VAN MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI (XVIII XIX YÜZYILLAR)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "VAN MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI (XVIII XIX YÜZYILLAR)"

Transkript

1 T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI VAN MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI (XVIII XIX YÜZYILLAR) YÜKSEK LİSANS TEZİ Hacer ARSLAN VAN -2007

2 T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI VAN MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI (XVIII XIX YÜZYILLAR) YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Hacer ARSLAN Danışman Yrd. Doç Dr. Burhanettin GÜNEŞ VAN

3 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ KISALTMALAR 1.GİRİŞ KONUNUN TANIMI VE ÖNEMİ AMAÇ KONUNUN SINIRI MATERYAL VE YÖNTEM. 2 2.VAN İLİNİN FİZİKİ YAPISI VE TARİHÇESİ FİZİKİ YAPISI TARİHÇESİ VAN MÜZESİ TARİHÇESİ VAN MÜZESİ SEKSİYONLARI ARKEOLOJİK ESERLER SEKSİYONU ETNOGRAFİK ESERLER SEKSİYONU ERMENİ KATLİAMI SEKSİYONLARI SİLAHLARIN GELİŞİMİ VE YAYILIMI OSMANLI DÖNEMİNDE KULLANILAN SİLAHLARININ GELİŞİMİ VE YAYILIMI OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA KULLANILAN SİLAHLAR TAARRUZ SİLAHLARI ATEŞSİZ SİLAHLAR VURUCU SİLAHLAR GÜRZ VEYA TOPUZ ŞEŞPER KAMÇI DÖĞEN KOÇ BAŞI DELİCİ SİLAHLAR MIZRAK CİRİD ÇATAL HARBE TIRPAN ZIPKIN ALEM KESİCİ SİLAHLAR KILIÇ KABZA BALÇAK NAMLU KIN 22

4 MEÇ YATAĞAN PALA KAMA HANÇER TEBER (BALTA ) ATEŞLİ SİLAHLAR TOP TÜFEK TABANCA SAVUNMA SİLAHLARI KALKAN MİĞFER ZIRHLAR ZIRH GÖMLEK KOLÇAK DİZÇEK KATALOG DEĞERLENDİRME VE KARŞILAŞTIRMA DEĞERLENDİRME ESERLERİN MÜZEYE GELİŞ TARİHLERİ VE GELİŞ BİÇİMLERİ ESERLERİN MÜZEDE BULUNUŞ BİÇİMLERİ VE BUGÜNKÜ DURUMLARI ESERLERİN TÜRLERİ MALZEME DEMİR- ÇELİK BAKIR KALAY YAPIM VE SÜSLEME TEKNİKLERİ YAPIM TEKNİKLERİ DÖVME TEKNİĞİ DÖKÜM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİKLERİ ÇALMA KAZIMA KABARTMA KALIPLA KABARTMA DELİK İŞİ TELKARİ KAKMA SAVATLAMA TAŞ YERLEŞTİRME ÇAKMA ALTIN SIVAMA KARŞILAŞTIRMA DOĞU İSLAM SİLAHLARI ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA. 103

5 OSMANLI MADEN ESERLERİ ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA OSMANLI AHŞAP ESERLERİ ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA OSMANLI ÇİNİ VE KERAMİK ESERLERİ ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA OSMANLI TAŞ ESERLERİ ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA SONUÇ KAYNAKLAR ÖZET SUMMARY TABLO DİZİNİ ÇİZİM LİSTESİ RESİM LİSTESİ 120

6 ÖNSÖZ Osmanlı imparatorluğunun altı asır devam eden varlığı çeşitli yönleri ile ele alınarak bir çok eser yazılmıştır. Askeri kültür ün de işlendiği bu eserlerde tarihleri arasındaki zaferler, yenilgiler ve bunlara bağlı olarak Askeri Teşkilat, Ordu ve Donanma, Lojistik, Taktik ve Strateji konularına da yer verilmiştir. Fakat askeri kültürün en önemli unsurlarından olan silahlar konusuna ise, bir yanda çok eski bir silah kültürümüz bulunmasına, diğer yanda silahla bütünleşen bir hayat görüşümüz olmasına rağmen bazen çok az, bazen de hiç değinilmemiştir. Van Müzesi de yine bu anlamda çeşitli yollarla gelmiş bir kısım Osmanlı dönemi silahını içinde barındırmakta ve bu eşsiz eserleri insanlara görsel olarak sunmaktadır. Bu güne kadar Van Müzesinde yer alan bu silahlar hakkında herhangi bir çalışmanın yapılmamış olması bizi bu çalışmayı yapmaya yönlendirmiştir. Bu konuda çalışma yapmamda bana her türlü yardımı ve yönlendirmeyi yapan danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Burhanettin GÜNEŞ e ve bu çalışmamda bana her türlü desteği sunan değerli hocam Prof. Dr. Recai KARAHAN a teşekkür ederim. Ayrıca tez konusu belirleme aşamasında henüz üstünde durulmamış bu konuyu bana tavsiye eden ve müzede ki çalışmalarımızda bize kolaylık sağlayan sayın Van Müzesi Müdür Yardımcısı Mete TOZKOPARAN a, ilk olarak çalışmaya başladığım ve yine yardımlarını esirgemeyen hocam Yrd. Doç. Dr. Kemal İBRAHİMZADE ye, çizimleri yapan Aykan ADSAZ a ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyelerine yardımlarından dolayı teşekkür ederim. Hacer ARSLAN VAN

7 KISALTMALAR a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale bk. : Bakınız bşk. : Başkaları C. : Cilt cm : Santimetre Çiz. : Çizim Env. No : Envanter numarası Kat. No : Katalog Numarası M. : Miladi M.Ö. : Milattan önce M.S. : Milattan sonra Res. : Resim Sos. Bil. Enst. : Sosyal Bilimler Enstitüsü vb. : Ve benzeri vd. : Ve devamı yy. : Yüzyıl Y.Y.Ü. : Yüzüncü Yıl Üniversitesi

8 I. GİRİŞ 1.1. KONUNUN TANIMI VE ÖNEMİ Varolma ve yaşayış çerçevesinde insan, başlangıcından itibaren bir çok ihtiyaçla birlikte yeni doyumlar oluşturmuş ve yaşamını bu çerçevede daha uygar düzeye çıkarmıştır. Maslow un Hiyerarşisi nde anlatılan ihtiyaçlar zaman içinde insan geliştikçe ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan bu ihtiyaçlar doğrultusunda da önlemler alınarak hayat belli bir düzene oturtulmuştur. İlk ihtiyaç barınma ve yeme-içme olup bu durum hiyerarşik olarak kendini gerçekleştirmeye kadar gitmektedir. Bu dönemler ve çözümler doğrultusunda insanlar ihtiyaç karşılamada ilk olarak yeme içme ihtiyacını giderme amaçlı avcılığa başlamış ve ilk silahlar olan oklar bu şekilde kendini göstermeye başlamıştır. Sonraları yerleşik hayatla beraber ortaya çıkan çatışmalar sonucu insanlar birbirlerini yok etmişlerdir. Bu bağlamda silahlarda çeşitlilik ve gelişmeler meydana gelmiştir. Silahlar hem savunma hem de saldırma anlamında bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır. Zaman içinde gelişerek kesici silahlar yerini ateşli silahlara ve yine ateşli silahlar da yerini nükleer silahlara bırakmıştır. Erken dönemde savunma için yapılan silahlar zaman içinde hem kullanım amacı hem de yapım tekniği olarak değişime uğramış, yerine göre sanat eseri muamelesi görmüştür. Zamanla şekiller değişmiş silahlar daha küçük ve estetik bir hâl almıştır. Ve süsleme açısından önemli sanat eserleri durumuna gelmişlerdir. Yüksek lisans tezi olarak hazırladığımız bu çalışmada, Van Müzesi nde Yer Alan Osmanlı Dönemi Silahları başlığı altında Van Müzesi ndeki XVIII. Ve XIX. yy. Osmanlı silahlarının tanıtımı yapılmıştır. Katalog düzeni içinde yapılan çalışmada Van Müzesi nde bulunan silahlar incelenerek Osmanlı dönemine ait 31 örnek yapım ve süslemeleri açısından ele alınarak tanıtılmaya çalışılmıştır AMAÇ Etnografik eserler geçmiş kültürlerin izlerini gelecek dönemlere aktarmada, yazılı kaynaklar kadar önemli bir iletişim aracı olmuştur. Silahlar da etnografik eserler arasında yer alarak yapıldıkları dönemin sanatına ve askeri durumuna ışık tuttuklarından dolayı önemli bir belge niteliğindedirler. Araştırmadaki amacımız, etnografik eserler arasında yer alan silahların Osmanlı dönemindeki gelişimleri, yapım ve süslemeleri açısından sanat eserleri içerisindeki yerini ve önemini ortaya koymanın yanında Van Müzesi nde yer alan Osmanlı Dönemi Silahları nın kültürel miras içerisindeki yerini ve sanatsal boyutunu ortaya koymaya çalışmaktır. Bu bağlamda Van Müzesi nde yer alan silahların hem yapım hem de süsleme açısından incelenmesi çalışmanın başlıca amacı niteliği taşımaktadır.

9 1.3. KONUNUN SINIRI Van Müzesi nde yer alan Osmanlı dönemi silahları gerek konunun bütünlüğü, gerekse araştırmamızın sadece Osmanlı dönemine ait belirli bir dönemi kapsaması nedeniyle, diğer dönemlere ait eserler araştırma kapsamına alınmamıştır. Konunun bir bütün teşkil etmesi bakımından da bu zaman dilimine ait eserlerin tamamı değil 18 ve 19. yüzyıllara ait olan eserlerin incelenmeye alınması uygun görülmüştür. Materyal olarak da Van Müzesi nde yer alan bu döneme ait envanterik eserler incelenmiştir MATERYAL VE YÖNTEM Van Müzesi nde yer alan kesici ve ateşli silahlardan oluşan söz konusu eserlerle ilgili yaptığımız bu çalışmanın ilk aşamasını, konu hakkındaki gerekli kaynak ve dökümanların toplanması oluşturmuştur. Bu amaç doğrultusunda Van Müzesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi kütüphanelerinde literatür çalışması yapılarak konu ile ilgili bilimsel çalışmalara ulaşmaya gayret gösterilmiştir. Çalışmamızın önemli bir bölümünü teşkil eden silah yapımında kullanılan madenler, yapım ve süsleme teknikleri hakkında çok fazla eser yazılmamıştır. Tülin Çoruhlu nun Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Techizatları 1 adlı eseri ve silahlar ile ilgili yayınlanmış bir çok makalesi 2, Nejat Eralp in Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah Kavramı ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar 3 adlı eseri, Salim Aydüz ün Osmanlılarda Ateşli Silahlar Sanayi 4 adlı yazısı Birol Çetin in Osmanlı İmparatorluğunda Askeri Teknolojilerin Takibi 5 adlı makalesi, silahların yapımında kullanılan madenler ile yapım ve süsleme tekniklerini ayrıntılı bir biçimde ele alan başlıca kaynaklardır. Konu ile ilgili yayınlar incelendikten sonra çalışma şu şekilde şekillendirilmiştir. Araştırmamızın temelini oluşturan katalog bölümüne geçmeden önce, Van ilinin fiziki yapısı ve tarihçesi, katalog kısmında yer alan müze ile ilgili kısa bir bilgi, silah yapım ve sanatının Anadolu daki gelişimi, konunun daha iyi anlaşılabilmesine yardımcı olabileceğini düşündüğümüz için silah yapımında kullanılan madenler, yapım ve süsleme teknikleri ana hatlarıyla ele alınmıştır 6. 1 Tülin Çoruhlu, Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Teçhizatları, Ankara, Tülin Çoruhlu, Osmanlı Cebehanesinde Türk Sultanlarının Silahları, III. Eyüp Sultan Sempozyumu, İstanbul, 1999,290 vd.; a.y., Süslemeleri Açısından Osmanlı Fitilli ve Çakmaklı Tüfekleri, Türkiyemiz, sayı 52, İstanbul, 1987, vd.; a.y., Osmanlı Tüfekleri Üzerinde Görülen Kontrol Damgaları, Türk Dünyası Tarih Dergisi, sayı 24, İstanbul, 1988, vd.; a.y., Askeri Müzedeki Ejderli Osmanlı Tüfekleri Sanat Tarihi Araştırmaları, İstanbul, 1990, vd.; a.y. Askeri Müzedeki Tombak Kalkanlar, Kültür,102, İstanbul,1993,34 vd. 3 T.Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar, Ankara, Salim Aydüz, Osmanlılarda Ateşli Silahlar Sanayi,Osmanlı Araştırmaları Vakfı. 5 Birol Çetin, Osmanlı İmparatorluğundaki Askeri Teknolojilerin Takibi,Türkler,12.cilt,Ankara, Maden sanatında kullanılan yapım ve süsleme teknikleri ile kullanılan madenler hakkındaki bilgiler, bu alanda yapılmış olan çalışmalardan derlenerek hazırlanmıştır.

10 Çalışmamızın ikinci aşamasında Van Müzesi ne gidilerek müze yetkililerinin gözetiminde eserler yerinde incelenerek çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Müzede yer alan silahlardan 31 adet eser katalog bölümünde tür sıralamasına göre tanıtılmıştır. Bu kısımda sıralama eserlerin türlerine göre sıralanıp, incelenmiştir. Katalog fişlerinde Eserin Türü, Yer Aldığı Müze, Resim ve Çizim No, Müzeye Geliş Tarihi ve Geliş Şekli, İnceleme Tarihi, Dönemi, Maden Cinsi, Yapım ve Süsleme Tekniği, Ölçüleri, Bugün ki Durumları başlıkları altında, eserler hakkında ön bilgi verilmiş, tanım kısmında ise örnekler ayrıntılı olarak tanıtılmaya çalışılmıştır. Katalogdan sonra Değerlendirme bölümünde eserler yapım ve süsleme teknikleri açısından değerlendirilmiştir. Sonuç Bölümünde, çalışmada ortaya konulan bilgiler ışığında varılan sonuç belirtilmiş, kaynakça, resim ve çizim listesinden sonra resim ve çizimlerle çalışma sonuçlandırılmıştır.

11 2. VAN İLİNİN FİZİKİ YAPISI VE TARİHÇESİ 2.1. FİZİKİ YAPISI Van, kendi adını verdiği Anadolu nun en büyük gölünün doğu kıyısında kurulmuş çok önemli yerleşim merkezlerinden biridir. Doğuda Kuzeybatı İran ile Anadolu arasında bulunan Van Gölü Bölgesi, eskiçağdan günümüze değin doğu ile batı arasında kültür, sanat ve ticarette bir köprü görevini sürdürmüştür. Bundan da önemlisi Van Gölü Bölgesi, M.Ö yüzyıllar arasında Doğu Anadolu, Transkafkasya ve Kuzeybatı İran siyasal ve kültürel gelişiminde öncülük etmiştir. Bu öncülük görevinde, Van ve yakın çevresinin sahip olduğu topografik ve iklimsel özellikler ile maden zenginliklerinin çok büyük etkisinin olduğu anlaşılmaktadır 7. Doğudan, Van Gölü kıyılarına doğru alçalan yaylalar arasında Erçek, Hoşap, Van, Başkale, Havasor, Erciş, Muradiye ve Özalp Havzaları yerleşime ve tarıma elverişli ovalardır. Van Ovası, kıyı ovalarının en büyüğüdür. Bendi Mahi, Hoşap, Karasu, Zilan, Deliçay ve Mermit Çayları Van Gölüne akan ve fazla büyük olmayan akarsulardır. Erçek, Keşiş, Engiz, Sultan, Nazik ve Sarı göller, tektonik çöküntüler sonucunda oluşmuş suları farklı özelliklere sahip göllerdir. Van Gölü nde Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adaları mevcuttur 2.2. TARİHÇESİ Yapılan yüzey araştırmaları ile arkeolojik kazılar sonunda elde edilen bulgular, Van ve çevresi tarihinin yazı öncesi çağlara kadar indiğini göstermiştir. Ayrıca bu araştırmalar Kalkolitik devirden itibaren bölgede kesintisiz bir kültürün varlığını ortaya koymuştur. M.Ö. IV-II. Bin yılları arasında Hurilerin adı geçerken, XIII. Yüzyıldan itibaren bölgeye Uruatri Nairiler yerleşmişlerdir. Asur saldırılarına karşı birleşen Nairiler M.Ö. 855 yılında Urartu Krallığı nı kurarak üç asır hüküm sürmüşlerdir. Geriye bıraktıkları kültür varlıkları ve kitabeleriyle güçlü bir devlet olduklarını kanıtlayan Urartuların başkenti, Tuşpa adıyla Van şehri olmuştur. M.Ö. 66 yılında Van, Romalıların eline geçmiştir. M.S 200 yıllarına kadar Partlar ve Bizanslılar arasında el değiştirip durmuştur. M.S. 2. yüzyıldan 7. yüzyıla kadar Sasani idaresinde kalmış ve 625 yılında bölgeye Hazar Türkleri gelmiştir. Hazarlar ve İslam orduları arasındaki mücadeleler, Hazarlıların Müslüman olmasıyla sona ermiştir 8. Roma 395 te ikiye ayrılınca bu bölgede Doğu Roma nın üstün kuvvetleri karşısında Bizans hakimiyeti başlamıştır. Bizans İmparatorluğunun başındaki Herakliyus un 641 de ölümü ile Arapların Anadolu ya akınları artmıştır. Emeviler döneminde Van, Arap hakimiyetinde, ancak Ermeni Valiler tarafından yönetilmiştir. 7 Oktay Belli,s17 8 İnternet 2

12 Abbasiler zamanında ise; yöre halkıyla iyi geçinmek için Aşot isimli Prens Ermeni emirliğinin başına atamıştır de Bizanslılar, Bograt soyuna son verip yöreyi bütünüyle yönetimleri altına almışlardır. Daha sonra bu bölgenin Ermenilerini Anadolu nun içlerine sürgün etmiş, orada zorla Ortodoks mezhebine sokmuşlardır 9. Anadolu ya ilk Türk akınları Van bölgesinden başlamış, Çağrı bey yerleşebilecek yeni bir yurt bulmak amacıyla 1018 yılında Van yöresine gelmiştir. Büyük bir direnişle karşılaşmayan Türkler kitleler halinde Anadolu ya akmaya başlamıştır de Anadolu seferine Tuğrul bey Erciş ve Van yöresini 1064 de ele geçirmiştir de ise şehir ve çevresi Alparslan tarafından fethedilmiştir. Malazgirt zaferi ile Van yöresinde Türk egemenliği pekişmiştir. Bu zaferle Bizans devletinin askeri gücü kırılmış ve bu bölgeye yerleşen Türkmen boyları ile Van ve çevresinde Türkleşme harekatı başlamış ve Van Anadolu ya giriş kapısı olmuştur. Alparslan bu bölgeyi Ermenilerden değil Bizans İmparatorluğundan almıştır. Selçuklulardan sonra, Van bölgesi bir süre İlhanlıların, onlardan sonra da Celayirliler in yönetiminde kalmış 13. yy da ise Van bölgesi el değiştirerek Karakoyunluların yönetimine geçmiştir. Karakoyunluların baş şehri Erciş olmuştur 10. Bu tarihten sonra Van kısa süreli el değiştirmelere sahne olmuştur. 16. yy ilk yarısında bölge Osmanlı ve Safevi İmparatorlukları arasında çekişme konusu olmuştur. Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferinde yöreye geçici olarak hakim olmuştur 11. Nihayet Kanuni Sultan Süleyman İran la sürüp giden anlaşmazlığa son vermek için 1533 de bir sefer düzenlemiştir de Adilcevaz- Erciş Van kolaylıkla alınmıştır. Böylece Van, kesin olarak Osmanlı devletinin eline geçmiştir. Osmanlı devleti burayı eyalet haline getirmiştir. Bunun başlıca sebebi, Van ın iktisadi, ticari ve siyasi yönden taşıdığı önem olmuştur.zira Van Ortadoğu yu Anadolu ya hatta Avrupa ya bağlayan yolların kavşak noktasında bulunmaktadır yılında Van Ermeni olaylarına sahne olmuştur. Üç Ermeni elebaşısının yönetimindeki 1500 Ermeni isyancı şehirden uzaklaştırılmıştır ten itibaren Van da Ermeni çeteleri şehri kundaklamış ve bir Ermeni Türk çatışmasına yol açmıştır. Şehir I. Dünya savaşında Ruslar tarafından işgal edilmiştir de şehre Ruslar tamamen hakim olmuşlardır. Rusların yardımlarıyla Ermenilerde Van a girmişlerdir. 2 Nisan 1918 de şehir işgalden kurtarılmıştır. Ruslarla işbirliği yaparak silahlı baskın yapan Ermeniler bu bölgeden çıkarılmıştır. Ruslar ve Ermeniler işgal esnasında Van ı yakıp yıkmış harabe haline getirmişlerdir Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları ( ), Ankara, 1985, Anonim, Van İl Yıllığı, Van, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi II, Ankara, 1994, Anonim, a.g.e., 42

13 3. VAN MÜZESİ 3.1. TARİHÇESİ Tarihin en eski hareketli bölgelerinden biri olan ve bağrında pek çok medeniyetin izlerini taşıyan yurdumuz, kültür varlıkları açısından oldukça zengindir. Topraklarımızın her neresinde kazı yapılırsa yapılsın tarihin belli dönemine ait bir esere rastlamak mümkündür. Fakat uzun yıllar bu kültür varlıklarının kıymeti bilinmemiş ve yurdumuzda kazı yapan yabancı bilim adamları tarafından resmen ülkemiz soyulmuştur. Bu durum 1846 yılında Damat Fethi Paşa tarafından Aya İrini kilisesinin depo olarak kullanılmasına kadar devam etmiştir. Damat Fethi Paşa söz konusu kilisenin bir bölümünde silahları,diğer bir bölümünde de eski eserleri toplayarak ülkemizdeki müzeciliğin temelini atmıştır.fakat bu da eski eserlerin yurt dışına çıkarılmamasına yetmemiş ve arşiv belgelerinden anlaşıldığına göre çeşitli zamanlarda söz konusu eserlerin yurt dışına kaçırılmasına ve imhasına engel olabilmek için çeşitli kanunlar çıkarılmıştır.bunlardan biri de Asar-ı Atika Nizamnamesi dir ki 1874 yılında bir Alman olan Dethier in çalışmaları sonucu yayımlanmıştır. Eski Eserlerin korunması amacı ile bu kanunlar çıkarılırken diğer taraftan da Anadolunun çeşitli yerlerinden getirilen lahitler, heykeller ve diğer eserler Aya İrini ye toplanmıştır.zamanla Aya İrini yetersiz kalmış ve 1876 yılında Çinili Köşk restore edilerek müze haline dönüştürülmüştür. Müdürlüğüne de Alman Dethier getirilmiştir yılında dethier ölünce Osman Hamdi Bey Müze Müdürlüğüne getirilmiştir. Kendisi resim ve eski eser konularında çalışmış ve öğretim görmüş biri idi. Arkeolojik kazılar yapmış, İstanbul Arkeoloji Müzesindeki meşhur İskender lahdini Osman Hamdi Bey bulmuştur.bundan sonradır ki müzecilikte gerçek ve olumlu çalışmalar başlamıştır.bu nedenle de Türk Müzeciliğinin kurucusu olarak Osman Hamdi Bey kabul edilmektedir 13. Osman Hamdi Bey zamanında 1883 yılında ikinci, 1907 yılında da üçüncü Asar-ı Atika Nizamnamesi çıkarılmıştır de bu günkü İstanbul Arkeoloji müzesi, 1895 de Deniz Müzesi, 1914 de Türk İslam eserleri müzesi, 1918 de Eski Şark Eserleri Müzesi açılmış, 1924 yılında Cumhuriyetin ilanından sonra da Topkapı Sarayı müze haline getirilmiştir. Kurtuluş Savaşı başladığında, Ankara da Büyük Millet Meclisini açan Atatürk, 9 Mayıs 1920 de göreve başlayan hükümetten, maarif vekaletinin bünyesinde Türk Asar-ı Atika Müdürlüğünün kurulmasını istemiştir. Bu müdürlük, mimari eserlerin ve ören yerlerinin korunmasından sorumlu olduğu gibi, vilayetlerde daha önce kurulmuş olan Müze-i hümayün şubelerinin gözetim ve idari işlerini de yürütmekteydi. Bir yıl sonra Asar-ı Atika Müdürlüğü, Hars (kültür) Müdürlüğüne dönüştürülerek kadrosu genişletilmiş ve konuya daha fazla önem verilmiştir 14. Türkiye de müzecilik hareketleri devam ederken ilimizde de bu yönde çalışmalara başlanmıştır. Tarih öncesinden günümüze kadar çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan Van, Urartu Devleti nin başkenti Tuşpa nın bulunduğu yerde kurulmuştur. 13 Müze Arşivi 14 Mehmet Yaldız, Atatürk ve Müzecilik,Kültür Dergisi, Sayı 101,Ankara,1992,20.

14 1932 yılında Van Milli Eğitim Müdürlüğü hizmet binasındaki bir odada, Van il merkezi ve çevresinde bulunan Akkoyunlu ve Karakoyunlulara ait koç, koyun ve at biçimli mezar taşları ile Urartulara ait çivi yazılı kitabeler toplanarak koruma altına alınmıştır. Her geçen gün koruma altına alınan eserlerin sayısı artmış; depo 1945 yılında Müze Memurluğu haline getirilmiş ve 1947 yılında eserler, ortaokuldaki bir barakaya konulmuştur lı yıllarda Van ve Çevresindeki Urartu merkezlerinde yapılan kazılarda çıkan eserlerin çoğalması; Van da görev yapan memurlar ve konuya hassasiyetle yaklaşan vatandaşların küçük ama anlamlı çalışmaları sayesinde, 1968 yılında yeni bir müze binasının yapılmasına karar verilmiştir yılında açılan müze binasının birinci katında Arkeolojik eser sergi salonu, kütüphane, laboratuar ve tuvaletler, ikinci katta etnografik eserlerin sergilendiği salon ile müdür ve uzman odaları, zemin katta ise müze deposu bulunmaktadır VAN MÜZESİ SEKSİYONLARI ARKEOLOJİK ESERLER SEKSİYONU Müze bahçesinde yer alan taş eserler bölümü, müzenin zemin katında yer alan x 7.20 metre ölçülerindeki arkeolojik eserler salonu ve iç avludan oluşmaktadır. Müze bahçesinde Urartu dönemine ait çivi yazılı steller, kitabeler ve Tanrı Teişeba kabartması, Akkoyunlu ve Karakoyunlular Dönemine ait koç ve koyun şeklindeki mezar taşları yanında Selçuklular dönemine ait mezar taşlarından oluşan zengin bir taş eserler koleksiyonu sergilenmektedir. Arkeolojik eserler salonunda Prehistorik Dönemden Urartu Dönemi sonuna kadar olan eserler kronolojik bir sırayla teşhir edilmektedir. Tilkitepe ve Kızdamı yerleşmelerinden elde edilen obsidyen ve kemik aletlerden oluşan prehistorik buluntular, M.Ö. 3. bine ait aletler ve seramikler ile 2. bine ait boya bezemeli seramik örneklerinin yer aldığı bu salonda asıl önemli grubu Urartu Dönemi eserleri oluşturmaktadır. Karagündüz nekropol kazısına ait mezar buluntuları, Çavuştepe, Toprakkale, van Kalesi, Anzaf Kaleleri ve Ayanis Kalesi kazılarında ortaya çıkarılmış olan pişmiş topraktan çanak ve çömlekler, bronzdan miğferler, kılıçlar, kemerler, mutfak kapları ile duvar mozaikleri gibi buluntular yanında satın alma yoluyla müzeye kazandırılmış olan diğer eserler Urartu Döneminin ihtişamını gözler önüne sermektedir. Taş eserler olarak adlandırılan iç avluda ise Neolotik Döneme ait Tirişin Yaylası kaya resimleri, Urartu Dönemine ait çivi yazılı kitabeler ve Gevaş Selçuklu Türk Mezarlığı ndan getirilen taş sandukalar ile Van ın tarihi geçmişi sergilenmektedir Müze Arşivi 16 İnternet 1.

15 ETNOGRAFİK ESERLER SEKSİYONU Etnografya, belli bir insan topluluğunun yaşam biçimini, meydana getirdiği maddi ve manevi kültür öğelerini betimleyici bir yaklaşımla inceleyen bilim dalıdır. Etnografya, etnolojinin (beden bilim) bir kolu olarak betimleyici etnoloji biçiminde de adlandırılmaktadır. Günümüzde neredeyse bütünüyle olan araştırmalara dayanan etnografya, halkın günlük yaşamıyla ilgili malzemeyi değerlendirmesi açısından etnolojiye kaynak oluşturmuştur. Etnografya ve etnoloji terimleri her zaman net olarak birbirinden ayrılmasa da ayrı kavramlardır. Etnografya betimleme ve incelemeye, etnoloji ise analiz ve karşılaştırmaya dayanır. Etnografyanın folklör ile benzerlikleri olup, çalışma alanları çoğu kez örtüşür. Folklörü etnografyadan ayıran, kültürün manevi yönüyle ilgilenmesidir. Etnoloji terimi Avrupa da daha yaygındır. Bütün çalışmalar ABD de kültürel antropoloji, İngiltere de ise toplumsal antropoloji kapsamı içinde yer almaktadır. Etnografyanın genel ilgi alanı modern teknoloji ve yabancı kültür etkileriyle değişmemiş toplumların sivil mimarlık ürünleriyle ev eşyalarını, giyim kuşamlarını, el sanatlarını, çeşitli meslek aletlerini, halk müziği aletlerini, dini inanç ve ibadetlerle ilgili aletleri inceler ve değerlendirir 17. Van Müzesindeki etnografik eserler salonunda Van-Hakkari yöresine özgü kilimlerin oluşturduğu eşsiz bir dokuma eserler koleksiyonu, Van yapımı gümüş kemerler, bilezikler, tepelikler, küpeler, gerdanlıklar ile tütün tabakaları, değişik malzemelerden tespih ve ağızlıklar ile bronzdan mutfak kapları teşhir edilmektedir. Değişik tarihlere ait el yazması Kur an-ı Kerim ler ve edebi eserlerin yer aldığı etnografik eserler salonunun bir bölümünde, Van ın otantik yapısını gözler önüne seren Şark Köşesi de ziyaretçilerin beğenisine sunulmuştur ERMENİ KATLİAMI SEKSİYONU Van ın kurtuluşunun yıldönümü olan 2 Nisan 1990 tarihinde açılmıştır. Etnografik eserler salonunun girişinde yer almaktadır. Bu seksiyon; 1915 yılında ermeni Çeteleri ile desteklenmiş Rus kuvvetlerinin Van ı işgali sırasında gerçekleştirdikleri Ermeni Katliamı diye bilinen katliamı göstermeye yönelik olarak hazırlanmıştır. Burada Van ın Erciş İlçesi nde, Çavuşoğlu Samanlığı nda meydana gelen katliamda şehit edilen Türklere ait iskeletler ile Van Merkez Zeve Köyünde gerçekleştirilen ve yaklaşık 2500 Türk ün şehit edildiği Zeve katliamı ile ilgili buluntular sergilenmektedir SİLAHLARIN GELİŞİMİ VE YAYILIMI Toplumlar, toplum ve yaşamın gereği olarak bir yandan kendilerine ve fertlerine rahat ve insanca yaşamak için bir ortam yaratma çabası harcarlarken diğer yanda hazırlanmış veya hazırlanacak bu ortamı koruyabilmek için önlemler almıştır F. Tepeci, Etnografya, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 1. cilt, İstanbul,1997, İnternet İnternet Eralp, a.g.e., 4.

16 İnsan genel deyimi ile savaş diye adlandırdığımız hayat ve kalım kavgasında kendi fizik gücünün yetmediği zorlu mücadelelerde hayatın başlangıcından itibaren kolaylaştırıcı, üstünlük sağlayıcı güven verici ve kendi fizik gücünü tamamlayıcı araçlara ihtiyaç duymuştur. Bu ihtiyaçların giderilmesini sağlayan araştırmalarında ise en büyük yardımcısı, dar anlamıyla varlığı ile ortam arasında uyumu sağlamak, dış ilişkilerle bağ kurmak ve maddeyi düşünüp, şekillendirmek görevini yerine getiren zekası olmuştur. Teori de olsa, hayat ve kalım kavgasının amaçları ile insan zekasının birlikte hareketi, amaca ulaştıran araçların doğuşunu sağlamıştır. Bu araçlar bir yandan günlük yaşamı kolaylaştırıcı, iklim şartlarına uyumlu elbiseler, barınaklar, değirmen taşları, kaldıraçlar, tekerlekler, saban gibi bütün insanların mutluluk ve yararına bir buluş niteliğini taşırken, diğer yanda ferdin veya ferdin yaşadığı toplumun hayatını huzurlu, güvenli kılan ve diğer fert ve toplumlara karşı üstünlüğünü amaçlayan ok, mızrak, balta, bıçak, topuz niteliğine bürünmüşlerdir 21. Silah, yakından veya uzaktan çeşitli şekillerde, yapısının gerektirdiği en etkili şekilde kullanılan, canlı varlıkları imha, cansızları tahrip eden; düşmanın, karşı tahrip ve imha etkilerinden koruyan araçlardır 22. Bu tanımlamaya uygun olarak tarihi gelişimine göre silahın etkisine göre veya diğer özelliklere göre birçok sınıflandırma yapılmıştır. Bu sınıflandırmalara XX. yüzyılın ikinci yarısındaki gelişmelerde eklenecek olursa aşağıdaki birbiriyle iç içe sayılabilecek beş temel esasa dayalı çok çeşitli sınıflandırma şemaları ortaya çıkacaktır. 1. Tarihi gelişime göre sınıflandırma a. İlkçağ silahları b. Barutun icadına kadar olan silahlar c. Barutun icadı ile yapılan ilk ateşli silahlar d. İlk yarı otomatik ve otomatik silahlar e. Atom silahları 2. Kullanma mesafesine göre sınıflandırma a. Yakın muharebe silahları b. Uzak muharebe silahları c. Genel destek, direkt destek silahları 3. Kullanıldıkları kuvvetlere göre sınıflandırma a. Kara kuvvetleri silahları b. Deniz kuvvetleri silahları c. Hava kuvvetleri silahları d. Uzay silahları 4. Silahların yapılış ve kullanma amacına göre sınıflandırma a. Savunma silahları b. Taarruz silahları 21 Eralp, a.g.e., Fuat Avcı, Harp Silah Araç ve Gereçleri Bilgileri, Ankara,1972,3.

17 5. Tarihte yaşamış veya günümüzde yaşayan devletlerin kuruluştan yıkılışa veya günümüze kadar hayat sürelerinde kullandıkları silahlara göre sınıflandırma a. Selçuklularda kullanılan silahlar b. Bizans İmparatorluğu nda kullanılan silahlar c. Osmanlı İmparatorluğu nda kullanılan silahlar d. Türkiye Cumhuriyeti nde kullanılan silahlar 23 Ateşli silahların tarihi barutun keşfi ile başlar. Ancak barutu kimin ne zaman keşfettiği bilinmemektedir. Prof. Dr. J.K. Partinghon milattan sonra bin yıllarından önce Çinlilerin güherçile esaslı barut kullandıklarını bildirmekte ise de 12. yüzyılda İspanya da Müslüman Endülüslerin kolayca tutuşabilen tozlarla uğraştığı göz önüne alındığında bu tozları Çin e Kuzey Afrika üzerinden Müslüman tüccarlar tarafından götürdükleri görüşü daha ağır basmaktadır. Çin de barut hakkındaki ilk yazılı belgeye bu tarihten sonra rastlanmıştır yılında Doğu Hindistan Şirketi tarafından eski Sanskritçe yazılarının çevrilmesi ile barutun Hindistan da beş yüz yıldır bilindiği ortaya çıkmıştır. Tüm tartışmalara rağmen barutun ilk önce kimler tarafından bulunduğu ve hangi amaçla kullanıldığı tam olarak açıklanamamıştır 24. İnsanlığın bildiği en eski patlayıcı karabaruttur. 13. yüzyıldan beri Avrupa da bilinmekte ve kullanılmaktadır. Karabarut fazla duman çıkarması ve artık oluşturması nedeniyle yerini dumansız baruta bırakmıştır. Tek veya çift bazlı olabilir. Dumansız barutun temel maddesi nitroselülözdür. Tarihi açıdan dumansız barut ilk önce av tüfekleri için geliştirilmiştir. Bundan sonra seri halde kısa namlulu silahlar yapılmaya başlanmıştır. Tüm bunların yanında yarı dumansız baruttan da söz edilebilir. Dumansız barut giderek yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır 25. Ateşli silah tarihi, Ortaçağ sonlarında barutun bulunuşundan hemen sonra başlatılır. Bu konuda doğulu ve batılı bazı araştırmacıların çeşitli incelemeleri vardır. Ancak ilk ateşli silahın ilk kez nerede ve kimler tarafından kullanıldığı belli olmadığı gibi, o dönemden günümüze gelmiş örnek de yoktur 26. XIV. yüzyıldan önce ateşli silaha benzer bazı silahların Doğu da kullanıldığı bazı kaynaklarda belirtilmektedir. Örneğin, XIII. Yüzyılda Eyyubilerin silahları anlatılırken ateş okları, mancınıkla atılan naftlar, namlu gibi küçük borularla atılan küçük gülleler kullanan silahlar ve ateş gemilerinden söz edilmektedir. Batı da yapılan bir araştırmada, ateşli silahın ilk kez Avrupa da bulunduğu, 1300 yılında İtalyanların top kullandığı ve 1325 te Almanların bir fitil aracılığı ile uzaktan kumanda edilen küçük bir top imal ettiği bildirilmektedir Eralp, a.g.e., Bülent Üner, Günan Ağır, Sermet Koç, Balistik, II. Adli Bilimler Sempozyumu, İzmir, 1997,1. 25 Üner, bşk.,a.g.m.,1 26 Çoruhlu, a.g.e.,1. 27 Çoruhlu, a.g.e.,1.

18 Ateşli silahların ilk ortaya çıktığı kabul edilen dönemde, XIV. yüzyıl başlarında Osmanlı, sistemi henüz yerine oturtmamış küçük bir beyliktir. Bu dönemde Osmanlının ateşli silah kullanıp kullanmadığına dair şimdilik bir kayda rastlanmamıştır. Türkler bir araştırmaya göre ilk kez 1. İstanbul Muhasarası sırasında top kullanmışlardır. XIV. yüzyıl ikinci yarısında Timur un ordusunda ve Kazan bölgesinde ateşli silah kullanıldığı rivayet edilmektedir. XIV. yüzyılda varlıklarını sadece kaynaklardan öğrenebildiğimiz ateşli silahların kullanımı XV.yüzyıldan itibaren oldukça yaygınlık kazanmıştır.bu döneme ait çeşitli örnekleri Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı nda bulunan toplar arasında bulmak mümkündür. Fitilli mekanizmalı dediğimiz ilk ateşli silahlar, ağızdan dolar ve bir fitil aracılığı ile uzaktan kumanda edilirler. Bu tip silahların hava şartları ve kullananın can güvenliği açısından bazı sakıncaları vardır. Bu nedenle daha kullanışlı olması açısından XVI. Yüzyılda çakmaklı mekanizmalar geliştirilmiştir. Daha sonra yapılan yeni araştırmalarla XVIII. Yüzyıl sonlarında kapsüllü, XIX. Yüzyıl ortalarında iğneli mekanizmalar ortaya çıkmıştır. Ancak bu döneme kadar silahlar ağızdan doldurulmakta ve bu silahlarla tek atış yapılabilmekteydi. İğneli mekanizma ile birlikte, geriden dolan ve kovanla mermi ile seri atış yapabilen silahlar geliştirilmiştir. Bu özellikteki silahların ortaya çıkışında 1885 te bulunan dumansız barutun çok etkisi olmuştur. Aslında silahların geriden dolma özelliği XV. yüzyılda Doğu da (Memluk) ve Batı da denenmişti, ancak patlama sırasında namlu gerisinde meydana gelen yıpranma silahın kullanışlılığını azaltmakta idi. Bu sorun XIX. Yüzyılda yeni buluşlarla çözülmüştür OSMANLI DÖNEMİNDE KULLANILAN SİLAHLARIN GELİŞİMİ VE YAYILIMI Zamanın en büyük ve tarihin en uzun ömürlü imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğunda kullanılan silahlar, imparatorluğun bu niteliklerine uygun olarak tür ve cins bakımından çok çeşitli, yapımları ve sanat uygulamaları bakımından da çok zengin görünüşe sahip bir tablo çizerler 29. Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışından sonra, Osmanlıların Anadolu ya hakim olarak, Anadolu Türk Birliğini kurma politikaları, onların kendilerinden önceki Anadolu Türk kültürünün sosyal, siyasal ve askeri mirasçıları olmalarına sebep olmuştur. Ancak pek tabiidir ki özellikle askeri kültürün mirası olarak devralınan silahlar kendilerinden önceki devletlerden aynen alınmıyor ve ilk olarak kullanılmıyordu. Buna rağmen bu silahlardan XV inci yüzyılın ikinci yarısına kadar 28 Çoruhlu, a.g.e., Eralp, a.g.e.,41.

19 istifade edilmiş ve kullanılmış olduğu da söylenebilir 30. Fatih Sultan Mehmet İstanbul un fethinden sonra Ayasofya nın yanında bulunan Sainte İrene Kilisesine CEBEHANE adını vererek eski silahları burada toplamıştır 31. Ayrıca bugün müzelerimizde bulunan XIII. ve XIV. yüzyıllara ait kesici, delici, vurucu ve koruyucu silahlardan kitabesi olmayanlarla, kitabesinde tarih, yer ve şahıs adları belirtilmeyenlerin Anadolu da XI. Yüzyıldan itibaren devam eden Türk askeri kültürünün hangi dönemine ait olduğunu kesin olarak verebilmek, hemen hemen imkansız gibidir. Bunun yanı sıra bu silahların devletin kuruluşu ve onu izleyen yıllarda bir yeniçeri askeri veya daha üst düzeyde bir subay veya komutan tarafından kullanılmamış olduğu da söylenemez. Bu da gösteriyor ki silahların çeşitlilik ve zenginliğinde en önemli faktörlerden biri de Osmanlıların devraldığı askeri kültür mirasıdır 32. XV. ve XVI. yüzyıllarda devletin tebeası içerisinde bulunan Hristiyan unsurlar özellikle silahlar üzerindeki teknik yeniliklerin izlenmesinde aracı rolü oynamışlardır 33. XIV. yüzyıl sonlarında Doğuda ateşli silahlar hızla yayılmıştır. Bu yayılma Memluk bölgesinde, Kazan bölgesinde ve Timur un ordusunda daha hızlı olmuştur 34 Türkler barutla hemen hemen icadıyla aynı tarihlerde tanışmışladır. Mucidi sayılan Çinlilerle Türklerin yakın komşu olmaları onların barutu tanımalarında etkin rol oynamıştır.ancak Türklerin Osmanlı Devleti öncesindeki tarihlerinde barutla işleyen silahları kullandıklarına dair doğrudan herhangi bir kayıt bulunamamıştır. Osmanlı Devleti nin kurulmasının ardından Balkanlara doğru genişleyen devlet bölgede ateşli silahlar Balkan milletleri ile karşılaşmış ve bu silahların önemini kavrayarak derhal kendi ordusunda istihdam etmeye başlamıştır. Osmanlıların bu özellikleri onları çağdaşı diğer İslam devletlerinden ayırmıştır 35. Mevcut kaynaklara göre Osmanlı nın ilk kez 1369 da İstanbul Muhasarası sırasında top kullanılmıştır 36. Yine kaynaklardan I. Murat ın Kosova Savaşı için top döktürmüştür OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA KULLANILAN SİLAHLAR TAARRUZ SİLAHLARI Bu silahlar düşmanın direnme gücünü kırmak, kuvvetlerini imha etmek, savunma mevziini ve savaş araçlarını tahrip ederek savaşın zaferle sonuçlanmasını sağlamak için kullanılmıştır. 30 Eralp, a.g.e., Anonim, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi,3.cilt, Ankara,1964, Eralp,a.g.e., İsmet Parmaksızoğlu, Türklerde Devlet Anlayışı, Ankara,1982, Halil İnalcık, Osmanlılarda Ateşli Silahlar, Belleten,c.XXI, sayı 83, Ankara, 1957, Zafer Gölen, Osmanlı Barut Üretim Merkezi, Türkler, 10.cilt,Ankara,2002, Çoruhlu, a.g.e., Cevdet Duman, Askeri Tarih İçinde Türk Topçusu,Bildiriler II, Ankara, 1983, 128.

20 Barutun silahlarda kullanılmaya başlaması ile birlikte taarruz silahları Ateşsiz Silahlar ve Ateşli Silahlar olmak üzere iki gruba toplanmışlardır ATEŞSİZ SİLAHLAR Ateşsiz silahlar barutun icadına ve ateşli silahların yapımına kadar geçen zaman içerisinde kullanılan silahlardır. Osmanlı İmparatorluğu nda kuruluştan XV. Yüzyılın ilk yarısına kadar, kesin olmamakla beraber tarihleri arasında tamamen ateşsiz silahlar kullanılmıştır. Ancak ateşli silahların Osmanlı ordusuna girişi ile ateşsiz silahların önemlerini yitirdikleri söylenemez. Zira bir çoğu iki, üç asır daha ateşli silahlarla birlikte savaşlarda etkili olmuşlardır. Bu silahların dikkati çeken en mühim karakteristik özellikleri ise yapımlarında olduğu kadar bilhassa kullanılmalarında insanın zeka ve beden gücünün büyük rol oynamasıdır VURUCU SİLAHLAR Vurucu silahlar tek veya iki el ile kullanılan hedef üzerinde ezici, parçalayıcı ve yıkıcı tesir bırakan silahlardır. Bunlar genellikle baş ve sap denilen gövde kısmından meydana gelir. Baş kısımlar etkili olması için demir, pirinç, tunçtan, sap(gövde) kısımları yine bu madenlerden olabileceği gibi sağlam ağaçtan da yapılabilir. Gürz, şeşper, kamçı, döğen ve koçbaşı bu grubun silahlarıdır GÜRZ VEYA TOPUZ Osmanlı ordusunda özel adı Bozdoğan 41 olan Gürz kelimesi Farsça dan gelmektedir ve Türkçe karşılığı ise Topuzdur. Vurucu silahların en eskilerinden biri olan topuz baş ve gövde olmak üzere iki kısımdan meydana gelir. Silahın, silah olarak etkili kısmı küre veya beyzi formda yapılmış olan baş kısmıdır. Demir, pirinç veya tunç gibi maden ve alaşımlardan yapılan bu kısmın yaralama ve ezme gücünü artırmak için bazılarına 2-4 cm. uzunlukta konik veya piramidal çivi ve çıkıntılar konularak etkileri geliştirilmiştir. Gövde veya sap kısmı diyebileceğimiz baş kısmının üzerine takıldığı ve hareketini sağlayan kısım ise 2-3 cm. çapında ve baş kısmın ağırlığı ile orantılı uzunlukta ahşaptan veya madeni bir sopa görünümündedir ŞEŞPER Türkçe adı altı dilimli veya altı parçalı demek olan şeşper aslında gür ve topuzun baş kısmının değişikliğe uğramasıyla ortaya çıkan bir silahtır. 38 Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, cilt 1,İstanbul,1993, Eralp, a.g.e.,46.

21 Gürz ve topuzlarda yuvarlak veya beyzi olan baş kısım şeşperler de altı parçaya ayrılarak altı dilim ve dilimler arasında altı boşluk meydana getirilmiştir. Dilimler gövdeden çıkışta enlidir ve dış kenara geldikçe incelir.fakat kenarlar bir kesici silah ağzı gibi keskin değildir. Bu da silahın vurucu, ezici ve parçalayıcı niteliğine uygun düşmektedir. Yine uzun saplı ağır başlı şeşperler olduğu gibi, kısa ve hafif olan elde taşınan şeşperler de vardır. Dilim aralarındaki boşluklar ve bu başlıklardan kütle ağırlığının eksiltilmiş olduğu düşünülecek olursa gürz ve tüpuz a nazaran daha hafif oldukları görülür. Gür ve Topularda bulunan çivi veya çıkıntılara şeşperler de rastlanmaz, ancak dilimlerin dışa bakan kenarlarında baş formuna uygun olarak meydana getirilen sivri köşe çıkıntıları bu görevi yerine getirir. Şeşperler de bir asalet ve üstünlük sembolü olarak kullanılabildikleri gibi, üzerlerinde gürz ve topuzlarda yapılan tezyinat ve süslemeler bulunanları da vardır KAMÇI Süvari ve piyadeler tarafından kullanılan ve vurucu silahlardan olan biri üç bölümden meydana gelir. a. Üzereleri düz veya çivili olan ve paralayıcı ezici 5-6 cm. çapındaki küreler. Bu gülleler kullanılıştaki ustalığa göre hedefin çeşitli noktalarına etki ederek birden fazla nokta üzerinde tesirli olurlar. b. Küreleri sapa veya gövdeye bağlayan zincirler. Bu zincirler kürelerin hedefe ulaşmasında gerekli hareketi sağlarlar ve üst üste gelmelerini önleyici uzunluğa sahiptirler. c. Sap bölümü ise zincirlerin bağlandığı gövde kısmıdır. Gövde tamamen demirden olabileceği gibi, zincirleri tutan madeni kısmı takılmış sağlam bir ağaçtan da olabilirler. Kamçıların bir zincir üzerinde birden fazla fakat küçük kürecilerin bulunduğu bir türü daha vardır ki Osmanlı ordusunda kullanılmamıştır DÖĞEN Döğen de kamçı türünden bir silahtır. Döğenin kampçıdan farkı kamçıdan daha büyük ve tek bir güllenin uzun bir zincirle yine uzun bir sapa bağlanmış olmasıdır. Kamçı ve döğen yakın ve göğüs göğüse muharebelerde veya savaşçıların teke teke karşılaşmalarında özellikle kalkan, zırh miğfer gibi savunma silahları üzerinde etkin olmuşlardır. Fakat kullanma zorluğu nedeniyle ender kullanılan bu silahlar ateşli silahların çıkışıyla birlikte tarihe karışmışlardır Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., 49.

22 KOÇ BAŞI XI. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanılan koç Başı Osmanlılar ve ilişkide bulundukları diğer milletler tarafından kullanılmıştır. Koç Başı İtalyanlar tarafından Ariete, Fransızlar tarafından Belier diye adlandırılmış kale, kale içerisinde tahkim edilmiş iç kale ve saray kapılarını kırmak için kullanılan bir silahtır. Uç kısmı kafasını boynuz vurmak üzere iyice öne eğmiş birkoç başı formunda olduğu için bu adı alır. Başı takip eden gövde 4 5 m. uzunluğunda ve cm. çapında dayanıklı ve sağlam bir ağaç kolondan ibarettir. İstanbul un fethi sırasında Bizans hizmetinde bulunan Venedikli asilzade Nicolo Barbaro yazdığı muhasara günlüğünde Türklerin 7 mayıs günü başlattıkları gece taarruzunda birkaç da Koç Başı kullandıklarını kaydeder ki günümüzde 29 mayısta yapılan fetih törenlerinde sembolik olarak canlandırılan son taarruzda Koç Başı kullanılması bir çok kaynaklarda bu ifadeye benzer bilgilerin bulunmasındadır DELİCİ SİLAHLAR İlk çağlardan beri bilinen ve kullanılan delici silahlar tek elle kullanılan ve hedefin hayati noktalarını delip parçalayarak yok etmeyi sağlayan silahlardır.baş ve gövde olmak üzere iki kısımdır. Baş kısmı silahın türüne göre çeşitli şekilde olup demirden yapılır. Gövde kısmını ise çoğunlukla 3 4 cm. çapında uzun bir ağaç teşkil eder. Bu ağaç sağlam ve esnek olmayı gerektirdiğinden genellikle bambu,gürgen veya kızılcık sırıkları tercih edilir.gövde kısmı,baş kısmı ile tek parça demirden yapılmış olanlarda vardır.ancak bunlar savaş için olmayıp güç ve yetenek göstermek amacıyla yapılan sportif yarışmalarda kullanılan mızrak ve ciritlerdir.mızrak veya Kargı,Cirit,Çatal veya Neyze, Harbe, Tırpan, Zıpkın ve Alem delici silah türleridir MIZRAK Mızrak veya Kargı eş anlamlıdır. Mızrak Arapça, Kargı ise Türkçe dir. Her ikisinde kullanılmakla beraber Mızrak kelimesi dilimize daha çok yerleşmiştir. Mızrak 2-5 m. Uzunluğunda ahşap bir gövdenin bir ucuna yerleştirilmiş dar veya geniş yaprak yahut daha değişik şekilde uç kısmı çok sivri demirden meydana gelir. Temren delici etkisini sağlayan bu bölümü cm. kadar uzunluğunda bir boru veya iki parça şerit demirle gövdeye sağlam bir şekilde bağlanır.bu bağlama işlemi boru içerisine veya iki şerit demir arasına sokulan ağaç gövdeyi demirler üzerindeki karşılıklı delikler aracılığıyla ile perçinlenmek suretiyle yapılır. Temrenlerin genellikle sivri uçlu bitki yapraklarından esinlenerek meydana getirilen yassı ve iki kenarlı iki yüzlü şekillerinde silahın tesir gücünü artırmak için zaman, zaman değişikliklerde yapılmıştır. Kenarları testere ağzı gibi sap tarafına 46 Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., 50.

23 eğimli dişli olanlar veya tepeye doğru incelerek en uçta birleşen dört dilimli temrenler bu değişikliklere örnek olarak verilebilir. Savaşta süvariler tarafından kullanılan mızrak ya hedefe hedefi delmek üzere kullanılır. fırlatılmak veya Osmanlılar Orta Asya Türk kültürüne bağlı kalarak mızrakların uç kısmına perçem adı verilen kırmızı renkli kumaş veya kıl püsküller takmışlardır. Osmanlıların kullandıkları mızraklar arasında temren arasında sapa dikey olarak yerleştirilmiş ve temren ucu yönünde sağa sola açılan iki bıçağa sahip mızrak ilgi çekicidir. Anlaşıldığı kadarıyla mızrağın tehlikeye girmesi halinde bıçaklar devreye girerek tehlikeyi gidermektedir. Bir de Kostaniçe adı verilen mızraklar vardır ki bunların sapın alt kısmında, mızrağın vurulması halinde elin kaymasını önleyen küre şeklinde bir bileziği vardır. Fekete Layoş un Türk Hakimiyeti Devrinde Budin adlı eserinde gösterilen Türk beyi resminde perçemli bir kostaniçe görülmektedir. Koçi bey Dördüncü Sultan Murad asunduğu risalesinde mızrağı devlet büyüklerine taşınan silahlar arasında sayar ki gerek Marsigli nin gürz taşıyanların rütbe sahibi oldukları düşüncesini ve gerekse Koçi Bey in yukarıdaki düşüncesini bu resim doğrulamaktadır. Ateşli silahlar ortaya çıkışı ile önemini yitiren mızrak XIX. Yüzyılın sonlarında Osmanlı ordusuna yeniden girmiştir.1863 de kabul edilen kararname ile mızraklı süvari alayları kurulmuştur. XX. yüzyıl başlarında ise her süvari tümeninin ilk alayı ile Ertuğrul alayı ve Hamidiye süvari erlerinin 2kg. ağırlığın da ve 3.20 cm. uzunluğunda mızrak kullanacakları talimatla belirlenmiştir CİRİD Cirid cm. uzunluğun da yine ucunda mızrak temreni gibi temreni bulunana hafif süvari silahıdır.bir tür kısa mızrak ta denilebilir.ali Seydi Bey Resimli Kamus-u Osmani de bu ciridleri CİRDAVAL diye adlandırılmaktadır. Savaşta kullanılan bu ciridlerden başka en eski ve milli sporlarımızdan olan CİRİD OYUNU nda kullanılan ciridler de vardır. Bu ciridler tahminen cm. uzunluğunda ağaç sporlarıdır. Bunların ucunda temrenin yerini, bazen kullanılan sosyal yapısına uygun olarak 5-10 cm. uzunluğunda gümüş işlemeli bir yüksük alır ÇATAL Çatal birbirine paralel iki sivri ucu olan mızraktır. Farsçası olan NEYSE de Farsça da mızrak ve kargı anlamında kullanılır. 48 Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., 52.

24 Çatallarda iki sivri ucun dışarıya bakan kısımlarında iki kıvrık demir de vardır ki bunlar yırmaya, parçalamaya veya ardadan yakalamaya yararlar. Demirden çatal şeklindeki temren mızraklarda olduğu gibi yine ahşap bir gövdeye bağlanmıştır. Eski silahlar konusundaki uzmanlarımızdan Sermed Muhtar (ALUS) Bey e göre Solakzade nin 1448 İkinci Kosova Meydan Muharebesinin anlatırken bahsettiği şişlerin, çatal oldukları düşünülebilir HARBE Kelimenin aslı Arapça olup iki veya tek ucu demir temrenli ve hafif mızraktır. Piyadeler ve Kapıkulu süvarileri tarafından kullanılır. Harbe bir silah olarak kullanıldığı kadar, barış zamanında Harbeci veya Harbedarların bir rütbe işareti, vazifesi görmüştür. Harbedar veya harbeciler, Yeniçerilerden olup, ceza emirlerini uygulamaya yetkili muhzir ağanın emrinde bulunurlar. Ve ellerinde Harbe taşırlardı 51. İki ucu temrenli bu harbelerin sap (gövde) kısımları kadife diğer kıymetli bir kumaşla kaplı ve bezemeli olurdu. Harbeciler, Sadrazamın İstanbul daki denetlemelerinde Baş muhzır Ağa ile birlikte dolaşırlar. Yeniçeri ocağı halkından disiplinsizliği görülenler bunlar vasıtası ile odalarına gönderilerek cezalandırılırlardı TIRPAN Tırpanda yine delici, dürtücü silahlardan biri olmakla beraber bazı türlerinde kesici nitelikte bulunan ve süvariler tarafından kullanılan bir silahtır. Mızrak gibi bir ahşap gövde ucunda, mızrağa göre daha uzun ve daha amaçlı bir temrene sahip olan tırpanlardan bazılarında temren üzerinde uçları sivri hilal ve mahzur şeklinde çıktılar daha da tesirli bir hale getirilmişlerdir 53. Osmanlıların kullandıkları tırpanların hafif eğilimli, temren bitiminde tek mahmuzlu, uzun, ince bir bıçak halinde olduğu söylenmektedir. Buna karşılık Avrupalıların kullandıkları tırpanların daha enli olduklarını ve üzerinde daha çok çıkıntılar bulunduğunu görmekteyiz ZIPKIN Zıpkınlar delici, parçalayıcı, sökücü ve kesici etkisi olan silahlardır. Gövdenin devamı olarak uzanan üçgen mızrak temeni, delici görev yapar.temrenin altındaki yukarı ve aşağı kıvrık kancalar ise, düşmanı attan düşürmek zırhına takarak zırhı parçalamak atının ayaklarını keserek atla birlikte yere düşürmek amacını güder. 50 Eralp, a.g.e., Pakalın, a.g.e., Eralp, a.g.e., Pakalın, a.g.e., Eralp, a.g.e., 54.

25 Diğer dürtücü ve delici silahlarda olduğu gibi gövde kısmı zıpkınlarda da sağlam ahşaptan veya tamamen demirdendir ALEM Alem, Türkçe de karşılığı alemet, nişane, işaret, bayrak ve sancak olan Arapça bir kelimedir. Bu tanımlamalar ilk bakışta Alem-i silahlar içerisinde sayılan, fakat gördüğü iş yönünden silahla ilgisi olmayan bir obje gibi göstermektedir. Ancak eski Türklerde Bayrak batırılacak, saplanacak bir silahın, sancak ise sançmak, saplamak için kullanılan sivri uçlu bir silahın adı olarak ortaya çıkınca Alem in de mızrak türünden bir silah olduğunda şüpheye yer bırakmamaktadır. Orta Asya Türk tarihinden itibaren Türk Ordusunda kullanılan Alem, temsil ettiği kişiye kabileye göre değişik şekillerde olan değişik yapı ve bezeme karakteri gösteren ve toplumdaki diğer benzerlerine göre üstünlüğü bulunan bir silahtır. Alemler Osmanlılarda genişleme devrinin sonlarına doğru mızrak formunu yitirmeye başlamış tuğ ve sancakların tepelerinde mahçe denilen hilal şeklinde ve altında felekesi bulunan temrenler kullanılmaya başlamıştır. Bu dönemden itibaren alemlerin silah olarak özelliği tamamen kalkmış ve kutsal bir sembol olarak günümüze kadar varlığını sürdürmüştür KESİCİ SİLAHLAR Osmanlıların kullandıkları kesici silahlar tek el ile kullanılmıştır. Yani Avrupa örneklerinde olduğu gibi bir çift el epesi bulunmamaktadır. Bu silahlar el için özel olarak yapılmış tutamak yeri olan bir kabza ve birde asıl silah görevini üstlenen bir namlı bölümünden meydana gelir. Yalnız teber ve baltalarda yassı enli ve kavisli bölümü keskin olan namlu 60 ile 100 cm. arasında bir sap vasıtası ile kullanılır. Bu saplar ahşap veya demirden yapılmışlardır. Kabzalar ise namlunun keskin olmayan arka ucunun eli zedelemeyecek hale getirilmesidir. Namlunun arka ucunun ahşap, boynuz, fildişi, kemik gibi maddelerden veya altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılan kapaklar arasına alınmasıyla kabza meydana gelmiş olur KILIÇ Kılıç, Türkler tarafından çok eskiden beri yapılıp kullanılan bir silahtır. Kılıcın gerek yapımında gerekse kullanımında tarihi bir geçmişe ve ustalığa sahip olan Türk toplumu bu özelliğini Osmanlılar zamanında da devam ettirmiştir 58. Kılıç görünüm itibariyle dört ana bölümden meydana gelir. a.kabza b.balçak 55 Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., 57.

26 c.namlu d.kın KABZA Arapça bir kelime olan kabza tutmak, avuca almak fiilinden tutulan bölüm, tutmak yeri anlamında kullanılmaktadır. Kılıç namlusunun sivri ucunun aksi olan arka ucunda cm. ve bir el ayası uzunluğunda kısım, kesici işlemin dışında bırakılır. Bu kısım namlu üzerinde gerekli işlem yapıldıktan sonra ahşap, kemik, boynuz, fildişi, altın gümüş veya bir deniz kertenkelesinin derisi olan keler le kaplanırdı. Osmanlı kılıçlarının kabzaları genellikle üzerinde ip deliği adı verilen bir deliğin bulunduğu, namlu eğiminin ters yönüne kıvrık armudi bir baş kısmı ile başlar boyun kısmından balçak bölümüne kadar konik bir şekilde genişleyerek namlu enine ulaştığı yerde biter. Kabza kılıcın namlu kadar önemli bir bölümüdür. Namlunun aksi yönünde kıvrık olan armudi baş kısmı çarpışma esnasında kılıcın elden fırlayıp gitmesini önlemek içindir.kabza üzerinde eli rahatsız edecek hiçbir çıkıntı ve keskin köşelere rastlanmaz.ancak hükümdarlara cülus töreni veya başka bir sebeple verilen yahut yüksek rütbeli devlet erkanına hediye edilen özel kılıçların kabzaları üzerinde mercan, elmas, yakut ve zümrüt gibi kıymetli taşlar konulmuştur. Bu kılıçlar tahmin edileceği gibi savaşlarda değil törenlerde zenginlik ve haşmeti sergilemek üzere kullanılmıştır. Kabza kapaklarının namlunun iç ve dış kenarlarının uzantısı olan birleşme yerleri ise balçak içinden itibaren çepeçevre demir, altın veya gümüş ince bir çemberle kapatılmıştır BALÇAK Savaşta kılıcı kullanan kişinin elini karşı darbelerden korumak için kabza ile namlunun birleştiği yerde bulunan el siperidir. Balçaklar dış görünümleri itibariyle dört kollu bir yıldız şeklindedir ve kılıcın her iki yüzünde aynı görünümü verirler. İki taraflı ve tek parça olarak sert ve darbeye dayanıklı madenden yapılan balçağın kabza ve namlu üzerine gelen kolları yassı ve kısa, namlu kenarlarına dikey olarak gelen ve esas koruyucu rolü oynayan kolları ise uçları yuvarlak, küçük topuzlu ve uzundur. Aynı zamanda kılıcın geriye doğru kayarak ele zarar vermesini de önleyen bu kolların ender de olsa dışa doğru hafifçe kıvrılarak uçların ejder başı formunu aldığı görülür. Balçağın kabza ile namlunun birleştiği yere rastlayan merkezi kısmı, kılıcın her iki yüzünde, ortası hafif göbekli ve kenarları içe doğru kavisli eşkenar dörtgen plakayı andırır. Bu kısımlarda çoğu kere kakma tekniği ile altın veya gümüş bitkisel ve geometrik süslemeler bulunmaktadır. Özellik taşıyan kılıçlarda kıymetli taşlarla da bezenebilir. Süslemeler merkeze uyumlu bir şekilde kolları da sararak balçağın her iki yüzünde bir simetri meydana getirir. Bu süslemeler dışında balçak tümüyle altın sıvalı veya gümüş kaplamalı da olabilir Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., 58.

27 NAMLU Kesici silahın kesme ve delme görevini yerine getiren ana parçadır. Genelde dövme demir ve ya çelikten imal edilirdi.üzerinde namluyu hafifletmek amacı ile kan olukları yer alır, İslam kesici silahlarında ise kitabe ve tezyinatın işlendiği parçadır 61. Uzunluğu ve genişliği üzerinde standart ölçüleri olmayan namlu Osmanlı kılıçlarında form olarak özellik gösterir ve Avrupa kılıçlarından bu özelliği itibariyle ayrılır. Osmanlı kılıçları hafif, balçaktan uca doğru hafif eğimli tek tarafı keskin olarak yapılmışlardır. Bu eğimin, kılıcın kullanılmasındaki kolaylığı ve etkinliğini sağlamak üzere belirli teknik ölçülere göre verildiği muhakkaktır. Hint, İran ve Memluk kılıçlarında da bu eğrilik görülür. Bunun da sebebi Osmanlıların kuruluş döneminden itibaren siyasi, sosyal ve askeri kültür yönünden etki alanları içine giren bu ülkelerdeki silahçı ustalarından yararlanmış olmalarıdır. Türk kılıçlarının en büyük karakteristik özelliği namlularda kullanılan çeliğin elde edilmesi ve bu namlular üzerinde çağına göre ileri bir teknikle yapılan süsleme bezeme ve hat sanatı uygulamalarıdır KIN Kesici silahı dış etkilerden korumak ve taşıma sırasında istenmeyen Zaralardan korumak amacıyla imal edilen parçadır 63. Kınlar, kabzanın balçak altında kalan bitiş noktasından başlayarak namlu ucuna kadar olan uzunluktadır. Sivri olan kılıç ucunu dış tesirlerden korumak, kın ucunu delerek dışarı çıkmasına engel olmak amacı ile kının ucuna 5 6 cm. uzunluğunda ve çamurluk diye adlandırılan yassı bir madeni plaka konulur. Kılıcın rahatça girip çıkması için namlu formuna uygun bir eğrilikte olan kınlar ahşap veya metalden yapılmışlardır. Ahşap kınların dış yüzeyleri hava ve rutubete dayanıklı bir deri ile kaplanmıştır. Deri ahşap üzerine, doğrudan yapıştırma yolu ile kaplanmış olmayıp kının elbise ile temas eden iç yüzünde, kenarlar sırımla gezdirilerek birleştirme suretiyle kaplanmıştır. Demir kınlar ise aynı görevi yapmak üzere demirden yapılmış olanlardır. Kınlar üzerindeki taşıma halkaları, kılıcı kaytan, kayış veya sırma ile boyuna asılmasını sağlarlar. Kılıç XIX. Yüzyıldan itibaren bele asılmaya başlanmıştır MEÇ Hem kesici ve hem de delici niteliği olan bir çeşit kılıçtır. Kılıçlar gibi kabza, balçak ve namludan meydana gelen meçlerin kılıçtan farkı eğriliklerinin olmayışı ve 61 Anonim, Askeri Müze Koleksiyonları,İstanbul,2000, Eralp, a.g.e., Anonim, Askeri Müze Koleksiyonları,İstanbul,1995, Eralp, a.g.e., 59.

28 düz olarak uzanmalarıdır. Meçler ensiz, bazen balçaktan uca kadar aynı enlikte fakat ucu çok sivri, bazen de balçaktan uca doğru incelenerek uçta çok sivri bir şekil alırlar. Kılıçlarda olduğu gibi meçlerde de kısa bir kan oluğu bulunur. Uzun ve kısa olmak üzere iki türlü olan meçler Osmanlılarda hiçbir zaman kılıç kadar değerli ve uzun ömürlü olmamıştır. Ateşli silahlarla birlikte önemini tamamen yitiren meç daha ziyade askeri spor alanında bir talim silahı olarak göze çarpar YATAĞAN Belde taşınırken dış bükey kısmı üstte bulunduğu ve yatan bir nesneyi hatırlattığı için yatağan adı verilen 66 bu silahın diğer silahlardan ayrılan özelliği yalnızca Türklere has bir silah oluşudur. Bir çok eserde tipik, popüler Türk kılıcı çeşidi olarak geçmektedir yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı ordusunda genellikle piyade sınıfı olarak bilinen Yeniçeriler ile denizci askerler olan Leventler tarafından yaygın olarak kullanılan bir kesici silahtır. Yatağan silahı, Osmanlı toprakları içinde yer alan Balkan ülkelerinde de 18. yüzyıldan itibaren kullanılmış ve hatta Sırp lar arasında 19. yüzyılda ulusal bir nitelik haline gelmiştir. Yatağan genelde kın içinde ve beldeki silahlıkta taşınırdı. Uzun olanlarına Osmanlılar Zeybek Bıçağı adını verirlerdi. Yatağanlar çok ince ve keskin olarak iyi çelikten yapılırdı. Üzerleri altın ve gümüş işlemeli olup, içbükey formlu ve tek ağızlı bir tür kılıçtır PALA 18. yüzyıldan itibaren kılıçlarda yeni bir form ortaya çıkmıştır. Pala adını verdiğimiz bu yeni tip kılıç formunun belirgin özelliği, namlunun kısa, enli ve uca doğru genişleyerek sonuçlanmasıdır.kabza kaplaması kemik ve boynuzdan yapılmış olup, kabza başı iridir. Balçak uzun ve dik kollu, kolların uç kısmı topuz formlu olarak sonuçlanmaktadır 69 Bazı kaynaklar Arapların bu tür kılıçlara Zülfikar adını vermişlerdir Eralp, a.g.e., Pakalın, a.g.e., cilt 3, Eralp, a.g.e., Anonim, a.g.e., Anonim, a.g.e., Eralp, a.g.e., 71.

29 KAMA Kama orduda kullanılan silahlardan birisidir. Her ne kadar karşılıklı iki kişinin mücadelesinde kullanılan savaş dışı bir silah gibi görünür ise de savaş esnasında da kullanılmıştır. Bir kabza ve onu takip eden uca doğru incelerek sivrileşen iki tarafı keskin eni dar ve kısa çelik bir namludan meydana gelir. Kabza, kemik, boynuz, fildişi, som altın veya gümüştendir. Bele sokularak taşındığı ve kabza kısmı ilk bakışta dıştan görüldüğü için, taşıyan kişinin önemini, zenginliğini ve saygıdeğer olduğunu vurgulamak üzere zenginliğine ve süslemesine önem verilmiştir. Kıvrık olmayan namluyu koruyan kın ı da aynı şekilde süslenmiştir. Kın üzeri tamamen altın veya gümüşle kaplı olabileceği gibi, yalnız baş ve uç kısmı metal kaplı ortası kadife veya deri de kaplanmış da olabilir. Kın ın ucundaki sivriliği gidermek amacıyla kılıçtaki çamurluk yerine küçük bir küre ile sonuçlandırılmıştır. Ateşli silahların ve tüfeklere takılan süngü ve kasaturalarının çıkışıyla kamanın orduda kullanma alanı kalmamıştır HANÇER Kamaya nazaran daha küçük namlusu hafif eğri olan, iki kenarı keskin, ucu sivri, delici ve kesici silahtır. Arapça HANÇER kelimesi dilimize aynı şekilde hançer olarak girmiştir. Hançer delici ve kesici bir silah olarak orduda kullanılmakla beraber toplumun hemen her kesiminde çeşitli form ve biçimlerde kullanılmıştır yılında eğri kılıç yasaklanınca ordu mensuplarının hançer ve kama taşımaları da yasaklanmıştır. Eski kaynaklardan minyatürle el yazmalarında ve batılar tarafından çizilen gravürlerden edindiğimiz bilgilere göre ergenlik çağını aşmış Osmanlı toplumunun her erkek kişisi hatta Batılı seyyahların çizgilerine göre, sarayda yüksek mevkideki haseki sultan ve kadın efendiler kuşaklarında mutlaka bir hançerle gezmektedirler. Hançer, savaşta bir silah, barışta ise şahsın karşılaşabileceği hayati tehlikeler için bir koruyucu niteliği taşımaktadır TEBER (BALTA) Aslında Farsça bir kelime olan Teber bu dilde Balta anlamına gelmektedir. 71 Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., 72,

30 Teber gerçekte balta türünden olmakla beraber Osmanlı ordusunda genellikle üst düzeydeki görevliler tarafından bir üstünlük sembolü olarak kullanılan ve kesici kısmı baltadan daha küçük olan silahlardır. Teberler, demirden yapılmış yarım ay şeklinde ve daire şeklindeki kenarı keskin, diğer kenarı sap kısmına bağlantılı bir yüzey olan silah kısmı ile, bu kısma hareket veren bir saptan meydana gelmiştir. Sap kısmı ahşap veya demirdendir. Kullanıldığı sırada elden çıkmaması için sapın uç kısmı küçük bir küre ile sonuçlanır. Kullanan kişinin önemine göre sap helezoni, yivli veya altın ve gümüş kakmalı olabilir 73. Osmanlı toplumunda teber, tarikat mensupları tarafından bir sembol olarak benimsenmiştir. Bu nedenle bazı dervişler ellerinde teberle dolaşırlardı. Dervişlerin taşıdığı bu teberlere Derviş Teberi adı verilmiştir ATEŞLİ SİLAHLAR Kükürt, odun kömürü ve güherçile alaşımından oluşan kara barutun keşfiyle ateşli silah kavramı ortaya çıkmıştır. Böylece o zamana kadar kullanılan vurucu, kesici, delici ve atıcı silahların yerini, zaman içerisinde top, tüfek, tabanca gibi ana gruplar altında toplanan ateşli silahlara bırakmasına sebep olmuş ve Dünya silah teknolojisi köklü bir değişime uğramıştır. Karabarutun keşif yeri ve tarih konusunda hala ortak bir sonuca varılmamış olunmasına rağmen, ateşli silahlarda kullanımının 14. yüzyılın ilk yarısında başladığı bilinmektedir 75. Türkler ise barutla hemen hemen icadıyla aynı tarihlerde tanışmışlardır 76. Osmanlılar XIV. Asırda Avrupa da kullanılmaya başlanan ateşli silahları kısa ürede tanıyarak kendi ülkelerine transfer etmişlerdir. Osmanlılar Fatih Sultan Mehmet döneminde ( ) ateşli silahlarda ve bilhassa topçulukta; dönemin en ileri teknolojisine sahip olmuşlardır. Osmanlı topçularının ileri derecedeki balistik bilgisi; ortadan ayrılabilen iki parça toplar,kuşatma ve sahra topları, havan topları, dört beş metre uzunluğunda, yüz kilodan ağır gülleler fırlatabilen ve yirmi tona yakın ağırlığı olan çok büyük çaplı toplar,zamanın tekniğine ve bilgisine oranla fevkalade sayılabilecek harika savaş araçları oluşturmaktaydılar TOP Yatay ve dik kavisli atış yapabilen, madeni namludan meydana gelmiş, tahrip gücü yüksek bir silahtır. Önceleri ağızdan dolma taş veya demir gülle atan toplar, 73 Eralp, a.g.e., 73, 74 Anonim, a.g.e., Anonim, a.g.e., Mücteba İlgüral, Osmanlı Topçuluğunun İlk Devirleri,Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız Armağanı, İstanbul,1995, Salim Aydüz, Osmanlılarda Ateşli Silahlar Sanayi, Osmanlı Araştırmaları Vakfı,2005,1.

31 ateşli silah teknolojisinin gelişimiyle 19. yüzyılın ortalarından itibaren kamalı tamir edilen kuyruktan dolma bir teknolojiye sahip olmuşlardır 78. Osmanlı Topları Topçu Ocağına bağlı top döküm ustaları tarafından merkezi İstanbul da olmak üzere tophanelerde, çeşitli kalelerde ve muharebe meydanlarında bulunan sabit ve seyyar dökümhanelerde dökülürdü. Osmanlı toprakları bakır ve demir madeni yönünden zengindi. Bu nedenle Osmanlı topları, özellikle büyük toplar ve havanlar tunçtan dökülüyordu. Küçük çaplı gemi toplarında ise demir de kullanıldığı görülmektedir. Toplar boyut ve formlarına göre, Balyemez, Şahi, Çakaloz, Ejderhan gibi adlar ile isimlendirilmiştir. Bütün bu toplar yatay ateş kabiliyetlidir. Top grubu altında incelenen ve d aha kısa namlusu ve geniş çaplı olan havanlar ise dikey atış yaparlardı. Ahşap kundaklar üzerinde büyük hayvanlar ile çekilen Osmanlı topları, 19. yüzyıldan itibaren yerlerini tekerlekli kundaklar üzerine oturtulmuş ve kamalı top olarak tabir edilen toplara bırakmışlardır. Osmanlılarda top, muharebelerden başka çeşitli karşılama, uğurlama, selamlama, bayram ve kandillerde de kullanılırdı. Bu toplar şehrin belirgin yerlerine kurulurdu. Padişah ve Saray erkanının özel günlerde saraydan çıkışı, sefere uğurlanışı, bayram ve Cuma selamlıkları esnasında yapılan törenler top sesleriyle halka duyurulurdu TÜFEK Toplar ateşli silah olarak belirli etkinliği göstermişlerdi. Surların muhasarası ve alınması kolaylaşmış, muharebeler de saf düzeni halindeki ilerleyiş ortadan kalkmıştı. Fakat kütle ağırlıkları, cephane ağırlıkları, atışların süratle ve seri olarak yapılmayışı ve biden fazla personel ile kullanılmaları ateşli silahlar alanında ikinci bir yolun açılmasını zorunlu kılıyordu. Bu da elde taşınabilir hafif ateşli silahların icad edilmesi idi 80. İnsanların avlanmak ve kendilerini korumak amacıyla kullandıkları bir ateşli silah olarak tüfek ahşap bir kundak üzerine yerleştirilmiş bir namlu ve ateşleme mekanizmasından meydana gelmiştir. Fitilli, çakmaklı, kapsüllü ve iğneli olmak üzere gelişim gösteren mekanizmalar tüfeklere uygulanmıştır 81. Osmanlının tüfeği ilk kez ne zaman kullandığı kesin bilinmemekle birlikte, 1421 Düzmece Mustafa Hadisesi nde, 1430 Selanik in fethinde, 1442 Sivrihisar kuşatmasında tüfek kullanıldığı bilinmektedir.1444 Varna Kuşatması nda top ve tüfek 78 Anonim, a.g.e., Anonim, a.g.e., Eralp, a.g.e., Anonim, a.g.e., 130.

32 kullanılmıştır 82. Fatih devrinde de bir tüfekçi tümeni bulunduğu, kale savunmalarında ve muharebe meydanlarında tüfek kullanıldığı bilinmektedir 83. Osmanlı dönemine ait olan ve oldukça ağır olan ilk tüfekler ancak birkaç kişi tarafından taşınır, metrislerde yada kale mazgallarına dayandırılarak kullanılırdı. Uzaktan bir fitil aracılığı ile ateşlenir; ağızdan doldurulur ve taş gülle atarlardı. Bu haliyle erken dönem tüfekleri, adeta küçük çaplı bir top gibidirler. Bu da bize tüfeklerin ilk ortaya çıktığında bugünkü biçimde yani süvari veya piyadenin taşıya bileceği cinsten olmadığını göstermektedir. Yeniçeri ocaklarında savaş başlamadan önce cebeciler tarafından silah,mermi,kazma ve kürek dağıtılmaktaydı. Tüfek kurşunlarına fındık denilmekteydi. Bu dönemde savaş sırasında askerler bir sıra oluşturur ve her saf tüfeğini sırayla düşmana boşaltmaktaydı. Bu olaya ise fındık serpme denilmekteydi TABANCA Kabza, namlu ve ateşleme mekanizmasından meydana gelen küçük boyutlu bir ateşli silahtır. Çakmaklı mekanizmadan itibaren tüfeklerde kullanılan mekanizmalar, tabancalarda da kullanılmıştır. Fitilli mekanizmada sahip ilk ateşli silahlar topun ilkel bir tipi olup, boru formundadır. Ağzından doldurulan bu silahlar bir fitil aracılığı ile namlu gerisindeki falya deliğinden ateşlenmekteydi. Bu ateşleme sistemi hava şartlarına karşı dayanıksızdı. Ayrıca kullanım sırasındaki can güvenliği açısından bazı sakıncaları bulunmaktaydı. Daha kullanışlı bir ateşleme sisteminin oluşturulması için yapılan araştırmalar sonucu XVI. Yüzyılda çakmaklı mekanizmalar keşfedilmiştir. Bu mekanizmada ateşleme çakmak taşı aracılığı ile sağlandığından bu adı almıştır. Çakmaklı mekanizma, çakmak taşını taşıyan ve tetik çekildiğinde falya tavası kapağına çarparak kıvılcım çıkmasını sağlayan horoz, yanıcı özellikte eczanın içine konulduğu falya tavası, bu eczanın hava şartlarından korunması sağlayan tava kapağı ve namlu içindeki barutla irtibatı sağlayan falya deliğinden meydana gelmiş bir sistemdir. 19. yüzyıla gelindiğinde, kullanımı fitilli ve çakmaklı mekanizmaya göre çok daha pratik olan kapsüllü mekanizma keşfedilmiştir. Bu mekanizma, namlu gerisinde ve namluyla direkt bağlantılı ecza yuvasındaki eczanın üzerine horozun düşürülmesiyle çalışan bir ateşleme sistemidir 85. Mekanizmaları açısından tüfeklerle aynı gelişimi gösteren tabancalar form açısından da zaman içerisinde küçülmüş ve daha kullanışlı hale gelmişlerdir. Tüfeklerde olduğu gibi tabancalarda da, farklı bölge ve atölyelerin kendine özgü biçim ve tezyinatı izlenebilmektedir. Anadolu ve İstanbul üretimi tabancalar, ahşap kabza ve kundağa oturtulmuş kaval formunda namludan ibarettir. Kabza tabanına zaman zaman bafon, pirinç veya 82 Mücteba İlgürel, Osmanlı İmparatorluğunda Ateşli Silahların Yayılışı, Tarih Dergisi,sayı 32,İstanbul,1979, İnalcık, a.g.e., Eroğlu, Cengiz, Yarar, Hülya,Demiröz, İ. Göktuğ,T.C. Savunma Bakanlığı, Osmanlı Ordu Teşkilatı, Ankara,1999, Anonim, a.g.e., 132.

33 gümüş levha geçirilip kabza ve kundaklar gümüş altın, tel ya da levha, sedef ve mercan kakmalarla süslenmekteydi. Kundak ucunda harbi veya harbi yuvası bulunmaktaydı. Bu tür Osmanlı tabancalarına Balkanlar da İstanbuli piştov denirken, Anadolu da da kubur denmekteydi. Namlu ve mekanizmalar üzeri yine altın gümüş kakmalarla geometrik ve bitkisel tarzda motiflerle süslenirdi. Ayrıca usta adları, tuğralar ve saltanat armaları da yy Osmanlı tabanca tezyinatında kullanılan motiflerdi. Balkan bölgesine özgü Osmanlı tabancalarında ise, kabza ve kundak tamamen pirinç ya da bafon kaplanır, kaplamalar üzeri kazıma ve kabartma tekniklerinde tezyinat ile süslenmekteydi. Bu tabancaları kabza dipleri armudi şekilde sonuçlanırdı. Bu tür tabancalara halk arasında Boşnak tabancası ya da Piştov denilmekteydi. Azerbaycan ve Kafkas bölgesi tabancalarında ise kabza daha incelmiş, kabza tabanına kemik ya da üzeri deri veyahut gümüş kaplanmış topuz geçirilmekteydi.ayrıca tüm tabanca üzerinde yer yer kullanılan gümüş kaplama levhaların üzeri savat tekniğinde yöresel motifler ve kitabelerle süslenmekteydi 86. Ayrıca Osmanlı tüfek ve tabancaların bir kısmında kontrol damgaları 87 olarak kabul edilen yazı ve işaretler, genelde silahın imali, süslemesi, montajı ve belki de ilk deneme atışı yapıldıktan sonra işlenmekteydi. Bu damgalar bir yerde devletin resmi mühürü olup kullanılması yasaktır. Hatta devletin damgalı silahlarının halkın elinde bulunması yasaklanmıştır 88. Bu damgalar bir yandan silahın sağlamlığını ve kullanılabilirliğini ispat ederken, diğer yandan da silahın devletin malı olduğunu göstermektedir SAVUNMA SİLAHLARI Aslında her silah savunmada kullanılır. Kalelerin, burçların, hisarların, mevzilerin ve siperlerin savunulması taarruzda olduğu kadar silahların yerleştirilmesine, kullanılmasına ve kullanılmasındaki ustalığa bağlıdır. Buradaki savunmadan maksat canlı varlıkların yani insan ve yakın çağ savaşlarına kadar insanın savaştaki en büyük desteği olan hayvanların savunulması daha doğrusu korunmasıdır. Bu nedenle bu silahlara Koruyucu silahlar da denilebilir 90. Osmanlı İmparatorluğunda bu silahların kullanımı ateşli silahların savaşlarda kesin üstünlük sağlamasına kadar devam etmiştir. Çünkü ateşli silahların tekrarlayıcı ateş üstünlüğünü kazanması, sivri uçlu mermilerin, fişeklerin kullanılması, tüfeklerde yiv ve setlerin açılması sonucu mermilerin büyük hıza ulaşmaları genellikle bakır, 86 Anonim, a.g.e., Tülin Çoruhlu, Osmanlı Tüfekleri Üzerinde Görülen Kontrol Damgaları, Türk Dünyası Tarih Dergisi, sayı 18, İstanbul,1988, Mücteba İlgürel, a.g.m., Çoruhlu, a.g.e., Anonim, a.g.e., 88.

34 demir gibi maddelerden yapılan bu silahların tarihten silinmesine sebep olmuştur. Özellikle XIX. yüzyılın ortalarından sonra artık yalnızca törenlerde sembolik olarak gösterilen birer tarihi niteliğe bürünmüşlerdir. Bu tarihlerden itibaren kalkanlar çelik bir perde halinde toplarda devam etmiş, miğferlerin yerini çelik başlıklar almaya başlamış, zırhların yerini de zırhlı otomobiller, zırhlı tren ve zırhlı personel taşıyıcılar almıştır 91. Osmanlılarda kullanılan koruyucu silahları insanlar için yapılıp kullanılan kalkan, miğfer, zırh ve kısımları olarak, hayvanlar için de hayvan alın zırhları, gövde zırhı ve kısımları olarak incelemek mümkündür KALKAN Teke tek veya toplu mücadelelerde, düşmanın veya düşmanların silahlı saldırılarından korunmak için tek el ile kullanılan ve kullanım süresi ilkçağlara kadar uzanan bir savunma silahıdır. Osmanlılarda ateşli silahların yaygınlaşmasına kadar kalkan kullanılmış, daha sonra yalnızca törenlerde kullanılır olmuştur. Osmanlıların diğer silahları olduğu gibi kalkanı da ustaca kullandıklarında şüphe yoktur. Ayrıca kullanma ustalığının yanı sıra kalkan yapımı, sanatsal tezyini açısından da büyük ustalık göstermişler ve bu dönemdeki Türk kalkanları İslam dünyasındaki İran, Memluk, Hint kalkanlarına göre ayrı bir grup oluşturmuştur. Osmanlı kalkanları bakır, demir veya çelik, hayvan derisi, deri üzerine örme olarak yapılmışlardır. Demir ve bakır madenlerinin Anadolu da bol olması kalkanlarda ad, bol miktarda kullanılmasına sebep olmuştur. Hayvan derisinin ise sağlamlığı ve dayanıklılığı açısından eski çağlardan beri kullanıldığı bilinmektedir. Osmanlılarda da deri işçiliğinin bir devamı olarak deri kalkanlar yapılmışlardır MİĞFER Miğfer savaş sırasında, savaşçının başını ve başın alın, ense, burun gibi kritik bölgelerini koruyan demir veya bakırdan yapılmış bir tür başlıktır. Kalkan gibi çok eski tarihlerden itibaren kullanılmaya başlanan bugün askeri teri olarak miğfer veya çelik başlık olarak ta adlandırdığımız Miğfer kelimesi aslında Arapça dır. Türkçe de Miğferlerin karşılığı olarak Davulga, dulga, dobulga, dobulga, duvulga, olpak, tobulga, tugulga, tulga, tuvulga, zırh başlık, zırh külah, aşık, aşuk, ışıh, yaşuk, yışıg isimleri verilmiştir 93. Osmanlı miğferleri genellikle demir ve bakırdan yapılmıştır. XVI ncı yüzyıla kadar demirden yapılan miğferler bu asırdan sonra bakırdan yapılmaya başlanmıştır. Demire nazaran daha az dayanıklı olan bakırın kullanılması Anadolu da bulunan zengin bakır yataklarının geniş ölçüde işletilmesi ile ilişkilidir. Ayrıca bakırın, demire 91 Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., 154.

35 göre daha kolay ve mükemmel işlenmesi her türlü form ve süsleme tekniğinin uygulanmasına imkan ve sonuçta sanatsal açıdan zengin eserler elde edilmesi bakırın, demirin yerini almasında büyük etken olmuştur. Savaş alanlarında boy gösteren altın yaldız sıvamalı tombaklı miğferler düşmanların dahi takdir ve hayranlıklarını kazanmıştır. Burada dikkat edecek en önemli husus bakırın yalnızca Osmanlı miğferlerinde kullanılmış olmasıdır 94. Miğferlerin yapım ve süsleme tekniklerine gelince, peçelikli tip olarak adlandırdığımız ve 16. yüzyılın ilk yarısına kadar tarihlenen miğferlerin tepelik altında ve ağız kısmında çoğunlukla altın ve gümüş kakma tekniklerinin kullanıldığı küfi, sülüs,nesih kitabelerde,savaşçıyı düşmandan koruyacak ayet ve dualar, ait olduğu kişiyi öven sözler ve bazen de yapan ustanın adı görülmektedir. Bakır üzerine tombak tekniği ile yapılmış başlıklarda ise; süslemede sadelik göze çarpar. Ağız çevresinde Ayetel Kürsi ve Fetih Suresinin yer aldığı bu tip miğferlerin konik formlu gövdelerinde kartuş ve madalyonlar içine yerleştirilmiş palmet, lotüs,şakayık ve lale motiflerinden oluşan bezeme görülmektedir ZIRHLAR Zırh Türk toplumunda çok eski devirlerden itibaren kullanılmaya başlanılmıştır. Zırh kelime olarak Farsçadır. Tarih boyunca zırhlar Türklerde daima seçkin kişiler tarafından giyilmiş, zırhlı bir kişi adete yiğitlik ve kahramanlık sembolü saygıdeğer bir şahıs olarak görülmüştür. Zırhın yapımının zor olması, az sayıda yapılması, her zaman yaptıracak usta veya ustalar bulunmaması, dönemlere göre yapım ve masraf ücretlerinin yüksek oluşu gibi faktörler hiç şüphesiz zırh sahiplerinin zengin kişiler olmasında veya kişilerin üstün görülmesinde belli başlı sebepler olmuşlardır ZIRH GÖMLEK Savaşçının vücudunu delici ve kesici silahlardan korumak amacı ile giyilirdi. Zırhların geçmişi İslam ve Avrupa ülkelerinde oldukça eskiye dayanmaktadır. İslam Zırh gömleklerinin biçim açısından karakteristik özellikleri, göğüs ve sırtı takviye eden madeni plakalar ve küçük halkaların birbirleri ile birleşmesinden oluşan zincir örgüden yapılmış olmalarıdır. Zırh gömlekler yarım kollu, sivri yakalı ve arkadan yırtmaçlıdır. Bu gömleğin altına üzerine Kuran dan ayetler yazılmış olan muşamba, pamuklu veya ketenden yapılmış iç gömlekleri giyilirdi. 14. yy ve 15. yy başlarında takviye plakaları sayıca çok ve ince dikdörtgen parçalar şeklindeyken daha sonraları plaka sayısı azalmış ve büyük dikdörtgen parçalardan oluşmuştur. Çoğunlukla zırhların boyları birbirine yakınken, özel bir kişi için hazırlanmış olanlar farklı ölçülerde olabilmekteydi. Buna örnek Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan a ait zırh gömlektir Eralp, a.g.e., Anonim, a.g.e., Eralp, a.g.e., Anonim, a.g.e., 96.

36 KOLÇAK Savaşan kişinin kol ve bileğini muhafaza eden parçaya verilen isimdir. Bazı kaynaklarda Kolçin de denilir. Kolun dirsekle el arasında kalan bölümü üzerine gelen ana parçayla, buna zincir örme halkalarla bağlantılı iki yan kanattan ibarettir. Yan kanatlar üzerinde bağlama elemanları yer almaktadır. Bu form erken tarihli bütün İslam kolçaklarına hakimdir. Ancak 17. yüzyıla ait Osmanlı ve İran kolçaklarında biçimde değişme görülür. Bu değişim ana parçaya menteşelerle tutturulmuş kapalı bilezikler ile zincir örme tek parmaklı eldiven kaynaklanmaktadır. Süslemede hakim unsurlar, miğfer, zırh, gömlek, dizçek üzerinde görülen bitkisel kompozisyon ve kitabe kuşaklarıdır. Bezeme ana parça üzerinde yoğunlaşmaktadır, yan kanatlar ise genellikle sade dekorlanmıştır 98. Kolçaklar üzerinde de kakma, kazıma ve çakma gibi tekniklerle geliştirilmiş Türk Maden Sanatının seçkin bezeme örneklerini görmek mümkündür. Ancak kalkan, zırh ve miğferlerde yer yer uygulanan ajur tekniğine kolçaklarda rastlanmamaktadır. Buna sebep olarak da, savaşlarda, vücudun en fonksiyonel ve sürekli hareket etmesi gereken parçası olan kolu koruyucu zırhın, darbelere karşı güçlü ve dayanıklı olması gerektiğini söyleyebiliriz DİZÇEK Savaşçının diz ve bacaklarını korumak için taktığı parçanın adıdır. Diz kapağı formu verilmiş yekpare veya üç parçalı olarak yapılmış diz tası ile buna zincir halkalar ile tutturulmuş takviye plakalarından oluşur. Bağlama elemanları plakalar üzerinde yer almaktadır. Süslemenin üslubu ve tekniği İslam savunma silahlarının tümünde görülen örneklerdir. Dizçek üzerinde bezemede yoğunluk diz taşı üzerinde yer almakta ise de; bir çok örnekte görüldüğü gibi ince plakaların üzerinde diz tasına uyumlu kompozisyonlar tekrarlanmıştır 100. Dizçeklerde genellikle kazıma, kakma ve kumlama tekniği ile süslemeler yapılmıştır. Diztası üzerinde gerçekleştirilen motifler çoğu kere takviye plakaları üzerinde de aynen devam etmiştir. Diz tası üzerinde nesih ve sülüs kitabeler bazen merkezde bir madalyon halinde, bazen bitkisel bezeme dolgulu bir madalyon çevresinde yer almışlardır. Zırh ve kolçaklara paralel olarak dizçeklerde de XVI. yüzyıldan itibaren yazılar dekoratif üstünlüklerini kaybetmişler yerlerini kıvrık dallara, stilize çiçek motiflerine bırakmışlardır Anonim, a.g.e., Eralp, a.g.e., Anonim, a.g.e., Eralp, a.g.e., 164.

37 6. KATALOG ÖRNEK NO : 1 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : 1-3 ÇİZİM NO LEVHA NO : 1a 1b : I, II, LV, LVI MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Nuri Ataklı dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19.yy) : Demir-Çelik, Fildişi, Gümüş. : Dövme : Kazıma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 40 cm Eni Kabza : 4 cm : 17 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

38 Tanım Yapımında bir çok maden kullanılan bu kamanın en büyük özelliği kabzasının fildişinden yapılmış olmasıdır. Kamanın özelliği göz önünde bulundurularak fildişi kabzanın kolay tutulması için iki ucu çıkıntılı, ortası yuvarlak olarak yapılmıştır. Çünkü fildişi kaygan bir yapıya sahip olduğu için elden kayıp düşme riski fazladır. Kesici kısmı iki ağızlı olarak yapılmıştır. Bu kısım hafif kavislidir ve ucu sivridir. Kını, ağaç üzeri gümüş kaplamalıdır. Kının ağız kısmının iki yanında delikli birer kulpçuk bulunmaktadır. Bu kulpçukların bir ip, zincir veya buna benzer bir yapıya bağlanarak taşıma kolaylığı sağlanması amaçlanmış olmalıdır. Kının üzerinde yuvarlak geometrik desenler çizgilerle birbirinden ayrılmaktadır. Ayrıca süsleme olarak kının orta kısmında balık pulu motifleri ile ağız ve uç kısmında çizgi bezemeler yer almaktadır. Kının uç kısmındaki sarı bronz metal dikkat çekicidir. Bu parçanın sonradan kının ucunun kırılması sonucu lehimlenerek üzerine yapıştırıldığı düşünülmektedir. Kının lehimli uç kısmı kırıktır.

39 ÖRNEK NO : 2 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : 4 6 ÇİZİM NO : 2a 2b. LEVHA NO : II,III, LVII, LVIII MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ :Nuri Ataklı dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı ( 19. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kazıma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 34 cm Eni Kabza : 4 cm : 14 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

40 Tanım Kamanın sap kısmı siyah renkli boynuzdandır. Yine elden kayıp düşmeyi engellemek amacı ile uç kısımları çıkıntılı ve ortası yuvarlak tutulmuştur. Çıkıntılı yapılan uç kısımların üzerlerinde yivler bulunmaktadır. Kesici kısmın iki tarafının da keskin olduğunu görülmektedir. Kesici kısım hafif kavisli olup uç kısmı sivridir. Kamanın kını gümüş kaplamadır, boyun kısmında yine taşımayı kolaylaştırmak amacı ile yapıldığını düşündüğümüz iki adet delikli çıkıntı mevcuttur. Kının uç kısmı kırıktır. Kının üzerinde geometrik motiflerin ön planda olduğu bir süsleme göze çarpmaktadır.

41 ÖRNEK NO : 3 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : 7-10 ÇİZİM NO LEVHA NO : 3a - 3b - 3c : IV, V, LVIII, LIX, LX. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Mehmet Zor dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19.yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 42 cm Eni Kabza : 5 cm : 13 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

42 Tanım Müze vitrininde sergilenmekte olan kamanın kabzası siyah boynuzdan yapılmıştır. Form olarak iki uç çıkıntılı ortası yuvarlaktır. Kabzanın bir tarafında yarım küre şeklinde bir çıkıntı yer almaktadır. Yine kesici kısmın iki tarafı keskin, ucu sivri ve hafif kavislidir. Kesici kısmın ortasından boydan boya bir çizgi geçtiği de görülmektedir. Kını gümüş kaplamalıdır. İki tarafındaki halka şeklindeki kulpçuklar arasında taşımayı kolaylaştırma amacı ile yapılmış bir zincir yer almaktadır. Kının üzeri nokta kabartmalarla bezelidir fakat iki tarafındaki süslemeler farklılık arz eder. Ön tarafı daha yoğun bir süslemeye hakimken arka tarafı daha az süslemeye sahiptir. Yine ağız ve uç kısımlar çizgisel bezemelerle süslenmiştir. Kının uç kısmı da kartal başı şeklindedir.

43 ÖRNEK NO : 4 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 4a 4b 4c : VI, VII, LXI, LXII, LXIII MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Nuri Ataklı dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19.yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kazıma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 58 cm Eni Kabza : 6 cm : 15 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

44 Tanım Kamanın, sap kısmı siyah renkli ve boynuzdan yapılmıştır. Ortası incelmiş ve iki ucu dolgundur. Ayrıca uçlarında yarımküre şeklinde birer çıkıntı yer almaktadır. Kesici kısmı iki ağızlı ve ucu sivridir. Ayrıca kesici kısmın iki yüzünde de ikişerli kan oluğu yer almaktadır. Kısmen oksitlenmiş durumda bulunan silahın kını kadife üzeri gümüş kaplamalı olup bir yüzü düz diğer yüzü çizgisel motiflerle bezelidir. Silahın boyun kısmındaki bileziğin bir tarafına ucunda kırmızı bir boncuk yer alan kısa zincir geçirilmiştir. Kının uç kısmı yine küre şeklindedir. Kındaki süslemelerde sarmaşığa benzer yaprak motifleri yer almaktadır.

45 ÖRNEK NO : 5 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 5a 5b 5c : VIII, IX, LXIV,LXV, LXVI. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Nuri Ataklı dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19.yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Bezemesiz ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 47 cm Eni Kabza : 5 cm : 12 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

46 Tanım Kabzası boynuzdan yapılmış olan kamanın, kabzasının bir yüzündeki kemik şeklindeki bronz levha dikkat çekicidir. Bu levhanın iki ucunda sivri ve ortasında uzunca bir oynar çıkıntı yer almaktadır. Kabzanın ortası dar ve kullanırken tutan kişinin elinden kayıp düşmesini engellemek amacıyla iki uç çıkıntılı yapılmıştır. Kesici kısmın iki ağızlı olduğu görülmektedir. Ayrıca kesici kısmın ucu sivri ve gövdesinin her iki yüzünde uzunlamasına ikişer oyuk ve bunlardan ikisi içinde Farsça yazılar yer almaktadır. Bu yazılar içinde 1337 tarihi okunabilmektedir. Kamanın kını üzeri teneke kaplı ve bir yüzü perçimli ve ucu keskindir

47 ÖRNEK NO : 6 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 6a 6b- 6c 6d : X, XI, XII, LXVII, LXVIII MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Cihan Özdamar dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kabartma, Savatlama ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 58 cm Eni Kabza : 5 cm : 18 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

48 Tanım Çok yoğun bir süslemeye sahip olan bu eserin sap kısmına bakıldığında ortasının inceltilmiş ve iki ucunun çıkık olduğu görülmektedir. Kabzanın iki ucunda üzerleri dilimli birer çıkıntı yer almaktadır. Ayrıca üzeri savat ve kabartma tekniğinde yapılmış gümüş motiflerle bezelidir. Kesici kısım iki ağızlı, ucu sivri ve iki yüzü hafif bombelidir. Hançerin kınının bir yüzünde düz savat işlemeli diğer yüzünde ise kabartma bitkisel motifler yer almaktadır. Kının boyun kısmında bir ucunda kayış bulunan bir bilezik perçimlidir. Uca doğru kabartmalar nokta bezeli olup uç kısmı küre şeklini almaktadır. Süslemelerde ağırlıklı olarak bitkisel motifler göze çarpmaktadır.

49 ÖRNEK NO : 7 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 7a 7b-7c-7d : XII, XIII, XIV, LXX, LXXI, LXXII. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Nuri Ataklı dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Savatlama, Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 51 cm Eni Kabza : 4 cm : 12 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

50 Tanım Gümüş süslemeli, çelikten yapılmış olan bu eserin hem kabza hem de kın kısımlarının iki yüzünde de farklı süslemelerin yer aldığı görülmektedir. Kabzanın ve kının bir tarafı gümüşten yoğun bir süslemeye sahipken diğer tarafı düzdür. Kabzanın yine ortası dar iki ucu çıkıktır. Kesici kısım iki ağızlı ve ucu sivridir. Ayrıca iki yüzünde birer adet kan oluğu bulunmaktadır. Savat ve Kabatma tekniğinde yoğun bir süslemeye sahip olan ön kısımda ve düz olan arka kısımda ayrıca yaprak motiflerin yer aldığı görülmektedir. Uç kısma doğru çizgisel bezemeler yer almakta olup uç kısım küçük top şeklindedir. Kının ağız kısmında deri takılı bir kemer mevcuttur. Ayrıca aynı kısma kının ucuna kadar gelen orijinal olmadığını düşündüğümüz turuncu renkte bir ip bağlanmıştır.

51 ÖRNEK NO : 8 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 8a-8b-8c : XV, XVI, LXXIII, LXXIV, LXXV. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Murat Sibat tan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (18. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Savatlama, Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 51 cm Eni Kabza : 4 cm : 15 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

52 Tanım Van Müzesi vitrininde sergilenmekte olan bu silah gümüş ve çelikten yapılmıştır. Silahın kabza kısmı ahşaptan gümüş işlemeli olup, ortası iyice incelmiş ve iki ucu daha kalın olarak dizayn edilmiştir. Kabzanın iki ucunda yarım çiçek şeklinde kabarık süslemeler ile ortasındaki oval çıkıntı dikkat çekicidir. Silahın keskin kısmı iki ağızlı olup ucu sivridir. Ayrıca kesici kısmın iki yüzünde ikişer adet kan oluğu bulunmaktadır. Kınına bakıldığında kabartma tekniği yoğun bir savat ve gümüş süsleme görülmektedir. Gümüş süslemelerde daha çok çiçek ve yapraktan oluşan bitkisel bezemeler kullanılmıştır. Kının uç kısmında küçük bir hilal bulunur ve ucu toparlaktır. Kının ağız kısmında hafif yükselti oluşturan bir bilezik ve bu bileziğin bir tarafında küçük bir halka bulunmaktadır.

53 ÖRNEK NO : 9 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 9a-9b : XVII, XVII, LXXV, LXXVI. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Murat Sibat tan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (18. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Bezemesiz ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 51 cm Eni Kabza : 4 cm : 15 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

54 Tanım Ahşaptan yapılmış olan kabzanın iki ucunda birer adet çıkıntı yer almaktadır. Kabzanın ortası dar iki ucu geniştir. Kına bakıldığında kahverengi deriden yapıldığı görülmektedir. Kının ucu sivridir ve uç ile ağız kısmında sarı renkli çelik kullanılmıştır. Kesici kısım ortalara doğru hafif yatık durumdadır ve uç kısmı yine sivridir. Kesici kısmın her iki tarafında da ikişer adet kan oluğu bulunmaktadır. Herhangi bir süsleme bulunmamaktadır.

55 ÖRNEK NO : 10 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 10a-10b-10c : XVIII, XIX, XX, LXXVII, LXXVIII. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : İsmail Binici den satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı ( 19. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 47 cm Eni Kabza : 7 cm : 15 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

56 Tanım Siyah kabzalı, gümüş ve çelikten yapılmış olan bu eserin kabzası siyah boynuzdur. İki tarafındaki çıkıntıların birer yüzünde üçer adet, dip kısmında ise iki adet delik bulunmaktadır. Kesici kısmı iki ağızlı, ucu sivri ve hafif kavislidir. Aynı zamanda ortasında bir çıkıntı bulunmaktadır. Kını gümüş kaplama üzeri çizgi ve nokta kabartmalardan oluşan motiflerle bezelidir. Süslemelerde daha çok küçük baklava dilimleri kullanılmıştır. Kının bir tarafında küçük bir kulpçuk bulunmaktadır. Ucu gaga biçiminde kavisli ve bir tarafından çatlaktır. Eser oksitlenmiş durumdadır.

57 ÖRNEK NO : 11 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 11a-11b-11c : XX, XXI, XXII, LXXIX, LXXX,LXXXI MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Mehmet Zor dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 41 cm Eni Kabza : 5 cm : 14 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

58 Tanım Müze vitrininde sergilenmekte olan kamanın gümüş sapının iki ucu çıkıntılı ortası yuvarlak ve üzeri bezelidir. Kesici kısmı iki ağızlı, ucu sivri ve hafif kavislidir. Kının üzeri gümüş kaplamalıdır ve ağız kısmına yakın yerde taşıma için ip veya zincir takılması amacıyla yapılmış karşılıklı iki halka yer almaktadır. Üzeri kabartma nokta ve çizgilerle bezeli olan kının ucu yılan başı şeklindedir.

59 ÖRNEK NO : 12 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 12a-12b-12c : XXII, XXIII, XXIV, LXXXI, LXXXII, LXXXIII. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Nuri Ataklı dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kazıma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 24.5 cm Eni Kabza : 4 cm : 11 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

60 Tanım Sarı renkte çelikten yapılmış olan bu kamanın sap kısmının ortası boynuz kaplama olup bu kaplamanın ortasında ince bir çelik süsleme yer almaktadır. Ortaya doğru daralan kabzanın iki ucundaki çıkıntılı kısımların üzeri çizgisel motiflerle bezelidir. Kesici kısmı iki ağızlı olmakla beraber üzerinde çizgisel oyuklar bulunmaktadır. Kın iki parça halinde ve ucu kırıktır. Ayrıca boyun kısmında bir çıkıntı ve çıkıntının iki ucunda delikler bulunmaktadır. Kının bir yüzü düz yani süslemesiz olurken diğer yüzündeki figür ilgi çekicidir. Nitekim figürde bir geyik ve bir aslanın mücadele sahnesi yer almaktadır. Kının uç kısmında ise çeşitli çizgisel bezemeler yer almaktadır.

61 ÖRNEK NO : 13 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 13a - 13b : XXIV, XXV, LXXXIII, LXXXIV. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : İsmail Binici den satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı ( 19. yy) : Demir-Çelik : Dövme : Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 43 cm Eni Kabza : 5,5 cm : 12 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

62 Tanım Çelik ve gümüşten yapılmış olan bu kamanın kabzası siyah boynuzdan ve elden kaymayı önleme amacıyla yine iki tarafı çıkıntılı, ortası yuvarlak olarak yapılmıştır. Kabza da herhangi bir süsleme yer almamaktadır. Kesici kısmı iki ağızlı ve ucu sivridir. Ayrıca hafif kavisli ve ortasında bir çıkıntı mevcuttur. Kını gümüş kaplamadır.yer yer üzerinde çatlaklar bulunan kının, üzeri çizgi ve nokta kabartmalardan oluşan motiflerle bezelidir. Bir tarafında küçük bir kulpçuk bulunan kının, ucu gaga biçiminde ve kavislidir. Eser sağlam olup kısmen kesici kısım oksitlenmiş durumdadır.

63 ÖRNEK NO : 14 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 14a-14b-14c : XXVI, XXVII, LXXXV, LXXXVI. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Aydın Yurtsever den satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (18. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Telkari ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 30 cm Eni : 4 cm Kabza : - YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

64 Tanım Maden olarak çelik ve gümüş kullanılmış olan bu kamanın kabza kısmı kırıktır. Kesici kısım iki ağızlı, ucu sivri ve hafif kavislidir. Her iki yüzün ortasında birer kabartı yer almaktadır ve kısmen paslıdır. Kını ahşap üzeri gümüş kaplamalıdır. Kının üzeri telkari işlemeli ve boyun kısmında bir kulpçuk mevcuttur. Kın ağız kısmından itibaren nokta ve çizgi bezeli olup, ucu kartal başı şeklindedir.

65 ÖRNEK NO : 15 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO : 15 LEVHA NO : XXVIII, LXXXVII, LXXXVIII MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Kerem Kaya dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (18. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Bezemesiz ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 46 cm Eni Kabza : 5 cm : 10 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

66 Tanım Demirden yapılmış olan kamanın kesici kısmı uca doğru incelmekle beraber hafif eğik duruşa sahiptir ve uca doğru sivrilmektedir. Kesici kısımda uç kısmı hafif eğik olan kan olukları mevcuttur. Gövde üzerinde iki tarafı arka arkaya ay yıldız ve ortalarında süslemeler mevcuttur. Kabza ile kesici kısım bir sarı maden ile birbirlerine tutturulmuştur ve bir tarafı kırıktır. Kabzası siyah ağaç kaplamadan yapılmıştır. Kabzanın uç kısmı çıkıntılıdır bunun dışında orta kısmı ve ağız kısmı yuvarlak bir şekilde daralmıştır. Kamanın orijinal kını kırık olup yerine ince tahtadan bir kın yapılmıştır.

67 ÖRNEK NO : 16 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kama : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO : 16 LEVHA NO : XXIX, LXXXVIII, LXXXIX MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Sabahattin Saygılı dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı ( 18. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Bezemesiz ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 60 cm Eni Kabza : 6 cm : 15 cm YÖREDEKİ ADI : Kama KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

68 Tanım Yapımında çelik kullanılan bu kamanın kabzası boynuzdan yapılmıştır. Kabzanın ucu yuvarlak ve çivilerle raptedilmiştir. İki yüzlü olan kesici kısmın ucu sivridir ve ortasında bir tane kan oluğu bulunmaktadır. Kamanın kını ağaçtan yapılmış olup üzeri deri kaplıdır. Kında, kabzada ve kesici kısımda herhangi bir süsleme bulunmamaktadır.

69 ÖRNEK NO : 17 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Hançer : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO : 17a 17b 17c. LEVHA NO : XXX, XXXI, XC, XCI MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Kerem Kaya dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy) : Demir-Çelik : Dövme : Kumaş süsleme tekniği. ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 60 cm Eni Kabza : 6 cm : 14 cm YÖREDEKİ ADI KİTABE BUGÜNKÜ DURUMU : Hançer : Var : Sağlam

70 Tanım Silahın, kılıfı siyah ve içinde kırmızı ve sarı renkler barındıran kalın çuhadan yapılmış olup, uç ve ağız kısmında ise sarı metal kullanılmıştır. Kılıfın uç kısmında kullanılan sarı metal topukludur. Ağız kısmında kullanılan metal üzerinde ise bir takım geometrik süslemeler mevcuttur. Yine kılıfın iç kısmında kılıcın sağlam durmasını amaçlayan ortası kılıcın girip çıkacağı kadar boş iki adet ahşap plaka kullanılmıştır. Silahın kabzası kemikten yapılıdır ve herhangi bir süslemesi yoktur. Kesici kısmın ucu ve iki tarafı keskindir. Kesici kısmın iki yüzünde kan olukları yer almaktadır ancak bir yüzünde tek, diğer yüzünde çift oluk bulunur. Ve son olarak kesici kısım üzerinde sarı zamkla yazılmış Osmanlıca yazı mevcuttur

71 ÖRNEK NO : 18 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Hançer : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO : 18a 18b. LEVHA NO : XXXII, XXXIII, XCII, XCIII MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hüsamettin Dost dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19.yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kazıma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 44 cm Eni Kabza : 5,5 cm : 15 cm YÖREDEKİ ADI : Hançer KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

72 Tanım Dış kısmı tamamen demirden olan silahın, elle tutulacak yeri iki ucu geniş ve ortası bir hayli dar olarak yapılmıştır. Kın kısmı uca doğru kavislenmekte ve kabarık bir nokta ile sonlanmaktadır. Silahın göze çarpan özelliği yoğun bir süslemeye sahip oluşudur. Silahın kın, kabza ve kesici kısmının tamamının üzeri çiçek ve yapraklardan oluşan bitkisel bezeklerle süslüdür. Kesici kısım üç ağızlı ve ortadaki ağız diğerlerinden daha uzun tutulmuştur. Yine bu kısmın üzeri de dış yüzlerde olduğu gibi bitkisel bezemelidir.

73 ÖRNEK NO : 19 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Hançer : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO : 19 LEVHA NO : XXXIV, XCIV MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Mehmet Seven den hibe İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ : Osmanlı (19.yy. ) MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Demir-Çelik : Dövme : Bezemesiz. ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 32.5 cm Eni : 3,5 cm Kabza : 14 cm YÖREDEKİ ADI : Hançer KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

74 Tanım Van Müzesi Deposunda bulunmakta olan bu silahın kabzası keçi boynuzundan yapılmıştır. Kabzanın orta kısmı dar, iki ucu dikdörtgenimsi formda ve geniş yapıdadır. Silah hafif kavisli ve tek ağızlı kesici kısımdan oluşmaktadır. Sağlam olarak günümüze gelen eserde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır.

75 ÖRNEK NO : 20 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Hançer : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 20a 20b 20c : XXXI, XXXVI, XCV, XCVI MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : İsmail Erçiçek den satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19.yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 40 cm Eni Kabza : 5 cm : 12 cm YÖREDEKİ ADI : Hançer KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

76 Tanım Osmanlı dönemine ait olan hançerin sapı ahşaptan yapılmıştır. Ortadan daraltılmış iki ucu çıkık olan ahşap sapın üzerinde sekiz adet, yıldız motifi ve yuvarlak rozet bulunması gerekirken yalnızca bir rozet günümüze kadar korunabilmiş diğerleri kaybolmuştur. Kını gümüş kaplama olan hançerin süslemelerine bakıldığında ağız kısmında ve ortasında baklava dilimleri bulunan kabara tekniğinin kullanıldığını ve bu teknik kullanılarak yapılmış üç adet şerit göze çarpmaktadır. Yine bu teknik kullanılarak ön kısımda yatay iki üçgenin tepe noktadan birleşmesi şeklinde bir süsleme yapılmıştır. Kının bir yüzü yoğun bir süslemeye sahipken diğer yüz daha sade tutulmuştur. Süsü az olan arka yüzdeki delikli bir askı kısmı dikkat çekmektedir. Ayrıca kının uç kısmı gaga şeklinde ve üzeri çentikli olarak yapılmıştır.

77 ÖRNEK NO : 21 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Hançer : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 21a 21b : XXXVII, XXXVIII, XCVII, XCVIII MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Kerem Kaya dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19.yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kumaş ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 60 cm Eni Kabza : 6 cm : 14 cm YÖREDEKİ ADI KİTABE BUGÜNKÜ DURUMU : Hançer : Var : Sağlam

78 Tanım Van Müzesi deposunda yer alan hançer, kemik kabzalı olup kabzanın ortası dar ve iki ucu çıkıntılı yapılmıştır. Ayrıca iki ucunda yarım küre şeklinde iki çıkıntı bulunmaktadır. Kesici kısmın uç kısmının ve iki tarafının da keskin olduğu görülmektedir. Yine kesici kısmın bir yüzü tek diğer yüzü çift olukludur. Tek oluklu kısımda Osmanlıca sarı renkte yazı mevcuttur. Bu yazılar çiçek motifleriyle süslenerek zenginleştirilmiştir. Kamanın kını yeşil çuha ve metal karışımı kılıftan yapılmıştır. Ucu kırık olan kının ağız kısmında yer alan metalde taşımayı kolaylaştırmak amacıyla bir adet yapılmış halka yer almaktadır.

79 ÖRNEK NO : 22 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Hançer : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 22a 22b : XXXVIII, XXXIX, XCIX, C MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Kerem Kaya dan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kazıma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 65 cm Eni Kabza : 5 cm : 14 cm YÖREDEKİ ADI KİTABE BUGÜNKÜ DURUMU : Hançer : Var : Sağlam

80 Tanım Satın alınma yoluyla müzeye kazandırılmış olan bu eserde ilk dikkat çekici özellik mavi çuhadan yapılmış olan kındır. Ayrıca kında sarı metal kullanılmış olup ucu topukludur. Kemik kabzası yine ortası dar ve iki ucu çıkık şekilde yapılmıştır. Kemik kabza çizgi süslemelerle bezenmiştir. Kesici kısma gelince ucu ve iki tarafının keskin olduğu görülmektedir. Aynı zamanda kesici kısmın, bir yüzü tek, diğer yüzü çift oluklu olup, tek oluklu olan kısımda Osmanlının sarı renkte yazısı ve çiçekli süslemesi mevcuttur.

81 ÖRNEK NO : 23 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Hançer : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 23a-23b-23c : XL, XLI, CI, CII MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : M. Nevfel Mendi den satın alınma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (18. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 34 cm Eni Kabza : 4 cm : 12 cm YÖREDEKİ ADI : Hançer KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

82 Tanım Çelikten yapılmış olan hançerin kabzası elle rahat tutulacak şekilde yapılmıştır. Orta kısım ince diğer kısımlar kalıncadır. Baş kısmında Hambeli bir çıkıntı vardır. Kabza ağ şekilli kabartma olarak işlenmiştir. Hançerin kesici kısmı iki ağızlı olup bir yüzünde La ilahe illallah Muhammeden Resulüllah ibaresi yer almaktadır. Diğer yüzünde tuğra, ay, yıldız, 234 numara ile 2748 sayıları yer almaktadır. Hançerin kını da kabzası gibi ağ şeklinde işlenmiştir. Ucunda küremsi bir şekil bulunmaktadır.ağız kısmında yassı bir halka yer almaktadır. Kının ucu toparlaktır ve iç kısmında ahşap kullanılmıştır.

83 ÖRNEK NO : 24 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Hançer : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 24a-24b-24c : XLII, XLIII, CIII, CIV, CV MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : İsmail Erçiçek den satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı ( 18. yy.) : Gümüş : Dövme : Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 41 cm Eni Kabza : 4 cm : 13 cm YÖREDEKİ ADI : Hançer KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

84 Tanım Kını gümüş kaplamalı olarak yapılmış olan hançerin sapı ahşap ve siyah renktedir. Kının ağız kısmında iki sıra çiçek motifi ve bir sıra ikişerli baklava dilimlerinden oluşan kabartma tekniğinde süsleme yer alır. Kının arka tarafının ortasında delikli bir askı kısmı bulunmaktadır. Ön kısımda ise iki büyük çiçek motifi yer almaktadır. Uca doğru gidildikçe çizgisel bezemeler görülmektedir. Ucu gaga şeklinde ve üzeri çentiklidir. Kesici kısım iki ağızlı olup ortada bir çıkıntı bulunmaktadır.

85 ÖRNEK NO : 25 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kılıç : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO :25a-25b : XLIV, XLV, CVI, CVII MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Nuri Ataklı dan satın alınma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı ( 18.yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Kabartma ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 78 cm Eni : 4 cm Kabza : - YÖREDEKİ ADI : Kılıç KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

86 Tanım Çelikten yapılmış olan kılıcın kabzası yoktur. Kılıcın gövdesi kavisli ve bir tarafı keskindir. Kın iki parça halinde ve ağız ile uç kısmı noksandır. Küçük parçanın iki tarafında kabartma madalyon ve arada bir halka yer almaktadır. Kının üzerinde uzunlamasına şerit şeklinde bitkisel motifler vardır.

87 ÖRNEK NO : 26 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Kılıç : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 26a-26b : XLVI, XLVII, CVIII, CIX MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : H. Altaylı dan satın alma İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (18. yy.) : Demir-Çelik : Dövme : Bezemesiz ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 100 cm Eni : 3 cm Kabza : 13 cm YÖREDEKİ ADI : Kılıç KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

88 Tanım Uzun Osmanlı kılıcı çelikten yapılmıştır. Kesici kısmında kan oluğu bulunmaktadır. Kabzası sarı renkte çelik ile kaplıdır. Kabzanın üzerinde siperlikler ve ay-yıldız motifleri yanında geometrik motifler de yer almaktadır. Kın pirinçten yapılmıştır. Kının ağız kısmına kısa aralıkta iki adet sarı bilezik geçirilmiş olup uçlarında halkalar mevcuttur. Kının ucunda sonradan eklenildiğini düşündüğümüz sarı bir parça bulunmaktadır.

89 ÖRNEK NO : 27 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Tabanca : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 27a-27b-27c : XLVIII, XLIX, CIX, CX, CXI MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Nuri Ataklıoğlu ndan satın alma İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Döküm : Kazıma ÖLÇÜLERİ : Kabza : 9 cm Gövde Namlu : 7 cm : 20 cm YÖREDEKİ ADI : Tabanca KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

90 Tanım Çelikten yapılı, beş mermi alan toplu tabanca olup kabzası kemiktendir. Namlunun üstünde İngilizce dilde yazılmış London ibaresi yer almaktadır. Bu ibare silahın İngiltere yapımı olduğu kanısını ortaya çıkarmaktadır. Namlunun ucunda ayyıldız bulunmaktadır. Diğer kısımlara baktığımız zaman yer yer çizgi ve nokta bezemeler görmekteyiz. Silahın namlusunun üzerinde ve mermi takılan kısmın üzerinde daha çok bitkisel motifler yer almaktadır. Ayrıca silahın üzerindeki salkım şeklinde çizilmiş üzüm motifi dikkat çekicidir.

91 ÖRNEK NO : 28 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Tabanca : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO : 28 LEVHA NO : L, CXI, CXII MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : Bilinmemektedir. MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ayniyata göre envanter edilen eserlerden artmıştır. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Döküm : Kabartma ÖLÇÜLERİ : Namlu : 19 cm Kabza Gövde : 9 cm : 7 cm YÖREDEKİ ADI : Tabanca KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

92 Tanım Çelikten yapılmış bu tabanca altı mermi alan toplu tabancadır. Şu an mekanizması sağlam durumdadır. Kabzasına baktığımız zaman tahta kaplı ve üzerinin çizgi bezeli olduğunu görmekteyiz. Bunun dışında namlu ve gövde kısmında herhangi bir süsleme mevcut değildir. Çalışmaz durumda ve büyük ölçüde paslıdır.

93 ÖRNEK NO : 29 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Tabanca : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO : 29 LEVHA NO : LI, CXII, CXIII. MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Kemal Özkaçmaz dan satın alma İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Dökme : Bezemesiz ÖLÇÜLERİ : Namlu : 10 cm Kabza Gövde : 6 cm : 5 cm YÖREDEKİ ADI : Tabanca KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

94 Tanım Çelikten yapılmış beş mermi alan toplu tabanca örneğidir. Kabzası siyah boynuz kaplıdır. Tetiği çalışmamaktadır. Üzerinde İngilizce, constantinople ibaresi vardır. Kısmen oksitlenmiş bir durumdadır. Tabancanın kabza, gövde ve namlu kısmında herhangi bir süsleme bulunmamaktadır.

95 ÖRNEK NO : 30 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Tabanca : Van Müzesi : Depo FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO : 30 LEVHA NO : LII, CXIII, CIV MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Murat Sibat tan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Dökme : Bezemesiz ÖLÇÜLERİ : Namlu : 11 cm Kabza : 7 cm Gövde : 6 cm YÖREDEKİ ADI : Tabanca KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

96 Tanım Çelik ve ahşaptan yapılmış olan bu tabancanın altlı üstlü olmak üzere iki adet namlusu bulunmaktadır. Kabzası ahşaptan yapılmıştır. Önden doldurmalı olup orta kısmında tetik ve ateşleme mekanizması mevcuttur. Demirler paslı bir haldedir. Namlu ve kabzada herhangi bir süsleme yer almamaktadır.

97 ÖRNEK NO : 31 ENVANTER NO : ESERİN TÜRÜ YER ALDIĞI MÜZE MÜZEDEKİ YERİ : Tabanca : Van Müzesi : Vitrin FOTOĞRAF NO : ÇİZİM NO LEVHA NO : 31a-31b : LII, LIV, CXIV, CXV MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Nuri Ataklıoğlu ndan satın alma. İNCELEME TARİHİ : DÖNEMİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ : Osmanlı (19. yy.) : Demir-Çelik : Dökme : Telkari ÖLÇÜLERİ : Namlu : cm Kabza : cm Gövde : cm YÖREDEKİ ADI : Tabanca KİTABE : - BUGÜNKÜ DURUMU : Sağlam

98 Tanım Ağızdan doldurulan bir silah türüdür. Tetiği bozuk olup çalışmaz durumdadır. Kabza ve ağaç muhafazası üzerinde yer yer gümüş süslemeler yer almaktadır. Namlu kundağı üzerindeki telkari gümüş işlemelerin çoğu dökülmüştür.

99 7. DEĞERLENDİRME VE KARŞILAŞTIRMA 7.1. DEĞERLENDİRME ESERLERİN MÜZEYE GELİŞ TARİHLERİ ve GELİŞ BİÇİMLERİ Katalog bölümünde ele aldığımız örnekler, envanter kayıtlarına göre ilgili müzelere yılları arasında kazandırılmıştır (bk. Tablo 1) Buna göre; yılları arasında 1 örnek yılları arasında örnek yok yılları arasında 14 örnek yılları arasında 5 örnek yılları arasında 4 örnek yılları arasında 4 örnek yılları arasında 3 örnek olmak üzere toplam 31 örnekten oluşan bu eserlerin bir adedi hibe, bir adedi müzedeki eserlerden artmış olup geriye kalan 29 eser satın alınma yoluyla müzeye alınmıştır. Envanter kayıtlarına göre satın alınan bu örneklerin bir kısmı Van dan, diğerleri ise çevre illerden getirilen eserlerden oluşmaktadır ESERLERİN MÜZEDE BULUNUŞ ŞEKİLLERİ ve BUGÜNKÜ DURUMLARI Araştırma kapsamında alınan eserlerden 13 adedi Van Müzesi nde teşhirde bulunmaktadır. Diğer 18 örnek ise yine Van Müzesi deposunda muhafaza edilmektedir. Van Müzesi nde bulunan çok sayıdaki eser içinden katalog bölümüne alınarak incelenen örneklerin seçimi yapılırken, bezemeli ve yapıldıkları dönemin özelliklerini yansıtan sağlam eserlerin seçilmesine özen gösterilmiştir. İncelenen örneklerden örnek no: 21 deki kama, örnek no: 23 teki kama, örnek no: 25 deki kılıç ve örnek no: 30 daki tabanca dışında kalan eserler günümüze zarar görmeden orijinal durumlarıyla ulaşmışlardır ESERLERİN TÜRLERİ Van Müzesi nde bulunan Osmanlı Dönemine ait bir çok eser arasından eleme yapılarak katalog bölümüne alınan eserler, tür ve form açısından çeşitlilik göstermektedirler. İncelenen eserler kılıç, kama, hançer ve tabanca olmak üzere dört türü kapsamaktadır (bk. Tablo 2).

100 Tablodan da anlaşılacağı üzere incelenen eserlerin çoğu kesici silahlardan oluşmaktadır. İncelenen örnekler, çok sayıda eser arasından bezeme, yazı, sağlamlık ve dönem özellikleri göz önünde bulundurularak seçilmiştir. Bu eserler arasında kamalar en kalabalık grubu oluşturur. İncelenen diğer türler de ait oldukları dönemin yapım ve süsleme özelliklerine ışık tutan örnekler arasından seçilmiştir MALZEME Ev eşyasından süslemeye, alışverişten sanata kadar geniş bir kullanım alanı bulan madenler, ilk çağdan başlayarak günümüze kadar, günlük hayatta da çeşitli tüketim mallarına dönüştürülerek uygarlık tarihi açısından belirgin etkiler bırakmıştır 102 Anadolu Selçuklu devletinin fiilen ortadan kalkmasının ardından, Anadolu ve balkanlarda hızla yayılmaya başlayan Osmanlı Devleti, madenlere ve maden bölgelerine kuruluşundan itibaren çok önem vermiş, ele geçirdikleri topraklarda önemli maden ocakları işletmişlerdir 103. Osmanlı silahlarında kullanılan başlıca madenler; yapımda kullanılan demir, bakır, kalay süslemede kullanılan altın, gümüş ve barut yapımında kullanılan güherçile, kükürt ile mermi ve daneler için kurşundan ibarettir. Bu madenler Anadolu da, Balkanlar da ve adalarda işletilen madenlerden temin edilmekteydi DEMİR-ÇELİK Doğada hem metalik, hem de cevher halinde bulunan demir, kullanılan madenler arasında en sağlam olanıdır. Çok yumuşak olduğu için, kimyasal saf demir, uygulamada kullanılmamaktadır. Teknolojide kullanılan demir, karbon, silisyum, fosfor, kükürt gibi elementlerin yanı sıra, amaçlanan özelliğine göre, daha farklı elementlerle bileşik halinde kullanılır. Doğada en fazla oksijenli ve kükürtlü bileşikler halinde bulunur. 104 Demirin elde edilme işlemlerinde genellikle oksitli demir cevherleri kullanılmaktadır. Belirli bir plastisiteye sahip olan demir, normal sıcaklıkta yaklaşık 800 ila 1000 derece arasında uzamaya, mekanik işlemlerle biçimlendirilmeye elverişli bir duruma gelir dereceye doğru eriyen demir, 1000 ila 1300 derece sıcaklıkta dövülerek biçim verilebilir bir yapı kazanır. 105 Demir- Çelik Osmanlı İmparatorluğunda günlük hayatta kullanılan eşyaların ve araçların yapımında yer aldığı gibi harp, silah araç ve gereçlerinin yapımında geniş 102 Hazma Aktan, Maden Maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XXVII, Ankara,2003, Mustafa Altunbay, Klasik Dönemde Osmanlı da Madencilik,Ankara,2002, Rehber Ansiklopedisi, Demir- Çelik Maddesi IV, Fasikül 8, İstanbul,1984, Halit Yaşa Ersoy, Demir Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi I, İstanbul, 1997, 441.

101 ölçüde yer almıştır. Kesici, atıcı ve vurucu silahlardan, top, tüfek gibi ateşli silahlara kadar bütün silahlarda mutlaka demir kullanılmıştır. Koruyucu silahlarda XVII inci yüzyıldan itibaren yerini yavaş yavaş bakıra bırakan demir, harp sanayindeki önemini hiçbir zaman kaybetmemiştir BAKIR İmparatorlukta özellikle XVI ıncı yüzyılda itibaren kullanılmaya başlayan bakır hafif yumuşaklığı sebebiyle kolay şekil verilebilir bir maden olması niteliğiyle bir tarafta mutfaklardan demir sahan, sini ve maşrapaları kaldırırken diğer yanda da harp sanayine girdi. Yapımı zor ve kullanım açısından ağır olan demirden miğfer, kalkan ve at alınlıklarının yerini bakır tombak, kalkan ve alınlıklar almaya başlamıştır. Bakır bu silahlar üzerinde yeni bir atılımdan ziyade Türk tipi formların ve Türk süsleme sanatının şaheser örneklerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır KALAY Tunç döküm olarak yapılacak toplar için kalayın önemli bir maden olmasına karşılık Anadolu da kalay üretimi yok denecek kadar azdır. Bu sebeple kalay üretimi yok denecek kadar azdır. Bu sebeple kalay XVI. ve XVII inci yüzyıllarda Szolnok yolu ile Erdel den daha sonra İngiltere, İspanya, Bohemya ve Saksonya dan temin edilmiştir. Silahların doğrudan yapımında kullanılan bu madenlerin dışında süsleme için kullanılan altın ve gümüş Gümüşhane, Şirvan, Yunanistan da Sidre, Kapsi ve Taşoz adası madenlerinden elde edilmiştir. Ancak bu arada bu madenlerden elde edilen altın ve gümüşün çok az bir miktarının silah süslemesine ayrılmış olduğunu söylemek gerekir. Devlet ayrıca altın ve gümüş üretimini sıkı bir denetim altına alarak Rumeli, İran ve Mısır a Anadolu dan kaçırılmasına önleyici tedbirlere başvurmuştur. Gümüş Yasağı Kanunnamesi alınan tedbirlerin en belli başlısıdır. Kanunnameye göre Darphane damgası bulunmayan gümüşler yasaklı kabul edilmiş ve Yasakçı Kul ların bağlı oldukları darphane civarında ele geçirdikleri gümüşler gerçek bedellerinin altında satın alma yolu ile hazineye gelir olarak kaydedilmişlerdir 108. Ateşli silahların yaygın olarak kullanılmaya başlanmasından itibaren tüfek ve tabanca mermileri için gerekli olan kurşun genellikle gümüş ocaklarından elde edilmiştir. Bütün bu maddelerin işletilmesini devlet, ya vergi karşılığı veya maden işletenlere sağladığı belirli faydalar karşılığı maden ocaklarının bulunduğu sancak halkına bırakmış, fakat bunların kontrol ve murakabesini görevliler vasıtası ile elinde bulundurmuştur. 106 Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., 174.

102 Katalog bölümünde ele aldığımız örneklerin büyük bir bölümü çelikten, bir kısmı da demir, ahşap ve gümüşten yapılmıştır. Çoğu Osmanlı devrinin son dönemlerine ait olan bu örneklerde ahşap ve demirin, çelik ve gümüşe nazaran daha az kullanıldığı görülmektedir. Bunun başlıca nedenlerinden biri, silah yapımında çeliğin dövme tekniğine demirden daha yatkın olması ve süslemelerde gümüşün hem görünüş hem de kolaylık açısından daha tercih edilir olması gösterilebilir. Bu çalışmada incelenen eserlerin 30 unda demir-çelik, kesici kısımlarda kullanılmıştır. 2, 7, 12, 13, 14, 16, 20 ve 21 nolu örneklerde çelik ve gümüş bir arada kullanılmıştır. 2 nolu örnekte çelik ve gümüş kullanılırken kabza kısmında fildişi kullanılmıştır. 3 nolu örnek de gümüş kullanılırken kabza boynuzdan yapılmıştır. 6 ve 15 nolu örneklerde çelik kullanılırken kabzalar ahşaptan yapılmıştır. 30 nolu örnekte demir ve ahşap birlikte kullanılmıştır. 26 nolu eserde ise çelik ve pirinç birlikte kullanılmıştır. Tez çalışması kapsamında incelediğimiz ve Osmanlı devrinin son yıllarına ait olan bu örneklerin çoğunda çelik kullanılmasının nedeni olarak demir-çeliğin kesici özelliğinin fazla olmasını ve paslanma süresinin diğer madenlere göre daha uzun olduğunu gösterebiliriz YAPIM VE SÜSLEME TEKNİKLERİ YAPIM TEKNİKLERİ Madenlerin silah yapımı için kullanılmasında başlıca iki teknik uygulanmıştır. Bunlardan birincisi dövme diğeri ise döküm tekniğidir DÖVME TEKNİĞİ Adından da anlaşılacağı gibi madeni plaka, tel veya şeridin dövülerek şekillendirilmesidir. Bugün Anadolu da demir ve bakır işlenen küçük atölyelerde bu sistem hala geçerlidir. Sert ağaçtan ahşap bir kütük üzerine yerleştirilen çeşitli boyuttaki örsler ve örsler üzerinde madeni döverek forme eden çekiçler bu teknikte kullanılan belli başlı araçlardır. Atölyedeki körüklü ocakta kızıl kor haline gelmiş bulunan maden parçası, uzun kollu bir kerpetenle tutularak örs üzerine getirilir. Sol el kerpeteni tutarken sağ el çekiçle madene şekil vermeye başlar. Yapılacak esere bağlı olarak büyük bir kütle dövülecekse, dövme işlemi örs başında karşılıklı duran iki kişi tarafından yapılır. Dövme sırasında soğuyan maden, işlem bitinceye kadar yeniden ısıtılıp yumuşatılarak dövmeye devam edilir. Ateşli silahların namluları dışında hemen bütün silahların yapımında dövme tekniği kullanılmıştır. Ancak her silahın yapımı ayrı bir özellik gösterdiğinden atölyeler ve ustalarda bu özelliklere göre Kılıççı, Bıçakçı, Kalkancı, temrenci, zırhçı v.s. gibi uzmanlıklarına göre ayrılmışlardır. Uzmanlık usta-çırak

103 ilişkileri sonucu elde edildiğinden çıraklığını yapmadığı bir konuya girmek isteyenlere toplumda iyi gözle bakılmamış ve yaptıkları malzeme de rağbet görmemiştir 109 Dövme tekniği ile elde edilen eserlerde herhangi bir standart göze çarpmaz. Zira ortaya çıkan eser, ustanın yılların verdiği tecrübesi, beden gücü, zekası görünüşündeki zevkin karışmasının bir sonucudur ve her ustada mutlaka değişiktir. Dövmede genelde iki usul kullanılmıştır. Çökertme ve yükseltme usulleri. Çökertme usulü madeni plaka ya da levhanın bir kütük üzerinde açılmış bir form çukuruna uygun olarak içten çekiçle dövmek suretiyle şekillendirilmesidir. Bu işlem bir kalıp çukuru üzerinde yapılacağı gibi maharetli ustalar tarafından düz örslerde doğrudan çekiç darbeleri ile de yapılabilir. Yükseltme usulü ise daha çok köşeli ve sivri formlar elde etmek için uygulanan bir yöntemdir. Yivlerin, köşelerin, yıldız formların edilmesi bu usulle yapılmıştır. Gerek çökertme ve gerekse yükseltme usulü miğfer, kalkan, dizçek, kolçak, at alınlığı gibi silahların yapımında çokça kullanılmıştır 110. Katalogumuzda yer alan silahlardan kılıç, kama ve hançer gibi kesici silahların tamamı bu teknikle yapılmıştır DÖKÜM TEKNİĞİ Çok eski çağlardan beri bilinen döküm tekniği silahlarda ateşli silahların namlularının dökümünde kullanılmıştır 111. Evliya Çelebi Tophane de bir top döküm olayını şöyle özetlemektedir. Bu dökümhanede top kalıpları yapılan yüzlerce dolap vardır. Kırkar ellişer okka gülle kalınlığında kalıp yapmak için demir millere kırkar, ellişer bin yumurta ile karıştırılmış, macun haline getirilmiş çamuru iplerle sararak top kalıplarının içine korlar. Tunç döküm kubbelerinin önündeki çukurlar içine ağızları yukarı gelmek üzere top kalıplarını yerleştirirler. Eğer dökülecek topun cinsi balyemez ise her ocağa yirmi kalıp korlar ki bu yirmi top eder. Eğer kolonborne ise yirmibeş, şahi ise yüz, şayka ise beşer kalıp konularak ağızları Kağıthane balçığı ile sıvanır. Tunç eriyince kubbenin ağzından kalıplara bostancıların su yollarına benzer yollar yaparlar. Tunç kubbelerinin yanında dağlar gibi çam odunu hazır durur. Bunlar bir yıl önce bir kulaç uzunluğunda kesilerek kurutulmuştur. Top döküleceği gün fırınlar törenle ateşlenir ve saat tutularak tam bir gün bir gece çamlar fırında yakılır. Tunç hamuru oluştuktan sonra keçe elbiseli ve örtülü külahlı dökümcü ve ateş atıcılar gelir ve yüzlerce kantar ağırlığındaki kalay çubuklarını tahta küreklerle tunç deryasına atarlar ve direklerle karıştırırlar. Tunç denizinin yüzünün kaymak tutmasına kadar karıştırma devam eder. Olgunlaşmaya kadar ateş arttırılır. Ateşin kesilme vakti gelince ustalar keçe elbiseler ve ellerinde 109 Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., Eralp, a.g.e., 177.

104 çapaları ile gelerek kapağı açarlar. Bu esnada damla halinde bile olsa bölgede su bulunmaması gerekir. Çünkü patlamaya sebep olarak oradakilerin hepsini helak eder. Kapağın açılması ile birlikte tunç bir ateş denizi halinde yokuş aşağı akarak top kalıbına dolar. Kalıp dolunca keçe ile sarılmış bir çeşit renkli ve yağlı çamur ile yolu kapatılarak diğer kalıbın top yolunu açarlar. Toplar bir hafta kalıp içerisinde bekletilerek soğutulur. Sonra çıkarırlar. Bütün sanatkarlar ve kuyumcular topları cilalarlar 112. Döküm tekniği, kısa sürede çok sayıda eserin yapılmasına olanak tanıdığı gibi, aynı kalıbın kullanılması durumunda, benzer form ve süsleme özellikleri taşıyan eserlerin üretilmesine de olanak tanıyan bir tekniktir. Katalog bölümünde de görüldüğü gibi bu teknik döküme elverişli olan ateşli silahlarda kullanılmıştır SÜSLEME TEKNİKLERİ Osmanlı İmparatorluğunda kullanılan silahların hemen hepsi yapımındaki ustalığın ve sanatın yanı sıra süsleme sanatı yönünden de zengin örnekler sergilemektedir. Doğaya ince bir ruh ve sanat zevkine bağlı sanatkarlar silahlar üzerindeki uygulamaları ile sanatı savaş alanlarına da taşımışlardır. Bugün gerek Türkiye Müzelerinde, gerekse Avrupa ve Amerika Müzelerinde murassa işlemeli silahlardan, basit gümüş kakmalı silahlara kadar her türlüsünü görmek mümkündür. Silahların süslemesinde iki temel faktör göz önüne alınmıştır. Bunlardan birincisi süslemede kullanılacak bezeme, motif ve diğer unsurların dini, dindışı ve toplumun geleneksel sanat felsefesine uygunluğudur. İkinci faktör ise silahları süslenmesinde uygulanan teknikler oluşturmaktadır. Birbirinden tamamen farklı çeşitleri bulunan süsleme tekniklerinin uygulamasında uygulayıcı ustanın uzmanlık sahası veya bunların birkaçının çalışması, silah sahibinin nitelik ve niceliği en önemlisi de tekniğin uygulanacağı madenin dokusu ve silahın formu göz önüne alınmış ve bütün bu sayılanlarla süsleme tekniğinin uyumluluğuna dikkat edilmiştir 113. Süslemede kullanılan tekniklere baktığımız zaman; ÇALMA Süslenecek metal zemin üzerinde ucu küt çelik kalem vasıtası ile düz veya kavisli çizgilerin yivlerin açılması işlemidir. Bu usul ile metalden herhangi bir parça çıkarılamaz çizgi ve yivlerin açılacağı yerlerdeki maden kalemin yürüdüğü çizgi boyunca çizginin sağ ve soluna toplanır. Bu toplanmalar sonradan törpü ile alınır. İşlemin mükemmel olabilmesi ustanın kalem ve kalemi yürüten çekici kullanmasındaki maharetine bağlıdır. İnce bir levha üstüne, yumuşak bir zeminde yapılan çalışmada yiv ve çizgiler diğer yüzeyde de kendini gösterir. 112 Evliya Çelebi, Seyahatname, İstanbul, Eralp, a.g.e., 178.

105 KAZIMA Kazıma tekniği aşağı yukarı çalma tekniğinin tersi bir işlemi gerektirir. Çelik uçlu keskin kalemlerle yapılan kazımada kesilen metal parçaları dışarı çıkarılır. Kazıma tekniği, kakma tekniğinde gerekli yivlerin açılmasında da kullanılır. Katalogumuzda yer alan 2,3,5,7,11,18 ve 27 nolu eserler üzerindeki süslemelerde bu teknik kullanılmıştır KABARTMA Metal plakalar üstünde kabartma aletleri ve çekiç kullanılarak çökertme veya alçak kabartma, yükseltme veya yüksek kabartma yapma tekniğidir. Çökertmede desen veya motif çevresi çekiçlenerek zemin çökertilir ve süsleme unsurları rölyef halinde zemin üstünde kalır. Yükseltmede ise plaka yumuşak bir zemin üzerinde içten çekiçlenerek yapılır. Bu teknikte işlenecek motif veya süslemenin türüne göre özel kalem veya aletler kullanılır. Katalogumuzda yer alan 4,8,12,13,14,16,17,19,20,22,25,28,29 ve 30 nolu eserlerin süslemelerinde bu teknik kullanılmıştır KALIPLA KABARTMA Belli bir kabartma formunun birden fazla metal plakası üzerinde uygulanması için kalıpla yapılan kabartma işlemidir. Bir bakıma teksir kabı diyebileceğimiz bu kalıplar iki türlü hazırlanabilir. Birincisi sert bir ağaç kütüğü kabartma, formunda oyulur. Metalin dış yüzeyi bu oyuk üzerine konularak çekiç ve yardımcı aletlerle forme edilir. İkincisinde ağaç kütük üzerine çizilen form kenarları oyularak, form yükseltilir. Bu kez de metalin iç yüzeyi bu yüksek kabartma üzerine konularak dıştan forme edilir. Bu şekilde kalıplar üzerinde kalıplar deforme oluncaya kadar aynı motifleri metal plakalar üzerine geçirmek mümkündür. Kalıplar ağaç veya metal döküm olabilir. Ancak bakır, gümüş gibi yumuşak madenlerde yırtılma, kesilme ve kopmaları önlemek için sert ağaçtan ahşap kalıplar tercih edilmiştir. Katalogumuzda bu süsleme tekniği kullanılarak yapılmış eser bulunmamaktadır DELİK İŞİ Kesme veya Ajur adı da verilen bu teknikte belirli bir formda kesilmiş metal plakanın üzeri kesici ve delici aletlerle kesilerek süsleme yapılır. Tekniğin uygulanacağı plaka üzerine işlenecek desen bir veya estetiğine uygun simetri içerisinde birden fazla çizilir. Daha sonra keskin kalemler ve çekiç vasıtası ile desenin şeklini ortaya çıkaracak zemin parçaları çıkarılır. Yahut da zemin bırakılarak deseni belirleyecek bordürler oyularak teknik uygulanır. Uygulamada belirgin bir güzellik verebilmek için desenler genellikle şemseler içerisine işlenmiştir. Kalkanlarda, zırh

106 plakalarında bu teknikle yapılan uygulamalarda ajurlu yazılara da yer verilmiştir. Miğferler ile zerrin külahlarda ise desen uygulamaları yer almıştır. Katalogumuzda bu süsleme tekniği kullanılarak yapılmış eser bulunmamaktadır TELKARİ Adından da anlaşılacağı üzere gümüş veya altın ince tellerin iki veya üçünün bükme- burma yoluyla tek bir tel haline getirilmesi bu telin ya kendi içerisinde şekillendirilerek veya bir madeni plaka üzerine bu telden yapılmış parçaların lehimlenmesi suretiyle uygulanan bir tekniktir. Silahlar üzerinde yatağan ve hançerler dışında çok ender kullanılan bir yöntemdir. Bu teknik daha ziyade evlerde kullanılan süs eşyaları ile takılarda uygulanmıştır. Katalogumuzda yer alan 21 ve 31 nolu eserlerin süslemelerinde bu teknik kullanılmıştır KAKMA Silahın yapıldığı maden üzerine kıymetli olan bir diğer madeni yerleştirme tekniğidir. Bu tekniğin amacı renk, yapım ve özellik yönünden gösterişli olmayan madeni değerli madenlerle takviye ederek kontrast bir görünüm güzelliği sağlamak ve aynı zamanda kullanılan silahın değerini arttırmaktır. Kakma tekniğine kazıma tekniği ile yer hazırlanmaktadır. Kazıma tekniği ile açılmış yiv ve yuvaların içine tavlanmış altın veya gümüş teller yerleştirilir. Yiv ve yuva kenarlarında biriken maden, yerleştirilen madenler üzerine yatırılarak hafifçe çekiçlenir ve daha sonra metal yüzeyi ile aynı seviyede olmayıp kakma tekniğine uygun yöntemlerle belirli bir seviyede yükseltilebilir. Kakma tekniği altın ve gümüş kakma olarak aşağı yukarı bütün silahlarda kullanılmıştır. Katalogumuzda bu süsleme tekniği kullanılarak yapılmış eser bulunmamaktadır SAVATLAMA Savatlama genelde kakma tekniğinde metal üzerinde yer alan altın veya gümüşün yerini kükürt-gümüş-bakır alışımı veya kükürt-bakır-kurşun alaşımının almasıdır. Dört ölçü kükürt, bir ölçü bakır, bir ölçü kurşun ve bir ölçü gümüş bir potada eritilir. Soğuduktan sonra dövülerek toz haline getirilir. Daha sonra kazıma tekniği ile açılmış yiv ve yuvalara doldurularak düşük ısıda fırınlanır. Fırınlama esnasında sıvılaşan karışım ana metal dokusuna iyice yapışır. Gerekli tefsiye işleminden sonra cilalanarak parlatılır, Savatlama silahlarda hançer ve kılıçların metalden yapılmış kabzalarında, tüfeklerin metal kaplanmış dipçiklerinde ve tabancaların metal kaplı kabza kapaklarında görülür. Latince Nigellus dan gelen ve Niello da denilen savatlama tekniği silahlardan çok günlük kullanımı olan eşyalarda uygulanmıştır.

107 Katalogumuzda yer alan 12,13 ve 14 nolu eserlerin süslemelerinde bu teknik kullanılmıştır TAŞ YERLEŞTİRME Özellikle murassa ve müzeyyen olarak hazırlanan hançer, kılıç, kalkan, yatağan, miğfer v.b. gibi silahlar üzerine elmas, yakut, zümrüt, necef, firuze, mercan gibi taşların yerleştirilmesini sağlayan tekniktir. Taş yerleştirme işi de iki usulde yapılır. Birincisi yerleştirilecek taş ve taşların derinliği kadar zemin çökertilir. Çökertilen kısmın içerisine taş yerleştirildikten sonra zeminden taşan metal taş çevresine kapatılır ve taş maden içerisine gömülmüş olur. Yüzeyden çok hafif bir kabartma ile kendisini gösterir. İkincisi metal üzerine taş çapı kadar kesilen istenilen formdaki altın, gümüş ve bronz telden yuvalar lehimlenir. Bu yuvalar içerisine konulan taşlar, yuvaların üst kenarları üzerinde bırakılan tırnaklar vasıtası ile zemine bağlanır. Bu usul genellikle yüzük, küpe, kolye, gerdanlık gibi süs ve ziynet takılarında uygulanır. Katalogumuzda bu süsleme tekniği kullanılarak yapılmış eser bulunmamaktadır ÇAKMA Bir adı da küftgâri olan bu teknikle altın ve gümüşle kaplanması düşünülen geniş satıhlarda kaplama yapılmıştır. Miğfer ve zırhlarla rastlanılan geniş gövdeli yapma kûfî harflerin doldurulması bu tekniğin uygulanması sonucu oluşmuştur. Çakma tekniğinde yüzeylerde uygulanacak yazı ve motiflerin kenar konturları kazıma tekniği ile oyulur. Varak halindeki altın ve gümüş bu yüzey konularak ısıtıldıktan sonra çok hafif darbelerle yüzeye çıkarılarak yapıştırılır. Yüzey kenarlarındaki çapaklar temizlenir ve konturlardaki metal birimleri çekiçlenerek çakılan maden üzerine yaptırılır. Bu teknik varak yerine zaman zaman yan yana konulan tellerin dövülmesi ile de uygulanabilir. Katalogumuzda bu süsleme tekniği kullanılarak yapılmış eser bulunmamaktadır ALTIN SIVAMA Türk İslam maden sanatında daha çok bakır ve alaşımları ile gümüş eserler üzerinde yaldızlama işlemine tombaklama 114, kullanılan bu tekniğe ise Osmanlı Döneminde tombak adını almıştır 115. Tombaklama adı da verilen bu teknik genellikle XVI ncı yüzyıldan itibaren bakırın bol miktarda kullanılması sonucu yaygınlaşmıştır. Bakırdan yapılmaya başlanan miğfer, kalkan, at alın zırhı ve diğer araçların çok çabuk oksidasyona uğrayarak kararmalarını önlemek, aynı zamanda onlara uzun süreli ve gösterişli bir yaşam sağlamak için kullanılan bir tekniktir. 114 Tülin Çoruhlu, Askeri Müzedeki Tombak Kalkanlar, Kültür Dergisi, sayı 102,İstanbul,1993, Ülker Erginsoy, Maden Sanatı, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi II, İstanbul, 1997,1140.

108 Bu teknikte bakırdan yapılmış malzeme üzerine gerekli desen ve motifler yapıldıktan sonra çok iyi bir şekilde temizlenir. Kazıma tekniği sonucu ortaya çıkan maden çapakları alınır. Katalogumuzda bu süsleme tekniği kullanılarak yapılmış eser bulunmamaktadır KARŞILAŞTIRMA DOĞU İSLAM ÜLKELERİ SİLAHLARI ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA Osmanlı silahlarının üzerinde rastlanan motifleri yine aynı döneme ait Doğu ya da İslam silahları üzerindeki motiflerle karşılaştırdığımızda, her iki grup arasında gerek üslup gerekse kompozisyon düzeni ve süsleme tekniği açısından çok sıkı ilişkiler olduğu görülmektedir. Zaten adı geçen dönemde, bugünkü Ortadoğu bölgesinin büyük bir kısmı Osmanlı yönetimi altındadır. Böyle bir durumda da bütün sanat dallarının birbiri ile yoğun bir etkileşim içinde olması doğaldır. Kesici silahlar üzerinde yoğun bir maden işçiliği görülür. Bu silahların namluları metal olup, kabzaları ahşap kemik veya metalden yapılmış olabilir. Kabzalar kemik veya ahşap dahi olsa, üzerlerinde genellikle kakma olarak maden işçiliği görülür. Gerek üslup gerekse kompozisyon düzeni açısından Osmanlı silahları üzerinde rastladığımız motifleri, yine İslam kesici silahları üzerinde görmek mümkündür (Örnek:4,8,12,13,14,16,17,19,20,22,25,28,29,30 nolu eserler üzerindeki bezemeler benzer özellik göstermektedir). Zırh, zırh gömlek, miğfer, kolçak, dizçek, kalkan gibi çeşitlerden oluşan savunma silahlarının yaklaşık tamamı madeni olduğu için maden sanatı açısından çok önemli bir grup oluştururlar. İslam koruyucu silahları üzerinde, diğer maden sanatı eserlerinin üzerinde görülen süsleme teknikleri görülür. Üzerlerindeki motifler gerek İslam öncesi gerekse İslam dönemi Türk kültürünün etkisinde biçimlenmiştir. Osmanlı silahlarıyla aynı dönemlere ait koruyucu silahlar üzerindeki motifler incelendiğinde, benzer motiflere her iki grupta da sık sık rastlamak mümkündür ( Örnek no 5 teki bitkisel süslemeler ile Askeri Müzede yer alan 1089 nolu envanter numarasına sahip olan miğfer üzerindeki bitkisel motifler benzerlik göstermektedir) OSMANLI MADEN ESERLERİ ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA Silahlar dışındaki madeni eserler söz konusu olduğunda akla gelen iki önemli grup, günlük kullanım eşyaları ve süs eşyalarıdır. Her iki grup üzerinde de aynı dönemler rastlayan Osmanlı silahlarında görülen motifleri bulmak mümkündür. Örnek verecek olursak Edirne Selimiye Camii nin hünkar mahfili pencerelerinden birinin kapaklarında döküm tekniği ile yapılmış olan kapı kolunun aynası ajur tekniği ile yapılmış rozet çiçek formundadır. Bu örnek Osmanlı silahları üzerinde görülen

109 motiflere örnek olarak gösterilebilir ( Örnek no 12 ve 14 üzerindeki rozet çiçek formları buna örnek olarak gösterilebilir) OSMANLI AHŞAP ESERLERİ ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA Mimariye bağımlı olarak ya da günlük eşya olarak kullanılan Osmanlı ahşap eserleri üzerinde Osmanlı silahları üzerinde kullanılan motiflere rastlamak mümkündür. Edirne Selimiye Camii nin, hünkar mahfilindeki ahşap pencere kanatları üzerinde yer alan kemik kakma pars beneği, rozet çiçekler, baklava, rumi ve palmetlerden oluşan salbekli şemse motifleri, özellikle XVI. XVII. yüzyıl Osmanlı tüfekleri üzerinde sık olarak kullanılmış motiflerdir. Bursa İslam Eserleri Müzesi nde bulunan 3024, 3025 env. no.lu XVIII. yüzyıla ait saat sehpaları üzerinde sedef, kemik ve gümüş tel kakama olarak yer alan çin bulutları, baklavalar, rozet çiçekler, vazodan çıkan laleler özellikle Osmanlı tüfeklerinin dipçikleri üzerinde sık sık görülür OSMANLI ÇİNİ ve KERAMİK ESERLERİ ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA Osmanlı silahları üzerinde görülen ve Osmanlı çini ve keramik eserleri üzerinde de rastlanılan motiflere bir örnek vermek gerekirse, Bursa Yeşil Türbe kapısının iç kısmında rumi ve kıvrık dallardan oluşan mozaik-çini bordürü, Bozüyük Kasım Paşa Camii mihrap çinilerinde rumi ve palmettenoluşan salbekli şemseler, nar çiçekleri, kıvrık dal bordürleri, rozet çiçekler; İznik Müzesi nde palmet ve damla motifi bordüründen oluşan bir süslemeye sahip XVI. yüzyıla ait sır altı tekniğinde çiniler Osmanlı silahları üzerindeki motiflere örnek olarak gösterilebilir OSMANLI TAŞ ESERLERİ ÜZERİNDEKİ MOTİFLERLE KARŞILAŞTIRMA Osmanlı taş eserlerinin büyük bir kısmını mimariye bağımlı süslemeler ve mezar taşları üzerindeki süslemeler oluşturur. Osmanlı Döneminde mimariye bağımlı taş süslemeler büyük bir yoğunluk göstermemekle birlikte, XV. ve XVI. yüzyıla ait mimari eserlerde, karşılaştırmak yada örnek vermek üzere yeteri kadar motiflere rastlamak mümkündür. Örneğin Edirne Selimiye Camii yer mozaiklerinde görülen geometrik kompozisyonda yer alan haç ve sekizgen şema içerisindeki yıldız motifleri. Osmanlı taş işçiliğinin karakteristik örneklerini mezar taşlarında görmek mümkündür. Titiz bir işçilikle işlenmiş olan mezar taşları üzerinde kullanılan motiflerin her biri ayrı bir anlam ifade etmektedir. Mezar taşları ve silahlar malzeme olarak birbirine yakın olmamakla birlikte süsleme programları ve motifleri açısından büyük bir benzerlik göstermektedirler.

110 XVI. ve XVII. yüzyıla ait Edirne Gazi Mihal ve Muradiye hazirelerinde bulunan üzerlerinde palmet rumi ve salbekli şemse kompozisyonları olan mezar taşları; XVIII. ve XIX. yüzyıla ait Edirne Muradiye ve İstanbul Kılıç Ali Paşa Camii haziresinde, üzerlerinde barok bitkisel motifler ile armalar bulunan mezar taşları; Edirne Muradiye Camii haziresinde bulunan üzerinde vazodan çıkan meyveli dallar, rozet, selvi ve yıldız motiflerinin yer aldığı mezar taşları; Osmanlı ateşli silahlarında görülen benzer motifleri ihtiva eden sanat tarihi objeleridir.

111 8. SONUÇ Çeşitli kültürlerde ilk zamanlarda koruma amaçlı olarak ortaya çıkan silahlar zaman içinde insanların yaşayış tarzlarının etkisiyle değişik formlar ve özellikler kazanmıştır. Yapıldığı yerin her türlü duygusu sanatsal çerçevede silahlara yansıtılmıştır. Osmanlı döneminde yapılan ve kullanılan silahlarda da Osmanlı kültür ve sanatı birebir görülmektedir. Osmanlı mimarisinde görülen ince motifler ve çeşitli anlamlar kazanan süslemeler giderek küçük eşyalara da yansımış ve daha sonra tüm yaşama yayılmıştır. Çeşitli ihtiyaçlar sonucu alınan birtakım çözümlerle birlikte koruma ve savunma ihtiyacı sonucu silahlar çözüm oluşturma adına ortaya çıkmıştır. Silahların gelişimlerine bakıldığı zaman ilk olarak kesici silahların kullanıldığını ve zamanla bunların yerini teknolojiye bağlı olarak ateşli silahların aldığı ve de bu ilerleme doğrultusunda nükleer silahların ön plana çıktığı görülmektedir. Urartuların başkentliğini yapmış ve yüzyıllar boyunca çeşitli medeniyetleri içinde barındırmış olan Van ili, hem sanatsal hem de tarihi açıdan, Türkiye nin önemli merkezlerinden biri olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Bu zaman zarfı içinde sırayla yerleşik hayat yaşayan bu medeniyetlere ait birçok eser günümüze kadar gelmiştir. Bu eserlerin bir kısmı da Van Müzesi nde sergilenmektedir. XVII. ve XIX. yy. Osmanlı Dönemine ait olan silahlar da kesici ve ateşli silahlar olmak üzere iki ana gurupta kendini göstermektedir. Osmanlı sanatının etkilerini birebir gördüğümüz bu eserlerde gerek kama ve hançerlerin kınları ve kabzaları üzerindeki süslemeler, gerekse de tabancaların üzerlerindeki süslemeler dönemin özelliklerini en iyi şekilde yansıtmaktadır. Van Müzesi nde bulunan Osmanlı Dönemi Silahları adı altında yaptığımız bu çalışmada, Van Müzesi nde bulunan Osmanlı Dönemine ait çoğunluğu kesici silahlardan oluşan eserler arasından en iyi korunmuş durumda olan 31 adet örnek seçilerek form, teknik ve süsleme açısından incelenerek tanıtılmıştır. Katalog bölümünde tanıtmaya çalıştığımız eserlerin seçiminde, yapıldığı dönemin ve kullanım amacını aksettiren örnekler olmasına dikkat edilmiştir. İncelenen örnekler form ve tür çeşitliliği ile süsleme tekniklerini en iyi şekilde yansıtan eserler arasından seçilmiştir. Tez kapsamında incelediğimiz ve yılları arasında genellikle satın alma yoluyla müzeye kazandırılmış olan eserler form, tür ve teknik olarak pek fazla farklılık göstermemektedir. Tablo 1 den de anlaşılacağı gibi en fazla eser yılları arasında müzeye alınmıştır. İncelediğimiz eserlerde 4 farklı tür ( kılıç, kama, hançer, tabanca) bulunmaktadır.

112 İncelediğimiz silahların çoğunluğu çelik ve demirden yapılmıştır. Silah kullanımı ve yapımı açısından özellikle demir en çok tercih edilen maden türü olmuştur. Eserlerin şekillendirilmesinde dövme ve döküm teknikleri ağırlıklı olarak kullanılan yapım tekniklerini oluşturmaktadır. Değişik süsleme yöntemlerinin kullanıldığı eserlerde en fazla kabartma, kabara, telkari ve savatlama teknikleri kullanılmıştır.(bk Tablo 4) Günümüzde silahlar başta olmak üzere özenli sanat anlayışı tüm etnografik eserlerde giderek önemini yitirmektedir. Artık bu tarz süslemeli eserler ancak müzelerde görülebilmektedir. Bunun dışında günümüzde yalnızca eserlerin kötü taklitlerine rastlanılmaktadır. Varolma mücadelesinin olmazsa olmazı olan silah yapımında bile sanat kaygısını göz ardı etmeyen Osmanlının, sanat anlayışındaki ruh hali bu çalışma ile bir kez daha görülmüştür denilebilir.

113 9. KAYNAKLAR AKTAN, Hazma, Maden Maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,XXVII Ankara, 2003, AKÇORA, Ergünöz, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları ( ),(Basılmamış Doktora Tezi), Ankara, ALTUNBAY, Mustafa, Klasik Dönemde Osmanlı da Madencilik, Türkler,X, Ankara,2002, ANONİM, Askeri Müze Koleksiyonları, Askeri Müze ve Kültür Sitesi Yayınlar İstanbul,2000, s ANONİM, Rehber Ansiklopedisi, Demir Çelik Maddesi IV, Fasikül 8, İstanbul, 1984, ANONİM, Van İl Yıllığı, Van, ANONİM, Van Turizm Rehberi, Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, Van, ANONİM, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Genel Kurmay Yayınevi, 3. cilt Ks. 1, Ankara, 1977,s 251 AVCI, Fuat, Harp Silah Araç ve Gereçleri Bilgileri,Genel Kurmay Basımevi, Ankara,1972, s 3. AYDÜZ, Salim, Osmanlılarda Ateşli Silahlar Sanayi, Osmanlı Araştırmaları Vakfı,2005, s 1. BAKIR, Abdulhalik, Ortaçağ İslam Dünyasında Madenler ve Maden Sanayi Belleten LXI, 232, Ankara, 1997 BELLİ, Oktay, Van ve Urartular, I. Van Gölü Havzası Sempozyumu, Van Valiliği Yayınları, Van, 2006, s BELLİ, Oktay, Anzaf Kaleleri ve Urartu Tanrıları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, BODUR, Fulya, Türk Maden Sanatı, Türk Kültürü Hizmet Vakfı Yayınları, Sanat Yayınları: 2 İstanbul, 1987

114 ÇETİN, Birol, Osmanlı İmparatorluğunda Askeri Teknolojilerin Takibi, Türkler, 13. cilt, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, ÇORUHLU Tülin, Askeri Müzedeki Tombak Kalkanlar, Kültür,102, İstanbul, 1993, s 34 ÇORUHLU Tülin, Tasvirlere Göre Selçuklu Silahları ve Bu Silahların Osmanlılardaki Devamı, VI.Milli Selçuklu Kültür ve Medeniyetleri Bildirileri, Mayıs 1996, Selçuk Üniversitesi, Selçuk Araştırma Merkezi Yayınları, Konya, 1997, ÇORUHLU Tülin, Tophane, Anadolu da Döküm Sanayi, İstanbul,1995. ÇORUHLU Tülin, Osmanlı Cebehanesinde Türk Sultanlarının Silahları, III. Eyüp Sultan Sempozyumu, Eyüp Belediyesi Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 1999, İstanbul. ÇORUHLU Tülin, Süslemeleri Açısından Osmanlı Fitilli ve Çakmaklı Tüfekleri, Türkiyemiz, sayı 52, İstanbul, 1987, s ÇORUHLU Tülin, Osmanlı Tüfekleri Üzerinde Görülen Kontrol Damgaları, Türk Dünyası Tarih Dergisi, sayı 24, İstanbul, 1988,s ÇORUHLU Tülin, Askeri Müzedeki Ejderli Osmanlı Tüfekleri, Sanat Tarihi Araştırmaları, İstanbul, 1990,s ÇORUHLU Tülin, Osmanlı Ateşli Silah Teçhizatlarındaki Barutluklar, İlgi, sayı 64, İstanbul,1991,s ÇORUHLU Tülin, Kütüklükler, Fişeklikler, İlgi, sayı 65, İstanbul, 1991, s ÇORUHLU Tülin, Askeri Müzede Bulunan Osmanlı Tabancaları, Antik ve Dekor, sayı 19, İstanbul, 1993, s ÇORUHLU Tülin, Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Teçhizatları, Genel Kurmay Basımevi, Ankara, ÇÜRÜK, Cenap, Zırhlar, Performans, sayı 74, İstanbul, 1995, s DUMAN, Cevdet, Askeri Tarih İçinde Türk Topçusu, Bildiriler II, Ankara, 1983, s ERALP, T. Nejat, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah Kavramı ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayını, sayı 65, Ankara, 1993.

115 ERGİNSOY, Ülker, Maden Sanatı, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi II, İstanbul, 1997, s EROĞLU, Cengiz, YARAR Hülya, DEMİRÖZ İ. Göktuğ, TC Savunma Bakanlığı, Osmanlı Ordu Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1999, s 40. ERSOY, Halit Yaşar, Demir, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi I, İstanbul, 1997, 441. EVLİYA Çelebi, Seyahatname, İstanbul, GERÇEK, Ferruh, Türk Müzeciliği, Ankara,1999. GÖLEN, Zafer, Osmanlı Barut Üretim Merkezi: Baruthane-i Amire, Türkler, 10. cilt, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s 136. İLGÜREL, Mücteba, Osmanlı İmparatorluğunda Ateşli Silahların Yayılışı, Tarih Dergisi, sayı 321, İstanbul, 1979, s İLGÜREL, Mücteba Osmanlı Topçuluğunun İlk Devirleri, Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız Armağanı, İstanbul,1995, s 287. İNALCIK, Halil, Osmanlılarda Ateşli Silahlar, Belleten CXXI, sayı 53, Ankara, 1957, s 509. ÖNDER, Mehmet, Türkiye Müzeleri, İş Bankası Yayınları,Ankara,1999 PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, cilt I, İstanbul,1993, s 241. PARMAKSIZOĞLU İsmet, Türklerde Devlet Anlayışı, Ankara,1982,s 93. TEPECİ, F., Etnoğrafya, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, Yem Yayınları, 1. cilt, İstanbul, 1997, 560. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, II, Ankara, 1994, 32. ÜNER, Bülent, AĞIR Günan, KOÇ Sermet, Balistik, II.Adli Bilimler Sempozyumu,İzmir,1997, s 1. YALDIZ, Mehmet, Atatürk ve Müzecilik Kültür Dergisi, Sayı 101, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara,1992. s 20 İnternet 1. (kaynak; İnternet 2. (kaynak;

116 10. ÖZET Van Gölü Havzası nda, gölün doğusunda yer alan Van ili coğrafi ve stratejik önemi nedeni ile tarih boyunca önemli yerleşmelere sahne olmuştur. İl, bu özelliğini XII. Yy dan itibaren Türk Döneminde de sürdürmüş; Türk kültür ve sanatını yansıtan bir çok mimari ve etnografik esere sahip olmuştur. XX. yy da bölgede meydana gelen isyan ve işgaller sırasında büyük ölçüde tarihi yapı tahrip edilmiş olmasına karşın, kültürel mirastan taşınabilir olanlarının önemli bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Urartu dönemi eserleri ile birlikte söz konusu Türk dönemi eserlerininde bulunduğu Van Müzesi, bünyesinde bulundurduğu parça eserle bölgenin önemli kültür merkezlerinden biri konumundadır. Çalışmamızda müzede yer alan XVIII XIX. yy. Osmanlı silahlarından 31 eser form, malzeme, teknik ve süsleme boyutu ile incelenerek tanımlanmıştır. Çalışmada genel ve detay fotoğraflarına da yer verilen eserlerin ayrıntılı çizimleri de yapılarak bilim dünyasına tanıtılmıştır. Çalışma sonunda yapılan değerlendirme ve karşılaştırmada, eserlerin süslemesinde kullanılan motif ve tekniklerin; Türk sanatının diğer alanlarındaki örneklerle benzerlikler gösterdiği sonucuna varılmıştır.

117 11. SUMMARY The province of Van, which is the pearl of the Eastern Turkey and has an important position for the Turkish tourism and history, was the capital of several civilizations in Anatolia. The province of Van is in the east of the biggest lake in Turkey. Van is one of the most important cities. Between 13.B.C. and 9. B.C. some little kingdoms had ruled in Van, for about 400 years. After this, Urartian Empire had ruled in Van for 250 years. They have left some monuments. Espeacilly handicrafts and some architectural monuments. The most important monument is Castle of Van. Van Museum was opened, with result some artifacts collected, in Now the Museum has got pieces. These are usually from Urartian and Ottoman Period. The weapons of Ottoman Period have got very special and beautiful decoration. These weapons are of 18th and 19th centuries. They have all the peculiarities of these centuries. In the introduction of the study named The weapons of the Ottoman Period in Van Museum the geographical structure and history of Van were researched and short information was given about the museum and development and spreading of the weapons in Anatolia were examined. Besides, the fabrication and embroidery techniques were also researched generally and the best preserved 31 weapons in the museum were chosen and tried to be described in catalogue. In the expounding and comparison chapters, the fabrication and embroidery peculiarities were explained and the similarities and the differences of the weapons with the other pieces from the Otoman Period were tried to be defined. In the conclusion chapter, the conclusion was explained with referance of the expuondings. As the final of the study, the bibliography, some constructions and pictures list and photographs were enclosed.

118 13. TABLO DİZİNİ Tablo 1: Eserlerin Müzeye Geliş Tarihi ve Geliş Biçimi Döküm Tablosu Katalog No Satın Alma Hibe 1 X X 2 X X 3 X X 4 X X 5 X X 6 X X 7 X X 8 X X 9 X X 10 X X 11 X X 12 X X 13 X X 14 X X 15 X X 16 X X 17 X X 18 X X 19 X X 20 X X 21 X X 22 X X 23 X X 24 X X 25 X X 26 X X 27 X X 28 X X 29 X X 30 X X 31 X X Toplam

119 Tablo 2 Eserlerin Tür Döküm Tablosu Katalog No Kılıç Kama Hançer Tabanca Tüfek 1 X 2 X 3 X 4 X 5 X 6 X 7 X 8 X 9 X 10 X 11 X 12 X 13 X 14 X 15 X 16 X 17 X 18 X 19 X 20 X 21 X 22 X 23 X 24 X 25 X 26 X 27 X 28 X 29 X 30 X 31 X Toplam

120 Tablo : 3 Malzeme ve Yapım Tekniği Katalog No Demir - Çelik Bakır Dövme Döküm 1 X X 2 X X 3 X X 4 X X 5 X X 6 X X 7 X X 8 X X 9 X X 10 X X 11 X X 12 X X 13 X X 14 X X 15 X X 16 X X 17 X X 18 X X 19 X X 20 X X 21 X X 22 X X 23 X X 24 X X 25 X X 26 X X 27 X X 28 X X 29 X X 30 X X 31 X X Toplam

121 Tablo: 4 Süsleme Tekniğine Göre Döküm Tablosu Katalog No Kazıma Kabartma Telkari Kumaş Savatlama Bezemesiz 1 X 2 X 3 X 4 X 5 X 6 X 7 X 8 X 9 X 10 X 11 X 12 X 13 X 14 X 15 X 16 X 17 X 18 X 19 X 20 X 21 X 22 X 23 X 24 X 25 X 26 X 27 X 28 X 29 X 30 X 31 X Toplam

122 Tablo: 5 Eserlerin Süsleme Döküm Tablosu Katalog No Bitkisel Süsleme Geometrik Süsleme Yazı Figürlü Süsleme Nesneli Süsleme Diğer 1 X 2 X 3 X 4 X 5 X 6 X 7 X 8 X 9 10 X 11 X 12 X 13 X 14 X 15 X X 18 X X 21 X 22 X 23 X 24 X 25 X 26 X 27 X 28 X X 31 X Toplam

123 15. ÇİZİM LİSTESİ Çizim 1a: Örnek No: 1 deki kamanın genel çizimi. Çizim 1b: Örnek No: 1 deki kamanın kınının metal kısmında bulunan süslemeler. Çizim 2a: Örnek No: 2 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 2b: Örnek No: 2 deki kamanın genel çizimi. Çizim 3a: Örnek No: 3 deki kamanın genel çizimi. Çizim 3b: Örnek No: 3 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 3c: Örnek No: 3 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 4a: Örnek No: 4 deki kamanın genel çizimi. Çizim 4b: Örnek No: 4 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 4c: Örnek No: 4 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 5a: Örnek No: 5 deki kamanın genel çizimi. Çizim 5b: Örnek No: 5 deki kamanın kabzasının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 5c: Örnek No: 5 deki kamanın kesici kısmının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 6a: Örnek No: 6 daki kamanın genel çizimi. Çizim 6b: Örnek No: 6 daki kamanın kabzasının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 6c: Örnek No: 6 daki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 6d: Örnek No: 6 daki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 7a: Örnek No: 7 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 7b: Örnek No: 7 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 7c: Örnek No: 7 deki kamanın kabzasının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 7d: Örnek No: 7 deki kamanın genel çizimi. Çizim 8a: Örnek No: 8 deki kamanın genel çizimi. Çizim 8b: Örnek No: 8 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 8c: Örnek No: 8 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 9a: Örnek No: 9 daki kamanın genel çizimi. Çizim 9b: Örnek No: 9 daki kamanın kabzasından ayrıntı. Çizim 10a: Örnek No: 10 daki kamanın kınının süslemelerden ayrıntı. Çizim 10b: Örnek No: 10 daki kamanın genel çizimi. Çizim 10c: Örnek No: 10 daki kamanın kınının süslemelerden ayrıntı. Çizim 11a: Örnek No: 11 deki kamanın kınının süslemelerden ayrıntı. Çizim 11b: Örnek No: 11 deki kamanın genel çizimi. Çizim 11c: Örnek No: 11 deki kamanın kabzasından ayrıntı. Çizim 12a: Örnek No: 12 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 12b: Örnek No: 12 deki kamanın genel çizimi. Çizim 12c: Örnek No: 12 deki kamanın kabzasından ayrıntı. Çizim 13a: Örnek No: 13 teki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 13b: Örnek No: 13 teki kamanın genel çizimi. Çizim 14a: Örnek No: 14 deki kama kınının genel çizimi. Çizim 14b: Örnek No: 14 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 14c: Örnek No: 14 deki kamanın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 15: Örnek No: 15 deki kamanın genel çizimi. Çizim 16b: Örnek No: 16 daki kamanın genel çizimi.

124 Çizim 17a: Örnek No: 17 deki hançerin genel çizimi. Çizim 17b: Örnek No: 17 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 17c: Örnek No: 17 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 18a: Örnek No: 18 deki hançerin genel çizimi. Çizim 18b: Örnek No: 18 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 19: Örnek No: 19 daki hançerin genel çizimi. Çizim 20a: Örnek No: 20 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 20b: Örnek No: 20 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 20c: Örnek No: 20 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 21a: Örnek No: 21 deki hançerin genel çizimi. Çizim 21b: Örnek No: 21 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 22a: Örnek No: 22 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 22b: Örnek No: 22 deki hançerin genel çizimi. Çizim 23a: Örnek No: 23 teki hançerin genel çizimi. Çizim 23b: Örnek No: 23 teki hançerin kabzasının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 23c: Örnek No: 23 teki hançerin kesici kısmının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 24a: Örnek No: 24 deki hançerin genel çizimi. Çizim 24b: Örnek No: 24 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 24c: Örnek No: 24 deki hançerin kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 25a: Örnek No: 25 deki kılıcın genel çizimi. Çizim 25b: Örnek No: 25 deki kılıcın kınının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 26a: Örnek No: 26 daki kılıcın genel çizimi. Çizim 26b: Örnek No: 26 daki kılıcın kabzasının süslemelerinden ayrıntı. Çizim 27a: Örnek No: 27 deki tabancanın genel çizimi. Çizim 27b: Örnek No: 27 deki tabancanın süslemelerinden ayrıntı. Çizim 27c: Örnek No: 27 deki tabancanın süslemelerinden ayrıntı. Çizim 28: Örnek No: 28 deki tabancanın genel çizimi. Çizim 29: Örnek No: 29 daki tabancanın genel çizimi. Çizim 30: Örnek No: 30 daki tabancanın genel çizimi. Çizim 31a: Örnek No: 31 deki tabancanın genel çizimi. Çizim 31b: Örnek No: 31 deki tabancanın süslemelerinden ayrıntı.

125 16. FOTOĞRAF LİSTESİ Fotoğraf : 1 Fotoğraf : 2 Fotoğraf : 3 Fotoğraf : 4 Fotoğraf : 5 Fotoğraf : 6 Fotoğraf : 7 Fotoğraf : 8 Fotoğraf : 9 Fotoğraf : 10 Fotoğraf : 11 Fotoğraf : 12 Fotoğraf : 13 Fotoğraf : 14 Fotoğraf : 15 Fotoğraf : 16 Fotoğraf : 17 Fotoğraf : 18 Fotoğraf : 19 Fotoğraf : 20 Fotoğraf : 21 Fotoğraf : 22 Fotoğraf : 23 Fotoğraf : 24 Fotoğraf : 25 Fotoğraf : 26 Fotoğraf : 27 Fotoğraf : 28 Fotoğraf : 29 Fotoğraf : 30 Fotoğraf : 31 Fotoğraf : 32 Fotoğraf : 33 Fotoğraf : 34 Fotoğraf : 35 Fotoğraf : 36 Örnek No: 01 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 01 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 01 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 02 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 02 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 02 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 03 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 03 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 03 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 03 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 04 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 04 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 04 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 04 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 04 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 04 deki kamanın kabzasından ayrıntı Örnek No: 04 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 04 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 05 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 05 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 05 deki kamanın kabzasından ayrıntı Örnek No: 05 deki kamanın kesici kısmından ayrıntı Örnek No: 05 deki kamanın kesici kısmından ayrıntı Örnek No: 06 daki kamanın genel görünüşü Örnek No: 06 daki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 06 daki kamanın kabzasından ayrıntı Örnek No: 06 daki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 06 daki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 06 daki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 07 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 07 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 07 deki kamanın kabzasından ayrıntı Örnek No: 07 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 07 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 08 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 08 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü

126 Fotoğraf : 37 Fotoğraf : 38 Fotoğraf : 39 Fotoğraf : 40 Fotoğraf : 41 Fotoğraf : 42 Fotoğraf : 43 Fotoğraf : 44 Fotoğraf : 45 Fotoğraf : 46 Fotoğraf : 47 Fotoğraf : 48 Fotoğraf : 49 Fotoğraf : 50 Fotoğraf : 51 Fotoğraf : 52 Fotoğraf : 53 Fotoğraf : 54 Fotoğraf : 55 Fotoğraf : 56 Fotoğraf : 57 Fotoğraf : 58 Fotoğraf : 59 Fotoğraf : 60 Fotoğraf : 61 Fotoğraf : 62 Fotoğraf : 63 Fotoğraf : 64 Fotoğraf : 65 Fotoğraf : 66 Fotoğraf : 67 Fotoğraf : 68 Fotoğraf : 69 Fotoğraf : 70 Fotoğraf : 71 Fotoğraf : 72 Fotoğraf : 73 Fotoğraf : 74 Örnek No: 08 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 08 deki kamanın kabzasından ayrıntı Örnek No: 08 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 09 daki kamanın genel görünüşü Örnek No: 09 daki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 09 daki kamanın kabzasından ayrıntı Örnek No: 10 daki kamanın genel görünüşü Örnek No: 10 daki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 10 daki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 10 daki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 11 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 11 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 11 deki kamanın kabzasından ayrıntı Örnek No: 11 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 11 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 12 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 12 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 12 deki kamanın kesici kısmından ayrıntı Örnek No: 12 deki kamanın kabzasından ayrıntı Örnek No: 13 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 13 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 13 deki kamanın kınından ayrıntı Örnek No: 14 deki kının genel görünüşü Örnek No: 14 deki kından ayrıntı Örnek No: 14 deki kından ayrıntı Örnek No: 15 deki kamanın genel görünüşü Örnek No: 15 deki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 15 deki kamanın kesici kısmından ayrıntı Örnek No: 16 daki kamanın genel görünüşü Örnek No: 16 daki kamanın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 17 deki hançerin genel görünüşü Örnek No: 17 deki hançerin kınından ayrıntı Örnek No: 17 deki hançerin kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 18 deki hançerin genel görünüşü Örnek No: 18 deki hançerin kınından ayrıntı Örnek No: 18 deki hançerin kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 19 daki hançerin genel görünüşü Örnek No: 19 daki hançerin genel görünüşü

127 Fotoğraf : 75 Fotoğraf : 76 Fotoğraf : 77 Fotoğraf : 78 Fotoğraf : 79 Fotoğraf : 80 Fotoğraf : 81 Fotoğraf : 82 Fotoğraf : 83 Fotoğraf : 84 Fotoğraf : 85 Fotoğraf : 86 Fotoğraf : 87 Fotoğraf : 88 Fotoğraf : 89 Fotoğraf : 90 Fotoğraf : 91 Fotoğraf : 92 Fotoğraf : 93 Fotoğraf : 94 Fotoğraf : 95 Fotoğraf : 96 Fotoğraf : 97 Fotoğraf : 98 Fotoğraf : 99 Fotoğraf : 101 Fotoğraf : 102 Fotoğraf : 103 Fotoğraf : 104 Fotoğraf : 105 Fotoğraf : 106 Fotoğraf : 107 Fotoğraf : 108 Fotoğraf : 109 Fotoğraf : 110 Fotoğraf : 111 Fotoğraf : 112 Fotoğraf : 113 Fotoğraf : 114 Örnek No: 20 deki hançerin genel görünüşü Örnek No: 20 deki hançerin kınından ayrıntı Örnek No: 20 deki hançerin kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 21 deki hançerin genel görünüşü Örnek No: 21 deki hançerin kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 21 deki hançerin kesici kısmından ayrıntı Örnek No: 21 deki hançerin kınından ayrıntı Örnek No: 22 deki hançerin genel görünüşü Örnek No: 22 deki hançerin kabzasından ayrıntı Örnek No: 22 deki hançerin kesici kısmından ayrıntı Örnek No: 22 deki hançerin kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 23 deki hançerin genel görünüşü Örnek No: 23 deki hançerin kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 23 deki hançerin kınından ayrıntı Örnek No: 23 deki hançerin kabzasından ayrıntı Örnek No: 24 deki hançerin genel görünüşü Örnek No: 24 deki hançerin genel görünüşü Örnek No: 24 deki hançerin kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 24 deki hançerin kınından ayrıntı Örnek No: 24 deki hançerin kınından ayrıntı Örnek No: 25 deki kılıcın genel görünüşü Örnek No: 25 deki kılıcın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 25 deki kılıcın kınından ayrıntı Örnek No: 26 daki kılıcın genel görünüşü Örnek No: 26 daki kılıcın kesici kısımla birlikte genel görünüşü Örnek No: 26 daki kılıcın kabzasından ayrıntı Örnek No: 27 deki tabancanın genel görünüşü Örnek No: 27 deki tabancadan ayrıntı Örnek No: 27 deki tabancadan ayrıntı Örnek No: 27 deki tabancadan ayrıntı Örnek No: 28 deki tabancanın genel görünüşü Örnek No: 28 deki tabancanın genel görünüşü Örnek No: 29 daki tabancanın genel görünüşü Örnek No: 29 daki tabancanın genel görünüşü Örnek No: 30 daki tabancanın genel görünüşü Örnek No: 30 daki tabancadan ayrıntı Örnek No: 31 deki tabancanın genel görünüşü Örnek No: 31 deki tabancadan ayrıntı Örnek No: 31 deki tabancanın kabzasından ayrıntı

128 Çizim : 1a Lev. I

129 Lev. II Çizim : 1b Çizim : 2a

130 Çizim : 2b Lev. III

131 Çizim : 3a Lev. IV

132 Lev. V Çizim : 3b Çizim : 3c

133 Çizim : 4a Lev. VI

134 Lev. VII Çizim : 4b Çizim :

135 Çizim : 5a Lev. VIII

136 Lev. IX Çizim:5b Çizim : 5c

137 Çizim : 6a Lev. X

138 Lev. XI Çizim : 6b Çizim : 6c

139 Lev. XII Çizim : 6d Çizim : 7a

140 Lev. XIII Çizim:7b Çizim : 7c

141 Çizim : 7d Lev. XIV

142 Çizim : 8a Lev. XV

143 Lev. XVI Çizim : 8b Çizim : 8c

144 Çizim : 9a Lev. XVII

145 Lev. XVIII Çizim : 9b Çizim : 10a

146 Çizim : 10b Lev. XIX

147 Lev. XX Çizim : 10c Çizim : 11a

148 Çizim : 11b Lev. XXI

149 Lev. XXII Çizim : 11c Çizim : 12a

150 Çizim : 12b Lev. XXIII

151 Lev. XXIV Çizim : 12c Çizim :

152 Çizim : 13b Lev. XXV

153 Çizim : 14a Lev. XXVI

154 Lev. XXVII Çizim : 14b Çizim : 14c

155 Çizim : 15 Lev. XXVIII

156 Çizim : 16 Lev. XXIX

157 Çizim : 17a Lev. XXX

158 Lev. XXXI Çizim:17b Çizim : 17c

159 Çizim : 18a Lev. XXXII

160 Lev. XXXIII

161 Çizim : 19 Lev. XXXIV

162 Lev. XXXV

163 Lev. XXXVI Çizim : 20b Çizim : 20c

164 Çizim : 21a Lev. XXXVII

165 Lev. XXXVIII Çizim:21b Çizim : 22a

166 Çizim : 22b Lev. XXXIX

167 Çizim : 23b Lev. XL

168 Lev. XLI

169 Çizim : 24a Lev. XLII

170 Lev. XLIII Çizim : 24b Çizim : 24c

171 Çizim : 25a Lev. XLIV

172 Çizim : 25b Lev. XLV

173 Çizim : 26a Lev. XLVI

174 Çizim : 26b Lev. XLVII

175 Çizim : 27a Lev. XLVIII

176 Lev. XLIX Çizim : 27b Çizim : 27c

177 Çizim : 28 Lev. L

178 Çizim : 29 Lev. LI

179 Çizim : 30 Lev. LII

180 Çizim : 31a Lev. LIII

181 Çizim : 31b Lev. LIV

182 Fotoğraf : 1 Lev. LV

183 Lev. LVI Fotoğraf : 2 Fotoğraf : 3

184 Lev. LVII Fotoğraf :4 Fotoğraf : 5

185 Lev. LVIII Fotoğraf : 6 Fotoğraf : 7

186 Lev. LIX Fotoğraf : 8 Fotoğraf : 9

187 Fotoğraf : 10 Lev. LX

188 Lev. LXI Fotoğraf : 11 Fotoğraf : 12

189 Lev. LXII Fotoğraf : 13 Fotoğraf : 14

190 Lev. LXIII Fotoğraf : 15 Fotoğraf : 16

191 Fotoğraf : 17 Lev. LXIV

192 Lev. LXV Fotoğraf : 18 Fotoğraf : 19

193 Lev. LXVI Fotoğraf : 20 Fotoğraf : 21

194 Lev. LXVII Fotoğraf : 22 Fotoğraf : 23

195 Lev. LXVIII Fotoğraf : 24 Fotoğraf : 25

196 Lev. LXIX Fotoğraf : 26 Fotoğraf : 27

197 Lev. LXX Fotoğraf : 28 Fotoğraf : 29

198 Lev. LXXI Fotoğraf : 30 Fotoğraf : 31

199 Lev. LXXII Fotoğraf : 32 Fotoğraf : 33

200 Lev. LXXIII Fotoğraf : 34 Fotoğraf : 35

201 Lev. LXXIV Fotoğraf : 36 Fotoğraf : 37

202 Lev. LXXV Fotoğraf : 38 Fotoğraf : 39

203 Lev. LXXVI Fotoğraf : 40 Fotoğraf : 41

204 Lev. LXXVII Fotoğraf : 42 Fotoğraf : 43

205 Lev. LXXVIII Fotoğraf : 44 Fotoğraf : 45

206 Lev. LXXIX Fotoğraf : 46 Fotoğraf : 47

207 Lev. LXXX Fotoğraf : 48 Fotoğraf : 49

208 Lev. LXXXI Fotoğraf : 50 Fotoğraf : 51

209 Lev. LXXXII Fotoğraf : 52 Fotoğraf : 53

210 Lev. LXXXIII Fotoğraf : 54 Fotoğraf : 55

211 Lev. LXXXIV Fotoğraf : 56 Fotoğraf : 57

212 Lev. LXXXV Fotoğraf : 58 Fotoğraf : 59

213 Lev. LXXXVI Fotoğraf : 60 Fotoğraf : 61

214 Fotoğraf : 62 Lev. LXXXVII

215 Lev. LXXXVIII Fotoğraf : 63 Fotoğraf : 64

216 Lev. LXXXIX Fotoğraf : 65 Fotoğraf : 66

217 Fotoğraf : 67 Lev. XC

218 Lev. XCI Fotoğraf : 68 Fotoğraf : 69

219 Fotoğraf : 70 Lev. XCII

220 Fotoğraf : 71 Lev. XCIII

221 Lev. XCIV Fotoğraf : 72 Fotoğraf : 73

222 Lev. XCV Fotoğraf : 74 Fotoğraf : 75

223 Lev. XCVI Fotoğraf : 76 Fotoğraf : 77

224 Fotoğraf : 78 Lev. CXVII

225 Lev. XCVIII Fotoğraf : 79 Fotoğraf : 80

226 Lev. XCIX Fotoğraf : 81 Fotoğraf : 82

227 Lev. C Fotoğraf : 83 Fotoğraf : 84

228 Lev. CI Fotoğraf : 85 Fotoğraf : 86

229 Lev. CII Fotoğraf : 87 Fotoğraf : 88

230 Lev. CIII Fotoğraf : 89 Fotoğraf : 90

231 Fotoğraf : 91 Lev. CIV

232 Lev. CV Fotoğraf : 92 Fotoğraf : 93

233 Lev. CVI Fotoğraf : 94 Fotoğraf : 95

234 Fotoğraf : 96 Lev. CVII

235 Lev. CVIII Fotoğraf : 97 Fotoğraf : 98

236 Lev. CIX Fotoğraf : 99 Fotoğraf : 100

237 Lev. CX Fotoğraf : 101 Fotoğraf : 102

238 Lev. CXI Fotoğraf : 103 Fotoğraf : 104

239 Lev. CXII Fotoğraf : 105 Fotoğraf : 106

240 Lev. CXIII Fotoğraf : 107 Fotoğraf : 108

241 Lev. CXIV Fotoğraf : 109 Fotoğraf : 110

242 Lev. CXV Fotoğraf : 111 Fotoğraf : 112

243 Lev. CXVI Fotoğraf : 113 Fotoğraf : 114

BİTLİS ETNOGRAFYA MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI THE GUNS FROM OTTOMAN PERIOD IN THE BİTLİS ETHNOGRAPHY MUSEUM Hacer ARSLAN KALAY**

BİTLİS ETNOGRAFYA MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI THE GUNS FROM OTTOMAN PERIOD IN THE BİTLİS ETHNOGRAPHY MUSEUM Hacer ARSLAN KALAY** / Nisan 2018 April 2018 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 http://dx.doi.org/10.17719/jisr.20185638990 BİTLİS ETNOGRAFYA MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI THE GUNS FROM OTTOMAN PERIOD

Detaylı

ŞANLIURFA YI GEZELİM

ŞANLIURFA YI GEZELİM ŞANLIURFA YI GEZELİM 3. Gün: URFA NIN KALBİNDEN GÜNEŞİN BATIŞINA GEZİ TÜRKİYE NİN GURURU ATATÜRK BARAJI Türkiye de ki elektrik üretimini artırmak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ndeki 9 ili kapsayan tarım

Detaylı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova batıda Arnavutluk, güneyde Yunanistan,

Detaylı

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik OSMANLI YAPILARINDA İZNİK ÇİNİLERİ Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik Çinileri, KültK ltür r Bakanlığı Osmanlı Eserleri, Ankara 1999 Adana Ramazanoğlu Camii Caminin kitabelerinden yapımına 16. yy da Ramazanoğlu

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI SASANİLER (226-651) Sasaniler daha sonra Emevi ve Abbasi Devletlerinin hüküm sürdüğü bölgenin doğudaki (çoğunlukla Irak) bölümüne hükmetmiştir.

Detaylı

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları KURTALAN İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 163 3.5. KURTALAN İLÇESİ 3.5.1. ERZEN ŞEHRİ VE KALESİ Son yapılan araştırmalara kadar tam olarak yeri tespit edilemeyen Erzen şehri, Siirt İli Kurtalan İlçesi

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Eylül 2017 Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Aziz Ogan, 30 Aralık 1888 tarihinde Edremitli Hacı Halilzade Ahmed Bey'in oğlu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Kataloglama

Detaylı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt Önsöz Medeniyet; bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Türk medeniyeti dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir. Dünyanın

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ İran üzerinden geçerek Batı Anadolu'ya yerleşen Türk boyların dan bir bölümü 13. yüzyıl sonlarında

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 1 632-1258 HALİFELER DÖNEMİ (632-661) Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, her biri İslam ın yayılması için çalışmıştır. Hz. Muhammed in 632 deki vefatından sonra Arap

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI BURSA KENT MÜZESİ ÇENGİÇ BEYLERİ NE AİT SİLAH KOLEKSİYONU

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI BURSA KENT MÜZESİ ÇENGİÇ BEYLERİ NE AİT SİLAH KOLEKSİYONU T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI BURSA KENT MÜZESİ ÇENGİÇ BEYLERİ NE AİT SİLAH KOLEKSİYONU Gizem DEDE 1530226022 YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN Doç.

Detaylı

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki 14.11.2013 tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki Tablo 1 Sosyal BilimlerEnstitüsü İletişim Bilimleri Doktora Programı * 1. YARIYIL 2. YARIYIL İLT 771 SİNEMA ARAŞTIRMALARI SEMİNERİ 2 2 3 10 1

Detaylı

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* * Gnkur.ATASE D.Bşk.lığı Türk kültüründe bayrak, tarih boyunca hükümdarlığın ve hâkimiyetin sembolü olarak kabul edilmiştir. Bayrak dikmek bir yeri mülkiyet sahasına

Detaylı

geleneksel silah üretimi

geleneksel silah üretimi Geleneksel Sanatlar Prof. Dr.Arif Mustafayev, Tarih Bilimci Azerbaycan da geleneksel silah üretimi Kınlı kılıç. XIX. yy. Azerbaycan Milli Tarih Müzesi 34 www.irs-az.com 2(14), YAZ 2015 Arkeolojik kazılara

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti. E T KİNLİK 5 URARTULAR U Y G A R L I K L A R T A R İ H İ - I A Y D A N D E M İ R K U Ş K AY N A K 1 : 178 (Lloyd, Seton, Türkiye nin Tarihi, Tübitak Yayınları, 2007, s. 106) K AY N A K 2 Hitit İmparatorluğu

Detaylı

TÜRKİYE DE MÜZECİLİK VE MÜZECİLİK TARİHİ

TÜRKİYE DE MÜZECİLİK VE MÜZECİLİK TARİHİ TÜRKİYE DE MÜZECİLİK VE MÜZECİLİK TARİHİ Müze Nedir? Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapılara müze denir. Müzeler,

Detaylı

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ Burcu Aslı ÖZKAN İlk Çağda Anadolu da kurulan bazı uygarlıklar Hitit, Frig,Urartu, Lidya. HİTİTLER MÖ(1700) Başkenti Hattuşa (Boğazköy) Malatya Orta Anadolu

Detaylı

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S ) İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S. 226-652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü:

Detaylı

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS Tezli yüksek lisans programında eğitim dili Türkçedir. Programın öngörülen süresi 4

Detaylı

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM URARTU UYGARLIĞI Gülsevilcansel YILDIRIM 120213060 Urartular MÖ birinci yüzyılın başında, Van Gölü ve çevresinde önemli bir devlet Kuran ve günümüze kadar buradaki uygarlıkları etkilemiş bir kavimdir.

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ) Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ) Oniki Havariler Kilisesi olarak da bilinen Kümbet Camii, Kars Kalesi nin güneye bakan yamacında bulunmaktadır. Üzerinde yapım tarihini veren

Detaylı

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar.

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ Tarihin Tanımı Tarih, insan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini, neden-sonuç ilişkisi içerisinde yer ve zaman göstererek, belgeler ışığında objektif

Detaylı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Antik Yerleşimler......................... 4 0.2 Roma - Bizans Dönemi Kalıntıları...............

Detaylı

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

ETKİNLİKLER/KONFERSANS ETKİNLİKLER/KONFERSANS Anadolu'nun Vatanlaşmasında Selçukluların Rolü Züriye Oruç 1 Prof. Dr. Salim Koca'nın konuk olduğu Anadolu'nun Vatanlaşmasında Selçukluların Rolü konulu Şehir Konferansı gerçekleştirildi.

Detaylı

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ Millî Savunma Üniversitesi Müzesi; Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst düzeyde eğitim, öğretim ve bilim kuruluşu olan Millî Savunma Üniversitesi (Harp Akademileri)

Detaylı

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ 2 www.mirasimiz.org.tr KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ Kudüs, Müslümanlarca kutsal sayılan bir şehirdir. Yeryüzündeki ikinci mescid, Müslümanların ilk

Detaylı

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI İlk Özbekistan-Türkiye uluslararası arkeolojik çalışmalar

Detaylı

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ MERKEZDEKİ MÜZELER ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ Şanlıurfa'da müze kurma girişimleri 1948 yılında, müzelik eserlerin toplanması ve Atatürk İlkokulu'nda depolanmasıyla başlar ve daha sonra bu eserler Şehit

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI 1.KONU: TARİHÎ ÇAĞLARA GİRİŞ 2.KONU: İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI 1.K0NU TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ İnsan, düşünebilme

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden Tarih Öncesi Devirlerde Anadolu Video Ders Anlatımı TARİH ÖNCESI DEVİRLERDE ANADOLU Türkiye tarih öncesi devirlerde üzerinde birçok medeniyet kurulan çok önemli bir yerleşim merkeziydi. Ülkemizin tarihi

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

TARİH 1.

TARİH 1. TARİH 1 16.02.2017 ARİF ÖZBEYLİ ERBAA ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ... VE,TARİH YAZIYLA BAŞLAR TARİHİ ÖNCESİ DEVİRLER Taş Devri (MÖ.600.000-5500) Kalkolitik Dönem (MÖ.5500-2500) Maden Devri

Detaylı

Th. Bossert, B. Alkım ve H. Çambel tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir.

Th. Bossert, B. Alkım ve H. Çambel tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir. KARATEPE Çambel, H., 1948, Karatepe. An Archaeological Introduction, Oriens I. pp.147-162 Çambel, H., 1949, Karatepe., Belleten XIII/49. s.21-34. Bossert, Th., Alkım, U.B., Çambel, H., 1950, Karatepe Kazıları

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri Balmumu heykellerinin en önemli özelliği; Atamızın ölümünde yüzünden alınan masktan bire bir çalışılmış olup 2008 yılından itibaren müzemizde sergilenmeye başlanmıştır. Sağ

Detaylı

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Özalp Tarihçesi: Özalp ilçesi 1869 yılında Mahmudiye adıyla bu günkü Saray ilçe merkezinde kurulmuştur. 1948 yılında bu günkü Özalp merkezine taşınmış ve burası ilçe merkezi haline dönüştürülmüştür. Bölgede

Detaylı

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖRGÜN ÖĞRETİM ARA SINAV PROGRAMI (SEÇMELİ)

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖRGÜN ÖĞRETİM ARA SINAV PROGRAMI (SEÇMELİ) 17.11.2017 CUMA 16.11.2017 PERŞEMBE 15.11.2017 ÇARŞAMBA 14.11.2017 SALI 13.11.2017 PAZARTESİ 2017-2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖR ÖĞRETİM ARA SINAV PROGRAMI (SEÇMELİ) Altay

Detaylı

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI Tarihi geçmişi M.Ö. 3000 4000 lere ait olduğu belirtilen, Gümüş madeni yurdu Gümüşhane, Gümüş-hane, Kimişhane, vb. olarak bilinen bu diyarın bilinen

Detaylı

SANAT TARİHİ SANAT TARİHİ NEDİR? Sanat Tarihi, geçmişte varlık göstermiş uygarlıkların ortaya koyduğu her tür taşınır ve taşınmaz maddi kültür varlıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Güzel Sanatlar ve

Detaylı

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları 54 MİMARİ I FATİH SULTAN MEHMET İN SARAYLARI FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin / seckinmimarlik@ttmail.com Eski Saray (Beyazıt Sarayı) MİMARİ I FATİH SULTAN MEHMET İN

Detaylı

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir. Atatürk Müzesi Müze binası, eski Adana nın merkezi olan tarihi Tepebağ da, 19. yüzyılda yapılmış geleneksel Adana evlerindendir. İki katlı, cumbalı, kırma çatılı, kâgir bir yapıdır. Bu özellikleri nedeniyle

Detaylı

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69. İÇİNDEKİLER TARİHÇE 5 SULTANAHMET CAMİ YAPI TOPLULUĞU 8 SULTAN I. AHMET 12 SULTAN I. AHMET İN CAMİYİ YAPTIRMAYA KARAR VERMESİ 15 SEDEFKAR MEHMET AĞA 20 SULTANAHMET CAMİİ NİN YAPILMAYA BAŞLANMASI 24 SULTANAHMET

Detaylı

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TALAS SAVAŞI (751) Diğer adı Atlık Savaşıdır. Çin ile Abbasiler arasındaki bu savaşı Karlukların yardımıyla Abbasiler kazanmıştır. Bu savaş sonunda Abbasilerin hoşgörüsünden etkilenen

Detaylı

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ DERS NOTLARI VE ŞİFRE TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ EMEVİLER Muaviye tarafından Şam da kurulan ve yaklaşık

Detaylı

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Kelime anlamı İki nehrin arası olan Mezopotamya,

Detaylı

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi TARİH Tarihi kaynaklar bize, Adapazarı yerleşim bölgesinde önceleri Bitinya'lıların, ardından Bizanslıların yaşadıklarını bildirmektedir. Öte yandan, ilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre; Sakarya

Detaylı

Ateşli Silah Yaralanmaları

Ateşli Silah Yaralanmaları Ateşli Silah Yaralanmaları Ateşli silah yaralanmalarında şu soruların cevabı aranmalıdır. 1. Mesafe tespiti, 2. Giriş-çıkış delikleri, 3. Traje, 4. Ölüm sebebi, 5. Öldürücü lezyonun tespiti, 6. Kurşunun

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. 58.01.0.02 ÇİMENYENİCE KÖYÜ, KÖROĞLU TEPELERİ, I39-a4 MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI İL SİVAS İLÇE HAFİK MAH.-KÖY VE MEVKİİ Çimenyenice Köyü GENEL

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI KASIM EKİM 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı TARİH VE TARİH YAZICILIĞI

Detaylı

TARİH BÖLÜMÜ LİSANS DERSLERİ BİRİNCİ YIL

TARİH BÖLÜMÜ LİSANS DERSLERİ BİRİNCİ YIL TARİH BÖLÜMÜ LİSANS DERSLERİ BİRİNCİ YIL I. Yarıyıl II. Yarıyıl TAR 101 OSMANLI TÜRKÇESİ I 4 0 4 6 TAR 102 OSMANLI TÜRKÇESİ II 4 0 4 6 TAR 103 İLKÇAĞ TARİHİ I 2 0 2 4 TAR 104 İLKÇAĞ TARİHİ II 2 0 2 4 TAR

Detaylı

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Ankara da SELÇUKLU MİRASI Arslanhane Camii (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Çizim: Yük. Mim. Mehmet Emin Yılmaz 11. yüzyıldan başlayarak Anadolu ya yerleşmeye başlayan Türkler, doğuda Ermeni ve Gürcü yapıları,

Detaylı

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders Dr. İsmail BAYTAK HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları Hristiyanlarca kutsal sayılan Hz. İsa nın doğum yeri Kudüs ve dolayları, VII. yüzyıldan beri Müslümanlar ın elinde

Detaylı

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI Konya da Osmanlı ordusunun kenti fethettikten sonra yıktırdığı kabul edilen Gevale Kalesi nin kalıntıları bulundu. Buluntular kentin bilinen tarihini değiģtirecek nitelikte.

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN GÖRSEL SANATLAR Mehmet KURTBOĞAN TÜRK SÜSLEME SANATLARI??? NELERDİR? Türk süsleme sanatları a) Tezhip b) Hat c) Ebru ç) Çini d) Minyatür e) Cam bezeme (Vitray) f) Bakırcılık g) Cilt sanatı h)halı sanatı

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER Fatımiler Hz. Muhammed in kızı Fatma nın soyundan geldiklerine inanılan dini bir hanedanlıktır.tarihsel olarak Fatımiler İspanya Emevileri ile Bağdat taki

Detaylı

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3 İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3 A. Tarihin Tanımı...3 B. Tarihin Kaynakları...4 C. Tarihe Yardımcı Bilim Dalları...4 D. Tarihte Yüzyıl, Yarı Yüzyıl,

Detaylı

X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI. Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı

X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI. Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI ALET SAPI : Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı değildir. Bıçak, kazıyıcı vb. keskin kenarlara sahip aletlerin elde kullanımının

Detaylı

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, COĞRAFİ KEŞİFLER 1)YENİ ÇAĞ AVRUPASI AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, Türklerden Müslüman

Detaylı

Simetrik biçimde, merkezi kompozisyon düzeninde,

Simetrik biçimde, merkezi kompozisyon düzeninde, Deniz AYDA i»lijli ngiliz Sanat Tarihçisi, Eleştirmen ve Şair 5 jiliii olan Herber READ "Bir milletin sanatılljijijj nı ve du\;arlık derecesirii seramiği ile liül ölçün" demektedir. Çünkü seramiği yaratan

Detaylı

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS. 226 652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK Eski İran da Din ve Toplum (M.S. 226-652) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü: Prof. Dr. Mustafa Demirci HİKMETEVİ

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ COĞRAFYA NIVEAU / SEVIYE L-1 1-Coğrafya nedir coğrafyanın bölümleri. 2-Dünyanın şekli ve sonuçları. 3-Dünyanın hareketleri. 4-Harita bilgisi. 5-Atmosfer ve özellikleri. 6-İklim elemanları 7-Sıcaklık 8-Basınç

Detaylı

İçindekiler. xi Şema, Harita, Tablo ve Resimler xiü Açıklamalar xv Teşekkür xvü Önsöz

İçindekiler. xi Şema, Harita, Tablo ve Resimler xiü Açıklamalar xv Teşekkür xvü Önsöz İçindekiler xi Şema, Harita, Tablo ve Resimler xiü Açıklamalar xv Teşekkür xvü Önsöz ı BİRİNCİ KISIM AĞALAR VE HOCALAR: CUMHURIYET DÖNEMININ ÛF ILÇESI 3 BİRİNCİ BÖLÜM Hafıza Kaybı: Klan Toplumu ve Ulus

Detaylı

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS SELÇUKLU MİMARİSİ Selçuklular Orta Asya dan Anadolu ve Ön Asya ya yolculuklarında Afganistan, İran, Irak, Suriye topraklarındaki kültürlerden ve mimari yapılardan etkilenmiş, İslam dinini kabul ederek

Detaylı

ESKĠġEHĠR OSMANGAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ FEN EDEBĠYAT FAKÜLTESĠ, TARĠH BÖLÜMÜ DERS ġablonu (ÖĞRETĠM PLANI / MÜFREDAT)

ESKĠġEHĠR OSMANGAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ FEN EDEBĠYAT FAKÜLTESĠ, TARĠH BÖLÜMÜ DERS ġablonu (ÖĞRETĠM PLANI / MÜFREDAT) ESKĠġEHĠR OSMANGAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ FEN EDEBĠYAT FAKÜLTESĠ, TARĠH BÖLÜMÜ DERS ġablonu (ÖĞRETĠM PLANI / MÜFREDAT) 1. Yarıyıl (Güz) 121711200 İlkçağ Tarihi I Z 2 0 0 2 2 3 121711201 Osmanlıca I Z 4 0 0 4 4

Detaylı

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ Bu yazımızda tarihin tanımını, konusunu, yöntemini olay ve olgu kavramını, tarihi olayların özelliklerini ve bir tarihçide bulunması gereken özellikleri ele alacağız. Tarihin Tanımı İnsan topluluklarının

Detaylı

Roma mimarisinin kendine

Roma mimarisinin kendine Roma Bahçe Sanatı Daha sonraları Roma İmparatorluğunun en fazla geliştiği yıllarda, Romalı generallerin harpler sonucu dünyanın dört köşesine Roma mimarisinin taşınmasına sebep olmuştur. Roma mimarisinin

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz. Karahanlılar Dönemine ait Kalyan Minaresi (Buhara) Selçuklular Döneminden kalma bir seramik tabak Selçuklulara ait "Varka ve Gülşah adlı minyatür Türkiye Selçuklu halısı, XIII. yüzyıl İlk dönemlere Türk

Detaylı

istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sebepleri istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından gelişmesi istanbul'un fethinin türk

istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sebepleri istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından gelişmesi istanbul'un fethinin türk , istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sebepleri istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından gelişmesi istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sonuçları istanbul'un fethinin

Detaylı

BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜ. Vakfı. İslAm Ara~tırrnalan Merkezi KiHüphanesi. 81)_5J;f. Dem. No: Tas. No: ' ' "-==~~="" -~~..,_.

BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜ. Vakfı. İslAm Ara~tırrnalan Merkezi KiHüphanesi. 81)_5J;f. Dem. No: Tas. No: ' ' -==~~= -~~..,_. BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜ Vakfı İslAm Ara~tırrnalan Merkezi KiHüphanesi Dem. No: Tas. No: 81)_5J;f ' ' "-==~~="" -~~..,_.J 3 BURSA KÜLTÜR SANAT VE TURİZM V AKFI YA YINLARI BURSA KİTAPLIGI:

Detaylı

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta. Dr. Osman Orkan Özer

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta. Dr. Osman Orkan Özer Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta Dr. Osman Orkan Özer https://oorkan.wordpress.com/ Şifre: tarimeko2016 Kaynaklar: Prof. Dr. Ahmet Özçelik TARIM TARİHİ VE DEONTOLOJİSİ, Ankara Üni. Ziraat Fak.

Detaylı

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU 24-26 NİSAN 2006 ALANYA T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın No : 3082

Detaylı

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ Selçuklu Devleti nin Kuruluşu Sultan Alparslan Dönemi Fetret Dönemi Tuğrul ve Çağrı Bey Dönemi Malazgirt Zaferi Anadolu ya Yapılan Akınlar Sultan Melikşah Dönemi Sultan Sancar Dönemi

Detaylı

Sorular 1. Aşağıdaki fotoğraflardan hangisi veya hangileri insanla ilgili özellikleri göstermektedir? I II III

Sorular 1. Aşağıdaki fotoğraflardan hangisi veya hangileri insanla ilgili özellikleri göstermektedir? I II III 2006-07 Öğretim Yılı Merkezi Ölçme-Değerlendirme I.Dönem Sonu 6.Sınıf Sosyal Bilgiler (Coğrafya-Tarih) Ders Sınavı Sınav Başlama Saati:08:30 Tarih:19 Ocak 2007 İsim/ Soy isim: Sınıf:.. Sorular 1. Aşağıdaki

Detaylı

Ticaret ve Devlet. 21 Kasım 2017

Ticaret ve Devlet. 21 Kasım 2017 Ticaret ve Devlet 21 Kasım 2017 İç ve dış ticaretin Osmanlı ekonomisinde çok önemli bir yeri vardı. Osmanlı ticaret dünyası provizyonizm ile fiskalizmin teşkil ettiği çifte amacın koordinatında oluştu

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985 1. Adı Soyadı : MEHMET ÇELİK 2. Doğum Tarihi: 05 Haziran 195. Unvanı : Prof.Dr.. Öğrenim Durumu Derece Alan Üniversite Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981

Detaylı

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER Sanat Tarihi Dergisi Sayı/Number:XIII/1 Nisan/April2004, 169-180 İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER Kadriye Figen VARDAR Osmanlı Devleti XVIII. yüzyıldan

Detaylı

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: Bu formun ç kt s n al p ço altarak ö rencilerinizin ücretsiz Morpa Kampüs yarıyıl tatili üyeli inden yararlanmalar n sa layabilirsiniz.! ISBN NUMARASI: 65482464 ISBN NUMARASI: 65482464! ISBN NUMARASI:

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : OSMANLI TARİHİ II (KLASİK ÇAĞ) Ders No : 0020100029 Teorik : Pratik : 0 Kredi : ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı

Detaylı

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU Kutsal alanlardaki Onur Anıtları, kente ya da kentin kutsal alanlarına maddi ve

Detaylı

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı Birecik ilçesi Şanlıurfa Merkez ilçesine 80 km uzaklıkta olup, yüzölçümü 852 km2 dir. İlçe merkez belediye ile birlikte 3 belediye ve bunlara bağlı 70 köy ve 75 mezradan

Detaylı

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu Ders 11: Philia Kültürü ve Anadolu Bağlantıları Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi

Detaylı