DERS I ve DERS II. Tıp Tarihi Dersinin Amacı Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıp Antik Yunan, Bilimsel Dönme ve Hipokrat Tıbbı

Benzer belgeler
Tıp Tarihine Yaklaşım

rd Ö rd C/D rd Ö rd C/D rd Ö rd C/D nd DO Tarih /Asklepion, Bergama Kitap / Katre-i Matem Gezi / Brezilya rd C/D Güncel / Etkinlikler Rehberi

ANTİK DÖNEM SAĞLIK MERKEZLERİ

Prof. Dr. Ayfer TEZEL

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

ECZACILIK MESLEĞİNİN TARİHİ

SİTEYE YÜKLENMİŞ 96 Sayfalık notların SAYFA 5. SAYFA İLA 17. SAYFA AYRICA 29. SAYFA- 24. SAYFA VE 39 İLA 42. SAYFA ARASI OKUNMAYACAK

Tarihi ve bugünü ile. Her an Harran

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

Yunan Medeniyeti kendinden sonraki Hellen ve Roma Medeniyetleri üzerinde etkili olmuştur.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

ADRES : KIBRIS ŞEHİTLERİ CADDESİ 1483 SOK. NO 10 ALSANCAK / İZMİR

ADRES : KIBRIS ŞEHİTLERİ CADDESİ 1483 SOK. NO 10 ALSANCAK / İZMİR

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

BİLİM TARİHİ VE JEOLOJİ 6

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

İktisat Tarihi II. I. Hafta

AMAÇ. HEKİMLİK ve HALK SAĞLIĞININ GELİŞİMİ HEDEFLER HEKİMLİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ. Prof. Dr. Yıldız PEKŞEN

Ders Adı : ARKEOLOJİYE GİRİŞ Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri.

Hekim Filozoflar. Doç. Dr. İlhan İlkılıç (MD, PhD) Doç. Dr. Rainer Brömer

Urla / Klazomenai Kazıları

1.1 COĞRAFİ KONUM Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum olarak ikiye ayrılır.

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi. TIP TARİHİ ve ETİK ANABİLİM DALI

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

FEN BİLİMLERİ TESTİ 6. SINIF

Halk Sağlığı-Ders 1 Hastalık ve Sağlık-Halk Sağlığının Doğuşu

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Obsidyen ile sağlıklı kalın. OBSİDYEN TAŞI NEDİR?

Șarbon. Nedir? Nasıl Korunmalıyız?

Celalettin GÖÇKEN HÜTF Tıp Tarihi ve Etik AD

HELENİSTİK DÖNEM. Pergamon - Bergama. Erken Dönem M.Ö yüzyıllar -kırık buluntuları -erken dönem kent duvarı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp günümüzde alışılagelmiş tıbbın içinde sayılmayan farklı sağlık sistemleri ve uygulamalardan oluşan bir grup

KOZMOLOJİK DEVİR 1 MİLET MEKTEBİ, PYTAGORASÇILIK Milet Mektebi

TARİH 1.

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

T. C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

SAĞLIK MESLEK LİSELERİ HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ XII. SINIF BULAŞICI HASTALIKLAR VE BAKIMI DERSİ İŞLETMELERDE BECERİ EĞİTİMİ PROGRAMI

Aynı Duvarda Düzlenmiş ve Düzlenmemiş Yüzeyler

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

İncirin yıl boyunca meyve vermesi atalarımızın hayatta kalması açısından da büyük önem taşımıştır.

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

MATE 417 MATEMATİK TARİHİ DÖNEM SONU SINAVI

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

Bergama'dan Ayvalık'a Balıklı Lezzetler Peşinde Mayıs - 21 Mayıs 2017 Katılımcı sayısı 24 kişi ile sınırlıdır. Emre GEZER

5730 yıllık fiziksel yarı ömrü boyunca 158 kev (maksimum) enerjiye sahip -β partikülleri yayarak stabil bir element olan 14 N e bozunur.

Rönesans Heykel Sanatı

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur.

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

I. Balkan Stevia Konferansı

Romatizma ve Tedavisi Hakkında Yanlışlar ve Doğrular

Geleneksel Çin Tıbbı mucizesi Akupunktur/akupressur meridyen ve noktaların tanıtımı. Prof. Dr. Şahin Ahmedov

Latmos Dağları / Beşparmak Dağları Benzersiz bir doğal/kültür alanı kaybolmanın eşiğinde

Akdeniz Diyeti Kalbin En Büyük Dostu Girit Adası'nda yaşayanların kalp-damar ve kanser hastalıklarına az yakalanmaları tüm dikkatleri ada halkının

Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DPE 603 Fiziksel, psikolojik, sosyal gelişim ve davranış

Amaç. Biyopsikososyal yaklaşım modelini kavramak

CYANOBACTERIOPHYTA (Mavi-Yeşil Algler)

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

KVK101 KORUMA-ONARIM KAVRAM ve İLKELERİ

GENEL SAĞLIK-İŞ GENEL MERKEZİ

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

Minti Monti. Ya şas ın Ka r. Kar Neden Yağar? Eğlenceli Kış Hayvanlar Kışı Nasıl Geçirir? Sen Neymişsin Alpaka!

Beyin ve Sinir Cerrahisi. (Nöroşirürji)

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

SULARI TEMİZLERLER, ATMOSFERİ BESLER ÖLÜLERLE İLGİLENİRLER

Tarih Öncesi Çağlar - PREHĠSTORĠK DEVĠRLER

PHOSPHORUS. ( Phos. ) Ana fikir ; çabuk parlar, çabuk yanar ama çabuk söner.

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM ÖĞRENİM YILI TOPLUMSAL DESTEK PROJELERİ (TDP) Koordinatör: Doç. Dr.

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

Sleeping eauty. by DesleeClama Uyuyan Güzel - Doğanın güzellik sırlarından esinlenmiş yatak kumaşları

UNESCO DÜNYA MİRASLARI

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

Mikroorganizmalar gıda üretiminde en önemli tehlike veya tehlike kaynaklarıdır. Hayatımızda da önemli yere sahip olan bu canlılar hakkında genel

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

Marcello Malpighi (d. 10 Mart 1628, Crevalcore, İtalya - ö. 29 Kasım 1694, Roma, İtalya) mikroskobik anatominin kurucusu, modern histoloji ve

Tuana A. : İlkbaharda yapraklar açıyor. Naz Ç. : Kışın hayvanlar yiyecek bulamaz. İpek Y. : İnsanlar hava soğuyunca kalın giyinirler. Hüseyin Boran Ç.

T. C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Transkript:

DERS I ve DERS II Tıp Tarihi Dersinin Amacı Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıp Antik Yunan, Bilimsel Dönme ve Hipokrat Tıbbı

Tıp Tarihi Dersinin Amacı Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıp BU SUNUMLAR ÖĞRENCİLER İÇİN ÖZEL OLARAK ÇEŞİTLİ YURT İÇİ VE DIŞI TIP TARİHİ KAYNAKLARDAN DERLENMİŞTİR.

Tıp tarihi dersinin amacı, prehistorik ve ilk çağlarda tıp Antik Yunan, bilimsel dönem ve Hipokrat tıbbı

Prehistoria Yazının icadına ve yerleşik düzene geçinceye kadarki binlerce yıllık dönemin adı olan tarih öncesi (prehistoria), arkeolojik kazılarda çıkarılan iskeletlerin patolojik yönden incelenmesi (paleopatoloji) ve o dönem canlılarının yaşantıları (paleontoloji/paleoantropoloji) ile günümüzde ilkel hayatı sürdüren kabilelerin antropolojik yönden incelenmesiyle daha iyi anlaşılır.

Paleopatolojik Yeryüzünün ilk devirlerine ait hastalıkların araştırılması, hayvan kalıntılarının incelenmesiyle mümkün olmuştur. Paleopatolojik araştırmalarla, yüz milyonlarca yıllık kalıntıların patolojisini inceleme imkânı doğmuştur. En eski bulgular travmatik olanlardır. Bugünkü bilgimize göre, ilk patolojik değişiklikler 500 milyon yıl önce, bazı organizmaların sembiyoz halinde yaşamaya başladığı dönemde ortaya çıkmıştır. Bu sembiyotik yaşam zamanla organizmada patolojik değişikliklere yolaçmıştır

Canlılar dünyasının ilk şekilleri olan bakterilerin insanlardan çok önce mevcut olduğunu biliyoruz. Silisli kayalıklarda bulunan ve patojenitesi tayin edilemeyen 2 milyar yıllık fosilize bakterilerin elektron mikroskoplarıyla çekilen fotoğrafları, bu bakteriler ile günümüzdekiler arasında önemli bir morfolojik fark olmadığını göstermiştir. Tespit edilen en eski canlı organizmalar 1,4μ uzunluğundaki kamçılı bakteriler olup 500 milyon yıllık tuz tabakaları içinde görülmüştür. Bunlar uygun ortamda, uzun uyku evresinden uyanarak yaşamaya ve hızla çoğalmaya başlamıştır. (Bütün bu olaylar gözlemlenerek filme de alınmıştır.) Bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonlara ait ilk bulgular ise 250 milyon yıllıktır. Mumyalaşmış cesetlerden anlaşıldığına göre, 50 milyon yıldır da safra ve böbrek taşı, travma, omurga tüberkülozu, raşitizm, osteomiyelitis, kemik tümörü gibi birçok hastalığın varlığı bilinmektedir.

Özet: Özetle diyebiliriz ki, hastalıklar hayatla aynı zamanda ortaya çıkmıştır. Çok sayıda buluntunun henüz paleopatolojik araştırması yapılmadığı gibi, bunlara devamlı yeni materyaller eklenmektedir. Bunların tetkikiyle yeni ve ilgi çekici sonuçların ortaya çıkacağı şüphesizdir.

M.Ö. 60,000-35,000

Bazı hayvanlar ehlileştirilerek yerleşik düzene geçildiğinde daha oturmuş bir hayat yaşanmaya başlamıştır. Bu döneme ait mezar buluntuları, devrin hijyen şartları, hastalıkları ve tedavileri hakkında kapsamlı bilgi vermektedir. İskeletlerin çoğunda konjenital malformasyonlar, osteomiyelitisler, ankilozlar, spondilartrozlar, kırıklar, diş çürükleri ve alveoler abseler görülmüştür. Bu devirlerde, çobanlık faaliyetlerine bağlı olarak, daha önce hayvanlara adapte olan parazitlerin çoğu insan patojeni olmuştur. Nüfusun artması sonucunda bulaşıcı hastalıkların yayılması hızlanmış, buna bağlı olarak çocuk ölümleri artmıştır. Cilalı taş devrinden itibaren, insanların sürekli barınabileceği köyler kurulmaya başlamıştır. Bu durum tabiatı pekçok yönden zarara uğratmıştır. Köy hayatı bazı hayvan türlerine insanlarla iç içe yaşama fırsatı vermiş, hayvanlardaki bazı hastalıkların insanlara geçmesini sağlamıştır.

Çatalhöyük Mesela, Çatalhöyük te tarım devrimiyle birlikte ekilebilir alanlar çoğalmış, üretimin artması için açılan sulama kanalları ve göletler sivrisineklerin artmasına sebep olmuş, bunun sonucunda da sıtma (malarya) yaygın ve tüketici bir hastalık haline gelmiştir. Ayrıca, evcilleştirilen hayvanların sütü, derisi, kürkü ve barınaklarındaki tozlar, tüberküloz ve brusella gibi hastalıkların insana geçmesinde araç olmuştur. Paleoekolojinin verilere göre, cilalı taş devrinden itibaren, malarya, talasemi, orak hücreli anemi ve osteoporoz hastalıklarına sık rastlanmaya başlamıştır.

İki höyükten oluşan Çatalhöyük Neolitik Kenti nin daha uzun olan Doğu Höyüğü, M.Ö. 7400 ve 6200 yılları arasına tarihlenen 18 Neolitik yerleşim katmanından oluşmaktadır. KONYA

Çiğ Gıda Çiğ et yiyen prehistorik dönem insanının bağırsaklarında parazit, dişlerinde piyore, taş, erozyon, abse ve çürükler meydana geldiği; ömrünün 30 yıl kadar olduğu tespit edilmiştir. İlkel toplumların hastalıklarla mücadelesi, büyüsel ve ampirik olmak üzere iki yönde gelişmiştir. Hastayı iyileştirmek için tabiatın gizli güçleri harekete geçirilirdi. En popüler tedavi metodu, kötü ruhu teskin edecek veya kovacak büyüsel işlemlerdi. (Hastalığı yabancı bir gücün veya ruhun bedeni kontrol altına alması olarak tanımlamak mikropla hastalanmanın ilkel ifadesidir. Büyü ise günümüzde insanların ilaçla tedaviye yardımcı olarak kullandığı duanın karşılığı olarak düşünülebilir.)

Büyücü hekimler, ilkel hastalık Büyücü hekimler, ilkel hastalık teorilerine rağmen çok sayıda hastayı iyi ederdi. Uyguladıkları metotlarla bazı hastalıkları yenebilmeleri tabiiydi. ( Tabiat şifayı verir, hekimin yaptığı da hastayı oyalar. ) Bedene girdiği düşünülen şeytanı korkutup kaçırmak için maskeler takar, hayvan postları giyer, davul eşliğinde veya ellerini çırparak garip danslar yapar ve sesler çıkarır; büyüsel işlemleri, saç, tırnak gibi hastanın bedeninden bir parça veya hastanın küçük modeli üzerinde tatbik ederlerdi. Büyücü hekimlerin tedavide bitkileri de kullandıkları, basit anatomi bilgileriyle bazı küçük ameliyatlar yapabildikleri tahmin edilmektedir; trepane edilmiş kafatasları ve duvar resimleri bu fikri desteklemektedir.

İON ve GREK Grek kültürü, bilim ve sanatın birçok alanında olduğu gibi tıpta da, Mezopotamya, Mısır ve Anadolu daki öncellerinin mirası üzerine kuruludur. Eski Ege Uygarlığı M.Ö. 3000 yıllarında, Ege adalarının Akdeniz'in doğu kıyılarında yaşayan ırklar tarafından fethedilmesiyle başladı. Grek ler, İndo Germen lerin MÖ 2000 ve 700 yılları arasında Balkan yarımadasının güneyine doğru yaptıkları sürekli akınlar ve göçler sırasında ortaya çıkmışlardır. Yerli Giritlileri ve İonia lıları iterek önce Ege adalarına, sonra da sırası ile Balkan yarımadasının güney ucuna ve Batı Anadolu ya yayılarak yerleşmiş, Batı Akdeniz ve Doğu Karadeniz de ticaret kolonileri kurmuşlardır.

Grek Dönemi Sağlık Kurumları Grek tanrılarının çoğu şifa verici özellikleriyle anılmaya başlandı. Apollo, Artemis, Athena ve Afrodit'in yanı sıra yer altı tanrıları da hastalıkları tedavi edebilmekte veya önleyebilmekteydiler. Aesculapius mezhebi de bu tanrılardan birine tapınmayla gelişmiş olabilir. Çünkü sembolü olan yılan yer altı güçlerinin eski bir simgesidir. Ayrıca yılan, Anadolu'daki Sami kabileleri arasında şifa tanrısının kutsal işareti olarak kabul edilirdi. Yaklaşık MÖ 770 yıllarında, ilk Aesculapius mabetleri inşa edildi.

Aesculapius (Asclepius) mabetleri

Aesculapius (Asclepius) mabetleri İçten GÖRÜNÜM DIŞTAN GÖRÜNÜM

Asklepios, elindeki asasını (ki bu asa da bugün bildiğimiz, tıbbın simgesi olan yılan dolanmış asadır.) yanından hiç ayırmaz, gittiği her yere onu da götürür, yorulduğu zaman da ondan destek alır. Daha öteye giderek, ölüleri bile diriltmeye çalışır. Bunun sırrını efsane şöyle açıklar: Tanrıça Athena, Gorgon canavarı öldüğü zaman bedeninden akan kanı toplamış ve Asklepios a vermiştir. Gorgon nun sağ tarafındaki damarlarda zehirli, sol tarafındaki damarlarda şifalı kan varmış. Asklepios bu şifalı kanla ölüleri diriltme yoluna gitmiş. Asklepios ApolLon un OĞLU Yılanlı asası ile Yunan söylencelerinde Apollon un oğlu olarak geçer. Buna göre; Teselya Kralı nın kızı Koronis tanrı Apollon ile ilişkiye girer ve ondan gebe kalır. Ne var ki, tanrının çocuğunu karnında taşırken Arkadya dan gelen bir yabancıyı da yatağına alır. Bu haberi tanrıya kutsal kuşu olan karga verir.apollon kız kardeşi Artemis'i Koronis'i cezalandırmak üzere görevlendirir. Artemis de kadını bir odun yığınının üzerinde diri diri yanmaya mahkûm eder. O ateş öyle büyüktür ki, o zamanlar köpükler gibi ak olan karga tüyleri, o günden sonra is karası rengi olur. Kadın alevler üzerinde can vermek üzeredir ki; Apollon çocuğunu Koronis in karnından alır. Çocuğu yetiştirmesi için at adam Kheiron a verir. Bu olay hekim-tanrının son anda kurtarıcı olarak yetişmesinin simgesidir. Asklepios a hekimlik sanatını öğreten Kheiron bütün at adamlar gibi doğanın içinde yaşayan, doğanın sırrına ermiş bir varlıktır. Sağlığın kaynağı da doğada olduğuna göre; Kheiron un açık havada, güneşin altında şifalı otlardan ve sulardan yararlanma yollarını bilmesi de gerçek olarak ortaya çıkmaktadır. Asklepios böylece usta bir hekim olarak yetişir, hekimliğin ve cerrahlığın tüm bilgilerini edinir.

Atina, Bergama ve İzmir Aesculapius (Asclepius) mabetleri Asklepios un yok oluşundan sonra hekimlik sanatını kızı, Hygieia (Yunanca sağlık anlamına gelir) ve oğulları Asklepiades adında bir lonca düzeni içinde sürdürmüşlerdir. Atina'da, Bergama'da, İzmir'de Asklepios adına tapınaklar kurmuşlardır. Bergama'da Asclepion adıyla bilinen sağlık sitesi antik Yunan dünyasındaki üç büyük sağlık sitesinden biri olarak kabul edilir. Asklepios efsanesine Anadolu'da yapılan bir katkı da şudur (aynı hikâye Lokman Hekim içinde anlatılır); Zeus Asklepios'u yıldırımıyla öldürünce bu sırada hekimin yazmakta olduğu reçete oradaki bir otun üzerine düşmüş, yağan yağmurla kâğıttaki yazı toprağa karışarak her derde deva sarımsak meydana gelmiştir. Diğer bir söylenceye göre, Asklepios daima elinde asasıyla dolaşırmış. Bu asa, hekim, hastalarına giderken ona destek olur; asasına yaslanan hekim ondan güç alır; yorulmadan hastadan hastaya koşarak şifa dağıtırmış. Asklepios'un yılanlı asası hekimliğin simgesidir ve veteriner hekimlerde aynen beşeri hekimlerde çift başlı yılan olarak kullanılan sembolüdür. Asklepios'un diğer simgeleri: Çam kozalakları, defne dalları, keçi ve köpektir

Asklepionları günümüz sanatoryumları olarak düşünebiliriz. Bu nedenle kentlerin dışında, akarsu kenarında veya su kaynağı bulunan, temiz havası olan yerlerde kurulmuşlardır. Önceleri yalnızca çeşme, kaynak, tapınak ve sunak bulunan Asklepionların içine daha sonra kütüphane ve anıtsal sağlık yapıları eklenmeye başlanmıştır. Anadolu nun batısında, Ege adalarında ve Yunanistan da 300 den çok Asklepion bulunduğu tahmin ediliyor. (Wikipedia da ilk Asklepion un Ege ve Akdeniz in birleştiği yerde Knidos ta kurulduğu yazıyor; ama bunu doğrulayan başka bir belgeye rastlamadım.) Bugün ise bilinen en ünlüleri: 1. Epidauros 2. İstanköy (Kos) 3. Bergama 4. Knidos Asklepionlarıdır

Ancak şurası kesindir ki antik dönem boyunca tıbbi, büyüsel ve dini tıp yan yana bulunmuştur. Rahip olmayan doktorların tedavisi işe yaramayınca insanlar yardım için Asklepios tapınaklarından medet umarlardı. Ancak şurası kesindir ki antik dönem boyunca tıbbi, büyüsel ve dini tıp yan yana bulunmuştur. Rahipler, tanrının soyundan sayılmışlar ve ellerindeki bilgiyi kendilerinden sonra gelenlere babadan oğula aktarmışlardır. Yaklaşık M.Ö. 770 yıllarında, tıp tanrısına adanan ilk Aesculapius tapınakları inşa edilmiştir. Dönemin yazarları, tapınakların bulunduğu 300 ün üzerinde yerleşkeden söz ederler. Bu tapınaklar, genellikle ormanlara, su kaynaklarına, madensel özelliklere ve harika manzaralara sahip topraklar üzerine yapılmıştı. (Son yıllarda yapılan kazılarla, Anadolu da ve Trakya da antik çağdan kalan yeni sağlık merkezleri de olduğu ortaya çıkarıldı. Bunlardan en önemlileri: Bergama nın 18 km kuzeydoğusunda bulunan, daha çok kaplıca olarak kullanılan Allianoi ve antik adı Heraion Teichos olan Tekirdağ a 15 km uzaklıkta Karaevlialtı nda bulunan sağlık merkezleridir. Truva bölgesinde yaşamış ünlü bir mimar olan Vitruvius da antik adı Tralles olan Aydın ilinde bir Asklepios tapınağı olduğundan söz eder.) ******************

Zaman ilerledikçe, rahipler dinsel tedavi yöntemlerinden gittikçe uzaklaşmaya başladılar. Zaten rahip olmayanların uyguladıkları tedavi yöntemleri en eski devirlerden beri tapınak sistemiyle beraber uygulanıyordu. M.Ö 6. YY. dan itibaren tıp profesyonel bir kimlik kazandı. Yeni eğitim görmüş öğrenciler, çalışma ehliyeti alabilmek için konseye başvururlardı. Pratisyenler para karşılığında hasta kabul edebilir ve muayenehane açabilirlerdi. Başlarda bu tedavi merkezlerinde hastaların yalnız fiziksel rahatsızlıkları ile ilgileniliyordu; seneler, hatta asırlar sonra ruhsal etkinin değeri anlaşılmaya başlandı ve hastaların ruh ile fizik tedavileri beraber işlenir oldu. Hatta değişik tedavi yöntemleri de geliştirilerek, cilt ve romatizma hastalıklarının tedavisi için psikoterapinin yanı sıra hidroterapiye de başvurulmuştur. Asklepios tapınakları Hıristiyan çağına kadar yüzlerce yıl yaşadılar. Genel yaklaşımlar (uyku, rüya, tütsü) yaşamaya devam etti, ama önem verilen şeyler zamanla değişti. M.S. 2. YY. da Asklepios hala fikir sorulan varlıktı, ama tedaviler daha çok bitkiseldi. 4. YY. da hala bitkisel tedavilerin kullanılmış olduğuna dair kanıtlar mevcuttur. Ne var ki erken Hıristiyan kilisesi dahi rasyonel ilaçların kullanılmasını tümüyle yasaklamış ve temelde sadece İsa nın iyileştirici gücüne önem vermiştir

Antik Yunan döneminde hastaların tedavi edildiği Aeskulapyonlar (Sağlık mabetleri) hastane olarak çalışıyorlardı. Buralarda hekim olarak çalışan rahipler "din adamı hekim" idiler. Bu mabetlerde yaşar, orada eğitilir ve mesleklerini orada uygularlardı. Hastalar sağlık mabedine geldiklerinin gecesi hekimler şikâyetlerini sorar ve verdikleri uyku verici şuruplarla tapınakta uyumalarını isterlerdi. O gece Sağlık tanrısı Aeskülap rüyalarına girecek, onlara hastalıklarını ve iyi olup olmayacağını bildirecekti.

Ertesi sabah rüyalar din adamı hekime anlatılır ve teşhisi söylemesi istenirdi. Hekim bilgi, tecrübesi ve hastanın şikâyetlerinden hastalık teşhisini koymuştur ama bunu Aeskulap'ın rüyalar aracılığıyla söylediği belirtilerek inanç mekanizması devreye sokulur. Din adamı hekim teşhis edilen hastalığı; önce arınmak (Sıcak ve soğuk su banyoları, perhiz) sonra da ilaçlarla tedavi (Sağlık mabedinde yetiştirdikleri veya satın aldıkları bitkisel ve hayvansal ilaçlarla) tedavi ediyorlardı.

PAST AND NOW

Hipokrat

Primum non nocere yani önce zarar verme Tıp biliminin öncüsü olarak tanınan Hipokrat, milattan önce 460 yılında İstanköy de doğar. Kendisi gibi hekim olan babası tarafından büyütülür ve birçok yerde hekimlik yapar. Anadolu nun Kuzey illeri de Hipokrat ın hekimlik yaptığı yerler arasında. Buralarda hekimlik yaptıktan sonra doğduğu yer olan İstanköy e dönen Hipokrat, Antik İyonya da bilimsel gelişme ve felsefe ile sımsıkı bağı olan hekimliği doruk noktalara ulaştırır. Yunanca da Hippokrates olarak bilinen tıbbın babası Hipokrat, tıp biliminin ilk kuralını Primum non nocere yani önce zarar verme ilkesiyle açıklar. Kendisiyle aynı dönemlerde yaşamış olan Eflatun, Protagoras adlı yapıtında Hipokrat a yer verir ve yapıtında Koslu Asklepiades olarak Hipokrat tan söz eder. Aynı zamanda, Hipokrat ın hekimlik alanında ciddi bir ün kazandığını da yazar. Öğrencilerine para karşılığında hekimlik dersi vererek geçimini sağladığı da yine bu eserde yer alan bilgiler arasında. Eflatun a ait bir diğer yapıt Phaidros ta ise Eflatun Hipokrat ın adını verir. Burada da, Hipokrat ın insan vücudunu bir bütün olarak ele aldığından söz eder.

Tıp biliminin öncüsü olarak tanınan Hipokrat Milattan önce 460 yılında İstanköy de doğar. Kendisi gibi hekim olan babası tarafından büyütülür ve birçok yerde hekimlik yapar. Anadolu nun Kuzey illeri de Hipokrat ın hekimlik yaptığı yerler arasında. Buralarda hekimlik yaptıktan sonra doğduğu yer olan İstanköy e dönen Hipokrat, Antik İyonya da bilimsel gelişme ve felsefe ile sımsıkı bağı olan hekimliği doruk noktalara ulaştırır. Yunanca da Hippokrates olarak bilinen tıbbın babası Hipokrat, tıp biliminin ilk kuralını Primumnonnocere yani önce zarar verme ilkesiyle açıklar. Kendisiyle aynı dönemlerde yaşamış olan Eflatun, Protagoras adlı yapıtında Hipokrat a yer verir ve yapıtında Koslu Asklepiades olarak Hipokrat tan söz eder. Aynı zamanda, Hipokrat ın hekimlik alanında ciddi bir ün kazandığını da yazar. Öğrencilerine para karşılığında hekimlik dersi vererek geçimini sağladığı da yine bu eserde yer alan bilgiler arasında. Eflatun a ait bir diğer yapıt Phaidros ta ise Eflatun Hipokrat ın adını verir. Burada da, Hipokrat ın insan vücudunu bir bütün olarak ele aldığından söz eder.

Kos okulu nun kurucusu, İstanköy lü Hippocrates (MÖ 460 377) tıbbın din den ayrılmasını sağladı. Hippocrates in prensipleri, aradan geçen 2500 yıla rağmen günümüzde bile geçerliliğini korumaktadır. Ağrıyı dindir. Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat kaçıcı, deneyim kararsız, karar zordur. Hekimin görevi nadiren iyileştirmek, çok kere ağrıyı dindirmek, fakat her zaman teselli etmektir. Susan cahil, cahillerin filozofudur. Hippocrates in tıp eğitimi akıl ve deneysel yönteme dayalı idi. Hippocrates ekolüne göre bir hastalık incelendiğinde yalnız semptomların (belirtilerin) ortadan kaldırılması yetmez. Etiyolojisinin (sebebinin) de anlaşılması gerekir. Tedavi buna göre saptanır. Bu ekolde fizyopatoloji vücut sıvılarının humor dengesine bağlıdır. Humoral patoloji olarak bilinen bu yaklaşım, bedenin dört temel sıvısı bulunduğunu, bu sıvıların kan, balgam sarı safra ve siyah safra olduğunu öngörür. Kan, sıcak ve nemli dir. Balgam, soğuk ve nemli, sarı safra sıcak ve kuru, kara safra ise soğuk ve kuru dur. Aynı yy ın filozof hekim i Empedocles, evrenin yapısını oluşturan dört temel element ten hava nın vücutta kan şeklinde, su yun balgam şeklinde, ateş in sarı safra şeklinde, toprağın ise siyah safra şeklinde bulunduğunu varsaymıştır. Humoral patoloji kavramı tıp dünyasındaki egemenliğini, Rudolf Wirchow un hücresel patoloji kavramını tanıttığı 1858 yılına kadar sürdürmüştür.

Hipokrat ve Ekolünde Teşhis (Hastalık teorisi) Hipokrat'ın klinik tıbbın kurucusu olmasındaki en önemli neden hastalığın vücuttaki bir değişimden kaynaklandığını felsefi bir teori ile anlatması ve yazmasıdır. Hastalık nedenini Sıvılar Teorisi (Unsurlar teorisi, Humoral teori, Hıltlar nazariyesi) dediğimiz bu görüş, daha sonraki hekimler tarafından da kabul edilmiş ve geliştirilmiştir. Sıvılar Teorisi'ne göre; Evrendeki her şey 4 esas maddeden oluşmuştu. "Hava, Toprak, su, ateş" olan esas maddeler evrenin bir parçası olan vücutta da vardı. Bu maddelerin hazırladığı Dört "Esas sıvı (unsur)" vücudun çok önemli, hayati unsurlarıydı. Bu dört sıvı "Kan, Kara safra, Sarı safra ve Balgam" idi. Kan, kalpte, kara safra dalakta, sarı safra karaciğerde, balgam beyinde yapılıyordu. Bu dört sıvı vücutta dengede olduğu zaman sağlık, denge bozulduğu zaman hastalık meydana geliyordu. Bu dört sıvının "Sıcak, soğuk, nemli ve kuru" nitelikleri vardı. İyi bir hekim klinik gözlemleri ile vücuttaki bu dört sıvının hangisinde dengesizlik olduğunu teşhis ederdi.

Hipokrat ve Ekolünde Tedavi "Önce zarar verme" Hipokrat ve onun izleyicileri tedavide yukarda anlatılan sıvılar teorisine göre teşhis edilen ana sıvılardan azalarak veya çoğalarak bozulan dengeyi düzeltmeye çalışırlardı. Bitkisel, hayvansal, madensel ilaçları çok iyi tanıyorlardı. Bunları sıvılar teorisindeki esaslara göre sınıflandırmışlardı. Azalan veya çoğalan; kan, balgam, kara safra, sarı safra'yı bu nitelikleri düzeltecek ilaçlarla dengeye getirirlerdi. Tabiatın iyileştirici kuvvetinden faydalanırlardı. Hastaya perhiz yaptırılır, tedavi edecek yulaf çorbası, sirkeli ve ballı su ile tedaviye başlarlardı. iklim değiştirme, sıcak ve soğuk banyolar, kusturucular, müshiller ve kan alma ilk uygulamalardı. Hasta iyileşmezse ilaçlar verilir, sert tesirli ilaçları kullanmaktan sakınırlardı. Polifarmasi (Çok madde ile hazırlanan ilaç) den kaçınırlar çok mecbur olmadıkça kullanmazlardı, gerektiğinde cerrahiye başvururlardı.

Hipokrat Andı Hekim Apollo, Aesculapius, Hygia, Panacea adına and içerim ve tüm tanrı ile tanrıçaları tanık tutarım ki, bu yemini kendi yetenek ve hükmümle yerine getireceğim. Bana bu sanatı öğreteni babam gibi tutacağım. Onun dostu olacağım ve maddiyatımı onunla paylaşacağım. Onun çocuklarını kardeşim bileceğim. İstedikleri takdirde bu sanatı onlara karşılıksız öğreteceğim, Tıbbi bilgilerimi yalnızca çocuklarım, hocamın çocukları ve bu mesleğe girip kurallarını kabul etmiş olanlarla paylaşacağım, Yetenek ve hükmüm doğrultusunda hastalarımın iyiliği ve yararı için diyet uygulayacağım ve kimseye zarar vermeyeceğim, Ne ölümcül ilaç isteyene böyle bir amaçlı ilaç vereceğim ne de ölümüne neden olacak bir tavsiyede bulunacağım. Bir kadının çocuk düşürmesine yardım etmeyeceğim, Sanat ve hayatımın temizliğini ve kutsiyetini koruyacağım, Mesaneden taş alma müdahalesi yapmayacağım bunu uzmanına bırakacağım, Girdiğim her ev, hastamın iyiliği içindir. Özgür ya da köle olsun hiçbir hastama tacizde bulunmayacağım, Hastama ait bilgileri kimseye açıklamayacağım ve onları sır olarak saklayacağım, Eğer bu yeminimi tutarsam insanlar arasında her zaman hürmet göreyim, Eğer tutmazsam aksine uğrayayım. 35

Hipokrat (MÖ 460-MÖ377) Yunanlı hekim. Eğe adalarından Bodrum'un karşısındaki Cos adası(istanköy) de yaşamıştır. Hayatı bu adada geçmişti. Hayatı hakkında pek az şey; İyi bir hekim olduğu ve tıp öğrencilerini özenle yetiştirildiği biliniyor. O dönemde yazılan eserlerden bir iki tanesinde zikredilmese mitolojik bir hekim olduğu düşünülecekti. Çağdaşı Platon Hipokratı eserlerinde birkaç yerde zikretmiş, Aristo Politika adlı eserinde "Büyük hekim" olarak anmıştı. Aristo'nun öğrencilerinden Menon Tıp tarihi kitabında Hipokrat'ın hastalıkların nedeni hakkındaki görüşünü yazmıştı. Hipokrat'ın yazdığı eserlerin çoğunun ondan sonraki dönemlerde onun ekolünden gelenler tarafından yazılmıştır.

Hipokrat'ın Önemi Hipokrat'ın önemi onun eserlerinin 1500 yıl gibi uzun bir dönem tıbbı etkilemesinden gelmektedir. Hipokrat ve ekolünün eserleri yüzyıllarca hekimlerin kullandıkları esas kaynak olmuştur. Hipokrat'ın bugüne kadar gelen eserleri 60 tanedir. Bu eserler; Anatomi, hekimlik uygulamaları, kadın ve çocuk hastalıkları, sara, salgın hastalıklar, hastalıkların gelişmesi, ilaç ve diyetle tedavi cerrahi ve tıp ahlakı konularında idi. En önemlileri "Havalar, sular, beldeler", "Aforizma (Hekimlere öğütler)", "Salgınlar Kitabı", "Kırık çıkıklar", "Hipokrat Andı" dır.

Hipokrat ve Ekolünün Getirdikleri Hipokrat zamanını tıbbını tümüyle özümleyen ve en iyi biçimde uygulayan bir hekimdi. Teşhiste hastayı gözlemenin önemini göstermiş olup klinik hekimliği ön plana çıkarmıştı. Hastalıkların sebebinin, kötü ruhlar, tanrılar, günahlar olmayıp, vücudun içindeki bir değişikliğin neticesi olduğunu vurguluyordu. Hastalığa tabii nedenlerin sebep olduğunu savunduğu için en önemli hastalık sebebini de dış etkenler olarak görüyordu. Hava, soğuk, güneş, rüzgâr hastalık nedeni olduğu gibi yiyecekler, içecekler ve beslenmenin de hastalık nedeni olabilirdi.

Simya ilmine göre dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılan taş. Kimya bilimine göre herhangi bir maddeyi altına dönüştürmek mümkün değildir. Zira altın bir bileşik değil bir elementtir. Bu taşı elde edebilmek için birçok formül ve deneme yapılmıştır. Felsefe Taşı Günümüzde Gene aynı konu

Antik Çağ dan bu yana farklı uygarlıkların izlerinin görüldüğü Kos Adası, Antik Çağ Hekimi Hipokrat ın doğum yeri. Adanın en ilgi çeken yerlerinden biri olan Hipokrat ağacı yıllara meydan okuyor.

Hekim Aynı Zamanda Filozoftur

Atina Okulu ya da Scuola di Atene: İtalyan rönesans sanatçısı Raphael in 1511 de tamamladığı ünlü yapıtıdır. Vatikan Sarayı na fresk dekorasyonu olarak yapılmıştır. Hemen karşı duvarda La disputa adlı tanrı,isa ve diğer peygamberleri resmeden bir Raphael eseri daha bulunur. Raphael in en önemli yapıtı olarak görülür. Rönesansın klasik ruhunu yansıttığına inanılır. Felsefi resimler denince akla gelen ilk eserdir. Platon ve Aristoteles resmin merkezindedir. Platon yukarıyı işaret eder. Onun felsefesinin merkezi olan idealar öğretisini ve ideal arayışını temsil eder. Elinde de Timaeus diyalogunu tutar. Resmin odak noktasındaki bu eser dikkat çeker. Bu yapıt evrenin amacı, yaratılması ve onun güzel sanatlar ürünü gibi işlenmesini ele alan bir diyalogdur. Resimde Platon un yanında duran Aristoteles eliyle yeri işaret etmektedir. Aristoteles idealara değil fiziki dünyaya dikkat çekmiştir. Yeryüzündeki madde ve biçimde cevap aramıştır. Elinde Etik adlı eserini tutar. Bu eser Platon un kitabına göre geri plandadır.

Atina Okulu freski günümüzde Vatikan Müzeleri içinde yer alan Papalık Odaları'ndan 'Stanza della Segnatura'nın bir duvarını kaplamaktadır. Raffaello'nun başyapıtlarındandır.