EĞİTİM SEN EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI I. YARIYIL DEĞERLENDİRMESİ EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI

Benzer belgeler
EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SONUNDA EĞİTİMİN DURUMU

EĞİTİM SEN EĞİTİME YÖNELİK SALDIRI VE TEHDİTLERİN GÖLGESİNDE EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI

EĞİTİM-ÖĞRETİM İSTATİSTİKLERİ: EĞİTİMDE TİCARİLEŞME VE DİNSELLEŞMENİN TEMEL GÖSTERGELERİ

EĞİTİM SEN 2017/2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞINDA EĞİTİMİN DURUMU RAPORU

EĞİTİM SEN EĞİTİMİN DURUMU

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

HAKLARIMIZ BİRER BİRER ELİMİZDEN ALINIYOR! İZİN VERMEYELİM!

EĞİTİM SEN EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI EĞİTİMİN DURUMU RAPORU EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI

2018 MEB VE YÜKSEKÖĞRETİM BÜTÇESİ GERÇEK İHTİYACI KARŞILAMAMAKTADIR!

EĞİTİM SEN ÖRGÜN EĞİTİM İSTATİSTİKLERİ: EĞİTİMDE YAŞANAN ÇÖKÜŞÜN TEMEL GÖSTERGELERİ EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI 4 NİSAN 2017

İŞ GÜVENCEMİZE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ!

DEMOKRATİK EĞİTİM KURULTAYI ÖZGÜRLEŞME YOLUNDA EĞİTİM. Ne yapmalı Nasıl yapmalı. 2-6 Ekim 2013 Ankara

Cumhuriyetin Laik, Bilimsel Eğitim Anlayışı, Sapmalar ve Önlemler... Metin eklemek için tıklayın Mustafa Gazalcı

Sorunların Merkezinde Öğretmenler Değil, Eğitimi Ticarileştiren Politikalar Bulunuyor!

4+4+4 Dayatması ile. Öğretmenler Nasıl. Mağdur Ediliyor? Ne dedik, Ne oldu? EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI

EĞİTİMDE VE YÜKSEKÖĞRETİMDE OHAL RAPORU

TİCARİLEŞME VE DİNSELLEŞME KISKACINDA EĞİTİMİN DURUMU

Kariyer Basamakları. Aldatmacasına Hayır

ENEL HİZMETLER İŞÇİLERİ SE

EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI

EĞİTİMİN DİNSELLEŞTİRİLMESİ VE ŞURA KARARLARI

Eğitim-Öğretim Yılı İlk Yarıyıl Haber Verileri Analizi

T.C. ELAZIĞ VALİLİĞİ İl Milli Eğitim Müdürlüğü

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz?

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI NA

KARMA EĞİTİMDE ÇARPITMALAR VE GERÇEKLER

tarafından yazıldı. Çarşamba, 08 Haziran :44 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Haziran :24

EK YIL SONU EĞİTİMDE CİNSİYETÇİLİK RAPORU

EĞİTİMİN KRİZİ ve YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER

EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

Liseye Geçiş Sistemi (LGS) nedir?

: Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası. VEKİLİ : Av. Mahmut Nedim Eldem- -Cinnah Cad. Willy Brant Sok. No: 13 Çankaya/ANKARA

EĞİTİMDE PERFORMANS TUZAĞINA DÜŞMEYELİM!

AMASYA ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI ÇALIŞMA TAKVİMİ

2015-LİSANS YERLEŞTİRME SINAVLARI (2015-LYS) SONUÇLARI. 30 Haziran 2015

Liseye Geçişte Çember Sistemi

BT Rehber Öğretmenliği 1. Dönem Görevlendirmeleri (Müracaatlar, Valilik onayı ve görevlendirilenlerin ilçe ve okullara duyurulması)

İŞSİZLİK HIZLA ARTARKEN İSTİHDAM ARTIŞI YETERSİZ KALDI

T.C. YARGITAY BAŞKANLIĞI. Sözleşmeli Personel Alım Sınavı Duyurusu

Dünya nüfusunun 1.2 milyarını adolesanlar oluşturmaktadır (dünya tarihindeki en yüksek rakam..) Bu nüfusun %85 i gelişmekte olan ülkelerde.

EĞİTİM SİSTEMİ ALARM VERİYOR!

M. EMİN SARAÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ

SORU ve CEVAPLARLA 12 YILLIK (4+4+4) ZORUNLU EĞİTİM SİSTEMİ

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

YÖNETMELİK. MADDE 2 (1) Bu Yönetmelik, 2828 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi kapsamına girenlerin;

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

T.C. TRABZON VALİLİĞİ EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

MUSTAFA KEMAL ORTAOKULU

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

T.C. ELAZIĞ VALİLİĞİ İl Milli Eğitim Müdürlüğü EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI ÇALIŞMA TAKVİMİ

Bu amaç çerçevesinde Yükseköğretim Kurumları aşağıda belirtilen faaliyetlerde bulunmayı taahhüt ederler:

Beykoz İlçesi Üniversiteye Giriş Analiz Çalışması (2012, 2013 ve 2014 Yılları)

T.C. SAMSUN VALİLİĞİ İl Millî Eğitim Müdürlüğü EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

ÖĞRETMENLERİN 2013 YILI İLLER ARASI İSTEĞE VE ZORUNLU ÇALIŞMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNE BAĞLI YER DEĞİŞTİRMELERİNE İLİŞKİN DUYURU

2017 LYS: Tercihler Kalite ve İstihdam Odaklı

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

2017 TERCİH ve YERLEŞTİRME SİSTEMİ

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016

YENİ SINAV SİSTEMİ-LKS LİSELERE KAYIT SİSTEMİ

MUĞLA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM KURUMLARININ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

ÖĞRETMENLERİN 2017 YILI İLLER ARASI İSTEĞE VE ZORUNLU ÇALIŞMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNE BAĞLI YER DEĞİŞTİRMELERİNE İLİŞKİN DUYURU

EĞİTİM ÖĞRETİM DÖNEMİ EĞİTİMDE CİNSİYETÇİLİK RAPORU

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

MERSİN İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ ÖĞRETİM YILI ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI ÇALIŞMA TAKVİMİ

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

FELSEFE GRUBU MEZUNLARININ CEVAP BEKLEDİĞİ SORULAR

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü

T.C. DENİZLİ VALİLİĞİ İl Milli Eğitim Müdürlüğü ÖRGÜN ve YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

ALMANYA DA 2012 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

MESLEKİ VE TEKNİK ORTAÖĞRETİM SİSTEMİ

Pedagojik Formasyon Nedir? Pedagoji: Eğitim bilimi ve teorisi (ing. Pedagogy) Formasyon: Biçimlenme (İng. Formation)

TEOG Tercih ve Yerleştirme Sistemi

ULUSAL EĞİTİM PPROGRAMI (UEP) NEDİR?

ERA / 2014 LİSEYE DOĞRU. TEOG Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş. Tercih ve Yerleştirme Sistemi

2018 YIL SONU EĞİTİMDE CİNSİYETÇİLİK RAPORU

İLKADIM İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA PROGRAMI YAPILMASI PLANLANAN UYGULAMALAR

Politika; (Latince kökenli) Şehir yaşamı ve bu yaşamı düzenleme anlamındadır.

ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

ANADOLU Eğitim Sendikası BASIN DUYURUSU

2014 YILI ÖĞRETMENLERİN İLLER ARASI İSTEĞE VE ZORUNLU ÇALIŞMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNE BAĞLI YER DEĞİŞTİRMELERİNE İLİŞKİN DUYURU

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

T.C. DENİZLİ VALİLİĞİ İl Milli Eğitim Müdürlüğü. ÖRGÜN ve YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

-1- Adres: A Blok AZ. Kat 1 Nolu Banko Oda: 12, TBMM, ANKARA Tel: +90 (312) (312) Faks: +90 (312) E-Posta:

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINA BAĞLI EĞİTİM KURUMLARINA ÖĞRETMEN OLARAK ATANACAKLARIN ATAMALARINA ESAS OLAN ALANLAR İLE MEZUN OLDUKLARI YÜKSEKÖĞRETİM

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

ÖĞRETMENLERİN İLLER ARASI İSTEĞE BAĞLI YER DEĞİŞTİRMELERİNE İLİŞKİN DUYURU (EYLÜL 2014)

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

2017-LİSANS YERLEŞTİRME SINAVLARI (2017-LYS) SONUÇLARI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

KİLİS İLİ ÖRGÜN VE YAYGIN ÖĞRETİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

T.C. EDİRNE VALİLİĞİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

Transkript:

EĞİTİM SEN 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI I. YARIYIL DEĞERLENDİRMESİ EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI 18 Ocak 2017 0

2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI I. YARIYIL DEĞERLENDİRMESİ 2017-2018 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 19 Ocak 2018 tarihinde sona erecek, 17,5 milyon öğrenci, 904 bini 679 öğretmen olmak üzere, 1 milyona yakın eğitim emekçisi yarıyıl tatiline girecektir. 2017-2018 eğitim öğretim yılının ilk yarısı, eğitimde geçmiş yıllardan birikerek gelen ağır sorunların, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hükümet ve MEB eliyle başlatılan hukuksuz ihraçlar, sendikal eylemler gerekçe gösterilerek yapılan sürgün, soruşturma ve baskıların eksik olmadığı bir dönem olmuştur. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerden çok sayıda eğitim ve bilim emekçisinin hukuksuz bir şekilde ihraç edildiği bilinmektedir. Kamudan ihraçların yüzde 35 inin eğitim ve yükseköğretim alanında olması düşündürücüdür. Bugüne kadar 31 OHAL KHK si ile MEB den 33 bin 735, Yükseköğretim Kurumlarından 7 bin 257 (5 bin 882 akademisyen, 1.375 idari personel) olmak üzere toplam 40 bin 992 kişi idari ve siyasi tasarruflarla, hukuksuzca ihraç edilmiştir. Kamudan ihraçların yüzde 35 inin eğitim ve yükseköğretim alanında olması düşündürücüdür. Kamudan ihraç edilen toplam eğitimci sayısının darbeye karışmak iddiasıyla ihraç edilen asker (8.783) ve polis (23 bin 95) sayısından fazla olası, asıl darbenin eğitime ve eğitim emekçilerine yapıldığını göstermektedir. Türkiye de eğitim sistemi uzun süredir ciddi anlamda alarm verirken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları 2017-2018 eğitim öğretim yılının ilk yarısında yapılan düzenlemeler ve fiili uygulamalarla sürdürülmüştür. Siyasi iktidarın eğitim alanında, büyük ölçüde kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda yaptığı değişiklikler, başta öğrencilerimiz, öğretmenler, eğitim emekçileri ve veliler olmak üzere, toplumun geniş kesimlerini her zamankinden daha çok etkilemiştir. Laik-bilimsel meydan okuyan yeni müfredat değişikliklerinin uygulanmaya başlanması ve yıllar içinde yapboz tahtasına çevrilerek sürekli değiştirilen sınav sistemleri nedeniyle öğrenci ve velilerin kafası hiç olmadığı kadar karıştırılmıştır. Geçtiğimiz 15 yıl içinde sınav sistemini altı kez değiştiren MEB, eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek yerine, eğitimde yaşanan kaosu derinleştirecek adımlar atmayı tercih etmiş ve aldığı her karar toplumun geniş kesimlerince tepkiyle karşılanmıştır. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da, eğitim sorunu halkın en temel gündemini oluşturmayı sürdürmektedir. Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamış, çocuk yaşta evlenmeyi özendiren düzenlemeler yapılmış, çocuk işçiler sorunu büyümüş, okullarda, yurtlarda, kurslarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet vakaları artmıştır. Eğitimde ve toplumsal yaşamda yaşanan çocuk istismarının üzerini örtme çabalarına rağmen, geçtiğimiz dönemde cinsel istismar ve cinsel saldırıların artmasına yol açacak yasal düzenlemeler gündeme gelirken, kadına ve çocuğa yönelik çok sayıda taciz ve tecavüz olayı yaşanmıştır. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar; eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamış, önemli bir bölümü dini vakıf ve derneklerin kucağına itilmiştir. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar olarak eğitim sisteminin öncelikli gündem maddesi olmayı sürdürmüştür. İkili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimin özelleştirilmesi, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, taşımalı eğitim, altyapısı bozuk okullar, okullarda öğretmenlere yönelik olarak yaşanan şiddetin artması, çocukların dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, Öğretmen Strateji Belgesi ile öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, çocukların örgün eğitim sistemi dışına itilmesi, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismara uğraması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik, ataması 1

yapılmayan öğretmenler vb gibi devasa sorunlar 2017-2018 eğitim öğretim yılının ilk yarısında öne çıkan başlıklar olmuştur. Geçtiğimiz dönem, MEB in eğitimde dinselleştirmeyi temel alan politikalarını yoğunlaştırması, Diyanet başta olmak üzere, dini vakıf ve derneklerle yapılan protokollerin sürmesi, özellikle okul öncesi eğitimde pedagojik olarak sakıncalı olmasına rağmen dini eğitim uygulamalarının başlatılması ve özellikle kurum açma ve kapatma yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle bütün yolların imam hatiplere çıkmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmıştır. Açık öğretim lisesine kayıt yaptıran öğrenci sayısı 5,8 kat arttı! Eğitim sisteminin temel sorunlarından birisi olan öğrencilerin çeşitli nedenlerle örgün eğitim dışına itilmesi uygulamaları artarak devam etmektedir. 2003-2004 eğitim öğretim yılında açık öğretim lisesi bünyesinde sadece 267 bin 235 öğrenci bulunuyorken, 2017-2018 eğitim öğretim yılı birinci yarıyılı 1 milyon 554 bin 938 kişiye çıkmıştır. Son 15 yıl içinde açık öğretime kayıt yaptıranların sayısının 5,8 kat arttığı görülmektedir. Taşımalı eğitimde rekor kırıldı! Türkiye de ilk kez 1989-1990 eğitim-öğretim yılında sadece 2 ilde 305 ilkokul öğrencisi ile başlayan taşımalı eğitim uygulaması, Türkiye nin çağ atladığı, ekonomik olarak geliştiği iddialarına rağmen bütün illerde uygulanır hale gelmiştir. 2017-2018 eğitim öğretim yılı ilk yarısında 91 bin 262 özel eğitim öğrencisi, 757 bin 714 ilkokul ve ortaokul öğrencisi, 472 bin 262 ortaöğretim öğrencisi olmak üzere toplamda 1 milyon 321 bin 238 öğrenci taşımalı eğitim kapsamında taşınarak taşımalı eğitim de tüm zamanların rekoru kırılmıştır. Taşımalı eğitim ile yaklaşık 17 bin köy okulu kapatıldı. Her ne kadar öğrencilerin yerleşim birimlerinden alınıp, diğer ilçelerdeki okullara kadar götürülmesi ve okulda yemek ve benzeri ihtiyaçlarının karşılanması cazip olarak görülen bir durum olsa da, genellikle uzun yollar kat eden öğrencilerin yorgun olması, yollarda trafik kazası riskinin bulunması ve taşınan merkezlerdeki sınıfların bu sistem ile daha da kalabalık hale gelmesi söz konusudur. Bu yönleriyle taşımalı eğitim sistemi yanlış bir tercihtir. Sınav Sistemi Değişikliğinde Yüzde 10 luk Dilim ile Ne Amaçlanıyor? Ortaöğretim kurumlarına geçiş sınavında yapılan değişiklikle %10 luk dilime giren öğrencilerin yerleştirileceği okullar içinde yer alan 217 proje okulunun 131 i imam hatip lisesi. 2017 ortaöğretim kurumları yönetmeliği ile Fen Liseleri, hazırlık sınıfı olan Anadolu Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri, Güzel Sanatlar Liselerine kontenjan sınırı getirildi. Basit bir matematiksel hesap ile öğrencilerin en az yarısı imam hatip liselerine zorunlu olarak gitmek zorunda kalacaklar. Liselere yerleştirmede adrese dayalı yerleştirme yapılacak; Anadolu, meslek ve imam hatip olmak üzere üç okul türünü kapsayacak şekilde üç çember oluşturulacak. 5 okul tercih etme hakkı olan öğrenci, evine yakın liseye yerleşemezse, adresine ikinci derecede yakın olan liseleri, sonrasında üçüncü çemberde bulunan liseleri tercih edebilecek. Çember sistemi ne kadar uygulanabilir? Üçüncü çemberin sonunda da okulların kontenjanı dolarsa, öğrencilerin imam hatiplere, meslek liselerine, özel liselere ya da açık öğretim lisesine yönelmesi kaçınılmaz. 2

Eğitim Sistemimiz MEB-Diyanet-Dini Vakıf ve Derneklerin Kuşatması Altında! AKP hükümeti döneminde altın çağını yaşayan dini cemaat ve vakıflar (TÜRGEV, ENSAR Vakfı, İHH, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Birlik Vakfı, Su Vakfı vb) başta değerli arazilerin bedelsiz tahsisi olmak üzere, kamusal kaynaklar siyasi iktidarın bekası adına, dini vakıf ve cemaatlere aktarılmaktadır. Bunun dışında, büyük kamu ihalelerini almak isteyen sermaye gruplarına özellikle hükümete yakın dernek ya da vakıflara yüklü miktarlarda bağış yapmalarının şart koşulduğu bilinmektedir. Bizzat MEB tarafından yapılan yönetmelik değişiklikleri üzerinden adı geçen vakıflarla ortak protokoller imzalanmaktadır. Dini vakıfların devlet okullarında başta değerler eğitimi olmak üzere, tamamına yakını dini içerikli çeşitli konularda ders ve seminer verebilmesi, kendi yayınlarını dağıtabilmesi ve öğrencileri kurumlarında stajyer olarak eğitebilmesinin yolu açılmıştır. Geçmişte yapılan yanlış adımlar sürdürülmekte, dini cemaatler eğitim sistemine entegre edilerek paralel eğitim uygulamaları hayata geçirilmekte, cemaatlerin okullar, yurtlar, kreşler ve Kur an Kursları açmaları teşvik edilmektedir. Dini vakıf ve cemaatlere ait okullar, yıllar içinde hızla dinselleştirilmiş olan eğitim sistemi içinde ayrı bir dinsel eğitim sisteminin inşa edilmesini sağlamıştır. 15 Temmuz darbe girişiminden hiçbir ders çıkarmayan iktidar ve MEB, aynı yanlışı tekrarlamayı sürdürmekte, eğitim kurumları başta olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanları Diyanet in, dini vakıf ve derneklerin faaliyet alanı haline getirilmektedir. Türkiye de uzunca bir süredir yapıldığı gibi eğitim sisteminin dini kurallara göre düzenlenmesi, dini eğitimin yaygınlaşmasının kaçınılmaz sonucu okullarda öğrencilerin inanan ya da inanmayan, dindar ya da dinsiz, ibadet eden ya da ibadet etmeyen gibi kategorilere ayrılmasına ve yeni gerilim alanları yaratılmasına neden olmaktadır. Devletin, inanç alanına girerek, şu ya da bu biçimde elindeki olanakları kullanıp, devleti belli bir dinin ya da inancın, Türkiye de olduğu gibi belli bir mezhebin savunucusu ve destekçisi durumuna getirmek yönündeki girişim ve uygulamalara karşı mücadelemiz kesintisi sürecektir. ertelenemez bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Eğitimde Şiddetin Hedefi Olmak İstemiyoruz! Okullarda yaşanan çeteleşme ve eğitim kurumlarının benimsenen yanlış politikalar nedeniyle şiddet yuvası haline gelmesinin bedelini bugüne kadar kimi zaman öğrenciler, kimi zaman eğitim emekçileri hayatlarını kaybederek ödüyorlar. İzmir Ödemiş Kaymakçı Çok Programlı Anadolu Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen, veli toplantısı öncesi iki öğrencisi tarafından silahla vurularak hayatını kaybetti Meslektaşımızın ölümüne neden olan, tüm eleştiri ve uyarılarımıza rağmen eğitimde yaşanan sorunlara ve şiddet olaylarına seyirci kalan, öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran politikaları oldu Okullarımızın birer şiddet yuvası haline gelmesinde, öğretmenlik mesleğini rencide eden yaklaşım ve açıklamaların, her fırsatta şiddet ve nefret dilini kullanan siyasetçilerin ciddi bir katkısı ve sorumluluğu vardır. Toplum olarak hayatımızın her aşamasında evde, sokakta, iş yerlerinde sık sık karşı karşıya kaldığımız şiddet olgusu, okullarımızı da çepeçevre kuşatmış, eğitim emekçilerini şiddetin hedefi haline getirerek, ölümle sonuçlanan ağır sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü nün (OECD) okullarda zorbalık raporuna göre Türkiye de 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin yüzde 19 u ayda en az birkaç kez akranları tarafından fiziksel ya da sözel şiddete maruz kalıyor. 3

2016 da yayınlanan Çocukların Gözünden Okulda Yaşam Araştırması na göre özellikle akran zorbalığı oldukça yaygın. Bu kapsamda 25 ilden 4, 5 ve 7 nci sınıf düzeyinde yaklaşık 2 bin öğrenci ile görüşüldü. Dezavantajlı durumdaki çocukların, öğretmenlerin ya da çalışanların kötü davranışlarına daha yüksek oranda maruz kalıyor. Çocukların yüzde 15 i okulda kendilerine kötü davranan öğretmen ya da çalışan olduğunu belirtiyor. Yüzde 58 ise böyle bir durum olmadığını dile getiriyor. Çocukların yüzde 73 ü, okulda ilişkisinin iyi olduğu öğretmenler olduğunu söylüyor. Ancak bu oran 7 nci sınıflarda yüzde 67 ye kadar geriliyor. Öğretmenlerin yüzde 67.4 ü sözlü, yüzde 19.6 sı fiziksel, 12.9 u psikolojik ve 0.1 i de cinsel şiddete maruz kaldı. Öğretmenlerin yüzde 87.'si şiddete maruz kaldığı halde şikâyetçi olmadı. ALO 147, ÖĞRETMEN İHBAR HATTI haline geldi. Öğretmenler kimin şikâyet ettiğini bilmiyor, hiçbir delil, tutanak vb. süreç yok. Öğretmenler suç ispat edilmeden, kim tarafından şikâyet edildiğini bilmeden suçsuzluğunu ispat etmeye çalışıyorlar. Öğretmen Strateji Belgesi İş Güvencemize Yönelik Açık bir Tehdittir! Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmen yetiştirme sistemi ve öğretmen istihdamını esnek ve güvencesiz bir içerikte yeniden yapılandırmak için Öğretmen Strateji Belgesi hazırladı ve yayınladı. 2018 yılı sonuna kadar tüm öğretmenler için performans denetiminin getirilmesi, öğretmenlerin her dört yılda bir sınava tabi tutulması, sürgün anlamına gelecek yeni bir rotasyon uygulamasının getirilmesi ve öğretmenlik mesleğinin yeniden kariyer basamakları adı altında hiyerarşik bir yapıya büründürülmesi hedefleniyor. 15 Temmuz sonrasında yapılan 38 bin öğretmen atamasının tamamı mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik şeklinde gerçekleşti. Bugüne kadar sözleşmeli olarak atanan ve göreve başlayan 540 öğretmenin sözleşmesi güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek iptal edildi. Strateji Belgesi ile iş güvencesinin altının fiilen boşalması, eğitimde esnek, güvencesiz ve angarya çalışma uygulamalarının belirgin bir şekilde artması kaçınılmaz olacaktır. Sözleşmeli Öğretmenlik OHAL ile Olağanlaştırılıyor Geçtiğimiz yıllar içinde özellikle eğitim alanında güvencesiz, esnek ve performansa dayalı istihdam politikalarını adım adım hayata geçiren siyasi iktidar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tartışmalı mülakat sınavları ile birlikte yeniden düzenlediği öğretmen atama sistemi ile öğretmenleri iktidara sadakat ilkesi ile çalıştırmak istediğini açıkça göstermiştir. Geçtiğimiz yıllarda siyasal kadrolaşma amacıyla gündeme getirilen ve Danıştay tarafından objektif olmama gerekçesiyle iptal edilen mülakat sınavı uygulamasının öğretmen atamalarında belirleyici olması ve sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla birlikte hayata geçirilmesi, Türkiye de en yaygın kamu hizmeti olan sözleşmeli/güvencesiz öğretmen istihdamının temel istihdam politikası olarak benimsendiğini göstermektedir. Türkiye de mülakat sınavına dayalı tüm uygulamaların siyasal kadrolaşma nın önünü açarak sayısız haksızlığa neden olduğu, aldıkları puanlara bakılmaksızın iktidarın dünya görüşüne yakın olmayanların taraflı ve kasıtlı değerlendirmeler üzerinden elendiği ya da saf dışı bırakıldığı çok iyi bilinmektedir. Mevcut uygulamanın devam etmesi halinde farklı kimlik, inanç ve siyasi düşünceye sahip olan, yerli ve milli olmadıkları düşünülen, iktidara eleştirel ve muhalif yaklaşan, öğretmenlerin mülakat sınavı ve güvenlik soruşturması üzerinden elenmesi, atanacak öğretmenlerin büyük ölçüde iktidarın istek ve beklentileri doğrultusunda istihdam edilmesi kaçınılmazdır. Milli Eğitim Bakanlığı nın 15 yılda ortaya koyduğu pratik, kurumun en güvenilmez bakanlık haline gelmesini sağlamış, eğitim sistemine yönelik olarak yapılmak istenen değişiklikler başta 4

olmak üzere, yapılan her türlü sınav, değerlendirme ve atamaların ve sürekli eleştirilmesine ve tartışılmasına neden olmuştur. Eğitim hizmetlerinin niteliği, sürekliliği ve düzenli olması gerektiği açıktır. Bu nedenle eğitimde objektiflikten uzak değerlendirmelerle yapılacak atamalardan ve sözleşmeli öğretmenlik uygulamalarından derhal vazgeçilmeli, herkese kadrolu ve güvenceli istihdam sağlanmalıdır. Resmi öğretmen açığı 109 bin, Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 438 bin! Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ataması yapılmayan öğretmen sayısını 438 bin, resmi öğretmen açığını ise 109 bin olarak açıklamıştır. Eğitimde ciddi anlamda öğretmen açığı olmasına rağmen, yeterince atama yapılmaması nedeniyle 2003-2017 yılları arasında KPSS ye giren her 100 öğretmenden ortalama 17 sinin ataması yapılmış, geriye kalan 83 işsiz öğretmen ya tekrar sınava girmek ya da başka alanlarda çalışmak zorunda bırakılmıştır. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 37 ilin nüfusundan daha fazladır. 2022 de ataması yapılmayan öğretmen sayısı 1 milyona ulaşacak. 2017 verilerine göre ücretli çalıştırılan öğretmen sayısı; 81 ilde 63 bin 829 dur. Ücretli öğretmenlerin 27 bin 409 u eğitim fakültesi mezunu, 27 bin 936 sı lisans mezunu (eğitim fakültesi hariç), 8 bin 484 ü ön lisans mezunudur. Ataması yapılmayan yarım milyona ulaşan eğitim fakültesi mezunu varken, 2017 yılında da, hayvan yetiştiriciliği, bağcılık, ziraat vb. bölüm mezunu kişiler öğretmen olarak atanmıştır. Öğretmenler Sınav, mülakat ve güvenlik soruşturması kuşatması ile karşı karşıyadır. Laik, Bilimsel, Anadilinde Eğitim İçin Birlikte Mücadele Edelim! Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan ve katlanarak artan sorunlar, MEB in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığını açıkça göstermektedir. Okullarda yaşanan yoğun dinselleşme ve eğitimi ticarileştirme uygulamaları okullarımızı eğitim yuvası olmaktan uzaklaştırmıştır. Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamalarının yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirilmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, eğitim emekçilerine yönelik çeşitli saldırı ve tehditlerin (ihraç, açığa alma, sürgün vb) sürmesi gibi uygulamalar, okulların fiilen kışla ya da cezaevi haline getirilmesini beraberinde getirmiştir. 2017-2018 eğitim öğretim yılının ilk yarısında yaşananlar, MEB in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdinin olmadığını göstermektedir. Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştığı, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koştuğu, öğretmenlerin düşük ücretle, esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın zirve yaptığı, farklı dil ve kimliklerin dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin sağlıklı nesiller yetiştirmesi mümkün değildir. Eğitim sisteminde iktidar eliyle gerçekleştirilen dönüşüm, elbette ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal koşulların gelişiminden ayrı ve bağımsız değildir. Bugün karşımızda iki seçenek bulunmaktadır; ya eğitim sistemi ve okullar tamamen iktidara teslim edilecek ya da sistemin eğitim üzerinden kendi çıkarlarına göre biçimlendirmek istediği çocuk ve gençlerimizin gerçek anlamda laik, bilimsel ve anadilinde eğitim alması için topyekun mücadele edilecektir. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okulöncesinden üniversiteye kadar bilimin değil, dini inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde eğitim ve bilim emekçilerinin, öğrenci ve velilerle birlikte kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemizi tüm emek ve demokrasi güçleri ile birlikte omuz omuza sürdüreceğimiz bilinmelidir. 5