SAF AKLIN ELEŞTİRİSİ-İNCELEME

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SAF AKLIN ELEŞTİRİSİ-İNCELEME"

Transkript

1 1 Zaman: Herhangi bir deneyimden türetilmiş görgül bir kavram değildir. Zaman tüm sezgilerin temelinde yatan zorunlu bir tasarımdır. Zaman ilişkilerini ilgilendiren belgitli ilkelerin ya da genel olarak zaman belirtilerinin olanağı da bu a priori zorunluk üzerine dayanır. Zaman diskursif, ya da, söylendiği gibi, evrensel kavram değil, ama duyusal sezginin ârı bir biçimidir. Zaman kendi için kalıcı ya da şeylere nesnel belirlenim olarak bağlı bir şey değildir; öyleyse, şeylerin sezgisi tüm öznel koşullardan soyutlanırsa, geriye zaman kalır. Zaman iç duyunun, kendi kendimizin ve iç durumumuzun sezgisinin biçiminden başka bir şey değildir. Zaman genel olarak tüm görüngülerin biçimsel a priori koşuludur. Zaman yalnızca bizim (insansal) sezgimizin (ki nesneler tarafından etkilendiğimiz sürece her zaman duyusaldır) öznel bir koşuludur, ve kendinde, öznenin dışında, hiç bir şeydir. Zaman nesne olarak değil, ama benim kendimin bir nesne olarak tasarımlanış kipi olarak anlaşıldığında edimseldir. Zaman iç sezgimizin biçiminden başka bir şey değildir. Eğer iç sezgimizden duyarlığımızın tikel koşulunu uzaklaştıracak olursak, zaman kavramı da yiter; zaman nesnelerin kendilerine değil ama yalnızca onları sezen özneye bağlıdır. Tüm cisimlerin içine işleyen manyetik bir özdeğin varoluşunu çekilen demir talaşının algısından saptayabiliriz, gerçi kendi özdeklerimizin yapılarına göre bu özdeğin dolaysız bir algısı olanaksız olsa da. Çünkü, genel olarak konuşursak, eğer duyularımız biraz daha ince olsalardı, duyarlığın yasalarına ve algılarımızın bağlamına göre, bir deneyimde bu özdeğin dolaysız görgül sezgisi ile de karşılaşabilirdik. Gene de duyularımızın kabalığının genel olarak olanaklı deneyimin biçimi ile hiçbir ilgisi yoktur. Öyleyse şeylerin varoluşuna ilişkin bilgimiz ancak algının ve görgül yasalara göre eşliğindekilerin erişebileceği yere dek uzanabilir. Eğer deneyimden başlamıyorsak, ya da görüngülerin görgül bağlantı yasasına göre ilerlemiyorsak, o zaman herhangi bir şeyin varoluşuna ilişkin tahminimiz ya da arayışımız boş bir gösteriden başka bir şey olmayacaktır. Ama idealizm varoluşu dolaylı olarak tanıtlamaya yönelik bu kurallara güçlü bir biçimde karşı çıktığına göre burası idealizmin çürütülmesi için uygun bir ver olacaktır. Felsefe öyle bir değer sergiler ki, eğer öne sürdüklerini geçerli kılabilseydi, tüm başka insan bilimlerini saygınlıkta çok çok aşardı, çünkü tüm us çabalarının en son birleşme noktaları olmaları

2 2 gereken ereklerle ilgili en büyük beklentilerimize bir temel sağlama sözünü verir. Evrenin bir başlangıcı ve uzaydaki uzamının herhangi bir sınırı var mıdır; herhangi bir yerde, belki de benim düşünen kendi mde bölünemez ve yok edilemez bir birlik mi varda, yoksa bölünebilir ve geçici olandan başka hiçbir şey yok mudur; eylemlerimde özgür mü yoksa başka varlıklar gibi doğanın ve yazgının yönlendirmesinde miyimdir; ve son olarak, evrenin bir en yüksek nedeni var mıdır, yoksa doğal şeyler ve düzenleri tüm irdelemelerimizde kendisinde durup kalmak zorunda olduğumuz en son nesneyi mi oluştururlar? Tüm bunlar çözümleri için matematikçinin bütün bir bilimini seve seve değiş tokuş edeceği sorulardır. Çünkü matematik insanlığın en yüksek ve en önemli erekleri açısından hiçbir doyum sağlayamaz. Gene de matematiğin (insan usunun bu gururunun) asıl değeri insan usuna doğayı büyükte olduğu gibi küçükte de düzen ve kurallılığı içinde anlamada, onu devindiren kuvvetlerin hayranlık verici birliği içinde tanımada yol göstermesine, böylece onu sıradan deneyim üzerine kurulu herhangi bir felsefenin tüm beklentilerinin ötesindeki bir iç görü düzeyine yükseltmesine bağlıdır; bu yolla usun tüm deneyimin ötesine genişleyen kullanımı için fırsat yaratıp onu buna yüreklendirir, aynı zamanda bununla uğraşan evren-bilgeliğine en üstün gereci sağlayarak araştırmalarını bunların yapılarının izin verdiği düzeye dek uygun sezgilerle destekler. Önümüzde yatan us-sorularının en azından eleştirel bir çözümleri için yükümlülüğümüzden, öyleyse, usumuzun dar sınırları üzerine yakınarak, ve kendini bilmeyi kabul etmenin verdiği bir alçakgönüllülük görünüşü altında, evrenin sonsuzdan beri mi var olduğunu, yoksa bir başlangıcının mı olduğunu; uzayın sonsuza dek varlıklarla mı dolu, yoksa belirli sınırları içersine kapalı mı olduğunu; evrende herhangi bir şeyin yalın mı, yoksa her şeyin sonsuza dek bölünebilir mi olması gerektiğini; özgürlükten bir üretiş ve yaratışın mı olduğunu, yoksa her şeyin doğal düzendeki olaylar zincirine mi bağımlı olduğunu; ve son olarak, bütünüyle koşulsuz ve kendinde zorunlu bir varlığın mı olduğunu, yoksa her şeyin varoluşuna göre koşullu ve böylece dışsal olarak bağımlı ve kendinde olumsal mı olduğunu tüm bunları saptamanın usumuzun ötesinde olduğunu itiraf ederek kurtulamayız. Çünkü tüm bu sorular düşüncelerimizden başka hiçbir yerde verilemeyecek bir nesneyi, eş deyişle, görüngülerin bireşiminin saltık olarak koşulsuz bütünlüğünü ilgilendirirler. Eğer bu konuda kendi öz kavramlarımızdan çıkarak pekin hiçbir şey söyleyemiyor ve belirleyemiyorsak, suçu kendilerini bizden gizleyen şeylere yüklememeliyiz; çünkü böyle bir şey (ideamız dışında hiçbir yerde bulunmayacağı için) bize hiçbir biçimde verilemez; tersine, başarısızlığın nedenini ideamızın kendisinde aramalıyız. Sorun hiçbir çözüme izin vermeyen bir sorundur, üstelik ne denli direterek ideaya edimsel bir nesnenin karşılık düştüğünü kabul etsek bile. Kör doğanlar karanlığın en küçük bir tasarımım bile oluşturamazlar, çünkü hiçbir ışıkları yoktur; yabanıllar ise yoksulluğun, çünkü gönenci hiç bilmezler. Bilgisizlerin bilgisizlikleri konusunda hiçbir kavramları yoktur, çünkü bilim üzerine hiçbir şey bilmezler. İnsan usunun doğal işleyişi bu yoldadır. İlkin kendini herhangi bir zorunlu varlığın bulunuşuna inandırır. Bunda koşulsuz bir varoluşu tanır. Sonra tüm koşullardan bağımsız olanın kavramım arar ve onu kendisi başka her şeyin yeterli koşulu olanda, tüm olgusallığı kapsayanda bulur. Ama hiçbir sınır olmaksızın Tüm olan saltık birlikten biricik varlığın, eş deyişle, en yüksek varlığın kavramını kendisinde taşır. Ve böylece us tüm şeylerin kökensel zemini olarak en yüksek varlığın saltık olarak zorunlu bir yolda var olduğu çıkarsamasını yapar. Eğer özdeş bir yargıda yüklemi ortadan kaldırır ve özneyi saklarsam bir çelişki doğar ve buna göre derim ki birincisi zorunlu olarak İkinciye aittir. Ama eğer özneyi yüklem ile birlikte ortadan kaldırırsam hiçbir çelişki doğmaz; çünkü o zaman geriye çelişkili olabilecek hiçbir şey kalmaz. Bir üçgen konutlamak ve gene de üç açısını ortadan kaldırmak Çelişkilidir; ama üçgeni üç açısı ile birlikte ortadan kaldırmada hiçbir çelişki yoktur. Saltık olarak zorunlu bir varlığın kavramı açısından da durum tam anlamıyla budur. Eğer varoluşu ortadan kaldırılacak olursa, şeyin kendisi de tüm yüklemleri ile birlikte ortadan kaldırılmış olur; bu durumda çelişki nereden doğacaktır? O zaman kendisiyle çelişilecek dışsal hiçbir şey yoktur, çünkü şeyin dışsal olarak zorunlu olması gerekmez; içsel olarak ta hiçbir şey yoktur, çünkü şeyin kendisinin ortadan kaldırılması yoluyla içsel her şey de aynı zamanda ortadan kaldırılmış olur. Tanrı her şeye-gücü-yetendir; bu zorunlu bir yargıdır. Her şeye-gücü-yeten ortadan kaldırılamaz, eğer bir Tanrı, kavramı birincisiyle özdeş sonsuz bir varlık konutlarsak. Ama eğer Tanrı yoktur dersek, o zaman ne her şeye gücü-yetenin kendisi, ne de yüklemlerinden herhangi

3 3 biri verilidir; çünkü tümü de özne ile birlikte ortadan kaldırılmışlardır, ve bu düşüncede en küçük bir çelişki bile kendini göstermez. Var olan evren önümüze karmaşa ve düzenden, ereksellik ve güzellikten öylesine ölçüye sığmaz bir görünüş alanı sunar ki, eğer onu uzayın sonsuzluğunda ya da sınırsızca bölünüşünde izleyebilecek olsaydık, zayıf anlağımızın oradan kazanabileceği bilgilerle bile tüm dil her biri ölçülemeyecek büyüklükte böylesine sayısız harikalar karşısında dinçliğini yitirir, tüm sayıların gücü boşa çıkar, ve giderek düşüncemiz bile tüm sınırları bulanıklaştırır, öyle ki bütünü yargılayışımız kendini kaçınılmaz olarak suskun ama o denli de konuşkan bir hayranlığa çözerdi. Her yerde bir etkiler ve nedenler, bir amaçlar ve araçlar zinciri, ortaya çıkışta ya da yitip gidişte bir kurallılık görürüz, ve hiçbir şey kendini içinde bulduğu duruma kendiliğinden gelmezken, her zaman nedeni olarak bir başka şeyi gösterir ki, tam bu daha öte araştırmayı zorunlu kılan şey de budur. Öyle ki, böyle bir yolda evrenin her şeyi yokluğun uçurumunda yitmelidir, ama ancak bu sonsuz olumsallığın dışında kendi için kökensel ve bağımsız olarak kalıcı olan ve evreni desteklediği gibi onun kökeninin nedeni olarak aynı zamanda sürekliliğini de güvenceye alan bir şey varsayılmadıkça. Bu en yüksek (evrenin tüm şeyleri açısından en yüksek) nedeni hangi büyüklük içersinde düşüneceğiz? Evreni bütün içeriğine göre bilmeyiz, kaldı ki büyüklüğünü olanaklı olan her şey ile karşılaştırma yoluyla ölçebilelim. Ama nedensellik açısından bir en son ve en yüksek varlık olmaksızın yapamayacağımız için, onu aynı amanda eksiksizlik derecesine göre olanaklı her şeyin üstüne koymamızın önüne geçecek engel nedir? Bunu kolayca, ama hiç kuşkusuz yalnızca soyut bir kavramın ince ana hatlarında, onun biricik töz olarak tüm olanaklı eksiksizliği birleştirdiğini tasarımlayarak yerine getirebiliriz. Usumuzun ilkelerin tasarrufu istemi ile uyumlu olan bu kavram kendi içinde hiçbir çelişkiye alt güdümlü değildir ve deneyim alanında us kullanımının genişletilmesine böyle bir idearın düzen ve ereksellik açısından yol göstericiliği yoluyla, yararlıdır, ve hiçbir zaman bir deneyime kesinlikle ters düşmez, tanıtlamadan her zaman saygı ile söz edilmelidir. En eski, en duru ve sıradan insan usuna en uygun olanıdır. Doğa incelemelerine dirilik verir, tıpkı onun da kendi varoluşunu bu kaynakta buluyor ve buradan her zaman yeni güçler kazanıyor olması gibi. Gözlerimizin kendiliğinden ortaya çıkaramayacağı erek ve amaçları getirir, ve ilkesi doğanın dışında olan tikel bir birliğin yol göstericiliği altında doğa bilgimizi genişletir. Ama bu bilgiler geriye nedenlerine, onlara vesile olmuş olan ideaya karşı tepki gösterir, ve bir en yüksek Yaratıcıya inancı direnilemez bir kanı olma noktasına dek yeğinleştirirler. Buna göre bu tanıtlamanın yetkesini uzaklaştırmayı istemek yalnızca rahatsız edici değil, ama boşuna da olacaktır. Bu böylesine güçlü ve onun tarafından her zaman büyütülmesine karşın gene de yalnızca görgül olan tanıtlama zemini tarafından sürekli olarak yükseltilen us ince ve soyut kurgunun hiçbir ikircimi tarafından bastırılamaz, ve doğanın harikalarına ve evren yapılarının görkemine bir göz atarak tıpkı bir düşten uyanır gibi dalgın kararsızlıklardan uyanarak en yüksek olana erişinceye dek bir büyüklükten bir başkasına, en üst ve koşulsuz Yaratıcıya ulaşıncaya dek koşulludan koşula yükselmesini sürdürür. Ama bu işlemin ussallık ve yararlığının karşısına çıkaracak hiçbir şeyimizin olmamasına, tersine onu salık vermemizin ve yüreklendirmemizin gerekmesine karşın, gene de bu tanıtlama kipinin apodiktik pekinlik için ve hiçbir yandaşlık ya da başka çevrelerden gelen hiçbir destek üzerine dayanmayan bir onay için istemlerini kabul edemeyiz. Eğer kibirli bir sofistin inakçı dili dinginlik için yeterli olmasına karşın koşulsuz bir boyun eğme dayatmayan inancın ılımlı ve alçakgönüllü tonuna indirilirse, bu haklı davaya hiçbir biçimde zarar veremez. Buna göre ileri sürüyorum ki fiziksel-tanrı bilimsel tanıt bir en yüksek varlığın varoluşunu hiçbir zaman yalnız başına gösteremez; tersine, bu eksikliği gidermek için her zaman kendisine ancak bir giriş olarak hizmet ettiği varlık bilimsel tanıta geri dönmek zorundadır. Bu sonuncusu böylece her zaman biricik olanaklı tanıtlama zeminini (ama ancak kurgul bir tanıtlamanın olanaklı olması ölçüsünde) kapsar ki, hiçbir insan usu onsuz yapamaz. Sözü edilen fiziksel-tanrı bilimsel tanıtın temel kıpıları şunlardır: (1) Evrende her yerde belli bir amaca göre ve büyük bir bilgelikle yerine getirilmiş, içerikte betimlenemeyecek denli karmaşık ve erimde sınırsızca uzanan bir bütünde var olan bir düzenin açık izleri vardır. (2) Bu ereksel düzen evrenin şeylerine bütünüyle yabancıdır, ve onlara ancak olumsal olarak bağlıdır, eğer değişik şeylerin ideaları, temelde yatan idealara göre düzenleyici bir ussal ilke tarafından seçilip derlenmiş olmasalardı, böylesine çeşitli araçların birleşmesi yoluyla belirlenmiş bir son amaç için uyum içinde kendiliklerinden bir araya gelemezlerdi.

4 4 (3) Öyleyse yüce ve bilge bir (ya da birçok) neden vardır ki, yalnızca kör işleyişi içinde her şeye yetenekli doğa olarak verimlilik yoluyla değil, ama anlık olarak özgürlük yoluyla da evrenin nedeni olmalıdır. (4) Bu nedenin birliği sanatsal bir yapıtın üyeleri gibi davranan evren bölümlerinin karşılıklı ilişkilerinin birliğinden çıkarsana bilir gözlemimizin yeterli olduğu yerde pekinlikle, daha ötede ise, tüm andının ilkelerine göre, olasılıkla. Burada doğal usu kimi doğa ürünleri ile insan sanatının doğa üzerinde güç ya da şiddet uygulayarak ürettikleri arasındaki andırmadan bir vargıya gitmesinden ötürü kınamaksızın, ve onu kendi ereklerine göre davranmak yerine (bu ereklerin evler, tekneler, saatler ile benzerliğine başvurarak) bizimkilere uymaya zorlamaksızın, ve doğanın temelinde böyle [yapay şeylerden sorumlu] anlak ve istenç gibi bir nedenselliğin yattığı, ve özgül olarak işleyen doğanın iç olanağının (ki tüm sanatı ve belki de giderek usu ilk kez olanaklı kılmaktadır) bu yüzden insanüstü bir başka sanattan türediği (bir uslamlama türü belki de en keskin bir aşkınsal eleştiri karşısında dayanamayacaktır) yolundaki vargı sorgulamaksızın gene de kabul edebiliriz ki, eğer ne olursa olsun bir nedeni adlarıdırımız gerekecekse, burada kendilerinin neden ve etki türlerini bütünüyle bildiğim ereksel ürünlere andırım yoluyla ilerlemekten daha güvenilir bir yol yoktur. Us bildiği nedenselliği bırakıp bilmediği bulanık ve tanıtlanamaz açıklama zeminlerine geçme) isteyecek olursa, kendini hiçbir zaman aklayamayacaktır. Bu uslamlama yoluna göre, doğada böylesine çok görülen düzenlemelerdeki ereksellik ve uyum yalnızca biçimin olumsallığını tanıtlayacaktır, özdeğinkini, evrendeki tözünkini değil; çünkü bu sonuncusunu tanıtlayabilmek için evrendeki şeylerin, eğer tözlerine göre bir en yüksek bilgeliğin ürünleri olmasalardı, kendilerinde böyle evrensel yasalara göre bir düzen ve uyuma elverişsiz olduklarının gösterilmesi gerekirdi; ama bunun için insan sanatı ile andırımdan türetilenlerden bütünüyle başka tanıtlama zeminleri gerekecektir. Öyleyse, tanıtlamanın gösterebileceği en çoğundan üzerinde çalıştığı gerecin işlenen bilirliği tarafından her zaman büyük ölçüde sınırlanan bir evren mimarı olacaktır, ideasına her şeyin alt güdümlü olduğu bir evren -yaratıcı değil. Bu ise göz önüne aldığımız büyük amaç için, her şeye-yeterli bir kök-varlığı tanıtlamak için bütünüyle yetersizdir. Özdeğin olumsallığının kendisini tanıtlamayı istemiş olsaydık, o zaman aşkınsal bir uslamlamaya başvurmamız gerekirdi, ki burada tam anlamıyla kaçınılması gereken şey budur. Çıkarsama, buna göre, evrende tam bir olumsal düzenleme olarak her yerde gözlenen düzen ve ereksellikten onunla orantılı bir nedenin varoluşuna gider. Ama bu nedenin kavramı bize ona ilişkin olarak bilinecek bütünüyle belirli bir şeyi vermelidir, ve öyleyse tüm güce, bilgeliğe vb., tek bir sözcükle her şeye-yeterli bir varlık olarak tüm eksiksizliğe iye bir varlığın kavramından başka bir şey olamaz. Çünkü çok büyük, hayrete düşürücü, ölçülemez güç ve üstünlük yüklemleri belirli hiçbir kavram vermezler ve gerçekte şeyin kendinde ne olduğunu söylemezler; tersine, bunlar yalnızca evreni gözleyen birinin kendi kendisi ve kavrayış-gücü ile karşılaştırdığı nesnenin büyüklüğüne ilişkin göreli tasarımları, ve nesneyi büyüten ya da gözleyen özneyi onunla ilişki içinde küçülten yüksek övgü sözleridirler. Genel olarak bir şeyin büyüklüğü (eksiksizliğinin) ile ilgilenilen yerde, tüm olanaklı eksiksizliği kapsayanın dışında hiçbir belirli kavram yoktur; ve kavramda olgusallığın yalnızca tümlüğü (om n itudo ) tam olarak belirlenmiştir. Şimdi, umarım ki, hiç kimse (içeriğine olduğu gibi erimine göre de) gözlediği evren büyüklüğünün her şeyegücü-yeterlik ile, evren-düzeninin en yüksek bilgelik ile, evren birliğinin Yaratıcının saltık birliği ile ilişkisini vb. anladığını söylemeyi göze almayacaktır. Öyleyse fiziksel-tanrıbilim evrenin en üst nedenine ilişkin hiçbir belirli kavram veremez, ve buna göre kendisi yine dinin temelini oluşturacak bir tanrıbilim ilkesi için yeterli olamaz. Eğer tanrıbilimden kök-varlığın bilgisini anlıyorsak, o zaman tanrıbilim ya yalnızca us üzerine ya da tanrısal bildiriş üzerine dayanır. Birincisi nesnesini ya yalnızca arı us yoluyla, salt aşkınsal kavramlar aracılığıyla düşünür, ve aşkınsal Tanrıbilim olarak adlandırılır, ya da doğadan türettiği bir kavram yoluyla en yüksek anlık olarak düşünür ve bu durumda doğal Tanrıbilim olarak adlandırılmalıdır. Yalnızca bir aşkınsal tanrıbilimi kabul edenler Deistler olarak, ve bir doğal tanrıbilim! de kabul edenler Teistler olarak adlandırılırlar. Birinciler bir kök-varlığın varoluşunu yalnızca us yoluyla bilebileceğimizi kabul ederler, ama ona ilişkin kavramımızın yalnızca aşkınsal olacağında, yalnızca tüm olgusallığa iye olmasına karşın daha tam olarak belirlenemeyen bir varlığın kavramı olacağında diretirler. İkinciler ise usun nesnesini doğa ile andırım yoluyla daha tam olarak, eş deyişle, anlak ve özgürlük yoluyla tüm başka şeylerin kök-zeminlerini kendi içinde kapsayan bir varlık olarak belirleme yeteneğinde olduğunu ileri sürerler. Böylece deistler bu varlığı yalnızca bir evren -nedeni (doğasının

5 5 zorunluğu yoluyla mı yoksa özgürlük yoluyla mı olduğu saptanmamış kalır) olarak, teistler ise evrenyaratıcı olarak tasarımlarlar. Doktor tehlikedeki hasta için bir şey yapmalıdır, ama hastalığı tanımamaktadır. Belirtilere bakmakta, ve daha iyisini bilmediği için hastalığın verem olduğu yargısında bulunmaktadır. İnancı kendi yargısında bile yalnızca olumsaldır, ve bir başkası belki de daha iyi bir tanıya varabilecektir. Bu tür olumsal inançları, ki gene de belli eylemlerin araçlarının edimsel kullanımları için temeldirler, pragmatik inançlar olarak adlandırıyorum. Hiç kuşkusuz hiç kimse bir Tanrının ve bir gelecek yaşamın olduğunu bildiği ile övünemez; çünkü, eğer bunu bilseydi, kendisi tam olarak çoktandır aramakta olduğum insan olurdu. Tüm bilgi (yalnızca usun bir nesnesini ilgilendiriyorsa) iletilebilirdir, ve dolayısıyla onun öğretimi altında bilgimin öylesine hayranlık verici bir ölçüde genişlediğini görmeyi umut edebilirdim. Hayır, kanı mantıksal değil ama ahlaksal pekinliktir, ve öznel zeminler (ahlaksal duyuşun) üzerine dayandığı için, hiçbir zaman Ahlaksal olarak pekindir ki bir Tanrı vb. vardır diyemem, ama Ben ahlaksal olarak pe kininidir ki vb. diyebilirim. Bu demektir ki, bir Tanrıya ve öteki dünyaya inanç ahlaksal duyuşumla öylesine içiçe geçmiştir ki, İkinciyi yitirmem tehlikesi ancak birincinin benden koparılabileceğinden kaygılanmam denli söz konusudur. Tüm us-bilimleri (a priori) arasında yalnızca matematik öğrenilebilir; felsefe ise (tarihsel bir yolda olmaksızın) hiçbir zaman öğrenilemez, ve, usun kendisi söz konusu olduğu sürece, ancak felsefecilik öğrenilebilir. Tüm felsefi bilginin dizgesi felsefedir. Eğer onunla tüm felsefecilik girişimlerinin yargılanması için bir kök-imgeyi anlıyorsak, ve eğer bu kök-imge yapıları sık sık öylesine karmaşık ve değişken olan her öznel felsefeyi yargılamada yararlı oluyorsa, o zaman nesnel olarak adlandırılmalıdır. Bu yolda felsefe yalnızca olanaklı bir bilimin ideasıdır ki, ın concreto hiçbir yerde verili değildir, ama kişi çeşitli yollardan ona ulaşmaya çalışır, ta ki sonunda duygusallığın ürünleri tarafından örtülmüş bir patika ortaya çıkarılıncaya ve o zamana dek eksik olan imge, insana uygun görüldüğü ölçüde, kök-imgeye benzer kılınmaya dek. O noktaya dek hiçbir felsefe öğrenilemez; çünkü, nerededir, kimin elindedir, ve onu nasıl biliriz? İnsan ancak felsefeciliği, usun yeteneğini evrensel ilkelerin izlenmesiyle felsefeye yönelik olarak bulunan belli girişimler üzerinde uygulamayı öğrenebilir, ama her zaman usun bu ilkeleri kendi kaynaklarında araştırma ve doğrulama ya da yadsıma hakkının saklı tutulması koşuluyla. Bugüne dek felsefe kavramı yalnızca skolastik bir kavram, eş deyişle, yalnızca bilim olarak aranan bir bilgi dizgesinin kavramı olmuş, ve bu bilmenin dizgesel birliğinden başka hiçbir şey göz önünde tutulmamış, dolayısıyla yalnızca bilginin mantıksal eksiksizliği amaçlanmıştır. Ama felsefenin bir de acunsal kavramı (conceptus cosmicus) vardır ki, her zaman bu terimin temelinde yatmıştır, özellikle bir bakıma kişiselleştirildiği ve filozof idealinde bir kök-imge olarak tasarımlandığı zaman. Bu bakımdan felsefe tüm bilginin insan usunun özsel erekleri ile ilişkisinin bilimidir (teleologia rationis humanae), ve filozof bir us-sanatçısı değil ama insan usunun bir yasamacısıdır. Böyle bir anlamda kendini bir filozof olarak adlandırmak çok büyük bir böbürlenme ve yalnızca ideada yatan kök imgenin benzerliğine ulaşmış olmayı taslama olacaktır. Matematikçi, doğa-uzmanı, mantıkçı, birinciler genel olarak us bilgilerindeki ve sonuncusu ise özellikle felsefi bilgideki ilerlemede ne denli başarılı olmuş olursa olsunlar, gene de yalnızca us-sanatçılarıdırlar. İdealde onlar için tüm bunları saptayan ve onlardan araçlar olarak yararlanan bir öğretmen vardır ki, böylelikle insan usunun özsel ereklerini geliştirmektedir. Yalnızca bunu filozof olarak adlandırmalıyız; ama kendisi hiçbir yerde olmadığı için, ve yasamasının ideası tüm bakımlardan her insan usunda bulunacağı için, yalnızca bu sonuncuya sarılarak felsefenin bu acunsal-kavrama göre dizgesel birlik için ereklerin bakış açısından gerektirdiklerini daha yakından belirleyeceğiz. Özsel erekler böyle olmakla henüz en yüksek erekler değildirler; usun eksiksiz olarak dizgesel birliği durumunda, bunlardan salt biri böyle olabilir. Buna göre özsel erekler ya en son erek ya da alt güdümlü ereklerdirler ki bunlar, araçlar olmakla, zorunlu olarak birinciye aittirler. Birincisi insanın bütün belirleniminden başka bir şey değildir, ve onunla ilgili felsefe ahlak felsefesidir. Ahlak felsefesinin usun tüm başka uğraşları üzerindeki bu üstünlüğünden ötürü, eskiler filozof adı altında her zaman ve özel olarak ahlakçıyı anlarlardı, ve bugün bile bilgisi ne denli kısıtlı olursa olsun us yoluyla kendini denetleme gibi bir dış görünüş taşıyan birine belli bir andırıma göre filozof denir. İnsan usunun yasamasının (felsefe) öyleyse iki nesnesi vardır, doğa ve özgürlük. Ve buna göre yalnızca doğa yasasını değil ama töre yasasını da kapsar bunları ilkin iki tikel, ama sonunda tek bir felsefi dizge içinde sunmak üzere. Doğa felsefesi var olan her şey ile ilgilidir; töre felsefesi ise olması

6 6 gereken ile. Ama tüm felsefe ya arı ustan bilgidir, ya da görgül ilkelerden us-bilgisidir. Birincisi arı, İkincisi ise görgül felsefe olarak adlandırılır. usun yeteneğini araştırır ve eleştiri olarak adlandırılır, ya da ikinci olarak arı usun dizgesidir (bilim) ki, arı ustan doğan bütün (gerçek olduğu gibi görünüşte de olabilen) felsefi bilgiyi dizgesel bağlantı içinde sunar ve metafizik olarak adlandırılır. Metafizik adı eleştirinin toplamı ile birlikte arı felsefenin bütününe de verilebilir, ve böylece a priori biline bilecek her şeyin araştırmasını olduğu gibi bu tür arı felsefi bilgilerin bir dizgesini oluşturanın sunuluşunu da kapsayabilir, ama tüm görgül, ve benzer olarak tüm matematiksel us-kullanımından ayrı olarak. Metafizik arı usun kurgul ve kılgısal kullanımlarının metafiziklerine bölünür, ve öyleyse ya doğanın metafiziği ya da törelliğin metafiziğidir. Birincisi tüm şeylerin kuramsal bilgilerine ilişkin olarak salt kavramlardan türetilen tüm arı us-ilkelerini kapsar (dolayısıyla matematiğin dışlanmasıyla); İkincisi ise yapılan ve yapılmayan her şeyi belirleyen ve zorunlu kılan ilkeleri. Şimdi, ahlak eylemlerin ilkelerden bütünüyle a priori türetilebilen biricik yasaya-uygunluk yanını oluşturur. Buna göre töre metafiziği aslında arı ahlak felsefesidir ki, içinde hiçbir insanbilim (hiçbir görgül koşul) temel alınmaz. Kurgul usun metafiziği daha dar anlamda metafizik olarak adlandırıla gelen şeydir; ama arı ahlak öğretisinin arı ustan türetilen insansal ve hiç kuşkusuz felsefi bilginin bu tikel dalma ait olması ölçüsünde, o adlandırmayı koruyacağız, gerçi şimdiki amaçlarımız açısından ilgili olmadığı için bu metafizik adım bir yana bırakacak olsak da. Oldukça dikkate değer ve doğallıkla başka türlü olamayacak bir olgu olarak belirtebiliriz ki, insanlar felsefenin çocukluğunda şimdi onun sonlanmasını istediğimiz yerden, ilkin Tanrının bilgisini ve bir başka dünya umudunu, daha doğrusu bu dünyanın doğasını inceleyerek başlamışlardır. Ulusların ham durumlarından arta kalan eski kullanımlar ne denli kaba dinsel kavramlar getirmiş olursa olsun, bu gene de ulusun aydınlanmış bölümünün kendini bu nesneleri özgürce incelemeye adamasının önüne geçememiştir; ve kolayca anlaşılmıştır ki, en azından bir başka dünyada mutlu olabilme gibi bir amaçla, dünyayı yöneten görülmez gücü hoşnut etmenin [bu dünyada] iyi bir yaşam sürdürmekten daha sağlam ve daha güvenilir başka hiçbir yolu yoktur. Buna göre tanrıbilim ve ahlak insanların daha sonra kendilerini adamış oldukları tüm çekinik us-araştırmalarının iki güdüsü, ya da, daha iyisi, gönderme noktaları olmuştur. Buna karşı sonunda kurgul usu daha sonra metafizik adı altında öylesine ün kazanmış olan o uğraşa adım adım çekmiş olan aslında birincisidir. Şimdi metafiziğin şu ya da bu başkalaşımının ortaya çıktığı zamanları ayırt etmek yerine, yalnızca ideanın başlıca devrimlere neden olan türlülüğü üzerine kısa bir açıklama vereceğim. Ve orada tartışmaların bu alanındaki en dikkate değer değişimlerin ortaya çıkışını ilgilendiren üç erek buluyorum. Tüm usbilgimizin nesnesi açısından kimi filozoflar salt duyusalcı iken, başkaları ise salt anlıksalcı olmuştur. Epikürüs en önde gelen duyusallık filozofu olarak, Platon ise anlıksal olanın filozofu olarak adlandırılabilir. Ama bu okul ayrımı, ne denli ince olsa da, en erken zamanlarda başlamış ve uzun bir süre boyunca kesintisiz olarak sürmüştür. Birinci okuldan olanlar tüm edimselliğin yalnızca duyuların nesnelerinde bulunduğunu ve geri kalan her şeyin kuruntu olduğunu ileri sürmüşlerdir; buna karşı İkinciler ise duyularda yanılsamadan başka bir şey olmadığım ve yalnızca anlağın gerçek olanı bildiğini söylemişlerdir. Birinciler gene de anlak-kavramlarının olgusallığını yadsımamışlardır; ama onlar olgusallığı yalnızca mantıksal olarak görürken, İkinciler ise gizemsel olarak görmüşlerdir. Birinciler anlıksal kavramlara izin vermiş, ama yalnızca duyusal nesneleri kabul etmişlerdir. İkinciler gerçek nesnelerin yalnızca anlıksal olduklarında diretmiş ve kendi samlarına göre anlağı ancak karıştırmaya yarayan duyulardan hiç birinin eşliğinde olmayan bir sezgiyi ileri sürmüşlerdir. Arı usbilgilerinin kökenine gelince, sorun deneyimden mi türedikleri yoksa ondan bağımsız olarak kaynaklarını usta mı bulduklarıdır. Aristoteles empiristlerin, Platon ise noologistlerin başı olarak görülebilir. Yakın zamanlarda birinciyi izleyen Locke ile İkinciyi (ama gene de onun gizemsel dizgesinden yeterince uzaklaşarak) izleyen Leibnitz bu çatışmayı bir sonuca getirmeyi başaramamışlardır. Kendi payına Epikürüs en azından kendi duyusal dizgesine göre Aristoteles ve Locke dan çok daha tutarlıydı ve çıkarsamaları ile hiçbir zaman deneyim sınırlarının ötesine geçmedi. Özellikle Locke tüm kavram ve ilkeleri deneyimden türettikten sonra onları kullanmaya geçerek Tanrının varoluşunun ve ruhun ölümsüzlüğünün herhangi bir matematiksel önerme ile eşit açıklıkla tanıtlanabileceğim ileri sürer, gerçi her iki nesne de olanaklı deneyim sınırlarının bütünüyle dışında yatıyor olsa da. Yöntem açısından. Eğer bir şeye yöntem demek gerekecekse, bu ilkeler ile uyum içinde bir yordam olmalıdır. Şimdi doğa araştırmasının bu alanında egemen olan yöntemler doğal ve bilimsel yöntemler olarak bölünebilir. Arı usun doğalcısı şunu ilke alır: bilim olmaksızın sıradan us yoluyla (ki buna

7 7 sağlam us der) metafiziğin sorununu oluşturan en yüksek sorular açısından kurgu yoluyla olduğundan daha çoğuna ulaşılabilir. Böylece ayın büyüklük ve uzaklığını göz ölçüsüyle matematiksel dolambaçlar yoluyla olduğundan daha güvenilir olarak belirleyebileceğini ileri sürer. Bu yalnızca ilkelere indirgenmiş mitolojidir, ve en saçma olanı tüm yapay araçların göz ardı edilmesinin bilgiyi genişletmek için özgün bir yöntem olarak övülmesidir. Çünkü daha fazla iç görü yoksunluğu nedeniyle doğalcı olanlar söz konusu olduğunda onları haklı olarak kınayamayız. Bunlar sıradan usu izlerler ve kendi bilgisizlikleri ile gerçeği Demokritus un derin kuyusundan çıkarmanın gizini kapsaması gereken bir yöntem olarak övünmezler. Onları bilim ile tasalanmaksızın ne de onun işini karıştırmaksızın hoşnut ve kabul edilebilir bir yaşam sürdürmeleri için yeterli belgileridir. Bilimsel bir yöntemin izleyicilerine gelince, önlerinde inakçı ya da kuşkucu olma seçeneği durmaktadır, ama her durumda dizgesel olarak ilerleme yükümlülüğü altında olmak üzere. Burada birinciler durumunda ünlü Wolf u, İkinciler durumunda ise David Hume u örnekler olarak gösterebilir ve geri kalanları amaçlarım açısından adlarını vermeden bırakabilirim. Henüz açık olan yol yalnızca eleştirel olandır. Eğer okuyucu bana bu yolum boyunca eşlik edecek incelik ve dayancı göstermişse, bu patikayı bir yüksek yol yapmada kendi katkılarını sunmayı isterse, birçok yüzyılın başaramadığına şimdiki yüzyıl tamamlanmadan önce erişilip erişilemeyeceğini, eş deyişle, insan usuna onun her zamanki bilgi susuzluğu içinde şimdiye dek kendisiyle boşuna uğraşmış olduğu şeyde tam doyumun sağlanıp sağlanamayacağım kendi için yargılayabilir.

Hegel, Tüze Felsefesi, 1821 HAK KAVRAMI Giriş

Hegel, Tüze Felsefesi, 1821 HAK KAVRAMI Giriş 1www.ideayayınevi.com HAK KAVRAMI Giriş 1 Felsefi Tüze Bilimi Hak İdeasını, eş deyişle Hak Kavramını ve bunun Edimselleşmesini konu alır. Felsefe İdealar ile ilgilenir ve buna göre genellikle salt kavramlar

Detaylı

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI Yakup ÖZKAN Giriş Kant (1724-1804) 1, felsefi dizgesinde akıl eleştirisini kuramsal (teorik/nazari/kurgusal) akılla sınırlamaz. Akıl eleştirisini daha

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ Yakup ÖZKAN Giriş Varlıkbilimsel akıl yürütme felsefe tarihinde Tanrı nın varlığı üzerine geliştirilmiş en ünlü kanıtlardan biridir. Bu kanıt, en eksiksiz

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7.

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7. ÜNİTE:1 Felsefe Nedir? ÜNİTE:2 Epistemoloji ÜNİTE:3 Metafizik ÜNİTE:4 Bilim Felsefesi ÜNİTE:5 Etik 1 ÜNİTE:6 Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7 Estetik ÜNİTE:8 Eğitim Felsefesi 0888 228 22 22 WWW.22KASİMYAYİNLARİ.COM

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı 1.ÜNİTE - FELSEFEYLE TANIŞMA A-Felsefe Nedir? Felsefenin

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ Hayatın asıl etik anlamı, bizim iyi ve kötü sözcükleriyle tanımlayarak yol almaya çalıştığımız soyutluklardadır. Bu derece soyut ve kökenleri sıra dışı olan kavramlarla uğraşmak

Detaylı

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTE- LERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET 1 KOLAYAOF

Detaylı

LEİBNİZ FELSEFESİNDE YALIN TÖZLER KAVRAMI

LEİBNİZ FELSEFESİNDE YALIN TÖZLER KAVRAMI LEİBNİZ FELSEFESİNDE YALIN TÖZLER KAVRAMI Yakup ÖZKAN Giriş Leibniz (1646-1716) felsefe tarihinin önemli düşünürlerinden biridir. Rasyonel yöntemi esas alan Leibniz çok geniş bir alanda düşünce üretmiştir.

Detaylı

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi GERÇEĞİ TÜMÜYLE ELE ALIP İNCELEYEN VE BUNUN SONUCUNDA ULAŞILAN BİLGİLERİ YORUMLAYAN VE SİSTEMLEŞTİREN

Detaylı

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

AŞKIN BULMACA BAROK KENT AŞKIN BULMACA 18.yy'da Aydınlanma filozoflarıyla tariflenen modernlik, nesnel bilimi, evrensel ahlak ve yasayı, oluşturduğu strüktür çerçevesinde geliştirme sürecinden oluşur. Bu adım aynı zamanda, tüm

Detaylı

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. 4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. Kazanımlar: 1- Immanuel Kant ın etik görüşünü diğer etik görüşlerden ayıran

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI Ahlak ve Etik Ahlak bir toplumda kendisine uyulmaya zorlayan kurallar bütünü Etik var olan bu kuralları sorgulama, ahlak üzerine felsefi düşünme etkinliği. AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI İYİ: Ahlakça

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N İnsan var olduğu günden bu yana, evrende olup bitenleri anlama, tanıma, sırlarını çözme ve doğayı kontrol altına alarak rahat ve

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Estetik Üzerine Dersler Giriş

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Estetik Üzerine Dersler Giriş Georg Wilhelm Friedrich Hegel Estetik Üzerine Dersler Giriş GEORG WILHELM FRIEDRICH HEGEL ESTETİK Güzel Sanatlar Üzerine Dersler Giriş Çeviren: Aziz Yardımlı idea istanbul İDEA CEP KİTAPLARI 036 İdea

Detaylı

Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği. Dr. Harun TEPE

Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği. Dr. Harun TEPE Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği Dr. Harun TEPE Etik tartışmalarda Kant Etiği Kant mı Aristoteles mi?, Kant mı Hegel mi?, Teleolojik Etik mi Deontolojik Etik mi? Erdem Etiği mi Ödev etiği mi? Eylem

Detaylı

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Mantık Bilimi (BÜYÜK MANTIK)

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Mantık Bilimi (BÜYÜK MANTIK) Georg Wilhelm Friedrich Hegel Mantık Bilimi (BÜYÜK MANTIK) Georg Wilhelm Friedrich Hegel Mantık Bilimi (BÜYÜK MANTIK) Çeviren: Aziz Yardımlı idea istanbul İdea Yayınevi Şarap İskelesi Sk. 2/106/107 34425

Detaylı

İLKE OLARAK İDEA SORUNU Coşkun Özdemir

İLKE OLARAK İDEA SORUNU Coşkun Özdemir A N A D O L U A Y D I N L A N M A V A K F I 1 İLKE OLARAK İDEA SORUNU Coşkun Özdemir Varlığın gerçekliği ki, geçicinin karşılığı olarak kalıcı olan, duyusal olmayanın karşılığı olarak düşünsel olan, görünenin

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 İÇİNDEKİLER Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 I. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 23 A. Eğitim ve Öğretim 23 B. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 24 II.

Detaylı

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT 18. yüzyıl Aydınlanma Dönemi Alman filozofu ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT Yrd. Doç. Dr. Serap TORUN Ona göre, insan sadece çevresinde bulunanları kavrayıp onlar hakkında teoriler kuran teorik bir akla sahip

Detaylı

İŞ ETİĞİ KURALLARIMIZ

İŞ ETİĞİ KURALLARIMIZ İŞ ETİĞİ KURALLARIMIZ İŞ ETİĞİ KURALLARIMIZ 1- ÇALIŞMA KÜLTÜRÜ Oylum Sınai Yatırımlar A.Ş. ( Oylum ), işlerini dürüstlük ve doğruluk çerçevesinde yürütür. Mal ve hizmet aldığı firmaları iş ortağı olarak

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur. Bu derste Immanuel Kant ın estetik felsefesi genel hatlarıyla açıklanmaya çalışılacaktır. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olan Kant, kendi felsefe sistemini üç önemli çalışmasında toplamıştır.

Detaylı

Moses Mendelssohn: Aydınlanmak Ne Demektir?

Moses Mendelssohn: Aydınlanmak Ne Demektir? 1 Prof. Dr. Onur Bilge KULA Moses Mendelssohn: Aydınlanmak Ne Demektir? Kültür, Uygarlık ve Aydınlanma, Toplumsal Yaşamın Biçimlenimleridir Yahudi kökenli Alman filozof Moses Mendelssohn 1784 de Berlin

Detaylı

Kelimenin en dar anlamıyla,neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir.

Kelimenin en dar anlamıyla,neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir. Çağrı ÖZGAN Kelimenin en dar anlamıyla,neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir. Terim genellikle kültürel, dinî,seküler ve felsefi topluluklar tarafından, insanların çeşitli

Detaylı

LEİBNİZ FELSEFESİNDE BU DÜNYA OLANAKLI DÜNYALARIN EN İYİSİDİR KURAMI

LEİBNİZ FELSEFESİNDE BU DÜNYA OLANAKLI DÜNYALARIN EN İYİSİDİR KURAMI LEİBNİZ FELSEFESİNDE BU DÜNYA OLANAKLI DÜNYALARIN EN İYİSİDİR KURAMI Yakup ÖZKAN Giriş Bu kuramın Tanrı tarafından meydana getirilmiş evrenin iyilik ve kötülük bakımından nasıl bir yapıda olduğuna yönelik

Detaylı

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON Bireylerin günlük hayatlarının yaklaşık üçte birini geçirdikleri işyerleri, kişi için önemli bir ortamdır. İşyerlerinde

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7 İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7 İKİNCİ KISIM YANLIŞ FELSEFİ TUTUMLAR DOGMATİZM, KRİTİSİZM, SEZGİCİLİK VE DOLAYSIZ ÖĞRETİLERİ 31 ÜÇÜNCÜ KISIM DİYALEKTİK MANTIK 73 DÖRDÜNCÜ KISIM

Detaylı

COPLESTON FELSEFE TARİHİ ALMAN İDEALİZMİ

COPLESTON FELSEFE TARİHİ ALMAN İDEALİZMİ COPLESTON FELSEFE TARİHİ ALMAN İDEALİZMİ Copleston un FEL SE FE TARİHİ nin özgün bölüm le ni şi Cilt 1 Bölüm ler I ve II Yuna nis tan ve Roma Cilt 2 Ortaçağ Fel se fe si Bö lüm I Augustine den Bonaventure

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ PROF. DR. EMRAH CENGİZ Bilim Tanımı, Nitelikleri ve Temel Kavramlar Bilim Tanımı Bilimsel

Detaylı

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; TASARIM ve ESTETİK ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; Plato( İ.Ö. 427-347) her alanda kusursuzu arayan düşünce biçimi içersinde nesnel olan mutlak güzeli aramıştır. Buna karşın, Aristoteles in (İ.Ö.

Detaylı

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor:

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor: Uzm. Psikolog Nuray ÖZBEN AVŞAR Anne - baba - çocuk ilişkisinin son yıllarda hızlı bir değişim içerisine girmiş olduğu gözleniyor. Hızla gelişen dünya ile hayata bakış açıları her geçen gün gelişiyor ve

Detaylı

BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ. -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS-

BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ. -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS- BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS- Ömer Faik ANLI * Bilgi, bir şeyin bilgisi ise, o şeyin varlık nitelikleri ile bilginin nitelikleri arasında belirleyici

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 4.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-2: İslâm Ortaçağı

Detaylı

Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse;

Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse; Soruna yol açan temel nedenleri belirlemek için bir yöntem: Hata Ağacı Sorun hayatta olmanın, sorunu çözmeye çalışmak daha iyiye ulaşma çabalarının göstergesi. Sorunu sıkıntı veren, olumsuz olay ya da

Detaylı

idea DESCARTES ANLIĞIN YÖNETIMI IÇIN KURALLAR İDEA A1 2011/03

idea DESCARTES ANLIĞIN YÖNETIMI IÇIN KURALLAR İDEA A1 2011/03 idea DESCARTES ANLIĞIN YÖNETIMI IÇIN KURALLAR İDEA A1 2011/03 DESCARTES Anlığın Yönetimi İçin Kurallar Çeviren Aziz Yardımlı idea istanbul İDEA CEP KİTAPLARI 006 İdea Yayınevi Şarap İskelesi Sk. 2/106-107

Detaylı

İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ile. canlı uygulama

İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ile. canlı uygulama İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ile canlı uygulama İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi Uygulamasına Dayanan Kaynaklar projesine, Eğitim Çalışma ve İşyeri İlişkileri Bakanlığı aracılığıyla Avustralya Hükümeti tarafından

Detaylı

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Estetik Üzerine Dersler

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Estetik Üzerine Dersler Georg Wilhelm Friedrich Hegel Estetik Üzerine Dersler GEORG WILHELM FRIEDRICH HEGEL ESTETİK Güzel Sanatlar Üzerine Dersler Çeviren: Aziz Yardımlı İDEA İSTANBUL I. ESTETİĞİN SINIRLANMASI VE SAVUNULMASI

Detaylı

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması Iğd Üniv Sos Bil Der / Igd Univ Jour Soc Sci Sayı / No. 9, Nisan / April 2016: 235-240 İnceleme Makalesi / Review Article İNCELEME / REVIEW İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve

Detaylı

Felsefece Düşünmenin Yolları

Felsefece Düşünmenin Yolları Felsefe yalnızca uzman kişiyi ilgilendiren bir iş değildir; çünkü öyle ilgi çekici görünür ki, felsefe yapmayan ola ki hiçbir insan yoktur. Ya da en azından, her insanın yaşa mında filozoflaştığı bir an

Detaylı

Ölçme ve Değerlendirmenin. Eğitim Sistemi Açısından. Ölçme ve Değerlendirme. TESOY-Hafta Yrd. Doç. Dr.

Ölçme ve Değerlendirmenin. Eğitim Sistemi Açısından. Ölçme ve Değerlendirme. TESOY-Hafta Yrd. Doç. Dr. TESOY-Hafta-1 ve Değerlendirme BÖLÜM 1-2 ve Değerlendirmenin Önemi ve Temel Kavramları Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cetinerdogan@gmail.com Eğitimde ölçme ve değerlendirme neden önemlidir? Eğitim politikalarına

Detaylı

Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, Mart 2011

Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, Mart 2011 Doç. Dr. Doğan GÖÇMEN Adıyaman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, 25-26 Mart 2011 «Her şey mümkündür.» «Zevkler

Detaylı

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü 10/10/2016

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü 10/10/2016 On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü 10/10/2016 René Descartes Böylece amacım burada her insanın aklını iyi kullanması için izlemesi gereken

Detaylı

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI ETİK Etik, Latince ethica kelimesinden Batı dillerine geçmiştir. Ahlaksal olanın özünü ve temellerini araştıran bilim, insanın kişisel ve

Detaylı

Hegel in Mantık Bilimi nde (Felsefi Bilimler Ansiklopedisi Birinci Cilt) Nesnellik in İki Anlamının İncelenmesi

Hegel in Mantık Bilimi nde (Felsefi Bilimler Ansiklopedisi Birinci Cilt) Nesnellik in İki Anlamının İncelenmesi 2009/12 167 Ömer Faik ANLI * Hegel in Mantık Bilimi nde (Felsefi Bilimler Ansiklopedisi Birinci Cilt) Nesnellik in İki Anlamının İncelenmesi Özet Bu çalışmada nesnellik teriminin Hegel felsefesinde, özellikle

Detaylı

Tüm hakları saklıdır. Bu metin bu formatta İdea Yayınevinden izin alınması gerekmeksizin sınırsızca çoğaltılabilir ve yayılabilir.

Tüm hakları saklıdır. Bu metin bu formatta İdea Yayınevinden izin alınması gerekmeksizin sınırsızca çoğaltılabilir ve yayılabilir. İdea Yayınevi Şarap İskelesi Sk. 2/106-7 Karaköy, Beyoğlu İstanbul iletisim@ideayayinevi.com / www.ideayayinevi.com / www.ideasatis.com AZİZ YARDIMLI 2013-14 Hegel in Tüze Felsefesi nde Ekonomi Bu metin

Detaylı

Kaygı, U.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, Sayı 12 (Bahar 2009), Bursa, s

Kaygı, U.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, Sayı 12 (Bahar 2009), Bursa, s Ömer Faik ANLI * Hegel in Mantık Bilimi nde (Felsefi Bilimler Ansiklopedisi Birinci Cilt) Nesnellik in İki Anlamının İncelenmesi Yayın Künyesi Hegel in Mantık Bilimi nde (Felsefi Bilimler Ansiklopedisi

Detaylı

SHELL GENEL İŞ İLKELERİ

SHELL GENEL İŞ İLKELERİ SHELL GENEL İŞ İLKELERİ Shell Genel İş İlkeleri, Shel Grubu nu* meydana getiren Shell şirketlerinin işlerini nasıl yürüteceklerini belirler. * Royal Dutch Shell plc ve onun doğrudan ya da dolaylı olarak

Detaylı

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014 Bilimsel Yasa Kavramı Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014 Bilimsel yasa her şeyden önce genellemedir. Ama nasıl bir genelleme? 1.Bekarla evli değildir. 2. Bahçedeki elmalar kırmızıdır 3. Serbest

Detaylı

GÜZELLİK SEVDİRİR - SEVİLEN GÜZELDİR Mustafa Alagöz

GÜZELLİK SEVDİRİR - SEVİLEN GÜZELDİR Mustafa Alagöz A N A D O L U A Y D I N L A N M A V A K F I 1 GÜZELLİK SEVDİRİR - SEVİLEN GÜZELDİR Mustafa Alagöz Sanat güzelliğin açığa çıkması, duyuların önüne getirilmesidir. Güzelin kendisinin varoluş biçimleri sanatın

Detaylı

İZLENİM YÖNETİMİ - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

İZLENİM YÖNETİMİ - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM İZLENİM YÖNETİMİ - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ İzlenim Yönetim Türleri Sözlü İzlenim Yönetimi İddiacı İzlenim Yönetimi Taktikleri Kendini sevdirme Görüş birliği Ötekini yüceltme

Detaylı

Kuantum Öğrenme S

Kuantum Öğrenme S Kuantum Öğrenme S.247-253 Kaynak II; Eğitimde Program Geliştirme Yazar;Ö.DEMİREL Hazırlayan; Veysi YILDIZ 2005-2006 Ders Sor.; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ, 1-Önce Soruları Tıklayın Yanıtlamaya Çalışın. 2-Verdiğiniz

Detaylı

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk) DERS SINIF KONU SÜRE AMAÇLAR HEDEF VE DAVRANIŞLAR DERS İÇERİĞİ VE SÜREÇ Görsel Sanatlar Dersi 9. Sınıf Doku 2 Ders Saati (40+40dk) -DERS PLANI- 1. Işığın etkisiyle objelerin dokusal özelliklerini tanır.

Detaylı

İNSAN HAKLARI SORULARI

İNSAN HAKLARI SORULARI 1. 1776 Amerikan ve 1789 Fransız belgelerine yansıyan doğal haklar öğretisinin başlıca temsilcisi kimdir? a) J. J. Rousseau b) Voltaire c) Montesquieu d) John Locke 4. Aşağıdakilerden hangisi İngiliz hak

Detaylı

İYİ İDARE YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM İyi İdarenin İlkeleri

İYİ İDARE YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM İyi İdarenin İlkeleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 11 Kasım 2013 tarihli Onbirinci Birleşiminde Oybirliğiyle Kabul olunan İyi İdare Yasası Anayasanın 94 üncü maddesinin (1) inci fıkrası gereğince Kuzey

Detaylı

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal Test 5 1. İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan araştıran felsefi disipline ne denir?

Detaylı

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. CÜMLENİN ÖĞELERİ Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. Bir cümlenin oluşması için en önemli şart,

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE Doç. Dr. Mutlu ERBAY İstanbul 2013 Yay n No : 2834 İletişim Dizisi : 97 1. Baskı - Şubat 2013 İSTANBUL ISBN 978-605 - 377-858 - 5 Copyright Bu kitab n bu bas s n n Türkiye deki yay

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

Prof. Dr. Ahmet Cevizci Anısına...

Prof. Dr. Ahmet Cevizci Anısına... Prof. Dr. Ahmet Cevizci Anısına... Sinan Kılıç * Başlarken: Prof. Dr. Ahmet Cevizci kimdir?, idealleri nelerdir?, felsefi çalışmaları nelerdir?, ülkemiz felsefe çalışmalarındaki yeri nedir? ve tüm bunların

Detaylı

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Sorumluluk Sorumluluk; kişinin kendi davranışlarının veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını

Detaylı

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İyi ve kötü, yanlış ve doğru kavramlarını tanımlar, Etik bilincini geliştirmeye ve insanları aydınlatmaya

Detaylı

Fen ve Toplum Bilimleri Uzlaşısında Meslek Etiği Yaklaşımı. Gürcan Banger - Sarar A.Ş. Mehtap Birgili - TRT

Fen ve Toplum Bilimleri Uzlaşısında Meslek Etiği Yaklaşımı. Gürcan Banger - Sarar A.Ş. Mehtap Birgili - TRT Fen ve Toplum Bilimleri Uzlaşısında Meslek Etiği Yaklaşımı Gürcan Banger - Sarar A.Ş. Mehtap Birgili - TRT Meslek Etiği nedir? Meslek etiği ifadesi ile; bir meslek grubuna mensup kişi veya kuruluşların

Detaylı

Sayı: 27/2013 İYİ İDARE YASASI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Sayı: 27/2013 İYİ İDARE YASASI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 11 Kasım 2013 tarihli Onbirinci Birleşiminde Oybirliğiyle kabul olunan İyi İdare Yasası Anayasanın 94 üncü maddesinin (1) inci fıkrası gereğince Kuzey

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ

FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ Yakup ÖZKAN Giriş Bu kavramlardan ilk olarak Aristoteles söz eder. Ona göre etkin (faal) ve edilgin (heyulani) akıl arasındaki ayrım ruhun alanına aittir. Bu,

Detaylı

İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU

İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU T.C Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU 2009 PROGRAMDA YER ALAN MODÜLLER VE SÜRELERİ Modülün

Detaylı

Araştırmada Evren ve Örnekleme

Araştırmada Evren ve Örnekleme 6. Bölüm Araştırmada Evren ve Örnekleme 1 İçerik Örnekleme Teorisinin Temel Kavramları Örnekleme Yapmayı Gerekli Kılan Nedenler Örnekleme Süreci Örnekleme Yöntemleri 2 1 Giriş Araştırma sonuçlarının geçerli,

Detaylı

Milli Eğitim Bakanlığı Bünyesindeki Okullarda Yöneticilerin Yeterlilik Alanları -1 İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Ardahan Üniversitesi Siirt Üniversitesi

Milli Eğitim Bakanlığı Bünyesindeki Okullarda Yöneticilerin Yeterlilik Alanları -1 İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Ardahan Üniversitesi Siirt Üniversitesi OKULLARDA YÖNETİCİLERİN YETERLİLİK ALANLARI - 1 İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ YÖNETİCİ Yönetici, bir örgütün amaçlarını

Detaylı

ARİSTOTELES VE FİZİK Ömer Faik ANLI *

ARİSTOTELES VE FİZİK Ömer Faik ANLI * ARİSTOTELES VE FİZİK Ömer Faik ANLI * Antik Yunan Uygarlığı nda hareket ya da yer değiştirme kavramları daha genel bir kavram olan değişim kavramı bağlamında ele alınmıştır. Varlığı genel olarak kendisine

Detaylı

ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Sayı: 3 (2) Temmuz 2010 KANT'IN BİLGİ ANLAYIŞI. [Kant's Understanding of Knowledge]

ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Sayı: 3 (2) Temmuz 2010 KANT'IN BİLGİ ANLAYIŞI. [Kant's Understanding of Knowledge] KANT'IN BİLGİ ANLAYIŞI [Kant's Understanding of Knowledge] Pınar Kaya Özçelik * ÖZET Kant, Aydınlanma geleneğinin en önemli filozoflarından biri olarak kabul edilmektedir. Kendi felsefesi içerisinde ampirizm

Detaylı

PATOLOJİ UZMANININ ETİK SORUMLULUKLARI ve YÜKÜMLÜLÜKLERİ

PATOLOJİ UZMANININ ETİK SORUMLULUKLARI ve YÜKÜMLÜLÜKLERİ XXVI. Ulusal Patoloji Kongresi ve VII. Ulusal Sitopatoloji Kongresi PATOLOJİ UZMANININ ETİK SORUMLULUKLARI ve YÜKÜMLÜLÜKLERİ Selim Kadıoğlu Antalya 3 Kasım 2016 Etik insanların davranışları, eylemleri,

Detaylı

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe V. Descartes ve Kartezyen Felsefe Rönesans tan sonra düşüncedeki salınım birliğe kapalılığa doğru bir yol aldı. Descartes la birlikte bilgi felsefesi ön plana çıktı ve kapalı bir sistem meydana geldi.

Detaylı

SAYILARA GİRİŞ. Her şeyden önce temel kavramları bilmeliyiz. Nedir temel kavramlar? Matematik dilinin abc'si olarak tanımlayabiliriz.

SAYILARA GİRİŞ. Her şeyden önce temel kavramları bilmeliyiz. Nedir temel kavramlar? Matematik dilinin abc'si olarak tanımlayabiliriz. SAYILARA GİRİŞ Her şeyden önce temel kavramları bilmeliyiz. Nedir temel kavramlar? Matematik dilinin abc'si olarak tanımlayabiliriz. Rakamlar {0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9} On tane rakam bulunmaktadır.

Detaylı

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM SPORDA STRATEJİK YÖNETİM 5.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER 1 STRATEJİK PLANLAMA SÜRECİ STRATEJİK PLANLAMA GELECEĞE BAKIŞ Kuruluşlar, bu aşamada, misyon ve vizyonlarını ifade edecek, temel değerlerini belirleyecek,

Detaylı

ETİK VE MÜHENDİSLİK ETİĞİ

ETİK VE MÜHENDİSLİK ETİĞİ ETİK VE MÜHENDİSLİK ETİĞİ Etik Kavramı Etik kelimesi köken olarak eski Yunan a kadar gider. Anlamı ahlak, ahlakla ilgili demektir. Etik, felsefenin bir konusu olup insanların ne şekilde davranmaları gerektiğiyle

Detaylı

ONTOLOJİK KANIT VE AHLAK KANITI İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ. Prof. Dr. Metin YASA

ONTOLOJİK KANIT VE AHLAK KANITI İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ. Prof. Dr. Metin YASA 5 İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ Prof. Dr. Metin YASA 1 Ünite: 5 Prof. Dr. Metin YASA İçindekiler 5.1.... 3 5.1.1. Genel Anlamda Tanrı nın Varlığını Kanıtlamaya Duyulan Gereksinim...

Detaylı