GLOBAL POLITICAL TRENDS CENTER. Policy Brief GLOBAL POLITICAL TRENDS CENTER. Kürt Meselesi, Süreç ve Hükümetlerin Vahim Hataları.



Benzer belgeler
Eksen Kayması Yalım Eralp

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Cumhuriyet Döneminde Kurulan Hükûmetler

Haziran 2015 Seçimlerine Giderken Kamuoyu Dinamikleri

Cinsiyet Eşitliği ~ Türkiye de Kadın ~

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Cumhuriyet Halk Partisi

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

Lozan Barış Antlaşması

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 8 ÇÖZÜM SÜRECİ ÖZEL ARAŞTIRMASI

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

ANAYASA DEĞĠġĠKLĠKLERĠ HAKKINDA GÖRÜġ VE ÖNERĠLERĠMĠZ


Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

PKK'nın silah bırakması siyasi bir mesele

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

OYAK YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş.

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

Bakanlık Sistemi. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 4

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ. Sorular Cevaplar

Türkiye, Afganistan ve Pakistan arasında Ekonomik İşbirliği için İSTANBUL FORUMU

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Yeni Anayasa Nasıl Olmalı, Nasıl Yapılmalı?

SERMAYE PİYASASI KURULU II-17.1 SAYILI KURUMSAL YÖNETİM TEBLİĞİ NİN 1.3 GENEL KURUL BAŞLIKLI MADDESİ GEREĞİNCE YAPILAN DUYURUDUR

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

BAŞYAZI. PKK ve Yeniden Af

ULUSAL (MİLLİ) GÜVENLİK. Olgun YAZICI İstanbul Sağlık Müdürlüğü İnsan Kaynakları Şube Müdürü

Yeni anayasa neyi hedefliyor?

Devrim Öncesinde Yemen

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 40. Hafta (4-10 Ekim 2010)

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

SIRA SAYISI: 679 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

DANIŞMA MECLİSİ S. Sayısı : 393

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 6. Hafta (7 14 Şubat 2010)

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

TBMM Komisyonu'na gelen belgelere göre, Alevi öğrencilere cemaat yurtlarında yüzde 10 kontenjan ayrılmış

YAZILI VE GÖRSEL BASINA YANSIYANLARDAN ÖRNEKLER

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2011 Raporu Libya ya Uluslararası Müdahale ve Türkiye

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Sivil toplum KAMU HARCAMALARINI İZLİYOR

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...XI GİRİŞ... 1 İkinci Meclisler... 1 Osmanlı Âyan Meclisi ve 1924 Anayasaları... 3 Cumhuriyet Senatosu...

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

13 Nisan 2012, Majesty Mirage Park Resort Hotel, Antalya

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 10. Hafta (8 14 Mart 2010)

31 Mayıs 2013 CUMA Resmî Gazete Sayı : BAKANLAR KURULU KARARI

TÜRKİYE GÜNDEM ARAŞTIRMASI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

2005, yıl:1, sayı:4, ss de yayımlanmıştır.

ANAYASA HUKUKU DERSİ

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

KÜRT SİYASETİNDE TARİHİ FIRSAT SÖYLEMİ VE ANALİZİ MAYIS 2009

Ak Parti 14.Dönem Siyaset Akademisi Ödül Töreni Yapıldı

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ Ne getiriyor, Ne götürüyor? Onur Bakır Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Uzmanı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İDARİ PERSONEL ÖDÜL YÖNERGESİ

AĞUSTOS 2015 GÜNDEM ARAŞTIRMASI NA DAİR

HESAP UZMANLARI KURULU BAŞKANLARI

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

Transkript:

Policy Brief GLOBAL POLITICAL TRENDS CENTER Kürt Meselesi, Süreç ve Hükümetlerin Vahim Hataları Yalım Eralp Ekim 2009 Özet: Türkiye hükümetler geçmişte uzun süre Kürtlerin varlığını dikkate almadılar ve hatta inkar ettiler. Geçmişte kültürel hakların tanınması ile halledilebilecek bir mesele, bugün adeta ameliyatı gerektirir oldu. Hükümetlerin ortak iki hatasından birincisi, Kürtler ülkenin asli unsurudur sözüdür. Sanki tali unsur varmış gibi. İkincisi de, terör bittikten sonra bazı hakları tanıma yönündeki politikası. Temel haklar pazarlık konusu olamaz. Bu ikinci hata, Öcalan ı, hükümetinkine paralel ama onunla çatışan kendi yol haritasını açıklamaya cesaretlendirmiştir. Düşman birimlerle müzakere, kamuoyu beraberliği gerektirir ve İngiltere ve İspanya nın aksine, Türkiye de bu yoktur. En doğru yol, AB nin demokratikleşme yol haritasına dönmektir. Kabul edelim ki, Kürt meselesini, hükümetlerimiz ve kurumlarımız uzun süredir ardı ardına yaptıkları yanlışlarla yarattılar. Devlet, uzunca bir süre, Türkiye de Kürt olmadığını iddia etti; Kürt kimliğini tanımadı. Kelimeyi telaffuz dahi yasaktı. Ama, komiklikler de olmuyor değildi. Kuzey Irak takilere Kürt denilirken sınırı geçince Kürtlerin adeta yok olduklarını varsayıyorduk. Bu inkar sürecini kısaca görmek ve tabloyu ortaya çıkarmakta yarar var. Herşeyden önce, Kürt sorununun sorun olmasını engelleyebilecek bir madde, Lozan Antlaşması nda vardı. Azınlıklar ile ilgili 37 44 üncü maddeler arasında bir tanesi önem taşır. Bu maddelerin hepsi azınlık haklarından bahsederken, bir tanesi her Türk vatandaşı diyordu. Maddeyi aynen hatırlamakta yarar var. Unutulan veya unutturulan 39/4 maddesi şöyle der: Herhangi bir Türk uyruğunun, gerek özel gerekse ticaret ilişkilerinde, din, basın ya da her çeşit yayın konularıyla açık toplantılarında, dilediği bir dili kullanmasına karşı hiçbir kısıtlama konulmayacaktır. Eğer bu madde uygulansa idi, etnik kimliğe dil yoluyla yasak konmayacak ve belki de bugün karşılaştığımız sorun bu denli büyük olmayacaktı. Tabloya ana hatları ile göz atalım. Kürt sorunu, başlangıçta Türkiye deki isyanlar dolayısıyla tartışıldı. Mecliste askeri harekata önem veren şahin İnönü ile sorunun sadece askeri boyutu olmadığını iddia eden

Sayfa 2 ılımlı Fethi Okyar arasındaki tartışmayı hatırlayanlar vardır. O zamanlarda da farklı yaklaşımlar mevcuttu. 1930 lu yıllarda Kürt kökenli vatandaşlarımızın çocuklarına istedikleri isimleri vermeleri engellendi. Köy ve kaza isimleri tedricen 70 li yıllara kadar değiştirildi; Türkçeleştirildi. Kimse Kürt kökenli olduğunu söyleyemez hale geldi. 1991 yılında Dışişleri Bakanı olan Hikmet Çetin bile Kürt kökenli olduğunun söylenmesinden pek hoşlanmıyordu. Yeni bir ulus yaratma sürecinde başlangıçta belki bazı kısıtlamalar anlaşılabilirdi. Ama aşırıya gidildi ve zamanla ciddi bir kimlik inkarına dönüştü. Bu dil yasağı, doruğa, 1980 darbesi sonunda evlerde dahi Kürtçe konuşmak yasaklanarak ulaştı. Rahmetli Turgut Özal, 1991 yılında büyük gayret sonunda bu yasağı kaldırttı. 1965 yılında Dışişleri Bakanlığı, Ankara daki diplomatik çevrelerden Güneydoğu kaynıyor haberleri duyunca bölgeye gizlice üç kişilik bir heyet yolladı. Heyet dönüşte hazırladığı raporda, 20 yıl içinde isyan çıkabileceğini belirtiyordu. Tabii Hükümet raporu dikkate almadı. Aslında herkes sorunu biliyor ama bilmezlikten geliyordu. 80 li yıllarda bazı üst düzey devlet görevlileri halkı uyandırırız endişesi ile Güneydoğu ya yatırıma karşı çıkıyordu. Ve de PKK terörü, 1984 yılında başladı. 1965 raporunu daktilo eden (sekreterlere Kürt kelimesi geçtiğinden raporun daktilosu yaptırılamıyordu) kişi olarak şaşırmadım. 1988 yılında hala yurt dışındaki Büyükelçilerden bulundukları ülke makamlarına Kürt kelimesinin kart kurttan geldiğinin izah edilmesi isteniyordu. Demirel, 1991 yılında Başbakan olunca Kürt kimliğini tanıdı; ama sonradan bu kelimeyi nedense ağzına almadı. 1993 yılında Başbakan Çiller e danışman olduğum zaman kendisine şunu söyledim: Bu mesele bir partinin meselesi olamaz; TBMM nin işidir. Meclis te bir komisyon kurdurun ve de bölgede çalışan bürokratları, bölgenin seçilmiş şahıslarını ve konu hakkında bilgi sahiplerini komisyon dinleyip rapor hazırlasın ve TBMM Genel Kurulunda konu ele alınsın. Başbakan konuyu Meclis Başkanı Cindoruk a götürmüş; Başkan da Anayasaya aykırı deyip reddetmiş. Cindoruk un tutumunu anlamak zor 1999 Temmuz ayında İstanbul da yapılacak AGİT zirvesi için Cumhurbaşkanı Demirel tarafından izahat vermek için kabul edildiğimde, devletin Kürtçe TV yapmasının yanlış olacağını, Türkiye nin uluslararası yükümlülüğünün kültürel kimlikler önündeki engelleri kaldırmak olduğunu, bu tür işleri devletin yapmasına gerek olmadığını, yerel özel TV lerin Kürtçe yayınına izin verilmesinin en uygun yol olacağını anlattım. Cumhurbaşkanı konuyu zamanın Genelkurmay Başkanı na tarafımdan anlatılmasını istedi. Anlattım. Genelkurmay Başkanı Kuzey Irak ta bir TV kurdurulmakta olduğunu söyleyince, bunun kulağı tersten göstermek olduğunu belirttim. Devletin kültürel kimlikler önündeki engelleri kaldırması gerektiği hala anlaşılamamıştı

Sayfa 3 Ancak, bu arada Türkiye de Kürtçe gazete ve dergiler de çıkmaya başladı. Bunda Turgut Özal ın büyük gayreti vardır. Hükümet de bunun, dış dünyada yasaklar konusundaki tepkilere cevaben, dış dünyaya anlatılmasını istiyordu. Tam bunu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü ne anlatacakken, o sırada Başbakan rahmetli Ecevit, Kürtçe diye bir dil olmadığını ilan etti. Dil yoksa gazete nasıl çıkıyordu! Çelişkiler devam etti. Tablo yukarıdaki gibidir. Temel hakların ciddi biçimde tanınması yoluyla halledilecek mesele, tabir-i caizse aspirin veya antibiyotik ile halledilebilecekken, hasta adeta ameliyat masasına yatırılmıştır Kürt kelimesinin daha serbestçe kullanılmaya başlandığı 1990 lı yıllarda, hemen bütün Başbakan ve Bakanlar iki vahim hataya imza atmışlardır. Birincisi: Kürtler asli unsurdur sözü. Bu ne demek? Türkiye de tali unsurlar da mı var; varsa kimler? Ülkenin vatandaşları arasında ortak noktanın eşit vatandaşlık olduğunu belirtip, vatandaşları asli-tali unsur diye ayırmanın ciddi bir çelişki olduğunu göremediler. Asli unsur sözünü duyan bazı Kürt liderler de belirli bir otonomiye dayanan 1921 Anayasası na dönülmesini istediler. Kürtlerin Türkler ile beraber zikredilmesini istemeye başladılar. Ayrıca, Kürtçenin de resmi dil olmasını istiyorlardı. Şimdi ise, önde gelen Kürt kökenli liderler buna Anayasal güvenceler diyor. Düşünmeden sarf edilen ve Kürtlerin azınlık olmadığını göstermeye çalışan asli unsur sözü bir yerlere çekilmeye başlandı. Başbakanların ikinci ortak hatası terör bitsin hakları tanıyalım şeklinde özetlenebilecek yaklaşımlarıdır. Bu yaklaşım belki yukarıdaki hatadan da daha vahimdir. Semantik gibi görünen, ancak işin özünü teşkil eden bu meseleyi açıklamak gerekir. Mevcut Hükümet de açılım a isim verme konusunda zorlanmıştır. Evvela Kürt açılımı, sonra demokratik açılım, daha sonra da Milli Birlik projesi denmiştir. Bu Hükümetin yaklaşımı, terör biterken ona paralel olarak hakları tanıyalım sürecidir. Başbakan Yardımcısı Arınç ın ifadesi ile, acı ilacı içelim deniyor. Bu tür beyanlar ise Öcalan ı cesaretlendiriyor. Temel hakların parçası olan kültürel kimlik hakları, günümüzde pazarlık konusu olamaz. Herkesin ana dilini öğrenmesi, çocuğuna istediği ismi vermesi, köy ve kasabaların asli isimlerine kavuşmaları, liselerde seçmeli Kürtçe dersi, üniversitelerde Kürt dili kürsüleri kurulması gibi durumlar, Anayasa değişikliği gerektirmiyor. Ben bu hakları bir süreç içinde vereceğim; ama terör de bu arada son bulsun derseniz, İmralı ile dolaylı pazarlığa girmiş görüntüsü verirsiniz. Terör devam etse de, temel haklar verilmelidir ve bir şarta bağlanmamalıdır. Aslında yapılması düşünülenler, 1999 yılında Türkiye AB tarafından resmen aday ilan edilmesinden sonra Avrupa Birliği nce Kopenhag ölçütleri çerçevesinde Türkiye ye verilen yol haritasında yer alıyor. Etnik ve kültürel kimliklerin tanınması ve ona uygun tertiplerin uygulanması yol haritasında mevcuttur. AB nin demokratikleşme gerekliliği çerçevesinde bunlar yapılsa idi olmaz mıydı?

Sayfa 4 Uluslararası planda düşman hükümet veya oluşumlar ile müzakere (negotiating with hostile governments or entities), en zor iştir. Ya doğrudan ya aracılı olur ve ister istemez bir uzlaşı gerektirir. Türkiye Cumhuriyeti nin bu konuda deneyimi yoktur. Bugün Afganistan da Taliban ile yapıldığı anlaşılan müzakere, bu tür bir müzakeredir. İngiltere terör örgütü IRA nın siyasi kanadı olan Sein Fein aracılığı ile IRA ile müzakere ederek bu süreçten geçti. İngilizler bu alanda deneyimlidir. Zira, sömürgeci bir geçmişi vardır ve bulunduğu yerlerde bunu yapmıştır. İspanya nın ETA ile yaptığı ise, farklı bir geçmişten geliyor. Faşist Franco rejimi sonrası özgürlüğe susamış, uzlaşıya yatkın İspanya nın önünde Avrupa Birliği perspektifi yatıyordu. Ve de kamuoyu uzlaşı istiyordu. Benzer bir süreç güçlü bir kamuoyu beraberliği gerektirir. Türk kamuoyunun, son zamanlarda görüldüğü gibi buna hazır olmadığı anlaşılıyor. İçişleri Bakanı nın birtakım aydın ve yazarlarla görüşmeler yapması yetmedi. Aslında, bu görüşmeler sonunda ne yapılmak isteniyor kuşkuları ortaya çıktı. Zira, yapılmak istenenlerin Avrupa Birliği yol haritasından farklı olduğu izlenimi belirdi. Hele Bakanın açıklamaları yanı sıra İmralı dan açıklamalar gelince, DTP üzerinden Öcalan la görüşüldüğü şüpheleri belirdi. Öcalan ın gündemi ise, Hükümetinkinden farklı idi. Öcalan af ve siyasete girmeyi hedefliyordu. Kısacası birbiriyle uyumlu olmayan iki proje ortaya çıktı ve Habur da, Hükümetin dahi kızdığı görüntüler meydana geldi. Aslında bu kaçınılmazdı; gelenler Öcalan ın yol haritasını izliyordu. Anaların gözyaşları dinsin, bu durum devam edemez denince Öcalan cesaretlendi. Haritayı kendisinin çizdiğini açıkladı. Başbakanın kızarak, dağdan inenleri coşku ile karşılamalar devam ederse sil baştan yaparız demesi de yanlış. İşin başından beri doğru olan şey, AB demokratikleşme süreci içinde, terör biter mi bitmez mi tartışması yapmaksızın, gerekeni TBMM içinde gerçekleştirmekti. Bu yapılabilse idi, Öcalan ın altından halı da bir ölçüde çekilmiş olurdu. Halbuki, verilen görüntü, terörün bitmesine paralel, hakları veririz şeklinde olunca, Öcalan da hakları söke söke alacağı hissi uyandı. Bu da beraberinde kamuoyu tepkilerine yol açtı. Ve de maalesef milli birlik yerine tehlikeli bir ayrışma ortaya çıktı. Bir yerlere Başbakan geri dönecekse, Avrupa Birliği yol haritasına dönüp gerekeni yapması ve herhangi bir pazarlığa girmemesi en doğrusudur.

Sayfa 5 Emekli Büyükelçi Yalım ERALP Yalım Eralp, Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (Global Political Trends Center GPoT) Yüksek Danışma Kurulu üyeliği, İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyeliği ve CNN Türk Diplomasi Yorumculuğu görevlerini yürütmektedir. 1939 yılı İstanbul doğumlu olan Yalım Eralp, 1958 yılında Forest Hills Lisesi ni (New York) bitirmiş; 1962 yılında ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi nden mezun olmuştur. 1962 1983 yılları arasında New York, Yunanistan ve Roma da aynı zamanda bir mezunu olduğu NATO Savunma Koleji nde diplomat ve Brüksel NATO Türk Delegasyonu nda Müsteşarlık görevlerinde bulunmuştur. Washington Türkiye Büyükelçiliği'nde Maslahatgüzar olarak görev yapmıştır. Yalım Eralp, dört yıl boyunca Dışişleri Sözcülüğünde bulunduktan sonra, 1987 yılında Hindistan Büyükelçisi olmuştur. Büyükelçi Eralp, 1991 1996 yılları arasında dönemin Başbakanları olan Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller e Başdanışmanlıkta bulunmuş; aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı nda NATO İşleri Direktörlüğü nü yürütmüştür. Eralp, 1996 yılında merkezi Viyana da bulunan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı nezdinde Türkiye Büyükelçiliği görevini yapmıştır. Büyükelçi Eralp, 2000 yılında Dışişleri Bakanlığı ndan emekliye ayrılmıştır. GPoT Hakkında Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (GPoT), 2008 yılında İstanbul Kültür Üniversitesi çatısı altında bağımsız bir araştırma birimi olarak kurulmuştur. GPoT bünyesinde yapılan çalışmalar ile bölgesel ve uluslararası güncel siyasal eğilimler analiz edilmekte ve bu konularda öneriler sunulmaktadır. *Bu çalışmada belirtilen fikirler ve sonuçlar yazarın kendi görüşleridir, GPoT ve İstanbul Kültür Üniversitesi nin görüşlerini bağlayıcı nitelikte değildir.