Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi ni yöneten Prof. Dr. Sencar a göre; Efsane GÜZELDERELİ nin röportajı 13.

Transkript

1 23 Temmuz 2015 Perşembe Fiyatı 25 Kr Koalisyon süreci... Kars'ta teröristler yol kesip araçları yaktı Terör örgütü PKK mensubu yaklaşık 30 kişi, Kağızman-Iğdır-Erzurum karayolunun Çayarası köyü Zeraphane mevkisinde araçları durdurdu. Sürücüleri araçlardan indiren grup, örgüt propagandası yaptıktan sonra aralarında tır ve tankerlerin de bulunduğu 7 aracı ateşe verdi. 12 DE EFSANE RÖPORTAJLAR Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi ni yöneten Prof. Dr. Sencar a göre; Kasım da %75 AKP ile CHP yöntemde ANLAŞTILAR Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, CHP ile yürüttükleri koalisyon görüşmelerine ilişkin, "Bugün itibariyle Haluk Bey ile 1 saat 40 dakikaya yakın hem çeşitli meseleler üzerine konuştuk, gayet pozitif bir havada hem de yönteme ilişkin mutabık kaldık. Bir, iki gün içerisinde bizim toplantılarımız var, onların toplantıları var, heyetlere karar verilecek ve heyetler en geç hafta sonuna doğru ya da bir aksilik olması halinde, hafta başında bir araya gelmiş olur" dedi. KOÇ UN AÇIKLAMALARI CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'le yaptığı görüşmeye ilişkin, "Görüşmeleri bir yöntem görüşmesi olarak alabilirsiniz. Toplam süre en fazla gün içinde bir temel sonuca varmak mümkün olacak veya olmayacak. Her iki koşulda da her iki tabloda da gereken açıklamalar yapılacak" dedi. HABERİ 12. SAYFADA ERKEN SEÇİM Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezini yöneten Prof. Dr. Özer Sencar, son siyasi gelişmeleri değerlendirirken gelinen noktayı kaos olarak nitelendirdi. Hükümet kurulamamasını tüm partilerin kilitlediğini ifade eden Prof. Sencar, (Seçmen) CHP'ye, MHP'ye ve HDP'ye, iktidarı, AKP'nin elinden alıp koalisyonu siz yapın dedi. Muhalefet partilerine bir fırsat tanıdı. Bu fırsatı, başta MHP olmak üzere değerlendiremediler. Ben, MHP'nin bu konudaki tavrının, en yanlış tavır olduğunu düşünüyorum ama bu tavır benim için sürpriz olmadı dedi. Sencar, Kasım da %75 ihtimalle erken seçim gördüğünü vurguladı. Efsane GÜZELDERELİ nin röportajı 13. SAYFADA ÇÖZÜM SÜRECİ ÇIKAR OYUNU Prof. Sencar, Çözüm Süreci konusunda da ilginç değerlendirmelerde bulundu ve Ben çözüm sürecine kamuoyundan biraz farklı bakıyorum. Çözüm süreci dediğimiz şey; AKP'nin ve Kürt liderlerin adı konmamış karşılıklı çıkar oyunudur. AKP nin kendisine oy veren 8-9 puanlık kürt oyuna ihtiyacı vardı te yapılacak üç seçim için. Onları orada tutmaya mecburdu. Kürt politikacılar da bu dönemi kazançla geçirdiler. Öcalan a meşruiyet kazandırdılar. Silahların susması iki taraf için de yaralı oldu. Kan akışı durdu. Bu ülke için de çok önemliydi. Bu kazan kazan oyunu HDP nin parti olarak seçime girme kararı ile son buldu. Ve AKP yaklaşık puanı HDP ye kaptırdı. Bundan sonra neler olacak bekleyip göreceğiz. şeklinde konuştu. Davutoğlu, gencecik bedenler üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışanlara seslendi; SİYASETİ KANLA kirlettiğiniz yeter Başbakan Davutoğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından, Suruç'taki terör saldırısına ilişkin açıklamalarda bulundu. Fehmi Koru IŞİD in kolu her yerde 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada ü dan takip edebilirsiniz www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Terör örgütleri ile bağları ortadayken gencecik bedenler üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışanlara sesleniyorum; Siyaseti kanla kirlettiğiniz yeter. AK Parti'nin geçmişinde terör, silah, cinayet şebekeleri ile işbirliği yok. Gidin milletimizin önünde her türlü silaha, teröre karşı olduğunuzu ilan edin sonra başkalarına ders vermeye kalkın" açıklamasında bulundu. HABERİ 12 DE Kadıköy, savaş alanına döndü Kadıköy'de, Suruç'taki terör saldırısını bahane ederek izinsiz gösteri düzenleyen, polise taş ve havai fişekle saldıran gruba müdahale edildi. Polis ekipleri, gruba tazyikli su ve biber gazıyla müdahalede bulundu. Müdahale sırasında gruptan 11 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin yapılan üst aramasında 3 el yapımı, parça tesirli ve basınç etkili bomba, 1 kurusıkı tabanca ile 10 molotofkokteyli ele geçirildi. HABERİ 12. SAYFADA Saray dan Demirtaş a SERT YANIT Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suruç'taki terör saldırısı sonrasında güvenlik birimleri ve adli makamların kapsamlı çalışmalarının devam ettiğini belirterek, "Tüm bu gerçekler ortadayken, bazı siyasilerin siyasi rant uğruna vatandaşlarımızı tahrike kalkışmaları, milletimizi acıya boğan terör saldırısını dahi husumet tohumları ekme fırsatı olarak görmeleri gerçekten esef vericidir" dedi. HABERİ 12. SAYFADA ABD: Türkiye DAEŞ ile mücadelede kritik bir ortak Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Alistair Baskey, Türkiye'nin, terör örgütü DAEŞ'le mücadele kapsamında oluşturulan uluslararası koalisyonun önemli bir ortağı olduğunu belirterek, "Türkiye'nin uluslararası koalisyona sunduğu birçok noktadaki somut çabalarından memnuniyet duyuyoruz" dedi. Baskey, Suruç'ta meydana gelen terör saldırısının ardından Türkiye'nin DAEŞ'e karşı yeterince mücadele etmediği eleştirilerine, Türkiye'nin, DAEŞ'le mücadelede "kritik bir ortak" olduğu karşılığını verdi. HABERİ 12. SAYFADA CHP den yerinde KARAR CHP, Suruç'taki terör saldırısı üzerine yayımladığı genelgede, tüm belediyelerine, müzikli organizasyon, eğlence ve festivalleri iptal etme talimatı verdi. Müzikli organizasyon, eğlence ve festivallerin iptal edilmesi istenen genelgede, "20 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa ili, Suruç ilçesinde, 31 gencimizin yaşamını yitirmesi ve 100'den fazla yurttaşın yaralanması ile sonuçlanan hain terör saldırısı nedeni ile partimizin aldığı tutumu destekler nitelikte, belediyelerimizin festival, şenlik ve diğer etkinliklerinin ileri bir tarihe ertelenmesi hususunda gereğini rica ederiz" ifadesi kullanıldı.

2 2 SINEMA TV / MAGAZIN 23 Temmuz 2015 Perşembe Orta Asyalı sanatçılar İstanbul da konser verdi İSTANBUL- - Orta Asya'dan ünlü sanatçılar Nazir Khara, Feruza Hafizova ve Sevinç Müminova, Zeytinburnu Stadyumu' nda konser verdi. Konserde sahne alan Afgan sanatçı Khara, hayranlarına Türkçe "Merhaba İstanbul, merhaba Kabil" sözleriyle seslendi. İstanbul'a ilk kez geldiğini ifade eden sanatçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oldukça heyecanlı olduğunu ancak izleyicilerin kendisini çok iyi karşıladığını söyledi. Khara, Türkiye'nin Afganistan halkının her zaman destekçisi olduğunu belirterek, Türkiye'de bulunmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Konserinde son albümünden şarkılar seslendiren sanatçı, "Umarım bir gün Afganistan da Türkiye gibi huzura kavuşacak ve biz de tüm konserlerimizi kendi ülkemizde yapacağız" ifadesini kullandı. Sahnedeki sempatik ve enerjik tavırlarıyla dikkatleri çeken Özbek şarkıcı Sevinç Müminova da hayranlarına, "Sizi ve Türkiye'yi çok seviyorum" dedi. Müminova konserde, sevilen bestelerinin yanı sıra Özbekçe, Türkçe ve Farsça şarkılar da yorumladı. Tacikistan'dan gelen sanatçı Feruza Hafizova ise "Türkiye'de bu kadar çok Farsça bilen kişinin yaşadığını bilmiyordum. Benim de bu güzel ülkedeki ilk konserim. Burada olduğum için çok heyecanlıyım" ifadelerini kullandı. Vizyona yeni girecek filmler Hicran ve Adnan çiftinin mutlu evlilikleri, iki yaşındaki çocuklarının kaza sonrasında hayatını yitirmesiyle yıkıma uğrar. İkili, artık aynı evde yaşayan iki yabancı gibidir. Tüm bunların üzerine Hicran kısa süre içerisinde esrarengiz olaylar yaşamaya başlayınca psikolojisi tümden bozulur. Hicran bir hocaya görünür ve burada birinin kendisine "41 dikiş" adı verilen bir büyü yaptırdığını öğrenir. Büyülerin en güçlüsü olarak bilinen bu büyü, 41 farklı niyetle yapılmaktadır. Genç kadının büyüden kurtulabilmesi için yapan kişiyi bulup 41 niyetten hangisini ettiğini öğrenmesi gerekmektedir 'ün sonbaharında vizyona giren ilk Siccin filmi yasak bir aşkın lanetinden yola çıkarak kurgulanan bir öyküye sahipti. Devam filminde yönetmenliği yine Alper Mestçi üstlenirken, senaryo Alper Mestçi ve Ersan Özer ikilisine ait. Filmin oyuncu kadrosunda Şeyda Terzioğlu, Bulut Akkale, Reyhan İlhan ve Ece Edibe Baykal yer alırken yapımcılığını ise Muhteşem Film üstleniyor. Kendi hayatını kuran Ted, artık sevgilisi Tammy- Lynn ile evli ve mutlu bir ayıcıktır. Harika bir seks hayatı olan Ted, baba olmak ister ve bunun için John'dan kendisi için sperm bağışçısı olmasını rica eder. Her şey yolunda gidiyor gibi görünürken, sperm bankasından gelen bir mektupla hayalleri yıkılır. Zira bu yöntemle bebek sahibi olması için öncelikle insan olduğunu kanıtlaması gerekmektedir! Ted şimdi ABD yasaları önünde diğer vatandaşlarla eşit haklara sahip olduğunu kanıtlamak için ruhu, duyguları olan bir insan olduğuna kanunları ikna etmelidir. 2012'de vizyona giren ve seyircileri gülmekten kırıp geçiren Ayı Teddy'nin devam filmi en az ilki kadar komik ve edepsiz. Yönetmenliğini ve Ayı Teddy seslendirmesini yine Seth MacFarlane'nin üstlendiği yapımın başrolü ilk filmde de olduğu gibi Mark Wahlberg. Canlı aksiyon ve CG-animasyonu birleştiren filmin senaryosunda MacFarlane'nin yanı sıra Alec Sulkin ve Wellesley Wild'ın imzası var. Nelly, toplama kampından kurtulmayı başarmış ama işkenceden yüzü tanınmayacak hale gelmiş bir şarkıcıdır. Zorunlu olarak geçirdiği estetik ameliyat sonrasında, kendisinin bir benzerine dönüşür. Görmek için can attığı tek kişi ise kocası Johnny dir. Karşılaştıklarında Johnny onu tanımayıp zihnini iyice bulandırır. Acaba kocası ona hâlâ âşık mıdır, yoksa sadece parasının peşinde midir? 05:13 İstiklal Marşı ve Günün 05:15 Ana Ocağı 06:40 1'de Sabah 09:10 Böyle Bitmesin 11:20 Sofraya Buyurun 11:35 Değişen Hayatlar 12:10 Sen Olsan Ne Yapardın? 13:05 Ana Ocağı 14:50 Pastane 15:50 Kıssalı Harikalar Kumpanyası 15:55 Seksenler 18:10 Gönül Köprülerimiz 18:45 Ana Haber Bülteni 19:00 Yerli Dizi 20:50 Yerli Dizi 21:45 Yerli Dizi 22:55 Yabancı Sinema 00:00 Yerli Dizi Tekrar 01:10 Klipler 07:00 Kahvaltı Haberleri 10:00 Müge Anlı ile Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Çocuklar Duymasın 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45 Atv Ana Haber 19:45 Yerli Dizi 21:15 Bedel 00:15 Yerli Dizi 02:00 Alemin Kralı 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DİLARA KOÇAK İLE İYİ YAŞAM 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 DUDAKTAN KALBE 17:00 İKİNCİ BAHAR 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:45 YABANCI SİNEMA 21:30 YABANCI SİNEMA ÖLÜMSÜZLER 23:10 BUNU KONUŞALIM YAŞAM-CANLI 00:00 YABANCI SİNEMA TEKRAR 01:30 YABANCI SİNEMA TEKRAR 05:40 Aşkın Bedeli 07:00 Bugün 09:00 Beni Affet 10:00 Muhteşem Yüzyıl 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Elimin Lezzeti 16:30 Beni Affet (Tekrar) 18:30 Star Haber 19:15 Çarkıfelek Yerli Dizi 21:45 Şabanoğlu Şaban 01:30 Yabancı Sinema 08:00 Aramızda Kalmasın 10:45 Yabancı Sinema 13:15 Ver Fırına 15:30 İşte Benim Stilim (Yeni Bölüm) 20:00 Maral: En Güzel Hikayem (Tekrar) 23:15 Hülya Avşar (Tekrar) 00:30 Yabancı Sinema 03:15 Oynat Bakalım 04:00 Aramızda Kalmasın 05:15 Ver Fırına 06:00 Akasya Durağı 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 BKM Mutfak 12:30 Gün Arası 13:00 Aşk-ı Memnu 14:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Yabancı Sinema 23:30 5N1K Fenomen yarışma Çarkıfelek yepyeni içeriği, ünlü konukları, büyük ödülleri ve Mehmet Ali Erbil in eğlenceli sunumuyla 15 Haziran Pazartesi gününden itibaren hafta içi her gün, Star ekranlarında olacak. 40 yıldır yayınlanan ve her yaştan izleyiciyi ekran başına çeken, dünyanın en fazla ödül dağıtan yarışma programı Çarkıfelek te yarışmacılar muhteşem bir araba ve değerli ödüller kazanacak. Yapımcılığını RTV Film in üstlendiği, Çarkıfelek, hafta içi her akşam herkesi ekran başına toplayacak ve keyifli dakikalar yaşatacak. 19:15 ÇARKIFELEK 21:30 ÖLÜMSÜZLER Orjinal İsmi:Immortals Yönetmen:Tarsem Singh Oyuncular:Henry Cavill, Mickey Rourke, Luke Evans, StephenDorf, Freida Pinto Yapım Yılı:2011 Tür:Fantastik/Aksiyon Tanrıların, Titanlara karşı verdikleri mücadelede başarılı olmalarının ardından gelen huzur çağında, Kadim Yunan'da daha önce hiç görülmemiş bir güç ortaya çıkar. Güce tapan Kral Hyperion, insanlığa savaş açmıştır. Hükmü altında kana susamış bir ordu kuran eden Hyperion, Ares tarafından cennette dövülen ve insanın hayal gücünü aşan bir güce sahip olan Epirus Yay'ını bulmak için tüm Yunan'ı ateşe verir. 21:45 ŞABANOĞLU ŞABAN Canciğer arkadaşlar Şaban ile Ramazan'ın komik oyküsü. Vatani görevini tamamlayan Şaban, tezkereyi alınca, eski komutanının yanında işe girer. Arkadaşı Ramazan'la birlikte, polisin bir türlü yakalayamadıkları kabadıyı Kadırgalı Eşref'i yakalarlar ve kahraman olurlar. Bu başarılarından sonra Nazır Paşa onları gizli polis yapar. Bu arada Nazır Paşa'nın evinde kızkardeşinin elması çalınır. Nazır Paşa Şaban ve Ramazanı konağında araştırma yapmak ve elması bulmak için onları görevlendirir.

3 bölge haberleri 23 Temmuz 2015 Perşembe 3 İşbaşı eğitim programı yaygınlaşıyor ANKARA - Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürü Nusret Yazıcı, üniversitelerle yaptıkları protokollerle işbaşı eğitim programını yaygınlaştırdıklarını bildirdi. Yazıcı, yaptığı yazılı açıklamada, üniversite öğrencilerinin iş gücü piyasasına girişte karşılaştıkları engelleri en aza indirmek istediklerini belirtti. "18 üniversiteyle işbaşı eğitim programına katılımı daha fazla artırmak için protokol imzaladık" bilgisini veren Yazıcı, bunların sayısının gelecek dönemde daha da artacağını ifade etti. Bu doğrultuda üniversitelerle işbirliğini geliştirerek irtibat noktası sayısını 84'e çıkardıklarını kaydeden Yazıcı, şöyle devam etti: "İrtibat noktalarının sayısını önümüzdeki dönemde daha da artıracağız. Yaptığımız çalışmalarla öğrencilere, öncelikle eğitim aldıkları meslekler ve istedikleri diğer mesleklerde yapacakları zorunlu ve isteğe bağlı stajlarını işbaşı eğitim programıyla finanse ederek, aylık bin lira düzeyinde ödeme yapıyoruz. Bu kapsamda öğrenciler, zorunlu ve isteğe bağlı stajlarını sektörün en iyi iş yerlerinde yaparken, gelir de elde ediyor. İşverene hiçbir maliyeti olmayan bu programa katılan öğrencilerin kısa vadeli sigorta primlerini de İŞKUR olarak biz ödüyoruz." Yazıcı, gençlerin niteliklerini ve istihdamını artırmak istediklerini vurgulayarak, "Eğitimli işgücüne hizmet verme ve gençleri iş hayatına hazırlama noktasında ülkemizdeki her üniversiteyle işbirliği yapmaya hazırız. 81 ildeki teşkilatımız ve özverili personelimizle üniversitelerle işbirliğini geliştirerek, daha fazla öğrenciye ulaşmayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı. En az 2 sigortalı çalıştıran iş yerlerinde uygulanan ve işverene hiçbir maliyeti olmayan programa, 15 yaşını tamamlamış işsizler ve üniversite öğrencileri katılabiliyor. Programa katılanlar bir meslekle ilgili deneyim kazanırken, günlük 38 lira 48 kuruş olmak üzere aylık net asgari ücret düzeyinde, yaklaşık bin lira gelir elde edebiliyor. Bu programa katılanları istihdam eden işverenlerin sigorta primi, imalat sektöründe 42, diğer sektörlerde ise 30 ay boyunca devlet tarafından ödeniyor. Program, mezun olduklarında gençlerin iş tecrübesinin bulunmasını sağlarken, genç işsizliğin azaltılmasını hedefliyor. Gökçeadalı Rumların ortaokul ve lise heyecanı ÇANAKKALE - Çanakkale'nin Gökçeada ilçesinde geçen sene ilgili yönetmelik gereği eksiklikleri giderilemediği için açılışı yapılamayan Özel Gökçeada Rum Ortaokulu ve Lisesinde bu yıl eğitime başlanması bekleniyor. Özel Gökçeada Rum Ortaokulu ve Lisesi Kurucu Temsilcisi de olan İmroz Eğitim ve Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İoakim Makis Kamburopulos, AA muhabirine yaptığı açıklamada, planlarında olmasına rağmen okulun açılışını eğitim öğretim yılına yetiştiremediklerini söyledi. İlgili yönetmelik gereği okuldaki eksikliklerin giderilmesi konusunda tüm çalışmaları yeniden gözden geçirdiklerini anlatan Kamburopulos, yeni eğitim öğretim dönemi öncesinde bu eksiklikleri giderdiklerini belirtti. Okulun açılması için yasal işlemlerin sürdüğüne değinen Kamburopulos, şöyle devam etti: "Bu hafta Ankara'dan, bakanlıktan gelecek izni bekliyoruz. Okulumuzun açılması için umutluyuz. Şu anda aksilik olacağını düşünmüyoruz çünkü mevzuatın gördüğü tüm detayları yerine getirdik. Bunun için açık bir şey bırakmadık. Bu konuda hiç kimseyi mahcup etmek istemiyoruz. Bugüne kadar öngörülen her şey yerine getirildi. Şu anda her bakımdan hazırız." Okul için gerek Ankara gerekse Çanakkale ve Gökçeada Milli Eğitim Müdürlüğünden büyük yardımlar aldıklarını, bu yakınlığın kendilerini mutlu ettiğini dile getiren Kamburopulos, "Tabii bu yakınlıktan dolayı da süreç çok iyi işliyor. Bu yıl hiçbir sorun çıkmayacağını düşünüyoruz. Zaten önümüzdeki hafta her şey belli olacak diye bekliyoruz. İzin durumumuz kesinleşecek. Okulda geri kalan her şey hızlı şekilde hazırlanıyor" diye konuştu. AÜ, savunma sanayii için araştırmacı yetiştirecek Ankara Üniversitesi, savunma sanayinde üniversite-sanayi iş birliğini güçlendirmeyi ve özgün projeleri artırmayı amaçlayan Savunma Sanayii İçin Araştırmacı Yetiştirme Programı'na (SAYP) katıldı. ANKARA - Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), Ankara Üniversitesi, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ/TAI) ve FNSS Savunma Sistemleri AŞ arasında imzalanan SAYP Mutabakat Metni için Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Senato Salonu'nda tören düzenlendi. Savunma Sanayii Müsteşar Yardımcısı Celal Sami Tüfekçi, burada yaptığı konuşmada, Müsteşarlığın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarının özgün tasarım projelerle karşılanması ve savunma sanayine ayrılan kaynakların maksimum oranda ülke ekonomisine yönlendirilmesine yönelik çaba yürüttüğünü söyledi. Müsteşarlık tarafından 2011'de hayata geçirilen SAYP'ın üniversite-sanayi iş birliğinin güzel bir örneği olduğunu dile getiren Tüfekçi, ODTÜ, Gazi, Abdullah Gül üniversiteleri ile birçok firmanın projede yer aldığını ifade etti. İmzalanacak mutabakat metniyle Ankara Üniversitesi'nin de programa katılacağını belirten Tüfekçi, projeyle üniversitelerde lisansüstü programlarda yapılan tez çalışmalarının, şirketlerin orta ve uzun vadeli Ar-Ge stratejileri doğrultusunda ve Müsteşarlığın belirlediği öncelikli alanlarda gerçekleştirilecek şekilde güdümlü projeler olarak yapılandırılmasının amaçlandığını kaydetti. Tüfekçi, proje kapsamında bugüne kadar bütçesi 7 milyon lira olan 29 projenin hayata geçirildiğini, toplam 36 araştırmacı yetiştirilmesinin öngörüldüğünü bildirdi. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, uzun süredir üniversite ve sanayi iş birliği konusunda arayışlara girildiğini ama bugüne kadar istenen sonuçların alınamadığını söyledi. Üniversitelerin uzun yıllar duvarlarını örerek "isteyen gelsin bilimi alsın" dediklerini, iş dünyasında da "üniversiteler öyle ürünler versin ki hemen para kazanalım" anlayışının hakim olduğunu dile getiren İbiş, bilgi üretmek ve bunu ürüne dönüştürmenin zorluğuna dikkati çekti. İbiş, imzalanacak mutabakat metniyle uzun soluklu bir iş birliğine gidildiğini, bunun temelinde de nitelik insan yetiştirme, nitelikli Ar-Ge yapma, yetiştirilen insanların istihdamını sağlama, hizmet içinde eğitimi sürdürebilmenin bulunduğunu ifade etti. Yozgatlı beşizler doğum günlerinde sünnet oldu YOZGAT - Akdağmadeni ilçesinde, İbrahim ve Özlem Bulut çiftinin "prematüre" dünyaya gelen beşizleri, dördüncü yaş günlerinde sünnet olma heyecanını da yaşadı. Bulut çiftinin beşizlerinden Ömer Faruk, Yunus Kerem, Davut Ege ve Muhammed Emin için doğum günü partisinin yanı sıra sünnet düğünü de yapıldı. Beşizlerin İstanbulluoğlu Mahallesi'ndeki evlerinin önünde gerçekleştirilen kutlamada, sünnet düğünü ve doğum gününe özel 7 katlı pasta kesildi. Bulut ailesine hayırlı olsun ziyaretinde bulunan Kaymakam Ahmet Yıldız, bir çocuğa bile bakmanın zorluğundan söz ederek, "Benim bir çocuğum var. Çocuğa bakmak gerçekten çok zor. Ailemize Allah kolaylık versin. Beşizlere bakmak gerçekten çok zor. Beşizlerimizin yaşları büyüdükçe sorumlulukları da artıyor. Daha önce Kaymakamlık olarak yardım edildi. İnşallah biz yine aileye yardımcı olacağız" diye konuştu. Belediye Başkanı Suphi Daştan da çocuklara altın hediye etti. Yaş günlerini kutlayan çocukların, Türkiye'nin "yaşayan ilk beşizleri" olduğunu belirten Daştan, "Maşallah büyüdüler. Annesi, babası büyük emekler sarf ederek bu duruma getirdi. İnşallah sünnetlerinden sonra da ilçemize ve ülkemize hayırlı birer birey olarak hayatlarını devam ettirecekler'' dedi. Baba İbrahim Bulut da aynı anda çifte mutluluk yaşadıklarını ifade ederek, beşizlerin bakımlarının gün geçtikçe zorlaştığını söyledi. ASELSAN Genel Müdürü Faik Eken de şirket ve sektörün en önemli kaynağının yetişmiş insan gücü olduğunu belirtti. Her yıl önemli bir kaynağı yeni ürün geliştirmek için harcadıklarına dikkati çeken Eken, bu süreçte ihtiyaç duydukları nitelikli insan kaynağını yetiştirmeye önem verdiklerini söyledi. Bu amaçla yürüttükleri değişik projeler bulunduğuna işaret eden Eken, arayışlar sonunda sektörün ve şirketin ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştirmeyi amaçladıklarını kaydetti. FNSS Savunma Sistemleri AŞ Operasyon Direktörü Can Özelçi, şirket olarak uzun senelerdir Ar-Ge faaliyeti yürüttüklerini anlattı. Özelçi, Ankara Üniversitesi ile savunma sanayinin çeşitli alanlarında çalışabileceklerini dile getirdi. HAVELSAN Genel Müdürü Sadık Yamaç ise bakım-onarım faaliyetleriyle başlayan çalışmalarının, ürün üretimine hatta bunların ihracatını yapabilir noktaya geldiğini vurguladı. Bugün savunmanın yanında sivil alanda da önemli ürünler üretir hale geldiklerine işaret eden Yamaç, teknoloji üretmenin ön şartının üniversitelerle işbirliğinden geçtiğini belirtti. Bu amaçla halen 12 üniversiteyle 24 proje yürüttüklerini ifade eden Yamaç, 2011'de 2,5 milyon lira olan Ar-Ge harcamalarının bugün 50 milyon lira civarına çıktığını kaydetti. TAI Genel Müdürü Muharrem Dörtkaşlı, savunma sanayinin son yıllarda ürün geliştirme konusunda akla, bilme en fazla yatırım yapan sektör olduğunu ifade etti. Sektörün vizyon olarak önüne koyduğu işleri yapabilmesi için teknoloji hazırlık seviyesinin yükseltilmesi gerektiğine dikkati çeken Dörtkaşlı, bunun da iş birliklerini artırmaktan geçtiğini belirtti. Konuşmaların ardından katılımcılar tarafından mutabakat metni imzalandı. Projeyle savunma sanayi sektörünün öncelikleri doğrultusunda ve SSM'nin yönlendirmesiyle, savunma sanayi şirketleri ile üniversiteler arasındaki bilgi transferinin daha sistematik hale getirilmesi, savunma sanayi şirketlerinde çalışanlar tarafından üniversitelerde hazırlanan lisansüstü tezlerin, şirketlerin Ar- Ge ihtiyaçlarına yönelik olacak şekilde yapılandırılması ve savunma sanayi sektörünün öncelikli alanlarına yönlendirilmesi amaçlanıyor. Eksiğiyle, fazlasıyla çocuklarını ellerinden geldiğince en iyi şekilde büyütmeye çalıştıklarını anlatan Bulut, "Şimdi 4 yaşlarına girdiler. Gerek dostlarımın, gerekse kendi çabalarımızla bu zamana getirerek büyüttük" ifadelerini kullandı. Sünnet düğün hazırlıkları öncesi çok mutlu olduklarını dile getiren anne Özlem Bulut ise iki gündür tatlı bir koşuşturma içerisinde olduklarını aktardı. Yılların çok çabuk geçtiğini vurgulayan Bulut, çocukları büyütmenin zorlaşmaya başladığını ve masraflarını karşılamakta çok zorlandıklarını kaydetti. Anne Bulut, 20 Temmuz 2011'de Ankara'da, Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde biri kız beşiz bebek dünyaya getirmiş, doğumlarında 20 kişilik doktor ve hemşire ekibinin görev yaptığı bebeklerin, Türkiye'nin "yaşayan ilk prematüre beşizleri" olduğu bildirilmişti. Fehmi KORU fkoru@gmail.com IŞİD in kolu her yerde fkoru@htgazete.com.tr Militan 2013 yılının başlarında Çin den kalkıp önce Türkiye ye gelmiş; oradan da bir yolunu bulup Suriye ye geçmiş... Suriye de beni bombalama eylemleri konusunda eğittiler diyor. Ülkesine döndükten bir yıl sonra eğitimini aldığı eylemi gerçekleştirmek üzere harekete geçmiş; tam Shijiazhuang daki bir alışveriş merkezini bombalamak üzereyken yakalamışlar... Tayland ın başkentinde de dağıtımı yapılan South China Morning Post Gazetesi nin birinci sayfa haberi bu. Çin in resmi kanallardan verdiği haber ne kadar gerçeği yansıtıyor, bilmek zor; ancak IŞİD konusunda teyakkuzun coğrafya tanımadığını bu haberden de anlıyoruz. Dünyanın bir ucu burası; Suruç ta 30 dan fazla gencin canına mal olan vahşi saldırının haberi henüz buraya ulaşmamış; fakat terörün azdığı bölgeden çok uzak ülkeler bile IŞİD kökenli vahşete karşı tedbir alma ihtiyacı hissediyor. Geçen yılın son günlerinde, Avustralya/ Sidney de de, sonrasında terör yasası nı değiştirmeyi zorlayan bir kafe baskını ve rehin alma olayı yaşanmıştı, IŞİD ile gönül bağı olduğunu açıklayan biri tarafından... IŞİD çıktı çıkalı dünya daha az güvenli; bunu en iyi anlayabilecek durumda olanlar da bizleriz. Soruna doğru teşhis koyabilecek insanlar ülkemizi yönetiyorlar çünkü. Konunun en şaşırtıcı yönü de bu: AK Parti kadroları ülkemizin İslami hassasiyeti yüksek insanlarından oluşuyor. Aralarında dini eğitim almışlar hiç de az değil. İslam tarihi boyunca neler yaşandığını, insanlara barış, esenlik ve mutluluk getirmek üzere gelmiş İslam dininin, sapkın ellerde amacının tam tersi sonuç verecek biçimde kullanılabildiğini bilmeleri gerekiyor. IŞİD e DAEŞ demekle onun İslam ile ilişkisiz olduğunu dünya âleme duyurmak elbette bir hassasiyet dışa vurumu; ancak IŞİD in temsil ettiği din anlayışının bütünüyle dışlanması için yeterli bir tavır değil bu. AK Parti hükümeti IŞİD i terör örgütü olarak ilk tanıyanlardan; Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) da IŞİD in dinle irtibatlandırılmasına şiddetle karşı çıkan bir açıklama yapmıştı; dün de sapkınlığın adını koyan yeni bir açıklama geldi DİB den... Sözün kısası şu: Vahşetin İslam tarafından onaylandığı görüntüsünden en fazla rahatsız olması gerekenler bizim ülkemizin insanları; özellikle de AK Parti kadrosu... Peki ne oluyor da, her geçen gün dozu biraz daha artırılan bir gürültüyle AK Parti nin adı IŞİD ile birlikte anılıyor? Kolay anlaşılır gibi değil. Bu durumu anlaşılır hale koymak AK Parti nin ilk görevi olmalı. Yapılan genel bir hata, IŞİD i bugüne kadar karşılaşılan teröre bulaşmış diğer örgütlerden biri sanmak; geleneksel örgütler -sözgelimi IRA ile- mukayese etmek... Oysa IRA benzeri örgütlerin kendilerine hoş bakan bir tabanları bulunsa bile, sonuçta terör o tür örgütler için bir dert anlatma aracı; derdine kulak verdiğiniz ve haklı gördüğünüz şikâyet konularını düzelttiğinizde varlık sebeplerini ortadan kaldırabilir, militanlarını sistem içerisinde terbiye edebilirsiniz. Fakat IŞİD farklı. Hem tek bir bölgeyle kendisini sınırlı görmüyor IŞİD ve dünyanın dört bir tarafında başını kaldırabiliyor, hem de Türkiye nin de bulunduğu bölgede sınırları belirsiz bir devlet haline dönüşmeye çalışıyor. Kendisini İslam adına hareket eder göstererek... Geçiciye benzemiyor bu barbarlar örgütü; ilgi alanı Adriyatik ten Çin e kadar uzanıyor... IŞİD i hafife alan kaybeder. 22 Temmuz 2015/ HABER TÜRK THY'nin Sabiha Gökçen-Erbil seferleri başladı İSTANBUL - Türk Hava Yolları (THY), İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Erbil'e uçuşlara başladı. THY Basın Müşavirliği'nden yapılan açıklamaya göre, şirket, Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Amsterdam, Bakü, Berlin, Brüksel, Düsseldorf, Ercan, Frankfurt, Kiev, Kuveyt, Londra, Milan, Münih, Paris, Tiflis, Tahran, Tel Aviv, Viyana, Roma, Stuttgart, Köln, Barselona, Dammam'dan sonra uçuş ağına Erbil'i ekledi. Aynı havalimanından yarın başlatılacak Bahreyn uçuşuyla THY'nin Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan sefer yaptığı nokta sayısı 24'e yükselecek. Sabiha Gökçen-Erbil uçuşları, ilk etapta pazartesi, çarşamba, perşembe ve cumartesi günleri olacak. Seferler, 16 Eylül'den itibaren her gün karşılıklı yapılacak. İstanbul'dan Erbil'e tüm vergiler dahil gidiş-dönüş 386 dolardan başlayan açılışa özel fiyatlarla seyahat edebilecek. Ayrıca, Miles&Smiles üyeleri, Sabiha Gökçen hatlarında yüzde 25 mil indirimli ödül biletle seyahat edip, uçuş sınıflarını yükseltebilecek. Sabiha Gökçen-Bahreyn uçuşları ise yarından itibaren çarşamba, cuma ve pazar günleri karşılıklı gerçekleştirilecek. Bahreyn uçuşları vergiler dahil gidiş-dönüş 500 dolardan başlayacak ve Miles&Smiles üyeleri aynı avantajlardan yararlanabilecek.

4 423 Temmuz 2015 Perşembe ANKARA Uluslararası Ticaret Derneği ile Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği arasında, dernek üyelerinin uluslararası piyasalardaki ihracat payını yükseltmek amacıyla işbirliği protokolü imzalandı. Atık yağını getiren kazanıyor OSİAD dan ihracat protokolü OSİAD Başkanı Ahmet Kurt ve Uluslararası Ticaret Derneği Başkanı Baki Alkaçar tarafından imzalanan işbirliği protokolüne göre, ticaretin geliştirilmesini amaçlayan her türlü eğitim, toplantı, panel, konferans benzeri organizasyonlarda ortak hareket edilecek. Uluslararası Ticaret Derneği, talep edilmesi halinde uzmanlık alanları ile ilgili programlarda, sektör uygulamasına yönelik program içeriklerinin geliştirilmesi, çalışmaların yönlendirilmesinde ve uygulamacı temin edilmesinde destek verecek; ayrıca üniversite Keçiören Belediyesi zabıta ekipleri semt pazarlarına kurduğu kamera sistemi ile anlık izlemenin yanısıra 24 saat kayıt da yapıyor. Böylece hem yaya ekipler ile hem de kameralar aracılığı ile takip edilen pazar yerlerine Keçiörenliler gönül rahatlığı ile gidiyor. Keçiören Belediyesi, kapalı pazar yerlerinde uyguladığı kameralı izleme ve kayıt sistemini en kısa süre içerisinde tüm pazar yerlerinde hayata geçirmeyi planlıyor. Monitör başındaki zabıta memuru tarafından takip edilen pazar yerinde herhangi bir olumsuz durum meydana geldiğinde, orada bulunan yaya ekip hemen olay yerine sevk ediliyor ve olumsuzluk büyümeden müdahale ediliyor. Pazar esnafının kurallara uyup uymadığının kontrolünün yanı sıra; hırsızlık, yankesicilik gibi olumsuzlukların engellenmesi için bu uygulamayı başlattıklarını belirten Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Vatandaşlarımızın huzurlu, güvenli ve sağlıklı alışveriş yapmaları bizim için çok önemlidir. Kamera sistemi sayesinde pazar yerlerimiz daha da güvenli hale geldi. Başlattığımız ve en kısada sürede tüm pazar yerlerimizde de hayata geçirmeyi planladığımız uygulamamız ile Keçiörenliler huzur içerisinde pazar alışverişlerini yapabilecekler dedi. öğrencilerinin dış ticaret alanında uygulama stajlarının yaptırılması konularında işbirliği içinde olunacak. OSİAD Başkanı Ahmet Kurt, Türkiye nin üretirken daha fazla ihracat yapması gerektiğini, son yıllarda uluslararası ticarette önemli sıkıntılar yaşadıklarını söyledi. Uluslararası Ticaret Derneği nin OSİAD üyelerinin ürünlerinin yurtdışı piyasalarda daha kolay pazar bulmasını sağlayacak organizasyonlar gerçekleştireceğini belirterek Ayrıca yasal süreçlerde de iş dünyasının dış ticarete katkısını sağlayacak şekilde ortak çalışmalar yapabileceğiz dedi. OSİAD ın önderliğinde kurulan Anadolu Organize Sanayi Bölgesi nde üyelerimiz ve diğer yatırımcılarımız işyerlerini açmaya başladılar. Anadolu OSB deki yatırımlarımız büyümeye, daha fazla ihracat yapmaya dönüktü. Protokolle ihracat kapasitemizi artıracağız dedi. Uluslararası Ticaret Derneği Başkanı Baki Alkaçar da işbirliğinin sadece iki derneğin gelişimi açısından değil Türkiye açısından da olumlu sonuçlar üreteceğine inandığını söyledi. Keçiören'in pazaryerleri kamerayla izleniyor Onkoloji Konukevi ndeki ilginç yaşam hikayeleri Çankaya Belediyesi nin 5 litre atık yağ getirene 1 litre deterjan kampanyası yoğun ilgi görüyor. Çankaya Belediyesi tarafından çevre koruma ve bilinç artırma amacıyla geliştirilen projelerden olan 5 litre yağ getir 1 litre deterjanı götür kampanyası tüm hızıyla devam ediyor. Yalnızca konutlara yönelik olan kampanyaya geçtiğimiz üç ayda yoğun bir katılım oldu. İlçe genelinde 18 TODAM (Çankaya Belediyesi Toplumsal Dayanışma Merkezi), üç Çankaya Evi ve 8 zabıta noktasından verilen deterjanlar gösterilen ilgi karşısında kısa sürede tükeniyor. Nisan ayında başlatılan kampanyada bu güne kadar 580 kişiye 580 litre deterjan dağıtıldı. Çevreye ve doğaya karşı duyarlılık ve farkındalık oluşturma amacını güden kampanya ile bin 435 litre evsel atık yağ toplandı. Vatandaşların, evlerinde biriktirdikleri atık yağları kendilerine en yakın belediye birimlerine götürerek deterjanlarını alabilecekleri kampanya, yılsonuna kadar sürecek. Çin den Yenimahalle ye kardeş ziyareti Yenimahalle nin Çin den Kardeş Belediyesi Guangzhou dan bir heyetle bir araya geldi. Yenimahalle de Dostluk Parkı projesini hayat geçirmek isteyen Çinli heyete, Türk misafirperverliğini gösteren Yaşar, barış, kardeşlik ve hoşgörü vurgusu yaptı. Yenimahalle de hoşgörü kültürünün hakim olduğuna dikkat çeken Yaşar, Biz her ırktan, her mezhepten, her inançtan insanın birlik, beraberlik ve hoşgörü içerisinde kardeşçe yaşamasını istiyoruz. Yenimahalle de de bunu gerçekleştiriyoruz dedi. Guangzhou Belediyesi nden yetkili Lei Jie eşliğinde Başkan Yaşar ile toplantı yapan Çinli heyet, Yenimahalle de gerçekleştirecekleri projeyi ayrıntısıyla anlattı. Çinli mühendislerin ve mimarların bulunduğu görüşmede, Çin kültürünü yansıtacak olan park ile ilgili sunumlar yapıldı. Projeyi ayrıntısıyla inceleyen Yaşar, Umarım bu proje iki ülke için de hayırlı olur ve ülkeler arasındaki ilişkilerin dostane boyutta devam etmesine vesile olur dedi. Yaşar, Yenimahalle Belediyesi tarafından Başkent e kazandırılan devasa projeler hakkında da konuklarına bilgiler verdi. Yenimahalle Belediyesi Onkoloji Konukevi hasta ve yakınlarına umut olmaya devam ediyor. Yurt içinden olduğu gibi Kıbrıs, Irak, Azerbaycan ve Kosova dan da vatandaşları ağırlayan konukevi, bugüne kadar 5 binden fazla hastaya kucak açtı. Hasta ve yakınlarına kapılarını ardına kadar açan konukevi birbirinden zor ve hüzünlü yaşam mücadelesine de yakından tanıklık ediyor. Rize den Ankara ya lösemi tedavisi olabilmek için gelen 43 yaşındaki Turgut Kazdal ın hayatı da bu zorlu mücadelelerden yalnızca bir tanesi. Yaklaşık 18 yıldır lösemiyle savaşan Kazdal, evli ve 2 çocuk babası. Eşi sağır, dilsiz olan Kazdal ın 17 yaşındaki kızı Burcu da babası gibi kanserle mücadele ediyor. 3 yaşında beyin kanseri olan, 14 yıldır hastalığına tedavi arayan Burcu, 7 kez ameliyat masasına yatmış. Yaklaşık 1 buçuk yıl önce 17 yaşındaki oğlu Burak tan yarı yarıya ilik nakli olan Turgut Kazdal Yenimahalle Belediyesi Onkoloji Konukevi nin müdavimlerinden olmuş. Belirli aralıklarla konukevine gelen ve birkaç ay tedavi gören Kazdal, Bize bu misafirhaneyi yapandan da uğraşandan da Allah razı olsun. Onların desteği ve bakımı ile ayakta duruyoruz diyor. Kendilerine tanınan imkanlardan ve güler yüzlü personellerden de memnuniyet duyduklarını ifade eden Turgut Kazdal Zaten hayat bize üst üste kazık atıyor. Hem maddi hem manevi olarak bu hastalığın tedavisi çok ağır. Bir de dışarıda kalsak ne yapardık. Bize el uzatan herkese teşekkür ediyorum dedi. ÖNEMLİ TELEFONLAR

5 ANKARA 23 Temmuz 2015 Perşembe 5 Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi alanında yapımı gerçekleştirilen Kuzeykent Cami ve Külliyesi nin inşası hızla yükseliyor. Kuzeykent Camii ve Külliyesi'nin yapım çalışmalarının aralıksız devam ettiğini bildiren TOBAŞ Genel Müdürü Ferhat Ertürk, 65 bin metrekare alan üzerinde kurulan ve kaba inşaatı tamamlanma aşamasında olan projenin, bitirildiğinde Türkiye nin en görkemli cami ve külliyeleri arasında yer alacağını söyledi. Büyükşehir Belediyesi'nin, külliye geleneği ve mimarisini Başkent e kazandırdığını belirten Genel Müdür Ertürk, şu bilgileri verdi: Külliye projesinin kapalı bölümünün içinde, 10 bini yarı açık ve açık alanlar ile cami avlusu, revaklar, yan teraslar da dahil olduğunda, toplam 20 bin kişinin aynı anda namaz kılacağı caminin inşası gerçekleştiriliyor. 2 si 64 metre uzunluğunda 3 şerefeli, 2 si 46 metre uzunluğunda 2 şerefeli olmak üzere toplam 4 minaresi olacak caminin kaba inşaatı sürerken, ana binada kubbe altına kadar olan yerde imalatlar tamamlanmak üzere. Yapılan çalışmalar kapsamında cami imalatı yüzde 20 nin üzerinde tamamlandı. Kuzey Ankara Merkez Camii- Külliyesi ile Kültür ve Kongre Merkezi inşaatlarının aralıksız devam ettiğini bildiren Ertürk, şunları söyledi: Kapalı otopark bölümünün kaba inşaatı tamamlandı. Otopark üzerinde yer alan arasta bölümünün kaba inşaatı devam ediyor, seyir kulesinin kazıları tamamlandı. Bu alandaki yapım çalışmaları ise yüzde 64 oranında tamamlandı. Külliye içinde kadın ve erkekler için ayrı ayrı yapılan hamamların kaba inşaatları sürerken, aşevi, kütüphane, Osmanlı mutfağı, kültür ve kongre merkezlerinin hafriyat ve kaba inşaatları devam ediyor. Genel Müdür Ertürk, bölgenin, kısa süre öncesine kadar bir ülkenin başkentine yakışmayacak görüntüde derme çatma binalar ve gecekondulardan oluşan sağlıksız bir alan olduğunu hatırlatarak, Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulanan kentsel dönüşüm projesinin ardından, Kuzey Yıldızı nın cazibe merkezi haline geldiğini ifade etti. Projenin, Başkent in en önemli giriş noktalarından bir olan Esenboğa Havaalanı yolu güzergahında bulunması nedeniyle de ayrı bir öneme sahip olduğunu dile getiren Ertürk, Geçmişte Başkentimize gelen yerli ve yabancı konuklarımızın, havaalanı yolu üzerinde olan bu bölgeyi görmesinden üzüntü duyardık. Bugün ise modern binaları, alttan ısıtmalı yolları, köprüleri, ışıklandırmaları, 750 bin metrekare büyüklüğündeki muhteşem rekreasyonu, şimdi de tüm alana hakim muhteşem bir manzaraya sahip tepede inşa edilen Kuzeykent Külliyesi ile de bir prestij projesi, gurur duyulan bir yaşam alanı oldu diye konuştu. Ankara Büyükşehir Belediyesi nce Esenboğa Yolu nda yaptırılan cami ve külliye hızla yükseliyor. Esenboğa ya cami ve külliye Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi nin henüz yapım aşamasındayken bile uluslararası alanda dikkat çektiğini ifade eden Ertürk, konuşmasını şöyle sürdürdü: İlklerin projesi olarak adını tarihe yazdıran proje kapsamında inşa edilen Kuzeykent Merkez Camii ve Külliyesi nin, tamamlandığında, Türkiye nin en görkemli cami ve külliyeleri arasında yer alacağına inanıyoruz. Külliye sadece Başkent e değil, içindeki tesisleriyle Türkiye ye de hizmet verecek özellikte olacak. ASKİ'den 250 milyonluk yatırım Ankara Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdürlüğü ekipleri, kendisine bağlanan ilçelerdeki mahalle statüsüne kavuşan köylerin içme suyu ve kanalizasyon sıkıntılarını çözüyor. ASKİ Genel Müdürlüğü, Ankara geneline 2014 yılında 444 milyon TL yatırım, geçen yıl 30 Mart yerel seçimlerinin ardından hizmet alanına dahil edilen ilçelere bağlı köylere ise 1 yıl içinde 250 milyon TL tutarında yatırım yaptı. Sağlıklı su kullanımı için depo onarımı ve paket arıtma tesisleri kuran ve köylerin atık su-yağmur suyu, içme suyu hattı ihtiyaçlarını karşılayan ASKİ, mobil abonelik aracıyla da vatandaşların ayağına kadar giderek abonelik işlemlerini gerçekleştiriyor. Başkent te 2014 yılında köylere yapılan yatırımlarla ilgili açıklama yapan ASKİ Genel Müdürü İrfan Kaya, şunları söyledi: 30 Mart 2014 yerel seçimleri sonucu hizmet alanımıza giren mahallelerin ihtiyaçları ve sıkıntıları yerinde tespit edilerek, altyapı ve üst yapıyla ilgili yatırımları gerçekleştirmeye devam ediyoruz yılında da mahalle statüsüne dönüşen köylerin ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verebilmek için çalışmalarımıza tüm hızıyla devam ediyoruz. Kaya, başta Çubuk, Akyurt ve Pursaklar ilçeleri olmak üzere kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan Çubuk 2 Barajı na, Kavşakkaya Barajı ndan 14 kilometrelik bir iletim hattı yaptıklarını, ASKİ olarak, Çubuk 2 Barajı su seviyesini koruyacak ve barajın uzun yıllar kullanılmasını sağlayacak bir projeye imza attıklarını belirtti. İlçelerdeki ihtiyaçlara göre atık ve yağmur suyu, içme suyu hatlarını gözden geçirerek yenileyen ASKİ, bazı bölgelere ise ilk defa içme suyu ve kanalizasyon hattı ulaştırdı. ASKİ, 2014 yılı içinde hizmet alanına yeni dahil olan ilçelere 200 km de içme suyu hattı döşeyerek, atık ve yağmur suyu hattının yanı sıra ihtiyaç dahilinde çeşitli bölgelere paket artıma tesisi, dezenfeksiyon ve klorlama üniteleri yaptı, su deposu onarımları gerçekleştirdi. Pursaklar da yaz okulu zamanı Pursaklar Belediyesi Yaz Spor Okulu kayıtları başladı. Aralarında taekwondo, voleybol, basketbol ve futbolun yer aldığı yaz okulu eğitimi 27 Temmuz da başlıyor. Yangının söndürülebilmesi veya en az zararla atlatılması için ilk müdahalenin çok önemli olduğunu belirten Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanı Celil Sipahi, konut, işyeri ve motorlu araçlarda, mutlaka standartlara uygun yangın söndürme cihazı bulundurulması gerektiğini söyledi. Evlerde, işyerlerinde ve araçlarda bulundurulacak çalışır durumdaki yangın söndürme tüplerinin can ve mal güvenliğinin sigortası olduğuna dikkat çeken Sipahi, konut ve işyerlerinin büyüklüğüne ve niteliğine göre 2-6 kg arası, araçlarda ise 2 kg'lik Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri Pursaklar Azmi Ertuğrul İlkokulu, Satı Öztürk İlköğretim Okulu ve Pursaklar Lisesi nde yapılacak olan yaz okulu için kayıt yaptırmak isteyen öğrenciler, belediyenin kültür merkezleri ile mobil kayıt aracına başvurularını yapabilecek. Yaz okuluna katılan kimyasal tozlu yangın söndürme tüpü bulundurulmasının şart olduğunu ifade etti. Cihazın, güvenilir bir firmadan alınmasının önemini vurgulayan Sipahi, kurum ve kuruluşlarca alınacak yangın söndürme tüplerinin kabulünün ise İtfaiye Daire Başkanlığı nın ilgili birimince gerçekleştirecek testlerin ardından yapılmasının uygun olacağını söyledi. Standart nitelikte bir yangın söndürme tüpünün uygun koşullarda muhafaza edildiğinde 2 yıl süreyle işlevselliğini koruyacağını kaydeden Celil Sipahi, kullanım süresi sonunda, cihazdaki kimyasal tozun mutlaka çocuklara, ücretsiz olarak şapka, şort ve tişört verilecek. Geleneksel hale gelen yaz spor okullarında öğrencileri için adab-ı muaşeret dersleri de verilecek. Futbol, taekwondo, voleybol ve basketbol branşlarının ağırlıkta olduğu yaz okulunda, adab-ı muaşeret derslerinin yanı sıra çeşitli sosyal ve kültürel faaliyet de yapılacak. Türkiye de ilk defa Pursaklar Belediyesi nin uygulaması ile başlayan Okullar Hayat Olsun projesi kapsamında bu yıl da okul bahçeleri tercih edildi. İlçe sakinleri tarafından da takdir gören bu uygulama ile öğrenciler hem servis sıkıntısı çekmiyor hem de okul ile olan bağlarını yaz tatilinde de koruyor. Yaz spor okulu ile ilgili değerlendirme yapan Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin, yaz okulunda çocukları en iyi şekilde misafir edeceklerini belirterek, Biz yaz spor okullarını basit birer spor okulu olarak görmüyor, bilakis çocuklarımıza erdemlilik bilinci kazandırmak ve ilçemizin şehir kültürünü yükseltmek için bunu bir vasıta olarak görüyoruz. Yavrularımız bu sene de en güzel şekilde eğitimlerini alacak, sporlarını yapacak. Her sene olduğu gibi bu yıl da Belediye olarak onlara spor kıyafetlerini hediye edeceğiz dedi. Büyükşehir itfaiyesi nden yangın tüpü uyarısı değiştirilmesi gerektiğine işaret etti. Vatandaşlardan, kullanım süreleri dolan yangın söndürme tüplerini, bakım için anlaştıkları firmaya göndermeden önce içindeki tozu boşaltmayı ihmal etmemelerini isteyen Sipahi, kimyevi tozun zamanla özelliğini kaybedeceğini belirtti. Cihazın hatalı kullanılması veya uygun olmayan koşullarda muhafaza edilmemesi halinde püskürtücü gazın boşalabileceğine de dikkat çeken Sipahi, gazı boşalan yangın söndürme cihazının hiçbir işe yaramayacağını vurguladı. Tüpün üzerindeki manometre göstergesinden, gazın boşalıp boşalmadığının kontrol edildiğini belirten Sipahi, gazı boşalan cihazların, yeniden püskürtücü gaz doldurulmak üzere uzman firmaya gönderilmesi gerektiğini belirtti. Pursaklarlı hanımların sertifika heyecanı Pursaklar Belediyesi Ayyıldız Hanımevi ndeki Evde Çocuk Bakımı kursuna katılan 20 kursiyer sertifika heyecanı yaşadı. Pursaklar Belediyesi, hanımları meslek sahibi etmeye devam ediyor. Her geçen gün üye sayıları artan hanım evlerindeki kurslara ilgi yoğun. Bunlardan biri olan Evde Çocuk Bakımı kursuna katılan 20 kadın, eğitimlerini tamamlayarak sertifika almaya hak kazandı. İngilizce, Arapça, bilgisayar, tezhip, iğne oyası, evde çocuk bakamı, kazaziye, dikiş nakış gibi çok sayıda kursa katılarak meslek sahibi olan hanımlar, yaz mevsiminde de kurslara yoğun ilgi gösterdi. Çok sayıda üyesi ile ilçede önemli hizmetlere imza atan Ayyıldız Hanım Evi üyeleri sertifika alarak yeni bir meslek sahibi daha oldular. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ile ortaklaşa düzenlenen kursları başarıyla tamamlayarak MEB onaylı sertifikalarını alan kursiyerler, belediyeye ve halk eğitim merkezine teşekkür etti.

6 6 Giymiyorsan Giydir kampanyası sürüyor Çubuk ta ihtiyaç sahiplerine yönelik düzenlenen ve Çubuk Kent Konseyi Yürütme Kurulu ve Çubuk Kent Konseyi Kadın Meclisi nce ortak yürütülen kıyafet yardım kampanyası sürüyor. Ramazan ayında başlayan ve yüzlerce ihtiyaç sahibin giydirilerek sevindirildiği kıyafet kampanyası Ramazan Bayram ından sonrada devam ediyor. Bayramdan sonra Giymiyorsan Giydir ismiyle devam eden kampanya ile binlerce ihtiyaç sahibine ulaşılması hedefleniyor. Proje kapsamında toplanan giyecek malzemeler Kent Konseyi çalışma ofisinde toplanıyor ve ilçedeki ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor. Kadın Meclisi Başkanı Çiğdem Karadağ Soba, giyilmeyen ihtiyaç fazlası bayan, erkek, çocuk elbiseleri ile ayakkabı, kıyafetlerini ihtiyaç sahiplerine vermek amacıyla böyle bir kampanya başlattıklarını ifade ederek, Çevremizde ihtiyaç sahibi insanlar bulunmaktadır. Maddi imkânsızlık yüzünden bu tür ihtiyaçlarını karşılayamayan vatandaşlarımıza yardımcı olmayı amaçladık. Daha önceden belirlenen çok sayıda vatandaşa bu yardımları ulaştırdık. Hayırsever vatandaşların katkılarıyla bu kampanyanın büyüyeceğine inanıyorum dedi. Giysilerin eski ya da yeni fark etmeyeceğini de belirten Soba, Önemli olan kıyafetlerin kullanılabilir olmasıdır. Bu konuda yardımda bulunmak isteyen vatandaşlarımız, Çubuk Kent Konseyi çalışma ofisine teslim edebilir. Kampanyanın ilçemize hayırlı olmasını diliyorum. Ayrıca kampanyamıza her türlü destek veren ve kampanyamıza kıyafet yardımlarında bulunan Çubuk Belediye Başkanımız Tuncay Acehan beye ve Kent Konseyi Başkanımız İsmail Tekaüt SİNCAN DA MODERN HİZMET Sincan Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğü daha iyi hizmet için yenilendi. Sincan Merkezdeki ana binanın giriş katını yenileyen Sincan Belediyesi, vatandaş hizmet veren bölümü daha modern ve konforlu bir ortama kavuşturdu. Vatandaşın rahatlığı için pek çok konuyu düşünen Sincan Belediyesi, vatandaşı artık görüşme masalarında ağırlıyor. Ramazan Ayında vatandaşı da mağdur etmeden kısa sürede tamamlanan yenileme vatandaştan da tam not aldı. Yenilemenin kendilerini mutlu ettiğini ifade eden Mehmet Kılıç; İşlerim dolayısı ile sık sık belediyemize gelmem gerekiyor. Önceden de güzel bir görünümü vardı fakat bu yenileme ile sanki başka bir yere girmiş hissine kapıldım. Ne zaman yenilendi nasıl oldu anlamadım. Bu hali gerçekten belediyemize çok yakışmış. dedi. Vatandaşa hizmet için çalışmaya devam edeceklerini belirten Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna; Vatandaşımızı genel olarak ağırladığımız giriş katımızı yeniledik. Daha modern ve konforlu bir hale getirdik. Burası Sincanlıların evi o yüzden onları evlerinde en iyi şekilde ağırlamak için çalışıyoruz. Vatandaşımızda yenilemeden memnun hayırlı olsun. dedi. Beye de teşekkür ederiz diye konuştu. Projenin mimarı olan Kent Konseyi Kadın Meclisi üyelerine teşekkür eden Kent Konseyi Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Altındağlı minik boksörlerin antrenmanlarını gerçekleştirdiği spor salonunun tadilatını üstlendi. Çalışkanlar İlköğretim Okulu içindeki spor salonunu baştan aşağı onaran Başkan Tiryaki, minik boksörler için en uygun ortamı hazırladı. Yeni Altındağ Belediyespor çatısı altında ter döken boks takımı, Başkan Tiryaki sayesinde antrenmanlarını artık daha sağlıklı koşullarda yapıyor. Yaşları 9 ile 17 arasında değişen yaklaşık 50 boksör, hem yeni bir salonda idman yapıyor hem de yeni malzemeleriyle milli takıma göz kırpıyor. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, çocukların kötü alışkanlıklardan uzak durması için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacaklarını vurguladı. Altındağlı çocukların çok yetenekli olduğuna dikkat çeken Başkan Tiryaki, ailelerin de çocuklara destek vermesini istedi. Başkan Tiryaki, sporun sağlıklı bir hayata kapı araladığını belirterek ilçede giderek artan bir spor anlayışı olduğunu söyledi. Sadece futbolda değil boksta, güreşte, tekvandoda ve folklorda da iyi işler yaptıklarının altını çizen Başkan Tiryaki: Üzerimize düşen görev bu çocuklarımızın yanında olmaktır dedi. Yeni Altındağ Belediyespor Boks Takımı Başkanı İsmail Tekaüt de, İnsanlar arasında paylaşımı arttıran çok güzel bir proje. Projede emeği geçen herkesi kutluyorum dedi Altındağ ın minik boksörleri Antrenörü Eski Milli Sporcu Erdal Bayramhan, Başkan Tiryaki nin desteğiyle birlikte Altındağlı çocukların tüm zorluklara göğüs gerebileceğini belirtti. Bayramhan, Altındağlı minik boksörler arasından milli takıma sporcu yetiştirmeyi amaçladıklarını söyledi. 10 yaşındaki boksör Enes Özçelik, Boksu çok seviyorum. Boksör olmak için de her şeyi yapmaya hazırım. Sokakta pek fazla oyun oynamam. Vaktimin büyük bir bölümünü burada idman yaparak geçiririm. Antrenmanları kaçırmamaya özen gösteriyorum. Takımda çok güzel bir arkadaş ortamımız var. Hocalarımızın eşliğinde iyi çalışıyoruz. Milli sporcu olarak aileme yardım etmek istiyorum. dedi. 23 Temmuz 2015 Perşembe Başkan Duruay dan esnaf ziyareti Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, esnafı ziyaret ederek, bayramlarını tebrik etti; vatandaşlarla sohbet etti. Başkan Fatih Duruay, sabahın erken saatlerinde dükkânını açan esnafları ziyaret ederek sohbet etti. Ziyaret ettiği esnaflara bol ve bereketli kazançlar dileğinde bulundu. Hayırlı işler ve geçmiş bayramlarını tebrik etmek amacıyla esnafı dolaşan Başkan Duruay, Sık sık esnafımızın çayını içerek, onların dertlerini, sıkıntılarını dinlemek, çalışmalarımız hakkında bilgi vermek, sohbet etmek istiyoruz. Bu gün de böyle bir ziyaret yaptık, birlikte sabah çayını içtik ve esnafımızla bayramlaştık dedi. Yakın ilgiyle karşılanan Başkan Duruay, Gölbaşı nın gelişmesinde esnafın çok önemli rol oynadığına dikkati çekerek Başlatacağız güzel projelerle Gölbaşımız cazibe merkezi olacak diye konuştu. Başkan Duruay ın ziyaretinin kendilerini mutlu ettiğini belirten esnaflar Başkan a isteklerini aktardılar. Esnaflar Başkanımız işyerlerimizi ziyaret ediyor. Başkanımızın bize gösterdiği ilgiden ve hizmetlerinden çok memnunuz değerlendirmesinde bulundular. Mamaklı kadınlar sporda Mamak ta, pilates topları ve lastiklerini yanlarından ayırmayan kadınlar, fazla kilolarını atarak sağlıklı yaşamayı hedefliyor. Son zamanlarda eğlenceli zayıflama yöntemi olarak bilinen zumba dansı ile vücudu ve zihni kontrol altına almaya dayanan spor dalı olan pilates ve step aerobiğe gönül veren kadınlar, Mamak Belediyesi Spor Salonu nun yolunu tutuyor. Uzman hocalar eşliğinde yapılan spor ile kadınlar sağlıklı yaşama merhaba diyerek, hem form tutuyor hem de sosyalleşiyor. Mamak ta sporu tabana yayarak, 7 den 70 e herkesin spor yapabilmesi için çaba sarf ettiklerini kaydeden Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Sağlıklı yaşamın anahtarı spordur. İlçemizde her yaştan vatandaşımıza sosyal yaşamlarını renklendirecek bir uğraş ve kurs edindirmek arzusundayız. Ev hanımlarımızın sağlıklı bir yaşam geçirmeleri ve sosyalleşmeleri için bu tarz kurslar açmaya devam edeceğiz dedi. Mamaklıların uğrak yerlerinden biri olan Mamak Belediyesi Spor Salonu nda, bayanlara fitness, pilates, zumba, step, aerobik dersleri veriliyor. Sporla müziğin birleşmesiyle daha da eğlenceli hale gelen spor dallarıyla, Mamaklılar hem dans ediyor, hem de eğlenerek zinde kalıyor. Profesyonel spor hocaları eşliğinde gün içerisinde belirlenen seanslarda spor yapan kadınların düzenli olarak kilo kontrolü de gerçekleştiriliyor. Çok kısa bir sürede yaptıkları spordan sonuç almaya başladıklarını belirten kadınlar, sağlıklı olmanın yanında spor sayesinde hayatlarının da canlandığını ve kendilerini daha mutlu hissettiklerini söyledi. Başlarında bir spor hocası bulunmasının kendilerine güven verdiğine de dikkat çeken kadınlar, Akgül e kendilerine spor yapma imkanı sunduğu için teşekkür etmeyi de ihmal etmediler.

7 7 EKONOMİ 23 Temmuz 2015 Perşembe BURSA - "Edincik su tipi" zeytin çeşidinde hayata geçirilen yeni üretim tekniğinin, "Gemlik tipi" zeytindeki deneme çalışmalarından da olumlu sonuçlar alan birlik, yılda ortalama 6 bin tonluk ürün kaybının önüne geçecek. Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2010 yılında kurulan Ar-Ge departmanının bugüne kadar çikolatalı zeytin şekerinden soslu yeşil zeytine kadar tüketicinin beğenisini kazanan farklı ürünler geliştirdiğini hatırlatarak, son 2 yıldır zeytindeki fire oranının düşürülmesine yönelik çalışmaların devam ettiğini belirtti. Asa, Marmarabirlik'in yıllık ortalama 40 bin ton zeytin alımı yaptığını kaydederek, "Yılda ortalama 40 bin ton sofralık zeytinin yüzde 15'i, ürünün doğal yapısı gereği tatlandırma sürecinde su olup gitmektedir. Bu da 40 bin ton varsayımından hareket edecek olursak, 6 bin tonun yok olup gittiği anlamına gelir. Sofralık zeytindeki fire oranı sektör için ciddi bir kayıptır. Dolayısıyla uyguladığımız bu sistem, Türkiye'de zeytinciliğin geleceğini kurtaracak önemli bir projedir. Proje üzerindeki çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz" diye konuştu. Yapılan çalışmalar sonucunda ortalama yüzde olan fire oranının yüzde 3-5'lere çekildiğini vurgulayan Asa, şöyle devam etti: "Zeytindeki fire oranı üretici için büyük bir kayıp olmakla birlikte bu rakam iri danede yüzde 25'ler seviyesindedir. Sektörün lideri olarak fire oranının düşürülmesine yönelik çalışmalarımızın ilk etabını tamamladık. Üretimi gerçekleştirdik ve ürünleri Mortanem markasıyla piyasaya sunduk. Gemlik zeytin çeşidimizde de olumlu sonuçlar alıyoruz. İnşallah gelecek yıl daha büyük ölçekli bir üretim ve kalamata işleme tekniğini de uygulayarak, hem aynı damak tadını yakalayacak hem de zeytinde fireyi ortadan kaldırmış olacağız. Yeni sistem sayesinde ülke ekonomisine ve üreticilerimize büyük katkı sağlamayı hedefliyoruz." Asa, gelecek yıldan itibaren Marmarabirlik Entegre Tesisleri'nde gerçekleşecek küresel tank yatırımı ile zeytindeki fire oranının minimum seviyeye düşürülmesini hedeflediklerinin altını çizerek, kalamata işleme tekniğiyle de etnik pazar dışındaki tüketicilerin damak tadının Dünyanın en büyük sofralık zeytin üreticilerinden Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Marmarabirlik) Ar- Ge çalışmaları sonucunda üretici için büyük bir kayıp olan zeytindeki fire oranını yüzde 15-20'lerden yüzde 3-5'lere çekti. Zeytinde yılda ortalama 6 bin tonluk kayıp önlenecek yakalanabileceğini ifade etti. Asa, birliğin Ar-Ge departmanının yeni ürün projeleriyle ilgili çalışmalarının hızla devam ettiğine de değinerek, şunları kaydetti: "Önümüzdeki süreçte tek porsiyonluk yağ ve sos içeren 'katla yağla' ambalajı ile zeytinyağı satışına başlayacağız. Sektörde ilk kez üretilecek bu yeni ambalaj, tek elle açılarak zeytinyağı kullanma kolaylığı sağlayacak. İlk etapta yaklaşık 1 milyon TL'lik yatırımla üretilecek 'katla yağla' sosun, başlangıçta THY, İDO, otel, restoran gibi alanlarda tüketiciyle buluşmasını planlıyoruz yılında Altın Ambalaj Ödülü kazandığımız kuru sele ambalajlarımız da tüketicinin büyük beğenisini kazandı. Kuru sele ambalajında çeşidi artıracağız, bunun için yeni makine ve üretim alanına yönelik yatırım çalışmalarına başladık. Kuru sele ve diğer yağlı ambalajların üretiminin artırılması için yaklaşık 6 milyon TL'lik yatırım yapacağız. Marmarabirlik olarak Ar-Ge çalışmalarımız neticesinde tüketicinin damak tadına göre üretim yaparak, ülkemizdeki kişi başı zeytin tüketimini daha da artırmayı hedefliyoruz." Üçüncü havaalanı bölgede arsa fiyatlarını yüzde 100 artırdı Fed, Amerikan bankalarına ek sermaye zorunluluğu getirdi WASHINGTON - ABD Merkez Bankası (Fed) ülkenin en büyük bankalarını sermaye artırımına gitmek zorunda bırakacak düzenlemeyi onayladı. Fed'den yapılan yazılı açıklamada, Yönetim Kurulu'nun ABD'nin "küresel sistematik öneme sahip" en büyük sekiz bankasına "ek sermaye zorunluluğu" getirecek düzenlemeyi oy birliğiyle kabul ettiği bildirildi. Olası finansal krizlere karşı daha dirençli olmaları için ek sermaye zorunluluğuna tabi tutulacak sekiz bankayı, J.P. Morgan Chase, Citigroup, Bank of America, Wells Fargo, Morgan Stanley, Goldman Sachs, State Street ve Bank of New York Mellon oluşturuyor. Fed Başkanı Janet Yellen, düzenlemeye ilişkin olarak, "Ek sermaye zorunluluğunun ana amacı, bankaların kendi başarısızlıklarının başkalarına yüklenecek maliyetlerini üstlenmesini zorunlu kılmak" değerlendirmesini yaptı. Düzenlemenin, bankaları daha fazla sermaye tutmak ya da küçülmek arasında bir seçim yapmak zorunda bırakacağını belirten Yellen, her iki seçimin de ABD'nin finansal istikrarını güçlendireceğini kaydetti. 1 Ocak 2016'dan başlayarak kademeli olarak yürürlüğe girecek olan yeni sermaye kuralları ve en güncel verilere göre, adı geçen bankaların sermayelerini, risk ağırlıklı varlıklarının yüzde 1 ile yüzde 4,5'i oranında artırması gerekecek. Fed'in bankalara düzenlemenin şartlarını yerine getirebilmek için tanıdığı süre ise 1 Ocak 2019'da sona erecek. Fed'in yeni yeni sermaye kurallarını onaylamasının ardından gözler, şartları sağlamayan tek banka olan J.P. Morgan Chase'e çevrildi. Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, ilgili düzenleme geçen yılın Aralık ayında teklif edildiğinde, sözü edilen bankaların çoğunun hali hazırda getirilen ek sermaye zorunluluğunu karşıladığını, ancak şartı sağlamayan tek bankanın J.P. Morgan Chase olduğunu belirtmişti. Yunanistan'da KDV oranları yükseltildi İSTANBUL - Gayrimenkul İçin Strateji Platformu Başkan Yardımcısı Makbule Yönel Maya (sağda), üçüncü havaalanı çevresinde yer alan bölgelerde arsa satışlarında geçen yıla oranla yüzde seviyelerinde artış yaşandığını belirterek, "Proje alanı içerisinde yer alan bölgelerde bu artış yüzde 100 seviyelerine kadar çıkıyor" dedi. AA muhabirine üçüncü havaalanının bölgede gayrimenkul sektörüne etkilerini değerlendiren Maya, İstanbul'da inşa çalışmalarına başlanan üçüncü havaalanı ve birlikte hayata geçirilmesi planlanan yeni şehir projesinin, Avrupa Yakası'ndaki Arnavutköy ilçe sınırları içerisinde yer almasının planlandığını anlattı. Maya, ilçenin Karadeniz kıyısında yer alan ve Yeniköy'den Akpınar'a doğru uzanan taş ocakları mevkiinin havaalanı projesine ev sahipliği yapacağını ifade ederek, yenişehir proje alanlarının ise havaalanının güneyine doğru uzanmasının planlandığını söyledi. Yer seçiminde bu bölgenin tercih edilmesinin en önemli nedeninin üçüncü boğaz köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu olduğunu vurgulayan Maya, Yeniköy'ün bir bölümü, Tayakadın, Baklalı, Boyalık köyleri ve Hadımköy'ün bir bölümünü içerisine yer alan projenin, çevresindeki Karaköy, Durusu gibi bölgelerin de gayrimenkul piyasasını etkilediğini kaydetti. Maya, söz konusu bölgelerde arsa satışlarında geçen yıla oranla yüzde seviyelerinde artış yaşandığına işaret ederek, "Proje alanı içerisinde yer alan bölgelerde bu artış yüzde 100 seviyelerine kadar çıkabiliyor. Üçüncü havaalanı projesiyle gelişmesi beklenen Yenişehir projesi için Arnavutkoy-Kayabaşı bölgesi ve kuzeyindeki üçüncü havalimanı bölgesi seçildi" diye konuştu. Üçüncü havaalanının etrafındaki bölgede arsa fiyatlarının havaalanı projesinden önce de rutin bir artış gösterdiğini, ancak son bir yılda yüzde 50 seviyelerinde artış gerçekleştiğini belirten Maya, Baklalı, Boyalık ve Yassıören bölgeleri için 2 yıl önce metrekare başına 60 lira istenen tarla nitelikli gayrimenkuller için bugün 200 lira civarlarında fiyat talep edildiğini vurguladı. Maya, Tayakadın ve Arnavutköy merkezinde arsa nitelikli parsellerde ise fiyatların bin 500 lira civarlarında olduğunu belirterek, bugün yüksek fiyat artışlarından dolayı satışlarda azalma yaşandığını ancak buna karşın istenen fiyatların düşmediğini dile getirdi. Maya, Yeniköy mevkiinin yaklaşık yüzde 70'lik bölümünün havaalanı proje alanı içerisinde yer aldığını, bölgede imarı olmayan ancak parselasyonu yapılmış tarlaların yer aldığını vurgulayarak, yapılaşma hakkı bulunmamasına rağmen bu tarla vasıflı taşınmazların satış fiyatlarının 2 yıl önce metrekare başına lira olduğunu bugün satış bedellerinin liraya yükseldiğini söyledi. Durusu Gölü (Eski Terkos Gölü) çevresindeki bölgenin havaalanı proje alanına bitişik olduğunu, bölgenin kısmen imar planı bulunmadığını anlatan Maya, şunları kaydetti: "Planlı kısım gölün kuzey kısmında yer alıyor. Bin 500 metre kare parsel büyüklüğü sınırlaması bulunuyor. En küçük parsel alanı bin 500 metrekare olacak şekilde bu parsellere yüzde 18 inşaat emsali ve 3 kat yükseklik hakkı veriliyor. Söz konusu parseller için 2 yıl önce metrekare başına lira seviyelerinde satış bedeli isteniyordu. Günümüzde bu bedel lira seviyesine ulaştı. Bölgede mevcutta imarsız parsellerin metrekaresi 2 yıl önce lira bedelle satılırken, günümüzde fiyatlar lira seviyelerine ulaştı. Bölgenin havza sınırları içerisinde yer alması nedeniyle ileride de imara açılması konusunda kısıtlar bulunuyor. Bu nedenle havza dışında kalan yatırım yapmaya müsait arsa arzı çok yok." Maya, proje alanı içerisinde yer aldığı için Tayakadın bölgesinin planlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacağını ifade ederek, "Bölgede havaalanı projesinin kesinleşmesinden sonra arsa fiyatlarında ciddi artışlar meydana gelse bile yatırım yapma konusunda riskli olarak görülüyor. Bölgedeki imarsız tarla vasıflı taşınmazlar için istenen satış fiyatlarının metrekaresi 2 yıl önce lira iken günümüzde liraya yükseldi. Fiyatlar geçen yıla oranla yüzde 50 artış gösterdi" diye konuştu. Üçüncü havaalanının üçüncü köprü, Kuzey Marmara Otoyolu ve Kanal İstanbul projelerinin güzergahlarının kesiştiği lokasyonda hayata geçirildiğini ve İstanbul'a kurulması planlanan iki yeni şehir projesinden birinin Karaburun'da olacağını anlatan Maya, Kuzey Marmara Otoyolu'nun kısa sürede tamamlanması durumunda ana bağlantı noktaları olan Silivri, Çatalca, Boyalık, Göktürk ile Zekeriyaköy gibi merkezlerin önem kazanacağını ve fiyatlarda yaklaşık yüzde oranlarında artışlar görüleceğini söyledi. Kademeli olarak 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşacağı öngörülen ve inşai çalışmaları devam eden üçüncü havaalanının ilk etabının bitiş tarihinin 2017 olarak belirlendiğine dikkati çeken Maya, üçüncü köprü ile aynı sürede bitirilmesi hedeflenen projenin Arnavutköy-Göktürk-Çatalca yollarının birleştiği kavşaktaki 3 bin 500 hektarlık bölgeye yapılacağını ve 6 pistinin bulunacağını kaydetti. Makbule Yönel Maya, üçüncü köprü ve havalimanı ile Kanal İstanbul projelerinin yakınlarında yer alan bölgelerin ulaşımının kolaylaşmasıyla daha da değerleneceğine işaret ederek, bu bölgelerin daha önceki havaalanı örneklerinde olduğu gibi özellikle otel, ofis ve alışveriş merkezi yatırımlarını çekeceğini sözlerine ekledi. ATİNA - Yunanistan'da, kreditörlerle varılan anlaşma uyarınca hayata geçirilen reformlar çerçevesinde Katma Değer Vergisi (KDV) oranlarının yükseltilmesi ürün ve hizmetlerin fiyatlarının artmasına yol açarken uygulamanın ilk gününde çarşı ve pazarlarda karışıklık yaşandı. Hükümetin, 2018'e kadar 5 milyar avro tasarruf etmeyi hedeflediği uygulamayla vatandaşlar, bugünden itibaren uçak, gemi, otobüs ve taksi hizmetine, restoran, bar ve kantinlerde satılan ürünlere en az yüzde 9 daha fazla ödemek zorunda kalacak. Kamu Gelirleri Genel Sekreterliğince belirlenen yeni KDV oranlarına göre, taze ya da dondurulmuş et, tavuk, balık, çay, kahve, meyve suyu, yumurta, şeker, kakao, pirinç, un, süt ürünleri, dondurma, yumurta ve tuvalet kağıdı gibi temel ihtiyaç olan birçok üründe yüzde 13 olan KDV oranı yüzde 23'e çıkarılırken, tüm işlenmiş ve ambalajlı gıda ürünlerinde de yüzde 23 KDV uygulanmaya başladı. Hayvancılık sektörü ve tarım üretiminde kullanılan hayvan yemi, gübre ve tohum gibi ürünlerindeki KDV oranları ise yüzde 9 artırıldı. Yeni uygulama kapsamında ayrıca, daha önce muaf tutulan özel dersane ücretlerinde de yüzde 23 KDV uygulanmaya başladı. Yeni reformlar çerçevesinde, Ege'deki turistik adalardaki otel ve kamp yerlerinde konaklama ücretlerine daha önce yüzde 5, yüzde 9 ve yüzde 16 olarak uygulanan KDV, ekimden itibaren yüzde 6, yüzde 13 ve yüzde 23 olarak belirlenecek. Ülkenin diğer yerlerindeki otellerde uygulanan yüzde 6,5'lik KDV ise ekimden itibaren yüzde 13'e çıkarılacak. Uygulama kapsamında ayrıca, ürün satan işletmeler ve serbest meslek sahipleri de yüzde 23 oranında KDV kapsamına alınırken, ilaç, tiyatro biletleri ve kitap fiyatlarında daha önce yüzde 6,5 olan KDV oranı ise yüzde 6'ya indirildi.

8 823 Temmuz 2015 Perşembe Apple, 2015 mali yılının üçüncü çeyreğinde 49,6 milyar dolar gelir ve 10,7 milyar dolar net kar elde ederek, yeni bir rekora imza attı. Apple ın 3. çeyrek EKONOMİ Citigroup müşterilerine 700 milyon dolar ödeyecek WASHINGTON - Dünyanın en büyük bankalarından Citigroup, kredi kartlarına ilişkin ek hizmetlerde uygunsuz ücretlendirme yaptığı gerekçesiyle müşterilerine 700 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Banka, ayrıca iki federal kurum tarafından 70 milyon dolar cezaya çarptırıldı. New York merkezli Citigroup'dan yapılan yazılı açıklamada, Tüketicinin Finansal Haklarını Koruma Dairesi (CFPB) ve ABD Para Denetim Ofisine (OCC) ile sağlanan anlaşma kapsamında uygunsuz faturalama ve yanıltıcı ek hizmetlerden etkilenen müşterilere 700 milyon dolar geri ödeme yapılacağı bildirildi. Banka, buna ilaveten, CFPB ve OCC'ye 70 milyon dolar ceza ödeyecek. Citigroup'un bu ödemeler için gerekli finansmanı ayırdığı belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Citi, CFPB ve OCC ile tam bir işbirliği yaptı ve müşterileri etkileyen her sorun için kapsamlı adımlar attı. Citi, daha önce kredi puanı gözlem- WASHINGTON - Apple, mali yılının üçüncü çeyreğine denk gelen nisan-haziran dönemine ilişkin finansal sonuçları açıkladı. Buna göre, şirketin üçüncü çeyrek geliri, önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 33 artışla 49,6 milyar dolara, net karı da yüzde 39 yükselişle 10,7 milyar dolara çıktı. Apple, 2014'ün üçüncü çeyreğinde 37,4 milyar dolar gelir ve 7,7 milyar dolar net kar açıklamıştı. Şirket, bu sonuçlarla kendi üçüncü çeyrek rekorunu kırarken, Wall Street beklentisinin hafif üstüne çıkmış oldu. Apple'ın gelirine ilişkin piyasa beklentisi 49,43 milyar dolar olarak belirlenmişti. ABD'deki birçok şirket gibi Apple'ın mali yılı da ekim ayında başlayıp, bir sonraki yılın eylül ayında sona eriyor. karı rekor kırdı... Apple'ın, beklentilerin hafif üstünde gelen bilançosunda iphone satışları, önceki çeyreklerde olduğu gibi önemli rol oynadı. Şirketten yapılan açıklamada, üçüncü çeyrekte satılan iphone sayısının, 47 milyon 534 binle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35 arttığı kaydedildi. Buna karşın, satışlar 48,8 milyon seviyesindeki piyasa beklentisinin altında kalarak, hayal kırıklığı yarattı. Apple, mali yılın ilk çeyreğinde 74 milyon 500 bin adet iphone satışıyla tüm zamanların rekorunu kırmıştı. Ocak-mart dönemi kapsayan ikinci çeyrekte satılan iphone sayısı ise 61 milyon 170 bin olmuştu. Şirketin Mac satışları ise üçüncü çeyrekte 4 milyon 796 adete ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırdı. Önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 8,7 artan Mac satışlarından elde edilen gelir, 6,03 milyar doları buldu. Öte yandan, şirketin ipad satışları 2014'ün üçüncü çeyreğine kıyasla yüzde 17 gerileyerek, 10 milyon 931 bine düştü. Apple bir önceki çeyrekte ise 12 milyon 623 bin adet ipad satmıştı. Açıklamada, ayrıca gelirin yüzde 64'ünün ABD dışında gerçekleşen satışlardan sağlandığı kaydedildi. Şirket, eylül ayıyla sona erecek dördüncü çeyreğe ilişkin gelir tahmin aralığını ise milyar dolar olarak belirledi. Piyasalar, söz konusu tahminin üst sınırının 51,1 milyar dolar düzeyinde açıklanmasını bekliyordu. leme, borç önleme ve bütçe koruma gibi hizmetlerin satışını durdurdu ve telefonda hızlı ödeme için artık herhangi bir ücret alınmıyor." Citigroup, söz konusu uygunsuzluklardan etkilenen müşterilerin bilgilendirilerek, geri ödeme yapmaya devam edeceğini bildirdi. Bu arada, Tüketicinin Finansal Haklarını Koruma Dairesi'nden yapılan açıklamaya göre, Citigroup'un kredi kartı hizmetlerine yönelik uygunsuz ve yanıltıcı faaliyetleri 2000'li yılların başında başladı ve yaklaşık 8,8 milyon müşteriyi etkiledi. Açıklamada, bazı Citigroup temsilcilerinin müşterilere gerçekte bulunmayan denetleme hizmetleri sundukları ve aslında verilmeyen bu hizmetler için ücretlendirme yaptıkları belirtildi. S&P, Yunanistan'ın notunu yükseltti WASHINGTON - Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P) Yunanistan'ın kredi notunu "CCC- "den "CCC+"ya yükseltti, "negatif" olan not görünümü de "durağan"a revize etti. S&P'nin resmi sitesinden yapılan açıklamada, Yunanistan'ın "CCC-" seviyesindeki kredi notunun, ülkenin temerrüt riskinin azaldığı gerekçesiyle "CCC+"ya yükseltildiği bildirildi. Yunanistan'ın EuroGroup'dan aldığı 7,16 milyar avroluk "köprü finansman" sayesinde Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Merkez Bankası'na (ECB) olan borçlarını ödediği anımsatılan açıklamada, "Yunanistan'ın uzun dönemli kredi notunu, gelecek 12 aya ilişkin ticari temerrütün artık kaçınılmaz olmaması nedeniyle "CCC-"den "CCC+"ya yükseltiyoruz" denildi. Aynı zamanda, Yunanistan'ın Eurozone'dan çıkma olasılığının yüzde 50'nin altına gerilediğini belirten S&P, buna karşın Yunan hükümetinin hırslı reform programını başarılı şekilde uygulamamasının çıkış riskini yeniden yükselteceği uyarısında bulundu. Derecelendirme kuruluşu, ülkenin not görünümünü de "negatif"ten "durağan"a revize ederken, bunun "CCC+" seviyesindeki notun gelecek 12 ayda ortaya çıkabilecek riskleri yansıttığı ve not indirimin olasılığının mevcut şartlarda çok yüksek olmadığı anlamına geldiğini ifade etti. Yunanistan'ın notu yükseltmeye karşın hala S&P'nin "yatırım yapılamaz" ya da "çöp" olarak belirlediği seviyenin altında bulunuyor. S&P'nin notlandırma sistemine göre, "BBB-" üstündeki kredi notlarına sahip olan ülkeler "yatırım yapılabilir" kategorisine giriyor. Ucuz LPG ABD den gelecek... ANKARA-ABD, depolarında biriken LPG'yi Avrupa ve Uzakdoğu'ya göre daha ucuz fiyatlarla yeni pazarlara sunmaya hazırlanırken, bu ülkeden ithalat için Türkiye'de de sektörde çalışma yapıldığı belirtiliyor. Kaya gazı üretiminin 2010'dan bu yana artış gösterdiği ABD'de LPG'nin ana bileşeni propanın miktarının artması, söz konusu piyasada hareketli günlerin yaşanmasına neden oluyor. LPG'de 2010'dan önce net ithalatçı olan ABD'nin, artık net ihracatçı konumuna gelmesinin, pazarda dengeleri değiştirmesi bekleniyor. LPG uzmanı ve makine mühendisi Süreyya Göksu, Türkiye ve ABD'de LPG piyasasında yaşanan gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi. LPG'nin iki ana bileşeninin bütan ve propan olduğunu hatırlatan Göksu, "Türkiye pazarında bir süredir ABD'den LPG ithalatı konusu üzerinde çalışılıyor. Şu anda dünya LPG piyasasını ağırlıklı olarak 3 pazar belirliyor. Bunlar ABD, Kuzey Avrupa ve Uzakdoğu pazarları. Eldeki fiziksel stoklara göre ABD ile Kuzey Avrupa arasında propanda ton başına yaklaşık 131 dolar fark var. ABD ile Uzakdoğu arasındaki fark da 258 dolar. Yani ABD, LPG'yi daha ucuz satıyor" değerlendirmesinde bulundu. Göksu, LPG ton fiyatının ABD'de yaklaşık dolar, Kuzey Avrupa'da 340 dolar, Uzakdoğu pazarında ise 467 dolar olduğunu anlattı. ABD'den alınacak LPG'nin getirilmesi için büyük gemilere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Göksu, şöyle konuştu: "Tek seferde 40 bin tondan fazla LPG taşıyabilecek çok büyük gaz taşıyıcı gemilerden (VLGC) bahsediyoruz. Bu LPG tek seferde Türkiye'ye gelse nereye boşaltılacak? Birden fazla transfer yapılması mümkün ancak bu kez de ölü navlun söz konusu olacak ve maliyet artacak. Bu da ayrı bir konu. Çünkü Türkiye'deki en büyük LPG terminalinin kapasitesi 30 bin ton civarında. Zaten o terminalin de boş stoklama miktarı bin ton. Bu sıralar, ABD'den mal getirmek için şartlar pek cazip görünmüyor." Kuzey Avrupa ile ABD arasındaki fiyat farkının ağustosta 110 dolara, eylülde ise 104 dolara düşeceği yönünde tahminlerin bulunduğunu ifade eden Göksu, bunun ABD'yi LPG üretimini kısmaya ya da Uzakdoğu ve diğer pazarlara daha fazla mal satmaya yönlendireceğini kaydetti. Haziran başlarında Cezayir'den temmuz için dolar civarında bir fiyat artışı beklendiğini ancak Cezayir'in LPG fiyatını 5-10 dolar düşürdüğünü belirten Göksu, "Ağustos yine soru işareti. Türkiye'de LPG fiyat oluşumu Cezayirli şirket Sonatrach'ın aylık anons ettiği fiyatlar esas alınarak yapılıyor" dedi. Göksu, ABD'den ithal edilecek LPG'de nakliye ücretinin dezavantaj olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Bazı firmalar fiyat farkıyla nakliye ücretleri birbirine eşit olsa da bunu göze alıp ABD'den LPG getirme planları içinde bulunuyorlar. Stok durumuna bağlı olarak arada bir gerçekleştirilen bir ticaret söz konusu. Yani ABD LPG'si için kapılar tamamen kapanmış durumda değil. Hala birtakım firmalar Türkiye'ye ABD'den LPG kargoları getirebilir." Dünya LPG Birliği Otogaz Müdürü Alexander Stöhr de propan fiyatlarında yaşanan düşüşün özellikle arasında ABD'nin ürettiği kaya gazından kaynaklandığını ileri sürdü. Stöhr, kaya gazı rezervlerinin ABD'yi net bir LPG ihracatçısı yaptığını ifade ederek, "ABD'nin elinde bulunan fazla propan Kuzey Amerika'dan Japonya'ya kadar birçok bölgeye gidebilecek durumda. Akdeniz piyasasında fiyatların düşük olması Kuzey Avrupa pazarında da fiyatları aşağıya çekiyor. ABD LPG'si için uygun rota uzun mesafeye rağmen Uzakdoğu gibi görünse de Türkiye az şans, çok mesafeye sahip olmasına rağmen ABD'den LPG alabilir" şeklinde konuştu. Türkiye, geçen yıl en çok LPG ithalatını Akdeniz pazarının güçlü oyuncusu ve fiyat belirleyicisi Cezayir'in yanı sıra, sırasıyla Rusya, Kazakistan ve Norveç'ten yaptı. Amerikan Enerji Enformasyon İdaresi verilerine göre, 2000'de doğalgaz üretiminin yalnızca yüzde 1'ini kaya gazından karşılayan ABD, 2010 itibarıyla bu oranı yüzde 20'ye çıkardı ve bu miktarın 2035 itibarıyla yüzde 46'ya ulaşması bekleniyor.

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN 23 Temmuz 2015 Perşembe9 Zileliler, Hırka-i HIDIRELLEZ KÜLTÜRÜ Hızır; abıhayât (bengisu=hayat suyu) içtiği için ölmezliğe kavuşan bir kişi olarak kabul edilir. Halk inanışında büyük bir yeri vardır. Peygamber olduğunu söyleyenler ile sadece bir velidir diyenler arasında tartışma bitmedi. Kur an ı Kerim de (Kehf/59-81) Musa peygamberle olan macerası anlatılır. Hızır ın İlyas peygambere verilmiş bir lâkap olduğunu söyleyenler de bulunuyor. Hızır kelimesi Arapça da yeşil, yeşillik anlamına gelmektedir. Hızır-İlyas adlarının birlikte kullanımından meydana gelen Hıdırellez neden 6 Mayıs ta kutlanılmaktadır? Aslında Türkler bir yılı, iki mevsim olarak kabul eder. 7 Mayıs ta başlayan 7 Kasım da sona eren Yaz mevsimi, 8 Kasım da başlayan 6 Mayıs ta sona eren Kış mevsimi. Demek ki, 6 Mayıs tarihi kışın sonlandığı, yazın başladığı bir gündür. Hıdırellez de 6 Mayısta yazın başlamasına verilen addır. Rivayete göre Hz. Hızır ve Hz. İlyas, bu günde buluşurlarmış. Anlatılanlara göre Hızır, arkadaşı İlyas ile birlikte İskender-i Zülkarneyn in mahiyetinde bulunurlar ve ona kılavuzluk yaparlarmış. Zulumât ülkesine (eskiden bilinmeyen, henüz keşfedilemeyen ülkelere karanlıklar ülkesi, bilinmezlikler ülkesi anlamında Zulumât ülkeleri denirmiş.) abıhayât ı aramaya çıkmışlar. Uzun maceralardan sonra bir pınar kenarında bu iki arkadaş konaklamışlar. Daha önce pişirdikleri, hatta kızarttıkları balıkları yemek istemişler. Pınarın başında Hızır elini yıkarken bir damla su, pişmiş bir balığın üstüne düşmüş. Pişmiş balık hemen canlanmış ve suya atlayarak kaybolmuş gitmiş. Böylece bu pınarın suyunun ölmezlik suyu olduğunu anlamışlar. Kana kana su içmişler. Böylece Hızır ile İlyas ölmezler arasına katılmış olurlar. Hızır ile İlyas dönmüşler orduya, ama İskender e bu olayı anlatmamışlar. Suyun bulunduğu pınarı tekrar ordu ile birlikte aramışlar ama kesinlikle bulamamışlar. Bugün bile bu pınarın hâlâ bulunamadığına halkımız inanmaktadır. Hızır ve İlyas bundan böyle Allah ın emri ile sıkıntıya düşenlerin yardımına koşarlarmış. Hızır denizde, İlyas ise karada bu iyilikleri yaparlarmış. Bu iki arkadaş yılda bir defa buluşurlarmış. İşte bu güne Hıdırellez denir. Hızır ı halkımız Hızıraleyhisselam olarak tanımlar. Kul daralırsa Hızır yetişir inancı vardır. Hızır ın, atı ateşten yaratılmış olduğu kabul edilir ve adı Bozat tır. Bazı dualarda bile Hızır adı geçer. Hızır yoldaşın olsun, Hızır a komşu olasın, Hızır ın yeşil avucunu göresin, Bozatlı Hızır sana yardım etsin diye dua edilir. Hızır gibi yetişti, Hızır mısın be mübarek gibi deyimler yüzyıllardan bu yana gelen inancın izleridir. Hıdırellez günü, halk kırlara çıkar. Özellikle su, göl, dere, ırmak ve deniz kenarlarında piknik yapılır. Yenilir, içilir ve eğlenilir. Su kenarına gidilmesinin sebebi; Hızır ın sularda bulunmasıdır. Ama aslında suyun, her türlü gamı, kederi alıp insanları ruhen ve bedenen temizleme işlevinden dolayıdır. Hıdırellez gününde eğlence ön plandadır. İnsanlar o gün hastalıktan kurtulmak için yeşillikler üzerinde yuvarlanır. Çünkü Hızır hangi toprağa bassa o toprak yeşillenir ve göverir diye inanılır. Gül dallarına o gün ip bağlanır. Çünkü Hızır o gece, özellikle güllerin üzerinden geçermiş. O gün kısmet tutulur. Özellikle genç kızlar bir çömlek içine bir gün önce küçük eşyalarını (toka, yüzük, kolye, tarak vb.) atar, ertesi günü kısmetlerine bakarlar. Çocuklar ev ev gezer Hıdır-Hıdır manilerini okurlar, evlerden çeşitli hediyeler toplarlar. Bunlar daha çok çerezdir. Un, yağ ve bulgur gibi çeşitli yiyecek malzemesi de toplarlar. O gün bunları pişirerek birlikte yerler. O gün bunlara Hızır ın elinin değeceğine ve bereketli olacağına inanılır. Hıdırellez günü, yüzük oyunu oynanır, maniler söylenir. El ele tutuşarak karşılıklı mani ve türkü atarak alaylar oyunu oynanır. Hızarımın çevresi oyunu, ısırgan otu oyunu gibi, bügün çok az bilinen hatta bilinmeyen bazı oyunlar oynanır, yakılan ateşler üzerinden atlanır. Hıdırellez edebiyatımıza, sanatımıza büyük ilham kaynağı olmaktadır. Bugün bile sanatımızda bu geleneklerin izlerini görürüz. Bu gelenek, bu kültür; fena bir şey değil ki, kitleler ancak böyle kültürlerle toplumsallaşır. Aslında dünya bunaldı, kitleler bilgi sarhoşluğuna yakalandı. Ayrılmak için biraz kırlara gidelim. Bozatlı Hızır ya gelir, ya gelmez. Biz biliyoruz ki, gelmeyecek. Emek ile ulaşacağımız yere, Hızır ın bizi istediğimiz yerlere getireceğini ummak aslında kabul edilemez, hatta beyhude bekleyiştir. Hiçbir şey yapmayanın, hiçbir umudu olamaz. Bu böyle bilinmelidir. Ama yine de ben diyorum ki, Bozatlı Hızır yardımcınız olsun. Malatya Kayısı Festivali iptal edildi MALATYA - Şanlıurfa'nın Suruç ilçesindeki terör saldırısı nedeniyle Malatya'da düzenlenecek 22. Malatya Genel Sanayi Ticaret Fuarı ve Kayısı Festivalinin iptal edildiği bildirildi. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır yaptığı yazılı açıklamada, Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'ndeki terör saldırısını kınadığını belirterek, şunları kaydetti: "Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde terör saldırısı sonucu meydana gelen patlamada 30 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, millet olarak bizleri derin bir üzüntüye gark etmiştir. Öncelikle bu saldırı nezdinde bütün provokatif hain saldırıları lanetliyorum. Terör saldırısı sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum. Yaralılara da acil şifalar diliyorum." Her zaman bir ve beraber olan Türk milletinin bu hain saldırının ardından dik durarak teröre asla ve asla prim vermeyeceğini dile getiren Çakır, terör saldırısı nedeniyle 29 Temmuz-2 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek olan 22. Malatya Genel Sanayi ve Ticaret Fuarı ve Kayısı Festivalinin iptal edildiğini bildirdi. Şerif i geri istiyor Tokat'ın Zile ilçesinde yaşayanlar, 1945 yılında ilçelerinden Ankara'ya götürülen Hırka-i Şerif'in geri getirilmesini istiyor. TOKAT - Tokat'ın Zile ilçesinde yaşayanlar, 1945 yılında ilçelerinden Ankara'ya götürülen Hırka-i Şerif'in geri getirilmesini istiyor. Hırka-i Şerif'in korunamayacağı düşüncesiyle, 1945'de güvenlik gerekçesiyle Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne götürüldüğünü belirten Vidinel, Zileliler olarak Hırka-i Şerif'i çok önemsediklerini ifade ederek, "Halk arasında bir söz var; 'Hırka-i Şerif Ankara'ya gitti, bizim bereket kesildi' diye. İlçemizde ürün iyi olmaz, yağmur yağmazsa 'Hırka-i Şerifimiz yok' derler. Yani tüm olumsuzluklar, Hırka-i Şerif'in buradan gitmesine bağlanır" diye konuştu. Vidinel, şunları söyledi: "Rivayete göre, geçmişte ilçemizde kıtlık olur. Hocaefendiler, hafızlar, ulema oturur, hatimler okurlar. Halk duasına katılır. Bu arada o dönemde ilçemizdeki camimizde olan, Peygamber Efendimizin Hırka-i Şerif'inin bir kenarı, kova içerisindeki suya hafif şekilde batırılır. Akabinde şimşekler çakar, yağmurlar yağar. O yüzden bizim için Hırka-i Şerif çok önemli." Belediye olarak Hırka-i Şerif'in geri getirilmesiyle ilgili gerekli girişimleri yaptıklarını dile getiren Vidinel, "Girişimlerde bulunduktan sonra gördük ki güvenlikli bir müzemizin olması gerekiyor. Bunun için de Zile Kalesi'ne yüzde 95'i tamamlanan müze yaptık" dedi. BARTIN - Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Firdevs Güneş, akıllı telefon veya tabletten sürekli kısa metinler okuyup yazan bireylerin okuma-yazma ve anlama becerilerini geliştirememesinin "gizli okumaz yazmazlığa" yol açtığını söyledi. Güneş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çoğu yetişkinin akıllı telefon veya tablet bilgisayar gibi araçlardan ortalama üç cümlelik metinler okuduğunu veya elektronik posta gönderdiğini hatırlattı. Sosyal medyayı kullanan bireylerin 140 karakterlik metinler yazdığını anlatan Güneş, bürolarda çalışanların çoğunun da "kopyala yapıştır" yöntemiyle, başlığı, tarihi, sayıyı ve kişilerin adını değiştirerek yazı ürettiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Güneş, son yıllarda bilgi ve teknolojinin hızla ilerlemesiyle bireylerin sürekli kısa metin okumalarının, nitelikli okuma yazma becerilerinde kayıplara yol açtığını vurgulayarak, "Çoğu kişi günlük yaşamda hep kısa metinlerle etkileşmekte, bunları okumakta ve yazmaktadır. Bu durum giderek yayılmakta ve çoğu bireyin dilini, zihinsel ve sosyal gelişimini olumsuz etkilemektedir" diye konuştu. Kısa metinlerin, bireylerin yeni ve farklı kelimeleri tanıma, öğrenme ve zihinsel sözlüğünü geliştirmede yetersiz kalmasına neden olduğuna işaret eden Güneş, şöyle konuştu: "Gizli okumaz yazmazlık, ilk, orta, lise gibi zorunlu eğitim alan, istatistiklerde ve resmi kayıtlarda okuryazar olarak görünen bireylerin öğrendikleri bilgi ve becerileri zamanla unutmaları durumudur. Gelişen teknolojiyle akıllı telefon veya tabletten sürekli kısa metinler okuyan ve yazan bireyler okuma yazma ve anlama becerilerini geliştirememekte, bu durum da gizli okumaz yazmazlığı arttırmaktadır. Bunlar hiç okula gitmemiş ve okuma yazma öğrenmemiş kişilerden farklı olup, bir yazıyı okur ancak okuduklarını anlamayabilir, rakamları tanır ancak problem çözemeyebilir. Söz konusu müzenin belediyelerine tahsisini sağlayacaklarını ifade eden Vidinel, "Hırka-i Şerif'i ilçeye getireceğiz. İnşallah yakın zamanda Hırka-i Şerif'i Zile'ye kazandırarak büyük bir mutluluğu halkımızla yaşayacağız. İnşallah yaptığımız müzede Hırka-i Şerif'i saklayacağız" şeklinde konuştu. Hırka-i Şerif'in Zile'den götürüldüğü yıllarda henüz çocuk yaşta olan ve önemini büyüklerinden dinlediği için Hırka-i Şerif'in ilçelerine getirilmesini isteyen 80 yaşındaki Hulusi Sezerli, Hırka-i Şerif'in artık kendi yerinde, Zile'de sergilenmesini istediklerini söyledi. İlçede büyüklerinin hep "Hırka-i Şerif buradan gitti, ilçemizde bereket bitti" dediğini anlatan Sezerli, "İnşallah kısa sürede ilçemize getirilerek sergilenir. Eğer Hırka-i Şerif ilçemize gelirse bereketin de geleceğine inanıyorum" dedi. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Özköse de Hazreti Muhammed'in Veysel Karani'ye hediye ettiği Hırka-i Şerif'in nesilden nesile emanet edilerek günümüze kadar geldiğini ve İstanbul'da sergilendiğini anımsattı. Özköse, İstanbul'daki Hırka-i Şerif'in dışında Zile'de de kutsal emanetler arasında yer alan bir Hırka-i Şerif bulunduğunun rivayet edildiğini aktardı. Teknoloji çağının tehlikesi: Gizli okumaz yazmazlık Gizli okumaz yazmazlar, okuma yazmayı bilen ancak bu becerilerini günlük yaşamda etkili kullanamayan diplomalı kişilerdir." Güneş, bu durumun bireysel gelişim ve bilgi düzeylerini olumsuz yönde etkilediğini, sosyal ve mesleki bir düşüşe neden olduğunu dile getirdi. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerde yapılan araştırmalarla yüzde 30'lara varan oranda bireylerin okuma yazma becerilerinin yetersiz olduğunun, kısa metinleri ve basit cümleleri okuyup anladıklarının ancak uzun metinleri okumada güçlük çektiklerinin ortaya çıktığını aktaran Güneş, söz konusu bireylerin iş yaşamında zorlandıklarının ancak durumlarını gizlediklerinin belirlendiğini ifade etti. Güneş, "gizli okumaz yazmazlığın" Türkiye'nin ciddi sorunlarından biri olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Sayılarının ne olduğu hakkında elimizde yeterli veri bulunmamaktadır. Ankara'da yapılan bir araştırmada ilkokulu iyi ve pekiyi dereceyle bitiren 18 ve daha yukarı yaşlardaki 12 bin 342 yetişkinden 200'ünün okuma yazmayı unuttuğu saptanmıştır. Bu sonuç, ülkemizde de belirli oranda gizli okumaz yazmazın olduğunu göstermektedir. Uzun metinler, bireyin okuma yazma becerilerini geliştirmede önemli bir araçtır. Uzun metinler dil becerilerini, düşünme, anlama, sorgulama, ilişki kurma, analiz-sentez yapma ve değerlendirme gibi zihinsel becerileri geliştirme ayrıca kelime tanıma, zihinsel sözlük geliştirme ve zenginleştirme gibi amaçlara büyük katkı sağlamaktadır." Okuma yazma becerilerini kaybetmemek için belirli aralıklarla uzun metinler okunması uyarısında bulunan Güneş, okunacak metinlerin en az bin kelimelik veya 3-4 sayfalık olanlar arasından seçilmesine dikkat edilmesinde yarar olduğunu kaydetti. Zile Belediye Başkanı Lütfi Vidinel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçelerinde Beyazıd-ı Bestami Hazretleri'nin kabrinin bulunduğu camide 1945 yılına kadar Hırka-i Şerif'in yer aldığını söyledi. MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER AŞK TERENNÜMLERİ 2 Her şeyimi sana vereli çok oldu hatta ezeli kâlû belâ bu verişin. Yangınım, hârım, ateşim, suyum, denizim, okyanusum, cümle kelimelere, teşbihlere, tasvirlere sığmayanım... Özlüyorum bu gece de çok, ölüyorum bu gece de sana Biraz önce geceyi dinledim, konuştuk onunla gökyüzü kapalı, yıldızlar sanki senin ışığından etkilenmişler yârim ve kaçmışlar bir yere. Benim olan bir şey kalmadı ki bende, ben her şeyimi sana vereli çok oldu hatta ezeli kâlû belâ bu verişin. Kalbini ikamet eylediğimden beri kendimde değilim ki Gözlerinin hayalinde ve tahayyülün kucağında alev almak güzel, soluduğun nefesi seninle içime çekmek güzel. Senin hasretinin ateşinle tutuşmayı seviyorum. Gözbebeklerinin hayalinde içimin sana nasıl eridiğini biliyorum. Ben erirken buharlaşıyorum sana yağmak için yağsam da kanamıyorum ki sana. Sınırlı olanda hiç doyamayacağım sana, mahşerde belki... Derinlerden, bilinmeyen bir yerden, kökü kâlû belâ olan özden gelen bir hasretle deliriyorum bazen. Ölüp ölüp diriliyorum lakin sabır atını şükür vadisine sürmeyince durduramıyorum sana akan içimi. Tevekkül ırmağında yıkanmayınca, teslimiyet dağının zirvesine koşmayınca zor geliyor her şey ama o dağın zirvesinden sonlu olana bakmak da büyük bir haz veriyor bana. Sürûrum, cümle duygum, mahşerimi hiç düşünmeden ellerine teslim ettiğim, hasretim, sonsuzluğum, şikâyeti düşünmeden her şeyine razı olduğum, teslimiyetim, şükrüm, ömrümün, hayatımın ve ukbamın sahibi, ömrümün hülasası, her şeyim... Bazen ne ırmaklar, ne dağlar susturamıyor içimdeki beni, bir bilsen şimdiki hâlimi, bir görsen beni... Ateşten bir meteorum sanki atmosferine girince parçalanacağımı hissediyorum. Her zerrem sana koşuyor şimdi. İki elimi başımın arasına alıp kulaklarımı tıkıyorum içimdeki seslere, sağır olmak istiyorum bazen ama insan içinin derinlerinden kendine sesleneni susturamıyor ki... Bir deryasın sen gönlüme ve her nefeste kıyıma, sahilime nasıl vurursa dalgaların ve de her vuruşta nasıl kendine bende ederse beni duyguların, öyle artan ve çoğalan bir aşkla seviyorum seni. Ne sana yazmaya, ne de senin hayaline doyabiliyorum. Geceler, gündüzler, melekler ve de cümle her şey şahit olsun ki ne gözüm, ne elim, ne dilim, ne de gönlüm sana yanlış yapamaz mahşere dek... Benden geçeli çok oldu lakin ben beni taşıyorsam bu bedende; kendim için değil Rabbimin rızası ve senin için yaşıyorum. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Yollar, zaman ve mekân ömre vurulan zincir, Dünya denen güzellik mutlaka akan nehir. Kıyamet bir son değil, sonsuzluğa merdiven. Varlık-yokluk savaşı kazanan hep mahşerdir.

10 10 23 Temmuz 2015 Perşembe SAĞLIK Emanuel Sendromu hastası minik Efe'ye duyarsız kalınmadı Dünyada 200 civarında vaka bildirilen ve Türkiye'de de tek olduğu ileri sürülen "Emanuel Sendromu" hastası 4 yaşındaki Efe Beldek'in ailesinin Anadolu Ajansı aracılığıyla yaptığı yardım çağrısına yurtiçi ve yurtdışından cevap geldi. KIRKLARELİ - Dünyada 200 civarında vaka bildirilen ve Türkiye'de de tek olduğu ileri sürülen "Emanuel Sendromu" hastası 4 yaşındaki Efe Beldek'in ailesinin Anadolu Ajansı aracılığıyla yaptığı yardım çağrısına yurtiçi ve yurtdışından cevap geldi. Kırklareli'nde yaşayan Hanife ve Cesur Beldek, yürüme, işitme engelinin yanı sıra küçük dili olmayan, kalp, çene küçüklüğü, akciğer enfeksiyonu, omurga kemiğinde yamukluk, safra kesesi taşı, göz tansiyonu gibi rahatsızlıklarla da mücadele eden çocuklarının, yaşıtları gibi koşup oynayacağı günün hayaliyle yaşıyor. Anne Hanife Beldek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Emanuel Sendromu" hastası oğlunun tedavisinin hayırseverlerin yardımı ile İstanbul'da özel bir hastanede sürdürüleceğini söyledi. Oğlunun tedavi masrafları için AA aracılığıyla yardım çağrısında bulunduğunu ve kısa sürede yurtiçi ve yurtdışından hayırseverlerin kendilerine ulaştığını ifade eden Beldek, oğlunun yeniden sağlığına kavuşacağı günün hayalini kurduğunu belirtti. Hastalığı doğumdan sonra öğrendiklerini bildiren Beldek, oğlunun daha önce Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi gördüğünü anlattı. Efe'nin tedavisi için İstanbul'a gidecekleri için çok mutlu olduğunu dile getiren Beldek, "Efe, doğumundan sonra hiç ağlamadı. Daha sonra doktorlar, Efe'yi tedaviye aldı. Doktorların araştırmalarına göre, hastalığın dünyada yaklaşık 200 kişide görüldüğünü ve Türkiye'de de sadece oğlumuzda olduğunu öğrendik. Sonra da Efe, yürüme, işitme engelinin yanı sıra küçük dili olmayan, kalp, çene küçüklüğü, akciğer enfeksiyonu, omurga kemiğinde yamukluk, safra kesesi taşı, göz tansiyonu gibi rahatsızlıklarla da mücadele etmeye başladı" şeklinde konuştu. Oğlunun tedavisi için yardımda bulunanlara teşekkür ederek, oğlunun bir ay içinde ameliyat olmazsa kör olabileceğini belirten Beldek, şunları aktardı: "Tüm anneler, evlatlarının kıymetini bilsin. Çocuğumuzun tedavi masrafları bizim için çok önemli. Oğlumun göz ameliyatı olması için 15 bin lira istendi, ancak bunu karşılayacak gücüm yoktu. Ben de AA aracılığı ile çağrıda bulunmak istedim. AA'nın haberiyle çok sayıda hayırsever ulaştı. Şu anda oğlumun tedavisini üstlenmek isteyen birçok hayırsever var. Hepsinden Allah razı olsun. Oğlumun göz ameliyatı için İstanbul'da özel bir hastaneye gideceğiz. Sadece çocuğumun iyi olmasını istiyorum. Efe, bir kere koşsa, boynuma sarılsa veya bir kere 'anne' dese dünyalar benim olur." Baba Cesur Beldek ise bu zor günlerinde kendilerine yardımcı olan hayırseverlere teşekkür ederek, "Allah, kimseye evlat acısı yaşatmasın" dedi. Oğlunun birçok hastalıkla mücadele ettiğini aktaran Beldek, oğulları göz ameliyatı olacağı için mutlu olduklarını belirtti. Beldek, oğlunun sağlığına kavuşması için dua ettiklerini anlatarak, şunları kaydetti: "Yardımı dokunan herkese teşekkür ediyoruz. Bu zor zamanımızda bize çok yardımcı oldular. Oğlumun kör olma riski var. Hatta bir kısmı zarar görmüş olabilir. Bu ameliyatı olmasını istememizin de sebebi bu. Gözlerinden biri ilaçlara yanıt vermiyor. En kısa sürede ameliyat olması gerekiyor. Yoksa tamamıyla gözü kapanacak. Ameliyattan sonra da inşallah çok fazla bir şey kaybetmemiş oluruz." Beldek ailesi, açıklamanın ardından yakınlarına ait otomobil ile İstanbul'a doğru yola çıktı. ORGANİZASYON HİZMETİ ALINACAKTIR GENEL SEKRETERLİK DİĞER ÖZEL BÜTÇELİ KURULUŞLAR TÜRK AKREDİTASYON KURUMU 30 AĞUSTOS 30 ARALIK 2015 TARİHLERİ ARASINDA EĞİTİM / TOPLANTI FAALİYETLERİ İÇİN KATILIMCI AĞIRLAMA HİZMET ALIMI 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : Mustafa Kemal Mahallesi Sokak No: ÇANKAYA/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ycelik@turkak.org.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi: 2-İhale konusu hizmetin a) Niteliği, türü ve miktarı : 30 Ağustos Aralık 2015 tarihleri arasında eğitim toplantı faaliyetleri için 1700 katılımcının ağırlanması hizmeti alımı ve eğitim faaliyetlerinde 85 gün kullanılmak üzere 1 adet hizmet aracının kiralanması Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Yapılacağı yer : Türk Akreditasyon Kurumu Mustafa Kemal Mahallesi Sokak No:1 Çankaya / ANKARA c) Süresi : İşe başlama tarihi , işin bitiş tarihi İhalenin a) Yapılacağı yer : Mustafa Kemal Mahallesi Sokak No:1 Çankaya / ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası veya Meslek Odası Belgesi; Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğinin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğinin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimdeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu işin tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı Türk Akreditasyon Kurumu Yönetim Hizmetleri Başkanlığı adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden eimza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Türk Akreditasyon Kurumu Yönetim Hizmetleri Başkanlığı adresine elden teslim edilebileceği gibi,aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, Birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu üzerine ihale yapılan istekliyle, her bir iş kaleminin miktarı ile bu kalemler için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (Doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. 13.Diğer hususlar: Teklifi sınır değerin altında olduğu tespit edilen isteklilerin teklifleri, Kanunun 38 inci maddesinde öngörülen açıklama istenmeksizin reddedilecektir. Resmi İlanlar Basın ( Birlikte hayata tutundular KONYA - Konya'da 33 haftalıkken dünyaya gelen ve midelerine takılan hortum yardımıyla beslenip solunum cihazıyla yaşatılan İsra ve İkra adlı ikiz bebekler, taburcu edildi. Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde bir ay önce, 33 haftalıkken dünyaya gelen ikiz bebeklere, aileleri tarafından İsra ve İkra adı verildi. Zamanından önce doğan 1 kilo 700 gram ağırlığındaki bebekler, sağlık problemleri olduğu için hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Doğar doğmaz solunum cihazına bağlanan ve kuvözde tutulan İsra ile İkra Kalay kardeşler, yeme ve yutma fonksiyonları gelişmediğinden midelerine takılan hortum yardımıyla karınlarından beslendi. Hayatta kalmaları için hastane personelinin yoğun mücadele verdiği ikizler, sağlıklarına kavuşunca taburcu edildi. Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Yenidoğan Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rahmi Örs, erken doğumla dünyaya gelen bebeklerin yoğun bakım ünitesinde tedavi gördüğünü söyledi. Solunum sıkıntısı yaşayan bebeklere çeşitli tıbbi yöntemler uyguladıklarını aktaran Örs, "Bebeklerimiz, tedaviyle kısa zamanda toparlandı. Oksijen desteğine ihtiyaçları bulunmuyor. Damardan ve karından beslenmelerini bitirip ağızdan beslenmeye başladılar. Artık midelerindeki küçük sondaya da ihtiyaç kalmadı. Sağlık durumları gayet iyi olunca bebeklerimizi taburcu ettik" diye konuştu. Prof. Dr. Örs, "Bebeklerin taburcu olduğu gün burada bayram havası esti. Buradaki çalışanların bayramı, bebeklerin taburcu olması. En az aile kadar biz de çok mutluyuz" ifadesini kullandı. T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NDEN İLAN ESAS NO: 2015/163 Esas Davacı SAVAŞ KARACA tarafından davalı LAÇİN TURİZM İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. aleyhine açılan İflas (İflasın Açılması) davası nedeniyle; Açılan bu davanın yargılaması 18/09/2015 günü saat 11:10'a bırakılmıştır. İ.İ.K.'nun 166. maddesi uyarınca alacaklıların, itiraz etmek isteyenlerin ve davaya katılmak isteyenlerin ilandan itibaren 15 gün içinde mahkememize müracaat etmeleri ilanen tebliğ olunur Resmi İlanlar Basın ( T.C. ANKARA 5. İCRA DAİRESİ 2014/1966 ESAS TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50'sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50'sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 10/07/ İhale Tarihi : 20/08/2015 günü, saat 10:00-10:02 arası. 2. İhale Tarihi : 08/09/2015 günü, saat 10:00-10:02 arası. İhale Yeri : ANKARA ADLİYESİ 1 NO'LU MEZAT SALONU No Takdir Edilen Değeri TL. Adedi KDV Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) ,00 1 %1 06TSP21 Plakalı, 2006 Model, VOLKSV- WAGEN Marka, Rengi Gri, Wolkswagen Passat 2.0 TD model, gri renkte olup, anahtar ve ruhsatı yok, arka sağ kapı ezik, sol ön kapı arka kilidi kırık, dört lastik inmiş durumda, muhtelif ezik ve çizikler mevcuttur. Resmi İlanlar Basın (

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Ormancılar yangınlara karşı hazır kıta bekliyor Temmuz 2015 Perşembe TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin İzmir Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı yaklaşık bin 500 personel, orman yangınlarına karşı 24 saat esasıyla görev yapıyor. İZMİR - İzmir Orman Bölge Müdürü Şahin Aybal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, temmuz ve ağustos aylarının orman yangınları için kritik aylar olduğunu belirterek, İzmir ve Manisa illerini kapsayan 1 milyon hektarlık orman alanını korumak için gece gündüz demeden hazır kıta beklediklerini söyledi. Aybal, müdürlüğe bağlı bin 500 personelin gerek havadan gerekse karadan ormanları sürekli denetim ve kontrol altında tuttuğunu anlattı. Yangın ihbarının ilk olarak "Yangın Harekat Merkezi"ne geldiğini kaydeden Aybal, burada yapılan ilk değerlendirmenin ardından yangın söndürme ekiplerinin harekete geçtiğini ifade etti. İzmir ve Manisa'daki ormanların 66 kule ve 25 kameralı gözetleme sistemiyle 365 gün gözlemlendiğini, ihbarda bulunan kule görevlilerinin hiçbir yerden talimat beklemeden harekete geçtiğini belirten Aybal, "Yangının büyüme riski varsa, daha fazla ekibin sevk ve idaresi buradan yapılır. Yangın gündüz çıkmışsa, hava gücü ve yer ekibimizi de harekete geçiririz. Müdürlüğümüzde halihazırda 5 helikopter, 1 uçak, 82 yangın söndürme arazözü, 43 ilk müdahale ekibi, 32 su tankı aracı ve dozerler var" diye konuştu. "Orman yangınıyla mücadelede esas olan erken müdahaledir" diyen Aybal, şunları söyledi: "Erken müdahale ederseniz, yangını kısa sürede kontrol altına alabilirsiniz. Hedefimiz ilk 15 dakikadır. Geçen yıl bu hedefi yakaladık ve 14 dakikaya düşürdük. Bunu önemsediğimizden 7 gün 24 saat yangınla mücadele bizim için esastır. Burada disiplinli bir çalışmaya ihtiyaç Türkiye'de 30 ilde pars yaşıyor TRABZON - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şağdan Başkaya, Tunceli'nin Pülümür ilçesinde bulunan leşin parsa ait olduğunu belirterek, "Pars popülasyonu Türkiye'de hiç tükenmedi. En yoğun popülasyonları Doğu Anadolu'da, ardından Doğu Karadeniz'de. Bugüne kadar 8 ilde parsların yaşadığını belirledik. Ülke genelinde de en az 30 ilde yaşamlarını sürdürüyorlar" dedi. Türkiye'de doğal ortamda ilk defa pars fotoğrafını çeken ekibin lideri Başkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu hayvanla ilgili çalışmalarının aralıksız devam ettiğini söyledi. Tunceli'nin Pülümür ilçesinde birkaç gün önce bir leş bulunduğunu anımsatan Başkaya, hayvanın türünün belirlenmesi amacıyla yürütülen çalışmalara destek için kendisine de fotoğraf yollandığını söyledi. Başkaya, fotoğraf üzerindeki incelemeleri sonucu hayvanın pars ait olduğunu belirlediklerini ifade ederek, parsların Türkiye'nin genelinde yaşadığını bildirdi. Pars popülasyonunun Türkiye'de hiç tükenmediğini belirten Başkaya, "En yoğun popülasyonları Doğu Anadolu'da, onun ardından Doğu Karadeniz'de. Bunu Batı Karadeniz, Akdeniz ve hatta kısmen Ege takip etmektedir. Buna inanmayan ve özellikle kendini uzman zannedenleri, BUL- MACA Soldan sağa: 1. Tiyatro oyununda sahneye çıkma sırası gelen oyuncuyu uyaran kimse. 2. Piyangoda en küçük ikramiye. İdrardaki azotlu madde. 3. Bir şeyi göz önünde canlandıran. 4. Bir gösterme sıfatı. Anlak. Bir nota. 5. Kalıtımsal. Yabancı bir ağırlık ölçüsü. 6. Zayıf, cılız, güçsüz. Binek hayvanı. 7. Aşı boyası. Silisyumun simgesi. Cüsseli. 8. Bazuka. 9. Bozukluk, yanlışlık, eksiklik. Arapçada su. 10. Kullanılması önlenmiş, el konulmuş. Bacakların yere basan bölümü. 11. Kütahya ilinin bir ilçesi. 12. Ayla. İri, kart. 13. Ticaret eşyası. Lahza. Arjantin in plaka işareti. 14. Ton ve makam temeline bağlı kalmadan yapılan beste. Tuzak, kapan. 15. Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü. 16. Erkek ördek. Karı, zevce, eş. 17. Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastalığı. 18. Güzel sanat. Bir süs bitkisi. Gerekenden eksik. 19. Matem. Manda pastırması. 20. At oturmalığı. Gizem, giz. Yukarıdan aşağıya: 1. İki ayrı ülke parasının birbiriyle değiştirilmesi. Antimonun simgesi. Gaye, erek, maksat. Rütbe, derece, aşama. 2. Kemiklerin toparlak ucu. Tümör. Krallık. Tekirdağ ilinin bir ilçesi. 3. Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı. Akdeniz havzasında görülen çok sıcak bir rüzgâr. Etle beslenen hayvan, etçil. Tavlada bir sayı. 4. Yol bakımı ve kontrolü için demiryollarında kullanılan küçük araba. Kendini beğenmiş, sevimsiz. San, unvan. 5. Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır. Mantık. Irmak ya da dere suyunun hızlı aktığı yer. 6. Bir maddenin ağdalı, koyu kıvamlı olma durumu, ağdalık. Karışık renkli. Hal şairi. 7. Yardım için toplanan para. Rus Kazaklarda başkan. Bir kimseye uygun olan, yaraşan. 8. Çok ince gözenekli pamuk, ipek veya sentetik dokuma. Köpek. Japonya nın para birimi. Parıltısını arttırmak için elmas taşlarının altlarına konulan ince metal yaprak. Favori. 9. Eskiden Roma kentine verilen ad. Polisin kuşkulu gördüğü kimseler üzerinde silah, esrar, bıçak gibi yasak şeyler araması. Zaviye. 10. Renyumun simgesi. Katılım. Mermi olarak çakıl taşı atan bir top türü. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu var. 2015'de bize gelen ve müdahale ettiğimiz yangın ihbarı 295'tir. Bunun 86'sı orman yangınıdır. Arazi yangını, ot ve anız yangınlarına da müdahale ederiz. Bu da işi ne kadar ciddiye aldığımızın göstergesidir." Bu yıl haziran ayının yağmurlu geçmesinin yangınla mücadelede olumlu katkı sağladığını anlatan Aybal, şöyle devam etti: "Temmuz ve ağustos ayındaki iklim göstergeleri, ciddi manada orman yangınları riski olduğunu göstermektedir. Bununla ilgili olarak da Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve İzmir Bölge Müdürlüğü ile sürekli irtibat halindeyiz. Erken uyarı sistemimiz var. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü de orman yangınlarıyla ilgili risk oluştuğunda anlık olarak bize bildirir, biz de ekiplerimizi gerektiğinde mobil hale getirerek, farklı konumlara kaydırmak suretiyle, yangına müdahaleyi en kısa süreye indirmek için çalışmalar yapıyoruz. Şiddetli bir rüzgar ile doğal afet haline dönüşebilecek yangını da hiçbir şekilde hafife almıyoruz." Şahin Aybal, orman yangınları için kritik olan temmuz ve ağustos aylarında ormanda ateş yakılmaması, yakmak zorunda kalan kişinin ateşi söndürdüğünden emin olduktan sonra oradan ayrılmasını, yangını gören vatandaşın acil olarak "Alo 177 Yangın İhbar Hattı"na bildirmeleri gerektiğini sözlerine ekledi. biraz daha sabırlı olmaya davet ediyoruz. Bugüne kadar 8 ilde parsların yaşadığını belirledik. Ülke genelinde de en az 30 ilde yaşamlarını sürdürüyorlar" diye konuştu. Prof. Dr. Başkaya, tespit ettikleri 10 santimetre ve üzerindeki hayvan ayak izleri ile dışkı örneklerine dayanarak parsların ülkede yaşamını sürdürdüğünü uzun süredir ısrarla dile getirdiğini anımsatarak, bazı kesimlerden bu konuda eleştiriler aldıklarını kaydetti. Türkiye'de 5 ilde kurdukları foto kapanlarla video ve fotoğraflar çektiklerini anlatan Başkaya, kendi imkanlarıyla her hafta 4-5 kişilik ekiple araziye giderek parslarla ilgili çalışmalar yaptıklarını söyledi. Tunceli'nin Pülümür ilçesinde önceki gün dere yatağında bulunan leşin hangi hayvana ait olduğunun belirlenmesi için çalışma başlatılmıştı. Tüyleri dökülen ve vücudunun büyük bölümü çürüyen hayvan, ekiplerce muhafaza altına alınmış, gerekli incelemelerin yapılması için doku örnekleri TÜBİTAK'a gönderilmişti. ÇÖZÜMÜ BUGÜN 12. SAYFADA PEYAMİ SAFA NIN FATİH-HARBİYE ROMANININ TAHLİLİ Yardımcı Kişiler: Faiz Beyin hizmetçisi Gülter, Şinasi nin kız kardeşi Nezahet, Neriman ın arkadaşları Fahriye, Ulviye ve ayrıca Müderris Şeref Bey. Bu gibi yardımcı kişilerin romanda ciddi anlamda bir işlevi ve görevi yoktur. Daha ziyade dekoru tamamlamak için konulmuş kişilerdir. Kurgusal Kişi *Tasarlanmış Kişi: Neriman ve Şinasi nin Süleymaniye deki eski konakta kendisini görmedikleri, ancak varsaydıkları ve hayallerinde şekil ve özelliklerini tasarladıkları kişi, gerçekte olmayan; tamamen hayallerinde kurguladıkları soyut bir kişidir. Neriman ve Şinasi bu pencerelerden bakarlar ve koyu bir karanlıktan başka hiçbir görmeye muvaffak olamazlardı. Perdeleri yerinde duran bu konakta insan var mıydı? Varsa kim, kimler? Merak ettikleri, keşfedemedikleri bu hakikatı muhayyileleriyle tamamlıyorlar; birçok şeyler tasarlıyorlardı. Meselâ bu konakta ihtiyar ve meyus bir adam, hiç kimse ile temas etmeden, tek başına yaşıyor ve ölümünü bekliyordu. Çok görgülü bir adamdır, sabırlı bir adamdır, dindar bir adamdır, iyi bir adamdır; solgun bir yüzü, çukura kaçmış nemli ve fersiz gözleri, uzun bir beyaz sakalı vardır, kılsız ve çıplak başına geçirdiği takkesi dümdüz ve buruşuksuzdur; daima, şahnişin sağ tarafındaki pencerenin arkasında oturur ve tesbih çeker; dudakları daima hafif bir dua ile kıpırdar; düşünür, fakat muayyen bir insan veya bir işle zihni meşgul değildir; hep bütün dünyaya, bütün in sanlara, Allah'a ve ölüme ait umumî fikirleri vardır; sokakta bir ayak sesi duyunca başını türeye titreye pencereye doğru uzatır, kafes deliklerinden bakar, biribirlerine sokularak yürüyen Şinasi'yle Neriman'ı görür ve onların daha fazla mesut olması için gözle rini kapar, dua eder. Neriman ve Şinasi, bu tahinî boyalı konağın önünden her geçişlerinde, pencerede oturan ihtiyara ait efsaneye öyle hakikat unsurları ilâve ediyor lardı ki, çok tahayyül edilen her şey gibi, bu hayal da hakikî ve müşahhas bir varlık haline geliyor, muhayyilelerinin dışında canlanmak ve yaşamak isti dadı gösteriyordu. (s. 61, 62) *Hatırlanmış Kişi: Neriman ın annesi, büyük annesi, büyük dayısı ve kızları. Bunlar, romanın güncel dünyası içinde canlı olarak yaşatılmayıp hatıralara bağlı olarak romana davet edilen kişilerdir. Kişi Sunumu: Ruhsal Boyut Sunumu Roman kişilerinin iç dünyalarının, ruhsal özelliklerinin, duygu ve düşüncelerinin tahlilinde ve sunumunda kullanılan başlıca teknik yöntemler şunlardır: *İç Çözümleme: Romanda ağırlıklı olarak iç çözümlemeye dayalı psikolojik tahliller egemendir. Yazar, roman kişilerinin ruhsal boyutlarını daha çok dışardan gözlemci anlatıcının iç çözümlemeleriyle vermeye çalışmıştır. Buna şu örneği verebiliriz: Neriman babasına bakarak böyle düşünüyordu; ve hâlâ ruhunun uzaklıklarına kaçan derin bir kinle babasını mazur görmek istemiyordu. Evet, şüphesiz onu seven bu ihtiyar bile karışık duygulu bir adamdı; bazen, kendisinde, bir baba şefkatinin zerresi bulunmayan ve içi kızı için garez dolu, korkunç bir düşmandı, düşmanların en korkuncu. Vakıa Neriman ın bütün arzularına hak vermişti, yeni bir maddî fedakârlığı da kabul etmişti, fakat onun asla itiraf edemediği en gizli arzusunu ya anlamamış, yahut tatmin etmeye razı olmamıştı. (s.78) Burada Neriman ın babasıyla ilgili duygu ve düşünceleri, babasına dair iç dünyasında ortaya çıkan izlenimleri, değerlendirmeleri, ruh hâlleri, anlatıcının sunumuyla sergilenmektedir. *İç Konuşma: Roman kişilerinin iç dünyaları aynı zamanda onların kendi kendilerine gerçekleştirdikleri iç konuşmalarıyla da verilir. Buna da şu örneği verebiliriz: Neriman bu kadarına tahammül edemedi. Kendi kendine cevap veriyordu: Niçin mi? Çünkü, artık ben bir Fatih kızı olmak istemiyorum, anlıyor musun? Böyle yaşamaktan nefret ediyorum, eskilikten nefret ediyorum, yeniyi ve güzeli istiyorum, anlıyor musun? Eski ve yırtık ve pis iğrenç bir elbiseyi üstümden atar gibi bu hayattan ayrılmak, çıkmak istiyorum. İhtiyar adam, bozuk sokak, salaşpur ev, gıy gıy, hey hey, ezan, helvacı Bıktım artık, ben başka şeyler istiyorum, başka, bambaşka, anlamıyor musun? (s.64) Burada Neriman ın içinde bulunduğu hayat ortamından ve şartlarından duyduğu nefret duygusunu ve başka bir hayat yaşama arzusunu, onun kendi kendisiyle gerçekleştirdiği iç konuşması kanalıyla öğreniyoruz. Bir başka örnek: Faiz Bey de Neriman da hâlâ tatmin olunmamış bir iştiyak seziyor ve anlamıyor, kendi kendine düşünüyordu: Ne istiyor? Baloya gitmekten başka bir arzusu mu var? Bu semtte oturmak arzu etmiyor mu? Şinasi den başka birine mi temayülü var? Kim olsa gerek bu? Şinasi bilir mi acaba?... Ne düşünüyor o? Bana niçin bir şey söylemiyor? İkisi de bana ehemmiyet vermiyorlar mı? Benim aleyhimde mi düşünüyorlar? Ben onlara karşı vazifemi yapmıyor muyum? Balo müsaadesini verdiğime hata mı ettim? Haberim olmadan birçok vak alar mı cereyan ediyor? Ve beyaz kaşlarının üstünde alnı buruşuyordu. (s.79) Burada da Faiz Bey in bir baba olarak kızıyla ilgili şüphelerini, endişelerini, yaptıklarının doğru olup olmadığını; yani genel olarak duygu ve düşüncelerini onun iç konuşmasıyla öğreniyoruz. *Bilinç Akımı: Peyami Safa, roman kişilerinin duygu ve düşüncelerini bilinç akışı tekniğini kullanarak da vermeye çalışmıştır. Pek fazla olmasa da zaman zaman bu tekniğin kullanıldığını da görüyoruz. Örnek: Şinasi, Neriman la ilgili olarak bilinçaltında yatan duygu ve düşüncelerini bilinç yüzeyine kesik kesik, kopuk kopuk, rastgele, bazen birbiriyle irtibatsız ifadeler, tamamlanmamış cümleler hâlinde aktarır: Yirmi gündür sazını mektebe getirmiyor. Sokakta, yürürlerken Neriman ın rahatsız adım atışları. Bir gün mektebin kapısında Neriman bir arkadaşıyla konuşurken Şinasi nin yaklaştığını görmüş birdenbire susmuş, ne konuştuklarını söylememişti Hep güneşte parlayan Şinasi! Canım sıkılıyor! deyip durmaları. Hep güneşte parlayan filizî Şinasi birdenbire ayağını yere vurdu. Mühim bir şey daha hatırlamıştı. Fakat muhakemesine devam etmek de istiyordu: Madem ki ben Neriman ın değişmeye başladığını. Şimdi de biraz evvel tramvaya atlayışı gözünün önüne geliyor. (s.11) (DEVAM EDECEK) Sarıkamış taki çiftçiler geleneksel tarım aletlerinden vazgeçmiyor KARS - Kars'ın Sarıkamış ilçesinde asırlardır kullanılan tarım aletleri, bugün de çiftçilerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. İlçe ile köylerde geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlayan vatandaşlar, traktör, biçerdöver ve diğer gelişmiş makinelerin yanı sıra tırpan, dirgen, at tırmığı gibi geleneksel tarım aletlerini kullanmaya devam ediyor. İlçeye 5 kilometre uzakta bulunan Alisofu köyündeki çiftçiler, hayvanları için mera ve çayırlarda yılın ilk otlarını biçmeye başladı. Çayırda toplanan çiftçiler, tırpanlarını örste dövdükten sonra "masat" dedikleri bileme taşıyla keskinleştirip ot biçiyor. Biçilen otlar, dirgen ve at tırmığıyla toplanıyor. Düz alanda otları traktörle biçen çiftçiler, engebeli arazide ise asırlardır kullanılan tırpan, dirgen ve at tırmığıyla çalışıyor. Hasat yapan çiftçilerden Halis Akın, AA muhabirine, bölgede tarım ve hayvancılıkla uğraşan çiftçilerin eski tarım aletlerini kullanmayı sürdürdüğünü, modern makineler olmasına rağmen her zaman bu araçlara ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bu geleneksel aletlerin hiçbir zaman değerini kaybetmeyeceğini ifade eden Akın, "Traktörümüz, biçerdöverimiz ve yeni çıkan tarım aletlerimiz var ama öyle bir yer geliyor ki bunların hiçbiri iş yapmıyor. Bu sırada tırpan, dirgen, at tırmığı gibi eski aletleri kullanmak zorunda kalıyoruz. Yani geleneksel aletlerden asla vazgeçemiyoruz" diye konuştu. Sarıkamış Ziraat Odası Başkanı Nesim Gök de bütün köylerde modern tarım aletleri bulunduğunu ancak bunların her yerde iş görmediğini belirtti. Gök, "Taşlık, yamaç ve engebeli arazide biçerdöver ya da diğer makineler çalışamıyor. Otlar mecburen tırpanla biçiliyor. Biçilen otlar, at tırmığı veya el tırmığıyla toplanıyor. Engebeli arazilerde eski yöntemlerle çalışmaktan başka çare yok. Yüzyıllardır kullanılan at tırmığının yaptığı işi hiçbir makine yapamıyor" dedi.

12 12 haber 23 Temmuz 2015 Perşembe Siyaseti kanla kirlettiğiniz yeter ANKARA- Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Terör örgütleri ile bağları ortadayken gencecik bedenler üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışanlara sesleniyorum; Siyaseti kanla kirlettiğiniz yeter. AK Parti'nin geçmişinde terör, silah, cinayet şebekeleri ile işbirliği yok. Gidin milletimizin önünde her türlü silaha, teröre karşı olduğunuzu ilan edin sonra başkalarına ders vermeye kalkın" açıklamasında bulundu. Başbakan Davutoğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından, Suruç'taki terör saldırısına ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, açıklamasında, Suruç'taki terör saldırısında yaralanan vatandaşları Şanlıurfa'da hastanede ziyaret edip, acil şifa dileğinde bulunduğunu belirterek, "Bir kez daha bu terör saldırısında ölen vatandaşlarımıza rahmet diliyor, ailelerine taziyelerimi iletiyorum" ifadesini kullandı. Davutoğlu, "Şunu yüce milletimize ve tüm dünyaya tekrar ilan ediyorum. DAEŞ ve benzeri terör örgütleri asla hedeflerine ulaşamayacaklar. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da terörle mücadelede hiç bir taviz vermeyeceğiz" açıklamasında bulundu. "Terör örgütleri ile bağları ortadayken gencecik bedenler üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışanlara da sesleniyorum" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Siyaseti kanla kirlettiğiniz yeter. AK Parti'nin geçmişinde terör, silah, cinayet şebekeleri ile işbirliği yok. Gidin milletimizin önünde her türlü silaha, teröre karşı olduğunuzu ilan edin sonra başkalarına ders vermeye kalkın. Bizim için terörün de teröristin de iyisi yok. Terör lanetinin dün olduğu gibi nerede gördüysek karşısında durduk, durmaya da devam edeceğiz. 2007'de Ulus'ta, 2008'de Güngören'de, 2013'te Reyhanlı'da, 2015'te Diyarbakır'daki terör eylemlerinde ne hissettiysek bugün de onu hissediyoruz. Biz elinde silahla, bombayla katliam yapanlara dün terörist dediğimiz gibi bugün de demeye devam edeceğiz." Davutoğlu, hem Şanlıurfa'da hem de hain bir terör saldırısında şehit olan asker Müsellim Ünal'ın cenazesinde aynı duruşu gösterdiğine işaret ederek, şunları kaydetti: "Rabbimden şehidimize rahmet diliyor, vakur duruşuyla hepimizin gıpta ettiği ailesine de taziyelerimi sunuyorum. Bölgemizde yaşanan kriz ve kaosa rağmen Türkiye'nin istikrarsızlığa sürüklenmesine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Türkiye olarak bugüne kadar pek çok kez buna benzer provokasyonlara maruz kaldık ve milletimizin sağduyusuyla kirli hesapları boşa çıkardık. Bugün de birlik ve beraberliğimize, huzur ve istikrarımıza kasteden bu provokasyonu milletimizin sağduyusuyla aşacağız." Saray dan, Demirtaş a sert yanıt... ANKARA - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suruç'taki terör saldırısı sonrasında güvenlik birimleri ve adli makamların kapsamlı çalışmalarının devam ettiğini belirterek, "Tüm bu gerçekler ortadayken, bazı siyasilerin siyasi rant uğruna vatandaşlarımızı tahrike kalkışmaları, milletimizi acıya boğan terör saldırısını dahi husumet tohumları ekme fırsatı olarak görmeleri gerçekten esef vericidir" dedi. AA muhabirine açıklamada bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın bugün Suruç'ta yaptığı konuşmada, hayal ürünü iddialar ve kasti çarpıtmalar eşliğinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı yıpratmaya kalkışmasının asla kabul edilemeyeceğini" belirtti. "Acıların paylaşıldığı, yaraların sarılmaya çalışıldığı bir günde, insanlarımızı tahrik peşinde koşmak, kan ve kin siyaseti gütmek, son derece esef vericidir" ifadelerini kullanan Kalın, Demirtaş'ın iddialarının aksine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Suruç'ta meydana gelen terör saldırısını dün yaptığı açıklamayla alenen ve en sert ifadelerle lanetlediğini, Suruç'taki terör saldırısının faillerinin bulunacağını, kim olursa olsun mutlaka cezalandırılacaklarını vurguladığını kaydetti. Kalın, Cumhurbaşkan Erdoğan'ın, Şanlıurfa Valisi, İçişleri Bakanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile de görüşerek olayın üzerine kararlılıkla gidileceğini teyit ettiğini bildirdi. AKP ile CHP yöntemde anlaştılar... ANKARA- Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, CHP ile yürüttükleri koalisyon görüşmelerine ilişkin, "Bugün itibariyle Haluk Bey ile 1 saat 40 dakikaya yakın hem çeşitli meseleler üzerine konuştuk, gayet pozitif bir havada hem de yönteme ilişkin mutabık kaldık. Bir, iki gün içerisinde bizim toplantılarımız var, onların toplantıları var, heyetlere karar verilecek ve heyetler en geç hafta sonuna doğru ya da bir aksilik olması halinde, hafta başında bir araya gelmiş olur" dedi. Çelik, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç ile yaptığı görüşmenin ardından, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Genel başkanların bir araya gelmesinin ardından, bugün Haluk Koç ile görüştüklerini belirten Çelik, daha önce de bayramda haberleştiklerini anlattı. Başbakan Davutoğlu'nun CHP'yi ziyaretinde, "öncelikle istikşafi görüşmelerin yapılması" yönetiminin belirlendiğini ifade eden Çelik, bunun, her iki tarafın da karşılıklı birbirinin pozisyonunu görme, değerlendirme yapma, konumlarının fotoğrafını çekme anlamını taşıdığını kaydetti. Genel başkanlar görüşecekse bu görüşmeye kadar yöntemle ilgili yapılması gerekenlerin bulunduğunu vurgulayan Bakan Çelik, "Birincisi, kendi aramızda heyetler olarak, hangi ilkeler çerçevesinde görüşeceğimize dair ilkelerin belirlenmesi. İkincisi, görüşeceğimiz konu başlıklarının belirlenmesi, üçüncü olarak da hangi mekanda bir araya geleceğimizle ilgili bir değerlendirme yapmamız gerekiyor. Bunlarla ilgili bizim bugün bir toplantımız var, yarın toplantımız olacak. Aynı şekilde CHP'nin de olacaktır" diye konuştu. Heyetlere katılacak, "istikşafi görüşmeleri yapacak" isimlerin belirlenerek, karşılıklı bildirileceğini anlatan Çelik, şunları kaydetti: "Arkasından biz heyetler olarak, hafta sonuna doğru ya da en geç öbür hafta başı ama muhtemelen bu hafta sonuna doğru bir araya geliriz. Bir araya geldiğimizde bu ilkeler üzerinden hangi konu başlıklarını konuşmamız gerektiğine karar vereceğiz. Bu karar verildikten sonra heyetler arası istikşafi görüşmeler başlamış olacak. Daha sonrasında, görüşmeler için günlük bir vakte ihtiyacımız var, bütün konu başlıklarını değerlendirebilmemiz için, konu başlıklarına hangi anlamlar yüklediğimiz, hangi çalışmaları yapmayı planladığımıza dair. Bu sürecin bitimine doğru Sayın Genel Başkanlara ayrı ayrı yada beraber bir sunum yapılır. Bu sunum çerçevesinde mutabık olunan, olunmayan, çatışılan noktaların net bir şekilde fotoğrafı ortaya konulur. Bu fotoğrafın ortaya konulmasından sonra eğer bir koalisyon kurmak için zemin olduğuna karar verilirse, bu sefer istikşafi görüşmelerden müzakerelere geçilmiş olur." KOÇ UN AÇIKLAMALARI CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'le yaptığı görüşmeye ilişkin, "Görüşmeleri bir yöntem görüşmesi olarak alabilirsiniz. Toplam süre en fazla gün içinde bir temel sonuca varmak mümkün olacak veya olmayacak. Her iki koşulda da her iki tabloda da gereken açıklamalar yapılacak" dedi. CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantı sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan ve soruları yanıtlayan Koç, Suruç ve Adıyaman'daki terör saldırılarını hatırlattı. Suruç'ta 32 genç fidanı vahşi bir terör saldırısı sonucu kaybettiklerini belirten Koç, hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi. Yakınlarını kaybedenlere de başsağlığı dileyen Koç, terörün ağır bir insanlık suçu olduğunu kaydetti. Kadıköy savaş alanına döndü... İSTANBUL - Kadıköy'de, Suruç'taki terör saldırısını bahane ederek izinsiz gösteri düzenleyen, polise taş ve havai fişekle saldıran gruba müdahale edildi. Altıyol Boğa Meydanı'nda toplanan bir grup, Moda Caddesi'nin girişini kapattı. Bölgede önlem alan polis ekipleri, gruptakilere, basın açıklaması yaparak dağılmaları yönünde uyarıda bulundu. Uyarı anonsunun ardından grubun içerisinde yer alan yüzleri kapalı kişiler, polise taş ve havai fişeklerle saldırdı. Polis ekipleri, gruba tazyikli su ve biber gazıyla müdahalede bulundu. Müdahale sırasında gruptan 11 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin yapılan üst aramasında 3 el yapımı, parça tesirli ve basınç etkili bomba, 1 kurusıkı tabanca ile 10 molotofkokteyli ele geçirildi. Bu arada, Şişli'deki Cevahir Alışveriş Merkezi önünde toplanan ve AK Parti Şişli ilçe binasına yürümek isteyen gruptakileri polis dağılmaları yönünde uyardı. Slogan atarak polis ekiplerine mukavemet gösteren gruba müdahale edildi. Müdahale sonrası bazı göstericiler ara sokaklara kaçarken, 25 kişi gözaltına alındı. Polis, Maltepe, Sultangazi ve Küçükçekmece'deki izinsiz gösterilerde de 13 kişiyi gözaltına aldı. Şişli ve Sultangazi'de 70 molotofkokteyli ele geçirildi. ABD: Türkiye, DAEŞ ile mücadelede kritik bir ortak WASHINGTON - Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Alistair Baskey, Türkiye'nin, terör örgütü DAEŞ'le mücadele kapsamında oluşturulan uluslararası koalisyonun önemli bir ortağı olduğunu belirterek, "Türkiye'nin uluslararası koalisyona sunduğu birçok noktadaki somut çabalarından memnuniyet duyuyoruz" dedi. Baskey, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suruç'ta meydana gelen terör saldırısının ardından Türkiye'nin DAEŞ'e karşı yeterince mücadele etmediği eleştirilerine, Türkiye'nin, DAEŞ'le mücadelede "kritik bir ortak" olduğu karşılığını verdi. Yaklaşık 2 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapmasıyla insani yardım çabalarına liderlik eden Türkiye'nin DAEŞ'e karşı mücadelesini de öven Baskey, şunları kaydetti: "Türkiye, DAEŞ'e karşı mücadelede kritik bir ortak. Türkiye'nin uluslararası koalisyona sunduğu birçok noktadaki somut çabalarından memnuniyet duyuyoruz. Türkiye, Suriyeli ılımlı muhaliflere yönelik eğit-donat programına ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda Türkiye, yabancı savaşçıların akınını engellemek için de birçok önemli adımlar attı. Yabancı savaşçı akını sadece Türkiye'nin bir problemi değil ve bu noktada özellikle Avrupa'dakiler olmak üzere Türkiye ve diğer ortaklarımızla yakından çalışmayı sürdüreceğiz." Kars'ta teröristler yol kesip araçları yaktı KARS - Kars'ın Kağızman ilçesinde yol kesen bir grup terörist 7 aracı ateşe verdi. Alınan bilgiye göre, terör örgütü PKK mensubu yaklaşık 30 kişi, Kağızman-Iğdır-Erzurum karayolunun Çayarası köyü Zeraphane mevkisinde araçları durdurdu. Sürücüleri araçlardan indiren grup, örgüt propagandası yaptıktan sonra aralarında tır ve tankerlerin de bulunduğu 7 aracı ateşe verdi. Olaya müdahale için bölgeye gelen güvenlik güçleri ile grup arasında kısa süreli çatışma yaşandı. Yanan araçların söndürülmesi için bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. Kağızman kırsalına kaçan grubun yakalanması için bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

13 EFSANE RÖPORTAJLAR Prof. Dr. Özer Sencar a göre: 23 Temmuz 2015 Perşembe13 Kasım da %75 Efsane GÜZELDERELİ efsaneguzeldere@hotmail.com ERKEN SEÇİM VAR -2- Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezini yöneten Prof. Dr. Özer Sencar, son siyasi gelişmeleri değerlendirirken gelinen noktayı kaos olarak nitelendirdi. Hükümet kurulamamasını tüm partilerin kilitlediğini ifade eden Prof. Sencar, (Seçmen) CHP'ye, MHP'ye ve HDP'ye, iktidarı, AKP'nin elinden alıp koalisyonu siz yapın dedi. Muhalefet partilerine bir fırsat tanıdı. Bu fırsatı, başta MHP olmak üzere değerlendiremediler. Ben, MHP'nin bu konudaki tavrının, en yanlış tavır olduğunu düşünüyorum ama be tavır benim için sürpriz olmadı dedi. Sencar, Kasım da yüzde 75 ihtimalle erken seçim gördüğünü vurguladı. Röportajın ikinci bölümündeki soru ve yanıtlar şöyle ŞİMDİ GELDİĞİMİZ NOKTA KAOS E.G: Şimdi geldiğimiz nokta nedir? Ö.S: Şimdi geldiğimiz nokta, kaos gibi bir şeydir. AKP, tek başına iktidar olamadı. Ama hala Türkiye'nin en güçlü siyasal organizasyonudur. Kendisine en yakın siyasi partiyle arasında puanlık bir fark var. Ama Hükümet kuramıyor. Muhalefet de kendi arasında birleşip bir hükümet kuramıyor. Dolayısıyla hem yakın hem de uzak vadede belirsizliğin hakim olduğu bir siyasal ortama girdik. Eğer Tayyip bey yönetim üzerindeki vesayetini kaldırmazsa 2019 yılına kadar Türkiye seçimler ve koalisyon hükümetlerinden oluşan bir kaos dönemi yaşayacaktır diye endişe ediyorum. HÜKÜMETİN KURULMASINI TÜM PARTİLER KİLİTLİYOR E.G: Hükümetin kurulmasını kilitleyen parti ya da partiler hangisi? Ö.S: Bir parti değil. Bütün partiler. Malum herkes birtakım kırmızı çizgilerden bahsediyor. Ben siyasal partilerin, hem MHP'nin, hem CHP'nin, hem AKP'nin, 7 haziran seçimlerini doğru okudukları kanaatinde değilim. Halk, AKP'ye şunu söyledi; ''Ben, senin tek başına iktidar olmanı istemiyorum''. Bu açık ve net. Koalisyon yapın. Koalisyonlar AKP nin tek başına hükümetinden daha iyi olacaktır dediğine inanıyorum. Başta MHP olmak üzere Muhalefet ve Tayyip beyin bunu anladığı ve kabul ettiği kanısında değilim. YÜZDE 60 LIK KOALİSYONDA MHP'NİN YANLIŞ TAVRI E.G: Diğer partilere ne dedi? Ö.S: CHP'ye, MHP'ye ve HDP'ye, iktidarı, AKP'nin elinden alıp koalisyonu siz yapın'' dedi. Muhalefet partilerine bir fırsat tanıdı. ''İsterseniz buyurun'' dedi. Dolayısıyla bu fırsatı, başta MHP olmak üzere değerlendiremediler. Ben, MHP'nin bu konudaki tavrının, en yanlış tavır olduğunu düşünüyorum ama be tavır benim için sürpriz olmadı. Bilakis tam beklediğim davranış buydu. E.G: Meclis Başkanlığı seçimindeki tavrından dolayı mı, yoksa ilk andan itibaren olanlardan dolayı mı böyle diyorsunuz? Ö.S: Başından beri, ''Ben, hiçkimseyle koalisyon yapmam. HDP ile yan yana gelmem. HDP'nin varlığını bile kabul etmiyorum'' gibi halkın yüzde 13 oy verdiği bir partiyi yok saymaya başladı. ''Onun beni desteklemesini bile istemem'' dedi. Dolayısıyla halk, bir MHP- CHP-HDP veyahut da CHP-MHP iktidarı dışarıdan HDP olanağı olan bir iktidar şansı verdi. MHP nin tamamen yanlış tavrı nedeniyle Muhalefet bunu değerlendiremedi. CHP-MHP KOALİSYONU EN İYİSİYDİ E.G: Size göre en hayırlı koalisyon, AKP'nin diğer partilerle yapabileceği koalisyon muydu yoksa yüzde 60'lık blok olan muhalefetin bir araya gelmesiyle oluşacak koalisyon muydu? Ö.S: Böyle bir seçim sonucunda CHP- MHP koalisyonu en iyisiydi. E.G: Ama sayıları yetmiyor. Ö.S: HDP'nin dışarıdan desteklemesi gerekiyordu ve HDP'de destekleyebilirdi. Doğru olan buydu. Halkın verdiği de buydu ve daha başarılı da olabilirdi. Ama MHP, ''ben yokum'' dedi. AKP-CHP KOALİSYONU EN DOĞRU- SU E.G: Yalnız MHP, seçim meydanlarında HDP'nin içinde ya da dışında olacağı bir koalisyonda olmayacağına dair seçmenine söz verdi. Bu sözü tutmadığı takdirde oy kaybetmez miydi? Ö.S: Hiçbir şey olmaz. İktidar olup başarılı olabilirlerdi. Başarılı iktidara hiçkimse bir şey demez. Yani seçmen kitlesi, bir partinin koalisyona girmesine karşı bile olsa liderler girebilir. Liderlik budur zaten. Liderler, herşeyi halka sorarak yapmazlar. Bazı şeyleri yaparlar ve seçmenlerine bunu anlatarak kabul ettirirler. Seçmenler tepki verir. ''Bu yanlış'' der. Sen de çıkarsın. ''Hayır. Bu doğru'' dersin. İkna edersin. Eğer başarılı olursan seçmenler, ''Niye başarılı oldun'' diye sormazlar. Ekonomiyi düzeltebilirseniz, toplumsal barışı sağlayabilirseniz, halk, size ''Niye ekomomiyi düzelttiniz? Niye toplumsal barışı sağladınız?'' diye sual sormaz. Teşekkür eder. ''Yanılmışız'' der. Halkın asıl beklentisi bir CHP-MHP koalisyonuydu. Bu olmadı. Buna en yakın koalisyon, toplumun sorunlarını çözme açısından, toplumsal barışı sağlama açısından, dış politikadaki büyük yanlışları düzeltme açısından, ekonominin düzlüğe çıkması açısından en doğru koalisyon AKP-CHP koalisyonudur. AKP-MHP KOALİSYONU E.G: Peki AKP'nin, MHP ile koalisyonunu olası görüyor musunuz? Ö.S: Hayır, görmüyorum. Bu koalisyon bir kaybet - kaybet koalisyonu olur. AKP 2011 den bu yana MHP ye kayan oylarının bir kısmını geri alır ve MHP 13 lere doğru geriler. Diğer taraftan bu koalisyon güvenlikçi hatta harpçi karakterde olacağı için AKP içindeki 4 puanlık kürt oyununun büyük kısmı HDP ye kayacağından AKP de kaybeden olacaktır. Kazananı ise başta HDP olmak üzere CHP olacaktır. AKP AZINLIK HÜKÜMETİ..HDP DIŞA- RIDAN DESTEK E.G: Peki AKP'nin tek başına bir azınlık hükümeti kurmasını ve HDP'nin dışarıdan destek vermesini olası görüyor musunuz? Ö.S: Çok küçük bir ihtimaldir ama mümkündür. Eğer AKP, oyunu 41'lerin üstüne çıkaramazsa, 40-41'lerde kalırsa veya daha aşağı inerse, CHP ve MHP ile de koalisyon mümkün olmazsa o zaman HDP nin dışarıdan destekleyeceği bir hükümet kurmayı düşünebilir. Birilerinin kafasından şu anda bile bu alternatif geçiyor olabilir. Bu durumda Demirtaş ne yapar bilemem, herhalde ona yol görünür diye düşünüyorum. Çünkü o bu konuda çok açık ve net oldu, karşı olduğunu açıkladı. Ben onun buna razı olacağını düşünmüyorum. İNSANLARI GERİZEKALI YERİNE KOY- MAK E.G: Aslında MHP kulislerinde, AKP'nin, HDP ile gizli bir anlaşması olduğu da konuşuluyor. ''Biz yüzde 60'lık blok olarak hükümet kursaydık HDP dışarıdan yaptığı desteği çekecekti'' de deniliyor. Ö.S: Bu MHP'lilerin söyleyebileceği, ama zemini olmayan, gerçekliği olmayan kişisel tahminlerdir. Siyasetçiler böyle şeyleri söyler. Şu anda AKP için HDP ile koalisyon yapmak, 4 yıl devam etmeyecekse, bir erken genel seçim gelecekse bu AKP için intihar olur. AKP Orta Anadolu'dan tamamen silinir. AKP'nin, HDP ile koalisyon yapabileceğini söylemek insanları gerizekalı yerine koymaktır. AKP'nin şu andaki hedefi daha doğrusu AKP'nin hedefini iki katmanda değerlendirmek gerek. ilki Tayyip beyin hedefi yani erken seçim. ikincisi Davutoğlu nun hedefi ne olursa olsun bir koalisyon, özellikle CHP ile koalisyon yapmak. Davutoğlunun siyasal geleceği yapacağı bu koalisyona bağlı. BAŞBAKAN OLMAK AYRI..LİDER OLMAK AYRI... E.G: Davutoğlu Genel Başkan ve Başbakan değil mi? Ö.S: Genel Başkan Başbakan olmak ayrı bir şeydir. Lider olmak ayrı bir şeydir. E.G: Gruba hakim değil mi kendisi? Ö.S: Hayır. Hiçbir şeye hakim değil. Gruba da partiye de hakim olan Erdoğan'dır. Davutoğlu formal Genel Başkan'dır ve Başbakan'dır. Muktedir olan Erdoğan'dır ve bu liderliği ve liderliğin yetkilerini hiçkimseyle paylaşmak niyetinde değildir. Başbakan kim olursa olsun paylaşmayacaktır. Numan Kurtulmuş, Binali Yıldırım v.s oradaki bütün isimleri sayabilirsiniz. Başbakanlık koltuğuna kim oturursa otursun tüm stratejik ve önemli yetkiler gene Erdoğan da kalacaktır. Erdoğan'ın çizdiği çizgilerin dışına çıkma şansları yoktur. Sadece Davutoğlu, bir gözü karalık yapıp, yüksek bir beceri gösterip, şu anda görüşülen CHP ile koalisyonu becerebilirse, o zaman Erdoğan'ın güç sınırlarının dışına bir miktar çıkabilir ve kendi liderliğini oluşturmaya başlayabilir. DAVUTOĞLU KOALİSYONA İSTEKLİ E.G: Davutoğlu'nu, CHP ile mi koalisyona istekli görüyorsunuz? Ö.S: Davutoğlu koalisyona istekli ve mecbur. Eğer koalisyona gitmezse, Erdoğan'ın mutlak hakimiyeti onun üzerinde devam edecek. Davutoğlu, koalisyona giderek liderliğini üretecek. Bu ister CHP ile ister MHP ile yapılmış bir koalisyon olsun farketmez. E.G: Sizce Cumhurbaşkanı'nın gönlünde yatan aslan hangisi? Ö.S: Cumhurbaşkanı'nın gönlünde yatan aslan başkanlıktı. Onun olmayacağı artık belli oldu. O bir hayal olarak kalacak. Ama o olmadığına göre AKP'nin tek başına iktidarını istiyor. Bunu gerçekleştirebilirse ülkeyi anayasal olmayan başkan olarak yönetmeye devam edecek. Bunun için de erken seçim tek çıkar yol. Ama erken seçim ters de tepebilir dolayısıyla riskli bir yol. AKP'NİN OYU 44'ÜN ÜSTÜNE ÇIKAR- SA..ERDOĞAN SÜREKLİ ÖLÇÜM YAPTIRI- YOR... E.G: Tamam da. Hangi formülle? Halk, iktidar ve başkanlık yetkisini vermedi. Ö.S: Halk vermedi. Ama çok küçük bir farkla vermedi. Şu anda oyu 44'ün üzerine çıkarsa AKP, tek başına iktidar olur. E.G: O halde nasıl bir yol izleyecek? Oy oranlarına göre koalisyonun önünde bir engel mi oluşturacak yoksa? Ö.S: Şöyle yapacağını düşünüyorum. Onun yerinde olsam ben öyle yaparım. Tayyip Bey, sürekli ölçüm yaptırır. Kamuoyu araştırması yaptırır. Eğer AKP'nin oyları 'ün üstüne çıkarsa kesinlikle erken seçim yaptıracaktır. Çünkü 44'ün üstüne çıktığı an tek başına iktidar olabilir. Dolayısıyla Erdoğan'ın gözlediği şey kamuoyu yoklamalarıdır ve şu andaki bütün davranışları da söylemleri de AKP'nin ülkeyi yönetecek en güçlü alternatif olduğunu anlatmaya çalışma yönündedir. Bu algıyı üretmeye çalışıyor. Hakim, güçlü ve üstün bir el olarak olarak kendisini göstermeye çalışıyor. Nitekim bunu kısmen başardı da. Meclis Başkanı'nı, üç partiye rağmen seçtirdi. MECLİS BAŞKANLIĞI MÜTHİŞ BİR PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK E.G: Psikolojik bir üstünlük mü sağladı? Ö.S: Evet. Bu büyük, müthiş bir üstünlüktür. E.G: Meclis Başkanlığı seçiminde hata kimdeydi? Ö.S: Hata başta Devlet Bahçeli ve Deniz Baykal'daydı. Ama CHP yönetimini de buna dahil edebiliriz. Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya gelip, istişare edip uzlaşabilirlerdi. BAHÇELİ'NİN İKTİDAR DİYE BİR DERDİ YOK E.G: Ama ikisinin oyu gene yetmezdi. Ö.S: O ikisinin göstereceği adaya HDP, oy verebilirdi. Hatta şöyle söyleyebilirim; CHP 3. turda, Baykal'ı çekip, Ekmeleddin Bey'i destekleseydi, Demirtaş da Ekmeleddin Bey'i desteklerdi büyük ihtimalle. Bu bir fırsattı. Bahçeli'nin, Meclis Başkan'lığını elde etmek veya AKP ye kaptırmamak gibi bir derdi yoktu. Gerçekte iktidar olmak diye bir derdi de yok bence. E.G: Derdi ne o zaman? Ö.S: Bilemiyorum. Benim açımdan bu izahı ve açıklaması zor bir durum. Partiler iktidar olmak, kendi taraftarlarıyla ülkeyi yönetmek için iktidar imkanlarını paylaşmak için var olurlar. Bunlar yoksa niye parti olarak var olurlar?. HALAÇOĞLU, OĞAN, AKŞENER E.G: Halaçoğlu'nun görevden alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ö.S: Doğru buldum. Ben de olsam aynı şeyi yapardım. Halaçoğlu'nun söylediği söze bakacak olursak, özü itibarıyla, bugün ki CHP o eskilerin CHP si değil. Bundan sene önceki CHP için belki o tür bir söz söylenebilirdi. Mesela Ecevit in, Baykal'ın ve özellikle Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı için böyle bir söz kesinlikle yanlıştır ve İftiradır. Yani nezaketen ve siyaseten bu söz söylenmez demiyorum. Böyle bir şey doğru değil, kesinlikle yanlıştır diyorum. Diyelim ki böyle bir şey doğru, yani AKP'liler böyle bir şey söyleyebilirler diyelim, öyle bile olsaydı, bunun telaffuz edilmesi son derece yanlıştır. Siyaseten de ahlaken de yanlıştır. Hele hele akademik kariyeri olan birisinin, böyle bir söz söylemesi inanılmaz büyüklükte bir gaftır. Gerçekte son yıllarda akademik kariyeri olanlar o kadar çok yanlış yaptılar, yapıyorlar ki ben hayret ve dehşet içindeyim. Kariyer sahibi olmak bir onur ve kıvanç vesilesi olmaktan çıktı utanç vesilesi haline dönüştü maalesef. E.G: Sinan Oğan'ın ihraç isteminin reddedilmesinin ardından, MHP Iğdır İl Teşkilatı'nın görevden alınmasını nasıl okudunuz? Ö.S: Liderler, lider alternatiflerini yok ederler Ortadoğu'da. Sadece Türkiye'de değil. Konuşmalarıyla, tavırlarıyla bir rakip gibi görünüyordu ve onu tasfiye etti Bahçeli. E.G: Başarılı buluyor muydunuz Oğan'ı? Ö.S: Kamuoyuna, TV'ye sık çıkan bir arkadaştı. Öne çıkan bir tipti zannediyorum. Bahçeli, fazla öne çıkan adama tahammül etmez. Ben Oğan'ın o partide çalışmasının, kalmasının o partiye bir kazanç olacağını düşünürdüm. Liderler, değerleri harcayarak yürüyemezler. Eğer değerleri harcayarak yürürlerse kendilerini de küçültürler ve yıpratırlar. E.G: Akşener için de mi öne çıkma durumu sözkonusuydu? Ö.S: Akşener Türkiye siyasetinin yetiştirdiği seçkin, saygın ve başarılı bir aktörüdür. Kendisinden ziyade başkaları onun bu değerini gördüğü ve büyük bir önem atfettiği için ismini ön plana çıkarıyorlar diye düşünüyorum. Eğer Bahçeli onu Cumhurbaşkanı adayı yapsaydı Tayyip ilk turda seçilemeyeceği gibi ikinci turda da bu kadar farkla seçimi kazanıp prestij sağlayamazdı. Laf aramızda Bahçeli burada da Tayyip beye büyük bir iyilik yapmıştır. Dolayısıyla Akşener Bahçeli den daha fazla konuşulur bir noktaya gelmişti. Bahçeli, böyle bir şeye eskiden de tahammül etmezdi. Şimdi de etmez ve etmedi. Hatta erken seçim olursa O nu aday da yapmaz diye düşünüyorum. İktidar olma arzunuz hırsınız yoksa bunlar normaldir. YÜZDE 75 İHTİMALLE KASIMDA ERKEN GENEL SEÇİM E.G: Yeniden hükümet kurma çalışmalarına dönersek; Siz koalisyonu mu, azınlık hükümetini mi yoksa erken genel seçimi mi olası görüyorsunuz? Ö.S: Yüzde 75 ihtimalle erken genel seçim görüyorum. E.G: Kasım ayı yani. Ö.S: Kasım olur. Kasım'da bu iş biter. Kasım'da yazın bolluğundan sonra seçim olur, ilkbahara kalmaz. Sonbahar seçimleri iktidarlardan yana seçimlerdir. İlkbahar seçimleri iktidar aleyhine çalışır. Çünkü kış, sıkıntıların ve mahrumiyetlerin olduğu bir dönemdir. E.G: Kasımda bir erken genel seçim olması halinde partiler adına çok anlamlı oy oranı değişikleri bekliyor musunuz? SADECE 3 PUAN FARK AKP'YE İKTİ- DARI GETİRİR Ö.S: Çok fazla bir değişim beklemiyorum. Ama sadece 3 farklık bir oy oranı AKP'yi iktidara getirebilir. E.G: AKP'nin 3 puanlık bir oy kazanacağını umuyor musunuz? Ö.S: Mümkündür. E.G: Kuvvetli bir mümkün mü? Bir yüzde verseniz gene. Ö.S: Hayır. Kuvvetli değil. Ama mümkün. AKP'nin yerel seçimlerden sonra 1 puanlık bir seçmen grubu MHP'ye gitti. Bu kişiler AKP'yi yeni terkettiler. Henüz MHP'ye yerleştikleri söylenemez. Doğru bir söylemle bu insanlar geri çekilebilir. Erdoğan'ın ilk hedefinin bunlar olduğunu düşünüyorum. Ama sadece onlar değil. AKP'den 9 puanlık bir kitle ayrıldı. Bunun 3 puanı MHP'ye, puanı HDP'ye gitti puanı da sandığa gitmedi. Bunlar, ''Bu iktidarı bir cezalandıralım'' dediler. KIZGIN AKP SEÇMENİ..4 BAKAN..REZA ZARRAB ARALIK E.G: Küskün seçmen mi? Ö.S: Kızgın seçmen demek lazım. ''İktidarın bir burnunu sürtelim'' dediler bu insanlar, AKP'den uzaklaştılar. Ama MHP, CHP ve HDP'ye gitmediler. Kendi tavırlarıyla iktidarı niye cezalandırdılar? Çünkü pek çok yanlış gördüler. Erdoğan'dan kaynaklanan yanlışlar, Bakanlardan kaynaklanan yanlışlar, AKP'li bürokratların ve işadamlarının kamuoyuna malolan yanlışları vs. E.G: Reza Zarrab'ı mı kastettiniz. Ö.S: O da onlardan biri ve tabii ki çok tipik bir örnek. Önümüzdeki erken seçimleri de etkileyecek bir dosya. Bunlar AKP'ye bir ihtar verilmesi gerektiğini düşünen insanlardı. Ama başka yere gitmediler. Tayyip bey bence şimdi bu kitle üzerinde çalışıyor geri kazanmak için. E.G: Ama Reza Zarrab ya da 4 bakan v.s gibi konularda hiç bir şey yapılmadığı takdirde, buna kızan seçmen, kızgınlığını niye yitirsin ki? Ne değişti? Ö.S: Bir seçmenin partiyi terketmesine pek çok sebep etkilidir sadece rıza değil. Ayrıca bir partiyi terketmek her zaman başka bir partiye gitmek demek değildir. E.G: Ama terketme sebepleri ortadan kalkmadı. Ö.S: Kalkmadı. Ama insanlar bir de şunu düşünebilirler; ''Bir kere burnunu sürttük. Bu ders ona yetmiştir'' diyebilir. İnsanlar AKP'yi ve Erdoğan'ı iktidardan düşürdüler. Birileri bu ders yeter diyebilir. Ölüsünü isteyecek halleri yok. E.G: Aralık'ın ve Reza Zarrab'ın üstüne gidilebileceğini düşünüyor musunuz? Ö.S: Ben o ses kayıtlarının, o olayların, unutulacağını, yok olacağını düşünmüyorum. Mutlaka bir gün onlar ortaya çıkacak. E.G: Ne zaman? Ö.S: Bilmiyorum. Onları yok etmek mümkün değil. ÇÖZÜM SÜRECİ..7-8 PUANLIK KÜRT KİTLE... E.G: Çözüm sürecinde bundan sonra gidilecek nokta ne olacak sizce? Ö.S: Ben çözüm sürecine kamuoyundan biraz farklı bakıyorum. Çözüm süreci dediğimiz şey; AKP'nin ve Kürt liderlerin adı konmamış karşılıklı çıkar oyunudur. AKP nin kendisine oy veren 8-9 puanlık kürt oyuna ihtiyacı vardı te yapılacak üç seçim için. Onları orada tutmaya mecburdu. Kürt politikacılar da bu dönemi kazançla geçirdiler. Öcalan a meşruiyet kazandırdılar. Silahların susması iki taraf için de yaralı oldu. Kan akışı durdu. Bu ülke için de çok önemliydi. Bu kazan kazan oyunu HDP nin parti olarak seçime girme kararı ile son buldu. Ve AKP yaklaşık puanı HDP ye kaptırdı. Bundan sonra neler olacak bekleyip göreceğiz. E.G: Muhafazakar Kürt'ler diye adlandırılan kitle. Ö.S: Büyük bir kısmı muhafazakar Kürtler tabi. Bu Kürt'ler olmadan, AKP'nin tek başına iktidar olması mümkün değildi. Dolayısıyla bu Kürt'lere sempatik gelecek ama aynı zamanda karşıdaki Kürt'lere de silahı bıraktırmak, ölümleri durdurmak gibi bir etkisi var. Erdoğan hem kendi Kürt'lerini seçimlerinde yanında tutmak istedi. Hem de silahlı mücadeleyi durdurdu. PKK ve onların uzantıları da bu süreçten hep kazançlı çıktılar. Mesela Öcalan, Devlet ile konuşan adam oldu. Devlet'in muhatabı oldu. ÖCALAN'IN KAZANIMI E.G: Oysa ki Öcalan 98 sonunda Türkiye'ye getirilirken; ''Benim annem de Türk. Bundan sonra T.C'nin hizmetindeyim'' diyordu. Şimdi farklı bir role büründü. Ö.S: Bu Öcalan'ın bir kazanımıdır. Kürt'lerin bir kazanımıdır. Aynı zamanda bundan 5 sene önce konuşulamazken, Kürtçe ana dilde eğitim insanların gözünde normalleşti. Soruyoruz. Halkın yüzde 60'ı Kürtçe ana dilde eğitime karşı değil. Aydınlar, yöneticiler karşı. KÜRTÇE ANA DİLDE EĞİTİM E.G: Devlet'in tek bir resmi dili var ama. Ö.S: Eğitim dili ve resmi dil ayrı konular. E.G. Peki Kürtçe ana dilde eğitim aldıkları takdirde, üniversite kitapçıkları Kürtçe mi basılacak ya da resmi yazışmalarını da Kürtçe mi yapacak? Ö.S: Standart bir imtihan yapılır. Zaten Kürtçe ana dilde eğitim alan insanlar Türtçe'yi de öğrenmek zorundadırlar. Aksi takdirde Kürtler'e ayrı bir sınav olmaz. A.B.D'nde de bütün Dünya insanlarına meslek sınavları yapılıyor. Ama İngilizce yapılıyor. İspanyolca ve Almanca yapılmıyor o sınavlar. Eğer A.B.D'nde bir derece yapmak bir yere girmek istiyorsanız, İngilizce sınavları geçmek zorundasınız. Eğer Kürtler'de, Türkiye'deki üniversitelerde yer almak istiyorlarsa Kürtçe eğitimlerinin yanında Türkçe'yi de öğrenmek ve Türkçe sınavları geçmek zorundalar. E.G: Şöyle bir şey olabilir mi; Kürt çocuklarına, okul öncesi Türkçe hazırlık sınıfı konulabilir mi? Ö.S: Bence anadili Kürtçe olan insanlar ilkokulda, üniversitede Kürtçe eğitim almak istiyorlarsa, Devlet'in bunu sağlaması gerekir. Ama bir Kürt olarak O.D.T.Ü'de okumak istiyorsanız, hem Türkçe'yi, hem de İngilizce'yi bilmek zorundasınız. Boğaziçi'nde okumak istiyorsanız İngilizce'yi öğrenmek zorundasınız. Bana göre ilkokulu, liseyi, üniversiteyi Kürtçe okuyabilir bir çocuk. Ama Türkçe'yi de öğrenmek zorundadır. Resmi dili de öğrenmek zorundadır. KÜRTLER ZAMAN İÇİNDE SİLAH BIRAKACAK E.G: Kürtler'in silah bırakacağına inanıyor musunuz? Ö.S: Zaman içinde onun olacağını düşünüyorum. Türkiye, demokratikleşmesini yaygınlaştırdığında ve tamamladığında yani bir Avrupa standartını, Anglosakson demokratikleşmeyi ve bir Hukuk Devlet'i standartını yakaladığında, Kürt sorununun da kendi halinde çözüleceğini düşünüyorum. Bu bir demokrasi sorunudur aynı zamanda. ÖZERLİK..FEDERASYON... E.G: Özerlik ve federasyon gibi bölgesel yönetim şekillerinin oluşacağını öngörüyor musunuz? Ö.S: Olabilir. Eğer T.C aklı, Türk Devlet'i, Ankara ustaca bu işi çözemezse, yani Kürt'lerin, Türkiye'lileşmesini, Türkiye'nin bir parçası olması idealini gerçekleştiremezse, Kürt'ler bunu eninde sonunda sağlayacaktır. Bence HDP'nin, Türkiye'lileşme projesi, Türkiye'nin Türkler ve Kürtler diye parçalanmasını önleyecek en önemli projeydi. Hem Türkler hem de Kürtler buna destek verdiler. HDP, Türkiye'lileşme hedefiyle yüzde 13 oy aldı. Eğer Ankara aklı, HDP'nin, Türkiye'lileşmesini kabul ederse o zaman Türkiye'den bir yerlerin ayrılması ihtimali azalır. Ama MHP'nin bugünkü tavrı, Ankara'nın tavrı haline dönüşürse kaçınılmaz bir şekilde bir parçalanma olacaktır. Bakın, Kars'tan, Diyarbakır'a kadar öbür tarafta kalan illerde MHP milletvekili sadece Antep'te, Erzurum'da var. HDP nerdeyse bölgenin tüm milletvekillerini aldı. Siyaseten bir ayrı grup oluştu orada. MHP'nin bugünkü üslubu onların ayrılmasına yol açacak bir yaklaşımdır. EĞER HDP TÜRKİYE'LİLEŞİRSE..AMA MHP'NİN ÜSLUBU... E.G: HDP'nin de Kandil ve İmralı'dan emir alan bir parti olduğunu düşünenler var. Bir yandan demokratikleşme diğer yanda silahlar bunlar da birbirine uyuyor mu? Ö.S: Eğer Türkiye'lileşirse, Kandil'in ve İmralı'nın, HDP üzerindeki etkisi azalacaktır. HDP, PKK ayrılıkçı hareketinin ürettiği bir siyasi partidir. Ama HDP, Türkiye'lileşme istikametinde gidiyor. Biz ona yardımcı olursak Kandil'in onun üzerindeki etkisi giderek azalır. Bu tip etkiler bir gecede olacak şeyler değildir. Yani Demirtaş, bugün çıkıp biz Kandil'i tanımıyoruz desin. Ne anlamı var? Bu bir süreçtir. Demirtaş'ın da bir lider olarak, ayrılıkçı PKK'lı Kürtler'e, biz Türkiye'nin bir parçası olursak daha daha müreffeh, mutlu, zengin oluruz fikrini anlatması lazım. Demirtaş'ın bunu onlara anlatmasına izin vermek lazım. Ama bugünkü MHP'nin üslubu, ''Hayır. Sen bunu anlatma ve karşı karşıya gelelim. Parçalanalım'' mesajıdır bence. Türkiye'nin demokratikleşmesi Kürt'lerin de demokrasiye kazanılmasıyla mümkün olacak ancak. Kürt'leri iterek, ''Seni tanımıyoruz. Seni istemiyoruz. Senin bizim yanımızda bulunmanızı istemiyoruz'' demekle ötekileştirerek Türkiye'nin bütünlüğünü sağlayamayız. Eğer bütünleşme istiyorsak Türkler ve Kürtler bunu beraber yapacak. E.G: Teşekkürler. Çok değerli açıklamalar yaptınız. Ö.S: Ben de teşekkür ederim.

14 14 23 Temmuz 2015 Perşembe TURİZM Tarih ve kültür kenti: Menteşe Saklıkent Kanyonu'nda "bayram bereketi" MUĞLA- Dik yamaçlar arasındaki zorlu parkuru, çamur banyosu ve rafting gibi adrenalin yüklü aktiviteleri bünyesinde barındıran Seydikemer ilçesindeki Saklıkent Kanyonu, Ramazan Bayramı'nda tatilcilerin akınına uğradı. Bayram tatilini Fethiye ve çevresinde geçiren vatandaşlar, Eşen Çayı'nın bir kolunun aktığı ve Bey Dağları'nın kaynak suyunun da eklendiği Saklıkent Kanyonu'nu ziyaret etti. Hava sıcaklığının 35 derece olarak ölçüldüğü ilçede sıcaktan bunalan tatilciler, Saklıkent Kanyonu'nun buz gibi suyunda serinledi. Kanyonun girişinde zaman zaman uzun kuyruklar oluştu. Akıntının fazla olduğu yerlere konulan halat yardımıyla kanyona giriş yapan tatilciler, gün ışığının giremeyeceği kadar dar ve yüksek kayalıklar arasında ilerleyerek, kanyonun uç noktasına ulaşmak için çaba harcadı. Kanyona cip safari turlarıyla gelen tatilciler ise Karaçay Nehri'nde rafting yaptı. Nehirde akıntıyla yaklaşık 3 kilometre mücadele veren tatilciler, büyük heyecan yaşadı. Saklıkent Kanyonu İşletme Müdürü İbrahim Karaömeroğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, bayram tatilinin iki gününde kanyonu 10 bin kişinin ziyaret ettiğini belirtti. Saklıkent'te bayram bereketi yaşandığını anlatan Karaömeroğlu, "Tatil boyunca kanyona ilgi bizi çok mutlu etti. Özellikle şehrin sıcağından bunalan tatilciler doğayla baş başa, serin bir gün geçirmek için buraya geliyor. Biz de vatandaşların buradan memnun ayrılmaları için elimizden geleni yapıyoruz" dedi. Bayram tatili için Ankara'dan gelen Gözde Çelebi, Saklıkent Kanyonu'nu çok beğendiğini, bölgede tatilini yapan herkesin görmesi gerektiğini kaydetti. Kanyonda doğal bir serinlik olduğunu anlatan Çelebi, "Dışarıda hava yaklaşık 40 derece ama burası çok serin. Buz gibi akan su insanı serinletiyor. Dik yamaçlarla çevrili doğa da insanda hayranlık uyandırıyor" diye konuştu. ISSN Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Sahibi: Grup Birikim A.Ş. adına Nizamettin ÖLMEZ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Yıl: 45 Sayı: Temmuz 2015 Perşembe Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Şevket Kalaycı, Zeynep Efsane Güzeldereli MUĞLA - Tarihi hanları, kendine özgü ahşap mimarisiyle asırlar boyu birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Menteşe ilçesi, kültür turizminde isminden söz ettirmek istiyor. Muğla'nın büyükşehir statüsüne kavuşmasıyla merkez ilçe konumunda bulunan Menteşe, ismini bir dönem kentte hüküm sürmüş Menteşe Beyliği'nden alıyor. Son yıllarda tarihi doku içinde kalan yapıları belediye ve valilik tarafından restore edilerek kültür turizmine kazandırılan kent, doğal film platosunu andıran mekanları ile dizi ve sinema yapımcılarının da ilgisini çekiyor. Karia ve Likya uygarlıklarının hüküm sürdüğü, Asar Dağı eteklerine kurulmuş Menteşe'deki evlerin en güzel örnekleri, Saburhane Meydanı'nda görülüyor. Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin kentsel, arkeolojik ve doğal sit olma özelliklerini bir araya toplayan nadir yerleşimlerden olduğunu belirterek, "Menteşe, kültür varlıkları açısından çok zengin bir kent. Kent merkezi, mimarinin en güzel örneklerini barındırıyor" dedi. Gümüş, Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Muğla Valiliği tarafından önceki yıllarda hazırlanan projeyle kent geçmişinde ve kimliğinde önemli bir yeri bulunan tarihi arasta ve Zahire Pazarı'nın restore edilerek kültür turizmine kazandırıldığını kaydetti. Dönemin önemli ticaret bölgesi olan arastanın, yenileme çalışmaları sonrası hareketlendiğini ifade eden Gümüş, söz konusu bölgenin semercisi, kalaycısı, ayakkabıcısı, demircisi, nalburu, şadırvanı ve saatli kulesiyle günübirlik turların cazibe merkezi haline geldiğini anlattı. Başkan Gümüş, Menteşe'de tarihi yapıların Cilo Dağı nda Çözüm kulacı restore edilip, işlevsellik kazandığına değinerek, şunları söyledi: "Menteşe Belediyesi olarak kent içinde bulunan tarihi Hamdi Doğruel evini satın alarak kamulaştırdık. Konakaltı İskender Alper Kültürevi yanında bulunan bu evimizi en kısa zamanda restore ederek kültür turizmine kazandıracağız. Yine kent merkezinde tarihi bir evimiz ile Saburhane Meydanı'nda bulunan, ülkemizin çok değerli iki aydını İlhan Selçuk ve Oktay Ekinci'nin evleriyle ilgili bir dizi çalışmalara başladık. Muğla aşığı olarak aramızdan ayrılan bu iki değerli insanımız, ayrılırken fikirsel, kültürel ve sanatsal anlamda bıraktıkları eserlerin yanında bir dönem yaşadıkları evleri de bizlere miras olarak bıraktılar. Kendi çabaları ile restore ettikleri bu evleri kültür turizmine kazandırmak istiyoruz." Gümüş, Saburhane HAKKARİ- Hakkari'nin 4 bin 135 metre yükseklikteki Cilo Dağı'na tırmanan dağcılar, Çözüm Süreci ile ortaya çıkan huzur ortamında Sat Gölleri'nde kulaç atıyor. Uzun yıllar terör operasyonları ve çatışmalarla gündeme gelen Hakkari, bugünlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2,5 yıl önce başlatılan Çözüm Süreci'nin semeresini topluyor. Bir zamanlar silah seslerinin eksik olmadığı Cilo Dağı'ndaki Sat Gölleri de bölgede huzur ortamının hakim olmaya başlamasıyla yerli ve yabancı turistleri ağırlamaya başladı. Havaların ısınmasıyla Türkiye'nin en yüksek ikinci zirvesi Cilo Dağı'na tırmanan dağcılar, yorgunluklarını zirveye çok yakın noktadaki Sat Gölleri'nde yüzerek atıyor. Henüz erimeyen kar örtüsü ve rengarenk çiçekler arasında gölün maviliklerinde yüzen dağcılar, el değmemiş doğada bir taraftan özgürlüğe kulaç atarken, bir taraftan da Ege, Akdeniz sahillerini aratmayan görüntüler sergiliyor. Ankara, İstanbul, Bursa, Samsun ve Eskişehir'den kente gelen kadınlı erkekli 21 kişilik grup, Cilo Dağcılık Kulübü Başkanı Hacı Tansu'nun mihmandarlığında tırmandıkları dağda, zirvenin ardından Sat Gölleri'nin bulunduğu alanda kamp kurdu. Mahallesi için hazırladıkları restorasyon projesinin hayata geçmesiyle meydandaki evlerin butik otel haline geleceğini, lokantaların ev yemekleri yapacağını söyledi. Bu projenin hem Muğla hem de Menteşe'nin geleceği için önemli olduğunu vurgulayan Gümüş, şöyle konuştu: "Kentimiz tarihi yapısı ve doğal güzellikleriyle adından sıkça söz ettiren bir bölge. Bu da dizi ve film yapımcılarının dikkatini çekiyor. İlk olarak Büyük Yalan dizisinin, İskender Alper Kültür Merkezi'nde çekilmesiyle başlayan dizi çekimleri, şimdilerde gerek ilçemizde gerekse çevre ilçelerde devam ediyor. Şuan Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray, yönetmenliğini de kendi yapacağı film çekimi için ilçemizde bulunuyor. Çekimleri kent merkezinde başlayan film, daha çok Yeşilyurt Mahallemizde çekilecek. İdari Merkez Rüzgarlı Caddesi Plevne Sokak No:14/4 Ulus - ANKARA Tel: Fax: Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 23 Temmuz 2015 Perşembe "Jokeylik zevkli ama zor iş" ANKARA - En prestijli at yarışı olan Gazi Koşusu'nu kazanan jokey Ahmet Çelik, dünyanın en zevkli ancak bir o kadar da zor işini yaptıklarını söyledi. Gazi Koşusu'nda "Renk" isimli atıyla birinci olarak, 14 yıllık kariyerinin zirvesine çıkan Çelik, bu spora nasıl başladığını, hedeflerini ve jokeylerin yaşamlarını AA muhabirine anlattı. Çelik, Şanlıurfa'da 9 kardeşli bir ailede yoksulluk içinde büyüdüğünü belirterek, hayatında ilk kez 11 yaşında babasının aldığı ata bindiğini söyledi. İlk deneyimin kendisini çok mutlu ettiğini, bir daha da atlardan ayrılmadığını dile getiren Ahmet, "Heves yaptım ve babama 'jokey olmak istiyorum' dedim. Kilom ve boyum da müsait olduğu için bu işe başvurdum" dedi. Efsane güreşçi Taşçı, yarasını KIRKPINAR DA SARACAK Transfer rekortmenleri durgun kaldı KOCAELİ - Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde 2012'de çırağı tarafından uğradığı silahlı saldırıda yaralanan Kırkpınar başpehlivanlarından 57 yaşındaki Ahmet Taşçı, tarihi güreşlerde er meydanında yeniden boy gösterecek. Karamürsel Atatürk Caddesi'nde 2012 yılında eski başpehlivanlardan ''Cino Mehmet'' lakaplı Mehmet Yılmaz tarafından tabancayla vurularak yaralanan Taşçı, 3 yıl aradan sonra yeniden güreşecek olmanın heyecanını yaşıyor. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde 56 yaşında güreşen Kel Aliço'nun yaş rekorunu da kırmaya hazırlanan 2 altın kemer sahibi Ahmet Taşçı, özel olarak hazırlanan parkurlarda antrenman yapıyor. Kırkpınar'da "fırtına gibi estiği" dönemdeki formunu yakalamak için son bir yıldır kampta olan Taşçı, er meydanında kol bağlayacağı günü bekliyor. Taşçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2012'de yaşanan olaydan sonra 3 yıl er meydanından uzak kaldığını söyledi. Kırkpınar'da 9 birincilikle Cumhuriyet dönemi rekoru kırdığını anlatan Taşçı, şöyle konuştu: "Rekorlarıma Kırkpınar'da 56 yaşında güreşen Kel Aliço'nun yaş rekorunu kırmayı da ekleyeceğim. Benim kırdığım rekorların kırılabileceğini pek düşünmüyorum. Yetiştirdiğim pehlivanlara tecrübelerimi aktarıyorum. Bu pehlivanlar arasında şampiyonluklar elde edebilecekleri çıkaramadık. Bir yıl birinci olup, ikinci yıl gevşetiyorlar. 2 yıl kazanıp, 3. yıl kaybediyorlar. Zirvede duramıyorsanız, bu sizin o spora verdiğiniz değerin az olduğunu gösterir. Çalışmanın uzun soluklu olması gerekir. Bu 10 yıllık sürecin içerisinde disiplinli çalışmayla sporda yıldız olabilirsiniz." Ahmet Taşçı, Brezilya'dan bir televizyon kanalının 2016 Rio Olimpiyatları'nda gösterilmek üzere belgeselini yapacağını vurgulayarak "Bu Türk güreşinin büyük bir reklamı demektir. Böylece ben de amacıma ulaşacağım. 'Türk gibi kuvvetli' sözünü dünyaya ezberleten ecdadın temsilcileri olarak bu çabanın içerisindeyim" diye konuştu. Kırkpınar'da birinciliği düşünmenin bu yaşta hayalcilik olacağını aktaran Taşçı, çalışmalarla 15 kilo verdiğini, birkaç tur geçebilecek kapasiteye ulaştığını kaydetti. İSTANBUL- Avrupa'nın transfer piyasasında söz sahibi kulüpleri, geçmiş yılların aksine astronomik rakamlar ödeyerek transfer yapmaktan kaçındı. Futbol dünyasında 2000'li yıllarda başlayan astronomik rakamlı transferler, kulüplerin mali dengede kalmasını sağlayan finansal fair play kurallarının ardından sekteye uğradı. Yıldız oyuncu transferlerinin en büyük aktörü İspanyol ekibi Real Madrid, bir futbolcu için kasasından çıkardığı alışılmış yüksek bonservis bedellerini bu kez ödemedi. Real Madrid'in yanı sıra Arap sermayesini arkasına aldıktan sonra büyük transferler yapan Fransız ekibi Paris Saint-Germain (PSG), bu yazın sessiz takımları arasında yer aldı. İngiltere Premier Lig'in son şampiyonu Chelsea de Avrupa'nın devleri arasında transfer dönemini hareketsiz geçiren takımlardan biri oldu. Real Madrid, yeni sezon öncesi en büyük transferini, Porto'dan sağ bek oyuncusu Danilo için 31,5 milyon avro bonservis bedeli ödeyerek gerçekleştirdi. Danilo, ödenen bu yüksek bedele rağmen Real Madrid'in geçmiş yıllarda yaptığı transferlerin gölgesinde kaldı. 2000'de Portekizli Luis Figo için 62 milyon, 2001'de Fransız Zinedine Zidane için 75 milyon avro bonservis ücreti ödeyerek transfer piyasasını altüst eden Real Madrid, sonraki yıllarda transfer rekorlarını geliştirmeye devam etti. "Los Galacticos", sonraki yıllarda bu isimlerin yanına 65 milyon avroluk Brezilyalı Kaka ve 80 milyon avroluk Kolombiyalı James Rodriguez transferlerini ekledi. Bosna, Avrupa'nın devleriyle eşleşmek istiyor SARAYBOSNA- Bosna Hersek Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Mehmed Bazdarevic, 2018 FIFA Dünya Kupası elemelerinde, Avrupa'nın futbol ekollerinden Almanya ya da İngiltere ile eşleşmek istediklerini söyledi. Rusya'nın ev sahipliğinde düzenlenecek 2018 FIFA Dünya Kupası elemeleri gruplarının belli olacağı 25 Temmuz'daki kura çekimi öncesinde AA muhabirine açıklamada bulunan Bazdarevic, "Bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız takımlarla, mesela Almanya ya da İngiltere ile eşleşmek istiyorum" diye konuştu. Bazdarevic, ikinci torbada bulunan Bosna Hersek'in ilk torbadan Hırvatistan, üçüncü torbadan Sırbistan, dördüncü torbadan Slovenya ya da Karadağ ve beşinci torbadan Makedonya'yla eşleşmesiyle oluşabilecek "eski Yugoslavya grubu" ihtimaline ilişkin komşu ülkelerle karşılaşarak hangi düzeyde olduklarını görmenin de iyi olabileceğini ifade etti. 1990'lı yıllarda eski Yugoslavya'da yaşananlar göz önüne alındığında, bu eşleşmelerin taraftarlar arasında ciddi olayların yaşanmasına neden olabileceğini anlatan Bazdarevic, "Bu yüzden söz konusu ülkelerin bir çoğu aynı grupta olmak istemiyor. Bu da hikayenin diğer yüzü" dedi. Bazdarevic, ilk torbadan gelebilecek en güçlü rakiplerin Almanya ve Hollanda olduğunu, Galler ve Hırvatistan'ın ise Bosna Hersek'e eşit kalitede takımlar olduğunu dile getirerek, "Daha önce de söylediğim gibi büyük takımlarla eşleşmek istiyorum. Böylece Bosna Hersek'te bir futbol şöleni yaşayabiliriz" değerlendirmesinde bulundu. Bir taraftan da Dünya Kupası'na doğrudan katılabilecekleri "kolay bir grup" içinde yer almayı dilediğini anlatan Bazdarevic, şunları söyledi: "Şu anda düşüncelerim karmaşık. Tüm bunların karışımı hiç de fena olmazdı. Güçlü bir rakip, bölge ülkelerinden bir rakip ve diğer torbalardan gelecek daha güçsüz rakipler. Dünya Kupası'na katılacak kaliteye sahip olduğumuza inanıyorum." Hedefleri "buz"da tarih yazmak ERZURUM - Artistik Buz Pateni milli sporcuları Alper Uçar ve Alisa Agafonova, 2018 Kış Olimpiyatları'nda altın madalya kazanarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu branşta bir ilki gerçekleştirmeyi hedefliyor. Palandöken ilçesindeki Olimpik Buz Pateni Salonu'nda yaz kampını sürdüren Alper Uçar ve Agafonova, katılacakları şampiyonalarda iyi dereceler elde ederek, topladıkları puanlarla olimpiyatlarda üst sıralarda yer almayı amaçlıyor. Günde yaklaşık 10 saat buz üzerinde antrenman yapan çift, bale ve kondisyon çalışmalarına da ağırlık veriyor Üniversiade'de artistik buz pateni dalında gümüş madalya kazanan çift, 2018 Kış Olimpiyatları'nda da altın madalya kazanmak için mücadele edecek. Milli sporculardan Uçar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2011'den beri önemli müsabakalarda mücadele ettiklerini belirterek, hedeflerine adım adım ilerlediklerini söyledi. Kendilerine büyük hedef koyduklarını anlatan Uçar, "2011 yılında Erzurum'da düzenlenen kış oyunlarında gümüş madalya kazandık. Şimdi 2018 Kış Olimpiyatları'nı hedefliyoruz ve burada da tarih yazmak istiyoruz.

16 23 Temmuz 2015 Perşembe Aydın'ın Efeler ilçesinde "serebral palsi" hastalığı nedeniyle ellerini ve ayaklarını kullanamayan Mustafa Erol, engellilerin toplumsal hayatta yaşadığı sıkıntıları anlatan kitabını "burnuyla kullandığı" bilgisayarda yazıyor Burnuyla kitap yazıyor AYDIN - ALİ GÖKMEN ŞİRECİ - Aydın'ın Efeler ilçesinde, "serebral palsi" hastalığı nedeniyle ellerini ve ayaklarını kullanamayan Mustafa Erol, burnuyla kullandığı bilgisayarda, engellilerin toplumsal hayatta yaşadığı sıkıntıları anlatan kitap yazmayı başardı. Anne Hatice Erol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğumda oksijensiz kalması nedeniyle "serebral palsi" hastası olarak dünyaya gelen ve bugün 34 yaşında olan oğullarının kendilerinden bilgisayar istediğini söyledi. Ellerini kullanamadığı için önce bu duruma şaşırdıklarını, üzülmemesi için talebini yerine getirdiklerini ifade eden Erol, ancak bilgisayarı kullanabileceğine hiç kimsenin ihtimal vermediğini belirtti. İlkokul, ortaokul ve liseyi dışarıdan bitiren, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinden 2 yıllık halkla ilişkiler ile 4 yıllık işletme bölümlerini tamamlayarak büyük bir azim örneği sergileyen oğullarının, bilgisayarı kullanmak için de kendince farklı bir metot geliştirdiğini ifade eden Hatice Erol, şunları kaydetti: "Mustafa, kitap okumayı çok seviyor. Bugüne kadar 400'e yakın kitap, ansiklopedi ve roman okudu. Bunun yanı sıra kitap yazmaya da çok heves etti ve bilgisayar istedi. Bilgisayarı 'üzülmesin' diye aldık. Biz dahil hiç kimse kullanabileceğine ihtimal vermiyordu. Azmetti ve herkesi hayrette bırakacak şekilde burnuyla klavyenin tuşlarını kullanmaya başladı. Bugüne kadar 3 yılda yaklaşık 200 sayfalık kitap yazdı. Ellerini kullanamayan oğlumuzun bu azmi herkesi şaşırttı." - "Topluma örnek olacağını düşünüyoruz" Mustafa Erol'un babası Mehmet Emin Erol ise oğullarının kitabında, engelli olması nedeniyle toplumsal hayatta yaşadığı sıkıntılardan söz ettiğini aktardı. Oğlunun aynı zamanda topluma mesaj vermeye çalıştığını da ifade eden Erol, "Kitabın çok az bir kısmı kaldı. Oğlumuz kitabında, 'Ben engelli halimde kitap yazabiliyorken, sağlıklı insanlar daha fazla şeyler yapabilir' mesajını vermeye çalışıyor. 3 yılda 200 sayfa yazdı ve az bir kısım kaldı. Tamamlanmasının ardından bastıracağız. Kitabın topluma örnek olacağını düşünüyoruz" diye konuştu. Kamyonet kasasında "havuz" keyfi Fethiye'de bir esnaf plajların ücretli olması nedeniyle çocuklarının serinleyebilmesi kamyonetinin kasasını havuz şeklinde düzenleyerek suyla doldurdu MUĞLA - Muğla'nın Fethiye ilçesinde esnaf Ömer Boyacı, plajlar ücretli olduğu için kamyonetinin kasasını "havuz"a dönüştürdü. Naylon brandayla kapladığı kasayı suyla dolduran Boyacı ve ailesi, "mobil havuz" sayesinde her gittikleri yerde ücretsiz serinleme imkanı buluyor. Esenköy Mahallesi'nde demircilikle uğraşan 4 çocuk babası Boyacı, gazetecilere yaptığı açıklamada, ilçedeki koyların ücretli hale geldiğini ve ailesiyle plaja gittiğinde yüksek bir maliyetle karşılaştığını söyledi. Çocuklarının yaz aylarında sürekli plaja gitmek istediğini anlatan Boyacı, "Bir koydaki plaja gitmek istediğimizde 25 lira araç giriş parası alıyorlar. Sabah erken gidemezsek yer dahi bulamıyoruz. Ücretler çok yüksek. Ailece denize gittiğimiz zaman lira masraf ediyoruz" dedi. Soruna kendi imkanları dahilinde çözüm bulduğunu, kamyonetinin kasasını naylon brandayla kaplayarak havuza dönüştürdüğünü anlatan Boyacı, çocuklarına zaman zaman eşlik ettiğini belirtti. Boyacı'nın kızı Server Betül Boyacı ise kamyonet kasasında hem eğlendiklerini hem de sıcak günlerde serinleme imkanı bulduklarını kaydederek, kamyonetle farklı bir yere gittiklerinde de havuz keyfi yaşayabildiklerini söyledi.