İKİDİLLİLİK VE ÇEVİRİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İKİDİLLİLİK VE ÇEVİRİ"

Transkript

1 T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇEVİRİBİLİM ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ İKİDİLLİLİK VE ÇEVİRİ SERKAN ÇETİNKAYA TEZ DANIŞMANI: YRD. DOÇ. DR. TURGUT GÜMÜŞOĞLU İSTANBUL 2015

2

3 İKİDİLLİLİK VE ÇEVİRİ SERKAN ÇETİNKAYA ÖZ İki dillilik en kaba hatlarıyla bireyin iki farklı dilde ve kültürde var olması biçiminde tanımlanabilir. Toplumdaki iki dilliliği ise yine basitçe toplumun büyük çoğunluğu tarafından iki farklı dilin konuşulduğu ve anlaşıldığı durum biçiminde tanımlamak mümkündür. Çeviri olgusunun, farklı dilleri konuşan bireylerin iletişim kurma ihtiyacı sonucu, iki dil birden konuşabilen iki dillilerin iletişimi sağlamasıyla doğduğu öne sürülebilir. Çeviri, bağlama göre farklı kavramları niteleyebilir, bazen bir ürün olarak değerlendirilen çeviri ifadesi, bazen bir süreç olabilir. Bütün bu ürün ve süreçleri mümkün kılan çeviri edincidir. Kültür uzmanı çevirmen kavramı bağlamında çeviri edincinin bileşenleri içerisinde ise iki dili ve iki kültürü tanımak yer almaktadır. İki dillilik, olgunun doğası gereği devingen bir kavramdır. Tez çalışmasında da ele alındığı üzere zaman ve uzam içerisinde değişim göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında bu olgunun pek çok tanımının olması ve bu olguyu farklı disiplinlerin farklı açılardan ele almaları sıra dışı değildir. İki dillilik incelemelerinde temel bileşenlerden biri, bir dil çiftinin bulunmasıdır. Bu özelliğiyle iki dilliliğe dair inceleme ve araştırma alanlarının oluşturduğu küme, çeviri araştırmaları ile kesişmektedir. Bu çalışmanın amacı ise iki dillilik ve çeviri kavramlarını bir arada ele alarak, bu iki olgunun birbirleriyle olası ilişkilerini ortaya koymak ve bu ilişkileri ilgili kuramsal boyutta tartışmaktır. Bu doğrultuda iki dillilik ve çeviri kavramları tanımlanarak çeviri edinci özelinde birlikte değerlendirilmiştir. Kuramsal çerçeve içerisinde ele alınan bu ilişkinin geçerliliğini sınamak üzere çeviribilim alanında etkinlik gösteren öğretim üyeleri üzerinde bir anket çalışması yürütülmüştür. Yürütülen çalışmada bu kesişen noktalar çeviribilim akademisyenlerinin gözünden ele alınmış ve kuramsal çerçeve bağlamında değerlendirilerek ortaya çıkan sonuçlar sunulmuştur. Anahtar kelimeler: iki dillilik, dil edinci, çeviri edinci, çeviri edinci modelleri. iii

4 BILINGUALISM AND TRANSLATION SERKAN ÇETİNKAYA ABSTRACT Bilingualism can be loosely defined as a phenomenon in which the individual is within two languages and cultures. As for the bilingualism in the social level, one can simply use the definition the case in which two different languages are used and understood by a majority in a society. It can be argued that the translation phenomenon was born out of the need for communication between individuals that use different languages and thus the bilingual individuals providing communication. The word translation can refer to various notions according to the context, while it can be a product in certain uses, it might refer to a process in others. Yet what makes all these products and processes possible is the translation competence. In the context of the translator as a cultural expert, the components of the translation competence include a vast knowledge of the two languages and cultures in translation. The notion of bilingualism is dynamic by its nature as it is discussed within this thesis, it changes within time and space. In this sense, it is not unexpected that this notion has numerous definitions and that various disciplines have various approaches to bilingualism. One of the main components of bilingualism research that there is a language pair. In this sense, it can be said that bilingualism research and translation studies intercept. The aim of this study is thus discussing the notions of bilingualism and translation together and revealing possible relations of these two notions and discussing such relations within the theoretical framework. For this aim, the notions of bilingualism and translation are defined and discussed together with specific reference to the translation competence. In order to test the relations discussed within the theoretical framework, a questionnaire was conducted on the translation scholars. In this work, these intercepting points mentioned above were discussed with the views of the translation scholars from the questionnaire and the results were described within the theoretical framework. Keywords: bilingualism, linguistic competence, translation competence, translation competence models. iv

5 ÖNSÖZ İki dillilik ve çeviri edinci olguları arasındaki olası ilişkileri ortaya koymayı amaçlayan bu çalışma, yüksek lisans ders aşamasında aldığım İkidillilik ve Çeviri Edinci dersi kapsamındaki tartışmaların uyandırdığı merak ile doğmuştur. Bu amaçla iki dillilik ve çeviri kavramları tanımlanarak çeviri edinci özelinde birlikte değerlendirilmiştir. Öncelikle, bu tez çalışmasını yürüttüğüm süre içerisinde bir parçası olduğum YURTKUR, Niğde Üniversitesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesindeki değerli çalışma arkadaşlarım ve hocalarıma gösterdikleri sabır, anlayış ve destek için teşekkürü borç bilirim. İstanbul Üniversitesi Çeviribilim Bölümü bünyesindeki bütün hocalarıma lisans ve yüksek lisans dönemindeki bütün emekleri için sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca, tez çalışmam kapsamında yürüttüğüm ankete katılım sağlayarak çalışmamı tamamlamama imkân veren İstanbul ve Hacettepe Üniversitelerindeki bütün değerli öğretim üyelerine ayırdıkları zaman için teşekkür ederim. Çalışmam boyunca tembelliğime karşı koyan ve bana her konuda destek olan, tez danışmanım, değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Turgut GÜMÜŞOĞLU na bütün emeği, tavsiyeleri ve teşvikleri için ne kadar teşekkür etsem azdır. Hayatta her şeyimi borçlu olduğum sevgili annem Emine, babam Şinasi ve ablam Şule Çetinkaya ya, kısaca aileme bütün hayatım boyunca yanımda oldukları ve aklıma gelen, gelmeyen her şey için asla yeteri kadar teşekkür edemeyeceğim. Onlara minnettarım. Son olarak, eşim Esra ya bu tezi yazmak konusunda yaptığı teşvikler, verdiği fikirler ve eleştirileri, bana karşı sabrı ile maddi ve manevi kesintisiz desteği, tezi tamamlamak konusunda ümitsizliğe düştüğüm anlarda aşıladığı umut ve azim için ne kadar teşekkür etsem azdır. v

6 İÇİNDEKİLER ÖZ ABSTRACT ÖNSÖZ Tablolar Listesi Grafikler Listesi III IV V IX X GİRİŞ 1 1. Dil Dilin Tanımı Dilin Doğuşu ve Evrimi Toplumun Ürünü Olarak Dil İşlev Olarak Dil Dil ve Düşünce İlişkisi Bireyin Dili Dil Edinimi Biyolojik Gelişim ve Dil Edinimi Psikolojik Gelişim ve Dil Edinimi Birinci Dil Edinimi İkinci Dil Edinimi İkinci Dil Edinimi ve İki Dillilik İkinci Dil Ediniminin Üç Boyutu İkinci Dil Ediniminin Zaman Boyutu İkinci Dil Ediminin Dil Kullanımı Boyutu İkinci Dil Ediniminin Konumsal Boyutu İşlevsel İki Dillilik Diglossia ve Domain Bağlamında İki Dillilik İki Dillilik ve Dil Edinci Dil Edinci ve Edim 41 vi

7 4. Çeviri ve Dil Çevirinin Tanımı Süreç Olarak Çeviri Ürün Olarak Çeviri İşlev Olarak Çeviri Çeviri Olgusunun Bilimsel Gelişimi Çeviri ve Dilbilim Çeviri ve Filoloji Çeviri ve Çeviribilim Çeviri Edinci ve İki Dillilik Çeviride Bilişsel Süreçler ve Çeviri Edinci Çeviri Edinci Modelleri Mine Yazıcı nın Yazılı Çeviri Edinci Modeli İki Dilli Dil Edinci ve Çeviri Edinci Araştırma Yöntemi Yöntembilimsel Çerçeve Araştırma Yöntemi ve Kullanılan Model Anketin Yapısı Denek Grubu Denek Grubuna Anket Uygulaması Araştırmanın Niceliksel Sonuçları Deneklerin Profili İki Dillilik Konusundaki Sorulara Verilen Yanıtlar İki Dillilik ve Çeviri Edinci Konusundaki Sorulara Verilen Yanıtlar Araştırmanın Niteliksel Sonuçları Denek Profilleri İki Dillilik İki Dillilik ve Çeviri Edinci 102 vii

8 SONUÇ 109 KAYNAKÇA 113 EKLER 126 Ek 1- Öğretim Üyelerine Uygulanan Anket Metni 126 viii

9 Tablolar Listesi Tablo 1: Birinci ve İkinci Dil Ediniminde Farklar 24 Tablo 2. Gümüşoğlu nda ikinci dil ediniminin üç boyutu 28 Tablo 3. Fishman ın iki dillilik ve diglossia ayrımı 38 Tablo 4. Çeviribilimin alanları 47 Tablo 5. Gürçağlar ın çeviri süreci şeması 49 Tablo 6. Mary Snell-Hornby nin metin türü ve çeviriyle bağıntılı ölçütler şeması 57 Tablo 7: Hönig in çeviride zihinsel süreçlere ilişkin akış diyagramı 65 Tablo 8: Kussmaul un çevirmen edinci bileşenleri 67 Tablo 9: Presas a göre çevirmen adayı ve uzman çevirmenin dilsel özellikleri 76 Tablo 10: Çeviri edinci alt bileşenlerinin aldığı değerler 94 ix

10 Grafikler Listesi Grafik 1: Ankete katılan öğretim üyelerinin kadrosunda bulunduğu anabilim dalları 83 Grafik 2: Öğretim üyelerinin çeviri işi yapma yoğunluğu 84 Grafik 3: Öğretim üyelerinin yaptığı çevirilerin yönü 85 Grafik 4: Öğretim üyelerinin çeviri yönü tercihi 85 Grafik 5: Öğretim üyelerinin çeviri yönü tercihini yönlendiren etkenler 86 Grafik 6: Öğretim üyelerinin akademik yayınlarında dil tercihleri 87 Grafik 7: Onaylanan iki dillilik tanımlarının birbirleriyle oranları 88 Grafik 8 : İki dillilik ile ilgili önermelere karşılaştırmalı katılım oranları 90 Grafik 9: İki dillilik ve çeviri edinci ile ilgili önermelere katılım oranları 91 Grafik 10: İki dilliliğin çeviriye sağladığı katkılar 92 Grafik 11: Çeviri eğitimi ve çeviri edinci ilişkisine dair önermelerin onaylanma oranlarının birbirlerine ilişkisi 93 Grafik 12: Çeviri edinci alt bileşenleri değerlendirmesi 95 Grafik 13: Çeviri edinci alt bileşenleri (1) değeri dağılımı 96 x

11 GİRİŞ Çeviribilim halen gelişmekteki bir araştırma alanıdır ve çeviri olgusunu farklı yaklaşımlarla ele alır. Çeviri bağlama göre farklı kavramları niteleyebilir, bazen bir ürün olarak değerlendirilen çeviri ifadesi, bazen bir süreç olabilir. Ancak her iki durumda da araştırmalar neredeyse her zaman üründen yola çıkarak gerçekleştirilir. Bu durum belki de bilimin henüz araştırmacılara insan beyninde yaşanan bilişsel süreçleri doğrudan izlemeye yardımcı olacak araç ve yöntemleri sunamamasının bir sonucudur. Çeviri sürecini insan zihninde gerçekleştiği şekliyle, doğrudan ele alacak bilişsel incelemeler henüz olanaklı olmadığından, araştırmaları dolaylı yöntemlerle sürdürmek yoluna gidilebilir. Göçlerle başlayan etnik çeşitlenme, pek çok farklı kültürü doğurmuş ve günümüz uluslarının temelini atacak bağları oluşturmuştur. Bu bağlardan en önde geleni dilsel ortaklık olarak gösterilebilir. Geçen bin yıllar ise dünyayı toplumsal açıdan geri çevrilemez ölçüde karmaşık ve etkileşimli bir yer haline getirmiştir. Günümüzde kültürler arası etkileşimin insanlık tarihinde görülmemiş bir düzeyde gerçekleşiyor olması, pek çok farklı dilin aynı anda aynı coğrafyada yoğun olarak kullanılmasını da beraberinde getirmiştir. Son birkaç yüzyıla yön veren temel kavramlardan olan sömürgecilik ile birlikte sosyo ekonomik olarak daha az gelişmiş toplumların, bu açıdan gelişmiş olan belli başlı toplumların egemenliğine girmesi ile başlayıp günümüze kadar gelen iş gücü odaklı göç hareketleri ve ekonomik ve kültürel kalkınma açısından güçlü olandan güçsüz olana gerçekleşen kültür ihracı gibi etkenler, günümüz uluslarında örnekleri hızla çoğalan iki dilli bireyleri ortaya çıkarmıştır. İki dillilik olgusu, hem bireysel düzlemde hem de toplumsal düzlemde değerlendirilebilir. Son yüzyıl içerisinde özellikle son yirmi yılda, pek çok farklı yönüyle ele alınmış, bu kavramın altını dolduracak sayısız tanımlama yapılmıştır 1. Temel bir ayrım yapmak gerekirse bir bireyi nitelerken iki dillilik en kaba hatlarıyla bireyin iki farklı dilde ve kültürde var olması biçiminde tanımlanabilir. Toplumdaki iki dillilikten bahsedecek olursak toplumun büyük çoğunluğu 1 Bkz. Leikin, (2012) 1

12 tarafından iki farklı dilin kullanıldığı ve anlaşıldığı durum tanımı yine en temel şekilde verilebilir. Farklı diller konuşan bireylerin iletişim kurma ihtiyacı sonucu, bu bireylerin konuştukları dillerin ikisini birden konuşabilen iki dillilerin iletişimi sağlamasıyla çeviri olgusunun doğduğu öne sürülebilir. Genelde bir dil çifti arasında aktarım yapılarak gerçekleştirilen çeviri, dilsel bir uğraşıdır. Bu savdan hareketle çeviri ile iki dillilik arasında bünyesel bir bağlantı olduğunu söylemek mümkündür. Tarihin bilinmeyen dönemlerinde iki dilli bireylerin çeviri yaparak iletişimi sağladıkları savının yanı sıra, kimi tek dilli bireylerin de çeviri yapabilmek adına bir başka dili öğrendiği de öne sürülebilir. Bu varsayımlar çeviri ve iki dillilik arasında bir sebep sonuç döngüsünün varlığına da işaret olarak yorumlanabilir. Bu iki kavramı birlikte tartışmaya başlamadan önce ise bunların varlığını mümkün kılan bir üst kavramdan, dilden bahsetmek gerekmektedir. Dil, insanın kendini diğer canlılardan ayrı tuttuğu özelliklerden en belirgin olanlardandır. İnsanın bu özelliğinin çıkış noktası olan insan beyni, doğaya hükmetmekteki başarısına koşut olarak daha da gelişmiş ve böylece soyut düşünme, sorun çözme, fikir üretme ve fikirleri paylaşma, kendini ifade etme ve dil gibi özelliklerin insanda ileri düzeylerde ortaya çıkmasına olanak vermiştir. Dilin nasıl evrildiği sorusu ise yanıtlaması güç bir sorudur. Çünkü hem insan beyninde sinirsel uyarımlar halinde fiziksel olarak gerçekleşen bir olgu iken aynı zamanda dış dünyada iz bırakmadan kaybolan sözceler olarak var olan dilin kendisinin tanımını yapmak başlı başına zor bir iştir. 2 Dil yetisi, insana evreni algılama biçimini türdeşleri ile paylaşmasına olanak verecek nedensiz, uzlaşımsal bir kurallar dizgesi olan dili yaratmasına izin vermiştir. 3 Bu kavramın ortaya atılmasının ardından 20. yüzyılda dilbilim etkin bir araştırma alanı haline gelmiş ve dil ile ilgili soru ve sorunlar daha geniş çevrelerde tartışılmaya başlanmıştır. Bu çalışmalar sonucu, dillerin sözdizimi, adlar, kipler gibi düzlemlerde farklılık gösteriyor olsalar da, dil yetisinden kaynaklanmaları ve insan zihnindeki evren imgesini tanımlıyor olmaları açısından ortaklıkları da bulunur. Dilin en görünür işlevi olan iletişim, günlük hayatımızda 2 Bkz. Christiansen ve Kirby (2003) 3 Bkz. Saussure (2005) 2

13 bu olguyu en belirgin hale getiren özelliğidir. Ancak dil, insan beyninin soyutlamalar yaparak evreni anlamasına da yardımcı olur. Bu çalışmanın amacı ise, iki dillilik ve çeviri edinci arasındaki olası ilişkileri tartışıp ortaya çıkararak, konu alanına çeviri olgusu özelinde yaklaşarak farklı bir bakış açısı getirmektir. Bu nedenle araştırmanın amacı, iki dillilik ve çeviri kavramlarını bir arada ele alarak iki dilli dil edinci ile çeviri edinci arasında olası bağıntıları ortaya çıkarabilmektir. Bu doğrultuda kuramsal çerçevenin ve literatürün aktarılmasının ardından, alanda etkinlik gösteren öğretim üyeleri arasında kısa bir anket çalışması yapılmıştır. Çalışmanın konusu, Türkiye de çeviri ile ilgili akademik çevrelerde iki dillilik kavramının nasıl algılandığına dair ışık tutması açısından önemlidir. Bu çalışmada iki dillilik olgusu, çeviri edinci ve çeviri eğitimi bağlamında değerlendirilmiştir. Bu tez çalışmasında da alandaki literatürün incelenmesi ve çeviribilim alanında etkinlik gösteren akademisyenlere konu ile ilgili bir anket uygulanması yoluyla çeviri ve iki dillilik kavramlarının bağlantıları ortaya konulacaktır. Bu amaçla tez çalışmasında kavramsal çerçeve öncelikle salt bir olgu olarak dilden başlayarak dil edinimi üzerinden ikinci dil edinimi ve iki dillilik olgularına uzanılmıştır. Çeviri ve dil ilişkisinin ele alınmasının ardından, çeviri edinci ile iki dillilik olguları bağdaştırılmıştır. Son olarak ise çeviribilim alanında etkinlik gösteren öğretim üyeleri üzerinde bir anket çalışması yürütülerek sonuçlar kavramsal çerçeve bağlamında değerlendirilmiştir. Çalışma içerisinde, yabancı dilden aktarılan terimlerin hem çevirilerine yer verilmiş, hem de kaynak dildeki özgün biçimleri parantez içerisinde yana yatık biçimde aktarılmıştır. Bir başka dilden ödünç alınarak kullanılan terimler ise koyu harflerle yazılmıştır. Teknik olarak üç ayrı bölümden oluşan bu tezin ilk bölümünde dil olgusu, dil edinimi ve iki dillilik üzerine yoğunlaşılmıştır. İlk bölümün birinci başlığında dil tanımları, dilin işlevi, dilin toplumsal ve bireysel boyutu üzerine literatürden görüşler sunulmuştur. İkinci başlık altında ise dil edinimi konu edilmiştir. Bu kısımda dil edinimi psikolojik ve biyolojik gelişim çerçevesinde ele alınmış, özellikle birinci dil edinimine dair literatürün derlenmesiyle sonlandırılmıştır. Tezin ilk bölümünün son 3

14 başlığı ise ikinci dil edinimi ve iki dillilik olgularıyla ilgilenmektedir. Bu bölümde ikinci dil edinimi ve iki dillilik Gümüşoğlu nun ortaya koyduğu üç boyutlu yapısıyla ele alınmıştır. İki dillilik olgusunun işlevsel boyutu ve dil edinci ve edimle bağlantıları da bu bölümde konu edilmiştir. Tezin ikinci bölümü ise ilk olarak çeviri olgusuna ve bu olgunun bilimsel dizge içerisindeki konumuna bakmaktadır. Bu bölümün ikinci başlığında ise çeviri edinci ve iki dilli dil edinci tartışılmıştır. Çeviri; ürün, işlev ve süreç olarak üç görünümüyle ele alınmıştır. Çevirinin dilbilim, filoloji ve çeviribilim disiplinleriyle olan ilişkisine de yine bu bölümde yer verilmiştir. Son kısımda ise genel olarak çeviride bilişsel süreçler ve çeviri edinci üzerinde durulduktan sonra, çeviri edinci modelleri sunulmuştur. Yazıcı nın çeviri edinci modeli ise detaylı olarak aktarılmıştır. Son olarak çeviri edinci ve iki dillilik üzerine çeşitli disiplinlerden görüşler sunulmuştur. Tezin son bölümünde ise mütercim tercümanlık programlarında yer alan akademisyenlerin iki dillilik ve çeviri edinci algısına dair betimleyici bir çalışma gerçekleştirilmiş ve bu çalışmanın niceliksel ve niteliksel sonuçlarına yer verilmiştir. Niteliksel sonuçlar içerisinde, anket çalışmasından elde edilen veriler kuramsal çerçeve bağlamında değerlendirilmiştir. Sonuç bölümünde ise genel olarak tez çalışmasının bir değerlendirmesi yapılmış, gerçekleştirilen anket çalışmasının sonuçları özetlenmiştir. 4

15 1. Dil Dünya üzerinde yer alan biyolojik türler içerisinde insan, kendini diğer türlerden farklı kılan özellikler kazanmış, bu sayede yaşadığı çevreyi anlamlandırarak türünün lehine değiştirmeye başlamıştır. Bu gelişimin başladığı nokta olan insan beyni, doğaya hükmetmekteki başarısına koşut olarak daha da gelişmiş ve böylece soyut düşünme, sorun çözme, fikir üretme ve fikirleri paylaşma, kendini ifade etme ve dil gibi özelliklerin insanda ileri düzeylerde ortaya çıkmasına olanak vermiştir. 4 Christiansen e göre ise insanı anlamak için dili anlamak gerekir, dili anlamak için ise dilin nereden geldiğini, neden böyle işlediğini ve nasıl değiştiğini bilmek gerekmektedir. 5 Dil, ele alındığı bakış açısına göre çeşitli biçimlerde tanımlanabilecek bir olgudur. Bireyde ortaya çıkması, toplumsal bağlamıyla anlam kazanır. Kavramların zihinden zihne aktarılmasına olanak vererek insanının bilgiyi paylaşmasına sağlar. Dahası, Sapir ve Whorf gibi kimi düşünürlere göre insanın dünyayı algılama biçimini ve düşünce sistemlerini etkiler. 6 Sağlıklı her insan, bebeklik çağında bir dil edinir. İnsanların birden fazla dil edinme ve etkin biçimde kullanma kapasiteleri de vardır. Bu kapasite, aynı zamanda çeviri edincinin de temelini oluşturur. İki dillilik ya da çeviri çalışmalarında temel ve ortak olgunun dil olduğu söylenebilir. Her iki çalışma alanında da birden fazla dil ele alınır. Bu olgulara değinmeden önce, Skuttnab Kangas ın da dile getirdiği üzere iki dillilikten bahsetmek için konuya tek dillilik ve dil ile başlamak gerekir. 7 Farklı yaklaşımlar, farklı dil tanımları yapsalar da, genel olarak dil olgusu, kuralları ve kullanımları açısından benzeşen ve bu şekilde sınıflanan biricik dizgeler olan diller ve bireyin bu dillerden birindeki dilsel üretimi, bu olgunun açıklanmasındaki ortak unsurlar olarak sıralanabilir. 4 Bkz. Büyükkantarcıoğlu Christiansen ve Kirby (2003: 1) 6 Bkz. Whorf, ve Carroll (1956) 7 Skutnabb - Kangas, (1981:1) 5

16 1.1. Dilin Tanımı Dilin tanımı, bu karmaşık olgunun ne şekilde ele alındığına göre farklılık gösterir. Bu duruma dikkat çeken Vardar a göre dil, çok yönlü karmaşık bir bütündür ve ancak soyutlama yoluyla bu farklı yönleriyle ele alınabilir. Yine Vardar, dile yönelik ayrımları gerçekleştirip ilk kez detaylı biçimde irdeleyenin Saussure olduğunu söyler. Saussure, dil olgularını tümden dil yetisi olarak tanımlarken temel olarak dil ve söz olarak ikiye ayırır. 8 Bu aslında birey ve toplumun dili arasında temel bir ayrımdır. Saussure e göre dil, kavramları belirten bir göstergeler dizgesidir. 9 Genel olarak dil olgusunun dışında bireysel olarak dilleri ele alan Martinet ise işlevselci yaklaşımıyla dilin temel işlevini iletişim olarak belirledikten sonra dili anlambirim ve sesbirim eklemliliklerinin bir bütünü olarak sunar ve her dili bireysel olarak ele alır. 10 Martinet in dil tanımı şöyledir: 11 Bir dil, insan deneyiminin, topluluktan topluluğa değişen biçimlerde, anlamsal bir içerikle sessel bir anlatım kapsayan birimlere, başka bir deyişle anlambirimlere ayrıştırılmasını sağlayan bir bildirişim aracıdır; bu sessel anlatım da, her dilde belli sayıda bulunan, öz nitelikleriyle karşılıklı bağıntıları da bir dilden öbürüne değişen ayırıcı ve ardışık birimler, başka bir deyişle sesbirimler biçiminde eklemlenir. Dili konuşan toplumlardan hareket eden bir başka araştırmacı, Bloomfield e göre ise konuşma eylemine sözce utterance) denir ve belli topluluklar içerisinde ardışık sözceler birbirlerine benzer ya da kısmen benzeşirler. Bu durumun gözlendiği topluluklara konuşma topluluğu speech community denir. Bir konuşma topluluğu içerisinde gerçekleştirilebilecek sözcelerin tamamına ise o konuşma topluluğunun dili denir. Burada benzer olan diller aynı, aynı olmayanlar farklı bütünlükler olarak kabul edilir Bkz. Vardar (1998) 9 Saussure (2005:45) 10 Vardar (1999: 221) 11 Martinet (1998: 28) 12 Fought ve Francis (1999: 298) 6

17 Saussure ün ardından dil olgusunu yeni bir bakış ile ele alarak modern dilbilime hareketlilik getiren bir diğer isim Chomsky ise, bir dili her birinin sonlu sayıda öğeler kümesinden kurulu ve sonlu uzunlukta sonlu ya da sonsuz bir tümceler topluluğu olarak ele alır. 13 Buna göre dil sonlu sayıda kuralla sonsuz sayıda tümce üretmeye yarayan bir düzenektir. 14 Chomsky, insanların dili edinmesine yarayan bir dil edinim mekanizması ile doğduklarını ve çevrelerinden aldıkları dilsel girdiler kanalıyla dili edindiklerini söylemektedir. Dilin edinilmesi edinç competence) ile dilin konuşulması edim performance) arasında ayrıma gider. Bu açıdan Saussure ve Chomsky nin dili ele alışı benzerlikler göstermektedir. Bu duruma dikkat çeken Huber e göre Chomsky nin dil edinim mekanizması ile edinç ve edim kavramları, Saussure ün dil olgusuna getirdiği ayrıma koşut olmakla birlikte, Saussure ün dil ile Chomsky nin edinç kavramları arasında ayrım yapmak gereklidir. 15 Huber e göre günümüzde dil olgusunu açıklarken Saussure ve Chomsky nin kavramları kullanılır. 16 Bu çizgiyi takip eden daha çağdaş bir araştırmacı olan Klein a göre de insan, dil ile doğmaz ancak bütün yeni doğan bebekler büyüdükleri ortamdaki dili edinme yeteneğine sahiptir. Bireyin dili konuşma ve anlama yeteneği yani dil edinci (linguistic competence) iki farklı ve vazgeçilmez kaynağa sahiptir: Bunlardan ilki, insanı diğer türlerden ayıran, bütün insanlar için hemen hemen aynı ve herhangi bir dilin özelliklerine göre nötr olan, doğuştan gelen ve genetik olarak aktarılan bir yetenek dil yetisi, ikincisi ise çocuğun doğuştan gelen yeteneğinin uygulama bulacağı bir dilin özelliklerinden oluşan girdiler dil yani toplumsal çevredeki bireylerin ürettiği yapılı ve anlamlı ses dalgalarıdır. 17 Özetlemek gerekirse, dil rastlantısal uzlaşımsal adlar ve kurallar topluluğu bir yapı ve bireyin bu ögeleri kullanarak sonsuz sayıda tümce üretebildiği söz olarak iki temel ayrıma sahiptir. Dilbilimciler dilin nasıl ortaya çıktığı ve zaman içerisinde insan 13 Vardar (1999: 277) 14 Vardar (2002:56) 15 Huber (2008 :71 72) 16 A.e. s Klein (1996: ) 7

18 dilinin ve insanın dile dair bilişsel kapasitesinin nasıl değişim ve gelişim gösterdiği konusunda da fikirler üretmişlerdir Dilin Doğuşu ve Evrimi İnsan dilinin ve genel olarak insan kültürünün geçmişte hangi evrelerden geçtiğinin doğrudan gözlemlenemiyor oluşu, özellikle dilin ilk olarak nasıl ortaya çıktığına dair çeşitli karşıt görüşler yaratmıştır. Saussure e göre, dil yetisi insanın, diğer canlılardan farklı bir biçimde evreni algılama biçimini türdeşleri ile paylaşmasını sağlayan, nedensiz ve uzlaşımsal kurallar dizgesi olan dili yaratmasına izin vermiştir. 18 Chomsky e göre insan beyni bir dil edinmeye planlanmıştır, dil edinim mekanizması (Language Acqusition Device) insanın girdileri ile karşılaştığı bir dili öğrenmesini mümkün kılar. 19 Gümüşoğlu nun aktardığına göre Chomsky insanların doğuştan belli bir dil yeteneğine sahip olduğunu ve bu yeteneğin doğumla birlikte bir sistem çerçevesinde işlediğini söyler. Evrensel Dilbilgisi (Universal Grammar) yaklaşımında Chomsky her kimlik için belirli bir dil sistemi olduğunu söyler ve insan topluluklarının farklı diller konuşsa da aslında bir ve tek olan insan dilini konuştuğunu ifade eder. 20 Huber e göre toplumların yazılı sözleşme niteliği taşımadan uzlaşarak doğal yaşamları içinde geliştirdiği dillere doğal dil denir. Diller, kullanıldıkları zaman içerisinde değişirler, sesler, anlamlar, kullanımlar ve sözdizim gibi dilin bütün ögelerinde ortaya çıkabilecek bu değişimler ise güzelleşme ya da çirkinleşme gibi öznel değerlendirmelerle değil, tarafsız olarak saptanır. 21 Huber e göre dil değişmelerinin nedenleri dil içi nedenler ve başka dillerin etkisi olarak ikiye ayrılır. Dil içi nedenler ise dil modaları ve dünyanın değişimine koşut değişimler olarak ayrılabilir Bkz. Saussure (2005) 19 Huber (2008: 71) 20 Bkz. Gümüşoğlu 2011) Ayrıca Bkz. Chomsky Huber (2008:62) 22 Bkz. A.e. 8

19 Gümüşoğlu na göre diller durağan değil, değişken ve geçirgen, başka bir deyişler diğer dillerle etkileşime açıktır ne denli çok dil birbiriyle etkileşim içine girerse, bu dillerin kendi arasında o denli çok gelişim/değişim olumlu ya da olumsuz olarak gerçekleşir. 23 Bu anlamda dilin iki temel ayrımı toplumda ve bireyde gözlenmesidir Toplumun Ürünü Olarak Dil İnsan dili, bireylerin etkileşim ve uyum içerisinde hareket etmelerine olanak sağlayan bir araçtır. Büyükkantarcıoğlu na göre insan bilgi sayesinde doğaya hükmederken bilgiyi anlama ve aktarım işinde en etkin araç ise dildir. 24 Saussure e göre dil, dil yetisinin hem toplumsal çıktısı hem de bireylerin bu yetilerini kullanabilmeleri için toplumca kabul edilen zorunlu uzlaşı bütünüdür. 25 Saussure dilin, konuşan kişinin bir işlevi olmadığını ve bireyin edilgen biçimde belleğine aktardığı bir ürün olduğunu söyler. 26 Konuşma yetisi ancak toplumun yaratıp sunduğu bu araç sayesinde gerçekleşebilir. 27 Bloomfield e göre dil, bir uyaran etkisinde kalan bir kimseye bir başkasına tepki verme olanağı sağlar. İnsanlar dil yoluyla becerilerini ayrı ayrı işler yapmak için paylaşabilir; insan toplumunun bütün etkinlikleri bu iş bölümü ile dile bağlanmıştır. Konuşan ve dinleyicinin fiziksel olarak oluşturduğu iki ayrı bütünlük - iki sinir sistemi arasındaki boşluk - ses dalgalarıyla yani dil yoluyla kapatılır. 28 Chomsky ye göre insan türünün doğası gereği yarattığı toplumsal alan (social space içerisinde bireylerin karşılıklı etkileşimler yoluyla konum elde edebilmelerinin en kayda değer yöntemi dil kullanımıdır. Ancak Chomsky aynı zamanda dilin, toplumsal bağlam dikkate alınmaksızın bireyin düşüncelerini ifade etmesinde de kullanılabileceğini belirtir Bkz. Gümüşoğlu 2011) 24 Bkz. Büyükkantarcıoğlu Saussure (2005:17) 26 Vardar (1999:20) 27 Saussure, (2005:40) 28 Bkz. Vardar (1999) 29 Osiatynski, Wiktor,and Noam Chomsky. "On Language andculture, Noam Chomsky interviewedbywiktorosiatynski." On Language and Culture, Noam Chomsky interviewed by Wiktor Osiatynski. N.p.,n.d. Web. 4 Feb < 9

20 Appel ve Muysken e göre dil toplumsal anlamlar ve toplumsal çağrışımlar içerir. 30 Malinowski ye göre dilin düşünceyi yansıtması yanında, yakınlık ve gündelik etkileşim kurmak gibi toplumsal bazı işlevleri de yer almaktadır.büyükkantarcıoğlu nun aktardığına göre Malinowski, dilin toplumsal anlamda dayanışma ve karşılıklı yakınlık sağlayan bu tür işlevlerini dilin ilişki işlevi (phatic communion olarak adlandırılmıştır. 31 Sapir e göre ise her dil gerçekliği o dili konuşanlara kendi açısından yansıtır, bu yüzden her kültür farklı bir dünya görüşü sunar. 32 Gümüşoğluna göre, Sapir dili kültürel bir üretim olarak görmekte ve her kültür kendi dilini diğer kültürlerden farklı kurgulamaktadır. Bu durumun her kültürde ayrı ayrı ortaya çıkması toplumsal ilişkiler ve iletişim ağlarının farklı kültürlerde farklı biçimlerde ortaya çıkmasına neden olmaktadır. 33 Vardar ise Vendyres i aktararak dil ve toplumun başlangıcı belirsiz bir evrimin sonucu birbirlerini etkileyerek doğduklarını ve birbirlerinden ayrı düşünülemeyeceğini belirtir. Vardar a göre her dil belirli bir topluluk içerisinde, o topluluğa ait uygarlık ve kültür doğrultusunda şekillenir ve işlevini bu çerçevede yerine getirir, buradan hareketle her dilin belli bir toplumu yansıttığı söylenebilir. 34 Buna göre dil, toplum içerisinde işlev kazanan bir yapıdadır İşlev Olarak Dil Vardar, dilin işlevi üzerine toplumsal nitelikli dilin birincil işlevi, insana özgü eklemli seslerle bir dilsel toplulukta bildirişim 35 sağlamaktır der ve bildirişim sözcüğünü genel anlamıyla bir kişi ya da yer arasındaki bilgi alışıverişi, karşılıklı olarak bildirimde bulunma eylemi olarak tanımlar. 36 Bakhtin ise dili somut yapısal birimlerin birleşimi olarak değil, toplumsal bağlam içerisinde işlev kazanan bir olgu olarak görür. Dilsel işlev karşılıklı konuşma 30 Bkz. Appel ve Muysken (2005) 31 A.e. s A.y. 33 Bkz. Gümüşoğlu 2011) 34 Vardar (1998: 15 16) 35 Vardar, bu sözcüğü iletişim sözcüğü yerine kullanır. 36 Bkz. A.e. 10

21 içerisinde anlam kazanır. Sözcenin anlam kazanmasında konuşmayı yapan ve hitap edilen önem taşır. 37 Huber e göre ise insanların bilerek isteyerek birbirlerine bir şeyler bildirmesine bildirişim ya da iletişim denir. 38 Bloomfield ise iletişimi davranışçı bir bakışla ele alır ve bu olguyu dışarıdan gözlendiği şekliyle inceler. 39 Bloomfield insan iletişiminin ana ögesi olan konuşma eylemini hem doğal dış uyaranların yerini alan bir tepki, hem de alıcı konumundaki bireyi etkileyerek belli bir davranışa yol açan uyaran olarak yorumlamıştır. 40 Chomsky ye göre ise dilin en önemli işlevlerinden biri toplumsal ilişki ve etkileşimlerin kurulmasıdır ancak bunu iletişim olarak adlandırmak yanıltıcıdır; çünkü iletişim dilin kullanımının dar bir alanıdır. Ona göre iletişim, bireylerin birbirlerini anlama çabasıdır. Bunun dilin toplumsal açıdan kullanımına bir örnek olduğunu kabul eden Chomsky buna karşılık dilin toplumsal kullanımının da bununla sınırlı olmadığını ve dilin işlevlerinin toplumsal kullanımıyla sınırlı olmadığını da belirtir. 41 Vardar a göre iletişimin gerçekleşmesi için bir gönderici (konuşan, bir alıcı (dinleyici), bir oluk (görsel ya da işitsel aktarıma izin veren bir ortam, bir düzgü (dil), bir bildiri söz, ve göndergenin gönderme yapılan düzlem var olması gerekmektedir Dil ve Düşünce İlişkisi Düşünmek, olguları soyutlayarak kavramlaştırmak, bu kavramları adlandırmak ve aktarmak insanın temel bilişsel eylemleridir. Kavramlar ve adları arasındaki bu ilişki dilin düşünceyle kesiştiği ilk noktadır. Vardar a göre dil, bireyin bilincini oluşturan, bilinçaltının derinliklerine uzanan başlıca insansal işlevdir. İnsansal anlamda düşünce 37 Büyükkantarcıoğlu 200 : 38 Huber (2008:17) 39 Vardar (1999:66) 40 Bkz. Vardar (1998) 41 Osiatynski, Wiktor, and Noam Chomsky. "On Language andculture, Noam Chomsky interviewedbywiktorosiatynski." On Language andculture, Noam Chomsky interviewedbywiktorosiatynski. N.p.,n.d. Web. 4 Feb < 42 Vardar (1998:61) 11

22 ve akıl gibi olgular ancak dil ile gerçekleşir. Dil, dünyayı insan aklının egemenliği altına sokan temel araçtır ve anlatım yöntemidir. 43 Saussure e göre dil, konuşan kişinin bir işlevi olmayıp, bireyin edilgen biçimde belleğine aktardığı bir üründür, önceden tasarlama gerektiren bilinçli düşünce yalnız sınıflandırma eyleminde gözlenir. 44 Büyükkantarcıoğlu, dil ve düşünce ilişkisi üzerine Herder in görüşlerini belirtirken, Dilin Kökeni Hakkında İnceleme (Abhandlungüberden Ursprung der Sprache) adlı eserini özetler. Ona göre Herder, bu kitabında dil ve düşüncenin bağımsız olamayacağını; dilin düşüncenin içeriğini aktaran bir araç olduğunu belirtir. Büyükkantarcıoğlu na göre Antik çağlardan beri tartışılan dil düşünce ilişkisinde Herder e gelene kadar genel görüş düşünceye öncelik vermek olmuş, dilin düşüncenin ardından geliştiği kabul edilmiştir. Büyükkantarcıoğlu, Herder in dil ve düşünce arasında öncelik sonralık yerine, birbirine bağımlı bir biçimde karşılıklı etkileşimle gelişen ikili bir yapı ortaya koyduğunu söyler. Dilin ve düşüncenin bir arada ortaya çıkışı ve gelişiminin insanın diğer biyolojik varlıklara göre zihinsel ayrıcalığını belirleyen en önemli süreç olduğunu belirten Büyükkantarcıoğlu na göre Herder bu süreç ile ilgili olarak önce somut ve basit kavramları ayırt eden zihinsel süreçlerin ve ilgili dilsel biçimlerin; daha sonra soyut ve karmaşık kavramları ayırt eden zihinsel süreçlerin ve ilgili dilsel biçimlerin geliştiğinden bahseder. 45 Fromkin v.d. e göre bir dilin yapısının o dili konuşanların dünyayı algılama biçimlerini etkilediği iddiası, Edward Sapir ve öğrencisi Benjamin Whorf ile özdeşlemiştir ve bu nedenle Sapir Whorf hipotezi olarak anılır. 46 Whorf bir dilin yalnızca fikirleri aktarmak dışında fikirleri şekillendirdiğini söylemektedir. 47 Bu ifadedeki hipotezin güçlü biçimine dilsel determinizm linguistic determinism) denirken, bu iddiaya göre bireyin konuştuğu dil dünyaya bakışını belirler, dil gerçeklik üzerinde bir filtre işlevi görür. Hipotezin zayıf biçimi olan dilsel görecelik lingusitic relativism yaklaşımı ise farklı dillerin, başka sınıflar 43 A.e. s Saussure (2005:43) 45 Büyükkantarcıoğlu 200 :27) 46 Fromkin v.d. (2013:22) 47 Büyükkantarcıoğlu 200 :29 12

23 kodladığını ve bu nedenle de farklı dilleri konuşanların dünyayı birbirlerinden farklı düşündüklerini öne sürer. Sapir Whorf hipotezinin tartışmalı olduğunu belirten Fromkin v.d., hipotezin güçlü biçiminin açık biçimde yanlış olduğunu öne sürer. Bireylerin kendi dillerinde adı yer almayan kavramları düşünebiliyor olmasının kanıtı olarak çeviri yapabilmeyi ya da ikinci bir dili öğrenmeyi örnek gösteren Fromkin v.d., güncel deneysel kanıtların da hipotezin aleyhinde sonuçlar verdiğini öne sürerek hipotezi reddeder. 48 Klein a göre, insanı diğer türlerden ayrı tutan en temel özellik, düşünce, duygu ve dilekleri ses dalgalarına çevirme ve bunları aktardığı başkalarının düşünce, duygu ve dileklerini ve dolayısıyla davranışlarını etkileme yeteneğidir. Bilgi birikimi ve yeni edinilen durumsal bilgiyi nesilden nesle aktarma, insan davranışının özünü oluştururken, bunu mümkün kılan ve bilincin gelişmesine olanak veren ise dildir. Tıpkı dil olmayan bir toplumun var olabileceği ancak dil olmayan bir insan toplumunun var olamayacağı gibi, dil olmayan bir zihin mümkün olsa da, dil olmayan bir insan zihni mümkün değildir Bireyin Dili Vardar a göre söz, toplumsal nitelikli dilden farklıdır ve konuşan bireyin bireysel düşüncelerini aktarmak üzere dil dizgesini kullanması demektir. 50 Huber e göre söz kavramından anlaşılan bir dili konuşanların, soyut dil dizgesini somut durumlarda yazılı ya da sözlü olarak kullanmalarıdır. 51 Saussure e göre söz parole) bireysel bir irade ve zeka edimidir 52 ve bir dilin yapısını anlamak üzere topluma yayıldığı haliyle incelenir; bu amaçla dil kullanımları derlenerek bütünce oluşturulur. Bütünce dilin her düzeydeki kullanımını içerirken, gözlenip betimlenerek dilin var olan kuralları belirlenmeye çalışılır Bkz. Fromkin v.d. (2013) 49 Magnusson ve Klein (1996:88-109) 50 Vardar (2002:180) 51 Huber (2008:71) 52 Saussure (2005:44) 53 Huber (2008:73) 13

24 Chomsky ise benzer bir yaklaşımla edinç (competence) ve edim (performance) kavramlarını şu şekilde ayırır; insanların dil hakkında beyinlerinde geliştirdikleri bilgiye edinç denir, bu bilgiyi somut iletişim durumlarında kullanmasına ise edim denir. 54 Ancak Chomsky ve Saussure ün ayrıldığı nokta dilbilimin inceleme nesnesini ele alma biçimlerinden doğar; Saussure deki var olan dil kullanımlarından, sözlerden oluşan bütünce yerine Chomsky nin yaklaşımında, dil edinci kusursuz olan ülküsel konuşan/dinleyici (ideal speaker/hearer) bulunur ve bu hayali birey bir dilin imkânları içerisinde üretilebilecek bütün doğru tümceleri oluşturabilir ve anlayabilir. Chomsky e göre tümüyle uygun bir dilbilgisi, sonsuz tümceler topluluğu içerisinde her bir tümce için, o tümceyi ülküsel konuşan/dinleyicinin nasıl anladığını gösteren bir yapısal betimleme oluşturmalıdır. 55 Sözeylem Kuramı (speech act theory) ile bilinen Searle e göre dil kullanımında anlam niyet (intention) tarafından belirlenir, dilbilgisel yapılar ancak niyetin taşıdığı anlamı yansıtırlar ise araç (means) görevlerini yerine getirebilirler. Örneğin geleceğe dönük bir işi yapma taahhüdü içeren bir deyiş ya da Searle nin terimiyle edimsöz (illocutionary act) ancak içerdiği iş gerçekleştiğinde etkisöz (perlocutionary act) olacak ve anlam kazanacaktır. 56 Bakhtin e göre iletişimin en temel birimi olan sözce gerçeklik içerisinde bireyin varlığı ile işlev kazanır, birey toplumsal bilince ait bir konuşan bilinçtir. Birey, soyutlanmış bir varlık olarak konuşmaz, toplumsal bilinci yansıtır; konuşan ben, konuşan biz demektir. 57 Özetle dil, insan evrimi içerisinde ortaya çıkan toplumsal bir olgudur, birincil işlevi iletişimdir. Çifteklemli dizgesel yapıdadır; kavram ve kavrama işaret eden göstergelerin kurallar doğrultusunda eklemlenmesiyle işler. Dil yetisinin toplumun ürettiği dil ile beslenmesi sonucu bireyin sözü ortaya çıkar. Sözün ortaya çıkabilmesi için nedensiz olarak geçmişten gelen bir toplumsal uzlaşıdan doğan dili bireyin edinebilmesi gerekir. Dil araştırmalarında önemli bir yer kaplayan dil edinimi 54 A.e. s Vardar (1999:279) Ayrıca Bkz. Chomsky Büyükkantarcıoğlu 200 : ) 57 A.e. s

25 sürecine dair çalışmalar da bu noktada önem kazanır. Bireyin dili nasıl edindiği, hangi süreçlerin bireyin zihninde ve çevresine gerçekleştiği dil edinimi araştırmalarının konusudur. Bu alanda geniş bir literatür bulunmaktadır. Gelecek bölümde bu konuya dair kuramlar ve çalışmalar özetlenmiştir. 15

26 2. Dil Edinimi Dil olgusunun varlığını sürdürebilmesi, genelde toplulukların özelde de bireylerin nesilden nesle dili oluşturan ögeleri aktarmasına bağlıdır. Bu aktarım işi ancak dil edinimi ile mümkündür. Sağlıklı insanların doğuştan sahip oldukları yeti, girdilerle beslendiğinde dil edinmeleri kaçınılmazdır. Dili bireyin anlayıp kullanabilmesine olanak veren bu süreç ise dil edinimi olarak anılır. Dil girdilerine maruz kalan bütün bireyler bu edinimi sergiler. Dil edinimi, dilbilimin özellikle başka disiplinlerle işbirliği içerisinde olduğu zengin bir konu alanıdır ve hem çeviri hem iki dillilik çalışmalarında da yer bulur. Dil edinimi, kavramsal karmaşadan etkilenmeye açık bir alandır. Dil ile ilgili çalışmalarda sıklıkla kullanılan edinim, edinç ve edim kavramlarınım hem anlam hem de sesletim açısından benzeşmesi ve literatürde yabancı dildeki kaynakların ağırlıkta olması bu kavram karmaşası olasılığını güçlendirmektedir. Dil edinimi (language acquisation), bireyin bir dili öğrenmesi, konuşabilme yeteneğini kazanması sürecidir. Türkçede edinç ya da dil edinci olarak anılan kavramlar İngilizce yayınlarda competence) ya da (linguistic competence) şeklinde yer alır. Bu anlamda dil edinci, bireyin dilsel yeterliliğine gönderme yapar. Farklı düşünürler bu anlamı genişletebilir ya da daraltabilir. Türkçe edim sözcüğü ise yine İngilizce (performance) ya da (linguistic performance) kavramlarını karşılar. Dil edinimi tartışmaları, hem bebeklerin doğal şekilde dili edinmelerini hem de dil eğitimi yapılan ortamlardaki süreçleri inceler. Bu bölümde doğal şekilde birinci dil edinimi konu edinilmiştir. Huber e göre bebeklerin çevrelerinde, özellikle kendileriyle konuşulan dili farkına varmaksızın öğrenmelerine dil edinimi denir. Dil ediniminin gerçekleşmesi için önce iletişimin öğrenilmesi gerekir, bu süreç doğumla başlayarak ilk yıllarda yoğun biçimde sonrasında azalarak ergenliğe kadar sürer. Dil ediniminin gerçekleşmesi için girdilere ihtiyaç vardır. Bu girdiler ise dilin çift eklemli yapısı gereği yalnızca sesler değil aynı zamanda bir anlam da taşıyan dil göstergeleridir. 58 Dil edinimi bilişsel bir süreçtir bu nedenle bilişsel işlevlerin gerçekleştiği beyin, dil ediniminde ve her türlü dilsel etkinlikte önemli bir rol oynar. 58 Huber (2008:78) 16

27 Dil ediniminin nasıl gerçekleştiğine dair çeşitli yaklaşımlar geliştirilmiştir, kimi araştırmacılar dil edinimini insanın taklit ederek öğrenmesine bağlarken, kimi araştırmacılar ise insan beyninin doğuştan dil edinecek altyapıya sahip olduğunu öne sürer. Dil edinimi araştırmaları birinci dil L 59 1 ) edinimi (first language acquisation) ve ikinci dil (L 60 2 ) edinimi (second language acquisation) olmak üzere iki alanda yoğunlaşır. İkinci dil edinimi, çocukların iki dili aynı anda edinmesi durumu olan iki dilli dil edinimini (bilingual first language acquisation) de kapsar. İkinci dil edinimi, bu çalışmada ayrı bir başlık altında ele alınmıştır Biyolojik Gelişim ve Dil Edinimi İnsanının bütün bilişsel işlevlerinin gerçekleştiği beyin ve insan bedenin dil ediniminin fiziksel süreçlerini ilgilendiren diğer birimleri üzerine araştırma ve tartışmalar dil edinimi ve kullanımını neyin mümkün kıldığını ortaya çıkaramaya çalışır. Özellikle ikinci dil edinimi konusunda biyolojik etkenler detaylı olarak incelenmiştir. Kritik dönem hipotezi literatürde yoğun olarak ele alınan bir konudur. Bu hipoteze göre ilk dili öğrenebilmek için doğum ile ergenlik arasında bir fırsat penceresi (window of opportunity) bulunur. 61 Sözyitimi tedavisi üzerine çalışmalardan yola çıkan Lenneberg, dil edinimine dair biyolojik yatkınlığın kaybedilmesinin beynin hemisferik gelişmesinin tamamlanmasıyla açıklanabileceğini öne sürmüştür, Lenneberg e göre bu dönem ergenliğe rastlamaktadır ve bu nedenle iki yaş ile ergenlik arasındaki dönemi dil edinimi için kritik dönem olarak adlandırmıştır. 62 İnsan beyninin zihinsel işlevlerinin kortekste gerçekleştiği bilinmektedir, bu yapıyı oluşturan hücreler sinir hücresi ya da nöron olarak anılır. Sinir hücrelerinin yapısında bir çekirdek ve bilgiyi alıp iletmeye yarayan akson ve dendrit adı verilen yapılar bulunur. Bu yapıların oluşturduğu bağlantılar ise sinapslar olarak anılır. Huber, yenidoğan bebeğin bilgi alışverişine neden olacak dış dünya girdileri almasıyla cılız 59 L 1 ; Birinci dil First language) 60 L 2; İkinci dil Second language) 61 Fromkin v.d. (1991:62) 62 Bkz. Hyltenstam ve Abrahamsson (2003) 17

28 olan sinirler arası bağları güçlendiğini belirtir. 63 Beyin sağ ve sol serebral yarıküreler ve corpus callosum adı verilen bağlantı kökünden oluşur. Sağ yarı küre vücudun sol tarafı üzerinde denetime sahipken, sol yarıküre sağ tarafta hâkimdir. Ancak beyin işlevleri asimetri gösterir, sol ve sağ yarıkürenin farklı işlevleri vardır. Normal bir insanın beyninde dil ile ilgili işlevler ağırlıklı olarak sol yarıkürede gerçekleşir. 64 Sözlü dil ediniminin gerçekleşmesinde işitme, beyine işlemek üzere veri sağlar. İşaret dili ise anlam aktarmak için sesler yerin işaretleri kullanır. İşitme engelli bebekler de işaret dilinin kullanımı ile karşılaştıklarında bu görsel imgeler yoluyla dili edinirler ve dil edinim süreçleri sözlü dil edinimi ile koşutluk gösterir. 65 Hyltenstam ve Abrahamsson a göre dil ediniminin yaş ile ilişkisine getirilen biyolojik açıklamaların büyük kısmı beynin esnekliğini kaybetmesi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Dil ediniminin yaşamın farklı dönemlerinde farklı sonuçlar verirken beyinde de koşut değişikliklerin oluştuğunun bilinmesi ikisi arasında ilişki kurulmasına yol açmıştır Psikolojik Gelişim ve Dil Edinimi Dil ediniminin zihin içerisinde nasıl gerçekleştiği dil edinimi ile ilgili tartışmaların temel sorularından biridir. Bu konudaki çalışmalar, dilbilim, psikoloji ve eğitim bilimleri alanlarını yakından ilgilendirir. Dil edinimi araştırmalarında L 1 edinimi bebeklerde birinci dil edinimini, L 2 edinimi yabancı dil olarak ikinci dil edinimini anlatırken kullanılır, Meisel ise buradan yola çıkarak L 1 ve L 2 nin aynı anda öğrenildiği durumları açıklamak için (2)L 1 - iki dilli birinci dil edinimi 67 (Bilingual first language acquisation) ve cl 2 - çocuklukta ikinci dil edinimi 68 edinimi (child second language) tanımlarını kullanmaktadır. Yetişkinlerde görülen ikinci dil 63 Huber (2008:87) 64 Fromkin v.d. (1991:62) 65 Fromkin v.d. (2013:15) 66 Hyltenstam ve Abrahamsson (2003) 67 2 L 1 İki dilli birinci dil edinimi Bilingual first language acquisation). Bu ifade bebeklikten itibaren iki dili aynı anda öğrenen dolayısıyla birinci ve ikinci dil edinimi aynı anda gerçekleşen bireylerin durumunu ifade etmek için kullanılır. Bkz. Meisel cl 2 - Çocuklukta ikinci dil child second language Bu ifade yaklaşık üç yaştan sonra iki dilli yetişen bireylerin durumunu ifade etmek için kullanılır. Bkz. Meisel

29 edinimini ise al 2 - yetişkinlerde ikinci dil 69 (adult second language) kısaltmaları kullanılmaktadır. Meisel, bütün bu kategorilerde gözlemlenen ikinci dil edinimi süreçlerinin birbirinden farklı olabileceğini öne sürer ve bu savların yapılacak saha çalışmalarınca desteklenmesi gerektiğini belirtir. 70 Dil edinimin zihinsel gelişimine dair pek çok yaklaşım olmakla birlikte temel görüşleri sıralayan Huber e göre bunların en eskisi Skinner in öncülüğünü yaptığı davranışçı (behaviourist) yaklaşımdır. Bu yaklaşımda bebek çevresinde konuşulan dili işitir ve taklit etme yoluyla öğrenir. Huber e göre bir başka görüş Piaget ile sıkça anılan bilişsel dil edinimi kuramıdır. Buna göre bebekler belli dönemlerde belli zihinsel gelişmeler yaşarlar ve bu süreç içerisinde de dili edinirler. Dil edinimine dair bir başka model dilin insanlar arası etkileşim kapsamında geliştiğidir. Vigotski nin yaptığı bu dil edinimi açıklaması etkileşimsel yaklaşım olarak anılır. 71 Chomsky ye göre ise her insan dil edinebilme özelliğine sahip bir beyinle doğar. Doğuştancılık (nativism) olarak adlandırılan bu görüşe göre her insan dünyaya geldiğinde beyninde evrensel dilbigisi Universal Grammer adı verilen bir dilbilgisi paketine sahiptir, bu yapı bireyin hangi dilin dil ile karşılaşırsa o dili öğrenmesini sağlar. 72 Huber e göre bu evrensel dilbilgisi doğal dillerin bütün ortak özelliklerini temsil eden genel dil ilkelerini içerir. Yenidoğan, zihninde yer alan bu temel ilkeleri farklı şekillerde örneklendiren dil kullanımlarını işitir; bunlar ise değiştirgen (parameter) olarak anılır. Fromkin v.d. ise, evrensel dilbilgisi ilkelerini aşağıdaki gibi sıralar: 73 - İnsanların olduğu her yerde dil vardır, - her dilin karmaşıklığı ve düşünceyi dile getirme kapasiteleri eştir, her dil yeni kavramlar için yeni adları sözlüğüne ekleyebilir, - gösteren ve gösterilen arasındaki ilişkiler nedensizdir, - insan dilleri çifteklemli yapıdadır, 69 al2 - yetişkinlerde ikinci dil adult second language ) Bu kullanım, yaklaşık 12 yaştan sonra ikinci dili öğrenen bireylerin edinimini nitelemektedir. Bkz. Meisel (2011) 70 Detaylar için Bkz. Meisel (2011) Ayrıca Bkz. Hyltenstam ve Abrahamsson (2003) 71 Bkz. Huber (2008) 72 Bkz. Chomsky (1965) 73 Fromkin v.d. (1991:27) 19

30 - sözcük ya da tümce oluşturmak üzere kurallar bütün dilbilgilerinde yer alır, - tüm dillerde, ad ve eylem gibi benzer sınıfta öğeler vardır, - her dilin farklı durumları niteleyen farklı kipleri vardır, - bir dili konuşan her birey sonsuz sayıda tümce üretme ve anlama kapasitesine sahiptir, - [ ] dünyanın herhangi bir yerinde doğan herhangi bir çocuk değişkenlerine maruz kaldığı herhangi bir dili öğrenebilir. Diller arası farklılıklar biyolojik nedenlere dayanmamaktadır. Yine Huber e göre bir bebek bulunduğu ortamda konuşulan dile maruz kaldığında, bu dildeki tümce öğelerinin diziliş kuralını öğrenir, bu şekilde söz konusu dilin kurallarını bir dilbilgisi kuralları bütünü olarak geliştirir. Huber, dil edinimini her bebeğin beyninde ürettiği bir kural oluşturma olarak gören doğuştancı yaklaşım ile davranışçı yaklaşım arasında bir karşılaştırma yaparak doğuştancı yaklaşımın insan dilinin üretkenliğini açıklaması sebebiyle daha kapsayıcı olduğunu vurgular. 74 Meisel e göre ise dil edinimi araştırmalarında çocuk dilinin değişmez ortak özelliklerini ortaya koymak, dilin biyolojik temellerini ve dil öğrenenlerin bilişsel mekanizmaları için geçerli evrensel özelliklerini yansıtması açısından dikkate değerdir. Meisel, bu alandaki araştırmaların ortak sonucu olarak L 1 gelişiminde üç ana özellik tespit eder ve bunları şu şekilde özetler: 75 (1) Nihai başarı; hastalıklar haricinde bütün bireylerin L 1 ediniminin mutlaka başarılı olması, (2) Edinim hızı; L 1 ediniminin görece hızla gerçekleşmesi, (3) Dil edinimin yönünde birlik, hem aynı dili edinen bireyler arasında hem de farklı dilleri edinen bireyler arasında dil ediniminin yönü açısından birlik bulunması. Bu bölüme kadar dil edinimi ile ilgili söylenenler hem birinci dil edinimi, hem ikinci dil edinimi hem de birden fazla dilin bebeklik çağında aynı anda edinimi için 74 Bkz. Huber (2008) 75 Meisel (2011: 22) 20

31 geçerlidir. Literatür incelendiğinde, dil ediniminde birinci dil edinimi ve ikinci dil edinimi arasında bir ayrım yapmanın da mümkün olduğu görülmektedir. Gelecek bölüm yalnızca birinci dil edinimini konu edinmektedir Birinci Dil Edinimi Birinci dil edinimi herhangi bir dili konuşabilen bütün bireylerin yaşadığı bir süreçtir. Bu süreç, bireyin hatırlayabileceği anıların öncesinde gerçekleşen bir durum olduğundan ancak dışarıdan gözlemlenebilir. Fromkin v.d. e göre bebeklerin dili tümce ezberleyerek edinmediği açıktır. Herhangi bir dilbilgisi dersi ya da dil öğretmek için özel bir çabaya ihtiyaç duymaksızın, karşılaştıkları dilin kurallarını zihinlerinde yapılandırırlar. Bütün dünyada farklı kültürel ve sosyal şartlar altındaki çocuklar, sınırlı bir zaman içerisinde benzer, genel geçer gelişim süreçlerinden geçerek dili edinirler, işitme engelli çocuklar da sesli dili öğrenen çocukların geçtiği süreçlerden geçerek işaret dilini edinirler. 76 Doğuştancılık yaklaşımına göre çocukların evrensel tümce oluşturma kurallarını öğrenmeleri gerekmez, bu doğuştan gelen dil şablonunda yer almaktadır, ancak karşılaştıkları dile özgü ses ve sözcükleri ve o dile özgü dilbilgisi kurallarını çevreden gelen girdiler üzerinden öğrenirler. 77 Türkçe edinen bir çocuk tümce oluştururken özne/nesne/yüklem şeklinde sıralama yapması gerektiğini öğrenirken, İngilizce edinen bir çocuk tümce kurulumunu özne/yüklem/nesne şeklinde gerçekleştiğini karşılaştığı örnekler üzerinden öğrenir. Huber e göre ise bebekler, dil ile karşılaştıklarında önce iletişimi ardından da konuşmayı öğrenirler. İletişim bebeklerde önce ağlama ile başlar, farklı istekler için farklı ağlama biçimleri geliştirdikleri görülmüştür, ama bunun için ağlamanın karşı tarafta bir tepki yaratması gerekir. 78 Günlük hayatta gözlenebileceği üzere dil edinimi aniden gerçekleşmez. Fromkin v.d. e göre ilk sözcüklerden yetişkin dil edincine ulaşma süreci içerisinde bebek bazı 76 Fromkin v.d. (2013:395) 77 A.e. s Huber (2008:98) 21

32 dilsel aşamalardan geçer. Agulama ile başlayan bu dönemde ilk birkaç ay içerisinde ilk anlamlı tümceler oluşturulmaya başlanır. 79 Huber e göre agulama dönemi babbling period) yaklaşık altı aylık bebeklerde görülür ve bu dönemde hece niteliğinde sesleri çıkarmaya başlarken, yaklaşık sekiz aylıkken bebekler ilk sözcükleri anlamaya ve öğrenmeye başlarlar. 80 Agulama dönemi ile ilgili olarak Fromkin v.d., bebeklerin yeni doğduğunda bütün sesbirimlerin ayrına varabildiğini ve buna göre tepki verdiklerini öne sürer, ancak maruz kaldıkları dilde ayrımına varılmayan seslere dair sinirsel bağlantıların beyinlerinde zayıflaması sonucu bazı sesleri kaybettiklerini söyler. Yani bebeğin seslere dair algısı ve üretimi girdilere göre şekillenir. 81 Yaklaşık bir yaşında bu ilk sözcükleri dillendirmelerine ise tek sözcüklü sözce dönemi (holophrastic stage) denir. Bu dönemde düzenli bir tümce kurmadan tek sözcüklerle iletişimi gerçekleştirebilirler. Dil ediniminin hızla geliştiği yaklaşık iki yaşındaki bebekler ise iki sözcüklü döneme (telegrammatic stage) geçerler, üç öğeli bir sözce dönemi yoktur; çocuklar üç yaş dolaylarında yaklaşık üç bin sözcük bilir ve ikiden daha fazla öğe içeren tümceler oluşturabilirler. 82 Fromkin v.d. e göre çocuklarda erken dönemde gözlenen sesletim kuralları doğal olgularla koşutluk gösterir, çocukların sıra dışı ya da keyfi kurallar üretmemesi ise Evrensel Dilbilgisi nin ortaya koyduğu ilkelerle uyum içerisindedir. Çocuğun erken dönemdeki dili ses ediniminin yanı sıra sözcük edinimi üzerine de bilgi sağlar. Çocukların bir kavramı, o kavrama yakın öteki kavramlara uzatmasına genelleme (overextension) denir. Burada örnek vermek gerekecek olursak, baba sözcüğünü öğrenen çocuk, bu sözcüğün kullanım alanını bütün yetişkin erkekleri niteleyecek biçimde şekilde uzatıyorsa bu genellemedir. Aynı şekilde çocuklar bir sözlükbirimi kısıtlayarak da kullanabilirler, buna ise daraltma (underextension) denir. Örneğin köpek sözcüğünü öğrenen bir çocuk, bu sözcüğü diğer köpekleri dışarıda bırakacak biçimde yalnızca kendi köpeğini nitelemek için kullanıyorsa bu durum bir daraltma 79 Fromkin v.d.( 2013:398) 80 Huber (2008 :98) 81 Fromkin v.d. (2013:398) 82 Huber (2008:100) 22

33 örneğidir. Zaman içerisinde çocuklar ses ile ilgili olgunluğa eriştikleri gibi sözcüklerin anlam ve kullanımlarına dair de yetişkin dil edincini yakalarlar. 83 Çocukların dil kullanımlarında adlandırma ve sözedim gerçekleştirme de gözlenir. Örneğin çocuk, oyuncak bir hayvan için hav hav dediğinde, dilin adlandırma işlevini kullanmış olur. Ayrıca çocuklar tek sözcüklü sözce döneminde de rica etme, yasaklama vb. pek çok sözedimi gerçekleştirebilmektedir. Annesinin elindeki oyuncağa ulaşmaya çalışan çocuğun ver diyerek oyuncağı almasıyla bir sözedim gerçekleştirmiş olur. 84 Yaşın ilerlemesi ile birlikte, özellikle günümüz koşulları dikkate alındığında okuma ve yazmanın öğrenilmesiyle dil bilinci ve dilbilgisinin farklı açılardan arttığını öne süren Huber, dil öğrenmenin; özellikle bireysel sözlüğün geliştirilmesinin ömür boyu sürdüğünü belirtmektedir. 85 Klein ise, birinci dil ediniminin ne zaman sone erdiğinin, ele alınan dilsel özelliğe göre değiştiğini ve tam olarak söylenemeyeceğini belirtir. Sesletimin okul çağına kadar olgunlaşırken ama sözdizim kurallarının dokuz on yaşlarına kadar tam gelişmediğine dair kayıtların bulunduğunu söyler ve yine bireysel sözcük dağarcığının ancak ölümle son bulan gelişmesine dikkat çeker. Klein bu nedenle birinci dil edinimi ile ikinci dil edinimi arasındaki çizgiyi ergenlik olarak belirler. 86 Birinci dil edinimi başlığı altındaki tartışmalardan biri de kritik dönem hipotezi (critical age hypothesis) başlığı altında toplanabilir. Buna göre belirli bir yaşa kadar herhangi bir dilsel girdi ile karşılaşmamış bireylerin bir dil edinmeleri olanaksız hale gelmektedir. Ancak bu konuda etik kaygılardan ötürü görgül çalışmaların yapılamıyor oluşu, bu varsayımın sınanabilirliğini olanaksız kılmaktadır. Olumsuz koşullar altında büyütülmüş ve dilden mahrum bırakılmış bireylere dair kayıtlı 83 Fromkin v.d. (2013: 406) 84 Huber ( 2008:101) 85 A.e. s Bkz. Klein (1996 ) 23

34 vakaların sayısı oldukça az olmakla birlikte elde edilen veriler bu hipotezi destekler niteliktedir İkinci Dil Edinimi İkinci dil edinimi, birinci dil edinimi ile kıyaslandığında zaman, kullanım düzlemi edinim/öğrenim farkı gibi çeşitli yönleriyle daha geniş kavramsal sınırlara sahip bir olgudur. Birinci dil edinimi sağlıklı koşullar altında kaçınılmaz olarak gerçekleşirken ikinci dil ediminde kişisel seçim de rol oynayabilmektedir. Bu açıdan birinci dil edinimi genel, ikinci dil edinimi ise nispeten özel bir durum olarak ele alınabilir. Genel çerçevede ele alındığında, aşağıdaki tablo, birinci ve ikinci dil edinimi arasındaki temel ayrılıkları belirtmektedir. Birinci Dil Edinimi İkinci Dil Edinimi Edinme Edinme ve Öğrenme Kendiliğinden Oluşur Bireyin yaşına ve çevresel etkenlere göre kendiliğinden oluşabileceği gibi, bireyin seçimi ile de gerçekleşebilir Anadil edimi Anadile yakın Native like) edim Dil bilgisi sorunsuz işler Girişimler gerçekleşebilir Tek dil düzgüsü (code vardır Birden fazla dil düzgüsü vardır, code - switching görülebilir Kavramların adları tektir Kavramların adları tek olabileceği gibi aynı kavram iki ayrı dilde de adlandırılabilir Tablo 1: Birinci ve ikinci dil ediniminde farklar 88 Yukarıdaki tablodan görülebileceği üzere, birinci dil edinimi kendiliğinden oluşurken, ikinci dil ediniminde bireyin, istemli olarak yeni bir dil öğrenme çabası da rol oynamaktadır. Birinci dil edinimi, bireyin yetiştiği çevrede edindiği ilk dil olması bakımından anadilidir ve edimi de bu doğrultuda etkindir. İkinci dildeki edim ise özellikle yetişkinlik döneminde öğrenildiğinde anadilideki edim düzeyinin gerisinde 87 Bkz. Snow ve Hoefnagel-Höhle 1978 Ayrıca Bkz. Fromkin vd Tablo yazar tarafından oluşturulmuştur. 24

35 kalabilir. Benzer şekilde birinci dil için dilbilgisi kendiliğinden oluşur ve çocukluk döneminin ardından sorunsuz işler, bireyin dilbilgisine dair bir üst bilgisi olmaksızın dilbilgisi kuralları zihinsel işlemler olarak sorunsuz gerçekleşir. İkinci dil edinimi ise bireyin zihninde birden fazla dil kodlanması ile sonuçlanır ve bu diller edim sırasında birbirlerine etki edebilir. Aynı konuşma durumunda iki farklı dilin kullanılması code switching ya da bir dilin diğerinin kurallarına etki etmesi interference görülebilir. Birinci dil edinimin sonucu olarak bireyin zihninde kavramların adları tektir. İkinci dil edinimi ile birlikte ise, kavramlar iki farklı dildeki adlara bağlanabileceği gibi, ikinci dil için zihinde yeniden kavramsallaştırılarak da adlandırılabilir. Bütün bu farklar ve ortaklıklar bu bölüm içerisinde detaylarıyla ele alınmıştır. İkinci dil edinimi araştırmaları da kritik dönem yaklaşımından yararlanmaktadır. Buna göre belli bir yaşa kadar - ergenlik dönemi başı - bireyler karşılaştıkları ikinci bir dili edinirken, bu dönemin geride kalmasının ardından bu dili öğrenebilirler. Dil edinimi araştırmalarında birinci dil edinimi ve ikinci dil edinimi çalışmaları, özellikle uygulama alanlarındaki farklılıklar sebebiyle ayrılık gösterebilmektedir. İkinci dil edinimi ve iki dillilik üzerine ayrı yayınlar yapılmakta ve bu başlık altında bilimsel toplantılar gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle ikinci dil edinimi ve iki dillik, takip eden bölümde ayrı bir başlık altında sunulmuştur. 25

36 3. İkinci Dil Edinimi ve İki Dillilik İkinci dil edinimi ve sonucu olan iki dillilik farklı düzlemlerde farklı yönleriyle ortaya konulabilir. Bu olguların incelenmesinde temel düzlemler zaman, dil kullanımı ve dilin toplumsal konumu olmuştur. Gümüşoğlu ikinci dil ediminden bahsederken literatürde iki dillilik olgusu üzerinde farklı görüşlerin olduğuna dikkat çeker; bunlardan Weinreich, iki dilliliği iki dilin aynı yerde kullanılması olarak tanımlarken bu eylemi gerçekleştirenlere iki dilli der. Spolsky ise birey odaklı yaklaşımında iki dilli bireylerin ikinci bir dilde belli bir düzey işlevsel yeteneğe sahip olduğunu söylerken De Cillia ise iki dilliğin önemini genişleterek, edinç boyutunun yanı sıra dil kullanımının da önemli olduğunu iddia eder. İki dillilik araştırmalarında tanımların genel olarak üç noktada yoğunlaştığını öne süren Gümüşoğlu na göre, bunların ilki odağında bireyin olduğu tanımlardır, ikinci sırada bireyin dil edinci ile ilgili tanımlar ve üçüncü olarak da bireyin iki dile yakınlığı ve uzaklığı ile edinç edim arasındaki ilişkiyi ele alan tanımları sıralar. 89 Beardsmore, iki dillilik üzerine dilbilimsel yaklaşımlardan bahsederken şöyle der; 90 Öte yandan iki dillilik, tek ve aynı bireyin bünyesinde en az iki dilin varlığını bu iki dildeki yeteneğin aynı olup olmayabileceğini ve iki ya da daha fazla dilin kullanım biçiminin önemli bir rol oynadığını unutmadan açıklayabilmelidir. Sonuç olarak kuramsal iki dillilik yaklaşımı, konuşma davranışına özellikle ve sadece yapıya yoğunlaşan yaklaşıma kıyasla zorunlu olarak daha geniş ve daha kapsayıcı bir görüş sunmalıdır. Beardsmore a göre iki dillilik üzerine yapılacak herhangi bir tartışmanın bu olgunun eleştirilmeden kabul edilecek genel bir tanımı ile başlaması oldukça güçtür, zira bir kavram olarak iki dilliliğin anlam alanı açık uçludur ve iki dillilik terimi kendini yalnızca iki dilin mevcut olduğu durumlarla sınırlamaz, çoğu zaman çok dilliliği de kapsayan bir kısaltma gibi kullanılır. Beardsmore a göre, dil üzerine mevcut bilgilerle doyurucu olmayan bir iki dillilik tanımı yapmak yerine pek çok araştırmacı 89 Bkz. Gümüşoğlu Beardsmore (1986 :3) [Yazar tarafından çevrilmiştir.] 26

37 bu geniş alanda özel bir konuya yoğunlaşmalarına izin veren tipolojik çerçeveler kullanmayı tercih ederek aşırı genelleme yapmaktan kaçınmış olurlar İkinci Dil Ediniminin Üç Boyutu Gümüşoğlu na göre iki dilliliği daha iyi anlayabilmek için bütün kavramsal tanımları yeniden ele alarak üç boyut altında incelemek gerekmektedir. 92 Formülünün temeline Oskaar ın İki dillilik, bir anadil/birinci dile ek olarak belli bir zamanda (x), belli bir yönde y ve belli bir yerde x ikinci dil edinimi ve ikinci dil kullanımıdır şeklindeki tanımını alır. Bunun sonucu olarak iki dillilik sabit bir olgu değil, bütün bu etkenlerce belirlenen ve sürekli değişim içerisindeki bir süreç olarak görülür. Bu anlamda iki dillilik sabit ve durağan bir olgu değil, hareketli bir süreçtir. Bu yaklaşımı, başlangıçta eşzamanlı iki dilli (simultaneous bilingual) bir bireyin, belirli bir sürenin ardından, belirli sosyo-psikolojik devingenlerin etkisiyle dengesiz (unbalanced iki dilli, yarı dilli semilingual) ya da tek dilli hale gelmesi durumu ile örneklendirmek mümkündür. Bireyin içerisinde hareket ettiği toplumsal yapının yanı sıra, kişisel etkenler de bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır. Gümüşoğlu, bu durumu aşağıdaki gibi formüle etmektedir: 93 Birey ( tek/iki dilli) x ± y ± z Birey ( tek/iki dilli) x ± y ± z Birey ( tek/iki dilli) x ± y ± z... Ancak Gümüşoğlu na göre iki dillilik yalnızca bireysel değil aynı zamanda toplumsal bir olgudur, bireysellik ve toplumsallık birbirinden bağımsız değildir, birbirinden etkilenen bir yapıdadır. Gümüşoğlu na göre, toplumsal bağlama bağlı olarak ya bireyselliği niteleyen bireysel iki dillilik, ya da artalanında toplumun vurgulandığı toplumsal iki dillilik ortaya çıkar. Domain dengesiz iki dilliliğin etkisiyle farklı uzam ve bağlamlarda dilde değişikliklerin ortaya çıkması) ya da dil kullanımından farklı dil bağlamlarından edim kaynaklanan etkiye rağmen iki dillilik, bireysel becerilere dil kullanımı, dilsel beceriler, psikoloji, yaş, eğitim durumu vb. dayalıdır ve toplumsal dinamiklerin göç, toplumsal konum, tabaka, 91 Bkz. Beardsmore (1986) 92 Gümüşoğlu 2010: 9 93 A.e. s. 3 27

38 toplumsal kimlik vb. izin verdiği ölçüde toplum içerisinde yapılanır. Bu açıdan, bireysellik ve toplumsallık bağlantılıdır ve iki dillilik olgusunu bu bağlamdan koparmak anlaşılmasını güçleştirmektedir. Sayılan bu etkenler dikkate alındığında iki dilliliğin, üç etkenli bir süreç olduğu görülebilmektedir: 94 simultaneous successive (eşzamanlı ardışık) simultenous consecutive (eşzamanlı ardıl) primary secondary (birincil ikincil) iki dillilik X zaman early late (erken geç) (bilingualism) child adult (çocuklukta yetişkinlikte) composite coordinated (birleşik eşgüdümlü) balanced - dominant(dengeli baskın) balanced - semilingual(eş düzeyli yarım) balanced - unbalanced (dengeli dengesiz) symmetric asymmetric (bakışımlı iki dillilik Y ( dil kullanımı bakışımsız) (bilingualism) additive subtractive (katılımlı çıkarmalı instrumental integrative araçsal - bütüncül passive receptive (edilgen - alıcı) Social (Toplumsal) Folk (Avam) iki dillilik Z (konum) Elite (Elit) (bilingualism) Functional (İşlevsel) (Domainler ve Diglossia) Tablo 2. Gümüşoğlu nda ikinci dil ediniminin üç boyutu 95 Gümüşoğlu yukarıdaki tabloyu örneklerken, Avrupa da yaşayan bir Türk göçmenin ilk başta dengesiz iki dilli unbalanced bilingual olabileceğini, başka bir ülkede ise toplumsal koşullara göre elit (elite bilingual) konumuna gelebileceğini belirtir. Ancak, yine bu bireyin tamamen farklı, başka koşullar altında farklı bir dilsel kimlik kazanması da mümkündür. Tablonun açıklamasını içerecek biçimde iki dillilik 94 Bkz. Gümüşoğlu A.e. s

39 olgusu, aşağıda üç boyutu içerisinde ele alınmış ve literatürden örneklerle aktarılmıştır İkinci Dil Ediniminin Zaman Boyutu Gümüşoğlu na göre dil ediniminin zaman boyutunun merkezinde ikinci dil ediniminin başladığı yaş ve buna bağlı olarak yaş etkeni bulunur. İkinci dil edinimi ne kadar erken başlarsa ikinci dil o denli etkin biçimde edinilir. McLaughlin e göre kritik dönem üç yaş sınırıdır, üç yaşından önce aynı anda iki dili öğrenen çocukların durumu eşzamanlı iki dillilik simultaneous bilingualism olarak adlandırılır. Bu tanımlamanın ardında Lamberg in beyin işlevlerinin lateralizasyonu yaklaşımına ve Freiderici nin yaklaşımındaki Broca alanında konuşma işleminin otomatikleşmesi anlamında dil ediniminin hala etkin olması fikri yatar. Gümüşoğlu na göre McLaughlin üç yaşından sonra edinilen ikinci dili ise ardışık iki dillilik succesive bilingualism olarak adlandırır. 96 Gümüşoğlu nun modelinden yola çıkarak zaman boyutunda ele aldığımız iki dilliliği hedef noktası olarak kabul ettiğimizde, dil edinimi açısından iki farklı durumla karşılaşırız. Fromkin v.d. in de bu paralelde belirttiği üzere ikinci dil edinimi (second language acquisition) terimi hâlihazırda bir dili edinmiş bir bireyin çocuk ya da yetişkin ikinci bir dili edinmesini işaret eder. İki dilli dil edinimi bilingual language acquisition) terimi ise doğumla başlayan ya da ilk üç yılda iki dilin aynı anda edinilmesi durumudur, eşzamanlı simultaneous) iki dillilik olarak da anılır. 97 Huber ise, yine aynı zaman boyutunda iki dilli dil edinimini dillerin ne zaman edinildiği ölçütüne göre ayırarak, erken ve geç iki dilli dil ediniminden bahseder. Buna göre bebek, kritik dönemde birden fazla dil ile karşılaşırsa bu iki dili beyninde oluşturur, bu durum erken iki dillilik olarak adlandırılır. Kritik dönemin bitiminden sonra ikinci dil edinilirse bu durum da geç iki dilli şeklinde anılır. 98 Huber in, Hermann ve Fiebach tan aktardığına göre çeşitli beyin hasarları sonucu dil yitimine uğrayan hastalar üzerinde yapılan araştırmalar, erken iki dilli bireylerin geç iki dilli 96 Gümüşoğlu 2010: 0 97 Fromkin v.d. ( 2013:426) 98 Huber (2008:100) 29

40 bireylerden farklı olarak söz yitimini her iki dil için de yaşadığını ortaya çıkarmıştır. Buna sebep olarak ise erken iki dillilerde beynin aynı bölgesinde bu iki dilin depolandığı, geç iki dillilerde ise iki ayrı dilin beynin iki farklı bölgesinde depolandığı ve bundan dolayı erken iki dillilerin dil yitiminde iki dillerini de kaybettiği öne sürülmüştür. Ancak Huber, dillerin beyinde depolandıkları bölge ile edinildikleri yaş arasında zıt sonuçları da bildirmektedir. 99 Fromkin v.d. ise yine iki dilli dil edinimi ile ikinci dil edinimi arasındaki karşılaştırma yaparak, ikinci dil öğrenenlerin dil edincinin bütün alanlarında aynı yetkinliği sağlayamadığına dikkat çeker. L 1 edinimindeki çocuklardan faklı sözdizimsel ve biçimsel hatalar yaptıklarından ve aksanlı konuştuklarından bahseder. L 2 edinimindeki fosilleşen yanlışların eğitim ya da düzeltme yoluyla giderilemeyeceğini belirtir. Yetişkinlerin ikinci dil öğrenimi sırasında gözlenen fosilleşme sürecinde birey, belirli bir eşiğe ulaşmasının ardından ikinci dile dair dilbilgisel ögeleri öğrenemeyebilir. Fosilleşme sürecinde ikinci bir dil öğrenmekte olan birey, anadili ile edinmeyi hedeflediği dil arasında bir aradil (interlanguage) aşamasından geçer. Bu aradil dilbilgisel açıdan ne anadiline ne de hedeflenen ikinci dile doğrudan benzemektedir. Aradilin ikinci dile eşdeğer ya da yakın hale gelmesi hedeflenen sonuç iken özellikle yetişkin bireylerde aradil, bireyden bireye farklılık gösterecek biçimde belirli bir aşamada gelişmesini durdurarak fosilleşebilir. 100 Klein ise Language acquisition at differentages Farklı yaşlarda dil edinimi adlı çalışmasında iki dilli birinci dil edinimi bilingual first language acquisition) olarak adlandırdığı, daha önce erken iki dillilik olarak tanımlanan durumu, yaş ile dil edinimi ilişkisini incelediği için araştırmasının dışında tutarak dil edinimi ile yaş arasındaki ilişkiyi L 1 edinimi L 2 edinimini karşılaştırarak değerlendirir. Klein, ikinci dil edinimi araştırmalarının sınıf ortamında yapılmasının, insanın dil öğrenme yeteneğine dair kısıtlı bilgiler sunacağını söylemektedir. Bu nedenle birinci dil ediniminin, yapay bir ortamda güdülenmemiş, doğal ikinci dil edinimi ile karşılaştırılması gerektiğini söyler A.e. s Fromkin v.d. (2013:430) 101 Bkz. Klein (1996) 30

41 Meisel dil edinimi konusunu birinci dil ve ikinci dil edinimini kıyaslayarak incelediği çalışmasında doğum ile başlayan birinci dil edinimini L 1 edinimi, ikinci dil edinimini L 2 edinimi ve çocuk yaşta gerçekleşen iki dilli dil edinimini ise cl 2 olarak tanımlayarak ayrım yapmaktadır İkinci Dil Ediminin Dil Kullanımı Boyutu Gümüşoğlu na göre iki dilli dil ediniminin dil kullanımı boyutunda zaman yine önemli bir etken olmakla birlikte, temeldeki etken dil kullanımıdır. Bireyler, değişen bağlamlarda etkileşim içerisinde kendilerini ifade etmek için dili kullanırlar: Edimde edinç (competence in performance) bağlamında bireyler iki dili de üretken biçimde kullanılır. Her iki dildeki dil kullanımı olabildiğince etkin ve aynı düzeyde olduğunda akıcı iki dillilik her iki dilin de ana dil gibi kullanılması durumu ortaya çıkar. Kremnitz ve Braun un iki dilde de aynı düzeyde ve kusursuz biçimde ustalaşılmış olması tanımını, Bloomfield teki gibi iki dilliliğin azami düzeyde tanımlanması olarak gören Gümüşoğlu, bu olgunun dengeli iki dillilik balanced bilingualism olarak anıldığını söylerken, Halliday ve McIntosh/Stevens ta bu olgunun Ambilingualism şeklinde kavramlaştırıldığını da ekler. 103 Baker ve Jones ise dengeli iki dilli (balanced bilingual) bireylerde dil edincinin her iki dilde de yaşına uygun düzeyde olduğunu öne sürerken diller arasındaki baskınlığın kullanıldıkları bağlama göre farklılık gösterebileceğini belirtirler. 104 Bu düzlemdeki bir başka olgunun da Harmers ve Blanc da bahsedildiğini aktaran Gümüşoğlu göreceli edinç relative competence olarak anılan bu durumda bireyin ikinci bir dil öğrendiğini ancak dillerinden birinin diğerine baskın olduğunu, literatürde iki dilliğin bu türüne baskın iki dillilik dominant bilingualism) olarak anıldığını belirtir. Göçmenlerin dil edinçlerini bu olguya örnek olarak gösteren Gümüşoğlu, günlük hayatlarında ikinci dile yoğun olarak ihtiyaç duyan göçmenlerin etkin olan bu dillerinin, birinci dillerini arka planda bırakarak daha edilgen bir role ittiğini belirtir. Çeşitli etkenlerden ötürü iki dillilerin dillerini her zaman aynı ölçüde 102 Meisel (2011:10) 103 Gümüşoğlu 2010: 104 Baker ve Jones (1998 :12) 31

42 kullanamamasından kaynaklanan bu duruma dengesiz iki dillilik unbalanced bilingualism denir. Gümüşoğlu, Kremnitz in bu olguyu bakışımsız iki dillilik (asymmetrical bilingulism olarak tanımladığını aktarır ve Avrupa daki Türk göçmenlerin durumunu örnek gösterir. Gümüşoğlu nun aktardığına göre Romaine edilgen passive ya da alıcı receptive) iki dilliliği dengesiz iki dillilik ve yarı dillilik (Semilinguality arasına yerleştirirken, her iki dilde hayatın bütün alanlarında (domain aynı derecede ve eşit seviyede kullanım durumu olarak niteler. 105 Baker ve Jones a göre ise her iki dildeki yeterliliği de yarım olan iki dilli bireyler çifte yarıdilli double semilingual olarak anılır bu durumun sorumlusu ise birey değil, yaşadığı çevredir ekonomik durum, eğitim, sosyal çevre vb. 106 Bireyin her iki dildeki dil becerilerinde eksiklik olması durumu, yarıdillilik (semilinguality olgusunun özellikle Cummins tarafından yoğun olarak çalışıldığını aktaran Gümüşoğlu na göre Harmers ve Blanc in iki dilliliğin sosyo-kültürel durumu ile ilgili bir boyutu dikkate alan çıkarmalı substractive) iki dillilik kavramı da aynı sınıfta değerlendirilebilir. Bu durumda, toplumsal etkiler sebebiyle birinci ya da ikinci dil, değer yitimine uğrar bu da ikinci dil kullanımını olumsuz yönde etkiler. Gümüşoğlu na göre katılımlı Additive) iki dillilik söz konusu olduğunda ise ikinci dilin saygınlığı birinci dil kadar yüksektir ve her iki dil aynı anda öğrenilir ve eşit olarak değerlendirilir. Katılımlı iki dillilikte bireylerin bilişsel ve kimlik gelişiminde olumlu etkiler gözlenir. 107 Dil kullanımı düzleminde Gümüşoğlu nun ele aldığı son ayrım Kremnitz in psikolinguistik bakış açısıyla getirdiği araçsal instrumental ve bütüncül (intergrative) iki dillilik kavramlarıdır. Integrative iki dililikte bireyler toplumsal yaşama uyum sağlamak amacıyla ikinci dillerini kullanırlar. Dil becerileri yerine dil edimi öne çıkarken, bireylerin iç çatışmaları edimle aşılır. araçsal Instrumental) iki dillilikte ise uygulama önemlidir ve iletişimin pragmatik/edimsel ihtiyaçları ön plandadır Gümüşoğlu (2010:44) 106 Baker ve Jones (1998 :14) 107 Gümüşoğlu (2010:44) 108 A.e. s

43 Gümüşoğlu nun modelinde iki dilli dil ediniminin ikinci boyutu olan dil kullanımı düzleminde Fromkin v.d. in çocuklarda iki dilli dil gelişimine dair söyledikleri de sıralanabilir. Fromkin v.d. e göre bu konuda iki temel hipotez mevcuttur. Bunlar tümleşik dizge (unitary system) hipotezi ile ayrışık dizge (seperate system) hipotezi olarak sıralanır. Tümleşik dizge hipotezine göre iki dilli çocuklar ilk etapta tek sözcük bilgisi ve dilbilgisi geliştirirler, iki dil aynı merkezde yer alır. İki dilli çocukların yaşadığı code-switching ve diğer girişimlerin (interference) buna bağlandığını belirten Fromkin v.d., bu hipotezin çok güçlü kanıtlarla desteklenemediğini belirtir. Ayrışık dizge hipotezinde ise çocuk her bir dil için ayrı sözcük bilgisi ve dilbilgisi geliştirir: İşaret dili ile konuşma dilini aynı anda öğrenen çocuklar dâhil olmak üzere iki dilli çocuklar üzerinde yapılan araştırmaların da bu hipotezi desteklediğini söyleyen Fromkin v.d. e göre iki dilli çocukların dil karıştırmaları kafa karışıklığından değil, aynı anda işleyen iki dilbilgisine sahip olmalarından kaynaklanır. 109 Beardsmore a göre iki dillilik hangi çerçevede ele alınırsa alınsın, analiz yoluyla iki dillilik derecesinin ölçülebilmesi için görecelik kavramının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. 110 Grosjean ise iki dillilik üzerine yapılan çalışmalarda tek dilli ya da parçalı iki dillik görüşü the monolingual or fractional view of bilingualism) hâkim olduğunu öne sürer ve bu yaklaşımda iki dillilerin iki bağımsız dil edinçleri olduğunu, bu nedenle de iki dilli bireyin bir bedende iki tek dilli olarak görüldüğünü söyler. Bu durumun, iki dilli bireylerin dillerindeki akıcılık ya da denge üzerinden tanımlanması ve değerlendirilmesi, iki dilli bireylerin dil becerilerinin neredeyse her zaman tek dilli standartlara göre ele alınması, iki dilliliğin etkilerinin detaylı olarak incelenmesi iki dilliliğin istisna olarak görülmesi, iki dillilerin dillerinin özerk olarak görülmesi sonucu dil ilişkisinin kazara ve istisna olarak görülmesi, iki dillilik çalışmalarının büyük kısmının iki dillinin bireysel ve ayrı dilleri üzerine yapılması ve iki dillilerin dil edinçlerini yetersiz bulması gibi sonuçlar doğurduğunu iddia eder. Grosjean, bu olumsuzlukları aşmak üzere iki dilli ya da bütüncül iki dillilik görüşü bilingual or 109 Fromkin v.d. (2013: 428) 110 Beardsmore (1986:6) 33

44 wholistic view of bilingualism) olarak adlandırdığı yaklaşımı öne sürer. Bu görüşe göre iki dilli birey, iki ayrı tek dillinin toplamı değil, kendine has özel bir dilsel düzen sahibidir. İki ayrı dilin birlikte varlığı, farklı ama tam bir dil dizgesi yaratmıştır. İki dilli birey, dillerini ihtiyaçlarına göre farklı durumlarda kullanacağından iki dilinin eşit olması ya da iki dilinde de tam akıcı olması nadiren gerçekleşir. Grosjean a göre iki dillinin iletişimsel edinci tek dili üzerinden değerlendirilemez, ancak gündelik hayatındaki toplam dil repertuvarıyla çalışılmalıdır. 111 Beardsmore a göre ise iki dilliliğin ölçülmesinde, dili konuşan bireyin içinde yaşadığı toplumda dillerini nasıl kullandığı konusundaki akıl yürütme, işlevsel iki dillilik fikrini ortaya çıkarır. Minimalist ve maksimalist olmak üzere iki ucu bulunan bu kavramın ilk ucunda ikinci bir dilde belli bir iş için uygun sınırlı sözlük ve yapı bilgisiyle o işi tamamlayabilen bireyler varken, maksimalist uçta ise birey ikili bir dil ortamında verilen bütün işleri gerektiği gibi yerine getirebilmektedir burada dili konuşan birey girişim (interference) ve aktarım (transfer) özellikleri göstererek tek dilli bireyden farklı edimde bulunsa bile bunların dili konuşan ve dinleyici arasındaki iletişimi sekteye uğratmaması şartıyla işlevsel iki dilli sayılabilir İkinci Dil Ediniminin Konumsal Boyutu Gümüşoğlu nun ikinci dil edinimi modelinde üçüncü boyutta toplumsal özellikli temel etkenler bulunur. Birinci ve ikinci dilin toplumsal boyutta etkileşimi language contact farklılaştırıcı bir etki gösterir böylece toplumsal koşullar da iki dilliliğin derecesini etkileyebilir. Örneğin folk bilingualism özellikleri gösteren bir topluluğa ait birey, bireysel düzlemde dengesiz unbalanced) iki dilli olarak nitelenebilir. Toplumsal koşulların ve kültürel değerlerin kimlik oluşumunda önemli bir rol oynadığını belirten Gümüşoğlu nun kimlik ve iki dillilik ilişkisi üzerine Aleemi den aktardığına göre dil edinimi aynı zamanda kültürel bir edinim olarak da 111 Bkz. Grosjean (2008) 112 Beardsmore (1986:16) 34

45 görülebilir. 113 Gümüşoğlu na göre elit iki dillilik (Elite bilingualism) olgusunda ise her iki dilde eşdeğer kalitede eğitim vardır. İkinci dil edinimi sırasında sadece temeldeki pragmatik/edimsel yönler değil toplumsal konum ve entelektüel uğraşlar da önemli etkenlerdir. Bunlar da doğrudan bireyin sosyal refah düzeyine bağlıdır. Toplumsal baskı unsurlarının yokluğu bireylerin ikinci dil edinimini tercihe bağlı bir uğraşı, bir entelektüel etkinlik olarak algılamalarına yol açar. Kısaca avam folk) iki dillilikte motivasyon zorunlu toplumsal etkenlerden doğarken elit iki dillilikte bireyleri güdüleyen kişisel faydaları ve entelektüel uğraşlarıdır. Seçkin iki dillilik (prestigious bilingualism kavramını dile getiren Baker ve Jones ise seçkin iki dillilerin iki seçkin dili konuşan bireyler olabildiği gibi yaşadıkları toplum içerisinde de konum olarak seçkin olan iki dilli bireyler de olabileceğini belirtmektedir. Bu olguyu örneklendiren Baker ve Jones sık sık yurtdışına seyahat eden ya da yurt dışında yaşayan bireylerin de bu topluluğa dâhil edebileceğini söyler ve yurtdışında eğitim almanın dünyada yaygınlaşması, seçkin iki dilliğin yükseköğrenimin yurtdışında yapılmasıyla edinilmesi sonucunu doğurmuştur. 114 Beardsmore a göre iki dillilik araştırmalarında iki dilli bireyleri var eden tarihsel ve toplumsal süreçler ortaya konarak toplumsal yaklaşıma zemin oluşturulur. 115 Dilin konumu ve kimlikler üzerine konuşan Skuttnab Kangas a göre ise genellikle azınlık dilleri, çoğunluk dillerine kıyasla düşük konumdadır. Bu durumun etkisiyle azınlık topluluklarına ait bireyler anadil birinci dil edinçlerini ve kimliklerini asgariye indirebilir hatta reddedebilirler, benzer şekilde kimlik kazanmak için çoğunluktaki dile dair edinçlerini abartma yoluna gidebilirler. Skuttnab - Kangas, iki dillli edinç ile iki dilli kimlik arasındaki farkın genellikle büyük olduğunu öne sürerken, ekonomik ve ideolojik etkenlerin de dil ile özdeşleşmede önemli etkenler olduğunu söyler. Bireyin dil ile özdeşleşmesinde önemli bir diğer ölçüt bireyin, dili konuşan diğer bireyler tarafından nasıl algılandığıdır. Bireyin öz algısı ile dışarının 113 Gümüşoğlu (2010:45) 114 Baker ve Jones (1998 :15) 115 Beardsmore (1986: 4) 35

46 algısının farklılık göstermesi, bireyde kendi rızası dışında, ait hissetmediği bir toplulukla özdeşleştirildiği için hayal kırıklığı yaratabilir. 116 Baker ve Jones ise, iki dilliğin bireyde ortaya çıkan bir olgu olmasına karşın dil topluluğundan ayrı düşünülemeyeceğini savunur ve örneğin göçmen ailelerde genç neslin yeni toplum dilinde bir önceki nesle göre daha etkin olduğunu öne sürer. 117 Beardsmore a göre toplumsal iki dillilik araştırmacısının odağı bir toplulukta mevcut olan dilsel kuvvetlerin ne olduğu, bunların kurduğu ilişkiler ve siyasi, ekonomik, toplumsal, eğitimsel ile kültürel kuvvetler ve dil ile bağlantı dereceleridir. 118 Bütün bunlardan hareketle, çalışmamızda ele aldığımız şekliyle iki dillilik, Gümüşoğlu nun tanımladığı üzere bireyin, iki dili toplum içerisinde, bütün kültürel edinçleri ile birlikte kazandığı her iki dilde de toplumsal koşulların ve kültürel değerlerin etkisinin görüldüğü bir olgudur. Öte yandan bu anlamda iki dillilik durağan bir durum değildir, sürekli devinim içerisindedir ve bireyin iki dilli olma durumu zaman, kullanım ve konum düzlemlerinden etkilenerek sürekli bir değişim içerisindedir. Bir bireyin iki dilli olarak değerlendirilmesi ancak değerlendirmenin yapıldığı an için mevcut olan koşullar altında geçerliliğe sahiptir. Bireyin iki dilli olması, konuştuğu dillerin ait olduğu kültürlerdeki tek dilli bireylere koşut dilsel ve kültürel edinçleri sergilemesine olanak sağlamalıdır. Bireyin dilsel edinci de yine ancak dilsel edimi içerisinde değerlendirilebilir. Gümüşoğlu bu durumu edimde edinç competence in performance) olarak niteler. 119 İki dillilerin dilsel edinçlerinin ölçülmesi konusu daha sonra tartışılacaktır. 120 Gümüşoğlu ndan daha önce aktarıldığı üzere iki dilliliğin devingen yapısı bireyin farklı dil alanlarında domain farklı düzey dilsel etkinlik sergilemesine neden olabilmektedir. Bu durumun tersini söylemek de mümkündür farklı alanlarda etkinlik düzeyi ayrışan bireyin bu alanlarda dilsel edinci 116 Skutnabb Kangas (1981:16) 117 Baker ve Jones (1998 :4) 118 Beardsmore (1986:4) 119 Bkz. Gümüşoğlu Bkz. Bölüm. İki Dillilik ve Dil Edinci 36

47 de farklılaşma eğilimine girebilir. 121 adlandırmak mümkündür. Bu durumu işlevsel iki dillilik olarak 3.2. İşlevsel İki Dillilik Dilsel etkinlik, dil kesitine (register göre farklılık gösterebilir. Örneğin, bireylerin gündelik dil kullanımları, akademik dil kullanımlarından hem sözlük hem de söz eylemi olarak ayrışır. Tek dilli bireylerin dilin farklı işlevlerine göre farklı düzeyde dil kullanımı göstermesi durumu iki dilli bireyler için de geçerlidir. Appel ve Muysken pek çok topluluğun birden fazla dil konuştuğunu ve bu topluluklarda iki dilliğin istisna değil norm olduğunu belirtir ve iki dilin işleyebilmesinin dilleri konuşan bireyler için bir dizi norm ve diller için işlevsel ayrışma gerektirdiğini öne sürer. 122 Beardsmore a göre ise iki dilli bireyin dilleriyle toplumda hangi işlemleri yaptığı sorusu işlevsel iki dillilik kavramını gündeme getirir. Beardsmore un minimalist işlevsel iki dillik tanımında bireyin ikinci bir dilde kısıtlı dilbilgisi ve sözcük bilgisiyle belirli dilsel işlevleri yerine getirebilmesi yeterlidir. Maksimalist tanımda ise birey ikili bir dilsel ortamda dilsel işlevlerin tamamını doyurucu bir biçimde gerçekleştirebilmelidir. 123 Skuttnab - Kangas a göre diller arasında iş bölümü şeklinde tanımlanabilecek işlevsel ayrışma, toplumsal düzeyde bir kavramdır. Ancak bireyin iki dili de eşit düzeyde gelişmiş olsa bile, toplumun diller arasında yaptığı bu işlevsel ayrım zamanla bireysel düzleme de yansıyacaktır. 124 Gümüşoğlu na göre ise bireyin duruma uygun dile uyum sağlamasına neden olan pek çok etken vardır. Sosyal çevre, dilsel içerik, konuşulan kişi interlocutor) gibi bu etkenler iki dilliliğin işlevsel olarak şekillenmesine yol açabilir. Değişen dile birey de uyum sağlar. Bireyin bunu başaramaması iletişimi için çevirmen/aracıya mecbur kalmasına, sosyal yaşamdan çekilmesine ya da toplum tarafından dışlanmasına neden olabilir. Bu da bireyin sosyal alandaki konumunu belirler. Gümüşoğlu na göre çiftdillilik (diglossia) ve domain bu olgudaki en önemli iki etkendir Bkz. Gümüşoğlu Appel ve Muysken ( 2005:22) 123 Beardsmore (1986:15) 124 Skutnabb Kangas (1981: 30) 125 Gümüşoğlu (2010:46) 37

48 Diglossia ve Domain Bağlamında İki Dillilik İki dillilik, bireysel ve toplumsal düzeyde gözlendiğinden dolayı çalışmaların odak noktasına göre tanımlamalar farklılık gösterebilmektedir. İki dillilik, toplumsal düzeyde ele alındığında diglossia kavramı gündeme gelir. Hamers ve Blanc, iki dilli birey için olduğu gibi çok dilli konuşma topluluklarında da farklı düzgülerin aynı şekilde kullanılıp değerlendirilmediğini, konuşulan, konu, konum ve işleve göre zorunlu bir boşluğu doldurmak için kullanıldığını öne sürer. Hamers ve Blanc a göre bir konuşma topluluğu içerisinde, her biri kendine özgü toplumsal işlevler içeren farklı dil çeşitlerinin bir arada bulunması durumu diglossia olarak tanımlanır. 126 Gümüşoğlu nun aktardığı üzere Ferguson, diglossia terimini ilk olarak bir dilin toplumsal yaşamda farklı işlevler kazanması durumu için kullanmıştır. Fishman ise farklı ülkeler ve bölgelerde etkileşime geçen dilleri ele alarak, diglossia kavramını tek dilli düzlemden iki dillilik araştırmalarına taşımıştır. Baker ve Jones un aktardığına göre Fishman ın ayrımında bilingualism olarak anılan iki dillilik bireyin birden fazla dil kullanabilme becerisi, diglossia ise toplumun iki dil çeşidini variety) kullanmasıdır. 127 Appel ve Muysken e göre diglossia kavramının çıkış noktasında dâhil olan dillerin özellikleri bulunur. İki dilli konuşma davranışı yalnızca durum açısından ele alınamaz, dillere odaklanmak da önemlidir. 128 Diglossia İki dillilik Diglossia ve İki dillilik 2. Diglossia hariç İki dillilik - 3. İki dillilik hariç 4. Ne Diglossia ne de İki Diglossia dillilik Tablo 3. Fishman ın iki dillilik ve diglossia ayrımı 129 Fishman ın tablosunu şöyle açıklamak mümkündür; birinci durumda konuşma topluluğunda hem bireysel iki dillilik hem de diglossia mevcuttur. Böyle bir topluluk 126 Hamers ve Blanc (2000:294) 127 Baker ve Jones (1998 :118) 128 Appel ve Muysken (2005: 24) 129 Bkz. Fishman (1980) 38

49 içerisinde neredeyse bütün bireyler iki dil çeşidini de kullanabilirler. Her dilin farklı bir dizi işlevi vardır. İkinci durumda ise bireylerin çoğu iki dillidir ancak dillerden herhangi biri belirli işlevlerle sınırlı değildir. Üçüncü durumda ise bireylerin çoğu iki dilli değildir ancak diglossia mevcuttur, diller coğrafi bölgelere göre çeşitlenebilir. Farklı etnik toplulukların yaşadığı ülkeler bu durumdadır. Dördüncü durumda ise bireylerin çoğu iki dilli olmadığı gibi diglossia da görülmez. 130 Gümüşoğlu, dördüncü durumun tek dilli ülkelere özgü olduğunu söylerken, Fishman ın bu tip ülkeleri örneklendirmenin çok zor olduğunu belirttiğini de aktarır. 131 Yaşamın farklı alanlarında çeşitli dilsel etkinlikler içerisinde dilin farklı işlevleri gün içerisinde kullanılır. Sokakta, aile içerisinde, çalışma hayatında ya da ibadet ederken kullanılan dil farklılık gösterir. Dilin kullanıldığı bu farklı alanlara domain adı verilir. Appel ve Muysken e göre domain kavramının temelinde toplumsal yapılanma bulunur. İki dil ayrı dili konuşan bireyler, konuşacakları dili koşullara göre seçerler. 132 Baker ve Jones a göre iki dilli bireyler dillerini farklı bağlamlarda farklı amaçlar için kullanılabilir. Bu da bazı domainler içerisinde iletişimsel beceriler yönünden bir dilin diğerine baskın gelmesine neden olabilir. 133 Gümüşoğlu na göre diglossianın ardından dil değişimlerine neden olan toplumsal durum değişimleri gelir. Gümüşoğlu nun iki dillilik bağlamında dil çeşidini (variety çalışan Fishman dan aktardığına göre farklı toplumsal alanlarda dil kullanımı farklılık gösterir ve bireyler ihtiyaçlarını karşılayacak dili kullanır. Bir domain, belirli zaman, mekân ve rol ilişkilerinden oluşan bir etkinlik kümesinin soyutlanmış halidir. Gümüşoğlu, Fishman ın domain kavramını toplumsal bir yapı olarak anladığını ve iki dilli dil toplulukları için H 134 yüksek variety ) ve L 135 (düşük vareity tespit ettiğini aktarır. Okul, iş yeri, kamu binaları yüksek variety örneğiyken; aile, komşular ve vasıfsız işlerin düşük variety örneği olduğunu aktarır. Karmaşık dil topluluğu içerisinde kesişen çıkarlarla oluşan varietyler içerir, kimi durumlarda bu tamamen farklı diller olurken bazen de aynı dilin farklı varietyleridir. 130 Baker ve Jones (1998:118) 131 Gümüşoğlu (2010: 48) 132 Appel ve Muysken (2005: 23) 133 Baker ve Jones (1998:11) 134 High variety dil çeşidinin resmi bağlamda var olan boyutu. 135 Low variety dil çeşidinin gayri resmi bağlamda var olan boyutu. 39

50 Gümüşoğlu, New York taki Puerto Riko asıllı göçmenleri inceleyen Fishman/Cooper/Ma nın iki dilli topluluklar için aile, arkadaş çevresi, din, eğitim ve meslek olarak beş temel domain tespit edildiğini belirtir. 136 Avrupa daki Türk göçmenler ile bu konuyu örneklendiren Gümüşoğlu, üniversitedeki okul hayatından bahseden gençlerin Almanca konuştuklarını ancak konu aile, din ya da geleneklere geldiğinde Türkçe konuştuklarını ya da code - switchinge başvurduklarını söylemektedir. Gümüşoğlu na göre gündelik yaşam içerisinde belli konular etkin kullanılan günlük dil ile özleşmiştir ve konuşan bireyin dil tercihi, üzerinde düşünmeksizin pragmatik biçimde şekillenmektedir İki Dillilik ve Dil Edinci İki dillilik olgusunun üç temel düzlemde ele alınıp aktarılmasından sonra, işlevsel iki dillik ve dilin farklı çeşitlerinin (variety) toplumda sahip olduğu farklı işlev ve rollere değinilmişti. İki dillilik bireyde ortaya çıktığı haliyle ele alındığında, özellikle birinci dil edinci ve edimi ile karşılaştırma halinde bireyin dil becerilerini ölçülmesi ve değerlendirilmesi gündeme gelmektedir. İki dillilik kavramının herhangi bir ölçme değerlendirmesinin önce olgunun tanımlanmasıyla başlaması gerektiğini belirten Hamers ve Blanc a göre dil edinci kavramı çok boyutludur ve ölçülüp değerlendirilmeden önce sınırlarının belirlenmesi gerekir. 138 Grosjean ın görüşlerini aktaran Baker ve Jones a göre ise iki dilli bireylerin dil becerileri ile ilgili değerlendirmelerde bu bireylerin dil edinçlerinin bir bütün olarak ele alınmalı ve tek dilli bireylerin edinçleriyle karşılaştırılmamalıdır. 139 Gümüşoğlu na göre ikinci dil edinci edinilen bir edinç olduğundan öğrenilen yabancı dil edincine kıyasla ölçülebilirliği sorunlu bir kategoridir. Bu durumdan hareketle Gümüşoğlu, iki dilli bireylerin dilsel edinçlerini değerlendirmek ve bireyin iki dilli mi yoksa tek dilli mi olduğunu ortaya koyabilmek üzere görgül veriler üzerinden geçerliliği doğrulanabilir bir yöntem geliştirmiştir. Gümüşoğlu çalışmasında grup konuşmaları sırasında aldığı kayıtlardan yararlanmıştır. Bu analiz sırasında, grup 136 Gümüşoğlu (2010: 49) 137 A.y. 138 Hamers ve Blanc (2000:33) 139 Bkz. Baker ve Jones (1998) 40

51 konuşmalarında yer alan bireylerin hangilerinin tek dilli olduğunu hangilerinin iki dili olduğunun ve bu bireylerin birinci ve ikinci dillerinin hangileri olduğunun tespit edilmesi gerekliliği doğmuştur. Bu amaçla kullandığı yöntem ise, Sprachprobeuntersuchung olarak adlandırılır, yeniden oluşturulabilir dilsel etkinlik durumlarından elde edilen veriler üzerinden çalışılmasına dayanır. Deneklerin kullanılan malzemeye dair bilgisinden bağımsız dilsel becerilerine dayalı bir testtir. Bu yöntemde kullanılan malzeme ise picture impulse başka bir deyişle deneklerin görsel malzemeye verdikleri tepkilerdir. Uygulamada deneklere önceden karşılaşmadıkları bir fotoğraf üzerinde iki dillerinden Türkçe ve Almanca her birinde konuşmaları için ikişer dakika sunulmuş ve bunlar kayıt altına alınmıştır. Aynı şekilde denekler aynı deneyimi beşer dakika yazarak da tekrarlamışlardır. Böylece bu iki dilli bireylerin her iki dilindeki konuşma ve yazma edinçlerine dair veriler elde edilmiştir. Daha sonra bu veriler ana dili Türkçe ve Almanca olan kontrol gruplarından elde edilen verilerle kıyaslanarak grup konuşmalarında yer alan bireylerin hangilerinin iki dilli olduğu ve birinci ve ikinci dillerinin neler olduğu ortaya konulmuştur Dil Edinci ve Edim İkinci dil edinimi ister doğal gelişen, ister yapılandırılmış bir bağlamda okul, kurs vb. gerçekleşen bir süreç olsun dil edinci ile ilişkilendirilir. Gümüşoğlu na göre dil edinimi ve dil edinci arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan pek çok biyolojik, bilişsel, psikolojik ya da sosyal bakış açısı bulunur. Gümüşoğlu, dil edincini etkileyen, henüz tamamen anlaşılmamış pek çok mekanizma olduğunu ve bunlardan birinin kara kutu blackbox olduğunu söyler. Chomsky deki dil edinim mekanizmasının Language Acquisition Device gelen bilgiyi işleyip doğuştan gelen yapılarla dili edindirmesinin bu kara kutulardan biri olduğunu öne sürer. 141 Chomsky nin dil edincini patolojik sorunu bulunmayan her insanın sahip olduğu doğuştan gelen bir dilbilgisi becerisi olarak tanımladığı aktarılmıştı. Dil edincinin ölçütlerini de üretici dönüşümsel dilbilgisi (generative grammar) yaklaşımındaki 140 Bkz. Gümüşoğlu (2010) 141 Gümüşoğlu 2010: 0 41

52 ülküsel konuşmacının sözceleri belirliyordu. 142 Gümüşoğlu nun aktardığı üzere Chomsky dil becerilerini, edinç ve edim olmak üzere iki temel grupta toplar. 143 Daha önce anılan Saussure ün dil ve söz kavramları ile Chomsky nin edinç ve edim kavramları arasındaki benzerliğe dikkat çeken Coseriu bu durumu iki kavram birbirinin tıpkısıdır, Saussure ün dil (langue) dediği olgu Chomsky de edinç olarak adlandırılmaktadır 144 sözleriyle özetlemektedir. Coseriu, söz kavramının dile bağlı olduğu gibi edim kavramının da edinç kavramına bağlı olduğu; sözün dilin gerçekleştirilmesi olduğu gibi edimin de edincin gerçekleştirilmesi olduğunu belirtilir. Gümüşoğlu, edinç ve edim kavramlarının arasındaki ayrımı tartıştıktan sonra iki dilli bireylerin açısından bakıldığında ölçülüp değerlendirilen unsurun edinç ya da edim olup olmadığını belirlemenin güçlüklerine dikkat çeker ve Dirim ve Auer den yola çıkarak edinci, edim bağlamında ele alır. 145 Edincin edim bağlamında ele alınması demek, gerçek iletişim ortamlarında bireyin edimine dair elde edilen verilerin analiz edilerek bireyin edincinin değerlendirilmesi yöntemidir. Bireyin hangi alanlar (domain) dilin hangi işlevlerini kullandığı, girişimler (interference), code switching gibi öğeler bu şekilde bağlamı içerisinde değerlendirilebilmektedir. Küreselleşmenin ekseninde kültürler arası etkileşimin giderek yoğunlaşması, farklı dillerin aynı uzamda bir arada kullanılmasını yaygınlaştırmıştır. Özellikle Doğu - Batı ve Güney - Kuzey doğrultusunda iş gücü odaklı göç hareketleri ve ters yönde gerçekleşen kültür ihracı gibi etkenler, günümüz toplumlarında iki dilli bireylerin varlığını artırmıştır 146 ve hem sözlü hem yazılı çevirinin, bilim, sanat, ticaret ve her türlü insan etkinliğinde yoğun olarak gerçekleşmesine olanak sağlamıştır. Kültürel etkileşim insanlık tarihi kadar eskidir. İlk insan topluluklarından bu yana öncelikle klanlar ve kabileler düzeyinde başlayarak, uygarlıkların gelişmesiyle pek çok farklı kültür, çeşitli zaman ve uzamlarda yoğun biçimde etkileşmiş, iki dilli birey ve toplumları ortaya çıkarmıştır. İki dilin ve iki kültürün olduğu yerde, iki dillilikle 142 Bkz. Chomsky (2006) 143 A.e. s Coseriu (1988:14) 145 Bkz. Gümüşoğlu (2010) 146 Bkz. Leikin (2012) 42

53 birlikte gözlenen bir başka olgu ise çeviridir. Bir sonraki bölümde çeviri olgusu irdelenecektir. 43

54 4. Çeviri ve Dil İnsan topluluklarının temas halinde olduğu çok eski çağlardan bu yana varlığını sürdüren bir olgu olan çeviri, farklı dil ve kültürlerin etkileşim içerisinde olduğu her yerde kendini göstermektedir. Yazının icadının ardından insan sözünün aldığı bu yeni biçimde de var olmaya devam etmiştir. Bulut a göre dil çevirinin aracı ve bir boyutudur, çevirinin başka boyutları da vardır. 147 Çeviri terimi, kendi içerisinde de farklı anlamlara sahiptir, çeviri olgusuna doğrudan gönderme yapabileceği gibi, ürün çevrilmiş olan metin ya da süreç çeviri üretme işi anlamlarına da gelebilir. İki farklı yazılı dil arasında gerçekleşen çeviri süreci, özgün dildeki KD 148 özgün bir metni KM 149 çevirmenin farklı bir dildeki ED 150 ) yeni bir metne (EM 151 ) dönüştürmesi sürecini içerir. 152 Bu işlem, Jakobson un sınıflandırdığı üzere diller arası çeviri olarak adlandırılır. Jakobson, çeviriyi, içinde gerçekleştiği göstergeler dizgelerine göre 153 dil içi intralingual), diller arası (interlingual) ve göstergeler arası (intersemiotic) çeviri olmak üzere üçe ayırır. Dilsel göstergelerin aynı dildeki diğer başka göstergeler aracılığıyla yorumlanmasına diliçi çeviri ya da açıklama, başka bir dil kanalıyla yorumlanmasına diller arası yani gerçek anlamıyla çeviri translation proper, dilsel olmayan gösterge dizgeleri ile yorumlanmasına ise göstergeler arası çeviri şeklinde tanımlanır. 154 Bu çalışmada çeviri kavramı Jakobson un, translation proper olarak nitelediği diller arası çeviri kavramına koşut olarak kullanılmıştır. Bu anlamda sözlü ya da yazılı bir dilden bir başka dile gerçekleştirilen dilsel aktarım olarak ele alınmaktadır. Bu kavram yıllar içerisinde farklı biçimlerde tartışılmıştır. Adaptasyon, yeniden yazma gibi yaklaşımlar burada ele alınmamıştır Bulut (2000:39) 148 KD; Kaynak Dil 149 KM; Kaynak Metin 150 ED; Erek Dil 151 EM; Erek Metin 152 Bkz. Munday (2008) 153 Jakobson, daha önce anılan Saussure ün, dili göstergeler dizgesi olarak ele aldığı yaklaşımından hareket eder, gösteren ve gösterilen ayrımını dikkate alarak, dilsel göstergelerin yanı sıra dildışı göstergeleri de ele alır. Detaylar için Bkz. Fawcett (1997). 154 Jakobson (2008:62) 155 Bu konuda detaylı bir inceleme için Bkz. Munday

55 Buradan hareketle de, ele aldığımız şekliyle çeviri olgusunun dil düzlemi üzerinde gerçekleştiği öne sürülebilir. Kaynak dilde oluşturulan bir iletinin, kaynak dili konuşamayan erek dil alıcıları tarafından erek dilde alımlanması, çeviri yoluyla yeniden oluşturulması sayesinde gerçekleşebilir. O halde çeviri, en yalın haliyle bir iletilerin diller arasında aktarılmasını sağlayan bir dil işlemidir. Çeviri kavramı, bir süreci ya da bir ürünü tanımlayabileceği gibi, olguyu içerdiği bütün etmenlerle bütün olarak da niteleyebilir. Çeviri uğraşısının, bir dil işlemi olarak kabul edilmesi, çeviriyi eylem sınıfına sokar, çeviri eyleminin eyleyicisi ise çevirmen olarak adlandırılır Çevirinin Tanımı Çeviri, tarihsel olarak farklı biçimlerde kavramlaştırıldığı gibi, güncel tanımlamalar da olguya bakışa göre ayrışabilmektedir. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük çeviri girdisinde 156 ilk olarak bir dilden başka bir dile aktarma, çevirme tercüme şeklinde çeviri bir süreç şeklinde tanımlanırken, Bir dilden başka bir dile çevrilmiş yazı veya kitap, tercüme biçimindeki ikinci tanım olguyu ürün olarak nitelemektedir. Vardar ise Saussure ün dil çevrimi modelinden yola çıkarak ve sadece diller arası ile sınırlayarak çeviriyi değişik diller kullanan Konuşmacılar (ya da Göndericiler ve Dinleyiciler ya da Alıcılar arasında sözlü ya da yazılı bildiriler aracılığıyla bilgi aktarımı sağlayan etkinlik şeklinde tanımlayarak dilin iletişim işlevini, farklı dillere taşıyan bir süreç olarak niteler. 157 Berk ise Çeviribilim Terimcesi çeviri girdisinde bu kavramı hem ürün hem de süreç olarak nitelerken sadece yazılı değil sözlü alanı da kapsadığını söyler ve tanımını iki ayrı dil ve kültür arasında, uluslar arası iletişimi sağlayan bir uzmanlık alanı şeklinde özetler. 158 Bu iki tanım da yazılı çeviriyi sözlü çeviriden ayırmaktadır. Stolze, asırlardır çevirmenlerce gerçekleştirilen çeviri işinin, aktarım, yeniden oluşturma ya da iletişim biçimi gibi farklı biçimlerde nitelendirilmiş olması, çeviriye dair tek erişim: 07/05/ Bkz. Vardar (1978) 158 Berk (2005:101) 45

56 tip bir bakış açısı olmadığının mutlak göstergesi olduğunu belirtir ve bunun ardından, yazılı ve sözlü çeviri arasında ayrım yapar. 159 Tarihi kayıtlar yazının icadıyla başlasa da, farklı diller konuşan insan topluluklarının tarih öncesi dönemlerden beri etkileşim içerisinde olduğunu öne sürmek mantık sınırları içerisindedir. Eruz a göre çeviri etkinliği evrenin en eski uğraşlarından biridir. 160 Lederer ise sözlü çeviride dil değil, dil dışı bilgilerin değişikliğe uğrattığı bir dil olgusu olan konuşma söylem çevrilir 161 ifadesi ile sözlü çeviriyi anlık bir iletişim durumunda mevcut bağlam içerisinde gerçekleşen bir etkinlik olarak tanımlar. Yazılı çeviri ise ancak dilin görsel göstergelere aktarıldığı yazının icadından sonra mümkün olmuştur. Yazılı çeviri, bilginin aktarılıp yaygınlaşması ve kültürler arası iletişim ve etkileşim için kanal ve zemin hazırlayan bir uğraştır. Yazılı çeviri; edebiyat yazın çevirisi, edebiyat dışı metinlerin çevirisi ve görsel işitsel metinlerin çevirisi gibi alt başlıklara toplanabilir. Sözlü çeviri ise genellikle gerçek zamanlı bir uğraştır ve çevrilecek olan konuşma ediminin çeviri edimi ile arasındaki zaman ilişkisine göre andaş ve ardıl olarak ayrılabilir. Tahir Gürçağlar, sözlü ve yazılı çeviri türleri arasındaki farkları sıralarken zaman sözlü çeviri anlık gerçekleşirken yazılı çeviride yorumlama yapmak için daha çok zaman vardır, mekân yazılı çeviri herhangi bir ortamda gerçekleştirilebilirken sözlü çeviri iletişimin gerekli olduğu yerde gerçekleşir, araç yazılı çeviri sırasında sözlü çeviriye kıyasla daha kapsamlı yardımcı araçlar kullanılabilir, ürün sözlü çevirinin ürünü anlık ve bağlama göre değerlendirilen sözlü bir metindir, yazılı çeviri ise sabittir ve tekrar değerlendirmeye açıktır, beceri ve bilişsel süreçler yazılı çeviri edimi ile sözlü çeviri edimi farklı edinçleri gerektirir, sözlü çeviri daha yoğun fiziksel çaba içerir, toplumsal yönler sözlü çevirinin ekonomik getirisi ve toplumsal prestiji yazılı çeviriye göre daha fazladır başlıklarını ele alır Bkz. Stolze (2013) 160 Eruz (2010: 31) 161 Bkz. Lederer (2008) 162 Bkz. Tahir Gürçağlar

57 Toury de görüldüğü üzere Holmes/Toury haritası çeviribilim araştırmalarını öncelikle salt çeviribilim ve uygulamalı çeviribilim olarak aktarır. 163 Çeviribilim Salt Uygulamalı Kuramsal Betimleyici Genel Kısmi Süreç odaklı Ürün odaklı İşlev odaklı Çevirmen eğitimi Çeviriye yardımcı araçlar Çeviri eleştirisi Oluk kısıtlı Alan kısıtlı Düzey kısıtlı Metin türü kısıtlı Zaman kısıtlı Sorun kısıtlı Tablo 4. Çeviribilimin alanları 164 Yukarıdaki tablodan da anlaşılabileceği üzere çeviribilim alanları temel olarak, salt (pure ve uygulamalı applied) olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Uygulamalı alanlar, çeviri eğitimi, basılı sözlük ya da çeviri belleği vb. yazılım geliştirilmesi gibi alanları kapsayan çeviriye yardımcı araçlarlarla ilgili çalışmalar ve çeviri eleştirisini içerir. Salt çeviribilim içerisinde ise kuramsal çalışmalar, çeviri olgusunun tamamına dair genellemeler yaparak her tür çeviriyi bir bütün olarak kapsayan genel kuramsal çalışmalar ile çeşitli kısıtlamalar ile çeviri olgusunu ele alan kısmi kuramsal çalışmalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Salt çeviribilimin ikinci alanı ise betimleyici çalışmalardır. Betimleyici çalışmalar birbirinden tam bağımsız olmamak kaydıyla çeviri olgusunu ürün, süreç ve işlev üzerinden betimler. 165 Ürün odaklı betimleyici çalışmalar, var olan çevirileri inceler. Bu inceleme türünde tek bir kaynak metin 163 Bkz. Toury (1995) 164 Toury (1995:10) 165 Bkz. Munday (2008) 47

58 erek metin çifti ele alınabileceği gibi, aynı KM nin birden çok EM ile hatta birden çok ED içinde karşılaştırmalı incelemeleri de gerçekleştirilebilir. Küçük ölçekli çalışmalar, belirli bir dönem ya da metin/söylem türü çatısı altında birleştirilerek büyük ölçekli betimleyici çalışmalar hazırlamak da mümkündür. İşlev odaklı betimleyici çalışmalarda, çeviriler erek kültürde kazandıkları işlev açısından ele alınır. Bu çalışma alanı metinlerden çok bağlama odaklanmaktadır. Metinlerin ne zaman nerede çevrildikleri ve yarattıkları etkiler inceleme konusu olabilir. Süreç odaklı betimleyici çalışmalar ise çevirinin psikolojik boyutunu odağına almaktadır. Çevirmenin zihninde çeviri işi sırasında olup bitenleri sesli betimle protokolleri ve benzeri süreçlerle ortaya koyarak betimlemeyi hedefler. 166 Holmes Toury haritasından hareketle çeviribilimin betimleyici alanının çeviri olgusunu üç yönüyle ele alması, bu çalışmada çeviri olgusunun bu üç görünümüyle betimlenmesine dayanak sağlamaktadır Buradan yola çıkarak çeviribilimin ilgilendiği biçimde çeviri olgusu ele alındığında, betimleyici alan içerisinde ayrıldığı üzere ürün, süreç ve işlev odaklı olarak ele alınabilir. 167 Çeviri bu üç görünümüyle ele alındığında, çeviri ürünü üzerinden yapılacak çalışmalar hem çevirmenin zihninde ya da gerçek dünyada bir eylem olarak gerçekleşen çeviri işine dair süreçlere, hem de ortaya konulan ürünün sosyo kültürel dizge içerisinde yer aldığı konum ve edindiği işleve ışık tutabilir. Stolze nin Holmes den aktardığı üzere çeviri süreci kuramı, bir metnin çevrilmesi durumunda neler gerçekleştiğine dair incelemelerde bulunurken, çeviri ürünü kuramı çevrilmiş olan metni metin olarak karakterize eden unsurlara ilişkin kuramdır, çeviri işlevi kuramı ise çevirinin erek kültürde nasıl bir etki bıraktığıyla ilgilenir. 168 Bir süreç olarak başlayan çeviri bir ürün yaratır ve bu ürün alımlandığı toplumda bir işlev kazanır; çevirinin bu üç görünümü aşağıda betimlenmiştir Süreç Olarak Çeviri Çeviri, süreç olarak ele alındığında anlamsal karmaşayı engellemek adına çevirmenin zihinsel süreçleri ve fiziksel bir eylem olarak gözlemlenen çeviri edimi arasında 166 Bkz. Toury (1995) ve Munday (2008) 167 Munday (2008:10) 168 Stolze (2013:183) 48

59 ayrım yapılabilir. Süreç odaklı çeviribilim çalışmaları, Holmes un ortaya koyduğu şekliyle çevirmen zihninde olup bitenleri betimlemeye odaklanmıştır. 169 Fiziksel bir eylem olarak gözlemlenen çeviri sürecinde ise, çevirmenin dışında kaynak metinin oluşturulmasıyla başlayıp erek metine doğru akan bir eylemler ve sonuçlar silsilesi ele alınır. Bu duruma dikkat çeken Tahir Gürçağlar a göre çeviri genellikle dilsel bir aktarım olarak görülür ve kaynak metin çözümleme yeniden yapılandırma erek metin biçiminde gelişen bir süreç olarak tanımlanır ancak bu, çevirmeni iki metin arasında aktarım yapan mekanik bir kodlama cihazı olarak kabul eden indirgemeci bir betimleme olur. 170 Kendi tanımıyla bu indirmeci betimlemeden uzaklaşan Tahir Gürçağlar böylelikle daha bütünlükçü yeni bir çeviri süreci şeması ortaya atar: 171 Kaynak Metin Kaynak Yazar Çevirmen Erek Okur Çözümle me Erek Metin Yeniden Yapılandırma Tablo. Gürçağlar ın çeviri süreci şeması Gürçağlar, Tablo te yer alan bu çeviri süreci modelinin daha kapsamlı olduğunu öne sürmekte ve çeviriyi mekanik bir işlem değil de insanının başlatıp sürdürdüğü bir edim olarak tanımladığını vurgular. Kaynak yazarın oluşturduğu metin, çevirmen 169 Bkz. Toury (1995) 170 Tahir Gürçağlar 201 :29 30) 171 A.y. 49

60 tarafından çözümlenerek yeniden yapılandırılır ve böylece EM ortaya çıkar. EM üzerinden erek okuyucu ise kaynak yazara ulaşır. Gürçağlar a göre çeviri doğrusal şemalarla tanımlanamaz çünkü çeviri ediminin başladığı ya da bittiği bir noktadan söz edilemez. Bu anlamda çeviri, kendi varlığını sürdüren bir döngü içerisinde gerçekleşen bir süreç olarak yorumlanabilir. Gürçağlar ın ön gördüğü bu çeviri süreci şemasını geniş çerçeve olarak düşünürsek, daha dar çerçevede çevirinin süreç olarak ele alınması çevirmenin zihninde çeviriye dair gerçekleşen bilişsel etkileşimleri de ele alabilir. Bu aşamada çevirmen zihninde olup bitenler, çeviri ürünü üzerinden araştırılabilir. Ancak çeviri ürünü, çevirmen zihninde gerçekleşen süreçten bağımsız olarak toplumsal normlar, editör müdahaleleri vb. koşulları da içermektedir. Bu amaçla doğrudan çevirmen zihninde yaşanan süreçlerin incelenmesi gündeme gelmiştir. Sinirdilbilimin de araştırma alanında olan insan beyninin dilsel etkinlikleri çeviribilimin de yakından ilgilendiği bir alandır ancak bu konuda ampirik veriler elde etmek güçtür. Bu amaçla çeviri süreçlerini inceleyen araştırmacılar genellikle sesli düşünme protokolleri Think Aloud Protocols/TAPs adı verilen yöntemi kullanırlar. Bu tip çalışmalara Whyatt ın özel bir iki dilli etkinlik olarak çeviri ve çevirmen zihninde yaşananları incelediği çalışmasındaki yöntemini örnek olarak verilebilir. Whyatt, bu yöntemi Löscher, Kiraly, Krings ve Kussmaul gibi sinirdilbilim kökenli çeviribilim araştırmacılarına dayandırdığını söyler. 172 Dimitrova ya göre çeviri eylemini içeren süreçlerin doğrudan gözlemlenmemesi, çevirmen zihnini bir kara kutu haline getirmektedir. Bu nedenle süreç araştırmalarında sayısız farklı yöntem kullanılır. Yukarıda anılan sesli düşünme protokollerinin yanı sıra, çeviri işinin tamamlanmasının ardından hatırlatıcı bir unsur (EM ya da KM eşliğinde çevirmenle yapılan röportajlar da introspektif yöntemler arasında sayılabilir. Bunlar dışında çevirmenin bilgisayarda vuruşlarını kaydeden yazılımlar, ya da çevirmeni çalışırken video kayıt altında ya da doğrudan gözlemlemek, çevirmenin çalışması sırasında bilgisayar ekranında olan bitenleri kaydetmek gibi diğer gözlem yöntemleri de yaygın olarak kullanılmaktadır. 172 Bkz. Whyatt içinde Arabski ve Wojtaszek ( 2010:79 92) 50

61 Dimitrova ya göre süreç odaklı araştırmaların zorlukları arasıdna deney tasarımı ve gözlem yöntemlerinin çalışmanın geçerliliğini olumsuz etkilemesi gözlem altındaki çevirinin gerçek yaşamdan farklılık göstermesi sayılabilir. Ancak, Dimitrova, çevirmenlerin çalışma ortamında bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasının, özellikle gözleme dayalı çalışmaların geçerliliğine olumlu katkı yapabileceğini de belirtmektedir. 173 Her çeviri süreci sonucunda bir ürünün doğduğu ve bu ürünün ulaştığı alıcılar açısından bir işlevi olduğu söylenebilir. Çevirinin ürün ve işlev olarak ele alınması ve çeviriye işlevsel yaklaşımlar aşağıdaki bölümde irdelenmiştir Ürün Olarak Çeviri Çeviri ürünü, soyut bir biçimde bilişsel düzlemde var olan bir olgunun gerçek dünya üzerindeki izdüşümünü oluşturur. Çeviri ürünü, çeviri sürecinin bir sonucu olarak ele alındığında, sürece dair çalışmalara da ışık tutabilecek bir kaynak görevi görebilir. Bu nedenle çeviri ürün olarak ele alındığında genellikle anlaşılan yazılı çeviri ve yazılı çeviri etkinliğinin sonucu olarak ortaya çıkan çeviri metindir. Holmes/Toury haritasında yer aldığı şekliyle çeviribilimin ürün odaklı çalışmaları da ortaya çıkan bu metin üzerinden gerçekleştirilir. Yazıcı ise, çeviri ürünlerinin çeviribilimin kendi içinden çıkan kuramlarca betimlenerek, toplumun çeviriye bakışını kültürel ve sosyopolitik sebep sonuç ilişkileri içerisinde incelendiğini söyler. 174 Bir ürün olarak ele alınan çeviri aynı zamanda çeviri çalışmalarının tarihçesinde de yer alır. Özellikle Batı kültürü içerisinde çeviri araştırmaları kutsal metinlerin çevirileri ve bu çevirilerin kaynak metin ile ilişkisinin sorgulanmasıyla doğmuştur İşlev Olarak Çeviri İşlevselci (functionalist) yaklaşımların doğuşu 1970 lerde Vermeer ve Reiss in çalışmalarına dayandırılsa da, Nord a göre çeviriye işlevsel bakış açısı çeviri tarihi boyunca gözlemlenebilir. Nord a göre Cicero, Jerome ve Luther gibi düşünürlerin 173 Bkz. Dimitrova (2010) 174 Yazıcı 2007: Bkz. Munday (2008) 51

62 çevirmenin metine göre sözcüğü sözcüğüne ya da anlamı anlamına çeviri kararı vermesi gerektiği şeklindeki görüşleri işlevselci yaklaşımın ilk örnekleridir. 176 Çevirinin işlev olarak görülmesi, çeviribilime işlevci yaklaşımların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Gürçağlar ın da aktardığı üzere işlevci araştırmacıların çalışmaları çeviriyi dilbilimsel bir işlem olarak ele alan kuramlardan ayırarak, çevirinin iletişimsel ve toplumsal bir eylem olarak incelenmesini mümkün kılmıştır. 177 Gümüşoğlu nun aktardığı üzere özellikle Almanya da 70 lerin sonunda çeviri işlevine ve amacına yönelik kuramlar ortaya çıkmıştır, bunların başında ise Vermeer in Skopos kuramı ve Reiss ın metin türü ve çeviride işlevi paradigmaları gelmektedir. Skopos kuramına göre çeviriyi çevirinin amacı belirler ve çeviri böylece gerçekleşir. Metin türlerinin bilinmesi ise çevirinin işlevinin eşdeğer olarak aktarılmasını sağlar. 178 Reiss/Vermeer e göre çeviri her şeyden önce kültürler arası bir aktarımdır, çevrilecek metnin ise durum içerisinde yorumlanıp, erek kültürde yer alacağı bağlam dikkate alınarak aktarılmalıdır. 179 Toury de ise, çeviri erek kültür bağlam içerisinde araştırma nesnesi olarak kabul edilmektedir. Çeviri süreçleri ve çeviri süreçlerinin ürünü olarak çeviriler, erek kültürde değişimlere neden olabilir. Bir çevirinin ortaya çıkması, metin olarak bağlama etki etmesine ve erek kültürde bir değişiklik yaratmasına sebep olur. Bir erek kültürde çeviri metnin değiştirici etkisi çevirinin metinsel özelliği ve işlevi ile ortaya çıkar. 180 Stolze ye göre, çeviri metinlerin işlevselliği tartışması, yazınsal metinlerden daha çok kullanım metinlerinden daha belirgin bir yere sahiptir. Stolze, işlev olarak çevirinin, çevirinin içinden değil dışından kaynaklanan bir durum olduğunu söyler. Stolze ye göre çevirmen dilsel aktarım bağlamında, dil dışı ögeler ve kültürel 176 Bkz. Nord (2010) 177 Tahir Gürçağlar (2014: 120) 178 Gümüşoğlu 201 : Bkz. Stolze (2013) Ayrıca Bkz. Nord Bkz. Toury (1995) 52

63 farklılıkların bilincinde olarak çeviri eylemini gerçekleştirir ve ortaya çıkan metinler bu şekilde işlevsel bir değer kazanmış olur. 181 Ülken ise çevirinin bir işlevini de kültürel uyanış olarak belirler. Ülken e göre medeniyetler ancak birbirileri ile ilişki içerisinde var olabilir ve bunu sağlayacak ana unsur ise çeviridir. Ülken çevirinin kültürel uyanışın tetikleyicisi olmak şeklindeki işlevini Eski Yunan medeniyetinin, Anadolu, Finike ve Mısır medeniyetlerinden yaptığı çevirilerle mümkün olduğunu savunur. Aynı şekilde Türk Uygur medeniyeti, İslam medeniyeti ve Batı medeniyetlerinde yaşanan kültürel uyanışların tetikleyicisinin başka medeniyetlerden yapılan çeviriler olduğunu öne sürer. Kısaca Ülken e göre çevirilerin kültürel uyanışın tetikleyicisi olma işlevi bulunmaktadır. 182 Bunu uyanış devirlerinde yaratıcılık kudretini veren tercümedir sözleriyle özetler. 183 Öte yandan Gümüşoğlu nun aktardığı üzere Kurultay a göre çevirinin uyanış devirlerinde yaratıcılık kudretini sağladığı savı tartışmalıdır ve çevirinin bu işlevi kazanmasında var olan kültürel bağlamın bireyleri hali hazırda dış dünya yönlendirmiş olması rol oynamaktadır. 184 Yine ülken, insan medeniyetinin (hümanizmanın), sürekli birbiri üzerine inşa eden bir birikim olduğunu dile getirir ve çevirinin bu süreç içerisinde köprü oluşturma işlevi vardır. 185 Çevirinin işlevi ve çeviriye işlevsel bakış açısının özetlendiği bu bölümün ardından, çeviri olgusunun bilim dizgisinde nerede durduğu, çeviri araştırmalarının tarihsel gelişimi ve çevirinin ilintili olduğu temel disiplinlerle ilişkileri aşağıdaki bölümlerde detaylı olarak ele alınmıştır Çeviri Olgusunun Bilimsel Gelişimi Gümüşoğlu na göre sosyal bilimlerde bilimsel gelişim, devrimsel değil evrimseldir. Çeviri için de bu durum geçerlidir. Bir uğraş olarak tarihi oldukça gerilere dayanan çeviri, 70 li yılların sonundan itibaren bir bilim alanı olarak yeni bir paradigma haline gelmiştir. Gümüşoğlu, ihtiyaçların bilimsel etkinliği doğurduğu varsayımı ile 181 Bkz. Stolze (2013) 182 Bkz. Ülken A.e. s Bkz. Gümüşoğlu Bkz. Ülken

64 hareket edildiğinde, Ülken in kriz dönemlerinde aydınlanmanın dinamiği olarak çeviriye yüklediği anlam ve Even Zohar ın kültürel değişimin yoğun yaşandığı kırılma alanlarında çeviribilimin sosyal bir gerçeklik olarak ihtiyaçlara cevap verebilen bir bilim dalı olarak ortaya çıktığı gibi görüşlerinin çeviribilimin meşruiyet mekanizması olarak algılanabileceğini söyler. 186 Newmark ise, çeviri kuramının gelişiminden bahsederken dört tarihsel dönem ortaya koyar. Bunlar dilsel dönem, iletişimsel dönem, işlevselci dönem ve etik/estetik dönem olarak sıralanır. Newmark, antik çağlardan 19 0 lere kadar uzanan dönemi dilsel dönem (the linguistic stage olarak niteler. Bu dönemde temel olarak yazınsal eserler çalışılmıştır. Dilbilim öncesi dönem olarak da adlandırdığı bu dönemin belirleyici tartışmaları sözcüğü sözcüğüne çeviri, anlamı anlamına çeviri yaklaşımları olmuştur. Bu dönemi takip eden iletişimsel dönem (the communicative stage ise 19 0 ler civarına rastlar. Bu dönemde dilbilimsel yaklaşımlar çeviriye uygulanmıştır. Metin kesitlerinin sınıflandırılması ve bir metnin çeşitli bölümlerinin çevrilmesi için hangi tür işlemlerin yapılacağının belirlenmesi gibi çalışmaları içermektedir lerden başlayan işlevselci dönem (the functionalist stage ise Newmark a göre gerçek dünya (the real world) olarak nitelenebilecek yazınsal olmayan metinlerin çalışılmasına odaklanmıştır. Belirleyici olarak metnin amacına ve asıl iletisine odaklanan yaklaşımlar gözlenmiştir. Bu dönemde Skopos kuramı ile birlikte çeviri ticari bir işlem olarak görülmüş, yazar satıcı, çevirmen aracı ve okuyucular ise tüketici olarak nitelenmiştir. Newmark a göre 2000 lerden başlayan ve günümüzü kapsayan dönemi etik/estetik dönem (the ethical/aesthetic stage) olarak nitelemek mümkündür. Bu dönemde çeviri araştırmaları otoriter ve resmi metinler ile ciddi yazınsal eserlere odaklanmaktadır. Newmark, çevirinin asil ve gerçeği arayan bir uğraş olduğunu ve çevirilerin gerçekleri saptırmak ya da sahte fikirler yaratmak yoluyla okuyucuları yanlış yönlendirmemesi gerektiğini savunarak çevirinin etik boyutuna değinir. Newmark a göre bu dört dönem, birbirilerini yok etmeden içine alacak biçimde kümülatif bir yapıdadır. Dördüncü dönem ise son dönem olsa da dinamik bir yapıdadır. Newmark 186 Bkz. Gümüşoğlu (2014a) 54

65 bu durumu ahlaki gerçekliğin değiştiğini ancak estetik gerçekliğin kalıcı olduğu savıyla açıklamaktadır. 187 Gümüşoğlu, dil, çeviri ve kültür gibi kavramların, pek çok farklı bilim dalı içerisinde o bilim dalına özgü bakış açılarından ele alındığını dile getirir. Gümüşoğlu na göre örneğin çeviribilim, kültür kavramını kültür odaklı çeviri yaklaşımı içerisinden benimsemiştir. Buna yerelleştirme ve çeviri metin gibi kavramlar da dâhildir ki bu kavramlar çeviri tarihi boyunca tartışılagelmiştir. 188 Özetle, çeviri olgusu tarih boyunca farklı disiplinlerce sayısız biçimde ele alınmıştır. Çevirinin doğası gereği de çeviri çalışmalarının çokdisiplinli ve disiplinlerarası yapısı dikkate alınmalıdır. İlerleyen bölümlerde farklı disiplinlerin çeviri olgusunu ne şekilde ele aldığı tartışılacaktır Çeviri ve Dilbilim Dilbilim; kendine özgü yöntemlerle genel olarak dil, özel olarak da doğal dilleri yapıları, işleyişleri ve süre içerisindeki değişimleri, vb. açıdan inceleyen insan bilimidir. 189 Dilbilim, kendi gelişimine koşut biçimde nesnesi olan dilin başka ilişkilerini de inceleyen yeni çalışma alanlarının, bilimlerin de doğmasına neden olmuştur. Bir dil olgusu olarak da çeviriye bilimsel, gözleme dayalı bir bakış açısını ilk getirenler yine dilbilimciler olmuştur. Fawcett da bu duruma dikkat çekerek dilin nasıl işlediğine dair güçlü ve verimli kuramlar üreten dilbilimin, dilsel bir etkinlik olarak tanımladığı çeviri üzerine söyleyeceklerinin olmasının kaçınılmaz olduğunu belirtir. Fawcett a göre bu iki alan en başından beri sorunlu bir ilişki içerisindedir, Chomsky, Catford, Bell, Pergnier ve Lederer gibi isimlerin iki alanın birlikteliği üzerine olumsuz görüşlerini buna dayanak olarak aktarır. Ancak Fawcett, konu hakkında kendi fikrini belirtirken, dilbilimin çeviriye mutlaka katkıları olacağını dile getirir ve çevirinin salt dilsel bir işlem olmamasından ötürü sınırlamaların varlığından söz eder. Fawcett a göre dilbilimin çeviri ile ilişkisi temelde iki yönlü olabilir; bunlardan ilki, dilbiliminden edinilen bulguların çeviri işine uygulanması 187 Bkz. Newmark (2009) 188 Gümüşoğlu 201 b: Vardar (2007 :73) 55

66 iken, ikincisi ise yazınsal, iktisadi, ya da psikolojik bir kuram yerine dilbilimsel bir çeviri kuramının benimsenmesidir. 190 Çeviri üzerine gözlem yapan ilk dilbilimcilerden biri Prag Okulu'ndan Jakobson'dur. 191 Jakobson, kullanılan göstergeler dizgesinin türüne göre çeviri türlerini belirlemiş, dil içi, diller arası ve göstergeler arası çeviri sınıflamasını yapmıştır. Jakobson aynı zamanda çevrilemezdik tartışmasına da her bilişsel sürecin her dilde ifade edilebileceğini belirterek karşı çıkmıştır. Snell-Hornby ise "metin türü ve çeviriyle bağıntılı ölçütler" (text type and relevant criteria for translation) olarak adlandırdığı tablosunda yatay düzlemde çeşitli konu alanlarını belirlerken dikey düzlemde giderek özelleşen düzeyler belirler, burada ön gördüğü ölçütler ise dilbilimle çeviribilimin disiplinler arası çalışmalar yapmasını gerektirir türdendir. 192 Snell Hornby nin anılan tablosu ve kısaca açıklaması aşağıda verilmiştir. 190 Bkz. Fawcett (1997) 191 Bkz. Jakobson (2004) 192 Snell-Hornby (1995:31) 56

67 Tablo 6. Mary Snell-Hornby nin metin türü ve çeviriyle bağıntılı ölçütler şeması A.e. s

68 Yukarıdaki bu tablo Munday e göre yatay düzlemde soldan sağa açık bir ayrım olmaksızın okunmalıdır. Dikey düzlemde ise en genel olandan A en özel olana doğru F katmanlı bir yapı bulunmaktadır. A düzeyinde yazınsal, genel ve özel çeviri türleri, geleneksel ayrımın aksine tek bir sürekliliğin bileşenleri olarak yer alır. B düzeyinde ise temel metin türleri yer alırken, C düzeyinde dilbilim dışında çeviriyle bağdaşık diğer disiplinler yer alır, D düzeyi çeviri sürecini ele alırken, E düzeyi dilbilimin çeviri ile ilintili alanlarına yer verir. Son düzey olan F düzeyinde ise sesbilimsel özellikler dikkate alınmıştır. 194 Stolze ye göre dillerin ortaklıklarını inceleyen Evrensellik Kuramı 195 ve Üretici Dönüşümsel Dilbilgisi 196 çeviri kuramını hareketlendirmiştir, her dilin soyut ya da somut olguları betimlemek konusunda yeterliliklerinin ortak olduğu fikrinden hareketle dilbilimde ilkesel olarak çevrilebilirlik görülmektedir. Stolze, dilbilimdeki her şeyin her dilde ifadesinin mümkün olduğu şeklindeki görüşün her metnin herhangi bir biçimde çevrilebileceği çıkarımını sağladığını belirtir. 197 Ergun a göre çeviribilim dilbilim ilişkisi üzerinde durulması gereken nokta, çeviribilim/dilbilim etkileşiminin ya da söz konusu disiplinlerin karşılıklı fayda sağlamalarının, çeviriye dilbilimsel yaklaşım getirmekle aynı şey olmadığıdır. Ergun, dile ilişkin olgulara değinmekle, dilbilimsel kazanım ya da örnekçelerden yararlanmanın ayrı tutulması gerektiğini belirtir. Çeviribilim ile dilbilim arasındaki etkileşimin doğal nedeni, çeviri olgusunun dilleri içermesidir. 198 Yazıcı ya göre çeviride dilsel sorunlar, eşdeğerlik, kayma, girişim, kayıp/kazanç vb sorunları içerir ve dilbilimsel yaklaşımları doğurur. Dilbilimsel yaklaşımlar yalnızca dilsel sorunların değil, dil kullanımına ilişkin sorunların da belirlenerek çözümlenmesine katkı sağlar. Yazıcı ya göre, betimleyici çeviribilim araştırmalarında inceleme gerecinin dil olduğu varsayımıyla çeviri sorunlarını 194 Bkz. Munday (2008) 195 Bu kurama göre dillerin temelinde yatan temel mantık ortaktır ve buradan hareketle, tüm dillerin ortak atası olasılığı, tüm toplumlarda dilin aynı işleve sahip oluşu ve dile ve dil edinimine dair bilişsel süreçlerin tüm insanlarda eşit biyolojik donanıma dayanması gibi konuları irdeler. Bkz. Stolze (2013) 196 Chomsky nin yaklaşımı için Bkz. Bölüm Stolze (2013: 53) 198 Ergun (2014: 300) 58

69 dilbilimsel yaklaşımla ele almanın en azından küçük ölçekte işlevsel olduğu inkar edilemez. 199 Son olarak Hönig e göre, çeviri eğitimi sırasında dilbilimsel temellere ilişkin bilgi veren bir giriş yapılması gerekliliği yadsınamamakla birlikte, öğrenciye bu temellerin dayandığı kuram ve modellerin sunulması sırasında bunların çeviri çalışmasıyla ilişkisini kaybetmemesini sağlamak gerekmektedir Çeviri ve Filoloji Çevirinin dil ile ilişkisi çeviri uğraşının dil düzleminde gerçekleşiyor oluşundan kaynaklanmaktadır. Çevirinin filoloji ile ilişkisi ise, filolojinin incelediği yazınsal metinlerin, aynı zamanda çeviri ürünü de olabilmesinden doğar. Bunun da ötesinde çeviri incelemeleri uzunca bir dönem yazınsal metinler üzerinden gerçekleşmiştir. 201 Gümüşoğlu na göre filoloji, dil ile ilgilenen dilbilimden farklı olarak yazınla ilgilenen bilimdir, deneysel çalışma yapamaz. Çeviri ise başlı başına ne dildir ne de yazındır. Çeviri araştırmalarında hem dilbilimde olduğu üzere dilsel kurallar hem de yazın kuramlarından hareketle dilin güzel sanat yönü de bulunmaktadır. Çeviride kaynak ve erek dil olmak üzere iki dil konu edinilirken, filoloji, yalnızca bir dili ve o dildeki yazınsal eserleri dikkate alır. 202 Elbette ki alanların birbirine değdiği noktalar yadsınamaz, çünkü çeviri araştırmaları her şeyden önce disiplinlerarası bir yapıya sahiptir. Even Zohar ın yazın çevirilerine olan eleştirel bakışından hareketle erek kültürün sosyal kültürel değerleri ön plana aldığı çoğuldizge kuramı the polysystem theory) buna örnektir. 203 Stolze nin aktardığı üzere bu yaklaşımda yazın, bir kültürün içerisinde yer alan ve türlerin, yaklaşımların, akımların vs. okurun eğilimlerine göre birbirleriyle mücadele içerisinde olduğu bir çoğuldizge (polysytem) olarak nitelendirilir Yazıcı 2011: Hönig 1992:7 ) 201 Bkz. Fawcett (1997) 202 Gümüşoğlu (2014:294) 203 A.e. s Stolze (2013:171) 59

70 Yazıcı ya göre filoloji içerisinde yer alan, metin türleri, metin türlerinin biçemsel özellikleri, bu metinlerin ait oldukları dönemlerin yazın geleneğinden etkilenmeleri gibi bilgiler, erek kültür içerisinde ne şekilde bir çeviri stratejisi geliştireceği konusunda çevirmene yol gösterici olabilir. Yazıcı, Nord un filolojik çevirilerin erek kültür içerisinde kaynak kültüre ait bir belge niteliği taşıdığı şeklindeki görüşünü aktarırken, bu işleve, çevirilerin erek kültüre yeni yazın sanatı, türü ya da biçemi tanıştırması işlevini de ekler. Yazıcı ya göre yazınsal çevirinin bir amacı da erek kültüre yenilik getirmektir. 205 Delabastita ise olumsuz bir tespit yapmaktadır. Delabastita ya göre çeviribilim içerisinde yazınsal çeviri imtiyazlı bir alan olarak görülürken, Yazınbilim literary studies içerisinde çevirinin görmezlikten gelinen bir alan olması bir paradoks oluşturmaktadır. Delabastita bu paradoksun toplumsal prestijden kaynaklandığını öne sürer, ona göre yazınbilim, çeviribilim olmaksızın da yeterince güçlüdür. Delabastita, yazınbilime dair en önemli kuram, model ve kavramları içerdiğini öne süren yazınbilim derlemelerinde çevirinin önemine dair herhangi bir farkındalık ya da onaylama bulunmadığını dile getirir. Delabastita ya göre bu, yazınbilimin çeviriyi ister kuramsal bir kavram, ister metinsel bir işlem, ister tarihsel bir gerçeklik olarak hiçbir biçimde benimsediğinin kanıtıdır. Dahası, Delabastita anılan derlemelerde çeviribilimin önde gelen çağdaş araştırmacılarına dair dipnot bile bulunmadığını öne sürer. Delabastita, bu geniş ölçekli ihmalin sorumlusu olarak çevirmenleri gösterir. Göze batmamaya çalışan pek çok yazın çevirmeninin erek kültürün baskın dilsel, estetik ve ideolojik normlarına teslim olduklarına dikkat çeken Delabastita, Venuti ye gönderme yaparak bu durumun çevirmenleri görünmez (invisible) 206 kıldığını belirtir ve Yazınbilim araştırmacılarının çevirinin kültüre katkısını gözden kaçırmasını buna bağlar Çeviri ve Çeviribilim Yazıcı ya göre çevirinin mekanik bir aktarım değil de yaratıcı bir eylem olarak kabul edilmesiyle, çeviri ikincil bir eylem olmaktan çıkarak özgün bir bilimsel inceleme 205 Bkz. Yazıcı (2011) 206 Detaylı bilgi için Bkz. Venuti 1995). 207 Bkz. Delabastita (2010) 60

71 alanı haline gelmesini sağlamıştır. 208 Yazıcı, bu süreci özetlerken, disiplinlerarası doğası gereği çeviri araştırmalarının öncelikle dilbilim, iktisat ve sosyoloji gibi alanların yaklaşımlarını benimsediğini, daha sonra ise bu bilim dalların çeviri alanında sorun ve çözümleri doğrudan tespit edemeyeceği tartışmaları ile birlikte çeviribilimin doğduğundan bahseder. Yazıcı, bilimin adı için Holmes ün - Çeviri İncelemeleri (Translation Studies) adını koyduğuna dikkat çekerek, Holmes ün çeviribilim (translatology) adlandırmasına karşı çıkmasının sebebini, fizik ve matematik gibi kesin sonuçlar üreten bilimlerden ayrı görmesi olduğunu belirtir. 209 Stolze nin de belirttiği üzere 1980 lerin ardından çeviri araştırmaları dilbilimin bir alt alanı olmaktan çıkarak bağımsız bir inceleme alanı haline gelme ihtiyacı duymuştur. Bu anlamda ilk çalışma çeviribilimin adını veren ve temel inceleme alanlarını ve yöntemlerini çerçeveleyen Holmes ün Kopenhag 1972 Uygulamalı Dilbilim kongresinde sunduğu bildirisidir. 210 Snell Hornby, çeviribilimin bağımsız bir disiplin olarak doğuşundan önce çevirinin, karşılaştırmalı yazın ve dilbilim gibi alanların bir alt alanı olarak görüldüğünü belirtir. Bu dönemdeki araştırmaları retrospektif olarak niteleyen Snell Hornby, 1970 lerin sonlarına doğru iki bağımsız grubun çalışmalarıyla doğan prospektif çeviri incelemelerinde anlayışın kaynak metin yerine erek kültürde çevirinin durumu ve işlevine yöneldiğini dile getirir. Bu iki grubu Hollanda ve İsrail merkezli Gideon Toury ve Almanya merkezli Hans J. Vermeer in görüşleri altında birbirlerinden bağımsız olarak çalıştıklarını, 1980 li yıllarda dilsel özellikler yerine kültürel bağlama odaklanan görüşleriyle birbirlerine benzeşen fikirleri temsil ettiklerini öne sürer. Snell Hornby e göre 1990 lı yıllarda ise iki yeni akım çeviribilimde ve çeviriye bakışta önemli değişiklikler yaratmıştır. Bunların biri alanın içinden diğeri ise dışarıdan doğmuştur. Snell Hornby nin dışarıdan alanı etkileyen bir olgu olarak gördüğü küreselleşme ve bilgi teknolojileri ve iletişim alanlarında yaşanan gelişmeler, gündelik yaşamı ve dilsel etkinlik temelli ekonomik hareketlilikleri büyük ölçüde değiştirmiştir. İkinci etki ise alanın içinden doğmuştur; 208 Yazıcı 200 :1 209 Bkz. A.e. 210 Stolze (2013:181) 61

72 Snell Hornby bu etkiyi görgül çalışmalarının alana yaptığı katkılar üzerinden temellendirir. Hornby ye göre yıllarca salt kuramsal ya da salt uygulama ile şekillenen araştırmaların ardından sesli düşünme protokolleri yoluyla yazılı çeviride ve kapsamlı ve somut vaka incelemeleri yoluyla sözlü çeviride görgül çalışmalar önem kazanmıştır. Böylece görgül araştırmaların sonuçları üzerinden sözlü çeviri alanında yoğun bir bilimsel etkinlik mümkün olmuştur. Hornby ye göre çeviribilim araştırmalarının geleceğinde artan göç ve küreselleşme ile birlikte görüşme çevirisi gibi sözlü çeviri türleri büyük önem kazanacaktır. 211 Yine Yazıcı ise, bir başka çalışmasında, çeviribilimin nesnesinin çeviriler, amacının ise çevirinin toplumlar arası etkileşim bakımından erek kültürdeki işlevini sorgulamak olarak belirler. Yazıcı ya göre çeviribilim, kaynak ya da erek kültürün herhangi birine tam olarak ait olmayan bir ara kültür ürünü olarak çevirilerin tarihsel düzlemde, ya da andaş olarak erek kültürdeki işlevlerine, kültürlerin gelişim ve etkileşimine ne katkı yaptığına odaklanır. 212 Yazıcı, çeviribilimde araştırmaları iki yönlü ele alır; ürün odaklı araştırma ve süreç odaklı araştırma. Ürün odaklı araştırma iki boyutludur, bunlardan ilki yazınsal çoğul dizge içerisinde erek kültürde hakim olan çeviri anlayışını, normlarını ve kısıtlamalarını ortaya çıkarmaktır. Ürün odaklı araştırmaların ikinci boyutunda ise amaç uluslar arası ilişkilerin geliştirilmesi ve farklı ideolojik kutupların bir araya gelmesini sağlayan bir araç olarak çevirinin yapıcı işlevini göstermektir. Süreç odaklı araştırmalarda da iki boyut gözlenir; bunlar bilişsel ve bilimsel amaçlı araştırmalardır. Çeviribilimsel amaçlı araştırmalar işlevsel bir yaklaşımla çeviri işleminde öncül kararların ve yönergelerin önemini vurgular. Bilişsel amaçlı araştırmalar, çeviri sürecinde çevirmeni doğru ve tutarlı olmaya yönlendirerek edinilen sonuçları çeviri eğitimine uygulamaktır. Böylece çevirinin yalnızca dilsel aktarımla sınırlı kalmayan, araştırma ve çeviri yöntemlerinin de çeviri edincinin bileşenleri olduğu vurgulanacaktır. 213 Çevirmenin çeviri yapmasını mümkün kılan, çeviri sürecinden geçerek, işlevsel bir ürün ortaya koyabilmesini sağlayan bileşenlerden biri de çeviri edincidir. Çeviribilim 211 Bkz. Snell Hornby (2010) 212 Yazıcı 201 : Yazıcı 2011: -46) 62

73 içerisinde özellikle de çeviri eğitimi altında tartışılan çeviri edinci kavramı ise birçok bileşenden oluşur. Akademik çeviri eğitiminin temel amaçlarından biri çevirmene çeviri edincini kazandırmaktır. 214 Bir sonraki bölümde çeviri edinci kavramı iki dillilik ile ilişkilendirilerek ele alınmıştır. 214 Bkz. Kurultay 1997, Yazıcı 2007, Eruz

74 5. Çeviri Edinci ve İki Dillilik Dil edinci kavramı ve iki dillilik edinci önceki bölümlerde tartışılmıştı. Bu bölümün amacı çeviri edincinin literatürdeki yerini betimlemek ve çeviri edinci ile iki dillilik edincinin olası bağıntılarını tartışmaktır. Kurultay a göre anadil ve yabancı dil bilgisi çeviri için önemli olmakla birlikte dilin temel öğeleri ve kullanım normlarının önemi yadsınamaz. Çeviri ediminin geliştirilebilmesi için dilin normlarının bilinmesi ve kullanılabilmesi, farklı kesimlerin dil kullanımları hakkında bilgi sahibi olmak, dilin üslup ve işlev açısından farklı kullanımlarını tanıyabilmek, sıra dışı düzeyde genel kültür sahibi olmak 215, özel alanlarda yetkinlik sahibi olmak, yeni bilgi alanlarında kendi başına bilgi edinebilmek gibi becerilerin edinilmesi gerekliliğini öne sürer. Kurultay, çeviri edincini tamamlayıcı diğer edinçlerden ayrı tutmaz. 216 Bu amaçla bu bölüm içerisinde, öncelikle çeviri edinci ve çevirmen zihninde yaşanan bilişsel süreçler incelenecektir. Son kısımda ise çeviri edincinin iki dillilik ile bağıntıları literatürden yola çıkılarak betimlenecektir Çeviride Bilişsel Süreçler ve Çeviri Edinci Çeviri edinci kavramı, çeviribilim içerisinde çevirmen nitelikleri ve çeviri eğitimi konularının içerisinde tartışılmıştır. Farklı bireysel araştırmacılar ve proje grupları çeviri edinci kavramına çeşitli tanımlar getirmiştir. Çeviri edinci kavramı genellikle çok bileşenli bir kavram olarak betimlenmiştir. Eser, Çeviri Eğitiminde Edinç Kavramının Değerlendirilmesi başlıklı yayınlanmamış doktora tezinde çeviribilim literatüründe çeşitli araştırmacıların, çevirmenin sahip olduğu bilgi, beceri, yetenek, uzmanlık, yeterlik gibi kavramlarla, çeviri metin oluşturma aşamasındaki ihtiyaç duyduğu donanım anlamında çeviri edincini nitelediğini belirtmektedir. Eser, çeviri edincini, Hönig in zihinsel süreçlere ilişkin akış diyagramı çerçevesine oturtur. 217 Yine Stolze de, çeviri edincini ele alırken Hönig in zihinsel süreçleri görselleştirdiği bu diyagrama yer vermiştir. 218 Stolze nin Hönig den aktardığına göre, Hönig, çeviri edincini genellikle dereceli olarak ilerleyen ve sonu hiçbir zaman nesnel değil, 215 Kurultay bu ifadeyi ortalama üniversite öğrencisinin ötesinde genel kültür birikimine sahip olmak biçiminde açıklar. Bkz. Kurultay (1997) 216 Bkz. Kurultay (1997) 217 Eser (2013:5) 218 Stolze (2013:311) 64

75 daima öznel bir şekilde üstelik alımlayan kişinin anlama ilgisiyle tanımlanabilen bir anlam verme süreci olarak tanımlar. Hönig e göre çevirmenin, bir metni çevirmek üzere dilsel ve kültürel edinçlerinin yeterli olup olmadığına karar verebilmesi, çeviri edincinin bir parçasıdır. 219 Tablo 7: Hönig in çeviride zihinsel süreçlere ilişkin akış diyagramı Stolze (2013:309) 220 A.y. 65

76 Yukarıdaki tabloda görülebileceği üzere, Hönig, diyagramında kaynak metinden başlayarak, doğal çevresinden ayrılan kaynak metnin çevirmen zihninde çeviri odaklı olmayan alımlamadan daha fazla kapasite gerektiren bir nesne haline geldiğini belirtir. Burada denetlenmeyen ve denetlenen çalışma alanları mevcuttur. Denetlenmeyen çalışma alanı sezgiseldir ve çevirmenin uzun süreli belleğindeki şemalar ve çerçeveleri içerir. Anlama çerçevesinde ise erek metin odaklı bir yaklaşım söz konusudur. Kaynak metnin çevirmen zihnindeki yansıması, öngörülen erek metin ve denetlenmeyen çalışma alanı sayesinde, çevirmen çeviri odaklı metin çözümlemesi yoluyla bir çeviri makro stratejisi geliştirerek çeviriye başlar. Makro stratejilerin güdümünde mikro stratejilerin geliştirilmesi çeviri edincinin bütününü oluşturur. 221 Hönig, iki dillilik ile doğal olarak gelişen bir çeviri edincinin varlığından ziyade, doğal olarak gelişen bir çeviri edinçsizliğinin söz konusu olduğunu belirtmektedir. 222 Kurultay ın vurguladığı çeviri eğitiminde bilişsel öğrenme kavramı çeviri edincinin bu yönüne işaret etmektedir. Kurultay, çeviri eğitimine bilişsel, deneyimle ve bilgisel olmak üzere üç aşamalı olarak yaklaşır. Bilişsel öğrenme bilinç düzeyinde ve yöntemli çalışmalar yoluyla, deneyimle öğrenme sezgisel düzeyde ve uygulama yoluyla ve son olarak da bilgisel öğrenme bilgi modelleri üzerinden tümdengelimli öğrenme olarak özetlenir. Bu aşamalardan bilişsel öğrenmeyi deneyimle öğrenme ve bilgisel öğrenme arasında bağlantı olarak ele alır. Böylece bilişsel öğrenme, deneyimle tümevarımlı olarak öğrenilenlerin bilgisel olarak tümdengelimli öğrenmenin bir buluşması şeklinde ele alınır. Çevirmen, çeviri edincini içselleştirmiş olmaktadır. 223 Ergun ise, çeviri edincini, çeviri eğitimi bağlamında değerlendirirken, çeviri amaçlı dil edimini tanımlar. Ergun a göre çeviri eğitimi sırasında öğrenciye kazandırılmaya çalışılan çeviri edincinin birincil bileşeni çeviri amaçlı dil edincidir ve aday çevirmenin, işlem gerçekleştiği dil ve kültür çifti arasında anlamsal aktarımı sağlarken dil ve söylem düzlemlerinde bu olguların özniteliklerinden doğan 221 Stolze (2013:312) 222 Bkz. Hönig Bkz. Kurultay (1998) 66

77 zorlukların üstesinden gelebilmek için yürütülen etkinlik ve araştırmaların tamamıdır şeklinde tanımlanır. Çeviri amaçlı dil edincinin alt bileşenleri ise, çeviri amaçlı sözdizim incelemeleri, çeviri amaçlı sözlükbirim incelemeleri ve çeviri amaçlı metin incelemeleridir. 224 Kussmaul ise, edinç kavramını belli bir alanda yetenek ve beceri anlamında kullanır ve edinçleri sınıflandırırken çevirmen edincini dört bileşen altında toplar. Kussmaul a göre çevirmenin sahip olması gereken becerilerin başında yabancı dili ve anadilini iyi bilmesi gerekir. Bunun dışında profesyonel çevirmenin sahip olması gereken özel bilgi ve beceriler iki aşamada ele alınabilir. 225 çevirmen edinci yöntemsel bilgi olgusal bilgi 1 Çeviri süreci 3) Olgusal kültürel bilgi 2) Kültürlerarası iletişim Özel alan bilgisi Tablo 8: Kussmaul un çevirmen edinci bileşenleri 226 Yukarıda görülen tabloda, Kussmaul, çevirmen edincini translator competence) iki temel bilgi kategorisine ayırmaktadır. Yöntemsel bilgi procedural knowledge) kategorisi altında yer alan çeviri süreci translation process) içerisinde, alımlama, çözümleme ve yeniden oluşturma gibi dilsel becerileri ele alır. Kültürlerarası iletişim intercultural communication) başlığı altında ise çevirmenin her iki kültürün içerisinde dilsel ve dildışı davranışları tanıması gerektiğine değinir. Dildışı davranış ögeleri, gelenek ve adetler, zaman kullanımı, alan kullanımı, beden dili ve tabuları içerir. Dilsel davranışlar içerisinde ise mecazlar ve simgeler, yananlamlar, ve nezaket dili gibi dilsel gelenekler yer alır. Olgusal bilgi factual knowledge) sınıfına dahil ettiği bileşenlerden olgusal kültürel bilgi factual cultural knowledge) ise bir kültürün tarihi, siyasi kurumları, edebiyat geleneği ile eğitim sistemi vb. olgulara dair bilgiyi içerir. Özel alan bilgisi knowledge in specific areas) ise 224 Ergun (2011: ) 225 Kussmaul (2011: ) 226 A.e. s

78 teknoloji, hukuk, ticaret, iktisat ve tıp gibi alanları kapsar. Yukarıda sayılan bileşenler hep birlikte çevirmen edincini oluşturur. 227 Yazıcı ya göre ise çeviri edinci yalnızca sözcük dilbilgisi ya da kültürel bilgi üzerinden değil, aynı zamanda erek kültüre ilişik işlevsel bir metin üreterek stratejik edinç yoluyla da edinilir. Yazıcı, çeviri edincinin, alımlama ve yeniden oluşturma şeklinde özetlenebilecek aktarım edincinden ayrı tutularak edimsel ve iletişimsel becerilerin bütünü olarak anlaşılması gerektiğini belirtir. Yazıcı ya göre çevirmen adayının kaynak metni erek kültür çerçevesinde sorunsallaştırması ve çeviri süreci öncesinde belirlenmiş amaçlara göre hareket etmesi halinde çeviri edincinin gelişmesi mümkündür. 228 Yazıcı ya göre geleneksel yöntemle çeviri yapmak suretiyle çeviri edincini geliştirmek çok uzun bir zamana yayılabileceği gibi, çeviri edincinin gelişimine herhangi bir katkı sunmaması da mümkündür. 229 Eruz a göre ise çeviri edinci bir üst edinçtir ve erek metni oluşturmada gereksinim duyulan bütün edinçleri içermektedir. Buna dil edinci, kültür edinci gibi edinçlerin yanı sıra okuma ve metin oluşturma edinçleri de dâhildir. Eruz, çeviri edinci edinim süreci olarak tanımladığı çeviri eğitiminin çevirinin bütün alanlarını içeren bir süreç olarak tasarlanması gerektiğini belirtir. 230 Çeviri edincinin literatürdeki yerine değinilmesinin ardından, çeviri edincine dair modeller incelenecektir. Çeviri edinci modelleri, olguyu olduğu gibi açıklamaya çalışmanın yanı sıra çeviri eğitimi odaklı olarak çeviri edincinin nasıl gelişebileceğine dair de öngörüler sunmaktadır. Aşağıdaki bölümde önce bireysel araştırmacıların çeviri edinci modellerine, daha sonra araştırma projelerinin çeviri edinci modellerine yer verilmiştir Çeviri Edinci Modelleri 1990 lardan sonra bilgi teknolojileri ve küresel iletişim alanlarında yaşanan gelişmeler çeviri piyasasının taleplerini ve çeviri etkinliğini geniş ölçüde etkileyerek, 227 Bkz. Kusmaull (2011) 228 Yazıcı (2010: 67-87) 229 Yazıcı (2005: 175) 230 Eruz (2008:54) 68

79 Çeviribilim araştırmalarının da yönünü değiştirmiştir. 231 Değişen koşulların yarattığı gereksinimleri dikkate alan çeviri araştırmacıları, bir çevirmenin sahip olması gereken temel nitelikleri ortaya koymak üzere çeviri edinci üzerine betimleyici çalışmalar ortaya koymuşlardır. Eser e göre çeviri edinci üzerine araştırmalar üç temel noktada toplanır bunlar; çeviri edincini ve kapsadığı alt edinçleri tanımlamaya yönelik araştırmalar, çeviri eğitimin nihai hedefi olarak çeviri edincini kazandıracak şekilde yapılandırılmasını hedefleyen çalışmalar ve son olarak da çeviri edincinin değerlendirilmesi üzerine araştırmalar olarak sıralanabilir. 232 Eser e göre bireysel çeviri edinci modelleri içerisinde Albrecht Neubert in çeviri edinci modelinde çevirmenin bilişsel dizgesi, dilsel bilgiden alan bilgisine uzanan geniş bir kapsamda edinç sahibi olmayı gerektirecek biçimde çeviriye dair çeşitli görevleri gerçekleştirmek için kullanılır. Eser, Neubert in çeviri edincinin birincil ve ikincil bileşenlerden oluştuğunu bildirir. Birincil bileşenler, dil edinci, metin edinci, konu edinci, kültür edinci ve aktarım edincinden oluşan çeviri parametreleridir, çeviri alt edinçleri olarak düşünülebilir. İkincil bileşenler ise karmaşıklık, ayrışıklık, yaklaşıklık, açık uçluluk, yaratıcılık, duruma bağlılık ve tarihsellik olmak üzere çeviri sürecinin bağlamsal özellikleridir. Bu alt edinçler, birbirleri ile kurdukları karşılıklı bağıntılarla iletişimden ayrışırlar, özellikle aktarım edinci diğer edinçleri yönlendirerek çevirmeni farklı kılar. 233 Eser in yer verdiği bir diğer bireysel çeviri edinci modeli, Schäffner in çeviri edincini, bir erek kültür alımlama topluluğu için belirli bir işlevi yerine getirecek bir erek metni üretmek için gereksinim duyulacak bütün etkenlerin bilincinde olmak şeklinde tanımladığı modelidir. Bu tanım, çeviri edincini sözcük ve dilbilgisi hakimiyetinin ötesine taşır. Dil edinci, kültür edinci, metin edinci, alan/konu edinci, araştırma edinci ve aktarım edinci olmak üzere altı alt edinçten meydana gelir. Araştırma edinci ve aktarım edinci devingen bir yapıda olup, çevirmenin bilinçli bir biçimde eyleme geçmesini gerektirir Bkz. Snell Hornby (2010) 232 Eser (2013:14) 233 Bkz. A.e. Ayrıca Bkz. Neubert 2000:18) 234 A.e. s. 20 Ayrıca Bkz. Schäffner ve Adab (2000) 69

80 Araştırma projelerinin yürüttüğü çeviri edinci modelleri ise, Universitat Autonoma de Barcelona nın yürüttüğü Process in the Acquisition of Translation Competence and Evaluation (PACTE) 235 ve Universität Graz ın yürüttüğü TransComp araştırma projeleridir. 236 Bunların dışında AB tarafından desteklenen Avrupa Komisyonu EMT European Master s in Translation projesi ve Avrupa Standartlar Komitesi Avrupa Çeviri Hizmetleri Kalite Standardı: EN projeleri bulunur. 237 Eser e göre bireysel çeviri edinci modelleri, çeviri kavramını bütüncül bir yapı içinde ele alır ve çok bileşenli bir çeviri edinci modeli sunarlar. Araştırma projelerindeki çeviri modellerinin aksine görgüllük üzerine kurulu deneysel ve boylamsal çalışmalar sonucu ortaya çıkarlar Mine Yazıcı nın Yazılı Çeviri Edinci Modeli Mine Yazıcı, çeviri eğitimine kuramsal bir yaklaşımla başlayarak, çeviri kuramlarının tarihsel gelişimine eşdeğerlik bağlamında yer verdiği, çeviride bilişsel işlemleri betimleyerek özel alan çevirisi ve bilgi kaynaklarını derlediği çalışmasında çeviri edincine değinmektedir. Yazıcı, Yazılı Çeviri Edinci adlı eserinin amacını çeviri edincini geliştirmek olarak tanımlar. 239 Yazıcı, eserinin sonuç kısmında, çevirinin tanımının tarihsel süreçte değişikliğe uğradığını belirtir. Yazıcı ya göre geleneksel olarak kültürlerarası iletişim aracı olarak tanımlanan çevirinin işlevsel bir değişikliğe uğrayarak teknolojik bilgi yoluyla toplumsal ve ekonomik yapıları küresel çağın gereksinimlerine uygun hale getirme işlevini üstlenmiştir. Tarım toplumlarından, bilgi ve üretim toplumlarına geçiş sırasında çevirilerin ağırlığı yazınsal çeviriden, bilimsel alana kaymıştır. Bu durum, çeviri işlemleri, çeviri yöntemleri, çevirmenin konumu ve çevirmenin tanımını yeniden yapmayı gerektirir. Çevirmen, yalnızca kültür elçisi olmayacak, teknolojik bilgi ve yarattığı ürünlerin pazara sunulmasında pay sahibi olacaktır. Bu durum da çevirmen adayının geleneksel becerilere ek olarak proje tasarlama ve pazarlama gibi 235 Detaylı bilgi için Bkz. Albir (2010) 236 Detaylı bilgi için Bkz. Göpferich Eser (2013:26) 238 Bkz. A.e. 239 Yazıcı 2007:11 70

81 alanlarda da uzmanlaşması ihtiyacını doğuracaktır. 240 Buradan hareketle, çağımızda çeviri edincinin alt bileşenlerini önem derecesine göre sıralayan Yazıcı nın modeli, şu alt bileşenleri içerir; Kaynak ve erek dil/kültür bilgisi: çeviri işleminin birinci sıradaki temel bilgisidir. Çevirmenin erek ve kaynak dile dair dilsel bilgi eksikliği ve kültürel bilgi eksiliğine işarettir. Bu bilgilerin var olması durumu, çevirmenin bilgi teknolojilerindeki yetkinlik düzeyine bakılmaksızın çeviri işlemlerini başlatan temel nedendir. Kuramsal bilgi: Bu bilgi türü, çeviri işlemlerinin bilişsel olarak yapılmasını mümkün kılar ve çevirmen kararlarını olumlu yönde etkilerken, çevirmene bilgisel dayanak hazırladığı için özgüven sağlar. Çok dilli çevrilebilecek teknik metin oluşturma bilgisi: Çevirmenin dilsel bilgiyi kuramsal bilgiyle birlikte kullanabilmesi, yaşanan teknoloji çağında çevirmenin üst dilsel becerilerini güçlendirerek çok dilli teknik metin oluşturma becerisini elde edebilmesi için zemin hazırlar. Araştırmaya yönelik üst bilgi ve beceri: Bu bileşen, çevirmenin hızlı ve güvenilir kaynağa ulaşma ve bunu yaparken kullandığı stratejilere dair bilgi ve becerileri kapsamaktadır. Elektronik araçlarla ilgili bilgi: Kelime işlemcilerini kullanma becerilerinin yanı sıra, çeviri belleği, veri ve terim bankası oluşturma bilgisidir. Elektronik kaynaklar, günümüz çevirmeninin bilgiye ulaşma ve işlemesi açısından birincil kaynaklar haline gelerek yazılı ve basılı kaynakların önüne geçmişlerdir. Proje tasarım bilgisi: Bu bileşen, gelişen pazarın ihtiyaçları doğrultusunda bir endüstriyel teknoloji ürününü yerel ve uluslar arası pazarlara sunacak çeviri projeleri tasarlama, maliyet/kâr analizi yapabilme, iş bölümü, denetim ve müşteri ilişkileri düzenleme gibi iş yönetimi gerektiren bilgi ve becerileri kapsar. Pazarlama bilgisi: ise çevirmenin ürün pazarlamada işletme alanından sağlayacağı küresel pazarın güncel yöntem ve akımlarını takip etmesine yarayacak bilgiyi kapsar. 240 A.e. s

82 Yazıcı ya göre çeviri eğitimi sırasında çevirmen adaylarının çeviri edinçlerini geliştirmek üzere kazandırılması gereken bilgi ve beceriler; kuram ve uygulama arasında köprü oluşturacak alan bilgisi, özel alan bilgisi, teknolojinin çeviri üzerine etkilerine dair farkındalık, temel bilgisayar becerileri ve internet kullanımı, çeviri teknolojisinin çeviri sürecini kuramsal açıdan ne şekilde etkilediğine dair farkındalık şeklinde sıralanabilir. 241 Eser e göre, Yazıcı nın çeviri edinci modeli, bireysel çeviri edinci modelleri arasında çeviri edinci kavramına getirdiği farklı yaklaşımla dikkat çekmektedir. Eser, Yazıcı nın çeviri olgusuna yaklaşımlar ve teknolojik ilerlemelere koşut olarak, çeviri kavramlarının da değiştiğine ve bu süreçte geliştiğine vurgu yaptığına dikkat çeker. Eser e göre, Yazıcı, çeviri edincini dil edincinden farklı kılan ayırt edici özellik olarak çeviri kuram bilgisine işaret etmektedir. Böylece çevirmen, mesleği konusunda da üst bilince de sahip olmaktadır. Teknolojik gelişmelerin sonucu olarak çeviri ürünlerini küresel pazarda işlev kazanan çeviriler olarak ele aldığından çeviri edinci modelini oluştururken işlevsel bir çeviri metin üretebilmek için bir çevirmenin sahip olduğu bilgi ve becerilerde bu yaklaşım gözlemlenmektedir. Eser in de belirttiği üzere Yazıcı nın modeli, çeviri edincini, piyasanın ihtiyaçları ve çeviri eğitimi bağlamında yönlendirici bir kavram olarak değerlendirmektedir. Eser aynı zamanda, Yazıcı nın alt edinç olarak ele aldığı çeviri ürünlerinin çeviri projesi kapsamında ele alınması bileşeninin, EN çeviri hizmetleri kalite standardı ile çeviri pazarını düzenlemeye yönelik diğer çalışmalar ile de uyumlu olduğunu belirtmektedir. Eser e göre Yazıcı nın modeli, çeviri eğitimi ve çeviri piyasa gereksinimlerini kapsayan bir esneklik ve bütünlük göstermektedir. Tez çalışmasının betimleyici araştırması sırasında yukarıda anılan çeviri edinci modelinin, çeviribilim alanında etkinlik gösteren akademisyenlerince değerlendirilmesi istenmiştir. Sonuçlar, bu çalışmanın son bölümünde ele alınmıştır. 241 A.e. s EN1 0 8 özellikle çeviri hizmet sağlayıcıları için geliştirilmiş bir kalite standardıdır. Kalite standardı sertifikasını düzenleyen kurumun, düzenli olarak denetim yapabilmesini ve uyumsuzluk durumunda sertifika iptalini ön görür. Detaylı bilgi için Bkz. 72

83 5.2. İki Dilli Dil Edinci ve Çeviri Edinci Gündelik deneyimlerden hareketle, ikinci bir dilde belirli düzeyde bir yeterliliğe sahip olmanın, çeviri yapabilme dolayısıyla çeviri edincine sahip olmakla özdeşleştirilebileceğini söylemek mümkündür. Çeviri ile doğrudan bağlantısı bulunmayan aktörlerin bu fikre yatkın olduğu öne sürülebilir. Ancak, Eser in belirttiği üzere, çeviri edinci kavramı özellikle çeviri eğitimi bağlamında, çeviribilimin ve çeviri eğitiminin değişen paradigmaları doğrultusunda çok bileşenli olarak yeniden tanımlanmıştır. Çeviriyi, dilsel düzeyde bırakarak iki dillilik tanımıyla bakan yaklaşımlardan, çeviriyi sosyal bir süreç olarak ele alan ve piyasa gereksinimlerini dikkate alan bir anlayışa evrensel düzeyde geçiş yapılmıştır. 243 Bu konuda görüş bildiren araştırmacılardan, Yazıcı ya göre iki dillilik edinci ve çeviri edinci birbirinden farklı iki olgudur; buna örnek olarak küçük yaşlarda iki dilli çocuklarda çevirinin istemli bir edim olduğunu ancak toplumsal bakımdan işlevsiz oluşu sebebiyle çeviri edinciyle iki dilliliğin yollarını ayırdığını öne sürer. 244 Yazıcı, iki kültürü ve iki dil tanımanın çevirmenliğin ana bileşeni olduğunu belirtirken, yeni bilgi ve kavramları erek kültüre etkin ve hızlı biçimde sunabilmek için çevirmenin araştırma yöntemlerini ve elektronik araçlara dayalı becerilerini ilerletmesi gerektiğini söyleyerek, çeviri edincini geniş bir bilgi ve beceri zeminine oturtur. 245 Ergun a göre ise kusursuz bir dil edinci kazandıktan sonra çeviri uygulamalarına geçmek nadir bir durumdur; belli bir düzeyde yeterliliğin sağlanmasıyla dil edinci çalışmaları ve çeviri uygulamaları karşılıklı fayda sağlayabilir. 246 Benzer bir düşünce de Lörscher in aktardığı üzere Toury nin erken dönem çalışmalarında da görülebilir. Buna göre iki dilililik, çeviri edincinin gelişmesi için gerekli bir koşuldur ancak tek başına yeterli değildir; iki dilli dil edincine ek olarak diller arası ya da aktarım edincinin de gelişmesi gerekir. 247 Toury ilerleyen yıllarda daha açık hale getirdiği bu görüşü üzerine Descriptive Translation Studies adlı eserinde, çevirmeni çevirmen yapan etmenleri tartışırken çeviri edincinin, iki dilli bireylerin dilsel yeterliliği 243 Eser (2013:14-15) 244 Yazıcı 200 :9 245 Yazıcı (2007:138) 246 Ergun (2011: 125) 247 Lörscher 201 : Ayrıca Bkz. Toury

84 ötesinde beceriler gerektirdiğini, çeviri yapabilmenin iki dilliliğin doğrudan bir işlevi olmadığını iddia eder. Çevirmen tanımını, çeviri yaptığı kültürün çeviri normları çerçevesinde ele alan Toury ye göre, çeviri yapabilme becerisi, doğuştan sahip olunan değil, geliştirilen bir beceridir. 248 Benzer bir şekilde Presas a göre iki dilli dil edinci, çeviri edinci için gerekli bir koşul olsa tek başına çeviri edincini sağlamak için yeterli değildir. 249 Olgunlaşmamış aktarım becerisi (rudimentary ability to mediate) kavramını öne süren Lörscher ise, yeterlilik düzeyleri farklı bile olsa iki ya da daha fazla dilde yetkinliği olan her bireyin, bu diller arasında bilgiye aracılık etmek üzere olgunlaşmamış bir beceriye sahip olduğunu öne sürer. Lörscher e göre sürece dâhil olan dillerde yetkinlik, diller arasında aktarım yapmayı sağlayan olgunlaşmamış beceri ve son olarak da çeviri eğitimi ya da çeviri deneyimi üçlüsü çeviri edincinin temel bileşenlerini oluşturur. 250 Bütün bu görüşlerin ortak noktası, dilsel becerilerin çeviri edinci için gerekli olduğuna ancak başka unsurlarca desteklenmesi gerektiği noktasında hemfikir olmalarıdır. Çeviri ve iki dillilik olgularını yan yana getiren bir başka çalışmada ise Eser, Türkiye deki devlet üniversitelerinde okuyan çeviri öğrencileri arasında çeviri alt edinçlerine 251 dair yaptığı çalışmanın sonuçlarını şöyle yorumlar: 252 Tüm katılımcıların yanıtları ile elde edilen verilere göre iki dillilik alt edincinin Türkiye deki devlet üniversiteleri çeviri bölümlerinde eğitim gören son sınıf öğrencilerin algılamalarında,91 ortalama ile en üst düzeydeki alt edinç olduğu görülmektedir tüm çeviri alt edinçleri ile ilgili ortalamalar ve altı değerlere sahiptir. Bu değerler, katılımcıların çeviri edincine yönelik algılamalarında gerekli çeviri niteliklerini edinmede yeterli olmadıklarını düşündüğünü göstermektedir. Buradan hareketle kuram ile çeviri edinçlerini geliştirme aşamasındaki çevirmen adaylarının görüşlerinin örtüştüğü söylenebilir. Bu tezin betimleyici çalışması 248 Toury (1995: ) 249 Presas (2000:19) 250 Bkz. Lörscher Eser in modelinde çeviri alt edinçleri; iki dillilik, kültür, alan/konu, metin, araştırma ve teknolojik, stratejik, kuramsal ve çeviri hizmeti sağlama olarak sıralanmaktadır. Eser, çeviri edincine dair var olan modellerin ortaklıklarını göz önünde bulundurarak bu alt edinçleri belirlemiştir. Bkz. Eser (2014) 252 Bkz. Eser (2014:145) 74

85 sırasında alandaki akademisyenlerle yapılan anket içerisinde yukarıda ele alınan Yazıcı nın çeviri edinci modelinin alt bileşenleri değerlendirilmiştir. 253 Presas, iki dillilik ve çeviri edincine dair bağıntıları tartıştığı çalışmasında ikinci dil edinimi sürecini tartışmaksızın, sonuca odaklanarak çevirmenin işlem yaptığı dillerdeki hakimiyetine odaklanır. Bu aşamada iki dilli hafızanın yapısını ve girişim ve code switching gibi bilişsel özellikleri ele alır. Presas, çeviri edincini tanımlamak için bir çevirmenin kazanması gereken temel becerileri sıralar, bunlar; yönlülük directionality), kiplik (modality ve dil çiftidir. Presas a göre yönlülük (directionality, çevirinin hangi yönde gerçekleştirildiğidir 254, kiplik (modality) ise çeviri kipini sözlü çeviri/yazılı çeviri belirtir. Çeviri edinci ile iki dillilik edinci arasındaki bağıntıları ortaya koymak için Presas, dili konuşan bireyin her bir dilin sözel göstergelerini ayrı zihinsel imgelerle eşleştirdiği eşgüdümlü (coordinated), bireyin her iki dildeki göstergeleri aynı zihinsel imgelerle pekiştirdiği bileşik (compound) ve bireyin bir dildeki sözel göstergeyi diğer dildeki sözel göstergeyle iliştirdiği bağlı (subordinated) iki dillilik ayrımından yararlanır. Presas, iki dilli bireyin zihnindeki dilsel etkinliğin türünün, çevirideki alımlama üretme sürecini koşullandırdığını öne sürer. 255 Presas, bu iki dillilik ayrımının üzerine kurduğu dört çevirmen türü öne sürer. Bunlar; çağrışımsal (associative), bağlı (subordinated), bileşik (compound) ve eşgüdümlü (coordinated) çevirmenlerdir. Çağrışımsal çevirmen, bir dildeki sözlüksel ya da metinsel özellikleri diğer bir dildeki sözlüksel ya da metinsel özelliklerle bağdaştıran çevirmendir, bu durumda işlem tamamen dilsel düzeyde gerçekleştiğinden, tam anlamıyla bir alımlama sürecini temsil etmez. Bağlı çevirmen ise zihinsel içeriği yalnızca bir dille eşleştirir, bu durumda alımlama sürecinde bir dildeki sözlüksel ögelerin diğer dildeki sözlüksel ögelerle ve bunu takiben zihinsel imgelerle eşleştirilmesi gözlenir, çevirinin zihinde alımlamadan önce gerçekleştiği söylenebilir. Bileşik çevirmen ise, her iki dildeki sözlüksel ögeleri tek bir zihinsel 253 Bkz. Bölüm. 254 [L 2 L 1 ] doğrudan çeviri (direct translation) olarak nitelenirken, [L 1 L 2 ] evrik çeviri (inverse translation) olarak kabul edilir.[ Evrik çeviri terimi, inverse translation için yazar tarafından öneri olarak sunulmuş çeviri terimdir. ] 255 Bkz. Presas (2000). Ayrıca Bkz. Beardsmore :

86 imgeyle iliştirir. Çevirmen her iki dilin zihinsel içeriği arasında ayrım yapmadığından çeviri süreci bulanıktır. Son olarak eşgüdümlü çevirmenlerde, her bir dilin sözlüksel ögeleri ayrı bir zihinsel içerik repertuvarına sahiptir ve alımlama üretim süreci her dilin zihinsel içeriği arasında ayrıma varabilir. Presas a göre ideal çevirmen eşgüdümlü çevirmendir. Presas, iki dilli bireylerin dilsel işlemlerde daha esnek olmasının çeviri edinci için olumlu bir özellik olduğunu öne sürerken, iki dillilerde kelime dağarcığı ve dilbilgisel kurallarda nispeten daha az yetkin olduğunu ve bu durumun çeviri edinci açısından olumsuz olarak değerlendirilebileceğini iddia eder. 256 Presas, bu noktadan hareketle, çevirmen adayı ya da doğal çevirmen ile uzman çevirmenin dilsel profillerini bir tablo yardımıyla karşılaştırmalı olarak ayırır: çevirmen adayı uzman çevirmen uzmanlaşmamış dilsel beceriler uzmanlaşmış dilsel beceriler iki dilli hafıza bağlı ya da bileşik iki dilli hafıza eşgüdümlü denetimsiz girişimler interference) alımlama ve üretimde girişimler üzerinde denetim code switching mekanizmaları sezgisel metin aktarım süreçleri sözcük düzeyinde bilişsel özellikler: esneklik, yanal düşünme, dolaylı bağlantı kurabilme Tablo 9: Presas a göre çevirmen adayı ve uzman çevirmenin dilsel özellikleri 257 Presas, Tablo 9 da verilen dilsel özelliklerin, uzman çevirmenin çeviri edincinin ancak bir kısmını oluşturduğunu belirtir. Çeviri edincinin geliştirilmesinde üç aşamalı bir yol öneren Presas, öncelikle 1 var olmayan edinçlerin edinilmesi, ardından 2 var olan iki dillilik edinci ve dilsel becerilerin aktarım edincini mümkün kılacak biçimde yeniden yapılandırılması ve son olarak stratejik edincin edinilmesi gerektiğini savunur. Presas, dilsel becerileri ayrıca inceleyerek aktarım edincinin edinilmesi ve geliştirilmesini de üç aşamaya ayırır. Bunlar; 1 iki dilde iletişim edincinin geliştirilmesi, 2 code switching ve iki dilli dağarcığa dair 256 Presas (2000: 27) 257 A.e. s

87 mekanizmaların yeniden yapılandırılması, düzenlenmesi ve genişletilmesi ve girişimleri denetlemek üzere bir mekanizmanın geliştirilmesi olarak sıralanabilir. 258 Sonuç olarak Presas, iki dilli dil edincinin, çeviri edincinin geliştirilmesine özellikle dilsel açıdan temel sağlayabileceğini öne sürer ve çeviri edincinin iki dillilik edincinden daha geniş bir kapsama sahip olduğunu dile getirir. 259 Dimitrova ise, iki dillilik üzerine yapılan çalışmaların süreç odaklı 260 çeviri araştırmalarına katkı sağlayabileceğini belirtmektedir. Çevirmenin dil edinci ve edinim geçmişi, iki dilli dilsel işlemler gibi konuların daha iyi anlaşılması, Dimitrova ya göre çeviri edincinin içeriğine ışık tutabilir. 261 Yine Lörscher ise çeviribilimde kimi araştırmacıların iki dilli bireylerin çevirilere ayrışık bir yaklaşım sergilediğini ya da özel bir tür çeviri edincine sahip olduklarını öne sürdüklerini belirtir. 262 Lörscher, iki dillilik ile çeviri edincinin bağıntılarını ortaya çıkarmak üzere yürüttüğü projede şu çıkarımlarda bulunmaktadır: 263 i. iki dillilerin çeviri süreçleri iki dilli olmayanlarınkinden ilkesel olarak değil, derece olarak farklıdır. ii. Pek çok iki dillinin yazılı ve sözlü çeviri edimlerinde hem öznel hem de nesnel sorunları olduğu gözlenebilir. iii. Bu durumun sebebi, muhtemelen sinirsel süreçlerin özelliklerinden değil, iki dilin etkileşiminden kaynaklanır. Bu anlamda sorunlar muhtemelen tek dilli çevirmenlerin yaşadıklarına koşuttur. iv.bu olguya dair pek az kanıt bulunduğundan alanda iki dilli çeviri edincine dair araştırma yapılması bir ihtiyaçtır. Yukarıda bahsedilen araştırmalardan hareketle, iki dilli dil edincinin tek başına çeviri edinci geliştirmek için yeterli olmadığı tartışılabilir. Alanda yeterli çalışmanın var olmayışı bu tez çalışmasının çıkış noktalarından biridir. Çeviri edinci konusunda araştırmacıların üzerinde uzlaştıkları noktaların başında dilsel becerilerin tek başına 258 Presas (2000: 29) 259 A.e. s Çevirmen zihninde gerçekleştiği şekliyle çeviri. Bkz. Dimitrova (2010) 261 Bkz. Dimitrova (2010) 262 Bkz. Lörscher (2013:3-15) [Yazar tarafından çevrilmiştir.] 263 Bkz. A.e. 77

88 yeterli olmadığı, kültürel bilginin yanı sıra alan bilgisi, yöntem bilgisi ve araştırma bilgisi gibi alt edinçlerin de çevirinin bilişsel süreçlerinde yer aldığı fikri gelmektedir. Eser in araştırma sonuçları 264 çeviri öğrencilerinin, çeviri edinci içerisinde en çok iki dillik alt edincine önem verdiği, ancak araştırmacıların ise daha bütüncül bir yaklaşım sergilemekte olduğu söylenebilir. Buradan hareketle, çeviri bölümlerinde ders veren öğretim üyelerinin, çeviri edinci ve iki dillilik hususundaki düşünceleri merak uyandırmaktadır. Ülkemizde çeviri eğitiminin gerek şekillendirilmesinde gerekse yürütülmesinde söz sahibi olan alanın öğretim üyeleri, çeviri eğitimi ve çeviri edinci hususunda sık sık yayınlar yapmaktadır. Ancak iki dillilik olgusunun ne şekilde ele alındığı ve çeviri ile bağıntıları karanlıkta kalmış bir husustur. Burada hareketle, bu çalışmada, iki büyük devlet üniversitesinde üç ayrı dil çiftinde mütercim tercümanlık programı sunan öğretim üyelerine yönelik bir sormaca düzenlenerek iki dillilik ve çeviri üzerine algı ve görüşleri ortaya konmuştur. 264 Bkz, Eser (2014) 78

89 6. Araştırma Yöntemi 6.1. Yöntembilimsel Çerçeve Bir bilimsel çalışmanın geçerli olabilmesi için temel olarak nesnellik, geçerlilik ve güvenilirlik ölçütlerini sağlaması gerekmektedir. Holmes/Toury haritasından da görülebileceği üzere 265 çeviribilim alanında araştırmalar, kuramsal, betimleyici ve uygulamalı olmak üzere ayrılmıştır. 266 Aziz in aktardığı üzere sosyal bilimlerde de genel olarak bir durumu saptama amacı güden araştırmalar betimleyici araştırmalar olarak nitelenir. 267 Betimleyici çalışmalarda yaygın kullanılan araştırma yöntemlerinden birisi de bir soruşturma yöntemi olarak anket uygulamalarıdır Williams ve Chesterman a göre çeviribilim araştırmalarında, betimleyici çalışmalar için kuramsal alanda etkinlik gösteren akademisyen ve uygulamalı alanda çalışan çevirmenler ve diğer paydaşlara anket uygulanması, veri elde etmek üzere etkili ve meşru bir yöntemdir. 269 Betimleyici çalışmaların önemli bir yer sahibi olduğu çeviribilim alanının araştırmacıları arasında anket uygulaması kullanılan bir yöntemdir. Bu araştırmada kullanılan yöntem ve modeller aşağıda betimlenmiştir Araştırma Yöntemi ve Kullanılan Model Araştırmada iki dillilik kavramını tanımlamak için Turgut Gümüşoğlu nun iki dillilik modeli 270 ile, çeviri edinci kavramı için Mine Yazıcı nın çeviri edinci modeli 271 temel alınmıştır. Araştırma, Türkiye de çeviribilim alanında etkinliklerini sürdüren akademisyenlerin iki dillilik ve çeviri olgularını ve bu olguların birbirleriyle ilişkilerini nasıl algıladıklarını ortaya çıkarmak amacıyla tasarlanmıştır. Araştırma yöntemi olarak, doğrudan anket uygulama tekniği kullanılmıştır. İletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte bu tip çalışmalarda son zamanlarda anketler e-postalar ya da web siteleri üzerinden gönderilen formlar gibi çevrimiçi 265 Bkz. Yuk. 266 Bkz. Yuk. Bkz. Yazıcı 2011, Tahir Gürçağlar 201, Toury Aziz (2008:25) 268 A.e. s Bkz. Williams ve Chesterman (2002) 270 Bkz. Gümüşoğlu Bkz. Yazıcı

90 yöntemlerle dolaylı olarak uygulanır. 272 Ancak gerek anketin uygulanacağı grubun küçük olması, gerekse anketin uygulanabileceği zamanın sınırlı olması sebebiyle geri dönüşlerin daha kesin bir biçimde gerçekleştirilebilmesi amacıyla, bu çalışmada anket, popülasyonu oluşturan bireylere doğrudan ulaşılması yoluyla yüz yüze uygulanmıştır. Kimi öğretim üyeleri 273, ulaşıldıkları dönemde zaman sıkıntısı yaşamaları nedeniyle anket formlarını teslim alarak kendi başlarına yanıtlamışlar ve bu şekilde çalışmaya katkı sağlamışlardır. Bu çalışma içerisinde popülasyonu oluşturan grubun tamamına ulaşılmıştır Anketin Yapısı Anket tasarlanırken, öncelikle tez çalışması içerisinde irdelenen konularla ilgili sorular üretilmiş, daha sonra bu sorular temel kategoriler altında toplanmıştır. Sorulardan anket oluşturulması sonrasında öncelikle tez görüşmeleri sırasında tez danışmanı ile anketin ön testi gerçekleştirilmiş, burada ortaya konan yetersizlikler giderildikten sonra anket iki ayrı öğretim üyesi ile de test edilmiştir. Anketin deneklere uygulanan son versiyonu, çoktan seçmeli ve çoklu seçmeli sorular içeren melez bir yapıya sahiptir. Anket, üç ana bölümden oluşmaktadır. Bunlardan ilki deneklerin profilini çıkarmaya yöneliktir. Anketin yöneltildiği öğretim üyelerinin, hangi anabilim dalında çalışmalarını sürdürdükleri, çeviri yapıp yapmadıkları, çeviri yaptıkları diller ve bu dillerde ne yoğunlukta çeviri yaptıkları, çeviri yaptıkları dilleri belirleyen etkenler ve hangi dilde akademik yayınlarını yaptıkları gibi sorulara yanıt aranmaktadır. Anketin ikinci kısmı ise öğretim üyelerinin iki dillilik olgusuna bakış açılarını ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu aşamada, ilk olarak verilen çeşitli iki dillilik tanımlarından kendi fikirlerine yakın buldukları seçmeleri istenmiştir. Buna ek olarak iki dillilik ile ilgili çeşitli önermelere katılıp katılmadıklarını belirtmeleri beklenmiştir. 272 Bkz. Aziz (2008) 273 Öğretim üyeleri ifadesi bu noktadan itibaren ankete katılan öğretim üyelerini (denekleri) nitelemek için kullanılacaktır. 80

91 Anketin üçüncü ve son kısmı ise öğretim üyelerinin çeviri edinci ve iki dillilik edincini ne şekilde bağdaştırdıklarını ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Bu kısımda ilk olarak iki dillilik ve çeviri olgusunu bir arada sunan önermelere katılıp katılmadıklarını belirtmeleri istenen öğretim üyelerinin daha sonra çeviri edinci ve çeviri eğitimi üzerine sunulan önermeleri seçmeleri istenmiştir. Son soruda ise benimsenen çeviri edinci modelinin alt bileşenlerini bir ölçek içerisinde puanlamaları istenmiştir. Bu soru ile çeviri edinci içerisinde iki dilli dil edincinin yeri saptanmaya çalışılmıştır. Anket sırasında, öğretim üyelerinin adı ve soyadı gibi kişisel bilgiler gizli tutulmuş olup, alınan görüşlerin anonim olarak kalması sağlanmıştır. Ancak, öğretim üyelerinin akademik yaşantıları dışında çevirmen kimliklerini ortaya koyacak sorularla tartışma içerisine farklı bir değişken eklenmiştir. Öğretim üyelerinin hangi anabilim dalı bünyesinde çalıştığı bilgisi alınarak, farklı öğrenci profilleri ve farklı bilimsel gelenekler gibi etkenlerin akademisyenlerin iki dillilik algısını etkileyip etkilemediğinin anlaşılması hedeflenmiştir Denek Grubu Araştırma İstanbul Üniversitesi Çeviribilim ve Hacettepe Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümleri bünyesinde yer alan öğretim üyeleri üzerinde doğrudan anket uygulanması ve iki dillilik ve çeviri konusunda sorular sorulmasını içermektedir. Araştırma, anılan iki üniversitedeki çeviribilim ve mütercim tercümanlık bölümleri ile sınırlandırılmıştır. Bu bölümlerde, Almanca, Fransızca ve İngilizce dillerinde mütercim-tercümanlık anabilim dalları altında çeviri eğitimi verilmektedir. İstanbul ve Hacettepe Üniversitelerindeki bu bölümler her iki okulda da üç anabilim dalının mevcut ve aktif olması öğrenci kabul ederek mezun vermesi sebebiyle seçilmiştir. Bu iki üniversitede anılan bölümlerde görev yapmakta olan 2 İ.Ü , H.Ü ) öğretim üyesinden üç tanesi süresiz izinde olmaları sebebiyle, üç tanesi ise ankete katılamayacaklarını belirtmeleri üzerine çalışma dışında kalmışlardır. Bunların dışında, tez danışmanlığını yürüten ve anketin kurgulanmasında büyük 274 İstanbul Üniversitesi Çeviribilim Bölümü 275 Hacettepe Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü 81

92 katkı sağlayan danışman da İ.Ü. bünyesinde popülasyona dâhil olduğundan, sonuçlar üzerindeki etkisini engellemek amacıyla anket dışında tutulmuştur. Toplam 19 öğretim üyesine anket çalışması uygulanabilmiştir. Bu betimleyici çalışmada popülasyonun tamamına ulaşılmasından ötürü kontrol grubu kullanılmamıştır Denek Grubuna Anket Uygulaması Anket çalışması 19 öğretim üyesi ile iki şehirde gerçekleştirilmiştir Nisan 2015 tarihlerinde Hacettepe Üniversitesinde, Nisan 2015 tarihlerinde ise İstanbul Üniversitesinde deneklere ulaşılmış olup, Mayıs 201 tarihine kadar anket formları toplanmıştır. Elde edilen veriler, oluşturulan bir veri bankasına anlık düzenli olarak işlenmiş ve ortaya çıkan sonuçlar bütün anketlerin değerlendirilmesinin ardından işleme alınmıştır. Anketin tasarlanması sırasında, anketin araştırmacı kanalıyla deneklere yüz yüze uygulanacağı varsayılmış, bu şekilde daha verimli sonuçlar alınacağı düşünülmüştür. Ancak, anketin uygulanması aşamasında öğretim üyelerinin bir kısmının doğrudan anket uygulamasına vakit ayıramaması sonucu, kimi öğretim üyeleri anket formlarını kabul ederek kendileri uygulamışlardır. Bu durum anketin sağlığı açısından bir sorun yaratmamaktadır; anket formu sorulara dair gerekli açıklamalara yer vermiştir Araştırmanın Niceliksel Sonuçları Bu başlık altında anketten elde edilen verilerin, grafik ve tablolar üzerinde görselleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu bölümde sunulan veriler araştırmanın sonuçlarının niteliksel değerlendirilmesi sırasında dayanak olarak görev yapacaktır. Aşağıdaki tablolar, iki ayrı üniversiteden ankete katılan öğretim üyelerinin tamamına dair verilerdir. Sonuçların yorumlanması sırasında bölüm ve okul bazında elde edilen veriler de tartışmalara koşut olarak yine grafik ve tablolar aracılığıyla sunulacaktır. Gerek her bir sorunun farklı değişkenlere sahip olması sebebiyle, gerekse grafiklerin içerdiği verilerin okunabilmesini kolaylaştırmak amacıyla farklı türde grafikler kullanılmıştır. Anket çalışması sınırlı bir denek grubu içerisinde ankete katılan toplam 19 öğretim üyesi yürütüldüğünden SPSS uygulanmamıştır. 82

93 Deneklerin Profili Anketin birinci bölümü deneklerin profilini çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu aşamada öğretim üyelerinin akademisyen kimliğinin yanı sıra çevirmen kimlikleri de dikkate alınmıştır. Elde edilen veriler aşağıdaki gibidir. Öğretim Üyelerinin Programları İngilizce Mütercim Tercümanlık 42% Almanca Mütercim Tercümanlık 32% Fransızca Mütercim Tercümanlık 26% Grafik 1 : Ankete katılan öğretim üyelerinin kadrosunda bulunduğu anabilim dalları Grafik 1 içerisinde ankete katılan öğretim üyelerinin bünyesinde bulundukları anabilim dallarına göre yüzdesel ağırlığı sunulmuştur. Ankete yanıt veren öğretim üyesi AMT 276, öğretim üyesi FMT 277, 8 öğretim üyesi ise İMT 278 anabilim dalları bünyesinde çalışmaktadır. Bu öğretim üyelerinin tamamı lisans ve/veya lisansüstü programlarda eğitim vermektedir. 276 Almanca Mütercim Tercümanlık Anabilim Dalı 277 Fransızca Mütercim Tercümanlık Anabilim Dalı 278 İngilizce Mütercim Tercümanlık Anabilim Dalı 83

94 Öğretim Üyesi Sayısı Çeviri Sıklığı En Sık Olmak Üzere Çeviri Yoğunluğu Grafik 2: Öğretim üyelerinin çeviri işi yapma yoğunluğu Grafik 2 içerisinde görüleceği üzere anket sırasında öğretim üyelerine çeviri yapıp yapmadıkları sorulmuş, eğer çeviri yapıyorlarsa ne sıklıkta çeviri yaptıklarını, 1 en sık, en seyrek olmak üzere 1 ile arasında değerlemeleri istenmiştir. 19 katılımcının 18 i aktif olarak çeviri yapmaktadır. Grafik ikide yatay düzlem 1 ile beş arasında değişen değerlerle en sıktan en seyreğe doğru uzanmaktadır. Dikey düzlemde ise öğretim üyelerinin sayısı yer almaktadır. Sıklıkla çeviri yaptığını dile getiren 5 öğretim üyesi (1) ve öğretim üyesi 2 değerini işaretlemiştir. 2 öğretim üyesi ise orta ölçek olan değerinde çeviri sıklığına sahiptir. Yine öğretim üyesi çeviri sıklıklarını seyrek değeri ile derecelendirmiştir. 1 öğretim üyesi ise çeviri sıklığına en seyrek değeri vermiştir. Bir sonraki soru ile öğretim üyelerinden hangi yönde daha sık çeviri yaptıklarını belirtmeleri istenmiştir. Bu soruda çeviri yönü ifadesi, bireyin çeviri yaptığı dil yönü anlamında kullanılmıştır. Örneğin L 1 L 2, A dilinden B diline yapılan çeviri olarak nitelenebilir. Aşağıdaki grafik ise öğretim üyelerinin hangi yönde daha sık çeviri yaptıklarını göstermektedir. 84

95 Diğer 5% Çeviri Yönü A dilinden B diline 36% B dilinden A diline 59% Grafik 3: Öğretim üyelerinin yaptığı çevirilerin yönü Grafik üzerinde görülebileceği üzere, verdikleri yanıtlar yüzdelik dilime çevrilen akademisyenlerin % 9 luk bir oranı B dilinden A diline, % sı ise A dilinden B diline çeviri uğraşısında bulunduklarını bildirmiştir. % lik dilimdeki tek bir öğretim üyesi ise diğer seçeneğini işaretlemiştir. Çeviri Yönü Tercihi Farketmez 28% A dilinden B diline 17% Diğer 5% B dilinden A diline 50% Grafik 4: Öğretim üyelerinin çeviri yönü tercihi 85

96 Çeviri yönü sorusunun çeviri piyasası ya da öğretim üyelerinin görev tanımları gibi etkenlerden etkilenebileceği düşünülerek öğretim üyelerine hangi yönde çeviri yapmayı tercih ettikleri de sorulmuştur. Yukarıda görülen Grafik 4 içerisinde öğretim üyelerinin çeviri yapmayı tercih ettiği çeviri yönü yine yüzdelik dilim içerisinde verilmiştir. Buna göre, çeviri yapan 18 öğretim üyelesinin yarısı L 2 L 1 yönünde çeviri yapmayı tercih ederken, L 1 L 2 yönünde çeviri yapmayı tercih edenler % 17 lik kısmı oluşturmaktadır. % 28 lik dilimde yer alan öğretim üyeleri için çevirinin hangi yönde olduğu fark etmemektedir. % lik dilimi oluşturan 1 öğretim üyesi ise diğer kategorisi içerisinde bir dil çiftinde uğraşılarını sürdürmeyi tercih etmektedir. Anket uygulamasında çeviri yaptığını belirten öğretim üyelerine çeviri yönü tercihini yönlendiren etkenler sorulmuştur. Ortaya çıkan veriler aşağıdaki grafikte sunulmuştur. Çeviri Yönü Tercihini Yönlendiren Etkenler Maddi Getiri 4% Fark etmez 13% Zaman 26% Hakimiyet 48% Zorluk 9% Grafik 5: Öğretim üyelerinin çeviri yönü tercihini yönlendiren etkenler Grafik içerisinde sonuçları görüleceği üzere, bu soru içerisinde zaman etkeni, zorluk etkeni, hakimiyet etkeni ve maddi getiri etkeni arasında öğretim üyelerinden sıralama yapmaları ya da fark etmez seçeneğini işaretlemeleri istenmiştir. Birçok öğretim üyesinin tek bir etken seçmesi ya da birden fazla etkeni birinci sıraya 86

97 koyması sebebiyle, veriler yorumlanırken yalnızca 1 en önemli etken değeri alan etkenler dikkate alınmıştır. 18 öğretim üyesinin çeviri yaptığını belirttiği bu çalışma içerisinde, çeviri yönü tercihini yönlendiren etkenlerle ilgili soruda seçenekler toplam 22 kez 1 en önemli etken değerini almıştır. Bu beş seçeneğin aldığı (1 en önemli etken değerlerinin birbirlerine oranı, yukarıda yer alan Grafik içerisinde gösterilmiştir. Buna göre en önemli etken % 8 ile hakimiyet olurken, %26 ile zaman etkeni ikinci sıradadır. Üçüncü sırada ise % 1 oranındaki fark etmez seçeneğini, %9 oranındaki zorluk etkeni izlemektedir. En az öneme sahip etken olarak %4 ile gösterilen maddi getiri etkenini yalnızca bir öğretim üyesi işaretlemiştir. Akademik Yayın Dili Tercihi A dili 21% Fark etmez 63% B dili 16% Diğer 0% Grafik 6: Öğretim üyelerinin akademik yayınlarında dil tercihleri Grafik üzerinde görüleceği denek profilinde son olarak, ankete katılan öğretim üyelerinin akademik yayınlarını hangi dilde hazırlamayı tercih ettiklerine dair soruya verilen yanıtların, yüzdelik dağılımı yukarıdaki gibi gerçekleşmiştir. Buna göre 19 katılımcıdan 12 sini oluşturan % lük dilime göre akademik yayınlarını hangi dilde hazırladıkları fark etmemektedir. % 21 lik dilime denk gelen öğretim üyesi ise akademik yayınlarını A dilinde hazırlamayı tercih ettiklerini belirtmişlerdir. öğretim üyesi ise akademik yayınlarını B dilinde hazırlamaktadır. Akademik yayın diline dair öğretim üyelerinin anket uygulaması sırasında not düştükleri detaylara da burada yer verilmelidir. Bunlardan ilki, akademik yayın dili olarak A dilini belirten bir katılımcının buna sebep olarak kendi dilinde literatürü zenginleştirip, kendi dilini 87

98 konuşan araştırmacılara ulaşma amacını göstermiştir. Diğer öğretim üyesi ise A dilinde yazılı olarak akademik yayınlarını yaparken B dilinde bildirilerini sözlü olarak sunmayı tercih ettiğini belirtmiştir İki dillilik Konusundaki Sorulara Verilen Yanıtlar Denek profillerinin ardından, anketin asıl araştırma konusuna yönelik ilk kategorisi iki dilliliktir. Bu kategori içerisinde öğretim üyelerine iki dillilik tanımları verilerek hangilerini onayladıkları sorulmuş ve iki dillilik ile ilgili çeşitli önermelere katılıp katılmadıklarını belirtmeleri istenmiştir. Onay Yüzdesi İkidillilik, bireyin her iki dilde de aynı düzeyde ve kusursuz biçimde ustalaşmış olmasıdır. İkidillilik, bireyin ikinci bir dilde belli bir düzey işlevsel yeterliliğe sahip olmasıdır. İkidillilik, bireyin anadilinden başka bir dilde temel iletişim becerilerine sahip olmasıdır. 0% 4% 9% İkidillilik bir bireyin iki dili kullanmasıdır. 9% İkidillilik, bireyin iki ayrı dili konuşan ebeveynlerce yetiştirilmesi sonucu ortaya çıkan bir olgudur. İkidillilik, bireyin, iki dili toplum içerisinde, bütün kültürel edinçleri ile birlikte kazandığı her iki dilde de toplumsal koşulların ve kültürel Grafik 7: Onaylanan iki dillilik tanımlarının birbirleriyle oranları Ankete katılan öğretim üyelerinden kendilerine en yakın gelen iki dillilik tanımlarını seçmeleri istenmiş, verilen yanıtların yüzdelik dağılımına göre yukarıda yer alan Grafik 7 içerisindeki sonuçlar ortaya çıkmıştır. Öğretim üyelerinin birden çok tercih yapabilmelerine izin verilmiştir, böylece ağırlıklı bir sonuç elde edilmiştir. yüzdelik değerler, verilen yanıtların birbirlerine oranlarını temsil etmektedir. Bu soruda yer alan tanımlar, literatür araştırmaları sonucu derlenmiş, çeşitli araştırmacıların yakın tanımları tek bir kategori haline getirilerek ve anket içerisinde 23% 53% 0% 20% 40% 60% Bu 88

99 herhangi bir araştırmacıya atıf yapılmaksızın öğretim üyelerine sunulmuştur. 19 öğretim üyesinin katıldığı çalışma içerisinde, bu soruda yer alan tanımların aldığı toplam değer 22 dir. Ankete katılan öğretim üyelerinin tümü en az bir tanımı onaylarken, üç öğretim üyesi ise ikişer ayrı tanımı onaylamıştır. Grafik 7 de 279 bu tanımların aldıkları değerlerin birbirine yüzdesel olarak oranları verilmiştir. Bu grafikte her katılımcının herhangi bir tanıma verdiği değer öğretim üyesi özelinde değil, tanım özelinde dikkate alınmıştır. İki dillilik, bireyin her iki dilde de aynı düzeyde ve kusursuz biçimde ustalaşmış olmasıdır. tanımı hiçbir öğretim üyesince onaylanmamıştır. İki dillilik, bireyin ikinci bir dilde belli bir düzey işlevsel yeterliliğe sahip olmasıdır. tanımı bir kez onaylanmıştır. İki dillilik bir bireyin iki dili kullanmasıdır. ve İki dillilik, bireyin anadilinden başka bir dilde temel iletişim becerilerine sahip olmasıdır. tanımları ikişer kez öğretim üyelerinden kabul görmüştür. İki dillilik, bireyin iki ayrı dili konuşan ebeveynlerce yetiştirilmesi sonucu ortaya çıkan bir olgudur. beş öğretim üyesinin onayını almıştır. Öğretim üyelerinin verdiği yanıtlar sonucu toplam oyların % ünü alarak en çok onaylanan tanım olan İki dillilik, bireyin, iki dili toplum içerisinde, bütün kültürel edinçleri ile birlikte kazandığı her iki dilde de toplumsal koşulların ve kültürel değerlerin etkisinin görüldüğü bir olgudur. tanımı 12 ayrı öğretim üyesinden onay almıştır. 279 Bkz. Yuk. 89

100 "İkidillilik, dil edincinin yanı sıra kültür edincini de kapsar." "İkidilli bireyler her iki dillerini de aynı anda edinmiş olmalıdır." "İkidilli bireyler, ikinci dillerini birinci dillerinin ardından edinebilirler." "İkidilli bireylerin, her iki dilleri de anadilleridir. "Bireyin her iki dilinde dil edinci düzeyi farklı olsa da ikidilli olabilir." "İkidilli bireyin her iki dilinde de dil edinci düzeyi birbirine yakındır." "İkinci bir dilde iletişim kurabilen herkes ikidillidir." Katılmayanlar Katılanlar Grafik 8 : İki dillilik ile ilgili önermelere karşılaştırmalı katılım oranları Bir sonraki soruda, öğretim üyelerinden iki dillilik ile ilgili önermelere katılıp katılmadıklarını belirtmeleri istenmiştir. Söz konusu önermeler ve katılım oranları yukarıdaki grafik içerisinde bir arada gösterilmiştir. 19 öğretim üyesinin tamamı yukarıda yer alan Grafik 8 içerisinde gösterilen İki dillilik, dil edincinin yanı sıra kültür edincini de kapsar. şeklindeki önermeye katıldığını belirtmiştir. İki dilli bireyler her iki dillerini de aynı anda edinmiş olmalıdır. önermesine 9 öğretim üyesi katılırken, 9 tanesi ise katılmadığını belirtmiş, bir öğretim üyesi ise bu önerme hakkında fikir bildirmemiştir. İki dilli bireyler, ikinci dillerini birinci dillerinin ardından edinebilirler. önermesi ise 9 öğretim üyesince kabul görmüş, 8 öğretim üyesi ise bu önermeye katılmamıştır; 2 öğretim üyesi ise bu önerme hakkında görüş bildirmemiştir. İki dilli bireylerin, her iki dilleri de anadilleridir. önermesine katılanların sayısı 10, katılmayanların sayısı 9 olarak gerçekleşmiştir. Bireyin her iki dilinde dil edinci düzeyi farklı olsa da iki dilli olabilir. önermesi ise 9 öğretim üyesinin desteğini alırken, 10 öğretim üyesi ise karşıt görüş bildirmiştir. İki dilli bireyin her iki dilinde de dil edinci düzeyi birbirine yakındır biçimdeki önermeye 15 öğretim üyesi katılmış, tanesi ise katılmadıklarını dile getirmişlerdir. Son olarak İkinci bir dilde iletişim kurabilen herkes iki dillidir numaralı önerme ise yalnızca 1 90

101 öğretim üyesinden destek görmüş, 18 öğretim üyesi ise bu önermeye katılmadıklarını bildirmişlerdir İki Dillilik ve Çeviri Edinci Konusundaki Sorulara Verilen Yanıtlar Anketin bu kısmında öğretim üyelerine ilk olarak iki dillilik ve çeviri edincini bir arada ele alan önermelere katılıp katılmadıkları sorulmuştur. Bir diğer soru çeviri eğitiminin, çevirmen adaylarının dil edinci düzeyi ile ilişkisine yanıt aramaktadır. Bu bölümde ayrıca, öğretim üyelerinden iki dilliliğin çeviriye sağladığı olası avantajları belirtmeleri istenmiştir. Bunun dışına, çeviri eğitimi çeviri edinci ilişkisine dair önermelerin bulunduğu bir soru da yer almaktadır. Son olarak öğretim üyeleri, Yazıcı nın çeviri edinci modelini değerlendirmiştir. Detaylı sonuçlar aşağıdadır "Her iki dilli birey çeviri yapabilir. " 13 5 "İkidilli olmadan çeviri yapılamaz." 18 1 "İkidilli olmak çeviri yapabilmek için yeterlidir." 11 7 "Her çevirmen ikidillidir." 19 0 "Çeviri edinci, ikidilli dil edincinden daha geniş bir kapsama sahiptir. " Katılanlar Katılmayanlar Grafik 9: İki dillilik ve çeviri edinci ile ilgili önermelere katılım oranları Yukarıda yer alan Grafik 9 üzerinde iki dillilik ve çeviri ile ilgili önermelere verilen yanıtlar görselleştirilmiştir. Her iki dilli birey çeviri yapabilir. önermesi 19 öğretim üyesinin 1 i tarafından kabul görmemiştir, İki dilli olmadan çeviri yapılamaz. biçimindeki önerme üzerine 1 öğretim üyesi görüş bildirmezken, 5 öğretim üyesi destek vermiş, 1 öğretim üyesi ise bu önermeye katılmadıklarını bildirmişlerdir. İki dilli olmak çeviri yapabilmek için yeterlidir. önermesi 1 öğretim üyesi tarafından kabul edilmiş, 18 öğretim üyesi ise bu önermeye katılmadıklarını bildirmiştir. Her çevirmen iki dillidir. önermesine katılanların sayısı 7 katılmayanların sayısı 11 91

102 Katılımcı Sayısı olmuş, yine 1 öğretim üyesi da görüş bildirmemiştir. Çeviri edinci, iki dilli dil edincinden daha geniş bir kapsama sahiptir. önermesine 19 öğretim üyesinin tamamı katıldığını bildirmiştir. Bu bölümde öğretim üyelerinden Çeviri eğitimi, çevirmen adayının dil edinci düzeyine göre farklılık göstermeli midir? sorusuna, evet ya da hayır şeklinde yanıt vermeleri istenmiş, 19 öğretim üyesinden 18 i evet şeklinde yanıt verirken 1 öğretim üyesi ise bu soruya yanıt vermemiştir. İki Dilliliğin Çeviriye Sağladığı Katkılar İkidilliliğin Çeviriye Sağladığı Avantajlar Kültür bilgisi Dil bilgisi Bilişsel yatkınlık Sözlük bilgisi Hiçbiri Grafik 10: İki dilliliğin çeviriye sağladığı katkılar Bu bölümde bir başka soruda öğretim üyelerine iki dilliliğin, çeviri yaparken hangi avantajları sağlayacağı sorulmuştur. Yukarıdaki Grafik 10 içerisinde yanıtları görülebilen bu soruda, Kültür bilgisi, Dil bilgisi, Sözlük bilgisi ve Bilişsel yatkınlık avantajlarından tercih yapmaları istenmiştir. Soru çoktan seçmeli olup, açık uçlu yanıtlara olanak vermemektedir. Ancak bir öğretim üyesinin birden fazla seçeneği işaretlemesi mümkündür. Sorunun tasarımında bu dört bileşen seçenekler olarak sunulmuş, hepsinin avantaj sağladığını düşünen öğretim üyeleri için bir hepsi seçeneği, hiç birinin çeviri için avantaj sağlamadığını düşünen öğretim üyeleri için ise bir hiçbiri seçeneği eklenmiştir. Yukarıdaki grafikte hepsi seçeneğini tercih eden öğretim üyelerinin yanıtları diğer bileşenlerin içerisine yansıtılmıştır. Buna göre kültür bilgisi 19 öğretim üyesine göre avantajken, dilbilgisi ve sözlük 92

103 bilgisi kategorileri 18, bilişsel yatkınlık ise 1 öğretim üyesine göre çeviriye iki dilliliğin sağladığı avantajlardandır. Hiçbiri seçeneğini tercih eden öğretim üyesi bulunmamaktadır. Çeviri Edinci - Çeviri Eğitimi İlişkisi Çeviri edinci, doğuştan gelen bir beceridir. 4% Hiçbiri. 8% Çeviri edinci, yalnızca çeviri yapılarak geliştirilemez. 17% Çeviri edinci, ancak çeviri eğitiminin rehberliğinde bütün yönleriyle gelişebilir. 42% Çeviri edinci, eğitim olmadan çeviri yaparak da geliştirilebilir. 29% Grafik 11: Çeviri eğitimi ve çeviri edinci ilişkisine dair önermelerin onaylanma oranlarının birbirlerine ilişkisi Yukarıda yer alan Grafik 11 içerisinde sonuçları verildiği üzere, bu bölümde bir sonraki soruyla çeviri edinci ve çeviri eğitimi arasındaki ilişki üzerine öğretim üyelerinin görüş bildirmesi istenmiştir. Öğretim üyelerine verilen önermelerden onayladıklarını işaretlemeleri istenmiştir. Herhangi bir önermeye katılmayan öğretim üyeleri Hiçbiri seçeneğini işaretlemişlerdir. Bir öğretim üyesi, birden çok önermeye katıldığını belirtebilmektedir. Önermelerin katılımcılardan aldığı her onay bir puan olarak yansıtılmıştır. 19 öğretim üyesi toplam 2 seçimde bulunmuştur. 2 seçim içerisinde, seçeneklerin birbirine oranının yüzdesel dağılımı Grafik 11 de görselleştirildiği gibi gerçekleşmiştir. Çeviri edinci, ancak çeviri eğitiminin rehberliğinde bütün yönleriyle gelişebilir. önermesi 10 öğretim üyesi, Çeviri edinci, eğitim olmadan çeviri yaparak da geliştirilebilir. önermesi 7 öğretim üyesi, Çeviri edinci, yalnızca çeviri yapılarak geliştirilemez. önermesi öğretim üyesi ve son olarak Çeviri edinci, doğuştan gelen bir beceridir. önermesi 1 öğretim 93

104 üyesinin katılımıyla sonuçlanmıştır. 2 öğretim üyesi ise bu önermelerin hiçbirine katılmadıklarını bildirmiştir. En Önemli En Az Önemli Değer: Kaynak ve erek dil/kültür bilgisi çeviriyi mümkün kılan temel bilgi Kuramsal bilgi çevirmene bilgisel dayanak hazırlayarak özgüven sağlar Çok dilli çevrilebilecek teknik metin oluşturma bilgisi dilsel bilginin kuramsal bilgiyle birlikte kullanılması Araştırmaya yönelik üst bilgi ve beceri hızlı ve güvenilir kaynağa ulaşma bilgisi Elektronik araçlarla ilgili bilgi (kelime işlemcileri, veri ve terim bankası vb Proje tasarım bilgisi çeviri projelerini tasarlayıp yürütebilme bilgisi Pazarlama bilgisi küresel pazarı takip etmeye yarayacak bilgi Tablo 10: Çeviri edinci alt bileşenlerinin aldığı değerler Tablo 10 içerisinde sonuçları verilen bu bölümün ve anketin son sorusu için, öğretim üyelerinden ele alınan çeviri edinci modelinde, bu edincin alt bileşenlerine verdikleri önemi 1 ile arasında değerlendirmeleri istenmiştir. Burada 1 en önemli, ise en az önemli olarak değerlendirilmiştir. Bu soruya, ankete katılan akademisyenlerin tamamı yanıt vermiştir. Katılımcılara istedikleri bileşeni, istedikleri değerle derecelendirme özgürlüğü tanınmıştır. Bu sebeple bir öğretim üyesi birden fazla alt bileşene aynı değeri verebilmektedir. Buradaki amaç genel eğilimin hangi bileşen için hangi değerde olduğunu ortaya koymaktır. Yukarıda yer alan Tablo 10 da 1 ile arasındaki değerleri temsil eden sütunlarda, çeviri edinci alt bileşeninin yer aldığı satırla kesişen alanlarda görülen rakamlar, o alt bileşenin kaç öğretim üyesi tarafından ilgili değer ile derecelendirildiğini göstermektedir. Boş alanlar, karşılık geldikleri değerde derecelendirme yapılmadığını temsil etmektedir. Çeviri edinci alt bileşenleri içerisinde kaynak ve erek dil kültür bilgisi bileşenine 14 öğretim üyesi (1), 1 öğretim üyesi (2), 4 öğretim üyesi ise (5) değerini vermiştir. Kuramsal bilgi bileşeni ise 3 defa (1), 7 defa (2), 8 defa (3) ve 1 defa da değerini almıştır. Bir diğer bileşen çok dilli çevrilebilecek teknik metin oluşturma bilgisi ise öğretim üyesi tarafından 1, yine defa 2, 7 öğretim üyesi 94

105 Değeri Veren Katılımcı Sayısı tarafından ve son olarak 2 öğretim üyesi tarafından değeri ile derecelendirilmiştir. Araştırmaya yönelik üst bilgi ve beceri alt bileşeni 12 kez 1, 2 kez 2 ve ve kez de değeri ile derecelendirilmiştir. Elektronik araçlarla ilgili bilgi alt bileşeninin aldığı değerler yakın bir dağılım göstermektedir; kez 1, kez 2, kez, 1 kez ve 1 kez de değeri ile derecelendirilirmiştir. Proje tasarım bilgisi alt bileşeni ise 1 değeri için, 2 değeri için, değeri için, değeri için ve değeri için iki kez işaretlenmiştir. Son olarak da pazarlama bilgisi alt bileşeni 1 ve değerleri öğretim üyeleri tarafından ikişer kere, 2 ve değerleri için dörder kere ve değeri için 7 kere derecelendirilirmiştir Çeviri Edinci Alt Bileşenleri Değerlendirmesi Kaynak ve erek dil/kültür bilgisi Kuramsal bilgi Çok dilli çevirilebilecek teknik metin oluşturma bilgisi Araştırmaya yönelik üst bilgi ve beceri Elektronik araçlarla ilgili bilgi Proje tasarım bilgisi En Önemli/5 En Az Önemli Pazarlama bilgisi Grafik 12: Çeviri edinci alt bileşenleri değerlendirmesi Bu kısımda ise alınan sonuçlar yorumlanırken görsel dayanak sağlaması açısından bir grafikten yararlanılmıştır. Ortaya çıkan veriler yukarıdaki grafikte görselleştirilmiştir; bu grafikte bütün alt bileşenlerinin değerlendirmesi sonucu ortaya çıkan alansal dağılım görülmektedir. Grafik okunmasını kolaylaştırmak amacıyla herhangi bir değer almayan bileşenler 0 ile temsil edilmiştir. 95

106 Yukarıda yer alan Grafik 12 içerisinde, her bir alt bileşen ayrıştırıcı bir simgeye sahip eğrilerle temsil edilmiştir. Grafiğin yatay ekseni, eğri üzerindeki alt bileşenin hangi değerde olduğunu, dikey ekseni ise o değerin kaç öğretim üyesi tarafından derecelendirilmiş olduğunu göstermektedir. Her bir öğretim üyesi her alt bileşen için yalnızca bir değer seçtiğinden, skalada yer alan değerlerin alabileceği toplam puan 1 tür. Bu tespitle birlikte 1 değerinin toplam puan aldığı görülmektedir. Bu, öğretim üyelerinin 1/ ünün herhangi bir bileşeni 1 değeri ile derecelendirmiş olduğunu göstermektedir. Aşağıda yer alan Grafik 1 oyların en büyük kısmını toplayan ve temsil oranı en yüksek olan 1 değerindeki dağılımı görselleştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Proje tasarım bilgisi 7% Elektronik araçlarla ilgili bilgi 11% (1 En Önemli ) Değeri İçin Dağılım Pazarlama bilgisi 4% Araştırmaya yönelik üst bilgi ve beceri 27% Kaynak ve erek dil/kültür bilgisi 33% Kuramsal bilgi 7% Grafik 1 : Çeviri edinci alt bileşenleri 1 değeri dağılımı Çok dilli çevirilebilecek teknik metin oluşturma bilgisi 11% Grafik 1 ten anlaşıldığı üzere en önemli derecesinde görülen alt bileşenlerin başlıcaları sırasıyla kaynak ve erek/dil kültür bilgisi ile araştırmaya yönelik üst bilgi ve beceri alt bileşenleridir. Grafik 12 de görselleştirilen sonuçlara bakıldığında da bu iki alt bileşenin en önemli kategorisinde öne çıktığı görülmektedir. Önem derecesine göre takip eden diğer alt bileşenler ise daha karmaşık bir sonuç ortaya koymaktadır. Kuramsal bilgi alt bileşeni, Grafik 1 ün de yansıttığı üzere skalanın en önemli ucunda 1 değeri için en az puanlanan alt bileşenlerden biridir. Ancak 2 ve değerlerine sırasıyla 7 ve 8 öğretim üyesi tarafından konulmasıyla en 96

107 önemli üçüncü alt bileşen olarak göze çarpmaktadır. Çok dilli çevrilebilecek teknik metin oluşturma bilgisi alt bileşeni ile elektronik araçlarla ilgili bilgi alt bileşenine dair değerlendirmeler birbirlerine çok yakın sonuçlar vermiştir. Grafik 1 deki eğrilerin açık biçimde gösterdiği üzere son iki alt bileşenden proje tasarım bilgisi, pazarlama bilgisi alt bileşenine kıyasla skalanın daha önemli ucunda yer almıştır. Araştırmanın sonuçlarına dair sayısal verilerin aktarılmasının ardından gelecek bölüm içerisinde, anket çalışmasının ortaya koyduğu verilerin niteliksel değerlendirmeleri gerçekleştirilecektir. Araştırmanın niceliksel sonuçlarının sunulduğu bölüme paralel bir bölümlendirme ile aynı alt başlıklar içerisinde ilgili niteliksel değerlendirme ve çıkarımlar sunulacaktır Araştırmanın Niteliksel Sonuçları Çalışmanın sonuçlarına dair sayısal verilerin yukarıda sunulmasının ardından bu verilerin yorumlanarak sonuçlara bağlanması bu başlık altında gerçekleştirilecektir. Anket çalışmasının ilk sonuçları pek çok başlıkta fikir birliğinin gözlemlenemediğini göstermektedir Denek Profilleri Anketin sonuçlarına bakıldığında, her iki üniversitedeki öğretim üyelerinin tamamının aktif olarak çeviri eğitimi içerisinde oldukları ve % 9 oranında aktif olarak çeviri yapmakta oldukları görülmektedir. Üstelik çeviri yapan 18 katılımcıdan 10 tanesi çeviri sıklıklarını, en sık 1 ve 2 değerleri ile derecelendirmiştir. En seyrek değeri ise yalnızca bir katılımcıya aittir. Bu durum çeviri eğitimi ve çeviri uygulamasının iç içe geçmiş olduğuna bir işarettir. Bu alandaki öğretim üyelerinin akademisyen kimliğinin yanı sıra çevirmen kimliğine de sahip olmasından hareketle kuram ve uygulama arasında bir köprü oluşturdukları söylenebilir. Bu anlamda ankete katılan öğretim üyelerinin Holmes/Toury haritasında yer alan çeviribilim alanlarının 280 bütün temel dallarında etkinlik gösterdiği söylenebilir. Araştırmacı kimlikleri çeviribilimin kuramsal alanında gösterdikleri etkinliğin örneğiyken, çeviri 280 Bkz. Toury (1995) 97

108 eğitimi ve uygulaması alanında da etkin olmaları, öğretim üyelerinin uygulamalı çeviribilim içerisinde de yer aldığını göstermektedir. Elde edilen Sonuçlara bakıldığında öğretim üyelerinin genellikle ikinci dillerinden birinci dillerine çeviri yapmayı tercih ettikleri ve buna sebep olarak da hakimiyet etkenini gösterdikleri görülmektedir. Bu sonuçlar Presas ın yaklaşımda 281 görülen doğrudan çeviri (direct translation) ve evrik çeviri 282 (inverse translation) kavramlarını anımsatmaktadır. Buna göre L 2 L 1 doğrudan çeviri örneğidir. Bu anlamda öğretim üyelerinin ağırlıklı olarak doğrudan çeviriye yönlendiğini söylemek mümkündür. Akademik yayın dili tercihinde ise büyük çoğunluğun fark etmez seçeneğini işaretleyerek diller arasında tercihte bulunmaması, öğretim üyelerinin akademisyen kimliğinin çevirmen kimliğinden farklı olarak iki dilde de etkinlikte rahatça bulunmalarına olanak sağladığı söylenebilir. Bu durum dilin domain bir başka deyişle alanları içerisinde, ankete katılan akademisyenlerin her iki dillerinin de akademik alanında deneyim sahibi olmasından kaynaklanıyor olabilir. Çeviri bölümlerinin çok dilli çok disiplinli yapısı dikkate alındığında bu durum daha iyi anlaşılabilir. Sonuçlara kavramsal çerçeve içerisinde bakıldığında Gümüşoğlu nun iki dillilik ile ilgili çalışmaları bu duruma ışık tutmaktadır. Gümüşoğlu na göre bireylerin iki dillilik durumu zaman, dilin kullanım alanları ve toplumsal konumu gibi etkenlerin etkisiyle sürekli bir değişim içerisindedir. 283 Öğretim üyelerinin çeviri uğraşısı sırasında çoğunlukla birinci dillerinde metin üretmeyi tercih etmelerine rağmen, akademik yayınlarında birinci ve ikinci dilleri arasında genel olarak bir ayrım yapmamaları, ankete katılan öğretim üyelerinin akademik alandaki dilsel edinçlerinin her iki dillerinde de yakın düzeyde olmasından kaynaklanabilir. Bu durumun sebebi ise doğası gereği çok dilli bir akademik alan olan çeviribilim içerisinde bilgi üretmelerine ve alandaki literatürü yine çok dilli olarak alımlamalarına bağlanabilir. Bu durum ile iki dilliliğin işlevsel boyutu bağlamında iki dilli bireylerin farklı mesleki ve sosyal çevrelerinde karşılaşılmaktadır. Buna göre 281 Bkz. Presas (2000) 282 Öneri terim. 283 Bkz. Gümüşoğlu

109 iki dilli bireyin dili farklı alanlarda işlev kazanır. 284 Öğretim üyelerinin her iki dillerinin de akademik alanda işlevsel olduğu öne sürülebilir. İ.Ü. ve H.Ü. olmak üzere iki ayrı üniversitede gerçekleştirilen bu çalışmada, elde edilen sonuçlar koşutluk göstermektedir. Yukarıda verilen niceliksel sonuçlar bu iki bölüm özelinde ayrı ayrı incelendiğinde dağılımları büyük ölçüde örtüşmektedir. Araştırmanın iki ayrı ayağındaki bölümlerin ayrıştıkları temel nokta deneklerin profillerinde gözlenebilir. Özellikle öğretim üyelerinin bireysel olarak çeviri etkinliğine dair yöneltilen soruların yanıtları, İ.Ü. deki akademisyenlerin, H.Ü. dekilere kıyasla daha yoğun olarak çeviri ile uğraştıklarını göstermektedir. İ.Ü. de bütün öğretim üyeleri aktif olarak çeviri yaptıklarını belirtirken, H.Ü. de bir öğretim üyesi çeviri yapmadığını dile getirmiştir. İ.Ü. de çeviri sıklığı dağılımında ağırlık en sık kategorisinde olup H.Ü. de ise eşit bir dağılım görülmekte, ağırlık orta kısımlarda yoğunlaşmaktadır. Bu durumun yorumlanmasında, İstanbul ve Ankara şehirlerinin ekonomik yapı açısından farklar dikkate alınmalıdır. İstanbul ve Ankara şehirlerinde ekonomik etkinliklerin nitelik ve niceliksel olarak İstanbul lehine farklılık gösterdiği dikkate alındığında, İstanbul da çeviri faaliyetinin daha yoğun gerçekleştiği dile getirilebilir. İ.Ü. deki akademisyenlerin çeviri etkinliğine H.Ü. dekilere kıyasla daha yoğun katılımı bu şekilde çevresel etkenlerle açıklanabilir. Buna ek olarak, İ.Ü. deki akademisyenler, tercih ettikleri çeviri yönü konusunda daha homojen bir yapı gösterirken, H.Ü. de ağırlık B dilinden A diline olmak üzere tek yöndedir. Çeviri yapmayı tercih ettikleri yönde gözlenen bu çeşitlilik de çeviri etkinliklerinin sıklığını etkiliyor olabilir. Elde edilen sonuçların ayrıca AMT, FMT ve İMT olmak üzere programlar bazında değerlendirildiğinde ise, genel sonuçlarla yapılan karşılaştırmalar yine büyük oranda uyum göstermektedir. Programların yanıtları diğer programlar ile kıyaslandığında ise bazı sorulara verilen yanıtların oransal dağılımı farklılık gösterse bile genel kanılar büyük oranda aynı yönü işaret etmektedir. Bunun sebebi olarak bütün programların ortak bölüm çatısı altında yürütülüyor olması gösterilebilir. Bölüm içerisindeki iş birliği ve bilim dalı ortaklığı farklı programlar bünyesinde görev alan 284 Bkz. Gümüşoğlu

110 akademisyenlerin benzer frekanslar içerisinde hareket etmesine olanak sağlıyor olabilir. Çalışmanın sonuçları içerisinde yukarıda özetlenen duruma istisna teşkil eden birkaç örnek de görmek mümkündür. İlk olarak iki dillilik ile ilgili önermelere İMT ve FMT programlarında yer alan akademisyenler oy çokluğu ile katılırken, AMT anabilim dalından akademisyenler küçük farklarla da olsa bu önermelerin büyük bir kısmını katılmadıklarını belirtmişlerdir. İkinci bir örnek ise iki dillilik ve çeviri ile ilgili önermelerden iki dilli olmadan çeviri yapılamaz önermesine toplamda bütün programlar oy çokluğu katılmamış olsa da AMT bünyesinde yer alan öğretim üyeleri oy birliği ile katılmamışlardır. Bu farklar üzerinde yorum yapmak gerekirse, bilimsel geleneğin dışında, kişisel deneyimlerin de akademisyenlerin görüşleri üzerinde etki sahibi olduğu söylenebilir. AMT programlarının gerek öğrenci gerek akademisyenlerinin bir kısmı Almanya da yaşamış göçmenlerden oluşmaktadır. Bu durum akademisyenlerin iki dillilik olgusuyla gündelik yaşantılarında diğer programlarda yer alan akademisyenlere kıyasla daha sık karşılaşmasına neden olabilir. Dolayısıyla konu hakkındaki görüşleri de bu deneyimlerinden etkilenmiş olabilir. İnternet üzerinden yapılan araştırmalarda akademisyenlerin özgeçmişleri ile ilgili yeterli veri bulunamadığından bu sav desteklenememektedir İki Dillilik Tez çalışmasının çıkış noktalarından biri de iki dilliliğin, ülkemizde çeviribilim alanında faaliyet gösteren akademisyenlerce nasıl algılandığının ortaya konulmasıydı. Bu amaçla anket içerisinde, katılımcılara doğrudan iki dillilik ile ilgili sorular sorulmuştur. Sorulara dair yanıtlar bir önceki bölümde anketin niceliksel sonuçları içerisinde aktarılmıştır. Bu sonuçlar, tez çalışmasında model olarak kullandığımız Gümüşoğlu nun iki dillilik tanımına 285 koşut olan İki dillilik, bireyin, iki dili toplum içerisinde, bütün kültürel edinçleri ile birlikte kazandığı her iki dilde de toplumsal koşulların ve kültürel değerlerin 285 Bkz. Gümüşoğlu

111 etkisinin görüldüğü bir olgudur. biçimindeki tanımın, en çok onaylanan iki dillilik tanımı olduğunu göstermektedir. Buna göre öğretim üyeleri, iki dilliği salt dilsel becerilerden öte kültürel edinçleri de içeren çok yönlü ve çok boyutlu bir olgu olarak gördüklerini göstermektedir. İki dilliliğin maksimalist tanımlarına 286 uzanan İki dillilik bireyin iki ayrı dili konuşan bireylerce yetiştirilmesi sonucu ortaya çıkan bir olgudur. tanımının en çok onaylanan ikinci tanım olması bu durumu destekler niteliktedir. Her ne kadar bu tanım iki dilliliği devingen değil durağan bir süreç olarak görse de, bu iki tanımın dilsel becerilerin ötesinde, kültürel edinçleri de içeriyor olması, iki dilliliğin, çeviribilim akademisyenlerinin gözünde yalnızca dilsel düzeyde gerçekleşen bir olgu olmayıp yaşamın bütün alanlarında var olan ve bireyin toplum içerisindeki konumunu etkileyen, bireye farklı bir kimlik kazandıran bir nitelikte olduğuna işaret etmektedir. Yine Gümüşoğlu na göre iki dillilik yalnızca bireysel değil toplumsal bir olgudur. Ancak iki dilliliğin toplumsal ve bireysel yönleri birbirinden bağımsız değil etkileşimli bir yapıdadır ve zaman boyutu içerisinde bireyin iki dillilik durumunu değiştirebilir. 287 İki dilliliği yalnızca dilsel becerilerde eşit derecede ustalaşmakla özdeşleştiren tanımın herhangi bir öğretim üyesince kabul görmemesi bu çıkarımı desteklemektedir. Bu sonuç da Grosjean ın iki dillilik yaklaşımında yer alan görüşlerine koşutluk göstermektedir. Grosjean a göre iki dilli birey dillerini ihtiyaçlarına göre farklı durumlarda kullanacağından iki dilinin eşit olması ya da iki dilinde de tam akıcı olması nadiren gerçekleşir. 288 Bu sorunun ardından katılımcılara iki dillilik olgusu ile ilgili çeşitli savlar öne süren önermeler verilerek, katılıp katılmadıklarını belirtmeleri istenmişti. Bu kısımda kayda değer sonuçlar veren üç önerme bulunmaktadır. Sonuçlara bakıldığında, İki dillilik, dil edincinin yanı sıra kültür edincini de kapsar." önermesinin öğretim üyelerinin tamamından onay aldığı görülmektedir. Bu durum, öğretim üyelerinin kesin olarak iki dilliliği salt dilsel bir olgudan öte konumlandırdığını göstermektedir. İkinci bir dilde iletişim kurabilen herkes iki 286 Bkz. Beardsmore (1986) 287 Bkz. Gümüşoğlu Bkz. Grosjean (2008) 101

112 dillidir. biçimindeki önermenin büyük oranda kabul görmemiş olması bu çıkarımı destekler niteliktedir, söz konusu önerme iki dilliliği salt iletişim becerilerine indirgemektedir. Son olarak araştırmaya katılan öğretim üyelerine arasında İki dilli bireyin her iki dilinde de dil edinci düzeyi birbirine yakındır. önermesinin kabul görmüş olması ise öğretim üyelerinin iki dillilik algısının dengeli iki dillilik (balanced bilingualism durumuna koşut olduğunu göstermektedir. Nitekim bu önerme dil edinci düzeyleri arasında bir eşitlik değil, bir yakınlık dile getirmektedir. İki dilliliğin işlevsel boyutu dikkate alındığında, yaşamın farklı alanlarında farklı dil kesitlerinin kullanılması; kısaca domain bağlamında, iki dilli bireyin uygun dilini uygun yer ve zamanda konuşması durumu literatürde de gözlenmektedir. 289 Bu anlamda iki dilli bireyin her iki dilindeki dilsel becerileri birbirine yakın olmakla birlikte, dillerin farklı alanlarda farklı işlevi olabilir. Önermelerden elde edilen sonuçları özetleyecek olursak bir önceki sorudan elde edilen sonuçlara koşut olarak, akademisyenler arasında, iki dilliliğin, dilsel becerilerin ötesinde kültürel edinçleri de kapsadığı ve iki dillilerin bir edinim sürecinden geçerek iki dilli ve iki kültürlü bireyler haline geldikleri görüşü baskındır İki Dillilik ve Çeviri Edinci Araştırmanın temel sorularından biri iki dillilik ve çeviri edinci arasında ne gibi bağlantıların ortaya konabileceğiydi. Anket çalışması içerisinde ikinci konu başlığını oluşturan sorular, niceliksel sonuçları yukarıda sunulduğu üzere iki dillilik ve çeviri edincini ilişkilendiren sorulardı. Bu kısımda, öğretim üyelerinden ilk olarak aşağıda verilen önermelere katılıp katılmadıklarını belirtmeleri istenmiştir. Burada göze çarpan ilk sonuç, önermelerin büyük oranda kabul görmemesi olarak gösterilebilir. Anketin hazırlanışı sırasında, yukarıdaki önermeler bir araya getirilirken ortak noktaları iki dilliliğin bireye kazandırdığı dil edinci ile çeviri edinci arasında olası ilişkilere dair savlar sunmalarıydı. Sonuçlar alındığında, akademisyenlerin büyük kısmı tarafından kabul görmemiş olmaları açısından yeni bir ortak noktalarının ortaya çıktığı söylenebilir. Önermelerden elde edilen veriler incelendiğinde çeviri 289 Bkz. Bölüm.2. İşlevsel İki Dillilik Ayrıca Bkz. Gümüşoğlu (2010). 102

113 edincinin iki dilli dil edincinden daha geniş bir kapsama sahip olduğu savının bütün öğretim üyelerince destekleniyor olması ve iki dilli olmanın tek başına çeviri yapabilmek için yeterli olduğu savının kabul görmemiş olması literatür ile de uyum içerisindedir. Yazıcı nın dile getirdiği üzere iki dili ve iki kültürü tanımak çeviri yapmak için temel oluştursa da çeviri edinci, bilgi aktarımı, araştırma ve bilgiye ulaşmak gibi çeşitli diğer bilgi ve becerilerin de edinilmesini gerektirir. 290 Benzer biçimde Toury ve Presas da iki dilliliğin çeviri edinci için gerekli bir bileşen olduğunu ancak tek başına yeterli olmadığını söylemektedir. 291 Anketin sonuçlarına göre çeviri eğitimi, çevirmen adayının dil edinci düzeyine göre farklılık göstermelidir. Bu durum da yukarıdaki yaklaşımlarla özdeşleştirilebilir. Bu görüşleri bir önceki bölümden elde edilen verilerle birlikte ele alacak olursak, çeviri edincine sahip olduklarını varsaydığımız çevirmenler, tek dilli bile olsalar çeviri işini yürütecek bilgi ve beceriler ile donandıklarından çeviri yapabilmektedir. Nitekim yine Toury ye göre çeviri yapabilme becerisi doğuştan sahip olunan değil, geliştirilen bir beceridir. 292 Oysa çeviri edincinin dil becerisi ve kültür bilgisi gibi bileşenleri dışında kalan bilgi ve becerilerden yoksun olan iki dilli bireyin, çeviri yapabilmesi daha az bir olasılıktır. Bu konuda ise olgunlaşmamış aktarım becerisi (rudimentary ability to mediate kavramını öne süren Lörscher e göre, yeterlilik düzeyleri farklı bile olsa iki ya da daha fazla dilde yetkinliği olan her bireyin, bu diller arasında bilgiye aracılık etmek üzere olgunlaşmamış bir beceri sahibi olduğunu söyleyerek her iki dillinin kısmen çeviri yapabileceğini dile getirmektedir. Ancak bu durumu temel düzeyle sınırlamaktadır. Nitekim Lörscher iki dilli bireylerin çeviri süreçlerinin tek dilli bireylerinkinden ilkesel olarak değil derece olarak farklı olduğunu dile getirerek, bu durumun bir nitelik değil nicelik sorunu olduğuna dikkat çeker. 293 Benzer şekilde Presas da iki dillilik ve çeviri edinci ilişkisini tartışırken uzman çevirmen ve çevirmen adayı arasında görülen farklılıkları sınıflandırmıştır. Presas a göre iki dilli bireylerin dilsel işlemlerde daha esnek olması çeviri edinci için olumlu bir özellik iken, tek dillilere kıyasla kelime dağarcığı ve dilbilgisel kurallarda 290 Bkz. Yazıcı Bkz. Toury (1986), Presas (2000) 292 Bkz. Toury (1995) 293 Bkz. Lörscher

114 nispeten yetkinliklerinin daha az oluşu iki dillilerin çeviri edinci için olumsuz bir durum yaratabilmektedir. 294 Bu noktada iki dilliliğin çeviri için avantajlarına dair sorudan çıkan yanıtlara değinmek gereklidir. Araştırmaya katılan öğretim üyelerine göre iki dillilik, çeviriye kültür, dilbilgisi, sözlük bilgisi ve bilişsel yatkınlık gibi avantajlar sağlamaktadır. Ancak bu durum Presas ın ortaya koyduğu şekliyle, aday çevirmen değil, uzman çevirmenin sahip olduğu çeviri edinci bağlamında daha geçerli görünmektedir. İki dilli çevirmen adayında iki dilliliğin yaratabileceği olumsuzluklar da yine Gümüşoğlu nun 295 da değindiği üzere code swithching ve interference gibi iki dilli bireyin dillerinin, dil edimi üzerinde görülen etkisi ile ilişkilendirilebilir. Bu durumu ele alan Hönig e göre ise iki dillilikle birlikte doğal olarak çeviri edinci değil, bir çeviri edinçsizliği gelişmektedir. 296 Buradan hareketle daha önceki bölümlerde iki dillilerin, her iki dillerindeki dil edinci düzeyinin birbirine yakın olduğu görüşünü savunan öğretim üyelerinin, tek dilli bireylerin dilsel beceriler yönünden güçlendirilmesi gerektiğini savunmakta oldukları söylenebilir. Çeviri edinci ve çeviri eğitimi ilişkisine dair soruda en çok onaylanan önermede, çeviri edincinin ancak çeviri eğitimi ile desteklenirse bütün yönleriyle gelişebileceği görüşünün baskın olduğunu göstermektedir. Bu durumu, çeviri edincinin yalnızca çeviri yapılarak geliştirilemeyeceği önermesinin üçüncü sırada yer alması da desteklemektedir. Bu sonuç Yazıcı nın ve Presas ın çevirmen adayının kazanması gereken becerileri ele aldıkları daha önce dile getirilen görüşleri ile örtüşmektedir. Nitekim her iki görüş de çeviri eğitiminin, çeviri edincinin içerdiği becerileri kazandırmak üzere yapılandırılması gerektiğini belirtir. 297 Benzer bir şekilde Kussmaul da uzman çevirmenin sahip olması gereken becerileri nitelemiştir. 298 Bütün bu karmaşık becerilerin, doğrudan bu becerileri edindirmeye çalışan çeviri eğitiminin rehberliğinde tam anlamıyla kazanılması akla yatkındır. Nitekim Kurultay a göre de çeviri eğitimi, yöntemli çalışmalar, uygulamalar ve bilgi 294 Bkz. Presas (2000) 295 Bkz. Gümüşoğlu Bkz. Hönig Bkz. Presas 2000, Yazıcı Bkz. Kussmaul (2011) 104

115 modelleri üzerinden tümdengelimli öğrenmeyi aynı çatıda buluşturarak, çevirmen adayına çeviri edinci kazandıracak bir zemin hazırlar. 299 En yakın ikinci sonuçta ise aksi bir görüş ortaya konulmakta, çeviri edincinin çeviri yapılarak da geliştirilebileceği savı kabul edilmektedir. Bu noktada Hönig in çeviri, çeviri yapılarak öğrenilmez 300 görüşü gündeme getirilebilir. Öğretim üyelerinin bu sava destek veriyor oluşu ise, akademik anlamda çeviri eğitimi almamış bireylerin çevirmen olarak etkinlik gösteriyor olduğu gerçeğinden kaynaklanıyor olabilir. Bu durumu açıklamak üzere yine Kurultay ın çeviri eğitimi modeline dikkat çekmek gerekmektedir. Kurultay a göre çeviri eğitimi içerisinde bilişsel, deneyimsel ve bilgisel olmak üzere çeviri edincinin kazanılması için üç aşamalı bir yapı bulunur ve bu yapıda bilişsel öğrenme bir köprü görevi görür. Deneyimsel öğrenme ise sezgisel düzeyde gerçekleşir ve uygulama yoluyla kazanılır. Bu öğrenme biçimi deneme yanılma yoluyla çeviri edincinin sezgisel olarak kazanılmasını ön görür. 301 Her ne kadar Kurultay, bu aşamaları çeviri eğitimi için belirlemiş olsa da, deneyimsel öğrenmenin uygulama yoluyla olduğundan ve sezgisel düzeyde gerçekleştiğinden çeviri eğitimi dışında da mümkün olabileceği savunulabilir. Bu noktadan hareketle, anketin katılımcısı akademisyenlerin bir kısmının, çeviri eğitimini daha çok bir meta alan olarak algıladığı, onlara göre çeviri eğitiminin kuramsal ağırlıklı olup, alanda araştırmacı yetiştiren bir nitelikte olduğu öne sürülebilir. Ancak ağırlıklı olarak kabul gören görüş, çeviri eğitiminin çeviri edincinin geliştirilmesinde elzem olduğudur Bu bölümün ve anketin yanıt aradığı son soru, Yazıcı nın çeviri edinci modeli içerisinde 302 alt bileşenlerin öğretim üyeleri tarafından önem derecesine göre nasıl değerlendirildiğidir. Buradaki amaç, iki dilli bireylerin, tek dilli bireylere kıyasla sahip olduğu olası avantajların çeviri edinci içerisindeki yerini belirleyebilmektir. Bu derecelendirmeye dair detaylı rakamlar yukarıda aktarılmıştır Bkz. Kurultay (1998) 300 Bkz. Hönig Bkz. Kurultay (1998) 302 Bkz. Yazıcı 2007) 303 Bkz. Tablo 10, s

116 Ortaya çıkan sıralamayı, Yazıcı nın özgün modelindeki sıralamayla 304 kıyaslanacak olursa, akademisyenlerin ortak değerlendirmesinin özgün modelden ayrıştığı görülmektedir. Yeni sıralama değerlendirilirken, öğretim üyelerinin akademisyen çevirmen eğitimci niteliklerini aynı anda barındıran üçayaklı bir kimliğe sahip oldukları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kimliklerinin çeviri edinci modelinin bütün bileşenlerine birinci elden deneyim sahibi olmalarını sağladığı söylenebilir. Yazıcı nın modelinin anket çalışması içerisinde öğretim üyelerince değerlendirilmesinin ardından ortaya çıkan yeni sıralamada dikkat çeken ayrıntılar aşağıda sunulmuştur. Kaynak ve erek dil/kültür bilgisi yeni sıralamada da ilk sıradaki yerini korumuştur. Bu sonuç, iki dillilik edincine paralel özellikler gösteren bu alt bileşenin çeviri edinci içerisinde önemli bir yere sahip olduğu görüşünü onaylar niteliktedir. Öğretim üyelerinin değerlendirmeleriyle oluşan yeni sıralamada göze çarpan önemli bir farklılık, özgün modelde dördüncü sırada yer alan araştırmaya yönelik üst bilgi ve beceri bileşeninin ikinci en önemli bileşen olarak değerlendirilmesidir. Nitekim bu bilgi türü, hızlı ve güvenilir kaynağa ulaşma bilgisi olarak özetlenmektedir ve belli ki öğretim üyelerinin gözünde, çevirmeni dilsel ve kültürel bilgi ve becerilere sahip diğer bireylerden ayıran birincil özelliklerden biridir. Özgün modelde ikinci sıranın kuramsal bilgi bileşenine verilmiş olmasına rağmen elde edilen bu sonuç, çeviriye dair eğitim almamış, uygulama yöntemiyle kendini geliştirmiş çevirmenlerin varlığını ve meşruiyetini onaylar nitelikte değerlendirilebilir. Hızlı ve güvenilir kaynağa ulaşmaya dair bilgi, deneme/yanılma yoluyla zaman içerisinde bireyin kendi başına da edinebileceği bir birikim olarak öne sürülebilir. Özgün modele kıyasla bir sıra gerileyen kuramsal bilgi, çevirmene doğrudan yöntem sunmayıp, çeviri işlemi sırasında aldığı kararlara, kuramsal dayanak sağlayarak çevirmeni olumlu yönde etkiler. Bu, çevirmenin ne yaptığını biliyor olmasına dair bir bilgi türüdür. Nitekim ankete katılan akademisyenlerin de en önem verdiği bileşenlerden üçüncüsü bu bileşen olmuştur. Bu durum akademisyenlerin 304 Bkz. Yukarı. Yazıcı, özgün modelinde çeviri edinci alt bileşenlerini önem derecesine göre sıraladığını belirtmektedir. 106

117 kuramsal bilgiyi çevirmen için en temel olmasa bile, kullanışlı bilgi türlerinden biri olarak gördüğüne işaret etmektedir. Çeviri eğitimi veren programlarda, kuramsal bilgi kazandırmayı hedefleyen derslerin varlığı da buna delil olarak gösterilebilir. Bu yargıya ilişkin sayısal verileri Akalın ve Gündoğdu, 2010 yılında yaptıkları araştırmada ortaya koymuş ve Türkiye de çeviri eğitimi veren programların müfredatları içerisinde kuramsal ders ve uygulamaların, müfredatın % ini oluşturduğunu belirtmişlerdir. 305 Anket çalışmasına katılanların tamamının akademisyen olması da kuramsal bilgi bileşeninin aldığı görece yüksek konum için bir başka sebep olarak gösterilebilir. Ankete katılanların, akademisyen çevirmen eğitimci kimlikleri göz önüne alındığında, akademik etkinliklerinin önemli bir kısmının kuram ve uygulama ile iç içe geçtiği düşünülürse, kuramsal bilgiyi bu denli yoğun olarak kullanmayan başka grupların farklı sonuçlar verebileceği düşünebilir. Örneğin, çeviri öğrencilerinin bu konuda farklı bir görüşte olduğunu Eser in Türkiye deki devlet üniversitelerinde çeviri öğrencileri arasında yaptığı benzer bir çalışmada görmek mümkündür. Eser in çeviri öğrencilerinin görüşlerini yansıtan çalışmasında, kuramsal bilgi alt edincinin İki Dillilik, Kültür, Alan Konu, Metin, Araştırma, Stratejik, Kuramsal Bilgi ve Çeviri hizmeti Sağlama alt edinçleri içerisinde en son sırada değerlendirildiği ortaya konmuştur. Aynı çalışmada, çeviri sektörünün çeviri bölümlerinden çıkan öğrencilerden beklenti içerisinde olduğu alt edinçler içerisinde kuramsal bilgi yine son sırada yer almıştır. 306 Çalışmanın sonuçlarının özgün model ile örtüştüğü çok dilli çevrilebilecek teknik metin oluşturma bilgisi ve elektronik araçlarla ilgili bilgi akademisyenlerce hemen hemen eşit önemde görülmüştür. Çeviri edincinin bu iki alt bileşeninden ilki çevirmenin herhangi bir dilde metin türlerini ve geleneklerini tanıması ve aktarım sürecinde bunları dikkate alabilmesini sağlar. Elektronik araçlarla ilgili bilgi, çeviri bellekleri, çeviri veri tabanları, elektronik ortamda bulunan sözlükler ve koşut metinlere erişilebilmesi gibi açılardan önem taşımaktadır. Bu iki becerinin, hem kuramsal bilgi çevirmene çerçeve hazırlar hem de araştırmaya yönelik üst bilgi çevirmene bilmediklerini nerede ve nasıl arayacağını söyler) ile ilişkisi vardır; 305 Akalın ve Gündoğdu 2010: Eser (2014: ) 107

118 metin oluşturma bilgisi ve elektronik araçlarla ilgili bilginin bu iki becerinin ardından dördüncü sırayı paylaşması buna bağlanabilir. Proje tasarım bilgisi bileşeni ise ve pazarlama bilgisi bileşenleri ise, özgün modele koşut biçimde son iki sırada yer almışlardır. Bu iki becerinin ortak noktası, ticari işletmelerde istihdam edilen çevirmenlerin özellikle yönetici/organizatör pozisyonlarında sahip olması beklenen özellikler olarak ortaya çıkmalarıdır. Çeviri edincinin bu alt bileşenlerinin çevirmene artı bir kimlik ve değer kazandıracağı öne sürülebilir. Araştırmaya katılan akademisyenlerin gözünde son iki sırada yer almaları ise, çeviri edincine doğrudan değil dolaylı katkı sağlıyor olmalarına bağlanabilir. Çeviri edinci için yukarıda değinilen tartışmalarda da görülebileceği üzere 307 çeviri yapabilmek için gerekli temel bileşenlerin dışında kaldıkları söylenebilir. Bu sonuçlara tez çalışması açısından bakıldığında, kaynak ve erek dil/kültür bilgisi alt edincinin birinci sırada önemli görülmesi, iki dillilik edincine en koşut bu alt edincin çeviri edincinin temel bileşeni olarak değerlendirilmesi demektir. Bu durum, iki dilli bireyin, tek dilli bireylere kıyasla çeviri edincine yönelik çeviri eğitimine bir adım önde başlamasına olanak verebilir. Bu sonuç, daha önce aktarıldığı üzere, Toury, Presas, Yazıcı ve Eser in görüşleri ile uyum içerisindedir Bkz. Yuk. 308 Bkz. Yuk. Ayrıca Bkz. Toury 199, Presas 2000, Yazıcı 2007 ve Eser 201,

119 SONUÇ İki dillilik, olgunun doğası gereği devingen bir kavramdır. Tez çalışmasında da ele alındığı üzere zaman ve uzam içerisinde değişim göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında bu olgunun pek çok tanımının olması ve bu olguyu farklı disiplinlerin farklı açılardan ele almaları sıra dışı değildir. İki dillilik incelemelerinde temel bileşenlerden biri, bir dil çiftinin bulunmasıdır. Bu özelliğiyle iki dilliliğe dair inceleme araştırma alanlarının oluşturduğu küme, çeviri araştırmaları ile kesişmektedir. Tez çalışmasının sonunda, çeviri ve iki dillilik olgularının özellikle çeviri edinci bağlamında birbirilerine daha da yaklaştığını söylemek mümkündür. Bu anlamda salt dilsel becerilerin ötesinde, kültürel bilgi ve becerileri de içeren iki dillilik çeviri edinci için gerekli bir olgudur ancak tek başına yeterli görülmemektedir. Bu anlamda iki dillilik çeviri edinci için bir temel sağlayabilir. İki dillilikten çeviri edincine giden bu sürece dair yapılacak bir tersten okuma ise, yukarıda anıldığı üzere çeşitli araştırmacıların çeviri eğitimi bağlamında ele aldıkları çeviri edinci modellerine göre, çeviri edincinin bütün alt edinçlerini kazanan bir bireyin iki dilli hale gelebileceğidir. Bu çıkarım iki dilliliğin devingen yapısı ile de örtüşmektedir, nitekim iki dillilik sabit bir durum değildir. Tez çalışmasının kuramsal çerçevesinden çıkan sonuç böyle özetlenebilir. Uygulama bölümden elde edilen sonuçların detaylı incelemesine geçmeden önce kısaca özetlenecek olursa anket çalışması ile elde edilen bulgulardan ikisinin öne çıktığı görülmektedir. Bunlardan ilki, araştırmaya katılan öğretim üyelerinin iki dillilik tanımının, iki dilliliğin maksimalist tanımına daha yakın olduğunun ortaya konmasıdır. Ankete katılan öğretim üyeleri, ikinci bir dilde asgari düzeyde iletişim becerileri sergileyen bireyleri iki dilli olarak tanımlamamaktadır. İkinci önemli bulgu da ilk bulguya koşut olarak öğretim üyelerinin çevirmenleri doğrudan iki dilli olarak görmüyor olmasıdır. Deneklerin profillerinden çıkan sonuçlara bakılacak olursa, öğretim üyelerinin yalnızca akademisyen/araştırmacı değil aynı anda eğitimci ve çevirmen olarak çeviribilimin bütün alanlarında etkin olduklarını söylemek mümkündür. Son olarak, anket çalışması içerisinde kimi sorular kayda değer sonuçlar vermemiştir. İki ayrı görüşün aynı değerleri aldığı görülmektedir. Bu durumun anket tasarımından kaynaklanması mümkündür. Bu açıdan daha sonraki 109

120 çalışmalarda anket tasarımının ön testlere ağırlık verilerek detaylı biçimde irdelenmesinde fayda olacağı görülmüştür. Öğretim üyelerinin iki dillilik ile ilgili sorulara verdikleri yanıtlardan hareketle bir genelleme yapılacak olursa, akademisyenler arasında şu görüşlerin hâkim olduğu söylenebilir: - İki dillilik dilsel becerilerin yanı sıra kültürel edinçleri de kapsar, - İki dilli bireyin her bir dili o dili konuşan toplum içerisinde gelişir, - Bireyin iki farklı dili konuşan ebeveynlere sahip olması iki dilliliği ortaya çıkaran unsurlardan biridir, - İki dilli birey aynı zamanda iki kültürlüdür, ve iki dilin ve kültürün toplumlarına aynı anda aittir. Öğretim üyelerinin iki dillilik ile ilgili görüşlerini takiben, bu olgunun onlar için çeviri bağlamında ne ifade ettiği değerlendirilmiştir. Buna göre öğretim üyelerinin görüşleri için şunlar söylenebilir; - İki dilli olmak tek başına çeviri yapabilmek için yeterli değildir, ancak çeviri yaparken avantaj sağlar, - Çevirmenler, iki dilli olmak zorunda değildir, - Çeviri edinci, dilsel ve kültürel becerileri de içerir ancak daha geniş bir kapsama sahiptir. - Çeviri edinci kısmen çeviri yaparak da gelişebilir, - Çeviri edincinin geliştirilmesinde çeviri eğitiminin önemli rolü vardır, - Çeviri eğitimi çevirmen adayının ihtiyaçlarına göre şekillenmelidir. Bu görüşleri bir önceki bölümden elde edilen verilerle birlikte ele alacak olursak, çeviri edincine sahip olduklarını varsaydığımız çevirmenler, tek dilli bile olsalar çeviri işini yürütecek bilgi ve beceriler ile donandıklarından çeviri yapabilmektedir. Oysa çeviri edincinin dil becerisi ve kültür bilgisi gibi bileşenleri dışında kalan bilgi ve becerilerden yoksun olan iki dilli bireyin, çeviri yapabilmesi olasılığı daha düşüktür. Çevirmenin iki dil arasında aktarım yapabiliyor olmasına rağmen tek dilli olarak nitelenmesi, pek çok çevirmenin ve çevirmen adayı öğrencinin, ikinci dillerini 110

121 etkileşen iki kültür ve toplum içinde edinmiş olmak yerine, tek dilli bir toplum içerisinde öğrenmiş olmalarına bağlanabilir. Ülkemizde lisans düzeyinde okutulan mütercim - tercümanlık programlarının öğrenci profili içerisinde tek dilli ve iki dilli öğrencilerin dağılımı ve bu çevirmen adaylarının ihtiyaçlarına uygun müfredat oluşturulabilmesi üzerine çalışmalar, gelecekte bu konuya açıklık getirilmesine olanak sağlayabilir. Anket çalışmasının son kısmında öğretim üyelerine Yazıcı nın çeviri edinci alt bileşenlerini değerlendirmeleri istenmiştir. Bu değerlendirmeden ortaya çıkan sonuçlara göre çeviri edinci alt bileşenleri önem derecesine göre şu şekilde sıralanabilir; 1. Kaynak ve erek dil/kültür bilgisi, 2. Araştırmaya yönelik üst bilgi ve beceri, 3. Kuramsal bilgi, 4. Çok dilli çevrilebilecek teknik metin oluşturma bilgisi ve Elektronik araçlarla ilgili bilgi, 5. Proje tasarım bilgisi, 6. Pazarlama bilgisi. Buradan elde edilen sonuçlar kısaca özetlenecek olursa, akademisyenlerin gözünde çeviri edinci alt bileşenlerinin durumu için şunları söylemek mümkündür: - Çeviri edincinin en önemli alt bileşeni kaynak ve erek dil/kültür bilgisidir, - Araştırma kaynaklarını ve yöntemlerini yönetebilmek erek/dil kültür bilgisinin etkin biçimde kullanılabilmesine destek sağlar, - Kuramsal bilgi çevirmene yaptığı işe dair farkındalık ve bilinç sağlayarak kararlarına dayanak hazırlar, - Çevirmenin metin ve yazın geleneklerinden doğan sorunları çözümleyebilmesi için gereklidir, - Güncel teknolojilerden faydalanmak çevirmenin etkililiğini artırır, 111

122 - Proje tasarlayıp yönetebilmek ve ürün pazarlayabilmek çevirmen adayına piyasanın ihtiyaçlarına yönelik katma değer sağlayabilir. Kaynak ve erek dil/kültür bilgisi yeni sıralamada da özgün modelde yer aldığı ilk sıradaki konumunu korumuştur. Bu sonuç, iki dillilik edincine paralel özellikler gösteren bu alt bileşenin çeviri edinci içerisinde önemli bir yere sahip olduğu görüşünü onaylar niteliktedir ve tez çalışmasının kuramsal çerçevesinden çıkan sonuçla örtüşmektedir. Buna göre iki dillik çeviri edinci için gerekli bir bileşendir. İki dillilik ve çeviri olguları özellikle çeviri edinci bağlamında bir araya getirilebilir. Tez çalışmasından çıkarılan sonuç ise, bu tip betimleyici bir çalışma içerisinde yürütülen anket uygulamasının, daha kapsamlı bir ön çalışma gerektirdiğinin görülmesi olmuştur. Bunun dışında kavramsallaştırmaların dikkatlice yapılması gerekliliğinin anlaşılması kişisel kazanımlardandır. Son olarak bütün bu çalışmanın özetinde, çeviri ve iki dillilik arasında bağlantı olabileceği ortaya konmuştur. Ancak, gelecekte bu konu üzerinde daha fazla çalışma yapılması gerekliliği de fark edilmiştir. Çeviri edincinin görgül araştırmalarla tanımlanarak çevirmen adayı ile profesyonel çevirmenin bilişsel süreçleri arasındaki farkların ortaya konulması, çeviri edincinin gerçekte ne olduğuna ışık tutacaktır. Şüphesiz ki bu bağlamda, iki dillilik ve dil edincine dair görgül araştırmalar da yalnızca bu olguların değil, çeviri edincinin de anlaşılmasına katkı sağlayabilir. Gelecekte yapılacak çalışmalar, belki de çevirmenlere özel bir çevirmen iki dilliği tanımı yaratacak ve iki dillilik çalışmaları, çeviribilim içerisinde daha geniş bir yer kaplayacaktır. Bu bağlamda iki dilliliğin çeviri edincinin geliştirilmesinde oynadığı rolün yanı sıra, çeviri edincinin de bireyleri iki dilli durumuna getirip getirmediğine dair de çalışmalar gerçekleştirilebilir. 112

123 KAYNAKÇA Albir, Ampara H. : Competence, İçinde: The Handbook of Translation Studies Volume I, Yay. Haz. Gambier, Yves ve van Doorsaler, Luc s , Amsterdam ve Philedelphia: John Benjamins Publishing, Appel, Ren : Muysken, Pieter Language Contact and Bilingualism, Amsterdam: Amsterdam University Press, Arabski, Janusz : Wojtaszek, Adam Neurolinguistic and Psycholinguistic Perspectives on SLA, Bristol: Multilingual Matters, Akalın, Rahman : Gündoğdu, Mehmet Akademik Çeviri Eğitiminin Temel İlkeleri Üzerine Düşünceler: Uygulanan Ders İzlenceleri Bağlamında Hedefler ve Beklentiler, İçinde: Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Sayı 1, Haziran 2010 : s Erişim: 20 Mayıs 201, viewfile/ / , Aziz, Aysel : Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri ve Teknikleri, Ankara: Nobel, Baker, Colin : Jones, Sylvia P. Encyclopedia of Bilingualism and Bilingual Education, Clevedon: Multilingual Matters,

124 Beardsmore, Hugo : Bilingualism Basic Principles, 2. baskı. Boston, Mass.: College-Hill Press, Berk, Özlem : Kuramlar şığında Açıklamalı Çeviri ilim Terimcesi, İstanbul: Multilingual, 200. Bulut, Alev : Değişen Dil Yaklaşımlarında Çeviri, İçinde: Litera, s. 29 9, Sayı 1, İstanbul: Çantay, Büyükkantarcıoğlu, Nalan : To lumsal gerçeklik ve dil. İstanbul: Multilingual, Christiansen, Morten H. : Kirby, Simon Language Evolution: The Hardest Problem in Science?, İçinde: Language Evolution, s Oxford: Oxford University Press, Chomsky, Noam : Aspects of the Theory of Syntax, Cambridge: M.I.T., Chomsky, Noam : Knowledge of Language: Its Nature, Origin, and Use, New York: Praeger, Chomsky, Noam : Language and Mind,. baskı. New York: Cambridge UP, Coseriu, Eugenio : Com etencia Lingüística, Madrid: Editorial Gredos S. A.,

125 Delabastita, Dirk : Literary studies and translation studies, İçinde: The Handbook of Translation Studies Volume I. Yay. Haz. Gambier, Yves ve van Doorsaler, Luc s , Amsterdam ve Philedelphia: John Benjamins Publishing, Dimitrova, Birgitta E. : Translation Process, İçinde: The Handbook of Translation Studies Volume I. Yay. Haz. Gambier, Yves ve van Doorsaler, Luc s , Amsterdam ve Philedelphia: John Benjamins Publishing, Ergun, Emel : Yabancı Dil Öğretiminde ve Çeviri Eğitiminde Dil Edinci. İçinde: Turgay Kurultay'a Bir Armağan: Çeviri ilimden Kesitler, Yay. Haz. Eruz, Sakine, s İstanbul: Multilingual, Ergun, Emel : Çeviri Etkinliğinden Çeviribilime Giden Yolda Dilbilimin Konumu. İçinde: 27. Ulusal Dilbilim Kurultayı Bildirileri, s Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 201. Eruz, Sakine : Çokkültürlülük ve Çeviri: Osmanlı Devleti nde Çeviri Etkinli i ve Çevirmenler, İstanbul: Multilingual, Eruz, Sakine : Akademik Çeviri Eğitimi: Çeviri Amaçlı Metin Çözümlemesi, İstanbul: Multilingual,

126 Eser, Oktay : Çeviri Eğitiminde Edinç Kavramının Değerlendirilmesi - Türkiye Örneği, İçinde: Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi, vol. 7, no. 33 (2014): s Erişim Aralık, Eser, Oktay : Çeviri Eğitiminde Edinç Kavramının Değerlendirilmesi, [Yayınlanmamış Doktora Tezi]. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çeviribilim Anabilim Dalı, Tez Danışmanı: Doç. Dr. Ayşe Nihal Akbulut, Fawcett, Peter D. : Translation and Language: Linguistic Theories Explained, Manchester, U.K.: St. Jerome Pub., Fishman, Joshua. A. : Bilingualism and biculturism as individual and as societal phenomena., İçinde: Journal of Multilingual and Multicultural Development Vol. 1, no. 1: s Clevedon (4 Bellevue Mansions, Bellevue Rd, Clevedon, Avon BS21 7NU): Tieto, Fought, John : Francis, P.S.J. Dinneen Leonard Bloomfield. İçinde Biographical Sketches, s London u.a.: Routledge,

127 Fromkin, Victoria, v.d. : The Development Of Language In Genie: A Case Of Language Acquisition Beyond The Critical Period. İçinde: Brain and Language: Erişim 08 Haziran = &rep=rep1&type=pdf, Fromkin, Victoria, v.d. : An Introduction to Language, New York: Holt, Rinehart and Winston, Fromkin, Victoria, v.d. : An Introduction to Language, 10. Baskı, New York: Holt, Rinehart and Winston, Göpferich, Susanne : Towards a Model of Translation Competence and its Acquisition: The Longitudinal Study 'TransComp, İçinde: Behind the Mind: Methods, Models and Results in Translation Process Research. Yay. Haz. Göpferich, Susanne v.d., s , Copenhagen: Samfundslitteratur Press, Grosjean, François : Studying Bilinguals. Oxford: Oxford University Press, Gümüşoğlu, Turgut : Bir Z Dili Olarak Code - Switching (CS) (Dil Değiştirme. İçinde Çeviri ilimden Kesitler: Turgay Kurultay a Bir Armağan, Yay. Haz. Eruz, Sakine, s , İstanbul: Multilingual,

128 Gümüşoğlu, Turgut : Dilbilim ve Filolojiden Çeviribilime: Çeviri Olgusuna Bir Bakış. İçinde: 27. Ulusal Dilbilim Kurultayı Bildirileri, s Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 201 a. Gümüşoğlu, Turgut : Encounter Space and Transformation. İçinde: Interdisciplinary Perspectives on Social Sciences, Ed. Raţă, Georgeta v.d., s Newcastle upon Tyne: Cambridge Scholars Publishing, 2014b. Gümüşoğlu, Turgut : Sprachkontakt Und Deutsch-türkisches Code- S itching: Eine Soziolinguistische Untersuchung Mündlicher Kommunikation Türkischer Migraint nnen. Frankfurt Am Main [u.a.: Lang, Gümüşoğlu, Turgut : Translation and Enculturation as a Process of Acculturation İçinde: Sociology Study, Vol, 5 No. 3, New York: David Publishing, Hamers, Josiane F. : Blanc, Michel Bilinguality and Bilingualism, 2nd ed. Cambridge: Cambridge University Press, Huber, Emel : Dil ilime Giriş. İstanbul: Multilingual, Hönig, Hans G. : Çeviri Çeviri Yapılarak Öğrenilmez. Çeviride Bir Ön Eğitimin Gerekliliğini Savunma, çev. Turgay Kurultay, İçinde: Metis Çeviri, sayı 19, İstanbul: Metis Yayınları,

129 Hyltenstam, Kenneth : Abrahamsson, Niclas Maturational Constraints in SLA. The handbook of second language acquisition..yay. Haz. Doughty, Catherine, Michael H. Long, s Malden, MA: Blackwell Pub., Kurultay, Turgay : Çeviri Eğitimi Neden Farklı Bir Eğitimdir? Çeviri Bölümlerinin Programlarında Yöntem Derslerinin Gerekliliği ve Uygulama Koşulları, İçinde: 6. Germanistik Sempozyumu Bildirileri, Yay. Haz. Keskin, Aytekin., s.309-2, Mersin : Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Yayınları, Alman Dili ve Edebiyatı, Kurultay, Turgay : Neler Olmazsa Çeviri Eğitimi Olmaz. Çeviri Eğitiminin Temel İlkelerini Belirlemeye Yönelik Bir Değerlendirme, İçinde: Forum: Türkiye de Çeviri Eğitimi Nereden Nereye?, Yay. Haz. Kurultay, Turgay ve Birkandan, İlknur, s. 2 1, İstanbul: Sel Yayıncılık, Kussmaul, Paul : Components of Translator Competence. İçinde: Turgay Kurultay a Bir Armağan: Çeviri ilimden Kesitler, Yay. Haz. Eruz, Sakine, s İstanbul: Multilingual,

130 Leikin, Mark. : Current Issues in Bilingualism Cognitive and Socio-linguistic Perspectives, Dordrecht: Springer Science Business Media B.V., Lörscher, Wolfgang : Bilingualism and Translation Competence: A Research Preject and Its First Results., İçinde: SYNAPS - A Journal of Professional Communication 27 (2013): s Erişim 1 Aralık Magnusson, David : Klein, Wolfgang Language Acquisition at Different Ages. İçinde: The Lifespan Development of Individuals: Behavioral, Neurobiological, and Psychosocial Perspectives : A Synthesis, s Cambridge [England: Cambridge University Press, Martinet, Andr : İşlevsel Genel Dil ilim, Çev. Berke Vardar,. baskı. İstanbul: Multilingual, Meisel, Jürgen M. : First and Second Language Acquisition: Parallels and Differences, Cambridge: Cambridge University Press, Munday, Jeremy : Introducing Translation Studies: Theories and Applications, London: Routledge,

131 Neubert, Albrecht : Competence in Language, in Languages, and in Translarion, İçinde: Developing Translation Competence, s. 3-18, Yay. Haz. Schäffner, Christina ve Adab Beverly, Amsterdam ve Philadelphia: John Benjamins, Newmark, Peter : The Linguistic and Communicative Stages in Translation Theory, İçinde: The Routledge Companion to Translation Studies, s , Yay. Haz., Munday, Jeremy, Oxon ve New York, Routledge, Nord, Christiane : Functionalist Approaches, İçinde: The Handbook of Translation Studies Volume I. Yay. Haz. Gambier, Yves ve van Doorsaler, Luc s , Amsterdam ve Philedelphia: John Benjamins Publishing, Osiatynski, Wiktor : Chomsky, Noam On Language and Culture, Noam Chomsky Interviewed by Wiktor Osiatynski. Erişim Şubat, Presas, Marisa : Bilingual Competence and Translation Competence, İçinde: Developing Translation Competence, s. 19-1, Yay. Haz. Schäffner, Christina ve Adab Beverly, Amsterdam ve Philadelphia: John Benjamins,

132 Marienne Lederer : Sözlü Çeviri Eğitiminin İlkeleri Ve Yöntemleri. İçinde: Çeviri Seçkisi : Çeviri( ilim) Nedir?. 2. baskı., Yay. Haz. Rifat, Mehmet, s İstanbul: Sel Yayıncılık, Saussure, Ferdinand : Genel Dilbilim Dersleri. Çev. Berke Vardar, İstanbul: Multilingual Yayınevi, 200. Schäffner, Christina : Beverly, Adab Developing Translation Competence, Amsterdam ve Philadelphia: John Benjamins, Skutnabb - Kangas, Tove : Bilingualism or Not the Education of Minorities, Clevedon, Avon, England: Multilingual Matters, Snell-Hornby, Mary : Translation Studies: An Integrated Approach, Amsterdam ve Philadelphia, PA: John Benjamins Snell-Hornby, Mary : The turns of Translation Studies, İçinde : The Handbook of Translation Studies Volume I. Yay. Haz. Gambier, Yves ve van Doorsaler, Luc s , Amsterdam ve Philedelphia: John Benjamins Publishing,

133 Snow, Catherine E. : Hoefnagel-Höhle, Marian The Critical Period for Language Acquisition: Evidence from Second Language Learning İçinde: Child Development, Vol. 49, No. 4 Aralık, 1978, sy Blackwell Publishing, Erişim 08 Haziran /article.pdf, Stolze, Radegundis : Çeviri Kuramları: Giriş,. Baskıdan Çev. Emra Durukan. İstanbul: Değişim Yayınları, Tahir Gürçağlar, Şehnaz : Çevirinin ABC si, 1. baskı, İstanbul: Say Yayınları, 201. Toury, Gideon : Descriptive Translation Studies and beyond, Amsterdam: John Benjamins Pub., Toury, Gideon : Natural Translation and the Making of a Native Translator, İçinde: TEXTconTEXT, Vol 1. Sayı 1, (1986): s Ülken, Hilmi Ziya : Uyanış devirlerinde tercümenin rolü, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Vardar, Berke : Açıklamalı Dil ilim Terimleri Sözlüğü, 1. baskı, İstanbul: Multilingual,

134 Vardar, Berke Vardar, Berke : Dilbilim Açısından Çeviri., İçinde: Türk Dili Aylık Dil Ve Yazın Dergisi : Çeviri Sorunları Özel Sayısı, no. 322 (1978): s Ankara: : Dil ilimin Temel Kavram ve İlkeleri, İstanbul: Multilingual, Vardar, Berke : Yüzyil Dil ilimi: Kuramcılardan Seçmeler. İstanbul: Multilingual Yayınevi, Venuti, Lawrence : The Translator s nvisi ility: A History of Translation, London: Routledge, Whorf, Benjamin L. : Carroll, John B. Language, Thought, and Reality: Selected Writings. Cambridge, Mass.: Massachusetts Institute of Technology, Williams, Jenny : Chesterman, Andrew The Map : A Beginner s Guide to Doing Research in Translation Studies, Manchester: St. Jerome Publishing, Yazıcı, Mine : Do Manuals Develop Translation Competence? Translation Competence: Paradigms Redefined. İçinde: İ Ü Çeviri ilim Dergisi, Sayı 2010, s. 7-87, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları, Yazıcı, Mine : Çeviri ilimin Temel Kavram ve Kuramları, İstanbul: Multilingual,

135 Yazıcı, Mine : Yazılı Çeviri Edinci, İstanbul: Multilingual, Yazıcı, Mine : Çeviri ilimde Araştırma: Disi linlerarasılıktan Disi linlerötesiliğe, İstanbul: Multilingual, Yazıcı, Mine : Disiplinlerarasılık: Çeviribilim Dilbilimin Bir Alt Alanı Mı? İçinde: 27. Ulusal Dilbilim Kurultayı Bildirileri, s Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları,

136 EKLER Ek 1 Öğretim Üyelerine Uygulanan Anket Metni İkidillilik ve Çeviri Edinci İlişkilendirme Anketi Bu anket formu, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çeviribilim Yüksek Lisans Programında yürütülmekte olan bir yüksek lisans tez çalışması için uygulanmaktadır. Bu anketin amacı, siz değerli öğretim üyelerinin ikidillilik olgusunu çeviri bağlamında algılamasını ortaya çıkarabilmektir. Bu anket çalışmasındaki soruları samimi görüşlerinize dayanarak yanıtlamanız tez çalışmasının tamamlanabilmesi açısından önemlidir. Bu anket kanalıyla edinilen bilgiler sadece araştırma kapsamında kullanılacak ve kesinlikle gizli tutulacaktır. Kıymetli vaktinizi harcayarak yapacağınız işbirliğinden ve değerli katkınızdan dolayı minnet ve saygılarımı sunarım. Serkan Çetinkaya İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çeviribilim Yüksek Lisans Programı Sorularınız ve geri bildirimleriniz için lütfen ulaşınız: xxxxxxxxxxxx@outlook.com xxxxxxxxxxxx Lütfen kadronuzun ulunduğu ana ilim dalı/ rogramı seçiniz * o o o Almanca Mütercim Tercümanlık Fransızca Mütercim Tercümanlık İngilizce Mütercim Tercümanlık Aktif olarak lisans/lisansüstü rogramlarda ders veriyor musunuz? o o Evet, veriyorum. Hayır, vermiyorum. Aktif olarak çeviri ya ıyor musunuz? Yanıtınız evet ise lütfen ne sıklıkta olduğunu belirtiniz. 126

Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları

Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Söylem Çözümlemesi ETI205 Güz 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28 İÇİNDEKİLER Önsöz/ Ahmet Yıldız 5 Giriş 11 Psikoloji kökenli modeller 15 Davranışçılık 15 Bilişselcilik 17 Bilişsel Yapılandırmacılık 20 Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ...

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ... 1 1.1. Bir İleti Kodu Olarak Dil... 1 1.1.1. Dilin Bireysel ve Toplumsal Yönü / Uzlaşımsal Niteliği... 4 1.1.2. Dilin Yapısal Yönü / Dizge Olma

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 2+0 2 3 Ön Koşul Dersler Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Seçmeli Dersin Koordinatörleri Dersi Veren Dersin Yardımcıları Dersin

Detaylı

Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları

Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Dilbilim ve Çeviri ETI105 Güz 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ Kod Dersin Adı Yıl/Yarıyıl Dersin İçeriği DBB119 Dilbilime Giriş I. Yıl I. Yarıyıl DBB121 Dilbilgisi Kavramları

Detaylı

Çeviri Kuramı (ETI319) Ders Detayları

Çeviri Kuramı (ETI319) Ders Detayları Çeviri Kuramı (ETI319) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Çeviri Kuramı ETI319 Güz 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü Dersin

Detaylı

Gelişim Psikolojisi (PSY 203) Ders Detayları

Gelişim Psikolojisi (PSY 203) Ders Detayları Psikolojisi (PSY 203) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Psikolojisi PSY 203 Güz 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i PSY 102 Psikolojiye Giriş II Dersin

Detaylı

DİL ve DÜŞÜNCE ÜZERİNE TEORİLER

DİL ve DÜŞÜNCE ÜZERİNE TEORİLER DİL ve DÜŞÜNCE ÜZERİNE TEORİLER Dilin genetik boyutu ortaya 1960'larda Chomsky'le atılmış olabilir; oysa düşüncenin genetik boyutu M.Ö 450'lere kadar uzanır. Düşüncenin, içinde yaşanılan dünyanın gerçekliğiyle

Detaylı

T.C. UFUK ÜNİVERSİTESİ

T.C. UFUK ÜNİVERSİTESİ T.C. UFUK ÜNİVERSİTESİ FAKÜLTE: BÖLÜM: ANABİLİM DALI: PROGRAM: Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü İngiliz Dili Eğitimi Lisans PROGRAM DERSLERİ VE ÇIKTILARI BAĞLANTI MATRİKSİ PROGRAM DERSLERİ

Detaylı

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV 2+0 2 3 Ön Koşul Dersler Yok Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Seçmeli Dersin Koordinatörleri Dersi Veren Dersin Yardımcıları

Detaylı

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi İLETİŞİMLETİŞİİŞİM İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi amaçlarla iletişim kurmaya devam

Detaylı

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Tasarım Psikolojisi GRT 312 Bahar 2 0 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI İÇİNDEKİLER KISIM I VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI BÖLÜM 1 Vygotsky nin Yaklaşımına Giriş Zihnin Araçları... 4 Zihnin Araçları Niçin Önemlidir... 5 Vygostky Yaklaşımının Tarihçesi...

Detaylı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I HEDEFLER İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Gelişim Psikolojisinin Alanı Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişimin Temel İlkeleri Fiziksel Gelişim Alanı PSİKOLOJİ Bu

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sınıf Nedir? Ders yapılır Yaşanır Zaman geçirilir Oyun oynanır Sınıf, bireysel ya da grupla öğrenme yaşantılarının gerçekleştiği

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Dil Nedir? ÜNİTE:2 Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3 Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4 Ses Bilgisi ÜNİTE:5 1 Yapı Bilgisi: Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi ÜNİTE:6 Türkçenin Söz Varlığı

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

DİL ÜRETİMİ ve BEYİN

DİL ÜRETİMİ ve BEYİN DİL ÜRETİMİ ve BEYİN Prof. Dr. İclâl Ergenç Ankara Üniversitesi DTCF Dilbilim Bölümü Beyin Lobları ve Dil Sistemi 1. Alın Lobu (Frontal Lobe) Üstbilişsel Yorumlama-Algılama Süreci Konuşmanın motor kontrolü

Detaylı

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii YAZARLAR HAKKINDA... iv 1. ÜNİTE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 Giriş... 2 Eğitim Psikolojisi ve Öğretmen... 3 Eğitim Psikolojisi... 3 Bilim... 6 Psikoloji... 8 Davranış... 9 Eğitim...

Detaylı

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI Beyni Keşfetme Dünya üzerinde keşifler genelde coğrafi keşiflerle başlamıştır. Ortalama 1120 gr ağırlığındaki jelatinimsi yapısıyla beyni keşfetme

Detaylı

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE YAZILIM DERSİ (5 VE 6. SINIFLAR) Öğretim Programı Tanıtım Sunusu

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE YAZILIM DERSİ (5 VE 6. SINIFLAR) Öğretim Programı Tanıtım Sunusu BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE YAZILIM DERSİ (5 VE 6. SINIFLAR) Öğretim Programı Tanıtım Sunusu İÇERİK Öğretim Programının Temel Felsefesi Öğretim Programının Temel Felsefesi Öğretim programları; bireyi topluma,

Detaylı

T.C. HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü

T.C. HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü GENEL BĐLGĐLER T.C. HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Mütercim-Tercümanlık Anabilim Dalı Đngilizce Mütercim-Tercümanlık Bilim Dalı YÜKSEK LĐSANS PROGRAMI Mütercim-Tercümanlık Bölümü, Edebiyat

Detaylı

Çeviriye Giriş (ETI200) Ders Detayları

Çeviriye Giriş (ETI200) Ders Detayları Çeviriye Giriş (ETI200) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Çeviriye Giriş ETI200 Bahar 2 2 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü

Detaylı

İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve

İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve YAPAY SİNİRAĞLARI İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve gizemli harikalarından biridir. İnsan

Detaylı

Ergenlikte Kimlik Gelişimi. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Ergenlikte Kimlik Gelişimi. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi Ergenlikte Kimlik Gelişimi Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi Ergenlik ruhsal bir süreç olmasına karşın, bu süreci başlatan olgu bedensel, başka bir deyişle fizikseldir. Hipotalamustan

Detaylı

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANA BİLİM DALI İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER BİR ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ: SHERATON ANKARA HOTEL & TOWERS

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

Gelişim Psikolojisi Ders Notları

Gelişim Psikolojisi Ders Notları Gelişim Psikolojisi Ders Notları Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL www.gunescocuk.com Tanımlar Büyüme: Organizmada meydana gelen sayısal (hacimsel) değişiklikler Olgunlaşma: Potansiyel olarak var olan işlevin

Detaylı

Çeviri Eleştirisi (ETI402) Ders Detayları

Çeviri Eleştirisi (ETI402) Ders Detayları Çeviri Eleştirisi (ETI402) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Çeviri Eleştirisi ETI402 Bahar 2 0 0 2 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

İletişimin Sınıflandırılması

İletişimin Sınıflandırılması İletişimin Sınıflandırılması Toplumsal ilişkiler sistemi olarak Kişiler arası Grup i Örgüt i Toplumsal Grup ilişkilerinin yapısına göre Biçimsel olmayan (informel) / yatay Biçimsel / Formel) /dikey Kullanılan

Detaylı

Öğrenciler 2 yıllık çalışma sürecinde;

Öğrenciler 2 yıllık çalışma sürecinde; Diploma Programı Çerçevesi Diploma programı her kültürün kendisine adapte edebileceği esnek bir program sunarak kendi değerlerini yitirmeyen uluslararası farkındalığa ulaşmış bireyler yetiştirmeyi hedefler.

Detaylı

KURAMSALLAŞMANIN YÖNÜ İNCELEME DÜZEYİ

KURAMSALLAŞMANIN YÖNÜ İNCELEME DÜZEYİ KURAMIN FARKLI YÖNLERİ i) Kuramsallaşmanın yönü; tümdengelimci ya da tümevarımcı ii) İnceleme düzeyi; mikro, makro ya da mezo iii) Tözel ya da formel bir kuram olarak odağı iv) Açıklamanın biçimi; yapısal

Detaylı

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii BÖLÜM I GELİŞİM 1. ÜNİTE GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR, GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER... 1 GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR...

Detaylı

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI REYHAN SAĞLAM ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ BILIŞ NE DEMEKTIR? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar?

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. GELİŞİM İLKELERİ GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. Kalıtım bireyin anne babasından getirdiği gizil güçleri anlatır. Bu gizil güçlerin üst düzeyi kalıtsal olarak belirlenir. Bu düzeye ulaşma

Detaylı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı YÖNETİM Sistem Yaklaşımı Prof.Dr.A.Barış BARAZ 1 Modern Yönetim Yaklaşımı Yönetim biliminin geçirdiği aşamalar: v İlk dönem (bilimsel yönetim öncesi dönem). v Klasik Yönetim dönemi (bilimsel yönetim, yönetim

Detaylı

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA Bilimin amacı: olguları tanımlamak, olgular arasında nedensellik ilişkileri kurmak, bu ilişkileri genelleyip yasalar biçimine dönüştürmek. Bu amaçları gerçekleştirmek

Detaylı

Ders Kodu: FIZ 234 Ders Adı: Klasik Mekanik Dersin Dönemi: Bahar Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr.

Ders Kodu: FIZ 234 Ders Adı: Klasik Mekanik Dersin Dönemi: Bahar Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Ders Kodu: FIZ 234 Ders Adı: Klasik Mekanik Dersin Dönemi: 204-205 Bahar Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Betül USTA 2 3 4 5 7% 3% 23% 37% 30% Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları

Detaylı

ZEKA ATÖLYESİ AKIL OYUNLAR

ZEKA ATÖLYESİ AKIL OYUNLAR ZEKA ATÖLYESİ AKIL OYUNLAR Akıl Oyunları çocukların ve yetişkinlerin strateji geliştirme, planlama, mantık yürütmemantıksal bütünleme, görsel-uzamsal düşünme, yaratıcılık, dikkat - konsantrasyon, hafıza

Detaylı

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş Çoğuldizge Kuramı Ünal Yoldaş* Giriş Kuram, çeviribilimin en temel unsurlarındandır. Dünyada çeviribilim üzerine çalışan birçok insan mutlak suretle ortaya konulan temel çeviribilim kuramlarından faydalanmakta,

Detaylı

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşımlar Bireyin algılama, hatırlama ve düşünme gibi bilişsel süreçlerine ağırlık veren bir bakış açısı. Bilişsel öğrenme: Doğrudan gözlenemeyen zihinsel

Detaylı

Ders Kodu: FIZ 306 Ders Adı: Katıhal Fiziği-İntibak Dersin Dönemi: Güz Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr.

Ders Kodu: FIZ 306 Ders Adı: Katıhal Fiziği-İntibak Dersin Dönemi: Güz Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Ders Kodu: FIZ 306 Ders Adı: Katıhal Fiziği-İntibak Dersin Dönemi: 2014-2015 Güz Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Metin Aslan 1 Orta 2 3 4 5 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları

Detaylı

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİLİŞSEL BİLİMLER YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİLİŞSEL BİLİMLER YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ 2017 YEDİTEPE ÜNİVERİTEİ OYAL BİLİMLER ENTİTÜÜ BİLİŞEL BİLİMLER YÜKEK LİAN PROGRAMI BİLGİ PAKETİ Program Bilgileri: Bilişsel Bilimler insan zihnini çok disiplinli bir yaklaşım ile inceler. İnsan zihnindeki

Detaylı

Doç. Dr. Tülin ŞENER

Doç. Dr. Tülin ŞENER Doç. Dr. Tülin ŞENER AHLAK GELİŞİMİ Bireyde var olan değerler sistemi, gelişimsel bir süreç içinde ortaya çıkmaktadır. Bu sürece AHLAK GELİŞİMİ denir. Toplumun kendinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesi

Detaylı

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR?

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR? Beynin Temelleri Kitabın geri kalanının bir anlam ifade etmesi için beyinle ve beynin nasıl işlediğiyle ilgili bazı temel bilgilere ihtiyacınız var. Böylece, ileriki sayfalarda nöron gibi bir sözcük kullandığımda

Detaylı

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK Matematik,adını duymamış olsalar bile, herkesin yaşamlarına sızmıştır. Yaşamın herhangi bir kesitini alın, matematiğe mutlaka rastlarsınız.ben matematikten

Detaylı

Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi

Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi - Ana Hatlarıyla Merkezi Sinir Sistemi - Sinir Hücrelerinin (Nöronlar) Temel İşleyişi - Hücre Gövdesi, Dendrit, Aksonlar, Sinaptik Ağlar

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

Ergenlik ve Yetişkinlik Psikolojisi (PSY 204) Ders Detayları

Ergenlik ve Yetişkinlik Psikolojisi (PSY 204) Ders Detayları Ergenlik ve Yetişkinlik Psikolojisi (PSY 204) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Ergenlik ve Yetişkinlik Psikolojisi PSY 204 Bahar 3 0 0 3 6

Detaylı

Bahar Dönemi Fizik Bölümü Fizik II Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi Program Çıktılarının Ders Kazanımlarına Katkısı Anketi

Bahar Dönemi Fizik Bölümü Fizik II Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi Program Çıktılarının Ders Kazanımlarına Katkısı Anketi 2014-201 Bahar Dönemi Fizik Bölümü Fizik II Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi Program Çıktılarının Ders Kazanımlarına Katkısı Anketi 1 Orta Yüksek Yüksek 2 3 4 Bu ders ile ilgili temel kavramları,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ Kodu: KİT201 Adı: Kişilerarası İletişim Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS:

Detaylı

5 (%) 1 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar arasındaki ilişkileri

5 (%) 1 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar arasındaki ilişkileri Ders Kodu: FIZ 438 Ders Adı: Yarıiletken Fiziği Dersin Dönemi: 2014-2015 Bahar Dersi Veren Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Sadık Bağcı Ders Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi Anketi Sonuçları 1 (%) 2 (%) 3 (%)

Detaylı

elif bengü Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM

elif bengü Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM İletişim Nedir? Birey veya bireylerin karşılıklı bilgi, duygu ve düşüncelerini paylaşma süreci iki birim arasındaki mesaj alış-verişi Öğretim Teknolojisinde İletişim Çağdaş eğitim

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Ders Kodu: FIZ 131 Ders Adı: FİZİK I Dersin Dönemi: Güz Dönemi

Ders Kodu: FIZ 131 Ders Adı: FİZİK I Dersin Dönemi: Güz Dönemi Ders Kodu: FIZ 131 Ders Adı: FİZİK I Dersin Dönemi: 2015-2016 Güz Dönemi 1 Orta 2 3 4 5 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar 0% 0% 0% 20% 80% arasındaki ilişkileri anladım Kuramsal ve

Detaylı

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme: Kişide istediği sonuca ulaşmak amacıyla hareket etmesini engelleyecek çeşitli eksiklikleri tamamlamasını sağlayacak bir süreç Hayatın her sürecinde öğrenme İşyerinde

Detaylı

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir. Yapılandırmacılık, pozitivist geleneği reddetmekte; bilgi ve öğrenmeyi Kant ve Wittgeinstein'nın savunduğu tezlerde olduğu gibi özneler arası kabul etmektedir. Bu bakış açısından yapılandırıcı öğrenme,

Detaylı

Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu:

Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu: Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu: Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) dil öğrencilerinin bilgi beceri ve yeterlilik düzeylerinin belirlenmesinde standart

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENLERİNİN YETİŞTİRİLMESİNDE DEĞİŞİM VE GEREKÇELER Öğrencinin performansını yükseltmek istiyorsanız kaliteli öğretmen yetiştirmek zorundasınız Alan bilgisi Genel eğitim ve kültür dersleri

Detaylı

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma 3. Aile 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 5. Psikolojiye Giriş 1 6. Duyum ve Algı 7. Güdüler ve Duygular

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

Çocuğunuz ne kadar zeki?

Çocuğunuz ne kadar zeki? On5yirmi5.com Çocuğunuz ne kadar zeki? Psikolojik Danışman Yusuf Menki ile zeka testi konusunu konuştuk. Yayın Tarihi : 20 Aralık 2012 Perşembe (oluşturma : 1/4/2016) Gizem Gül'ün röportajı Hepimiz zeki

Detaylı

Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları

Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Siyaset Psikolojisi KAM 318 Her İkisi 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM Jean Piaget ve Jerome Bruner Biliş ne demektir? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar? Bireydeki akıl yürütme, düşünme, bellek ve dildeki

Detaylı

Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları

Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Sosyal Psikolojiye Giriş PSY 201 Güz 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin

Detaylı

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ Demografik ve Sosyal Özellikler Cinsiyet: Erkeklerde kızlara göre daha sıklıkla görülmektedir. Etnik özellikler: Bazı etnik gruplara ait çocukların zihinsel yetersizlik

Detaylı

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM Yrd.Doç.Dr. Gülçin Tan Şişman Eğitim Programları ve Öğretim İletişim "Ne kadar çok bilirsen bil, söylediklerin karsındakinin anlayacagı kadardır."

Detaylı

SINIF REHBERLĠĞĠ PROGRAMI. Prof. Dr. Serap NAZLI

SINIF REHBERLĠĞĠ PROGRAMI. Prof. Dr. Serap NAZLI SINIF REHBERLĠĞĠ PROGRAMI Prof. Dr. Serap NAZLI Tam Öğrenme Modeli Tam öğrenme modeli, bütün öğrencilerin okullarda öğretileni öğrenebilecekleri varsayımına dayanır. Bloom işin başından beri olumlu öğrenme

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

Halkla ilişkiler olgusunun temelinde iletişim vardır. Etkili bir halkla ilişkiler politikasının uygulanması büyük ölçüde ikili yönlü işleyen açık

Halkla ilişkiler olgusunun temelinde iletişim vardır. Etkili bir halkla ilişkiler politikasının uygulanması büyük ölçüde ikili yönlü işleyen açık Halkla ilişkiler olgusunun temelinde iletişim vardır. Etkili bir halkla ilişkiler politikasının uygulanması büyük ölçüde ikili yönlü işleyen açık iletişim kanallarının varlığına bağlıdır. Halkla ilişkilerde

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI

TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI GÜZ YARIYILI DERSLERİ Dersin Kodu Dersin Adı T U K Dersin Türü TEA 500* Seminer 020 Zorunlu TEA 501

Detaylı

Merhaba, (PSİART bilimsellik, gönüllülük ve sürdürebilirlik ücretsiz PSİART Eğitim Koordinatörlüğü

Merhaba, (PSİART bilimsellik, gönüllülük ve sürdürebilirlik ücretsiz PSİART Eğitim Koordinatörlüğü Merhaba, Psikoloji Öğrencileri Araştırma ve Eğitim Topluluğu (PSİART) olarak 2014 yılından beri İstanbul da farklı üniversitelerde lisans eğitimi alan psikoloji öğrencilerin bulunduğu ekiple faaliyetler

Detaylı

Gelişim Psikolojisinde Temel Kavramlar ve Gelişimi Etkileyen Faktörler

Gelişim Psikolojisinde Temel Kavramlar ve Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişim Psikolojisinde Temel Kavramlar ve Gelişimi Etkileyen Faktörler 1 1. Gelişim ve Değişim Gelişim, organizmanın doğum öncesi dönemden başlayarak (döllenme) bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal yönden

Detaylı

Güz Dönemi Fizik Bölümü Maddenin Manyetik ve Dielektrik Özellikleri Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi

Güz Dönemi Fizik Bölümü Maddenin Manyetik ve Dielektrik Özellikleri Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi 2015-2016 Güz Dönemi Fizik Bölümü Maddenin Manyetik ve Dielektrik Özellikleri Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi 1 2 Orta 3 4 5 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar arasındaki ilişkileri

Detaylı

KENTSEL TASARIM ve KATILIM

KENTSEL TASARIM ve KATILIM KENTSEL TASARIM ve KATILIM Kentsel Tasarım Kamusal Mekan Kamusal Mekan Olarak Yeşil Alan Katılım OET Ya sonra? Kentsel Tasarım Kentsel tasarım, çağdaş yaşama hizmet eden yapılar ve kamusal mekan arasında

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİYLE AMATÖR OLARAK İLGİLENEN BİREYLERİN ORTAÖĞRETİM DERS SÜREÇLERİNDE YER ALAN GELENEKSEL ÖĞRETİ VE UYGULAMALARI DEĞERLENDİRME DURUMLARI Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ Sanat eğitiminin

Detaylı

BILISSEL GELISIMİ TANIMI ÖNEMİ

BILISSEL GELISIMİ TANIMI ÖNEMİ BİLİŞSEL GELİŞİM BILISSEL GELISIMİ TANIMI ÖNEMİ Yenı dogan cocugun yasadıgı dunyayı ogrenmesı ve anlamaya calısması bas etmesı gereken en buyuk problemdır.bu durum yetıskınler ıcın kolay gozukebılır ama

Detaylı

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor (Ph.D) 1. Yarı Yıl

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor (Ph.D) 1. Yarı Yıl Sosyal Bilimler Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor (Ph.D) 1. Yarı Yıl BES601 Spor Bilimlerinde Araştırma Yöntemleri K:(3,0)3 ECTS:10 Spor alanında bilimsel araştırmaların dayanması gereken temelleri, araştırmaların

Detaylı

PROGRAM ÇIKTILARI ÖĞRENME ÇIKTILARI

PROGRAM ÇIKTILARI ÖĞRENME ÇIKTILARI PROGRAM ÇIKTILARI ÖĞRENME ÇIKTILARI http://tyyc.yok.gov.tr/?pid=48 MÜDEK Program Çıktıları Program Çıktılarının Kapsaması Gereken Nitelikler i. Matematik, fen bilimleri ve ilgili mühendislik disiplinine

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ (Behavior): Organizmanın doğrudan veya dolaylı olarak gözlenebilen tüm etkinlikleridir. Duygular, tutumlar, zihinsel süreçler

Detaylı

2014

2014 2014 DİKKAT EKSİKLİĞİ BOZUKLUĞU (DEB) ve MentalUP İçerik DEB e Klinik İlgi DEB Nedir? DEB in Belirtileri DEB in Zihinsel Sürece Etkileri DEB in Psikososyal Tedavisi MentalUP tan Faydalanma MentalUP İçeriği

Detaylı

İLETİŞİM NEDİR? SINIFTA İLETİŞİM

İLETİŞİM NEDİR? SINIFTA İLETİŞİM SINIFTA İLETİŞİM Yrd. Doç. Dr. İbrahim GÜL Duygu, düşünce ya da bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirim, haberleşme, komünikasyon. Çeşitli yollarla yapılır. 1 İletişimin

Detaylı

Teknik Yazım ve Çeviri (ETI421) Ders Detayları

Teknik Yazım ve Çeviri (ETI421) Ders Detayları Teknik Yazım ve Çeviri (ETI421) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Teknik Yazım ve Çeviri ETI421 Güz 3 0 0 3 7 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

Psikoterapide güncel yaklaşımlar (PSY 405) Ders Detayları

Psikoterapide güncel yaklaşımlar (PSY 405) Ders Detayları Psikoterapide güncel yaklaşımlar (PSY 405) Ders Detayları Ders Adı Ders Dönemi Ders Uygulama Kodu Saati Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Psikoterapide güncel yaklaşımlar PSY 405 Seçmeli 3 0 0 3 5 Ön Koşul

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK Zihinsel yetersizlik için kullanılan terimler Tutumlarda ve uygulamalardaki değişiklikler, kullanılan terimleri de değiştirme çabalarına neden

Detaylı