Toprak nefes alır. İçinde barındırdığı organizmaların çoğu, tıpkı insanlar gibi oksijen soluyup, karbondioksit verirler; yani nefes alırlar.



Benzer belgeler
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

Yerfıstığında Gübreleme

Gübreleme Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Zeytin ağaçlarının gereksinimi olan gübre miktarını

8. BÖLÜM: MİNERAL TOPRAKLARDAKİ BİTKİ BESİN MADDELERİ

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

zeytinist

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

zeytinist

Buğday ve Arpa Gübrelemesi

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir?

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK

zeytinist

Türk Tarımı nda verimi ve kaliteyi arttırmak için Yerli organik kaynaklardan üretilen Organomineral gübre Hexaferm in kullanımı

zeytinist

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

Antepfıstığında Gübreleme

Ato Serisi. Atofer TOPRAKTAN UYGULAMA PREPARATI ŞELATLI DEMİR. Demirin Bitkilerdeki Fonksiyonu. Demirin Topraktaki Yarayışlılığı

ÜRETİM AŞAMASINDA ADIM ADIM GÜBRELEME

YAPRAĞI YENEN SEBZELERDE GÜBRELEME

zeytinist

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

Docto Serisi Topraktan ve yapraktan uygulama preparatı

Bu dersimizde kullandığımız ticari gübreleri ve gübrelemenin kurallarını vermeye çalışacağız.

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER,

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM: GÜBRE VE GÜBRELEMENİN TEMEL İLKELERİ GÜBRE VE GÜBRELEMENİN TANIMI...3 KAYNAKÇA...6

ARIKÖY TOPLU YAPI YÖNETİMİ BİTKİLER NE İSTER

b) Bitkiye Uygulama Püskürtülerek uygulama (yaprak gübreleri, % 0,2-0,4) Tohuma bulaştırılarak (kaplama) uygulama (% 0,2)

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI

ÜNİTE 3 YAŞAM KAYNAĞI TOPRAK

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ

ELMANIN GÜBRELENMESİ

ELMANIN GÜBRELENMESİ

TARIM SİSTEMLERİ 3. Nemli Tarım

Fındık Yetiştiriciliğinde Gübreleme

EC FERTILIZER TOPRAĞINIZA DEĞER KATAN GÜBRE

A) Organik tarım ve yarasa gübresi 1) Dünyada yarasa gübresi 2) Yarasa gübresi neden organiktir

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

NPK GÜBRE SERİSİ. Formüller. Formüller. Formüller

organik gübre

CEVİZ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

- Zn 120. Çinkolu Gübre Çözeltisi. Lignosulfanate UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZLARI

BİTKİ BESLEME DERS NOTLARI

Soya Fasulyesi Yetiştiriciliğinde Gübreleme

Meyve ağaçları, sebzeler, tarla bitkileri, narenciyeler, elma, armut, şeftali, erik ve süs bitkileri.

ORGANİK GÜBRELER VE ÖNEMİ

DOĞRU VE DENGELİ GÜBRE KULLANIMI BİTKİLERE HASTALIK VE ZARARLILARA KARŞI DAYANIKLILIK KAZANDIRIR

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

zeytinist

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

Kalbimizden Toprağa... ÜRÜN TANITIM KATALOĞU.

Bitkideki fonksiyonu Bitkideki miktarı

ORGANOMİNERAL GÜBRELERİ. Şubat 2014

GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, - Önce Toprak Analizi - Usulüne Uygun Toprak Örneği Alma

DOMATESİN GÜBRELENMESİ

ŞEFTALİNİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

Kimyasal Toprak Sorunları ve Toprak Bozunumu-I

Eco new farmers. Modül 2- Toprak ve Besin Döngüsü. Bölüm 2- Bitki/Toprak sistemi

AYVANIN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

Çiftçi Şartlarında Potasyumlu Gübrelemenin Verim ve Kaliteye Olan Etkisi

ORGANİK TARIMDA TOPRAK İŞLEME. Prof. Dr. Ruhsar YANMAZ ANKARA

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

Sulama Ot Mücadelesi ve Çapalama Gübreleme ve Toprak Islahı Seyreltme Gölgeleme veya Siperleme Budama Yerinde Kök Kesimi

Orijin: Asya ve Avrupa (Mısır, Yunan ve Roma medeniyetleri döneminden beri biliniyor. Yabani form: Lactuca serriola x L.

Catalogue of products

MAGNEZYUM. Biotit, serpantin, hornblend ve olivin gibi ferro-mg mineralleri kolay ayrıştıklarından

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

DOMATESİN GÜBRELENMESİ

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU. Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı

İKLİM VE TOPRAK ÖZELLİKLERİ

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

12. SINIF KONU ANLATIMI 23 BİTKİLERDE BESLENME BİTKİLERDE TAŞIMA

4. Hafta Bahçe bitkilerinin ekolojik istekleri: İklim ve toprak faktörleri, yer ve yöney

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

Nasıl Kullanılır? Garanti Edilen İçerik;

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

2014 YILINDA UYGULANACAK ÜCRET TARİFELERİ İÇİNDEKİLER

ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ/İSTASYONLARI MÜDÜRLÜKLERİ DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ 2014 YILI BİRİM FİYAT LİSTESİ. 1 ph 14,00. 2 Elektriksel İletkenlik 14,00

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi

AÇIK TARLADA DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİ

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA

ERİĞİN GÜBRELENMESİ. Verim Çağındaki Klasik Erik Bahçesinde Gübreleme. 20 kg iyi yanmış ahır gübresi (veya 4 kg leonardit veya 1 kg hümik asit),

BİTKİ BESİN ELEMENTLERİ BİTKİ BESİN ELEMENTLERİ, TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI

1. Giriş. 2. Toprak kompozisyonu. Bölüm 1 - Topraklar ve Toprak Verimliliği. Modül 2 Toprak ve Besin Döngüsü

KAYISININ GÜBRELENMESİ

ANTEPFISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİ. GAP TEYAP Kerem AKDOĞAN

Prof. Dr. Nuray Mücellâ Müftüoğlu ÇOMÜ, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü Çanakkale. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Rize

Verim Çağındaki Klasik Üzüm Bağlarında Gübreleme. 5 kg iyi yanmış ahır gübresi (veya 2 kg leonardit veya 0.5 kg hümik asit)

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

İÇİNDEKİLER VII. SULAMA GİRİŞ SULAMANIN GENEL PRENSİPLERİ Sulamanın Amacı ve Önemi... 32

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a)

4.Sınıf Fen Bilimleri

2016 YILINDA UYGULANACAK ÜCRET TARİFELERİ İÇİNDEKİLER

Neobioplus Nasıl Üretilir?

BAĞLARDA KÜLTÜREL İŞLEMLER. Doç. Dr. Murat AKKURT

7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi 4. Ünite: Madde ve Yapısı Konu: Elementler ve Sembolleri

selenyum durumu Nuray Mücellâ M Cafer TürkmenT rgızistan Toprak Bilimi ve Bitki Besleme BölümüB Çanakkale

Transkript:

Toprak Nedir ve Neden Önemlidir? Toprak, yerkabuğunu oluşturan kayaların, uzun yıllar boyunca parçalanıp ayrışması ile oluşan gevşek yeryüzü örtüsüne verilen genel bir isimdir. Fakat toprağın, önemine ve işlevine göre herkes için başka tanımlamaları da bulunuyor. Örneğin, Toprak, yaşamdan gelir. Toprakta yaşayan bakteri ve mantar gibi canlılar, ölü organizmaları besin ve toprak organik maddesi olan humusa dönüştürürler. Besin ve humus, toprağın en önemli bileşenlerindendir. Toprak canlıdır. Milyonlarca organizmayı içinde barındırır. Toprak nefes alır. İçinde barındırdığı organizmaların çoğu, tıpkı insanlar gibi oksijen soluyup, karbondioksit verirler; yani nefes alırlar. Toprak, doğar ve yaşlanır; bir geçmişi vardır. Dünyamız pek çok farklı toprak çeşidiyle kaplıdır. Çünkü topraklar sabit kalmaz, sürekli bir değişime uğrarlar. Her birinin farklı bir öyküsü bulunur. Kendine özgü renkleri ve katmanlarıyla, zaman içinde nasıl değiştiklerinin ipuçlarını verirler bize. Toprak yaşamın kaynağıdır. Bitkiler toprakta ve toprakla büyür, sonra da doğrudan ya da dolaylı olarak dünya üzerindeki tüm canlılar için besin sağlarlar. Yani, toprak olmasaydı yaşam bildiğimiz gibi olmazdı. Öyleyse toprak, su ve hava gibi, tüm canlıların ortaklaşa kullandıkları bir hazinedir aslında. Dünya üzerinde yaşamın sürekliliği bu hazinenin varlığına bağlıdır. Peki, biz bu hazinenin ne kadar farkındayız? Ülkemiz neredeyse dünyadaki tüm toprak çeşitlerini barındırıyor. Bolca organik madde içeren orman topraklarından tutun da yalnızca otsu bitkilerle çalıların yetiştiği bozkır topraklarına kadar çok çeşitli topraklarımız var. Ancak topraklarımız erozyon ve çölleşme, asitleşme, canlı çeşitliliğinin azalması, toprak verimliliğinin tükenmesi gibi çeşitli değer azaltıcı etkenlerle tükeniyor. Buna dur demenin ilk adımıysa toprağı tanımakla başlıyor Toprak, yerin derinliklerine doğru inen ve horizon da denen katmanlardan oluşur. Bazı topraklarda katmanlar arasındaki geçişler çok belirginken, bazılarında katmanların bileşimleri daha yumuşak bir değişim gösterir. Toprakta bir çukur kazıp incelendiğinde bu katmanlar kolayca görülebilir. Katmanlar, iklim, organizma, topografya, ana materyal ve zaman faktörlerinin bir arada işleyişinin gözle görünür kanıtıdır. Sağlıklı bir toprak, genel olarak dört ana katmandan oluşur. Bu katmanlar yüzeyden derine doğru O, A, B, C harfleriyle gösterilir. O katmanı toprağın en verimli kısmıdır. Bu katmanı karaların üstünü örten ince bir deri tabakasına benzetebiliriz. Bütün toprak canlılarını ve değişimle ortaya çıkan maddeleri kapsar. O katmanındaki tuz, kireç, kil gibi sularda çözünebilen maddeler yağmur sularıyla alt katmanlara taşınır. Bu nedenle, O katmanının altındaki A katmanı birikme bölümüdür. Bu katmanda humus, bitki kökü ve canlı bulunmaz. O katmanının erozyonla yitirildiği yerlerde A katmanı ortaya çıkar. O ve A katmanı, binlerce yılda ortaya çıkan esas toprağı oluştururlar. B katmanında, henüz tam ayrışmamış ana materyal bulunur. Bunlar, ana kayaya ait iri parçalardır. Bu katta canlı bulunmaz. Bu katman zamanla ayrışarak A katmanına dönüşür. C katmanı da toprağın en altındadır. Burası, ana kayanın bulunduğu bölümdür. Her ne kadar tüm topraklar katmanlı olmasa da, bilim insanları toprak katmanlarının özelliklerine bakarak toprağı sınıflandırabilirler.

BİTKİ BESLEMEDE GEREKLİ OLAN BİTKİ BESİN ELEMENTLERİ Tarımsal üretimin temeli topraktır. Tarımda istenilen miktar ve kalitede ürünün elde edilmesinin birinci şartı ise toprakların verimliliklerinin arttırılmasıdır. Toprak verimliliğini arttırmada en önemli faktörlerden biri ise bitki besin elementleridir. Besin elementleri bitki gelişiminin önemli bir parçası olup bir veya daha fazlasının noksanlığı verim ve kaliteyi olumsuz yönde etkilemektedir. Yapılan araştırmalar, bitkilerin 16 bitki besin elementine mutlak ihtiyaç duyduklarını göstermektedir. Bitki besin maddeleri Makro besinler ve mikro besinler şeklinde iki gruba ayrılabilir. Makro besin maddeleri olarak tanımlanan karbon (C), hidrojen (H), oksijen (O), azot (N), fosfor (P), kükürt (S), potasyum (K), kalsiyum (Ca) ve magnezyum (Mg) elementlerine bitkiler daha fazla gereksinim duyarlar ve bitki bünyesinde bu besin maddeleri fazla miktarda bulunur. Mikro besin maddeleri olarak tanımlanan demir (Fe), mangan (Mn), bakır (Cu), çinko (Zn), molibden (Mo), bor (B) ve klor (Cl) elementlerine ise bitkilerin ihtiyacı azdır ve bitki bünyesinde az miktarlarda bulunurlar. Karbon, hidrojen ve oksijen genel olarak bitkiye karbondioksit ve sudan sağlanır. Ortamda yeterli miktarda bulunmalarından dolayı gübreleme programlarında yer almazlar. Gübreleme programlarında kullanılan üç temel besin elementi ise azot, fosfor ve potasyum olup yüksek miktarlarda kullanılırlar. Akılda kalması açısından basit anlamda ve pratik olarak azot = DAL, fosfor = DÖL, potasyum = BAL olarak nitelendirilmektedir. Yani, azot yeşil aksamın gelişmesinde, fosfor çiçek ve polen oluşumu ile döllenmede, potasyum meyve kalitesi, rengi ve tadı gibi faktörlerde etkili olmaktadır. Toprak ph sı ph toprağın asitlik bazlık derecesidir. Toprağın kireçli mi yoksa asitli mi olduğunun bir göstergesidir. Olması gereken sınırları 6,5 ila 7 arasıdır. Bizim topraklarımızda ph 8,5 olan yerler vardır. Yanlış tarım uygulamalarına bağlı olarak ph yükselir. Bunun sonucunda verim kaybı olur. Toprak ph' ı İle Bitkilerin Besin Alımı Arasındaki İlişki Toprak ph' sının normal olmadığı durumlarda toprakta bulunan veya toprağa verilen besin maddelerinin (makro ve mikro besin elementlerinin) alımı zorlaşır. Aşağıdaki grafikle: ph değerlerinde Bitki Besin Elementlerinin kökler vasıtasıyla alınma durumu gözükmektedir.

Ph Degerlerine Göre Bitki Besin Alımı Toprak ph oranının yüksek olduğu kireçli topraklarda yine bitki sorunları görülecektir. Yüksek ph ortamı diğer besinlerin alımını etkilemesi yanında ortamda fazla kalsiyum olması olarak da sorun olur. Yüksek ph değerinde demir, manganez ve bor eksikliği görülür. Bu durumda yapraklarda sararma şeklinde belirtiler verecektir. Demir eksikliğinde yaprak damarları koyu yeşil olarak kalır. Bor eksikliği bitki formunda eğrilmeler, büyüme sorunları ve tepe tomurcuklarının ölmesi şeklinde belirtiler verir. Manganez eksikliği uç tomurcuklar yeşil kalmakla birlikte alt yapraklarda damar aralarında sarılıklar ve çoğu zaman kurumalar görülecektir. Eğer bu madde eksiklikleri topraktaki kireç fazlalığından kaynaklanıyorsa bunların takviyesi topraktaki eksikliklerini gidermez. Çünkü; bu maddeler ne kadarda ilave edilirse edilsin topraktaki fazla kireç bunları tutacağından kökler tarafından alınımını engelleyecektir. Bu durumu gidermek için öncelikle toprak ph' sının düzenlenmesi ve daha sonra eksik madde takviyesi gerekmektedir. Yüksek ph' yı düşürmenin en akılcı ve etkili yolu Kükürt uygulamasıdır ama topraklarımızda eksik olan organik maddenin takviyesi gerekmektedir. KÜKÜRT: Elementel kükürt toprak ph derecesinin ayarlanmasında uygulanan en kesin ve ekonomik yoldur. Kükürt mutlaka toz olmalı ve suda eriyebilir özellikte olması gerekmektedir. Eriyebilir kükürt uygulaması toprağın işlenmesi sırasında toprağa serpilerek ve daha sonra yüzeyden yaklaşık 15-20 cm tabana inecek şekilde uygulanmalıdır. Son yıllarda dünyada ve ülkemizde yaygınlaşan organik tarımında gerek zirai ilaç kapsamında ve gerekse toprak ıslahında izin verilen ender kimyasal maddelerden biriside kükürttür. Organik tarım yapılan topraklarda elementel toz

kükürt normal tarım alanlarında uygulandığı gibi toprak tavında iken saçılıp toprağa karıştırmak suretiyle kullanılmaktadır. Toprak ph sını düşürmek amacıyla kullanılacak toz kükürt miktarı aşağıda Çizelge de sunulmuştur. Çizelge. Toprak reaksiyonunu 6.50 ye ayarlamak için gerekli kükürt miktarı (kg/dekar) Toprak ph İdeal ph Kumlu Toprak Tınlı Toprak Killi Toprak 8.5 6.5 220 280 340 8.0 6.5 130 170 220 7.5 6.5 60 90 110 7.0 6.5 30 70 90 Toprağın ph değeri toprak verimliliği açısından sadece topraktaki veya uygulanan gübredeki besin elementlerinin alınabilirliği üzerine etkili değildir. Toprağın ph değeri genel olarak: 1. Toprağın fiziksel 2. Toprağın kimyasal 3. Toprağın mikrobiyolojik özellikleri üzerinde etkilidir. NOT: ph' yı ölçtürmenin en doğru yolu toprak analizi yaptırmaktır. Besin maddesi eksiklik veya fazlalıkları

Bitkiler normal gelişmelerini sürdürebilmek için bazı elementlere ihtiyaç duyarlar. Azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve kükürt gibi bitkilerin fazlaca kullandığı elementlere makro elementler; demir, bor, mangan, çinko, bakır, molibden ve klor gibi daha az kullanılanlara ise mikro elementler denir. Bu elementlerin toprakta yeterli miktarda bulunmaması bitkilerde besin maddesi noksanlığı hastalıklarına neden olur. Bunların normalden fazla bulunması ise toprak reaksiyonunu nötrden uzaklaştırır ve bitkilere toksik etki yapar. Elementlerin fazlalığında meydana gelen zarar esasen, elementin hücre üzerindeki doğrudan etkisi sonucudur. Bunun yanında bir elementin fazlalığı diğer bir elementin bitki tarafından alımını yada fonksiyonunu engelleyebilir. Böylece bitki element eksikliğinden ötürü de zarar görür. Örneğin, normalden fazla sodyum, bitkilerde kalsiyum eksikliğine yol açmaktadır. Bitkiler için önemli elementler, bunların fonksiyonları ve eksiklik yada fazlalıklarından ileri gelen hastalıklar şunlardır: Azot: Bitkiler tarafından fazla miktarda kullanılan bir elementtir. Bu nedenle yetiştiricilik sırasında gübre halinde toprağa verilmesi gerekir. Bitkiler azotu genellikle nitrat şeklinde, bazen de amonyak şeklinde alırlar. Bitki hücrelerindeki birçok maddenin içeriğinde; proteinlerde, enzimlerde, klorofilde ve solunum sisteminde bulunmaktadır. Azot noksanlığında bitkiler zayıf ve açık yeşil renkte gelişirler. Bitkiler bodurlaşır, çiçek ve meyve oluşumu azalır. Azot noksanlığı belirtilerini ortadan kaldırmak için toprağa düzenli olarak azotlu gübreleme yapılması gerekir. Rotasyonda baklagillere yer verilmesi topraktan aşırı azot kaybını önler. Gereğinden fazla azot vermek de sakıncalıdır. Bitkiler gevrek ve sert bir yapıda olur, vegetatif gelişme ağırlık kazanır, çiçeklenme ve meyve oluşumu gecikir. Ayrıca bitkiler hastalık ve zararlıların saldırısına hassas hale gelirler. Fosfor: Bitki hücrelerindeki birçok madde içinde; DNA ve RNA da, ADP ve ATP içinde enerji mekanizmasında, solunum enzimlerinde, fosfolipitlerde (zarlarda) ve bazı proteinlerin yapısında yer alır. Noksanlığında ortaya çıkan belirtiler azot noksanlığı belirtilerine benzer. Bitkiler yine zayıf, ince gelişir. Yapraklar normal yeşil rengini kaybeder, koyu donuk, mavimsi yeşil bir renk alır, antosiyan birikimi sonucu yer yer mor lekelenmeler görülür. Bazen alt yapraklarda bronzlaşma olabilir. Sürgünler ince, uzun, dik ve dönük gelişir. Fosfor normalden fazla olduğunda ise bitkiler çinkoyu alamaz ve çinko noksanlığı belirtileri görülür. Potasyum: Hücredeki birçok kimyasal reaksiyonda katalizör görevi yapar, enzimleri aktivite eder. Hücre geçirgenliğini, hücredeki iyon dengesini sağlar. Noksanlığında bitkilerde boğumlar arasında kısalma, sürgünlerde incelme, yaşlı yapraklarda kloroz ve uçlarda kahverengileşme, yaprak kenarlarına yakın kısımlarda kahverengi lekeler, etli dokularda uçlarda nekroz görülür. Şiddetli olduğunda geriye doğru ölümle sonuçlanır. Potasyum eksikliği daha çok süzek topraklarda ortaya çıkar. Toprağa potasyumlu gübre verilerek önlenir. Potasyum fazlalığında ise magnezyum noksanlığı ortaya çıkabilir. Magnezyum: Kloroplastlarda klorofilin yapı maddesi olarak, mitokondrilerde ve birçok enzimin yapısında bulunur. Noksanlığında tipik olarak klorofil kaybı sonucu kloroz görülür. Önce yaşlı, sonra genç yapraklarda damarlar arasında kloroz oluşur, yaprak kenarları yeşil kalır. Yaprak uçları ve kenarları yukarı doğru kıvrılıp sonunda yapraklar dökülebilir. Magnezyum noksanlığı

genelde kumlu topraklarda ortaya çıkar. Potasyum fazlalığında da magnezyum bitki tarafından almayabilir. Şeker pancarı, patates, domates ve meyveler hassastır. Yaprağa veya toprağa MgS04 halinde birkaç uygulama şeklinde verilebilir. Kalsiyum: Hücre zarlarının geçirgenliğini ayarlar. Birçok enzimin aktivitesiyle de ilgilidir. Noksanlığında özellikle bitkilerin büyüme uçları, sürgünler zarar görür. Genç yapraklarda şekilsizleşme, kenarlarında kıvrılma ve nekroz, kahverengi benekler oluşur. Bitkilerin kök sistemleri de zayıf olur. Ayrıca değişik bitkilerde farklı belirtilere neden olur. Patateslerde uçtan itibaren siyahlaşma, çok sayıda şekilsiz yumru oluşumu, çileklerde uç kısımda yanıklık ve ölüm,elma ve daha birçok meyvede acı çürüklük, marulda uç yanıklığı, kirazlarda ve havuçlarda çatlamalar, bakla gibi büyük daneli baklagillerde tohum bağlamama veya tohumlarda çökme, buruşma, tahıllarda yeni çıkan yaprağın kıvrık kalması, domateslerde çiçek dibi çürüklüğü gibi hastalıklar oluşur. Elma ve domateslerde ışık şiddeti azaltılarak kalsiyum noksanlığı belirtileri azaltılabilir. Bunun dışında toprağa kireç uygulaması da olumlu sonuç verir. Bor: Hücre içindeki fonksiyonu tam olarak bilinmemekle birlikte, şekerlerin taşınması ve hücre duvarı oluşumunda, kalsiyumun kullanılmasıyla ilgili rolü olduğu düşünülmektedir. Noksanlığında uç sürgünlerindeki genç yaprakların dip kısımlarında renk açık yeşile döner, gövde ve yapraklarda şekil bozukluğu olur. Bitkiler bodurlaşır. Meyve, yumru, kök veya gövdelerde yüzey çatlakları yada öz çürüklükleri meydana gelir. Değişik bitkilerde farklı belirtiler ortaya çıkar. Kerevizlerde gövde çatlakları, şeker pancarında öz çürüklüğü, turunçgillerde sert meyve oluşumu, elmalarda rozetleşme, geriye doğru ölüm ve meyvelerinde mantarımsı öz, yoncada sarılık ve tütün, domates, keten ve daha birçok bitkide tepe ölümleri görülür. Eksikliği daha çok kumlu, kireçli topraklarda ortaya çıkmaktadır.toprağa veya yapraklara boraks uygulaması yapılabilir. Bor, topraklarda gereksinimden beş kat fazla bulunduğunda bitkilere toksik etki yapar. Yapraklarda kloroz ve uçlarda koyu-kahverengi, siyah yanıklık olur. Patates, mısır, turunçgiller, çilek ve şeftali çok duyarlıdır. Kükürt: Bitkilerde bazı amino asitlerin ve ko-enzimlerin yapısında bulunur. Protein sentezinde rolü vardır. Eksikliğinde ortaya çıkan belirtiler azot eksikliği belirtilerine benzer.tek fark genç yaprakların daha hassas olmasıdır.yapraklar uçuk yeşil veya açık sarı renkte olur. Gerektiğinde toprağa kükürt verilerek noksanlık giderilebilir. Demir: Klorofil sentezinde katalizör olarak rol alır. Birçok enzimin, özellikle solunum enzimlerinin yapısında bulunur. Noksanlığında tipik olarak genç yapraklarda damarlar arasında kloroz ortaya çıkar, damarlar yeşil kalır. Şiddetli olduğunda damarlar da sararıp yapraklar tamamen kuruyabilir. Bitkilerin gelişmesinde gerileme olur. Demir noksanlığı daha çok kireçli topraklarda görülür. Demirli bileşikler kireç tarafından tutulup bitkinin yararlanamayacağı forma girdikleri için demir noksanlığı ortaya çıkar. Toprakta suyun fazla olması ve köklerin havasız kalmasıyla yada ışığın çok fazla oluşuyla hücre özsuyunun alkali hale gelmesi de demirin bitki tarafından alımını engeller. Alkali topraklarda toprağı asit hale getirmek için bol ahır gübresi kullanılmalı, fazla güneş ışığını önleyecek şekilde budama yapılmalı ve toprağa veya yapraklara demirli preparatlar verilmelidir. Bu amaçla, karaboya (FeS04,1-3 kg / ağaç) yada hazır demirli preparatlardan biri (Sequestrene 138 Fe, % 0.05 -% 1; Fetrilon, %0.1-0.3) kullanılabilir. Çinko: Şekerlerin oksidasyonuyla ilgili enzimlerin yapısında yer alır. Noksanlığında yaprak damarları arasında kloroz görülür. Daha sonra bu yapraklar nekrotikleşir ve morumsu renge dönüşürler. Boğum araları kısalır, yapraklar küçülür, şekilsizleşir, rozetleşme veya kamçılaşma

belirtileri ortaya çıkar. Meyve verimi de düşer. Hastalık birkaç yıl devam ederse kamçılaşan sürgün ve dallar kuruyarak ağaç ölüme doğru gidebilir. Ağaçlara durgun dönemde %5 lik (100 litre suya 5 kg), yapraklı dönemde %1 lik çinko sülfat (100 litre suya 1 kg ZnS04 + 0.5 kg sönmemiş kireç) püskürtülerek noksanlık giderilebilir. Bakır : Birçok oksidatif enzimin yapısında yer alır. Noksanlığında bitkilerde değişik belirtiler ortaya çıkar. Tahıllarda genç yaprakların uçlarında kuruma, kenarlarında kloroz meydana gelir. Yapraklar tam olarak açılamaz, kıvrık kalır, solgunluk oluşur. Başaklar normalden kısa ve şekilsiz olur, daneler buruşur.turunçgillerde, yumuşak ve sert çekirdekli meyve ağaçlarında, yazın sürgünlerde geriye doğru ölüm, yaprak kenarlarında yanıklık, kloroz, rozetleşme gibi belirtiler ortaya çıkar. Sebzeler ise normal gelişme gösteremez. Meyve ağaçlarını paraziter hastalık etmenlerinden korumak için atılan Bordo Bulamacı (CuSO4) veya diğer bakırlı preparatlar, bakır noksanlığını kısmen giderir.toprağa da bakır sülfat uygulanabilir. Bakırın fazlası da bitkilerde toksik etki yapar. Yapraklarda yanıklıklara neden olur. Manganez : Solunum, fotosentez ve azot metabolizması ile ilgili enzimlerin yapısında yer alır.noksanlığında, demir noksanlığına benzer şekilde yapraklarda kloroz ortaya çıkar.yalnız farklı olarak damarların olduğu kısımlar kalın bir bant halinde normal rengini muhafaza eder.ayrıca yapraklar üzerinde nekrotik lekeler oluşabilir. Şiddetli durumlarda yapraklar kahverengileşerek kururlar. Organik, turba, kumlu topraklarda, yüksek ph da mangan eksikliği görülür. Yapraklara MnS04 püskürtülmesi tavsiye edilir. Toprak asilliğinin çok yüksek olduğu yerlerde magnezyum ve kalsiyumun alamayışı nedeni ile mangan toksisitesi ortaya çıkar. Özellikle karnabahar, lahana ve arpa hassastır. Damarlar arasında düzensiz klorotik lekeler oluşur, daha sonra koyu kahve, mor veya siyah nekrotik lekelere dönüşür. Lekeler yaprak kenarlarında yoğundur ve yaprak kenarları içe doğru kıvrılabilir. Molibden : Nitraz redüktaz enziminin önemli bir yapıtaşı olduğu bilinmektedir. Azot fiksasyonunda da rolü vardır. Noksanlığında şiddetli sararma ve cüceleşme görülür. Özellikle kavun bitkisi hassastır, meyve vermez. Haçlıgillerde şekilsiz, parçalı yaprak oluşumuna neden olur. Diğer birçok bitkide ise yapraklarda damarlar arasında parlak san-yeşil beneklenmeler, yaprak kenarlarında kıvrılmalar ve sonunda yapraklarda kuruma ve çökme şeklinde belirtiler oluşur. Toprağa amonyum molibdat uygulanarak bu belirtiler önlenebilir. Bazı bitkilerde klor ve sodyum noksanlığı zararı görülebilir. Domates, marul ve lahana klor noksanlığına, semizotu ise sodyum noksanlığına duyarlıdır. Halojenlerin noksanlığında ortaya çıkan belirtiler birbirine benzer. Yapraklarda sararma, solgunluk ve yaprak kenarı nekrozu görülür. Toprak asitliğinin fazla olduğu durumlarda alüminyum toksisitesi görülebilir. Arpa, şekerpancarı ve fasulye buna duyarlıdır. Köklerde lobutlaşma, büyümede gerilik ortaya çıkar.

GÜBRE VE GÜBRELEME Genel Bilgi Tarımsal üretimin arttırılması için en önemli faktör bilinçli bir şekilde gübre kullanmaktır. Ekilecek olan bitkinin isteğine en uygun gübre cinsi seçilip, bu gübre yeterli miktarda ve zamanında usulüne uygun kullanıldığı takdirde genellikle %50, bazı bitkilerde ise %80 verim artışı sağlanabilmektedir. Gübreleme bitki yetiştirilmesinde tatbik edilen fevkalade önemli bir konudur.normal şartlarda toprakta bitki için gerekli besin maddeleri vardır.ancak, uzun süre tarım yapılan topraklarda bu besin maddeleri azalır ve toprak besin maddeleri yönünden fakirleşir.gübre kullanılarak tarımsal üretim için toprağın ihtiyaç duyduğu bitki besin maddeleri takviye edilmek suretiyle bitkisel üretimde amaçlanan verim ve kaliteye ulaşılır. Bitkilerin gelişip ürün vermelerinde etkili olan başlıca besin maddeleri Azot, Fosfor ve Potasyum dur.ikinci derecede ise Kalsiyum, Magnezyum ve Kükürt e ihtiyaç vardır. Çinko,Bor,Bakır,Mangan,Demir,Molibden,Klor,Sodyum ve Silisyum gibi iz elementler de bitkinin normal gelişmesi için lüzumludur. Ekim yapılacak bitkilerin ihtiyacı olan besin maddelerinin topraktaki miktarlarının tespiti için en doğru işlem toprak analizi yaptırmaktır. Yurdumuzun pek çok yerinde, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren Toprak Tahlil Laboratuarları nda da ücretsiz toprak analizleri yapılmaktadır. KÂRLI BİR GÜBRELEMENİN ŞARTLARI Kârlı bir gübreleme ancak, bitkinin isteği olan gübre miktar ve çeşidini, en uygun zaman ve şekilde uygulamakla yapılabilir. Kâzançlı bir gübrelemenin dört şartı vardır. Uygun gübre cinsinin verilmesi Bitkinin ihtiyacı kadar gübrenin verilmesi Gübrenin usulüne uygun verilmesi Gübrenin uygun zamanda verilmesi. Bu şartların gerçekleştirilmesi için toprak analizinin mutlak surette yaptırılması gerekmektedir. Toprak ANALİZİ YAPTIRILACAK TOPRAK Numunesi Nasıl Alınır? Analiz edilmek üzere alınan toprak numunesi ait olduğu tarlanın özelliğini en iyi şekilde temsil etmelidir. Toprak numunesi alınırken dikkat edilmesi gereken hususlar ; Yağışlı ve don günlerde numune alınmaz. Sap, saman, çiftlik gübresi yığılmış ve hayvanların yatıp kalktıkları yerlerden numune alınmaz. Tarla içinde meyil, engebe,renk, toprak derinliği gibi farklılık gösteren yerler ayrı ayrı birer kısım kabul edilerek her birinden ayrı ayrı numune almak gerekir. Numuneler yaş olarak torbaya konulmaz. Numunelerin, tarlanın bir ucundan diğer ucuna kadar uzanan zik-zak hatlar üzerinde belirlenen 10-15 noktadan alınması gerekir. Belirlenen noktalarda V harfi şeklinde çukurlar

açılır. Bu çukurların düzgün taraflarından 3-4 cm. kalınlığında ve 15-20 cm. boyunda toprak dilimleri alınır. Bu şekilde alınan numuneler bir bez üzerinde veya kova içerisinde iyice karıştırıldıktan sonra bu karışımdan 1 Kg. kadar numune alınıp numune torbasına konulur. Ayrıca: Toprak numune sahibinin adresi, Toprağa ne ekileceği Numunenim alındığı yer, Toprağın sulanıp sulanmadığı, Toprağa geçen yıl ne ekildiği, Toprağa geçen yıl verilen gübrenin cins ve miktarı kağıda yazılarak bir torbaya konulur, torbanın ağzı bağlandıktan sonra analiz edilmek üzere Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Toprak Tahlil Laboratuarlarından birine gönderilir. GÜBRELERİN SINIFLANDIRILMASI Gübreler yapılarına göre organik, kimyasal ve mikrobiyal gübreler olmak üzere üç gruba ayrılırlar. ORGANİK GÜBRELER Hayvan Gübreleri Kompost Turba Toprağı (Torf) Yeşil Gübreler Humik Asitler KİMYASAL GÜBRELER 1. TEK BESİN MADDESİ İÇEREN GÜBRELER Azotlu Gübreler Fosforlu Gübreler Potasyumlu Gübreler 2. BİRDEN ÇOK BESİN MADDESİ İÇEREN (KOMPOZE) GÜBRELER 3. MİKRO ELEMENT GÜBRELERİ MİKROBİYAL GÜBRELER ORGONAMİNERAL GÜBRELER ORGANİK GÜBRELER Tarımsal üretimde yetiştirilen bitkilerin bitki besin maddesi ihtiyaçlarını sağlamaları amacıyla kullanılan ve çeşitli tarımsal faaliyetler sonucu oluşan organik kökenli tarımsal atıklar ile, doğal kökenli organik maddelerin büyük ölçüde değişikliğe uğratılmadan elde edilmesiyle ortaya çıkan ve bitki besin maddelerini bünyelerinde organik bileşikler halinde bulunduran bir bitki besleme materyalidir. Organik gübrelerin en önemli özelliği yüksek organik madde içermesidir. Organik maddenin toprağa çok yararları bulunmaktadır. Topraklara besin maddesi sağlamalarına ilaveten toprağın organik madde muhtevasını arttırır ve toprakların fiziksel özelliklerini düzeltirler. Organik madde; toprağın su tutma kapasitesini, havalanmasını, ısınmasını ve su geçirgenliğini artırarak bitkiler için daha uygun bir gelişme ortamı sağlamaktadır. Organik madde içeriği yüksek olan topraklarda rüzgar ve su erozyonu azalmaktadır. Toprak organik maddesinin zenginleştirilmesi, dolaylı olarak toprak verimliliğinin arttırılmasını sağlamaktadır. Organik gübrelerle, başta azot olmak üzere, fosfor, potasyum, kalsiyum, bakır, çinko, mangan, demir, bor ve molibden gibi besin elementleri toprağa kazandırılır. Organik gübreler bünyesindeki makro ve mikro besin elementleri içerikleri ile toprakta depo görevi görmektedir. Organik gübreler toprakta mikroorganizma faaliyetini artırır. Sonuç olarak:

Organik gübreler toprağın havalanma, su tutma, ısınma ve geçirgenlik gibi fiziksel özelliklerini bitki yetişmesi için uygun hale getirirken aynı zamanda bitki besin maddelerinin toprakta tutulmalarını ve yarayışlı durumda bulunmayan besin maddelerinin yarayışlı hale geçmelerini sağlayarak toprak kimyasal özelliklerini de olumlu şekilde etkiler. Toprağa uygulanan organik gübreler toprakların sadece fiziksel ve kimyasal özelliklerini düzeltmekle kalmayıp, toprağın biyolojik özelliklerini tayin eden mikroorganizma faaliyetleri üzerinde de olumlu yönde etki yapmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı organik gübrelerin kültür topraklarının verimliliklerinin sürdürülebilirlikleri yönünden önemleri çok büyük olup bu nedenle bu gübrelere toprak özelliklerini düzelten gübreler de denilmektedir. 2.1.1. AHIR GÜBRELERİ (HAYVAN GÜBRELERİ) Ahır ve kümes hayvanlarının katı ve sıvı dışkıları ile yataklık malzemenin karışımından elde edilen materyallere hayvan gübresi (çiftlik gübresi veya ahır gübresi) denilmektedir. Tamamı organik olduğu için mikroorganizmalar için iyi bir gelişme ortamı oluşturmaktadır. Genellikle tarımsal işletmelerin faaliyetleri sonucu açığa çıkan bu gübreler toprakların verimliliği için değerlendirilmesi gereken önemli kaynaklardır. 2.1.1.1. FAYDALARI NELERDİR? Ahır gübreleri bitkilerin gelişimi için gerekli bitki besin maddelerini sağlar. Aynı zamanda toprağın yapısını tarıma uygun hale getirir. Ahır gübreleri sadece bir bitki besin maddesi kaynağı olmayıp daha da önemlisi toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini düzenleyen bir toprak düzenleyicisidir. Ahır gübresinin toprağa verilmesi sonucu toprağın su tutma kapasitesi artar,geçirgenliği olumlu yönde etkilenir. Böylece ahır gübresi, suyun toprak yüzeyinden bağımsızca akmasına, buharlaşmasına ve tarıma elverişli toprakları taşıyıp götürmesine engel olur. Ahır gübreleri ile, toprakların tarlada tutulması erozyon tehlikesine karşı bir tedbir olarak düşünülmelidir. Ahır gübrelerinin uygulandığı topraklar daha kolay tava gelir ve işlenmesi kolaydır. Ayrıca ince yapılı killi toprakların parça bağlılığını gevşetir, hava boşluklarını arttırır ve toprağa bitki gelişimi için uygun bir yapı kazandırır. Kumlu yapıdaki topraklarda ise toprak parçacıklarının birbirine yapışmasını sağlar. Ahır gübrelerinin en önemli özelliklerinden biri de zengin mikroorganizma kaynağı olmasıdır. Toprakla karıştırılan ahır gübresi, topraktaki mikroorganizma sayısını ve etkinliğini arttırır. 2.1.1.2. AHIR GÜBRELERİNİN BİLEŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTöRLER NELERDİR? Ahır gübrelerinin bileşiminde iki ana faktör etkilidir. Hayvanların cinsi, yaşı ve beslenme durumları, Ahırın yapısı ile yataklık malzemenin cinsi Hayvan gübrelerinin içerdiği bitki besin maddeleri, elde edildikleri hayvanın cinsine, yaşına ve beslenme durumuna göre farklılıklar gösterir. Genelde hayvanlar yedikleri besin maddelerinin ancak %45 inden yararlanabilirler. Yemde bulunan bitki besin maddelerinin yarısından fazlası dışkı ile ahır gübresine geçer. Ancak gelişme içerisinde olan genç hayvanların gübreleri azot, fosfor, potasyum ve kalsiyum gibi bitki maddeleri açısından, yaşlı hayvanlardan elde edilen gübrelere göre daha düşüktür. Çünkü genç hayvanlar, kemik ve kas yapılarını geliştirmek için besin maddeleri ile proteinlere daha fazla gerek duyarlar ve kullanırlar. Buna göre;

HAYVAN CİNSİNE GÖRE GÜBRE İÇERİĞİ DEĞİŞİR! Besin maddeleri bakımından kümes hayvanları gübreleri en zengin, sığır gübresi ise en fakirdir. At ve koyun gübreleri ise bunların arasında yer almaktadır. Koyun ve tavuktan elde edilen ahır gübrelerinin besin maddesi kapsamı, sığır ve beygirden elde edilen gübrelere oranla daha yüksektir. HAYVANIN BESLENME DURUMU GÜBRE KALİTESİNİ ETKİLER! Hayvanlara verilen yemin miktarı ve kalitesi, o hayvanlardan elde edilen gübrenin bileşimini etki etmektedir. örneğin baklagil veya dane bitkileri gibi azot içeriği yüksek bitkilerle beslenen hayvanların gübresi azot bakımından zengindir. Yoğun yemlerle beslenen hayvanların gübresi azot ve fosfor bakımından zengin iken, kaba yemlerle beslenen hayvanların gübresi ise potasyum bakımından zengindir. AHIRIN YAPISI VE YATAKLIK MALZEME GÜBRE NİTELİĞİNİ ETKİLER! Ahırın yapısı ve yataklığın cinsi de gübrenin kalitesinde etkili faktörlerdir. Yataklık materyal gübrenin organik ve inorganik madde miktarını artırır, ayrıca taşınma ve toplanmasını kolaylaştırır, hayvanlar için de kuru ve sıcak bir ortam oluşturur. Yataklık malzemesi olarak ucuz ve su tutma kapasitesi yüksek olan sap, saman, turba toprağı, yaprak, testere talaşı, çeltik kavuzu ve toprak kullanılabilir. Hayvanların barındığı zeminin toprak veya çimento olması gübrenin besin içeriğinin muhafazası açısından önemlidir. 2.1.1.3. AHIR GÜBRESİ NEDEN TOPRAĞA TAZE OLARAK VERİLMEZ? Taze gübre bazı hastalık etmenlerini ve zararlıları içerir. Bünyesinde yabancı ot tohumları bulunur ve uygulandıkları alanda yabancı ot artar. Ayrışmamış besinlerden bitkiler yararlanamaz. Ayrışma daha uzun sürer. Parçalanırken bitkiye zararlı toksik bileşikler oluşur. Taze gübrenin parçalanması sırasında topraktaki mevcut azot mikroorganizmalar tarafından tüketilir. 2.1.1.4. AHIR GÜBRELERİNİN OLGUNLAŞTIRILMASI Taze olarak kullanımı çok sakıncalı olan hayvan gübrelerinin uygun şekilde olgunlaştırılması yani fermente edilerek yakılması gereklidir. Gübreyi olgunlaştırmanın en önemli aşaması bekletmedir. Gübrenin olgunlaşması için gereken bekletme süresi birkaç haftadan altı aya kadar değişebilmektedir. Çiftlik gübresine olgunlaştırma aşamasında, tonuna 7-8 kg P2O5 hesabı ile fosforlu gübre ilave edilecek olursa, çiftlik gübresinden meydana gelecek olan gaz şeklinde NH3 kaybı önlenirken, aynı zamanda çiftlik gübresinin fosforca zenginleşmesi sağlanmış olur. Gübrelerin olgunlaştırılmasında gübre yığınının büyüklüğü ve yüksekliği önemlidir. İyi bir yanma olabilmesi için yığın yüksekliği 1,5 m'den yüksek olmamalıdır. Gübre olgunlaşmasında avlu gübresi olarak tabir edilen gübrelerin olgunlaştırılması esnasında yığının havalanması, sıcaklığı ve nemi çok önemli faktörlerdir. Kontrolsüz şartlarda olgunlaştırılan gübrelerde genellikle gübrenin hava ile teması fazla olacağından oksijenli şartlarda meydana gelen ve yığın içi sıcaklığın 60-650C yi bulduğu sıcak gübre denilen gübre elde edilir. Kontrollü şartlarda ise istenildiğinde sıcak, istenildiğinde soğuk ayrışma sağlanabilir. Soğuk gübre elde edilmek istendiğinde, toplanan ahır gübresine su verilip

sıkıştırılarak hava ile ilişkisi kesildikten sonra havasız şartlarda ayrışmaya bırakılarak olgunlaştırılır. Yığın içerisinde havasız koşullarda mikroorganizma faaliyeti ile gübre ısınır ve yanma işlemi çabuklaşır. Unutulmamalıdır ki iyi bir yanma olabilmesi için ortamda yeterli nemin bulunması gereklidir. Kuru bir gübrede yanma işlemi olmaz. Yığın içerisinde havalanma iyi sağlanırsa yanma işlemi çabuk olacaktır. Ama sıcaklığı önleyecek düzeyde fazla havalandırma yapılmamalıdır. Bu amaçla ara sıra gübre yığını aktarılıp karıştırılarak havalanması sağlanmalıdır. Gübrelerin olgunlaştırılmasında seçilen en uygun yol yukarıda da bahsedildiği gibi sıcak ve soğuk ayrışma türünü peş peşe uygulamaktır. Unutulmamalıdır ki sadece sıcak ayrışma fazlaca azot ve organik madde kaybına yol açar. Soğuk ayrışmada ise adı geçen kayıplar az olmakla beraber bu seferde gübrenin olgunlaşma süresi uzar. En uygun yol sıcak ayrışma ile ile başlanan işlemi gübre yığınını ıslatıp sıkıştırılarak soğuk ayrışma ile tamamlamaktır. Sıcak ve soğuk şartların karışımından elde edilen gübrelere de serin gübreler denir. Elde edilen çiftlik gübrelerinin bileşimleri ve besin maddeleri içerikleri sabit değildir. Çeşitli iç ve dış faktörlerin etkisiyle çiftlik gübresi için belirli bir terkip vermek zordur. Bununla beraber genel olarak ifade etmek gerekirse ahır gübresinde % 70-80 su, % 15-20 organik olmayan maddeler ile % 0.05-0.7 azot (N), % 0.2-0.3 fosfor (P2O5) ve % 0.4-0.6 potasyum (K2O) bulunmaktadır. Bunlara ilaveten ahır gübreleri küçümsenmeyecek miktarlarda kalsiyum, magnezyum, kükürt gibi besin maddeleri ve az miktarlarda da mangan, çinko, bakır, demir, bor ve molibden gibi iz elementler ihtiva etmektedir. Çiftlik gübrelerinin fazla bitki besin maddesi kayıpları ile karşılaşılmadan olgunlaştırılmasının sağlanması için dışkı ve yataklık karışımının depolandığı yerin zemininin sıvı kısmı koruyacak şekilde olmasına dikkat etmek gerekir. Ayrıca gübrenin yığın yapılacağı alan yağış ve rüzgar almayan ve dış etkenlerden iyi korunmuş bir yerde yapılmalıdır. İmkânlar ölçüsünde üzeri muhakkak kapatılmalıdır. Mümkün olduğu takdirde gübreyi gübre çukurları içerisinde olgunlaşmaya bırakmalıdır. Gübre çukurları kullanılmayacak ise gübrelerin olgunlaştırılmak üzere bekletildikleri alanların tabanlarının her iki taraftan ortaya doğru meyilli ve sıkıştırılmış toprak, taş veya betondan yapılmış düz ve geniş bir zemin şeklinde olması sağlanmalıdır. Ancak bu alanlarda toplanan gübrelerin düzensiz bir biçimde yığılmalarının önüne geçmek gerekir. Yığın sıcak ayrışmanın hızının azaltılması için zaman zaman sıkıştırılmalıdır eğer kuruduysa ıslatılmalıdır. 2.1.1.5. AHIR GÜBRELERİNİN UYGULANMASI Çiftlik gübreleri tüm bitkiler ve tüm topraklar için rahatlıkla kullanılabilir. Çiftlik gübresinin toprağa verilme zamanı ile verilme şekli ve miktarını toprak özellikleri, bitki çeşidi, iklim, kullanılan kimyasal gübre çeşidi ve miktarı belirler. İyi bir şekilde muhafaza edilerek olgunlaştırılan ahır gübresinden beklenen yararın sağlanması için gübrenin, zamanında ve usulüne uygun bir şekilde tarla veya bahçeye uygulanması gereklidir. Toprağa uygulanacak ahır gübresinden yüksek oranda yarar sağlanabilmesi için, gübrenin toprağa verileceği en uygun zaman ilkbahar veya sonbahardır. Fazla yağış alan bölgelerdeki hafif bünyeli topraklara ilkbaharda verilmelidir. Az yağış alan bölgelerde ağır bünyeli topraklara ise sonbaharda verilmesi yararlıdır. Gübre tarlaya serpildikten sonra en kısa zamanda pullukla veya diğer ekipmanlarla toprak altına gömülmelidir. Tarla yüzeyine serpilerek günlerce kapatılmadan bekletilen ahır gübresinden büyük miktarlarda besin maddesi kayıpları söz konusu olmaktadır. Bekletilmenin zorunlu olduğu durumlarda ise yığınlar halinde bekletmek, serili halda bekletmekten daha az zararlıdır.. Toprağa uygulanacak gübre miktarı yapılacak toprak analizlerine göre belirlenmelidir. 2.1.2. KOMPOST Kompost su tutma kapasitesi yüksek, hacim ağırlığı düşük, bitki besin elementleri içeren ve organik madde düzeyi yüksek materyallerdir. Kompostun elde edilme işlemine kompostlama denilmektedir. Bitkisel ve hayvansal kaynaklı kısmen parçalanmış, tarımsal, endüstriyel ve şehir atıkları kompost olabilir. Kompostlanan materyal orijinal yapısını kaybederek farklı bir yapıya kavuşur.

Tarımsal işletmelerde bol miktarda ortaya çıkan veya işletmelerde yeterince bulunmadığı durumlarda işletme dışından temin edilebilen her türlü organik artığın kompostlama teknikleri gözetilerek fermantasyonu ile elde edilen bir gübre çeşididir. İşletme içinde ve dışında her türlü organik artığın kullanılması kompostlamanın çok ucuza mal olmasını sağlar. Kompost yapımında kullanılan organik artıkların içerisine çeşitli kimyasal maddeler ile besin elementleri katılabilir. Elde edilen materyale olgunlaşması (fermantasyonu) esnasında başta amonyak ve süper fosfat gibi gübreler ile kireç katılarak elde edilen kompost materyalinin gübre değerinin artması sağlanır. Kompostlar humus niteliğinde olup işletmenin yapısına göre, tarımsal işletmelerde bulunan çöpler, hayvansal artıklar, ahır artıkları, sap, saman gibi harman artıkları, mutfak artıkları ve organik yapılı bazı fabrikasyon artıklarının çeşitli işlemlerden sonra mikrobiyal ayrışma sonucu mineralize olmalarından elde edilirler. Kompostlama esnasında mikroorganizma faaliyetleri için nem ve yeterince oksijen olmalıdır. 2.1.2.1. İYİ BİR KOMPOSTLAMA İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR Kompost yapımı için kullanılacak materyallerden temin edilebilenlerin iyice karışmaları sağlandıktan sonra, tabanı iyice sıkıştırılmış veya bu işlem için tabanı betonlanarak özel olarak hazırlanmış rüzgar almayan bir yere yüksekliği 1.5 metreyi geçmeyecek şekilde yığın yapılır. Yığın yapılmadan önce tabana absorbsiyon kabiliyeti yüksek olan sap, saman veya tarla toprağından 5-10 cm lik bir katman serilirse, sızma ile meydana gelecek olan sıvı kaybı önlenmiş olur. Kompostlamada iyi bir ayrışma için havalanma, nem, ısı ve besin maddeleri uygun olmalıdır. Mısır sapları gibi büyük parçaların işlem öncesi küçük parçalara ayrılması gereklidir. Buna ilaveten kompostlamanın iyi bir şekilde yapılabilmesi için yığın 150 cm den yüksek olmamalıdır ve yığın nemi % 50-70 arasında olmalıdır. Kuru ortamda kompost işlemi yavaşlamaktadır. Kompost yapılması istenen materyal yere serilen katmanın üzerine gelecek şekilde 25-30 cm kalınlığında bir tabaka halinde serilerek üzerine sönmüş kireç ve toprak serpilir. Sonra bu işlemler 1-1.5 metrelik yığın oluşuncaya kadar devam eder, en üst kısmı ve etrafı 10 cm kadar kalınlıktaki bir toprak tabakası ile örtülür. Yığın hazırlanırken kompostlanacak materyalin ıslatılması unutulmamalıdır. Ayrışmanın hızlanması için yığınlara bakteri kültürleride eklenebilir. Ayrışmanın tamamlanması için gerekli süre 6-24 ay arasında değişir. Kompost olarak; çöpler, evsel ve endüstriyel atıklar, park, bahçe ve pazaryeri atıkları, sokak sürpüntüleri, tarımsal faaliyet sonucu ortaya çıkan atıklar, arıtma çamurları gibi materyaller kullanılmaktadır. Kompostlama metodunda parçalanma aerobik (havalı) ve anaerobik (havasız) koşullarda olmak üzere iki safhada olmaktadır. Havalı koşullarda mikroorganizma faaliyeti ile birlikte oksitlenme olur ve enerji açığa çıkar, bileşikler parçalanır. Havasız koşullarda ise parçalanma fena koku oluşumuna neden olur. Yığındaki sıcaklık etkisi ile zararlı mikroorganizmalar ölmektedir. Böylece kompostlaşma sonucu atıklar sağlık yönünden zararsız hale gelmektedir. Kompstlama işleminin bittiği yığın ısısının azalması ile anlaşılır. 2.1.2.2. KOMPOSTLARIN UYGULANMASI Kompostlar bağlar, bahçeler, yeşil alanlar gibi tarımsal faaliyet alanlarının tamamında organik madde ve bitki besin maddesi kaynağı olarak kulanılırlar. Ahır gübrelerinin kullanılma şekli ile benzerlik göstermekle beraber, ağır killi topraklar için kaba yapılı taze kompostlar önerilirken, hafif kumlu topraklar için ise ince olgun kompost önerilir. Kompostlama sonucu elde edilen materyalin doğal ahır gübresi kadar kaliteli olmadığı unutulmamalıdır. Ancak topraklara organik materyal sağlaması yanında fazla olmasada ihtiva ettiği besin maddeleri nedeni ile her geçen gün daha yaygın kullanım alanı bulmaktadır.

2.1.3. TURBA TOPRAĞI (TORF) Turba (Torf), fosilleşmesini tamamlamamış, bol organik atık içeren topraklara denilmektedir. Bataklık kıyıları, kurutulmuş göl ve bataklıklarda yıllarca biriken organik artıklar toprakla karışarak organik madde oranı yüksek bir karışım oluşturmaktadır. Turba toprakları organik maddece zengindir ve herhangi bir zehirli atık içermez, kokusuzdur, zararlı mikroorganizma içermezler, bu nedenlerden dolayı rahatlıkla tarımda kullanılabilirler. Funda toprağı; yetiştirilecek bitkinin özel istekleri göz önüne alınarak organik gübre, toprak, seyreltici (kum, perlit vs) ile karıştırılarak hazırlanan yetiştirme ortamlarına denilmektedir. Yetiştirme ortamı hazırlanırken bitki besinlerince de zenginleştirme yapılabilmektedir. 2.1.4. YEŞİL GÜBRELER Toprağa organik madde sağlamanın bir şekli de yeşil gübrelemedir. Gelişmelerinin belirli bir dönemini tamamlayan yeşil aksamı bol olan baklagil, buğdaygil vb. gibi bitkilerin ya yetiştiği ortamda, yada bir başka alanda yetiştirildikten sonra sürülerek toprak altına getirilmesine yeşil gübreleme denilmektedir. Yeşil gübreleme amaçlı kullanılan bitkilere ise yeşil gübre bitkileri denilmektedir. Yeşil gübre bitkileri eğer baklagilerden bir bitki ise toprağa organik madde yanında atmosferden fikse edilen azotta katılmış olur. Yeşil gübreleme bu bitkilerin yetişmeleri, toprakta ayrışmaları ve sonraki bitkinin yetişmesi için yeterli miktarda su bulunduğu koşullarda etkilidir. Kuru tarımın uygulandığı kurak ve yarı kurak tarım bölgelerinde yeşil gübre uygulamalarından beklenen faydalar sağlanamaz. Yeşil gübreleme sonucu; Toprakta organik madde birikimi, özelliklede baklagillerin yeşil gübreleme materyali olarak kullanılması durumunda, toprakta azot birikimi, Topraklardaki K, Ca, Mg gibi katyonların yıkanmasının azaltılması, Topraklara yağış sularının girişine uygun bir yapı kazandırarak, yağışların bitkisel üretimdeki yararlılığının arttırılması, Toprak yüzeyinin örtülü olması nedeni ile toprakların su ve rüzgar erozyonuna karşı dayanıklılık kazanması, Toprakta biyolojik aktivitenin artması, Toprağın daha gevşek bir yapı kazanması dışında yabancı ot, zararlılarla ve hastalıklarla mücadele de kolaylık sağlanır. Yeşil gübrelemede çoğunlukla baklagil ve bazen de baklagil olmayan bitkiler kullanılmaktadır. Yeşil gübrelemede kullanılan bazı bitkiler; Yonca, Fiğ, Börülce, Soya, Bezelye, kırmızı tırfıl, çavdar, yulaf, üçgül, acıbakla ve yem baklası v.s. 2.1.4.1. YEŞİL GÜBRENİN ETKİSİ Yeşil gübrenin etkisi sadece o yıl için değildir, bir kaç yıl devam etmektedir. Ancak bu etki iklim ve toprak koşullarına göre değişmektedir. Nemli ve serin iklimlerde, sıcak ve kurak iklimlere göre daha

uzun sürmektedir. Kumlu topraklarda ise killi topraklara göre daha kısa süre etkili olmaktadır. Baklagil yeşil gübre bitkileri havanın serbest azotunu bünyelerine alarak toprağa azot kazandırmış olmaktadır. Bu şekilde azotu bağlayan bitki toprağa karıştırıldığında bitki için gerekli olan azot sağlanmış olmaktadır. 2.1.4.2. YEŞİL GÜBRE BİTKİLERİNİN TOPRAĞA KARIŞTIRILMA ZAMANLARI Etkili bir gübreleme için yeşil gübre bitkisinin toprağa karıştırılma zamanının çok iyi seçilmesi gerekir. Bitkinin toprağa karıştırılma zamanına bir çok faktör etki eder. Bunlar yeşil gübre bitkisinin gelişim derecesi, hava şartları, toprak özellikleri ve yeşil gübre bitkisinden sonra tarlaya ekilecek kültür bitkisinin özellikleridir. Bu faktörlerin yeşil gübre bitkisinin toprağa karıştırılma zamanını etkilemekle beraber genel olarak en uygun zamanın azot ve organik maddenin bitki bünyesinde daha dengeli olduğu çiçeklenme dönem olduğunu söyleyebiliriz. Ancak burada dikkat edilmesi gerekli en önemli husus yeşil gübre bitkisinin toprağa karıştırılması ile etkilenecek olan kültür bitkisi toprağa ekildiğinde toprağa karıştırılan yeşil gübre bitkisinin mineralizasyonunu tamamlamış olmasıdır. 2.1.5. HUMİK ASİTLER Humik asitler organik maddenin parçalanması sonucu oluşan son ürünlerdir. Toprakta organik madde sağlama bakımından uygun materyallerden birisidir. Humik asitlerin başlıca yararları ise şöyle sıralanabilir: Toprağın su tutma kapasitesini artırır ve böylece bitkiler susuzluğa daha dayanıklı olurlar. Toprağın havalanmasını artırarak daha iyi bir kök ve bitki gelişimi sağlar. Toprakta metallerle bileşikler oluşturur ve bitkiye daha iyi beslenme ortamı hazırlar. Toprakta mikroorganizma faaliyeti için uygun ortam oluşturur. Verimi düşük killi toprak zerreleri arasına girerek daha uygun ve verimli bir gelişme ortamı sağlar. Başlıca humik bileşikler humik asit, fulvik asit ve huminlerdir. Bunlar sadece toprakta değil, nehirlerde, göllerde, okyanuslarda ve onların sedimentlerinde oluşmaktadır. Ayrıca linyit, leonardit, kömür ve diğer jeolojik kalıntılarda ortaya çıkar. Bu kalıntılar ticari olarak üretilen ve toprağın iyileştirilmesinde kullanılan humatların kaynağını oluşturmaktadır. Toprağın verimliliğine olan olumlu etkileri nedeniyle humik maddeler büyük oranda toprak ıslahında, toprak düzenleyici veya organik gübre olarak kullanılmaktadır. Katı ve sıvı formda çeşitli humik asit materyalleri piyasada bulunmaktadır. 2.1.6. ARITMA ÇAMURLARI Arıtma tesislerinde şehir kanalizasyon şebeke sularının çeşitli arıtma yöntemleri kullanılması ile yapılan arıtma işlemleri sonucu elde edilen materyallere arıtma çamuru denir. Bu materyaller tarım alanlarında kontrollü olarak kullanılabilirler. Çeşitli evsel ve endüstriyel atık suların arıtma tesislerinde arıtıldıktan sonra, elde edilen arıtma çamuru (biyokatı), organik madde ve bazı elementler açısından zengin bir materyal olmakla birlikte çeşitli toksik elementleri de bünyesinde bulundurmaktadır. Kanalizasyon suyundan ayrılan materyal, toprak yapısının düzeltilmesinde ve bir takım bitki besin maddelerinin sağlanmasında yardımcı bir kaynak olarak önem taşımakla beraber, gıdalara, yüzey veya taban sularına karışma ihtimali bakımından içerdikleri toksik elementlerin durumu bakımından bazı endişelere de meydan vermektedir. Arıtma çamurlarının tarımda kullanılmaları konusunda birçok

araştırma çalışmaları yürütülmüştür. Bu materyalin kullanımı esnasında dikkatli olunmalıdır. Bu materyallerin, Çevre Bakanlığı tarafından yayımlanan Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda hareket ederek tarım topraklarına uygulanması yapılmalıdır. Yönetmelikte arıtma çamurlarının içerdiği toksik elementlerin sınır değerleri belirtilmiştir. Arıtma çamurlarının kullanımında analiz değerlerine bakılarak kullanılması zorunludur. Arıtma çamurlarının bilinçsiz olarak fazla miktarda kullanımı toprakta kirlilik yaratabilir. Bu kirlilik etkisi uygulandığı yılda olmasa bile sonraki yıllarda ortaya çıkabilir. Arıtma çamurlarını toprağa her yıl değil, ama bir kaç yılda bir uygulamalıdır. Ayrıca yapılacak uygulama miktarı çamurun analiz raporuna göre belirlenmelidir. 2.2. KİMYASAL GÜBRELER Gübreler içerisinde en sıklıkla kullanılan tür, kimyasal gübrelerdir. Bunlara suni veya ticaret gübreleri de denilmektedir. Kimyasal gübreler, bileşimlerinde bir veya birden fazla bitki besin maddesini birarada bulundurur. Organik gübrelerinden farklı olarak yüksek miktarda bitki besin maddesi içerir ve suda kolayca çözünürler. 2.2.1. TEK BESİN MADDESİ İÇEREN GÜBRELER 2.2.1.1. AZOTLU GÜBRELER Azotlu gübreler bünyelerindeki azot formuna göre genel olarak; Nitratlı gübreler, Amonyumlu gübreler, Amidli Gübreler, Amonyum ve Nitratlı Gübreler olarak 4 grupta toplanabilirler. En çok kullanılan azotlu gübreler; Amonyum sülfat, Amonyum nitrat ve Üredir. Şimdi bu gübreleri kısaca tanıyalım. 2.2.1.1.1. Amonyum Sülfat İlk üretilen azotlu gübrelerden biridir. Azot oranı % 20.7 N dir. Ancak nisbeten besin maddesinin düşük ve üretim maliyetinin yüksek oluşu nedeniyle üretim miktarları son yıllarda önemli oranlarda düşmüştür. Sentetik amonyum sülfat beyaz kristalize bir tuzdur ve bu özelliğinden dolayı çiftçiler arasında şeker gübre olarak adlandırılır. Rengi gri, kahverengi, kırmızı,açık mavi, yeşil veya sarımsı olabilir. Bu gübrenin renkli veya renksiz olmasının etkisi ile hiç bir ilişkisi yoktur. Bu gübrenin en önemli özelliği ticari bir ürün olarak bünyesinde % 20-21 azot ve % 24 oranında kükürt olmasıdır. Kristalize amonyum sülfat serbestçe akar ve depolanmasında herhangi bir sorunla karşılanılmaz. Amonyum sülfatın rutubet alarak topaklaşması azdır. Asit karakterli bir gübre olduğu için nötr ve alkali reaksiyonlu (kireçli) topraklarda güvenle kullanılabilir. Asit reaksiyonlu topraklarda uzun müddet çok fazla miktarlarda kullanılırsa toprakların daha da asitleşmesine sebep olur. Bu nedenle asit karakterli topraklarda, örneğin Doğu Karadeniz Bölgesinde amonyum sülfat yerine kireçli amonyum nitrat kullanılması daha uygun olur.

Amonyum sülfat ekimden önce, ekim zamanı ve bitkinin büyüme periyodu süresince bitkiye uygulanabilir. Kapsamındaki kükürt nedeniyle özellikle kükürt noksanlığının mevcut olduğu yerlerde kullanılabilecek bir gübre çeşididir. Çimlenme üzerine etkili olabileceği için tohumla temas ettirilmemelidir. 2.2.1.1.2. Amonyum Nitrat Gübreler içerisinde dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok tüketilen gübre amonyum nitrattır. Saf olarak üretilen amonyum nitrat beyaz kristal halinde taneli veya toz halinde olabilir. %33-34.5 azot (N) ihtiva eder. Amonyum nitratın ihtiva ettiği azotun yarısı amonyum diğer yarısı ise nitrat şeklinde bulunmaktadır. Bitki her iki şekildeki azottan da yararlanabildiği için bu gübrenin etkisi hem çabuk hemde devamlı olabilmektedir. Bu özelliği nedeni ile ekim zamanı kullanılabildiği gibi bitki gelişiminin çeşitli devrelerinde de rahatlıkla kullanılmaktadır. Bu özellik bu gübrenin dünyada en çok tüketilen gübre olmasını da sağlamaktadır. Amonyum nitrat kullanılan topraklar asitleşme eğilimindedirler. Bu özellik, Türkiye toprak şartları göz önüne alındığında gübrenin topraklarımızda kullanımının yaygınlaşması ile ilgili çabaların önemini daha da arttırmaktadır. Saf azotun zayıfta olsa patlama özelliği dikkate alınarak içerisine kil ve kireç gibi maddeler karıştırılarak daha az azot ihtiva eden çeşitleri üretilmektedir. Şu anda piyasada satılan en yüksek azot ihtiva eden amonyum nitrat gübresi % 33 lük amonyum nitrattır. 2.2.1.1.3. Üre Üre piyasada satılan, içerisinde en fazla azot bulunan azotlu gübredir. Gübre olarak üretilen üre % 45-46 azot ihtiva etmektedir. Yani bu gübrenin 100 kilosunda 45-46 kilo amid formunda saf azot bulunmaktadır. Birim maliyet fiyatının diğer azotlu gübrelere nazaran düşük olması bu gübrenin kullanımının yaygınlaşmasını sağlamaktadır. Üre suda tamamen eriyen beyaz renkli, yuvarlak taneli bir gübre olup, topraktan yağmur ve sulama sularıyla yıkanmak suretiyle kaybı diğer azotlu gübrelere göre daha azdır. Buna rağmen zamansız ve yanlış bir şekilde uygulanması halinde diğer azotlu gübrelerde olduğu gibi bu gübreden de azot kaybı olabilir ve dolayısı ile bu gübreden sağlanmak istenen fayda tam olarak elde edilemez. Üre uygun şartlarda kullanıldığında etkili bir gübredir. Uygun şartlarda kullanılmadığında üre gübresi yarar yerine zarar verebilir. Bu nedenle ağır bünyeli topraklarda üre ve NH+4 formunda gübre tavsiyesi yapılmaz. Eğer üre gübresinin kumlu ve kireçli topraklara uygulanma mecburiyeti söz konusu ise mümkün olduğu kadar derine vermede fayda vardır. Üre gübresi toprakta hafif asit reaksiyon gösterir. Sonbahar gübrelemelerinde kullanılabildiği gibi bitkilerin belirli gelişme dönemlerinde olmak üzere ilkbahar veya sonrada kullanılabilir. Fazla miktarda verilmesi gerektiğinde, verilecek gübre miktarının bir kaç kısma bölünerek verilmesi düşünülebilir. Dönüme 20 kg dan daha fazla üre verilmesi tasarlanan tarlalarda çimlenmeye zarar vermemek için tohum ile gübrenin temas etmemesi gerekir. Üre toprağa uygulandıktan hemen sonra toprak altına karıştırılmalıdır. Aksi halde toprak yüzeyinde kalan gübreden azot kaybı olur. 2.2.1.2. FOSFORLU GÜBRELER

Gübreler arasında çok önemli bir yeri olan fosforlu gübreler, bitki besin maddesi fosforu suda eriyebilir fosfat anyonu halinde bulunduran veya toprağa katıldıktan sonra bünyesindeki fosfor alınabilir hale dönüşen ve azotlu gübrelerden sonra dünyada en fazla tüketilen gübredir. Bunlar Süperfosfat ve Triple süperfosfat olmak üzere iki çeşittir. 2.2.1.2.1. Süperfosfat Normal süper fosfat gübresi gri veya kahverengi renge sahip olup depolama ve uygulama kolaylığı temini için genellikle granül yapıya sahiptir. Toz ürünleri depolama esnasında topaklaşır. Kullanılan aside ve kayanın özelliğine bağlı olarak % 17-20 oranında toplam P2O5 içerir. Bu miktarın % 90 dan fazlası suda çözünebilir formdadır. Bu gübre ayrıca % 16 civarında kükürt içerir. Granüllü normal süper fosfat tarlaya homojen bir şekilde problemsiz olarak uygulanabilir. Az miktarda serbest asit içerdiği için ambalajlamada aside dayanıklı çuvallar kullanılır. Normal süper fosfat gübresi asit karakterli topraklar dışında ki topraklar için uygun bir fosforlu gübre çeşididir. Kalsiyum ve kükürt noksanlığı gösteren topraklarda kullanılması sonucu bitkilerin kalsiyum ve kükürt ihtiyaçları karşılanır. Suda çözünür fosfatın fiksasyonunu asgariye indirmek amacıyla bu gübreyi banda tohum sıralarının hemen yanına uygulamak gerekir. Son yıllarda hem üretim miktarları hemde tüketim miktarları azalan bu gübrenin çok iyi bir kükürt kaynağı olması, özellikle de kükürt gübrelemesi gerektiren alanlarda kullanılabilecek alternatif bir gübre olarak yeniden önem kazanmasını sağlayabilir. 2.2.1.2.2. Triple Süperfosfat Triple süper fosfat hemen tamamı suda eriyen formda % 42-44 P2O5 içerir. Toz halindeki triple süper fosfat serbestçe akmaz ve topaklaşma eğilimi gösterir, fakat granüllü halde serbestçe akar, depolanması ve kullanımı mükemmeldir. Kirlibeyaz veya gri renkli tanecikler granüle halindedir. Uzun süre rutubetli bir yerde bekletildiğinde su çekerek topaklaşırsa da bu keseklerin dağıtılarak kullanılmasında tarımsal yönden bir sakınca bulunmamaktadır. Triple süper fosfat gübresi daha az kükürt içerir. Bu gübre normal süper fosfat gübresinde olduğu gibi ekim veya dikimden hemen önce veya ekim esnasında tohum veya kök derinliğine gömülerek uygulanır. Fosforlu gübre olarak kullanılan normal süperfosfatlar ile triple süperfosfat gübrelerinin yurdumuzun toprak ve iklim şartlarında ürüne olan etkileri yönünden belirgin bir fark yoktur. Burada belirleyici unsur toprağın kükürt ve kalsiyum ihtiyacı olmalıdır. Tüm şartlar incelendiğinde gerekli besin maddesi sadece fosforsa bu durumda kullanılacak gübre cinsini belirleyici unsur gübrenin suda erir besin maddesi içeriği olmalıdır. Bu gübre nötr veya hafif asit karakterde olduğundan toprak ph sını etkilemez. 2.2.1.3. POTASYUMLU GÜBRELER

Bünyelerindeki potasyumun tamamı suda erir durumdadır. Ülkemiz toprakları genel olarak yapı itibarı ile potasyumca zengin ana materyalden oluştuğundan ülkemiz topraklarının büyük bir kısmının potasyumlu gübreye gereksinimi yoktur. özellikle de fazla yağış alan bazı yörelerimizin asit karakterli topraklarında potasyumlu gübrelemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Toprak analizleri dikkate alınarak ürün bazında yapılacak değerlendirmeler sonucu potasyumlu gübre tavsiyelerinde bulunulmalıdır. Kimyasal gübrelerin potasyum içerenleri de iki tanedir. Bunlar Potasyum sülfat ve Potasyum nitrattır. Ülkemiz toprakları genelde potasyum bakımından yeterli durumda olduğundan, potasyumlu gübre tüketimi de sınırlıdır. Potasyum sülfat % 48-52 oranında potasyum bitki besin maddesi içerir. Potasyum nitrat ise % 46 oranında potasyum içermektedir. 2.2.2. BİRDEN ÇOK BESİN MADDESİ İÇEREN (KOMPOZE) GÜBRELER Kompoze gübreler birden fazla bitki besin maddesini bir arada bulundururlar. Kompoze gübrenin içerisindeki bitki besin maddeleri azot, fosfor, potasyumdur. Bunlar sırasına göre % olarak ifade edilir. örneğin 15-15-15 terkibindeki bir kompoze gübrenin 100 kilogramında 15 kilo saf azot, 15 kilo fosfor, 15 kilo da potasyum var demektir. 2.2.2.1. DİAMONYUM FOSFAT Diamonyum fosfat gübresi fosfor ve azot gibi iki önemli bitki besin maddesini bir arada bir çok bitki türü için daha uygun oranlarda kapsayan ve muhtevası ile ideal bir taban gübresi olarak çok yaygın kullanım alanı bulan kompoze bir gübredir. Diamonyum fosfat gübresi %18 azot ve büyük bir kısmı suda çözünen % 46 fosfor içeriğine sahiptir. Koyu gri, kahverengimsi veya kirli beyaz gibi çok değişik renklerde tanecikler halinde olabilir. İçerisinde her kilo azota karşılık yaklaşık 2.6 kilo fosfor bulunmaktadır. Bu nedenlede daha ziyade fosforlu gübre gibi kullanılması gerekmektedir. İçerdiği fosforun % 90 ından fazlası suda eriyebildiğinden diamonyum fosfat gübresi toprağa verildikten sonra gerekli rutubeti bulunca terkibindeki fosfor ve azottan bitkiler derhal yararlanabilirler. Diamonyum fosfat, terkibindeki fosfor ve azot miktarları bakımından bilhassa Orta Anadolu ve geçit bölgelerde yetiştirilecek buğday için en uygun bir gübredir. Hububat ve benzeri bitkilere sonbaharda, ekim esnasında, mibzerle tohum derinliğine ve bant halinde verilmesi en ideal tatbik şeklidir. Ekimle

dönüme 18 kilodan fazla gübre uygulanması durumunda gübrenin; tohumla temas etmeyecek şekilde, tohum yakınındaki ayrı bir banda verilmesi gübrenin tohum çimlenmesine muhtemelen olabilecek zararlı etkisini giderecektir. Mibzerle ekimin mümkün olmadığı durumlarda diamonyum fosfat gübresini ekimden hemen önce toprak yüzeyine serpip, daha sonra da ekim yapılarak gübrenin toprakla karışması temin edilmiş olur. Güzlük bitkilere bu gübrenin uygulanması ekimden hemen önce veya ekim esnasında yani sonbaharda, yapılmalıdır. Meyve ağaçlarında ise kışın şiddetine bağlı olmakla beraber şubat ayı sonunda veya mart ayında, 10 15 cm derinliğine gübrenin gömülmesi şeklinde verilmelidir. İlkbaharda ekilecek bitkilerde ise ekim esnasında veya ekimden hemen önce güzlük ekimlerde olduğu gibi tohum yatağına gelecek şekilde gübrenin uygulanması sağlanmalıdır. Diamonyum fosfat bütün bitkilere başarıyla uygulanabilecek bir gübredir. Ancak bu gübrenin uygulanması esnasında kazançlı bir gübre uygulaması için bitkilerin fosforlu gübre ihtiyaçları dikkate alınarak uygulanacak gübre miktarı tespit edilmelidir. Yapılan hesaplamalar sonucu aynı bitkinin eksik kalan azot ihtiyacı bitki çeşidine göre ilkbaharda veya daha sonra diğer azotlu gübreler kullanılarak telafi edilmelidir. Diamonyum fosfat nisbi nemin düşük olduğu yerlerde, iyi bir depoda senelerce topaklaşmadan muhafaza edilebilir. Nisbi nemin % 80 in üzerinde günlerce devam edebildiği bol yağışlı yerlerde üst üste 8-10 çuvaldan fazla konmamak ve depoyu havalandırmak suretiyle gübrenin topaklaşması azaltılabilir. Diamonyum fosfatın 100 kilosunda yaklaşık 66 kilo saf bitki besin maddesi vardır. Bu sebeple de diğer gübrelere kıyasla bu gübre nakliye, depolama ve işçilikte büyük tasarruf sağlamaktadır. 2.2.2.2. DİĞER KOMPOZE GÜBRELER Üçlü veya ikili değişik kombinasyonlarda bir çok kompoze gübre üretilmektedir. Bunlardan 20-20-0 terkibindeki kompoze gübrenin 100 kilosunda, 20 kilo saf azot, 20 kilo saf fosfor var; potasyum ise yok demektir. Gri-kahverengi granüller halindedir. Uygun şartlarda uzun süre saklanabilir ve her türlü toprakta kullanılabilir. 15-15-15 şeklindeki kompoze gübrede azot, fosfor ve potasyum gibi temel bitki besin maddeleri vardır. Bu gübrenin 100 kilogramında 15 kilo saf azot, 15 kilo fosfor, 15 kilo potasyum vardır. Ayrıca kompoze gübreler içerisine çeşitli mikro besin elementleri de ilave edilmektedir. 2.2.3. MİKROELEMENT GÜBRELERİ Bünyelerinde demir, çinko, bakır ve mangan gibi mikro besin elementleri bulunan gübrelerdir. Katı veya sıvı formda veya diğer besin elementleri ile kompoze olarak piyasada bulunmaktadır. Mikroelement gübreleri sülfat veya nitrat formunda olabildiği gibi şelat formunda da bulunmaktadır. Demir şelat (Fe EDDHA), çinko şelat (ZnEDTA) aktif maddesi olan ve piyasada çeşitli ticari isimlerle satılmaktadır. Şelatlı gübrelerin özelliği içinde bulundurduğu besin elementini bitkinin kullanacağı formda hazır şekilde tutmasıdır. Böylece tutulan elementlerin kaybı veya yararsız şekle dönüşmesi engellenmektedir. özellikle toprak koşullarının uygun olmadığı, demir ve çinko eksikliği yaygın olduğu alanlarda şelatlı gübreler yaygın olarak kullanılmaktadır. Toprakta kireç ve ph nın yüksekliği nedeniyle uygulandığında yarayışsız forma dönüşen bu elementler, şelat olarak uygulandığı zaman toprakta yarayışlı şekilde kalmaktadır. Humik asitlerle şelatlanan Fe-humat ve Zn-humat gübreleride kullanılmaktadır.