozulma yoluyla ciddi nörolojik defisitlerlere yol açabilmektedir. Bu nedenle, erken tanı ve tedavi son derece önem arz etmektedir (3). Yetişkinlerde, spinal epidural abselerin insidansı son yıllarda artış göstermiştir (48, 82). Pediatrik popülasyonda ise, spinal epidural abseler nadir görülmektedir. Çocuklardaki görülme sıklığına örnek olarak, 10,000 hastaneye yatış olgusunda 0.60 gibi bir oran bildirilmiştir (5). Spinal epidural absenin pediatrik popülasyondaki ortalama görülme yaşı konusunda gibi değerler bildirilmiştir (5, 85). İmmün sistemi baskılanmış olan olgular haricinde, çocuk olguların büyük çoğunluğunda predispozan bir Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş Selçuk Pediatri 2013;1(3):

9 durum mevcut değildir. Yetişkinlerde spinal epidural absenin sık görülen nedenlerinden biri olan vertebral osteomiyelit, çocuklarda görülen spinal epidural abselerin çok daha az bir oranından sorumludur (5, 7, 53). Pediatrik olguların %17-%24 ünde, travma ve hematom oluşumunun, spinal epidural abse oluşumu için predispozan olduğunu öne süren çalışmalar da vardır (53, 85). KLİNİK Çocuk olgularda spinal epidural abselerin klinik seyri, bu bölümde tartışılan diğer ekstramedüller spinal enfeksiyonların klinik seyrini taklit edebilir. Klasik olarak, spinal epidural abselere ait klinik öykü dört fazda tanımlanmıştır (34, 47). Başlangıçta, hastada ateş ve sırt ağrısı görülür. Bunu takiben, tutulan seviyeye göre kök ağrısı (karın ağrısı dahil), refleks değişiklikleri ve motor güçsüzlük gelişebilir. Bu daha sonra bağırsak ve mesane semptomlarına ilerleyebilir ve nihayetinde de paralizi ile sonuçlanır. Erişkinlerin aksine, çocukların çoğunluğu hastalığın ileri evrelerine ulaşamamaktadır (85). Küçük çocuklardaki klinik tablo çok değişken olup, olguların çoğunda tanının gecikmesine yol açmaktadır. Çocuk olguların %70 ila 78 inde, cerrahi dekompresyon öncesinde nörolojik defisitlerin olduğu bildirilmiştir (53, 85). İnfantlarda en yaygın görülen non-nörolojik belirtiler ateş ve irritabilite iken (85), daha büyük çocuklarda ateş ve ağrı ön plandadır (5, 85). Klinik belirtilerin progresyonu ise, saatler ile haftalar arasında değişebilmektedir (48). LABORATUAR İNCELEMELERİ Spinal epidural absede etken mikroorganizma genellikle Staphylococcus aureus olup, erişkin olguların %15 inde metisiline dirençli suşlar görülmektedir (5, 7, 34, 53, 82, 85, 94). Spinal epidural abse olgularında izole edilmiş diğer organizmalar arasında, Aspergillus flavus, grup B Streptokoklar, Pseudomonas ve Proteus bildirilmiştir (5, 34). Kan kültürü, olguların %67 ila %82 sinde pozitiftir (25, 82, 85). Olguların %82 - %90 nında ise abse kültürlerinin pozitif olduğu bildirilmektedir (25, 48). Laboratuar çalışmalarında lökosit sayısı sıklıkla yüksek bulunur (34). Bunun dışında, eritrosit sedimantasyon hızının yanı sıra C-reaktif protein düzeylerinde sıklıkla artış saptanmaktadır (5, 82). Enfeksiyonu subaraknoid boşluğa yayma ve absenin üst ve altında basınç gradiyenti oluşturma gibi riskleri nedeniyle, spinal epidural abse olgularında lomber ponksiyondan kaçınılması gerektiği vurgulanmıştır (53). Ancak, bazen klinik tablonun menenjite benzer olmasından dolayı, epidural abse tanısı konmadan önce, bu hastalarda lomber ponksiyon yapıldığı da olmaktadır. Bu durumlarda serebrospinal sıvı bulgularının, belirgin pürülan özellik ile hafif lökositoz - düşük glikoz ve/veya yüksek protein düzeyleri gösterir tablo arasında değiştiğini gösteren raporlar mevcuttur (5, 25, 48, 85). Serebrospinal sıvıda görülen belirgin protein artışının, ponksiyon bölgesi proksimalindeki tam bir obstrüksiyonun göstergesi olabileceği de unutulmamalıdır (3). Erişkin popülasyonundaki değerlendirmelerde, başvuru esnasında 14,000 in üzerindeki lökosit sayısı ve hastaneye yatışın 8. ve 14. günleri arasında C-reaktif protein düzeylerinin sürekli olarak yüksek seyretmesinin olumsuz sonuç göstergesi olduğu ifade edilmiştir (94). RADYOLOJİK İNCELEMELER Direkt grafiler, klinik tabloya vertebral osteomiyelit eşlik etmediği sürece tanı açısından çok değerli değildir (48, 34). Spinal epidural abse olgularında tercih edilmesi gereken görüntüleme yöntemi kontrastlı MRG tekniğidir (82). MRG, olguların %91 inden fazlasında tanı koydurucudur (48, 75, 82). Postkontrast MRG incelemesi, abse duvarı ve dura arasındaki anatomik ilişkiyi en iyi gösteren yöntem olup, disk hernisi, fistül, spinal tümör, spinal hematom, kord enfarktı ve transvers miyelit gibi ayırıcı tanıdaki diğer olası patolojileri ayırt etmekte de son derece yararlıdır (82). MRG nin yapılamadığı durumlarda BT, BT/miyelogram veya zorunlu kalındığında normal miyelografi kullanılabilir. Ancak, tam bir miyelografik blok varlığında, miyelografi abse tutulumunun derecesini belirlemede başarısız kalabilir ve hatta kanama, enfeksiyonun yayılması ve tam bloğun çevresinde basınç gradiyenti değişimlerine sekonder gelişen nörolojik bozuklukların dahil olduğu bir çok komplikasyona yol açabilir (25). Görüntüleme çalışmaları, spinal epidural abselerin ortalama 5.4 vertebra boyu ekstansiyon gösterdiklerini ortaya koymaktadır (5). Çocuklarda, spinal epidural abselerin çoğunluğu posterior yerleşimli olup, genellikle lomber bölgede görülmektedir (3). Selçuk Pediatri 2013;1(3): Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş

10 TEDAVİ Spinal epidural abse tedavisindeki en önemli özellik, hastalık sürecinin aciliyetinin farkında olarak bir an evvel tıbbi ve cerrahi girişimlerin başlatılmasını gerektirmesidir. Cerrahi olarak yapılması gerekenler, spinal kord dekompresyonu, abse drenajı ve enfekte kemiğin debridmanıdır (85). Absenin posterior yerleşimli olduğu olgularda, abse drenajı ile laminektomi ve gerekiyorsa stabilizasyon yapılır. Gelişimini tamamlamamış omurgada, postlaminektomi spinal deformite gelişimi önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, mümkün olduğunca sınırlandırılmış bir ekspozür tercih edilmesi önerilmektedir (39). Bunun haricinde kemik destrüksiyonu yapmamış iyi sınırlı epidural abselerde osteoplastik laminotomi tekniği de alternatif olabilir. Vertebral osteomiyelite sekonder gelişen anterior yerleşimli abseler, debridman füzyon ve gerekirse de stabilizasyon un dahil edildiği bir anterior yaklaşım gerektirir. Buna ek olarak, her iki durumda da, mutlaka en az 4 haftalık uzun-dönem intravenöz antibiyotik tedavisi gereklidir. Metisiline dirençli S. aureus suşlarının prevalansı; kültür sonuçları elde edilene kadar, vankomisin ile birlikte üçüncü kuşak bir sefalosporin veya aminoglikozid kombinasyonu şeklinde bir seçeneğin gündeme gelmesine yol açmıştır (82). Pediatrik olgularda metisiline dirençli Staphylococcus aureus enfeksiyonu konusunda, gereksiz vankomisin tedavisinin önlenmesi adına, klindamisine duyarlı suşlara ait prevalansa dikkat çeken bir çalışma da mevcuttur (40). Tedavinin süresi; klinik semptomlar, lökosit ve C-reaktif protein değerleri ve görüntüleme çalışmalarından elde edilen verilere göre ayarlanmalıdır (94). Erişkin serilerde spinal epidural abse için, nadir de olsa cerrahi olmayan konservatif tedaviyi savunan raporlar mevcuttur (62, 106). Spinal epidural abseler ile ilgili bir derlemede, olguların %6.6 sının konservatif tedavi aldığı ve bu grubun %63 ünde olumlu sonuçlar elde edildiği bildirilmiştir (106). Konservatif tedavi seçeneğinin düşünülebileceği şartlar; eşlik eden ciddi medikal problemler nedeniyle cerrahi müdahale için yüksek risk grubunda yer alma, spinal kordun önemli bir bölümünü kapsayan çok geniş abse varlığı, nörolojik tutulumun önemli boyutlarda olmaması ve 3 günden fazla süren komplet parapleji olarak bildirilmiştir (62). Bu durumlarda, progresif nörolojik defisit ortaya çıkmadığı sürece, seri görüntüleme çalışmaları ile birlikte IV antibiyotik tedavisinin yeterli olduğu rapor edilmektedir. Ancak, bu olgularda dahi cerrahi tedavinin geciktirilmesinin morbidite oranını anlamlı ölçüde artırdığı öne sürülmüştür (48). PROGNOZ Spinal epidural absesi olan 26 pediatrik olgunun dahil edilmiş olduğu bir derlemede, sadece 3 çocukta abse ile ilgili uzun dönem olumsuz sonuçlar bildirilmiştir (5). Bunlar arasında; spinal deformite, spastisite/hiperrefleksi ve kronik ağrı mevcuttur. Literatürde çocuk olgular için genel mortalite oranının %12 ila %28 arasında değiştiği görülmektedir (34, 39, 53). Prognozun, erken tanı ve tedavi ile birlikte hastanın başvuru sırasındaki nörolojik tablosu ile de yakından ilişkili olduğu görülmüştür. Nörolojik tutulumu olmayan olguların % 90 ında tam iyileşme sağlanırken, nörolojik defisiti olan olguların sadece % 33 ünde tam iyileşme bildirilmiştir (85). Bu yüzden, spinal epidural abse tanısının gecikmeden konulması, kalıcı nörolojik fonksiyon kaybı ve mortalitenin önüne geçilebilmesi açısından son derece önemlidir. KONJENİTAL DERMAL SİNÜS TRAKTINA BAĞ- LI ENFEKSİYON Konjenital dermal sinüs traktı en sık lumbo-sakral bölgede görülmekle birlikte, servikal veya torakal bölgelerde de karşımıza çıkabilmektedir (1). Konjenital dermal sinüs traktına sekonder enfeksiyonlar iyi bilinmektedir. Traktın sonlandığı yere bağlı olarak ekstraspinal, ekstradural veya intradural enfeksiyonlar söz konusu olabilir. Dermal trakt ile ilişkili olarak, intramedüller spinal kord absesi, spinal subdural enfeksiyon ve menenjit durumları tanımlanmıştır (16, 42, 45, 67, 74, 79). Spinal aks boyunca patent bir dermal sinüs traktı tespit edildiğinde, tedavideki gecikme ciddi enfeksiyonlar ile sonuçlanabileceğinden, vakit kaybetmeden yapılacak cerrahi girişim oldukça önem taşımaktadır (1, 3). Konjenital spinal dermal sinüs traktı, tekrarlayan bakteriyel menenjit nedeni olabilir. Tekrarlayan menenjit olgularında, özellikle de organizmanın atipik olduğu ve fekal kontaminasyonu düşündürdüğü durumlarda, mutlaka konjenital dermal sinüs traktı varlığı araştırılmalıdır. Konjenital dermal sinüs traktları, bakteriyel ajanlar için intraspinal ve intratekal kompartmanlara giriş kapısı oluşturmakta ve bu da menenjit veya abse oluşumu Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş Selçuk Pediatri 2013;1(3):

11 ile sonuçlanabilmektedir. Kültürde en sık üreyen mikroorganizmalar Escherichia coli ve Proteus olmakla birlikte, üremede çoklu mikroorganizmalara da rastlanabilmektedir. Başvuru esnasında veya tanı konulmadan önce enfeksiyon öyküsü (menenjit veya buna ek olarak ekstradural, subdural ve intramedüller abse veya enfekte tümör görülmesi) oranı % 37 olarak bildirilmiştir (1). Konjenital spinal dermal sinüs olgularına ait bildirilen yeni serilerde enfeksiyon ile başvuru oranlarının geçmiş senelerde bildirilmiş olan serilere kıyasla daha düşük oluşu (ortalama %10) dikkat çekicidir (1). İNTRAMEDÜLLER SPİNAL KORD ABSESİ Klinik olarak spinal kord neoplazmlarını taklit edebilen intramedüller spinal kord abseleri, çocukluk yaş grubunda son derece nadir görülen enfeksiyonlardır. Paraparezi nedenleri arasında tedavi edilebilir bir antite olmasından ötürü, bu patolojide erken tanı ve acil tedavi, nörolojik iyileşme açısından son derece önemlidir ila 2001 seneleri arasında bildirilmiş 38 pediatrik intramedüller spinal kord abse olgusu mevcuttur (93). İntramedüller spinal kord absesi, çocukluk çağında herhangi bir yaş grubunda görülebilse de özellikle konjenital spinal kord malformasyonu olan 5 yaş altı çocuklarda daha sık ortaya çıktığı söylenebilir. Konu ile ilgili derlemeler beş yaş altındaki intramedüller spinal kord absesi olgularının yaklaşık 2/3 sinin doğumsal spinal malformasyona sahip olduklarını göstermektedir (2, 93) seneleri arasında bildirilmiş 38 pediatrik intramedüller spinal kord abse olgusundan 20 sinin (%53) konjenital spinal malformasyonlar ile birlikte olduğu ifade edilmiştir. Bu 20 olgudan, 17 tanesinde konjenital anomalinin dermal sinüs traktı oluşu dikkat çekicidir (93). Olguların geneline bakıldığında, konjenital dermal sinüs intramedüller abse birlikteliğinin 1/4 gibi bir orana sahip oluşu önemlidir. Konjenital dermal sinüsün eksik eksplorasyonu veya traktın tam olarak rezeke edilememesi sonucu rekürren kist oluşumu ve sonucunda intramedüller abse gelişimine zemin oluşturduğu üzerinde durulmuştur (73). Oluşum mekanizması açısından, intramedüller spinal kord abseleri dört ana gruba ayrılmaktadır: a) Hematojen yayılım sonucu ortaya çıkanlar, b) Komşuluk yoluyla yayılanlar, c) Penetran yaralanmalar veya cerrahi sonrası görülenler ve d) Kaynağı saptanamayanlar (kriptojenik). Aslında spinal kanal, hematojen yayılımla abse oluşumu için alışılageldik bir alan değildir (20). Spinal kord içerisindeki abselerin hematojen yolla oluşum mekanizması temelde septik emboli şeklindedir (108, 109). Erişkin popülasyonda bu, genellikle kardiyopulmoner bir kaynaktan olmaktadır. Erişkinlerde akciğer enfeksiyonu, endokardit ve genito-üriner trakt enfeksiyonlarının metastatik yayılımları iyi bilinmektedir. Çocukluk çağı intramedüller spinal kord abselerinde ise hematojen yayılım nedenleri arasında ilk sırayı genito-üriner enfeksiyonlar (vulvovajinit, üriner enfeksiyon, pyelonefrit, ve nefritik abse) almaktadır. Diğer olası hematojen kaynaklar arasında, pnömoni, endokardit, orta kulak enfeksiyonu, sagital sinüs trombozu, şistozomiyazis ve bruselloz görülebilmektedir (3). Ancak, çocukluk çağı intramedüller spinal kord abselerinin oluşumunda konjenital spinal malformasyonlara bağlı komşuluk yoluyla oluşum mekanizması, hematojen yayılıma göre çok daha ön plandadır. Tüm yaş grupları ele alındığında enfeksiyon kaynağı olarak konjenital dermal sinüs, %24 gibi bir orana sahip iken, pediatrik popülasyonda bu oran %45 e çıkmaktadır (15, 93). KLİNİK SEYİR Yayınlanmış olgulara ait veriler, ilk başvuru sırasında %89 hastada nörolojik defisitlerin (parezi, paraparezi, üriner veya fekal inkontinans) olduğunu göstermektedir. Bunların içerisinde en sık ve tipik olanı %58 oranında görülen parezi bulgusudur. Klinik tabloda progresif duysal/ motor kayıp ve ağrı çoğu kez söz konusu değildir (93). İntramedüller spinal kord absesi olgularında başvuru sırasındaki klinik tablo, üç temel şekilde görülebilir: a) Akut başlangıçlı tablo (bir haftadan az süreli semptomlar), b) Subakut tablo (altı haftadan az süreli bulgular) c) Kronik tablo (altı haftadan uzun süreli semptom ve bulgular). Akut formdaki olgular sıklıkla ateş, lökositoz ve parsiyel/ komplet transvers miyelit tablosu gösterme eğilimindedir. Kronik tabloda başvuran olgularda ise, genellikle ateş ve lökositoz olmayıp, semptom ve bulgular intramedüller spinal kord tümörlerini andırır. Dermal sinüsü olup, parsiyel ya da komplet transvers miyelit tablosuyla veya menenjit bulgularıyla başvuran olgularda, intramedüller spinal kord absesi yönünden uyanık olunmalı ve mutlaka uygun görüntüleme yöntemleri ile abse varlığı araştırılmalıdır. Bu durumda tanı için, en duyarlı araştırma yöntemi olması sebebiyle, kontrastlı MRG tetkiki tercih edilmelidir. Yayınlanmış 38 pediatrik intramedüller spinal kord Selçuk Pediatri 2013;1(3): Pediatrik Spinal Enfeksiyonlar - Yendur ve Etuş

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Hakan Şimşek. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Hakan Şimşek. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Yetişkinde Gergin Omurilik Sendromu ve Eşlik Eden Toraks Deformitesi Gergin omurilik, klinik bir durumdur ve zemininde sebep olarak omuriliğin gerilmesi sonucu

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

Spinal Enfeksiyonlar -Ortopedik Yaklaşım- Doç.Dr. Güney Yılmaz SÜTF Ortopedi ve Travmatoloji AD

Spinal Enfeksiyonlar -Ortopedik Yaklaşım- Doç.Dr. Güney Yılmaz SÜTF Ortopedi ve Travmatoloji AD Spinal Enfeksiyonlar -Ortopedik Yaklaşım- Doç.Dr. Güney Yılmaz SÜTF Ortopedi ve Travmatoloji AD Akış Epidemioloji-patogenez Görüntüleme-ayırıcı tan Piyojenik-tbc-brucella Biyopsi Tedavi Konservatif tedavi

Detaylı

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 Vertebral Kolon 33 omur 23 intervertebral disk 31 çift periferik sinir VERTEBRA KIRIKLARI 3 OMURGANIN EĞRİLİKLERİ Servikal bölgede

Detaylı

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan Kemik ve Eklem Enfeksiyonları Dr Fahri Erdoğan KEMİK VE EKLEM ENFEKSİYONLARI Erken tanı ve tedavi Sintigrafi, MRI Artroskopik cerrahi Antibiyotik direnci Spesifik M.Tuberculosis M. Lepra T.Pallidumun Nonspesifik?

Detaylı

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Nocardia Enfeksiyonları Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Nocardia Enfeksiyonları Nocardia insanlarda ve hayvanlarda lokalize veya dissemine enfeksiyonlardan sorumlu olabilen

Detaylı

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSSİ En ciddi nozokomiyal enfeksiyonlardan biri Morbidite ve mortalite yüksektir. Nozokomiyal SSSİ Tüm HE %0.4 ünden sorumlu. En sık görülen formları: Bakteriyel

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMASI VE RADYOLOJİ Hangi hastalara görüntüleme

Detaylı

Ali Haydar Baykan 1, Hakan Sezgin Sayıner 2. Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı, Adıyaman

Ali Haydar Baykan 1, Hakan Sezgin Sayıner 2. Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı, Adıyaman Ali Haydar Baykan 1, Hakan Sezgin Sayıner 2 1 Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı, Adıyaman 2 Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS NEDİR? Omurga, omur adı

Detaylı

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Bir vertebra cisminin alttaki üzerinde öne doğru yer değiştirmesidir. Spondilolizis Pars interartikülaristeki lizise verilen isimdir. Spondilolistezis

Detaylı

Omurga Girişimleri. Nöroradyolojide Yeni Bir Ufuk. Dr. Osman KIZILKILIÇ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji AD-Nöroradyoloji BD

Omurga Girişimleri. Nöroradyolojide Yeni Bir Ufuk. Dr. Osman KIZILKILIÇ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji AD-Nöroradyoloji BD Omurga Girişimleri Nöroradyolojide Yeni Bir Ufuk Dr. Osman KIZILKILIÇ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji AD-Nöroradyoloji BD ENDİKASYONLAR VERTEBRA DİSKOPATİ DEJENERATİF VERTEBROPLASTİ

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Mine SERİN 1, Ali CANSU 1, Serpil ÇELEBİ 2, Nezir ÖZGÜN 1, Sibel KUL 3, F.Müjgan SÖNMEZ 1, Ayşe AKSOY 4, Ayşegül

Detaylı

ORTOPEDİK CERRAHİ GİRİŞİMLERLE İLİŞKİLİ İNFEKSİYONLARIN İRDELENMESİ. Dr. Hüsrev DİKTAŞ Girne Asker Hastanesi/KKTC

ORTOPEDİK CERRAHİ GİRİŞİMLERLE İLİŞKİLİ İNFEKSİYONLARIN İRDELENMESİ. Dr. Hüsrev DİKTAŞ Girne Asker Hastanesi/KKTC ORTOPEDİK CERRAHİ GİRİŞİMLERLE İLİŞKİLİ İNFEKSİYONLARIN İRDELENMESİ Dr. Hüsrev DİKTAŞ Girne Asker Hastanesi/KKTC SUNUM PLANI 1. AMAÇ 2. GEREÇ-YÖNTEM 3. BULGULAR-TARTIŞMA 4. SONUÇLAR 2 AMAÇ Hastanemizde

Detaylı

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi Dr. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 26.12.15 KLİMİK - İZMİR 1 Eklem protezleri

Detaylı

Konjenital Skolyozda Kırmızı Bayraklar

Konjenital Skolyozda Kırmızı Bayraklar 23.Ulusal Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi NECDET ALTUN Konjenital skolyoz / Pandora nın Kutusu Embriyojenik hata Omurgada Vertebralar İntraspinal Toraksta Diğer organ ve sistemlerde Tanı Süreç

Detaylı

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ SERVİKAL MYELOPATİLİ HASTALARIN YAKINMALARI Servikal kanal darlığı, genellikle

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

Türk Nöroşirürji Derneği. Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi Öğretim ve Eğitim Grubu. Temel Eğitim Programı (STEP) 5. Dönem, II.

Türk Nöroşirürji Derneği. Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi Öğretim ve Eğitim Grubu. Temel Eğitim Programı (STEP) 5. Dönem, II. Türk Nöroşirürji Derneği Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi Öğretim ve Eğitim Grubu Temel Eğitim Programı (STEP) 5. Dönem, II. Modül 28-31 Mayıs 2015 Trabzon 28 Mayıs 2015 Perşembe 14:00-18:00 KAYIT VE

Detaylı

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi 1 Öğrenme hedefleri Metastazların genel özellikleri Görüntüleme Teknikleri Tedavi sonrası metastaz takibi Ayırıcı tanı 2 Metastatik Hastalık Total

Detaylı

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu

Detaylı

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer

Detaylı

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD Multipl Myeloma da PET/BT Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD İskelet sisteminin en sık görülen primer neoplazmı Radyolojik olarak iskelette çok sayıda destrüktif lezyon ve yaygın

Detaylı

ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI (TANI&GÖRÜNTÜLEME) DOÇ.DR. DENİZ DEMİRCİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI

ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI (TANI&GÖRÜNTÜLEME) DOÇ.DR. DENİZ DEMİRCİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI (TANI&GÖRÜNTÜLEME) DOÇ.DR. DENİZ DEMİRCİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI Uriner enfeksiyon Üriner kanal boyunca (böbrek, üreter, mesane ve

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı Doğal seyir & Prognoz Tedavi edilmezse uzun dönemde ekstremite

Detaylı

Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi

Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi Dr. Işıl Deniz Alıravcı Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi 02.04.2015 GİRİŞ Ateş

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ TTD 10. Yıllık Kongresi Antalya 2007 Dr. S.Ş. Erkmen GÜLHAN Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Akciğer apsesi, parankim destrüksiyonu

Detaylı

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi =Evaluation of HIV Infection and Tuberculosis Concomitance= Behice Kurtaran, Selçuk Nazik, Aslıhan Ulu, Ayşe Seza İnal, Süheyla Kömür, Ferit

Detaylı

SSS Enfeksiyonlarının Radyolojik Tanısı. Dr. Ömer Kitiş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Nöroradyoji

SSS Enfeksiyonlarının Radyolojik Tanısı. Dr. Ömer Kitiş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Nöroradyoji SSS Enfeksiyonlarının Radyolojik Tanısı Dr. Ömer Kitiş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Nöroradyoji Nöroradyoloji de;doku kontrast mekanizmaları T1/T2/PD; T1-T2 relaksasyon zamanları

Detaylı

LOMBER SPİNAL STENOZ TEDAVİSİNDE MİKRO-HEMİLAMİNEKTOMİ veya LAMİNEKTOMİ SEÇENEKLERİ

LOMBER SPİNAL STENOZ TEDAVİSİNDE MİKRO-HEMİLAMİNEKTOMİ veya LAMİNEKTOMİ SEÇENEKLERİ LOMBER SPİNAL STENOZ TEDAVİSİNDE MİKRO-HEMİLAMİNEKTOMİ veya LAMİNEKTOMİ SEÇENEKLERİ Dr.Hakan BOZKUŞ VKV Amerikan Hastanesi, Nöroşirurji Bölümü İTÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü KONJENİTAL İdiopatik Akandroplastik

Detaylı

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Ani ölümün önemli bir nedenidir Sıklığı yaşla birlikte artar 50 yaş altında nadir rastlanır E>K Aile

Detaylı

Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp günümüzde alışılagelmiş tıbbın içinde sayılmayan farklı sağlık sistemleri ve uygulamalardan oluşan bir grup

Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp günümüzde alışılagelmiş tıbbın içinde sayılmayan farklı sağlık sistemleri ve uygulamalardan oluşan bir grup DÖNEM I İYİ KLİNİK UYGULAMALAR KAPSAMINDA ALTERNATİF TIP DERSİ DERSİN İÇERİĞİ: Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp günümüzde alışılagelmiş tıbbın içinde sayılmayan farklı sağlık sistemleri ve uygulamalardan

Detaylı

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. TYBD SEPSİS ÇALIŞMASI ENFEKSİYON TANIMLARI Derin Cerrahi Alan Enfeksiyonu(DCAE) Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. 1.Cerrahi girişimden sonraki

Detaylı

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE): Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik

Detaylı

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. KARIN TRAVMALARI Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. Amaçlar Karnın anatomik sınırlarını, Penetran ve künt travmalar arasındaki

Detaylı

İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ

İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ Son 20 yılda IFH sıklığı arttı Hematolojik maligniteler Kompleks hastalar ve hastalıklar

Detaylı

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ BİRİNCİL KEMİK KANSERİ KONDROSARKOM (KS) PROF. DR. LEVENT ERALP Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı İÇİNDEKİLER Kondrosarkom Nedir? KS dan kimler etkilenir? Bulgular nelerdir? KS tipleri nelerdir? Risk faktörleri

Detaylı

Akut Apandisit Tanısal Yaklaşımlar

Akut Apandisit Tanısal Yaklaşımlar Apandisit; Akut Apandisit Tanısal Yaklaşımlar Dr. Selcan ENVER DİNÇ ACİL TIP ABD. 09.03.2010 Acil servise başvuran karın ağrılı hastalarda en sık konulan tanılardan bir tanesidir. Apandektomi dünya genelinde

Detaylı

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Osteoartrit Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. OSTEOARTRİT Primer nonenflamatuar artiküler kartilajın bozulması ve reaktif yeni kemik oluşumu ile karakterize,eklem ağrısı,hareket kısıtlılığı

Detaylı

Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Aydan Biri Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Aydan Biri Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Aydan Biri Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Son dört dekat boyunca prenatal izlem sırasında fetüs taramaları için ultrasonografi

Detaylı

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI CERRAHİ BİRİMLERDE ANTİBİYOTİK PROFLAKSİSİ TALİMATI AMAÇ: Operasyon sırasında potansiyel patojen mikroorganizmaların dokularda üremesini engelleyerek cerrahi alan İnfeksiyonu

Detaylı

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Beyin-Omurilik Arteriovenöz Malformasyonları ve Merkezi Sinir Sisteminin Diğer Damarsal Bozuklukları Hasta Bilgilendirme Formu 5 AVM ler Ne Tip Sağlık Sorunlarına

Detaylı

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi) Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi (Nöro-Onkolojik Cerrahi) BR.HLİ.018 Sinir sisteminin (Beyin, omurilik ve sinirlerin) tümörleri, sinir dokusunda bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanan ya

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Doç. Dr. Tuncay Göksel Ege Ü.T.F. Göğüs Hast. A.D. SONUÇ Konuşması Yöntemi Toraks Derneği Akciğer ve Plevra Maligniteleri Rehberi 2006 + Kurs Konuşmaları Prognozu

Detaylı

ULUSAL KONGRE VE SEMPOZYUMLARDA KONFERANSLAR

ULUSAL KONGRE VE SEMPOZYUMLARDA KONFERANSLAR ULUSAL KONGRE VE SEMPOZYUMLARDA KONFERANSLAR 1. Koç K: Spinal yaralanmalar ve hasta transportu. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İlk ve Acil Yardım Anabilim Dalı ve Kayseri Sağlık Müdürlüğü ''Mezuniyet

Detaylı

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013 KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013 OLGULAR EŞLİĞİNDE GÜNDEMDEKİ İNFEKSİYON HASTALIKLARI Dr. A. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Olgu E.A 57 yaşında,

Detaylı

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler Femoral Komplikasyonlar External kanama ve hematom (%2-15) Psödoanevrizma (%1-5) Retroperitoneal hematom (

Detaylı

VERTEBRANIN OSTEOPOROZ VE METASTATİK KIRIKLARININ TEDAVİSİNDE VERTEBROPLASTİ/ KİFOPLASTİ

VERTEBRANIN OSTEOPOROZ VE METASTATİK KIRIKLARININ TEDAVİSİNDE VERTEBROPLASTİ/ KİFOPLASTİ VERTEBRANIN OSTEOPOROZ VE METASTATİK KIRIKLARININ TEDAVİSİNDE VERTEBROPLASTİ/ KİFOPLASTİ Dr.Hakan BOZKUŞ VKV Amerikan Hastanesi, Nöroşirurji Bölümü İTÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü Endikasyonlar NÖROLOJİK

Detaylı

ANKİLOZAN SPONDİLİT UZM.FZT. NAZMİ ŞEKERCİ

ANKİLOZAN SPONDİLİT UZM.FZT. NAZMİ ŞEKERCİ ANKİLOZAN SPONDİLİT UZM.FZT. NAZMİ ŞEKERCİ ROMATOİD SPONDİLİT MARİE-STRUMPELL HASTALIĞI Vertebral kolonun kronik, iltihabi bir hastalığı olup, ilk bulguları çoğunlukla bilateral olmak üzere, sakroilyak

Detaylı

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler BEL AĞRISI Dahili Servisler İnsan omurgası vücut ağırlığını taşımak, hareketine izin vermek ve spinal kolonu korumak için dizayn edilmiştir. Omurga kolonu, birbiri üzerine dizilmiş olan 24 ayrı omur adı

Detaylı

Kan Kültürlerinde Üreyen Koagülaz Negatif Stafilokoklarda Kontaminasyonun Değerlendirilmesi

Kan Kültürlerinde Üreyen Koagülaz Negatif Stafilokoklarda Kontaminasyonun Değerlendirilmesi Kan Kültürlerinde Üreyen Koagülaz Negatif Stafilokoklarda Kontaminasyonun Değerlendirilmesi Gülden Kocasakal 1, Elvin Dinç 1, M.Taner Yıldırmak 1, Çiğdem Arabacı 2, Kenan Ak 2 1 Okmeydanı Eğitim ve Araştırma

Detaylı

Dr. Gülhan ÇALLI SAMSA. DEUTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. EKMUD-İzmir /Ocak 2014

Dr. Gülhan ÇALLI SAMSA. DEUTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. EKMUD-İzmir /Ocak 2014 Dr. Gülhan ÇALLI SAMSA DEUTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD EKMUD-İzmir /Ocak 2014 1 Clin Infect Dis 2013;56(1):1-10 2 Eklem protez operasyonu Etkin bir girişim Hastanın yaşam kalitesini

Detaylı

Tedavi. Tedavi hedefleri;

Tedavi. Tedavi hedefleri; Doç. Dr. Onur POLAT Tedavi DVT tanısı konduktan sonra doğal gidişine bırakılırsa, ölümcül komplikasyonu olan PE ve uzun dönemde sakatlık oranı son derece yüksek olan posttromboflebitik sendrom ve Pulmoner

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

Temel Nöroşirürji Kursları Dönem 4, 3. Kurs Mart 2018, Altınyunus Hotel, Çeşme, İzmir

Temel Nöroşirürji Kursları Dönem 4, 3. Kurs Mart 2018, Altınyunus Hotel, Çeşme, İzmir Türk Nöroşirürji Derneği Temel Nöroşirürji Kursları Dönem 4, 3. Kurs 14-18 Mart 2018, Altınyunus Hotel, Çeşme, İzmir 14 Mart 2018 Çarşamba PROGRAM OTELE GİRİŞ 16:00 18:00 OTURUM 1 AÇILIŞ ve KONUŞMALAR

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu

Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu Bakterilerde antimikrobiyal direncinin artması sonucu,yeni antibiyotik üretiminin azlığı nedeni ile tedavi seçenekleri kısıtlanmıştır. Bu durum eski antibiyotiklere

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta M. Bülent ERTUĞRUL, M. Özlem SAYLAK-ERSOY, Çetin TURAN, Barçın ÖZTÜRK, Serhan SAKARYA Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, İnfeksiyon

Detaylı

her hakki saklidir onderyaman.com

her hakki saklidir onderyaman.com Orşit Orşit, testis içinde ağırlıklı lökositik eksuda ve dışında seminifer tübüllerde tübüler skleroza neden olan testisin inflamatuar lezyonudur. İnflamasyon ağrı ve şişliğe neden olur. Seminifer tübüllerdeki

Detaylı

Ventilatör İlişkili Pnömoni Tanısında Endotrakeal Aspirat Kantitatif Kültürü ile Mini-Bal Kantitatif Kültürü Arasındaki Uyum

Ventilatör İlişkili Pnömoni Tanısında Endotrakeal Aspirat Kantitatif Kültürü ile Mini-Bal Kantitatif Kültürü Arasındaki Uyum Ventilatör İlişkili Pnömoni Tanısında Endotrakeal Aspirat Kantitatif Kültürü ile Mini-Bal Kantitatif Kültürü Arasındaki Uyum Dr.Sibel Doğan Kaya Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Detaylı

Skolyoz. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Skolyoz. Prof. Dr. Önder Aydıngöz Skolyoz Prof. Dr. Önder Aydıngöz Skolyoz Tanım Omurganın lateral eğriliğine skolyoz adı verilir. Ayakta çekilen grafilerde bu eğriliğin 10 o nin üzerinde olması skolyoz olarak kabul edilir. Bu derecenin

Detaylı

OLGU 3 (39 yaşında erkek)

OLGU 3 (39 yaşında erkek) Yakınma OLGU 3 (39 yaşında erkek) Yaklaşık dört aydır öksürük, Kanlı balgam çıkarma, Göğüs ağrısı ve halsizlik yakınmaları Özgeçmiş Beş yıl önce çekilen akciğer radyogramında sağ üst ve alt zonda tespit

Detaylı

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım Dr.Özlem Özdemir Kumbasar Bağışıklığı baskılanmış hastaların akciğer komplikasyonları sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açan önemli sorunlardır.

Detaylı

Kronik Osteomiyelit. Dr. Cemal Bulut. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Kronik Osteomiyelit. Dr. Cemal Bulut. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kronik Osteomiyelit Dr. Cemal Bulut Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji 1. Hasta DK, 60 y, Kadın 12 yaşındayken femur kırığı sonrası birkaç defa opere olmus,

Detaylı

SERVİKAL DİSK HERNİSİ

SERVİKAL DİSK HERNİSİ TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SERVİKAL DİSK HERNİSİ (Boyun Fıtığı) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ SERVİKAL MYELOPATİLİ HASTALARIN YAKINMALARI Omurga, omur denilen

Detaylı

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak Zeliha Korkmaz Dişli 1, Necla Tokgöz 2, Fatma Ceyda Akın Öçalan 3, Mehmet Fa>h Korkmaz 4, Ramazan Bıyıklıoğlu 2 1 Anesteziyoloji Bölümü, Malatya Devlet Hastanesi 2

Detaylı

TEŞHİSTEN TEDAVİYE > ALT EKSTREMİTE ATARDAMARI HASTALIĞI

TEŞHİSTEN TEDAVİYE > ALT EKSTREMİTE ATARDAMARI HASTALIĞI TEŞHİSTEN TEDAVİYE > ALT EKSTREMİTE ATARDAMARI HASTALIĞI Genç Kardiyologlar Grup Sorumlusu - Prof.Dr.Oktay Ergene Bilimsel İçeriğin Değerlendirilmesi, Son Düzenleme - Prof.Dr. Mahmut Şahin Düzenleme, Gözden

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 7 Şubat 2018 Çarşamba. Dr.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 7 Şubat 2018 Çarşamba. Dr. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Servisi Olgu Sunumu 7 Şubat 2018 Çarşamba Dr. Gökberk Özcan 16 yaş, kız hasta Yakınma: Sol ayakta ağrı, 2. ve 3. parmaklarda

Detaylı

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AMAÇ Radyolojik olarak algoritm Tanı ve bulgular Tedavi sonrası takip İnvazif Asperjilloz Akciğer

Detaylı

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI Akut tonsillofarenjit veya çocukluk çağında daha sık karşılaşılan klinik tablosu ile tonsillit, farinks ve tonsil dokusunun inflamasyonudur ve doktora başvuruların

Detaylı

Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ

Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ 1. Semptom ve Bulguların toplanması, 2. Olası Tanının belirlenmesi, 3. Yardımcı tanı yöntemleri ile tanının doğrulanması, 4. Bilimsel olarak ispatlanmış

Detaylı

TPOG İSKİP Merkez Çalışma Kodu: Hasta TC Kimlik No Hasta İsim, Soyadı. Gönüllü Bilgilendirilmiş Onam Formu. Sayın Anne Babalar,

TPOG İSKİP Merkez Çalışma Kodu: Hasta TC Kimlik No Hasta İsim, Soyadı. Gönüllü Bilgilendirilmiş Onam Formu. Sayın Anne Babalar, TPOG İSKİP 2011 Gönüllü Bilgilendirilmiş Onam Formu Sayın Anne Babalar, Bu bir klinik araştırma çalışmasıdır. Klinik araştırmalar sadece bu çalışmaya katılmayı seçen hastaların dahil edildiği protokollerdir.

Detaylı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Total Kalça Protezi Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Koksartroz Primer Önceden geçirildiği bilinen bir hastalık yok Genelde yaşlanmaya bağlı Eklemde

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine

Detaylı

GEBELİK VE MEME KANSERİ

GEBELİK VE MEME KANSERİ GEBELİK VE MEME KANSERİ Doç. Dr. Ramazan YILDIZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı, 27 Kasım 2014, Ankara Gebelikte Kanser Gebelikte kanser insidansı % 0.07-0.1 arasında Gebelik

Detaylı

Spondilodiskitler: Etyoloji, Risk Faktörleri ve Klinik Yaklaşım Uzm. Dr. Serdar Özer

Spondilodiskitler: Etyoloji, Risk Faktörleri ve Klinik Yaklaşım Uzm. Dr. Serdar Özer Spondilodiskitler ve Protez İnfeksiyonlarınana Yaklaşı şım Spondilodiskitler: Etyoloji, Risk Faktörleri ve Klinik Yaklaşım Uzm. Dr. Serdar Özer Spondilodiskitler: Tanı ve Tedavi Yaklaşımları Uzm. Dr. Ayşe

Detaylı

Referans: e-tus İpucu Serisi K.Stajlar Ders Notları Sayfa:353

Referans: e-tus İpucu Serisi K.Stajlar Ders Notları Sayfa:353 23. Aşağıdakilerden hangisi akne patogenezinde rol oynayan faktörlerden biri değildir? A) İnflamasyon B) Foliküler hiperproliferasyon C) Bakteriyal proliferasyon D) Aşırı sebum üretimi E) Retinoik asit

Detaylı

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur.

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur. Polipler küçük ve çoğu zaman iyi huylu küçük tümoral oluşumlardır. Vücutta rahim ağzı, rahimin içi (endometrium), ses telleri ve barsaklar gibi pekçok değişik bölgede görülebilir. Endometrial polip rahimin

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 13 Nisan 2016 Çarşamba

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 13 Nisan 2016 Çarşamba Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Servisi Olgu Sunumu 13 Nisan 2016 Çarşamba İnt. Dr. Ceren Bilgün Servis Kıd. Ar. Gör. Dr. Kenan Doğan Kocaeli Üniversitesi

Detaylı

1-Radyolojide Fizik Prensipler Amaç:Radyolojide kullanılan görüntüleme sistemlerinin fiziksel çalışma prensiplerinin öğretilmesi amaçlanmıştır.

1-Radyolojide Fizik Prensipler Amaç:Radyolojide kullanılan görüntüleme sistemlerinin fiziksel çalışma prensiplerinin öğretilmesi amaçlanmıştır. RADYOLOJİ STAJINDA ANLATILAN DERS KONULARI 1-Radyolojide Fizik Prensipler Amaç:Radyolojide kullanılan görüntüleme sistemlerinin fiziksel çalışma prensiplerinin öğretilmesi amaçlanmıştır. -Hangi organ incelemesinde

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

İnfeksiyon Hastalıklarında Nükleer Tıp Uygulamaları

İnfeksiyon Hastalıklarında Nükleer Tıp Uygulamaları İnfeksiyon Hastalıklarında Nükleer Tıp Uygulamaları Dr. Tamer Atasever 30 Ocak 2008 ANKARA Görüntüleme Ajanları İşaretli lökosit sintigrafisi In-111 işaretli lökosit Tc-99m HMPAO lökosit Monoklonal ab

Detaylı

YILIN SES GETİREN MAKALELERİ

YILIN SES GETİREN MAKALELERİ YILIN SES GETİREN MAKALELERİ Dr. Yeşim Uygun Kızmaz SBÜ Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğt. ve Araş. Hastanesi Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Aylık Toplantısı 25.12.2018,

Detaylı

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ ANEURYSM (ANEVRİZMA) Arteriyel sistemindeki lokalize bir bölgeye kan birikmesi sonucu şişmesine Anevrizma denir Gerçek Anevrizma : Anevrizma kesesinde Arteriyel duvarların üç katmanını kapsayan Anevrizma

Detaylı

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart

Detaylı

Bel Ağrıları. Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Bel Ağrıları. Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Bel Ağrıları Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. BEL AĞRISI 19-45 yaşları arasında günlük yaşam faaliyetlerini sınırlayan en önemli sebeplerden biridir. İş gücü kaybı açısından üst solunum

Detaylı

Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları. Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları. Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenme hedefleri Adrenal bez kitlelerinin BT ile değerlendirilmesinde temel prensip ve bulguları öğrenmek

Detaylı

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER 1. Vankomisin Vankomisin, Nocardia Orientalis in (eskiden Streptomyces orientalis olarak bilinen) belli suşlarından elde edilen amfoterik

Detaylı

KAN DOLAŞIMI İNFEKSİYONLARI VE DAPTOMİSİN

KAN DOLAŞIMI İNFEKSİYONLARI VE DAPTOMİSİN KAN DOLAŞIMI İNFEKSİYONLARI VE DAPTOMİSİN Dr. Kaya Süer Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Kan dolaşımı enfeksiyonlarının tanımı Primer (hemokültür

Detaylı

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı Dönem 5. Beyin ve Sinir Cerrahisi STAJ TANITIM REHBERİ

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı Dönem 5. Beyin ve Sinir Cerrahisi STAJ TANITIM REHBERİ İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Dönem 5 Beyin ve Sinir Cerrahisi STAJ TANITIM REHBERİ Hazırlayan Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı 1 BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ

Detaylı