Karar Tarihi : 26.04.2018 Karar Sayısı : 2018/214-04 ANKARA YEMİNLİ MÜŞAVİRLER ODASI Mevzuat İzleme ve Değerlendirme Komisyonu Kararı Anahtar Kelimeler : İlgili Mevzuat: Özeti: Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği, Kurumsal Yönetim, Kurumsal Yönetim İlkeleri Türk Ticaret Kanunu md. 360, 361, 375 ve 1529; Sermaye Piyasası Kanunu md. 17, 36, 73, 81 ve 128; Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu md.2 ve 45; Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanun; 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname md. Ek 30; Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik; Sermaye Piyasası Kurumsal Yönetim Tebliği (Seri No:II-17.1); Bankaların Kurumsal Yönetim İlkelerine İlişkin Yönetmelik. Çalışanlar listesinde kayıtlı YMM lerin halka açık şirketlerde bağımsız yönetim kurulu üyesi olabilmeleri için Sermaye Piyasası Kurumsal Yönetim Tebliği uyarınca, son beş yıl içerisinde, vergi denetimi, kanuni denetim ve iç denetim de dahil şirketin denetimini yapmamış olmaları şartındaki sürenin; ilgili diğer mevzuatlarda olduğu gibi üç yıl olarak belirlenmesi hakkında. I -İNCELEMENİN KONUSU Ankara Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanlığı'nın 05.04.2018 tarih ve D.53/990 sayılı yazılarında; TÜRMOB Başkanlığı nın çalışanlar listesine kayıtlı Yeminli Mali Müşavirlerin halka açık şirketlerde bağımsız yönetim kurulu üyeliği yapabileceğine ilişkin Birlik Yönetim Kurulu nun 10.04.2012 tarihli ve 46 sayılı kararındaki; Yeni Türk Ticaret Kanunu ve mesleki gelişmeler dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler sonucunda, meslek mensuplarının mesleki faaliyetin yanı sıra, kâr payı almadan sadece huzur hakkı almak kaydıyla bağımsız yönetim kurulu üyeliği yapılabileceğine, bağımsız yönetim kurulu üyesi olan meslek mensubunun aynı zamanda o kurumun 3568 sayılı Yasa kapsamındaki işlerini yürütemeyeceğine ilişkin görüşle SPK tarafından yayımlanan Kurumsal Yönetim İlkelerinin Kullanılmasına ve Uygulanmasına İlişkin Tebliğ ve eki SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri nde belirtilen 5 yıllık yasağın değerlendirilerek konuya ilişkin Komisyonumuzun görüş ve önerilerinin Oda Başkanlığına bildirilmesi istenilmiştir. II-YAPILAN ÇALIŞMA VE İNCELEMELER A-BAĞIMSIZ YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİNİN MAHİYETİ Bağımsız yönetim kurulu üyeliği şirketlerde, kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanmasını sağlamak üzere şirket yönetimine seçilen veya atanan bir üyeliktir. Bu kavrama hukukumuzda birincil mevzuat olarak Türk Ticaret Kanunu (TTK) nın Belirli grupların yönetim kurulunda temsil edilmesi ile ilgili 360 ıncı maddesi ve Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) nın Kurumsal yönetim ilkeleri ne ilişkin 17 nci maddesinde yer verilmiştir. 1
Bağımsız yönetim kurulu üyeliği esasları; TTK nın 1529 uncu maddesi ile Sermaye Piyasası Kuruluna verilen yetkilendirme ve SPK nın 17 nci maddesi çerçevesinde Sermaye Piyasası Kurumsal Yönetim İlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına İlişkin Tebliğ 1 ile tespit edilmiştir. Bu kapsamda, Kurumsal Yönetim, şirketlerin ortakları arasında dengeli bir ilişki gözetilerek yönetilmesidir. Sermaye Piyasası Kurulu, kurumsal yönetimle ilgili düzenlemeler yapmak suretiyle, esas misyonu olan güçlü sermaye piyasası ortamı oluşmasını ve yatırımcı haklarının etkin bir şekilde korunmasını sağlamaya çalışmaktadır. Kurumsal yönetim kapsamına giren hususlar Kurumsal Yönetim Tebliği eki Sermaye Piyasası Kurumsal Yönetim İlkeleri nde yer almaktadır. Diğer taraftan, TTK nın anılan 1529 uncu maddesi uyarınca, Sermaye Piyasası Kurulunun uygun görüşü alınmak şartıyla, diğer kamu kurum ve kuruluşları, sadece kendi alanları için geçerli olabilecek kurumsal yönetim ilkeleriyle ilgili, ayrıntıya ilişkin sınırlı düzenlemeler yapabileceklerdir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak düzenlenen ikincil mevzuatta 2 doğrudan bağımsız üye kavramına yer verilmemiş olmakla birlikte; yönetim kurulu üyeleri, kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan ve bulunan yönetim kurulu üyesi ayrımı mevcuttur. Türkiye de kurumsal yönetim düzenlemeleri arasında yer alan bağımsız yönetim kurulu üyeliği ile doğrudan ilgili 6102 sayılı TTK ve 6326 sayılı SPK ile 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu, 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanun ile 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine aşağıda yer verilmiştir.. B-KONU İLE DOĞRUDAN İLGİLİ MEVZUAT Kurumsal yönetim ve bağımsız yönetim kurulu üyeliği ile doğrudan ilgili düzenlemeler, doğal olarak TTK ve SPK da yer almaktadır. Ayrıca Bankacılık mevzuatında da aynı mahiyette düzenlemeler bulunmaktadır. Aşağıda, anılan mevzuatın ilgili hükümlerine de yer verilmiştir. 1-Türk Ticaret Kanunu nun Konuya İlişkin Hükümleri 6102 Sayılı TTK da, bağımsız yönetim kurulu üyeleri tabirine Belirli grupların yönetim kurulunda temsil edilmesi ile ilgili 360 ıncı maddede; Kurumsal yönetim tabirine Devredilemez görev ve yetkiler başlığı ile düzenlenen 375 inci maddede ve kurumsal yönetim ilkeleri ibaresine de 361 ve 1529 uncu maddelerde yer verilmiştir. Konu ile ilgili temel düzenleme 1529 uncu madde olup, hüküm aşağıdaki gibidir. 1 Kurumsal Yönetim Tebliği (Seri No:II-17.1), 03.01.2014 tarih ve 28871 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır. 2 Bankaların Kurumsal Yönetim İlkelerine İlişkin Yönetmelik, 01.11.2006 tarih ve 26333 sayılı Resmi Gazete. (09.06.2011 tarih ve 27959 sayılı Resmi Gazete de değişiklik yayımlanmıştır.) 2
. E) Kurumsal yönetim ilkeleri MADDE 1529- (1) Halka açık anonim şirketlerde kurumsal yönetim ilkeleri, yönetim kurulunun buna ilişkin açıklamasının esasları ve şirketlerin bu yönden derecelendirme kural ve sonuçları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenir. (2) Sermaye Piyasası Kurulunun uygun görüşü alınmak şartıyla, diğer kamu kurum ve kuruluşları, sadece kendi alanları için geçerli olabilecek kurumsal yönetim ilkeleriyle ilgili ayrıntıya ilişkin sınırlı düzenlemeler yapabilirler. 2-Sermaye Piyasası Kanunu ve İlgili Tebliğ Hükümleri Kurumsal yönetim düzenlemeleri, sermaye piyasası mevzuatı içinde önceleri bağlayıcı niteliği olmayan Kurul İlke Kararı şeklinde yer almış, 654 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sermaye Piyasası Kanununun kapsamına alınmış ve kurumsal yönetim konusunda Seri:IV No:54, Seri:IV No:56 sayılı tebliğler yayımlanmıştır. Söz konusu gelişmeleri son olarak 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun yürürlüğe girmesi takip etmiştir. Daha sonra, 30.12.2012 Tarih ve 28513 sayılı resmi gazetede 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve 03.01.2014 tarih ve 28871 sayılı Resmi Gazete de Kurumsal Yönetim Tebliği (Seri No:II-17.1), yayımlanarak kurumsal yönetim mevzuatı bakımından yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. a) Sermaye Piyasası Kanunu Hükümleri Kurumsal yönetim ilkeleri kavramına 6362 sayılı SPK nın 17, 36, 73, 81 ve 128 inci maddelerinde ve bağımsız yönetim kurulu üyeliği konusuna 17 nci maddenin 1 ve 3 numaralı fıkralarında aşağıdaki hükümlere yer verilmiştir. Kurumsal yönetim ilkeleri MADDE 17 (1) Halka açık ortaklıklarda kurumsal yönetim ilkeleri ile kurumsal yönetim uyum raporlarının içeriğine, yayımlanmasına, ortaklıkların kurumsal yönetim ilkelerine uyumlarının derecelendirilmesine ve bağımsız yönetim kurulu üyeliklerine ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir. Kurul bu yetkilerini halka açık şirketler arasında haksız rekabet ile sonuçlanmayacak şekilde ve eşit koşullardaki şirketlere eşit kuralların uygulanması prensibini göz önünde bulundurarak kullanır. (3) Halka açık ortaklıkların, ilişkili tarafları ile gerçekleştirecekleri Kurulca belirlenecek nitelikteki işlemlere başlamadan önce, yapılacak işlemin esaslarını belirleyen bir yönetim kurulu kararı almaları zorunludur. Söz konusu yönetim kurulu kararlarının uygulanabilmesi için bağımsız yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunun onayı aranır. Bağımsız yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunun söz konusu işlemi onaylamaması hâlinde, bu durum işleme ilişkin yeterli bilgiyi içerecek şekilde kamuyu aydınlatma düzenlemeleri çerçevesinde kamuya duyurulur ve işlem genel kurul onayına sunulur. Söz konusu genel kurul toplantılarında, işlemin tarafları ve bunlarla ilişkili kişilerin oy kullanamayacakları bir oylamada karar alınır. Bu maddenin genel kurul toplantısında görüşülmesinde, toplantı nisabı aranmaz, oy hakkı bulunanların 3
basit çoğunluğu ile karar alınır. Bu fıkrada belirtilen esaslara uygun olarak alınmayan yönetim kurulu ve genel kurul kararları geçerli sayılmaz. b) Sermaye Piyasası Kurumsal Yönetim Tebliği 6102 sayılı TTK nun 1529 uncu maddesi ile halka açık şirketlerde kurumsal yönetim ilkelerinin belirlenme ve denetlenme yetkisinin Sermaye Piyasası Kurulu na vermesi üzerine, son olarak, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından hazırlanarak 03.01.2014 tarih ve 28871 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan II, No:17.1 Seri Numaralı Kurumsal Yönetim Tebliği nin ekinde kurumsal yönetim ilkeleri arasında bağımsız yönetim kurulu üyeliği yer almaktadır. Bağımsız yönetim kurulu üyeliği; ortaklıkların uluslararası düzeyde faaliyet gösterebilmeleri amacıyla daha eşit, şeffaf, hesap verebilir, adil ve sorumlu bir yönetim anlayışı sürdürebilmeleri için yönetim kurulunun yapısını güçlendirmek, yatırımcıyı daha iyi korumak; sermaye piyasasına ve sermaye piyasası araçlarına güven algısını güçlendirmek amacıyla düzenlenmiş bulunmaktadır. Kurumsal yönetim ilkeleri arasında, yönetim kurullarının çoğunluğunun icracı olmayan üyelerden oluşması gerektiği hususuna yer verilmiştir. Bunun sonucu olarak da, icracı olmayan üyeler arasından bağımsızlık ve tarafsızlık ölçütlerine uyan üyelerin belirli şartları taşımaları koşuluyla bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak bulunması zorunluluğu getirilmiştir. Anılan bağımsız yönetim kurulu üyeleri ile ilgili düzenlemelere Tebliğ eki Kurumsal Yönetim İlkelerinin 4.3.4 ila 4.3.8 inci maddelerinde yer verilmiştir. Bağımsız yönetim kurulu üyesi olabilmenin kriterleri 4.3.6 ncı maddesinde aşağıdaki gibi yer almaktadır. 4.3.6. Aşağıdaki kriterlerin tamamını taşıyan yönetim kurulu üyesi "bağımsız üye" olarak nitelendirilir. a) Şirket, şirketin yönetim kontrolü ya da önemli derecede 3 etki sahibi olduğu ortaklıklar ile şirketin yönetim kontrolünü elinde bulunduran veya şirkette önemli derecede etki sahibi olan ortaklar ve bu ortakların yönetim kontrolüne sahip olduğu tüzel kişiler ile kendisi, eşi ve ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları arasında; son beş yıl içinde önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda istihdam ilişkisinin bulunmaması, sermaye veya oy haklarının veya imtiyazlı payların %5 inden fazlasına birlikte veya tek başına sahip olunmaması ya da önemli nitelikte ticari ilişkinin 4 kurulmamış olması. b) Son beş yıl içerisinde, başta şirketin denetimi (vergi denetimi, kanuni denetim, iç denetim de dahil), derecelendirilmesi ve danışmanlığı olmak üzere, 3 Kontrolün bulunup bulunmadığının tespitinde TFRS 10, önemli derecede etkinin bulunup bulunmadığının tespitinde ise TMS 28 hükümlerinden faydalanılmalıdır. 4 Bu bent kapsamındaki ortaklıkların son 3 hesap döneminde gayrifaal olmaları halinde, bağımsızlık kriterlerine aykırılık söz konusu olmayacaktır. Bu bent kapsamında, bağımsız üye adayı veya ortaklıktan herhangi birisi için, önemli nitelikteki ticari ilişkiden elde edilen ciro/vergi öncesi kar tutarının, aynı nitelikteki işlerden elde edilen ciro/vergi öncesi kar toplamına olan oranının %20 veya üzerinde olması halinde, bağımsızlığın zedelendiği kabul edilir. 4
yapılan anlaşmalar çerçevesinde şirketin önemli ölçüde hizmet veya ürün satın aldığı veya sattığı şirketlerde, hizmet veya ürün satın alındığı veya satıldığı dönemlerde, ortak (%5 ve üzeri), önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmaması. c) Bağımsız yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle üstleneceği görevleri gereği gibi yerine getirecek mesleki eğitim, bilgi ve tecrübeye sahip olması. ç) Bağlı oldukları mevzuata uygun olması şartıyla, üniversite öğretim üyeliği hariç, üye olarak seçildikten sonra kamu kurum ve kuruluşlarında tam zamanlı çalışmıyor olması. d) 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK) na göre Türkiye de yerleşmiş sayılması. e) Şirket faaliyetlerine olumlu katkılarda bulunabilecek, şirket ile pay sahipleri arasındaki çıkar çatışmalarında tarafsızlığını koruyabilecek, menfaat sahiplerinin haklarını dikkate alarak özgürce karar verebilecek güçlü etik standartlara, mesleki itibara ve tecrübeye sahip olması. f) Şirket faaliyetlerinin işleyişini takip edebilecek ve üstlendiği görevlerin gereklerini tam olarak yerine getirebilecek ölçüde şirket işlerine zaman ayırabiliyor olması. g) Şirketin yönetim kurulunda son on yıl içerisinde altı yıldan fazla yönetim kurulu üyeliği yapmamış olması. ğ) Aynı kişinin, şirketin veya şirketin yönetim kontrolünü elinde bulunduran ortakların, yönetim kontrolüne sahip olduğu şirketlerin üçten fazlasında ve toplamda borsada işlem gören şirketlerin beşten fazlasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev almıyor olması. h) Yönetim kurulu üyesi olarak seçilen tüzel kişi adına tescil ve ilan edilmemiş olması. 3-Bankacılık Düzenlemeleri 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak düzenlenen ikincil mevzuatta 5 doğrudan bağımsız üye kavramına yer verilmemiştir. C-KONU İLE İLGİLİ DİĞER MEVZUAT Hukukumuzda, Sermaye Piyasası Kurulu Tebliği Eki Kurumsal Yönetim İlkeleri nin 4.3.6 ncı maddesinde yer aldığı gibi çeşitli mevzuatta devamlı veya belirli süreler içinde yapılamayacak işlerle ilgili yasaklayıcı ilgili hükümlere aşağıda yer verilmiştir. 1-Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu nunda meslek mensuplarının bağımsız yönetim kurulu üyesi olabilmesi için herhangi bir süre şartı getirilmemiştir. 5 Bankaların Kurumsal Yönetim İlkelerine İlişkin Yönetmelik, 01.11.2006 tarih ve 26333 sayılı Resmi Gazete (09.06.2011 tarih ve 27959 sayılı Resmi Gazete de değişiklik yayımlanmıştır.) 5
Kanun 2-Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında 02.10.1981 tarih ve 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanun un 2 nci maddesine göre, Kanun kapsamına giren yerlerdeki görevlerinden hangi sebeple olursa olsun ayrılanlar, ayrıldıkları tarihten önceki iki yıl içinde hizmetinde bulundukları daire, idare, kurum ve kuruluşlara karşı ayrıldıkları tarihten başlayarak üç yıl süreyle, o daire, idare, kurum ve kuruluştaki görev ve faaliyet alanlarıyla ilgili konularda doğrudan doğruya veya dolaylı olarak görev ve iş alamazlar, taahhüde giremezler, komisyonculuk ve temsilcilik yapamazlar. Kanunun kapsamı ise 1 inci maddede aşağıdaki şekilde belirlenmiştir: Kapsam: Madde 1 Bu Kanun, genel bütçeye dahil daire, kurum ve kuruluşlar ile katma bütçeli idarelerde, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan fonlarda, belediyelerde, özel idarelerde 12 Mart 1964 gün ve 440 sayılı ve 12 Mayıs 1964 gün ve 468 sayılı Kanunlar kapsamına giren kuruluşlarda, sermayesinin yarısından fazlası ayrı ayrı veya birlikte Hazinece veya yukarıdaki daire, idare, kurum ve kuruluşlarca karşılanan yerlerde aylık, ücret veya ödenek almak suretiyle görev yapmış olanlar hakkında uygulanır. 3-178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin Yapılamayacak işler başlıklı Ek 30 uncu maddesi; Vergi incelemesine yetkili olanlar, görevlerinden ayrıldıktan sonra üç yıl süreyle, görevden ayrılış tarihi itibarıyla son üç yıl içinde nezdinde inceleme yaptıkları mükellefler veya bu mükelleflerin veya ortaklarının idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu kurumlarda herhangi bir görev veya iş alamazlar, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu kapsamında sözleşme düzenleyemezler. Bu yasağa riayet etmeyenler hakkında 2/10/1981 tarihli ve 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanun hükümleri uygulanır hükmüne amirdir. III-KONUNUN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ Ülke ekonomisinde önemli yerleri bulunan şirketlerin kurumsallaşması ve iyi yönetilmesi, şirket sahipleri ve pay sahipleri kadar halkı ve sonuç olarak devleti ilgilendiren bir konu olması nedeniyle kurumsal yönetim ve ilkeleri önem taşımaktadır. 6
Kurumsal yönetim ilkeleri, ortaklıkların dengeli ve denetimli bir biçimde yönetilmesi için değişik organlar arasındaki yetki ve sorumlulukların dağılımının düzenlenmesine yönelik bir sistem olarak ortaya çıkmıştır. Yukarıda ilgili mevzuat açıklamaları sırasında ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, 6102 sayılı TTK nın ilgili 1529 uncu maddesinde, halka açık anonim şirketlerde kurumsal yönetim ilkelerini belirleme ve bu ilkelerin uygulanmasını denetleme yetkisi Sermaye Piyasası Kurulu na verilmiştir. TTK daki bu düzenlemeye paralel olarak, 6362 sayılı SPK nın 17 nci maddesinde kurumsal yönetim ilkeleri ile bağımsız yönetim kurulu üyeliklerine ilişkin usul ve esasların Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirleneceği öngörülmüştür. TTK da, kurumsal yönetim açısından en önemli kavramlardan biri olan bağımsız yönetim kurulu üyeliğine doğrudan yer verilmemiştir. Sermaye piyasası mevzuatına tabi ortaklıklar tarafından uygulanacak kurumsal ilkeleri ve ilişkili taraf işlemlerine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla Kurul tarafından, Kurumsal Yönetim Tebliği yayımlanmıştır. Diğer taraftan, Kurumsal Yönetim İlkelerinde düzenlenen hükümlerin tamamı emredici değildir. Uyulması zorunlu hükümler Tebliğ in 5 inci maddesinde belirtilmiştir. İncelenen konumuz bakımından, SPK tarafından yayımlanan Kurumsal Yönetim İlkelerinin Kullanılmasına ve Uygulanmasına İlişkin Tebliğ ve eki SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri nde belirtilen 5 yıllık (ve diğer süre yönünden) yasak Tebliğ eki Kurumsal Yönetim İlkelerinin 4.3.6 ncı maddesinin (a), (b) ve (g) bendlerinde düzenlenmiştir. İlkelerin 4.3.2. maddesinde de belirtildiği üzere, icra görevi olmayan yönetim kurulu üyeleri, üyelik haricinde şirkette başkaca herhangi bir idari görevi veya kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan ve şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan üyelerdir. İcracı yönetim kurulu üyeleri ise şirketin olağan faaliyetlerine dahil olan, şirketin günlük karar alma ve işleyiş sistemlerinde görev alan; şirketin bir çalışanı gibi hareket eden kimsedir. Bu çerçevede, bağımsız yönetim kurulu üyesinin şirketin yönetim kuruluna şirketin ve hissedarların dışından atanan bir üye olması gerekmektedir. Diğer üyelerin aksine bu üye ne şirketin icrasını yürütenler, ne de şirket hissedarından olmaması gerekmektedir. Ayrıca bu şartın dışında yukarıda belirtilen sürelerle ilgili şartların da taşınması zorunludur. 3568 sayılı Kanunda, bağımsız yönetim kurulu üyeliği için herhangi bir kısıtlama hükmü yer almamaktadır. 2531 sayılı Kanun da yapılmayacak işler olarak sayılan işler; ayrıldıkları tarihten önceki iki yıl içinde hizmetinde bulundukları daire, idare, kurum ve kuruluşlara karşı ayrıldıkları tarihten başlayarak üç yıl süreyle, o daire, idare, kurum ve kuruluştaki görev ve faaliyet alanlarıyla ilgili konularda doğrudan doğruya veya dolaylı olarak görev ve iş alamama, taahhüde girememe, komisyonculuk ve temsilcilik yapmamayla ilgilidir. Bağımsız 7
yönetim kurulu üyelerinin icrai faaliyette bulunmaları söz konusu olmadığından, yasak kapsamına girmediği değerlendirilmektedir. 178 sayılı KHK ile getirilen yasaklama da, Vergi incelemesine yetkili olanlar, görevlerinden ayrıldıktan sonra üç yıl süreyle, görevden ayrılış tarihi itibarıyla son üç yıl içinde nezdinde inceleme yaptıkları mükellefler veya bu mükelleflerin veya ortaklarının idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu kurumlarda herhangi bir görev veya iş alamazlar şeklindeki düzenlemenin, nezdinde inceleme yapılanlarla sınırlı olarak bağımsız yönetim kurulu üyeliğini kapsadığı değerlendirilmektedir. Yasaklayıcı süreler bakımından, yukarıda belirtilen 2531 sayılı Kanun ve 178 sayılı KHK de yer alan süreler ile Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim İlkelerindeki süreler arasında bir yeknesaklık bulunmamaktadır. Yeknesaklığın sağlanması bakımından bağımsız yönetim kurulu üyeliği için de 4.3.6 ncı maddedeki 5 yıllık sürenin de 3 yıl olarak değiştirilmesinin uygun ve yerinde olacağı değerlendirilmektedir. IV-SONUÇ Çalışanlar listesinde kayıtlı Yeminli Mali Müşavirler, TTK da düzenlenmiş olan kurumsal yönetim esasları çerçevesinde ve SPK uyarınca belirlenen Kurumsal Yönetim İlkelerine göre, halka açık şirketlerde belirli kriterleri taşımaları koşuluyla bağımsız yönetim kurulu üyeliği yapabilmektedirler. Kararın yukarıdaki bölümlerinde belirtilen kriterler Sermaye Piyasası Kurulunca düzenlenen Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim İlkeleri nin 4.3.6. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Maddede yer alan ve adaylarda tamamının aranması gereken kriterler arasında bulunan ve (b) bendinde düzenlenmiş olan hükme göre; son beş yıl içerisinde, başta şirketin denetimi (vergi denetimi, kanuni denetim, iç denetim de dahil), derecelendirilmesi ve danışmanlığı olmak üzere, yapılan anlaşmalar çerçevesinde şirketin önemli ölçüde hizmet veya ürün satın aldığı veya sattığı şirketlerde, hizmet veya ürün satın alındığı veya satıldığı dönemlerde, ortak (%5 ve üzeri), önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmaması gerekmektedir. Bu ilkede yer alan hususlar Kararın II ve III. bölümlerinde belirtilen çeşitli mevzuatla getirilmiş süreye ilişkin yasaklama düzenlemelerle yeknesaklık bulunmamaktadır. Yeminli Mali Müşavirliğin temel ilkelerinden birisi olan tarafsız ve bağımsız olunması dolayısıyla beş yıllık süre sınırlaması, Yeminli Mali Müşavirlere uygulanmamalıdır. Ancak yine de süre sınırlaması uygulanmak istenirse, mevzuatlar arasında yeknesaklığın sağlanması bakımından bağımsız yönetim kurulu üyeliği için de Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim İlkelerinin 4.3.6 ncı maddesindeki 5 yıllık sürenin 3 yıl olarak düzenlenmesinin uygun ve yerinde olacağı değerlendirilmektedir. Ankara, 26.04.2018 8