Turkish Journal of Weed Science

Benzer belgeler
Zeytin Bahçelerinde Yabancı Otlar Yabancı Otların Zararları

DOĞU ANADOLU TARIM KONGRESİ

ÖZGEÇMİŞ ve YAYIN LİSTESİ

ZEYTİN BAHÇELERİNDE YABANCI OTLAR

Bazı Ceviz (Juglans regia L.) Çeşitlerinin Çimlenme ve Çöğür (Anaçlık) Gelişme Performanslarının Belirlenmesi

Archived at

ORGANİK SIVI GÜBRE GRUBU

KİŞİSEL BİLGİLER. EĞİTİM BİLGİLERİ. Bitki Koruma Yabancı Ot 2011

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

Aydın İli Önemli Pamuk Ekiliş Alanlarında Sorun Olan Yabancı Otların Saptanması

Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi. İçeriklerine Etkisi EMRE CAN KAYA

Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-3

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

GENEL BAKIŞ Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

YURTİÇİ DENEME RAPORU

FARKLI GÜBRE KOMPOZİSYONLARININ ÇAYIN VERİM VE KALİTESİNE ETKİSİ. Dr. GÜLEN ÖZYAZICI Dr. OSMAN ÖZDEMİR Dr. MEHMET ARİF ÖZYAZICI PINAR ÖZER

Archived at

Patates Üretim Alanlarında Topraktaki Yabancı Ot Tohum Populasyonu ile Yabancı Ot Florası Arasındaki İlişkilerin Belirlenmesi

KEMAL BAY OTEL'İN MUZ BAHÇESİNDE EM ( Efektif mikroorganizmalar ) UYGULAMALARI. Elde Edilen Sonuçlar Ve Gözlemler (

İÇİNDEKİLER VII. SULAMA GİRİŞ SULAMANIN GENEL PRENSİPLERİ Sulamanın Amacı ve Önemi... 32

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ

makalenin özettir Bu makalenin özettir Bu makalenin özettir Bu makalenin özettir Bu makalenin özettir

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

KSÜ. Fen ve Mühendislik Dergisi, 9(2), KSU. Journal of Science and Engineering 9(2), 2006

No: 217 Menşe Adı BİRECİK BELEDİYE BAŞKANLIĞI

Prof. Dr. Sait GEZGİN, Uzman Nesim DURSUN. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Böl., Konya.

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI

Yerfıstığında Gübreleme

Turkish Journal of Weed Science

ÖNEMLİ ZARARLILARI. Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) yumurta

İncelenen özelliklere ait varyans ve regresyon analiz sonuçları aşağıda verilmiştir.

ORNEMENTAL HORTİKÜLTÜR &ÇİÇEK TASARIMI

Prof. Dr. Nuray Mücellâ Müftüoğlu ÇOMÜ, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü Çanakkale. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Rize

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Çanakkale

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

Antepfıstığında Gübreleme

Archived at

Sait GEZGİN, Nesim DURSUN, Fatma GÖKMEN YILMAZ

Menemen (İzmir) Pamuk Üreticilerine Yönelik (Bitki Koruma Açısından) Bir Anket Çalışması

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER,

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

POSİDONİA ( DENİZ ÇAYIRI) GÜBRESİ

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

Ekolojik Yöntemlerle Yetiştirilen Patlıcan ve Biberde Yabancı Ot Mücadele Yöntemlerinin ve Etkinliklerinin Araştırılması

Yabancı Ot Standart İlaç Deneme Metotları

Zakkum Bitkisinin Kök, Gövde, Yaprak ve Tomurcuk Ekstraktların Fasulye ve Buğday Tohumlarının Çimlenme ve Fide Gelişimi Üzerine Etkileri

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS. HERBOLOJİ Güz

zeytinist

ISSN: Yıl /Year: 2017 Cilt(Sayı)/Vol.(Issue): 1(Özel) Sayfa/Page: Araştırma Makalesi Research Article

Yabancı Ot Standart İlaç Deneme Metotları

Archived at

Toprağa Bambu Odunkömürü Yerleştirmek Yoluyla Çay Bitkilerinin Gelişimini Teşvik Etmek

Catalogue of products

Tarım alanlarında, herbisitlere karşı yabancı otların oluşturduğu dayanıklılığın seyri Şekil 1 de gösterildiği gibi gelişmektedir.

Şanlıurfa İli Antep Fıstığı Bahçelerinde Yabancı Otlar İle Mücadelede Örtücü. Bitki Kullanımının Araştırılması

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

RUS BUĞDAY AFİTLERİNE KARŞI BİYOLOJİK KORUMA

Docto Serisi Topraktan ve yapraktan uygulama preparatı

Orijin: Asya ve Avrupa (Mısır, Yunan ve Roma medeniyetleri döneminden beri biliniyor. Yabani form: Lactuca serriola x L.

Kalsiyum ve Bazı Azotlu Gübrelerin Domateste Besin Maddesi Alınımı Üzerine Etkisi

Araştırma Makalesi (Research Article)

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir?

The Effects of Tomato Seedlings Growing with Side Shoots on Growth, Development and Yield in Tomato

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile

Islamıc Azad Unıversıty, Tabriz Branch, Faculty of Agriculture, Department of Agronomy, Tabriz, Iran

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

BİTKİ TANIMA VE DEĞERLENDİRME IV DERSİ ÇİM ALANLARDA BAKIM İŞLEMLERİ

KİŞİSEL BİLGİLER EĞİTİM BİLGİLERİ

Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Derim Dergisi, 2008, 25(1):40-47 ISSN

Ato Serisi. Atofer TOPRAKTAN UYGULAMA PREPARATI ŞELATLI DEMİR. Demirin Bitkilerdeki Fonksiyonu. Demirin Topraktaki Yarayışlılığı

MÜCADELESİ: Ağaçlar arasında hava akımının iyi olması yani fazla sık dikilmemeleri ve gölgede bulunan ağaçların ışık alımının sağlanması

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI ARASINAV PROGRAMI

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

FARKLI YETİŞTİRME ORTAMLARININ SERA VE İKLİM ODASI KOŞULLARINDA PATATES (Solanum tuberosum L.) MİNİ YUMRU ÜRETİMİNE ETKİLERİ

YAPRAĞI YENEN SEBZELERDE GÜBRELEME

HAYVANSAL KAYNAKLI AMİNO ASİT İÇEREN ORGANİK GÜBRE. Çabamız topraklarımız için.

Bazı Uçucu Yağ Bileşiklerinin Kanyaş [(Sorghum halepense (L.) Pers.] Gelişimine Etkinliğinin Belirlenmesi

Flue Cured Tütün Çeşidinde Farklı Potasyum Formlarının Kaliteye Etkisi

FARKLI SICAKLIKLARIN AVCI BÖCEK SCYMNUS SUBVILLOSUS (GOEZE) (COLEOPTERA: COCCINELLIDAE) UN ERGİN ÖNCESİ DÖNEMLERİNİN ÖLÜM ORANLARINA ETKİLERİ *

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE OKALİPTÜSLERİN YETİŞTİRİLMESİ OLANAKLARI ÜZERİNE YAPILAN ARAŞTIRMA ÇALIŞMALARI. A. GANİ GÜLBABA Orman Yüksek Mühendisi

TEKNĠK RAPOR. KONU: MEVSĠMLĠK HERCAĠ MENEKġE (VIOLA SPP.) ÇĠÇEĞĠ ÜRETĠMĠNDE SOLUCAN GÜBRESĠ DENEMESĠ

YABANCI DİL BİLGİSİ Yabancı Dil / Derecesi KPDS ÜDS TOEFL IELTS

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

FARKLI HUMİK ASİT DOZLARININ AYÇİÇEĞİNİN (Helianthus annuus L.) ÇIKIŞ VE FİDE GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ

8ÇEVRE TANZİMİ ve AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARI

Tohum yatağının hazırlanması:

Iğdır İlinin Hayvansal Atık Kaynaklı Biyogaz Potansiyeli. Biogas Potential from Animal Waste of Iğdır Province

Taksonomi. Familya: Compositea Tür : Cichorium endive Çeşit : Cichorium intybus (witloof)

A. SCI, SCI-Expanded KAPSAMINDA ULUSLARARASI HAKEMLİ. A1. Beyhan M.A., A. Tekgüler, T. Yıldız and H. Sauk Investigation

Sakarya İli Fındık Alanlarındaki Bitki Sağlığı Sorunları Çalıştayı Raporu

I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza

Solem Organik / Ürün Kullanımı

- Zn 120. Çinkolu Gübre Çözeltisi. Lignosulfanate UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZLARI

Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Erdoğan Eşref Hakkı Selçuk Üniversitesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü

Erzurum da Yazlık Buğdayda Sorun Oluşturan Tarla Sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.) nın Ekonomik Zarar Eşiğinin Belirlenmesi*

HAZIRLAYAN ÖĞRENCİLER:

Transkript:

Turkish Journal of Weed Science 17(1-2):2014:15-25 Araştırma Makalesi / Research Article Eucalyptus camaldulensis ve Melissa officinalis'in Allelopatik Potansiyelinin Belirlenmesi Ayşe YAZLIK *, Mine RUŞEN Available at: www.journal.weedturk.com Turkish Journal of Weed Science Turkish Weed Science Society 1 Batı Akdeniz Tarımsal Araştıma Enstitüsü, Bitki Koruma Bölümü, Antalya 2 Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştıma Enstitüsü, Bitki Koruma Bölümü, Yalova *Sorumlu yazar: ayseyazlik77@hotmail.com ÖZET Doğal denge içerisinde önemli bir yeri olan allelokimyasal maddelerin tarım alanında kullanımı amaçlandığında bu doğal bileşiklerin; hedef alınan etmenlere (yabancı otlar, hastalıklar veya zararlılar) etkilerinin ve etki mekanizmalarının belirlenmesine yönelik bazı temel çalışmaların yapılması önemlidir. Bu çalışma ile allelokimyasal içeriği olduğu bilinen, Eucalyptus camaldulensis Dehn. (okaliptüs) ve Melissa officinalis L. (oğul otu) bitkilerinin; Cynodon dactylon (L.) Pers. (köpekdişi ayrığı) ve Cyperus rotundus L. (topalak) gelişimlerine etkilerini belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmada ayrıca bir kültür bitkisi [Lycopersicum esculentum L. (domates)] kullanılmıştır. Saksı çalışmaları sonucunda; oğul otu ve okaliptüs bitkileri köpek dişi ayrığı ve topalak bitkilerinin gelişimini %70 ve üzeri oranda etkilemiştir. Ayrıca oğul otu bitkisi domatese fitotoksite göstermezken, ökaliptus domateste fitotoksiteye neden olmuştur. Bu durum dikkate alınarak tarla denemeleri; oğul otu, domates ve topalak bitkileri ile kurulmuştur. Tarla çalışmaları sonuçlarında ise 4 kg/m 2 oğul otu uygulaması, topalak bitki gelişimini %44 etkilemiştir. Çalışma genel olarak değerlendirdiğinde topalak ile yoğun bulaşık alanlarda; oğul otu bitkisinin; toprak organik madde oranının da sağladığı artışda dikkate alınarak, ekim nöbeti sistemlerine dahil edilmesi topalak ile mücadelede alternatif bir yöntem sağlayabilir. Ayrıca oğul otu ve ökaliptusun; topalak ve köpekdişi ayrığı bitkilerine etki mekanizmalarının çalışılması da önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Cynodon dactylon, Cyperus rotundus, allelopati, etki, ekim nöbeti Determination of the Allelopathic Potential of Eucalyptus camaldulensis and Melissa officinalis ABSTRACT Allelochemicals are an important part of natural equilibrium in agriculture which can be used to suppress weeds, pests and diseases. However, primary studies are required to determine the effects of these natural compounds on target agents (weeds, diseases or pests), interactions between target / non-target factors and mechanisms of action of allelochemicals. This study was aimed at determining the effects of Eucalyptus camaldulensis Dehn. (eucalyptus) and Melissa officinalis L. (lemon balm) plants, which are known to allelochemical content, on the growth and development of Cynodon dactylon (L.) Pers. (bermuda grass) and Cyperus rotundus L. (purple nutsedge). Lycopersicum esculentum (tomato) was also used in the study to test the phytotoxic effects of allelochemicals. As a result of the pot essays; lemon balm and eucalyptus affected the development of bermuda grass and purple nutsedge by >70%. Lemon balm did not show phytotoxic effects on tomato; however, eucalyptus was caused phytotoxicity. Taking this into consideration, field trials were carried out with lemon balm, tomato and purple nutsedge. In the results of field studies, application of 4 kg / m 2 of lemon balm affected 44% purple nutsedge plant. Based on the results; the lemon can be provide an alternative control method by crop rotation system in the intensive purple nutsedge areas. It is also suggested that lemon balm and eucalyptus impact mechanisms should be studied against bermuda grass and purple nutsedge. Key Words: Cynodon dactylon, Cyperus rotundus, allelopathy, effect, crop rotation

Yazlık and Ruşen Turk J Weed Sci. 17(1-2):2014:15-25 GİRİŞ Köpek dişi ayrığı (Cynodon dactylon - CYNDA) ve topalak (Cyperus rotundus - CYPRO) bitkileri, Dünya da en önemli 18 yabancı ot türü arasında bulunan (Holm ve ark., 1977), Türkiye de tarım alanlarında yüksek oranlarda tespit edilen (Tepe, 1992; Mennan ve ark., 2000; Okşar ve Uygur, 2000; Yazlık ve Tepe, 2001; Sırma ve ark., 2001) ve mücadeleleri oldukça güç olan türlerdir. Bu yabancı otların kontrolüne yönelik pek çok yöntem (kültürel, fiziksel, mekanik, kimyasal ve biyolojik mücadele, alternatif yöntemler) arasında bulunan alternatif mücadele yöntemlerinden biri de; bitkilerin sahip olduğu doğal bileşiklerin (allelokimyasalların) kullanımına yönelik yapılan, allelopati çalışmalarıdır (Del Moral ve Muller, 1970; Kocaçalışkan, 2001; Browmik ve Inderjit, 2002). Nitekim doğal bileşiklerin tespiti doğal dengeyi anlamada önemli bir role sahiptir (Macias ve ark., 1998; Browmik ve Inderjit, 2002; Inderjit ve Nilsen, 2003). Örneğin; bu bileşikler tarımsal üretimde faydalanılacak yeni ürünler elde etmek için kullanılabilir (Macias ve ark., 1998). Bitkisel çeşitliliğin temelinde önemli bir yer tutan allelokimyasalların; hedef alınan bitki/bitkiler üzerine etkilerinin olup olmadığı, etki mekanizmaları ve kullanım öncesi bitkiler arasındaki etkileşimlerinin keşfi için bazı temel çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır (Lovett ve Levitt, 1981; Inderjit ve Nilsen, 2003). Bu çalışma ile Eucalyptus camaldulensis (EUCCA - okaliptüs) ve Melissa officinalis (MELOF oğul otu) bitkilerinin; köpek dişi ayrığı ve topalak gelişimlerine etkileri belirlenmiştir. Allelopatik özelliği olan türlerin seçiminde literatür çalışmalarına ek olarak bitkilerin kullanım durumları da dikkate alınmıştır. Nitekim Türkiye ye ilk defa 1885 yılında demiryollarının etrafına süs bitkisi olarak dikilmek amacıyla bir Fransız şirketi tarafından getirilmiş (Özkurt, 1994) olan E. camaldulensis türü, yetiştiriciliğinin az emekle yapılması ve karlı oluşu nedeniyle pek çok ökaliptus plantasyonunda tercih edilmektedir (Özkurt, 1994). Ayrıca bu ağacın yapraklı ince dalları çiçek mezatlarında çiçekleri bağlamak için bağ ipi olarak da kullanılmakta ve yaprak artıkları ise çürümeye bırakılmaktadır (AY - kişisel gözlem). Çalışmada önemli bir tıbbi bitki olan M. officinalis in (Kaçar ve ark., 2010) tercih edilmesinde; hem tıbbi bitkilerin her geçen gün artan önemi (Faydaoğlu ve Sürücüoğlu, 2011) hem de türün ekili olan plantasyonlarında (Yalova da Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü) yabancı ot mücadelesi yapılmamasına rağmen, yabancı ot yoğunluğunun sınırlı olduğunun gözlemlenmesi dikkate alınmıştır. Yapılan gözlemler ve kullanım durumlarına ek olarak ilgili konudaki pek çok literatür (Del Moral ve Muller, 1970; May ve Ash, 1990; Uygur ve İskenderoğlu, 1995; Oudhia ve ark., 1996; Babu ve Kandasamy, 1997; Noguchi, 2002) de değerlendirilmiştir. Çalışma ile pek çok kültürde sorun olan (örneğin; Yazlık ve Tepe, 2001; Üremiş, 2005) hedef bitkilerin (ayrık ve topalak) allelopatik etkisi olduğu bilinen (Uygur ve İskenderoğlu, 1995; Babu ve Kandasamy, 1997) bitkiler (oğul otu ve ökaliptus) ile kontrolüne yönelik tespitlerde bulunmak, tavsiyeler oluşturmak ve allelopatik etki çalışmalarına destek vermek amaçlanmıştır. Ayrıca çalışmanın dolaylı yoldan, bu bitki kombinasyonları ile yapılan çalışmalara kaynak sağlayabileceği ve allelopatik özellikleri olan bazı bitkilere ait bitki artıklarının da kullanımına yönelik bazı fikirler verebileceği düşünülmektedir. MATERYAL VE YÖNTEM Materyal Çalışmanın ana materyallerini; kontrolü düşünülen; köpek dişi ayrığının stolonları ve topalak bitkisinin rizomları, bölgede yaygın kullanılan Rio Grande domates çeşidi, allelopatik etkileri olduğu bilinen, oğul otu ve ökaliptüs bitkilerinin kurutulup öğütülmüş (öğütme değirmeninde) yeşil aksamları, saksılar, etiketler, kese kağıtları, topalak bitkisi ile yoğun bulaşık tarla, damla sulama sistemi, parsel kazıkları, etüv ve hassas terazi oluşturmuştur. Çalışma Alanı Sera ve tarla denemeleri Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitünde gerçekleştirilmiştir. 16

Uygulamalar Sera ve tarla denemeleri için kullanılan oğul otu bitkisi serada yetiştirilmiş ve çiçeklenme döneminde sabah saatlerinde hasat edilmiştir. Sera denemesi için kullanılan ökaliptus bitkisinin ise yıllık yaprakları sabah saatlerinde toplanmıştır. Her iki bitkinin temini Mayıs-Haziran ayları içerisinde tamamlanmıştır. Bitkiler hasat / toplama sonrasında 24 0 C de gölgede kurutulmuş daha sonra öğütme değirmeninde öğütülerek çalışmada kullanılabilecek hale getirilmiştir. Sera Denemeleri: Sera çalışmalarının amacı gerek bitkilerin etkinliğini, gerekse tarla denemesinde çalışılacak bitkileri belirlemektir. Bu amaçla Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü Bitki Koruma Bölümüne ait cam seralarda kurulan denemeler 14 cm ağız çaplı saksılarda, 1/3 toprak, 1/3 kum ve 1/3 hayvan gübresi karışımı alacak şekilde, dört tekerrürlü olarak kurulmuştur. Yabancı otlar için uygun dozu bulmak amacı ile kurulan denemelerde, her bir saksıya 10 cm uzunluğunda ve en az iki göz ihtiva eden stolon / yumrulu rizom parçaları ekilmiş, domates e fitotoksik olmayacak dozu belirlemek amacı ile yapılan denemelerde ise her bir saksıya bir adet domates fidesi şaşırtılmıştır. Dozlar; 0, 5, 10, 20 ve 40 g/saksı (kurutulup öğütülmüş bitki materyali) olarak uygulanmıştır. Saksılar düzenli aralıklar ile sulanmış ve saksı altına sızan sular tekrar bitkilere verilmiştir. Ayrıca her bitkide uygulama yapılmayan kontroller (0 doz) de yer almıştır. Tarla Denemeleri: Tarla yeri seçiminde öncelikle topalak bitkisi ile yoğun bulaşık bir alan belirlenmiştir. Tarla toprağına ait toprak örneği alınarak analiz ettirilmiş ve analizi sonucunda belirtilen rapora uygun olarak 368 m 2 alana sahip tarlaya yarım ton keçi gübresi karıştırılmıştır. Denemeler Tesadüf Blokları Deneme Deseni ne göre dört tekerrürlü ve 8 m 2 (2 m 4 m) çakılı parsel olarak I. yıl 14-07-2009 da II. yıl ise 22-07-2010 tarihinde kurulmuştur. Parselasyonda parsel araları 1 m dış kenarlar ise 2 m tutularak otlu kontrol, otsuz kontrol, m 2 ye 2 ve 4 kg oğul otu şeklinde dört uygulama oluşturulmuştur. Oğul otu uygulanan parsellerde bitki materyali toprağın ilk 20 cm lik derinliğine karıştırılmıştır. Bitki materyalleri karışımı sonrası tüm parsellerde ilk sulama yapılmış ve daha sonra damla sulama sistemi çekilmiş ve domates fideleri sıra arası 140 sıra üzeri 35 cm olacak şekilde tarlaya şaşırtılmıştır. Gözlemler Sera Denemeleri: Saksı denemeleri ökaliptus için; I. yıl 03 Temmuz 2009 tarihinde kurulmuş, 30 Temmuz 2009 tarihinde ise değerlendirilmiştir. Oğul otu için ise denemeler I. yıl 03 Ağustos 2009 tarihinde kurulmuş, 31 Ağustos 2009 tarihinde ise değerlendirilmiştir. Değerlendirmelerde bitki kuru ağırlığı ölçülerek kaydedilmiş ve verilere ait etki oranları hesaplanmıştır. Farklı dozlardaki uygulamaların % Etki Oranları (Abbott formülü) belirlendikten sonra uygun doz kanısına varılmıştır. Etki oranları aşağıda belirtilen formüle göre hesaplanmıştır. EO (%) = [( K - Ç) / K] 100 EO = Etki Oranı K = Kontroldeki Miktar (adet, gram, ölçüm..vs.) Ç = Ekstrakt/ Kuru Madde eklenmiş ortamda çimlenme (adet, gram, ölçüm..vs.) Tarla Denemeleri: Otsuz parselde görülen tüm yabancı otlar, elle yolma şeklinde hasada kadar belirli aralıklar ile parsellerden uzaklaştırılmıştır. Otsuz kontrol ve uygulama yapılan (2 ve 4 kg/m 2 oğul otu) tüm parseller de ise topalak haricindeki tüm yabancı ot türleri hasada kadar el ile yolunarak parsellerden uzaklaştırılmıştır. Deneme yerinde hedef dışında yer alan yabancı ot tür ve yoğunlukları tespit etmek amacıyla her parsele yarım metrekarelik iki çerçeve atılmış ve içerisine düşen yabancı ot tür ve yoğunlukları her iki yıl için ayrı ayrı belirlenmiştir. Yabancı ot yoğunluğunun belirlendiği sayımlar; I. yıl 22-07-2009 tarihinde ve II. yıl ise 30-07-2010 tarihinde yapılmıştır. Yabancı ot yoğunlukları aşağıda belirtilen formüle göre hesaplanmıştır. R (%) = n / m 100 RS = Rastlanma sıklığı n = Her türün rastlandığı ölçüm sayısı m = Toplam örnekleme sayısı Domates hasadı ise ilk yıl I. hasat 13.08.2009 da, II. hasat 31.08.2009 tarihlerinde; ikinci yıl ise ilk hasat 20-08-2010, II. hasat ise 02-09-2010 tarihinlerinde yapılmıştır. 17

İkinci yıl denemeleri sırasında her parselden topalak bitkisine ait örnekler alınmış ve bu örneklerde boy uzunluğu ve kuru ağırlıklar belirlenmiştir. Kuru ağırlıkların alınması için bitkiler etüv de 65 o C de 48 saat kurumaya bırakılmış ve sonrasında hassas terazide tartılarak ağırlıkları (g) kaydedilmiştir. Deneme süresince yapılan sulamalar toprak nem takibine (nem azalışına) göre belirlenmiştir. Verilerin Analizi Elde edilen değerlerin Tesadüf Parsellerinde Deneme Deseni ne göre varyans analizleri JMP SAS (1995) paket programından kullanılarak yapılmıştır. Analizlere göre istatistikî olarak önemli çıkan uygulamaya ait ortalama değerler LSD ye göre gruplandırılmıştır. BULGULAR Sera Denemeleri: Oğul otu ve ökaliptüs uygulamalarının hedef bitkilerin bitki kuru ağırlıklarına (BKA) etkileri her iki denemede de 40 g/doz da önemli olduğu belirlenmiştir (P 0.05 - Tablo 1). Tablo 1. Saksılarda E. camaldulensis ve M. officinalis in C. rotundus ve C. dactylon gelişimine etkisi (g) Doz E.camaldulensis M. officinalis C. rotundus C. dactylon C. rotundus C. dactylon BKA BKA BKA BKA 0 10,30 a 10,00 a 6,00 a 13,25 a 5 7,90 b 6,90 b 4,43 ab 7,20 b 10 6,50 bc 3,13 bc 3,80 bc 6,40 b 20 5,40 c 4,30 bc 2,30 cd 4,50 b 40 1,75 d 2,80 c 1,73 d 3,50 b LSD Değeri 2,30 2,60 1,80 4,10 5* 5,60 b 6,90 b 6,40 a 4,90 b 10* 4,50 bc 5,30 bc 6,13 ab 4,90 b 20* 3,00 cd 3,05 cd 2,70 b 3,70 b 40* 2,00 d 2,23 d 1,70 b 3,13 b * LSD Değeri 2,00 3,00 3,20 4,30 BKA= Bitki Kuru Ağırlığı / Plant dry weight *: II. deneme/ II.experiment P 0.05 hata sınırları içerisinde istatistiksel olarak önemli Oğul otunun uygulanan dozlara göre en iyi oranları; ayrık için I. ve II. denemede 40 g/doz da BKA sırasıyla %73,50 ve %76,40 olarak belirlenmiştir. Topalak bitkisinde ise I. ve II. denemede 40 g/doz da BKA sırasıyla %71,10 ve %71,60 oranında belirlenmiştir. Ökaliptus ise ayrık bitkisinde I. ve II. denemede 40 g/doz da BKA sırasıyla %72,00 ve %77,70 olarak tespit edilirken, topalak I. ve II. denemede 40 g/doz da BKA sırasıyla %83,00 ve %80,50 oranlarında etkilemiştir (Tablo 2). Domates ile yapılan denemeler sonucunda ise oğul otunun domatese gözle görülür fitotoksite belirtisi oluşturmadığı ve ayrıca BKA artırarak gelişimi teşvik ettiği saptanmıştır. Okaliptüs ise domatesin bitki kuru ağırlığını azaltmıştır (P 0,05 - Tablo 3). Domates bitkisinde fitotoksite gözlemine karşı uygulama yapılan bitkilerden elde edilen verilere göre etki oranları (Tablo 4) en yüksek doz olan 40 g/doz oğul otun da %3,21 ve okaliptüs da ise % 86,20 dir. Tablo 2. M. officinalis ve E. camaldulensis in hedef bitkilerin kuru ağırlıklarına etki oranları (%) M. officinalis - Dozlar (g) E. camaldulensis - Dozlar (g) Hedef Bitkiler 5 10 20 40 5 10 20 40 BKA BKA C. dactylon 45,60 51,70 66,00 73,50 31,00 68,70 57,00 72,00 C. rotundus 26,00 36,60 61,60 71,10 23,30 36,80 47,50 83,00 *C. dactylon 55,40 63,0 67,00 76,40 31,00 47,00 69,50 77,70 *C. rotundus -6,60 31,10 55,00 71,60 45,60 56,30 52,00 80,50 BKA: Bitki kuru ağırlığı*: II. deneme 18

Tablo 3. Uygulama yapılan bitkilerin domates gelişimine etkisi (g) Doz M. officinalis * E. camaldulensis BKA 0 11,00 11,00 a 5 9,80 4,20 b 10 10,20 3,70 bc 20 11,90 2,80 bc 40 10,50 1,50 c LSD Değeri - 1,10 BKA= Bitki Kuru Ağırlığı *P 0,05 Tablo 4. TarlaUygulamalarının domates bitki kuru ağırlığına etki oranı (%) Dozlar (g) 5 10 20 40 Uygulama Yapılan Bitkiler Domates BKA M. officinalis 9,00 5,33-9,70 3,21 E. camaldulensis 61,30 65,70 75,00 86,20 BKA= Bitki Kuru Ağırlığı Tarla Denemeleri: Deneme alanında topalak bitkisine rastlanma sıklığı her iki yılda da %100 dür. Hedef dışında yer alan diğer yabancı ot tür ve yoğunlukları incelendiğinde (Tablo 5) ilk sırada yer alan bitkiler kanyaş (Sorghum halepense (L.) Pers), boz ot (Heliotropium europeum L.), eşek marulu (Sonchus asper (L.) Hill.) ve tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis (L.) Pers.) dır. Bu türlere ilk yıl %75-100, ikinci yıl ise %25-100 arasında rastlanılmıştır. İkinci yıl rizomlu, yumrulu-rizomlu bitkilerin rastlanma sıklığında bir düşüş görülmezken diğer bitki türlerinde %50 oranında bir düşüş tespit edilmiştir. Domates meyve gelişim süresince tarla da I. yıl beyaz çürüklük / kök çürüklüğü (Sclerotium rolfsii Sacc.) hastalığı, güneş yanığı ve çiçek burnu çürüklüğü (Ca eksikliği) tespit edilmiştir. Tarla denemesinde beyaz çürüklük hastalığını kısmen düşürmek amacı ile domates fideleri tarlaya II. yıl daha geç (1 ay) şaşırtılmış ve beklendiği gibi bitkilerde II. yıl beyaz çürüklük görülmüş, ancak bu zarar düzeyi I. yıl kadar yoğun olmamıştır. Beyaz çürüklükten kaynaklanan zarar her iki yılda da en fazla uygulama yapılan parseller ile otlu kontrol parsellerinde görülmüştür. Bu durumun sebebinin uygulama yapılan parsellerde bulunan kuru bitki materyalinin, otlu kontrolde ise bitki yoğunluğunun nemi daha fazla muhafaza etmesinden kaynaklanabilir. Verim değerlerini etkileyen önemli bir etken de II. yıl görülen yoğun yağışlardır (Şekil 1). Tarla denemesinde karşılaşılan bu durumlar sebebi ile domates verim değerleri her iki yılda da düşük olsa da domates hasadı yapılmış ve hasat sonrası parsellere göre toplam verim değerlerine ait ortalamalar belirlenmiştir (Tablo 6). Otsuz kontrole göre verimde bir fark görülse de otlu kontrol ile uygulamalar arasında önemli bir fark olmadığı, uygulamaların domates verimini artırmadığı; ancak domates bitkilerinin gözlem yapılan değerlerinde, oğul otundan kaynaklanan herhangi bir fitotoksite belirtisinin de olmadığı belirlenmiştir. Şekil 1. Melisa officinalis (MELOF) uygulamalarının Cyperus rotundus (CYPRO) gelişimine etkisi 19

Tablo 5. Deneme sahasında hedef dışında yer alan yabancı ot tür ve yoğunlukları Yabancı Ot Türleri Rastlanma sıklığı (%) I. Yıl Rastlanma sıklığı (%) II. Yıl Kanyaş Sorghum halepense (L.) Pers 100 100 Boz ot Heliotropium europeum L. 100 50 Ballıbaba Lamium amplexicaule L. 50 25 Eşek marulu Sonchus asper (L.) Hill. 75 25 Ebegümeci - Malva sylvestris L. 50 25 Tarla sarmaşığı Convolvulus arvensis (L.) Pers. 75 75 Portakal nergisi - Calendula sp. 50 25 Hakiki papatya- Matricaria chamomilla L. 25 0 Demir dikeni Tribulus terrestris L. 25 25 Sirken Chenopodium album L. 25 25 Çatlangaç Cichorium intybus L. 25 25 Kirpi darı Seteria viridis (L.)P.B. 25 25 Semiz otu Portulaca oleracea L. 50 75 Tablo 6. Parsellere göre domates verim değerleri (d/kg) Uygulamalar I.Yıl Verim II.Yıl Verim Otsuz Kontrol 4980 3650 Otlu Kontrol 4064 2870 m2 ye 2 kg - Toplam 16 kg 3876 2940 m2 ye 4 kg - Toplam 32 kg 864 2335 Tarla denemesinin II. yılı sonunda topalak bitkisine ait Bitki Boyu (BB) ve BKA değerlendirilmiş ve oğul otu uygulaması yapılan parsellerde her iki parametrenin de kontrole göre daha farklı olduğu belirlenmiştir (Tablo 7). Bitki kuru ağırlıkları 2 kg/m 2 oğul otu uygulamasında %34 iken, 4 kg/m 2 uygulamasında ise % 44 oranında kontrole göre farklı bulunmuştur (P 0,05) (Şekil 2). Şekil 2. Yalova ili yağış miktarı (1981-2012) 20

Tablo 7. Uygulamalara göre C. rotundus (CYPRO) bitki boyları ve kuru ağırlıkları Uygulamalar CYPRO boyu (cm) CYPRO BKA (g) Otlu Kontrol 29a 9,40a MELOF 2 kg/m 2 21a 6,20ab MELOF 4 kg/m 2 13b 5,30b BKA= Bitki Kuru Ağırlığı *P 0,05 Domates hasadının tamamlanmasının ardından deneme alanından toprak numuneleri alınmış ve Bitki Besleme bölümü nde analiz ettirilmiştir. Tarla denemesi kurulumu öncesi yapılan toprak analizi (Tablo 8) ile denemelerin bittiği yıl yapılan toprak analiz (Tablo 9) sonuçları değerlendirildiğin de deneme sonrasında parsellerde organik madde değerlerinde bir artış görülmüştür. Deneme kurulum öncesi tınlı yapıda olan toprak daha iyi bir yapı olan killi-tınlı bir yapıya dönüşmesinin, oğul otunun toprakta bulunan organik maddeye katkı, özellikle 4 kg/m 2 oğul otu karıştırılmış olan parsellerde en yüksek değerler görülmesinden dolayı, sağlamasından kaynaklanabilir. Tablo 8. Tarla toprak analiz raporu (deneme kurulum öncesi) Lab.No: Derinlik (cm) İşba EC25 (1:2.5) ph (1:2.5) Kireç (%) Organik Madde (%) Alınabilir Fosfor (ppm) PT-71 0-20 48 0,13 7,1 0 2,61 23 238 Tın Az Nötr Yok Orta Yüksek Orta PT-72 20-40 46 0,14 7,1 0 2,54 20 208 Tın Az Nötr Yok Orta Yeterli Orta Değişebilir Potasyum (ppm) Tablo 9. Tarla toprak analiz raporu (deneme sonrası) Lab. No Derinlik (cm) İşba EC25 (1:2.5) (mmhos/cm) ph (1:2.5 ) Kireç (%) Organik Madde (%) Alınabilir Fosfor (ppm) Değişebilir Potasyum (ppm) 16 kg 0-20 57 0.22 7.3 0 3.42 22 200 Killi tın Az Nötr Yok İyi Yüksek Düşük 32 kg 0-20 57 0.21 7.3 0 3.95 25 208 Killi tın Az Nötr Yok İyi Yüksek Orta Otlu K 0-20 57 0.20 7.3 0 2.76 19 180 Killi tın Az Nötr Yok Orta Yeterli Düşük Otsuz K 0-20 57 0.25 7.2 0 3.13 23 195 Killi tın Az Nötr Yok İyi Yüksek Düşük TARTIŞMA Mevcut araştırmalar sonucu kurulan saksı denemeleri ile ökaliptus ve oğul otunun hedef yabancı otlar üzerinde etkili olduğunu, ayrıca ökaliptus un domates gelişimini inhibe ettiğini ortaya koymuştur. İki yıl çakılı parsel olarak kurulan tarla denemeleri sonucunda da topalak bitkisinde ölçüm kriterlerinde kontrole göre birtakım gerilemeler tespit edilmiştir. Elde edilen sonucun saksı çalışmalarında olduğu gibi yüksek bir oranda ( %70) olamamasının en önemli sebepleri elbette iklim faktörleri başta olmak üzere toprak ve mikroorganizma yoğunluğu gibi canlı faktörlerin etkilerinden ve bir diğer faktörün de Yalova ilindeki 2010 yaz yağmurlarının (Şekil 1) fazla 21

olmasından kaynaklanabilir. Nitekim yağış miktarının düşük veya düzensiz olduğu ve dolayısıyla topraklardan akan veya süzülerek fitotoksik maddelerin seyreltilmesi için yetersiz olduğu alanlarda potansiyel allelopatik etkiler daha belirgin olabilmektedir (May ve Ash, 1990). Dolayısıyla oğul otunun mevcut fitotoksik maddelerinin, Yalova ilinde 2010 yılındaki yağışlarla yıkanmış olması muhtemeldir. Doğal sistemlerde allelopatik etki, toprağın fizikokimyasal özellikleri ve mikrobiyal aktivite ile azaltılmaya veya yoğunlaştırmaya tabi tutulmuş kontrollü deneylerden (laboratuvar, saksı, sera..vb.) daha büyüktür (Lisanework ve Michelsen, 1993). Bu nedenle, iyi öğütülmüş bitki özleri ile yapılan biyolojik araştırma çalışma sonuçlarını, açık tarla/bahçe sistemlerdeki etkilerle ilişkilendirmek kolay değildir (May ve Ash, 1990; Lisanework ve Michelsen, 1993; Yazlık ve Ruşen, 2011). Ayrıca açık alan durumlarında, allelokimyasal maddeler her zaman, örneğin; inorganik iyonlar, karbonhidratlar ve amino asitler gibi diğer maddeler ile birlikte serbest bırakılabilir ve dahası allelopatik etkilerin farklılığı, toprak ortamında; nitrat (büyüme teşviği etkisiyle), fenolik asit (inhibitör olarak) ve nötr maddeler (örneğin; glukoz) ile arasındaki etkileşime de bağlı olabilir (Inderjit ve Nilsen, 2003). Bu sebeple her ne kadar saksı denemelerinde ökaliptus ve oğul otunun etkinliği çok yüksek olsa da tarla şartlarında yapılan oğul otu ve topalak denemesinde aynı oranın yakalanamamış olması şaşırtıcı değildir. Bu yönde bir karşılaştırma ekolojik olarak da uygun olmayacağından çalışmaları yapıldıkları alanlara ve her bir sonucun gösterdiği yola göre değerlendirmek faydalı olacaktır. Saksı çalışmalarıyla her iki allelopatik bitkinin hedef bitkilere etkisi önemli çıkması (P 0.05) ve etki oranlarının da bunu destekler derecede (%70 üzerinde) bir etkiye sahip olması önemlidir. Etkilerin doz artışına paralel bir şekilde artması allelopatik maddenin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Ökaliptus saksı çalışmaları ile oğul otunun saksı - tarla denemeleri farklı çalışmalarla karşılaştırıldığında (örneğin: Babu ve Kandasamy, 1997; Noguchi, 2002; Uygur ve İskenderoğlu, 1995) paralel sonuçlar görülmektedir. Babu ve Kandasamy (1997) farklı bir ökaliptus türü olan E. globolus ile yaptıkları çalışmada; topalak ve köpek dişi ayrığı bitkilerinde ölümler görüldüğünü, bu sebeple E. globolus un doğal herbisit özelliğinin olduğunu vurgulamışlardır. Bu çalışma (Babu ve Kandasamy, 1997) da gerek kullanılan bitkiler (hedef ve uygulama yapılan) gerekse elde ettikleri sonuçlar çalışmamız ile yüksek oranda paralellik göstermektedir. Ökaliptusun hedef bitkileri etkilemedeki başarısı hernekadar saksı çalışmaları ile belirlenmiş olsa da, elde edilen sonuçlar dikkate alınarak; ökaliptusun etki mekanizmasına yönelik araştırmaların yapılması önemli görülmektedir. Nitekim Eucalytus türlerinin tamamı içerdikleri allelokimyasallar sebebi ile çevresindeki türleri etkileme yeteneğindedir (May ve Ash, 1990). Allelokimyasallar; saplar, yapraklar, çiçekler, tomurcuklar, kabuk, polen, tohumlar, meyveler, kökler ve rizomları da içeren neredeyse tüm bitki kısımlarında ve dokularında bulunur (Rice, 1974). Bununla birlikte bitkilerin allelokimyasal konsantrasyonları bir bölümden diğerine farklılık gösterebilir (Lisanework ve Michelsen, 1993). Çoğu araştırmada, köklere kıyasla sürgünlerde allelokimyasal maddelerin daha fazla konsantrasyona sahip olduğu ve allelokimyasallar genel olarak düşünüldüğünde de hedeflenen bitki türlerine karşı maksimum etki için, allelokimyasalların çiçek ve tohumlardan ziyade kök, yaprak veya saplı konsantre olması gerektiği vurgulanmıştır (Lisanework ve Michelsen, 1993; Browmik ve Inderjit, 2002). Bu durum dikkate alındığında tarla denemelerinde kullanılan oğul otunun sadece öğütülmüş yaprak olarak tarlaya verilmesinden ziyade bu bitkinin ekim nöbeti sistemine alınması veya mümkünse yeşil gübre şeklinde toprağa karıştırılmasının, topalak ile yoğun bulaşık alanların ıslahına yönelik alternatif bir kontrol sağlayabilir. Tibbi bitki olarak da üretilen önemli bitkilerden biri olan oğul otunun (Kaçar ve ark., 2010) özellikle yabancı otlar üzerindeki etkisi (örneğin; Noguchi (2002); Melissa officinalis bitkisinin, Amaranthus caundatus, Digitaria sanguinalis ve Lactuca sativa bitkilerinin çimlenmelerini, kök ve filiz gelişimini inhibe etmesi) nin olması bitkinin kullanımını yaygınlaştırma bakımından da ayrıca önemlidir. Bitkiler arasındaki allelopatik ilişkinin mücadele programlarına; karışık ekim, ekim nöbeti, örtücü bitki, yeşi gübre şeklindeki uygulamalar ile 22

faydalı bir şekilde alınabileceği (Browmik ve Inderjit 2002; Arslan, 2006) de dikkate alınarak bu çalışmada hedef olan köpekdişi ayrığı ve topalak bitkilerine çok yoğun rastlanılan tarlalarda bu tıbbi bitkinin ekimi tavsiye programlarına alınabilir. Allelolopatik etkinin tarım alanında kullanabilirliliği, uzun soluklu ve mümkün olan durumlarda da çok disiplinli çalışmaları gerektirmektedir. Bu çalışmanın amacında da bahsedildiği gibi allelopati çalışmalarında öncelikli konu doğal bileşiklerin hedef etmenler (bitki, böcek, nematot, hastalık etmeni vb.) üzerinde etkilerinin var olup olmadığının tespitidir. Ayrıca ziraat alanında yapılan/yapılacak bu çalışmalarda hedef sadece ana etmen değil uygulama alanında, farklı bir ifade ile tarım alanında, üretimi yapılan kültür bitkileri (ayrıca doğal düşmanlar ve diğer faydalıları da bu gruba dahildir) de önemlidir. Bu durum dikkate alınarak yaptığımız çalışmada allelopatik etkisi olan bitkilerin bir kültür bitkisi (domates) üzerinde de denenmesi, çalışmayı bir sonraki aşamaya taşıma bakımından önemlidir. Nitekim sentetik ve/veya doğal preparatların hastalık, zararlı ve yabancı ot mücedelesinde kullanılabilme aşamasına gelmesi uzun soluklu çalışmaları gerektirir. Öyleki kullanılacak pestisitin (sentetik veya doğal) her türlü canlı etmene ve çevreye etkisi konusunda çok yönlü araştırmalar gereklidir (Derke, 1994; Erkin, 1996; Delen ve ark., 2005). Tarla denemesinde yapılan uygulamaların domates veriminde otsuz kontrole göre verimde bir fark görülse de otlu kontrol ile uygulamalar arasında önemli bir fark olmaması; farklı bir ifade ile uygulamaların domates veriminde artış sağlamaması, bulgular da bahsi geçen olumsuz faktörlerden ( I. yıl; beyaz kök çürüklüğü hastalığı, Ca eksikliği, güneş yanığı zararı, II. yıl aşırı yağışlar ve hastalık) de büyük oranda kaynaklanmış olabilir. Bu sebeple ve gerekli analizler yapılmadan oğul otu domates verim değerini arttırabilir şeklinde bir ifade kuramasak da, oğul otunun domatese fitotoksite göstermediğini gerek sera gerekse tarla denemeleri gözlemlerine göre ifade edebiliriz. Bu tespitin doğal pestisit arayışında, kültür bitkilerine etki konusunda yapılabilecek çalışmalara bir katkı sağlayabilir. Kültür bitkisine fitotoksitenin olmadığını gösteren benzer etki çalışmaları da mevcuttur. Örneğin mısır tarlalarında; E. camaldulensis, J. regia, M. azederach, ve N. oleander parçaları yabancı ot yoğunluğunu azaltmış ve yabancı otlu kontrole göre mısır verimini artırmıştır (Uygur ve İskenderoğlu, 1995). Farklı bir çalışmada ise güçlü bir allelokimyasal olan juglon ve ceviz yaprak özütlerinin kavun fidelerine fitotoksite göstermediği ancak yonca, tere, hıyar ve domates fidelerinin büyümesini güçlü bir şekilde engellediği Kocaçalışkan ve Terzi (2001) tarafından bildirilmiştir. Bu ve benzer çalışmalarda olduğu gibi yapılacak araştırmalar da hedef etmenin yanına dahil edilecek hedef dışı (kültür bitkisi, doğal düşman, vb.) etmenlere ait sonuçlar yukarıda da değinildiği gibi allelopati çalışmalarındaki basamakları bir sonraki aşmaya taşımaya yardımcı olacaktır. SONUÇ Elde edilen veriler mücadeleleri oldukça güç olan ve yoğun herbisit kullanımına da sebep olan topalak ve köpekdişi ayrığı bitkileri için ümit var olarak bulunmuştur. Sonuçlara dayanarak; (i) ümit var olarak bulunan allelopatik içerikli bitkilerin etki mekanizmalarının çalışılması, (ii) hedef bitkiler ile yoğun bulaşık alanlara oğul otunun çok yıllık münavebe bitkisi olarak yetiştirilmesi konusunda detaylı çalışmaların yapılması, (iii) allelokimyasal içerikli bitkilerin sera-tarla koşullarında farklı kültür bitkilerine de uygulanması, (iv) allelokimyasal özelliğe sahip bitkilerin etki mekanizmalarının belirlenmesi ve (v) doğal koşullarda bitkiler arasındaki etkileşimi etkileyen faktörlerin (mikroorganizma yoğunluğu, bitki besin elementleri, michorizal funguslar, azot fiksasyonu vb.) belirlenmesi ve bu faktörlerin etki şeklini dikkate alarak allelokimyasallar ile ilişkilerinin tespiti yönünde çalışmaların yapılması önerilmektedir. Ayrıca elde edilen her bir yeni veri (farklı dozlar, uygulama şeklileri, hedef /hedef dışı etmenler, etki mekanizması vb.), çalışmaları bir sonraki aşamaya taşıyabilir, dahası farklı etmenler (hastalık, zararlı, doğal düşman vb.) ile yapılacak olan çalışmalara da kaynak sağlayabilir. Bu nedenle allelopatik özelliğe sahip bitkiler ile yapılacak çalışmalarda sadece hedef etmenlerin değil hedef dışı etmenlerin de dahil edilmesinin uygulamaya giden yolu kısaltacağı kanaatindeyiz. 23

TEŞEKKÜR Bu çalışmanın yapılmasına maddi destek sağlayan Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) ne teşekkür ederiz. Tarla denemeleri sırasında toprak nem takibi ile çalışmamıza katkı sağlayan Hasbi Yilmaz a, toprak analizlerini yapan ve yorumlayan Toprak bölümü çalışanlarına, domates çeşit seçim ve fide işlemlerinde ki katkılarından dolayı İbrahim Sönmez e ve Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü Bitki Koruma bölümünde 2009-2010 yıllarında staj yapan ve projenin sonuçlanmasına yardımları ile katkıda bulunan stajyer öğrencilere teşekkür ederiz. KAYNAKLAR Arslan M. (2006). Ürünlerin birbirine olan allelopatik etkileri ve ekim nöbeti sistemlerinin oluşturulmasında allelopatinin önemi Allelopati Çalıştayı Bildiri Kitabı Syf.: 223-248 Yalova Babu RC., Kandasamy OS. (1997). Allelopathic effect of Eucalyptus globolus Labill. on Cyperus rotundus L. and Cynodon dactylon L. Pers. Journal of Agronomy and Crop Science. 179 (2) p: 123-126. Browmik PC., Inderjit (2002). Challenges and Opportunities in Implementing Allelopathy for Natural Weed Management. Crop Protection 22(2003).661-671. Del Moral R., Muller CH. (1970). Allelopathic Effects of Eucalyptus camaldulensis Amer. Mild. Natur. 83 (1), 254-282. Delen N., Durmuşoğlu E., Güncan A., Güngör Turgut C., Burçak A. (2005). Türkiye de Pestisit Kullanımı, Kalıntı ve Organizmalarda Duyarlılık Azalışı Sorunları. Türkiye Ziraat Mühendisliği VI Teknik Kongresi (3-7 Ocak 2005, Ankara) 629-648 Derke EC., Dehwe HW., Schonbeck F., Weber A. (1994). Crop Production and Crop Protection. 808 pp., Elsevier, Amsterdam. Erkin E., Kişmir A. (1996). Dünya da ve Türkiye de Tarım İlaçlarının Kullanımı. II. Ulusal Zirai Mücadele İlaçları Simpozyumu (18-20 Kasım 1996, Ankara), 3-11 Faydaoğlu E., Sürücüoğlu MS. (2011). Geçmişten Günümüze Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kullanılması ve Ekonomik Önemi. Kastamonu Üni., Orman Fakültesi Dergisi 11 (1): 52-67 Inderjit, Nilsen ET. (2003). Biossary and Field Studies for Allelopathy in Terrestrial Plants: Progress and Problems. Critical Reviews in Plant Sciences, 22 (3):221-238. Kaçar O., Göksu E., Azkan N. (2010). Oğul Otu (Melissa officinalis L.) Yetiştiriciliğinde Farklı Bitki Sıklıklarının Bazı Tarımsal Özellikler Üzerine Etkisi. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi (Journal of Agricultural Faculty of Uludag University), Cilt 24, Sayı 2, 59-71 Kocaçalışkan İ. (2001). Allelopati, ISBN: 975-8201-37-9, DPÜ, Fen Edeb. Fak. Biyolji Böl. Kütahya. 130 Sayfa. Kocaçalışkan İ., Terzi İ. (2001). Allelopathic Effects of Walnut Leaf Extracts and Juglone On Seed Germination and Seedling Growth, Journal of Horticultural Science & Biotechnology, 76 (4), 436-440. Lisanework N., Michelsen A. (1993). Allelopathy in agroforestry systems: the effects of leaf extracts of Cupressus lusitanica and three Eucalyptus spp. on four Ethiopian crops. Agroforest Syst 21:63-74 https://doi.org/10.1007/bf00704926 Lovett IV., Levitt (1981). Allelochemicals in a Future Agriculture Biological Husbandry, A Scientific Approach to Organic Farming, Ed. B. Stanehause 169-180. Macias FA., Oliva RM., Simonet AM., Galindo JCG. (1998). What are Allelochemicals? In Allelopathy in Rice (Olofsdotter, M., ed.) I. R. R. I. Pres, pp: 69-79. Los Banos, Philippines. May FE., Ash JE. (1990). An Assesment of the Allelopathic Potential of Eucalyptus. Australian Journal of Botany. 38 (3) P: 245-254. Mennan S., Ecevit O., Mennan H. (2000). Bazı Bitki Ekstraktlarının Kök-ur Nematodu Meloidogyne incognita (Kafaid ve White,1919) na Nematisit Etkilerinin Araştırılması. Türkiye Herboloji Dergisi Cilt: 3 Sayı: 1 s: 1-9. Noguchi KH. (2002). Assesment of allelopathic potential of shoot powder of lemon balm. Scientia Horticulture Vol: 97 Issues: 3-4 Pages: 419-423. 24

Okşar M., Uygur S. (2000). Çukurova da ki Yabancıotlar ve Bunların Biyolojik Mücadele Olanakları Türkiye Herboloji Dergisi Cilt: 3 Sayı:1 s: 27-36. Oudhia P., Kolhe SS., Tripathi RS. (1996). Allelopathic effect of Datura stramonium L. on linseed. Agril. Biol. Res. 12 (1&2) : 12-17 Özkurt A. (1994). Çukurova Bölgesinde Okaliptüs İşletmeciliğinin Yapısı ve Ekonomisi, Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Ekonomisi Ana Bilim Dalı (Yüksek Lisan Tezi), Adana Rice EL (1984). Allelopathy. 2nd ed. Academic Press, New York Sırma M., Kadıoğlu I., Yanar Y. (2001). Tokat İli Domates Ekim Alanlarında Saptanan Önemli Yabancı ot türleri, Rastlanma Sıklıkları ve Yoğunlukları. Türkiye Herboloji Dergisi Cilt: 4 Sayı: 1 S: 39-47. Tepe I. (1992). Domates Fideliklerinde Sorun Olan Yabancı Otlar ve Kimyasal Mücadeleleri Üzerinde Araştırmalar. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi. 132 s, İzmir Uygur FN, İskenderoğlu SN. (1995). Parçalanmış Bitki Atıklarının Mısır Kültür Bitkisi ile Yabancı Otların Gelişmesine Allelopatik ve Biyoherbisit Etkisi. VII. Türkiye Fitopatoloji Kongresi, 26-29 Eylül 1995, Adana, 460-467 Uremis I. (2005). Determination of Weed Species and Their Frequency and Density in Olive Groves in Hatay Province of Turkey. Pakistan Journal of Biological Sciences, 8: 164-167. Yazlık A., Tepe I. (2001). Van ve Yöresinde Elma ve Armut Bahçelerindeki Yabancıotlar ve Dağılışları Üzerinde Araştırmalar. Türkiye Herboloji Dergisi Cilt: 4 Sayı: 1 S: 11-20 Yazlık A., Ruşen M. (2011). Allelopathic Effects of Juglans nigra L. and Datura stramonium L. on Cyperus rotundus L. and Cynodon dactylon L. Pers. 9th EWRS Workshop on Physical and Cultural Weed Control Samsun, Turkey, P: 60-63 Dip Not: Bu çalışma Türkiye III. Bitki Koruma Kongresinde (15-18 Temmuz 2009 - Van) Bazı Kuru Bitki Materyallerinin Topalak (Cyperus rotundus L.) Gelişimine Etkinliğinin Tespiti isimiyle sözlü bildiri olarak sunulmuş ve özet olarak ilgili kongre kitabına basılmıştır. Ayrıca Türkiye V. Bitki Koruma Kongresinde (3-5 Şubat 2014 - Antalya) Melissa officinalis L. ve Eucalyptus camaldulensis L. Bitkilerinin Köpekdişi Ayrığı (Cynodon dactylon (L.) Pers.) Gelişimine Etkisi isimiyle sözlü bildiri olarak sunulmuş ve özet olarak ilgili kongre kitabına basılmıştır. Türkiye Herboloji Derneği, 2018 Geliş Tarihi/ Received: Kasım/November, 2017 Kabul Tarihi/ Accepted: May/May, 2018 To Cite: Yazlik A. and Rusen M. 2014. Determination of the Allelopathic Potential of Eucalyptus camaldulensis and Melissa officinalis (In Turkish with English Abstract). Turk J Weed Sci, 2014:17(1-2): 15 25 Alıntı için: Yazlık A. ve Ruşen M. 2014. Eucalyptus camaldulensis ve Melissa officinalis'in Allelopatik Potansiyelinin Belirlenmesi Turk J Weed Sci, 2014:17(1-2): 15-25 25