Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ve üçüncü ülkeler AB ve ABD nin 2013 ün Temmuz ayında başladığı serbest ticaret müzakereleri, tarafların Türkiye gibi yakın ticari ortakları üzerinde de ciddi etkilere yol açacak. Ancak iki taraf da, anlaşmaya daha sonra yeni ülkelerin katılımına kapıyı açık bırakmakla birlikte halihazırda yeterince karmaşık olan görüşmelerin geleceğini tehlikeye atmamak için müzakere masasına başka ülkeleri de dahil etmekte isteksiz davranıyor. Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTYO/Transatlantic Trade and Investment Partnership-TTIP) müzakerelerinin ilk turu, 8-12 Temmuz da Washington da gerçekleşti. Anlaşma ile iki taraf arasında çoğu sektörde halihazırda düşük olan gümrük vergilerinin sıfırlanması, ancak belki de daha önemli olarak güvenlik, çevre gibi konularda sektörel düzenlemelerin karşılıklı tanınır hale getirilmesi ve böylece tarife dışı engellerin ortadan kaldırılması hedefleniyor. AB ve ABD arasındaki ticari ilişkiler, günde 2 milyar Euro yu bulan hacmiyle halihazırda dünyadaki en büyük ticaret ilişkisi ve dünya ticaretinin üçte birini oluşturuyor. Avrupa Komisyonu, anlaşmanın tam olarak yürürlüğe girmesi halinde AB ekonomisine 120 milyar, ABD ekonomisine 90 milyar, dünyanın geri kalanına ise 100 milyar Euro katkıda bulunacağını tahmin ediyor. Anlaşma, Trans-Pasifik Ortaklık ile birlikte ele alındığında, dünya ticaretinde yeni bir düzenin oluşturulması sürecindeki en büyük yapı taşlarından birini teşkil edecek. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı (TOBB) Rifat Hisarcıklıoğlu, 2013'ün Ekim ayında gerçekleştirdiği ABD ziyareti sırasında bulunduğu değerlendirmelerde, ilk adımları atılmakta olan bu yeni ticaret düzeninin önemine dikkat çekti. Dünyanın dörtte üçünü kapsayan ekonomilerin birleştiğine ve yeni bir ekonomik devin doğduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, 'Amerika, Pasifik ve AB birleşiyor. Ticarette aralarında zaten bir engel yok, gümrükleri sıfırlıyorlar. Standartları aynı standartlara getiriyorlar. Dışarıda Çin, Rusya, Afrika ve Ortadoğu kalıyor. Yeni bir dünya düzeni kuruluyor' dedi. Dünya ekonomisinin dörtte üçünün tek bir düzenekte buluşmasıyla birlikte bu yeni anlaşmaların Dünya Ticaret Örgütü'nün görevini yerine getirmeye başladığını belirten Hisarcıklıoğlu, Biz bunun dışında kalamayız. AB ile ABD önde giderken arka paralelinde beraber bu müzakere sürecini götürüyor olmamız lazım. Bu bizim için müthiş bir fırsat, bunu ıskalamamamız lazım' şeklinde konuştu.
Yol engellerle dolu MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ Görüşmelere, anlaşmanın şu andaki Avrupa Komisyonu nun görevini devredeceği 2014 sonunda tamamlanması hedefiyle başlanmıştı. Ancak geçtiğimiz aylarda yaşanan gelişmeler, AB nin diğer ülkelerle yürüttüğü serbest ticaret görüşmelerinin süreleri ve yetkililerin açıklamaları göz önünde bulundurulduğunda, TTYO müzakerelerinin birkaç yıl sürebileceği ihtimali öne çıkıyor. Müzakerelerin Ekim 2013 te Brüksel de düzenlenmesi planlanan turu, ABD deki kepenk kapatma sebebiyle 11-15 Kasım a ertelenmek zorunda kaldı. Üçüncü turun ise Aralık ayında Washington da düzenlenmesi planlanıyor. Öte yandan ABD Ulusal Güvenlik Ajansı nın (NSA) eski çalışanı Edward Snowden ın sızdırdığı belgelerle ortaya çıkan telekulak skandalı, transatlantik ilişkilerde son yıllarda yaşanan en büyük gerginliğe yol açtı. Bir yandan ABD nin aralarında Almanya Başbakanı Angela Merkel in şahsi görüşmeleri dahil olmak üzere çok kapsamlı gizli dinleme faaliyetleri yürüttüğü ortaya çıkarken, Washington ın istihbarat faaliyetleriyle ilgili yeni bilgiler basında yer almaya devam ediyor. Basına sızan bilgilerin ardından Avrupa Komisyonu, ABD ve AB arasındaki serbest ticaret anlaşması ile ilgili uyarılarda bulundu. Komisyonu'un adaletten sorumlu üyesi ve Başkan Yardımcısı Viviane Reding, haberlerin iki taraf arasındaki ilişkilere zarar verdiğini belirtti ve Avrupalıların kendilerinin 'ortak değil, tehditmiş gibi görüldüğünü hissettiğini' söyledi. Ekim ayında Washington da düzenlenen bir etkinlikte konuşan Reding, 'Görüyorsunuz, Avrupalılar son derece endişeli. Dostlar ve ortaklar birbirlerini gizlice dinlemez. İddialı ve karmaşık müzakerelerin başarılı olması için müzakereciler arasında güven olmalı. ABD'li ortaklarımızın tekrar güven inşa etmek için acilen adım atması hayati önem taşıyor' dedi. Reding, NSA nın faaliyetlerinin, müzakereleri süren Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın (TTYO) merkezine oturduğunu söyledi. Komisyon üyesi, kişisel verilerin korunması konusunda geri adım atmayacaklarını kaydetti. Reding, 'Veri koruma temel bir haktır. Amerikan istihbaratının Avrupa'daki faaliyetlerine ilişkin haberler ve bunun sebep olduğu zarar, dikkatleri bu konuya tekrar çevirdi. Terörle mücadele ile açıklanamayacak şeyler vardır. Veri koruma ne bürokratik bir engel, ne de gümrük vergisidir, temel bir haktır ve müzakerelere açık değildir' şeklinde konuştu. ABD'li yetkililer ise TTYO görüşmelerinin devam etmesi gerektiğini, telekulak skandalıyla ilgili endişelerin bu görüşmeleri sekteye uğratmasının talihsiz olacağını söylüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jennifer Psaki, görüşmelerin 'hayati öneme sahip' olduğunu ve bunlara devam etmemenin hata olacağını ifade etti. AB üyesi ülkeler ise Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu nun aksine, transatlantik ilişkilerde yaşanan gerginlik çerçevesinde TTYO müzakerelerini gündeme getirmekte daha temkinli davranıyor. Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Uluslararası Politik Ekonomi Merkezi (ECIPE) yöneticilerinden Hosuk Lee-
Makiyama'ya göre bunun sebebi, Komisyon ve Parlamento'nun aksine üye ülkelerin de istihbarat birim ve faaliyetleri bulunması. TTYO müzakereleri öncesinde en katı tutuma sahip ülkelerden biri olan ve görselişitsel sektörün Komisyon un müzakere yetkisinden çıkarılmasını sağlayan Fransa nın Ticaret Bakanı Nicole Bricq, skandaldan çıkarılması gereken dersin, kendi ekonomik istihbaratlarının güçlendirilmesi olduğunu söyledi. Reuters'a konuşan Bricq, 'Ekonomik istihbarat diye bir şey var. Sızlanmaya gerek yok. Bu alanda daha iyi olmalıyız, daha iyi organize olmalıyız' dedi. Bricq, telekulak skandalının müzakerelere son vermek için bir sebep olamayacağını söyledi ve 'Tek bir AB ülkesinden bile görüşmeleri askıya almamız gerektiğini duymadım. [Müzakerelerin] ilk turundan önce de NSA'nın dinleme faaliyetleriyle ilgili bilgiler vardı. Komplo teorilerini beslememeliyiz' dedi. Dengeler değişecek ABD ve Avrupalı yetkililer, TTYO ile dünya ekonomisinin neredeyse yarısını oluşturan iki taraf arasında bir standart birliği oluşturulmasının beklenmemesi gerektiğinin, hedeflenen gelişmenin AB ve ABD deki standartların karşılıklı tanınırlığının sağlanması ve gelecekte yeni standartlar oluştururken taraflar arasındaki iletişim kanallarının güçlendirilmesi olduğunun sık sık altını çiziyor. Avrupa Komisyonu nun ticaretten sorumlu üyesi Karel De Gucht, TTYO nun gelecekte dünyanın diğer bölgelerinde standartların belirlenmesinde de kilit rol oynayabileceği görüşünde. Düşünce kuruluşu Avrupa Uluslararası Politik Ekonomi Merkezi nden Fredrik Erixon, EurActiv e yaptığı açıklamalarda geleceğin küresel ticaret düzeninde güç dengelerinin kaydırılmasına ilişkin riskleri dile getirdi. Düzenlemelerde uyum ve standartlarda işbirliğine işaret eden Erixon, 'Çin ve Japonya, diğer ülkeler gibi kural belirleyici ülkeler değil. Yaptıklarınızı Japonya, bir dereceye kadar da Çin ile koordine etmeniz gerekiyor. Yaptıklarınızın onların sistemiyle de uyumlu olmasını sağlamalısınız' dedi. Öte yandan üçüncü ülkelerde TTYO ile ilgili olarak ticaretin başka yönelere kayması ve bu kadar büyük bir anlaşmanın dünyanın güç dengeleri üzerinde olası etkilerine dair endişeler de bulunuyor. Ülkeler veya ülke blokları ticari bariyerleri kaldırdığında bu ülkelerde refahın artışını destekleyen net ticaret artışları yaşanıyor; ancak aynı zamanda üçüncü taraflarla ticaretin de bu yöne kaydırıldığı düşünülüyor. Buna göre örneğin Avrupa'nın ABD'den daha fazla sığır eti ithal etmeye başlaması, Brezilya ve Arjantin gibi Güney Amerikalı ülkelerden et ithalatında kesintiye gitmesine yol açıyor. Ancak Erixon'a göre bu tür korkular temelsiz: 'Büyük olasılıkla yönlendirdiğimiz ticaretten fazlasını yaratacağız ve TTYO'ya katılmayan pek çok ülke de, Avrupa ve ABD'de gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) artmasıyla diğer ülkelerden de ithalatın artacağı için faydalanacak.'
Erixon, bu sayede dünya ticaretinin fayda göreceğini, diğer ülkelerin de izolasyonun önüne geçmek için benzer anlaşmalar müzakere edeceğini söyledi. TTYO canavar değil diyen Avrupa Parlamentosu nun Portekizli üyesi ve Uluslararası Ticaret Komitesi nin Başkanı Vital Moreira da aynı fikirde. Moreira, '[TTYO] dışarıya olumlu etkilerde bulunmakla kalmayacak, aynı zamanda dolaylı olarak Dünya Ticaret Örgütü'nün müzakere kapasitesindeki kısır döngüyü de kırabilecek diyor. Türkiye nin girişimleri Ancak bu görüşler, AB ile Gümrük Birliği nde yer alan ve AB nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına taraf olmamaktan duyduğu rahatsızlığı sık sık dile getiren Türkiye nin endişelerini gidermeye yetmiyor. Ekonomi Bakanlığı'nın aktardığı bilgilere göre Türkiye nin, AB ile arasındaki Gümrük Birliği ilişkisi uyarınca, AB nin Ortak Ticaret Politikası'nı üstlenme yükümlülüğü bulunmakta olup, üçüncü ülkelere yönelik olarak AB nin tercihli ticaret sistemi üstleniliyor. Bu kapsamda, Türkiye, AB nin serbest ticaret anlaşmaları akdettiği ülkelerle karşılıklı yarar esasına dayalı benzer anlaşmalar akdediyor. Başka bir ifadeyle Türkiye, sadece Avrupa Birliği nin serbest ticaret müzakereleri yürüttüğü ülkelerle serbest ticaret anlaşması imzalayabiliyor. Bu sebeple, AB nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına otomatik olarak dahil olmayan Türkiye nin, bu ülkelerle ayrı birer serbest ticaret anlaşması müzakere etmesi ve imzalaması gerekiyor. Türkiye nin AB ile Gümrük Birliği ilişkisi sebebiyle ürünlerini Türkiye de sorunsuz bir şekilde satabilen ülkeler ise Ankara ile bir anlaşma imzalama noktasında isteksiz bir yaklaşım sergileyebiliyor. İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Yürütme Kurulu Üyesi Yavuz Canevi, AB nin şu ana kadar serbest ticaret anlaşması imzaladığı 28 ülkeden yalnızca 18 inin Türkiye ile de serbest ticaret anlaşması imzaladığına dikkat çekiyor. Bu çerçevede, Eylül 2013 te Ekonomi Bakanlığı nın girişimiyle Türkiye ve ABD arasındaki olası bir serbest ticaret anlaşmasının ön çalışmalarını yürütecek bir Yüksek Düzeyli Çalışma Komitesi kuruldu. Komite, AB-ABD serbest ticaret anlaşmasından Türkiye nin nasıl etkileneceğini değerlendirecek, Türkiye ile ABD arasındaki olası bir anlaşmanın etki analizini yapacak ve anlaşmanın müzakereleri için altyapı çalışmalarını yürütecek. Brookings Enstitüsü TÜSİAD Kıdemli Araştırmacısı ve Türkiye Projesi Direktörü Prof. Dr. Kemal Kirişçi, kaleme aldığı Eylül 2013 tarihli ve 'Türkiye ve TTYO: ABD ile Türkiye Arasında Model Ortaklığı Güçlendirmek' başlıklı raporda, Türk tarafından bir diplomatın bu girişimi yalnızca yeni bir komite daha diye nitelendirerek yaşadığı hayal kırıklığını aktarıyor. Kirişçi, bununla birlikte Türkiye nin TTYO müzakerelerine dahil olması veya ABD ile benzer bir anlaşma yapmasının hem Türkiye nin Batı ekonomisine entegre halinin
devam etmesi, hem de siyasi açıdan transatlantik dünyasının bir parçası olmayı sürdürmesi açısından bir kazan-kazan durumu olacağının altını çiziyor. Bu noktada Türkiye nin müzakerelerine halihazırda başlanmış olan TTYO görüşmelerine katılması, daha fazla engelle karşı karşıya bir yaklaşım olarak öne çıkıyor. AB yetkilileri, bunun katı bir şekilde ikili bir anlaşma olduğunun altını çiziyor. İKV ve İstanbul Sanayi Odası nın (İSO) Eylül ayında İstanbul da düzenlediği bir seminerde konuşan Avrupa Komisyonu Ticaret Genel Müdürlüğü ABD ve Kanada Birim Yöneticisi Damien Levie, Türkiye nin yanı sıra Avrupa Ekonomik Alanı ndaki İsviçre ve Norveç gibi AB içinde yer almayan ülkelerden de kendilerinin nasıl etkileneceğine dair sorular aldıklarını, Meksika nın ABD ye kendilerinin de anlaşmaya katılma isteğini ilettiğini aktardı. Bu soruların cevaplarının, TTYO nun ikili bir müzakere süreci olduğunu söyleyen Levie, Türkiye açısından tek gerçekçi seçeneğin ABD ile paralel müzakereler olduğunu ve Ankara nın Washington ile paralel müzakereler yürütmesine Komisyon olarak kendilerinin de destek verdiğini belirtti. Aynı seminerde konuşan Türk Amerikan İşadamları Derneği (TABA/AmCham) Başkanı Ekim Alptekin, Türkiye'nin sürece dahil edilmesi konusunda AB'den destek göremeyince ABD'ye yöneldiğini, ABD Ticaret ve Dışişleri Bakanlıkları ve özellikle ABD Kongresi nezdinde yapılacak çalışmaların bu hususta önemli olacağını kaydetti. Öte yandan Levie, ABD ile aralarındaki ikili müzakerelerin halihazırda zorlu geçeceğine dikkat çekerek, sürecin tamamlanmasına yakınlaşıldığında üçüncü ülkelerin de bu anlaşmaya nasıl dahil edilebileceğinin teknik ve siyasi boyutlarını inceleyeceklerini açıkladı. Diğer ülkeler Levie nin gündeme getirdiği Meksika örneği, Türkiye gibi şu anda TTYO müzakereleri dışında kalan ülkeler arasında göze çarpan bir örnek. Hem Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması na (NAFTA) taraf olan, hem de AB ile serbest ticaret anlaşmasına bulunan Meksika nın TTYO da yer alma talebi, ne ABD den ne de AB den olumlu yanıt almadı. ABD merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi nden (CSIS) Carl Meacham a göre bunun, Meksika nın halihazırda iki tarafla da serbest ticaret anlaşmasına sahip olması dışında önemli bir sebebi daha var. Buna göre hem ABD nin, hem de AB nin dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olacak olan TTYO yu, anlaşmaya potansiyel katkıları ne kadar büyük olursa olsun masaya daha çok katılımcı getirerek daha baştan başarısızlığa uğratmaktan çekiniyor olmaları. Meacham, taraflar her ne kadar şu aşamada müzakere taraflarını kalabalıklaştırarak görüşmeleri karmaşık hale sokmaktan çekinse de, hem ABD li yetkililerin hem de Avrupalı yetkililerin anlaşma şekillenmeye başladıktan sonra üçüncü taraflara kapıyı açık bıraktığına dikkat çekiyor.
Münih merkezli düşünce kuruluşu Demokratik Birlik Projesi nden (PDU) Corrina Goodman, TTYO dan olumsuz etkilenme ihtimali bulunan ülkeler arasında Meksika gibi ABD ile ticari ilişkileri son derece yoğun olan Avustralya ve Kanada yı da sayıyor. Goodman a göre AB nin yakın ticari ortaklarından Türkiye nin dışında Norveç de anlaşmadan etkilenmesi olası ülkeler arasında. Verimlilik ve İnovasyon İçin İmalatçılar Birliği (MAPI) için hazırlanan Nisan 2013 tarihli bir rapor, TTYO ya Kanada, Meksika, İsviçre ve Norveç in de katılması halinde anlaşmanın dünya ticaretinde kapsayacağı alana yüzde 9 ek geleceğine işaret ediyor. Bertelsmann Stiftung için hazırlanan bir araştırma ise, mevcut şartlarda AB ve ABD arasında bir serbest ticaret anlaşması imzalanması halinde 126 ülkenin bundan nasıl etkileneceğini inceliyor. Araştırmada, ABD ve AB nin diğer yakın ticaret ortaklarıyla kıyaslandığında Türkiye nin kişi başına reel gelir açısından göreceği olumsuz etkinin nispeten düşük olduğu görülüyor. Araştırmaya göre AB ile ABD arasında bir serbest ticaret anlaşması imzalanması ve Türkiye nin bu anlaşmaya katılmaması/paralel bir anlaşma imzalamaması halinde yaşanacak kişi başı reel gelir düşüşü yüzde 2.5 oranında olacak. Bu düşüşün Kanada da yüzde 9.5, Avustralya da yüzde 7.4, Meksika da yüzde 7.2, Japonya da ise yüzde 5.9 oranında gerçekleşmesi bekleniyor. AB nin Türkiye dışındaki yakın ticaret ortakları arasında İzlanda ve Norveç te kişi başına reel gelirin yüzde 3.9, İsviçre de ise yüzde 3.5 oranında düşmesi bekleniyor. Araştırmaya göre Türkiye nin kapsamlı bir transatlantik ticaret anlaşmasının dışında kalmasının istihdam açısından olumsuz etkileri ise kişi başına düşen gelirdekine kıyasla daha ağır olacak. Buna göre anlaşma sebebiyle Türkiye de yaşanacak istihdam kaybı, 95 bin ile Kanada nın ardından OECD ülkeleri arasında en yükseği olacak. Türkiye yi 72 bin ile Japonya, 52 bin ile Avustralya, 30 bin ile Güney Kore, 18 bin ile İsviçre, 12 bin ile Norveç, 7 bin ile Yeni Zelanda ve bin kişi ile İzlanda takip ediyor. Müzakerelerin geleceği Öte yandan AB ve ABD'nin, müzakereler çerçevesinde görsel-işitsel sektör ve veri koruma dışında da üstesinden gelmesi gereken pek çok zorlu konu bulunuyor. Gıda ve gıda güvenliği gibi temel konular bunların yalnızca bazıları. Örneğin GDO'lu ürünlerle ilgili olarak okyanusun iki yakasında birbirinden çok farklı yaklaşımlar bulunuyor. AB'de şu anda yalnızca iki GDO'lu ürünün ticari üretimine izin verilmiş olması, ABD'dekinden oldukça farklı bir görüntü sunuyor. Dahası, Fransa ve Almanya gibi bazı ülkeler AB'den lisans almasına rağmen bu ürünlerin yetiştirilmesine yasak getirebiliyor. Müzakerecileri benzer şekilde fikri mülkiyet hakları, ilaç ve finans sektörleri gibi daha pek çok alanda zorlu görüşmeler bekliyor.
Taraflar, TTYO tamamlansa bile talep edilen çok sayıda muafiyet sebebiyle bunun yeterince kapsamlı bir anlaşma olmayacağından endişe ediyor. AB ve ABD'li yetkililer her ne kadar müzakerelerin tamamlanması için net bir tarih telaffuz etmekten çekinse de, Brüksel'in ABD'nin komşusu ve kendisinden çok daha küçük bir pazar olan Kanada ile yürüttüğü serbest ticaret müzakerelerinin dört yıl sürdüğü göz önünde bulundurulduğunda TTYO müzakerelerinin yıllar alabileceği değerlendiriliyor. Saygılarımızla,Best Regards Evrim Haberleri; Gümrük mevzuatı,dıs Ticaret,Lojistik, muhasebe, vergi, yatırım, danışmanlık alanlarında veya diğer türlü profesyonel anlamda yayınlanan Kanun,Yönetmelik,Tebliğ,Genelge,Tasarruflu yazı,mevzuat taslakları en hızlı şekilde yayınlanmakta ve bilgileri sunulmaktadır. Yayınlanan Gümrük,Dış Ticaret,Haberler ile ilgili bilgiler belli bir konunun veya konuların çok geniş kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel çerçevede bilgi verme amacını taşımaktadır. Yayınlanan Bilgileri konusuna hakim profesyonel bir Gümrük Müşavirine, Mevzuat Danışmanına,başvurmanız tavsiye edilir. Bilgiler oldukları şekliyle Alıntı yapılar akta ve kaynak gösterilmek suretiyle de sunulmaktadır. EVRİM YAZILIM VE DANIŞMANLIK