CU M H URİYET İN 50. YILD ÖNÜM ÜNDE CO Ğ R A FY A D oç. Dr. Erdoğan A K K A N Coğrafya A raştırm aları Enstitüsü M üdürü 29 E K Î M 1973 de ulusça C U M H U R İ Y E T İ M İ Z İ N 50. yıldönüm ünü kutlam a m utluluğuna erişeceğiz. Coğrafya Araştırm aları Enstitüsü üyeleri ve Yönetim K u ru lu dergilerinin bu son sayısını m utlu yıldönüm üne küçük bir arm ağan olarak sunm aktan büyük bahtiyarlık duym aktadırlar. 50 yıl millet hayatında uzun bir dönem sayılm ıyabilir; ancak uygarlık ve özellikle günüm üze dam gasını vuran teknolojik gelişmeler zam anın değerini giderek artırm aktadır. A rtık yıllar, hatta aylar, haftalar önem li birer zam an birim i haline gelm işlerdir; tarih çağlarının değişim süreçleri kısalmıştır. U lu önder A T A T Ü R K tarafından temelleri sağlam kurallara bağlanm ış, ilkeleri iyi saptanmış bulunan genç Türkiye Cum huriyeti bu süratli gelişme çağında da dünya devletleri arasında önem li yerini almıştır. C U M H U R İ Y E T T ü rk devlet hayatında erişilmiş en önemli aşam adır. Ö y le bir aşam a ki, sonunda sadece idare sistemi değişmemiş, A tatü rk devrim leriyle, ilim ve kültür yolunda düşünce birliğiyle yeni bir şuur doğmuş, T ü rk m illî düşüncesi ortaya çıkmıştır. Harf, kıyafet, hukuk devrim leri yanında ilim alanında akılcı yola dönülmüş, gerçek ilime kavuşm a çabaları birden ve büyük coşkunlukla başlamış, ilim laik hüviyetine bürünm üşütür. Böylece Cum huriyet T ürkiye ye batılı anlam da gerçek ilm in girdiği dönemin başlangıcı olm akla da ayrı bir değer taşım aktadır. Bütün ilim dallarında olduğu gibi m odern coğrafya nm da T ü rk iye ye girişi ve gelişimi C um hu riyetle birlikte olmuştur. A tatürk, herşeyden önce, T ü rk D ili, T ü rk T arih i ve Türkiye Coğrafyasının tem ellerinin atılm ası, kaynaklarının araştırılması gereğine inanıyordu. Bu nedenle bir yandan Ü niversitelerde bu ilimlere modern bir anlayış getirilir, yurt içinde ve yurt dışında bu anlayışı sürdürecek genç ilim adam ları yetiştirilirken; bir yan dan da üniversi-
2 ERDOĞAN AKKAN te dışı kurum lar bu çalışm aları yurt yüzeyine daha hızla yayabilm e çabaları gösteriyorlardı. Bu bakım dan, T ü rkiye de coğrafyanın Cum huriyetten sonraki gelişimine kısaca göz atarken üniversite öğretim üye ve yardım cılarının araştırm aları yanında, üniversite dışı kuruluşların çabalarını da ayrıca gözönünde bulundurm ak gerekir. Cum huriyet in ilânından sonra İstanbul Üniversitesi T ürkiye de beliren yeni düşünce ortam ındaki yerini alırken 9. O cak. 1935 günü A n k ara da yepyeni bir fakülte, D il ve T arih-c oğrafya Fakültesi, açılıyordu. A tatürk, D il ve T arih-c oğrafya Fakültesinin açılmasiyle yukarda belirtilen inancını uygulam a alanına koymuş, fakültenin klasik edebiy a t (felsefe) fakültelerinden farklı bir bünyeye sahip olmasını istemiştir. Fakülte bir yandan ilim dünyasındaki gelişmeleri izleyip bunlara katkılarda bulunm ak, öte yandan özellikle T ü rk D ili ve T arihi ile Türkiye Coğrafyasını araştırma görevleriyle yüküm lü kılınmıştır. Fakültem iz bu şerefli görevini yetiştirdiği ilim adam ları, binlerce m ezunu ve yayınladığı kitap ve dergileriyle başarılı bir şekilde yerine getirm ektedir. D il ve Tarih-C oğrafya Fakültesinin kurulduğu ilk yıllarda, diğer birçok ilim kolunda olduğu gibi C oğrafyada da yetişmiş elem an noksanlığını giderm ek am aciyle, yabancı öğretim üyeleri davet edilmiştir. Y ab an cı öğretim üyelerinin görev aldığı dönemde, özellikle Avrupanm çeşitli ülkelerinde ihtisaslarını tam am lıyarak yurda dönen genç öğretim üyeleri yavaş yavaş fakültenin kürsülerini doldururken, fakülteyi bitiren coğrafyacılar da yurt yüzeyine yayılm ış orta öğretim kuruluşlarında yeni nesle m odern coğrafya anlayışını yerleştirm e çabalarına girişmişlerdir. C oğrafya K ürsüleri artık tam am en T ü rk ilim adam ları tarafından yönetilir durum a gelince yabancı öğretim üyeleri yurdum uzdan ayrılm ışlardır. Cum huriyetin ilk yıllarında Coğrafya kavram ında görülen en önemli gelişim, onun bir isimler ve istatistikler yığını olmaktan çıkarılıp, araştırm aya dayalı, ülkenin doğal, beşeri ve ekonomik şartlarını ortaya koyan bir ilim durum una getirilmiş olmasıdır. Bugün bile bazı çevrelerde önem ve etkinliğinin kabul edilememesi, C oğrafyanın bir ülkenin nüfusunu, başkentini, dağlarının yüksekliğini, akarsularının uzunluğunu vs. ezberlem ek şeklinde düşünülmesi bu eski dönem lerden kalm a alışkanlıkların sürüp gitmesindendir. A ncak, artık T ü rkiye de araştırm aya dayalı, ilm i anlam ıyla coğrafya yerleşmiştir. C um huriyet dönem inden önce T ü rkçe yazılm ış
CUM HURİYET İN 5 0 YILDÖNÜMÜNDE c o ğ r a f y a 3 herhangibir temel coğrafya eseri bulunm azken bugün coğrafya ile ilgilenenler ve üniversite öğrencileri herbiri batıda yazılanlar ayarında olan A nkara ve İstanbul Ü niversiteleri öğretim üyeleri tarafından kaleme alınmış bulunan ayni konuda birkaç eseri okuyup, karşılaştırma ve bu ilme yaklaşm a olanağını bulabilm ektedirler. Ö zellikle, fizikî coğrafyanın çeşitli dallarında yazılı olanların çeşitliliği birçok ileri ülkeyi imrendirecek zenginliktedir. M eselâ, bugüne kadar yayınlanm ış 5 ayrı jeom orfoloji, 5 klim atoloji, 3 bitki (vejetasyon) coğrafyası, 2 hidrografya, 3 denizler coğrafyası (oseanografya) 3 kartografya kitabı m evcuttur. Beşeri ve ekonom ik coğrafya dallarında da tem el kitaplar azım sanm ıyacak sayıdadır. A yrıca, T ü rkiye nin tüm ünü çeşitli coğrafî konularda ele alan eserlerin sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Bunun yanında çeşitli kıt a ve devletler hakkında T ü rk araştırıcılar tarafından yazılan eserler de kitaplıklarda hayli geniş yer kaplam aktadır. Cum huriyet döneminde başlıyan dil devrim ine paralel olarak coğrafya sözcük, kavram ve terimleri m üm kün olduğu oranda Türkçeleştirilmiş; bügün hemen hepsi dilim ize yerleşmiş bulunan bu Türkçe karşılıklar Coğrafya Terim leri S ö z lü ğ ü nde yayınlanm ıştır. Bu temel coğrafya eserleri yanında coğrafyacıların yurdun çeşitli köşelerinde yaptıkları araştırm aların ürünü olan eserler kitap ve m akaleler halinde yayınlanm akta ve yurdun coğrafî özellikleri ve değeri çeşitli yönleriyle ortaya konulm aktadır. Bunlardan kitap halinde y a yım lanm ış bulunanların sayısı hayli fazladır. A yrıca bugün Türkiyenin iki ana Üniversitesinin C oğrafya Enstitülerinin ayrı sürekli yayın organları vardır. G erek İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü D ergisi ile Review da, gerekse D il ve Tarih-C oğrafya Fakültesinin Coğrafya Araştırm aları D ergisi ile A.Ü. D il ve T arih-c oğrafya Fakültesi D ergisi nde hepsi yorucu araştırm a lar sonunda kalem e alınmış yüzlerce m akalenin yine hemen hepsi T ü rk iye nin çeşitli coğrafî problem lerine ışık tutm ak üzere yayım lanmıştır, yayım lanm aktadır. Atatürk ün direktifleriyle T ü rk D il ve T ü rk T arih K u ru m lan kurulmuş ve bunlar U lu Ö nder in desteğini geniş ölçüde gördükleri için gelişme ve alanlarında üniversite dışı çabalar gösterme olanağını bulmuşlardır. Bugün her ikisi de m addî olanakları ve geniş teşkilâtlarıyle varlıklarını yurt ölçüsünde duyuran kurum lardır. A tatürk Türk Coğrafya K u ru m u nun da açılm asını arzulam ış; ancak bu kurum O nun h ayatta olduğu dönem de faaliyete geçm e şansına erişememiştir.
4 ERDOĞAN AKKAN T ü rk C oğrafya K u ru m u nun ilk kongresi 1941 yılı haziranında toplanmıştır. K urum hemen her yıl düzenlediği Coğrafya m eslek haftaları ve konferansları ile coğrafya ilm indeki araştırm a ve gelişm eleri yurt yüzeyine duyurm a çabaları göstermekte, coğrafya araştırm alarını teşvik edip bunları olanakları oranında yayınlam aktadır. Nitekim T ü rk C oğrafya K u ru m u nun yayın organı olan Türk Coğrafya Dergisi nin 25 sayısı yayın hayatına girmiş, bunun dışında bazı kongre tebliğlerini ihtiva eden dergiler yayınlanm ıştır. A ncak T ü rk C oğrafya K urum u, diğer iki kurum un aksine, üniversite çerçevesinin dışına pek çıkamamıştır. Bugün kurum un bütün faal üyeleri ve yöneticileri üniversite öğretim üyeleri ve yardım cılarındandır. Y ayın organlarında üniversite elem anlarının dışında pekaz yazarın eserlerine rastlanır. K urum, birçok kereler denemekle beraber, bu çerçeveyi genişletememiştir. M eselâ, lise coğrafya öğretmenlerinin çevrelerinde yapacakları etüdleri yayınlam ak teşebbüsüne girişilmiş, bu am açla C oğrafya Dergisi yanında Coğrafya H aberler i n i n çıkarılm asına başlanılmıştır. A ncak bu dergi de küçük, fakat aslında çok önem li olan çevresel etüdleri yapabilecek olan üniversite dışındaki coğrafyacıların ilgisini uyandıram am ıştır. T ü rk C oğrafya K urum unun belirtilen çerçeve dışına çıkam am a- sına en büyük neden, özellikle hüküm etlerce desteklenen bir m addî kaynağa sahip olam ayışıdır. Ö yle ki, gerçekten T ü rkiye coğrafyası üzerine yapılm ış çok değerleri yazıları ihtiva eden dergisini bile 1968 yılından beri yaym lıyacak m ad dî olanağı bulam am aktadır. T ü rk C oğrafya K urum u dışında kurulan Coğrafyacılar Cem iyeti yine m addî olanaksızlıklar ve dayanışm a noksanlığından kısa sürede faaliyetini durdurm ak zorunda kalmıştır. C oğrafya dalları içerisinde Jeom orfoloji nin, özellikle son y ıllarda, öneminin anlaşılması üzerine ve je o m o r fo lo g ların birer teknik elem an olabilm e çabalarını desteklemek am acıyle kurulan Jeom orfologlar Derneği, giderek artan bir çaba göstererek va r lığını korum akta ve çıkardığı Jeom orfoloji D ergisi nin 4. sayısını da yayınlam ak suretiyle sesini duyurm aktadır. G örülüyor ki, Cum huriyetin 50. Yıldönüm ünde T ü rkiye de coğrafya gerçek ilm i hüviyetine bürünm üş ve bu süre coğrafyanın çeşitli dallarında yapılan yayınların büyük hızla geliştiği bir dönem olmuştur. Ö zellikle son 30 yılda yapılan araştırm alar ve bunların sonuçları yurdum uzun büyük çeşitlilik gösteren coğrafî özelliklerinin ortaya konulm asını sağlamıştır. A ncak, bütün bu araştırm alara rağm en
CUMHURİYET İN 50 YILDÖNÜMÜNDE c o ğ r a f y a 5 C um huriyet in 50. yılına girerken T ü rk coğrafyacılarının hissettikleri en büyük eksiklik birkaç ciltlik, ayrıntılı bir Türkiye Coğrafyası mn henüz yayınlanm am ış olmasıdır. D aha önce de belirtildiği gibi, birçok coğrafî konuda Türkiyenin özelliklerini belirten eserler yayınlanm ıştır. G eçen yıl basılan T ü r kiye I * adlı eser Türkiyenin özellikle fizikî coğrafyası hakkında büyük bir boşluğu dolduracak niteliktedir. G erek m illî, gerekse tercüm e ansiklopedilerde T ü rkiye yi ilgilendiren m addelerin gösterdiği gelişmeler de sevindiricidir. A ncak, T ü rkiye gibi geniş, coğrafî peyzajı küçük alanlarda büyük değişiklikler gösteren bir ülkede araştırm aya dayalı, her bölüm ün özelliklerini aynı derecede işliyen bir eser m eydana getirm enin güçlüğü de ortadadır. Böyle bir eseri m eydana getirm ek coğrafyacılar arasında işbirliğini, sistematik etüdleri gerektiren, uzun vadeli bir iştir. M odern coğrafyanın T ü rkiye ye girişinin çok yakın bir zam ana rastladığı düşünülürse ayrıntılı bir Türkiye Coğrafyası nm henüz çıkarılam am ış olmasının nedenleri anlaşılmış olur. Buna ilâveten, bugün bile coğrafya araştırm alarının çok güç şartlar altında, m addi ve m anevi destekten yoksun yapılabilm esi, m ükem mel bir eser m eydana getirebilm ek için coğrafyacıların gösterdiği titizlik de bu gecikmenin nedenleri arasındadır. A ncak, nevar ki, Türkiye coğrafyası üzerine yapılan her araştırm a bu büyük bina için hazırlanan bir m alzeme, bir tuğladır. Bugün üniversitelerim izin ve üniversite dışı kurum ların dergilerini ve kitapları dolduran bilgiler bu binanın yakında mükemmel bir şekilde ortaya konulabileceğini m üjdeliyen tem el taşlarıdır. Bu duygularla Cum huriyetim izin 50. Yıldönüm ünü kutlam aya hazırlanıyoruz. G elecek yıllar Türkiye coğrafyasında daha büyük ham lelere sahne olacaktır. M utlu yıldönüm ünün bütün m illetim ize kutlu, bu özel günlerin ülkem iz için birleştirici ve yap ıcı olmasını diliyoruz. T Ü R K İ Y E C U M H U R İ Y E T İ gelecek 50 yıllara daha büyük güven, inanç ve gururla ulaşacaktır. * Izbırak (R.) - Türkiye I. M illî Eğitim Bakanlığı. K ültür Yayınları. M illî Eğitim Basımevi. İstanbul, 1972.