LOZAN BARIª ANTLAªMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "LOZAN BARIª ANTLAªMASI"

Transkript

1 - Septembrie / Eylül 2003 pagina / sayfa 16 DİZİ ALLAHI ARAYAN ÇOCUK (III) 9. Ertesi sabah erkenden uyanmış. Dem çeken bülbülleri, hü hü diye öten kumruları, güvercinleri dinlemiş. Derken Güneş, yakıcı oklarıyla karanlıkları kovalayarak ufukta görünmüş. O zaman İbrahim, şimdiye kadar aldandığını, asıl tanrının Güneş olması gerektiğini düşünerek kollarını sevgiyle açmış: İşte Tanrım İşte Tanrım! Diye seviniyormuş. 10. Akşam ile birlikte Güneş ün tepelerini ardında kaybolduğunu görünce: Hayır, Hayır, diye söylenmiş İbrahim. Bunların hiçbiri benim Tanrım olamaz. Ayı da, Güneşi de, yıldızları da, yeryüzünü, gökyüzünü, herşeyi herşeyi yaratan bir varlık Tanrı adını alabilir. İşte ben ona tapınıyorum! Allahım! Sana tapınıyorum! Diyerek yere kapanmış. Böylece İbrahim, uzun aramalardan sonra gerçek Tanrıyı yâni Allahı bulmuş. 11. İbrahim, artık çok mutluymuş. Kuşlar kadar hafif hissediyormuş kendini. Günlerden birgün yeni bir heykel yapmaya çalışan babasının yanına gitmiş. - Babacığım sen neye tapınıyorsun? Diye sormuş. - Putlara, diye cevap vermiş babası. - Bu putlar görüp işitir mi? - Hayır! - Çağırdığın, dua ettiğin zaman duyar mı? - Hayır! - Bir fayda ve zarar verebilir mi? - Hayır! 12. O halde, elinden hiçbir iş gelmeyen, seni işitip görmeyen bir taşa, bir ağaca ne diye tapınıyorsun, babacığım? Ben gerçek Allahı buldum. Gel, sen de onu kabul et! Diye yalvarmış; - Demek sen benim tanrılarıma hakaret ediyorsun ha! Onları beğenmiyorsun, öyle mi? seni döve döve öldürür, sonra da evimden dışarı atarım! Diye haykırmış. 13. Ertesi günden başlayarak babası, yaptığı putları İbrahim in sırtına yüklemiş: - Çarşı pazar dolaşıp bunları satacaksın! Demiş. Ama İbrahim işin alayında imiş. Çarşıda bir aşağı, bir yukarı gidip gelirken: - Put satıyorum! Kendine tapanları görmeyen, hiç bir sesi duymayan, yüzünü kirleten sinekleri bile kovamayan Putlar satıyorum! Alan yok mu? diye bağrıyormuş. 14. Bu alaylı sözleri duyanlar ona çok kızıyor, elindeki putları almak istemiyorlarmış. Zaten İbrahim in istediği de buymuş. Öğle sıcağı iyice bastırınca İbrahim putları tekrar sırtına alıyor, Irmak kenarına götürüp başlarını sya sokarak: - Haydı için bakalım. Çok susadınız. Niçin içmiyorsunuz? diye eğleniyormuş. DIRECTOR NUREDIN IBRAM Redactor-şef Abdula gülten Colectiv redacþional: Nurcan Ibraim, Ervin Ibraim, Firdevs Veli, Iomer Subihan Adresa de corespondenţă: B-dul Tomis nr. 99, bl. S0, ap. 3 Constanţa Tel./Fax: hakses@1a.ro Tehnoredactare computerizată în sediul U.D.T.R. Tehnoredactor: Fârtat Cicero Tiparul executat de: s.c. Xpress Promotion s.r.l. Constanþa I.S.S.N Anul V 2003, Nr. 9 (99) VOCEA AUTENTICĂ SEPTEMBRIE / EYLÜL ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL CONSILIULUI MINORITĂŢILOR NAŢIONALE LOZAN BARIª ANTLAªMASI Mudanya Mütarekesi sonucu, kesin barış antlaşması görüşmelerine gidilmiş ve tarafsız bir ülkenin şehri olarak Lozan (İsviçre) görüşmelerin yapılacağı yer olarak seçilmiştir. Lozan Barış Konferansı nda, yalnız Yunanistan la bir hesaplaşma ve savaşa son veren bir barış antlaşması yapma söz konusu değildi. Aynı zamanda, I. Dünya Savaşı nın galipleri ile hesaplaşma, hukuki ve siyasi yönden uyuşmazlıkları çözümleme, yüzyıllardan beri süre gelen sorunlara çözüm aranmaktaydı. Açıkça, Doğu Meselesi bütün konferansın ağırlık merkezini oluşturuyordu. Barış Konferansı, 20 Kasım 1922 Salı günü saat 16 da Lozan şehrinin Mont Benon Gazinosu nda toplandı. Tarafsız İsviçre Konfederasyonunun Başkanı Habab ın konuşması ile açıldı. Lord Curzon dan sonra söz alan İsmet Paşa (İnönü), daha ilk andan itibaren istiklal ve hakimiyet davasını önemle belirtmiş, Bütün medeni milletler gibi hürriyet ve istiklal istiyoruz diyerek sesini duyurmuştur. Konferans, 4 Şubat da Antlaşmazlık yüzünden kesilmiş, 23 Nisan 1923 te ikinci defa toplanarak, 24 Temmuz 1923 te Barış Antlaşması imza edilmiştir. Lozan Barışı sekiz aylık çetin ve uzun bir müzakere devresinden sonra, Lozan Üniversitesi nin tören salonunda imzalanmıştır. Lozan da imzalanan belgeler, esas Barış Antlaşması, 16 adet sözleşme, protokol, beyanname ile bir de nihai senetten ibarettir. Lozan da imzalanan bu belgelerle, sadece bir barış Antlaşması yapılmamış, aynı zamanda Türkiye ile Batı devletlerinin siyasi, hukuki, iktisadi ve sosyal ilişkileri yeni baştan düzenlenmiştir. Lozan Barış Antlaşması önsözünde, devletlerin istiklal ve hakimiyetine saygı gösterilmesi ilkesine yer vermiştir. Bu ilke, yeni Türkiye nin 1. Dünya Savaşı nın galipleri ile eşit şartlar altında, Lozan da siyasi bir mücadeleye giriştiğini gösteren bir hükümdür. Türk istiklal ve hakimiyetinin tanınması bakımından da önem arz eder. Esas Barış Antlaşması, bir önsöz ve 5 bölümden oluşan 143 maddedir. Lozan Barış Antlaşması nda düzenlenen önemli konular aşağıda özetle belirtilmiştir bulunmaktadır: Sınırlar Güney Sınırı 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması gereğince, Fransa ile anlaşılarak güney sınırı kararlaştırılmış, Lozan da bu sınır sadece teyit edilmiştir. Irak sınırı Irak sınırı uyuşmazlığı çözülememiştir. Antlaşmada, Türk topraklarının tahliyesinden itibaren, bu uyuşmazlığın dokuz ay zarfında dostane bir şekilde halledileceği belirtiliyordu. Batı Sınırlarımız Yunanlılarla batı sınırı, Misak-ı Milli ye uygun, Mudanya Mütarekesi nde ön görüldüğü gibi, Meriç nehri sınır olmak üzere düzenlenmiştir. Karaağaç ve çevresi Yunanlılardan alınarak savaş tamiratı karşılığı Türkiye ye bırakılmıştır. Ege Denizi nde Bozcaada ve İmroz Türkiye ye verilmiştir. Ayrıca, Yunanlıların elinde bırakılan Anadolu kıyısına yakın adalar da, askersiz hale getirilmiºtir. Azınlıklar Birinci Dünya Savaşı na son veren barış antlaşmalarında azınlıkların himayesine ait hükümler mevcuttur. Lozan Barış Antlaşması nın bu hususla ilgili hükümleri incelendiğinde, azınlıklar bir ayrıcalığa sahip olmamışlardır. Türk tebaasından sayılan gayri Müslimlerin kanun ve hukuk düzeni önünde eşitliği söz konusu olmuştur. Antlaşmanın 42. maddesi ile gayrimüslim azınlıklar yararına olarak kabul edilen şahsi haklar ile aile hakları, Medeni Kanunumuzun yürürlüğe girmesi ile önem ve anlamını yitirmiştir. Böylece Patrikhanelerin dünya işlerinde ve azınlıkların şahsi muamelelerinde hiç bir yetkileri kalmamıştır. Kapitülasyonlar Kapitülasyonlar, adli, mali ve idari sahada yabancılara tanınan imtiyaz ve muafiyetlerdir. Antlaşmanın 28.maddesiyle, kapitülasyonlar bütün sonuçları ile birlikte kaldırılmış ve yeni Türkiye, yüzyıllardan beri çekilen bir beladan sonsuza dek kurtulmuştur.

2 - Septembrie / Eylül 2003 LOZAN BARIª ANTLAªMASI Savaş Tazminatları 1.Dünya Savaşı nın galipleri, bizden 1.Dünya Savaşı sebebi ile tazminat talep ettiler. Ayrıca buna ek olarak, işgal masraflarını, kendi tebaalarının zarar ve ziyanlarını da eklemişlerdir. Savaş içinde Almanya dan borç karşılığı rehini bulunan beş milyon altın ve savaş yıllarında İngiltere ye sipariş edilen donanma bedeli de kendi ellerinde bulunduğundan, bizlere verilmemiş ve tamirat karşılığı tutulmuştur. 1. Dünya Savaşı na giren mağlup devletlere ciddi bir mali yük olan bu beladan, geleceğe bir borç bırakılmadan, sadece fiilen elimizde bulunmayan meblağ karşılık gösterilerek, büyük bir başarı ile sıyrılınmıştır. 2. Türkiye, Yunanistan ın harbin devamından ve bunun neticelerinden doğan mali vaziyetini dikkate alarak, tamirat hususunda her türlü taleplerinden Karaağaç ve çevresinin Türkiye ye bırakılması şartı ile vazgeçmiştir. BORÇ SORUNU 1854 ten itibaren Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar devam eden Osmanlı amme borçları, Birinci Dünya Savaşı nda yapılan istikrazlar da dahil, büyük bir yekün teşkil ediyordu. Sene tertipleri üzerinde borcun taksimi yerine, sermaye üzerinden borcun taksimi ile esas borç toplamı bir hayli azaltılmıştır. Diğer taraftan bu borçlar, Osmanlı İmparatorluğu ndan ayrılan devletlere de gelirle orantılı olarak bölünmüştür. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğunun Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan a olan borçları bu devletlerle de yapılan antlaşmalarla 1.Dünya Savaşı nın galiplerine devredilmiştir. Osmanlı amme borçlarının diğer çetin bir safhası da tediye edeceğimiz borçların hangi para ile ödenmesi hususunda pagina / sayfa 2 kendini göstermiştir. Karşı taraf bunu altın veya sterlin olarak talep etmiştir. Biz, Türk parası ve Fransız frangı olarak ödemeyi teklif ettik. Aradaki fark muazzam meblağ-lara varmasına rağmen, burada da görüşümüz kabul edilmiştir. BOĞAZLAR Lozan da imza olunan en önemli belgelerden biri de, Türk Boğazlarının statüsü ile ilgili sözleşmedir. Boğazlar sorunu, madde 23 de genel olarak yer almış, Barış Antlaşması na ek Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile ayrıca ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Boğazlardan serbest geçişi, Boğazlar Komisyonunun kurulmasını, boğazların ve civarının askersiz hale getirilmesini hedef tutan ve Milletler Cemiyeti nin de garantisini sağlayan hükümleri ihtiva eden bu Sözleşme, 1936 da Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir. Milli hakimiyeti sınırlayıcı hükümler kaldırılmış, milli çıkarlarımıza uygun hale getirilmiştir. G- Nüfus Değişimi Lozan da çözümlenen bir diğer önemli sorun da, İstanbul da yaşayan Rumlarla Batı Trakya da yaşayan Türkler hariç, Türkiye deki bütün Rumlarla Yunanistan daki Türklerin değiştirileceğini öngören sözleşmenin, Barış Antlaşması na ek olarak konmasıdır. Lozan Barış Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nın sağladığı, Türk milletinin hayati haklarını ve emellerini gerçekleştirdiği bir eserdir. Lozan aynı zamanda, Orta Doğunun en önemli bölgesinde, barış ve güvenliği kurmak ve devam ettirmekle dünya barışına da hizmet etmiştir. Türkiye Lozan da genel olarak, Misak-ı Milli yi gerçekleştirmiştir. I. VE II. DÖNEM LOZAN KONFERANSI NA KATILAN TÜRK DELEGASYONU Başdelege: İsmet Ünönü Delegeler: Dr. Rıza Nur (Sağlık Bakanı), Hasan Saka (Maliye Bakanı) Danışmanlar: Münir Ertegün, A. Muhtar Çilli, Veli Saltı, Zülfü Tigrel, Zekai Apaydın, Mahmut Celal Bayar, Şefik Başman, Seniyettin Başak, Şevket Doğruker, Mehmet Tevfik Bıyıklıoğlu, Tahir Taner, Nusret Metya, Yusuf Hikmet Bayur, Zühtü İnhan, Fuat Ağralı, Mustafa Şeref Özkan, Şükrü Kaya, Hamit Hasancan, Cavit Bey, Hayım Naum, Baha Bey Basın Danışmanları: Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Kemal Beyatlı Genel Sekreter ve Danışman: Reşit Rafet Atabinen Yazmanlar: Ali Türkgeldi, Mehmet Ali Balin, Cevat Açıkalın, Celal Hazım Arar, Saffet Şav, Süleyman Saip Kıran, Rıfat Bey, Dr. Nihat Reşat Belger, Atıf Esenbel, Sabri Artuç. Not : Yukarıdaki delegasyon 1.Dönem Lozan Konferansı na (20 Kasım Şubat 1923) katılmıştır. Bu gruptan A.Muhtar Cilli, Veli Saltık, Zülfü Tiğrel, M.Celal Bayar, Seniyettin Başak, Şevket Doğruker, Zühtü İnhan, Şükrü Kaya, Hamit Hasancan, Cavit Bey, Hayım Naum, Baha Bey, Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Kemal Beyatlı, Reşit Saffet Atabinen, Mehmet Ali Balim, Cevat Açıkalın, Celal Hazım Arar, Saffet Şav., Süleyman Saip Kıran, II.Dönem Lozan Konferansı na (23 Nisan-17 Temmuz 1923) katılmamıştır. II. DÖNEM LOZAN KONFERANSI NA YENİDEN KATILANLAR Genel Sekreter ve Danışman: Tevfik Kamil Koperler Yazmanlar: Naci Kenter, Hamit Eseniş, Ali Muhtar Bey, Aziz Topkaç, Hüsnü Özer Not : Fransa, İsviçre ve Almanya da görevli hariciyecilerden Ferit Tek, Cemal Hüsnü Taray, Cevat Üstün ve TBMM Almanya- Avusturya basın temsilcisi ve Servet-i Fünun dergisi sahibi Ahmet İhsan Tokgöz bir süre konferans çalışmalarına katılmışlardır. GAZETECİLER I.Dönemde: Ahmet Cevdet (İkdam), Ahmet Şükrü Esmer (Vakit), Hüseyin Cahit Yalçın (Tanin) II.Dönemde: Velid Ebuzziya (Tevhid-i Efkar), Ahmet Şükrü Esmer (Vatan), Suphi Nuri İleri (İleri), Ali Naci Karacan (Akşam), Kerami Kurtbay (Hakimiyeti Milliye), Mecdi Sadrettin Sayman (İkdam), Kemal Salih Sel (Yeni Gün), Asım Us (Vakit), Hüseyin CahitYalçın (Tanin), Ahmet Hidayet Reel (Öğüt). ( HAZIRLAYAN :Gülten ABDULLA) pagina / sayfa 3 Discursul domnului Ion Iliescu, Preºedintele României, la deschiderea lucrãrilor Forumului Economic România- Kazakstan - Alma-Ata, 10 septembrie Distinşi participanţi, Doamnelor şi domnilor Forumul Economic România-Kazahstan reprezintă în acelaşi timp expresia bunelor relaţii dintre ţările şi popoarele noastre, cât şi o excelentă ocazie pentru a găsi noi căi şi oportunităţi pentru dezvoltarea schimburilor comerciale bilaterale. România a recunoscut independenţa de stat a Republicii Kazahstan la 17 decembrie 1991, şi de atunci, prin eforturile ambelor state, am reuşit să creăm cadrul legislativ necesar unor relaţii normale, bazate pe principiile dreptului internaţional, relaţii lipsite de orice fel de condiţionări ideologice, ca în trecut. În acest moment ţările noastre negociază o serie de noi acorduri, care răspund nevoilor reale ale economiilor ţărilor noastre, pentru amplificarea schimburilor comerciale şi pentru diversificarea ofertei de produse, de bunuri şi servicii. Destrămarea CAER şi ulterior, a fostei Uniuni Sovietice a generat, practic, o evoluţie contradictorie a schimburilor comerciale între România şi Kazahstan. Începând din 1999, ele au cunoscut o creştere notabilă, mai ales datorită importurilor româneşti de resurse energetice. Anul trecut, ele au însumat 365 milioane de dolari, din care exporturile româneşti au reprezentat circa 23 milioane de dolari. Deficitul de balanţă, de 342 de milioane de dolari în defavoarea României, reprezintă o problemă serioasă, şi avem o bună ocazie să căutăm, şi să găsim împreună soluţii pentru creşterea exporturilor româneşti pe piaţa Kazahstanului. România, ţară cu o economie diversă şi aflată în plin proces de creştere şi restructurare, din perspectiva îndeplinirii condiţiilor de aderare la Uniunea Europeană, poate oferi produse şi servicii la înalte standarde de calitate, caracteristice pieţii europene. Dorim ca la o serie de produse tradiţionale, să adăugăm altele, precum maşini şi echipamente agricole, autoturisme de teren şi de oraş, echipamente pentru industria alimentară, bunuri de larg consum: alimente, vinuri, mobilă, sticlărie, confecţii şi tricotaje, echipament electric. Ţară cu o tradiţie recunoscută în industria petrolului: foraj, exploatare sonde, transport, procesare ţiţei şi gaze naturale, petrochimie, România este interesată să-şi extindă cooperarea cu Republica Kazahstan în acest domeniu. Firme româneşti importante, precum SNP Petrom, Foradex, Petroconsult, Rompetrol, Upetrom, Atlas GIP, etc, au deschis reprezentanţe în ţara dumneavoastră şi sunt active pe piaţa prospecţiunilor şi exploatării petrolului. Ele proiectează investiţii semnificative, de peste 220 de milioane de dolari, în prospectarea şi exploatarea zăcămintelor în perimetrele concesionate. Un alt domeniu de perspectivă pentru relaţiile economice şi bilaterale îl reprezintă construcţiile civile şi industriale: locuinţe, şosele, căi ferate, distribuţie de utilităţi: energie electrică, apă, gaz. Pentru reuşita proiectelor noastre este necesară impulsionarea dezvoltării sectorului serviciilor financiar-bancare, prin deschiderea unor filiale ale unor bănci româneşti şi Kazahe în ţările noastre. Important este să ne cunoaştem mai bine, să ne planificăm pe termen lung relaţiile economice, să le oferim stabilitate şi predictibilitate. Guvernele noastre au partea lor de răspundere pentru amplificarea şi diversificarea schimburilor economice bilaterale, dar rolul esenţial revine agenţilor economici, oamenilor de afaceri, firmelor interesate. De aceea consider importante acţiunile de promovare reciprocă a ofertelor, prin participarea la târguri şi expoziţii specializate, prin stimularea serviciilor de informare în legătură cu evenimentele economice care au loc în ţările noastre. Amplificarea schimburilor turistice poate duce la o mai bună cunoaştere reciprocă. România se află, în acest moment, într-un proces de creştere economică robustă, în ritmuri de peste 4,5% pe an, în condiţii de stabilitate macroeconomică. Deficitul bugetar s-a situat sub 3% din PIB, deficitul comercial este în scădere, iar inflaţia, o problemă în toţi aceşti ani, se apropie de momentul în care va scădea sub pragul de 10% pe an. Şomajul se află şi el pe un trend descendent. Principala noastră preocupare este legată în acest moment de consolidarea şi continuarea acestor evoluţii pozitive, pentru succesul negocierilor de aderare la Uniunea Europeană, pe care dorim să le încheiem în prima jumătate a anului România, membră a Uniunii Europene cu începere din 2007, oferă deja importante avantaje pentru toţi cei care doresc să investească în economia românească. Dorim, de asemenea, să intensificăm cooperarea cu ţările membre ale Cooperării Economice la Marea Neagră, cu ţările din Caucaz şi din zona Asiei Centrale. Considerând că renaşterea celebrei rute comerciale a Drumului Mătăsii este necesară şi posibilă, România a semnat acordurile TRACECA, şi crede că portul Constanţa poate fi principala poartă de intrare în Europa a mărfurilor provenind din aceste zone. Închei, exprimându-mi speranţa că în cadrul lucrărilor Forumului economic vor fi găsite soluţii pentru unele dintre problemele care, în acest moment, limitează dezvoltarea schimburilor economice între România şi Kazahstan, că vor apărea noi idei de afaceri, că ne vom cunoaşte mai bine. Vă mulţumesc pentru atenţie şi vă urez succes în tot ceea ce întreprindeţi.

3 - Septembrie / Eylül 2003 pagina / sayfa 4 pagina / sayfa 5 DISCURSUL domnului Ion Iliescu, Preşedintele României, la primirea titlului de Doctor Honoris Causa al Universităţii din Alma-Ata, Republica Kazahstan - Alma-Ata, 10 septembrie Domnule Rector, Distinşi membri ai corpului profesoral, Doamnelor şi domnilor, Doresc să încep prin a vă mulţumi pentru onoarea pe care mi-aţi făcut-o acordându-mi titlul de Doctor Honoris Causa al Universităţii dumneavoastră. Văd în această decizie aprecierea preocupărilor mele constante pentru problemele cu care se confruntă economiile şi societăţile moderne, puse în faţa exigenţelor cetăţenilor lor, pe de o parte, şi în faţa constrângerilor de mediu şi de resurse finite, pe de altă parte. România şi Kazahstanul au multe lucruri în comun, deşi sunt situate în zone geografice diferite. În primul rând, dorim să construim în ţările noastre economii de piaţă funcţionale, care să pună în valoare resursele umane şi materiale de care dispun. În al doilea rând, eşecul modelului comunist ne-a învăţat valoarea democraţiei şi nevoia de a respecta drepturile şi libertăţile cetăţeneşti. În al treilea rând, am învăţat cât de valoroase sunt cooperarea reciproc avantajoasă între naţiuni şi state, respectul identităţilor lor culturale şi naţionale. Pe această bază construim astăzi relaţii normale şi extinse între ţările şi popoarele noastre, conştienţi că numai prin cooperare şi prin deschidere putem participa activ la procesul de globalizare economică. Acest proces, cu toate limitele sale inerente şi cu toate criticile îndreptăţite care i se aduc, oferă unor ţări precum România şi Kazahstan oportunităţi importante de progres economic, tehnologic, educaţional, şansa democratizării şi modernizării societăţilor noastre. Ţara dumneavoastră se poate mândri că, în perioada eroică a începuturilor explorării spaţiului cosmic, a contribuit, alături de Federaţia Rusă, de specialişti din ţările foste socialiste, dar şi din ţările occidentale, la dezvoltarea unor tehnologii de vârf, care acum îşi dovedesc pe deplin utilitatea, contribuind la accelerarea proceselor de globalizare economică, de valorificare superioară a resurselor planetei, la supravegherea fenomenelor naturale periculoase, şi la alte aplicaţii necesare tuturor locuitorilor planetei. De la Baikonur a plecat în spaţiu şi un astronaut român, Dumitru Prunariu. Este de domeniul evidenţei că nu mai putem aborda problemele dezvoltării economice şi sociale nici în termenii începutului de secol XIX, când capitalismul de tip industrial începea acumularea primitivă, nici în termenii capitalismului de sfârşit de secol XX. Societăţile moderne şi-au bazat ritmurile înalte de dezvoltare şi prosperitate pe folosirea ştiinţei, cunoaşterii în general. Şi în continuare ştiinţa şi cunoaşterea vor juca un rol central în procesul de dezvoltare al societăţii globale, care este pe cale să se nască. Ca şi accesul la bunăstare, şi accesul la cunoaştere nu este egal pentru toţi. Polarizarea socială, împărţirea lumii în bogaţi şi săraci este dublată acum de polarizarea educaţională şi informaţională. Iată de ce este vital pentru ţări precum România şi Kazahstan să-şi păstreze şi să-şi extindă sistemele publice de educaţie, să-şi dezvolte puternice sisteme de cercetare ştiinţifică şi tehnică, să beneficieze cât mai mult de oportunităţile oferite de noile tehnologii informaţionale şi de Internet. Sfidările noului secol ne obligă să regândim problemele dezvoltării, plecând de la premisa că resursele de care dispunem sunt un bun public universal şi, în în plin proces de constituire a structurilor Societatăţii informaţionale, ca societate postindustrială, intelectual şi cultural-intensivă, în care creaţia intelectuală este factorul determinant de progres. Ne adresăm în primul rând educaţiei şi formării tinerilor, printr-un program care prevede dotarea şcolilor cu de calculatoare în următorii trei ani, toate legate la Internet. Ţara dumneavoastră este un mare producător şi exportator de petrol şi cred că în acest domeniu este reciproc benefică dezvoltarea unei colaborări fructuoase între universităţile şi facultăţile de profil din ţările noastre şi între institutele de cercetări. Schimbările climaterice la care asistăm, nevoia protejării mediului înconjurător ne obligă să abordăm, într-o manieră cu totul nouă, exploatarea, transportul, prelucrarea şi folosirea hidrocarburilor, să investim mai mult în cercetarea privitoare la tehnologii nepoluante sau de depoluare, la reducerea noxelor. De asemenea, trebuie să ne gândim cum să exploatăm cât mai raţional resursele neregenerabile precum petrolul, să folosim tehnologii alternative şi noi surse nepoluante de generare a energiei. Acestea vor fi investiţii în viitorul nostru comun şi trebuie să le facem acum, când nu este prea târziu. Doamnelor şi domnilor, Dubla mea calitate, de om politic, dar şi de inginer, mă obligă să constat că, pentru reuşita oricărui proiect, în afară de cunoştinţe şi de abilităţi de comunicare, asumarea responsabilităţii este un element determinant al succesului. Acum suntem cu toţii puşi în faţa nevoii de a ne asuma responsabilităţi în privinţa viitorului nostru comun, ca civilizaţie materială şi spirituală. Nu mai putem accepta nedreptatea ca 20% din populaţia planetei să consume peste 80% din resursele planetei. Este un fapt scandalos, potenţial periculos şi profund imoral. Avem însă şi motive de optimism: societatea civilă globală, pe cale de a se naşte, se manifestă, prin organizaţiile ei, şi face presiuni pentru găsirea căilor prin care lumea noastră să devină mai echitabilă, mai curată şi mai sigură şi, evident, mai prosperă. Închei, mulţumindu-vă încă o dată pentru distincţia pe care mi-aţi acordat-o şi pentru primirea călduroasă pe care mi-aţi făcut-o, în care văd expresia bunelor relaţii româno-kazahe. MİRAÇ GECESİ Bilindiği gibi Kur an-ı Mübinin 17. Suresi Isra Suresidir. Miraç mucizesini anlatan ayetle başladığı için bu adı almıştır. Sizlere ISRA SURESI nden âyet-i kerime mealleri sunacağım. Yüce Allah buyuruyor: Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulu Muhammed i bir gece Mescidi Haram dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa ya götüren Allah ın şanı yücedir. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir. Hakkıyla görendir.1 - Allah ile birlikte başka bir tanrı edinme. Yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın. - Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara öf! bile deme. Onları azarlama. Onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: Rabbim!, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı. - Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah kendine yönelenleri çok bağışlayandır. - Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver. Fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. - Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın. Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir. - Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır. - Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur. - Haklı bir sebep olmadıkça, Allah ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın - Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz veren sözünden sorumludur. - Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın. Doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir - Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludu. - Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın. Boyca da dağlara asla erişemezsin. - Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir. Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilah edinme. Sonra kınanmış ve Allah ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. Hazırlayan: Firdevs Veli Paginile 3 şi 4 au fost realizate de Ervin Ibraim

4 - Septembrie / Eylül 2003 pagina / sayfa 6 Türk filmleri New York ta Kazandığı önemli ödüllerle dünya sinemasında dikkatleri üzerinde toplayan Türk filmleri, 5. New York Türk Filmleri Festivali çerçevesinde yeni dünyada yaşayan Türk ve Amerikalı sinemaseverlerin beğenisine sunulacak. Moon and Stars Project adlı kuruluş tarafından Ekim tarihleri arasında düzenlenen festival bu yıl Cannes da Grand Prix de Jury ve En İyi Oyuncu ödüllerini alan Nuri Bilge Ceylan ın Uzak ı ile açılacak. 12 uzun, 3 belgesel ve 4 kısa metraj filmden oluşan festival, Los Angeles ve Seattle da ödüle layık görülen Paxton Winters in Crude adlı filmiyle kapanacak. Festival filmleri, Manhattan ın önemli film merkezi Anthology Film Archives salonlarında gösterilecek. TÜRKİYE DE PRODÜKSİYON PATLAMASI BEKLENİYOR Festival Direktörü Mevlüt Akkaya, Türk filmlerinin bu yıl dünyanın önemli film festivallerinde kazandıkları başarılarla Türk sinemasına umut taşıdıklarını söyledi. Akkaya, Bu umudun yarattığı ivmeyle 2004 yılında Türkiye de prodüksiyon patlaması yaşanabilir dedi. New York a gelecek filmler Cannes, Fipresci, IFP-Los Angeles, Seattle, Venedik, Toronto ve Istanbul Uluslararası Film festivallerinde toplam 16, Antalya, Istanbul ve Ankara Film festivallerinde de 54 ödül aldılar. CEYLAN, NEW YORK A GELİYOR Türkiye ve dünyada 24 adet ödül alan Uzak ın yönetmeni Nuri Bilge Ceylan, bu yılki festivalin galasına katılacak. New York ta Amerikalı ve Türk sinemaseverlerin yoğun ilgi göstermesi beklenen Tomris Giritlioğlu nun yakın tarihimize eleştirisel bakış içeren filmi Salkım Hanımın Taneleri ise festivalde iki kez gösterilecek. Türkiye de yaşayan Amerikalı yönetmen Paxton Winters in yönettiği Crude, festivalde yer alan ilk yabancı yönetmen filmi olacak. Crude, milliyetçilik, globalleşme ve medyada duygu sömürüsünü alaya alan sürükleyici öyküsüyle dikkat çekmişti. FİLMLERİN DÖKÜMÜ Altı bölümden oluşan festivalde yer alacak filmler gösterim programına göre şöyle sıralanıyor: Uzak (Nuri Bilge Ceylan-2002), Dünyanın Kapıları (Uğur Erbaş-2002-Kısa metraj), Şehrengiz (Levent Arslan-2002-Dokümanter), Voices Underground (Chantal Ughi-2003-Dokümanter), Kolleksiyoncu (Pelin Esmer-2002-Dokümanter), Filler ve Çimen (Derviş Zaim-2000), İz (Yeşim Ustaoğlu-1994), Balmumu (Ela Başak-2002-Kısa metraj), Hiçbir yerde (Tayfun Pirselimoğlu-2001), Rock and The Bird (Arslan Elveren-2003-Kısa metraj), Martılar Açken (Bülent Pelit-2002), Sır Çocukları (Aydın Sayman/Ümit Cin Güven-2002), Sarı Günler (Ravin Asaf-2002), Garden of Love (Onur Yeldan-2002-Kısa metraj), Gönderilmemiş Mektuplar (Yusuf Kurcenli-2003), Salkım Hanımın Taneleri(Tomris Giritlioğlu-1999), Piano, Piano Bacaksız (Tunç Başaran-1990), Alltag (Neco Çelik-2002), Crude (Paxton Winters-2003). 5 New York Türk Filmleri Festivalini düzenleyen Moon and Stars Project, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye arasında karşılıklı kültürel ve sanatsal yakınlaşma ve işbirliğini arttırmayı hedefleyen ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş. Kuruluş yetkilileri, Festival, sanat ve kültür projeleri yoluyla Amerikan ve Türk toplumları ile sanatçılar, kurumlar ve kültürler arasında köprü oluşturma çabasında açıklamasında bulundular. pagina / sayfa 7 Kayısı reçeli adet kayısı(hamca olacak), bir buçuk kg. toz şeker, 1 adet limon, 1 su bardağı su 1 avuç sönmüş kireç kaymağı 1.- Tencereye bir avuç sönmüş kireç kaymağı koyun ve üstünü geçecek kadar temiz su doldurun. Kireç kaymağı on dakika kaldıktan sonra başka bir tencereye tülbentle süzün adet kayısının çekirdeklerini çıkartın. Kabuklarını soyun ve hamen kireç kaymaklı suya atın. 20 dakika kalsın. 3- Diğer taraftan emaye bir tencereye birbuçuk kg. şeker ve 1 su bardağı suyu koyun. Çok kısık ateşte tahta kaşıkla durmadan karıştırarak şurup yapın. Şeker suda eridikten sonra ateşi açın ve şurup koyulaşıncaya kadar karıştırmaya devam edin.5- Kıvamına gelen şuruba kireç kaymağından çıkartıp yıkadığınız kayısıları teker teker atın ve hafif yumuşayıncaya kadar çevirin. 6- Tencereyi ateşten indirerek soğumaya bırakın. Bir kaç gün üstüne tülbentle örterek güneşte bırakın, pişsin ve çeksin. Harika görünmek ister misiniz? Asla makyajı bozulmayan, saçı dağılmayan, cildi parlamayan, koşullar ne olursa olsun her zaman bakımlı ve derii toplu görünen bayan mükemmel lerden biri olmak ister misiniz? O zaman dikkat; özellikle yoğun çalışan kadınların, gün boyunca süren koşuşturma sırasında bile harika görünebilmesi için etkili taktikler veriyoruz... Bunlara göz alınca aslında işinizin o kadar da zor olmadığım sevinerek göreceksiniz. Kozmetik dünyasının son zamanlarda çıkardığı pratik ürünler de hızlı güzellik için en büyük yardımcınız olacak; Sabahları daha hızlı olmak için. Sabahları mümkün olduğunca hızlı olmanın en güzel yolu, yapılması mümkün olan her şeyi akşamdan yapmak: Böylece sabahları, o acelede, boş yere vakit kaybetmez ve rahatça hazırlanabilirsiniz. Bu, ayrıca, güne güzel bir biçimde başlamanın en iyi yolu Saçlarınızı akşam yıkayın. Böylece hem sabah, duşta sadece vücudunuzu yıkayarak zaman kazanabilir, hem de akşam, daha çok vaktiniz olduğu için bakım yapabilir ve ipek gibi saçlara sahip olabilirsiniz. Akşamdan tüm kıyafetlerinizi kontrol edin ve mümkünse deneyin. Böylece sabahları bozuk bir fermuar ya da kopuk düğmelerle uğraşmak zorunda kalmazsınız. Kıyafetinize uygun olan çanta ve ayakkabıları seçmeyi ve bir önceki gün kullandığınız çantanın içinde yer alanları diğerine aktarmayı da unutmayın. Sabah kullanacağınız duş jeli ve vücut losyonu, eğer yarıdan daha az dolu ise onları akşamdan baş aşağı çevirin; böylece bir damla krem çıkarmak için dakikalarca uğraşmazsınız! Zaman kaybettiren hatalar Çalar saatin sesini duymadınız, arkadaşınız sandığınızdan erken geldi, ya da benzer bir nedenle çok geç kaldınız ve hiç vaktiniz yok! O zaman dikkat; aşağıdaki zaman kaybettiren hataları sakın yapmayın! Oje sürmek: Hızlı kuruyanların bile tam anlamıyla kuruması vakit alıyor ve bu arada hiçbir iş yapılamadığı için zaman kaybediliyor. O nedenle oje sürme işini bol vaktinizin olduğu bir zamana bırakmak ya da çok gerekliyse sadece bir cila sürmek daha akıllıca. Uygulaması kolay olmayan makyaj malzemelerini denemek ve bozulunca tüm makyajı yeni baştan yapmak, zorunda kalmak: Yenilikleri ve eyeliner sürmek gibi zor işleri akşam makyajına bırakmak en doğrusu! Naylon çorabı aceleyle giymek: Aceleyle giyilen naylon çorap, büyük ihtimalle kaçacaktır. Eğer yeni bir çorabınız yoksa ve etek giymek üzereyseniz, mecburen pantolon giymek zorunda kalacak ve uygun olanı ararken vakit kaybedeceksiniz. Telefona yanıt vermek ve sohbete dalmak: En iyisi, vaktiniz darken çalan hiçbir telefonu açmamak! İncir reçeli adet küçük boy beyaz kavak inciri, bir buçuk kg. toz şeker, bir buçuk su bardağı su, 1 adet limon 1- Bir buçuk kg. toz şekeri bir buçuk su bardağı suda kısık ateşte karıştırarak şurup yapın. 2- Şurup koyulaşınca limon suyunu ilave edin. 3- İri kabarcıklardan sonra, daha evvel soyup hazırladığınız 30 adet kavak inciri son dakikada da şuruba ilave edin. Beş dakika da incirle kaynatarak ateşten kaldırın. Baş belası: Migren! Migren nüfusun %10 nunu etkileyen genel bir hastalık. Haftada bir kez de yaşanabilir yılda iki kez de. Kadınlarda migrenin yaşanmasının en önemli sebeblerinden biri estrojen hormonunun seviyesindeki değişimler. Migrenin nedenleri Migren beyin damarlarının çok fazla genişlemesi ya da kısalması sonucu oluşan şiddetli baş ağrılarıdır. İki çeşit migren vardır, klasik ve genel. Genel migren yavaş başlar, 2 ila 72 saate kadar sürebilen bir ağrıyla devam eder. Ağrı şiddetlidir ve genelde ya bir kulağın arkasında ya da kulakla alın arasındaki bir bölgede yoğunlaşır. Kafanın arkasından başlayıp kafanın bir tarafını komple sarabilir. Migrene genellikle mide bulantısı, kusma, bulanık görme de eşlik eder. Bu rahatsızlıklar saatlerce sürebilir. Klasik migren, genel migrene benzemekle birlikte farklı belirtilere sahiptir. Klasik migren belirtileri konuşma bozukluğu, güçsüzlük, görme ya da duyma hislerinde azalmadır. En çok rastlanan belirti, açık ve net görememektir. Migren nüfusun %10 nunu etkileyen genel bir hastalıktır. Haftada bir kez de yaşanabilir yılda iki kez de. Kadınlarda migrenin yaşanmasının en önemli sebeblerinden biri estrojen hormonunun seviyesindeki değişimlerdir. Kadınlar genelde migreni estrojen seviyeleri düşükken, yani regl dönemlerinde yaşarlar. Migren genellikle 20 ila 35 li yaşlar arasında yaşanır ve yaş ilerledikçe azalır. Fakat buna rağmen çocuklarda migrenden şikayetçi olabilirler. Çocuklarda migren ağrısı bir yere odaklanmak yerine daha dağınıktır. Migren çocukluk döneminde başağrısı yerine karın ağrısı, periyodik karınsal ağrılar, kusma, baş dönmesi gibi belirtilerle kendini gösterir. Yapılan son araştırmalar migrenin son yıllarda her yaş grubunda % 60 a yakın bir artışı olduğunu gösterdi. Stres, az ya da çok uyku, duygusal değişiklikler, hormonal değişimler, parlak ışık, hareketsizlik migreni tetikleyen faktörlerdir. Diş ile ilgili problemler ve düşük kan şekeride bunlardan sayılabilir. Migren esnasında kan şekeri seviyesi düşüktür. Kan şekeri ne kadar düşük olursa migren o kadar şiddetli olur. Sigarada tetikleyenler arasındadır çünkü nikotin ve karbonmonoksit ve sigara dumanının içindekiler kan damarlarını etkilerler. Nikotin onları sıkarken karbonmonoksit genişletmeye çalışır. Bazı gıdalarda migreni arttırır. Örneğin çikolata, turunçgiller, alkol (özellikle kırmızı şarap) gibi. Öneriler Her gün boynunuza ve başınızın arkasına masaj yapın. Tuzlu, kızarmış ve yağlı gıdalardan uzak durun. Öğünlerinizde çok yememeye özen gösterin, mümkünse öğünler arasında atıştıracak şeyler yiyin ve kan şekerinizi yüksek tutun, kan şekeri düştüğü zaman migrende başlayabilir. Sigara içmemeye özen gösterin sigara içilen ortamlarda bulunmayın. Bunlara dikkat edin! Araştırmacılar migren krizlerinin beyindeki kimyasal dengesizliklerden dolayı oluştuğuna inanıyorlar. Serotonin seviyesi başağrısı sırasında düşer. Bu menenjitlerdeki damarların üçlü sinirlerine etki yapıp tetikler ve menejitlerdeki damarları şişirir ve bunun sonucunda migren olur. kadınlarda migren krizleri menapozdan sonra azalmaya başlar. Sürekli ilaç kullanımını bırakın çünkü her ağrıda ilaç alınırsa vücut buna alışır ve ilaç kullanılmadığı zamanlarda ağrı tekrar başlar ve şiddetlenir.

5 - Septembrie / Eylül 2003 YAZ KURSLARINA BÜYÜK İLGİ Tuzla Camii Ovidiu Camii Hünkar Camii Mecidiye Camii Cumpana Camii Dinimizin güzelliğini çocuklarımıza öğrettiğiniz için tüm hocalarımıza ve ayriyetten Romanya Müftülük Dairesine ile T.C.Diyanet Vakfına teşekkürlerimizi sunar ve başarılarını dileriz. pagina / sayfa 8 Her yılda olduğu gibi bu yıl da yaz kurslarında Müftülüğun ve T.C Diyanet Vakfı Din hizmetleri ateşesi tebrik edici bir sonuca ulaştı. Romanya müftüsü Bağış Şahingiray Bey tekrar başarısını bu minicik cocuklarla ilgilenerek gösterdi. Bu kurslarda başarılı olan öğrenciler için yarışma yapılarak hediyeler ve yemek ikramında bulunuldu. Proğram, Kur an-ı Kerim in okunması ile başladı, Romanya Müftüsü, eski Müftü Osman Necat, T.C Başkonsolosluğunda Din Ateşesi görevınde bulunan sayın Ahmet Erdem Bey söz aldılar.yarışmayı Müftü Müşaviri Murat Yusuf Bey organize etti ve sundu. Merasimde konuşmacılar Kur an-ı Kerim i öğrenme, peygamberimizin hayatınını tanıma ve bir müslüman cocuğunun öğrenmesi gereken bilgilerin onemi hakkında konuşmalar yaptılar. Çocukların cevapları, Kur an-ı Kerim den süreler, ilahilerle davetlilere duygulu dakikalar yaşattı-lar. Bu kurslar her yıl olduğu gibi hayır sever Türk İş Adamları tarafından Romanya da yaşayan müslümanların dini bigilerine öğrenme ve pekiştirmek için organize edilmektedir. Kurslar Dobruca bölgesinin 20 merkezinde gerçekleşmiştir. Kurslara yaklaşık 600 talebe katılmıştır. Agigea Camii Omırşa Camii Mecidiye Camii Sayfayı hazırlayan: Firdevs Veli pagina / sayfa 9 TÜRK EVİ NEDİR? Türk evi tarih boyunca Türklerin içinde oturdukları ev tipleri olarak tanımlanabilir. Ama Türklerin tarih sahnesine ilk çıktıkları zamandan bu yana mekânları da çok değişmiş; Orta Asya dan Balkanlar a Kuzey Afrika dan Arabistan a, oradan Karadeniz in kuzeyine kadar uzanmışlar, ayrıca pek çok da devlet kurmuşlar-dır. Biz Türk evi olarak Osmanlı İmparatorluğu nun bize miras bıraktığı, zamanımıza gelen örnekleri 17. yüzyıla kadar uzanabi-len evlere bakarak şu niteliklere sahip olanlara Türk Evi diyoruz: Özgün oda düzeni: Türk evinin en önemli öğesi odadır. İzleyebildiğimiz dönemler boyunca nitelikleri pek az değişmiştir. Plan şeması: Plan şemaları içinde dış ve açık sofalı tipler, köşklü ve eyvanlı uygulamalarla dikkati çeker. Odaların birbirine bitişik olmasından çok, sofanın uzantılarıyla birbirinden ayrılarak özerklik kazanması plan şemalarının en özgün niteliğidir. Daha sonraki dönemlerde orta sofalı tip görülmeye başlar. Çok katlılık: En az iki katlı olup üst kat yaşama katı olarak belirginleşir ve amaçlanan planı verir. Zemin kat sanki bir sur duvarı imişcesine sağır, yüksek ve kâgirdir. Üst kat çıkmalarla sokağa uzanır. Çatı biçimi: Çatı dört yana eğimli olup girinti çıkıntılardan kaçınılmıştır. Saçaklar geniş ve yataydır. Yapım: En belirgin yapım sistemi ahşap çatkı arası dolgu veya bağdadi olan örneklerdir. Bütün bu özellikler halk evinde olduğu kadar yönetici evlerinde de aynıdır. Zenginlik, oda sayısına ve süslemeye etki eder. Bu ev tipi, Türk kültürünün gittiği her yere vurduğu bir damga gibidir. Diğer kültürlerin oluşturduğu evlerden hemen ayrılır, kendi ağırlığını ortaya koyar. Türk evi konusuyla ilgilenen çok az kimse olmuştur. Bu alanda en geniş, en erken ve yetkin çalışmalar Türk evinin önemini daha genç yaşında farkederek belge toplayan ve araştıran Sedat Hakkı Eldem tarafından yapılmıştır. Eldem çalışmalarının bir kısmını ölümünden ancak çok kısa bir süre önce yayımlayabilmiştir. Böylece biz Türk evinin son önemli örneklerini onun eserlerin-den tanıyabiliyoruz. Arkeolog Mahmut Akok da çeşitli yöre evleri hakkında rölöve ve makaleleriyle konuya katkıda bulunmuştur li yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi nde önemli kentlerin konut mimarisi hakkında yeterlilik çalışmaları yapılmıştır. Bu konu yirmi yıl kadar unutulduktan sonra, özellikle küçük kentler hakkında, daha bilimsel yöntemlerle hazırlanmış, doktora tezler ve öğrenci çalışmaları görülmeye başlar. Geleneksel konut dokusunun giderek yok olmaya başlaması ve yeni yapılarla yozlaşması bu yeni ilginin başlıca nedenidir. Yine de Türk evi konusu hâlâ şaşırtıcıdır. Türk evi bölgesi içinde dolaşırken hayran olabileceğiniz bilinmeyen evler bulabilirsiniz. Bunların çoğunun rölövesi yapılmamış, resmi bile çekilmemiştir. TÜRK EVLERİ TÜRK EVİNİN GENEL GÖRÜNÜŞÜ Türk evi sınırları içinde gördüğümüz ev tipinde zemin kat taş veya kerpiç bir duvarla sokağa kapalıdır, üst kat ağır taşıyıcı duvarlar veya ahşap direkler üzerine oturur. Üst katlar ahşap çatkılıdır. Orta kat, varsa, alçak tavanlı yarım veya tam kattır. Üst kat devirler içinde giderek çok pencereli ve çıkmalarla hareketli bir görünüm kazanmıştır. Pencereler ö n c e l e r i c a m s ı z d ı r, camın yaygınlaşmasıyla iki yana kanat açılan çerçeveler yapılmıştır. Batı etkilerinden sonra ise düşey sürme pencereler g ö r ü l m e y e b a ş l a r. Pencerelerin standart ölçülerde olması ortak bir ritm yaratarak tek eve olduğu kadar, sokağa ve kente de bütünlük sağlamıştır. Tavan geometrik bölünmüş ve bazen boyayla bezenmiştir. Çatı daima dört yana eğimlidir. Bu özellik Türk evinin en önemli ayırıcı niteliğidir. ODALAR Türk evinde en önemli birim odadır. Her oda evli bir çifti barındıracak niteliklere sahiptir. Her odada oturulabilir, yatılabilir, yıkanılabilir, yemek yenilebilir ve hatta yemek pişirilebilir. Bütün odalar aynı özelliklere sahiptir. Ölçüler değişebilir ama nitelikler değişmez. Bu özellikler geleneksel yaşama biçimiyle ilgili olup yaşama biçimi çok uzun yıllar değişmediği için oda tasarımı da aynı kalmıştır. Odanın yukarıda saydığımız değişik eylemlere cevap verebilmesi için değiştirilebilir bir düzen geliştirilmiştir. Bu düzenek göçebelikten kalma alışkanlıklar üzerine kuruludur. Orada bir yaşama birimi olan çadır, burada odadır. Çadırda da aynı mekân içinde değişik işlevler yüklenmiş ama sınırları konulmamış bölgeler vardı. Odada ise bu bölgeler bölmeler, yarı bölmeler ve kademelerle ayrılmıştır.. Çadırda ortada olan ocak, evde odanın bir duvarına dayanmış böylece dumanı kolaylıkla dışarı atılmıştır. Mangal ise tıpkı bir ocak gibi ortadadır. Oda iç cephesinin biçimlenmesi insan eylemlerinin gerektirdiği boyutlara göre sağlanmıştır. Odanın değişik işlevleri zaten çok olan taşınabilir eşya ile, eylem süresince sağlanır. Eylem bitince eşya ortadan kaldırılır. Yataklar yüklük denilen dolaplar içinde durur, uyunacağı zaman yere serilir, sabah tekrar dolaba konur. Yemek yenileceği zaman dolaptan çıkarılan sofra bezi, altlık, bakır sini veya tahta tabla ile yemek düzeni kurulur. Yemekten sonra her şey tekrar yerine kaldırılır. Bu amaçla odanın orta alanı boş bırakılmıştır. Oturmak için kullanılan sedirler duvar diplerindedir. Yemek ve yatma düzeni sarayda çadırda da aynıdır. Odanın çok amaçlı kullanımı ve ortada eşya bulunmaması Japon evinin de bir özelliğidir. Pek çok kültür ve kullanım öğesini Çin den almış olan Japonya nın Çin eşyasını almaması düşündürücüdür. Bu konuda Japon toplumunun iki kökeninden biri olan Orta Asya yı hatırlamamak imkânsızdır. Bu bölümde Kültür Bakanlığı katkılarıyla Reha GÜNAY tarafından hazırlanan Türk Ev Geleneği ve Safranbolu Evleri adlı eserden faydalanılmıştır.

6 - Septembrie / Eylül 2003 De-alungul istoriei casele turceşti s-au distins prin arhitectura şi modul de construcţie faţă de celelalte case aparţinând altor culturi şi civilizaţii. În timp, casele au suferit modificări, în arhitectura lor după zona geografică şi după materia primă de construcţie păstrânduşi totuşi identitatea primară. Această identitate dă posibilitatea să descoperi case turceşti în Asia, Balcani, Africa de Nord, statele Arabe şi Nordul Mării Negre, ceea ce atestă că prin locurile acestea au trăit popoare turcice. În acest articol ne propunem să facem o scurtă incursiune în lumea caselor turceşti din perioada secolului 17, perioadă otomană. După cum bine se ştie locul cel mai important dintr-o locuinţă este odaia,camera, care suferă modificări după modul de folosinţă. Casele au diferite forme de construcţie după tipologia lor. Case obişnuite, vile (konak) şi castele sau palate. Locuinţe de vară, de odihnă sau cele zilnice. Cel mai dese întâlnite sunt casele cu două nivele (parter şi etaj). Etajul superior are destinaţia de locuinţă propriu-zisă. Parterul are ziduri groase ca şi cum ar fi un zid de apărare. Partea din faţă este puţin ieşită în afară. Acoperişul se întinde drept pe cele patru laturi sau înclinat pe cele patru laturi. Doar pe trei laturi acuperişul depăşeşte peretele casei. Streaşina este lată şi uneori ondulată sub formă de jgheab. Materialul de construcţie este de obicei lemnul. Puncte de vedere Casele turceşti pagina / sayfa 10 Pereţii, dublii, sunt confecţionaţi din scânduri înguste, şindrilă, aşezate cruciş umplute cu chirpici. Referitor la clasele sociale, casele, la exterior, nu se prea deosebesc între ele, acestea fiind determinate de luxul şi împodobirea interioarelor. Etno-arhitectura şi arheologia caselor turceşti, puţini au fost cei care au studiat şi cercetat acest domeniu. Hakki Eldem, încă din anii tinereţii a fost atras de acest segment şi întreaga lui viaţă a dedicat-o studiului caselor turceşti. Lucrarea i-a fost publicată cu puţin timp înainte de a muri. Ea a costituit un viu interes pentru urmaşi. Arheologul Mahmut Akak a continuat să cerceteze casele turceşti şi să le claseze după regiuni şi zone. În anul 1950 la Universitatea Tehnică Facultatea de Arhitectură se deschide o secţie de cercetare a caselor turceşti din mediul urban. Apoi urmează o pauză de 20 de ani după care se reia acest studiu devenind atractiv pentru teze de licenţă şi teze de doctorat. De ce o pauză de 20 de ani? Răspunsul este uşor de găsit. Modernizarea mediului urban a dus şi la modernizarea arhitecturală a caselor. În pofida modernismului, casa turcească tradiţională incită ochiul cercetătorului care încearcă s-o imortalizeze atât pe peliculă de film cât şi peliculă fotografică. Pentru pictori rămâne un element de studiu şi decoraţiune. (va urma) Am avut şansa de a face o mică excursie la Istanbul. Pentru prima dată am fost pus in faţa unei noi culturi, având la bază o religie cunoscută mie numai după nume. Religia islamică. Dintr-un motiv sau altul de mic am fost învăţat să urăsc această religie. La şcoală nu-mi aduc aminte să fi învăţat ceva bun despre musulmani. Totul în jurul meu, ori sugera, ori propovăduia caracterul diabolic al religiei musulmane. Adult fiind şi uitându-mă la ştiri, aproape toate actele teroriste au fost puse la cale de musulmani. Oare dacă am face o listă cu toate răutăţile făcute de creştini, cu toate crimele făcute de ei, ar fi acea listă mai scurtă? Oare valoarea unei ideologii, sau a unei religii constă în calităţile morale ale celor care aderă la ele? Dar să revin la Sfânta Sofia. Pentru cei care nu ştiu, Sfânta Sofia este o bazilică ortodoxă construită între anii de către împăratul Justinian I. Bazilica se poate vizita şi astăzi, numai că a fost transformată după căderea Constantinopolului (1453), într-o hagie musulmană. Ceea ce m-a uimit a fost faptul că după sute de ani de fundamentalism musulman, pe pereţii fostei bazilici încă mai sânt picturile creştine. Mă întreb cum putem noi creştinii să-i numim pe alţii extremişti când am distrus culturi întregi. Unde ne-am dus am avut grijă de a-i creştiniza pe alţii cu forţa. Le-am distrus scrierile, le-am omorât liderii spirituali, i-am torturat pe cei care s-au opus creştinismului... şi toate astea în numele celui care a propovăduit toleranţa... Mahomed! Mahomed nu a fost un terorist. Din contra el a propovăduit ca şi Isus toleranţa. Este adevărat însă că a luptat cu arma în mâna pentru ideea lui. Nu a fost însă pentru a o impune, ci pentru a se apăra împotriva celor care vroiau să-l distrugă. Deşi a câştigat războiul, şi tradiţia cerea ca cei invinşi să fie omorâţi, el i-a cruţat fiind primul care să dea un exemplu. Poate şi mai paradoxal, Dumnezeul lui este acelaşi cu cel al lui Abraham, este acelaşi ca a lui Iisus. Nu numai atât. El îl recunoaşte pe Iisus ca pe un alt profet dumnezeiesc. Eu sunt creştin pentru că m-am născut creştin, trebuie însă să spun că eu cred în Dumnezeu, iar profeţii lui sunt numai nişte figuri istorice. Iisus Cristos ne-a dat rugăciunea pe care să o facem, când vrem să ne rugăm lui Dumnezeu. Ea se numeşte Tatăl Nostru. Noi din ce în ce am uitat de Tatăl Nostru şi l-am înlocuit cu Isus, Sfinta Maria, Sfântu Anton, Sfântul... Ceea ce mi se pare remarcabil la Mahomed este faptul ca a realizat faptul că urmaşii lui vor încerca să-l ridice la gradul de divinitate. Probabil că inspiraţia i-a venit tocmai de la religia creştină, în care probabil că în anii 600 când a trăit Mahomed, deja îl diviniza pe Iisus Cristos. La moartea lui, Mahomed i-a rugat pe cei din jur să-l îngroape într-un loc necunoscut tocmai pentru a nu lăsa nimic în urma care să fie venerat. Deşi locurile creştine se află în imediata proximitate a locului de unde a izvorit religia musulmană acestea au rămas neatinse, dovadă a toleranţei musulmane. Ca şi Sfânta Sofia fie au fost înglobate în tradiţia musulmană, fie au fost tolerate. Într-un fel cred că a fost mai multă toleranţă în ceea ce priveşte persoana lui Iisus Cristos din partea musulmanilor decât din partea evreilor, din ale căror rânduri acesta făcea parte. pagina / sayfa 11 Drumul spre ceilalþi Când mi s-o fi întâmplat, totuşi, să am o atingere pe viu, aievea, cu spaţiile oriental-islamice, pentru exotismul şi neobişnuitul cărora am simţit totdeauna mărturisesc un interes şi o fascinaţie aparte? Să se fi născut acest sentiment prin 1969 când, dimpreună cu alţi alumni ai universităţii chişinăuiene, vizitam (şi) oraşul Cazan, capitala tătarilor de pe Volga? Oricum, atunci, ghizii nu ne vorbiseră şi despre orişicare vestigii ale mahomedanismului, nu ne arătaseră vreo moschee sau geamie. E de presupus că, în generalizatul debilism ateist sovietic, astfel de edificii fuseseră demolate, desfigurate, camuflate, pângărite, transformate adică în depozite sau săli de sport. Nici în 1976, la Duşanbe ori Culeab, oraşe din Tadjikistan, sau în 1983, în Taşkentul uzbec, n-am remarcat însemne şi vestigii ale islamului. Prima revelaţie a exotismului religios oriental, care îmi resuscită şi extinde oarecum ( pe viu, aievea, în (i)realitate!) dimensiunile reflexiv-sugestive ale unor posibile metafore am trăit-o, ţin minte, la Samarkand, acum douăzeci de ani, fiind de-a dreptul fascinant de monumentele din secolele XIV-XVII ansamblurile arhitecturale Reghistan şi Şah-Zinda, Bibi-Zinda, Bibi-Hanâm, mauzoleul lui Hur-Emir etc. Într-adevăr, acolo, văzduhul vibra de comparaţii, vorba lui Mandelstam. Unele din acele impresii le-am trecut în file de publicistică în varianta lor culturală, în ele amintind, bineînţeles, de monumentele lui Navoi ( Nevâ-i) sau Firdousi, întâlnite prin urbiile Asiei Centrale. Apoi? În anul 1987, când, dimpreună cu mai tinerii colegi Vitalie Ciobanu, Vasile Gârneţ şi Teo Chiriac, beneficiind, în sfârşit (un atât de tardiv în sfârşit!), de prima-ne ieşire din perimetrul cuştii rusosovietice şi de trecerea peste Prut, la Constanţa, în Dobrogea românească, admiram moschei, geamii din minaretele cărora, se întâmplă, să răsune sotto-voce, adică uşor în surdină (mă rog, şi pe acolo era vorba de unele sotto-restricţii ateiste), glas de muezin timid sau intimidat. Încolo, mai spre Tulcea şi mai peste ani, la Babadag, vizitai geamia Gazi al Paşa şi casa imamului, restructurate şi ocrotite ca monumente ale islamului turcesc. Mai apoi, feericul Istanbul de la hotărnicia euro-asiatică, celebru prin Cornul de Aur, Galata, Fanarul, Topkapî (Iată, aici, trebuie să deschid paranteza, amintind că, în fastuosul ansamblu muzeal Topkapî, cea mai mare coadă turiştii o fac, totuşi, la vizitarea haremului) în fine, la Topkapî, dimpreună cu domnii Mihai Cimpoi şi Todur Zanet, colegul nostru găgăuz, dar creştin, nu musulman, rugasem ghidul să ne arate şi sabia lui Ştefan cel Mare. Fără amânare, amabila călăuză cu ochi migdalaţi ne însoţi spre vitrina unde se afla şi o sabie cum să vă spun? de-a dreptul simplissimă, nearătoasă. Asta e, ni se spuse. Eu şi Mihai Cimpoi schimbarăm priviri de oameni dezamăgiţi, descurajaţi. Chiar asta să fie, oare, renumita spadă a preaslăvitului domn, Confuzie, jenă, ce mai Însă agera turcoaică ne surprinde deziluzia din priviri, ghicindu-ne şi abisalele subtexte ale derutei şi muţeniei, ca să ne spună: Dar aceasta a fost sabia lui de lucru Aha, mărite Ştefane, cel iute la mânie şi repede vărsătoriu de sânge! Deja situaţia se mai limpezise. Iar cea de tron, de gală, e în altă parte, conchise, surâzând, migdalata şi simpatica fiinţă euroorientală care, ştia ea, cu vorba şi graţiile, ne dăduse lovitura de graţie spre pozitiv! În ce priveşte chestia aia cu haremul şi turiştii Aşa e, îmi sugerase câteva versuri: Ce despuiere fremătoare! / îmbăierea laolaltă a/ celor cincizeci şi ceva de cadâne din/ haremul sultanului Asta, pentru că oricum, ceva mai la vale, intenţionez să vorbesc despre poezie.) Aşadar, a urmat Istanbulul cu moscheea Ayasofya, Tekfur- Sarai, Kahriye-Camii, palatul Dalmabahce. Alte moschei sau geamii în care am intrat, lăsându-ne încălţările la intrare, sau pe fundalul cărora ne-am fotografiat cu colegii Vladimir Beşleagă, Andrei Burac şi Nicolae Popa: Baiazidiye, Sulimaniye, Yeni- Camii. A urmat Ankara, în apropierea căreia, la 1402, Baiazid I a fot înfrânt de Timur Lenk, zis şi Tamerlan, cavoul căruia Leo Butnaru îl văzusem, spuneam, la Samarkand. Acelaşi Baiazid numit Trăsnetul (!) a fost înfrânt de Mircea cel Bătrân la Rovine, în 1385, fapt care, însă, nu-i adumbreşte prea mult aura de comandant de oşti ce a tot extins hotarele otomanismului prin însemnate cuceriri în Balcani şi Anatolia, repurtând şi victoria decisivă asupra cruciaţilor, la Nicopole (1396) Ei bine, acestea ar fi şi ele nişte adnotări publicistice în versiune cultural-eseistică, pe când subsemnatul îşi propusese, de fapt, să schiţeze o succintă prolegomenă la un grupaj de versuri de inspiraţie, să zicem, orientală, uşor islamică, mahomedană, în care apar invocaţiile către Allah ale opresaţilor ori îndrăgostiţilor, invocaţii în care (Dar să lăsăm să decidă cititorul însuşi ce şi cum, la momentul potrivit.) Dat fiind că noi nu avem doar o memorie în stare pură, ci una confabulatorie, inventivă, selectă şi afectivă, aş putea spune, cu inerentul subiectivism, că, în special versurile de atare speţă, unele din ele scrise încă acum trei decenii, ţin, parţial, şi de o înfiorare, de o misteriozitate a juneţii obsedate oarecum (şi) de retro-mitul unei vieţi anterioare în care aş fi, chipurile, contemplat, deci şi studiat şi receptat, realitatea în ipostaze de exotism oriental, în diversitatea ei, atât cât mi se deschidea, cât mi se înfăţişa atunci, e-he! demult, în alchimica metempsihoză a succesivelor reîncarnări în floro-faună sau în alţi oameni. Astfel că transferul sensului poetic devine chiar însuşi transferul poetului care, iată, parcă ar retrăi reminiscenţele mai speciale dintr-o altă existenţă, sibilinică, sau din mai multe alte vieţi misterioase. Iar o primă concluzie ar fi că, în versurile respective, aspectele şi (re)interpretările unor imagini din mitologia, istoria, cultura spaţiilor oriental-islamice reprezintă interferenţe de spectre vectoriale, unele proiectate din adâncuri imemorabile (spre exemplu, poemele Lamentaţia Semiramidei şi Afurisenia zidarului de piramide sunt pre-islamice, dar localizate în actualele geografii mahomedane), alte poeme emanate de prezentul trăirilor care, trebuie să recunosc, nu sunt totdeauna totalmente explicite. Bineînţeles, într-o anumită măsură aceste texte sunt şi de sorginte (ori inspiraţie) livrescă, de pe când elevul de ieri, ajuns student la jurnalistică-filologie avusese norocul de-a prinde gustul pentru intensa lectură privată, care să-l distanţeze de totalitarismul textelor rudimentare, vulgarizatoare ce i se predau în şcoala medie sau superioară. Prin atare lecturi, noi, tinerii de atunci, ne păstram o libertate secretă de a cunoaşte lumea, civilizaţiile umane în permanentă deschidere de alte şi alte orizonturi şi apetituri estetice, diferite de cele propuse de modelele pedagogiei sovietice care zicea un biet şi bicisnic lector este cea mai sovietică pedagogie din lume. Printre autorii care m-au frapat la începuturile mele literare au fost (şi) Esenin cu excepţionalul său grupaj de inspiraţie persană (Şagane, frumoasă Şagane!), Navoi (Zidul lui Iskander, Leili şi Meginun, Confuzia celor drepţi etc.) şi Omar Khayyam, pe acesta din urmă urmându-l, uneori, încă de la debut, în predilecţia pentru strictul necesar în poezie, pentru concentrarea ideatică şi formulările lapidare, aforistice. (Aş putea spune că anume pe atunci luau sfârşit, probabil, experienţele şi opţiunile la întâmplare ale tinereţii mele literare.) Apoi, chiar şi după ce mi-am publicat prima carte scrisă cap-coadă în vers liber sau alb, citindu-i pe Esenin în original, iar pe Navoi şi Khayyam în excelente traduceri ruseşti, nu puteam să nu remarc în mod special că există şi proeminente poeme elaborate în formă fixă ale căror ritmică şi rime nu numai că nu creează impresia de artificialitate (ca şi la Eminescu sau Arghezi), ci, din contra, anume acestea par să asigure plusul de descătuşare şi libertate asociativă, ca şi cum calităţile ar proveni recte (şi) din rigurozitatea disciplinei prozodice (la sânge!). Prin acel/acest interes faţă de clasicismul din alte spaţii geo-literare, ca şi cum mă înscriam printre cei care, spunea cineva, nu erau primii care încercau ceea ce e nou, dar

7 - Septembrie / Eylül 2003 pagina / sayfa 12 pagina / sayfa 13 Drumul spre ceilalþi nici ultimii care ar abandona ceea ce e vechi. (Mai recent, Marin Mincu remarca, nu fără temei, că, la noi, descoperirea ori redescoperirea scriiturii în temeinicia generală apare cu întârziere, dovadă stând faptul că alţii, în Europa şi nu numai, au revenit deja la unele formule literare clasice, fixe.) Ba chiar o anumită perioadă, circa un deceniu, între , precum o dovedesc şi textele-exemplele preluate din volumele Sâmbătă spre duminică şi Duminici lucrătoare, rezonanţele orientale păreau a se regăsi obsesiv în ordinea firii, existenţei şi de ce nu? destinului meu, ca mod de vis, meditaţie şi simţire convertite de/în acţiunea scrisului sau în scrisul ca acţiune. (Ar fi de presupus că, pe unele din poemele în cauză cineva le-ar trece la capitolul unui conceptualism decorativ, fapt care, sincer vorbind, nu m-ar surprinde.) Astăzi, în climatul de instabilitate, poate că de criză, a poeticii postmoderne, pot reafirma o concluzie la care ajunsesem acum două decenii, când, cultivând şi formulele fixe ale poeziei, inclusiv sonetul, mi-am zis: Ce importă, colega, dacă eşti romantic sau suprarealist, impresionist sau imagist? O estetică generalizată (azi globalizată?!), supraindividuală, nu garantează valoarea. Ca pondere artistică, principiile valabilităţii nu depind, obligatoriu, de preferinţele de curent, formă (fixă, liberă, albă ) sau de şcoală literară a autorului, ci de harul lui, distinct şi de netăgăduit. Altceva (sau poate deloc altceva) e că, pe lângă acel incontestabil har cu care au fost dăruiţi, unor poeţi, scriitori în general, le lipseşte cunoaşterea profundă a istoriei artei lor. În acest sens, pentru mine istoria poeziei include necesarmente şi cunoaşterea subtilităţilor ei ideatice, stilistice, de formulă (pură sau mixtă), care te îndrumează spre calea propriei tale edificări auctoriale. Implicit, prezenta schiţă de prolegomenă reprezintă şi o pledoarie pentru citirea şi recitirea poeziei orientale care, mie unuia, mi se pare cam uitată pe nedrept aici, în spaţiile Undeva oamenii şi-au ucis speranţa şi până la mine ajunge sângele cadavrelor albastre ajunge ceaţa. ELEGIA PENTRU HAZIM HIKMET Colorată elegie a văzduhului presurat ca praful melodiilor orientale indolent suflat din clarinete psiho-etno-culturale europene. Nu, nu rezistă banalul şi leneşul argument, că Navoi ori Firdousi, Hafiz ori Saadi (ca să nu mai vorbin (şi) de mereu actualul Khayyam!) nu mai sunt la modă. Dimpotrivă, spiritul esenţializat în operele acestor şi altor mari creatori care, vorba lui Borges, fiecare în parte, nu sunt atât un literat, cât o literatură, nu (re)simte influenţa timpului, pe care-l transgresează din epocă în epocă, spre a contribui perpetuu la dezvăluirea şi înţelegerea dialecticii spiritului uman universal, ne-localist, ne-oriental, ne-islamic, stricto sensus vorbind. Unde mai punem că astăzi e de-a dreptul anacronică şi inadecvată tentativa abordării problemei concurenţei pe criterii de valabilitate şi actualitate, între antichitate, clasicism, romantism, simbolism, imagism, futurism (dar retro-ism?), avangardism Exegeţii au ajuns, în fine, se pare, la concluzia că nici unul din stilurile afirmate pe parcursul epocilor nu poate fi luat drept punct culminat al artei, literaturii, deoarece fiecare din ele nu reprezintă un mod singular valabil de a recepta lumea cu toate ale ei. În spaţiul european sau islamic, nipon sau latino-american, chinez sau nord-american. Din acest considerent, ca cititor sau peregrin în cuprinderile civilizaţiei orientale, idem, islamice, înţeleg semnificaţiile artistice, inclusiv cele literare, ca pe nişte experienţe/procese de conservare, dar, concomitent, şi de transmutaţie a semnificaţiilor care spiritualizează, depăşind stadiile pur estetice în orientarea/ înaintarea spre unul al chintesenţelor, denotaţiilor şi conotaţiilor de ordin existenţial-filosofic. Astfel, pentru scriitorul preocupat (şi) de aceste spaţii, istoria şi cultura islamică sunt imanent fructuoase în planul inspiraţiei, care ar fi un fericit acord al instituţiei cu întâmplarea, cunoaşterea, dar şi cu norocul, cu şansa. Fireşte, şi cu inteligenţa, studiul, experienţa proprie de creaţie. În fine, cu conştiinţa modelată (şi) de toate cele amintite până aici. Îmi pun dinaintea ochilor inima şi cânt spre-a nu vedea despărţirea de ţară. Rechem pe buze cuvintele şi cânt spre-a înnăbuşi glasul minciunii. continuare din pag. 11 şi cânt totdeauna având o bucurie minusculă barem cât umbra unei sărbători. (Aripă în lumină, 1976) FLAŞ FLAŞ FLAŞ FLAŞ FLAŞ FLAŞ FLAŞ FLAŞ FLAŞ Duminică, 10 august 2003, la Brăila s-a desfăşurat spectacolul prieteniei turco-română, spectacol oferit de ansamblul folcloric al municipiului Brăila, Pandelaşul şi formaţia de dansuri populare a primăriei din Nilufer din oraşul Bursa Turcia. Cele două formaţii ale oraşelor înfrăţite, Brăila şi Bursa au oferit un program amplu care a atras un număr impresionant de spectatori. Formaţia din Turcia a arătat prin diversitatea costumelor şi a dansurilor cât de bogat este folclorul şi muzica turcă, reuşind să schimbe imaginea despre acest segment pe care mulţi îl confundau cu dansul buricului şi manelele de ultimă oră. Doamna abdula Gulten, vicepreşedintă a UDTR, preşedinta filialei Galaţi, preşedinta Centrului De Cercetare, Dezvoltare, Educaţie şi Cultură Turcă Dunărea de Jos şi nu în ultimul rând preşedinta Comisiei de Cultură, Culte şi Mass-Media în cuvântul de încheiere a spectacolului a subliniat împlinirea celor 10 ani de la înfiinţarea Consiliului pentru Minorităţile Naţionale din România şi a mulţumit Guvernului României pentru această hotărâre guvernamentală care a dat posibilitate ca toate minorităţile să-şi arate potenţialul valorilor pe care le deţine, a dat posibilitatea să se bucure în egală măsură de păstrarea şi continuarea tradiţiilor patromoniale ale României. Considerăm că acest spectacol este un dar oferit de primăriile celor două oraşe, Brăila şi Nilufer - Bursa, celor 80de ani de la formarea statului turc modern, Turcia, şi a 125 de ani de relaţii diplomatice şi culturale dintre România şi Turcia a spus în încheiere doamna Gulten Abdula şi a oferit diplome de excelenţă din partea UDTR şi CCDECT - Dunărea de Jos, însoţite de mape cu cărţi editate de UDTR precum şi câte un tricou cu inscripţia figurii lui M.K.Ataturk şi a dictonului Pace în Ţară, Pace în Lume, domnului primar al Brăilei Lungu Anton şi celor două formaţii; Pandelaşul şi Nilufer Bursa. Spectacolul s-a încheiat cu o horă a prieteniei la care s-au prins membrii celor două formaţii şi spectatorii. Iată ce înseamnă să trăieşti în bună înţelegere şi pace atunci când dialogul este deschis, sincer şi respectul este reciproc. Destan Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır. Bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir. Yunanca espos sözcüğünden gelmektedir. Mitoloji, efsane, folklor ve tarihi öğeler içerir. Destanlar ve destansı öyküler ilkçağlardan beri dünyanın her yerinde gelenekleri sonraki kuşaklara aktarmak için kollektif olarak yaratılmış edebi biçimlerdir. Destanların ortak özellikleri: Hepsinde yarı tanrısal nitelikler taşıyan bir ya da birçok kahramandan söz edilir. Destan bu kahramanın eylemleri üzerine kurulmuştur. Olaylar çok geniş bir kozmik coğrafya üzerinde geçer. Bir destanın dünyası ortaya çıktığı zaman içinde düşünebilecek her şeyi barındıran bütünsel, çok yönlü bir dünyadır. Hemen bütün destanlarda uzun yolculuklar anlatılır. Çoğu destanda olaylara doğaüstü yaratıklar da katılır. Kişiler, olaylar, doğal varlıklar hep gerçek yaşamdaki boyutlarından daha büyük, daha zengindir. Özellikle sözlü destanlarda uzun anlatı, betimleme (tanımlama) ve konuşma bölümleri bulunur. Öykü içinde öyküye yer verilir.törensel söyleyişler ve kamusal duyarlılık hakimdir. Destanlar temel olarak iki gruba ayrılır. Sözlü destanlar Yazının henüz bulunmadığı ve yaygınlaşmadığı bir kültürde doğan ve kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarıldıktan sonra yazıya geçirilen destanlardır. Ozan ve şarkıcıların değişik zamanlarda söylediği şarkı ve şiirlerin bütünleşmesi ve işlenmesiyle oluşturulurlar. Örnekler: Gılgameş: MÖ 3000 yıllarında Mezopotamya da ortaya çıkmıştır. Bilinen en eski destandır. Babil ve Akad toplumlarınca da benimsenmiştir. Ama bugüne kalan en eksiksiz biçimi Sümer toplumunda ortaya çıkmıştır. Zalim Uruk kralı Gılgameş in ölümsüzlük arayışını anlatır. Gılgameş ve arkadaşı Enkidu ile birlikte uzun arayışlardan sonra ölümsüzlük otunu bulur, ama bir yılana kaptırır. İlyada ve Odysseia: MÖ nci yüzyıllarda geçtiği sanılmaktadır. Homeros destanları olarak bilinirler. Yunan Yarımadası ndaki Akhalar ın, Anadolu daki İon krallıklarına saldırısı ve Akha kral ve prenslerinin daha sonraki serüvenleri anlatılır. Özellikle Odysseia, daha sonraki Yunan Tragedyası ve Batı edebiyatının önemli bir kaynağıdır. Diğerleri: Eski İngilizce halk destanı Beowulf, Eski Almanca Heldenlieder (kahramanlık türküleri), Almanca Nibelungenlied, Kudrunlied, Fransa da Chanson de Geste (kahramanlık şarkısı), Chanson de Roland (Frank kralı Charlemagne ın savaşlarını anlatır), İspanya da El Cantar de Mio Cid, Hindistan da Mahabharata, Ramayana, Japonya da Heike Monogatari. Edebi destanlar B e l i r l i b i r y a z a r tarafından eski örneklere uygun olarak ve okunmak üzere kaleme alınmış destanlardır. Örnekleri Vergilius un Aeneis i: MÖ uncu yüzyılları kapsar. Troyalı Aeneias in u z u n v e z o r l u b i r yolculuktan sonra Latin ülkesine gelerek Lavinium kentini kurması anlatılır. Lavinium sonradan Alba Langa ve Roma kentlerinin yerine kurulan ilk kenttir. Milton un Paradise Lost u: İnsanın cennetten kovuluşu ve tanrının şeytanla mücadelesini anlatır. Dante nin La Divina Commedia sı (İlahi Komedya) MS , Ariosto nun Orlando Furioso su (Çılgın Orlando) 1532, Camoes in Os Lusidas ı Türk edebiyatında destan Asya kıtasının çeşitli bölgelerinde yaşayan Türk boyları arasında zengin bir destan geleneği vardır. Bilinen Türk destanları arasında en eskisi Yaratılış Destanı dır. Altay Türkleri arasında söylenmektedir. V. Radlov tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir. Saka Destanı, İskit Türkleri ne aittir. Bu destan zinciri içinde Alp Er Tunga ve Şu parçaları bulunur. Bunlar Kaşgarlı Mahmud u Divanü Lugati-t-Türk adlı eserinde yer almıştır. Oğuz Kağan Destanı 14 üncü yüzyılda derlenmiş özet nitelikte bir metindir. Oğuz Kağan ın doğumu ve üstün nitelikleri, askeri başarıları ve ülkeyi oğulları arasında pay edişi anlatılır. Oğuz Türkleri nden günümüze gelen tek destan metni ise Dede Korkut Kitabı dır. Bayındır Han soyundan geldikleri sanılan Akkoyunlular ın egemen olduğu Kuzeydoğu Anadolu daki olaylar ve Müslüman Oğuzlar ı yaşamı anlatılır. Göktürk Destanları çeşitli parçalardan oluşmuştur. Bozkurt parçasında Göktürkler in bir boz kurdun soyundan geldikleri, Ergenekon parçasında ise Ergenkon a sığınmaları, çoğalıp buraya sığmayınca dağı eriterek dış dünyaya çıkmaları anlatılır. Köroğlu parçasında ise göçebe Oğuzlar ın Horasan ve Hazar da İranlılarla savaşlarından sözedilir. Manas Destanı nda Kırgız Türkleri nin putperest Kalmuk ve Çinliler le savaşları vardır. Cengiz Han Destanı, Moğol istilasından sonra Kıpçak bozkırlarında ve eski Uygurların yaşadığı bölgelerdeki olayları anlatır. Timur Destanı, Timur un savaşları ve kişiliğine yer verir. Danişmend Gazi Destanı nda Türklerin Anadolu yu ele geçirmeleri anlatılır. Battal Gazi Destanı nda da Anadolu daki Türk-Bizans savaşları yer alır. DESTAN VE TÜRK DESTANLARI Destan(epos), bir boy, ulus (kavim) veya millet haytında tam estetik hüviyet kazanmamış eser sayılan efsanelerden sonra nazım şeklinde ortaya çıkan en eski halk edebiyatı mahsullerinden biridir. Sözlü geleneğe bağlı bu anonim mahsuller, zaman ve mekan içinde cemiyetin iradesini ellerinde tutan Kahraman-Bilge şahsiyetlerin menkabevi ve hakiki hayatları etrafında teşekkül etmiş uzun, didaktik hikayelerdir. Tarihe bağlı olmakla beraber, tarih sayılmayan; ozanların kobuzlarla terennüm ettiği; cemiyetin ortak hayat görüşü ile ülkülerini aksettiren bu eserlerin teşekkülü için bir yaratma zemini le savaş, din değiştirme, göç, kuraklık vb.gibi büyük hadiselerin millet vicdanında birtakım sarsıntılara sebep olması lazımdır. İşte millet hayatında askeri, dini, siyasi, içtimai hadiselerin hazırladığı muhit içinde: Kahramanlıklar, anekdotlar, menkabeler, felaketler, aşklar, hatıralar, bilgiler, görgüler, kızılalma sayılan hedefler tek ve büyük olma ihtirası ozanlar tarafından ananenin getitrdiği teknik ve kompozisiyonla terennüm edilmeye başlanır. Umumiyetle İslamiyetten önce ve sonra olmak üzere iki kolda sınıflandırılan destanlarımız bu esaslar içinde meydana gelmişlerdir. İslamiyetten Önceki Türk Destanlar İslamiyetten önceki Türk destanlarının orijinal, tam metinleri elimize geçememiştir.çin, Arap, İran, Türk vb.kaynaklardaki dağınık bilgiler destan geleneğimizin çok eski devirlere

8 - Septembrie / Eylül 2003 pagina / sayfa 14 pagina / sayfa 15 SITUAÞIA GEAMIILOR DIN JUDEÞUL CONSTANÞA ÎN ANUL 1941 Prof. univ. dr. Ibram Nuredin Începând cu acest număr pu-nem la dispoziţia cititorilor, date deosebit de importante cu privire la lăcaşurile de cult musulmane din judeţul Constanţa şi nu numai. Do-cumentele au fost citite, selectate, triate de noi, cu avizul şi bunăvoinţa Muftiatului Cultului Musulman, şi din ele aflăm informaţii absolut inedite privind datarea şi con-strucţia geamiilor, numele lor, nu-mărul imamilor ce slujeau, bunurile ce se regăseau în geamii, alte ele-mente ce pot da seama de starea cultului musulman în perioada in-terbelică. Datele sunt consemnate, pe dosare, ca urmare a inventarului desfăşurat sub egida Ministerului Instrucţiei şi Educaţiei, Cultelor şi Artelor, Subsecretariatul Cultelor şi Artelor. Rom. Ministerul Instr. Ed. Cultelor şi Artelor Subsecretariatul Cultelor şi Artelor Muftiat Jud. Constanţa Inventarul Comunităţii Musulmane 1940/1941 Comuna Ciocârlia de Sus Dosar 19 Hatibatul geamiei Cabail Inventar 1940/ imobil care serveşte drept geamie - construit 1898, din piatră şi chirpic, acoperită cu olană, cu 1 încăpere şi şopron în faţă. - Imobil construit din contribuţia benevolă a enoriaşilor - 5 ha. teren cultură proprietatea geamiei - pe teren şi o şcoală - 3 ha. teren cimitir musulman În sala de rugăciuni a geamiei - 4 preşuri 3 2 m - 8 rogojini 2, sfeşnice - 8 tablouri cu numele mucenicilor - 1 mătură Comuna Straja - Dosar 74 Hatibatul geamiei Giuma - imobil geamie construit 1870, piatră, acoperită cu olană cu trei încăperi teren 315 m - contrib. Enoriaţilor - 5 ha cultură - 4 cimitire de suprafeţe diferite În sala de rugăciuni - 5 rogojini - 1 cuvertură din cârpe 2/2-1 buc. Member - 1 tabut din lemn de fag Comuna Tătaru Dosarele 75 şi 76 Hatibatul geamiei Sani Geafer - 1 imobil ce serveşte ca geamie, construit în 1880 din piatră şi acoperit cu olană, cu 3 încăperi; suprafaţa teren 950 m2, suprafaţa clădită 84 mp - teren donat de comună - clădirea din contribuţia enoriaşilor - 5 ha teren arabil dobândit în 1922 conform Legii agrare din tablă - 1 drapel - 1 sobă tablă Giuma geamia Bolat hatip Sadîc Hagi Septar - 1 geamie, 2 încăperi, construcţie piatră, acoperiş olană, pe o suprafaţă de 6 ha teren de cultură, 10 ha, donat de defunctul Hagi Septar Bolat în cimitir suprafaţă m2 împrejmuit cu scânduri şi plantaţie pomi jur-împrejur În sala de rugăciuni - 1 iconar 2/3 m din lemn de stejar - 3 covoare de lână - 10 rogojini - 6 lămpi gaz - 1 mimber de brad - 1 tabut de lemn 2 0,80 m - 1 tenişir de lemn de 2 0,80 (tenişir tahta cenaze yıkamak icin) Comuna Nisipari Dosar 58 2 geamii Giuma şi Orta - hatip Şevchi Geafer - 1 geamie construcţie 1858 din piatră şi beton, acoperit cu olană, cu 1 încăpere şi şotron - suprafaţa teren 2000 mp, suprafaţa construită 94 mp a 2-a geamie - construită 1880, din piatră şi chirpic, acoperit cu olană cu 1 încăpere pentru sala de rugăciuni, o cameră mică şi şopron - suprafaţa teren 4000 mp, supraf construită 60 mp - 1 imobil şcoală construit 1910, cu 3 încăperi imobil ce a servit de geamie azi părăsit, construit cu 1 sală şi şopron în faţă, în 1885 de enoriaşi - 10 ha teren cultură împropriet de la Stat în ha teren cultură împropriet de la Stat în 1929 dat în folosinţa şcoalei, este administrat de comunitatea musulmană - 1 cimitir, suprafaţa 1 ha şi 7500 mp Giuma - 6 rogojini 2/3-1 secde - 1ceas pendulă - 1 tabut lemn de fag - 7 buc tablouri inscripţii Orta - 6 rogojini 2/3-1 secde - 7 buc tablouri inscrip Şcoala 1 cls cu 5 băncă lemn de fag - 1 tablă de scris lemn de fag - 1 sobă fier cu 6 burlane Comuna Grădina Dosar 42 Geamia Giuma imam Nazif A. Geanacai - 1 geamie construită 1868, din piatră şi chirpic, cu scândură de brad jur împrejur, acoperit cu olană, cu 3 încăperi - supraf. construită 99,16 mp, suprafaţă teren 2250 mp - 1 imobil pentru şcoală mahomedană construit în 1921 din chirpic acoperit cu ţiglă cu 4 încăperi, suprafaţa clădită 83,52 mp - 10 ha teren cult prin împroprietărire din 1886 din care 5 ha se administrează de comunitate, iar 5 ha este în folosinţa personală a geamiei mp teren pentru cimitir musulman - au mai fost 2 terenuri care au servit drept cimitir în suprafaţă de 7690 mp şi respectiv mp - 4 covoare de iută mici, 2x3 m - 3 covoare de iută 2x7 m - 1 covor iută 4x0,5 m - 1 perdea 2x0,55 m - 1 covor lână 1,20 x 1 m - 1 meber de scândură - 1 amvon - 3 sfeşnice - 1 lampă nr.30-1 lampă nr. 8-1 masă scânduri - 1 scaun brad - 1 drapel naţional Sala de clasă - 8 bănci - 1 masă brad - 1 scaun brad - 1 tablă de scris - 1 căldare de apă - 1 cană pentru apă - 1 sobă tablă cu 5 burlane Dosar nr.17, Sat Lazul, com. Agigea, geamia Giuma - hatip Ferat Faic + perceptor fiscal Mihail Ioan Comunitatea musulmană are ca avere imobiliară: - 1 imobil geamie, construit în 1870 din piatră, acoperit cu olană, 2 încăperi - suprafaţă teren 1200 mp - suprafaţă construcţie 230 mp - suprafaţă 5 ha şi 2500 mp teren de cultură prin împroprietărire de la Stat în 1930, administrat de comunitate - suprafaţă de 3 ha folosit ca cimitir, teren donat de comunitate - 5 rogojini din papură 21x3 m - 1 covor 1 x1 m - 1 sobă fier cu burlane - 3 lămpi iluminat - 1 tabut lemn de fag Dosar 78 Tuzla geamia Giuma, plasa Mangalia - 1 imobil geamie construit 1870 din piatră şi acoperit cu olană, compus din 5 camere din care 2 ca şcoală şi casă de rugăciune, 3 pentru locuinţă - suprafaţă teren 1156 mp se foloseşte de comunitate din suprafaţă construcţie 150 mp. - Imobil renovat în 1934, împrejmuit cu gard de zid de piatră şi sârmă ghimpată - Suprafaţă de 10 ha teren cultivat prin împroprietărire stat din 1835, administart de comunitate, totuşi 5 ha sunt folosite samavolnic de parohia ortodoxă Carmen Sylva - Suprafaţa 6952 mp atribuit prinplanul de sistematizare din 1926, folosit drept cimitir - 3 covoare 2x1,5m - 3 preşuri 2x1,0 m - 6 buc rogojini 2,5x1,5 m - 1 catedră pentru sfat religios de brad - 1 member / amvon din lemn de brad - 1 măsuţă de brad, cu un sertar - 1 catafalc / tabut de lemn de brad - 1 teneţir / masă de spălat din lemn de brad Sala de clasă - 3 bănci din lemn de brad - 4 buc ştergare pentru abdest - 1 cană pentru băut apă - 1 lighean de metal pentru apălat - 4 buc. ibrice de metal - 1 tablă afişaj lemn de brad - 1 sobă de tablă - 1 lampă petrol - 1 felinar Dosar nr. 9 geamia Sultan Mahmud, oraşul Hârşova - hatip Hasan Chemal Isleam + perceptor fiscal Neculai Călinescu - 1 imobil geamie în str. Orient nr. 2, construit în 1812 de Sultanul Mahmud din piatră şi cărămidă, acoperit cu olană, cu patru încăperi S. teren din timpurile vechi, ca vacâf, fără act de proprietate de 1801,05 mp din care s.teren neclădit 1524 şi s.clădită 276,59 mp. - pe acelaşi teren se află 1 imobil cu prăvălie, situat pe str. Carol nr.2, cu ochiuri de prăvălie construit din piatră acoperit cu olană, suprafaţa clădirii 257,44 mp construit de enoriaşi în anul 1924, din veniturile comunităţii şi contribuţii benevole. - 1 teren cultură de 5 ha situat pe mereaua satului Crucea, comuna Crucea, dobândit de la Stat prin împroprietărire în anul 1940, administrat de Comunitate - 1 teren pe şoseaua naţională Constanţa Hârşova care serveşte de cimitir musulman în suprafaţă de mp (62250 mp cimitir mp parcelată în locuri de casă), stăpânit de comunitate din timpuri vechi Primarul comunei urbane Hârşova era Petre C. Doicescu. Un alt document, certificatul nr. 491/26 aprilie 1941 certifică una geamie construită din piatră şi cărămidă pe o suprafaţă de 256 mp, împrejmuită cu ziduri în înălţime de un metru, şi una clădire cu 5 ochiuri de prăvălie pe str. Carol, construită pe o suprafaţă de 200 mp. Documentul poartă semnăturile indescfrabile ale primarului, secretarului primăriei şi a hatipului (în original). Predarea terenului de 5 ha rezervat geamiei urbane Hârşova teren situat în comuna Crucea (teren luat pe seama Statului) s-a făcut de şeful ocolului Agricol C. Deleanu către hatipul Cheamil Isleam pe cele 4 direcţii de str. Orient, str. Carol, proprietatea Gh. Renţea, str. Constanţei şi proprietar D. Bercu. Este dat într-un alt document Polanul Geamiei, cancelariei, sala de aşteptare, a turnului şi camera sicriului. Suprafaţa geamiei 209,55 mp, a cancelariei 16,80 mp, a sălii de aşteptare 28,40 mp, a turnului şi sicriu 16,24 mp, total 276,59 mp. Cele 5 ha din satul Crucea proprietatea geamiei sunt încadrate de lotul postului de jandarmi la vest, proprietatea locuitorilor la sud, proprietatea Dumitru Pappa la nord şi lotul zootehnic la est. Cimitirul este încadrat de proprietatea Gică Drumea şi Ocolul Agricol, de Şoseaua naţională, de propriet. D. Bercu şi IchimVerzea şi propriet. Comunei. camera nr.1-1 member de lemn - 7 covoare 2,70 x 1,90m - 1 covor 3 x 2 m - 1 covor 1,90 x 0,90 m - 1 covor 2,90 x 1,80 m - 3 preşuri 6,75 x 0,90 m - 1 preş 1,80 x 0,90 m - 1 preş 2,50 x 0,70 m - 1 perdea - 28 rogojini - 1 scaun 1 lampă atârnată de tavanul geamiei - 5 sfeşnice de bronz - 5 sfeşnice de lemn Sala de clasă - 18 bănci de brad - 5 scaune (taburete) de lemn - 1 găleată + 1 cană de apă - 2 mese de brad - 1 sobă cu 5 burlane şi 2 coturi - 1 cuier fix de lemn - 1 drapel naţional - 1 ştergător de ghete Camera nr. 3-4 lămpi nr. 5-2 lămpi nr felinare americane - 2 tabuturi de lemn - 1 drapel naţional - 1 sicriu mic - 2 bucăţi teneşir În acest dosar se află un document trimis către Muftiatul Cultului Musulman la cererea acestuia nr. 531/950, răspuns cu intrarea la Muftiat nr. 632/24 mai 1950, Comitet Pronz. Al oraşului Hârşova emite actul nr. 3810/23 mai 1950 unde se arată că comitetul musulman din localitate a avut 5 ha teren arabil care este actualmente donat la IAS Crucea, jud. Constanţa ; are în prezent un corp de prăvălie format din 50 ochiuri din care două sunt închiriate la Sindicatul Alimentar şi Biroul Cooperativei, una este ocupată de sediul Frintului democrat Tulcea fără plată şi două libere şi 3 terenul liber din interiorul şi exteriorul cimitirului turc, este arat în parte de comitet. Dosar 14 Miriştea, com. Amzacea, geamia Giuma - hatip Izet Aivaz - 1 imobil pentru geamie, construit 1900 din piatră şi acoperit cu olană, cu două încăperi - suprafaţă de teren 2000 mp. Suprafaţă clădită 100 mp - imobil şcoală 80 mp pe aceeaşi suprafaţă construit 1933 din piatră, acoperit ţiglă - suprafaţa 10 ha teren de cultură - donat Stat, împroprietărie 1884 din care 5 ha administrat de Comitet de conducere şi 5 ha în folosinţa personală - suprafaţa 5 ha teren cult împropriet de la Stat 1926, în folosinţa şc. Mahomedane. - Supraf 6000 mp serveşte ca cimitir - Supraf 1500 mp cimitir părăsit - covor 2 3 m - 1 covor 1 2 m - 7 preşuri + 2 mici de dif dimensiuni - 2 tabuturi din lemn de fag - 2 ridicătoare ptr. tabuturi din lemn de - 5 candele din care 2 de bronz - 1 mătură - 1 drapel - 1 minaretă mare din lemn Local şcoală - 4 bănci mari şi 2 bănci mici din lemn de fag - 1 catedră şi 1 scaun din lemn de fag - 1 tablă de scris din lemn de fag - 1 cuier de haine din lemn de fag - 1 sobă de tuci cu 5 burlane - 1 canapea ptr. căldare din lemn de fag - 1 ibric mic de tinichea - 1 sticlă cu cerneală şi 1 toc de scris Dosar 59 Geamia Hairie Nuntaşi - hatip Geafer Iusuf - 1 imobil ptr geamie construit 1877, din piatră şi chirpic, acoperit cu olană, 1 singură încăpere - suprafaţă teren 754 mp, supraf clădire 60mp. - Supraf de 5 ha teren cultură (arabil) - Cimitir pe supraf de 2 ha 4700 mp Ptr. toate nu exista titlu de propriet şi act autentic ceea ce a făcut necesar eliberarea acestui certificat nr. 1139/12 mai 1941 de către primar şi autentificat de notar, cu semnătura hatipului - 1 covor lână 1,20 x 0,60 m - 1 covor lână 2 x 0,80 m - 1 covor lână 3 x 1 m - 1 covor lână 3 x 2 m - 12 rogojini - 4 sfeşnice cu suporturi - 1 lampă nr. 5-1 piedestal ptr papuci de lemn - 1 teneşir de lemn - 1 drapel de pânză Cernavodă dosar 13 Certificat 2675/7 mai 1941 cu semnătura Primar şi secretar Comunitatea musulmană are: - 1 geamie cu minaret lipit de clădire cu o curte în suprafaţă de 2089 mp - 1 imobil care serveşte de şcoală şi casă parohială situată în aceeaşi curte cu geamia, construită în 1756 din piatră şi cărămidă, acoperit cu olană, cu 6 încăperi - 1 ceardivan (chioşc) cu cişmea de apă ptr ritual, construit imobil cu 8 ochiuri de prăvălie, cu faţada la str. Carol pe o supraf clădită de 475 mp - 1 cimitir în supraf de mp situat la drumul Gării - hatipul Hafuz Iusuf - terenul geamiei este vakâf din timpul Imp Otoman, fără act de prorietate Prin adresa imamului Cheşpedin Amdi din 25 V 1963, adresată Muftiului se cerea ca să fie respectat Adresa Muftiatului 136/15 martie 1963, conform HCM 1509/1963, articolul 28, cu privire la cota de 50% asupra clădirilor din imobilele comunităţii ce se cuvine secţiunii financiare a oraşului Cernavodă pentru repaaţii - restructurări şi nu cota de 70% cum are vechea dispoziţiune. Bunuri: În sala de rugăciuni: - 2 covoare şi preşuri de diferite dimensiuni - 4 rogojini, 8 sfeşnice de alamă - 1 candelabru mare de sticlă - 1 tabut lung de 2 metri - 7 tablouri ce rame şi geamuri în bunăstare În sala de clasă nr. - 7 bănci, 3 mese, 3 scaune ordinare - 1 tablă mare de lemn - 1 sobă de tablă cu burlane - 1 cazan de aramă - 2 steaguri de 3 x 1 Într-un document... din 5 ianuarie 1949, întocmit de funcţionarul Gevdet Muharrem şi cu semnătura imamului Mustafa G- Reis, se specifică geamia..., loc viran. Curtea geamiei se afla pe str. Lenin nr. 10, toate stăpânite de peste 100 de ani. BUCUREŞTI, Dosar nr. 7 Hatibatul geamiei Giuma din Parcul Carol I - imam Edip Mehmet Ali - imobil geamiei construit din piatră şi beton, acoperit cu olane şi mozaic betonat cu 1 încăpere - s. teren 233 mp - imobil construit în 1909 cu contribuţia Statului Românâ Regele Carol primul ctitor şi diferite ofrande particulare Bunuri în sala de rugăciuni a geamiei8-11 covoare de diferite dimensiuni - 3 preşuri - 1 măsuţă pt. Coran - 1 Tefşir - 1 sobă de fier la inventarul din 22 febr. 1949, apar ca accesorii de birou şi 2 ştampile (1 rotundă, 1 entete) şi 38 de cărţi, 7 sfeşnice din tablă de fier, aluminiu sau alamă. Între cele 38 de cărţi avem 1 Coran, Elharikatul Mohamediza ve Siretl Ahmedia (autori M. Ali şi A. Ibraim), cartea La Dobrudja a lui I. I. Nacian, cărţi de literatură (clasici români, dar şi Turgheniev, Oscar Wilde, H. Bergson Sufletul şi corpul, Legea şi Statutul pentru Organizarea Bisericii Ortodoxe Române (Ministerul Justiţiei), Othello de Shakespeare, Originile socialism şt (Fr. Engels), Faust de Goethe, Concepţia materialistă a istoriei (C. Dobr-Gherea) etc.

ON EMİR الوصايا لعرش

ON EMİR الوصايا لعرش ON EMİR الوصايا لعرش ] ريك - Turkish [ Türkçe - şeyh Muhammed Salih el-muneccid الشيخ د صالح الجد Terceme: IslamQa koordinasyon: Sitesi Islamhouse رجة: وقع الا سلا سو ال وجواب تسيق: وقع IslamHouse.com

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

LED-uri integrate pentru indicarea starii sistemului Tümleşik Durum LED i. Carcasa turnata Muhafaza birimi. Grad de protectie IP67 Hava ısıtıcı / P67

LED-uri integrate pentru indicarea starii sistemului Tümleşik Durum LED i. Carcasa turnata Muhafaza birimi. Grad de protectie IP67 Hava ısıtıcı / P67 Avantaje: Vedere de ansamblu asupra sistemului Afisaj in timp real Pachet software stabil PC industrial Constructie modulara Transfer de date la viteza mare Autodiagnoza a defectelor Raport privind parametri

Detaylı

EVO-JET brülör, kolay kurulum ve bakım için modüler yapıda imal edilmiştir.

EVO-JET brülör, kolay kurulum ve bakım için modüler yapıda imal edilmiştir. Arzătorul EVO-JET este construit în sistem modular astfel încât accesul şi mentananţa sunt uşor de efectuat. Acesta este amplasat pe şine şi poate fi mutat uşor în funcţie şi de spaţiul necesar pentru

Detaylı

2004 SÃ VÃ ADUCÃ BUCURII, ÎMPLINIRI SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARILAR GETİRSİN. NİCE YILLARA! Xpress Promotion VOCEA AUTENTICĂ

2004 SÃ VÃ ADUCÃ BUCURII, ÎMPLINIRI SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARILAR GETİRSİN. NİCE YILLARA! Xpress Promotion VOCEA AUTENTICĂ - Decembrie / Aralık 2003 pagina / sayfa 16 Anul V 2003, Nr. 12 (102) VOCEA AUTENTICĂ DECEMBRIE / ARALIK ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN

Detaylı

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

En İyisi İçin. Cevap 1: II. Meşrutiyet Dönemi Ne x t Le v e l Ka r i y e r 300ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Tar i h Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı Muğla Valisi Amir Çiçek in katılımı ile Menteşe Belediyesi nin katkıları ile Konakaltı Kültür Merkezi nde gerçekleştirilen törenle sanatçı Eda Özdemir in Bir Kadın Üç Sanat

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı çeken sigara vücuda birçok zarar vermekte ve uzun süre

Detaylı

İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik.

İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik. Şebnem GÜZELOĞLU 21302293 TURK 102-25 İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik. Dünya üzerindeki insanların hepsine Yapmayı en çok istediğin şey nedir? diye sorsak, muhtemelen çoğundan alacağımız

Detaylı

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak - Olmazsa olmazlar Mă puteți ajuta, vă rog? Yardım isteme Vorbiți în engleză? Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak Vorbiți _(limba)_? Birinin belli bir dili konuşup konuşmadığını sormak Nu vorbesc

Detaylı

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu - Aman ormancı, yaman ormancı Bıraktın bizde derin bir acı - Dua ile bisiklet gider mi?... - Özbek Paşa'dan AKP falı... Ve - Bush'tan "beni kimse sevmiyor" sendromu RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) ÖZEL GÜNLER Aşağıdaki önemli günlerden

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

TÜRKÇE. NOT: 1. 2. 3. soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. cümlesinin sonuna hangi noktalama işareti konmalıdır?

TÜRKÇE. NOT: 1. 2. 3. soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. cümlesinin sonuna hangi noktalama işareti konmalıdır? TÜRKÇE Hiçbir zaman elinde sapan olan bir arkadaşım olmadı. Daha doğrusu, öyleleri ile arkadaşlık yapmadım. Çünkü minicik bir kuşun canına kıyarken acıma duygusu olmayan kişi, zor duruma düşene elini uzatmaz.

Detaylı

Yahya Kemal Beyatlı 100. Yıl İlkokulu Gazetesi. Okulumuzdan Haberler

Yahya Kemal Beyatlı 100. Yıl İlkokulu Gazetesi. Okulumuzdan Haberler Yahya Kemal Beyatlı 100. Yıl İlkokulu Gazetesi B ü l ten Ta r ihi:04. 04.2 0 16 Cilt 1, Sayı 1 M ü dü rü n Adı : Hasa n CE Rİ T M ü dü r Ya rdı mc ı sı nı n A dı : Şe no l T ÜM TA Ş Okulumuzdan Haberler

Detaylı

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ Geleceğe ışık tutan, Başöğretmen Atatürk ün emanetine sahip çıkıp, eserinin üzerine imza atan, bilgiyi öğretmekten

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

COĞRAFYACILAR DERNEĞİ ULUSLARARASI KONGRESİ Avrupa Coğrafyacılar Derneği-EUROGEO Kongresi İle Ortak Olarak

COĞRAFYACILAR DERNEĞİ ULUSLARARASI KONGRESİ Avrupa Coğrafyacılar Derneği-EUROGEO Kongresi İle Ortak Olarak COĞRAFYACILAR DERNEĞİ ULUSLARARASI KONGRESİ Avrupa Coğrafyacılar Derneği-EUROGEO Kongresi İle Ortak Olarak International Congress of the Turkish Association of Geographers as a joint event with the EUROGEO

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: Yolun Kenarına Diken Eken Adam Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: - Bu dikenleri sök, insanları

Detaylı

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr.

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr. Anul XIII 2011, Nr. 8 (193) VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

BAġKAN : Özcan KALAYCI. SAYMAN : Nesrin FĠDAN ÜYE : Figen GÖNEN. info@antalyafalezrotary.org KOMĠTELER TOPLANTI BĠLGĠLERĠ

BAġKAN : Özcan KALAYCI. SAYMAN : Nesrin FĠDAN ÜYE : Figen GÖNEN. info@antalyafalezrotary.org KOMĠTELER TOPLANTI BĠLGĠLERĠ Binota-Kalyan BANERJEE Nilüfer&Ġsmail KAHYAOĞLU Demet Salih PEKER Bilge & Özcan KALAYCI Kuruluş 13 Mart 2007 Charter 30 Mayıs 2007 Dönem: 2011-2012 Tarih: 27.12.2011 Sayı: 26 U.R ve BÖLGE YÖNETĠMĠ YÖNETĠM

Detaylı

Mix Mobile MBA 2000 cu buncăr de agregate calde de 20 t şi buncăr mobil de asfalt cu o capacitate de 90 t.

Mix Mobile MBA 2000 cu buncăr de agregate calde de 20 t şi buncăr mobil de asfalt cu o capacitate de 90 t. Mix Mobile MBA 2000 cu buncăr de agregate calde de 20 t şi buncăr mobil de asfalt cu o capacitate de 90 t. Unităţi de dozare pentru ceară, granule şi fibre instalate pe un Mix Mobile MBA2500 cu buncăr

Detaylı

SALTANAT LOZAN ANT.notebook. March 13, 2014 LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI ( 24 TEMMUZ 1923 ) HANGİ KONULARDAN TAVİZ YOK?

SALTANAT LOZAN ANT.notebook. March 13, 2014 LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI ( 24 TEMMUZ 1923 ) HANGİ KONULARDAN TAVİZ YOK? LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI ( 24 TEMMUZ 1923 ) 1. TBMM saltanatı kaldırarak İtlaf Devletlernn kllk çıkartma oyunları bozuldu. 2. Konferansın İzmr'de toplanması teklf reddedld. Neden İzmr :...... 3. Konferansa

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN MADDE BAĞIMLILIĞI NEDİR? Madde kullanımı sonucunda gelişen belirli bir hastalık

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

birinci günü tamamlandı

birinci günü tamamlandı TYAYS Derneği Olağanüstü Genel Kurulu nun Fotograflar Yurdakul Kayacan birinci günü tamamlandı Türkiye Yarış Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneği Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı 15 Mart Cumartesi

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

Batı Karadeniz Gezi Programı Safranbolu, Kastamonu, Amasya, Samsun 21-24 Kasım 2013

Batı Karadeniz Gezi Programı Safranbolu, Kastamonu, Amasya, Samsun 21-24 Kasım 2013 Batı Karadeniz Gezi Programı Safranbolu, Kastamonu, Amasya, Samsun 21-24 Kasım 2013 Tur Danışmanımız: Ali Canip Olgunlu Öne Çıkanlar: UNESCO Dünya Miras listesindeki Safranbolu ve tarihi mimarisini günümüze

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Sınıf [ B-PİSA ] 1. Dönem - 1. Uygulama

Sınıf [ B-PİSA ] 1. Dönem - 1. Uygulama 4. Sınıf [ B-PİSA ] 1 2017-2018 1. Dönem - 1. Uygulama P erformans İ zleme S üreç A nalizi 4. SINIF MATEMATİK OKURYAZARLIĞI Soru 1.1 Aşağıdaki tabloda 8 kişilik bir limonlu pasta tarifi verilmiştir. MALZEME

Detaylı

İşlenme ile Biberin Renkleri değişir.

İşlenme ile Biberin Renkleri değişir. Sağlıklı baharatlar Antik Çağlardan bu yana Baharatlar Bedensel ağrı ve şikayetlerin azaltılması için kullanılır.tedavi edici etkileri günümüzde bilimsel olarakta kanıtlanmıştır.sağlıklı Baharatlar Sindirimi

Detaylı

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR! Acıbadem Hastanesi Büyüme ve Ergenlik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz ile, çocuğun doğumundan itibaren vücudunda hangi hormonların ne gibi işlevleri olduğunu, ilk 3 yılın önemini ve ergenlik

Detaylı

Konaklar. Açık Hava Müzesi

Konaklar. Açık Hava Müzesi 30 NİSAN 2013 0 212 260 23 60-0 212 260 52 29 %50 ye varan indirimler Açık Hava Müzesi Belediyesi Sanat İmecesi İle Beşiktaş'ı Açık Hava Müzesi'ne dönüştürmeyi planlıyor. Sanatta imece usulüyle farklı

Detaylı

Global Ekonomi ve Yurtdışı Piyasalar. Temmuz 2011

Global Ekonomi ve Yurtdışı Piyasalar. Temmuz 2011 Global Ekonomi ve Yurtdışı Piyasalar Temmuz 2011 Görünüm Küresel ekonomide toparlanma sürüyor: Gelişmiş ülkelerdeki borç yükünün yarattığı kırılganlık sebebiyle toparlanma yavaş seyrederken, gelişmekte

Detaylı

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok.

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok. eyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok. 14 Ekim 2004 de yönetmen eyfi Teoman ile Yamaç Okur un moderatörlüğünde bir söyleşi gerçekleştirildi. Teoman ın ilk

Detaylı

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir. Metabolizma, bedeninizdeki kimyasal tepkimelerin toplamını ifade eden sihirli bir sözcüktür. Özellikle orta yaşlar ve sonrasında görülen kilo artışlarının, çabuk yorulma, halsizlik ve yorgunlukların başlıca

Detaylı

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan. 23 nisan şiirleri, 23 nisan ile ilgili şiirler, çocuk bayramı şiirleri, ulusal egemenlik şiirleri, 23 nisan, şiirler, 23 nisan şiirleri, ulusal egemenlik ve çocuk bayramı, en güzel 23 nisan şiirleri, 23

Detaylı

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır. Dersin Adı Tema Adı Kazanım Konu Süre : İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi : İnsan Olmak : Y4.1.2. İnsanın doğuştan gelen temel ve vazgeçilmez hakları olduğunu bilir. : Doğuştan Gelen Haklarımız :

Detaylı

Ýçindekiler Kayseri Ýli Yardým Derneði Ýstanbul Þubesi Adýna Sahibi, Dernek Baþkaný Yayýn Yönetmeni Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü M. Orhan CEBECÝ Dergi Komisyonu Gamze POSTAAÐASI Rýfat DEDEMAN Danýþma Kurulu

Detaylı

Değerli Okuyucularımız,

Değerli Okuyucularımız, 1 / 19 15 Nisan 2016 Değerli Okuyucularımız, Borsa Trendleri Raporu nun Ocak-Mart 2016 dönemini kapsayan 16. sayısı ile karşınızdayız. Raporumuz halka arzlar, endeks bazında piyasa değerleri, halka açıklık

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

MUSTAFA ISLAMOĞLU CE ÎNSEAMNĂ ISLAMUL?

MUSTAFA ISLAMOĞLU CE ÎNSEAMNĂ ISLAMUL? MUSTAFA ISLAMOĞLU CE ÎNSEAMNĂ ISLAMUL? Traducere de Cherim Enghin Islamul Azi 2015 Cuprins Prefața traducere în limba româna 11 CE ÎNSEAMNA ISLAMUL? 14 Introducere 14 BAZELE ISLAMULUI ȘI ALE CREZULUI 22

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

21.05.2014 Çarşamba İzmir Gündemi

21.05.2014 Çarşamba İzmir Gündemi 21.05.2014 Çarşamba İzmir Gündemi Doğu Akdeniz de Son Gelişmeler ve Kıbrıs, İKÇÜ de Ele Alındı İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çelebi Avrupa Birliği Merkezi nin

Detaylı

Călătorie Servire în oraș

Călătorie Servire în oraș - La intrare _[zaman]_de _[kişi sayısı]_ için masa ayırtmak istiyorum. Faceți o rezervare. _[kişi sayısı]_ için bir masa lütfen. Cereți o masă. Kredi kartı kabul ediyor musunuz? Întrebați dacă puteți plăti

Detaylı

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI-1 2015-2016. Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI-1 2015-2016. Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar) (20 Aralık 2015, Pazar) GRADE ORTA HAZIRLIK 2015-2016 ORTAK SINAVI-1 Açıklamalar 1. Bu sınav 50 adet çoktan seçmeli sorudan oluşmaktadır. 2. Üç yanlış cevap bir doğru cevabı götürür. 3. Sınavın Süresi

Detaylı

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ ΙV ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70013 Γ) HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK Sağlıklı bir

Detaylı

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası www.scriptural-truth.com KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı Azarya ve şarkının üç Yahudi duası Azarya dua {1:1} ve yangının ortasında yürüdüler öven Tanrı ve Tanrı nimet. {1:2}

Detaylı

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Beşiktaş Gazetesi11 EKİM Antalya kampı başladı

Beşiktaş Gazetesi11 EKİM Antalya kampı başladı Antalya kampı başladı SPOR KARAKARTALLAR, lige hazırlıklarını milli maç için verilen aranın ardından Antalya kampında sürdürüyor. Siyah-Beyazlı ekip Xanthe Resort Hotel de akşam idmanı ile antrenmanlara

Detaylı

GÜNLÜK BÜLTEN. Ekonomik Gündem

GÜNLÜK BÜLTEN. Ekonomik Gündem Ekonomik Gündem Bugünkü ekonomik takvimde takip edilecek önemli veriler, Fransa Aralık ayı Sanayi Üretimi, İngiltere Aralık ayı Sanayi Üretimi ve İmalat Sanayi rakamları. ABD seansında ise Ocak ayı Federal

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

BÖLGE: 2440 BU HAFTAKİ GELECEK HAFTAKİ TOPLANTI. Kulüp Toplantı No : 113 Kulüp Toplantı No: 114

BÖLGE: 2440 BU HAFTAKİ GELECEK HAFTAKİ TOPLANTI. Kulüp Toplantı No : 113 Kulüp Toplantı No: 114 Uluslararası Rotary Başkanı: K.R Ravi RAVINDRAN UR. 2440 Bölge Federasyon Bşk.: REHA AKIN 10.Grup Bölge Başkan Yrd. ATLIHAN HUNLER KURULUŞ 20.3.2013 BAŞKAN: DİLEK ALMAÇ ASBAŞKAN: RAMİZ CEPKENLİ SEKRETER:

Detaylı

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı, 2013 0

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı, 2013 0 Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı, 2013 0 ŞEKERLİ VE ÇİKOLATALI MAMULLER SITC No : 062-073 Armonize No : 1704-1806 TÜRKİYE DE ÜRETİM Türkiye de şekerli ve çikolatalı mamuller sektörünün başlangıcı,

Detaylı

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Atelier de pregătire a proiectelor. Programul Operațional Comun Bazinului Mării Negre Elementele cheie ale 1 lui apel de propuneri

Atelier de pregătire a proiectelor. Programul Operațional Comun Bazinului Mării Negre Elementele cheie ale 1 lui apel de propuneri Atelier de pregătire a proiectelor Programul Operațional Comun Bazinului Mării Negre 2014-2020 Elementele cheie ale 1 lui apel de propuneri Locul, data 2017 Obiectivele generale CTF Cooperare Transfrontalieră

Detaylı

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara

Detaylı

KÜLTÜREL YAPILANMA GRUBUNUN (KYG) DEĞERLENDİRME ANKETİ

KÜLTÜREL YAPILANMA GRUBUNUN (KYG) DEĞERLENDİRME ANKETİ KÜLTÜREL YAPILANMA GRUBUNUN (KYG) DEĞERLENDİRME ANKETİ Kasım, 2006 Değerli Arkadaşlar, Bildiğiniz gibi 7 Temmuz, 2006 da başlayan ve 27 Ağustos 2006 da tamamlanan Kültürel Yapılanma Grubumuzu ve Etkinliklerini

Detaylı

Fezalar Eğitim Kurumları MSO 2013. Matematik ve Fen Bilgisi Olimpiyatı 6. SINIF AÇIKLAMALAR. Bu soru kitapçığında, çoktan seçmeli 40 soru vardır.

Fezalar Eğitim Kurumları MSO 2013. Matematik ve Fen Bilgisi Olimpiyatı 6. SINIF AÇIKLAMALAR. Bu soru kitapçığında, çoktan seçmeli 40 soru vardır. GROUP A M S O Fezalar Eğitim Kurumları Matematik ve Fen Bilgisi Olimpiyatı (23 ŞUBAT 2013, CUMARTESİ) 2 0 1 3 6. SINIF AÇIKLAMALAR Bu soru kitapçığında, çoktan seçmeli 40 soru vardır. Matematik bölümünün

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ 2011-2012 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: 1 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar

MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar Bu kitabın sahibi:... Tüm zamanların insanları, bütün dünyada, her zaman içinde yaşadıkları ve barındıkları bir yaşam alanına, bir eve ihtiyaç duymuşlardır. Öncelikle, mimari,

Detaylı

Her güne bir tematik parti

Her güne bir tematik parti CLUB DIAMOND AÇILDI! Bodrum eğlence hayatının yeni cazibe merkezi Club Diamond, 18 Haziran gecesi düzenlenen büyük bir partiyle yaza merhaba dedi. Partiye, Miss & Mr Fashion TV 2014 finalistleriyle birlikte

Detaylı

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

İntikam. Ölüm Allah ın Emri İntikam Bilir misin sen her gece Kendinle oturup konuşmayı Geceden uyanmamaya ant içip Gün ışığıyla yeniden doğmayı Bilir misin sen her güne hayata küskün başlamayı Anti sosyal kişilik olup da Şişelerin

Detaylı

GÜNLÜK BÜLTEN EUR / USD

GÜNLÜK BÜLTEN EUR / USD Ekonomik Gündem Günün şüphesiz takip edilecek en önemli gelişmesi bu akşam saatlerinde açıklanacak FED faiz kararı olacak. Sonrasında ise FED Başkanı Janet Yellen in basın toplantısı izlenecek. Öncesinde

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ DİKKAT! BU BÖLÜMDE YANITLAYACAĞINIZ TOPLAM SORU SAYISI 0 DİR. ÖNERİLEN YANITLAMA SÜRESİ 40 DAKİKADIR. ) I Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. ) Mondros Ateşkesi

Detaylı

Foarte formal, destinatarul ocupă o funcţie care trebuie folosită în locul numelui

Foarte formal, destinatarul ocupă o funcţie care trebuie folosită în locul numelui - Introducere Română Turcă Stimate Domnule Preşedinte, Sayın Başkan, Foarte formal, destinatarul ocupă o funcţie care trebuie folosită în locul numelui Stimate Domnule, Sayın yetkili, Formal, destinatar

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ BIE DELEGESİNİN ODAMIZI ZİYARETİ

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ BIE DELEGESİNİN ODAMIZI ZİYARETİ İRAN İSLAM CUMHURİYETİ BIE DELEGESİNİN ODAMIZI ZİYARETİ İran BIE Delegesi Mr. Kazem Akbarpour, 16 Mayıs 2012 tarihinde Odamızı ziyaret etmiş, heyeti Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ve Meclis Başkanı

Detaylı

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU Türkiye ulusal düzeyde ölüm nedenleri arasında ilk sırayı 205.457 ölümle kardiyovaskülerhastalıklar (tüm ölüm nedenlerinin %47,73 ü) almaktadır. Kardiyovasküler

Detaylı

Yağlı ciltler için mucize maskeler

Yağlı ciltler için mucize maskeler On5yirmi5.com Yağlı ciltler için mucize maskeler İşte yağlı ciltler için doğal temizlik ve bakım önerileri... Yayın Tarihi : 6 Eylül 2012 Perşembe (oluşturma : 10/26/2015) Yağlı ciltlerin bakımı için,

Detaylı

1. Asit yağmurlarının oluşum sebeplerini ve sonuçlarını araştırarak sorunun çözümü için öneriler üretir ve sunar.

1. Asit yağmurlarının oluşum sebeplerini ve sonuçlarını araştırarak sorunun çözümü için öneriler üretir ve sunar. 1.AŞAMA Kazanımlar: 1. Asit yağmurlarının oluşum sebeplerini ve sonuçlarını araştırarak sorunun çözümü için öneriler üretir ve sunar. 2. Suları, havayı ve toprağı kirleten kimyasallara karsı duyarlılık

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

ANADOLU YA YOLCULUK FOTOĞRAF, KEŞİF VE GURME TURU

ANADOLU YA YOLCULUK FOTOĞRAF, KEŞİF VE GURME TURU ANADOLU YA YOLCULUK FOTOĞRAF, KEŞİF VE GURME TURU (Kayseri Yılkı Atları-Sultan Sazlığı, Kapadokya, Yozgat Kırgız Otağları) 8-9-10 Şubat 2019 ( Cuma-Cumartesi-Pazar) 2 gece 2 gündüz Anadolu nun ortasında

Detaylı

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM

Detaylı

AUCH. Awareness Under Conscious Hypnosis. Auchla sigarayı bırakmak. Dr. Ali Özden Öztürk Dr. Gizemnur Öztürk Tıbbi Hipnoz Derneği

AUCH. Awareness Under Conscious Hypnosis. Auchla sigarayı bırakmak. Dr. Ali Özden Öztürk Dr. Gizemnur Öztürk Tıbbi Hipnoz Derneği AUCH Awareness Under Conscious Hypnosis Auchla sigarayı bırakmak Dr. Ali Özden Öztürk Dr. Gizemnur Öztürk Tıbbi Hipnoz Derneği 9.Tıbbi Hipnoz Kongresi 11-13 / Aralık /2015 auchozturk@gmail.com auchozturk@gmail.com

Detaylı

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi KALP KRİZİ Kalp krizi (miyokard

Detaylı

SORULAR / CEVAPLAR. 2 metabolic balance ile kilo nasıl dengeleniyor?

SORULAR / CEVAPLAR. 2 metabolic balance ile kilo nasıl dengeleniyor? SORULAR / CEVAPLAR 1 nedir? kilo düzenleyici metabolizma programıdır. Bu program doktorlar ve beslenme uzmanları tarafından geliştirilmiştir. Bu program yardımıyla yeme içme alışkanlıklarınız sağlıklı,

Detaylı

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) 38. Genel Konferansı'na katılmak için gittiği Paris te, UNESCO Genel Direktör

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) 38. Genel Konferansı'na katılmak için gittiği Paris te, UNESCO Genel Direktör Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) 38. Genel Konferansı'na katılmak için gittiği Paris te, UNESCO Genel Direktör Irina Bokova, Afganistan Yüksek Öğretim Bakanı Khatera

Detaylı

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins HAKSES ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE adresa: Constanţa - România str.

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU Şubat 2009 B.Ö. 2 I. GENEL BİLGİLER Resmi Adı : Bulgaristan Cumhuriyeti Yönetim Şekli : Parlamenter Cumhuriyet Coğrafi Konumu : Avrupa

Detaylı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST 1 1) Türklerin Anadolu ya gelmeden önce

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

Konu: Turizmin gelişmesinde doğal güzellikler ve tarihi eserler mi yoksa tesisler mi daha etkilidir.

Konu: Turizmin gelişmesinde doğal güzellikler ve tarihi eserler mi yoksa tesisler mi daha etkilidir. Konu: Turizmin gelişmesinde doğal güzellikler ve tarihi eserler mi yoksa tesisler mi daha etkilidir. A Grubu: Turizmin gelişmesinde doğal güzelliklerin daha etkili olduğunu savunuyor. Birinci Konuşmacı:

Detaylı

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN i 1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ Ömer Faruk GÖRÇÜN ii Yayın No : 2005 Politika Dizisi: 1 1. Bası Ağustos 2008 - İSTANBUL ISBN 978-975 - 295-901 - 9 Copyright Bu kitabın bu basısı

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I. YAZILI SINAVI SORULARI Öğrencinin Adı ve Soyadı : Sınıfı: Numarası:

Detaylı

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Camiye Girerken Allah ın adıyla, Allah ın Resulüne salat ve selam olsun. Allah ım, hatalarımı bağışla ve bana rahmet kapılarını aç. Camiden Çıkarken Allah ın adıyla, Allah

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ 16 Prof. Dr. Atilla ERALP KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ Prof. Dr. Atilla ERALP ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Kopenhag Zirvesiyle ilgili bir düşüncemi sizinle paylaşarak başlamak

Detaylı