EV EŞYALARI. Aşağıda gördüğün eşyaları hangi amaçla kullandığımızı kısaca yazınız.

Transkript

1 EV EŞYALARI Aşağıda gördüğün eşyaları hangi amaçla kullandığımızı kısaca yazınız.

2 KAÇ TANE? SAYIP YANITLAYABİLİYOR MUYUZ? 1. Kaç tane muz var? Çilekler muzlardan kaç eksiktir? 2. Kaç tane çilek var? Muzlar çileklerden kaç fazladır? 3. Kaç tane elma var? Armutlar elmalardan kaç fazladır? 4. Kaç tane armut var? Elmalar armutlardan kaç eksiktir? 5. Kaç tane şeftali var? Şeftaliler narlardan kaç eksiktir? 6. Kaç tane nar var? Narlar şeftalilerden kaç fazladır? 7. Kaç tane incir var? İncirler ayvalardan kaç fazladır? 8. Kaç tane ayva var? Ayvalar incirlerden kaç eksiktir? 9. Kaç tane erik var? Erikler mandarinlerden kaç fazladır? 10. Kaç tane mandarin var? Mandarinler eriklerden kaç eksiktir? 11. Kaç tane kivi var? Kiviler kirazlardan kaç eksiktir? 12. Kaç tane kiraz var? Kirazlar kivilerden kaç fazladır? 13. Kaç dilim karpuz var? Kaç yarım meyve var?

3 HASTA KIZ VE BABASI Bir zamanlar üç oğlan kardeş varmış. Bu oğlan kardeşlerden birinci kardeş pilot, ikinci kardeş doktor, üçüncü kardeş de telefon memuruymuş. Kardeşlerin üçü de bekâr ve evlenmeyi düşünüyorlarmış. Telefoncu kardeş, küçük bir kasabada yaşıyormuş. Bir gün kasabanın en güzel kızı Ayşegül hastalanmış. Kasabadaki doktorlar güzeller güzeli Ayşegül`ü iyileştirememişler. Babası ne yapacağını şaşırmış ve bir çıkış yolu aramaya başlamış. Sonunda şu karara varmış ve bu kararını halka şöyle duyurmuş: - Kızımı kim iyileştirirse, o kişi kızımla evlenebilecek, demiş. Bunun üzerine telefoncu kardeş hemen doktor kardeşini telefonla aramış. Doktor kardeş, iyi güzel, ama orası çok uzak. Pilot kardeşimizi telefonla ara, o beni uçakla alsın ve oraya götürsün, demiş. Telefoncu, pilot kardeşini aramış ve durumu anlatmış. Pilot kardeş, küçük uçağına atlayıp hemen şehre gitmiş ve doktor kardeşini almış. İki kardeş ormanların, dağların ve ovaların üstünden uçarak küçük kasabaya gelmişler. Kardeşler hiç zaman kaybetmeden doğruca Ayşegüllerin evine gitmişler. Pilot ve doktor kardeşler hastanın odasına girdiklerinde Ayşegülcüğü acı içinde kıvranıp inlerken bulmuşlar. Doktor kardeş, önce Ayşegül`ü muayene edip tanısını koymuş. Sonra da en uygun ilaçları düzenli olarak ona içirmeye başlamış. Aradan çok gecmemis ki Ayşegül iyileşmiş. Bu mutlu başarıdan sonra doktor kardeş, Ayşegül`ün babasına: - Kızını ben iyileştirdim, onun için de, onunla evlenmek benim hakkım, demiş. Bunun üzerine pilot kardeş, karşı çıkmış: - Seni uçağımla getirmeseydim, Ayşegül iyileşmeyecekti! demiş. Telefoncu kardeş, her iki kardeşini de susturmuş ve: - Sizi aramasaydım, bu haberden ve olaydan hiç haberiniz olmayacaktı. Onun için onunla evlenmek benim hakkım, demiş. Bunların arkasından Ayşegül`ün babası bir süre düşündükten sonra: - Sizlerden kiminle kızımın evleneceğine karar verecek olan ben değil, kızım kendisidir, demiş. Bunun üzerine de kardeşler bakışlarını Ayşegül`e çevirmişler. Ayşegül, hem sevinçle hem de biraz utanarak: - Ben pilotla evlenmek istiyorum, çünkü ondan daha çok hoşlandım, demiş. Sence, kardeşlerden herhangi biri diğerlerinden daha fazla evlenme hakkına sahip miydi, o halde hangisiydi ve niçin? Bu öyküdeki babanın düşünce ve davranışını doğru buluyor musun?

4 Aşağıdaki metinde ayraç ile belirtilen yerlere uygun noktalama imlerini koyunuz. Gülmecenin işlevi Şimdi gülmecenin dünyanın ilerlemesindeki işlevini düşünebiliriz( ) Gülünç olan nedir( ) Bergson( ) a göre gülünç olan( ) bir insanın özgül olarak topluma uyarsızlığıdır( ) Gerçekten de gülünç olan uyarsızlıktır( ) Ancak Bergson( ) topluma uyarsızlığı çok genel almış( ) toplumu da aynı düzeyde( ) tek ölçütlü bir bütün olarak göstermiştir( ) Bir toplumda( ) örneğin çok değişik ahlâk kuralları vardır( ) Bunlardan hangisine uyarsızlık gösteren gülünç olur( ) Gerçek yaşamdan bir örnek verelim( ) Yüksek sosyete denilen büyük burjuva ya da büyük burjuva özentisindeki kaymak tabakasının kadınları arasında kocaya ihanet öyle bir alışkanlık olmuş ki bu kadınlar( ) kocasına hiç ihanet etmemiş olan aralarındaki Bayan X ile Namuslu madam X diye alaya başlamışlardır( ) Yani Bayan X( ) onlara göre uyarsız olduğu için gülünçtür( ) Gerçekte gülünç olan hangisidir( ) Uyarsızlık deyince( ) kime göre uyarsızlık diye sormalıyız( ) Gülünç olan( ) kime göre gülünç olmuştur( ) Bizim gülmecemizde geçerli olan halkın( ) emekçilerin yaşam ve ahlâk kurallarının ölçüt olarak alınmasıdır( ) Bizim gülmecemizde halkın değerli bildiği yaşam yöntemine( ) ahlâk yasalarına( ) yaşam kurallarına uyarsız olan gülünçlüğe düşerler( ) Gülmek( ) gülünen kişiye( ) yani gülünç olana bir toplumsal baskıdır( ) Bizi güldüren şey( ) güldüğümüz kişide bulduğumuz eksikliklerdir( ) İşte kişideki bu eksiklikler( ) o kişinin( ) toplumuna( ) sınıfına( ) çevresine uyarsızlıklarıdır( ) Gülmece yoluyla( ) gülünç olanın üstüne toplumsal baskı kurulur( ) Bu baskıyla gülünç olanla alay edilerek( ) onun kendisini istenilen doğrultuda düzelterek( ) uyarlanarak alaydan kurtulması istenir( ) Gülmecenin dünyanın ilerlemesinde( ) elbette moral ilerlemesindeki işlevi budur( ) Bu açıdan bizim yanlısı olduğumuz gülmece( ) dünyanın moral ilerlemesinin( ) kişi ve kurumlardaki eksikliklerin( ) yani gülünçlüklerin halk yararına düzeltilmesi için bir silâhtır( ) güçlü bir etkendir( ) Gülmecenin barışı kurmadaki işlevi nedir( ) Barış denilince( ) barışın kurulacağı güçler arasındaki dengeyi anlamaktayız( ) Gülmecenin barış işlevini anlayabilmek için büyük gülmececilerin yetiştiği ortamları( ) ve o günkü tarihsel koşulları gözden geçirmeliyiz( ) Yine birkaç örnekle( ) büyük gülmececileri yetiştiren tarihsel koşullara kısaca değinelim( ) Güldürünün (komedyanın) babası sayılan Aristophanes( ) Atina toplumunun çok büyük bunalımlar geçirdiği bir zamanda yaşamıştır( ) Eserlerini( ) iki büyük Yunan kenti arasında kanlı savaşların sürüp gittiği Peloponez savaşları sırasında yaşamıştır( ) Emperyalist istekler güden Atina( ) nın halkı günden güne yoksulluğa düşüyordu( ) Isparta( )ya karşı savaş körüklenerek( ) Atina halkı savaş için büyük masraflara sokuluyordu( ) Aristophanes( ) emperyalizme ve savaşa düşmandı( ) Yurttaşlarını çıkarcı yönetmenlerin aldatmacasından kurtarmak için barış uğruna canla başla çalıştı( ) İşte bu amaçla güldürülerinde (komedyalarında) Atina( ) nın bütün bozuk düzenini ve bozuk kurumlarını ele alarak eleştirdi( ) yerdi( ) Yedi yüz yıldan beri dünya halklarının dilinden düşmeyen büyük gülmece kahramanı Nasrettin Hoca( ) nın yaşadığı dönemin tarihsel durumuna şöylece bir bakalım( ) Nasrettin Hoca( ) Moğolların doğudan bir sel halinde akmasıyla çökerttiği ve çürüttüğü Selçuk toplumunda yaşamıştır( ) Moğol istilasının sonucu ekonomik bunalım( ) yoksulluk ve politik baskıyla çürümüş bir ortamda Nasrettin Hoca( ) nın eleştirel ve özeleştirisel alayları( ) yergileri( ) gülmeceleri( ) halkın gerçekleştiremediği başkaldırma isteklerinin yerine geçmiş ve böylece geleceğe umutla bakabilmiştir ( Aziz Nesin, Sanat Dergisi, sayı: 132)

5 Biraz da gülelim (Ver elini, al elimi) Hoca, bir gün arkadaşlarıyla Akşehir Gölü`nün kenarına pikniğe gitmiş. Tam eğlenirlerken adamın biri göle düşmüş. Adam, yüzme bilmediğinden sık sık elini uzatıp İmdat! İmdat! diye bağırıyormuş. Pikniğe gelenler koşup gölün kenarından: - Ver elini, uzat elini! diye bağırarak ellerini uzatmışlar. Ne ki göle düşen adam, kendini kurtarmak için uzanan ellere aldırmamış. Derken Hoca da yetişmiş. Adama ellerini uzatarak: - Al şu elimi! der demez, boğulmakta olan adam Hoca`nın ellerine sarılmış, kıyıya çıkmış. Boğulmaktan da böylece kurtulmuş. Orada bulunanlar Hoca` nın etrafını sarmışlar: - Hoca, demişler, biz bu işi anlamadık gitti. Biz adama Ver elini! dedik, vermedi, Sen Al elimi! deyince, dediğini yaptı. Boğulmaktan da kurtuldu. Nasıl oldu bu iş? Hoca gülümseyerek şu karşılığı vermiş: O adamın ne denli cimri olduğunu bilmezsiniz siz. O sadece alır, vermeyi hiç bilmez. Onun için Al elimi! deyince de dediğimi yaptı. Keramet burada işte! Aşağıdaki tümcelerde boş bırakılan yerleri yukarıdaki fıkradan ve kare içindeki sözcüklerden de yararlanarak tamamlayınız. Hoca, bir gün arkadaşlarıyla gitmiş. Gölün kenarında eğlenirlerken bir göle düşmüş. Adam bilmiyormuş. Bu nedenle İmdat! diye başlamış. Orada bulunanlar koşarak gölün _ gelmişler. Adama; Elini. diye bağırmaya başlamışlar. Boğulmak üzere olan adam uzatmamış. O sırada da gölün kenarına. Hoca adama uzatmış. Ardından da Al şu. diye bağırmış. Bu sözleri duyan adam hemen elini _ uzatmış. Adam böylece kurtulmuş. Çevrede bulunanlar bu işe çok _. Hoca`ya bu adam bizim yapmadı. Ama sen elimi, deyince dediğini. demişler. Hoca çevresindekilerin sözlerine ve onlara şöyle yanıt vermiş; Bu adam çok. Vermeyi bilmez. Bu nedenle ona; Al elimi!. Gördüğünüz gibi o da elini uzattı pikniğe adam yüzme bağırmaya kenarına ver elini Hoca yetişmiş ellerini elimi Hoca`ya boğulmaktan şaşırmışlar dediğimizi al yaptı gülümsemiş cimridir hiç dedim - bana Bildiğiniz bir fıkra var mı? Varsa, onu kısaca aşağıya yazınız.

6 BEYİN FIRTINASI Aşağıdaki hayvanların adlarını duyduğunuzda aklınıza ne gelir? kirpi dikenler ayı armut kış uykusu in kuğu göl geyik goril kedi köpek kanguru fil aslan maymun sincap devekuşu ördek tavşan DEVENİN BAŞI Hoca, hanımının evde eğirip yumak yaptığı iplikleri pazara götürüp satarmış. Ancak pazarcılar çeşitli oyunlarla iplikleri yok pahasına Hoca`dan satın alırlarmış. Bu olay Hoca`yı hem kızdırır hem de üzermiş. Bir gün yolda bulduğu bir deve başını alıp evine götürmüş Hoca. Hanımının eğirdiği iplikleri bu başın üstüne sararak kocaman bir yumak yapmış. Ertesi gün pazardaki iplikçiye götürmüş yumağı gene. İplikçi yumağın büyüklüğüne göre tekrar çok az bir para vermiş. Hoca ipliğin gerçek değeri budur, diye parayı kabul etmiş. Ancak kurnaz iplikçi şüphelenerek: - Hoca, sakın yumağın içinde başka bir şey olmasın? demiş. - Yok devenin başı, diye karşılık vermiş Hoca. İplikçi ertesi gün Hoca`yı çarşıda görünce köpürmüş ve: - Utanmaz mısın be adam? Bana hile yaptın, bir de hoca olacaksın. Yumağın içinden deve başı çıktı! demiş. Hoca gülmüş ve: - Ben hile yapmadım, peşin peşin sana Yok devenin başı! demedim mi? diye yanıtlamış.