ŞEHİTLİK ZİYARETİ 7 Temmuz 2010 Çarşamba, Saat

Benzer belgeler
İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER

BİRİNCİ BÖLÜM HAREKÂT ALANININ COĞRAFİ VE TOPOĞRAFİK DURUMU, TARAFLARIN HAREKÂT PLANLARI, 5 İNCİ ORDU İLE 3 ÜNCÜ KOLORDU KARARGÂHLARINDAKİ FAALİYETLER

Çanakkale Geçilmez! Şehitler Haykırdı:

ÇANAKKALE SAVAŞLARI NDA MUSTAFA KEMAL İN ROLÜ. Bayram Akça *

1915 ÇANAKKALE SAVAŞI BİLGİ YARIŞMASI SORULARI

SAYFA BELGELER NUMARASI

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

Çanakkale Savaşı'nda Neler Yaşandı?

ÇANAKKALE DENİZ MUHAREBELERİNİN DENİZDE DÖNEMİN ŞARTLARINA GÖRE TASARLANMIŞ SAVAŞ GEMİSİNDE KRİTİK OLAYLARIN YAŞANDIĞI YER VE SIRAYA GÖRE TANITILMASI

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı

AVRUPADA GÜÇLER DENGESİ

67. SOHBET ÇANAKKALE ZAFERİ ÇANAKKALE YE GELMEDEN. ÇANAKKALE SAVAŞı'NıN ZAHİR NEDENLERİ EV SOHBETLERİ

ÇANAKKALE SAVAŞI NDA SAĞLIKÇILAR. Yrd. Doç. Dr. Burhan SAYILIR

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ

Resim-2 Genelkurmay başkanlığı, Eskişehir - Afyon hattına yerleşen düşmanın savunma ve berkitme faaliyetleri ile bulunduğu bölgede daha fazla

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

Sayın Büyükelçilerim, Sayın Komutanım, Saygıdeğer Konuklar, Değerli Basın Mensupları;

100. Yılında Çanakkale ye Develi den güzel bir ziyaret gerçekleştirildi. Fethinin 562. Yılı olması münasebetiyle gezinin ilk yarısı İstanbul a

Genelkurmay Başkanlığı Çanakkale Zaferi nin 100.Yılında daha önce yayınlanmamış fotoğrafları paylaştı.

Çarlık Rusya ordusu, 1917 yılında, Doğu Anadolu yu işgal. Türk Askerlerinin Ele Geçirdiği Rus Köyü. Galiçya Cephesi ve

Çanakkale Cephesi nde 19 Mart- 24 Nisan 1915 Günleri

Osmanlı tarihinde çok dikkat. Çanakkale Savaşlarından 110 yıl önce yaşanan Çanakkale Savaşı. Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren

25 NİSAN 1915 ÇANAKKALE KARA MUHAREBELERİ

BD MART Yeni Zelanda Kaynaklarında Çanakkale Deniz Muharebeleri

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

TÜRKİYE NİN KORE SAVAŞI NA KATILIŞI VE KUNURİ MUHAREBELERİ

MUSTAFA KEMAL e YAPILAN BÜYÜK AYIP

OKUL GEZİSİ ( 1 MAYIS - 4 MAYIS 2013)

Fırat Kalkanı harekatı Başladı

MUSTAFA KEMAL ĐN ASKERLĐK HAYATINDA ÇANAKKALE SAVAŞLARI NIN YERĐ ÖZET ABSTRACT

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

Dunkirk'ün gerçek tarihi

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

Çanakkale Cephesinde Anadolu Yakası Topları (Anadolu Boğaz Giriş Tabya ve Bataryaları) *

Mustafa Kemal ile mükemmel

ÇANAKKALE ARAŞTIRMALARI TÜRK YILLIĞI

100. YIL DÖNÜMÜNDE ÇANAKKALE SAVAŞLARI NIN ETKİLERİNİ YENİDEN DÜŞÜNMEK. Yenal ÜNAL

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

ÖZLÜCE. Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. ÖZLÜCE İLKOKULU&ORTAOKULU E-DERGİSİ MART-2018 SAYI: 4.

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

Atatürk ve Ağustos Ayı

MİLLİ GURURU. Türkiye nin. YILMAZ: 2023 TE HEDEFİMİZ 25 MİlYAr DOlAr İHrAcAT YAPMAK

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1

ÇANAKKALE DENİZ MUHAREBELERİNİN DENİZDE DÖNEMİN ŞARTLARINA GÖRE TASARLANMIŞ SAVAŞ GEMİSİNDE KRİTİK OLAYLARIN YAŞANDIĞI YER VE SIRAYA GÖRE TANITILMASI

Çanakkale Muharebeleri ve Mustafa Kemal

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Ottoman Army Effectiveness in World War I, A Comparative Study Erickson, Edward J. Roudledge, New York, 2007, 229 sayfa, ISBN: ISBN

18 Mart Şehitler Günü Anlam ve Önemi

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR R5)

Edirne Tarihi - Edirne nin Yaşadığı İşgaller. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

SOUCHON UN OLDUBİTTİSİ

Hitler ABD'ye hiç savaş ilan etmeseydi ne olurdu?

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

Çanakkale Muharebelerİ nin İdaresİ

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

BÜYÜK TAARRUZ DA SUGÖREN KÖYÜ (12 30 AĞUSTOS 1922)

Türkiye ile İngiltere savaşın eşiğinden dönmüş!

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

775QSU& b T Ü R K İY E C U M H U R İY E T İN İN H E D E F İ; BİR A Ç IK D E N İZ D E V L E T İ O LM AK TIR. Fahri S. K O R UTÜRK

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

Bir İngiliz Resmi Yayınına Göre Çanakkale Cephesine Ait Bazı İstatistikî Bilgiler

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İnebolu' nun büyük tonajlı gemileri barındıracak büyük bir limanı yoku.

Sakarya Zaferi 97 Yaşında

ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI

SİNAN MEYDAN : ANAFARTALAR KAHRAMANI

KORE DE TÜRK MUHAREBELERİ

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

ÜÇLÜ İTTİFAK VE İTİLAF:

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

BİRİNCİ D NYA SAVAŞI

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

Mübariz İbrahimov tek başına 45 Ermeni asker ve subayı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

American Tank Company (Ruhi) vs Afrika Schützenkompanie (Levent) 1750 pts & Mid-War Hold the Line

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ SAVAŞ ÖNCESİ GENEL DURUM

İtilaf Kuvvetleri nin Gelibolu Yarımadası na Çıkarma Harekâtı (25 Nisan 1915)

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Yunan, bu sefer de obüslerle Çanakkale yi hedef yaptı!..

d-italya nın Akdeniz de hakimiyet kurma isteği

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Evrensel Bakış Açısı. Fransız Taburunu Esir Alan

I. Dünya savaşı ve nedenleri

Transkript:

ŞEHİTLİK ZİYARETİ 7 Temmuz 2010 Çarşamba, Saat 09.00-20.00 Kahvaltı sonrası iki araçla hareket edildi. Toplam katılımcı sayısı 65 idi. Çanakkale İskeleden Eceabat İlçesine geçildi. Kilitbahir kalesine kadar Birinci Dünya Savaşı nın sebeplerinin yüzyıllar öncesine kadar uzandığı aktarıldı: Sömürgecilik daha 15.yy.da Rönesans la gelişen bilimin imkânlarıyla insanlarda oluşan yeni ülkeler, yeni insanlar, yeni bitkiler, yeni uygarlıklar keşfetme duygusundan kaynaklanarak başlamış ve bunlara Avrupa ya ucuz baharat ve değerli maden getirme isteği de eklenmişti. Giderek bu ülkelerin zenginliklerinden daha fazla yararlanma yolu, büyük devletleri sömürgeciliğe yöneltmiş; bu karlı ortam sömürge imparatorlukları kurmalarına da imkân sağlamıştır. İtalya gibi Almanya da ulusal birliğini sağlayıp askeri anlamda ağır sanayi merkezli silahlanmaya başladı. Alman Krupp fabrikalarında büyük toplar 1, diğerlerinde başka silahlar yapılırken; modern denizaltılar ve savaş gemileri birer birer denize indiriliyordu. Artık Avrupa da bir silahlanma süreci başlamıştı ve bu süreç, körükleyici gelişmelerle daha da derinleşiyordu. Balkanlar da Rusya ile Avusturya arasında nüfuz çatışması kaçınılmazdı. Akdeniz e açılmak isteyen Rusya, Panislavist sloganla Balkanlar ı nüfuzuna almak istiyordu. Oysa Avusturya da Balkanlara sahip olmayı arzu ediyordu çünkü kendi ülkesinde de Slavlar vardı. Fransız ihtilali ile milliyetçilik fikri çeşitli uluslar üzerinde etkili olmuş, ulusal sınırlar içerisinde ulusal devletler kurma düşüncesi gelişmiş ve yer yer bağımsızlık savaşları baş göstermişti. 1 Bu toplar 1875 yılından itibaren Almanya dan sipariş edilip, Çanakkale Boğazı nın en dar noktasındaki karşılıklı olarak her bir tabya bonetinin arasına yerleştirilmiştir. Bu tarz modern topların sayısı 200 ü aşar. Fatih Sultan Mehmet in başlattığı güneyden gelecek tehlikeye karşı tahkimat (Boğaz ın en dar noktası sahillerinde askeri savunma için) yapma girişimi, Osmanlı Devleti nin güç kaybına paralel olarak geliştirilerek devam etmiştir. Her dönem Padişahının hizmetine rağmen II. Abdülhamit in ortaya koyduğu emek kayda değer niteliktedir. Eskileri modernleştirip, pek çok yeni tabyalar yaptırmış, Avrupa dan (büyük çoğunlukla da Almanya dan) sipariş ettirdiği sahil savunma toplarını yerleştirtmiştir. İşte 18 Mart 1915 Türk zaferinin gerisinde bu topların büyük katkısı olmuştur. 1

Savaş nedenleri arasında diğerleri kadar olmasa bile hanedan çekişmeleri, rekabeti ve dedikodularının da etkisi vardı. Belki I. Dünya Savaşına neden olan faktörlerin son aşaması bloklaşmadır. O tarihte doğu politikasına büyük önem veren Almanya, İngiltere nin Osmanlı devleti nden desteğini geri çekmesinden doğan boşluğu doldurmaya istekliydi. Ayrıca; Osmanlı Devleti nin milli hedefleriyle Alman politik ve askeri hedefleri arasında -Osmanlı Devleti nin coğrafi konumundan doğan - bir uyuşma vardı: Halbuki ne Almanya iki cepheli bir savaşta Avrupa da kısa sürede kesin sonuç alabilecek durumdaydı; ne de bir yıl önce Balkan Savaşından yenik çıkmış; askeri gücü yetersiz, ekonomik durumu bozuk Osmanlı Devleti, uzak hedefli saldırı nitelikli hareketlerle Alman askeri stratejisine yardımcı olabilecek konumdaydı. Nitekim Marn Meydan Savaşı nın Almanlar tarafından kaybedilmesi, Avrupa da savaşın kısa sürede mevzi savaşına dönüşmesine ve Alman Başkomutanlığı nın baskısıyla Osmanlı Devleti nin yeterince hazırlanmadan savaşa girmesine neden olacaktır. Çıkması olası bir genel savaşta politik ve askeri hedeflerine ulaşmak için Osmanlı ordusundan yararlanmayı hesap eden Almanya, Tümgeneral Liman von Sanders başkanlığında askeri bir heyet gönderdi. Eksiklerin giderilmesi ve Türk ordusunun kısa sürede savaşa hazırlanması için Türk ve Alman subayları el ele vererek büyük bir gayretle çalışmaya başladılar. Almanya 1 Ağustos 1914 te Rusya ya savaş ilan etmiş, bir gün sonra Türk- Alman anlaşması 2 Ağustos 1914 te imzalanmış olduğu için yapılan anlaşmaya göre Türkiye antlaşmayı imzaladığı gün Almanya nın yanında savaşa girmeyi kabul etmiş oluyordu. Er veya geç gireceği savaşta giderlerini karşılayabilmek için Almanya'dan %6 faizle borç olarak 5.000.000 lira almak zorunda kalmıştı. Şartlı olarak alınan bu paranın 250.000'i anlaşmanın imzasından on gün sonra; 750.000'i İngiltere ve Rusya'ya savaş ilanından on gün sonra, kalanı ise savaşa girildikten bir ay sonrasından başlayarak 400.000'er lira olarak verilecekti. Buna rağmen Osmanlı İmparatorluğu, 3 Ağustos 1914 te bir yandan seferberlik ilan ederken diğer taraftan da silahlı tarafsızlığını ilan etti. 2

Kilitbahir kalesi ziyaret edilerek gerekli bilgiler verildi. Fatih Sultan Mehmet döneminde nasıl denizin kilidi anlamını taşıyorsa, Çanakkale muharebeleri döneminde de aynı fonksiyonu icra ettiği vurgulandı. Namazgah tabyasında ise bir yıllık savaşın tüm aşamasında yaşanan sahil savunması ve deniz mayın hatları ile ilgili bilgiler aktarıldı. 3 ncü Kolordu ile 19 ncu Tümen Komutanlığına Mustafa Kemal Bey bölgeye gelişi ile Müstahkem Mevki Komutanlığının faaliyetleri aktarıldı. Çanakkale Boğazı nın en dar noktasına aynı gün (3 ve/veya 4 Ağustos 1914) mayın döşenmeye başlandı ve 8 Mart 1915 gününe kadar ara ara yeni hatlar oluşturmaya devam edildi. Bu arada Akdeniz de bulunan iki Alman savaş gemisi İngiliz donanmasının takibinden kaçarak 10 Ağustos 1914 te Çanakkale Boğaz ından içeri girdi. Gemiler Alman Deniz Bakanı ndan bu yolda bir emir almıştı. Bu, Türkiye için de bir sürpriz değildi. İngiltere de yapımı tamamlanmış olan Sultan Osman ve yapılmakta olan Reşadiye dretnotlarının verilmemesi ihtimaline karşı -ki sonradan İngilizler bu parası ödenmiş gemileri vermediler- Karadeniz de üstünlüğü sağlamak için Avusturya donanmasının gönderilmesini, daha önce Türk Hükümeti teklif etmişti. Avusturya donanması kendi kıyılarını korumak için Adriyatik ten ayrılmak istemediğinden Akdeniz deki iki Alman gemisinin Türk Donanmasına katılmasıyla Karadeniz de üstünlüğün sağlanması düşünülmüştü. Almanya ile savaşan devletlere de, gemilerin Osmanlı Devleti tarafından 80 milyon marka satın alındığı ilan edilerek mesele kapatıldı. Alman komutanı Amiral Souchon, aynı zamanda Türk Donanmasının Birinci Komutanlığına atandı. 30 Ağustos 1914 te bir General in idaresinde subay, torpidocu, telefoncu ve top çavuşu olarak toplam 160 Alman personeli Çanakkale ye geldi. Değişik tabyalara dağıtılan Alman personel, Türk erlerin eğitimine başladı. Boğaz da Alman teknik yönetimi ile deniz mayın hatları, projektörler, sabit torpido istasyonlarının kurulması işlemi günler geçtikçe daha da yoğunlaşıyordu. Enver Paşa nın gizli izni ile Yavuz ve Midilli ile birlikte on bir parçadan oluşan küçük Türk su üstü gücü, 29 Ekim 1914 sabahı Rus limanları bombardıman etti ve birkaç gemiyi de batırdı. Böylece Türkiye fiilen savaşa girmiş oldu. 3

Türkiye her ne kadar bu istenmeyen gelişmeye Rus donanmasının neden olduğunu, ilk saldırının Rus gemilerinden geldiğini iddia etmiş ve Rusların bu hatalarını tamir etmelerini istemişse de bunun bir yararı olmamıştır. Ruslar, 1 Kasım 1914 te Türkiye nin doğu sınırlarından saldırıya geçmekle kalmamış, İngilizler de Akabe yi bombardıman edip Urla iskelesindeki iki Türk gemisini batırmıştır. Misilleme niteliğinde 18 İngiliz ve Fransız gemisinden oluşan Birleşik Filo, 3 Kasım 1914 te Boğaz giriş tahkimatını bombardıman etti. Bu gün ilk şehitler verilmiş, ilk gaziler belirmiştir. Bombardımanda kayıp bilânçosu yaklaşık 85 idi. Bu menfur ve mesnetsiz saldırıdan sonra günden güne sayısı artan Birleşik filo 19 Şubat 1915 gününe kadar sabırla Boğaz girişinde beklemeyi sürdürmüştür. Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa zaten bölge savunmasının tümünden sorumlu idi. Takviye amaçlı olarak 3 ncü Kolordu Komutanlığına atanan General Esat (Bülkat) Paşa 4 Kasım 1914 te bölgeye gelmiştir. Çanakkale Boğazı'nın savunmasına yardımcı olmak ve Birleşik Filo'nun Boğaz'ı geçmesi halinde, fedai olarak görev yapmak üzere Turgut Reis ve Barbaros adlı iki muharebe gemisi, 17 Şubat 1915'te Nara Burnu kuzeyine geldi. 3 ncü Kolordu dahilinde yeni oluşturulan 19 ncu Tümen Komutanlığına Mustafa Kemal Bey, 25 Şubat 1915'te Eceabat'a gelmiştir. Kış ayları sebebiyle diğer cephelerde durağanlaşmış mücadelelerin içinde İtilaf Devletleri, deniz güçleriyle Çanakkale Boğazı nda kolay bir zafer kazanıp, önemli sonuçlar elde edeceğinden son derece emindi. Çanakkale kolayca geçilecek, Rusya ya gerekli silah yardımı yapılacak ve bu devletin Doğu Avrupa yla bütünleşmesini kolaylaşacaktı. Diğer yandan Almanya nın doğuya yayılması önlenecek, Boğazlar ve İstanbul teslim alınıp Osmanlı Devleti savaş dışı bırakılacaktı. Sonuçta İngiltere, Mısırdaki varlığını güvenceye alacak, Ortadoğu daki zengin petrol yataklarına sahip olacaktı. Böylece emperyalist güçler şöhretlerine şöhret katacaklardı. İngilizler ve Fransızlar bu ana düşünceyi uygulamaya koymak için en ufak ayrıntılara kadar büyük hazırlıklar yaptılar. Hazırlanan donanma, o zamana kadar eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir donanma idi. Yakın dönemde yaşanan Balkan hezimetini de bildikleri için, Türklerden hiçbir direnç beklemiyorlardı. 4

Boğaz girişinde kadroda Rus Askold gemisi de dahil toplam 62 yi buluyordu. 11 Ağustos 1914 ten itibaren Çanakkale Boğazı girişinde günden güne kalabalıklaşan İtilaf Donanması, İngiltere den gelen emirle, 19 Şubat 1915 ten itibaren bir aydan daha fazla Boğaz ın her iki yakasını ağır bombardımana tabi tuttu. Artık Türk mevzilerinin tamamen sustuğunu sanan İtilaf Donanması 18 Mart 1915 günü son bir hamle ile rahatça Çanakkale Boğazı nı ve İstanbul yolunu geçebileceklerini düşündüler. General Hamilton komutasındaki Akdeniz Sefer Kuvveti, bir İngiliz Deniz Tümeni, bir Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu, bir Fransız Doğu Sefer Kuvveti nden oluşuyordu. 18 Mart 1915 günü kahraman Türk komutan ve askerinin inancı, mayın hatlarının direnci ve çoğu Alman yapımı güçlü sahil toplarının aman vermez ateşi karşısında zamanının en modern üç büyük savaş gemisini (Bouvet, Ocean, İrresistible) yitirip, pek çoğu da ağır hasara uğrayınca geri çekilmek zorunda kaldılar. Böylece tüm dünya Çanakkale Boğazı nın sadece donanma gücüyle geçilmesinin imkânsız olduğunu bir defa daha anlamış oldu. Amiral de Robeck ile 18 Mart 1915 te Boğaz serüvenini başlatmak gibi, büyük bir yanılgıya düşmüştür. Çünkü Çanakkale harekâtının baş mimari Deniz Bakanı Churchill, Türklerin askeri güç ve kapasitesini ciddiye almamıştı. Ona göre, Çanakkale Boğazı Harekâtı, Türklere sınırlı bir cezalandırma harekâtı oluşturacaktı. Kim bilir Türkler, azametli İngiliz donanmasını Boğaz sularında görünce şaşırıp korkuya kapılacaklar ve direnişten vazgeçeceklerdi. Bu düşüncesiyle Churchill, kahraman Türk komutan ve askerini kendi sömürge askerleriyle karıştırmıştı. İşte bu zafer öyle bir Türklük zaferi idi ki, yaklaşık olarak 300 yıldır kimsenin baş edemediği en büyük sömürgecilerin en büyük donanmasını dermansız bırakan ecdadın zaferi idi. Bu zafer tüm mazlum milletler adına kazanılmış; onlara uyanmaları ve kendilerine gelmeleri için Türkün hediye ettiği zaferdi. Her ne kadar Türk zaferine gölge düşürmek için gemilerinin demode (eski) olduğunu iddia etmeye çalışan İngilizleri kimsenin dikkate alacağı yoktu. Öyle ki 380 mm.lik çaplı mermi fırlatan dünyan en büyük ve en modern gemisinin toplarını 5

bile ilk defa Türkler üzerinde denensin diye hemen Çanakkale ye gönderen İngiliz di. Peşinden yine İngilizler, 7/8 Mart 1915 sabaha karşı Karanlık Liman koyuna 26 mayın döken Nusret Mayın gemisini, Türk zaferinin en büyük faktörü olarak göstermeye çalıştılar. Halbuki kıyı savunma toplarının mucizevi başarısı olmasaydı, filodan hangi gemi geri dönmek/kaçmak için bu kadar çaba harcardı; peşinden de Nusret in döktüğü mayınlara doğru sürüklenmeye başlardı? Zaten dönemin Türk medyası da İngilizlerin gülünç iddialarını gündeme getirip gerçeğin böyle olmadığını pek çok farklı açıdan değerlendirmişlerdir. Yine bu zafer öyle bir zaferdir ki, hiçbir düşman gemisi Çanakkale kentine 13 km. mesafedeki Dardanos Soğanlıdere bile yaklaşamadan perişan olmuştur. İtilaf Devletlerinin, başarıya ulaştırılamayan deniz harekâtının, karadan da denenebileceğini hesaba katan Türk komutanları, bir yandan yinelenebilecek bir saldırıya karşı Boğaz savunmasını pekiştirmeyi (yeni mayın hattı döşenmesi; hasar gören topların ateşe hazırlanması ve yeniden getirilen toplarla takviyesi gibi) sürdürürken, öte yandan da, yapılabilecek çıkarmalara karşı bölgedeki kara birliklerini güçlendirme kararı aldılar. Gezi güzergahı olarak; Namazgah ve Rumeli Hamidiye tabyasından geçilerek, Rumeli Mecidiye tabyasına yaklaşık bir ay önce getirilen Krupp marka sahil savunma topu ziyaret edildi. Güneye doğru devam edilerek Baykuş (Yıldız) Tabyasından geçilerek Soğanlıdere ye ulaşıldı. Kara muharebeleri de orijinal mekanlarında aşağıdaki şekliyle aktarıldı. Kara muharebeleri öncesi yapılan atamalar hakkında bilgi verildi. Bu amaçla Mareşal Liman von Sanders, 5 nci Ordu Komutanlığına atanmıştır ve karargah da Gelibolu dadır. 26 Mart ta Gelibolu ya gelen Mareşal, aynı gün Bolayır a hareket etmiştir. Gerek bu hareketi, gerekse gelişinin ilk haftasından itibaren bölgede aldığı ve almayı düşündüğü düzenlemeler, Onun, büyük ölçüdeki çıkarmaları, Saros Körfezi yle Anadolu kıyılarından beklediğini kanıtlamıştır. Paşa, kıyının zayıf gözetleme birlikleriyle tutulup, kuvvetli ihtiyatlar ayırarak düşmanı karaya çıktıktan sonra karşı taarruzlarla denize dökmeyi hedeflemiştir. 6

28 Mart 1915 ten itibaren Çanakkale bölgesinde İngiliz ve Fransızların havada etkinliklerinin arttığı gözlenmiştir. 29 Mart ta tamamlanan Bozcaada daki uçak hangarına uçaklar çıkarılmış, 9 Nisan 1915 te İngiliz ve Fransız uçak filosu 36 yı bulmuştur.. Ayrıca atış kontrolü için İngiltere den bir balon takımı getirilmiştir. Kavaksuyu-Beşigeler arasında 150 km.lik geniş bir kıyı şeridinde savunmakla görevlendirilen 5 nci ve 7 nci Tümenler Gelibolu berzahı/dar geçidi kesiminde; 9 ncu ve 19 ncu Tümenler Gelibolu Yarımadası nın güneyinde; 3 ncü ve 11 nci Tümenler Anadolu yakasında konuşlanmıştır. Boğaz önünde E 15 İngiliz denizaltısı 17 Nisan günü Türklerin eline geçtikten sonra İngilizler tarafından batırılmıştır. Personelden 25 i yaralı olarak kurtarılmıştır. Kurtarılanlar arasında gönüllü yedek üsteğmen rütbesiyle Çanakkale nin yakın döneme kadar İngiliz Viskonsolosu Plmer de vardır. Plmer in bu sergilediği tavır, milleti ve devleti adına ne kadar özveri ile çalışılması gerektiğinin en canlı örneklerinden birini oluşturur. Milliyetçilik her halde böyle bir şey olsa gerektir. İtilaf güçleri amfibi harekâta karar verirce, Akdeniz Sefer Kuvveti asker sayısı 75.056 ya ulaştığı gibi, ilgili birlikler Gelibolu ya seyretmeye başlamışlardır. Bu ara 28 Mart 1915 ten itibaren Çanakkale bölgesinde İngiliz ve Fransızların havada etkinlikleri arttı. 29 Mart ta tamamlanan Bozcaada daki uçak hangarına uçaklar çıkarıldı. 9 Nisan 1915 te İngiliz ve Fransız uçak filosu 36 yı buldu. Ayrıca atış kontrolü için İngiltere den bir balon takımı getirildi. Beş piyade tümeni, bir piyade tugayı ile yeni gemilerle ikmal edilen Birleşik Filo nun tamamından oluşuyordu. İlk kademede, 1 nci Fransız Tümeni nden bir Tugay Kumkale ye çıkarıldı. 48 saat süreli Kumkale operasyondan amaç, buradaki Türk savunma kuvvetlerini tespit etmek/çaresizce bekletmek ve İntepe toplarını olabildiğince faaliyetten uzak tutmaktı. İki günlük mücadele İtilaf güçlerinin isteği şekilde gelişti. Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki BOA, HR. SYS, 2323/1 kayıtlı belgede şu bilgiye yer verilmiştir: 27 Nisan: Kumkale'deki kıtalar Fransızlardan oluşmakta olup içlerinde bulunan Müslümanlar bizim tarafa firar etmişlerdir. Aksi görüş de Genelkurmay, Çanakkale Cephesi 2 nci Kitap, s. 85 te ise, Tümen birliklerinin zayiatıysa, oldukça 7

ağırdı: 467 şehit, 763 yaralı, 505 Fransız tarafına firar olmak üzere toplam kayıp, 1735 i bulmuştu. ifadesi yer almaktadır. Bu gündem hala çözüm beklemektedir. Güneyde Beşigeler ve kuzeyde Bolayır bölgelerinde de, boş taşıt ve refakat gemileriyle çıkarma gösterileri yapılmıştır. Beşigeler sahilinde öğleye doğru sis basması ve ateş imkânının kalmaması yüzünden amfibi hareketten vazgeçilmiştir. Bu kuvvetlerden, Kabatepe kıyılarına çıkarılması planlanan asıl kuvvetlerin, Kabatepe nin kuzeyine çıkacak olan iki tümenli Anzak Kolordusunun ilk hedefi, Conkbayırı-Kocaçimen çizgisidir. Burası alındıktan sonra, Maltepe ye ilerlenerek, Yarımada, kuzeye karşı tıkanacak ve Kilitbahir platosuna saldırı için hazırlanılacaktır. Liman Paşa nın, çıkarmalar yönünden Yarımada nın bir bütün olarak güney bölgesini, Anadolu yakasına kıyasla ikinci derecede değerlendirmesi sebebiyle, Arıburnu kuzeyinde Azmakdere den Seddülbahir e kadar 35 km uzunluğundaki geniş ve önemli kıyıların savunması, sadece 9 ncu Tümen e bırakılmıştır. 9 ncu Tümen de sorumluluk bölgesinin kuzey kesimi için Yarbay Şefik (Aker) komutasındaki 27 nci Piyade Alayını görevlendirilmiştir. Bu alay, üç tabur ve ağır makineli tüfek bölüğünden oluşmaktadır. Asker mevcudu yaklaşık 2000 kişidir ve 2 nci Tabur Komutanı Binbaşı İsmet Bey emrinde ağır makineli tüfek yoktur. 19 ncu Tümen e gelince: Kurmay Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk) komutasındaki bu Tümen, Bigalı ve Maltepe dolaylarında Ordu ihtiyatıdır. 19 ncu Tümen, bu bölgedeki pozisyonuyla, Saros, Anadolu yakası ve Yarımada güneyinde olmak üzere, üç yönden beklenen çıkarmalardan her hangi birinde kullanılacak gibi değişik ve oldukça zor bir görev yüklenmiştir. 24 Nisan 1915 saat 14.00 de Mondros üssünden hareket eden Anzak Kolordusuyla yüklü konvoy ve 2 nci Filo, 25 Nisan saat 01.30 da gece karanlığında çıkarma yerinden dokuz kilometre mesafede buluşma noktasına geldiler. Buradan itibaren ilk hücum dalgasını oluşturan 1500 kişilik birlik, koyu karanlıkta Kabatepe genel doğrultusuna yöneldi (Saat 03.00). Bundan bir saat sonrasında, kuzeye yönelmiş olan bu ilk hücum birliği, tabii korunaklı ve savunmasız Arıburnu kıyılarına hiçbir askerin burnu kanamadan rahatça sahile çıktılar (saat 04.30). 8

Türkler tarafından iyi tahkim edilmiş ve yanlardan desteklenen Kabatepe kumsalları yerine Arıburnu yarlarının altındaki kıyı şeridine çıkmaları doğru ve son derece de akıllıca idi. Amfibi kara harekâtında en temel etken, sağ salim askerin karaya ayak basabilmesi kuramından dolayıdır. Çıkarmada düşmanın bütün çaba ve düzenlerine rağmen her hangi bir baskın hareketi söz konusu olmamıştır. Çünkü 8 nci Bölük Komutanı, 25 Nisan saat 02.30 sıralarında uzak kıyı sularında yaklaşan bazı siluetler seçmiş, bunların olası bir çıkarma hazırlığı ve baskınına belirti teşkil edeceğini sezinleyerek 2 nci Tabur Komutanını uyarmıştır. Durum, Tabur kanalından telefonla Tümen ve Alay katlarına da duyurulmuştur. Arıburnu sahiline bilerek ve isteyerek çıkmalarına rağmen özellikle Anzak ların karşılarında kaderin adamı Mustafa Kemal i bulması üzerine, başarısızlıkları ile ilgili asılsız üç bahane uydurdular: İngilizler daha sonra yaptıkları resmi açıklamada Nişan şamandırası bir mil kuzeye kaydırıldığı için yanlış yere çıktık dediler; Kıyı açıklarındaki akıntının tüm kafileyi kuzeye sürüklediğini bahane ettiler. Ayrıca yükseklere tırmanırken çok zorlandıklarını her vesile ile dile getiren İngilizler, saat 10.15 te zaten hedef zirveye çok yakın olan 263 rakımlı tepeye nasıl ulaştılar? Sorusuna cevap vermeleri gerekir. 27 nci Piyade Alayı ilk bombardıman sesleriyle uyanmış ve Alay Komutanı Yarbay Şefik Bey, Alayını alarma geçirmiş ve Alayının harekete hazır olduğunu 9 ncu Tümen Komutanı Halil Sami Bey e telefonla bildirmiştir. 2 nci Taburun ne tür bir sıkıntı içinde olduğunu çok iyi bilen 27 nci Alay Komutanı, sahildeki güvenlik perdesi yırtılmadan kıyılara varmak ve düşmanı durdurmak istemiştir. 9 ncu Tümen komutanlığına, hareket izni için almak için ısrar etmiş; üçüncü kez isteği 05.45 te kabul edilmiştir. Tümen tarafından verilen emirlere göre hareket edecekti. Türkleri baskına uğratamamanın şaşkınlığı içinde kalan ve Arıburnu kıyı eteklerine yerleşen Anzak birlikleri, bir koldan Haintepe etekleri-korkuderesi yönüne, diğer koldan Balıkçı Damları-Sazlıdere içlerine doğru ilerlemeye başlayınca, 9

bu kıyıları gözetlemekle görevli iki mangalık küçük Türk birliğinin şiddetli ateşleriyle karşılaşmıştı. Karşılarındaki zayıf Türk güvenlik birliklerini atan üstün Anzak birlikleri, Kanlısırt ı ele geçirdilerse de, Kabatepe deki Türk bölüğü ve bataryasının direnişi karşısında ağır kayba uğradı ve ileri hareketleri durduruldu. Ancak, saatler ilerledikçe üstün Anzak kuvvetleri karşısında, uğradıkları kayıplar pahasına büyük bir özveriyle çarpışan bölgedeki zayıf Türk birliklerinin çekilmek zorunda kaldıkları görüldü. Arıburnu ve hemen derinliğindeki sırtlarda hiç piyade birliği kalmamış, ara vermeden karaya yeni birlikler çıkaran İngilizlerin bir tümene yakın kuvveti, Conkbayırı doğrultusunda serbest kalmıştı. Bu arada Arıburnu ndan Balıkçı damlarına ilerleyen bir Anzak taburunun saldırısı da, buradaki 8 nci Bölük ün bir takımının çetin direnişiyle karşılaştı ve buradaki düşman hareketi yavaşladı. Yine Arıburnu na çıkarılmak istenen bir Avustralya bölüğünü ve bunu izleyen diğer saldırıları ağır kayıplara uğratan bu takım, sonunda çevresinde iyi gitmeyen savaşlar yüzünden, çok kayıp vermiş; kat kat üstün Anzak lar Cesarettepe yi işgal ederek, egemen araziye uzanmaya başlamışlardı. Aynı takım, elinde kalan az bir kuvvetiyle, Conkbayırı güney sırtlarına atlayarak direnişe karar verdi ki, Takımın arazi ve genel durumu, böylesine karmaşık bir savaş içerisinde doğru değerlendirip bir avuç eriyle mücadeleyi sürdürmesi gerçekten övünç vericidir. 27 nci Alay aldığı emir üzerine harekete geçerken, Kabatepe den gelen bir telefon haberinde, Anzak ların iki taburla Arıburnu na çıktığı ve buralarda kanlı savaşlar olduğu, çıkarmaların sürdüğü, Anzaklar ın, Kanlısırt-Kırmızısırt ve daha kuzeyindeki sırtları işgal ettiği öğrenildi. 27 nci Alay, Kemalyeri hizasına geldiğinde, Conkbayırı ndan silah sesleri geliyor, Düztepe-Conkbayırı ekseninde bulunan perakende Türk birliklerinin bu doğrultuda ilerleyen Anzaklar ı oyalamaya çalıştıkları görülüyordu. Anzak ilerlemesinin gelişmesine ve hazırlıklarını artırmasına fırsat vermek istemeyen 27 nci Alay Komutanı, Kemalyeri-Merkeztepe ekseninde taarruza karar vermiş; kısa hazırlıktan sonra da saat 08.00 de taarruza geçmiştir. 10

Bu sırada, 19 ncu Tümen in 57 nci Alayı nın da, Kocaçimen e yöneldiği 9 ncu Tümen den bildirilmiş ve 27 nci Alay dan 19 ncu Tümen le bağlantı kurması istenmiştir. 27 nci Alayın taarruzları gelişmiş ve Karayörük deresindeki Anzak perakendeleri, tamamıyla temizlenmiştir. Mustafa Kemal ile birlikte 19 ncu Tümen birliklerinin Conkbayırı na ilerlemeleri sevindirici bir durumdu. Böylece İngiliz çıkarması kuzey kanadından kavranmaya başlamıştır. 27 nci Alay Komutanı Şefik Bey, Conkbayırı ndan taarruza geçen 19 ncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal e, karşısındaki Anzak ların durumu ve kendi taarruz planı ilgili bir rapor gönderir ve harekatın koordine edilmesini önermiştir. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal in bölgesinde gelişen ve Conkbayırı na kadar sarkan kritik durum karşısında, inisiyatifini kullanarak giriştiği ve Yarımada nın kaderini değiştiren karar ve harekatı gerçekten övgüye değer niteliktedir. Nitekim, 25 Nisan sabahı Kabatepe yönünden gelen şiddetli bombardıman ve çıkarmalarla ilgili olarak, gerek Maltepe deki 77 nci Alay 05.10 da gerekse 9 ncu Tümen den alınan raporlar üzerine, Mustafa Kemal, Tümenini alarma geçirir. Süvari bölüğünü de keşif için, bölgenin kilit noktası olan Kocaçimen e yönelterek tehlike halinde sonuna kadar direnmesini emreder. Gerçekten Kocaçimentepe ve yanı başındaki Conkbayırı, bölgeye en egemen tepelerdi. Bunlar elden çıkarsa Boğaz ın savunması tehlikeye düşerdi. Saat 07.00 olmuştu. 5 inci Ordudan Tümene hiçbir emir verilmeyince, inisiyatifi ele alan Yarbay Mustafa Kemal, iki Alayını ve Kurmay Başkanını Bigalı da bırakarak, 57 nci Alayına Kocaçimen e harekete hazır ol emrini verdi. 3 ncü Kolordu komutanlığına hitaben bir rapor yazdırarak hareket seyrini aktardı. Böylece Mustafa Kemal, hem Yarımadanın kilit noktalarına düşmandan önce el atmış, hem de Ordu komutanına ihtiyatını istediği yerde kullanma imkanını vermiş oluyordu. 11

Son durumu da 3 ncü Kolordu ya da bildiren 19 ncu Tümen Komutanı, saat 08.00 de 57 nci Alayı arkasına alarak, Kocaçimen e yönelir. Saat 09.40 ta buraya ulaşan Alaya on dakikalık mola verdirir. Kurt Geçidi istikametinden Conkbayırı na çıkan Mustafa Kemal, Conkbayırı na ilerleyen Anzak kuvvetleri ve onların karşısında çekilen perakende Türk erleriyle yüz yüze gelir. Durum, çok kritiktir. Balıkçı damlarında direnen takımdan sağ kalıp da yukarıya doğru çekilen erlere keskin ve yüksek bir sesle haykırarak: Neden kaçıyorsunuz?, düşmandan kaçılmaz, düşmanla savaşılır. Cephaneniz kalmadıysa süngüleriniz vardır... Süngü tak!... yere yat!... Yarbay Mustafa Kemal in tam zamanında vaziyete el koyması, olumlu etkisini hemen göstermiş, ilerleyen Anzaklar da, bu durumu görünce bir anda şaşırmış, onlar da yere yatarak mevzi almıştı. Böylece zaman kazanılmış, Conkbayırı na ilerleyen 57 nci Alay ın öncü bölüğü marş marşla yetiştirilerek, düşmandan önce kilit noktası Conkbayırı tepesinin tutulması sağlanmıştı. Bunu hiç zaman kaybedilmeden çok kısa emirlerle 57 nci Alay ın 261 Rakımlı Tepeye doğru taarruzu izler. Mustafa Kemal, bu saldırı için emri altındaki komutanlara verdiği emirde: Size ölmeyi emrediyorum! Biz ölene kadar geçen sürede yerimizi yeni kuvvet ve komutanlar alacaktır. Komutanlar bu kesin emir üzerine, donanmanın yoğun ve cehennem gibi bombardımanlarına karşın hızla Anzaklar üzerine atılır. Kahraman Mehmetçik, önüne çıkan Anzak gruplarını geriye doğru sürmede ve hedeflerinden de uzaklaştırmada başarı sağlarlar. Yükseklerden sel gibi akan bu Türk taarruzunu General Hamilton şöyle anlatır: Gebe dağlar, Türk doğurmakta devam ediyor. Bizim mevziimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlardı. Bu sıralarda 9 ncu Tümen den 27 nci Alay ın da, Kemalyeri batısında düşmanla savaşa tutuştuğunun bildirilmesi üzerine, Yarbay Mustafa Kemal, bu 12

Tümenden, 57 nci Alay la düşmanın sol kanadına taarruzda olduğunu açıklayarak 27 nci Alay ın da sağ kanada yönelen taarruzunu sürdürmesini ve Alay Komutanı nın kendisiyle bağlantı kurmasını istemiştir. Böylece Arıburnu ndaki bunalım, şimdilik atlatılmış ve düşman ilerleyişi her iki yanından sıkıca kavranmıştı. Bu önlemlerle yetinmeyen 19 ncu Tümen Komutanı, Bigalı da bıraktığı 72 nci ve 77 nci Alayların da Arıburnu doğrultusunda harekete geçecek biçimde her an hazırlıklı olmalarını Kurmay Başkanına emretmişti. 57 nci Alay ın başarılı taarruzuyla Anzaklar 261 Rakımlı tepeden çekilmişti. Bu şekilde öğleye kadar gelişen harekât sonunda, Conkbayırı dolayları için, şimdilik tehlike kalmamış ve gerçekten çok kritik durum aşılabilmişti. Bir İngiliz yazar, o günkü Arıburnu taarruzları için şöyle der: Müttefik devletler için harekâtın en kötü rastlantısı, bu deha sahibi küçük rütbeli (Yarbay Mustafa Kemal) Türk Komutanı nın tam o anda, o noktada (Conkbayırı nda) bulunmasıydı. Çünkü aksi takdirde Anzak Kolordusu pekâlâ o gün Conkbayırı nı ele geçirebilirdi. Savaşın kaderi o anda belli olurdu. Bu arada Gelibolu dan deniz yoluyla gelerek Kilye iskelesinden Maltepe ye çıkan 3 ncü Kolordu Komutanı Esat Paşa ile buluşan 19 ncu Tümen Komutanı, daha önce Tümeninin bütün gücüyle Arıburnu ndaki Anzak ları denize dökmesine müsaade edilmesiyle ilgili Orduya yaptığı önerilerinin karşılıksız kaldığını, Kolordu Komutanına yansıtma fırsatını bulur ve mevcut durumdan yakınır. Bu öneri, Esat Paşa tarafından yerinde ve uygun bulunur. Arıburnu Cephesi Komutanlığı Yarbay Mustafa Kemal e verilerek, Paşa, 27 nci Piyade Alayı da 19 ncu Tümen emrine alınmak suretiyle Arıburnu ndaki Anzak ların denize dökülmesini emreder. Birliklerde oluşan aşırı yılgınlık karşısında irkilen General Birdwood bile Hamilton a gönderdiği raporunda: Bütün askerlerin geri çekilmek zorunda kalacağını bildirmekten kendini alıkoyamamıştı. Durum ciddiyeti sonunda Hamilton un birliklerine verdiği emirde şu ilginç cümleler yer alıyordu:.işin zor 13

tarafını atlattınız. Artık size kalan iş, güvenliğimizi tamamıyla sağlayıncaya kadar siper kazmak, siper kazmak, siper kazmaktır... Hamilton un bu emrinde, kuşkusuz her hangi bir taktik karar hüviyeti elbetteki yoktu. Emrin dayandığı fikir, çıkmazda kaldığına inanan idarecinin, bundan sonraki olayları oluruna bırakmaktan daha başka bir şey değildi. General Hamilton u bu durumlara düşüren, kuşkusuz Yarbay Mustafa Kemal komutasındaki 19 ncu Tümen di. Bu Tümenin, beş taburdan ibaret 27 nci ve 57 nci Alayları, sayıca kendisinden dokuz kat üstün düşman kuvvetlerine, derinlikte ilerleme şansı tanımamıştı. 19 ncu Tümen, onları çıktıkları kıyılara kadar sürüp, denize dökülme stresi içine sokmak suretiyle hayli korkulu anlar yaşatma başarısını göstermiştir. Savaş sonuna kadar devam edecek olan Birleşik filo ve uçak bombardımanları Türklere pek çok şehit verilmesine; yaralananlar ve sağ kalanların ise, genellikle sağır olmalarına veya çıldırmalarına yol açıyordu. 28 Nisan gününden itibaren Arıburnu bölgesindeki savaşlar yavaşlamış oluyor, taraflar gece ve gündüz tahkimatlarını geliştirerek, her geçen gün biraz daha toprağa gömülüyorlardı. Savaşların, 28 Nisan da statik durumunu koruması üzerine, 3 ncü Kolordu Komutanı Esat Paşa, Başkomutanlığa ve bir suretini de 5 inci Orduya sunduğu bir raporunda (özetle): İngilizleri denize dökmeyi amaçlayan yeni bir taarruzun yapılabilmesi için, bir Tümene ihtiyaç duyulduğundan, bu Tümenin kesinlikle ve ivedilikle Kolordu emrine gönderilmesini istedi. 25 Nisan sabahı Arıburnu na çıkarma yapan İngiliz kuvvetleri, kıyıdaki zayıf Türk gözetleme birliklerini atarak, Conkbayırı nı tehdit eder duruma gelmişlerse de, 19 ncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk) in hiçbir yerden emir almaksızın inisiyatifini kullanarak, müdahalesiyle Boğaz için hayati önem taşıyan bu kilit nokta, İngilizlere kaptırılmamıştır. Bir başka deyişle Çanakkale Savaşlarının kaderi, daha ilk günde Türkler lehine çevrilmiştir. 14

Büyük bir özveri örneğiyle Mehmetçiklerinin önlerinde kılıç çeken Türk subayları, hep birlikte ileri atılıyorlar ama yoğun ağır makineli tüfek ateşleriyle adeta biçiliyorlar ve yere seriliyorlardı. Böylesine kahramanlık örneği hücumlar birbirini izliyor, bütün gün Arıburnu nda belki de dünya savaş tarihinin nadiren kaydedebildiği en kanlı savaşlar oluyor ve akşam karanlığına kadar sürüp gidiyordu. Sağ koldaki Alaylar da, çok yıpranmış olmalarına ve en fazla subay kaybı vermelerine rağmen, sert ve inançlı mücadeleleriyle yer yer Anzak mevzilerine girmeyi başarıyorlardı. Yarbay Mustafa Kemal, 1 Mayıs ta bütün gün süren savaşlar sonunda yayınladığı emirde şöyle der: Benimle beraber burada savaş eden bütün askerler kesinlikle bilmelidirler ki, bize verilen namus görevini tam olarak yerine getirmek için bir adım geri gitmek yoktur. Rahatlıkla uyuma yolunu aramanın, bu rahatlıktan yalnız bizim değil, bütün milletimizin ebedi olarak yoksun kalmasına sebep olacağını hepinize önemle hatırlatırım. Bütün arkadaşlarımın, fikir birliğinde olduğuna ve düşmanı denize dökmedikçe yorgunluk belirtisi göstermeyeceklerine şüphem yoktur. Burada İngilizlerin, 9/10 Mayıs ve 13/14 Mayıs geceleri Bombasırtı mevzilerine yönelttiği baskın hareketleri hakkında, Arıburnu Kuvvetleri Komutanı Mustafa Kemal in Çanakkale Hatıraları ndaki çok veciz ve heyecan dolu şu anlamlı sözlerini yansıtmak; aynı Türk askerinin vatan coşkusunu da aktarmak bir ödevdir: Biz kişisel kahramanlıklarla uğraşmıyoruz. Yalnız, size Bombasırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak... Birinci siperlerin hiçbirisi kurtulamamacasına hepsi düşüyor. İlk siperdekiler, onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini de biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılmak yok.. Okumak bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Savaşı nı kazandıran bu yüksek ruhtur. 15

İngilizlerin, Arıburnu nda çıkarma hareketlerine başladığı 25 Nisan dan 5 Mayıs a kadar buradaki bütün birliklere, 19 ncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk) komuta etmiş, sevk ve idarede kayda değer bir aksaklık da olmamıştır. Yeni düzenlemeyle Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk) in, fiiliyatta 25 Nisan 1915 te başlayan ve 23 gün süren Arıburnu Kuvvetleri Komutanlığı bitiyor, doğrudan 19 ncu Tümen Komutanlığı görevi devam ediyordu. Kuzey Grubu nun 19 Mayıs genel taarruzuna katılacak birliklerin personel sayısı 42.112 dir. Buna topçu, Kolordu bağlıları ve lojistik teşkiller de eklenirse 50.000 i bulmaktadır. Bu savaşlarda, 51 i subay olmak üzere 3420 şehit, 97 si subay olmak üzere 6064 yaralı ve 486 kayıptır ki, kayıp genel toplamı yaklaşık 10.000 i bulmuştur. Arıburnu cephe kesiminde 19 Mayıs ta taarruza geçilmesiyle ilgili yüksek komuta kademesince alınan karar, genelde uygundur. Ancak taarruzun, buradaki kuvvetlerin İngilizler tarafından takviyeye gidilmeden başlatılmadığı için geç kalındı; bunun üzerine yapılan sevk ve idare büyük kayıp verdi. Yine bu taarruzda, araziyi tanımayan yeni gelmiş birliklerin ve özellikle bölgeye taze kuvvet olarak yeni gelen 2 nci Tümen in harekatında da görüldüğü gibi, başarı şansı konusu önceden değerlendirilmedi. Çok iyi hazırlanmış güçlü bir tahkimata karşı taarruzda, daha esaslı hazırlık ve askerlik tekniğinin tüm tabiye gereklerinin yerine getirilmesi zorunluluğunun göz önünde tutulmadı. Ağır topçu ve top cephanesinin azlığı, baskın prensibinin tam uygulanamaması, birliklerin, gece mevzi değiştirmelerinde görülen karışıklıklar, hücumların derinlik içinde değil, yoğun ve sıkışık hatlar halinde ve hatta kollar halinde yapılması, harekâtı olumsuz yönde etkilemiştir. *** Yarımada güneyinde, ilk etapta çıkarılması planlanan 29 ncu İngiliz Piyade Tümeni için S, V, W, X, Y kapalı adlarıyla anılan beş ayrı çıkarma yeri belirlenmişti. Hamilton a göre, çok önemli olan bu harekâtla karaya çıkan kuvvetler, Kirte doğrultusunda erkenden birleştirilebilir, Türk savunması çözülür; yukarıda açıklanan 16

beş yerde yapılan çıkarmalar, derinlikte birleşerek Alçıtepe üzerine bir sel gibi akardı. Sözü edilen bu çıkarma hareketlerini, başarısı ve karaya çıkan kuvvetlerin hedefe ulaşmasını sağlamak için, Seddülbahir sularındaki deniz desteği çok kuvvetli tutulmuştu. Nitekim Birleşik Donanmanın onda sekize yakın büyük çoğunluğu, yarımadanın ucunu, denize karşı üç yanıyla açık hedefler veren Seddülbahir Kirte eksenini kolayca yangın yerine çevirecekti ki, gerçekte de böyle olmuştu. Seddülbahir bölgesindeki savaşlar, donanmanın dayanılmaz bir ateş barajı altında sürmüş, Türk askerine özgü sonsuz inanç ve özverisi, bu cehennemi afeti, Alçıtepe eteklerinde aylarca göğüsleyip Seddülbahir'in kaderine egemen olmuştur. 9 ncu Tümen Komutanı, 22 Nisan dan itibaren cephedeki 25 inci Alay ın, 26 ncı Alay la değiştirilmesine karar verdi. Bu kararda etken olan faktörün, 26 ncı Alay Komutanı Yarbay Hafız Kadri ye yeteneği açısından daha çok güven duymasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. 3 ncü Taburun kuruluşunda ağır piyade silahı yoktu. Esasen 25 inci Alayın ağır Makineli Tüfek bölüğü değiştirme sırasında geri alındığı için, 26 ncı Alayın ağır Makineli Tüfek Bölüğü de kurulmamıştı. Her nedense bölgenin ağır silah ihtiyacı en kritik dönemde ihmal edilmişti. Tekke Koyunu (W), 12 nci Bölük; Ertuğrul Koyunu (V), 10 ncu Bölük; Tekke Koyu, 9 ncu Bölük; Eski Hisarlık Sırtları (S), 3 ncü Taburdan ayrılan diğer bir takım ile yoğun bombardımandan sonra- kahramanca savunuldu. İkiz Koyunda (X), gözetleme postası fazla direnemedi. Sarıtepe Altı nda (Y), saat 06.45 de İngiliz Tugayı, hiçbir direnişle karşılaşmadan bütün mevcuduyla çıkarmayı tamamlayarak egemen sırtlar çizgisine yerleşmişti. Tugay, böylece Türk savunmasının arkasına düşmüş oluyordu. Neyse ki İngilizler, bu fırsatı değerlendiremezler, kıyı başında hareketsiz kalırlar. Mevcut durumla ilgili Türkler ne kadar sevinse azdır. Şu bir gerçektir ki, İngilizler, burada büyük bir fırsat kaçırmıştır. Seddülbahir bölgesindeki çıkarmalar, Çanakkale Cephesi ne yönelen bütün amfibi hareketlerin ağırlık merkezini oluşturmaktadır. 25 Nisan için ilk hedef 17

Alçıtepe seçilmiş ve planlar buna göre hazırlanmıştı. Alçıtepe bloğunu bir günde koparabileceklerini hayal eden İngilizler, bütün gün yaptıkları çabalarında, hiç ummadıkları sert direnişlerle karşılaşarak, çıkabildikleri kıyılarda ezilip duraklamak zorunda kalmışlardır. 14 tabur ve çeşitli deniz müfrezelerle takviyeli 29 ncu İngiliz Tümeni ne karşı beş çeşitli çıkarma yerinde, sadece 26 ncı Alay ın 3 ncü Taburu ve ihtiyat 2 nci Tabur u ile karşı konulmuştur. Günün öğleden sonraki saatlerinde kullanılabilen Sarafim Çiftliğindeki 25 inci Alayın bir taburu ise, Sarıtepe altına çıkarılan İngiliz Tugayını etkisiz hale getirmeye yetmiştir. Böylece Hamilton un 25 Nisan da uygulamaya koyduğu ve geniş umutlar bağladığı harekât planından beklenen sonuç alınamayarak başarısızlığa uğramıştır. Harekât planının, Seddülbahir -Kirte-Alçıtepe eksenine göre kurulmuş bulunan esas yapısıyla günün gerçekleri, birbirine o kadar uzaktan seyirci kalmışlardır ki, kaçırılan fırsat ve her noktada uğranılan yenilgiler yüzünden, Alçıtepe hedefi, onlar için bir hayalden öteye gidemedi. Bu hedefler Çanakkale savaşları süresince de hiçbir zaman gerçekleştiremeyecekleri sadece bir rüyadan ibaret kalacaktır. Bütün bölükler, dört kilometrelik bir cephe çizgisinde İngilizlerle yakın temasta. Seddülbahir-Harapkale-Gözcübaba Tepesine yerleşmiş bulunan doğu kanat birlikleri, eski mevzilerini koruyor ve Ertuğrul Koyu, bu kanadın kontrolünde tutuluyordu. Tabur merkezi ve batı kanadı, kıyılar çizgisinden kopmuş ve kuzeye kıvrılmıştı. Aytepe nin elden çıkmasıyla cephenin en kritik bir noktası çökmüş sayılırdı. Her iki kanadın yan ve gerileri açıktı. Tabur Komutanı nın elinde bir mangadan başka ihtiyatı yoktu. Özellikle subay kaybı ağırdı. Takımların çoğu çavuşlara kalmıştı. Mevziler, geriden kuvvet gelinceye kadar pekiştirerek tutulmadı. Böylesine aceleye getirilip yetersiz ve gece eğitimleri ve araç-gereçleri eksik birliklerle büyük ölçüde bir gece taarruzu düzenlemesine gidildi. Bu yüzden başarısızlık kaçınılmazdı. Üç gün süren kıyı savaşlarında Türkün çetin direnişi karşısında yok olmaktan zor kurtulabilen İngilizler, ancak çok az bir derinlikte ilerleyebilmişler ve kendileri açısından hiç değilse sınırlı ölçüde de olsa kıyı başı anlamına gelen sağlam bir toprak 18

parçasına ayak basabilmişlerdi. Çıkarmaların başından beri asıl hedefleri olan bölgeye egemen kilit noktayı oluşturan Alçıtepe ye henüz epeyce uzaktaydılar. Tümenin yerleştiği mevziler, esaslı ölçüde bir tahkimattan yoksundu. Gerçek durum bu iken ne gariptir ki, General Hamilton hatıratında: Türkler bir ay içerisinde çok muazzam tahkimat vücuda getirmişlerdi şeklinde yanlış bilgilere rastlanmaktadır. Çanakkale Cephesi nin en büyük eksik yanı olan yarım hazırlıklar, karışık düzenler ve kuvvetlerin parça parça kullanılması gibi olaylar sürüp gidiyordu. Sonu geldi sanılan Kirte savaşlarının şansı birden açılır gibi oldu. Nitekim Binbaşı Mahmut Sabri, ilerideki birliklerin çözülüp yüz geri etmeleri üzerine, ihtiyat grubunu alarak öne fırladı, rastladığı perakendeleri de çevirip emrine aldı ve asıl mevziler üzerine atıldı. Tam zamanında başlatılan bu ileri hareket öteki birlikleri de canlandırdı. Böylece çekilen birlikler durup hep birlikte tekrar ileri atıldılar ve eski mevziler geri alınarak boşaltılan cephe yeniden kuruldu. Üç saatten beri Türk savunmasına çarparak sersemleyen İngiliz birlikleri, elde ettikleri bu fırsattan yararlanma olanağını bulamamışlardı. Aslında iyi bir harekât planına dayanarak yürütülen ve Alçıtepe yi batıdan yapılacak derinlikte bir kuşatmayla Yassıtepe üzerinden düşürmeyi hedefleyen İngiliz-Fransız saldırıları, çetin Türk savunması karşısında boşa çıkarılmıştır. Her ne kadar İngiliz ve Fransızlar denize dökülemese de Kirte savaşları, ihtiyatları yerinde ve zamanında kullanmak bakımından, Çanakkale Cephesi nin diğer kesimlerinde yapılan hazırlıksız taarruzlar yanında parlak bir yer tutar. Yine bu savaşlar, Seddülbahir cephe kesiminde İngilizlerin dar bir alanda sıkışıp kalmasını sağlayan ilk başarılı hareketleri içerir. Dağınık düzende yapılan Türk hücumu, ne kadar istekle de başlasa yetersiz kaldı. Bu nedenle İngilizlerin alabildiğine destek fırsatı bulduğu girme yerini parçalayıp ele geçirmek mümkün olmadı. Seddülbahir burnunda sahilin kapalı kısımlarına çıkarak sığınabilen düşman kuvveti, Anadolu sahilindeki bataryalarımızın ateşleri altında barınamayacak vaziyette kalmışlardır. 19

Gerçek şu idi ki, Çanakkale harekât sahnesinde, İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin, bir yağmur sağanağı halinde ölüm saçan topçu ateşlerine hedef olmak, Türk askeri için, kaçınılmaz ve katlanmak zorunda olduğu büyük bir talihsizlikti. Bu korkunç olaylarla kucak kucağa yaşanılacak ve bile bile ve seve seve kutsal topraklar uğruna can verilecekti. Artık gündüz İngiliz donanması ateşleri altında sipersiz yerlerde/açıkta kalınmaması emrine uyularak, bütün hücum birlikleri gerideki mevzilerine alındı. Bütün gösterilen çaba ve özverilikler güzel şeylerdi ama arka arkaya ve daima hazırlıksız girişilen gece hücumlarının, Türk birliklerini eritmiş olduğu da bir gerçekti. Bu başarısızlıkta, yetersiz hazırlık, hücum birliklerinin birbirine karışması gibi sevk ve idarede işlenen hatalar başlıca etkendi. Bu arada Albay von Zodenstern görevinden alındı. Yerine 15 inci Kolordu Komutanı General Weber atandı. İkinci Kirte Savaşı (İngiliz ve Fransız İkinci Kirte Saldırısı 6-8 Mayıs) aşamasında İngiliz-Fransız kuvvetleri 25.000 den fazla asker, 300 den fazla ağır makineli tüfek, 105 kara topçusu, 400 den fazla deniz topçusu; Türk kuvvetleri: 10.000 asker, 24 ağır makineli tüfek, 40 top. Çanakkale yi anlatabilmek için, onun oluşumundaki ruha dikkat etmek gerekir daima. Adeta birbirini kıskandıran bu gibi yarış halindeki kahramanlıklar görülecek, hiç kimse can ve şan hesabına düşmeden dövüşüp milli görevlerini, yine milli tevazu içerisinde yerine getirerek, büyük ulusunun tarihine armağan edecekti. İkinci Kirte savaşının birinci günü çok işler başararak, İngiliz taarruzlarının bugün de asıl hedefi olan Alçıtepe bloğunu yarı çember içerisine almak isteyen müttefik Başkomutanlığı, gerçekten bir daha düş kırıklığına uğramıştır. Türk askeri, inatla tuttuğu mevzilerinde çok iyi dövüşerek, her iki kanat harekâtını da çökertmiştir. Gerek Birinci Kirte savaşlarında, gerekse üç gün süren İkinci Kirte Savaşı nda, Seddülbahir çıkarma harekâtının hedefi, ilk planda ve kısa zamanda Alçıtepe'ye el koymak ve Boğaz tabyalarını düşürmekti. Türk kuvvetlerinin Kirte 20

mevziini yiğitçe ve özverilikle savunmaları karşısında, İngiliz-Fransız kuvvetleri bir başarıya ulaşamadılar. Nitekim Sefer Kuvvetleri Başkomutanı General Hamilton, bu savaşlar sonunda, Londra ya gönderdiği bir telgraf raporunun daha ilk cümlesinde, Hedefime varamadım. Harekât başarısızlıkla sonuçlanmıştır derken, bunu izleyen satırlarında: Türklerin daima tahkimatı denebilecek şekilde çok kuvvetli mevzilerde bulundukları, bu yüzden üzerlerine varılamadığı destek kuvveti yetiştirilemezse bu işin içinden çıkmanın imkânı olamayacağını belirtmektedir ki, bu da, İkinci Kirte Savaşı ndaki Türk başarılarının Müttefik Başkomutanlığı katını nasıl sarstığı ve bocalattığını açıkça göstermektedir. Aslında Türklerin Seddülbahir de yuvalandıkları mevziler, diz ve boy çukurlarından ibaret basit toprak tahkimattan ibaretti. Onların daima tahkimatı benzeri olarak niteledikleri gerçek öğe, karşılarına granit bir duvar gibi dikilen Türk askerinin savaş azim ve iradesiydi. İngiliz ve Fransızların Üçüncü Kirte Savaşı (4-6 Haziran 1915) harekatıyla ilgili olarak kısa bir eleştiri yapmak gerekirse denebilir ki, taktik alanda göze çarpan en önemli hataları, ellerinde önemli ölçüde ihtiyat kuvvetleri bulunduğu halde bunları, zamanında ve özellikle başarı sağlanan kesimde ileri sürüp başarıyı geliştirmede kullanmamalarıdır. Diğer önemli bir nokta da, harekâtın planlayıcısı ve birinci derecede sorumlusu durumundaki Akdeniz Seferi Kuvvet Başkomutanlığı nın gereğinde kendisinin müdahalesini sağlayabilecek ihtiyat kuvvetini elinde bulundurmaması ve bir de Başkomutanlık yetkisini kullanarak mevcut ihtiyatları zamanında başarıyı geliştirecek yönde kullandırma etkinlik ve gücünü göstermemesidir. Türk tarafı içinse denebilir ki, Türk birliklerinin bu günkü savunma ve karşı taarruzlarında gösterdiği kahramanlık ve cesaret yüksek düzeyde olmuştur. Fransız zayiatının 2031, İngiliz zayiatının 6000 e ulaştığı kaydedilmektedir. 5 inci Ordu Komutanı Liman Paşa raporda, Güney Grubu nun 9000 kişi kaybettiği belirtilmektedir. 21

Üçüncü Kirte savaşı, ağır kayıplar pahasına da olsa Türk birliklerinin başarısı, İngiliz ve Fransız kuvvetlerininse, yenilgisiyle sonuçlanmıştır. İngiliz ve Fransız birliklerinin taarruzu durdurularak geri atılmak suretiyle harekâtın başından beri hedeflenen Alçıtepe ye bu kez de ulaşılamamıştır. Bütün kazançları, birkaç yüz metrelik mevzi kesimini ele geçirmekten öteye gidememiştir. Bu da, verdikleri ağır kayıplarla oranlanamayacak kadar önem taşımamaktadır. Bu savaşlar sonunda, her iki tarafta verilen ağır kayıpların yanında, oldukça yorgun ve bitkin düşmüştür. Bütün siperler, bağlantı yolları, setr (kapatma) hendekleriyle birbirine bağlanmıştı. Ayrıca sağ kanatta olanlar, Kanlıdere ye, sol kanattakilerse Kerevizdere ye bağlantılıydı. İşte Fransızların, savaşların başından beri gözlerinde büyüttüğü ve raporlarında, Daime Tahkimatı diye yakındıkları tahkimat, Sahra Tahkimatı denilen basit toprak siperlerden ibaretti. Bu savaşların sonucu hakkında bir değerlendirme yaparken, önce 5 inci Ordu Komutanı Liman Paşa nın 22 Haziran 1915 te Enver Paşa ya gönderdiği uzun ve ayrıntılı raporunda sadece önemli kısımlarını içeren şu ilginç satırları üzerinde durmak gerekir. Bu raporunda Liman von Sanders: Düşman öteden beri ve özellikle son zamanlarda yaptığı saldırılarda, anlatılamayacak derecede çok cephane ve az insan harcıyor. Merak nedeniyle düşmanın bir dakikada obüs ve gemi toplarıyla 150 mermi attığı sayılmıştır. Biz ise, pek çok insan, az cephane feda ediyoruz. Feda edebildiğimiz cephaneyse, düşmanınki gibi donanma ve obüs cephanesi değildir. Bu çok kısa açıklama, Türk erinin ne büyük güçlük ve ağır koşullar altında vatan toprağını savunduğunu ve bu uğurda gözünü kırpmadan ölüme atıldığını anlatmaya yetmektedir. İki gün süren kanlı boğuşmalarda, göze çarpan en büyük özellik, Türk komuta kademelerindeki serinkanlılık, alınan kararlardaki ustalık, karşılıklı iş birliği 22

zihniyeti, uygulamaların noksansız yapılışıyla uygulayıcıların yarattığı yiğitlik, inanç ve içtenliktir. Zığındere Savaşları 28 Haziran da İngilizlerin, asıl kuvvetleriyle sağ kanadımızdaki 11 nci Tümen cephesinde, Zığındere batısında giriştikleri saldırılar, Güney Grup Komutanı Weber Paşa yı endişeye düşürmüştü. Paşa, bir ara cepheyi Alçıtepe ye kadar geriye almak istemişse de, kendisi bundan vazgeçirilmişti. İngilizlerin bugünkü başarısı, Yarımada ya ayak bastıklarından bu yana elde ettiği başarının en büyüğü ve önemlisiydi. İngilizlerin, böylece son bulan 28 Haziran saldırılarında, Türk birliklerinin kayıpları oldukça fazla olmuştur. Güney Grubu bölgesinde henüz görev almamış durumda bulunan deneyimi, bilgisi ile tanınan 2 nci Kolordu Komutanı Mirliva Faik Paşa dan yararlanmaktı. Aynı düşünceyi paylaştığı anlaşılan Güney Grup Komutanı Weber Paşa da, 2 nci Kolordu Komutanı Faik Paşa yönetiminde yapmayı tasarladığı yeni bir saldırı için 5 inci Orduya bir öneride bulunmuştu. Liman von Sanders in 29 Haziran saat 07.30 da Almanca olarak gönderdiği telefon emriyle Faik Paşa nın Güney Grubu emrine verildiği bildirildi. Bu sırada Yarımada da denetlemelerini sürdürmekte olan Başkomutan Vekili Enver Paşa da, 12 nci Tümen cephesinde cereyan eden bu kanlı saldırı ve karşı hücumları heyecanla izlemiş, Tümenin gösterdiği kahramanlık ve şahlanmaya hayran kalarak Tümene takdirlerini bildirmiştir. 2 Temmuz akşamüzeri büyük umutlarla başlatılan baskın tarzındaki hücum, gecede sürdürülmüş, hatta 3 Temmuz sabahı da büyük çaba harcanmasına rağmen, beklenen sonuca ulaştırılamamıştı. Bu olumsuz sonuç da, 2 nci Kolordu Komutanı Mirliva Faik Paşa nın, Liman von Sanders in emirleriyle Yarımada daki görevini sona erdirmişti. 23

Peşinden bölgeye ve yeni göreve getirilen 1 nci Kolordu Komutanı Mehmet Ali Paşa, birliklerine 5 Temmuz da yapılacak saldırı için gerekli emirleri verdi. Sonuç olarak, 1 nci Kolordu nun hiçbir başarı sağlamayan 5 Temmuz 1915 tarihli bir günlük taarruzu 5.025 kayba mal olmuştu. Zığındere Savaşlarının işte böylesine sona ermesi Güney Grup Komutanı Weber Paşa nın da sonu olmuş, yerine Başkomutanlık Vekâleti nin 6 Temmuz 1915 tarihli emriyle Güney Grup Komutanlığı na (2 nci Ordu Komutanı) Vehip Paşa atanmıştır. İngilizler, 28 Haziran 1915 ten 5 Temmuz 1915 e kadar süren Zığındere savaşlarında, tasarladıkları hedefe varamamışlar, gerek İngiliz gerekse Fransızlar, Zığındere savaşlarında son derece yorgun ve bitkin düşmüşlerdir. Kazandıkları mevzi başarılarını geliştirmeye kalkışamamıştır. Bu nedenle yeniden yapmayı düşündükleri bir taarruzu da, 12 Temmuz 1915 gününe yaşanacak olan İkinci Kerevizdere Savaşı na kadar geciktirmişlerdir. Mevzi savaşları karakterine dönüşen cephelerde, yeterli hazırlık yapılmadan ve yeterli topçu desteği sağlanmadan girişilen hücum ve karşı saldırılarla başarıya ulaşılamamış, aksine ağır kayba uğranılmıştır. Nitekim hemen yukarıda sıralanan nedenlerden ötürü gerek Sağ Kanat Komutanlarından önce 2 nci Kolordu gerekse daha sonra 1 nci Kolordu Komutanları, İngilizlerin sol kanadına yönettikleri hücumlarda, hiçbir başarı sağlayamamış ve İngilizleri mevzilerinden söküp atamamışlardır. Üstelik daha yukarıda açıklandığı gibi emirlerindeki birlikleri, ağır kayba uğramaktan da kurtaramamışlardır. İkinci Kerevizdere Savaşı (12-13 Temmuz 1915) öncesi Trakya da Mirliva Vehip Paşa Komutasındaki 2 nci Orduyu Seddülbahir cephesine harekete geçiren Başkomutanlık, Vehip Paşa yı da Güney Grup Komutanlığı na atadı. Paşa, 9 Temmuz da cepheye gelerek emir ve komutayı teslim aldı. Bunu, 10 Temmuz da 14 ncü Tümen Komutanı Kazım (Karabekir) ve 13 Temmuz da da, 24