SATIŞA SUNULAN GIDA ÖRNEKLERİNDEN İZOLE EDİLEN SALMONELLA SUŞLARININ ÇOKLU ANTİBİYOTİK DİRENÇLİLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI. Ece ÖZGAN

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SATIŞA SUNULAN GIDA ÖRNEKLERİNDEN İZOLE EDİLEN SALMONELLA SUŞLARININ ÇOKLU ANTİBİYOTİK DİRENÇLİLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI. Ece ÖZGAN"

Transkript

1

2 SATIŞA SUNULAN GIDA ÖRNEKLERİNDEN İZOLE EDİLEN SALMONELLA SUŞLARININ ÇOKLU ANTİBİYOTİK DİRENÇLİLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI Ece ÖZGAN YÜKSEK LİSANS TEZİ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HAZİRAN 2015

3 ETİK BEYAN Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tez Yazım Kurallarına uygun olarak hazırladığım bu tez çalışmasında; Tez içinde sunduğum verileri, bilgileri ve dokümanları akademik ve etik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi, Tüm bilgi, belge, değerlendirme ve sonuçları bilimsel etik ve ahlak kurallarına uygun olarak sunduğumu, Tez çalışmasında yararlandığım eserlerin tümüne uygun atıfta bulunarak kaynak gösterdiğimi, Kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, Bu tezde sunduğum çalışmanın özgün olduğunu, bildirir, aksi bir durumda aleyhime doğabilecek tüm hak kayıplarını kabullendiğimi beyan ederim. Ece ÖZGAN

4 iv SATIŞA SUNULAN GIDA ÖRNEKLERİNDEN İZOLE EDİLEN SALMONELLA SUŞLARININ ÇOKLU ANTİBİYOTİK DİRENÇLİLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI (Yüksek Lisans Tezi) Ece ÖZGAN GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Haziran 2015 ÖZET Bu çalışmada Ankara da satışa sunulan 50 çiğ süt örneği ve 160 tavuk (45 kalp, 45 karaciğer, 45 taşlık, 25 boyun) materyal olarak kullanılmıştır. Çalışılan 210 gıda örneğinden Salmonella izolasyonu ve identifikasyonu yapılarak, Salmonella türlerinin çoklu antibiyotik dirençliliği Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle yapılmış ve aynı zamanda sıvı mikrodilüsyon yöntemliyle de temel antibiyotik gruplarına dirençlilik özellikleri araştırılmıştır. Temin edilen 50 çiğ süt örneğinden 14 Salmonella spp., 160 tavuk örneğinden 94 (92 Salmonella spp., ve 2 Salmonella Paratyphi A) Salmonella izole edilmiştir. Disk difüzyon ve mikrodilüsyon yöntemleriyle elde edilen antibiyotik direnç dağılımları sırasıyla; çiğ süt örneklerinden izole edilen 14 Salmonella izolatı (%64,3)- (%57,1) ampisiline, (%28,6)-(%50) tetrasikline, (%21,4)-(%35,7) kloramfenikole, (%0)- (%0) streptomisine dirençlidir ve tavuk örneklerinden izole edilen 94 Salmonella izolatı (%84,1)-(%71,3) ampisiline, (%78,7)-(%95,7) tetrasikline, (%38,3)-(%48,9) kloramfenikole, (%41,5)-(%47,9) streptomisine, (%12,7) trimetoprim/sülfometoksazole, (%81,9) triple sülfonamide, (%19,1) kanamisine, (%13,8) siprofloksasine, (%80,8) nalidiksik asite dirençlidir. Salmonella'larda çoklu direnç oranı %82,4 olarak bulunmuştur. Salmonella izolatlarının çoklu direnç gösterdiği antibiyotikler en fazla ampisilin, triple sülfonamid, nalidiksik asit ve tetrasiklindir. Bu sonuçlar; gıda üretiminde antibiyotikler başta olmak üzere, gıda koruyucularının kullanımının kontrolünde yeni stratejilerin gerekliliğini ön plana çıkarmaktadır. Bilim Kodu : Anahtar Kelimeler : Salmonella, antibiyotik dirençliliği, gıda Sayfa Adedi : 117 Danışman : Prof. Dr. Nihal YÜCEL

5 v SALMONELLA ISOLATES ARE INVESTIGATION OF MULTIPLE ANTIBIOTIC RESISTANCE FROM FOOD SAMPLES SERVED FOR CONSUMPTION (M. Sc. Thesis) Ece ÖZGAN GAZİ UNIVERSITY GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES June 2015 ABSTRACT In this study, 50 raw milk samples and 160 chicken meat (45 liver, 45 heart, 45 gizzard, 25 neck) samples offered for sale in Ankara were used as the material. Salmonella isolation and identification from the 210 food samples were studied and multiple antibiotic resistance of Salmonella strains were done by Kirby-Bauer disk diffusion method also broth microdilution method was applied to investigate antibiotic resistance properties of the basis of group. From 50 raw milk samples, a total of 14 Salmonella spp. isolates were obtained and 94 (92 Salmonella spp., 2 Salmonella Paratyphi A) Salmonella isolates were also obtained from 160 chicken meat samples.the dispersion of antibiotic resistances obtained by disk difusion and microdilution methods were identified respectively; 14 Salmonella isolates isolated from raw milk samples were resistant to (%64,3)-(%57,1) ampicilin, (%28,6)-(%50) tetracycline, (%21,4)-(%35,7) chloramphenicol, (%0)-(%0) streptomycin were resistant and isolated from chicken meat samples 94 Salmonella isolates (%84,1)-(%71,3) ampicilin, (%78,7)-(%95,7) tetracycline, (%38,3)-(%48,9) chloramphenicol, (%41,5)-(%47,9) streptomycin, (%12,7) trimetoprim/sulfometoxazole, (%81,9) triple sulfonamid, (%19,1) kanamycin, (%13,8) ciprofloxacin, (%80,8) nalidixic acid. Multiple resistance rate of Salmonella isolates were found %82,4. Salmonella isolates showed multiple resistance to antibiotics at most ampicilin, triple sulfonamid, nalidixic acid and tetracycline. This results promote the need for new strategies especially antibiotics to control the use of food preservatives in food production. Science Code : Key Words : Salmonella, antibiotic resistance, food Page Number : 117 Supervisor : Prof. Dr. Nihal YÜCEL

6 vi TEŞEKKÜR Yüksek lisans eğitimim boyunca değerli yardım ve katkılarını esirgemeyen, bana her türlü araştırma olanağı sağlayan, maddi ve manevi her türlü desteği veren, her zaman bilgi ve önerileriyle bana yol gösteren değerli tez danışmanım Sayın Prof.Dr. Nihal YÜCEL e, bütün çalışma sürecinde beraber yol arkadaşlığı yaptığım, yardımlarını ve dostluğunu hiçbir zaman esirgemeyen, beraber her zaman gülüp eğlendiğimiz canım laboratuvar arkadaşım Sinem AKYILDIZ a, laboratuvar çalışmalarım süresince bana bilgi ve deneyimleriyle destek olan Yrd.Doç.Dr.Ebru YILMAZ a, Arş.Gör.Meryem Burcu KÜLAHCI ya, Burcu ÇETİNGÜRBÜZ e, Leyla BİGEÇ e, Aytuna ÇERÇİ ye, Gedif Meseret ABEBE ye, 6 yıldır her zaman yanımda olan değerli arkadaşlarım Gizem ARIKAN ve Şirin GÜRSOY a katkılarından dolayı teşekkür ederim. Ayrıca benim bugünlere gelmemde ellerinden gelen maddi ve manevi yardımı esirgemeyen, emeklerini asla ödeyemeyeceğim çok değerli anneme, babama, bitanecik ablama, canım yeğenim Azra ya teşekkür ederim. Her zaman yanımda olan, her dönemde destek ve sevgisini esirgemeyen biricik hayat arkadaşım Fahrettin ÖZGAN a yardımları ve aynı zamanda gösterdiği hoşgörü ve iyi niyeti için tüm kalbimle teşekkür ederim.

7 vii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET... ABSTRACT... TEŞEKKÜR... İÇİNDEKİLER... ÇİZELGELERİN LİSTESİ... ŞEKİLLERİN LİSTESİ... RESİMLERİN LİSTESİ... SİMGELER VE KISALTMALAR... iv v vi vii x xii xii xiv 1. GİRİŞ KAYNAK ARAŞTIRMASI Salmonella Bakterisinin Tarihçesi Salmonella Cinsinin Genel Özellikleri Salmonella Bakterisinin Epidemiyolojisi Salmonella Cinsi Bakterilerin Hastalık Oluşturma Mekanizması Salmonella Türlerinin Enfeksiyon Dozu ve Neden Olduğu Enfeksiyonlar Salmonella Bakterisinden Korunma ve Yöntemleri Çiğ Sütün Önemi ve İçerdiği Mikroorganizmalar Tavuk Etinin İçerdiği Mikroorganizmalar Antibiyotikler Antibiyotiklerin sınıflandırılması ve sınıf özellikleri Temel antibiyotikler Antibiyotik direnç ve mekanizmaları... 29

8 viii Sayfa Mikroorganizmaların antibiyotiklere karşı gösterdiği direnç mekanizmaları Çoklu Antibiyotik Dirençliliği Çoklu dirençte efflüks sistemleri Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliğinde Antibiyotik Kullanımı Antibiyotiklere Direncin Kontrolü ve Önlenmesi MATERYAL VE METOD Salmonella Türlerinin İzolasyonu Salmonella Türlerinin İzolasyonunda Kullanılan Besiyerleri ve İçerikleri Salmonella Türlerinin İzolasyonunda Kullanılan Besiyerleri, İçerikleri ve Testler Gram boyama Katalaz testi Oksidaz testi İndol testi Üreaz aktivitesi testi TSI testi Metil Red (MR) Voges-Proskauer (VP) testi Sitrat resti Lizin ve ornitin dekarboksilaz testi Salmonella Türlerinin BBL Crystal Enteric/Nonfermenter (E/NF) Identification (ID) System ile Doğrulanması BBL Cyrstal E/NF ID kitin içerdiği testler Salmonella Türlerinin Çoklu Antibiyotik Dirençliliğinin Kirby- Bauer Disk DifüzyonYöntemiyle Belirlenmesi Salmonella Türlerinin Antibiyotik Dirençliliklerinin Mikrodilüsyon Yöntemiyle Belirlenmesi... 67

9 ix Sayfa 4. ARAŞTIRMA BULGULARI Salmonella İzolasyonu Yapılan Numune ve İzolat Türleri Disk Difüzyon Yöntemiyle Belirlenen Dirençlilik Test Sonuçları Çoklu Antibiyotik Dirençlilik Test Sonuçları Sıvı Mikrodilüsyon Yöntemiyle Belirlenen Dirençlilik Test Sonuçları TARTIŞMA SONUÇ VE ÖNERİLER KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ

10 x ÇİZELGELERİN LİSTESİ Çizelge Sayfa Çizelge 2.1. Salmonella cinsi bakterilerin sınıflandırılması... 4 Çizelge 2.2. Salmonella cinsi bakterilerin alt türlerindeki serotiplerin sayısı... 5 Çizelge 2.3. Salmonella bakterisinin genel özellikleri... 7 Çizelge 2.4. Değişik memelilerden elde edilmiş sütlerin makro-besin öğeleri Çizelge 2.5. Süt yoluyla bulaşan hastalıklar ve kaynakları Çizelge 2.6. Sütün mililitresinde kabul edilen mikroorganizma sayıları Çizelge 2.7. Antibiyotikler, özellikleri ve etki mekanizmaları Çizelge 2.8. Kazanılmış direnç mekanizmaları Çizelge 2.9. Yıllara göre antibiyotik büyütme faktörlerinin yasaklanması Çizelge 3.1. TSI testi sonuçları Çizelge 3.2. LIA agarda Salmonella bakterisinin test sonucu Çizelge 3.3. BBL Cyrstal E/NF ID kitin içerdiği biyokimyasal testler Çizelge 3.4. Araştırmamızda kullanılan antibiyotik diskleri ve duyarlılık sınırları Çizelge 3.5. Salmonella türleri için kullanılan antibiyotikler ve duyarlılık sınırları (MİK=Minimal İnhibitör Konsantrasyonu) Çizelge 4.1. Çiğ süt ve tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışılan örnek sayısına göre dağılımları Çizelge 4.2. Çiğ süt ve tavuk örneklerinden elde edilen Salmonella izolatları ve izole edildikleri numune türleri Çizelge 4.3. Çiğ süt ve tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışılan örneklere göre dağılımları Çizelge 4.4. Çiğ süt örneklerinden elde edilenizolatların çalışılan antibiyotikler için disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Çizelge 4.5. Çiğ sütten izole edilen Salmonella izolatlarının disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik oranları... 75

11 xi Çizelge Sayfa Çizelge 4.6. Tavuk örneklerinden elde edilenizolatların çalışılan antibiyotikler için disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Çizelge 4.7. Tavuktan izole edilen Salmonella izolatlarının disk difüzyon yöntemiyle belirlenen antibiyotik dirençlilik oranları Çizelge 4.8. Çoklu antibiyotik dirençli Salmonella izolat sayısı ve oranları Çizelge 4.9. Çiğ süt örneklerinden izole edilen Salmonella spp. izolatlarının çalışan antibiyotikler için sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Çizelge Çiğ süt örneklerinden elde edilen Salmonella izolatlarının MİK oranları ve dağılımı Çizelge Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışan antibiyotikler için sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Çizelge Tavuk örneklerinden elde edilen Salmonella izolatlarının MİK oranları ve dağılımı... 89

12 xii ŞEKİLLERİN LİSTESİ Şekil Sayfa Şekil 4.1. Çalışılan 160 tavuk örneğinden izole edilen 94 Salmonella izolatının tavuğun organlarına göre dağılımları Şekil 4.2. İzole edilen çiğ süt ve tavuk örneklerinin disk difüzyon yöntemi ile çalışılan antibiyotiklere göre dirençlilik yüzdelerinin karşılaştırılması Şekil 4.3. Çoklu antibiyotik dirençliliğinin yüzdelerinin grafikte karşılaştırılması Şekil 4.4. Çiğ sütten izole edilen Salmonella izolatlarının Minimal İnhibitör Konsantrasyon (MİK) değerlerine göre karşılaştırılması Şekil 4.5. Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının Minimal İnhibitör Konsantrasyon (MİK) değerlerine göre karşılaştırılması... 90

13 xiii RESİMLERİN LİSTESİ Resim Sayfa Resim 2.1. Mikroskop görüntüsü Salmonella Thypi... 6 Resim 2.2. Salmonella Typhimurium (kırmızı hücreler) türü bakteriler insan dokusu kültürüne saldırırken... 7 Resim 2.3. ABD de yıllarına oranla, yılları arasında Campylobacter STEC* O157, Listeria, Salmonella ve Vibrio bakterilerinin gıda kaynaklı enfeksiyon oranları... 9 Resim 2.4. Salmonella cinsi bakterilerin intestinal mukozaya girişi Resim 2.5. Bakteri hücresinin antibiyotik direnç mekanizmaları Resim ile 2005 dönemi arasında veteriner kaynaklı Salmonella ların antibiyotik direnç grafiği. Veri Ulusal Antimikrobiyal Direnç tarafından Salmonella nın15 antibiyotik ajana olan direnci Resim 3.1. XLT4 besiyerinde üremiş olan Salmonella kolonileri Resim 3.2. Salmonella bakterisinin XLT4 deki görüntüsü Resim 3.3. Gram negatif basil görüntüsü Resim 3.4. Katalaz testi Resim 3.5. Oksidaz testi Resim 3.6. İndol testi Resim 3.7. Üre testi Resim 3.8. TSI testi Resim 3.9. Metil Red testi Resim Voges-Proskauer (VP) testi Resim Sitrat testi Resim Lizin ve ornithin testi Resim Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle yapılan antibiyotik dirençlilik testi Resim Minimal İnhibitör Konsantrasyonu (MİK) antibiyotik dirençlilik testi... 68

14 xiv SİMGELER VE KISALTMALAR Bu çalışmada kullanılmış simgeler ve kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda sunulmuştur. Simgeler Açıklamalar - Negatif + Pozitif Derece H 2 O 2 Hidrojen peroksit µ Mikron µg Mikrogram C Derece Celcius µm Mikrometre NaCl Sodyum klorür % Yüzde ph Asitlik değeri β Beta Kısaltmalar Açıklamalar AAC ANT APH ATM ATP CAT Cfu CLSI DHFR DHPS dk DNA Asetil Transferaz Adenil Transferaz Fosfotransferaz Atmosfer Basıncı Adenozin Trifosfat Kloramfenikol Asetiltransferaz Colony forming unit Clinical and Laboratory Standart İnstute Dihidrofolat Redüktaz Dihidropteroat Sentaz Dakika Deoksiribonükleik Asit

15 xv Kısaltmalar Açıklamalar g Gram HCI Hidroklorik Asit H 2 S HidrojenSülfür K 2 HPO 4 Dipotasyum Hidrojen Fosfat KOH Potasyum Hidroksit L Litre LPS Lipopolisakkarit MBK Minimum Bakterisid Konsantrasyonu MKTTn Muller Kauffman Tetrathionate Novobiocin Broth MİK Minimum İnhibitör Konsantrasyonu ml Mililitre mm Milimetre MR Metil Red OMP Outer Membrane Protein PABA Paraminobenzoik Asit RNA Ribonükleik Asit RVS Rapport Vassiliadis Broth PW Pepton Water TS Türk Standardı TSA Trypticase Soy Agar XLT4 Xylose Lysine Tergitol 4 VP Voges-Proskauer

16

17 1 1. GİRİŞ Patojenik Salmonella suşları insan ve diğer birçok memeli türünde hastalık etkenidir. Salmonella serotipleri; gastroenterit, tifo, bakteremi, fokal enfeksiyonlar ve yaşam boyu taşıyıcı duruma kadar geniş bir hastalık spektrumuna yol açabilmektedir. Ülkemizde ve dünya genelinde en önemli gıda enfeksiyonlarından biridir. Hastalık şiddetli Salmonella enfeksiyonları karın ağrısı, ateş, diyare, bulantı ve bazen kusma ile kendini göstermekte, çocuklarda ve yaşlılarda aşırı su kaybına bağlı olarak hayati tehlike yaratmaktadır (Yener ve ark., 2012). Salmonella lar sütler ve peynirler ve tavuklar vasıtasıyla pek çok enfeksiyona neden olmuşlardır (Cody ve ark., 1999; Hadimli ve ark., 2006; Hao Van ve ark., 2007; Villar ve ark., 1999). Her yıl ABD de 76 milyon insanın gıda kaynaklı hastalıklardan etkilendiğini ve 5000 kişinin öldüğünü Hastalık Kontrol ve Engelleme Merkezi (CDC) bildirmiştir (Pak ve ark., 2002). Salmonella ların en çok bulunduğu gıda maddelerinin başında hayvansal ürünler gelmektedir. Et, süt ve yumurta ile bunlardan hazırlanan ve yeterince ısıl işlem görmemiş gıdalar, kıyma, sosis, kanatlı eti, yumurta ürünleri, çeşitli soslar, su ürünleri, salatalar, dondurma, süttozu, krema, puding ve diğer süt ürünleri Salmonella lar açısından risk taşıyan gıdalardır (Banwart, 1983; Eley, 1992). Çeşitli ülkelerde insanlarda meydana gelen salmonellozis olgularının son 30 yıl içinde sürekli artış gösterdiği ve özellikle gelişmiş ülkelerde en yaygın zoonozlardan biri olduğu belirtilmektedir (Akkaya ve Alişarlı, 2006). Salmonella içermeyen tavuk üretimi hemen hemen imkansız görünmektedir. Kesim sırasında özellikle haşlama, iç organların çıkarılması ve daldırma tipi soğutma aşamalarında karkaslar deri ve mide, bağırsak içeriği ile direkt, alet ve ekipman aracılığı ile de indirekt olarak kontamine olmakta ve çapraz kontaminasyon meydana gelmektedir (Jones ve ark., 1991). Salmonella lar düz çomakçıklar şeklinde yaklaşık olarak x µm boyutlarında, iki türü hariç (S. Gallinarum, S. Pullorum ) peritrik flagellaları aracılığı ile hareketli, sporsuz, kapsülsüz, Gram negatif bakterilerdir. Salmonella etkenlerinin tavuklarda ve çiğ sütte yaygın olarak bulunduğu, diğer ülkelerde ve ülkemizin değişik bölgelerinde yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur. Vietnam da tavuk etlerinden % 21 (Phan ve ark., 2005), Arjantin de tavuk etinden %14,7 (Favier ve ark., 2013), Normandiya da çiğ sütten %2,9 (Desmadures ve ark, 1997), Etiyopya da çiğ sütten %20 Salmonella izole edilmiştir

18 2 (Tadesse ve Dabassa, 2012). Ankara başta olmak üzere Türkiye nin çeşitli şehirlerinden toplanan Yener ve diğerlerinin yaptığı çalışmada tavuk etinden %30,7 (Yener ve ark., 2012), Kayseri de tavuk etinden %10,8 (Kılınç ve Aydın 2006), Elazığ da tavuk etinden %10,8 Salmonella izole edilmiştir (Kalender ve Muz, 1999). Antibiyotiklerin 1950 lerin başında hayvan yemlerinde kullanılmaya başlanmasıyla, yetiştiricilikte yeni bir dönem başlamıştır. Ancak gelişmeyi hızlandırıcı olarak kullanılan antibiyotiklerin çoğu, insan ve hayvanlarda patojen bakteri türleri (Staphylococcus aureus, Escherichia coli, Salmonella spp., Campylobacter spp.) arasında ortaya çıkan dirençli suşların hızla artması nedeniyle kullanım ömrünü tamamlamak zorunda kalmışlardır (Doyle, 2006; Gustafson ve Bowen, 1997). Salmonellozun kontrolü ve tedavisinde karşılaşılan en ciddi sorun giderek artan ilaç dirençlilik özelliği ve buna paralel olarak gelişen çoklu ilaç dirençli epidemik tiplerdir. Özellikle bakteriyel patojenlerde, tedavide yaygın antimikrobiyal ajan kullanımına bağlı olarak direnç gelişimi teşvik edilmekte ve bu durum salgınların kontrolünü zorlaştırmaktadır (White ve ark., 2001). Bu çalışmada çiğ süt ve tavuk (karaciğer, taşlık, boyun, kalp) örneklerinden Salmonella izolasyonu ve identifikasyonu yapılmış, izole edilen Salmonella izolatlarına çoklu antibiyotik dirençlilik testleri uygulanmış ve bu izolatların sahip oldukları dirençlililk profillerinin araştırılması amaçlanmıştır.

19 3 2. KAYNAK ARAŞTIRMASI 2.1. Salmonella Bakterisinin Tarihçesi Salmonella, Bacteria aleminden, Protobacteria şubesinden, Gamma protobacteria sınıfından, Enterobacteriales takımından, Enterobacteriaceae familyasından olan bir bakteri cinsidir. Salmon ve Smith, 1885 yılında S. Cholerasuis i izole etmişlerdir. İlk kez Salmon tarafından tanımlanması nedeni ile bu cinse daha sonra Salmonella adı verilmiştir (Krieg ve Holt, 1984). Salmonella genusunun ilk patojen serotipi Salmonella Typhi, Schroeter tarafından 1886 yılında Bacillus typhi olarak adlandırılmış, 1930 yılında Warren ve Scoot tarafından S. Typhi olarak isimlendirilmiştir. Salmonella Paratyphi A yı ilk olarak Brion ve Kayser 1902 de Bacterium paratyphi tip A olarak isimlendirmiş, 1919 yılında ise Castellani ve Chalmers Salmonella Paratyphi A olarak yeniden adlandırmışlardır. Tavuk tifosu nun etkeni Salmonella Gallinarum da ilk olarak Klein tarafından 1889 da bulunmuş ve etkene Bacillus gallinarum adı verilmiş, Retger 1909 da Bacterium pullorum adını koymuş, Bergey ve arkadaşları 1925 de hastalık etkenini S. Gallinarum, Taylor ve arkadaşları 1952 de S. Gallinarum-Pullorum olarak tanımlamışlardır. Salmonella Enteritidis ilk kez 1888 de Gaertner tarafından izole edilmiş ve Bacillus enteritidis adını almış, Castellini ve Chalmers ise 1919 yılında S. Enteritidis olarak isimlendirmiştir. Konakçı spesifitesi göstermeyen Salmonella serotipleri içinde en geniş yayılma alanına sahip olan Salmonella Typhimurium, ilk olarak Loeffler tarafından 1892 de Bacillus typhimurium olarak adlandırılmış ve daha sonra 1919 da Castellani ve Chalmers tarafından S. Typhimurium olarak ismi değiştirilmiştir (Krieg ve Holt, 1984). Paratifo etkenleri de ilk olarak güvercinlerde görülen enteritidis salgını sonunda tarif edilmiş ve günümüzde gıda kökenli hastalıklar arasında önemli bir yer almıştır. Bu etkenlerin başlıcaları S. Enteritidis, S. Typhimurium, S. Montevideo, S. Anatum, S.Derby ve S. Newport dur. Bu mikroorganizmalar tüm hayvan türlerinde Salmonellozis salgınına yol açar ve insanlarda da sporadik olarak veya salgınlar şeklinde gastroenteritlere neden olmaktadırlar. S. Enteritidis ve S. Typhimurium dünyanın hemen her bölgesinden izole edilirken diğer serotipler belirli coğrafi bölgelerden izole edilmişlerdir (Gast, 2003; TS- 3135, 1998). Bazen bulundukları şehrin ismini de alırlar: S. Wien, S. Altendof, S. Satlanda, S. Cairo, S. Sandiego, S. Dusseldorf, S. Derby, S. Essen, S. Urbana, S. Memphis, S.

20 4 Shanghai, S. California, S. Budapest, S. Texas, S. Heidelberg, S. Oslo, S. Edinburg, S. İstanbuli (Prof. Dr. Ömer Özek tarafından İstanbul Salmonella sı olarak belirlenmiştir) ( Günümüzde ise Salmonella cinsi bakteriler roma rakamları ile ifade edilen 7 alt türe ayrılmıştır. Salmonella enterica; Enterica (I), Salamae (II), Arizonae (IIIa), Diarizonae (IIIb),Houtenae (IV) ve İndica (VI) olmak üzere altı alt türe ayrılır. S. bongori ise alt tür V olarak bilinir (Herrera-Leon ve ark., 2005). Çizelge 2.1. Salmonella cinsi bakterilerin sınıflandırılması (Bell ve Kyriakides, 2002; Herrera-Leon ve ark., 2005) Salmonella cinsi bakteriler S. enterica subsp. Enterica S. enterica subsp. Salamae S. enterica subsp. Arizonae S. enterica subsp. Diarizonae S. enterica subsp. Houtenae DNA hibridizasyon alt grubu Bulunma kaynağı Örnekler Choleraesuis Enteritidis I İnsan ve hayvanlar Gallinarum Typhi Typhimurium Gilbert II Helsinki Sürüngenler nadir Makoma olarak insanlar Neasden Sofia IIIa Sürüngenler Arizonae IIIb Hayvanlar Arizonae Argentina IV Houten Sürüngenler Marina Roterberg Wassenaar

21 5 Çizelge 2.1. (Devam) Salmonella cinsi bakterilerin sınıflandırılması (Bell ve Kyriakides,2002;Herrera-Leon ve ark., 2005) Salmonella cinsi bakteriler DNA hibridizasyon alt grubu Bulunma kaynağı Örnekler S. bongori V Salmonella cinsi bakterilerin yaklaşık olarak 2463 serotipi vardır ve bu serotiplerin çoğu S. enterica alt tür I e aittir. Salmonella cinsi bakterilerin antijenik formülü Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Paris Pasteur Enstitüsü Referans ve Araştırma Merkezi nin ortak çalışması ile tanımlanmakta ve yeni serotipler Kauffman White tablosuna göre listelenmektedir (Berrang ve ark., 2006; Popoff ve ark., 2000). Salmonella cinsi bakterilerin serotiplendirilmeleri sahip oldukları antijenleri temel alınarak yapılmaktadır. O antijenleri, lipopolisakkarit yapıdaki dış membran antijenleridir. Flagella antijenleri olan H antijenleri H1 ve H2 olmak üzere iki farklı antijen tipine sahiptir. Bununla birlikte çok az bir kısmı polisakkarit yapıdaki Vi kapsüller antijene sahiptir. Antijen kombinasyonlarının oluşturduğu antijenik formüller Salmonella serotipine özgüdür (Bell ve Kyriakides, 2002). Çizelge 2.2. Salmonella cinsi bakterilerin alt türlerindeki serotiplerin sayısı (Popoff ve ark., 2000) S.enterica - alt tür Enterica (I) alt tür Salamae (II) alt tür Arizonae (IIIa) 94 - alt tür Diarizonae (IIIb) alt tür Houtenae (IV) 70 -alt tür Tindica (VI) 12 S. bongori (V) 20 Toplam 2463

22 Salmonella Cinsinin Genel Özellikleri Enterobacteriaceae familyasının genel özelliklerini taşıyan Salmonella lar, Gram negatif, kısa ve küçük çomaklar tarzında olup, boyutları 0,7-1,5 x 2,0-5,0 mikrometredir. Çoğunlukla boyalı preparatlarda tek tek görülen Salmonella lar, sporsuz ve kapsülsüz olup, S. Pullorum ve S. Gallinarum hariç hareketlidir (Guthrie, 1992; İzgür 2006). Resim 2.1. Mikroskop görüntüsü Salmonella Typhi ( textbookofbacteriology.net) Aerob veya fakültatif anaerob, selektif katı besiyerlerinde 2-3 mm çapında yuvarlak, çoğu kez kabarık, düzgün yüzeyli ve düz kenarlı koloniler şeklinde üreyen mikroorganizmalardır. Bu organizmalar, nitratı nitrite indirgerler, S. Typhi dışında glikozdan asit ve gaz oluştururlar, üreaz ve indol negatiftirler. Sitrat bütün Salmonella türleri tarafından değerlendirilebilen karbon kaynağıdır. Salmonella lar, S. Cholerasuis ve S. Paratyphi dışında genelde H 2 S oluştururlar ve S. Typhi dışında ornitini, S. Paratyphi A dışında lizini dekarboksile ederler (Guthrie, 1992; İzgür 2006). Salmonella lar genellikle laktozu kullanmazlar fakat Arizona grubunun çoğu suşu laktozu yavaş ya da hızlı olarak fermente eder. Salmonella ların büyük çoğunluğu gaz oluştururlar yani aerojeniktirler. Ancak S. Typhi ve S. Gallinarum gaz oluşturmazlar sadece asit oluştururlar (Canpolat, 2007). Sükroz, salisin, inositol fermantasyonları negatif olan Salmonella ların lipaz ve deoksiribonükleaz enzimleri yoktur (Guthrie, 1992; İzgür 2006). Genelde C ler arasında üreyebilen Salmonella ların optimum üreme sıcaklıkları C dir. Bu mikroorganizmalar, 5-47 C ler arasında canlı kalabilseler de yüksek sıcaklık derecelerine dirençsizdirler ve 55 C de 20 dakikada ölürler. Pastörizasyon derecelerinde ve sürelerinde

23 7 kolaylıkla yıkımlanabilmektedirler. Örneğin 71,7 C de 15 saniyede tamamıyla canlılıklarını kaybederler. Salmonella larda gelişmeyi etkileyen diğer önemli faktörlerden birisi de ortamın ph değeridir. Salmonella lar için optimum ph değeri 6,5-7,5 arasında değişmekle birlikte ph değerlerinin 4,5 ile 9,0 olduğunda da canlı kalabildikleri ve ph 4 e dirençli oldukları bildirilmektedir (Baird-Parker, 1990). Salmonella lar su aktivite değeri (aw) 0,94-0,99 arasında olan gıdalarda üreyebilmektedirler. Salmonella ların, %8 lik tuzlu suda üremelerinin engellendiği, fakat canlılıklarını sürdürdükleri bildirilmektedir, bu nedenle de sahil yakınlarındaki deniz sularından izole edilebilmektedir (Erol, 2007). Ortamda protein bulunması halinde kuru ortama oldukça direnç gösteren Salmonella ların kurutulmuş ve toz haline getirilmiş gıdalarda 13 yıl canlı kalabildiği belirtilmektedir (Gareis, 1995). Resim 2.2. Salmonella Typhimurium (kırmızı hücreler) türü bakteriler insan dokusu kültürüne saldırırken ( tr.wikipedia.org) Çizelge 2.3. Salmonella bakterisinin genel özellikleri (Karapınar ve Gönül, 1998) Boyut 0,7-1,5x2,0-5,0 µm Isıya direnç - Kuruluğa direnç - Spor oluşumu - Soğuğa direnç +

24 8 Çizelge 2.3. (Devam) Salmonella bakterisinin genel özellikleri (Karapınar ve Gönül, 1998) Kapsül varlığı - Üreme sınırı 37 C de iyi üreseler de üreme ısıları sınırı oldukça geniştir (20-40 C). ph Ortalama ph 7.2 de ürerler Salmonella Bakterisinin Epidemiyolojisi Gıda kaynaklı infeksiyonlara neden olan etkenler arasında Salmonella ilk sıralardaki yerini korumakta, binlerce kişinin etkilendiği ve ölümlerle sonuçlanan salgınlara neden olmaktadır. Dünyada her yıl 155 bin vakanın ölümle sonuçlandığı yaklaşık 94 milyon Salmonella gastroenterit vakası görülmekte ve bunların %85'inin de gıda kaynaklı olduğu bildirilmektedir. İnsanlarda salmonellozun asıl kaynağı domuz eti, tavuk eti gibi hayvansal gıdalar ve yumurtadır (Berends ve ark., 1998). S. Enteriditis ve S. Typhimurium dünya çapında en sık karşılaşılan serotipler olmasına rağmen farklı serotiplerde sıklıkla görüldüğü bölgelerin dışında saptanmaya başlamıştır. Örneğin S. Stanley olgularına son zamanlarda Avrupa Birliği ülkelerinde sıklıkla rastlandığı bildirilmiştir. Salmonella enterica serovar Stanley (Salmonella Stanley) daha sıklıkla Güney Asya'daki insan Salmonella olgularında ve özellikle de Tayland'da görülmesine rağmen son yıllarda Avrupa'daki insan salmonellozis infeksiyonlarında saptanmıştır. Tayland'da yılları arasındaki insan Salmonella olgularının %11'ini S. Stanley oluşturmuştur. Başta Tayland olmak üzere Almanya, Brezilya, Hollanda ve Çin'de arasında Rapid Alert System for Food and Feed, (RASFF) tarafından bildirilen 17 adet S. Stanley olgusunda sorumlu kaynaklar maydonoz, limon yaprağı otu, donmuş sığır eti, bütün piliç eti, mantar, ıspanak vb. gıdalar oluşturmuştur. European Food Safety Authority, (EFSA) 37 S. Stanley bildiriminde rezervuarların hayvan, gıda ve hayvan yemi olduğunu bildirirken, sorumlular arasında en çok kedi, köpek, domuz, kümes hayvanları sürüngenler ile gıda ve hayvan yemlerinin bulaşmada önemli kaynaklar olduğu belirtilmiştir (Anon., 2012). Pek çok Salmonella cinsi insanlarda salmonelloza neden olmakla birlikte, Salmonella enterica ssp. Typhimurium ve Salmonella enterica ssp. Enteritidis, gıda salgınlarından en çok izole edilen Salmonella bakterileri arasında yer almaktadır (Herikstad ve ark., 2002; Lin ve ark., 2003). Centers for Disease Control and Prevention (CDC)'nin 2011 raporlarına göre Amerika'da geçen yıl 1

25 9 milyon Salmonella vakası bildirimi yapılmış ve 9 milyon kişinin etkilendiği tüm gıda kaynaklı salgınlar içerisinde Salmonella ikinci sırada yerini almıştır. Salmonella salgınları sırasında kişi hastaneye kaldırılırken, ölümle sonuçlanan vaka sayısı toplamda 378 olarak bildirilmiştir. Diğer etkenlerin neden olduğu salgınlarda hastaneye yatma ve ölüm oranlarıyla karşılaştırıldığında Salmonella'nın ilk sırada olduğu görülmektedir. Food and Drug Administration (FDA) sadece 2012 yılında bir çiftlikte yetiştirilen kavunların tüketimine bağlı olarak, ABD'nin 21 farklı bölgesinde 2'si ölümle sonuçlanan vakalarda 62 kişinin S. Enteritidis'den etkilendiğini bildirmiştir. Türkiye'de görülen gıda kaynaklı infeksiyonlar hakkında yeterli veri bulunmamaktadır. TÜİK'in 2004 yılına ait en son verilerinde 4135 kişinin tifoid olmayan Salmonella nedeniyle hastanede tedavi gördüğü ve 35 kişinin hayatını kaybettiği bildirilmektedir ( Resim 2.3. ABD de yıllarına oranla, yılları arasında Campylobacter STEC* O157, Listeria, Salmonella ve Vibrio bakterilerinin gıda kaynaklı enfeksiyon oranları ( Salmonella Cinsi Bakterilerin Hastalık Oluşturma Mekanizması Salmonella cinsi bakteriler bakteriyel gıda kaynaklı hastalıkların etiyolojik ajanıdır. Gıdanın sindiriminden sonra, patojenler asit şok proteinlerini üreterek midede canlı kalabilirler. Canlı kalan patojenler gastro-intestinal sistemde kolonize olurlar. Lipopolisakkarit (LPS) tabakasının, Salmonella cinsi bakterilerin sindirim sistemlerinde yaşayabilmesi için başlıca faktör olduğu gösterilmiştir (Nnalue ve Linderberg, 1990). Hareketi sağlayan flagellanın bütün Salmonella cinsi bakteriler için olmasa da yayılım için gerekli olduğu gözlenmiştir. Kolonize olan Salmonella cinsi bakteriler intestinal sistemde

26 10 yayılır. Bu bakteriler epitelyum tabakası üzerindeki spesifik reseptörlere bağlanarak bu tabakayı istila ederler. Bakterinin epitelyum reseptörlerine tutunması, vakuol oluşumunu, hücre sitoplazması boyunca vakuolün taşınmasını ve ekzositoz yolu ile lamina propria tabakasına ulaşımını teşvik eder. Epitel tabakaya bağlanan organizmalar membran üzerinde dalgalanma meydana getirirler ve fagositozu aktive ederler. Epitele tutunan organizmalar, hücre içinde çoğalarak, mezenterik lenf nodüllerine (2 saat içinde), daha sonra da kan yolu ile bütün organizmaya yayılırlar ve retiküloendotelyal hücreler tarafından alınırlar. Genellikle bütün bakterilerin hücre içine girişinden sonra polimorfnükleer lökositler ve makrofajlar tarafından fagosite edildiği çoğunun hücre içinde parçalandığı, bir kısmının da canlı kalarak çoğaldığı bildirilmiştir. Salmonella cinsi bakteriler makrofajların enfekte olması sırasında, nötrofillerin ve makrofajların içerisinde canlılıklarını sürdürebilmek için 30 dan fazla protein sentezi yapabilirler. İntestinal hücrelerden salınan sıvı ve elektrolit salınımına bağlı olarak ishal meydana gelir (Özer, 2010). Resim 2.4. Salmonella cinsi bakterilerin intestinal mukozaya girişi (Özer, 2010) 2.5. Salmonella Türlerinin Enfeksiyon Dozu ve Neden Olduğu Enfeksiyonlar S. Typhi ve S. Paratyphi için suşa ve kişinin duyarlılığına bağlı olarak bakteri hastalık oluşturmak için yeterlidir. Diğer Salmonella türleri yetişkinlerde ancak yüksek sayılarda hastalık oluşturabilir. Ancak Salmonella yı midenin asiditesinden koruyan

27 11 gıdalar için düşük dozlar da hastalık oluşturabilir. S. Typhi ve S. Paratyphi insanlarda tifo (enterik humma) ve paratifo isimli hastalıklara neden olurlar. İnce bağırsağa yerleşen tifo etkeni bakteri hücreleri, epitel dokudan geçerek lenf dokusuna yerleşir ve kan sistemine geçerek (septisemi) vücudun değişik bölgelerine (karaciğer, dalak, safra kesesi, böbrek, kemik iliği, kalp, akciğer ve gastrointestinal sistemdeki lenf dokusu) yerleşir. Vücut sıcaklığı yavaş yavaş artarak 40ºC lere yükselir ve özellikle göğüs ve bedende pembe lekeler oluşur ve baş ağrısı görülür. Gastrointestinal belirtiler hastalığın geç dönemlerinde kabızlık ve bunu takip eden kanlı ishal ile karakterize olur. Kusma ve karın ağrısı da görülebilir. S. Paratyphi grubu serotiplerin neden olduğu paratifo hastalığı tifoya benzemekle birlikte daha az tehlikeli olup hastalarda septisemi, ateş, baş ağrısı, karın ağrısı görülür. Bu Salmonella tipleri dışındaki serotipler ise yaygın salmonellozis etmeni olan türler olup septisemiye yol açmadan gastroenterite neden olurlar. Tipik gıda enfeksiyonu olan bu tür Salmonella vakalarının klinik belirtileri baş ağrısı, ateş, karın ağrısı, bulantı, kusma ve ishaldir. İshal orta, şiddetli veya çok sulu şekilde seyredebilir. Tifo ve paratifonun aksine dışkı kanlı değildir. Hastada susuzluk ortaya çıkar (Ünlütürk ve Turantaş, 1999). Hastalık süresi: Salmonellozis hastalığı tedavi edilmezse bile 2-5 gün sonra iyileşir, ancak ekstrem vakalarda hafif ateş ve diare gün sürebilir. S.Paratyphi ve S.Typhi nin neden olduğu hastalıkların süresi ise hastadan hastaya büyük farklılık gösterir. Tipik vakalarda hastalık, tedavi edilmezse yaklaşık 4 hafta sürer. İnkübasyon süresi: Salmonellozis için inkübasyon süresi genellikle saat olmakla birlikte dört güne kadar devam edebilir. Tifo ve paratifo için ise inkübasyon süresi 3-56 gün (genellikle gün) arasında değişebilir. Tanısı: Tifoid Salmonella enfeksiyonları (tifo, paratifo) nun tanısında dışkı kültürleri enfeksiyonun ilk haftasında, hastaların yalnızca %10 unda pozitiftir. Bu oran hastalığın seyri ile birlikte üçüncü ve dördüncü haftalarda yaklaşık % 80 e yükselir. Tür tayininde, Salmonella ların biyokimyasal aktivitesinden ve selektif besiyerlerinden yararlanılır. Kesin tanı için en güvenilir yöntem kan kültürüdür. Salmonella lar ilk hafta içinde hastaların %90 ının kanında görülebilir. Bakteriyemi insidansı, üçüncü ve dördüncü haftalarda % 40 a düşer. Enterik Salmonella enfeksiyonlarının tanısında ise Salmonella enteriti, virüslerin, Shigella ların ya da diğer etkenlerin yol açtığı enteritlerden, ancak dışkıda

28 12 Salmonella nın gösterilmesi ile ayırd edilebilir. Kan kültürleri genelde negatif çıkar. Bakteriyemiye ve bunun sonucunda pozitif kan kültürlerine neden olan çok az sayıda Salmonella tipi vardır (Ünlütürk ve Turantaş, 1999). Salmonella infeksiyonlarında klinik ve nekropsi bulguları ile kesin teşhis yapılamaz (İzgür, 2002: 41-53). Kesin tanı için etken izolasyon ve identifikasyonu yapılması gereklidir (Gast, 2003) Salmonella Bakterisinden Korunma Yöntemleri Etkili koruma ve kontrol programları probleme değişik yönlerden bakmayı ve eş zamanlı koordinasyonu gerektirir (Gast, 2003). Yumurta, civciv veya tavuklar sadece Salmonella lari damızlık kümeslerden alınmalıdır. Kuluçkalık yumurtalar tam olarak dezenfekte edilmeli ve sanitasyon standartlarına göre kuluçkaya konmalıdır. Kümesler tamamıyla önerilen şekilde temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Rodent ve insekt kontrolleri düzenli olarak yapılmalıdır. Biyogüvenlik tam olarak uygulanmalı, kümesler arası ve dışardan Salmonella ların girişi engellenmelidir. Damızlık hayvanlara sadece peletlenmiş ve hayvansal protein kaynağı içermeyen yemler verilmelidir. Salmonella infeksiyonlarıyla mücadelede sağaltıma ek olarak yarışla dışlama (competitive exclution; CE) kültürleri veya aşı uygulanabilir. Bu şekilde uygulanan koruma ve kontrol programlarının hem tavuklarda hem de hindilerde başarıya ulaştığı bildirilmiştir (İzgür, 2002: 41-53). Koruyucu ölçümler şunlardır; Gıda hazırlamadan önce ve esnasında el yıkamak, Buzdolabında gıdaları küçük parçalar halinde saklamak, Hayvan kaynaklı gıdaları iyice pişirmek, Örnek: kanatlılar, domuz, yumurta ürünleri ve kırmızı et, Pişirmeden sonra mutfakta tekrar bulaşmadan kaçınma, Mutfakta hijyenin tam olmasını sağlamak, sinek ve kemiricilerin bakteriyi bulaştırmasından kaçınmak, Halka yiyecek satan kişileri eğiterek ev dondurması gibi evde üretilen yiyeceklerin kirli veya çatlamış yumurtalarla yapılmasının kötü olduğunu eğitmek, Pastörize veya ışınlanmış yumurta ürünlerini hazırlarken yumurtaların ayrı bir kaba tek tek kırılıp kontrol edilmesi,

29 13 İshalli kişilerin ve hastanede yatan hastaların ellerindeki gıdaları çocuklara ve yaşlılara vermelerinin önlenmesi, Aşılandığı bilinen taşıyıcıların tuvaletten sonra ellerinin çok dikkatli yıkanmasının bilinmesi. Özellikle ellerine gıda almadan önce ve diğer besinlere bakterinin elleriyle bulaşmasının önlenmesi için dikkat edilmesi gerektiğinin öğretilmesi, Salmonella enfeksiyonunun evcil hayvanlarla (civciv, ördek, kaplumbağa) bulaştığını özellikle küçük çocuklar için çok riskli olduğunun bilinmesi gereklidir, Et ve yumurtaların gıda ışınlanmasında uygunluğunun teşvik edilmesini sağlamak, Hayvan yemi üreten kişilerin tohumların değirmende öğütülmesi sırasında Salmonella ların enfeksiyonu sebep olmasını önlemek, yumurtaların kasapta veya marketlerde satılması ve yeşil bitkilerin tüketimi sırasında hijyen koşullarının çok iyi eğitilmiş kişiler tarafından gözlenmesine, dikkat edilmesi, Salmonella kontrol programlarının (gıda kontrolü, yıkama ve dezenfeksiyonu, vektör kontrolü ve diğer hijyenik zorunlulukların) yerleştirilmesi, Yeterince pişirmek veya ısıyla muamele (pastörizasyon veya ışınlama) hayvanların tüketeceği ve hayvanlardan üretilmiş gıdaların (et yiyecekleri, kemik yiyecekleri, balık yiyecekleri, evcil hayvanların yiyecekleri) patojenlerden arındırılmalı ve tekrar kontamine olmamaları takip edilmeli ( Tifo: Tifo hastalığının etkeni Salmonella enterica serovar Typhi dir. Kliniğinde ateş, baş ağrısı, halsizlik, iştahsızlık ile başlayan tablo ateşle uyumsuz bradikardi, kabızlık veya ishal ile devam eder. Salmonella enterica serovar Paratyphi nin neden olduğu tablo daha az invaziv hafif seyreder. Kesin tanı Salmonella enterica serovar Paratyphi ve diğer invaziv Salmonella ların laboratuvar tetkikleriyle izolasyonu ile konur. Grup A bildirimi zorunlu hastalıklardandır. Non typhoidal salmonelloz (Salmonella sp.): Salmonella enterica serovar Enteritidis ve Salmonella enterica serovar Typhimirium un neden olduğu karın ağrısı, diare, bulantı ve kusmayla seyreden enterokolit tablosudur. Kesin tanı laboratuar tetkikleriyle konur. Grup D bildirimi zorunlu hastalıklardandır ( İzolasyon: Hastaneye yatırılan hastalar dışkı yoluyla bakterileri yatak çarşaflarına bulaştırabilirler. Bu özellikle çocuklar ve yaşlılarda immün sistemi baskılayan ilaç

30 14 alanlarda önemlidir, ayrıca asemptomatik (semptom vermeyen) infekte kişilerde hijyenin dikkat edilme zorunluluğu vardır. Dışkı ve dışkının bulaştığı malzemeler modern ve yeterli kanalizasyon sistemiyle evden uzaklaştırılmalıdır. Terminal temizlik yapılmalıdır. Salmonella enfeksiyonu hastalarının karantinası yoktur. Aşılamada çeşitli aşılar kullanılmasına rağmen aşı kullanımı yaygın değildir. Tifo ülkemizde endemik bir hastalık olduğu için 40 yaşından sonrakilere aşı önerilmez. Hastayla temasta olan kişiler için uygun aşı yoktur. Enfeksiyon kaynağı olan kişilere temas araştırılması: Hastayla direkt ilişkisi olan hane halkı kişileri dışkı kültürlerinin incelenmesi gerekir. Küçük çocukların ve yaşlı kişilerin bakımında da çok dikkatli olunmalıdır. Spesifik tedavide ise komplikasyonu olmayan enterokolitlerde su kaybı yerine konmalıdır. Antibiyotikler taşıyıcı kişilerdeki bakterileri elimine edebilirse de dirençli suçların oluşumuna neden olur, bu da daha ciddi enfeksiyonların oluşmasını sağlar. Buna rağmen 2 ay altındaki çocuklar, ileri yaşlılar, güçsüzler, orak hücreli anomaliler, HIV pozitif kişiler devamlı yüksek ateşli hastalara antibiyotik tedavisi verilmelidir. Nontifoidal salmonellanın antibiyotiklere dirençliliği çeşitlilik gösterir: Erişkinlerde siprofloksasin tedavide çok etkindir, fakat çocuklarda ampisilin ve amoksasilin kullanılmalıdır. Kloramfenikol antibiyotiklere dirençli suçlara karşı alternatif antibiyotiklerdir. HIV pozitif hastalara hayat boyu Salmonella septisemisinden korunmak için hayat boyu antibiyotik verilmesi gerekir ( Çiğ Sütün Önemi ve İçerdiği Mikroorganizmalar Beslenme, insanın büyümesi ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan enerji ve besin öğelerini (karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineralleri) gereksinen miktarda gün içerisinde düzenli olarak alınmasıdır. Belirlenen besin öğesi gereksinimlerin karşılanmasında, süt ve süt ürünleri en önemli besin gruplarının başında gelmektedir. Süt özellikle protein, vitaminler ve başta kalsiyum olmak üzere mineraller gibi beslenmede çok önemli olan besin öğelerini bünyesinde bulundurmaktadır. Süt, Türk Standartları Enstitüsü tarafından inek, koyun, keçi ve mandaların meme bezlerinden salgılanan, kendine özgü tat, koku ve kıvamda olan, içine başka maddeler karıştırılmamış içinden herhangi bir maddesi alınmamış, beyaz ya da krem renkli bir sıvı olarak tanımlanmaktadır. Her memeli canlının salgıladığı süt kendi yavrusu

31 15 için en uygun besin olup yavrunun kendi kendisini besleyecek ya da ek besine başlaması gereken döneme kadar yavrunun alması gereken tüm besin öğelerini yeterli oranda bulunduran bir besindir (Altun ve ark., 2002). Çizelge 2.4. Değişik memelilerden elde edilmiş sütlerin makro-besin öğeleri (Altun ve ark., 2002) Süt türü Kuru madde Yağ Protein Laktoz Kül İnsan 12,4 3,8 1,0 7,0 0,2 İnek 12,6 3,7 3,4 4,7 0,7 Koyun 19,3 7,4 5,5 4,8 1,0 Keçi 13,2 4,5 3,2 4,1 0,8 Manda 17,2 7,4 3,5 5,4 0,8 Süt içerdiği esansiyel aminoasitler, enerji, kalsiyum ve vitamin gibi biyolojik değer açısından yumurtadan sonra ikinci sırada gelmektedir. Dünyanın birçok yerinde süt özellikle çocukluk döneminde tüketilmemekle birlikte insan sağlığına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır. Süt ve ürünleri için artan talep dolayısıyla aynı zamanda pazarlama ve ticaret için temel ürünlerden biri haline gelmiştir (Fotou ve ark., 2011). İnsanlar için besleyici ve sağlık açısından gerekli olan süt, mikroorganizmaların, özellikle bakteriyel patojenlerin gelişmesi için uygun bir ortama sahiptir. Sağlıklı hayvanın meme bezi olarak, süt, düşük mikrobiyal yükü muhafaza eder yani normal şartlar altında sağlıklı bir hayvandan elde edilen süt sterildir. Ancak, sağım işlemi aseptik koşullarda yapılsa bile, değişik kaynaklardan süte mikroorganizmalar bulaşır. Bakteriler, süt kanalları vasıtasıyla meme bezlerine girerek süte geçerler. Ayrıca hayvanın vücudunda herhangi bir yara varsa veya hayvan hasta ise kan ve lenf yoluyla sütün kontaminasyonu da söz konusu olmaktadır. Bu şekilde bulaşan mikroorganizmaların çoğunluğu patojen bakterilerdir. Taze sütte normalde düşük mikrobiyal yük (en az 1000 ml ) içerir ancak normal sıcaklıklarda bazı zamanlar için saklanır ve yükleri 100 kat veya daha fazla artabilir (Metin, 1996: 1-2). Aseptik şartlarda sağılan ve hemen analiz edilen sütün mililitresinde birkaç yüz bakteri bulunurken, bir süre beklemiş sütteki bakteri sayısı mililitrede yüz milyonları bulur.

32 16 Bakteri sayısının artısında sütün bekleme süresi ve muhafaza sıcaklığı etkin rol oynar (Fotou ve ark., 2011). Sütte koliform mikroorganizmaların bulunması; kötü sanitasyon koşullarının, yetersiz veya yanlış pastörizasyon uygulamaları, pişirme ve pastörizasyon sonrası tekrar bulaşmanın göstergesidir. Herhangi bir örnekte koliform bakterilere rastlanması, orada bağırsak kökenli Salmonella ve Shigella gibi patojenlerin de olabileceğinin göstergesidir. Sütte mikroorganizmaların kontaminasyonunun en aza indirilmesi için tüketime sunulması sırasında hijyen kurallarına uyulması gerekmektedir (Akçelik ve ark, 2000: 20-38). Sütte hastalığa neden olan ya da olmayan mikroorganizmaları genel hatlarıyla belirtmek gerekirse; Laktozu fermente eden bakteriler: Lactobacil ler, Streptococcus lar, Escherichia coli. Proteolitik bakteriler: Bacillus cereus, Bacillus subtilis, Bacillus calidolaktis, Pseudomonas fluorescens. Lipolitik bakteriler: P. fluorescens, Pseudomonas lipolyticum. Termofilik bakteriler: Corynebacterium, Micrococcus, Streptococcus ve Bacillus cinsi. Psikrotrofilik bakteriler: Pseudomonas cinsi, Serratia cinsi, Alcaligenes, Acinetobacter, Flavobacterium. Anormal renge neden olan bakteriler: Serrartia marcescens, Pseudomonas syncyanea, Micrococcus ruseus. Patojen bakteriler: Brucella abortus, Streptococcus agalactica, Streptoccoccus pyogenes, Mycobactertium tuberculosis, Salmonella spp., Listeria spp., Staphylococcus aureus olmak üzere sınıflandırmak mümkündür. Çiğ süt içerisinde hastalık oluşturan mikroorganizmaların hiçbir koşulda bulunmaması gerekmektedir. B. abortus, Enterococcus cinsi, M. tuberculosis, A grubu Streptococcus lar, Staphylococcus aureus,

33 17 Salmonella ve Riketsiyalar infekte sütle bulaşabilen mikroorganizmalardır (Altun ve ark., 2002). Çizelge 2.5. Süt yoluyla bulaşan hastalıklar ve kaynakları ( HASTALIKLAR BULAŞMA KAYNAKLARI Enfeksiyonlar İnsan Hayvan Çevre Bakteriyel Tüberküloz (Mycobacterium tuberculosis) + + Tifo-paratifo (Salmonella türleri) (pastörize süt, krema, çiğ sütten üretilen peynirler) Dizanteri (Shigella türleri) (yetersiz ısıl işlem görmüş sütler) Campylobacteriosis (Campylobacter jejuni) + Gastroenteridit (Yersinia enterocolitica) + Kolera (Vibrio chlorea) + Bağırsak enfeksiyonları (Patojenik E.coli) Malta humması/yavru atma hastalığı, brusellosis (Brucella melitensis, Brucella abortus) Menenjit-septisemi-düşükler monocytogenes) (Listeria Şarbon (Bacillus anthracis) + + Gıda zehirlenmesi-gazlı kangren (Clostridium perfringens) Difteri (Corynebacterium diphtheria) Anjin, kızıl, septisemi, yılancık, lohusa ateşi (Streptococcus Fare ısırığı hastalıkları pyogenes, Str. agalactia) Fungal Mikotoksikozis-küf zehirlenmesi (Aspergillus) flavus) +

34 18 Çizelge 2.5. (Devam) Süt yoluyla bulaşan hastalıklar ve kaynakları ( HASTALIKLAR BULAŞMA KAYNAKLARI Enfeksiyonlar İnsan Hayvan Çevre Viral ve Riketsial Şap (Aptha epizootica virüsü) + Sarılık-Enfeksiyoz hepatit (Hepatit A virüsü) + Kene ansefaliti + Q humması (Coxiella burnetti) + İntoksikasyonlar Gıda zehirlenmesi (Staphylococcus aureus) + + Gıda zehirlenmesi/botulizm (Clostridium botulinum) Bacillus cereus intoksikasyonu (süt ve süttozunda yaygın) + + Çizelge 2.6. Sütün mililitresinde kabul edilen mikroorganizma sayıları (Altun ve ark., 2002) Kabul edilen Kuşkulu Kabul edilmeyen Total ve üzeri Termofilik ve üzeri E.coli ve üzeri S.aureus ve üzeri Sporlar ve üzeri B. cereus 0,1 0,1-1 1 ve üzeri Patojen mikroorganizmalar Hiç bulunmamalı Hiç bulunmamalı Hiç bulunmamalı Koliform, Salmonella ve Enterococcus ların, çiğ sütlerin yapısında bulunması o sütün bağırsak orjinli bir kaynakla temas ettiğinin ve söz konusu bu süt içerisinde her türlü hastalığın nedeni olabilecek mikroorganizmaların bulunabileceğinin ifadesi olarak gösterilmektedir (Altun ve ark., 2002).

35 Tavuk Etinin İçerdiği Mikroorganizmalar Kanatlı eti denilince başta tavuk eti olmak üzere hindi, ördek, kaz, devekuşu ve bıldırcın eti akla gelir. Önemli bir hayvansal besin kaynağı olan tavuk 6 hafta veya daha kısa sürede kesilme aşamasına gelmektedir. Özellikle etçi broilerler, hızlı gelişmelerinden ve hastalıklara dirençli olmalarından dolayı kanatlı eti ihtiyacının karşılanmasında büyük öneme sahiptir. Tavuk etinin diğer et türlerine göre ekonomik olması ve kolesterol düzeyinin düşük olması tavuk eti tüketimini hızla artırmaktadır. Kanatlı etleri sığır etinden sonra ikinci ürün olma özelliğini yakalamış ve dolayısıyla ülkemizde hissedilen protein açığının kapatılması konusunda alternatif bir ürün olduğunu kanıtlamış bulunmaktadır. Ayrıca tavuk eti kümes hayvanları etleri içinde en çok tüketileni durumundadır (Telli, 2006). Piliç eti, hayvansal gıdalar arasında uygun bileşimi ve çevre koşulları nedeniyle bozulma etmeni ve patojen mikroorganizmaların gelişimi açısından önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Piliç ve diğer kanatlı etinden elde edilen ürünlerde en sık rastlanan bakteriler, Enterobacter, Alcaligenes, Escherichia, Bacillus, Flavobacterium, Micrococcus, Salmonella, Proteus, Pseudomonas, Acinetobacter-Moraxella, Corynebacterium, Staphylococcus ve Campylobacter dir. Piliç etinden izole edilen patojenler arasında önem verilen ve üzerinde en çok durulanlar Salmonella serotipleri, Campylobacter jejuni ve diğer Campylobacter türlerinin yanı sıra Listeria monocytogenes ve diğer Listeria türleri, Clostridium perfringens ve Staphylococcus aureus tur. Çiğ piliç etinden izole edilen diğer patojen bakteriler ise Aeromonas, Shigella ve Enterococcus türleri ile Yersinia enterocolitica dır ( Kanatlı et ürünleri, gıda kökenli insan salmonellozisinin en önemli kaynaklarından biridir. İnfekte bir sürünün kesimi veya kesimden önce hayvanların bekletildiği bölümlerin kontaminasyonu, kesim esnasında çapraz karkas kontaminasyonu ve/veya kesim sonrası karkasların taşındığı sandıkların Salmonella kontaminasyonu, işleme, depolama ve marketlerde pazarlama aşamasında hijyen kurallarına uyulmaması, kanatlı et ürünlerinde ürün bazında kontaminasyonunun nedenleridir (Gast, 2003; Slader ve ark., 2002). Salmonellozis, tüm dünyada yaygın olarak görülen, kanatlı hayvanlarda verim düşüklüklerine ve ölümlere neden olan zoonoz bir infeksiyondur. İnfeksiyon, başta S.

36 20 Pullorum, S. Gallinarum, S. Typhimurium ve S. Enteritidis olmak üzere birçok Salmonella serotipi tarafından oluşturulmaktadır (Oliveira ve ark., 2002). Salmonella açısından büyük risk taşıyan tavuk etlerine bulaşma, tavuk kesimhanelerde bağırsakların ve derinin çıkarılması ve atılabilir kısımların uzaklaştırılması sırasında Salmonella bağırsak florasından direkt ya da indirekt olarak işletme ortamına ve dolayısıyla tavuk karkaslarına geçişi ile olmaktadır. Tavuk karkaslarından mikroorganizmaların uzaklaştırılması amacıyla uygulanan dekontaminasyon yöntemleri genelde mikrobiyal popülasyonun azaltılması amacını taşıyan ve sınırlı düzeyde etkisi olan uygulamalardır. Salmonella nın yerleşik flora haline geldiği çiftliklerde yetiştirilen tavukların kesimhanelerinde karkaslara bulaşan Salmonella yüzdesi doğal olarak yüksek olmaktadır. Bulaşma insanlara başlıca fekal oral yolla olmaktadır. Salmonellozlu hastalar dışkı ve idrarlarıyla bol miktarda bakteri atarlar. Olguların çoğu, belirtiler geçtikten 9 hafta sonra kültür negatif hale gelirler. Bu anlamda Salmonella nın daha başlangıçta, çiftliklerde yetiştirme aşamasında elimine edilmesi, diğer bir deyişle, gerek intestinal bulaşma ve gerekse deri ve tüy gibi tavuğun dış gövdesinde meydana gelecek bulaşmalar açısından kesimhaneye mümkün olduğu kadar az oranda Salmonella taşıyan tavukların sevk edilmesi, Salmonella sız tavuk eti üretiminde kesimhanelerde karkaslara uygulanan diğer tüm dekontaminasyon yöntemlerine kıyasla çok daha etkin ve garantili bir yol olmaktadır. Tavuk etlerinin Salmonella açısından güvenirliğini artırmak için tavuk çiftliklerinde civcivlerin ilk günden itibaren bağırsak floralarının kontrol altına alınması ve işletme ortamına Salmonella üzerinde antagonistik etki yaratacak mikrobiyal floranın yerleştirilmesi büyük önem taşımaktadır (Hadimli ve ark.,2006; Antibiyotikler Bakterilerin çoğalmasını engelleyen (bakteriyostatik) ya da bakterileri öldüren (bakteriyosidal) biyolojik kaynaklı veya sentetik olarak elde edilen maddelerdir (Courvalin, 1994). Son yıl içinde kullanıma giren antibiyotikler insan yaşamında en önemli katkıyı sağlamış, ölümcül pek çok infeksiyon hastalığının başarıyla tedavisini olanaklı kılmıştır (Öztürk, 2002).

37 Antibiyotiklerin sınıflandırılması ve sınıf özellikleri Antibiyotik ve kemoterapötikleri çeşitli kriterlere göre sınıflandırmak mümkündür. Ancak bugün en fazla kullanılan sınıflandırma, bu ilaçların etki mekanizmalarına ve etki güçlerine göre yapılanlarıdır. Antibiyotiklerin etki güçlerine göre sınıflandırılması Antibiyotikler, vücut sıvılarında oluşturdukları konsantrasyonlarda, mikroorganizmalar üzerindeki etki derecelerine göre iki gruba ayrılır. Bakteriyostatikler Bunlar bakteri hücrelerinin gelişmesini veya üremesini önlerler. Gelişmesi ve üremesi duran bakteriler, vücudun savunma mekanizmaları tarafından kolaylıkla yok edilirler. Bakteriyostatik etki gücünün göstergesi Minimum İnhibitör Konsantrasyon = (MiK) dur. Tetrasiklinler Sülfonamidler Amfenikoller Linkozamidler Metronidazol Makrolitler Mikonazol Bakterisidler Bunlar bakteri hücresini dolaysız olarak yok ederler. Bakterisid etki gücünün göstergesi Minimum Bakterisid Konsantrasyon = (MBK) dur (Akkan, 1997). Beta-Laktamlar Penisilinler Monobaktamlar

38 22 Sefalosporinler Karbapenemler Beta-Laktamaz İnhibitörleri Sulbaktam Tazobaktam Klavulanik Asid Polipeptidler Florokinolonlar Teikoplanin Antibiyotiklerin etki mekanizmalarına göre sınıflandırılması Antibiyotikler etki mekanizmalarına göre beş gruba ayrılırlar: Bakteri hücre duvar sentezini bozan ve litik enzimleri aktive edenler Beta-Laktamlar Penisilinler Sefalosporinler Monobaktamlar (Aztreonam) Karbapenemler (İmipenem, Meropenem) Sikloserin Basitrasin Teikoplanin Vankomisin Sitoplazma membran permeabilitesini bozanlar (=Deterjan etkisi yapanlar) Polimiksinler Hekzaklorofen Kandisein Gramisidin

39 23 Amfoterisin B Ribozomlarda protein sentezini bozanlar Tetrasiklinler Aminoglikozidler Makrolitler Amfenikoller Linkozamidler Füsidik asid Bakteri genetik materyali üzerine etki yapanlar (=DNA ve RNA sentezini bozanlar) Florokinolonlar Metotreksat Rifamisinler Nalidiksik asid Metronidazol Aktinomisinler Bakteriyel antimetabolitler Sülfonamidler Sülfonlar PAS İzoniazid (INH) Etambütol Trimetoprim (Akkan, 1997).

40 24 Çizelge 2.7. Antibiyotikler, özellikleri ve etki mekanizmaları (Walsh, 2000) Antibiyotik Hedef Yeri Etki Mekanizması Hücre Duvarı Beta-Laktamlar Peptidoglikandaki Transpeptidaz/ çapraz enzimlerin Transglikozidaz blokajı Direnç Mekanizması Beta laktamazlar ve PBP mutantları Protein Sentezi Peptidoglikan ve Çapraz bağlanma D-Ala_D-Ala nın Vankomisin Lipid II nin D-Ala- için gereken Tekrar D-Ala Ucu substratın ayrılması programlanması Makrolidler Peptidiltransferaz, Ribozom Protein sentezi blokajı RNA metilasyonu,eflüks Tetrasiklinler Peptidiltransferaz Protein sentezi Efluks Aminoglikozidler Peptidiltransferaz blokajı Protein sentezi İlacın enzimatik blokajı modifikasyonu DNA Rep./Tamiri Florokinolonlar DNA Giraz DNA blokajı replikasyonu İlaç direncine giraz mutasyonları Temel antibiyotikler Beta Laktam Grubu Antibiyotikler Molekülünün antibakteriyel etkisinden sorumlu çekirdek kısmında beta-laktam halkası içeren antibiyotiklere beta-laktam antibiyotikler veya kısaca beta-laktamlar adı verilir. Beta-laktam halkası biri azot, üçü karbon olan 4 üyeli doymuş bir halkadır. Betalaktam antibiyotiklerin 5 grubu şunlardır;

41 25 Penisilinler Sefalosporinler Karbapenemler Monobaktamlar Beta-laktamaz inhibitörleri (klavamlar) Penisilinler Penisilinler, güçlü bakterisid etkileri yanında toksisiteleri nisbeten düşük olan ve sık kullanılan doğal ve yarı sentetik antibiyotiklerdir. İlk olarak 1929'da Fleming tarafından doğal penisilin bulunmuş ve ilerleyen zaman içerisinde doğal penisilinlerin çeşitli sakıncalarını düzelten yarı sentetik penisilinler geliştirilmiştir. Yarı sentetik penisilinler ya doğal penisilinin yapısının kimyasal manüplasyonlarla değiştirilmesi ya da çoğu zaman olduğu gibi penisilin molekülünde ana iskeleti oluşturan 6-aminopenisilanik asid'e uygun bir yan zincir eklenmesi ile elde edilirler. Penisilinler, duyarlı bakterilerin murainden oluşan hücre duvarını etkileyerek bakterisid etki gösterirler ( kbb.uludag.edu.tr). Penisilinlere karşı rezistans kazanılması şu mekanizmalar ile olur: -Periplazmik aralıkta yerleşmiş olan veya buradan hücre dışına salgılanan b-laktamaz enzimleri tarafından penisilinlerin, b-laktam halkalarının açılmasıyla inaktivasyonları, -Transpeptidazların ve bakteri çeperindeki diğer penisilin bağlayan proteinlerin ilaca karşı afinitesinin azalması, -Hücre çeperinin permiabilitesinin azalması sonucu ilacın bakteri çeperindeki periplazmik aralığa girmesinin zorlaşması. Sefalosporinler Kimyasal yapıları bakımından ve antibakteriyal etki mekanizmaları yönünden penisilinlere benzerler. Sefalosporinlerin ana çekirdeğini sefem türevi olan 7-aminosefalosporanik asid oluşturur. Sefalosporinler kronolojik esasa dayanan ve antibakteriyel spektrumdaki gelişmeyi yansıtması yönünden pratik değeri olan bir sınıflandırma şekline göre üç kuşak halinde sınıflandırılırlar. 1.kuşaktan 3.kuşağa, Gr (+) etkinlik azalır, Gr (-) etkinlik artar.

42 26 İmipenem Klinik kullanıma ilk giren karbapenem türevi antibiyotiktir. Penisilin ve sefalosporinlere rezistan bakteri türlerininçoğuna karşı etkilidir. Antibakteriyel spektrumu daha geniştir. Bu bakımdan 3. kuşak sefalosporinlere üstünlük gösterir. Halen mevcut beta-laktam antibiyotiklerin en geniş spektrumlusudur. Aztreonam Antibakteriyel tedaviye ilk giren monobaktam ilaçtır. Tamamıyla sentetiktir. Nispeten dar spektrumludur. Gr (-) bakteri enfeksiyonlarında aminoglikozidler yerine kullanılabilir ( kbb.uludag.edu.tr). Makrolid Antibiyotikler Eritromisin Bakterilerin, ribozomlarının 50 S alt birimlerine bağlanarak aynı yere t-rna molekülünün bağlanmasını ve peptid zincirinin uzamasını önler. Böylece bakteri hücresinde protein sentezini engeller. Dar spektrumlu antibiyotiktir. Eritomisinin antibakteriyel spektrumu penisilin G'ninkine benzer. Gr (+) kok ve basillere karşı güçlü etkinlik gösterir. Diğer makrolid antibiyotikler; Troleandomisin, Rozaromisin, Spiramisin dir. Linkozamidler Bu grupta, linkomisin ve klindamisin bulunur. Linkomisin, doğal antibiyotiktir. Klindamisin ise, linkomisin molekülünde bir hidroksil grubu yerine bir klor atomunun sokulması ile elde edilen yarı-sentetik bir antibiyotiktir. Yapılarındaki bu ufak değişikliğe rağmen farmakokinetik ve farmakolojik özelliklerinde belirgin farklılığa neden olur. Klindamisin barsaktan daha kolay emilmesi, antibaktariyel etkinliğinin daha güçlü olması ve daha az toksik olması nedeni ile linkomisine üstünlük gösterir. Klindamisin, eritromisine oranla daha toksik bir antibiyotiktir. Linkozamidler bakterilerin 50 S ribozomal alt birimlere bağlanmak suretiyle protein sentezini inhibe ederek bakteriostatik etkinlik gösterir. Dar spektrumludurlar. Esas olarak, Gr (+) bakteri türlerinin çoğuna ve Gr

43 27 (-) anaerob patojen bakterilerin bazı türlerine karşı etkilidirler. Klindamisin Bacteroides lere karşı güçlü etkinlik gösterir ve en tercih edilen antibiyotiktir. Klindamisin, linkomisin ve eritromisin arasında çapraz rezistans durumu vardır. Tetrasiklinler Tetrasiklinler yapıca birbirine çok yakından benzeyen ve tetrasiklik bir bileşik olan naftasenkarboksamid'den türeyen geniş spektrumlu antibiyotiklerdir. Tetrasiklinler bakteri ribozomlarında protein sentezini inhibe etmek suretiyle bakteriostatik etki oluştururlar. Bakteri hücresi içine girdikten sonra ribozomların 30 S alt birimine bağlanırlar ve böylece 50 S alt birimlerinin akseptör noktasına aminoasil transfer RNA'nın bağlanmasını bloke ederler ve peptid zincirine aminoasid eklenmesini olanaksız duruma getirirler. Tetrasiklinler oldukça fazla sayıda ve çeşitli gruplardan bakterilere ve ayrıca riketsiyalara, klamidyalara, spiroketlere, mycoplasmalara, leptospiralara ve bazı protozoonlara karşı etkilidirler. Bu nedenle en geniş spektrumlu antibiyotiklerdir ( kbb.uludag.edu.tr). Amfenikoller Bu grupta kloramfenikol ve tiamfenikol bulunur. Kloramfenikol, 4 önemli özelliği nedeni ile diğer antibiyotiklerin çoğuna göre üstünlüğü olan bir ilaçtır. Bu özellikler geniş spektrumlu oluşu, yan etki insidansının düşük oluşu, vücutta dağılımının iyi olması ve fiyatının ucuz olmasıdır. Kloramfenikol geniş spektrumlu bir antibiyotiktir. Gr (+) kok, aerob ve anaerob Gr (+) basiller, Gr (-) bakterilerin çoğuna karşı duyarlıdır. Enterobakter ailesine karşı etkinliği değişkendir. Kloramfenikol, bakteri ribozomlarının 50 S alt birimine bağlanarak peptidil transferaz enzimini bloke eder ve böylece protein sentezini reversibl bir şekilde inhibe ederler. Kloramfenikol, tedavi dozlarında karaciğer mikrozomal enzimlerini inhibe ettiği unutulmamalı ve beraberinde kullanılan ilaçlarla olabilecek etkileşimi bilinmelidir ( Aminoglikozidler Bu grupta bulunan antibiyotikler, streptomisin, gentamisin, tobramisin, amikasin, paramomisin, neomisin, viomisin, sisomisin ve netilmisindir. Aminoglikozidler,

44 28 penisilinler ve sefalosporinler ile geçimsizlik gösterirler, kimyasal olarak birleşip birbirlerini inaktive ederler. Etki mekanizmaları, spektrumları ve toksik etkileri birbirlerine benzer. Gr (-) aerobik basiller üzerine diğer antibiyotiklerden daha fazla etki göstermesi, hızlı bakterisid etki yapması, nisbeten ucuz ilaçlar olması üstünlükleridir. Terapötik indekslerinin küçük olması, ağız yolu ile kullanılamaması, nefrotoksik ve ototoksik etki potansiyellerinin bulunması, bakteride nisbeten çabuk direnç gelişimine neden olması sakıncalarıdır. Bakteri ribozomlarının 30 S alt birimine irreversibl bağlanarak, ribozomlarda protein sentezini inhibe eder ve m-rna'nın taşıdığı genetik kodun yanlış okunmasına neden olurlar. Aminoglikozidler esas olarak dar spektrumlu antibiyotiklerdir. Bunlara en duyarlı olan bakteri grubu Gr (-) aerobik basillerdir ( kbb.uludag.edu.tr). Trimetoprim- Sülfametoksazol (TMP-SMX) Ko-trimoksazol olarak da bilinir. Sülfametoksazol, bir sülfonamiddir. Sülfonamidler paraanimo-benzoatın folik aside modifikasyonunu kompetitif olarak inhibe ederler. Trimetoprim, bakteriyel dihidrofolat redüktazı kompetitif olarak inhibe eden bir diaminopirimidindir. Her iki ilaç tek başlarına kullanıldığında görülmeyebilecek olan sinerjistik bakterisid etkiye yol açarak birçok Gr (+) ve (-) bakterileri etkiler. TMP- SMX'un genişçe bir spektrumu vardır. Genel bir kural olarak, TMP-SMX'un içindeki iki antibakteriyel ilacın maksimum sinerjistik etkinliği, her iki ilaca da duyarlı olan bakteri türleri üzerinde meydana gelir. Etkinliğin belirlenmesinde TMP'e duyarlılık daha önemlidir ( kbb.uludag.edu.tr). Kinolon Grubu Antibiyotikler Tamamen sentetik olan bu grubun ilk üyesi nalidiksik asiddir. Bu grupda ayrıca; siprofloksasin, ofloksasin, norfloksasin, pefloksasin, fleroksasin, enoksasin ve levofloksasin bulunur. Kinolonlar, DNA-giraz enzimini inhibe ederek bakterisid etki gösterirler. Kinolonların etkisine maruz kalan bakteriler bölünemezler, anormal şekilde uzayıp ölürler. Daha fazla Gr (-) ler olmak üzere Gr (+) bakterilere de etkilidirler.

45 29 Vankomisin Yapıca diğer antibiyotiklerin hiçbirine benzemez. Bakteride peptidoglikan zincirinin devamını kırar, sitoplazmik membran yapısını bozar, RNA sentezini durdurarak hücre duvarı sentezini inhibe eder. Antibakteriyel spekturumu dardır. Esas olarak Gr (+) kokları ve Clostridium'ları etkiler. Toksisitesi ve fiyatı fazla olan bir antibiyotiktir. Anti-anaerobik antibiyotikler Penisilin G, antipsödomonal penisilinler, sefoksitin, imipenem, b-laktam + b-laktamaz inhibitörü kombinasyonları, klindamisin ve kloramfenikol anti-anaerobik etkinlikleri bulunmaktadır. Ayrıca, 5-nitroimidazol'lerin anti-anaerobik etkinlikleri vardır. 5-nitroimidazol grubu anti-anaerobikler Metronidazol Tinidazol Ornidazol Bu üç ilacın farmakokinetik ve farmakolojik nitelikleri bakımından birbirlerine çok benzerler. Bakterisid etki gösterirler ( kbb.uludag.edu.tr) Antibiyotik direnç ve mekanizmaları Direnç (Rezistans) Patojen mikroorganizma veya suşun, ilacın kullanıldığı doz aralığında, serumda meydana getirdiği konsantrasyon düzeyinde ilaç tarafından etkilenmemesi demektir. Tarihteki ilk direnç mekanizması 1940'lı yılların ortalarında penisilinin yaygın biçimde kullanıma girmesi sonucu Staphylococcus aureus suşlarında penisilinazların varlığıyla saptanmıştır yılı öncesi hastanede izole edilen S. aureus suşlarının %90'ından fazlası penisiline duyarlı iken, 1952 yılında suşların %75'i dirençli olarak saptanmıştır. 1960'lı yılların sonunda penisiline dirençli suşların topluma yayılması ve tüm izolatların %90'ından fazlasının penisiline direnç kazanması hayal kırıklığına neden olmuştur. Sonraki yıllarda

46 30 bulunan her yeni antibiyotiğin kullanıma girmesinin ardından, belirli bir süre sonra bakterilerin direnç geliştirmesi değişmez bir kural haline gelmiştir. 1980' lerde geniş spektrumlu sefalosporinler ve 1990'larda ise florokinolonlar geliştirilmiştir, ancak günümüzde Acinetobacter baumanii, Burkholderia cepacia, Enterecoccus faecium gibi bakteriler bu antibiyotiklere de direnç geliştirmişlerdir (Ertürk, 2010). Tavuk yetiştiriciliğinde enfeksiyonlardan korunmak amacıyla bilinçsiz olarak antibiyotik kullanılmasının bazı dezavantajları bulunmaktadır. Bunların bazıları, Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) nun yayınladığı bir raporda antibiyotiklerin etlik piliçlerde gelişmeyi ve yemden yararlanmayı uyarıcı olarak hatalı kullanımı sonucu, birçok mikroorganizmanın bağışıklık kazandığı ve bilinçsiz kullanımın devam etmesi durumunda da insanlarda boğaz ve kulak iltihaplarına karşı antibiyotiklerin etkili olamayacağı bildirilmektedir (Keskinöz, 2010). Antimikrobik maddelere karşı gelişen direnç günümüzde bütün insanlığı tehdit edecek düzeyde çok önemli bir sorundur. Başta hastanelerde çok ilaca karşı dirençli kökenlerle gelişen hastane infeksiyonları hastanede kalışı ve ölüm oranlarını artırmakta ve oldukça fazla ek bir maliyet oluşmasına neden olmaktadır. Artık günümüzde sadece hastane kökenleri değil toplumdan kazanılmış kökenlerde de direnç önemli oranlarda artmakta bu olay sorunu daha da büyütüp ciddi boyutlara taşımaktadır (Öztürk, 2002). Antimikrobiyal ajanlara karşı Salmonella da antibiyotik direnç gelişimi, degredasyon ya da yapısal modifikasyon yoluyla antimikrobiyal ajanların inaktivasyonunu sağlayan enzimlerin üretimi, bakteriyel hücrelerin antibiyotiklere karşı geçirgenliğini azaltması, antimikrobiyal efluks pompalarının aktivasyonu ve ilaçlar için hücresel hedefin modifikasyonu gibi çoklu mekanizmalardan biri yoluyla gerçekleşmektedir (Sefton, 2002). Salmonella spp. izolatları kromozom ve ya plazmid üzerinde lokalize olabilen farklı antibiyotik direnç genlerini taşıyabilmektedir (Alcaine ve ark., 2007; Miriagou, 2006). Bunlara ek olarak; kromozomal genlerdeki nokta mutasyonları, seçilmiş antimikrobiyal ajanlara direnç sunabilmektedir (Örnek; Floroquinolon ve Nalidiksik Asit). Birçok çalışmada farklı Salmonella serotiplerindeki spesifik direnç genleri ve antimikrobiyal ilaç direnç fenotipleri ile bağlantılı genetik mekanizmalar tanımlanmıştır (Alcaine ve ark., 2007). Salmonella serotipleri içerisinde sefalosporinlere ve penisilinlere direnç gösterenlerin çoğu, antimikrobiyal ajanların biyokimyasal yapısını bozabilen beta-

47 31 laktamaz enzimlerini üretmektedir. Beta-laktamazlar, farklı çeşitlerde bulunabilen bir enzim grubudur. Bu enzimlerden bazıları antimikrobiyal ajanların yalnızca bir kısmına karşı ilgiye sahipken diğerleri antibiyotiklerin geniş bir dizisini parçalayabilme özelliğindedir (Bush, 2003). Beta-laktamazların Salmonella tarafından üretimi nedeniyle bu bakterilerde Beta-laktam antibiyotiklere direnç çok yaygındır(bush, 2003; Revathi ve ark, 1998). Resim 2.5. Bakteri hücresinin antibiyotik direnç mekanizmaları ( Mikroorganizmaların antibiyotiklere karşı gösterdiği direnç çeşitleri Doğal (intrinsik) direnç Kalıtsal özellikte olmayan direnç tipidir. Bir mikroorganizmanın yapısı nedeniyle dirençli oluşu anlamına gelir. Burada genellikle antimikrobik maddenin bağlanarak etkili olduğu hedef molekülün olmaması doğal dirençten sorumludur. Bir antimikrobik maddeye doğal dirençli olan türün hiç bir kökeni o antibiyotikten etkilenmez. Birçok Gr (-) negatif bakteri vankomisine ve metisiline, enterokoklar sefalosporinlere duvar yapıları nedeniyle intrinsik direnç gösterirler. Aminoglikozitlerin hücre membranından geçişi oksijen bağımlı, enerji gerektiren bir olay olduğundan oksidatif fosforilasyonun olmadığı zorunlu anaerob bakterilerde yeterli ilaç hücre icine giremediğinden anaeroblar üzerine aminoglikozitler etki göstermezler. Buna benzer şekilde bakterilerin hücre duvarsız L şekilleri hücre duvarı sentezini bozarak etkili olan antibiyotiklerden etkilenmezler. L şekilleri ana şekle dönüp hücre duvarlarını yeniden kazanınca antibiyotiklere duyarlı hale gelirler (Öztürk, 2002). Örneğin; Mycobacterium tuberculosis'in kalsifiye odaklarda metabolizması yavaşlamış olarak uzun süre canlı kalabilmesi ve bunun sonucunda antitüberküloz ilaçlara dirençli

48 32 olması verilebilir. Bir diğer örnek hücre duvarı olmayan mikoplazmaların betalaktam antibiyotiklere olan direncidir (Ertürk, 2010). Kazanılmış (Kalıtsal) direnç Sonradan kazanılan bir direnç tipidir. Burada bakteri popülasyonu antimikrobik madde ile ilk temasa geldiğinde ilaç mikroorganizma üzerine etkilidir, ancak temas süresinde veya tekrarlanan tedaviler sırasında mikroorganizma populasyonunda antimikrobik maddeye karşı direnç gelişir. Antimikrobiklere karşı gelişen direnç esas olarak bu yolla olmakta ve genetik değişim sonunda seleksiyonla dirençli kökenler ortaya çıkıp yayılmaktadır. Genetik direnç kromozom, plazmid, transpozon kontrolü altındadır. Mikroorganizmalar direnç mekanizmalarından birini, bazen bir kaçını birlikte kullanarak antimikrobiklere direnç kazanmaktadır (Öztürk, 2002). Çizelge 2.8. Kazanılmış direnç mekanizmaları (Öztürk, 2002) 1. İlacın hedefinde değişiklik olması - Penisilin bağlayan proteinlerin değişimi (β-laktamlara karşı direnç) - Ribozomal hedefin değişimi (aminoglikozit, makrolit, linkozamitlere karşı direnç) - Değişmiş enzimatik hedef (sülfonamid, trimetoprim, rifampin, kinolon) 2. Sentezlenen enzimle ilacın inaktive veya modifiye edilmesi - β-laktamaz - Aminoglikozid modifiye eden enzimler (asetilaz, adenilaz, fosforilaz) - Kloramfenikol asetil transferaz - Eritromisin esteraz 3. Hücreye giren veya biriken ilaç miktarının azalması - Geçirgenliğin (permeabilite) azalması - Antibiyotiğin alım ve transport sisteminin zayıflığı veya yokluğu - Aktif pompalama ile ilacın dışarı atılması (Effluks pompaları) 4. Antimikrobik maddenin etkisinin sonuçlarını önlemek - İlaç hedefi veya yarıştırıcı substratların aşırı oluşumu (sülfonamid, trimetoprim) 5. Tolerans (bakterisid etki gösterebilen dozun inhibe edici dozdan normale göre çok yüksek olması)

49 33 Beta-laktam grubu antibiyotiklere karşı direnç mekanizmaları Gram negatif bakterilerde beta-laktam antibiyotikler, dış membrandaki outer mebrane protein (OMP) adı verilen porlar yolu ile hücreye girmektedir. Beta-laktam antibiyotikler dış membrandan porin F ve porin C adı verilen başlıca 2 kanal aracılığı ile geçerler (Sarı, 2005). Beta-laktam antibiyotiklerin hedeflerine bağlanmaları ve etkinlik göstermeleri için gram negatif bakterilerde porin (Outer Membran Protein, OMP) adı verilen içi su dolu protein kanalcıklarından geçmeleri, sitoplazmik membranla dış membran arasındaki periplazmik boşlukta yer alan beta-laktamazlardan etkilenmemeleri gerekmektedir (Demir, 2006). Beta-laktam antibiyotiklere karşı başlıca 3 yolla direnç gelişir: 1. Hücre içinde beta-laktam antibiyotiğin konsantrasyonunun azalması -Girişinin kısıtlanması (porin kaybı) -Dışarı atılması (efflux mekanizması) (Sarı, 2005). 2. Hedef bölgesinde penisilin bağlayan protein değişimi -Mevcut penisilin bağlayan proteinlerin değiştirilmesi i) Mozaik penisilin bağlayan proteinlerin yaratılması ii) Penisilin bağlayan protein genlerinin mutasyonu -Yeni penisilin bağlayan proteinlerin dışarıdan alınması N.gonorrhoeae, N.meningitidis, H.influenzae ve S.pneumoniae da gözlenen penisilin direnci ve metisiline dirençli S.aureus da gözlenen direnç penisilin bağlayan proteinlerdeki değişiklikler ile oluşmaktadır (Livermore, 1991). Bu tür direnç gram negatif bakterilerde nadirdir. 3. Beta-laktam antibiyotiğin parçalanması (beta-laktamaz üretimi) -Beta-laktamaz üretiminin artması i) Daha etkili promoter kazanımı -Mevcut promoterın mutasyonu -Yeni bir promoter alınması i) Üretim kontrol mekanizmasının bozulması (mutasyon) -Beta-laktamaz yapısının modifikasyonu (mutasyon)

50 34 -Farklı spektrumlu yeni beta-laktamazların alınması Beta-laktamazlar, penisilinler, sefalosporinler ve benzeri antibiyotikleri hidrolize ederek beta-laktam halkasındaki siklik amid bağlarını parçalayarak betalaktam ajanların etkinliğini ortadan kaldıran ve antibiyotiklere direnç gelişimine neden olan enzimlerdir (Yuluğ, 1997). Yapısal olarak penisilin bağlayan proteinlere benzerler. Beta-laktamazlar; Gr (+), Gr (-) ve anaerob bakteriler tarafından sentezlenir (Sarı, 2005). Kloramfenikole karşı direnç mekanizmaları Kloramfenikole karşı direnç gelişimi kloramfenikolun 3-1-hidroksil gruplarını asetile eden "kloramfenikol asetiltransferaz" (CAT) enziminin varlığı sonucudur. Asetilleme sonucu modifiye edilen kloramfenikol ribozomlara bağlanamaz ve protein sentezi engellenemez. Gr (+) (CAT D, CAT P; CAT Q) ve Gr (-), (CAT I,II,III) bakterilerde bu enzimin sentezlenmesi genellikle plazmid bazen kromozom kontrolündedir. Salmonella ve daha seyrek olarak Haemophilus kökenlerinde bu mekanizmayla kloramfenikole direnç gelişmektedir (Öztürk, 2002). Kloramfenikole karşı geçirgenliğin azalması ve ribozom bağlanma bölgesinde mutasyon sonucu oluşan değişim sonucu ilacın hedefe bağlanmasındaki azalma da dirençten sorumlu diğer mekanizmalardır (Özaras ve ark., 2002). Aminoglikozit antibiyotiklere karşı direnç mekanizmaları Gr (+) ve Gr (-) bakterilerde aminoglikozitlere karşı direnç üç mekanizma ile oluşmaktadır: -Ribozomal direnç: Aminoglikozitlerin hedefi olan ribozomlarda mutasyonlar sonucu ortaya çıkar (Öztürk, 2002). Özellikle streptomisin direncinde önemlidir. 30S ribozomal altbirimde S12 proteinindeki mutasyon sonucu streptomisin hedefe bağlanamaz (Yüce, 2001). N.gonorrhoeae, Enterocccus sp., S.aureus ve Pseudomonas sp. de bildirilen bu direnç klinikte nadirdir ve diğer aminoglikozitlere karşı çapraz direnç oluşumuna neden olmaz (Öztürk, 2002).

51 35 -İlacın sitoplazmaya geçişinin engellenmesi: Pozitif yüklü bileşikler olan aminoglikozidler, hücre içine aktif ve oksijene bağımlı transport sistemi ile girer. Kromozomal mutasyon sonucu iç ve dış zarda meydana gelen değişiklikler, ilacın içeri alınmasını bozar. Bu olay tüm aminoglikozidler için söz konusudur; ancak doğada yaygın değildir. Oksijene bağımlı aktif transport sistemi anaeroplarda bulunmadığı için bu mikroorganizmalar aminoglikozidlere doğal olarak dirençlidir (Yüce, 2001). Kromozomal mutasyonla hücre zarında geçirgenlik azalması sonucu direnç en sık olarak P.aeruginosa, E.coli, S.aureus ve Salmonella sp. de tanımlanmıştır. Bu tip direnç diğer tüm aminoglikozitlere karşı çapraz dirence neden olmaktadır (Öztürk, 2002). -Aminoglikozid yapısını değiştiren enzimler: Aerob bakteriler arasında aminoglikozidlere karşı direnç oluşumunda en önemli mekanizma enzimatik inaktivasyondur. Aminoglikozidleri modifiye eden enzimler sıklıkla plazmid veya transpozon kökenli olup çoğu transpozonlarca taşınır. Sayıları iki düzineden çok olan bu enzimler üç önemli reaksiyondan sorumludur: N-asetilasyon, O-nükleotidilasyon, O-fosforilasyon. Bu genel reaksiyonların her biri için çeşitli enzim grupları var olup bunlar asetil transferazlar (AAC), adenil transferazlar (ANT) ve fosfotransferazlar (APH) dır. Bu enzimlerden ANT ve APH hidroksil gruplarını, AAC ise amino gruplarını etkiler ve antibiyotik moleküllerine asetil, adenil ve fosforil gruplarını ekleyerek ilacın etkinliğini yitirmesine neden olur. Antibiyotiğin yapısının değiştirilmesi onun hücre içine alınmasını ve protein sentezini önlemesini bozar. Amikasin bu enzimlerden en az etkilenen antibiyotiktir ve özellikle AAC ye duyarlıdır. Enzimlere bağlı olarak gelişen direnç oranları coğrafi farklılıklar gösterir (Davies, 1994; Miller ve ark., 1997). Enterokok gibi infeksiyonlara sebep olan bakteriler beta-laktam ve sülfonamidlerin yanı sıra aminoglikozidlere de doğal olarak dirençlidir. Özellikle gentamisine yüksek düzeyde dirençten modifiye bir enzim sorumludur (Sahm ve Gilmore, 1994). Tetrasiklin antibiyotiğine direnç mekanizmaları -İlacın hücre içine alımının engellenmesi ve aktif pompa sistemleri: Bakterilerde spontan kromozomal mutasyonlar sonucunda membran geçirgenliğinde azalmalar olduğu saptanmıştır. Bu şekilde ilacın içeri alımı azalarak direnç gelişebilir. Doğada bu ilaca karşı çok sık direnç gelişir. Aktif pompa sistemleri ise hücreye giren ilacın hızla dışarı atılımını sağlayan mekanizma olup dirençte çok önemlidir. Aktif pompa sisteminde yer

52 36 alan proteinler yapısal olarak transport proteinlerine benzer ve ATP ye bağımlı olarak etkinlik gösterirler. Tetrasiklin transport proteinlerini kodlayan genler (teta-g, tetk, L) Gram negatif ve pozitif bakterilerde vardır. E. coli, Salmonella ve Shigella türlerinde bulunan marrab operonunun tetrasiklinin aktif olarak dışına atılması ile ilişlkili olduğu gösterilmiştir (Davies, 1994; Nikaido, 1994). -Ribozomal korunma; Tetrasiklin direncine yol açan ikinci önemli mekanizmadır. tetm, teto, tetq, tets genlerince sentezlenen bir sitoplazmik proteinin aktivitesi sonucu ilacın ribozoma bağlanamaması söz konusudur. Bu genler Campylobacter, Mycoplasma, Ureaplasma, Bacteroides ve Neisseria gibi birçok bakteride bulunur. Her üç mekanizma plazmid ve kromozomal kökenlidir. Tetrasiklinler arasında çapraz direnç vardır. Herhangi bir tetrasikline dirençli bakteri diğerlerine de dirençlidir. Doksisiklin ve minosiklin bu genellemenin dışındadır. Diğer tetasiklinlere dirençli kökenler bu iki tetrasikline duyarlı olabilir (Leclerq, 1997; Nikaido, 1994). Trimetoprim-Sülfamethoksazol antibiyotiğine direnç mekanizmaları Plazmid veya transpozon kontrolünde trimetoprime dirençli dihidrofolat redüktaz enziminin sentezlenmesi en sık rastlanan mekanizmadır. Ayrıca daha seyrek olarak dihidrofolat redüktazın aşırı sentezi veya geçirgenlikte azalmaya neden olan kromozomal mutasyonlar da olabilir (Özaras ve ark., 2002). Sülfonamidler, paraminobenzoik asid (PABA) analogları olup, bu metabolik yolda dihidropteroat sentaz (DHPS) enzimini, trimetoprim ise dihidrofolat redüktaz (DHFR) enzimini inhibe ederek bakterilerde tetrahidrofolik asid sentezini engeller. Trimetoprime dirençte kromozomal veya plazmid kaynaklıdır. DHFR nin aşırı sentezine veya azalmış permeabiliteye yol açan kromozomal mutasyonlar dirence neden olur, ancak bunların klinik önemi azdır (Yüce, 2001). Ayrıca son yıllarda plazmidlere bağlı direnç artarak yayılmaktadır. Plazmide bağlı direnç sonucu bugün Avrupa ve ABD de üropatojenlerin 1/4 ü, Shigella cinsi bakterilerin yarısı sülfonamidlere dirençlidir. Salmonella direnci de gittikçe artmaktadır (Özaras ve ark., 2002).

53 37 Kromozomal Direnç Bu tip direnç kromozomda kendiliğinden (spontan) bir mutasyon sonucu oluşmaktadır. Her hücre bölünmesinde mutasyon sıklığı 10-5 ile civarındadır; bazı antibiyotikler için bu oran daha yüksektir; örneğin rifampisin için Kromozomal mutasyonla kazanılan direnç bir aşama veya çok aşamalı olmak üzere 2 ye ayrılır: Bir aşamalı mutasyon (one step mutation) Antimikrobikle bir veya birkaç temas sonrası birden ileri derecede direnç gelişir (streptomisin tipi direnç). Rifampisine karşı E.coli ve S. aureus da bu tipte bir direnç gelişir. Enterobacter sp., Serratia sp., indol pozitif Proteus, Pseudomonas aeruginosa gibi bakterilerde sefalosporinlere karşı tek basamaklı mutasyonla direnç gelişebilir. Mutasyon, bu mikroorganizmalarda sefalosporinleri yıkan β-laktamaz salgılanmasında artışa yol açar (Öztürk ve ark., 2002). Çok aşamalı mutasyon (multiple step mutation) Rezistans yavaş olarak, derecesi gittikçe artan bir biçimde oluşur. Buna penisilin tipi rezistans da denir. Bu tipteki rezistansın gelişmesi için DNA molekülünde farklı yerlerdeki genlerde birbirini izleyen bir dizi mutasyon olayının meydana gelmesi gerekmektedir. Penisilinlere ve tetrasiklinlere karşı bu tip rezistans oluşabilir. Sadece kromozomal mutasyonla meydana gelen rezistansın terapötik sorun oluşturan başlıca örnekleri şunlardır: Rifampisin, izoniazid vaya nalidiksik aside rezistans ve S.aureus'ta metisiline karşı resiztans (Ertürk, 2010). Plazmidlere Bağlı Direnç Plazmidler kromozomdan bağımsız olarak çoğalan, kromozom dışı genetik elementlerdir. Plazmidler antimikrobiklere ve ağır maddelere direnç genleri yanında değişik virülans faktörlerini de taşıyabilirler. Klinikte görülen direncin ana sorumlusu plazmide bağlı dirençtir. R-plazmidi denen direnç plazmidleri bir veya daha çok sayıda (~10) antibiyotiğe karşı direnç genlerini taşımaktadır. Direnç plazmidleri diğer duyarlı bakterilere transdüksiyon (direnç plazmidleri bakteriyofajlarla birleşir ve bakteriyofajlar bu direnç

54 38 genlerini taşıyarak diğer bakterilere aktarır, örnek olarak β-laktamaz geninin hassas stafilokoklara aktarımı, Salmonella larda direnç aktarımı), transformasyon (diğer bakterilerin lizisiyle ortama dökülen plazmidler veya DNA kırıntıları duyarlı başka bakteriler tarafından alınır) ve konjugasyon (temasla oluşan sitoplazma köprüsü aracılığı ile R-plazmidleri dirençli bakteriden duyarlıya geçer) olaylarıyla geçerek direnç gen paketini aktarır ve böylece direncin yayılmasına neden olur. Plazmidlere bağlı direnç bulaşıcıdır ve genellikle antibiyotiği inaktive eden veya bakterinin geçirgenliğini değiştiren enzimler ile oluşmaktadır (Öztürk, 2002). Çarpraz Direnç Belli bir ilaca karşı dirençli olan bazı mikroorganizmaların, aynı veya benzer mekanizma ile etki eden diğer ilaçlara karşı da dirençli olması halidir. Bu durum genellikle yapıları benzer ilaçlar arasında gözlenmektedir: eritromisin-oleandomisin, neomisin-kanamisin gibi. Ancak bazen tümüyle ilgisiz ilaçlar arasında görülebilir. Eritromisin-linkomisin arasındaki çapraz direnç buna örnek olarak verilebilir. Kromozomal veya ekstrakromozomal orijinli olabilir (Yüce, 2001). Resim ile 2005 dönemi arasında veteriner kaynaklı Salmonella ların antibiyotik direnç grafiği. Veri Ulusal Antimikrobiyal Direnç tarafından Salmonella nın 15 antibiyotik ajana olan direnci (Foley ve Lynne, 2008;

55 Çoklu Antibiyotik Dirençliliği Bakterilerde çoklu direnç, bakterinin normalde duyarlı olduğu, farklı gruptan iki veya daha fazla sayıda antibiyotiğe dirençli olması olarak tanımlanmaktadır ( Enfeksiyonları önleyebilmek adına mikroorganizmalara karşı yıllar boyunca mücadeleler verildi. Ancak, her ne kadar pek çok başarı elde edildiyse de mücadele henüz tam anlamıyla bitmiş değildir. Çünkü ne zaman yeni bir antibiyotik geliştirilse, o antibiyotiğe karşı neredeyse aynı hızda direnç gelişmektedir. Tüm bu gelişmeler çoğul ilaca direçli mikroorganizmalar kavramını ortaya çıkarmıştır (Öztürk, 2002). Mikroorganizmalar antibiyotiklere ve diğer kimyasal terapötik ajanlara karşı dirençlilik kazanmada; hidroliz yolu ile inaktivasyon, modifikasyon (aminoglikozid dirençlilik gibi), hedef değiştirme (florokinolon dirençlilikte mutant DNA girazın ya da metisilin dirençli Staphylococcus aureus ta metisilin dirençli transpeptidazın üretimi gibi), hedef ile temasın engellenmesi ve hücre içine giren ajanın hücre dışına atılması başta olmak üzere değişik mekanizmalar kullanmaktadır (Nikaido, 1994). Gr (-) ve Gr (+) bakterilerde en etkin çoklu ilaç dirençlilik mekanizması, ilacın hücre dışına atılmasıdır. Bu mekanizmada ya basit taşıyıcı proteinler ya da kompleks membran füzyon proteinleri rol almaktadır (Cloeckaert ve Schwarz, 2001). Antibiyotik ve diğer kimyasal terapötik ajanların kullanımının yaygınlık kazanmasının en önemli yan etkisi, insan ve hayvanlarda sadece patojenlerin değil, aynı zamanda normal flora üyelerinin de adaptif mutasyonlar aracılığı ile direnç kazanmasıdır. Bu kazanılan direnç sistemlerinin tür içi ya da yakın akraba türler arasında aktarımı yanında uzak akraba türler arasında da aktarımının sağlanabilmesi özellikle patojenlerde çoklu ilaç dirençlilik gelişiminin esasını teşkil etmektedir (Chakravortty, 2002). Türkiye de Salmonella serotiplerinde antibiyotik ve diğer kimyasal ajanlara dirençlilik üzerine sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Klinik ve gıda kökenli izolatlar ile yürütülen çalışmalarda florokinon türevlerine, nalidiksik asite, streptomisine, kanamisine, ampisiline ve seftriaksona karşı yaygın direnç gelişimi saptanmıştır (Avşaroğlu ve ark., 2007; Yazıcıoğlu ve ark., 2005). Dünyada da, Türkiye ile paralel bir şekilde, en fazla görülen çoklu ilaç dirençlilik fenotipleri; ampisilin, kloramfenikol/florfenikol, streptomisin/spektinomisin, sulfonamidler ve tetrasiklinlerin kombinasyonlarını içermektedir (Velge ve ark., 2005; Wilson ve ark., 2008, Zhao ve ark., 2006).

56 40 Salmonella da çoklu ilaç dirençlilik genleri kromozomal ya da plazmid DNA kökenli olabilmektedir. Konjugatif plazmidler aracılığı ile bu genlerin yakın ya da uzak akraba türlere aktarımı yanında, kromozomal DNA kökenli çoklu ilaç dirençlilik genlerinin integronlara bağlı konjugatif transpozonlarla aktarımı da gerçekleşebilmektedir. Bu genetik transfer mekanizmaları, ilaç dirençliliginin doğal suşlar arasında hızla yayılmasının ana nedenidir (Abbasoğlu, 2009) Çoklu dirençte efflüks sistemleri Eflüks pompa sistemleri transport proteinlerinden oluşur. Duyarlı ve dirençli tüm bakterilerde, hatta mantar ve protozoonlarda da bulunur. Özellikle metabolik artık ya da gereksiz ve zararlı maddeleri dışarı atar. Pompa geni bir operonun parçasıdır, antibiyotiği ya da hedefini modifiye etmez. Bu gen kromozomal, indüklenebilir veya plazmidik olabilir. Pompa sistemi, ekspresyon düzenleyici bir gen kontrolünde çalışır. Pompa substratı spesifik tek bir antibiyotik, farklı sınıflardan bir çok antibiyotik veya biyosidler (dezenfektan, antiseptik ve koruyucular) olabilir. Antibiyotik dışarı pompalanınca bakteride hücre içi antibiyotik düzeyi düşer, ribozom antibiyotik etkisinden korunur ve protein yapımı yani bakteri üremesi devam eder. Substratlardan herhangi biri ile karşılaşma sonucu pompa sistemi indüklenirse, düzenleyici gende mutasyon ile pompa proteinlerinin aşırı üretimi başlayabilir. Sonuç bir ya da birden çok substrata direnç şeklindedir (MDR/mar fenotipi). Gelişen direnç düşük düzeylidir fakat bir mutasyon başka mutasyonları tetikleyebildiği için, genellikle düzenleyici gen mutasyonunun ardından hedef molekül değişikliği, permeabilite azalması gibi diğer bir mutasyon daha gelişir ve direnç düzeyi katlanarak artar. En önemli pompa sistemleri beş grup da toplanabilir: MFS (Major Facilitator Superfamily), ABC (ATP Binding Casette Superfamily), SMR (Small multidrug resistance family), MATE (Multidrug and Toxin Extrusion) ve Gram negatif bakterilerde yaygın olan RND (resistance-nodulation-division) (Ertürk, 2010) Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliğinde Antibiyotik Kullanımı Etlik piliç yetiştiriciliğinde uygulanan yoğun besleme programları ile hayvanlarda kısa sürede hızlı bir canlı ağırlık artışı amaçlanmaktadır. Bu amaçla, rasyonların (Rasyon: bir evcil hayvanın 24 saat içinde tüm besin ihtiyaçlarını kaşılayan tüm yemler ve bunlara ait karışım oranlarını ifade eder) besin madde içerikleri arttırıldığı gibi, rasyonlara

57 41 gelişmeyi hızlandırıcı büyütme faktörleri de ilave edilebilmektedir (Küçükersan, 2002). Kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde gelişmeyi hızlandırıcı yem katkı maddeleri arasında antibiyotiklerin önemli bir rolü vardır. İlk olarak antibiyotiklerin anabolik etkiye sahip oldukları 1940 lı yıllarda ABD de civciv rasyonlarına belli miktarda katıldığında canlı ağırlık artışında hızlanma sağlanmasıyla gözlendiği belirtilmiştir (Gustafson ve Bowen, 1997). Halkımızın dengeli beslenebilmesi başka bir ifade ile hayvansal protein açığının kapatılması hayvansal üretimin hızlı bir şekilde arttırılmasına yönelik önlemlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır (Aynagöz, 1993). Hayvancılıkta et üretimi üç yolla artırılabilir: 1. Büyük çoğunluğunu düşük verimlilerin oluşturduğu yerli hayvanların kültür ırkları ile ıslahı, 2. Mevcut hayvanların rasyonel beslenmesi ve bakımının iyileştirilmesi, 3. Hayvanlarda et verimini arttıran maddelerin kullanılması. Bu yollardan birincisi çok uzun süre alır. Nitekim 1926 yılında başlatılan ıslah çalışmaları ve hayvan ithalinin ağırlık kazanmasına bağlı olarak 2004 yılında sığır populasyonunun %21 i kültür, %44 ü kültür ırkı melezi ve %35 i yerli ırklardan oluşmaktadır. İkinci yol üreticinin eğitimi ile yem ürün fiyat ilişkilerine ve hükümetlerin ekonomik politikalarına bağlı olduğundan, hem zaman alıcı ve hem de devamlılığı kuşkuludur. Üçüncü yani hayvanlara verimi arttıran maddelerin uygulanması en etkin olanıdır. Çünkü etkisini; 1. Hayvanın genetik yapısı ne olursa olsun, 2. Hayvana uygulanan beslenme düzeyine bağlı olmayarak, 3. Hayvana verildiği günden itibaren gösterir (Cloeckaert ve Schwarz, 2001). Antibiyotiklerin büyütmeyi ilerletici olarak kullanımı ile ilgili yapılan ilk kontrol adımı 1969 da, İsveç Komitesi tarafından yapılmıştır. Bu komite, antibiyotik büyütme faktörlerinin veteriner reçetesi olmaksızın kullanımında sınırlandırmaları başlatmıştır. Avrupa Birliği, 1970 lerin başlarında hayvansal yemlerde tedavi için kullanılan çeşitli ana antibiyotiklerin ruhsatlarını geçici olarak yürürlükten kaldırmaya başlamıştır (Tuncer, 2007).

58 42 Büyütme faktörü olarak kullanılan antibiyotik ve benzeri maddelerin etkileri tam olarak açıklanamasada buna ilişkin çeşitli hipotezler ileri sürülmüştür. Bu görüşlere göre; 1. Besin maddelerinin emilimini engelleyen toksik metabolitlerin üretimini inhibe ederek, 2. Gastrointestinal sistemdeki patojen mikroorganizmaların gelişimini engelleyerek, 3. Subklinik infeksiyonları azaltarak veya önleyerek etkili oldukları düşünülmektedir. (Anadón ve Martínez-Larrañaga, 1999; Butaye ve ark., 2003). Antibiyotiklerin aşırı ve uygun olmayan kullanımları ile bu maddelere karşı dirençli bakterilerin gelişmesi sonucu, Avrupa Birliği tarafından antibiyotik kökenli büyütme faktörlerinin kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde kullanılmasının yıllarında geniş ölçüde yasaklandığı bildirilmiştir (Anadón ve Martínez-Larrañaga 1999; Casewell, 2003). Son yıllarda araştırmacılar, antibiyotiklere alternatif olabilecek doğal ve gelişmeyi hızlandırıcı madde arayışı içine girmişlerdir. Bu amaçla probiyotikler, organik asitler ve enzimlerin alternatif olarak kullanımı güncellik kazanmıştır (Küçükersan, 2002). Çizelge 2.9. Yıllara göre antibiyotik büyütme faktörlerinin yasaklanması (Tuncer, 2007) Yıl Ülke Karar 1969 İsveç 1970 Avrupa Birliği Antibiyotik büyütme faktörleri bilimsel olarak yasaklandı. Antibiyotik büyütme faktörlerinde geçici sınırlandırmalar başladı İngiltere Penisilin ve tetrasiklin yasaklandı Avrupa Birliği Tetrasiklin yasaklandı İsveç Tetrasiklin ve antibiyotik büyütme faktörlerinin bir kısmı yasaklandı İsveç Antibiyotik büyütme faktörlerinin tümü yasaklandı Avrupa Birliği Avoparcin yasaklandı Hollanda Olaquindox yasaklandı İsviçre Antibiyotik büyütme faktörlerinin tümü yasaklandı.

59 43 Çizelge 2.9. (Devam) Yıllara göre antibiyotik büyütme faktörlerinin yasaklanması (Tuncer, 2007) Yıl Ülke Karar 1998 Avrupa Birliği 1998 İngiltere Tylosin phosphate, zinc bacitracin, spiramysin, virginiamycin yasaklandı. Tylosin phosphate, zinc bacitracin, spiramycin, virginiamycin yasaklandı Avrupa Birliği Antibiyotik büyütme faktörlerinin tümü yasaklandı Türkiye Antibiyotik büyütme faktörlerinin tümü yasaklandı. Yapay kimyasalların hayvan besleme ve sağlığında kullanılmaları sonucu hayvanlarda ve özellikle insanlarda meydana getirdiği olumsuzlukların ve çevre kirlenmesinin önlenmesi açısından son yıllarda dünyada, ABD ve AB inde ekolojik tarım ile ekolojik hayvancılık gündeme gelmiştir. Uzun yıllardan beri hem hayvan sağlığını korumak amacıyla hem de büyütme faktörü olarak antibiyotikler ve kemoterapötikler yem katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Hayvan yetiştiriciliğinde antibiyotikler büyük ölçüde hastalıkların tedavi ve kontrolünde kullanılmaktadır yılında kanatlılar üzerinde yapılan bir deneme sırasında tesadüfen deneme hayvanlarında büyüme artışının gözlenmesi antibiyotiklerin çiftlik hayvanlarında büyütme faktörü olarak kullanılmasını başlatmıştır (Keskinöz, 2010). Antibiyotiklerin aşırı ve uygun olmayan kullanımları ile bu maddelere karşı dirençli bakterilerin gelişmesi sonucu, yıllarında Avrupa Birliği tarafından antibiyotik kökenli büyütme faktörlerinin kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde kullanılmasının geniş ölçüde yasaklandığı bildirilmiştir (Anadón vemartínez-larrañaga, 1999). Nitekim 1734 sayılı kanunun cezai hükümlerini içeren 4. Bölümün 12. Maddesinde Beyan ve tescildeki niteliğe uymayan yemleri satışa arz edenler hakkında 1 aydan 6 aya kadar ve 500 liradan 2500 liraya kadar ağır para cezasına, hayvan sağlığı için tehlikeli olan yemleri satışa arz edenler için ise, 3 aydan 1 seneye kadar hapis ve 1000 liradan 5000 liraya kadar para cezası ile cezalandırma öngörülmüştür. Bu cezaların yetersiz olması üretici firmalar arasında haksız rekabetin yanı sıra kalitesiz yem üretimine yol açmaktadır. Ayrıca üretici firmaların beyan ettiği ve normlara uygun yem üretilip üretilmediğini

60 44 denetimini etkin ve sürekli bir şekilde yapacak teknik donanıma sahip laboratuvarlar bulunmamaktadır. Bu durumdan dolayı karma yem üreticileri ve yetiştiriciler tarafından ise bazı ürünler bilinçsizce kullanılmaktadırlar (Keskinöz, 2010). Yapılan bir araştırmaya göre, 1999 yılında Avrupa Birliğinde çiftlik hayvanları 4700 ton (% 35) antibiyotik tüketirken, insanlar ise 8500 ton (% 65) antibiyotik tüketmiştir. Hayvanlara verilen antibiyotiklerin 3900 tonu (toplam kullanımın % 29 u) hasta hayvanların iyileştirilmeleri için verilirken, 786 ton (veya toplam kullanılanın % 6 sı) ise çiftlik hayvanlarında yeme büyümeyi ilerletici yem katkı maddesi olarak ilave edilmiştir (Ziggers, 2002) Antibiyotiklere Direncin Kontrolü ve Önlenmesi Antibiyotiklerin uygunsuz ve gelişi güzel kullanımı ile gerek toplum kökenli gerekse hastane kökenli dirençli mikroorganizmalarla oluşan infeksiyonlarda ciddi sağaltım sorunları yaşanmaktadır. Bir antibiyotiğe dirençli olan etken kısa sürede birden çok ilaca karşı da direnç kazanmakta ve bu çoğul dirençli mikroorganizmalar hızla ortama yayılmaktadır. Bugün tüm dünya, çoğul dirençli Mycobacterium tuberculosis, Salmonella ve diğer bakterilerle olan infeksiyonlarla savaşmaktadır (Levin,1997; Rowe ve ark., 1994). Yeni ilaçların keşfi ve kullanıma girmesi ise çok zaman ve para gerektirmektedir. O nedenle, her kurumun süratle birtakım önlemler alması zorunludur. Örneğin, hastalıkların tanısının yeterince hızlı yapılması; antibiyotik gerekli ise uygun ilacın, yeterli doz ve sürede uygun yoldan verilmesi; tek başına verildiğinde yüksek direnç riski taşıyan ilaçların kullanılmaması, gerekli kombinasyonlarn yeğlenmesi; hastane ortamı ve hayvan yemlerinde gereksiz antibiyotiklerin kullanılmaması, hastanelerde aktif infeksiyon kontrolü yapılması ve toplumda hijyen ve sanitasyon önlemleri alınması, tüm insanlığı tehdit eden bu çok önemli soruna bir ölçüde çözüm getirecek önlemlerdendir (Cohen, 1992; Tenover ve Hugles, 1996; Yüce, 2001).

61 45 3. MATERYAL VE METOD Araştırmamızda Salmonella izolasyonu için çiğ süt ve tavuğun çeşitli organları (kalp, karaciğer, taşlık, boyun) kullanılmıştır. 50 çiğ süt örneği Ankara ilinde bulunan bir süt işletme tesisinden alınmıştır. Süt işletme tesisine gelen sütler Ankara ilinin çeşitli ilçelerinden ve diğer illerden (Çankırı, Antalya ve Burdur) temin edilmiştir. 160 tavuk örneği(kalp, karaciğer, taşlık, boyun) Ankara ilinde tüketime sunulan bir marketten temin edilmiştir. Çalışılan örneklerden elde edilen Salmonella türlerinin izolasyonunda (Brenner ve ark., 2000; Grimont ve Weill, 2007) belirtilen biyokimyasal testler esas alınmıştır ve biyokimyasal testler TS EN ISO 6579 a uygun şekilde gerçekleştirilmiştir (Grimont ve Weill, 2007,;TS EN ISO 6579, 2005). Biyokimyasal testler sonucu şüpheli izolatların doğrulanması için Becton Dickinson (BD) BBL Crystal Identification Systems Gram- Negatif ID kit kullanılmıştır (Holmes ve ark., 1994). Tanımlamaları yapılan Salmonella türlerinin çoklu antibiyotik dirençliliği Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle yapılmıştır ve antibiyotik dirençlilik testinde aynı zamanda sıvı mikrodilüsyon (MİK=Minimal İnhibitör Konsantrasyon) yöntemi kullanılmıştır Salmonella Türlerinin İzolasyonu Araştırmamızda Türk Standardı TS 3135 de (TS 3135, 1998) belirtilen esaslara göre gıda örnekleri tat ve koku değişimine neden olmayacak ve örneklerin mikrobiyal yükünü etkilemeyecek şekilde steril kaplara alınarak 0 C - +2 C sıcaklık koşullarında laboratuvar ortamına getirilerek aynı gün çalışılmıştır. Kültürel yöntemlere göre uygulanan metotta izolasyon için 4 aşama izlenmiştir: Ön zenginleştirme: Alınan örnekler 9:1 oranında Tamponlanmış Peptonlu Su ya konulmuştur ( sıvı örnekler için 25ml örnek/ 225 ml PW; katı örnekler için 5g örnek/45 ml PW ). Örnekler 24 saat 37 C de inkübe edildikten sonra bir sonraki aşama olan zenginleştirme işlemine geçilmiştir. Zenginleştirme: Salmonella nın iyi ürediği bunun yanı sıra diğer bakterilerin üremesinin kısmen engellendiği spesifik besiyerleri kullanılmıştır. Rapport Vassiliadis Broth (RVS) ve

62 46 Muller Kauffman Tetrathionate-Novobiocin Broth (MKTTn) bu işlem için kullanılmış olan iki besiyeridir. PW da üretilen gecelik kültürlerden 1 ml alınarak 9 ml RVS ve MKTTn ye aktarılmıştır, MKTTn; 24 saat 37 o C de, RVS ise 41,5 C de 24 saat bekletilmiştir. Selektif Agar a ekim: RVS ve MKTTn de üretilen gecelik kültürlerden 0,1 ml alınarak Salmonella için selektif bir besiyeri olan XLT4 e dragaski özesi ile yayma ekim yapılmıştır ve yayma ekimler 37 C de 24 saat inkübasyona bırakılmıştır. Salmonella türleri XLT4 agar üzerinde merkezi siyah etrafı şeffaf zon oluşturmuş koloniler şeklinde görülmektedir. Resim 3.1. XLT4 besiyerinde üremiş olan Salmonella kolonileri ( catalog.hardydiagnostics.com) Saf kültür: XLT4 Agar da gözlenen Salmonella şüpheli kolonilerden tekrar XLT4 Agar a tek koloni ekim yapılarak saf kültürler elde edilmiştir Salmonella Türlerinin İzolasyonunda Kullanılan Besiyerleri ve İçerikleri XLT4 Agar (Xylose Lysine Tergitol) (Merck ) Proteoz pepton 1,6 g/l Maya ekstraktı 3,0 g/l L-lizin 5,0 g/l

63 47 Ksiloz 3,75 g/l Laktoz 7,5 g/l Sükroz 7,5 g/l Amonyum-demir (III) sitrat 0,8 g/l Sodyum thiosülfat 6,8 g/l NaCl 5,0 g/l Fenol kırmızısı 0,08 g/l Agar-agar 18,0 g/l ph'sı 7,4±0,2 Dehidre besiyeri 59,0 g/l ve XLT4 Agar Supplement (Merck ) 4,6 ml/l olacak şekilde distile suda kaynatılarak eritilir. Sterilizasyon, besiyerini eritirken yapılmış olur. Isıya oldukça duyarlı olan bu besiyeri 50ºC 'de 45 dakikadan fazla tutulmamalıdır. Besiyeri 45-50ºC a soğuyunca steril petri kutularına 12,5'er ml dökülür. Hazırlanmış besiyeri berrak ve kırmızıdır. Salmonella için selektif bir besiyeridir. Resim 3.2. Salmonella bakterisinin XLT4 deki görüntüsü

64 48 MKTTn Broth (Mueller Kauffmann Tetrathionate Novobiocin) (Oxoid CM0343B) Et ekstraktı 4,3 g/l Kazein enzimatik sindirimi 8,6 g/l Sodyum klorid 2,6 g/l Kalsiyum karbonat 38,7 g/l Sodyum thiosülfat (sussuz) 30,5 g/l Oxbile 4,78 g/l Brilliant yeşili 0,0096 g/l ph'sı 8,0±0,2 Besiyeri 89,5 g/l konsantrasyonda olacak şekilde distile su içinde iyice karıştırılır ve kaynatılır. Belirli miktarlarda iodin solüsyonu karıştırılır ve tüplere 9 ml olacak şekilde dağıtılır. Salmonella nın iyi ürediği bunun yanı sıra diğer bakterilerin üremesinin kısmen engellendiği zenginleştirme besiyeridir. RVS Broth (Rappaport Vassiliadis) (Merck ) Soy pepton 4,5 g/l Magnezyum klorür hekzahidrat 28,6 g/l NaCl 7,2 g/l K 2 HPO 4 1,26 g/l KH 2 PO 4 0,18 g/l

65 49 Malaşit yeşili 0,036 g/l ph'sı 5,2±0,2 Dehidre besiyeri 41,8 g/l olacak şekilde distile su içerisinde hafifçe ısıtılarak çözülür, deney tüplerine 9 ml aktarılır ve otoklavda 121ºC de 15 dakika sterilize edilir. Hazırlanmış besiyeri berrak ve koyu mavi renklidir. Buffered Peptone Water (Tamponlanmış Peptonlu Su) (Oxoid CM0509) Pepton 10,0 g/l NaCl 5,0 g/l Na 2 HPO 4.12HPO 4 9,0 g/l K 2 HPO 4 1,5 g/l ph'sı 7,0±0,2 Dehidre besiyeri 25,5 g/l olacak şekilde su içinde gerekirse hafifçe ısıtılarak eritilir, Alınan örnekler 9:1 oranında Tamponlanmış Peptonlu Su ya konulmuştur ( sıvı örnekler için 25ml örnek/ 225 ml PW; katı örnekler için 5g örnek/45 ml PW ). Otoklavda 121 o C'da 15 dakika sterilize edilir. Besiyeri bileşiminde bulunan fosfat tampon ph düşmesine karşı özellikle hasar görmüş olan bakterileri korur. Nutrient Agar (Merck ) Pepton (etten) 5,0 g/l Et ekstraktı 3,0 g/l Agar-agar 12,0 g/l

66 50 ph'sı 7,0±0,2 Dehidre besiyeri 20,0 g/l olacak şekilde distile su içinde ısıtılarak eritilip, otoklavda 121 o C'da 15 dakika sterilize edilir ve o C'a soğutulup steril petri kutularına 12,5'er ml dökülür. Hazırlanmış besiyeri berrak ve sarımsı kahve renktedir. BPLS Agar (Brilliant-green Phenol-red Lactose Sucrose) (Merck ) Pepton (etten) 5,0 g/l Kazein pepton 5,0 g/l Et ekstraktı 5,0 g/l NaCl 3,0 g/l Na 2 HPO 4 2,0 g/l Laktoz 10,0 g/l Sükroz 10,0 g/l Fenol kırmızısı 0,08 g/l Brilliant yeşili 0,0125 g/l Agar-agar 12,0 g/l ph'sı 6,9±0,2 Dehidre besiyeri, 57,0 g/l olacak şekilde ısıtılarak distile su içinde eritilir ve otoklavda 121 C'de 15 dakika sterilize edilir. Otoklav sonrasında C'ye soğutulup steril petri kutularına 12,5'er ml dökülür. Hazırlanmış besiyeri berrak, kırmızı renktedir.

67 51 Mac Conkey Agar (Merck ) Kazein pepton 17,0 g/l Pepton (etten) 3,0 g/l NaCl 5,0 g/l Laktoz 10,0 g/l Safra tuz karışımı 1,5 g/l Nötral kırmızı 0,03 g/l Kristal viyole 0,001 g/l Agar-agar 13,5 g/l ph'sı 7,1±0,2 Dehidre besiyeri, 50,0 g/l olacak şekilde ısıtılarak damıtık su içinde eritilir ve otoklavda 121 C'de 15 dakika sterilize edilir ve C'ye soğutulup petri kutularına 12,5'er ml dökülür. Hazırlanmış besiyeri berrak ve kırmızı kahve renklidir Salmonella Türlerinin İdentifikasyonunda Kullanılan Besiyerleri, İçerikleri ve Testler Gram boyama Klasik Gram boyama yöntemindeki Kristal Viyole, Lugol, Alkol ve Bazik Fuksin hazırlanarak gram boyama yapılmıştır. Gr (-), basil ve kokobasil şeklinde üreme gösteren koloniler çalışılmıştır (Selvaraj ve ark., 2010).

68 52 Resim 3.3. Gr (-) basil görüntüsü Katalaz testi Stok kültür üzerinde üreyen koloniler temiz bir lam üzerinde serum fizyolojik içinde süspanse edilerek üzerine %3 lük hidrojen peroksit (H 2 O 2 ) damlatılmıştır. Kabarcıklarının görülmesi halinde test pozitif kabul edilmiştir. Katalaz pozitif olan gram negatif basiller çalışılmaya esas teşkil edecek izolatlar seçilmiştir (Zhao ve ark., 2001). Salmonella spp. katalaz pozitiftir. Resim 3.4. Katalaz testi Oksidaz testi Tetrametil p-fenilendiamin dihidrokloridin (% 1 lik) çözeltisi hazırlanarak Whatman No.1 kurutma kağıdına emdirilir. Bu kurutma kağıdının üzerine şüpheli koloniler öze ile alınarak reaksiyona sokulur saniye içinde pembe renk oluşturan koloniler oksidaz negatif, mavi renk oluşturan koloniler oksidaz pozitif olarak değerlendirilmiştir (Zhao ve ark., 2001). Salmonella spp. oksidaz negatiftir.

69 53 Resim 3.5. Oksidaz testi; A: pozitif; B: negatif İndol testi TSA besiyerindeki stok kültürden öze ile alınarak tryptone water bulunan tüplere ekim yapılarak C de 2 gün inkübasyona bırakılmıştır. İnkübasyon sonunda kültüre 0,5 ml Kovak s indol ayıracı (Merck ) aktarılıp, tüp çalkalanmıştır. Tüpün üst kısmında kiraz kırmızısı renkte bir tabakanın oluşması testin pozitif, sarı bir tabakanın oluşması ise negatif olduğunu gösterir (Singh ve ark., 2013). Tryptone water (LAB M lab 129) Tripton 10,0 g/l Sodyum klorid 5,0 g/l ph 7,5±0,2 Besiyerinden 15 g tartılıp 1000 ml distile su içerisinde çözdürülür, 121 C de 15 dakika steril edilir. Salmonella spp. indol negatiftir.

70 54 Resim 3.6. İndol testi; pembe tüp: pozitif; sarı tüp: negatif Üreaz aktivitesi testi Şüpheli üreaz besiyerine inoküle edilerek 37 o C de 24 saat inkübasyona bırakılmıştır. İnkübasyon sonucunda pembe renk pozitif, sarı renk negatif reaksiyon olarak değerlendirilmiştir (Singh ve ark., 2013). Üre Agar Base (Merck ) Pepton 1 g/l Glukoz 1 g/l Sodyum klorid 5 g/l Disodyum fosfat 1,2 g/l Potasyum dihidrojen fosfat 0,8 g/l Fenol kırmızısı 0,012 g/l Agar 15 g/l ph: 6,8+0,2

71 55 Besiyerinden 2,4 g alınıp 95ml distile su ilave edilmiştir. 121 o C de 15 dakika otoklavlanarak steril edilmiştir. Daha sonra 5 ml steril üre ilave edilerek tüplere dağıtılmıştır. Salmonella spp. üreaz negatiftir. Resim 3.7. Üre testi: sarı tüp: negatif, pembe tüp: pozitif TSI (Triple Sugar Iron ) testi Triple Sugar Iron Agar, üç karbonhidrat (glikoz, laktoz ve sükroz) içerir. Bu karbonhidratlar fermente edildiğinde, oluşan asit üretimi fenol kırmızısı indikatörü ile saptanır. Oluşan renk değişimleri asit üretimi için sarı ve alkalinizasyon için kırmızıdır. Laktoz ve sükroz, glikozdan daha yüksek konsantrasyonlarda bulunduğundan, uçta asit oluşumu bu şekerlere bağlı iken, glikozdan asit oluşumu tüpün yatık alanında az miktarda asidin hızlı oksidasyonu ile baskılanarak yalnızca glikoz fermente olduğunda nötral veya bazik ph reaksiyonuna yol açar. Salmonella larda tüptün dibinde H 2 S üretimi belirgin bir özelliktir (Selvaraj ve ark., 2010). Triple Sugar Iron Agar (Merck ) Kazain Peptone 15,0 g/l Pepton (etten) 5,0 g/l Et ekstraktı 3,0 g/l Maya ekstraktı 3,0 g/l

72 56 Sodyum klorid 5,0 g/l Laktoz 10,0 g/l Sükroz 10,0 g/l D (+) glukoz 1,0 g/l Amonyum demir (III) sitrat 0,5 g/l Sodyum trisülfat 0,5 g/l Fenol kırmızısı 0,024 g/l Agar 12,0 g/l ph: 7, 4 ± 0,2 Bileşenlerden 65 g 1000 ml distile su içerisinde çözdürülür. Agar eriyene kadar su banyosunda tutulur ve daha sonra test tüplerine 5-7 ml miktarında dağıtılır. Otoklavda 121 o C de 15 dakika steril edilir ve sterilizasyon sonrası tüpler yatık vaziyette soğumaya bırakılır. Test edilecek izolat TSA besiyerindeki stok kültürden iğne öze ile yoğun miktarda alınıp, yatık agar yüzeyine sürme ekim yapılmış ve öze bu işlem sonunda besiyerinin dip kısmına batırılıp çıkarılmıştır. 37 o C de 24 saat inkübasyon sonunda sonuçlar aşağıdaki şekilde değerlendirilmiştir.

73 57 1. tüp 2. tüp 3.tüp Resim 3.8. TSI testi Çizelge 3.1. TSI testi sonuçları 1. Tüp 2. Tüp 3. Tüp Yatık yüzey Alkali Asit Alkali Dip kısım Asit Asit Alkali Gaz + H 2 S + Bakteri Dip kısım Yatık yüzey H 2 S Salmonella spp. Siyah Kırmızı Metil Red (MR) - Voges-Proskauer (VP) testi Her izolat için 2 ayrı Metil red- Voges Proskauer(MR-VP) besiyeri içeren tüp hazırlanmıştır. İzolatlar MR-VP sıvı besiyerine ekilip, 37 o C de 2-7 gün inkübasyona bırakılmıştır. Metil Red testi için, 5 ml kültüre 5 damla metil red indikatörüeklenmiştir. Rengin kırmızı-pembeye dönmesi testin pozitif, sarı kalması ise negatif olarak değerlendirilmiştir (Singh ve ark., 2013).

74 58 Metil Red- Voges Proskauer (MR-VP) Broth (Merck ) Pepton (etten) 7,0 g/l D(+) Glukoz 5,0 g/l Fosfat tamponu 5,0 g/l ph 6,9± 0,1 Besiyerinden 17 g tartılıp 1000 ml distile su içerisinde çözdürülür ve 121 C de 15 dakika steril edilir. MR indikatörü Metil red 0,2 g %95 lik etil alkol 50 ml Damıtık su 50 ml Metil red 50 ml etil alkol içerisinde homojen hale getirildikten sonra çözeltiye 50 ml distile su eklenerek 100 ml lik indikatör solüsyon hazırlanır. Resim 3.9. Kırmızı MR(+) Sarı MR(-)

75 59 VP indikatörü Alfa-naftol 5 g Etil alkol 100 ml 5 g alfa-naftol 100 ml etil alkol içerisinde homojen hale getirilerek indikatör solüsyon hazırlanır. %40 KOH Potasyum hidroksit 40 g Distile su 100 ml 40 g potasyum hidroksit 100 ml distile su içerisinde homojen hale getirilerek %40 lık KOH solüsyonu hazırlanır. Resim VP (+) - VP(-)

76 Sitrat testi Stok kültürden bir öze dolusu koloni simmon sitrat agar besiyeri olan tüplerdeki yatık yüzeye sürülerek ekim yapmıştır. Yeşil renkli besiyerinin maviye dönmesi Sitrat (+) olarak değerlendirilmiştir (Singh ve ark., 2013). Simmons Sitrat Agar (Oxoid CM 155) Magnezyum sülfat 0,2 g/l Amonyum dihidrojen fosfat 0,2 g/l Sodyum amonyum fosfat 0,8 g/l Sodyum sitrat 2,0 g/l Sodyum klorid 5,0 g/l Brom timol mavisi 0,08 g/l Agar 15,0 g/l ph'sı 6,6±0,2 Dehidre besiyeri, 22,3 g/l olacak şekilde distile su içinde ısıtılarak kaynar su banyosunda 5-10 dakika tutularak ve sürekli karıştırılarak tam olarak eritilir. Besiyeri henüz sıvı halde iken, tüplere 7'şer ml olarak dağıtılıp, tüpler 121 o C'da 15 dakika sterilize edilir. Otoklav çıkışında besiyeri henüz sıvı iken tüpler bir çubuğa yatırılarak (tüpün dibinde 2-2,5 cm yüksekliğinde bir besiyeri kalınlığı olacak şekilde) besiyerinin katılaşması beklenir. Hazırlanmış besiyeri berrak ve yeşil renktedir.

77 61 Resim Yeşil tüp negatif Mavi tüp pozitif Lysine Iron Agar (Merck ) Pepton (etten) 5,0 g/l Maya ekstraktı 3,0 g/l D (+) Glukoz 1,0 g/l L-Lizin monohidroklorid 10,0 g/l Sodyum thiosulfat 0,04 g/l Amonyum demir (III) sitrat 0,5 g/l Bromkrezol moru 0,02 g/l Agar-agar 12,5 g/l ph 6,7±0,2

78 62 Çizelge 3.2. LIA agarda Salmonella bakterisinin test sonucu Bakteri Dip Yatık yüzey H 2 S Salmonella spp. Siyah Menekşe + Dehidre besiyeri, 32,0 g/l olacak şekilde damıtık su içinde kaynar su banyosunda 5-10 dakika tutularak ve sürekli karıştırılarak besiyerinin iyice erimesi sağlanır. Besiyeri henüz sıvı halde iken tüplere 7'şer ml olarak dağıtılır ve tüpler 121 C 'da 15 dakika sterilize edilir. Otoklav çıkışında besiyeri henüz sıvı iken tüpler yatık vaziyette soğumaya bırakılır. Besiyeri katılaştıktan sonra yüzeye sürme iğne öze ile ekim yapılır. Bu şekilde tüpün dibinde 2-2,5 cm yüksekliğinde bir besiyeri kalınlığı olmalıdır. Hazırlanmış besiyeri berrak ve menekşe renklidir (Tadesse ve Dabassa, 2012) Lizin ve ornitin dekarboksilaz testi Test edilecek izolattan alınan koloniler besiyerine inoküle edilir. Üzerine steril mineral yağ dökülür ve tüpün üst kısmı tamamen havasız bırakılır. Tüpler 30 o C de inkübasyona bırakılır. Aminoasitlerin dekarboksilasyonu koyu mor bir rengin oluşması ile anlaşılır. Sarı renk ise negatif sonuçtur (Zdragas ve ark., 2013). Lizin ve ornithin dekarboksilaz testi besiyeri Pepton 5,0 g/l Maya ekstraktı 3,0 g/l L-lizin monohidroklorid veya L-ornitin hidroklorid 10,0 g/l % 50 etanol içerisinde bromekrezol mavisinin % 0,2 eriyiği : 5 ml Besiyeri 1000 ml distile su içinde çözülür, 121 C de 15 dakika otoklavlanır.

79 63 Resim Lizin ve ornithin testi; Negatif- Pozitif 3.4. Salmonella Türlerinin BBL Crystal Enteric/Nonfermenter (E/NF) Identification (ID) System ile Doğrulanması Şüpheli Salmonella izolatlarının saflık kontrolleri yapıldıktan sonra tür seviyesindeki tanımlamalarının doğrulanması Becton Dickinson (BD) BBL Crystal Enteric/Nonfermenter (E/NF) Identification (ID) Systems ile yapılmıştır (Holmes ve ark., 1994). İndol ve oksidaz testi sonuçları bilinen izolatlar Tryptic Soy Agar (TSA) besiyerine tek koloni yöntemine göre ekilip 37 C de saat inkübe edilmiştir. İnkübasyon sonucunda üreyen Salmonella kültürleri, tanımlama kitlerine ait solüsyonlara 0,5 McFarland bulanıklık olacak şekilde ayarlanmıştır ve Vortex yardımıyla iyice homojenize edilen süspansiyonlar, BBL Crystal Base paneline boşaltılmış ve tüm kuyucukların süspansiyonla dolması sağlanmıştır. Paneller, saat C de inkübe edildikten sonra, BBL Crystal Panel Viewer cihazı ve BBL CrystalE/NFID Kit e ait renkli okuma kartı ile değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonuçları bilgisayar ortamında, BBL Crystal Identification System programına göre yapılarak sonuçlar kaydedilmiştir.

80 BBL Crystal E/NF ID kitin içerdiği testler Çizelge 3.3. BBL Crystal E/NF ID kitin içerdiği biyokimyasal testler Arabinoz (ARA) p-n-p-fosfat (PHO) γ-l-glutamil p-nitroanilid Mannoz (MNS) p-n-p α-β-glikozid (BGL) Eskülin (ESC) Sükroz (SUC) p-n-p-β-galaktosid (NPG) p-nitro-dl-fenilalanin (PHE) Melibiyoz (MEL) Prolin nitroanilid (PRO) Üre (URE) Ramnoz (RHA) p-n-p bis-fosfat (BPH) Glisin (GLY) Sorbitol (SOR) p-n-p-ksilozit (BXY) Sitrat (CIT) Mannitol (MNT) p-n-p-α- arabinosid (AAR) Malonik asit (MLO) Adonitol (ADO) p-n-p-fosforilkolin (PHC) Trifenil tetrazolyum klorid (TTC) Galaktoz (GAL) p-n-p-β-glukuronid (GLR) Arjinin (ARG) İnositol (INO) p-n-p-n-asetil glukosaminid Lizin (LYS) 3.5. Salmonella Türlerinin Çoklu Antibiyotik Dirençliliğinin Kirby-Bauer Disk Difüzyon Yöntemiyle Belirlenmesi Antibiyotik dirençlilik testi CLSI da (Clinical and Laboratory Standarts Instute) (CLSI, 2009) belirtilen kriterlere göre Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi izlenerek yapılmıştır. Salmonella türleri Mueller Hinton besiyerine ekilip o C de 24 saat inkübe edildikten sonra kültürlerden 2-3 koloni alınarak, 0,5 Macfarland bulanıklık standardına eşdeğer şekilde serum fizyolojik içinde süspanse edilmiştir. Süspansiyondan, steril eküvyon çubuk ile alınarak Salmonella türleri Mueller Hinton besiyeri yüzeyine sürme yöntemi ile ekilmiştir. Besiyeri yüzeyi kuruduktan sonra antibiyotik diskleri steril bir pens ile yerleştirilerek 37 C de 24 saatlik inkübasyon sonucunda oluşan antibiyotik inhibisyon zon çapları milimetrik olarak ölçülmüştür. Elde edilen zon çapları CLSI da (CLSI, 2009) belirtilen zon çaplarıyla karşılaştırılarak Salmonella türlerininantibiyotiklere duyarlı, orta duyarlı ve dirençli olarak değerlendirilmesi yapılmıştır. Salmonella için ampisilin (AM, 10 μg), kanamisin (K, 30 μg), trimetoprim/sülfametoksazol (SXT, 25 μg), triple sülfonamid (S 3, 250 veya 300 μg), tetrasiklin (TE, 30 μg), streptomisin (S, 10 μg), nalidiksik asit (NA,

81 65 30 μg), kloramfenikol (CL,30 μg), siprofloksasin (CIP, 5 μg) antibiyotikleri kullanılmıştır. Çalışmamızda kullanılan antibiyotikler ve antibiyotik disklerine ait zon çapları (CLSI, 2009) Çizelge 3.4 de gösterilmiştir. Çizelge 3.4. Araştırmamızda kullanılan antibiyotik diskleri ve duyarlılık sınırları Antibiyotikler Antibiyotik Zon çapı (mm) konsantrasyonu Duyarlı (S) Orta (I) Dirençli (R) Ampisilin (AM) 10 μg Kanamisin(K) 30 μg Trimetoprim 25μg Triple 250 veya 300μg Tetrasiklin (TE) 30 μg Streptomisin(S) 10μg Nalidiksik asit(na) 30μg Kloramfenikol (CL) 30μg Siprofloksasin (CIP) 5μg Mueller Hinton Agar (LabM 39) Beef infusion solids 2,0 g/l Acid hydrolysed casein 17,5 g/l Starch 1,5 g/l Agar no:1 17,0 g/l ph: 7,3±0,1 Antibiyogram testi için kullanılmıştır. 38 g 1 litre distile suda çözdürülüp 121ºC de 15 dakika steril edilmiştir.

82 66 Serum fizyolojik Sodyum klorür 8,75 g/l 8,75 g 1 litre distile suda çözdürülüp, 121ºC de 15 dakika steril edilmiştir. Mc Farland bulanıklılık tüpü 0,5 McFarland standardına uygun bulanıklık tüpü hazırlamak için; 0,048 M BaCI 2 ( %1,175 g BaCI 2 2H 2 O ) 0,5 ml + 0,18 M H 2 SO 4 /H 2 O ( %1 v/v) 99,5 ml 0,5 Mc Farland = 10 cfu/ml Baryum klorür ve sülfirik asit kullanılarak hazırlanan bu solüsyon deney tüplerine 5 er ml ilave edilerek oda sıcaklığında, karanlıkta saklanmıştır. Resim Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle yapılan antibiyotik dirençlilik testi

83 Salmonella Türlerinin Antibiyotik Dirençliliklerinin Mikrodilüsyon Yöntemiyle Belirlenmesi Test maddelerinin uygun çözücüler olan; %95 etanol (kloramfenikol), steril distile su (streptomisin, tetrasiklin), fosfat tamponu ph: 8,0: 0,1 mol/l (ampisilin) içinde çözünmeleri sağlandıktan sonra steril distile su ile 512 μg/ml konsantrasyonda hazırlanmaları için stok solüsyonlar olarak Clinical Laboratory Standard Institute (CLSI) önceki adıyla; NCCLS kriterlerine göre hazırlandı (CLSI, 2009). Araştırmada; direnç ve duyarlılık oranlarının belirlenmesinde; ampisilin (AM;Fako), tetrasiklin (TE;sigma), streptomisin (S;İ.E. Ulagay), kloramfenikol (CL;sigma) kullanılmıştır. Direnç ve duyarlılığın belirlenmesinde mikrodilüsyon yönteminin kullanıldığı testte 100μl Mueller Hinton sıvı besiyeri (MHB) besiyeri içeren 96-kuyulu mikropleytte (U taban) her bir antibiyotiğe ait CLSI da belirtilen direnç ve duyarlılık sınırlarını göz önüne alınarak hazırlanmış başlangıç dilüsyon solüsyonları eklenerek çift katlı dilüsyonları ( 512 μg/ml) tamamlanmıştır. Kuyulara 0,5 McFarland yoğunluğunda taze hazırlanmış kültür süspansiyonundan 2x10 5 cfu/ml yoğunlukta tüm kuyulara 10 μl ilave edilerek 37ºC de saat inkübasyon sonrası makroskopik olarak üreme görülmeyen en düşük konsantrasyon Minimum İnhibisyon Konsantrasyonları olarak (MİK) belirlenmiştir. Besiyeri, kültür ve çözücü kontrolleri testte paralel denenmiştir. Tanımlanan Salmonella izolatlarına karşı her bir antibiyotik için belirlenen MİK değerleri CLSI kriterlerine göre dirençli ve duyarlı kabul edilmiştir (CLSI, 2009). Çizelge 3.5. Salmonella türleri için kullanılan antibiyotikler ve duyarlılık sınırları (MİK=Minimal İnhibitör Konsantrasyonu) (CLSI, 2009) Antibiyotikler Duyarlı (S) Orta duyarlı (I) Dirençli (R) Ampisilin Tetrasiklin Kloramfenikol Streptomisin 32 N/A 64

84 68 Resim Minimal İnhibitör Konsantrasyonu (MİK) antibiyotik dirençlilik testi

85 69 4. ARAŞTIRMA BULGULARI Araştırmamızda incelediğimiz 50 çiğ süt ve 160 tavuk örneğinden (45 kalp, 45 karaciğer, 45 kalp, 25 boyun) toplam 108 Salmonella izolatı elde edilmiştir. Bu izolatların 14 ü (Salmonella spp.) 50 çiğ süt örneğinden, 94 ü de (92 Salmonella spp., 2 Salmonella Paratyphi A) 160 tavuk örneğindenizole edilmiştir. Elde edilen toplam 108 Salmonella izolatı çeşitli biyokimyasal testlerle tanımlanmış ve tanımlamalar Gr (-) ID BBL (Beckton Dickinson) tanımlama sistemi ile doğrulanmıştır. Salmonella türlerinin çoklu antibiyotik dirençliliklerinin belirlenmesinde Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi kullanılmıştır ve Salmonella türlerinin antibiyotik dirençliliklerinin belirlenmesinde aynı zamanda sıvı mikrodilüsyon yöntemi kullanılmıştır. Çalışmamızda Salmonella türleri için disk difüzyon yönteminde sırasıyla; ampisilin, kanamisin trimetoprim/sülfametoksazol, triple sülfonamid, tetrasiklin, streptomisin, nalidiksik asit kloramfenikol, siprofloksasin ve mikrodilüsyon yönteminde ise ampisilin, tetrasiklin, kloramfenikol ve streptomisinin toz formları kullanılmıştır. Çizelge 4.1. Çiğ süt ve tavuk (karaciğer, boyun, kalp, taşlık) örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışılan örnek sayısına göre dağılımları Gıda örnekleri Örnek sayısı İzolat sayısı Yüzde ( %) Süt Tavuk ,7 Toplam ,7 Çizelge 4.1 e göre, 50 çiğ süt örneğinden izole edilen 14 (%28) izolatın tamamı Salmonella spp. iken 160 tavuk örneğinden izole edilen 94 (%58,7) izolatın 92 si (%98) Salmonella spp., 2 si (%2) Salmonella Paratyphi A dır.

86 Salmonella İzolasyonu Yapılan Numune ve İzolat Türleri Çizelge 4.2. Çiğ süt ve tavuk (karaciğer, boyun, kalp, taşlık) örneklerinden elde edilen Salmonella izolatları ve izole edildikleri numune türleri Örnek Numarası İzolat Türü Numune 1 Salmonella spp. Kalp 2 Salmonella spp. Taşlık 3 Salmonella spp. Süt 4 Salmonella spp. Kalp 5 Salmonella spp. Kalp 6 Salmonella spp. Boyun 7 Salmonella spp. Süt 8 Salmonella spp. Süt 9 Salmonella spp. Karaciğer 10 Salmonella spp. Karaciğer 11 Salmonella spp. Süt 12 Salmonella spp. Süt 13 Salmonella spp. Kalp 14 Salmonella spp. Kalp 15 Salmonella spp. Süt 16 Salmonella spp. Kalp 17 Salmonella spp. Süt 18 Salmonella spp. Karaciğer 19 Salmonella spp. Süt 20 Salmonella spp. Süt 21 Salmonella spp. Karaciğer 22 Salmonella spp. Karaciğer 23 Salmonella spp. Kalp 24 Salmonella spp. Kalp 25 Salmonella spp. Süt 26 Salmonella spp. Karaciğer 27 Salmonella spp. Kalp 28 Salmonella spp. Süt 29 Salmonella spp. Süt 30 Salmonella spp. Süt

87 71 Çizelge 4.2. (Devam) Çiğ süt ve tavuk (karaciğer, boyun, kalp, taşlık) örneklerinden elde edilen Salmonella izolatları ve izole edildikleri numune türleri Örnek Numarası İzolat Türü Numune 31 Salmonella spp. Süt 32 Salmonella spp. Boyun 33 Salmonella spp. Kalp 34 Salmonella spp. Taşlık 35 Salmonella spp. Boyun 36 Salmonella spp. Taşlık 37 Salmonella spp. Karaciğer 38 Salmonella spp. Kalp 39 Salmonella spp. Taşlık 40 Salmonella spp. Taşlık 41 Salmonella spp. Kalp 42 Salmonella spp. Karaciğer 43 Salmonella spp. Kalp 44 Salmonella spp. Taşlık 45 Salmonella spp. Karaciğer 46 Salmonella spp. Taşlık 48 Salmonella spp. Karaciğer 49 Salmonella spp. Karaciğer 50 Salmonella spp. Taşlık 51 Salmonella Paratyphi A Taşlık 53 Salmonella spp. Taşlık 54 Salmonella spp. Boyun 55 Salmonella spp. Kalp 56 Salmonella spp. Boyun 57 Salmonella spp. Kalp 58 Salmonella spp. Karaciğer 59 Salmonella spp. Karaciğer 60 Salmonella spp. Taşlık 61 Salmonella spp. Boyun 62 Salmonella spp. Taşlık 63 Salmonella spp. Kalp 64 Salmonella spp. Taşlık

88 72 Çizelge 4.2. (Devam) Çiğ süt ve tavuk (karaciğer, boyun, kalp, taşlık) örneklerinden elde edilen Salmonella izolatları ve izole edildikleri numune türleri Örnek Numarası İzolat Türü Numune 65 Salmonella spp. Taşlık 67 Salmonella spp. Taşlık 68 Salmonella spp. Taşlık 69 Salmonella spp. Taşlık 70 Salmonella spp. Karaciğer 71 Salmonella spp. Taşlık 72 Salmonella spp. Karaciğer 73 Salmonella spp. Kalp 74 Salmonella spp. Boyun 75 Salmonella spp. Karaciğer 76 Salmonella spp. Taşlık 77 Salmonella spp. Kalp 79 Salmonella spp. Kalp 80 Salmonella spp. Karaciğer 81 Salmonella spp. Kalp 82 Salmonella spp. Karaciğer 83 Salmonella spp. Karaciğer 84 Salmonella spp. Karaciğer 85 Salmonella spp. Taşlık 86 Salmonella spp. Taşlık 87 Salmonella spp. Karaciğer 88 Salmonella spp. Kalp 89 Salmonella spp. Taşlık 90 Salmonella spp. Boyun 91 Salmonella spp. Taşlık 92 Salmonella spp. Taşlık 93 Salmonella spp. Taşlık 94 Salmonella spp. Kalp 95 Salmonella spp. Taşlık 97 Salmonella spp. Kalp 98 Salmonella spp. Karaciğer 99 Salmonella Paratyphi A Taşlık

89 73 Çizelge 4.2. (Devam) Çiğ süt ve tavuk (karaciğer, boyun, kalp, taşlık) örneklerinden elde edilen Salmonella izolatları ve izole edildikleri numune türleri Örnek Numarası İzolat Türü Numune 100 Salmonella spp. Taşlık 101 Salmonella spp. Taşlık 102 Salmonella spp. Boyun 103 Salmonella spp. Taşlık 104 Salmonella spp. Taşlık 105 Salmonella spp. Taşlık 107 Salmonella spp. Kalp 108 Salmonella spp. Taşlık 109 Salmonella spp. Boyun 111 Salmonella spp. Taşlık 112 Salmonella spp. Kalp 113 Salmonella spp. Taşlık 114 Salmonella spp. Kalp 115 Salmonella spp. Boyun Çizelge 4.3. Çiğ süt ve tavuk (karaciğer, boyun, kalp, taşlık) örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışılan örneklere göre dağılımları Materyal Çalışılan örnek sayısı Salmonella izolatları İzolat sayısı % Süt Çiğ süt Kalp ,6 Tavuk Karaciğer ,7 Taşlık ,9 Boyun ,5 Toplam ,7 Not: Tavukta yapılan yüzde hesaplamaları toplam 160 tavuk örneği üzerinden yapılmıştır. Çizelge 4.3 e göre 14 ü (%28) çiğ süt, 25 i (%15,6) kalp, 22 si (%13,7) karaciğer, 35 i (%21,9) taşlık, 12 si (%7,5) boyun örneklerinden olmak üzere toplam 108 (%86,7) Salmonella izolatı elde edilmiştir.

90 74 12,77% 26,60% Kalp Karaciğer 37,23% 23,40% Taşlık Boyun Şekil 4.1. Çalışılan 160 tavuk örneğinden izole edilen 94 Salmonella izolatının tavuğun organlarına göre yüzdelik dağılımı 4.2. Disk Difüzyon Yöntemiyle Çiğ Süt ve Tavukta Belirlenen Dirençlilik Test Sonuçları Çizelge 4.4. Çiğ süt örneklerinden elde edilen izolatların çalışılan antibiyotikler için disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Örnek no Antibiyotikler SXT S 3 AM K CİP C TE S NA Ç.D 3 S S R S S S S S S - 7 S S R S I S S S S - 8 S S R S S S R S S 2 11 S S R S S S R S S 2 12 S S R S S S S S S - 15 S S R S S S S S S - 17 S S R S S S S S S - 19 S S S S I S S S S - 20 S S S S I I R S S - 25 S S R S S R R S S 3 28 S S R S S R S S S 2 29 S S S S S I S S S - 30 S S S S I R S S S -

91 75 Çizelge 4.4. (Devam) Çiğ süt örneklerinden elde edilen izolatların çalışılan antibiyotikler için disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Örnek no Antibiyotikler SXT S 3 AM K CİP C TE S NA Ç.D 31 S S S S S I S S S - SXT; trimetoprim/sülfometoksazol, S 3 ; triple sülfonamid, AM; ampisilin, K; kanamisin, CİP; siprofloksasin, C; kloramfenikol, TE; tetrasiklin, S; streptomisin, NA; nalidiksik asit, Ç.D; çoklu direnç, S: Duyarlı, I: Orta duyarlı, R: Dirençli. Çizelge 4.5. Çiğ sütten izole edilen Salmonella izolatlarının disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik oranları Antibiyotikler S I R n % n % n % SXT S AM 5 35, ,2 K CİP 10 71,4 4 28,6 - - C 8 57,2 3 21,4 3 21,4 TE 10 71, ,6 S NA SXT; trimetoprim/sülfometoksazol, S 3 ; triple sülfonamid, AM; ampisilin, K; kanamisin, CİP; siprofloksasin, C; kloramfenikol, TE; tetrasiklin, S; streptomisin, NA; nalidiksik asit, S: Duyarlı, I: Orta duyarlı, R: Dirençli, n: İzolat sayısı. Çizelge 4.5 e göre 50 çiğ süt örneğinden izole edilen 14 Salmonella izolatının çalışılan antibiyotiklere göre dirençlilikleri incelendiğinde, 9 u (%64,2) ampisiline, 4 ü (%28,6) tetrasikline, 3 ü (%21,4) kloramfenikole dirençli bulunmuştur. Çizelge 4.6. Tavuk örneklerinden elde edilenizolatların çalışılan antibiyotikler için disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Örnek no Antibiyotikler SXT S 3 AM K CİP C TE S NA Ç.D. 1 R R R S I R R R R 7 2 R R R S R S R S R 6

92 76 Çizelge 4.6. (Devam) Tavuk örneklerinden elde edilen izolatların çalışılan antibiyotikler için disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Örnek no Antibiyotikler SXT S 3 AM K CİP C TE S NA Ç.D. 4 S S R S S S S R S - 5 S R R S R R R R R 7 6 S R R S R S R S R 5 9 I R R R R S R S R 6 10 S R R R R R R R R 7(8) 13 R R R S R R R R R 8 14 S R R S R R R R R 7 16 S R R R R S R S R 6 18 S R S R R S R R R 5(6) 21 S R S R R S R S R 5 22 S S S S I R S S S - 23 I R R R R S R S R 6 24 S S R S I R S R S - 26 S R R S R S R S R 5 27 S R R R R S R R R 6(7) 32 S S R S I R S S S - 33 I R S S S S R R R 4 34 S S R S S R S S S - 35 S R R S S S R S R 4 36 S S S S S R S S S - 37 S R R S S S R S R 4 38 R R R S S R R R R 7 39 S R R S S S R S R 4 40 S S R S S I S S S - 41 S R R R S S R S R 5 42 S R S S S S R S R 3 43 I R R S S R R R R 6

93 77 Çizelge 4.6. (Devam) Tavuk örneklerinden elde edilen izolatların çalışılan antibiyotikler için disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Örnek no Antibiyotikler SXT S 3 AM K CİP C TE S NA Ç.D. 44 S R R S S S S S S 2 45 S R R R S S R R R 5(6) 46 I R R S S S R S R 4 48 I R R R S S R S R 5 49 S R R R S R R R R 6(7) 50 I R R S S S R S R 4 51 I R R S S S R S R 4 53 S S R S S R S S S - 54 R R R S S I R R R 6 56 S S R S S R S S S - 57 I R R S S S S S R 3 58 S R R S S S R I R 4 59 I R R R S S R R R 5(6) 60 S R R S S S R R R 5 61 S R R S S S R I R 4 62 S S R S S R S S S - 63 S R R S S R R R R 6 64 S R R S S S R R R 5 65 I R R R S S R S R 5 67 S S S S S R S S S - 68 S R R S S S R I R 4 69 S S S S S R S S S - 70 S R S S S S R I R 3 71 S R R S S R R R R 6 72 R R R S S R R R R 7 73 R R R S S S R R R 6 74 R R R S S S R R R 6

94 78 Çizelge 4.6. (Devam) Tavuk örneklerinden elde edilen izolatların çalışılan antibiyotikler için disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Örnek no Antibiyotikler SXT S 3 AM K CİP C TE S NA Ç.D. 75 I R R S S I R I R 4 76 S R R S S S R R R 5 79 S R R S S R R I R 5 80 S R R S S S R I R 4 81 S R R S S R R R R 6 82 S R S S S S R I R 3 83 R R R S S S R I R 5 84 S R R S S S R R R 5 85 R R R S S R R R R 7 86 S R R S S S R R R 5 87 I R R S S S R I R 4 88 I R R S S R R R R 6 89 S R R R S S R S R 5 90 S R S S S S R I R 3 91 S R R S S S R S R 4 92 S R R S S S S S R 3 93 S R R R S R R I R 5 94 S R R S S R R R R 6 95 R R R R S R R R R 7(8) 97 S R R S S S R I R 4 98 R R R S S R R R R 7 99 I R R S S S R R R S S S S S R S S S S R S S S S R I R S R R S S S R I R S R R S S R R R R S S S S S R S S S -

95 79 Çizelge 4.6. (Devam) Tavuk örneklerinden elde edilen izolatların çalışılan antibiyotikler için disk difüzyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Örnek no Antibiyotikler SXT S 3 AM K CİP C TE S NA Ç.D. 107 S R R R S S R S R S S S S S S S S S S S R S S S S S S S R R S S R R R R S R R R S S R R R 5(6) 113 S R R S S S R R R S S R S S R S S S S R R S S S R I R 4 SXT; trimetoprim/sülfometoksazol, S 3 ; triple sülfonamid, AM; ampisilin, K; kanamisin, CİP; siprofloksasin, C; kloramfenikol, TE; tetrasiklin, S; streptomisin, NA; nalidiksik asit Ç.D; çoklu direnç, S: Duyarlı, I: Orta duyarlı, R: Dirençli. Çizelge 4.7. Tavuktan izole edilen Salmonella izolatlarının disk difüzyon yöntemiyle belirlenen antibiyotik dirençlilik oranları Antibiyotikler S I R n % n % n % SXT 65 69, , ,7 S ,9 AM 15 15, ,1 K 76 80, ,1 CİP 77 81,9 4 4, ,8 C 55 58,5 3 3, ,3 TE 20 21, ,7 S , ,5 NA ,8 SXT; trimetoprim/sülfometoksazol, S 3 ; triple sülfonamid, AM; ampisilin, K; kanamisin, CİP; siprofloksasin, C; kloramfenikol, TE; tetrasiklin, S; streptomisin, NA; nalidiksik asit S: Duyarlı, I: Orta duyarlı, R: Dirençli, n: İzolat sayısı. Çizelge 4.7 ye göre 160 tavuk örneğinden izole edilen 94 Salmonella izolatının çalışılan antibiyotiklere göre dirençlilikleri incelendiğinde, 79 u (%84,1) ampisiline, 77 si (%81,9) triple sülfonamide, 76 sı (%80,8) nalidiksik asite, 74 ü (%78,7) tetrasikline, 39 u (%41,5)

96 80 streptomisine, 36 sı (%38,3) kloramfenikole, 18 i (%19,1) kanamisine, 13 ü (%13,8) siprofloksasine, 12 si (%12,7) trimetoprim/sülfometoksazole dirençli bulunmuştur Süt Tavuk SXT S3 AM K CİP C TE S NA Şekil 4.2. İzole edilen çiğ süt ve tavuk örneklerinin disk difüzyon yöntemi ile çalışılan antibiyotiklere göre dirençlilik yüzdelerinin karşılaştırılması SXT; trimetoprim/sülfometoksazol, S 3 ; triple sülfonamid, AM; ampisilin, K; kanamisin, CİP; siprofloksasin, C; kloramfenikol, TE; tetrasiklin, S; streptomisin, NA; nalidiksik asit 4.3. Çoklu Dirençlilik Test Sonuçları Çizelge 4.8. Çoklu antibiyotik dirençli Salmonella izolat sayısı ve oranları Çoklu antibiyotik dirençliliği 8 antibiyotiğe dirençli Antibiyotikler İzolat % sayısı S 3,SXT,AM,CİP,C,TE,S,NA 1 0,9 S 3, SXT,AM,C,TE,S,NA (5) 7 antibiyotiğe dirençli S 3, SXT,AM,C,TE,K,S,NA(1) S 3,AM,CİP,C,TE,K,S,NA(1) 9 8,3 S 3,AM,CİP,C,TE,S,NA (2)

97 81 Çizelge 4.8. (Devam) Çoklu antibiyotik dirençli Salmonella izolat sayısı ve oranları Çoklu antibiyotik Antibiyotikler İzolat % dirençliliği sayısı 6 antibiyotiğe dirençli S 3,SXT,AM,CİP,TE,NA (1) S 3,AM,K,CİP,TE,NA (3) S 3,AM,K,S,CİP,TE,NA (1) S 3,AM,C,TE,S,NA (10) S 3,AM,C,TE,K,S,NA (1) S 3,SXT,AM,TE,S,NA (3) S 3,AM,K,TE,C,NA (1) 20 18,5 5 antibiyotiğe dirençli 4 antibiyotiğe dirençli 3 antibiyotiğe dirençli S 3,AM,CİP,TE,NA (2) S 3,K,CİP,TE,NA (1) S 3,K,S,CİP,TE,NA (1) S 3,AM,K,TE,NA (4) S 3,AM,TE,K,S,NA(4) S 3,AM,TE,S,NA (7) S 3,AM,C,TE,NA (1) S 3,SXT,AM,TE,NA (1) S 3,TE,S,NA (1) S 3,AM,TE,NA (17) S 3,TE,NA (5) S 3,AM,NA (2) AM,C,TE (1) AM,C,S(1) 21 19, ,7 9 8,3 S 3,AM (1) 2 antibiyotiğe AM,C (7) 11 10,2 dirençli AM,TE (2) AM,S(1) Ç.D. bulunmayan 19 17,6

98 82 Çizelge 4.8 e göre, bir Salmonella izolatı toplamda 8 (%1) antibiyotik grubuna (çalışılan 9 antibiyotik) dirençlilik gösterdi. Salmonella izolatlarının 9 u (%8,3) 7 antibiyotiğe, 20 si (%18,5) 6 antibiyotiğe, 21 i (%19,4) 5 antibiyotiğe, 18 i (%16,7) 4 antibiyotiğe, 9 u (%8,3) 3 antibiyotiğe, 11 i (%10,2) 2 antibiyotiğe direnç gösterdi. Çoklu antibiyotik direnci bulunmayan toplam 19 (%17,6) izolat elde edildi. Çoklu direnç gösteren Salmonella izolat sayısı 89 (%82,4) olarak bulunmuştur. Salmonella izolatlarının çoklu direnç gösterdiği antibiyotikler en fazla ampisilin, triple sülfonamid, nalidiksik asit ve tetrasiklin oldu. 18% 1% 8% 8 antibiyotik 10% 19% 7 antibiyotik 6 antibiyotik 5 antibiyotik 4 antibiyotik 3 antibiyotik 8% 17% 19% 2 antibiyotik Ç.D bulunmayan Şekil 4.3. Çoklu antibiyotik dirençliliğinin yüzdelerinin grafikte karşılaştırılması

99 Sıvı Mikrodilüsyon Yöntemiyle Belirlenen Dirençlilik Testi Sonuçları Çizelge 4.9. Çiğ süt örneklerinden izole edilen Salmonella spp. izolatlarının çalışılan antibiyotikler için sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları AM Antibiyotikler TE C S S 8 S 4 S 8 S 32 Örnek no I 16 I 8 I 16 N/A R 32 R 16 R 32 R 64 3 R R S S 7 R R S S 8 R R S S 11 R R S S 12 R R S S 15 R S S S 17 I I S S 19 S I S S 20 S R S S 25 I R R S 28 R I R S 29 R I R S 30 S S R S 31 S S R S AM; ampisilin, TE; tetrasiklin, C; kloramfenikol, S; streptomisin, S; Duyarlı, I; Orta duyarlı, R; Dirençli.

100 84 Çizelge Çiğ süt örneklerinden elde edilen Salmonella izolatlarının MİK oranları ve dağılımı S I R Antibiyotikler n % n % n % AM 4 28,6 2 14,3 8 57,1 TE 3 21,4 4 28, C 9 64, ,7 S AM; ampisilin, TE; tetrasiklin, C; kloramfenikol, S; streptomisin, S; Duyarlı, I; Orta duyarlı, R; Dirençli, n: İzolat sayısı. Çizelge 4.10 a göre; çiğ süt örneklerinden izole edilen 14 Salmonella spp. izolatının, 8 i (%57,1) ampisiline, 7 si (%50) tetrasikline, 5 i (%35,7) kloramfenikole dirençli olduğu belirlenmiştir AM TE C S Duyarlı Orta duyarlı Dirençli Şekil 4.4. Çiğ sütten izole edilen Salmonella izolatlarının Minimal İnhibitör Konsantrasyon (MİK) değerlerine göre karşılaştırılması

101 85 Çizelge Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışılan antibiyotikler için sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Antibiyotikler AM TE C S S 8 S 4 S 8 S 32 Örnek no I 16 I 8 I 16 N/A R 32 R 16 R 32 R 64 1 R R R R 2 R R S S 4 R R S R 5 R R R R 6 R R I S 9 R R S S 10 R R R R 13 R R R R 14 R R R R 16 R R S S 18 S R S R 21 S R S R 22 S R R S 23 R R S S 24 R R R R 26 R R S S 27 R R S R 32 R R R S 33 S R S R 34 R S R S 35 R R S S 36 S R R S 37 R R S S

102 86 Çizelge (Devam) Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışılan antibiyotikler için sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Antibiyotikler AM TE C S Örnek no S 8 S 4 S 8 S 32 I 16 I 8 I 16 N/A R 32 R 16 R 32 R R R R R 39 R R I S 40 R S R S 41 I R S S 42 S R R S 43 R R R R 44 R R S S 45 I R R R 46 R R S S 48 S R S S 49 R R R R 50 R R S S 51 I R I S 53 I S R S 54 R R S R 55 R R R R 56 R R R R 57 R R S S 58 R R S R 59 R R S S 60 R R I R 61 R R S R 62 R S R S

103 87 Çizelge (Devam) Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışılan antibiyotikler için sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Antibiyotikler AM TE C S Örnek no S 8 S 4 S 8 S 32 I 16 I 8 I 16 N/A R 32 R 16 R 32 R R R R R 64 R R S R 65 I R R S 67 S R R S 68 R R S S 69 S R R S 70 S R S S 71 R R R R 72 R R R R 73 R R S R 74 R R S R 75 R R R S 76 S R I R 77 R R R S 79 R R R S 80 R R S R 81 R R R R 82 S R R S 83 I R I S 84 R R S S 85 R R R R 86 R R S R 87 R R S S

104 88 Çizelge (Devam) Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışılan antibiyotikler için sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Antibiyotikler AM TE C S Örnek no S 8 S 4 S 8 S 32 I 16 I 8 I 16 N/A R 32 R 16 R 32 R I R R R 89 R R R R 90 S R S S 91 R R S S 92 R R S S 93 R R R S 94 R R R R 95 I R R R 97 R R I S 98 R R R R 99 R R S R 100 R R R R 101 S R R S 102 S R S R 103 R R I S 104 R R R R 105 S R R S 107 R R S S 108 S R R S 109 R R S S 111 R R R R 112 R R I R 113 S R S R

105 89 Çizelge (Devam) Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının çalışılan antibiyotikler için sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle belirlenen dirençlilik durumları Antibiyotikler AM TE C S Örnek no S 8 S 4 S 8 S 32 I 16 I 8 I 16 N/A R 32 R 16 R 32 R R R R S 115 I R R R E.coli R R R R AM; ampisilin, TE; tetrasiklin, C; kloramfenikol, S; streptomisin, S: Duyarlı, I: Orta duyarlı, R: Dirençli. Çizelge Tavuk örneklerinden elde edilen Salmonella izolatlarının MİK oranları ve dağılımı S I R Antibiyotikler n % n % n % AM 18 19,1 9 9, ,3 TE 4 4, ,7 C 39 41,6 9 9, ,9 S 49 52, ,9 AM; ampisilin, TE; tetrasiklin, C; kloramfenikol, S; streptomisin, S: Duyarlı, I:Orta duyarlı, R: Dirençli, n: İzolat sayısı. Çizelge 4.12 ye göre tavuk örneklerinden izole edilen 94 Salmonella izolatının, 90 ı (% 95,7) tetrasikline, 67 si (%71,3) ampisiline, 46 sı (%48,9) kloramfenikole, 45 i (%47,9) streptomisine dirençli olduğu bulunmuştur.

106 AM TE C S Duyarlı Orta duyarlı Dirençli Şekil 4.5. Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının MİK değerlerine göre karşılaştırılması

107 91 5. TARTIŞMA Bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ve insan sağlığı açısından çok büyük öneme sahip antibiyotikler günümüzde eskiden ölümcül olarak bilinen birçok hastalık için vazgeçilmez unsur haline gelmiştir. Günümüzde enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi ve tedavisinde en önemli sorun bakterilerde çoklu antibiyotik dirençlilik gelişimidir (Schwarz ve Chaslus-Dancla, 2001). Bu nedenle özellikle hayvancılıkta, besleme ve koruma amacı ile antibiyotiklerin kontrolsüz kullanımına yönelik önlemler tüm dünyada alınmış ve güçlü takip yöntemleri geliştirilmiştir (Randall ve ark., 2004). Türkiye de piyasaya sunulan tavuk (kalp, karaciğer, taşlık, boyun) örneklerinden izole edilen 94 Salmonella izolatının 89 unun (%82,4) çoklu antibiyotik dirençlilik özelliği göstermesi, bu sorunun ülkemiz için ne derece önemli olduğuna işaret etmektedir. Özellikle hayvan beslemede antibiyotik kullanımının kontrolsüz oluşu, bu sorunun ana kaynağını teşkil etmektedir. Zira kontrolsüz antibiyotik kullanımının dirençliliğin gelişiminde seçici baskı oluşturduğu moleküler genetik ve biyokimyasal araştırmalar sonucu tespit edilmiştir (Yener ve ark., 2012). Bu araştırmada Ankara da satışa sunulan 50 çiğ süt örneği ve 160 tavuk örneği (45 kalp, 45 karaciğer, 45 kalp, 25 boyun) olmak üzere toplam 210 gıda örneğinden Salmonella nın izolasyonu, identifikasyonu, çoklu antibiyotik dirençlilik testleri yapılmıştır. Toplam 108 Salmonella izolatının 14 ü (%28) çiğ sütten, 94 ü (%58,7) tavuk örneklerinden izole edilmiştir. Çiğ sütten elde edilen 14 (%28) izolatın tamamı Salmonella spp. iken tavuktan izole edilen 94 izolatın 92 si (%98) Salmonella spp., 2 si (%2) Salmonella Paratyphi A dır (Bkz. Çizelge 4.3). Abd-Elghany, Sallam, Abd-Elkhalek ve Tamura (2015), Mansoura, Mısır da yaptıkları çalışmada topladıkları 200 tavuk örneklerinden Salmonella varlığını tespit etmişlerdir. 50 karkas örneğinden (%16), 50 tavuk budu örneğinden (%28), 50 karaciğer örneğinden (%32) ve 50 taşlık örneğinden %60 Salmonella izolasyonu gerçekleştirilmiştir. Abd- Elghany ve diğerlerinin yaptığı çalışmada aynı zamanda izole ettikleri Salmonella izolasyonlarına antibiyotik dirençlilik testleri uygulamışlar. Antibiyotik dirençlilik test sonuçları da şöyledir; eritromisine, penisiline ve amoksisiline %100, nalidiksik asite %98,8, sülfametoksazole %96,4, oksitetrasikline %95,2 ve ampisiline %91,6 dirençlidir.

108 92 Çoklu direnç gösteren Salmonella izolat oranı da %92,8 bulunmuştur (Abd-Elghany ve ark., 2015). Abd-Elghany ve diğerlerinin yaptığı hesaplamalardaki Salmonella izolat yüzdeleri toplam tavuk üzerinden değil tavuğun kısımları üzerinden olmuştur. Bizim çalışmamızda yapılan hesaplamalar toplam 160 tavuk örneği üzerinden olup biz de düzgün bir karşılaştırma yapabilmek için burada tavuğun organları üzerinden yüzde hesaplaması verdik. 45 karaciğer örneğinden (%55,5), 45 taşlık örneğinden (%77,7) Salmonella izolasyonu olmuştur. İzolasyon oranı açısından Abd-Elghany ve diğerlerinin yaptığı çalışmaya göre bizim çalışmamızdaki oranlar yüksektir. Bizim çalışmamızla ortak olan antibiyotiklerden nalidiksik asite olan direnç %80,8, ampisiline olan direnç %84,1 dir. Antibiyotik direnç yüzde fazlalıkları paralellik göstermiştir. Bizim çalışmamızdaki Salmonella izolatlarının gösterdiği çoklu direnç oranı %82,4 dür. Abd-Elghany ve diğerlerinin yaptığı çalışmadaki çoklu antibiyotik dirençlilik oranı bizim çalışmamızdaki sonuçlarla paraleldir. Ta ve diğerleri (2014), Vietnam da satışa sunulan çiğ tavuk etlerinden izole ettikleri Salmonella serovarlarına antibiyotik dirençlilik testi uygulamışlardır. Toplam 457 izolatın serotiplendirilmesi ve antibiyotik testleri yapılmıştır. Uygulanan antibiyotiklere karşı en çok direnç tetrasiklin (%59,1), ampisilin (%41,6) olmuştur (Ta ve ark., 2014). Bizim çalışmamızda da en çok direnç ampisiline karşı olmuştur (Bkz.Çizelge 4.7). Lu ve diğerleri (2014), Doğu Çin de 6 broiler çiftliğinden toplam 310 Salmonella izolatı elde etmişlerdir. 310 Salmonella izolatında 2 serotip belirlemişler; 177 si Salmonella enterica serovar Enteritidis, 133 ü de Salmonella enterica serovar Indiana dır. Lin Yi adlı çiftlikten toplanan fekal örneklerden izole edilen toplam 5 Salmonella Indiana izolatının dirençlililiğinin belirlenmesi için uygulanan sıvı mikrodilüsyon yöntemi sonucu dirençlilikler; ampisiline %100, kloramfenikole %100, tetrasikline %100, kanamisine %60, 114 Salmonella Enteridis türünün dirençliliği; ampisiline %78,1, kloramfenikole %5,3, tetrasikline %73,7, kanamisine %9,6 dır. Zou Ping çiftliğinden toplanan örneklerden izole edile edilen 28 Salmonella Indiana izolatının dirençlililiğinin belirlenmesi için uygulanan sıvı mikrodilüsyon yöntemi sonucu dirençlilikler; ampisiline %96,4, kloramfenikole %75, tetrasikline %89,3, kanamisine %82,1; 23 Salmonella Enteridis türünün dirençliliği; ampisiline %69,6, kloramfenikole %4,3, kanamisine %4,3, tetrasikline %52,2 dir. Yan Tai çiftliğinden toplanan örneklerden izole edilen 100 Salmonella Indiana izolatının dirençlililiğinin belirlenmesi için uygulanan sıvı mikrodilüsyon yöntemi sonucu

109 93 dirençlilikler; ampisiline %98, kloramfenikole %87, tetrasikline %52,2, kanamisine % 94; 40 Salmonella Enteridis türünün dirençliliği; ampisiline % 62,5, kloramfenikole %0, tetrasikline %55, kanamisine %2,5 dir (Lu ve ark., 2014). Mainali, McFall, King ve Irwin (2014), Alberta, Kanada da yaptıkları çalışmada örnek olarak topladıkları broyler cinsi tavuk örneklerinden Salmonella izolasyonu yapmışlar ve izole ettikleri Salmonella ların antibiyotik dirençlilik profillerini değerlendirmişlerdir. Çalışmada 15 farklı antibiyotik kullanılmıştır. 272 Salmonella izolatı test edilmiş ve %64 ü bir ya da birden fazla antibiyotiğe direnç göstermiştir. %10 u 3 ya da daha fazla antibiyotiğe çoklu direnç göstermiş, %1,8 i ise 5 antibiyotiğe çoklu direnç göstermiştir. En fazla direnç tetrasikline (%54,8), streptomisine (%24,2), sülfisoksazole (%8,4) olmuştur (Mainali ve ark., 2014). Bizim çalışmamızda 94 tavuk örneğine yapılan antibiyotik testinde tetrasikline direnç (%78,7) iken, streptomisine direnç (%41,5) olmuştur. Mainali ve diğerlerinin bulduğu çoklu direnç oranları bizim çalışmamıza göre düşüktür (Bkz. Çizelge 4.8). D. Lin, Yan, S.Lin ve Chen (2014), Ekim 2012-Haziran 2013 tarihleri arasında topladıkları 113 tavuk örneğinin 29 unda (%26) Salmonella izolatı elde etmişlerdir ve izole edilen bakteriler tavuğun deri, karaciğer, kanat ve but gibi kısımlarıdır (Lin ve ark., 2014). Bizim çalışmamızda ise sadece karaciğerden izole edilen Salmonella izolat sayısı 22 (%13,7) dir (Bkz. Çizelge 4.3). Favier, Estrada, Otero ve Escudero (2013), Arjantin in San Luis şehrinde yılları arasında perakende olarak satışa sunulan hayvansal kökenli gıdalarla yapılan çalışmada Salmonella spp. varlığı araştırılmıştır. 427 gıda örneği analiz edilmiş olup bunlardan 27 sinde (%6,32) Salmonella tespit edilmiştir. 427 gıda örneğinin 115 i tavuk eti örneği olup 17 Salmonella izolatı elde edilmiştir (Favier ve ark., 2013). Çalışmamızda tavuktan izole edilen Salmonella sayısı daha fazladır. Yener, Akçelik ve Şanlıbaba (2012), Ankara başta olmak üzere, Türkiye nin değişik bölgelerindeki çeşitli market ve üreticilerinden alınan toplam 217 gıda örneğinde Salmonella sp. varlığını araştırmışlardır. Kullanılan bu hayvansal kaynaklı gıda örnekleri dana eti (99 örnek), koyun eti (13 örnek), tavuk eti (104 örnek) ve süttür. Çalışmalar sonucunda 41 farklı örnekte Salmonella izolasyonu gerçekleştirilmiştir. Bu 41 izolatın

110 94 %25 inin kaynağı dana eti %75 inin kaynağı ise tavuk olmuştur (Yener ve ark., 2012). İzole edilen Salmonella izolat oranı açısından çalışmamızla yakın bir paralellik göstermiştir. Yener ve diğerleri aynı zamanda izole ettikleri Salmonella izolatlarının duyarlılık yüzdelerini mikrodilüsyon (MİK) yöntemiyle saptamışlardır. Elde ettikleri sonuçlar; En yüksek dirençlilik düzeyi kanamisin (R>512 μg/ml) ve nalidiksik asit (R>512 μg/ml) antibiyotiklerine karşı tanımlanırken, bunu spektinomisin (R>256 μg/ml) ve sülfonamid (R>128 μg/ml) izlemiştir. Aynı zamanda ampisiline %0, tetrasikline %83, kloramfenikole %2,4, streptomisine %51,2 direnç saptamışlardır (Yener ve ark., 2012). Tetrasiklin ve streptomisin sonuçları bizim sonuçlarımızla paralellik göstermiştir (Bkz. Çizelge 4.12). Tadesse ve Dabassa (2012), Etiyopya nın çeşitli bölgelerinden topladıkları 100 çiğ süt örneğini incelemişler ve toplam 20 Salmonella spp. izolasyonu gerçekleştirmişlerdir (Tadesse ve Dabassa, 2012). İzole edilen Salmonella izolat oranı açısından çalışmamızla yakın bir paralellik göstermiştir. Ayrıca bu çalışmada izole edilen Salmonella izolatlarına antibiyotik direnç testleri yapılmış ve dirençlilik yüzdeleri şöyledir; kloramfenikole %25, kanamisine %35, nalidiksik asite %80 streptomisine %25, tetrasikline %35. Bizim çaılşmamızda ise dirençlilik yüzdeleri tetrasikline %28,6, ampisiline %64,2, kloramfenikole %21,4 dür. Aynı zamanda Tadesse ve Dabassa nın yaptıkları bu çalışmada çoklu antibiyotik testi de yapılmış ve sonuçlar şöyle bulunmuştur; 4 antibiyotiğe dirençli Salmonella izolat sayısı 5, 3 antibiyotiğe dirençli izolat sayısı 5, 2 antibiyotiğe dirençli izolat sayısı ise 4 dür. Bizim çalışmamızda ise çiğ sütte çoklu dirence sahip Salmonella izolat sayısı 4 dür (Bkz. Çizelge 4.8). F. Tajbakhsh, E. Tajbakhsh, Momeni, Rahimi ve Sohrabi (2012), İran ın Shahrekord şehrinden topladıkları 350 çiğ inek sütündeki Salmonella prevalansını ve izolasyon sonucunda elde edilen Salmonella türlerinin antibiyotik dirençliliğini incelemişlerdir. 350 çiğ inek sütü örneğinden 14 (%4) Salmonella spp. izolasyonu gerçekleştirilmiştir. Disk difüzyon yöntemiyle yaptıkları antibiyotik direnç testleri sonucunda; nalidiksik aside %78,57, sefalotine %21,42, streptomisine %21,42, ampisiline %42,58, neomisine %21,42, kloramfenikole %21,42, tetrasikline %42,58 olarak bulunmuştur (Tajbakhsh ve ark., 2012). Çalışmamızda incelenen çiğ süt örneğinde izole edilen Salmonella oranı %28 dir (Bkz. Çizelge 4.5). Antibiyotik dirençliliğin en fazla olduğu antibiyotikler bizim çalışmamızda

111 95 da en yüksek değere sahip olan antibiyotiklerdir ve bu yüzden bizim çalışmamızla oldukça paralellik gösteren bir çalışmadır. Mhone, Matope ve Saidi (2012), Zimbabwe nin 3 şehrinden topladıkları 120 çiğ sütü ve 20 işlenmiş inek sütünü numune olarak kullanmışlardır. Çalışmanın amacı çiğ süt ve işlenmiş inek sütünde Salmonella spp., C. albicans, ve Aspergillus spp. varlığını tespit etmek ve antimikrobiyal dirençliliklerini incelemektir. Fakat 120 çiğ süt örneğinde ve 20 işlenmiş inek sütünde Salmonella spp. izolasyonuna rastlanmamıştır (Mhone ve ark., 2012). Bizim çalışmamızda ise 50 çiğ süt örneğinden 14 Salmonella spp. izolasyonu yapılmıştır (Bkz. Çizelge 4.1). Temelli, Kahya, Eyigör ve Çarlı (2012), çalışmalarında tavuk eti ve tavuk orijinli Salmonella izolatlarında 23 antimikrobiyal ajana karşı dirençlilik fenotiplerinin belirlenmesi amacı ile perakende satış yerleri ve çiftlik örneklerinden elde edilen 64 adet et ve 79 adet tavuk Salmonella izolatı, laboratuvarlarında analiz edilmiştir. 79 tavuk çiftliğinden izole elden Salmonella izolatının (41 i kloak sürüntüsünden, 7 si bağırsaktan, 22 si caecumdan, 9 u taşlıktan) antibiyotik dirençlilik sonuçları şöyledir; streptomisine %44,3, siprofloksasine %54,4, ampisiline %44,3, trimethoprim-sülfametoksazole %7,6, tetrasikline %100. Tüm tavuk izolatlarının %55.68 i 10, 12, 15 ve 17 antimikrobiyale çoklu antibiyotik dirençliliği gösterdiği belirlenmiştir (Temelli ve ark., 2012). Bizim sonuçlarımızda ampisiline %84,1, streptomisine %41,5, trimethoprim-sülfametoksazole %12,7, tetrasikline %78,7 direnç bulunmuştur. Zdragas ve diğerleri (2012), Mayıs yılları arasında 22 farklı satış noktasından topladıkları tavuk örneklerinde (96 deri ve 30 karaciğer örneği) Salmonella varlığını araştırmışlardır. İnceledikleri deri örneklerinden 38 (%39,5), karaciğer örneklerinden ise 10 (%33,3) Salmonella izolasyonu gerçekleştirmişlerdir. 48 izolatın 38 i (%79) 1 ya da daha fazla antibiyotiğe dirençlidir. Bizim çalışmamızda bu oran %82,4 dür. Zdragas ve diğerlerinin yaptığı çalışmada en fazla direnç streptomisine (%64,5), tetrasikline (%56,2), nalidiksik asite (%39,5) ampisilin ve rifampisine (%33,3) bulunmuştur (Zdragas ve ark., 2012). Bizim çalışmamızda incelediğimiz toplam 160 tavuk örneğinden toplam 94 Salmonella izolatı (%58,7) izole edilmiştir. Bu izolatlar en fazla ampisiline, triple sülfonamide, nalidiksik asite, tetrasikline ve streptomisine dirençli bulunmuştur.

112 96 Yıldırım, Gonulalan, Pamuk ve Ertas (2011), Nisan 2005 ile Mart 2006 yılları arası topladıkları 200 tavuk karkasıyla yaptıkları çalışmada 68 (%34) Salmonella spp. izolasyonu yapmışlardır. 68 izolatla yaptıkları antibiyotik dirençlilik çalışmasında %85,2 ampisiline, %67,6 tetrasikline, %61,7 streptomisine direnç bulunmuştur (Yıldırım ve ark., 2011). Çizelge 4.7 ye göre çalışmamızda ampisilin direnci (%84,1) aynı bulunmuşken, tetrasiklin direnci (%78,7) daha fazla bulunmuş, streptomisin direnci (%41,5) daha az bulunmuştur. Selvaraj ve diğerleri (2010), çalıştığı 163 tavuk örneğinden toplam 8 Salmonella spp. izolatı elde etmiştir. 38 bağırsak ve bağırsak içeriği örneğinden 2 (%5,2), 32 karaciğer ve dalak örneğinden 2 (%6,2), 28 böbrek ve safra kesesi örneğinden 1 (%3,5), 25 tavuk eti örneğinden 2 (%8), 17 yumurta kabuğu yıkama işlemi sonucundan 1 (%5,8) Salmonella spp. izole edilmiştir. Kalp örneklerinden herhangi bir Salmonella spp. izolasyonu olmamıştır (Selvaraj ve ark., 2010). Çalışmamızda tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatı oranı daha yüksek olup 45 kalp örneğinden 25 (%15,6) Salmonella izolasyonu yapılmıştır (Bkz. Çizelge 4.3). Dallal ve diğerleri (2010), Nisan 2006 dan Nisan 2007 ye kadar olan zamanda İran Tahran da yaptıkları çalışmada; satışa sunulan tavuk ve sığır etinde Salmonella serotipleri, Campylobacter ve Yersinia spp. yaygınlığını aynı zamanda antibiyotik dirençlilik profillerini araştırmışlardır. Çalıştıkları 379 materyalden 190 ı tavuk örneği, 189 u sığır eti olmuştur. İzole edilen Salmonella, Campylobacter ve Yersinia spp. yüzdeleri şöyledir; 124 (%33), 109 (%29) ve 60 (%16). Salmonella izolatlarının yüksek oranda dirençlilik gösterdiği antibiyotikler ve yüzdeleri; %82 nalidiksik asit, %69 tetrasiklin, %63 trimethoprim ve %52 streptomisin. Aynı zamanda 85 (%68,5) izolat çoklu dirençlilik göstermiştir (Dallal ve ark., 2010). Bulunan antibiyotik dirençlilik yüzdeleri ve çoklu dirençlilik yüzdesi bakımından Dallal ve ark. nın yaptığı çalışma bizim çalışmamızla oldukça benzerlik göstermektedir (Bkz. Çizelge 4.8). M'ikanatha ve diğerleri (2010), Pennsylvania'da perakende olarak satışı yapılan çiğ tavuk örneklerinden Salmonella izolasyonu yapmışlardır. 378 tavuk eti örneğinden 84 ünde (%22) Salmonella kontaminasyonu bulmuşlardır. 84 Salmonella izolatından da 26 sı (%31) 3 veya 3 den fazla antibiyotiğe direnç göstermişlerdir (M'ikanatha ve ark., 2010).

113 97 Bizim çalışmamızdan elde edilen sonuçlar M'ikanatha ve diğerlerinin Pennsylvania'da yaptığı çalışmaya göre daha fazladır. Ahmed, Shimabukuro ve Shimamoto (2009), Japonya nın Hiroshima şehrinden alınan tavuk örneklerinden izole edilen 69 E.coli ve 10 Salmonella izolatında antimikrobiyal duyarlılığını, integron ve antimikrobiyal direnç genlerinin varlığını araştırmışlardır. 69 E.coli izolatından 28 i hariç ve 10 Salmonella izolatının tamamı çoklu antibiyotik dirençliliği göstermişlerdir. En fazla direnç gösterilen antibiyotikler; ampisilin, streptomisin, spektinomisin, kanamisin, tetrasiklin ve trimetoprim/sülfometoksazoldür (Ahmed ve ark., 2009). Bizim çalışmamızda Çizelge 4.8 e göre Salmonella suşlarının çoklu direnç gösterdiği antibiyotikler en fazla ampisilin, triple sülfonamid, nalidiksik asit ve tetrasiklin olmuştur. Çalışmamızla paralellik gösteren bir araştırma olmuştur. Kasimoglu Dogru, Ayaz ve Gencay (2009), 400 tavuk karkasından izole ettikleri 32 Salmonella izolatını serotiplendirmişler ve disk difüzyon yöntemini kullanarak antibiyotik dirençlilik profillerini araştırmışlardır. 32 Salmonella izolatında da antibiyotik direnci belirlenmiştir. 22 (%68,75) Salmonella izolatı çoklu antibiyotik direnci göstermiştir. 32 (%100) izolat penisilin G ye, 20 (%62,5) izolat nalidiksik asite, 4 (%12,5) izolat sefalotine, 2 (%6,2) izolat streptomisine ve 2 (%6,2) izolat tetrasikline direnç göstermiştir (Kasimoglu Dogru ve ark., 2009). Çizelge 4.7 ye göre bizim çalışmamızda bulunan direnç yüzdeleri Kasimoglu Dogru ve diğerlerine göre daha fazladır. Çalışmamızda çoklu antibiyotik direnci yüzdesi (%82,4) olarak bulunmuştur. Tayan (2008), çalışmasında tavuktan izole edilen Salmonella etkenlerinin çoklu antibiyotik dirençliliğini araştırmıştır. 11 adet Salmonella suşuyla yaptığı çalışmada; ampisiline % 36,37, tetrasikline % 27,28 ve trimetoprim/sülfametoksazole % 9,09 oranında orta duyarlı; trimetoprime/sülfametoksazole % 90,91, tetrasiklin % 72,72, ampisiline % 63,63 oranında duyarlı oldukları tespit edildi. Tayan çalışmasında ampisilin, tetrasiklin ve trimetoprime/sülfametoksazole olan dirençli Salmonella suşuna hiç rastlamamışken (Tayan, 2008), bizim çalışmamızda bu 3 antibiyotiğe olan direnç oldukça fazladır. Çalışmamızda ampisiline %84,1 tetrasikline %78,7, trimetoprime/sülfametoksazole olan direnç ise %12,7 olarak bulunmuştur. Ampisilin ve tetrasikline orta duyarlı izolat yokken sülfametoksazol/trimetoprime orta duyarlı Salmonella izolatı %18,1 dir.

114 98 Oral (2008), yıllarında Aydın ve İzmir illerindeki işletmelerden Köy-Tür A.Ş. Laboratuvarına rutin kontroller için getirilen toplam 422 tane canlı, Ross 308 ırkı broylere ait iç organ materyalinden (bağırsak, karaciğer, kalp, ovaryum) Salmonella izolasyonu gerçekleştirmiştir. Çalışmada incelenen iç organ örneklerinin 47 sinden (% 11,1 ) Salmonella izolasyonu yapılırken; bunlardan 7 si (% 14,9) S. Enteritidis olarak serotiplendirilmiştir. 422 bağırsak, 307 ovaryum, 422 karaciğer, 422 kalp araştırma materyali olarak kullanılmıştır. Bağırsaktan % 4,2, ovaryumdan % 3,9, karaciğerden % 2,4, kalpten % 1,7 oranında Salmonella suşu izolasyonu gerçekleştirmiştir. İzole edilen S. Enteritidis suşları göz önüne alındığında ise bağırsaktan % 0,7, ovaryumdan % 0,6, karaciğerden % 0,2, kalpten % 0,2 izolasyonu gerçekleştirmiştir. Çalışmamızda karaciğer ve kalpten izole edilen Salmonella izolatı sayısı oranları daha yüksektir. Oral yaptığı çalışmada aynı zamanda izole ettiği Salmonella izolatlarına antibiyotik dirençlilik testleri yapmıştır. 47 Salmonella izolatına uyguladığı trimetoprim/sülfometoksazol antibiyotiğine olan dirençli bakteri sayısı çalışmamızda elde edilenden daha fazladır (Oral, 2008). Hao Van, Moutafis, Istivan, Tran ve Coloel (2007), Vietnam da perakende olarak satışa sunulan çiğ yiyecek örneklerinden (tavuk, sığır, domuz ve kabuklu deniz ürünleri) Salmonella spp. izolasyonunu gerçekleştirmişler ve aynı zamanda antibiyotik direnç karakterizasyonunu incelemişlerdir. 180 (50 sığır eti, 30 tavuk eti, 50 domuz eti ve 50 kabuklu deniz ürünleri) örnek toplamışlardır ve bunlardan toplam 91 Salmonella spp. izolasyonu gerçekleştirmişlerdir. Örneklere göre izolasyon yüzdeleri şöyledir; 32 si (%64) domuz eti örneğinden, 31 i (%62) sığır eti örneğinden, 16 sı (%53,3) tavuk eti örneğinden,%18 i ise kabuklu deniz ürünlerindendir. Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella spp. izolatlarına uygulanan antibiyotik dirençlilik yüzdeleri şöyledir; ampisiline %22,2, tetrasikline %38,9, kanamisine %0, streptomisine %27,8, siprofloksasine %0, nalidiksik asite %38,9, kloramfenikole %11,1. Bu çalışmada 1 ya da 1 den fazla antibiyotiğe direnç oranı en fazla domuz (%78,1) ve tavuk eti (%88,9) örneklerinden izole edilen Salmonella spp. izolasyonlarında çıkmıştır. Tavuk örneklerinden %27,8 i çoklu dirençlilik göstermiştir (Hao Van ve ark., 2007). Bizim çalışmamızdaki antibiyotik direnç oranları ve çoklu antibiyotik direnç oranı bu çalışmaya göre oldukça fazladır. Bu çalışmada ampisilin, amoksisilin, kloramfenikol ve tetrasiklin antibiyotiklere olan direnç sık sık gözlemlenmiştir (Hao Van ve ark., 2007). Bizim çalışmamızda da ampisiline ve tetrasikline direnç oldukça fazladır.

115 99 Kılınç ve Aydın (2006), Kayseri yöresinde faaliyet gösteren kanatlı işletmelerinden toplanan Salmonella enfeksiyonu şüpheli, 578 (473 adet tavuk ve 105 adet civciv) adet kanatlı hayvanın iç organları bakteriyolojik yönden incelemişlerdir. Tavuk örneklerinin 51 (% 10,8) inde ve civciv örneklerinin 10 (% 9,5) unda olmak üzere toplam 61 (% 10,6) adet örnekte Salmonella izolasyonu yapılmıştır. Çalışmamızda tavuk örneklerinden izole edilden Salmonella izolatı oranı daha yüksektir. İzole ettikleri 61 Salmonella izolasyonuna uyguladıkları antibiyotik dirençlilik test sonucunda ampisiline 14 (%23) dirençli suş elde etmişlerdir. Trimetoprim-sülfometoksazole dirençli suşları bulunmamaktadır (Kılınç ve Aydın, 2006). Bizim çalışmamızda ise ampisiline direnç oranı %84,1 iken, trimetoprimsülfometoksazole direnç oranı %12,7 bulunmuştur. Berrang, Ladely, Simmons, Fletcher ve Fedorka-Cray (2006), Gürcistan ın kuzeydoğusundan perakende olarak satışa sunulan taze tavuk karkaslarını numune olarak kullanmışlardır. Yapılan çalışma sonucu 80 Salmonella izolasyonu gerçekleştirilmiştir. Salmonella izolatlarına 18 farklı antibiyotik uygulanmış ve antibiyotik dirençliliklerine bakılmıştır. Dirençlilik yüzdeleri şöyledir; amoksisilin/klavulanik aside %13,75, ampisiline %22,5, sefoksitine %15, seftiofura %16,25, sefalotine %18,75, kloramfenikole %3,75, gentamisine %10, kanamisine %3,75, nalidiksik asite %2,5, streptomisine %21,25, sülfametoksazole %11,25, tetrasikline %25. Tüm izolatların %43,75 i bir veya birden fazla antibiyotiğe dirençli, %36 sı ise çoklu antibiyotik dirençliliğine (2 ya da daha fazla antibiyotik) sahip olarak bulunmuştur. 1-3 antibiyotiğe dirençli Salmonella izolat yüzdesi %22,5 iken, 4-6 antibiyotiğe dirençli %16,25, 7 antibiyotiğe dirençli ise %5 dir. Bizim çalışmamızla bu çalışmanın benzerliği şudur; tetrasiklin ve ampisilin direnç oranları bizim çalışmamızda da en yüksek değerlere sahiptir. Kloramfenikol, kanamisin, nalidiksik asit streptomisin dirençlilik yüzdeleri bizim çalışmamızda daha fazladır. Çoklu antibiyotik direnç oranı da bizim çalışmamızda daha fazladır (Berrang ve ark., 2006). Phan ve diğerleri (2005), Mart 2000 Eylül 2001 yılları arasında Vietnam ın Mekong Deltasının 6 şehrinden topladıkları toplam 608 (136 domuz,70 sığır, 202 tavuk ve 200 ördek) örneği Salmonella yaygınlığı açısından incelemişlerdir. Domuz eti örneğinden %69,9, sığır eti örneğinden %48,6, tavuk eti örneğinden %21,0, ördek eti örneğinden ise %22,3 Salmonella izolasyonu gerçekleştirilmiştir. Pahn ve ark. nın çalışması sonucu izole edilen Salmonella izolasyonu oranı bizim çalışmamıza göre düşüktür (Phan ve ark., 2005).

116 100 Angkititrakul, Chomvarin, Chaita, Kanistanon ve Waethewutajarn (2005), Tayland ın kuzeydoğusunda yer alan Khon Kaen şehrinden her birinden 40 ar örnek olmak üzere piyasadaki domuz ve tavuk örneklerinden toplamışlar ve aynı zamanda hasta insanlardan da örnek almışlardır. Yapılan çalışmanın amacı izole edilen Salmonella ların serotipini belirlemek ve antibiyotik dirençlilik testleri uygulamaktır. Toplanan tavuk örneklerinden 30 unda (%75), domuz örneklerinin de 26 sında (%65) Salmonella kontaminasyonu bulunmuştur. Yapılan antibiyotik dirençlilik testlerinde bütün örnekler streptomisin ve sülfometoksazole direnç göstermişlerdir. Siprofloksasin ve norfloksasine direnç gösteren izolat bulunmamıştır. Tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarında direnç yüzdelerini şöyle bulmuşlardır; amoksisiline (%30), kloramfenikole (%27,2), gentamisine (%6,7), trimetoprim/sülfometoksazole %20 ve tetrasikline (%100) (Angkititrakul ve ark., 2005). Bizim çalışmamızla olan ortak antibiyotiklerin direnç yüzdelerinin fazla olması paralellik göstermektedir. Bywater ve diğerleri (2004), farklı ülkelerdeki hayvansal gıdalardan izole edilen zoonotik bakterilerin antibiyotik dirençliliğini incelemek için tek tip metodoloji uygulamışlardır. AB ülkelerinden domuz, sığır ve tavuk örnekleri alındı. Toplam 271 Salmonella spp. izolasyonu yapıldı ve uluslararası laboratuvarlarda bu bakterilere MİK testleri uygulandı. Fransa dan getirilen tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarında (n=75) mikrodilüsyon yöntemiyle (MİK) yapılan antibiyotik dirençlilikleri şöyledir; ampisiline %54,7, sefepim ve sefotaksime %0, kloramfenikole %6,7, siprofloksasine %0, gentamisine %5,4, streptomisine %44, tetrasikline %50, trimetoprim/sülfometoksazole %24 dür. United Kingdom dan getirilen tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarında (n=43) mikrodilüsyon (MİK) yöntemiyle yapılan antibiyotik dirençlilikleri şöyledir; ampisiline %25,6, sefapim ve sefotaksime %0, kloramfenikole %14, siprofloksasine %0, gentamisine %0, streptomisine %14, tetrasikline %34,9, trimetoprim/sülfometoksazole %25,6 dır (Bywater ve ark., 2004). Her iki ülkeden getirilen tavuk örneklerinden izole edilen Salmonella izolatlarının mikrodilüsyon yöntemiyle elde edilen antibiyotik dirençlilik test sonuçları bizim çalışmamızdan düşüktür. Nero ve diğerleri (2004), Brezilya da (Paraná, São Paulo, Minas Gerais and Rio Grande do Sul) bulunan 210 çiğ süt üreten çiftlikten topladıkları çiğ süt örneklerinin hiçbirinde Salmonella spp. kontaminasyonuna rastlamamışlardır (Nero ve ark., 2004).

117 101 Ekici, Bozkurt ve Işleyici (2004), bazı süt hayvanlarının çiğ sütlerini örnek olarak kullanmışlar ve bu sütlerde bulunan bazı patojenik bakterileri araştırmışlardır. 36 koyun sütü, 25 keçi sütü ve 4 inek sütü olmak üzere toplam 65 çiğ süt örneğinden 24 S.aureus, 12 E.coli izolasyonu yapmışlardır. Çiğ süt örneklerinde Salmonella kontaminasyonu bulunmamıştır (Ekici ve ark., 2004). Chye, Abdullah ve Ayob (2004), 4 bölgede (Güney ( Johor / Melaka ), Merkez ( Selangor / Negeri Sembilan ), Kuzey ( Perak / Kedah ) ve Doğu ( Kelantan / Terengganu ) bulunan 40 süt toplama merkezinden 930 çiğ süt örneğini S. aureus, koliform bakteriler, E. coli ve patojen olan L. monocytogenes, E. coli 015:H7 ve Salmonella içeriği yönünden incelemişler. Merkez bölgede en yüksek sıklıkta Salmonella izolasyonu yapmışlardır. 13 (%1,4) Salmonella serotipinin identifikasyonu yapılmıştır. İdentifikasyon sonucunda S. Muenchen, S. Anatum ve S. Agona türleri elde edilmiştir (Chye ve ark., 2004). Çalışmamızda 50 çiğ süt örneğinden izole edilen Salmonella izolatı sayısı 14 olup Chye ve diğerlerinin yaptığı çalışmada izole edilen Salmonella izolatı sayısından çok daha fazladır. Van Kessel, Karns ve Perdue (2003), 200 çiğ süt örneğini incelemiş ve 24 örnekte Salmonella kontaminasyonu bulunurken 176 örnek Salmonella kontaminasyonu açısından negatif çıkmıştır (Van Kessel ve ark., 2003). Çalışmamızda çiğ süt örneklerinden izole edilden Salmonella izolatı oranı %28 dir. Kalender ve Muz (1999), tavuk kesimhanesinde kesilen 365 ve Elazığ Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsüne hastalık şüphesiyle getirilen 162 tavuk (123 ü yumurtacı ve 39 u broiler tipi) Salmonellozis yönünden incelendi. 527 karaciğer, bağırsak, kalp, safra kesesi, dalak ve 123 ovaryum çalışıldı. İncelenen toplam 527 tavuğun 57 (% 10,81) sinden Salmonella suşu izole edildi. Ovaryumdan % 13,82, bağırsaktan % 8,91, karaciğerden %5,31, kalpten % 4,74, safra kesesinden % 3,42 ve dalaktan % 3,23 oranında Salmonella izolasyonu gerçekleştirildi. Bizim çalışmamızda ise 160 tavuk örneğinden 94 Salmonella suşu izole edilmiştir. Yaptığımız çalışmada Salmonella izolat sayısı oranı Kalender ve Muz un çalışmasına oranla daha yüksektir. Kalender ve Muz aynı zamanda izole ettikleri Salmonella izolatlarına uyguladıkları antibiyotik duyarlılık testlerinde bizim de çalışmış olduğumuz antibiyotik olan, ampisiline ve tetrasikline yüksek oranda dirençli, streptomisine çok yüksek (%70 oranlarında) duyarlı olarak bulmuşlardır (Kalender ve

118 102 Muz, 1999). Bizim araştırmamızda ise streptomisine %26,6 oranında duyarlılık tespit edilmiştir. Desmadures, Bazin ve Gue guen (1997), Normandiya nın Camambert bölgesinde seçilen çiftliklerden alınan çiğ sütlerin mikrobiyolojik komposizyonlarını incelemişlerdir. 6 ay boyunca 27 çiftlikten çiğ süt örneklerini toplamışlardır. 69 çiğ süt örneğinden sadece 2 (%2,9) örnek Salmonella tarafından kontaminasyona uğramıştır (Desmadures ve ark., 1997). Çalışmamızda çiğ süt örneklerinden izole edilen Salmonella izolatı oranı daha yüksektir. Barton, Draughon, Davidson ve Oliver (1992), çiftliklerde bulunan toplu çiğ süt tanklarını L. Monocytogenes, C. jejuni, Y. enterocolitica ve Salmonella bakterilerinin yaygınlığı açısından incelemişlerdir. Bu tanklardan toplanan toplam 292 örnekte 12 (%4,1) L. monocytogenes, 36 (%12,3) C. jejuni, 44 (%15,1) Y. enterocolitica ve 26 (%8,9) Salmonella izole edilmiştir (Barton ve ark., 1992). Çalışmamızda çiğ süt örneklerinden izole edilden Salmonella izolatı oranı daha yüksektir. Rea, Cogan ve Tobin (1992), 13 ay boyunca 70 çiftlikten topladıkları çiğ süt örneklerini Salmonella, Listeria, E. coli, S. aureus ve mastitic Streptococccus kontaminasyon varlığını incelemişlerdir. Toplanan 589 örnekten sadece 1 (%0,1) örnekte Salmonella kontaminasyonu bulgusu elde edilmiştir (Rea ve ark., 1992). Araştırmamızda izole edilen Salmonella izolatı sayısı Rea ve diğerlerinin yaptığı çalışmaya göre oldukça yüksektir.

119 SONUÇ VE ÖNERİLER Antibiyotiklerin 1950 lerin başında hayvan yemlerinde kullanılmaya başlanmasıyla yetiştiricilikte yeni bir dönem başlamıştır. Ancak, profilaktik veya gelişmeyi hızlandırıcı olarak kullanılan antibiyotiklerin çoğu, insan ve hayvanlarda patojen bakteri türleri (Staphylococcus aureus, Escherichia coli, Salmonella spp., Campylobacter spp.) arasında ortaya çıkan dirençli suşların hızla artmasına sebep olmuştur. Bunun nedenleri hayvanlara öngörülen dozlardan fazla ilaç verilmesi ve özellikle de ilaç uygulanan hayvanların ilacın yasal bekletme süresine uyulmadan kesime sevk edilmesi olarak ifade edilmektedir. Bunun sonucunda, antibiyotiklerin tamamen metabolize olmaması veya vücuttan tamamen atılmamasına bağlı olarak, hayvanların doku ve organları ile bunlardan elde edilen hayvansal gıdalarda antibiyotik kalıntısı bulunabilmektedir. Hayvan enfeksiyonlarının tedavisinde sülfanomidler, aminoglikozitler, beta-laktamlar (ampisilin, penisilin), florokinolonlar, linkozamidler, makroliter (eritromisin), tetrasiklinler (tetrasiklinler) kullanılmaktadır. Bu antibiyotiklerden ilk olarak tetrasiklin tavuklarda 1940 yılında büyütmeyi arttırmak amacıyla yem katı maddesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra basitrasin, avoparsin, spiramisin gibi birçok antibiyotiğin bu amaçla kullanılması sonucu insan sağlığında kullanılan ilaçlarla çapraz dirence neden olmuştur. Bunun üzerine AB ülkelerinde 1997 yılından itibaren büyütme faktörü antibiyotiklerin hayvan yemlerinde kullanılması yasaklanmıştır. Bu durum bizim ülkemiz için de geçerlidir (Kavukoğlu, 2011). İzole edilen Salmonella izolat sayısı açısından Ankara başta olmak üzere, Türkiye nin değişik bölgelerinde yapılan çalışmada (Yener ve ark., 2012) saptanan orana (%30,7) benzerlik göstermesine karşın, diğer ülkelerde ve ülkemizin değişik bölgelerinde yapılan çalışmalardan (Favier ve ark., 2013; İzgür, 2006; Kılınç ve Aydın,2006; Phan, 2005 ) yüksek bulunmuştur. Bu farklılık araştırmanın yapıldığı bölgelerde etkenin yaygınlığına ve örnekleme metotlarının farklılığına bağlanabilir. Özellikle hayvan beslemede antibiyotik kullanımının kontrolsüz oluşu, bu sorunun ana kaynağını teşkil etmektedir. Bu sonuçlar; gıda üretiminde antibiyotiklerin kullanımının kontrolünde yeni stratejilerin gerekliliğini ön plana çıkarmaktadır.

120 104 Bu sonuçlar; Ankara da tüketime sunulan tavuk etlerinin insan sağlığı yönünden önemli bir potansiyel tehlike oluşturduğunu göstermektedir. Ayrıca izolatların antyibiyotiklere yüksek oranda direnç göstermesi ve çoklu direnç özelliklerinin de oldukça yüksek olması besin orjinli Salmonella salgınlarının tedavisinde ciddi problemler doğurmaktadır. Gıda üretiminde antibiyotikler başta olmak üzere, gıda koruyucularının kullanımının kontrolünde yeni stratejilerin gerekliliğini ön plana çıkarmakta ve antibiyotiklere artan direnç sonuçlarından halk sağlığını korumak için hükümet kurumları tarafından kontrol edilmelidir.

121 105 KAYNAKLAR Abbasoğlu, D. (2009). Salmonella enterica subspecies enterica serovar İnfantis Suşlarında Çoklu İlaç Dirençliliğinin Genetik Doğası. Yüksek Lisans Tezi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara Üniversitesi. Abd-Elghany, S.M., Sallam, K.I., Abd-Elhalek, A. and Tamura, T. (2015). Occurrence, genetic characterization and antimicrobial resistance of Salmonella isolated from chicken meat and giblets. Epidemiology & Infection, Ahmed, A.M., Shimabukuro, H. and Shimamoto, T. (2009). Isolation and molecular characterization of multidrug-resistant strains of Escherichia coli and Salmonella from retail chicken meat in Japan. Journal of Food Science, 74(7), Akçelik, M., Ayhan, K., Çakır, İ. (2000). Gıda Mikrobiyolojisi ve Uygulamaları, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisligi Bölümü, Sim Matbaacılık Ltd. Şti., Ankara, Akkan, A.G. (1997, 2-3 Mayıs). Antibiyotiklerin Sınıflandırılması. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Etkinlikleri Pratikte Antibiyotik Kullanımı Sempozyumunda sunuldu, 53-62, İstanbul. Akkaya, L., ve Alişarlı, M. (2006). Afyonkarahisar da tüketime sunulan peynirlerde Listeria monocytogenes ve Salmonella spp. varlığının belirlenmesi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 17 (1-2), Alcaine, S., Warnick, L. and Wiedmann, M. (2007). Antimicrobial resistance in nontyphoidal Salmonella. Journal of Food Protection, Altun, B., Besler, T. ve Ünal, S. (2002). Ankara piyasasında satılan işlem görmüş (Uht ve pastörize) ve görmemiş (sokak) sütlerin makro-besin değeri ve mikrobiyolojik açıdan değerlendirilmesi. Sürekli Tıp Eğitim Dergisi, 51. Anadón, A. and Martínez-Larrañaga, M.R. (1999). Residues of antimicrobial drugs and feed additives in animal products: regulatory aspects. Livestock Production Science, 59, Angkititrakul, S., Chomvarin, C., Chaita, T., Kanistanon, K. and Waethewutajarn, S. (2005). Epidemiology of antimicrobial resistance in Salmonella isolated from pork, chicken meat and humans in Thailand. Southeast Asian Journal of Tropical Medicine Public Health, 36(6), Anon, (2012). The European union summary report on trends and sources of zoonoses, zoonotic agents and food-borne outbreaks in EFSA Journal, 10(3), Avsaroglu, M.D., Helmuth, R., Junker, E., Hertwig, S., Schroeter, A., Akcelik, M., Bozoglu, F. and Guerra, B. (2007). Plasmid-mediated quinolone resistance conferred by qnrs1 in Salmonella enterica serovar Virchow isolated from Turkish food of avian origin. Journal of Antimicrobial Chemotherapy, 60,

122 106 Aynagöz, Z. (1993). Hormon ve Benzeri Maddelerin Hayvan Beslemede Kullanılması, Doktora Semineri. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Baird-Parker, A.C. (1990). Foodborne Salmonellosis. Lancet, 336 ( 11 ), Banwart, G.T. (1983). Basic of food microbiology. AVI publishing Co., Inc. Westport, Connecticut, 519. Barton, W., Rohrbach, D., Draughon, F.A., Davidson, P.M. and Oliver, S.P. (1992). Prevalence of Listeria monocytogenes, Campylobacter jejuni, Yersinia enterocolitica, and Salmonella in bulk tank milk: risk factors and risk of human exposure. Journal of Food Protection, 55.2, Bell, C. and Kyriakides, A. (2002). Salmonella a practical approach to the organism and its control in foods. Oxford, United Kingdom. Blackwell Science Ltd., Berends, B.R., Van Knapen, F., Mossel, D.A.A., Burt, S.A. and Snijders, J.M.A. (1998). Impact on human health of Salmonella spp. on pork in the Netherlands and the anticipated effects of some currently proposed control strategies. International journal of food microbiology, 44, Berrang, M.E., Ladely, S.R., Simmons, M., Fletcher, D.L. and Fedorka-Cray, P.J. (2006). Antimicrobial resistance patterns of Salmonella from retail chicken. International Journal of Poultry Science, 5 (4), Brenner, F.W., Villar, R.G., Angulo, F.J., Tauxe, B. and Swaminathan B. (2000). Salmonella nomenclature. Journal of Clinical Microbiology, Bush, K. (2003). Beta-lactam antibiotics: Penicillins. Anti-infective agents and their use in therapy. Churchill Livingstone, Edinburgh, UK. Antibiotic and Chemotherapy, Butaye, P., Devriese, L.A. and Haesebrouck, F. (2003). Antimicrobial growth promoters used in animal feed: Effects of less well known antibiotics on gram-positive bacteria. Clinical Microbiology Review, 16, Bywater, R., Deluyker, H., Deroover, E., Jong, A., Marion, H., McConville, M., Rowan, T., Shryock, T., Shuster, D., Thomas, V., Valle, M. and Walters, J. (2004). A European survey of antimicrobial susceptibility among zoonotic and commensal bacteria isolated from food-producing animals. Journal of Antimicrobial Chemotherapy, 54, Canpolat, S. (2007). Çeşitli Hayvan Dışkılarında Salmonella Etkenlerinin Konvansiyonel ve Moleküler Yöntemlerle Saptanması. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Casewell, M., Friis, C., Marco, E., Mc Mullin, P. and Phillips, I. (2003). The European ban on growth-promoting antibiotics and emerging consequences for human and animal health. Journal of Antimicrobial Chemotherapy, 52,

123 107 Chakravortty, D., Wester, I. and Hensel, M. (2002). Salmonella pathogenicity island 2 mediates protection of intracellular Salmonella from reactive nitrogen intermediates. The Journal of Experimental Medicine, 195(9), Chye F.Y., Abdullah, A. and Ayob, M.K. (2004). Bacteriological quality and safety of raw milk in Malaysia. Elsevier, Cloeckaert, A. and Schwarz, S. (2001). Molecular characterization, spread and evolution of multidrug resistance in Salmonella enterica Typhimurium DT104. Veterinary Research, 32, CLSI, (2009). Performance standards for antimicrobial disk susceptibility tests, Clinical and Laboratory Standards Institute. Cody, S.H., Abbott, S.L., Marfin, A.A., Schulz, B., Wagner, P., Robbins, K., Mohle- Boetani, J.C. and Vugia, D.J. (1999). Two outbreaks of multidrug-resistant Salmonella serotype Typhimurium DT104 infections linked to raw-milk cheese in Northern California. JAMA, 281(19), Cohen, M.L. (1992). Epidemiology of drug resistance: implications for a postantimicrobial era. Science, Courvalin, P. (1994). Transfer of antibiotic resistance genes between gram-positive and gram negative bacteria. Antimicrobial Agents Chemother, Dallal, M.M.S., Doyle, M.P., Rezadehbashi, M., Dabiri, H., Samaei, M., Modarresi S., Bakhtiari, R., Sharifiy, K., Taremi, M., Zali, M.R. and Sharifi-Yazdi, M.K. (2010). Prevalence and antimicrobial resistance profiles of Salmonella serotypes, Campylobacter and Yersinia spp. isolated from retail chicken and beef, Tehran, Iran. Elsevier Food Control, Davies, J. (1994). Inactivation of antibiotics and the dissemination of resistance genes. Science, 264, Demir, N. (2006). Gram Negatif Bakterilerde Geniş Spektrumlu Beta-Laktamaz (GSBL) Üretiminde Katkıda Bulunan Çeşitli Risk Faktörlerinin Araştırılması. Uzmanlık Tezi, İstanbul. Desmadures, N., Bazin, F. and Gue guen, M. (1997). Microbiological composition of raw milk from selected farms in the Camembert Region of Normandy. Journal of Applied Microbiology, 83, Doyle, M.E. (2006). Veterinary drug residues in processed meats - potential health risk. A review of the scientific literature. Food Research Institute, Fri Briefings, 2-5. Ekici, K., Bozkurt, H. and Işleyici, O. (2004). Isolation of some pathogens from raw milk of different milch animals. Pakistan Journal of Nutrition, 3 (3), Eley, A.R. (1992). Microbiological food poisoning. Champmann & Hall, London.

124 108 Erol, İ. (2007). Gıda Hijyeni ve Mikrobiyolojisi. Ankara: Pozitif Matbaacılık. Ertürk, Y.E. (2010). Hayvan Kökenli Salmonella ve Shigella Suşlarında Çoklu Antibiyotik Direnci ve İntegron Sıklığı. Yüksek Lisans Tezi, Biyoteknoloji Enstitüsü, Ankara Üniversitesi. Favier, G.I., Estrada, C.S.M., Otero, V.L. and Escudero M.E. (2013). Prevalence, antimicrobial susceptibility, and molecular characterization by PCR and pulsed field gel electrophoresis (PFGE) of Salmonella spp. isolated from foods of animal origin in San Luis, Argentina. Elsevier Food Control, 29(1), Foley, S.L. and Lynne, A.M. (2008). Food animal-associated Salmonella challenges: pathogenicity and antimicrobial resistance. Animal Science Journal, 86, Fotou, K., Tzora, A., Voidarau, C.H., A., Alexopoulos, S.,Avgeris, I.,Bezirtzoglou, E., Akrida-Demertzi, K. and Demertzis, P.G. (2011). Isolation of microbial pathogens of subclinical mastitis from raw sheep s milk of Epirus (Greece) and their role in its hygiene. Elsevier Anaerobe, 17(6), Gareis, M. (1995). Salmonellen. Ein Überblick. Fleischwirtsch, 75 (8), Gast, R.K. (2003). Paratyphoid infections, In: diseases of poultry, 11th, Iowa State University Press, Gast, R.K. (2003). Salmonella Infections, In: diseases of poultry 11. Ed. Ed: SAİF, Y.M. Iowa State Press, Gönülalan, C. (2001). Kayseri de Tavukçuluk İşletmelerinde Salmonella Görülme Sıklığı ve İzolasyonu. Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kayseri. Grimont, A.D. and Weill, F.X. (2007). Antigenic formulae of the Salmonella serovars. WHO collaborating centre for reference and research on Salmonella. Instuıt Pasteur 9th edition. Gustafson, R.H. and Bowen, R.E. (1997). Antibiotic use in animal agriculture. Journal of Applied Microbiology, 83, Guthrie, R.K. (1992). Salmonella. Boca Raton, CRC Press, 37. Hadimli, H., Erganiş, O., Güner, A., Öztürk, D. ve Kürşat, K. (2006). Konya ilinde perakende satışa sunulan tavuk etlerinde Salmonella spp. ve Campylobacter spp. varlığının araştırılması. Veteriner Bilimleri Dergisi, 22, 3-4, Hao Van T.T., Moutafis, G., Istivan, T., Tran, L.T. and Coloel, P.J. (2007). Detection of Salmonella spp. in retail raw food samples from Vietnam and characterization of their antibiotic resistance. American Society for Microbiology, Applied and Environmental Microbiology,

125 109 Headrick, M.L., Korangy, S., Bean, N.H., Angula, F.J., Altekruse, S.F., Potter, M.E. and Klontz, K.C. (1998). The epidemiology of raw milk-associated foodborne disease outbreaks reported in the United States 1973 through American Journal of Public Health, 88, Herikstad, H., Motarjemi, Y. and Tauxe, R.V. (2002). Salmonella surveillance: a global survey of public health serotyping. Epidemiology and infection, 129, 1-8. Herrera-León, S., Saco, M., Silvestre, A.M., Silveira, L., Echeita, A. and Usera, M.A. (2005). Molecular characterization of a new serovar of Salmonella bongori 13,22:z39: isolated from a lizard. Research in microbiology Elsevier, 156, Holmes, B., Costas, M., Thaker, T. and Stevens, M. (1994). Evaluation of two BBL Crystal Systems for identification of some clinically important Gram-negative bacteria. Journal of Clinical Microbiology, İnternet: Antibiyotik direnci mucizesi. URL: %2Fhtml%2Fmb14.html&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet: Erginkaya, Z. ve Yurdakul, N.E.. Kanatlı etlerde mikrobiyal riskler, Dünya Gıda. URL: tr%2fhaber.php%3fnid%3d1788&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet: Gıda kaynaklı Salmonella infeksiyonları ve son durum, Gıda Güvenliği Derneği URL: cerik.php%3fid%3d462&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet: Gür D.. Hastane infeksiyonu etkeni çoklu dirençli Gram-negatif mikroorganizmalar.url: ww.hastaneinfeksiyonlaridergisi.org%2fmanagete%2ffu_folder%2f200303%2fhtm l%2f htm&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet: Incidence and trends of infection with pathogens transmitted commonly through food foodborne diseases active surveillance network. Weekly Report (MMWR).URL: gov%2fmmwr%2fpdf%2fwk%2fmm6215.pdf&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet: Kaypmaz, A.. Salmonella lar ve epidemiyolojisi. URL: g%2fuzmanlardan%2fdetay%2f2&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet: Kenneth, T. Salmonella and Salmonellosis Todar s online textbook of bacteriology.url: ofbacteriology.net%2fsalmonella.html&date= , Son Erişim Tarihi:

126 110 İnternet: Şenel, E.. Sütün nitelikleri. URL: %2Fsutun-nitelikleri-doc-dr-ebru-senel%2F&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet:URL: cepublications.org%2fpublications%2fjas%2farticles%2f86%2f14_suppl%2f %3Fshow-t-f%3Dfigures%26wrapper%3Dno+&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet:URL: nostics.com%2fcp_prod%2fcontent%2fhugo%2fxlt4agar.htm&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet:URL: %2Fantibiyotik05.htm&date= , Son Erişim Tarihi: İnternet:URL: Fwiki%2FSalmonella&date= , Son Erişim Tarihi: İzgür, M. (2002). Salmonella İnfeksiyonları. In: Kanatlı Hayvan Hastalıkları, Ed.: M. İzgür, M. Akan, Ankara: Medisan Yayınevi, İzgür, M. (2006). Enterobakteri İnfeksiyonları (Enterobactericeae). Edt. N.Aydın, J.Paracıkoğlu Veteriner Mikrobiyoloji (Bakteriyel Hastalıklar) İlke-Emek Yayınevi, Ankara. Jones, F.T., Axtell, R.C., Rives, D.V., Scheideler, S.E., Tarver, F.R. Jr., Walker, R.L. and Wineland, M.J. (1991). A survey of Salmonella contamination in modern broiler production. Journal of Food Protection, 54 (7), Kalender, H., ve Muz, A. (1999). Elazığ bölgesindeki tavuklardan izole edilen Salmonella türlerinin tiplendirilmesi. Turkish Journal of Veterinary and Animal Sciences, Karapınar, M., ve Gönül, Ş.A. (1998). Gıda Kaynaklı Hastalıklar, Gıda Mikrobiyolojisi, Editörler, A. Ünlütürk ve F. Turantaş, 1. Baskı, , Mengi Tan Basımevi, İzmir. Kasimoglu Dogru, A., Ayaz, N.D. and Gencay, Y.E. (2009). Serotype identification and antimicrobial resistance profiles of Salmonella spp. isolated from chicken carcasses. Tropical Animal Health and Production, Kavukoğlu, B.M. (2011). Hayvansal Kaynaklı Bazı Gram Pozitif Bakterilerdeki Beta Laktamaz ve Beta Laktam Dirençliliğinin Saptanması. Yüksek Lisans Tezi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dali, Gazi Üniversitesi, Ankara, Keskinöz, C. (2010). Tavuk Çiftliğinde Enterobacteriaceae Üyelerinin İzolasyonu ve Antibiyotik Dirençlilik Dağılımı. Yüksek Lisans Tezi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Çukurova Üniversitesi, Adana.

127 111 Kılınç, Ü. ve Aydın, F. (2006). Tavuklardan izole edilen Salmonella türlerinin antibiyotiklere duyarlılıkları. Sağlık Bilimleri Dergisi (Journal of Health Sciences), 15(1), Krieg, N.R. and Holt, J.G. (1984). Bergey s Manuel of Systematic Bacteriology. MD U.S.A. Williams&Wilkins Baltimore, Küçükersan, K. (2002). Büyütme faktörleri. Türk-Koop Ekin Dergisi, 20, Leclercq, R. (1997). Enterococci acquire new kinds of resistance. Clinical İnfectious Diseases, 24, S80-4. Levin, B.R., Lipsitch, M., Perrot, V., Schrag, S., Antia, R., Simonsen, L., Walker, N.M., and Stewart, F.M. (1997). The population genetics of antibiotic resistance. Clinical İnfectious Diseases, 24, S9-16. Lim, Y.H., Hirose, K., Izumiya, H., Arakawa, E., Takahashi, H., Terajima, J., Itoh, K-I., Tamura, K., Kim, S.I. and Watanabe, H. (2003). Multiplex polymerase chain reaction assay for selective detection of Salmonella enterica serovar Typhimurium. Japanese Journal of Infectious Diseases, 56, Lin, D., Yan, M., Lin, S. and Chen, S. (2014). Increasing prevalance of hydrogen sulfide negative Salmonella in retail meats. Elsevier Food Microbiology, 43, 1-4. Livermore, D.M. (1991). Mechanisms of resistance to beta-lactam antibiotics. Scandinavian Journal Infectious, Diseases Supplementum, 78, Lu, Y., Zhao, H., Sun, J., Liu, Y., Zhou, X., Beier, R.C, Wu, G. and Hou, X. (2014). Characterization of multidrug-resistant Salmonella enterica serovars Indiana and Enteritidis from chickens in Eastern China. Plos One, 2, 9(5). Mainali, C., McFall, M., King, R. and Irwin, R. (2014). Evaluation of antimicrobial resistance profiles of isolates from broiler chickens at slaughter in Alberta, Canada. Journal of Food Protection, , (8). Metin, M. (1996). Sütün tanımı ve bileşimi, Süt Teknolojisi. E. Ü. Mühendislik Fakültesi Yayınları, İzmir, 33, 1-2. Mhone, T.A., Matope, G. and Saidi, P.T. (2012). Detection of Salmonella spp., Candida albicans, Aspergillus spp., and antimicrobial residues in raw and processed cow milk from selected smallholder farms of Zimbabwe. Veterinary Medicine International Research, 5. M'ikanatha, N.M., Sandt, C.H., Localio, A.R., Tewari, D., Rankin, S.C., Whichard J.M., Altekruse, S.F., Lautenbach, E., Folster, J.P., Russo, A., Chiller, T.M., Reynolds S.M. and McDermott, P.F. (2010). Multidrug-resistant Salmonella isolates from retail chicken meat compared with human clinical isolates. Foodborne Pathogen Diseases, 7(8),

128 112 Miller, G.H., Sabatelli, F.J., Hare, R.S., Glupczynski, Y., Mackey, P.,Shlaes, D., Shimizu K., Shaw, K.J. and the Aminoglycoside Resistance Study Groups (1997). The most frequent aminoglycoside resistance mechanisms-changes with time and geographic area. A reflection of aminoglycoside usage patterns. Clinical Infectious Diseases, 24, S Miriagou, V., Carattoli, A. and Fanning, S. (2006). Antimicrobial resistance islands: resistance gene clusters in Salmonella chromosome and plasmids. Microbes Infection, Nero, L.A., Mattos, M.R., Beloti, V., Barros, M.A.F., Netto, D.P., Pinto, A.N., Andrade, N.J., Silva, W.P. and Franco, D.G.M. (2004). Hazards in non-pasteurized milk on retail sale in Brazil: Prevalance of Salmonella spp., Listeria monocytogenes and chemical residues. Brazilian Journal of Microbiology, 35, ISSN Nnalue, N.A. and Lindeberg, A.A. (1990). Salmonella choleraesuis strains deficient in O antigen remain fully virulent for mice by parenteral inoculation but are avirulent by oral administration. Infection and Immunity, 58(8), Nikaido, H. (1998). Multiple antibiotic resistance and efflux. Current Opinion in Microbiology, 1, Nikaido, H. (1994). Prevention of drug access to bacterial targets: permeability barriers and active efflux. Science, Oliveira, S.D., Santosa, L.R., Schucha, D.M.T., Silvaa, A.B., Sallea, C.T.P. and Canala, C.W. (2002). Detection and identification of Salmonellas from poultry-related samples by PCR. Veterinary Microbiology, 87, Oral, A.İ. (2008). Tavuk İç Organlarından Salmonella Enteridis in İzolasyonu ve İzole Edilen Suşların Antibiyotiklere Duyarlılıklarının Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, MB-YL Özaras, R., Tabak, F. ve Öztürk, R. (2002). Antibiyotikler III. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Akılcı Antibiyotik Kullanımı ve Erişkinde Toplumdan Edinilmiş Enfeksiyonlar Sempozyumunda Sunuldu, Sempozyum Dizisi No: 31, Özer, D. (2010). İstanbul İlinde Satışa Sunulan Kıyma Örneklerinde Salmonella Cinsi Bakterilerin Tespiti. Yüksek Lisans Tezi, Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji Programı, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi. Öztürk, R. (2002). Antimikrobik İlaçlara Karşı Direnç Gelişme Mekanizmaları ve Günümüzde Direnç Durumu. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Akılcı Antibiyotik Kullanımı ve Erişkinde Toplumdan Edinilmiş Enfeksiyonlar Sempozyumunda Sunuldu, Sempozyum Dizisi No: 31,

129 113 Pak, S.I., Spahr, U., Jemmi, T. and Salman, M.D. (2002). Risk factors for L. monocytogenes contamination of dairy products in Switzerland, Preventive Veterinary Medicine, 53, Phan Tran Thi, Khai Ly Thi Lien, Natsue, O., Tam Nguyen Thu, Okatani Alexandre Tomomitsu, Masato, A., and Hideki, H. (2005). Contamination of Salmonella in retail meats and shrimps in the Mekong Delta, Vietnam. Journal of Food Protection, , (4). Popoff, M.Y., Bockemühl, J. and Brenner, F.W. (2000). Supplement 1998 (no. 42) to the Kauffmann-White scheme. Research in Microbiology Elsevier, 151, Randall, L.P., Cooles, S.W., Osborn, M.K., Piddock, L.J.V. and Woodward, M.J. (2004). Antibiotic resistance genes, integrons and multiple antibiotic resistance in thirty-five serotypes of Salmonella enterica isolated from humans and animals in the UK. Journal of Antimicrobial Chemotherapy, 53, Rea, C.M., Cogan, T.M. and Tobin, S. (1992). Incidence of pathogenic bacteria in raw milk in Ireland. Journal of Applied Bacteriology, Revathi, G., Shannon, K.P., Stapleton, P.D., Jain, B.K. and French, G.L. (1998). An outbreak of extended-spectrum, beta-lactamase-producing Salmonella senftenberg in a burns ward. Journal of Hospital Infection, Rodrigue, D.C., Tauxe, R.V., and Rowe, B. (1990). International Increase in Salmonella enteritidis. A NewPandemic Epidemiology Infection, 105, Rowe, B., Ward, L.R. and Threlfall, E.J. (1994). Multidrug-resistant Salmonella typhi: a worldwide epidemic. Clinical Infectious Diseases, 24, S Sahm, D.F. and Gilmore, M.S. (1994). Transferability and genetic relatedness of high-level gentamicin resistance among Enterococci. Antimicrobial Agents Chemother, 38, Sarı, H. (2005). Karbapenemlere Dirençli Gram-Negatif Basil İzolatlarinda İmipenem- EDTA / Meropenem-EDTA Disk Yöntemi ve Modifiye Hodge Testi ile Metallo-Beta- Laktamaz (MBL) Varlığının Araştırılması. Uzmanlık Tezi, İstanbul. Schwarz, S. and Chaslus-Dancla, E. (2001). Use of antimicrobials in veterinary medicine and mechanisms of resistance. EDP SciencesVeterinary Research, 32, Sefton, A.M. (2002). Mechanisms of antimicrobial resistance: Their clinical relevance in the new millennium. Drugs, Selvaraj, R., Das, R., Ganguly, S., Ganguli, M., Dhanalakshmi, S. and Mukhopadhayay, S. K. (2010). Characterization and antibiogram of Salmonella spp. from poultry specimens. Journal of Microbiology and Antimicrobials,

130 114 Singh, R., Yadav, A.S., Tripathi, V. and Singh, R.P. (2013). Antimicrobial resistance profile of Salmonella present in poultry and poultry environment in North İndia. Elsevier Food Control, 33, Slader, J., Domingue, G., Jorgensen, F., Mcalpine, K., Owen, R.J., Bolton F.J. and Humphrey, T.J. (2002). Impact of transport crate reuse and of catching and processing on Camphylobacter and Salmonella contamination of broiler chickens. Applied and Enviromental Microbiology, 68, Ta, Y.T., Nguyen, T.T., To, P.B., Pham, D.X., Le Hao, T.H., Thi, G.N., Alali Walid Q., Walls, I. and Doyle, M.P. (2014). Quantification, serovars, and antibiotic resistance of Salmonella isolated from retail raw chicken meat in Vietnam. Journal of Food Protection, 57-66(10). Tadesse, T. and Dabassa, A. (2012). Prevalance and antimicrobial resistance of Salmonella isolated from raw milk samples collected from Kersa district, Jimma Zone, Southwest Ethiopia. Journal of Medical Sciences, 12 (7), Tajbakhsh, F., Tajbakhsh, E., Momeni, M., Rahimi, E. and Sohrabi, R. (2012). Occurrence and antibiotic resistance of Salmonella spp. isolated from raw cow s milk from Shahahrekord, Iran. International Journal of Microbiological Research, 3 (3), Tayan, U. (2008). Tavuklardan İzole Edilen Salmonella Etkenlerinin Çoklu Antibiyotik Dirençliliği, Yüksek Lisans Tezi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ankara Üniversitesi. Telli, R. (2006). Afyon da Tüketime Sunulan Tavuk Karkas Ve Tavuk Eti Örneklerinde Salmonella spp. Varlığının Klasik Kültür Tekniği İle Saptanması, Yüksek Lisans Tezi, Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Afyon Kocatepe Üniversitesi. Temelli, S., Kahya, S., Eyıgor, A. and Carlı, K.T. (2012). Antibiotic resistance phenotypes of Salmonella isolates of broiler meat and chicken origin. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 59, , Tenover, F.C. and Hugles, J.M. (1996). The challenges of emerging infectious diseases development and spread of multiply resistant bacterial pathogens. JAMA, 275, TS-3135, (1998). Et ve et mamülleri-numune alma ve analiz numunelerinin hazırlanması, Türk Standardları Enstitüsü. TS EN ISO 6579, (2005). Mikrobiyoloji, Gıda ve hayvan yemleri, Salmonella türlerinin belirlenmesi için yatay yöntem, Türk Standardları Enstitüsü. Tuncer, H.İ. (2007). Karma yemlerde kullanımı yasaklanan hormon, antibiyotik antikoksidiyal ve ilaçlar. Lalahan Hayvancılık Araştırma. Enstitüsü Dergisi, 47(1), Ünlütürk, A. ve Turantaş, F. (1999). Gıda Mikrobiyolojisi. Mengi Tan Basımevi Çınarlı- İzmir,

131 115 Van Kessel, J.S., Karns, J.S. and Perdue, M.L. (2003). Using a portable real-time PCR assay to detect Salmonella in raw milk. Journal of Food Protection, Velge, P., Cloeckaert, A. and Barrow, P. (2005). Emergence of Salmonella epidemics: The problems related to Salmonella enterica serotype Enteritidis and multiple antibiotic resistance in other major serotypes. Veterinary Research, 36, Villar, R.G., Macek, M.D., Simons, S., Hayes, P.S., Goldoft, M.J., Lewis, J.H., Rowan, L.L., Hursh, D., Patnode, M. and Mcad, P.S. (1999). Investigation of multidrugresistant Salmonella serotype Typhimurium DT104 infections linked to raw-milk cheese in Washington state. JAMA, 281(19), Walsh, C. (2000). Molecular mechanisms that confer antibacterial drug resistance. Nature, White, D.G., Zhao, S., Sudler, R., Ayers, S., Friedman, S., Chen, S., Mcdermott, S., Wagner, D.D. and Meng, J. (2001). The isolation of antibiotic resistant Salmonella from retail ground meat. The New England Journal of Medicine, 345 (16), Wilson, D.N., Schluenzen, F., Harms, J.M., Starosta, A.L., Connell, S.R. and Fucini, P. (2008). The oxazolidininone antibiotics perturb the ribosomal peptidyltransferase center and effect trna positioning. Proceedings of the National Academy of Sciences of United States of America. 105(36), Yazıcıoglu., N., Kaya, K., Ayaz, K., Sen, S., Özkök, S., Aksoy, M., Yavuz, M.K., Kaplan, Y. Z., Tunca, S.T., Vural, S., Evgin, N., Karakoç, S.R., Miroglu, M. ve Turut, N. (2005). Kanatlı kesimhanelerinin parçalama ünitelerinden alınan boyun ve kanat örneklerinden Salmonella izolasyonu, serotiplendirmesi ve antibiyotik dirençliliğinin araştırılması. Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi, 16, Yener, B., Akçelik, N., Şanlıbaba, P. ve Akçelik, M. (2012). Çoklu ilaç dirençli Salmonella suşlarının tanısı. Türk Hijyen Deneysel Biyoloji Dergisi, 69(4), Yıldırım, Y., Gonulalan, Z., Pamuk, S. and Ertas, N. (2011). Incidence and antibiotic resistance of Salmonella spp. on raw chicken carcasses. Food Research International, Yuluğ, N. (1997). Beta-laktamazlar ve klinik açıdan önemi. ANKEM Dergisi, 11, Yüce, A. (2001). Antimikrobik ilaçlara direnç kazanma mekanizmaları. Klimik Dergisi, Zdragas, A., Mazaraki, G., Vafeas, G., Giantzi, V., Papadopoulos, T. and Ekateriniadou, L. (2012). Prevalance, seasonal occurunce and antimicrobial resistance of Salmonella in poultry retail prducts in Greece. Letters in Applied Microbiology, 55, Zhao, C., Ge, B., Villena, J.D., Sudler, R.,Yeh, E., Zhao, S., White D.G., Wagner, D. and Meng, J. (2001). Prevalance of Camplyobacter spp., Eschericia coli and Salmonella serovars in retail chicken, turkey, pork and beef from the gretaer Washington, D.C., Area. Applied and Environmental Microbiology,

132 116 Zhao, S., McDermott, P.F., Friedman, F., Abbott, J., Ayers, S., Glenn, A., Robinson, E., Hubert, S.K., Harbottle, H., Walker, R.D., Chiller, T.M. and White, D.G. (2006). Antimicrobial resistance and genetic relatedness among Salmonella from retail foods of animal origin: NARMS retail meat surveillance. Foodborne Pathogens and Disease, 3(1), Ziggers, D. (2002). Growth promoting antibiotics finished in the EU. Feed Tech, 6(3),8-9.

133 117 ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Soyadı, adı : ÖZGAN BAŞMAN, ECE Uyruğu : T.C. Doğum tarihi ve yeri : , Ankara Medeni hali : Evli Telefon : 0 (538) ecebasman_89@hotmail.com Eğitim Derece Yüksek lisans Eğitim Birimi Gazi Üniversitesi /Biyoloji Anabilim Dalı Mezuniyet tarihi Devam Ediyor Lisans Gazi Üniversitesi/ Biyoloji Bölümü 2012 Lise Ayrancı Yabancı Dil Ağırlılı Lisesi 2007 Yabancı Dil İngilizce Yayın Başman, E., Yücel, N. (2014, Haziran). Satışa Sunulan Gıda Örneklerinden İzole Edilen Salmonella Suşlarının Çoklu Antibiyotik Dirençliliğinin Araştırılması. 22. Ulusal Biyoloji Kongresi nde poster olarak sunuldu, Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir. Hobiler Kitap okumak, Sinema, Tiyatro ve Operaya gitmek, Müzik dinlemek, Spor yapmak, Halk oyunları.

134

135 GAZİ GELECEKTİR...

SALMONELLA İNFEKSİYONLARI

SALMONELLA İNFEKSİYONLARI SALMONELLA İNFEKSİYONLARI Salmonella etkenleri Fam.:Enterobacteriaceae Cins: Salmonella Tür: 1. S. enterica (S. cholera suis) 2. S. bongori S. enterica 7 alt grup S. enterica 1. S. enterica subsp. enterica

Detaylı

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri Enterobacteriaceae İnsan sağlığı açısından en önemli bakteri ailesidir. Doğal ortamları insan ve hayvan bağırsaklarıdır. Tipik klinik semptomlarla seyreden hastalığın (tifo, basilli dizanteri, veba) etkeni

Detaylı

İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi

İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi Tarihçe İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi Bebekte septisimiyaya neden olmuştur 1958 ve 1961 de İngiltere de yine iki ölümcül menenjit vakasına neden olmuştur Enterobacter sakazakii

Detaylı

Gıda zehirlenmeleri neden önemlidir?

Gıda zehirlenmeleri neden önemlidir? GIDA KAYNAKLI İNTOKSİKASYON VE ENFEKSİYONLAR Gıda zehirlenmesi nedir? 1 2 İNTOKSİKASYON TİPİ GIDA ZEHİRLENMESİ Bazı bakteriler gıda üzerinde gelişerek toksin üretirler ve toksin içeren gıdanın tüketilmesi

Detaylı

GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir.

GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir. GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir. Bu mikroorganizmalardan; bakteriler ve funguslar gıdalarda çoğalarak gıdaların

Detaylı

Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları

Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları Dr. Serap Şimşek-Yavuz İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları

Detaylı

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir 12.Hafta:Enterik Bakteriler ENTERİK BAKTERİLER Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir Barsakta yaşayan enterik bakterilerin en klasiği E- coli dir ve non-patojendir.yine barsakta yaşayan

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Nural KARAGÖZLÜ. Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü

Yrd. Doç. Dr. Nural KARAGÖZLÜ. Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Yrd. Doç. Dr. Nural KARAGÖZLÜ Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Mikrobiyal kaynaklı Kimyasal kaynaklı Alerjik Diğerleri Zayıf hijyenik koşullar Gıda üretiminin büyük

Detaylı

SALMONELLA ARANMASI. a. GENEL ÖZELLİKLERİ

SALMONELLA ARANMASI. a. GENEL ÖZELLİKLERİ SALMONELLA ARANMASI a. GENEL ÖZELLİKLERİ Enterobacteriaceae familyasına ait, Gram negatif, spor oluşturmayan, fakültatif anaerob, çubuk formunda olup, çoğu (S.pullorum, S.gallinarum ve S.arizonea türleri

Detaylı

MİKROBİYAL BULAŞMA KAYNAKLARI

MİKROBİYAL BULAŞMA KAYNAKLARI MİKROBİYAL BULAŞMA KAYNAKLARI Gıdaların mikrobiyal floralarını gıda üzerinde doğal olarak bulunan m.o larla; depolama, taşıma ve işleme faaliyetleri sırasında dışarıdan / çevreden bulaşan m.o lar oluşturur.

Detaylı

Salmonella Enfeksiyonları

Salmonella Enfeksiyonları Salmonella Enfeksiyonları Dr. Recep ÖZTÜRK İstanbul Universitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Salmonella Enfeksiyonları Salmonella cinsi bakteriler,

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. Gıda ve Yemlerde Salmonella Gelişimi imi ve Analiz Metotları Şebnem Ö Budak 08-09 09 Ekim 2008, İzmir Salmonella spp. Salmonella spp., enterobacteriaceae familyası üyesi, fakültatif anaerob, gram negatif,

Detaylı

SU VE BESİNLER İLE BULAŞAN HASTALIKLAR VE KORUNMA YOLLARI

SU VE BESİNLER İLE BULAŞAN HASTALIKLAR VE KORUNMA YOLLARI SU VE BESİNLER İLE BULAŞAN HASTALIKLAR VE KORUNMA YOLLARI 1 Dersin Amacı: Su ve besinler ile bulaşan hastalıklar ve korunma yolları konusunda bilgi ve tutum kazandırmak. 2 Dersin Öğrenim Hedefleri Su ve

Detaylı

Kanatlılarda Salmonella İnfeksiyonları ve Kontrolünde Temel Prensipler

Kanatlılarda Salmonella İnfeksiyonları ve Kontrolünde Temel Prensipler Kanatlılarda Salmonella İnfeksiyonları ve Kontrolünde Temel Prensipler Prof. Dr. Mehmet Akan Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 21 Mayıs 2008, Ankara Genel Bilgi Dünya

Detaylı

ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ KASIM 2016 ANTALYA

ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ KASIM 2016 ANTALYA ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ 16-20 KASIM 2016 ANTALYA 1 Ulusal Enterik Patojenler Laboratuvar Sürveyans Ağı (UEPLA) Türkiye de Bulaşıcı

Detaylı

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI 1 Escherichia Salmonella Klebsiella Enterobacter Morganella Proteus Providencia Serratia Shigella Yersinia ENTEROBACTERIACEAE AİLESİ 2 Escherichia coli nin neden olduğu infeksiyonlar

Detaylı

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır.

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. Gıda Enfeksiyonu: Patojen bir m.o ile kontamine olmuş bir gıdanın yenmesi sonucu oluşan

Detaylı

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş;

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş; TİFO Tifo; Paratifo; Enterik Ateş; Tifo ve paratifo hastalığı Salmonella bakterisi ile meydana gelen sistemik enfeksiyon hastalıklarıdır. Tifoya Salmonella typhi paratifoya ise Salmonella paratyphi neden

Detaylı

İzolasyon ve İdentifikasyon

İzolasyon ve İdentifikasyon İzolasyon ve İdentifikasyon (9. Hafta) 1 İzolasyon : Ayırmak İzolasyon Mikrobiyolojide izolasyon? Hangi amaçlarla izolasyon yapılır? Endüstriyel mikroorganizmalar Bozulma ve/veya hastalık etmeni mikroorganizmalar

Detaylı

Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır.

Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır. Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır. Birbirine bağlı bu hücreler genellikle kendilerince üretilen hücre dışı

Detaylı

Enterobakteriler. Dr. Kaya Süer. YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Enterobakteriler. Dr. Kaya Süer. YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Enterobakteriler Dr. Kaya Süer YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Enterobakteriler Nerelerde bulunur? Toprak, Su, Sebze-meyve İnsan ve Hayvan bağırsak florası Enterobaktriler

Detaylı

OLGU SUNUSU. Doç.Dr.Sebahat AKSARAY. Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı. Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi

OLGU SUNUSU. Doç.Dr.Sebahat AKSARAY. Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı. Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi OLGU SUNUSU Doç.Dr.Sebahat AKSARAY Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı bazı davetlilerde gastroenterit tablosu bulguları Yiyecek öyküsü Semptomların ortaya

Detaylı

Gıda Zehirlenmeleri. 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri

Gıda Zehirlenmeleri. 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma 17. Hafta ( 05 09 / 01 / 2015 ) BAKTERİLERİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR GIDA ZEHİRLENMELERİ Slayt No : 37 Etken ve Bulaşma Yolları Stafilokoklarla oluşan gıda zehirlenmelerinde

Detaylı

ÇOKLU TÜP FERMANTASYON YÖNTEMİ İLE TOPLAM KOLİFORM TAYİNİ. Koliform Bakteri Grubunun Tanımı

ÇOKLU TÜP FERMANTASYON YÖNTEMİ İLE TOPLAM KOLİFORM TAYİNİ. Koliform Bakteri Grubunun Tanımı ÇOKLU TÜP FERMANTASYON YÖNTEMİ İLE TOPLAM KOLİFORM TAYİNİ Koliform Bakteri Grubunun Tanımı Koliform grubunu oluşturan bakteriler; tamamı aerobik veya fakültatif anaerobik olan, gram negatif, spor oluşturmayan,

Detaylı

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ÖLÜMden hemen önce ya da sonra doğal boşluklardan KAN PIHTILAŞMAMA KOYU RENK alma DALAKta büyüme ÖDEM ETİYOLOJİ Bacillus anthracis Gram pozitif kapsüllü *

Detaylı

ENTEROBACTERIACEAE FAMİLYASI

ENTEROBACTERIACEAE FAMİLYASI ENTEROBACTERIACEAE FAMİLYASI GENEL ÖZELLİKLER Gram nega;f Çomak Sporsuz Aerobik veya Fakülta;f anaerob Genellikle Haraketli( S. Pullorum ve S. Gallinarum hariç) Katalaz pozi;f; Oksidaz Nega;f FAMİLYA:

Detaylı

Ne yediğimizi düşünüyoruz? Gerçekte ne yiyoruz?

Ne yediğimizi düşünüyoruz? Gerçekte ne yiyoruz? Gıda kaynaklı hastalıklar : Gıda Kaynaklı Hastalıklar GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR Çok kişiyi etkileyen salgınlara Büyük işgücü kayıplarına Ekonomik kayıplara neden olmaktadır. 3 Ne yediğimizi düşünüyoruz?

Detaylı

GIDA PATOJENLERİNİN BİYOKONTROLÜNDE YENİ YAKLAŞIM: BAKTERİYOFAJ UYGULAMALARI

GIDA PATOJENLERİNİN BİYOKONTROLÜNDE YENİ YAKLAŞIM: BAKTERİYOFAJ UYGULAMALARI GIDA PATOJENLERİNİN BİYOKONTROLÜNDE YENİ YAKLAŞIM: BAKTERİYOFAJ UYGULAMALARI Doç. Dr. Pınar ŞANLIBABA Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Doğal veya az işlem görmüş ve katkı

Detaylı

Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları. Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna

Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları. Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları Dr Dilara

Detaylı

Bacillus anthracis. Hayvanlarda şarbon etkenidir. Bacillus anthracis. Gram boyama. Bacillus anthracis. Bacillus anthracis

Bacillus anthracis. Hayvanlarda şarbon etkenidir. Bacillus anthracis. Gram boyama. Bacillus anthracis. Bacillus anthracis Bacillus anthracis Gram pozitif, obligat aerop sporlu, çomak şeklinde bakterilerdir. 1µm eninde, 2-4 µm uzunluğunda, konkav sonlanan, kirpiksiz bakterilerdir. Bacillus anthracis in doğal yaşam ortamı topraktır.

Detaylı

Staphylococcus Gram pozitif koklardır.

Staphylococcus Gram pozitif koklardır. Staphylococcus Gram pozitif koklardır. 0.8-1µm çapında küçük, yuvarlak veya oval bakterilerdir. Hareketsizdirler. Spor oluşturmazlar ve katalaz enzimi üretirler. Gram boyama Koagülaz, alfatoksin, lökosidin,

Detaylı

HAYVANSAL GIDALARDA LISTERIA TÜRLERİNİN VARLIĞININ KONVANSİYONEL VE İMMUNOLOJİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASI

HAYVANSAL GIDALARDA LISTERIA TÜRLERİNİN VARLIĞININ KONVANSİYONEL VE İMMUNOLOJİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASI TÜRKİYE 12. GIDA KONGRESİ 05-07 EKİM 2016; EDİRNE HAYVANSAL GIDALARDA LISTERIA TÜRLERİNİN VARLIĞININ KONVANSİYONEL VE İMMUNOLOJİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASI Ayla EYİ GENCAN *, İlker Turan AKOĞLU, İbrahim

Detaylı

Termofilik kampilobakterler

Termofilik kampilobakterler Kampilobakteriyoz Termofilik kampilobakterler C.jejuni C.coli C.lari (insan) C.upsaliensis (köpek) 42 0 C de üreme % 3 lük süksinik asit % 0.5 lik guluteraldehid Su tankları ve daldırma kazanlarında klor

Detaylı

BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ

BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ Prof. Dr. Fatma Ulutan Gazi Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıklar kları Anabilim Dalı BRUSELLOZ KONTROLÜ VE ERADİKASYONU

Detaylı

Gıda Zehirlenmesi ve Önlenmesi

Gıda Zehirlenmesi ve Önlenmesi (16.12.2001) İçindekiler... 1 Gıda Zehirlenmesi Nasıl Oluşur?... 1 Gıdalara Nasıl Bulaşma Olur?... 2 Gıda Zehirlenmesi Nasıl Önlenir?... 3 Bazı Yaygın Gıda Zehirleyen Bakteriler... 3 Salmonella... 3 Bacillus...

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. Avian Influenza Kuş Gribi Tavuk Vebası Hastalığı Dr.Fethiye ÇÖVEN Uzm.Veteriner Hekim Bornova VKAE Kanatlı Hastalıkları Teşhis Laboratuvarı Avian Influenza Tavuk Vebası, Kuş Gribi olarak da bilinen Avian

Detaylı

AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI DERS PLANI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI

AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI DERS PLANI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI Uygulama Dersinin Adı SINAV TARİHLERİ SINAV TÜRÜ VE YÜZDELİK BİLGİLERİ Gıda Laboratuvarı Dersi Programı (GKA220U) (2 Hafta) ARA SINAV 09.06.2017 DÖNEM

Detaylı

BASİLLİ DİZANTERİ (SHİGELLOZİS) (KANLI İSHAL)

BASİLLİ DİZANTERİ (SHİGELLOZİS) (KANLI İSHAL) BASİLLİ DİZANTERİ (SHİGELLOZİS) (KANLI İSHAL) TANIMI Shigella türü bakterilerde meydana gelen;karekteristik belirti ve bulguları olan,ilium ve kolonun akut enfeksiyonudur.basilli ve amipli dizanteri olmak

Detaylı

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ ve TEHLİKELERİN TANIMLANMASI, RİSK FAKTÖRLERİNİN VE KORELASYON İLİŞKİLERİNİN ORTAYA KONMASI Hayrettin

Detaylı

Ek-1 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI HİZMET ENVANTERİ DİĞER(ÖZEL SEKTÖR İSTENEN BELGELER TAŞRA BİRİMLERİ MAHALLİ İDARE

Ek-1 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI HİZMET ENVANTERİ DİĞER(ÖZEL SEKTÖR İSTENEN BELGELER TAŞRA BİRİMLERİ MAHALLİ İDARE Ek1 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ HİZMET ENVANTERİ SIRA NO 1 2 KURUM KODU. STANDART DOSYA PLANI KODU HİZMETİN ADI Klinik Muayene Klinik Bilimler nün Hasta muayenesini Radyografik Muayene Röntgen çekimini

Detaylı

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006 GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006 1 Amaç Eğitimin amacı : Gıda sanayinde hataların sonuçlarını belirtmek. Yaptığımız işin ciddiyetini göstermek. Dikkatli olunmaması durumunda gıdaların

Detaylı

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI Escherichia Salmonella Klebsiella Enterobacter Morganella Proteus Providencia Serratia Shigella Yersinia ENTEROBACTERIACEAE AİLESİ Escherichia coli Escherichia cinsi Birçok

Detaylı

MEME LOBU YANGISI. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek.

MEME LOBU YANGISI. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. MASTİT 1 MEME LOBU YANGISI süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp fonksiyonel meme lobunun kaybı hayvanın ölümü

Detaylı

VİBRİONACEAE FAMİLYASI. Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ D.Ü TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ A.D

VİBRİONACEAE FAMİLYASI. Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ D.Ü TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ A.D VİBRİONACEAE FAMİLYASI Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ D.Ü TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ A.D Genel Özellikleri Gram negatif basiller Polar flajellası ile hareketli Sporsuz, kapsülsüz Fakültatif anaerop Fermentatif

Detaylı

S. typhi tifoya neden olur. S. typhimurium salmonellozisin en yaygın etmenidir.

S. typhi tifoya neden olur. S. typhimurium salmonellozisin en yaygın etmenidir. GIDA ENFEKSİYONU Patojenle kontamine olmuş gıdanın yenmesiyle oluşan aktif enfeksiyondur. Gıda konakçıda enfeksiyon ve hastalık oluşturmak için yeterli sayıda patojen içerebilir. Salmonellozis Bazen gıda

Detaylı

AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI DERS PLANI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI

AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI DERS PLANI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI Uygulama Dersinin Adı SINAV TARİHLERİ SINAV TÜRÜ VE YÜZDELİK BİLGİLERİ Gıda Laboratuvarı Dersi Programı (GKA220U) (3 Hafta) ARA SINAV 09.06.2017 (%15); 16.06.2017 (%15) DÖNEM SONU SINAVI 23.06.2017 ARA

Detaylı

Numuneden 10 gr tartılır, 90 ml BPW üzerine eklenerek stomacher de (stomacher yoksa elde) homojen hale getirilir. Bu, 1/10 luk ilk dilusyondur.

Numuneden 10 gr tartılır, 90 ml BPW üzerine eklenerek stomacher de (stomacher yoksa elde) homojen hale getirilir. Bu, 1/10 luk ilk dilusyondur. Besiyerlerinin genel özellikleri ile ilgili bilgi ve resimler aşağıdadır. Numuneden 10 gr tartılır, 90 ml BPW üzerine eklenerek stomacher de (stomacher yoksa elde) homojen hale getirilir. Bu, 1/10 luk

Detaylı

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 1 DIġKI ÖRNEKLERĠNDE SHIGA TOKSĠN OLUġTURAN E. COLI LERĠN SEROTĠP, VĠRÜLANS GENLERĠ VE ANTĠBĠYOTĠKLERE DĠRENÇLERĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Dr. Revasiye GÜLEŞEN Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları Daire

Detaylı

Yılları Arasında Üretilen Salmonella İzolatlarının Antibiyotik Duyarlılık Sonuçları

Yılları Arasında Üretilen Salmonella İzolatlarının Antibiyotik Duyarlılık Sonuçları 2007-2011 Yılları Arasında Üretilen almonella İzolatlarının Antibiyotik Duyarlılık onuçları Alev Duran1, Meral Biçmen1, evasiye Kayalı2, Belkıs Levent2, Zeynep Gülay1 1Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

MEME LOBU YANGISI. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp

MEME LOBU YANGISI. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp MASTİT 1 MEME LOBU YANGISI süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp 2 HAYVAN Sağlığı fonksiyonel meme lobunun kaybı

Detaylı

Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri. Dengeli ve Ekonomik Besleme

Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri. Dengeli ve Ekonomik Besleme Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri Buzağılar Sürünün Geleceğidir. Buzağı yetiştiriciliğinde anahtar noktalar! Doğum Kolostrum (Ağız Sütü) Besleme Sistemi Sindirim Sağlık Doğum ile ilgili anahtar noktalar

Detaylı

HİJYEN VE SANİTASYON

HİJYEN VE SANİTASYON HİJYEN VE SANİTASYON TEMİZLİK+ HİJYEN= SANİTASYON Bulunduğumuz ortamda hastalık yapan mikroorganizmaların hastalık yapamayacak seviyede bulunma durumuna hijyen denir. Sağlıklı (temiz ve hijyenik) bir ortamın

Detaylı

Hastanelerde Su Kullanımı. M.Ali SÜNGÜ Amerikan Hastanesi Bakım ve Onarım Müdürü alis@amerikanhastanesi.org

Hastanelerde Su Kullanımı. M.Ali SÜNGÜ Amerikan Hastanesi Bakım ve Onarım Müdürü alis@amerikanhastanesi.org Hastanelerde Su Kullanımı M.Ali SÜNGÜ Amerikan Hastanesi Bakım ve Onarım Müdürü alis@amerikanhastanesi.org Bir Çin atasözü der ki; Suyu içmeden önce, kaynağını öğren Hastanelerde infeksiyon kaynaklarını

Detaylı

TEBLİĞ VE STANDARTLARDA MİKROBİYOLOJİK KRİTERLER

TEBLİĞ VE STANDARTLARDA MİKROBİYOLOJİK KRİTERLER TEBLİĞ VE STANDARTLARDA MİKROBİYOLOJİK KRİTERLER P R O F. D R. M Ü K E R R E M K AYA A T A T Ü R K Ü N İ V E R S İ T E S İ Z İ R A A T F A K Ü L T E S İ G I D A M Ü H E N D İ S L İ Ğ İ B Ö L Ü M Ü E R

Detaylı

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir?

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir? TÜBERKÜLOZ Verem; TB; TBC; Hava yoluyla yayılan bulaşıcı akciğer hastalığıdır. Akciğer dışında kemik, lenf bezleri, böbrek, beyin zarları gibi diğer organları da tutabilir. Tüberküloz bakterisi Mycobacterium

Detaylı

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER 1. Vankomisin Vankomisin, Nocardia Orientalis in (eskiden Streptomyces orientalis olarak bilinen) belli suşlarından elde edilen amfoterik

Detaylı

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR.

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR. KIRMIZI ETLER KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR. ETTEKİ ENZİMLER VE MİKROBİYEL AKTİVİTE BOZULMANIN BAŞLANGICIDIR.

Detaylı

KOD TANIM 2018 BİRİM FİYAT AÇIKLAMA CEV.MBL.0001 Mikrobiyolojik Numune Alınması, Taşınması ve Muhafazası

KOD TANIM 2018 BİRİM FİYAT AÇIKLAMA CEV.MBL.0001 Mikrobiyolojik Numune Alınması, Taşınması ve Muhafazası CEV.MBL.0001 Mikrobiyolojik Numune Alınması, Taşınması ve Muhafazası 270.00 TL SM 9060 A-B CEV.MBL.0002 Toplam Koliform Sayımı (MF Tekniği) 180.00 TL SM 9222 B - SM 9225 D CEV.MBL.0003 Total Koliform Sayımı

Detaylı

Bruselloz. Muhammet TEKİN. Bulaşıcı Hastalıklar Çevre ve Çalışan Sağlığı Şube Müdürü

Bruselloz. Muhammet TEKİN. Bulaşıcı Hastalıklar Çevre ve Çalışan Sağlığı Şube Müdürü Bruselloz Muhammet TEKİN Bulaşıcı Hastalıklar Çevre ve Çalışan Sağlığı Şube Müdürü Bruselloz Esas olarak hayvanların hastalığı olan bulaşıcı bakteriyel bir enfeksiyon hastalığı Hayvanlardan insanlara mikroplu

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Canlının en küçük birimi Hücre 1665 yılında ilk olarak İngiliz bilim adamı Robert Hooke şişe mantarından kesit alıp mikroskopta

Detaylı

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Aycan Gundogdu, Ph.D. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim

Detaylı

Hatice YILDIRAN. Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ

Hatice YILDIRAN. Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ Hatice YILDIRAN Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ GIDA TAKVİYELERİ Eğitim Yeri Eğitim Konusu : HOLLANDA-TNO : Gıda Takviyeleri Eğitim Süresi : 21 Aralık 2012-20 Mart 2013 Danışman : Dr. Koen VENEMA Eğitim

Detaylı

SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR

SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR Süt ve süt ürünleri mikrobiyolojisinde yararlı mikroorganizmalar temel olarak süt ürünlerinin üretilmesinde kullanılan çeşitli mikroorganizmaları tanımlamaktadır.

Detaylı

laboratuar muayeneleri esastır.

laboratuar muayeneleri esastır. Brucella ların neden olduğu Brucellosis; sığır, koyun, keçi, domuz, koç vs. gibi hayvanlarda, özellikle, testis, meme, uterus gibi genital organlara yerleşerek yavru atmalara ve infertiliteye yol açan

Detaylı

bekletilme ünitesi Sebze yıkama ünitesi Bulaşık yıkama ünitesi

bekletilme ünitesi Sebze yıkama ünitesi Bulaşık yıkama ünitesi MUTFAK HİJYENİ VE KİŞİSEL HİJYEN ENFEKSİYON KONTROL KURULU MUTFAK HİJYENİ Mutfakta fiziki iki alanlar; l Yemek pişirilme ünitesi Hazırlanan yemeklerin bekletilme ünitesi Sebze yıkama ünitesi Bulaşık yıkama

Detaylı

GIDALARDAKİ M.O LARIN KONTROLÜNDE 4 TEMEL İLKE UYGULANIR

GIDALARDAKİ M.O LARIN KONTROLÜNDE 4 TEMEL İLKE UYGULANIR GIDALARDAKİ M.O LARIN KONTROLÜNDE 4 TEMEL İLKE UYGULANIR 1. Kontaminasyonun önlenmesi 2. Mikroorganizmaların uzaklaştırılması a) Yıkama b) Kesme ve ayıklama c) Santrifüje etme d) Filtrasyon 3. Mikrobiyal

Detaylı

2013-2014 ÖĞRETİM YILI LABORATUVAR DERSLERİ BAŞLAMA, BİTİŞ VE SINAV TARİHLERİ

2013-2014 ÖĞRETİM YILI LABORATUVAR DERSLERİ BAŞLAMA, BİTİŞ VE SINAV TARİHLERİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI 2013-2014 ÖĞRETİM YILI LABORATUVAR DERSLERİ KAYIT DUYURUSU ÖNEMLİ UYARILAR LABORATUVAR DERSLERİNE KAYIT İŞLEMLERİ 05-09 MAYIS 2014 TARİHLERİ ARASINDA

Detaylı

Pastırmada Enterokoklar

Pastırmada Enterokoklar Pastırmada Enterokoklar Özlem ERTEKİN 1 Güzin KABAN 2 Mükerrem KAYA 2 1 Munzur Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, TUNCELİ 2 Atatürk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, ERZURUM Laktik asit bakterileri

Detaylı

Y. pestis, Y. pseudotuberculosis, Y. enterocolitica

Y. pestis, Y. pseudotuberculosis, Y. enterocolitica Yersinia Enterobacteriaceae ailesindedir Y. pestis, Y. pseudotuberculosis, Y. enterocolitica Y.frederiksenii, Y.kristensenii,Y.intermedia Yersinia pestis Veba hastalığının etkeni (Kara ölüm) İlk pandemi

Detaylı

GASTROENTERİT YAPAN VİRUSLAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI

GASTROENTERİT YAPAN VİRUSLAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI GASTROENTERİT YAPAN VİRUSLAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI GASTROENTERİT YAPAN VİRÜSLER Viral gastroenteritler fekal oral yolla bulaşmaları nedeniyle, alt yapı yetersizliği bulunan gelişmekte olan

Detaylı

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dr. Nahit YAZICIOĞLU Daire Başkanı

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dr. Nahit YAZICIOĞLU Daire Başkanı T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Dr. Nahit YAZICIOĞLU Daire Başkanı MEVZUAT 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Kuluçkahane ve Damızlık

Detaylı

Enterohemorajik Escherichia coli nin Gıda Güvenliği Yönünden Önemi

Enterohemorajik Escherichia coli nin Gıda Güvenliği Yönünden Önemi Enterohemorajik Escherichia coli nin Gıda Güvenliği Yönünden Önemi Escherichia coli Enterobacteriaceae familyasında Gram negatif Mezofil E. coli Min.-Maks. Opt. Sıcaklık( o C) 7-45 37 ph değeri 4.4-9.0

Detaylı

Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU

Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU insanlarda ölümcül hastalığa neden olabilir; her ne kadar genellikle çok daha az ciddi olsa da insan çiçek virüsü hastalığına benzer. Maymun çiçek virüsü

Detaylı

Biyoterörizm ve Besin Güvenliğine Diyetisyen Yaklaşımı: Mevcut Hızlı Teşhis Yöntemleri

Biyoterörizm ve Besin Güvenliğine Diyetisyen Yaklaşımı: Mevcut Hızlı Teşhis Yöntemleri Biyoterörizm ve Besin Güvenliğine Diyetisyen Yaklaşımı: Mevcut Hızlı Teşhis Yöntemleri Hacettepe Beslenme ve Diyetetik Günleri V. Mezuniyet Sonrası Eğitim Kursu Hacettepe Üniversitesi Kongre Merkezi 26.06.2015

Detaylı

Su Mikrobiyolojisi 02

Su Mikrobiyolojisi 02 İNSANİ TÜKETİM M AMAÇLI SULARDA MEMBRAN FİLTRASYON F YÖNTEMY NTEMİ İLE MİKROBM KROBİYOLOJİK K ANALİZLER Prof. Dr. Kadir HALKMAN Ankara Üniversitesi, Gıda Mühendisliği Bölümü Su Mikrobiyolojisi 02 Su Mikrobiyolojisi

Detaylı

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan ekstraselluler matriks içinde, birbirlerine yapışarak meydana getirdikleri

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş;

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş; TİFO Tifo; Paratifo; Enterik Ateş; Tifo ve paratifo hastalığı Salmonella bakterisi ile meydana gelen sistemik enfeksiyon hastalıklarıdır. Tifoya Salmonella typhi paratifoya ise Salmonella paratyphi neden

Detaylı

Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı

Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı 1 GİRİŞ: İshal tüm dünyada, özellikle de gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkmaktadır Akut ishal, özellikle çocuk ve yaşlı hastalarda önemli

Detaylı

Mikroorganizmalar gözle görülmezler, bu yüzden mikroskopla incelenirler.

Mikroorganizmalar gözle görülmezler, bu yüzden mikroskopla incelenirler. 10. Sınıf Enfeksiyondan Korunma 2.Hafta ( 22-26 / 09 / 2014 ) ENFEKSİYON ETKENLERİNİN SINIFLANDIRILMASI 1.) BAKTERİLER 2.) VİRÜSLER Slayt No : 2 Mikroorganizmaların Sınıflandırılması ; a.) Sayısal Yöntem,

Detaylı

GRUP YAŞAM İKSİRİ TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ-FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI (LİSE-4 [ÇALIŞTAY 2014])

GRUP YAŞAM İKSİRİ TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ-FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI (LİSE-4 [ÇALIŞTAY 2014]) GRUP YAŞAM İKSİRİ TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ-FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI (LİSE-4 [ÇALIŞTAY 2014]) PROJE EKİBİ KÜBRA KESKİN NİHAL KUZU PROJE ADI Ev Yapımı

Detaylı

SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ LUMPY SKIN DISEASE (LSD) Hastalık Kartı. Hazırlayan. Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim

SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ LUMPY SKIN DISEASE (LSD) Hastalık Kartı. Hazırlayan. Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ LUMPY SKIN DISEASE (LSD) Hastalık Kartı Hazırlayan Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Virolojik Teşhis Laboratuvarı Etken: Etken,

Detaylı

Mikrobiyal Gelişim. Jenerasyon süresi. Bakterilerde üreme eğrisi. Örneğin; (optimum koşullar altında) 10/5/2015

Mikrobiyal Gelişim. Jenerasyon süresi. Bakterilerde üreme eğrisi. Örneğin; (optimum koşullar altında) 10/5/2015 Mikrobiyal Gelişim Tek hücreli organizmalarda sayı artışı Bakterilerde en çok görülen üreme şekli ikiye bölünmedir (mikroorganizma sayısı) Çok hücreli organizmalarda kütle artışı Genelde funguslarda görülen

Detaylı

Türkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları. 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 2007 Yıllar

Türkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları. 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 2007 Yıllar Verem Haftası etkinlikleri çerçevesinde Akkuş İlçe Sağlık Grup Başkanımız Dr. Mustafa AKDOĞAN 18/01/2010 tarihinde ilçemizde çalışan din adamları ve halka yönelik verem hastalığı ile ilgili çeşitli bilgiler

Detaylı

EL YIKAMA. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker

EL YIKAMA. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker EL YIKAMA Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker El Yıkama-tarihçesi Tıp tarihi incelendiğinde, el yıkama ile infeksiyon hastalıklarının önlenebildiğine dair veriler XIX. yüzyıla

Detaylı

BESİN MADDELERİ VE SU METABOLİZMASI. Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN

BESİN MADDELERİ VE SU METABOLİZMASI. Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN BESİN MADDELERİ VE SU METABOLİZMASI Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN BESİN MADDELERİ Hayvan ve yemlerin yapısında bulunan ve hayvan organizmasında çeşitli fizyolojik fonksiyonlara katılan organik ve inorganik

Detaylı

Et Ve Et Ürünlerİnde Mİkrobİyolojİk Bozulmalar

Et Ve Et Ürünlerİnde Mİkrobİyolojİk Bozulmalar Et Ve Et Ürünlerİnde Mİkrobİyolojİk Bozulmalar Etler taze, tütsülenmiş, kurutulmuş ve işlenmiş olabilirler. Her ne kadar lenf sistemi ve kemik iliğinde ve taze ette mikroorganizma bulunmuş olsa da, sağlıklı

Detaylı

Enzimlerinin Saptanmasında

Enzimlerinin Saptanmasında Gram Negatif Bakterilerde Karbapenemaz Enzimlerinin Saptanmasında OXA-48 K-Se T, Blue-Carba Test ve PCR Testlerinin Etkinliğinin Karşılaştırılması Ayham Abulaila, Fatma Erdem, Zerrin Aktaş, Oral Öncül

Detaylı

CORYNEBACTERİUM İNFEKSİYONLARI

CORYNEBACTERİUM İNFEKSİYONLARI CORYNEBACTERİUM İNFEKSİYONLARI FAMİLYA: Corynebacteriaceae Genus: Corynebacterium Evcil hayvanlarda değişik suppurajf durumlara neden olan piyojenik mikroorganizmalardır. İnfeksiyon öncesinde genellikle

Detaylı

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu Burcu EKMEKÇİ PROBİYOTİKLER, DOST CANLILAR Probiyotikler Nedir? Probiyotik kelimesi Yunanca da pro bias yani yaşam için olan anlamına gelmektedir.

Detaylı

Asidik suyun özellikleri. Alkali suyun özellikleri. ph > 11 ORP < -800mV Cl içermez. ph < 2,7 ORP < 1100mV Cl derişimi: 10-80 ppm

Asidik suyun özellikleri. Alkali suyun özellikleri. ph > 11 ORP < -800mV Cl içermez. ph < 2,7 ORP < 1100mV Cl derişimi: 10-80 ppm Et Endüstrisinde Elektrolize Yükseltgen Su Uygulaması Cem Okan ÖZER, Birol KILIÇ SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ GIDA MÜHENDİSLİĞİ Elektrolize yükseltgen su Kontaminasyon=problem Bakteriler otostopçudur.

Detaylı

'nosocomial' Yunanca iki kelimeden oluşur

'nosocomial' Yunanca iki kelimeden oluşur 'nosocomial' Yunanca iki kelimeden oluşur 'nosus' hastalık 'komeion' icabına bakmak 'nosocomial' tıbbi tedavi altında iken hastanın edindiği herhangi bir hastalık Tanım Enfeksiyon Hastaneye yatırıldığında

Detaylı

Clostridium. Clostridium spp. Clostridium endospor formu. Bacillus ve Clostridium

Clostridium. Clostridium spp. Clostridium endospor formu. Bacillus ve Clostridium Clostridium Gram pozitif, sporlu çomaklar olup anaeropturlar. Doğal yaşam ortamları toprak, ayrıca insan ve hayvanların bağırsaklarıdır. Hastalık etkeni türlerde patojenite ekzotoksin veya ekzoenzim üretimi

Detaylı

Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları

Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları Doç. Dr. Gönül Şengöz 13 Haziran 2015 KAYIP DİLLERİN FISILDADIKLARI SERGİSİ-İSTANBUL Antimikrobiyal

Detaylı

AMİNOGLİKOZİD ANTİBİYOTİKLER Aminoglikozid antibiyotikler Streptomyces veya Micromonospora türü mikroorganizmalardan elde edilirler.

AMİNOGLİKOZİD ANTİBİYOTİKLER Aminoglikozid antibiyotikler Streptomyces veya Micromonospora türü mikroorganizmalardan elde edilirler. AMİNOGLİKOZİD ANTİBİYOTİKLER Aminoglikozid antibiyotikler Streptomyces veya Micromonospora türü mikroorganizmalardan elde edilirler. Bu grupta; streptomisin, dihidrostreptomisin, neomisin, framisetin,

Detaylı

IDC Savunma Sanayi Nakliye Ticaret A.Ş. HIZLI BİYOLOJİK PATHOJEN/TOKSİN ve KİMYASAL GAZ TESPİT SİSTEMLERİ

IDC Savunma Sanayi Nakliye Ticaret A.Ş. HIZLI BİYOLOJİK PATHOJEN/TOKSİN ve KİMYASAL GAZ TESPİT SİSTEMLERİ IDC Savunma Sanayi Nakliye Ticaret A.Ş HIZLI BİYOLOJİK PATHOJEN/TOKSİN ve KİMYASAL GAZ TESPİT SİSTEMLERİ IDC Savunma Sanayi Nakliye Ticaret A.Ş HIZLI BİYOLOJİK PATHOJEN/TOKSİN TESPİT SİSTEMLERİ Biyolojik

Detaylı

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Melisa Akgöz 1, İrem Akman 1, Asuman Begüm Ateş 1, Cem Çelik 1, Betül Keskin 1, Büşra Betül Özmen

Detaylı

Etin Hijyenik Özellikleri. Et ve Et Ürünleri Teknolojisi-4. Ders Prof Dr Zehra Ayhan

Etin Hijyenik Özellikleri. Et ve Et Ürünleri Teknolojisi-4. Ders Prof Dr Zehra Ayhan Etin Hijyenik Özellikleri Et ve Et Ürünleri Teknolojisi-4. Ders Prof Dr Zehra Ayhan Etin mikroorganizma yükü et kalitesinin belirlenmesinde önemli bir kriterdir Ette Bulunan Mikroorganizmalar İnsan sağlığına

Detaylı

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş;

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş; TİFO Tifo; Paratifo; Enterik Ateş; Tifo ve paratifo hastalığı Salmonella bakterisi ile meydana gelen sistemik enfeksiyon hastalıklarıdır. Tifoya Salmonella typhi paratifoya ise Salmonella paratyphi neden

Detaylı