Yeraltı Sularında Kirlenme

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Yeraltı Sularında Kirlenme"

Transkript

1 Yeraltı Sularında Kirlenme Payal Sampat Şu anda, Londra'da yaşayan biri musluğunu açıp, çaydanlığına su dolduruyor. Bu kişi, çaydanlık dolarken, büyük bir olasılıkla suyun geçmişi üzerinde kafa yormayacaktır. Suyun bir bölümü buhara dönüşmekte, bir bölümü de delikten akıp gitmektedir; suyun kalanı da bir kaç dakika içinde içip tüketilecektir. Bu kadar kısa ömürlü gibi gözüken bir şeyin, nasıl bir geçmişi, tarihi olabilir ki? Çaydanlığı dolduran kişi, musluktan akan suyun binlerce yıl önce, tüylü mamutlar * Trafalgar Meydanı'nda dolaşırken yağmur olarak toprağa düştüğünü bilseydi, şaşırırdı şüphesiz. Londra'nın suyunun büyük bir bölümü Chalk aküferinden gelir; Chalk aküferi, kentin yüzlerce kilometre altında bulunan devasa bir yeraltı su havzasıdır. Bu aküferde depolanan suların bir bölümü, son Buzul Çağı kadar uzak bir geçmişte, yeraltına inmiştir. Suyu, akan veya buharlaşan bir şey olarak düşünmek doğaldır. Yağmur olarak düştüğünü, nehir ve derelerde aktığını görürüz. Ama kullandığımız tatlı suyun büyük bir bölümü göremediğimiz kaynaklardan, yerin altındaki su havzalarından yani aküferlerden gelir. Aküferler, kum ve çakıl gibi kolayca su geçiren maddelerden veya yeraltındaki kayalar arasındaki boşluklardan meydana gelen jeolojik oluşumlardır. Aküferler, çok büyük miktarlarda suyu depolayabilirler; yağmur suları, taşan nehirler ve eriyen buzullarla beslenirler. Dolayısıyla kullandığımız suyun büyük bir bölümünü yerkürenin yüzeyinde görmeyiz. Dünyanın sıvı halde bulunan tatlı su kaynaklarının yüzde 97'si, aküferlerde depolanmıştır. Son elli yıl içinde küresel nüfus ve gıda talebi ikiye katlandıktan sonra, nehirler ve dereler çevre kirliliğine maruz kaldı. Bu nedenle, içme ve sulamalı tarım için gerekli suyu sağlamak için aküferlerden daha fazla yararlanmaya başladık; bu süreçte de aklımızı başımıza getiren bir keşif yaptık. Aküferlerin çevre kirliliğine yol açan maddelerden korunduğuna ilişkin yaygın izlenime karşın, bilim adamları her kıtada çiftlikler, kentler ve fabrikaların civarında yer alan aküferlerde çevre kirlililiğine ilişkin kanıtlar bulmaya başladılar. Ayağımızın altındaki suların çevre kirliliğinden zarar görebileceğini görmekle kalmadık, yeraltı sularının bazı açılardan yüzey sularından daha fazla kirlenebileceğini de keşfettik. Bu keşfin çok ciddi sonuçları var. Su, dünya yüzeyinde buzullar kadar ağır hareket ettiği için, on yıllar içinde aküferler, çevre kirleten maddelerin biriktiği dev lavabolara dönüştü. Bazı aküferler, içindeki suları oldukça hızlı dönüştürür ve yeniler; Chalk aküferi gibi bazı yeraltı su havzaları ise suyu binlerce yıl boyunca saklarlar. Ama yeraltı sularının aküferde ortalama kalış süresi yaklaşık 1,400 yıl; suyun bir nehirde ortalama kalış süresi ise 16 gündür. Dolayısıyla denize döküldüğü veya sürekli tatlı su eklendiği için, içindeki çevre kirletici maddelerin oranları giderek azalan nehir sularının aksine, aküferde çevre kirletici maddeler birikmeye devam eder. Nehirlerin aksine, aküferlerde çevre kirliliği sürecini geriye döndürmek genellikle imkansızdır. 1

2 İklim değişikliğinin başlamasıyla birlikte başımızın üzerindeki havanın devasa güçlerin savaş alanı olduğunu keşfetmemiz gibi, su krizi de, çok ağır hareket etse de yeraltı sularının güçlü bir hidrolojik sistemin parçası olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu hidrolojik sistemin içinde dünya, yüzey suları, gökyüzü ve deniz karşılıklı etkileşim içindedir; bu gerçeği göz ardı etmekle kendimizi ciddi bir tehlikeye atıyoruz. Birkaç sene önce insani faaliyetlerin iklimi nasıl etkilediğini düşünmeye başlamışken, Columbia Üniversitesi'nden bilim adamı Wallace Broecker şöyle bir uyarıda bulunmuştu: "İklim sistemi kızgın bir hayvana benziyor ve biz de onu değneklerle dürtüp, duruyoruz". Benzer bir ifade ayaklarımızın altında duran sistem için de kullanılabilir. Yerin altına delikler açıp, yerin atıklarımızı yutup bize tatlı su vermeye devam etmesini beklersek, dünyanın en önemli su kaynağını hiç tahmin etmediğimiz bir biçimde tehlikeye atıyor olabiliriz. Yeraltı Sularına Değer Biçmek İnsanlık tarihinin büyük bir bölümünde yeraltı sularından, yüzey sularının kıt olduğu kurak bölgelerde yararlanılmıştır. Yüzyıllar içinde insan nüfusu arttıkça ve tarım arazileri genişledikçe, su o kadar değerli bir kaynak haline gelmiştir ki, bazı kültürlerde yeraltı sularına ve su arayıcılarına özel güçler atfeden karmaşık efsaneler, mitolojiler geliştirilmiştir. Ortaçağ Avrupası'nda su cadısı olarak adlandırılan kişilerin çatal uçlu bir değnekle su bulabileceğine ve bu kişilerin mistik öngörü sahibi olduğuna inanılıyordu. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında patlayan su talebi, su cadılarının modern çağdaki benzerlerinin büyük bir endüstriye dönüşmesine yol açmıştır. Günümüzde her kıtada, büyük aküferlerin sularından faydalanılmaktadır; yeraltı suları dünya nüfusunun milyarlık kesimi için en önemli içme suyu kaynağıdır. (Bakınız Tablo 2-1). Doğu Çin'de Huang-Huai-Hai ovasının altında bulunan aküfer tek başına, yaklaşık 160 milyon kişinin içme suyunu temin etmektedir. Dakka, Jakarta, Lima ve Mexico City de dahil olmak üzere, gelişmekte olan dünyanın en büyük kentlerinin bazıları sularının aşağı yukarı tümünü aküferlerden temin etmektedirler. Merkezi su sistemlerinin yeterince gelişmediği kırsal bölgelerde, yeraltı suları genellikle tek su kaynağıdır. Kırsal ABD nüfusunun aşağı yukarı yüzde 99'u ve Hindistan'ın kırsal nüfusunun yüzde 80'i, içme sularını yeraltı sularından temin etmektedir. Yeraltı sularının daha fazla kullanılmasının arkasında, 1950 yılından bu yana sulu tarım uygulamasının artması yatmaktadır. Her yıl kuyular ve nehirlerden çekilen tatlı suyun üçte ikisi, sulu tarımda kullanılmaktadır. Sulu tarım yapılan toprak alanı açısından dünya birincisi ve dünyanın üçüncü büyük hububat üreticisi olan Hindistan'da, yeraltı sularını çıkarmak için kullanılan tüp kuyuların sayısı 1950 yılında iken, bu sayısı 1990 yılında 6 milyona çıkmıştır. Halihazırda, Hindistan'da sulanan arazilerin yarısından çoğunda kullanılan su aküferlerden elde edilmektedir. Hindistan'da tarımsal üretiminin yüzde 40'ı yeraltı suları ile sulanan bölgelerden gelmektedir; yani yeraltı sularının gayri safi milli üretime katkısı yüzde 9 civarındadır. Sulamalı tarım arazisi miktarı açısından dünya üçüncüsü olan ABD'de, sulamalı tarım yapılan tarım arazilerinin yüzde 43'ünde yeraltı suları kullanılmaktadır. 2

3 Tablo 2-1 Bölgelere Göre İçme Suyunda Yeraltı Sularının Oranı, 1990'lı Yılların Sonları 1 Bölge Yeraltı Sularının İçme Suyundaki Oranı (%) Faydalanan İnsan Sayısı (milyon) Asya-Pasifik Avrupa Latin Amerika ABD Avustralya 15 3 Dünya Yeraltı sularının tüketiminde en büyük rol oynayan sektör, tarımdır; ama diğer sektörlerin su kullanımı da çok hızlı artmakta ve su kullanımı, bu sektörlerde çok daha yüksek kârlar getirmektedir. Endüstride kullanılan bir ton su ortalama ABD dolarlık mal üretilmesini sağlamaktadır; bu miktar, hububat üretmek için kullanılan aynı miktarda suyun yarattığı kârın yaklaşık 70 katıdır. Dünya sanayileştikçe, suyun önemli bir bölümü çiftliklerden daha kârlı olan fabrikalara kaymaktadır. Endüstrinin toplam tüketim içindeki payı yüzde 22'ye ulaşmıştır; büyük bir olasılıkla hızla yükselmeye de devam edecektir. Dolayısıyla içme suyu miktarını kısıtlayan sadece kaynağın sınırlı olması değil, aynı zamanda daha güçlü rakiplerle kullanım için yaşanan yoğun rekabettir. Nehirler ve göller sınırlarına dayandıkça, yani çoğunun üzerinde barajlar inşa edildikçe, bu kaynaklar kurudukça veya kirlendikçe, insanlar da su ihtiyaçlarını yeraltı sularından sağlamaya mecbur kalmışlardır. Örneğin Tayvan'da yeraltı sularının, su kullanımı içindeki oranı sekiz yılda iki katına çıkmıştır; bu oran 1983 yılında yüzde 21 iken 1991 yılında yüzde 40'ı aşmıştır. Bir zamanlar su ihtiyacını tamamıyla nehir ve derelerden sağlayan Bangladeş'te 1970'lı yıllarda, ciddi bir biçimde kirlenen yüzey sularının yerine temiz su bulmak adına bir milyonun üzerinde kuyu kazılmıştır. Günümüzde Bangladeş nüfusunun yüzde 95'i, içme suyunu aküferlerden temin etmektedir. Daha zengin ülkelerde, büyük bir olasılıkla yeraltı sularından sağlanan, şişelenmiş kaynak suyu satışları giderek artmaktadır; ABD'de şişe suyu satışları yılları arasında dokuz kat artmıştır. Yeraltı sularına bağımlılığımız arttıkça, aküferlerin sayısı da azalmaktadır. Aşağı yukarı her kıtada, büyük aküferlerin hepsi, dolum hızından daha yüksek bir hızla boşalmaktadır. Yeraltı su havzalarının boşalması Hindistan'ın bazı bölgeleri, Çin, ABD, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da çok ciddi bir sorun haline gelmiş, dünyada her sene 200 milyar m 3 su açığı yaşanmasına yol açmıştır. Aküferden büyük miktarlarda su çekmek, geride kalan yeraltı sularındaki kirlilik oranını da arttırmaktadır. Bazı vakalarda, kirlenen yüzey suları veya tuzlu okyanus suları boşalan yeraltı sularının yerini almak üzere aküfere akmakta ve aküferlerde depolanan su miktarının daha da azalmasına yol açmaktadır. Sorunun büyümesine yol açan başka bir unsur, hızla boşalan suların, aküferlerde sedimentlerin birikmesine yol açarak, aküferin depolama kapasitesini düşürmesidir. 3

4 Aküferlerin depolama kapasitesindeki bu düşüş önemli boyutlara ulaşabilir ve bu süreci geriye çevirmek mümkün olmayabilir. Örneğin California'nın Central Valley'sinde aküferlerin yapısının değişmesi yüzünden kaybedilen su depolama kapasitesi, eyalette bulunan insan yapımı rezervuarların yüzde 40'ına eşittir. Biriken ve sıkışan aküfer sedimentleri, üstteki toprağın içeri göçmesine de yol açabilmektedir. Mexico City, Beijing ve 45'ten fazla Çin kentinde bu tür "toprak göçükleri" yaşanmıştır. Fabrikalar, çiftlikler ve evler arasındaki rekabet arttıkça, lüzumlu ekolojik hizmetler için gereken yeraltı suyu miktarını göz ardı etmek de kolaylaşmaktadır. Yeraltı suları gezegenin hidrolojik döngüsünün önemli bir parçasıdır. Yağmur yağdığında, yağmur sularının bir bölümü toprağın altına sızar ve aküferlerde depolanır. Aküfer, yüzyıllar içinde depoladığı suyu yavaş yavaş yüzeye ve en sonunda denize ulaştırır. Dolayısıyla nehirler, göller ve dereler, sadece yağmur sularıyla değil, yüzeye çıkan yeraltı sularıyla da beslenir. ABD Jeolojik Araştırma Kurumu (U.S. Geological Survey- USGS), ABD'nin farklı bölgelerinde yeralan 54 nehirde yapılan bir çalışma sonucunda, yeraltı sularının nehirlerdeki suyun ortalama yarısını sağladığını bulmuştur. Aküferler her gün ABD'deki yüzey sularına 1.86 km 3 su eklemektedir, bu miktar yaklaşık olarak Mississippi nehrinin günlük akışına eşittir. Yeraltı suları, Mississippi, Nijer, Sarı Nehir (Yangtze) ve dünyanın en büyük nehirlerinin bazılarının kaynağına da su temin etmektedir; bu su olmazsa, nehirler bütün yıl boyunca akmaya devam edemez. Kuşlar, balıklar ve diğer yabanıl canlılar için önemli bir yaşam alanı olan sulak alanların suları, aşağı yukarı tümüyle yeraltı sularından gelmektedir; sulak alanlar, yeraltı sularının sürekli olarak yüzeye çıktıkları bölgelerdir. Yeraltı sularının aşırı kullanıldığı yerlerde, nehirler ve sulak alanlar kurumaktadır. Aküferler, yüzey sularının istikrarını korumaya yetecek kadar su sağlamanın yanısıra, yüzey sularının taşmasını da önlerler. Fazla yağmur yağdığında, nehirlerin altındaki aküferler su fazlasını emer, yüzey sularının hızla yükselerek, nehrin yakınındaki arazilere ve köylere akmasını engellerler. Sıcak mevsimin dokuz ay kadar uzun sürebildiği ve muson yağmurlarının çok yoğun yaşanabildiği tropik Asya'da, aküferlerin sunduğu bu ikili hidrolojik hizmet kritik önem taşır. Aküferler, çok fazla yüzey suyunun buharlaşma ile kaybedilmemesini ve tatlı suyun depolanmasını sağlarlar; bu hizmet, su kaybının yüksek olduğu, sıcak ve kıtlık yaşanma eğilimi olan bölgeler için yaşamsal önem taşır. Örneğin Afrika'da her yıl, rezervuarlardan gelen suyun ortalama üçte biri, buharlaşma sonucu kaybolmaktadır. Gizli Krizin İzini Sürmek 1940 yılında yani İkinci Dünya Savaşı sırasında, ABD ordusu Missouri eyaletindeki St. Louis'de Weldon Spring ve komşu kasabalar etrafında 70 km 2 arazi almıştı. Amerikan Ordusu daha önce çiftlik evleri ve saman depolarının olduğu yerde, dünyanın en büyük TNT fabrikasını kurmuştu. Bitkilerin bol olduğu bu verimli bölgede inşa edilen fabrikada, patlayıcı madde üretiminde nitrik asitle birlikte gazolinin bir bileşeni olan toluene kullanılıyordu; üretimin doruğa çıktığı dönemde her gün milyonlarca ton patlayıcı üretiliyordu. Üretim sürecinin bir bölümü, TNT'nin saflaştırılmasını gerektiriyordu. Saflaştırma işlemi için, toulene ve nitrik asitin kimyasal reaksiyonu sonucunda ortaya çıkan "nitroaromatik" bileşenlerin temizlenmesi gerekiyordu. Seneler içinde bu kırmızı 4

5 renkli çamurdan milyonlarca ton üretildi. Atıkların bir bölümü, atık işleme tesislerinde işlendi; ama büyük bir bölümü, işleme tesislerindeki sızıntılı borulardan geçerek, yeraltına sızdı yılında ordu bölgeyi terk ettiğinde askerler çevre kirliliğine maruz kalmış binaları yıktılar, ama rengi hafifçe kırmızıya dönmüş toprağı ve fabrika sahasını olduğu gibi bıraktılar. Fabrika alanı onlarca yıl boyunca terkedilmiş durumda, öylece durdu yılında ABD Kongresi "Süperfon" yasasını kabul etti, bu yasaya göre ülke içinde zehirli atıklarla kirlenen bir çok sahanın temizlenmesi gerekiyordu. Weldon Spring, bu listede yer alan, yüksek öncelikli sahalardan biriydi. Ordu İstihkam Bölüğü bölgeyi temizlemekle görevlendirildi; ancak işçilerin tespitleri, istihkam bölüğünde görevli mühendisleri çok şaşırttı. Fabrikayı çevreleyen toprak tabakasının ve bitkilerin, nitroaromatik maddelerle dolu olduğunu tahmin ediyorlardı; ama kirlilik kaynağı tek ve bir yerde olduğu için, fabrikadan kilometrelerce uzaktaki kuyular ve kasabalarda bile zehirli maddelerin mevcut olabileceğini hiç kimse öngörmemişti.. Jeologlar TNT fabrikasının altındaki yeraltı sularının büyük ölçüde kirlendiği sonucuna vardılar; kireç tabakasındaki çatlaklar yüzünden kirlenen sular, 35 yıl içinde aküferin diğer bölümlerine de sızmıştı. Kötü planlamanın, kirlenmeye duyarlı jeolojik yapılarla bir araya gelmesi yüzünden Weldon Spring'in hikayesi, istisnai bir durum gibi gözükebilir. Ama Weldon Spring istisna olmaktan çok uzaktır. ABD'nın her yerinde, Avrupa, Asya ve Latin Amerika'nın kimi bölgelerinde, insan faaliyetleri yüzünden her an çevreyi kirleten yüzlerce madde aküferlere sızmakta ve yeraltı sularını kirletmektedir. Bu durum, doğal olarak bütünüyle yeni bir olgu değildir. Yeraltı, ister ölüler, ister çöpler, ister lağım suları için olsun, daima atık maddelerin biriktiği bir çöp tenekesi işlevi görmüştür. Ama yirminci yüzyıldan önce bu uygulamalar, yeraltı sularına genellikle ciddi bir zarar vermemiştir. Kullanılan malzemelerin hacmi arttıkça, bilim adamları yüzyıllar önce varolmayan binlerce kimyasal keşfettikçe, durum değişmeye başlamıştır. Yeni maddelerin çoğu, çevrede daha uzun bir süre varolmakla kalmazlar, aynı zamanda daha önce üretilen benzerlerine göre daha da zehirlidirler. Günümüzde kullanılan tarım ilaçlarının çoğu, 1975 yılında satılanlardan 10 ilâ 100 kat daha güçlüdür. Dünyanın bir çok bölgesinde, sene önceki uygulamaların yol açtığı çevre kirliliğinin etkilerini, yeni yeni keşfediyoruz. Weldon Spring'te olanlar, suyumuzun nerede kirleneceğini veya çevre kirleten maddelerin ne zaman ortaya çıkacağını bilmediğimizi gösteriyor. Kimyasal bir maddenin yüzeyden geçip, yeraltı sularına karışması genellikle aylar veya yıllar sürdüğü için, halihazırda aküferlere verdiğimiz zarar, onyıllar sonra ortaya çıkabilir. Dünyanın bir çok bölgesinde sene önceki uygulamaların yol açtığı çevre kirliliğinin etkilerini yeni yeni keşfediyoruz. Ortaya çıkarılan en ciddi çevre kirliliği vakaları soğuk savaş dönemi, nükleer silah denemeleri ve silah yapımından kaynaklanıyor. Çevreyi kirleten maddeler bir kere yeraltı sularına karıştıktan sonra, bu maddelerden kolay kolay kurtulunamıyor. Aküferler genellikle topraktan daha az çözülmüş oksijen, mineral, mikrop ve organik madde içerdiği için, kimyasal maddelerin çözülmesi çok daha zor oluyor. ABD'deki Ogallala aküferi gibi devasa aküferler çok büyük bir alana yayılıyorlar; örneğin Ogallala sekiz orta batı eyaletini 5

6 kaplıyor. Bu devasa jeolojik oluşumlar büyük miktarlarda su içeriyorlar; ancak bu aküferlere erişim ve temizleme imkanı çok sınırlı. Bu gizli kriz yavaş yavaş ortaya çıktı, sorunun boyutlarını anlamaya yeni yeni başlıyoruz. Hidrologlar ve sağlık yetkilileri bile, dünyanın çeşitli bölgelerindeki su kirliliğinin boyutları konusunda belli belirsiz bir fikre sahipler. Çok az ülke aküferlerinin durumunu düzenli bir şekilde takip ediyor; aküferlerin boyutları ve erişim zorlukları, aküferlerin sağlığını izlemeyi çok pahalı bir uğraş haline getiriyor. Yine de elimizdeki verilerden yola çıkarak, sorundan etkilenen bölgelerin kabaca haritasını çıkarmak ve bu bölgelerin karşı karşıya bulunduklarını sorunları anlamak mümkün (Bakınız Tablo 2-2). ABD Jeolojik Araştırma Kurumunda (USGS) çevre kimyageri olarak çalışan Jack Barbash, gelecekte yeraltı sularına neler olacağını tahmin etmek ve alarm durumuna geçmek için pahalı testleri beklemek zorunda olmadığımızı söylüyor. "Şangay veya Kalküta'daki aküferlerde ne olduğunu bilmek istiyorsanız, yüzeyin üstünde ne kullanıldığına bakmanız yeter" diyor. "Yirmi yıl boyunca bir alanda DDT kullanıyorsanız, yeraltı sularında bulacağınız kimyasallardan biri DDT olacaktır" diyerek konuşmasına devam ediyor. Atık üreten ve kimyasal maddelere dayanan günümüz ekonomisinin gelecekte yol açacağı sonuçlar, bir kuşak boyunca tam olarak ortaya çıkmayacak olsa da, Barbash ve diğer bilim adamları, halihazırda varolan tüketim ve atık alışkanlıkları sürdüğü takdirde, sonuçların ne kadar ciddi olacağı konusunda bir fikir edinmeye başlıyorlar. Ağır Ağır İlerleyen Azot Tarım alanlarına uygulanan kimyasal gübreler ve zirai ilaçlar, dünyanın bir çok bölgesinde yeraltına sızmıştır. Çiftçiler, 1950'li yıllarda üretimi arttırmak için azot bazlı gübre kullanımını yirmi kat çoğaltmışlardı. Oysa bitkiler, büyük dozlarda verilen besleyici maddelerin tamamını kullanamazlar. Kuzey Çin'de km 2 'lik bir alanda yapılan araştırma, tarım alanlarında kullanılan azotun sadece yüzde 40'ının kullanıldığını ortaya çıkarmıştır. ABD Ulusal Araştırma Konseyi (U.S. National Research Council), ABD'de bitkilere uygulanan azotun üçte biri veya yarısının boşa gittiğini tahmin etmektedir. Oksijen içeren (aerobik) ortamlarda azot, azot nitrata yani bitkiler tarafından daha kolay kullanılan bir biçime dönüşmektedir. Kullanılmayan nitratın büyük bir bölümü yağmur ve sulama suyuna karışmakta ve en sonunda da toprağın altına sızarak, yeraltı sularına karışmaktadır. 6

7 Tablo 2-2 Yeraltı Su Havzalarını Tehdit Eden Ana Tehlikeler Tehlike Tehlike Kaynağı Yüksek Konstrasyonun Çevre ve Sağlık Üzerindeki Etkisi Nitrat Kimyasal gübre fazlası; Beyne ulaşan oksijen büyükbaş hayvan dışkısı; miktarını kısıtlar, lağımlar bebeklerde ölüme neden olabilir (mavi bebek sendromu), sindirim sistemi ve diğer kanserlere yol açabilir; yüzey sularında alg oluşumlarına ve ötrofikasyona yol Zirai ilaçlar Petrokimya ürünleri Tarım alanları; bahçeler, golf sahaları, çöplük sızıntıları Yeraltındaki depolama tankları petrol Klorinli çözücüler Metal ve plastiklerde uygulanan yağdan arındırma işlemleri; elektronik ve uçak sanayii Arsenik Doğada doğal haliyle bulunur Diğer ağır metaller Radyoaktif maddeler Maden atıkları ve posası; çöplükler; zehirli atık depoları Nükleer denemeler ve tıbbi atıklar Florit Doğada doğal olarak bulunur açabilir Organoklorinler doğal yaşamda üretim ve endokrin sistemi bozuklarına yol açmaktadır, organofosfat ve karbamatlar sinir sisteminde tahribat ve kansere yol açabilir Benzin ve diğer petrokimyasallar düşük dozlarda bile kansere yol açabilir Üreme bozuklukları ve bazı kanserlerle bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Sinir sistemi ve karaciğerde tahribat; cilt kanseri Sinir sistemi ve böbreklerde tahribat, metabolizma bozuklukları Bazı kanser türlerinin riskini arttırması Diş sorunları; omurga ve kemiklerde tahribat ve sakat kalma Tuzlar Deniz suyunun karışması Sulama ve içme suyu amacıyla tatlı suyun kullanılamaz hale gelmesi Risk Altına Bulunan Ana Bölgeler ABD'nin Ortabatı ve Orta Atlantik eyaletleri; Kuzey Çin ovası, Kuzey Hindistan, Doğu Avrupa'nın bazı bölgeleri ABD'nin bazı bölgeleri, Çin, Hindistan ABD, İngiltere, eski Sovyetler Birliği'nin bazı bölgeleri California, Asya'nın bölgeleri Doğu sanayi Bangladeş, Batı Bengal, Hindistan, Nepal, Tayvan ABD, Orta Amerika, Doğu Avrupa ABD'nin batısı, eski Sovyetler Birliği'nin bazı bölgeleri Kuzey Çin, kuzeybatı Hindistan, Sri Lanka, Tayland ve Doğu Afrika'nın bazı bölümleri Çin'in ve Hindistan'ın sahil şeridi, Meksika ve Florida'nın Körfez sahili, Avustralya, Tayland 7

8 Tarım arazilerinde kullanılan kimyasal gübre fazlasına, tarım hayvanlarından gelen atıklar ve kentlerin lağımları eklenmektedir; organik atık ve lağımların nitrat içeriği yüksektir. Çevreye karışan önemli bir besleyici madde kaynağı, büyük baş hayvanların atıklarıdır. Atık hacmi, sorunun ciddi boyutlara ulaşmasına neden olmaktadır. ABD'de çiftlik hayvanları, insanların 130 katı atık üretmekte, sonuç olarak milyonlarca ton inek ve domuz dışkısı nehirlere, oradan da yeraltı sularına karışmaktadır. Kent atık sistemlerindeki taşkınlar ve sızıntılar yüzünden oluşan atıklara, kent bahçelerinden, golf sahalarından gelen gübre fazlası ve çöp sahalarından sızan atıklar eklenmektedir. Yeraltı sularındaki nitrat kirlenmesi, özellikle insan nüfusunun en yoğun ve tarımda verimlilik talebinin yüksek olduğu yerlerde ciddi boyutlara ulaşmıştır. Kuzey Çin illeri Beijing, Tianjin, Hebei ve Shandong'da incelenen yerlerin yarısından çoğunda, yeraltı sularındaki nitrat konsantrasyonu litre başına 50 milligramdan (mg/lt) yüksektir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) standartlarına göre, sudaki nitrat düzeyi en fazla 45 mg/litre olmalıdır. Bazı bölgelerde nitrat konsantrasyonu 300 mg/litreye kadar yükselmiştir. Testler 1995 yılında yapıldığı ve arada geçen altı yıl içinde gübre kullanımı arttığı için, nitrat düzeylerinin günümüzde daha da yüksek olması kuvvetle muhtemeldir. Çin'in nüfusu (ve gıda talebi) arttıkça ve daha fazla tarım arazisi kentleşme, sanayileşme, erozyon ve besleyici madde eksikliğine kurban verildikçe, sudaki nitrat düzeyi daha da artabilir. Diğer bölgelerden gelen raporlarda da benzer sonuçlar görülmektedir (Bakınız Tablo 2-3). Hindistan'ın ekmek sepeti olarak nitelenen ve yoğun bir biçimde azotlu gübre kullanılan eyaletleri Pencap ve Haryana, 1990'ların başında incelenmiş ve bu eyaletlerde nitrat düzeylerinin güvenlik sınırının 5 ilâ 15 katına çıktığı görülmüştür. USGS, 1990'lı yılların ortasında, araştırma yapılan tarım ve kent alanlarının altındaki yeraltı su havzalarında nitrat düzeylerinin, güvenli sınırların üstünde nitrat içerdiğini bulmuştur. Nebraska gibi bazı eyaletlerde kuyuların üçte birindeki sular, güvenli düzeylerden yüksek oranlarda nitrat içermektedir. Aküferlerin kirlenme eğilimi üzerine çok fazla tarihsel veri yoktur; ancak yapılan bir çok çalışma, gübre kullanımı ve nüfus arttıkça nitrat yoğunluğunun arttığını göstermektedir. Örneğin California'nın Central Valley'sinde yeraltı sularındaki nitrat düzeyi, gübre kullanımının altı katına çıktığı yılları arasında, 2.5 kat artmıştır. 1940'lı yıllardan bu yana Danimarka'daki yeraltı sularındaki nitrat düzeyi ise üç katına çıkmıştır. Nitrat içme suyuna karışınca ne olur? Nitrat, yüksek oranlarda, yani 45 mg/litrenin üzerinde tüketildiğinde, bebeklerde "mavi bebek sendromu" olarak da bilinen methemoglobinemia'ya yol açar. Gastrik asit seviyesi düşük olduğu için, bebeklerin sindirim sistemi nitratı, nitrite dönüştürür ve nitrit de kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltır ve bebeğin, boğulma veya nefes alamama yüzünden ölmesine neden olur yılından bu yana dünya çapında "mavi bebek" vakası bildirilmiştir; bunların yaklaşık yarısı, özel kuyularda oldukça yüksek nitrat düzeylerine rastlanan Macaristan'dadır. Keçiler, koyunlar ve inekler gibi büyükbaş hayvanlar da bebekler gibi methemoglobinemia'ya kolayca yakalanabilmektedirler; bunun nedeni, geviş getiren hayvanların sindirim sistemlerinin nitratı hızla nitrite dönüştürmesidir. Nitratın kadınlarda düşüğe ve Hodgkins-dışı lenf kanseri riskinin artmasına yol açtığına ilişkin bulgular da mevcuttur. Sindirim yolu kanserlerine yol açtıkları da iddia edilmektedir; 8

9 ancak nitrat ve bu tür kanserler arasındaki epidemiyolojik bağlantı hâlâ kesinleştirilememiştir. Tarım alanlarında, yeraltı sularında nitrat kirlenmesi, ikilem yaratacak sonuçlar doğurabilir. Nitrat yüklü su, tarım alanlarını sulamak için kullanıldığında üretimin artması yerine azalmasına neden olabilir. Örneğin Libya'da, 50 mg/litreden fazla nitrat içeren suyla sulanan asma kütükleri, aşağı yukarı hiç meyve vermemiştir. Çok fazla nitrat, bitkilerin bağışıklık sistemini de zayıflatabilir ve onları, hastalıklara ve zirai zararlılara karşı daha dayanıksız ve savunmasız hale getirebilir. Aşırı gübre kullanımı buğday bitkisinin bir tür mantar hastalığı olan buğday pasına karşı daha dayanıksız hale gelmesine yol açmaktadır; ağaçlar ise çok daha kolayca tutuşabilmektedir. Nitrat düzeyinin 30 mg/litrenin altında olması ve kimi zaman 5 mg/lt kadar düşük olduğu durumlarda ise, bitkiler daha geç olgunlaşmakta, kimi zaman bitki kökleri zarar görmekte, dalları ve kolları zayıfladığı için bitki kendi ağırlığını taşımakta zorlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), sulama suyunda çok fazla azot bulunmasının genellikle, çok fazla gübre kullanımıyla aynı etkiyi yarattığını bildirmektedir. Tablo 2-3 Seçilmiş Bölgelerde Yeraltı Sularındaki Yüksek Nitrat Düzeyleri, 1990'lı Yıllar Bölge Nitrat Düzeyi Kaynak Kuzey Çin Araştırma yapılan yerlerin Tarım arazisinden gelen sular yarısından fazlasında 50 mg/lt'nin üstünde Yogyakarta, Endonezya Araştırma yapılan kuyuların Lağım tankları yarısından fazlasında 50 mg/lt'nin üstünde Kanarya Adaları Muz plantasyonlarının altındaki kuyularda 70 ilâ 265 mg/lt arasında değişiyor Orta Nijerya Küçük kasabaların yakınındaki kuyularda 50 ilâ 500 mg/lt arasında değişiyor Romanya Araştırma yapılan yeraltı sularının yüzde 35'inden fazlasında 50 mg/lt'nin üstünde Doğu Anglia, İngiltere Araştırma yapılan 142 noktada 50 mg/lt'nin üstünde Yukatan Yarımadası, Araştırma yapılan yerlerin Meksika yarısından fazlasında sığ yeraltı sularında 45 mg/lt'nin üstünde Nebraska ve Kansas, ABD Araştırma yapılan örneklerin yüzde 35'inde 45 mg/lt'nin üstünde Muz plantasyonlarında aşırı azotlu gübre kullanımı İnsan ve hayvan dışkıları Arıtma işlemine tabii tutulmayan lağımlar Tarım arazilerinden sızan gübreler Evcil hayvan ve insan gübresi; tarımsal atıklar Tarım arazilerinden gelen sular Verilere göre bulunan değerler, WHO'nun belirlediği sağlıklı içme suyu oranı olan litre başına 45 mg/lt değerinin üstündedir. Yeraltı suyundaki nitrat, yüzey ekosistemlerine de zarar vermektedir. ABD'nin Orta Atlantik eyaletlerindeki Chesapeake Körfezi örneğini ele alalım. Bir zamanlar gelişen bir ekosistem ve verimli bir balık yatağı olan körfez, halihazırda besleyici madde fazlasının doğurduğu sonuçlardan muzdariptir. Her gün aşırı miktarda azot ve fosfat, bölgedeki tavuk çiftliklerinden, tarım alanlarından, lağım şebekelerinden sızarak, körfezin sularına karışmaktadır; bu suların içerdiği besleyici maddeler alg 9

10 oluşumlarının gelişmesini teşvik etmiş ve körfezin yüzeyi alglarla kaplanmıştır. Bu devasa alg oluşumları, kuşların gıdası, balıklar ve kabuklu deniz canlılarının evi olan deniz otları için gerekli olan güneş ışığının yolunu keserek, yavaş yavaş ekosistemi öldürmektedir. Alglar ölüp, çözülmeye başladıklarında da sudaki oksijeni emmekte ve diğer deniz canlılarının ölümüne neden olmaktadırlar. Nitratın kadınlarda düşüğe ve Hodgkins-dışı lenf kanseri riskinin yol açtığına ilişkin bulgular da mevcuttur. Körfezin içinde bulunduğu acıklı durum, bölgede yaşayan bir çok insanın endişe duymasına yol açmıştır; ancak bu kişilerin büyük bir bölümü, ekosistemin çöküşünde yeraltı sularının oynadığı rolden haberdar değildir. Körfeze dökülen besleyici maddelerin yaklaşık yarısı, doğrudan aküferler veya bölgenin nehirleri aracılığıyla körfeze taşınmaktadır. Yeraltı suları, her gün Chesapeake Körfezi'ne dökülen nehir ve derelerin suyunun, yani 190 milyar litre suyun yarıdan fazlasını temin etmektedir. Yeraltı sularına erişen kimyasal miktarını belirleyen birden çok faktör vardır; toprakta kullanılan kimyasal miktarı, bölgenin jeolojik yapısı, iklim, tarım uygulamaları, kimyasalın özellikleri, örneğin su içinde ne kadar hareketli veya çözünebilir olduğu gibi. Aküferler bir çok bölgede parçalı bir yapıya sahiptir; kaba-yapılı ve kolayca su geçiren toprakların altındaki aküferler kirlenmeden daha çok etkilenmektedir. Aynı sorun, güneydoğu Washington'un patates ve mısır tarlalarının altında bulunan bazalt, kum ve çakıl aküferler için de söz konusudur. Bu arazilerde yoğun bir şekilde sulamalı tarım uygulanmakta, dolayısıyla yerin altındaki su havzalarına, su ve kimyasalların akış hızı artmaktadır. Bazı yeraltı su havzaları kirlenmeye karşı daha korunaklı olabilirler. ABD'nin ortabatısında kimi yerlerde görülen ve suyu oldukça zor geçiren kil tabakası, su ve kimyasalların yeraltına sızmasını önlemektedir. Drenaj kötü olduğu için, bölgedeki çiftçiler su fazlasından kurtulmak için kiremit oluklar inşa etmişlerdir. Sonuçta, tarımda kullanılan kimyasallar topraktan süzülmeden göllere ve nehirlere akmaktadır; bölgenin yüzey sularında ülkenin en yüksek nitrat oranlarına rastlanmasının nedeni de budur. Tarım alanlarının ormanlar ve koruluklara bitişik olduğu bölgelerde ise, yeraltı sularındaki nitrat düzeyleri önemli ölçüde düşmektedir. Bunun nedeni, ormanlık alanların, azotun nitrata dönüşmesini önleyen koşullar yaratmasıdır. Bitki örtüsü de filtre görevi görebilir, yeraltı sularına karışmadan önce yüzey sularındaki besleyici maddelerin bir kısmını emebilir. Besleyici maddelerle dolu olan Chesapeake Körfezi nin su havzasında, tarım alanları ile ormanlık bölgelerin içiçe geçtiği bölgelerde yeraltı sularındaki nitrat düzeyleri, diğer bölgelerden çok daha düşüktür. Öte yandan, bolca gübrelenen açık tarım arazilerinin altındaki yeraltı sularında nitrat düzeyinin yüksek çıkma ihtimali çok daha fazladır. Musluk Suyunda Zirai İlaçlar Zirai ilaçların amacı öldürmektir. 1940'lı yıllarda ilk sentetik tarım ilacının kullanılmaya başlamasından ancak seneler sonra, bu kimyasalların insanlar da dahil olmak üzere zarar vermesi planlanmayan canlıları da öldürdüğü anlaşılmıştır. Zirai ilaçların sağlık açısından tehlikelerinin kabul edilmeye başladığı 1960'lı yıllarda bile, tehlikenin, kimyasalların bitkiler ve hayvanlar için kullanılmasından kaynaklandığı düşünülüyordu, yeraltı sularına sızmasından değil. Zirai ilaçların çok küçük bir 10

11 bölümünün üst toprak tabakalarına erişeceği, kimyasallar toprak tabakasına erişse bile daha derine inmeden parçalanacağı düşünülüyordu. Sonuçta toprağın, içinden geçen suyu arıtan, doğal bir arıtıcı olduğu biliniyordu.bakteri veya küf türü doğal çevre kirleticiler gibi endüstriyel veya tarımsal kimyasalların da, su topraktan geçerken süzüleceği ve arıtılacağına inanılıyordu. Son 35 yılda güvenliğimiz konusunda yaptığımız bu varsayımın doğru olmadığını gördük. ABD, Batı Avrupa ve Güney Asya'da aşırı zirai ilaç kullanımı yüzünden yeraltı sularının kirlendiğini gösteren örnekler ortaya çıktı. Örneğin ABD'de 1990'lı yılların ortalarında örnek alınan kırsal bölgedeki kuyuların yaklaşık yüzde 60'ında, zirai ilaçlarda kullanılan kimyasal bileşikler bulundu. Tarımsal ilaçlar kent bahçelerinde ve golf sahalarında, istenmeyen bitkiler, ayrık otlarından kurtulmak, sivrisinek ve hastalık taşıyan böcekleri öldürmek amacıyla kullanıldığı için, kentlerin ve banliyölerin altındaki aküferler de zirai ilaçlarla doludur. Artık zirai ilaçların sadece aküferlere sızmakla kalmayıp, kimyasalın kullanımına son verilmiş olsa bile, yeraltı sularında kaldığını biliyoruz. Örneğin organoklorinden yapılan tarım ilacı DDT, otuz sene önce yasaklanmasına karşın hâlâ ABD'deki yeraltı sularında mevcuttur yılında yasaklanmadan önce meyve bahçelerinde ve bağlarda yoğun bir şekilde kullanılan ve toprak mantarını önleyen DBCP'ya (dibromokloropropan) California'daki San Joaquin vadisindeki su kaynaklarında hâlâ rastlanmaktadır yılları arasında USGS'nin örnek aldığı kuyunun en az üçte birinde, içme suyu standartlarına göre izin verilen maksimum dozun en az 10 katı düzeyinde DBCP'ye rastlanmıştır. Atlanta civarında termitleri kontrol etmek için kullanılan ve 1987 yılında yasaklanan bir organoklorin olan diedrin, 1990'lı yılların ortalarında yapılan testlerde kentteki su kuyularında bulunmuştur. Organoklorinlerin hâlâ yaygın bir biçimde kullanıldığı bölgelerde risk artmaya devam etmektedir. Merkezi Çevre Kirliliği Kontrol Heyeti, Doğu Hint eyaletleri Batı Bengal ve Bihar'da yarım yüzyıl boyunca kullanıldıktan sonra, yeraltı sularında DDT miktarlarının mg/lt kadar yüksek oranlarda çıktığını bulmuştur; bu oran kabul edilebilir miktardan binlerce kat daha yüksektir. Organoklorinler, vücuttaki doku ve yağlarda biriktiği ve besin zincirinde bir üst aşamaya geçildiğinde yoğunluk arttığı için özellikle tehlikelidirler. Son yıllarda, kimya şirketleri çok daha zehirli, ama çok daha kısa ömürlü olduğu için ekolojik açıdan daha az zararlı kabul edilen yüzlerce bileşik geliştirmiştir. Zirai ilaçların sürekliliği, kimyasalın yarı ömrüne, yani kimyasalın yarı kütlesinin toprakta ne sürede çözüldüğüne bakarak hesaplanır. Bilim adamları, zirai ilaçların yeraltı sularında toprakta olduğundan çok daha uzun süre kalabildiğini öğrendiler. Örneğin zararlı bitkilere karşı kullanılan bir tarım ilacı olan alachor un topraktaki yarım ömrü 20 gün, yeraltı suyundaki yarı ömrü ise yaklaşık 4 yıldır. Organoklorinlerin yerini alan zirai ilaçların büyük bir kısmının, insanlar ve doğal hayat için çok zehirli oldukları bilinmektedir. Örneğin böcek öldürücü ilaçlarda kullanılan organofosfat ve karbamat, nöro-toksin, yani sinir sistemine zarar veren zehirlerdir. Alachor, atrazine ve triazine de dahil olmak üzere yeraltı sularında görülen böcek öldürücülerin çoğunun, vücudunun üreme sistemini bozduğu veya kesintiye uğrattığına inanılmaktadır. Zirai ilaçların çoğunun kansere yol açtığı, 11

12 bağışıklık sistemini baskıladığı veya çocuklarda gelişim sürecini sekteye uğrattığı bilinmektedir. Tarım arazilerinin çoğunda değişik zararlılar, ayrık otları ve hastalığa yol açan organizmaları öldürmek için farklı toksinler kullanıldığı için, genellikle zirai ilaçlar değişik kimyasal bileşiklerinden oluşur. USGS, ABD'de araştırma yapılan arazilerin dörtte birinde, yeraltı sularında bir veya birden fazla zirai ilaç bulunduğunu bulmuştur (Bakınız Tablo 2-4). Washington ve Idaho eyaletlerinin altında yer alan orta Columbia Platosu aküferinde, su örneklerinin üçte ikisinde birden çok zirai ilaç izi bulunmuştur. Yeraltı suyunda zirai ilaca rastlanmadığı durumlarda da, tarımsal ilaç çözüldüğünde ortaya çıkan elemanlara veya bu kimyasalların bozulmuş türlerine rastlanmaktadır. USGS'de çalışan araştırmacılar yeraltı sularını incelediklerinde, zararlı bitkilere karşı kullanılan ilaçların elemanlarına, orijinal bileşikten daha sık rastladılar. Örneğin Iowa'da test edilen kuyuların sadece yüzde 1'inde 0.2 mikrogram/litrenin üstünde alachor bulunmasına karşın, kuyuların yarısından fazlasında ilacın elemanları mevcuttu. Bu bileşikler orijinal zirai ilaç kadar, çoğu zaman da ondan daha sürekli ve zehirli olabilirler. 1990'lı yılların ortalarında ABD'de yapılan bir araştırmaya göre kırsal bölgede örnek alınan kuyu sularının yüzde 60'ında zirai ilaçlar mevcuttu. Bilim adamları bu kimyasallar bir araya geldikleri zaman ne olacağından emin değiller. Kullanılan yüzlerce zirai ilaç için su kalitesi standartları yok. ABD Çevre Koruma Kurumu (EPA) bu bileşiklerin sadece 33 tanesi için içme suyu kalitesi standartları geliştirmiş durumda. Yeraltı sularına sızmakta olan sonsuz sayıda toksik bileşen için geliştirilmiş bir standart ise yok. Bu kimyasalların bir araya gelmesi sonucunda, etkisi artan veya sinerjik sürprizler yaşayacağımıza ilişkin işaretler de mevcut. Wisconsin Üniversitesi'nden araştırmacılar yeraltı sularında, ABD tarım arazilerinin altında sıkça bulunan bir bileşim olan aldicarb, atrazin ve azot bileşiklerinin etkisini araştırdıklarında, "yeraltı sularında çevre kirletici maddelerin tek başına bulunduğu durumlara kıyasla, bileşiklerin bir arada bulunması durumunda çok daha fazla biyolojik tepki oluştuğunu" buldular. Örneğin teker teker kimyasallara verilmeyen, ama bileşiklere verilen bir tepki, tiroid hormonu salgılarındaki oynamalardır. Bir başka araştırma, böcek ilacı spreyi kullananların çocuklarında böcek ilaçları bileşimlerinin fetüste anormalliğe rastlama ihtimalini yükselttiğini ortaya çıkartmıştır. Her ne kadar bu kimyasallar daha çok içme sularını etkiliyor olsa da, zirai ilaçlarla yüklü yeraltı sularının yüzeye pompalanıp, tekrar sulama amacıyla kullanılması sonucunda neler olabileceği sorusu da endişe yaratmaktadır. Sonuçlardan birinin ürün miktarının azalması olacağı açıktır yılında, Senato Teknolojik Değerlendirme Bürosu, sığ yeraltı sularında bulunan zirai ilaçların ürünlerin köklerini "budadığını" ve bitkinin büyüme hızını yavaşlattığını bildirmiştir. Zirai ilaçlar konusunda yapılan araştırmaların büyük bir bölümünün ılıman bölgelerde yapılmış olmasına karşın, bu kimyasallar tropik bölgelerde yer alan yeraltı suları için de ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Araştırmacılar Barbados'daki şeker kamışı plantasyonlarının altında o kadar yaygın bir atrazine kirlenmesi saptamışlardır ki, kimyasalın adanın mercan kireçtaşı aküferlerinde "adeta her yerde" olduğu sonucunu 12

13 Tablo 2-4 ABD'de Yeraltı Sularında Kirlenme, Seçilmiş Bazı Kimyasallar, 1990'lar Kimyasal Grubu Madde Yeraltı Sularının Test Edilen Kimyasal Maddelerin En Az Birini İçeren Yüzdesi Yeraltı Suyunda Bir Gruptan Bir veya Daha Çok Kimyasal (%) Nitrat 71 uygulanamaz 1 15 Zararlılara Karşı kullanılan Zirai İlaçlar Uçucu Organik Bileşikler 2 Tek Bir Kimyasal İçin Güvenli İçme Suyu Standartlarının Üstünde Olan Yerlerin Sayısı İstatistiki açıdan önemsiz 1 Genellikle nitratlara, zirai ilaç kalıntılarına rastlanan aküferlerde de rastlanmaktadır. 2 UOB'lerin küçük bir bölümü zararlılara karşı zirai ilaç olarak da kullanılmaktadır. 3 Örnekler sadece kentlerden alınmıştır. çıkarmışlardır. Barbados'ta yaşayan insanlar su gereksinimlerinin aşağı yukarı hepsini bu aküferden temin etmektedirler. Toprağın kumlu ve geçirgen olduğu Sri Lanka'nın kuzey batı sahilinde sebze bahçelerinin altındaki yeraltı sularında da yüksek karbofuran ve karbofenol düzeyleri saptanmıştır. Karbofuran toprağı ilaçlamak için kullanılan bir zirai ilaç, karbofenol ise bu kimyasalın daha uzun süre doğada kalan elemanlarından biridir. Her Yere Yayılan Uçucu Organik Bileşikler California'daki San Jose kenti, dünyanın yüksek teknoloji başkentidir. Arabayla kente girdiğinizde, bilgisayar endüstrisinin bal dök yala titizliğinin altında ne gibi pisliklerin gizli olduğunu hayal etmekte zorlanabilirsiniz. Silikon Vadisi, ABD'de kendisiyle aynı boyutlara sahip bir alana göre çok daha fazla sayıda Superfon temizleme sahası içermektedir. Vadideki çevre kirliğinin göstergesi ise duman saçan fabrika bacaları değil, çevre kirliliğine maruz kalmış olan aküferlerdir. Kirliliğin kaynağı mı? Elektronik firmalarının atıklarını, kullandığı kimyasalları ve klor içeren çözücüleri depolayan ve sızdıran binlerce yeraltı tankı. Sanayileşmiş ülkelerde çöplüklerde dolgu malzemesi olarak kullanılamayacak kadar zehirli atıklar, düzenli bir şekilde yeraltı tanklarına gömülmektedir. Tanklar eskidikçe de, kaçınılmaz olarak sızıntı başlamaktadır. Şubat 2000 tarihi itibariyle, ABD'deki yeraltı tanklarından sızıntı olduğu teyit edilmişti. Silikon Vadisi nde yerel yeraltı su havzası yetkilileri, teftiş ettikleri tankların yüzde 85'inde çatlak olduğunu saptamıştır. ABD'de her hangi bir benzin istasyonuna girdiğinizde büyük bir olasılıkla, yeraltı suları açısından ikinci yaygın tehlikenin üzerinde park etmiş olursunuz, petrolün depolandığı yeraltı tankları. Kimyasal çözücüleri depolayan tanklar gibi, bu tankların çoğu, yerlerine bundan yirmi-otuz yıl önce yerleştirilmiştir. Beklenen ömürlerinin üzerinde bir süre boyunca oldukları gibi bırakılan bu tankların çoğu iyice paslanmış ve içindeki kimyasalların düzenli bir şekilde yeraltına sızmasına olanak verir hale gelmişlerdir. ABD Çevre Koruma Kurumu (EPA) ABD'de tankın sızıntı yaptığını tahmin etmektedir yılında petrol devi Shell, İngiltere'deki

14 benzin istasyonunun üçte birinin su ve toprak kirliliğine neden olduğunu bildirmiştir. Tanklar yeraltında olduğu için, bu tankları tamir etmek veya çıkartmak çok pahalıya mal olmaktadır. Bazı durumlarda sızıntı yıllarca devam etmektedir. Petrol ve petrol ile bağlantılı kimyasalların, yani benzin, toulene, ve karbon monoksit emisyonlarını azaltmak için benzine eklenen bir oksijen karışımı olan MTBE gibi katkı maddeleri, ABD'deki yeraltı sularında en sık rastlanan çevre kirletici maddelerdir. Hem petrokimyasallar hem de klorlu çözücüler uçucu organik bileşikler (UOB) olarak bilinen sentetik kimyasallardır; bu kimyasallar, kimyasal ve fiziksel özellikleri nedeniyle hava ve su arasında serbestçe hareket edebilmektedir. Kentler ve sanayi bölgelerin altındaki su havzalarında sık sık uçucu organik bileşiklere (UOB) rastlanmaktadır yılları arasında, kentlerin yakınındaki kuyulardan alınan örneklerin yaklaşık yarısında UOB görülmüştür. Bu bölgelerde yaşayan 35 ilâ 50 milyon insanın kullandığı içme suyunda, bu kimyasallar değişik oranlarda mevcuttur. Kimyasal çözücüler bir çok açıdan, yeraltı suyunu kirletmek için mükemmel adaylardır. İdeal aday olmalarının nedeni, üretimlerinin ve kullanımlarının yaygın olmasıdır yılında tondan az olan sentetik organik bileşik üretimi, 1995 yılında 150 milyon tona çıkmıştır; artık bu bileşiklere boyalarda, yapıştırıcı maddelerde, gazda, plastikte ve günlük hayatta kullandığımız yüzlerce üründe rastlanmaktadır. Bu bileşikler elektronik, uçak ve uzay sanayinde temizlik ve yağdan arındırma işlemleri için kullanılmaktadır. Fotoğraf basımı ve kuru temizleme işlemleri yapan küçük işletmeler de bu bileşikleri kullanmaktadır. Çevre kirliliğinin ikinci nedeni, klorlu çözücülerin kimyasal ve fiziksel özellikleridir. Bu bileşikler toprağa yapışmamaktadır; bunun anlamı yeraltına doğru yolculuğunda, toprağın kimyasalı aşağı yukarı hiç emmediğidir. Çözücülerin çoğu sudan daha yoğun olduğu için, aküferin dibine batacaktır. Çözülmedikleri için de orada uzun bir süre boyunca kalacak, yavaşça çözülecek ve Weldon Spring örneğinde olduğu gibi aküferin diğer bölümlerine sızacaktır. UOB küçük dozlarda tüketildiğinde bile insan ve hayvan sağlığı açısından ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Benzin gibi petrokimyasallar çok düşük düzeylerde olsalar bile kansere yol açabilmektedirler. Klorlu çözücülere maruz kalan kadınların, düşük yapma olasılıkları iki ilâ dört kat artmaktadır. Bu bileşiklerin böbrek ve karaciğer tahribatı ve çocuklukta görülen kanser türleriyle ilişkili olduğu bilinmektedir. 1970'lı yıllarda Massachusetts'in Woburn kasabasında yaşananlar buna örnektir. Woburn kasabasında görülen çocuk lösemisi vakalarının, kentin kuyu sularında görülen klorlu çözücü, yani yüksek perkloroetilen (PERC) ve trikloretilen düzeyleriyle bağlantılı olduğu belirlenmiştir. Çevre kirliliğinin, insanların atıklardan kurtulmayı öğrendikleri yerlerde daha yoğun olması ise ironik bir durumdur. Atıkları kokusu duyulmayacak ve görülmeyecek bir yere koymak alışkanlığı o kadar başarılı olmuştur ki, dünyanın hiç bir şeyin yok olmayacağı kapalı bir ekolojik sistem olduğu gerçeğini unutmak kolaylaşmıştır. Çöp ve diğer atıkları gizlemek için kullanılan teknikler, yani çöp sahaları ve lağımlar, yeraltı sularındaki kimyasal kirlenmenin temel araçlarından biri haline gelmiştir. ABD'de işletmeler lağım şebekesine her sene yaklaşık 2 milyon kilogram kimyasal dökmektedir, bu kimyasallar 1.3 milyon kişinin içme suyunu kirletmektedir. 14

15 Gelişmekte olan dünyanın bir çok bölgesinde fabrikalar hâlâ sıvı atıklarını toprağa dökmekte ve atıkların gözden kaybolmasını beklemektedir. İçme suyundaki arsenik milyon Bangladeşli nin yani ülke nüfusunun yarısından çoğunun sağlığını tehdit edebilecek hale gelmiştir. Bu bileşiklerin "uçuculuğu", onlardan kurtulmanın kolay olduğu yönünde kısmen aldatıcı bir izlenim gelişmesine yol açmıştır. Woburn'da olduğu gibi toprağa döküldüklerinde tamamen kaybolmakta, buharlaşıp atmosfere karıştıkları hissini vermektedirler. Ancak bileşiklerin bir kısmı yeraltına sızmakta ve yeraltı sularına karışmaktadır. Korunan çöp sahalarında bile, uçucu organik bileşikler önemli bir yeraltı su kirliliği kaynağı olabilmektedir. Örneğin EPA, Maine'deki çöp sahalarının dörtte birinin, yeraltı sularını kirlettiğini gözlemlemiştir. Kimi zaman da atıklar doğrudan aküferlere yöneltilmektedir. ABD'deki en tehlikeli sıvı atıkların yüzde 60'ı, yani 34 milyar litre çözücü, ağır metal ve radyoaktif madde, ülke sathında açılan binlerce "delme kuyu" aracılığıyla derin yeraltı sularına akıtılmaktadır. Zehirli sıvıların en derin içme suyu kaynağından daha derine gömülmesinin şart koşulmasına karşın, bu atıklar Florida, Teksas, Ohio ve Oklahoma'nın bazı bölümlerinde su talebini karşılamak için kullanılan aküferlere sızmıştır. Hindistan'da endüstrileşmiş beş eyalette (Gujarat, Haryana, Pencap, Andra Pradeş ve Karnataka) yapılan bir araştırma, bir çok fabrikanın atıklarını yasa dışı bir şekilde sulama ve içme suyu temin etmek için kullanılan kuyulara zerkettiğini ortaya çıkarmıştır. Tarım ilaçları gibi, UOB'ler de genellikle bileşikler halinde bulunmaktadır. ABD'de kent yakınlarında örnek alınan kuyuların yüzde 29'unda birden fazla UOB bulunmuştur; yeraltı sularında toplam 46 UOB bileşiği saptanmıştır. Araştırmayı yöneten ekibin başı olan bilim adamı Paul Squillace, "sağlık kriterlerinin çoğu tek bir kirletici maddeye maruz kalmaya dayandığı için, bu bileşiklere maruz kalmanın sonuçlarını bilmiyoruz" demektedir. Diğer sanayileşmiş ülkelerin yeraltı sularında da UOB'lere rastlanmıştır. Hollanda'da yapılan bir araştırmada, içme suyu olarak kullanılan yeraltı sularının yüzde 28'inde kuru temizlemede yaygın olarak kullanılan bir kimyasal olan PERC'in l0 mg/lt düzeyinin üstünde bulunduğu ortaya çıkmıştır yılında yapılan bir araştırmada, İngiltere'de içme suyu için kullanılan yeraltı sularının yarıdan fazlasında klorlu çözücüler bulunmuştur. Japonya'nın 15 kentinde yapılan bir araştırmada yeraltı su depolarının yüzde 30'unun değişik oranlarda klorlu çözücü içerdiği görülmüştür; ancak su kaynaklarının sadece yüzde 3'ünde belirlenen sınırların üstünde kimyasal madde bulunmuştur. Kirlenmenin kaynağı elektronik şirketlerinin sızıntı yapan atık depolarıdır. Doğu Asya'da hızla sanayileşen ülkelerden çok az veri elde edilmiştir; ama bu bölgede UOB kullanımı hızla artmaktadır yılları arasında Asya - Pasifik bölgesinde (Japonya hariç) üretim sürecinde klorlu çözücülerin kullanıldığı yarı-iletken çip üretiminin üç katına çıkması beklenmektedir. En büyük şok, son yirmi-otuz yılda kimyasal kullanımı ve atık miktarının tırmandığı yerlerde yaşanacaktır; ama bu bölgelerde yeraltı sularını korumak için en temel önlemler bile alınmamıştır. Örneğin Hindistan'da Merkezi Çevre Kirliliği Kontrol Kurulu 22 ana sanayi bölgesini incelemiş ve her bölgede yeraltı sularının içilemez 15

16 durumda olduğunu bulmuştur. Bu bulgular konusunda görüşü sorulduğunda Kurul Başkanı D.K. Biswas, "sonuçlar korkutucu, ama gelecekte daha büyük şokların bizi beklediğine inanıyorum" yorumunu yapmıştır. Doğal Kirleticilerden Gelen Tehdit 1990'lı yılların başında, Hindistan'ın Bangladeş sınırındaki batı Bengal'de yaşayan köylüler, derilerinde bir türlü iyileşmeyen yaralardan şikayet etmeye başladılar. Kalküta'nın Jadavpur Üniversitesi'nden bir araştırmacı, Dipanker Chakraborti, derideki lezyonların, kronik arsenik zehirlenmesinin belirtisi olduğunu hemen farketti. Daha ileriki aşamalarında hastalık kangrene, deri kanserine, iç organlarda ölümcül tahribata ve son olarak da ölüme yol açabiliyordu. Teşhisi izleyen aylarda Chakraborti, Bangladeş'te de benzer belirtiler gösteren hastaların hastanelere akın ettiğini öğrendi yılında bölgenin daha önce görülmemiş boyutlarda bir krizin eşiğinde olduğu ortaya çıkmıştı; zehirli suların kaynağı Bangladeş nüfusunun yüzde 95'inin içme suyunu temin ettiği sığ kuyulardı. Uzmanlar bugün, içme suyunda bulunan arseniğin, ülke nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan milyon Bangladeşlinin sağlığını tehdit ettiğini tahmin ediyorlar. Hindistan'da batı Bengal'de yaşayan 6 ilâ 30 milyon insan da tehlike altında. Bölgede halihazırda 1 milyon kuyu, ağır metallerle kirlenmiş olabilir; kirlilik düzeyleri ise Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) tavsiye ettiği standart olan 0.01 mg/litrenin 5 ilâ 100 katına ulaşıyor. Bangladeş'teki yerel yetkililer, arsenik zehirlenmesinin en az 7,000 kişinin ölümüne sebep olduğunu söylüyorlar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bir kaç sene içinde güney Bangladeş'te gerçekleşecek 10 ölümden birinin, arseniğe bağlı kanserlerden kaynaklanacağını tahmin ediyorlar. Peki arsenik yeraltı sularına nasıl karıştı? 1970'li yılların başına kadar Bangladeş'te, içme suyunun büyük bir kısmı göller ve nehirlerden temin ediliyordu. Suyla yayılan hastalıkların getirdiği risklerden endişe duyan uluslararası yardım kuruluşları, nehir yerine yeraltı sularını kullanmayı hedefleyen bir kuyu açma programı başlattılar. Ganj Nehri nin aküferlerinin, doğal arsenik açısından zengin olduğundan bihaber olan yardım kuruluşları, sığ kuyuları kazmadan önce toprağı test etmediler. Bilim adamları hâlâ hangi kimyasal reaksiyon sonucunda arseniğin bağlı bulunduğu mineral matriksten salındığını tartışıyorlar. Ne yazık ki, kronik arsenik zehirlenmesinin etkisi 15 yıl gibi uzun bir sürede ortaya çıktığı için, iyice vahim bir hale gelene kadar bu salgının farkında varılmadı. Tuz da genellikle insan faaliyetleri sonucunda yeraltı sularına karışan doğal çevre kirleticilerinden biridir. Normal şartlar altında, kıyı bölgelerindeki aküferlerin suyu denize boşalır. Ama aküferlerden çok fazla su pompalandığında, süreç tersine döner; deniz suyu içeri girer ve yeraltı sularına karışır. Yüksek tuz oranı yüzünden, yüzde 2 deniz suyu karışması bile tatlı suyu, içmek ve sulamak için kullanılamaz hale getirebilir. Bir kere tuzlu hale geldikten sonra, tatlı su aküferi çok uzun süre kirlenmiş durumda kalabilir. Tuzdan arındırma işlemi çok pahalı olduğu için tuzlanan aküferler genellikle terkedilir. Tayland'ın Bangkok kentinde, Hindistan'ın Gujarat eyaletinde ve Madras kentinde yaşanan tam olarak bu durumdur. Aşırı kullanım yüzünden yeraltı su seviyesinin 50 ilâ 80 metre düştüğü Manila kentinde, deniz suyu kentin altında uzanan Guadalupe aküferinin 5 km içine girmiştir. 16

17 Aynı şekilde Jakarta'nın altında, ABD'de Florida eyaletinin bazı bölgelerinde, Çin'de ve Türkiye kıyılarının bazı yerlerinde deniz suyu, tatlı su aküferlerine kilometrelerce girmiştir. Su ihtiyaçlarını karşılamak için aküferlere bağımlı olan Kıbrıs ve Maldiv gibi adalarda da deniz suyunun tatlı suya karışması ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Asya'nın kimi bölgelerinde milyonların sağlığını tehdit eden doğal çevre kirleticilerden biri de florittir. Kuzeybatı Hindistan'ın kurak bölgelerinde, kuzey Çin'in, Tayland'ın bazı bölgelerinde, Sri Lanka'daki bazı aküferler zengin florit yataklarıdır. Florit, kemik ve diş sağlığı için gerekli bir maddedir, ama aşırı miktarda tüketildiğinde sırt ve boyun sakatlanmalarına ve bir dizi diş problemine yol açabilir. WHO, Kuzey Çin'deki 70 milyon kişi ve kuzeybatı Hindistan'daki 30 milyon kişinin içme suyunda aşırı miktarda florit bulunduğunu tahmin etmektedir. Yol Değiştirmek Ayrıntıları ile tanımladığımız aküfer kirliliği örnekleri, birbirinden bağımsız vakalar gibi görülebilir. Kuzey Çin'deki kuyularda nitrat sorunları, İngiltere'deki bir grup kuyuda ise çözücüler bulunmaktadır. Her örnekte sorunun yerel olduğu ve kolayca kontrol altına alınabileceği düşünülebilir. Ama bu örnekleri bir araya getirdiğinizde, resmin bütünü ortaya çıkmaya başlar. Dünyanın en yoğun nüfusa sahip ve en hızla büyüyen bölgelerinin bazıları, istemeden de olsa, tam anlamıyla kendi sularını zehirlemekte ve hayati önem taşıyan tatlı su kaynaklarını kullanılamaz hale getirmektedir. Belki de en kaygı verici gelişme, yeraltı sularının sadece sınırlı bir biçimde izlenebilmesine ve test edilebilmesine karşın, gördüğümüz tahribatın bu boyutlara ulaşıyor olmasıdır. Yüksek düzeyde kimyasal tüketimimiz ve atık üretimimiz düşünülürse, etkinin zaman içinde ortaya çıkması yüzünden, gelecek daha tatsız sürprizlerle dolu olabilir. Bir çok örnekte yeraltı sularının kirlenmesine tepki, son aşamada çözüm sağlamak olmuştur; su dağıtım şebekelerine filtre takılmış veya yeraltı su havzalarının kullanımından tümüyle vazgeçilmiştir. Dünyadaki bir çok şehir, yeraltı suları kullanılmaz hale geldiği için alternatif su kaynakları aramak zorunda kalmıştır (Bakınız Tablo 2-5). Son yıllarda California'daki Santa Monica'daki kuyuların yarısı, MTBE düzeylerinin tehlikeli boyutlara çıkması yüzünden kapatılmıştır. Alternatif kaynakların kolayca bulunamadığı yerlerde, içme suyunu güvenli hale getirmek için su dağıtım şebekelerine karmaşık filtreleme sistemleri kurulmuştur. Çevre kirliliğinin çok yoğun olduğu bölgelerde, yüzlerce farklı filtre kullanılması gerekebilir. Bir tahmine göre, ABD'nin ortabatı eyaletlerindeki su şebekeleri suyu tek bir kimyasaldan, atrazinden arındırmak için her sene fazladan 400 milyon dolar harcamaktadır; atrazin ABD yeraltı sularında sık sık görülen bir zirai ilaçtır. Kimyasallar ayrı ayrı değil de, ne sonuçlara yol açacağı bilinmeyen bileşikler halinde bulunduğunda, güvenli içme suyu sağlamak daha da pahalı bir işlem haline gelebilir. Mühendisler ne kadar zor olsa da kirlenen aküferleri "temizlemeye" çalışmışlardır; en popüler teknik "pompalama ve temizle"dir. ABD'de çevre kirliliğinin çok yoğun olduğu alanların dörtte üçünde, temizleme için bu teknoloji kullanılmaktadır. Yeraltı suları aküferin dışına çıkarılmakta, çevreyi kirleten maddeler dışarı atılmakta veya yüzeyde kimyasal işlemlere tabii tutulmakta, daha sonra sular tekrar aküfere pompalanmaktadır. Bu teknoloji, onlarca yıl boyunca işlem yapıldığı takdirde yeraltı su havzalarındaki kirliliğinin seyreleceği varsayımına dayanmaktadır. ABD Ulusal 17

18 Araştırma Konseyi'nde görevli bir bilim adamı bir aküferi temizlemek için gerekli su miktarını "hayal edilemeyecek kadar çok" olarak tanımlamaktadır. Bilim adamları ayrıca tahmin edilen temizleme süresinin "basit hesaplara göre bir kaç yıldan, onlarca, yüzlerce, hatta binlerce yıla kadar değiştiğini" de eklemektedirler. Ulusal Araştırma Konseyi ABD'de çevre kirliliğinin çok yoğun olması yüzünden, yeraltı sularının kirlendiği alanı temizlemenin önümüzdeki 30 yıl içinde 1 trilyon dolara mal olacağını tahmin etmektedir yılında Süperfon yasası geçtiğinden beri şimdiye kadar bu alanların sadece 4.000'ininde temizleme işlemlerine başlanmıştır. Uzmanlar bir çok vakada, tam bir temizliğin imkansız olduğu konusunda hemfikirdir. Bunun nedeni kısmen aküferlerin devasa boyutları, kısmen de yeraltında bulunan sentetik kimyasalların kalıcı özellikleridir. Washington eyaletinin Orta Columbia Platosu Aküferine sızan radyoaktif maddelerin yarı ömrü senedir. Tablo 2-5 Kimyasal Kirlenme Yüzünden Terkedilen Aküferlere Bazı Örnekler Bölge Kimyasal Yorum Bangkok, Tayland Tuz Yeraltı sularının aşırı miktarda pompalanması deniz suyunun aküfere dolmasına yol açmıştır. Klorid düzeyi 60 kat artmış, kuyuların büyük bir bölümü terk edilmiştir. Santa Monica, California, ABD MBTE, gaz katkı maddesi Petrol sızıntısı MBTE düzeylerinin izin verilen düzeyin 30 katına çıkmasına yol açmıştır. Kente su sağlayan kuyuların yarısından fazlası Shenyang, Çin Nitrat, amonyak, petrol, fenol ve diğer endüstriyel çevre kirleticiler kapatılmıştır. Aşırı pompalama ve çevre kirliliği yetkililerin yeraltı su kaynakları yerine daha pahalı olan yüzey su kaynaklarından yararlanmasına yol açmıştır yılından bu yana yüzmilyarlarca litre radyoaktif atık, ABD Enerji Bakanlığı'nın Hanford Nükleer Koruma Alanında, aküferlere ve toprağa gömülmüştür. Bu tür uzun ömürlü atıklar, Washington'da olduğu gibi aküferlere sızdığında, temizleme seçeneği bile yoktur. Bir çok yerde farklı kurumlar ve sanayi kuruluşları her sızıntı, her kimyasal ile teker teker uğraşarak çevre kirliliğini önlemeye çalışmış; ama sonuçta herkes bireysel çözümlerin bir araya gelip fark yaratmadığını görmüşlerdir. Sızıntı miktarını azaltmak için çöp sahaları sıraya sokulduğunda, yakındaki çiftliklerden gelen, tonlarca zirai ilaç aküferlere akıyor olabilir. Yeraltı gaz tanklarındaki delikler tamir edilirken, madenlerden gelen asitler yeraltına sızıyor olabilir. Gerçekleşen hasarı kontrol altına almanın, toplumları ve ekosistemleri kirliliğin etkilerinden korumanın gerekli olduğu açıktır. Ama şu andaki bilgilerimize göre, aküferlere verilen zarar aşağı yukarı geri dönülemez olduğundan, bunu yapmak yeraltı sularındaki kirliliğin ortaya çıkmasına kadar yıllar sürebilir. Kimyasallar etkileşim halinde ve genellikle beklenmedik etkiler yaratabilirler. Yamalı bohça misali çözümlerin etkili olmayacağı da aynı derecede açıktır. (Bakınız Tablo 2-6).Çevre kirliliğinin bir kere suya karıştıktan sonra halk sağlığına, çevreye ve ekonomiye ne kadar çok zarar verebileceği düşünülürse, 18

19 üzerinde durulması gereken noktanın, zehirli maddeleri ayıklamak değil, daha baştan onları kullanmamak olduğu anlaşılır. Uluslararası Hidrologlar Birliği'nin başkanı olan Andrew Skinner'in ifadesiyle, "önlem en gerçekçi ve doğru stratejidir." Bunu yapmak için tek tek fabrikalara, benzin istasyonlarına, mısır tarlalarına, kuru temizleme tesislerine bakmak yetmez. Aynı zamanda bu işletmelerin bir parçası olduğu toplumsal, endüstriyel ve tarımsal sistemlere de göz atılması gerekir. Ekolojik açıdan savunulamayacak durumda olan bu sistemler, dünya sularının zehirlenmesinin nedenidir. Örneğin, dünyaya hakim olan ve yüksek verim peşinde koşan tarım sistemi, toprağı ve dolayısıyla yerin altındaki suyu da tarımsal kimyasallara boğmaktadır. Otomobilin hakim olduğu, coğrafi olarak genişleyen kent sistemi toprakları ve aküferleri, petrokimyasallar, ağır metaller ve lağım sularına boğmaktadır. Soruna yeterli çözüm bulunması için her sistemin dikkatli ve ince bir değerlendirmeden geçmesi şarttır. Belki de en önemli kazanım, tarımı yeniden yönlendirmekten geçecektir. Bu sayede tarım kimyasallara daha az bağımlı bir hale gelecektir. Avrupa, ABD, Çin ve Hindistan'ın bir çok bölgesinde tarımsal atıklar yeraltı su havzalarındaki kirlenmenin başlıca nedenidir. Çevre kirliliğini, bu parça parça çözümlerle kontrol etmek mümkün değildir. Çevre kirliliğinin etkisini azaltmak için tarımsal atıkları ciddi bir biçimde azaltan uygulamalara geçmek, daha da iyisi, daha az zirai ilaç ve gübreye ihtiyaç duyan tarımsal uygulamalar geliştirmek gereklidir. Tarım yöntemlerimizde kökten değişiklikler bile yapmadan, kimyasal kullanımında verimliliği arttırmanın bir çok yolu mevcuttur. Tarımda kullanılan zirai ilaçların ortalama yüzde 85-90'ı hedeflenen organizmaya hiç bir zaman ulaşmamakta, aksine çevreye yayılmaktadır. Örneğin Brezilya'da, köylüler meyve bahçelerini her hafta hektar başına litre tarımsal ilaç ile ilaçlamaktadırlar. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) uzmanları bu kimyasalların onda birinin uygulanabileceğini ve yine de etkili olabileceğini belirtmektedirler. Hollanda'da 550 çiftçi, girdi oranlarını yüzde 30 ilâ 50 oranında azaltmış, tarım tekniklerini inceleyerek ve değiştirerek, zararlılara karşı zirai ilaç kullanımını tümüyle terk etmişlerdir. Kullandıkları teknikler arasında, daha ne kadar besleyici maddeye ihtiyaç duyulduğunu anlamak için toprağın üretkenliğini test etmek ve değişik ürünler ekmek gibi yöntemler mevcuttur. Daha az girdi kullanmalarına rağmen, hasat miktarında azalma olmadığı için kâr marjları yükselmiştir. Bu arada çiftlikler çevreyi çok daha az kirletmektedir, drenaj sularındaki azot ve fosfat düzeyleri yüzde 40 ilâ 80 düşmüştür. Her ne kadar verimliliğin artması önemli bir gelişme olsa da, kimyasal kullanmadan toprak üretkenliğini arttırmak ve zirai zararlıları kontrol altında tutmak için çevreye zarar vermeyen yöntemler de vardır. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bu yolu izleyen çiftliklerin yüksek ürün düzeylerini koruyabildiklerini göstermektedir. Pennsylvania'daki Rodale Enstitüsü nün yaptığı on yıllık bir araştırmada, suni gübre ve zirai ilaçlar kullanmayan doğal gübre ve sebzeye dayalı ürün sistemleri ile yoğun tarım uygulaması karşılaştırılmıştır. Araştırmacılar geleneksel tarım uygulamaları kullanıldığında, topraktaki organik madde ve azotun yoğun tarıma kıyasla çok daha iyi korunduğunu ve çevreye çok daha az nitrat salındığını görmüşlerdir. Üç hasat sisteminin, on sene içinde Amerikan mısırı ve soya fasulyesi üretimleri arasındaki fark ise yüzde 1'den az olmuştur. 19

20 Tablo 2-6 Yeraltı Su Havzalarındaki Kirliliğe Tepkileri Değerlendirirken Strateji Nihai ürüne yönelik çözümler "Pompalama ve temizleme" yöntemini ve diğer teknikleri kullanarak aküferleri temizlemek Kimyasal kullanımını ve hassas durumdaki aküferlerin üstüne ve aküferlerde atık depolanmasını sınırlamak Kapalı devre tarım, kent ve endüstri sistemleri kurarak çevreyi kirleten sistemleri değiştirmek Değerlendirme Yeraltı suyu tek içme suyu kaynağı ise bu yöntemi uygulamak şarttır. Ancak yöntemi pahalıdır ve insanları birden çok kimyasalın etkileşimine karşı korumaz, aküferlerdeki kirliliği önleyemez. Çok pahalıdır; su kalitesinin ciddi bir biçimde gelişmesi onyıllar ve hatta yüzyıllar sürebilir. Teknik açıdan bir aküferi tümüyle temizlemek imkansızdır. Aküferlerin kirlenmesini önleyemez. Çevre kirliliğini en hassas durumdaki aküferlerden uzaklara yönlendirse de, çevreyi kirleten maddelerin çevreye girmesini önleyemez. Bütün sistemdeki çevre kirliliğini azaltır; aküferler ve diğer ekolojik sistemler üzerindeki yükü azaltır. Charles Darwin 150 yıl önce yazdığı Türlerin Kökeni adlı eserinde, daha farklı hububat türlerini barındıran buğday tarlalarının, tek bir tür barındıran buğday tarlalarına göre daha verimli olduğu gözleminde bulunmuştu. Bunun nedeni karışık türlerin patojenleri ve dolayısıyla da salgın hastalıkları kontrol altında tutmasıdır. Köylüler, tarlalarını hastalıklara karşı korumak için yüzyıllardır "çok türlü üretim" biçimini uygulamaktadırlar. Çin'de Yunnan Eyaleti'ndeki köylüler kısa bir süre önce Darwin'in gözlemlerini teyit etmişlerdir. Köylüler 1998 yılına kadar, iki melez pirinç türüne dayanan mono-kültür tarımı yapmakta ve sürekli olarak pirince dadanan bir tür mantara karşı savaş vermekteydiler. Aynı arazilerde farklı pirinç türleri yetiştirerek, pirinç üretimlerini iki katına çıkarmayı ve aynı zamanda mantara karşı kimyasal kullanımından tümüyle kurtulmayı başardılar. Tarım yöntemlerinde kökten değişiklikler yapmadan da, kimyasal kullanımının verimliliğini arttırmanın yolları mevcuttur yılından bu yana Endonezya köylüleri, Entegre Zararlı Yönetimi (EZY) olarak bilinen ekolojik zararlı kontrolü yöntemlerini uyguluyorlar. Kullanılan stratejiler arasında, farklı türler ekmenin yanısıra, zararlının doğal düşmanlarından yararlanmak ve ürünlerin arasına zararlıların nefret ettiği bitkileri ekmek gibi yöntemler var. Endonezya'nın ülke çapında uyguladığı programın ilk dört yılında, pirinç tarlalarında zirai ilaç kullanımı yarıya indi ve üretim yüzde 15 arttı. Benzer programlar yedi farklı Asya ülkesinde de zirai ilaç kullanımını yarıya düşürdü ve üretim miktarının ortalama yüzde 10 artmasını sağladı. EZY uygulaması, Kenya, Küba, Peru ve ABD'nin Iowa eyaleti gibi dünyanın farklı yerlerinde kökleşmeye başladı. Tarımın kimyasallara olan aşırı bağımlılığını dizginlemek için, sadece köylülerin değil, siyasi karar mekanizmalarında belirliyici rol oynayanların ve özel sektörün de yaratıcı çözümler bulması sağlanmalıdır. Endonezya, başarısını büyük ölçüde izlenen politikalarda yapılan değişikliklere borçludur. Pirinç ekilen arazilerde 57 tarım ilacının kullanılması yasaklanmış, zirai ilaçlara sübvansiyon uygulaması terk edildiği için devlet 120 milyon dolar kâr etmiştir. Danimarka, İsveç, Finlandiya ve Norveç'in de dahil olduğu bir çok Avrupa ülkesi, çiftçileri daha az zirai ilaç kullanımına teşvik etmek için tarım ilaçlarını vergilendirmeye başlamıştır. İsveç'in bir kilo aktif madde 20

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com. Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com. Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ Sulama? Çevre? SULAMA VE ÇEVRE Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ SULAMA: Bitkinin gereksinimi olan ancak doğal yağışlarla karşılanamayan suyun toprağa yapay yollarla verilmesidir ÇEVRE: En kısa tanımıyla

Detaylı

1. DOĞAL ÜZERİNDEKİ ETKİLER. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com

1. DOĞAL ÜZERİNDEKİ ETKİLER. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com SULAMANIN ÇEVRESEL ETKİLERİ SULAMANIN ÇEVRESEL ETKİLERİ Doğal Kaynaklar Üzerindeki Etkiler Biyolojik ve Ekolojik Kaynaklar Üzerindeki Etkiler Sosyoekonomik Etkiler Sağlık Etkileri 1. DOĞAL KAYNAKLAR ÜZERİNDEKİ

Detaylı

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ Atmosfer de bulunan su buharı başlangıç kabul edilirse buharın yoğunlaşarak yağışa dönüşmesi ve yer yüzüne ulaşıp çeşitli aşamalardan geçtik ten sonra tekrar atmosfere buhar

Detaylı

Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya

Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya zorlamıştır. Mevcut Dünya topraklarından daha çok verim elde

Detaylı

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, GELECEĞİN SORUNLARI SU Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, ekonomik kalkınma, enerji üretimi,

Detaylı

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik TARIM VE EKONOMİ Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlıdır. Bazı ülkelerde tarım tekniği

Detaylı

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atol, hayatlarını sıcak denizlerde devam ettiren ve mercan ismi verilen deniz hayvanları iskeletlerinin artıklarının yığılması sonucu meydana gelen birikim şekilleridir.

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre Çevre Yüzyılı Çevre; canlıların yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Hava, su ve toprak bu çevrenin fizikî unsurlarını; insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise, biyolojik unsurlarını

Detaylı

Yeraltısuları. nedenleri ile tercih edilmektedir.

Yeraltısuları. nedenleri ile tercih edilmektedir. DERS 2 Yeraltısuları Türkiye'de yeraltısularından yararlanma 1950den sonra hızla artmış, geniş ovaların sulanmasında, yerleşim merkezlerinin su gereksinimlerinin karşılanmasında kullanılmıştır. Yeraltısuları,

Detaylı

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI HATUN ÖZTÜRK 20338647 Küresel Isınma Küresel ısınma, dünya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen artış için kullanılan bir terimdir. Fosil yakıtların

Detaylı

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

Biyosistem Mühendisliğine Giriş Biyosistem Mühendisliğine Giriş TARIM Nedir? Yeryüzünde insan yaşamının sürdürülmesi ve iyileştirilmesi için gerekli olan gıda, lif, biyoyakıt, ilaç vb. diğer ürünlerin sağlanması için hayvanlar, bitkiler,

Detaylı

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU Temmuz 2014 OZON NEDİR Ozon (O 3 ) üç tane oksijen atomunun birleşmesi ile oluşmaktadır. Ozon, atmosferde

Detaylı

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ ÇEVRE NEDİR? İçinde bulunduğumuz canlı, cansız tüm varlıkların birbirleri ile ilişkilerini içine alan ortam. Çevrenin doğal yapısını ve bileşiminin bozulmasını,

Detaylı

Ekosistem ve Özellikleri

Ekosistem ve Özellikleri Ekosistem ve Özellikleri Öğr. Gör. Özgür ZEYDAN http://cevre.beun.edu.tr/zeydan/ Ekosistem Belirli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle sürekli etkileşim halindeki canlılar (biyotik faktörler) ve cansız

Detaylı

Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3

Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3 Dünyadaki toplam su miktarı 1,4 milyar km3 tür. Bu suyun % 97'si denizlerde ve okyanuslardaki tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye kalan yalnızca % 2'si tatlı su kaynağı olup çeşitli amaçlar için kullanılabilir

Detaylı

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK ÇEVRE KORUMA ÇEVRE Öğr.Gör.Halil YAMAK 1 Çevre Kirlenmesi İnsanoğlu, dünyada 1,5 milyon yıl önce yaşamaya başlamıştır. Oysa yer küre 5,5 milyar yaşındadır. Son 15 yıl içinde insanoğlu, doğayı büyük ölçüde

Detaylı

KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI. Dr. Tuğba Ağaçayak

KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI. Dr. Tuğba Ağaçayak KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI Dr. Tuğba Ağaçayak İÇERİK Türkiye Ortalama Sıcaklık, Yağış Değerleri İklim Değişikliği ve Su Sorunları Kentler ve İklim Değişikliği Türkiye de Su Kaynakları

Detaylı

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? Canlıların hareket etme, büyüme ve yaşamlarını sürdürebilmeleri

Detaylı

I.6. METEOROLOJİ VE HAVA KİRLİLİĞİ

I.6. METEOROLOJİ VE HAVA KİRLİLİĞİ I.6. METEOROLOJİ VE HAVA KİRLİLİĞİ Meteorolojik şartlar, hava kirliliğinin sadece can sıkıcı bir durum veya insan sağlığı için ciddi bir tehdit olduğunu belirler. Fotokimyasal dumanın negatif etkileri

Detaylı

TOPRAK. Bitki ve Toprak İlişkisi ÇAKÜ Orman Fak. Havza Yönetimi ABD. 1

TOPRAK. Bitki ve Toprak İlişkisi ÇAKÜ Orman Fak. Havza Yönetimi ABD. 1 TOPRAK TOPRAK Toprak arz yüzeyini ince bir tabaka halinde kaplayan, Kayaların ve organik maddelerin türlü ayrışma ürünlerinin karışımından meydana gelen, İçerisinde ve üzerinde geniş bir canlılar alemini

Detaylı

Gübre Kullanımının Etkisi

Gübre Kullanımının Etkisi 1 Gübre Kullanımının Etkisi Tarımsal üretimi artırmanın en kolay yollarından biri gübre Dünyada gübre kullanımı sürekli artıyor. En çok tüketilen azotlu ve fosforlu gübreler Kirlilik açısından ahır gübresi

Detaylı

Hidrasyon ve Sağlık Paneli. Moderatör : Prof Dr Ferit Saraçoğlu, YİSAV

Hidrasyon ve Sağlık Paneli. Moderatör : Prof Dr Ferit Saraçoğlu, YİSAV Hidrasyon ve Sağlık Paneli Moderatör : Prof Dr Ferit Saraçoğlu, YİSAV Neden Hidrasyon Paneli Konuldu? SU : Unuttuğumuz çok önemli bir besin Su hayati öneme sahip 6 besinden birisidir Karbonhidratlar Yağlar

Detaylı

Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile

Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile uygulanan kültürel önlemlerden biri de tarım ilacı uygulamalarıdır.

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI. Gökhan BAŞOĞLU

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI. Gökhan BAŞOĞLU YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI İÇERİK 1. DÜNYADAKİ VE ÜLKEMİZDEKİ ENERJİ KAYNAKLARI VE KULLANIMI 1.1 GİRİŞ 1.2 ENERJİ KAYNAKLARI 1.3 TÜRKİYE VE DÜNYADAKİ ENERJİ POTANSİYELİ 2. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

Detaylı

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır.

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. Fosil yakıtlar, çoğu yeşil bitkilerin fotosentez ürünü

Detaylı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR. SEVİM BUDAK Katı Atıklar Dünya nüfusu gün geçtikçe ve hızlı bir şekilde artmaktadır.

Detaylı

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması Pestisit; herhangi bir istenmeyen canlının (zararlı organizma), yayılmasını engelleyen, uzaklaştıran ya da ondan koruyan her türlü bileşik ya da bileşikler karışımıdır. Tarımda pestisitler, zararlı organizmaları

Detaylı

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK ÜNİTENİN KONULARI Toprağın Oluşumu Fiziksel Parçalanma Kimyasal Ayrışma Biyolojik Ayrışma Toprağın Doğal Yapısı Katı Kısım Sıvı Kısım ve Gaz Kısım Toprağın Katmanları

Detaylı

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Tükettiğimiz gıdaların güvenilirliği hayati derecede önemlidir Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz gıdalar

Detaylı

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir?

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir? Tükettiğimiz imiz gıdalarg daların n güvenilirlig venilirliği i hayati derecede önemlidir KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz

Detaylı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı Üretim ve Verim Katkısı Toplum Beslenmesine Katkı Sanayi Sektörüne Katkı Milli Gelire Katkı Dış Ticaret Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı

Detaylı

Çevre Biyolojisi

Çevre Biyolojisi Çevre Biyolojisi 115-02 Bölüm 03-02 Temel Ekolojik Kavramlar ve Süreçler Çağatay Tavşanoğlu 2017-2018 Güz Biyojeokimyasal döngüler ve madde geri kazanımı Ekosistem boyunca enerji akışı tek yönlü bir süreçtir

Detaylı

TARIM VE TARIM DIŞI ALANLARDA KULLANILAN PESTİSİTLERİN İNSAN SAĞLIĞI, ÇEVRE VE BİYOÇEŞİTLİLİĞE ETKİLERİ

TARIM VE TARIM DIŞI ALANLARDA KULLANILAN PESTİSİTLERİN İNSAN SAĞLIĞI, ÇEVRE VE BİYOÇEŞİTLİLİĞE ETKİLERİ TARIM VE TARIM DIŞI ALANLARDA KULLANILAN PESTİSİTLERİN İNSAN SAĞLIĞI, ÇEVRE VE BİYOÇEŞİTLİLİĞE ETKİLERİ Dr. Aydan Alev BURÇAK Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Bitki Sağlığı Araştırmaları

Detaylı

Ötrifikasyon. Ötrifikasyonun Nedenleri

Ötrifikasyon. Ötrifikasyonun Nedenleri Ötrifikasyon Ötrifikasyon, göllerin olgunlaşma aşamalarında meydana gelen dogal bir olay. Genç göller düşük oranlarda besin içermekte dolayısıyla biyolojik aktivite az..oligotrofik göller Yaşlı göller,

Detaylı

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. 2017 Dünya Su Günü Bildirisi 2016 yılı, ilk kayıtların tutulduğu 1880 yılından bu yana en sıcak yıl olarak kayda geçti. 2 yüzyıl, dünya ortalama

Detaylı

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN PROJE KONUSU SEÇERKEN ŞU SORULARIN CEVAPLARI ARANMALIDIR : 1. Proje yapmam için bir gerekçem var mı? 2. Niçin proje yapacağım? 3. Projemin amacı nedir?

Detaylı

Çevremizdeki Kimyasal Maddeler

Çevremizdeki Kimyasal Maddeler Çevremizdeki Kimyasal Maddeler Ana Tema Önerilen Süre Kazanımlar Öğrenciye Kazandırılacak Beceriler Yöntem ve Teknikler Araç ve Gereçler Kimyasal maddeler, çevreyi ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.

Detaylı

ÇEVRE KORUMA SU KİRLİLİĞİ. Öğr.Gör.Halil YAMAK

ÇEVRE KORUMA SU KİRLİLİĞİ. Öğr.Gör.Halil YAMAK ÇEVRE KORUMA SU KİRLİLİĞİ Öğr.Gör.Halil YAMAK 1 Su Kirliliği Tabii sular, çözünmüş ve askı halinde bulunan yabancı maddeleri ihtiva ederler. Çoğunlukla, suyu kullanılabilir hale getirmek için bu maddeler

Detaylı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%) 2016/17 Global İhracat-Büyüme Tahminleri Kaynak : EDC Export Credit Agency - ÜLKE ANALİZLERİ BÜYÜME ORANLARI ÜLKELERİN YILI BÜYÜME ORANLARI (%) Avrupa Bölgesi; 1,5 % Japonya; 0,50 % Kanada ; 1,30 % Amerika;

Detaylı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı ARAZİ BOZULUMU LAND DEGRADATİON Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı LAND DEGRADATİON ( ARAZİ BOZULUMU) SOİL DEGRADATİON (TOPRAK BOZULUMU) DESERTİFİCATİON (ÇÖLLEŞME) Arazi Bozulumu Nedir - Su ve rüzgar

Detaylı

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011 World Energy Outlook 2011 Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011 Bağlam: halihazırda yeterince kaygı verici olan eğilimlere yeni zorluklar ekleniyor Ekonomik kaygılar dikkatleri enerji

Detaylı

TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ

TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığından

Detaylı

Su ayak izi ve turizm sektöründe uygulaması. Prof.Dr.Bülent Topkaya Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü

Su ayak izi ve turizm sektöründe uygulaması. Prof.Dr.Bülent Topkaya Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Su ayak izi ve turizm sektöründe uygulaması Prof.Dr.Bülent Topkaya Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Kapsam Ayak izi kavramı Türkiye de su yönetimi Sanal su Su ayak izi ve turizm Karbon ayak

Detaylı

Coğrafya Proje Ödevi. Konu: Hindistan ve Nijerya nın Ekonomik Özellikleri. Kaan Aydın 11/D

Coğrafya Proje Ödevi. Konu: Hindistan ve Nijerya nın Ekonomik Özellikleri. Kaan Aydın 11/D Coğrafya Proje Ödevi Konu: Hindistan ve Nijerya nın Ekonomik Özellikleri Kaan Aydın 11/D---1553 Hindistan ın Genel Özellikleri DEVLETİN ADI: Hindistan Cumhuriyeti BAŞKENTİ: Yeni Delhi YÜZÖLÇÜMÜ: 3.287.590

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : CANLILAR VE HAYAT ÜNİTE 6 : İNSAN VE ÇEVRE

ÖĞRENME ALANI : CANLILAR VE HAYAT ÜNİTE 6 : İNSAN VE ÇEVRE ÖĞRENME ALANI : CANLILAR VE HAYAT ÜNİTE 6 : İNSAN VE ÇEVRE C ÇEVRE SORUNLARI VE ETKİLERİ (5 SAAT) 1 Ekosistemlerin Bozulma Nedenleri (Çevre Sorunları) 2 Çevre Kirliliğine Neden Olan (İnsan Kaynaklı) Faktörler

Detaylı

Çevre İçin Tehlikeler

Çevre İçin Tehlikeler Çevre ve Çöp Çevre Bir kuruluşun faaliyetlerini içinde yürüttüğü hava, su, toprak, doğal kaynaklar, belirli bir ortamdaki bitki ve hayvan topluluğu, insan ve bunlar arasındaki faaliyetleri içine alan ortamdır.

Detaylı

ENDÜSTRİYEL KORUYUCU BOYALAR. Bosad Genel Sekreterliği

ENDÜSTRİYEL KORUYUCU BOYALAR. Bosad Genel Sekreterliği ENDÜSTRİYEL KORUYUCU BOYALAR Bosad Genel Sekreterliği SEKTÖR ANALİZİ Endüstriyel koruyucu boyalar talep hacminin %5 ini ve küresel boya satışlarının %7 sini oluşturmaktadır. Koruyucu boyaların hacimsel

Detaylı

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları ENERJİ KAYNAKLARI 1 4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları A nın Yanıtları 1. Günümüzde kullanılan nin maliyetinin düşük, çevreye zarar vermeyen... yenilenebilir ve güvenli olmasına önem verilmektedir. 12.

Detaylı

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi TARIMSAL FAALİYETİN ÇEVRE ÜZERİNE ETKİSİ Toprak işleme (Organik madde miktarında azalma) Sulama (Taban suyu yükselmesi

Detaylı

KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI. Bosad Genel Sekreterliği

KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI. Bosad Genel Sekreterliği KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI Bosad Genel Sekreterliği SEKTÖR ANALİZİ Otomotiv OEM boyaları dünyanın en büyük boya segmentlerinden biridir. Otomotiv OEM boyaları, 2011 yılında toplam küresel boya

Detaylı

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ) TOPRAK Toprak esas itibarı ile uzun yılların ürünü olan, kayaların ve organik maddelerin türlü çaptaki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar âlemini barındırarak bitkilere durak

Detaylı

İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü,

İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü, TOZ İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü, Termal Konfor gibi unsurlardan biriside Tozdur. Organik

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Güray Doğan

Yrd. Doç. Dr. Güray Doğan 17.02.2017 Yrd. Doç. Dr. Güray Doğan Bugün: Hava kirliliği ölçekleri Yerel Kentsel Bölgesel Kıtasal Küresel Hava Kirliliği Ölçekleri Neden ölçeksel tanımlarız? Boyutları bilmek çözüm için para ve zaman

Detaylı

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma Meteoroloji IX. Hafta: Buharlaşma Hidrolojik döngünün önemli bir unsurunu oluşturan buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde farklı şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik faktörlerin etkisiyle

Detaylı

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri Okyanuslar ve denizler dışında kalan ve karaların üzerinde hem yüzeyde hem de yüzey altında bulunan su kaynaklarıdır. Doğal Su Ekosistemleri Akarsular Göller Yer altı su kaynakları Bataklıklar Buzullar

Detaylı

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Günümüzde çok amaçlı bir kullanım alanına sahip olan Mısır, Amerika Kıtası keşfedilene kadar dünya tarafından bilinmemekteydi. Amerika Kıtasının 15. yüzyıl sonlarında keşfedilmesiyle

Detaylı

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su döngüsü denir. Su döngüsünü harekete geçiren güneş, okyanuslardaki

Detaylı

Blue. 6738 Aquawell Blue Tezgah Altı RO Su Arıtma Cihazı ARITAN VE KORUYAN TEKNOLOJİLER

Blue. 6738 Aquawell Blue Tezgah Altı RO Su Arıtma Cihazı ARITAN VE KORUYAN TEKNOLOJİLER Blue 6738 Aquawell Blue Tezgah Altı RO Su Arıtma Cihazı ARITAN VE KORUYAN TEKNOLOJİLER 6738 Aquawell Blue Tezgah Altı RO Su Arıtma Cihazı Su insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğe... Yemek

Detaylı

MADDE DÖNGÜLERİ SU, KARBON VE AZOT DÖNGÜSÜ SELİN HOCA

MADDE DÖNGÜLERİ SU, KARBON VE AZOT DÖNGÜSÜ SELİN HOCA MADDE DÖNGÜLERİ SU, KARBON VE AZOT DÖNGÜSÜ SELİN HOCA Ekosistemde kimyasal elementler sınırlı sayıda bulunur. Bu nedenle bu kimyasal elementeler organik ve inorganik formlarda devir halindedir. Bu devre,

Detaylı

Kanada Kalkanı Kanada Kalkanı. Kıyı Dağları. Kanada Kalkanı. Kıyı Ovaları. Örtülü Platform. Büyük Ovalar İç Düzlükler. Dağ ve Havzalar Kuşağı

Kanada Kalkanı Kanada Kalkanı. Kıyı Dağları. Kanada Kalkanı. Kıyı Ovaları. Örtülü Platform. Büyük Ovalar İç Düzlükler. Dağ ve Havzalar Kuşağı Örtülü Platform Örtülü Platform Kanada Kalkanı Kanada Kalkanı Kıyı Dağları Örtülü Platform Kanada Kalkanı Dağ ve Havzalar Kuşağı Büyük Ovalar İç Düzlükler QUACHITA WICHITA Kıyı Ovaları BÜYÜK OVALAR= GREAT

Detaylı

SU HALDEN HALE G İ RER

SU HALDEN HALE G İ RER SU HALDEN HALE GİRER Doğada Su Döngüsü Enerji Kaynağı Güneş Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım EKOLOJİ 7 MADDE DÖNGÜLERİ (Su, Karbon ve Azot Döngüsü)

ADIM ADIM YGS LYS Adım EKOLOJİ 7 MADDE DÖNGÜLERİ (Su, Karbon ve Azot Döngüsü) ADIM ADIM YGS LYS 100. Adım EKOLOJİ 7 MADDE DÖNGÜLERİ (Su, Karbon ve Azot Döngüsü) MADDE DÖNGÜLERİ Ekosistemde kimyasal elementler sınırlı sayıda bulunur. Bu nedenle bu kimyasal elementeler organik ve

Detaylı

Su, yaşam kaynağıdır. Bütün canlıların ağırlıklarının önemli bir kısmını su oluşturur.yeryüzündeki su miktarının yaklaşık % 5 i tatlı sulardır.

Su, yaşam kaynağıdır. Bütün canlıların ağırlıklarının önemli bir kısmını su oluşturur.yeryüzündeki su miktarının yaklaşık % 5 i tatlı sulardır. DOĞADA SU DÖNGÜSÜ Yaşama birliklerinde ve onun büyütülmüşü olan tabiatta canlılığın aksamadan devam edebilmesi için bazı önemli maddelerin kullanılan kadar da üretilmesi gerekmektedir.doğada ekolojik önemi

Detaylı

SİGARANIN ZARARLARI VE İÇİNDEKİ ZARARLI MADDELER

SİGARANIN ZARARLARI VE İÇİNDEKİ ZARARLI MADDELER SİGARANIN ZARARLARI VE İÇİNDEKİ ZARARLI MADDELER TÜTÜN DUMANININ ZARARLARI 1 / 5 Tütün dumanına maruziyet, başkalarının içtikleri tütün ürününden soluduğumuz duman ya da yanan bir sigara, puro, pipo ve

Detaylı

KÖMÜR MADENCİLİĞİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ VE ATIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ. Hazırlayan: Serkan YUMUŞAK

KÖMÜR MADENCİLİĞİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ VE ATIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ. Hazırlayan: Serkan YUMUŞAK KÖMÜR MADENCİLİĞİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ VE ATIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Hazırlayan: Serkan YUMUŞAK Kömür Madenciliğinin Çevresel Etkileri Kömür, organik maddelerin milyonlarca yıl boyunca basınç ve ısıya

Detaylı

Eco new farmers. Modül 1- Organik Tarıma Giriş. Bölüm 4- Organik Tarım ve Koruma

Eco new farmers. Modül 1- Organik Tarıma Giriş. Bölüm 4- Organik Tarım ve Koruma Eco new farmers Modül 1- Organik Tarıma Giriş Bölüm 4- Organik Tarım ve Koruma Modul 1- Organik Tarıma Giriş Bölüm 4 Organik Tarım ve Koruma www.econewfarmers.eu 1. Giriş Organik tarım kültür alanlarında

Detaylı

Enerji ve İklim Haritası

Enerji ve İklim Haritası 2013/2 ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Enerji ve Çevre Yönetimi Dairesi Başkanlığı Enerji ve İklim Haritası Uzm. Yrd. Çağrı SAĞLAM 22.07.2013 Redrawing The Energy Climate Map isimli kitabın çeviri özetidir.

Detaylı

Tablo -1: Dana ve Sığır Eti Üretim ve tüketimi - Seçilen Ülkelerin Özeti (1000 ton karkas ağırlık eşdeğeri)

Tablo -1: Dana ve Sığır Eti Üretim ve tüketimi - Seçilen Ülkelerin Özeti (1000 ton karkas ağırlık eşdeğeri) ABD TARIM BAKANLIĞI (USDA) KIRMIZI ET VE KANATLI SEKTÖRÜNDE DÜNYA PAZARLARI VE TİCARET SIĞIR VE DANA ETİ Küresel Üretim Küresel üretimin 2018'de yaklaşık yüzde 2 artarak 62,6 milyon tona çıkacağı tahmin

Detaylı

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 1. Dünya mızın şekli neye benzer? Dünyamızın şekli küreye benzer. 2. Dünya mızın şekli ile ilgili örnekler veriniz.

Detaylı

DÜNYA ENERJİ SEKTÖRÜNDE 2040 A BAKIŞ

DÜNYA ENERJİ SEKTÖRÜNDE 2040 A BAKIŞ DÜNYA ENERJİ SEKTÖRÜNDE 2040 A BAKIŞ Dünyanın önemli petrol ve enerji şirketlerinden Exxon Mobil tarafından 2018 Enerji Görünümü ve 2040 yılına dair öngörüleri içeren bir rapor yayınlandı. Rapor, Outlook

Detaylı

Kalıcı Organik Kirleticiler ve Stockholm (KOK) Sözleşmesi

Kalıcı Organik Kirleticiler ve Stockholm (KOK) Sözleşmesi Kalıcı Organik Kirleticiler ve Stockholm (KOK) Sözleşmesi Kalıcı Organik Kirleticilerin (KOK) özellikleri nelerdir? -Zehirlidirler. - Çevrede kolayca yok olmazlar. -Besin zincirinde birikirler - Hava,

Detaylı

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) : Günümüzde küresel olarak tüm ülkelerin ihtiyaç duyduğu enerji, tam anlamıyla geçerlilik kazanmış bir ölçüt olmamakla beraber, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini gösteren önemli bir kriterdir. İktisadi olarak

Detaylı

ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri

ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri Ayrıca bitkilerin yapraklarına yeşil rengi de klorofil adı verilen bu yapılar verir. Besin Zinciri: - Aynı ekosistemde yaşayan canlıların

Detaylı

Okullarda Su Tüketimi %40 Azaltılabilir

Okullarda Su Tüketimi %40 Azaltılabilir Okullarda Su Tüketimi %40 Azaltılabilir Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK TBMM Çevre Komisyonu Başkan Vekili Su en temel ihtiyaç maddelerimizden biridir. Susuz hayat olmaz. Küresel ısınmanın, sanayileşmenin ve

Detaylı

Metal yüzeyinde farklı korozyon türleri

Metal yüzeyinde farklı korozyon türleri Metal yüzeyinde farklı korozyon türleri + - + 2 2 - - 2 2 Borunun dış ve iç görünümü ile erozyon korozyon Çatlak korozyonunun görünüm Metalde çatlak korozyonun oluşumu ve çatlak Oyuk korozyonu ve oluşumu

Detaylı

RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU 14.04.2015

RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU 14.04.2015 RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU 14.04.2015 RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU 14.04.2015 YÖNETİCİ ÖZETİ Uludağ İhracatçı Birlikleri nin kayıtlarına göre, Bursa dan Rusya Federasyonu na ihracat yapan 623 firma

Detaylı

Hava Kirliliğinin Sucul Ekosistemlere Etkileri

Hava Kirliliğinin Sucul Ekosistemlere Etkileri Hava Kirliliğinin Sucul Ekosistemlere Etkileri Prof. Dr. Gülen GÜLLÜ Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü E-mail: ggullu@hacettepe.edu.tr Ulusal Su ve Sağlık Kongresi Antalya-26-30 Ekim 2015

Detaylı

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi V. ULUSLARARASI KUM VE TOZ FIRTINASI ÇALIŞTAYI ORTA DOĞU TOZ KAYNAKLARI VE ETKİLERİ 23-25 EKİM 2017, İSTANBUL (Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki

Detaylı

İçerik. Çevre tanımı Sağlık çevre ilişkisi Verdiği Zararlar Önlemler

İçerik. Çevre tanımı Sağlık çevre ilişkisi Verdiği Zararlar Önlemler İçerik Çevre tanımı Sağlık çevre ilişkisi Verdiği Zararlar Önlemler ÇEVRE Çevre insanların ortak varlığını oluşturan değerler bütünündür. Bir canlının üzerinde etkili olabilen tüm faktörleri içeren ekosisteme

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMI. 48 EKOLOJİ 10 BİYOMLAR Sucul Biyomlar

10. SINIF KONU ANLATIMI. 48 EKOLOJİ 10 BİYOMLAR Sucul Biyomlar 10. SINIF KONU ANLATIMI 48 EKOLOJİ 10 BİYOMLAR Sucul Biyomlar SUCUL BİYOMLAR Sucul biyomlar, biyosferin en büyük kısmını oluşturur. Fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre tatlı su ve tuzlu su biyomları

Detaylı

VAHŞİ DEPOLAMA SAHALARININ ISLAHI

VAHŞİ DEPOLAMA SAHALARININ ISLAHI VAHŞİ DEPOLAMA SAHALARININ ISLAHI Vahşi mi? Atıkların gelişigüzel tabiata dökülmesiyle Koku kirliliği Yüzey suyu kirliliği Yeraltı suyu kirliliği Atıkların çevreye dağılması Kirliliğin, atıklardan beslenen

Detaylı

Termik santrallerinin çevresel etkileri şöyle sıralanabilir: Hava Kirliliği Su Kirliliği Toprak Kirliliği Canlılar üzerinde Yaptığı Etkiler Arazi

Termik santrallerinin çevresel etkileri şöyle sıralanabilir: Hava Kirliliği Su Kirliliği Toprak Kirliliği Canlılar üzerinde Yaptığı Etkiler Arazi Termik santrallerinin çevresel etkileri şöyle sıralanabilir: 1. 2. 3. 4. 5. Hava Kirliliği Su Kirliliği Toprak Kirliliği Canlılar üzerinde Yaptığı Etkiler Arazi Kullanımı Üzerindeki etkileri ASİT YAĞMURLARI

Detaylı

1.10.2015. Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

1.10.2015. Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL Kömür ve Doğalgaz Öğr. Gör. Onur BATTAL 1 2 Kömür yanabilen sedimanter organik bir kayadır. Kömür başlıca karbon, hidrojen ve oksijen gibi elementlerin bileşiminden oluşmuş, diğer kaya tabakalarının arasında

Detaylı

İSTANBUL UN ÇEVRE SORUNLARI

İSTANBUL UN ÇEVRE SORUNLARI TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ İSTANBUL UN ÇEVRE SORUNLARI 05.06.2014 MEGA PROJELER VE SU HAVZALARINA ETKİSİ 3. HAVALİMANI PROJESİ KANAL İSTANBUL SU HAVZALARININ DURUMU VE KURAKLIK TEHLİKESİ

Detaylı

5. SINIF FEN BİLİMLERİ YER KABUĞUNUN GİZEMİ TESTİ

5. SINIF FEN BİLİMLERİ YER KABUĞUNUN GİZEMİ TESTİ 1) Aşağıdaki anıtlardan hangisi diğerlerinden farklıdır? A) B) C) D) 2) I Arazide daha önce olmayan, kaynak suların, suya doygun alanların ve su sızıntılarının oluşması. II Bina temelleri altında çatlama,

Detaylı

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği Amaç İstatistikî veriler ve karşılaştırmalarla dünyada ve Türkiye deki İSG durumu hakkında bilgi sahibi olmak. 2 Öğrenim hedefleri ILO İSG verileri, WHO meslek

Detaylı

2000-2006 yılları arası Tekstil Makineleri Yatırım Durumu

2000-2006 yılları arası Tekstil Makineleri Yatırım Durumu 2000-2006 yılları arası Tekstil Makineleri Yatırım Durumu Entegre bir dünyada tekstilin rekabet gücü 2007 ITMF Yıllık Konferansının genel temasıydı. Global tekstil endüstrisi geçen on yılda özellikle (1)

Detaylı

CEV 314 Yağmursuyu ve Kanalizasyon. Türkiye deki Atıksu Altyapısı ve Atıksu Mevzuatı

CEV 314 Yağmursuyu ve Kanalizasyon. Türkiye deki Atıksu Altyapısı ve Atıksu Mevzuatı CEV 314 Yağmursuyu ve Kanalizasyon Türkiye deki Atıksu Altyapısı ve Atıksu Mevzuatı Yrd. Doç. Dr. Özgür ZEYDAN http://cevre.beun.edu.tr/zeydan/ Türkiye deki Mevcut Atık Su Altyapısı Su kullanımı ve atık

Detaylı

BİYOMLAR SUCUL BİYOMLAR SELİN HOCA

BİYOMLAR SUCUL BİYOMLAR SELİN HOCA BİYOMLAR SUCUL BİYOMLAR SELİN HOCA SUCUL BİYOMLAR Sucul biyomlar, biyosferin en büyük kısmını oluşturur. Fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre tuzlu su ve tatlı su biyomları olmak üzere iki kısımda incelenir.

Detaylı

11. SINIF COĞRAFYA DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11. SINIF COĞRAFYA DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM Ay Hafta Ders Saati KONULAR KAZANIMLAR 1 3 Biyoçeşitlilik A.11.1. Bitki ve hayvan türlerindeki zenginliğin oluşumunda ve türlerin azalmasında etkili faktörleri birbirleriyle olan ilişkileri çerçevesinde

Detaylı

EKOSİSTEMLERİN İŞLEYİŞİ. Veli&Sümeyra YILMAZ

EKOSİSTEMLERİN İŞLEYİŞİ. Veli&Sümeyra YILMAZ EKOSİSTEMLERİN İŞLEYİŞİ Belli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle sürekli etkileşim içinde bulunan canlılar (biyotik) ile bunların cansız çevrelerinin (abiyotik) oluşturduğu bütüne EKOSİSTEM denir. EKOSİSTEM

Detaylı

DÜNYA NÜFUSUNUN YAPISI

DÜNYA NÜFUSUNUN YAPISI DÜNYA NÜFUSUNUN YAPISI DÜNYA NÜFUSU 2020 DE 7 MİLYARI AŞARKEN, 1,6 MİLYAR İNSAN DAHA ORTA SINIFA GEÇECEK. BU RAKAMIN 600 MİLYONUNUN ÇİNLİ OLMASI BEKLENİYOR. DÜNYA NÜFUSUNUN YAPISI Mtoe Dünya Birincil Enerji

Detaylı

I. Evsel atıklar Günlük hayatta ve sanayide kullanılan milyonlarca çeşit madde vardır. Bu maddelerin büyük çoğunluğu bir süre kullanıldıktan sonra

I. Evsel atıklar Günlük hayatta ve sanayide kullanılan milyonlarca çeşit madde vardır. Bu maddelerin büyük çoğunluğu bir süre kullanıldıktan sonra I. Evsel atıklar Günlük hayatta ve sanayide kullanılan milyonlarca çeşit madde vardır. Bu maddelerin büyük çoğunluğu bir süre kullanıldıktan sonra fiziksel ve ekonomik ömrünü tamamlar ve artık kullanılamaz

Detaylı

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir. 2012 LYS4 / COĞ-2 COĞRAFYA-2 TESTİ 2. M 1. Yukarıdaki Dünya haritasında K, L, M ve N merkezleriyle bu merkezlerden geçen meridyen değerleri verilmiştir. Yukarıda volkanik bir alana ait topoğrafya haritası

Detaylı

topraksuenerji-kuzey Çin'de kuraklık çok büyük bir tehdit oluşturuken hükümetin aldığı önlemler de bu tehlikenin daha da artmasına neden oluyor.

topraksuenerji-kuzey Çin'de kuraklık çok büyük bir tehdit oluşturuken hükümetin aldığı önlemler de bu tehlikenin daha da artmasına neden oluyor. Kuzey Çin Kuruyor! 12 Ekim 2013 topraksuenerji-kuzey Çin'de kuraklık çok büyük bir tehdit oluşturuken hükümetin aldığı önlemler de bu tehlikenin daha da artmasına neden oluyor. Perkin'deki Carnegie-Tsinghua

Detaylı

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: 244.110 km2 NÜFUSU: 57.411.000 RESMİ DİLİ: İngilizce

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: 244.110 km2 NÜFUSU: 57.411.000 RESMİ DİLİ: İngilizce İNGİLTERE DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: 244.110 km2 NÜFUSU: 57.411.000 RESMİ DİLİ: İngilizce DİNİ: Hıristiyanlık PARA BİRİMİ: Sterlin 1.

Detaylı

MUCİZE KALKAN İLE SUYUMUZ ŞİMDİ PET ŞİŞELERDE DE SAĞLIKLI

MUCİZE KALKAN İLE SUYUMUZ ŞİMDİ PET ŞİŞELERDE DE SAĞLIKLI MUCİZE KALKAN İLE SUYUMUZ ŞİMDİ PET ŞİŞELERDE DE SAĞLIKLI HAZIRLAYAN ÖĞRENCİLER 7-D SELİN YAĞMUR ÇAKMAK DOĞA DAĞ DANIŞMAN ÖĞRETMEN NİLÜFER DEMİR İZMİR - 2013 İÇİNDEKİLER 1. PROJENİN AMACI.3 2. PET ŞİŞELER

Detaylı

Ekoloji, ekosistemler ile Türkiye deki bitki örtüsü bölgeleri (fitocoğrafik bölgeler)

Ekoloji, ekosistemler ile Türkiye deki bitki örtüsü bölgeleri (fitocoğrafik bölgeler) Ekoloji, ekosistemler ile Türkiye deki bitki örtüsü bölgeleri (fitocoğrafik bölgeler) Başak Avcıoğlu Çokçalışkan Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Biraz ekolojik bilgi Tanımlar İlişkiler

Detaylı