6 INTERNATIONAL MEDICAL STUDENT CONGRESS

Benzer belgeler
Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi:

GRİP İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ 2008

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

YABANI ÖZGÜRLÜK. Adres. : 1/2

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

ANKSİYETE NOTLARI. Anksiyete, tehlikede olma karşısında bedenin verdiği tepkidir. Kan damarlarımıza adrenalin

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

Hepatit B ile Yaşamak

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE

DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ:

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri

DOMUZ GRİBİ BELİRTİLERİ VE TANISI

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

Diyabet ve göz sorunları

MEVSİM GRİBİ Neden aşı olmanız gerekir

tabip tarafından yazıldı. Perşembe, 21 Aralık :12 - Son Güncelleme Perşembe, 28 Aralık :58

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MESLEK HASTALIKLARI -2 PROF. DR. SARPER ERDOĞAN

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

KOAH Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Subkutan spesifik immünoterapi

KALP KRİZİ GEÇİREN, FATİH BOZOĞLU NUN DURUMU İYİ

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı. VEREM HASTALIĞI ve VEREM HAFTASI

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum

Vestibüler Sistem ve Vertigo Prof. Dr. Onur Çelik

KULLANMA TALİMATI. MUSCOFLEX 4 mg/2 ml I.M. enjeksiyon için solüsyon içeren ampul Kas içine uygulanır.

Hipoglisemi-Hiperglisemi. Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız?

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

Hepatit C ile Yaşamak

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde Pestisit Uygulama Davranışları ve Sağlık Etkilerine İlişkin Bilgi Durumu

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

Sigaranın Vücudumuza Zararları

DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

Hisar Intercontinental Hospital

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ile Birlikte Şehrin Gürültü Haritasının Çıkarılması

Kan Kanserleri (Lösemiler)

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

9. Sigarayı bırakma zamanı

Uygun antibiyotik seçeneği ile ilaç yükleme testi nedir? Antibiyotiklere ve bazen de diğer ilaçlara allerji tanımlayan olgularda allerjileri olan

Son yıllarda tüm dünyada mücadelesi yoğun bir şekilde devam eden, uzun süreli enerji dengesizliği sonucunda oluşan ve birçok hastalığın ortaya

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

Türkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları Yıllar

KAN BASINCI (TANSĐYON) Prof. Dr. Erdal ZORBA

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

NEDEN ANTİBİYOTİK VERİLMEMELİ?

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

AİLE HAYATI, PLANLAMASI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

İnsülin tedavisi ile daha

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir film tablette 5 mg Levosetirizin dihidroklorür

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

Alevlenmelerin en yaygın nedeni, trakeobronşiyal enfeksiyonlar ve hava kirliliğidir. Şiddetli alevlenmelerin üçte birinde neden saptanamamaktadır

KULLANMA TALĐMATI. MEGACE 160 mg tablet Ağız yoluyla alınır.

14 Aralık 2012, Antalya

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

BİLİNÇ BOZUKLUKLARINDA İLKYARDIM DERS NOTLARI

Transkript:

6.ULUSLARARASI TIP ÖĞRENCİ KONGRESİ ASYA TERMAL OTEL KIZILCAHAMAM / ANKARA 27-29 Mart 2015 th 6 INTERNATIONAL MEDICAL STUDENT CONGRESS ASYA THERMAL HOTEL KIZILCAHAMAM ANKARA / TURKEY March 27-29, 2015 Bir parçası da sen ol Be a part of it TÖBAT BAŞKANI TÖBAT PRESIDENT LÜTFİ RAŞİD ALKAN 0531 010 76 88 BiLiMSEL PROGRAM SORUMLULARI RESPONSIBLES OF THE SCIENTIFIC PROGRAM MUSTAFA SEMİH ELİTOK / ŞAHİKA BETÜL YAYLI 0534 359 61 69 / 0553 525 86 53 SOSYAL PROGRAM SORUMLULARI RESPONSIBLES OF THE SOCIAL PROGRAM SÜMEYRA ALTAN / BEYZANUR MERT 0553 005 12 82 / 0531 698 87 61 GENEL SEKRETER SECRETARY OF CONGRESS B.GÜLNİHAL SOYLU 0539 246 86 77 SAYMAN / ACCOUNTANT F. SACİT CEYLAN 0506 583 61 38 TÖBAT www.kongre.tobat.org tobatkongre@gmail.com TOBAT2015

TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ İçindekiler Sağlık, Kültür, Sanat ve Magazin Dergisi Sahibi Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adına Prof. Dr. M. Ramazan YİĞİTOĞLU Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. Şenol DANE Yayın Kurulu Dr. Şenol Dane Dr. F. Cansel Türkay Dr. Meral Şen Dr. Sevsen Cebeci Dr. Esra Gündüz Dr. Rüveyda İrem Demircioğlu BAŞ DÖNMESİ; VERTİGO Doç. Dr. K. Şerife UĞUR 6 DİABETİK PERİFERAL NÖROPATİ ve AKUPUNKTUR Prof. Dr. Osman ÖZCAN 8 Tasarım İmajans Ltd. Şti. Cinnah Cad. Kırkpınar Sok. 8 / 4 Tel : 0312 447 1 777 Fax: 0312 465 00 92 www.imajans.com.tr Matbaa - Baskı Başak Matbaacılık ve Tan. Ltd.Şti. Macun Mah. Anadolu Bulv. No:5/15 Gimat-Yenimahalle / ANKARA Tel : 0312 397 16 17 Fax: 0312 397 03 07 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın ISSN 1305-3787 Basım Tarihi 12.03.2015 10 çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlarından korunma Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Nüket YÜKSEL 12 üniversitemizden haberler 19 20 22 26 28 30 33 AİLE / "BEN DEMİŞTİM DEMEYİ..." Nazlı ÖZBURUN GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Uzm. Dr. Hakkı YILMAZ Doç. Dr. Nuket RÜZGARESEN Prof. Dr. Ali AKÇAY şifali BİTKİLER / zerdeçal, CİVAN PERÇEMİ Prof. Dr. M. Ramazan YİĞİTOĞLU RAHİM AĞZI KANSERİ TARAMASI YAPTIRIYOR MUSUNUZ? Doç. Dr. Aydın KÖŞÜŞ - Doç. Dr. Nermin KÖŞÜŞ SOĞUK HAVALAR KULUNÇ AĞRISINI TETİKLER Mİ? Doç. Dr. Muhammet GÖZDEMİR DOKTRİN RÜZGARLARI VE İNSANIN HİKMET YOLCULUĞU Prof. Dr. Şenol DANE - Emin Osman UYGUR ŞİİR / SERSERİ Necip Fazıl KISAKÜREK İdare Adresi Misket Sokak No: 28/1 Beştepe/ANKARA Tel: 0312 203 55 55 Fax: 0312 221 32 76 www.turgutozal.edu.tr 34 36 38 OBSTRÜKTİF UYKU APNE SENDROMU Uzm. Dr. Sema DEMİR AMAN DİKKAT İNME (FELÇ) İNMESİN Yrd. Doç. Dr. Nilgül YARDIMCI SESSİZ VE DERİNDEN PROSTAT KANSERİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet Erol YILDIRIM

yaşama sanatı AŞIRI ve MANTIKSIZ KORKULAR: ÖZGÜL FOBİLER Uzm. Dr. Nalan KARA 16 METAL STENTTEN ERİYEN STENTE DOĞRU Prof. Dr. Beyhan ERYONUCU Dr. Muhammed Kemal KAHYALAR 24 3 BÜYÜK HEKİM; SU, HAREKET, DİYET Yrd. Doç. Dr. Muzaffer ÇAKMAK 40 42 44 46 48 50 52 55 56 58 59 60 OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (TAKINTI, EVHAM) Prof. Dr. Pınar YURTBAŞI KOROZİV Özofagus (yemek borusu) yanıkları Prof. Dr. Aydın NADİR İNSAN VE TOPLUM / HAYATA ANLAM KATMAK ÇOK MU ZOR? Dr. Yavuz Alper YİĞİTER HİKAYE / MUTLULUĞUN RESMİ Yusuf ÜNAL KALP YETERSİZLİĞİNDE ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİDİR Yrd. Doç. Dr. Muhammed Bora DEMİRÇELİK Davranış Geliştirme Merkezli Öğrenme Yöntemi İle Okul Öncesi Dönemde Değerler Eğitimi Öğr. Gör. Nurşen ŞİRİN - Öğr. Gör. Münire ŞAFAK - Doç. Dr. Çağla GÜR Öğr. Gör. İlknur TARMAN - Bilim Uzm. Züleyha YUVACI AKNE (SİVİLCE) HASTALIĞI Dr. Özge Mine ÖRENAY Prof. Dr. Evren SARIFAKIOĞLU NÖTROPENİK KANSER HASTALARINDA GÖRÜLEN ENFEKSİYONLAR Prof. Dr. Emel TÜRK ARIBAŞ - Yrd. Doç. Dr. Hatice ULUDAĞ ALTUN KELİMELER / KELİMELERİN ETİMOLOJİK KÖKENLERİ Ahmet KARABUDAK EDEBİYAT / UMUDU BEKLERKEN Mücahit ŞENTÜRK eğitim / Erasmus + Ders Verme Hareketliliği Yrd. Doç. Dr. Müzeyyen ARSLAN Kapak Fotoğrafı Hamit YALÇIN 62 BASINDAN

EDİTÖRDEN Prof. Dr. M. Ramazan YİĞİTOĞLU ÖZÜR DİLEMEK İÇİN GEÇ KALMAYIN Kadın dalgındı, uçağını bekliyordu. Uçağın kalkmasına daha epeyce zaman vardı. Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp kendisine oturacak bir yer buldu. Az sonra, yanında oturan adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde aralarında duran paketten kurabiye alıp yediğini fark etti. Fakat görmezden geldi. Bir taraftan kitabını okuyup kurabiyesini yerken, bir taraftan da gözü saatteydi. Kurabiye hırsızı kurabiyeleri yavaş yavaş tüketirken, kadının gözü saatine takıldı. Vakit bir türlü geçmiyordu. Kadın paketten bir kurabiye aldığında, adam da bir kurabiye alıyordu. Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca, kadın Bakalım şimdi ne yapacak? dedi kendi kendine. Adam yüzünde asabi bir gülümsemeyle son kurabiyeye uzandı ve kurabiyeyi ikiye böldü. Kurabiyenin yarısını ağzına atarken, diğer yarısını da kadına ikram etti. Kadın kurabiyeyi adamın elinden kapar gibi aldı ve Aman Allah ım, ne cüretkar ve ne kaba bir adam; hem izinsiz kurabiyelerimi yiyor hem de kendininmiş gibi birde bana ikram ediyor, üstelik bir teşekkür bile etmiyor! diye sinirlendi. Uçağının kalkacağı anons edilince, derin bir nefes aldı ve rahatladı. Eşyalarını topladı ve çıkış kapısına yürüdü. Kurabiye hırsızına dönüp bakmadı bile. Uçağa bindi ve koltuğuna oturdu. Daha sonra kitabını almak üzere çantasına uzandı. Çantasına elini uzatınca, gözleri şaşkınlıkla açıldı. Gözlerinin önünde bir paket kurabiye duruyordu! Çaresizlik içinde; Bunlar benim kurabiyelerimse eğer; yediklerimiz benim değil adamındı ve adam benimle kurabiyesini paylaştı ve bana hiç kızmadı. Oysa ben onun hakkında tersini düşünmüş, ona içten içe kızmıştım! diye içinden geçirdi. Derhal özür dilemeliyim dedi kendi kendine. Fakat özür dilemek için çok geç kaldığını anladı. Uçak havadaydı ve adam kim bilir nereye uçacaktı. Evet, sevgili okurlar, günlük hayat içinde bazen istemeyerek birbirimize kırılabiliyor, gereksiz yere birbirimiz hakkında kötü düşüncelere kapılabiliyoruz. Bazen de hatamızın farkına varıyor, özür dilemekte geç kalabiliyoruz. İyisi mi hiç kimseyi kırmamaya, kimseye gücenmemeye çalışmalı, özür dilemek gerekiyorsa vakit geçmeden özür dilemesini bilmeliyiz. Çünkü bazen özür dilemek için geç kalabiliriz! Yaşama Sanatı nın bir birinden güzel yazılar içeren 37.sayısı ile sizleri başbaşa bırakırken sağlık, mutluluk, huzur ve hoşgörü dolu yeni bir yıl geçirmenizi dilerim.

» KULAK BURUN BOĞAZ Doç. Dr. K. Şerife UĞUR Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Baş Dönmesi VERTİGO! Vertigo ile ilgili bilinmesi gereken en önemli noktalardan birisi, vertigo kesinlikle bir hastalık adı değildir. Vertigo bir semptomdur, birçok hastalığın habercisi olabilir. Vertigo bir hareket illüzyonudur. Neredeyse herkes geçici bir dönme hissini, kendi etrafında birçok defa hızlı bir şekilde döndüğünde hissetmiştir. Vertigo etraf döner tarzda olabileceği gibi, kendisi dönüyormuş gibi hissetme, bulutların üstünde yürüyormuş gibi hissetme, sallanma hissi, dengesizlik hissi şeklinde de olabilir. Vertigo ile ilgili bilinmesi gereken en önemli noktalardan birisi, vertigo kesinlikle bir hastalık adı değildir. Vertigo bir semptomdur, birçok hastalığın habercisi olabilir. Vertigo, vestibüler-denge sistemindeki hasara bağlı olarak gelişir. Mutlaka araştırılıp vertigonun neye bağlı olduğunu tespit etmek gerekir. Çünkü vertigo çok iyi huylu bir hastalıktan hayatı tehdit edici hastalığa kadar çok geniş bir hastalık grubu nedeniyle gelişebilir. Bu hastalar mutlaka Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Eğer yapılan muayene ve tetkikler sonucunda nörolojik bir patolojiden şüpheleniliyorsa nöroloji bölümünce, servikal (boyun omurgası) bölgede bir patolojiye bağlı olduğu düşünülüyorsa fizik tedavi rehabilitasyon bölümünce, metabolik bir nedene bağlı ise iç hastalıkları bölümünce, göze bağlı bir patolojiden şüpheleniliyorsa göz hastalıkları bölümünce, psikiyatrik bir tablo gözleniyorsa psikiyatri bölümünce değerlendirilmelidir. Bu hastalara multidisipliner yaklaşım gereklidir. Hastalığın tanısına ulaşabilmek için mutlaka detaylı denge sistem testlerini içeren ve bu konuda uzmanlaşmış merkezlere başvurarak takip altında olmak gerekir.

Vertigoya neden olan hastalıklar sıklıkla periferik yani orta kulak, iç kulak ve denge sinirini tutan hastalıklar veya santral yani multipl skleroz ve inme gibi santral sinir sistemini tutan hastalıklardır. Bunun yanısıra; diyabetes mellitus, hipertansiyon, hipotiroidi gibi metabolik hastalıklar ve göz hastalıkları da neden olabilir. Hasta değerlendirilirken ilk planda hasta detaylı dinlenmeli ve sorgulanmalıdır. Eşlik eden bulantı, kusma, çift görme, konuşma bozukluğu, uyuşukluk, işitme kaybı, çınlama, baş ağrısı gibi diğer semptomlar sorulmalıdır. Baş dönmesinin ne kadar sürdüğü saniyelik mi veya saatleri bulup bulmadığı sorgulanmalıdır. Saniyelik süren, baş hareketleri ile artan, tekrar eden ataklar ile seyreden en sık baş dönmesi nedeni benign paroksizmal pozisyonel vertigo (BPPV) dur. Saatler süren baş dönmesiyle, kulakta dolgunluk işitme kaybının eşlik ettiği bir tablo Meniere Hastalığının habercisi olabilir. Bir üst solunum yolu enfeksiyonu sonrasında şiddetli baş dönmesinin günlerce sürmesi vestibüler nöronit-denge sinir inflamasyonunu akla getirir. Baş dönmesini artıran durumlar, örneğin belli bir pozisyonda olup olmadığı, yüksek ses ve öksürme ile olması yine bizi tanıya ulaştırmada çok faydalıdır. Yüksek ses ve öksürme ile artması perilenf fistülünü ve superior semisirküler kanal dehisans sendromunu düşündürür. Hastanın özgeçmişi sorgulanırken; kulak cerrahisi, barotravma (basınç değişiklikleri ile oluşan iç kulak hasarı), kafa travması, migren, hipertansiyon, diyabetes mellitus, guatr, sigara kullanımı, iç kulağı toksik etkileyen ilaçların kullanımı (sisplatin, aminoglikoziler-amikasin, gentamisin, streptomisin) hikayesi sorgulanmalıdır. Bazı hastalar ani düşme atakları ile gelebilir. Bu ani düşmeler, bayılmalar bazı kardiyolojik hastalıkların habercisi de olabilir ancak denge sistemine ait bir patolojiye bağlı olan düşmelerde bayılma hissi veya bilinç kaybı olmaz, genellikle hastalar ani bir itilme hissi ile düştüklerini söylerler. Bu Meniere hastalığının bulgusu olabileceği gibi, ototoksik ilaç kullanımı sonrasında ve superior semisirküler kanal dehisans sendromunun habercisi olabilir. Bazı hastalar ani düşme atakları ile gelebilir. Bu ani düşmeler, bayılmalar bazı kardiyolojik hastalıkların habercisi de olabilir ancak denge sistemine ait bir patolojiye bağlı olan düşmelerde bayılma hissi veya bilinç kaybı olmaz, genellikle hastalar ani bir itilme hissi ile düştüklerini söylerler. Fizik muayenede detaylı kulak burun boğaz muayenesi, bütün denge testleri, pozisyonel testler (Dix-Hallpike ve yuvarlama testleri) detaylı yapılır. Fizik muayenede nistagmus yani gözün ritmik hareketleri Frenzel gözlüğü ile değerlendirilir. Hastalığın tam tanısı için işitme testi, kan tetkikleri, detaylı denge testleri; VNG (videonistagmografi), VEMP (vestibüler evoked miyojenik potansiyeller) gerektiğinde Head impulse testi hastaya yapılır. Gerekli görüldüğünde manyetik rezonans görüntüleme, manyetik rezonans anjiyografi, vertebral arter ve karotid doppler ultrasonografi istenebilir. Bütün hikaye, muayene ve tanısal testler sonucunda elde edilen tanı doğrultusunda da tedavi uygulanır. En sık gördüğümüz baş dönmesi nedeni BPPV dur. Normalde iç kulak denge yapılarında utrikulusda var olan otolithler yerinden ayrılarak yarım daire kanallarına geçtiği için BPPV hastalığı gelişir. Bu tabloda saniyelik süren ama şiddetli olabilecek etraf döner tarzda olan baş dönmeleri olur. Hastaya yapılan pozisyonel testlerle tanı konularak, hastanın durumuna göre düzeltici manevralar, alıştırma ekzersizleri veya vestibüler rehabilitasyon ile tedavisi yapılır. Diğer sıklıkla gördüğümüz baş dönmesi nedenlerinden bir tanesi de Meniere hastalığı dır. Meniere hastalığı kulakta dolgunluk hissi, işitme kaybı, kulakta çınlama gibi ek şikayetlerle başvurabilir ancak özel bazı izole baş dönmesi veya kulakta çınlama ve işitme kaybı ile seyreden formları da mevcuttur. Meniere hastalığında ilk planda diyet ve medikal tedavilerle giden adım tedavisi uygulanır. Ancak düzelmeyen ve sık tekrar eden ataklarda cerrahi tedavi uygulanır. Bütün baş dönmesi hastaları mutlaka devamlı takip altında olmalıdırlar çünkü iç kulak patolojileri birbirine dönüşebilir. Örneğin bir Meniere Hastasında ilerleyen takiplerde BPPV hastası olabilir. Mutlaka bütün hastaların migren olup olmadığı araştırmalı yine iç kulak hastalıkları migren atakları ile proveke olabildiği gibi, baş dönmesi ile seyreden migren tabloları da olabilir. Bu hastalar mutlaka kulak burun boğaz hastalıkları bölümü ile nöroloji bölümü birlikte multidisipliner yaklaşımla değerlendirilmelidir. YAŞAMA SANATI 7

» AKUPUNKTUR Prof. Dr. Osman ÖZCAN Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Akupunktur ve Hipnoterapi Ünitesi Diabetik Periferal Nöropati ve Akupunktur Diabetik periferal nöropati (DPN), ayaklarda daha belirgin olmak üzere, el ve ayaklardan başlayıp bacak ve kollara yayılan duyu ve/veya güç kaybı ile birlikte olan diabetik nöropatinin en yaygın şeklidir. DPN, ağrılı ya da uyuşuk el ve ayaklar, nöropatik ülserasyon ya da amputasyona (uzvun kesilmesi) meyilli ilerleyici sinir kaybı ile karekterize, çalışma veriminde ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olan, sağlık bakım kaynaklarını tüketen devamlı (kronik) ilerleyici bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü, dünyada 2030 yılına kadar 353 milyon şeker hastası-diabetes mellitüs-(dm) olacağını bildirmektedir. Diabetik periferal nöropati (DPN), şeker hastalığının (DM) en yaygın görülen komplikasyonlarından ya da zorluklarından biridir. Tip I DM ün %66 ında, tip II DM ün %59 unda periferik nöropati ortaya çıkar. Diabetik periferal nöropati (DPN), ayaklarda daha belirgin olmak üzere, el ve ayaklardan başlayıp bacak ve kollara yayılan duyu ve/veya güç kaybı ile birlikte olan diabetik nöropatinin en yaygın şeklidir. DPN, ağrılı ya da uyuşuk el ve ayaklar, nöropatik ülserasyon ya da amputasyona (uzvun kesilmesi) meyilli ilerleyici sinir kaybı ile karekterize, çalışma veriminde ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olan, sağlık bakım kaynaklarını tüketen devamlıkronik ilerleyici bir hastalıktır. Diabetik periferal nöropati (DPN) li, hastalarda görülen karıncalanma, uyuşukluk, yanma, dokunma ile oluşan rahatsızlık hissi ve bıçak saplanır gibi ağrı belirtileri, huzursuzluk ve uykusuzluğa neden olur. Subjektif bir deneyim olarak ağrı, pek çok özellik gösterir. Ağrı doku hasarı ile birlikte olan hoş olmayan duyu ve duygusal yaşantı olarak ifade edilebilir. Ağrı özelliklerine göre nosiseptif ve nöropatik olmak üzere iki ana başlıkta toplanabilir. Nosiseptif ağrı, ağrı oluşturan uyarı sona erdikten sonra azalan ya da geçen, lokalize ve sonu olan bir durumdur. Bundan dolayı, uyarı uzaklaştırıldığında ağrı da rahatlar. Nöropatik ağrı ise sinir sistemindeki fonksiyon bozukluğu ya da lezyon sonucunda, ağrı oluşturucu, uyarı olmadığında bile devam eden bir durumdur. Periferik nöropati belirtileri-semptomları negatif ve pozitif semptomları olarak ikiye ayrılır. Pozitif semptomlar sinir liflerindeki dejenerasyon ve bozulmuş rejenerasyon-yenilenme sürecinde ortaya çıkan ağrı ve karın- 8 YAŞAMA SANATI

calanma gibi duyulardır. Rahatsızlığın daha ileri evresinde sinir liflerinin kaybı ile oluşan duyu kaybı ise negatif semptomlar olarak adlandırılır. Hastalar ağrı artışı gibi pozitif semptomlardan şikayetçi olurken, negatif semptomlar evresinde şikayetçi olmazlar. Ancak hastalığın daha da ilerlemiş evresi olan negatif semptomların yaşandığı süreç, özellikle ayakların kesilmemesi için, ayak bakımının çok daha büyük önem arz ettiği dönemdir. Normal olarak, nosiseptörler (ağrı reseptörleri) endojen (vücuttan kaynaklanan) ve/veya ekzojen (dışarıdan kaynaklanan) uyaranlarla tetiklenir. Uyarılar A-delta ve C-delta sinir lifleri omuriliğe taşınırlar. A-delta lifleri myelinli ve uyarının hızlı yayılmasına izin verir. Sıklıkla keskin ve iğne batar gibi bir hisse neden olur. C delta lifleri myelinsizdir, bu liflerde uyarı daha yavaş yayılır ve yanıcı bir ağrı ortaya çıkar. A ve C delta lifleri omuriliğin dorsolateral boynuzu gri maddesi ile bağlantılıdır. Uyarılar buradan farklı yollarla beyne ulaşırlar. Omurilikten (spinal kord) beyine; spinotalamik, spinomesensefalik ve spinoretiküler olmak üzere üç ana uyarı yayılma yolu vardır. Talamus, spinotalamik yoldan doğrudan, diğerlerinden kollateral yollarla uyarı alır. Talamus ağrının tipini, zaman-şiddet kalıbını, lokalizasyonunu kodlar. Bir kez kodlanınca, uyarı limbik yapılara ve kortikal yapılara gönderilir. Kodlanan bilgi beyin korteksine ulaşınca yorumlanır. Yorumun duyu ayrımı kısmına şiddet, lokalizasyon, süre, zamansal patern ve kalite dahildir. Duygusal kısmı ise ağrı ve ruh hali, dikkat, baş etme, tolerans, mantıklı reaksiyonlar arasındaki ilişkiyi tanımlar. Diabetik periferal nöropati, sinir ve damarlar üzerine kan şeker düzeyinin yüksekliği (hiperglisemi) ile ilgili olan endojen kaynaklı, kronik nöropatik bir ağrı şeklidir. Diabette ağrı oluşum mekanizması ile ilgili bazı teoriler olmakla birlikte, kesin bir açıklama yoktur. Manyetik rözenans görüntüleme çalışmaları ile, endonöronal basıncı artırarak ve kılcal damarları daraltarak, sinirlerde iskemiye (yetersiz kanlamaya) neden olan endonöronal ödem belirlenmiştir. Günümüzde DPN tedavisinde hastaya çok çeşitli ilaç tedavi seçenekleri sunulabilmektedir. Uzun süreli ilaç tedavilerinde; yan etkiler, tedaviye istenilen düzeyde cevap alınamaması ya da etkin tedavi sağlayan ilaç ücretinin yüksek olması gibi sorunlar yaşanabilir. Bu durumdaki hastalar, yeni çareler ararken, genellikle akupunkturun da dahil olduğu tamamlayıcı tıp uygulamaları ile tanışırlar. DPN de uygulanan akupunktur, kullanılan ilaç dozunun azaltılmasını ya da ilaç kullanma ihtiyacının sona ermesini sağlayabilir. Akupunkturun bilinirliği ve uygulanılırlığı milattan önceki zaman dilimine kadar uzanmakla birlikte, dünyada bir süredir bilimde öncülük yapan Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa da tanınırlığı ve uygulanması daha yakın zamanlara rastlamaktadır. Ülkemizde de yasal düzenlemeler yapılmadan önce, hekimlerin oluşturduğu akupunktur derneklerinin öncülüğünde bilinme ve uygulanma sürecinden geçen akupunktur, 1991 den beri Sağlık Bakanlığının düzenleme ve denetiminde hekimlerce uygulanmaktadır. Akupunkturun bilinirliği ve uygulanılırlığı milattan önceki zaman dilimine kadar uzanmakla birlikte, dünyada bir süredir bilimde öncülük yapan Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa da tanınırlığı ve uygulanması daha yakın zamanlara rastlamaktadır. Akupunkturun ağrı kontrolünde minimal yan etkisi olan, güvenli bir tedavi yöntemi olduğunu gösteren çok sayıda araştırma vardır. Akupunktur dünyada özellikle ağrı kontrolünde yaygın olarak kullanılmaktadır. Akupunktur reseptörleri uyararak, ya da hem merkezi hem de periferik sinir sisteminde, sinir liflerinde ritmik uyarılar üreterek, çeşitli nörotransmitterlerin salınmasını uyarır. Akupunkturun tam bir etkisi ortaya çıkabilmesi için akupunktur noktası seçimine ve uyarı tipine dikkat edilmesi önemlidir. Diabetik periferal nöropati (DPN) li hastalarda, akupunkturun nöropatik ağrıda etkinliği ile ilgili araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalarda hem hastaların iyileşme ile ilgili kendi ifadeleri hem de ilgili sinir ve kaslarda yapılan ölçümler olumlu sonuçlar ortaya koymuştur. Nöropatik ağrı tedavisinde akupunkturun serotonerjik tedavi ile sinerjik etki gösterebileceği ileri sürülmüştür. Bu amaçla yapılan bir çalışmada akupunktur etkisi ile serotonin düzeyinin arttığı görülmüştür. 40 PDN hastasında yapılan bir diğer çalışmada, 3 ay haftada bir yapılan akupunktur tedavisinin ağrı, uyku, hareketlilik ve ruh hali üzerinde %90 iyileşme gösterdiği bildirilmiştir. 68 PDN hastasında yapılan başka bir araştırmada sinir iletim hızında, plazma insülin, C peptid ve opioid peptidlerde önemli artış olduğu bildirilmiştir. 46 DPN hastasında yapılan bir başka çalışmada ise, 6 seanslık akupunktur uygulaması, %77 oranında belirtilerde önemli bir azalmaya neden olmuştur. Takip eden 18-52 haftalık periyotta %67 oranında kullanılan ilaç düzeyi azaltıldı ya da sona erdirildi. 42 DPN hastasındaki bir araştırmada da, 15 gün her gün yapılan akupunktur uygulamasında motor ve duyu sinir fonksiyonları ölçümlerinde önemli değişiklikler olduğu, ayak ve baldırlarda uyuşukluk, ağrı ve ısı değişiminde önemli iyileşmelere sebep olduğu görüldü. Tüm bu bilgiler ışığında, ülkemizde de, akupunkturun PDN hastaların tedavisinde başvurulabilecek bir seçenek olduğu hatırda tutulmalıdır. Kaynak: 1. Chen W, Yang G, Liu B, Manheimer E, Liu J. Manual Acupuncture for Treatment of Diabetic Peripheral Neuropathy: A Systematic Review of Randomized Controlled Trials. PLoS ONE 8(9): e73764. doi:10.1371, 2013. 2. Zhou Y, Garcia MK, Chang, DZ, et al. Multiple Myeloma, Painful Neuropathy, Acupuncture? American Journal of Clinical Oncology Volume 32, Number 3, June 2009. 3. Wamboldt C, Kapustin J. Evidence-Based Treatment of Diabetic Peripheral Neuropathy. The Journal for Nurse Practitioners, vol. 2, no. 6, pp. 370-378, 2006 YAŞAMA SANATI 9

» ÇOCUK SAĞLIĞI ve HASTALIKLARI Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Nüket YÜKSEL Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları A.D. Çocuklarda Solunum Yolu Enfeksiyonlarından Korunma Solunum yolu enfeksiyonlarında öksürük ve hapşırık yoluyla havaya saçılan partiküller aynı ortamda olan diğer bireylerin solumasıyla hastalığın yayılmasına neden olmaktadır. Damlacık yolu ile bulaştığından toplumlarda salgınlara yol açabilir. Aslında solunum yolu enfeksiyonlarının kontrol altında tutulmasında ve yayılmasının önlenmesinde ilk alınacak tedbirler toplumun uygulayabileceği basit yöntemlerdir. Öksürürken ve hapşırırken ağzın mendille yada üst kol ile kapatılması da damlacık yolla bulaşı engelleyebilir. 10 YAŞAMA SANATI

Solunum yolu enfeksiyonları üst solunum yolu (tonsilit, otit, sinüzit, arenjit, grip, nezle) ve alt solunum yolu (larenjit, bronşit, bronşiolit, pnomoni) enfeksiyonları olarak ikiye ayrılır. Sonbahar ve kış mevsiminde havaların soğuması ve okulların açılması ile solunum yolu enfeksiyonları daha sık görülmektedir. Solunum yolu enfeksiyonları ateş, halsizlik, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, boğaz ağrısı, boğazda yanma, öksürük, hapşırık, kas ağrıları, gözde sulanma, yanma, batma gibi şikayetlere neden olmaktadır. Özellikle pasif sigara dumanına temasın çocuklarda sık solunum yolu enfeksiyonuna neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çocukların bulunduğu ortamda sigara içilmemesi ( evin başka odasında dahi) gerekmektedir. Solunum yolu enfeksiyonlarında anne sütü alan bebeklerin sık emzirilmesi, daha büyük çocuklarda sıvı alımının arttırılması, burun tıkanıklıklarının serum fizyolojik veya hipertonik solüsyonlarla açılması, okula / kreşe giden çocukların evde istiharetlerinin sağlanması gerekir. Çoğu kez virüslerin neden olduğu solunum yolu enfeksiyonlarında antibiyotik kullanılması gerekmez. Fakat bebeğiniz 6 aydan küçükse, ateş ve öksürük şikayetleri iki günden uzun sürdüyse, ağızdan beslenmesi ve sıvı alımı azaldıysa, hızlı soluma ve solunum güçlüğü varsa aile doktorunuza veya çocuk doktorunuza başvurmanız uygun olacaktır. İki yaş altı çocuklar ve astım, kistik fibrozis gibi akciğer hastalığı, kronik böbrek hastalığı, karaciğer hastalığı, şeker hastalığı ve bazı kan hastalıkları olan çocuklarda solunum yolu hastalıkları ağır seyredebilir, hatta bazen solunum yetmezliğine yol açarak ölümle sonuçlanabilir. Solunum yolu enfeksiyonlarında öksürük ve hapşırık yoluyla havaya saçılan partiküller aynı ortamda olan diğer bireylerin solumasıyla hastalığın yayılmasına neden olmaktadır. Damlacık yolu ile bulaş toplumlarda salgınlara yol açabilir. Aslında solunum yolu enfeksiyonlarının kontrol altında tutulmasında ve yayılmasının önlenmesinde ilk alınacak önlemler toplumun uygulayabileceği basit yöntemlerdir. Öksürürken ve hapşırırken ağzın mendille yada üst kol ile kapatılması da damlacık yolla bulaşı engelleyebilir. Çocukların en çok vakit geçirdikleri yer olan okul ve kreşlerin sık ve etkin bir şekilde havalandırılması önemlidir. Ellerin sık yıkanması, ortak kullanılması gereken kapı kolları, oyuncak, sıra gibi yüzeylerin uygun dezenfektanlarla temizlenmesi gereklidir. Ayrıca okul servisleri, metro, otobüs gibi toplu taşıma araçlarında havalandırma ve dezenfeksiyon önlemleri alınmalıdır. Hasta kişilerle yakın temasın azaltılması, maske kullanılması, öpüşmemek, tokalaşmamak, aynı havlu, bardak, kaşık, çatal kullanmamak hastalık bulaşını engellemek için önemlidir. Özellikle pasif sigara dumanına temasın çocuklarda sık solunum yolu enfeksiyonuna neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çocukların bulunduğu ortamda sigara içilmemesi (evin başka odasında dahi) gerekmektedir. Çocuk sağlığının sağlanması ve sürdürülmesinde olmazsa olmaz diyebileceğimiz dengeli ve yeterli beslenme solunum yolları enfeksiyonlarından korunmada gereklidir. Özellikle çocuklarınızın meyvelerden A vitamini, C vitamini, hayvansal proteinlerden (et, balık) demir ve çinko almalarını sağlamanız gerekir. Ağustos ayından sonraki dönemde grip aşısının yapılması da çocuklarda solunum yolu enfeksiyon sıklığını, ağır seyretme ihtimalini ve küçük bebeklere bulaşma riskini azalttığı gösterilmiştir. Özellikle solunum yolu enfeksiyonlarının ağır seyretmesi beklenen süreğen hastalığı olan çocukların (astım, diyabet, böbrek yetmezliği, doğuştan kalp hastalığı, akdeniz anemisi gibi), yaşlıların ve 2 yaş altı bebeklerin aşılanması bu nedenle önem kazanmaktadır. Sıla gurbet ele dönmüş Anam gidince gidince Dert söyleyen dile dönmüş Anam gidince gidince Ses vermiyor bana dünler Hayal oldu güzel günler Derdimi kim durup dinler Anam gidince gidince Ocağımız tütmez artık Dertlerimiz bitmez artık Yol anama gitmez artık Anam gidince gidince Kurudu dalda yapraklar Ses vermez kara topraklar Çağırır beni uzaklar Anam gidince gidince Toplansın benim de göçüm Onu arzuluyor içim Bu dünyada artık hiçim Anam gidince gidince Hüseyin Çelikcan

» ÜNİVERSİTEMİZDEN HABERLER Turgut Özal Üniversitesi Okoyama Üniversitesi İle Akademik İşbirliği Yaptı Japonya Okayama Üniversitesi ile imzalanan anlaşma kapsamında öğrenciler karşılıklı olarak üniversitelerin eğitimlerinden faydalanabilecekler. Dünyanın önde elen eğitim kurumlarıyla akademik işbirliği ve öğrenci değişim anlaşmalarına imza atan Turgut Özal Üniversitesi bunlara bir yenisini daha ekledi. Japonya Okayama Üniversitesi ile imzalanan anlaşma kapsamında öğrenciler karşılıklı olarak üniversitelerin eğitimlerinden faydalanabilecek. Turgut Özal Üniversitesi daha önce de ABD, Avrupa ve Afrika da çeşitli üniversitelerle akademik işbirliği ve öğrenci değişimi anlaşmalarına imza atmıştı. Bu anlaşmalara bir yenisi daha eklendi. Japonya nın tıp alanında önde gelen eğitim kurumlarından Okayama Üniversitesi ile anlaşma imzalandı. Anlaşma ile ilgili olarak Okayama Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kıyashi Morita ile heyet Türkiye ye geldi. Anlaşma uyarınca 5 öğrenci bir akademik yıl boyunca değiştirilebilecek. Öğrencileri ise üniversiteler belirleyecek. Heyete verilen yemekte bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Abdulkadir Şengün, Japonya nın en önemli eğitim kurumlarından birini ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Okayama Üniversitesi ile yapılan anlaşmanın kendileri için yeni bir motivasyon ve ufuk olacağını ifade etti. Üniversitemiz genç bir üniversite. Ancak değişime ve yeniliklere de fazlasıyla açık bir üniversite diyen Şengün, Okayama Üniversitesi nin diğer bölümleriyle de işbirliğini 4 gözle beklediklerini sözlerine ekledi. Okayama Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kiyoshi Morita ise uluslararası öğrenci alımına 1959 da başladıklarını üniversitenin geleceğinin uluslararası öğrenciler ile olacağını belirtti. Morita, uluslararası mezunlar derneği kurduklarını ve amaçlarının dünya çapında 50 kampüs kurmak olduğunu ifade etti. Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Gündüz ise Okayama Üniversitesi nin 12 bin öğrencisi olduğunu Japonya da özellikle Tıp ve Diş Hekimliği alanında öncü olduklarını ifade etti. 12 YAŞAMA SANATI

Turgut Özal Üniversitesi Çin e Açılıyor Türkiye nin yenilikçi ve uluslararası bir üniversitesi olma hedefinde yürüyen Turgut Özal Üniversitesi, Çin in prestijli üniversiteleriyle işbirliğine gidiyor. Rektör yardımcısı Prof. Dr. M.Ramazan Yiğitoğlu başkanlığındaki üniversite heyeti, başkent Pekin ve Şanghay da bir dizi temaslarda bulundu. Türkiye nin yenilikçi ve uluslararası bir üniversitesi olma hedefinde yürüyen Turgut Özal Üniversitesi, İlk olarak Pekin de Pekin Üniversitesi, Qinghua Üniversitesi ve Renmin Üniversitesi ile görüşmeler gerçekleştirdi. Turgut Özal Üniversitesi heyeti, Pekin de ayrıca Çin in çok önemli düşünce kuruluşlarından Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (CICIR) ile de görüşme yaptı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. Ramazan Yiğitoğlu, İşletme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yavuz Kahraman, Uluslararası İlişkiler Bölümü Direktörü Yrd. Doç. Dr. S. Cem Karaman, İktisat Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ramazan Taş ve Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nurettin Altundeğer in yer aldığı üniversite heyeti, Şanghay da ise ünlü Fudan ve Jiaotong üniversiteleri ile işbirliğini masaya yatırdı. Türk Çin İlişkilerine Katkı Yapacak Doç.Dr. Ramazan Taş, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping in geçen yıl ortaya attığı ve 3 milyar insanı ve 65 ülkeyi kapsayan dünyanın en büyük pazarı olacak İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ile ilgili olarak gelecek yıl Çinli üniversitelerle ortak bir konferansa ev sahipliği yapacakları bilgisini verdi. Dr. Taş ayrıca, bu konferansla Türkiye nin de önemli bir ülke olduğu söz konusu kuşakta, İpek Yolu Ekonomik Kuşağı nı Türkiye ye tanıtmak, Türkiye nin bu projeye aktif katkısını sağlayarak, Türkiye nin faydasına olacak şekilde bu projeyi nasıl geliştirebileceklerini tartışacaklarını ifade etti. Turgut Özal Üniversitesi ayrıca, yerel yönetimlerde inovasyon konusunda bir konferans da düzenleyecek. Konferansta, bu alanda önemli deneyimleri olan Türkiye ve Çin in tecrübelerini paylaşmak amacıyla Türk ve Çinli akademisyenleri, akılı kentler, yaşanabilir kentler ve yerel hizmetlerin yönetişim yoluyla çözülmesi konularında bir araya getirecek. Turgut Özal Üniversitesi nin planları arasında ayrıca KOBİ lerin (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) ihracatı üzerine de bir konferans düzenleme var. Doç. Dr. Taş, bu konferansların, üniversitelerin bilimsel derinliğini ve uluslararası işbirliğini artıracak önemli bir adım olduğunu düşündüğünü dile getirdi. Görüşmelerde Çinli üniversite yetkilileri, Turgut Özal Üniversitesi nin tekliflerine olumlu cevap vererek işbirliğine hazır olduklarını dile getirdi. Üniversite heyeti ayrıca tarihi İpek Yolu nun önemli merkezlerinden olan Çin in Xi an şehrinde İpek Yolu Ekonomik Kuşağı konferansına da katıldı. YAŞAMA SANATI 13