T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ. FELSEFE ve DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) HIRİSTİYANLIK TA MANASTIR HAYATI. Yüksek Lisans Tezi

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ. FELSEFE ve DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) HIRİSTİYANLIK TA MANASTIR HAYATI. Yüksek Lisans Tezi"

Transkript

1 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE ve DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) ANABİLİM DALI HIRİSTİYANLIK TA MANASTIR HAYATI Yüksek Lisans Tezi Danışman Prof. Dr. Mustafa Erdem Hazırlayan Salihe Polat ANKARA- 2004

2 İÇİNDEKİLER Sayfa no: ÖN SÖZ...III KISALTMALAR...V GİRİŞ...1 HIRİSTİYANLIKTA MANASTIR HAYATININ ORTAYA ÇIKIŞI...1 a) Manastır Hayatı ile İlgili Temel Kavramlar:...1 a) Manastır...1 b) Keşiş- Keşişlik...2 c) Züht Hayatı (Ascetizm)...4 b) Genel Olarak Diğer Dinler ve Manastır Hayatı...6 c) Hıristiyan Manastır Hayatının Kökenleri...9 I. BÖLÜM DOĞU HIRİSTİYANLIĞINDA MANASTIR HAYATI...13 A. Mısır da Manastır Hayatı...13 B. Filistin de Manastır Hayatı C. Bizans ta Manastır Hayatı a) Anadolu da Manastır Hayatı ) Yukarı Mezopotamya- Kuzey Suriye Bölgesi ) Kapadokya Bölgesi b) İstanbul da Manastır Hayatı c) Ayranoz Dağı nda (Yunanistan) Manastır Hayatı

3 II. BÖLÜM BATI HIRİSTİYANLIĞINDA MANASTIR HAYATI...39 A. Benedict Öncesi...39 a) İlk Dönem Münzeviler...40 b) Augustin Dönemi...44 B. Benedict Dönemi...47 III. BÖLÜM MANASTIR HAYATININ MAHİYETİ...57 A. Manastıra Giriş...57 B. Manastır Hayatının Kuralları...59 a) İtaat...59 b) Fakirlik...60 c) Bekarlık...62 C. Manastırlarda Keşişlerin Hayatı...64 D. Kadınlar ve Manastır Hayatı...70 E. Resmi Kilise ve Manastır Keşişleri Arasındaki İlişki...72 F. Keşişlerin Hıristiyanlıktaki Yeri...74 SONUÇ...79 EKLER...82 BİBLİYOGRAFYA...87

4 ÖNSÖZ Manastır hayat tarzı kaynağını Hıristiyanlığın ilk dönemlerinden alır. Bu dönemlerde keşiş ve rahibelerin münzevi bir yaşam sürmek amacıyla başlattıkları bu hayat tarzı, zaman içerisinde taraftarlarının çoğalmasıyla birlikte disipline edilmiş ve büyük manastırlar kurulmuştur. Bu nedenle, manastırlar Hıristiyanlığın en eski ve köklü kuruluşlarından biri olmuştur. Manastırlarda yaşayan keşişler, Hıristiyanların hem ruhani hem de sosyal ve kültürel hayatında önemli görevler üstlenmiştir. Hıristiyanlıkta manastır hayatı adlı çalışmamızda amacımız, bu hayat tarzının nedenlerini ortaya koyarak, tarihsel gelişimi ve manastır hayatının özellikleri hakkında bilgi vermektedir. Ancak Hıristiyanlıktaki manastır hayatı ilk dönemlerden günümüze kadar

5 gelişen, uzun ve karmaşık bir tarihi sürece sahiptir. Dolayısıyla çalışmamızda öncelikle, konuya genel bir çerçeve çizmeyi uygun gördük. Bu nedenle, konuyu başlangıçtan 12. yüzyıla kadar olan dönem ile sınırlandırma ihtiyacı duyduk. Zira, bu dönemden itibaren çok daha hızlı gelişmeler yaşanmış, bu hayat tarzını temel alan dini tarikatların ortaya çıkışıyla birlikte, her tarikat kendine ait farklı bir yol izlemiştir. Konuyu 12. yüzyıla kadarki dönem ile sınırlandırmakla birlikte, bundan sonra günümüze kadar geçen süreç hakkında genel bir bilgi vermeyi uygun bulduk. Hıristiyanlık ta Manastır Hayatı konulu çalışmamız, Giriş ve Üç Bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında; Manastır hayatı ile ilgili temel kavramlara, genel olarak diğer dinlerdeki manastır hayat tarzına ve Hıristiyanlıkta bu hayata yönlendiren nedenlere yer verilmiştir. I. Bölümde; Doğu Hıristiyanlığında Manastır hayatı ele alınarak, her bölgenin ayrı ayrı özellikleri incelenmiştir. II. Bölümde; Doğuya oranla çok daha gelişen ve kurumsallaşan Batı Hıristiyanlığındaki manastır hayatı ve özellikleri üzerinde durulmuştur. III.Bölümde ise; Manastır hayatının mahiyeti başlığı altında, manastıra giriş törenlerine, temel kurallarına, keşişlerin manastırlardaki gündelik yaşamlarına, kadınların manastır hayatındaki yerine, Resmi Kilise ve manastır hayat tarzını benimseyenler arasındaki ilişkiye ve keşişlerin Hıristiyanlığa ne gibi katkıları olduğuna değinilmiştir. Son olarak ise, konuyla ilgili genel bir değerlendirme yapılmıştır. Çalışmamızın başından sonuna kadar her konuda yardımlarını esirgemeyen muhterem hocam Prof. Dr. Mustafa Erdem Bey e, araştırmalarımız esnasında değerli tavsiyeleriyle yol gösteren Doç. Dr. Ahmet Hikmet Eroğlu Bey e ve tezimle ilgili kaynaklara ulaşmamda yardımcı olan Dr. Ali İsra Güngör Bey e teşekkürü bir borç bilirim... Ankara, 2004 Salihe POLAT

6 KISALTMALAR A.g.e A.Ü.İ.F.D Bkz. Çev. Ed. ER ERE İ.A :Adı geçen eser :Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi :Bakınız :Çeviren :Editör :The Encyclopedia of Religion :The Encyclopedia of Religion and Ethics :İslam Ansiklopedisi

7

8 GİRİŞ HIRİSTİYANLIKTA MANASTIR HAYATININ ORTAYA ÇIKIŞI A.Manastır Hayatı ile İlgili Temel Kavramlar a)manastır: Manastır kelimesi, tek yalnız manasına gelen Grekçe monostan türetilen ve münzevi hayat tarzını benimseyenlerin(monachos) yaşadığı mekanları ifade eden monasterionun Türkçe deki şeklidir. Aynı kelime monastery (İng.), monastere (Fr.) vb. biçimlerde batı dillerine de geçmiştir. Arapça da daha çok Hıristiyan manastırlarını bazen de keşiş hücrelerini tanımlamak için devr, deverân (dönmek, dolaşmak, yönetmek) kökünden türetilen deyr (üzerinde oturulan yer, ev) kelimesi kullanılmakta, keşişler aynı kökten gelen deyyâr ve deyrâni kelimeleriyle de ifade edilmektedir. Öte yandan müfessirler, Kur an daki savâmi ( tekili savmaa) kelimesinin (el-hac 22/40) üst kısmı sivri yüksek binalar anlamında Hıristiyan rahiplerinin manastırlarını veya Sâbii mistiklerinin zâviyelerini tanımladığını belirtmişlerdir. Arapça da bu tür mekanlar için ayrıca umr ve kullâye kelimeleri de kullanılmaktadır. 1 Manastırlar, bir bina veya birkaç binadan oluşmuş yapılardır. Bu binalar dünyadan el etek çekerek, toplu halde yaşamayı isteyen kişiler için düzenlenmiştir. Manastırlarda yaşayan keşişler kendilerini Tanrı için çalışma, dua, okuma ve araştırmaya adarlar. 2 Keşişler, sıkı bir disiplin altında bir arada yaşarlar. Onların yeme, içme, dua, riyazet, uyuma ve çalışmaları gibi bütün faaliyetleri belirli kurallara bağlanır.çan veya zil sesleri ya da başka işaretler, keşişlerin hepsini uyumlu bir program dahilinde yönlendirir. 3 Manastırlarda yaşayan keşişlerin (monk) dini ve seküler işlerini baba (abbot) olarak adlandırılan manastır amiri yönetir. 4 Manastırların yapımında mimari açıdan tek tip bir model benimsenmemiş, keşişlerin ihtiyaçları doğrultusunda farklı tarzda manastırlar inşa edilmiştir. Ancak genellikle yüksek duvarlarla çevrili ve tek girişli bir avlunun etrafına yerleştirilmiş bahçe ve keşiş hücrelerinin yanı sıra kilise, yemekhane, kütüphane, toplantı odası ve mezarlık gibi birimler çoğu manastırda yer almıştır. 5 Manastırlara öncelikle Hz. İsa nın, Meryem in, meleklerin, azizlerin ve ilk şehitlerin, bazen de kurucularının hatıralarını yaşatmak amacıyla onların adları veriliyordu. Bazıları da kuruldukları bölgelerin isimlerini almışlardır. Türkiye de de manastır adıyla bilinen şehirler, Manastır Dağı,Manastır Adası gibi yerler de bulunmaktadır. 6 b)keşiş-keşişlik; Keşişlik, başta Hıristiyanlık ve Budizm 7 olmak üzere birçok dini gelenekte önemli bir yer tutar. Farsça da Hıristiyanların âlim, zâhid ve ileri gelen din adamlarını 1 Salime Leyla Gürkan, Manastır, İslam Ansiklopedisi, TDV Yay. Ankara 2003, 27/ Karen Kingsley, Monastery The Encyclopedia of Religions, Ed. Mircea Eliade, New York 1986, 10/30. 3 Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları, Ankara 1998, Şinasi Gündüz, Keşiş, İslam ansiklopedisi, TDV yay. Ankara 2002, 25/ Salime Leyla Gürkan, Manastır, İA, 27/ Levent Öztürk, Manastır, İA, 27/ Ayrıntılı bilgi için bkz. Martin Collcutt, Buddhist Monastisizm, Encyclopedia Religion and Ethics, Ed.James Hastings, New York 1951, 10/41-44

9 tanımlamak için kullanılan keşiş kelimesinin, Süryânice de pir, şeyh, kâhin anlamındaki karşılığı keşşişa, Âramice de keşişâdır. Arapça da bu kelime kas ve kıssis ile karşılanmış olup Türkçe de Farsça kullanımı yaygınlık kazanmıştır.batı dillerinde keşiş ve keşişlikle ilgili kelimeler (İng. Monastisizm, monk) ıssız, yalnız yaşayan anlamındaki Grekçe monos kelimesinden türetilmiş, monasterion ve monastikos manastır keşişliğini, monokhos erkek keşişi, monastria kadın keşişi ifade etmek için kullanılmıştır. 8 Bütün bu kelimeler yalnız ve izole edilmiş bir hayata işaret etmektedir. Amaç her zaman aynıdır. Dindar kişiler, dünyadan uzaklaşarak, nefsi duygularından feragat etmeyi ve insanların büyük çoğunluğunun takip ettiği hayat ile uyuşmayan bir yaşam tarzını sürdürmek amacıyla bu yola girmektedir. 9 Keşişlik (monastisizm), bir kurum olarak çok eski ve çok yaygındır. Yahudilik de, Esseniler ve Mısır daki Therapeutae cemaatleri de manastır hayatı yaşayan topluluklar olarak görülmüştür. Hinduizm ve Budizm de manastır hayatı yüzyıllarca çok etkin bir yaşam şekli olmuş, özellikle Tibet te çok büyük manastırlar kurulmuştur. Ancak keşişlik Hıristiyanlık için çok daha önemli bir yere sahip olmuş ve en etkili kurumlarından biri olarak varlığını sürdürmüştür. 10 Hıristiyanlıktaki keşişlik düşüncesinin temeli, İncil in öğütlediği yoksul ve mükemmel Hıristiyan olma idealidir. Keşişin yaşamı ve bu yaşamın meydana getirdiği kurum olan keşişlik, 4.yüzyıla kadar Doğu çöllerinde tek tek münzevi adayların gerçekleştirdiği bir yaşam biçimi olmuştur. 4. yüzyıldan sonra Batıya geçmiş ve çeşitli manastırlar ve bu hayat tarzını benimseyen tarikatlar kurulmuştur. Başlıca keşiş tarikatları Benediktin, Fransisken ve Dominiken tarikatlarıdır. Manastır keşişliğinin kurucusu aziz Basilius olmuştur. Erkek kardeşler ve kız kardeşler olarak anılan bu keşişlerin manastırları günümüze kadar süre gelmiştir. Günümüzde keşişler okullar açmakta ve eğitim işleriyle uğraşmaktadırlar. Evlenme yasağı, gerekmedikçe manastır dışına çıkmamak, az yiyip içmek, sürekli dua vb. gelenekler günümüz keşişliğinde de sürmektedir. 11, Hıristiyanlıkta, keşişler yaşam şekilleri açısından çeşitli gruplara ayrılırlar. Ancak temelde iki tip hayat tarzına sahiptirler. Bunlardan birincisi, yalnız başına münzevi bir yaşam tercih edenlerin hayatı (Eremitizm) ikincisi ise, diğer keşişlerle birlikte toplumdan uzak ya da tecrit edilmiş yerlerde belirli kurallara bağlı olarak cemaat yaşantısı (Cenobitizm) sürdürenlerdir. 12 Hıristiyan keşişliğinin en eski formu, münzevi (eremitik) yaşam şeklidir. Münzevi keşişler kendi içinde çok farklı hayat tarzlarına sahiptirler ve bunları ifade etmek için İngilizce de birden fazla isim kullanılmıştır. Bunlardan en çok kullanılanları hermit ve anchorites" kelimeleridir. Münzevi yaşam tarzı öncelikle Mısır da ortaya çıkmış ve daha sonra Filistin ve Suriye yoluyla bütün Doğu Hıristiyanlığı na yayılmış ve sonunda Batıya geçmiştir. Münzeviler çok çeşitli yaşam şekillerine sahip olmuşlardır. Bazıları her yeri tamamen kapalı ve yalnızca küçük bir pencereden iletişim kurulan hücrelerde, bazıları ise yerden çok yüksekte sütunlar üzerinde yaşamışlardır. Bunların sayısının Doğu da daha fazla olduğu bildirilmiştir. Ayrıca ağaçlarda yaşayan, vücutlarını zincirlere sararak, yalınayak dolaşan münzeviler de var olmuştur. Sarabaitler denilen diğer bir grup ise bir manastırda iki veya üç kişi olarak bir arada yaşamışlar ancak hiçbir manastıra ve kurala bağlanmamak, kendi 8 Şinasi Gündüz, Keşiş, İ.A. 25/ Vergilius Ferm, An Encyclopedia of Religion, 1959, E.Roystan Pike, Encyclopedia of Religion and Religions, London, Orhan Hançerlioğlu, İnanç Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 218.

10 isteklerine göre yaşamak için, bir manastırdan diğerine geçmişlerdir. Bunlar keşişliğin en kötü çeşidi olarak görülmüş ve aşırılıklarıyla gerçek Hıristiyanları utandırdıkları kabul edilmiştir. 13 Keşişliğin cenobitizm olarak adlandırılan diğer şeklinde ise keşişler bir arada, topluluk halinde cemaat yaşantısı sürdürmüşlerdir. Münzevi ve toplu halde manastır hayat tarzlarının birbirlerine üstünlükleri hakkında ilk dönemlerde önemli tartışmalar yaşanmıştır. Aziz Basilius, belirli kurallar altında, topluluk halinde yaşamın üstünlüğünü savunmuş ve bu hayat tarzını sistematize ederek sürdürmüştür. Daha sonra Benedict de bu hayat tarzını benimsemiştir. İlk dönemlerde toplumdan uzak çöl veya dağlarda sürdürülen münzevi hayat şekli daha çok tutulmasına rağmen, daha sonra hem Doğuda hem de Batıda zayıflamış, 16. yüzyıldan sonra neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır 14 c) Züht Hayatı (Ascetizm); Belli bir aşamaya ulaşmak için çile çekmenin gerekliliği inancıdır. Bu inanç, dinsel ve felsefi bütün sistemlerde geçerlidir. Züht hayatı, bedeni küçümseme yoluyla ruhu yüceltmeyi hedefler. Bu anlamda her türlü eğitim ve davranış çile niteliğini taşır. Birçok dini sistemde var olan bu anlayış, Hıristiyanlıkta, Adem in işlediği ilk günah yoluyla aşağılanmış insanın kendini cezalandırmasını dile getirir. 15 Züht hayatı keşişliğin en temel unsurudur. Bu davranışlar hem keşişin kendi günahları hem de diğer insanların günahları için bir kefaret olarak değerlendirilir. 16 Bu ideal hem Eski Ahit te hem Yeni Ahit te vurgulanmıştır. İsa Mesih, müritlerine bunu tavsiye etmiştir;...eğer bir kimse ardımca gelmek isterse kendini inkar etsin ve haçını yüklenip ardımca gelsin (Markos 9:35) Başka bir yerde Hıristiyan hayatı bir yarışa benzetilmiştir; müsabakaya cehd eden adam her şeyde nefsini zapt eder. Onlar fani bir çelenk için, fakat biz, fani olmayan için yaparız (I.Kor.9:25). Dolayısıyla Hıristiyan züht hayatının iki yönü olduğu görülür. Negatif olan yönü, kendini inkar, pozitif olan yönü ise Mesih i takip etmektir. İncillerin öngördüğü züht uygulamaları şunlardır: Çok az uyuma (Matta 24:42, 25:13) oruç (Matta 6:16-18, Markos 2:/18-20), sahip olunan bütün dünyalık zenginliklerinden vazgeçme (Matta 19:21, Markos 10:28, Luka 9:57-62) ve cinsellikten uzak durma (Matta 19:12) dır. Pavlus un mektuplarında da bu tür davranışlara yönlendiren ifadeler bulunmaktadır (Romalılara 8:13, I.Kor 9:26-27, Koloselilere 3:5). 17 Hıristiyanlık taki züht hayatının teorik temeli Clement ve Origen e dayandırılır. Onların ise, Stoacıların felsefelerinden etkilendikleri kabul edilmiştir. Onlara göre, Tanrıya mükemmel bir sevginin yolu, ruhu bütün tutku ve ihtiraslarından kurtarmaktan geçer. Bu fikri temel alan züht hayatı anlayışı 4. yüzyılda manastır hayat tarzının ortaya çıkışına kadar, Hıristiyanlığın her bölgesinde taraftar toplamıştır. 18 Manastırlar kurulmadan önce, Hıristiyan zahitlerinin büyük bir bölümünü çöl münzevileri oluşturmuştur. Bunlar, Tanrıya daha yakın olmak için her türlü sosyal ve kişisel bağlardan kurtulmayı amaçlamışlardır. Onlar için beden; değersiz, baştan çıkarıcı ve utanç kaynağıdır. Bu nedenle, bedene eziyet edilmeli, baskı altına alınmalı ve kibri kırmalıdır. Zahitlerin, hiç oturmadan veya uzanmadan yıllarca bir sütun üstünde yaşadıkları, hiç yıkanmadıkları ve 13 F.Cabrol, Monastisizm, ERE, 8/ F. Cabrol, ERE, 8/ Orhan Hançerlioğlu, Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, F.L.Cross, Ascetizm, The Oxford Dictionary of The Christian Church, Oxford Ünivesity Press , F.L.Cross, 95

11 elbiselerini yıllarca üzerlerinden çıkarmadıkları, ot ve çimen dışında hiçbir şey yemedikleri, bataklıklarda ve kurak yerlerde veya mezar aralarında yaşadıkları bildirilmiştir. Bu sert yaşam ve nefse eziyet, Tanrıya gerçek kulluğun işareti olarak kabul edilmiştir. Manastırların ortaya çıkması ile birlikte zahitler bir disiplin altına sokulsa da, bu uygulamalar, Tanrıyı memnun etmek amacıyla yüzyıllarca sürdürülmüştür. 19 B.Genel Olarak Diğer Dinler ve Manastır Hayatı Manastır hayat tarzı birçok dinde varolan bir olgudur. Hinduizm de münzevi yaşam tarzını benimsemiş olanlara Sadhu veya Sanyasin denmekte, Budizm de ise Sangha teşkilatı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yahudilikte belirgin bir keşişlik hayatı olmamakla birlikte, Esseniler in ve Mısır kökenli Therapeutae cemaatinin münzevi karakterli olduğu kabul edilmektedir. İslam da ise zühd hayatı olarak tanımlanan bu yaşam tarzına Tasavvufi ekollerde rastlanmaktadır. Fakat manastır hayat tarzı Budizm ve Hıristiyanlık için ayrı bir öneme sahip olup, bir disiplin ve bir teşkilat olarak karşımıza çıkmaktadır. Hinduizm de, Sadhu iyi, kutsal anlamına gelir ve kutsal kabul edilen kişiler için kullanılır. Sadhular, yaşam tarzlarına genellikle küçük yaşlarda başlar. Çoğu âsa taşır, safran rengi elbise giyer veya çıplaklığı tercih eder. Bazıları başlarını kazıtır; bazıları ise saç ve sakallarını uzatır. Onlardan bir kısmı tek başına yaşarken, bir kısmı manastır hayatı sürer. Ayrıca Hinduizm de dünyadan el etek çeken keşişlere sanyasin de denilmektedir. 20 Yine Hint fakirleri denen kişiler, nefsi köreltmenin ve çilenin, dünyalık zevklerden feragat etmenin başka bir formunu sunmaktadırlar. Hinduizmde, Sadhu veya sanyasinler genellikle bireysel olarak münzevi bir yaşam sürerken, Budizm de toplu halde manastır hayat tarzına sahiptir. Keşişler manastırlarda bir arada yaşarlar, dilenci keşişler olarak itaati, yoksulluğu ve bekarlığı uygularlar. 21 Budizm deki bu rahipler teşkilatına sangha ismi verilir. Rahipler manastırlarda topluca münzevi olarak yaşarlar. Ayrıca rahibeler topluluğu da vardır. Budist rahiplerin en belirgin özelliği dilenciliktir. Dilenci rahiplere bhiksku (Pali: bhikkhu ) rahibelere ise bhikshuni (Pali: bhikkhani) denir. Sangha ya giriş iki aşamada gerçekleşir. Çocuk yedi sekiz yaşlarında adaylık töreniyle işe başlar. Yirmi yaşında ise tam giriş töreniyle bir keşiş olarak kutsanır. Teşkilata girenler saç ve sakalını keser, sarı elbise giyer ve sadaka tası taşır. Budist manastırlarına Vihara denilir. 22 Eski Yahudilik te ise manastır hayat tarzına Esseniler ve Therepeutae denilen cemaatlerde rastlanır. Bu cemaatlerin, Hıristiyanlık taki manastır hayat tarzı üzerinde etkili olduğu iddia edilmiştir. Esseniler, İsa dan önce 150 yıllarında Kızıldeniz yakınlarında yaşayan bir Yahudi tarikatıdır. Esseni kelimesi dindar zahitler anlamına gelen İbranice İssiyim kelimesinin karşılığıdır. İssiyim e Ölüdeniz Yazmaları Mezhebi de denilmektedir. Bunun nedeni; 1947 de Ölüdeniz Kumran mağaralarında bulunan yazmaların bu mezhep hakkında bilgi vermiş olmasıdır. Kaynakların verdiği bilgiye göre Esseniler, toplu 19 E.Rayston Pike, Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 327, F.Cobrol, ERE, 8/ Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 332; Günay Tümer, Abdurrahman Küçük,

12 halde yaşayan bir sır tarikatı idi. Mezhebe girişin belli ritüelleri vardı. Adayları için üç yıllık bir adaylık sürecini öngörmüştü. Mezhep mensupları daima beyaz giyen, bekar bir hayatı tercih eden, mal-mülk istemeyen sıkı bir hayat disiplinine sahipti. 23 Esseniler e benzeyen Mısırlı Yahudi münzevi bir grup da Therapeutae cemaatidir. Bunlardan eski yazarlardan sadece Philo bahsetmektedir. Buna göre, bu cemaat, katı bir inziva hayatı yaşayan Esseniler gibi diğer aktif gruplardan farklıydı. Cemaatin her üyesine, içinde günlük kutsal metin okumak için ayrılmış özel bir oda tahsis edilirdi. Her hafta, Şabat Günü, üyeler toplu ibadet için bir araya gelirdi. Her sekiz haftada bir kutsal oruç tutulur, sonra sessizlik içinde bir ayin yemeği yenilirdi. Üyeler beyaz elbiseler giyer, bekar bir hayatı tercih eder, daha önce evlenmiş kişileri aralarına almazlardı. Üyelerden para harcamayacaklarına, yiyecekleri beraber paylaşacaklarına ve bedenleriyle ilgili ihtiyaçları en aza indireceklerine dair yemin etmeleri istenirdi. 24 İslam da ise bir çeşit nefs, ruh, zihin hayatını konu edinen düşünce sistemine tasavvuf denilmiştir. Tasavvufun çeşitli tarifleri yapılmış olmakla birlikte bu tanımlamalarda ortak olan noktalar ; nefse ait bütün zevklerin terk edilmesi, aç durmak, dünyanın terki ile Allah a yönelme ve halkın rağbet gösterdiği alışılagelen, hoşa giden şeylerden uzak durmadır. Tasavvuf, zihnin manevi olaylara yönelmesi, bir ruh hali ve eşyanın kavranması olarak bütün manevi yollar gibi tabiatı gereği bilgisizliğin yok edilmesini öğretir. Bu haller içinde yaşayan kişinin bir amacı vardır: Allah ın birliği üzerinde düşünerek, nefsi aşırı isteklerden ve baskılardan kurtarmak ve böylece kalpte yalnızca Allah ın yer etmesini sağlamaktır. Kişi, yalnızca kalbini temizleyerek Allah ın hoşnutluğunu kazanır. Bu nedenle bu haller O nun rızasını kazanmaya götüren yollardır. Tasavvuf ehli kişiler için kullanılan sûfi kavramının kökeni hakkında çeşitli açıklamalar yapılmıştır. Ancak genel kabul gören tanımlama bu hayat tarzını benimseyenlerin yünden elbise giymeleri nedeniyle, bu kelimenin de yün manasına gelen sûf kökünden geldiği şeklindeki tanımlamadır. 25 Tasavvuf düşüncesini esas alan ekollerin her biri için tarikat yol kavramı kullanılır. Tasavvuf düşüncesini ileri gelenleri tarafından kurulan bu ekollerin her biri kendisini Hz. Ebubekir, Hz. Ömer veya Hz. Ali aracılığıyla mutlaka Hz. Muhammed e dayandırır. 26 İslam kaynaklarında dünyadan el etek çekmiş Hıristiyan münzeviler için ruhban ismi kullanılır. Bu kaynaklarda verilen bilgilere göre İlk dönem Hıristiyanlığında et yemeyen, oruç tutan, nefislerine eziyet için boyunlarına zincir takan, hatta kendilerine zarar verme derecesine varan kişiler var olmuştur. Bunlar nefs ile mücadele edip ihtirasını kırmak, sabır ile itaate alıştırmak ve böylece Allah ın rızasını kazanmak amacıyla ruhbanlığı icat etmişlerdir. Bunlar her ne kadar Hz.Yahya ve Hz.İsa nın öngördüğü hayatı yaşayarak Allah ın rızasını kazanmayı amaç edindilerse de (yüce Allah biz onlara bunu yazmadık onlar kendileri icad ettiler buyurmaktadır) buna da hakkıyla riayet etmedikleri, onlardan çoğunun yoldan çıktığı, ancak bu yolda sebat edenlere mükafatlarının verildiği bildirmiştir (Hadid, 27). Yüce Allah Hıristiyanlar içerisinde ilim ve ibadetle meşgul keşişlerin (kıssis) ve ahiret korkusuyla manastırlarda nefislerini ezen târiki dünyaların (rahiplerin) bulunduğunu, bu nedenle Müslümanlar için Hıristiyanların, Yahudilerden daha yakın olduğunu buyurmuştur 23 Günay Tümer- Abdurrahman Küçük, Nathan D. Mitchell, Christian Religious Orders, The Encyclopedia of Religions, Ed.Mircea Eliade, NewYork 1986,12/ Hayrani Altıntaş, Tasavvuf Tarihi, İkinci Baskı, Ankara 1991, Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 361,362,233.

13 (Maide;82). Çünkü bunlar büyüklenmedikleri için mü minleri sevebilme, hatta hakkı duyduklarında kabul etme ihtimallerinin daha fazla olduğu bildirilmiştir (Maide; 83). 27 C. Hıristiyan Manastır Hayatının Kökenleri İlk dönem Hıristiyanlığı ile ilgili çalışma yapan tarihçilerin karşılaştıkları en zor problemlerden biri bekar ve münzevi hayat tarzının nasıl ve niçin ortaya çıktığı konusudur. 28 Ancak buna rağmen Hıristiyan manastır hayatının kaynakları hakkında çok çeşitli fikirler öne sürülmüştür. Buna göre öncelikle Hıristiyan olmayan manastır hayatı modellerinin Hıristiyanlık üzerinde etkisi olduğu kabul edilmiştir. Bunlar Mısır daki Sarabite münzevileri, Budist züht yaşamı, Kızıldeniz yakınlarında yaşamış olan Esseniler veya Yahudi bir münzevi grup olarak Therepeutae cemaatinin ve de Neoplatonist gnostiklerin etkisi olduğu ileri sürülmüştür. 29 Bununla birlikte, Hıristiyan manastır hayatının kökenleri hakkındaki fikirlere bakıldığında, Yahudilik ve klasik dinlerdeki uygulamalarla benzerlikleri bulunmasına rağmen, Hıristiyanlıktaki bu hayat tarzı ile ilgili deliller, ağırlıklı olarak bu hayat tarzının kaynağını Hıristiyanlığın içinden aldığını ve önceki şekillerden bağımsız olarak ortaya çıktığını gösterdiği düşüncesi daha çok kabul görmüştür. İncillerde yer alan İsa nın gönüllü fakirliği (Matta 19:21) ve bekarlığı (Matta 19:12) tavsiye etmesi, Pavlus un bekar olarak yaşaması, Eski Ahit metinlerinde Hıristiyanlar için bazı değerli şahsiyetlerin örneğin, Musa ve İlyas ın oruç ve dua esnasında Tanrıya yaklaştığını tasvir eden bilgilerin bulunması gibi hususlar ilk dönem Hıristiyanların bazı kesimlerinde etkili olmuş ve münzevi hayat tarzına paralel olarak fakirlik, bekarlık gibi katı uygulamalara ve bekarlığın bir yaşam biçimine dönüşmesine sebep olmuştur. 30 Bütün bunlara karşın, Hıristiyan ilahiyatçılardan bazıları, İsa nın münzevi bir hayat yaşadığına, fakirliği, bekarlığı ve itaati emrettiğine dair açık herhangi bir delilin olmadığını ileri sürmüşlerdir. Elde mevcut bilgilerin onun, oldukça sosyal bir hayat yaşadığını ve sadece inziva hayatı yaşayanlarla değil, bütün insanlarla iletişim kurduğunu gösterdiğini bu nedenle manastır hayatının köklerini doğrudan İsa ya bağlamanın mümkün olmadığını belirtmişlerdir. 31 İlk dönem Hıristiyanlar arasında, sıradan insanlardan daha mükemmel bir hayata kavuşmak için, bazı kişilerin kendilerini Tanrıya adadıkları kaydedilmiştir. Bu fikrin temellerinin ise, ikinci asırda İskenderiye de önemli bir Hıristiyan okulunun başı olan Clement (Ö.215) ve onun öğrencisi Origen ( ) tarafından oluşturulduğu iddia edilmiştir. Eflatunculuk fikrinden etkilenen Clement ve Origen münzevi düşüncelere sahip olmuşlardır. 32 Origen, dua, bekarlık ve katı hayat tarzının sağlam bir taraftarı olmuştur. Nitekim onun, ruhun inişi, inziva ve talim vasıtasıyla Tanrıya tedricen geri dönüşüyle ilgili ruhani doktrini, Hıristiyan keşişler tarafından uygulanmış ve bu nedenle o, manastır hayatı hakkındaki fikirlerin babası 27 Bkz. Elmalı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur an Dili, İstanbul 1936, 5/ , 7/ ; Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yay. İstanbul 1996, 8/ Bernard McGinn, Christian Monastisizm, ER, 10/ Jordan Aumann, Christian Spirituality in the Catholic Tradition, London 1985, Bernard McGinn, ER, 10/ Nathan D.Mitchell, ER, 12/ Ali İsra Güngör, Cizvitler ve Katolik Kilisesi ndeki Yeri, Asam, Ankara 2002, 11.

14 olarak kabul edilmiştir. 33 Aynı şekilde ilk dönem Hıristiyan dini liderlerinden Tertullian ın ( ) ise, evlenip çocuk sahibi olmayı, bedeninin arzularına boyun eğme olarak gördüğü, dünyevi lezzetleri reddederek, ruhi değerlere önem verdiği bildirilmiştir. 34 Jordan Aumann, manastır hayat tarzının ortaya çıkış sebebi ile ilgili olarak bu konuda otorite olarak gördüğü Vicaire nin görüşünü şöyle özetlemiştir. Manastır hayat tarzı; havarileri ve ilk Hıristiyanları taklit etme düşüncesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu hayat tarzında, özellikle Hıristiyan karakterli olmayan unsurların bulunduğu kesindir, fakat ortak olan nokta, her çabanın deruni mükemmelleşme için gösterildiğidir. Bu genel temel, manastır hayat tarzıyla diğer farklı yer ve zamanlarda ortaya çıkan kurumlar arasındaki gerçek benzerliği açıklamaktadır. Bu etkileşimler kabul edilmekle birlikte, tarihçilerin manastır hayat tarzında keşfettikleri Hıristiyan kaynaklı en orijinal faktör, Kilisenin ilk dönemlerine dönme arzusu dur. 35 Hıristiyanlıktaki manastır hayatında dini sebeplerin yanında, Hıristiyanların ilk dönemlerinde yaşadıkları sosyal ve siyasi şartlar da insanları böyle bir hayata yönelmelerine neden olmuştur. Zira Hıristiyanlar 2. yüzyılın başından itibaren başlayan, 3.ve 4. yüzyıllarda devam eden Romalıların Hıristiyanlığı ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleştirdikleri bir zulüm dönemini yaşamışlardır. Roma İmparatorluğu, bünyesinde Yahudilik gibi birçok dinin yaşamasına izin vermesine rağmen, Hıristiyanlar için aynı durum söz konusu olmamıştır. Çünkü Yahudilik ulusal bir temele dayanmakta ve putperestlikten Yahudiliğe geçiş sınırlı olmakta idi. Ancak Hıristiyanlığın evrensel bir yönü olması ve İmparatorluğun geleceği için tehlike olarak görülmesi 36 gibi nedenlerden dolayı Decius, Valerianus, Diocletionus ve Galerius gibi imparatorlar Hıristiyanlara karşı bir kıyım içerisine girmiş ve bu dini ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. 37 Bu ilk kıyım yüzyıllarında Hıristiyanlar, büyük kişisel tehlikelere göğüs gererek İncil i izleyen ve birbirlerine ve dinlerine çok sıkı bağlarla kenetlenmiş küçük gruplar oluşturmuşlardır. 38 Bu dönemlerde münzevilerin varlığı bilinmekle birlikte, Hıristiyanlar arasındaki münzevi fikirler daha çok 4. yüzyılda köklü bir şekilde yerleşmiştir. Çünkü İmparatorluk içinde Hıristiyanlığı meşru olarak kabul eden İmparator Konstantin in Milan Fermanı ndan(313) sonra, Kilise ve kültür arasında meydana gelen değişmeler yeni bir durumu ortaya çıkarmıştır. Nitekim bazı Hıristiyanlar, dinlerinin İmparator tarafından tanınmasının dindarca yaşamaya ve Tanrı ile mükemmel bir birlik sağlamaya ciddi bir tehdit oluşturacağını düşünmüşlerdir. Hıristiyan kahramanlığının en eski şekli ve bireyin kendini Tanrıya elden gelen en iyi adanma şeklinin bir sembolü olan şehitlik in yerini, en yüksek değer adına yapılan manevi fedakarlık olan, bekar inziva hayatı almıştır. Bu nedenle 4.yüzyılda, çok sayıda münzevi ortaya çıkmış, bakireler ve keşişler İmparatorluk Hıristiyanlığının yeni şehitleri olarak algılanmışlardır Bernard McGinn, ER, 10/ Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, Işık Yayınları, İzmir 1996, Jordan Auman, Mehmet Çelik, Süryani Tarihi (I), Ayraç Yayınevi, Ankara 1996, Suat Yıldırım, Thomas Michel, Hıristiyan Tanrı Bilimine Giriş, İstanbul 1992, Nathan D. Michel, ER, 12/310.

15 Hıristiyan geleneğinde hayattan yüz çevirme idealinin başlangıçtan beri var olduğu bilinmekle birlikte, manastır hayatı Mısır da çöl babaları diye anılan bazı din adamlarının, çöllere ve dağlara çekilip münzevi bir yaşam sürmeye başlamalarıyla ortaya çıkmıştır. Bu inziva hareketinin ardında siyasi ve sosyal sebeplerin dışında gittikçe dünyevileşen kilise ortamından uzaklaşma suretiyle Hıristiyan mükemmelliğini arama veya ferdi kurtuluşa erme çabalarının bulunduğu kabul edilmiştir ve 4. yüzyıllarda bu yolu seçen Hıristiyanlar, çölde inzivaya çekilerek, ibadet ve riyazet hayatı yaşamayı seçmişlerdir. Çölde ermiş bir keşişin yaşadığı haberi yayıldığında, insanlar onun etrafında toplanmış ve zamanla bazıları bu ermiş keşişlerle aynı yaşamı paylaşmaya başlamıştır. Böylece çöl münzevilerinin kulübeleri etrafında ilk keşiş cemaatleri oluşmaya başlamıştır yüzyılda manastır hayat düzeninin başlaması ile birlikte, manastırlar çok sayıda sıradan insanlarla dolmuştur. Çünkü bunlar dünyadan el etek çekerken, dış dünyada yaşarken yokluğunu çektikleri pek çok şeyi manastırlarda bulacaklarını umarak manastırlara girmişlerdir. Köylüler, köleler v.b. ağır ve yorucu iş sahibi olan kişiler manastırlara girerek rahat etmeyi ummuş, bunun yanında Roma yönetiminin ağır vergilerinden ve askerlikten kaçanlar da manastırları bir sığınak olarak görmüştür. 42 I.BÖLÜM DOĞU HIRİSTİYANLIĞINDA MANASTIR HAYATI Doğu da ilk münzevi hayat örneklerine Mısır çöllerinde rastlanılmış ve inziva hayatın kurucusu olarak, Mısırlı Antony ( ) kabul edilmiştir. Onun arkasından 346 yılında ölen Pachomius kendisine katılanlarla birlikte her biri 100 keşiş barındıran dokuz manastır kurmuş ve müşterek hayatı örgütleyen bir kural yazmıştır. Ancak asıl olarak Doğu da manastır keşişliğinin kurucusu olarak Kayseri li Basilius kabul edilmiştir. Onun keşişleri için oluşturduğu kuralların Doğu Kiliseleri nde hala geçerliliğini koruduğu bildirilmiştir. Doğuda, Filistin, ve Bizans toprakları manastır hayatının diğer önemli merkezleri olmuşlardır. Bu bölgeler temel öğreti ve uygulamalarda birbirleriyle benzerlik göstermiş olmakla birlikte, her bölge kendine has bir anlayış ve geleneğe sahip olmuştur. A. Mısır da Manastır Hayatı Doğu Hıristiyanlığında inziva yaşamının öncüsü olarak Mısır lı Antony gösterilse de 43, ilk Hıristiyan münzevi olarak Aziz Paul bilinmektedir. Aziz Paul Decian takibatında (250) çöle çekilmiş ve uzun yıllar bir mağarada yaşamıştır. Onun hayatı Jerome tarafından yazılmıştır. Norveç ve İngiltere de onun adını taşıyan bir kilise ve Montreal de bir köy bulunmasına rağmen Aziz Paul Hıristiyan geleneğinde çok büyük bir yer tutmamıştır Salime Leyla Gürkan, İ.A, 27/ Thomas Michel, Edward Gibbon, Roma İmparatorluğu nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi, Çev. Asım Baltacıgil, Cilt 3, Mayıs 1988, Jordan Aumann, Ian C. Hannah, Christian Monastisizm, The Macmillan Company, New York 1925,

16 Aziz Paul den çok daha ünlü ve Hıristiyan manastır hayatının babası olarak görülen isim Aziz Antony dir. 45 Mısırlı zengin bir ailenin çocuğu olan Antony, 12 yaşlarında münzevî bir yaşam sürmek için çöle çekilmiş, 356 yılında 105 yaşında iken ölmüştür. Onun hayatı, 357 yılında Aziz Athanasius tarafından kaleme alınmıştır. İnziva yaşamının en önemli kaynağı olarak kabul edilen 46 Vita Antony (Antony nin Hayatı) adlı bu eser manastır hayatı ile ilgili fikirlerin Roma İmparatorluğuna yayılmasını sağlamıştır. Ayrıca bu eser bütün insanlardan uzak, yalnız yaşamanın önemine dikkat çekerek, bu yaşamın Hıristiyanların, İsa nın mesajına verecekleri en yüce cevap olduğu fikrini teşvik etmiştir. 47 Athanasius un kaydettiğine göre Antony i münzevi yaşama sevkeden şey İncil den duyduğu şu cümledir : Eğer mükemmel olmak istiyorsan git sahip olduğun her şeyi sat, onları fakirlere ver ve gel beni takip et (Matta 19:21) 48. Antony bütün topraklarını ve sahip olduklarını satmış, çok az miktarda parasını kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için ayırmıştır. Ancak bundan da vazgeçerek, kızkardeşini rahibelerden oluşan bir topluluğa emanet etmiştir. 49 O, yalnız bir yaşam için, daha önceden takibattan kaçan diğer münzevilerin oluşturduğu bir topluluk bulunan köyünün yakınındaki bir çöle çekilmiştir. Antony on beş yıl sonra burayı da terketmiş, Nil in kıyısındaki kurak, dağlık, ıssız bölgeye çekilmiş ve burada şeytanın ve vahşi hayvanların saldırılarına karşı mücadele etmiştir. 50 Aziz Antony e göre, sonsuz şeyler üzerine yapılan tefekkür, şeytanın saldırılarına ve nefsin tutkularına karşı ruhu güçlendirir. Bir Hıristiyan her gününü sanki o gün ölecekmiş gibi yaşamalı, hiç bir günah işlememelidir. Şeytanın oyunlarına karşı, inanç, dua, oruç vb. silahlarla mücadele etmelidir. Münzevi, kendi yalnızlığı içinde hem kusurlarını hem de kötü meyillerini taşıdığı için şeytan ona özel bir yöntemle saldırır. Bu nedenle yalnız bir yaşam aslında şeytanla yapılan bir savaştır. 51 Ancak bu şekilde kalbini, cin, şeytan vb. hiçbir kötü varlığın kuşatmasına izin vermeyebilir. Mesih in müridi olarak gururun ve bencilliğin kurbanı olmamak için komşusunu sevmeli, ruhların kurtuluşu için başkalarına dua etmeli, manevi tavsiyelerle onların inançlarını desteklemeli, hatta insanların ve Kilise nin iyiliği için gerektiğinde çölü bile terk etmelidir. Münzevi kendisini tamamıyla Tanrı ya adayarak hem içte hem dışta yalnızlığı aramalıdır. 52 Athanasius eserinde, Antony den ruhban sınıfına saygılı, sapkın fikirlerin düşmanı ve Kilise nin öğretilerine sadık biri olarak söz ettiği belirtilmiştir. 53 Çünkü o,büyük Kristolojik tartışmalarda, Aryanizme 54 karşı mücadele etmiş Athanasius u 55 desteklemiştir Ian C. Hannah, Jordan Aumann, Nathan D. Mitchell, ER, 12/ Nathan D. Mitchell, ER, 12/ Derwas J. Chitty, The Desert a City, Oxford- Basil Blackwell and Mott,Ltd.1966, Richard Woods, Christian Spirituality. Chicago 1989, Jordan Aumann, Jordan Aumann, Ali İsra Güngör, Arianizm: İsa Mesih in uluhiyeti fikrini reddeden ve bu nedenle Hıristiyanlarca heretik bir hareket olarak değerlendirilen önemli bir akım.arius un ismiyle anılan bu akım, tanrının oğlunun ezeli ve ebedi olmadığı, Tanrı tarafından yaratıldığını ve dolayısıyla onun tabiatı itibariyle tanrı olmadığını savunur.iznik Konsili nin(ms 325)

17 Bütün bunlara rağmen Antony, ne bir tarikat ne de bir organizasyon kurmuştur. Manastır yaşamının organize bir şekilde başlaması Onun çağdaşı olan Pachomius ( ) tarafından gerçekleştirilmiştir. 57 Doğu Hıristiyanlığında İlk olarak toplu halde manastır hayat tarzını şekillendirdiği kabul edilen Pachomius, 290 yılında Aşağı Mısır da doğmuştur. Anthony ve Athanasius un çağdaşıdır. 58 Onun, Antony ve Athanasius hakkında müritlerine şu sözü söylediği rivayet edilmiştir; Mısır da bizim geleceğimize göre üç önemli şey görüyorum. Ölüme kadar iman için mücadele eden Mesih in koşucusu Piskopos Athanasius; inziva hayatının mükemmel modeli kutsal baba Antony ve Tanrıda ruhları bir araya toplamayı isteyen ve bütün insanlar için model olan bu Kanonia (topluluk). 59 Pachomius pagan bir asker olarak bir müddet orduda görev yaptıktan sonra 313 yılında din değiştirerek, vaftiz olmuştur. 60 Münzevi bir yaşama karar verdiğinde kesiş Palamon un yanına gitmiştir. Palamon bu işin zor olduğunu belirterek onu bu yaşam biçiminden vazgeçirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda o, yaz günlerinde tutacağı oruçlardan, ekmek ve tuz dışında bir şey yiyemeyeceğinden, yağ ve şaraptan uzak durması gerektiğinden, bütün bir geceyi dua ve Tanrı yı düşünmekle geçireceği gibi zorluklardan bahsetmiş, Pachomius un keşiş olmak için ısrar etmesi üzerine onu yanına kabul etmiş ve keşiş elbisesi giydirerek, onun başarılı olması için dua etmiştir. 61 Pachomius 320 yılında Nil in yakınındaki Tebenni de manastır hayatının temellerini atmış ve bir manastır kurmuştur. 62 Çevredeki diğer münzevilerin de katılımıyla bu topluluk yavaş yavaş gelişmiştir. 63 Mısır da, Pachomius öncesinde bu hayat tarzına sahip toplulukların organize bir yaşam sürdüğü bilinse de, onun Hıristiyan manastır hayatında bir kurucu olarak adlandırılmasının nedeni faaliyet alanının genişliğinden ve Mısır ın ötesine geçmiş olmasından ileri gelmiştir. Nitekim Onun uyguladığı kurallar Grek ve Latin dillerine tercüme edilerek yayılmış, küçük değişikliklerle hem Doğu Hıristiyanlığında hem Batı Hıristiyanlığında manastır hayatına temel olmuştur. 64 toplanma nedenlerinden en önemlisi bu hareketti.athanasius liderliğindeki bu konsil, Arius un fikirlerine karşı teslisi savundu ve Arianizmi aforoz etti.(şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 40). 55 Athanasius (St.Athanasius, ): Hıristiyan ilahiyatının babası sayılan İskenderiye patriği.isa nın uluhiyeti fikrine karşı çıkan Arius a karşı, İsa nın tam bir uluhiyet taşıdığını, ezelden beri varlığının Tanrıyla aynı olduğu görüşünü savunmuştur.325 İznik Konsili nde onun görüşleri doğrultusunda karar alınmıştır.( Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 47). 56 Richard Wood, İan C. Hannah, Richard Woods, Derwas J. Chitty, Richard Woods, Derwas J. Chitty, Richard Woods, Jordan Aumann, Joseph Patrich, Sabas, Leader of Palestinian Monastisizm, Dumbarton Oaks Research Library and Collection,Washington,D.C1995, 17.

18 Pachomius un ilk manastırı Tabenni de kurmasıyla ilgili olarak anlatıldığına göre; o, odun toplamak ve dua etmek için ıssız ve dikenli bölgelere giderken, bir gün her zamankinden daha fazla yürüyerek Tabenni ye varmıştır. Dua ederken bir ses duymuştur. Bu ses ona burada kalmasını ve bir manastır kurmasını söylemiş, o da bu sesin kutsal olduğu inancıyla Palamon dan izin alarak buraya küçük bir kulübe yapmıştır. 65 Buna benzer bir anlatıma Kilise tarihçisi Sezomon un da yer verdiği kaydedilmiştir. Onun kaydettiğine göre Pachomius öncelikle yalnız başına bir mağarada yaşarken, kutsal melek ona görünmüş, bazı keşişleri bir araya toplamasını, onlarla birlikte yaşamasını ve kendisine verilen kuralları uygulamasını emretmiştir. Bu kutsal melek tarafından ona verilen bir tabletin hala korunduğu ve üzerinde her keşişin ne kadar yiyip içeceği, çalışacağı ve oruç tutacağının yazılı olduğu bildirilmiştir. 66 Pachomius, hocası Palamon un ölümünden sonra onun büyük kardeşi John a katılmış fakat John n hedeflerinin toplumdan uzak, çile ve bedene eziyet yoluyla nefsi kontrol eden bir züht hayatından yana olması,pachomius un ise cemaat yaşantısını benimsemesi ve topluluğunu genişletmek istemesi nedeniyle ondan ayrıldığı nakledilmiştir. 67 Pachomius, toplumla iç içe manastır hayat tarzını anchorite 68 yaşama tercih etmiştir. Çünkü ona göre topluluk halinde yaşama sırasında, cemaat üyeleri birbirlerinin davranışlarını ve faziletlerini gözleyerek örnek alır ve bunları uygulamaya koyma olanağı sağlar. 69 Bu nedenle o, manastır hayatının ideal şekli olarak gördüğü, Hıristiyan sevgi toplumunu (Konania) oluşturmak için manastırlar kurmuş ve bu hayat ile ilgili ilk kuralları derlemiştir. 70 Onun düzeninde yalnızca züht hayatı, eziyet ve yoksulluk ile cennete ulaşılmaz. Bu nedenle keşişler bir taraftan iffet ve yoksulluk yeminlerini korurken, bir yandan da hem bedeni hem de zihni melekelerini faydalı işlerde kullanmalıdırlar. 71 Pachomius İlk manastırı Tabenni de kurduğu için, onun keşişleri, Tabennililer ismini almıştır. Keşişlerin sayısının zaman içerisinde artmasıyla, ikinci manastırı Phbow da kurmuştur (329). Bu manastır onun topluluğunun en büyük manastırı olmuştur. Kendisi de Tabenni den buraya taşınmıştır. Bu topluluğun nüfusunun çoğunluğunu yerel halk (Kıptiler) oluşturmuştur. Fakat daha sonra Grekler ve diğer topluluklardan katılanlarla, 72 birkaç yıl içinde manastırların sayısı dokuza ulaşmıştır. Onun manastırlarının, birkaç yapıdan oluşması nedeniyle küçük bir kasabaya benzediği kaydedilmiştir. 73 Her bir manastırda üç yüzden fazla keşiş yaşamıştır. Phbow daki manastırda ise altı yüz keşişin olduğu bildirilmiştir. Keşişlerin sayısının artmasıyla birlikte her hücrede üç keşişin yaşadığı yeni evler oluşturulmuştur. Ancak 65 Derwas J. Chitty, İan C. Hannah, Derwas J. Chitty, Anchorite (Anchoress) : Hıristiyan terminolojisinde dünya hayatından el etek çekmiş, mutlak sessizlik, dua ve çile hayatına yönelmiş olan kimse; tanrı ile mistik birleşmeyi hedefleyen münzevi keşiş.bu terim özellikle hücrelerde sıkı bir disiplin içerisinde yaşayanlar için kullanılır.(şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 32). 69 Jordan Aumann, Bernard McGinn, ER, 10/ Mustafa Erdem, Monofizit Kiliselerde Din Anlayışı (Kıpti Kilisesi Örneği), Dinler Tarihi Araştırmaları II, Sempozyum:20-21 Kasım 1998 Konya, Dinler Tarihi Derneği Yayınları, Ankara 2000, Joseph Patrich, 18; Derwas J. Chitty, Jordan Aumann, 41.

19 Palladius a göre, yukarıda verilen bilgilerin aksine ilk kaynaklar, her bir hücrede bir keşişin yaşadığını göstermektedir. 74 Pachomius, kız kardeşinin ricası üzerine, erkekler manastırının yakınında, ancak keşişlerin karşıya geçmemesi için nehrin karşı yakasında bir manastır kurmuştur. Buraya yalnızca rahibelerin ibadetlerini yönetmek ve gerektiğinde onlara yardımcı olmak için papazların geçmesine izin verilmiştir. 75 Pachomius un manastırlarının, dışardan bir kışla yapısı görünümünde olduğu kaydedilmiştir. Etrafı çevrili manastırlar, bir giriş kapısı, misafirler için bir oda, her keşiş için ayrı hücreler, dualar için bir toplantı yeri, bir yemek salonu, mutfak, fırın, revir ve yiyecekleri, tarım ürünlerini, iş aletlerini saklamak için bir depodan oluşmuş, ayrıca domuz ve tarımda kullanılan bazı hayvanlar için ahırlar bulundurulmuştur. 76 Pachomius un kuralları yüz doksan iki yasadan oluşmuştur. Bu yasalar Pachomius un tedbirliliğini ve ılımlılığını ortaya koymuştur. Her bir manastır bütün keşişlerin ona tam bir itaat etmek zorunda olduğu baba denilen bir başkan tarafından yönetilmiştir. Çeşitli keşişler daha alt kategorilere ayrılmış ve farklı şekilde isimlendirilmiştir. Örneğin, revir görevlisi, muhasebeci vb. Onun manastırlarında yemek ve dua toplu olarak uygulanmıştır. Her keşişin kazandıkları topluluk için kullanılmıştır. Zaman içinde keşişlerin toplu yaşamın yalnızca maddi faydalarını gözetip, diğer kurallara itaatsizlik etmeleri üzerine Pachomius, onların ya bütün yasalara uymalarını ya da manastırı terketmelerini emretmiştir. 77 Topluluğun organizasyon ve yönetiminden, manastır başkanı sorumluydu. Ayrıca başkana ikinci bir yönetici ile yaşlı ve tecrübeli keşişlerden oluşan bir grup yardımcı oluyordu. Bu grup, Pazar ayinlerinde önemli rol oynardı. Yılda iki kez, Paskalya ve Ağustos da herkesin katıldığı genel bir toplantı yapılırdı. Her manastır başkanı topluluğuyla ilgili bilgi sunar ve toplantı boyunca yeni atamalar ve görevler verilirdi. 78 Kadınlar manastırının başkanı da bu toplantıda atanırdı. 79 Pachomius, başlangıçta Kilise tarafından hoş görülmemiş ve onun yaşam şekli bir konsilde kınanmıştır. Fakat o, gösterdiği büyük itaat ile daha sonra onların beğenisini kazanmıştır. Hatta 330 yılında Piskopos Athanasius un resmi olarak Tabenni yi ziyaret ettiği bildirilmiştir. 80 Pachomius 346 yılında öldüğünde Mısır da ikisi kadın olmak üzere onbir tane manastır vardı. 81 Zaman içinde bu sayı daha da çoğalarak yirmi dörde ulaşmış, ancak bu hızlı büyümenin sonucu olarak manastırlar arasındaki birlik duygusu azalmıştır. 82 Onun öngördüğü ılımlı züht hayatı, kendisinden sonraki takipçileri tarafından daha katı bir şekilde 74 Joseph Patrich, Jordan Aumann, Joseph Patrich, 19; Derwas J. Chitty, Jordan Aumann, Joseph Patrich, İan C. Hannah, İan C. Hannah, Richard Woods, Joseph Patrich, 21.

20 devam ettirilmiştir. 83 Bunun en önemli örneği Pachomius un müridi olan Atripeli Schenoudi dir. Schenoudi hocasından daha katı bir manastır hayatı tarzı kurmuş, münzevi ve toplu halde yaşam şekillerini birleştirmeye çalışmış ve bunda belli ölçüde başarılı olmuştur. 84 Pachomius un oluşturduğu kurallar, hem Doğudaki hem de Jerome nin yapmış olduğu tercümelerle Batıdaki Hıristiyan manastır hayatını büyük ölçüde etkilemiştir. 85 Onun kurduğu cemaat halinde yaşam tarzı Aşağı Mısır bölgesindeki manastır hayat tarzının önemli merkezleri olan Nitria, Kelia, ve Scetis bölgelerinde küçük farklılıklarla birlikte yayılmıştır. 86 Aşağı Mısır bölgesindeki bu merkezlerin yapısı daha çok Filistin deki Lavra 87 sistemine benzetilmiştir. Bu sistemin en önemli özelliği inziva yaşamının ve toplu hayat tarzının kesin sınırlarla birbirinden ayrılmamış olmasıdır. 88 Antony nin müridi olan Amoun isminde bir keşiş evli olmasına rağmen eşiyle birlikte bundan sonra münzevi bir yaşam sürmek istemiş ve Nitria bölgesine çekilmişlerdir. Amoun Burada münzevilerden oluşan küçük bir topluluk oluşturmuştur (315). 89 Topluluğun fiziksel yapılanması hakkında detaylı bilgi yoktur, ancak burada Pachomius un topluluklarında görülen organize bir yaşam, her keşişin uyması gerekli kuralları, detayları ile belirlenmiş düzenli bir yapıya rastlanmamıştır. Bu durum aşağı Mısır bölgesindeki (Nitria, Skete, Kelia ) bütün topluluklar için geçerli olmuştur. 90 Bütün keşişler için genel kurallar olmadığı için her keşiş uygun gördüğü şekilde yaşamış, yalnızca Cumartesi ve Pazar günleri kilisede bir araya gelmişlerdir. Pachomius un manastırlarında ise dua her gün toplu olarak kilisede yapılmıştır. 91 Nitria daki toplulukta liturjiyi yönetmek için sekiz papaz vardı. Akşamları mezmurlar ve ilahiler sessizce melodi eşliğinde de söylenirdi. Disiplin çok katıydı. Tembellik hoş görülmezdi,bu nedenle her keşiş kendine faydalı olmak için bir işle meşgul olmak zorundaydı. Amoun 356 yılında ölmüş, müritleri onun geleneğini Nitria bölgesinde devam ettirmiştir. Palladius a göre Nitria Vadisi nde yaklaşık olarak beş bin münzevi bulunuyordu. 92 Nitria bölgesinin çok kalabalık olması nedeniyle Amoun, Antony nin seçmiş olduğu Kelia bölgesine yerleşmiştir(338). Burada keşişlerin birbirlerini görmelerini ve duymalarını engellemek için çok geniş bir alana yayılmışlardır. Kalıntılara göre burada içinde birkaç kiliseyi barındıran 1500 farklı kompleks vardı İan C. Hannah, F.Cabrol, ERE, 8/ Richard Woods, Bkz.Joseph Patrich, Lavra: Hıristiyanlığın erken dönemlerinde bir babanın (abbot) başkanlığında yaşayan keşişlerin oluşturduğu koloni. En eski Lavralara, 4.yüzyılda Filistin bölgesinde raslatır. (Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 233). 88 Joseph Patrich, Joseph Patrich, Joseph Patrich, Joseph Patrich, F.Cabrol, ERE, 8/788; Jordan Aumann, Joseph Patrich,11.

21 Nitria bölgesinin güneyinde kalan Scete çölündeki münzevi topluluğun önderliğini ise Macarius adlı bir keşiş yapmıştır. O ve müritleri, daha çok yalnız ve katı bir inziva yaşam tarzını benimsemişlerdi. Tarihçi Palladius a göre onların bazı mucizelerine inanmak çok zordur. Örneğin Macarius bütün bir Lent dönemini 94 gece ve gündüz ayakta geçirmiş ve lahana dışında hiçbir şey yememiştir. 95 Buradaki keşişlerde, Nitria da olduğu gibi yalnızca Cumartesi ve Pazar ayinlerinde bir araya gelmişlerdir. Keşişlerin hücreleri kayalar içindeki mağaralardan,dal veya çubuklardan yapılmış kulübelerden oluşmuştur. Scete çölünde hala onların eski manastırlarının kalıntılarının olduğu kaydedilmiştir. Onlardan biri Aziz Macarius Manastırı olarak bilinmektedir. 96 Aşağı Mısır bölgesindeki manastır hayatının bu merkezlerinde (Nitria Kelia, Scete), Pachomius manastırlarında rastlanılan teşkilatlı yapıya rastlanmamıştır. Buralarda münzevi yaşam ve toplu halde hayat tarzı, Antony ve Pachomius da olduğu gibi kesin sınırlarla birbirinden ayrılmamıştır. Topluluk hayatının belirtisi olan manastırlar var olmasına rağmen, diğer yandan keşişler yaşamlarını kendi hücrelerinde yalnız olarak sürdürmüşlerdir. B. Filistin de Manastır Hayatı Kudüs ün ıssız bölgelerinde çok erken dönemlerde münzevi yaşam örneklerinin görüldüğü bilinmektedir. Piskopos Narcissus un iftiradan kaçarak bir kaç yılını burada geçirdiği, daha sonra Roma nın takibatından kaçanların Ölüdeniz yakınındaki Calamon un mağarası çevresinde inziva yaşamı sürdürdükleri bildirilmiştir. Filistin in güneyindeki ıssız bölgelerin bizzat kendisi böyle bir yaşama çağrı yapmıştır. Zira Hıristiyanlık öncesinde de Elişa ve Vaftizci Yahya gibi peygamberler bu bölgede inziva hayatı yaşamış önemli kişiler olarak gösterilmiştir. Ayrıca Kumran yazıtlarının münzevi bir yaşam tarzına sahip olan Eseniler in aynı bölgede yaşadıklarını ortaya koyduğu bildirilmiştir.bu nedenle her ne kadar Esseniler ile Hıristiyanlar arasında bir devamlılık olduğunu iddia etmek için kesin bir sebep olmasa da, bu topraklarda uzun zaman münzevilerin var olduğu kabul edilmiştir. 97 Filistin bölgesindeki manastır hayatı, 4. yüzyılın ilk dönemlerinde, Hıristiyanlık İmparatorluğunun resmi dini olmadan önce yayılmıştır. 98 Jerome den anlatıldığına göre, Filistin deki manastır hayatı, Gazyeli Hillarion ile başlamıştır. Yaklaşık 293 yılında doğan Hillarion, İskenderiye de okumuş, ancak Antony nin ismini duyduktan sonra onun müridi olmuş, birkaç yılını onunla geçirmiştir. Ailesi öldüğünde Filistin e geri dönerek, onlardan kalan mirası dağıtmış ve Mısır tarzı münzevi bir yaşam için Gazye yakınlarında bir kulubede yaşamaya başlamıştır. 22 yıl burada yalnız yaşadıktan sonra, diğer münzevilerin de ona katılmasıyla manastırlar yapılmış ve manastır hayatı bütün bu topraklarda hızla yayılmıştır. 99 Filistin deki manastır hayatının diğer önemli bir karakteri Epiphanus tur. O, bu hayat tarzını Mısır dan öğrenmiş, manastırını Gazye ve Kudüs arasında Eleuthoropolis de kurmuştur. Bu 94 Lent dönemi:hıristiyanlıkta Easter (İsa Mesih in dirilişi (resurrection) anısına düzenlenen yıllık festival) kutlaması öncesi kırk günlük oruç. (Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü,105, 234). 95 Jordan Aumann, F.Cabrol, ERE, 8/ Derwas J.Chitty, Joseph Patrich, Derwas J.Chitty, 13.

22 iki merkez (Gazye ve Kudüs) Mısır daki manastır hayatı ile olan ilişkisini de sürdürerek, bu hayat tarzının en büyük merkezleri olmuş ve bu önemini günümüzde de korumuşlardır. 100 Manastır hayat tarzı 4. yüzyılda Filistin in her bölgesine yayılmıştır. Manastır hayatını benimseyen münzevilerin su kaynakları etrafındaki bir mağara veya kulübeye çekilerek yaşaması ve daha sonra bunlara başkalarının da katılımıyla topluluklar oluşmuştur. Başta Jerusalem ve Beytlehem olmak üzere her bölgede manastırlar kurulmuştur. Manastırlar, hem köylerde hem şehirlerde kurulmuştur. Filistin topraklarında gerçek anlamda kurulan ilk manastır Chariton dur. İsmini kurucusundan almış ve bu bölgedeki manastır hayatına yön vermiştir. 101 Filistin deki manastır hayat tarzında hem çöllerde ve ıssız bölgelerde katı bir münzevi yaşam sürdürenler hem de toplumla iç içe cemaat yaşantısını benimseyenler var olmuştur. 102 Yaygın olan yerleşim biçimi Lavra dır. Lavra kelimesine 5.yüzyılda Mısır kayıtlarında rastlanmadığı, onun bu kullanımının Filistin kökenli olduğu kabul edilmiştir. 103 Manastırlarda sürdürülen toplu yaşam ile lavra arasındaki en belirgin fark, lavrada keşişler, Cumartesi ve Pazar günleri toplu dua ve yemek için biraraya gelip, haftanın diğer günlerini hücrelerinde geçirken,manastırlarda keşişler her gün yemek salonunda ve kilisede bir araya gelmişlerdir. Her iki tip yaşam şeklinde de günlük program dua ve el işleri arasında bölünmüştür. Lavra tarzı manastırlar ile cemaat üyelerinin her gün görüştüğü diğer manastırlardaki organize yaşama ilaveten, bu yapılar içerisinde hücrelerini hiç terk etmeyen münzevilerin bulunduğu bildirilmiştir. Ayrıca Filistin bölgesindeki çöllerde ve kırsal bölgelerde hiç bir kurala uymadan inziva hayatı sürdüren kişilerin var olduğu da kaydedilmiştir. 104 Keşişlerin ekonomik varlıkları el sanatlarına dayanıyordu. Palmiye ağacının liflerinden halat ve sepetler dokurlardı. Çoğu, ürettiklerini satabilmek ve yiyecek temin etmek için yerleşim bölgelerine yakın yerlerde yaşar, bağış elde etmek için köylülerle iyi ilişkiler sürdürürlerdi. Bu ilk dönemlerde bile, yeterli bir gelişme ve organizasyon olmamasına rağmen en önemli gelir kaynağı kutsal bölgeleri ziyaret amacıyla gelen hacıların bağışlarıydı. Bundan en iyi yararlananlar ise hac bölgelerine yakın olanlardı. 105 Filistin topraklarındaki manastır hayatı yaşayan nüfus hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte, bu bölgede altı lavra ve yedi manastır içinde, münzeviler de dahil 1000 ila 1500 keşiş olduğu kabul edilir. 106 Filistin deki manastır hayat tarzında öne çıkan isim Sabas adlı keşiş olmuştur. Sabas 456 yılında Filistin e gelmiş ve bir münzevi topluluğa katılmıştır.daha sonra 483 yılında kendi lavrasını kurmuştur.onun dönemine kadar organize bir yapının, yazılı ve düzenli kuralların olmadığı, yerel bir geleneğin etkisi altında bir başkanın yönetiminin hakim olduğu bildirilmiştir.bu nedenle Sabas ın yeni bir dönem başlattığı, daha düzenli bir yapı oluşturduğu kaydedilmiştir. 107 Ayrıca Sabas, Mısır da daha çok rağbet gören çöllerde 100 Derwas J.Chitty, Joseph Patrich, Ian C.Hannah, Derwas J.Chitty, Joseph Patrich, Joseph Patrich, Joseph Patrich, Joseph Patrich, 7-9.

23 münzevi bir yaşam süren keşişin manastırda yaşayandan daha üstün olduğu fikrini yeniden canlandırmıştır. Münzevi keşişlerin başkanı olan Sabas ın manastırlarda toplu halde yaşam sürdürenlerin başkanı olan Thedosius a hitaben şöyle dediği nakledilmiştir. Sen çocukların amirisin ancak ben, amirlerin amiriyim, onlar benim yönetimim altında bağımsız ve her biri kendi hücresinin amiridir. 108 İlk dönemlerde manastır hayatının Kilise kuruluşlarından bağımsız gelişmesi zaman zaman bu yaşam tarzını benimseyen topluluklar ile Kilise arasında gerilimler meydana gelmesine sebep olmuştur. Dönemin Kudüs patriği Juvenal, bu hareketi, Kilise kurumuna entegre etmek için, bir manastırın başkanını baş piskopos olarak atayarak yeni bir düzen getirmiştir. Nitekim Sabas ve Thedosius çöl keşişleri içerisinde yüksek rütbeli papazlık görevi için seçilen ilk keşişler olmuştur. Onların bu göreve atanmaları çöl keşişlerinin gücünün ve öneminin Kilise içinde artmasını sağlamıştır. Bu nedenle Sabas ın çalışmalarıyla, çöllerde başlayan manastır hayat tarzı anlayışı büyük gelişme göstermiş ve Kilise içinde önemli yer etmiştir. 109 C. Bizans ta Manastır Hayatı Doğu Hıristiyanlığında manastır hayatı Kadıköy Konsili (451) nden sonra ikiye ayrılmıştır. Daha sonraları Müslümanlar tarafından fethedilen bölgelerde, bu yaşam şeklinde bir gerileme yaşanmış olmasına rağmen, Bizans ta manastır geleneği ilerlemeye devam etmiştir. 110 Bizans taki manastır yaşamı önemli merkezlere sahip olmuştur. Bunlar Anadolu toprakları içerisinde yer alan Yukarı Mezopotamya bölgesi ve Kayserili Basilius un öncülüğünü yaptığı Kapadokya toprakları; diğerleri ise İstanbul ve bugün Yunanistan sınırları içerisinde bulunan Ayranoz (Athos) dağıdır. a)anadolu Topraklarında Manastır Hayatı 1. Yukarı Mezopotamya- Kuzey Suriye Bölgesi Bu bölgelerdeki manastır hayatı hakkındaki bilgilerin Vööbüs ün kapsamlı çalışmasına dayandığı kaydedilmiştir. Buna göre Mezopotamya daki manastır hayatının en önemli üç merkezi; Nisibis, Amida ve Harran Urfa bölgesidir. 111 Mezopotamya bölgesindeki manastır hayatında, Mısır'dan farklı ve çok katı züht örnekleri sergilenmiştir. Keşişler, Mısır dan daha uzun oruç ve uykusuz kalma sürelerine ilaveten vücutlarını anormal derecede işkencelere maruz bırakmışlardır. Örneğin vücutlarını zincirlerle sarmış, dar bir yerde dimdik durmuş, vahşi böceklerin saldırılarına katlanmış ve yaşam için son derece izole edilmiş alanları seçmişlerdir. 112 Bunlardan en tuhaf ve ünlü olanı 5. yüzyılda yaşamış olan yaşlı Simeon adlı münzevidir. Simeon uzun bir sütunun üstünde yaşamış ve hiç aşağı inmemiş, çok az bir yiyecekle, sürekli dua ederek yaşamıştır. Bu inziva şekliyle çok sayıda hacının dikkatini çekmiş, dünyanın her bölgesinden hacılar bu bölgeye gelmiş ve onu seyretmişlerdir. Bu yaşam tarzından dolayı Simeon için Theodore un Dünya için büyük bir mucize, Evagrius un ise yeryüzünde bir melek dediği nakledilmiştir Ian C.Hannah, Joseph Patrich, Salime Leyla Gürkan, İA, 27/ Joseph Patrich, Joseph Patrich, Ian C.Hannah, 48-48; Edward Gibbon, 321.

24 Bu tür sert züht hayatı yanlılarının güzel ve temiz olan veya mutluluk veren her şeyden uzak durmalarının, Mesih'in çizdiği yola uygunluğu ve Hıristiyanlık için iyi bir gelişme olup olmadığı sorgulanmıştır. Çünkü 5. yüzyılda Hıristiyan manastır hayat tarzı çok aşağı seviyede bireysel çilecilik uygulamalarına sahne olmuştur. Modern bakış açısıyla bakıldığında bunun, ne insanlığın ne de Kilise nin yararına olduğu kabul edilmiştir.ancak münzeviler için, onların katı ve basit yaşamları, Tanrı ile bölünmemiş bir birleşme sağlamanın en etkili yoluydu. 114 Bu bölgelerdeki manastır hayat tarzında 4. yüzyılın sonlarına doğru bir değişim meydana gelmiştir. Bu, çöllerdeki ve ıssız bölgelerdeki münzevi yaşamdan, toplu yaşama, yani manastırlara geçiştir. Bu geçişle ilgili olarak Theodore, ilk neslin münzevi olduğunu ancak onların müritlerinin manastırlar içinde aktif rol aldıklarını kaydetmiştir. Vööbüs den nakledilen fikre göre ise, bu geçiş Filistin yoluyla Mısır dan sağlanmıştır. 115 Kuzey Suriye bölgesindeki toplu halde yaşam şekli hirta olarak tanımlanmıştır. Buna göre, keşişlerin hücreleri bir başkanın hücresi etrafında düzensiz bir şekilde toplanmıştır. Ancak yiyeceklerin korunması için bir depo ve toplu dua için bir salon zorunlu olarak görülmüştür. Fiziksel olarak bu yaşam biçimi Filistin ve Aşağı Mısır bölgesindeki (Nitria, Scetis, Kelia) lavra sistemine benzetilse de, keşişlerin yaşam şekline bakıldığında, hirtanın önemli bir farkı gözlenmiştir. Hırtada keşişler daha çok toplu yaşam tarzını benimsemişlerdir. Keşişler manastırlarda olduğu gibi her gün dua için toplanmışlardır. Aşağı Mısır ve Filistin bölgesindeki Lavrada ise yalnızca hafta sonu toplu dua için toplanılmış, keşişler diğer günlerini hücrelerinde geçirmişlerdir. 116 Manastırlar deyr olarak adlandırılırdı. Manastırların organizasyonu oldukça hiyerarşikti. Dayra Reis-ü Deyra denilen başkan tarafından yönetilirdi. Reis-ü Deyra, Piskoposun emri altındaydı ve tayini onun tarafından yapılırdı. Onun görevi manastırların bütün ihtiyaçlarını sağlamaktı. Başkana yardım eden daha alt rütbede üç keşiş bulunurdu. Onların görevleri manastırın yiyeceklerini temin etmek, gelirleri, masrafları vb. topluluğun işlerini yürütmekti. Bu kişilerin üstün bilgi sahibi ve yönetimde adaletli olmaları zorunluydu. Topluluk sınıflara bölünmüş olup bir sınıftan diğerine geçişte yaşça büyük olmak önemli bir kriter olarak görülürdü. Aynı derecede yıllarca kalma veya dereceyi indirme cezalandırıcı tedbirlerdi. Ayrıca yaşlılar kendi içinde farklı derecelerle bir sınıf oluştururdu. Papazlar ve diyakoslar ise ayrı bir sınıfı teşkil ederdi. 117 Bu bölgelerdeki manastır hayatının gelişmesi ve toplulukların çoğalması, toplu yaşamı belirli kurallarla düzenleme zorunluluğunu doğurmuştur. Başlangıçta kurucuların müritlerine aktardığı sözlü gelenek var olmuş, ancak daha sonra bunları yazma ve yeni gelişmelere adapte etme zorunluluğu doğmuştur. Manastırlardaki keşişlerin organizasyonu hakkındaki bilgiler Maruta ve Rabbula adlı piskoposların kurallarına dayandırılmıştır. Maruta ya atfedilen kurallar Nesturi Kilisesi nin en önemli koleksiyonları arasında kabul edilmiştir. Rabbula ise Urfa nın piskoposudur ( ) ve Nesturilerle mücadele döneminde, Süryani Kilisesinin önde gelen liderlerinden olmuştur. 118 Onların koyduğu kurallar çok etkili olmuş kendi 114 Ian C.Hannah, Joseph Patrich, Joseph Patrich, Joseph Patrich, Rabula ve Maruta nın kuuralları için bkz.joseph Patrich, 20,21,22,23 nolu dipnotlar; Rabula nın kuralları için bkz.john Thomas and Angela Constantinides, Byzantine Monastik Foundation Documents,Washington,Volume (1), 39.

25 piskoposluk sınırları dışına taşmıştır. Ancak kuralların artması manastırların birbirleri arasındaki yaşam tarzlarının da farklılaşmasını sağlamıştır. Her manastır kendine göre farklı uygulamalara gitmiştir. Örneğin bazıları, keşişlerinin geçim kaynağı olarak çalışmayı temel alırken, bazıları fakirliğe vurgu yapmıştır. Fakat, bu iki farklı ekonomik yaklaşıma rağmen hepsi toprak sahibi olmak veya köylülerin yardımını sağlamak için manastırlarını tarım bölgelerine yakın yerlere kurmuşlardır. Fakirlik idealini yaşatanlara en iyi örnek olarak Alexander Akoimetos gösterilir. Rabbula ise kurallarıyla bazı manastırlarda görülen hızlı ekonomik gelişmeyi yavaşlatmaya çalışmıştır. 119 Manastırlarda günlük yaşam ibadet ve okuma; çalışma; yemek ve dinleme şeklinde üç bölüme ayrılmıştı. Ancak bazı manastırlarda bu kurallar tam olarak uygulanmamış ve herhangi bir iş yapma söz konusu olmamıştır. Yemek sayısı keşişlerin yaptığı işlere göre bölünmüş, çalışanların olduğu manastırlarda günde iki, iş yapmayanların olduğu manastırlarda günde bir öğün yeterli görülmüştür. Sıcak yaz günlerinde ise, günlük yaşam sıcaklığın şiddetine göre düzenlenmiş, keşişler sabah erken saatlerde çalışmış, sıcaklık artınca hücrelerine çekilmiş ve dinlenmişlerdir )Kapadokya Bölgesi: Anadolu daki manastır hayatı, Kayserili Basil ( ) tarafından şekillendirilmiştir. Onun önderliğinde, Doğu daki manastır hayat tarzında yeni bir dönem başlamış 121 ve o, Hıristiyan manastır hayatını Kilise den sapmaktan kurtaran keşiş olarak anılmıştır. 122 Manastırlarda toplu halde yaşamı, münzevi yaşama tercih etmiş, keşişin toplum ile iç içe yaşaması gerektiğini vurgulamıştır. 123 Şehirlere manastırlar ve okullar kurarak, Hıristiyan inziva yaşamını, Kilise organizasyonu ile birleştirmeye çalışmıştır. 124 Basil, Kapadokya nın başkenti Kayseri de doğmuş (330), aristokrat bir ailenin çocuğuydu. Kapadokya bölgesinde ailesinden kalan çok sayıda mirasa sahip olmuştur. Kayseri, İstanbul ve Atina da dünyevi bir eğitim almıştır. 125 Ancak daha sonra annesi ve kardeşleri gibi inziva yaşamına yönelmiştir. Mısır, Suriye, Filistin ve Mezepotamyadaki ünlü manastır merkezlerini ziyaret etmiş ve bu hayat tarzını öğrenmiştir. Memleketine döndüğünde kendisine kalan bütün mal varlıklarını dağıtmış ve inziva yaşamı sürmeye başlamıştır. Basil in bu dönemdeki hocası,daha önceden felsefesini kız kardeşi Macrina nin mektuplarından da tanıdığı Eustathius adlı keşiş olmuştur. Ancak daha sonra Eustathius un toplumdan uzak bir hayat tarzını benimsemesi ve bir müddet Aryüs ün müridi olduğu için Semi-Aryan öğretisi nedeniyle Basil, onunla yolunu ayırmıştır Joseph Patrich, Joseph Patrich, Jordan Aumann, A. İsra Güngör, A. İsra Güngör, 13; Nathan D.Mitchell, ER,12/ Ian C.Hannah, 42; Joseph Patrich, Ian C.Hannah, 39; Jordan Aumann, Joseph Patrich, 28-29; Nathan D.Mitchell, ER, 12/ 310.

26 Basil, kardeşi Nyssa lı Gregory ve arkadaşı Nazianzen li Gregory ile birlikte Aryanizme karşı Tanrının aşkınlığını ve Mesih in kutsallığını savunmuş ve Asya da Kilise nin en güçlü liderlerinden biri olmuştur. 127 Teolojiye yaptığı katkılar ve manastır hayatına getirdiği düzenlemelerle, Basil, Doğu da bu hayat tarzının babası sayılmıştır. Ona göre ilahi çağrının en iyi ifadesi manastır yaşam şeklidir. Keşiş, gerçek Hıristiyan dır, ancak o, Mesih in ilkelerini tam olarak yerine getirebilir. 128 İnziva yaşamı,özel ve istisnai bir görevdir ve vaftiz ile Hıristiyanların verdiği sözün bir sonucudur. Ona göre, manastır toplumu, Kudüs deki ilk Kilise nin en iyi taklididir. 129 Basil, manastır yaşam şeklini, Hıristiyanlığın en uygun şekli olarak görmekle birlikte, toplumla iç içe yaşamayı da manastır hayatının en mükemmel formu olarak görmüştür. O, toplumdan uzak bir yaşamı tercih etmemiş, ancak münzevi yaşamı da tamamen reddetmemiştir. Aşırı çilecilik uygulamalarını boş bir uğraş olarak görmüş ve daha orta yollu bir yaşamı tavsiye etmiştir. 130 Manastır organizasyonu içinde münzeviler için özel hücreler yaptırmıştır. Ancak, toplu yaşamdan çok fazla farkı olmayan bu yapıda hücreleri birbirinden tamamen ayırmak yerine aralarına duvarlar yaparak onları birleştirmiştir. Ona göre ne tefekkür etmekten hoşlanan ruh toplumdan, ne de aktif yaşam bu ruhun etkisinden uzaklaştırılmalıdır. Deniz ve kara gibi çeşitli yönlerini değiş tokuş yaparak, Tanrı nın yüceliğinde birleşmek tek amaç edinilmelidir. 131 Basil in toplu yaşam tarzının, Pachomius unkinden farklılık gösterdiği kabul edilmiştir. Her ne kadar Basil Mısır ı ziyaret etmişse de, Onun Pachomius un manastırlarını görüp görmediği kesin olarak bilinememiştir. Her ikisinin de Grekçeye tercüme edilen yazıları arasında benzerlik olmadığı bildirilmiştir. Hatta Basil in öğretisinin daha çok Filistin deki toplu halde yaşam tarzından etkilendiği kabul edilmiştir. 132 Basil in manastır hayatına ilişkin öğretisinin, Onun asketik (Agcetica), ahlaki (Moralia) ve iki kural (Two Rules) adlı yazılarında formüle edildiği ve onun bu yazılarının, Kitabı- Mukaddes e dayanan teolojik ve felsefik temelleri olduğu kaydedilmiştir. 133 Ascetika nın, Basil e atfedilen ve manastır hayatını konu edinen on üç kompozisyondan oluştuğu ve bunların bazılarının otantik olmadığı kabul edilmiştir. Moralia; seksen etik öğretiyi içeren bir kompozisyondur ve hepsi Yeni Ahit ten desteklenmiştir. Basil bunları, arkadaşı Gregory Naziensus ile birlikte münzevi bir yaşam sürerken yazmıştır. İki Kuralı (Two Rules) ise Basil in müritlerinin sorduğu sorulara verdiği cevaplardan oluşmuş ve bunlar Uzun Kurallar (Longer Rule) ve Kısa Kurallar (Shorter Rules) olarak adlandırılmıştır. Bu yazılarda, manastır yaşamına giriş şartlarından başlayarak, manastır yaşamının kuralları, keşişin günlük yaşamı, yeme-içme, uyuma, giyinme ve keşişlerin birbirleriyle ve diğer insanlarla olan ilişkileriyle ilgili kuralların yer aldığı bildirilmiştir Ian C.Hannah, 39; Jordan Aumann, Jordan Aumann, Jordan Aumann, Joseph Patrich, 31; Jordan Aumann, Ian C. Hannah, Joseph Patrich, Joseph Patrich, Bkz. Josep Patrich, 30, 31 no lu dipnot.; bkz. John Thomas and Angela Constantinides,

27 Basil; manastırlarını toplumdan uzak, ıssız bölgelere kurmak yerine, Hıristiyan toplumun yaşadığı şehir, kasaba ve köylerde kurmuştur. O, büyük topluluklardan çok hoşlanmamıştır. Başkanın keşişleriyle, keşişlerin de birbirleriyle daha iyi ilişkiler kurabilmeleri için küçük toplulukları tercih etmiştir. 135 Bu anlayışla manastır toplulukları, genel olarak otuz-kırk kişiden oluşmuştur. Keşişler kardeşlik içinde birlikte yaşamış, bazen aralarındaki bağı güçlendirmek için başkanın emriyle bir araya gelmişlerdir. Basil in sisteminde manastırlar, her yerde rasgele kurulmaz, her papaza ait bölgede, bir manastır yapılırdı. 136 Her manastır, bir başkan tarafından yönetilirdi. O, topluluğa bir ailenin babası gibi dikkat etmek zorundaydı. Onun yokluğunda, başkanlık görevini bir vekil üstlenirdi. Yaşlı ve tecrübeli keşişler daha özel bir statüye sahiptiler, ancak başkana itaat etmek herkesin en önde gelen göreviydi. 137 Basil in manastır yaşam tarzında göze çarpan önemli bir unsur, kesin ve zorunlu itaate yer vermiş olmasıydı. Başkanın emri kesindi. Tanrının emirlerine açıkça karşı gelmediği müddetçe, onun emirlerine, ölüm bile olsa itaat etmek zorunluydu. 138 Günlük yaşam dua ve çalışma arasında bölünmüştü. Dua keşişin en temel göreviydi, ama bu tembelliği mazur göstermezdi. Dua topluca kilisede yapılırdı. Çalışma da günlük yaşam için gurur verici olarak kabul edilirdi. Keşişler, başta tarım olmak üzere dokumacılık, ayakkabıcılık, marangozluk, inşaat işleriyle uğraşırlardı. Onların ürettikleriyle manastırın ihtiyaçları karşılandıktan sonra, geriye kalanı fakirlere dağıtılırdı. 139 Eğitimli keşişler kendilerini Kitab-ı Mukaddesin araştırılmasına adamışlardı. Bunlar imtiyazlı bir sınıftı. Başkan tarafından tayin edilirdi ve başkanı denetleme yetkileri vardı. Başkan olmadığı zamanlarda onlardan biri yerine geçerdi. Çok önemli bir konu ele alınırken, örneğin bir keşişin topluluktan çıkarılması söz konusu olduğunda hepsi bir araya toplanırdı. 140 Basil in yaptığı çalışmalar laik toplum tarafından oldukça beğenilmiştir. O, keşişlerine yardımseverliği, hastalara yardımı, yolculara yer temin etmeyi, yetimlere bakmayı tavsiye etmiştir. Manastırlarının yakınında bir yurt, hastane ve çocukların eğitimi için bir okul mutlaka bulunmuştur. Bu özellikleriyle o, hem inziva yaşamının lideri, hem bir teolog hem de bir dini ve sosyal reformist olarak anılmıştır. 141 Basil in en büyük başarılarından biri, Doğu nun engin düşünce yapısıyla, Batı nın organize gücünü birleştirmesi olmuştur. Yunan ve Mısır ilmini birleştirmiş ve her ikisini de manastır hayatının ve Kilise nin hizmetinde kullanmıştır. Manastırları Hıristiyan kurumlarının en önemli bölümlerinden biri yapmıştır. Onun oluşturduğu kurallar Doğu daki manastır yaşamı için temel alınmakla birlikte, Latince ye tercümeleri yapılarak Batıdaki manastır yaşamını büyük ölçüde etkilemiştir. Ancak Basil sonrası Doğudaki manastır yaşam şekli, Batı ile karşılaştırıldığında, gerçek bir gelişme göstermemiştir. Yapılan reform hareketleri yetersiz kalmış ve uzun zaman süren çözülme süreci başlamıştır. Doğu da ortaya çıkan çok sayıda 135 Jordan Aumann, Ian C.Hannah, Josep Patrich, Ian C.Hannah, Ian C. Hannah, 44; Joseph Patrich, Ian C. Hannah, Joseph Patrich, 31.

28 buluş gibi manastır yaşam tarzı da doğduğu topraklarda elde edemediği başarıyı Batı da elde etmiştir. 142 Anadolu daki manastır hayatında diğer önemli iki isim Basil in kardeşi Gregory Nyssa ve arkadaşı Gregory Nazianzen olmuştur. Bu üç keşiş yakın arkadaşlıkları nedeniyle Kapadokya Babaları adıyla anılmışlardır. 143 Gregory Nyssa, kardeşi Basil tarafından eğitilmiş ve daha sonra Nyssa Piskoposu olmuştur. O,Basil in ölümünden sonra kendini Kilise işlerine adamış ve Kapadokya Kilisesi nin en önde gelen babalarından olmuştur. Aryanist ve Apolinarius 144 taraftarı hareketlerle mücadele ederek,hıristiyani anlayışa göre sahih olarak kabul edilen inancı savunmak için dogmatik eserler yazmıştır. O,Piskopos olmadan önce manastır hayatını konu edinen eserler yazmıştır. Yazılarında Grek felsefesinin terminolojisini kullanmış, felsefeci olarak Plato, teolog olarak Origen in etkisi altında kalmıştır. 145 Nazianzen li Gregory (329-89), Atina da üniversite öğrencisi iken Basil ile karşılaşmış ve arkadaş olmuşlardır. Daha çok tefekkür ve araştırmayı seven, şairane bir karaktere sahip olan Gregory, kendini Kilise hizmetine adayan Basil den farklı bir kişilikle tanınmıştır. O,münzevi bir yaşamı benimsemiş ve Origen in gnostisizminin etkisi altında kalmıştır. Ona göre Hıristiyan ruhbanlığının amacı; Mesih i taklit etmek ve onunla tam bir birleşme sağlamaktır. Bunun yolu da her şeyden uzak durmaktır. 146 Ancak o, Basil in ısrarlı baskıları nedeniyle papaz olarak görevlendirilmiş ve daha sonra Kapadokya bölgesine Piskopos olarak atanmıştır. İstanbul Konsili (381) nde İznik İnancı nın kuvvetli savunucusu olmuştur. 147 b- İstanbul da Manastır Hayatı Lowther Clarke dan nakledildiğine göre o, Doğu Hıristiyanlığında manastır hayatının, Basil den günümüze kadar dört önemli gelişme gösterdiğini bildirmiştir. Burada Basil den itibaren olan manastır hayat tarzı üzerinde daha fazla durulmasının sebebi,onun Doğu Hıristiyanlığında manastır hayatının kurucusu olarak kabul edilmiş olmasından kaynaklanmıştır. Zira ondan önce Doğu da manastır hayat tarzı sürdürenlerin var olduğu bilinmekle birlikte Basil in bu yaşam tarzını sistematize ettiği ve belli kurallara göre organize ettiği kabul edilmiştir. Bu anlamda Clarke ın bahsettiği birinci dönem; Mısır dan Filistin e 142 Ian C.Hannah, Riçhard Woods, Apolinarius:Ariusçulara karşı, İsa Mesih in tabiatı konusunda, tanrısal Logos un insani anlayışla İsa nın vucuduna yerleştiği ve İsa nın tam ve kamil bir tanrı olduğu görüşünü savunan Hıristiyan ilahiyatçı. Görüşleri Monofizitlik olarak Kilise tarafından reddedilmiştir.(şinasi gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü,38) 145 Bkz. Jordan Aumann, 46-50; bkz. Richard Woods, Bkz. Jordan Aumann, Richard Woods, 85.

29 geçiştir. Burada asketizm ve toplumla iç içe manastır hayat tarzı yan yana var olmuştur. İkinci periyodda ilgi İstanbul a yönelmiştir yüzyıl sonlarında ve 5.yüzyıl boyunca manastır yaşam şekli İstanbul da büyük gelişme göstermiş, daha sonraki Grek Hıristiyanlığı nın doktrinel ve manevi hayatında önemli rol oynamıştır. Basil in yazıları temel alınmış, ancak her manastır kendine has uygulama ve düzenlemelere sahip olmuştur. 149 İmparator Justinian zamanında (6. yüzyılın ortaları) 150 İstanbul da seksenin üzerinde manastırın var olduğu bildirilmiştir. Justinian, manastır hayatını yasal zemine oturtmaya çalışmıştır. 151 O, bu hareketin, Kilise yapısı içindeki yerini belirlemeyi amaçlamıştır. Bu amaçla daha önceden Kilise tarafından bazı girişimlerde bulunulmuştur. Ayrıca Pachomius, Basil ve Maruta nın öğretileri de bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olmuştur. Ancak Justinian ın bunlardan farkı, bir devlet adamı olması dolayısıyla onun kanunlarının Kiliseye ait değil, sivil bir yasa olmasıdır. Bu yasalarda üzerinde durduğu en önemli konunun, manastırlar ile Kilise arasındaki karşılıklı ilişki olduğu bildirilmiştir. Bu anlamda onun hedefi öncelikli olarak manastırları, piskoposun emri altına sokmak olmuştur. Ayrıca manastırların organizasyonu, başkanın statüsü ve otoritesi, keşişlerin manastır hayatıyla ilgili çeşitli görevleri, manastıra kabul edilme ve çıkarılma ile manastırların devletle olan karşılıklı ilişkisi, Justinian kanunlarının içerdiği diğer önemli konular arasında yer almıştır. 152 Justinian yasaları, manastır hayat tarzı olarak toplu inziva yaşamını benimsediğini gösterir. Bu yasalarda Filistin ve Aşağı Mısır da kullanılan Lavra kelimesine rastlanılmaz. O, manastırların etrafına münzevi hücrelerinin yapılmasını ve münzevilerin ülkede serbestçe dolanmasını yasaklamıştır. Onun en fazla üzerinde durduğu konu, manastırların piskoposun emri altında ve onun bölgesinde, onun izniyle kurulmasının sağlanması ve manastır başkanının seçilmesine de piskoposun yetkili kılınması olmuştur.bununla manastırları da Kilise kuruluşunda olduğu gibi, devletin denetimi altına sokmak amaçlanmıştır. 153 Justinian zamanında her manastır bir başkana sahipti. Genel olarak başkan ya kendisinden önceki kişinin ölümünden önce atamasıyla veya keşişler tarafından seçilerek göreve getirilirdi. Bu uygulama zaman zaman anlaşmazlıklara ve tartışmalara neden olduğu için, Justinian bu süreçte Patriğe aktif bir rol vermiştir. Başkan, manastırın disiplininden sorumluydu, diğerleri ona itaat etmek zorundaydı. Organizasyon oldukça hiyerarşikti. Bir göreve getirilme işi öncekinin ölümünden sonra otomatik olarak gerçekleşmez, bu iş için en uygun olan kişi keşişler tarafından seçilirdi. Keşişlerin bazıları kutsal metinleri araştırmakla, bazıları el işleriyle meşgul olurlardı.manastır içinde hepsi birlikte yemek yer ve birlikte uyurlardı. Özel odaların varlığı yasaklanmıştı. Manastırlar kalın duvarlarla örülmüştü ve en fazla iki kapısı bulunurdu. Her kapıya bir görevli konulmuştu. Amacı, keşişlerin izin almadan manastırdan ayrılmalarını ve yabancıların buraya girmelerini engellemekti. 154 Lowther Clarke nin bahsettiği üçüncü dönemin merkezi İstanbul daki Studious manastırı olmuştur. Bu dönemde, Doğu daki manastır hayat tarzında bir yenilenme hareketi dikkat çekmiştir. Bu hareket Studious manastırının başrahibi Theodore (826) tarafından 148 Bkz. Ian C. Hannah, Bernard McGinn, ER,10/ Ian C.Hannah, F. Cabrol, ERE, 8/ Joseph Patrich, Joseph Patrich, 32; 642; Ian C.Hannah, Bkz. Josep Patrich,

30 başlatılmıştır.o, daha sonra Batı da yaşanacak olan, keşişlerin piskoposun kontrolünden muaf tutulması talebiyle şiddetli bir hareket başlatmıştı. Çünkü dönemin İkonoklast İmparatoru Devlet içinde Kilise nin gücünü azaltmayı amaçlıyordu. İkonoklazmın 155 güçlü muhalifi olan Theodere, manastır organizasyonu için, Basil in züht hayatını konu alan yazılarının etkisini içeren yeni bir organizasyon ele almıştır. Studion reformunun etkisi bütün Ortodoks dünyaya yayılmıştır. Özellikle manastır hayatının iki büyük merkezi olan Kiev (Rus Manastır hayatının merkezi) ve Ayranoz üzerindeki toplumla iç içe manastır hayat tarzı yaşayanlar üzerindeki etkisi büyük olmuştur. 156 İstanbul un da etkisiyle manastır hayat tarzı Slav memleketlerine Hıristiyanlığın o bölgelere girişine paralel olarak 10. yüzyılda yayılmış ve keşişler Avrupa nın Hıristiyanlaştırılmasında önemli bir rol oynamışlardı. 11. yüzyılda Kievli Antony ve Theodosius, Kiev de Rus manastır hayatının ilk merkezi olan Caves manastırını kurmuşlardır. Fakat ilk dönem Rus keşişlerin büyük bir kısmının, Moğol saldırılarında yok edildiği iddia edilmiştir. 14. yüzyılda toplumdan uzak manastır hayat tarzının yeniden canlanışına şahit olunmuştur. 15. yüzyılda toplumla iç içe manastır hayat tarzını benimseyenler ile hesychast ve İdiorthytmic 157 manastır yaşam şeklini benimseyenlerin tartışmalarına sahne olmuştur. 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar olan dönem, özellikle huzurevlerinin büyük bir kısmını dünyevileştiren Katerina nın idaresi altında, Rus keşişler için üzücü bir dönem olmuştur. Ancak 19. yüzyıl hem mistisizm, hem de onunla yakından alakalı manastır hayat tarzı açısından altın bir dönem olarak tasvir edilmiştir yılında Rusya da 800 ü aşkın erkek ve kadın manastırının var olduğu, ancak bunların büyük bir çoğunluğunun 1917 Rus İhtilali tarafından dağıtıldığı bildirilmiştir. 158 c- Ayranoz Dağı nda (Yunanistan) Manastır Hayatı Lowther Clarke ın, Basil den günümüze manastır hayatının gelişiminde dördüncü dönem olarak bahsettiği ve Bizans ın manastır yaşamında önemli olan diğer bir merkez Yunanistan daki Ayranoz (Athos) dağıdır. Ayranoz 9. yüzyıl sonunda ve özellikle 10. yüzyıl boyunca manastır yaşamının kalesi olmuş ve günümüzde de bu önemini korumuştur. 159 Ayranoz daki bu yaşam tarzı zaman içinde Bizans manastır hayatının temsilcisi olmuştur. Buradaki inziva yaşam tarzının nasıl başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, buranın manastır yaşamının diğer önemli merkezleriyle olan ilişkisi sonucu münzevilerin bu bölgeyi 155 ikonoklazm:8. ve 9. yüzyıllarda Bizans İmparatorluğu nda ortaya çıkan ikona kırıcılık. Bu akım, ikonaları tazim etmeyi putperestlik olarak gördüğü için ülke çapında ikonalara karşı savaş açmış,bunlara tazim edenlere sıkı bir takibat uygulamıştır. (Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü,186) 156 Bernard McGinn, ER, 10/46-47; bkz. Ian C. Hanah, Hesychast, İdiorhytmic:Toplum yaşamından bütünüyle uzaklaşmaya dayanan münzevi (Yunanca eremites;eremia dan, çöl ) keşişlik düzeninin tefekkür ve sürekli ibadet ülküsü,ortodoks Kilisesinde hesykhia (tanrısal dinginlik) akımı biçiminde günümüzde de sürmektedir. Yunanistan daki Ayranoz Dağı münzevi keşişlik düzeninin en büyük merkezi durumundadır. Münzevi keşişlerin belirli bir ruhani üste bağlı olmaksızın kendi yaşamlarını düzenlemelerini belirtmek için idiorrythmos (özel kuralları olan) terimi kullanılır. ( Keşişlik Anabiritanika,13.cilt, 223). 158 Bernard McGinn, ER, 10/ Ian C. Hannah, 53.

31 tercih ettikleri kaydedilmiştir. Buna göre Ayranoz dağı sarp kayalıkları ve inziva yaşamına uygunluğu ile Oliympos ve Asya da yaşayan pek çok münzevinin dikkatini çekmiş ve bu münzeviler manastır yaşam tarzını buraya taşımışlardır yüzyıl boyunca Ayranoz daki çok sayıda münzevi, züht geleneğini devam ettirmiştir. Bu bölgeye kadınların girmesine izin verilmemiştir. Ancak daha sonraları Aziz Athanasius toplumla iç içe manastır yaşam tarzını bu bölgeye taşımış ve toplumu Studion çizgisinde organize etmiştir. 161 Athanasius un ilk büyük manastırı 963 te kurmasından sonra zaman içinde manastırların sayısında hızlı bir artış olmuştur. 10.yüzyıl ve 14. yüzyıl arasında çok sayıda büyük manastır ve bunlara bağlı küçük evler kurulmuştur. Manastırlar dik ve sarp kayalıklar üzerine kurulmuş ve güvenliği deniz ve çok kalın duvarlarla sağlanmıştır. Keşişler, karayla bağlantılarını çok dar tahta bir merdivenle sağlamışlardır. 162 Ayranoz Dağı 10. yüzyıl ve 14.yüzyıllar arası manastır hayatı ile ilgili çeşitli tartışmalara sahne olmuş olsa da 163, Bizans manastır yaşamının en önemli merkezi olarak günümüze kadar devam etmiştir. Günümüzde bu bölgede faaliyetlerini sürdüren yirmi manastırın bulunduğu bilinmektedir. 164 Bizans taki manastır yaşamının tarihi ile ilgili en önemli kaynaklar Typika lardır. 165 Typika, her manastırın organizasyonunu, yapılanmasını, kurallarını belirleyen bir çeşit nizamnamelerdir. Her manastırın kendine ait bir typika sı vardır. 166 Bunlar Bizans manastır yaşamının özellikleri ve gelişimi ile ilgili bilgi sağlamaları açısından önemlidirler. Typika lar daha çok kişisel dökümanlardır ve yazarlarının görüşlerini yansıtırlar. Bu nedenle içerik olarak da birbirlerinden farklılık gösterirler. Bazıları kurumlarının tarihini işlerken, bazıları kurallarını, ibadet şekillerini içermektedir. Her biri özel bir manastır için yazılmıştır. Ancak bunlardan bazıları birkaç manastır tarafından kullanılmıştır. Örneğin Ayranoz daki I. Athanasius un (1303-5) Typika sı İmparatorluğun bütün manastırları için teoriler öngörmektedir. Yine İstanbul daki Studious Manastırının Typika sı da çok sayıda manastır tarafından örnek alınmıştır. Typika lar her ne kadar yazarlarının görüşlerini yansıtsalar ve aralarında farklılıklar bulunsa da kullanıldıkları döneminin manastır yaşam şartlarını ve tarihi gelişmelerini yansıtmaları nedeniyle Bizans Ortodoks manastır geleneğinin en önemli kaynakları olarak kabul edilmişlerdir Antony Briyer - Marry Cunnighom, Mount Athos and Byzantine Monastisizm, Varioum 1996, Ian C. Hannah, F. Cabrol, ERE, 8/ Bkz. Ian C. Hanah, 50-52; F. Cabrol, ERE, 8/ Salime Leyla Gürkan, İA, 87/ John Thomas and Angela Constantinides, I/XI. 166 John R. Hinnells, Dictionary of Religion, Penguin Books, England 1997, John Thomas and Angela Constantinides, I/XI. Typika ların içerdiği konular ve özellikleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. XI-XXXVIII.

32 II.BÖLÜM BATI HIRİSTİYANLIĞINDA MANASTIR HAYATI Doğu da manastır hayatının tarihi sürecini ele alırken bu yaşam tarzının geliştiği bölgeleri (Mısır, Filistin, Bizans Toprakları...vb.) ayrı ayrı incelemenin uygun olduğunu belirtmiştik. Zira manastır hayatı Doğu da daha çok bölgesel farklılıklar içerirken, Batı için aynı durum söz konusu olmamıştır. Batı da manastır hayatını şekillendiren isim Aziz Benedict olmuştur. Bu yaşam tarzını konu edinen kaynaklar Batı Hıristiyanlığındaki manastır hayatını genellikle Benedict öncesi ve sonrası olarak ele almıştır. Onun öncesinde de bu hayatı benimseyen çok önemli şahsiyetler bulunmakla birlikte, manastır hayatı Benedict ile sistemleşmiş, onun koyduğu kurallar manastır hayatının temellerini teşkil etmiş, Benedicten tarikatı olarak varlığını günümüze kadar sürdürmüş ve diğer manastır hayat tarzını temel alan dini tarikatlara yön vermiştir. A-Benedict Öncesi Dönem Batı Hıristiyanlığında manastır hayatına bakıldığında Doğu ya göre çok farklı bir manzara ile karşılaşılmaktadır. Bu da manastır yaşamının güçlü ve enerjik bir güç ile yeni bir kültürü başlatmış olmasıdır. 168 Bu hayat tarzı her ne kadar Doğu da başlamış ve önemli gelişmeler sağlamış ise de Batı da, daha organize daha geleneksel ve kurumsal bir mahiyet kazanmıştır. Batı da manastır hayat tarzı örneklerine 4. yüzyıl öncesinde de rastlandığı kabul edilmekle birlikte, Doğu ile karşılaştırıldığında bu bölgelerdeki manastır hayat tarzı hakkında ayrıntılı bilgi bulunmadığı bildirilmiştir. Roma ile Doğu daki ünlü manastır merkezleri (Mısır, Filistin ) arasında var olan ilişki nedeniyle, Batı Hıristiyanlığının Doğudaki manastır geleneğinden haberdar olduğu ifade edilmiştir. Athanasius un ilk sürgünü sırasında, 340 yılında Roma da da bulunmuş olması ve onun Antony nin hayatını anlatan eseri (Vita Antony) Batı da manastır yaşamının tanınmasında büyük rol oynamıştır. Ancak, Batı daki manastır hayat tarzının Doğu dan doğrudan etkilendiğini söylemenin yanlış olacağı ifade edilmiştir. Çünkü, erken dönemlerde Batı da da manastır yaşam tarzını benimseyen zahitler, bakireler ve dul kadınların var olduğuna dair bilgilere rastlanmaktadır. Yine de 4. ve 5. yüzyıllarda Batı Hıristiyanlığındaki manastır yaşamının gelişmesinde, Doğu nun etkisinin büyük olduğu kabul edilmiştir. 169 Manastır hayatının, Roma İmparatorluğunun Latin bölgelerine 360 lı yıllarda girdiği sanılmaktadır. İddiaya göre Aryanizme karşı oldukları için Doğu ya sürgün edilmiş piskoposlar, kendi bölgelerine döndüklerinde manastır hayatının Batı da tanınmasını sağlamışlardır. 4. yüzyılın sonunda İtalya, Galya, İspanya ve Kuzey Afrika da münzevi yaşamı tercih eden topluluklar oluşmaya başlamıştır. 170 Manastır hayatının, bu bölgelere geçmesinde ve kabul görmesinde, Athanasius, Eusibus, Ambrose, Jerome ve Augustin gibi önemli şahısların rolü büyük olmuştur. a)ilk Dönem Münzevileri Latin Kilisesi nde manastır hayatını benimsemiş ilk topluluğu Vercelli Piskoposu Eusibus un kurduğu kabul edilmiştir. Eusibus 355 yılında Milan Sinodu nda Athanasius un kınanmasını reddettiği için Doğu ya sürgün edilmiş ve döndüğünde 363 yılında bu topluluğu 168 Ian C. Hannah, Jordan Auman, Bernard McGinn, ER,10/ 46.

33 kurmuştur. 171 Batı da züht yaşamıyla öne çıkan diğer önemli bir isim, Roma lı Aziz Amborese (Ö.397) ve kız kardeşi Marcellina dır. Aziz Ambrose Roma dan Milan a geçmiş ve burada erkeklerden oluşan münzevi bir topluluğun önderliğini yapmıştır. 172 Batıda, her ne kadar erken dönemlerde münzevi yaşam süren kişi ve topluluklar var olsa da bu topraklarda, Doğu tarzında ilk manastır Tours lu Martin tarafından 360 yılında Galya da kurulmuştur. Bir asker çocuğu olan Martin, 316 yılında, kaynaklarda Pannonia olarak geçen Balkanlarda yerini tam olarak tespit edemediğimiz bir yerde dünyaya gelmiştir. Çok genç yaşta Hıristiyanlığa ilgi duymuştur. O, Hıristiyanların ilk yüzyıllarda yaşadığı takibat dönemindeki şehitlerin hikayesinden çok etkilenmiş, Hıristiyanlığı öğrenmek için kiliseye kaydolmuştur. Martin'in on beş yaşında münzevi bir yaşam sürmek istemesine babası karşı çıkmış ve onu orduya yazdırmıştır. Ancak o askerlikten hoşlanmamış ve orduyu terk etmiş, kendisini fakirlerin, hastaların ve yardıma ihtiyacı olanların hizmetine adamıştır. 173 Kaynaklarda verilen bilgilere göre Martin, manastır hayatını, Hıristiyanlığın en doğru, en uygun ifadesi olarak gördüğü için böyle bir hayatı tercih etmiş ve ünü kısa sürede çevrede yayılmıştır. Kendi kasabasından ve çevre şehirlerden çok sayıda münzevi onun etrafında toplanmıştır. 174 Martin 371 yılında Tours piskoposu olmuştur. O, Batıdaki ilk keşiş piskopostur. 175 Ayrıca onun, döneminde ortaya çıkan ve heretik bir grup olarak tanımlanan Priscillianizm 176 taraftarlarının eziyet görmesine ve idam edilmelerine karşı çıktığı bildirilmiştir. 177 Martin in müritleri için herhangi bir kural yazmadığı, keşişlerinin geleneksel münzevi bir hayat sürdürdüğü ve yalnızca belirli zamanlarda bir araya geldikleri kaydedilmiştir. 178 Bu keşişlerden bazıları daha sonra piskopos olmuştur. 179 Martin in manastırı, daha sonra Keltlerin ve Fransızların manastır hayatının merkezi olmuştur. O, aynı zamanda, zamanının münzevi şahsiyetleri (Jerome, Augustin, Paulinus) üzerinde de önemli etki yapmıştır. 180 Onun kurmuş olduğu manastır, geleceğin piskoposları için bir eğitim merkezi olmuştur. Martin in hayatı, kendisi de bir keşiş olan Sulpicus Severus 171 Jordan Aumann, Jordan Aumann, Richard Woods, Ian C. Hannah, Richard Woods, Piriscillianizm: Hıristiyan geleneğinde 4-5. yüzyıllarda ortaya çıkan heretik bir akım.bu akımın Maniheizmdekine benzer bir dualizme inandığı ve Doketik ( İsa nın haça gerilme esnasında mucizevi olarak kurtulduğunu ve onun yerine Yehuda İskaryot ya da Kireneli Simeon un haça gerildiğini kabul eden akım.) ve Modalist (Hıristiyanlığın Tanrı inancında üç unsur fikrini reddeden ve tanrılıktaki bölünmenin geçici olduğunu vurgulayan bir teolojik akım) görüşlere sahip olduğu belirtilir. (Bkz.Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 99,265,311) 177 Richard Woods, Ian C. Hannah, Jordan Aumann, Jordan Aumann, 58.

34 tarafından Life adlı eserinde yazılmıştır. 181 Aziz Benedict in Monte Cassino da yaptırdığı manastırda, bir şapeli 182 onun adına ithaf ettiği bildirilmiştir. 183 Batı daki manastır hayatı için önemli bir isim olan Jerome (Ö. 420) ise Antakya yakınlarında bir müddet münzevi olarak yaşamış daha sonra Roma da, aristokrat Romalı hanımlardan oluşan ve züht hayatını benimseyen bir topluluğa ruhani liderlik yapmıştır. 184 Onun özellikle doğu tarzı inziva hayatı yaşayan azizlerle ilgili yazdığı yarı efsanevi hikayeler bu hayatı halka tanıtmıştır. 185 Manastır hayatını konu alan bu yazılar daha sonra ortaya çıkan inziva hayatının İncili gibi kabul edilmiştir. Ancak Jerome, yalnızca bu alanda değil, bilime de çok büyük katkılar sağlamıştır. Zira o, bilgin bir keşiş olarak Latin Kilisesi nin önde gelen şahsiyetlerinden biri olmuştur. 186 Jerome, Pachomius un kurallarını takip etmiştir. O, Pachomius un yazılarını, arkadaşı Rufinus ise Basil in kurallarını Latince ye tercüme etmiş ve ikisi bu yolla Batı da manastır hayatının tanınmasında önemli katkı sağlamışlardır. 187 Batı daki manastır hayat tarzını benimseyenler içinde çok iyi eğitimli varlıklı ve soylu karakterler de vardır. Nitekim bunlar arasında en çok göze çarpan isim Nola lı Paulinus olmuştur. Soylu ve varlıklı bir aileden gelen ve babası senatör olan Paulinus çok iyi bir eğitim almış ve imparatorluk içinde önemli görevlere getirilmiştir. Fakat o, böyle bir hayatı benimseyememiş ve sade bir yaşam sürmek için Galya ya gitmiş ve orada İspanya lı soylu bir kadın olan Therasia ile evlenmiştir. 188 Paulinus ve Therasia, hayattaki tek çocukları da bebekken öldükten sonra, her şeylerini satmış ve bundan sonra münzevi bir yaşam sürmeye başlamışlardır. Daha sonra onları yalnız bırakmayan tamamı üst düzeyde arkadaş ve akrabalarından oluşan münzevi bir topluluk oluşturmuşlardır. Paulinus, karısı öldüğünde (408) Nola ya dönmüş ve Piskopos olmuştur. O, aynı zamanda Batı daki manastır yaşamının önde gelen isimleri olan Jerome, Ambrose, Tours lu Martin, Aziz Agustin ve Honoratus ile ilişkisini sürdürmüştür. 189 Aziz Honaratus yılları arasında Lerins adasında bir manastır kurmuştur. Bu manastırın önemi, içerisinde eğitimli ve üst sınıftan keşişi barındırmış olmasıdır. Daha sonra çok sayıda Piskopos bunlar arasından seçilmiş ve bu manastırın yüzyıllarca dini kültürün odak noktası olduğu kaydedilmiştir Bernard McGinn, ER, 10/ Şapel (Chapel): Mescidin karşılığına denk gelen küçük kilise veya büyük kiliselerin ve katedrallerin bir bölmesi. Örneğin hanımlar şapeli vb. (bkz.f.l.cross, 266) 183 Ian C. Hannah, Bernard McGinn, ER,10/ 46; Jordan Aumann, Bernard McGinn, ER, 10/ Ian C.Hannah, Jordan Aumann, Richard Woods, Jordan Aumann, 58; Richard Wood, Jordan Aumann, 58.

35 Benedikt öncesi, manastır hayatının önemli isimlerden biri de John Cassian dır. Onun yazıları bu geleneğin Galya da hatta bütün Batı da tanınmasında etkili olmuştur. 191 Cassian, Balkanlar da doğmuş (360) ve hocası John Chrysostom a benzemek için John ismini almıştır. Doğu daki Beytlehem, Nitria, İstanbul vb. manastır hayatının ünlü merkezlerini ziyaret etmiştir. Bu nedenle Doğu daki manastır hayatının bütün tiplerini çok iyi öğrenmiştir. Papazlığa adandığı Provence bölgesinde, Tours lu Martin in kurduğu çok sayıda manastırın var olduğunu görmüştür. Ancak onun çevresinde manastır yaşamı açısından bir birlik ve genel kabul görmüş kurallara rastlanamamıştır. Cassian ın manastır hayatı hakkındaki bilgisi onun bu bölgede otorite olmasını sağlamış ve hem erkekler için, hem de kadınlar için birer manastır kurmuştur. 192 Cassian, ruhani öğretilerini Institutions ve Conferences adlı eserlerinde toplamıştır. İlk eserinde, keşişlerin kıyafetlerinden, duadan, mezmurlardan ve züht hayatına dair uygulamalardan, ikinci eserinde ise manastır hayatının doğasından bahsetmiştir. Bunlar, keşiş olmak için vazgeçilmesi gereken şeyler, dua ve bekaret, konularıdır. Ona göre, manastır yaşamının amacı keşişin iç mükemmelliğini sağlamaktır. Mükemmelliğin temeli bekarettir ve bunun yolu da münzevi hayattır. Bu nedenle, keşişin mükemmelliğe ulaşması için üç şeyden vazgeçmesi gerekir. Bunlar; 1- Dünyaya ait bütün mutluluk veren şeyleri ve zenginlikleri reddetmek. 2- Ahlaksızlıklardan, kötü alışkanlıklardan, ruh ve bedenimiz üzerindeki gerçek olmayan etkilerden uzak durmak. 3- Kalbimizi şu anda varolan ve görülebilen her şeyden uzaklaştırarak, yalnızca içimizdeki görülmeyenlere yönelmek. Ona göre, ruh bu üçüncü mertebeye ulaştığında, beden dünyevi ve hayvani etkilerden kurtulur. Nitekim, yalnızca bu etkilerden temizlenen ve kutsal şeyleri tefekkür edenler cennete ulaşır. 193 b)augustine Dönemi Roma hakimiyeti döneminde, Kuzey Afrika da manastır hayatı yaşayan ilk topluluğu, Aziz Augustin ( ) oluşturmuştur. Bu yaşam biçimini Roma ve Milan dan öğrenen Augustin Tagaste ye döndüğünde bazı arkadaşlarıyla birlikte münzevi bir yaşam sürmeye başlamış ve ilk manastırı burada kurmuştur. Papaz olarak atandıktan sonra ikinci bir manastırını Hippo da kurmuş ve 396 yılında Piskopos oluncaya kadar burada yaşamıştır. 194 Augustin Batı da teolojinin babası ve en önde gelen Kilise doktorlarından biri olarak kabul edilmiştir. Yaratılış, kötülük problemi, Kilise bilimi, imanın fazileti eskatoloji (ahiret bilimi) gibi çok çeşitli konularla ilgilenmiştir. Onun inayet teolojisi hala bütün teolojik tartışmalara temel teşkil etmektedir. Augustin in teolojisi hayırseverlik, bilgelik ve Mesih vasıtasıyla Kilise ile özel bir bütünleşmeye dayanmaktadır. 195 Hıristiyan teolojisindeki bu ağırlığı nedeniyle onun keşişliği teologluğunun gölgesinde kalmıştır. Bununla birlikte Augustin in manastır hayatı ile ilgili öğretisi, daha sonraki bu hayatı benimseyen toplulukların 191 F. Cabrol, ERE, 8/ Jordan Aumann, Jordan Aumann, F.Cabrol, ERE, 8/ 791; Jordan Aumann, Bkz. Jordan Aumann,

36 şekillenmesinde temel olmuştur. 196 Örneğin, Dominiken tarikat sisteminin temellerinin Aziz Augustin den adapte edildiği ifade edilmektedir. 197 Augustin, döneminin münzevi karakterli heretik bir akımı olarak görülen pelegianizm 198 taraftarları ile asli günah ve inayet konularında tartışmıştır. 199 Ayrıca diğer şiddetli ve heretik bir grup olan Messelianlara 200 karşı da mücadele etmiştir. Bütün bu heretik saldırılara rağmen Batı daki manastır hayatı Augustin in elinde radikal değişikliklere uğramıştır. 201 Augustin e göre insan yaşamının üç şekli vardır. Bunlardan birincisi; tefekküre veya gerçekleri araştırmaya dayanan yaşam, ikincisi, insani işlere adanmış yaşam, üçüncüsü ise bu iki yaşam tarzının birleşimidir. O, üçüncü yaşam tarzını tercih etmiştir. Ona göre insan ne tamamen tefekküre dalıp günlük işlerinden ayrılmalı, ne de bu aktif yaşama dalarak Tanrı yı tefekkür etmeyi ihmal etmelidir. 202 Bu fikirlerini pratikte de uygulayan Augustin, Afrikada toplumla iç içe bir manastır hayat tarzı geliştirmiş ve bunun için manastırlar oluşturmuştur. Cassian ın aksine Doğu nun toplumdan uzak, çöllerde ıssız bölgelerde sürdürülen manastır hayat tipini üstün görmemiş, toplum ile iç içe yaşamın yeni bir formunu geliştirmiştir. Kuzey Afrika da kurduğu bu topluluğun üyeleri Tanrı nın Hizmetkarları olarak adlandırılmıştır. Onlar sahip oldukları bütün varlıkları toplum için kullanmışlardır. Augustin, piskopos olduktan sonra (386) evini bir manastıra çevirmiş, toplu yaşam ve keşişlerin sahip oldukları bütün kişisel varlıklarından feragat etmeleri konusunda ısrarcı olmuştur. Hatta bunu, papazlığa atanmaları için diyakoslarına bir şart koşmuştur. Topluluğun üyelerine Tanrı da tek bir zihinde ve tek bir kalpte birleşmeyi tavsiye etmiştir. Augustin, Kitab-ı Mukaddeste emredilen ve Hıristiyanlığın temeli olarak kabul edilen yardımseverlik konusunu sık sık vurgulamış, yardımlaşmayı toplumun birlikte yaşama sebebi olarak kabul etmiştir. Çünkü hayırseverliği Tanrıyı sevmek, hatta kendini ve komşunu Tanrı için sevmekle özdeş olarak nitelemiştir. 203 Augustin in topluluğundaki manastır hayatı ile ilgili uygulamalar gelenekseldir. Bunlar, bireysel ve toplu dua, sessizlik, alçak gönüllülük, yeme içmede basitlik, bekarlık, fakirlik, itaat, ortaklaşa mülkiyete sahip olmak ve her zaman vurguladığı kardeşçe yardımlaşmadır. Onun bu uygulamalarının, hem Doğuda hem de Batıda benzer olduğu kabul edilsede, 196 Ian C. Hannah, Richard Woods, Pelegianizm: Hıristiyan teolojisinde, ilahi rahmetten başka insanın kendi gayret ve çabalarıyla da kurtuluşa doğru yol alabileceğini savunan doktrin. Kurtuluş için asketik bir yaşamın gerekliliğini vurgulamışlardır. St. Augustin onlar aleyhine yazılar yazmıştır. (Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 304) 199 Bkz. Jordan Aumann, 61-62; Richard Woods, Messelianlar, Adem in günahıyla (ilk günah) ilişkili olarak, her kişinin yapısında ruhuyla bütünleşmiş bir şeytanın bulunduğunu ve bunun vaftizle çıkarılamadığını savunurlardı. Onlara göre bunu def etmenin tek yolu arzu ve ihtirasları yok etmek amacıyla sürekli dua ve ibadet etmekti. (Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 258). 201 Jordan Aumann, Jordan Aumann, Jordan Aumann,

37 Augustin in, topluluğunun üyeleri arasındaki kardeşlik ilişkisine verdiği önem, onu diğerlerinden ayıran bir nitelik olarak kabul edilmiştir. 204 Augustin in manastır hayatı hakkındaki öğretisi, kendinden sonra Batı da bu hayatı benimseyenler üzerinde oldukça etkili olmuştur. Fransa, İtalya ve İspanya daki manastır hayat geleneği onun izlerini taşır. Ayrıca o, Batıda manastır hayatını sistemleştiren Benedict tin kurallarına da önemli ölçüde yön vermiştir. Benedict in sistemi her ne kadar, öncelikli olarak Cassian ın aracılığıyla (Regula Magistri), Mısır geleneğinden etkilenmiş olsa da, Augustin in hümanizmi ve topluluğunun üyeleri arasındaki kardeşçe ilişkilere verdiği önem, Benedikt in kuralları içinde en çok bilinen ve tavsiye edilen nitelikler olmuştur. Bu nedenle, Batı da manastır hayatının Augustin ile yolunu bulduğu ve bu yolun Benedikt e götürdüğü kabul görmüştür. 205 B-Benedict Dönemi Batı Hıristiyanlığında manastır hayatı ile ilgili getirdiği yenilik ve disiplin ile öne çıkan en önemli isim Nursia lı Benedict ( ) dir. Hayatı hakkında çok az şey bilinmesine rağmen, manastır hayatına getirdiği yöntem, onun adını saygın hale getirmiş, bu yöntem Batı manastır hayat tarzının genel kuralları olmuş ve Benediktine tarikatının bugüne kadar ayakta kalmasını sağlamıştır. 206 Benedict öncesi, ilk dönem Batı Hıristiyanlığındaki manastır hayatının üç ana özelliği vardır. Bunlar : 1. Bu dünyadan uzaklaşma idealine sahip bazı münzevilerin var olmasına rağmen, çoğunlukla toplumdan uzak olmayan bir tarz vardır ve manastırlar ve cemaatler şehir merkezlerinde veya merkezlere yakın yerlerde kurulurdu. 2. Batı daki manastır hayatı varlıklı aristokratları önemli oranda cezbetmiştir. Bunu Jerome ve Nola lı Paulinus ın, tamamı aristokratlardan oluşturulmuş cemaatlerinde görmek mümkündür. 3. Batıdaki manastır hayatı, başlangıcından beri ruhani, hatta piskoposlar tarafından idare edilen bir yapıya sahipti. Onun kurucuları ve destekçileri arasında, toplumdan uzak olmayan manastır hayatını, rahipleri için en ideal hayat olarak gören piskoposlar var olmuştur. Hippolu Augustine ve Milanlı Ambrose bu tarzın en önemli örnekleridir. Onlar rahiplerinin fakirlik ve bekarlık uygulamalarının esas alındığı manastır hayat tarzına uymaları konusunda ısrarcı olmuşlardır. 207 Benedict in yaşadığı dönemde Batı Hıristiyanlığının hem siyasi, hem de dini alanda zor bir dönemden geçtiği bildirilmiştir. Zira Gotlar İtalya yı işgal etmiş, Vandallar önce Kuzey Afrika ve daha sonra 485 de Roma ya saldırmışlardır. Bu nedenle Batı da uzun zaman sürecek zor ve karışık bir dönem yaşanmıştır. Bununla birlikte bu dönemde Kilise de siyasi ve doktrinel problemler yaşamıştır. Doğu yu merkez edinmiş ciddi Kristolojik tartışmalara karşı hem Doğu hem de Batı Kiliseleri birlikte hareket etmiş geleneksel görüşü savunmuşlardır. 204 Jordan Aumann, 68; F. Cabrol, ERE, 8/ Jordan Aumann, Nathan D. Mitchell, ER, 12/ Bernard McGinn, ER, 10/46.

38 Ayrıca Batı, Semi-Pelegian 208 öğretinin ortaya attığı inayet ve Aryan heretiklerinin İsa nın tabiatı ile ilgili ortaya attığı ciddi problemlerden fazlasıyla etkilenmiştir. 209 Benedict in hayatı ile ilgili bilgiler sınırlıdır. Gerek çağdaşlarının eserlerinde gerekse 6. yüzyıl öncesine ait yazılı kaynaklarda onun hakkında bilgiye rastlanılmamaktadır. Onunla ilgili bilgiler Papa Gregory nin Dialogues adlı eserine dayanmaktadır. Papa Gregory, onun 480 yılında, Nursia da, soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini bildirmiştir. Eğitimi için Roma ya gitmiş ve burada klasik bir eğitim almıştır. Ancak o, münzevi bir yaşam sürmek istediği için ailesinden kalan mirası da terk ederek, öncelikle Aziz Peter Affili nin Kilisesine sığınmış, daha sonra ise Roma yakınlarındaki Subiaco da bir mağaraya çekilmiş ve üç yıl burada yaşamıştır. Kısa süre sonra diğer manastır hayatı müntesiplerinde olduğu gibi kutsallığı ve bilgeliğini duyan münzeviler çevresinde toplanmış ve o, bu topluluğun ruhani önderliğini yapmıştır. Ancak onun öngördüğü sade yaşamı ve disiplini beğenmeyen topluluk üyeleri ona ihanet etmiş, hatta onu zehirleyerek öldürmeye teşebbüs etmişlerdir. Tanrısal bir gücün müdahalesi aracılığıyla kurtulan Benedict mağarasına geri dönmüş ve yalnız bir yaşama devam etmiştir. Onun ünü kısa sürede yeniden diğer keşişler arasında yayılmış ve etrafında onun liderliğini ve tavsiyelerini dinleyen bir topluluk oluşmuştur. Benedict sonunda bunları bir cemaat olarak organize etmiş 210 ve her birinde yirmi keşişin bulunduğu yirmi manastır kurmuştur. Bunlar önemli ölçüde Doğu daki Pachomius un lavra sistemine benzetilse de, burada bu küçük manastırları yönetecek temel kuralların olmadığı bildirilmiştir. Zira manastırları, her biri bir başkana sahip olsa da, hepsi Benedict in yönetimi altında merkezi bir otoriteye bağlı kalmışlardır. 211 Bu bölgede, yaklaşık 525 yıllarında, onu kıskanan yerel papazın düşmanca tavırları nedeniyle, Benedict yeniden keşişleri için yeni bir yer arayışı içine girmiştir. Bu nedenle Benedict bazı arkadaşları ile birlikte Roma yakınlarındaki Monte Cassino ya gitmiş ve ünlü manastırını burada kurmuştur. 547 yılında, ölünceye kadar burada yaşamıştır. Monte Cassino nun yakınlarında başkanlığını Benedict in kız kardeşi Scholastica nın yaptığı bir de kadınlar manastırı bulunuyordu. 212 Monte Cassino daki manastır, Batı daki daha güçlü ve zengin manastırları bile gölgede bırakmış ve eşsiz bir öneme sahip olmuştur. 213 Böylece Benedict in Batı Hıristiyanlığının manastır geleneğini düzenlediği ve şekil verdiği kuralları bu manastırdan şekillenmiş ve yayılmıştır. Benedickt in kurallarının tamamının orjinal olmadığı, bunların Pachomius, Basil, Augustin ve Cassian ın eserlerinin bir sentezi olduğu iddia edilmekle birlikte, onun, bu temel kuralları sentezleyerek manastır geleneğinin devamı için sistematize ettiği, ayrıca manastır yaşamını çağın ihtiyaçlarına adapte etme noktasında çok önemli katkı sağladığı kabul edilmiştir Semipelagianizm: Bu akım, kurtuluş için ilahi rahmetin gerekliliğini inkar etmemekle birlikte Hıristiyan yaşamına doğru atılan ilk adımların insan iradesi tarafından yönlendirildiğini, ilahi rahmetin ise ancak daha sonra geldiğini vurgulamaktadır. Bu fikirleriyle Augustin ve Pelegius arasında bir yol izlemiştir. (Bkz, Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü,337) 209 Jordan Aumann, 68; Ian C. Hannah, Richard Woods, ; Jordan Aumann 69; Ian C. Hannah, Jordan Aumann, Richard Woods, 113; Jordan Aumann, Ian C. Hannah, Jordan Aumann, 70.

39 Benedict in manastır hayatı ile ilgili koyduğu kuralların ilk cümlesi şöyle başlar : Oğlum başkanın emirlerini dikkatlice dinle ve bütün kalbinle onlara katıl. Mesajım senin içindir, öncelikle ve her zaman, Mesih in Krallığına girmek için güçlü ve kutsal silah olan itaat ile savaş. 215 Onun temel ilkesi, manastırların Mesih e ibadet konusunda bir okul vazifesi görmesidir. Yukarıda ilk cümlelerini verdiğimiz kendine özgü kuralların önsözünü şu cümlelerle tamamlamıştır....gözünü korkutma ve kurtuluş için bu yolda devam et. Bu başlangıçta zor gelebilir, ancak biz bu yolda ilerlersek Tanrı nın emirleriyle yönetiliriz ve kalbimiz tarif edilemez bir sevgiyle dolup taşar. Bu emirlerden hiçbir zaman dönmezsek, manastırlarda ölene kadar onun emirlerini gözetirsek ve de Mesih in maruz kaldıklarını sabırla paylaşırsak, onun krallığını paylaşmaya hak kazanabiliriz. 216 Benedict münzevi bir hayatı reddetmemekle birlikte, toplumla iç içe bir manastır hayat tarzını tercih etmiştir. Onun kuralları bir manastırda, Tanrı ya karşı sorumlu bir baş rahibin idaresi altında, ibadeti, kutsal metin okumayı, dinlemeyi ve çalışmayı dengeleyen bir sistem oluşturmuştur. 217 Cemaatlerinde, Mısır daki, toplumla iç içe manastır hayatı sürdüren topluluklara çok benzeyen hiyerarşik bir yapı vardı. Keşişler, dini ve dünyevi işlerini yöneten bir liderin emri altında, eşit olmayan derecelerle düzenlenmiştir. Augustin, cemaati içinde sevgiye önem verirken, Benedict itaate çok önem vermiştir. Onun kuralları çok aristokratik ve otoriter ilkelere dayanmıştır. O günlük yaşamın her tarafını manastır hayatı ile ilgili pratiklerin kapsamasını amaçlamıştır. 218 Benedict de Augustin gibi cemaat üyeleri arasındaki kardeşliğe ve başkanın faziletli olması konusuna vurgu yapmıştır. 219 O, keşişlerine itaati, fakirliği ve alçak gönüllü olmanın faziletlerini öğretmiştir. Aynı zamanda sessizlik, konukseverlik ve elişleri keşişlerin sahip olması gereken en önemli nitelikler olarak görülmüştür. 220 Manastırlar, küçük bir şehir veya ihtiyaç duyulabilecek bütün organlara sahip bir toplum gibi organize edilmiştir. Keşişlerin bütün zorunlu ihtiyaçlarını manastır içinde karşılamaları için her şey düşünülmüştü. Amaç keşişlerin ihtiyaçlarını dışarıda aramalarını önlemekti. Onların bazı el sanatlarını manastır içinde yapabilmeleri sağlanmış, hatta sanat eserlerini satmalarına da izin verilmişti. Ancak para hırsına kapılmamaları için, diğer laik kişilerin sattığından daha ucuz bir fiyata satmaları istenmişti.ziyaretlerle ilgili hususlarda,manastır hayatının düzenini korumak için, kapıya kimi kabul edip edemeyeceğini iyi bilen tecrübeli ve yaşlı bir kişi yerleştirilmişti. 221 Manastırların dini ve dünyevi işleri bir başkan tarafından yönetilirdi. Başkan, faziletli yaşamına ve bilgelikteki üstünlüğüne göre seçilirdi. Ona bir baş rahip veya yaşça büyük olan biri yardımcı olurdu. Her on keşişin başında bir papaz bulunurdu. Manastırların dünyevi işleriyle ilgilenmek için bir kiler bekçisi görevlendirilmişti. Bu kişinin, aynen manastırın kapısına yerleştirilen kişi gibi tecrübeli ve olgun olması gerekirdi. Ayrıca manastırın bütün gelirlerini ve masraflarını yönettiği için Tanrıdan korkan ve savurgan olmayan kişiler seçilirdi. Manastırlarda hastaların tedavi edilmesi için bir revir ve keşişlerin gece ibadetlerini 215 Jordan Aumann, Jordan Aumann, Nathan D. Mitchell, 12/ Richard Woods, Jordan Aumann, F. Cabrol, ERE, 8/ Bkz. F. Cabrol, ERE, 8/792; Ian C. Hannah, 82.

40 toplu halde rahatça yapabilmeleri için yatakhanelerinden kiliseye kadar uzanan bir koridor bulunurdu. Manastırlara gelen misafirler, sanki Mesih gelmiş gibi kabul edilir ve hürmet gösterilirdi. 222 Benedict in kurallarının Batı daki manastır hayatına yaptığı etki, Basil in Doğu da yaptığı etkiye benzetilmiştir. 223 Benedict in kuralları The Rulu of Benedict Batı manastır yaşamı için en önemli dokümanlar olarak kabul edilmiştir. Onun kuralları 817 yılında Aachen Konsili nde manastır yaşamı için temel kurallar olarak belirlenmiştir. 224 Belki de Benedict in kendisi ve onun cemaati başlangıçta dünya üzerinde böylesi bir etki yapabileceklerini düşünmemişlerdir. Onların amacı yalnızca Mesih in yaşadığı gibi yaşamak ve sabırla onun krallığına katılmaya hak kazanmaktı. Kurallar da yalnızca Monte Cassiono daki manastır için düşünülmüştü, 225 ancak bu amacının çok ötesine geçmiş ve daha sonraki dönemlerde bir çok Hıristiyan tarikatında geçerli kurallar olarak kabul edilmiştir. Ancak bütün insani kurumlarda olduğu gibi manastır hayat tarzında da bir gerileme ve ıslahat dönemi yaşanmıştır. 226 Nitekim bu hayat tarzının liderleri de zaman zaman kendi ideallerini yenilemeye,yeniden tanımlamaya ve güçlendirmeye ihtiyaç duymuşlardır. 227 Batı Hıristiyanlığı açısından manastır hayatının diğer bir önemli merkezi İrlanda dır. Manastır hayatının bu bölgeye 6.yüzyılda yayıldığı bildirilmiştir. Keltlerin manastır hayat tarzının daha çok çöl keşişliği geleneğine yakın olduğu ve bu nedenle şiddetli münzevi yaşam pratiklerinin sergilendiği kaydedilmiştir. 228 İrlanda da bu yaşam tarzı ile ilgili çalışmalarıyla öne çıkan isimler Aziz Patrick (Ö.493) ve Aziz Columbanus olmuştur. Aziz Patrick İrlanda da manastır hayatının kurucusu olarak kabul edilmiştir. Patrick Fransa da Aziz Martin ve Aziz Honaratus un kurduğu manastırlarda bu hayat tarzı ile ilgili bir eğitim almış ve piskopos olarak atandıktan sonra İrlanda ya gönderilmiştir. Burada Kelt lerin dinlerini değiştirmek için önemli çalışmalar yapmış, çok sayıda manastır kurmuştur. Kabile esasına dayalı bu toplumda kiliseler gelişmiş ve bu bölgedeki yerel kiliselerin yaşam şekli neredeyse tamamen manastır hayat tarzı karakteri kazanmıştır. Keşişlerin ve rahibelerin işbirliğiyle Patrick, misyonerlik çalışmalarına devam etmiş ve yüzyıllar boyunca İncili buradan diğer topraklara taşımışlardır. 229 İrlanda daki manastır hayatında en çok göze çarpan isim Columbanus dur. 230 Fransa da bir grup İrlandalı keşişe liderlik yapan Columbanus, keşişlerin İrlanda piskoposluğuna itaat etmemesi, ve de kendisinin Fransız Piskoposluğuyla anlaşmazlığa düşmesi, kraliyet ailesini eleştirmesi gibi nedenlerle Fransa dan sürülmüştür. O, bundan sonra yönünü İsviçre 222 Bkz. F. Cabrol, ERE, 8/792; Ian C. Hannah, F. Cabrol, ERE, 8/ Jordan Aumann, Ian C.Hannah, Mehmed Aydın, Din Fenomeni, Din Bilimleri Yay. 3. Baskı, Konya 1995, F. Cabrol, ERE, 8/ F. Cabrol, ERE, 8/ John R, Hinnells, Jordan Aumann,

41 Alplerine ve İtalya ya çevirmiş, bu bölgelerin Hıristiyanlaştırılmasında büyük katkı sağlamıştır. 231 Columbanus tarafından oluşturulan kuralar çok sert olduğu için, onun keşişleri bu kuralları daha ılımlı hale getirmeye çalışmışlar,avrupa da Columbanus tarafından kurulan manastırlarda bile daha ılımlı olan Benedict in kuralları uygulanmış ve sonuçta Keltik Iiturjisi terkedilmiştir. 232 Monastisizm açısından Columbanus un bir diğer özelliği ikili manastırların yapılmasını ve yaygın hale gelmesini sağlamış olmasıdır. Kendisinden önceki, Pachomius, Basil, Augustin, Benedict gibi manastır kurucuları, keşişlerin ve rahibelerin manastırlarını birbirinden ayrı yapmışlardır, o ise, bir başkanın idaresi altında hem kadınlar hem erkekler için evler yapmıştır yüzyılda Batı daki manastır hayatında öne çıkan bir karakter de, sonradan Papalık makamına yükselen ilk keşiş olarak bilinen Aziz Gregory (Ö.604) dır. Gregory Papalığılığı döneminde bile manastır yaşamına özlem duymuştur. Diyalogues adlı eseriyle bu hayat hakkındaki diğer kurallar üzerinde önemli bir etki yapmıştır. O, başlangıçta kendi evini bir manastıra çevirmiş ve burada Benedict in kurallarını uygulamıştır. 234 Gregory, keşişlerini bürokrat, misyoner ve Hıristiyan mükemmelliği için birer model olarak yetiştirmiş ve bu amaçla kullanmıştır. 235 İngiltere ye gönderdiği müridi Aziz Augustine, İngilizlerin Hıristiyanlaştırılmasında büyük ölçüde başarılı olmuştur. 236 Manastır hayatı, bütün bu gelişmelere rağmen, Hıristiyanlığın diğer kurumlarında olduğu gibi, sık sık yenilenme hareketleriyle karşı karşıya kalmıştır. Bunun nedeni manastırların hızla zenginleşmesi ve keşişliğin temel öğretilerinden uzaklaşmaya başlamasıdır. Manastırlar yoksullara yardım amacıyla verilen bağışlarla zenginleşmiş, bu da beraberinde lüks içinde yaşayan keşişlerin disiplinlerinde gevşemeye neden olmuştur. Onlar kuruluş amaçlarını unutarak vazgeçtikleri dünya zevklerine kendilerini kaptırmışlar ve kurucularının iyi niyetli erdemleriyle elde ettikleri servetleri kötüye kullanmaya başlamışlardır. 237 Keşişlerin ruhani hayatı ekonomik faaliyetlerine bağımlı hale gelmiştir. Bu nedenle, manastırların ekonomik faaliyetleri, zaman içerisinde keşişlerin ruhani hayattan uzaklaşarak sadece dünyevi işlere yönelmelerine neden olmuş, bu da manastır hayatının içerden tahrip oluşunun işareti olarak görülmüştür. Aynı zamanda manastırların bu ekonomik faaliyetleri, laik halkın manastırlara olan desteğini ve sevgisini ortadan kaldırmıştır. Dolayısıyla laik hükümetlerin manastırlara saldırması ve onların ekonomik zenginliklerini ele geçirmesi kolaylaşmıştır. Zira eğer halk manastırlara olan desteğini sürdürmüş olsaydı iktidarın manastırlara zarar vermeye cesaret edemeyeceği kaydedilmiştir Jordan Aumann, F Cabrol, ERE, 8/ Bernard McGinn, ER, 10/ F.CabrolERE, 8/ Bernard McGinn, ER, 10/ F.CabrolERE, 8/ Edward Gibbon, Arnold J. Toynbee, Hıristiyanlık ve Dünya Dinleri, Çeviren; Mehmet Aydın, Din Bilimleri Yayınları, Konya 2000,

42 Ortaçağda manastır geleneğinde ortaya çıkan bu gevşeme ve suistimaller, keşişlik teşkilatında bir takım reform hareketlerinin başlamasında etkili olmuştur. Bu hareketler genellikle asıllara geri dönüşü desteklemiştir. İlk büyük reform hareketi Anianeli Benedict (821) ile ilişkilendirilmiştir. O, bütün Batı keşişleri için temel metin olarak Benedict in kurallarını sistemleştirmiş ve bu metin 817 de Aachen Sinodu nda onaylanmıştır. 10. yüzyılda diğer bir yenilenme hareketine Cluny deki Burgundion manastırı öncülük etmiştir. Cluny nin sistemi, orjinal Benedict modeline dönüşü temsil etmiştir. Ancak Cluny nin Kilise ve feodal toplum ile birliği ve keşişlerin temel çalışması olarak liturji üzerinde yoğunlaşması Benedict in orjinal düşüncesinde önemli bir değişiklik olarak görülmüştür. 239 Batı Hıristiyanlığı, 11. ve 12. yüzyıllarda, Cluny ve diğer Benedict tarzı reformlarda, toplumdan uzak manastır hayat tarzının yeniden canlanışına şahit olmuştur. Geleneksel Benedictinizm ile katı münzevi yaşamı birleştirmeye çalışan yeni cemaatler ortaya çıkmıştır. Bu cemaatlerin bazıları; Camaldolese, Vollombrosan, Carthusian tarikatları olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bütün bunlara ilaveten yeni tarikatların en meşhuru Cistercian tarikatı olmuştur. Molomesli Robert tarafından 1098 de kurulan bu tarikat daha çok toplumla iç içe bir manastır hayat tarzını canlandırmıştır. 12. yüzyılda ortaya çıkan bu hareket hem erkekleri hem kadınları cezbetmiş ve geleneksel Benedict kurallarına dönmeyi amaçlamıştır yüzyıl Batı da, manastır hayat tarzının ve onunla yakın ilişkide bulunan resmi rahiplerin bir zafer dönemi olmuştur. Bu dönem aynı zamanda bir kriz ve mücadele dönemidir. Zira kasabalar ve şehirler önemli bir şeklide gelişmiş, şehir okulları keşişlerin eğitim tekelini kırmıştır. Özellikle yeni ortaya çıkan tarikatlar (özellikle 13. yüzyıl mendicantları 241 manastır yaşam tarzı sürdürenlerin cevaplandıramadığı ihtiyaçları karşılamaya başlamıştır. 242 Batı da yeni tip dini tarikat anlayışının ortaya çıkışı, İspanyol asıllı bir rahip olan Aziz Dominik ( ) ve İtalyan asıllı Aziz Francis ( ) ile olmuştur. Resmi rahiplerden ya da keşişlerden (aslen laik fakat bir yere kararlılık yemini ile bağlı) farklı olarak, vaizler ve dilenci rahipler olarak şöhret bulmuş; bunlar öğretmek, vaaz etmek, çalışmak ve muhtaçlara yardım etmek için serbestçe dolaşmışlardır. Dominik in vaizler tarikatı kısa zamanda bilimde, özellikle 13. yüzyıl üniversitelerinde ün kazanmıştır. Skolastik dönemin en büyük düşünürlerinden Thomas Aquinas ( ) Dominiken fikirlerin ilk ve dikkat çekici savunucusu olmuştur. Onun Tanrının varlığını ispat konusundaki Beş Delil ilkesi İslam Filozofları tarafından da derinlemesine incelenmiştir. 243 Aquinas ın çağdaşı olan Bonavanture ( ) ise Paris Üniversitesinde, Fransizkenlerin önder ilahiyatçısı olmuştur. Her iki tarikat da, hala dünyanın çeşitli bölgelerindeki üyeleriyle varlığını sürdürmektedir de IV Lateran Konsili daha fazla dini tarikatın ortaya çıkışını yasaklamıştır. 244 Son dönem ortaçağ manastır hayatı, Martin Luther ve diğer reformistlerin, keşişler ve rahibeler üzerine yaptıkları katı baskılar nedeniyle zor günler yaşamıştır. Katolik dünyasında 239 Bernard McGinn, ER,10/ Bernard McGinn, ER, 10/ Mendicant : Hıristiyanlıkta bir manastıra bağlı olmayan ve geçimlerini sağlamak için çalışan ya da dilenen gezgin keşiş tarikatları mensupları. (Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 255) 242 Bernard McGinn, ER, 10/ Bkz.Vahdettin Başçı Aquino lu Thomas da Tanrı Anlayışı, Fesefe Dünyası, Türk Felsefe Derneği Yayını, sayı 7, Mart 1993, Nathan D. Mitchell, ER, 12/311.

43 Trent Konsili ( ) manastır hayat tarzını ve dini tarikatları sistemleştirme ve bu alanda reformun gerekli olduğunu vurgulamıştır yüzyılın sonları ve 18. yüzyıl, Batı manastır hayat tarzının bir gerileme dönemidir. Aydınlanma filozoflarının keşiş ve rahibelere bakışı olumsuzdur. Bunun sonuçlarını, Fransız ihtilali zamanında ve manastır evlerinin ayinlere kapatıldığı ve bütün katolik Avrupa da yok edildiği Napolyon idaresi sırasında görmek mümkündür larda manastır hayat şekli hemen hemen kaybolmuştu. (sadece 40 tanesi iyi, 1000 i aşkın manastır ayakta kalmıştır. 246 Bütün bunlara rağmen 19 ve 20. yüzyıllar Batı da manastır hayatının canlanışı, yayılışı ve belkide manastır tarihindeki en olağanüstü yeniden doğuşu olarak kabul edilmiştir. Yeni ortaya çıkan cemaatler ilk dönem ortaçağ manastır hayat tarzlarını model olarak, Batı daki bu hayatı Avrupa ve Kuzey Amerika dışına taşımışılar, eğitim faaliyetlerine ek olarak misyonerlik faaliyetleri de sürdürmüşlerdir. II. Dünya Savaşı nın ortaya çıkardığı krizlere rağmen, Batıda manastır hayat tarzı kökenli tarikatlar, 20. yüzyılda, II. Vatikan Konsili ne ( ) kadar gelişimini ve yayılmasını sürdürmüştür. II. Vakitan Konsilin den sonra, manastır hayatının şekilleri, idealleri ile birçok keşiş ve rahibenin sayısındaki azalma üzerine müzakereler yapılmıştır Bernard McGinn, ER, 10/ Bernard McGinn, ER, 10/ Bernard McGinn, ER, 10/49.

44 III.BÖLÜM MANASTIR HAYATININ MAHİYETİ A. Manastıra Giriş Keşişlikte en önemli hususların basında, keşişin yaşantısını, belli bir hedefe yönelik olarak belli program ve disiplin dahilinde düzenlemek ve buna uyun olarak yaşamasını sağlamaktır. Bu nedenle başlangıçta bu hedefe yönelik olarak keşişler manastırlara belli bir törenle adım atar, özel bir elbise giyer ve bazen vücuduna özel bir şekil verir. Örneğin Hıristiyan keşişler İsa nın başına konulan dikenli tacın temsili olarak başlarının tepe kısmındaki saçlarını kazıtırlar (tonsure). Ancak keşişler manastırlara kabul edilmeden önce belli bir adaylık sürecinden geçirilirler.zira Hıristiyanlık tarihindeki bütün manastır kurucuları bu uygulamayı gözetmiştir. 248 Keşişler, deneme sürecinde, onları nasıl bir hayatın beklediğini bunun zor bir iş olduğunu görmeleri için kişiliklerini zedeleyecek derecede bazı aşağılamalara maruz bırakılır ve eğer bunlara sabrederlerse adaylık sürecine kabul edilirlerdi. Pachomius tarafından belirlenen adaylık ve çıraklık devresi daha sonraki manastır hayatı ile ilgili kurallar üzerinde de etkili olmuştur. Hem Doğu da hem de Batı da ortaya çıkan tarikatlar bu uygulamaları kendilerine örnek almışlardır. Pachomius, keşişlerini bu yaşam tarzına kabul etmeden önce bir adaylık (postulancy) ve çıraklık (notiviate) döneminden geçirmiştir. Çıraklık döneminin başlangıcında bir tören yapılmış, keten bir cüppe ve bunun kukuletası ile keçi derisinden yapılmış bir pelerinden oluşan keşiş elbisesi giydirilmiştir. Çıraklığa kabul, meslekte ilerlemiş keşişlerin rızasına ve oylarına dayandırılmıştır. Keşişin başarılı bir çıraklık döneminden sonra (bu dönem çoğunlukla itaate, elişlerine,kitab-ı Mukaddesin uzun bölümlerini ezberlemelerine bağlıydı) keşiş, tercih ettiği bu yeni hayatın kurallarına uyacağına yemin ederek manastırlara kabul edilmiştir. 249 Genel olarak Mısır daki manastır hayatında keşişlikte iki derece vardı; birincisi basit keşişlik, ikincisi, ise keşişlikte daha da ilerlemişlik düzeydir. 250 Keşiş olmak isteyen kişi üç yıl bekletilir, bu süreçte manastır hayatının felsefesini ve kurallarını araştırması istenirdi. Eğer keşişliğe kabul edilirse başlangıçta bir tören yapılırdı. Aday erkek ise en az on yedi, kadın ise yirmi yaşında olması gerekirdi. Erkekler manastırın başkanı tarafından, kadınlar ise katılmak istedikleri manastırın papazı tarafından kabul edilirdi. Keşişliğe kabul töreninde keşişin başı tıraş edilir, başı doğuya döndürülür, yüzü toprağa doğru eğilir,üzerindeki elbiseleri çıkarılırdı. Bundan sonra yeni elbisesi törenle giydirilirdi. Törene şükran duası okunarak ve tütsü sunularak başlanılır ve çeşitli dualarla tören bitirilirdi. 251 Dindarlık ve manastır hayatının kurallarına bağlılıkları gözlenen keşiş ve rahibeler, eğer daha sıkı ve ileri düzeyde manastır hayatı ile ilgili pratiklere katlanabilirlerse, manastıra kabul edildikten beş yıl sonra ikinci dereceye yükseltilirdi. İkinci derecenin özel töreni keşiş ve rahibelere Skhema adlı özel elbisenin giydirmesidir. Skhema 4 metre kırmızı deriden örülmüş, 10 cm genişliğinde ve bazı materyallerle düzenli aralıklarla süslenmiş, eski bir korseden oluşurdu. Gerçekte keşişlerin ve rahibelerin elbiseleri siyah bir cüppe, bir kuşak 248 Şinasi Gündüz, İA, 25/ Jordan Aumann, O.H.KHS Burmester, The Egyption or Coptic Chuch, Le Caire 1967, Keşişliğe ve rahibeliğe kabul törenleri ve bu törenler esnasında okunan dualar için bkz, a.g.e,

45 (kemer) ve bir kukuletadan ibaretti. Rahibelerin bunlara ilaveten bir de siyah örtüsü bulunurdu. 252 Benedict de keşiş adaylarının bir hazırlık döneminden geçirilmesi konusunda ısrarcı olmuştur. Onun koyduğu kurallar adaylık süreci olarak bir yıl belirlemiştir. Bu, birbirini takip eden iki, altı ve dört aylık, üç deneme sürecinden oluşmuş ve hepsi kuralların okunmasıyla sona ermiştir. Benedict in manastırlarına kabul edilen kişi, bütün hayatını o manastırda geçirmek zorunda kalmıştır. Bu, onun sabitlik fikrini oluşturmuş ve bununla keşişlerin sürekli yer değiştirmelerini engellemeyi amaçlamıştır. 253 Ayrıca manastıra kabul için çeşitli törenler yapılmış ve bunların ayrıntıları Benedict in kurallarında açık açık belirtilmiştir. 254 Giriş yaşı değişmekle birlikte, Doğu da on yaşında çocukların bile kabul edildiği kaydedilse de genel olarak adayların 16 ve 17 yaşlarında olmaları istenmiştir. Batı da ise bu 15 ila 20 yaş arasında değişmiştir. 255 B- Manastır Hayatının Kuralları : Hıristiyan keşiş ve rahibelerden, İncil in öğütlerini yerine getirmeleri, Mesih in yaşantısını taklid etmeleri ve ondan sonraki Havarilere ve ilk kurallara riayet etmeleri için manastır yaşamının temeli olarak görülen itaat, fakirlik ve bekarlık kurallarına uymaları istenmiştir. Bu nedenle ilk keşişler, bu kuralları Hıristiyanlığın temel ilkeleri olarak kabul etmiş, her şeyden vazgeçerek İsa Mesih in izini takip etmeyi amaçlamışlardır. 256 a- İtaat : Dini itaat gönüllü olarak bir otoriteye boyun eğme, teslim olmadır. İtaat, toplu halde yaşamanın bir gereğidir. Manastır hayatının en önemli kuralı ve toplu halde yaşamı ayakta tutan en önemli iki unsurdan biri başkana ve kurallara itaat diğeri keşişlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin niteliğidir. Başlangıçta manastır hayatına yönelenler, tüm beklentileriyle bir ruhani babanın etrafında toplanmış, dolayısıyla o, bu kişilerin öncüsü ve modeli olmuştur. Bu nedenle ruhani babaya kesin bir itaat, manastır hayatıyla ulaşılmak istenen amaca ulaşmak için en önemli kural olarak görülmüştür. 257 Hatta başkana itaat Mesih e itaat olarak algılanmıştır. Her manastırda bir başkanın yönetimi altında hiyerarşik bir düzen vardır. Bütün keşişlerin, başkanın emirlerini kayıtsız, şartsız yerine getirmeleri zorunludur. Başkanın emirleri Tanrı nın emirlerine açıkça karşı gelmediği müddetçe ölüm bile olsa itaat etmek şarttır. 258 Bu nedenle yönetici konumunda olanlar, keşişlerin sabırlarını sınamak için onlara bazı emirler verirlerdi. Örneğin çok büyük taşlar taşıtılır, toprağa bir sopa dikilerek, üç yıl süreyle sulanmasını ve kök salmasını sağlamaları istenirdi. Hatta yanan ateş üzerinde yürütüldükleri ve bunları yapan çok sayıda keşişin, aziz olarak ölümsüzleştirildiği ifade edilmektedir A.g.e, John Thomas and Angela Constantinides, I/XXI. 254 Ian C. Hannah, John Thomas and Angela Constantinides, I/XX. 256 F. Cabrol, ERE, 8/ Arvind Sharma, Obedience, ER, 11/ Ian C.Hannah, Edward Gibbon, 314.

46 Dolayısıyla manastırlarda keşişlerin özgürlüğü ortadan kaldırılarak bir kölenin niteliklerini taşımaları istenirdi. Manastır sistemi içerisinde itaatsizlik, yemini bozmak olarak algılanır ve çok büyük günah olarak görülürdü. Dolayısıyla itaatsiz keşişlere aşağılamalar, hapis, aç bırakma, kırbaçlama vb. bazı cezalar uygulanırdı. 260 Bunların en ağır olanı topluluktan çıkarmadır. Pachomius, keşişlerinin disiplinsiz davranışlarını gördüğünde ya kurallara uymalarını, ya da topluluğu terketmelerini emretmiştir. Çünkü ona göre birlikte yaşamanın temeli başkana ve kurallara itaattir. Onun itaatsiz bir keşişe;... yemeğe çağrıldığın zaman, bir araya geleceksin ve şu anda yaptığın gibi yapmayacaksın,eğer kurallara itaatsizliğe meylettiysen, seni bırakıyorum, her nereye gitmek istiyorsan git. Yeryüzü Mesih indir ve her şey onundur. Her nereye, gitmek istiyorsan git, sana verdiğim emirlere riayet etmediğin müddetçe, seni daha fazla burada tutamam. şeklinde söylediği nakledilmektedir. 261 b- Fakirlik : Manastır hayatının diğer önemli bir yönü de yoksulluk veya basit bir yaşam biçimidir. Manastır hayat tarzının öngördüğü fakirlik ilkesi, normal ve geçerli olan yaşam tarzından farklı bir hayatı benimseme ve toplumun geri kalan kısmının hoşlandığı lüks ve konforu reddetme olarak açıklanmıştır. 262 Fakirlik iyi bir Hıristiyan olmak için en etkili yollardan biri olarak görülmüştür. İncillerde yer alan aşağıda özet olarak naklettiğimiz bilgiler fakirliğin dini kaynağı olarak kabul edilmiştir: Buna göre; Genç ve çok zengin bir adam İsa ya gelerek ebedi hayatı elde etmek için ne yapayım diye sorduğunda, katletmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere şahadet yapmayacaksın ve anana babana hürmet edeceksin cevabını alır. Genç adam ben bunların hepsini yerine getirdim deyince İsa ona son olarak, eğer mükemmel olmak istiyorsan bütün mal, mülk ve servetini satıp fakirlere dağıt ve gel beni takip et diye emretmiştir. Ancak adam çok zengin olduğu için İsa nın bu isteği onu çok rahatsız etmiş ve bu emri yerine getirmek istememiştir. Bunun üzerine İsa zenginlerin Tanrı nın melekutuna girmekte zorlanacaklarını ifade etmek için, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Allah ın melekutuna girmesinden daha kolaydır demiştir. 263 Bu nedenle Mesih in emirlerini, İncil in öğretisini yerine getirmek amacıyla, münzeviler, çöllere çekilmiş basit, sade bir yaşam sürdürmüştür. Mısır da ilk Hıristiyan keşiş olarak kabul edilen Aziz Antony de yukarıda değindiğimiz fakirliğe vurgu yapılan İncil in ifadelerini duyduktan sonra her şeyini satıp, fakirlere dağıtmış, münzevi bir yaşam sürmek için çöle çekilmiştir. Hıristiyan manastır hayatının tarihi, önceden çok zengin ve soylu ailelerin çocukları iken, genç yaşta bütün bunları reddederek münzevi bir hayatı benimseyen ve hatta bu hayat tarzının liderliğini yapanlara şahit olmuştur. Nitekim yukarıda hayatı hakkında kısa bilgiler naklettiğimiz Nola lı Paulinus adlı keşiş, kendisi gibi tamamı zengin ve aristokrat olup bütün varlıklarından vazgeçerek manastır hayatına yönelmiş bir keşiş topluluğuna liderlik yapmıştır. Zengin ve soylu ailelerin çocukları oldukları belirtilen Aziz Basil ve Benedict gibi manastır hayatının önderleri ailelerinden kalan bütün mirastan vazgeçip, münzevi hayatı tercih etmişlerdir. 260 Edward Gibbon, Jordan Aumann, George Weckman, ER, 10/ Matta 19:16-25, Luka 18:18-26.

47 Manastır hayatını benimseyen keşişlerden manastırlara girerken bütün varlıklarından vazgeçmeleri istenmiştir. Benedict e göre keşişler hiçbir şeye sahip olmamalıdır. 264 Basil de keşişlerin dünyalık mal mülklerinden vazgeçmeleri gerektiğini kurallarında açıklamıştır. Bizans Ortodoks manastırlarında ise keşişlerin kişisel varlıklarından tamamen vazgeçmeleri hususunda çok ısrar edilmemiştir. 265 Manastırlarda keşişler hayatlarını kendi elleriyle yaptıkları işlerden kazandıklarıyla sürdürmüşlerdir.aynı zamanda bu bireysel kazanımları topluluğun tümü için kullanmışlardır. Ancak zaman içerisinde manastırlar fakir ve basit yaşam ilkesinden uzaklaşmaya başlamıştır. Keşişler, kendi yaptıkları ürünlerden çok fazla servet biriktirmiştir. Ayrıca manastırlar, çevredeki Hıristiyanların iyi niyetle yaptıkları bağışlardan zaman içerisinde çok fazla varlığa sahip olmuştur. 266 Hatta başlangıçta uygulamalar görülmediği halde sonraları manastırlara giren keşişlerin bütün varlıklarını manastıra bağışlamaları ve keşişlere düşen miras hisselerinin manastıra devrine izin verilmiştir. 267 Böylesi varlık birikimi ve diğer faktörlerin etkisiyle bu toplulukların yaşam şekli değişmiş, bu da beraberinde manastır hayat geleneği içinde peş peşe reform hareketlerinin gerçekleşmesine neden olmuştur. 268 Zira 11 ve 12. yüzyıllarda Cluny ve Cistercian tarikatlarının reform hareketlerinin temelde çıkış nedeni Benedict in evlerinin prestijine ve varlığına tepki göstererek, rahipleri katı ve daha ilkel bir manastır hayat tarzını uygulamaya sevk etmek olmuştur. 269 c. Bekarlık : Bekarlık ilkesi, Mesih i taklit etmek isteyen Hıristiyan münzevilerin, itaat ve fakirlik ilkesi ile birlikte yer aldığı temel yeminlerinden biridir. İlk dönem Hıristiyanlığında bekarlık yoluyla iffeti koruma daha yüce ve üstün bir hayatı elde etmenin yolu olarak görülmüştür. Bu dönemde bazı Hıristiyanlar bekaret yoluyla İsa yı taklit etmeyi amaçlamışlardı. Çünkü İsa nın kendisi evlenmediği gibi, Tanrı nın Hükümranlığı için bekar kalmayı telkin etmişti. 270 Ayrıca bu ilk dönemde İsa nın çok geçmeden döneceği, Kıyamet gününün gelişi ile bekaret arasında bir ilişki kurulmuş, ancak İsa nın dönüşünün hemen gerçekleşmemesi üzerine evlilik hayatı İsa nın öğretilerine göre yaşamanın normal bir yolu olarak görülmüştür. Yine de daha yüce ve üstün bir Hıristiyan hayatı sürmek için bekaret uygulamasını sürdürenler olmuştur. 271 Hıristiyan münzevilerinin bekar bir hayatı tercih etmelerinde Pavlus un etkisi de büyük olmuştur. Pavlus un Korintoslular a I. mektubunda, bekarlığı Tanrıya bölünmemiş bir dikkati temin etme vasıtası olarak görmesi 272 ve evliliği kişiyi Tanrının yolundan 264 Ian C Hannah, John Thomas and Angela Constantinides, I/23, George Weckman, ER, 10/ Edward Gibbon, 317, George Weckman, ER, 10/ Bernard McGinn, ER, 10/ Bkz. Luka : 20: Bkz. Thomas Michel, Bkz. I. Korintoslulara, 7:25-35.

48 alıkoyacağını düşündüğü için tavsiye etmemesi 273 keşişlerin bekar bir inziva hayatı sürdürmelerinin temel sebeplerinden biri olarak görülmüştür. 274 Hıristiyan teolog Clement e göre ise Tanrı bakirelere, meleklerle birlikte krallığında özel bir yer verecektir. Bu ise ona göre, evliliğin verebileceklerinden daha büyük bir ödüldür. Ancak Hıristiyan manastır sisteminde iffetini koruma yalnızca evlenmeme veya cinsel ilişkide bulunmama değil, aynı zamanda kendini her türlü nefsi ilgilerden uzak tutmak olarak görülmüştür. Bu nedenle şehvetten sakınmak ve düşünceleri temiz tutmak iffetli ve temiz kalmanın en önemli ilkesi olarak görülmüştür. 275 İsa Mesih i taklit etmek isteyen bakirelerin kutsanma törenleri de, evlilik töreniyle bağdaştırılmıştır. Buna göre kendini Tanrı ya adayan bakireler Mesih ile mistik bir şeklide evlendirilmiştir. Ortaçağda kutsal bakirelere bu evliliğin sembolü olarak bir yüzük ve taç verme geleneği sürdürülmüştür. Ayrıca bakirelerin örtüsü nikahlı olmanın sembolü olarak görülmüştür. 276 Manastır hayatının, çok sayıda önde gelen liderleri yazılarında, bekaret ilkesine vurgu yapmışlar ve bunu Mesih i taklit etmenin en etkili yolu olarak görmüşlerdir. 277 Manastır hayatının teşvik ettiği bu ilkeyi kiliseler de gözetmiş ve bekar keşişler ve evlenmemiş papazlar kilise hiyerarşisi içinde en üst derecelere getirilmişlerdir. 278 C- Manastırda Keşişlerin Hayatı Manastırlarda keşişlerin yeme içme, giyinme, ibadet, dua, çalışma, uyuma vb. günlük hayatının her alanı belirli kurallara bağlanmıştır. Çünkü manastır hayatının en önemli iki özelliği, bu hayat tarzını benimseyenlerin yaşam biçimleriyle toplumun geri kalan kısmından kolaylıkla ayırt edilebilmeleri ve özel programlı ve disiplinli bir hayat sürmeleridir. Manastırlarda keşişlerin yeme içmeleri belirli oranlarda ve belirli saatlere göre düzenlenmiştir. Pachomius manastırlarında günlük iki yemek zamanı belirlenmişti. Bunlardan birincisi öğlen altıncı saatte yenen ana yemek, ikincisi ise dokuzuncu saatte yenen hafif bir akşam yemeğidir. Palladius a göre Pachomius manastırlarında, öğleden akşama kadar olan zamanda keşişlerin herhangi birşey yemelerine izin verilmiştir. Bu manastırlarda bütün keşişlerin aynı anda yemek yemeleri yönünde bir zorunluluk yoktu. 279 Basil in manastırlarında da biri öğlen ana yemek, diğeri akşam hafif bir yemek zamanı belirlenmişti. 280 Basil in, manastır yemekhanelerinin işleyişi ve uygun yemeklerle ilgili belirlediği kurallar ortaçağ boyunca etkili olmuştur. Örneğin masaya oturma uygun görevli tarafından belirlenmiştir. Keşişler önlerine konan herşeyi yemek zorundadırlar. Basit ve kolay üretilebilen yiyecekler tercih edilmiştir. Misafirler için de herhangi özel bir yemek 273 Bkz. I. Karintoslulara, 7: Ali İsra Gungör, Gabriel Abdelsayed, Chastity, ER, 3/ Jordan Aumann, 37; bkz. Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, çev. Dominik Pamir, Bkz. Jordan Aumann, Bkz. Ian C. Hannah, Joseph Patrich, 20 ; bkz. Derwas J.Chitty, Ian C. Hannah, 44.

49 sunulmamıştır. 281 Benedict de Pachomius ve Basil de olduğu gibi keşişleri için günlük iki öğün yemek belirlemişti. O, keşişlerin şarap içmesi konusunda, her ne kadar şarap içmek yasak olsa da, keşişleri bundan tamamen uzaklaştırmanın mümkün olmadığını bu yüzden çok az miktarda içilmesine izin verilmesi gerektiğini belirtmiştir. 282 Manastırlarda genel olarak günlük iki vakit hafif yemek uygulamasına ek olarak, Hıristiyan keşiş ve münzevileri yıl içinde belli zamanlarda oruç tutmuşlardır. Manastır hayatının temel ilkelerinden en önemlisi kişinin kendini mutluluk veren bazı uygulamalardan uzaklaştırmasıdır. Bu nedenle oruç, keşiş ve rahibeler arasında nefsi kontrol etmenin, ruhu dünyalık arzulardan kurtarmanın en etkili yollarından biri olarak görülmüştür. Çünkü İsa Mesih kendisi orucu uyguladığı gibi, onu takip edenlere de bunu tavsiye etmiştir. Oruç tutan kişilerin niteliği İncil de şöyle açıklanmıştır: Ve oruç tuttuğunuz zaman iki yüzlüler gibi surat asmayın; zira onlar oruç tuttuklarını insanlar görsünler diye, suratlarını asarlar. Doğrusu size derim: Onlar karşılıklarını aldılar. Fakat sen oruç tuttuğun zaman, başına yağ sür ve yüzünü yıka; ta ki, insanlara değil Babana oruçlu görünesin; ve gizlide gören Baban sana ödeyecektir (Matta,6/16-19). 283 Bu nedenle ilk dönem münzevilerin hayat hikayelerinde iki, üç, hatta beş gün boyunca hiçbir şey yemeden duranlardan bahsedilir. 284 Ancak Hıristiyan geleneği içerisinde yavaş yavaş oruçta dönemsel uygulamalar gelişmeye başlamıştır. Örneğin Paskalya öncesi kırk günlük Lent dönemi boyunca her gün oruç tutulmuştur. 285 Ayrıca Ember günleri denilen yılın yaklaşık üçer ay aralıklarla, dört ayrı döneminde tutulan oruçlar da yer almıştır.bu oruçlar,advent devresine denk gelen 13 Aralık tan,pentekost gününden,14 Eylül tarihinden ve Paskalya öncesi Lent döneminin ilk Pazar gününden sonraki Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günlerinde,üçer gün olarak tutulmaktadır. 286 Manastırlarda keşişler bunlara ilaveten yıl içinde Çarşamba ve Cuma günleri oruç tutmuş, bu günlerde yalnızca bir vakit yemeğe izin verilmiştir. 287 Ayrıca yıl içinde belirli zamanlarda perhize de önem verilmiştir. Bazı diyetler yumurta ve peynir gibi yiyeceklere karşı katı kısıtlamalar getirmişlerdir, ancak genel olarak perhizin sağlığa zarar vermeyecek derecede olması kabul edilmiştir. 288 Keşişler gündelik yaşantılarının en önemli bölümünü dua ile geçirmişlerdir. Dua uygulamasının temelini ise tefekkür ve mezmurların okunması oluşturmuştur. John Cassian, duayı Hıristiyan ruhbanlığının en temel uygulaması olarak görmüştür. O, Konferanslar Conferences adlı eserinde dört çeşit duadan bahsetmiştir. Bunlar; günahlardan dolayı özür dileme olarak kabul edilen tövbe ; manevi yaşamı güçlendirmek için yapılan dua; ruhların kurtuluşu için yapılan dua ve Tanrı nın verdiği lutuflar için yapılan şükran duasıdır John Thomas and Angela Constantinides, I/ Ian C. Hannah, Rosemary Rader, Fasting, ER, 5/ Jordan Aumann, Rosemary Rader, ER, 5/ Bkz. Mehmet Katar, Hıristiyanlık ta İsa nın Doğumu ile ilgili Kutlamaların Ortaya Çıkışı, İslamiyat, cilt 3, sayı 4, Ekim-Aralık 2000, 71. Dipnot 287 Jordan Aumann, John Thomas and Angela Constantinides, xxviii 289 Jordan Aumann, 60.

50 Manastırların kurulmaya başlamasıyla birlikte dua için haftanın belirli günleri ve gün içinde bazı saatler belirlenmiştir. Manastırların gelişmesiyle birlikte ise dua uygulaması daha metodik bir şeklide düzenlenmiştir. 290 Basil ve Benedict manastırlarında keşişlerin gündelik hayatı dua ve iş arasında bölünmüştü. Onlar keşişleri için günlük birbirini takip eden yedi belirli dua saati öngörmüştü. Dualar bütün keşişlerin katılımıyla toplu olarak kilisede yapılırdı. 291 Filistin ve Suriye de görülen lavralarda ise keşişler yalnızca hafta sonu toplu dua için bir araya gelirler diğer günlerini hücrelerinde bireysel dua ile geçirirlerdi. Keşişler gündüzleri toplu olarak yapılan bu dualara ilaveten geceleri de toplu halde dua etmeyi ihmal etmemişlerdir. Dualar mezmurların veya Kitab-ı Mukaddesin bazı bölümlerinin veya bazı kilise babalarının kitaplarının okunmasından oluşmuştur. Ayrıca keşişler gün içerisinde belirlenmiş saatler dışında bireysel olarak tüm zamanlarını tefekkür ve dua ile geçirmişlerdir. Manastırlarda keşişlerin gündelik hayatının dua dışında diğer önemli kısmını çalışma oluşturmuştur. Manastır hayatının tarihi içerisinde her ne kadar Messelianlar (Euchites) 292 gibi bazı fanatik grupların keşişlerin yaşamının tamamını dua ve ibadet ile geçirmesine ve diğer bütün faaliyetlerden uzak durması gerektiğine dair iddiaları olsa da bu fikir ve uygulamalar, manastır hayatının önde gelen şahsiyetlerinden Pachomius, Basil ve Benedict tarafından, tembellik ve kötü alışkanlıklarla birlikte bazı aşırılıkları beraberinde getireceği gibi endişelerle, uygulanabilir olmaktan uzak ve endişe verici olarak görülmüştür. Çünkü onlar çalışmayı keşişlerin en temel görevlerinden biri olarak kabul etmiştir. Burada manastırların belli giderleri olduğu ve bunların teminine ihtiyaç bulunduğu, keşişlerin ürettikleriyle manastır giderlerinin karşılanmaya çalışıldığı unutulmamalıdır. Manastır hayatının başlangıcında her ne kadar dağ ve çöl münzeviliği geleneği hakim olsa da, zamanla bu hayat tarzının yaygınlık kazanması ve manastırların kurulmaya başlamasıyla birlikte,keşişler geçimlerini sağlamak ve çevredeki köylülerin yardımlarından faydalanmak amacıyla, manastırları genellikle tarıma elverişli bölgelere kurmuşlardır. Bu nedenle keşişler en çok tarım ile meşgul olmuşlardır. Onlar hiçbir zaman çalışmayı küçümsememiş, en zor işleri bile şikayet etmeden yapmışlardır. Çünkü, iş yapma, çile ve bedenin eğitimi, geçimlerini 290 F. Cabrol, ERE, 8/ Joseph Patrich, 31; Thomas Michel, Messelianlar (Euchitler): Bu mezheb ilk günah ile ilişkili olarak, her kişinin yapısında ruhuyla bütünleşmiş bir şeytanın bulunduğunu ve bunun vaftizle çıkarılamadığını savunmuşlardır. Onlara göre bunu defetmenin tek yolu arzu ve ihtirasları yok etmek amacıyla sürekli dua ve ibadet etmektir. (Bkz, Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, 258)

51 sağlamanın en kutsal yolu olarak görülmüştür. 293 Çoğunlukla; terzilik, marangozluk, fırıncılık, madeni eşya, ayakkabı yapımı, nalbantlık, hurma dallarından sepet ve hasır yapımı vb. 294 hem kendi ihtiyaçlarını, hem de manastırın ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan işlerle meşgul olmuşlardır. Kendi ihtiyaçları dışında kalan kısmını ya fakirlere dağıtmışlar, ya da satmışlardır. Hatta Hıristiyanların, manastırlarda yaşayanlara yardım etme duygusunun bir sonucu olarak pazarlarda keşişlerin yaptığı ürünlere daha çok değer verildiği kaydedilmiştir. 295 Keşişler bunlara ek olarak resim, boyama, minyatür, mimari, heykel yapımı vb. bir çok sanat dalında başarılı olmuşlardır. Ayrıca, özellikle eğitim seviyesi yüksek keşişlerin en önemli görevi Kitab-ı Mukaddes i ve bazı kutsal yazıları okumak ve araştırmaktır. Batı daki manastırlarda bu uygulama çok büyük gelişme göstermiştir. Keşişler eski medeniyetlerin el yazma eserlerini çoğaltarak korumuşlardır. Bu nedenle Batı medeniyetinin, eski medeniyetlerle ilgili sahip olduğu kaynakları, keşişlerin yapmış olduğu bu çalışmalara borçlu olduğu kabul edilmiştir. 296 Keşişlerin giysileri konusunda manastırlar arasında farklı uygulamalar olsa da, onların elbiselerinin özelliği dışarıdan bakıldığında alçak gönüllülüğün, fakirliğin ve dış dünyadan uzaklaşmanın bir işareti olmuştur. İlk keşişler, dizlere kadar uzanan kollu veya kolsuz uzun ve geniş yünden tapılmış bir tür cüppe şeklinde tunikler giymişlerdir. Bunlar genellikle keçi derisinden veya deve kılından yapılmıştır ve zamanla bu tunikler keşişlerin en temel giysisi olmuştur. Tunikler bir kemerle sarılmış olup, ayrıca keşişlerin başlarını soğuk ve sıcaktan korumak amacıyla kullandıkları başlıklar kullanılmıştır. Daha sonra başlıklar elbiselere birleştirilmiş ve zaman içerisinde bu tunikler, Benedict in keşişlerinin kullandığı uzun, geniş ve uzun kollu cüppe haline gelmiştir. Bu giysinin Doğulu keşişlerin elbiseleriyle de benzerlik gösterdiği belirtilse de, daha çok Monte Cassino çevresindeki köylülerin iş elbisesine benzetilmiştir.ayrıca Doğulu keşişlerin genellikle yalınayak yürüdüğü ancak Pachomius un, keşişlerine sandalet önerdiği, Benedict in keşişlerinin ise çorap ve sandalet giydikleri kaydedilmiştir. 297 Manastırlarda münzevilerin giydiği elbiselerinin belli başlı özelliklerinin şunlar olduğu bildirilmiştir : 1. Manastır rahiplerinin giydiği cüppe; 5 cm genişliğinde ve takriben bir metre uzunluğunda bir şeritle çevrilmiş, yünden yapılmış siyah bir örtü. 2. İç elbiselerinin üzerine giyilmiş deri bir kuşak. 3. Plan; cildin hemen üzerine giyilen haç şekli verilmiş bir deri. 4. Peçe, yaşmak; Rahibelerin kullandıkları ortası daire gibi kesilmiş, yünle birlikte başı kapatacak şekilde örtülen, dikdörtgen şeklinde bir şal. Genellikle dışarı çıkarken giyilir. 298 Kilise kurallarına göre rahibeler, siyah bir elbise ve siyah bir peçe giymek zorundaydılar. Bu onlara, kutsanma törenleri sırasında piskopos tarafından kutsanarak verilirdi. 299 Keşişlerin tüm faaliyetleri gibi uyku saatleri de belirli bir program dahilindeydi. Uyku saati ya bir çan veya bir zil sesiyle bildirilirdi. Pachomius un manastırlarında, keşişler elbiseleriyle 293 Edward Gibbon, Joseph Patrich, 20, Edward Gibbon, F. Cabrol, ERE, 8/ F. Cabros, ERE, 8/ Mustafa Erdem, Kıpti Kilisesi Üzerine Bir Araştırma, A.Ü.İ.F.D, 35.cilt,1996, Jordan Aumann, 36.

52 birlikte, yatak olmaksızın, bir sandalyenin üstünde uzanarak uyurlardı. Her keşişin hücresinin kapısı sürekli açık olurdu. Benedict in manastırlarında ise, her keşişin ayrı yatakları vardı. Onlar da elbiseleriyle uyurlardı. Ancak herhangi bir kazaya neden olmamak için, üzerlerinde bıçakları varsa çıkarırlardı. Bir kandil sürekli yanardı. Keşişlerin toplu olarak yapılan gece ayinlerine rahat katılabilmeleri için, bütün ortaçağ manastırlarında, yatakhaneden kilise içerisine varan bir koridor bulunurdu. 300 Manastırlarda, her ne kadar keşişler bir arada yaşasalar bile, sürekli bir yalnızlık içindeydiler. Çünkü, toplu ibadetler dışında her keşiş kendi hücresinde sessiz bir şeklide dua ve tefekkür halindeydi. Manastırlar büyük duvarlarla çevriliydi ve keşişlerin dış dünya ile ilişkileri bir disiplin altındaydı. Keşişlerin tüm ihtiyaçları manastır içerisinde karşılanır, birbirlerinin kontrolünü sağlamaları için bir keşişin, yanında biri olmaksızın dışarı çıkmasına izin verilmezdi. Manastıra gelen misafirlere hürmet gösterilir, ancak keşişlerle dünyalık konularda konuşmamaları için ayrı bölümlerde konuk edilirlerdi. Keşişlerin, akrabaları ile görüşmelerine başlarında kıdemli bir keşişin bulunması şartı ile izin verilmiş olup, ziyaretlerin süresi de bu kişiye bağlıydı. Hatta keşişlerin kendi aralarında fazla iletişim kurmamaları için toplu yemek zamanlarında bile yüzlerini görmeyecek şekilde başlıklar kullanmaları zorunluydu. 301 Keşişlerin, içinde bulundukları bu yalnızlık nedeniyle, manastırlara girdikten sonra pişmanlıklar yaşadıkları ve ruh sağlıklarının bozulduğu bildirilmektedir. Çünkü, bir insanın gösterebileceği çok doğal olan tepkileri dahi ağır suç olarak görebiliyor, hatta çevrelerinde sürekli kendilerini kötülüğe sevkedecek görünmez düşmanların şeytanların hayallerini canlandırabiliyorlardı. Bu durumun kimi zaman ağır bunalımlara ve akıl hastalıklarına neden olduğu, bu nedenle 6. yüzyılda keşişler için akıl hastanelerinin kurulduğu kaydedilmektedir. 302 Manastırlarda, hastaların tedavi edilmesine çok özen gösterilmiştir. Bütün manastırlarda zorunlu olarak revirler bulundurulmuş ve en iyi şeklide düzenlenmiştir. Banyo, hastaya daha sıklıkla sunulmuş, sağlıklı ve özellikle genç olan keşişlere daha uzun süreyle izin verilmiştir. 303 Keşişler, belirli kurallar dahilinde normal halk ile ilişkilerini sürdürmüşlerdir. Hıristiyan olan halka çeşitli dini hizmetlerin yanında eğitim, sağlık ve tarım alanlarında yardımcı olmuşlar, inanmayanlara ise dinlerini tebliğ etmişlerdir. 304 D- Kadınlar ve Manastır Hayatı Açık bir yasak olmamasına ve manastır kurucuları, kadınların keşişliğine izin vermesine rağmen, hem Budizm de hem de Hıristiyanlık ta, keşişler genellikle erkeklerden oluşmuştur. Kadın, kişiyi günaha sevkeden bir varlık olarak görüldüğü için keşişlerin evlenmelerine izin verilmemiştir. 305 Ancak, her ne kadar erkeklerle karşılaştırıldığında, kadınlar manastır 300 Ian C. Hunnch, Bkz. F. Cabrol 8/784; Ian C. Hannah, 79; Edward Gibbon, Edward Gibbon, Ian C. Hannah, Şinasi Gündüz, İA, 25/ Şinasi Gündüz, İA, 25/323.

53 hayatının tarihi içinde fazla rol oynamamış olsalar da, hem ilk dönem münzeviler arasında hem de manastır yaşamında yerlerini almışlardır. 306 Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, manastırlar kurulmaya başlamadan önce, Hıristiyan münzevilerle birlikte, bekaret yemini etmiş kadınların da var olduğu, çeşitli manastır hayatını kaleme alan yazarların eserlerinde yer almıştır. Bu kadınlardan bazıları, aileleriyle birlikte yaşayarak, resmi kilisenin öğretisini takip etmişler, bazıları ise küçük gruplar oluşturarak münzevi bir yaşam sürdürmüşlerdir. Zaman içerisinde, Kilise otoritesi tarafından onaylanmak amacıyla, piskoposun eliyle takdis edilmiş ve bekaret yemini ederek kendilerini Tanrı ya adamışlardır. 307 Manastırların kurulması ile birlikte, kadınlar da manastırlar içinde yer almaya başlamıştır. Doğu da, kadınlar için ilk manastır, Pachomius un kızkardeşi Mary tarafından kurulmuştur. Rivayete göre Mary, Pachomius u ziyarete gitmiş, fakat Pachomius onunla görüşmeyi kabul etmemiş ve ona bir haber göndererek şöyle demiştir : Benim hala yaşadığımı işittin. Beni görmediğin için kederlenme fakat, eğer dünyadan vazgeçmek ve Allah ın bağışlamasını kazanmak istiyorsan nefsine hakim olacaksın; ve kardeşler senin için bir yer inşa edecekler. Ben, sana katılacak ve böylece senin sayende kurtuluşa erecek birçok kişiyi sana bildirmesini Tanrıdan ümit ediyorum. Kişi için bu dünyada ölümden önce iyi bir amel işlemesinin dışında ümit yoktur. 308 Mary, bunu duyduktan sonra manastır hayatını kabul etmiştir. Pachomius, Mary için kendi manastırının yanında bir oda inşa ettirmiş, zamanla Mary nin burada yaşadığını duyan başka kadınlar onunla birlikte yaşamak için etrafında bir araya gelmiş ve ilk kadın manastırı teşekkül etmiştir. 309 Batı manastır hayatında da münzevi gruplar halinde yaşayan kadınlardan bahsedilir. Constantine in kız kardeşi Contantia, Aziz Agnes in mezarı etrafında bakire kadınlardan oluşan bir topluluk oluşturmuştu. Pammachius adlı soylu bir kadın münzevi bir hayat sürmüş ve Tiber dağında keşişlerin yönettiği bir darülaceze kurmuştur. Aziz Ambrose nin kız kardeşi Macellina da kendisini Tanrı ya adamış ve kardeşiyle birlikte münzevi bir yaşam sürmüştür. 310 Çok sayıda Roma lı üst tabakadan hanım kendini manastır hayatına adamış 350 yılına gelindiğinde oldukça kalabalık münzevi kadın toplulukları oluşmuştu. Jerome, hem Roma da, hem Filistin de soylu kadınlardan oluşan bir münzevi topluluğun ruhani yöneticiliğini yapmıştır. 311 Manastır hayatından etkilenen laik ve soylu kadınlar yoluyla Hıristiyanlık, imparatorluğun en üst tabakalarına kadar nüfus etmiş, sonunda onların Hıristiyanlaşmasına katkı sağlamıştır. 312 Batı da kadınlar için çok sayıda manastır kurulmuştur. Daha önce de kısmen işaret edildiği üzere John Cassian ve Benedict gibi ünlü manastır kurucuları, erkek manastırlarının yanında kadın manastırları da kurmuşlardır. Cassian, Aziz Victor manastırının yanında, Benedict in 306 Ian C. Hannah, Jordan Aumann, Mustafa Erdem, Mustafa Erdem, F. Cabrol, ERE, 8/ Richard Woods, 102; Jordan Aumann, Richard Woods, 102.

54 kız kardeşi Scholastice ise Monte Cassino de bir kadın manastırı kurmuş ve bu manastırın başkanlığını yapmıştır. 313 Bazı manastırlar, Roma lı orta yaşlı ve varlıklı kadınların bağışlarıyla kurulmuş ve bu bağışlarla sürekli desteklenmiştir. Olives dağındaki, genç Melenia ve yaşlı Melenia nın manastırları, Filistin deki Jerome ve Paula nın manastırları, varlıklı ve soylu kadınların bağışlarıyla kurulmuştur. Ayrıca, bu kadınlar imparatorluk hükümetiyle iyi ilişkileri sayesinde devlet imkanlarından faydalanarak çok sayıda manastırın kurulmasını sağlamışlardır. 314 Doğu da ve Batı da, zaman zaman erkek ve kadınların bir arada yaşadığı manastırlar kurulmuştur. Bu uygulamanın amacı rahibeleri korumak, ruhani ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara yardımcı olmaktı. Özellikle İrlanda da Columbanus tarafından kadın ve erkeklerin bir arada yaşadığı ikili manastırlar kurulmuştur. Ancak bu uygulama, suistimalleri beraberinde getireceği endişesiyle, Piskoposlar ve manastır hayatını konu edinen yazarlar tarafından eleştirilmiştir. 315 E. Resmi Kilise ve Manastır Keşişliği Arasındaki İlişki Manastır papazlarını kilise papazlarından ayırmak için keşiş kavramı kullanılır. 316 Kural olarak keşiş, papaz veya rahip sınıfından değildir ve bu durum keşiş için ideal olarak görülmüştür. Keşişin kadınlardan ve kiliseye ait işlerden uzak durması gerektiği,çünkü bunların, keşişin kutsal şeylere yaklaşmasını ve Tanrıyı tefekkür etmesini engelleyeceği düşünülmüştür. Ancak zaman zaman keşişler kiliselerde bazı görevler almışlardır. 317 Manastır hayat tarzı ve Kilise arasındaki uyum, ilk dönemlerde bu hayatı tercih edenlerin asıl hedefiydi. Piskopos Athanasius, Antony nin arkadaşıydı ve onun hayatını yazmıştı. Keşişler kısa süre sonra piskopos olarak seçilmeye başlamıştı. Yine Pachomius un yaşam şekli başlangıçta Kilise tarafından beğenilmemiş, ancak daha sonra destek görmüştür. Başlangıçta manastır hayat tarzı bütün bölgelerde Kilise kuruluşlarına paralel ve onlardan bağımsız olarak gelişmiştir.ancak zaman zaman Kilise ve bu hareket arasında gerilimler meydana gelmiş ve manastır hayat tarzı Kilise yapısı içinde asimle edilmek istenmiştir. Kudüs Patriği Juvenal, bu hayatı Kilise bünyesine entegre etmek için keşişlerin başkanını baş piskopos olarak atamıştır. Ayrıca İmparator Justinian, bu hareketin Kilise yapısı içindeki yerini belirlemeyi hedeflemiş ve bu amaçla kurallar hazırlamıştır. Pachomius, Basil ve Maruta nın öğretileri de aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik olmuştur. Justinian, manastırların kurulmasını ve manastır başkanının seçilmesini Patriğin iznine tabii tutmayı hedeflemiştir. Diğer taraftan İstanbul daki Studious manastırının baş rahibi Theodor, daha sonra Batıda da yaşanacak olan, keşişlerin Piskoposun kontrolünden muaf tutulması gerektiği iddiasıyla bir hareket başlatmıştır. 318 Batı da ilk manastırı kurduğu kabul edilen Tourslu Martin, ilk keşiş Piskoposdur. O, Piskoposluğu sırasında alıştığı manastır hayat tarzını sürdürmüş ve etrafında çok sayıda münzevi toplamıştır. Daha sonra bunların çoğu Piskopos olarak atanmış bu uygulama 313 Jordan Aumann, 59, Joseph Patrich, Jordan Aumann, Aytunç Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, İstanbul 1995, Ian C.Hannah, Joseph Patrich, 9, 33.

55 Batı daki manastır hayatının karakteristik özelliği haline gelmiştir. Zira, Martin den sonra Honaratus ( ) Leris te bir manastır kurmuş ve bu manastır çok sayıda üst sınıftan keşişi barındırmış ve bunlar daha sonra Piskopos olarak seçilmiştir. 6.yüzyılda ilk keşiş Papa olan Gegory nin kendisi bir keşiştir ve papalığı sırasında bu hayata özlem duymuş evini manastıra çevirmiştir. Aziz Augustin de keşişlerine, papazlığa ve diyakozluğa atanmak için bir manastıra girmeyi ve bütün sahip olduklarından vazgeçmeyi bir şart olarak öne sürmüştür. Benedict tarzı manastır anlayışı, daha önceki münzevi hareketler gibi, temelde, karakter bakımından ruhbani olmaktan çok laik idi. Bununla birlikte Benedict in kuralları, papazlığa atanacakların, manastıra girmelerine izin vermiştir. Özellikle 9.yüzyıldan sonra bu kurallar bir çok Benedictine keşişinin papazlığa atanmasında genel kural haline gelmiştir. Fakat bu uygulama genel usulden ve ilk dönem geleneğinden bir sapma olarak görülmüştür yüzyıldan itibaren Papalık ve manastır hayat tarzı arasında tartışmalar daha fazla olmuştur. Papalık otoriteye dayanarak, bu harekete standartlar getirmeye çalışmıştır.buna karşı çıkanların en ünlüsü Fransisken tarikatının kurucusu Assisi olmuştur. 320 Bundan sonra özellikle manastır hayatını temel alan dini tarikatların ortaya çıkışını engellemek amacıyla girişimlerde bulunulmuştur yılında yapılan IV.Lateran ve Trent Konsilleri nde ( ) de manastır hayat tarzını sistemleştirmek hedeflemiştir. F. Keşişlerin Hıristiyanlık taki Yeri Manastır keşişliği, bir yaşama tarzını ve dini kuruluşları ifade etmektedir. Bu kuruluşlarda, erkek ve kadınlar itaatin, fakirliğin, iffetin çetin kurallarını kabul ederek, kendilerini Allah a vakfetmişlerdir. 321 Manastırlarda, belirli bir disiplin altında kutsal metinleri okuma, kopyalama ve araştırmalarını sürdürmüşlerdir. Ayrıca dini esasların manastır içinde ve dışında öğretilmesi ve tebliğ edilmesi işini de üstlenmişlerdir. Keşişler belirli kurallar dahilinde normal halk ile ilişki kurmuşlar ve dini hizmetler yanında eğitim, sağlık ve tarım gibi alanlarda yardımcı olmuşlardır.ayrıca, Hıristiyan keşişler, birer misyoner olarak Hıristiyanlığın yayılması amacıyla dünyanın en ücra köşelerine kadar gidip faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. 322 Hıristiyanlığın ilk dönemlerinden itibaren keşişler kendilerini Hıristiyanlığın inançları hakkında ciddi tartışmalar içinde bulmuşlardır. Antony, Pachomius, Basil gibi keşiler aynı zamanda İsa ile ilgili kristolojik tartışmalarda, heretik olarak kabul ettikleri Aryanistlere karşı mücadele etmişlerdir.ayrıca Aryanist fikirlerden etkilenen keşişlerde var olmuştur.basil, Aryanizm taraftarı olarak bilinen Eustathius adlı keşişle başlangıçta bir müddet birlikte yaşamıştır.ancak Eustathius bir süre Arius ın müritliğini yaptığı için, semi-aryan öğretisi nedeniyle Basil bu keşişle yolunu ayırmıştır. O, Aryanizme karşı Tanrının aşkınlığını ve Mesih in kutsallığını savunmuştur ve Asya da Kilise nin güçlü liderlerinden biri olmuştur. 319 Nathan D.Mitchell, ER,12/ Aytunç Altındal, Mehmed Aydın, Şinasi Gündüz, İA, 323.

56 Basil in kardeşi Nissia lı Gregory ve arkadaşı Nazians lı Gregory Hıristiyanlığa platonik ve neoplatonik fikirlerin girmesine vesile olmuşlardır. Bunlar, Hıristiyan apolojistlerin başlattığı, teslis doktrinini en kuvvetli şekilde savunmuşlardır. 323 Batı Hıristiyanlığında Augustin, döneminin en dikkat çekici keşişlerindendi. O aynı zamanda bir teolog ve Kilise doktoru unvanlarına sahipti. Augustin, Hıristiyan fikir sistemine getirdiği asli suç doktriniyle, Hıristiyan geleneğinde önemli bir yer tutmuştur. Manastır öğretilerinden etkilenen iki önemli isim Martin Luther ve Calvin olmuştur. Bu iki önemli reformist din adamı 16.yüzyıla damgalarını vurmuşlardır. 324 Luther, bir müddet Augustin in tarikatına girerek manastır hayatı yaşamıştır. Diğer taraftan Katolik Kilisesi nin başlatmış olduğu karşı reform hareketine, manastır hayat tarzını temel alan tarikatlar olan Fransisken ve Dominikenler destek vermiştir. 325 Dolayısıyla, bu hareketin, ilk dönemlerden başlayarak, günümüze kadar Hıristiyanlığın hem doktrinel hem de sosyal ve siyasi hayatında her zaman aktif ve önemli bir rol oynadıkları görülmektedir. Daha öncede değindiğimiz gibi manastırların, Hıristiyanlığa eğitim, sağlık, kültür vb. alanlarda da katkıları büyük olmuştur. Nitekim Batı Medeniyetinin Hıristiyan kilisesinin yardımı olmaksızın doğmayacağı iddia edilmiştir. 326 Keşişler, manastırlarda Kitab-ı Mukaddes i ve bazı kutsal yazıları araştırma işleriyle meşgul olmuşlar 327, eski medeniyetlerin el yazma eserleri üzerine yaptıkları çalışmalarla onları çoğaltarak kurtarmış ve ilk mektepleri kurmuşlardır. 328 Manastırlar yeryüzü zenginliklerinin toplandığı ve geliştiği, kültürel ve entelektüel yığılmanın, ideolojik rezervlerin korunduğu yerler olmuştur. 329 Keşişler bilim ve sanat alanlarında yaptıkları çalışmalarıyla ilerlemişler ve zengin manastır kütüphaneleri çok kıymetli eserleri bünyesinde barındırmıştır. 330 Nitekim teoloji, dua literatürü, mistisizm konularında eser veren önemli isimler keşişler arasından çıkmıştır. 331 Manastırlar Roma İmparatorluğu nun gerileme ve çöküşünden sonra Batı medeniyetinin temellerini atmışlar,köyler ve şehirler manastırların çevresinde kurulmuş ve gelişmiştir. 332 Manastırlar bilinen fonksiyonları dışında yetim, yaşlı, sakat ve zihinsel özürlüler, aile içi şiddete maruz kalan kadınlar gibi bakıma muhtaç veya toplumdan dışlanmış kişilere bir sığınak yeri olmuştur. Hatta, görevine son verilen İmparator ve patriklerin yanı sıra isyancılar için bir sürgün yeri halini almıştır. Manastırların çoğu, düzenli olarak yiyecek, giyecek ve para dağıtımı hizmeti sunmuştur. En büyük hizmetleri eğitim alanında olmuş, manastır 323 Annamarie Schimmel, Dinler Tarihine Giriş, Kırkambar Yay., Aytunç Altındal, Bkz. Ali İsra Güngör, Arnold J. Toynbee, F.Cabrol,ERE, 8/ Mehmed Aydın, Mehmed Aydın, F.Cabrol, ERE, 8/ Salime Leyla Gürkan, İA, 27/ Mehmed Aydın,174.

57 çevresinde okullar kurulmuştur. 333 Bu okullar yalnızca manastıra girmek isteyenlere değil, laik öğrencilere de hizmet vermiştir. 334 Keşişlerin,özellikle Benedictin lerin Hıristiyan ekonomisine katkıları büyük olmuştur. Batı Medeniyetinin bütün ekonomik gelişmelerini, Benedictin tarikatının yan ürünleri olarak düşünülmesinin yanlış olmayacağı kaydedilmiştir. Zira Benedictin kurallarının, keşişlerin çalışmasına verdiği önem, onların ekonomide çok başarılı olmalarını sağlamıştır. Özellikle ziraatçılığı önce İtalya da daha sonra Romalıların hiçbir zaman fethetmeyi ve medenileştirmeyi başaramadığı Kuzey Avrupa da canlandırmışlardır. Ancak bu ekonomik gelişmeler zaman içerisinde Benedictin lerin manevi hedeflerine zarar vermeye başlamıştır. 335 Dünya, ilk dönemlerde putperestlik tehlikesi altında iken keşişler en önemli görevlerinin Hıristiyanlığı yaymak olduğunu düşünmüştür. En erken misyoner keşişler Nestorian keşişleri olmuştur. Nestorius un ruhani takipçileri, onun öğretisinin 431 Efes Konsili nde mahkum edilmesinden sonra, bu öğretiye sıkıca sarılmışlardır. Onun fikirleri daha çok Suriye bölgesinde kabul görmüştür. Bu keşişler, öğretilerini yaptıkları misyoner çalışmalarla Kudüs ten Pekin e, Güney Hindistan dan Türkistan a kadar taşımış ve Asya nın büyük bölümünü Hıristiyanlaştırmaya çalışmışlardır. Keşişler bundan sonra yönlerini Çin e çevirmişlerdir.onların Çinlilere, dinlerini çok iyi anlayabilecekleri bir dil ve terimleri kullandıkları, hiçbir yabancı kültürü anlatmadıkları bildirilmiştir. Hatta manastırları dahi Çin sitilinde yaptıkları ve bu nedenle onlara dışardan bakıldığında Budist manastırlarına benzedikleri bildirilmiştir.bugün bir Nestorian Kilisesi nde Çin den getirilmiş çok sayıda ilginç eserlerin bulunduğu, 336 ayrıca Çin Nestori Kilisesi nin, günümüze kadar gelmiş en eski kalıntılarından birinin Tang hanedanlığı altında Çin in başkenti Chensi eyaletindeki si ngnan da bulunduğu kaydedilmiştir. Nestori Hıristiyanları bu çalışmalarıyla, 13.yüzyılın bazı dönemlerinde, Hıristiyanlığın geleceğinin Batılı Hıristiyanlardan çok,nestori Hıristiyanlarının elinde olduğu izlenimini yaratmıştır. Zira bu dönemin en büyük İmparatorluğu olan Moğol İmparatorluğu askeri yönden güçlü ancak medeniyet yönünden zayıftı. Bu nedenle imparatorluğu organize etmek için çok sayıda Nestori bilgine görev verilmiştir. Hatta bazı Moğol Prenslerin eşlerinin Nestori olduğu nakledilmiştir. Nestori Hıristiyanlarının bu faaliyetleriyle, Moğolları Hıristiyanlaştırarak dünyada Hıristiyanlığın en önemli kolu haline gelebileceğini düşündürmüştür. Ancak bu gelişmeler kısa süre sonra kaybolmuştur. 337 Zira, Nestori misyonerlerinin bu çalışmaları 13.yüzyılda Fransiskenler bu bölgeye ulaşıncaya kadar devam etmiştir. 338 Keşiş misyonerlerinin faaliyetleri Kuzey Avrupa ya da taşınmış, Kuzeyin sert ve savaşçı insanlarına Güneyin kültürü taşınmıştır. Bir pagan toprağı olan İrlanda da, manastırlar, İrlanda nın kendisi gibi, insanların ikamet ettiği şehirlerden uzak, dağlık ve ıssız bölgelere kurulmuştur.ancak Latin bölgelerinde daha farklı bir gelenek takip edilmiş ve manastırlar 333 Salime Leyla Gürkan, İA, 27/ Bkz. Ian C.Hannah, Arnold J. Toynbee, Ian C.Hannah, Arnold J. Toynbee, Ian C.Hannah,

58 daha büyük kasaba ve şehirlere, stratejik öneme sahip bölgelere kurulmuştur. Bu nedenle keşişler Avrupa nın din değiştirmesinde çok önemli bir yere sahip olmuşlardır. 339 SONUÇ Manastır hayatı bir çok dinde var olan önemli bir olgudur.hinduizm de bireysel örneklere, Yahudilik ve İslam da ise bu hayatı benimseyen kişi ve ekollere rastlanmakla birlikte, bu yaşam tarzı Budizm ve Hıristiyanlık için ayrı bir öneme sahip olmakta, sıkı bir disiplin, bir teşkilat olarak karşımıza çıkmaktadır. Manastır hayat tarzı Hıristiyan dini kültürünün en belirgin özelliğinden biridir. Bu hayat şekli Hıristiyanlığın en erken dönemlerinde başlamış ve keşişleri böyle bir hayata sevk eden dini etkenlerin yanında, dönemin sosyal ve siyasi şartları da etkili olmuştur. Ayrıca, Hıristiyan manastır hayatı kaynağını yalnızca kendi dini ve kültürel değerlerinden almamış, daha önceki Budizm, Yahudilik gibi dinlerin ve bazı felsefi akımların da etkisinde kalmıştır. Bunun yanında İncillerdeki İsa nın, dünya hayatına bağlanmamaya işaret eden ifadeleri ve Pavlus un sözleri, keşişleri münzevi hayata yönlendiren sebepler olmuştur. Ayrıca manastır hayatı, Hıristiyanlığın ilk dönemlerindeki siyasi ve sosyal şartlardan da fazlasıyla etkilenmiştir. Zira, putperest Roma nın hakimiyeti altında sıkıntı çeken bazı Hıristiyanlar, inziva hayatı için çöle çekilmiş ve zaman içerisinde bu münzevilerin etrafında cemaatler oluşmuştur. Doğu Hıristiyanlığında manastır hayat tarzı, Mısır da yaşayan Hıristiyanlar arasında başlamış ve buradan Filistin, Suriye, Anadolu ve Yunanistan a yayılmıştır. Temel amaç aynı olmakla birlikte, her bölge kendine has özelliklere sahip olmuştur. Bu bölgelerde manastır hayat tarzı daha çok münzevi karakter kazanmıştır. Keşişler, çöllerde veya yerleşim yerlerinden uzak bölgelerde münzevi bir yaşam sürdürmüş ve bu inziva mekanları olan manastırlar genellikle ıssız ve dağlık yerlerde kurulmuştur. Ancak bazı bölgelerde toplumla iç içe manastır hayatı örneklerine de rastlanmıştır. Özellikle Anadolu da Basil in başlattığı, manastır düzeni ve kuralları hem Doğu da hem Batı da manastır hayatının temelleri olmuştur. Batı da ise yalnız yaşamı tercih eden münzevilerin varlığına rağmen, bu bölgelerin karakteristik özelliği toplumla iç içe manastır hayat tarzı olmuştur. Bu yaşam şeklinin Benedict ile daha sistematik hale geldiği, düzenli kurallar ve geleneğe sahip olarak, Hıristiyan ruhani hayatına yön verdiği kabul edilmiştir. Benimsedikleri hayat tarzı açısından keşişler iki kısma ayrılmışlardır. Bunlar; tek başına çöle, dağa, ormana veya ıssız bölgelere çekilerek münzevi bir yaşam sürenler ve toplu halde manastırlarda belli bir disiplin altında yaşayanlardır. Manastırlarda yaşayan keşişlerin yemeiçme, uyuma, ibadet, çalışma v.b. bütün faaliyetleri belirli bir disiplin altında yönlendirilmiştir. Keşişler, ibadet dışında, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak bazı işlerle de meşgul olmuşlardır. Keşişler manastırlara belirli kural ve şartlara göre kabul edilmiştir. Bunlar, bütün keşişlerin uymak zorunda oldukları; kurallara ve başkana tam bir teslimiyeti öngören itaat, sahip olunan bütün dünyalık varlıklardan feragat etmeyi gerektiren yoksulluk ve nefsi bütün ihtiraslardan arındırmayı hedefleyen bekarlık ve iffet gibi temel kurallar olarak disipline edilmiştir. Ayrıca manastırlar arasında farklı uygulamalar olsa da sessizlik, aynı manastırda sabitlik, riyazet, 339 Ian C.Hannah,

59 dua, oruç v.b. kurallara da yer verilmiştir. Bütün bunlara ilave olarak ruh dünyalarını geliştirmek, diğer insanlarla iletişimlerini sağlamak amacıyla keşişlerde alçak gönüllülük ve yardımseverlik gibi özellikler aranmıştır. Hıristiyanlık ta erkeklerle karşılaştırıldığında kadınlar manastır hayatında daha az bir öneme sahip olsalar da diğer dinlerdeki münzevi hayat yaşayanlarla kıyaslandığında, kadın manastır hayatı Hıristiyanlık ta çok daha önemli bir konum arz etmiştir. Özellikle rahibeler sosyal hayatta aktif rol oynamışlardır. Örneğin hastanelerde hastalara manevi destek, darülacezelerde hasta, yaşlı kimsesizlere yardımcı olmuşlar, çocuklara din eğitimi vb. konularda katkılar sağlamışlardır. Keşişler, Hıristiyan medeniyetine önemli katkılar sağlamışlardır. Edebiyat ve sanat alanlarında yaptıkları çalışmalarla batı medeniyetinin temellerini atmışlardır. Ayrıca en erken dönemlerde bile yaptıkları misyonerlik çalışmalarıyla Hıristiyanlığı dünyanın en ücra köşelerine yaymayı amaçlamışlardır. Keşişlerin misyonerlikte geliştirdikleri ve uyguladıkları metotlar yüzyıllar boyunca Hıristiyan misyonerlerine rehberlik etmiştir. Hıristiyanlık ta çoğu kurumlarda olduğu gibi manastır hayat tarzında da bir çok yenilenme hareketi yaşanmıştır. Çünkü manastırlar başlangıçtaki amaçlarından uzaklaşmış, gelirleri çoğalmış ve hızla zenginlenmişlerdir. 12. yüzyıldan sonra manastır hayat tarzını temel alan dini tarikatlar kurulmuştur. Manastırların hızla çoğalması ve hedeflerinden uzaklaşması Kilise ile keşişlik kurumunu karşı karşıya getirmiştir.kilise, bu hareketi kontrol altına almaya çalışmıştır. Doğu Hıristiyanlığı nda, Kilise ve keşişlik kurumu arasında gerilimler daha çok yaşanmıştır. Kilise nin, keşişlik teşkilatını kontrol etme çabalarına tepkiler olmuştur. Ancak Batı da keşişlik hareketi daha çok Resmi Kilise ye paralel olarak gelişmiş ve Kilise bünyesinde bir yer edinmiştir. Günümüzde, manastır hayatının başlangıçtaki ve tarihteki önemini büyük ölçüde yitirdiği, keşiş ve rahibelerin sayısının azaldığı, büyük manastırların okul, hastane v.b. amaçlarla kullanıldığına şahit olunmaktadır. Ancak bu hayat tarzının başlangıcından günümüze kadar geçen süreçte temelde değişmeyen yönü, ortaya çıkış felsefesi olmuştur. Zira her ne kadar manastır hayatı çeşitli suiistimallere maruz kalmış olsa bile, diğer dinlerde olduğu gibi Hıristiyanlık ta da her zaman bu hayata samimi duygularla yönelenler var olmakta ve din olgusu olduğu müddetçe manastır hayatının da varlığını sürdüreceği görülmektedir. EKLER

60 Ayranoz Dağı nda Bir Münzevi Hücresi Bir Manastır Yemekhanesi İsrail de Beytlehem Yakınlarında Aziz Savas ın Ortodoks Manastırı

61 Sırbistan Yakınlarındaki Sırp Ortodoks Manastırı Manasija İsrail de Beytlehem Yakınlarında Aziz Savas ın Ortodoks Manastırı Yunanistan Meteora da Aziz Athanasius Manastırı

62 Meteora,Yunanistan Monte Cassino da Benedicten Manastırı Sümele Manastırı (Trabzon-Maçka)

63 Sümele Manastırı (Trabzon-Maçka) Sümele Manastırı (Trabzon-Maçka

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) ANABİLİM DALI

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) ANABİLİM DALI T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) ANABİLİM DALI DOMİNİKEN TARİKATI VE KATOLİK KİLİSESİ'NDEKİ YERİ Doktora Tezi Salihe ESEN ANKARA- 2015 T.C. ANKARA

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

Ondalık ve Oruç Adakları

Ondalık ve Oruç Adakları Ondalık ve Oruç Adakları 01135_186_Tithing.indd 1 Bütün ondalıklarınızı ambara getirin. Beni bununla sınayın diyor Her Şeye Egemen Rab. Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup

Detaylı

Hıristiyan İnanç Esasları Teslis Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adı altında üç kişilikte tek tanrıyı kabul ederler. Hıristiyan inancına göre baba kainatı ya

Hıristiyan İnanç Esasları Teslis Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adı altında üç kişilikte tek tanrıyı kabul ederler. Hıristiyan inancına göre baba kainatı ya Hıristiyan İnanç Esasları Teslis Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adı altında üç kişilikte tek tanrıyı kabul ederler. Hıristiyan inancına göre baba kainatı yaratmıştır. Tanrının inkarnasyonu olan oğul, günahın

Detaylı

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya 80 Dinlerin Buluşma Noktası Antakya 81 82 Bu ay sizlere Anadolu nun en güzel yerlerinden biri olan Antakya yı tanıtacağız. Antakya Hatay ilimizin şehir merkezi. Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri

Detaylı

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim

Detaylı

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ DANIŞMAN:Özer YILMAZ HAZIRLAYAN: Erşad TAN,Tacettin TOPTAŞ İÇİNDEKİLER GİRİŞ I-İNANÇ TURİZMİ A- İnanç Kavramı

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ BUDİZM Budizm, MÖ 6. yüzyılda Buda nın (asıl adı: Siddharta Gautama) görüşleri çerçevesinde oluşmuş bir dindir. Buda, ilhama kavuşmuş, aydınlanmış demektir. Hindistan da ortaya çıkmıştır.

Detaylı

YILI ERMENİ OKULLARI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

YILI ERMENİ OKULLARI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE ININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE ÖĞRENME ALANI: İNANÇ 1. ÜNİTE: KUTSAL KİTAP VE HAVARİLER EYLÜL Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. İlk Ders Genelgesi 1. Kutsal

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders Dr. İsmail BAYTAK HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları Hristiyanlarca kutsal sayılan Hz. İsa nın doğum yeri Kudüs ve dolayları, VII. yüzyıldan beri Müslümanlar ın elinde

Detaylı

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI 4. DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ UYGULANMASI 4.1. DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ TEMEL FELSEFESİ VE GENEL AMAÇLARI Kültürler arası etkileşimin hızlandığı

Detaylı

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI Harbiye de kaldığımız Otelde akşam Antakya mezeleri ile özel tavuk yedik, Antakya mezelerini tattık, sabah kahvaltıdan sonra, özel minibüslerle

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

16: Yahudilik 2.3. Hristiyanlık

16: Yahudilik 2.3. Hristiyanlık 16:17 2.2. Yahudilik 2.3. Hristiyanlık KA ZA NI MI MIZ 16:17 3. Günümüzde yaşayan dinleri temel özellikleriyle tanır. (Yahudilik ve Hristiyanlık) 16:17 1. Din Niçin Evrensel Bir Gerçekliktir? 2. Günümüzde

Detaylı

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 ŞAMANİZM Şamanizmin tanımında bilim adamlarının farklı görüşlere sahip olduğu görülmektedir. Kimi bilim adamı şamanizmi bir din olarak kabul etse de, kimisi bir kült olarak kabul

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri 1 ) İlahi kitapların sonuncusudur. 2 ) Allah tarafından koruma altına alınan değişikliğe uğramayan tek ilahi kitaptır. 3 ) Diğer ilahi

Detaylı

Hıristiyan inancına göre. Hıristiyan ibadetinin en önemli olanı. Bir çok dua çeşidi vardır.

Hıristiyan inancına göre. Hıristiyan ibadetinin en önemli olanı. Bir çok dua çeşidi vardır. Tüm dinsel gelenekler gibi dinsel pratikler Hıristiyan inancı içinde merkezi öneme sahip bir husustur. Hıristiyanlar Her şeyi yaratan zati bir Tanrıya inanmaktadır. Kutsal Kitaba göre Tanrı, sevgi, adalet,

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Hayat Amaçsız

Detaylı

Tanrı dan gönderilen Adam

Tanrı dan gönderilen Adam Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı dan gönderilen Adam Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran Ay tanrıçası Selene, Yunan mitolojisinde, Güneş tanrısı Helios un kız kardeşidir. Ay ı simgeler. Selene de Helios gibi bir arabayla dolaşırdı. Selene nin arabasını iki at, katır ya da boğa çekerdi. Zeus

Detaylı

[Kurban Duaları] (ondalık-sunu-sadaka üzerine)

[Kurban Duaları] (ondalık-sunu-sadaka üzerine) [Kurban Duaları] (ondalık-sunu-sadaka üzerine) ONDALIK-SUNU-SADAKA Kurbanlarımızı şükran ve dua ile sunarız. Bu kurbanları dua ve tapınmanın bir parçası olarak, övgü ve şükran sunusu olarak Tanrı ya sunarız.

Detaylı

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu. Türk İslam Bilginleri: İslam dini insanların sadece inanç dünyalarını etkilemekle kalmamış, siyaset, ekonomi, sanat, bilim ve düşünce gibi hayatın tüm alanlarını da etkilemiş ve geliştirmiştir Tabiatı

Detaylı

Hristiyan Kilisesi. Tanrı nın Kilisesi nin tarihi ve büyümesi üzerine bir çalışma

Hristiyan Kilisesi. Tanrı nın Kilisesi nin tarihi ve büyümesi üzerine bir çalışma Hristiyan Kilisesi Tanrı nın Kilisesi nin tarihi ve büyümesi üzerine bir çalışma Multi-Language Publications Bringing the Word to the World The text of this book is written and produced by Multi-Language

Detaylı

Bu Ders Şunları Yapmanıza Yardımcı Olacaktır

Bu Ders Şunları Yapmanıza Yardımcı Olacaktır 76 Ders 8 Kilise Üzerinde "Kilise" yazan birçok bina vardır. Bunlara güzel binalar ve katedraller, alçakgönüllü misyon binaları ve sade barakalar da dahildir. Kuleleri, haçları ve çanları vardır, bunlar

Detaylı

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2 (2012), ss

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2 (2012), ss Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2 (2012), ss. 349-353. Sami Kılıç, İlâhi Dinlerde Yiyecek ve İçecekler Ankara: Sarkaç Yayınları, 2011, IX+226 s. Bilindiği üzere doktrinel ve

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet. BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME ETKİNLİK Ders: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ Sınıf: 9.Sınıf Ünite: İslam da İman Esasları Konu: Kitaplara İman Etkinliğin adı: İlahi Mesaj Süre: 40 dak + 40 dak Yine onlar, sana indirilene

Detaylı

SAHİP OLDUKLARIMIZI KORUMANIN 4 RUHSAL ADIMI

SAHİP OLDUKLARIMIZI KORUMANIN 4 RUHSAL ADIMI 1 KORUMANIN 4 RUHSAL Çoğu insan nasıl dua edeceğini bilemez. Bu yüzden size yardımcı olabilecek örnek bir dua metni hazırladım. Bu duayı sesli olarak okuyabilir ya da içinizden geldiği gibi dua edebilirsiniz.

Detaylı

KAPADOKYA. Melih ÖZTEKİN. Eralp ÖZYAĞCI. Mert ÇİL. Başak DEMİRBAŞ

KAPADOKYA. Melih ÖZTEKİN. Eralp ÖZYAĞCI. Mert ÇİL. Başak DEMİRBAŞ KAPADOKYA Hazırlayanlar; Öğretmen;B. Perihan SALMAN Orçun Can CEVİZ ÖZEL EGE LİSESİ Melih ÖZTEKİN Eralp ÖZYAĞCI Mert ÇİL Başak DEMİRBAŞ 1 ÖNSÖZ Kapadokya yöresindeki eski çağlardan kalma bazı medeniyetler

Detaylı

Dua edelim: I.Korintliler 1:30, Efesliler 2:10

Dua edelim: I.Korintliler 1:30, Efesliler 2:10 Kutsal Olmak - 18. Kutsallığı nasıl tanımlarsınız? Tanrı lütfunun bir kişide çalışması; Mesih in bir kişide şekillenmesi; Mesih in çarmıh ölümü ve dirilişinin bir kişide işlemesi; Tanrı nın benzerliğinde

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH 313 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ Thekla, genç ve güzel bir kadın... Hem de bakire... Aynı Meryem gibi.. Halk bu yüzden, Thekla nın yaşadığı yeraltı kilisesine, Meryemlik demiş. Thekla nın yaşadığı, sonunda

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI Tıbb-ı Nebevi İslam coğrafyasında gelişen tıp tarihi üzerine çalışan bilim adamlarının bir kısmı İslam Tıbbı adını verdikleri., ayetler ve hadisler ışığında oluşan bir yapı olarak

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ II ILA316 6 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

Adı Soyadı : AHMET GÜÇ. Akademik Unvanı : PROF. DR.

Adı Soyadı : AHMET GÜÇ. Akademik Unvanı : PROF. DR. Kişisel Bilgiler Adı Soyadı : AHMET GÜÇ Akademik Unvanı : PROF. DR. Doğum Yeri / Doğum Tarihi : TOSYA /98 Uyruğu : T.C. Cinsiyet : ERKEK Yabancı Diller : ARAPÇA, İNGİLİZCE Tel (İş) : 0 () 0000 (70) Faks

Detaylı

Katolik Kilisesi Ayini, İsa Mesih in son yemeği üzerine kuruludur. Kutsal Ekmek ve Şarabın cemaat üyeleri tarafından paylaşıldığı bu törene

Katolik Kilisesi Ayini, İsa Mesih in son yemeği üzerine kuruludur. Kutsal Ekmek ve Şarabın cemaat üyeleri tarafından paylaşıldığı bu törene KUTSAL AYİN Katolik Kilisesi Ayini, İsa Mesih in son yemeği üzerine kuruludur. Kutsal Ekmek ve Şarabın cemaat üyeleri tarafından paylaşıldığı bu törene Efkaristiya ayini de denir. Efkarista Şükran demektir.

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İlk Kilisenin Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2011 Bible

Detaylı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı SANAT TARİHİ I Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı Gotik Sanat Ortaçağ: Antik Çağ ın sona ermesinden (6. yüzyılın ilk yarısından) Rönesans a kadar olan yaklaşık bin yıllık dönem - klasik çağ

Detaylı

Petrus ve Duanın Gücü

Petrus ve Duanın Gücü Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Petrus ve Duanın Gücü Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Ruth Klassen Türkçe Havari Petrus, ba kalarına sa hakkında anlatmak

Detaylı

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır?

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır? Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar ile aşındırılarak bugünkü halini alan Kapadokya, adeta bir görsel şölen yeridir. Bu bölgede etkileyici yeryüzü şekilleri kadar

Detaylı

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır?

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır? Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar ile aşındırılarak bugünkü halini alan Kapadokya, adeta bir görsel şölen yeridir. Bu bölgede etkileyici yeryüzü şekilleri kadar

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 1 632-1258 HALİFELER DÖNEMİ (632-661) Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, her biri İslam ın yayılması için çalışmıştır. Hz. Muhammed in 632 deki vefatından sonra Arap

Detaylı

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS. 226 652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK Eski İran da Din ve Toplum (M.S. 226-652) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü: Prof. Dr. Mustafa Demirci HİKMETEVİ

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com dinkulturuahlakbilgisi.com 1-Ülkemizde Kızılay, Sosyal hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Aşevleri -gibi kurumların varlığı aşağıdakilerden hangisine önem verildiğini göstermektedir? A- Milli eğitime

Detaylı

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Bacıyân-ı Rum (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Varlığı Neredeyse İmkânsız Görülen Kadın Örgütü Âşık Paşazade nin Hacıyan-ı Rum diye adlandırdığı bu topluluk üzerinde ilk defa Alman doğu

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 KONULAR Avrupa da Folklor sözcüğünün kullanımı ile ilgili çalışmalar Folklorun ilk derneği Folklorun tanımı DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 AVRUPA DA FOLKLOR SÖZCÜĞÜNÜN

Detaylı

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ Kültürü sanatı ve gelenekleriyle çok köklü bir geçmişi olan İran Zerdüşt ve onun öğretisi Zerdüştlük e de ev sahipliği yapmıştır. Zerdüşt

Detaylı

Müslümanlar için yeni ve yabancı bir anlayış değildir. Zira yaşamalarına denir. İslam dini ilk zamanlardan itibaren farklı inançlara dinî

Müslümanlar için yeni ve yabancı bir anlayış değildir. Zira yaşamalarına denir. İslam dini ilk zamanlardan itibaren farklı inançlara dinî 1. DİNİ ÇOĞULCULUK Dini çoğulculuk (plüralizm), dinlere mensup insanların Dini çoğulculuk, zengin farklı tarihi tecrübeye sahip olan Allah tan başkasına tapanlara putlarına) sövmeyin; sonra onlar da Sizin

Detaylı

İman. Çalışmanın ana fikri. İsa ya iman etmek, zihin, duygu ve iradeyle O na güvenmek, dayanmak demektir. Çizimler: Meghan Burns

İman. Çalışmanın ana fikri. İsa ya iman etmek, zihin, duygu ve iradeyle O na güvenmek, dayanmak demektir. Çizimler: Meghan Burns Müslümanlar da Hristiyanlar da İsa ya inanıyorum derler. Peki bu ifade ikisi için de aynı anlamı taşıyor mu? Taşımıyorsa, farklar nelerdir? Bu çalışmada Kutsal Kitap a göre iman sözcüğünün anlamını öğreneceğiz.

Detaylı

...Bir kitap,bir mesaj!

...Bir kitap,bir mesaj! ...Bir kitap,bir mesaj! Bu dünyada ne yapıyorum sorusuna yanıt veren bir kitap Tüm soru ve şüphelerınize yanıt verebilecek bir kitap. Bu kitap sizin doğal olarak Tanrı dan ayrı olduğunuzu anlatacak, ancak

Detaylı

DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No ISBN Baskı Mayıs Dizi Editörü Cahid Şenel

DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No ISBN Baskı Mayıs Dizi Editörü Cahid Şenel DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No 14420 ISBN 978-975-995-900-5 1. Baskı Mayıs 2018 Dizi Editörü Cahid Şenel Dizi Kapak Tasarımı Işıl Döneray Kapak Uygulama Ercan Patlak

Detaylı

DİNİ VE MİLLİ BAYRAMLAR

DİNİ VE MİLLİ BAYRAMLAR DİNİ VE MİLLİ BAYRAMLAR Bütün ülkelerin din ve kültürlerinde kutlanan özel günler vardır. Bu özel günler, bir tarihi veya dini amaçla kutlanır. Böyle günler o ülkenin dini ve resmi günleridir. Bu günlere

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İlk Paskalya

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İlk Paskalya Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İlk Paskalya Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible for Children,

Detaylı

Hazırlık Dönemi (Advent) Nedir?

Hazırlık Dönemi (Advent) Nedir? Hazırlık Dönemi (Advent) Üzerine-2012 (Kutlu Doğuşa (Noel) Girerken) Baba, Oğul, Kutsal Ruh un Krallığı şimdi ve daima kutsaldır. Her sene Kutlu Doğuşa girerken benzer hazırlıklar ve heyecan ile dolarız.

Detaylı

DEBİP DENİZLİ EĞİTİMİNDE BAŞARIYI İZLEME VE GELİŞTİRME PROJESİ

DEBİP DENİZLİ EĞİTİMİNDE BAŞARIYI İZLEME VE GELİŞTİRME PROJESİ DENİZLİ EĞİTİMİNDE BAŞARIYI İZLEME VE GELİŞTİRME PROJESİ DEBİP ZEHRA SUNA MANASIR İLKOKULU / ORTAOKULU 2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YIL SONU DEĞERLENDİRMESİ Raportör Müdür Yardımcısı Hasan ALKIN Okul

Detaylı

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI Sıra No ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI VAAZ EDENİN VAAZIN ADI SOYADI ÜNVANI YERİ TARİHİ GÜNÜ VAKTİ KONUSU Dr. İbrahim ÖZLER İlçe Müftüsü

Detaylı

Skolastik Dönem (8-14.yy)

Skolastik Dönem (8-14.yy) Skolastik Felsefe Skolastik Dönem (8-14.yy) Köklü eğitim kurumlarına sahip olma avantajı 787: Fransa da Şarlman tüm kilise ve manastırların okul açması için kanun çıkardı. Üniversitelerin çekirdekleri

Detaylı

BATIKENT O ZEL I NCI OKULLARI YAŞAYAN DEĞ ERLER EĞ I TI MI PROĞRAMI

BATIKENT O ZEL I NCI OKULLARI YAŞAYAN DEĞ ERLER EĞ I TI MI PROĞRAMI BATIKENT O ZEL I NCI OKULLARI YAŞAYAN DEĞ ERLER EĞ I TI MI PROĞRAMI Bilgi ancak değerle birleştiğinde anlam kazanır. Çünkü değerler kişinin yaşamına yol gösteren ilkelerdir. İNCİ YAŞAYAN DEĞERLER EĞİTİMİ

Detaylı

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN IÇERIK ÖNSÖZ 13 Giriş DİN VE AKAİT Günümüzde Din Algısı Sosyal Bilimcilere Göre Din İslam Açısından Din Dinin Anlam Çerçevesi İslam Dini İslam ın İnanç Boyutu Akait İman İman-İslam Farkı İman Bakımından

Detaylı

Sevgili Kardeşlerim, Rabbimiz sizlere barış bağışlasın. Bu barışın daima sizlerle birlikte olması için dua ediyorum. Bir episkoposun görevi, yalnız

Sevgili Kardeşlerim, Rabbimiz sizlere barış bağışlasın. Bu barışın daima sizlerle birlikte olması için dua ediyorum. Bir episkoposun görevi, yalnız Mons. Luigi Padovese nin Anadolu da Yaşayan Hıristiyanlara Mektubu 2007-2008 Sevgili Kardeşlerim, Rabbimiz sizlere barış bağışlasın. Bu barışın daima sizlerle birlikte olması için dua ediyorum. Bir episkoposun

Detaylı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Ve Brahman bir felsefedir ve o çeşit anlamlarıyla felsefi ve edebi yazılarda kullanılır.

Ve Brahman bir felsefedir ve o çeşit anlamlarıyla felsefi ve edebi yazılarda kullanılır. Prana Sanskritçe den nefes-nefes alma ve devamlı hareket şeklinde çevrilir. Bu Hint felsefesinde-tıbbında ve teolojisinde genel bir anlamı ifade eder. Dil uzmanları kelimeye bu anlamları yanında hayat

Detaylı

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, COĞRAFİ KEŞİFLER 1)YENİ ÇAĞ AVRUPASI AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, Türklerden Müslüman

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...15

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...15 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...15 1. BÖLÜM DİNLER TARİHİNE GİRİŞ Baki Adam I. Dinler Tarihi nin Tanımı, Konusu ve Metodu...19 A. Dinler Tarihi nin Tanımı...19 B. Dinler Tarihinin Konusu...20 C. Dinler Tarihi nin

Detaylı

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Dua Dua İbadetin Özüdür Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Dua Arapça kökenli bir kelime olup «istemek, davet etmek» demektir.

Detaylı

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri 4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri Habib-i Neccar Hz. Çeşit li Et kinliklerle Anıldı Hatay Valiliği, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Üniversitemiz tarafından 26-28 Mayıs tarihleri arasında

Detaylı

Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI. ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul

Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI. ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul 115 Yardımsever Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI Yerel ICI Bürosu Adresi: ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul 116 ÖĞRENCİ RAPORU HAKKINDA TALİMATLAR Her üniteyi çalıştıktan sonra o ünitenin

Detaylı

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Mitoloji ve Animizm, Fetişizm Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Animizm Canlıcılık olarak da bilinin animizmin mitolojinin gelişmesinde önemli rolü vardır. İlkel devirde, eski insanlar her bir doğa olayının, eşyanın,

Detaylı

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ MEHMET BİLDİRİCİ Balkusan köyü Ermenek- Karaman yolu üzerinde Ermenek ten yaklaşık 25 km uzaklıkta ormanlar içinde bir köy. 25 Ağustos 2011 günü benim ricam üzerine Ali Aktürk

Detaylı

DİNLERDE KUTSAL ZAMANLAR (TAKVİMLER, DİNİ GÜN, BAYRAM VE TÖRENLERİ) Mustafa Ünal, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008, 224 s.

DİNLERDE KUTSAL ZAMANLAR (TAKVİMLER, DİNİ GÜN, BAYRAM VE TÖRENLERİ) Mustafa Ünal, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008, 224 s. DİNLERDE KUTSAL ZAMANLAR (TAKVİMLER, DİNİ GÜN, BAYRAM VE TÖRENLERİ) Mustafa Ünal, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008, 224 s. Abdulkadir KIYAK Kutsalla sürekli etkileşim içerisinde bulunan insanoğlunun

Detaylı

Dua Dua, insan ile Allah arasında iletişim kurma yollarından biridir. İnsan, dua ederken Allah ın kendisini işittiğinin bilincindedir. İnsan dua ile dileklerini aracısız olarak Allah a iletmekte ondan

Detaylı

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm: Hatim-i Esam hazretleri, hocası Şakik-i Belhi hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına

Detaylı

BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı Öğrenci : ALİ İHSAN ASLAN Eğitsel Performans Bismillâhirrahmanirrahim

Detaylı

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça Dabbetü l-arz Tevrat ta Dabbe Yahudi ve Hıristiyan Teolojisinde (Tanrı biliminde), İslam

Detaylı

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar ICERIK Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar Salih amel nedir? Salih: dogru yolda olan, fesat icinde olmayan, faydalı ve yarayışlı

Detaylı

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir? Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen

Detaylı

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir. 1934 -. Akhisar dan Akın - Hakkı Babayı Anlatıyor- : Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir. Hakkı Baba 18

Detaylı

Türkiye ve Almanya da Dini Az nl klar - St. Térèse Kilisesi örne inde

Türkiye ve Almanya da Dini Az nl klar - St. Térèse Kilisesi örne inde Türkiye ve Almanya da Dini Az nl klar - St. Térèse Kilisesi örne inde Dr. Felix Körner Ankara daki Katolik Kilisesi Müsaadenizle 1985 yılından başlamak istiyorum. Din eğitimcisi ve Ankara Üniversitesi

Detaylı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı SANAT TARİHİ I Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı Romanesk Sanat Tarihsel arka plan 375 yılındaki Kavimler Göçü'yle başlayan karışıklıklardan sonra Roma İmparatorluğu 395 yılında Doğu ve Batı

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Aldatıcı Yakup

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Aldatıcı Yakup Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Aldatıcı Yakup Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Kerr ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Aldatıcı Yakup Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Kerr ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM 17.02.2017 Sen Piyer Meydanı DÜNYANIN EN ZOR ŞEYLERİNDEN BİRİ, HERKESİN DÜŞÜNMEDEN SÖYLEDİĞİNİ DÜŞÜNEREK SÖYLEMEKTİR. Emil Chartier Sen Piyer Meydanı Reform,kelime

Detaylı