1950 DEN GÜNÜMÜZE RUM AZINLIK SORUNLARI VE FENER RUM PATRİKHANESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "1950 DEN GÜNÜMÜZE RUM AZINLIK SORUNLARI VE FENER RUM PATRİKHANESİ"

Transkript

1 T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ANA BİLİM DALI 1950 DEN GÜNÜMÜZE RUM AZINLIK SORUNLARI VE FENER RUM PATRİKHANESİ Yüksek Lisans Tezi SALTUK TARHAN İstanbul, 2006

2 T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ANA BİLİM DALI 1950 DEN GÜNÜMÜZE RUM AZINLIK SORUNLARI VE FENER RUM PATRİKHANESİ Yüksek Lisans Tezi SALTUK TARHAN Danışman: Prof. Dr. Mahmut İhsan ÖZGEN İstanbul, 2006

3

4 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER. I ÖZET. IV ABSTRACT.. VI ÖNSÖZ.. VII ARAŞTIRMADA KULLANILAN TERİMLER.. VIII GİRİŞ. 1 BİRİNCİ BÖLÜM 1. FENER RUM PATRİKHANESİ Ortodoksluk Kavramı Bizans Dönemi nde Patrikhane nin Durumu Osmanlı Dönemi nde Patrikhane nin Durumu Ulusal Kiliselerin Doğuşu.. 15 İKİNCİ BÖLÜM 2. FENER RUM PATRİKHANESİ VE LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI Lozan Barış Antlaşması ndan Önce Patrikhane Lozan Barış Antlaşması nda Patrikhane Lozan Barış Antlaşması dan 1938 e Kadar Patrikhane Atatürk ün Rum Azınlık ve Fener Rum Patrikhanesi Hakkındaki Düşünceleri. 26 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DEN GÜNÜMÜZE RUM AZINLIK SORUNLARI Eylül Olayları Eylül Olaylarının Başlaması I

5 Eylül Olayları İle İlgili Yorumlar Eylül Olaylarının Sonuçları Eylül Olayları Davası Vakıf Malları Meselesi Büyükada Yetimhanesi Kınalıada Manastırı Çocuk Kampı Ekümeniklik Kavramı ve Patrikhanenin Ekümenikliği Fener Rum Patrikhanesi ile Rus Ortodoks Patrikhanesi nin Otorite Sorunu Ortodoks Kilisesi ve Vatikan Kilisesi ni Birleştirme Çabaları Patrikhane nin Dış Gezileri ve Ziyaretleri Çevre Toplantıları Çevre ve Vahiy Sempozyumu (23 Eylül 1995) Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu (20 28 Eylül 1997) Patrikhane Binalarını Genişletme ve Kiliselerini Onarma Faaliyetleri Patrik Seçilme Sisteminin Değiştirilmesi Çabaları Heybeliada Ruhban Okulu Heybeliada Ruhban Okulu nun Kuruluşu ve Hukuki Durumu Öğrenci Sayıları, Kaynakları ve Okulun Kapatılması Okulu Yeniden Açma Girişimleri Bugünkü Hukuki Durum DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4. YABANCI ÜLKELERİN RUM AZINLIK SORUNLARINA YAKLAŞIMI Amerika Birleşik Devletleri nin Fener Rum Patrikhanesi ne ve Rum Azınlık Sorunlarına Yaklaşımı. 125 II

6 4.2. Avrupa Birliği nin, Fener Rum Patrikhanesi ne ve Rum Azınlık Sorunlarına Yaklaşımı Yunanistan ın ve Yunan Kilisesi nin Fener Rum Patrikhanesi ne ve Rum Azınlık Sorunlarına Yaklaşımı 137 SONUÇ EKLER KAYNAKÇA. 204 ÖZGEÇMİŞ III

7 ÖZET 1950 DEN GÜNÜMÜZE RUM AZINLIK SORUNLARI VE FENER RUM PATRİKHANESİ Fener Rum Patrikhanesi ve Rum azınlık Osmanlı İmparatorluğu nda ayrıcalıklara sahip olarak yaşamışlardır. Yaşanan sorunların temelinde sahip oldukları bu ayrıcalıkların Türkiye Cumhuriyeti nde de devam etmesini istemeleri yatmaktadır. Günümüzde ekümeniklik, Heybeliada Ruhban Okulu ve Azınlık Malları gibi sorunlar Osmanlı İmparatorluğu ndan Türkiye Cumhuriyeti ne miras kalmıştır ve hala önemlerini korumaktadır. Rum azınlık, Rum Vakıfları ve Heybeliada Ruhban Okulu konularında yasalarda yer almayan ayrıcalıklar istemektedirler. Yasalar gereği el konulan vakıflar sadece Azınlık Vakıfları değildir. Aynı özellikteki Türk Vakıflarına da el konulmuştur. Fakat bu durum özellikle göz ardı edilerek sanki yasalar sadece azınlıklara uygulanıyormuş gibi gösterilmek istenmektedir. Fener Rum Patrikhanesi ABD ve AB nin desteği ile Vatikan statüsüne kavuşmak istemektedir. Bu durum Lozan da statüsü belirlenen Patrikhane nin konumuna aykırı olduğundan Türkiye için kabul edilemez bir durumdur. Ekümeniklik kavramını destekleyici dış geziler ve ziyaretçi kabulleri, Ortodoks Kiliseleri nin tek çatı altında toplanması için yapılan toplantılar, Vatikan ile yakınlaşma, Patrik seçilme sistemini değiştirme çabaları ve Patrikhane nin binalarını genişletme ve onarma faaliyetleri bu kapsamda değerlendirilebilmektedir. Fener Rum Patrikhanesi nin ve Rum Azınlığın din adamı yetiştirmede sıkıntılarının giderilmesi için açılmasını istediği Heybeliada Ruhban Okulu da gerçekleri yansıtmamaktadır. Lise bölümü Milli Eğitim Bakanlığı na bağlı olarak açık olmasına rağmen öğrenci olmamasından dolayı eğitim verememektedir. Ruhban Okulu nun devlet denetiminde olmak kaydıyla yasalar gereği, eğitim verebilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Patrikhane devlet denetimini kabul etmeyerek kendine özgü statü istemektedir. IV

8 Osmanlı İmparatorluğu nun özellikle son dönemlerinde Batılı devletler ve Rusya tarafından Hıristiyan azınlığın haklarını koruma adı altında yapılan girişimler ve alınan tavizler, bugün ABD, AB ve Yunanistan tarafından azınlık sorunları adı altında yeniden gündeme taşınmaktadır. Rum azınlık sorunlarında çözüm arayışında, Türkiye nin gelecekte karşılaşabileceği sorunlar ile güvenliği ve menfaatleri göz ardı edilemez. İsteklerin bu kapsam içerisinde değerlendirilmesi gerekir. V

9 ABSTRACT GREEK MINORITY PROBLEMS SINCE 1950 AND FENER GREEK PATRIARCHATE Fener Greek Patriarchate and Greek minority lived with many priveliges in borders of the Otoman Empire. In quest of these problems lies the desire for those priveliges to continue in Turkish Republic. Today, ecumenics, Heybeliada Clergy School and minority belongings problems are descended from Ottoman Empire to Turkish Republic and also are stil keeping their importance. For the cases; Greek minority, Greek foundations and Heybeliada Clergy School some priveleges are being demanded which have no place in law. According to the law the seized foundations are not only the foundations of the minority class. Also some Turkish foundations are also seized with the same qualities. But this situation is blinked as it is only applied for the minority class. Heybeliada Clergy School is trying to gain Vatikan status by the help of the USA and UN. But this occasion is unacceptable.in accordance with LozanTreaty. Foreign visits supporting the idea of ecumenics, getting closer with Vatikan, trying to change the system of patriarch election, the meetings cocerning to reunite the Orthodox Church also restorement and enlargement actions of the patriarch building can be evaluated as the supportive actions to this idea. There is also a false representation by Fener Greek patriarchy in the opening of Heybeliada Clergy School to overcome the difficulties in bringing up clergy man for the Greek minority. The lycee department is open and is dependant to the Turkish Ministry of Education but can not serve because of no students. There is no inconvinient situation but to work under control of the Ministry. But the patriarchy rejects the government control and wants priveleges. The attempts of some western countries and Russia for minority rights during the final periods of the Ottoman Reign, is in question today by USA, UN, and Greece as minority rights problem. In search for finding a solution for minority rights problem the problems that Turkey may face can not be neglected. Also benefits and security of Turkey can not be blinked. The demands should be evaluated through this scope. VI

10 ÖNSÖZ Son yıllarda basın-yayın organlarında Rum Azınlık ve Türkiye arasındaki sorunlar ile ilgili haberler sıklıkla yer almaktadır. Patrikhanenin çözülmesini istediği başlıca sorunlar; Patrikhanenin Ekümenikliğinin tanınması, Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması, Vakıf Mallarının iadesi ve Fener Rum Patriği nin ve metropolitlere atanan başpiskoposların Türk vatandaşı olma zorunluluğunun kaldırılmasıdır. Uluslararası platforma taşınan bu sorunlar özellikle Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından Türkiye ye baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Lozan Barış Antlaşması ile statüsü belirlenen Fener Rum Patrikhanesi nin bu isteklerinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Bu çalışmada 1950 yılından günümüze kadar devam eden Rum Azınlık sorunları ortaya konulmuştur. Çalışmanın bu konu ile ilgilenenlere yararlı olmasını dilerim. Tezin hazırlanmasında, ön hazırlık aşamasından itibaren beni yönlendiren ve tezin ortaya çıkmasında çok büyük desteği ve emeği olan değerli danışmanım Sayın Prof. Dr. Mahmut İhsan ÖZGEN e, Y. Müh. Kd. Alb. Gürhan KAYAHAN a, her konuda beni destekleyen ve yalnız bırakmayan eşim Ebru TARHAN a ve ilgili kaynaklara ulaşmamda yardımlarını esirgemeyen arkadaşım Birgül TIRPANCI ya teşekkürü bir borç bilirim. İstanbul, 2006 Saltuk TARHAN VII

11 ARAŞTIRMADA KULLANILAN TERİMLER a. Ayios : Yunanca kutsal ve aziz anlamına gelmektedir. b. Despot : Dini bir bölgenin piskoposunun, kendi bölgesinin egemeni olduğunu gösteren ünvandır. c. Ekümenik : Yunanca kökenlidir. Üzerinde insan yaşayan her yerdir. Ortodoks dünyası açısından Fener Patrikhanesinin kiliseler arasında birinciliğini (eşitler arasında birinci) ifade eder. Fener Patriğinin resmi unvanı Ekümenik Patrik tir. d. İkon : Ortodoks Hıristiyanların ibadetinde, kutsal resimlerin (ikon) çok önemli yeri vardır. İsa yı, Meryem Ana yı ve azizleri temsil eden resimlerden oluşan ikonlara saygı duyulur, ibadet edilmez 1. e. Konsil : Kutsal Meclis. Hıristiyanlığın yayılma alanının genişlemesi ile, öğretide birliği korumak ve idari bölgeleri tayin etmek amacıyla çeşitli tarihlerde yedi Ekümenik Konsil toplanmıştır. İlk yedi Konsil tüm Hıristiyanlarca kabul edilir olması nedeniyle ekümeniktir. Bu konsiller 1. İznik, 325; 2. İstanbul, 381; 3.Efes, 431; 4. Kadıköy, 451; 5. İstanbul, 553; 6. İstanbul, ; 7. İznik, 787 dir 2. f. Metropolit : Genellikle büyük bir şehri ve etrafında belli bir bölgeyi ifade eden metropolitliğin başında bulunan piskoposa verilen ad. g. Otosefal : Otonom olan Çekya ve Slovakya kilisesi ile Finlandiya kiliseleri dışındaki on üç kilisenin bağımsızlığını, egemenlik hakkını ifade eder 3. h. Ortodoks : Hıristiyanlığın mezheplerinden birisidir. Ortodoks kelimesi birleşik bir kelimedir. Orto (Ortho) düzgün, doğru demektir. Doks (Doxology) ise Tanrıyı öven mersiye anlamındadır 4. i. Patrik : Ortodoks mezhebinde Patriklik statüsündeki kiliselerin başındaki din adamına verilen unvan. Genellikle doğu kiliselerinde kullanılır. j. Piskopos : Ortodoks kilisesinde en üst dini rütbe. Patrik, Metropolit ve Başpiskopos birer piskopostur 5. 1 M. Süreyya Şahin, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, Ötüken Yayınları, İstanbul 1999, s Yorgo Benlisoy ve Elçin Macar, Fener Patrikhanesi, Ayraç Yayınları, Ankara 1996, s Benlisoy ve Macar, age., s Aytunç Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, Anahtar Kitaplar, İstanbul 1995, s Benlisoy ve Macar, age., s.154. VIII

12 k. Sen Sinod : Kutsal Meclis. Her Ortodoks kilisesini yöneten din adamlarından oluşan meclislerini ifade eder 6. 6 Benlisoy ve Macar, age., s.154. IX

13 GİRİŞ Rum Azınlık ve Fener Rum Patrikhanesi birlikte akıllara gelmektedir. Her ikisi de diğeri ile özdeşleşmiştir. Bu nedenle Rum Azınlık sorunları Fener Rum Patrikhanesi nden ayrı ele alınamamaktadır. Osmanlı İmparatorluğu kurulduğundan beri yönetimi altına aldığı bütün toplulukların örf, adet ve dini yapılarına saygı göstermiş ve bunları değiştirmek için herhangi bir baskı yapmamıştır. Yaklaşık 500 yıl önce Fatih Sultan Mehmet in patriklere ve Rum azınlığa tanıdığı imtiyazlar tarihte esaret altındaki toplumlara tanınmamıştır ve tarihçilerin dediği gibi devlet içinde devlet olacak niteliktedir. Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1453 yılında İstanbul un fethedilmesi doğal olarak Patrikhane nin konumunu da etkilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu nda İslam devlet düzeninin Millet Sistemi uygulaması sonucunda Patrikhane, Rum-Ortodoks halk üzerinde Mahalli yönetim hak ve yetkileri kazanmıştır. Rumlar Bizans Dönemi ndeki yaşam tarzlarına devam edebildikleri gibi Patrikhane, padişahların koruyuculuğu altında daha da güçlenmiştir. Böylece Patrikhane, dinsel işlevinin yanısıra, Rum Ortodoks halkın haklarını savunan ve Rum-Ortodoks halk üzerinde bazı yetkiler kullanan bir Önder Otorite konumuna gelmiştir. Türk Milleti nin yönetimi altındaki topluluklara gösterdiği hoşgörü sonucunda dillerini, dinlerini, örf ve adetlerini kaybetmeyen gayrimüslimler zaman içinde birlik olup dönem dönem Türk Milleti nin aleyhine çalışmışlardır. Patrikhane kendisine gösterilen hoşgörüyü istismar ederek Bizans Ruhunu ihya ve Megalo İdea emellerinin en önemli takipçisi olmuştur. Kurtuluş Savaşı döneminde Mavri Mira ve Etniki Eterya gibi Rum cemiyetleri ile işbirliği yapmış, Karadeniz Bölgesi ndeki Rum ve Ermeni çetelerini desteklemiştir. Zamanımıza kadar uzanan tarihi akış içerisinde, ülkemizde gerek Patrikler ve gerekse Patrikhane kamuoyunda güven duyulmayan bir intiba yaratmıştır. Bu güvensizlik günümüzde de geçerliğini korumaktadır. Tezde, Ortodoksluk kavramı ana hatları ile verildikten sonra Fener Rum Patrikhanesi nin tarihi gelişimi incelenmiştir. Patrikhane nin Bizans İmparatorluğu Dönemi ndeki yapısı ve Osmanlı İmparatorluğu ndaki konumu ele alınmıştır.

14 Lozan Barış Antlaşması ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti nin kurulması ile Patrikhane nin ve Rum Azınlığın sahip olduğu ayrıcalıklar kaldırılmıştır. Lozan Barış Antlaşması ndan önceki, Lozan görüşmelerindeki ve antlaşma sonrasındaki durum olmak üzere Patrikhane ve Rum Azınlığın faaliyetleri incelenmiştir. Rum Azınlık sorunları çok sayıda olmakla birlikte en önemli görülen ve günümüzde de hala gündemdeki yerlerini koruyan ana sorunlar tezde ele alınmıştır. Başlangıcı çok eskilere dayanan sorunlar ile ilgili genel bilgiler verildikten sonra 1950 yılından günümüze gelen zaman diliminde sorunlar ile ilgili yaşanan gelişmeler ortaya konulmuştur. Bunlardan birincisi 6 7 Eylül Olayları dır. Olaylar Türk Milleti tarafından üzüntüyle karşılanmış ve toplumun geneli tarafından kabul görmemiştir. Olayların desteklenmediğinin en büyük kanıtı olayların sona ermesinden sonra ülke genelinde yardım için başlatılan kampanyalardır. 6 7 Eylül olayları, olayların ortaya çıkışından başlanarak Yassıada daki mahkemelere kadar geçen zaman aralığında incelenmiştir. Ele alınan ikinci konu Azınlık Vakıflarının Malları konusudur. Vakıflar Kanunu 1935 te yayımlanarak 1936 da yürürlüğe girmiştir. Azınlıklara ait vakıf malları detaylı olarak incelenmiş bunlar arasında yer alan Büyükada Yetimhanesi ve Kınalıada Manastırı Çocuk Kampı diğer vakıf mallarının önüne çıktıkları için ayrı birer alt başlık altında ele alınmıştır. Önemini hiç kaybetmeden koruyan diğer bir sorun da Patrikhane nin ekümenikliği konusudur. Fener Rum Patrikhanesi ekümenik patrik ünvanının kabul edilmesi için yurt içinde ve yurt dışında çalışmalarına devam etmektedir. Patrikhane nin ekümenikliği Lozan Barış Antlaşması na aykırıdır ve kabul edilmesi mümkün değildir. Bu duruma rağmen Fener Patriği gittiği ülkelerde devlet başkanı gibi karşılanarak ekümenik patrikliği iddiasında desteklenmekte ve bu konu sürekli gündemde tutulmaktadır. Heybeliada Ruhban Okulu 1844 yılında Osmanlı İmparatorluğu çatısı altında kurulmuştur. 127 yıl süresince dünya Ortodokslarını dini ve siyasi açıdan kontrol edilip yönlendiren din adamlarını yetiştirmiş ve özel dini okulların devlet denetimi altına alınması sonucunda 1971 yılında kapatılmıştır. Patrikhane, Heybeliada Ruhban Okulu nun kendi denetiminde açılmasını istemektedir. Tezde okulun tarihsel gelişimi 2

15 incelenmiş ve yeniden açılması için Patrikhane tarafından tüm dünya çapında yürütülen çalışmalar ortaya konulmuştur. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Yunanistan ve Yunan Kilisesi nin Fener Rum Patrikhanesi ne bakış açısı ele alındığı gibi bunların Rum Azınlık sorunlarına yaklaşımları da aktarılmıştır. 3

16 BİRİNCİ BÖLÜM 1. FENER RUM PATRİKHANESİ 1.1. Ortodoksluk Kavramı Ortodoks kavramı, sözlük anlamı itibarıyla Doğru İnanç, Doğru Tapınma, demektir. Bu bağlamda Ortodoks tabiri, İsa nın kutsal bedenini teşkil eden kiliseye doğru imanı, doğru ibadeti ve gerçek öğretiyi ifade etmektedir. Ortodoks bakış açısına göre, İsa Mesih in yeryüzündeki bedeni olarak simgelenen kiliseyi Ortodoks kavramı karşılamaktadır. Ortho, doğru, hakiki, gerçek anlamına Doxa ise inanmak, savunmak anlamına gelmektedir. Ortodoks; Hıristiyanlığın ortaya çıkışından beri nesilden nesile devam eden ilk, bölünmemiş kutsal gelenek ve öğreti olarak da kabul edilmektedir 1. Yazar Altındal a göre ise, Doxology en kestirme deyişiyle Tanrı ya şükran veya Tanrı nın güzelliklerini övmek amacıyla yazılmış mersiye demektir 2. Ortodoks Kilisesi denildiğinde onunla birlikte akıllara hemen Doğu Roma İmparatorluğu gelmektedir. Ortodoksluk, Doğu Roma İmparatorluğu ile özdeşleşmiş bir dinsel akımdır. Bu nedenledir ki; Ortodoks Kilisesi nin tarihi, Doğu Roma İmparatorluğu nun tarihinden ayrı olarak ele alınamaz. Çünkü dünyaya Ortodoksluğu armağan eden de, onu koruyup, geliştirmiş olan da Doğu Roma İmparatorluğu ve onu yönetmiş olan hanedanlardır 3. Ortodoks kiliseleri de, tıpkı Katolik kiliseleri gibi Hıristiyan geleneğinin tam ve tek temsilcisi olduklarını öne sürmektedirler. Hıristiyanlığın özgün şekliyle hiçbir tahrif ve bozulmaya uğramadan, kendi inanç sistemleri içerisinde yasamakta olduğunu iddia ederler. Bunu kanıtlayabilmek için de tarih boyunca kilise ve Hıristiyanlık için savunmalar yazmış olan Apologist denilen din büyüklerinin yolunda ilerlediklerini iddia etmektedirler. Ama bazı durumlarda bir şahıs (örneğin Justin Martir) aynı anda hem 1 Münir Yıldırım, Yunanistan ve Ortodoks Kilisesi. 1. Baskı. Ankara: Aziz Andaç Yayınları, 2005, s Aytunç Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, İstanbul: Anahtar Kitaplar, 1995, s Ortodoksluk ve Ortodoks Kilisesi, , 4

17 Katolikliğin hem de Ortodoksluğun tek ve değişmez savunucusuymuş gibi gösterilebilmiştir Bizans Dönemi nde Patrikhane nin Durumu Hıristiyanlık, Roma İmparatorluğu nun sınırları içinde yer alan ve günümüzde de Ortadoğu adıyla anılan bölgede doğan Sami menşeli bir dindir. Siyasal alanda Roma Devleti nin hüküm sürdüğü bu bölgede, o günlerde kültürel boyutta da, Yunan felsefesinin etkisi hakimdi. Hıristiyan dininin doğduğu bu coğrafyada, Yahudilik dışında, birbirleri ile ilişkili Grek, Roma ve Pagan (Putperest) kültürleri yan yana yaşamaktaydı. Bundan dolayı Hıristiyanlık, siyasal ve kültürel zeminde son derece ileri bir düzeye sahip olan toplulukların kuşattığı bu ortam içerisinde olgunlaşmaya başlamıştır. Eski Ahit geleneğinin şekillendirdiği dini atmosfer ve Roma Devleti nin siyasal baskıları, yabancı toplumlardan da taraftar kazanan ilk Hıristiyan topluluğunu Kudüs dışına itmiştir 5. Hz. İsa nın ölümünden sonra Tarsuslu Pavlus un (Paulus) (Suriye, Kilikya, Makedonya, Girit, Sicilya, Roma vs.) dini öğretme çabaları sonuç vermiş; Pavlus öldükten sonra Hıristiyanlık kökleşmiş ve dünya dini olma yolunu tutmuştur. İlk kilise M.S. 37 de Antakya da kurulmuştur. Aynı yıl, İstanbul Kilisesi ise ilk havari olarak adlandırılan Havari Petro un kardeşi Havari Andreas tarafından kurulmuştur. Bu kiliseye İsa nın Büyük Kilisesi de denmektedir. Bu yayma çabaları İmparatorlarına tanrı gibi tapan Romalıların baskısıyla karşılaşmıştır. Hıristiyanlık ve Hıristiyanlar, üç asır Roma İmparatorluğu nun baskısı altında yaşadıktan sonra, I. Konstantinos un devletin lehine dinden faydalanmak amacıyla ilan ettiği ferman (313) ile biraz rahatlamışlardır 6. Bu baskı M.S. 321 yılında Roma İmparatoru Konstantin in Hıristiyan dinini resmi devlet dini olarak kabul etmesiyle son bulmuştur. Hıristiyanlık, uzun yıllar Antakya, Kudüs, İskenderiye, Roma ve İstanbul da bulunan beş ayrı kilise tarafından yönetilmiştir 7. 4 Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, age., s M. Yıldırım, age., s Bülent Atalay, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi nin Siyasi Faaliyetleri, İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı, 2001, s M. Süreyya Şahin, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, İstanbul: Ötüken Yayınları, 1999, s

18 O devrin Yunanlıları ve Romalıları, kendi inançlarının yerini alacak yeni bir dini kabule, manen hazır bir durumda bulunuyorlardı. Bilhassa Yunan dininin ne bir kurucusu, ne kutsal kitapları ve ne de rahipleri vardı 8. Konstantinos, Herakleia Metropolitliği ne bağlı Byzantion Piskoposluğu nu Konstantinopolis adıyla yeniden imar ettirerek (Mayıs 330) başpiskoposluğa yükseltmiştir. Hıristiyanlık, 380 yılında bütün İmparatorluğun resmi dini olduktan sonra 381 yılında Konstantinopolis te toplanan ikinci konsilde Roma Piskoposu (Papa) ile Konstantinopolis (Yeni Roma- İstanbul) Piskoposu (Patrik) eşit olarak kabul edilmişlerdir. M.S. 395 yılında İmparator Teodisios un ölümü sırasında İmparatorluğu iki oğlu arasında doğu ve batı Roma olarak bölmesi ile kiliseler de Doğu ve Batı Hıristiyanlık Kiliseleri olarak ayrılmıştır. Bu bölünme ile birlikte kutsal meclislerin toplanarak aynı konularda farklı kararlar alması ve güç mücadeleleri sonucunda iki kilise arasındaki görüş ayrılıkları derinleşmiştir. Bir süre sonra, İstanbul Kilisesi de, Roma Katolik Kilisesi nden ayrılmış ve aşağı yukarı Bizans İmparatorluğu topraklarında yasayan bütün Hıristiyanlar, İstanbul Ortodoks Kilisesi ne bağlanmıştır. Roma ya inanç ve idare bakımından bağlı kalanlar Katolikler adını almışlardır. Bizans İmparatorluğu topraklarında yaşayan bütün Hıristiyanlar Ortodoks adını almıştır. Balkanlar ın özellikle Yunanistan ve Bulgaristan kısımları ile Anadolu nun Ege ve Doğu Karadeniz kıyıları, Ortodoksların en kalabalık olduğu yerlerdi 9. Efes Konsili nde (431), İstanbul ve Kudüs, Hıristiyan dünyasının tarihi merkezleri olarak kabul edilmişlerdir. Bu konsilde kabul edilen 28. Kanon (Kilise kanunu) ile Roma ve İstanbul un hiyerarşi içindeki yeri eşitlenmiştir. Papalık iki kilisenin Hıristiyanlığa zarar vereceğini ifade ettiyse de etkili olamamıştır. Böylece İstanbul, başpiskoposluk arasında Roma dan sonra ikinci sıraya yükselmiştir. Pontus Roma nın bu yeni duruma karşı tezi, yalnız Roma İskenderiye ve Antakya nın arttırılmış yönetsel haklara sahip olabileceği idi. Buna rağmen, Asya, Pontus ve Trakya Bölgeleri, İstanbul un dini otoritesi altına girmiştir Şahin, age., s age., s Elçin Macar, Cumhuriyet Döneminde İstanbul Rum Patrikhanesi, 1. Basım İstanbul: İletişim Yayınları, 2003, s

19 Kadıköy Konsili nde (451) Roma Piskoposu (Papa) ile Konstantinopolis (Yeni Roma-İstanbul) Piskoposu (Patrik) eşit olarak kabulu teyit edilince, Papalık buna aforoz tehdidiyle karşı çıkmış ve Patrik de aynı şekilde cevap vermiştir. Böylece aralarında siyasi ve dini bir mücadele başlamıştır. Papa, Bizans İmparatoru Zenon ile birlikte hareket eden Patriği aforoz etmiştir 11. Hıristiyanlığın dini kuralları toplanan konsillerde alınan kararlarla değiştirilirdi. Ortodoks-Katolik ayrımına kadar olan ilk yedi konsil Ekümenik yani iki tarafça tanınmaktadır. Yedincisi 787 de İznik tedir 12. V. yüzyılın sonuna doğru Akakios döneminde ( ) İstanbul Başpiskoposluğu için Ekümenik Patrik unvanı kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu Roma nın yerini inkar anlamına gelmiyordu. II. İoannis de ( ) Ekümenik Patrik olarak bilinmektedir. Papa nın tepkisini bir yüzyıl sonra, Patrik III. İoannis Sen Sinod toplantısının kararına Ekümenik unvanıyla imzalayınca göstermiştir. Roma nın bu duruma tepkisi sert olduysa da, bu tepki İstanbul un aynı zamanda dönemin güçlü imparatorluğu Bizans ın başkenti olması dolayısıyla etkili olmamıştır. Bunda Batı Roma İmparatorluğu nun 476 da yıkılmış olmasının etkisi de unutulmamalıdır. Ekümenik sıfatı resmen IV. İoannis ( ) tarafından kullanılmıştır 13. Papalar ile Bizans İmparatoru nun koruması altındaki Patriklerin arasında kimin daha has Hıristiyan olduğu rekabetinden doğan bu çatışmaların en önemlisi 649 yılında toplanan ve Lateran Sinodu (Meclisi) denilen dinsel toplantıda alınan kararla ortaya çıkmıştır. 648 yılında İmparator un emriyle Papa yı ve görüşlerini eleştiren senet yayınlayan Patrik, Papa tarafından sapkınlıkla suçlanmış ve dışlanmıştır. Bugün, doğu ve batı kiliseleri arasındaki öğreti farklarının başında Kutsal Ruh un kaynağı sorunu gelmektedir. Ortodokslar, Kutsal Ruh un Baba dan geldiğini Katolikler ise Kutsal Ruh un Baba dan ve Oğul dan (Filioque) geldiğini kabul etmişlerdir. 11 Atalay, age., s Yorgo Benlisoy ve Elçin Macar, Fener Patrikhanesi, 1. Baskı, Ankara: Ayraç Yayınevi, 1996, s. 21. İstanbul un Apostolic kökenli olmayışı, yani bir havari tarafından kurulmamış olması Ekümeniklik sıfatını almasını engelliyordu. Bunun üzerine tıpkı Kıbrıs Piskoposu Salamis gibi salih oluşu süpheli olan bir rüya ile Tyrus Piskoposu Dorotheus a istinad edilen bir belgeyle de, İstanbul Kilisesi nin Havari Andrew tarafından kurulduğu ve Apostolic kökenli olduğu ilan edildi. 13 Benlisoy ve Macar, age., s

20 Bizans yaklaşık iki asırdır bu kaos içinde yaşarken, güneyden yeni bir ruhla Arap-İslam orduları Suriye kapısına dayanmıştır 14. Araplar, İslamiyet i yaymak için giriştikleri savaşlarda topraklarını genişleterek Bizans için ciddi bir sorun olmuşlardır. 636 da Antakya, 638 de Kudüs ve 642 de İskenderiye Arapların eline geçince Hıristiyanlığın doğudaki dört merkezinden üçü Müslümanların eline geçmiş oldu. Bu tarihten sonra Antakya, İskenderiye, Kudüs Patrikleri genellikle İstanbul da ikamet etmişlerdir. Bu durum, sözü edilen patriklerin güçlerini, İstanbul un lehine kaybetmelerine yol açmıştır. Üç doğu patrikliğinin Arap egemenliğine girmesinden sonra İstanbul, doğuda birleştirici olma misyonunu yüklenmiştir 15. Bizans ın Anadolu kesiminde, İslam ın etkisiyle ikonoklazm (ikono kırıcılık, ikonaların reddi) akımı güçlenmiştir. İmparator III. Leon ( ) uzun süre Bizans sınırında Araplarla sıkı ilişkiler içinde bulunmuştur. İkonoklazm hareketine girişmesinde bunun etkisi olduğu muhtemeldir. İmparator III. Leon 726 da Bizans ta ikonaları yasaklamıştır. Papa ikonoklazm taraftarlarına karşı tavır alarak onları aforoz etmiştir. Buna İmparator III. Leon un tepkisi sert olmuş, Roma ya bağlı Moravya ve Selanik i İstanbul Patriğine bağlamıştır. 787 de İznik te VII. Ekümenik Konsil toplanarak İkonaları serbest bırakmış ve ikonoklazm lanetlenmiştir. İkonoklazm ikinci dalgası, 815 de toplanan yerel bir konsilin aldığı kararla tekrar başlamış, İkinci ikonoklazm dönemi 842 de sona ermiştir. Bir yıl sonra ikonalar yeniden kullanılmaya başlanmıştır. Bu olay Ortodoks dünyasında Ortodoksluk günü olarak kutlanmaktadır. Paskalya perhizinin ilk Pazarı dır 16. Papa ikonoklazm döneminde İstanbul a bağlanan Moravya, Hırvatistan ve Bulgaristan piskoposluklarını isteyince, Patrik Fotios un tepkisi sert olmuştur ve 867 de Papa I. Nikolaus u aforoz etmiştir. Böylece iki kilise arasında kopma olmuştur. Ancak Fotios un tepkisi özellikle I. Nikolaos a olduğundan ikinci patrikliği döneminde ( ) yeni papalarla yeniden iyi ilişkiler kurmuştur. Ancak özellikle İstanbul tarafından Hıristiyanlaştırılan Bulgarlar üzerinde mücadelesi için Roma yla çatışmıştır. 14 Mehmet Çelik, Fener Patrikhanesi nin Ekümeniklik İddiasının Tarihi Seyri, İzmir: Akademi Kitapevi, 2000, s Macar, age., s Benlisoy ve Macar, age., s

21 İstanbul Patrikliği nin etkisi arttıkça papalık ile yetki çatışması da artıyordu. Çatışma özellikle Hıristiyanlığın yeni yayıldığı bölgelerin denetimi için olmaktaydı. Papaların üstünlüğünü ve Roma Kilisesi nin evrenselliğini savunan papalar ile Hıristiyanlığın evrenselliğini savunan patrikler ve ikisine de güvenmeyen, inanmayan Ermeni Kiliseleri arasındaki tartışmalar 1054 yılında doruğa ulaşmıştır. Norman akınlarına karşı ittifak kurma teklifiyle İstanbul a gelen Papalık temsilcisi görüşmelerin gerginleşmesi üzerine Ayasofya ya aforoz belgesini bırakmıştır. Patrik Mihail Kirilarios da Roma yı aforoz etmiştir. Patrikhane, 1054 teki bu ayrılık ile de Ortodoks dünyasının en üst merkezi haline gelmiştir. İki kilise birbirinden uzaklaşmış ve kesin kopuş, doğunun batıya nefreti IV. Haçlı seferi ile yaşanmıştır 17. Papa İnnocentius un çabaları ve teşvikiyle gerçekleştirilen IV. Haçlı Seferlerinde Haçlılar 1204 yılında Kudüs ten vazgeçerek İstanbul u işgal etmişler ve kenti yağmalamışlardır. Papa nın haberi olmadığı öne sürülen bu yağmada, kenti kan gölüne çevirerek tüm zenginlikleri, Venedik, Milano ve Roma ya kaçırmışlardır. Tarihe Latin İmparatorluğu olarak geçen fakat papalık tarafından resmi belgelere Romanya adıyla yazılan bir devlet kurulmuştur yılında Bizans İmparatorluğu, İstanbul u yeniden zaptetmiş fakat Romanya Devleti, Atina, Makedonya, Girit ve Rodos bölgelerinde varlığını bir süre sürdürmüştür. Bu tarihsel geçmiş nedeniyle tıpkı Sırplar gibi, Romenler de İstanbul da hak iddia etmektedirler 18. XIV. yüzyılın ilk yarısından itibaren bir yandan Osmanlı tehlikesi diğer yandan Sırp tehlikesi İmparatorluğu açık tehlikeyle yüz yüze getirmiştir. Bizans tek çare olarak yüzünü Papalığa dönmek zorunda kalmıştır yılında Papaya gönderdiği mektupta, askeri yardım talep etmiş, bunun karşılığında altı ay içinde tüm halkını Katolik inancına sokacağına dair yemin etmiştir. Bu nedenle Kardinal İsidoros Papa nın temsilcisi olarak İstanbul a gelmiştir. Şehrin Türkler tarafından fethinden yaklaşık beş ay önce (12 Aralık 1452), Bizans Kilisesi nin Roma Kilisesi ile birleştiğini ilan etmiştir. Bu olay Ortodoks Kilisesi nin mezara gömülmesi demektir. Aynı zamanda Ekümeniklik iddiasından da vazgeçtiğini ve milli bir kilise haline döndüğünü göstermektedir. Ancak bu yapılanlar hiçbir işe yaramamış ve İstanbul 29 Mayıs 1453 te Türkler tarafından fethedilmiştir Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, s Altındal, age., s Çelik, age., s

22 etmektedir. Roma ile Patrik arasındaki sürtüşme ile birleşme çabaları günümüzde de devam 1.3. Osmanlı Dönemi nde Patrikhane nin Durumu Fener Rum Patrikhanesi nin tarihi, ülkemiz için adeta baştan sona bir ihanet ve entrikalar tarihidir. Fatih Sultan Mehmet tarafından 29 Mayıs 1453 te İstanbul un fethiyle Türklerin hâkimiyetine giren Patrikhane için, yeni bir çağın başlangıcı gibi yeni bir dönem başlamaktaydı 20. İstanbul a giren Fatih, Patriklik makamının II. Anastasios tan beri boş olduğunu öğrenince artık kendi tebaası olan Ortodoks halkın bu dini kurumunun yeniden düzenlenmesine karar vermiş, Hıristiyan halktan yeni bir Patrik seçmelerini istemiştir. Bunun üzerine kilise ruhanileri ile Sivil Hıristiyan halk, kendi örf adetlerine göre yaptıkları seçimle, Yeorgios Kurtesis i II. Gennadios (Yenadios) adıyla Patrik seçmişlerdir. II. Gennadios, Osmanlı Devleti idaresinde, Rum Kilisesine (Bizans kelimesi artık bitmiştir) seçilen ilk Patrik olmuştur 21. Patrik, kilisenin din adamları ve laikler tarafından seçilir, Sultan tarafından huzura kabul edilip kendisine sadık kalacağına, İmparatorluğun kanunlarına riayet edeceğine and içer, Padişah da ona hil at ve at ile bir altın asa vererek tayinini kabul ettiğini bildirirdi 22. Fatih Patriğe millet başı unvanını vererek dindaşlarının meselelerinde onu yetkili kılmıştır. Daha sonra gönderdiği bir beratla da Patrikhane nin statüsünü belirlemiştir. Kimse Patrik e tahakküm itmesün, kim olursa olsun, hiçbir kimse kendüsine ilişmesün, kendüsi ve ma iyyetinde bulunan papaslar her türlü umumi hıdmetlerden müebbeden mu âf olsun. Kiliseleri, camie tahvil edilmeyecektir, izdivac ve defin işleri, sair ve adet işleri, Rum kilise ve usul-u kavaidine tevfikan kemaken ifa olunsun, Paskalya yortularının icrasına devam olunarak bu münasebetle Fener, yani Rum mahallesi kapıları üç gece açık olsun.. 20 Adnan Sofuoğlu, Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri, İstanbul: Turan Yayıncılık, 1996, s Çelik, age., s Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, İstanbul, 1968, s

23 Bu beratla Patrikhane imtiyazlar sağlamıştır. Fatih tarafından verilen beratın bir yangın sırasında yandığı söylenmektedir. Beratla birlikte Ortodoks Patriği, sonradan diğer millet başlarına yani dinsel cemaat başlarına da verilen en geniş yetkiler ve ayrıcalıklarla donatılmıştır. O zamana kadar imparatorun emrinde bir dinsel başkan olan patrik böylece imparatorun koruyuculuğunda, kendi dinsel topluluğunun birçok dünyasal işlerinin de tartışılmaz yöneticisi olmuştur. II. Mehmet patriğe üç tuğlu Osmanlı paşası unvanı verilmesi uygulamasını başlatmıştır. Patriğe de, tebasını yargılama yetkisi olduğundan dolayı, bir de cezaevi kurulmuştur 23. Tarihçiler Patrikhane nin bu yeni konumunu devlet içinde bir devlet olma şeklinde tanımlamaktadır. Bunu ilk kullanan Engelhardt tır. II. Mehmet in Patrihane ye verdiği yetkilerle, Patrikhane siyasi anlamda Bizans taki gücünün çok üzerine çıkmıştır. Diğer ilginç bir durumda patriği düşman dinin hükümdarının seçtirmiş olmasıdır. Fatih in Patrikhane yi koruma ve güçlendirme amaçları şöyle özetlenebilmektedir: II. Mehmet Bizans ın fethi ile artık kendisini Yeni Roma İmparatoru olarak görmektedir. Patrikhane de sınırları ve yetki alanı içinde çok sayıda Hıristiyan ın bulunduğu bu imparatorluğun doğal ve tarihsel kurumudur. İstanbul un fethi ile birlikte, yalnız İslam dünyasının değil, Ortodoks dünyasının da başı olmuştur. Önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönem de Patrik I. Kirillos dönemidir. Kirillos ( ), yılları arasında çeşitli tarihlerde altı kez patriklik yapmıştır de Rum cemaatinin ilk matbaasını kurdurmuştur. Theofilos Koridolias ile birlikte Kitap ı mukaddesin halk diline çevrilmesine çalışılmıştır. Matbaada Protestan yayınlar da basılmıştır. Ancak bu Reform benzeri çabaları tutucu çevrelerden tepki görmüş ve matbaa tahrip edilmiştir. Bu dönemde Patrikhane de Roma ya ya da Protestanlara yakın kanatlar oluşmuştur. Kirillos da Protestanlara daha sıcak bakan kanattandır. Altı kez patriklik yapmasının nedeni Fransa ve Avusturya elçilerinin onu almaları, Hollanda ve İngiltere elçilerinin göreve iade ettirmeleridir. Tepkiler sonucu 1638 de idam edilmiştir 24. Doğuda bu dönemde Katolik misyonerlik faaliyetleri giderek yoğunlaşmıştır. Katolik devletlerin çabalarıyla zaman zaman Fener Patrikliğine Roma ya yakın kişilerin gelmesi sağlanmıştır. I. Kirillos un halefi II. Kirillos 1638 de Papa VIII. 23 Bilal Eryılmaz, Osmanlı Devletinde Millet Sistemi, Ağaç Yayınları, 1992, s Macar, age., s

24 Urban a sadakat yemini imzalamıştır. Bu duyulduğunda Kutsal Meclis ve Osmanlı Hükümeti aynı oranda öfke ile tepki göstermiş ve II. Kirillos 1639 da Kuzey Afrika ya sürülmüştür 25. Padişah IV. Mehmet Mayıs 1651 de II. Parthenios u Ruslarla işbirliği içinde olduğu gerekçesiyle idam ettirmiştir 26. Gerekçe, Patriğin Ruslarla işbirliği yaparak, devlete ve millete ihanet içinde olmasıdır. Bu olaydan sonra ( ) Patrikliğin protokoldeki yeri değiştirilmiş ve artık Şeyhülislam yerine Sadrazamla muhatap kılınmıştır. Yine, 1821 Mora isyanını çıkartan Patrik Grigorios V ile destekçileri Efes, Ahyolu ve İzmit, daha sonra da Terkos, Edirne, Tırnovo ve Selanik Metropolitleri idam edilmiştir. Mora isyanındaki rolünü inkar eden Patrik Grigorios, kendisine yönelen şüpheleri dağıtmak için asileri aforoz etmiştir. Ancak Patrikhane ye yapılan ani bir baskında, isyana ait tüm belgeler ele geçirilmiştir. Bu belgeler arasında; Moralı asilere yazılan mektuplar, İstanbul daki isyan hazırlıklarının hangi durumda olduğu hakkında verilen bilgiler, Dışişleri bakanlığında çalışan Fenerli Rumların devletin gizli belgelerine ait raporları, İngiliz ve Fransız elçiliklerinin Patrikhane ye verdiği gizli bilgiler, isyan için Rusya da yapılan hazırlıklara ait belgeler, Odessada ki Etniki Eterya cemiyetinden gönderilen silahlara ait dökümler, Dünya Ortodoks alemine hitap eden mektuplar, yardım ve para makbuzları yer almaktadır. Patrik Grigorios, deliller karşısında suçunu kabul etmiş ve hiçbir inkara yönelmemiş, ihaneti sabit görülerek idam edilmiştir. İşte bu Patriğin, Patrikhane nin orta kapısındaki idam sehpasında söylediği son sözlerdir ki, Rumların kin kapısı politikasını belirlemiştir. Patrik V. Grigorios un gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koyan ve büyük sadakatle tutulan vasiyeti,... Konstantin şehrinden müşrikler kovulacaktır. Ayasofya haçlıya iade edilecektir. Bizans kartalı yine semalara hakim olacaktır. Yarıda kalan Ayasofyada ki ayin tamamlanıncaya kadar bu kapı kapalı kalsın... Ey Ruh-ül Kudüs!... Sesimi duy!... şeklindedir. O tarihten günümüze kadar Patrikhane mensublarının Patrik Grigorios un asıldığı orta kapıyı onun hatırasına hürmeten kapalı tuttukları söylenmektedir 27. Her seçilen patrik için padişah tarafından seçilen kişinin devletçe uygun olduğunu görevini yapma izni ve emrini belirten bir berat verilmiştir. Padişah 25 age., s İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 4. Baskı, C.3, Kısım: 2, TTK, 1988, s Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Temmuz 1995, Fasikül 81, s

25 değiştiğinde de berat yeniden onaylanmaktaydı. Benjamın Braude ye göre her yeni patrik için yeni berat çıkarılması Fatih in II. Yennadios a verdiklerinin kurumsal değil kişisel olduğunun kanıtıdır. Patriklere verilen beratlar Şeyhülislamın da imzasını taşırlardı. 8 Temmuz 1453 te verilen Beratta Fatih Sultan Mehmet ten beri verilen ayrıcalıkların azaltılmasının mümkün olamayacağı yazılıdır. Bir metropolitin atanabilmesi için piskopos mukataası na belli bir miktar para yatması gerekiyordu. Aynı şekilde patrik atamalarında da peşkeş sistemi olmuştur 28. Patrikhane nin 1600 de Fener de bugünkü yerine taşınmasıyla Rumların ileri gelen aileleri de bu semte taşınmaya başlamışlardır. Çocuklarını Avrupa ya tıp, felsefe ve temel bilimler gibi alanlarda eğitime göndermişler, bu gençler de Türkçe, Arapça, Farsça dillerinin yanında çeşitli Avrupa dillerini öğrenmişlerdir. İstanbul a döndüklerinde birçok dili bilmelerinden dolayı bürokraside özellikle tercüman olarak yer almaya başlamışlardır. Bir süre sonra Eflak ve Boğdan Prensleri, Divan-ı Hümayun ve Donanma-i Hümayun tercümanlarının bu kişiler arasından seçilmesi bir gelenek halini almıştır. Bunlara Avrupalıların adlandırması ile Fenerliler (Phanariots) denmiştir. Fenerlilerin bu yükselişi 1821 Yunan ihtilali ile son bulmuştur. Bu tarihten sonra Rumlar genellikle kritik mevkilere getirilmemişler, onların yerini Ermeniler ve Avrupa ya gönderilmeye başlanan Müslüman gençler almıştır 29. Fransız ihtilalinin yarattığı milliyetçilik akımı ile birlikte on dokuzuncu yüzyıl Patrikhanenin siyasi faaliyetlerini arttırdığı dönem olmuştur. Bu dönemde Patrik, piskopos ve papazlar geniş yetkileri sayesinde Bütün Ortodoksların (Bulgar, Sırp, Arnavut ve Elenler in) hem ruhani hem de siyasi lideri olmuştur. Balkanlar ve tüm Rumeli yi Yunan toprağı haline getirmek için çalışmalara başlamıştır. Patrikhane nin çıkardığı emirnamelerle Balkanlarda ve Karpatlarda Rum papazlar görev yapmaya başlamışlardır. Bulgaristan da Rumca ibadet ve Rumca öğretim dili kullanılmış, Slovenca yazılmış ibadet kitapları yasaklanmıştır. Fenerli tercüman ve Voyvoda olarak görevlendirilen Rum Beyleri, Balkan ülkelerinde Türkler aleyhinde kışkırtmalarda bulunmuşlar, bu konuda Avrupa devletlerinden yardım istemişler ve çalışmalarında başarıya ulaşmışlardır. Bu arada imtiyazlardan yararlanan Rum aydınları boş durmamış, Megalo İdea yolunda yoğun 28 Benlisoy ve Macar, age., s age., s

26 çalışmalara girişmişlerdir. Megalo İdea ilk defa şair Kosmos Etolios ile öğrencisi K. Rigas Fereos tarafından zikredilmiş ve 1797 de Rigas Viyana da büyük Yunanistan haritasını dağıtmıştır. Bu Harita Balkanları, Küçük Asya yı ve Adaları içine almaktadır 30. Patrikhane nin, Megalo İdea nın altyapısını oluşturduğu da sabittir. Yunan isyanını hazırlamak için 1814 de kurulan Etniki Eterya adlı cemiyet Fener deki bir Rumun evini merkez seçmiş, bu cemiyete tüm papazlar, psikoposlar, gemiciler, serdengeçtiler ve Osmanlı Beyleri ile Paşaların evlerinde hizmet gören kadın ve erkek Rumlar üye olmuştur. Örgüt, 1917 de Rus Çarlığının yıkılmasına kadar Çarlık ve Rus Ortodoks Kilisesi ne dayanmıştır. Ancak örgütün gerçekte, özelikle de Türk Devletini bir an önce yıkmak için gerekli organizasyon ve bölüşme planlarını hazırlayan siyasi merkezi 1821 den itibaren İstanbul Patrikhanesi olmuş, bu durum 1919 a kadar tam 98 yıl sürmüştür. İstanbul da Fransa yı temsil eden Büyükelçi M. J. Tuvanel in, Fransa Dışişleri Bakanı na Atina dan gönderdiği bir mektupta ise, Yunanlıların Türklere olan kinleri çok açık olarak ifade edilmektedir (9 Eylül 1859 da yazmıştır): ( ) Yunanistan da Kralından çobanına kadar herkes, Türkiye nin zararına toprak kazanmayı düşünüyor. Bu arzunun, sınırı yoktur. Öyle ki, ilk gaye olarak Selanik den bahsedilirken, şimdi İzmir ve mıntıkasını istiyorlar. Ruhaniler ise, İstanbul a yeniden Konstantinopl adının verilmesini sağlayacak olan, Ayasofya nın Sent-Sofi olarak telaffuzunu temin edecek Yunan zaferinin hasretzedeleridir. Her Yunanlıya bu fikir, beşikten mezara kadar maharetle telkin ediliyor. Kırım Savaşları nın cereyanı sırasında Yunanistan, Osmanlı Orduları na saldırmaktan men edildiği için, kendisinin velinimeti olan İngiltere ve Fransa ya bile tehevvür ve hiddet içindedir. ( ) Yunan milletinde, Osmanlılar a ve umumiyetle Türklüğe karşı olan bu derin kini, Moskova da görev yaptığım zamanlar, Ruslar da dahi müşahede etmedim. İnancım odur ki, Yunanlılar, Türkler e karşı hiçbir zaman ve her türlü durum ve şartlar altında dostluk göstermeyeceklerdir arasında Patrikhane de Yunan yayılmacı politikasının yörüngesine girmiştir. 25 Ekim 1918 de Patrik Yermanos Kavakopulos istifaya zorlanmış ve yerine 30 Şahin, age., s age., s

27 göreve atanan Doroteos yeni bir politika izlemiştir. Bu yıllarda Patrikhane politik girişimlerle Yunan politikasını ve Megalo İdea diye bilinen geniş Yunanistan düşüncesini desteklemiştir. 16 Mart 1919 da kiliselerde Yunanistan la birleşme isteği dile getirilmiş ve bu tarihten sonra Osmanlı Yönetimiyle ilişkilerden kaçınılmıştır 32. Gerçekte Patrikhane Osmanlı Hakimiyeti altında faaliyet göstermeye başladığı andan itibaren hep Bizans ın canlandırılması hayali peşinde koşmuştur. Bu konuda yabancı tarihçilerin, Bizans taki Osmanlı hakimiyeti Ayasofya nın duvarlarına sürülmüş badanaya benziyor. Altındaki mozaik putlar bozulmamış benzetmesini yaptığı da bilinmektedir Ulusal Kiliselerin Doğuşu 19. Yüzyıl boyunca Osmanlı, Balkanlarda ayaklanmalarla karşılaşmıştır. Başka bir değişle millet deyimi bir inanç birliği olmaktan bir ulusun ifadesine dönüşmeye başlamıştır 34. Başlangıçta söz konusu isyanlar, milli kiliseler problemini de gündeme getirince Patrikhane nin yoğun tepkisiyle karşılaşmıştır. Sözgelimi 1821 yılında Yunan isyanı başladığında Patrik V. Grigorios isyancıları aforoz etmiştir. Yunan isyanından sonraki yıllarda çıkan Bulgar isyanında da Patrikhane nin Osmanlı Devleti nden yana tavır aldığı görülmektedir. Zira gerek Yunan isyanı, gerek Sırp ve Bulgar isyanları milli kilise talepleri ile başka bir renge bürünmüş ve Fener Patrikhanesi bu durumu otoritesine bir darbe olarak görerek rahatsızlık duymuştur 35. Böylece Balkanlarda birçok kilise Fenerden kopmuş, ulusal kiliseye dönüşerek otosefal olmuştur. Bunda Fener in yönettiği bölgelerde, yerel dil, kültür ve gelenekleri dikkate almayan tutumu etkilidir. Osmanlı İmparatorluğu nun Balkanlar dan çekilmesiyle oluşan yeni devletler Fener in de politik vesayetinden kurtulmuş ve siyasi özgürlükleriyle birlikte dinsel bağımsızlıklarını da ilan etmişlerdir te ayrılmış 32 Osmanlı Dönemi 4, 33 Sadi Somuncuoğlu, İstanbul da Yeni Roma İmparatorluğu. 1. Baskı. Ankara: Akçağ Yayınları, 2004, s Macar, age., s Önder Kaya, Patrikhanenin Vaziyeti, Toplumsal Tarih, Sayı: 124, Nisan 2004, s Otosefal, Özerk üç kilise dışında kalan Ortodoks kilisenin, bağımsızlığını, egemenlik hakkını ifade eden Yunanca sözcük. 15

28 olan Yunan Kilisesi ni Sırp Kilisesi izlemiştir. Romanya 1865 te ulusal kilisesini kurmuş, bu durum Fener tarafından 1885 te kabul edilmiştir. Bulgar Kilisesi nin kurulması diğerlerine göre en sorunlu olanıdır. Yıllarca Rumca ayine ve eğitime zorlanan Bulgarlar, ulusçuluğun da etkisiyle uzun mücadeleler sonucu Bulgar Kilisesi ni 1870 te kurmuşlardır. Padişah ta 1872 de Bulgar Eksarhanesi ni (kilisesini) onaylamıştır. Diğer Balkan kiliselerine anlayış gösteren Patrikhane, Bulgar Kilisesi ne aynı anlayışı göstermemiştir. Çünkü bu yeni kilise, Patrikhane nin kalmış olan cemaatinin neredeyse yarısını alıp götürecektir. Fener Patriği diğer Patrikleri toplayarak, Bulgarlar ı ayrılıkçı ilan ederek aforoz etmiştir. Fener 1945 e kadar bu kiliseyi tanımamıştır. Yayınladığı bildiriyle, Bulgarları ırk ve milliyet ayrıcalığı ortaya çıkarmakla suçlamış ve bunun İsa nın dinine aykırı olduğunu söylemiştir. Bulgarların ve Rumların bir arada bulundukları yerlerdeki kiliselerin paylaşımlarında büyük sorunlar yaşanmıştır. Bu nedenle 3 Ekim 1910 da, Kiliseler Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunla kiliselerin ve okulların kimlere ait olacağı sorunu nüfus ölçütüne göre çözülmüştür 36. Ortodoks Kilisesi uzmanı ünlü Rahip Janin in çok güzel ifade ettiği gibi kaderini önce Bizans İmparatorluğu na daha sonra da Türk İmparatorluğu na bağlayan Ekümenik Patrikhane Osmanlı ya bağlı olarak Osmanlı devleti büyüdükçe büyümüş, küçüldükçe küçülmüştür. Balkanlar Patrikhane den koptukça, prestijini korumak üzere yeni makamlar yaratmak, unutulmuş tarihi ve dini isimleri yeniden canlandırmak amacıyla yeni metropolitlikler oluşturulmuştur. III. İoakim, 1883 te ilk Sintagmation u, yani Fener e bağlı metropolitlerin listesini yayınlamıştır Benlisoy ve Macar, age., s age., s

29 İKİNCİ BÖLÜM 2. FENER RUM PATRİKHANESİ VE LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI Rum Azınlığın ve Patrikhane nin Türkiye ile yaşadığı sorunların temelinde Osmanlı İmparatorluğu ndaki imtiyazlara yeniden kavuşma istekleri yatmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu nun son dönemlerinde ve Kurtuluş Savaşı sırasında Rum Azınlığın diğer devletlerle yaptığı iş birliği ve yurt içinde Kurtuluş Savaşı nın başarısızlığa uğraması için gösterdiği çabalar Türk halkı tarafından unutulmamıştır. Patrikhane ye verilen İmtiyazlar Türkiye Cumhuriyeti nin kurulması ile ortadan kalkmıştır. Patrikhane, Osmanlı Dönemi ndeki ayrıcalıklarına yeniden kavuşabilmek için Türkiye yi uluslararası arenada şikâyet ederek baskı altına almaya çalışmaktadır. Patrikhane, düşmanca faaliyetlerini Özellikle Mondros Mütarekesi nden sonra açıkça yapmaya başlamıştır. Rum Azınlık tarafından İstanbul da ve genel olarak Türkiye de gerçekleştirilen faaliyetler Fener Rum Patrikhanesi nden yönetilmiştir. Patrikhane, başta siyasi faaliyetler olmak üzere, terör örgütlerinin teşkilatlandırılması, çetelerin desteklenmesi, gösterilerin düzenlenmesi, kültürel çalışmaların yürütülmesi, propagandanın yaygınlaştırılması gibi işleri yapan bir kuruluş durumundadır. Ayrıcalıkların bir daha verilmeyişinin sebepleri Lozan Barış Antlaşması ndan önce, Lozan da ve Lozan dan sonra Rum Azınlığın ve Patrikhane nin faaliyetleri incelendiğinde daha iyi anlaşılabilmektedir Lozan Barış Antlaşması ndan Önce Patrikhane Patrikhanenin, çıkardığı Mora İsyanı ndan günümüze kadar sürekli olarak Megalo İdea politikasının içinde yer aldığı belgelerle kanıtlanmıştır li yıllarda Patrikhane nin merkez durumuna gelmesinde, Yunanistan ın Türkiye üzerindeki emellerinin gerçekleştirilmesi yolunda çok uygun bir kuruluş olması başlıca rolü oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, azınlıklarına gösterdiği hoşgörü nedeni ile Hıristiyan Ortodoks halkın dini ve ahlaki eğitimine karışmamış ve bu konuları kiliseye bırakmıştır. 17

30 Dil ve din ile ilgili olarak önceleri ilköğrenim yapılırken zaman içerisinde yüksek okullar açılmış böylece Osmanlı İmparatorluğu nun birçok yerinde kiliselerin kontrolünde Yunan fikrinin önemli faaliyet merkezleri oluşturulmuştur. Kilise, yetişmiş tahsilli papazlara veya kabiliyetli Rumlara Avrupa da öğrenim yaptırıp sonraları bunları halkın öğretmeni olarak mükâfatlandırmıştır. Megalo İdea fikri bir ülkü olarak gizlice Rum gençliğine öğretilmiştir. Rum vatandaşlarımızdan Rumca bilmeyenlerin Rumca öğrenmeleri sağlanarak Hıristiyan Greek fikirleri aşılanmıştır. Bu fikirlerle eğitilen Rum vatandaşlarımız ve özellikle papazlar tarihi emellerini gerçekleştirmek üzere faaliyete geçmişlerdir. Yunanistan Ordusu 15 Mayıs 1919 da İzmir e çıkıp Ege Bölgesi ni işgal etmiştir. İzmir in işgali sırasında, İzmir Metropoliti Hırisostomos, Yunan Kuvvetlerini takdis etmiş ve onlarla beraber çalışmıştır 38. Vali Rahmi Bey tarafından 1. Dünya Savaşı sırasında İzmir den uzaklaştırılan Hırisostomos, Mondros Mütarekesi nin sağladığı ortam sayesinde 1 Ocak 1919 da tekrar İzmir e dönmüştür 39. Hırisostomos, yaptığı takdis ayini ile halkı esef verici bir tesir altında bırakmış ayrıca, Ne kadar çok Türk kanı içerseniz, Cennet size o kadar yakın olur. Türk ün kanını içmek sevaptır şeklindeki hitabıyla da Yunan askerlerini ve yerli Rumlar ı, Türkler i katliama tabi tutmaya teşvik etmiştir. Hırisostomos un tahrikten de öte, işgalde yapılan katliamı bizzat idare ettiği ve sağa sola koşarak Feslileri öldürün diye bağırdığını TBMM nin 15 Mayıs 1920 tarihindeki toplantısında, olaya şahit olan milletvekilleri ifade etmişlerdir 40. Patrikhane de 24 Mayısta Hükümetin tepkisine aldırmaksızın, İzmir in işgalinden duyduğu minnet duygularını içeren bir tebliğ yayınlamıştır. Hırisostomos daha sonra Patrikhane nin de yaptığı gibi, işgalin gerekçesini haklı gösterecek şekilde, Hıristiyanların Müslümanlarca nasıl katledildiğini anlatan Fransızca bir kitap yayınlamış, 1921 de de ABD den Türkiye deki Hıristiyanların himayesini istemiştir Eylül 1922 de İzmir in Türk Ordusu nca geri alındığı gün linç edilmiştir. Atina nın Nea Zmimi semtinde, linç edilişinin de tasvir edildiği bir heykeli vardır. 38 Bilge Umar, İzmir de Yunanlıların Son Günleri, Ankara: Bilgi Yayınları, 1974, s Engin Berber, Sancılı Yıllar: İzmir Mütareke ve Yunan İşgali Döneminde İzmir Sancağı, Ankara: Ayraç Yayınları, 1997, s Şahin, s Macar, Cumhuriyet Döneminde İstanbul Rum Patrikhanesi, s

31 Fener Patrikhanesi nin ihanetlerinden bir tanesi de Pontus Cemiyeti dir. Pontus Cemiyeti, Yunanistan Hükümeti nin Anadolu yu işgal edememesi ihtimalleri üzerine kurulmuştur. Pavlidis, 1956 yılında Atina da yayınlanan Pontus Cumhuriyeti Nasıl ve Niçin Başarıya Ulaşamadı isimli eserinde Pontus un sınırları konusunda; Pontus Rus hududundan başlar Trabzon ve Sivas vilayetlerinin tamamını ve Kastamonu vilayetinin bir kısmını içine alarak, Karadeniz kıyısı boyunca Sinop ötesine kadar uzanır. Bütün Pontus kilometre karelik bir sahayı kaplar 42 şeklinde bilgi vermiştir. Patrik Dorothoes in 14 Şubat 1920 de, Loyd George a yazdığı mektup Rum azınlığın Türkler hakkındaki düşüncesini açıkça ifade etmektedir. Mektupta; Türklerin kötü idaresi devam ediyor. İstanbul hiçbir zaman ne kültür ne de nüfus olarak Türk olmamıştır. Müslümanlar için değil, fakat Yunanlılar için mukaddes bir şehirdir. Kuvvetlerin Türkleri İstanbul dan atmaması bir zaaf telakki edilecektir. Hâlbuki İstanbul Yunanistan la kuvvetli bir bağla bağlanmazsa Yunanlıların arzuları hiçbir vakit yerine getirilmemiş olacaktır. Türkler boğazları müdafaa edemedi. Hâlbuki Yunanlılar milletler arası bir rejimde ve kuvvetlerinde menfaatlerini koruyarak müdafaa edebilir. Bütün bu sebeplerden vatanla birleştirilmelidir. Bunu boğazların milletler arası olması şartıyla en iyi çözüm yolu olarak teklif ediyoruz. Biz İstanbul a self determinasyon ve kuvvetlerin menfaatlerini garanti ediyoruz. Bu kabul edilemez ise İstanbul un mandasını da almaya razıyız. Artık yeniden dünyaya gelen Yunanistan, Türk mayasını kabul edemez. İstanbul dan Türk Hükümeti ve Sultanı atılmalıdır. Sulh konferansının en adil hareketi, doğudaki cinayetlerin yeniden tekrarına mani olmaktır, medeniyetin ve sulhun haklarını vermesidir. 43 ifadeleri yer almıştır. Patrikhane bu dönemde Venizelos un ve Yunanistan ın Türkiye deki uygulama aracı haline gelmiştir. Venizelos bunu, hatıratında; Bana verilen ve daha sonra da bazı yansımalarıyla gerçeğe tümüyle uyduğu da saptanmış olan güvenceye göre, Memalik-i Osmaniye deki ve Rumların oturduğu birtakım küçük, büyük kentler ve kasabalardaki kiliseler ve Rum okulları, tümüyle birer silah deposu durumuna getirilmişlerdir. Bu sonuç için o bölgede yaşayan Rumlar büyük bir cesaret ve basiret göstermişler ve Türk lerin tapınaklarına olan saygı ve yerel okullara sağladıkları dokunulmazlıktan yararlanmışlardır. İzmir in işgaline karşılık gelen günlerde İstanbul daki Fener Rum 42 Ali Güler, Rakamlarla Türkiye de Azınlıklar, Ankara: Elektronik Basım Yayın, 2001, s Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, İstanbul: Aytaç Kitapevi, 1967, s

32 Patrikliği nden bir heyet gelip beni gördü. Karadeniz kıyılarında ayrı bir Rum Devleti kurmak için derhal etkinliğe geçmek kararında bulunduklarını, milis alaylarını harekete geçirmek için yalnızca Yunan subaylarını beklemekte olduklarını bana belirtti. Heyetin sahip olduğu serveti öğrenince bunun miktarı beni şaşkınlıkta bıraktı. Kendilerinin sahip olduğu altının mevcudu o anda Yunan Hükümeti nin sahip olduğu altın toplamından çoktu. şeklinde itiraf etmektedir. Patrikhanenin ihanetlerinde dikkat çekici bir dönem de 1921 dir. Öne çıkan isim de 8 Aralık 1921 de Patrik seçilen Meletios dur. 6 Şubat 1922 de tacını giydiğinde İstanbul sokakları Yunan bayraklarıyla donatılmıştır. Osmanlı Yönetimi, Meletios Yunan vatandaşı olduğu için bunun yasa ve yönetmeliklere aykırı olduğunu bildirerek, seçimi tanımamıştır. Çünkü Patrik seçilecek kişinin en azından babasından beri Osmanlı vatandaşı olması gerekmektedir. Osmanlı Yönetimi nden berat talep etmeyen ilk Patrik olan ve Megalo İdea ya inanan Meletios, Ulusal Savunma (Etniki Amina) örgütüyle alenen ittifak yapmış, Avrupa daki metropolitleri kullanarak Mağdur Anadolu Hıristiyanları lobisi oluşturmuştur. 25 Ocak 1922 de Paris te 100 senatöre hitaben, Küçük Asya Devleti Oluşturulması hakkında bir konuşma yapan Meletios, bir başka toplantıda ise Venizelos a esir Rumların vekili ünvanını verdirmiştir. Bu dönemde Fener için söylenen, artık Türkiye deki siyasi Helenizmin kalesi olduğudur 44. Meletios un bu çabaları fayda vermemiştir. Meletios, Türk ün zaferinden sonra 10 Temmuz 1923 te istifa etmiş, yardımcısı Athinagoras ile Amerika ya gitmiştir Lozan Barış Antlaşması nda Patrikhane Lozan a katılan Türk heyeti büyük bir manevi baskı altında toplantılara katılmıştır. Çünkü Büyük Millet Meclisi Patrikhane nin sınırlarımız dışına çıkarılmasını ve bu konuda taviz verilmemesini istiyordu. Türk delegasyonu da görüşmelerde Patrikhane nin yurt dışına çıkması konusunda ısrar etmiştir. Görüşmelere katılan devletler Patrikhane konusunda tek bir Müslüman devletin karşısına birleşerek çıkmışlardır. Görüşmeler sırasında Türkiye yi destekleyen Alman ve Fransız Gazeteleri Patrikhane gündeme gelince bir anda Türkiye aleyhtarı yazılar yayınlamaya başlamışlardır. Türk tarafı genel ve ikili görüşmelerde Patrikhane nin Osmanlı Devleti 44 Somuncuoğlu, s

33 aleyhine nasıl çalıştığını, patriğin imtiyazlarını nasıl kötü kullandığını anlatmışlar ve Türkiye sınırlarının dışına çıkarılması gerektiğini ısrarla savunmuşlardır 45. Patrikhane konusunda İsmet (İnönü) Paşa da Antlaşmanın imzalanmasından yirmi gün önce şu beyanatta bulunmuştur: Biz, Rumlar ın ve sair anasırın umur-ı mezhebiyelerine tamamen hürmetkârız ve onların kiliselerine kemafi s-sabık riayet edeceğiz. İstedikleri reis-i ruhaniyi intihab hakkını haiz olduklarını kabul ve tesiîm ederiz. Ancak Patrikhane müessese-i hazırasının ibkasına kat iyen muvaffakat edemeyiz. Patrikhane müessesesi zaten hukuken tebeddül edecektir. Patrikhane nin dahili meclisleri- ki, rûhânî, cismanî ve muhtelit meclislerden ibarettir- artık bugünkü şekilde kalamaz. Çünkü ortada artık Anadolu ve Rumeli Metropolitleri yoktur. Patrikhane, devletin Hudûd-ı hâzırâsına ve Rumlar ın ancak İstanbul da bulunabilmesine göre tebdil-i şekil ve mahiyet mecburiyetindedir. Patrik Efendi nin artık İstanbul da işi yoktur. Bu, bir şahıs meselesi değildir. Bir müessese meselesidir ve bu müessese, arzettiğimiz esbâbdan naşi behemehal değişmelidir. Lozan Görüşmeleri nde Patrikhane konusu, Azınlıklar Alt Komisyonu nda gündeme gelmiştir. Türkiye, Atatürk ün de dediği gibi bir fesat ocağı haline gelen Patrikhane nin kesinlikle Türk topraklarından çıkarılmasını istiyordu. Bu konuda halk, gazeteler ve hükümet tam bir mutabakat içerisindeydi. Ancak Türk Heyeti, bu isteğe direnen İngiliz Heyeti Başkanı Lord Curzon başta olmak üzere Venizelos ve diğer batılı ülkelerin temsilcilerinin ve ABD nin çok sert muhalefetiyle karşılaşmıştır. Yunanistan başdelegesi Eleutherios Venizelos, I. Komisyon da yaptığı konuşmada;...patrik, IV. ve V. yüzyıllardaki büyük gelişmelerinden ötürü Roma Kilisesi nin de katılmasıyla bütün Hıristiyan Kiliseleri nin kararıyla Evrensel Patriklik e (Patriarcal Oecumenique) yükseltilmiş olan İstanbul un -başka deyimle, Yeni Roma nın- Başpiskoposu dur. Dünyada hiç kimse bu iki görevi birbirinden ayıramaz. demiştir 46. Lozan da tartışmalar yüzünden müzakerelerin kesilme tehlikesi baş gösterince Lord Curzon; Eğer Patrikhane nin bir tahrik öbeği olduğu doğru ise, bu Patrikhane nin 45 Sami Emirhan, Fener Rum Patrikhanesinin Dünü Bugünü Yarını, İstanbul: Harp Akademileri Basımevi, 1995, s Lozan Görüşmelerinde Fener Rum Patrikhanesi,

34 siyasi imtiyazlarını değiştirmek ve kaldırmak için sebep olabilir. Ama Patrik in ruhani ve kiliseye ait imtiyazlarını kaldırmaya sebep olamaz. Eğer din ve kilise salahiyetleri yok olursa medeniyet dünyasının vicdanı kanar. 47 şeklinde bir fikir beyan etmiştir. Hem katılan bütün devletlerin muhalefeti ve baskısı, hem de İngiltere baş delegesi Lord Curzon un kesin tavrı nedeniyle Türk Heyeti esneklik göstermek zorunda kalmıştır. Bu arada Venizelos;...Yunanistan temsilci heyetinin, Türk Hükümeti Lord Curzon un teklifine katılırsa, şimdiki patriğin çekilmesini kolaylaştıracak biçimde davranmaya hazır olduğunu da sözlerine eklemiştir 48. Lozan Barış Görüşmeleri nde Patrikhane nin milli sınırlar dışına çıkarılması için Türk Delegasyonu tarafından büyük bir gayret gösterilmesine rağmen, o günkü şartlarda bu mümkün olmamıştır. Başta İngiltere ve Yunanistan olmak üzere konferansa katılan tüm tarafların delegelerinin Patrikhane nin sadece Türkiye de kalan Rumların dini işleri ile ilgileneceği, idari ve siyasi faaliyetlerde bulunmayacağı, Patrikhane nin bir Türk Kuruluşu, Patriğin de Türk Kanunlarına tabi bir kişi olacağı doğrultusundaki taahhütleri üzerine Türkiye de kalmasına izin verilmiştir. Baş delege İsmet Paşa da, bu konuda taraf devletlerin vermiş oldukları sözleri sözlü senet olarak kabul ettiğini bildirmiştir. Ancak, bu taahhütler sadece Lozan ın müzakere zabıtlarında kalmış, antlaşma metninde Patrikhane ile ilgili özel bir hüküm yer almamıştır. Lozan Antlaşması nda sadece Müslüman olmayan dini azınlıkların haklarını belirleyen maddeler * yer almıştır. Antlaşma metninde azınlık kurumları arasında yer almamış olması, Patrikhane ye azınlık kurumlarından daha imtiyazlı bir konum kazandırmamaktadır. Bundan, Patrikhane ile ilgili olarak Türkiye nin Ahdi bir Yükümlülük üstlenmediğinin anlaşılması gerekmektedir. Buna mukabil, Patrikhane nin bir Türk Kuruluşu olduğu ifadesi; Türkiye nin, Patrikhane yi Türkiye Cumhuriyeti uyruklu İstanbul Rum Azınlığına yönelik dini faaliyet gösteren bir makam olarak kabul ettiği anlamını taşımaktadır. Nitekim başta Patrik olmak üzere, tüm Patrikhane görevlilerinin Türkiye Cumhuriyeti uyruklu kişiler olmaları zorunluluğu bu 47 Ertan Köse, Yunanistan ve Bitmeyen Kin. 1. Baskı. İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2005, s Köse, age., s.199. * Lozan Antlaşması nda Azınlık Hakları ile ilgili maddeler EK-1 de verilmiştir. 22

35 anlayışın açık ifadesidir. Bu bağlamda, Patrikhane nin statüsü hususunda Türkiye de resmi ve gayri resmi hiçbir çevrede tartışma yoktur ve Patrikhane, Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin anayasal güvencesi altında özgür bir ortamda faaliyet göstermektedir. Lozan da yapılan müzakerelere ve anlaşma hükümlerine göre Patrikhane nin hukuki durumu şu şekilde özetlenebilir: 1) Patrikhane nin İstanbul da kalması bir anlaşma hükmü ile değil Türkiye nin tek taraflı tasarrufu ile olmuştur. 2) Patrikhane, bir Türk kuruluşudur. Patrik ve Patrikhane memurları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Türk Hükümeti nin muvafakatiyle tayin edilirler ve Türk Hükümeti nin denetimine tâbidirler. 3) Patrik ve Patrikhane nin 1453 ten 1923 e kadar sahip olduğu siyasi ve idari, hak ve imtiyazlar kaldırılmıştır. Patrikhane ancak dini ve ruhani işlerle uğraşabilir. 4) Patrikhane İstanbul daki Rum cemaatinin resmi temsilcisi olmadığı gibi bu cemaat ile Türk resmi makamları arasında sözcülük, aracılık gibi işleri de yapamaz. 5) Patrikhane ile Patrik ve Patrikhane görevlilerinin tabi oldukları genel hükümlere gelince; Patrikhane, Türkiye deki gayrimüslim azınlıklara ait herhangi bir kilise veya sinagog gibi Lozan Antlaşması nın 40 ve 42. maddelerinde ifade edilmiş olan serbestlik ve himayeden faydalanır. Anlaşmanın 45. maddesi gereğince de aynı haklardan Yunanistan daki Türk azınlığa ait dinî kuruluşlar da istifade ederler. Patrik ve Patrikhane ye bağlı görevliler; Rum azınlığa mensup birer fert olarak Lozan Antlaşması nın azınlıkların himayesine dair hükümlerinden faydalanırlar. Yani bu kişiler, anayasamızdaki temel hak ve hürriyetler hususunda Türk tebaası Müslümanlardan farklı hükümlere tabi tutulmazlar. Bu kişiler; bir Türk resmi kuruluşunun memuru olarak da sıfatlarına ilişkin Türk Kanunları na tabidirler. Bu nedenle, görevlerini herhangi bir şekilde kötüye kullanmaları durumunda veya Türk Devleti nin şahsiyetine karşı işleyebilecekleri herhangi bir suç halinde Türk Ceza Kanunu nun öngördüğü yaptırımlar uygulanacaktır. Lozan Görüşmeleri nde verilen taahhütler çerçevesinde belirlenen statüye göre, Fener Patrikhanesi; siyasi ve idari görev ve imtiyazları bulunmayan, sadece İstanbul Rum Azınlığı na yönelik dini faaliyet gösteren, Türk Yasaları na tabi Dini bir kuruluştur. Bu sebeple, Ekümenik vasfı yoktur. Ayrıca Patrikhane nin Türk Medeni 23

36 Hukuku na göre Tüzel kişiliği de bulunmamaktadır. Varlığını ve faaliyetlerini İstanbul da Fener semtinde kurulu Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı Vakfı nın binalarında Misafir olarak sürdürmektedir. Patrikhane nin, Medeni Kanun un gerçek ve tüzel kişilere tanıdığı okul, vakıf, dernek gibi kuruluşları kurmak, yönetmek gayrimenkul sahibi olmak haklarından yararlanması da mümkün değildir. Diğer taraftan, Patrikhane, Rum Azınlık üzerinde Osmanlı millet sisteminin bahşettiği Millet veya Cemaat önderliğine benzer bir konuma da sahip değildir. Zira Anayasa mızın Laiklik ve Vatandaşlar arasındaki eşitlik ilkesi buna imkân tanımamaktadır. Patrikhane nin İstanbul da kalması, Yunanistan için bitmeyen bir hesabın uzantısıdır. Türkiye için ise, yerel kilise halinde tutulacak Patrikhane nin yıkıcı faaliyetlerinin engellenmesi için alınması gereken bir tedbirdir 49. Lozan Antlaşması ile statüsü belirlenen Fener Rum Patrikhanesi, Cumhuriyet in kurulmasıyla tarihindeki en pasif duruma düşmüştür Lozan Barış Antlaşması dan 1938 e Kadar Patrikhane İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye ve Yunanistan kamuoylarının gündeminden inmeyen bir konu olmuştur. Bunun başlıca nedeni; yeni Cumhuriyetin daha birkaç yıl önce ihanetlerini gördüğü bu kurumu kontrol altına alma düşüncesi ve gücünü göstermek isteğidir. Türkiye nin amacı Patrikhane nin artık yalnızca Türkiye içindeki Rumlarla ilgilenmesi gerektiği, Patriğin artık bir başpapaz ve konunun da Lozan da belirlendiği gibi yalnız Türkiye yi ilgilendiren bir iç sorun olduğu biçimindeki anlayışı yerleştirmektir. Patrikhane nin hamisi Yunanistan ın tavrı da, tam tersine, konuyu uluslararası arenada tutmak yönünde olmuştur. Patrik IV. Meletios un, Barış Antlaşması nın, imzalanmasından sonra istifa etmesi ile İstanbul Valiliği nce 6 Aralık 1923 günü Patrikhane ye gönderilen tezkerede seçim prosedürüne yeni bir koşul eklenmiş ve Türkiye dahilinde gerçekleştirilecek dini ve ruhani seçimlerde, katılacak adayların Türkiye vatandaşı ve seçim sırasında Türkiye Anayasa mızın 10. maddesi EK-2 de verilmiştir. 49 Ahmet Taşgetiren, Patrikhane Nereye koşuyor?, Zaman, 27 Ekim 1995, s

37 dahilinde görevli olmaları gerekmektedir. Bu şartlar seçilecek kişi için de geçerlidir. 50 denilmiştir. Bazı yazarların yorumuna göre, bu tezkere Türkiye nin Patrikhane nin ekümeniklik karakterine ilk müdahalesidir. İstanbul Valiliği nin bildirisine uygun olarak Kadıköy Metropolidi Grigorios 6 Aralık 1923 günü patrik seçilmiştir. Bundan sonra yapılan ilk patrik seçiminde Türkiye nin vereceği tepki ölçülmek istenmiştir. Sen Sinod tarafından Türkiye nin istemediği Konstantin Araboğlu nun, 17 Aralık 1924 te patrik seçilmesi karşısında, Türkiye de Araboğlu nu 29 Ocak 1925 te trene bindirerek Selanik e göndermiştir 51. Sonuçta Araboğlu nun yerine İzmir Metropolidi Vasilios ile Kadıköy Metropolidi Ioakim, patriklik için aday olmuşlar; ancak Türk Hükümeti, Kurtuluş Savaşı sırasında Patrikhane nin bastığı ve Türkler in Rumlar a mezalim yaptığını iddia eden Kara Kitap ın yazarı olduğu gerekçesiyle Ioakim i istememiş ve III. Vasilios patrik seçilmiştir Haziran 1925 te Atina nın uluslararası baskı yaratma çabaları sonucunda Türk Hükümeti nden farklı bir direktif gelmiştir. Patrik seçimine, Türkiye de yaşamayan metropolitler katılmayacaktır de İstanbul ve çevresinde yaşayan toplam 1 milyon 350 bin kişinin 400 bini Rum dur. Lozan dan sonra bu sayı 110 bine inmiştir. Bunun 20 bini ise Yunan tebaalıdır. Karma komisyonun çalışmaları ve mübadillere ait sorunların tasfiyesi yaklaşık on yıl sürmüş ve Türkiye ile Yunanistan mübadele ile ilgili olarak çeşitli anlaşmalar imzalamışlardır. Bütün bu süreç ve mübadelede, yalnız Türkiye sınırları dikkate alınırsa Trakya da 11, Anadolu da da 26 metropolitlik yok olmuştur. Mübadele ayrıca Patrikhane nin cemaatinin azalmasına, aynı zamanda Patrikhane nin buralardaki gayrı 50 Köse, age., s Elçin Macar, Patrik Konstantinos un Sınırdışı Edilmesi, Tarih ve Toplum, Kasım 1996, Sayı 155, s Benlisoy ve Macar, s. 52. Ayrıntılı bilgi için bkz, Mübadeleye Dair Türkiye ve Yunanistan Arasında İmza olunan Mukavelenameler- Muhtelit Mübadele Komisyonu Kararları-Bitaraf Azaların Hakem Kararları, Çev: Mehmed Esad Atuner, Damga Matbası,

38 menkullerini yitirmesine ve onu Yunanistan ın ve Rum diasporasının parasal desteğine bağımlı hale gelmesine de neden olmuştur. Bu dönemden sonra, Türkiye ile Yunanistan arasında iyi ilişkiler kurulmaya başlandığından Patrik e Türkiye de itibar gösterilmeye başlanmıştır. Lozan dan sonra Başpapaz olarak hitap edilen patriklere 7 Ocak 1930 da seçilen Photios tan itibaren Türk makamları Patrik diye hitap etmeye başlamışlardır. Bu arada Türkiye ye gelen Yunanistan Başbakanları, örneğin Venizelos (1931) ve Çaldaris ( ) Patrik i Fener de ziyaret etmişlerdir 53. Türk-Yunan yakınlaşması ve Patrikhane ye gösterilen hoşgörü, Patrikhane nin Osmanlı Dönemi ndeki ayrıcalıklarına kavuşma hayalini canlandırmış ve yeniden çeşitli faaliyetlere başlamasına neden olmuştur Atatürk ün Rum Azınlık ve Fener Rum Patrikhanesi Hakkındaki Düşünceleri Özellikle Kurtuluş Savaşı Dönemi nde Patrikhane ve Rum Azınlık, Ermeni Azınlıkla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu nun sonuna doğru arttırdığı yıkıcı faaliyetlerini artık hiç çekinmeden uygulamaya başlamışlardı. Patrikhane hem Batılı işgalci ülkelerin yönetimlerine Kemalistler ve Türkler aleyhine propaganda yapıyor, hem de içerdeki Rumların silahlandırılmasında etkin rol oynuyordu. İstanbul daki Rum ve Ermeni Gazeteleri, Türkler ve Mustafa Kemal i destekleyenler aleyhinde büyük bir yayın kampanyasına girişmişti. Atatürk bu durum karşısında Patrikhane nin ve Rum azınlığın yıkıcı faaliyetlerini engellemek için alınması gereken önlemler konusunda birçok yazışma * yapmış ve değişik zamanlarda beyanatlarda bulunmuştur. Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal Atatürk, din görünümlü emperyalist kışkırtmaya ve bu kışkırtmanın araçlarından biri olan Rum Patrikhanesi ve Rum Azınlığa karşı önlem almakta geçikmemiştir. Bu kapsamda yalnızca ırk olarak Türk olduğu için değil, ülkenin işgaline karşı çıktığı için Papa Eftim desteklenmiş ve onun Rum ayaklanmalarına karşı propoganda çalışmalarını ilgi ile karşılamıştır. 53 Lozan Sonrası Patrikhane ve Patriklerin Faaliyetleri, * Atatürk ün Patrikhane ve Rum Azınlık Hakkındaki Çeşitli Yazışmaları EK-3 te verilmiştir. 26

39 Lozan Konferansı 21 Kasım 1922 de başlamış ve Konferansta azınlıklar ve Patrikhane konusunda büyük tartışmalar yaşanmıştır. TBMM, Fener Patrikhanesi nin kesinlikle İstanbul dan çıkarılması ve Yunanistan a nakledilmesi görüşündeydi. Atatürk, Lozan Konferansı sürerken, 25 Aralık 1922 de Çankaya da, Le Journal muhabiri Paul Herriot a verdiği beyanatta bunu açıkça belirtmiştir: Lakin bir fesad ve hıyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa felakete sebep olan Rum Patrikhanesi ni artık topraklarımız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilatı memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir. Türkiye nin Rum Patrikhanesi için arazi üzerinde sığınılacak yer göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesad ocağının hakiki yeri, Yunanistan değil midir? 54. Atatürk, Ocak 1923 te İzmit Kasrı nda yaptığı basın toplantısında Lozan daki gelişmelerle ilgili şöyle konuşmuştur: azınlıklar sorununda mübadele keyfiyeti esas olarak kabul edilmiştir. Fakat İstanbul Rumlarını ve Patrikhaneyi çıkartmadık. Yalnız Patrikhane nin siyasi sorunlarla uğraşmamasını şart koyduk. Patrikhane sorununu bir Hıristiyanlık sorunu yapmak istemedik. Biz de bu noktada fazla ısrar etmedik Atatürk, Bursa da Şark Sineması nda, 22 Ocak 1923 tarihinde halkla yaptığı konuşma sırasında Patrikhane meselesine yine değinmiştir. Lozan Konferansı nda kararlaştırıldığı üzere Patrikhane nin siyasi mesai ile iştigal etmemek üzere İstanbul da kalabileceğini, bu şart hilâfında hareketi görüldüğü taktirde derhal hudut haricine çıkartılabileceğini söylemiştir 55. Atatürk, 3 Mart 1924 te Hilafet in kaldırılmasının ardından, Patrikhane nin de kapatılması gerektiğini açıklamıştır Mayıs 1924 te New York Herald Gazetesi muhabirine verdiği demeçte, Üstelik sadece İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi nin değil, Ermeni Patrikhanesi ve Musevi Hahamhanesi nin de kaldırılması gerektiğini vurgulamıştır. 54 Atatürk ün Söylev ve Demeçleri, C.III, Ankara 1989, s [ASD], C.II, Ankara 1989, s [ASD], C.III, Ankara 1989, s

40 Atatürk, dini müesseleri hukuk harici imtiyazı ile Cumhuriyet idaresinin yürümeyeceğine dikkat çekmiştir. Atatürk ün demeci özetle şöyledir: Hilafetle beraber Türkiye de mevcut olan Ortodoks ve Ermeni Kiliseleri Patrikhane leri ile Musevi hahamhanelerinin ortadan kalkması lazımdır. Hilafet ve bu muhtelif patriklikler asırlardan beri ruhani daire-i salahiyetleri muazzam imtiyazat topladılar. Halkın mütalaasına müsteniden bahşedilen hukuk haricinde imtiyazat ile Cumhuriyet idaresinin tatbiki kabil değildir. Mazide bilhassa Abdülhamit in hal inden sonra Kanun u esasımızı ve Meşrutiyet kavanimizi Garp ın medeniyet makinesine imtisalen tadil etmeye çok çalıştık. Fakat bu teşebbüsümüz akim kaldı. Zira her hatvede patrikhaneler ve hilafet gibi siyasi, dini müessesatın hukuku ile karşı karşıya kaldık.. Atatürk, Türk Devrimi ne kadar vergilerin bile kilise aracılığıyla tahsil edildiğini ve kimsenin ruhanilere tek söz edemediğini vurgulamaktadır. Söz konusu demecinde, Amerika, İngiltere ve herhangi başka bir ülkenin Türkiye nin yerinde olsa ne kadar tahammül edeceğini sormaktadır: Protestanlık zuhur ettiği zaman, İstanbul da bir Protestan Kilisesi mümessilinin bulunması kabul zarureti karşısında kaldık ve Rum Patrikhanesi nin imtiyazatına müşabih imtiyazlar verdik. Son zamana kadar vergiler kiliseler vasıtasıyla tahsil edilirdi. Yani hükümet, servetleri üzerinde vergi vazetmekle beraber, vergilerin tahsilini her mıntıkada hususi reis-i ruhanilere terk ederdi. Tabir-i diğer bir mesele beş yüz Protestan dan mürekkep bir cemaatten bir kütle halinde vergi alınır bu vergilerin tevzi ve tahsili hakkında bir söz söylenemezdi. Sermaye vergileri de aynı suretle toplamak lazım gelirdi. Patrikhane lerin ve hilafetin imtiyazatına tevkifan, hükümet tedrisat usulü ıslah edemezdi. Türkiye de yerleşmiş olan her cemaat, ister resmen salahiyet almış bulunsun, ister bulunmasın, kendi dini mekteplerine ve liselerine malikti. İmparatorluk hududu dahilinde de her millet kendi lisanını ve dinini talim ederdi. Fakat bu mektepler ihanet projelerine hizmet ettiler. Ermeniler Türk Hâkimiyeti altında açıkça müstakil bir kraliyet lehinde çalışıyor, ecnebi anasırın fiili muavenetiyle hayallerini hizb-i fiile isali için mütemadiyen entrikalarda bulunuyorlardı. Bizimle dört yüz sene yaşamış olan yerli Rumlar günün birinde kendilerini gayrimüstahlas addederek Türklerin boyunduruğundan kurtulacakları günü düşünmeye 28

41 başladılar. Mekteplerinde kendi lisanlarını ve dinlerini talim ettiler ve taht-ı hakimiyetinde yaşadıkları hükümeti yabancı saydılar. Diğer milletler aynı hal vaki oldu. Türkiye de mektepler ve kiliseler tahrikatın ocağı idi. Gayrimüslim anasır, hatta imparatorluk hududu dahilindeki Müslüman Araplar, aynı maksatla mekteplerinde Türk lisanının talimini ihmal ettiler. Böyle bir vaziyette İngiltere, Fransa, Amerika veya herhangi bir milletin ne kadar zaman tahammül edebileceklerini sorarız Aralık 1923 te Afyon Karahisar Mebusu İzzet Ulvi Bey, Patriklerin kazai, idari selahiyet ve imtiyazlarının lağvedilmesi dolayısıyla Adliye Vekâleti nce patriklere başrahip unvanının verilmesi için Meclis Başkanlığı na bir önerge vermiştir. Önerge, 22 Aralık ta gönderilmiştir 58. Atatürk, sadece bir kez Türk Yunan ilişkilerinde yumuşamaya katkı olması için Photios II ye gönderdiği bir telgrafta Fener deki Ortodoks Patriği ifadesini kullanmıştır. Photios II ye Karma Mübadele Komisyonu ndan verilen ikamet belgesinde de, Fener de ikamet eden Rum Patriği ifadesi yer almaktadır Uğur Yıldırım, Keşiş Güç, 1. Basım, İstanbul: Otopsi Yayınları, 2005, s Macar, age., s Yıldırım, age., s

42 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DEN GÜNÜMÜZE RUM AZINLIK SORUNLARI 1950 den günümüze Rum azınlık sorunları; 6 7 Eylül Olayları, Vakıf Malları, Ekümeniklik Kavramı ve Patrikhane nin Ekümenikliği, Heybeliada Ruhban Okulu, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Yunanistan ve Yunan Kilisesi nin Fener Rum Patrikhanesi ne ve Rum Azınlık Sorunlarına Bakış Açısı ana başlıkları olmak üzere detaylandırılmıştır Eylül Olayları II. Dünya Savaşı yıllarında 11 Kasım Mart 1944 tarihleri arasında çıkarılan Varlık Vergisi Kanunu, sadece iktisadi değil, siyasi ve kültürel bakımlardan da önemli bir uygulamadır 60. Varlık Vergisi uygulaması, daha sonraki yıllarda gerçekleşen 6 7 Eylül olayları ve 1964 yılında Rumların Türkiye den göç etmeleri birlikte ele alınmalıdır 61. Yunanistan, 1951 de Kıbrıs ı kendi topraklarına katmak için büyük bir atağa geçmiş, Adada örgütlenmeye, konu ile ilgili uluslararası temaslara başlamıştır. Yunanistan Başbakanı Sofokles Venizelos 16 Şubat 1951 tarihinde Kıbrıs ın Yunanistan a ilhak edilmesi gerektiğini 62 söyleyerek Yunanistan ın ada ile ilgili politikasını bir kez daha ortaya koymuştur. Venizelos un bu demeci Türk kamuoyunda ve özellikle basınında büyük tepkilere yol açmıştır. 16 Ağustos 1954 te Türkiye ve İngiltere nin karşı çıkmasına rağmen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 19 ret, 11 çekimsere karşı 36 oyla Yunanistan ın getirdiği Kıbrıs meselesini gündeme almaya karar vermiştir. Ancak siyasal komisyon, 8 çekimsere karşı 50 oyla Yunanistan ın başvurusunun BM Genel Kurul gündemine alınmamasını kararlaştırmıştır. Yunanistan, BM de istediği sonucu alamayınca, Kıbrıs ta Grivas ın önderlik ettiği terör eylemlerine hız vermiştir. Grivas ın kurduğu EOKA (Kıbrıs Mücadelesi 60 Ayhan Aktar, Varlık Vergisi nin Hikayesi, Toplumsal Tarih, Ocak 2004, Sayı: 121, s Ayhan Aktar, İstanbul Tapu Kayıtlarının Analizi, Toplumsal Tarih, Eylül 1999, s Aydın Olgun, Kıbrıs ın Anatomisi 4 Devir 4 Lider, Ankara: Ağaç-İş Matbabası, 1975, s

43 Ulusal örgütü) adlı terör örgütü, Enosis için Kıbrıs ta önce İngiliz lere, ardından Türklere karşı silahlı saldırılara başlamıştır yılından önce Kıbrıs meselesi, Türkiye ile Yunanistan arasında ciddi bir ihtilaf konusu olarak gündeme gelmemiştir. Bu dönemde mesele, daha çok iki ülke basın ve kamuoyları arasında bir polemik meselesidir öncesinde Türk Hükümetleri Kıbrıs a ilişkin çekingen bir tavır içinde kalmışlardır. NATO ya girildiği (1952), Balkan İttifakı nın imzalandığı (1953), Ortadoğu da da Bağdat Paktı ile ilgili sorunların yaşandığı bir dönemde, Demokrat Parti Hükümeti kendisini Kıbrıs la ilgili bir sürtüşmenin içinde bulmak istememiştir. Hükümet hem 9 Eylül 1953 hem de 9 Eylül 1954 tarihlerinde düzenlenmek istenen Kıbrıs mitinglerine müsaade etmemiştir Eylül 1955 olayları Türkiye ve Yunanistan arasında Kıbrıs meselesi üzerine belirlenen krizin doruğu olarak algılanabilmektedir Eylül olaylarından önceki bir aylık sürede şu gelişmeler olmuştur: 24 Ağustos 1955 te Başbakan Adnan Menderes İstanbul da Liman Lokantasında bir konuşma yapmıştır. Menderes konuşmasında Kıbrıs konusundaki gerginliklere değinerek uzun uzun Türk-Yunan dostluğundan bahsetmiş son cümlesi şu olmuştur: Fakat şurasını katiyetle ifade edeyim ki, bu memleketin, Kıbrıs statükosunda bugün için ve hatta yarın için memleket aleyhine olabilecek hiçbir değişikliğe katiyen tahammülü yoktur 66. Menderes bu konuşması ile Yunanistan ın Osmanlı İmparatorluğu ndan ve daha sonra Türkiye den topraklar alarak kurmayı planladığı Büyük Yunanistan hayaline (Megalo İdea) Kıbrıs ı da dahil edemeyeceğini açıkça ifade etmiştir. Kıbrıs taki olaylarla birlikte 1953 ten itibaren gazetelerde Patrikhane ve Rumlara karşı başlatılan kampanya ve tepki 6 7 Eylül olaylarından önce zirveye ulaşmıştır 67. Bu tepkilerin sebebi Kıbrıs ta yaşanan olaylara karşı Türkiye de yaşayan Rum vatandaşlarımızın ve Fener Rum Patrikhanesi nin tepkisini ortaya koymaması ve Patrikhane nin Makarios u kınaması konusundaki girişimlere kayıtsız kalmasıdır. Bu 63 Yıldırım, age., s Foti Benlisoy, 6/7 Eylül Olayları Öncesinde Basında Rumlar, Toplumsal Tarih, Eylül 2000, s Konstantina Andrianopulu, İstanbul Rum Basınının Tepkisi ve 6 7 Eylül Olayları, Tarih ve Toplum, Eylül 2003, Sayı: 237, s Yıldırım, age., s Dilek Güven, 6 7 Eylül Olayları ve Failler, Toplumsal Tarih, Sayı: 141, Eylül 2005, s

44 tepkinin bir başka sebebi de Kıbrıs ta EOKA tarafından Türk vatandaşlarına karşı yapılan eylemlerin gün geçtikce şiddetini arttırmasıdır. Ölen ve yaralanan vatandaşlarımızın basında sürekli yer alması bütün ülkede büyük bir üzüntü yaratmıştır yılında, Londra da Kıbrıs görüşmeleri devam ederken, Atatürk ün Selanik teki evinde bir bomba patlamasıyla ilgili haber, Atamızın evi bombalandı manşetiyle ikinci baskı yapan İstanbul Ekspres Gazetesi * nde verilmiş ve gazete o dönemde kurulmuş olan Kıbrıs Türk tür Cemiyeti üyelerince bütün İstanbul a dağıtılmıştır Eylül Olaylarının Başlaması İngiltere, sömürgecilik anlayışı ile tarihte birçok toplumu etkileyerek derinden izler bırakmıştır lu yılların başında dünya ekonomik krizinin etkileri Ada ya da yansımış ve birçok kişinin işsiz kalmasına neden olmuştur. Bu durum Rumlar ın İngiliz lere karşı tepkilerini ortaya koymalarıyla sonuçlanmıştır. İngiliz Hükümeti de bu durumda böl ve yönet politikasını gündeme getirmiştir. Böylece İngiliz lere karşı yapılan bağımsızlık hareketinin yönü değişerek Rumlar ve Türkler arasında iç savaş haline dönüşmüştür. İngiltere için Kıbrıs Ortadoğu daki petrol rezervleri çıkarları açısından stratejik bir konumdaydı. Bu da İngiltere nin Kıbrıs ı gözden çıkartamayacağı anlamına geliyordu. İkinci Dünya Savaşı sonrası de-kolonizasyon (sömürgecilik tasviyesi) süreciyle İngiltere üzerinde güneşin batmadığı koca bir imparatorluğu kaybetmiştir. Dev bir imparatorluktan km karelik (Türkiye yüzölçümünün yüzde 27 si) bir ülke konumuna düşmüştür. Artık Büyük Britanya [Great Britain] ünvanı içi boş bir ifadeden ibaret kalmıştır. İngiltere nin AET ye girmek istemesinde bu tatminsizliğe kısmen çare olacak şekilde, bir büyük ortaklığın üyesi olma arzusunun da etkili olduğu söylenebilir. İngiltere nin bedeli ne olursa olsun Kıbrıs taki iki büyük üssünü (Ağrotur ve Dikelya üsleri) elde tutma çabaları da aynı türden imparatorluk sonrası dönemde prestij arama ve bulma kaygısı ve amacıyla açıklanabilmektedir 68. * 6 Eylül 1955 tarihli İstanbul Ekspres Gazetesi EK-4 tedir. 68 Mehmet Hasgüler, Kıbrıs ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu, 1. Baskı, İstanbul: İletişim Yayıncılık, 2000, s

45 1950 lerin başında bir İngiliz sömürgesi olan Kıbrıs ta Rum-Ortodoks halkın Yunanistan ile bütünleşme isteği, İngiliz Hükümeti ni 29 Ağustos 7 Eylül arasında Londra da Türkiye, Yunanistan ve İngiltere nin katıldığı bir konferans düzenlemeye sevk etmiştir. Böylece ilk Kıbrıs Konferansı 29 Ağustos 1955 te, Londra nın ünlü Lancester House unda Türkiye den Zorlu nun, Yunanistan dan Stefanopulos un, İngiltere den Macmillan ın katılımı ile açılmıştır. Yunanistan Kıbrıs konusunu Birleşmiş Milletler in gündemine götürmeyi planlarken, İngiltere Hükümeti Kıbrıs ın uluslararası bir platforma taşınmasını engellemek isteğindedir. Konferansla hedeflenen, sorunun İngiltere ve Yunanistan ın değil, Türkiye ile Yunanistan ın gündemi olduğunun ispatlanmasıdır. Yunanistan ın pozisyonu dönemin yaygın argümanlarına uygundu: Kıbrıs halkı kendi kaderini belirleme (self-determinasyon) hakkına sahip olmalı, adada bu amaçla bir halkoylaması yapılmalı ve İngiltere kendi hakimiyetine son vermelidir. Türkiye nin savunduğu tez Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü tarafından Kıbrıs'ta statüko devam etmeli, ama Britanya ille adadan çekilecekse, Adayı Lozan Antlaşması nın ruhuna uygun olarak asıl sahibi Türkiye ye iade etmelidir. şeklinde olmuştur. Bu tez Yunan-Rum tarafının çok sert tepkisine yol açmıştır. Macmillan İngiliz hakimiyeti altında muhtariyet önerisini öne sürmüş ise de bu, taraflarca kabul görmemiştir. Konferansın son gününde Stefanopulos un Bu şartlarda kalkıp gideriz demesi ile hava büsbütün gerginleşmiştir 69. Olayların patlak verdiği 6 Eylül de de Londra daki konferans dağılmıştır. Londra Konferansı nda çözüme yönelik herhangi bir gelişme yaşanmamıştır. Yunanistan ın da konferansın bu netice ile dağılmasını istediğinin göstergesi Rum EOKA yeraltı lideri Dighenis yaptığı konuşmada ortaya konmuştur. Dighenis, Londra konuşmalarının bu neticeye varacağından zerre kadar şüphe etmiyorduk. 70 diyerek çözümsüzlüğü desteklemiştir. Bu açıklamanın arkasındaki neden, İngiltere ve Türkiye nin Ada nın Yunanistan a verilmesini kabul etmeyeceği, bunun ancak silahlı mücadele ile çözüme ulaşabileceği düşüncesidir. 69 Sami Kohen, 50 Yıl Sonra, Milliyet, 6 Eylül 2005, s Yunanlılar Londra Konferansının Netice Vermeyeceğini Zaten Biliyorlarmış, Akşam, 6 Eylül 1955, s

46 İşte böyle gergin bir ortamda Atatürk ün Selanik teki evinin bombalandığına dair haber bu gerginliğin fiziksel şiddete dönüşmesi için kafi gelmiştir. Sadece binanın camları kırılmıştır, ama patlama, tam da Kıbrıs ın kaynadığı, Londra da görüşmelerin sürdüğü, kitlelerin Kıbrıs Türk tür, Türk kalacaktır sloganıyla yola döküldüğü günlere denk gelmiştir 71. Bu bombalama hadisesini protesto için başlayan gösteriler, birkaç saat içinde özellikle gayrimüslimlere yönelik bir tahrip hareketine dönüşmüştür. Ertesi sabaha dek süren bu eylemlerde İstanbul ve İzmir de pek çok dükkan ve ev, ayrıca okul ve ibadethane gibi kamu binaları tahrip edilmiştir 72. Aynı anda 52 farklı bölgede gerçekleşen olaylar 7 Eylül sabahına kadar sürmüş, kişi gözaltına alınmıştır Eylül olayları iç ve dış basında geniş yer bulmuştur. 7 Eylül 1955 tarihli Akşam Gazetesi nin ön sayfasında olayın meydana geliş nedeni şöyle aktarılmıştır: Kıbrıs meselesi etrafında cereyan eden hadiseler dolayısı ile aylardan beri umumi efkarda hasıl olan şiddetli heyecana inzımamen Selanik te aziz Atatürk ün evine ve konsolosluğumuza karşı tertiplenen suikast, kısmen maksatlı ve hainane, kısmen de idrak ve şuurundan mahrum tahrikçilerin de tesiri ile büyük kitlelerin vücuda getirdikleri nümayiş hareketlerine sebep olmuş ve bu hal bilhassa İstanbul da gecenin geç saatlerine kadar devam etmiştir. Bu esnada büyük ekseriyeti Rum vatandaşlarımıza ait olmak üzere dükkan ve mağazalara girilmek suretiyle büyük tahribat yapılmış olduğunu en derin teessür ve teessüflerimizle ifade etmek isteriz. Denilebilir ki dün gece İstanbul ve memleket esas itibarı ile ağır bir komünist tertip ve tahrikine ve ağır bir darbeye maruz kalmıştır. İstanbul dün tarihin kaydettiği heyecanlı günlerinden birini daha yaşamış, Selanik te Atatürk ün doğduğu eve yapılan tecavüzün hıncını almak üzere binlerce insan harekete geçmiştir. Saat 17 de başlayıp gece yarısı hükümetin ilan ettiği örfi idare üzerine ancak saat 2.30 da sona ermiştir. Hadise, Selanik te Atatürk ün doğduğu eve bomba atıldığı haberinin İstanbul da duyulması ile başlamış ve semt semt gençliğin ve halkın ayaklanarak Rum Kiliselerine doğru gidişleri ile bir anda bütün şehre yayılmıştır. 71 Can Dündar, Atatürk ün Evini Bombalamadım, Sabah, 7 Eylül 2002, s Orhan Türker, 6 7 Eylül Olaylarının İstanbul Rum Basınındaki Yankıları, Tarih ve Toplum, Sayı: 177, Eylül 1998, s Yıldırım, age., s

47 Kalabalık önce Taksim de Aya Triada Kilisesi önünde toplanmış, bu esnada bir Rum manavının bayrak asmamış olduğu dikkati çekmiş ve bu dükkan tahrip edilmiştir. 74 Vatan Gazetesi nde ise olayların başlaması şöyle aktarılmıştır: Selanik te büyük Atatürk ün doğduğu evle, Türk Konsoloshanesi nin bombalandığı haberi dün şehrimizde kısa zamanda yayılarak büyük bir teessür uyandırmıştır. Şehir akşama kadar bu tecavüzün akisleri ile çalkalanmış ve nihayet son haddine varan infial sayısız müessif hadiselere ve yağmaya yol açmıştır. Saat 18 den itibaren şehir içinde yer yer gruplaşan halk muhtelif istikametlere harekete geçmiştir. Selanik hadisesinin aksi kısa zamanda bir heyecan ve tezahürat haline gelmiştir. Bir yandan tahriklerle kızıştırılan topluluk, Taksim Meydanı ndan muhtelif yönlere dağılarak Rum dükkanlarını tahrip etmeğe başlamış ve gittikçe büyüyen kütleler halinde Taksim den İstiklal Caddesi, Bankalar, Galata Köprüsü ve Eminönü tarikiyle Sirkeci ye kadar inerek buradan da Sultanhamam ve Tahtakale ye yayılmışlardır 75. Zarar konusunda gazetelerde çıkan haberler birbirini tutmamaktadır. Haberlerin birbirini tutmaması ve rakamların yüksek olması olaydan çok kısa bir süre sonra gerçek rakamlar belirlenmeden tahmini rakamların verilmesinden kaynaklanmaktadır. Maddi zararın yazıldığı kadar yüksek rakamlar olmadığı da, tespit çalışmaları bittiğinde ortaya çıkmıştır. 9 Eylül 1955 tarihli Akşam Gazetesi nde Tahminlere göre zarar iki milyar liraya yakındır. Zarar görenlere yardım edilmesi için bir de komite kurulacaktır. Cumhurbaşkanı veya başbakanın riyasetinde kurulacak olan bu komite geniş bir yardım toplama kampanyasına girişecektir. Hükümetin gösterdiği ilgi ve zararların tazmin edileceği hakkındaki beyanlar piyasada memnunlukla karşılanmıştır. 76 şeklinde bir haber yer almıştır. Tercüman Gazetesi ise (1955) Salı gecesi cereyan eden hadiseler sırasındaki maddi zarar 300 milyonu aşmıyor. Depolarda bulunan ve memleket iktisadiyatına tesir edecek mahiyetteki maddelerin tahribe uğramadığı anlaşıldı. 74 Vatandaşların Maruz Kaldığı Zararlar Telaffi ve Tazmin Edilecek, Akşam, 7 Eylül 1955, s İstanbul da Bazı Tahrip ve Yağmalar Oldu, Vatan, 7 Eylül 1955, s Zararların Tazmini İçin Hükümet Tedbir Alıyor, Akşam, 9 Eylül 1955, s

48 Gazetelerde husule gelen zararın 2 milyarı bulduğu hakkında verilen haberlerin tamamen mübalağalı ve hakikatten uzak olduğu belli başlı piyasa adamları tarafından beyan edilmektedir. Zararın en bedbin görüşlerle milyonu aşmadığı katiyetle tespit edilmiş bulunmaktadır. 77 ifadelerini kullanmıştır. Mahkeme kayıtlarına göre ise 4 bin 214 ev, 1004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin de bulunduğu 5 bin 317 mekan saldırıya uğramıştır. Hasar yaklaşık 150 milyon TL yi bulmaktadır; bu rakam, o dönemin 54 milyon Amerikan Doları na eşdeğerdir. DP hükümeti ise zarara uğrayıp tescil ettirenlere toplam 60 milyon TL tazminat ödemiştir 78. Yunan Kaynaklarına göre 6 7 Eylül 1955 gecesi İstanbul da zarar gören Rum ve Yunan mallarının dökümü şöyledir: Kaynak 1 Kaynak Atölye ve Mağaza Mağaza Konut Konut 110 Lokanta 110 Otel ve Lokanta 83 Kilise 38 Kilise (Ateşe Verilen) 27 Eczane 35 Kilise (Tahrip ve Yağma Edilen 21 Fabrika 27 Eczane 12 Otel 21 Fabrika 11 Klinik ve Dispanser 8 Ayazma 5 Dernek Binası 5 Spor Kulübü 3 Gazete Matbaası 3 Gazete Matbaası 2 Mezarlık Kaynak: Orhan Türker, 6 7 Eylül Olaylarının İstanbul Rum Basınındaki Yankıları, Tarih ve Toplum, Eylül 1998, Sayı: 177. Milli Eğitim Bakanlığı nın resmi verilerine göre de İstanbul da ilk, orta ve lise derecesinde 32 Rum ve 8 Ermeni okulu tahrip edilmiştir. İstanbul da bulunan 74 kiliseden 70 i yakılıp yıkılmıştır. Kiliseler dışında 1 havra, 8 ayazma, 2 manastır, ü Rumlara diğerleri Ermenilere ve Musevilere ait toplam gayrimenkul tamamen yakılmıştır. Bunun haricinde 21 fabrika ve 5 spor kulübü de zarar görmüştür. İzmir de Yunan Konsolosluğu ile Uluslararası İzmir Fuarı nın içinde bulunan Yunan pavyonu yakılmış, sahildeki iki Rum motoru batırılmıştır. Ankara ve diğer bazı taşra kentlerinde ise Rum ve Ermenilerin kilise ve işyerleri de saldırılardan etkilenmiştir. 77 Salı Gecesi Cereyan Eden Hadiseler Sırasındaki Maddi Zarar 300 Milyonu Aşmıyor, Tercüman, 10 Eylül 1955, s Sami Kohen, 50 Yıl Sonra, Milliyet, 6 Eylül 2005, s

49 Toplam maddi zarar, resmi açıklamalara göre 69 milyon lira, Yunan hükümetine göre ise 150 milyon dolardır ile 1955 arasındaki 10 yılda İstanbul nüfusunun dan yükseldiği ve nüfus sayımlarına göre İstanbul dışında doğanların % 37,4 ten % 44 e çıktığı göz önünde tutulduğunda yoksul kesimin bu olaylara müdahil olmasını ve yağmaya karışmasını açıklamak kolaylaşmaktadır. Tahminlere göre 1955 te İstanbul da gecekondu vardır ve bu gecekondularda oturan nüfusun toplamı kişi civarındadır. O zaman orta halli sayılabilecek gayrimüslim vatandaşlarımız bile kente yeni göç eden bu kesimlerin gözüne çok zengin olarak görünmektedir. Dolayısı ile Rum mallarına ve iş yerlerine yapılan saldırışların altında taşra muhafazakârlığının göç ile İstanbul a taşınmış olmasının izlerini aramak gerekmektedir 80. Olaylar üzerine İstanbul da sıkıyönetim ilan edilmiştir. İstanbul, Ankara ve İzmir de sıkıyönetimin 6 ay sürmesi kararlaştırılmıştır. Fakat Bakanlar Kurulu, sıkıyönetimin ilanından 3 ay 10 gün sonra aldığı bir kararla Ankara ve İzmir de sıkıyönetimi kaldırmıştır. Bakanlar Kurulu nun bu kararı, TBMM nin tarihinde yaptığı toplantıda görüşülmüş ve üzerinde tartışma yapılmadan onaylanmıştır. İstanbul da ise sıkıyönetim 6 aylık süreni bitiminden sonra da uzatılmış ve 7 Haziran 1956 da sona ermiştir 81. Zararların tazmini için hükümet tedbir almış ve Maliye Bakanlığı bankalara yeni bir tebligat yapmıştır. Yapılan tebligatta; Kredi kolaylıkları sağlanacak, Banka borçları tecil edilecek, Zararlar derhal tespit edilecek, Bir yardım komitesi kurulacak. 82 ifadeleri yer almıştır. 10 Eylül 1955 günü Cumhurbaşkanı Celal Bayar Başkanlığında kurulan komite ile 6 7 Eylül olaylarının mağdurlarına yardım eli uzatılmak istenmiştir. Bu amaçla bütün yurtta bağış kampanyası başlatılmıştır. Yardım komitesi 14 Eylülde faaliyete geçmiş ve aldığı ilk karar: zararların derecesini tespit etmek için beyannameler doldurulacak. olmuştur. Zararların tespiti ve yardımların toplanması için iki yeni 79 Ekin Karaca, 6 7 Eylül Olayları ve Türk Basınının Tavrı, Toplumsal Tarih, Sayı: 142, Ekim 2005, s Ayhan Aktar, 50. Yılında 6 7 Eylül Gerçeği, Sabah, 9 Eylül 2005, s Zafer Üskül, Siyaset ve Asker, Cumhuriyet Döneminde Sıkıyönetim Uygulamaları, İstanbul: Afa Yayınları, Eylül, 1989, s Zararların Tazmini İçin Hükümet Tedbir Alıyor, Akşam, 9 Eylül 1955, s

50 komite kurulmuştur; zararların tespiti komisyonu, yardım toplama komitesi yılının sonuna kadar kişi ve kuruluşa toplam 6,5 milyon TL (yaklaşık 2,3 milyon dolar) ödenmiştir yılında da Menderes Hükümeti tarafından çıkarılan bir yasa ile olayların mağdurlarına ödenmek üzere 60 milyon TL lik (yaklaşık 21,4 milyon dolar) tazminat fonu ayrılmıştır. Bu fon bilirkişilere başvurup yıkılan ev ve iş yerinde hasar tespit çalışmalarını yaptırmış olan mağdurlara dağıtılmıştır Eylül Olayları İle İlgili Yorumlar Yunan Basını na göre 6 7 Eylül olaylarının sorumlusu İngiltere dir. Arşivlerde de İngiltere nin planlamada katkısı olduğuna dair ipuçları vardır. İngiltere nin Atina Büyükelçisi ne göre yüzeysel Türk-Yunan ilişkilerini bozmak için küçük bir şok yetecektir. Atina daki İngiliz Büyükelçiliği nin Yunan-Türk dostluğunun çok yüzeysel olduğunu, küçük bir şokun, örneğin Selanik teki Atatürk ün evinde meydana gelecek küçük bir tahribatın derhal ilişkiyi zedeleyeceğinden bahseden Ağustos 1954 tarihli bir beyanı söz konusudur. İngiliz Dışişleri nden bir bürokrat ise daha açık ifadeyle Ankara da meydana gelecek birkaç olayın aslında işlerine çok yarayacağını belirtmiştir *. İngiltere nin olayların hemen ardından verdiği tepki de dikkat çekicidir. Dışişleri Bakanı MacMillan, Türkiye ye, zarar gören İngiliz vatandaşların tazminat haklarının ertelenmesini öngören yumuşak bir protesto çekmiştir. Foreign Office de İngiliz basınında İstanbul da yaşayan İngilizlerin de büyük zarar gördüğünün altının çizilmesini istemiştir. Böylelikle İngiltere nin olayların planlanmasında bir rolü olmadığı kanıtlanmak istenmektedir. 6 7 Eylül olaylarında İngiltere için en büyük başarı Amerika nın Kıbrıs politikasının değişmesidir. Yunanistan 1955 baharında Kıbrıs meselesini BM gündemine getirmek istediğinden söz ettiğinde, hükümeti bu planı desteklemeye eğilimli olan Amerika, olaylardan sonra ise NATO üyesi bu iki ülkeye aynı içerikte sert bir protesto çekmiş ve BM'de Kıbrıs konusunun gündeme gelmemesi için lobi çalışmaları başlatmıştır. İngiltere amacına ulaşmıştır. 23 Eylül 1955 günü 83 Zararların Derecesini Tespit Etmek İçin Beyannameler Doldurulacak, Akşam, 15 Eylül 1955, s Ayhan Aktar, 50. Yılında 6 7 Eylül Gerçeği, s. 28. * 8 Eylül 1955 tarihli Akşam Gazetesi nde Evvelki Günkü Üzücücü Hadiselerin Dışarıda Yarattığı Akisler başlığı altında Atina Gazeteleri nden Tanea Gazetesi nin 2. sayfada yer alan Türkiye kaynaklı haberinde Büyük Britanya, Türk fanatizmini kışkırtmak suretiyle Doğu Akdeniz Bölgesinde sulh ve müdafaa bünyesini yıkmıştır. Şimdi, eserini hayranlıkla seyredebilir. ifadeleri yer almıştır. 38

51 BM de yapılan oylamayla, Kıbrıs sorununun gündem maddesi haline getirilmemesi kararlaştırılmıştır Eylül 1955 tarihli Akşam Gazetesi nin haberine göre Amerika nın 6 7 Eylül olaylarına bakışı şöyledir; Amerika, Türkiye ve Yunanistan ı, Kıbrıs kararından sonra son derece sakin davranmaya itidali elden bırakmamaya sevketmek için çalışmaktadır. İki memlekette vuku bulan hadiseler hakkında Amerikan resmi makamlarının kanaati halkın heyecanını komünistlerin istismar edip koz olarak kullandığı yolundadır. Böylece komünistler son derece stratejik bir mevkiye sahip olan orta şarkta müttefiklerin aralarını bozabilecektir. Amerika Hariciye Vekaleti de Türk Hükümeti nin İstanbul, İzmir ve Ankara da yağma hareketlerinin yeniden vukuunu önlemek için aldığı tedbirleri kafi bulmuştur. Ayrıca Yunanistan da da tedbirler alınması burada memnuniyet uyandırmıştır 86. Amerikan resmi makamlarını endişelendiren durum, Kıbrıs davasının Yunanistan ve Türkiye arasında sürekli bir anlaşmazlığa neden olmasıdır. Bu durum gerçekleştiği taktirde ABD, bölgede meydana gelen istikrarsızlık nedeniyle SSCB ye karşı gücünün zayıflayabileceği kaygısını taşımaktadır. 6 7 Eylül olaylarından 46 yıl sonra, o yıllardaki Ulus Gazetesi nin Genel Yayın Müdürü Seyfettin Turhan, yapılan görüşmede 6 7 Eylül olaylarında CIA ve İngiliz Gizli Sevisi nin Türk İstihbarat kurumları içinde örgütlediği yerli ekiplerin rolüne vurgu yapmıştır 87. Bütün dünyanın gözünün İstanbul da olduğu anda olayların meydana gelmesi düşündürücüdür. 6 7 Eylül olayları sırasında İstanbul da birden fazla uluslararası kuruluşun toplantısı vardır. Bunlar; Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası Kongresi, Uluslararası Kriminoloji ve Polis Kongresi, Uluslararası Üniversiteler Dernekleri 2. Kongresi, Uluslararası Mukayeseli Hukuk İlimleri Kongresi, 10. Bizans Tetkikleri Kongresi dir. Çok sayıdaki basın mensubu, yabancı istihbaratçılar, Bizantologlar, polisler, ekonomistler ve hukukçular İstanbul da 6 7 Eylül olaylarına tanık olmuş, olaylar sırasında fotoğraf ve kameralarını kullanmışlardır. Uluslararası basın ve ajanslar bu görüntüleri yayımlamıştır. 85 Güven, 6 7 Eylül Olayları ve Failler, s Son Hadiseler Amerika da Nasıl Karşılandı?, Akşam, 9 Eylül 1955, s Yıldırım, age., s

52 Eylül Olaylarının Sonuçları 6 Eylül 1955 te İstanbul Ekspres Gazetesi, Atatürk ün Selanik teki evi bombalandı manşetiyle yıldırım baskı yapmış, ardından Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşlara ait ev ve işyerleri tahrip edilmiştir. Adnan Menderes Başkanlığı ndaki Demokrat Parti Hükümeti, olaylara geç müdahale etmekle suçlanmıştır. İstanbul Ekspres Gazetesi nin patronu Mithat Perin, Yayın Yönetmeni Sipahioğlu ve Menderes in olayları önceden tertipledikleri ileri sürülmüştür. Demokrat Parti ile birlikte olayları tertiplediği öne sürülen Gökşin Sipahioğlu, böylesine bir trajedinin yaşanabileceğini aklının ucundan bile geçirmediğini söylemiştir. Sipahioğlu, iddiaları yalanlamış ve haberi mesleki reflekslerle yayınladığını belirtmiştir. İstanbul Ekspres in dönemin en önemli akşam gazetesi olduğunu belirten Sipahioğlu, 6 7 Eylül olayları konusunda mesleki reflekslerle hareket ettiğinin altını çizmiştir: Atatürk ün evine bomba atıldığı haberini atlayamazdım. Olayları gördükten sonra Keşke haberi vermeseydik diye içimden geçirdim, ama bugün olsa gazetecilik adına yine aynı şeyi yaparım.. Gazetenin patronu Mithat Perin in Menderes e yakın olduğunu, fakat kendisinin böyle bir ilişkisi bulunmadığını ifade etmiştir Eylül 1955 günü Büyük Millet Meclisi nde Başvekil Yardımcısı Fuat Köprülü olaylarla ilgili açıklama yapmıştır. Köprülü konuşmasında muhalefet sözcülerinin aynı görüşü ifade eden açıklamalarda bulunduklarını ve Hükümetin olayları desteklediği yönündeki imaları üzüntüyle karşıladığını ifade etmiştir. Köprülü, Hükümetin böyle bir hadisenin vuku bulacağından haberi vardı. Fakat gününü, saatini tayinde yanıldık, bir baskına maruz kaldık demiştir 89. Bütün yayınlarda Atatürk ün evine bomba atan kişi olarak adı geçtiği halde hep suskun kalmış olan Oktay Engin olaydan sonra bombacıyı azmettirme iddiasıyla tutuklanmış, Selanik te bir kısmı hücrede geçen 9 ay 20 günün sonunda tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmiştir. O da kaçıp Türkiye ye gelmiştir. Olaylarda tertip olmadığına, bombayı muhtemelen Ata nın evi civarında oturan fanatik göçmenlerin 88 Emre Soncan, Sipahioğlu: 6 7 Eylül Olaylarını Menderes le Tertiplediğimiz Yalan, Zaman, 6 Eylül 2005, s Örfi İdare 3 Vilayette 6 Ay Devam Edecek, Akşam, 13 Eylül 1955, s

53 koyduğuna, sonra da hükümetçe izin verilen bir protesto gösterisinin çığırından çıktığına inanmakta, kendisinin kurban seçildiğini söylemektedir 90. Ankara Dil Tarihte Yunan Edebiyatı bölümünde görev yapmış olan Herkül Millas 6 7 Eylül olaylarının yıldönümünde Yunan gazetesi To Vima da 7 Eylül 1999 günü yazdığı makalede 6 7 Eylül Olayları ile ilgili düşüncelerini anlatmıştır. Yunanistan da kimi çevrelerin her sene 6 7 Eylül Olayları nı andığını, Atina Başpiskoposu nun tarih in unutulmamasını isteyen konuşmalar yaptığını belirten Millas, To Vima okuyucularına, 1821 Mora İsyanı nın ünlü Rum lideri Kolokotronis in yazdıklarını hatırlatmıştır: 23 Eylül den başlayarak 1821 deki üç gün boyunca Mora da askerlerimiz kadın, çocuk, erkek demeden herkesi, yani Türkleri kesip öldürüyordu. Öyle ki, Kolokotronis in atının ayakları, Türk cesetlerinden basacak yer bulamıyordu. Millas bu yazısıyla, Yunanlıların 6 7 Eylül gibi 23 Eylül ü de unutmaması gerektiğini söylemektedir. Yunanlılar 14 Eylül ü Anadolu'da Rum soykırımı günü ilan ederse, Türkler de elbette 9 Eylül 1922 yi katledilen Türkler ve ateşe verilen Türk kentleri için bir anma günü olarak ilan edeceklerdir. Türkler ve Rumlar uzun asırlar barış içinde yaşamışlar, ortak kültür eserleri bile yaratmışlardır. Sonra iki asır da çarpışmışlardır. Husumetler oluşmuş, geçmişe öyle bakılmıştır. Ama Atatürk, savaştan hemen sonra Venizelos la dostluk kurmuş, Balkan Antantı nı imzaladığında, bir gün Türkiye ile Yunanistan arasında sınırların kalkabileceğinden bahsetmiştir 91. Dilek Güven, olayların bir nedeninin de ekonominin Türkleştirilmesi olduğunu belirterek, İddia edildiği gibi azınlıkların göçünün 1964 te değil, 1955 olaylarından sonra olduğunu ifade etmektedir. İstanbul da 1955 yılında 70 bin, 1960 yılında da 65 bin Rum un yaşadığı ve aradaki farkın düşüklüğü göz önüne alınırsa Dilek Güven in bu görüşünün doğru olmadığı ortaya çıkmaktadır. Gerçek göç 16 Mart 1964 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi * nden altı ay sonra başlıyarak ağırlıklı olarak 1965 yılında gerçekleşmiştir. Türker de Güven in bu görüşüne katılmamaktadır. Türker e göre ise, Türkiye de ve Yunanistan da o günleri yaşamamış olan yeni nesillerin çoğunlukla 90 Can Dündar, Atatürk ün Evini Bombalamadım, Sabah, 7 Eylül 2002, s Taha Akyol, 6 7 Eylül ve 23 Eylül, Milliyet, 6 Eylül 2005, s. 17. * 16 Mart 1964 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi EK-5 tedir. 41

54 zannettikleri gibi, İstanbul da yaşamakta olan ve o zamanlar sayıları civarında olan Türk vatandaşı Rumlarla, Türkiye de oturma izni ile kalıp çalışan Yunanlıların toplu olarak Türkiye yi terk etmeleri 6 7 Eylül olaylarından kaynaklanmamaktadır. Bu olayların şoku ile İstanbul u terk eden Rum ve Yunanlı ailelerin sayısı toplam nüfus içinde fazla bir yer tutmamaktadır. 6 7 Eylül olaylarından sonra hükümetin ve yöneticilerin Rumların tüm maddi zararlarını tazmin etmesi üzerine, İstanbul daki Rum toplumu ve Yunan vatandaşları yerlerinde kalmayı tercih etmişler, hatta gelen ilk seçimlerde Demokrat Parti ye desteklerini sürdürmüşlerdir. 6 7 Eylül 1955 olaylarından 8 sene 3 ay sonra 1963 yılı aralık ayında patlak veren Kıbrıs sorunu ile birlikte devlet politikasının Rumlara ve Yunanlılara karşı sertleşmesi sonucu ünlü 1964 Kararnamesi ile İstanbul da yaşamakta olan Yunan vatandaşları kısa süre içinde sınır dışı edilmişlerdir. Yunanlılarla akrabalık ve iş ilişkileri içinde bulunan Türk vatandaşı Rumların da kendileri için artık İstanbul da bir gelecek kalmadığı düşüncesi ile yurtdışına doğru hızla artan göçleri yine 1964 sonrasına rastlamaktadır Eylül Olayları Davası 6 7 Eylül olaylarının kimler tarafından gerçekleştirildiği sorusunu cevaplamak için devletin fail olarak suçladığı kesimden başlanabilmektedir. Sıkıyönetim ilan edildikten sonra İstanbul da 5 bin 104, Ankara da 300, İzmir de ise 170 kişi tutuklanmıştır. Hükümetin yaptığı ilk açıklamaya göre gençlik Selanik teki patlamalarla ilgili bir miting düzenlemiş, komünistler de bundan faydalanıp tahribat yapmıştır. 6 7 Eylül olayları ile ilgili dosya 27 Mayıs 1960 taki hükümet darbesi sonrasında, Yassıada da olağanüstü mahkeme de yeniden açılmıştır 93. Olayların mürettibi olduğu iddiasıyla Demokrat Parti nin ileri gelen isimleri ve İstanbul ve Ankara nın mülki erkânı yargılanmıştır. Bu davanın açılmasında Demokrat Parti yi 92 Türker, age., s Mahmut İhsan Özgen, Devlet Adamlığı ve Devlet Yönetiminde Esaslar, İstanbul: İnsanlık Vakfı Yayınları, 1998, s

55 kuran dört isimden biri olan Fuat Köprülü nün olayların olacağını hükümet önceden biliyordu 94 şeklindeki açıklaması etken olmuştur. Yassıada muhakemelerinin en ilgi çekici davalarından olan 6 7 Eylül duruşmalarının ilk gününde Yüksek Adalet Divanı kararnameyi 11 sanığa okumuştur kelimelik kararnamenin esası adı geçen olayların bir tertip eseri olduğu noktasında toplanmıştır. Ama sanıklardan hiçbiri bunu kabul etmemiş ve bir kısmı bunun gizli bir kuvvet veya komünist tertibi olabileceği fikrini savunmuştur. Başkan ise o zaman kurulan muhakemenin komünistlerin ve olayla ilgili gösterilen Kıbrıs Türk tür Cemiyeti üyelerinin beratına karar vermiş olması gerçeğini ileri sürerek bu durum karşısında faillerin kim olabileceğini sormuş, ama 11 sanıktan her biri de hiçbir şeyden haberdar bulunmadıklarını iddia etmişlerdir 95. Celal Bayar: 6 7 Eylül tertipçilerinden olarak kendisine isnat olunan suçu kabul etmemiş ve bu Bu tahribatı gizli bir kuvvet yapmış olabilir demiştir 96. Adnan Menderes: Efkârı umumiye bu olaya hazırdı. Mürettibini aramak gerekmez demiştir Örfi İdare 3 Vilayette 6 Ay Devam Edecek, Akşam, 13 Eylül 1955, s Eylül Olayları Davası, 96 Celal Bayar 1985 yılında Hürriyet Gazetesi nde yayınlanan bir söyleşisinde 6 7 Eylül olaylarının hükümetin tertibi olduğu iddasına katılmayarak Devletin kendi vatandaşı olan Rum lara karşı bir ayaklanma olayına giremiyeceğini, böyle bir olayda, toplum psikolojisinin ne başına ne de neticesine hakim olunamıyacağını, böyle bir olayı tertiplemissede bunun aklı başında bir şahidinin çıkmamasının mümkün olamıyacağını belirtmiştir. Sebebini ise şöyle izah etmiştir: Kıbrıs olayının sebebiyle umumi efkarda meydana gelen hassasiyet ve bir gazetenin Atatürk ün Selanik teki evine bomba konulduğu haberi, barağı taşıran son damla olmuş, bu infial hadiseyi tevlit etmiştir. (Mehmet Arif Demirer, 6 Eylül 1955 Yassıada 6/7 Eylül Davası, 1. Basım, İstanbul: Bağlam Yayınları, 1995, s. 378.) 97 Adnan Menderes 28 Şubat 1956 da 6 Eylül olayları ile ilgili TBMM de yaptığı konuşmada şunları şöylemiştir. Masum insanlara suçsuz insanlara siyasi sebeplerle olsun; siyasi ihtiraslar neticesinde olsun, her ne maksatla olursa olsun, durmadan ağır isnatlar yapmaya devam etmek zulümden başka bir şey değildir. Bu zulme artık bir nihayet vermelerini rica ederim. Bunun ayrıca memleketin menfaatine olmadığını da kaydetmek isterim. Diyorlar ki, Hükümet, hadisenin mesullerini aranmasını ve onların ortaya çıkarılmasını, Büyük Millet Meclisi nin 12 Eylül toplantısında vaat etti. Hükümetin bunu vaat etmesine hacet yok. Bu, hükümetin belli başlı vazifesidir. Hükümet hadisenin sebep ve amilleri üzerinde gereken tahkikatın yapılabilmesi için, Büyük Millet Meclisi nin de kararına iktiran etmek suretiyle, mahkemeleri vazifelendirdi. Ayrıca idari tahkikat bütün genişliğiyle icra edildi, icra edilmektedir. Hal böyle iken meseleyi tekrar buraya getirmekte sebep ve mana nedir? Bu olsa olsa açılmış olan bir yarayı deşmek ve ondan sonra da mütemadiyen kanatmak maksadına matuftur. Uzaktan yakından Hükümete mensup olan herhangi bir şahsın zerre kadar ilgisi olduğu hükmünü verdirecek bir tek delil bile mevcut olacak olursa Hükümet olarak Hükümetten istifa değil, İnsanlıktan istifa etmeye hazırız diyerek tepkisini ortaya koymuştur. 43

56 Fatin Rüşdü Zorlu: O sıralarda Londra da bulunduğu için 6 7 Eylül sanığı haline getirilmesinin sebebini anlayamadığını söylemiştir. Fuat Köprülü: Bendeniz esasen alakadar olmadığım, tesadüfen karıştığım bir meseleyi cevaplandırmağa çalışacağım demiştir. Fahrettin Kerim Gökay: (İstanbul Valisi) Hadisenin içine kimler karışmıştır, muharrikleri kimler olabilir bilemiyorum demiştir. Eriş: (O zamanki İstanbul Emniyet Müdürü Alâattin Eriş) O gecenin panoramasını etraflıca çizmiştir. Hadımlı: Kararname ye Fezleke diyen İzmir Valisi, İller Kanunu ndaki maddelerle kendini savunmağa çalışmıştır. Balin: (Selanik bomba olayı ile ilgili sanıklardan Başkonsolos Balin) Adı geçen bomba ile ilgisi olmadığını iddia etmiştir. Tekinalp: (Selanik Konsolos muavini) Kurye çantası içinde Türkiye den bomba taşıdığı iddiasını reddetmiştir. Uçamer: (Konsolosluk kavası Hasan Uçamer) Yunan makamlarının baskısı altında itirafname imzaladığını söylemiştir. Engin: (Oktay Engin) Bütün baskılara rağmen Atatürk ün evine atılan bomba ile ilgili itirafname vermediğini söylemiştir 98. Tarihe Yassıada Duruşmaları diye geçen yargılamalarda Demokrat Parti nin ileri gelen isimlerine 6 7 Eylül olaylarını tertip ettikleri iddiasıyla açılan davanın 11 sanığı vardır. Bu sanıklardan sadece Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüşdü Zorlu altışar yıl hapse, İzmir Valisi Kemal Hadımlı da 4,5 yıl hapse mahkum olmuştur. Yargılanan diğerleri ya beraat etmiş ya da dava ortadan kalkmış tır Anayasası hükümlerine göre, Cumhurbaşkanları ömür boyu senatörlük hakkına sahip oluyordu te siyasi haklarını elde eden Celal Bayar, senatör sıfatıyla parlamentoya davet edilmiştir. Senato Başkanı, Bayar a bir mektup yazmış ve mektubunda, senato üyesi olarak göreve başlayabilmek için yemin görevine çağırmıştır. Bayar, bu mektuba, bir mektupla karşılık vermiş, mektubunda, Tabii üyelik müessesesinin, demokratik Eylül Olayları Davası, 99 Rıdvan Akar, İki Yıllık Gecikme: 6 7 Eylül 1955, Toplumsal Tarih, Sayı: 117, Eylül 2003, s

57 kurallarla bağdaşmayacağı kanaatinde olduğunu yazarak ve senatörlük görevini kabul etmeyeceğini bildirmiştir. Bayar ve arkadaşları, Partiler Kanunu nda yapılan bir değişiklikle, seçme ve seçilme haklarını pekiştirmiş ve kesinleştirmiştirlerdir. Böylece, Yassıada da, Yüksek Adalet Divanı tarafından verilmiş kararlar, bütün neticeleriyle ortadan kalkmıştır 100. Patrik Athinagoras da Yassıada ya tanık olarak çağrılmıştır. Çünkü olaylardan sonra 12 Eylül 1955 te Fener Patrikhanesi Sen Sinod u (Kutsal Meclis), Başbakan Menderes e çok ağır ithamlarla dolu bir mektup yollamıştır. Athinagoras ın tanık olarak dinlenmesinin nedeni bu mektuptur. Mektup, Yassıada yargılamaları sırasında açıklanmıştır. Ama tanık Athinagoras bu dilekçe içinde söz konusu olan bilgi kilisenin en saygın kurumu olan Sen Sinod tarafından toplanmış bilgidir. Kişisel bir kanaatim yoktur. diyerek mahkeme başkanı Salim Başol tarafından tercüman aracılığıyla sorulan sorulara cevap vermemiştir 101. Athinagoras ın 6 7 Eylül olaylarının oluşmasına neden olan davranış ve tutumlarının etkisiyle sessiz kaldığı da düşünülebilmektedir. Fener Rum Patrikhanesi nin Etnik i Eteria mensubu olan Makorios a yardımcı olduğu o dönemdeki gazetelerde yer almıştır. Athinagoras ın Etnik-i Eteria mensubu olduğu ispat edilememiş olsada, bu şöylentiler karşısında sadece Politika ile uğraşmadığını söyleyerek haberleri tekzip etmemiştir. Bu da Patrikhanenin de olayların gerisinde bulunduğunu düşündüren bir husustur. Bu durum Türk kamuoyunda Rum Azınlığa ve Fener Rum Patrikhane sine karşı oluşan tepkinin daha da büyümesine sebep olmuştur. Türk halkının Patrikhane ye ve Rum azınlığa karşı duyduğu şüphe yaşadığı acı tecrübelerden gelmektedir. Bu şüphede de bir kez daha haklı çıkılmıştır. Athinagoras, Amerika da gizli bir Etnik-i Eteria cemiyetinden başka bir şey olmayan AHEPA cemiyeti genel başkanı N. Chirekos u ve yardımcılarını İstanbul a davet etmiştir. Amerika Senatörleri, Kongre Üyeleri ve Genel Valileri ni Kıbrıs meselesinde Yunan emellerinin haklılığına inandırdığı gerekçesiyle büyük bir törenle Fener Rum Patrikhanesi nde karşılamış ve boyunlarına birer şeref kordon ve madalyası takmıştır İsmet Bozdağ, Zaferlerle ve Şereflerle Dolu Bir Hayat Celal Bayar, İstanbul: Tercüman Aile ve Kültür Kitaplığı Yayınları, 1986, s Yıldırım, age., s M. Derviş Manizade, 65 Yıl Boyunca Kıbrıs Yazdıklarım ve Söylediklerim, İstanbul: Kıbrıs Türk Kültür Derneği Yayınları, 1993, s

58 Athinagoras ın yaptığı bir basın toplantısında Türk Hükümeti nin eri olduğu sözlerinin ne kadar gerçekçi olduğu bu durum karşısında bir kere daha ortaya çıkmıştır. Türk vatandaşı oldukları halde Rum kimliklerini üzerlerinden atmak istemeyen ve Türk-Yunan çıkarları çatışması doğduğunda Yunan milliyetçiliği yanında yer alan davranışlar gösteren Rum vatandaşlarımız ve Patrikhane doğal olarak 6 7 Eylül olaylarının yaşanmasında pek de suçsuz değillerdir. Diğer bir sebep te Yunanistan ın 1950 yıllarda başlayan Kıbrıs taki enosis politikası ve Batı Trakya Türklerine karşı yaptığı uygulamalardır. Rum azınlığın ve Fener Patrikhanesi nin Yunanistan la birlikte hareket etmesi Türkiye deki Rum azınlığın sonunu hazırlamıştır. Elbette bu, aynı zamanda Patrikhane ye de vurulan bir darbe olmuştur. Türkiye, Londra da ki Kıbrıs Konferansı na katılmakla adayı kendisine ilhak etmek isteyen Yunanistan a Kıbrıs konusunda taraf olduğunu resmen kabul ettirmiştir. İkinci kazancı ise Kıbrıs ın geleceği konusunda da söz sahibi olduğunu göstermesidir. Konferansta İngiltere nin de desteği ile istediklerini alan hükümet için gösterileri özellikle planladığı düşüncesi gerçekçi görülmemektedir. Türkiye, 1950 ve 1960 yılları arasında izlenen politikalar sonucunda 1959 yılında hazırlanan ve 1960 da Kıbrıs Cumhuriyeti nin kuruluşuyla uluslararası geçerlilik kazanan Garanti Anlaşması ndan doğan haklarını kullanarak 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı nı gerçekleştirmiştir Vakıf Malları Meselesi Osmanlı İmparatorluğu Dönemi nde, 1850 yılına kadar, tüzel kişilik (hükmi şahıs) kavramı yoktur. İlk olarak 1850 tarihli Ticaret Kanunu ile şirketlere tüzel kişilik hakkı tanınmıştır. Daha sonra 1909 tarihli Cemiyetler Kanunu ile ticari olmayan kuruluşlara yani dernek ve vakıflara da tüzel kişilik hakkı verilmiştir. Ancak bu dönemde bu şirket ve ticari olmayan kuruluşlara bu hak tanınmışsa da, bu tüzel kişilere gayrimenkul (taşınmaz) edinme hakkı tanınmamıştır tarihli, Eshasi Hükmiyenin Gayri Menkuleye Tasarrufuna Mahsus Kanun ile hükümet ve belediye dairelerine, özel kanun gereğince kurulan cemiyetler ve hükümetçe onaylanmış sözleşme, şartname ve Garanti Antlaşması EK-6 da verilmiştir. 46

59 nizamnamelere göre kurulan Osmanlı Ticaret, sanat ve inşaat şirketlerine gayrimenkul edinme hakkı tanınmıştır. Kısaca, 1912 tarihine kadar, gerek Müslüman ve gerekse Azınlık Vakıfları bina, arsa ve benzeri taşınmaz edinemiyordu 103. Bu nedenle de cemaat vakıflarına verilen bina, arsa ve benzer taşınmazlar Tapuya (Defter-i Hakani Emaneti) çeşitli kişiler adına kayıt ettirilmiştir. Bu kişiler çoğunlukla hayatta olmayan mevhum kişilerdir. Örneğin Meryem Ana adına Mariam bindi Ovahim adıyla; Hz. İsa adına Kristostur veledi Osep adıyla; Aziz Garabed adına Garabed veledi Zakar adıyla; hatta Cebrail Aleyhisselam adına Asador oğlu Gabriel adıyla 104 ya da bugün de olduğu gibi güvenilir kişiler, mütevelliler adına tescil edilmiştir, ancak tasarrufu vakıflar tarafından yapılmıştır tarihli bu kanunla vakıflara ve hayır kurumlarına ait olup, mevhum ya da gerçek kişiler adına kayıtlı bulunan gayrimenkullerin, altı ay içinde düzenlenerek tapu idarelerine (Defter-i Hakani) verilecek defterlere göre, ilgili vakıflar adına tescil edileceği belirtilmiştir. Bu altı aylık süre daha sonra iki yıl uzatılmıştır 105. Beyannamelere yine Hz. İsa, Meryem Ana gibi hayali isimler yazılmış ve bu isimler bazı taşınmazların sahibi olarak kayıtlara girmiştir yılında, Devlet Şurası tarafından alınan bir kararla, sadece vakıflarca düzenlenen defterlerde yer alan taşınmazların değil, bu defterlerde yer almadığı halde, adlarına taşınmaz kayıtlı olan ve bu taşınmazların vakıflara ait olduğunu bildiren gerçek kişilerin ya da kişi hayatta değilse mirasçılarının beyanı ile de söz konusu taşınmazların vakıflar adına tescil edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayni kanun bu süre içinde bildirilmediği takdirde taşınmazları vakıflara ait olduğu iddialarının dinlenmeyeceğini ve daha önemlisi bundan böyle, Türk olmayan tüzel kişilerin yani yabancı tüzel kişilerin taşınmaz edinemeyeceğini hükme bağlamıştır. Türk Medeni Kanunu, Cumhuriyet Dönemi nde 1926 yılında yürürlüğe girmiştir. Kanunda vakıflarla ilgili önemli düzenlemeler de yer almıştır. Ancak bu kanunla ilgili tatbikat kanununda, Medeni Kanun un yürürlüğe girmesinden sonra kurulacak vakıfların, Medeni Kanun hükümlerine tabi olacağı, Medeni Kanun un 103 Baskın Oran, Azınlık Sorunları Gayrimüslim Vakıfları: Son Durum, Yıldırım, age., s Baskın Oran, Azınlık Sorunları Gayrimüslim Vakıfları: Son Durum, Yıldırım, age., s

60 yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş vakıflar için ayrıca bir tatbikat kanunu çıkarılacağı belirtilmiştir 107. Atatürk Dönemi nde, 1936 yılında çıkarılan kanunun 44. maddesi ile 1912 tarihli kanuna benzer bir yol izlenerek, cemaatlerden yine bir gayrimenkul listesi hazırlamaları ve idareye verilmesi istenmiştir. Vakıflar Kanunu na göre 1936 yılında verilen bu beyannamelere, genel olarak 1936 Beyannamesi * denmektedir. Böylece, 3 Haziran 1935 tarih ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu ** 1935 te yayımlanmış, 1936 da yürürlüğe girmiştir. Uygulanması için hazırlanan Vakıflar Nizamnamesi de 17 Temmuz 1936 da çıkmıştır. Bu yasa göre vakıflar ikiye ayrılmaktadır. İslami Vakıfların mazbut vakıf kabul edilip Vakıflar Genel Müdürlüğü nce yönetilmesine karar verilirken, Azınlık Vakıfları mülhak vakıf kabul edilerek mütevelli yönetimine bırakılmıştır. Mütevellilerin kontrolü görevi de Vakıflar Genel Müdürlüğü ne verilmiştir. Atatürk, Kiliselerin ve vakıfların Osmanlı Dönemi nde ve Kurtuluş Savaşı nda amaçları dışına çıkarak gelirlerini ve ideolojilerini ülke aleyhinde kullanmaları nedeni ile bu yasayla özellikle azınlık vakıflarının konumunu düzenleyerek kontrol altına almak istemiştir. Kanunun 44. maddesi şöyledir; Bu kanunun neşri (yayımı) tarihinden en az onbeş yıl evvelinden beri vakıf olarak tasarruf edildikleri vergi kayıtları, icar kontratları (kira sözleşmesi) ve eshasi hükmiyenin (tüzel kişilerin) gayrimenkule tasarruflarına dair olan 16 Şubat 1912 tarihli kanunun nesrinden sonra tapuya verilmiş defterler ve müesseselerin hesap defterleri ve buna benzer vesikalarla anlaşılacak olan yerler o suretle vakıf kütüğüne kaydolunurlar. Bu kayıt vakıflar idaresinin istemesi üzerine tapuca o gayrimenkullerin kayıtlarına işaret ve keyfiyet münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan tarihinden itibaren iki yıl içinde dava yolu ile bir itiraz olunmadığı takdirde o malların vakıf olarak kati tescilleri yapılır. Tapu kayıtlarına işaret edilecek gayrimenkullere ait davalarda vakıflar idaresi ve varsa mutevelli de birlikte hasim olur. Bundan başka, Vakıflar İdaresi nin 1515 sayılı kanun hükümlerinden istifade hakkı mahfuzdur. 107 Nazif Öztürk, Azınlık Vakıfları, Ankara: Altınküre Yayınları, Nisan, 2003, s. 44. * 1936 yılında doldurulması istenen beyanname örneği EK-7 de verilmiştir. ** Vakıflar Kanunu EK-8 de verilmiştir. 48

61 Vakıflar Kanunu nun 44. maddesinde belirtilen husus, gerçekte vakıflara ait olduğu ve vakıflar tarafından tasarruf edildiği halde, yasak nedeniyle vakıf adına kayıtlı olmayan taşınmazların vakıf adına tescilini sağlamak amacını gütmektedir 108. Vakıf mütevellileri, seçilmiş kişiler tarafından idare ediliyordu. 27 Haziran 1938 tarihinde yürürlüğe giren 3513 sayılı Kanun, söz konusu 2762 sayılı Kanun un 1. maddesini değiştirmiş, cemaat vakıfları hükümet tarafından atanan kişiler tarafından yönetilmeye başlanmıştır Mayıs 1946 da Fener Patrikhanesi metropolitleri bir heyet halinde Ankara ya giderek, Başbakan Saraçoğlu yla görüşmüşlerdir. Görüşmede, Balıklı Rum Hastanesi yönetiminin Rum mütevellilere geri verilmesini istenmiştir. Ayrıca heyet, Azınlık Vakıfları nın mütevellilere geri verilmesini ve Azınlık Vakıfları nın mütevellisinin hükümetçe atanması sisteminin de kaldırılmasını istemişlerdir. Hükümet, yeni bir yasa için söz vermiştir. Athinagoras, patrik olduktan sonra, metropolitlerin isteği yerine getirilmiştir. 31 Mayıs 1949 da 2762 sayılı Kanun yeniden değiştirilmiş ve 1. maddeye şu fıkra eklenmiştir: Cemaatlere ve esnafa mahsus vakıflar, bunlar tarafından seçilen kişi ve heyetler tarafından idare edilirler. İlgili makamlarla Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından teftiş edilirler Eklenen bu fıkrayla cemaat vakıfları istediklerini almış ve böylece önlerindeki bütün engeller kalkmıştır. Ancak uygulamada yeni bir yönetmelik hazırlanması gerekmiştir, fakat hazırlanmamıştır. Menderes Hükümeti Dönemi nde Meclis Genel Kurulu, TBMM'nin tarihli 1972 sayılı tefsir kararı ile 44. maddeyi tamamen açıklığa kavuşturmuştur. Bu kararda, kanunun cemaat vakıflarına gayrimenkul edinme hakki tanıdığı gibi, geçmiş dönemle ilgili olarak mevhum ve gerçek şahıslar adına kayıtlı vakıf mallarının, kişilerin rızası dahi alınmadan vakıf adına tescilini gerektiğini açıkça belirtmektedir, böylece tevhit-i içtihat kaldırılmıştır. 6 7 Eylül 1955 olaylarının ardından, arasında Milli Emlak Müdürlüğü mahkemelere başvurarak, kilise gayrimenkulleri için dava açmıştır. Kayıtlarda malların sahibi olarak gözüken Hz. İsa, Meryem Ana ve diğerlerine yönelik 108 Baskın Oran, Azınlık Sorunları Gayrimüslim Vakıfları: Son Durum, Yıldırım, age., s

62 açılan davaların tümü aynı kararla sonuçlanmış, Hz. İsa ve Meryem Ana gibi mal sahipleri ve onların mirasçıları bulunmadığı için, gayrimenkuller Hazine ye devredilmiştir. Cemaat vakıfları ancak 1970 lere kadar taşınmaz edinmişlerdir. Kıbrıs Konusunun iyice alevlendiği 1970 lerden itibaren Vakıflar Genel Müdürlüğü, gayrimüslim Türk Vakıfları nın vakıfnamelerini istemeye başlamıştır. Osmanlı Dönemi ndeki usule göre bunların her biri ayrı bir padişah fermanıyla kurulduğundan vakıfnameleri olmadığı ortaya çıkmıştır 110. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 1974 yılında, Atatürk Dönemi nde çıkarılan 2762 sayılı Vakıflar Kanunu nu esas alarak 1936 da cemaat vakıflarının bildirdiği taşınmazlar dışında başka mal edinemeyecekleri hususunda tarihli, E.1971/2 820, K.1974/505 sayılı içtihadı birleştirme kararı vermiştir. Böylece cemaat vakıflarının beyannameleri, onların mal varlığını belirlemiştir 111. Kararın ilk bölümünde, 16 Şubat 1912 sayılı kanunla Türk Ticaret, Sanat ve İnşaat şirketlerine, taşınmaz mal edinme hakkı tanındığı, Geçici madde de ise mevhum ya da gerçek kişiler adına kayıtlı vakıflara ait taşınmazların, 6 ay içinde bildirilmesi koşuluyla vakıflar adına tescil edileceği açıklanmıştır. İkinci paragrafta, 16 Şubat 1912 tarihli kanunla, Türk olmayan tüzel kişiliklerin taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır. Çünkü tüzel kişiler gerçek kişilere oranla, daha güçlü oldukları için, bunların taşınmaz edinmelerinin kısıtlanmamış olması halinde, Devletin çeşitli tehlikelerle karsılaşacağı ve türlü sakıncalar doğurabileceği açıktır. İşte bu görüşten hareket ederek 2644 sayılı Tapu Kanunu nun 35. maddesi ile kanuni hükümler yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartıyla, yabancı gerçek kişilerin Türkiye de satın alma veya miras yolu ile taşınmaz mal edinmeleri mümkün kılınmış olduğu halde, tüzel kişiler bundan yoksun bırakılmıştır. Esasen Osmanlı İmparatorluğu devrinde de 7 Sefer 1284 tarihli kanunla yabancı kişilere, Türkiye de taşınmaz mal edinme hakkı verilmişken, 1328 tarihli kanunla yabancı tüzel kişiler bundan ayrık tutulmuşlardır. denilmiştir. Üçüncü paragrafta, 5404 sayılı Kanun la, cemaatlere ait vakıfların, kendileri tarafından seçilen kişi veya kurumlarca yönetileceği açıklanmakta ve bu vakıfların bir 110 Baskın Oran, Türkiye de Azınlık Hukuku, Toplumsal Tarih, Eylül 2003, Sayı: Yıldırım, age., s

63 statüye bağlandığı belirtilmektedir. Yine bu paragrafın devamında Vakıflar Kanunu nun 44. maddesinde 16 Şubat 1328 tarihli kanunun yayınlanmasından sonra tapuya verilmiş defterleri ve buna benzer belgelerle, anlaşılacak olan yerlerin, o yolda vakıflar kütüğüne geçeceği hükmü yer almıştır. Bu suretle, vakıf niteliği kazanan cemaatlere ait hacri, ilmi, bedii amaçlar güden kuruluşların düzenlenmiş vakıfnameleri bulunduğu için belirtilen kanunun 44. maddesi gereğince bunların süresinde verdikleri beyannamelerin Vakıfname olarak kabulü zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Vakıfnamede mal edinme için açıklık olmayan hallerde vakıf tüzel kişiliği mal edinemez ise; beyannamelerinde bağış kabul edecekleri yolunda açıklık olmayan hayır kurumları da, gerek doğrudan doğruya, gerekse vasiyet yoluyla taşınmaz iktisap edemezler. Çünkü vasiyeti kabul yararına vasiyet yapılana ait bir haktir. Vakıf (vakfeden), vakıfnamesinde izin vermedikçe onun iradesi dışına çıkılıp mal kabul olunamaz. denmektedir. Aynı daire, günlü E:975/ K:975/12352 sayılı düzeltme kararında, Ancak davalı mülhak vakfın Türk Vatandaşları tarafından kurulmuş olmasına karşı onama kararında yabancıların Türkiye de taşınmaz mal edinmelerini yasaklayan yasalardan söz edilmesi bir yanılgı sonucudur demektedir. Yargıtay, 1. Hukuk Dairesi nin tarih, E.997/6931, K.1997 /7701 kararında ısrar etmiştir yılında NATO müttefik Kuvvetleri Komutanı Bernard Rogers, Ankara ya gelmiştir. Konu, Yunanistan ın NATO nun askeri kanadına dönüşüdür. Ancak Rogers, Devlet Başkanı Kenan Evren le yaptığı görüşmede, Rum Azınlığın taşınmaz malları ile ilgili sorunları, Vakıflar ın ve Hazine nin açtığı davaları gündeme getirmiştir. Bunun üzerine Evren in emriyle Başbakan Bülend Ulusu, 3 Kasım 1981 tarih ve sayılı ve Gizli dereceli bir genelge çıkartarak, açılmış davaların durmasını, bir daha dava açılmamasını ve alınan kararların da uygulanmamasını istemiştir. Buna rağmen davalar sürmüştür 112. DSP-MHP-ANAP hükümeti döneminde ANAP lı insan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Nejat Arseven, bir yasa tasarısı hazırlamıştır. Arseven in hazırladığı yasanın önemli bir özelliği de, Vakıf mallarının geçmişte işgal etmiş olanlara hediye edilmesidir. 112 Elçin Macar, age., s

64 Vakıflar Genel Müdürlüğü nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı 2001 yılı sonunda Başbakanlık a gönderilmiştir. Tasarıyla, azınlıklara ait cemaat vakıfları artık mal edinebilecektir. Bu vakıfların elde ettikleri gayrimenkuller 1936 da ilan ettikleri beyannamelere eklenebilecek, malların hangi yollarla elde edildiği soruşturulmayacaktır. Vakıflar Genel Müdürlüğü nün arazilerini işgal edip üzerine mesken, ticari ve sınai nitelikte bina inşa edilmiş olanlara bu araziler yüzde 50 indirimle satılacaktır. Tasarıda, Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları sadece görüş bildiren kurumlar haline dönüştürülmüştür. 227 sayılı kararnamede yer alan Genel Müdürlüğün görev ve yetkilerinin belirtildiği 26 ncı maddeye de şu ekleme yapılmıştır: Cemaat vakıflarının 1936 tarihinden 1 Ocak 2002 tarihine kadar her ne suretle olursa olsun iktisap etmiş olduğu gayrimenkuller 2762 sayılı Vakıflar Kanunu nun 44 üncü maddesine göre verilen 1936 sayılı beyannamelerine eklenir. Vakıfların satın alma, bağış, ölüme bağlı tasarruflar ve benzeri yolla ellerinde bulundurdukları gayrimenkulleri 1936 listelerine eklemelerine Dışişleri ve İçişleri Bakanlığı nın görüşü alınarak Vakıflar Genel Müdürlüğü nce karar verilir 113. AB yasalarının meclisten geçmesiyle, azınlık vakıflarıyla ilgili yasa maddesinin uygulanabilmesi için hazırlanan yönetmelik kamuoyunun gündemine gelmiştir. 30 Eylül 2002 tarihinde yapılan MGK toplantısı öncesinde konuyla ilgili bir rapor basında yer almıştır. MGK ya sunulacak olan raporda yasanın Türkiye nin menfaatleri açısından sakıncalar içerdiği belirtilmiştir. MGK nın itirazlarına rağmen, Cemaat Vakıflarının Mal Edinmeleri ve Bunlar Üzerinde Tasarrufta Bulunmaları Hakkında Yönetmelik, 4 Ekim 2002 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir 114. Daha sonra ise 24 Ocak 2003 tarihli Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal edinmeleri, Bunlar Üzerinde Tasarrufta Bulunmaları ve Tasarrufları Altında Bulunan Taşınmaz Malların Bu Vakıflar Adına Tescil Edilmesi Hakkındaki Yönetmelik * Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğe göre, Azınlık Vakıfları da 113 Yıldırım, age., s age., s * 24 Ocak 2003 tarihli yönetmelik EK-9 da verilmiştir. 52

65 diğer vakıflar gibi vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın, dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere taşınmaz mal edinebilecek ve taşınmaz malları üzerinde tasarrufta bulunabilecektir. Vakıflar taşınmaz almak için Vakıflar Bölge Müdürlüğü ne başvuracaklar, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, görüşü ile birlikte konuyu Vakıflar Genel Müdürlüğü ne iletilecektir, Yönetmeliğe göre vakıflar 9 Ağustos 2002 tarihine kadar tasarrufları altına giren taşınmazların vakıflar adına tescili için bu tarihten itibaren altı ay içinde başvuracaklardır. Daha sonra süre 18 aya çıkarılmıştır. Yönetmelikte bu vakıfların sayısı 160 olarak tespit edilmiştir 115. Gayrimüslim vakıflarının tesciline ilişkin Vakıflar Genel Müdürlüğü toplam verileri aşağıdaki şekildedir. İlk Başvurular Başvuran Vakıf Adedi Kasım 2003 İtibariyle; Başvuru Konusu Taşınmaz Adedi Mükerrer Başvurudan Ret Zaten Kayıtlı Olduğundan Ret Başvuru Konusu Taşınmaz Adedi (Net Olarak) Malikten Ret Bilgi-Belge Eksikliğinden Ret Tescili Kabul Edilen İkinci Başvurular (İlk başvuruda yeterli bilgi-belge sunmayanlar) Yeniden Başvuran Vakıf Adedi Hakkında Yeniden Başvuru Yapılan Taşınmaz Adedi Malikten ve Yetersiz Belge-Bilgiden Tescili Reddedilen Taşınmaz Adedi Tescili Kabul Edilen Taşınmaz Adedi Değerlendirmeleri Devam Eden Vakıf Adedi Değerlendirilmeleri Devam Eden Taşınmaz Adedi 86 Bilgi yok Verilere Göre Geçici Sonuç Hakkında Başvurulan Taşınmaz Adedi Tescili Kabul Edilen Kabul (Tescil) (Net Olarak) Taşınmaz Adedi Oranı % İlk Başvurular Başvuran Vakıf Adedi Mayıs 2004 İtibariyle; Başvuru Konusu Taşınmaz Adedi Mükerrer Başvurudan Ret Zaten Kayıtlı Olduğundan Ret Başvuru Konusu Taşınmaz Adedi (Net Olarak) Malikten Ret Bilgi-Belge Eksikliğinden Ret Tescili Kabul Edilen 115 Yıldırım, age., s

66 İkinci Başvurular (İlk başvuruda yeterli bilgi-belge sunmayanlar) Yeniden Başvuran Vakıf Adedi Hakkında Yeniden Başvuru Yapılan Taşınmaz Adedi Malikten ve Yetersiz Belge- Bilgiden Tescili Reddedilen Taşınmaz Adedi Zaten Kayıtlı Olduğundan Ret Tescili Kabul Edilen Taşınmaz Adedi Değerlendirmeleri Devam Eden Vakıf Adedi Değerlendirilmeleri Devam Eden Taşınmaz Adedi 87 Bilgi yok Bilgi yok 85 Verilere Göre Geçici Sonuç Hakkında Başvurulan Taşınmaz Adedi Kabul (Tescil) Tescili Kabul Edilen Taşınmaz Adedi (Net Olarak) Oranı % 18,66 Kasım 2003 sonu verilerine göre, bu vakıflar ilk başvuruları sonucunda eksikleri nedeni ile taşınmazlarını tapuya kaydettirememişlerdir. Bu vakıflar eksiklerini tamamlayıp ikinci defa başvurduklarında ise ellerindeki taşınmazların % 15,79 unu tapuya kaydettirebilmişlerdir. Mayıs 2004 sonunda Vakıflar Genel Müdürlüğü nden alınan veriler değerlendirildiğinde ise, tapuya kaydettirilebilen taşınmaz oranı % 18,66 olmuştur. Yukarıda verilen bilgiler dışında, 3 adet vakfın 3 adet taşınmaz bağışı kabul etme ve 1 adet taşınmaz satın alma talepleri olumlu sonuçlandırılmıştır. Mecliste kabul edilen AB uyum yasalarının 4. maddesi Türkiye nin önüne çıkacak bu sorunların da aşılmasını sağlamıştır. Ancak Baskın Oran ın belirttiğine göre vakıflar, mallarını otomatikman değil dava açarak geri alabilecekler, 4. maddeyi açacakları davalarda kendi lehlerine gerekçe olarak kullanabileceklerdir. Vakıflar Genel Müdürlüğü nün denetiminde 158 Azınlık Vakfı vardır. Bunların 77 si Rum, 52 si Ermeni, 19 u Musevi, 1 tanesi de azınlıklara mensup esnafa aittir. Lozan Anlaşması nda sayılan resmi azınlık statüsünde olmamalarına rağmen Süryanilere ait 9 vakıf da aynı hukuka tabidir. Tüm bu vakıfların 1936 sonrasında edindikleri ve daha sonra ellerinden çıkan mülklerinin tespit edilen sayısı 483 tür. Rum Vakıfları avukatı Murat Cano, Azınlık Vakıfları nın sorunlarını şöyle özetlemiştir: Vakıflardan geri alınan malların ilk sahiplerine ya da mirasçılarına iadesi kamusal hiç bir yarar sağlamadığı gibi, ciddi bir zarara da yol açmaktadır. Eski sahiplerine iade edilen taşınmaz malların mirasçıları da artık yurt dışında yaşayan yabancı uyruklu kimseler oldukları için, emlakçılar ya da şebekeler onları bulup, vekâlet 54

67 almakta ve taşınmazları kapatmaktadırlar. Bu da Türkiye den dışarıya açık ya da gizli olarak para transfer edilmesi ve mafyanın güçlenmesi anlamına gelmektedir. Ermeni ve Musevi Vakıfları için daha önce sözünü ettiğimiz uygulamalar Rum Vakıfları için de geçerlidir yılında çıkan Gayrimüslimlerin Emvali Gayrimenkule Tasarruflarına Mahsus Kanunu Muvakkat adlı bir yasayla Fener Patriği nden cemaati hangi kiliseler etrafında toplanıyor ve hangi malları kullanıyorsa bunların listesi istenmiştir. Arkadan Lozan gelmekte, antlaşmada temel hükümler yer almaktadır. Sonunda da 1936 da Vakıflar Yasası gelmektedir. Bu yasa çerçevesinde de cemaat vakıflarının ellerindeki malları bildirmeleri istenmiştir. İşte bu mal beyanı kırk yıl sonra vakfiye yani vakıf senedi sayılmaktadır. Buna dayanılarak 36 dan sonra alınan mallar tek tek ellerinden alınmıştır. Bu ne vakıflar yasasıyla, ne medeni yasayla ne de devletin sürekliliği ilkesiyle bağdaşıyor. Vakıf senedini kurucuları hazırlar, mahkeme denetler, onaylar, bu andan itibaren tüzel kişiler kazanır, faaliyetlerini de Vakıflar Genel Müdürlüğü düzenler. Statü budur. Hiç kimse kurucunun yerine geçerek herhangi bir belgeyi vakıf senedi olarak nitelendiremez, uygulama yapamaz. yorumunda bulunmuştur. Bu tartışmaların büyümesi ve konunun kamuoyunda yer bulması sağlanırken, özellikle Fener Rum Patrikhanesi nin çocuk kampını kullanmaması üzerine çıkan gerginlikle ilgili, Danıştay 10 uncu dairesinden bir açıklama gelmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Meclisi Büyükada Rum Erkek ve Kız Yetimhanesi Vakfı nı kanunen ve fiilen hayri bir hizmeti kalmadığı gerekçesiyle 22 Ocak 1997 de mazbut (yönetimi devlet tarafından ele alınmış) vakıflar arasına almıştır 116. Bu kapsamda vakıf yönetimiyle, vakıflar arasında büyüyen kavga, AB nin Türkiye ye sık sık uyarıda bulunmasına yol açmıştır. Bu karara itiraz eden Büyükada Rum Yetimhanesi Vakfı, yönetimine el konan vakıflarının hayır hizmeti verebilecek durumda olduğunu savunarak, Azınlık Vakfı olması itibariyle Lozan Antlaşması gereği koruyucu hükümlerden yararlanması gerektiğini açıklamıştır. Bu itirazlarını yerel mahkeme reddetmiş, buna itiraz eden Rum Vakfı, davayı Danıştay a göndermiştir. Danıştay 10 uncu Dairesi de önce vakfın yönetimine el konulmasını onaylamış, ancak 116 Danıştay Azınlık Vakıflarını Kurtardı, Milliyet, 31 Temmuz 2005, s

68 karar düzeltme talebini ele alırken görüş değiştirmiş ve Rum Vakfı nın itirazını yerinde bulmuştur. Danıştay kararında, Büyükada Rum Yetimhanesi Vakfı nın mal varlığı ve gelir durumunun amacına hizmet edebilecek durumda olduğuna dikkat çekilerek Vakfa ait yetimhane 1980 li yılların başında kapatılmakla birlikte, bazı öğrencilere burs vererek yardımlar yapmaktadır. Yetimhanenin kapatılmasıyla, vakfın hayır hizmeti kalmadığını kabul etmek olanaklı değildir denilmiştir. Danıştay ın bu kararı ile dava yeniden yerel mahkemeye gidecek, yerel mahkeme, ilk kararında ısrar ederse, dava Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu nda ele alınacak ve çıkacak son karar, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin seyri bakımından da kritik öneme sahip olacaktır 117. Danıştay ın bu kararı üzerine, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin: Vakıflar Genel Müdürlüğü nün, kanun çerçevesinde mazbut, yani temsilcisi olmayan kapsamına alarak yönettiği vakıf sayısı 41 bin 550 dir. Bunlardan cemaat vakıflarının sayısı civarındadır ve Vakıflar Genel Müdürlüğü nce yönetilmektedir. Bu karar sadece azınlık vakıfları için değil, Müslüman vatandaşların kurduğu vakıflar için de geçerlidir. Kaldı ki, mazbut vakıf kapsamına alınan Müslüman vatandaşların vakıfları, azınlıkların kat kat üstündedir. Danıştay esastan böyle bir karar vermişse, Vakıflar Genel Müdürlüğü nün hiçbir işlevi kalmaz. Var olma nedeni ortadan kalkar. Olmayan temsilciye vakıf geri vermek gibi bir durum ortaya çıkar ki bu da ciddi kaos olur. Patrik kendilerine haksızlık yapıldığını söylüyor. Biz kimseye haksızlık yapmıyoruz. Her vakfa eşit davranıyoruz. Bir vakıf diğerinden üstün ve ayrıcalıklı değildir. Lozan Antlaşması nın ihlal edildiğine ilişkin beyanları kabul etmemiz mümkün değildir. Kınalıada daki çocuk yaz kampı da 1999 dan beri çocuklar için düzenleniyor. Bu yıl kamp için de izin verildi. Cemaat vakıfları adına konuşanlar, Müslüman Türk vatandaşlarının kurduğu vakıflara göre daha fazla ayrıcalık, avantaj sahibi olmak istiyorlar. Gayri Müslim, Müslüman ayrımı yapmadan işlem yapıyoruz. Patrik in açıklamaları, yasalarda tanımlanan yetkileri ve sınırları aşmasından kaynaklanıyor. Türkiye vatandaşı olarak kanunlara göre hareket etmeli. Kanunları hiçe 117 Azınlık Vakıflarının Yönetimine El Konamaz, , 56

69 sayarak hak talebinde bulunması kabul edilemez. Hakkında yasal merciler gereken işlemleri yapacaktır. 118 şeklinde açıklama yapmıştır. Bartholomeos ve patrikhane yetkilileri, bu haber üzerine saatler süren toplantı yapmışlar ve yazılı açıklamada da şöyle demişlerdir: 1 Ağustos 2005 te yayımlanan Milliyet Gazetesi nde Sayın Bakan Mehmet Ali Şahin in Patrik Bartholomeos Hazretleri hakkında Fener Patriği sınırlarını aşıyor, Yasal merciler gereken işlemleri yapacaktır tarzında beyanda bulunması, öteden beri ülkemizin Avrupa Birliği ne katılması ve bütün vatandaşlarımızın adalet, selamet içinde yaşaması yolunda duaları ile gayretini esirgemeyen Patrik Hazretleri nin derin ve içten bir üzüntü duymasına yol açmıştır. Bartholomeos un eleştirilen beyanlarında suç olacak hiçbir husus olmadığının belirtildiği açıklamada şöyle denilmiştir; Bugüne kadar yapılan bazı haksız uygulamalar hakkında benzer açıklamalar yapılmış ve hatta bizzat görüşmeyi kabul etme nezaketini gösteren Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan a da avukatımız Kezban Hatemi ile birlikte görüş ve dileklerimiz yazılı ve sözlü olarak iletilmişti. Bir hükümet üyesinin Anayasa ve kanunlar karşısında asla suç olarak nitelenemeyecek olan bir beyanı böylesine sert bir üslupla cevaplandırması karşısında, kamuoyuna bu açıklamayı yapmak zorunda kaldığımızı, Patrik Bartholomeos hazretlerinin selam ve sevgileriyle birlikte iletiriz 119. Buna bir benzer olay da, Bartholomeos un Reuter Ajansı na verdiği demeçte Türkiye de din özgürlüğünün kısıtlı ve yüzeysel olduğundan şikayet etmesine tepki gösterilmesi üzerine yaşanmıştır, Peder Dositeos, demecin bir bölümüne dair ifadenin haberde eksik kullanılmasının yanlış anlamalara sebep olduğunu bildirmiş ve Metnin tamamında kastedilmek istenen Türkiye de Rum Ortodoks cemaatinin ibadet özgürlüğünün sınırsız olduğu ancak vakıfların ellerinden alınması sebebiyle yaşanan ekonomik sıkıntıdır 120 demiştir. 118 Önder Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Şahin: Fener Patriği Sınırlarını Aşıyor, Milliyet, 1 Ağustos 2005, s Sözlerimizde Suç Yok, Milliyet, 2 Ağustos 2005, s Somuncuoğlu, age., s

70 Sonuç olarak, Azınlık Vakıfları nın, 1936 dan sonra edindikleri mülkler ile el konulan vakıfların yönetimini Vakıflar Genel Müdürlüğü nden geri istemesiyle başlayan tartışma şu şekilde özetlenebilmektedir; Azınlık Vakıfları na 1912 de çıkarılan bir yasa ile tüzel kişilik verilmiş ve gayrimenkul sahibi olabilmelerinin yolu açılmıştır. 13 Haziran 1935 te çıkarılan Kanun ile gayrimenkullerini tapuya kayıt ve beyan zorunluluğu getirilmiştir. Yargıtay, ulusal güvenliği gerekçe göstererek 8 Mayıs 1974 te aldığı bir kararla, 1936 ya kadar yapılan beyanların kuruluş belgeleri olarak kabullenilmesine ve vakıfların beyannamelerinde belirtilenden başka gayrimenkul elde edemeyeceklerine karar vermiştir. Azınlık Vakıfları nın 1936 dan sonra edindikleri mallar Hazine ye aktarılmış, yeni mülk edinmelerinin önü kesilmiştir. Azınlık Vakıfları, başta İstanbul olmak üzere Hatay, Samandağı, İskenderun ve Altınözü, Çanakkale, Gökçeada ve Bozcaada, Kayseri, Mardin, Diyarbakır, Şırnak İdil, Mardin Midyat, Mersin, Bursa ve Ankara da bulunmaktadır sonrasında bağış ve vasiyet yoluyla elde ettikleri mülklerin kendilerine geri verilmesini isteyen vakıflar, kanunen ve fiilen bir hizmeti kalmadığı gerekçesiyle mazbut vakıf sınıfına ayrılan vakıfların Vakıflar Genel Müdürlüğü nce yönetilmesine karşı çıkmaktadır. Azınlık Vakıfları, 3. şahıslara satılmış vakıfların geri verilmesini istemekte, geri verilemeyecek durumdaki vakıflar için tazminat talep etmektedir. Hükümet, yıllarındaki düzenlemelerle azınlık vakıflarının her yolla gayrimenkul edinebilmelerinin yolu açmıştır. Ancak, sorun yaratacağı gerekçesiyle 2762 sayılı Vakıflar Kanunu ndaki Kanunen veya fiilen hayri bir hizmeti kalmamış vakıflar (mazbut) Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir hükmünde değişiklik yapmamıştır. Hükümetin mazbut vakıfların geri verilmesine ilişkin düzenlemeye gitmemesi üzerine 120 Azınlık Vakfı 1300 gayrimenkulün kendilerine verilmesi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne başvurmuştur. Türk Hükümeti, 2003 te mülk konusunda yeni düzenlemelere gidildiğini, 116 cemaat vakfının 2 bin 234 gayrimenkulü hakkında kayıt başvurusunda bulunduğunu ve Vakıflar Genel Müdürlüğü nün bu başvurulardan 424 üne olumlu yanıt verdiğini mahkemeye bildirmiştir. Cemaat vakıfları ise, bu değişikliklerin 1936 ve 1974 arasındaki malları kapsamadığını öne sürmüştür. AİHM henüz karar vermemiştir. 58

71 Bu konudaki son karara imza atan Danıştay 10. Dairesi, Büyükada Rum Erkek ve Kız Yetimhanesi Vakfı nın yönetimine el koyan Vakıflar Genel Müdürlüğü kararının iptali istemiyle açılan davayı reddeden Ankara 10. İdare Mahkemesi nin kararını kaldırmıştır. Daire, Vakıflar Genel Müdürlüğü nün, kesintisiz faaliyetlerine devam eden gayrimüslim cemaat vakıflarının yönetimine el koyamayacağına işaret etmiştir. Mazbut kategoride değerlendirilen vakıfların, faaliyetleri kesintiye uğradığı için Vakıflar Genel Müdürlüğü yönetimine alındığını belirten hükümet, Danıştay kararını inceledikten sonra değerlendirmesini yapacaktır. TBMM de bekleyen yeni vakıflar yasa tasarısında, 1936 dan sonra Hazine ye aktarılan ve 3 ncü kişilere satılan mallar ile mazbut vakıfların geri verilmesine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır Büyükada Yetimhanesi Patrikhane nin Türkiye deki mahkemelerde sonuç alamadığı gerekçesiyle AHİM e başvuruşuyla sonuçlanan ve basında sıklıkla yer alan konu, önemli olması açısından Azınlık Vakıfları konusunun içerisinde bir alt başlıkta incelenmiştir. İstanbul daki yetim Rum çocuklarının bir çatı altında toplanması fikri ilk defa Padişah Abdülmecit zamanında, Rum Patriği IV. Germanos tarafından uygulanmaya konulmuştur. O dönem İstanbul un kalabalık Rum Cemaatinin varlıklı ailelerinden toplanan bağışlarla Yedikule deki Rum Hastanesi nin bahçesine yılları arasında bir yetimhane binası yaptırılmıştır. 10 Temmuz 1894 günü İstanbul u altüst eden büyük deprem sırasında yetimhane binası da büyük zarar görmüştür ve tamir edilemeyecek durumda olan üst katı daha sonra yıktırılmıştır. Yetimhanenin yer sıkıntısını gidermek amacı ile bir çare aranmış ve Balıklı Manastırı nın misafirhanesine taşınılmıştır. Depremden sonra yetimleri ziyarete gelen ve hayırseverliği ile tanınan ünlü banker ve tüccar Andrea Singros manzara karşısında üzülmüş ve yetimler için daha uygun bir şeyler yapılmasını istemiştir. Ancak bu isteğini gerçekleştirmeye ömrü yetmeyen banker Singros, 1896 tarihli vasiyetnamesinde lira miras bırakmıştır. 121 Önder Yılmaz, Azınlık Vakıfları, Milliyet, 2 Ağustos 2005, s

72 1901 yılında III. Yoakim ikinci defa Rum Patriği seçilince, derhal bu konuyla ciddi olarak ilgilenmiştir 122. Büyükada Rum Yetimhanesi, Büyükada da İsa anlamına gelen Hristo Tepesi ndedir. Vakıflar ile Patrikhane arasında dava konusu olan yetimhanenin bulunduğu arsa Şehzade Sultan Mehmet Han Vakfı nındı. Daha sonra İtalyan Kont Yani nin tasarrufuna geçen arsada Kont tarafından yılları arasında bir Fransız şirketine Prinkipo Palas adlı bir otel inşa ettirilmiştir 123. Devrin yönetiminden gerekli iznin alınamaması üzerine bina el değiştirmiş, binanın yabancı sahiplerinden satın alınması işlemi 1902 yılının Haziran ayında tamamlanmış ve bunu takiben buranın Rum Yetimhanesi olarak kullanılmasına izin veren padişah fermanı alınmıştır 124. I. Dünya Savaşı içinde arasında Kuleli Askeri Lisesi, görülen lüzum üzerine geçici olarak yetimhane binasına taşınınca buradaki yetimler Heybeliada daki Rum Ticaret Okulu binasına yerleştirilmiştir da burası da Bahriye tarafından alınınca bir süre Heybeliada Ruhban Okulu na, daha sonra da Kınalıada da bulunan Siniosoğlu Yetimhanesi ne taşınmışlardır. Büyükada Yetimhanesi bir süre, Osmanlı Devleti nin müttefiki olarak İstanbul da bulunan Alman askerlerine tahsis edilmiş, mütakereden sonra ise İşgal kuvvetleri Komutanlığı nca 1919 yılına kadar Rusya dan gelen göçmenlere ayrılmıştır yılında ise tekrar Rumlara verilmiştir yılında teftiş gören yetimhanenin can güvenliği bulunmadığı gerekçesi ile derhal boşaltılıp mühürlenmesine karar verilmiştir yıldır terkedilmiş bir halde bulunan binanın otel olarak değerlendirilmesi yönünde son yıllarda yapılan bazı teşebbüsler bürokratik engeller yüzünden neticelendirilememiştir. 22 Ocak 1997 tarihinde Vakıflar Genel Müdürlüğü, Büyükada Rum Erkek ve Kız Yetimhanesi Vakfı nı hayır hizmeti bulunmadığı gerekçesiyle mazbut vakıflar arasına almış ve 16 Mart 1999 tarihinde yetimhanenin kullandığı binanın sahibi olan 122 Orhan Türker, Büyükada Rum Yetimhanesi, Tarih ve Toplum, Sayı: 200, Ağustos 2000, s İnci Döndaş, Bartholomeos AİHM ye Gidiyor, Sabah, 31 Mart 2005, s Rum Kültürü, Büyükada Rum Yetimhanesi, , Türker, Büyükada Rum Yetimhanesi, s

73 Rum Patrikhanesi ne karşı tapu ve sicil davası açmış ve kazanmıştır 126. Fener Rum Patriği Bartholomeos ta Vakfın mazbut olmadığını, binanın mülkiyetinin de padişah tezkeresi ile kendilerinde bulunduğunu belirterek bir üst mahkemeye temyiz için başvurmuştur. Danıştay, temel amacı yetimhane işletmek olan vakfın yetimhane kapalı olduğu için mazbut vakıf olduğuna karar vererek temyiz istemini ret etmiştir. Sekiz yıl süren davanın sonucunda Patrikhane hukuk savaşını kaybetmiştir. Bu kararla taşınmazının tapusunun iptal olması karşısında iç hukuk yollarını da tükettiği gerekçesi ile Bartholomeos, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne başvurmayı kararlaştırdığını açıklamıştır. Fener Rum Patrikhanesi, AİHM başvurusunda Türkiye aleyhine getirdiği suçlamaları şöyle sıralamıştır: Azınlık kurumlarına özel koruma getiren Lozan Antlaşması hükümlerini görmezden gelinmiştir. Ölen veya giden bağışçıların vakfettikleri malların idaresi ve işletilmesi engellenmiştir. Kurumlar işlemez görülerek keyfi şekilde dağıtılmış ve mallarına el koyulmuştur te mahkemelerin, milli güvenlik' nedenleriyle aldığı bir kararla kurumların büyük miktardaki mallarına el koyulmuş ve Elen Ortodoks azınlığı vakfiyesi Türk makamlarının 1936 da ilan ettiğinin ötesinde mülk edinememiştir. Türk Hükümeti nin Avrupa normlarına uyum çerçevesinde yaptığı düzenlemeler, bu büyük sorunlardan hiçbirini tam olarak göğüslememiştir. Vakıf mallarının iadesi kısmidir; bunların kullanılamamasından doğan zararın tazmini öngörülmemiştir. Ekümenik Patrikhane nin tapuları tesis edilmemiştir 127. Bartholomeos, Lozan Antlaşması hükümlerini çıkarları doğrultusunda yorumlamaktadır. Azınlık malları konusu gündeme geldiğinde antlaşmayı tanıyarak haklar istemekte, Patrikhane ve ekümeniklik söz konusu olduğunda ise antlaşmayı yok saymaktadır. Bu durum Büyükada Rum Yetimhanesi için de geçerlidir. 126 Bartholomeos Türkiye yi Avrupa ya Şikayet Edecek, , Büyükada daki Yetimhane Binası, Patrik de Türkiye yi AİHM e Şikayet Etti, , 61

74 Kınalıada Manastırı Çocuk Kampı Kınalıada daki 9. yüzyıldan kalma Hristos (Metamorfoseos) Manastırı, 120 yatak kapasitelidir. Fener Rum Patrikhanesi, Kınalıada daki manastırda çocuk kampı kurulması yolundaki girişimlerinin, Vakıflar Genel Müdürlüğü nce engellendiği öne sürmüştür. Yunanistan da yayımlanan To Vima Gazetesi ne göre, Patrik 2. Bartholomeos, Patrikhane yi ziyaret eden bir grup Selanikli avukata, Vakıflar Genel Müdürlüğü nün Patrikhane malı olan manastıra el koymaya teşebbüs ettiğini anlatmıştır. Gazeteye göre Bartholomeos, çocuk kampının faaliyete geçmesi için Vakıflar ın Patrikhane den kampın devlete ait olduğuna dair bir belge imzalamasını istediğini öne sürmüştür. İddiaya göre Bartholomeos şöyle konuşmuştur: Manastırımıza Vakıflar Genel Müdürlüğü patron oldu. Dedelerimizin yaptığı, asırlarca faaliyet gösteren bir manastır için devlet, Bu benimdir. Kullanmak istiyorsanız, sahibi olduğumu tanıdığınızı imzalayın diyor demiştir. To Vima, haberin devamında Patriğin İstanbul Valisi Muammer Güler i ziyaret ederek Yardım edin, çünkü kararlıyız; 29 Temmuz da çocuk kampını açacağız. Ayin de yapacağım, başka türlü olmaz. Hakkımızdan başka bir şey istemiyoruz şeklinde konuştuğunu belirtmiştir. Elefterotipiya Gazetesi de Patriğin tepkisi diyerek Bartholomeos un, Yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz, haklarımızı korumak istiyoruz, ikinci sınıf vatandaş olmak istemiyoruz. Türkiye, AB ye tam üye olmak istiyorsa, Avrupa hukukuna saygı göstermeli dediğini yazmıştır. Katimerini ise, Bartholomeos un tepkisi başlığını atmıştır. Metropolit Meliton ise, Vakıflar, 1968 de burayı Patrikhane nin elinden aldı. Manastırı patrikhaneye bıraktı. Bu yıl eskiden olduğu gibi yine çocuklara kamp yapmak istedik. Fakat Vakıflar, İdaremize ait olan bu yeri iki ay için kullanma izni istiyoruz diye dilekçe istediler. Bizim olan bir yer için neden dilekçe yazalım. Anlaşmazlık buradan çıktı demiştir Taki Berberakis, Yataklar, Sabunlar Bile Hazır, Milliyet, 28 Temmuz 2005, s

75 Bu gelişmelerden sonra Kınalıada daki Hristos Manastırı çocuk kampı, her yıl haziran ayının sonunda açılırken, Valiliği nin oluruyla bir ay gecikmeli olarak 29 Temmuz 2005 tarihinde çocuksuz olarak açılmıştır. Açılış için Hristos Manastırı nda ayin düzenlenmiştir. Ayine Fener Rum Patriği Bartholomeos, Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II ve adalı Rumlar katılmıştır. Ayin sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bartholomeos, Üzgünüz, çünkü çocuk kampı çocuksuz açılıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü Büyükada daki yetimhanede olduğu gibi bu malımıza da el koymak istedi. Manastırı, mazbut vakıf ilan etmiş. İdaresine, yönetimine, gelirine, giderine el koymuş. Vakıflar Genel Müdürlüğü kamp bittikten sonra manastırın anahtarlarını iade etmemizi istiyor. Yani buranın sahibi olan Rum cemaati, Rum Patrikhanesi kapı dışı ediliyor. Bu mal bizimdir, imza atmayacağız diyen Bartholomeos, Büyükada daki yetimhane için AİHM ye başvurduk. Gerekirse yine başvuracağız. Mademki hakkımızı burada bulamıyoruz, dışarıda arayacağız. demiştir. Kamp açıldığında belirsizlik nedeniyle çocukların kampa açılış günü getirilmediğini belirten yetkililer 29 Temmuzda Aileler artık çocuklarını getirebilir 129 çağrısında bulunmuşlardır. Çocukları ücretsiz misafir eden 120 kişi kapasiteli kampa yalnızca 4 çocuk başvurmuştur 130. Kampa 4 çocuğun başvurmuş olması Vakıflar Genel Müdürlüğü nün kararında haklı olduğunu göstermektedir. Buna rağmen, Patrikhane konuyu özellikle büyüterek ve AİHM başvurarak Türkiye yi güç durumda bırakma çabalarına böylece bir yenisini daha eklemiştir Ekümeniklik Kavramı ve Patrikhanenin Ekümenikliği Yunanca ikumeni veya Ekümene evren, kainat, alem ve cihan sözcüklerinin karşılığıdır. Kalıcı yerleşim görmüş toprak bütünlüğünü sürekli yerleşim alanı ifade etmektedir. Bu nedenle de uygarlık kavramıyla bağlantılıdır. Aynı zamanda üstün bir kültürün ifadelendirilişi ekümene kavramıyla anlatılmaktadır. Ekümenik (Oecumenicus); kelime anlamıyla ekümene den türetilmiştir. Cihanşümul, evrensel, dünya çapında anlamında kullanılmaktadır 131. Sıfat olan 129 Ümran Avcı, Patrik: Kötü Niyetler Var, Milliyet, 30 Temmuz 2005, s Gülay Fırat, Kampta Dört Çocuk, Milliyet, 12 Ağustos 2005, s Altındal, age., s

76 ekümenik ve katolik eşanlamlıdırlar. Bu sıfat, Patrikhane tarafından 6. yüzyıldan beri kullanılmaktadır yüzyılda ise Protestan ve Doğu Ortodoks Kiliseleri nin kurdukları mezhepler arası farklılıkları saklı tutarak Hıristiyanlığı yaymak amacına yönelik olan Kiliseler arası birliğide ifade etmektedir. Bu ekümenik hareketin merkezi İsviçre nin Cenevre şehrindedir. Cenevre de egemen olan Protestan etiğinin Calvinist Kilisesi ile bağlantılıdır. Almanya da ise yine Protestan kiliselerinden olan Lutheran Kiliseleri ile bağlantılıdır. Fener Rum Patrikhanesi de bu hareketin öncülerindendir. Ekümenik, bu kilise hareketi içinde strateji anlamında kullanılmaktadır. Kilise sayesinde çok önemli bir rol oynayan strateji kavramı ilahiyata değil, dünyevi yönetim literatürüne aittir. Dolayısı ile kilise siyasetinde strateji, siyaset aracılığı ile Hıristiyan misyonerliğini özellikle gençler arasında yaygınlaştırmaktır. Bu hareketin içinde fiilen yer alan ve bu stratejiyi icra eden şahıslara ekümenist, bu ekümenik ideolojiye de Ekümenekolizm denilmektedir. Patrikhane, Osmanlı Devleti içerisinde dünya Ortodokslarının liderliğini üstlenen Ekümenik statüye sahip evrensel bir kurum niteliğinde idi. Osmanlı Devleti nin son 60 yılında Patrikhane, Nizamnamesi ne göre idare edilmiştir. Sultan Abdülaziz tarafından onaylanan bu Nizamname ye göre Patrikhane, Patriğin nezaretinde olup sivil işler için dört metropolit ve sekiz kişiden meydana gelen karma bir meclisin de yardımını temin eden 12 kişilik Sen Sinod tarafından idare ediliyordu. Ancak Patrik ve Patrikhane görevlilerinin 1453 yılından Cumhuriyetin kurulmasına kadar geçen sürede yürüttüğü, devleti parçalama, asıl unsur olan Türk unsurunu yok etme ve dinsel hakimiyet kurma çalışmaları, Patrikhane nin statüsünün zorunlu olarak değiştirilmesine ve siyasi faaliyetlerden uzak tutulmasına yol açacak önlemlerin alınmasını da beraberinde getirmiştir. İstanbul daki Ortodoks Rumların bir azınlık kilisesi durumundaki Fener Rum Patrikhanesi, bugün hala kendisini Osmanlı Devleti nin kendisine vermiş olduğu statüde kabul etmekte ve bu şekilde uluslararası zeminlerde meşruiyet aramaktadır. Türkiye 132 Macar, age., s

77 Cumhuriyeti Devleti yasalarına tabi olan Fener Rum Patrikhanesi artık Osmanlı Devleti dönemindeki gibi imtiyazlı bir statüye sahip değildir 133. Türkiye Cumhuriyeti nin Patriğin ekümenik ünvanını tanımak için hukuki bir sorumluluğu yoktur. Lozan Konferansı nda yapılan sözlü anlaşmaya göre de; Patrikhane nin İstanbul da kalması, dünya işlerine karışmaması şartına bağlanmıştır. Günümüzde ekümenizm ile Türkiye Cumhuriyeti içindeki ve dışındaki Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesi söz konusudur. Patrik Bartholomeos, 5 Mayıs 1997 tarihli TIME dergisinde çıkan demecinde; Ortodoks Hıristiyanlara, doğu-batı yakınlaşmasını sağlamada özel bir görev düştüğüne inanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti gibi bizim de her iki dünyada ayağımız var 134 demiştir. Böyle bir görev siyasi bir faaliyettir. Bu faaliyetin Amerika ve Rusya daki Ortodoks kiliselerinin aralarındaki ilişkileri de kapsadığı hatırlanırsa, Türkiye bakımından siyasi niteliği açıktır. Fener Patrikhanesi, bu ideolojinin yeryüzündeki Ortodoks temsilcisidir. Bu nedenle günümüzde bir dinin olmaktan çok bir ideolojinin siyasi strateji üretim merkezi durumundadır. Cumhuriyet Dönemi nde, ekümenik sıfatının kaldırılmasıyla ilgili ilk kriz 1925 yılında yaşanmıştır. Başbakanlık Devlet Arşivleri nde bulunan 13 Ağustos 1925 tarihli belge Atina da çıkan Elektros Petos Gazetesi nde yer alan Türkiye nin Sen Sinod meclisi toplantılarında hükümet komiseri bulunduracağı ve ekümenik unvanını kaldıracağına dair belgedir yılında Heybeliada Ruhban Okulu nun 150. kuruluş yıldönümü törenleri tertiplenmiştir. Okulun açıkken bile kutlanmayan kuruluş yıldönümünün kutlanacak olması Türkiye üzerinde baskı oluşturma hedefinden kaynaklanmıştır. Bu toplantıya Kudüs, Rusya, Yunanistan ve Amerika Patrik ve başpiskoposları katılmamıştır. Sadece İskenderiye ve Romanya patriklerinin katılması Ortodoks dünyasındaki ekümeniklik kavgasının gün yüzüne çıkması olarak yorumlanmıştır. Rusya ve Kudüs patrikleri daha fazla Ortodoks a hitap ettikleri ve daha köklü kiliselere sahip oldukları gerekçesiyle 133 Gökçen, Salim. Fener Rum Patrikhanesi ndeki Metropolit Revizyonu Mevcut Statüye Rağmen Neden Yapılmadı?, , Köse, age., s Patrikhane Bizim Mekke miz, Sabah, 11 Aralık 2004, s

78 ekümen patrik in kendileri olması gerektiğini belirtmiş ve Fener Patriğine meydan okumuşlardır 136. Bartholomeos, 19 Nisan 1994 te Avrupa Parlamentosu na davet edilmiş olup devlet başkanlarına has bir protokolle ağırlanmış, Parlamento ya da Ekümenik Konstantinople Patriği diye takdim edilmiştir 137. Bu protokol AB nin de ABD gibi Ortodoks dünyasında söz sahibi olmak istediğinin göstergesidir. Patrik Bartholomeos un Kasım 1994 tarihleri arasında Brüksel ve Lüksemburg a yaptığı geziler sırasında Devlet Başkanı statüsüyle karşılanmıştır 138. Bu, AB nin bu konuda Patrikhaneye verdiği desteğin bir başka göstergesidir. Duruma tepki gösteren Türk Ortodoks Patriği Selçuk Erenerol, Rum Patriği nin bir devlet olma amacı güttüğünü savunmuştur 139. Yunanistan da yayınlanan To Vima Gazetesi nin 20 Eylül 1995 tarihli Patrikhane ve Türkiye'nin Gerçek Siyasi Çıkarları başlıklı yazısında; BM, Avrupa Parlamentosu, Dünya Kiliseler Birliği Konseyi, dünyadaki bütün Ortodoks kiliseler, ABD Başkanı, Papa (Vatikan), Patrikhaneyi Ortodoksların merkezi olarak kabul ediyorlar... yorumu yapılmıştır 140. Bu haber Türkiye nin bu konuda alması gerektiği önlemlerin ne kadar acil olduğunun bir göstergesidir. Fener Rum Patriği Bartholomeos, Fener Rum Patrikhanesi nin düzenlediği Vahiy ve Çevre konulu sempozyumun açılış konuşmasında, Fener Rum Patrikhanesi nin cihan patriği olduğunu ve bu unvanın uluslararası platformlarda da benimsendiğini iddia etmiştir. Bartholomeos; Rum Fener Patrikhanesi ekümeniktir. Bu unvan asırlardır İstanbul Patriğinin mirası olmuştur. Osmanlı padişahı tarafından verilen 500 yıllık berat sahibidir demiştir 141. Patrikhane nin unuttuğu, Lozan Barış Konferansı nda Türkiye nin patriğin siyasi faaliyetlerinden şikâyetçi olması ile yeni statüsünün belirlenmiş olmasıdır. Türkiye dış siyasetinde, Patrikhane nin Yunanistan, ABD ya da Avrupa Birliği ile 136 Erhan Başyurt, Heybeliada da Ekümeniklik Kavgası, Zaman, 28 Ağustos 1994, s Beşinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri, I. Değişen Dünya Dengeleri İçinde Askeri ve Stratejik Açıdan Türkiye, (23 25 Ekim 1995-İstanbul) Ankara, 1996, s Erhan Başyurt, Patrikhane Ekümenikleşiyor mu?, Zaman, , s Tarık Ertürk, Rum Patrikhanesi Devlet Olma Peşinde, Zaman, , s Ekümeniklik Meselesi, Patriğin Cihan Rüyası, Zaman, 25 Eylül 1995, s

79 ilişkilerinde gündeme getirilmesine müsaade etmemelidir. Böylece, Patrikhane nin siyasetin içine girerek ekümenizm yolunda almak istediği mesafe önlenmiş olacaktır. Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, ekümenikliğin Türkiye tarafından kabul edilmezliğini şöyle açıklamaktadır: 142 Burada ekümenikliğin doğal sonucu olarak Patriğin, sadece Fener Patrikhanesi Saint Sinod undaki metropolitlerce değil, dünyadaki Ortodoks kiliselerini temsil eden tüm metropolitler tarafından seçilmesi gerekeceğini de vurgulayalım... Bu yola gidilmesi, Türk devleti içinde uluslararası temsil statüsü olan bağımsız bir dinsel otorite, bir türlü dinsel devlet yaratmak gibi bir sonuç doğurur... Patrikhane nin gerçek güç tabanı İstanbul daki 1500 kişilik Rum cemaati değil, Amerika daki üç milyonluk, Yunan Diasporasıdır... Bu söylediklerimiz... Patrikhane nin ekümenik Statü kazanmasının, Türkiye nin dış ilişkilerinde çok ciddi rahatsızlıklar yaratmanın da ötesinde, Türkiye de rejimin dinamitlenmesi sonucunu doğuracağını ortaya koymaktadır. ABD nin Patrikhane nin ekümenikliğini desteklemesinin nedenleri arasında dünya Ortodokslarını kontrol etme isteği, Amerika da çoğu Anadolu dan göçmüş yaklaşık 3 milyon Rum kökenli Ortodoks un bulunması ve bunların vereceği oyların seçimlerde etkili olması gelmektedir. ABD nin ve AB nin Türk yetkililerine Fener Rum Patrikhanesi nin Ekümenik statüsüne kavuşturulması için doğrudan ya da dolaylı baskıları bulunmaktadır. Özellikle bazı medya kuruluşları ve çevrelerde Fener Rum Patrikhanesi ne Ekümenik yani evrensel statü tanındığında Türkiye nin AB ye girişinin kolaylaştırılacağı, turizme katkısı olacağı ve Türkiye nin Patrikhane yi kullanarak milletlerarası ilişkilerinde güç kazanacağını savunanlar bulunmaktadır. Lozan da azınlıkların varlığı ve hakları kabul edilmiş fakat Fener Patrikhanesi sadece bir azınlığın kilisesi olarak belirtilmiştir. Gerçekten de Fener Patrikhanesi, statüsü itibariyle bir azınlık kilisesidir. Fener in iddia ettiği gibi ekümenik kilise değildir. Evrensellik iddiasındaki Fener Patrikhanesi gerçekte bir azınlık kilisesi olduğunu bilerek kelimenin tam anlamıyla siyasi ve ideolojik faaliyetler yürütmektedir. Diğer bir deyişle Fener Patrikhanesi; dini siyasete alet eden bir kurum özelliğini kazanmıştır. 142 Köse, age., s

80 Patrik Bartholomeos bir gazetecinin, Patrikhanenin ekümenikliğinin hukuki bir temeli var mı? sorusuna şöyle cevap vermiştir: Patrikhanenin ekümen sıfatı tarihi, coğrafi ve ruhanidir. Asırlardan beri böyledir. Bu durumu ne Lozan değiştirebilir, ne de bugünkü hukuk sistemi değiştirebilir. Çünkü değişmeyen dini kaidelere dayanmıştır. Bu sebeple ekümenikliğin siyasi ya da hukuki bir içeriği yoktur. Kararlarınız bütün Ortodoks dünyası için bağlayıcı ve geçerli mi? sorusunu ise: Ortodoks otosefal kiliseler hariç şu an dünyanın dört bir tarafındaki Ortodoks kiliselerin başpiskoposları veya metropolitlerini biz tayin ediyoruz. Bizim Sen Sinod meclisimiz seçiyor. Bütün bunlar hükümetimizce biliniyor. Mesela Yakovas Temmuz sonunda Amerika Başpiskoposluğu ndan ayrılıyor. Biz seçim yapacağız ve yeni başpiskoposu tayin edeceğiz. Bu demektir ki hükümetimiz Patrikhane nin dünya çapındaki manevi nüfuzunu kabul ediyor. Ankara hiçbir zaman buna karışmadı. Zaten Patrikhanenin hukuki statüsü nevi şahsına münhasır bir durumdur. Ekümenikliği dini ve tarihidir ve Türk Devleti nin kanunlarının himayesinde faaliyet gösterir. Konumu uluslararası anlaşmalarla himaye edilmiştir 143 şeklinde açıklayarak Türkiye nin bu konudaki isteklerini görmezden gelerek çekinmeden vurgulamıştır. Fener Rum Patriği Bartholomeos, Amerikan Ortodoks Başpişkoposluğu nun 75 nci Kuruluş Yıldönümü kutlamalarına katılmak için, 19 Ekim 1997 de Yunan Olympic Havayolları tarafından kendisine tahsis edilen Boeing tipi dev uçakla ABD ye gitmiştir 144. Ziyaret programında, Bartholomemeos un biyografisi ve dağıtılan tüm belgelerde, İstanbul yerine Konstantinopol adı kullanılmıştır 145. Bartholomeos Türkiye nin itirazlarına rağmen Ekümenik Patrik, yani Cihan Patriği olarak karşılanmıştır 146. ABD gezisi sırasında 27 Ekim 1997 günü Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, patrik onuruna bir yemek vermiş ve Patrik Birleşmiş Milletler Genel Kurulu na katılarak, yine burada da Yeni Roma Patriği olarak takdim edilmiştir. 143 Doğan Ertuğrul, Türk-Yunan İlişkileri Kıskacındayız, Zaman, 13 Mayıs 1996, s Nafiz Albayrak, Bartholomeos ABD ye Gitti, Hürriyet, 20 Ekim 1997, s Köse, age., s Patrik in Gezisi Tartışmalı Başladı, Hürriyet, 21 Ekim 1997, s

81 Kendi kilisesinden Ana kilise diğer Ortodoks kiliselerden O nun çocukları şeklinde bahseden patriğe, Birleşmiş Milletler tarafından Kongre Altın Madalyası (Golden Medal) takdim edilmiştir. Bu madalyanın, patrikten önce sadece 4 kişiye (George Washington, Edison, W. Churchill, Rahibe Teresa) verilmiş olması dikkat çekicidir Kasım ında AGİT Zirvesi sebebiyle İstanbul da bulunan Romanya Cumhurbaşkanı Emil Constantinescu, Norveç Başbakanı Kjell Magne Bondevik ve Rum lider Glafkos Klerides, hemen her ziyarette veya ziyaretçide ekümenikliği vurgulanan patriği ve Rum Ortodoks Patrikhanesi ni ziyaret etmişlerdir. 147 Klerides daha sonra gazetecilere, Fener Rum Patrikhanesi nin Ortodoksların merkezi olduğu için çok önemli olduğunu söylemiş, bu şekilde patrikhanenin ekümenikliğini vurgulayarak destek vermiştir. Kasım 1999 da ABD Başkanı Bill Clinton ve Haziran 2003 te kendisinden sonra başkan olan George Bush, Türkiye de Patrik ile buluşarak ekümenik otoritesi konusunda ABD politikasına uygun olarak destek vermişlerdir. Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu (21 Ocak 2000), Fener Ortodoks Rum Patriği I. Bartholomeos un onuruna verdiği kokteyle katılmıştır. Papandreu, kokteylde Rumca ve İngilizce yaptığı konuşmada, Patrikhane nin farklı dinlerin ve farklı kültürlerin bir arada yaşanabileceğini gösteren bir sembol olduğunu kaydetmiş, Burada ekümeniklik ruhu yakaladığım için çok memnunum 148 diyerek Lozan Antlaşması nı tanımadığını İstanbul da ilan etmiştir. Bartholomeos un yaptığı dış geziler ve ziyaretçi kabulleri ile gerçekleştirdiği ekümenikliğine destek faaliyetleri çeşitli kongrelerin bildirilerinde yer almıştır. ABD nin Florida eyaletinin Cleanwater kasabasında Haziran 2002 tarihleri arasında yapılan ABD Makedonyalılar Birliğinin 56 ncı olağan kongresinde Fener Rum Patrikhanesi ile ilgili olarak kabul edilen bildiride Türkiye nin devamlı bir şekilde ayrımcı bir tutum izlediği ve bunun din özgürlüğünün ihlali olduğu bildirilmiş ve İstanbul Evrensel Ortodoks Patrikhanesi nin Vatikan Roma Katolik Kilisesi gibi kendi özel konumu olmasını istiyoruz 149 denilmiştir. Bildiride ayrıca, Heybeliada Ruhban 147 Köse, age., s İhsan Çoban, Papandreu Patrikhane de, Türkiye, 22 Ocak 2000, s Hülya Toker, Cumhuriyet Döneminden Günümüze Fener Patrikhanesi nin Faaliyetleri, Silahlı Kuvvetler Dergisi, Ocak 2005, Sayı: 383, s

82 Okulu nun yeniden açılmasının sağlanması İstanbul Rumlarına mülkiyet haklarının iade edilmesi gerektiği de kaydedilmiştir yılında ABD nin Ankara Büyükelçiliği Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi için verdiği resepsiyona Patriği evrensel (ekümenik) sıfatıyla davet etmiştir. 150 Bu sıfatla davet Türkiye de büyük tartışma yaratmış ve Türk Hükümeti tarafından boykot edilmiştir. Bu gelişmenin ardından ABD Temsilciler Meclisi uluslararası İlişkiler Komitesi, Fener Rum Patrikhanesi nin ekümenik statüsünü tanıması ve Türk uyruklu olmayan din adamları yetiştirmesine izin vermesi için Türkiye ye çağrı yapan bir karar tasarısını kabul etmiştir 151. Fener Rum Patriği nin her fırsatta ekümeniklikle ilgili yaptığı açıklamalara bir destek te, Pasok Lideri Papandreu dan gelmiştir. Pasok Lideri Papandreu, Fener Rum Patrikhanesi ne ilişkin yaşanan ekümeniklik tartışmasına da değinerek, Ekümenik bir Patriklik İstanbul un ortasında oturuyor demiştir. Patrikhane nin gelişmesinin bir tehdit olarak algılanmaması gerektiğini dile getiren Papandreu, gelişme ve etkinliğine izin verilmesini istemiştir. Patrikhane nin, Heybeliada daki Ruhban Okulu nun açılmasını istediğini belirten Papandreu, konunun büyük bir sorun haline gelebileceği gibi, her iki tarafın da kazanabileceği bir durumun yaratılabileceğini de bildirmiştir 152. Türkiye nin AB ile üyelik görüşmelerine başlayabilmesi için müzakere tarihi alınması kapsamında Brüksel de gerçekleştirilen 17 Aralık 2004 tarihi zirvesi öncesinde ve sonrasında, ülkemiz üzerinde, patriğin ekümenik statüsünün tanınması konusunda çok ciddi baskılar yapılmıştır 153. Ekümeniklik konusu Kültür Üniversitesi nde düzenlenen Çoğulcu Toplumda Din başlıklı konferansta da tartışılmıştır. Öğretim üyeleri Fener Rum Patrikhanesi ne ekümeniklik hakkı tanınmasında ikiye bölünmüştür. Ekümeniklik verilmelidir görüşünü ileri süren Şeref Ertaş, bunun Türkiye ye itibar sağlayacağını savunarak, Osmanlı döneminde de Ortodoks Hıristiyanlara karışılmadığını belirtmiş, Rum Patriğinin Ortodoks cemaatin en yüksek otoritesi olarak atandığını hatırlatmıştır. Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuk Bölüm Başkanı Tayfun Akgüner ise 150 Yasemin Çongar, Amerika Not Etmiş, Milliyet, 4 Aralık 2004, s Yasemin Çongar, ABD Kongresi nin Ekümenik Talebi, Milliyet, 11 Haziran 2005, s Patrikhane Bizim Mekke miz, Sabah, 11 Aralık 2004, s Köse, age., s

83 ekümenikliğin siyasi, yasal ve dini olarak kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. Ekümenikliğin siyasi boyutta Vatikan gibi ayrı bir statüye neden olacağını ayrıca dini olarak da bir kilisenin ekümen olabilmesi için Havariler tarafından kurulması gerektiğini söylemiştir 154. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Tom Casey, yaptığı açıklamada; Biz İstanbul daki ekümenik patrikhaneyi destekliyoruz ve patrikhane konusunda Türk hükümetiyle düzenli olarak görüşüyoruz diyerek, amaçlarının tüm dünyadaki dinlere özgürlük kazandırmak olduğunu söylemiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı, 2005 yılı mart ayında açıkladığı bir raporda da, din ve ifade özgürlüğü konusunda Türk Hükümeti ne eleştiriler yöneltmiş, raporda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılmasına izin vermeye ve İstanbul daki Fener Rum Patrikhanesi nin ekümenik yapısını derhal kabul etmeye davet edilmiştir 155. Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki Fener Rum Patrikhanesi nin ekümenikliğinin desteklenmesi ile günümüz şartlarında kabul edilmemesinin sebebini şu şekilde özetleyebiliriz yılında İstanbul u fetheden Fatih Sultan Mehmet dini gerekçeler yanı sıra, siyasi sebeplerle de Patrikhane ye bir takım siyasi haklar vermiştir. 1- Dönemin Bizans Kralı, İstanbul u Türklere karşı savunmak için, Katolik Avrupa nın da desteğine ihtiyaç duymuştur. Haçlı Ruhundan faydalanmak isteyen Kral, Ortodokslar ı yeniden Vatikan a bağlamaya, Papa nın desteğini almaya çalışıyordu. Bu sebeple Patrik II. Anastasios görevinden istifa ettirilmiştir. Fatih İstanbul u aldığında, Patriklik makamı boş bulunmaktaydı. Yıllardır, Haçlılara karşı savaşmış Osmanlı nın Ortodoks ve Katolik Hıristiyan aleminin yeniden birlik olmasını sağlayacak böyle bir gelişmeyi arzu etmeyeceği açıktır. Fatih, Ortodoks ruhbanlara kendi kanunlarına göre patriklerini seçmelerini emretmiştir. Onlar da tam bir Katolik düşmanı olan Gennadios u Patrik seçmişlerdir. Fatih bir devlet başkanı gibi karşıladığı yeni patriğe, 12 havarinin resimlerini ihtiva eden bir taç ve elmas asa hediye ederek milletbaşı unvanını vermiştir. Böylece, bütün Hıristiyan aleminin sadece Roma nezrinde temsil edilmesi de önlenmiştir. 154 Nazlı Güven, Ekümeniklik Tartışması Yine Alevlendi, Sabah, 16 Aralık 2004, s AB ve ABD den Çifte Sıkıştırma, 71

84 2- Osmanlı da idari yapı, millet sistemi üzerine kuruluydu Millet ise dine göre belirlenmişti. Yani Müslümanlar bir millet, Museviler ayrı millet, Ortodokslar ayrı milletti. Osmanlılar gayri Müslim unsurların inançlarını ve örflerini kendi aralarında oluşturdukları dini mekanizmayla gerçekleştirmesine izin vermiştir. Müslümanların hayatları şeriata göre düzenleniyordu. Ortodokslar için de bu düzen Patrikhane nin kontrolünde, kiliseler vasıtasıyla sağlanmaktaydı. Kendi davalarına bakıyorlar, kendi düğün ve ölüm törenlerini düzenliyorlardı. 3- İstanbul un fethinden sonra yine Osmanlı nın önündeki yeni nüfuz alanları Balkanlar dı ve büyük oranda Ortodoks halktan oluşmaktaydı. Eski Doğu Bizans ın başkentindeki Patrikhane aynı zamanda bu ülkelerdeki kiliselerin de üstünde idi. Fatih, Patrikhane nin İstanbul daki varlığını devam ettirerek, ileride fethedilecek toprakların da millet sistemi kapsamında başlarının İstanbul da olmasını sağlamak istiyordu. 4- Patrikhane ye ve Patrik e verilen yetkiler, yine Ortodoks ların dini merkezinin payitahtta bulunmasını, kontrol altında kalmasını sağlıyordu yılında Fatih in bina vererek Ermeni Patrikhanesi ni de Bursa dan İstanbul a nakletmesi bunu göstermektedir. Bu siyasetin devamına, Yavuz Sultan Selim Dönemi nde de rastlanılmaktadır yılında Yavuz Selim, Mısır ı fethettiğinde, İskenderiye ve Antakya Patriklerini de İstanbul daki Patrikhane ye bağlamıştır. Patrik i de millet başı lıktan alarak Ekümen yani cihan patriği ilan etmiştir yılında yapılan bir sayım (Yunanistan o zaman ayrılmıştı) Osmanlı sınırları içinde yaşayan Ortodoks Hıristiyanları nın sayısının 13 Milyon 730 bin olduğunu göstermektedir. Bu rakamın bütün nüfusa oranı ise, yüzde 38 dir. Söz konusu rakamlar Osmanlı sultanlarının ülke sınırları içerisindeki bütün Ortodoks ları, Sultan tarafından atanmış bir Patrik in idaresi altında tutma stratejisinin doğruluğunu da ortaya koymaktadır 156. Atanmış patrikler Kıbrıs ve Kudüs gibi Ortodoks ların bulunduğu beldeleri daha fethedilmeden ziyaret etmişlerdir. Din kardeşlerinin ve hatta ruhani liderlerinin Osmanlı da rahat içinde yasadığını gören Ortodoks ruhbanlar, böylece psikolojik olarak Osmanlı ya hazırlanmışlardır. 156 Ali Güler, Rakamlarla Türkiye de Azınlıklar, Ankara: Berikan Basım Yayım, 2001, s

85 Patrikhane nin bu konumunun, Türkiye Cumhuriyeti nde neden bu şekilde devam edemeyeceği de şöyle açıklanabilmektedir; 1. Türkiye de Osmanlı gibi millet sistemi benzeri bir yapı olmadığı gibi, Türkiye nin laik yapısı da buna izin vermemektedir. 2. Türkiye sınırları içinde bugün çoğu yaşlı 2 bin Rum bulunmaktadır. Bütün nüfusa oranları ise ancak yüzbinde 3 tür. Osmanlı nın 1844 yılındaki, yüzde 38 lik oranıyla karşılaştırıldığında, Patrikhane ye böyle bir yetki vermenin anlamsız olacağı da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. 3. Patrik, Ortodoks aleminin eskiden olduğu gibi tek ve kabul edilir lideri değildir. Balkanlar da ve eski SSCB de yeni bağımsız Ortodoks patrikleri kurulmuştur. Eski patriklerden Moskova ve Kudüs, Fener Patrikhanesi ni üslerinde bir güç olarak kabul etmek istememektedir. 4. Patrik in cihan patriği sıfatının tamamlanması durumunda Yunanistan ın ve Rusya nın bu gücü kendi çıkarları için kullanmaya kalkacakları da aynı sebeplerden dolayı tutarsız bir iddia olarak görülmektedir. Patrikhane nin eşitler arası eşit veya cihan patrikhanesi olarak kabul edilmesi, Doğu Bizans ın başkenti olan İstanbul da olmasından kaynaklanmakta Patrikhane nin başka bir yere nakli halinde bu statüyü bir daha elde etmesi neredeyse imkansız hale gelmektedir. Patrikhanenin cihan patriği olabilmesi için, dünyadaki Ortodoks kiliselerinin katılımıyla, Sen Sinod Meclisi nin karar vermesi gerekmektedir 157. Bu maddelerin hiç biri ekümeniklik kavramını desteklememektedir. Patrikhanenin hedefi ekümeniklik kavramı ile tüzel kişilik kazanmaya çalışmaktadır. Bu kavram ile tüzel kişiliği bulunmadığından, sahip olamadığı İstanbul daki Rumlara ait okullar, hastaneler, vakıflar ve dernekler gibi kuruluşlara hak iddia edebilecek, hibe yöntemiyle elde ettiği taşınmaz mallarada yasal olarak sahip olabilecektir. Diğer hedefi ise ekümeniklik ile Laik Türkiye Cumhuriyeti nde ikinci bir Vatikan statüsüne kavuşma isteğidir. Ülkemizdeki yapılanmada konumu Müftü düzeyinde olan Rum Patriği nin başka ülkelerde devlet başkanı töreniyle karşılanıyor 157 Erhan Başyurt, Cihan Patriği Tartışması, Zaman, 27 Eylül 1995, s

86 olması bu isteğinin gerçekleştiğinin göstergesi olup, üzerinde durulması ve önlem alınması gereken önemli bir konudur Fener Rum Patrikhanesi ile Rus Ortodoks Patrikhanesi nin Otorite Sorunu İstanbul Rum Ortodoks Kilisesi daha 1054 tarihinde Roma dan ayrılırken Rum milliyetçiliği üzerine oturmuştur. Roma Hıristiyanlığı, Latin Katolik Kilisesi adını alırken, İstanbul, Rum Ortodoks Kilisesi adını almıştır. Bunun için İstanbul Kilisesi daima Helenizmi himaye etmiştir. Böylece, Slav ların ve Arap ların aleyhine dini bir milliyetçilik yapmıştır 158. İmparator Konstantin in İmparatorluğunun merkezini Bizans a (İstanbul a) naklettikten sonra, Roma daki Papalığa karşılık kurdurduğu ve nüfuz sahasını genişlettiği bu kilisenin, fetihten sonra itibarını kaybettiğini düşünen Rusya, Moskova dan, Üçüncü Roma olarak bahsetmeye başlamış, Rus Kilisesi de, Bizans Kilisesi nin unvanını kazanmak istemiştir. Bu nüfuz rekabeti hala devam etmektedir 159. XVII. Yüzyılda toplanan konsiller (1642 de Lassy de, 1666, 1667 de Moskova da, 1672 de Bethlehem de birer konsil toplanmıştır.) Ortodoks Kilisesi nin sakramental rolünü kabul etmişlerdir. Antakya ve İskenderiye Patrikleri nin de katıldıkları Moskova Konsili, Ortodoks Kilisesi ne hakim olan Rum egemenliğini aşma çabalarını ortaya koymuştur. Bugün Ortodoksluk hakkında ortaya konan en ciddi problemlerden biri evrensel kilisenin yapısı problemidir. Uzun zaman, kilise evrenselliği, genel patrikliğin etrafında birçok milletlerin Apostolik patriklerin anlaşması içinde ifade edilmiştir. Bunun için, İstanbul Patriği, konsillerde, Antakyalı, İskenderiyeli, Kudüslü patrikleri daima yanında görmek istemiştir. Bu konsillerin sonuncusu 1872 yılında İstanbul da toplanmıştır. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu nun zayıflaması, İstanbul Patrikliği nin de zayıflamasına sebep olmuştur. Hürriyetlerine kavuşan Balkan Milletleri Rus Kilisesi nin ve imparatorluğunun desteğiyle, bağımsız kiliseler haline gelmişlerdir. Neticede birbirine muhalif iki kiliseye ulaşılmıştır. Bunlardan biri geleneksel İstanbul Kilisesi dir. Ona göre evrensel kuruluşlar, gerçek 158 Mehmet Aydın, Fener Patrikhanesi ve Ortodoks Dünya, Zaman, 15 Mayıs 1994, s M. Süreyya Şahin, age., s

87 ayrıcalıklarla hazırlanmış bir cemaat merkezini ihtiva etmektedir. Diğeri ise, milliyetçilikten doğan Rus Ortodoks Kilisesi dir. Ona göre ise Ortodoksluk tamamen, bağımsız kiliselerin bir konfederasyonudur. XIX. Yüzyıldan itibaren Rus Kilisesi, kardeş kiliseler arasında birinci derecede rol oynamak için, bilhassa yeni kilise fikrini savunmuştur. İstanbul ile Moskova arasındaki bu kavga daima güncelliğini korumaktadır. İstanbul Fener Patriği olan Athinagoras, Ortodoks dünyanın dağınıklığını gidermek ve Ortodoks birliği kurmak için büyük mücadele vermiştir. Fakat Athinagoras daha çok Rumlar üzerindeki hukuki velayetini dile getirmiştir. Slav, Gürcü ve Arap Ortodokslar üzerinde bu velayetini kuramamıştır. Athinagoras a göre Ortodoks Birliği bir genel konsilden geçmektedir. Bunun için, 1961, 1963, 1964 te üçü Rodos ta, biri de 1968 de Cenevre yakınlarındaki Chambesy de olmak üzere dört Ortodoks Birliği Konferansı toplanmıştır. Fakat Moskova Patrikliği, İstanbul a öncelik veren bu konsilleri kabul etmeyerek kendi başına hareket etmeyi tercih etmiştir. Moskova Patrikliği, 1969 da cemaatini Katolikler e açarken ve 1970 te Amerika Bağımsız Ortodoks Kilisesi ni kurarken, bütün bunları kendi isteğiyle yapmıştır. Böylece de Rus Ortodoks Patrikliği, konsil öncesi gelişmeyi tanımamış, kendini tam bağımsız ilan ederek Ortodoks hareketin en önemli noktasında kendini görmüştür 160. Bartholomeos, patrik seçildiği zaman büyük bir rekabetle karşı karşıya kalmıştır. Sovyetler Birliği nin yıkılması ve Rusya Federasyonu nun kurulmasından sonra Moskova Patrikliği giderek güçlenmiştir ve tarihsel olarak eşitleri arasında birinci kabul edilen İstanbul Patrikliği ne rakip olmak iddiasındadır. Cemaati kalmayan ve Türkiye Devleti nin idaresi altında bulunan İstanbul Patrikliği nin işlevsel değil, simgesel bir değer ifade ettiğini ileri süren Moskova Patrikliği en büyük Ortodoks cemaate sahip olduğu gerekçesiyle makam sırasına göre kendi üstünlüğünü kabul ettirmek istemiştir. Sovyetler Birliği nden ayrılarak bağımsızlığını kazanan devletlerde bulunan büyük Ortodoks nüfus ve bu devletlerdeki kiliseler, Rusya nın yeni bir baskısı altına girmekten çekindikleri için Moskova Patrikliği nden çok İstanbul Patrikliği ne bağlanma eğilimi göstermiş bu durum iki kilise arasındaki sorunları daha da arttırmıştır. 160 Aydın, agg., s

88 Anlaşmazlık olan kiliselerden bir tanesi Ukrayna Kilisesi dir da Moskova ya bağlanana kadar Fener in yetki alanı içinde olan kilise, 1917 de Rus Kilisesi Rusya dışına taşınınca, 1930 da onu izlemiştir de Alman işgali sırasında tekrar Ukrayna da örgütlense de gövdenin büyük kısmı 1944 te yine ülke dışına çıkmıştır. ABD ve Kanada ya yerleşmiştir. Bu kilise, Ukrayna da kalan ve Moskova ya bağlanan kısımla bir daha ilişki kurmamıştır da Gorboçov döneminde kilise Ukrayna da güçlenmeye başlamıştır. Bu noktadan sonra da bağımsız olmak ya da Moskova ya bağlı olmak seçenekleri üzerinde tartışılmıştır. Kilisenin bağımsızlık isteyen ruhanilerinin, bunu Fener den talep etmeleri, Moskova yı çileden çıkarmıştır. Rus Patriği, Bartholomeos a sert bir mektup yazarak, onu kutsal kilise yasalarını çiğnemek ve faaliyetiyle Ortodoks dünyasını bölmek le suçlamış ve Ukrayna Kilisesi nin bağımsız statü kazanma girişimlerini cesaretlendirmemesini istemiştir. Fener, konuyu, Moskova ile ilişkilerini bozmamak için Rus Kilisesi nin bir iç sorunu kabul ettiğini açıklamıştır. Moskova da bağımsızlık isteyen metropolitleri, başta Kiev Metropoliti Filaret olmak üzere aforoz etmiştir. Buna rağmen başka bir ruhani otorite tarafından tanınmamış olsa da, Moskova ya bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi nin yanında bağımsız bir Ukrayna Kilisesi de oluşmuştur 161. Diğer kilise ise Estonya Kilisesi dir. Fener Patriği nin Estonya Ortodoks Kilisesi nin kendi yetki sınırları içinde bulunduğu iddiası sonucu ortaya çıkmıştır 162. Moskova Patriği Aleksios, Patrik Bartholomeos u Sovyetler Birliği nden ayrılan ülkelerdeki ulusal kiliseleri Rusya nın çatısı altından koparmak istemekle suçlanmıştır. Bu iddia bir provokasyon ve ihanet girişimi olarak yorumlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonunda Baltık ülkeleri Sovyet ordusunca işgal edilinceye kadar, Estonya Kilisesi özerktir ve İstanbul Rum Patrikhanesi ne bağlıdır. Stalin bu toprakları Sovyetlere katınca, Moskova Patrikhanesi de Estonya Kilisesi nin özerkliğini ortadan kaldırdığını, artık kendisinin bir dini bölgesi olduğunu açıklamıştır. Estonya 1991 de Sovyetler Birliği nden ayrılıp bağımsızlığını yeniden elde edince, Estonyalılar İstanbul Patrikhanesi ne başvurarak eski dini statülerinin devamını talep etmişlerdir. Ancak Estonya daki diğer büyük nüfus grubu Ruslar için bu kabul edilemez bir 161 Macar, age., s Necmi Güzeltuna, Fener Rus Patriklerin Post Kavgası Kızıştı, Yeni Şafak, 4 Nisan 1996, s

89 durumdur. Büyük kavgalar sonucunda iki ayrı kilisenin; Patrikhaneye bağlı özerk Estonya kilisesi ile Moskova ya bağlı bir Rus Kilisesi nin kuruluşu benimsenmiş ve uygulanmıştır 163. Fener Rum Patriği, Estonya nedeniyle, Moskova Patrikhanesi ile ilişkilerinin kötüleştiğini kabul etmiştir. Bunun üzerine ilişkileri normalleştirmek için bir heyet Moskova ya gitmiş, uzlaşma yolu bulunmuştur. Buna göre Estonya da Moskova ya bağlılığını sürdürmek isteyen cemaat bunu yerine getirebilecek, diğer cemaat ise Fener e bağlanacaktır. Estonya ya yaptığı ziyarette Bartholomeos, Moskova Patrikhanesi ne hitaben, kardeşimiz Rus Kilisesi anlamalı ki, zaman değişti, 1990 öncesinde değiliz, bunu anladıkları zaman aramızdaki işbirliği daha ilerleyecek demiştir. Moskova Patrikhanesi ise Estonya olayının daha sonra Ukrayna Kilisesi ni de Moskova dan koparmayı amaçlayan bir planın ilk adımı olduğu belirtilerek, hükümetini yardıma çağırmıştır. 164 Moskova Kilisesi, Estonya Kilisesi üzerindeki otoritesine meydan okuyuşun başarılı olması halinde, eski Sovyet bloğuna dahil kiliselerin üzerindeki otoritesinin daha geniş çapta zayıflamasına yol açılmasından korkmaktadır. Estonya lıların bağlanmak için yeniden Fener Patrikhanesi ni seçmelerinin anlamı, yalnızca bağımsızlık dönemini çağrıştırması değildir. Bu seçim, onları Rus milliyetçiliğinin kalesi olarak gördükleri Moskova Patrikhanesi nden uzaklaştırdığı oranda, bölgede, dini hoşgörü ve insana saygı şeklinde algılanan Batı nın tercih edilmesinin de bir göstergesidir. Ayrıca Estonya Hükümeti bunun AB üyeliğini kolaylaştıracak bir adım olduğunu da düşünmektedir. Patrikhane açısından ise bu, tarihin önemini kanıtlayacağı bir güç gösterisidir 165. Ekümenik tartışmalarında bunu Moskova ya karşı bir zafer olarak değerlendirmek mümkündür Ortodoks Kilisesi ve Vatikan Kilisesi ni Birleştirme Çabaları 1054 yılında Konstantinopel ve Roma Kiliseleri birbirlerinden kopmuş ve karşılıklı Aforoz suçlamaları ile yollarını ayırmışlardır 166. Bu süreç, 1894 te Papa tarafından yapılan ancak sonuçsuz kalan teşebbüse kadar devam etmiştir. Yine bir 163 Macar, age., s Güzeltuna, age., s Macar, age., s Aytunç Altındal, Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri, İstanbul: Alfa Yayınları, 2005, s

90 birleşme teşebbüsü 1962 yılında Papa Yohannes XXIII. zamanında olmuştur. Bu teşebbüs te Papa dan gelmiştir 167. Katolik, Ortodoks kiliseleri arasındaki yüzyıllardan beri devam eden sorunu çözmek isteyen Patrik Athinagoras, bu amaçla Papa VI. Paul ile görüşmek üzere 4 Ocak 1964 te emrindekilerle birlikte Armatör Onassis in emrine tahsis ettiği özel bir uçakla Kudüs e gitmiştir. 7 Ocak tarihinde ikinci bir toplantı daha yapılmış ve ortak bir bildiri sunularak, görüşme sona erdirilmiştir 168. Patriğin gitmeden önce İstanbul Valisi ni ziyareti sırasında yaptığı açıklama oldukça ilginçtir. Patrik, Vali nin şahsında Cumhurbaşkanı ve Başbakan a vedaya geldiğini belirterek konuşmasında, Ben Türk üm ve Türk vatanının hizmetindeyim demiştir. Gazetelere de Sayın Vali mize vedaya geldim. Vali den izin almadan hiçbir yere gitmiyorum. Hatta dua bile etmiyorum şeklinde bir açıklamada bulunarak yaptığı işlerin ne kadar birbirine zıt olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Patrik, kiliselerin birleştirilmesi amacıyla Kudüs e gitmek istemekle birlikte bu sorunun kolay çözülemeyeceğini Kiliselerin birleştirilmesi çok uzak ve kolay olmayan bir ihtimal sözleriyle ifade ederek bu konudaki ümitsizliğini belirtmiştir. Daha sonra Papa İstanbul a gelmiş ve bu ikinci buluşmada, 1054 yılında Papa Leon la Patrik Serularius un birbirlerine karşı aldıkları dinden çıkarma kararı kaldırılmıştır. Athinagoras ın bu girişimleri kendisinden sonra görev yapan patriklere de örnek olmuştur. Nitekim Athinagoras ın ölümünden sonra 16 Temmuz 1972 de patrik seçilen Dimitrios un patriklik döneminde de Katolik Kilisesi ile yakınlaşma adımları atılmıştır. Diğer bir buluşma 1975 yılı sonlarında Vatikan da gerçekleşmiştir 169. Bu buluşma bir dini tören sırasında meydana gelmiştir ve bundan böyle iyi niyetin göstergesi olarak Katolikler ve Ortodokslar dini törenlerde birer temsilci bulundurmayı kararlaştırmışlardır. Papa II. Jean Paul 28 Kasım 1979 da Türkiye ye üç günlük resmi ziyarette bulunmuş ve Fener Patriği I. Dimitrios ile iki defa görüşmüş, ayine katılmıştır. Ayinde Papa, iki kilisenin anlaşmazlığının çözümlenmesi yolundaki girişimler üzerinde ısrarla 167 Sofuoğlu, age., s Toker, age., s Sofuoğlu, age., s

91 durmuştur 170. Bu girişimler her hangi bir birleşmeyi sağlamamakla birlikte iki kilise arasında yakınlaşmanın meydana gelmesine neden olmuştur. Ancak Fener Rum Patrikleri nin bu tür girişimleri Ortodoks dünyasında özelliklede Yunan Kilisesi nde tepkiyle karşılanmış ve Vatikan ın Ortodokslara yönelik faaliyette bulunduğunu düşünen kiliseler bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapmak istemişlerdir. Bartholomeos da diğer halefleri gibi iki kilisenin, yani Batı ile Doğu Kiliseleri nin tekrar bir araya gelmesi ve dini bir birliğin kurulması için çaba göstermiştir. Bu kapsamda 29 Haziran 1995 te Vatikan daki Sen-Piyer (Aziz Petrus) Kilisesi nde Papa 2. Jean Paul ile ortaklaşa ayin merasimi yönetmiştir 171. Barholomeos yaşam öyküsünün anlatıldığı bir belgeselde Bir gün ekümenik Patrik, Roma daki Papa olabilir mi? sorusuna, Kiliseler birleşirse hiçbir engel kalmaz yanıtını vermiştir 172. Bartholomeos, Vatikan da temaslarda bulunduğunda, Papa 2. Jean Paul ü Türk Ortodoks Patrikhanesi nin kuruluş yıldönümü olan 30 Kasım 2004 tarihinde Türkiye ye davet etmiş Papa da bu ziyareti kabul ettiğini iletmiştir. Ancak, Papa nın sağlık sorunları nedeni ile bu ziyaret gerçekleşememiştir te Haçlı ordularının İstanbul u yağmalamaları sırasında 4 ve 5. yüzyıllarda Anadolu topraklarında yaşamış olan Aziz Yuhanna Krisostomo ve İlahiyatçı Yorgo ya ait kemik ve giysilerden oluşan kutsal emanetler ortadan kaybolmuş, Kutsal emanetler Vatikan ın ünlü Aziz Petrus Bazilikası nda ortaya çıkmıştır. İki Kilisenin yakınlaşması çerçevesinde, bu kutsal emanetlerin, 800 yıl aradan sonra İstanbul a iade edilme kararının verilmesi de tarihi bir gelişmedir. Kutsal emanetlerin iadesi için Aziz Petrus Bazilikası nda düzenlenen törende, konuşan Papa, Bartholomeos u Ekümenik Konstantinopoli Patriği olarak nitelendirmiştir. Papa bu konuşması ile Fener Rum Patrikhanesi nin Ekümenik isteklerine destek verirken, yüzyıllardır Hıristiyanlığı temsil konusundaki Katolik ve Ortodoks uzlaşmazlığının çözülmesine yönelikte bir adım daha atmıştır. Bartholomeos ise yaptığı konuşmada Bu olay sevgi, adalet ve barışın uzlaşı ve birleşme ruhu içinde bir araya geldikleri zaman, Mesih in kilisesi arasında çözümlenemeyecek bir sorun bulunmadığını göstermektedir. Eski yaraların sarılmasına 170 age., s Necmi Güzeltuna, Katolik-Ortodoks Yakınlaşması, Yeni Şafak, 1 Temmuz 1995, s Yıldırım, age., s

92 yönelik bir jest, hakikat ve sevgiye dayalı diyalogu sürdürmeye yönelik bir katkıdır. demiştir. Vatikan sözcüsü Joaquin Navarro-Vals konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Bu jest, XIII. yüzyıldaki haçlı seferleri esnasında kutsal emanetlerin Patrikhane den alınmış olmasıyla ilgili Papa tarafından özür dileme hadisesi değildir. Bu, Doğu ve Batı Kiliseleri arasında, kutsalda birleşme konusunda önemli bir gelişmedir demiştir 173. Bartholomeos, Vatikan Kilisesi ile yakınlaşma çabalarına Papa 2. Jean Paul ün ölümüyle yerine gelen, Papa 16. Benedikt i Ortodoks Kilisesi nin kuruluş yıldönümü olan 30 Kasım 2005 tarihinde Türkiye ye davet etmesiyle devam etmek istemiştir. Cumhurbaşkanı Sezer in bu daveti 2006 yılına çevirmesiyle gerçekleşmemiştir Patrikhane nin Dış Gezileri ve Ziyaretleri Patrik in statü olarak hak gördüğü ekümenikliğini tescil ettirmesi maksadıyla son yıllarda, artan dış gezileri ve ziyaretçi protokolünün yükseldiği gözlenmektedir. Lozan Antlaşması na, Anayasamıza, 3335 sayı ve tarihli yasaya göre, ayrıca 2908 Sayılı Dernekler Kanunu ve Türk Medeni Kanunu na göre kurulan, vakıfların faaliyetlerini düzenleyen tarih ve sayılı tüzüğe göre Bakanlar Kurulu nun izni olmadan uluslararası faaliyet göstermemesi gereken patrik, son yıllarda bunların tümünü çiğnemiştir yılında Athinagoras ın gidişinden sonra, Dimitrios, Fener Patriği olarak ilk defa 13 Kasım 1987 de, Atina yı ziyaret etmiş 174, ardından Polonya ya gitmiştir. Patrik Dimitrios, Aralık ta Kudüs ve İskenderiye Patrikhanelerini ziyaret etmiş ve 6 Aralık 1987 de Vatikan a giderek Papa yla buluşmuştur. Cumhurbaşkanı Özal 15 Aralık 1989 da Patrik i kabul etmiştir. Yunanistan bu görüşmeyi överek karşılarken emekli diplomat Çoşkun Kırca, bununla Türkiye Cumhuriyeti nin bir geleneğinin bir kere daha yıkıldığını, o güne kadar İstanbul Valisi ile muhatap olan Patrik in Cumhurbaşkanı tarafından kabulünden sonra, başka devlet başkanları ile görüşmesini Türkiye nin eleştiremeyeceğini yazmıştır Vatikan dan Fener e Jest, , Fener Patriği Ölümden Nasıl Döndü, Cumhuriyet, 3 Aralık 1987, s Köse, age., s

93 Patrik 1990 da ABD yi ziyaret etmiştir. Bu ABD ziyareti, Patrikhane açısından bir dönüm noktasıdır. Tarihte ilk defa bir Fener Patriği ABD yi ziyaret etmiştir. Üst düzey devlet Başkanı protokolü ile ağırlanan Patrik, Başkan Bush ve ABD nin üst düzey görevlileri ve BM Genel Sekreteri Perez De Cuellar ile görüşmüştür. Bush Patrik e; Bugün evrensel ufkunuzu, yani umudu getirdiniz. Bu 250 milyon ruhani çocuğunuzun ki çoğu dini baskılar altında hayatlarını geçirdi hepimizin umududur. Burada insanların umudunun yükselişini kutluyoruz, özellikle sizi Doğu Avrupa da dinleyen o insanların 176 diyerek, Doğu Avrupa ve SSCB deki Ortodokslara mesaj vermiştir. Bu mesajın ABD nin Fener Rum Patrikhanesi nin konumunu güçlendirerek Ortodoksların tek hamisi yapma politikası içerisinde değerlendirilmesi gerekir. ABD böylece Ortodoks dünyasını tek bir kişi kontrolü altına alabilecek ve politikasını uyguluyabilecektir. ABD den dönen Dimitrios, 21 Eylül 1990 da ruhani açıdan kendisine bağlı Aynaroz a gitmiştir 177. Dimitrios, 1963 ten sonra Aynoroz a giden ilk patrik olmuştur. Dimitrios un 3 Ekim 1991 de 77 yaşında ölümünden sonra, 22 Ekim 1991 de Patrik seçilen Kadıköy Metropoliti Bartholomeos un dönemi, Patrikhanenin hızla dışa açıldığı çok hareketli bir dönem olmuştur 178. Bartholomeos, seçildikten sonra üç buçuk yıl içinde, Moskova dan Etiyopya ya, İngiltere den Japonya ya kadar 23 ülkeyi ziyaret etmiştir. Bu yoğun trafikle ilgili gerekçesini özetle şöyle ifade etmektedir: Ben modern bir insanım. Eski çağlardaki gibi manastıra kapanıp bütün gün dua mı edeyim? Barış için, dini mesajlar vermek için temaslar yapıyorum. Bartholomeos, bir din adamından çok bir diplomat ya da devlet adamı gibi uluslararası toplantılardan Vatikan la diyalog a kadar bir dizi siyasi faaliyetin merkezinde yer almıştır. ABD Başkanları ndan İngiltere Prensi ne kadar gittiği her yerde Bizans İmparatorluğu nun dini lideri, devlet başkanı, ekümenik patrik olarak karşılanmıştır. Bazı toplantılarda kendisini karşılayanların elinde Bizans bayrağı da vardır Şebnem Atiyas, Fener Patriği nden Geri Adım, Cumhuriyet, 14 Temmuz 1990, s Köse, age., s Toker, age., s Yıldırım, age., s

94 Bartholomeos, 1992 den beri her iki yılda bir, İstanbul a bağlı kiliselerin temsilcileriyle, Fener de toplanmakta, toplantıda Bizans ilahileri okunmaktadır. Kiliselerin sorunlarını görüşüldüğü bu toplantılarla, Patrikhane nin ekümenikliği de kabul edilmiş olmaktadır. Bartholomeos, 3 8 Haziran 1992 de de kendisine bağlı olan Aynaroz ve Girit adalarını ziyaret etmiştir 180. Fener Rum Ortodoks Kilisesi nin dünya Ortodokslarının yeniden merkezi durumuna kavuşturulması için bu yönde sürdürülen çabalar çerçevesinde Ekim 1992 de İngiltere Cartebury Başpiskoposu George Carey İstanbul a gelmiştir 181. İstanbul Rum Fener Patriği Bartholomeos, Kasım 1992 de Girit e yaptığı gezide, devlet töreniyle karşılanmıştır 182. Törene Yunanistan Başbakanı Konstantin Miçotakis, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yannis Verivakis ve ülkenin dört bir yanından yüzlerce din adamı katılmıştır. Dini görevi nedeni ile bu ziyareti yapan Bartholomeos un üst düzey sivil yetkililerinde karşılaması ilgi çekiçidir. Bartholomeos, 4 23 Kasım 1992 de Mısır ve Suriye yi ziyaret etmiştir Fener Patriği 1993 yılında, Mayıs ta Belçika ya, Temmuz da Rusya ya, 5 18 Ağustos ta Sırbistan ve Romanya ya, Ağustos ta İsveç e, 8 12 Eylül de Bulgaristan a, Ekim Almanya ya ve 9 13 Kasım da Galler e ziyaretler yapmıştır Nisan 1994 te Avrupa Parlamenterler Birliği nde konuşma yapması için çağrıda bulunulmuş ve patrik de bu söz konusu çağrıyı kabul etmiştir. Bartholomeos Strazburg ta devlet başkanı gibi karşılanmış ve kendisi evrensel Konstantinopol Patriği sıfatıyla takdim edilmiştir. Patrik dini giysisi içinde parlamentoda konuşma yapmıştır Mayıs 1994 te Gürcistan, Ekim 1994 te Onikiadalar ve Midilli yi ve 4 Kasım 1994 te de İtalya yı ziyaret etmiştir 185. Avrupa Parlementosu düzenlemiş olduğu bu protokol ile Patriğe devlet başkanı gibi davranması ile Ekümenikliğini bir kez daha tescil ederek Türkiye ye bir mesaj verdiği açıktır. 180 Ahmet Gezer, Bartholomeos, Papa Statüsü Peşinde, Zaman, 1 Temmuz 1995, s Başpiskopas a Devlet Başkanı Ağırlaması, Zaman, 14 Ekim 1992, s Stelyo Berberakis, Patrik e Devlet Töreni, Hürriyet, 11 Kasım 1992, s Gezer, agg., s Sofuoğlu, age., s Gezer, agg., s

95 Fener Patriği uluslararası bir nitelik kazanma ve tanınma arayışında ziyaretleri çerçevesinde Kasım 1994 te Benelux ülkelerini kapsayan ziyareti çerçevesinde bulunduğu Belçika da devlet başkanı gibi ağırlanarak, sıkı güvenlik önlemleri ile korunmuştur. Patrik Belçika Kralı Albert ve AB Komisyonu Başkanı Jacgues Delors ile de görüşmüştür 186. Amerika ve Avrupa ülkelerinin yanı sıra Yunanistan da Patrikhane nin faaliyetlerini yakından takip etmekte ve Patrikhane konusunda Türkiye ye üzerinde baskı yapmaya çalışmaktadır. Örneğin 10 Haziran 1994 te NATO Konseyi toplantısına katılan Yunanistan Dışişleri Bakanı Karalos Papulyos Türkiye Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin e Patrikhane nin güvenliğinden kaygı duyduğunu ve Patrikhane için özel bir konum tanınması gerektiğini belirtmiştir. Aynı günlerde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Stephan Oxman ile Yunan Dışişleri Bakanı Papulyus Patrik Bartholomeos u ziyaret etmiştir yılında ise Ocak ta Etiyopya ya, 3 13 Nisan da Japonya ve Güney Kore ye, 30 Nisan da İngiltere ye 9 15 Mayıs ta İsrail e ve 27 Mayıs 5 Haziran da ise Finlandiya ve Norveç e ziyaret yapmıştır 188. Uzak Doğu daki küçük cemaatlerin bir merkezden koordinasyonunu sağlayabilmek için Patrik Hong Kong da Kasım 1996 da bir metropolitlik açmıştır 189. Amerikan Ortodoks Başpiskoposluğu nun 75 inci Kuruluş Yıldönümü kutlamalarına katılmak için ABD ye giden Patrik Bartholomeos, Clinton ve Yardımcısı Al Gore, Temsilciler Meclisi Başkanı Gingrich ve Dışişleri Bakanı Albrigt ile görüşmüştür 190. ABD Başkanı Bill Clinton da eşi Hillary ve kızı Chalsea ile Fener Rum Patriği Bartholomeos u ziyaret etmiştir. Başkan Clinton, Bartholomeos un makamında yaklaşık 25 dakika görüşmüştür 191. ABD Dışişleri Bakanı Madeline Albriht ın da hazır bulunduğu, Clinton un ziyaretinden önce, Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis ve eşi ile Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu da patrikhaneyi ziyaret etmesi Patrik üzerindeki şüpheleri bir kez daha arttırmıştır. 186 Bartholomeos Devlet Başkanı Gibi, Zaman, 13 Kasım 1994, s Sofuoğlu, age., s Ahmet Gezer, Bartholomeos, Papa Statüsü Peşinde, Zaman, 1 Temmuz 1995, s Köse, age., s Fuat Kozluklu, Patrik e Büyük İtibar, Cumhuriyet, 21 Ekim 1997, s Aziz İlgazi, Patrikhane ye Büyük İlgi, Türkiye, 18 Kasım 1999, s

96 Daha sonra Fener Rum Patriği Bartholomeos u ziyaret eden Yunanistan Genelkurmay Başkanı Paragioudakis, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Yunan halkı ve silahlı kuvvetlerinin büyük çoğunluğunun Ortodoks olduğunu, Patrik Bartholomeos a Yunan ordusu ve halkının saygılarını sunmak için geldiklerini söylemiştir 192. Patrikhane 2000 yılını Hıristiyan alemi açısından kutsal sayılan yerlerden olan İznik teki Ayasofya Müzesi nde yapılacak Noel ayin i ile kapatmıştır 193. Değişik ülkelerden gelen 15 Ortodoks patriğinin katılımıyla yapılan törende Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Gregory Niotis de hazır bulunmuştur. İskenderiye, Suriye, Sırbistan, Romanya, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Polonya, Arnavutluk, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya ve Estonya dan gelen patriklerin de katıldığı töreni Fener Rum Patrikhanesi Patriği Bartholomeos yönetmiştir. Törene ABD, Yunanistan, Romanya, Finlandiya, Yugoslavya, İngiltere, Hollanda, Ukrayna konsolosları ve Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II ile çeşitli ülkelerden gelen din adamları ve akademisyenler katılmıştır 194. Bartholomeos faaliyetlerini ve gezilerini sürdürürken İslam ülkelerini de ihmal etmemiştir. Bu amaçla Kültür Bakanı Ahmet Mescit Camei nin davetlisi olarak Ocak 2002 de 4 günlük resmi bir ziyaret için İran a gitmiş ve 12 Ocak 2002 de İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi ile bir araya gelmiştir. Fener Rum Patriği Bartholomeos, İran daki Rum Ortodoks cemaati kilisesini ziyaret etmiştir. Kültürler ve dinler arası uyum çalışmaları nedeniyle Cumhurbaşkanı Hatemi ye teşekkür eden Bartholomeos, 11 Eylül olaylarından sonra dinler arası hoşgörüye daha fazla ihtiyaç duyulduğu belirtmiştir. Hatemi ise görüşmede, insanların çektikleri acıların maneviyat eksikliğinden kaynaklandığını ifade ederek, insanlar için barış dolu yoksulluktan ve adaletsizlikten uzak bir dünya umudunu dile getirmiştir 195. İran Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmesi bir kez daha Patriğin devlet başkanı statüsünde olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Patrik böylece Türkiye ye bir kez daha mesaj vermiştir. Patrik İran dan sonra ABD den gelen özel uçak ile ABD deki Ortodoks Başpiskoposluğu nun kuruluşunun 80 inci yıldönümü kutlamalarına katılmak amacıyla, Amerika ya gitmiş ve devlet başkanı gibi karşılanmıştır. Bartholomeos 5 Mart Bartholomeos a Ziyaret, Hürriyet, 14 Eylül 2000, s İznik te Tarihi Buluşma, Hürriyet, 26 Aralık 2000, s Süleyman Arat, Büyük Zirve, Hürriyet, 26 Aralık 2000, s Bartholomeos, Hatemi İle Görüştü, , 84

97 tarihinde Beyaz Saray da ABD Başkanı George Bush ile görüşmüştür. Fener Rum Patriği Bartholomeos, Başkan Bush ile neler konuşacaksınız? sorusu üzerine, Dinler arası diyalog, barışın sağlanmasında dinin rolü ve katkısı, din özgürlüğü ve insan gibi hepimizi ilgilendiren konuları ele alacağız. Bir başka soruya da Maalesef Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması için Ankara yı ikna etmeyi daha başaramadık. Okulun yeniden açılması Ankara nın çıkarlarına aykırı değildir. Demokrasi, insan hakları ve din hürriyeti bu okulun açılmasını gerektirmektedir. Biz yine iyimseriz 196 demiştir. Patrik dış gezilerini daha da ileri götürerek, Yunanistan ın isteği ile ekümeniklik sıfatının uluslararası alanda tanınması için Küba yı ziyaret etmiştir 197. Bartholomeos un Yunan yardımıyla yaptığı Küba ziyareti, Atina da Rum Patriğin Evrensel olma çabalarına katkı olarak değerlendirilmiştir. Yunan Hükümeti Bartholomeos un Küba ya gitmesini sağlayarak, Fener Rum Patrikhanesi nin uluslararası alanda tanınmasını ve böylece Patriğin evrenselleşmesini sağlarken, bir yandan da Patrikhane üzerindeki gücünü pekiştirmek istemiştir. ABD Başkanı Bush Türkiye ziyaretinde, İstanbul daki temaslarına dini liderlerle görüşerek başlamıştır. Dini mozaiğin Türkiye nin en büyük zenginliği olduğunu belirten Bush, dini liderlerin kendisine vakit ayırmasından dolayı onur duyduğunu da sözlerine eklemiştir. Görüşmenin ardından Fener Rum Patrikhanesi nde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Patrik Bartholomeos, Bush un Dini mozaik çok önemlidir. Bunun sürebilmesi için bütün dinlerin kendi din adamlarını yetiştirebilmesi lazım 198 dediğini söyleyerek Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması için bir kez daha girişimde bulunmuştur. Almanya Federal Meclisi İttifak 90/Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, Türkiye ziyaretinde Ankara da hükümet yetkilileriyle görüştükten sonra, beraberindeki heyet ile Fener Rum Patrikhanesi ni ziyaret etmişlerdir 199. Roth, burada basın mensuplarına ziyaretlerine ilişkin yaptığı açıklamada, Biz reformların ne kadarının hayata geçirilip geçirilmediğini incelemeye geldik. Biz nerelerde ışık görünüyor, nerelerde karanlık noktalar var, onları tespit etmeye geldik. Şunu söyleyebilirim ki; ışık gördük ki buradayız. Azınlık konusu gibi bazı konularda hala sorunlar yaşanıyor 196 Faik Kaptan, ABD den Özel Uçak Geldi, Hürriyet, 5 Mart 2002, s Ekümenlik Atağı, Hürriyet, 23 Ocak 2004, s Türkiye nin Siyaseti Laik İnancı Güçlü, Sabah, 28 Haziran 2004, s Roth: Karanlığı ve Işığı Görmeye Geldik, Sabah, 4 Kasım 2004, s

98 açıklamasıyla Patriğin Türkiye yi şikâyet ettiği, Türkiye den istekleri konusunda da destek istediği ortaya çıkmıştır. ABD nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ın 2004 yılı Aralık ayı içerisinde Rum Ortodoks cemaatinin liderlerine verdiği resepsiyona 200, Fener Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos un (Bartholomeos un kullandığı tam unvan Tanrı nın rızasıyla Konstantinopolis, Yeni Roma Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik) ekümenik ünvanı ile çağrılması Türkiye de rahatsızlık yaratmış ve davet Türk Hükümet yetkilileri tarafından boykot edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher Türk boykotunu not ettiklerini belirterek kendilerinin evrensel sıfatını tanımasını Patrik i hem Türkiye içinde hem de dışında birçok kişinin lideri sayıyoruz. sözleriyle açıklamıştır 201. Resepsiyon krizi Türkiye gündemine oturmuş ve büyük tepki uyandırmıştır. ABD nin Patrikhane nin evrenselliğini desteklediğini ve Lozan Antlaşması nı da imzalamamakla tanımadığının önemli bir göstergesidir. Makedonya Cumhuriyeti Başbakanı Vlado Buçkovski, Fener Rum Patriği Bartholomeos u ziyaret etmiştir. Bartholomeos Buçkovski ye Makedonya nın AB ye dahil olmak amacıyla başlattığı çalışmaların başarılı olması ve bir an evvel AB camiasına dahil edilmesi için dua ettiklerini dile getirmiş, Türkiye nin de bu camiaya en kısa zamanda takdim edilmesi için de dualar ettik demiştir 202. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder in Türkiye ziyareti Alman basınında geniş yer almış, Der Tagesspiegel Türkiye nin, dini özgürlükler dışında, Avrupa normlarının uygulanmasından bu denli uzak olduğu başka bir konu neredeyse yok yorumunu yapmıştır. Patrikhane nin tüm dünyadaki 330 milyon Ortodoks Hıristiyan ının dini merkezi olduğunu belirterek Ancak futbol kulüplerinden daha az hakka sahip demiştir. Gazete, Türkiye nin AB ye girebilmesi için din ile devlet arasındaki ilişkileri yeniden düzenlemek zorunda olduğunu da savunmuştur. Fener Rum Patriği nin, bilerek Türkiye yi güç durumda bırakan başka bir girişimi ise, Papa 16. Benedikt i 2005 yılı içinde Türkiye ye resmi ziyaret için davet etmesidir. Devlet Başkanı statüsünde olan Papa nın bu daveti kabul etmesi durumunda 200 Ekümenik Sıfatı Tartışması Yeniden, Sabah, 2 Aralık 2004, s Yasemin Çongar, Amerika Not Etmiş, Milliyet, 4 Aralık 2004, s Ali Özlüer, Makedon Liderden Patriğe Ziyaret, Sabah, 17 Mart 2005, s

99 Patrik, ekümenikliğini bir kez daha tescil ettirmiş olacaktır. Bu girişim Cumhurbaşkanı Sezer in Papa yı 2006 yılında Türkiye ye davet edilmesi ile engellemiştir. Türkiye nin olası ziyaret için 2006 yılını uygun görmesi, başta İtalyan basını olmak üzere Avrupa basınında tepkiyle karşılanmıştır. Patrik bu daveti ile Türkiye yi Katolik dünyası ile karşı karşıya getirmiştir. Başbakan vekili Mehmet Ali Şahin, Fener Rum Patriği Bartholomeos un Papa 16. Benediktus u Ortodoks Kilisesi nin her yıl geleneksel olarak 30 Kasım da kutladığı Aziz Andreas Yortusu na iştirak etmek üzere İstanbul a davet etmesini uygun bulmadıklarını söylemiştir 203. Bartholomeos çok sık olan yurt dışı gezilerini kamuoyundan gelecek tepkileri azaltmak için iadeyi ziyaret maskesi altında gerçekleştirmektedir. Dış gezilerinin ve ziyaretçi kabullerinin gerçek amacı Patrikhane nin etkinliklerine siyasal ve uluslararası boyut kazandırma yönündeki çabalarına destek aramaktır. Bartholomeos gittiği ülkelerde bu desteği alarak sadece dini liderlerle değil Devlet Başkanları ve Hükümet yetkilileri ve siyasal liderlerle de görüşmeler yapmıştır. Ekümeniklik iddiaları çerçevesinde Ortodoksların lideri olmaya çalışan Bartholomeos, böylece dünya Ortodokslarını, Vatikan gibi Fener Patrikhanesi nin çatısı altında toplayabilecektir Çevre Toplantıları Çevre ve Vahiy Sempozyumu (23 Eylül 1995) Patrikhane çevre toplantılarını ilk olarak 1990 da Girit te bir tarafı Yunan kökenli olan Edinburgh Dükü Prens Philip in yaptığı açılış konuşmasıyla başlatmıştır. Patrik Dimitrios Kilise takviminde yılbaşı olan 1 Eylül ü çevre günü ilan etmiştir. Bu tarihten sonra hemen her yıl Heybeliada da Ruhban Okulu nda çevre toplantıları sürdürülmeye çalışılmıştır. Prens Philip 31 Mayıs 1992 de Patrik Bartholomeos u bu etkinlikler çerçevesinde ziyaret etmiştir. Patrik Bartholomeos, hem patrikhanenin varlığını gündemde tutmak hem de ekümenikliğini hatırlatmak için seminerler tertiplemiştir. Fener Patrikhanesi, dünyada 203 Patrik in Papa Daveti Uygunsuz, Sezer in Daveti İse Kendi Takdiri, Vatan, 18 Eylül 2005, s

100 giderek yayılan çevrecilik hareketleri ile bir bağlantı kurarak bir popülarite sağlamıştır te Fener Patrikhanesi, İstanbul da tüm Ortodoks ruhanilerinin de katıldığı Dünya Barışına Katkı amacıyla bir toplantı düzenlemiştir. Patrikhanenin bu girişimi basının da olağanüstü yaklaşımıyla, dünya kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır. Bu hava içerisinde toplantıya Diyanet İşleri Başkanımız M. Nuri Yılmaz da katılmıştır. Toplantının sonunda, patriğin gerçek niyeti ortaya çıkmıştır. Toplantı İstanbul da olmasına rağmen, Patrik Dimitri Bartholomeos un ısrarıyla Sonuç Bildirisi nde İstanbul kelimesi kullanılmamıştır. Konstantinopolis ismi de verilemeyeceğinden, bildiri Boğaziçi Deklarasyonu ismiyle yayınlanmıştır. Hazırlanan İngilizce metinde ise Bartholomeos için Ekümenik Patrik ünvanı kullanılmıştır. İstanbul daki ilk toplantı amacına ulaşmış, Patrikhane nin ekümenikliği tescil ettirilmiştir. Ekümenik Patrik ifadesinin uluslararası seminer, sempozum ve yazışmalarda kullanılması Türkiye için sakıncalıdır. Bu ifade Lozan a da aykırıdır. Patrikhane nin görevi sadece Rum vatandaşlarımızın dini ibadetleri ile sınırlıdır. Aynı zamanta T.C. Anayasası na da aykırıdır. Laik bir hukuk devleti içerisinde evrensellik iddia eden bir dini kuruluş kabul edilemez. Patrikhane nin neden çevreyle ilgilendiğine ilişkin sorulara Patrik Bartholomeos çevre sorunu aynı zamanda teolojik bir sorundur. şeklinde yanıt vermektedir. Her ne kadar çevre de teolojik bir sorundur dense de bu seminerlerin sonucu olarak yukarıdaki kaygıların gözetildiği söylenebilmektedir. Vahiy ve Çevre Sempozyumu Eylül 1995 te Ege de gerçekleştirilerek Patmos da sonuçlandırılmıştır. Tören günü Patmos Adası, Doğu Roma ve Yunanistan bayraklarıyla donatılmıştır. Patriği Patmos Adası na götüren Yunanistan ın sağladığı Aleksandros1 (İskender) adlı yat, Çanakkale Boğazı ndan çıktıktan sonra iki Yunanistan savaş gemisince karşılanmış ve törenin yapılacağı adaya dek kendisine eşlik edilmiştir. Patrik, devlet başkanı protokolüyle karşılanmış, 21 pare top atılmış, Yunan marşı çalınmış ve bir Korgeneralin eşlik ettiği askeri kıtayı teftişi sırasında, askerleri selamlarken, elindeki haçı havaya kaldırarak onları kutsamıştır Köse, age., s Ferai Tunç, Patriğe Devlet Töreni, Hürriyet, 24 Eylül 1995, s

101 O günün parasıyla 200 milyar liraya mal olan Patmos Adası ndaki Çevre toplantısını, Yunan Bakanlar Birliği finansa etmiştir 206. Toplantıya ABD Başkanı Clinton un çevreden sorumlu Yardımcısı Timoty Worth ile İngiltere Prensi Philip başta olmak üzere birçok devlet ve siyaset adamının yanı sıra, Türkiye den de bazı iş adamları ve Profesörler katılmıştır 207. Bu toplantının adı Vahiy ve Çevre Sempozyumu olduğu halde, toplantının seyri ve Sonuç Bildirgesi tamamen Patrikhane nin ekümeniklik statüsünü tescil ettirmeye çalışmaktadır 208. Bu durum Türkiye de tepkiyle karşılanmış ve daha önce toplantıya katılacağını açıklayan Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz toplantıya katılmamıştır. Toplantıda yapılan açıklama, sadece Ankara da değil Moskova da da tepkiyle karşılanmıştır 209. Sonuç bildirgesi bu sefer açık olarak Ekümenik Konstantinople Patriği imza ve ünvanıyla yayınlanmıştır. Patrik böylece Dünya Barışına Katkı amacıyla düzenlediği toplantıda kullanamadığı ünvanını bu toplantıda açıkça ilan etmiştir Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu (20 28 Eylül 1997) Fener Patrikhanesi nin Ortodoks dünyasının manevi lideri olduğunu dünya kamuoyuna adeta tescil ettirmek için, son derece ince hesaplar yapılarak düzenlenen bir başka sempozyumdur 210. Karadeniz e kıyısı olan 6 ülkenin limanlarında yapılan ve Selanik te sona eren 1,5 milyon dolarlık Karadeniz konferanslar dizisi işte bu girişimin ikincisidir ve bu kez Din, Bilim ve Çevre adını almıştır. Sempozyum, Girit li bir armatöre ait olan Yunanistan bandıralı Elefterios Venizelos Gemisi nde gerçekleşmiş ve ilk durak olarak Trabzon Limanı seçilmiştir. 20 Eylül 1997 de başlayan Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu, 28 Eylül 1997 ye kadar devam etmiş ve Batum, Novorossisk, Yalta, Odessa, Köstence, Varna, İstanbul ve Selanik limanlarında birer oturum gerçekleştirilmiştir. Bu limanların hepsi Pontuslu Rumların göç ettiği bölgelerdir. Venizelos Gemisi nde Karadeniz 206 Yıldırım, age., s Patriğin Cihan Rüyası, Zaman, 25 Eylül 1995, s Erhan Başyurt, Cihan Patriği Tartışması, Zaman, 27 Eylül 1995, s Toker, age., s Mehmet Çelik, age., s

102 Bölgesi nden Pontus diye bahsedilen bir tarihi haritanın da dağıtılması sempozyumun gerçek amacını açıkça ortaya koymaktadır. Sempozyum, Avrupa Birliği nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu nun Başkanı Jacques Santer ve Fener Rum Patriği Bartholomeos nun himayesini sağlamıştır. Avrupa Komisyonu nun yanı sıra, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Yunanistan Ticaret Bankası nın da desteğini alan sempozyumda 300 ün üzerinde katılımcı ve 107 gazeteci yer almıştır 211. Bu sempozyuma ısrarlı davetlere ve hatta baskılara rağmen Vatikan temsilci göndermemiş, Rus Patriği Alexiy II de katılmadığı gibi, temsilci de göndermemiştir. Fener Patriği nin görüşme isteğini de ancak kendi makamında Bartholomeos u kabul ederek yerine getirmiştir. Bu durum Fener Patriği nin Ortodoks dünyasının ruhani lideri olduğu iddiasına, Rus Patriğin tepkisi olarak yorumlanmıştır 212. Görüşmede; ikili ilişkiler, Ortodokslar arası işbirliği ve Pan-Ortodoks birliğinin yanı sıra Heterodoksi (Kilisenin koyduğu kurallara muhalefet) problemleri üzerinde durulacağı belirtmiştir. Sempozyum için Kosta Karras, Eleftherios Venizelos adlı gemisini, Rahmi Koç da özel uçağını tahsis etmiştir. THY katılımcılara yarı fiyat uygulamıştır. Venizelos gemisinin İstanbul ve Trabzon limanlarında ödemesi gereken 100 bin dolar Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel in talimatıyla alınmamıştır 213. Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol ise, çevre gezisinin ABD nin tezgahı olduğunu belirterek, Bazı devlet görevlileri ve siyaset adamları ile Fener Patrikhanesi nin bölücü ve irticai faaliyetlerinin içinde olduklarını söylemiştir. Erenerol, Bartholomeos un ekümeniklik iddiasıyla bir devlet kurmak istediğini de ifade etmiştir. Sempozyumun sonuç bölümü de ilginç gelişmelere sahne olmuştur. Karadeniz le hiçbir ilgisi olmayan Selanik, böyle bir sempozyumda çok önemli olaylara ev sahipliği yapmıştır. Sempozyumun sonuç bildirisinin okunduğu Selanik Üniversitesi Filozofi Okulu nun konferans salonunda, Fener Patriği Bartholomeos un arkasında Gürcistan, Romanya ve Bulgaristan patrikleri yer alırken, bölünmüş durumdaki Ukrayna Patrikliği nden kimse bulunmamıştır. Ortodoks dünyasındaki hiyerarşide 211 Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu (20 28 Eylül 1997), Çelik, age., s Yıldırım, age., s

103 Atina Başpiskoposluğu ile çok alt sıralarda yer alan Yunanistan, 35 yıl aradan sonra ilk kez Selanik e gelen bir Fener Rum Patriği ni devlet töreni ile karşılayarak, Patrikhane nin Ortodoks dünyasına yönelik projesine destek vermiştir. Yunanistan Cumhurbaşkanı Stefanopulos, Selanik teki devlet töreninde, iki yıl önce İngiltere Prensi Philip in kullandığı sözlerin bir benzerini konuşmuş; Ortodoks Kilisesi nin günümüzün dünyevi sorunları ile de ilgilendiğini ispat ediyorsunuz. demiştir 214. Sempozyuma katılanlar, 28 Eylül 1997 günü öğleden sonra saat 14 te, Selanik te Doğu Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş olan Ayios Dimitrios Kilisesi nde yapılan dinsel törene de katılmışlardır. Patrik Bartholomeos nun yönettiği dinsel törende Selanik Kilisesi nin Başpapazı Hz. İsa nın tutsak İstanbul u Türk işgalcilerin ellerinden kurtarması için dua ederek Doğu Roma İmparatorluğu nun merkezi olan İstanbul daki Patriklikte gerçekleştirilemeyen bu törenin Doğu Roma İmparatorluğu nun ikinci başkenti olan Selanik te yapılmasının büyük anlam taşıdığını belirtmiştir. Bartholomeos dinsel töreni, üzerinde çift başlı Doğu Roma kartalı bulunan altın kaplamalı bir tahttan yönetmiştir. Patriğin tahtının iki yanında bulunan yine üzerinde Doğu Roma İmparatorluğu nun simgeleriyle süslenmiş tahtlardaysa Bulgaristan, Sırbistan ve öbür kimi Balkan ülkelerinin Başpapazları oturmuştur. Kilisede yaratılan görüntü, Ortodoks Doğu Roma İmparatorluğu ve ona bağlı Balkan ülkelerindeki eyaletlerinin başında bulunan kilise temsilcilerinin bir araya gelişleri biçimindedir 215. Törende yapılanlar yıkılan Bizans İmparatorluğu nun Fener Rum Patrikhanesi nin içinde yaşatılmaya çalışıldığının göstergesi olarak düşünülebilmektedir. İstanbul Fener Ortodoks Rum Patrikhanesi nin, Hz.İsa nın doğumunun, 2000 inci yılı kutlamaları nedeniyle düzenlediği, Dünyanın ve İnsanın Yaradılışı 2000 Yılının Etki ve Sorunları konulu uluslararası konferans 28 Ağustos 2 Eylül 2000 tarihleri arasında yapılmıştır. Toplantıya, Yunanistan, Fransa, ABD, İngiltere, Almanya ve Türkiye den 150 ye yakın din adamı ve tıpçı katılmıştır Atatürk ün Tanımlamasıyla Bir Fesat ve İhanet Odağı Olan Fener Rum Patrikliği ve Etkinlikleri, , Cahit Akyol ve Tamer Yüksel, Patrikhaneden Din Konferansı, Hürriyet, 29 Ağustos 2000, s

104 Patrikhane Binalarını Genişletme ve Kiliselerini Onarma Faaliyetleri Patrikhane 21 Eylül 1941 de elektrik kontağından çıkan büyük bir yangın geçirmiş ve tarihi büyük ahşap binasını kaybetmiştir de Patrikhane binası için yapılan yeniden inşa izni başvurusu ise reddedilmiştir yılında başbakan sıfatıyla Hindistan ı ziyaret eden Turgut Özal ı orada bulup görüşen eski ABD Başkanı Jimmy Carter, Özal dan Fener Patrikhanesi nin bina genişletme amacıyla yaptıracağı inşaata engel olunmamasını istemiştir. Özal bu ricayı yerine getirmiştir 218. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklı Yüksek Kurulu nun 1768/ ile 2294/ sayılı ve tarihli kararıyla Patrikhane binasının iç değişikliklerle ihyası uygun görülmüştür. Ancak bu arada ilginç bir durum saptanarak, tapu kayıtlarında Patrikhane gayrimenkulünün malik hanesinin boş olduğu anlaşılmıştır. Belediyenin 8 Nisan 1987 tarih ve 87/3313 sayılı kararıyla Patrikhane ye inşaat ruhsatı verilmiş, böylece metrekare sahada, 4 dev blok inşa edilmiştir. Kuzey ve Güney Başpiskoposu İakovos, Patrikhane nin yeniden inşa edilmesi durumunda ABD Kongresi nin Ermenilerle ilgili soykırım tasarısını önlemeye çalışacağız demiştir. İznin verilmesinden kısa bir süre önce de basında küçük bir haber yer almıştır: İakovas son zamanlarda, ABD deki Ermeni lobisine karşı tavır almış, Ermeni soykırımı ile ilgili Amerikan Kongresi görüşmelerinde destekleyici hiçbir gayret göstermemiştir. Ermeni Katholikosu Vasken in ABD ziyaretinde, onunla görüşmekten kaçınmış, bu nedenle de Ermeni lobisini kızdırmıştır. Yeni bina, 17 Aralık 1989 da büyük bir törenle açılmıştır. İnşaatın masraflarını ünlü Yunan sanayici Panayiotis Angelopulos karşılamıştır. Daha sonra, Onassis Vakfı, bu konuda gösterdiği çabalar için Carter a 1991 Aristoteles ödülünü vermiştir 219. ABD nin baskısıyla kanunda yapılan değişiklik ile Patrikhane ve Azınlık Vakıfları na hibe yoluyla taşınmaz mal sahibi olma imkanları tanınmıştır. Böylece 217 Macar, age., s Köse, age., s Macar, age., s

105 Patrikhane ve Ayasofya etrafındaki bina, işyeri ve arsalar Rumlar ve bilhassa Türk iş adamları tarafından satın alınarak Patrikhane ye hibe edilmektedirler. Patrikhane nin sahip olduğu arazi m 2 dir. Hibe yoluyla sahip olduğu arazi ise m 2 dir. Ayrıca Patrikhane nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne ait 600 m 2 lik araziyi de yıllardır kullandığı Fatih Belediyesi nce oluşturulan bir heyet tarafından tesbit edilmiştir. Bu durumda patrikhane yaklaşık 11 bin m 2 lik bir araziyi kontrolü altında tutmaktadır 220. Böylece Patrikhane Vatikan gibi bir dini devlet olma yolunda çizdiği planda en önemli adımı atarak gerekli olan araziye sahip olmaktadır. Kiliseleri onarma ve yeniden açma yönünden de Patrikhane nin çabaları hız kazanmıştır. Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos un göreve seçildiği 1991 yılından bu yana restorasyonunu gerçekleştirdiği 10 dan fazla Rum Ortodoks kilisesine bir yenisi daha eklemiş, Beyoğlu ndaki Aya Kostandinos ve Eleni Kilisesi 18 ay süren restorasyon çalışmasının ardından Patrik Bartholomeos un yönettiği Pazar ayiniyle hizmete açılmıştır. İstanbul da bulunan 80 kadar irili ufaklı Rum Ortodoks Kilisesi nden biri olan 19. yüzyıldan kalma Aya Kostandinos ve Eleni Kilisesi nin restorasyonu Beyoğlu Rum Ortodoks Vakfı, Yunanistan Commercial Bankası ve zengin Yunanlı hayırseverlerin katkılarıyla gerçekleşmiştir. Patrik Bartholomeos un sağ kolu Theoliptus ise yaptığı açıklamada, İstanbul da sadece kadar Rum kalmasına rağmen kilisenin restorasyon çalışmalarının azim ve sebatla sürdürüldüğünü belirtmiştir. Patrikhane de görevli din adamlarından 72 yaşındaki Agathangelos; Bu kilise beş kişi ya da 20 kişiye hizmet verse bile fark etmez. Bu yolda devam edeceğiz diyerek cemaatin sayısı giderek azalsa da Patrikhane nin Rum Ortodoks Kiliseleri ni restore ederek hizmete açmaya devam edeceğini belirtmiştir 221. Cemaati olmayan kilisenin neden açıldığı ise düşündürücüdür. Fener Rum Patriği Bartholomeos 2000 yılının Mayıs ayı içinde Eğridir Gölü ndeki adacıkta onarılan tarihi Rum Kilisesi ile Avanos taki Yeraltı Kiliselerini de açarak açık hava ayinini yönetmiştir Sami Emirhan, Fener Rum Patrikhanesinin Dünü Bugünü Yarını, İstanbul: Harp Akademileri Basımevi, 1995, s Köse, age., s. 213, 222 Muammer Elveren, İftira Ediyorlar, Yalan Yazıyorlar, Hürriyet, 5 Mayıs 2000, s

106 Fener Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos, Fethiye Kayaköy deki kilise restorasyon çalışmalarından memnun olduğunu belirtmiş Atina ya mutlaka cami yapılmalı açıklaması 223 ile sanki tepkileri azaltmak istemiştir. Fener ve Balat Semtlerinin Rehabilitasyonu Projesi Balat-Fener Rehabilitasyon Projesi ile Sur içi İstanbul un Bizans ve Hıristiyan kimliğinin öne çıkarılıp tarihi zemine uygun olarak yeniden düzenlenmesi ile kültür ve din merkezi olan eski Ortodoks Konstantinapol ün bir metropol olarak yeniden ihya edilmesi plalanmaktadır. Proje, Fatih Belediyesi, AB ve UNESCO işbirliği ile hazırlanmıştır. Bu projeye göre surlar içindeki Tarihi İstanbul, yani Konstantinople bir açık hava müzesi haline gelecek ve surlar içindeki tarihi ile dünya kültür şehri olacaktır. Birleşmiş Milletler ve Unesco gibi kuruluşlar başta olmak üzere uluslararası birçok kuruluş burasının tarihi zeminine ve kültürel mozaiğine uygun olarak canlandırılmasına maddi ve manevi her türlü katkıyı sağlamayı taahhüt etmiştir 224. Bu proje ile ABD nin yaklaşık 270 milyon ortodoks dünyasını Fener Patrikhanesi ne bağlayarak kontrol altında tutmak istediği ifade edilmektedir. Patrikhane, sur içi Konstantinapol ün gelecekteki oluşumuna gayrimenkuller alarak zemin hazırlarken, sur içindeki meskün Türk-İslam nüfusunun azalmasının ileride bir tehlike doğurabileceği düşünülmektedir lerden itibaren kademeli olarak sur içi iş merkezine dönüştürülmekte ve meskün nüfus sur dışındaki semtlere taşınmaktadır. Türk Ortodoks Patrikhanesi Sözcüsü Sevgi Erenerol, bu konuda yaptığı açıklamada şunları söylemiştir: Vatikan Statüsü nde bir devlet yapısına kavuşmak için gerekli çalışma ve zemin hazırlanıyor. Lozan da Türkiye nin Patrikhane ye verdiği statü belirlenmiştir. Bir cami imamından farklı bulunmayan Fener Başpapazlığı, sürekli olarak kendini ekümen patrik olarak tanıtıp, yazışmalar yapıyor. Yurt dışında ve içinde ekümen patrik olarak algılanıyor. Resmen Lozan çiğneniyor. T.C. Kanunları na aykırı hareket ediliyor. Fener de bulunan kilisenin çevresinde evler satın alınıyor. 19 dan fazla evin satıldığını öğrendik. Özellikle kilisenin arkasında bulunan binalar, sahipleri bulunarak farklı farklı kişiler üzerine satın alınıyor. Burada Vatikan Statüsü nde bir devlet modelinin temelleri 223 Erdoğan Cankuş, Atina ya Cami Yapılmalı, Hürriyet, 1 Ağustos 2000, s Çelik, age., s

107 oluşturuluyor. Özellikle sur içi bölgesinde dikkat edilirse, bunun çok manidar olduğu görülecektir. Zeyrek Evleri, Zeytinburnu nda kurulmak istenen Kültür Adası, Haliç Projeleri gibi çalışmalar bu faaliyetin ana parçasıdır Patrikhane ile ilgili diğer bir iddia Zeytinburnu nda kurulacak olan Kültür Adası projesidir. Belediye nin geçtiğimiz yıllarda başlattığı bu proje için Bartholomeos un Dünya Bankasından 25 milyon dolar hibe aldığı ortaya çıkmıştır 226. Bu proje ile Turgut Özal ın anıt mezarından başlayarak, Zeytinburnu nun denizle birleştiği sınıra kadar olan alanın din turizmine açılmasını planlanmaktadır. Bu bölgenin önemi Ortodoks Rumlar için kutsal sayılan Meryem Ana Manastırı ve manastırdan çıkan Ortodokslar için zemzem suyuna eş olan suyun kutsallığıdır. Yapılan bu projelerin ortak yanı Bizans ruhunu canlandırmaktır. Hibe edilen paralarda bu amaç için gereken sermayeyi oluşturmaktadır Patrik Seçilme Sisteminin Değiştirilmesi Çabaları Fener Patriği İstanbul Valiliği nce hazırlanan 1092/6 12 sayılı ve 6 Aralık 1923 tarihli valilik tezkeresine dayanan bir prosedür içerisinde Sen Sinod tarafından seçilmektedir. Sen Sinod, patrik adayları listesini İstanbul Valiliği ne sunmaktadır. Bu adaylar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup makamları, Türkiye sınırları içerisinde yer alan metropolitliklerdir. İstanbul Valiliği gerekçe göstermeden seçilmesini istemediği adayları listeden çıkarabilmektedir. Valilikten gelen listedeki adaylar, Sen Sinod da oylanmakta ve biri patrik seçilmektedir 227. Bu tezkereye göre Patriğin Türk vatandaşı olması şart olduğu gibi Ortodoks olmasına rağmen Türk vatandaşı olmayan ya da Türkiye deki metropolitliklerde görev yapmayan papazların patrik olarak seçilmeleri de engellenmiştir 228. Fener Patrikleri idari açıdan Eyüp Kaymakamlığı na, Fatih Savcılığı na ve İstanbul Valiliği ne bağlıdırlar. Patriğin Türkiye Cumhuriyeti Devleti içindeki en yüksek dereceli muhatabı İstanbul Valisi dir 229. Patrikhane de patrik seçimi Sen Sinod 225 Arslan Bulut, Çift Başlı Yılan Karadeniz de Yüzyılın İkinci Rumlaştırma Operasyonu, 1. Baskı, Ankara: Üç Ok Yayıncılık, Ekim 2005, s Somuncuoğlu, age., s Şahin, age., s Salim Gökçen, Fener Rum Patrikhanesindeki Metropolit Revizyonu Mevcut Statüye Rağmen Neden Yapıldı?, Müdafaa-i Hukuk Dergisi, Nisan 2004, s Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, s

108 Meclisi ndeki 12 aday arasından yapılmaktadır. Sen Sinod Meclisi Anadolu daki Bizans şehirlerinin temsilcilerinden ibarettir. 2 Kasım 1991 de Ortodoks zirvesi, İstanbul da toplanmıştır 230. Fener Rum Patriği Bartholemeos, gazetelere verdiği beyanata göre, Fener Rum Patriği nin Türk vatandaşı olmak şartının kaldırılmasını istemiştir 231. Bu isteğin gerekçesi ilginçtir. Türkiye de, Rum Ortodoks cemaatinin sayısının çok düştüğü, seçim için gerekli metropolitlerinin kalmadığı, bu sebeple Türkiye dışındaki metropolitlerin de seçilebilmesi için Türk vatandaşlığı şartının kaldırılmasının zaruret haline geldiği ileri sürülmüştür. Yunan basını, Patrik Bartholomeos un, bu kararını hayata geçirmeden önce Başbakan Tayyip Erdoğan ı bilgilendirdiğinden söz etmektedir. Oysa Amerikan AP ajansına konuşan ancak adının açıklanmasını istemeyen bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Patrik Bartholomeos un Türk hükümetinden böyle bir izin almadığını açıklamıştır. Patrikhane çevreleri ise Patrikhane nin Fatih Sultan Mehmet in 1453 te çıkarttığı fermanıyla yarı özerk konumundan; 1923 te Türk Cumhuriyeti nin bir kurumu haline gelmesine karşın, Kutsal Sinod u oluşturan üyelerinin Türk vatandaşı olması gerektiği ile ilgili hiçbir şartın bulunmadığını belirterek T.C. yasalarına aykırı olmadığı görüşünü savunmaktadırlar 232. Patrik, yukarıda verilen gerekçeler ile Patrikhane seçim sistemini ortadan kaldırarak Patrikhane nin üst düzey kararlar alan ve Katoliklerin Kardinaller Meclisi ne karşılık gelen 12 kişilik Sen Sinod Meclisi nde 12 metropolitin Türk vatandaşı olma kuralını ihlal ederek Ruhani meclis üyeliğine altı yabancı uyruklu metropolit atamış ve bu durum tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Patrikhane boş kalan altı Ruhani Meclis üyeliğine iki Yunanlı metropolitin yanı sıra Amerika ve İngiltere Başpiskoposları ile Yeni Zelanda ve Finlandiya nın metropolit olan eski başpiskoposlarını atamıştır. Böylece 81 yıldır ilk kez Türk vatandaşı olmayanlar atanmıştır 233. Bu durum bir sonraki patriğin yabancı olması ihtimalini de gündeme getirmektedir. Türkiye bu duruma tepki göstererek Fener Rum Patrikhanesi nin Lozan Barış Konferansı nda yapılan sözlü anlaşmaya saygı göstermesini istemiştir. Buna göre 230 Köse, age., s Ergun Göze, Dr. Rıza Nur un Patrikhane Kerameti, Tercüman, 27 Mayıs 2005, s Stelyo Berberakis, Patrik Revizyonla Neyi Amaçlıyor?, Sabah, 4 Mart 2004, s Uğur Ergan ve Ayda Kayar, Patrik e Yakın Takip, Hürriyet, 5 Mart 2004, s

109 Patrikhane nin işlevi, Türkiye de kalan Rum azınlığın dini hizmetlerini yerine getirmekle sınırlıdır. Fener Rum Patrikhanesi nin Sen Sinod Meclisi ne atanan altı yabancı üyeden biri olan Amerikan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Demetrios, Bizi tanıdıkça korkularınız geçecek Mecliste gençlerin karşı karşıya kaldığı uyuşturucu ve AIDS gibi sorunları ele aldık demiştir. Kendisine, Sen Sinod üyeleri Türk vatandaşı Ortodoks din adamları arasından seçilirken neden, ilk kez Türk vatandaşı olmayan üyelere ihtiyaç duyuldu sorusuna yanıtı ise Sen Sinod üyelerinden ikisi geçen ay hayata veda ettiler. Dört üyenin ciddi sağlık sorunları var. Biz boşalan yerleri doldurmak üzere atandık ifadesi olmuştur. Patrikhane, patriğin kilise kanunlarına göre seçilmesini ve Türkiye nin bu duruma karışmamasını istemektedir. Bunun anlamı patriğin ABD dekiler de dahil Fener Patrikhanesi ni kabul eden bütün Ortodoks Kiliseleri nin temsilcilerinden oluşan dini bir konsülce seçilebilmesidir. Patrikhane, Türkiye deki kiliselere ek olarak Girit, ABD ve Avustralya daki başpiskoposları ve ayrıca Menteşe ve Yeni Zelanda daki metropolitleri de içine almaktadır 234. Rusya daki Ortodoks Kiliseleri nin bu seçim sistemi önerisine destekçi olup olmadığı açık değildir. Dünyada yaşayan Ortodoksların tahminen % 65 i Rusya Federasyonu nda yaşamaktadır. Rus Kiliseleri nin bu seçim sistemine dahil olması durumunda değişik sonuçlar çıkabilecektir 235. Yeni seçim sistemi Türkiye de Vatikan benzeri bir uluslararası dini kurumun doğmasına yol açacak ve Ankara Hükümeti böyle bir kurumun seçimlerini ve faaliyetlerini denetlemede zorluklara maruz kalacaktır. Türkiye nin Patrikhane yi her denetlemeye girişmesinde uluslararası Ortodoks ve Katolik toplulukların olumsuz yönde tepki göstereceği kesindir. Önerilen sistem ile Ortodoks nüfusun en yoğun olduğu Rusya Fedarasyonun daki Ortodoks Kiliseleri nin Patrikhane yi kontrollerine almaları imkânı da doğabilecektir. Patrik Bartholomeos un, Rum Patrikhanesi içinde yaptığı bu köklü değişiklikler en çok Yunan Ortodoks Kilisesi ni rahatsız etmektedir. Bu rahatsızlık Patrikhane nin Kutsal Sinod una 1 İngiliz (Gregorios) ve 1 Amerikalı (Demetrios) gibi 234 Köse, age., s age., s

110 yabancı uyruklu din adamlarından başka 1923 yılına kadar kendi bünyesinde bulundurduğu ve 1923 ten sonra Atina merkezli Yunan Ortodoks Kilisesi ne vekâleten verdiği Kuzey Yunanistan daki 4 kilisenin metropolitlerini de İstanbul Rum Patrikhanesi ne çekebileceği mesajından kaynaklanmaktadır. Bartholomeos un bu mesajı Yunan Ortodoks Kilisesi Başpiskopos u Hristodoulos tarafından ciddiye alınmıştır ve Patrikhane ile arasındaki sürtüşmelerin bir an önce sona erdirilmesine karar verilmiştir 236. Bugün Patrikhane nin yapmış olduğu bu usulsüz atamalar ile ekümeniklik yolunda önemli bir oyunun sahneye konulduğu aşikardır. Patrik bu atamayla Patrikhane hiyerarşisinde olduğu halde başka ülkede görev yapan ve o ülkenin vatandaşı olan metropolitlere Patriklik yolunu açarak yapılan haksızlığı gidermeyi ve Türkiye de din adamlarının tükendiği iddiası ile Heybeliada Ruhban Okulu nun da açılması yönündeki taleplerine gerekçe yaratmak istemesinden kaynaklanmaktadır Heybeliada Ruhban Okulu Heybeliada Ruhban Okulu, Ortodoks dünyasının en stratejik kurumu konumundadır. Dünya Ortodokslarının dini ve siyasi açıdan kontrol edilip yönlendirilmesi, bu okuldan Patrikhane ideolojisine bağlı din adamlarının yetiştirilmesine bağlıdır. Ruhban Okulu 1844 yılında Osmanlı İmparatorluğu çatısı altında 13 milyon 730 bin Ortodoks yaşarken kurulmuş, Ortodoks dünyasında da elit okul olarak nitelendirilmiştir 237. Okul, Fener Patrikhanesi nin yetki alanındadır. Okul müdürü, metropolitler arasından atanmaktadır ve aynı zamanda Ayia Triada Manastırı nın da sorumlusudur 238. Okulda patrikler ve Rum cemiyetinin bağışlarıyla kurulan zengin bir kütüphane oluşturulmuş, eğitim için bazı kitaplar da Patrikhane Kütüphanesi nden getirilmiştir. Heybeliada Ruhban Okulu faaliyette bulunduğu 127 yıl içinde toplam 930 mezun vermiş, bunlardan 343 ü piskopos olmuş ve Piskoposlardan 12 si patriklik 236 Stelyo Berberakis, Patrik Revizyonla Neyi Amaçlıyor?, Sabah, 4 Mart 2004, s Figen Atalay, Ruhban Okulu nun Sessiz Bekleyişi, Cumhuriyet, 10 Mayıs 1994, s Benlisoy ve Macar, age., s

111 makamına kadar yükselmiştir 239. Mezun olan 930 öğrencinin 255 i, arasında eğitimlerini tamamlamıştır. Bunların da sadece 38 i Rum asıllı Türk vatandaşıdır. Yine bu dönemde 162 si Yunan uyruklu olmak üzere toplam 187 yabancı öğrenci mezun olmuştur. Okul, 1919 da Akademi statüsüne dönüştürülmüş, Akademi süresi; önce beş, sonra dört yıl olarak tespit edilmiştir öğretim yılı başında okula kaydolmak üzere sadece bir öğrenci müracaat edince okulun Akademi statüsüne son verilmiş, öğretim yılında da Akademi öğrencilerinin tamamı mezun edilmiştir. Ruhban Okulu, açılışından 1923 yılına kadar Yüksek Ortodoks Teoloji Okulu adını taşımıştır. Yedi sınıfı bulunan okulun ilk dört sınıfında liselerde okutulan bütün Fen dersleri, son üç sınıfında da Ortodoks Teoloji Bilimleri okutulmuştur. İhtisas sınıflarında, 1937 yılına kadar yalnız Türkçe dersi okutulurken bu tarihten itibaren Maarif Vekilliği nin onayıyla kültür derslerinden Tarih, Coğrafya, Sosyoloji dersleri de okutulmaya başlanmıştır. 127 yıl Patrikhane nin kendisine tahsis ettiği ödenekle yaşatılan Heybeliada Ruhban (Papaz) Okulu, Anayasa Mahkemesi nin Özel Yüksek Okulların Devletleştirilmesi hakkındaki 12 Ocak 1971 tarih ve sayılı Kararı * ndan sonra kapanmıştır 240. Kararın bir özelliği de yüksek okulların Milli Eğitim e bağlanmasıdır. Patrikhane kararın uygulanmasını beklemeden teoloji bölümünü kapatarak kararı protesto etmiştir 241. Kapanma süreci şu şekilde işlemiştir: Dönemin Türk Hükümeti Özel Öğretim Kurumları nı düzenleyen bir kanun hazırlamıştır. 8 Haziran 1965 gün ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu nun bazı maddelerinin iptali hakkında Danıştay Dava Daireleri Kurulu, 1969/39 esas sayısı ile Anayasa Mahkemesi ne başvurmuştur. 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası nın 1. ve 13. maddeleri ile 8. maddelerinin özel yüksek okullara ilişkin 2, 3 ve 4. fıkralarının ve 48. maddenin özel yüksek okullara ilişkin hükümlerinin iptal edilmesiyle, Türkiye de 1844 yılından beri faaliyette bulunan, teoloji eğitimi veren ve bir yüksekokul statüsünde olan Heybeliada Ruhban Okulu kapatılmıştır. 239 Benlisoy ve Macar, age., s. 67. * 12 Ocak 1971 tarih ve sayılı Karar EK-10 da verilmiştir. 240 Köse, age., s Ömer Erbil, Bir Okulun Hikayesi, Zaman, 8 Ekim 1995, s

112 Heybeliada Ruhban Okulu Kuruluşu ve Hukuki Durumu 19. yüzyılın başlarından itibaren Fener Rum Patrikhanesi, Ortodoks milletler arasında dini birliği korumak amacıyla bir teoloji okulunun açılmasını gündeme getirmiştir. Patrikhane nin bu yoldaki girişimlerinin ardından, 9. yüzyılda Patrik Fotios nun yaptırmış olduğu Heybeliada daki Ayia Triada Manastırı nın 1821 de yanan kısımları Patrik IV. Germanos tarafından 1842 de tamir ettirilerek, 1 Ekim 1844 te Heybeliada Ruhban Okulu açılmıştır. Bu okuldaki eğitimin amacının da bilgili ve aydın ruhaniler yetiştirmek olduğu ayrıca açıklanmıştır. Bu bina bir müddet sonra yanmış fakat Padişahın bir fermanıyla yeniden yaptırılmıştır yılında bu kez depremden yıkılan binanın yapılmasına izin verilmiş ve Pavlos İstefanaki isminde bir hayırsever tarafından bugünkü şekilde inşa ettirilmiştir. 1 Ekim 1844 te hizmete açılan okuldaki eğitim, şu dört ana aşamadan geçmiştir: : Dört yıl ortaokul ve üç yıl teoloji eğitimi : Orta öğretimsiz, beş yıllık teoloji eğitimi : Dört yıl ortaokul ve üç yıl teoloji eğitimi : Dört yıl lise ve üç yıl teoloji 242. Sazak a göre, yılları arasında okul yedi sınıflıdır. Bunların dördü lise, üçü Teoloji Bölümüne aittir yılları arasında 1. Dünya Savaşı nedeniyle İstanbul un birçok okulunda olduğu gibi eğitim durmuştur arasında okul beş yıllık yüksekokul statüsüne yükseltilmiştir arasında Cumhuriyet Türkiye sinin okullarıyla uyum sağlayarak eski yedi yıllık eğitim sistemine dönmüştür yılları arasında dönemin İstanbul Rum Patriği Athinagoras ın çabalarıyla yeniden statü değiştirmiştir. Liseden sonra dört yıllık eğitim verdiği halde, Milli Eğitim Bakanlığı nın Talim ve Terbiye Dairesi nin 25 Eylül 1951 tarih, sayı 2 ve 151. kararıyla onayladığı Öğretim Yönetmenliği ne göre sadece rahiplik mesleğine girecek öğrencileri yetiştirmek amacıyla faaliyet göstermektedir. Verilen diploma ise lise eğitiminden sonra mesleki okullardan mezun olanların almış oldukları diplomaya eşittir 243. Selanik te yayınlanan Mekadonia adlı Gazete de 1 Mart 1952 de Yunan Kral ve Kraliçesi nin Türkiye ye gelişi nedeniyle başlatılan seri bir yazıda Heybeliada 242 Köse, age., s Derya Sazak, Heybeliada da Meslek Yüksekokulu Açılsın, Milliyet, 2 Aralık 2005, s

113 Ruhban Okulu ile ilgili şu bilgiler verilmiştir: Heybeliada daki Ruhban Okulu nda üç katlı, yüz odalı binada 20 öğretmen ile birlikte 12 memur görevdedir. Öğretim iki kısımda yapılır. Birinci kısım üç sınıflı lise, diğer kısım ise 6 sınıflı ilahiyat şubesidir. İlahiyat şubesinde liseyi bitirenler okurlar. Burası yavaş yavaş bütün Hıristiyanlığın büyük bir üniversitesi haline gelecektir. Bu okul diğer vakıflar gibi cemaatlere bağlı değil, doğrudan doğruya Patrikhane ye bağlıdır ve beş kişilik bir misyon tarafından yönetilmektedir 244. Fener Rum Patrikleri, Heybeliada Ruhban Okulu Lozan Antlaşması ile yürürlükten kalkmış olmasına rağmen 1862 tarihli Nizamname nin İstanbul Patriği ile Cemaat-ı Metropolitanın Yekdiğerine Olan Münasebatını Havi Nizamname Tercümesi kısmının 14, 15 ve 16. maddelerini yürürlükte sayarak okulun Patrikhane ye bağlı eğitim-öğretim kurumu olarak devam etmesini sağlamışlardır sayılı Vakıflar Kanunu Muvakkat Maddesi ne göre 1936 yılında beyannamesi verilmiş olan Heybeliada Ruhban Okulu Vakfı nın yöneticileri ve kurucusu, yine adı geçen Nizamnamenin aynı maddelerine istinaden Sen Sinod Meclisince papazlar arasından seçilmişlerdir 245. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilen ilk Rum Patriği olan Athinagoras da Heybeliada Ruhban Okulu mezunudur. Athinagoras ın Patrik olduğu 1949 da Heybeliada Ruhban Okulu ndaki öğretmenler, Türk vatandaşı olan 16 öğrenciye ders veriyorlardı. İstanbul daki erkek Rum Lisesi nde o tarihlerde civarında öğrenci bulunmasına rağmen, Rum aileler çocuklarına papaz okuluna göndermek istemezlerdi. Bunun en önemli gerekçelerinden biri, Cumhuriyet Hükümeti nin Patrikhane hakkında izlediği politikaydı. Türkiye Lozan da oluşan hukuki statüyü aynen uygulamaktaydı. Patrik olduktan sonra Türk Hükümeti ne başvuran Athinagoras, Yunan uyruklu öğrencilere öğrencilikleri süresince Türkiye de oturma izni almıştır. Bununla yetinmeyen Patrik Athinagoras, okuldan mezun olan öğrencileri Patrikhane de stajyer adı altında görevlendirmeye başlamıştır Köse, age., s Emre Özyılmaz, Heybeliada Ruhban Okulu, Ankara: Tamga Yayıncılık, 2000, s Köse, age., s

114 yılları hem Patrikhane nin hem de Ruhban Okulu nun Türk milli politikaları ve Lozan da oluşturulan hukuki statüsünün aksine bazı faaliyetlere giriştiği bu bakımdan zamanın Türk Hükümetleri nden de birtakım tavizler kopardığı bir dönem olmuştur arası dönemdeki Türk Hükümetleri nin tavizci politikalarından yararlanan Patrikhane, İmroz ve Bozcaada Rum okullarını Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatı dışına çıkartarak, doğrudan doğruya kendi yönetimi altına almıştır 247. Dönemin dış siyasi gelişmeleri ve uluslararası güç dengelerinde ön plana çıkan Fener Rum Patrikhanesi ve Patrik Athinagoras, Heybeliada Ruhban Okulu yla ilgili önemli atılımlara başlamıştır. Heybeliada Ruhban Okulu nun, Teoloji Okulu olarak derecelendirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığı nın 8 Aralık 1950 tarih ve 9127/7 ile 2601 sayılı emri ile uygun görülmüştür. Bu emir üzerine 25 Eylül 1951 tarih ve 151 sayılı karar ile Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi, Rum Rahipler Okulu Yönetmeliği ni onaylamıştır 248. Bu yönetmelik ile yüksek okula daha çok sayıda yabancı öğrenci alınabileceği İstanbul Valiliği ne bildirilmiştir. Savaş ve casusluk faaliyetleri gerekçe gösterilerek 1939 da yasaklanmış olan yabancı öğrenci alma işi, böylece serbest bırakılmıştır de Kıbrıs nedeniyle Türk-Yunan ilişkileri bozulmaya başlayınca Türkiye Cumhuriyeti bu uygulamayı yasaklamıştır. Zürih ve Londra Antlaşmaları nın getirdiği yapay dostluk, yasağı kısmen gevşetse de; Başpiskopos Makarios un Kıbrıs ta giriştiği hareketler ve Enosis çabalarının yoğunlaşması dolayısıyla bu uygulama 1964 te tamamen yasaklanmıştır 249. Kıbrıs ı kana bulayan Makarios da Heybeliada Ruhban Okulu nun mezun ettiği papaz lardandır. Fener Rum Patriği Bartholomeos ise kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu nun gözden düşürülmesi amacıyla, eski Kıbrıs Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios un bu okuldan mezun olduğuna dair yalan üretildiğini, Makarios un değil Heybeli den mezun olmak ziyaret amacıyla bile okullarına gelmediğini söylemiştir Nisan 1964 te dönemin Milli Eğitim Bakanı İbrahim Öktem, Rum azınlık ilkokullarına bugüne kadar tanınan ve mevzuat hükümlerini aşan özel hakların bundan 247 age., s Özyılmaz, age., s Köse, age., s Sefa Kaplan ve Özgür Ekşi, Ekümenik Polemiği, , 102

115 böyle kaldırılacağını, Ruhban Okulu ndaki yabancı öğrenci sayısının tahdit edileceğini ve Yunan Hükümeti nin Türkiye de eğitim görmüş 35 öğretmene Batı Trakya da görev vermediğini, buna aynen mukabele edileceğini, Yunanistan da Türk azınlık okullarına tanınmayan bu neviden haklar konusunda bundan böyle mütekabiliyet esası ile sıkı sıkıya bağlı kalınacağını açıklamıştır 251. İmroz ve Bozcaada daki bu gelişmeleri yakından izleyen Türk Hükümeti, eski hukuki statüyü gündeme getirerek, 16 Temmuz 1964 te bu iki adadaki Rum okullarının Milli Eğitim Bakanlığı emrinde Türkçe dini eğitim yapmalarını öngören kanun maddesini tekrar yürürlüğe koymuştur. Bunun üzerine Yunanistan, konuyu Paris teki UNESCO toplantısına getirmiştir. Türkiye, buradaki görüşmelerde konunun tamamen Türkiye yi ilgilendiren bir iç mesele olduğunu dile getirmiştir. Milli Eğitim Bakanı Öktem, konuyla ilgili gerekli açıklamaları yapmış; Türk delegesi. B. Tuncel de Meselenin ele alınması halinde Türkiye, Yunanistan da yaşayan Türk asıllı çocukların eğitimden mahrum bırakılması konusunu UNESCO nun incelemesini isteyeceğini söylemiştir. Bunun üzerine konu konferansın gündeminden çıkarılmıştır Öğrenci Sayıları, Kaynakları ve Okulun Kapatılması Heybeliada Ruhban Okulu nun öğrencilerinin büyük bir kısmı Patrikhane nin yetki alanındaki bölgelerden geliyordu. Ancak Etiyopya Kilisesi, Anglikan Kilisesi gibi değişik kiliselerden gelenler de okulda eğitim görüyorlardı. Kapatıldığı tarihe kadar geçen 127 yıl içinde okuldan 930 kişi mezun olmuştur. Yunanlı araştırıcı Alexis Alexandris in verdiği rakamlara göre; Heybeliada Papaz Okulu nun (Theological College of Chalki) arasındaki öğrenci sayıları yıllara göre şu şekildedir: ÖĞRETİM DÖNEMİ ÖĞRENCİ SAYISI (2) Kaynak: Köse, age., s age., s

116 Aynı dönemde İstanbul da bulunan Rum azınlık okulları ve toplam öğrenci sayıları da şöyledir: ÖĞRETİM DÖNEMİ OKUL SAYISI ÖĞRENCİ SAYISI (3). Kaynak: arası okul, 65 öğrenci ve üçü Türk 15 öğretmene sahiptir yılında tümü T.C. vatandaşı 16 öğrenci vardır yazındaki mezun sayısı yalnızca dörttür 253. Fener Rum Patrikhanesi tarafından Heybeliada Ruhban Okulu na yabancı öğretmen ve yurt dışından öğrenci getirilmesi konusunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri nezdinde birçok defa girişimlerde bulunulmuştur de Patrikhane nin yapmış olduğu girişim ve istekler, 26 Ekim 1949 da toplanan Hükümet Komisyonu tarafından; Heybeliada Ruhban Okulu nun yabancı uyruklu talebeyi okutmaya değil münhasıran Türkiye deki azınlık için din ve kilise adamı yetiştirmeye mahsus bir müessesedir. kararı gerekçesiyle reddedilmiştir. Ancak 1950 seçimleri sırasında Patrikhane nin isteklerine o sıralarda İstanbul da 100 bin civarında Rum un yaşaması göz önünde bulundurularak Demokrat Parti tarafından bir söz verilmiş ve iktidara geldiklerinde de Başbakan Adnan Menderes in bakanlığa talimatı ile okula çok sayıda yabancı öğrenci gelmeye başlamıştır. Oysa Lozan Antlaşması nın ekalliyetlerin himayesi ne dair hükümlerin gereği Türkiye deki azınlık eğitim-öğretim kurumlarının amacı, sadece azınlığın ihtiyaçlarına cevap vermektir yılında 95 öğrenciden 30 unun, 1962 de 81 öğrenciden 11 inin, 1963 yılında da 76 öğrenciden 12 sinin Türkiye Cumhuriyeti uyruklu oldukları, geri kalanların yabancı uyruklu bulundukları dikkate alındığında adı geçen okulun 253 Köse, age., s Özyılmaz, age., s

117 kuruluşundaki amacından ayrılıp Patrikhane nin ekümenikliğinin tahakkukuna yardımcı elemanları yetiştiren bir müessese haline getirilmiş olduğu meydana çıkmaktadır 255. Bunun önlenmesi için 30 Mayıs 1963 tarihli genelge ile 1951 yılında alınan karar yürürlükten kaldırılmıştır 256. Milli Eğitim Bakanlığına karşı, Danıştay Dava Daireleri kurulunca özel bir yüksek okula verilen diplomaların iptali konusunda dava açılmıştır. Davada Anayasa ya aykırılık iddiası ciddi görülerek 8 Haziran 1965 tarihli 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 1 ve 13. maddelerinin iptali istenmiştir. Anayasa Mahkemesi, Danıştayın bu davası üzerine 1969/31 Esas Sayısı, 1971/3 Karar Sayısı ve 12 Ocak 1971 tarihli Karar Günü ile 1 ve 13. maddeler ile aynı kanunun 8. maddelerinin özel yüksek okullara ilişkin 2, 3 ve 4. fıkralarını ve 48. maddenin yüksek öğrenim veren özel okullara ilişkin hükümlerini de iptal etmiştir. İptal edilen maddeler şunlardır. Madde 1. Öğretim kurumları; Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri veya özel hukuk hükümlerine göre idare edilen tüzel kişiler tarafından açılan her derecedeki okullar, haberleşme ile öğretim yapan yerler, çeşitli kurslar, dershaneler, biçki-dikiş yurtları ve benzeri kurumlar ile yabancılar tarafından açılmış bulunan öğretim kurumlarıdır. Madde 13. Yüksek dereceli özel okullarda diplomaya esas olan teorikve pratik derslerin imtihanları Milli Eğitim Bakanlığı nca yaptırılır. İmtihan kuralları birisi dersin öğretmeni olmak üzere ilgili okullarda görevi bulunmayan ve o dersin üniversitedeki öğretim üyeleri veya yine o dersin resmi yüksek okuldaki öğretmenleri arasından seçilecek 2 üye ile birlikte 3 üyeden kurulur ve imtihanlar üniversitenin veya resmi yüksek okulun usulüne göre yapılır. İmtihan kurallarına katılacak üniversite veya bilimsel özerkliğe sahip yüksek okul öğretim üyeleri, Milli Eğitim Bakanı nın istemesi üzerine ilgili fakülte veya yüksek okullarca usulüne göre seçilir. İmtihan kurulu üyelerinden okulun mensubu olmayanlara verilecek ücret Milli Eğitim Bakanlığınca tespit olunur ve ilgili özel öğretim kurumunca ödenir. 255 Emre Özyılmaz, Fener Rum Patrikhanesi ve Heybeliada Ruhban Okulu Meselesi, Kök Araştırmalar, s age., s

118 İmtihanların hangi derslerden olduğu ne zaman ve ne şekilde yapılacağı her özel yüksek öğretim kurumunun yönetmeliğinde gösterilir. İmtihan hakları ve askerlik durumları bakımından özel yüksek okul öğrencilerine resmi yüksek okul öğrencileri gibi işlem yapılır. Madde 8. MEB lığı birinci fıkrada kendisine tanınan yetkiyi yüksek dereceli özel okullar için, kendi teşkilatına dahil kurumlarla lüzumu halinde üniversitelerden alınacsk öğretim üyelerinden müteşekkil bir uzmanlar heyeti vasıtasıyla kullanılır. Üniversiteler MEB lığınca istenen nitelikteki öğretim üyelerine usulüne göre seçerek Milli Eğitim Bakanına bildirir. Bu heyetler dahil kişilere ifa edecekleri hizmetler için yönetmeliğine göre tayin edilecek ücretler MEB lığınca ödenir. Madde 48. Yukarıdaki maddede yazılı cezalar ilköğrenim derecesindeki özel okul öğretmenleri hakkında 1702 sayılı kanunun 36 ve müteakip maddelerinde yazılı İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu, orta ve yüksek öğrenim veren özel okul öğretmenlerine MEB Disiplin Kurulu tarafından verilir. Davaya 1960 Anayasası nın 21 ve 120. maddelerini kapsayan yasa kuralları etken olmuştur. Bu maddeler kısaca; Yaptığı öğretim nitelikçe üniversite öğretimi olan bütün yüksek öğretim kurumları 120. madde uyarınca yalnız devletçe ve yasa ile bilim ve yönetim bakımından özerk kamu tüzel kişiler biçiminde kurulabilir. Özel kişilerin yüksek öğrenim kurumu kurmaları, 120. maddenin konuluş amaçlarının birisiyle çelişir ve bu bakımdan anayasaya aykırı olur. Anayasanın 21. maddesi özel öğretim kurumları ancak kamu yararına aykırı düşmedikleri ölçüde serbest bırakmak ve bu kurumlara yalnızca bu sınır içinde izin vermek olanağını tanımış iken, 625 sayılı Yasa bu kurumların açılmasını özendirme hedefini gütmektedir. Bu durum Anayasanın 10. maddesindeki Sosyal adalet ilkesine aykırı engellerin Devletçe kaldırılacağı kuralına aykırı bulunmakta ve mali durumu iyi olan kişilere yüksek öğrenim yollarını açmakta beraber ayrıcalık sağlamaktadır. Anayasanın 21. ve 120. maddeleri ile çelişen 625 sayılı yasanın 1 ve 13. maddeleri ile 8. maddelerinin özel yüksek okullara ilişkin 2, 3 ve 4. fıkralarının ve 48. maddenin özel yüksek okullara ilişkin hükümlerinin iptal edilmesiyle Osmanlı İmparatorluğundan miras kalmış olan Heybeliada Ruhban Okulu kapatılmıştır. 106

119 Bir İlahiyat Fakültesi haline getirilmesi için Patrik Athinagoras tarafından büyük gayretler sarf edilen Okul, 1844 ten itibaren Yunanlılık emellerine hizmet eden bir eğitim kurumu gibi faaliyet göstermiş ve mezunlarına ifrat derecesinde Helenlik Ruhu aşılamıştır. Makarios da dahil buradan mezun olan bir çok papaz, İmparatorluk içinde Yunan bağımsızlığı için çalışmış ve çarpışmışlardır Okulu Yeniden Açma Girişimleri 1971 de kendiliğinden kapatılmasının ardından Heybeliada Ruhban Okulu nu yeniden açılması için gayret gösterilmiş ve buna gerekçe olarak da din adamı yetiştirmek gösterilmiştir. Oysa okulun yeniden faaliyete geçirilmek istenmesindeki asıl amaç, Fener Rum Patrikhanesi nin Ekümeniklik (Evrensellik) iddialarına dayanarak oluşturulmasıdır. Anayasa Mahkemesi Kararı na bağlanmış kesin bir hüküm vardır ki, bu; din farkı gözetmeksizin bütün vatandaşlar için geçerlidir: Türkiye de din eğitimi alanında hangi derecede ve türde olursa olsun, özel eğitim kurumu açılamaz.. Lozan ve diğer uluslararası belgeler, azınlıklar için imtiyaz değil bütün vatandaşlar için eşit haklar tanımışlardır. Din görevlilerinin özel okullarda değil devlet okullarında yetiştirilmesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Anayasa Mahkemesi Kararı, Yüksek Öğretim Kurumları Kanunu ve Milli Eğitim Temel Kanunu ile düzenlenmiş devlet politikasıdır. Bu nedenle, Patrikhane nin iddia ettiği insan haklarına ve Anayasa ya aykırılık, gerçek dışıdır. Patrikhane, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin en önemli bölümünü oluşturan Heybeliada Ruhban Okulu nun tekrar açılması için ilgili makamlar nezdinde ve yurt dışı bazı platformlarda sürekli girişimlerde bulunarak bir takım hukuki, idari ve hatta şifahi yolları denemiştir, hala da denemeye devam etmektedir. Aralık 1991 deki ABD ziyareti sırasında bir konuşma yapan ve Ruhban Okulu nun açılabilmesi için Türkiye ye baskı yapılmasını isteyen Yunan Başbakanı Mitçotakis, 1 Şubat 1992 de de Türkiye ye aynı amaçla ricada bulunmuştur 258. Patrik Bartholomeos, 16 Ocak 1992 de Türkiye Milli Eğitim Bakanı ile görüşerek Okulun açılması için resmen istekte bulunmuştur. Bakan Köksal Toptan a, 257 Ali Güler, Dünden Bugüne Yunan-Rum Terörü, Ankara: Ocak Yayınları, 1999, s age., s

120 Papaz okulu nu açın... Bu sizin lehinize olur denilmiş, Bakan ise bu teklifi şiddetle geri çevirmiştir 259. Avrupa Topluluğu Komisyonu Dönem Başkanı Jacgues Delors, Türk Cumhurbaşkanı na bir mesaj göndererek, okulun açılması talebinde bulunmuş, Dünya Kiliseleri Birliği ile Fransa Katolik Konseyi de Türkiye Başbakanı nezdinde aynı girişimleri tekrarlamışlardır. Ruhban Okulu nun yeniden açılmasıyla ilgili girişimlere ABD de katılmıştır. Nisan 1994 te Başbakan Tansu Çiller e bir mektup gönderen ABD Başkanı Bill Clinton, ülkesinin Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılması konusuyla ilgili olduğu mesajını vermiştir. Konu sadece Türkiye de bir eğitim kurumunun konumu olarak değerlendirilmemiştir. Clinton ın devreye girmesi, Ruhban Okulu nu yeniden açma girişimlerinin uluslararası politikanın bir parçası olduğunu da göstermiştir. 22 Nisan 1994 te Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreou ile görüşen ABD Başkanı Bill Clinton, İstanbul daki Ekümeniklik Patrikliğin statüsü ve çalışma şartlarıyla ilgilenmesini Türk Hükümeti nden istedim ifadesini kullanmış ve konuyla doğrudan ilgilendiğini ifade etmekte bir sakınca görmemiştir. Okulu daima gündemde tutmaya kararlı olan Patrikhane, 1994 yılı Ağustos ayının sonunda, 1971 den beri kapalı olan okulda 150. Kuruluş Yıldönümünü Kutlama Törenler düzenlemiştir. Okulun tekrar açılması isteklerinin dile getirildiği törene; Fener Rum Patriği Bartholomeos, İskenderiye Patriği Prathemios, Romonya Patriği Teoktistos, Dünya Kiliseler Birliği Genel Sekreteri Yorgi Çeçis, Vatikan Büyükelçisi Sergio Sebastion, dünyanın dört bir yanından gelen başpiskopos ve kilise temsilcileri ile eski mezunlar katılmıştır. Kutlamalara davet edilen İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve Adalar Belediye Başkanı Can Esen törene katılmamışlardır 260. Basın toplantısında konuşan, Tarabya Metropoliti ve okulun eski öğretmenlerinden Konstantin Harisiadis okulun kapatılmasının haksızlık olduğunu ve tekrar açılmasını istediklerini ifade etmişlerdir de Heybeliada Ruhban Okulu ndan mezun olan, bir dönem Patrik Vekilliği ve Adalar Metropolitliği de yapan Harisiadis, yaptığı konuşması sırasında konuşmalarının yanlış anlaşılmaması için sık sık gazetecileri uyarmıştır yılında özel teşebbüse ait fakülteler kapandığında okulun 259 Toker, age., s Köse, age. s.,

121 da kapandığını belirten Harisiadis konuşmasını şöyle sürdürmüştür; Özel fakülteler kapsamına bizim okulumuz girmiyordu. Okulun özel bir statüsü vardı. Okul, lise sonrası 4 yıl eğitim vermesine rağmen lise tedrisatı veren okullar kapsamındaydı. Bu nedenlerle okul yüksek okul sınıfına dahil edilemez. Okulun açılmasına izin verilmelidir 261 demiştir. Bartholomeos, Kasım 1994 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Belçika, Lüksemburg, Hollanda ziyaretlerinden sonra ilginç bir açıklamada bulunmuştur. Patrik, İstanbul Vali Yardımcısı ile yapmış olduğu görüşmede; Heybeliada Ruhban Okulu konusundaki isteklerinde bir değişiklik olduğunu, artık bir Teoloji Fakültesi istemediklerini, bunun yerine İmam Hatip Okulları gibi bir meslek okulu açılmasını talep ettiklerini ifade etmiştir. 4 Nisan 1996 tarihinde Bartholomeos bu kez dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz a Heybeliada Ruhban Okulu nun tekrar açılması için bir dilekçe vermiştir. 27 Nisan 1996 Cumartesi günü Avrupa Parlamentosu ndan sağ partilerin oluşturduğu Hıristiyan Demokrat Grup üyesi 20 parlamenter, Fener Rum Patrikhanesi ni gizlice ziyaret ederek 11 saat süren bir toplantı yapmışlardır. Görüşmede Patrikhane nin statüsü, Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması, Türk Yunan ilişkileri ve Türkiye nin AB üyeliği ve Türkiye deki insan hakları ihlalleri tartışılmıştır. Toplantı sırasında Patrik Bartholomeos, Başkanlığını AP Hıristiyan Demokrat Grup lideri ve Belçika eski Başbakanı Wilfried Martines in yaptığı parlamenterlerden Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması konusunda destek istemiştir 262. Okulu yeniden açma girişimlerinin 1997 yılı sonlarına doğru yeniden hızlandırıldığı görülmektedir. Konuyu uluslararası arenada gündeme getirmeye çalışan Patrik Bartholomeos, Türkiye yi bir oldu-bitti ile karşı karşıya bırakmaya çalışmıştır. Yanındaki 20 kişilik heyetle 19 Ekim 1997 de ABD ye giden Fener Rum Patriği Bartholomeos, bir ay süren gezisi sırasında görüştüğü ABD yetkililerinden Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması için Türkiye ye baskı yapmalarını istemiştir 263. Ayrıca patrik ziyaret öncesinde Amerika nın Sesi Radyosu nun sorularını yanıtlarken yaptığı açıklamada, Başkan Bill Clinton dan, 27 yıl önce kapatılan 261 age., s Patriğe Gizli Ziyaret, Türkiye, 29 Nisan 1996, s Patrik Unvan Peşinde, Türkiye, 20 Ekim 1997, s

122 Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılmasını isteyeceğini söylemiştir. Bartholomeos, 1970 yılında Türkiye de işbaşına gelen askeri yönetimin aldığı bir kararla devlete ait olmayan özel okulların kapatıldığını hatırlatmış ve şöyle konuşmuştur; Tüm yüksekokullar kendi dallarındaki üniversitelerin bünyesine alınacaktı. Ancak, Heybeliada daki Ruhban Okulu nun dalı kendisine özgüydü. Ortodoks inancına göre ilahiyat eğitimi yapan bir okul yoktu. Okulumuz hiçbir üniversiteye bağlanamayınca kapandı. Oysa Ruhban Okulu, sadece Türkiye de değil, dünyadaki 270 milyon Ortodoks için din adamı yetiştiriyordu. 27 yıldan bu yana bu okulun Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi için önemli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Genç din adamlarına ihtiyacımız var. Aynı gezide ABD Başkanı Bill Clinton tarafından 300 milyon Ortodoks Hıristiyan ın ruhani lideri ve ekümenik patrik olarak tanıtılan Bartholomeos, okulun açılmasını istediklerini ve bunun bir lüks değil, bir ihtiyaç olduğunu belirtmiştir Kasım 1997 tarihli Hürriyet Gazetesi nde Selin Çağlayan imzalı Ruhban Okulu na Formül Aranıyor başlıklı haberde, 55. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti nin 1971 yılında kapatılan Heybeliada Ruhban (Papaz) Okulu nun tekrar açılması için girişim başlattığı belirtilmiştir. 27 Kasım 1997 tarihinde toplanan MGK na dayandırılan haberde şu ifadeler kullanılmıştır;... Ancak bu maddenin özel din okulu açmak isteyen diğer çevrelere de aynı fırsatı vermesi tedirginlik yaratıyor. Uzun süredir Bakanlar Kurulu nun gündeminde bulunan Ruhban Okulu nun açılabilmesi için yasa değişikliği önerisi hükümetteki muhafazakâr bakanların İmam Hatiplerin orta kısımları kapatılıp papaz okulu açılmaz. Biz seçmenimize ne deriz itirazına takılıyor. Bu nedenle gerekli imzalar bir türlü tamamlanamıyor. Dışişleri Bakanlığı nın Hükümete şu tavsiyelerde bulunduğu öğrenilmiştir; Ruhban Okulu konusu Türkiye nin dışarıdaki imajını gereksiz yere zedelemektedir. Okulun açılması Türkiye nin dış ilişkileri açısından olumlu ve yararlı olacaktır. Taviz 264 Hasan Mesut Hazar, Patrik, Clinton dan Yardım İstedi, Türkiye, 24 Ekim 1997, s

123 vermiş durumuna düşmemek için bu konuda Amerikan Kongresi nden gelmesi beklenen ciddi baskılar öncesinde bunun yapılması yararlıdır Patrik Bartholomeos, Time Dergisi ne vermiş olduğu bir röportajda, 25 yıl önce yeni papazlar, rahipler yetiştirilmemesi için kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması en büyük arzumuzdur, yeni bir kan alabilmemiz için bu okulun açılması gerekiyor 266 ifadesini kullanmıştır. Patrik Bartholomeos, bir yandan Avrupa Birliği ne; Fener Rum Patriği nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma zorunluluğunun insan hakları konusundaki bütün uluslararası belgelere aykırı düştüğünü belirterek şikâyet etmekte diğer yandan da Heybeliada Ruhban Okulu nun açılacağını ümit ettiğini ve okulun açılmasıyla, Türkiye nin Batı nezdindeki imajının düzeleceğini söyleyerek Türkiye ye yol göstermeye çalışmaktadır yılında Fener Rum Patriği I. Bartholomeos ile görüşen Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu, Patrikhanenin karşılaştığı sorunları Türk yetkililere ilettiğini ve kendilerinin bunu anlayışla karşıladığını ifade ederek, yaratılan olumlu havadan Patrikhane nin de yararlanacağını söylemiştir. Bunun üzerine I. Bartholomeos, Papandreu dan, 30 yıldır kapalı olan Heybeliada daki Ruhban Okulu nun açılması için gayret göstermesini istemiştir. I. Bartholomeos, bu okulun açılmasının Türkiye nin de çıkarlarına hizmet edeceğini savunmuştur. Yunan basınında yer alan Washington kaynaklı bir haberde de, 1 Nisan 2000 tarihinde ABD Ortodoks Kilisesi nin Başpiskoposu Dimitrios, Başkan Clinton u ziyaret ederek, Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması için Ankara ya baskı yapmasını istemiştir. Avrupa Parlamentosu, Patrikhane nin ve diğer dinsel yerlerin binalarının korunması ve gerekli önlemleri alması için Türkiye ye çağrıda bulunmuş ve Heybeliada Ruhban Okulu nun derhal yeniden açılmasını isteyerek bu konuda Türkiye nin gerekli uygulamaları hayata geçirmesini istemiştir. Aynı zamanda Avrupa Komisyonu da 2000 Yılına İlişkin İlerleme Raporu nda; Heybeliada Ruhban Okulu nun kapalı kalması konusu da dahil olmak üzere, 1923 Lozan Antlaşması kapsamında olsun-olmasın, Müslüman olmayan bütün kesimlerin somut taleplerinin yeterince incelenmesi gerektiğini belirtmiştir. Avrupa Komisyonu, bu konuda Türkiye yi şöyle 265 Köse, age., s Bartholomeos: Vatikan Olmak istemiyoruz, Zaman, 30 Nisan 1997, s

124 eleştirmektedir: Hıristiyan Kiliseleri, özellikle mülkiyetle ilgili olarak, zorluklarla karşı karşıya bulunmaya devam etmektedir. Heybeliada daki Ortodoks Ruhban Okulu nun 1971 yılında kapatılması konusunda bir ilerleme bildirilmemiştir. Çeşitli kiliselerin yasal statülerinin tanınmamış olması, dini personelin Türkiye ye erişebilmesi de dahil olmak üzere, bazı kısıtlamalar yaratmaktadır. Bunların dışında Alman Cumhurbaşkanı Johannes Rau nun 8 Nisan 2000 tarihinde Patrikhane yi ziyaret etmesi de ilginçtir. Bartholomeos, bu ziyaret anısına Rau nun boynuna Engelpion adı verilen kalın bir haç takmıştır. Takılan bu haç, Ortodoksluğun en büyük nişanı olan ve Ortodoksluğa büyük hizmetleri olan kişilere verilen Aziz Andreas nişanıdır 267. Patrik in bu nişanı Rau ya vermesinin altında, daha önceki örneklerinde görüldüğü gibi, Ruhban Okulu nun açılması için Türkiye ye yapılacak baskıların kapsamını genişletmek amacını taşımaktadır. Almanya Cumhurbaşkanı Rau da bu kapsamda Heybeliada Ruhban Okulu nun açılmasını istemiştir. ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Dimitrios onuruna verdiği bir yemekte, papaza hitaben Heybeliada daki Ruhban Okulu nun kapalı kalmaya devam etmesinin Patriklik üzerindeki etkisini anlıyoruz. Bu yüzdendir ki, inancınızla ilgili ihtiyaçlarınızın karşılanması ve saygın bir geleneğin sürmesi için, Türkiye yi sürekli olarak okulu yeniden açması konusunda teşvik ediyoruz demiştir 268. ABD nin Türkiye Büyük Elçisi Robert Pearson da 22 Ekim 2002 de Fener Rum Patrikhanesi ne ve Heybeliada ya yaptığı ziyarette ABD nin Heybeliada Ruhban Okulunun tekrar açılması ve Patrikhaneye bağlı bir eğitim kurumu olarak faaliyet göstermesini sağlamak için ABD nin desteğini yineleyerek, Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılmasına izin verilmesini istediklerini belirtmiştir 269. Aralık 2004 ayı içerisinde ABD de bulunan dönemin Başbakan yardımcısı Mehmet Ali Şahin, ABD Dışişleri Bakanı Kıdemli Yardımcısı Marc Grossman ile yaptığı görüşmede Grossman ın kendisine Heybeliada Ruhban Okulu nun açılmasının Türkiye nin de AB ile tam üyelik müzakerelerini başlatmasını kolaylaştıracağını söylediğini belirtmiştir. 267 Gönül Hanbay, Bu Okul Hep Gündemde, Milliyet, 11 Nisan 2000, s ABD Dışişleri Bakanı ndan Ruhban Okulu Baskısı, Akşam, 18 Mayıs 2000, s Toker, age., s

125 Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Heybeliada daki Ruhban Okulu nun Türkiye deki mevzuatlara uyması halinde açılabileceğini, ancak sadece tek bir kuruma, kendisine özgü statü tanınamayacağını açıklamıştır 270. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Müzakere Çerçeve Belgesi nin 4. maddesindeki azınlık hakları ve inanç özgürlüğü ifadelerinden dolayı ruhban okulunun açılması gündeme gelir mi? sorusuna şu yanıtı vermiştir: Okulu 24 saatte açarım. Bugüne kadar kapalı kalması doğru değil. Avrupa da 5 bin cami, Rotterdam da rektörü Türk olan üniversite var. 500 öğrenci İslam ilahiyatı okuyor. AB, bunu böyle istediği için değil, AB olmasaydı da yine böyle düşünürdüm. Ortodoks filan değilim. Müslümanım. Dinimin emrettiği, kültürümün gerektirdiği budur. Başka din mensuplarının kendilerini ifade etme hakkı var. Hükümet ne yaptığını biliyor demiştir 271. Türkiye-AB üyelik görüşmeleri sonucunda 3 Ekim 2005 tarihinde üyelik görüşmelerine başlanabileceği ifade edilmiştir. Ancak koşul olarak 17 Aralık tarihi öncesi diğer benzer konularda (Patriğin ekümenikliğin kabulü, GKRY nin tanınması vb.) olduğu gibi Türkiye, Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması konusunda da ciddi baskılara maruz kalmıştır. Görüşmeler sonucu imzalanan metinde yer almasına rağmen, zirve sonrası uluslararası ortamda, bu konuda gelişmeler yaşanacağına dair beklentiler olmuştur 272. Patrikhane de rahip veya papaz olmak için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ve yüksek öğretim yapmak şarttır. Türkiye deki Ortodoks aileler ise çoğunlukla çocuklarını rahip yapmak istememektedirler. Başka ülkelerden, özellikle Yunanistan dan, rahip getirilmesi yasal olarak mümkün değildir. Bu nedenle Patrikhane, konuyu uluslararası bir sorun haline getirmeye çalışmakta ve kendisine taraftar aramaktadır. Patrikhane nin bu çalışmaları neticesinde Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere hemen hemen bütün Hıristiyan ülkelerin temsilcileri, ne zaman Türkiye yi ziyaret etseler ya da ne zaman Türkiye nin bulunduğu herhangi bir platformda bulunsalar mutlaka Ruhban Okulu nu gündeme getirmektedirler Çerçeveye Uysunlar Açalım, Sabah, 04 Mayıs 2005, s Bahar Atakan, YÖK, AB İle Değişecek, Milliyet, 6 Ekim 2005, s Köse, age., s Özyılmaz, age., s

126 Patrikhane Vatikanlaşma düşüncesini uygulamak için öğretisini yayacak ve kendisine bağlı kiliselerin bulunduğu ülkelerde etki alanını genişleterek güçlendirecek temsilcilere ihtiyaç duymaktadır. Bu arada ulusal kiliselerle olan rekabetini de göz önüne alırsak Ruhban Okulu önem kazanmaktadır. Sadece Patriklik makamına yükseltmek için okula ihtiyacı olduğunu düşünmek fazla iyimser olmayı gerektirir 274. Eski Milli Eğitim Müdürü Naci Akay ın tarihli Sabah Gazetesi nde yayınlanan yazısına göre okulun açılmasında şu hususlar göz ardı edilmemelidir: Lozan Antlaşması nda bir hüküm yoksa da okul azınlık okulu olarak mütalaa edilerek Milli Eğitim Bakanlığı nın gözetim ve denetiminde olmalıdır. Mütekabiliyet esası gözetilerek Batı Trakya da kapatılan ya da onarımlarına izin verilmeyen okulları açılmalı ve onarımlarına izin verilmelidir. Okulun öğretimi lise düzeyi ile sınırlı tutulmalı, İlahiyat ile Grek dili ve edebiyat dersleri dışındakilerin programları Milli Eğitim Bakanlığı nca hazırlanmalıdır. Okulun yönetiminde ve ikinci müdür konumunda bir Türk/öğretmen temsilci bulunmalıdır 275 demiştir. Türkiye de resmi çevrelerde Ruhban Okulu nun açılması ile ilgili olarak yaygın olarak kabul gören görüş; Okulun İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi bünyesinde kurulacak Yüksek Dinler Kültür Bölümü ne bağlı olmak şartıyla yeniden açılması ve Rum Ortodoks Cemaatinin gereksinim duyduğu yüksek nitelikli din adamlarının burada yetiştirilmesidir. Fakat zaten başka bir okula bağlanmasını kabul etmedikleri için okul 1971 yılında kapatılmıştır 276. Türkiye Cumhuriyeti Devleti nde yüksek okulların kuruluş koşullarını belirleyen Anayasa nın 130. ve 132. maddeleri de, Ruhban Okulu nun yüksek okul statüsünde eğitim yapmasını engellemektedir 277. Anayasa nın 130. maddesi, bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin devlet tarafından kanunlarla kurulmasını emretmektedir. Dini özerkliğe sahip bir okulun kurulması, ancak bu maddenin değiştirilmesi ile mümkündür madde ise, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı na bağlı özel yüksek öğretim kurumları açılabilir demektedir. Bir Hukuk Devleti olduğu hususunda kimsenin şüphesinin olmadığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti nde, 274 Köse, age., s Naci Akay, Ruhban Okulu Açılmalı, Sabah, 7 Mayıs 2004, s Köse, age., s Altındal, age., s

127 Anayasa nın bu maddeleri çerçevesinde Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılması mümkün değildir Bugünkü Hukuki Durum 150. kuruluş yıldönümü törenlerindeki basın toplantısında Harisiadis, okulun açılması halinde eğitimin nasıl olacağını şöyle açıklamıştır; Okul Patrikhane ye bağlı olacak ve denetimini Milli Eğitim Bakanlığı yapacak. 100 Öğrenciye eğitim verecek kapasitemiz var. Müfredat bir konsey tarafından belirlenecek ve Milli Eğitim Bakanlığı na sunulacak. Öğretmenler de yine aynı konsey tarafından belirlenecek ve atamalar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacak. Harisiadis ayrıca okula yabancı öğrenci kabul edilmesini de öngören isteklerinin de olduğunu açıklamıştır. Bu isteklerin gerçekleşebilmesi için bu okulu denetliyebilecek uzman bir kadro ya ihtiyaç vardır. Eğitimin Rumca olması konusunda isteklerini kamuoyunun hassasiyetinden dolayı açıklayamamıştır. Fener Rum Patriği Bartholomeos da bir röportajda bu konuda şunları söylemiştir: İstanbul da cemaatimiz sayısının çok azalmış olması ve de Heybeliada daki Ruhban Okulu nun 1971 yılından beri kapalı tutulmasından dolayı, Patrikhanemiz günümüzde zor bir yasam mücadelesi vermektedir. Ruhban Okulu nun açılması ve de orada okuyacak yabancı tabiiyetli öğrencilerinden mezuniyetlerini müteakip, kurumumuzda kalmayı arzu edenlerin Türk tabiiyetine geçişlerinin kabulü konularında Patrikhane olarak müteaddit defalar hükümetimize ricalarda bulunduk. Yukarıda ortaya koyulan faaliyetleri dikkate alındığında Ruhban Okulu nun Milli Eğitim Bakanlığı ya da Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) na bağlı olarak faaliyet göstermesi istenmemektedir. Araştırmacı yazar Aytunç Altındal ın ifadeleri şunlardır; özel ve özerk statüde bir Hıristiyan Ruhban Yüksek Okulu kurmak istemektedir. Türkiye Cumhuriyeti nin yasalarını karıştırmayın demektedirler. Biz bu okulu liseden sonra bir yıl eğitim verecek, uluslararası statüye tabi olarak kurmak istiyoruz demektedirler. Böyle dayanaksız bir noktadan başlattıkları hareket, bir sonuç vermeyince de, bizi insan 278 Salim Gökçen, Fener Rum Patrikhanesi nin Hukuki Statüsü ve Heybeliada Ruhban Okulu nu Açtırma Girişimleri, 115

128 haklarını ihlal etmekle suçlamaktadırlar. Bunun bir sonraki aşaması, Ayasofya yı Ortodoksların ibadetine açma talebi olacaktır 279. Nitekim 1998 yılında Aralık ayında, Vakıflar Genel Müdürlüğü Türk Devleti aleyhinde propaganda ve yolsuzluklar yaptığı gerekçesiyle Heybeliada Ruhban Okulu Yönetim Kurulu nu feshetmiştir. Fener Patrikhanesi başta Selanik Teoloji Fakültesi olmak üzere ilahiyat eğitimi veren birçok okulda, elemanlarına gerekli dini eğitimi aldırmaktadır. Dünyanın her yerinde bu tür okullar açma imkanı da mevcuttur. Buna rağmen ısrarla bu konuda şunları istemektedir: Heybeliada Ruhban Okulu açılmalıdır ve dünyanın her tarafından öğrenci alabilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin bu okul üzerinde hiçbir şekilde denetim hakkı olmamalıdır. Patrik ve kendine bağlı metropolitlerde T.C. vatandaşı olma şartı kaldırılmalıdır 280. Oysa bunları isterken başta Selanik Teoloji Fakültesi olmak üzere birçok yerde hatta 60 yıldan bu yana ABD de bile Ruhban Okulu bulunmaktadır. Buralardan din adamı yetiştirilmektedir. Maksat din adamı ihtiyacı ise bu okullar Türkiye de cemaati bile olmayan Patrikhane için fazladır. Ayrıca Patrikhane nin Ruhban Okulu ile ilgili planları sadece öğrenci ihtiyacını gidermek kadar masumane olmadığı için Türkiye dışındaki Ruhban Okulları ndan hiç bahsetmemektedir. Bu durum Patriğin yurt dışında ki kiliseleri ve dolayısıyla o kiliselerin bulunduğu ülkeleri kontrol etmek amacıyla, kendisi tarafından amaçlarına hizmet edebilecek din adamları yetiştirmek istemesini ortaya çıkarmaktadır Heybeliada Ruhban Okulu nun ve özellikle de bu okulun Teoloji Bölümü nün açılmamasının hukuksal dayanakları şunlardır: Türkiye nin Kurtuluş Savaşı sonrasında 1924 yılında imzalanan Lozan Antlaşması nın azınlıklara ayrıcalık değil yalnızca Müslüman Türk halka tanınan eşit davranım görme hakkı tanıması ve bu durumun Anayasa daki eşitlik ilkesine uygun olması, 279 Köse, age., s M. Necati Özfatura, Patrikhanenin Ekümeniklik Hayali, Türkiye, 9 Kasım 2000, s Köse, age., s

129 403 sayılı Öğretim Birliği Yasası nın (Tevhid-i Tedrisat Kanunu nun) Türkiye de dinsel öğretimi cemaatlerden ve özel kişilerden alıp devlet görevi olarak Milli Eğitim Bakanlığı na vermesi, T.C. Anayasası nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti nin laik bir devlet olarak nitelenmiş bulunması; bunun gereği olarak da dinsel öğretim yapan özel okul açmanın ve yönetmenin yasak olması. Özel Okullar Yönetmeliği nde, Bir özel okula alınabilecek yabancı uyruklu öğrenci sayısı, okulda okuyan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı öğrencilerin yüzde 20 sini aşmamak kaydıyla Milli Eğitim Bakanlığı nca belirlenir. hükmünün bulunması, 625 sayılı yasanın 3. maddesinin 3. paragrafında, Askeri okullar, dinsel eğitim ve öğretim yapan özel öğretim kurumları ile güvenlik örgütüne bağlı okulların aynı ya da benzeri özel öğretim kurumu açılamaz. hükmünün var olması, Anayasa nın 130. maddesindeki Yasada gösterilen yöntem ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla vakıflarca devletin gözetim ve denetimine bağlı yüksek öğretim kurumları kurulabilir. hükmüne göre Patriklik bir vakıf kimliğinde olmadığı için Patrikliğe bağlı bir özel yüksek öğretim kurumu açılmasının da olanaklı olmaması, Anayasa nın 24. maddesinde Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Kimse devletin toplumsal, ekonomik, siyasal ya da hukuksal temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma ya da siyasal ya da kişisel çıkar ya da etki sağlamak amacıyla her ne biçimde olursa olsun dini ya da din duygularını ya da dince kutsal sayılanları sömüremez ve kötüye kullanamaz. hükmünün bulunması, Lozan Antlaşması nda ve öteki uluslararası sözleşmelerde azınlıklar için ayrıcalıklar değil yurttaşlarla eşit haklar tanınmıştır. Din görevlilerinin özel okullarda değil devlet okullarında yetiştirilmesi, Anayasa, Anayasa Mahkemesi kararı, Yüksek Öğretim Kurumları Yasası ve Milli Eğitim Temel Yasası yla düzenlenmiş devlet politikasıdır. Bu nedenle azınlıklara verilecek bir hak yurttaşlar arasında azınlıklar lehine bir eşitsizliğe neden olur. T.C. Devleti, din görevlilerini bir devlet okulu olan İmam-Hatip Okulları ve devlet üniversiteleri bünyesindeki İlahiyat Fakülteleri nde yetiştirmektedir. Eğitim-öğretim etkinlikleri, devletin denetimi ve gözetimi altında yapılmaktadır. Hiçbir cemaat ya da kesime bu konuda ayrıcalık tanınmamıştır. 117

130 Heybeliada Ruhban Okulu, icra etmiş olduğu eğitim ve öğretim metodu ve işleyişi itibariyle bir yüksek okul görünümündedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi kararı kapsamına girmektedir. Nitekim 25 Eylül 1951 tarih ve 151 sayılı okul yönetmeliğinin 1. maddesinde; Okulun amacı, rahiplik mesleğine girecek olanları yetiştirmektir., 3. maddesinde; Okul, üç sınıflı lise bölümü ile dört sınıflı Teoloji İhtisas Bölümü nden teşekkül eder., 54. maddesinde; Lise mezunlarından rahiplik mesleğine intibak edebilecekler alınır., 55. maddesinde; Kayıt kabulle ilgili bölümde, okula yazılmak isteyenlerden lise bitirme diploması istenir. denilmektedir. Ayrıca Teoloji bölümünden mezun olan öğrenciler Yunanistan da bazı liselerde din dersi öğretmenliği yapmışlar ve bu okuldan mezun olanlar, Yunanistan daki İlahiyat okullarından mezun olanlarla eşdeğer tutulmuşlardır. Zaten okulun son 11 öğrencisi de Selanik İlahiyat Fakültesi ne yatay geçiş yapmıştır 282. Anayasa Mahkemesi nin yükseköğretim kurumlarının sadece devlet tarafından açılıp işletilebileceğini belirten bu kararından sonra mevcut özel yükseköğretim kurumları ya faaliyetlerine son vermiş, ya da bir devlet üniversitesine bağlanmıştır 283. Heybeliada Ruhban (Papaz) Okulu da özel yüksekokul statüsünde değerlendirilmiştir. Okulun varlığını sürdürebilmesinin ancak Türk üniversitelerinden birisine veya bir ilahiyat fakültesine bağlanarak mümkün olabileceği belirtilmiştir. Türk Hükümeti ile Patrikhane ve okul yöneticileri arasında çeşitli görüşmeler yapılmış ancak, okulun Türk üniversitelerine bağlanmasını istemeyen Patrikhane ve okul yöneticileri, Heybeliada Ruhban Okulu nu kapatmışlardır. Heybeliada Ruhban Okulu ndan geriye Rum azınlığın eğitim yaptığı Özel Rum Erkek Lisesi kalmıştır. Kapatılma kararı, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü nün 12 Ağustos 1971 tarih ve Özel Öğretim Kurumları sayılı gizli işaretli yazıları ile Anayasa Mahkemesi nin 12 Ocak 1971 tarihli kararı ve 26 Mart 1971 tarihli gerekçesi muvacehesinde okulunuzun, bu kararın kapsamına girer durumda olduğu anlaşıldığından diğer yüksek okullar gibi özel bir yüksek okul mahiyetinde bulunan teoloji bölümünün 9 Temmuz 1971 tarihinden itibaren hiçbir hukuki varlığı kalmamıştır denilerek, Heybeliada Ruhban Okulu Müdürlüğü ne bildirilmiştir Özyılmaz, age., s Hilal Köylü, Ruhban Okuluna Formül Bulundu, Radikal, 24 Haziran 2004, s Özyılmaz, age., s

131 Aynı karara göre; Amerikan Robert Koleji binaları 1971 de Boğaziçi Üniversitesi ne devredilmiştir. Ardından da Robert Koleji, Arnavutköy Kız Lisesi ile birleşmiş Özel İstanbul Amerikan Robert Lisesi adını almıştır. Kolejin yüksek kısmı Boğaziçi Üniversitesi ne dönüşmüştür 285. Ruhban Okulu nun vakıf bünyesinde faaliyet göstereceğini bu yüzden de Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde olması gerektiğini düşünen Dışişleri bürokratları, Okul, iki yıllık önlisans programı gibi eğitim verir. Önemli olan denetimdir. Bunu da Milli Eğitim Bakanlığı yapar. YÖK le okul arasında doğrudan bağlantı kurmak olmaz görüşü üzerinde durmuşlardır. Okulun açılışına ilişkin hazırlıkların, AB nin aralık ayındaki zirvesinden önce tamamlanabileceğini kaydeden kaynaklar, Konuyla ilgili son kararı Bakanlar Kurulu verir. demişlerdir. Fener Rum Patrikhanesi avukatı Kezban Hatemi, Heybeliada Ruhban Okulu nun Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde, bir vakıf bünyesinde, iki yıllık önlisans programı şeklinde eğitim vermesine ilişkin çözümün yeni bir formül olmadığını söylemiştir. Hatemi, Ruhban Okulu kapatılmadan önce de aynı prosedüre uygun olarak eğitim veriyordu. Bu, bulunmuş yeni bir formül değil, Lozan Antlaşması nın tanıdığı doğal bir haktır. Milli Eğitim Bakanlığı da bunu uygulayacaktır diye konuşmuştur. Ruhban Okulu, Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK arasında gerginlik yaşanmasına neden olmuştur. MEB, Okul, YÖK e bağlanmalı. Bunun için de 2547 sayılı YÖK Yasası değiştirilmeli. Bizim okulu denetlememiz zor olur önerisinde ısrar ederken YÖK, bu öneriye karşı çıkmıştır. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, YÖK Yasası nın temel hükümleri var. Atatürk ilkelerine bağlılık gibi. Ruhban Okulu nun bu ilkelere uymasını nasıl sağlayacağız diyerek, okul üzerinde YÖK otoritesinin kurulamayacağını öne sürmüştür 286. Fener Rum Patrikhanesi ile Ermeni Patrikhanesi, ihtiyaçları olan din adamlarının yetiştirilmesi konusunda görüş ayrılığına düşmüştür. Ruhban Okulu konusunda iki Patrik anlaşamamıştır. Fener Patriği, okulun bağımsız olmasını istemekte, Ermeni Patriği Mesrob ise Bir devlet üniversitesine bağlanabilir demektedir. 285 Köse, age., s Hilal Köylü, Ruhban Okuluna Formül Bulundu, Radikal, 24 Haziran 2004, s

132 Türkiye Ermeni Patriği Mesrob II, bu konuda yaptığı açıklamada din adamı sıkıntısı çektiklerini ve din adamı yetiştirmek için herhangi bir üniversitede hıristiyan fakültesi açılmasını istediklerini söyleyerek: Devletimize başvuruda bulunduk. Ruhban Okulu açma yerine İstanbul daki Üniversitelerden birinde Hıristiyan Fakültesi açılmasını istedik. Bu konu hem laiklik, hem de devlet üniversitesinde eğitim alma açısından çok önemli olacak demiştir 287. Fener Rum Patrikhanesi ise Ermeni Patrikhanesi nin teklifinin kendileri için uygun olmadığını açıklamıştır. Patrikhane den yapılan açıklamada şöyle denilmiştir: Heybeliada daki okulun 1971 de kapandığı andaki konumunun, aynı şekilde devam etmesini, Milli Eğitim Bakanlığı na bağlı ancak bağımsız olmasını ve bir üniversiteye bağlanmamasını istediklerini açıklamışlardır. Ermeni Patrikhanesi nin Ruhban okulunun bir devlet üniversitesine bağlı olabilir açıklamasına ise, daha önceden okulları olmadığı için onlar kabul edebilir yorumunda bulunmuşlardır. Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü Sevgi Erenerol ise Ermeni Patrikhanesi nin önerisine destek vermiştir: İstanbul ya da Marmara Üniversiteleri nden birindeki ilahiyat fakültesi bünyesinde Hıristiyanlar için özel bir bölüm açılmalı. Din adamı ihtiyacı bu şekilde karşılanabilir. Fener Patrikhanesi ekümenik iddiasından dolayı buna razı olmuyor. Bağlı olmadan uluslararası bir okul haline gelirse, kendileri de uluslararası olmuş olacaklar. Türkiye deki azınlıklar üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınan gazeteci Yazar Aytunç Altındal, Ruhban Okulu nun kapalı olmadığını ileri sürerek şöyle konuşmuştur: Okulun eğitimine patrikhane tarafından süresiz ara verildi. Hükümet okulu kapatmış değil. Üniversitelerimizden birinde Hıristiyanlık kürsüsü açılabilir. Ancak AB, doğrudan patrikhaneye bağlı bir okul istiyor. Patrikhane, vereceği müfredata karışılmasını istemiyor. Bunu kilisenin iç hukuku olarak görüyor, ancak vereceği eğitim Tevhidi Tedrisat Kanunu na aykırı. Çünkü kız öğrenci okutmuyor. Oysa Türkiye de laik bir eğitim var. O zaman imam hatip liselerine de kız öğrenci alınmaz. Bu Lozan a da aykırı 288. Bartholomeos, Heybeliada Ruhban Okulu nun açılmasının, 35 yıldır tartışıldığını kaydederek, Heybeliada Ruhban Okulu, üniversite düzeyinde bir okul 287 Ufuk Aktuğ, Ermeni Patriği Fakülte İstedi, Hürriyet, 26 Mart 2006, s Ömer Erbil, Ruhban Okulu Patrikleri Kapıştırdı, Milliyet, 27 Eylül 2005, s

133 değildi. O zaman özel üniversite konumuna dahil edebilirdik. Buradan mezun olanlara biz bir diploma veririz. Bu diploma, lise sonrası bir senelik eğitim aldığını belgeler. Bu nedenle de Heybeliada Ruhban Okulu nun üniversite seviyesine sokularak kapatılması hatadır diye konuşmuştur. Milli Eğitim Bakanı Çelik, Yunan meslektaşıyla görüşürken burada hukuki açıdan engel olmadığını ifade etmiştir. YÖK Başkanı Teziç de, Patrikhane yi ziyaret etmiş ve okulun açılmasında hukuki engel olmadığını ifade etmiştir. Bartholomeos, Heybeliada Ruhban Okulu nun hem Osmanlı Dönemi nde, hem de Cumhuriyet Dönemi nde uzun yıllar faaliyet gösterdiğini bildirmiştir. Bartholomeos, Heybeliada Ruhban Okulu nun Ortodoks kilisesine ve bütün insanlara, ihtiyaç duyduğu insanları yetiştirdiğini ifade ederek, Okulun, devlete karşı değil, devlete hizmet olarak işlediğini söylemiştir. Okulun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin denetimi olmadan çalışmak istediğine ilişkin haberler çıktığını ve bunun doğru olmadığını kaydeden Bartholomeos, Türkiye, laik bir ülke. Dinler arası ayrımcılık uygulanmayan bir ülke. Ruhban Okulu nun, topraklarında bulunması bir şeref olacaktır. AB ye girme hareketindeki bir ülkede bu tür yalan haberlerin çıkması üzücüdür. Çünkü bizim Türk halkı ile barışçı bir birlikteliğimiz var demiştir 289. Poettering, konuşmasında Türkiye nin, Hıristiyan toplumlarına ihtiyacı vardır. Türk halkı, ancak bu şekilde Müslüman olmayan AB yi tanıyabilir. Çünkü günün birinde oraya tam üye olmak istiyorlar. Heybeliada Ruhban Okulu, diyalog için uygun bir mekandır. Bizler için de çok önemli bir mekandır. Ruhban Okulu nun bir an önce açılmasını istiyoruz. Avrupa Hıristiyan Demokratları adına Türk yetkili makamlarına, Hıristiyan kiliseleri ve Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılması çağrısında bulunuyoruz. Çünkü bunlar tek taraflı kapatıldı. Bu yapılmadığı takdirde, Batı Avrupa toplumlarındaki İslam fobisi artacaktır. demiştir. Avrupa Hıristiyan toplulukları adına yapılan bu açıklama ile Avrupa nın Heybeliada Ruhban Okulu konuşunda gerçekleri bilmediği ya da kasıtlı olarak gerçekleri görmezlikten geldiği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Patrikhane nin, Rum halkına ait olduğu için kapatıldığı düşüncesi kabul edilemez bir düşüncedir. Ruhban 289 Ruhban Okulu Açılsın Talebi, , 121

134 Okulu nun kapatılması kesinlikle bilinçli bir şekilde karşı hareket olarak algılanmamalıdır. Olaya bir yargı kararı olarak bakılması gerekir. O dönemde bu okulların kapatılmasıyla Türkiye deki laik sistemin korunması hedeflenmiştir. Türk mevzuatı, özel okullarda dini ve askeri eğitime izin vermediği için 1971 de tüm özel okullarla beraber Ruhban Okulu da kapatılmıştır. Buna dayanak olan kanun, sadece Azınlık vatandaşlarımızı değil bütün vatandaşları kapsayan bir kanun olduğunun unutulmaması gerekir. Eğer Ruhban Okulu na özel haklar tanınırsa, diğer vatandaşlarımızında istekleri göz ardı edilemez. Bu insan hakları açısından ele alınıyorsa o zaman, Yunanistan da yaşayan Türk lerin de haklarının verilmesi gerekir. Fener Rum Patrikhanesi Heybeliada Ruhban Okulu nun bir üniversiteye bağlanmadan açılabilmesi gerektiğini söylerken, buna benzer bir girişim Yunanistan da büyük bir tepki uyandırmıştır 290. Ortodoks Kilisesi ne bağlı olması planlanan yeni ilahiyat fakülteleri, Yunan medyası tarafından ayetullah okulları olarak nitelendirilerek, yeni fakültelerle ilgili yasa tasarısını meclise sunan Eğitim Bakanı Maryetta Yannaku eleştirilere hedef olmuştur. Pasok tan Andreas Loverdos, Kilise okulları anayasaya aykırı. Bu okulların üniversite olması, gerçek üniversitelerin devre bırakılması anlamını taşıyacağını ifade etmiştir. Yunanistan da bile muhalefetin ve basının büyük tepkilerine yol açan girişim konu Türkiye olunca bu tepkiler göz ardı edilerek insan haklarına ve AB ye aykırı olduğu ileri sürülerek bir hakmış gibi sunulmaya çalışılmaktadır. Ntvmsnbc nin haberi Patrikhane nin Heybeliada Ruhban Okulu nun açılabilmesi için yeni stratejisini ortaya koymaktadır. İşadamı Vasilaki Floridi nin Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi nde açtığı davada, Patrik Bartholomeos un ve vakıf yöneticilerinin Heybeliada daki Ruhban Okulu nun açılabilmesi için Türkiye deki yetkililere rüşvet vermek üzere ABD Savunma Bakanlığı ndan 12 milyon dolar istediğini, ABD savunma Bakanlığı nca gönderilen bu paranın Bartholomeos un şahsi servetini yöneten 3 kişinin hesaplarına yatırıldığını, kendisinin de bağışladığı 3 milyon 300 bin doların başka amaçlarla kullanıldığını bir belge sunarak iddia etmiştir Sofia Angelidis, Yunanistan da İlahiyat Krizi, Milliyet, 23 Eylül 2005, s Patrik Yemin Etti, Dava Reddedildi, , 122

135 Sonuç olarak; Fener Rum Patrikhanesi başta Selanik Teoloji Fakültesi olmak üzere ilahiyat eğitimi veren birçok Ortodoks ülkede bulunan okulda, elemanlarına gerekli dini eğitimi aldırmaktadır. Bu ülkelerde bu tür okullar açma imkanı da mevcuttur. Buna rağmen ısrarlı olarak bu okullar mevcut değilmiş gibi bu okullardan hiç bahsetmemekte din adamı sıkıntılarını gidermek gerekçesiyle Heybeliada Ruhban Okulu nun açılmasını masumane bir kılıf altına gizlemektedir. Maksat din adamı ihtiyacı ise Türkiye de yeteri kadar cemaati olmadığı için başta Yunanistan ve Rusya ile sıkıntılar yaşayan Patrikhane için yeterli olduğu bilinmektedir. Burdan anlaşılmaktadır ki Patrikhane nin Ruhban Okulu ile ilgili istekleri gerçeği yansıtmamaktadır. Sadece din adamı ihtiyaçını karşılama düşüncesi fazla iyimser olmayı gerektirmektedir. Fener Rum Patrikhanesi nin gerçek amaçlarından biri Vatikanlaşma düşüncesini uygulayabilmek için ekümenikliğini sağlamlaştırmaktır. Ortodoks ülkelerdeki kiliseleri dolayısıyla da bu ülkeleri kontrol etmek amacıyla öğretisini yayacak ve kendisine bağlı kiliselerin bulunduğu ülkelerdeki etki alanını genişleterek güçlendirecek temsilcilere ihtiyaç duymaktadır. Ulusal kiliselerle olan rekabeti de göz önene alınırsa Ruhban Okulu daha da önem kazanmaktadır. Fener Patrikhanesi Ruhban okulunun açılması için Yunanistan dahil bir çok ülkede uygulanan devlet denetimi şartını bilerek reddetmesinin altında Türkiye yi uluslararası arenada baskı altında tutmak düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Türkiye ye Rum azınlık ve Patrikhane konusunda uygulanan uluslararası baskılar Türkiye nin bu kanuda kararlı bir politikasının olmamasının nedenidir. Bu kararsızlığı Çoşar şöyle özetlemiştir; T.C. idarecilerinin patrikhaneye karşı davranışlarını şöyle özetlemem mümkündür. Dostluk devrinde Lozan Antlaşması çiğnenerek ve T.C. Kanunları bir tarafa itilerek tavizler, imtiyazlar dağıtmak! Buhranlı devirlerde de bu imtiyaz ve tavizleri geri almak!... İmtiyazlar dağıtıldığında bunları gayet normal bulan dünya kamuoyu, bunlar geri alındığında, Yunanistan ın ve diğer kiliselerin giriştikleri kampanyalarla aleyhimize kışkırtılmış, Türkiye kötü bir tutum içinde gösterilmiştir 292. Türkiye de din eğitimi alanında, hangi derecede ve türde olursa olsun, özel eğitim kurumu açılamaz. Bu bir kesin hükümdür ve din farkı gözetmeksizin tüm 292 Ömer Sami Çoşar, Patrikhane Dosyası, Hürriyet, 20 Ağustos 1976, s

136 vatandaşlar için geçerlidir. Lozan Antlaşması ve ilgili öteki uluslararası sözleşmelerde olsun, azınlık için imtiyazlar değil, vatandaşlarla eşit haklar tanımıştır. Vatandaşlara yasak olan din okulu açma hakkının, azınlığa tanınması söz konusu olamaz. Türk Milli Eğitiminin Genel ve Temel İlkeleri nin 1973 Milli Eğitim Temel Kanunu ve 1981 Yükseköğretim Kanunu ile belirlenmiştir. Okul programlarının bu genel amaç ve temel ilkelere uygun olarak geliştirilmesi zorunludur. Manastır yasamı içinde, Patrikhane yönetim ve denetimi altında, Patrik ikametgahı ile aynı çatı altında bir eğitim kurumu Türk Milli Eğitimi nin Genel Amaç ve Temel ilkelerine tamamiyle aykırıdır. Fener Patrikhanesi nin Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması yönündeki isteğinin İstanbul da yaşayan sayıları arasındaki Rum vatandaşımızın gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan çok Elen ve Ortodoks Emellerini simgeleyen Siyasi Bir Talep niteliğinde olduğu değerlendirilmektedir. Lozan Barış Antlaşması nda İstanbul Rumları için sayılan haklardan Batı Trakya Müslüman Türkleri nin de yararlanacağı 45. madde ile garanti altına alınmıştır. Eğer Patrikhane din adamı sıkıntısı çekmekte ise, Batı Trakya da hem din adamı, hem de öğretmen sıkıntısı çekilmektedir. Batı Trakya daki bu sıkıntıları önlemek için Ruhban Okulu ayarında bir okulun Yunanistan da açılmasına izin verilmelidir. Ruhban Okulu, Patrikhane için, ekümeniklikten daha önemlidir. Patrikhane için Türkiye ekümenikliğini tanısa da tanımasa da dünya devletleri arasında kabul görmesi yeterlidir. Bu bağlamda Kilise açısından okul ödünü, ekümeniklikten önce gelmektedir. Heybeliada Ruhban Okulu nun uluslararası okul olarak açılışına izin verilmemeli ve uluslararası bir statüye kavuşturulma çabalarına şiddetle karşı çıkılmalıdır. 124

137 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4. YABANCI ÜLKELERİN RUM AZINLIK SORUNLARINA YAKLAŞIMI 4.1. Amerika Birleşik Devletleri nin Fener Rum Patrikhanesi ne ve Rum Azınlık Sorunlarına Yaklaşımı ABD soğuk savaş sonrası Balkanlarda insan hakları, demokrasi ve serbest Pazar ekonomisinin teşviki gibi genel bazı ilkelerin dışında çerçevesi çizilmiş ve içeriği doldurulmuş genel bir siyaset oluşturmamıştır. Aktif müdahale yerine Avrupa nın sorunlarının çözümünü, Avrupalılara bırakmak tarzında hareket ederken, savaşın tüm Balkanlara yayılmasını önlemek amacıyla küçük çaplı bir takım girişimlerde bulunmuştur. Ancak, gelişen olayların istikameti ve savaşın Balkanlara yayılması durumunda, Avrupa nın güvenliğinin ciddi ölçüde tehdidi ile birlikte, ABD nin zorunlu olarak müdahalesini gerektireceği endişesi sonucu, aktif olarak çözüm sürecine katılmıştır. ABD, Balkanlardaki bölgesel barışın çok önemli olduğunu vurgulamasına rağmen, asıl sebebin ABD de oluşan kamuoyu ile kongrenin konuya ilişkin baskıları ve seçimlerin yaratmış olduğu politik kaygılara dayandığı düşünülmektedir. Başlangıç aşamasındaki bu süreç esnasında ABD kendisi olmadan Avrupa sorunlarını aşılamayacağını ve Avrupa daki varlığının gerekli olduğunu da göstermeye çalışmıştır. Ortodoks/Slav ittifak Kosova harekatında kara harekatını önlemek için ABD ye her türlü baskıyı yapmıştır. Balkanlardaki Ortodoks ve Slav halkların şiddetli tepkisiyle karşılaşmıştır. Yunanistan da kamuoyu Sırplara destek vermiştir. NATO üyesi Yunanistan da halk sokaklara dökülmüş ve ABD aleyhinde gösteriler yapılmış ve Başkan Clinton un resmi yakılmıştır. Kuzey ve Güney Amerika Rum Ortodoks Kilisesi nin lideri Başpiskopos Spiridon un 23 Mart 1999 tarihinde ABD Başkanı Clinton a yolladığı mektupta Yugoslavya ya yapılan saldırı gayri ahlakidir... şeklinde sert bir açıklama olmuştur. Rusya ve AB nin etki sahasında bulunan Balkanları Ortodoks/Slav ittifakı kontrol etmeden, kontrol edemeyeceğini anlayan ABD son yıllarda Balkanlar için yeni politika geliştirmektedir. Bunun önemli adımlarından birisi Fener Rum Patrikhanesi ni kontrolü altına almaktır. ABD, Patrikhane yi kontrol ederek milyon kişilik 125

138 Ortodoks/Slav dünyasını etki altına almaya çalışmaktadır. Bunun için Patrikhane ye ekümenlik statüsünü sağlamayı, Türkiye de bağımsız hale gelmesini yani Vatikanlaşmasını arzulamaktadır. Bu girişimlerde ise Yunanistan ı yanına almaktadır. Ayrıca ABD nin kendi içinde güçlü bir lobiye sahip olan Ortodokslar ABD nin Balkan ve Türkiye politikaları üzerinde zaman zaman etkili olmaktadır. Örneğin Rum asıllı Michael Dukakis, ABD başkan adayı olunca, danışmanı Rum asıllı Bill Tragos un ilk beyanatı; Fener Patrikhanesi Ortodoksların Vatikan ı olsun. Yunan asıllı Amerikalılar için esas önemli olan Yunan toprakları değil Ortodoks Kilisesi dir... olmuştur. Fener Rum Patrikhanesi ile ABD ilişkileri, günümüzde olduğu gibi geçmişte de belirli dönemlerde karşılıklı menfaatler gözetilerek yakınlaşma içine girmiştir. Bazen bu duruma Türkiye bile katılmak zorunda kalmıştır. SSCB, 1945 Kasım ında süresi sona erecek olan 1925 tarihli, Türk Sovyet Tarafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması nı süresi dolmadan 19 Mart 1945 te feshetmiştir. SSCB yeni bir antlaşma yapılması ve bunun değişen dünya şartlarına uygun olması gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak Mart ayından Haziran ayına kadar istekler bildirilmemiş, anlaşma da yenilenmemiştir. Ardından Stalin yönetimi sözlü olarak Kars, Ardahan, Artvin i, Montro Sözleşmesi nin değiştirilmesini ve Boğazlarda bir üs kurulmasını istemiştir. Karar, Türkiye ye 7 Haziran 1945 te Moskova daki Türk Büyükelçi Selim Sarper e Ankara ya bir ziyaret için ayrılmadan önce Dışişleri Bakanı Molotov a yaptığı ziyarette bildirilmiştir. Rusların sözlü olarak yaptığı teklifler reddedilmiştir. Ancak SSCB, istekleriyle başlayan müzakereyi ucu açık bırakmış ve İnönü nün anlatımıyla konuyu kapatmamıştır: Ruslarla aramızda hiçbir mesele olmadığını, dostluk için hiçbir engel mevcut bulunmadığını şeklinde menfi propaganda yapmak isteyenler Ruslarla eskiden beri dost olduğumuzu söylüyorlar. Arkadaşlar; Ruslarla aramızda meseleler vardır bu meseleler ve Rusların talepleri büyük devletlerarasında da bahis mevzuu olmuştur. Ancak Ruslar bu taleplerini kâğıt üzerine koymaktan dikkatle çekiniyorlar. Yarın zaten biz böyle bir şey düşünmüyorduk yanlış anlaşılmıştır derler ve perdenin arkasına çekilirlerse memnuniyetle kabul etmeye hazırım. 126

139 Bu durum Stalin in 5 Mart 1953 te ölümüne kadar devam etmiştir. Stalin öldükten sonra, SSCB Türkiye ye yazılı bir nota göndererek, önceki taleplerini geri aldığını bildirmiştir. Ancak aradan geçen bu 8 yılda, Türkiye kendisini güvende hissetmemiş, Rusya dan uzaklaşarak Amerika ya yaklaşmıştır. ABD yönetimi bu yakınlaşmadan yararlanarak 1946 da Sovyetler Birliği ne Boğazlar konusunda iki kez nota vermiş ve Türkiye yi himayesine aldığını göstermiştir 293. Amerikan Havacılığının kuruluşunun 39. yıldönümü olan 1 Ağustos 1946 da Ankara da parlak bir tören yapılmıştır. ABD, SSCB ye hem nota vermiş hem de söz konusu D. Roosvelt uçak gemisini Akdeniz e göndererek, Sovyetleri uyarmıştır. Bu dönemde Rusya da Stalin 1943 yılında 19 yıldır boş olan Moskova Patrikliğine Sergei i getirmiştir. İki yıl sonra Sergei nin ölümünün ardından Stalin in isteğiyle Aleksei Patrik olmuştur. Stalin in girişimleri sırasında İstanbul da Venyamin I in yerine Maksimos seçilince, ABD harekete geçmiştir. Maksimos, ABD nin planına uygun bir patrik değildir 294. Maksimos Patriklik dönemi, ideolojisi ve kişiliği ile ilgili bir çok spekülasyon yapılmıştır. Bunlar, Sovyet Yanlısı, Komünist, Ruh hastası şeklinde sıralanabilmektedir. Bir yoruma göre, Maksimos patrik seçildikten sonra Yunanistan daki komünistlere sempatisini gizlemeye gerek duymamış komünistler de, davalarına destek olan onun ve Moskova Patriği Aleksiy in fotoğraflarını taşıyarak sokaklarda gösteri yapmışlardır 295. Patrik Bartholomeos a göre ise Maksimos gerçekten psikopat ve hastadır 296. Kuzey ve Güney Amerika Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu olan Athinagoras, Washington yönetiminin isteğiyle 1 Kasım 1948 de Türkiye deki Rum Ortodoksların ruhani lideri seçilmiştir. Athinagoras ın seçilebilmesi için ABD ye mesafeli duran Patrik Maksimos V istifa ettirilmiştir. Niyazi Berkes kitabında; Günün birinde içyüzünü hiçbirimizin merak etmediği şartlar altında gürültülü reklamlarla ta Amerika dan bir patrik getirildi; Lozan Antlaşması nın ruhu ile alay edercesine, yıldırım hızıyla Türk vatandaşı yapılarak 293 Yıldırım, age. s age. s Macar, age. s Elçin Macar, Athinagoras ın Patrik Seçilmesi, Toplumsal Tarih, Eylül 1999, s

140 patriklik tahtına oturuldu. Acaba Atina patrikleri de Amerika dan mı tedarik edilir, bilmiyorum; fakat bu olay Amerikan Yunanlılığının gözünün Atina da değil, İstanbul da olduğunu gösterir 297 ifadelerini kullanmıştır. Niyazi Berkes in söz ettiği patrik, ABD vatandaşı Athinagoras tır. Lozan Antlaşması nın imzalanmasının ardından, Atatürk Dönemi nden bu yana süregelen Patrikhane ile ilgili mevcut uygulama yok sayılarak, bir gecede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılmıştır. Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol, Athinagoras ın Atatürk ün 22 Ağustos 1919 tarihli Çok Gizli uyarısıyla Erzurum dan gönderdiği genelgede söz ettiği Mavri Mira nın üyesi olan Athinagoras la aynı kişi olduğunu öne sürmektedir. Erol Cihangir ise Papa Eftim in Muhtıraları ve Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi kitabında da, Athinagoras ın Kurtuluş Savaşı nda işgalcilerle birlikte Türkiye ye karşı savaşan Atina Kilisesi Sen Sinod Sekreteri Athinagoras la aynı kişi olduğunu yazmıştır. ABD den Paris e uğrayarak gelen yeni patrik, Türkiye ye girebilmesi için hazırlanan laissez passer denilen, muteber kişilere verilen belgeyi Paris Büyükelçiliği Başkatibi Oğuz Gökmen in elinden almıştır. Gökmen aynı zamanda şu ilginç yorumu yapmaktadır: Amerikalıların çoğu kez çocuksu bir politika anlayışları vardır. İstanbul daki Fener Patrikhanesi ni etkileri altında tutmak suretiyle Sovyet Rusya halkı dahil, dünyadaki bütün Ortodokslara hükmedebileceklerine içtenlikle inanırlar 298. Bu tam anlamıyla bir ABD operasyonu dur. Bunu yıllar sonra Athinagoras da, New York Herald Tribune Gazetesi ne itiraf etmiştir. Ben Truman doktrininin dini bölümünü teşkil etmekte idim. Türkiye ye gelmeden önce, Chicago da da şunları söylemiştir: İkinci Dünya savaşı nın başında bir gün Roosvelt, ABD sınırlarının Fransa dan başladığını söylemişti. Bugün hiç tereddüt etmeden söyleyebiliriz: Birleşik Devletler in ilk savunma sınırı Kars a varmıştır 299. Athinagoras 26 Ocak 1949 da, ABD Başkanı Truman ın kendisine tahsis ettiği özel bir askeri uçakla ve Truman ın, İsmet İnönü ye özel mektubunu getirmiştir. 297 Niyazi Berkes, Patrikhane ve Ekümeniklik, 2. Basım, İstanbul: Kaynak Yayınları, 2005, s Elçin Macar, Toplumsal Tarih, Eylül 1999, s Macar, age., s

141 Athinagoras, 28 Ocak 1949 da Fener Rum Patrikhanesi nde düzenlenen törenle patrik olmuştur. Törene yerel yetkililer ile Sovyetler Birliği ve Yugoslavya dışında tüm diplomatik temsilciler katılmıştır 300. Athinagoras, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilen ilk patrik olmuştur 301. Fener Rum Patrikhanesi ile ABD arasındaki iyi ilişkileri gösteren bir örnek te, Patrikhane Binalarını Genişletme ve Kiliselerini Onarma Faaliyetlerinde bahsettiğimiz Fener Rum Patrikhanesi nin onarımı ve tadilatın da görülmüştür. Tadilat birçok defa geri çevrilmişken, Amerikan Rum Ortodoks Kilisesi nin Başpiskoposu Yakovas ın, Beyaz Saray daki etkisinden dolayı, ABD Başkanlarından Jimmy Carter ın 1986 yılında devreye girmesiyle onay verilmiştir. ABD tarafından İstanbul un surlar içinde kalan bölümünü Bizans ın başkenti Konstantinopol ve Fener Kilisesi ni ise özerk hale getirme planı ise defalarca Türkiye ye dayatılmıştır. ABD planına göre, uzun vadede devlet içinde ayrı bir devlet haline gelecek olan Patrikhane, egemenlik alanını, surların dışına bütün Trakya ya taşıracaktır 302. Patrik Dimitrios 1990 yılı Haziran ının son günlerinde ABD yi ziyaret etmiştir. Bu ABD ziyareti, Patrikhane açısından yeni bir dönüm noktasıdır. Tarihte ilk defa bir İstanbul Ortodoks Rum Patriği ABD yi ziyaret etmiştir. Bu ziyaretle ABD de ve dünyada Ortodoksluk daha görünür bir hal almaya başlamıştır. Amerikan basını, ziyarete büyük ilgi göstermiştir. Özellikle, İstanbul Patriği nin Ortodoks dünyasındaki eşitler arasında birinci liğinden, çökmekte olan Doğu Blok unun yeni şekillenmesinde oynayabileceği olumlu rolden söz etmişlerdir 303. ABD Başkanı Clinton döneminde ise, Yunan asıllı danışmanlarından George Stefanopulos, Patrikhane hakkında, misyonunu serbestçe yerine getirebilmesi için özel çabalar gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz açıklamasını yapmıştır. ABD nin Patrikhane ye ilgisi artarak devam etmektedir 304. Bu çerçevede 24 Şubat 1994 te ABD Başkanı Clinton, Başbakan Tansu Çiller e bir mektup göndererek Patrikhanenin 300 Fuat Kozluklu, Patrik e Büyük İtibar, Cumhuriyet, 21 Ekim 1997, s Yıldırım, age., s Çelik, age., s Macar, age., s Muzaffer Taşyürek, Patrikhane-Kıbrıs Hattı, Zaman, 10 Kasım 1993, s

142 uluslararası statüye kavuşması için Türkiye nin yardımcı olmasını istemiştir. Clinton mektubunda: Yunanistan la olan ilişkilerinizdeki en son gerilimi azaltmak üzere, hükümetiniz tarafından bazı sembolik adımlar atılabilir. Bu sembolik adımlardan bir tanesi, İstanbul daki Rum Ortodoks Patrikhanesi olabilir ve bu kurumun işlerlik kazanması hususunda mevcut olan bazı zor koşulları kolaylaştırmanın yollarını göz önünde bulunduracağınızı ümit ediyorum 305 demiştir. Clinton bu mektubuyla Çiller den kibarca Patrikhane ye uluslararası bir statü verilmesini istemektedir. Bartholomeos, 19 Ekim 1997 de Amerika ya gitmiş, kongre üyelerinin katıldığı askeri törenle karşılanmıştır. Patrik, ABD Başkanı Clinton, Yardımcısı Al Gore, Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Temsilciler meclisi Başkanı Newton L. Gingrich gibi yüksek düzeyde ABD yetkilileriyle görüşme yapmıştır. Görüşmelere Türkiye nin Washington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir alınmamıştır. ABD Ankara Büyükelçisi Mark Parris ile İstanbul Başkonsolosu Carolyn Huggins, Bartholomeos u 10 Kasım 1998 de ziyaret etmişlerdir. Görüşmede, Heybeliada Rum Ruhban Okulu Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinin, okulun mekanlarını kullanmalarından dolayı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından azledilmeleri değerlendirilmiştir. 28 Mart 1999 da ABD Başkanı Bill Clinton ın eşi Hillary Clinton, Fener Kilisesi ni ziyaret etmiştir. Clinton, Bartholomeos a, Heybeliada Ruhban Okulu nun açıldığı gün, çok mutlu olacağını söylemiştir. Bartholomeos, 5 Mart 2002 de ABD ye gitmiştir. ABD Başkanı George W. Bush un özel konuğu olarak kendisiyle Beyaz Saray da buluşmuştur. Bush ailesi, onuruna New York ta da bir davet vermiştir 306. ABD Dışişleri Bakanlığı nın 1 Ocak 31 Aralık 2001 tarihlerini kapsayan yıllık insan hakları raporu, 2002 Mart ayında açıklanmıştır. ABD Dışişleri nin raporunda, Lozan daki azınlıklar tanımı reddedilmiştir. Raporda, açıkça İstanbul Fener Rum Patrikhanesi nin Heybeliada Ruhban Okulu nu yeniden açma girişimine engellemeler yapılıyor denilmiştir Aydınlık, Lozan İstanbul dan Delindi, 17 Nisan 1999, s Faik Kaptan, ABD den Özel Uçak Geldi, Hürriyet, 5 Mart 2002, s Uğur Ergan ve Ayda Kayar, Patrik e Yakın Takip, Hürriyet, 5 Mart 2004, s

143 28 29 Haziran 2004 tarihlerinde İstanbul da NATO Zirvesi yapılmıştır. Bu kapsamda ABD Başkanı George W. Bush, zirveden önce Ankara da Başbakan Erdoğan la görüşmüştür. Görüşmede Bush un Türkiye deki azınlıkların ve Fener Rum Patrikhanesi nin durumunu gündeme getirdiği basında yer almıştır. Bush a Heybeliada Ruhban Okulu nun eski statüsünde açılacağı na ilişkin söz verildiği iddia edilmiştir. Daha sonra İstanbul da azınlıkların dini liderleriyle bir araya gelen Bush, burada Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ve diğer din adamlarının önünde Bartholomeos a Ekümenik diye hitap etmiştir. Görüşmeden sonra Bartholomeos, Bush un kendisine Ankara daki temasları sırasında Ruhban Okulu konusunun ele alındığını anlattığını söylemiştir. Eylül ayında açıklanan ABD Dışişleri Bakanlığı nın 2004 Dini Özgürlükler Raporu nda, Türkiye deki Amerikan Büyükelçiliği nin Türk Hükümeti ni Heybeliada Ruhban Okulu nu yeniden açmaya çağırdığı kaydedilmiştir. ABD Başkanı George Bush, Beyaz Saray da Rum Ortodoks Kilisesi nin ABD Temsilcisi Demetrios ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakayani nin de katıldığı bir resepsiyonda, Yunanistan ın Osmanlı İmparatorluğu ndan bağımsızlığını kazanmasının 185. yıldönümü kutlamalarında yaptığı konuşmada; Modern Yunanistan ın kurucuları 1821 yılında özgürlüklerini ilan ettiklerinde, ABD nin güçlü desteğini buldu. Amerikan Başkanları Bağımsızlığı destekledi. Genç Amerikalılar, Yunan ordusunda gönüllü oldu. Birçok Amerikalı mali destek sağladı. ABD özgürlük için mücadele edenlerin yanında yer aldı demiştir 308. Bu haber ABD nin Yunanistan a bakış açısını bütün gerçekliğiyle ortaya koymaktadır. SSCB nin yıkılmasıyla tek süper güç devlet olarak kalan ABD, yenidünya düzeninde ortodoks dünyasının Fener Patrikhanesi nin otoritesi altında yeniden yapılanmasını istemektedir. Sevr Anlaşması ile hem devlet başkanı hem dini lider olan patrik Lozan Antlaşması ile bunları kaybetmiştir. Patrik e Sevr Antlaşması ndaki statüsünü kazandırmak isteyen ABD, ortodoks dünyasında da bir Vatikan yaratmaya çalışarak hem Rusya hem de Balkanları kontrolü altında almayı istemektedir. Soğuk savaşın bitmesi ile birlikte ABD ve Rusya arasındaki çekişme diplomatik ve ekonomik bir rekabet haline dönmüştür. Bugün iki büyük güç arasındaki rekabette 308 Bush tan İtiraf, Hürriyet, 26 Mart 2006, s

144 kullanılacak kartlardan biri de din gibi gözükmektedir. Bu durum ABD nin Fener Rum Patrikhanesi ne olan ilgisini daha da arttırmaktadır Avrupa Birliği nin, Fener Rum Patrikhanesi ne ve Rum Azınlık Sorunlarına Yaklaşımı Avrupa Parlamentosu uzun süreden beri, Fener Rum Patrikhanesi nin Ekümenik statüsünün tanınması, Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılması, Anadolu nun değişik yerlerinde bulunan yıkık veya müze haline getirilmiş, hatta cemaati dahi olmayan kiliseler ve buralardaki Patrikhanenin mal varlığı ve hakları konularını gündeme getirmektedir. Avrupa Birliği nin Türkiye den istediği Patrikhane ve Heybeliada Ruhban Okulu konularındaki talepler; Yunanistan ın gerçekleşmesini arzuladığı istekler değildir. Bu, Avrupa Birliği nin Balkan politikasının önemli unsurlarından biridir. Balkanlar da yaşayan halkların önemli bir bölümü Ortodoks tur ve bölgede Avrupa Birliği ile Rusya arasında bir menfaat çatışması bulunmaktadır. Avrupa Birliği, Balkanlar da kontrolü ele geçirmek için maddi gücü ile birlikte Ortodoksluğu da kullanma çabasındadır. Bunu da, Fener Rum Patrikhanesi ne Ekümenik bir statü kazandırarak ve Patrikhane nin tüm Ortodoks dünyası üzerindeki egemenliğinin tanınmasını sağlayarak başarmaya çalışmaktadır. Fener Rum Patriği Bartholomeos, Avrupa Birliği nin hedefleri doğrultusunda hareket etmekte hatta bu yönde çalışmalar yapmaktadır. Bartholomeos, verdiği beyanatlarla da ruhani bir kişilik olmasına rağmen siyasi kimliğe sahip bir politikacı olduğu hissini uyandırmaktadır. Bartholomeos, 7 Aralık 2003 te bir Yunan Gazetesine verdiği demeçte; 2007 yılında Romanya ile Bulgaristan ın AB üyesi olacaklarını söylemiş, bu ülkelerin ardından Türkiye nin de AB üyesi olması dileğinde bulunarak AB nin gelecekte, ABD ye karşı denge oluşturacak Avrupa Birleşik Devletleri ne dönüşmesini hayal ettiğini ifade etmiştir. Bartholomeos ayrıca, Türkiye nin AB üyesi olmasıyla, Anadolu da daha rahat hareket edebileceklerini, kökleri ile babaları ve atalarının anıları ile yeniden bağlanacaklarını, yeniden bu kutsal topraklarda daha çok ayinlerin yapılacağını söylemiş ve Türkiye nin AB üyeliğinin yaratacağı yeni koşullardan bahsetmiştir. 132

145 Patrik Bartholomeos, Avrupa Birliği nden almış olduğu güç ile Türkiye nin Avrupa Birliği ile entegrasyon girişimleri sürecinde sürekli demeçler vererek ve Avrupa Birliği nezdinde bir takım girişimlerde bulunarak AB nin amaçlarına hizmet etmektedir. Patrik, Türkiye nin Avrupa Birliği ne üye olmasının yolunun, Patrikhane nin statüsünün değiştirilmesi ve Heybeliada Ruhban Okulu nun tekrar açılmasından geçtiğini ifade eden açıklamalar yapmakta ve temas kurduğu Avrupa Birliği ülkeleri devlet adamlarının bu konudaki görüşlerini de dayanak olarak göstererek Türkiye ye yol göstermeye çalışmaktadır. AB nin Türkiye ile ilgili olarak ilk kez 1998 de hazırladığı raporda, Fener Rum Patrikhanesi ne ait herhangi bir kayıt yoktur. Aksine, Türkiye nin Lozan Antlaşması nda belirlenen azınlıklar dışında azınlık tanımadığı belirterek, dini azınlıkların serbestçe ibadetlerini yerine getirdikleri, sadece pratikte bazı bürokratik engellerle karşılaştıkları belirtilmiştir ilerleme raporunda da konuyla ilgili herhangi bir tespit veya talep bulunmamaktadır. Sadece, Din özgürlüğü bakımından Lozan Antlaşması ile tanınan dinsel azınlıklar ve diğer dinsel azınlıklar arasında bir muamele farklılığı hala mevcuttur. denilmiştir 309. Fener Rum Patrikhanesi nin etkisinde kalan Avrupa Komisyonu, ilk kez 2000 yılı ilerleme Raporu nda Heybeliada daki Ruhban Okulu nun kapalı kalması konusu da dahil olmak üzere, 1923 Lozan Antlaşması kapsamında olsunlar olmasınlar, Müslüman olmayan tüm kesimlerin taleplerinin gerektiği gibi incelenmesi gerektiğini öne sürmüştür. Raporda, Yahudi cemaatinin yanı sıra Yunan Ortodoks, Ermeni, Katolik ve Süryani Ortodoks Kiliseleri başta olmak üzere bazı gayrı Müslim cemaatlere yönelik hoşgörünün daha fazla olduğu ifadeleri yer almıştır. Aralık 1999 da yayınlanan bir genelgede ise dinsel cemaatler, hayır ve ibadet binalarının tamiri için devletten izin alınmasına gerek kalmadığı anlatılmıştır 310. Avrupa Komisyonu, 13 Kasım 2001 tarihli kararında ise Türkiye ye bu konuda açıkça dayatmada bulunmuştur; 309 Somuncuoğlu, age., s age., s

146 Ancak Hıristiyan kiliseler, özellikle mülkiyetle ilgili olarak, zorluklarla karşı karşıya bulunmaya devam etmektedir. Heybeliada daki Ortodoks Ruhban Okulu nun 1971 yılında kapatılması konusunda bir ilerleme bildirilmemiştir. Çeşitli kiliselerin yasal statülerinin tanınmamış olması, dini personelin Türkiye ye erişebilmesi de dahil olmak üzere, bazı kısıtlamalar yaratmaktadır. Avrupa Komisyonu Sözcüsü Jean Cristoph Philory de 5 Ağustos 2002 de Patrikhane nin mülklerine ilişkin reformların Avrupa Komisyonu tarafından yeterli görülmediğini ifade etmiştir. Philory, dini azınlıkların mülk edinme ve satma haklarına ilişkin önlemlerin nasıl uygulanacağının önemli olduğunu vurgulamış ve Dini vakıflara ilişkin yasanın bazı noktaları üzerinde ayrıntılı bilgi isteyeceğiz demiştir. Bartholomeos, 3 Ekim 2002 de Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Romano Prodi ile bir araya gelmiş ve Brüksel de yaptıkları bir saat süren görüşmede Ruhban Okulu meselesini de gündeme getirmiştir. Bartholomeos bu görüşmenin ardından; Kopenhag Zirvesi nde Türkiye ye müzakere tarihi vermeyecekler, temaslarımdan bunu anladım. Türkiye den daha cesur adımlar atmasını bekliyorlar demiştir. Patrik ve beraberindeki din adamları heyetini, AB Komisyon binasının dışına kadar çıkarak karşıladığı belirtilen Romano Prodi nin, Rumların açılması için girişimlerini sürdürdükleri, Heybeliada daki Ruhban Okulu ile yakından ilgilenerek, Türkiye-AB ilişkilerini Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin yetkilisi olmayan bir papazla görüşmesi oldukça düşündürücüdür. Prodi-Bartholomeos görüşmesinin AB Komisyonu programında, İstanbul dan Constantinople olarak bahsedilip, verilen randevunun da, Mr. Prodi, Constantinople Patriğini kabul edecek şeklinde duyurulması da kasıtlıdır. Bartholomeos, bu görüşmeden sonra yaptığı açıklamada şunları söylemiştir: Görüşme sırasında Türkiye deki azınlık hakları ve yabancı vakıflara verilen hakların yeterli olmadığını anlattım. Daha fazla şeyler bekliyoruz. Azınlıklara yeteri kadar haklar verilmeli, verilenler yeterli değil. Ben Sayın Prodi ye şahsen Türkiye nin bir an önce AB ye girmesi gerektiğini söyledim. Bunu her görüşmemde de dile getiriyorum. Türkiye nin AB ye girmesi için dua ediyorum 311. Bartholomeos, Yunanistan ın Ethnos Gazetesi ne verdiği demeçte, Türkiye nin AB üyeliği, Anadolu da önceden varolmuş Hıristiyan toplumların yaşadığı bölgelerde 311 Salim Gökçen, Küresel Liderlik Yolunda Avrupa Birliği ve Stratejik Ortağı Fener Rum Patrikhanesi, 134

147 yeniden Hıristiyanların yaşamasına izin vermelidir demiştir. Bartholomeos, Ruhban Okulu nun açılması ve ekümeniklikin ardından asıl amaçlarından birini daha göstermiştir ve yapmak istediğini açıkça ifade etmiştir: Eğer Türkiye nin AB üyeliği bunu müsait kılarsa Hıristiyanlar, yaşadıkları bölgelere tekrar yerleşirlerse, o zaman Patrikhane de o bölgelerde bulunan kiliselerin yeniden ayine açılmalarını düşünebilir yılı Ekim ayının ikinci haftası Türkiye ile ilgili AB ilerleme raporu yayınlanmıştır. AB Raporu nda Türkiye de azınlıkların hakları konusunda bazı ilerlemeler olmakla birlikte tam bir özgürlük bulunmadığı öne sürülmüştür. Süryaniler, Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler gibi azınlıkların okullarının bulunmadığı ve kendilerini özgürce ifade edemedikleri iddia edilmiştir. Laz ve Pontus kültürüyle ilgili araştırmaların yasaklandığı öne sürülmüştür. Raporun, dini özgürlükler bölümünde, dini azınlıkların din adamlarını yetiştirmesi önündeki yasakların sürdüğü; Rum Ortodoks Kilisesi nin Türk Hükümeti nden defalarca Heybeliada Ruhban Okulu nun açılmasına çalıştığı belirtilmiştir. Bu raporlar yayınlanırken Heybeliada Ruhban Okulu nun kapalı olmadığı, açık bulunduğu, ancak Fener Patrikhanesi nin öğrenci bulamadığı için eğitim yapamadığı söylenmemiştir 312. AB nin 2003 ilerleme raporu, konuyla ilgili en kapsamlı rapor olmuş ve cemaatlerin kapsamının genişletilmesi, tanınmayan kiliselerin hukuki statü verilmesi, dini kitapların ithalatında serbestliğin yanı sıra ilk kez Fener Rum Patriği nin ekümenik sıfatı gündeme getirilmiştir. Dini özgürlükler adı altında tespitlerin ve taleplerin satır başları şöyledir: Gayrimüslim dini azınlıklar, tüzel kişilik, mülkiyet hakkı ve iç yönetim konularında ciddi engellerle ve din adamı yetiştirme yasağıyla karşılaşmaya devam etmektedir. Yasal düzenlemeler hala yalnızca gayrimüslim cemaatlere ait vakıflara atıf yapmaktadır. Bu husus, Katolik, ve Protestan cemaatleri dahil olmak üzere, vakıf kuramayan diğer dini toplulukları kapsam dışında tutmaktadır. Gayrimüslim cemaatleri açısından ciddi bir endişe teşkil eden el konulmuş taşınmazlar konusu halen ele alınmış değildir. Bu cemaatlerin tüzel kişiliği olmadığından, 312 Yıldırım, age., s

148 taşınmazlara her zaman el konulabilme riski taşımaktadır ve taşınmazların hukuki yollarla geri alınması çabalarında birçok engelle karşılaşmaktadır. Dini vakıflar, özerkliklerini önemli ölçüde sınırlayıcı şekilde Vakıflar Genel Müdürlüğü nün müdahalelerine maruz kalmaya devam etmektedir. Mütevellilerin azledilmesi ve vakıf mallarının yönetimine ve muhasebesine müdahale bunlar arasında yer almaktadır. Dini azınlıkların din adamı yetiştirmelerine yönelik yasak devam etmektedir. Kiliselerindeki rahiplerin sayısında azalma karşısında bazı dini azınlık cemaatleri, bu yasağın neden olduğu tehdidi hissetmektedir. Her ne kadar Ağustos 2003 te yetkililerce durumun yeniden gözden geçirileceği bildirilmişse de, mükerrer taleplere rağmen Heybeliada Ruhban Okulu kapalı kalmıştır. Kaynak sıkıntısı dini azınlık cemaatlerinin çoğunun yurt dışında din adamı yetiştirmesine engel olmakta, tabiiyet kriteri ise Süryani ve Keldani kiliselerinde olduğu gibi Türk olmayan din adamlarının çalışma imkanını ve Ekümenik Patrik olma imkanını sınırlandırmaktadır. Ayrıca Türk olmayan din adamları, vize ve oturma izni verilmesi ve yenilenmesi konusunda sıkıntı yasamaya devam etmektedirler. Bu husus özellikle Roma Katolik cemaati açısından önemlidir. Ekümenik Patrik ünvanının resmi biçimde kullanılması gerginlik yaratmıştır 313. AB nin yasama organı Avrupa Parlamentosu nun Patrikhane ye yaklaşımına gelince; AP nin kararlarının bağlayıcılığı bulunmadığı iddia edilse de, gerçekte bu raporlar ve kararlar özelilikle ilerleme raporlarının temel kaynaklarından birisidir. Bartholomeos un AB ile ilk resmi teması Avrupa Parlamentosu üzerinden olmuştur. Patrik Bartholomeos 19 Nisan 1994 te parlamentoda devlet başkanı gibi karşılanmış ve bir konuşma yapmıştır. AB Türkiye ye daha adaylık statüsü bile vermemişken, Avrupa Parlamentosu 24 Ekim 1996 da Türkiye ye Dünyanın her tarafındaki milyonlarca Ortodoks Hıristiyan için Konstantinopolis teki Patrikhane nin önemini göz önünde bulundurarak, Türk yetkililerin ekümenik Patrikhane nin tam olarak korunması konusundaki yükümlülüklerinin farkında olarak, ekümenik Patrikhane nin ve diğer dinsel yerlerin binalarını koruması ve gerekli önlemleri alması çağrısında bulunmuştur. Parlamento nun aynı kararında, Patrikhane ye doğrudan bağlı olan Heybeliada Ruhban Okulu nun derhal yeniden açılması talebi de yer almıştır. Bu kararlarda, Bartholomeos un ziyaretinin etkisi olduğu açıktır. Görüldüğü gibi Patrikhane-Ruhban 313 Somuncuoğlu, age., s

149 Okulu meselesinin altyapısı 1996 da hazırlanmış, 2000 den sonra da AB nin resmi politikası ve davası haline gelmiştir 314. Avrupa Birliği nin küresel liderliği sağlama yolunda gelecek 10 yıl içerisinde bugünkünden çok farklı bir Türkiye coğrafyasına ihtiyacı vardır. AB, bu nedenle hayal ettiği Türkiye coğrafyasını oluşturma yolunda bütün projelerini hayata geçirmeye başlamıştır. Fener Rum Patrikhanesi bu projelerin önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Patrikhane nin ekümenik statüye kavuşmasından Anadolu daki malvarlıkları ve servetleri konusuna kadar birçok alandaki isteklerinin gerçekleşmesi için Türkiye'ye karşı elinden gelen bütün baskı yöntemlerini kullanmaktadır 315. Patrikhane, Türkiye nin AB üyesi olmasını kendisinin ve Rum azınlığın güvencesi olarak istemektedir. Bu yönde izlediği tutum Yunan dışişleri ile karşı karşıya gelmesine de neden olmaktadır Yunanistan ın ve Yunan Kilisesi nin Fener Rum Patrikhanesi ne ve Rum Azınlık Sorunlarına Yaklaşımı Yunanistan ve Patrikhane arasındaki ilişki hiçbir dönemde azalmadığı gibi belirli dönemlerde ise doruğa çıkmıştır. Buluştukları ortak nokta Megalo İdea dır. Yunanistan uluslararası platformda eski Bizansın mirasçısı rolünü oynarken, patrikhane ise Bizansın bayrağını ve mührünü muhafaza etmektedir. Aziz Pavlos tarafından 51 yılında kurulan ve 451 yılında İstanbul Patrikhanesi yönetimine giren Yunan Kilisesi, Yunanistan ın bağımsızlığını kazanmasından sonra 1833 yılında otosefalliğini ilan etmiştir. Fener Rum Patrikhanesi bu durumu ancak 1850 yılında resmen kabul etmiş ve yapılan karşılıklı güven anlaşması ile ilişki yeni bir boyut kazanmıştır. Bu durum iki kilisenin yakınlaşmasına sebep olmuştur 316. Bu tarihten sonra Fener Rum Patrikhanesi ile Yunan Kilisesi arasında fazla sorun yaşanmazken Kurtuluş Savaşı Dönemi nde kral karşıtı bir kişi olan Meletios un patrik seçilmesi Yunan Kilisesi tarafından tepkiyle karşılanmış, Meletios dinden azledilmiştir age., s Salim Gökçen, Küresel Liderlik Yolunda Avrupa Birliği ve Stratejik Ortağı Fener Rum Patrikhanesi, Münir Yıldırım, Yunanistan ve Ortodoks Kilisesi, 1. Baskı, Ankara: Aziz Andaç Yayınları, 2005, s Toker, age., s

150 Mütareke den sonra özel olarak İstanbul, genel olarak Türkiye de Rum Yunan faaliyetlerinin merkezini, İstanbul daki Fener Rum Patrikhanesi teşkil ediyordu li yıllarda Patrikhane nin böyle bir merkez durumuna gelmesinde, burasının Yunanistan ın Türkiye üzerindeki emellerinin gerçekleştirilmesi yolunda çok uygun bir kuruluş olması başlıca rolü oynamıştır. Çünkü Rum Ortodoks Kilisesi, Yunan tarihinde önemli bir fonksiyona sahiptir. İstiklalini kazanan ve bir hayli de genişleyen Yunanistan, hedefine ulaşabilmek için Türkiye deki Rum azınlığı yalnız Yunan Kilisesi ile etki altına almanın mümkün olamayacağını uzun bir deneme ile anlamıştır. Türkiye de de başarılı olabilmek için, daha önce çok yararlandığı Türk topraklarındaki kiliseleri Türklere karşı tahrik ve baltalama amacı olarak kullanma kararı vermiştir. Bu kararın bir gereği olarak, 1908 de II. Meşrutiyetin ilanı üzerine faaliyetlerini arttıran Patrikhane yi, (1910 da Yunan Başbakanlığına muhakkak geleceğini düşünen) Venizelos, yarı resmi de olsa Yunanistan la birleştirmeyi siyasi programına birinci madde olarak almıştır. Venizelos bu husustaki düşüncelerini; Patrikhane, Yunanistan ın emrine girmelidir; bu suretle birleşmiş bir Patrikhane nin ilerideki milli davalarda rolü pek büyük olacaktır şeklinde ifade etmiştir. Girit teki başarılarından cesaret alan Venizelos, Yunan Başbakanlığı na geçmek üzere Girit ten ayrıldığı tarihte gizlice papaz kıyafeti ile İstanbul a gelerek bir Rum un evinde bir hafta kalmış ve Patrikhane ye esas programı dahilinde yeni talimatlar vermiştir 318. Osmanlı Hükümeti 12 Aralık 1918 de Patrikhaneye bir tezkere göndererek yürürlükteki mevzuata göre, yeni Patriğin niçin seçilmediğini sorduğunda, Patrikhane, bahanelerle Patrik seçimini geciktirmiş, Osmanlı Hükümeti ne karşı herhangi bir sorumluluk duymamıştır. Bu durum Patrikhane nin dini kisvesinden sıyrılarak Yunanistan ın Türkiye deki bir otoritesi haline gelmesinden kaynaklanmıştır 319. Bursa Metropoliti Locum Tenens Doroteos un Patrik vekilliğine seçilmesi İngiltere tarafından desteklenmiştir. Patrik Vekili, Paris ten dönerken Atina da kendini karşılayanlara yaptığı konuşmada şunları söylemiştir; Patrikhane yalnız emellerini muhafaza ile yetinmedi, milletle birleşerek bu hedefe varılması için el altından tahrik etti ve her zaman Türk ten ilk darbeyi o yedi. Türkler ilk darbelerini hep Patrikhane ye 318 Güler, Dünden Bugüne Yunan-Rum Terörü, s Güler, age., s

151 indirdiler. Rum Milletinin bağırsaklarını söktüler. Cellâtların darbeleri altında can vermiş din adamlarımızı şehit olarak gösteriyorum. Fakat şimdi muzaffer İtilaf orduları ile Yunanlılar bu eski dünyayı yıkıyorlar 320. Doroteos un Patrik vekilliği zamanında gerçekleştirdiği en önemli faaliyetlerden biri de, Rum okullarında devletin resmi dili olan Türkçe nin okutulmasını yasaklamasıdır. 9 Mart 1919 tarihinde de resmen bir beyanname yayınlayarak Patrikhanenin Osmanlı Hükümeti ile münasebetlerini kesmiş ve Rumları tebaa görevlerinden affetmiştir. Patrikhane nin Rum tutukluların serbest bırakılması için uğraş vermesi de, bu insanların serbest bırakılınca çeşitli bölgelerdeki Rum çeteleri ile Anadolu yu işgale başlayan Yunan ordusunda istihdam edilmeleri içindir. Patrik vekili İzmir in işgali üzerine Yunan Orduları nın Hıristiyanlık adına mukaddes cihat yaptıklarını söylemiştir. Türkiye deki Rumların Yunan Ordusu na katılması için resmen beyanname yayınlamıştır. Böylece Türkiye nin çeşitli bölgelerinde yasayan Rumlar gönüllü sıfatıyla Yunan Ordusu na katılmışlardır. Patrikhane nin yaptığı en önemli siyasi faaliyetlerden biri de, çeşitli heyetler teşkil ederek Paris Barış Konferansı nda Anadolu nun Yunanlılara verilmesi için teşebbüslerde bulunmasıdır. Sonuç olarak konferansta, Rum Patrikhanesi nin tahrif edilmiş nüfus istatistikleri ile İzmir i Yunanistan a verilmesini vaat etme kararı alınması Patrikhane nin bu tür çalışmalarının sonucunda olmuştur. Patrikhane nin ve dolayısıyla da Rum Azınlığın Yunanistan ın emellerine hizmet eden bir kuruluş haline gelmesinin daha 1910 yıllarında gerçekleşmiş olduğunun bir kanıtı da bu diyalogdan ortaya çıkmaktadır. Yunan Millet Meclisi nde 5 Mart 1921 yılında yapılan bir tartışmada Dışişleri Bakanı Baltacis in sözlerinden Patrikhane nin Yunanistan a nasıl hizmet ettiği anlaşılmaktadır. Baltacis, Patrikhane ye hücumlarda bulunan Milletvekili Kampanis e şu cevabı vermiştir: Yunan milleti bugün Fener Patrikhanesi ne şükran borçludur. Onun geçmişteki mücadeleleri, Yunan milletini bu fütuhata nail ettirdi. Sözlerinizi geri alınız...! 321. Yunanlıların İzmir i işgalinden sonra 1921 de buraya gelen Yunan Kralı Konstantin ile Efes Başpiskoposu arasında geçen konuşma, değil Patrikhane nin, Efes Metropolitliği nin dahi kraliyetten ne kadar önde ve ağırlıkta olduğunun bir örneğidir. 320 age., s age., s

152 Kral Konstantin, Şurası doğru ki muhterem peder son sevindirici olaylar ordumuzun zaferiyle çok güçlenen Kiliseye gerektiği gibi teşekkür etme fırsatı bırakmadı bize. Ama şimdi emrinizdeyim... demiş, Efes Başpiskoposu da Kral a, Majeste, ordu görevini tamamladığı sürece, özellikle bugün kilisenin başka evlatları kurtarılmayı beklerken bizim yakınmamız doğru olmaz. karşılığını vermiştir 322. Rum Yazar, Adamantios Polyzodies Türkiye hakkında 1924 te Amerika da çıkarmış olduğu kitabında bu ilişkiyi çok güzel ortaya koymuştur; İstanbul un zaptından sonra Rumlar hayli din özgürlüğüne kavuştular. Bu özgürlüğü hem eğitsel hem yurtsever amaçlar için kullanma açıkgözlülüğünü gösterdiler. Her Rum Kilisesi bir okul, her papaz bir öğretmen oldu... Herkesin bildiği olay şudur ki, Rum Kilisesi olmasaydı bir Yunan ihtilali ve bir Yunan bağımsızlığı olamazdı. Bu olay bize Rum milletinin neden kiliselerine bu kadar bağlı olduğunun sebebini gösterir. Bu kilise salt bir dini kurum olmaktan fazla bir şeydir, çünkü o her zaman Yunan ırkının gelenekleriyle, hayalleriyle ve özlemleriyle bir görülmüştür Ortodoks Kiliseleri nin en temel özelliği, işte böylesine idare ve siyaset içinde yer almaları, kurdukları lobiler ve sivil toplum örgütleri ile uluslararası düzeyde Helenizm politikası için çalışmalarıdır. Ekümenik Patrikhane liderliğinde evrensel kiliseler ağı böyle oluşmuştur. Patrikhane nin büyük devletler nezdindeki ağırlığının en önemli sebebi de bu güçlü ağdır 324. Bu tarihlerde Fener Patrikhanesi ve ona bağlı olan Rum azınlık kendisini müstakil addetmekte ve tamamen Türklük aleyhine çalışmakta, Yunanistan ın çıkarlarına hizmet etmektedir. Ancak, bu süreçten sonraki geçen sürede Yunanistan ın Balkanlarda her genişlemesi Osmanlı Devleti nin ve sonra da Türkiye nin aleyhine olduğu kadar Fenerin aleyhine de sorunlar yaratmıştır de balkan savaşlarından sonra artık Yunanistan sınırları içerisinde olan Nees Hores yani Yeni Bölgeler dini açıdan vekaleten Yunan Kilisesi ne bırakılmıştır yetki devri anlaşmasıyla Yunan Ortodoks Kilisesi nin tarihindeki en büyük zaferini kazandığı belirtilmektedir 325. Yunan Kilisesi bir süredir bu antlaşmayı unutturma politikası izlemeye başlamıştır. Bunun 322 Somuncuoğlu, age., s Uğur Yıldırım, Dünden Bugüne Patrikhane, 2. Basım, İstanbul: Kaynak Yayınları, 2004, s Somuncuoğlu, age., s Yıldırım, M., age., s

153 üzerine Bartholomeos Yunan Kilisesi ni anlaşma koşullarına uymamakla suçlayarak Yeni bölgeler bizimdir diye bir anımsatmada bulunmuştur 326. Sorunların kaynağı ağırlıklı olarak şu iki noktadır. 1. Patrikhane nin Katolikler ile anlaşma teşebbüsleri ve Yunan Kilisesi nin bu duruma tepkisi. 2. Balkan Savaşı sonrası Yunanistan topraklarına katılan metropolitlerin kime bağlı olacağı ve metropolitlerin kim tarafından atanacağıdır yılında imzalanan ve Atina Başpiskoposluğu na yetki veren anlaşma bu durumu belirlemiştir. 1. Girit adası hariç Yunanistan tarafından ele geçirilmiş bölgelerdeki metropolitliklerin tamamının bağımsız Yunan Kilisesi idaresine devir ile Yunan Kilisesi nin yönetim şekli, örf ve adetlerinin fiilen tatbikine bırakılmasına, 2. Bu metropolitliklerin dini yönden sevk ve idaresinin Atina da bulunan bağımsız Yunan Kilisesi Ruhani Meclisi ne ait olduğuna, 3. Bu metropolitlerin seçim ve intihabının, bağımsız Yunan Kilisesi nin usul ve kaidelerine göre yapılacağı, ancak aday listenin tanziminde patrikhanenin onayının alınacağı, keza Patrikhanenin aday gösterme yetkisinin olduğuna, 4. Bu metropolitlerin herhangi birinin boşalması veya boşalan yere yeni bir metropolitin tayini durumunun bağımsız Yunan Kilisesi başkanı tarafından Patrikhane ye bildirileceği ve seçim mazbatasının bir suretinin gönderileceği, keza Patrikhane ye seçilen metropolitin göreve başladığı bildiriminin bizzat ilgili metropolit tarafından Yunan Kilisesi başkanı eliyle yapılacağı belirtilmektedir. Bu anlaşmayla Fener Rum Patrikhanesi bu metropolitlerin müktesep (kazanılmış) hakkı kendisinde kalmak kaydıyla söz konusu bölgelerin yönetimini şartlı olarak Yunanistan Kilisesi ne bırakmıştır. Bu anlaşmaya rağmen Yunan Kilisesi ile Patrikhane arasında Yunanistan topraklarında bulunan ve daha önce Patrikhane ye bağlı olan metropolitlerin seçimi konusu sorun olmaya devam etmiştir 327. Selanik Piskoposu nun ölümü ile boş kalan metropolitliğe atanacak kişinin kim tarafından atanacağı sorunu ise Fener Rum Patrikhanesi ile Yunan Ortodoks Kilisesi arasında 75 yıldır süren kavganın tamamen 326 Köse, age., s

154 alevlenmesine neden olmuştur. Fener Patriği Bartholomeos, bu durumu çözmek için, Yunan Kilisesi lideri Başpiskopos Hristodulos u İstanbul a çağırmıştır. Hristodulos ise Türkiye de güvenliğinin sağlanamayacağı gerekçesiyle gitmek istemediğini bildirmiş, bu duruma Bartholomeos şiddetle tepki göstermiştir. Yunan Kilisesi Başpiskoposu 1928 yılındaki anlaşmaya karşı çıkarak, 1928 yılında imzalanan kiliseler arasındaki anlaşma geçerli değildir. Yeni koşullar meydana gelmiştir. Patrikhane nin ciddi bir sorunu vardır. Müritleri yoktur. Patrikhane Yunan toprakları içinde metropolit adayları konusunda söz sahibi olmamalı. Yunanistan daki tüm metropolitler aslında Yunan Kilisesi ne bağlanmalıdır. Belirli bir coğrafi ortamda kilise iki başlı olmamalı. Kilise tek başlı olmalıdır ve Yunan Kilisesi kiliselerin başında bulunmalıdır. Yunan Kiliseleri her zaman ayinlerde başpiskoposu ve Kutsal Sinod u kutsamalıdır. şeklinde fikir belirtmiştir 328. Fener ise konuyu farklı açıdan değerlendirmiş ve Fenere karşı Yunan Kilisesi nden gelen her darbe Ortodoksluğa karşı yapılan bir darbedir. Fener Patrikhanesi Yunan Kilisesi tarafından güçsüz ve istenmeyen bir kilise olarak gösterildiğinde Türk makamları karşısında zayıf kalıyor. Yunan Kilisesi 1928 yılında kiliseler arasında imzalanan anlaşmayı geçersiz saymakla, Yunan Kilisesi Anayasa yı çiğnemiş oluyor. demiştir. Fener Rum Patrikhanesi, Yunan Kilisesini suçlayarak kendisine ait olan Kuzey Yunanistan daki metropolitleri üzerindeki manevi egemenliğe saygı göstermemesi, Selanik, Kavala ve Kozani kentlerindeki metropol kiliselerine Patrikhanenin onayını almadan darbe ve hile ile Piskopos (Metropolit) tayin etmesi, 1928 tarihli anlaşmaya sadık kalmaması ve kilise kurallarını ihlal etmesi, geçen yıldan beri gelen sorunları tırmandırarak Ortodoks kilisesine zarar vermesi nedeni ile Yunan Kilisesi Atina Başpiskoposu Hristodulos ile her türlü ilişkisini kesme kararını Kore, Girit ve 12 Adalar dan 42 metropolitin katılımıyla aldığını açıklamıştır 329. Fener Rum Patriği yaptığı diğer bir açıklamada Yunan Hükümeti ne uyarıda bulunarak üç büyük metropol kiliselerine tayin edilen metropolitlerin, hükümet tarafından onaylanması olasılığında Patrikhane nin söz konusu metropolitleri 328 Toker, age., s Fener Patrikhanesi, Atina Kilisesi yle İlişkisini Kesti, Sabah, 1 Mayıs 2004, s

155 tanımayacağını ve bu kentlere kendi tayin edeceği metropolitleri görev başına getireceğini bildirmiştir. Yunan Kilisesi başı Başpiskopos Hristodulos ise yaptığı açıklamada, İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi nin olağanüstü toplantıda aldığı kararların, gerçeklere ilgisiz, adil olmayan kararlar olduğunu söylemiş, Patrik in kararlarından derin üzüntü duyduğunu, ancak buna rağmen Patrikhane ye saygı ve desteğinin süreceğini belirtmiştir. Bu karar Fener Rum Patrikhanesi ile Yunan Kilisesi arasında kalan Yunan Hükümetini zora sokmuştur. Bu konuyla ilgili olarak Yunanistan Hükümet Sözcüsü Todoris Rusopulos, yaptığı açıklamada, hükümetin Yunan Kilisesi ne olduğu kadar Patrikhane ye de saygı duyduğunu, ancak hükümetin bu konuda Yunan Devleti nin yasalarını uygulayacağını belirtmiştir 330. Hükümet düzeyine kadar yansıyan gerilim, Yunan Kilisesi nin geri adım atmasıyla sona ermiştir. Yunanistan Başpiskopos u Hristodulos, yüksek sinodu toplayarak Patrikhane yi tanıma kararı almıştır. Hristodulos yaptığı açıklamada alınan kararla Yunan Kilisesi Patrikhane yi her zaman ana kilise olarak kabul edecek demiştir 331. Bunun üzerine Fener Rum Patrikhanesi Genişletilmiş Sen Sinod Meclisi nin olağanüstü toplantısında alınan kararla Atina Başpiskoposu, Hristodulos ile kesilen ilişkilerini yeniden tesisine, iki kilisenin bundan böyle barış ve beraberlik içinde dini ve manevi görevlerine devam edebileceğini temenni ettiklerini bildirmiştir 332. Yunan Kilisesi Başpiskoposu Hristodulos 1998 de seçildiğinde kamuoyunda Fener e sıcak baktığı şeklinde bir düşünce hakimdir. Ancak zaman ilerledikçe böyle olmadığı Patrikhane tarafından özellikle başpiskoposun Fener i ziyaretinden sonra anlaşılmıştır 333. Patrikhane ve Yunan Kilisesi Brüksel de AB nezdinde ortak bir büro açma için Haziran-Eylül 1998 arası görüşmeler yapmak üzere anlaşmışlardır. Aslında bunu Fener in kontrolündeki bir büro şeklinde Avrupa Birliği nin eski komisyon başkanı 330 Stelyo Berberakis, 100 Yılın Krizi, Hristodulos Şimdilik Saygıda Kusur Etmeyecek, Sabah, 2 Mayıs 2004, s Stelyo Berberakis, Yunan Kilisesi Geri Adım Attı, Sabah, 29 Mayıs 2004, s Patrikhane, Atina İle Yumuşadı, Sabah, 05 Haziran 2004, s Bülent Durmaz, Balkanlarda Slavist ve Ortodoks Eksenli Politikalar, Fener Rum Patrikhanesi İle Ruhban Okulu ve Türkiye Üzerindeki Emeller, Harp Akademileri Tezi, İstanbul, 2002, s

156 Jacques Delors istemiştir. Ancak bu konu Türkiye nin izin vermemesi üzerine 1994 te sonuçsuz kalmıştır. Bu son anlaşmayı da Başpiskopos Hristodulos bozmuş ve yalnız Yunan Kilisesi adına bir büro açmıştır. Bunun üzerine Efes Metropoliti Hırısostomos, Fener adına Başpiskoposu protesto etmiştir. Patrik Bartholomeos, 965 protokol numaralı mektubunda Başpiskopos a hitaben, bir diyalog başlattık ancak siz bunu bozdunuz demiş ve Brüksel bürosunun kapatılmasını istemiştir. Hristodulos da verdiği yanıtta, Fener den bunun için izin almayacaklarını, ayrıca büroyu Yunan Devleti nin de istediğini belirtmiştir. Bunun üzerine Bartholomeos, tekrar bir mektup yazarak, Patrikhane nin Atina da büro açtığını, sorumluklarının da ilerde bildirileceğini açıklamıştır. Bunun üzerine şöyle bir uzlaşmaya varılmıştır; Brüksel deki büro özerk olacak, Avrupa daki Ortodoksluk konularında iki kilise işbirliği yapacaktır. Bu anlaşma üzerine, Atina Başpiskoposu da, Patrikhane nin Atina da bir büro açmasına sert bir şekilde karşı çıkan Yunan Kilisesi Kutsal Meclisi ni bypass ederek büronun varlığını üç şartla kabul etmiştir: Büro, Yunan Kilisesi nin içişlerine karışmayacak, iki kilise arasındaki iletişim eskisi gibi sağlanacak, yani Atina Bürosu muhatap kılınmayacaktır. Yunanistan daki resmi protokolde, eğer Başpiskopos orada bulunuyorsa o önde oturacak eğer temsilci varsa, o zaman Patrikhane temsilcisi ilk sırada yer alabilecektir. Fenerin, zaman zaman Vatikan la diyalogu sürdürmesi de, bu konuda daha muhafazakâr olan Yunan Kilisesi nin tepkisini çeken diğer konulardan biridir 334. Nitekim Patrik Athinagoras ın 1964 yılında Kudüs e gidişi Patrik ile Yunan Kilisesi arasında anlaşmazlığı tamamen su yüzüne çıkarmıştır. Yunan Ortodoksları Papa VI. Paul ile Patrik Athinagoras ın Vatikan karşısında izlediği tehlikeli tutumun sonuçlarından Ortodoksluğun korunması için dualar etmişlerdir. Diğer taraftan Atina Başpiskoposu Hrisostomos, bütün Yunanistan Kiliseleri nde Athinagoras ın izlediği yolun, Ortodoksluk için meş um (uğursuz) olduğunu belirtmiştir. Benzer bir olay da 2003 yılında yaşanmıştır. Yunanistan da 20 Ortodoks manastırının yer aldığı özerk Aynaroz Yarımadası nda bulunan Esfigmenos Manastırı nın papazları, bağlı bulundukları İstanbul daki Fener Rum Patriği 334 Durmaz, age., s

157 Bartholomeos un Vatikan la ilişkilerini geliştirme kararına karşı çıkarak ayaklanmışlardır. Manastırın kulesine siyah bayrak çekilirken başrahip, Ya Ortodoksluk ya ölüm Ben 19 yaşından beri bu manastırdayım. Yetkililer, suyumuzu, elektriğimizi, gazımızı kestiler. Ancak mücadele edeceğiz. Her şeye hazırız demiştir. Fener Rum Patrikhanesi bir açıklama yaparak, 117 papazı işgalci olarak nitelendirmiştir. Aynaroz yönetimi ise papazlara manastırı boşaltma çağrısı yapmış, ancak papazlar bu çağrıya uymamıştır 335. Yukarıdaki iki olay bile, Patrikhane ile Yunan Kilisesi arasındaki önemli bir görüş ayrılığının göstergesidir. Diğer bir konuda, AB üyeliği konusunda Patrik in Türk dış politikasını destekler demeçler vermesidir. Bu durum hem Yunan Kilisesi ni hem de Yunan Dış işlerini rahatsız etmektedir. ABD başkanı Clinton un danışmanlarından Stefanopulas, Patrik Bartholomeos la görüştükten sonra Atina ya gitmiş ve orada şu açıklamayı yapmıştır: Patrik, Gümrük Birliği nin gerçekleşmesinin İstanbul daki Rum toplumunun yaşayabilmesi açısından önemli olduğunu söylüyor. Amerika yönetimi olarak İstanbul da Rum toplumunun yaşayabilmesi için güvence veriyoruz. Patrik e de bu güvenceyi verdim 336. Bu açıklama, ABD nin Türkiye nin AB üyeliğini destekleyeceğini gösteren bir gelişmedir ki, Yunan dış politikasına aykırıdır. Bu nedenle Stefanopulos, Atina dan tepki görmüştür. Bartholomeos ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbrooke ile yaptığı görüşmede de, Türkiye nin Avrupa nın bir parçası olduğunu, AB ve Gümrük Birliği ne alınması gerektiğini söylemiştir 337. Ankara, Atina nın Gümrük Birliği konusunda vetosunu kullanması halinde Yunanistan a karşı bazı yaptırımlar uygulayacağını açıklamıştır. Bu açıklamalardan bir tanesi de Yunan din adamlarının İstanbul a gelişlerinde engelleneceği idi 338. Yunanistan Devleti nin ve Yunan Kilisesi nin, Patrikhane ile yaşadığı sorunlar, Yunanistan Devleti nin, Patrikhane ye para yardımı yapmasını engellememiştir. Son yıllarda Yunan Hükümeti nin Patrikhaneye yolladığı yıllık paranın ayrıntılı hesabını 335 Toker, age., s Nur Batur, Atina da Stefanopoulos Şoku, Hürriyet, 30 Ağustos 1995, s Rum Ortodoks Patriği den Türkiye ye Destek, Dünya, 23 Şubat 1995, s Atina da Veto İçin Önemli Toplantı, Hürriyet, 9 Ocak 1995, s

158 istediği, Patrikhane nin Atina yla mesafesini korumak için bunu reddettiğini bilinmektedir. Bu parayı Yunanistan ın hem tarihi geçmiş hem de dış politika açısından beklentileri karşılığında ödediği düşünülmektedir. Bu nokta şöyle yorumlanmaktadır: Yunan Hükümeti nin kendisine destek vermesi, sadece Türkiye nin anlamadığı bir kurumu Türkiye ye karşı kullanma siyaseti ile açıklanabilir, Patrik in Yunanistan daki kilisenin başı olmasıyla değil 339. Sokaktaki bir Yunanlı açısından bakıldığında Patrikhane bugün, zihnindeki şanlı Bizans geçmişinin bugünkü mehter takımından ibarettir. Onu izler ve dinler o kadar. Ruhani önemi ise, Yunanistan toplumundaki sekülerizasyon sürecine paralel olarak, çoktan sembolikleşmiştir 340. Patrik Bartholomeos un 1997 yılı Mayıs ayındaki bir açıklamasında, Türkiye ile Yunanistan ı kastederek... barış içerisinde bir arada yaşamanın yolunu bulmalıyız, aksi taktirde hepimiz aptallar gibi mahvolabiliriz demiştir lı yılların ortalarında, Yunanistan ın Balkanlardaki Ortodoks hamiliği ve önderliği çabaları Yunanistan Devleti ile Patrikhane ilişkilerinde yeni bir dönem başlatmıştır. Yunan Kilisesi ile arasındaki gerginlik yüzünden göreve geldiği 9 yıldır Atina yı ziyaret etmeyen Fener Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos Mayıs 1999 da Yunanistan da ender yapılan bir törenle karşılanmıştır. Olimpic Havayolları nın tahsis ettiği özel bir uçakla İstanbul dan Atina ya gelen Patrik Bartholomeos u Yunanistan Cumhurbaşkanı Kostis Stefanopulos, Başbakan Kostas Simitis ve Yunan Kilisesi Başpiskoposu Hristodulos karşılamıştır. Cumhurbaşkanı Stefanopulos ile Başbakan Simitis ise Patriği uçağın merdivenlerinde karşılamışlardır. Karşılamada, Bakanlar Kurulu üyeleri, ana muhalefet partisi lideri Kostas Karamanlis ve Metropolitlerin yanı sıra Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları nın da bulunması dikkat çekicidir. Bundan sonra Patrik, kaldığı otelin balkonundan halka seslenerek barış ve kardeşlik çağrısı yapmıştır. Daha sonra üçüncü büyük tören Atina nın en büyük kilisesi olan Metropolit te düzenlenmiştir. Patrik ve 339 Hasan Ünal, Patrikhaneyi Kapatmalı mı?, Milliyet, 21 Kasım 1995, s Köse, age., s Faruk Sönmezoğlu, Türkiye Yunanistan ilişkileri&büyük Güçler, İstanbul: Der Yayınları, 2000, s

159 Başpiskopos Grand Bretagne otelinden birlikte yürüyerek kiliseye gelmişlerdir. Kiliseye giden yolun iki yanında tören giysileri içinde askerler sıralanmıştır 342. Kilisede düzenlenen ayine ise Cumhurbaşkanı Stefanopulos ve Başbakan Simitis başta olmak üzere bütün devlet erkanı katılmıştır 343. Konuşması Yunanistan Devlet Televizyonu tarafından canlı olarak yayınlanan Bartholomeos, kendisinin son 9 yıldır Yunanistan ı ziyaret eden ilk Fener-Rum Patriği olduğunu belirtmiştir 344. Yunanistan ile Kilise arasındaki bağlantıyı ve bunun anlamını Niyazi Berkes, şöyle özetlemiştir;...kilise Yunan milliyetçiliğinin asıl temsilcisi olarak kaldı, Yunan Milliyetçiliğine gıda veren kaynak ne Eflatun ve Aristo nun Hellas ı, ne de Batı Avrupa nın liberal ve sosyalist fikirleridir. Yunan Milleti en başarılı şekilde papaz teokrasisinin yaratığıdır. Bizde yobazlar, ulusal duygulara her zaman yabancı kalmışlardır. Yunanlılarda ise ulusçuluğun rehber ve bekçileri papazlar olmuştur. Kiliseyi ve Ortodoksluğu yok farz ediniz. Yunan ulusçuluğunun birlik içinde bir ulus olarak ayakta durabileceği şüphelidir. Türk ulusçuluğu, Halife teokrasisini önleyebildiği zaman mümkün olabildi. Yunanlılarda ise bunun tersi olmuştur Yeni Roma nın neresi olduğu Patrikhane nin adresindeki internet sitesinde anlatılmaktadır. Bu ilginç sitede ilk dikkat çeken husus, açılış sayfasında, bilgilerin güncellenmediği, bu sebepten Yunanistan Ekümenik Patrikliği resmi sitesinden yararlanılabileceği uyarısının yer almasıdır. İngilizce ve Yunanca dillerindeki sitede, Patrikhane ile irtibat adresi, telefon ve faks numaraları ise İstanbul olarak gösterilmektedir. Bu durum bir Türk Kurumu olan, olması gereken Patrikhane nin, söz konusu gerçeği, dolayısıyla Lozan ı nasıl dikkate almadığını en somut örneklerinden biridir. Bartholomeos mecbur kaldığında, Patrikhane nin durumu Türkiye ile Yunanistan ya da Kıbrıs arasındaki ilişkilere göre belirlenemez. Biz Türkiye nin vatandaşlarıyız, bu toprakların parçasıyız, ölülerimiz de burada. Kimseye (başka yere gidin) deme hakkını tanımayız. diye meydan okusa da, özgeçmişi ile ilgili bölümde 7 dil bildiği yazılırken, ilk sırda Yunanca, ikinci sırada İngilizce nin belirtilmesini, Türkçe nin ise ancak üçüncü sırada yer almasını, Patriğin gerçek aidiyet 342 Köse, age., s Nur Batur, Patrik e Müthiş Tören, Hürriyet, 21 Mayıs 1999, s İlhan Tahsin, Atina dan Patrik e Onursal Başkanlık, Türkiye, 27 Mayıs 1999, s Berkes, age., s

160 hislerine ilişkin bir gösterge olarak yorumlamak mümkündür. Batholomeos un özgeçmişin ilk cümlesinin, Dünya çapında 300 milyon Hıristiyan Ortodoks un ruhani lideri diye başlaması da başlı başına önemlidir 346. Sonuç olarak, Lozan dan bu yana Türk-Yunan ilişkilerinin odağında yer alan Patrikhane ve Rum azınlığı sorunları her iki ülke tarafından da dikkatle izlenmektedir. Patrik bir gazeteye yaptığı açıklamada Türk-Yunan ilişkilerinin kıskacı altında yasadıklarını ifade etmiştir 347. AB üyesi olan Yunanistan ın Balkanlarda izlediği Fener Patrikhanesi merkezli politikalar AB ve ABD tarafından Balkanlardaki Ortodoksların kontrolünü sağlaması bakımından desteklenmektedir. Bu, Patrikhane nin diğer ulusal ortodoks patrikleri tarafından ekümenik olarak tanınması ile gerçekleşebilecektir. Bu durum ise Yunanistan ın menfaatine olacaktır. 346 Somuncuoğlu, age., s Doğan Ertuğrul, Türk-Yunan İlişkileri Kıskacındayız, Zaman, 13 Mayıs 1996, s

161 SONUÇ Rum azınlık, Bizans İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Osmanlı Dönemi nde ve Türkiye Cumhuriyeti nde, Patriğine her konuda güvenmiş, onu tek otorite olarak kabul etmiştir. Fatih Sultan Mehmet tarafından verilen berat ile patrik, geniş yetkiler ve ayrıcalıklarla donatılmıştır. O zamana kadar imparatorun emrinde bir dinsel başkan olan patrik böylece imparatorun koruyuculuğunda, kendi topluluğunun birçok dünyasal işlerinin de tartışılmaz yöneticisi olmuştur. Patrikhane nin ve Rum Azınlığın istekleri, geçmişten günümüze gelen yıkıcı faaliyetleri nedeniyle iyi niyetli de olsa kuşku ile karşılanmaktadır. Patrikhane ve Rum Azınlığın artık Bizans İmparatorluğu nun yeniden kurulması, Pontus ve Megalo İdea gibi isteklerinden ve girişimlerinden vazgeçmesi gerekmektedir. Ekümeniklik iddiasındaki Patrikhane nin ve Rum Azınlığın bütün siyasi faaliyetlerde Türk vatandaşları olduklarını unuttukları ve Rum kimliklerinin ön plana çıktığı, geçmişte yaşanan olaylarla bilinmektedir. Patrikhane, Osmanlı İmparatorluğu Döneminde ve Kurtuluş Savaşı nda takındığı tavır nedeni ile düştüğü en kötü durumlarda bile İstanbul dan ayrılmak istememiştir. Bunun sebebi Bizans İmparatorluğu hayalininin korunarak Patrikhane bünyesinde yaşatılmak istenmesidir. Patrikler, ideolojilerini yaşatmanın yolunun eğitim olduğunun bilinci ile Rum Azınlığı okullarında eğitmiş, Rum milliyetçiliği ve vatanseverliği fikirlerini öğrencilerine aşılamışlardır. Bu duygularla yetiştirilen papazlar ve Rum vatandaşlarımız ülkenin her köşesinde, bu fikirlerini yaymaya çalışmışlardır. Patrikhane ve Rum Azınlık, kendilerine verilen bütün ayrıcalıklara rağmen belirtilen nedenlerden dolayı Türk toplumu ile bir türlü kaynaşmamıştır. Türk Milleti nin yapısında mevcut olan hoşgörü, zayıfları himaye etme ve bağışlayıcılık vasıfları bile zaman içinde Patrikhane yi ve Rum azınlığı Bizans ruhundan ve kininden uzaklaştıramamıştır. Patrikhane nin yaşattığı Ortodoks İttifakı ve sağladığı siyasi güç, Rum Azınlık adı altında, başta Yunanistan olmak üzere Rusya, ABD ve AB tarafından değişik zamanlarda ve değişik şekillerde Türkiye üzerinde kullanılmaya çalışılmıştır ve çalışılmaktadır. 149

162 Zaman içinde yapılan faaliyetler ve etkinlikler değişse de ana fikir değişmemiştir. Patrikhane nin ve Rum Azınlığın ana fikri Constantinapolis in (İstanbul) başkent olduğu Bizans ın ihya edilmesi, Anadolu topraklarından Türk lerin ve Müslümanlığın çıkarılmasıdır. Atatürk 20 Ocak 1923 te Patrikhane konusunda Hıristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan Rum Patrikhanesi ni topraklarımız üzerinde artık bırakamayız. Yeni Türkiye şeref ve haysiyet, kudret ve kuvvetini müdrik ve hukukunu muhafaza için mevcudiyetini tehlikeye atmaya hazırdır. demek suretiyle tehlikenin büyüklüğünü ve uygulanması gereken politikayı işaret etmiştir. Cumhuriyet tarihimizin üzücü olaylarından biri olan 6 7 Eylül olayları, İngiltere nin Kıbrıs taki çıkarlarını korumak amacıyla yaptığı etkileme ve kışkırtmalarla sadece Rum Azınlığı değil, bütün azınlıkları etkilemiştir. Olayların bu kadar büyümesinde İngiltere nin yanında, Kıbrıs taki soydaşlarımıza Rum lar tarafından yapılan eziyetlerin, Rum Azınlığın ve Rum basının Kıbrıs konusunda Yunanistan ın tarafını tutması ve Rum Azınlığın hala kendilerini bir Türk vatandaşı olarak hissetmemelerinin de payı göz ardı edilmemelidir. Olaylardan sonra yurt içinde başlatılan yardım kampanyalarıyla zararların büyük bir kısmı tazmin edilmeye çalışılmıştır. Rum Azınlık ile ABD ve AB nin ortak olarak uzlaştıkları ve Türkiye den çözümünü istedikleri sorunlardan biri de Azınlık Vakıfları nın mülk edinmesidir. Rum Azınlık yurtiçinde ve yurtdışında Vakıf malları sorunu konusunda sadece kendilerinin mağdur olduğu gibi bir yanlış izlenimi kasıtlı olarak sürekli gündeme getirmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü nün, kanun çerçevesinde mazbut, yani temsilcisi olmayan kapsamına alarak yönettiği vakıf sayısı 41 bin 550 dir. Bunlardan cemaat vakıflarının sayısı civarındadır. Mazbut vakıf kapsamına alınan Müslüman vatandaşların vakıfları, azınlıkların kat kat üstündedir fakat bu durum Patrikhane tarafından görmezden gelinmektedir. Fener Rum Patriği Batrholomeos, Büyükada Yetimhanesi ve Kınalıada Manastırı Çocuk Kampı için de mağdur edildiklerini söylemiştir. Fakat Vakıflar Genel Müdürlüğü ne karşı açılan dava reddedilmiştir. 150

163 ABD nin baskısıyla Vakıflar Kanunu nda yapılan değişiklik ile Patrikhane ve Azınlık Vakıfları na hibe yoluyla taşınmaz mal sahibi olma imkânları tanınmıştır. Patrikhane ve Ayasofya etrafındaki bina, işyeri ve arsalar, Rumlar ve bilhassa Türk iş adamlar tarafından satın alınarak Patrikhane ye hibe edilmektedir. Bu durum tapu kayıtları incelenerek takip edilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Patrik Bartholomeos un döneminde bina genişletme, onarma ve yeniden açma çabaları hız kazanmıştır. İstanbul da sadece Rum kalmasına rağmen kiliseleri restorasyon çalışmalarının azim ve kararlılıkla sürdürülmesi dikkat çekicidir. Fener Rum Patriği nin Ekümeniklik meselesini sürekli gündemde tutmak için yaptığı açıklamalar ve bunu destekleyici girişimleri uluslararası bir boyut almakta ve gün geçtikçe de büyümektedir. Patrikhane ye ekümeniklik ile uluslararası bir statü tanınırsa bu durum Lozan Antlaşması ile alınan hakların daha güçlü olarak geri verilmesi anlamına gelmektedir. Böylece Patrikhane, yaklaşık 300 milyon Ortodoks un liderliğini üstlenmiş olacaktır. Bu durum devlet içinde devlet olma konumunu doğuracağı gibi Patriğin devlet başkanı statüsü kazanması ile Türkiye yi daha güç durumlara düşürecek güce kavuşmasını da sağlayacaktır. Bu konumun ileride Türkiye Cumhuriyeti ne büyük zorluklar çıkaracağı ortadadır. Fener Rum Patrikhanesi ile olan sorunları yakın zamanda Türkiye uluslararası platformda çözmek zorunda kalacaktır. Bu da Lozan dahil haklı olduğu konularda bile taviz vermesine yol açabilecektir. Bu durum kesinlikle en kısa sürede gerekli tedbirler alınarak engellenmeli, Batı Trakya daki vatandaşlarımız için de bu isteklerin eşdeğerleri muamele kapsamında Yunanistan dan istenmelidir. Böylece Yunan halkının çok hassas olduğu bu konular gündeme geldiğinde gerçekleştirilemeyeceğinden, Türkiye nin de eline büyük bir koz geçeceği düşünülmektedir. Fener Rum Patrikliği nin Ekümeniklik konusunda en büyük rakibi Rus Kilisesi dir. İmparator Konstantin in İmparatorluğu nun merkezini Bizans a taşıması ile Roma daki Papalığa karşılık kurdurduğu ve nüfuz sahasını genişlettiği Patrikhane nin, fetihten sonra itibarını kaybettiğini düşünen Rusya, Moskova dan, Üçüncü Roma olarak bahsetmeye başlamış, Rus Kilisesi de, Bizans Kilisesi nin unvanını kazanmak istemiştir. Bu nüfuz rekabeti hala devam etmektedir. Fener Rum Patrikhanesi ve Vatikan ın, iki kilisenin birleştirilmesi konusunda değişik zamanlarda yaptıkları girişimler, mezhepler arasındaki karşılıklı nefret 151

164 yüzünden bugüne kadar başarılı olamamıştır. Bunun sebebi her iki Kilisenin de Hıristiyanlığı kendilerinin temsil ettiği görüşü ve her iki muhafazakâr kesimin engellemeleridir. Fener Rum Patriği Bartholomeos uluslararası camiada kendisini Ekümenik ve Patrikhane yi de Ortodoksların ruhani merkezi olarak kabul ettirebilmek için çok sık yurt dışı ülkelerini ziyaret ettiği gibi, yurt içinde de önemli kişileri ağırlamıştır. Patrik yurt içi ve yurt dışı ilişkilerinde devlet başkanı gibi davranarak ve Türk dış politikası aleyhinde bir siyaset takip ederek Lozan Antlaşması nı ihlal etmektedir. Bu geziler ve ziyaretçi kabulleri dikkatle takip edilmeli, patriğin siyasete karışması engellenmeli ve Lozan da belirlenen statüsünün devamlılığı sağlanmalıdır. Patrikhane nin düzenlediği sempozyumlarda seçilen konuların, çoğu insanın duyarlı olduğu mevzularda seçilmesi dikkat çekicidir. Sonuç bildirgelerinde yapılan açıklamalar ve ekümenik patrik imzaları gerçek amacın sempozyumda ele alınan konulardan çok Patrikhane nin ve Rum Azınlığın sorunlarını ulusal ve yerel basın aracılığıyla gündeme getirip çözüm aramaya çalıştığını ortaya koymaktadır. Patrikhane nin Patrik seçim sisteminin değişmesi konusunda istekleri vardır. Patriğin kilise kanunlarına göre seçilmesi ve Türkiye nin bu konuya karışmaması istenmektedir. Bunun anlamı patriğin ABD dekiler de dahil Fener Patrikhanesi ni kabul eden bütün Ortodoks Kiliseleri nin temsilcilerinden oluşan dini bir konsülce seçilebilmesidir. Patrikhane nin başına Türk vatandaşı olmayan birinin gelmesi, ileride Türkiye nin patriğe karşı tavır almasını gerektirecek bir durumun ortaya çıkması halinde başta patriğin vatandaşı olduğu ülke olmak üzere, Ortodoks ve Katolik ülkelerin sert tepkisi ile karşılaşması anlamına gelmektedir. Türk vatandaşı olmayan ya da Türkiye deki metropolitliklerde görev yapmayan papazların patrik olarak seçilmeleri kesin olarak engellenmelidir. Heybeliada Ruhban Okulu sorunu Türkiye nin Rum Azınlık ile ilgili önemli konularından biridir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti nde yüksek okulların kuruluş koşullarını belirleyen Anayasa nın 130. ve 132. maddeleri de, Ruhban Okulu nun yüksek okul statüsünde eğitim yapmasını engellemektedir. Anayasa nın 130. maddesi, bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin devlet tarafından kanunlarla kurulmasını emretmektedir. Dini özerkliğe sahip bir okulun kurulması, ancak bu maddenin değiştirilmesi ile mümkündür madde ise, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri ve 152

165 Emniyet Teşkilatına bağlı özel yüksek öğretim kurumları açılabilir demektedir. Bir Hukuk Devleti olduğu hususunda kimsenin şüphesinin olmadığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti nde, Anayasa nın bu maddeleri çerçevesinde Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılması bu koşullarda mümkün değildir. Rusya ve AB nin etki sahasında bulunan Balkanları Ortodoks/Slav ittifakı kontrol etmeden, kontrol edemeyeceğini anlayan ABD son yıllarda Balkanlar için yeni politika geliştirmektedir. Bunun önemli adımlarından birisi Fener Rum Patrikhanesi ni kontrolü altına almaktır. ABD, Patrikhane yi kontrol ederek milyon arasında Ortodoks/Slav dünyasını etki altına almaya çalışmaktadır. ABD, Patrikhane nin ekümenlik statüsünün sağlanmasını ve Patrikhane nin Türkiye de bağımsız hale gelmesini yani Vatikanlaşmasını arzulamaktadır. ABD bu girişimlerde Yunanistan ı da yanına almaktadır. Avrupa Parlamentosu da uzun süreden beri, Fener Rum Patrikhanesi nin Ekümenik statüsünün tanınması, Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılması, Anadolu nun değişik yerlerinde bulunan yıkık veya müze haline getirilmiş, hatta cemaati dahi olmayan kiliseler ve buralardaki Patrikhane nin mal varlığı ve hakları konusunu gündeme getirmektedir. Bu, Avrupa Birliği nin Balkan politikasının önemli unsurlarından biridir. Balkanlar da yaşayan halkların önemli bir bölümü Ortodoks tur ve bölgede Avrupa Birliği ile Rusya arasında da bir menfaat çatışması bulunmaktadır. Avrupa Birliği, Balkanlar da kontrolü ele geçirmek için ABD gibi Ortodoksluğu kullanma çabasındadır. Bunu da, Fener Rum Patrikhanesi ne Ekümenik bir statü kazandırarak ve Patrikhane nin tüm Ortodoks dünyası üzerindeki egemenliğinin tanınmasını sağlayarak başarmaya çalışmaktadır. Yunanistan Devleti ile Patrikhane nin organik ilişkisi bilinmektedir. Yunanistan Patrikhane ye para yardımı yapmaktadır. Yunanistan ın para yardımı yapmasının nedeni hem tarihi geçmiş hem de dış politika açısından beklentileridir. Son yıllardaki Yunanistan ın Balkanlardaki Ortodoks hamiliği ve önderliği çabaları bu beklentileri daha da arttırmıştır. Patrikhane ve Rum Azınlık ile ilgili yaşanan sorunlar günümüzde de hala gümdemdeki yerlerini korumakta ve Türkiye ye karşı bir baskı aracı olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. 153

166 Patrikhane ve Rum Azınlığın istekleri ve çözüm arayışlarında bu sorunların uluslararası platforma çekilmesine izin verilmemelidir. Rum Azınlığı temsil ettiğini ileri süren ve sorunların çözümünde uluslararası devletlerin yardımını isteyen Patrikhane nin bu tür girişimleri engellenmeli ve sorunların çözümünde sadece Rum vatandaşlarımız muhatap olarak alınmalıdır. 154

167 EK Lozan Barış Antlaşması nda Azınlık Hakları ile İlgili Maddeler EKLER Madde 37. Türkiye, 38. maddeden 44. maddeye kadar olan maddelerin kapsadığı hükümlerin, temel yasalar olarak tanınmasını hiçbir kanunun, hiçbir yönetmeliğin (Tüzüğün) ve hiçbir resmi işlemin bu hükümlere aykırı ya da bunlarla çelişir olmamasını ve hiçbir kanun, yönetmelik (tüzük) ve hiçbir resmi işlemin söz konusu hükümlerden üstün sayılmamasını yükümlenir (taahhüt eder). Madde 38. Türk Hükümeti, Türkiye de oturan herkesin doğum, bir ulusal topluluktan olma (milliyet, nationalité) dil, soy ya da din ayrımı yapmaksızın hayatlarını ve özgürlüklerini korumayı tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yükümlenir. Türkiye de oturan herkes, her dinin, mezhebin ya da inancın kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmayan gereklerini, ister açıkça ister özel olarak, serbestçe yerine getirme hakkına sahip olacaktır. Müslüman olmayan azınlıklar, bütün Türk vatandaşlarına uygulanan ve Türk Hükümeti tarafından milli savunma ya da kamu düzeninin korunması için ülkenin tümü ya da bir parçası üzerinde alınabilecek tedbirler saklı kalmak şartıyla, dolaşım ve göç etme (yerleşme) hakkından tam olarak yararlanacaklardır. Madde 39. Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk vatandaşları, Müslümanların yararlandıkları aynı yurttaşlık (medeni hukuk) ve siyasal haklardan yararlanacaklardır. Türkiye de oturan herkes din ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşit olacaklardır. Din, inanç ya da mezhep farkı, hiçbir Türk vatandaşının yurttaşlık haklarıyla (medeni haklar) siyasal haklarından yararlanmasına ve özellikle kamu hizmet ve görevlerine kabul edilme, yükselme, onurlanma ya da çeşitli mesleklerde ve iş kollarında çalışmasına, sanayi ile uğraşmasına engel olmayacaktır. Bütün Türk vatandaşlarının, gerek özel gerek ticari ilişkilerinde, din, basın ve her çeşit yayın konusunda ve açık toplantılarda dilediği bir dili kullanmasına karşı hiçbir kısıtlama konulmayacaktır. Resmi dil mevcut olmakla birlikte, Türkçeden başka dille konuşan Türk vatandaşlarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri için uygun kolaylıklar sağlanacaktır. 348 Lozan Barış Konferansı, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı, 1993, s

168 Madde 40. Müslüman olmayan azınlıklara mensup olan Türk vatandaşları hem hukuk bakımından hem de uygulamada diğer Türk vatandaşlarına uygulanan aynı muamele ve aynı güvencelerden (garantilerden) yararlanacaklardır. Bunlar özellikle giderleri kendilerine ait olmak üzere her türlü hayır kurumuyla, dinsel ya da sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dini ayinleri serbestçe yapmak konularında eşit hakka sahip olacaklardır. Madde 41. Genel (kamusal) eğitim konusunda, Türk Hükümeti, Müslüman olmayan Türk vatandaşlarının önemli oranda oturdukları il ve ilçelerde, bu Türk vatandaşlarının çocuklarının ilkokullarda kendi dilleriyle eğitim yapmalarını sağlamak amacıyla uygun kolaylıklar gösterecektir. Bu hüküm Türk Hükümeti nin söz konusu okullarda Türk dilinin öğrenimini zorunlu kılmasına engel olmayacaktır. Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk vatandaşlarının önemli oranda bulundukları il ve ilçelerde, söz konusu azınlıklara devlet bütçesi, belediye ya da diğer bütçelerce, eğitim, din ya da hayır için ayrılan tutarlardan, hak gözetirliğe uygun ölçülerde pay ayrılacaktır. Sözü geçen tutar ilgili kurumların yetkili temsilcilerine ödenecektir. Madde 42. Türk Hükümeti, Müslüman olmayan azınlıkların aile durumlarıyla (statüleriyle, aile hukukuyla) kişisel durumları (statüleri, kişi halleri) konularında, bu sorunların adi geçen azınlığın görenek ve geleneklerine göre çözülmesine elverecek tedbirleri almayı kabul eder. Bu tedbirler, Türk Hükümeti ile ilgili azınlıklardan her birinin eşit sayıda temsilcilerden kurulu bir özel komisyonlarca düzenlenecektir. Anlaşmazlık çıkarsa Türk Hükümeti ile Milletler Cemiyeti Avrupa hukukçuları arasından birlikte seçecekleri bir hakemi, üst hakem olarak atayacaklardır. Türk Hükümeti sözü geçen azınlıklara ait kiliselere, havralara, mezarlıklara ve diğer dini kurumlara her türlü korumayı sağlamayı taahhüt eder. Ayni azınlıkların hali hazırda Türkiye'de bulunan vakıflarına dini ve hayır kurumlarına her türlü kolaylık sağlanacak ve izin verilecektir. Ve Türk Hükümeti yeni dini kurum ve hayır kurumu kurulması için, bu nitelikteki öteki özel kurumlara sağlanmış gerekli kolaylıklardan, hiçbirini esirgemeyecektir. Madde 43. Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk vatandaşları, inançlarına ya da dinsel ayinlerine aykırı herhangi bir davranışta bulunmağa zorlanamayacakları gibi, hafta tatili (dini istirahat) günlerinde mahkemelerde 156

169 bulunmadıkları ya da kanunun öngördüğü herhangi bir işlemi yerine getirmemeleri yüzünden haklarını yitirmeyeceklerdir. Ancak bu hüküm, söz konusu Türk vatandaşlarını, kamu düzeninin korunması için diğer Türk vatandaşlarına yükletilen yükümler dışında tutar anlamına gelmeyecektir. Madde 44. Türkiye bu kesimin yukarıdaki maddelerinin Türkiye nin Müslüman olmayan azınlıklarıyla ilgili olduğu ölçüde, uluslararası nitelikte yükümler meydana getirmelerini ve Milletler Cemiyeti nin güvencesi (garantisi) altına konulmalarını kabul eder. Bu hükümler, Milletler Cemiyeti Meclisinin çoğunluğunca uygun bulunmadıkça değiştirilemeyecektir. Büyük Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya ve Japon Hükümetleri, Milletler Cemiyeti nin Meclisi nin çoğunluğunca razı olunacak herhangi bir değişikliği reddetmeği, bu antlaşma uyarınca kabul ederler. Türkiye Cemiyeti Akvam Meclisi üyelerinden her birinin, bu yükümlerden (taahhütlerden) herhangi birine aykırı herhangi bir davranışı ya da böyle bir davranışta bulunma tehlikesini Meclise sunmağa yetkili olacağını, Meclisin duruma göre uygun ve etkili kabul edilecek bir hareket tarzı seçebileceğini ve gerekli göreceği yönergeleri (talimatları) verebileceğini kabul eder. Bundan başka Türkiye bu maddelere ilişkin olarak, hukuk bakımından ya da uygulamada, Türk Hükümeti ile imzacı öteki devletlerden herhangi biri ya da Milletler Cemiyeti Meclisine üye herhangi bir başka devlet arasında görüş ayrılığı çıkarsa, Milletler Cemiyeti Misalinin (Nizamnamesinin) 14. maddesi uyarınca uluslararası nitelikte sayılmasını kabul eder. Türk Hükümeti böyle bir anlaşmazlığın, öteki taraf isterse, uluslararası Daimi Adalet Divanına götürülmesini kabul eder. Divanin kararı kesin Milletler Cemiyeti Misalinin (Nizamnamesinin) 13. maddesi uyarınca verilmiş bir karar gücünde ve değerinde olacaktır. Madde 45. Bu kesimdeki hükümlerle Türkiye'nin Müslüman olmayan azınlıklarına tanımış olduğu haklar, Yunanistan tarafından kendi ülkesinde bulunan Müslüman azınlık için de tanınmıştır. 157

170 EK T.C. Anayasası nın 10. Maddesi: Kanun önünde Eşitlik Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. 349 T.C. Anayasası, İstanbul: Der Yayınları, 1995, s

171 EK- 3 Atatürk ün Patrikhane ve Rum Azınlık Hakkındaki Çeşitli Yazışmaları Atatürk ün 29 Mayıs 1919 da 9. Ordu Müfettişi iken 3. Kolordu Kumandanı Refet Beyefendi ye, 15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa ya ve 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa ya gönderdiği gizli telgraf ta Doğu vilayetlerini yabancıların işgali konuşundaki düşüncelerini aktarmıştır. Doğu vilayetlerinde yabancı işgalini iki şekilde düşünmekteyim. Ya Karadeniz sahilindeki Rum ahalisi isyan ederek Cumhuriyet ilan edecek ve bir taraftan da kuvvetli iç ve bilhassa dış çeteleri vilayetlerimizi yağmalayacaktır Atatürk, Harbiye nezaretine 5 Haziran 1919 tarihli raporunda Rumların Sivas, Amasya ve Tokat ta aynı faaliyeti yürüttüklerini; Merzifon daki İngiliz subayları ile Amerikan memurlarının, bölgedeki Rumlarla ve çetecilerle pek sıkı ilişkilerini ; 6 Haziran da gönderdiği raporda Amerikan marka eşya sandıklarıyla Merzifon Amerikan Mektebi ne getirilen silahları ve okulda komitecilik teşkilatıyla uğraşan dört İngiliz subayını; 11 Haziran tarihli raporunda Merzifon kazasının Mahmutlu Köyü nden geçerken Rum eşkıyasının baskını sonucu öldürülen Türk askerlerini bildirmektedir 351. Atatürk ün başında bulunduğu 3. Ordu Müfettişliği nin 18 Haziran 1919 da, Erzurum vilayetine gönderdiği rapor şunları içermektedir. 1. Önemli ve Resmi istihbarat aşağıdadır. 2. Yunanlılar Trakya Bölgesi ndeki Osmanlı Rumlarını örgütleyip silahlandırarak maalesef Müslüman halk aleyhinde kullanmaya başlamışlardır. Bu yerli Rumların çoğunluğu da askere gittiklerine göre Silivri ve Çorlu bölgesinde çete harekâtı artmıştır. 3. Saltanatın başkentinde Yunan subaylarının kumandası altında Rum mektepleri izci teşkilatına tabi tutulmuş, bu teşkilata bir çok paralar dağıtılmış, Fener ve Tatavla Kiliseleri nde silah ve cephane depolandığı haber alınmıştır Atatürk ün Bütün Eserleri, 1. Basım, C.2, İstanbu: Kaynak Yayınları, Mayıs 1999, s Yıldırım, age., s [ABE], 1.Basım, C.2, İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs 1999, s

172 Atatürk 25 Haziran 1919 tarihinde gönderdiği rapor da, Fener Patrikhanesi yle ilgili şu gelişmeyi bildirmiştir: İstanbul da, Galata da, Minerva hanının üçüncü ve dördüncü katlarında, Rum Muhacir Komisyonu gibi aldatıcı bir ad altındaki Kordas yahut Etniki Eterya Cemiyeti nin bir şubesi de çalışmaktadır. Bu vaziyet, Yunanistan dan gönderilen çeteleri ve İstanbul da kaydettiği Rumları, Trakya ya, İzmir e ve Karadeniz kıyılarına göndermektedir. Fener Patrikhanesi Merkez Komitesi de, bu cemiyete yardım etmektedir Atatürk 25 Haziran 1919 tarihli bir başka raporunda da, Fener Patrikhanesi nin Türkler aleyhinde başlattığı psikolojik savaş ile yıkıcı girişimler için alınması gereken tedbirleri bildirmiştir: Kolları, bacakları kesilen erkeklerinden, namusları ayaklar altına alınan kadınlarından bahsolunarak vilayet metropolitlerinden İstanbul Patrikhanesi ne durmadan rapor yağdırılmakta olduğu ve bu gibi yalanların yabancı gazetelerinde yer bularak yayınlanmakta ve bu suretle aleyhimize propagandalar yapılmakta olduğu ve bunlardan hedeflenen gaye ise hem şüphesiz Avrupa ya Türk vahşeti ve Türk kabiliyetsizliğini ispata çalışmak ve geçirilen şu nazik zamanda milletler nazarında Türk Milleti hakkında fena fikirler doğmasına çalışmaktan ibaret olduğundan ve bu gibi tesirlerin hükümsüz bırakılabilmesi ancak karşı yayınla kabil olabileceğinden hiçbir vakayı kaçırmayarak işlenen suçları gösteren delilli listeler düzenlenmesi ve gönderilmesi Harbiye Nezareti Celilesinden (18 Haziran 1919) ve 163/2355 numaralı şifreli emirle bildirilmekte, günlük veri gelmekte olan raporlarla bildirilecek malumatın işar olvechile tasrih ve edilesile haber verilmesini ve adi vakalardan olan ağız dalaşı, kavga ve şahsi hususlardan dolayı vaki olacak vakaların belirtilmesinden kaçınarak bunların yalnızca sayıca bildirilmesi fakat Hıristiyan unsurların Müslümanlara karşı siyaseten reva gördükleri her türlü zulüm ve yolsuzluğa ait vakaların açıkça belirtilmesine önemini binaen arz ve rica eylerim 354. Mustafa Kemal de, 22 Ağustos 1919 tarihli, Erzurum dan Çok Gizli uyarısıyla gönderdiği genelgede, Harbiye Nezareti nin işaret ettiği örgütlenmeye dikkat 353 [ABE], 1.Basım, C.3, İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs 2000, s Yıldırım, age., s

173 çekmiştir. Mustafa Kemal, Fener Patrikhanesi nde kurulan Mavri Mira adlı çeteyi bildirmektedir: Çok gizli tutulacaktır. Erzurum, Tamim Pek sağlam elde edilen bilgilere göre Rum Patrikhanesi nde Mavri Mira isminde bir heyet teşekkül etmiştir. Bunun Reisi Patrik Vekili Droteos üyeleri: Athinagoras, Enez Metropolidi, Yunan Kaymakamı Giritli Katekhakis, Katelopulos, Dipasimas, Ayinpa, Siyari ismindeki kişilerdir. Heyet doğrudan doğruya Venizelos tan talimat alıyor. Rumların ve Yunan Hükümetinin nakdi yardımıyla büyük bir sermayesi vardır. Vazifesi, Osmanlı vilayetleri dahilinde çeteler kurmak ve idare etmek, mitingler ve propaganda yapmaktır. Yunan Kızılhacı da bu Mavri Mira heyetine bağlıdır. Vazifesi görünüşte muhacirlere bakmak gibi insani bir perde altında çete teşkilatı yapmak, ihtilal tertibatını hazırlamaktır. Bu şekilde ilaç ve sağlık malzemesi adı altında silah, cephane ve teçhizatı Osmanlı memleketine sokmaktır. Hatta resmi muhacirlerin komisyonu da Mavri Mira heyetine tabidir. İstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsoloshanesi silah ve cephane deposu halini almıştır ve hatta kiliseler ibadet yerinden ziyade askeri ambarlar gibi kullanılmaktadır. Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira heyeti tarafından satın alınmıştır. Rum mekteplerinin, evvelce bizim yapıp da tam sırası iken terk ettiğimiz izci teşkilatları, tamamen Mavri Mira heyeti tarafından idare edilmektedir. İstanbul, Bursa, Kırkkilise, Tekirdağ ve buralara bağlı yerlerde izci teşkilatı tamamlanmıştır. İzciler yalnız çocuklar değildir. Yirmi yaşından büyük gençlerde dahildir. Anadolu da Samsun ve Trabzon cephane dağıtım yeridir. Uygun bir halde bir yelkenli Yunan gemisi istasyon halinde cephane ve silahla yüklü olarak bu yerlerde bulundurulacaktır. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibidir. Mustafa Kemal [ABE], 1. Basım, C.3, İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs 2000, s

174 Bu konuda alınacak tedbirleri de, Atatürk 4 Kasım 1919 tarihinde Sivas tan Harbiye Nazırı Cemal Paşa ya gönderdiği raporda belirtmiştir. Patrikhane nin İstanbul un Rumlara verilmesi için yaptığı son çalışmaları da bildirmiştir: Dersaadet te Rumlarla Yunanlıların fesatkarane mesaileri hakkında elde edilen malumat, özetle aşağıda arz edilmiştir. Hükümeti seniyece karşı tedbirler alınması arz olunur. Heyeti Temsiliye namına Mustafa Kemal 1. Geçen ay kiliselerin idare heyetleri seçimleri yapılmış, birçok Yunani zevat, idare heyeti üyeliğine seçilmiştir. 2. Rum Patrikhanesi, Yunan sefaretinden aldığı emir üzerine kilise mütevelli heyetlerinden başka kırk kişilik bir heyet seçtirmiş ve bunlara İstanbul Rum Mebusları namını vermiştir. Bu heyetin vazifesi, İstanbul meselesi Konferans ta mevzu olunca, propaganda için münasip görülecek şahısların Paris, İngiltere, İsviçre, Yunanistan a gönderilmesiyle tahriklerde ve teşviklerde bulunmak, bütün Rumlar namına İstanbul un ilhakını talep ve hiç olmazsa uluslararası idareye nail olması hakkında mesai sarf etmek ve Yunanistan dan gelen emirleri tatbik ve sevk edilen çeteleri icap eden yerlere göndermek, velhasıl Osmanlı hukukunun hakimiyeti ile birleştirilmeyecek ahval ve harekatı idare etmektir. Heyet İzmir e gönderilecektir. 3. Yunanlı Miralay Aleksandros Simrafaki, on iki gün evvel buraya gelerek, Seferhane de Yunan hafiye zabıtasının İstanbul teşkilatına memur olmuş ve işe başlamıştır. Vazifesi bitince Atina ya gidecektir. Bunun bir kaymakam, iki mülazım, iki yüzbaşı yardımcısı vardır. Bu yardımcılardan Yüzbaşı Dirikis Kolakilas, bugünlerde Zalpili nam torpido ile Pontus Cumhuriyeti hükümetinin jandarma teşkilatını düzene sokmak üzere, Trabzon tarafına hareket edecektir. 4. Pontus Hükümeti ni teftiş etmek üzere, geçenlerde buradan sekiz kişilik bir heyet gitmiş. Bunların Patrikhane ye verdikleri raporun özeti: Yunanistan dan muntazaman asker, cephane ve silah geliyormuş. Rumlar da iane gönderiyorlarmış. Yunanlılar Türk kuvvetlerine karşı cesaret gösteriyorlarmış. Bu yardımların daimi şekilde devamını istiyorlarmış. Patrikhane bunun üzerine sefarethaneye müracaat ederek, ahvali incelemek için yukarda ismi geçen zabıta jandarma işlerinde yardım eden 162

175 Mülazım Dimitri ve Giritli Yüzbaşı Yenikslatosma yı Trabzon civarına göndermeye karar vermiştir. 5. Venizelos tarafından İstanbul da bulunan bütün cemiyet ve birleştirerek bir idare heyeti tarafından Yunanistan dan gelecek emir dairesinde hareket ettirmek ve maddeten burada propaganda yapmak üzere özel memuriyetle, hariciye memurlarından Jori Sakliyari namında biri gelmiştir. Bu, şimdiye kadar, Tatavla daki kara aoşy. mahvksa ve Marki köyündeki Neyazoniki myat kulüplerini birleştirmiş ve bunlara şimdiye kadar güya yirmi yedi bin altı yüz seksen fedai yazmışlardır Atatürk ün 17 Eylül 1919 da Dersaadet te Müşir Fua Paşa ya yolladığı belgede Osmanlı nın tebasında yüzyıllardır huzur içinde yasayan Rum ve Ermeniler hakkındaki düşüncelerinide aktarmıştır. Paşa Hazretleri Mütareke gününden beri Rum ve Ermenilerin, itilaf devletleri teşvik ve himayesi altında nasıl milli izzeti nefsimizi yaraladıklarını, ne suretle saltanat ve hükümet hakkını ayaklar altına aldıklarını buradan tekrarla, bütün milletle bereber kan ağlayan saf ve hamiyetli kalbinizi kederlendirmek istemem. Bu nankör ırkların küstahlıklarına eklenen itilaf devlelerinin hak tanımaz muameleleri ve vatanımızı parçalama kararları, nihayet İzmir feci vakası ile mahvolma tehlikesi ve esaret alçaklığı karşısında kalan bu matemzede koca milletin temiz vicdanında mukaddes bir birlik uyandırdı Atatürk ün 24 Eylül 1919 da General Harbord a verdiği muhtırada, İzmir deki katliamı, engizisyon dönemindeki uygulamalara benzetiyor. Yunanlılar İzmir i ve civarını itilaf devletlerinin himayesinde işgal ettiler ve bu vesileyle görülmedik zulümler yaptılar. Yunan askerleri ve onlara silahlarla katılan mahalli Rumlar, Müslüman halk arasında bir katliama giriştiler. Bu katliam sırasında memurlar, Osmanlı subay ve askerleri ve kendi halinde yasayan halk, ayırt edilmeden öldürüldüler ve engizisyonvari çeşitli işkence ve vahşete tabi tutuldular. İnsanlık hukuku her halde barbarca ihlal edildi [ABE], 1. Basım, C.5, İstanbul: Kaynak Yayınları, Nisan 2001, s [ABE], 1. Basım, C.4, İstanbul: Kaynak Yayınları, Kasım 2000, s Yıldırım, age., s

176 Harbiye Nazırı Cemal Paşa ya Atatürk ün Şifreli olarak 3 Ocak 1920 de yazdığı, Doğu Trakya hakkındaki fikirlerini beyan ettiği belgede şunlar yazılıdır. Harbiye Nazırı Cemal Paşa Hazretlerine Doğu Trakya daki hat boyunda bulunan Yunan taburuna, erlerin terhisi bahanesiyle silahlı erler gelmekte ve giden erlerinde silahları alıkonarak taburun Rum eşkiyasının bir silah deposu haline sokulmakta olduğu, terhis olunan erlerin Osmanlı memleketleri dahiline dağıtıldığı ve taburun merkezi olan Lüleburgaz a külliyeli miktarda gelen bombaların Çorlu, Çatalca, Babaeski, Alpullu, Çerkezköy ü müfrezelerine dağıtıldığı, Paşaeli Heyeti Merkeziyesi nden bildirilmektedir. Hükümet kati ve şiddetli teşebbüslerde bulunarak Yunanlıların Doğu Trakya da olsun tahriklerine engel olunması ehemniyetle arz olunur Atatürk, 15 Ocak 1920 de, 15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir e gönderdiği mesajda, Mondros Mütarekesi nden sonra Amerika dan 250 bin Rum ve Ermeni nin gelip İstanbul a yerleştiğini bildirmektedir. Amerika dan örgütlenerek İstanbul a gönderilen bu topluluğun, Wilson Prensipleri ndeki Ulusların kendi kaderini tayin hakkı gereğince, Hıristiyan nüfusun Müslüman nüfustan fazla olduğunu ispat etmek için yerleştirildikleri söylenebilir. Atatürk bu mesajında şunları ifade etmiştir: İstanbul da Mütareke den sonra 20 bin Rum ve Ermeni Amerika dan gelmiş ve yerleşmiştir. Rumlar İstanbul da siyasi temsilciler nezdinde Rumlar için bir ahzı asker şubesi teşkil etmişler, bir de mehakim şubesi teşkil eylemişlerdir; son bir hafta zarfında Yunan subayla ve askerleri İstanbul da fazlalaşmıştır. Atina Mebuslar Meclisi, İstanbul da bir darülfünun, asarı atika mektebi teşkiline karar vermiştir. Pire de, kral taraftarları ile Venizelos taraftarları arasındaki kanlı çatışmalar olmuş İstanbul dan iki Fransız taburunun denizden sevk edildiği görülmüştür. Bunların Pire ye gideceği rivayet olunuyormuş Atatürk, Kurtuluş Savaşı nda düşmanın yaptığı psikolojik savaşı, en ince ayrıntısına kadar etkisizleştirmeye çalışmaktadır. 20 Nisan 1920 de, Samsun Mutasarrıflığı na ve Kastomoni de Mıntıka Kumandanı Osman Bey e gönderdiği emirde, İstanbul dan gönderilen matbuata karşı tedbir alınmasını istemekte: Vatanın şu hayat ve memat mücadelesinde İstanbul da düşman elinde ve emrinde olan payitaht 359 [ABE], 1. Basım, C.6, İstanbul: Kaynak Yayınları, Ağustos 2001, s Yıldırım, age., s

177 matbuatına karşı pek ciddi bir kontrol tatbiki son derece lüzumludur. Samsun Rumlarının Rumca gazeteleri alıp okuduklarından bahsediliyor. Bilhassa buna asla izin verilemez. Dolayısıyla posta ile veya diğer yollarla gelebilecek İstanbul matbuatına karşı pek ciddi ve kati tedbirler alınması lüzumunu tekrar beyan ederiz. demektedir 361. Atatürk, 24 Nisan 1920 de Büyük Millet Meclisi nde yaptığı konuşmada, Pontus faaliyetini şöyle ifade etmiştir: Hakikaten Rumların hakimiyetini ve İslam unsurunun esaretini hedefleyen ve Atina ve Dersaadet komiteleri tarafından idare olunan Pontus Hükümeti emelleri, Karadeniz sahiliyle kısmen Amasya ve Tokat ın kuzey kazalarında ikamet eden Osmanlı Rumlarının hayalhanelerini çılgınca bürümüştü. Alınan tedbirler sayesinde muvaffakiyetli neticeler elde edildi Atatürk, ABD li istihbaratçı Teğmen Robert S. Dunn la yaptığı görüşmede de Pontus hükümeti için çalışan Rumların Atina dan yönetildiklerini belirtmiş, Yunanlıların Müslümanlara karşı yaptıkları vahşet ve zulmü Avrupalıların ve Amerikalıların gözleri önünde işlediklerine dikkat çekmiştir. Teğmen Dunn görüşmeden sonra hazırladığı 9 Ağustos 1921 tarihli raporu İstanbul dan Washington a göndermiştir. Raporda görüşmenin tarihine ilişkin Milli Lider le tren istasyonundaki Kışlık Sarayı nda 1 Temmuz 1921 de saat teki buluşmada bir araya gelindi denilmektedir. Atatürk ün Dunn ın sorduğu bir soruya verdiği yanıt, raporda şöyle geçiyor: Konu: Anadolu daki Vaziyet-Monografik Rapor Nereden: İstanbul (Milliyetçi Türkiye) No: 1308 Tarih: 09 Ağustos 1921 Aşağıdaki sorular Mustafa Kemal Paşa ya Teğmen Robert S. Dunn (ABD Deniz Kuvvetleri) tarafından soruldu ve cevaplar kendisi tarafından aşağıda belirtildiği gibi verildi. S: Yakındoğu Yardım Şirketleri ve Amerikan Tütün Şirketlerinin Rum ve Ermeni memurlarının, şimdilerde Karadeniz sahillerinden sınır dışı edilmesine teferruat ve prensipte hangi makam karar veriyor? Sürgün emirlerinin hakkı ile tatbikinden kim 361 [ABE], 1. Basım, C.7, İstanbul: Kaynak Yayınları, Ocak 2002, s [ABE], 1. Basım, C.8, İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs 2002, s

178 mesul tutulmuştur? Siyasi sebeplerle sürülme emri alanlar aleyhinde hangi müessese delil sahibidir? C: Karadeniz sahilindeki Rumlar bilhassa Samsun dakiler Pontus devleti adını vermek istedikleri bir Rum Hükümeti kurmaya çalışıyorlar. Bu gizli teşkilat Atina dan ve Atina tarafından yönetiliyor. Bu gizli teşkilat Türkiye nin mahvına yol açmaya ve İzmir bölgesini işgal etmiş olan Yunan ordusuna yardım etmeye çalışıyor. İnebolu yu bombardıman etmek suretiyle Yunan Hükümeti bu hain insanlara yardım ediyor ve onları cesaretlendiriyor. Yunan Hükümeti zaman zaman Samsun a asker çıkarıyor ve Rumların kendileri ile işbirliği yapmaları için propaganda yapıyor. Hükümet Rumların bu faaliyetlerini ve Türkleri öldürmek ve Türk köylerini yakmak gibi yaptıkları mezalimi ispatlayacak kafi belgeye sahiptir. Bu belgelerin bazıları hala mahkeme önündedir. Komisyon tarafından silahlandırılan Rumlar, Yunan Kızıl Haçı adı altında kendilerini gizleyerek, bugüne kadar Türklere karşı, dağlarda vahşiyane suçlar işlemektedir. Pontus Komitesi, hainane emellerine güven altına alma çalışmalarında kuvvet kazanmak için Rusya dan ve Kafkasya dan binlerce Rum getirmeye gayret etmektedir. Osmanlı tebaası Rumlar kendi oğullarını Yunan ordusuna gönderdiler. İzmir cephesinde karşılaştıklarımız bunlardır. Aldığımız esirler arasında bu tür kişiler var. Türkiye Büyük Millet Meclisi mevcudiyetini korumak için gerekli bütün tedbirleri almaktadır. Zararlı siyasetler izledikleri tespit edilen Ermeniler cezalandırılmaktadır. Bu bağımsızlık endişesi ile yanlış yola sapan Müslümanlara karşı en sert tedbirler alınmaktadır. Fakat Yunanlıların vahşet ve mezalimi uzun süredir devam etmektedir ve hiç kimse zavallı Müslümanları kurtarmayı düşünmemektedir. Rumlar, Müslümanlara karşı bu suçları Avrupalıların ve Amerikalıların gözleri önünde işlemektedir Atatürk, 17 Eylül 1922 de Hariciye vekili Yusuf Kemal Bey e gönderdiği mesajda Hrisostomos un son icraatının İzmir yangınını örgütlemek olduğunu bildirmiştir: İzmir yangını hakkında aşağıdaki tarzda beyanatta bulunmak lazımdır. Ordumuz, İzmir i her türlü kazadan muhafaza etmek için şehre girmeden evvel tedbirler almıştır. Ancak Yunanlılar ve Ermeniler daha evvel vücuda getirdikleri teşkilatla İzmir i tamamen yakmayı tasarlamışlardı. Kiliselerde Hrisostomos un vermiş 363 [ABE], 1. Basım, C.11, İstanbul: Kaynak Yayınları, Nisan 2003, s

179 olduğu nutuklar ki İslamlar tarafından işitilmiştir, İzmir i yakmak dini bir vazife olarak tebliğ edilmiş bulunuyordu. Yangın bu teşkilat tarafından vücuda getirilmiştir. Bunu teyit eden birçok şahit ve belgeler vardır. Askerlerimiz yangını söndürmek için bütün mevcudiyetleriyle çalışmışlardır. Yangını askerlerimize atf ve isnat edenler bizzat gelip İzmir de vaziyeti görebilirler. Yalnız böyle bir iş resmi soruşturma söz konusu olamaz. Şu anda burada bulunan her milleten gazeteciler zaten bu vazifeyi yapmaktadırlar Yıldırım, age., s

180 EK- 4 6 Eylül 1955 Tarihli İstanbul Ekspres Gazetesi 168

181 EK MART 1964 TARİHLİ BAKANLAR KURULU KARARI 169

182 EK KIBRIS CUMHURİYETİ, YUNANİSTAN, BİRLEŞİK KRALLIK VE TÜRKİYE ARASINDA GARANTİ ANTLAŞMASI Bir tarafta Kıbrıs Cumhuriyeti, diğer tarafta Yunanistan, Türkiye ve Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı, I. Kıbrıs Cumhuriyeti nin, Anayasasının Temel Maddeleri ile kurulan ve düzenlenen bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve güvenliğinin tanınması ve idame edilmesinin müşterek menfaatleri iktizasından olduğunu mülahaza ederek, II. Bu Anayasa ile ihdas edilen durumu riayeti, gereğince saklamak maksadıyla işbirliği yapmayı arzu ederek, aşağıda gösterildiği üzere anlaşmaya varmışlardır. Madde 1. Kıbrıs Cumhuriyeti, bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve güvenliğinin idamesini ve Anayasasına riayet edilmesini sağlamayı taahhüt eder. Kıbrıs Cumhuriyeti, herhangi bir devlet ile tamamen veya kısmen herhangi bir siyasi veya iktisadi birliğe katılmamayı taahhüt eder. Bu itibarla, herhangi bir devlet ile birleşmesini veya Ada nın taksimini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak teşvik ve yardım edecek her hareketi yasaklar. Madde 2. Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, bu Anlaşmanın 1. maddesinde belirtilen taahhütlerini dikkate alarak, Kıbrıs Cumhuriyeti nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve güvenliği ile anayasasının temel esasları ile ihdasedilen durumu (anayasanın temel maddelerindeki koşulları) tanırlar ve garanti ederler. Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, aynı şekilde, kendilerini ilgilendirdiği ölçüde, Kıbrıs Cumhuriyeti nin herhangi diğer bir devlet ile birleşmesini ya da Ada nın taksimini, doğrudan doğruya veya dolayısıyla gerçekleştirmeyi teşvik etmek gayesini güden her hareketi yasak etmeyi (önlemeyi) taahhüt eder. Madde 3. Bu Antlaşmanın hükümleri ihlal edildiği zaman, Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, bu hükümlere riayeti sağlamak için, gerekli girişimlerin yapılması ve önlemlerin alınması maksadıyla, aralarında danışmanlarda bulunmayı taahhüt ederler. Müştereken veya birbirlerine danışarak (işbirliği halinde) hareket mümkün 365 Aydın Olgun, Kıbrıs Anatomisi 4 Devir 4 Lider, Ankara: Ağaç İş Matbaası, Ankara, s

183 olmadığı taktirde, üç garantör devletten (güçten) her biri, bu antlaşma ile ihdas edilen durumu münhasıran yeniden tesis maksadı ile harekete geçmek hakkını muhafaza eder. Madde 4. Bu antlaşma imza edildiği gün yürürlüge girecektir. Yüksek Akit Taraflar, Birleşmiş Milletler Şartı nın 102 nci maddesi hükümlerine uygun olarak, bu antlaşmayı Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine mümkün olan en kısa sürede kaydettirmeyi üstlenirler. 171

184 EK Beyannamenin resmi şeklinde sorular şunlardır: 2762 sayılı Vakıflar Kanununun muvakkat maddesi mucibince mütevelliler veya mütevelli heyetleri tarafından verilmesi lazım gelen beyanname: 1. Vakfın isim ve şöhreti: 2. Kimin tarafından idare kılındığı: 3. Mütevelli veya mütevelli heyetinin yedindeki vesikanın tarihice mahiyeti: 4. İdare olunan hayratın ne gibi şeylerden ibaret olduğu ve bulunduğu mevkiler: 5. Vakfiyesi ve bu mahiyetteki vesikası tarihi ve mukayyet ve müseccel olup olmadığı 6. Bu vesikalara nazaran tevliyetin şurubu: 7. Varidatın ve fazlasının veçhi mevkufiyet ve mahalli sarfları: 8. İdare edilen akaratın ne gibi şeylerden ibaret olduğu ve bulunduğu mevkiler. Arka sayfada Sayfanın sol tarafında: Son senenin varidatı tahakkuk ve tahsil sütunları var yanlarında da mülahazat (Düşünceler) sütunu var. Sayfanın sağ tarafında : Son senenin masarifatı (giderleri) ve tahakkuku ve tediyesi sütunları son olarak da mülahazat sütunu var. Son bölüm ise şöyle:... olarak idare eylediğim... vakfın elimdeki vesikalara göre mahiyetiyle sureti idaresi ve şuruatı ve akaratının adediyle mevkii ve numaraları ve senede getirmekte olduğu kiraları miktarı ve hayratın ismi ile bulunduğu mevkiinin ve Hademesine ve saireye muhassas aylıkların senelikleri ve muayyenat ; müteferrika, Vergi tamirat ve masarifi sairenin kezalik senelik miktarları yukarıda hariç bir şey kalmamak üzere tamamen ve müfredatile gösterilmiş olduğundan bu beyannameyi tarafından tanzim ederek... Evkaf idaresine verdim. Tarih ve... mütevellisi imza

185 EK- 8 VAKIFLAR KANUNU 173

186 174

187 175

188 176

189 EK Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri, Bunlar Üzerinde Tasarrufta Bulunmaları Ve Tasarrufları Altında Bulunan Taşınmaz Malların Bu Vakıflar Adına Tescil Edilmesi Hakkında Yönetmelik Resmi Gazete Tarihi: 24/01/2003 Resmi Gazete Sayısı: Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığından: BİRİNCİ BÖLÜM: Amaç, Kapsam ve Dayanak Amaç Madde 1. Bu Yönetmeliğin amacı, 05/06/1935 tarihli ve 2762 sayılı Vakıflar Kanununun değişik 1 inci maddesinde yer alan hükümlerle ilgili uygulama usul ve esaslarını belirlemektir. Kapsam Madde 2. Bu Yönetmelik; vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince tüzel kişilik kazanmış Türkiye'deki gayrimüslim cemaatlere ait vakıfların; dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki amaçlarını sürdürecek geliri sağlamak üzere taşınmaz mal edinmeleri ve taşınmaz malları üzerinde tasarrufta bulunmaları ile bu vakıfların aynı alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki amaçlarını sürdürecek geliri sağlamak üzere, her ne surette olursa olsun, tasarrufları altında bulunan taşınmaz malların vakıf adına tesciline ilişkin usul ve esasları kapsar. Söz konusu vakıflara ait liste bu Yönetmelik ekindedir. Dayanak Madde 3. Bu yönetmelik, 2762 sayılı Vakıflar Kanununun değişik 1 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır

190 İKİNCİ BÖLÜM: Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri Edinilebilecek Taşınmaz Malların Kapsamı Madde 4. Cemaat vakıfları; Vakıflar Genel Müdürlüğünün izni ile dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere satın alma, vasiyet, hibe ve sair yollarla taşınmaz mal edinebilirler. Başvurunun şekli ve istenilen belgeler Madde 5. Cemaat vakıfları tarafından taşınmaz mal satın alma ve ayni haklarla ilgili diğer tasarruflara ilişkin başvurular, vakfın bağlı olduğu Vakıflar Bölge Müdürlüğüne yapılır. Başvuruda; a) Taşınmaz malın nevi, imar durumu ve açık adresi, halihazırda ne amaçla kullanıldığı, hangi amaç için iktisap edilmek istendiği, b) Vakfın mali durumunu gösteren son yıla ait bilançosu, gelir-gider tablosu, c) Vakıf yönetimi tarafından alınmış gerekçeli karar, d) Taşınmaz malın durumuna ilişkin; Vakıf Gayrimenkul Ekspertiz Değerlendirme A.Ş., Emlak Gayrimenkul Ekspertiz A.Ş., T.C. Ziraat Bankası, Ticaret ve Sanayi Odası, Mimarlar Odası herhangi birinden alınmış ve birden fazla eksper tarafından düzenlenmiş ekspertiz raporu, e) Bağış ve vasiyet halinde tasarrufa ilişkin yasalarca öngörülen belge, istenecektir. Değerlendirme ve sonucunda yapılacak işlemler Madde 6. Başvurular, Vakıflar Bölge Müdürlüğü görüşü ile birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilir. Gerektiğinde; ilgili Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak konu yetkili Daire Başkanlığı görüşü ile birlikte Vakıflar Meclisine intikal ettirilir. Vakıflar Meclisi tarafından konu incelenir, eksik bulunan hususlar vakfa tebliğ edilir. Tebliğden itibaren iki ay içerisinde eksikliklerin tamamlanmaması halinde talepten vazgeçilmiş sayılır. İstenilen belge ve bilgilerin eksiksiz olması halinde Vakıflar Meclisi kararı ilgili vakfa başvurudan veya eksikliğin giderildiği tarihten itibaren iki ay içerisinde gerekçeli olarak bildirilir. Vakıflar Meclisinin olumlu kararını takiben vakfa, yetki belgesi verilir. 178

191 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Malları Üzerinde Tasarrufları Tasarruf yetkisinin kullanılması Madde 7. Cemaat vakıfları, taşınmaz malları üzerinde; dini, hayri, eğitsel, sıhhi, sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki amaçlarını sürdürmek üzere tasarruflarda bulunabilirler. Ayni haklara ilişkin tasarruflar Vakıflar Genel Müdürlüğünün iznine tabidir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Bağış ve Vasiyet Madde 8. Vasiyetname veya bağış yoluyla cemaat vakıfları adına tescil edilmek istenilen taşınmazlar hakkında; bağışın veya vasiyetin konusu olan taşınmazın vakfın tasarrufuna 09/08/2002 tarihinden önce geçmiş olması halinde bu yönetmeliğin geçici 1 inci maddesindeki, 09/08/2002 tarihinden sonra geçecek olanlarda ise ikinci bölümde yer alan hükümler uygulanır. BEŞİNCİ BÖLÜM: Diğer Hükümler Cemaat vakıflarının tasarruflarında bulunan taşınmazların tescili Geçici Madde 1. Cemaat vakıfları 09/08/2002 tarihine kadar tasarrufları altına giren taşınmaz malların vakıfları adına tescili için 09/08/2002 tarihinden başlayarak altı ay içinde vakfın bağlı bulunduğu Bölge Müdürlüğüne yazılı olarak başvuruda bulunurlar. Başvuruda şu belgeler istenir; a) Taşınmaz malın nevi, il, ilçe, mahalle, pafta, ada ve parsel numarası ve açık adresi, halihazırda ne amaç ile kullanıldığı, fiziki şartları itibariyle halihazırdaki durumu, ne şekilde vakfın tasarrufuna geçtiği, b) Taşınmaz malın vakfın tasarrufuna ilişkin 09/08/2002 tarihinden önceki bir tarihi taşıyan, aşağıdaki belgelerden bir veya makbul sayılabilecek eş değer bir belge; vergi kaydı, emlak vergi beyannamesi, kira kontratı, elektrik, su, doğalgaz faturası, tasdikli irade suretleri ile fermanlar, muteber mütevelli, sipahi, mültezim temessük veya senetleri, kayıtları bulunmayan tapu veya mülga hazinei hassa senetleri veya muvakkat tasarruf ilmuhaberleri, tasdiksiz tapu yoklama kayıtları, mülkname, vasiyetname ve vasiyet tenfiz kararları, muhasebatı atika kalemi kayıtları, mubayaa, istihkam ve ihbar hüccetleri, evkaf idarelerinden tapuya devredilmemiş tasarruf kayıtları. 179

192 Başvurular, Vakıflar Bölge Müdürlüğü görüşü ile birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilir. Gerektiğinde; ilgili Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak konu yetkili Daire Başkanlığı görüşü ile birlikte Vakıflar Meclisine intikal ettirilir. Vakıflar Meclisi tarafından konu incelenir, eksik bulunan hususlar vakfa tebliğ edilir. Tebliğden itibaren iki ay içerisinde eksikliklerin tamamlanmaması halinde talepten vazgeçilmiş sayılır. İstenilen belge ve bilgilerin eksiksiz olması halinde Vakıflar Meclisi kararı ilgili vakfa başvurudan veya eksikliğin giderildiği tarihten itibaren iki ay içerisinde gerekçeli olarak bildirilir. Başvurunun Vakıflar Meclisi tarafından uygun bulunması halinde vakfa tescil talebinde bulunmaya esas olmak üzere talebe konu taşınmaz malın vakfın tasarrufunda bulunduğunu, tashihen tescilin yapılmasının Vakıflar Genel Müdürlüğünce uygun bulunduğunu belirten yetki belgesi verilir. Yürürlükten kaldırılan yönetmelik Madde 9. 04/10/2002 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri ve Bunlar Üzerinde Tasarrufta Bulunmaları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük Madde 10. Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 11. Bu Yönetmelik hükümlerini Vakıflar Genel Müdürlüğü nün bağlı olduğu Devlet Bakanı yürütür. FAALİYETTE BULUNAN CEMAAT VAKIFLARI 1. Beykoz Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 2. Büyükada Panayia Aya Dimitri Profiti İlya Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 3. Heybeliada Aya Triada Tepe Manasatırı Vakfı 4. Heybeliada Aya Nikola Rum Ortodoks Vakfı 5. Heybeliada Rum Ruhban Okulu Vakfı 6. Kınalıada Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 7. Burgazada Aya Yorgi Karipi Manasıtırı 8. Burgazada Aya Yani Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 9. Fener Maraşlı Rum İlkokulu Vakfı 180

193 10. Fener Yoakimion Rum Kız Lisesi Vakfı 11. Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı 12. Feriköy 12. Apostol Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 13. Fener Tekfursaray Panayia Hançerli Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 14. Fener Vlahsaray Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 15. Fener Meryemana Rum Ortodoks (Kanlı) Kilisesi Vakfı 16. Kurtuluş Aya Tanaş Aya Dimitri Aya Lefter Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 17. Beyoğlu Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı 18. Beşiktaş Cihannüma Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 19. Beşiktaş Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 20. Yenimahalle Aya Yani Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 21. Bebek Aya Haralambos Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 22. Çengelköy Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 23. Fatih Eğrikapı Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 24. Aksaray Langa Aya Todori Rum Ortodoks Kilisesi 25. Bağımsız Türk Ortadoks Kiliseleri ve Patrikhanesi Vakfı 26. Ayvansaray Aya Dimitri, Aya Vlaharne Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 27. Üsküdar Profiti İlya Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 28. Arnavutköy Aya Strati Taksiarhi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 29. Yeşilköy Aya İstepanos Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 30. Altı Mermer Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 31. Cibali Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 32. Kuzguncuk Aya Pandeliimon Rum Ortodoks Kilisesi 33. Kumkapı Aya Kiryaki Elpida Rum Ortodoks Kiliseleri Vakfı 34. Balat Aya Strati Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 35. Balat Panayia Balino Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 36. Zapion Rum Kız Lisesi Vakfı 37. Sarmaşık Aya Dimitri Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 38. Topkapı Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 39. Hasköy Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 40. Salmatomruk Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 181

194 41. Kuddusü Şerif Rum Patrikhanesine Bağlı Yeniköy Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı Vakfı 42. Galata Rum İlkokulu Vakfı 43. Tarabya Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 44. Paşabahçe Aya Konstantin Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 45. Ortaköy Aya Fokas Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 46. Kuruçeşme Aya Dimitri Aya Yani Rum Ortadoks Kilisesi Vakfı 47. Yeniköy Panayia Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 48. Boyacıköy Panayia Evangelistra Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 49. Kadıköy Rum Ortadoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı 50. Balıklı Rum Hastahanesi Vakfı 51. Büyükdere Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 52. Bakırköy Aya Yorgi Aya Analipsiz Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı 53. Kandilli Metemorfosis Hz. İsa Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 54. Koca Mustafa Paşa Belgrat Kapı Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 55. Koca Mustafa Paşa Samatya Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 56. Koca Mustafa Paşa Samatya Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 57. Samatya Aya Analipsiz Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 58. Koca Mustafa Paşa Samatya Aya Konstantin Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 59. Samatya Aya Mina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 60. Beyoğlu Yenişehir Evangelistra Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 61. Fener Rum Patrikhanesi Avlusunda Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 62. Yeniköy Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 63. Dereköy Aya Marina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 64. Tepeköy Evangelismos Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 65. Zeytinliköy Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 66. Bademliköy Panayia Kimisiz Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 67. Bozcaada Kimisiz Teodoku Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 68. Gökçeada Merkez Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 69. İskenderun Rum Ortodoks Kilisesi Fukara Vakfı 70. Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 71. Antakya Rum Katolik Kilisesi Vakfı 182

195 72. Altınözü Tokaçlıköyü Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 73. Samandağı Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 74. İskenderun Arsuz Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 75. Altınözü Sarılar Mahallesi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 76. Feriköy Surp Vartanaş Ermeni Kilisesi Vakfı 77. Üsküdar Surp Garabet Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 78. Üsküdar Surp Haç Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 79. Eyüp Surp Yeğiya Ermeni Kilisesi Vakfı 80. Eyüp Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi ve Arakelyan Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 81. Narlıkapı Surp Hovannes Ermeni Kilisesi Vakfı 82. Rumeli Hisarı Surp Sanduth Ermeni Kilisesi Vakfı 83. Kadıköy Surp Takavor Ermeni Kilisesi Aramyan Uncuyan Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 84. Kuzguncuk Surp Kirkor Lusavoriç Ermeni Kilisesi Vakfı 85. Beşiktaş Surp Astvazazin Meryemana Ermeni Kilisesi Vakfı 86. Ortaköy Surp Kirkor Lusavoriç Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 87. Ortaköy Surp Astvazazin Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 88. Boyacıköy Surp Yeris Mangas Ermeni Kilisesi Vakfı 89. Kandilli Surp Arakelos Ermeni Kilisesi Vakfı 90. Kartal Surp Nişan Ermeni Kilisesi Mektebi Vakfı 91. Yenikapı Surp Tetaos Patriğimeos Ermeni Kilisesi Vakfı 92. Kınalıada Surp Kirkor Lusavoriç Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 93. Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi ve Mektebi Vakfı 94. Gedikpaşa Surp Hovhannes Ermeni Kilisesi Vakfı 95. Bakırköy Surp Astvazazin Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 96. Balat Surp Hreştegabet Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 97. Karaköy Surp Pırgıç Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 98. Beyoğlu Anarathıgutyun Ermeni Katolik Rahibeler Manastır ve Mektebi Vakfı 99. Beyoğlu Üç Horon Ermeni Kilisesi Vakfı 100. Beyoğlu Ohannes Gümüşyan Ermeni Kilisesi Vakfı 101. Beyoğlu Aynalı Çeşme Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı 102. Beyoğlu Surp Gazer Ermeni Katolik Mihitaryan Manastır ve Mektebi Vakfı 183

196 103. Pangaltı Ermeni Katolik Mihitaryan Manastır ve Mektebi Vakfı 104. Yeniköy Küddipo Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi Vakfı 105. Şişli Karagözyan Ermeni Yetimhanesi Vakfı 106. Taksim Surp Agop Ermeni Hastahanesi Vakfı 107. Kumkapı Surp Harutyun Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 108. Halıcıoğlu Meryemana Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi ve Kalfayan Yetimhanesi Vakfı 109. Kumkapı Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 110. Kuruçeşme Surp Haç Ermeni Kilisesi Vakfı 111. Büyükdere Surp Hripsimyans Ermeni Kilisesi Vakfı 112. Koca Mustafa Paşa Surp Kevork Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 113. Koca Mustafa Paşa Anarathigutyun Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 114. Topkapı Surp Nikagos Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 115. Galata Surp Lusavoriç (Cerçiş) Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 116. Yeşilköy Surp İstepanos Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 117. Hasköy Surp İstepanos Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 118. Apeloğlu Andon Vakfı Hayratından Yeniköy Surp Ohannes Mığırdıç Ermeni Kilisesi Büyükdere Surp Boğos Ermeni Kilisesi Büyükada Surp Astvazazin Verapohum Ermeni Katolik Kilisesi Sakız Ağacı Ermeni Katolik Kilisesi Beyoğlu Surp Yerurtutyun Ermeni Katolik Kilisesi Kadıköy Surp Levon Ermeni Katolik Kilisesi Tarabya Surp Andon Ermeni Katolik Kilisesi 119. Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastahanesi Vakfı 120. Kumkapı Meryemana (Drasular) Ermeni Kilisesi Vakfı 121. Beykoz Surp Nikagos Ermeni Kilisesi Vakfı 122. İskenderun Karasun Manuk Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 123. Samandağı Vakıflı Köyü Ermeni Ortodoks Kilisesi Vakfı 124. Kayseri Surp Kirkor Ermeni Kilisesi Vakfı 125. Diyarbakır Ermeni Surp Küçük Kilise Hıdır İlyas Surp Gregos Kiliseleri Vakfı 126. Mardin Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 184

197 127. Büyükada Hased Leavram Musevi Sinagogu Vakfı 128. Hasköy Mealem Musevi Siangogu Vakfı 129. Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı 130. Beyoğlu Seferadimi-Neveşalom Musevi Sinagogu Vakfı 131. Ortaköy Musevi Etz-Ahayim Sinagogu Vakfı 132. Sirkeci Musevi Sinagogu Vakfı 133. Kuzguncuk Bet-Yaokov Sinagogu Vakfı 134. Galata Yüksek Kaldırım Eşkenazi Musevi Sinagogu Vakfı 135. Hasköy Türk Karaim Musevi İ Vakfı 136. Kadıköy Hemdat İsrael Sinagogu Vakfı 137. Balat Or-Ahayim Musevi Hastahanesi Vakfı 138. Balat Ahrida Musevi Sinagogu Vakfı 139. Ankara Musevi Sinagogu Vakfı 140. Bursa Türk Musevi Cemaati Vakfı 141. Çanakkale Mekor Hayim Musevi Sinagogu Vakfı 142. Antakya Musevi Havrası Vakfı 143. İskenderun Musevi Havrası Vakfı 144. Kırklareli Musa Sinagogu Vakfı 145. Diyarbakır Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı 146. Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı 147. Mardin Süryani Katolik Kilisesi Vakfı 148.Mardin Süryani Kadim Deyrulzafara Manastırı ve Kiliseleri Vakfı 149. Mardin Süryani Protestan Kilisesi Vakfı 150. Midyat Süryani Protestan Kilisesi Vakfı 151. Midyat Süryani Deyrulumur Margabriel Manastırı Vakfı 152. Midyat Süryani Kadim Cemaatı Marborsom ve Mart Şemuni Kiliseleri Vakfı 153. İdil Süryani Kadim Kilisesi (Mardodo) Vakfı 154. Diyarbakır Keldani Katolik Kilisesi Vakfı 155. Keldani Katolik Kilisesi Vakfı 156. Mardin Keldani Katolik Kilisesi Vakfı 157. Edirne Sveti Gorci Kilisesi Vakfı 158. Bulgar Ekzarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı 185

198 159. Şişli Gürcü Katolik Kilisesi Vakfı 160. Mersin Tomris Nadir Mutri Kilisesi Vakfı 186

199 EK OCAK 1971 TARİH VE SAYILI KARAR 187

200 188

201 189

202 190

203 191

204 192

205 193

206 194

207 195

208 196

209 197

210 198

211 199

212 200

213 201

214 202

215 203

216 KAYNAKÇA KİTAPLAR Altındal, Aytunç. Türkiye ve Ortodokslar. İstanbul: Anahtar Kitaplar, Altındal, Aytunç. Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri. İstanbul: Alfa Yayınları, Atalay, Bülent. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi nin Siyasi Faaliyetleri. İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı, Atatürk ün Bütün Eserleri. 1. Basım. C.2. İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs Atatürk ün Bütün Eserleri. 1. Basım. C.3. İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs Atatürk ün Bütün Eserleri. 1. Basım, C.4. İstanbul: Kaynak Yayınları, Kasım Atatürk ün Bütün Eserleri. 1. Basım, C.5. İstanbul: Kaynak Yayınları, Nisan Atatürk ün Bütün Eserleri. 1. Basım, C.6. İstanbul: Kaynak Yayınları, Ağustos Atatürk ün Bütün Eserleri. 1. Basım, C.7. İstanbul: Kaynak Yayınları, Ocak Atatürk ün Bütün Eserleri. 1. Basım, C.8. İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs Atatürk ün Bütün Eserleri. 1. Basım, C.11. İstanbul: Kaynak Yayınları, Nisan Atatürk ün Söylev ve Demeçleri. C.II. Ankara, Atatürk ün Söylev ve Demeçleri. C.III. Ankara, Berber, Engin. Sancılı Yıllar: İzmir Mütareke ve Yunan İşgali Döneminde İzmir Sancağı. Ankara: Ayraç Yayınları, Benlisoy, Yorgo, Elçin Macar. Fener Patrikhanesi. 1. Baskı. Ankara: Ayraç Yayınevi, Berkes, Niyazi. Patrikhane ve Ekümeniklik. 2. Basım. İstanbul: Kaynak Yayınları, Bozdağ, İsmet. Zaferlerle ve Şereflerle Dolu Bir Hayat Celal Bayar. İstanbul: Tercüman Aile ve Kültür Kitaplığı Yayınları, Bulut, Arslan. Çift Başlı Yılan Karadeniz de Yüzyılın İkinci Rumlaştırma Operasyonu. 1. Baskı. Ankara: Üç Ok Yayıncılık, Çelik, Mehmet. Fener Patrikhanesinin Ekümeniklik İddiasının Tarihi Seyri. İzmir: Akademi Kitapevi,

217 Demirer, Mehmet Arif. 6 Eylül 1955 Yassıada 6/7 Eylül Davası, 1. Basım, İstanbul: Bağlam Yayınları, Emirhan, Sami. Fener Rum Patrikhanesinin Dünü Bugünü Yarını. İstanbul: Harp Akademileri Basımevi, Eryılmaz, Bilal. Osmanlı Devletinde Millet Sistemi. Ağaç Yayınları, Güler, Ali. Dünden Bugüne Yunan-Rum Terörü. Ankara: Ocak Yayınları, Güler, Ali. Rakamlarla Türkiye de Azınlıklar. Ankara: Elektronik Basım Yayın, Hasgüler, Mehmet. Kıbrıs ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu, 1. Baskı, 2000, İstanbul: İletişim Yayıncılık, 1. Baskı, 2000, s. Köse, Ertan. Yunanistan ve Bitmeyen Kin. 1. Baskı. İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Macar, Elçin. Cumhuriyet Döneminde İstanbul Rum Patrikhanesi. 1. Basım. İstanbul: İletişim Yayınları, Manizade, M.Derviş. 65 Yıl Boyunca Kıbrıs Yazdıklarım ve Söylediklerim, İstanbul: Kıbrıs Türk Kültür Derneği Yayınları, Olgun, Aydın. Kıbrıs ın Anatomisi 4 Devir 4 Lider, Ankara: Ağaç-İş Matbaası, 1975, s.12. Özgen, Mahmut İhsan. Devlet Adamlığı ve Devlet Yönetiminde Esaslar, İstanbul: İnsanlık Vakfı Yayınları, 1998, s.131. Öztürk, Nazif. Azınlık Vakıfları. Ankara: Altınküre Yayınları, Nisan, Özyılmaz, Emre. Heybeliada Ruhban Okulu. Ankara: Tamga Yayıncılık, Sofuoğlu, Adnan. Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri. İstanbul: Turan Yayıncılık, Somuncuoğlu, Sadi. İstanbul da Yeni Roma İmparatorluğu. 1. Baskı. Ankara: Akçağ Yayınları, Sönmezoğlu, Faruk. Türkiye Yunanistan İlişkileri&Büyük Güçler. İstanbul: Der Yayınları, Şahin, M. Süreyya. Fener Patrikhanesi ve Türkiye. İstanbul: Ötüken Yayınları, Ulubelen, Erol. İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye. İstanbul: Aytaç Kitapevi, Umar, Bilge. İzmir de Yunanlıların Son Günleri. Ankara: Bilgi Yayınları,

218 Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, 4. Baskı C.3, Kısım: 2, TTK, 1988, s.151. Üskül, Zafer. Siyaset ve Asker, Cumhuriyet Döneminde Sıkıyönetim Uygulamaları. İstanbul: Afa Yayınları, Yıldırım, Münir. Yunanistan ve Ortodoks Kilisesi. 1. Baskı. Ankara: Aziz Andaç Yayınları, Yıldırım, Uğur. Dünden Bugüne Patrikhane. 2. Basım. İstanbul: Kaynak Yayınları, Yıldırım, Uğur. Keşiş Güç. 1. Basım. İstanbul: Otopsi Yayınları, MAKALELER Akar, Rıdvan. İki Yıllık Gecikme: 6 7 Eylül 1955, Toplumsal Tarih. Sayı: 117, Eylül 2003, s. 8. Aktar, Ayhan. İstanbul Tapu Kayıtlarının Analizi, Toplumsal Tarih. Eylül 1999, s. 10. Aktar, Ayhan. Varlık Vergisi nin Hikayesi, Toplumsal Tarih. Sayı:121, Ocak 2004, s. 82. Andrianopulu, Konstantina. İstanbul Rum Basınının Tepkisi ve 6 7 Eylül Olayları, Tarih ve Toplum. Sayı: 237, Eylül 2003, s Benlisoy, Foti. 6/7 Eylül Olayları Öncesinde Basında Rumlar, Toplumsal Tarih. Eylül 2000, s. 28. Beşinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri, I. Değişen Dünya Dengeleri İçinde Askeri ve Stratejik Açıdan Türkiye, (23 25 Ekim 1995-İstanbul) Ankara, 1996, s Ekin, Karaca. 6 7 Eylül Olayları ve Türk Basınının Tavrı, Toplumsal Tarih. Sayı: 142, Ekim 2005, s. 30. Gökçen, Salim. Fener Rum Patrikhanesindeki Metropolit Revizyonu Mevcut Statüye Rağmen Neden Yapıldı? Müdafaa-i Hukuk Dergisi, Nisan 2004, s Güven, Dilek. 6 7 Eylül Olayları ve Failler, Toplumsal Tarih, Sayı: 141, Eylül 2005, s. 39. Kaya, Önder. Patrikhanenin Vaziyeti, Toplumsal Tarih. Sayı: 124, Nisan 2004, s

219 Macar, Elçin. Athinagoras ın Patrik Seçilmesi, Toplumsal Tarih, Eylül 1999, s. 37. Oran, Baskın. Türkiye de Azınlık Hukuku, Toplumsal Tarih. Sayı: 117. Eylül 2003, Özyılmaz, Emre. Fener Rum Patrikhanesi ve Heybeliada Ruhban Okulu Meselesi, Kök Araştırmalar. Toker, Hülya. Cumhuriyet Döneminden Günümüze Fener Patrikhanesinin Faaliyetleri, Silahlı Kuvvetler Dergisi. Sayı 383. Ocak s. 39. Türker, Orhan. Büyükada Rum Yetimhanesi, Tarih ve Toplum. Sayı: 200, Ağustos s. 38. Türker, Orhan. 6 7 Eylül Olaylarının İstanbul Rum Basınındaki Yankıları, Tarih ve Toplum. Sayı: 177, Eylül s Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Fasikül 81, Temmuz 1995, s.345. Belgelerle Türk Tarihi Dergisi. İstanbul, s. 18. Lozan Barış Konferansı, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı, s. 10. T.C. Anayasası, İstanbul: Der Yayınları, s. 8. YAYINLANMAMIŞ TEZLER Durmaz, Bülent. Balkanlarda Slavist ve Ortodoks Eksenli Politikalar, Fener Rum Patrikhanesi İle Ruhban Okulu ve Türkiye Üzerindeki Emeller (Harp Akademileri Tezi, İstanbul, 2002), s GAZETELER Akay, Naci. Ruhban Okulu Açılmalı, Sabah, 7 Mayıs 2004, s.22. Aktar, Ayhan. 50. Yılında 6 7 Eylül Gerçeği, Sabah. 9 Eylül s.28. Aktuğ, Ufuk. Ermeni Patriği Fakülte İstedi, Hürriyet, 26 Mart 2006, s.25. Akyol, Cahit ve Tamer Yüksel. Patrikhaneden Din Konferansı, Hürriyet, 29 Ağustos 2000, s.26. Akyol, Taha. 6 7 Eylül ve 23 Eylül, Milliyet, 6 Eylül 2005, s.17. Albayrak, Nafiz. Bartholomeos ABD ye Gitti, Hürriyet, 20 Ekim 1997, s.21. Angelidis, Sofia. Yunanistan da İlahiyat Krizi, Milliyet, 23 Eylül 2005, s.17. Arat, Süleyman. Büyük Zirve, Hürriyet, 26 Aralık 2000, s.17. Atakan, Bahar. YÖK, AB İle Değişecek, Milliyet, 6 Ekim 2005, s

220 Atalay, Figen. Ruhban Okulu nun Sessiz Bekleyişi, Cumhuriyet. 10 Mayıs s.12. Atiyas, Şebnem. Fener Patriği nden Geri Adım, Cumhuriyet, 14 Temmuz 1990, s.3. Aydın, Mehmet. Fener Patrikhanesi ve Ortodoks Dünya, Zaman. 15 Mayıs s.2. Avcı, Ümran. Patrik: Kötü Niyetler Var, Milliyet, 30 Temmuz 2005, s.21. Başyurt, Erhan. Cihan Patriği Tartışması, Zaman. 27 Eylül s.4. Başyurt, Erhan. Heybeliada da Ekümeniklik Kavgası, Zaman. 28 Ağustos s.9. Başyurt, Erhan. Patrikhane Ekümenikleşiyor mu?, Zaman. 25 Ekim s.1. Batur, Nur. Patrik e Müthiş Tören, Hürriyet, 21 Mayıs 1999, s.20. Batur, Nur. Atina da Stefanopoulos Şoku, Hürriyet, 30 Ağustos 1995, s.18. Berberakis, Stelyo. Patrik Revizyonla Neyi Amaçlıyor?, Sabah, 4 Mart 2004, s. 6. Berberakis, Stelyo. 100 Yılın Krizi, Hristodulos Şimdilik Saygıda Kusur Etmeyecek, Sabah, 2 Mayıs 2004, s.25. Berberakis, Stelyo. Yunan Kilisesi Geri Adım Attı, Sabah, 29 Mayıs 2004, s.26. Berberakis, Stelyo. Patrik e Devlet Töreni, Hürriyet. 11 Kasım s.33. Berberakis, Taki. Yataklar, Sabunlar Bile Hazır, Milliyet, 28 Temmuz 2005, s.22. Cankuş, Erdoğan. Atina ya Cami Yapılmalı, Hürriyet, 1 Ağustos 2000, s.23. Çoban, İhsan. Papandreu Patrikhane de, Türkiye, 22 Ocak 2000, s.10. Çongar, Yasemin. ABD Kongresi nin Ekümenik Talebi, Milliyet, 11 Haziran 2005, s.18. Çongar, Yasemin. Amerika Not Etmiş, Milliyet, 4 Aralık 2004, s.21. Çoşar, Ömer Sami. Patrikhane Dosyası, Hürriyet, 20 Ağustos 1976, s.22. Dersan, Kazım Ş. Yardım Bahsinde Küçük Esnaf, Akşam, 16 Eylül 1955, s.1 Döndaş, İnci. Bartholomeos AİHM ye Gidiyor, Sabah, 31 Mart 2005, s.23. Dündar, Can. Atatürk ün Evini Bombalamadım, Sabah, 7 Eylül 2002, s.15. Elveren, Muammer. İftira Ediyorlar, Yalan Yazıyorlar, Hürriyet, 5 Mayıs 2000, s.14. Erbil, Ömer. Bir Okulun Hikayesi, Zaman. 8 Ekim s.17. Erbil, Ömer. Ruhban Okulu Patrikleri Karıştırdı, Milliyet, 27 Eylül 2005, s.21. Ergan Uğur ve Ayda Kayar, Patrik e Yakın Takip, Hürriyet, 5 Mart 2004, s.20. Ertuğrul, Doğan. Türk-Yunan İlişkileri Kıskacındayız, Zaman. 13 Mayıs s.4. Ertürk, Tarık. Rum Patrikhanesi Devlet Olma Peşinde, Zaman. 23 Ekim s

221 Fırat, Gülay. Kampta Dört Çocuk, Milliyet, 12 Ağustos 2005, s.16. Gezer, Ahmet. Bartholomeos, Papa Statüsü Peşinde, Zaman. 1 Temmuz s.11. Göze, Ergun. Dr. Rıza Nur un Patrikhane Kerameti, Tercüman, 27 Mayıs 2005, s.3. Güzeltuna, Necmi. Fener Rus Patriklerin Post Kavgası Kızıştı, Yeni Şafak. 4 Nisan s.9. Güzeltuna, Necmi. Katolik-Ortodoks Yakınlaşması, Yeni Şafak. 1 Temmuz s.8. Güven, Nazlı. Ekümeniklik Tartışması Yine Alevlendi, Sabah, 16 Aralık 2004, s.27. Hanbay, Gönül. Bu Okul Hep Gündemde, Milliyet. 11 Nisan s.25. Hazar, Hasan Mesut. Patrik, Clinton dan Yardım İstedi, Türkiye, 24 Ekim 1997, s.8. İlgazi, Aziz. Patrikhane ye Büyük İlgi, Türkiye, 18 Kasım 1999, s.10. Ünal, Hasan. Patrikhaneyi Kapatmalı mı?, Milliyet, 21 Kasım 1995, s.21. Kaptan, Faik. ABD den Özel Uçak Geldi, Hürriyet. 5 Mart s.19. Kohen, Sami. 50 Yıl Sonra, Milliyet, 6 Eylül 2005, s.20. Kozluklu, Fuat. Patrik e Büyük İtibar, Cumhuriyet. 21 Ekim s.12. Köylü, Hilal. Ruhban Okuluna Formül Bulundu, Radikal, 24 Haziran 2004, s.1 7. Özfatura, M. Necati. Patrikhanenin Ekümeniklik Hayali, Türkiye, 9 Kasım 2000, s.11. Özlüer, Ali. Makedon Liderden Patriğe Ziyaret, Sabah, 17 Mart 2005, s.23. Sazak, Derya. Heybeliada da Meslek Yüksekokulu Açılsın, Milliyet, 2 Aralık 2005, s.14. Soncan, Emre. Sipahioğlu: 6 7 Eylül Olaylarını Menderes le Tertiplediğimiz Yalan, Zaman, 6 Eylül 2005, s.3. Taşgetiren, Ahmet. Patrikhane Nereye koşuyor?, Zaman, 27 Ekim 1995, s.2. Tahsin, İlhan. Atina dan Patrik e Onursal Başkanlık, Türkiye, 27 Mayıs 1999, s.15. Taşyürek, Muzaffer. Patrikhane-Kıbrıs Hattı, Zaman. 10 Kasım s.5. Tunç, Ferai. Patriğe Devlet Töreni, Hürriyet, 24 Eylül 1995, s.4. Yılmaz, Önder. Başbakan Yardımcısı Şahin: Fener Patriği Sınırlarını Aşıyor, Milliyet, 1 Ağustos 2005, s.17. Yılmaz, Önder. 10 Soru 10 Cevap: Azınlık Vakıfları, Milliyet, 2 Ağustos 2005, s.21. Yunanlılar Londra Konferansının Netice Vermeyeceğini Zaten Biliyorlarmış, Akşam, 6 Eylül 1955, s

222 Zararların Derecesini Tespit Etmek İçin Beyannameler Doldurulacak, Akşam, 15 Eylül 1955, s.1. Son Hadiseler Amerika da Nasıl Karşılandı?, Akşam, 9 Eylül 1955, s.2. Örfi İdare 3 Vilayette 6 Ay Devam Edecek, Akşam, 13 Eylül 1955, s.2. Vatandaşların Maruz Kaldığı Zararlar Telaffi ve Tazmin Edilecek, Akşam, 7 Eylül 1955, s.1. Zararların Tazmini İçin Hükümet Tedbir Alıyor, Akşam, 9 Eylül 1955, s.1. ABD Dışişleri Bakanı ndan Ruhban Okulu Baskısı, Akşam, 18 Mayıs 2000, s.13. Fener Patriği Ölümden Nasıl Döndü, Cumhuriyet, 3 Aralık 1987, s.4. Rum Ortodoks Patriği den Türkiye ye Destek, Dünya, 23 Şubat 1995, s.1. Atina da Veto İçin Önemli Toplantı, Hürriyet, 9 Ocak 1995, s.25. Bartholomeos a Ziyaret, Hürriyet, 14 Eylül 2000, s.25. Ekümenlik Atağı, Hürriyet, 23 Ocak 2004, s.24. İznik te Tarihi Buluşma, Hürriyet, 26 Aralık 2000, s.17. Patrik in Gezisi Tartışmalı Başladı, Hürriyet, 21 Ekim 1997, s.24. Bush tan İtiraf, Hürriyet, 26 Mart 2006, s.20. Sözlerimizde Suç Yok, Milliyet, 2 Ağustos 2005, s.21. Danıştay Azınlık Vakıflarını Kurtardı, Milliyet, 31 Temmuz 2005, s.18. Türkiye nin Siyaseti Laik İnancı Güçlü, Sabah, 28 Haziran 2004, s.24. Roth: Karanlığı ve Işığı Görmeye Geldik, Sabah, 4 Kasım 2004, s.26. Ekümenik Sıfatı Tartışması Yeniden, Sabah, 2 Aralık 2004, s.29. Fener Patrikhanesi, Atina Kilisesi yle İlişkisini Kesti, Sabah, 01 Mayıs 2004, s.27. Patrikhane, Atina İle Yumuşadı, Sabah, 05 Haziran 2004, s.25. Patrikhane Bizim Mekke miz, Sabah, 11 Aralık 2004, s.7. Çerçeveye Uysunlar Açalım, Sabah Haber Merkezi, Sabah, 04 Mayıs 2005 Salı Gecesi Cereyan Eden Hadiseler Sırasındaki Maddi Zarar 300 Milyonu Aşmıyor, Tercüman, 10 Eylül 1955, s.1 Patriğe Gizli Ziyaret, Türkiye, 29 Nisan 1996, s.15. Patrik Unvan Peşinde, Türkiye, 20 Ekim 1997, s.8. Patrik in Papa Daveti Uygunsuz, Sezer in Daveti İse Kendi Takdiri, Vatan, 18 Eylül 2005, s.19. İstanbul da Bazı Tahrip ve Yağmalar Oldu, Vatan, 7 Eylül 1955, s

223 Başpiskopas a Devlet Başkanı Ağırlaması, Zaman, , s.2. Bartholomeos Devlet Başkanı Gibi, Zaman, , s.1. Patriğin Cihan Rüyası, Zaman, 25 Eylül 1995, s.10. Bartholomeos: Vatikan Olmak istemiyoruz, Zaman, 30 Nisan 1997, s.4. Lozan İstanbul dan Delindi, Aydınlık,17 Nisan 1999, s.8 9 bıraktım s.107 İNTERNET Gökçen, Salim. Fener Rum Patrikhanesi ndeki Metropolit Revizyonu Mevcut Statüye Rağmen Neden Yapılmadı? , Gökçen, Salim. Fener Rum Patrikhanesi nin Hukuki Statüsü ve Heybeliada Ruhban Okulu nu Açtırma Girişimleri, Gökçen, Salim. Küresel Liderlik Yolunda Avrupa Birliği ve Stratejik Ortağı Fener Rum Patrikhanesi, Kaplan, Sefa ve Özgür Ekşi, Ekümenik Polemiği, Oran, Baskın. Azınlık Sorunları Gayrimüslim Vakıfları: Son Durum Eylül Olayları Davası, Azınlık Vakıflarının Yönetimine El Konamaz, , D= Rum Kültürü, Büyükada Rum Yetimhanesi, , Bartholomeos Türkiye yi Avrupa ya Şikayet Edecek, , Büyükada daki Yetimhane Binası, Patrik de Türkiye yi AİHM e Şikayet Etti, Ekümeniklik Meselesi, 211

224 AB ve ABD den Çifte Sıkıştırma, Bartholomeos, Hatemi İle Görüştü, Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu (20 28 Eylül 1997), Atatürk ün Tanımlamasıyla Bir Fesat ve İhanet Odağı Olan Fener Rum Patrikliği ve Etkinlikleri, Ortodoksluk ve Ortodoks Kilisesi, Osmanlı Dönemi 4, Lozan Görüşmelerinde Fener Rum Patrikhanesi, Lozan Sonrası Patrikhane ve Patriklerin Faaliyetleri, Vatikan dan Fener e Jest, , Ruhban Okulu Açılsın Talebi, Patrik Yemin etti, Dava Reddedildi, ,

225 ÖZGEÇMİŞ yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bolu da, lise öğrenimini Tekirdağ da tamamladı. Lisans eğitimini 1988 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Elektronik Bölümünde bitirdi yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığında deniz subayı olarak göreve başladı yıllarında arasında Deniz Astsubay Hazırlama Okulu Komutanlığında Elektronik öğretmeni olarak görev yaptı tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Anabilim dalında Yüksek Lisans yaptı yılından itibaren Deniz Harp Okulu Elektrik/Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanlığında Elektronik Öğretim Elemanı olarak görev yapmaktadır. 213

226 EK Lozan Barış Antlaşması nda Azınlık Hakları ile İlgili Maddeler EKLER Madde 37. Türkiye, 38. maddeden 44. maddeye kadar olan maddelerin kapsadığı hükümlerin, temel yasalar olarak tanınmasını hiçbir kanunun, hiçbir yönetmeliğin (Tüzüğün) ve hiçbir resmi işlemin bu hükümlere aykırı ya da bunlarla çelişir olmamasını ve hiçbir kanun, yönetmelik (tüzük) ve hiçbir resmi işlemin söz konusu hükümlerden üstün sayılmamasını yükümlenir (taahhüt eder). Madde 38. Türk Hükümeti, Türkiye de oturan herkesin doğum, bir ulusal topluluktan olma (milliyet, nationalité) dil, soy ya da din ayrımı yapmaksızın hayatlarını ve özgürlüklerini korumayı tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yükümlenir. Türkiye de oturan herkes, her dinin, mezhebin ya da inancın kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmayan gereklerini, ister açıkça ister özel olarak, serbestçe yerine getirme hakkına sahip olacaktır. Müslüman olmayan azınlıklar, bütün Türk vatandaşlarına uygulanan ve Türk Hükümeti tarafından milli savunma ya da kamu düzeninin korunması için ülkenin tümü ya da bir parçası üzerinde alınabilecek tedbirler saklı kalmak şartıyla, dolaşım ve göç etme (yerleşme) hakkından tam olarak yararlanacaklardır. Madde 39. Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk vatandaşları, Müslümanların yararlandıkları aynı yurttaşlık (medeni hukuk) ve siyasal haklardan yararlanacaklardır. Türkiye de oturan herkes din ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşit olacaklardır. Din, inanç ya da mezhep farkı, hiçbir Türk vatandaşının yurttaşlık haklarıyla (medeni haklar) siyasal haklarından yararlanmasına ve özellikle kamu hizmet ve görevlerine kabul edilme, yükselme, onurlanma ya da çeşitli mesleklerde ve iş kollarında çalışmasına, sanayi ile uğraşmasına engel olmayacaktır. Bütün Türk vatandaşlarının, gerek özel gerek ticari ilişkilerinde, din, basın ve her çeşit yayın konusunda ve açık toplantılarda dilediği bir dili kullanmasına karşı hiçbir kısıtlama konulmayacaktır. Resmi dil mevcut olmakla birlikte, Türkçeden başka dille konuşan Türk vatandaşlarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri için uygun kolaylıklar sağlanacaktır. 348 Lozan Barış Konferansı, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı, 1993, s

227 Madde 40. Müslüman olmayan azınlıklara mensup olan Türk vatandaşları hem hukuk bakımından hem de uygulamada diğer Türk vatandaşlarına uygulanan aynı muamele ve aynı güvencelerden (garantilerden) yararlanacaklardır. Bunlar özellikle giderleri kendilerine ait olmak üzere her türlü hayır kurumuyla, dinsel ya da sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dini ayinleri serbestçe yapmak konularında eşit hakka sahip olacaklardır. Madde 41. Genel (kamusal) eğitim konusunda, Türk Hükümeti, Müslüman olmayan Türk vatandaşlarının önemli oranda oturdukları il ve ilçelerde, bu Türk vatandaşlarının çocuklarının ilkokullarda kendi dilleriyle eğitim yapmalarını sağlamak amacıyla uygun kolaylıklar gösterecektir. Bu hüküm Türk Hükümeti nin söz konusu okullarda Türk dilinin öğrenimini zorunlu kılmasına engel olmayacaktır. Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk vatandaşlarının önemli oranda bulundukları il ve ilçelerde, söz konusu azınlıklara devlet bütçesi, belediye ya da diğer bütçelerce, eğitim, din ya da hayır için ayrılan tutarlardan, hak gözetirliğe uygun ölçülerde pay ayrılacaktır. Sözü geçen tutar ilgili kurumların yetkili temsilcilerine ödenecektir. Madde 42. Türk Hükümeti, Müslüman olmayan azınlıkların aile durumlarıyla (statüleriyle, aile hukukuyla) kişisel durumları (statüleri, kişi halleri) konularında, bu sorunların adi geçen azınlığın görenek ve geleneklerine göre çözülmesine elverecek tedbirleri almayı kabul eder. Bu tedbirler, Türk Hükümeti ile ilgili azınlıklardan her birinin eşit sayıda temsilcilerden kurulu bir özel komisyonlarca düzenlenecektir. Anlaşmazlık çıkarsa Türk Hükümeti ile Milletler Cemiyeti Avrupa hukukçuları arasından birlikte seçecekleri bir hakemi, üst hakem olarak atayacaklardır. Türk Hükümeti sözü geçen azınlıklara ait kiliselere, havralara, mezarlıklara ve diğer dini kurumlara her türlü korumayı sağlamayı taahhüt eder. Ayni azınlıkların hali hazırda Türkiye'de bulunan vakıflarına dini ve hayır kurumlarına her türlü kolaylık sağlanacak ve izin verilecektir. Ve Türk Hükümeti yeni dini kurum ve hayır kurumu kurulması için, bu nitelikteki öteki özel kurumlara sağlanmış gerekli kolaylıklardan, hiçbirini esirgemeyecektir. Madde 43. Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk vatandaşları, inançlarına ya da dinsel ayinlerine aykırı herhangi bir davranışta bulunmağa zorlanamayacakları gibi, hafta tatili (dini istirahat) günlerinde mahkemelerde 156

228 bulunmadıkları ya da kanunun öngördüğü herhangi bir işlemi yerine getirmemeleri yüzünden haklarını yitirmeyeceklerdir. Ancak bu hüküm, söz konusu Türk vatandaşlarını, kamu düzeninin korunması için diğer Türk vatandaşlarına yükletilen yükümler dışında tutar anlamına gelmeyecektir. Madde 44. Türkiye bu kesimin yukarıdaki maddelerinin Türkiye nin Müslüman olmayan azınlıklarıyla ilgili olduğu ölçüde, uluslararası nitelikte yükümler meydana getirmelerini ve Milletler Cemiyeti nin güvencesi (garantisi) altına konulmalarını kabul eder. Bu hükümler, Milletler Cemiyeti Meclisinin çoğunluğunca uygun bulunmadıkça değiştirilemeyecektir. Büyük Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya ve Japon Hükümetleri, Milletler Cemiyeti nin Meclisi nin çoğunluğunca razı olunacak herhangi bir değişikliği reddetmeği, bu antlaşma uyarınca kabul ederler. Türkiye Cemiyeti Akvam Meclisi üyelerinden her birinin, bu yükümlerden (taahhütlerden) herhangi birine aykırı herhangi bir davranışı ya da böyle bir davranışta bulunma tehlikesini Meclise sunmağa yetkili olacağını, Meclisin duruma göre uygun ve etkili kabul edilecek bir hareket tarzı seçebileceğini ve gerekli göreceği yönergeleri (talimatları) verebileceğini kabul eder. Bundan başka Türkiye bu maddelere ilişkin olarak, hukuk bakımından ya da uygulamada, Türk Hükümeti ile imzacı öteki devletlerden herhangi biri ya da Milletler Cemiyeti Meclisine üye herhangi bir başka devlet arasında görüş ayrılığı çıkarsa, Milletler Cemiyeti Misalinin (Nizamnamesinin) 14. maddesi uyarınca uluslararası nitelikte sayılmasını kabul eder. Türk Hükümeti böyle bir anlaşmazlığın, öteki taraf isterse, uluslararası Daimi Adalet Divanına götürülmesini kabul eder. Divanin kararı kesin Milletler Cemiyeti Misalinin (Nizamnamesinin) 13. maddesi uyarınca verilmiş bir karar gücünde ve değerinde olacaktır. Madde 45. Bu kesimdeki hükümlerle Türkiye'nin Müslüman olmayan azınlıklarına tanımış olduğu haklar, Yunanistan tarafından kendi ülkesinde bulunan Müslüman azınlık için de tanınmıştır. 157

229 EK T.C. Anayasası nın 10. Maddesi: Kanun önünde Eşitlik Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. 349 T.C. Anayasası, İstanbul: Der Yayınları, 1995, s

230 EK- 3 Atatürk ün Patrikhane ve Rum Azınlık Hakkındaki Çeşitli Yazışmaları Atatürk ün 29 Mayıs 1919 da 9. Ordu Müfettişi iken 3. Kolordu Kumandanı Refet Beyefendi ye, 15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa ya ve 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa ya gönderdiği gizli telgraf ta Doğu vilayetlerini yabancıların işgali konuşundaki düşüncelerini aktarmıştır. Doğu vilayetlerinde yabancı işgalini iki şekilde düşünmekteyim. Ya Karadeniz sahilindeki Rum ahalisi isyan ederek Cumhuriyet ilan edecek ve bir taraftan da kuvvetli iç ve bilhassa dış çeteleri vilayetlerimizi yağmalayacaktır Atatürk, Harbiye nezaretine 5 Haziran 1919 tarihli raporunda Rumların Sivas, Amasya ve Tokat ta aynı faaliyeti yürüttüklerini; Merzifon daki İngiliz subayları ile Amerikan memurlarının, bölgedeki Rumlarla ve çetecilerle pek sıkı ilişkilerini ; 6 Haziran da gönderdiği raporda Amerikan marka eşya sandıklarıyla Merzifon Amerikan Mektebi ne getirilen silahları ve okulda komitecilik teşkilatıyla uğraşan dört İngiliz subayını; 11 Haziran tarihli raporunda Merzifon kazasının Mahmutlu Köyü nden geçerken Rum eşkıyasının baskını sonucu öldürülen Türk askerlerini bildirmektedir 351. Atatürk ün başında bulunduğu 3. Ordu Müfettişliği nin 18 Haziran 1919 da, Erzurum vilayetine gönderdiği rapor şunları içermektedir. 1. Önemli ve Resmi istihbarat aşağıdadır. 2. Yunanlılar Trakya Bölgesi ndeki Osmanlı Rumlarını örgütleyip silahlandırarak maalesef Müslüman halk aleyhinde kullanmaya başlamışlardır. Bu yerli Rumların çoğunluğu da askere gittiklerine göre Silivri ve Çorlu bölgesinde çete harekâtı artmıştır. 3. Saltanatın başkentinde Yunan subaylarının kumandası altında Rum mektepleri izci teşkilatına tabi tutulmuş, bu teşkilata bir çok paralar dağıtılmış, Fener ve Tatavla Kiliseleri nde silah ve cephane depolandığı haber alınmıştır Atatürk ün Bütün Eserleri, 1. Basım, C.2, İstanbu: Kaynak Yayınları, Mayıs 1999, s Yıldırım, age., s [ABE], 1.Basım, C.2, İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs 1999, s

231 Atatürk 25 Haziran 1919 tarihinde gönderdiği rapor da, Fener Patrikhanesi yle ilgili şu gelişmeyi bildirmiştir: İstanbul da, Galata da, Minerva hanının üçüncü ve dördüncü katlarında, Rum Muhacir Komisyonu gibi aldatıcı bir ad altındaki Kordas yahut Etniki Eterya Cemiyeti nin bir şubesi de çalışmaktadır. Bu vaziyet, Yunanistan dan gönderilen çeteleri ve İstanbul da kaydettiği Rumları, Trakya ya, İzmir e ve Karadeniz kıyılarına göndermektedir. Fener Patrikhanesi Merkez Komitesi de, bu cemiyete yardım etmektedir Atatürk 25 Haziran 1919 tarihli bir başka raporunda da, Fener Patrikhanesi nin Türkler aleyhinde başlattığı psikolojik savaş ile yıkıcı girişimler için alınması gereken tedbirleri bildirmiştir: Kolları, bacakları kesilen erkeklerinden, namusları ayaklar altına alınan kadınlarından bahsolunarak vilayet metropolitlerinden İstanbul Patrikhanesi ne durmadan rapor yağdırılmakta olduğu ve bu gibi yalanların yabancı gazetelerinde yer bularak yayınlanmakta ve bu suretle aleyhimize propagandalar yapılmakta olduğu ve bunlardan hedeflenen gaye ise hem şüphesiz Avrupa ya Türk vahşeti ve Türk kabiliyetsizliğini ispata çalışmak ve geçirilen şu nazik zamanda milletler nazarında Türk Milleti hakkında fena fikirler doğmasına çalışmaktan ibaret olduğundan ve bu gibi tesirlerin hükümsüz bırakılabilmesi ancak karşı yayınla kabil olabileceğinden hiçbir vakayı kaçırmayarak işlenen suçları gösteren delilli listeler düzenlenmesi ve gönderilmesi Harbiye Nezareti Celilesinden (18 Haziran 1919) ve 163/2355 numaralı şifreli emirle bildirilmekte, günlük veri gelmekte olan raporlarla bildirilecek malumatın işar olvechile tasrih ve edilesile haber verilmesini ve adi vakalardan olan ağız dalaşı, kavga ve şahsi hususlardan dolayı vaki olacak vakaların belirtilmesinden kaçınarak bunların yalnızca sayıca bildirilmesi fakat Hıristiyan unsurların Müslümanlara karşı siyaseten reva gördükleri her türlü zulüm ve yolsuzluğa ait vakaların açıkça belirtilmesine önemini binaen arz ve rica eylerim 354. Mustafa Kemal de, 22 Ağustos 1919 tarihli, Erzurum dan Çok Gizli uyarısıyla gönderdiği genelgede, Harbiye Nezareti nin işaret ettiği örgütlenmeye dikkat 353 [ABE], 1.Basım, C.3, İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs 2000, s Yıldırım, age., s

232 çekmiştir. Mustafa Kemal, Fener Patrikhanesi nde kurulan Mavri Mira adlı çeteyi bildirmektedir: Çok gizli tutulacaktır. Erzurum, Tamim Pek sağlam elde edilen bilgilere göre Rum Patrikhanesi nde Mavri Mira isminde bir heyet teşekkül etmiştir. Bunun Reisi Patrik Vekili Droteos üyeleri: Athinagoras, Enez Metropolidi, Yunan Kaymakamı Giritli Katekhakis, Katelopulos, Dipasimas, Ayinpa, Siyari ismindeki kişilerdir. Heyet doğrudan doğruya Venizelos tan talimat alıyor. Rumların ve Yunan Hükümetinin nakdi yardımıyla büyük bir sermayesi vardır. Vazifesi, Osmanlı vilayetleri dahilinde çeteler kurmak ve idare etmek, mitingler ve propaganda yapmaktır. Yunan Kızılhacı da bu Mavri Mira heyetine bağlıdır. Vazifesi görünüşte muhacirlere bakmak gibi insani bir perde altında çete teşkilatı yapmak, ihtilal tertibatını hazırlamaktır. Bu şekilde ilaç ve sağlık malzemesi adı altında silah, cephane ve teçhizatı Osmanlı memleketine sokmaktır. Hatta resmi muhacirlerin komisyonu da Mavri Mira heyetine tabidir. İstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsoloshanesi silah ve cephane deposu halini almıştır ve hatta kiliseler ibadet yerinden ziyade askeri ambarlar gibi kullanılmaktadır. Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira heyeti tarafından satın alınmıştır. Rum mekteplerinin, evvelce bizim yapıp da tam sırası iken terk ettiğimiz izci teşkilatları, tamamen Mavri Mira heyeti tarafından idare edilmektedir. İstanbul, Bursa, Kırkkilise, Tekirdağ ve buralara bağlı yerlerde izci teşkilatı tamamlanmıştır. İzciler yalnız çocuklar değildir. Yirmi yaşından büyük gençlerde dahildir. Anadolu da Samsun ve Trabzon cephane dağıtım yeridir. Uygun bir halde bir yelkenli Yunan gemisi istasyon halinde cephane ve silahla yüklü olarak bu yerlerde bulundurulacaktır. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibidir. Mustafa Kemal [ABE], 1. Basım, C.3, İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs 2000, s

233 Bu konuda alınacak tedbirleri de, Atatürk 4 Kasım 1919 tarihinde Sivas tan Harbiye Nazırı Cemal Paşa ya gönderdiği raporda belirtmiştir. Patrikhane nin İstanbul un Rumlara verilmesi için yaptığı son çalışmaları da bildirmiştir: Dersaadet te Rumlarla Yunanlıların fesatkarane mesaileri hakkında elde edilen malumat, özetle aşağıda arz edilmiştir. Hükümeti seniyece karşı tedbirler alınması arz olunur. Heyeti Temsiliye namına Mustafa Kemal 1. Geçen ay kiliselerin idare heyetleri seçimleri yapılmış, birçok Yunani zevat, idare heyeti üyeliğine seçilmiştir. 2. Rum Patrikhanesi, Yunan sefaretinden aldığı emir üzerine kilise mütevelli heyetlerinden başka kırk kişilik bir heyet seçtirmiş ve bunlara İstanbul Rum Mebusları namını vermiştir. Bu heyetin vazifesi, İstanbul meselesi Konferans ta mevzu olunca, propaganda için münasip görülecek şahısların Paris, İngiltere, İsviçre, Yunanistan a gönderilmesiyle tahriklerde ve teşviklerde bulunmak, bütün Rumlar namına İstanbul un ilhakını talep ve hiç olmazsa uluslararası idareye nail olması hakkında mesai sarf etmek ve Yunanistan dan gelen emirleri tatbik ve sevk edilen çeteleri icap eden yerlere göndermek, velhasıl Osmanlı hukukunun hakimiyeti ile birleştirilmeyecek ahval ve harekatı idare etmektir. Heyet İzmir e gönderilecektir. 3. Yunanlı Miralay Aleksandros Simrafaki, on iki gün evvel buraya gelerek, Seferhane de Yunan hafiye zabıtasının İstanbul teşkilatına memur olmuş ve işe başlamıştır. Vazifesi bitince Atina ya gidecektir. Bunun bir kaymakam, iki mülazım, iki yüzbaşı yardımcısı vardır. Bu yardımcılardan Yüzbaşı Dirikis Kolakilas, bugünlerde Zalpili nam torpido ile Pontus Cumhuriyeti hükümetinin jandarma teşkilatını düzene sokmak üzere, Trabzon tarafına hareket edecektir. 4. Pontus Hükümeti ni teftiş etmek üzere, geçenlerde buradan sekiz kişilik bir heyet gitmiş. Bunların Patrikhane ye verdikleri raporun özeti: Yunanistan dan muntazaman asker, cephane ve silah geliyormuş. Rumlar da iane gönderiyorlarmış. Yunanlılar Türk kuvvetlerine karşı cesaret gösteriyorlarmış. Bu yardımların daimi şekilde devamını istiyorlarmış. Patrikhane bunun üzerine sefarethaneye müracaat ederek, ahvali incelemek için yukarda ismi geçen zabıta jandarma işlerinde yardım eden 162

234 Mülazım Dimitri ve Giritli Yüzbaşı Yenikslatosma yı Trabzon civarına göndermeye karar vermiştir. 5. Venizelos tarafından İstanbul da bulunan bütün cemiyet ve birleştirerek bir idare heyeti tarafından Yunanistan dan gelecek emir dairesinde hareket ettirmek ve maddeten burada propaganda yapmak üzere özel memuriyetle, hariciye memurlarından Jori Sakliyari namında biri gelmiştir. Bu, şimdiye kadar, Tatavla daki kara aoşy. mahvksa ve Marki köyündeki Neyazoniki myat kulüplerini birleştirmiş ve bunlara şimdiye kadar güya yirmi yedi bin altı yüz seksen fedai yazmışlardır Atatürk ün 17 Eylül 1919 da Dersaadet te Müşir Fua Paşa ya yolladığı belgede Osmanlı nın tebasında yüzyıllardır huzur içinde yasayan Rum ve Ermeniler hakkındaki düşüncelerinide aktarmıştır. Paşa Hazretleri Mütareke gününden beri Rum ve Ermenilerin, itilaf devletleri teşvik ve himayesi altında nasıl milli izzeti nefsimizi yaraladıklarını, ne suretle saltanat ve hükümet hakkını ayaklar altına aldıklarını buradan tekrarla, bütün milletle bereber kan ağlayan saf ve hamiyetli kalbinizi kederlendirmek istemem. Bu nankör ırkların küstahlıklarına eklenen itilaf devlelerinin hak tanımaz muameleleri ve vatanımızı parçalama kararları, nihayet İzmir feci vakası ile mahvolma tehlikesi ve esaret alçaklığı karşısında kalan bu matemzede koca milletin temiz vicdanında mukaddes bir birlik uyandırdı Atatürk ün 24 Eylül 1919 da General Harbord a verdiği muhtırada, İzmir deki katliamı, engizisyon dönemindeki uygulamalara benzetiyor. Yunanlılar İzmir i ve civarını itilaf devletlerinin himayesinde işgal ettiler ve bu vesileyle görülmedik zulümler yaptılar. Yunan askerleri ve onlara silahlarla katılan mahalli Rumlar, Müslüman halk arasında bir katliama giriştiler. Bu katliam sırasında memurlar, Osmanlı subay ve askerleri ve kendi halinde yasayan halk, ayırt edilmeden öldürüldüler ve engizisyonvari çeşitli işkence ve vahşete tabi tutuldular. İnsanlık hukuku her halde barbarca ihlal edildi [ABE], 1. Basım, C.5, İstanbul: Kaynak Yayınları, Nisan 2001, s [ABE], 1. Basım, C.4, İstanbul: Kaynak Yayınları, Kasım 2000, s Yıldırım, age., s

235 Harbiye Nazırı Cemal Paşa ya Atatürk ün Şifreli olarak 3 Ocak 1920 de yazdığı, Doğu Trakya hakkındaki fikirlerini beyan ettiği belgede şunlar yazılıdır. Harbiye Nazırı Cemal Paşa Hazretlerine Doğu Trakya daki hat boyunda bulunan Yunan taburuna, erlerin terhisi bahanesiyle silahlı erler gelmekte ve giden erlerinde silahları alıkonarak taburun Rum eşkiyasının bir silah deposu haline sokulmakta olduğu, terhis olunan erlerin Osmanlı memleketleri dahiline dağıtıldığı ve taburun merkezi olan Lüleburgaz a külliyeli miktarda gelen bombaların Çorlu, Çatalca, Babaeski, Alpullu, Çerkezköy ü müfrezelerine dağıtıldığı, Paşaeli Heyeti Merkeziyesi nden bildirilmektedir. Hükümet kati ve şiddetli teşebbüslerde bulunarak Yunanlıların Doğu Trakya da olsun tahriklerine engel olunması ehemniyetle arz olunur Atatürk, 15 Ocak 1920 de, 15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir e gönderdiği mesajda, Mondros Mütarekesi nden sonra Amerika dan 250 bin Rum ve Ermeni nin gelip İstanbul a yerleştiğini bildirmektedir. Amerika dan örgütlenerek İstanbul a gönderilen bu topluluğun, Wilson Prensipleri ndeki Ulusların kendi kaderini tayin hakkı gereğince, Hıristiyan nüfusun Müslüman nüfustan fazla olduğunu ispat etmek için yerleştirildikleri söylenebilir. Atatürk bu mesajında şunları ifade etmiştir: İstanbul da Mütareke den sonra 20 bin Rum ve Ermeni Amerika dan gelmiş ve yerleşmiştir. Rumlar İstanbul da siyasi temsilciler nezdinde Rumlar için bir ahzı asker şubesi teşkil etmişler, bir de mehakim şubesi teşkil eylemişlerdir; son bir hafta zarfında Yunan subayla ve askerleri İstanbul da fazlalaşmıştır. Atina Mebuslar Meclisi, İstanbul da bir darülfünun, asarı atika mektebi teşkiline karar vermiştir. Pire de, kral taraftarları ile Venizelos taraftarları arasındaki kanlı çatışmalar olmuş İstanbul dan iki Fransız taburunun denizden sevk edildiği görülmüştür. Bunların Pire ye gideceği rivayet olunuyormuş Atatürk, Kurtuluş Savaşı nda düşmanın yaptığı psikolojik savaşı, en ince ayrıntısına kadar etkisizleştirmeye çalışmaktadır. 20 Nisan 1920 de, Samsun Mutasarrıflığı na ve Kastomoni de Mıntıka Kumandanı Osman Bey e gönderdiği emirde, İstanbul dan gönderilen matbuata karşı tedbir alınmasını istemekte: Vatanın şu hayat ve memat mücadelesinde İstanbul da düşman elinde ve emrinde olan payitaht 359 [ABE], 1. Basım, C.6, İstanbul: Kaynak Yayınları, Ağustos 2001, s Yıldırım, age., s

236 matbuatına karşı pek ciddi bir kontrol tatbiki son derece lüzumludur. Samsun Rumlarının Rumca gazeteleri alıp okuduklarından bahsediliyor. Bilhassa buna asla izin verilemez. Dolayısıyla posta ile veya diğer yollarla gelebilecek İstanbul matbuatına karşı pek ciddi ve kati tedbirler alınması lüzumunu tekrar beyan ederiz. demektedir 361. Atatürk, 24 Nisan 1920 de Büyük Millet Meclisi nde yaptığı konuşmada, Pontus faaliyetini şöyle ifade etmiştir: Hakikaten Rumların hakimiyetini ve İslam unsurunun esaretini hedefleyen ve Atina ve Dersaadet komiteleri tarafından idare olunan Pontus Hükümeti emelleri, Karadeniz sahiliyle kısmen Amasya ve Tokat ın kuzey kazalarında ikamet eden Osmanlı Rumlarının hayalhanelerini çılgınca bürümüştü. Alınan tedbirler sayesinde muvaffakiyetli neticeler elde edildi Atatürk, ABD li istihbaratçı Teğmen Robert S. Dunn la yaptığı görüşmede de Pontus hükümeti için çalışan Rumların Atina dan yönetildiklerini belirtmiş, Yunanlıların Müslümanlara karşı yaptıkları vahşet ve zulmü Avrupalıların ve Amerikalıların gözleri önünde işlediklerine dikkat çekmiştir. Teğmen Dunn görüşmeden sonra hazırladığı 9 Ağustos 1921 tarihli raporu İstanbul dan Washington a göndermiştir. Raporda görüşmenin tarihine ilişkin Milli Lider le tren istasyonundaki Kışlık Sarayı nda 1 Temmuz 1921 de saat teki buluşmada bir araya gelindi denilmektedir. Atatürk ün Dunn ın sorduğu bir soruya verdiği yanıt, raporda şöyle geçiyor: Konu: Anadolu daki Vaziyet-Monografik Rapor Nereden: İstanbul (Milliyetçi Türkiye) No: 1308 Tarih: 09 Ağustos 1921 Aşağıdaki sorular Mustafa Kemal Paşa ya Teğmen Robert S. Dunn (ABD Deniz Kuvvetleri) tarafından soruldu ve cevaplar kendisi tarafından aşağıda belirtildiği gibi verildi. S: Yakındoğu Yardım Şirketleri ve Amerikan Tütün Şirketlerinin Rum ve Ermeni memurlarının, şimdilerde Karadeniz sahillerinden sınır dışı edilmesine teferruat ve prensipte hangi makam karar veriyor? Sürgün emirlerinin hakkı ile tatbikinden kim 361 [ABE], 1. Basım, C.7, İstanbul: Kaynak Yayınları, Ocak 2002, s [ABE], 1. Basım, C.8, İstanbul: Kaynak Yayınları, Mayıs 2002, s

237 mesul tutulmuştur? Siyasi sebeplerle sürülme emri alanlar aleyhinde hangi müessese delil sahibidir? C: Karadeniz sahilindeki Rumlar bilhassa Samsun dakiler Pontus devleti adını vermek istedikleri bir Rum Hükümeti kurmaya çalışıyorlar. Bu gizli teşkilat Atina dan ve Atina tarafından yönetiliyor. Bu gizli teşkilat Türkiye nin mahvına yol açmaya ve İzmir bölgesini işgal etmiş olan Yunan ordusuna yardım etmeye çalışıyor. İnebolu yu bombardıman etmek suretiyle Yunan Hükümeti bu hain insanlara yardım ediyor ve onları cesaretlendiriyor. Yunan Hükümeti zaman zaman Samsun a asker çıkarıyor ve Rumların kendileri ile işbirliği yapmaları için propaganda yapıyor. Hükümet Rumların bu faaliyetlerini ve Türkleri öldürmek ve Türk köylerini yakmak gibi yaptıkları mezalimi ispatlayacak kafi belgeye sahiptir. Bu belgelerin bazıları hala mahkeme önündedir. Komisyon tarafından silahlandırılan Rumlar, Yunan Kızıl Haçı adı altında kendilerini gizleyerek, bugüne kadar Türklere karşı, dağlarda vahşiyane suçlar işlemektedir. Pontus Komitesi, hainane emellerine güven altına alma çalışmalarında kuvvet kazanmak için Rusya dan ve Kafkasya dan binlerce Rum getirmeye gayret etmektedir. Osmanlı tebaası Rumlar kendi oğullarını Yunan ordusuna gönderdiler. İzmir cephesinde karşılaştıklarımız bunlardır. Aldığımız esirler arasında bu tür kişiler var. Türkiye Büyük Millet Meclisi mevcudiyetini korumak için gerekli bütün tedbirleri almaktadır. Zararlı siyasetler izledikleri tespit edilen Ermeniler cezalandırılmaktadır. Bu bağımsızlık endişesi ile yanlış yola sapan Müslümanlara karşı en sert tedbirler alınmaktadır. Fakat Yunanlıların vahşet ve mezalimi uzun süredir devam etmektedir ve hiç kimse zavallı Müslümanları kurtarmayı düşünmemektedir. Rumlar, Müslümanlara karşı bu suçları Avrupalıların ve Amerikalıların gözleri önünde işlemektedir Atatürk, 17 Eylül 1922 de Hariciye vekili Yusuf Kemal Bey e gönderdiği mesajda Hrisostomos un son icraatının İzmir yangınını örgütlemek olduğunu bildirmiştir: İzmir yangını hakkında aşağıdaki tarzda beyanatta bulunmak lazımdır. Ordumuz, İzmir i her türlü kazadan muhafaza etmek için şehre girmeden evvel tedbirler almıştır. Ancak Yunanlılar ve Ermeniler daha evvel vücuda getirdikleri teşkilatla İzmir i tamamen yakmayı tasarlamışlardı. Kiliselerde Hrisostomos un vermiş 363 [ABE], 1. Basım, C.11, İstanbul: Kaynak Yayınları, Nisan 2003, s

238 olduğu nutuklar ki İslamlar tarafından işitilmiştir, İzmir i yakmak dini bir vazife olarak tebliğ edilmiş bulunuyordu. Yangın bu teşkilat tarafından vücuda getirilmiştir. Bunu teyit eden birçok şahit ve belgeler vardır. Askerlerimiz yangını söndürmek için bütün mevcudiyetleriyle çalışmışlardır. Yangını askerlerimize atf ve isnat edenler bizzat gelip İzmir de vaziyeti görebilirler. Yalnız böyle bir iş resmi soruşturma söz konusu olamaz. Şu anda burada bulunan her milleten gazeteciler zaten bu vazifeyi yapmaktadırlar Yıldırım, age., s

239 EK- 4 6 Eylül 1955 Tarihli İstanbul Ekspres Gazetesi 168

240 EK MART 1964 TARİHLİ BAKANLAR KURULU KARARI 169

241 EK KIBRIS CUMHURİYETİ, YUNANİSTAN, BİRLEŞİK KRALLIK VE TÜRKİYE ARASINDA GARANTİ ANTLAŞMASI Bir tarafta Kıbrıs Cumhuriyeti, diğer tarafta Yunanistan, Türkiye ve Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı, I. Kıbrıs Cumhuriyeti nin, Anayasasının Temel Maddeleri ile kurulan ve düzenlenen bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve güvenliğinin tanınması ve idame edilmesinin müşterek menfaatleri iktizasından olduğunu mülahaza ederek, II. Bu Anayasa ile ihdas edilen durumu riayeti, gereğince saklamak maksadıyla işbirliği yapmayı arzu ederek, aşağıda gösterildiği üzere anlaşmaya varmışlardır. Madde 1. Kıbrıs Cumhuriyeti, bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve güvenliğinin idamesini ve Anayasasına riayet edilmesini sağlamayı taahhüt eder. Kıbrıs Cumhuriyeti, herhangi bir devlet ile tamamen veya kısmen herhangi bir siyasi veya iktisadi birliğe katılmamayı taahhüt eder. Bu itibarla, herhangi bir devlet ile birleşmesini veya Ada nın taksimini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak teşvik ve yardım edecek her hareketi yasaklar. Madde 2. Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, bu Anlaşmanın 1. maddesinde belirtilen taahhütlerini dikkate alarak, Kıbrıs Cumhuriyeti nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve güvenliği ile anayasasının temel esasları ile ihdasedilen durumu (anayasanın temel maddelerindeki koşulları) tanırlar ve garanti ederler. Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, aynı şekilde, kendilerini ilgilendirdiği ölçüde, Kıbrıs Cumhuriyeti nin herhangi diğer bir devlet ile birleşmesini ya da Ada nın taksimini, doğrudan doğruya veya dolayısıyla gerçekleştirmeyi teşvik etmek gayesini güden her hareketi yasak etmeyi (önlemeyi) taahhüt eder. Madde 3. Bu Antlaşmanın hükümleri ihlal edildiği zaman, Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, bu hükümlere riayeti sağlamak için, gerekli girişimlerin yapılması ve önlemlerin alınması maksadıyla, aralarında danışmanlarda bulunmayı taahhüt ederler. Müştereken veya birbirlerine danışarak (işbirliği halinde) hareket mümkün 365 Aydın Olgun, Kıbrıs Anatomisi 4 Devir 4 Lider, Ankara: Ağaç İş Matbaası, Ankara, s

242 olmadığı taktirde, üç garantör devletten (güçten) her biri, bu antlaşma ile ihdas edilen durumu münhasıran yeniden tesis maksadı ile harekete geçmek hakkını muhafaza eder. Madde 4. Bu antlaşma imza edildiği gün yürürlüge girecektir. Yüksek Akit Taraflar, Birleşmiş Milletler Şartı nın 102 nci maddesi hükümlerine uygun olarak, bu antlaşmayı Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine mümkün olan en kısa sürede kaydettirmeyi üstlenirler. 171

243 EK Beyannamenin resmi şeklinde sorular şunlardır: 2762 sayılı Vakıflar Kanununun muvakkat maddesi mucibince mütevelliler veya mütevelli heyetleri tarafından verilmesi lazım gelen beyanname: 1. Vakfın isim ve şöhreti: 2. Kimin tarafından idare kılındığı: 3. Mütevelli veya mütevelli heyetinin yedindeki vesikanın tarihice mahiyeti: 4. İdare olunan hayratın ne gibi şeylerden ibaret olduğu ve bulunduğu mevkiler: 5. Vakfiyesi ve bu mahiyetteki vesikası tarihi ve mukayyet ve müseccel olup olmadığı 6. Bu vesikalara nazaran tevliyetin şurubu: 7. Varidatın ve fazlasının veçhi mevkufiyet ve mahalli sarfları: 8. İdare edilen akaratın ne gibi şeylerden ibaret olduğu ve bulunduğu mevkiler. Arka sayfada Sayfanın sol tarafında: Son senenin varidatı tahakkuk ve tahsil sütunları var yanlarında da mülahazat (Düşünceler) sütunu var. Sayfanın sağ tarafında : Son senenin masarifatı (giderleri) ve tahakkuku ve tediyesi sütunları son olarak da mülahazat sütunu var. Son bölüm ise şöyle:... olarak idare eylediğim... vakfın elimdeki vesikalara göre mahiyetiyle sureti idaresi ve şuruatı ve akaratının adediyle mevkii ve numaraları ve senede getirmekte olduğu kiraları miktarı ve hayratın ismi ile bulunduğu mevkiinin ve Hademesine ve saireye muhassas aylıkların senelikleri ve muayyenat ; müteferrika, Vergi tamirat ve masarifi sairenin kezalik senelik miktarları yukarıda hariç bir şey kalmamak üzere tamamen ve müfredatile gösterilmiş olduğundan bu beyannameyi tarafından tanzim ederek... Evkaf idaresine verdim. Tarih ve... mütevellisi imza

244 EK- 8 VAKIFLAR KANUNU 173

245 174

246 175

247 176

248 EK Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri, Bunlar Üzerinde Tasarrufta Bulunmaları Ve Tasarrufları Altında Bulunan Taşınmaz Malların Bu Vakıflar Adına Tescil Edilmesi Hakkında Yönetmelik Resmi Gazete Tarihi: 24/01/2003 Resmi Gazete Sayısı: Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığından: BİRİNCİ BÖLÜM: Amaç, Kapsam ve Dayanak Amaç Madde 1. Bu Yönetmeliğin amacı, 05/06/1935 tarihli ve 2762 sayılı Vakıflar Kanununun değişik 1 inci maddesinde yer alan hükümlerle ilgili uygulama usul ve esaslarını belirlemektir. Kapsam Madde 2. Bu Yönetmelik; vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince tüzel kişilik kazanmış Türkiye'deki gayrimüslim cemaatlere ait vakıfların; dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki amaçlarını sürdürecek geliri sağlamak üzere taşınmaz mal edinmeleri ve taşınmaz malları üzerinde tasarrufta bulunmaları ile bu vakıfların aynı alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki amaçlarını sürdürecek geliri sağlamak üzere, her ne surette olursa olsun, tasarrufları altında bulunan taşınmaz malların vakıf adına tesciline ilişkin usul ve esasları kapsar. Söz konusu vakıflara ait liste bu Yönetmelik ekindedir. Dayanak Madde 3. Bu yönetmelik, 2762 sayılı Vakıflar Kanununun değişik 1 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır

249 İKİNCİ BÖLÜM: Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri Edinilebilecek Taşınmaz Malların Kapsamı Madde 4. Cemaat vakıfları; Vakıflar Genel Müdürlüğünün izni ile dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere satın alma, vasiyet, hibe ve sair yollarla taşınmaz mal edinebilirler. Başvurunun şekli ve istenilen belgeler Madde 5. Cemaat vakıfları tarafından taşınmaz mal satın alma ve ayni haklarla ilgili diğer tasarruflara ilişkin başvurular, vakfın bağlı olduğu Vakıflar Bölge Müdürlüğüne yapılır. Başvuruda; a) Taşınmaz malın nevi, imar durumu ve açık adresi, halihazırda ne amaçla kullanıldığı, hangi amaç için iktisap edilmek istendiği, b) Vakfın mali durumunu gösteren son yıla ait bilançosu, gelir-gider tablosu, c) Vakıf yönetimi tarafından alınmış gerekçeli karar, d) Taşınmaz malın durumuna ilişkin; Vakıf Gayrimenkul Ekspertiz Değerlendirme A.Ş., Emlak Gayrimenkul Ekspertiz A.Ş., T.C. Ziraat Bankası, Ticaret ve Sanayi Odası, Mimarlar Odası herhangi birinden alınmış ve birden fazla eksper tarafından düzenlenmiş ekspertiz raporu, e) Bağış ve vasiyet halinde tasarrufa ilişkin yasalarca öngörülen belge, istenecektir. Değerlendirme ve sonucunda yapılacak işlemler Madde 6. Başvurular, Vakıflar Bölge Müdürlüğü görüşü ile birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilir. Gerektiğinde; ilgili Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak konu yetkili Daire Başkanlığı görüşü ile birlikte Vakıflar Meclisine intikal ettirilir. Vakıflar Meclisi tarafından konu incelenir, eksik bulunan hususlar vakfa tebliğ edilir. Tebliğden itibaren iki ay içerisinde eksikliklerin tamamlanmaması halinde talepten vazgeçilmiş sayılır. İstenilen belge ve bilgilerin eksiksiz olması halinde Vakıflar Meclisi kararı ilgili vakfa başvurudan veya eksikliğin giderildiği tarihten itibaren iki ay içerisinde gerekçeli olarak bildirilir. Vakıflar Meclisinin olumlu kararını takiben vakfa, yetki belgesi verilir. 178

250 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Malları Üzerinde Tasarrufları Tasarruf yetkisinin kullanılması Madde 7. Cemaat vakıfları, taşınmaz malları üzerinde; dini, hayri, eğitsel, sıhhi, sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki amaçlarını sürdürmek üzere tasarruflarda bulunabilirler. Ayni haklara ilişkin tasarruflar Vakıflar Genel Müdürlüğünün iznine tabidir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Bağış ve Vasiyet Madde 8. Vasiyetname veya bağış yoluyla cemaat vakıfları adına tescil edilmek istenilen taşınmazlar hakkında; bağışın veya vasiyetin konusu olan taşınmazın vakfın tasarrufuna 09/08/2002 tarihinden önce geçmiş olması halinde bu yönetmeliğin geçici 1 inci maddesindeki, 09/08/2002 tarihinden sonra geçecek olanlarda ise ikinci bölümde yer alan hükümler uygulanır. BEŞİNCİ BÖLÜM: Diğer Hükümler Cemaat vakıflarının tasarruflarında bulunan taşınmazların tescili Geçici Madde 1. Cemaat vakıfları 09/08/2002 tarihine kadar tasarrufları altına giren taşınmaz malların vakıfları adına tescili için 09/08/2002 tarihinden başlayarak altı ay içinde vakfın bağlı bulunduğu Bölge Müdürlüğüne yazılı olarak başvuruda bulunurlar. Başvuruda şu belgeler istenir; a) Taşınmaz malın nevi, il, ilçe, mahalle, pafta, ada ve parsel numarası ve açık adresi, halihazırda ne amaç ile kullanıldığı, fiziki şartları itibariyle halihazırdaki durumu, ne şekilde vakfın tasarrufuna geçtiği, b) Taşınmaz malın vakfın tasarrufuna ilişkin 09/08/2002 tarihinden önceki bir tarihi taşıyan, aşağıdaki belgelerden bir veya makbul sayılabilecek eş değer bir belge; vergi kaydı, emlak vergi beyannamesi, kira kontratı, elektrik, su, doğalgaz faturası, tasdikli irade suretleri ile fermanlar, muteber mütevelli, sipahi, mültezim temessük veya senetleri, kayıtları bulunmayan tapu veya mülga hazinei hassa senetleri veya muvakkat tasarruf ilmuhaberleri, tasdiksiz tapu yoklama kayıtları, mülkname, vasiyetname ve vasiyet tenfiz kararları, muhasebatı atika kalemi kayıtları, mubayaa, istihkam ve ihbar hüccetleri, evkaf idarelerinden tapuya devredilmemiş tasarruf kayıtları. 179

251 Başvurular, Vakıflar Bölge Müdürlüğü görüşü ile birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilir. Gerektiğinde; ilgili Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak konu yetkili Daire Başkanlığı görüşü ile birlikte Vakıflar Meclisine intikal ettirilir. Vakıflar Meclisi tarafından konu incelenir, eksik bulunan hususlar vakfa tebliğ edilir. Tebliğden itibaren iki ay içerisinde eksikliklerin tamamlanmaması halinde talepten vazgeçilmiş sayılır. İstenilen belge ve bilgilerin eksiksiz olması halinde Vakıflar Meclisi kararı ilgili vakfa başvurudan veya eksikliğin giderildiği tarihten itibaren iki ay içerisinde gerekçeli olarak bildirilir. Başvurunun Vakıflar Meclisi tarafından uygun bulunması halinde vakfa tescil talebinde bulunmaya esas olmak üzere talebe konu taşınmaz malın vakfın tasarrufunda bulunduğunu, tashihen tescilin yapılmasının Vakıflar Genel Müdürlüğünce uygun bulunduğunu belirten yetki belgesi verilir. Yürürlükten kaldırılan yönetmelik Madde 9. 04/10/2002 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri ve Bunlar Üzerinde Tasarrufta Bulunmaları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük Madde 10. Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 11. Bu Yönetmelik hükümlerini Vakıflar Genel Müdürlüğü nün bağlı olduğu Devlet Bakanı yürütür. FAALİYETTE BULUNAN CEMAAT VAKIFLARI 1. Beykoz Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 2. Büyükada Panayia Aya Dimitri Profiti İlya Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 3. Heybeliada Aya Triada Tepe Manasatırı Vakfı 4. Heybeliada Aya Nikola Rum Ortodoks Vakfı 5. Heybeliada Rum Ruhban Okulu Vakfı 6. Kınalıada Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 7. Burgazada Aya Yorgi Karipi Manasıtırı 8. Burgazada Aya Yani Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 9. Fener Maraşlı Rum İlkokulu Vakfı 180

252 10. Fener Yoakimion Rum Kız Lisesi Vakfı 11. Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı 12. Feriköy 12. Apostol Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 13. Fener Tekfursaray Panayia Hançerli Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 14. Fener Vlahsaray Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 15. Fener Meryemana Rum Ortodoks (Kanlı) Kilisesi Vakfı 16. Kurtuluş Aya Tanaş Aya Dimitri Aya Lefter Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 17. Beyoğlu Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı 18. Beşiktaş Cihannüma Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 19. Beşiktaş Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 20. Yenimahalle Aya Yani Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 21. Bebek Aya Haralambos Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 22. Çengelköy Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 23. Fatih Eğrikapı Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 24. Aksaray Langa Aya Todori Rum Ortodoks Kilisesi 25. Bağımsız Türk Ortadoks Kiliseleri ve Patrikhanesi Vakfı 26. Ayvansaray Aya Dimitri, Aya Vlaharne Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 27. Üsküdar Profiti İlya Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 28. Arnavutköy Aya Strati Taksiarhi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 29. Yeşilköy Aya İstepanos Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 30. Altı Mermer Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 31. Cibali Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 32. Kuzguncuk Aya Pandeliimon Rum Ortodoks Kilisesi 33. Kumkapı Aya Kiryaki Elpida Rum Ortodoks Kiliseleri Vakfı 34. Balat Aya Strati Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 35. Balat Panayia Balino Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 36. Zapion Rum Kız Lisesi Vakfı 37. Sarmaşık Aya Dimitri Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 38. Topkapı Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 39. Hasköy Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 40. Salmatomruk Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 181

253 41. Kuddusü Şerif Rum Patrikhanesine Bağlı Yeniköy Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı Vakfı 42. Galata Rum İlkokulu Vakfı 43. Tarabya Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 44. Paşabahçe Aya Konstantin Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 45. Ortaköy Aya Fokas Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 46. Kuruçeşme Aya Dimitri Aya Yani Rum Ortadoks Kilisesi Vakfı 47. Yeniköy Panayia Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı 48. Boyacıköy Panayia Evangelistra Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 49. Kadıköy Rum Ortadoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı 50. Balıklı Rum Hastahanesi Vakfı 51. Büyükdere Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 52. Bakırköy Aya Yorgi Aya Analipsiz Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı 53. Kandilli Metemorfosis Hz. İsa Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 54. Koca Mustafa Paşa Belgrat Kapı Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 55. Koca Mustafa Paşa Samatya Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 56. Koca Mustafa Paşa Samatya Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 57. Samatya Aya Analipsiz Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 58. Koca Mustafa Paşa Samatya Aya Konstantin Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 59. Samatya Aya Mina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 60. Beyoğlu Yenişehir Evangelistra Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 61. Fener Rum Patrikhanesi Avlusunda Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 62. Yeniköy Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 63. Dereköy Aya Marina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 64. Tepeköy Evangelismos Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 65. Zeytinliköy Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 66. Bademliköy Panayia Kimisiz Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 67. Bozcaada Kimisiz Teodoku Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 68. Gökçeada Merkez Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 69. İskenderun Rum Ortodoks Kilisesi Fukara Vakfı 70. Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 71. Antakya Rum Katolik Kilisesi Vakfı 182

254 72. Altınözü Tokaçlıköyü Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 73. Samandağı Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 74. İskenderun Arsuz Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 75. Altınözü Sarılar Mahallesi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı 76. Feriköy Surp Vartanaş Ermeni Kilisesi Vakfı 77. Üsküdar Surp Garabet Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 78. Üsküdar Surp Haç Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 79. Eyüp Surp Yeğiya Ermeni Kilisesi Vakfı 80. Eyüp Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi ve Arakelyan Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 81. Narlıkapı Surp Hovannes Ermeni Kilisesi Vakfı 82. Rumeli Hisarı Surp Sanduth Ermeni Kilisesi Vakfı 83. Kadıköy Surp Takavor Ermeni Kilisesi Aramyan Uncuyan Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 84. Kuzguncuk Surp Kirkor Lusavoriç Ermeni Kilisesi Vakfı 85. Beşiktaş Surp Astvazazin Meryemana Ermeni Kilisesi Vakfı 86. Ortaköy Surp Kirkor Lusavoriç Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 87. Ortaköy Surp Astvazazin Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 88. Boyacıköy Surp Yeris Mangas Ermeni Kilisesi Vakfı 89. Kandilli Surp Arakelos Ermeni Kilisesi Vakfı 90. Kartal Surp Nişan Ermeni Kilisesi Mektebi Vakfı 91. Yenikapı Surp Tetaos Patriğimeos Ermeni Kilisesi Vakfı 92. Kınalıada Surp Kirkor Lusavoriç Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 93. Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi ve Mektebi Vakfı 94. Gedikpaşa Surp Hovhannes Ermeni Kilisesi Vakfı 95. Bakırköy Surp Astvazazin Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 96. Balat Surp Hreştegabet Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 97. Karaköy Surp Pırgıç Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 98. Beyoğlu Anarathıgutyun Ermeni Katolik Rahibeler Manastır ve Mektebi Vakfı 99. Beyoğlu Üç Horon Ermeni Kilisesi Vakfı 100. Beyoğlu Ohannes Gümüşyan Ermeni Kilisesi Vakfı 101. Beyoğlu Aynalı Çeşme Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı 102. Beyoğlu Surp Gazer Ermeni Katolik Mihitaryan Manastır ve Mektebi Vakfı 183

255 103. Pangaltı Ermeni Katolik Mihitaryan Manastır ve Mektebi Vakfı 104. Yeniköy Küddipo Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi Vakfı 105. Şişli Karagözyan Ermeni Yetimhanesi Vakfı 106. Taksim Surp Agop Ermeni Hastahanesi Vakfı 107. Kumkapı Surp Harutyun Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 108. Halıcıoğlu Meryemana Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi ve Kalfayan Yetimhanesi Vakfı 109. Kumkapı Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 110. Kuruçeşme Surp Haç Ermeni Kilisesi Vakfı 111. Büyükdere Surp Hripsimyans Ermeni Kilisesi Vakfı 112. Koca Mustafa Paşa Surp Kevork Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 113. Koca Mustafa Paşa Anarathigutyun Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 114. Topkapı Surp Nikagos Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 115. Galata Surp Lusavoriç (Cerçiş) Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 116. Yeşilköy Surp İstepanos Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı 117. Hasköy Surp İstepanos Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı 118. Apeloğlu Andon Vakfı Hayratından Yeniköy Surp Ohannes Mığırdıç Ermeni Kilisesi Büyükdere Surp Boğos Ermeni Kilisesi Büyükada Surp Astvazazin Verapohum Ermeni Katolik Kilisesi Sakız Ağacı Ermeni Katolik Kilisesi Beyoğlu Surp Yerurtutyun Ermeni Katolik Kilisesi Kadıköy Surp Levon Ermeni Katolik Kilisesi Tarabya Surp Andon Ermeni Katolik Kilisesi 119. Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastahanesi Vakfı 120. Kumkapı Meryemana (Drasular) Ermeni Kilisesi Vakfı 121. Beykoz Surp Nikagos Ermeni Kilisesi Vakfı 122. İskenderun Karasun Manuk Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 123. Samandağı Vakıflı Köyü Ermeni Ortodoks Kilisesi Vakfı 124. Kayseri Surp Kirkor Ermeni Kilisesi Vakfı 125. Diyarbakır Ermeni Surp Küçük Kilise Hıdır İlyas Surp Gregos Kiliseleri Vakfı 126. Mardin Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı 184

256 127. Büyükada Hased Leavram Musevi Sinagogu Vakfı 128. Hasköy Mealem Musevi Siangogu Vakfı 129. Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı 130. Beyoğlu Seferadimi-Neveşalom Musevi Sinagogu Vakfı 131. Ortaköy Musevi Etz-Ahayim Sinagogu Vakfı 132. Sirkeci Musevi Sinagogu Vakfı 133. Kuzguncuk Bet-Yaokov Sinagogu Vakfı 134. Galata Yüksek Kaldırım Eşkenazi Musevi Sinagogu Vakfı 135. Hasköy Türk Karaim Musevi İ Vakfı 136. Kadıköy Hemdat İsrael Sinagogu Vakfı 137. Balat Or-Ahayim Musevi Hastahanesi Vakfı 138. Balat Ahrida Musevi Sinagogu Vakfı 139. Ankara Musevi Sinagogu Vakfı 140. Bursa Türk Musevi Cemaati Vakfı 141. Çanakkale Mekor Hayim Musevi Sinagogu Vakfı 142. Antakya Musevi Havrası Vakfı 143. İskenderun Musevi Havrası Vakfı 144. Kırklareli Musa Sinagogu Vakfı 145. Diyarbakır Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı 146. Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı 147. Mardin Süryani Katolik Kilisesi Vakfı 148.Mardin Süryani Kadim Deyrulzafara Manastırı ve Kiliseleri Vakfı 149. Mardin Süryani Protestan Kilisesi Vakfı 150. Midyat Süryani Protestan Kilisesi Vakfı 151. Midyat Süryani Deyrulumur Margabriel Manastırı Vakfı 152. Midyat Süryani Kadim Cemaatı Marborsom ve Mart Şemuni Kiliseleri Vakfı 153. İdil Süryani Kadim Kilisesi (Mardodo) Vakfı 154. Diyarbakır Keldani Katolik Kilisesi Vakfı 155. Keldani Katolik Kilisesi Vakfı 156. Mardin Keldani Katolik Kilisesi Vakfı 157. Edirne Sveti Gorci Kilisesi Vakfı 158. Bulgar Ekzarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı 185

257 159. Şişli Gürcü Katolik Kilisesi Vakfı 160. Mersin Tomris Nadir Mutri Kilisesi Vakfı 186

258 EK OCAK 1971 TARİH VE SAYILI KARAR 187

259 188

260 189

261 190

262 191

263 192

264 193

265 194

266 195

267 196

268 197

269 198

270 199

271 200

272 201

273 202

274 203

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı Aytunç Altındal * İstanbul da mukim Fener Rum Kilisesi, gerçekte, Lozan Antlaşması nın Sözlü mutabakat çerçevesi bölümünde yer alan Özel İzin nedeniyle sadece

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) Savaş 2450-50=2400 yılının başında sona ermiştir. (İşlem 1 puan) Çünkü miladi takvimde, MÖ tarihleri milat takviminin başlangıcına yaklaştıkça

Detaylı

UKRAYNA DA KİLİSE SAVAŞLARI

UKRAYNA DA KİLİSE SAVAŞLARI UKRAYNA DA KİLİSE SAVAŞLARI Bojidar Çipof Moskova Patrikhanesine bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesinin yeni başkanı 16 Ağustos tarihinde yapılan törenle 69 yaşındaki Metropolit Onufry oldu. Ukrayna Ortodoks

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders Dr. İsmail BAYTAK HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları Hristiyanlarca kutsal sayılan Hz. İsa nın doğum yeri Kudüs ve dolayları, VII. yüzyıldan beri Müslümanlar ın elinde

Detaylı

GÜNÜMÜZ BALKAN ORTODOKS KİLİSELERİNE GENEL BİR BAKIŞ

GÜNÜMÜZ BALKAN ORTODOKS KİLİSELERİNE GENEL BİR BAKIŞ Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, Ocak-Haziran 2003 GÜNÜMÜZ BALKAN ORTODOKS KİLİSELERİNE GENEL BİR BAKIŞ Dr. Münir YILDIRIM * Günümüz Balkan Ortodoks Kiliseleri, Hıristiyan Kilisesinin

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985 1. Adı Soyadı : MEHMET ÇELİK 2. Doğum Tarihi: 05 Haziran 195. Unvanı : Prof.Dr.. Öğrenim Durumu Derece Alan Üniversite Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

PATRİKHANE BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE ANKARA METROPOLİTLİĞİ KURDU

PATRİKHANE BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE ANKARA METROPOLİTLİĞİ KURDU PATRİKHANE BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE ANKARA METROPOLİTLİĞİ KURDU Bojidar Çipof 13 Temmuz 2018 Son zamanlarda Patrikhane ye Ekümenik statüsü verilmesi ve Heybeliada Ruhban Okulu nun açılması için Rum

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ-I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I Dersin Kodu 630909 Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati Zorunlu Önlisans 2 AKTS 2 (Kuramsal)

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları

A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları SIRP İSYANLARI Osmanlı İmparatorluğu na 15. yüzyılın ortalarında katılan Sırbistan da, İmparatorluğun diğer yerlerinde olduğu gibi, âdil bir yönetim kurulmuştu. Sırp

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

Müslümanlar için yeni ve yabancı bir anlayış değildir. Zira yaşamalarına denir. İslam dini ilk zamanlardan itibaren farklı inançlara dinî

Müslümanlar için yeni ve yabancı bir anlayış değildir. Zira yaşamalarına denir. İslam dini ilk zamanlardan itibaren farklı inançlara dinî 1. DİNİ ÇOĞULCULUK Dini çoğulculuk (plüralizm), dinlere mensup insanların Dini çoğulculuk, zengin farklı tarihi tecrübeye sahip olan Allah tan başkasına tapanlara putlarına) sövmeyin; sonra onlar da Sizin

Detaylı

Fener Rum Patrikhanesi nin Lozan sonrası statüsü

Fener Rum Patrikhanesi nin Lozan sonrası statüsü Fener Rum Patrikhanesi nin Lozan sonrası statüsü Patrikhane nin statüsü konusu, ekümeniklik iddiaları, Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden açılması, Türkiye'yi uzun süredir meşgul eden bir sorundur. 01.04.2017

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Avrupa Tarihi. Konuyla ilgili kavramlar

Avrupa Tarihi. Konuyla ilgili kavramlar Avrupa Tarihi Konuyla ilgili kavramlar Aforoz: Katolik mezhebinde papa ve kiliseye karşı gelenlerin kilise tarafından dinden çıkarılmasıdır. Burjuva: Avrupa da soylular ve köylülerden farklı olarak ticaretle

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SOSYAL BiLiMLER LiSESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 ic;indekiler I ÜNiTE: BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 1. BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 A. COGRAFYA KESiFLERi

Detaylı

Konuyla ilgili kavramlar

Konuyla ilgili kavramlar Avrupa tarihi, Avrupa tarihi ders notları, ygs Avrupa tarihi, kpss Avrupa tarihi notları, Avrupa tarihi notu indir gibi konular aşağıda incelenecektir. İçindekiler 0.0.1 Konuyla ilgili kavramlar 1 ORTA

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiyenin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V GİRİŞ 1 A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 BİRİNCİ BÖLÜM: AVRUPA SİYASAL TARİHİ 1 2 I.

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Sarı Irmak ın kuzeyi idi. Daha sonra Orhun ve Selenga ırmakları

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

YILI ERMENİ OKULLARI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

YILI ERMENİ OKULLARI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE ININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE ÖĞRENME ALANI: İNANÇ 1. ÜNİTE: KUTSAL KİTAP VE HAVARİLER EYLÜL Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. İlk Ders Genelgesi 1. Kutsal

Detaylı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI II. Mahmut ve Tanzimat dönemlerinde devlet yöneticileri, parçalanmayı önlemek için ortak haklara sahip Osmanlı toplumu oluşturmak için Osmanlıcılık fikrini

Detaylı

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH SORU 1: MÖ 2450 yılında başlayan ve 50 yıl süren bir savaş kaç yılında sona ermiştir? İşlemi nasıl yaptığınızı gösteriniz ve gerekçesini belirtiniz. (2 PUAN) SORU 2: Uygurlar

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1215 yılında Magna Carta ile Kral,halkın onayını almadan vergi toplamayacağını, hiç kimseyi kanunsuz olarak hapse veya sürgüne mahkum etmeyeceğini bildirdi. 17.yüzyıla

Detaylı

- Bir kilisenin Ekümeniklik sıfatı, her şeyden önce dini karakterlidir.

- Bir kilisenin Ekümeniklik sıfatı, her şeyden önce dini karakterlidir. AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ, KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ: LOZAN I DELME GİRİŞİMİ-2: FENER RUM ORTODOKS PATRİKHANESİ NİN AB DESTEKLİ EKÜMENİKLİK (EVRENSELLİK) İDDİALARI. GİRİŞ: Türk milletinin hoşgörü, insanlık

Detaylı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Hadrianopolis ten Edrine ye : Bizans Dönemi.......... 4 0.2 Hadrianopolis Önce Edrine

Detaylı

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, COĞRAFİ KEŞİFLER 1)YENİ ÇAĞ AVRUPASI AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, Türklerden Müslüman

Detaylı

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI 4. DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ UYGULANMASI 4.1. DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ TEMEL FELSEFESİ VE GENEL AMAÇLARI Kültürler arası etkileşimin hızlandığı

Detaylı

TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİNDE ORTODOKS HIRİSTİYANLIKTAKİ PATRİKLİKLER. Dr. Münir YILDIRIM

TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİNDE ORTODOKS HIRİSTİYANLIKTAKİ PATRİKLİKLER. Dr. Münir YILDIRIM Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 2, Temmuz-Aralık 2003 TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİNDE ORTODOKS HIRİSTİYANLIKTAKİ PATRİKLİKLER Dr. Münir YILDIRIM Günümüzde Hıristiyanlığı temsil eden büyük kiliselerden

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 3. ÜNİTE Batı cephesinde Kuvâ-yı Millîye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulmasını değerlendirir.türk milletinin Kurtuluş Savaşı

Detaylı

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ DANIŞMAN:Özer YILMAZ HAZIRLAYAN: Erşad TAN,Tacettin TOPTAŞ İÇİNDEKİLER GİRİŞ I-İNANÇ TURİZMİ A- İnanç Kavramı

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

HAÇLI SEFERLERi Orta Çağ'da Avrupalıların Müslümanların elinde bulunan ve Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresini geri almak için

HAÇLI SEFERLERi Orta Çağ'da Avrupalıların Müslümanların elinde bulunan ve Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresini geri almak için HAÇLI SEFERLERi Orta Çağ'da Avrupalıların Müslümanların elinde bulunan ve Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresini geri almak için düzenledikleri seferlere "Haçlı Seferleri" denir. Haçlı Seferlerinin

Detaylı

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya 80 Dinlerin Buluşma Noktası Antakya 81 82 Bu ay sizlere Anadolu nun en güzel yerlerinden biri olan Antakya yı tanıtacağız. Antakya Hatay ilimizin şehir merkezi. Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri

Detaylı

Avrupa da Yerelleşen İslam

Avrupa da Yerelleşen İslam Avrupa da Yerelleşen İslam Doç. Dr. Ahmet Yükleyen Uluslararası İlişkiler Bölümü Ticari Bilimler Fakültesi İstanbul Ticaret Üniversitesi İçerik Medeniyetler Sorunsalı: İslam ve Avrupa uyumsuz mu? Özcü

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine, KARMA TESTLER 03 1. Osmanlı Devleti'nde matbaanın kurulması, I. Sanayi II. Ticaret III.Kültür alanlarından hangileri ile ilgili değişikliğin hız kazanmasını sağlamıştır? A) Yalnızl B) Yalnız II C) Yalnızlll

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkan Yarımadasın da en eski halklarından olan İllirya kökenli bir halk olarak kabul edilen Arnavutlar,

Detaylı

Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU

Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU 1964 yılında Kayseri de dünyaya gelen Ali Ahmetbeyoğlu, 1976 yılında Kayseri Namık Kemal İlkokulu ndaki, 1979 yılında Kayseri 50. Dedeman Ortaokulu ndaki, 1982 yılında ise

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

GİRİT TE YAPILAN PAN ORTODOKS KONSEYİ

GİRİT TE YAPILAN PAN ORTODOKS KONSEYİ GİRİT TE YAPILAN PAN ORTODOKS KONSEYİ Bojidar Çipof 23 Haziran 2016 17-26 Haziran tarihleri arasında Girit te Pan Ortodoks Konseyi (ya da Genel Sinodu) yapılmaktadır ve bu toplantı Hıristiyan Tarihi nde

Detaylı

ATATÜRK, PATRİKHANE VE RUHBAN OKULU

ATATÜRK, PATRİKHANE VE RUHBAN OKULU ATATÜRK, PATRİKHANE VE RUHBAN OKULU E. Org. Yaşar BÜYÜKANIT Beykent Üniversitesi Bu makalenin amacı, patrikhane ve ruhban okulunun detaylı bir tarihinin analizi yapmak değildir. Hudutlarımız içinde yaşayan

Detaylı

EKÜMENİZM ve FENER RUM PATRİKHANESİ Bojidar Çipof

EKÜMENİZM ve FENER RUM PATRİKHANESİ Bojidar Çipof EKÜMENİZM ve FENER RUM PATRİKHANESİ Bojidar Çipof 2023 Dergisi'nin Ocak 2010 sayısı; "Patrikhane ve Ekümenizm" konusunu ele alıyor. Bojidar Çipof'un makalesi "Ekümenizm ve Fener Rum Patrikhanesi" de dergide

Detaylı

Katolikler bir hac yolculuğu gibi kilise yolunda dua ederek yürüyorlar

Katolikler bir hac yolculuğu gibi kilise yolunda dua ederek yürüyorlar 1845 Kapusen rahiplerin gelişi: Gürcistan'da yaşayan İtalyan asıllı 8 kapusen rahip yaşadıkları ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlardı. Yolculuk sırasında Karadeniz üzerinden geçerken bu bölgede yalnız

Detaylı

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ 1. Adı Soyadı : Muharrem KESİK İletişim Bilgileri Adres : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) 521 81 00 Mail : muharremkesik@gmail.com 2. Doğum -

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Mondros Mütarekesi ve Mütareke Sonrası Genel Durum İşgaller ve Kurtuluş Savaşı Hazırlık Evresi T.B.M.M. nin Açılması Düzenli Ordu Hazırlıkları,

Detaylı

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? 1)Birinci İnönü Savaşının kazanılmasından sonra halkın TBMM ye ve düzenli orduya güveni artmıştır. Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? A)TBMM seçimlerinin yenilenmesine

Detaylı

PAPA 1.FRANCİS İN KUDÜS ZİYARETİ

PAPA 1.FRANCİS İN KUDÜS ZİYARETİ PAPA 1.FRANCİS İN KUDÜS ZİYARETİ Bojidar Çipof 3 Haziran 2014 Hıristiyanlığın Katolik ve Ortodoks mezhepleri arasında, bu mezheplerin ortaya çıkışından itibaren bir ayrışma ve kavga görülmektedir. 1054

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

YUNANLILIĞIN DOĞUŞUNU HAZIRLAYAN ETKENLER ve GÜNÜMÜZDEKİ YANSIMALARI. Bojidar Çipof

YUNANLILIĞIN DOĞUŞUNU HAZIRLAYAN ETKENLER ve GÜNÜMÜZDEKİ YANSIMALARI. Bojidar Çipof YUNANLILIĞIN DOĞUŞUNU HAZIRLAYAN ETKENLER ve GÜNÜMÜZDEKİ YANSIMALARI Bojidar Çipof 11 Mayıs 330'da Bizans İmparatoru Konstantinos, Doğu Roma nın yeni başşehrini resmen açtı ve zenginliğini arttırmak hususunda

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

FOSSATİ'NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ

FOSSATİ'NİN AYASOFYA ALBÜMÜ FOSSATİ'NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ Ayasofya, her dönem şehrin kilit dini merkezi haline gelmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'da inşa ettirdiği en büyük kilisedir. Aynı zamanda dönemin imparatorlarının

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR İKİNCİ WİLHELM İN DEĞİŞEN RUSYA POLİTİKASI 1890 Bismarck ın görevden alınması Rusya nıngüvence Antlaşması nın yenilenmesi talebinin reddedilmesi 1892 Rusya nın Fransa ile gizli

Detaylı

VEFEYÂT. Doç. Dr. Musa Süreyya Şahin

VEFEYÂT. Doç. Dr. Musa Süreyya Şahin İslâm Araştırmaları Dergisi, Sayı 22, 2009, 155-181 VEFEYÂT Doç. Dr. Musa Süreyya Şahin Doç. Dr. M. Süreyya Şahin i 24 Ocak 2008 tarihinde Hakk ın rahmetine tevdi ile ebedî yolculuğuna uğurladık. Akademik

Detaylı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM 17.02.2017 Sen Piyer Meydanı DÜNYANIN EN ZOR ŞEYLERİNDEN BİRİ, HERKESİN DÜŞÜNMEDEN SÖYLEDİĞİNİ DÜŞÜNEREK SÖYLEMEKTİR. Emil Chartier Sen Piyer Meydanı Reform,kelime

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 9. HAFTA Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 2 Sağlık hizmetleri daha çok saraya ve orduya yönelik olarak yürütülmüştür. Devletin tek resmi sağlık örgütü sarayda yer

Detaylı

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Fetih 1453 gösterime girdi. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Faruk Aksoy'un yaptığı, başrollerinde Devrim Evin, İbrahim Çelikkol ve Dilek Serbest'in yer aldığı İstanbul'un Fethi ni konu alan Türk film 17

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU 1. Buna göre İstanbul hükümetinin tutumuyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) İşgallere karşı çıkılmıştır. B) Teslimiyetçi bir politika izlenmiştir. C) Bağımsızlığımızdan taviz verilmemiştir.

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

EKÜMENİKLİK VE FENER RUM PATRİKHANESİ

EKÜMENİKLİK VE FENER RUM PATRİKHANESİ TC DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ ENSTİTÜSÜ EKÜMENİKLİK VE FENER RUM PATRİKHANESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ HAZIRLAYAN TANSEL TOPBAŞ DANIŞMAN Yrd.Doç. Dr. AHMET MEHMET EFENDİOĞLU

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ 3.HAÇLI SEFERİ (1189-1192) Sebepleri: 1187 yılında Selahattin Eyyubi nin Hıttin Savaşı nda Küdus Kralı nı yenmesi ve şehri ele geçirmesi

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU Ertuğrul Gazi 1) * Orhan Bey tarafından fethedilmiş olup başkent buraya taşınmıştır. * İpek sanayisinin merkezi konumundaki bu bölgenin fethiyle Osmanlı gelirleri. Yukarıdaki özellikleri verilmiş bölge

Detaylı

4.DÖNEM DERS ÖĞRETİM PLANI

4.DÖNEM DERS ÖĞRETİM PLANI 4.DÖNEM DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE 1 Dersin Adı: ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ 2 Dersin Kodu: OATA204 3 Dersin Türü: ZORUNLU 4 Dersin Seviyesi: ÖNLİSANS 5 Dersin Verildiği Yıl: 2 6 Dersin Verildiği

Detaylı

HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI

HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI DERS NOTLARI-ŞİFRE ETKİNLİK TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ HELEN UYGARLIĞI Makedonyalı İskender in doğu ile batı

Detaylı

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER TÜRK DİLİ ÜZERİNE BİRKAÇ NOT Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Doç. Dr. S. EKER 1 Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir Dilin millî ve zengin olması millî

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:1 Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2 Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3 Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:4 1982 Anayasası na Göre Devletin Temel Nitelikleri

Detaylı

ABD, PATRİKHANE ve HELENİZM TRAFİĞİ II

ABD, PATRİKHANE ve HELENİZM TRAFİĞİ II ABD, PATRİKHANE ve HELENİZM TRAFİĞİ II Bojidar Çipof 13 Mayıs 2018 Önceki iki makalemizin ilk paragraflarında; Türkiye de ABD nin Müttefik mi, Düşman mı olduğunun artık sorgulandığını ve Afrin deki harekât

Detaylı

FENER PATRİKHANESİ VE EKÜMENİZM: DİNLER TARİHİ AÇISINDAN BİR ANALİZ

FENER PATRİKHANESİ VE EKÜMENİZM: DİNLER TARİHİ AÇISINDAN BİR ANALİZ FENER PATRİKHANESİ VE EKÜMENİZM: DİNLER TARİHİ AÇISINDAN BİR ANALİZ Yrd. Doç. Dr. Münir YILDIRIM Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı myildirim@cu.edu.tr ÖZET Fener Patrikhanesinin tarihi

Detaylı

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı. M.Ö 2000 den itibaren Eski Yunan da ve Ege de polis adı verilen şehir devletleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri Atina,Sparta,Korint,Larissa ve Megara dır. Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak

Detaylı