TÜRK DIŞ POLİTİKASININ BÖLGESELLEŞMESİ

Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Amerikan Stratejik Yazımından...

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI?

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

SİVİL GLOBAL GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI PROGRAMI Potansiyelin Keşfi

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

ABD Model Ortak mı? 3

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU

Türkiye de Stratejik Araştırma Merkezleri: BİLGESAM Örneği

Kerkük, Telafer, Kerkük...

ABD İLE İLİŞKİLERDE YENİ DÖNEM: MODEL ORTAKLIK

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI Hacı Dede Hakan KARAGÖZ

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

RUSYA DIŞ VE GÜVENLİK POLİTİKALARININ KÜRESEL AMAÇLARI VE BÖLGESEL YANSIMALARI

Kadir Has Üniversitesi

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

SURİYE SORUNU VE TÜRK DIŞ POLİTİKASINA TOPLUMSAL BAKIŞ *

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III

ABD-İSRAİL-İRAN-TÜRKİYE; ORTADOĞU DA DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ EYLÜL 2009

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK

DEMOKRATİKLEŞME VE TOPLUMSAL DAYANIŞMA AÇILIMI

Türkiye-Rusya ilişkilerinin son 16 yılı

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Kadir Has Üniversitesi

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Araştırma Notu 15/179

DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

Dr. Öğr. Üyesi İsmail SAFİ

Yükselen Güç: Türkiye-ABD İlişkileri ve Orta Doğu Tayyar Arı, Bursa: MKM Yayıncılık, 2010, 342 sayfa, 18,00 TL ISBN:

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2011 Raporu Libya ya Uluslararası Müdahale ve Türkiye

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

Dr. Zerrin Ayşe Bakan

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TÜRK DÜNYASI KIZIL ELMA ÖDÜLLERİ SUNUŞ

Çepeçevre Karadeniz Devam Eden Sorunlar, Muhtemel Ortakl klar - Güney Kafkasya ve Gürcistan aç s ndan

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

Ortadoğu birliğine doğru ilk adım mı?

DİASPORA - 13 Mayıs

Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. Uluslar arası İlişkiler Bölümü

İKV DTSO BİLGİLENDİRME TOPLANTISI İKV Başkanı Ömer Cihad Vardan Açış Konuşması Diyarbakır,

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR. 26 Kasım 2015

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezi

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

Transkript:

Özdem SANBERK E. Büyükelçi TÜRK DIŞ POLİTİKASININ BÖLGESELLEŞMESİ RAPOR NO: 21 İSTANBUL 2010

TÜRK DIŞ POLİTİKASININ BÖLGESELLEŞMESİ Hazırlayan: E. Büyükelçi Özdem SANBERK RAPOR NO: 21 1

SUNUŞ Türk tarihi incelendiğinde geçmişteki başarıların arkasında iyi yetişmiş bilge adamların bulunduğu görülmektedir. Ancak günümüzde olayların çok boyutlu olarak gelişmesi ve sorunların karmaşıklaşması, birkaç bilge kişinin veya aydının gelişmeleri zamanında ve doğru olarak algılamasını ve alternatif politikalar üretebilmesini zorlaştırmaktadır. Gelişmelerin yakından takip edilmesi, gelecekle ilgili gerçekçi öngörülerin yapılabilmesi ve doğru politikalar üretilebilmesi için farklı disiplinlere ve görüşlere sahip bilge adamlar ile genç ve dinamik araştırmacıların, esnek organizasyonlar içinde sinerji sağlayacak şekilde bir araya getirilmesi gerekmektedir. Dünya daki ve yurt içindeki gelişmeleri takip ederek geleceğe yönelik öngörülerde bulunmak; Türkiye nin ikili ve çok taraflı uluslararası ilişkilerine ve güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araştırmalar yapmak; karar alıcılara milli menfaatler doğrultusunda gerçekçi, dinamik çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak maksadıyla Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) kurulmuştur. BİLGESAM ın vizyonu, amacı, hedefleri, çalışma yöntemi, temel nitelikleri, teşkilatı ve yayınları http://www.bilgesam.org/tr web sitesinde sunulmaktadır. E. Büyükelçi Özdem SANBERK tarafından hazırlanan Türk Dış Politikasının Bölgeselleşmesi isimli rapor; Türkiye nin son yıllarda izlediği Ortadoğu eksenli aktivist dış politika ve neticesindeki Türk dış politikasında Ortadoğu ekseninin ağırlık kazanmasının sebep ve sonuçları, Türkiye nin iç ve dış politika dinamikleri açısından değerlendirilerek Türkiye nin yeni dış politika vizyonunu değerlendirilmeye çalışılmıştır. Raporun Türkiye nin önünü açarak gelişim sürecine katkı yapmasını diler, raporu hazırlayan E. Büyükelçi Özdem SANBERK E teşekkür ederim. Dr. Atilla SANDIKLI BİLGESAM Bşk. 2

TÜRK DIŞ POLİTİKASININ BÖLGESELLEŞMESİ* Türkiye Avrupa Birliği'nden beklediği karşılığı görerek, katılım sürecine ve tam üyelik hedefine tekrar kilitlenebilirse, o zaman Türkiye'deki demokratik atılımlarla siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelerin yaratacağı dinamiklerin tüm Ortadoğu'da ve daha geniş bir alanda barış, istikrar, refahı ve demokratik atılımları tetikleyeceği açıktır. Eksen Tartışmalarının Altındaki Gerçekler Türk dış politikasında eksen tartışmaları 2009 yılının büyük bölümüne egemen oldu. Bu tartışmalar hala sürüyor. Muhakkak olan bir şey varsa son yıllarda ve özellikle 2009 yılında dış ilişkilerimizin uygulama alanı genişledi ve yönü en azından görünürde, büyük ölçüde bölgeselleşti. Önceliklerimizde Ortadoğu ağırlık kazandı. Değişen dünya koşulları bu gelişmede hiç şüphesiz önemli rol oynadı. Ama dış ilişkilerimizde görünürdeki bu değişikliğin ötesinde daha ciddi bir bu rota değişikliği var mı? Eğer varsa bu değişikliğin nedenleri ve yeni dönemin geride bıraktığımız yıllardan farkları nelerdir? Her şeyden önce unutulmaması gereken bir gerçek var: Dış politika, kendi içinde dondurulmuş, durağan bir politika olamaz. Kendini her gün yeniden yaratan bir dünyada yaşıyoruz. Dış ilişkilerini değişen koşullara uyarlayamayan ülkeler bunun bedelini öderler. Yalnız, ideolojik, dogmatik devletler ve dış dünyaya kapalı olan antidemokratik rejimler değişen dünya gündemini, güç dengelerini ve değişen dünya değerlerini umursamaz. İç Dinamikler Dış politika aynı zamanda bir ülkenin iç dinamiklerinin de bir sonucudur. Yine son yıllarda ve özellikle 2009 da iç siyaset sahnemizde dış ilişkilerimizi etkileyen değişiklikler oldu. Bunlardan birincisi Ahmet Davutoğlu faktörüdür. Geçen mayıs ayında Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu Türk dış politikasının yeniden ele alınmasını ve kavramsallaştırılması gerektiğine inanan bir akademisyen. Türkiye nin dünya sahnesinde bir rol oynaması zamanın 3

geldiğini düşünüyor. Davutoğlu nun, göreve gelir gelmez bu düşüncesini süratle gerçekleştirmeye koyulduğunu görüyoruz. İkincisi, yedi yıldır iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi nin kimliği ile ilgili. Ak Parti, Türkiye nin Avrupa ve Atlantik toplumu içindeki yerinin önemini reddetmeyen, ama aynı zamanda gerek bölgemizde, gerek dünyada İslam dayanışmasına da önem veren bir kimliğe sahip yöneticilerden oluşuyor. Son yıllarda İsrail ile aramızda açılan mesafe, hükümetimizi oluşturan Adalet ve Kalkınma Partisi nin bu özelliğini kanıtlamakta. Bu partinin bölgemize ve Müslüman ülkelere ilgisi sadece İslam dayanışmasıyla sınırlı değil. Erdoğan hükümeti bölgemizde ve Rusya, Kafkasya ve Orta Asya yı da kapsayan daha geniş alanda ticaret ve ekonomik işbirliği ve enerji alanında mevcut olanakların ve potansiyelin bilincinde ve bu olanakların ve potansiyelin değerlendirilmesini hedeflemektedir. Üçüncü bir faktör, Ortadoğu da Türkiye nin kontrolü ve iradesi dışında meydana gelen gelişmeler. Irak ın ve Afganistan ın işgali, İsrail ve Filistin arasındaki ihtilafın ulaştığı boyutlar, İran ın nükleer emellerini bunlar arasında sayabiliriz. Türk diplomasisinin bölgeye doğru yönelmesinde dördüncü önemli nokta, Türkiye nin Avrupa Birliği ne entegrasyon idealine Sarkozy ve Merckel gibi Avrupalı liderlerin verdiği cevaplar ve katılım sürecinde bilhassa Kıbrıs sorunun çözümü konusunda Türkiye ye verilen sözlerin tutulmaması. AB destekli BM barış ve birleşme planını reddetmiş olan Kıbrıslı Rumların Avrupa Birliğine alınarak bizim üyeliğimizi veto etmelerine yeşil ışık yakılması ve buna karşılık bu planı kabul eden Kıbrıs Türklerinin yalnızlaştırılmasına devam edilmesi bu çerçevede yer alıyor. Nihayet son bir nokta da, Türkiye nin halen iç politikada yaşamakta bulunduğu inanılmaz siyasi, ekonomik, sosyolojik ve kültürel değişim ve dinamizm. Bize, siyasi kutuplaşma ve ciddi gerginlikler şeklinde yansıyan ve içinde radikalleşme ve demokratikleşme tohumlarını aynı zamanda barındıran bu dinamizmin muhtevası, niteliği ve kapsamı Avrupalı ve Amerikalı müttefiklerimizce anlaşılamıyor. Burada yaşayan bu ülkenin insanları olarak bizim tarafımızdan da tam anlamıyla anlaşıldığı söylenemez. Bu dinamiklerin hangi yöne doğru 4

evrileceği, yani daha fazla demokratikleşmeye mi, yoksa radikalleşmeye doğru mu gelişeceği sorusu zihinleri meşgul etmekte. Sabit Parametreler Evet, saydığımız bu faktörler Sovyetler Birliği nin dağılmasından sonra çok boyutlu bir karakter taşıyan dış ilişkilerimizin önceliklerinde ve yönünde, gerçek hayatta ister istemez değişikliklere sebep olurken, bu değişikliklerin, dış politikamızın 87 yıldır aynı kalan bazı temel ilkeler içerisinde kaldığını gözden kaçırmayalım. Türk dış politikası geçmişte de zaman zaman bölgesel ilişkilere öncelik vermiştir. O zaman da bu temel ilkelerinden vazgeçmedi. Türkiye, dün olduğu gibi bu gün de, aynı ilkeler çerçevesinde, etrafını çevreleyen ülkelerin toprak bütünlüğünün korunmasına ve ekonomik refahlarının arttırılmasına katkı yapmaya çalışmakta ve bu politikaları izlerken, kendi güvenliğini ve ekonomik gelişmesini teminat altına aldığının bilinci içinde hareket etmeye devam etmekte. Ortadoğu Politikamız Türkiye 2009 yılında Ortadoğu da, kısmen yukarıda belirttiğimiz nedenlerle daha etkili bir rol oynamaya başladı. Türkiye nin bölgedeki politikasının, devlet dışı aktörler dâhil, bütün aktörlerle temas ve diyalog kurulması, Filistin ve İran dahil, bölgede yapılan tüm seçim sonuçlarının tanınması, bölge ülkeleri arasında ekonomik ve kültürel temasların sıkılaştırılması, bu temaslardan azami yarar sağlanması için bölge içi ve bölge dışı tüm uluslararası örgütlerle işbirliğinin artırılması gibi bazı rehber ilkeler çerçevesinde uygulanmakta olduğunu görmekteyiz. Bir ölçüye kadar Batı Balkanlar dâhil, eski Osmanlı coğrafyasına ve doğusundaki Kafkasya ve Hazar alanına ve kuzeyindeki komşu Karadeniz Bölgesi ne de teşmil edilebilecek olan bu ilkeler türünde başka rehber ilkelerin Batı Avrupa ve Amerika ile ilişkilerde var olmadığını görmekteyiz. Osmanlı Coğrafyası Bu gözlem de Türk dış politikasında Osmanlı coğrafyasına verilen önceliği net bir şekilde ortaya koyuyor. Tabii Avrupa ile ilişkilerinde karşılaştığı zorluklar bağlamı içinde düşünüldüğünde, Türkiye nin eski Osmanlı topraklarında haiz olduğu tarihi, insani, kültürel ve dil bağları dolayısıyla sahip bulunduğu mukayeseli avantajları kullanmak istemesinin, ideolojik veya nostaljik yanından ziyade, rasyonel ve pragmatik gerekçelerle izah edilmesi 5

doğal olacaktır. Ayrıca, bu tarihi ve kültürel unsurlar bir tarafa bırakılsa bile, Ortadoğu, Türkiye nin güvenliği bakımından barındırdığı tehditler ve aynı zamanda, enerji ihtiyaçları ve ekonomik kalkınması için yarattığı olanaklar ve haiz olduğu potansiyel, Türk diplomasisinin bu günkü koşullar altında bu bölgeyi en öncelikli eylem alanı olarak görmesi için yeterli sebepleri oluşturur. Barış Havzaları Bölgeselleşen Türk dış politikasının bir diğer özelliği de, Türkiye nin, yukarıda belirttiğimiz gibi, büyük istikrarsızlık ve güvensizliklerle dolu kendi bölgesinde, mümkün olan yerlerde barış havzaları yaratma yolundaki çabalarıdır. Dışişleri Bakanı Davutoğlu tarafından komşularla sıfır sorun politikası şeklinde kavramsallaştırılan bu ilke, tabii Türk dış politikasının yeni bir parametresi değil. Ancak Erdoğan hükümetlerinin son yedi yıldan bu yana bu ilkeyi, yeni girişimlerle zenginleştirerek, etkin bir şekilde uyulamaya koyduğu da bir vakıa. Bu etkiliğin son örneklerini, Ermenistan la akdedilen protokoller, Suriye ve Irak la ve (Libya ile) vizelerin kaldırılması ve bu ülkelerle oluşturan ortak Bakanlar Konseyleri gibi somut gelişmelerle görüyoruz. Tabii Türkiye nin bölgede istikrar sağlayıcı ve düzen kurucu girişimleri aslında Batılı müttefiklerinin de çıkarına. Unutulmaması gerekir ki Avrupa ve Atlantik toplumunun ile Ortadoğu nun mukadderatları birbirine çok sıkı şekilde irtibatlıdır. Ne var ki Fransa ve bir ölçüde Almanya gibi bazı Avrupa ülkeleri, ülkemizin bölgede kazandığı bu diplomatik etkinliği, Avrupa Birliği nin bölgedeki ortak çıkarları açısından değil, 19. yüzyıl güç dengeleri ve rekabet yaklaşımları açısından görmeleri ve bizimle istişare etmekten dahi kaçınmaları, hatta katılım Sürecimizde enerji başlığını açamamaları talihsizlik. Nitekim üçüncü bir özellik de, bu bölgeselleşmenin AB ile ortak çıkarlarımızın örtüştüğü enerji boyutunu ve ekonomik işbirliği potansiyelini oluşturuyor. Erdoğan Hükümetleri, bölgeyle ve komşu ülkelerde Özal döneminden itibaren başlayan ekonomik, ticaret, enerji ve yatırım ilişkilerini geliştirme politikasını sürdürmekte ve dış ilişkilerin ekonomi boyutunu, enerji boyutunu dış siyasetimizin birer eylem araçları haline getirme stratejisini, komşularımızla mübadelelerin dış ticaretimizdeki payını büyük oranlarda arttırarak uygulamakta. 6

Bölgeselleşmenin Bedeli Türk diplomasisinin bölgedeki görünürlüğünün artmasının ve izlediği bağımsız çizginin Amerika ve Avrupalı müttefiklerimizin siyasetleriyle yer yer tam bir uyum içinde olmadığı açıktır. Ama Amerika ve Avrupa Birliği nin Ortadoğu siyasetlerinin birbirinin aynı olmadığı da malumdur. Türkiye nin burada Batılı müttefiklerinden ve bilhassa Amerika dan özerk hareket etmesi kendini en ziyade İran ve İsrail - Filistin meselesinde ortaya çıkan görüş ayrılıklarında gösteriyor. İran ile iyi ilişkiler öteden beri Türk dış politikasının ve güvenlik politikasının değişmeyen temel taşlarından biri. Bu ülke ile rejim farkımız ve zaman zaman doğan rekabet, görüş ayrılıkları ve hatta gerginliklerin aramızda yüz yıllardır süren barış havasını hiç bir zaman ciddi şekilde etkilemediği bilinen bir gerçek. Öte yandan iki ülke son yıllarda enerji konusunda işbirliği yapmakta ve zaman zaman da etnik terör hareketlerine karşı güvenlik konusunda benzer görüşleri paylaşmaktalar. Bölgeselleşme Kalıcı Olabilir Türkiye'nin Batı seçeneği kapanacak olursa, o zaman Türk diplomasisindeki bölgeselleşmenin kalıcı bir dönüşüm eğilimi içine girmesi ciddi bir olasılıktır. Bu takdirde orta ve uzun vadede, Ortadoğu ve İslam dünyasındaki dayanışma arayışlarının, ağır basacağına muhakkak nazarıyla bakılabilir. Eksen tartışmalarının altındaki gerçekler (2) İran ın nükleer güç olma emellerinin Türkiye nin çıkarına olmadığı da hiç şüphesiz ayrı bir gerçek. Türkiye bu Doğu komşusunu bu emellerinden vazgeçirmek amacıyla kendi ikna kanallarını devreye sokuyor. Uluslararası Enerji Ajansına da yarımcı olmak istiyor. Ama BMGK tarafından yaptırım uygulanmasına karşı. Yaptırım ve yalnızlaştırma politikalarının sonuç veren politikalar olmadığı görüşü Türk diplomasisine hâkim olan bir görüş. Bu politikaların Irak ta ve Kıbrıs ta sebep olduğu sonuçlar ortada iken Türk kamuoyunun BMGK tarafından İran a yaptırım uygulanmasına destek vermesi mümkün görülmüyor. Kaldı ki İran ın muhtemel yaptırımları ihlal etmesi halinde uluslararası toplumca atılacak adımın ne olacağı da açık değil. Askeri seçeneğin yaratacağı sonuçların tarif edilemez felaketler ve ıstıraplara yol açacağını herkes biliyor. Bu nedenle Türkiye İran la diyalogunu sürdürerek bu anlaşmazlığın burada, yerinde yani bölge 7

içinde çözülmesine çalışıyor. Ne var ki İran ın oyalama siyaseti sorunun BMGK gündemine gelmesini kaçınılmaz kılabilecek. O zaman Türkiye nin bugünkü tutumu ile kendini radikal ülkeler grubu içinde bulması da kaçınılmaz olacak. Türkiye de İran a yaptırım uygulanmasının sakıncaları konusunda muhalefet partilerinin ne düşündüğü halen açıkça belli değilse de, Türk halkı ve kamuoyunun, büyük bir çoğunlukla, buna karşı olduğu kesin. Bu durumda İran meselesi, doğal olarak Amerika, İsrail ve bir kısım Avrupa ülkeleri ile aramızda oldukça ciddi görüş ayrılığı yaratan bir konu haline gelmekte. Hamas Ortadoğu da, Amerika ve İsrail ile aramızda yaşanan bir diğer görüş ayrılığı ise Türkiye nin Hamas ile kurduğu ilişki. Türkiye nin bu bölgede Filistin meselesinde devlet dışı bir aktör olan bu örgüt ile uluslararası toplum arasında bir nevi muhatap rolü üstlenmek istediği anlaşılıyor. Ancak böyle bir girişimden hem İsrail ve Amerika nın, hem de Ortadoğu daki öteki bir kısım Arap rejimlerinin rahatsız olmaya devam ettiklerini görmek zor değil. Tabii bu rolün bölgede barış şansını arttırması halinde, Türkiye nin tüm tarafların takdirine mahzar olacağına şüphe yok. Hamas ile temas konusu son zamanlarda Avrupa Birliği nce üzerinde ciddi şekilde durulan bir konu. Bu durum ise, bu örgütle ilk temas eden ülke olan Türkiye nin politikasının isabetini kanıtlıyor. Amerika İle İlişkiler Türkiye nin Ortadoğu ile ilişkileri, Amerika ilişkilerinde her zaman önemli bir yer tutar. Geçmişte Türkiye ile Amerika arasındaki münasebetler, Türkiye nin Ortadoğu da pek fazla aktif olmayan ve daha ziyade tarafsız bir çizgi izlemesi siyasetine dayalı ve İsrail ile de iyi ilişkiler ve hatta fiili bir ittifak temelinde sürdürülmekteydi. Bu kere bu durumun tamamen değişmiş olduğunu görüyoruz. Başkan Obama nın ilk ziyaretini Türkiye ye yapması, 1 Mart tezkeresi krizinden sonra bu ülke ile aramızda patlak veren krizin etkilerinin en azından Hükümetler düzeyinde tamamen silindiğini göstermekte. Taraflar bu krizin etkilerini zaten daha Bush döneminde de, PKK ya karşı anlık ortak istihbarat paylaşımı gibi işbirliği önlemleriyle geniş ölçüde bertaraf etme iradesini ortaya koymuşlardı. Bu gün akla gelen soru, Türkiye Ortadoğu da Amerika dan 8

bağımsız bir aktör olarak, İsrail ile münasebetleri düşük seviyede tutarken, İran ile ilişkilerinin düzeyini yükseltmek gibi farklı politikalar izlemeye devam ettikçe, iki ülke arasında şimdi yeniden başlayan bu karşılıklı güvenin sürdürülebilir olup olmayacağıdır. Çıkar ve Sorun Alanları Başbakan Erdoğan ın son Vaşington ziyareti bu farklılıklara ve Türkiye nin Orta Doğu daki yeni bağımsız politikalarına rağmen, karşılıklı güvenin devam edeceğini gösteren önemli bir işaret oluşturuyor. Zira Türkiye ile Amerika arasında mevcut konular sırf İran la ve Filistin meselesi ile sınırlı değil. Her şeyden önce Türkiye ve Amerika NATO üyesi içinde çok önemli müttefikler. Başta Afganistan olmak üzere iki ülke, geleceğe dönük bir bakışla bölgede beraber çalışmanın ortak çıkarlarına hizmet edeceği inancını taşıyorlar. Bazı konulardaki görüş ayrılıklarının yanı sıra Irak, Kafkasya, enerji işbirliği gibi başka birçok alanda ise görüş birliği içinde olduklarının bilinci içindeler. Etnik Lobiler Bununla birlikte Amerika da, Vaşington un Ankara ile münasebetlerinin bozulmasını isteyen etkili muhalif siyasi çevrelerin ve güçlü etnik lobilerin varlığı da bir gerçek. Türk Amerikan münasebetlerinde 2010 yılının Vasington da Türkiye karşıtı bu çevreler ve lobilerle Obama Yönetimi arasında aynen geçen yıl ve yıllarda olduğu gibi bir güç mücadelesi şeklinde geçeceğini tahmin etmek zor değil. Türkiye nin kendi bölgesinde izleyeceği politikalarda göstereceği basiret ve başarılar Vaşington daki bu güç mücadelesinin sonucunun tayininde de etkili olacak. Dünya Gücü mü? Nihayet 2009 yılı Türk dış politikasının BMGK geçici üyeliğine ve G20 ler arasında yer aldığı, aynı zamanda Afrika, Güney Amerika ve Okyanusya ya açılışına başladığı bir yıl oldu. Ülkemizin bir dünya gücü olması kuşkusuz hepimizin arzusudur. Ne var ki, Türkiye henüz ne Amerika ne Çin, ne de Hindistan. Sınırlı kaynaklarının rasyonel tahsisi ilkesi, dış politika da geçerli bir ilkedir. Önceliklerini iyi saptaması ve önceliklerine odaklanması muhakkak ki akılcı bir davranış tarzı olur. 9

Sonuç Her ne kadar bir yandan Ortadoğu da ve bölgemizdeki olaylar ve gelişmeler ve öte yandan Ak Parti hükümetlerinin izlediği politikalar Türkiye nin Ortadoğu ve İslam Dünyası ndaki profilini yükseltmiş ise de, Türkiye nin uzun vadeli ekonomik ve stratejik çıkarları, Türkiye ve Avrupa/Atlantik dünyasını daha uzun yıllar karşılıklı dayanışma içinde aynı ittifak çerçevesinde bir arada tutmaya devam edecektir. Bununla birlikte eğer Türkiye nin Batı seçeneği şu veya bu sebeple kapanacak olursa, o zaman Türk diplomasisindeki bölgeselleşmenin kalıcı bir dönüşüm eğilimi içine girmesi ciddi bir olasılıktır. Bu takdirde orta ve uzun vadede, Ortadoğu ve İslam dünyasındaki dayanışma arayışlarının, Avrupa tarafından dengelenmeyen çekici gücünün ağır basacağına muhakkak nazarıyla bakılabilir. Bu durum dış ilişkilerimizdeki bölgeselleşmenin dış politikamızda radikalleşmeyi tetiklemesi şaşırtıcı olmaz. İç politika ve dış politika dinamikleri birbirini etkiler. Dış politikada radikalleşme, içerde radikalleşme riskini beraberinde getirir. Böyle bir gelişmenin ilk zayiatının Türkiye de çağcıl demokrasi hedefine yönelik reform çabaları olacağına şüphe yoktur. Bu zayiattan bölgedeki demokratik eğilimler de payını alır. Buna mukabil eğer Türkiye Avrupa Birliği nden beklediği karşılığı görerek, katılım sürecine ve tam üyelik hedefine tekrar kilitlenebilirse, o zaman Türkiye deki demokratik atılımlarla siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelerin yaratacağı dinamiklerin tüm Ortadoğu da ve daha geniş bir alanda barış, istikrar, refahı ve demokratik atılımları tetikleyeceği açıktır. 2010 yılı sarkacın hangi tarafa doğru evrilme göstereceğinin muhtemelen ilk işaretlerini verecektir. * Bu yazı 5 ve 6 Ocak 2010 tarihlerinde Radikal Gazetesi nde yayınlanmıştır. 10

E. Büyükelçi Özdem SANBERK Dışişleri Bakanlığı Eski Müsteşarı E. Büyükelçi Galatasaray Lisesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu olan Özdem Sanberk, Dışişleri Bakanlığı memuru olarak Madrid, Amman, Bonn ve Paris Büyükelçiliklerinde ve OECD ve UNESCO Daimi Temsilciliklerinde çeşitli derecelerde görevde bulunduktan sonra, 1985 1987 yılları arasında zamanın Başbakanı Turgut Özal ın dış politika danışmanlığını yapmıştır. Sanberk 1987 1991 yılları arasında Avrupa Topluluğu nezdinde Büyükelçi Daimi Temsilci, 1991 1995 yılları arasında Dışişleri Müsteşarı ve 1995 2000 yılları arasında da Londra Büyükelçisi olarak görev yapmıştır. 2000 yılında emekliye ayrılan Sanberk, 2003 Eylül ayına kadar Türkiye Ekonomik Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) Direktörlüğü görevinde bulunmuştur. Halen BILGESAM, GPOT ve GIF gibi çeşitli düşünce kuruluşlarında çalışmalar yapmakta, yazılı, sözlü ve görsel yayın organlarında makaleleri ve görüşleri yayınlanmaktadır. Özdem Sanberk Sumru Sanberk ile evli olup Nazlı Sanberk Altılar ın babası ve Umut Altılar ın dedesidir. 11