Turkish Title: İris Hook Aracılı Gerçekleştirilen Katarakt Cerrahisi Sonuçlarımız

Benzer belgeler
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2012;4(3):19-23

Psödoeksfolyasyon Sendromlu Hastalarda Fakoemülsifikasyon Cerrahisi Komplikasyonları ve Sonuçları

SKLERAL FİKSASYONLU GÖZ İÇİ LENSİ İMPLANTASYONU SONUÇLARIMIZ

Psödoeksfoliasyon Sendromu ile Birlikte Olan Kataraktların Fakoemülsifikasyonu Sırasında, Kapsüloreksisi Takiben Kapsül Germe Halkası Uygulaması

Serkan DURAN 1, Gülten KARATAŞ SUNGUR 2, Remzi KASIM 3, U. Emrah ALTIPARMAK 4, Bekir Sıtkı ASLAN 5, Sunay DUMAN 6 ABSTRACT

GİRİŞ-AMAÇ YÖNTEM-GEREÇLER

Tek ve iki girişli kombine fakoemülsifikasyon ve trabekülektomi cerrahisi sonuçlarının karşılaştırılması

Glokom Hastasının Kataraktı. Prof. Dr. Ahmet Akman, FACS Başkent Üniversitesi

Fakoemülsifikasyonda Üst Temporal veya Üst Nazal Şeffaf Korneal Kesinin Yol Açtığı Cerrahi Astigmatizma

1 İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Kliniği. Abstract

Tıp Araştırmaları Dergisi: 2008 : 6 (2) : Geç Dönem Travmatik Olmayan Çocukluk Çağı Kataraktlarında Cerrahi Sonuçlarımız

Penetran Göz Yaralanmaları

Arka Kapsül Yırtığında Sulkusa lntraoküler Lens Implantasyonu

Psödoeksfoliasyon Sendromu ile Birlikte Olan Kataraktların Fakoemülsifikasyonu Sırasında Kapsüloreksisi Takiben Kapsül Germe Halkası Uygulaması

Fakoemülsifikasyon Cerrahisinde Arka Kapsül Yırtılmasına Etkili Risk Faktörleri

Pars Plana Vitrektomi ile Kombine Fakoemülsifikasyon ve Göz İçi Lens İmplantasyonu Cerrahisi Sonuçlarımız*

Bilateral Katarakt Ameliyatı Yapılan Üç Olgu Işığında Gevşek İris Sendromu

Suprakoroidal Hemorajilerde Yaklaşım

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Üveitli Olgularda Fakoemulsifikasyon ve İntraoküler Lens İmplantasyonu Sonuçlarımız*

Katarakta Eşlik Eden Retina Hastalığı Olan Olgularda Aynı Seansta ve Ayrı Seanslarda Uygulanan Girişimlerin Karşılaştırılması

Proliferatif Diabetik Retinopati de Cerrahi Tedavi

Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Katarakt cerrahisinde kesi uzunluðu ve sütür sayýsýnýn korneal astigmatizma üzerine etkisi

Katarakt Cerrahisi Sonrasındaki İnflamasyonun Kontrolünde Topikal Loteprednol Etabonat ve Prednizolon Asetat ın Etkinliklerinin Karşılaştırılması

Gevşek İris Sendromu

Journal of ContemporaryMedicine 2013;3(2):

Dicle Tıp Derg / Dicle Med J B. Torun Acar, S. Acar Cilt/Vol 37, No 1, 35-41

Katarakt Anketi 2003*

Katarakt cerrahisi sırasında ve travmaya bağlı vitreusa disloke olan göz içi lens ve nükleuslarda pars plana vitrektomi

Fakoemülsifikasyon Cerrahisi Sonrası Erken Dönem Göz İçi Basıncı Kontrolünde Oral ve Topikal Karbonik Anhidraz İnhibitörlerinin Etkinliği

Tıp Araştırmaları Dergisi: 2010 : 8(3) : Perforan göz yaralanmalarının epidemiyolojik değerlendirilmesi. Hüseyin Ortak, H.

Tiroid Cerrahisinde Nöromonitorizasyonun Rekürren Laringeal Sinir Hasarı Oranına Etkisi

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir.

Özgün Araflt rma / Original Article

ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı :İbrahim ŞAHBAZ

Fakomorfik glokomlu olgularda fakoemülsifikasyon ve göz içi lens implantasyonu sonrası görme keskinliği ve göz içi basıncı değerleri

Psödoeksfoliasyon sendromlu olgularda katarakt cerrahisi sonuçlarımız

Katarakt Cerrahisi Sonrası Maküla Kalınlık Değişimlerinin Optik Koherens Tomografi ile Değerlendirilmesi

Kliniğimizde Fakoemülsifikasyon Cerrahisinde İntraoperatif Floppy İris Sendromu Sıklığı

Göz İçi Lensi Ters Yerleştirilmiş Bir Olguda Pupiller Blok Glokomu

Miyop Tedavisinde Kullanılan Katlanabilen ve Katlanamayan İris Fiksasyonlu Fakik Göz İçi Lenslerin Etkinlik ve Güvenilirliğinin Karşılaştırılması

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı


Katarakt Cerrahisi ile Aynı Seansta Skleral Askılı Göz İçi Lens Yerleştirilmesi

Bir Üçüncü Basamak Dal Hastanesinde Göz İçi Lensi Değiştirilen Hastaların Cerrahi Endikasyonları ve Klinik Sonuçlar

Sekonder Göz İçi Lensi İmplantasyonları

Farklı Tip Göz İçi Lensi Kullanılarak Yapılan Fakoemülsifikasyon Ameliyatları Sonrası Ön Kamara Derinliğinin ve Sferik Refraksiyonun Değerlendirilmesi

Vitreoretinal Cerrahide Pupiller Membran Gelişimi: Risk Faktörleri ve Klinik Seyir

Tek ve İki Ayrı Kesiden Yapılan Kombine Fakoemülsifikasyon+Trabekülektomi Ameliyatlarının Karşılaştırılması

14 Aralık 2012, Antalya

SCLERAL SUTURED POSTERIOR CHAMBER INTRAOCULAR LENS IMPLANTATION

Ön Segment Göz İçi Mercek Çıkarımı Sebepleri ve Sonuçları

Çocuklarda Skleral Fiksasyonlu Göz İçi Mercek İmplantasyonu Endikasyon ve Sonuçları*

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2012;4(3):9-14

124 Ekstrakapsüler veya Fakoemülsifikasyon ile Katarakt Ekstraksiyonu Yöntemlerinin Diyabetli Hastalarda Retinopati...

Konjenital Lens Subluksasyonlu Olgularda Cionni Modifiye Kapsül Germe Halkası Uygulamalarımız

Keratokonus Tedavisinde INTACS. Efekan Coskunseven, MD World Eye Hospital Istanbul

Sayı 10 Aşağıdaki klinik meslektaş denetimine tabi tutulmuş temel yayınlar incelenecektir:

AÇILIŞ TÖRENİ *KRCB Başkanı; Dr. Emrullah Taşındı

Özet. Hastanesi, Göz Hastalıkları Bölümü, Tokat / Türkiye. Hastanesi, İç Hastalıkları Bölümü, Tokat / Türkiye. Yazışma Adresi: Uzm. Dr.

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir.

ÜYE OLDUĞU MESLEKİ BİRLİKLER

Fakoemülsifikasyon Cerrahisine Bağlı Nükleus Dislokasyonu Nedeniyle Pars Plana Vitrektomi Yapılan Olgularda Görme Keskinliğini Etkiyen Faktörler

MİKROİNSİZYONEL KATARAKT CERRAHİSİ YÖNTEMİNİN POSTOPERATİF SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir.

Katarakt Cerrahisi Sırasında Vitreusa Lens Parçası Düşen Gözlerin Klinik, Cerrahi Özellikleri ve 6 Aylık Takip Sonuçları

Tamamlayıcı Tiroidektomilerde Gama Dedektör Yardımlı Cerrahinin Rolü

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir.

Diyabetli Olgularda Nd: YAG Lazer Kapsülotominin Görme Keskinliği, Maküler Kalınlık ve Göz İçi Basıncına Etkileri

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir.

Diyabetik Epiretinal Membranlar Nedeniyle 23 Gauge Pars Plana Vitrektomi Ameliyatı Geçiren Hastaların Klinik Sonuçları

Sayı 13 AYLIK ARAŞTIRMA GÜNCELLEMESİ YAYIN

Nd:YAG Lazer Kapsülotomiye Uygun Olmayan Olgularda, Pars Plana Kapsülektomi ve Ön Vitrektomi Ameliyatı Sonuçları*

Matür Kataraktlarda Postoperatif Ödem: Modern Fakoemülsifikasyon Yönteminin Ekstrakapsüler Katarakt Cerrahisi ile Karşılaştırılması

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

Türkiye de Klinik Kalite Çalışmaları

Diyabetik Hastalarda Katarakt Cerrahisinde Tek Doz Subtenon Triamsinolon Asetonid Enjeksiyonu nun Kistoid Maküler Ödem Gelişimi Üzerine Etkisi

KATARAKTI OLAN YÜKSEK MİYOPİLİ HASTALARDA KOMPLİKASYONSUZ FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ SONUÇLARIMIZ

GÖZ ACİLLERİ. II-Çift görme. III-Travma. IV-Ani görme kaybı. I-Kırmızı göz. A.Sebepleri. 1. Bakteriyel konjonktivit. 2. Alerjik konjonktivit

Primer Açık Açılı Glokom (İlk Değerlendirme)

Sık kullanılan istatistiksel yöntemler ve yorumlama. Doç. Dr. Seval KUL Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi

Tiroidektomi Sonrası Hipokalsemi Gelişiminde İnsidental Paratiroidektominin, Hastaya Ait Özelliklerin ve Cerrahi Yöntemin Etkilerinin İncelenmesi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Travmatik Kataraktlı Çocuklarda Katarakt Cerrahisi ve Arka Kamara Göz İçi Lens Yerleştirilmesi Sonrası Komplikasyonlar ve Görsel Sonuçlar

Fakoemülsifikasyon Cerrahisi Sonuçları

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

Effect of cataract surgery on postoperative macular edema in patients with diabetic macular edema

Abdominal Myomektomi Fertiliteyi Arttırıyor

Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER***

SENİL KATARAKTI OLAN HASTALARDA OPERASYON ÖNCESİ VE SONRASI GÖRMEYE BAĞLI YAŞAM KALİTESİ DEĞERLENDİRİLMESİ

Our clinical experiences in paediatric cataract surgery

Prof. Dr. Ramazan Sarı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı

Retina ven dal tıkanıklıgı yaş arası en sık Optik diskten 1-2 DD mesafede, çarprazlaşma bölgelerinde %77,7 temporal dal

DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI OLAN YENİDOĞANLARDA ERKEN DÖNEM PROGNOZ

Amaç: Temel refraksiyon açıklaması ve myopi, hipermetropi ve astigmatizmatizma izahıve nasıl düzeltilebildiklerini anlatmak.

Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan kat daha yüksektir.*

DİYABETTEN KORUNMADA CİNSİYET İLİŞKİLİ FARKLILIKLAR. Dr. İlhan TARKUN Kocaeli Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı

Psödofakik Retina Dekolmanlarının Tedavisinde Farklı Cerrahi Tekniklerin Karşılaştırılması

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Transkript:

DOI: Manuscript Type: Original Article Turkish Title: İris Hook Aracılı Gerçekleştirilen Katarakt Cerrahisi Sonuçlarımız Title: Our Cataract Surgery Results Performed With Iris Hook Authors: Mustafa Suat Alıkma, Erkan Ünsal, Mehmet Özgür Çubuk, Kadir Eltutar Institutions: Department of Ophthalmology, Health Sciences University İstanbul Training and Research Hospital, İstanbul, Turkey Address for Correspondence: Mustafa Suat Alıkma [m.suatalikma@gmail.com] Cite this article as: Alıkma MS, Ünsal E, Çubuk MÖ, Eltutar K. Our Cataract Surgery Results Performed With Iris Hook. İstanbul Med J 2018; DOI: Received: 20.05.2018 Accepted: 30.05.2018

Abstract/Öz Amaç: Kliniğimizde yapılan katarakt ameliyatlarında iris hook kullanımı sonuçlarını değerlendirmek. Yöntemler: 2014-2016 yılları arasında fakoemülsifikasyon ve göz içi lens implantasyonu (FAKO+IOL) esnasında iris hook (IH) kullanılan hastaların dosyaları incelendi.olgular katarakt tanı tipi ve eşlik eden göz patolojileri,hastalıkları, ameliyat öncesi ve sonrası erken dönemde görme keskinlikleri (GK) ve göz içi basınç (GİB) açısından değerlendirildi. Bulgular: FAKO+IOL imp yapılan 3020 gözden 21 ine(% 0,7)IH kullanıldığı tespit edildi. IH kullanılan olguların; yaş ortalaması 71,9±12,1(30-90)yıl,15 i(%65) erkek,8 i(%34) kadındı.hastalarda %13 ü matür katarakt,%65,2 nukleer katarakt(nk),%21,7 NK+arka subkapsüler katarakt mevcuttu. Oftalmolojik muayenede; psodoeksfoliasyon(psx)%43,5 glokom %30,4 oranında gözlendi. Anamnezde %34,8 inde hipertansiyon(ht),%4,3 ünde sadece DM,%17,4 ünde HT+DM vardı. Hastaların %43,5 inde sistemik hastalık yoktu. Operasyonlarda kapsül germe halkası takılma oranı %13 idi. Hiçbir olguda arka kapsül perforasyonu saptanmamıştır. Tüm vakalarda üç parçalı hidrofobik akrilik katlanabilir GİL imp. kapsül içine yapıldı.hastaların Snellen eşeline göre preoperatif GK ortalaması 0,18±0,13, postop GK ortalaması 0,32±0,23 dü.gk değişim ortalaması - 0,15±0,25 di.postoperatif GK'de artış istatistiksel olarak anlamlıydı(p=0,010). Hastaların %65,2 sinde (n=15) arttı,%21,7 sinde(n=5) azaldı,%13 ünde (n=3) aynı kaldı. Hastaların preop GİB ortalaması 19,65±5,07,postop GİB ortalaması 17,26±5,76 ydı. Postoperatif GİB düşüşü istatistiksel olarak anlamlı değildi(p=0,078). Sonuç: Dar pupillalı vakalarda,katarakt cerrahisi,komplikasyonlar açısından riskli bir durum olmakla birlikte,(ih) kullanılan vaka sonuçlarımızın tatmin edici olduğu görüldü. Anahtar Kelimeler: fakoemülsifikasyon, iris kancası, pupil germe Objective: We aimed to evaluate the clinical results of cataract surgeries performed with iris hook in our clinic. Methods: The medical records of patients treated with phacoemulsification surgery and intraocular lens implantation with using iris hook were reviewed retrospectively. The patients were evaluated in terms of cataract type, associated ocular diseases. Preoperative and postoperative best-corrected visual acuity (BCVA) and intraocular pressure (IOP) was also recorded. Results: After reviewing of 3020 eyes treated with phacoemulsification and intraocular lens implantation surgery, it was shown that iris hook was used with the surgery in 21 of 3020 eyes. The mean age of these patients (15 male/8 female) was 71,9±12,1(30-90) years. 13% of patients had

mature cataract, 65,2% had nuclear cataract and 21,7% had nuclear+posterior subcapsular cataract. With the evaluation of associated ocular diseases, it was shown that 43,5% had pseudoexfoliation syndrome and 30,4% had primary open angle glaucoma. Additionally, 34,8% of patients had hypertension, 4,3% had diabetes mellitus and 17,4% had hypertension+diabetes Mellitus. 43,5% had no history of systemic diseases. Capsular tension ring was used in 13% of operations. Iris hook was used in patients with inadequate dilatation after preoperative mydriatic drops, anterior chamber adrenalin injection and iris stretching. No posterior capsular perforation was detected. a three-piece hydrophobic acrylic foldable IOL implant was made in the bag position in all eyes. Mean preoperative BCVA was 0,18±0,13 (Snellen), and mean postoperative BCVA was 0,32±0,23. The improvement of BCVA was statistically significant (p: 0.010). Mean preoperative IOP was measured as 19,65±5,07 and mean postoperative IOP was measured as 17,26±5,76. The decrease of IOP was statistically not significant (p: 0,078) Conclusıon: The inadequate dilatation of pupil was an important risk factor associated with complications of cataract surgery. We suggested that using iris hook in phacoemulsification surgery should reduce the risk of surgical complications significantly Keywords: Phacoemulsification, iris hook, pupil stretching Giriş Fakoemülsifikasyon cerrahisi esnasında pupillanın küçük olması durumunda cerrahi daha zor bir hal almakta ve pupilla genişliğinin idael olduğu durumlara göre daha fazla komplikasyon ile karşılaşılmaktadır. Psödoeksfoliasyon sendromu, üveit, diabetes mellitüs, sistemik alfa-1a adrenoreseptör blokeri kullanımı, daha önce gerçirilen oküler travma ve iridoskizis olgularında ameliyat öncesi midriyatik damla kullanımı ve intraoperatif kapsüloreksis öncesi ön kamaraya BSS ile 0,20 mg/ml konsantrasyonuna dilüe edilen adrenalin solüsyonundan 0.1 cc enjeksiyonuna rağmen pupilla dilatasyonu yetersiz olabilir (1). Pupillanın idael genişlikte olması için ameliyat öncesi dilatasyon etkili damlalar kullanılmaktadır. Bu damlalar en son olarak hasta ameliyat masasına yatırıldığı zaman bile damlatılabilinir. Ön kamaraya sulandırılmış adrenalin enjeksiyonu pupillanın dilate olmasına yardımcı olur. Pupillanın daha rijit bir şekilde dilatasyonu için bu tip vakalarda mutlaka uygulanmalıdır. Ancak

kardiyak ve ileri derece aort darlığı olan olgularda daha dikkatli olunmalıdır. Pupillar germe bu yöntemler işe yaramadığı zaman kullanılan bir yöntemdir. Sfinkterotomi ile sektör ve radyal iridektomi pupilla dilatasyonunun sağlanmasında kullanılabilinen yöntemlerdir ancak iris anatomisinde kalıcı etkilere yol açar. Mekanik olarak pupillanın genişlemesi için halka şeklinde pupil genişleticileri ve küçük korneal kesilerden ayrı ayrı yerleştirilen iris kancaları kullanılabilinir. İris kancaları ilk olarak 1977 yılında Mc Reynolds tarafından kullanılmıştır. İlk kullanılan iris kancaları metalik ve katlanamaz yapıda iken daha sonraki yıllarda naylon yapıda katlanabilir iris kancaları kullanılmaya başlanılmıştır. Katlanabilir kancalar ilk olarak vitreoretinal cerrahide kullanılmakla beraber katarakt cerrahisi için ilk olarak 1993 yılında Nichamin tarafından kullanılmıştır. İris kancaları pupilla genişliğinin arttırarak komplikasyon oranlarının azaltılmasına katkı sağlanması için kullanılmaya başlanılmıştır. Bu çalışmamızda kliniğimizde fakoemülsifikasyon cerrahisi esnasında pupilla dilatasyonunun yetersiz olduğu ve katlanabilir iris kancalarının kullanıldığı olguların cerrahi sonuçları geriye dönük olarak incelenmiştir. Gereç ve Yöntem Çalışma kliniğimizde Ocak 2014 ve Aralık 2015 tarihleri arasında fakoemülsifikasyon ve göz içi lens implantasyonu cerrahisi esnasında iris kancası kullanılan hastaların dosyalarının geriye dönük olarak incelenmesiyle yapıldı. Olguların yaşları, cinsiyetleri, katarakt tipleri, eşlik eden psödoeksfoliasyonun olup olmaması, eşlik eden sistemik hastalıkları, oftalmik ve sistemik olarak kullandıkları ilaçları, operasyon esnasında kullanılan ek cihazları, ameliyat esnasında gelişen komplikasyonları kaydedildi. Ameliyat esnasında uygulanan tüm cerrahi yöntemler ve gelişen durumlar hastaların dosyalarında bulunan ayrıntılı epikriz formları incelenerek kaydedildi. Hastaların ameliyat sonrası görme keskinlikleri, göz içi basınçları ve ön segment muayene bulguları ise hasta takip kartlarından elde edildi. Elde edilen veriler istatistiksel olarak değerlendirildi. Çalışma için etik kurul onayı alındı. Çalışma Helsinki Deklarasyonu na uygun olarak yapıldı. Yapılan ameliyatlar tek bir cerrah tarafından gerçekleştirildi. Ameliyattan önce her olguya iki saat önceden tropikamid (Tropamid %1, Bilim), siklopentalat hidroklorid (Sikloplejin %1, Abdi İbrahim) ve fenilefrin hidroklorür (Mydfirin %2.5, Alcon) yarım saat ara ile ameliyat edilecek göze

damlatıldı. Son damlalar hasta ameliyat masasına yatırıldığı zaman damlatıldı. Korneaya yapılan ilk yan girişten sonra ön kamaraya sulandırılmış adrenalin enjeksiyonu yapıldı. Pupillar dilatasyonun daha fazla artması için viskoelastik maddenin hacim sağlayıcı etkisinden yararlanıldı. Viskoelastik madde pupilla sınırına doğru enjekte edildi. Pupillar germe işlemi yapılarak pupilla dilatasyonunun artması hedeflendi. Yeterli pupilla dilatasyonunun tüm bu işlemler ile sağlanamadığı olgularda 4 adet iris kancası, yapılan korneal yan kesilerden implante edildi. İmplantasyon için yapılan yan girişlerin daha dik ve daha küçük genişlikte olması sağlandı. Pupilla dilatasyonunun simetrik olması için iris kancası implante edilecek girişler iki giriş arasında 90 derece açı olacak şekilde gerçekleştirildi. İntraoküler lens implantasyonu gerçekleştirildikten sonra viskoelastik madde göz içerisinden alınmadan takılmış olan iris kancaları pupilladan serbestleştirildikten sonra göz dışına çıkartıldı. Viskoelastik madde temizlendikten sonra iris kancalarının geçişi için kullanılan yan girişler dışındaki girişler BSS solüsyonu ile ödemlendirilerek kapatıldı. İstatistiksel analiz için SPSS 15.0 for Windows programı kullanıldı. Tanımlayıcı istatistikler; kategorik değişkenler için sayı ve yüzde, sayısal değişkenler için ortalama, standart sapma, minumum, maksimum olarak verildi. Bağımlı iki grup karşılaştırmaları değişkenlerin farkları normal dağılım koşulunu sağladığında Paired t test, sağlamadığında Wilcoxon testi ile yapıldı. Bağımsız ikiden çok bağımsız grup arası karşılaştırmalar sayısal değişkenler normal dağılım koşulunu sağladığında One Way ANOVA, sağlamadığı koşulda Kruskal-Wallis testi ile, iki grup karşılaştırmalar normal dağılım koşulunu sağladığında Student t test, sağlamadığı koşulda Mann Whitney U testi ile yapıldı. Sayısal değişkenler arası ilişkiler parametrik test koşulu sağlanamadığından Spearman korelasyon analizi ile incelendi. İstatistiksel alfa anlamlılık seviyesi p<0,05 olarak kabul edildi. İstatiksel Analiz Kliniğimizde Ocak 2014 ve Aralık 2015 tarihleri arasında yapılan 3020 fakoemülsifikasyon ve intraoküler lens implantasyonu vakalarının 21 tanesine (%0.7) iris kancasının kullanıldığı tespit edildi. İris kancası kullanılan olguların yaş ortalaması 71,9±12,1 (30-90) olarak tespit edildi. Hastaların 15 tanesi (%65) erkek ve 8 tanesi (%34) kadın hastalardı. İris kancası takılan olgulardaki katarakt tipleri incelendiğinde, gözlerin 3 ünde (%13) matür katarakt, 15 inde (%65,2) nükleer katarakt, 5 inde (%21,7) ise nükleer ve arka subkapsüler kataraktın olduğu gözlendi.(şekil 1) Hastaların 7 sinde (%30,4) önceden konulmuş glokom tanısı mevcut idi ve bu hastalar antiglokomatöz tedavisi altında

idi. Biyomikroskopik değerlendirmede iris kancası kullanılan gözlerin 10 tanesinde (%43,5) psödoeksfoliasyon varlığının olduğu tespit edildi.(şekil 2) Sistemik hastalık değerlendirmesinde hastaların 8 inde (%34,8) hipertansiyon, 1 inde (%4,3) diyabetes mellitüs ve 4 ünde (%17,4) hem hipertansiyon hemde diyabetes mellitüs hastalığının mevcut olduğu gözlendi. İris kancası takılan hastaların 8 inde (%43,5) sistemik hastalık anamnezi bulunmamaktaydı. İris kancası kullanılan olguların 3 üne (%13) zonül desteğinin yetersiz olması dolayısı ile kapsül germe halkası implantasyonunun uygulanmış olduğu tespit edildi. Hiçbir olguda arka kapsül perforasyonunun gerçekleşmediği ve hiçbir olgunun afak kalmadığı tespit edildi.(tablo 1) Kaydedilmiş oftalmolojik muayeneleri değerlendirildiğinde, hastaların Snellen eşeline göre görme keskinliği ortalamasının ameliyat öncesinde 0,18±0,13 seviyesinde ve ameliyat sonrasında ise 0,32±0,23 seviyesinde olduğu gözlemlendi. Görme keskinliği değişim ortalaması 0,15±0,25 di. Postoperatif görme keskinliği artışı istatistiksel olarak anlamlı izlendi (p=0,010). Applanasyon tomometresi ile ölçülmüş olan GİB değerlendirildiğinde ameliyat öncesi GİB ortalamasının 19,65±5,07, ameliyat sonrası göz içi basıncı ortalamasının ise 17,26±5,76 seviyesinde olduğu gözlemlendi. Göz içi basıncı değişimi oranı 2,39±6,65 di. Postoperatif göz içi basıncındaki bu azalma istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0,078). Göz içi basıncı 16 hastada (%69,6) azaldı, 4 hastada (%17,4) arttı ve 3 hastada (%13) aynı kaldı. (Tablo 2) Hastalar katarakt tipi, kapsül germe halkası implantasyonu, psödoeksfoliasyon varlığı ve glokom mevcudiyetine göre sınıflandırıldığında ise bu durumların mevcut olduğu ve olmadığı gruplar arasında ameliyat öncesi ve sonrası görme keskinliği ve göz içi basıncı değerlerinin değişimleri oranlarında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi. (Tablo 3) Tartışma Fakoemülsifikasyon cerrahisi ideal oftalmolojik ve cerrahi alet düzeni sağlansa bile komplikasyonların gelişebileceği bir cerrahidir. Komplikasyon gelişmesi cerrahın bilgi, deneyim ve anlık motivasyonu ile ilgili olduğu gibi yapılan preoperatif sistemik ve oküler hazırlıklar ile de son derece ilgilidir.(2) Cerrahinin kolaylaşması ve komplikasyon oranlarının azalmasında en önemli oftalmolojik hazırlık ameliyat öncesinde pupilla dilatasyonunun sağlanmasıdır. Katarakt cerrahisi esnasında pupilla genişliğinin yetersiz olması durumunda komplikasyon oranlarının artmış olduğu bir

çok çalışmada gösterilmiştir (3). Dar pupilla olan durumlarda iris travması, aspirasyon ile iris dokusunun hasarlanması, iridodiyaliz, hifema, zonüler hasar, arka kapsül yırtılması ve buna bağlı katarakt materyalinin vitreus içerisine yer değiştirmesi ile vitreus kaybı gibi komplikasyon gözlenebilmektedir (4). Genel olarak ameliyat öncesi midriyatik damlalar ile yapılan bu hazırlık her zaman tek başına tam olarak işe yarayamayabilir. Bazı cerrahlar pupilla yorgunluğunu önlemek için ameliyattan bir gün önceki muayenede dilatasyon uygulamazlar. Yine bazı cerrahlar gün içerisinde daha geç saatlerde başlaması planlanan cerrahilerde dilatasyon işlemine sabahın erken saatlerinde başlamazlar. Operasyon için yapılan lokal anestezinin pupilla dilatasyonuna etkisi bulunmaktadır. Vielpau ve ark. ları yapmış oldukları bir çalışmada subtenon anestezinin diğer lokal anestezi türlerine göre pupilla dilatasyonunun sağlanmasında daha etkin bir yöntem olduğunu belirtmişlerdir (5). Bu tip olgularda subtenon anestezi tercih edilebilinir. Pupillanın yeterince genişlememesi durumunda cerrah yeterli kapsüloreksis yapabileceği genişlikte kapsül alanını görememekle beraber, pupilla 4 mm kadar dilate olsa bile fundus reflesi yetersiz olacağı için kapsüloreksis esnasında kapsülün açıldığı alanı seçmekte zorlanır. Bu durumda kapsüloreksis ucunun perifere gitmesi riski doğmaktadır. Perifere giden kapsüloreksis ucunun arka kapsüle dolanma riski mevcuttur ve bu durum FAKO esnasında parçalanmış lens materyallerinin vitreusa düşmesine neden olabilir. Dar pupillalı fakoemülsifikasyon cerrahisi esnasında bazı lens materyallerinin ve korteks parçalarının iris tarafından saklanarak cerrahın gözünden kaçması nedeni ile operasyon sonrasında rezidü olarak göz içerisinde kalabilir. Pupillanın dar olduğu olgularda yapılacak manipülasyonların kapsüle olan etkisinin gözlemlenmesi daha zor olacağı için kapsülde yırtık gelişmesi ve kapsüle etki eden kuvvetlerden etkilenen zonüllerin hasar görmesi mümkün olabilmektedir.(6) Operasyon esnasında kapsülde yırtık gelişmesi sonucunda lens partiküllerinin vitreusa dislokasyonu gerçekleşebilir. Kapsül bütünlüğü bozulan olgularda intraoküler lens kapsül içerisine konulması zorlaşır. Zonüler hasar gelişen olgularda ise kapsül gerginliğinin 360 derece dengeli olması için kapsül germe halkası yerleştirilmesi ihtiyacı doğabilir.(7) Kapsül germe halkası implante edilen intraoküler lensin sublukse olması durumunda, halkanın skleraya tespiti ve lensin tekrar pupilla boşluğuna gelmesi için ameliyattan yıllar sonra da kullanılabilinir.(8) Çalışmamızda iris kancası kullanılan 3 olguya (%13 üne) zonüler desteğin yetersiz olması nedeni ile kapsül germe halkası implante edildi. Dar pupillalı olgularda ameliyat sonrası inflamasyon ihtimalinin arttığı bir çok yayında belirtilmiştir.(6) Sistemik alfa-1a adrenoreseptör blokeri kullanan hastalarda tanımlanan

gevşek iris sendromunun bir komponenti olan ilerleyici miyozisin mekanizmasında tanımlanan prostaglandin salınımının irise cerrahi esnasında yapılan manipülasyonlar ile meydana geldiği tanımlanmıştır (9). Bu bilgiden yola çıkarak dar pupillalı olgularda irise yapılan manipülasyon artacağı için ortama prostaglandin salınımının artacağı söylenebilir. Postoperatif ön kamara reaksiyonunun gelişmesinde inflamatuar etkisi olan prostaglandin bu yüzden operasyon sonrası inflamasyon gelişmesini tetikler.(10) Pupilla dilatasyonunun ideal olmasını engelleyebilecek bazı sistemik hastalıklar cerrahlar tarafından sorgulanmalıdır. Diyabetes mellitüs hastalığı bu hastalıklar içerisinde en önemli olan hastalıktır. Diyabet hastalığında iriste glikoz ürünleri birikimi olduğu için iris dilatatör kasları daha güçlü bir dirençle karşılaşır ve iris dilatasyonu daha zor olur.(11) İkinci önemli bir hastalık benign prostat hipertrofisidir. Bu hastalığın tedavisi için kullanılan sistemik alfa-1a adrenoreseptör blokerleri iris dilatatör kaslarına irreversibl olarak bağlanır. Uzun dönemde dilatatör kaslarında atrofi gerçekleşir.(12) Bu ilacın kullanımı ile ilişkili bir diğer durum da gevşek iris sendromunun gelişmesidir.(13) Gevşek iris sendromunun komponentleri operasyon esnasında iris gevşekliğinin bulunması, irisin korneal giriş yerlerinden göz dışına çıkmaya meyilli olması ve operasyon esnasında iriste ilerleyici bir miyozisin gelişmesidir. Sistemik alfa-1a adrenoreseptör blokeri kullanan hastalarda operasyon sırasında pupilla çapının progresif olarak daralması, zaten dar olan pupillaya yapılan mikrotravmalar sebebi ile açığa çıkan prostaglandin analogları ile ilişkilendirilmiştir (9, 12). Bu olgularda ameliyat öncesinde topikal olarak nonsteroid antiinflamauar ilaçların kullanılmasının ilerleyici miyozisin engellenmesinde faydalı olabileceğine dair bazı bilgiler mevcuttur (14). Sistemik alfa-1a adrenoreseptör blokeri kullanan hastalarda intraoperatif pupilla çapının arttırılması için iris germe işleminin yapılmaması gerektiği bilinmelidir. İris germe işlemi bu hastalarda iris tonüsünün daha da kaybolmasına yol açarak irisin gevşemesinin prolabe olmasının daha kolay olmasını sağlar. Dar pupillaya iris prolapsusu eklendiği zaman komplikasyon oranları daha fazla olmaktadır. Kliniğimizde yapılmış olan bir çalışmada sistemik alfa-1a adrenoreseptör blokeri kullanan hastalarda iris kancası kullanım oranlarının bu çalışmamızdaki orana göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu gözlenmiştir. Pupilla dilatasyonunun ideal olması yapılacak cerrahi için çok önemli olduğu için cerrahlar yıllar boyunca tüm diğer işlemlere rağmen ideal pupilla dilatasyonunu sağlayamadığı zamanlar ek yöntemler araştırmışlardır. Cerrahi yapılacak ortamın mekanik olarak açılması işlemi tıp biliminin her alanında önem arz eden bir durumdur. Mekanik etki ile genişletici aletlerin kullanımı bu düşüncelerin

ışığında ortaya çıkmıştır. Pupillayı genişleyen cihazlar halka şeklindeki cihazlar ve iris kancalarıdır. Halka şeklindeki cihazlar irisi fizyolojik duruma daha yakın ve simetrik bir şekilde dilate ederler. İris kancaları ise irise temas ettiği noktadan irisi çekerek pupilla genişliğinin artmasını sağlar.. Birchall ve ark. ları yapmış oldukları bir çalışmada 5 adet iris kancası kullanımı ile 4 adet iris kancası kullanımını karşılaştırmışlardır. 5 adet iris kancası kullanılan olgularda toplam pupilla açıklığı çevresinin, 4 adet iris kancası kullanılan olgulara göre %17 kadar azaldığını belirtmişlerdir (15). İris kancaları genel olarak pupillayı 4 noktadan çekmek için kullanılır. Ancak irisin ana giriş yerinden prolabe olduğu olgularda, irisin fako tipinin ucuna takılarak iridodializ gelişmesi, ana giriş yerine giren irisin göz içerisinde sokulması için yapılan manevralarla iris hasarının gerçekleşmesi ve operasyon sonrası ana giriş yerine korneaskleral sütür konulması ihtiyacında artış olmaması için 5. bir iris kancası subinsizyonel olarak implante edilerek irisi stabilize etmek amacı ile kullanılabilinir. Sonuç Fakoemülsifikasyon cerrahisinde dar pupillanın cerraha getireceği zorluklardan ve hastanın bir ömür taşıyacağı komplikasyonlardan kaçınmak adına pupilla dilatasyonunu mekanik olarak sağlayan iris kancaları kullanılabilinir. İris kancası kullanımının cerrahi öğrenimi nispeten kolay olması nedeni ile de bu cerrahiyi yapan her cerrahın elinde dar pupillaya karşı bir silah olarak kullanılabilecek bir araçtır. Ancak iris kancası kullanımı ihtiyacı olan hastaların ek oküler patolojilerinin mevcut olabileceği ve bu aletin kullanımına rağmen cerrahi komplikasyonlar ile karşılaşılabileceği cerrah tarafından her zaman hatırlanmalıdır. Kaynaklar 1. Kershner RM. Management of the small pupil for clear corneal cataract surgery. Journal of cataract and refractive surgery. 2002 Oct;28(10):1826-31. PubMed PMID: 12388036. Epub 2002/10/22. Eng. 2. Coşkun M, Anayol A, Altıntaş AGK, Çakmak HB, Şimşek Ş. Katarakt Sertliğinin Fako Parametreleri ve Komplikasyon Gelişimi Üzerine Etkileri. Glo-Kat. 2006;1:279-83. 3. Arıkan Gea. Küçük Pupillada Fako: İris Retraktör Kancalarıyla Pupil Dilatasyonu. Glo-Kat. 2006;1:103-6. 4. Lim LA, Frost A. Iris tears secondary to intraoperative floppy-iris syndrome associated with tamsulosin. Journal of cataract and refractive surgery. 2006 Oct;32(10):1777. PubMed PMID: 17010888. Epub 2006/10/03. eng. 5. Vielpau I, Billotte L, Kreidie J, Lecoq P. Comparative study of topic anesthesia and subtenon anesthesia for catarct surgery. J Fr Opthalmol. 1999;22:48-51.

6. Arıkan G, Durak İ, Karahan E, Özbek Z, Yaman A. Küçük Pupillada Fako: İris Retraktör Kancalarıyla Pupil Dilatasyonu. Glo-Kat. 2006;1:103-6. 7. Yaycıoğlu RA, Akova YA. Kapsül Germe Halkalarının Klinik Kullanımı. TOftGaz. 2006;36:344-51. 8. Köktekir BE, Aslan BS. Sublükse Kataraktlarda Alternatif Cerrahi Yöntemler. Glo-Kat. 2010;5(134-137). 9. Schwinn DA, Afshari NA. alpha(1)-adrenergic receptor antagonists and the iris: new mechanistic insights into floppy iris syndrome. Survey of ophthalmology. 2006 Sep-Oct;51(5):501-12. PubMed PMID: 16950249. Epub 2006/09/05. Eng. 10. Öz Ö. Diabetik Katarakt Cerrahisinde Postoperatif Komplikasyonlar. Ret-Vit. 2014;22:135-42. 11. Yavuz L, Kuğu S, Yılmaz İ, Öztürk Y, Özertürk Y. Diyabetik ve Diyabetik Olmayan Hastalarda Fakoemülsifikasyon Cerrahisi Sonuçları. J Kartal TR. 2013;24(2):103-6. 12. Chang DF, Campbell JR. Intraoperative floppy iris syndrome associated with tamsulosin. Journal of cataract and refractive surgery. 2005 Apr;31(4):664-73. PubMed PMID: 15899440. Epub 2005/05/19. eng. 13. Flach AJ. Intraoperative Floppy Iris Syndrome: Pathophysiology, Prevention, and Treatment. Transactions of the American Ophthalmological Society. 2009;107:234-9. PubMed PMID: PMC2814568. 14. Altan-Yaycioglu R, Yaycioglu O, Gul U, Pelit A, Adibelli FM, Akova YA. The effects of two systemic alpha1-adrenergic blockers on pupil diameter: a prospective randomized single-blind study. Naunyn-Schmiedeberg's archives of pharmacology. 2007 May;375(3):199-203. PubMed PMID: 17394035. Epub 2007/03/31. eng. 15. Birchall W, Spencer AF. Misalignment of flexible iris hook retractors for small pupil cataract surgery: effects on pupil circumference. Journal of cataract and refractive surgery. 2001 Jan;27(1):20-4. PubMed PMID: 11165854. Epub 2001/02/13. Eng. Sayı Matür Katarakt Nükleer Katarakt Nükleer ve Arka Subkapsüler Katarakt

Şekil 1: İris Kancası Kullanılan Olgulardaki Katarakt Tipleri Satışlar Psödoeksfoliasyon olan Psödoeksfoliasyon olan Şekil 2:İris Kancası Kullanılan Olgulardaki Psödoeksfoliasyon Oranı