T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI) ANABİLİM DALI. Yüksek Lisans tezi

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI) ANABİLİM DALI. Yüksek Lisans tezi"

Transkript

1 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI) ANABİLİM DALI EMILY BRONTE NİN WUTHERING HEIGHTS, CHARLOTTE BRONTE NİN VILLETTE, ANNE BRONTE NİN THE TENANT OF WILDFELL HALL ROMANLARINDA GOTİK UNSURLARIN İNCELENMESİ Yüksek Lisans tezi Oya BUHARA Ankara

2 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI) ANABİLİM DALI EMILY BRONTE NİN WUTHERING HEIGHTS, CHARLOTTE BRONTE NİN VILLETTE, ANNE BRONTE NİN THE TENANT OF WILDFELL HALL ROMANLARINDA GOTİK UNSURLARIN İNCELENMESİ Yüksek Lisans tezi Oya BUHARA Tez Danışmanı Prof. Dr. Belgin Elbir Ankara

3 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI) ANABİLİM DALI EMILY BRONTE NİN WUTHERING HEIGHTS, CHARLOTTE BRONTE NİN VILLETTE, ANNE BRONTE NİN THE TENANT OF WILDFELL HALL ROMANLARINDA GOTİK UNSURLARIN İNCELENMESİ Yüksek Lisans Tezi Tez Danışmanı : Prof. Dr. Belgin ELBİR Tez Jürisi Üyeleri Adı ve Soyadı İmzası Prof. Dr. Belgin Elbir (Danışman) Prof. Dr. Sema Ege Yrd. Doç Dr. Evrim Doğan Tez Sınavı Tarihi...05/ 05/

4 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim.( / /200 ) Öğrencinin Tezi Hazırlayan Adı ve Soyadı Oya Buhara İmzası 4

5 İÇİNDEKİLER SAYFA NO GİRİŞ.1 I. WUTHERING HEIGHTS TA GOTİK UNSURLAR..17 II. VILLETTE DE GOTİK UNSURLAR.49 III. THE TENANT OF WILDFELL HALL DA GOTİK UNSURLAR.76 SONUÇ.100 KAYNAKÇA 102 ÖZ İNGİLİZCE ÖZET 110 5

6 GİRİŞ Emily Bronte nin Wuthering Heights, Charlotte Bronte nin Villette, Anne Bronte nin The Tenant of Wildfell Hall adlı romanlarında Gotik unsurların incelenmesi adlı bu çalışmada öncelikle Giriş bölümünde Gotik türü hakkında genel bir bilgi verilecek, birinci bölümde ise tarihsel bir bakış açısıyla kavram ve köken olarak Gotik terimi açıklanacak, bu türün başlıca örneklerinden sayılan Horace Walpole ün The Castle of Otranto adlı romanında Gotik türü incelenecek, Giriş bölümünde belirtilen Gotik unsurlar saptanarak açıklanacaktır. Birinci, İkinci ve Üçüncü bölümlerde sırasıyla Emily Bronte nin Wuthering Heights, Charlotte Bronte nin Villette, Anne Bronte nin The Tenant of Wildfell Hall adlı romanları Giriş te ve Birinci Bölümde verilen bilgiler ışığında incelenecektir, adı geçen romanlarda Gotik unsurlar saptanıp açıklanacaktır. Romanların incelendiği bu üç bölümde XVIII. yüzyılda ortaya çıkan, genellikle Orta Çağ da kasvetli bir kalede, zindanda, gizli yer altı geçitlerinde geçen gizemli, ürkütücü, doğa üstü olayların anlatıldığı, amacı okuyucuda korku ve ürperti ile yoğun duygular yaratmak olan Gotik roman türünün XIX. yüzyıl romanında nasıl bir değişime ve gelişime uğrayarak yer aldığını, nasıl bir yere ve öneme sahip olduğunu, Viktorya Dönemi romanında, akıl-duygu, bilinç- bilinç altı çatışmasının anlatılmasında, benliğin anlaşılmasında, kişilerin iç dünyalarının çözümlenmesinde ve dönem özelliklerinin eleştirilmesinde nasıl bir rol oynadığı açıklanacaktır. Gothic yada Türkçe'de ki şekliyle Gotik kimi iddialara göre, V. yüzyılda İngiltere yi istila etmiş bir Alman kolunun Jute larin XVII. yüzyılda yanlış bir varsayımla Goth lar olarak özdeşleştirilmelerinden kaynaklanır. Bu germen kolunun alabildiğine kaba, vahşi ve barbar olduğu anlayışı Gotik e bu sıfatları yakıştırdığı 6

7 gibi XVIII. yüzyıldaki anlayış, kavrama başka özellikleri de eklemiş hatta İngiliz politik hayatı geleneğine hukuku, özgürlüğü ve parlamenter haklar anlayışını yerleştirenler Gothlar olarak görülmeye başlamıştır. XVIII. yüzyılla birlikte Gotik barbarlık, zevksizlik, kaba süsleme gibi sıfatları unutturup, kibarlık, şıklık, zarafet, serinkanlılık ve duygusallık anlamlarını uyandırmaya başlamıştır. Tarih Gothları klasik Roma medeniyetini yakıp yıkan, medeni ve uygar dünyayı karanlık ve cehalet devrine sürükleyen barbarlar diye betimlemiştir. Ancak esasında Gothlar Roma imparatorluğunun kuzey ve doğu sınırlarında yaşayan ve uzun süren sınır savaşları sonucu imparatorluğu MS 376 da büyük oranda istila eden bir alman kolu (jutelar) idi. Gothlar ve beraberlerindeki yağmacı kavimler Romayı MS 410 da tam olarak yağmalamadan önce çoğu kez Romalı askerleri mağlup etmişlerdir. Gothlar Fransa ve İtalya da kendi hükümranlıklarını kursalar da bu olaylar tarihte kötü bir yakıp yağmalama, tahribat ve zulüm hikayesi olarak görülmüş ve bir imparatorluğun yerine yeni bir devlet veya imparatorluğun yükselişi değil de bir imparatorluğun çöküşü olarak tarihe yansıtılmıştır. XVIII. yüzyıla kadar Got kelimesi sanki Alman kolları arasında önemli ayrımlar yokmuşçasına bütün Alman kollarına yakıştırılmıştır. Genelde Alman kollarına yakıştırılan Goth ismi aynı zamanda MS 449 da İngiltere ye yerleşmiş Jute ler, Anglo ve Saxon ları da kapsamaktadır. Böylece, Gotik terimi genel olarak bir ortaçağ kültürünü, dolayısıyla karanlık çağlar boyunca İngiltere deki baskın kültürü temsil etmektedir. Dünyada gelinen en büyük uygarlık diye betimlenen Roma İmparatorluğu nun çöküşündeki önemli rollerinin bir sonucu olarak, Gotik kelimesi barbar kelimesini karşılamaya başlamakta hatta bu benzetme Chaucer ve Shakespeare in eserlerine de yansımaktadır. Gotik kelimesi medeniyet yüzü görmemiş, genel bilgi ve kültürden yoksun bir barbar olarak tanımlanmış, kaba ve savaşa yatkın barbarlığın genel bir ifadesi olarak sıkça fakat 7

8 kötü anlamda kullanılmıştır. Botting e göre: Mimari ve edebiyatın hakim olduğu Klasik değerlerle aydınlanmış bir dönemin olgunluğu, akla uygunluğu ve ilerlemelerinden çok uzak milli bir geçmiş yarattı. Bu geçmiş, Orta Çağ için barbar gelenekleri ve uygulamaları, batıl inançları, cahilliği, aşırılıkları ve yabaniliği de kapsayan küçültücü bir terim olarak Gotik diye adlandırıldı. (Botting, 1996: 8) Orta Çağ kültürünün ayakta kalan örnekleri kaba ve uygarlıktan mahrum olarak nitelenmeye başlamıştır. XVIII. yüzyılda Gotik terimi ilkel ve vahşi olan, nahoş, güzel olmayan her şeyi çağrıştıran terimlere karşılık gelen anlamlardan uzaklaşmış ve daha olumlu anlamları çağrıştırmaya başlamıştır. Bu bağlamda gotik edebiyat XVIII. yüzyılda iyiyi kötüden, aklı tutkudan, erdemi ahlaksızlıktan, bireyi diğerlerinden ayırmak için ortaya çıkan limitlerin sınanması halini almıştır. (Botting, 1996: 8) Maggie Kilgour XVIII. yüzyılda Gotik in ortaya çıkmasını doğaüstü güçleri reddeden aydınlanmış laik modern dünyada dinsel ve doğaüstü öğelere olan ihtiyacın canlanması olarak değerlendirmektedir. (Kilgour, 1994: 3) Gotik romanın da ortaya çıkışı şövalyelik dönemi kadar eski bir geçmişe dayanmaktadır. Böylelikle Gotik, bilinçlice yapılmış bir tarihsel saptırma, bir zevksizlik yada yozlaşan bir etki olarak değil olumlu bir atıf olarak sunulan bir tür olarak karşımıza çıkar. Geçmiş tekrar değerlendirilip yaşanılan zamandan daha iyi olarak görülür ve nostaljik bir görünüm kazanan bu süreçte Gotik yapıt kendini gösterir. XVIII. yüzyılda Gotik kültürünün anlamının geliştirilmesi de Gotik in tarihinin ve kültürünün önemini de arttırmıştır. Mimari, siyaset, din, edebiyat gibi Gotik kültürünün XVIII. yüzyılda hala geçerli olan birçok alanda, Orta Çağ Gotik kültürünün yeniden keşfini, Gotik kültürünün tekrar değerlendirilmesini sağlamıştır. 8

9 Böylelikle, Gotik klasik Roma nın uygarlık değerlerinin bir yok edicisi değil, tam tersine İngiliz Kültür ve siyasetindeki eşsiz, değerli ve vazgeçilmez unsurlarını barındıran bir bilgi hazinesi ve kaynak olarak görülmelidir. Roma medeniyeti ve İngiltere deki Neo-Klasik yansımalar, gotik kavramını zorbalık, yozlaşma ve bir lüks kaynağı olarak görmesine rağmen, daha sağlam bir inanç ve azimle Gotik bir erdem ve özgürlük kaynağı olarak inşa edilmiştir. Genel olarak, Gotik bastırılmış, barbarca ve hayali bir özgürlüğü iyileştirmek için neo-klasik estetik idealinin düzen ve birliğine karşı bir başkaldırıyla bütünleştirilmiştir. (Kilgour, : 3) Gotik aydınlanması yaşanılan dünyada İngiliz tarihinin yeniden değerlendirilmesine katkıda bulunmuştur. Ayrıca Gotik, Ortaçağdaki soyluluk, şövalyelik ve dini yaptırımlarla elde edilmiş egemenlik anlayışının derebeylik düzeninden, liberalizmle birlikte artarak gelişen laik, ticari, siyasi ve ekonomik anlayışa kadar uzanan bir süreci anlatması açısından, XVIII. yüzyılın yeni bir oluşumu olarak algılanabilir. Geçmişin yeniden inşası; kasveti ve karanlığına rağmen, daha parlak ve aydınlık düşüncenin varolacağı günümüz erdem ve mantığına ortam hazırlar. XVIII. yüzyıl Gotik tarihinin bu ütopik yansıması kaba ve kasvetli görünümünden dolayı bir kesinti, kopuş ve uzaklaşma içerse de, yaşanılan zamanla bağlantı ve devamın kurulmasına, geçmişteki değerlere tekrar hayat verilmesine ve en önemlisi daha iyi ve mükemmele yakın bir düşünüşe yönelik ortamı da hazırlar. Böylece, Gotik kavramı da romanı ve hikaye türü ile bu duygulara hizmet eden bir fantezi ürünü olarak kendini gösterir. Gotik roman, çağıyla bağlantısı açısından korku romanlarının öncü bir türü olarak değerlendirilmektedir. Öncelikli olarak mimari bir kavram olan Gotik sıfatı Orta Çağ mimarisine ve sonrasında Orta Çağ ile ilgili her şeye yakıştırıldığından ve bu romanların çoğu da eski şatolarda, manastırlarda ve yıkıntılarla dolu bir ortaçağ 9

10 mekanında geçmiş olduğundan, XVIII. ve XIX. yüzyılın başında rağbet gören bu roman türüne Gotik adı verilmiştir. Zamanla bu sözcük XVIII. yüzyılın ilk yarısına egemen olan Klasisizm in tam karşıtı anlamına gelmiştir. Hennessy, Gotik romanı şöyle açıklamaktadır: Gotik roman bir yönüyle XVIII. yüzyıl edebiyatının klasik düzeninden uzaklaşarak, Romantik akımla paralel giden ve romantizmle pek çok bağlantı sunan bir gelişme olan hayal dünyası ve duygulara doğru ilerleyen genel bir harekettir. (Hennessy, 1978 :7) Başka bir deyişle, aklın ürünü olan klasik bir yapıt, kurallara uygun, dengeli ve tutarlı bir yapıya sahipken, düş gücünün bir ürünü olarak bilinen Gotik hikaye veya roman ise kurallara uymayan, coşkulu ve özgür bir yapıya sahiptir. Gotik türünün ilk örnekleri gerçeklerden uzaklaştıkları ve yazdıkları çağın toplumsal yaşantısıyla kişilerini ele almadıkları ve tümüyle hayal ürünü oldukları için aslında romandan ziyade romans türüne daha yakındırlar.bu öykülerle XVIII. yüzyılın ikinci yarısında gelişmeye başlayan Pre-Romantik akım arasında sıkı bir bağlantı oluşmuştur. Gotik romanların, Pre-Romantik eğilimlerin roman alanına bir çeşit yansımasının ürünü olduğu, bu eserlerin eski zamanlarda, özellikle Ortaçağda geçmelerinden, doğaüstü öğelere önemli bir yer vermelerinden ve çoğunlukla doğanın ıssız ve yabansı yanlarını betimlemelerinden ve ahlak kurallarına, hatta yasalara baş kaldıran kişileri ön plana çıkarmalarından anlaşılabilmektedir. Hennessy The Gothic Novel adlı kitabında Gotik in XVIII. yüzyıldan itibaren gelişimini şöyle açıklamıştır: Gotik XVIII. yüzyılın akla uygunluğunu ve ahlaklılığını gölgeleyen bir karanlığın içinde ortaya çıkmıştır. Romantik idealizmin yok olan coşkusunu, bireyselliği ve Viktorya dönemi gerçekçiliğinin iki yüzlülüklerini ve yozlaşmasını gölgelemektedir. Kasvetli ve gizemli Gotik atmosfer, 10

11 geçmişin bugüne olan rahatsız edici yansımalarını işaret etmiştir; korku ve gülme hisleri uyandırmıştır. XX. yüzyılda, Gotik unsurlar çeşitli yollarla, aydınlanmayı ve hümanist değerleri gölgelemeye devam etmiştir. Gotik bu değerlerin getirdiği pek çok tehlikeyi birleştirmiştir. Bu değerler doğal ve doğaüstü güçlerle, hayal dünyasının aşırılıklarıyla ve saplantılarıyla, dinin ve insanların kötülükleriyle, sosyal bozulmayla, zihinsel bozuklarla ve ruhsal yozlaşmalarla bağlantılıdır. (Hennessy, 1978 :7) Gotik romanın başlıca amacı gereğinde hayaletlerin görülmesi ya da kehanetlerin duyurulması gibi doğaüstü durumlardan yararlanıp korkulu, gizemli ve gerilimli bir ortam yaratarak okuyucularda yoğun heyecanlar uyandırmak ve onları dehşete düşürmektir. Edmund Burke A Philosophical Enquiry into the Origin of Our Ideas of the Sublime and Beatiful da tehlike ya da acı çok fazla yaklaştığında hazzın olması kaçınılmazdır. Acı ve terör haz yaratabilmektedir, bu haz zevk veren bir haz değildir fakat haz veren bir korkudur, korkuyla renklendirilmiş sakinliktir der. (Burke,1986: 39) Akıl çerçevesinin dışında, ürkütücü ve kavranması zor olan durumları, konuları ve karakterleri kapsayan Gotik romanlar aydınlanma çağına, aklın ön planda tutulmasına ve bu dönemde aydınlanma çağı düşünce yapısına uygun olarak yazılan romanlara bir tepki olarak da görülebilirler. Başka bir deyişle aydınlanma aklı, toplumun bütününe vaatlerini yerine getirme konusunda başarısız olmuştur. Bu aklın asıl savunucusu olan burjuva sınıfı yetersizliklerini sergiledikçe, burjuvazinin, aydınlanmanın ideallerinden korkar duruma düşmesine ve bu korkunun dışa vurmasına neden olmuştur. XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dış dünyaya ait korkular bilinçdışının uçurumlarından gelen ürkütücü her şeyle 11

12 birleşerek burjuvazide tehdit dolu iktidarını ve varoluşunu her an sarsabilecek akılla denetlenemez bir dış ile karşı karşıya olduğu endişe ve duygusunu güçlendirmiş, edebiyatta serüven yolculuk temaları yerlerini egzotik, tehdit dolu dünyalara yapılan tehlikeli yolculuk öykülerine bırakmıştır. Öte yandan akıl çağı olan aydınlanma çağı, beraberinde bir tür günah çıkarma ikilemini de getirmiştir. Akılcılık dini yerinden etmiş, evreni, sosyal hayatı, özellikle de doğaüstü sayılan fenomenleri açıklamaya yönelirken dinin dogmaları ya da yaradılış mitosları yerine kendi akılcı, bilimsel yöntemlerini koymaya çalışmıştır. Akıl ile akıl dışı olan arasında gidip gelen bu Gotik yapıtlar huzursuzluk yaratan, endişelendirici dünyaya, akıl denetimine izin vermeyen tekinsiz bir aleme girme, orada olup bitene ilişkin bir açıklama getirme bakımından anlaşılır bir boşluğu doldurmuştur. Gotik türündeki eserler değerlendirildiğinde genel olarak Orta Çağ a ait şatolarda, kalelerde, yer altı geçitlerinde, yıkık dökük şatolarda geçen genellikle okuyucuda korku, gizem, şüphe gibi duygular uyandıran olayların anlatıldığı, karanlık kasvetli atmosfere sahip hikayeler olduğu görülmektedir. İlk yazıldıkları dönemde Gotik edebiyatın bu ürünlerinde akılla açıklanamayan, tam olarak bilinmeyen doğaüstü olaylar, geçmişten gelen ruhlar, duvarlardan geçen, konuşan hayaletler, gizemli olaylar, ürkütücü imgeler, canavarlar, şeytanlar, cesetler, iskeletler, rahip ve rahibeler, korkudan bayılan kadın kahramanlar, yanıp sönen ışıklar, rüzgarda sönen mumun alevi, uğultulu rüzgar, cama vuran, ürkütücü sesler çıkaran ağaç dalları, akli dengesi yerinde olmayan eşler, karanlık, kasvetli doğa tasviri gibi okuyucuda gerilim hissini arttıran unsurlar sık sık görülmektedir. Doğanın her zaman ürkütücü karanlık yanları aktarılırken kahramanların yaşadığı mekanlar da yine kasvetlidirler. Gotik türüne ait bu özellikler XVIII. Yüzyılda ve 12

13 ilerleyen dönemlerde Gotik romanlarda çeşitli biçimlerde kendilerini göstermişlerdir. Gotik roman nedir? sorusunu yanıtlarken, çoğu okuyucu ve eleştirmen Gotik ve roman gibi iki terim arasındaki anlam uçurumu arasında bocalamaktadır. Gotik tarihsel bir merak ve ilgi alanını uyandırırken, roman dolaylı olarak edebi bir biçime ve edebiyata hitap eder. Yine Gotik çok eskiyi, eski olan her şeyi içerirken, roman yeniyle olan uzlaşmasını ve uyumunu ifade eder. Böyle bir zıtlık eski ve yeninin etimolojik olarak kullanımlarının karmaşık fakat aydınlatıcı tarihini gösterdiği gibi Gotik romanın da tarihle ilgili tartışmaları şifrelediğini de kanıtlamıştır. XVIII. yüzyıl okuru için, Gotik kelimesi, Ortaçağ kültürü, milli tarih, uygar erdem ve aydınlanmayla ilgili farklı değerlendirmeleri akla getiren karmaşık ve esnek bir başlık olarak tanımlanmıştır. Bu türün ilk ve en ünlü örneğini veren Horace Walpole, Castle of Otranto adlı Gotik romanla büyük bir okuyucu kitlesine ulaşabilmiştir. 24 Aralık 1764 te ilk kez yayınlandığında bu roman bir çeşit hikaye olarak adlandırıldı. İlk beş yüz kopyasında hızlı bir şekilde satılan bu roman 1795 Nisan ında ise Gotik romana dönüştü. Sonraki yıllarda da Clara Reeve ve Ann Radcliffe gibi bu türün diğer yazarları da bu geleneği sürdürdü. Sanders The Short History of English Literature da Gotik türünü açıklarken Castle of Otaranto nun bu türün ilk örneklerinden olduğunu vurgulamaktadır: Gotik akımı Horace Walpole ün Castle of Otrantoile başlar. XVIII. yüzyılın son yıllarında gelişme göstermiştir, İngiliz edebiyatında etkisi ve sansasyonel yönleri Bronteler den, Dickens tan günümüze kadar hissedilmeye devam etmektedir. Gotik roman, esasında, rahat ve güvenliğe, politik istikrara ve ekonomik gelişmeye karşı bir tepkidir. 13

14 Bunların tamamının da ötesinde aklın kurallarına karşı çıkıştır. (Sanders, : , 343) Horace Walpole un Castle of Otranto XVIII. yüzyılda İngilizce yazılmış Gotik türü romanları arasında en çok bilineni olup, Neo-Klasik değerlerin gerçekçi ve tutarlı unsurların ortadan kalktığını gösteren XVIII. yüzyıl roman anlayışını temsil eder. Neo-Klasik anlayış çağdaş ve yaşanılan dünya değerlerine yönelik edebi amaçların yüceliğine dikkat çekerken, Gotik romanda buna olan tepki kapalı, anlaşılmaz bir geçmişe ve ortaçağ yaşamına yönelik ilginin tekrar tekrar hayat bulması sürecinde ortaya çıkmış, harabeler ve Gotik tarzdaki şatolar arasında kendini göstermiştir. Melankolik bir ruh durumu etrafında gelişen bu roman olayları uzak, meşum, gizemli zaman ile mekanlara yerleştirirken insan davranışlarını ve duygularını kendi iç çatışmalarıyla tasvir etme girişiminde bulunur. Böylece korkutucu ve esrarengiz ortamlarda geçen bu ürpertici maceralar, okuyucuya kendi tekdüze yaşantısından bir kaçış sağlar. Karakter olarak, Gotik romanda erkek kötü niyetli karakter olup sıkıntılı ve huzursuzken, romanın kadın karakteri de güzel, masum, genç ve duygusaldır ve metanetle kurtarılmayı bekler. Horace Walpole un Castle of Otranto adlı romanındaki karakterler de bu özellikleri taşımaktadır. Romanın başkişisi Prens Manfred soyunun devamlılığını sağlayabilmek için ölen oğlunun nişanlısı genç, güzel ve masum Isabella ile evlenmek üzere gizli ve zalimane planlar yaparak bunları uygulamaya çalışır; öte yandan masum Isabella ise Theodore adlı kurtarıcısının yardımıyla bu durumdan kurtulmaya çalışır. Romanda mekan ise, lanetli bir şato, bir manastır ya da yıkıntılar arasında bir şapel ile kilitli, kullanılmayan odaları, gizli kapıları olan alt geçitleri ve ıssız bir manzara ile çevrili bir atmosfer olarak betimlenmiştir. Romandaki olay örgüsü ise genellikle doğaüstü denilebilecek, başka türlü açıklanamayan, fiziksel ve duygusal ızdıraplar içeren, 14

15 gerilimi ve heyecanı arttıran kasvetli olaylardır. Bu olay örgüsü içerisinde gizemli ve tutku dolu olayları anlatan bu Gotik roman, şiddet ve suç eğilimleriyle beraber, metafizik güçlerin ve hayaletlerin kapladığı bir ortamda duygusal aşkın talihsizliklerini ve varolma çabalarını anlatır. Prens Manfred, Otranto nun asıl hükümdarı Alfonso yu öldüren ve ülkeye el koyan adamın torunudur. Bir kehanete göre kendi soyundan prensler yetiştiği sürece Manfred in sülalesi haksızlık ederek gasp ettiği bu ülkede hüküm sürebilir. Ne var ki Otranto nun gerçek sahibinin hayaleti, korkunç büyüklükte bir dev biçimini alıp geceleri şatoda dolanıp durmaktadır. Eğer Manfred in bir varisi kalmazsa, bu dev hortlak şatoya sığmayacak kadar büyüyecektir. Manfred in tek varisi Conrad adlı sağlıksız oğludur. Manfred, bir torunu olur umuduyla, bu oğlanı güzel prenses İsabella ile evlendireceği günün arifesinde, yükseklerden düşen kara tüylerle süslü koskocaman bir miğfer gizemli bir şekilde çelimsiz oğlunun üstüne düşüp onu öldürür. Oğlunun ölümüne hiç üzülmeyen ama varissiz kalacağı telaşına kapılan Manfred, karısını boşamaya ve güzel Isabella ile kendi evlenmeye karar verir. Isabella, Theodore adlı köylü bir delikanlının yardımına sığınır ve onunla kaçar. Öfkelenen Manfred, bu delikanlıyı hapse atar ama kızı Matilda, Theodore a aşık olup onu kurtarır. Derken Manfred rastlantı sonucu kendi kızını öldürür. Sonunda kehanet gerçekleşir. Otranto nun gerçek sahibi Alfonso nun hortlağı şatoyu yıkıp yerle bir edecek kadar büyür. Alfonso nun asıl varisi olduğu anlaşılan Theodore, Isabella ile evlenir, yaptıklarından pişman olan Manfred de günahlarını itiraf edip manastıra çekilir. XVIII. yüzyılda yazılan Gotik romanların en iyi bilinenlerinden olan ve Gotik edebiyatın öncülerinden olan Horace Walpole un Castle of Otranto da Gotik romanın unsurları diye nitelendirebileceğimiz pek çok özellik görülebilmektedir. 15

16 Gotik mimari, yarı hasar görmüş eski bir kale ya da eski bir şato olarak, pek çok yazar tarafından kasvet ve korku yaratmak amacıyla konunun geçtiği yer olarak kullanılmıştır. Böyle yerler pek çok korkuyu çağrıştıran pek çok şeyi barındırır: karanlık koridorlar, gizli yeraltı geçitleri, demir parmaklıklı zindanlar, ses çıkaran büyük kapılar. Pikaresk bir doğa hakimdir: dağlarda karanlık ormanlar, yıldırımlı fırtınalar, kayalıklarda yabani çiçekler. Ay ışığının aydınlattığı fırtınalı bir gecede meydana gelen ürkütücü olaylar, mezarlıklar, geçitlerden mum ışığında kaçmaya çalışan korkmuş kaçaklar, yıkık bir duvarın ya da pencerenin önünde ay ışığında görülen solgun yüzlü kişiler ortaya çıkabilecek sahnelerdir. (Hennessy, 1978 :8) Castle of Otranto da bu özelliklerin neredeyse tamamına örnekler verebilmekteyiz. Romanın ilk sayfalarında yer alan Otranto Prensi Manfred in oğlu için yaptığı düğün hazırlıkları oğlu Conrad ı öldüren devasa bir miğferle bozulur. Böylece okuyucuyu ürperten, gerilimi başlatan ilk olay da görülmüş olur: Manfred, aceleyle ilerledi. Bir baba için ne korkunç bir manzaraydı bu! Devasa, bir insan için yapılmış herhangi bir tolgadan yüz kez daha büyük ve aynı oranda simsiyah tüy ile süslü miğferin altında, neredeyse miğferin içine gömülmüş, parçalara ayrılmış oğlunu gördü. ( Walpole, 2005, :36) Bu devasa miğfer romanda bundan sonra ortaya çıkacak olağandışı olayların başlangıcıdır. Manfred in Isabella ile evlenme isteğini açıklaması ardından Isabella nın kaçışı: 16

17 şatonun mahzenlerinden Aziz Nicholas kilisesine giden bir yer altı geçidi olduğunu hatırladı merdivenlerin dibindeki lambayı yakaladı ve gizli geçide doğru seğirtti Yerin altındaki bu mekanlarda yanından geçtiği ve zaman zaman bir rüzgar dalgasıyla sarsılan kapıların paslı menteşelerinden çıkan gıcırdamaların koridorda tekrar tekrar yankılanması dışında korkunç bir sessizlik hüküm sürüyor, her uğultu yüreğine yeni dehşetler salıyordu. ( Walpole,2005 :48) Romanda Gotik atmosfer yaratırken okuyucunun üzerinde de korku ve gerilim hissi yaratılmaktadır. Castle of Otranto da karşımıza çıkan doğaüstü olaylar da korku ve gerilimi giderek arttırmaktadır; Manfred Isabella ya onunla evlenme planlarını açıklarken büyük babasının hayaleti resmin içinden çıkar: Manfred in büyükbabasının oturmakta oldukları sıranın üzerindeki portresi derin bir iç geçirdi ve göğsü inip kalktı Manfred bir yandan arkasındaki portreye bakarken Isabella nın peşinden birkaç adım atmıştı ki, büyükbabasının ciddi ve melankolik bir havada resimden aşağı, yere indiğini gördü büyük babasının resimden aşağı inen hayaleti yine içini çekti ve Manfred e kendisini takip etmesi için işaret etti hayalet ağırbaşlı fakat hüzünlü bir şekilde holün sonuna doğru yürüdü ( Walpole,2005 :46) Resimden çıkan büyükbabanın hayaleti, Isabella nın Manfred in elinden kaçmasını sağlar. Romanın sonlarına doğru Frederick Hippolita yı bulmak için küçük kiliseye gider ve orada hayaletle karşılaşır: 17

18 Hippolita mı! diye cevap verdi kutsal ses; bu şatoya Hippolita yı aramaya mı geldin? Dedikten sonra yavaşça döndü ve böylece Frederick onun etleri dökülmüş çenesini, yer yer boşalıp delik deşik olmuş iskeletini, bir münzevinin giyeceği türden iskeletini gördü. Cennetin melekleri koruyun beni diye bağırdı Frederick, korkuyla geri çekilerek. Öyleyse hak et korumalarını dedi hayalet. Frederick dizlerinin üzerine çöktü ve Tanrı rızası için hayaletten kendisine merhamet etmesini rica etti. ( Walpole,2005: 176) Hayalet Frederick ten Matilda yı unutmasını ister ve Frederick hayaletin bu buyruğuna uyar, böylece hayalet olay örgüsünde önemli bir rol de üstlenmiş olur. Hayaletler Castle of Otranto da daha sonra da karşımıza çıkar: o sırada bir gök gürlemesi şatoyu baştan aşağı titretti; dünya sallandı ve arkalarından bir faninin zırhından çıkacak sesten çok daha büyük bir zırh şakırdamasının sesi geldi. Frederick ve Jerome son günlerini yaşadıklarını düşündüler. Beraberinde Theodore u da sürüklemekte olan Jerome, avluya daldı. Theodore avluya girdiği an Manfred in arkasında yer alan şatonun duvarları yerle bir oldu ve Alfonso nun görüntüsü büyüyüp yüce, engin bir figüre dönüşmüş bir halde, enkazın ortasında belirdi. Hayalet Theodore a bakın, Alfonso nun soyunun gerçek varisi o dedikten sonra, kendisine bir dizi gök gürlemesi 18

19 eşlik etti ve kenara çekilip ona yol açan iki bulutun arasından cennete yükselmeye başladı. Aziz Nicholas ın sureti de ortaya çıkmıştı; bu arada ve Aziz Nicholas ın Alfonso nun ruhunu da alarak kısa sürede ölümlü gözlerin önünden görkemli bir alev eşliğinde yitip gittiği görüldü. ( Walpole,2005 :186) Hayaletlerle birlikte duyulan yüksek sesler, gök gürültüleri, görülen alevler de Gotik atmosferi daha da güçlendirmektedir. Görüldüğü gibi temelleri V. Yüzyılda Jute ların İngiltere yi istilasına kadar dayanan Gotik türü özellikle XVIII. Yüzyılda önem kazanmış ve yaygın hale gelmiştir. Özellikle Orta Çağ a ait kalelerde, zindanlarda ya da benzeri kasvetli, ürkütücü yerlerde geçen, amacı okuyucuda gerilim, ürperti korku uyandırmak olan daha sonraları eski (klasik) Gotik diye adlandırılan bu tür XVIII. Yüzyıl edebiyatında önemli bir yer edinmiş daha sonraki dönemlerde değişim göstererek, farklı türlerle birleşerek varlığını sürdürmüştür. Gotik türünün en önemli ve ilk örneklerinden kabul edilen Castle of Otranto türün başlıca özelliklerinden olan, kasvetli bir ortam, ürkütücü olaylar, gaipten gelen sesler, bilinmeyen, tam olarak açıklanamayan doğa üstü olaylar, resimlerin içinden çıkan, duvarlardan geçen hayaletler, bunlarla mücadele eden cesur kahramanlar gibi pek çok özelliği taşımaktadır. Olay örgüsü, olayların geçtiği yer ve içerdiği unsurlarla Gotik Türünün pek çok özelliğini kapsayan önemli bir örnektir. Giriş Bölümünde kavram ve köken olarak Gotik açıklandıktan sonra, bu türün ilk ve en ünlü örneğini olan Horace Walpole un Castle of Otranto adlı romanı bu bölümde açıklanan Gotik türü ve unsurları bağlamında incelenmiştir. Birinci Bölüm de Emily Bronte nin Wuthering Heights, İkinci Bölüm de Charlotte 19

20 Bronte nin Villette, Üçüncü Bölüm de ise Anne Bronte nin The Tenant of Wildfell Hall adlı romanları önce Gotik bağlamında incelenecek daha sonra da Gotik unsurların bu XIX. yüzyıl romanlarında nasıl ve ne şekilde yer aldığı açıklanacaktır. Bu romanlarda roman kişileri Gotik türü doğrultusunda incelendiğinde romanın yazıldığı dönem olan Viktorya Çağı toplumsal yargıları ve dönem insanlarıyla pek uyuşmayan yönleri ortaya çıkacaktır. Bu nedenle romanların incelenmesine geçmeden önce Viktorya Çağı nın kısaca özetlenmesinde yarar vardır: Kraliçe Viktorya nın 1837 de tahta çıkmasıyla başlayan Viktorya Çağı XIX. Yüzyılın yarısından çok daha fazla bir süreyi kapsayarak Kraliçenin ölmesiyle 1901 de sona erdi. İngiltere halkı içinde, toplumun çeşitli grupları arasında büyük uçurumların oluştuğu bu dönem çelişkilerle doludur. Toplumun birey üzerindeki baskısının arttığı bu dönemde, bireyler ahlak kurallarına uygun, toplumun belirlediği şartlara uygun olarak yaşamak zorunda kalmışlardır. Aşk, tutku, cinsellik gibi konular tabu haline dönüşürken maddi çıkarlar evliliklerde bile ön plana çıkıyordu. Dinsel alanda dar kafalılıklar ve Anglikan Kilisesinin baskısı bir yandan artarken, bir yandan da kilise Darwin, Huxley gibi bilim adamlarının buluşlarıyla sarsılıyordu. Emile Legouis A Short History of English Literature adlı kitabının The Victorian Era bölümünde Viktorya Çağı ndan bahsederken şunları söyler: Bu dönem dini duygular ve bilim ruhunun, mistisizm ve akılcılık arasındaki çatışmanın en yaygın olduğu dönemdir. Kendisini dogmalardan uzaklaştıranların karşısında, geçmişin değerlerini yeniden canlandırmaya çalışanlar vardı ve bu çatışma insanların kendi iç çatışmalarıydı. Yine de inanç konusunda yeniliklerden kaçınma ve ahlaki değerlerin önemi vurgulanmaktaydı. (Legouis:1990, 310) 20

21 Legouis in de belirttiği gibi çatışmaların hüküm sürdüğü bu dönemde toplumun belirlediği ahlaki ve sosyal kurallara uymak zorunda kalan bireyler kendi iç dünyalarında derin çatışmalar yaşamak zorunda kalmışlardır. Wuthering Heights, Villette ve The Tenant of Wildfellhall da kişilerin yaşadıkları bu çatışmalar Gotik unsurlar vasıtasıyla ortaya konmaktadır. 21

22 II. WUTHERING HEIGHTS TA GOTİK UNSURLAR Wuthering Heights ta Gotik Unsurlar adlı Birinci Bölümde Emily Bronte nin Wuthering Heights adlı romanı Giriş Bölümünde ayrıntılı olarak açıklanan Gotik türü bağlamında incelenecektir. XVIII. yüzyılda ortaya çıkan, daha çok Orta Çağ a ait kasvetli şatolarda, kalelerde geçen, gizemli, ürkütücü, doğaüstü olayların anlatıldığı, okuyucuda korku, ürperti gibi yoğun duygular yaratan Gotik türünün 19. yüzyıl edebiyatının romantik eserlerinden kabul edebileceğimiz Wuthering Heights ta nasıl yer aldığı ve nasıl bir işlevi olduğu açıklanacaktır. Bu bölümde Gotik in özellikle akıl-duygu çatışmalarındaki rolü üzerinde ve Gotik in eski şatolardan, kalelerden çıkarılıp eve dahil edilmesi (Gothic domesticated) üzerinde durulacaktır. Ayrıca roman kişileri Gotik türü doğrultusunda incelendiğinde romanın yazıldığı dönem olan Viktorya Çağı toplumsal yargıları ve dönem insanlarıyla pek uyuşmayan yönleri de göz önüne serilecektir. Wuthering Heights Emily Bronte tarafından Ekim 1845 ve Haziran 1846 tarihleri arasında yazılmış aralık 1847 de ilk olarak basılmıştır. Emily nin kardeşi Charlotte, anılarında Wuthering Heights tan bahsederken romandan büyük karanlığın korkusu olarak söz eder (Langland, 1989). Romanın ilk yarısının büyük bir kısmı, romanın başkarakterleri olan Catherine Earnshaw ve Heatcliff arsında geçen tutkulu ve yasak ilişkiyi kapsar. Viktorya çağı okuyucuları Wuthering Heights ın adını anlamakta güçlük çekmişlerdir. Çünkü wuthering her gün konuşulan İngilizce de kullanılmayan sözlüklerde kullanılmayan bir sıfattı. Emily Bronte romanın ikinci sayfasında verdiği açıklamada Ernshaw ailesinin evi Wuthering Heights fırtınalı havada 22

23 atmosferdeki kargaşaya açık kaldığı için, adını bu anlamlı sıfattan alır demektedir. (Bronte E., 1994: 20) Pek az sayıda romanın adı Wuthering Heights kadar anlamlı olabilir. Çünkü ileride göreceğimiz gibi, Earnshaw ailesinin tepedeki ıssız evine, tutkuların yabanıl ve yıkıcı güçlerini simgeleyen acımasız bir rüzgar hakimdir. Betina Knapp e göre de wuthering kelimesi orada yaşayanların ileride başlarına gelecek gizemli olayların önceden bir göstergesidir. Fırtınalı hava gibi atmosferdeki kargaşayı temsil eden wuthering kelimesi wuthering heights ve orada bulunanların içinde bulunduğu duygusal atmosferin bir yansıması gibidir. Wuthering Heights (güneşe yakınlığı ima edilerek) bir tepenin üzerinde bulunmasına rağmen, orada yaşayanlar çelişkili bir biçimde karanlık, soğuk ve kötülükle ilişkilendirilmiştir; oysaki daha alçak bir yerde konumlandırılan, daha rahat bir yer olan Trushcross Grange ise sıcaklık ve aydınlıkla ilişkilendirilmiştir. İki yer arasındaki karşıtlık daha başlangıçta belirgindir. (Knapp, 1991 :109) Doğayla insanların iç içe yaşadıkları bu romanda, kuzey rüzgarlarıyla fırtınaların, ağaçların yapraklarını yolduğu, onları kavurduğu, bodur bıraktığı, eğri büğrü yaptığı gibi tutkular da insanları yakar, kavurur, yaşamlarını yıkar. Viktorya çağının öteki romanlarında görülen dingin, yemyeşil, ağaçlı çimenli, huzur veren bir doğa yoktur burada. Yabanıl güçlerin egemen olduğu, yıkıcı, tedirgin edici bir doğa vardır ve insanlar da bu doğanın bir parçasıdır. Özellikle romanın başkişisi olan Heathcliff heath fundalık ve cliff sarp kaya anlamındaki adıyla bu doğanın bir 23

24 parçası gibidir: Bu isimle Heathcliff yönlendirilemeyen ve içgüdüsel varlıkların karşılaşacağı tehlikelerin bir göstergesidir. (Knapp, 1991 :109) Heathcliff ile Catherine in birbirlerine duydukları tutku da böyle bir ortamda ortaya çıkar. Aralarındaki fırtınalı ilişki içinde bulundukları doğayla adeta özdeşleşir. Heathcliff ile Catherine Viktorya dönemi aşıklarına hiç benzemezler. Viktorya çağının tüm geleneklerini, ahlak kurallarını altüst ederler. Her şeyden fazla ölçülü davranmaya, törelere uymaya, aklı başında davranmaya özen gösteren bir çağda, Emily Bronte çılgın bir aşk tutkusunu anlatır. Heathcliff de, Catherine de o çağda hiç kimsenin söylemeyeceği şeyleri söyler, yapmayacağı şeyleri yaparlar. Roman, çağdaşları tarafından katı bir şekilde eleştirilmiş, adeta yerden yere vurulmuştur. Örneğin: Wuthering Heights ilk yayımlandığında çağın en saygıdeğer edebiyat dergisi Quarterly Review da isyan ettirecek nitelikte, onulmaz bir biçimde canavarca gibi sözlerle yerin dibine batırılmıştır (Urgan, 2003:1138) Romanın yazıldığı dönem eserlerinden farklı olduğunu belirten bir görüş de Prittchet e aittir: Viktorya Çağı romanında Wuthering Height tan başka bir çılgınlık yoktur. (Urgan, 2003:1139). Charlotte Bronte romanın ikinci baskısına yazdığı ön sözde, Viktorya Çağı okuyucularının doğuştan dingin ve ölçülü olduklarını, daha çocukken bile törelere uygun bir şekilde davranmaya ve konuşmaya alıştırıldıklarını, bu yüzden de bazı canlı ve korkunç sahnelerin, onların geceleri uykularını engellediğini, gündüzleri huzurlarını bozduğunu ileri sürerek romana gelen olumsuz tepkileri açıklamaya çalışmıştır. (Bronte E., 1994: 15) Roman hak ettiği değeri çok daha sonraları bulabilmiş, İngiliz edebiyatının başyapıtları arasında yerini almıştır. Wuthering Heights adı verilen evin sahibi Earnshaw, Liverpool dan altı yaşlarında, çingene gibi esmer bir erkek çocuğuyla geri döner. Heathcliff adını taktığı, soyadı olmayan bu çocuğu, oğlu Hindley ve kızı Catherine ile birlikte, kendi 24

25 çocuğuymuş gibi büyütmek ister. Catherine ile Heathcliff, birbirlerini hemen severler. Babaları öldükten sonra, Catherine in ayyaş ve kötü bir delikanlı olan ağabeyi Hindley, Heathcliff e eziyet eder, ona sıradan bir uşak gibi davranır. Çocuklar büyüyünce Heathcliff bir rastlantı sonucu, Catherine in onun gibi biriyle evlenmesinin kendisini küçük düşüreceğini söylediğini duyar. Viktoray dönemi sınıf farklılıklarını işaret eden bu olaydan sonra Heathcliff Wuthering Heights tan kaçar. Üç yıl ortadan yok olduktan sonra, varlıklı bir adam olarak geri döner. Bu arada Catherine, Thrushcross Grange denilen komşu malikanenin sahibi genç Edgar Linton ile evlenmiştir. Catherine ile Heathcliff karşılaşınca aralarındaki tutku yeniden başlar. Catherine kendi adını taşıyan kızını romanın ortalarında doğurduktan hemen sonra ölür. Heathcliff de sadece Edgar Linton a kötülük olsun diye, kız kardeşi Isabella ile evlenir. Isabella dan dayısının adı verilen bir oğlu olur, ardan yirmi yıl kadar geçer ve Heathcliff Earnshaw ailesinden de Linton ailesinden de öcünü almayı sürdürür. Yine sadece kötülük etmek amacıyla kendi oğlunu Edgar Linton un ve Catherine in kızı Cathy ile zorla evlendirir. Earnshaw ve Linton ailelerinin malına mülküne, yani Wuthering Heights ile Thrushcross Grange e el koymanın da yolunu bulur.kendisine yapılan eziyetlerin hıncını almak için Hindley Earnshaw a da oğlu Hareton a da çok kötü muamele eder. Oğlu öldükten sonra Heathcliff de ölür. Romanın sonunda, genç yaşta dul kalan Cathy ile Hareton evlenirler. Leavis e göre Earnshawların sorunları babalarının (kim olduğuna ve nereden bulduğuna dair ikna edici bir açıklama getiremediği) Heatcliff i getirmesiyle başlar. Heathcliff kısa sürede entrikalarla Hindley i saf dışı bırakır ve yaptığı kötülüklerle iki ailenin de sonu olur. (Leavis,,1993 :26) Aynı makalesinde Leavis üç çocuğun ergenlik çağına kadar bir arada uyumalarına, Catherine ile ilk 25

26 günden itibaren olan yakınlıklarına ve Catherine in dokuzuncu bölümde Heathcliff ile neden evlenemeyeceğine dair yaptığı açıklamalara dayanarak Heathcliff in Earnshawların gayri meşru çocuğu olduğunu iddia eder. (Leavis,1993 :26) Emily Bronte, bu ilk ve son romanında öyküyü iki anlatıcıyla okuyucuya aktarır. Trushcross Grange i kiralayan birinci anlatıcı Lockwood, ancak ilk dört bölümde ve son dört bölümde olup bitenleri bize anlatır; asıl önemli anlatıcı, Heathcliff, Catherine ve Hindley in çocukluklarından beri Wuthering Heights ta hizmet gören, başlıca kişileri yakından tanıyan, her şeyin iç yüzünü bilen Nelly'dir. Nelly ve Lockwood bu öyküde gözler önüne serilen duygulara ve davranışlara bütünüyle yabancı kalan, olup bitenleri sağduyulu ve gerçekçi bir açıdan gözleyebilen aklı başında insanlardır. Böylece Emily Bronte, en olağandışı durumları en aşırı duyguları kendi halinde tipik bir XIX. yüzyıl genci olan Lockwood ve sağ duyulu halk kadını Nelly nin anlatımıyla aktarır. Böylece düş gücüyle gerçekler arasında bir denge kurulur, ele alınan kişiler ve olaylar daha inandırıcı olur. Nelly nin anlatıcılığı sayesinde romanın yoğun bir heyecanla birlikte akılcı yaklaşımları da içeren karmaşık yapısı yerli yerine oturur. Wuthering Heights ın sadece tutku ve coşkudan oluşmadığı; Emily Bronte nin sadece romantik bir yazar değil tam anlamıyla gerçekçi bir yazar da olduğu anlaşılır. Betina Knapp anlatıcıların rolünü şöyle açıklamaktadır: Lockwood un rolü rüyasında gördüğü gizemli olayı açıklamaktır. Trushcross Grange den ayrıldığı sabah rolünü tamamlamak için yola çıkmış olacaktır. Burada Catherine in de bir zamanlar bakıcısı olan, hizmetkar Nelly ile karşılaşacak ve böylece anlatılacak olaylarla duygusal bağlantı kuracaktır. Antik Yunan tiyatrosundaki koro gibi, 26

27 Nelly hem olayları anlatacak hem de onların içinde yer alacaktır. Nelly bazı durumlarda koruyucu bir güç, bazen sırları ortaya çıkaran kişi, bazen de gerekli olan çatışmaları tetikleyen bir güç olacaktır. Roman süresince Nelly nin oynadığı aktif rol, iki aileyi Earnshawlar ve Lintonlar- bir araya getiren, böylece kargaşadan denge ve uyum ortaya çıkaran bir araçtır. (Knapp, 1991 :113) Yukarıda verilen alıntıda Knapp, Nelly nin anlatıcılığı üzerinde durarak onu hem dışarıdan gözlemleyen bir anlatıcı hem de zaman zaman dengeleyici bir figür olarak değerlendirir. Romanda anlatıcı konusunu ele alan Leavis ise daha ziyade Nelly nin çocukluklarından itibaren romanın başlıca kişilerinin hayatının fazlasıyla içinde olması bu nedenle yanılma olasılığının olduğu fakat yine de adaletli davrandığı üzerinde durur. Leavis e göre ise Nelly Dean kitaptaki tüm çocukların bakımını özenli bir şekilde üstlenen anaç bir kadındır. Fakat fazlasıyla anaçtır bu nedenle de çözümün kolay olmadığı hatta bir çözümün olmadığı durumlarda en iyisini yapmaya çalışırken hata yapması kaçınılmazdır. Ancak her zaman ezilene karşı ve haksızlıklara karşı adaletli davranarak(kötü davranıldığında ahlaki olarak Heathcliff i destekler), içinde bulunduğu zor durumlarda Catherine e akıl vererek (Edgar konusunda ikna etmeye çalışır), Hareton a doğduğu andan itibaren bakarak olayların içinde haklı olarak bir yeri olduğuna bizleri ikna eder (Leavis,1993 :28,29) 27

28 John T. Matthews, ise Framing in Wuthering Heights adlı makalesinde anlatıcıların anlattıkları üzerinde etkisinden bahsederek anlatıcıların rolünü şöyle anlatmaktadır: Başlıca iki anlatıcı da sadece olayları derleyip toplayıp aktaran anlatıcılar olarak görülmelerine rağmen anlattıkları hikayelerle ilgilidir. Fakat Bronte onların hiçbir zaman tam olarak olaylara hükmetmelerine izin vermez, her zaman bir araç durumundadırlar. Hem Lockwood hem de Nelly anlattıkları hikayelerin uyandırdığı hayalleri aktarırken kendi zihinlerinin durumunu aktarmaktan kaçınmazlar: Lockwood un romanın başındaki rüyaları ve Nelly nin Heathcliff in hayalleri konusunda söyledikleri. (Mathews, 1993 :55,56) Böylece olağanüstü olaylarla bezeli Gotik hikayelere benzeyen olaylar bile anlatılırken anlatıcılar olan Loockwood ve Nelly sayesinde akıl ve gerçek unsuru her zaman hatırlatılır. Jacobs ise Wuthering Heights ta anlatıcıların framing narrator biçiminde olmasının özellikle Gotik türü ve inandırıcılığı bağlamında üzerinde durmuştur. Jacobs un görüşleri şöyle özetlenebilir: Gotik hikayelerin framing narrator yöntemindeki gibi Wuthering Heights ta da anlatılan konunun kabul edilemezliğiyle başa çıkabilmek için aynı anlatıcı biçimi kullanılmıştır. Framing narrator okuyucuyla aynı dünyadandır, geleneksel ve pragmatiktir ve karşılaştığı Gotik olaylara çok şaşırır. Lockwood ve Nelly de aynı amaca 28

29 hizmet eder ve karşılaştığı olayların toplumsal standart ve ahlaki değerlere uygunluğunu değerlendirir. (Jakobs, 1993:77) Emily Bronte nin Wuthering Heights ta kullandığı anlatım teknikleri ve romanın anlatıcıları Lockwood ve Nelly hakkında eleştirmenlerin çeşitli görüşleri vardır. Bu görüşlerin, bu çalışmada üzerinde durulan yönü anlatıcıların gerçek gerçek dışı ve inandırıcılık bağlamında rolleridir. Yukarıda verilen alıntılarda da belirtildiği gibi Lockwood ve Nelly anlattıkları olayların dışında kalmayı her zaman becerebilmiş, akıl ve mantık çerçevesinde olayları değerlendirmişlerdir. Anlatılanları yaşayan, romanın başkişileri Heathcliff ve Catherine ise akıldan uzaklaşmış olayların duygusal yönünü yansıtmışlardır. Akıl ve gerçekten uzaklaşmayan Lockwood ve Nelly Heathcliff ve Catherine in aksine inandırıcılıklarını korumuşlardır. Anlatıcıların inandırıcılıkları özellikle Gotik unsurların okuyucuya aktarıldığı kısımlarda bu unsurların inanılabilirlikleri bağlamında etkili olmuştur. Felicia Gordon A Preface To the Brontes adlı eserinde The Gothic başlığı altında Bronteler in romanlarında Gotik unsurların gerçekçi bir üslupla birleştirilerek, romanların içine sokulduğu düşüncesinin üzerinde durur. Gordon Bronte romanlarını Gotik başlığı altında incelemiş olması nedeniyle bu çalışmada önemli bir yer almıştır. Gordon, Bronte romanları ve Gotik hakkında şöyle söyler: Brontelerin romanlarını anlamamızda Gotik in edebi ve tarihi açıdan oldukça büyük bir önemi ve alakası vardır. Gotik on sekizinci yüzyılın sonlarında hüküm süren aydınlanma çağının denge, akıl ve kontrol değerlerine tepki olarak filizlenen bir hassasiyettir. Brontelerin olgunluk 29

30 dönemi eserlerinde Gotik unsurların adapte edilmesinin belirgin örneklerini görmekteyiz. Wuthering Heights da Heathcliff bunun bir örneğidir. Heathcliff e Catherine in hayaleti görünüyor olabilir ya da Heathcliff in ruhsal takıntısı bu doğaüstü durumla açıklanıyor olabilir. Emily Bronte hayalet hikayesi atmosferini başarıyla yaratsa da romandaki olaylar gerçekle temellendirilir ve psikolojik olarak inandırıcıdırlar. (Gordon, 1989 :89,90,91) Emily Bronte Gotik unsur olarak adlandırabileceğimiz doğa üstü olayları yansıtmadan önce bunlarla karşılaşacak olan karakteri aynı zamanda da okuyucuyu bu olaylara hazırlar. Psikolojik olarak her iki taraf da gerilim altındadır ve olabilecek sıra dışı durumlara koşullandırılmıştır. Bu nedenle doğaüstü olaylar roman kahramanının ve okuyucunun gözünde biraz daha fazla inandırıcılık kazanır. Lyn Pykett Gender And Genre In Wutherıng Heigths adlı makalesinde Wuthering Heights ın edebi tür ve gelenekleri altüst ettiğini, on sekizinci yüzyıl Gotik romanının romantik gelişmeleri ve bu gelişmeler içindeki kötü öğeleri, gelişmekte olan Viktorya geleneğinin domestik romanıyla gerçekçi bir biçimde birleştirdiğini (Pykett,1993 :88) söyler. Pykett e göre Emily Bronte nin balad ve halk unsurlarını, romans biçimini, fantastik öğeleri bir arada kullanması, tutkulara olan vurgusu, çocukluk dönemi ile ilgili görüşleri, kendi benliğini arayışın ve bireyselliğin romantik yansımaları romanı romantizm le ilişkilendirir. Öte yandan romanın yeni gelişmekte olan toplum ve görev olgularına, ailenin idealleştirilmesine doğru yönelmesi, daha çok Viktorya 30

31 döneminin ortaya çıkmakta olan meseleleriyle ilişkilendirilir. Emily Bronte nin romanı bu çeşitli gelenekleri bazen birbirinin içine karıştırarak bazen de birbirine karşı getirerek birleştirir. Böylece başlıca iki edebi tür olan gotik ve domestik edebiyatı birleştirir. (Pykett, 1993 :88) Pykett in de makalesinde belirttiği gibi Wuthering Heights ta daha Giriş Bölümümde açıklanan Gotik edebiyatın unsurları olarak nitelendirdiğimiz pek çok unsuru görmekteyiz. Bunları romanın ilk satırlarından sonuna kadar örneklendirebiliriz: Romanın ilk bölümünde Wuthering Heights ın anlamı açıklanırken kullanılan kasvetli doğa tasviri adeta karşımıza çıkacak Gotik unsurların bir habercisidir. Olayların geçtiği Uğultulu Tepeler Gotik romanlardaki gibi içinde gizli alt geçitlerin olduğu eski, yıkık dökük bir şato olmasa da bunlara aratmayacak derecede ürpertici, soğuk, yıkıcı fırtınaların hakim olduğu bir tepede yer alan eski bir evdir. Böylece Gotik hikayelerin geçtiği kasvetli atmosferle Viktorya dönemi domestik hikayelerin meydana geldiği ev ve aile hayatı birleştirilmiştir. Gotik roman türünün en önemli unsurlarından olan doğaüstü olaylar, hayaletler, korku ve gerginlik yaratan imge ve olaylar da romanda sık sık karşımıza çıkmaktadır. Pykett in de vurguladığı gibi Gotik daha çok romanın ilk jenerasyonun anlatıldığı kısımlarında karşımıza çıkmaktadır ve romantizmle, gizemli, fantastik ve doğaüstü olaylarla ve vahşi doğa tasvirleriyle iç içedir (Pykett, 1993 :82) Lockwood Uğultulu Tepelere geldiğinde onu kalacağı odaya götürürken Zillah ın söyledikleri odayla ilgili Lockwood da ve okuyucuda merak duygusunu arttırırken gerginlik de yaratmaktadır: Yukarı kalacağım odaya kadar bana eşlik ederken, bir yandan da odada mumu gizlememi, gürültü yapmaktan 31

32 kaçınmamı tembihliyordu. Çünkü beni götüreceği oda hakkında efendisinin birtakım garip hisleri varmış ve orada kimsenin yatmasına razı olmazmış. Sebebini sordum bilmediğini söyledi. Zaten o buraya geleli daha bir yada iki yıl olmuş. Bu süre içinde de evde öyle şeylerle karşılamış ki, sorup öğrenmeye kalksa ömrü yetmezmiş. (Bronte E., 1994 :31) Böylece Zillah ın bu sözleriyle az sonra Lockwood un göreceği gizemli ve korkutucu rüya için gerekli olan ortam hazırlanmış olur. Lockwood yatakta yatarken pervazın üzerinde yazılı olan Catherine Earnshaw, Catherine Heathcliff ve Catherine Linton yazılarını okuyarak uykuya dalar: Dalmışım, ama beş dakika geçmedi ki karanlığın içinde, o parlak, beyaz harfler hayaletler gibi oynaşmaya başladı.havayı Catherineler doldurmuştu.başıma dert olan bu ismin etkisinden kurtulmak için doğrulurken, mumun eski kitaplardan birine doğru eğilmiş, ortalığı da yanık bir deri kokusunun sarmış olduğunu fark ettim.(bronte E., 1994: 32 ) Oturup kitapları incelemeye başlayan Lockwood Catherine in kütüphanesinin seçme kitaplarla dolu olduğunu görür, Catherine in kitapların içine yazmış olduğu notları merakla okumaya başlar, otuz yıllık günlüğündeki Jabes Branderham ın vaazı hakkında yazdıklarını okurken uykuya dalar ve rüya görmeye başlar: Joseph le birlikte Jabes Branderham ın yetmiş kere yedi adlı pasajı üzerine vereceği vaazı dinlemeye gidiyor gibiydik.joseph mi, papaz mı yoksa ben mi yetmiş birincinin birinci günahı işlemişiz de herkese teşhir edilip aforoz 32

33 edilecekmişiz.bu kilise, iki tepe arasında, bataklığın yanında,doldurulmuş çukur bir alanda inşa edilmişti. Derler ki, bataklığın nemi orada gömülü birkaç cesedi çürümekten alıkoymuş, adeta onu mumyalamış. (Bronte E., 1994: 35) Lockwood Catherine in kitaplarınından biri olan Jabes Brranderham ın vaazlarını okurken uykuya dalar. Okuduğu vaazın ve içinde bulunduğu kasvetli ortamın etkisiyle ürkütücü diyebileceğimiz rüyalar görmeye başlar. Dönemin insanları üzerinde bulunan dini baskının, din adamları tarafından cezalandırılma korkusunun da bir etkisi olarak görebileceğimiz rüyada Lockwood papaz tarafından cezalandırılacaktır. Kiliseye giderken yanından geçilen bataklık ve içinde bulunduğu rivayet edilen cesetler de hem birer gotik unsurdur hem de kilisenin yozlaşmasına bir gönderme olabilecek niteliktedir. Bu ürkütücü kilisede rahibin adeta ölüm gibi gelen vaazını dinlemekten çok sıkılan Lockwood sonunda dayanamayarak Yetmiş birincinin birinci günahı anlatılırken kalkar ve kilisedekilerden rahibi yakalayıp, yere yıkıp parçalamalarını ister, rahipse kilisedekilere kitabın hükmünü yerine getirmelerini söyler ve insanlar asalarıyla Lockwood a saldırırlar ve Lockwood gürültüyle uyanır. Uyanınca bu büyük gürültünün pencereye vurmakta olan bir çam ağacının dalı olduğunu görür. (Bronte E., 1994: 34,35,36) Loockwood un bu rüyası ile ilgili olarak eleştirmenler çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Örneğin Betina Knapp e göre: Dindar biri olan Joseph, Lockwood un rehberi olarak sadece kötü niyetli değerleri değil aynı zamanda da 33

34 evangalikalizmin ve vaaz vermenin yıkıcılığını gösterir. Sevgi göstermekten ziyade nefretten bahsederler ve insan doğasındaki en kötü içgüdüleri harekete geçirirler. Lockwood rüyasında duyduğu gürültüden o kadar rahatsızdır ki uyanır, bunun nedenini mantıklıca açıklamaya çalışır ve korkusunu kar fırtınası esnasında cama vuran çam ağacı dalına yorar. Fakat bilinçaltı bu açıklamayla tatmin olamaz, gelmekte olan probleme dikkat çekmek için onu tekrar korku dolu bir rüyaya gönderir. (Knapp, 1991:111) Burada da Joseph in dindar biri olarak azarlayıcı ve cezalandırıcı tutumları dönemin din adamlarının benzeri tavırlarına bir atıftır. Lockwood her ne kadar bu rüyayı cama vuran ağaç dalıyla açıklamaya çalışsa da bu kadar basit değildir. Emily Bronte hem Gotik atmosferi güçlendirmek hem de Lockwood un bilinçaltında daha derin bir yolculuğa çıkabilmek için korku dolu bir rüyayla devam eder. Bu defa meşe ağacından yapılmış bir odacıkta yattığımı hatırlıyor, rüzgarın ve savrulan karların uğultusunu, çam kozalaklarının camda çıkardıkları sesleri duyuyor, hem de bu gürültünün gerçek nedenini sanki gerçekmiş gibi duyuyordum.ne yapıp edip şu sesi kesmeliyim diye mırıldanarak camı yumruğumla kırıp, dalı yakalamak için kolumu dışarı uzattım, ama parmaklarım dal yerine soğuktan buz kesmiş küçücük bir ele değdi. Büyük bir dehşete kapıldım. Kolumu geri çekmek istedim ama el, elime yapışmış bırakmıyordu. Son derece hüzünlü bir ses beni içeri alın, beni içeri alın diye haykırdı.elimi kurtarmaya 34

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi KİTAP TANITIMI / BOOK REVIEW EMILY BRONTE ve UĞULTULU TEPELER (Çeviren : Burhan Bolan, İstanbul 1997) Ülfet DOĞAN Özet Emily Bronte, 1811 yılında fakir bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelmiş

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU Yaş Dönem Özellikleri BÜYÜME VE GELİŞME Gelişme kavramı düzenli, sürekli ve uyumlu bir ilerlemeyi dile

Detaylı

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES (1899-1986) ARJANTİNLİ ŞAİR, DENEME VE KISA ÖYKÜ YAZARIDIR. 20. YÜZYILIN EN ETKİLİ

Detaylı

KARANLIKTA FİLİZLENEN TOHUM

KARANLIKTA FİLİZLENEN TOHUM KARANLIKTA FİLİZLENEN TOHUM ÊMILE ZOLA-GERMINAL Kara elmas Nice canlar yaktı, nice gülüşleri söndürdü yüzyıllardır. Milyonlarca madenci indi yerin derinlerine, kimisi çıkamadı, kimisi canının yarısını

Detaylı

uğultulu tepeler emily brontë ingilizce aslından çeviren: ayşe belma dehni sunuş: asuman kafaoğlu-büke sonsöz: virginia woolf

uğultulu tepeler emily brontë ingilizce aslından çeviren: ayşe belma dehni sunuş: asuman kafaoğlu-büke sonsöz: virginia woolf uğultulu tepeler emily brontë ingilizce aslından çeviren: ayşe belma dehni sunuş: asuman kafaoğlu-büke sonsöz: virginia woolf ayrıntı: 936 / klasik dizisi: 7 uğultulu tepeler / emily brontë orjinal adı

Detaylı

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran Ay tanrıçası Selene, Yunan mitolojisinde, Güneş tanrısı Helios un kız kardeşidir. Ay ı simgeler. Selene de Helios gibi bir arabayla dolaşırdı. Selene nin arabasını iki at, katır ya da boğa çekerdi. Zeus

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

IX. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER

IX. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER IX. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Hindoloji Anabilim Dalı Doç. Dr. H. Derya Can Kaynakça Çağdaş, K. (1964). Kalidasa nın Gençlik

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Ergenlikte Kimlik Gelişimi. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Ergenlikte Kimlik Gelişimi. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi Ergenlikte Kimlik Gelişimi Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi Ergenlik ruhsal bir süreç olmasına karşın, bu süreci başlatan olgu bedensel, başka bir deyişle fizikseldir. Hipotalamustan

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER rt O ku ao l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI BABALAR ve ERGENLER PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - OCAK 2013 Babalar ve Ergenler Evet, yanlış duymadınız! Bu ayki bültenimizde ergenlerin gizli kahramanlarından

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Davranış Bilimleri üzerine Davranış Bilimleri insan davranışını, davranışa etki eden toplumsal, psikolojik, grupsal ve

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

İSTEK ÖZEL ACIBADEM ORTAOKULU 2013-2014 PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ

İSTEK ÖZEL ACIBADEM ORTAOKULU 2013-2014 PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ İSTEK ÖZEL ACIBADEM ORTAOKULU 2013-2014 PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ Bireyin çocukluktan yetişkinliğe geçerken biyolojik, psikolojik ve sosyal yönden geliştiği bireyselleştiği, toplumsallaştığı

Detaylı

Üç duygusal/duyumsal çıkış

Üç duygusal/duyumsal çıkış Şen Şen Bir Psikoterapi Mümkün Mü? İlker ÖZYILDIRIM Üç duygusal/duyumsal çıkış Cem yılmaz Sıkıcılaşan/ monotonlaşan psikoterapi dili Dertli olmak & derdi olmak Şen: Neşe, kahkaha, sevinç, coşku Kalabalık,

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ A u ok na lu ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - MART 2014 ANAOKULLARI BÜLTENİ ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ Okul öncesi dönem, gelişimin hızlı olması ve

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK k İl u ok l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI BABA ve ÇOCUK PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - OCAK 2013 Tarihsel Süreç İçinde Baba Olma Kavramı Sosyo-ekonomik ve bilimsel gelişmeler, geleneksel aile

Detaylı

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri 1 Aşağıda zaman zaman herkeste olabilecek yakınmaların ve sorunların bir listesi vardır. Lütfen her birini dikkatle okuyunuz. Sonra bu durumun bu gün de dâhil olmak üzere son üç ay içerisinde sizi ne ölçüde

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir. CÜMLENİN ÖĞELERİ TEMEL ÖĞELER Yüklem (Fiil, Eylem) Cümledeki işi, hareketi, yargıyı bildiren çekimli unsura yüklem denir. Yükleme, cümlede yargı bildiren çekimli öge de diyebiliriz. Yüklem, yukarıda belirttiğimiz

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Kazanımlar Osmanlı

Detaylı

Oyun Öğretimi 1- OYUNUN TARİHÇESİ. Dr. Meral Çilem Ökcün-Akçamuş

Oyun Öğretimi 1- OYUNUN TARİHÇESİ. Dr. Meral Çilem Ökcün-Akçamuş Oyun Öğretimi 1- OYUNUN TARİHÇESİ Dr. Meral Çilem Ökcün-Akçamuş OYUNUN TARİHÇESİ n Oyun insanlık tarihi kadar eskidir. n Çeşitli bilim dallarının çalışmalarında oyun, ilginç bir hareket noktası oluşturmaktadır.

Detaylı

EDA ÖZCAN ÇOCUK GELİŞİMİ ÖĞRETMENİ

EDA ÖZCAN ÇOCUK GELİŞİMİ ÖĞRETMENİ EDA ÖZCAN ÇOCUK GELİŞİMİ ÖĞRETMENİ FARKLI GELİŞENLERDE UYKU SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ www.algiabaterapi.com Uyku karmaşık, beyin işlevi ve psikoloji ile ilgili yaşamsal bir durumdur. Uyku, çocuğun biyolojik

Detaylı

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı? AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı? Ve orada kötü kalpli olarak gösterilen Pers İmparatoru Darius u Diğer ismiyle Dara yı Tarih 300 lü yılları gösteriyor. Ama İsa henüz doğmamış.

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası www.scriptural-truth.com KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı Azarya ve şarkının üç Yahudi duası Azarya dua {1:1} ve yangının ortasında yürüdüler öven Tanrı ve Tanrı nimet. {1:2}

Detaylı

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız?

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız? sağlık (/saglik) Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız? 04.10.2016 Salı 13:11 3 0 Uzman Psikolog Özge Genlik aşık olduğumuz kişiyi neden unutamadığımızı anlattı Aşık olduğumuz kişiyi unutmak yerine anlamlandırmamız

Detaylı

PSK 271 Öfke Yönetimi (2015-2016 Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

PSK 271 Öfke Yönetimi (2015-2016 Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak PSK 271 Öfke Yönetimi (2015-2016 Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak Öfkenin Gerçek Nedeni Ne? ÖFKE kıskançlık, üzüntü, merak,

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

A: Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.

A: Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder. Karşınızdaki kişinin ismine bakarak onun hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Bunun için söz konusu isimdeki fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal enerji sembollerinin açıklamalarına bakmak gerek. İsimdeki

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ 1 2 2 2 3 2 4 2 1 2 2 2 3 2 4 2 KONU ADI KAZANIMLAR 1. İletişim sürecini oluşturan ögeleri ve iletişimde dilin işlevini belirler. 2. Dil ve kültür arasındaki ilişkiyi 1.

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI SİYASAL DÜŞÜNCELER TARİHİ YARD. DOÇ. DR. MUSTAFA GÖRKEM DOĞAN 7. ERKEN MODEN DÖNEMDE SİYASAL DÜŞÜNCE 7 ERKEN MODEN DÖNEMDE

Detaylı

Doç. Dr. Tülin ŞENER

Doç. Dr. Tülin ŞENER Doç. Dr. Tülin ŞENER AHLAK GELİŞİMİ Bireyde var olan değerler sistemi, gelişimsel bir süreç içinde ortaya çıkmaktadır. Bu sürece AHLAK GELİŞİMİ denir. Toplumun kendinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesi

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ BUDİZM Budizm, MÖ 6. yüzyılda Buda nın (asıl adı: Siddharta Gautama) görüşleri çerçevesinde oluşmuş bir dindir. Buda, ilhama kavuşmuş, aydınlanmış demektir. Hindistan da ortaya çıkmıştır.

Detaylı

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana. Konu: "Woyzeck ve "Matmazel Julie Adlı Eserlerde Kullanılan İmge ve Simgelerin Eserlerin Tezlerine Katkısı Adı-Soyadı: Halil İbrahim Yüksel No: 149 Sınıfı: 11-D WOYZECK VE MATMAZEL JULIE DE İMGE VE SİMGE

Detaylı

OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNDA UYKU SORUNLARI VE ÖNERİLER

OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNDA UYKU SORUNLARI VE ÖNERİLER OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNDA UYKU SORUNLARI VE ÖNERİLER Uykuyla ilgili sorunlar sadece bebeklik döneminde yaşanmaz.okul öncesi dönemde ki çocuklarda çeşitli uyku sorunu yaşarlar.uykuya dalmada güçlük,gece terörleri

Detaylı

II) Hikâye Dışı düzlemi

II) Hikâye Dışı düzlemi HİKÂYE ETME DÜZLEMLERİ Prof. Dr. Rıza FİLİZOK Günümüz edebiyat araştırmalarında yeni bir bilim anlayışının derin izleri vardır. Özellikle yapısal metin analizinde artık temel kavramlar görecelilik ve fonksiyon

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar Kadın ve erkek yaratılıştan bu yana birbirinin yarısı olarak kabul edilir. Bu elmanın birbirine hiç de benzemeyen iki yarısı, her anlamda birbirlerinden oldukça farklıdır.

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Monet, 1873 Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Zaman, çiçeği burnunda bir öğle vakti. Saçaklı bir güneş, taç yaprak beyazı bulutların arasından geçip cömertçe merhametini sunuyor bizlere. Çiçekli bir

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019 EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019 FANTASTİK EDEBİYAT, DİSTOPYA VE FELSEFE 8 OCAK 2019, SALI 14.30 /BURÇAK EYÜBOĞLU ODİTORYUMU

Detaylı

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Aşk, üç harften oluşan, ancak herkes için ayrı bir anlam taşıyan dev bir sözcük. Yüzyıllarca şairlerin, filozofların, bilim adamlarının tanımlamaya çalıştığı, herkesin kendince yaşadığı, yaşamak istediği

Detaylı

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI 1- MAKALE Herhangi bir konuda öne sürülen bilgi görüş ve düşünceleri kanıtlamaya yönelik yazı türüdür. Yazan öne sürdüğü görüş

Detaylı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU KAZANIMLAR.Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini.batı düşüncesine,

Detaylı

AVRUPADA EĞİTİMİN TARİHİ GEÇMİŞİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

AVRUPADA EĞİTİMİN TARİHİ GEÇMİŞİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ AVRUPADA EĞİTİMİN TARİHİ GEÇMİŞİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Antik Devir de eğitim, genel olarak müzik ve beden eğitimine önem verilmiştir.

Detaylı

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. GELİŞİM İLKELERİ GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. Kalıtım bireyin anne babasından getirdiği gizil güçleri anlatır. Bu gizil güçlerin üst düzeyi kalıtsal olarak belirlenir. Bu düzeye ulaşma

Detaylı

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler. 0212 542 80 29 Uz. Psk. SEMRA EVRİM 0533 552 94 82 DUYGUSAL ZEKA Son yıllarda yapılan pek çok çalışma zeka tanımının genişletilmesi ve klasik olarak kabul edilen IQ yani entelektüel zekanın yanı sıra EQ

Detaylı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı SANAT TARİHİ I Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı Gotik Sanat Ortaçağ: Antik Çağ ın sona ermesinden (6. yüzyılın ilk yarısından) Rönesans a kadar olan yaklaşık bin yıllık dönem - klasik çağ

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

8-9 YAŞ ÇCUKLARININ YAŞ DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE OKUL-ÖDEV ÇALIŞMALARI ÖZEL ANTALYA ENVAR İLKOKULU 8-9 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM DÖNEMLERİ ÖZELLİKLERİ

8-9 YAŞ ÇCUKLARININ YAŞ DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE OKUL-ÖDEV ÇALIŞMALARI ÖZEL ANTALYA ENVAR İLKOKULU 8-9 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM DÖNEMLERİ ÖZELLİKLERİ 8-9 YAŞ ÇCUKLARININ YAŞ DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE OKUL-ÖDEV ÇALIŞMALARI ÖZEL ANTALYA ENVAR İLKOKULU 8-9 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM DÖNEMLERİ ÖZELLİKLERİ ÇOCUKLARIMIZIN GELİŞİM DÖNEMİ ÖZELLİKLERİNİ BİLMEK NE

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı SANAT TARİHİ I Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı Romanesk Sanat Tarihsel arka plan 375 yılındaki Kavimler Göçü'yle başlayan karışıklıklardan sonra Roma İmparatorluğu 395 yılında Doğu ve Batı

Detaylı

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti SİNOPSİS Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Orhan Pamuk, 2012 de İstanbul da, 2008 yılında yayınladığı Masumiyet Müzesi romanı ile aynı adı taşıyan bir müze açar. Müzenin içindeki eşyalar, romana konu olan ve

Detaylı

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, hareket halindeki enerjidir. Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, insanın yaşam kalitesini belirleyen en önemli kaynaktır.

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 1

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 1 ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 1 15 Kasım 2013 Sayın Velimiz, Anabilim Anaokulları Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri kapsamında, öğretim

Detaylı

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Mitoloji ve Animizm, Fetişizm Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Animizm Canlıcılık olarak da bilinin animizmin mitolojinin gelişmesinde önemli rolü vardır. İlkel devirde, eski insanlar her bir doğa olayının, eşyanın,

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ

TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ 1-) Türkiye de cumhuriyetin ilanından hemen sonra eğitimde, dinde, yönetimde, hukukta, ekonomide, sanatta, aile yapısında

Detaylı

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ Hayatın asıl etik anlamı, bizim iyi ve kötü sözcükleriyle tanımlayarak yol almaya çalıştığımız soyutluklardadır. Bu derece soyut ve kökenleri sıra dışı olan kavramlarla uğraşmak

Detaylı

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ VELİ BÜLTENİ MAYIS -2012 ÇOCUK VE KİTAP "EĞİTİM YAŞAM İÇİNDİR" 2 ÇOCUK VE KİTAP Önceleri çocuk için kitap bir oyuncaktır.

Detaylı

GÜZ YARIYILI YÜKSEK LİSANS DERSLERİ

GÜZ YARIYILI YÜKSEK LİSANS DERSLERİ GÜZ YARIYILI YÜKEK LİAN DERLERİ DER KODU ZORUNLU/ EÇMELİ DERİN ADI KREDİİ ELIT 709 Z Edebiyat Teorisi ve Eleştirisi ELIT 711 Araştırma Yöntemleri ELIT 735 Uygulamalı Dilbilim: Yabancı Dil Öğretimi ve Öğrenimi

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

ÖNSÖZ... IX 1. 10 12 13 10 14 2. 15 15 3. 20 20 24 27 28 29 30 30 33 34 36 39 40 41 42 III

ÖNSÖZ... IX 1. 10 12 13 10 14 2. 15 15 3. 20 20 24 27 28 29 30 30 33 34 36 39 40 41 42 III İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX 1. Çocuklara Zarar Veren Anne-Baba Davranışları...1 Aşırı Koruyuculuk ve Kısıtlayıcılık...2 Reddetme; Maskelenmiş Mahrumiyet...4 Aşırı Hoşgörü ve Şımartma...5 Aşırı Beklentiler...6

Detaylı

I. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER

I. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER I. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Hindoloji Anabilim Dalı Doç. Dr. H. Derya Can Kaynakça Kaya, K. (2003). Hint Edebiyat Seçkisi

Detaylı

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1 Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 4(2): 245-249 EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn978-975-267-891-0.

Detaylı

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir... Sevgi Tunalı

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir... Sevgi Tunalı Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Küçük bir rüzgar varmış. Bir köyün çok yakınındaki bir tepede ağaçlara dokunmadan, suların üstünde Eminim zihninizden birçok cevap geçti. Hepimizin buna benzer

Detaylı

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ itaate mecbur bırakılan çocuk: edilgen çocuk Her çocuk, anne-babasıyla uyum içinde yaşamaktan büyük huzur duyar. Çünkü annebaba, çocuk için yaşamın kurallarını

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İlk Kilisenin Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2011 Bible

Detaylı

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. I Adınız soyadınız [..] II Doğum tarihiniz [ ] III Cinsiyetiniz? Kadın Erkek IV

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. İngiliz Edebiyatı I YDI201 3 3 + 0 3 4. Bu dersin ön koşulu ya da eş koşulu bulunmamaktadır.

DERS BİLGİLERİ. İngiliz Edebiyatı I YDI201 3 3 + 0 3 4. Bu dersin ön koşulu ya da eş koşulu bulunmamaktadır. DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS İngiliz Edebiyatı I YDI201 3 3 + 0 3 4 Ön Koşul Dersleri Bu dersin ön koşulu ya da eş koşulu bulunmamaktadır. Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Bırakın doğa evinize gelsin!

Bırakın doğa evinize gelsin! Unica Class Bırakın doğa evinize gelsin! Gerçek malzemeler ile doğal tasarım 444 30 30 www.schneider-electric.com.tr Doğal bir özlem Modern hayat genellikle varlığımızın orijinal, gerçek ve saf yapıtaşlarını

Detaylı

Renklerin insan davranışını ve psikolojisini önemli ölçüde etkilediği bugün kesinleşmiştir. Kanada'da bir okulda yapılan deneyde, odaların renk ve

Renklerin insan davranışını ve psikolojisini önemli ölçüde etkilediği bugün kesinleşmiştir. Kanada'da bir okulda yapılan deneyde, odaların renk ve Renklerin insan davranışını ve psikolojisini önemli ölçüde etkilediği bugün kesinleşmiştir. Kanada'da bir okulda yapılan deneyde, odaların renk ve ışık düzenlerinin değiştirilmesi ile bazı öğrencilerin

Detaylı

4+4+4 YAVRULARIMIZIN ÖZGÜVENSİZ, BAŞARISIZ VE MUTSUZ OLMASINI İSTER MİYİZ? Zeynep okula başlıyor. Canımdan çok sevdiğim kızım.

4+4+4 YAVRULARIMIZIN ÖZGÜVENSİZ, BAŞARISIZ VE MUTSUZ OLMASINI İSTER MİYİZ? Zeynep okula başlıyor. Canımdan çok sevdiğim kızım. 4+4+4 YAVRULARIMIZIN ÖZGÜVENSİZ, BAŞARISIZ VE MUTSUZ OLMASINI İSTER MİYİZ? Zeynep okula başlıyor. Canımdan çok sevdiğim kızım. Heyecanımız dorukta! Çanta, önlük, ders malzemeleri, kışlık giysiler, ayakkabı.

Detaylı

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç Aile Krizleri 1. Normal gelişimsel krizler (Yaşam döngüsü aşamaları) 2. Aileye özgü krizler (Ailede hastalıklar, ölümler, boşanmalar, göç,

Detaylı

TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR. Anketi Nasıl Dolduracaksınız? LÜTFEN AŞAĞIDAKİ HİÇBİR İFADEYİ BOŞ BIRAKMAYINIZ. İsim:... Cinsiyet:...

TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR. Anketi Nasıl Dolduracaksınız? LÜTFEN AŞAĞIDAKİ HİÇBİR İFADEYİ BOŞ BIRAKMAYINIZ. İsim:... Cinsiyet:... OA TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR İsim:... Cinsiyet:... Doğum Tarihi:... Bugünün Tarihi:... Anketi Nasıl Dolduracaksınız? Aşağıda bazı ifadelerin listesi bulunmaktadır. Lütfen her ifadeyi çok

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri BİLİM TARİHİ Yrd. Doç. Dr. Suat ÇELİK Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim tarihi hangi bileşenlerden oluşmaktadır. Ders nasıl işlenecek? Günümüzde

Detaylı

Muhammed ERKUŞ. Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK

Muhammed ERKUŞ. Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK Hazırlayan: Sunan: Muhammed ERKUŞ Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK 20047095 20043193 FİBONACCİ SAYILARI ve ALTIN ORAN Fibonacci Kimdir? Leonardo Fibonacci (1175-1250) Pisalı Leonardo Fibonacci Rönesans öncesi Avrupa'nın

Detaylı

TEST: Nasıl Daha Verimli Öğrendiğinizi Biliyor musunuz?

TEST: Nasıl Daha Verimli Öğrendiğinizi Biliyor musunuz? Nasıl öğrendiğinizi biliyor musunuz? Ve ne kadar verimli öğrendiğinizi İşte bu test ile ne kadar verimli bir öğrenmeye sahip olduğunuzu anlayacaksınız, eksikliklerinizi tespit edeceksiniz. Haydi iş başına.

Detaylı

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe.

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe. Sitti Cemili ve Meryem im Ben çocukken pek çok Arapça hikâye dinledim anneannemden. Sitti Cemili den anneanne diye bahsetmek de tuhafmış. Arapça da onun adı Sitti yani benim ninem. Söylemeden geçemeyeceğim,

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim.

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim. Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED AKBULUT-

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı