Ramazan ayı Kur an ayıdır. Yüce kitabımız Kur an-ı Kerim in nazil olduğu bir aydır. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolu ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur an ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. (Bakara, 2/185). Yine kitabımız Kur an nın Ramazan ayında hangi gecede indiği de belirtilmiştir: Biz onu (Kur an ı) Kadir Gecesi nde indirdik. Kadir Gecesi nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur. (Kadr, 97/1-5). Aynı zamanda diğer kutsal kitaplar da Ramazan ayında inmiştir. İbrahim in (a.s.) sahifeleri ramazan ayının ilk gecesinde indirildi. Tevrat ramazan ayının altısında indirildi. İncil ramazan ayının on üçünde indirildi. Kur an da ramazan ayının yirmi dördünde indirildi. (Ahmed b. Hanbel, el-müsned, IV, 107). Bir başka rivayette Zebur, ramazan ayının on ikisinde indirildi ilavesi vardır. (Kurtubî, el-câmî li ahkâmi l-kur an, XVI, 126). Buna göre İbrahim in (a.s.) sahifeleri, İncil, Tevrat, Zebur ve Kur an-ı Kerim ramazan ayında inmişlerdir. Dolayısıyla Ramazan ayı kutsal kitapların ayıdır da denebilir. Ramazan ayı aynı zamanda Rasûlüllah ın (s.a.v.) Cebrail e (a.s.) Kur an ı arz ettiği aydır. Rasûlüllah (s.a.v.) her yıl ramazan ayında Cibril e (a.s.) Kur an ı arz ederdi. Vefât ettiği yıl iki defa arz etti. (Buhârî, Menâkıb,25; Müslim, Fedâil, 50;Fedâilu s-sahâbe, 98,99; İbn Mâce, Cenâiz, 64). Kur an Hatadan Korunmuştur 1 / 6
Kur an-ı Kerim, hem lafzı hem de manası itibariyle mucize bir kitaptır. Hz. Peygamber in diğer mucizeleri zamanı ile kayıtlı iken Kur an mucizesi ise asırlara meydan okuyan bir mucizedir. Bu anlamda insanların benzerini getirmekten aciz kaldıkları bir kitaptır. Andolsun, bu Kur an ın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler. (İsrâ, 17/88). Kur an-ı Kerim hatadan korunmuş ve Rabbimizin güvencesi altındadır. Kur an ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız. (Hıcr, 15/9). Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Hâlbuki o, eşsiz bir kitaptır. Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez. O, hikmet sahibi, çok övülen Allah tan indirilmiştir. (Fussılet, 41/41-42) Kitabımız Kur an da zerre kadar bir tutarsızlık bulmak mümkün değildir: Hâla Kur an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı. (Nisâ, 4/82). Bir âlim ne kadar dikkatli olsa da kitaplarında ve yazılarında beşer gereği hata yapabilir. Nitekim İmam Şâfiî nin (204/820) önde gelen talebelerinden olan Ebû İbrahim İsmail b. Yahyâ b. İsmail el-müzenî el-mısrî (264/878) şu aktarımı manidardır: er-risâle adlı kitabını Şâfiî ye seksen defa okudum. Her defasında mutlaka bir hata buldu ve şöyle dedi: Hey gidi hey! Allah, kendi kitabından başka sahîh bir kitap olmasını kabul etmemiştir. (İbn Âbidîn, Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdülazîz Âbidîn ed-dımaşkî el-hanefî (1252/1836), Reddü l-muhtâr alâ ed-dürri l-muhtâr, 2. Basım, I-VI, Dârü l-fikr, Beyrut, 1412/1992, I, 27). 2 / 6
Kur an da her konuda Allah ın mesajları anlaşılacak şekilde verilmiş ve açıklanmıştır. Muhakkak ki biz, bu Kur an da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler. (İsrâ, 17/88). Bu mübârek Ramazan ayında yani Kur an ayında Kur an okumasını bilmeyenler bir an evvel okumasını öğrenmelidir. Kur an, Müslümanın her anını kapsamalı her zaman okumalıdır. Kur an, Müslümanın masasının üzerinde, cebinde, çantasında olmalıdır ki imkan bulduğu her anı değerlendirebilsin. Kur an ayı Ramazanda ise her zaman ki okuduğumuzdan daha fazla Kur an ile haşir neşir olmamız gerekir. En fazla okumamız ve düşkünlük derecesinde olmamız gereken kitap Kur an dır. Hatta bu anlamda Allah Rasûlü, hadisle daha fazla meşgul olanları da uyarmış ve bu sıranın bozulmasını uygun görmemiştir. Mâlik b. Ubâde den aktarılmaktadır. O, Rasûlüllah ın şöyle söylediğini naklediyor: Kur ân öğrenmeniz sizin için daha çok gereklidir. Oysa siz büyük bir iştahla benden hadis nakletmeyi istiyorsunuz. Buna rağmen kim benden iyice belleyerek bir hadis öğrenmişse onu rivayet etmesinde bir sakınca yoktur. Fakat kim ki bana bir yalan iftira ederse yani benim adıma hadis uydurursa cehennemde yerini hazırlasın. (Buhârî, Târîhu l-kebîr, VII, 301,302; Taberânî, Mu cemü l-kebîr, XIX, 296; Râmehürmüzî, el-muhaddisul Fâsıl Beyne r-râvî ve l-vâî, s. 172; Ebû Zür a, Tarîhu Ebi Zür a ed-dimaşkî, s. 268, 269). En Hayırlınız Allah Rasûlü şöyle Sizin hayırlınız Kur an ı öğrenen ve öğretendir buyurdu. (Buhârî, Fedâilu l-kur an, 21/5027, 5028). Kur an-ı Kerim öyle bir kitaptır ki her harfine on sevaptır. Kim Kur an-ı Kerim den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilakis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm 3 / 6
de harftir. (Tirmizî, Fezâilu l-kur an, 16/2910). Ve Kur an her zaman ve yerde savaşta, barışta, otururken, gezerken vb. okunması gerekir. Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru! (Âl-i Imrân, 3/191). Abdullah b. Muğaffel, Allah Rasûlü nü Mekke fethinde devesinin üzerinde fetih sûresini okurken gördüğünü bildirmektedir. (Buhârî, Fedâilu l-kur an, 24/5034; Müslim, Salâtü l-misâfirîn, 237/794). Fakat şunun da unutulmaması gerekir ki, Kur an sadece okunsun sevap kazanılsın diye değil; okunsun, anlaşılsın ve hayata tatbik edilsin diye gelmiştir. Mehmet Akif ERSOY bunu şöyle dillendirmektedir: Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına İnmemiştir hele Kur an şunu hakkıyla bilin Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için Kur an ı her gün okumalı ve anlamları üzerinde düşünmeliyiz. Hayatımızın merkezinde Yüce Kitabımız olmalıdır. Kur an okumaya düşkün olunmalı hatta bu konuda da sahâbi örnek alınmalıdır. Abdullah b. Amr b. Âs rivayet etti, (Dedi ki): Ben bütün sene oruç tutuyor, her gece Kur ân okuyordum. Hz. Peygamber bana: Ben, senin bütün sene oruç tuttuğunu ve her gece Kur an okuduğunu haber almadım mı sanıyorsun? dedi. Ben Hay hay yâ Nebiyyallah (Muhakkak haber almışsındır.) Ama ben bununla hayırdan başka bir şey murâd etmedim dedim. Rasûlüllah Şüphesiz ki her aydan üç gün oruç tutman sana kâfidir buyurdu. Ben Yâ Nebiyyallah! Ben, bundan daha fazlasına takat getiririm dedim. Efendimiz Fakat zevcenin senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerinin senin üzerinde hakkı vardır, vücûdunun da senin üzerinde hakkı vardır. Binâenaleyh sen Dâvud un orucunu tut. Çünkü o insanların en ziyâde ibadet edeniydi buyurdu. Ben Yâ Nebiyyallah, Dâvud orucu nedir? diye sordum. Rasûlüllah Dâvud bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Bir de her ay Kur an ı hatim et buyurdu. Ben Yâ Nebiyyallah! Ben bundan daha fazlasına takat getiririm dedim. O halde Kur ân ı her yirmi 4 / 6
günde bir kere hatmeyle buyurdu. Yâ Nebiyyallah! Ben bundan daha fazlasına takat getirebilirim dedim. Öyle ise onu her on günde bir hatim et buyurdu. Yâ Nebiyyallah! Ben bundan daha fazlasına takat getirebilirim dedim. O halde onu her hafta hatim et. Ama bundan öteye de geçme. Çünkü zevcenin senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerinin de senin üzerinde hakkı vardır. Vücudunun dahî senin üzerinde hakkı vardır buyurdular. Abdullah demiş ki: Ben (ibâdet isteğinde) şiddet gösterdim, bana da şiddet gösterildi. Peygamber (s.a.v.) bana Sen bilmezsin, belki ömrün uzun olur dedi. Neticede Allah Rasûlü nün dediğine geldim. İhtiyarlayınca da Keske Rasûlüllah ın gösterdiği ruhsatı kabul etseydim diye hayıflandım. (Müslim, Savm, 182/1159). Meleklerin Dinlediği Bir Okuyuş Kur an okunduğu zaman sahabenin okuyuşu gibi okumak lazım yani öyle bir Kur an okumalıyız ki melekler dahi dinlemeye gelmesi gerekir. Useyd b. Hudayr, bir gece Bakara sûresini okuyordu. Atı da yanında bağlanmıştı. Kur an ı okuyorken birden at şahlandı. Useyd sustu. O susunca at da sâkinleşti. Useyd tekrar okumağa başladı. At yine şahlandı. Useyd sustu, at da sâkinleşti. Bundan sonra Useyd bir daha okumağa başladı, at yine şahlandı. Useyd de artık vazgeçti. Useyd in oğlu Yahya ise ata yakın bir yerde (yatmakta) idi. Atın çocuğa bir zararı dokunmasından endişe ederek, çocuğu geriye çekti. Bu sırada başını kaldırıp göğe baktığında (beyaz bulut gölgesine benzer bir sis içinde kandiller gibi birtakım şeylerin parlamakta olduğunu gördü de) nihayet onu göremez oldu. Sabah olduğunda Useyd, Rasûlüllah a bunu anlattı. Allah Rasûlü ona Oku ey Hudayr oğlu, oku ey Hudayr oğlu! dedi. Useyd Yâ Rasûlallah, atın Yahya yı çiğnemesinden endişelendim. Çünkü çocuk ata yakın bir yerde idi. Başımı kaldırıp çocuğa gittim. Başımı göğe doğru kaldırdığımda, beyaz bulut gölgesine benzer bir sis içinde kandiller gibi birçok şeylerin parlamakta olduklarını gördüm. Artık bu beyaz gölge tabakası içindeki ışıklı parlak cisimler manzumesi göğe doğru çekilip çıktı. Nihayet onu görmez oldum dedi. Allah Rasûlü Bilir misin onlar nedir? buyurdu. Useyd Hayır dedi. Allah Rasûlü Onlar meleklerdi, senin Kur an okuyuş sesine yaklaşmışlardı. Eğer okumaya devam etseydin, sabaha kadar seni dinlerlerdi. İnsanlar da onlara bakarlardı. Onlar insanların gözünden gizlenemezlerdi buyurdu. (Buhârî, Fedâilu l-kur an, 15, hadis no: 5018). 5 / 6
Allah Rasûlü bazı sahabilerin Kur an okumalarını beğenirdi. Bunlardan biri de Ebû Mûse l-eş arî dir. Bir gün Allah Rasûlü onun Kur an okumasını dinledi ve Ona, Dâvûd peygambere verilen nağmelerden bir nağme (güzel ses) verilmiştir dedi. (Buhârî,Fedâilü l-kur an, 31; Müslim, Salâtü l-misâfirîn, 236; Nesâî, İftitâh, 83; İbn Mâce, İkâmetü s-salât, 176). Selam ve dua ile 6 / 6