Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 1 BÖLÜM:2 BAĞIMLILIK BİR BEYİN HASTALIĞIDIR. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 1

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 1 BÖLÜM:2 BAĞIMLILIK BİR BEYİN HASTALIĞIDIR. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 1"

Transkript

1 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 1 BÖLÜM:2 BAĞIMLILIK BİR BEYİN HASTALIĞIDIR PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 1

2 İnsanlık tarihi boyunca keyif almak amacıyla yaygın bir şekilde maddeler kullanılmıştır. Şimdiye kadar geçen binlerce yıllık süre içerisinde, madde kullanımına zaman zaman farklı anlamlar yüklenmiş olsa da genellikle her toplum ve kültür içinde bağımlılar negatif ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Durum böyle olunca bir kişi için, kendisinin bağımlı olduğunu kendisine bile itiraf etmek kolay olamaz. Bağımlının, kendisi için utanç verici olarak algıladığı bu duruma düşmesini, dışarıya yansıtmasa bile kalbinin derinliklerinde, kendine yönelik kızgınlık ve öfkeye döndürmesi kaçınılmazdır. Yani hiç kimse bağımlı olmak istemez, olursa da bu durumdan memnun olmaz. Bağımlı kişiler her zaman kendilerine şu soruları sorarlar: - Bu kadar istememe rağmen acaba neden bırakamıyorum?, - O kadar çok şey kaybetmeme ve ağır bedeller ödememe rağmen yine neden içmeye tekrar başladım?. Benzer sorular bağımlıların yakınları için de mevcuttur: - Aslında iyi ve başarılı bir insan olmasına rağmen kendi hayatı ile birlikte neredeyse bizim hayatlarımızın da tamamını mahvettiği halde neden bırakamıyor? Israrla çalan telefon Nilgün ü derin uykusundan uyandırdı. Gözlerini hafifçe aralayıp güçlükle başını kaldırarak yatakta telefonu aradı. Battaniyenin altında ayakucunda köşesi görünüyordu; uzanıp aldı. Arayan, Sema ydı. İçtin mi yine? Ne? Saat on. Bugün yapacak çok işin yok muydu senin? Akşam gelip seni alacağız. Uçak dokuzda, unutma. Yedi gibi sende oluruz. Geldiğimizde hazır ol. Ve sakın bugün içeyim deme. Öff, tamam, ben zaten hazırım. İyi, hadi, sen bir duş al da kendine gel. Unutma, söz verdin, orada içmeyeceksin. Tamam, Sema, ne dediğimi hatırlıyorum. Akşama görüşürüz. Sadece orada değil, bir daha hiç içmeyecekti Nilgün. Dün kesin karar vermişti; çocukluk arkadaşı Sema yla diğer üç yakın arkadaşının, çıkacakları bir haftalık Bodrum tatiline bu kez onu da davet etmeleri genç kadını hem çok duygulandırmış, hem de fazlasıyla heyecanlandırmıştı. İstanbul un ilkyazı karşılamaya hazırlandığı şu yarı puslu yarı güneşli serin günlerinde, Bodrum un temiz, sımsıcak havası yıpranmış ruhuna ve yorgun bedenine şüphesiz çok iyi gelecekti. Yataktan çıkıp doğruca mutfağa gitti. Düşünmeksizin tezgâhın üstündeki şişeye yöneldi, dibinde kalan iki parmak votkayı başına dikti ve boşalan şişeyi siyah bir poşete koyup çöp kutusuna attı. Ardından bir sigara yakıp yatak odasına geri döndü. Yerdeki valizin kapağını açarken içine neler koyacağını düşünüyordu. İlk aklına gelen bikinisi oldu. Heyecanla şifonyerin alt gözünden çıkardığı bikiniyi havaya kaldırıp baktı. Neredeyse iki yıl olmuştu bunu giymeyeli; öyle özlemişti ki tatili, denizi, kumu Biraz zayıflamıştı, ama yine de güzel dururdu herhalde üstünde sarı bikinisi. Bu tatil ona çok iyi gelecekti. Bodrum güneşinin insanı mest eden parlak ışıkları büyük umutlar vaat ediyordu; pırıl pırıl tertemiz bir yaşam Sağlıklı, huzurlu bir gelecek Kim bilir, yakında bir işi, belki düzgün bir sevgilisi bile olurdu. Hayallerinin dışında emin olduğu tek bir şey vardı; Nilgün artık içmeyecekti.

3 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 3 Birdenbire içinin ve ellerinin neredeyse aynı anda titremeye başladığını fark etti. Valizin yanında yere oturup bekledi bir süre. Yoğun bir halsizlik çökmüştü üstüne aniden; nabzı hızlanmış, solukları canını acıtır olmuştu. Çok bitkin hissediyordu; votka yeterli gelmemişti besbelli. Gözleri yatağın üzerindeki telefona kaydı. Yarın içkiyi bırakacaktı nasılsa, bugün biraz içse ne çıkardı? Yoksa kendine gelemezdi bu şekilde. Beynini yarına odaklamıştı o. Bugün son günüydü; yani, içebilirdi. Daha fazla düşünmeden telefonu alıp marketi aradı. Birkaç dakika sonra mutfakta, poşetten çıkardığı rakıyı açmış aceleyle bardağa dolduruyordu. Biraz su ekleyip dudaklarına götürdü ve süratle iki büyük yudum içti. Şimdi biraz kendine geliyor gibiydi işte. Yarım saat içinde uzun zamandır gitmediği kuaförüne gidecek gücü bulurdu kendinde. Elinde bardağıyla salona geçip kanepeye uzandı. Otuz dört yaşındaydı Nilgün, üniversiteyi bitirdiğinden beri yalnız yaşıyordu. Altı yıl severek yaptığı mimarlık mesleğini alkol sorunları nedeniyle sürdüremez hale gelmişti. İşsizdi uzun bir süredir; alkolü bırakır bırakmaz tekrar iş aramaya başlayacak, hayatına çeki düzen verecek ve yeniden kendi ayakları üstünde duran o güçlü, iradeli Nilgün olacaktı. Uzandığı yerden başını çevirip gökyüzüne baktı. Önceleri eğlenceli bir sosyalleşme aracı olarak gördüğü alkol, kısa süre içinde ayrılmaz bir parçası haline gelmişti. Bu acımasız dost yalnızlığını paylaşıyor, başa çıkmakta zorlandığı durumlarda ona cesaret veriyor, acılarını hafifletiyor, sorunlarını unutmasına yardımcı oluyordu. Güneş yüzünü gizlemek istercesine yavaşça bulutların ardına çekilmekteydi. Birazdan çıkıp kuaföre gidecekti. Ya da, önce valizini mi hazırlasaydı? İçini çekerek ayağa kalktı, mutfağa gidip rakı ve su şişesini alarak tekrar kanepeye döndü. İçkisini hazırladıktan sonra şişeleri yere bırakıp elinde bardakla bir süre öylece oturdu. Ne çok anısı vardı alkolle ilgili Tuhaf şekilde, kimi zaman ona yaşama gücü vermiş, kimi zamansa hayatını elinden almakla tehdit etmişti. Ne var ki, artık gerçekten bırakma zamanı gelmişti. Küçük bir yudum alıp bardağı sehpaya koydu. Yapabilir miydi acaba bu sefer? Başarabilecek miydi? Rüya gibi bir şey olmalıydı içmeden yaşayabilmek. Sabahları gözünü açtığında korku hissetmemek, titremeler, kasılmalar olmadan yeni bir güne başlayabilmek ve en önemlisi acı çekmeden soluk alıp verebilmek Gözleri daldı bir an, sonra tekrar bardağa uzandı eli. Avucunda salladı birkaç kez. Ne iğrenç görünüyordu donuk beyaz sıvı; tadı ne iğrençti, kokusu ne iğrenç Başına dikip bitiriverdi rakıyı. Oh... Birazdan daha iyi hissedecekti kendini. Bakımsızlıktan tüm canlılığını yitirmiş darmadağın saçlarını geriye atarak yeniden uzandı kanepeye. Saat iki olduğunda Nilgün hâlâ kanepedeydi; rakı şişesi yarılanmıştı. Bugün fazla hızlı gidiyordu sanki. Tatil heyecanından olmalıydı mutlak. Yarın yeni hayatına başlayacaktı, arkadaşlarına söz vermişti, artık içmeyecekti. Sözünü bu kez tutmaya kararlıydı. Öncekiler gibi olmayacak, diye geçirdi içinden boşalan bardağı doldururken. Bir sigara daha yaktı, gözlerinde şimdi tatminkâr, güvenli bir ışıltı vardı. Elleri artık titremiyor, beyni daha hızlı çalışıyordu. Çok heyecanlıydı; ah, şu gün bir bitse, yarın sabah gözlerini, penceresinden güneş ışınlarının süzüldüğü sevimli bir Bodrum otelinde ayık bir yaşama açacaktı. Mutlu bir yaşama PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 3

4 Bakışları anneannesinden yadigâr eski duvar saatine çevrildi. Kalkıp kuaföre gitmeliydi, ama önce biraz daha içecekti Bardağı doldurup başına dikti. Hızlanan sadece beyni değildi sanki. İçinden çok iyi tanıdığı bir ses ona daha hızlı içmesi için ısrar edip duruyordu. Karşı koymadı, koyamazdı. Yattığı yerden bir kısmını dökerek bardağa yeniden rakı ve su doldurdu. Rakının ne tadı ne de kokusu iğrenç geliyordu şimdi. Bitirdiğinde zihni iyiden iyiye bulanmaya başlamıştı. Gözleri boş bakıyor, titremesi kesilen elleri artık pek bir şey hissetmiyordu. Bir süre sonra düşünceleri bulanıklaşmaya başladı. Şişenin dibinde kalan son birkaç yudumu da başına dikip içtikten sonra kendinden epeyce geçmiş bir halde kanepeden kalktı, sendeleyerek mutfağa doğru ilerledi. Antreden geçerken son anda fark ettiği cam sehpaya çarpmamaya uğraşınca dengesini kaybetti ve portmantoya çarpıp gürültüyle yere düştü. Bir süre yerde kaldıktan sonra, son bir gayretle ayağa kalkmaya çabaladı. Arkadaşları neredeyse gelirlerdi; valizini toplamalıydı. Sallanarak doğrulup ayağa kalktı. İşte şimdi biraz votka ona iyi gelirdi. Kapı pervazına tutunarak mutfağa girdi. Tezgâhın köşesine bıraktığı poşetten ikinci şişeyi çıkardı. Görüşü bulanıklaşmış, gücü neredeyse hiç kalmamıştı. Olabildiğince dikkatle şişeyi düşürmemeye gayret ederek kapağını açtı, iki eliyle birden kaldırıp ağzına götürdü. Büyük kısmını üstüne dökmesine karşın, boğazından aşağı birkaç yudum göndermeyi başardı. Daha fazla ayakta duramayacaktı, önce tezgâhtan destek alıp iki büklüm eğildi, bir süre sonra da yavaşça kendini yere bıraktı. Ne valiz, ne kuaför, ne de tatil zihnini meşgul ediyordu artık. Az sonra zili dakikalarca çalacak olan Sema da umurunda olmayacaktı, çilingire kapıyı açtırıp içeri girdiğinde atacağı çığlıklar da. Ve Nilgün ertesi sabah gözlerini, penceresinden bodrum güneşinin parlak ışıklarının süzüldüğü bir otel odası yerine, daha önce de defalarca yattığı ve beyninin derinlerine kazınmış olan hastanenin alkol kliniğinde açtı. El ve ayak bileklerinden deri kayışlarla karyola demirlerine bağlı olarak Beyninin derinliklerine kazınacak bir anısı daha olmuştu artık. * * * Tabii ki, Neden bırakamıyorlar? sorusu bilim insanlarının da gündeminde olmuştur. Yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde bırakma nedenlerinin kişilerin; iyi veya kötü olmaları, güçlü ya da zayıf iradeye sahip olmaları, yeterli çabayı gösterip göstermemeleriyle ilişkisi olmadığı anlaşılmıştır. Artık bağımlıların beyinlerinde yanlış giden bir şeylerin olduğu düşüncesine varılmıştır. Eğer bir insanın önceliği madde kullanımı olmuşsa artık yaşamında her şeyi bir kenara bırakıyor demektir. İlişkileri zedelenir, eğitimi engellenir, sorumluluklarını yerine getiremez. Bu listeyi uzatabiliriz. Müdahale edilmemiş fiziksel ve ruhsal hastalıklar, bozulan ekonomi ve giderek artan sosyal izolasyon bu sürece eklenir. Bunlar sadece bizim dışarıdan görebildiğimiz hasarlardır. Halbuki bağımlılık sürecinde beynin karar almaya ve davranışları kontrol etmeye yarayan bölümleri de gizli olarak biyokimyasal tahribata uğrarlar. İşte tam bu yüzden, bir bağımlı gerçekten hayatını değiştirmeye karar verse bile bunu gerçekleştirmesi kolay olmaz. Ne kadar istekli ve iyi niyetli olursa olsun bir sonraki

5 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 5 adımı atmak kolay ama sonucu almak zordur. Artık yeter, bırakıyorum demek sorunu çözemez. Ancak bağımlılık düzeyi çok hafif olanlar belki başarabilirler. Çoğunluğu ise sadece kısa bir süre için bırakabilirler. Çünkü kullandıkları maddenin yaptığı hasar nedeni ile beyinleri değişmiştir. Bu nedenle de bağımlılıktan kurtulamazlar. Kullandıkları maddeyi bırakmaya karar veren birçok insan, ayıklık durumunu bir sene süresince korumayı başarmadan önce en az üç ya da dört başarısız deneme yapar. Maddeyi tamamen bırakana kadar birçok denemenin yapıldığı 8-10 sene geçebilir. Bırakma başarısını etkileyen birçok faktör vardır. Bunları hastanın yaşı, tedaviyi kimin yürüttüğü, bağımlının maddeyi ne kadar süredir kullandığı, bağımlılığın hastanın psikolojik durumunu ne derece etkilediği, kullandığı madde veya maddelerin cinsi ve miktarı olarak sıralayabiliriz. Kullanılan maddelerin neden olduğu plastik düşlerin yaşandığı yer olan beynin yapısı plastik gibidir ve gerçekten inanılmaz bir iyileşme kapasitesine sahiptir. Ancak madde kullandıkça tıpkı yaşlanmada olduğu gibi plastikliğin bir kısmı kaybolur. Bağımlılıktan kurtulunmasa da iyileşmek mümkündür. Ama iyileşmenin ne anlama geldiğini bilmek çok önemlidir. Kişi bir kere bağımlı olduktan sonra tekrar tamamen maddeyi hiç kullanmayan bir insanla aynı duruma gelemez. Ancak iyi bir tedavi ile tekrar madde kullanmadan yaşayabilir. Fakat maddeyi tekrar kullanırsa, o andan itibaren bırakmadan önceki kaldığı yere geri döner ve en azından tekrar aynı dozda kullanmaya devam eder. İyileşme, sadece madde kullanımını bırakmaktan çok daha karmaşık ve zor bir süreçtir. Bu süreç alkol ya da uyuşturucudan zarar görmüş beyin devrelerinin tekrar kurulması işlemini içerir. Fakat bu süreci engelleyen çeşitli nedenler vardır. En önemli iki neden olarak bağımlı hakkında toplumun olumsuz önyargısını ve bu yargılamadan etkilenen bağımlı kişinin psikolojik durumunu gösterebiliriz. Bağımlı kişiler, başka hiçbir hastanın yaşamadığı negatif ayırımcılığa maruz kalırlar. Ne yazık ki bu durum çoğu zaman bağımlılığı hastalık olarak kabul etmek istemeyen bazı sağlık sistemini çalışanları ile başlar. Birçok dahili, cerrahi dalda çalışan hekim ve hatta bağımlılık alanı dışında çalışan psikiyatri hekimi de böyle düşünürler. Bu yüzden bağımlıların çoğu sağlıklarını tekrar kazanamıyor ve işledikleri suçlar ya da yerine getiremedikleri yasal sorumlulukları nedeni ile daha çok adalet sistemi içinde kalıyorlar. Hemen hemen bütün negatif ayırımcılık tiplerinde olduğu gibi bu çeşit ayrımcılık da kişilere ağır bir bedel ödetir. Çözümünü ancak eğitimle sağlayabiliriz. Gerçekten bağımlılara karşı oluşmuş önyargıların silinebilmesinin tek yolu bu konu hakkında bilgilendirme çalışmaları yapmaktır. Toplumu oluşturan bireyler sadece alkol veya madde kullanımının bağımlılara ve çevrelerindekilere neler yaptığını anlamaya çalışmakla kalmamalı aynı zamanda bağımlılığın gerçekte ne anlama geldiğini öğrenmelidir. Bağımlılık, bir beyin hastalığıdır. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 5

6 Son yıllarda teknolojinin hızlı gelişimi sayesinde kullanmaya başladığımız yeni cihazlar, birçok alanda olduğu gibi tıp bilimi içinde de yeni ufuklar açmıştır. Yüzyıllardır bilinmez olan birçok konuda artık fikir sahibi olabiliyoruz. Konumuz olan bağımlılık da, giderek bilinmezliklerin ortadan kalktığı alanlar arasına girmeye başlamıştır. Günümüzde bilimin geldiği seviye sayesinde insanlık tarihinde ilk kez canlı iken beyinin içine ulaşıp, orada neler olduğunu görerek anlayacak duruma gelmemiz gerçekten çok heyecan vericidir. Böylece bağımlı bir insanın beyninde oluşan hasarı inceleyebiliyoruz. Eğer beyinde neyin zarar gördüğünü anlayabilirsek, onu nasıl iyileştirebileceğimiz hakkında da bir fikrimiz olacaktır. İnsan beyni; duygularımızın, düşüncelerimizin, algılarımızın ve dürtülerimizin kaynağı olan özel hücreleri içeren karmaşık ve ince ayarlanmış bir iletişim ağıdır. Uyuşturucuya başlamadan önce kullanıcıların beyninde herhangi bir hasar oluşmadığı için yapısı ve fonksiyonları dengelidir. İlk kez uyuşturucu kullanımı genellikle kişinin kendi seçimi ile olur. Amaç; zevk almak ya da sıkıntı, stres ve duygusal çökkünlükten kurtulmaktır. Fakat bu tür seçimler kısa ömürlüdür. Neden? Çünkü uyuşturucu kullanımının giderek süregenlik kazanması ile iyi dengelenmiş beyin sistemi zedelenir. Artık kullanıcı, doğal ve günlük ihtiyaçlarında önceliği uyuşturucu bulma ve kullanmaya değiştirir. Bu noktada olağan ihtiyaçlar ve dürtüler, uyuşturucu kullanmaya olan arzuyla zor bir yarışa girerler. BEYİNDE NELER OLUYOR? Beynin içine bakıldığında, alkol ve uyuşturucu tüketiminin yarattığı nörolojik etkiler kolaylıkla görülebilir. İleri teknoloji görüntüleme makineleri sayesinde tüm vücut ve beynin çok boyutlu ve renkli görüntülere ulaşabiliyor ve dışarıdan alınan maddelerin etkilerini rahatlıkla izleyebiliyoruz. Çeşitli durumlarda, örneğin uyanıkken, değişik uyarıcılara tepki verirken yapılan incelemeler sayesinde beyin hakkında bilgilerimiz geçmiş yıllarda ulaşılanların çok üzerine çıktı. Bedenimizdeki tüm hareketler, duyumlar sinirler aracılığıyla oluşur. Beynin içindeki sinir hücreleri (nöronlar) arası bilgi akışı ileticiler (nörotransmitter) denen kimyasal maddelerin yardımı ile olur. Daha basit bir anlatımla nörotransmitterleri iki sinir hücresi arasında bilgi alışverişini sağlayan ulaklar olduğu söylenebilir. Bu ulakların işlevleri sayesinde beyinde bulunan milyarlarca sinir hücreleri saniyenin binde birinden daha kısa bir sürede birbirleriyle etkileşimde bulunabilirler. Uyuşturucu veya uyarıcı maddeler alındığında sinir uçlarında ki haberleşme etkilenir. Yani sinir aralığındaki nörotransmitterler ya azalır ya da çoğalırlar. Böylece uyuşturucu veya uyarıcı uyuşturucu maddeler etkilerini gösterirler. Günümüzde bilimdeki ilerlemeler sayesinde yeni geliştirilen teknolojileri kullanılarak bu ileticilerin görevlerini ne derece iyi ya da kötü yaptıkları ölçülebiliyor.

7 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 7 Beyni doğrudan etkileyen alkol ya da uyuşturucu kullanımı sonucunda neler olduğunu da artık biliyoruz. NÖRONLAR SİNAPS Ağaç gibidirler. Kısa uzantıları dendrit, uzun uzantıları akson olarak adlandırılır. Bir nöronun aksonları bir başka nöronun dendritine ulaşır ve bu şekilde iletişim kurarlar. Nöronlar arası bu bağlantıya synaps denir. Dolaşan sinyaller aslında elektriklidir fakat sinapsa geçemezler. Onun yerine aksonun ucunda bulunan kesecikler içinde depolanmış nörotransmiterler sinaps aralığına salınırlar. Yani bir sinyal nöronun sonuna ulaştığında nörotransmiterler devreye girerler. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 7

8 SİNAPS ARALIĞI Sinaps aralığına salınan nörotransmiterler bir sonraki nöronun reseptörlerine yapışırlar. Böylece bir sonraki nöron sinyalleri alıp aynı mekanizma ile aldığı bilgiyi aktarır.

9 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 9 NÖROTRANSMITERLER Bilebildiğimiz evrendeki en karmaşık varlık insan beynidir. Beyinde vücudun içine sinyaller yollayan milyarlarca nöron (sinir hücresi) vardır. Bu sinyaller sayesinde bizler hatırlayabiliyor, karar verebiliyor, duyu organlarımızı kullanabiliyor ve konuşabiliyoruz. Nöronlar ağaç gibidirler. Kısa uzantıları dendrit, uzun uzantıları akson olarak adlandırılır. Bir nöronun aksonları bir başka nöronun dendritine ulaşır ve bu şekilde iletişim kurarlar. Nöronlar arası bu bağlantıya sinaps denir. Sinaps öncesi aksonun içinde dolaşan sinyaller aslında elektriklidir fakat sinapsa geçemezler. Onun yerine aksonun ucunda bulunan kesecikler içinde depolanmış nörotransmiterler sinaps aralığına salınırlar. Yani bir sinyal nöronun sonuna ulaştığında nörotransmiterler devreye girerler. Sinaps aralığına salınan nörotransmiterler bir sonraki nöronun reseptörlerine yapışırlar. Böylece bir sonraki nöron sinyalleri alıp aynı mekanizma ile aldığı bilgiyi aktarır. Bu kimyasal mekanizma da değişik nörotransmiterler birlikte çalışırlar ve farklı işlevleri gerçekleştirirler. Örneğin dopamin, norepinefrin ve serotonin birlikte idrak ve durumsal işlevleri etkiliyorlar. Şimdiye kadar tespit edilen atmıştan fazla nörotransmiter vardır. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 9

10 Bunlardan bazıları: Asetilkolin : Kasların istemli hareketlerini kontrol eder. CRH: Stres sistemini düzenler. Dopamin: İstemli hareket ve duygusal uyanmayı etkiler. GABA: ;Hareket ve hafızayı etkiler. Glutamat: Motivasyon, öğrenme ve hafızayı etkiler. Serotonin: Mizaç, hafıza, zayıflık ve uykuyu etkiler. Uyuşturucu kullanımı yüzünden faaliyeti en çok zarar gören ileticiler dopamin, serotonin, GABA ve glutamattır. Kullanılan neredeyse her uyuşturucu dopamin miktarını az veya çok etkilerken, bazı uyuşturucular ayrıca diğer ileticileri etkiliyorlar. Mesela LSD ve ekstazi serotoninin işleyişini etkilerken, eroin ve morfin opiate alıcılarını, alkol ise GABA ve glutamatı etkiliyor.

11 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 11 Dopamin Dopamin vücutta doğal olarak üretilen, sinirler arasındaki iletişimi sağlayan, duyguları, hareketleri, zevk ve acı algılarını etkileyen bir kimyasalıdır. Sinir hücreleri arasındaki veri alışverişinin düzenli gerçekleşebilmesi ve beynin fonksiyonlarını normal olarak yerine getirebilmesi için önemli görevler alır. Kan basıncını yani tansiyonumuzu ayarlayar ve hareket etmemizi sağlar. Dopamin sadece bedenimizin değil, yaşamımızın tansiyonunu da ayarlıyor. Bir şeyleri öğrenmenin yolu da dopaminden geçer. Hafıza işlevlerimiz ve bir problemin çözümünü için düşünebilmemiz yine dopamin sayesinde olur. Ayrıca uykumuzu ayarlayan maddelerden birisidir. Dopamin ruh halimizi de etkiliyor. Çoğaldığı zaman kendimizi daha iyi daha hoş hissediyoruz. Cezalandırıldığımız zaman dopamin ortalıktan kayboluyor. Yani ödül-ceza mekanizmasını dopamin çalıştırıyor. Yani dopamin aslında haz maddesi. Bir şeyden haz aldığınız zaman bilin ki, dopamin beyninizde bir bölgeden başka bir bölgeye doğru bol miktarda dopamin salınmıştır. Dopamin sayesinde aşık olduğumuzda kendimizi iyi hissederiz, enerjik oluruz, uykumuz azalır. Aynı zamanda dopamin istemek ile de ilgilidir. Bazen hoşlanmasak, bize zarar verse bile bir şeyi isteriz. Aslında istemiyorum ama bile bile yapmaktan da kendimi alıkoyamıyorum dediğimiz durumları buna örnek gösterebiliriz. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 11

12 Dopamin eksikliğinde ortaya çıkabilecek bazı rahatsızlıklar mevcuttur. Dopamin seviyesi düşük olan kimselerde görülen en bariz belirti vücut titremesidir. Bunun yanısıra hareket fonksiyonları, dürtü, heyecan ile ilgili diğer aktivitelerin engellendiği de görülür. Dopaminin çok düşük seviyelerde olması Parkinson hastalığına neden olmaktadır. Bu, insanın hareket kabiliyetini ve diğer aktivitelerini büyük ölçüde etkileyen nörolojik bir hastalıktır. En önemli semptomları arasında dinlenirken titreme, yavaş hareket, kasların sertleşmesi ve denge yitimi sayılabilir. Zevk Yolu Dopamin ve Devam Şimdiye kadar yapılan tüm araştırmalarda bağımlılık yapan bütün uyuşturucuların doğrudan ya da dolaylı olarak beynin zevk faaliyetini harekete geçirdikleri gösterilmiştir. Yani zevk alma hissini kontrol eden ve düzenleyen ağı etkilerler. Sevişmek, yemek yemek ya da güzel bir günbatımı seyretmek gibi güzel şeyler yaşadığımız zaman beynimiz dopamin salgılıyor. Bu sayede kendimizi sıcak, sakin ve mutlu hissediyoruz. Bir süre sonra salgılanan dopamin miktarı eski haline dönüyor ve biz hayatımızın olağan seyrine devam edip yeni bir mutlu an yaşamayı beklemeye başlıyoruz. Yaşadığımız zevkin tekrarını bekliyoruz çünkü geçirdiğimiz deneyim beyin içinde limbik sistemde hafızaya alınmış oluyor. Limbik sistem; zevk, duygu ve hafıza gibi nosyonların anahtar merkezidir. Beyindeki dopamin yolağı gerçek zevk deneyimini kayıt eder ve ona tekrar ulaşmak için gerekli hareketleri hatırlar ve tekrarlatır. İki zevkli faaliyet arasında sakin dönemde ileticiler kendi doğal seviyelerine inerler. Vücudun bütün sistemlerinin biyolojik olarak hayatta kalma çabası üzerine kurulduğunu hatırlamakta yarar vardır. Yani yemek yemek, seks yapmak ve bunları tekrarlamak, aslında hep hayatta kalmak amacıyla yapılan aktivitelerdir. Alkol ya da uyuşturucunun etkisini ilk yaşadığımızda vücudumuzdaki ileticilerin oranı normalin beş katına çıkar. Dopamin oranı, yemek yerken bile ulaşılandan daha yüksek düzeye gelir ve bunu uzun süre muhafaza eder. Bu yaşanan deneyim ne kadar kısa ya da uzun olursa olsun mutlaka motivasyon merkezi olan ve Devam sistemi denilen hippocampus ve amygdala da hafızaya alınır. Bu sürecin anlaşılması için bir örnek verelim. Arkadaşlarla birlikte sarhoş olmak ya da kumsalda uyuşturucu kullanmak kanı dopaminle doldurur. Bu durum kayıt sistemince hafızaya alınır. Hafızada kalan fotoğraf tekrar hatırlanınca bile dopamin salınımı olur, mutluluk hali başlar ve kişiyi tekrar madde kullanımı için bekler hale getirir. Bu bir aldatmacadır. Uyuşturucuyu her kullanışta dopamine miktarı yine yükselir fakat her seferinde ilk kullanılan düzeye ulaşamaz. Aynı dozda tekrarlayan alımlarda ulaşılan dopamin dozu giderek azalır. Yani, azalan dopamin miktarı ile her kullanım bir öncekinden daha az heyecanlı olmaya başlar. Zamanla heyecan azalır ve onu takip eden çöküş çoğalır. Devam sistemi her an açık olduğundan tekrarlayan kullanımlarda aynı zevke ulaşılamaz. Sonunda beyin kendi savunma mekanizmasını yaratmak zorunda kalır ve

13 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 13 dopamin miktarını düşürür. Bu da zevk devrelerini güçsüzleştirir. Beyin, uyuşturucuyla ulaşılan zevk zirvesinin yaşamda en gerekli şey olduğu konusunda aldatılmıştır. Bu noktada bağımlı kişi, artık uyuşturucuyu zevk almak için değil kendini normal hissetmek için almak zorunda kalır. Çünkü uyuşturucu kullanımı ile artan dopamin artık beyinde çok az ya da hiç salgılanmıyordur. Bu işlem hesabında sınırlı parası olan bir kişinin banka kartını sürekli olarak bankamatiğe sokup para çekmeye çalışmasına benzer. Hesaptaki para kısa sürede biteceğinden artık para çekilememesi kişiyi mutsuz edecektir. Dur Devam sisteminin yanısıra beynin bir de Dur sistemi vardır. Bu sistem sayesinde bütün bilgileri topluyoruz, tartıyoruz, riskleri ve sonuçları analiz ediyoruz ve bir sonraki hareketlerimizi belirliyoruz. Bu iyi bir fikir midir? Bu kanun dışı ya da ahlaksızca mıdır? Beni hasta eder mi? Güvenli bir şekilde arabamı sürebilir miyim? Sabah işe ayık bir şekilde gidebilecek miyim? İşlerin doğru bir şekilde devam edip etmediğine Devam ya da Dur devreleri birbirleri sürekli iletişim halinde kalarak karar verirler. Böylece ne zaman devam edip ne zaman durulacağı belirlenir. Bu iki sistem ön korteks denilen beyin bölümünde yer alır. Tabii ki bu iki sistemin birbiri ile etkileşim halinde koordine bir şekilde çalışılması hiçbir zaman ayrılmaz oldukları anlamına gelmez. Bağımlılarda, bu iki sistem birbirinden kopuyor: Devam sistemi normalin dışına çıkarak kendini Dur sisteminden koparıyor. Böylece madde kullanma davranışı hiç durdurulamadan devam ediyor. Son araştırmalar uyuşturucu maddelerin beyinde sadece zevk yollarını değil aynı zamanda hafıza ve öğrenme ile ilgili yolları da etkilediğini göstermiştir. Bağımlılık geliştikçe beynin daha önce öğrendiği şeyler zayıflıyor ya da unutuluyor ve tamamen farklı şeyler öğreniliyor. Bununla ilgili en enteresan örnek olarak PET görüntülemesi ile izlenen kokain bağımlısı hastalarla yapılan çalışmayı gösterebiliriz. Bu çalışmada yapılan ilk çekimlerde hastalara gün batımını gösteren çok güzel bir manzara resimleri veya gülen bebeklerin fotoğrafları gösteriliyor. Bu sırada hastaların beyinleri ya çok az ya da hiç dopamin üretmiyor. Öte yandan onlara dolu kokain kaşığı ya da madde kullandıkları mekanları içeren kısa sahneler gösterildiğinde hastaların hippocampus ve amygdalaları yılbaşı ağacı gibi parlamaya başlıyor. Bütün bunlar hastaların uzun süren ayıklıklarına ya da madde kullanmanın neden olduğu tüm felaketleri hatırlamalarına rağmen oluyor. Bu noktada Devam sistemi çalışırken Dur sistemi sessiz kalıyor. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 13

14 Radyoaktif madde verilerek çekilen PET görüntülemesi ile solda sevgili gördüğünde sağda ise kokaini tekrar gördüğünde verilen yanıt görüntülenmistir. Bu çalışma bize bağımlılığın gerçekten iyileşmesinin ancak devrelerinin yeniden kurulmasıyla mümkün olabileceğini kanıtlıyor. Kişiye özel psikoterapi ve uygun ilaçların kullanılması ile beynin kendini toparlaması mümkündür. Bu sayede beyin, bağımlılıkla savaşmak için gerekli gücü toplayacak ve hastaya uyuşturuculardan önce yaşanan mutluluğu tekrar yaşatmayı öğrenecektir.

15 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 15 Bu fotografta elektromikroskopta beyin kesitleri verilmiştir. En soldaki madde kullanmayan birinin, ortada ekstazi kullanımından 2 hafta sonra ve en solda ise ekstazi kullanımdan 7 yıl sonra yapılan kesitlerin görüntüsüdür. Rahatca görüldüğü gibi 7 yıl sonrada düzelme tam olmamıştır. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 15

16 Bağımlılıkta Ödül Sistemi Kırmızı bölgeler bozukluğu gösteriyor. Yukarıdan asağıya sırası ile kokain, meth, alkol ve aşırı yiyecek alan obes bir kişide tedavi öncesi ve sonrası radyoaktif madde verilerek çekilen PET görüntüleri ile iyileşme süreci gösteriliyor.

17 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 17 Sürekli kullanım beyinde önemli kalıcı değişiklikler yapar PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 17

18 Normal ve ekstazi kullanımı sonrası beyin görüntüsü

19 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 19 NORMAL ALKOL (25 YIL) KOKAIN ( 2 YIL) ESRAR ( 12 YIL) PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 19

20 MADDE KULLANIMI ARZUSU (CRAVING) Bağımlılık tedavisi alanında çalışan uzmanlar ve bağımlılar arasında madde kullanımını aşırı arzulamak anlamında kullanılan İngilizce craving teriminin Türkçe karşılığı olarak aşerme kelimesini kullanabiliriz. Bu terimi, insan hislerinin bir parçası olan yemek yeme ve cinsellik gibi kritik hayatta kalma değerlerini takdir edip onların peşinden koşma davranışı içinde kullanabiliriz. Beyinde madde kullanımı, yemek yeme ve cinsel davranışla motive olan devreler mevcuttur. Görüntü, koku, ses ya da düşüncelerden kaynaklanan sinyaller aşerme oluşturan beynin güçlü Devam devrelerini harekete geçirirler. Bağımlılarda madde için oluşan kullanma arzusu, yemek ve seks için olandan bile daha güçlü olabilirler. Yemek yeme, cinsellik ve madde kullanımı ile ilgili olan aşermelerle başa çıkmak için beynin frenleyici Dur devresi çalışmalıdır. Araştırmalara göre bazı kişilerin Dur devreleri diğerlerinden daha iyi çalışır. Bu devreleri daha güçsüz olan insanlar aşermelerini kontrol etmekte daha çok zorlanırlar. Bu yüzden bağımlılık riskleri de daha fazladır. Bazı eroin, kokain gibi bağımlılık yapma potansiyeli çok şiddetli olan maddelerin kullanımı, beyindeki Dur devrelerini tamamen devre dışı bırakabilir. Bu durum, kullanıcıları maddelere hayır diyemez hale getirir. Aşerme, kişinin bilinçli farkındalığı dışında gelişebilir. Son beyin görüntüleme araştırmalarına göre madde kullanımı ve cinsellikle ilgili sinyaller, kişi bunları daha önceden bilmese bile 23 salise gibi kısa bir sürede Devam devrelerini harekete geçiriyor. Ancak aşerme için sadece hatırlatıcı sinyaller değil o an için yaşanan ruhsal durumda bozulma gibi olumsuz etkiler de tetikleyici olabilir. MADDE KULLANMA ARZUSU (CRAVING) MEKANİZMASI NASIL İŞLER? Madde kullanmaya yönelik şiddetli bir arzu duymak anlamına gelen aşerme (craving) kavramı ilk kez 1950 li yıllarda alkol bağımlılığının bir ölçütü olarak tanımlanmış olmasına rağmen daha sonraları son 10 yıla kadar üzerinde pek durulmamıştır. Günümüzde bağımlılık tedavisi uzmanları bu konu üzerinde yeniden yoğunlaşmışlarıdır. Madde kullanımın pozitif pekiştirici etkisi deneyimini yaşayan insanların bunu tekrar yaşamak istemesi nedeni ile aşerme ortaya çıkar. Bunun içinde aynı zamanda madde kullanımının yoksunluk durumunun yaratacağı negatif durumlardan kaçma ve kendi kendine düzelme isteği de vardır. Bu durum madde kullanımın pozitif etkilerinin beklenmesi ile ilgili bir koşullandırma oluşturur. Bilinçli bir deneyimdir ve bağımlının madde kullanımı ile ilgili uyaranlara yakınlaştıkça ve direnebilme açısından kendine güveninin azalması durumunda ortaya çıkar. Aşerme süresince, uyarı ve ödül hafızası ile ilgili beyin bölgeleri eylem halindedir.

21 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 21 Maddenin uzun süreli kullanımı sonucunda beyin hücrelerinin işlevlerinde değişiklikler meydana geldiği öngörüsü vardır. Bu modele göre bağımlılığının gelişiminde beyin hücrelerinin kullanılan maddenin varlığına uyum sağlaması rol oynamaktadır. Maddeler, beyin ödül sisteminin merkezi olan nucleus accumbensi aktive eder. Nucleus accumbens uyarıyı, amygdala gönderir. Amygdala stres ve emosyonların düzenlenmesinde rol oynamaktadır. Ön kortekste bulunan dorsolateralprefrontal bölüm, ödül hafızası fonksiyonu Devam dan ve orbitofrontal bölümü ise impuls kontrolünü sağlayan Dur dan sorumludur. Dopamin, glutamat, GABA, endojen opioidler ve serotonin gibi nörotransmiterler bağımlılık ve aşerme oluşumunda önemlidir. Beyindeki uyumsal değişiklikler, alkolün hoş etkilerine ilişkin anıları oluşturmakta ve çevresel bir uyarı olduğunda, uzun süreli bir alkol kullanmama döneminden sonra bile bu anılar harekete geçerek aşerme ve nüksetmeye yol açmaktadır. MADDE KULLANIMI İLE BİRLİKTE GÖRÜLEN HASTALIKLAR Kullanılan maddeler sadece bağımlılık yapmazlar, beraberinde fiziksel ve ruhsal hastalıklar da oluşturacaklarını göz ardı etmemek gerekir. Aynı zamanda ruhsal ve fiziksel hastalığı olanlarda, madde kullanımına sık olarak rastlanır. Bu birlikte bulunma konusuna ilgi son yıllarda giderek artmaktadır. Sonuçta her iki seçenekte de hastalıklar aynı anda tedavi edilmelidir. Madde bağımlısı olan hastaların en az yarısın aynı zamanda bir ruhsal veya fiziksel hastalıkları daha vardır. Ruhsal hastalığı olanların ¼ i, fiziksel hastalığı olanlarınsa 1/10 i madde bağımlılığı yaşarlar. Bu durum her iki hastalığın birlikte tedavisini zorunlu kılar. Örneğin bağımlı olmak depresyon riskini yükseltirken, depresyonda olmak insanın kendini tedavi etme çabasında olamamayı ve sonuçta madde kullanmaya devam etme ihtimalini yükseltir. Aynı şekilde kronik ağrıya neden olan bir fibromyalji hastasının da madde kullanarak kendini rahatlatması birincil hastalığının tedavisini ihmal etmesine neden olabilir. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 21

22 Özellikle psikiyatrik hastalar için risk önleme ve bakım planlamaları, alkol veya madde kullanımı değerlendirilmesi yapılmadan tamamlanmamış sayılır. Şizofren hastalarındaki madde kullanım bozukluğunun yüksek olmasının nedenleri henüz belirsizdir. Uygun tedaviler uygulandığında bile genellikle şizofrenili hastalarda madde kullanım bozuklukları tedavisiz kalmaktadır. En iyi sonuçlar, özelleşmiş madde bağımlılığı tedavi programları ile şizofreni tedavisi sağlayan servislerdeki programlar birleştirildiğinde ve özellikle bu programlara yoğun davranışsal ve psikososyal programlar eklendiğinde sağlanabilir. Bu hastaların tedavisi sırasında özellikle madde kullanım nüksü, saldırgan davranış ve intihar riskleri göz önünde bulundurulmalıdır. İki uçlu duygudurum bozukluğu olan hastalarda da madde kullanım bozuklukları, majör depresyondan bile daha sık görülmekte ve hastalığın gidişini olumsuz etkilemektedir. Maddelerin duygudurum belirtilerine yol açabileceği ve her iki bozukluğun birbirini tetikleyici özellikleri olduğu akılda tutulmalıdır. Bu hastalarda koruyucu tedavi için ilaç seçimi yapılırken hem birincil hastalık için etkili hem de madde kullanımını engelleyebilecek ilaçlar seçilmelidir. Anksiyete bozuklukları ile madde kullanımı arasındaki ilişki her zaman dikkat çekmiştir. Birlikte görüldükleri klinik tablolar için saptanan en yüksek oranlar travma sonrası stres bozukluğunda, en düşük oranlar ise obsesif-kompulsif bozukluktadır. Çoğu madde bağımlısı hasta yaygınlaşmış anksiyete bozukluğu ile uyuşan belirtiler bildirse de bu belirtilerin birincil yaygınlaşmış anksiyete bozukluğuna mı, yoksa madde kullanımına mı bağlı olduğunu ayırt etmek zordur. Madde bağımlılığı tedavisi sırasında sosyal anksiyete bozukluğunun fark edilmesi ve tedavisi, hastanın tedaviye etkin bir şekilde katılımını sağlayacaktır.

23 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 23 Anksiyete bozuklukları içinde önemli bir grubu oluşturan panik bozukluk hastaları içinde madde kullanımı özel bir anlam ifade eder. Bu hastalarda çoğunlukla görülen ciddi ölüm ya da kontrolü yitirme korkularına madde kullanımı eşlik edebilir. Çok ağır panik krizleri yaşayan hastalar, bundan kurtulmak ya da tekrar yaşamamak için her çareye başvurabilirler. Bu çarelerden biri de başta alkol olmak üzere diğer maddelerin kullanımıdır. Hasta eğer madde kullanan biriyse, kullandığı miktarı artırabilir ya da kullanmıyorsa başlayabilir. Bu durum arkadaşların ya da bazen psikiyatr olmayan bir hekimin tavsiyesi ile olabilir. Bir kadeh iç, bir şeyin kalmaz önerilerine sıklıkla rastlanır. Bu nedenle birçok panik bozukluk hastası, alkolün anksiyete giderici ve agorafobiyi baskılayıcı etkisini öğrendikçe kullanımı sürdürür hatta paniklerini önlemek için yanlarında alkol taşırlar ve böylece giderek bağımlı hale dönüşürler. Madde bağımlılarının giderek bozulan koşulları siroz, kanser, kalp-damar sistemi ve solunum yolu hastalıkları, endokardit, AIDS, hepatit gibi önemli fiziksel hastalıklardan kaynaklanan kronik sağlık sorunlarına ve ölümlere neden olur. Ayrıca fiziksel hastalığı olan kişilerde de ciddi oranlarda rastlanan madde kullanımı, birincil hastalığında tedavisini olumsuz etkiler. Hekimler hastalarında saptadıkları birincil hastalığın gidişini ve tedavi yaklaşımını belirlerken sıklıkla madde kullanım bozukluğu ek tanısını atlamaktadır. Bu durum hem her iki hastalığın kronikleşmesine neden olmakta hem de tedavilerin maliyetinin artırması bakımından önem taşımaktadır. Ek tanılı hastalar tek başlarına madde kullanım bozukluğu ya da diğer hastalık tanısı olanlara göre hem genel ve ruh sağlığı hizmetlerini hem de madde bağımlılığı tedavi merkezlerini daha fazla kullanmaktadırlar. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 23

24 Ayrıca eğer hekim herhangi bir neden ile muayeneye gelen hastada madde kullanımı saptarsa buna muhakkak azami dikkati göstererek hastayı gelişmekte olan bağımlılık süreci hakkında uyarmalıdır. Kişiler, sadece tek bir maddeyi kullanmaya başladıklarında yeterince erken zaman da uyarılırlarsa, kendi başlarına bile bundan kurtulabiliyorlar. Eğer kişi erken dönemde uyarılmazsa kullandığı maddenin bağımlılık yapma potansiyeli düşük bile olsa yıllar içinde yine de ağır bağımlı olabilir ya da bağımlılık yapma potansiyeli çok daha ağır olan bir maddeye geçebilir. Aynı zamanda büyük ihtimalle bu süreç içerisinde ortaya çıkacak olan birçok psikiyatrik hastalıktan da muzdarip olacaktır. Bir başka önemli nokta da madde kullanımının psikiyatrik bozuklukların belirtilerini taklit edebildiği için ayırıcı tanının çoğunlukla zor olabileceğidir. Maddeye bağlı olarak oluşan psikiyatrik durumların çoğu geçici olabilir ve madde bırakıldıktan sonra kısa zaman içinde düzelir. Maddeye bağlı geçici psikiyatrik belirtilerle bağımsız bir tedavi gerektiren psikiyatrik bozukluğu birbirinden ayırmanın en iyi yolu yoksunluk dönemi sonrasında ayıklık dönemi boyunca hastadaki belirtilerin gözlemlenmesidir. Eğer hastalara yeterince izlemeden, erken dönemde madde kullanırken tanı konulursa yanılma ihtimali vardır. Çünkü birçok maddenin kullanılırken oluşan etkisi şizofreni, mani ve yeme bozukluğu tanıları ile örtüşür. Halbuki bu belirtiler ayıklık döneminde görülmeyecektir.

25 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 25 Diğer bir zorluk da tedavi planı yapılırken yaşanmaktadır. İlaç tedavisi gerekli olduğunda kullanılacak ilaçların vücuttan tam olarak arındırılmamış olan kötüye kullanılan maddelerle etkileşimidir. Bu nedenle kullanılan maddelerin vücuttan atılım sürelerine dikkat etmek gerekir. Özellikle esrar için bu sürenin yaklaşık üç ay olduğu unutulmamalıdır. Bu hastaların tedavisinde birlikte bulunan hastalıklardan yaşamsal önemi olana öncelik vermek gerekir. Ancak tedavi sürecinde verilen yanıta göre değişen önemde önceliği belirleyerek aynı zamanda her iki hastalığı birlikte tedavi etmek gerekir. Seçilecek uygun ilaç tedavileri ile paralel olarak ruhsal hastalıklar için özel psikoterapiler ve diğer bağımlılık tedavisi yöntemleri etkin bir şekilde birlikte uygulanabilir. PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 25

26 KİMLER BAĞIMLILIK RİSKİ TAŞIR? Bağımlılık çok yaygın bir hastalıktır ve bunun nedeni olarak tek bir şey gösterilemez. Hastalığı oluşturan sebepler, bu hastalığa yakalanan insan sayısı kadar çeşitlilik gösterir. Bazen günlük hayatımız içerisinde herhangi bir yerde, örneğin yolda yürürken sarhoş olmuş ya da uyuşturucu çekmiş birilerini görürüz. Hemen, Bu benim ya da yakınlarımın başına hiçbir zaman gelmez diye düşünürüz. Ama aradan çok geçmeden tanıdığımız birinin bağımlılıkla savaştığı gerçeği ile sarsılırız. Her cins ve yaş grubunun risk altında olmasıyla birlikte her ekonomik seviye ve etnik gruptan insan da bağımlılığa yakalanma konusunda risk taşır. Kimse benim ve yakınlarım için böyle bir risk yok dememelidir. Yoksa gerçeği görmekten kaçar ve sorunu ancak çok ilerlediğinde mecburen kabul etmek zorunda kalırız. Bu da çok daha fazla komplikasyon yaşanmasına, sorunun daha zor ve hatta hiç çözülememesine neden olur. Başka hastalıklarda olduğu gibi bağımlılık konusundaki savunmasızlık, insandan insana değişir. Bağımlılar birbirinden farklı olmalarına rağmen yine de aralarında bazı çok önemli ortak özellikler vardır. Risk faktörleri bir kişi için ne kadar yüksek olursa o kişinin aldığı alkol veya uyuşturucunun bağımlılığa dönüşme olasılığı da o kadar yüksek olur. Burada temel nokta, madde kullanım davranışının kendisidir. Kişinin madde kullanma kararını; ruhsal durumu ve bireysel yatkınlığı kadar aile ve yakın çevresinin etkisi, akranlarının davranışları, içinde bulunduğu toplumun kültürel özellikleri ve

27 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 27 tutumu, kanunlar, maliyet ve bulunabilirlik etkilemektedir. Bireysel yatkınlık ve ruhsal durum bağımlılık gelişiminde daha önemli belirleyiciler oldukları halde toplumsal ve çevresel etmenler kullanımın devam ettirilmesini sağlarlar. Kişinin bireysel yatkınlığını; madde kullanımını erken öğrenmesi, psikososyal gelişimi ve genetik mirasından gelen biyolojik faktörleri belirler. Biyolojik Faktörler: Bu Genlerde Var Nasıl göz rengimizi, müzikal ya da atletik kabiliyetlerimizi ebeveynlerimiz veya akrabalarımızdan alıyorsak birçok hastalığa olan eğilimimizi de onlardan aldığımız genlerde taşıyoruz. Şimdiye kadar yapılan araştırmalar, alkol ve madde bağımlılarının çocuklarının, bağımlı olmayan ebeveynlerin çocuklarına göre bağımlılık konusunda daha yüksek risk taşıdığını göstermiştir. Genetik olarak taşınan yüksek risk, hemen doğum sonrası evlatlık verilen çocuklarda bile kendini gösterir. Bu konuda en önemli kanıtlar ikiz çalışmalarından elde edilmiş ve genetik etmenin yüzde aralığında değişen düzeylerde sorumluluk taşıdığı bulunmuştur. Ayrıca yapılan araştırmalara göre ebeveynlerinden biri bağımlı olan çocukların bağımlı olma riski diğer insanlara göre 3-4 kat daha fazladır. Bu durum madde bağımlılığın genetik olarak aktarılması ile ilgili laboratuvar hayvanları ile yapılan çok sayıda çalışmanın sonuçları ile uyumludur. Bu konuda çalışan birçok araştırmacıya göre bağımlılığın genetik yönü çok karmaşıktır ve bu karmaşık durum tek bir gen ile açıklanamaz. Bazı genetik etmenler de bağımlılık için koruyucu özelliktir. Örneğin alkolü metabolize eden aldehitdehidrogenaz ve alkoldehidrogenaz enzimleri yetersiz olan sarı ırka mensup insanlarda alkol toleransı gelişmediği için bağımlılık oluşmaz. ABD de 13 yıldır sürdürülen İnsan Genom Projesi çalışmalarında insan DNA sında gen ve onları oluşturan 3 milyar kimyasal çift bulunmuştur. Halen hızla sürdürülen bu çalışmaların en önemli amaçlarından birini de kimyasal bağımlılıkla ilgili bütün anahtarları bulmak oluşturmaktadır. Eğer bu konuda genetik çalışmalar ilerlerse belki de insanlar doğmadan veya doğar doğmaz genetik şifreleri düzenlenerek tedavi edileceklerdir. Fakat şu unutulmamalıdır ki Genler insanların kaderi değildir. Bağımlılığın genetik olarak en fazla yüzde 58 oranında aktarıldığına dikkat çekmek gerekir. Yani genetik risk taşıyan herkes bağımlı olmaz. Sadece madde bağımlılarının aile geçmişi önemli bir sinyal olmalıdır. Nasıl aile geçmişinde kalp rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, diyabet ve çeşitli kanserler gibi hastalıklar bulunanlar rutin kontroller yaptırarak taşıdıkları genetik riske bağlı gizli hastalıkların erken teşhisine önem veriyorlarsa, bağımlılık riski taşıyanlar da aynı şekilde kendilerinde oluşabilecek hastalığa aynı önemi vermelidirler. Yani kişi bağımlılık için bir risk taşıyorsa bu konuda her zaman dikkatli olmalıdır. Fakat halen kimin bağımlılık için gerçekten risk altında olduğu hakkında biyolojik bir test PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 27

28 geliştirilmemiştir. Sadece burada dikkate alınacak olan ailedeki madde kullanım öyküsüdür. Şimdiye kadar bağımlılıktan korunmak için en kolay yol, her zaman içkiye veya uyuşturucuya hiç başlamamak olmuştur. Ancak günümüz şartlarında bu bir insan için yapılacak çok zor bir seçimdir. Eğer hiç içmez ya da uyuşturucu kullanmazsanız bağımlı da olmazsınız. Kimler Bağımlı Olur? Bir kişinin alkol ya da uyuşturucu bağımlısı olacağını belirleyen faktörler sadece bir tane değildirler. Bağımlılığın gelişiminde çeşitli etmenler etkileşim içindedir. Uzmanlar, kişiyi madde bağımlısı yapacak birçok biyolojik ve çevresel faktör belirlemişlerdir. Bunların sadece biri ya da birçoğu bir arada kişinin alkol ya da uyuşturucu bağımlısı olmasını etkileyebilir. Bazı kişiler kalıtımsal olarak bağımlılık genleri taşıyor olabilirler. Öte yandan bazı kişiler karakter ya da davranış bozukluklarından dolayı bir maddeye bağlanma riskini başkalarına göre daha fazla taşırlar. Direkt olarak sebep olmasalar da, anksiyete ya da depresyon gibi bazı ruhsal hastalıklar bağımlılıkla yakından alakalıdırlar. Kişinin içinde yaşadığı çevre onun alkol ya da uyuşturucu kullanımını çok ciddi biçimde etkiler. Çevrelerinde alkol kullanımı yaygın olan çocuklar diğer çocuklara göre daha kolay ve çok kullanırlar. Öte yandan aileleri tarafından yeterince ilgi ve destek görmeyen ya da dengesiz disiplin, taciz ya da dışlanma yaşayan çocuklar da alkol ya da uyuşturucu kullanmaya çok açıktırlar. Bu şekilde genç yaşta madde kullanımına başlayan kişiler genelde ileride bağımlı olurlar. Aşağıdaki faktörler alkol ya da uyuşturucu bağımlısı olma risklerini yükseltirler: Alkol ya da uyuşturucu bağımlısı ebeveynlere ya da kardeşlere sahip olmak. Erkek olmak (Erkekler kadınlara göre 4-5 kat daha fazla). Tedavi edilmemiş bir dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna sahip olmak. Depresyon veya anksiyete bozukluğu olmak. Fiziksel ya da cinsel taciz gibi ağır bir travma geçirmiş olmak. Evi terk etme, işini kaybetme, boşanma ya da sevdiği birini kaybetme gibi stresli bir dönem geçirmek. Evde ebeveyn ya da çocuklarla problem yaşamak. Alkol veya uyuşturucuya 15 yaşından önce başlamak. Çevresel Faktörler Yaşamın ilk dakikalarından itibaren sevme, eğlenme, diğer insanlarla iletişim kurma, rol yapma, çalışma ve strese karşı tepki gösterme şekilleri gibi tüm davranışlarımızı çevremizde bildiğimiz, gördüğümüz, izlediğimiz insanlardan, olaylardan ve mesajlardan öğreniyor ve onları kendi hareketlerimizle geri yansıtıyoruz. Yani sanki

29 Bölüm:2 Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 29 bir ayna gibi yaşam boyunca çevremizde gördüğümüz şeyleri kavrayıp sonra da tekrarlamaya çalışıyoruz. Tabii ki en fazla etkileşim, içinde bulunduğumuz aile ile oluyor. Çocuklar, başta ebeveynler olmak üzere tüm aile bireylerinin davranışlarını izleyip kendi davranışlarına yansıtırlar. Bu yansımalar sonucunda ailelerin çocukları üzerinde hem iyi hem de kötü etkilerinin olduğunu gözardı edemeyiz. Aile bireylerinin hep birlikte yaşadığı boşanma, hastalık, ölümler, ekonomik kayıplar ya da sevilen birinden uzaklaşma gibi stres nedeni olan istenmeyen olaylar hem ebeveynler hem de çocuklar için belirsizlik ve kayıp anlamına gelir. Bu tür streslerin en tahrip edici yönü, çocukların güvence ve emniyet hissi gibi mevhumlarının etkilenmesidir. Hemen şu sorular akla gelmeye başlar: Benimle kim ilgilenecek? Kime güvenebilirim? Sevdiğim herkes uzaklara mı gidecek? Ebeveynler kendi sorunları ile meşgul olurken çocuklar da bu tür soruları kendi ihtiyaç ve korkularını gidermek için sormak zorunda kalırlar. Bu durumun çocuğun gelişimini etkilemesi kaçınılmazdır. Duygusal, fiziksel ve cinsel taciz travmatik olayların en üst sıralarını oluştursalar da bir ev hayvanının ölümü ya da okulda alınan sürekli başarısızlıklar da derin psikolojik yaralara yol açabilir. Eğer yaşanılan aile içinde böyle istenilmeyen durumlar doğru şekilde karşılanmaz ve yaralar yeterli düzeyde sarılmazsa, ciddi ruhsal bozukluklara yol açıp kişiyi bağımlılığa sürükleyebiliyor. Birçok bağımlı, içtikleri ilk birkaç yudum alkolü ya da kullandıkları ilk hapı genelde ebeveynlerinin dolaplarından kendilerini daha iyi hissetmek için almış olduklarını itiraf ederler. Bu davranış, rahatça anlayabileceğimiz gibi sıkıntıları ile baş etmek için ebeveynlerin kullandığı yolun taklit edilmesidir. Ama tabii ki, bunu yaşayan her çocuğun kaderi de bağımlılığın pençesine yakalanmak değildir. Günlük hayatta oluşan psikolojik ve ekonomik düzensizliğe yol açan değişikliklerle başa çıkmaya çalışırken aynı zamanda çevremizdeki insanların etkisinde de kalıyoruz. Bu da Herkes nasıl hareket ediyor? sorusunu önümüze çıkarıyor. Ortama ayak uydurmak veya rahat olabilmek için diğer insanlarla benzer hareket etme ihtiyacını hissediyoruz. Arkadaşlarımız daha iyi hissetmek için içki içiyor ya da yasa dışı haplar kullanıyorlar mı? Çok fazla içmek veya yasa dışı haplar kullanmak çevremizdeki insanlar arasında kolayca kabul gören bir davranış mı? Bunlar özellikle ergenlerin madde kullanımı ve bağımlılığı için önemli noktalardır. Çünkü bu yaşlar bağımlılığın en sık olarak başladığı yaşlardır ve aile ilişkileri ne kadar iyi olursa olsun, çevredeki arkadaşların etkilerinin ailenin önüne geçtiği zamanlardır. Bütün bunların yanında, çevremizdeki toplumda var olan savaşmamız gereken kültürel alışkanlıklar da vardır. Örneğin günümüzde alkol hemen hemen her tür kutlama, tören ya da teselli arayışımızda vardır. Birimizin başarısını veya mutlu bir olayını arkadaşlarımızla kutlamayı konuşsak hemen içimizden birinin Hadi bir şeyler içerek PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu 29

30 kutlayalım teklifine duyar duymaz katılırız ya da Bugün o kadar kötüydü ki bir şeyler içmem lazım diyen bir arkadaşımızı ne kadar sıklıkla duyduğumuzu düşünelim. Tabii ki, bu cümleleri her kullananın ya da onlara pozitif karşılık veren kişilerin içkiyle alakalı problemleri olduğu söylenemez. Bunların birincisinde sosyal bir söylev, ikincisinde ise stresle başa çıkma anlamları vardır. Günümüzde ilk iş, son iş, emeklilik partisi, düğün, boşanma, mezuniyet, hatta cenaze dahil hemen her tören alkol içerir. Yaşamdaki stres oluşturan nedenler arttıkça eğer içinde bulunulan çevrede bağımlılık yapan maddelere de kolay ulaşılıyorsa, geçmişte öğrenilen yöntemler kullanılıyor, öncelikle alkol veya madde kullanılıyor ve sonuçta bağımlılık oluşuyor. BAĞIMLILIK TEDAVİLERİ YENİ BULUŞLARLA GELİŞİYOR Özellikle son 20 yılda teknolojideki gelişmelere paralel olarak bağımlılık tedavisinde kullanılan farmakolojik ajanlarda ve davranış terapilerinde ciddi gelişmeler olmuştur. Yeni buluşlar sayesinde geliştirilen ilaçlar ile yapılan bilimsel denemeler ve vaka odaklı tedavilerden edinilen olumlu sonuçlar; Bağımlılıktan kurtulmak mümkün değildir şeklindeki olumsuz genel kanının değişmesine neden olmuştur. Bağımlılık tedavisinde kullanılan, etkileri kanıtlanmış yeni ilaçlar sayesinde artık uzmanların reçete yazma alışkanlıkları da değişmiş ve gelişmiştir. Örneğin alkol bağımlıların tedavisinde acomprosate, topiramate ve naltrexone, eroin ya da afyon bağımlılarının tedavisinde naltrexone, LAAM ve buprenorphine, esrar bağımlılarının tedavisinde rimonabant ve nikotin bağımlılarının tedavisinde vareneklin gibi ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Halen uyarıcı bağımlılarını tedavi edecek etkin ilaçlar bulunamamıştır. Bilim insanlarının bu konu hakkındaki klinik araştırmaları hızla devam etmekte olup en kısa zamanda olumlu sonuçların elde edileceği beklentisi yüksektir. Ancak ne yazık ki bu ilaçların birçoğu halen ülkemizde ruhsatlandırılmadığı için temin edilememektedir. Bilim sadece farmakolojik gelişmeleri etkilemiyor. Aynı zamanda bağımlılık terapisi konusunda çalışan psikoterapistlerinin özellikle bağımlı hasta ve aileleri ile yaptıkları çalışmalarda kullandıkları bilişsel tedavi ve davranış tedavisi tekniklerini geliştirmeleri ile elde ettikleri olumlu sonuçlar, gerçekten çarpıcı ilerlemeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bağımlılık uzmanları, tedavi tekniklerindeki hızlı gelişmeler sayesinde gelecekte bağımlının beynini tamamen eski haline getirecek ilaç ve davranış tedavileri sağlanacağı umudunu taşımaktadırlar. Günümüzde bağımlı bir hastanın kalıcı tedavisini önleyen birçok engel karşımıza çıkmaktadır. Bunları yeni ilaçların temininde zorluk, yeterli tedavi kurumu ve uzman personel ihtiyacının karşılanmaması, yeterli yasal düzenlemelerin olmaması, tedavi için sosyal destek ve maddi kaynak temininde yaşanan zorluklar olarak sıralayabiliriz. Ancak bunların içinde en önemli faktör olarak bağımlı hastanın kendisinin tedavi olmak isteği olduğunu göz önüne almak gerekir. Tedavi şartları ve sonuçları ne kadar iyi olursa olsun

BÖLÜM 2 BAĞIMLILIK BİR BEYİN HASTALIĞIDIR

BÖLÜM 2 BAĞIMLILIK BİR BEYİN HASTALIĞIDIR Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır1 BÖLÜM 2 BAĞIMLILIK BİR BEYİN HASTALIĞIDIR PLASTİK DÜŞLER Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır 3 İnsanlık tarihi boyunca keyif almak amacıyla

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA Mersin Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Sunum İçeriği Madde Bağımlılığı Nedir? Madde Bağımlılığının Nedenleri Madde Bağımlılığında Risk Faktörleri Bağımlılık Nasıl Gelişir?

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI VE PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ Başlıca tütün ürünleri nelerdir? SİGARA ELEKTRONİK SİGARA PİPO PURO NARGİLE ESRAR

Detaylı

9. Sigarayı bırakma zamanı

9. Sigarayı bırakma zamanı 9. Sigarayı bırakma zamanı 1 9. Sigarayı bırakma zamanı Dünyada 8 saniyede 1 can alan, yılda 4 milyon kişinin ölümüne neden olan, dünyada her 10 erişkinden birinin ölüm nedeni sayılan sigarayı bırakmak

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

UYUŞTURUCU ÖZGÜRLÜĞÜN SONU!

UYUŞTURUCU ÖZGÜRLÜĞÜN SONU! Risk Faktörleri BİRECİK RAM Tedavi İçin Psikolojik sorunları olan ya da herhangi bir madde bağımlılığı bulunan ebeveynin çocukları daha büyük risk altındadırlar. Madde kullanan ve tedavi olmak isteyen,

Detaylı

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Panik Atak ve Sınav Kaygısı ndan Kısa Sürede Kurtulmanın

Detaylı

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır. Alzheimer hastalığı nedir, neden olur? Alzheimer hastalığı, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır.

Detaylı

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. I Adınız soyadınız [..] II Doğum tarihiniz [ ] III Cinsiyetiniz? Kadın Erkek IV

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Akıl hastalıkları sık görülmektedir. Her yıl yaklaşık her beş Danimarkalıdan biri şizofreni gibi bir akıl hastalığına yakalanmaktadır.

Akıl hastalıkları sık görülmektedir. Her yıl yaklaşık her beş Danimarkalıdan biri şizofreni gibi bir akıl hastalığına yakalanmaktadır. INVEGA hakkında bilgiler Yalnız değilsiniz Akıl hastalıkları sık görülmektedir. Her yıl yaklaşık her beş Danimarkalıdan biri şizofreni gibi bir akıl hastalığına yakalanmaktadır. Hastalığınızın bir sonucu

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR?

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR? Beynin Temelleri Kitabın geri kalanının bir anlam ifade etmesi için beyinle ve beynin nasıl işlediğiyle ilgili bazı temel bilgilere ihtiyacınız var. Böylece, ileriki sayfalarda nöron gibi bir sözcük kullandığımda

Detaylı

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD 7 Ekim 2010 MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI DSM IV Madde bağımlılığı Madde

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma 1 of 5 14/10/2010 Stresle Başa Çıkma Stres bizim baskıya karşı duygusal ve fiziksel tepkimizdir. Bu baskı dışsal faktörlerden kendimizin ya da bir yakınımızın yaşam etkinliklerinden, hastalıklarından yaşam

Detaylı

Hem. Dr. SONGÜL KAMIŞLI Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji A.B.D. Psikososyal Onkoloji Birimi

Hem. Dr. SONGÜL KAMIŞLI Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji A.B.D. Psikososyal Onkoloji Birimi Kanserli Hastalar Tarafından Sık Sorulan Sorular Hem. Dr. SONGÜL KAMIŞLI Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji A.B.D. Psikososyal Onkoloji Birimi Hastaların Soruları Tıbbi tedavi Otonomi

Detaylı

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır Ruhsal Travma Değerlendirme Formu APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır A. SOSYODEMOGRAFİK BİLGİLER 1. Adı Soyadı:... 2. Protokol No:... 3. Başvuru Tarihi:...

Detaylı

DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık

DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık yaşlılığın doğal bir sonucu değildir.. Demansın en sık nedeni ALZHEİMER HASTALIĞI DIR. Yaşla gelen unutkanlık ALZHEİMER HASTALIĞI nın habercisi olabilir!!! ALZHEİMER

Detaylı

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri Zeka Geriliği nedir? Zeka geriliğinin kişinin yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesiyle belirlidir. Bunun yanı sıra motor gelişimi, dili kullanma yeteneği bozuk, anlama ve kavrama yaşıtlarından

Detaylı

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir. SOSYAL FOBİ Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır. Ve kişi bu korkunun

Detaylı

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Lohusalık döneminde ruhsal hastalıklar: risk etkenleri ve klinik gidiş Doç.Dr. Leyla Gülseren 25 Eylül 2013 49. Ulusal

Detaylı

İş Yerinde Ruh Sağlığı

İş Yerinde Ruh Sağlığı İş Yerinde Ruh Sağlığı Yeni bir Yaklaşım Freud a göre, bir insan sevebiliyor ve çalışabiliyorsa ruh sağlığı yerindedir. Dünya Sağlık Örgütü nün tanımına göre de ruh sağlığı, yalnızca ruhsal bir rahatsızlık

Detaylı

Demans ve Alzheimer Nedir?

Demans ve Alzheimer Nedir? DEMANS Halk arasında 'bunama' dedigimiz durumdur. Kişinin yaşından beklenen beyin performansını gösterememesidir. Özellikle etkilenen bölgeler; hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanlarıdır. Durumun

Detaylı

PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON. Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD

PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON. Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD AÇIKLAMA 2009-2012 Araştırmacı: - Konuşmacı: Lundbeck İlaçları AŞ (2009, 2010) Danışman: - Olgu 1 - Bize ayrımcılık yapılıyor

Detaylı

CEBİNİZ BIRAKIN DİYOR SMS TÜRKİYE PHASE ONE COMMUNITY-BASED QUESTIONNAIRE: SURVEY TURKISH VERSION

CEBİNİZ BIRAKIN DİYOR SMS TÜRKİYE PHASE ONE COMMUNITY-BASED QUESTIONNAIRE: SURVEY TURKISH VERSION CEBİNİZ BIRAKIN DİYOR SMS TÜRKİYE PHASE ONE COMMUNITY-BASED QUESTIONNAIRE: SURVEY TURKISH VERSION Ankara da Yetişkinlerde Sigara İçme Davranışının İncelenmesi Lütfen her soruda sizin için doğru olan yanıtı

Detaylı

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) Sosyal Psikoloji Uygulamaları HUKUK SAĞLIK DAVRANIŞI KLİNİK PSİKOLOJİ TÜKETİCİ DAVRANIŞI VE PAZARLAMA POLİTİKA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ SOSYAL

Detaylı

Uygulama yirmi dakika sürüyor ve hemen normal yaşamınıza dönebiliyorsunuz. "Kaşlarımın arasındaki çizgi beni aslında olmasamda, kızgın gösteriyor.

Uygulama yirmi dakika sürüyor ve hemen normal yaşamınıza dönebiliyorsunuz. Kaşlarımın arasındaki çizgi beni aslında olmasamda, kızgın gösteriyor. Yüzümüzde aşırı çalışan mimik kasları dinamik yüz çizgilerine yol açıyor ve bizi olduğumuzdan daha yaşlı gösteriyor. Bu çizgilerin cerrahi ile giderilmesi çok zahmetli olabiliyor. Botoks maddesini yüzdeki

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem V Psikiyatri Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr. Baran GENCER Yrd. Doç. Dr. Oğuz GÜÇLÜ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN MADDE BAĞIMLILIĞI NEDİR? Madde kullanımı sonucunda gelişen belirli bir hastalık

Detaylı

5A 5R KAVRAMLARI. Dr.Cengiz ÖZGE Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

5A 5R KAVRAMLARI. Dr.Cengiz ÖZGE Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı 5A 5R KAVRAMLARI Dr.Cengiz ÖZGE Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Genel İlkeler Tütün bağımlılığı kronik bir hastalıktır. Genellikle birkaç denemeden sonra bırakılır. Her

Detaylı

Fizyoloji ve Davranış

Fizyoloji ve Davranış Fizyoloji ve Davranış sorular sorular - sorular Farketmeden sıcak sobaya dokunduğunuzda hemen elinizi çekersiniz. Bu kısa sürede vücudunuzda neler olur? Kafein, esrar, alkol v.b.nin vücudunuzda ne tür

Detaylı

ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ. Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015

ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ. Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015 ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015 Bunama yaşlılığın doğal bir sonucu değildir. Yaşla gelen unutkanlık, Alzheimer Hastalığının habercisi olabilir! Her yaşta insanın

Detaylı

EFT ile POZİTİF HAYAT EĞİTİMİ EFT NEDİR?

EFT ile POZİTİF HAYAT EĞİTİMİ EFT NEDİR? SELDA TÜRKMEN le EFT ile POZİTİF HAYAT EĞİTİMİ EFT NEDİR? EFT, orijinal İngilizce isminin baş harflerinin kısaltmasıdır; "Emotional Freedom Techniques". İnsanda huzursuzluk yaratan bütün kötü duygulardan

Detaylı

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

TABURCUYUZ, YA SONRASI? TABURCUYUZ, YA SONRASI? Uzm. Hemş. Emel DİLEK Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları ABD Annem, 67 yaşında, Emekli öğretmen, HT hastası, 2002 yılında geçirmiş olduğu beyin ameliyatı sonrası

Detaylı

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Information på turkiska DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Çocukların oturup konsantre olmakta ve dürtülerini kontrol etmekte zorlanmaları normaldir. Ancak DEHB li (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite

Detaylı

HİPERTANSİYON VE İLAÇLAR

HİPERTANSİYON VE İLAÇLAR HİPERTANSİYON VE İLAÇLAR Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Hedef kan basıncı değerlerine ulaşmak için başarılı bir tedaviye gerek vardır. Başarılı tedavi 2 kısımdan oluşur: 1.Yaşam düzeninin değiştirilmesi 2.İlaç

Detaylı

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM BENİ KOŞULSUZ SEVİN! OTİZM NEDİR? O Bireyin sosyal iletişimini, dil

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35)

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35) Psikolojiye Giriş Web adresi Bu Senin Beynin! Ders 2 2 Değerlendirme Arasınav (%30) Diğer şeyler Bağlantıya geçme Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Nasıl iyi yapılır Kitap inceleme (%20) Deneye

Detaylı

TRSM de Rehabilitasyonun

TRSM de Rehabilitasyonun TRSM de Rehabilitasyonun Yeri Dr. Ayla Yazıcı BRSHH Gündüz Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi Koordinatörü 7.10.2010 Şizofreni tedavisinde çok boyutlu yaklaşım Şizofreni tedavisinde çok boyutlu yaklaşım

Detaylı

BÖLÜM 2 1.5. Organizma ve Çevre İlişkileri 1.5.1. Organizma, Davranış ve Zihinsel Süreçler. 1.5.2. Çevre. 1.5.3. Fizik Çevrenin Organizmayı Etkilemesi

BÖLÜM 2 1.5. Organizma ve Çevre İlişkileri 1.5.1. Organizma, Davranış ve Zihinsel Süreçler. 1.5.2. Çevre. 1.5.3. Fizik Çevrenin Organizmayı Etkilemesi BÖLÜM 2 1.5. Organizma ve Çevre İlişkileri 1.5.1. Organizma, Davranış ve Zihinsel Süreçler İnsan davranışının temelini oluşturan zihinsel süreçleri açıklamadan önce davranış terimini iyi anlamamız gerekir.

Detaylı

Santral (merkezi) sinir sistemi

Santral (merkezi) sinir sistemi Santral (merkezi) sinir sistemi 1 2 Beyin birçok dokunun kontrollerini üstlenmiştir. Çalışması hakkında hala yeterli veri edinemediğimiz beyin, hafıza ve karar verme organı olarak kabul edilir. Sadece

Detaylı

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Tiedot turkiksi DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Çocukların oturup konsantre olmakta ve dürtülerini kontrol etmekte zorlanmaları normaldir. Ancak DEHB li (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu)

Detaylı

CEP TELEFONUNUN ZARARLARI VE ALINABİLECEK TEDBİRLER

CEP TELEFONUNUN ZARARLARI VE ALINABİLECEK TEDBİRLER CEP TELEFONUNUN ZARARLARI VE ALINABİLECEK TEDBİRLER Nobel ödül sahibi Onkolog Devra Davis: Cep telefonunun zararları konusunda Küresel bir alarm durumu ilan edilmeli. Bir bilim adamı olarak, 6 yıl öncesine

Detaylı

HIV SÜRECİNDE DEPRESYON VE OLASI İLİNTİLİ DURUMLARI ELE ALMAK. Dr. M.Kemal Kuşcu. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD

HIV SÜRECİNDE DEPRESYON VE OLASI İLİNTİLİ DURUMLARI ELE ALMAK. Dr. M.Kemal Kuşcu. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD HIV SÜRECİNDE DEPRESYON VE OLASI İLİNTİLİ DURUMLARI ELE ALMAK Dr. M.Kemal Kuşcu Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD I GÜNDEM HIV.. AKUT-ÖLDÜRÜCÜ KRONİK HIV.. AKUT-ÖLDÜRÜCÜ KRONİK HEKİM HASTA

Detaylı

Psikofarmakolojiye giriş

Psikofarmakolojiye giriş Psikofarmakolojiye giriş Genel bilgiler Beyin 100 milyar nöron (sinir hücresi) içerir. Beyin hücresinin i diğer beyin hücreleri ile 1,000 ile 50,000 bağlantısı. Beynin sağ tarafı solu, sol tarafı sağı

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞININ PSİKOLOJİK VE DAVRANIŞ BOYUTU

NİKOTİN BAĞIMLILIĞININ PSİKOLOJİK VE DAVRANIŞ BOYUTU NİKOTİN BAĞIMLILIĞININ PSİKOLOJİK VE DAVRANIŞ BOYUTU Dr. Oğuz Kılınç Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD oguz.kilinc@deu.edu.tr Sunum planı Nikotin bağımlılığının psikolojik ve

Detaylı

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları Zihinsel Bozuklukları Kavrama Zihinsel bozukluklar hakkında daha fazla bilgi edinin Daha önce zihinsel gerilik olarak bilinen zihinsel bozukluk (ID), bireyin

Detaylı

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT)

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT) 02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş ljelinek@uke.de HOŞGELDİNİZ Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT) D-MCT: Uzay Pozisyonu Günün Konusu Davranış Hafıza Depresyon Denken Duyguların

Detaylı

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Stres Nedir? Stres bir insan için baskı, gerginlik, rahatsız edici çevresel faktörler veya duygusal tepkiler anlamında gelmektedir. Kişinin bedensel

Detaylı

ÜMRANİYE REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ÜMRANİYE REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KRİZ Tüm doğal afetler, yangın, bir öğrencinin veya öğretmenin ölümü, intihar vakaları, cinsel istismar, taciz, öğrencinin maruz kaldığı veya şahit olduğu şiddet durumlarında okulda yaşanan panik, korku,

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji www.gunescocuk.com Çocuk ve ergen psikiyatrisinde

Detaylı

öncelikle kendin için maddeden uzak dur LİSE

öncelikle kendin için maddeden uzak dur LİSE öncelikle kendin için maddeden uzak dur LİSE Sunum içeriği Madde bağımlılığı nedir? Bağımlılık yapan maddeler nelerdir? Bağımlılığın zararları nelerdir? Bağımlılık süreci nasıl başlar ve ilerler? Madde

Detaylı

Aşırı hareketlilik, Dikkat sorunları, Düşündüğünü hemen yapma (dürtüsellik) belirtileriyle kendini gösteren psikiyatrik bir bozukluktur.

Aşırı hareketlilik, Dikkat sorunları, Düşündüğünü hemen yapma (dürtüsellik) belirtileriyle kendini gösteren psikiyatrik bir bozukluktur. 1 Aşırı hareketlilik, Dikkat sorunları, Düşündüğünü hemen yapma (dürtüsellik) belirtileriyle kendini gösteren psikiyatrik bir bozukluktur. 2 Müzisyen bir annenin tanımlaması: Beyni sanki en yetenekli sanatçılarla

Detaylı

SİGARA BIRAKMA SÜRECİ

SİGARA BIRAKMA SÜRECİ SİGARA BIRAKMA SÜRECİ DOÇ DR ZEYNEP AYFER SOLAK EÜTF GÖĞÜS HASTALIKLARI AD Çevresel ve sosyal faktörler. Medya, merak, aile. Sosyoekonomik yapı. Kültürel yapı Davranışsal ve psikolojik faktörler. Öğrenme.

Detaylı

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri Ergenin yaşına, gelişim düzeyine uygun Bireysel, kültürel ve sosyoekonomik farklılıklara

Detaylı

Aşerme (Craving) Bağımlılıkta Kriz Durumları ve Aşermeyle (Craving) Mücadele Yrd. Doç. Dr. Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi

Aşerme (Craving) Bağımlılıkta Kriz Durumları ve Aşermeyle (Craving) Mücadele Yrd. Doç. Dr. Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Aşerme (Craving) Bağımlılıkta Kriz Durumları ve Aşermeyle (Craving) Mücadele Yrd. Doç. Dr. Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Aşerme (Craving) kişinin

Detaylı

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER STRES VE SAĞLIK 1 ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER GÖZBEBEKLERİ BÜYÜR (Daha fazla ışık alınarak algıyı güçlendirmeye yardımcı olunur) SOLUNUM SAYISI ARTAR (Bedene daha

Detaylı

Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı. Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı. Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: Yok Danışman: Yok Konuşmacı: Yok Şizofreni Hastaları

Detaylı

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ İnsomni Dr. Selda KORKMAZ Uykuya başlama zorluğu Uykuyu sürdürme zorluğu Çok erken uyanma Kronik şekilde dinlendirici olmayan uyku yakınması Kötü kalitede uyku yakınması Genel populasyonda en sık görülen

Detaylı

Erken Bo alma. (Prematür ejakülasyon) ile ilgili Bilgilendirme Bro ürü. www.späterkommen.de

Erken Bo alma. (Prematür ejakülasyon) ile ilgili Bilgilendirme Bro ürü. www.späterkommen.de Erken Bo alma (Prematür ejakülasyon) ile ilgili Bilgilendirme Bro ürü www.späterkommen.de Erken bo alma sorununuz var ml test edin Erken boşalma riskinizi, aşağıdaki uzman kişilerce hazırlanmış sorulara

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Hepatit C ile Yaşamak

Hepatit C ile Yaşamak Hepatit C ile Yaşamak NEDİR? Hepatit C kan yoluyla bulaşan Hepatit C virüsünün(hcv) neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır. 1 NEDİR? Hepatit C virüsünün birçok türü (genotipi ) bulunmaktadır. Ülkemizde

Detaylı

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Kilo alma karışık mekanizmaların sonucudur. Genetik, fizyolojik, çevresel ve davranışsal öğelerin bir karışımıdır. Sanıldığının aksine, psikolojik sorunların aşırı kiloya neden olmadığı, tam tersine aşırı

Detaylı

[BİROL BAYTAN] BEYANI

[BİROL BAYTAN] BEYANI Araştırma Destekleri/ Baş Araştırıcı 10. Ulusal Pediatrik Hematoloji Kongresi 3 6 Haziran 2015, Ankara [BİROL BAYTAN] BEYANI Sunumum ile ilgili çıkar çatışmam yoktur. Çalıştığı Firma (lar) Danışman Olduğu

Detaylı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı çeken sigara vücuda birçok zarar vermekte ve uzun süre

Detaylı

MERHABA Bu anket gençlerin yaşam tarzlarını, sorunlarını, duygu ve düşüncelerini öğrenmek için hazırlanmıştır. Ankette kimliğiniz ile ilgili hiçbir

MERHABA Bu anket gençlerin yaşam tarzlarını, sorunlarını, duygu ve düşüncelerini öğrenmek için hazırlanmıştır. Ankette kimliğiniz ile ilgili hiçbir MERHABA Bu anket gençlerin yaşam tarzlarını, sorunlarını, duygu ve düşüncelerini öğrenmek için hazırlanmıştır. Ankette kimliğiniz ile ilgili hiçbir bilgi yer almamaktadır. Vereceğiniz yanıtlar kesinlikle

Detaylı

İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve

İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve YAPAY SİNİRAĞLARI İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve gizemli harikalarından biridir. İnsan

Detaylı

UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D.

UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D. UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D. Uyku tanımı Uyku Fizyolojisi (uyku evreleri) Sirkadiyen ritim Uyku yoksunluğu İdeal uyku Uyku ile ilgili bazı hastalıklar

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI: SORU CEVAP. Prof Dr. Dilek İnce Günal Marmara Üniversitesi Tıp Fak. Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

PARKİNSON HASTALIĞI: SORU CEVAP. Prof Dr. Dilek İnce Günal Marmara Üniversitesi Tıp Fak. Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARKİNSON HASTALIĞI: SORU CEVAP Prof Dr. Dilek İnce Günal Marmara Üniversitesi Tıp Fak. Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Sorular: 1. PARKİNSON HASTALIĞI NEDİR? 2. PARKİNSON HASTALIĞI NEDEN OLUR? 3.

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Meslekte Ruh Sağlığı A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Çalışan Sağlığı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam

Detaylı

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler Osman SEZGİN 1 0 Psikiyatrik hastalıklar kalp, şeker gibi gerçek tıbbi hastalık değildir! Ruh hastalığı olanlar olsa olsa deli dirler.

Detaylı

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Yazar Ad 61 Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Ülkemizde kalp damar hastalıkları erişkinlerde en önemli ölüm ve hastalık nedeni olup kanser veya trafik kazalarına bağlı ölümlerden daha sık görülmektedir. Halkımızda

Detaylı

DİKKAT KONTROLLERİ SİSTEMLERİ

DİKKAT KONTROLLERİ SİSTEMLERİ DİKKAT KONTROLLERİ SİSTEMLERİ Pek çok çocuk dikkat kontrolleriyle ilgili sorunlar yaşamasına rağmen, her bir çocuk bu konuda zayıf ve güçlü yanlarının oluşturduğu birbirinden farklı değişik modellere sahip

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindekipayı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 Akılcı İlaç Kullanımı;

Detaylı

DEPRESYON. Belirtiler

DEPRESYON. Belirtiler DEPRESYON Toplumumuzda depresyon psikiyatrik hastalıklar arasında en sık görülenlerdendir. Bu sebeple halkımız arasında en çok bilinen, en çok ismi duyulan hastalıktır. Fakat ne yazık ki en sık yanlış

Detaylı

uyuşturucu maddelerden korunmak için LİSE

uyuşturucu maddelerden korunmak için LİSE uyuşturucu maddelerden korunmak için LİSE Sunum içeriği Madde bağımlılığı nedir? Bağımlılık yapıcı maddeler nelerdir? Bağımlılık kişide neleri değiştirir? Bağımlılık, bağımlıya ne gibi zararlar verir?

Detaylı

MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER

MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER BEBEKLİK DÖNEMİNDE (0 3 YAŞ) ERKEN TANI İÇİN KRİTİK DÖNEMLER Bebeklik dönemi, gelişimin en hızlı ilerlediği dönemdir. Çevrelerine

Detaylı

Sigaranın Vücudumuza Zararları

Sigaranın Vücudumuza Zararları Sigaranın Vücudumuza Zararları Sigaranın vücudumuza olan zararları ve sigarayı bıraktıktan sonra vücudumuzdaki değişimler burada anlatılmaktadır. Sırt ve Bel Ağrısı: Sigara içmek bel ile ilgili hastalıkların

Detaylı

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Madde kullanımı 56% Alkol Kullanımı 49% Newcomer 2006, Krishnan 2005 Başlangıçta %33, 2 yıl sonra %39 olan

Detaylı

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI Beyni Keşfetme Dünya üzerinde keşifler genelde coğrafi keşiflerle başlamıştır. Ortalama 1120 gr ağırlığındaki jelatinimsi yapısıyla beyni keşfetme

Detaylı

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Huriye Tak Uzman Klinik Psikolog Türk Kızılayı Bağcılar Toplum Merkezi Sağlık ve Psikososyal Destek Programı Asistanı İÇERİK

Detaylı

Gelişim Psikolojisi Ders Notları

Gelişim Psikolojisi Ders Notları Gelişim Psikolojisi Ders Notları Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL www.gunescocuk.com Tanımlar Büyüme: Organizmada meydana gelen sayısal (hacimsel) değişiklikler Olgunlaşma: Potansiyel olarak var olan işlevin

Detaylı

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ Tutum Tutum bir kişinin diğer bir kişi, bir olay veya çevresi ile ilgili olarak negatif veya pozitif tavırdır. Tutum Tutumlar değerler gibi sosyal ve duygusal inşalardır

Detaylı

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Beyin Tümörleri Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz? Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir.

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Fatih Öncü Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikolojik taciz Bedensel Ruhsal Bedensel ve ruhsal Çalışma hayatında mobbing veya psikolojik

Detaylı

Tek başına etkili olduğu gibi, istenildiği takdirde antiemetik bir ilaçla da kombine edilebilir.

Tek başına etkili olduğu gibi, istenildiği takdirde antiemetik bir ilaçla da kombine edilebilir. TÜRKİYE Bulantı Kontrolü İçin Acupressure Bilekliği: güvenli ve etkili Acupressure temel prensibine dayanan Sea-band bilekliği; hamilelik, yol tutması, migren, anestezi ve kemoterapinin neden olduğu bulantı

Detaylı

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir. HİPERTANSİYON Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Yüksek tansiyon (hipertansiyon) nedir? Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon

Detaylı

Hiçbir zaman yaşamıyoruz, sadece yaşamayı umuyoruz. Hep mutlu olmayı bekliyoruz dört gözle ve olamıyoruz, hiçbir zaman, ne çare...

Hiçbir zaman yaşamıyoruz, sadece yaşamayı umuyoruz. Hep mutlu olmayı bekliyoruz dört gözle ve olamıyoruz, hiçbir zaman, ne çare... Eğer içinizde olanı ortaya çıkarırsanız, o zaman içinizde olan sizin kurtuluşunuz olur. Eğer içinizde olanı ortaya çıkarmazsanız, o zaman içinizde olan sizi yok eder -Kural- Yüzleşmekten kaçtığın her şey

Detaylı

Hepatit B ile Yaşamak

Hepatit B ile Yaşamak Hepatit B ile Yaşamak NEDİR? Hepatit B, karaciğerin iltihaplanmasına sebep olan, kan yolu ve cinsel ilişkiyle bulaşan bir virüs hastalığıdır. Zaman içerisinde karaciğer hasarlarına ve karaciğer kanseri

Detaylı