Seyid Abdullah Özenbaşlı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Seyid Abdullah Özenbaşlı"

Transkript

1 Seyid Abdullah Özenbaşlı (Bahçesaray, 1867-Akmescit, 1924) Seyid Abdullah Özenbaşlı, 1867 yılında Bahçesaray'da doğdu. İlk eğitimini yerli öğretmenlerden Hüseyin Efendi'den aldı. Daha sonra kendi gayret ve kabiliyeti ile Arapça, Farsça ve Rusça'yı öğrendi. Çeşitli sebeplerden dolayı düzenli bir tahsil hayatı olmadıysa da, istidadı ve becerikliliği sayesinde çok iyi bir hattat, doğu müziğini çok iyi bilen bir müzisyen ve terzi olarak tanındı. 1900'lü yıllarda'tercüman" gazetesinde çalıştı ve bu gazetede Kırım'ın siyasî ve içtimaî hayatı ile alâkalı bir dizi makale yazdı. İ. Gaspıralı ve Tercüman gazetesinin etrafında toplanan bir grup aydın gibi, S. A. Özenbaşlı da kendi eserleri vasıtasıyla "uyanış devri"nin mayasını geniş halk kitlesine aşılamaya çalıştı. Kendi zamanında skolastik ve konservatizm ile mücadele eden şair, eserlerinde, aktifliği, hayat dinamizmini alkışlıyor, pasifliği, durgunluğu, hareketsizliği, cansızlığı reddediyordu.. S.A. Özenbaşlı, yüzlerce şiir yazdı, ama sağlığında bir iki şiirinden başkasını, neşretme imkânı bulamadı. Eserlerinde Çarlık Rusyasına ve kendi halkının geleneksel, duyarsız zihniyetine karşı çıktı. Özenbaşlı'nın tiyatro çalışmaları da oldukça önemlidir. Geçen asrın sonlarında Kırım Türklerinde tiyatro sanatı gelişmeye başlamıştı yılında Bahçesaray'da Kırım Tatar dilinde ilk temsil oynandı. 14 Ekim 1901'de Gaspırah'nın yardımı ile Bahçesaray'da tiyatro için ayrı bir bina tahsis edildi. Bu senelerde tiyatro hayatına katılan S.A.Özenbaşlı, "Olacağa Çare Olmaz" adlı üç perdeli piyesini ayrı bir kitap şeklinde "Tercüman" gazetesinin matbaasında bastırdı. Ancak, piyes sahnelendiğinde kadın rollerini oynayacak oyuncu bulunamadığı için S.A.Özenbaşlı, kendisi bu rollere iştirak etti ve matbuattaki haberlere göre, temsil gayet başarılı geçti. Özenbaşlı', kadınların toplumdaki durumlarını düzeltmek için de öncülük ederek, kendi kızını İstanbul'a gönderip okuttu. İsmail Bey Gaspırah'nın yardımcısı ve yakını, Kırım Tatar millî hareketinin bir üyesi, usta iktisatçı, müzisyen, hattat ve kabiliyetli bir yazar olan S.A.Özenbaşlı, oldukça genç yaşta ölmesine rağmen, Kırım Türklerinin millî medeniyet tarihlerine silinmez bir iz bıraktı. 6 Ocak 1924'te, Akmescit'te öldü. Eserleri: "Kurultaycılık ve Oktyabr İnkılabı", İleri, 1927, No:10, s ; "Ey Gönül" (Şiir ve Rusça açıklaması), Tercüman, 31 Mayıs 1902; "Bağçasaray Destanı". (Metin ve Rusça olarak kısaca açıklama), Tercüman, 7 haziran 1902; "Olacağa Çare Olmaz" (Piyes), Bağçasaray, Tercüman Matbaası, 1902; "Tatar'ın Vasiyeti"; "Cenaze Başında". ( Şiir metinleri). Yeni Dünya, 18 Ocak Kaynakça: "Bahçasaray'dan Haber" (S.A.Özenbaşlı'nın "Olacağa Çare Olmaz" adlı piyesinin sahneye koyulması hakkında), Tercüman, 22 Nisan 1902.; Gasprinskiy İ., "Haber. ( S.A.Özenbaşlı'nın Bahçasaray'da açılan terzihanesi hakkında )", Tercüman, 29 Nisan 1902; Zeki O. "Seid Abdulla Özenbaşlı'nın vefatı münasebetiyle"; "Yeni Dünya", 9 Ocak 1924; Akçokrakh "O. Seid Abdulla Özenbaşlı kim idi.", Yeni Dünya, 11 ocak 1924; Meinov C. "Kırım'da Kırım Tatar Tiyatrosu", Yeni Dünya, 17 Kasım 1925; Latif-Zade A., "Kırım Tatar Edebiyatı'nın Son Devri Hakkında", "Okuv İşleri", 1927, No: 4-5, s ; Kerimov İ.A. "Seid Abdulla Özenbaşlı", Yıldız, 1992; Sayı:2, s ;

2 OLACAĞA ÇARE OLMAZ 3 p e r d e l i pyesa Birincifasıl Birinci perde (Alçaq bir evin tapçanı üzerinde Mustafa ve Eminenin yan-yana tunp laqırdı itmekte olduqları korünir). Mustafa- Bu defa 'pencereye' kelişmek sonkidir. Emine- Neden? Mustafa - Qısmet olursa, bir aftadan düğün idecegiz. Emine - Ya evler yapılıp bitdimi? Galba daa tütünlerin de satmamışsın, parasız zor olmazını? Mustafa - Masrafa lâzim olacaq aqçayı bizim Nafe dayıdan alacağım, düğünden sonra ya şabaş aqçasından ve yaxut tütünleri satıp Nafe dayının parasını vereceğim. Emine - Evler içün iç kime vereceğin qalmadımı? Mustafa - Bu sene asradığım biri yedi yüz sırıq tütün zan iderim ki, beni cümle vereceklerimden qurtarır. Emine - Allaxtan olsun, öyle ise benim de bir diyeceğim yoq. Mustafa - (cebine 'lâm' iderek, iki portaqal çıqarıp) Al şunları ben kiteyim, Allaxa ısmarladıq, çoq sağlıqle qal. Emine - Acele itme, a, canım! Ben qave azırlamıştım, bir qave iç de öyle kit. (Eve kirip bir tabaq üzerinde güğüm, tatlı ve iki filcan ve diğer elinde qave cezvesi olduğı alda Mustafanın yanına kelip qavelerifilcanlara toldurdıqtan sonra içmeye başladıla r). Mustafa-Sen beni çoq eğlendirdin ama, baban arada kelir bizleri... Emine- (Mustafanın sözüni keserek) Yoq a, canım! Babam bana dedi ki, "bizler saat dörtten evel kelmemiz". Mustafa - Yoq, kitmesem olmaz, keçke qaldım. Tezden, inşalla, toya-toya körüşiriz, aydı duvalar! Emine - Sağlıqle var, eğer vaqıt bulursan, bir daa kel. Mustafa - Galiba, bir daa kelmeye vaqıtım olmaz, bilirsin ki, olacaq işlerin cümlesi bana baqıyor. (demekle kümeye başlar). Emine - (Mustafanın ardından ğayıp olana qadar baqtıqtan sonra, qapuyı örüp içeri kirerek, şen bir çexre ile yavaş saçlarını omuzına ataraq, öteye beriye kezindigi alda şu şarqıyı söyler): Aqşam oldı, kün salındı taxtalara, ax! Babam verse, ben varmam soxtalara, ax! Özüm saylap varırım perçemliye, ax! Bir fidan qız degmezmi bir yigite,ax! Aylanıyım qaşından, em közünden, ax! Öz-özüni sevdirgen sözlerinden, ax! Kel öpeyim, civanım, közlerinden, ax! Quçaqlayım boynundan, em belinden, ax! OlACAGAÇAREYOK 3 Perdeli Piyes Birinci Fasıl Birinci Perde (Alçak bir evin sediri üzerinde Mustafa ve Emine'nin yan yana durarak konuştukları görünür). Mustafa - Bu defa "pencereye" gelmek son defadır. Emine-Neden? Mustafa - Kısmet olursa, bir haftaya kadar düğün yapacağız. Emine - Peki, evler yapılıp bitti mi? Galiba daha tütünlerini de satmamışsın, parasız zor olmaz mı? Mustafa - Masraf için lâzım olacak parayı bizim Nafe dayıdan alacağım. Düğünden sonra ya bağ bozumu parasından veya tütünleri satarak Nafe dayının parasını vereceğim. Emine - Evler için kimseye vereceğin kalmadı mı? Mustafa - Bu sene yetiştirdiğim bin yedi yüz sırık tütün, zannedersem, beni borçlarımın tamamından kurtarır. Emine - Allah versin, öyleyse benim de diyecek bir şeyim yok. Mustafa - (Cebine "lâm" ederek iki portakal çıkarıp) Al şunları ben gideyim. Allaha ısmarladık, sağlıkla kal. Emine - Acele etme canım! Ben kahve hazırlamıştım, bir kahve iç de, öyle git. ( Eve girip, bir tabak üzerinde güğüm, tatlı, iki fincan ve diğer elinde kahve cezvesi olduğu hâlde, Mustafa'nın yanına gelerek kahveleri fincanlara doldurduktan sonra içmeye başladılar.) Mustafa - Sen beni çok oyaladın ama, baban bu arada gelir, bizleri.. Emine - (Mustafa'nın sözünü keserek.) Yok canimi Babam bana dedi ki, "Biz saat dörtten evvel gelmeyiz". Mustafa - Yok, gitmezsem olmaz, geç kaldım. En kısa zamanda, inşallah, doya doya görüşürüz, dua et! Emine - Sağlıkla git, eğer vakit bulursan bir daha gel. Mustafa - Galiba, bir daha gelmek için vaktim olmaz, biliyorsun ki, yapılacak işlerin hepsi bana bakıyor. (dedikten sonra gitmeye başlar). Emine - (Mustafa'nın ardından kaybolana kadar baktıktan sonra, kapıyı örtüp içeri girerek, şen bir çehre ile yavaşça saçlarını omuzuna- atarak öteye beriye gezinirken şu şarkıyı söyler): Akşam oldu,güneş vurdu tahtalara, ah! Babam verse de, ben varmam softalara, ah! Kendim seçip varırım perçemliye, ah! Bir fidan kız değmez mi bir yiğide, ah! Hoşlanıyorum kaşından ve gözünden, ah! Kendisini sevdiren sözlerinden, ah! Gel öpeyim, civanım gözlerinden, ah! Kucaklayayım boynundan, ve belinden, ah!

3 (Bu aralıq Sündüs, Muxterem içeriye kirerler. Emine sükût ider). Muxterem - Bizler kittikten sonra iç kimse kelmedimi? Emine- Xayır, kimsecikler kelmedi. Sündüs - Qomşudan kimse keçtimi? Emine - Qomşumız maya kitmiş, o da yoqtır. Muxterem - Ya azbarda bir yüksek podvorh çızma izleri, kimin? Emine - İşte, kimin olacaq, o bir kün köy onbaşısı sizi isxoda isteyip kelmişti, belli onın izleridir. Muxterem - A! Tap özü, ebet, ebet. Şimdi aqılıma tüşti. İvana söyledik, isxoda çağırıldığım da az qalsm aqılımdan çıqacaq edi. Sündüs - Emine! Ki t, qızım, var töşegini qoy da yat. Emine - Pekyaxşı. (der, kiler). (Muxterem derin düşündigi aide çığarasını çekmekte iken, Sündüs de xazinane başını sallayaraa) - Qudalarm da, galiba, kelecek, vaqıtları oldı. Muxterem - Çoqqa varmaz kelirler. Baq ele, azbarda bir sesler var. (demesile, Mazin elinde bir büyük boğça olduğı alda ve Nafe quda daxi elinde baqır sini içresi ağızlıa eşyası ve tatlı kâğıtları içinde dikilmiş qaveşekeri olan siniyi tuttuğı alda, birbiriardı-sıra). Mazin -Selâm aleyküm! Nafe - Selâm aleyküm! (der, içeri kirip eşyaları soyarlar. Muxterem ve Sündüs-xanım aıyamle ikisi birden). - - Aleyküm selâm, xoş sefa keldiniz. (Mazin ve Nafe ikisi birden). - Allax razı olsun, Allax xayırh etsin, Allax tamamıle kostersin. (der, yere oturırlar). Mazin - İşte, emanetleriniz mübarek olsun! Nafe (Yağlığının dügüminden bir "yüzlük" çıqarıp, Muxtereme) - Al şunı! Muxterem - Bu ne, aqçamı? Nafe - Ne olacaq, naqıt. Muxterem-Men bura almam. Mazin -Al, al! Muxterem - A, canım, nasıl alayım? Bu aqça yüz elli ruble olacaqtı, şimdi yüz ruble veriyursmız. Mazin - Ne var, var da elli rublesini kuyevge bağışla. Sen bilmez değilsin ki, bu sene biçarenin başında ne qadar sıqlet ve tarlıq vardır. Muxterem - Xayır, xayır! Bu teklifiniz iç olacaq şey değildir. Er şey sizin dediğiniz kibi oldı. Bu da benim dediğim kibi olacaq! Nafe - Bizim dediğimiz kibi olan daa neniz var, ya?! Muxterem - Nemiz olacaq! Xangi dediğinizi tamamile verdiniz, ya. Unutmasamz, molla Nafe! Sekiz oqqa iplik, iki anter: birisi papine biri mor anter, bir qadife cübbe, tonçuq, atlas qatkeçik, quda baxşışlarımz, daa kavkaz quşağı, üç başlı quşaq, iki (Bu sırada Sündüs ve Muhterem içeri girerler. Emine susar). Muhterem - Biz gittikten sonra kimse gelmedi mi? Emine-Hayır, hiç kimse gelmedi. Sündüs - Komşulardan kimse geçti mi? Emine - Komşumuz yağ almaya gitmiş, o da yok. Muhterem - Peki, avludaki yüksek ökçeli çizme izleri kimin? Emine - İşte kimin olacak, öbür gün köy onbaşısı sizi isxoda is temek için gelmişti, belli ki onun izleri. Muhterem - A! Çok doğru, evet, evet. Şimdi aklıma geldi, han'a söyledik, isxoda çağrıldığımı az daha unutacaktım. Sündüs - Emine! Git kızım, yatağını koy da yat. Emine - Çook iyi. (der, gider). (Muhterem derin düşünceli bir vaziyette sigarasını içerken, Sündüs de hazin bir şekilde başını sallayarak) - Galiba, dünürlerin de gelecekleri vakit geldi. Muhterem - Çok geçmeden gelirler. Bir bak hele, avluda sesler var. (demesiyle, Mazin elinde büyük bir bohça ile, Nafe dünür de elinde bakır sini, içindeki ağızlık eşyası ve tatlı kağıtlarının içine dikilmiş kahve şekeri olan siniyi tutmuş bir vaziyette birbiri ardısıra.) Mazin- Selâmünaleyküm! Nafe - Selâmünaleyküm! (der, içeri girip eşyaları koyarlar.) ( Muhterem ve Sündüs hanım ayağa kalkarak, ikisi de birden.) - Aleykümselam, hoş geldiniz.(mazin ve Nafe ikisi birden) - Allah razı olsun, Allah hayırlı etsin, Allah ta mamına erdirsin. (der, yere otururlar). Mazin - İşte, emanetiniz, mübarek olsun! Nafe - (Mendilinin düğümünden bir "yüzlük" çıkarıp, Muhterem'e) Al şunu! Muhterem - Bu ne para mı?.1 Nafe - Ne olacak, nakit. Muhterem - Ben bunu almam. Mazin-Al! Al! Muhterem - A, canım nasıl alayım? Bu para yüz elli ruble olacaktı, şimdi yüz ruble veriyorsunuz. Mazin - Ne var, elli rublesini de damada bağışla. Sen bilmiyor musun ki, bu sene biçarenin başında ne kadar sıkıntı ve darlık var. Muhterem - Hayır, hayır! Bu istediğiniz hiç de olacak şey değil. Her şey sizin dediğiz gibi oldu. Bu da benim dediğim gibi olacak. Nafe - Bizim dediğimiz gibi olan daha neyiniz var, ya! Muhterem - Neyimiz olacak! Hangi söylediğinizi tam olarak verdiniz. Unutmasanıza Nafe Molla! Sekiz kilo iplik, iki elbise; birisi papine, birisi mor elbise, bir kadife cüppe, kısa kürk, atlas katkeçik, dünür hediyeleriniz, bir de kafkas kuşağı, üç başlı kuşak, iki ipekli şal, daha

4 ipekli şal, daa bunlar kibi nicesi! İç bunlann birisini dediğiniz kibi tekmil i ttinizmi? Sündüs - Be, canım, bunlar oldu-bitti, keçenleri qozğamaya ne acet? Muxterem - Sen qarışma, senin işifi değil! Mazin - Canım, çoq uzatmanın ne lüzümi var? Bu parayı alacaqsanız alınız, almayacaqsanız biz kendi kissemizden vereceğimiz yoq! (Adxam bir tabaq içinde dörtfilcan aave olduğı alda içeri kirip qaveleri verir). Mazin - Muxterem, siz düşünmeniz, bu 'yüzlügi' almız! Az olsun da, xayırlısı olsun! Muxterem - Ax, ne yapmalı, varsın bu da öyle olsun, veriniz şura baqalım. Nafe - (Yüzlügi sunar) Al, ana şay böyle olmalı! Kafesi -Ax, ax, ax, xay! Muxterem - Az olsa da xayırlısı olsun, ne yapalım o da yabancımız değil, a!' Allaxın emrile ola" -deymiz. Kafesi - Öyle öyle, Muxterem aqam! (Sündüs tışanya çıqub bir xeyli boğçalar, kuyev çamaşırları ketirip boğçaları birer birer açaraa): - Bu anasına, bu babasına, bu dayısına, bu emcesine, bu xalasma, bu tiyzesine, bu efendisine, bu çobanlarına, bu da ırgatına, bu boğça da quda payı - der. Kafesi - Çoq güzel, Allax tamamile köstersin. Nafe - Mazin aqam! Buyunfiiz bir duva etiniz. (Mazin el aaldırır, cümlesi 'Amin - der. Ellerini, yüzlerini silip şeyleri bir-bire yığarlar). Mazin - (Eşyasına baqaraq) Vax-vax! Çoq güzel şeyler! Lâkin...m-m-m. Aydı tursun. Nafe - Söyle söyle, Mazin aqam, ne toqtadın?! Mazin - Söylerdim ama, aması var. (Ötekiler: 'Ay tınız, ay tınız Mazin efendi') Mazin - Aytacağım, ax, bu boğçalar ax bu boxçaçıqlar! Bunlar ne qadar nafile, faydasiz şeyler. Bunları biz nice birini qullanacağız? Burada cemi olaraq iç olmazsa üç-dört yüz rublelik eşya var. Allax köstermiye bunları varıp da bazara satmaq kerekse parasını çıqarırmı, aceba? Muxterem - Ne ay tasın, canım Mazin? Yarısını etmez, yarı parasını tutmazlar. Mazin - Madamki böyledir, bu faydesiz cicikilerin yerine, bu qılabdanlı, sırmeli şeylerin yerine kuyevge bir güzel tabaçnik, bir altun saat kösteki ile, keline daxi elmaz yüzük perlanet küpeler alub da bu tapqir kibi faydesiz şeyler, nafile, iç de kerekmez ketenler olmazsa ne olurdı, aceba? Bu çirkin şeylerimiz, bu faydesiz adetlerimiz bir kün ola qalırmı? Muxterem - Ax, Mazin! Ağızıfia bal qardaşım! Mazin - Asıl bizlerin iki yaqamızı bir bire ketirmeyen iki madde olıp, bunların da birisi - cealet olduğı kibi, ikincisi de - bu faydesiz şeylere sarf olu nan para ve zametlerimizdir. Lâkin kime aytır da, kime anlatırsın?! bunlar gibi nicesi! Bunlann birini söylediğiniz gibi tamamladınız mı? Sündüs - Be, canım, bunlar oldu bitti, eskileri karıştırmaya ne lüzum var? Muhterem - Sen karışma, bu senin işin değil! Mazin - Canım, fazla uzatmanın ne gereği var? Bu parayı alacaksanız alınız, almayacaksanız, bizim kendi cebimizden vereceğimiz yok! (Adham bir tabak içinde dört fincan kahve ile birlikte içeri girerek kahveleri verir.) Mazin - Muhterem, siz düşünmeyin, bu "yüzlüğü " alın! Az olsun da hayırlısı olsun! Muhterem - Ah, ne yapmalı, varsın öyle olsun, verin şunu bakalım. Nafe - (Yüzlüğü verir). Al, işte, böyle olmalı! Kafesi - Ah, ah, ah, hay! Muhterem - Az olsun da hayırlısı olsun, ne yapalım, o da yabancımız değil ya! "Allah 'in emriyle olsun " diyoruz. Kafesi-Öyle, öyle, Muhterem ağabey! (Sündüs dışarıya çıkıp bir hayli bohça ve damat çamaşırı getirip, bohçaları birer birer açarak): - Bu anasına, bu babasına, bu dayısına, bu amcasına, bu halasına, bu teyzesine, bu efendisine, bu çobanlarına, bu ırgatına, bu bohça da dünür payı, der. Kafesi - Çok güzel, Allah tamamına erdirsin. Nafe-Mazin Ağabey! Buyrun bir dua edin. (Mazin ellerini kaldırır, hepsi "Amin" der. Ellerini yüzlerini silip, eşyaları teker teker yığarlar.) Mazin - (Eşyasına bakarak) Vah, vah! Çok güzel şeyler! Fakat., m..m. Haydi dursun. Nafe - Söyle, söyle, Mazin ağabey, niye duraksadın?! Mazin-Söylerdim ama, aması var. (Ötekiler, söyleyin söyleyin, Mazin efendi) Mazin - Söyleyeceğim, ah bu bohçalar, ah bu bohçalar! Bunlar ne kadar nafile, faydasız şeyler. Biz bunlann hangi birini kullanacağız? Burada tamamı hiç yoksa 3-4 yüz rublelik eşya var. Allah göstermesin, bunları gidip te pazarda satmak gerekse, masraflarını çıkarır mı acaba? Muhterem - Ne diyorsun, canım Mazin? Yansı bile etmez, yarı parasını bile kurtarmaz. Mazin - Madem ki öyle, bu faydasız cicili bicili şeylerin yerine, bu kılabdanlı, sırmalı şeylerin yerine damada güzel bir tabla, bir altın saat kösteği ile geline de elmas yüzük, inci küpeler alıp da bu tapkir gibi faydasız şeyler, lüzumsuz, hiç de lâzım olmayacak ketenler olmasaydı ne olurdu, acaba? Bu çirkin şeylerimiz, bu faydası olmayan âdetlerimiz bir gün olur da biter mi? Muhterem - Ah, Mazin! Ağzına sağlık, kardeşim! Mazin - Aslında bizim iki yakamızın bir araya getirmeyen iki faktör varsa, bunlardan birisi cehalet, ikincisi de bu gereksiz şeylere harcanan para ve emeklerimizdir. Fakat, kime söyler de kime anlatırsın?

5 Sündüs - (Xidetlerek) Aman, Yarabbi! Bu kişilerde salte qarıların itdiklerini beğenmezler, Alla- Alla! Baba-dededen qalma adetlerni begenmeyler, ne güzel adetler, ne güzel şeyler kelin-kuyevin baqıp quvanacağı da bu şeyler degilmi? Aman! Ne qadar da xucurhq?! Muxterem - Çoq zırlama, yeter! Oldı, sus! Sündüs - Buna desen bir şey ayrılmaz, ne qadarda xucursız! Muxterem - Sus diyurım? Var aş azırla! Qudalar aç olmışdırlar, afüadınmı? (Nafe ile Mazin ikisi birden süratle ayağa aalaaraa). - Yoq - yoq, saqın bizim içün aş-maş tedarik itmeniz! Toqmız, em de gecege qaldıq, iç oturmaya vaqıtımız yoq. Bizim xatınmız xoş, Allax razı olsun! Aydı sağhqle qalıp turufiız. Muxterem - Siz biliyorsınız (Mazin ve Nafe ikisi birden) -Allaxa ısmarladıq! Allaxa ısmarladıq! Cuma ertesi çalgıcılarınızı da yollarız. Muxterem - Xoş sefa keldiniz, soranlara selâm deniz. Sündüs - Soranların cümlesine! Qudama, qudapçeme, balların büyük ve küçüklerine köptenköp selâm deniz. (Mazin nenafeketerler). Muxterem - Sündüs! Sündüs - Naytasınız? Muxterem - Ne aytacağımı bilmezsin? Bilmez isen, ırana şimdi söylerim baq dinle, xaberin olsun. Ben bu evde tamam bir afta davul-zuma çaldırıp toy idecegim - dep de, sizlere başımı küttürmem, bildinmi? Yalınız iki kün, iki gice çalsalar yeter. Kuyevge daxi xaber ideyik de çalgıcıları iki künden ziyadege tutmasın. Em ona ucuz olur, em de bizge raatlıq! Ne dersin? Sündüs - Vay, Rabbim! Mınavı aqay şaşqan qurtlağan. İki kün - dey! Muxterem - A, şaşqın! İki kün nege yetmez? Bu qırq sekiz saatin zırıltısı azmi? Bir davul, iki zurna, Vallaxi, qafanı sarsıtırlar. Sündüs - Vay, anacığım! Daa bir davul iki zurna - dey. Ben öyle çontuq-montuq toy ider de cemaata masxara olamam. Davul da iki dane olmasa, men qail olmam. Muxterem - A, şaşqın! Bir davul nege yetmez? Daa iki de zurna! Sündüs - Nafile, nafile! Saqm bana olmaycaq şeyler ay ttırıp da benim açuvlarımı çıqarmanız! Muxterem - Sen istesen açuvlannle beraber başını taştan-taşqa ur. Ben bu şeylerin lafını tap evelden bitirdim. Şimdi sana uyup da sözümdenmi qay tacağım?! Sündüs - (Ellerini tizlerine urarac]) Vay cancıqlarım, endi nişleyim?! Qızlarına bir afta toy itmenin çaresini tapmadı diyecekler! (Perde ener) Sündüs - (sinirlenerek) Aman, yarabbi! Bu adamlar daima kartlarının yaptıklarını beğenmezler. Allah, Allah! Atalarımızdan kalan âdetleri beğenmiyorlar, ne güzel âdetler, ne güzel şeyler, gelinle damadın bakıp sevinecekleri de bu şeyler değil mi? Aman! Ne kadar tuhaf! ijj- Muhterem - Çok zırlama, yeter! Tamam, sus! Sündüs - Buna da bir şey söylenmez. Ne kadar da tuhafsınız! Muhterem - Sus diyorum. Git de yemek hazırla! Dünürler acıkmışlardır, anladın mı? (Nafe ile Mazin, ikisi birden süratle ayağa kalkarak.) - Hayır, hayır, sakın bizim için yemek hazırlamayın! Tokuz, hem de geceye kaldık, oturmak için hiç vaktimiz yok. Bizim gönlümüz hoş, Alhh razı olsun! Haydi, sağ lıkla kalın. Muhterem - Siz bilirsiniz. (Mazin ve Nafe ikisi birden) - Allaha ısmarladık! Allaha ısmarladık! Cumartesi günü çalgıcıları da yollarız. Muhterem - Hoş sefa geldiniz. Soranlara selâm söyleyin. Sündüs - Soranların hepsine! Dünürüme, dünür hanımıma, çocukların büyük ve küçüklerine çok selâm söyleyin. (Mazin ve Nafe giderler) Muhterem - Sündüs! Sündüs - Ne diyorsun? Muhterem - Ne söyleyeceğimi bilmiyorsun. Bilmiyorsan işte şimdi söylüyorum, bak dinle, haberin olsun. Ben bu evde tam bir hafta davul-zuma çaldırıp düğün yapacağım - diye kafamı şişirtmem, anladın mı? Sadece iki gün iki gece çalarsalar yeter. Damada haber verelim de çalgıcıları iki günden fazla tutmasın. Hem ona ucuza mal olur, hem de bizim için rahat olur! Ne dersin? Sündüs - Aman Allah 'im! Bu adam şaşırmış, kurtlamış.. İki gün - diyor! Muhterem - A, şaşkın! İki gün neye yetmez? Bu kırk sekiz saatin zırıltısı az mı? Bir davul, iki zurna, Vallahi, kafanı patlatır! Sündüs - Vay, anacığım! Daha hâlâ bir davul iki zurna - diyor. Ben öyle yarım yamalak bir düğün yapıp da cemaate maskara olamam. Davul da iki tane olmazsa ben razı olmam. Muhterem - A, şaşkın! Bir davul neye yetmez? Bir deikizurna! Sündüs - Nafile, nafile! Sakın bana olmayacak şeyler söyletip de beni sinirlendirmeyin! Muhterem - Sen istersen sinirinle birlikte başını taştan taşa vur. Ben bu şeylerin konuşmasını ta önceden bitirdim. Şimdi sana uyup da sözümden mi döneceğim? Sündüs -(Ellerini dizlerine vurarak). Vay cancağızlarım, şimdi ne yapayım? Kızlarına bir hafta düğün yapmanın imkânını bulamadı diyecekler! (Perde iner)

6 İkincifasıl İkinci perde (Yine bu evde Muxterem, Sündüs ve Anafi bulundıqlan alda) Sündüs - Çalgıcılar da şimdiye qadar qayda qaldılar bilmem? Daa ne kelmiy ekenler aceba? Muxterem - Ne aşıqasın, var-yoq kelirler, qalmazlar, a. Bütün gice uyqusızlıqtan düğün qasevetinden baş da sersem oldı. Aydı, kit birer qave ketir de içelim, biraz başımızın dumanı köterilsin. (Sündüs ketip qave ketirir. Sakinane içtikleri alda tışarıdan çalgıcılar yüksek s esle): - Selâm-aleyküm, qonaqbaylar, eyiliginiz qutlu mübarek olsun! (derler, çalmaya başlarlar. Anafi yerinden sıçrayıp: "Çalgıcılar keldiler!" -deyu dağlane tavurle tışarın fırlar. Bu arada beş-on köylü kenceler toy autlamaya kelip-kitdiklerinde, kürsüdeki qoqu tepişine parmaq batırıp tabaq üstüne aqçasını bıraqıp kiterîer. Öglerine baqıp, sigar içip düşünmede olduqlan alda, davula içeriye kirip zumpadaq davulı ortaya qoyıp): Davulcı -Allax xayırh etsin. Ötekiler - (Davul üzerine bir-iki kapik fırlatırlar. Davula kiter. Bu arada iki köylü genç: biri Ali diğeri Veli biri-birine zitaben): Ali - Olan, ey! Oy-tu-v-v-vü! (Cebini yarıştırıp ayağını yuqan qaldıraraq, cebinden sarxoşcasına aqçasını saptıqtan sonra) Tat-tattat-tu-v-v-v! Fev-vv-va! Baq! Bir ruble on bir kapik param qalmış! Veli - Olan, ey! Bir araba kömürden bu qaldımı? Ali - Fev-v-v-va! Olan! Ben bu paraları ne yaptım? Solomdan iki şişe raqı aldım, qasaptan bir ciğer, Moşuda altı ayaqhq aşadim, Selimde bir bardaq baş buza içtim. Qalğan paramız, ğalba, toyğa da yetişmeycek? Veli - Sabasını az taşlarsın! Ama da qasevet -. Taptın, a! Ali - Aydı, öyle ise, ketip bir iki ava çaldırayıq da, sonra bizim evge kitip birer balaban patlatırmız. Veli - Deminden beri ne aytmayıp oturasın! Olan, ay! Çoq şaşqm erifsin, aydı cür şunı birer dane qızdırayıq! Ali - (Sarxoş) Toqta bir oynayıq da son. Veli - (Sarxoş) Olan, ay! Oyun da nege kerek ya? Ali - Bir oynamasaq olmaz, bunm toy olduğı da neden anlaşılacaq? Çalgıcılar qana, ya? (yırlar). Ağır, ağır bir tomalaq Tavşan- Töpesi aydı! Aydı, ayaq üstüne turunız, çalınız! (Sarxoşane Ali, VeH qarşı-qarşın oynamaya başladıqlannda) Mevlüd- (Sarxoşane ayağa qalqıp) Çalgıcılar! Bir "Ay, tolayım" çalınız, baqayım! İkincifasıl İkinci Perde 1 ' rv (Yine bu evde Muhterem, Sündüs ve Anafi vardır.) Sündüs - Çalgıcılar da şimdiye kadar nerede kaldılar, bilmem ki? Niçin daha hâlâ gelmiyorlar, acaba? Muhterem - Niçin acele ediyorsun, birazdan gelirler, kalmazlar. Bütün gece uykusuzluktan, düğün sıkıntısından başım da sersem oldu. Haydi git, birer kahve getir de içelim, biraz kafamızın dumanı kalksın. (Sündüs gidip kahve getirir. Sakin, sakin kahvelerini içerken, dışarıdan çalgıcılar, yüksek bir sesle): - Selamünaleyküm, ev sahipleri, iyiliğiniz kutlu, mübarek olsun.(diyerek çalmaya başlarlar.) Anafi, yerinden sıçrayarak: "Çalgıcılar geldi!" diye dağlane tavırla dışarıya fırlar. Bu arada beş-on köylü genç, düğün hayırlamaya gelip giderken, sehpadaki koku kabına parmak batırıp tabağın üstüne para bırakıp giderler. Önlerine bakarak sigara içip düşündükleri sırada, davulcu içeriye girer, pattadak davulu ortaya koyarak): Davulcu - Allah hayırlı etsin. Ötekiler - (Davulun üzerine bir iki bozuk para fırlatırlar. Davulcu gider. Bu sırada iki köylü genç, biri Ali, diğeri Veli, birbirlerine hitaben): Ali- Ulan hey! Oy-tu-u-u- u!l! (Cebini karıştırıp ayağını yukarı kaldırarak, cebinden sarhoş gibi parasını attıktan sonra) Tat - tat - t a t - t u - u - u - u! Fev-u-u-ua! Bak! Bir ruble on bir kapik param kalmış! Veli - Ulan, hey! Bir araba kömürden bu mu kaldı? Ali - Fev-v-v-va! Ulan! Ben bu paralan ne yaptım? Solom'dan iki şişe rakı aldım, kasaptan bir ciğer, Moşu'da altı ayaklık yedim, Selim'de bir bardak baş boza içtim. Kalan paramız, galiba düğüne de yetişmeyecek? Veli - Bahşişini az bırakırsın! Amma da dert. Buldun ha! Ali - Haydi, öyleyse, gidip bir iki hava çaldıralım da, sonra bizim eve gidip birer büyükpatlatmz. Veli-Deminden beri niçin söylemiyorsun! Ulan, ey! Çokşaşkın herifsin. Gel haydi birer tane kızdıralım! Ali - (sarhoş) Dur bir defa oynayalım da sonra. Veli - (sarhoş) Ulan, ey! Oyun da nene lazım ya? Ali - Bir defa oynamazsak olmaz, bunun düğün olduğu nereden anlaşılacak? Çalgıcılar nerede, ya? (türkü söyler). Ağır, ağır bir tomalak Tavşan Töpesi haydi! Haydi ayağa kalkın, çalın! (Sarhoş bir şekilde Ali ile Veli karşılıklı oynamaya başladıkları zaman) Mevlüd - (Sarhoş bir şekilde ayağa kalkıp) Çalgıcılar! Bir "Ay, tolayım" çalın bakayım!

7 Asan - (Ali ile Veliye birer filcan rac\ı uzatır) Aydı, baqayımtübüqara! İçiniz, iç!!! (Ali, Veli içerek: Fux-xxa, a-xix!). Mevlüd - Olan! Çalgıcılar! Qana ya bizim ava?! (Çalgıcılar "Ay Tolayım "ı çalalar. Ali ile Veli): - Toxtanız, oyun avası çalınız! (Çalgıcılar oyun avası çalarlar). Mevlüd - Davulını teşerim, benim avamı çal! (Çalgıcılar "Ay, tolayım "ı çalarlar. Veli Mevlüde üçüm ider. Ali Mevlüdın başına bir-iki yumuruq endirip): -Seni, edepsiz, mına safta "Ay, tolayım", mma sana"ay, tolayım"! (Uryadnik Semön içeri kirer): Semön - Dratsya nelzya! Ostavte, gospoda! (Mevlüd, Veli): - Ananı, "ni tvoya dela". Semön - Ya seyças dovedu vas v uçastok, posmotrite vı! Ayda, ubiraytes, poydemte v uçastok. (Sündüs - elinde maşa olduğı alda sarxoşlara xitaben): - Oğursız paçavralar, yavurın balaları! Mında "toy yaraştırmayamı" keldiniz?! Mına sizlerge, mma sizlerge! (Veli ve Ali aaçarlar. Ötekiler - kürsü üzerine para ataraa): - Allaxa ısmarladıq! Allax tamamile köstersin - der, kiterler. Sündüs - Bu edepsiz paçavralar qaydan marazdan keldiler de başımızğa qıyamet qopardılar. Vay, men bu ortalığı nasıl baş ideyim? Aman, Rabbim! Allax belânızı versin! Mınavı kürsünift tuyaqlarını da smdırğanlar. (Ortalığı cıyıştırmağa başlar). Muxterem - (İçeri kirip) Sündüs! Aydı biraz davran da quda arabalarına, kelin arabasına, toy öğüne çıqacaqlara baxşışlarnı azırlap qoy. Bana keçenlerde Toxtar ayttı ki, şimdi caminin ayatına nikâx qıymaya toplanacaqlar emiş, xaberift olsun! Sündüs - Siz de aşıqmaycanız, bu ortalığın alını körmeymisiniz. Aydı, siz öz işlerinizi baqıfuz, ben birazdan baxşışları azırlayacaq şeyleri azırlap qoyarım. Muxterem - Sen ortalığı bıraq da, başta benim dediklerim azırlasana! Sündüs - Vay, anam! Mınavı aqay meni qudalarğa da masxara idecek. Bu ortalığın kelip körgenler bana ne aytırlar?! Muxterem -Aydı,öyle ise çabukçe ol. Naf e - (içeriye kirer) Sündüs yenge, iş qolay kelsin! Sündüs - Allax belâlarını versin. Yavurın balaları başıma bir kesek iş çıqardüar. Nafe - Sen biraz davran şimdi kelin almaya qudalar kelecekler. Muxterem - Sarxoş köpekler biçarenin başına bir xayli iş çıqardılar. Allax-Alla! Böyle de insanlıq olsunmı? Özleri toy yaraştırmaya kelmişler. Allax saqlaye. Qavğa şamata, urmaq-smdırmaq, böyle arsızlıqkörmedim! Asan - (Ali ile Veli'ye birer fincan rakı uzatır). Haydi bakayım dibi kara! İçin! İç!!! (Ali ile Veli içerek): fuh-h-h-ha,a-hih! Mevlüd - Ulan! Çalgıcılar! Hani bizim hava?! (Çalgıcılar "Ay Tolayım"ı çalarlar. Ali ve Veli): - Durun, oyun havası çalın! (Çalgıcılar oyun havası çalarlar) Mevlüd - Davulunu delerim, benim havamı çal! (Çalgıcılar "Ay tolayım"ı çalarlar. Veli, Mevlüd'e saldırır. Ali, Mevlüd'ün başına bir iki yumruk indirip): -Seni, edepsiz. İşte sana "Ay, tolayım", işte sana "Ay tolayım"! (Polis Semön içeri girer): Semön-Dratsya nelzya! Ostavte gospoda! (Mevlüd, Veli): -Ananı, "ni tvoya dela". Semön - Ya seyças povedu vas v uçastok posmotrite vı! Ayda, ubiraytes poydemte v uçastok. (Sündüs elinde maşa varken, sarhoşlara hitaben): -Uğursuz paçavralar, yavurun çocukları! Buraya "düğünü neşelendirmeye mi" geldiniz? İşte sizlere, işte sizlere! (Veli ve Ali kaçar. Ötekiler sehpanın üzerine para atarak): -Allaha ısmarladık! Allah tamamına erdirsin, derler, giderler. Sündüs - Bu edepsiz paçavralar nereden geldiler de başımıza, kıyamet kopardılar. Vay, ben bu ortalığı nasıl baş edeyim? Aman, Allah'ım! Allah belânızı versin! Bu sehpanın ayaklarını da kırmışlar. (Ortalığı toplamaya başlar.) Muhterem - (İçeri girerek) Sündüs! Haydi biraz acele et de dünür arabalarına, gelin arabasına, düğün (kafilesinin) önüne çıkacaklara, bahşişlerini hazırlayıp koy. Bana geçenlerde Tohtar dedi ki şimdi camide nikâh kıymakiçin toplanacaklarmış, haberin olsun! Sündüs - Siz de acele etmeyin, bu ortalığın hâlini görmüyor musunuz? Haydi, siz kendi işlerinize bakın, ben birazdan bahşişleri, hazırlanacak şeyleri hazırlayıp koyarım. Muhterem - Sen ortalığı bırak da, önce benim dediklerimi hazırlasana! Sündüs - Vay, anam! Bu adam beni dünürlere de maskara edecek. Bu ortalığın (dağınıklığını) gelip görenler bana ne derler?! Muhterem - Haydi, öyleyse çabuk ol. Nafe - (içeriye girer) Sündüs yenge, kolay gelsin! Sündüs-Allah belâlarını versin. Yavurun çocukları başıma bir sürü iş açtılar. Nafe - Sen biraz çabuk ol. Dünürler şimdi gelin almaya gelecekler. Muhterem - Sarhoş köpekler biçarenin başına bir hayli iş açtılar. Allah - Allah! Böyle insanlık olur mu? Kendileri de düğünü neşelendirmek için gelmişler. Allah korusun. Kavga, şamata, vurmak, kırmak, böyle arsızlık görmedim!

8 Nafe - Muxterem ağa! Muxterem ağa! Yaşlığını ne çabik unuttın?! Rizanın tükânmda Çokur-Alinin közüni çıqaran, Seyfullanın qulağmı qoparan, Alim aqaynıfi divarını yıqan benmi idim? Sen öyle şeylere qulaq asma! Tatar toyu qavğasız, sarxoşsız yaraşmaz. Aydı, siz işinize baqıfhz "keçene mazi" -derler. (Perde ener) Üçüncifasıl Jçünci perde (Mustafanın evlerinde beş-altı add qanlar, bunların bir-ikisi cıxaz caymaqta iken, kelinge daxi yenge kadın perde arqasını keçirdigi ile bunların yanında yenge qadınnın oğulları bulunan doquz yaşında Anafi ile yedi yaşında Vacip olduqlan körünir). Şerife - Vacip! Anafi! Aydı, qalqıfuz oğulçıqlarım! O bir evge ketiniz de, yat yuqlanız! Buraya birazdan emcefüz kuyev olıp kelecek, aydı, oturmanız! Anafi - (Qıyama) Anneciğim! Ben sensiz kitmem! Beraber kiteriz, ben seni mında taşlap kitmem. Kitmem, kitmem! Şerife - Var, qozum. Ben de senin artından kelirim. Benim azaçıq işim var. Aydı, oğulçığım, söz dinle! Anafi - Yoq, ben sensiz kitmezim-m-m-m... Şerife - Sen qardaşını al da kit, söz dinle, oğulçığım. Ben vardıqtan sonra, sizlere bir avuç ceviz, fındıq veririm. Vacip - (Biraderine xitaben) Ağam! Cevizi başta versin de sonra kiteriz. Anafi - Aydı, cevizi şimdi versin de kiteyik. Şerife - Keliniz! (Vacip, Anafi ekisi): - Aydı, ver, bana ver! (Diyerek ellerini qoşavuç etip validelerine uzatırlar). Şerife - Al sana, al sana da! Aydı, kit yatınız. (Vacip, Anafi cevizi alıp, sekirşe sekirşe öteki ortaya çıqıp kiterler). (Tışandan: "Adım-adım ileri"... sesleri işidilince, evdeki qadınlar qarşıki öteye çapışırlar. "Küyev kele, küyev kele!" - derler. Birazdan) Mustafa- Selâm - aleyküm! (der, kirer). Şerife - Aleyküm selâm, xoş keldin! Mustafa - Şerife yenge, al şu şalı as da biraz yanıma kel de otur. Sana tenbiyeleycek işlerim var. Şerife -Pek a'lâ, kadâm! Mustafa -Benim bu gice yüreğimde öyle bir ağırla var ki, inan, Şerife yenge, ne yapacağımı bilmeyim. Şerife - Ebet, toy başlanğandan beri az zametler çekmedin, kadâm. Mustafa - Benim zametim tek bir toy zameti olaydı...toyda kördigim zametler bir işini? Şerife - Mma, men ikinizi qol-qola teslim etip kiteyim de, sen biraz istiraat et, yorğundırsm, sabaxa qadar episi keçer, sizler yaşsınız, çekilen zamet unutılır, o zametler bu kün içündi. Aydı, qalq kel. Kel de emanetimi teslim ideyim. Ben özüm de yorğunım, qardaşçığım. Nafe - Muhterem ağa! Muhterem ağa! Gençliğini ne çabuk unuttun? Riza'nın dükkânında Kör Ali'nin gözünü çıkaran, Seyfullanın kulağını koparan, Alim Ağa'nın duvarını yıkan ben miydim? Sen öyle şeylere kulak asma! Tatar düğünü kavgasız, sarhoşsuz yakışmaz. Haydi, siz işinize bakın "geçmişe mazi" - derler. (Perde iner) Üçüncüfasıl Üçüncü Perde (Mustafa'nın evinde beş-altı tane kadın, bunların bir ikisi, çeyiz sererken gelini de yenge hanım perde arkasına geçirdiğinde, bunların yanında yenge hanımın oğullarından dokuz yaşındaki Anafi ile yedi yaşındaki Vacip'in oldukları görünür.) Şerife - Vacip! Anafi! Haydi kalkın evlâtlarım! Öbür odaya gidip yatın, uyuyun! Buraya birazdan amcanız damat olarak gelecek, haydi, oturmayın! Anafi - (isyan ederek) Anneciğim! Ben sensiz gitmem! Beraber gidelim, ben seni burada bırakıp gitmem. Gitmem! Gitmem! Şerife - Git, kuzum. Ben senin arkandan gelirim. Benim biraz işim var. Haydi oğlum söz dinle! Anafi - Hayır, ben sensiz gitmem-m-m-m... Şerife - Sen kardeşini al da git, söz dinle, oğlum. Ben gelince, sizlere bir avuç ceviz, fındık veririm. Vacip - (Kardeşine hitaben) Ağabey! Cevizi önce versin, sonra gideriz. Anafi - Haydi, cevizi simdi versin de gidelim. Şerife - Gelin! (Vacip, Anafi ikisi birden): j Haydi, ver, bana ver! (diye iki avuçlarını birden açarak annelerine uzatırlar.) Şerife - Al sana, al sana da! Haydi, gidip yatın (Vacip ile Anafi cevizi alıp, seke seke öbür tarafa çıkıp giderler) (Dışarıdan: "Adım-adım ileri" sesleri işitilince, evdeki kadınlar karşı odaya koşuşurlar. "Damat geliyor, damat geliyor" derler. Birazdan) Mustafa - Selâmünaleyküm! (der ve girer). Şerife - Aleykümselam, hoş geldin! Mustafa - Şerife yenge al şu şah as da, biraz yanıma gel de otur, Sana tembih edeceğim işler var. Şerife - Pekâla, kardeşim! Mustafa - Bu gece benim yüreğimde öyle bir ağırlık var ki, inan Şerife yenge, ne yapacağımı bilmiyorum. Şerife - Evet düğün başladığından beri az zahmet çekmedin, kardeşim. Mustafa - Benim sıkıntım sadece bir düğün zahmeti olsaydı... Düğünde çektiğim zahmetler bir iş mi? Şerife - Şimdi ben ikinizi el ele teslim edip gideyim de, sen biraz istirahat et, yorgunsundur, sabaha kadar hepsi geçer, sizler gençsiniz çekilen zahmetler unutulur, o zahmetler bu günler içindi. Haydi kalk, gel. Gel de emanetini teslim edeyim. Ben kendim deyorgunum, kardeşim.

9 Mustafa - Sen emaneti teslim etsen et ama, şeytan aqılıma çeşit şeyler ketiriyur. Emineyi o benden evel almaq istemiş, olanı senbiliyorsm degilmi, yengem? İşte, benim en ağır zametim yüreğimin urundığı, çarıpındığı - ep ondan sebeptir. Aytılğan yerden yıraq, şu erif bana bir düşmanlıq etmesin?! Şerife - Allax-Allax, kadâm, özün de ne qadar olmaycaq şeyler düşünmişsin, Allaxtan keder kelmesin! Yoqsa insandan kelen keder, belâ ne olacaq! Sen saqın aqılma böyle şeyler ketirme. Mustafa -Ay, Şerife yenge,sen onın nasıl xınzır, merxametsiz, adaletsiz olduğını bilmezsin. Ben atta birisinden eşittim ki: 'Ben ondan intiqamımnı ne zaman olsa da alırım, aldırtırım!" - der emiş. Şerife -Ay, o öyle demekle ne olur. Er şey Allaxın taqdirine merbut degilmi? Mustafa - Taqdir-taqdir ama, sebepçi de var, a- xa! Ne ise olacaq olur, ne yapmalı? Baş yazısını köz körer! Ona çare olmadığını ben pek alâ biliyonm ama, insan değilsin mi?! işte, ep içini çekiyorsm, şeytan da aqılıfia ne olsa ketiriyor. Tövbe xatasma, tövbe!..özüm de öyle yorğunım ki, yuqudan da bayıldım, yuqlasamda qorqarım. Bu gice benim ne yuqum yuqu, ne birisi. Asla bir şey gönül arzusıle olamaz. Aman, Yarabbim, ben böyle ağır, deşetli gice ömürimde kördigim yoq. Baqsafi, elxamdullâ, ev-barq da olıp turamız?! Şerife - Aydı şundan! Yaş başından bunıfi qadar bezgennin de ne ya? Aydı, tur kel emanetini al da ben de kitip bir parçaçıq olsa azaçıq başımı yastığa qoyanm. Mustafa- Aydı, öyle ise ama, canım Şerife yenge, ortalığa, qapu-bacaya pek muqayt ol da öyle yat. Şerife - İnşalla, bir şeyçik olmaz. Aydı kel mında. (Kelinnin elini eline vererek) Yat, raat olumz. Allax raatlığıfuzle muabbetlerinizi arttırsın, sağhqle qahnız, geceleriniz xayır olsun. Saqm aqılına olmayacaq şeyler ketirip de nafile kendini yorma. Mustafa- Oğurlar olsun, xayıra qarşı! (Perde ener) Dörtünci fasıl (Perde açıldıkta, aapu ve pencerelerden yalınız burum-burum tütünler çıqtığını ve bu kelin evinin dört taraftan ateş olıp yanmaqta olduğı körünir. Tışardan: Yangın! Yangın! Vay, anavı zavallılar daa birbirini körer-körmez evleri-baraları yanmaya başladı -deye bağırışmaata oldualarında Şerife abdırap süratle kuyevkelinninyatlıalan eve çapar, deşetli bir sesle): - Turunız!Qaçınız, qurtulınız çabik! Mustafa- (Abdırap) Ne?! Nasıl şey! Ne deysin?! Şerife - Qorqtıqlarına oğradın! Tez çıq qaçıfuz, evleri bütün-bütüne ateş aldı. Düşmanlarmnın elleri qurusın, tili tutulsm, Allax boynum ursun! Mustafa- Emine! Emine! Emine! Mustafa- Sen emaneti teslim edersen et ama, şeytan aklıma türlü türlü şeyler getiriyor. Emine'yi o benden önce almak isteyeni sen biliyorsun değil mi yengeciğim? İşte benim en büyük sıkıntım, kalbimin vurması, çarpınh yapması hep bu yüzdendir. Söylenen yerden ırak, bu rdam bana düşmanlık yapmasın! Şerife-Allah-Allah, kardeşim, kendin de hiç olmayacak şeyleri düşünmüşsün. Allah keder vermesin! Yoksa insandan gelen keder, belâ ne olacak! Sen sakın aklına böyle şeyler getirme! Mustafa - Ay, Şerife yenge, sen onun nasıl hınzır, merhametsiz, adaletsiz olduğunu bilmezsin. Hatta ben birinden işittim ki, "Ben ondan intikamımı, ne zaman olsa alırım, aldırırım" dermiş. Şerife - Ee..., onun öyle demesiyle ne olur. Her şey Allah 'in takdirine bağlı değil mi? Mustafa - Takdir takdir ama, sebep olan da var, a- ha! Ne olacaksa olur, ne yapalım? Alın yazısını göz görür! Bunun bir çaresinin olmadığını ben de pek âlâ biliyorum ama, insan değil misin? İşte, hep içini çekiyorsun, şeytan da aklına her şeyi getiriyor. Tövbe hatasına, tövbe!.. Kendim de öyle yorgunum ki, uykudan da bayıldım, uyursam da korkarım. Bu gece benim ne uykum uyku, ne de başka bir şey. Asla hiçbir şey gönül arzusuyla olamaz. Aman yarabbim, ben böyle ağır, dehşetli gece ömrümde görmedim. Bakarsan, elhamdülillah, ev-bark sahibi de oluyoruz! Şerife - Hadi oradan! Genç yaşta bu kadar bezmen niye! Haydi, kalk gel emanetini al da, ben de gidip, bir parça da olsa biraz başımı yastığa koyayım. Mustafa - Haydi, öyleyse, ama, canım Şerife yenge, ortalığa, kapıya-bacaya, dikkat et de öyle yat. Şerife - İnşallah bir şey olmaz. Haydi buraya gel. (Gelinin elini eline vererek) Yatın, rahat olun. Allah rahatlığınızla muhabbetinizi arttırsın, sağlıkla kalın, hayırlı geceler. Sakın aklına olmayacak şeyleri getirip de kendini boş yere yorma. Mustafa - Uğurlar olsun, güle-güle. vs: (Perdeiner) D ördüncü fasıl (Perde açılınca, kapı ve pencereden sadece buram-buram duman çıktığını ve bu gelin evinin dört taraftan ateş içinde yandığı görünür. Dışarıdan: "Yangın! Yangın! Eyvah o zavallılar daha birbirlerini görür görmez evleri barklan yanmaya başladı, diye bağrıştıkları sırada Şerife şaşırarak süratle damat ve gelinin yatıkları odaya koşar, dehşetli bir sesle): -Kalkın! Kaçın, kurtulun çabuk! Mustafa - (şaşırarak) Ne? Ne oldu? Ne diyorsun?! Şerife - Korktuğun başına geldi. Çabuk çıkıp kaçın, evlerin tamamı ateş aldı. Düşmanlarının elleri kurusun, dili tutulsun, Allah belâlarını versin! Mustafa - Emine! Emine! Emme!

10 Emine-Ne ay tasız?! Mustafa- Tur! Qalq! Çabik ol, evler yana! Emine - Vay, anacığım! Ne de qutsuz başım var eken, yandım da, anacığım! (Mustafa, Emine qorqulanndan, yuqu sersemligile neye oğradıqlannı bilmeyip yalın baş, yalın ayaq olduqları alda tışarın çıqıp qaçtıqlarında, qarşıki odadan daxi bir qaç qanlann yalın baş, yalın ayaq zor-belâ ile alevler, tütünler arasından tışanya qaçtıqları ve: "Aman, yandıq da!" - deye bağınştıqlan körünir). Şerife - (Alevlenmiş pencereye baqaraq) Vacip! Anafi! Evlâtlarım, bu yaqqa keliniz! Çabik, çabik olunız! Bana doğru, bana doğru! Pencereye! Pencereye! Vacip - Aman! Yandım anacığım! (deyu ağlap anasına atılır). Anafi - (Ağlayaraq) Kavurıldım! Yandım, anacığım! Şerife - Pencereye çap! Çabik bu tarafqa, bu tarafqa! Anafi - Kittim, anacığım, kittim! Elâl et! (Demekle pencereye atılırken öte tarafa yıqüıp kittigi korünir). Şerife - Vay, oğulçığım! Evlâdım! Seni bin türlü emekle beslep büyüttigim o nazik vucudıfiı bugün ateşler içinde körmeye yetişmey edim!!! Vax, qara yazılı balaçığım! Balam! Balam! Balam, şimdiden sonra dünyada yaşamaq anana da aram olsun!!! (dedikte, deşetinden ve neye oğradığını bilmediğinden çexresi ağarmış ve közleri kerilmiş olan Nafe içeri kirer kirmez). Vax, biçare adam! Anafi nerede?! Evlâdın kül oldu da! Vax, qozuçığım! Yandın da, balam! Endi anafi da sana qurban olsun, balaçığım! (diyerek, eğilerek kendisini ateşe atmaq istedikte). Nafe - (Ünkür-ünkür ağlayaraq) Kel Allax içün olsun, benim de bir qat daxi ciğerimi dağlama, qarıçığım! (diyerek Serifeyi zor ile ateşe atmaqtan qurtarır). Şerife - Allaxmı seversen, bıraq ki evlâdımın küllerine ben de qarışayım da qurtulayım, ax! Balam! Seni böyle itmeye sebep olannın Allax külüni köklere savursm! Nafe - A, qan! Allaxı seversen, canını ceenneme atma. Şerife - Evlâdıma qurban kiteyim de! Canım ister ise ceenneme kitsin! Sevgili oğlum yanıp kül olduqtan sonra ben ceennemden ğayn yerleri ne yapayım?! Nafe - A, qarı! Aqılsız olma, şimdi bizler de yanar qavurılırız. İşte murad bunları da ateş almış daa ne beklersin (diye oradakileri tışarı quvıp Şerifeyi omuzına ataraq qaçmada iken). Şerife - (Nafenin omuzından) Balamdan ayırıldım da canım!!! (diyerek ağlap tışanya kitince cezici perdeyi endirmekle saxnayı tebdil idüp perde köterilince Emine - Ne diyorsun Mustafa-Kalk! kalk! Çabuk ol ev yanıyor! Emine - Vay anacığım! Ne bahtsız başım varmış, yandım anacığım! (Mustafa ile Emine korkudan, uyku sersemliği ile neye uğradıklarını anlamadan başları açık, yalın ayak bir şekilde, dışarıya çıkıp, kaçarlarken, karşı odadan da birkaç kadının yalın ayak ve başlan açık zar zor alevlerin ve dumanların arasından dışarıya doğru kaçtıkları ve "Aman, yandık!" diye bağrıştıkları görünür) Şerife - (Alevle sarılmış pencereye bakarak) Vacip, Anafi! Evlâtlarım, bu tarafa gelin. Çabuk, çabuk olun! Bana doğru, bana doğru! Pencereye! Pencereye! - s Vacip - Aman! Yandım anacığım! (diye, ağlayarak, anasına atılır) Anafi - (Ağlayarak) Kavruldum! Yandım, anacığım! Şerife - Pencereye koş! Çabuk bu tarafa, bu tarafa! Anafi - Gittim, anacığım, gittim! Hakkını helâl et! (diyerek pencereye atılırken öbür tarafa yıkılıp gittiği görülür) Şerife - Vay, oğlum! Evlâdım! Senin bin türlü emekle besleyip büyüttüğüm o nazik vücudunu bugün ateşler içinde göremeyeydim! Vah kara yazılı yavrum! Yavrum! Yavrum! Yavrum, bu günden sonra dünyada yaşamak anana haram olsun!!! (dedikten sonra, dehşetinden ve neye uğradığını anlamadığı için yüzü ağarmış ve gözleri gerilmiş olan Nafe içeri girer girmez.) Vah, zavallı adam! Anafi nerede? Evlâdın kül oldu! Vah kuzucuğum! Yandın ya yavrum! Simdi anan da sana kurban olsun, yavrum! (diyerek, eğilip kendini ateşe atmak isteyince.) Nafe- (Hüngür,hüngür ağlayarak) Allah rızası için gel, benim ciğerimi bir kat daha dağlama, karıcığım! (diyerek, Şerife'yi zorla kendini ateşe atmaktan kurtarır.) Şerife - Allah 'ını seversen, bırak da, evlâdımın küllerine ben de karışayım da kurtulayım, ah! Yavrum! Senin bu hale düşürenin Allah külünü göklere savursun! Nafe - A, hanım! Allahını seversen, canını ce henneme atma. Şerife - Evlâdıma kurban olayım da! Canım isterse cehenneme gitsin! Sevgili oğlum kül olduktan sonra ben cehennemden başka bir yer i ne yapayım?! Nafe - A, kan! Akılsız olma, şimdi bizler de yanar kavruluruz. Kader işte, bunları da ateş almış daha ne beklersin (diye oradakileri dışarıya kovup Şerife'yi omuzuna atarak kaçarken.) Şerife - (Nafe'nin omuzundan) Yavrumdan ayrıldım ya canım!!! (diye ağlayarak dışarıya gidince çözücü perdeyi indirip sahneyi değiştirir. Perde kal-

11 cümlesi birden içeri kirip öteye beriye maxzü'nane kezinip taaciple etraflara köz kezdirmekte iken aralarından yine): Evlâdımın kemikleri bile qalmamış, nice dayanayım! Nasıl taxammül ideyim. Ax, qara yazılı, balam! (der, yavluğıle közlerini xüzünane sildikte, diğerlerin bazısı daxi közlerini xüzünane silerler). Mustafa - Allaxtan dilerim, sebep ohp yaqıp yıqmaqle bizlere bu qara künleri kösterennin Allax dünya yangından maxrum etmekle beraber bunıft içün adım atmış ayaqlanle xarabemize sernik çertmiş olan ellerini qurutsın! İbraim - Canlarınız sağ ya, qardaşım! Öbirlerini Allax yerine ketirir. Eyleyen bulur, buna şek şube etmeniz. Mustafa - (Xüzünane) Yarabbi, xüküminden sual olunmaz! Bunların xangi birine yanmalı, xangisine düşünmeli. Yeniden şükür Allax, evbarq oldıq dediğimiz anda evden-barqtan, maldanmülkten quru qaldığımızamı, yoqsa cemaat kâğıtları ve defterleri yandığınamı, yoqsa bunıfi qadar şey yanıp da özlerimiz yanıp kül olmadığımızamı. İbraim - Mustafa, tövbeye kel qardaşım! Başına kelenler yeter, küfran nimet itme, şeytana uyup da aqılına, diline keleni aytıp ciberme, Allax beterinden saqlasm. Allaxm daa bundan beter belâları da vardır, Allaxım, exfazma! Mustafa - Tövbe xatasma, tövbe! Canım İbraim aka, adamın qalbi qarardıqtan sonra, dili ile söylediğinden xaberi olmıyor ki, Yarabbim, sen sabır ver! Nafe - Ya bizimki, senkinden de aştı, bizler ne yapayıq, qardaşım?! Şerife - Başta o ateşlerine ben günâxkârım, Yarabbi, Yarabbi qulufu yaqaydıfi da, közlerime qarşı dünyalardan sevgili olan bigünâx, masum oğulçığımı çıyır-çıyır yaqmay edin! Nen eksilirdi?! Ax, balam! (der közlerini siler. Ötekiler baş aşağı eğerek derin xüzün düşünirler). İbraim - Temelli günâxkâr olmanız! Allaxtan kelene sabır, şükürden ğayn, pek yaxşı biliyorsınızki, bir çare yoqtır. Allax cümlemize sabır cemil ixsan itsin, ne yapalım, elimizden nafile ağlap sızlamaqtan ğayn ne kelir çektiği allarınızın icranı qat-qat tediye idecek yene Allaxtır. Aydınız şimdiden geri sabır ve qanaate bel bağlanız. Sizlerin allarınızı Allax kördügi kibi qulları da körerler, iş musulmanlıqtır! (Ötekiler cümlesi): "Öyle! Öyle! Dedikleriniz tamam, işte. Olacağa çare olmaz' dedikleri şube yoq ki, böyle şeylerdi r 1897 s. dırılmca hepsi birden içeri girip ötede beride mahzun bir şekilde gezinip şaşkınlıkla etrafa göz gezdirirlerken, aralannda gene). Evlâdımın kemikleri bile kalmamış, nasıl dayanayım! Nasıl tahammül edeyim. Ah, kara yazılı yavrum! (der, mendiliyle gözlerini hüzünlü bir şekilde sildikten sonra, diğerlerinin bir kısmı da gözlerini hüzünlü bir şekilde silerler). Mustafa - Allah 'tan dilerim, sebep olup, yakıp yıkarak bizlere bu kara günleri gösterenin, Allah dünyanın aydınlığından mahrum etmenin yanında bu iş için adım attığı ayaklarını, harabemize kibrit çakan ellerini kurutsun! İbrahim - Canlarınız sağ ya, kardeşim! Öbürlerinin Allah cezasını verir. Yapan bulur, bu konuda şüphe etmeyin. Mustafa - (Hüzünlü bir şekilde) Yarabbi hükmünden sual olunmaz! Bunların hangi birine yanmalı, hangisini düşünmeli. Yeniden Allah'a şükür, ev-bark sahibi olduk dediğimiz anda, ev-barktan, maldanmülkten olduğumuza mı, yoksa cemaat kağıtlarının ve defterlerinin yandığına mı, yoksa, bu kadar şeyin yanıp da kendimizin yanıp kül olmadığımıza mı? İbrahim: Mustafa tövbe et kardeşim! Başına gelenler yeter, nankörlük etme, şeytana uyup da aklına, diline geleni söyleyi verme, Allah korusun. Allah'ın bundan da beter belâları var, Allahım, ahfazına! Mustafa: Tövbe, günahına, tövbe! Canım İbrahim ağa, insanın kalbi karardıktan sonra, dili ile söylediğinden haberi olmuyor mu ki, yarabbim sen sabır ver! Nafe: Ya bizimki seninkini de aştı, bizler ne yapalım kardeşim? Şerife: Önce o ateşlerine ben günahkârım, yarabbi, yarabbi, kulunu yakaydın da, gözlerimin önünde sevgili, günahsız, masum oğulcuğumu cayır cayır yakmayaydın! Neyin eksilirdi? Ah, yavrum! (der gözlerini siler. Ötekiler başlarını aşağı eğerek derin bir hüzünle düşünürler.). İbrahim: İyice günahkâr olmayın! Allah'tan gelene sabır, şükürden başka, çok iyi biliyorsunuz ki, yapacak bir şey yoktur. Allah hepimize Allah 'tan gelen bu acıya dayanma gücü versin, ne yapalım, elimizden nafile yere ağlayıp sızlamaktan başka ne gelir, çektiklerinizin hicranını kat kat karşılığını verecek gene Allah'tır. Haydi bundan sonra sabır ve kanaate sanlın. Sizlerin durumunuzu Allah gördüğü gibi, kulları da görür, iş müslümanlıkta. (Öbürlerinin hepsi) "Öyle öyle söyledikleriniz doğru işte. Olacağa çare yoktur." dedikleri şüphesiz bunlardır

12

13

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil 1 Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez Senaryo: Sadık Şendil Müzik: Kemani Sebuh Efendi- Kürdilihicazkar Longa Filmin

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: Yolun Kenarına Diken Eken Adam Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: - Bu dikenleri sök, insanları

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman: Hafta Sonu Ev Çalışması BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını izleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl

Detaylı

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri)

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri) EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri) KONULAR 1-Okula Uyum Haftası 2-Okulumuzu Tanıyoruz 3-Okul Kuralları BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 1-1-4 Eylül kurban bayramı 2-25 Eylül- 1 Ekim itfaiye haftası 3-Eylülün 3. haftası

Detaylı

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Çok Mikroskobik Bir Hikâye Çok Mikroskobik Bir Hikâye ÜMMÜŞ PÖRTLEK İlköğretim Okulu nda sıradan bir ders günüydü. Eğer Hademe Kazım, yine bir gölgelikte uyuklamıyorsa, birazdan zil çalmalıydı. Öğretmenimiz, gürültü yapmadan toplanabileceğimiz

Detaylı

tellidetay.wordpres.com

tellidetay.wordpres.com Peşin Alınmış Ücret Gecenin oldukça ilerlemiş bir vaktinde özel bir kliniğin önünde duran taksiden üç kişi indi. Şoför yarı baygın yaşlıca bir adamın bir koluna aynı yaşlarda görünen hanımı ise diğer koluna

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.

Detaylı

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ o /i@ ( ) (1 il )..... CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 -

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz Son harflerini vurgulayarak okuyunuz. bak çak fak gak hak kak pak sak şak tak yak bek dek kek pek sek tek yek bık çık sık tık yık cik bas has kas mas pas tas yas kes ses pes fıs kıs his kis pis sis pus

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar Yýldýz Tilbe 1 Onaylayan Administrator Pazar, 06 Mayýs 2007 Son Güncelleme Perþembe, 14 Haziran 2007 Besteciler.org ADAM OLSAYDIN Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar Kendini arattý, beni bulmadý yar Düþtüm

Detaylı

Yakup Şakir Ali MEKTEP VE MİLLİ DİL. Parlaq fikir, teren aqıl qazanılır mektepte, Bundan maxrum qalan adam aqir olur elbette.

Yakup Şakir Ali MEKTEP VE MİLLİ DİL. Parlaq fikir, teren aqıl qazanılır mektepte, Bundan maxrum qalan adam aqir olur elbette. Yakup Şakir Ali (Bahçesaray, 1890-1930) Yakup Şakir Ali 1890 yılında Bahçesaray'da doğdu. Babası esnaf olan şâir, bahçesaray'daki orta okulu bitirdikten sonra, 1905 yılında "Tercüman" gazetesinin matbaasında

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret (ZİL ÜSTÜSTE ÇALAR) Fehiman:Kimooo? Güzin:Benim abla. (KAPI AÇILIR) (Heyecanlı)Müjdemi ver müjdemi ver. Fehiman:(Heyecanlı)Mektup,mektup

Detaylı

Benimle Evlenir misin?

Benimle Evlenir misin? Benimle Evlenir misin? Bodrum sokakları ilginç bir evlenme teklifine daha sahne oldu. Bodrumlu genç kaptan Ali Özbaylan 9 yıl önce tanıştığı kız arkadaşı Tuba Cihat a, Milta Marina da bulunan bir kafede

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Acele karar vermeyin Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanıyormuş. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Tekirdağ Seyirlik Köy Oyunları ( Gelin Verme Oyunu- Kimde Kabahat Oyunu)

Tekirdağ Seyirlik Köy Oyunları ( Gelin Verme Oyunu- Kimde Kabahat Oyunu) Tekirdağ Seyirlik Köy Oyunları ( Gelin Verme Oyunu- Kimde Kabahat Oyunu) Prof. Dr. Erman Artun GELİN VERME OYUNU Gelinlerin anasının üç kızıyla oyun alanına gelmesiyle başlar. "Haydee gelin satıyorum,

Detaylı

Derleyen: Yücel Feyzioğlu. Resimleyen: Serap Deliorman

Derleyen: Yücel Feyzioğlu. Resimleyen: Serap Deliorman Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Serap Deliorman Balkar-Karaçay Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Serap Deliorman Balkar-Karaçay Yeni çağın yenisinde, eski çağın berisinde, göçebeler yaşarmış

Detaylı

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I. YAZILI SINAVI SORULARI Öğrencinin Adı ve Soyadı : Sınıfı: Numarası:

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Otur, hanım otur. Allah aşkına bir otur. Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Allah aşkına bir otur hanım. Sabahtan beri dolaşmaktan ayaklarımın

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası Yerli Malı Haftası Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) GÜNE BAŞLAMA ETKİNLİKLERİ Oyun

Detaylı

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır. ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır. (Şapkasını takar.) Nasıl oldu Mimiciğim? Ay çok hoş! (Saçlarına taktığı çiçekleri gösterir.) Ne

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

Bir Açık Kaynak Masalı Bölüm 1: Kasabanın Dışında Bir Meyve Ağacı

Bir Açık Kaynak Masalı Bölüm 1: Kasabanın Dışında Bir Meyve Ağacı Bir Açık Kaynak Masalı Bölüm 1: Kasabanın Dışında Bir Meyve Ağacı Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak bir kasabada, bir meyve ağacı varmış. Bu ağaç çok lezzetli meyveler verirmiş. Meyveler o

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Okutunuz ve defterlerine yazdırınız 1 abla abdest kablo Sabri tablo tablet tabla kablo baba bakır kaba soba bayrak kabak badem bakkal Banu bal balık

Okutunuz ve defterlerine yazdırınız 1 abla abdest kablo Sabri tablo tablet tabla kablo baba bakır kaba soba bayrak kabak badem bakkal Banu bal balık Okutunuz ve defterlerine yazdırınız 1 abla abdest kablo Sabri tablo tablet tabla kablo baba bakır kaba soba bayrak kabak badem bakkal Banu bal balık bakla bardak balkon ebe Ebru tebrik bebek Sibel Belma

Detaylı

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM EDATLAR Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: 1-GİBİ Cümleye benzerlik, eşitlik,

Detaylı

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam. Onaylayan Administrator Pazartesi, 21 Mayýs 2007 Besteciler.org Amerika A memo Burasý New York Amerika Evler karýþtý bulutlara Nasýl bir zaman Nasýl bir yaþam A memo Ýnsanlar simsiyah, kýzýl, beyaz Sokaklar

Detaylı

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright 1 LİMONLU KEK Şule: Mutlu günler. Ahmet: Mutlu günler. Şule: Bugün nasılsın? Ahmet: Çok mutluyum. Şule: Bu harika bir haber. Eeee söyle bakalım, bugün hangi yemeği yapalım? Ahmet: Dur biraz düşüneyim Şule:

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) Enerji Tasarrufu Haftası (Ocak ayının ikinci haftası) GÜNE BAŞLAMA ETKİNLİKLERİ Oyun

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI-1 2015-2016. Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI-1 2015-2016. Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar) (20 Aralık 2015, Pazar) GRADE ORTA HAZIRLIK 2015-2016 ORTAK SINAVI-1 Açıklamalar 1. Bu sınav 50 adet çoktan seçmeli sorudan oluşmaktadır. 2. Üç yanlış cevap bir doğru cevabı götürür. 3. Sınavın Süresi

Detaylı

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen trenler, kaçırılan bağlantı noktaları, ne zaman yeneceği

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI Nİsan AYI BÜLTENİ Sevgİ Kİlİmlerİmİz BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Dünya Kitap Günü (23 Nisan gününü içine alan hafta) Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı (23 Nisan)

Detaylı

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY Anneciğim ve Babacığım, Mektubunuzda sevgili bebeğinizin nasıl olduğunu sormuşsunuz, hımm? Ben gayet iyiyim, sormadığınız için

Detaylı

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü Selman DEVECİOĞLU Gönül Gözü SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLER BİRİMİ YAYINLARI Yayın No: 4 Editör Prof. Dr. Recep Toparlı Baskı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Matbaası Kapak ve İç Düzen Sivas Cumhuriyet

Detaylı

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki Bildiğiniz üzere Deutsche bank'ın arzı ile varantlar İMKB'de işlem görmeye başladı. Bu konuda çok soru gelmiş. Basit bir şekilde ne olduğunu açıklamak da bize farz oldu. Fakat hemen şunu belirteyim ki;

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK YENİ YIL Bizlere kutlu olsun. Sizlere kutlu olsun. Eski yıl sona erdi, Yepyeni bir yıl geldi. Bu yıl olsun mutlu bir yıl, Bu yıl

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor? . Sınıfı Hatırlıyorum Türkçe Noktalama İşaretleri 1. Hafta Aşağıdaki şiiri iki defa okuyunuz. Verilen soruları cevaplandırınız. TEMİZ ÇOCUK Temiz çocuk hasta olmaz. Gönlü acı ile dolmaz. Hiçbir vakit benzi

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

Lütfen cümleleri -me ekiyle dolayl anlat ma çeviriniz.

Lütfen cümleleri -me ekiyle dolayl anlat ma çeviriniz. Lütfen cümleleri -me ekiyle dolayl anlat ma çeviriniz. 1- Ahmet, bana Mehmet sana yard m etsin. dedi. 2- Ben, banka memuruna Paralar bozuk olsun. dedim. 3- E im Yemek fazla ya l olmas n. dedi. 4- Ö retmen,

Detaylı

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor? ALAY ETME Amaç : Başkalarına saygı duymayı öğrenme.alay etme ile baş edebilme becerisini kazandırma Düzey : 1. sınıf ve üstü Materyal: Uygulama 1 için:yazı tahtası, kağıt, kalem, Uygulama 2 : Kuklalar,oyuncak

Detaylı

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

KEREM ASLAN Her Şey Dahil KEREM ASLAN Her Şey Dahil KEREM ASLAN 1987 de Ankara da doğdu. TED Ankara Koleji ve Yahya Kemal Beyatlı Lisesi ni bitirdi, Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü nden mezun oldu. Eğitimine devam etmek için

Detaylı

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: 1. Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? (Hangi saatlerde) 2. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? 3. Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Kızılay Haftası (29 Ekim 4 Kasım) Atatürk Haftası (10-16 Kasım) Öğretmenler Günü (24 Kasım) SERBEST ZAMAN

Detaylı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan

Detaylı

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures Yuhanna 15:9 Baba'nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın. Yesaya 43:1 Ey Yakup soyu, seni yaratan, Ey İsrail, sana biçim veren

Detaylı

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI 01-05 HAZİRAN 2015 01 HAZİRAN PAZARTESİ SERBEST ZAMAN ETKİNLİĞİ: Çocuklarla selamlaşıldı ve istedikleri ilgi köşelerinde evden getirdikleri oyuncaklarla

Detaylı

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

İntikam. Ölüm Allah ın Emri İntikam Bilir misin sen her gece Kendinle oturup konuşmayı Geceden uyanmamaya ant içip Gün ışığıyla yeniden doğmayı Bilir misin sen her güne hayata küskün başlamayı Anti sosyal kişilik olup da Şişelerin

Detaylı

Fatma Atasever.

Fatma Atasever. Fatma Atasever fatmaatasever@windowslive.com Karar almak ne güç bir iştir. Çok zorlar insanı. Yorar. Takatsiz bırakır. Belki de yaşam içindeki en karmaşık zaman dilimidir karar alma süreci. Büyüklere danışırız,

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

www.arapcayarismalari.org TİYATRO MAĞARA ARKADAŞLARI Ali Ahmed BÂKESİR Karakterler YUSUF HARUN MURAT

www.arapcayarismalari.org TİYATRO MAĞARA ARKADAŞLARI Ali Ahmed BÂKESİR Karakterler YUSUF HARUN MURAT TİYATRO MAĞARA ARKADAŞLARI Ali Ahmed BÂKESİR Karakterler YUSUF HARUN MURAT 1 1. PERDE Haydi Harun! Acele edelim. Ama, Murad bizden çok geride... Murad, bize katılmak istemiyor Sanki, özellikle ağırdan

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

YER MİSİN YEMEZ MİSİN? SUNUCU:Acur KILLICALI YARIŞMACILAR. Şukufettin. Pakize. Abidin. Naciye. Emel. Apti Bey:Bankacı

YER MİSİN YEMEZ MİSİN? SUNUCU:Acur KILLICALI YARIŞMACILAR. Şukufettin. Pakize. Abidin. Naciye. Emel. Apti Bey:Bankacı YER MİSİN YEMEZ MİSİN? SUNUCU:Acur KILLICALI YARIŞMACILAR Şukufettin Pakize Abidin Naciye Emel Apti Bey:Bankacı 1 / 19 Sunucu:İyi akşamlar,sevgili konuklar ve siz her zamanki gibi televizyonun başında

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Beterin Beteri Var Mehmet işten çıkarılır. Eve gelip durumu bildirince, hanımı içeri almaz. Gidecek yeri olmadığından Şeyhin dergahına gider. Bu sırada şeyh talebeleriyle sohbet etmektedir. Bu arada börek

Detaylı

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Neyzen Tevfik..

Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Neyzen Tevfik.. Ünlü hiciv ustamız Tevfik hakkında çok güzel bir yazı. Sami Özey'in kaleminden... YÜZ KARASI Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Tevfik.. Yaptığı her hareketle, yazdığı

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ ŞUBAT

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ ŞUBAT Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ ŞUBAT TELEFON Telefonun delikleri içinde Babam evde yokken telefon eder. Bütün şehri arar Ufak tefek parmakları yüzünden Ah bilseniz başımıza

Detaylı

Şeytan Der ki Ey İnsan!..

Şeytan Der ki Ey İnsan!.. Şeytan Der ki Ey İnsan!.. Dengenin engelidir, şeytanların çengeli, Eûzu besmeledir, çengellerin engeli. KUR ÂN DİYOR Kİ! (Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: Şüphesiz Allah size gerçek

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Lyn Doerksen Türkçe Hanna, Elkana adındaki iyi bir

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı