YÜKSEK LİSANS TEZİ. Hazırlayan Rukiye Esra TABAKÇILAR. Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet ÖNAL

Benzer belgeler
CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI INDA ROMAN VE ŞİİRLERİN ÖZELLİKLERİ, YAZAR VE ESERLERİ. Sedat Vural Osman Dağ Metin Şan

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına

1.Aşağıdaki yapıtlardan hangisi karşısındaki sanatçıya ait değildir?

GARİP AKIMI (I. YENİ)

2 273 A-Seçmeli I (Şiir İncelemeleri) A-Seçmeli I (Çağdaş Türk Ede.Metin İnc.)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR

Cumhuriyet Dönemi Genel Özellikleri

9 Evliya Çelebi -Seyahatnâmesi'nden Seçmeler (MEB,Yapı) 13 Hüseyin R. Gürpınar -Kuyruklu Yıldız Altında Bir(Özgür)

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu

Yazı Menu. - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON

1. BÖLÜM. Þiirin Anlamsal Özellikleri

DİPNOTLAR. [1] "İlmi Heyet", Hakimiyeti Milliye,

ÖZGEÇMİŞ Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI MİMARLIK BİLGİSİ CUMHURİYET DÖNEMİ I.ULUSAL MİMARLIK II.ULUSAL MİMARLIK

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

SORULARLA YENİ TÜRK EDEBİYATI

ÇINARALTI MECMUASI ÜZERİNE Necati TONGA

ÖZGEÇMİŞ. : Giresun Üni. Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Ed. Bl. : : /

KÖYÜMÜZ AİLE LİSTESİ AKGÜL A Y K A N A T KAMİL AYKANAT A S M A G Ü L A Y C I L KENAN ATLAS CEMAL ATLAS ALİ AKTEN MEHMET AKTEN

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

Yayın Değerlendirme / Review. Aktaş, Şerif (2009). Şiir Tahlili (Teori-Uygulama). Ankara: Akçağ Yayınları, 280 sf., ISBN:

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AVRASYA ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015 BAHAR DÖNEMİ DERS İÇERİKLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :26 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Mayıs :06

Modern Turkish Literature The Twentieth Century

5. Aşağıdakilerden hangisinde Falih Rıfkı Atay ın anı türündeki eserleri bir arada verilmiştir?

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

Slısan T O K G Ö 2 TÜRK BÜYÜKLERİ BİLGE ERCİLASUN T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (ŞİİR ROMAN)

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Yeni Türk Edebiyatı 2 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı

İ Ç İ N D E K İ L E R

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

İBRAHİM ŞİNASİ

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

Makale Nedir? Makale Nasıl Yazılır?

135 yýlý geride býrakan köklü bir mizah dergisi geleneðine sahibiz, ama mizah dergilerimiz

I- TARİHSEL SÜREÇ. Eski Türk Şiirine Kısa Bir Bakış/Mehmet Ölmez. pan Şiirini Tanıyor muyuz?/iskender Pala. Tekke Şiiri/Hasan Kavruk

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III

Editör Salih Gülerer. Çocuk Edebiyatı. Yazarlar Fatma Şükran Elgeren Hülya Yolasığmazoğlu Mustafa Bilgen Orhan Özdemir Safiye Akdeniz

İnci Hoca SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU ŞİİR ( )

Romancı Kimliğiyle Suat Derviş

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ÖZGEÇMİŞ. Özlem Nemutlu. Adı Soyadı. Unvanı. Yrd. Doç. Dr. Doğum Tarihi veyeri. İzmir-Bayındır Görev Yeri

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

Çağdaş Türk Edebiyatı Araştırmaları. Songül Taş

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

NO ADI SOYADI AİDATLAR GÖZGÖZ SEFER GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 2 ERCAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00

Hece/Eleştiri İhtiyacı 3. Hasan Aycın/Çizgi 6 I. BÖLÜM: ELEŞTİRİNİN TARİHSEL SERÜVENİ. M. Kayahan Özgül/Tenkidi Eleştirmek 7

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ

MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8

TEMEİ, ESER II II II

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÇORUM İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?

Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler

1950 yılında yayımlamaya başladıkları derginin adına atfen Hisarcılar

D. Kodu Ders Adı Ders Saati Kredi Z/S TDE 501 AğızAraştırmaları 3 3 S TDE 503 Arapça I 3 3 S TDE 505 Âşık Edebiyatı 3 3 S TDE 507

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

úçúndekúler ÖNSÖZ... iii CUMHURúYET DÖNEMú TÜRK ûúúrú... 1 BEû HECECúLER Faruk Nafiz Çaml bel Orhan Seyfi Orhon... 21

7.2 Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında (Proceedings) basılan bildiriler

Transkript:

T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI YENİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI VARLIK DERGİSİ NİN 231-281. SAYILARINDAKİ EDEBÎ METİN ELEŞTİRİLERİ VE ŞİİRLER YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Rukiye Esra TABAKÇILAR Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet ÖNAL Ankara 2007

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü'ne Rukiye Esra Tabakçılar a ait Varlık Dergisinin 231-281. Sayılarındaki Edebî Metin Eleştirileri ve Şiirler adlı çalışma, jürimiz tarafından Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı-Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir. 19.01.2007 Başkan Doç Dr. İsmail Hakkı AKSOYAK Danışman Yrd. Doç. Dr. Mehmet ÖNAL Üye Yrd. Doç. Dr. Ayfer YILMAZ

ÖNSÖZ Edebî dergiler; döneminin yazarlarınca siyasî, sosyal, kültürel birçok meselenin tartışıldığı ve değerlendirildiği bir ortam oluşturmuş; kültür ve sanat dünyamızın gelişmesinde önemli rol üstlenmişlerdir. 15 Temmuz 1933 tarihinde Yaşar Nabi Nayır tarafından, ülkedeki hakiki sanat mecmuası eksikliğini gidermek amacıyla çıkarılmaya başlayan Varlık dergisi, günümüzde de yayın hayatına devam ederek Türk edebiyatının en uzun soluklu dergilerden biri olmuştur. Biz bu çalışmamızda Cumhuriyet dönemi Türk edebiyat tarihinin hazırlanmasında katkı saylayacağı düşüncesiyle edebiyatımızda birçok kuşağın kendini geliştirip var etmesini sağlamak gibi önemli bir rol üstlenmiş Varlık dergisini ele aldık. Çalışmamız konunun genişliği göz önünde bulundurularak Varlık ın 231-281. sayılarıyla sınırlandırılmıştır. Çalışmamızda amaçlanan, Varlık ın ele aldığımız 231-281. sayıların çıktığı 1940 lı yıllarında, derginin şâir ve yazar kadrosunu tespit etmek, toplumu etkileyen sosyal, siyasi, kültürel olayların bu sanatçıların eserlerindeki yansımalarını belirleyerek, derginin sanat anlayışını ve edebiyata katkılarını ortaya çıkarmak kısacası Varlık ın 1940 lı yıllarına ışık tutmaktır. Çalışmamız Giriş ten sonra dört ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde öncelikle, ele aldığımız Varlık sayılarının çıktığı 1940 lı yılların siyasî, sosyal, kültürel panoramasını ortaya koyduk. 1. Bölümde ise Varlık ın 231-281. sayılarının çıktığı 1940 lı yılların edebiyat ortamı ve dönemin diğer dergileri olan Servet-i Fünûn (Uyanış), Akbaba, Fikirler, Çığır, Ülkü, Varlık, Yeni Adam, Yücel, İnsan, Hareket, Ses,

ii Hamle, Yurt ve Dünya, Bağ, Yürüyüş, Millet, Adımlar, Tanrıdağ, Büyük Doğu hakkında genel bilgiler verilmiş ve tarafımızdan dönemin fikir ve sanat ortamı ana hatlarıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Varlık dergisinin teşekkülü ve özellikleri üzerinde durduğumuz 2. Bölüm ise iki kısımda ele alınmıştır. Birinci kısımda derginin çıkış nedenleri, amaçları, ilkeleri, adı, şekil özellikleri, fiyatı, sayfa sayısı, içeriği ve günümüze uzanan yayın öyküsü üzerinde durulmuştur. İkinci kısımda ise derginin 231-281. sayılarında yer alan şair ve yazar kadrosunu ortaya koyduk. Tezimizin 3. Bölümü ise dergide yer alan yazıların değerlendirilmesine ayrılmıştır. Bu yazıların değerlendirilmesinde tez projemizin kapsam ve sınırları nda belirttiğimiz gibi şiirler ve edebî metin eleştirilerini çalışmamızın merkezine koyduk, ama diğer türlerin değerlendirilmesini de ihmal etmedik. 3. Bölüm, şiirlerin değerlendirilmesi ve nesirlerin değerlendirilmesi olmak üzere iki ana kısımdan oluşmaktadır: Şiirleri değerlendirirken Prof. Dr. Şerif Aktaş ın şiir tahlil plânından hareket ettik. Bu sebeple şiirleri Şiirde Ses, Şiirde Dil, Şiirde Yapı, Şiirde Gerçeklik, Anlam ve Yorum, Şiir ve Gelenek, Sanatçı ve Metin, Sanatçının Edebî Yönüyle İlgili Çıkarımlar olmak üzere altı başlık altında ele aldık. Şiirlere yaklaşırken Şerif Aktaş ın görüşlerinin yanında Cem Dilçin in Türk Şiir Bilgisi, İsmail Çetişli nin Metin Tahlillerine Giriş I ve Ünsal Özünlü nün Edebiyatta Dil Kullanımları adlı kitaplarındaki görüşlerden yararlandık.

iii 3. Bölümde yer alan nesirler ise hikâyeler, tiyatrolar, hatıra yazıları, gezi yazıları, mülâkatlar, polemikler, biyografiler, edebî tahlil, tenkit ve tanıtma yazıları ile fikrî yazılar olmak üzere dokuz başlık altında değerlendirilmiştir. Varlık dergisinin ele aldığımız sayılarında edebiyatın dışında sosyoloji, psikoloji, felsefe, ahlak, hukuk gibi daha birçok alanda fikir yazısı kaleme alınmıştır. Fikir yazılarını değerlendirirken edebiyatla ilgili metinleri değerlendirme kapsamına aldık. Tezimizin 4. Bölümü ise derginin 231 281. sayılarına ait fihriste ayrılmıştır. Bu bölüm iki kısımda ele alınmıştır. Birinci kısımda yazar soyadına göre, ikinci kısımda ise yazı türlerine ve yazıların konularına göre fihrist hazırlanmıştır. Sonuç bölümünde ise derginin 231 281. sayılarındaki edebiyat anlayışı, yayımlanan edebî ürünlerin karakteristik özellikleri ve Türk edebiyat tarihine katkıları üzerinde durulmuştur. Varlık Dergisinin 231 281. Sayılarında Şiir ve Edebî Metin Eleştirileri adlı çalışmamızda hareket noktamız, yine derginin kendisi olmuştur. Bununla birlikte dergiyi değerlendirirken metinlere ışık tutacak olan hatıra kitaplarından, antolojilerden, biyografilerden, dönemin tarihine ışık tutacak çalışmalardan da istifade ettik. Tezimizde yapılan alıntılarda özgün metne sadık kalınmış, dönemin dil ve imlâ özelliklerine dokunulmamıştır.

iv Tez çalışmamız esnasında, her aşamada son derece titiz davranmaya özen gösterdiğimizi de burada belirtmek isteriz. Ancak tüm bunlara rağmen pek çok sahada ayrıntılı bilgi sahibi olmanızı isteyen, sistemli ve metodik bir çalışmada hiçbir hata içermeyen bir tez ortaya koymanın da çok zor olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Çalışmalarım esnasında bana her zaman destek olan, uyarılarıyla yol gösteren danışmanım Yard. Doç. Dr. Mehmet Önal a ve fikirleriyle ufkumuzu açan Prof. Dr. Şerif Aktaş a şükranlarımı sunmayı bir borç bilirim. Çalışmalarım esnasında bana destek olan eşime, aileme ve dostlarıma da teşekkür etmek isterim. Rukiye Esra Tabakçılar Ankara, 2007

v İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER KISALTMALAR i v viii GİRİŞ 1 1. BÖLÜM 1940 LI YILLARDA EDEBİYAT ORTAMI VE DÖNEMİN DERGİLERİNE GENEL BİR BAKIŞ 1.1. Şiir 12 1.2. Nesir 20 1.3. Dönemin Başlıca Dergileri 23 2. BÖLÜM VARLIK DERGİSİNİN TEŞEKKÜLÜ VE ÖZELLİKLERİ 2.1. Derginin Genel Özellikleri 40 2.1.1. Varlık Dergisinin Çıkış Nedenleri, Amacı ve İlkeleri 40 2.1.2. Derginin Adı ve İlk Sayısı 42 2.1.3. Derginin Şekil Özellikleri 43 2.1.4. Derginin Fiyatı, Sayfa Sayısı, Basım ve Dağıtımı 45 2.1.5. Derginin İçeriği 46 2.1.6. Varlık ın Günümüze Uzanan Yayın Öyküsü 49

vi 2.2. Derginin 231-281. Sayılarında İmzaları Bulunan Şair-Yazar Kadrosu 54 2.2.1. Yaşar Nabi Nayır 54 2.2.2. Derginin 231-281.. Sayılarındaki Şair Kadrosu 57 2.2.3. Derginin 231-281. Sayılarındaki Yazar Kadrosu 58 3.BÖLÜM VARLIK DERGİSİNİN 231-281. SAYILARINDA YER ALAN YAZILARIN DEĞERLENDİRİLMESİ 3.1. Şiirlerin Değerlendirilmesi 63 3.1.1. Şiirde Ses 67 3.1.2. Şiirde Dil 97 3.1.3. Şiirde Yapı 116 3.1.4. Şiirde Gerçeklik, Anlam ve Yorum 137 3.1.5. Şiir ve Gelenek 168 3.1.6.Sanatçı ve Metin, Sanatçının Edebî Yönüyle İlgili Çıkarımlar 173 3.2. Nesirlerin Değerlendirilmesi 178 3.2.1. Hikâyeler 178 3.2.2. Tiyatrolar 189 3.2.3. Hatıra Yazıları 190 3.2.4. Gezi Yazıları 190 3.2.5. Mülâkatlar 192 3.2.6. Biyografiler 237 3.2.7.Edebî Tahlil ve Tenkit Yazıları 241 3.2.8. Polemikler 294 3.2.9. Fikrî Yazılar 301

vii 3.2.9.1. Edebiyatla İlgili Fikir Yazıları 302 3.2.9.2. Eleştiri Türü ile İlgili Fikir Yazıları 306 3.2.9.3. Tercüme ile İlgili Fikir Yazıları 309 3.2.9.4. Tiyatro ile İlgili Fikir Yazıları 314 3.2.9.5. Dil İle İlgili Fikir Yazıları 317 3.2.9.6. Başka Milletlerin Edebiyatları İle İlgili Yazılar 319 3.2.9.7.Halk Edebiyatı-Halk Kültürü İle İlgili Fikir Yazıları 321 4. BÖLÜM VARLIK DERGİSİNİN 231-281. SAYILARINDA YER ALAN YAZILARIN FİHRİSTİ 4.1. Yazar Soyadına Göre Fihrist 323 4.2. Yazı Türlerine ve Yazıların Konularına Göre Fihrist 367 SONUÇ 412 KAYNAKÇA 428 ÖZET 439 ABSTRACT 441

viii KISALTMALAR a.g.e. adı geçen eser a.g.m. adı geçen makale a.g.t adı geçen tez a.g.y. adı geçen yazı Ank. Ankara Ans. Ansiklopedisi Bak. Bakanlığı Bas. Basım, Baskı bkz. Bakınız C. Cilt Çev. Çeviren İst. İstanbul Kült. Kültür Mat. Matbaa S. Sayı s. Sayfa T.C. Türkiye Cumhuriyeti T. K. A. E. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü V. Varlık v.b. ve benzeri Yay. Yayınları, Yayınevi

GİRİŞ 1940 LI YILLARIN TARİHÎ, SİYASÎ, SOSYAL VE KÜLTÜREL PANORAMASI İnsan, öncelikle içinde yaşadığı toplumun ürünüdür. İnsanı şekillendiren, içinde yaşadığı toplumsal yapıdır. Toplumsal yapı ve bu yapıyı oluşturan tarihî, siyasî, sosyal ve kültürel şartlar iyice bilinmeden, bir dönemi iyi anlayabilmek ve dolayısıyla o dönemle ilgili bilimsel sonuçlara ulaşmak asla olası değildir. Araştırmamızın konusunu teşkil eden Varlık dergisinin 231 281. sayıları İnönü dönemi olarak adlandırılan 1940 lı yıllarda çıkmıştır. Dergiye dair yapacağımız değerlendirmelerin sağlıklı olması açısından İnönü döneminin, hatta bu dönemi oluşturan Atatürk döneminin ana hatlarıyla bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple biz, öncelikle İnönü dönemini hazırlayan Atatürk dönemi (1923-1938) üzerinde durmayı, daha sonra 1940 lı yılların siyasî, sosyal ve kültürel panoramasını çizmeyi bir zorunluluk olarak görüyoruz. Atatürk Dönemi (1923-1938) 23 Nisan 1920 de kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstanbul Hükümeti ne karşı, egemenliğin halka ait olduğunu açıkça ilan etmiştir. Türk milleti, istilacılara karşı, kahramanca yürüttüğü mücadele sonunda, bağımsızlığını kazanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, egemenliğin halka ait olduğu ilkesine bağlılığını kanıtlamak üzere, 29 Ekim 1923 te kendisine sunulan bir yasa teklifini kabul ederek, yeni Türk Devletinin yönetim biçiminin

2 Cumhuriyet olduğunu bütün dünyaya ilan eder ve cumhurbaşkanlığına da Mustafa Kemal Atatürk ü seçer. İşte Atatürk ün devlet başkanlığını sürdürdüğü 1923-1938 yılları, siyasî tarihimizde Atatürk Dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemin en önemli özelliklerini Hakan Sazyek şu şekilde ifade etmektedir 1 : Özellikle ilk on bir yılda yapılan inkılâplarla devlet ve toplum yapısının köktenci bir tarzda değişikliğe uğratıldığı bir dönemdir bu. Ana kılavuz ise akıl ve bilimdir. Bu iki kavramı içeren çağdaşlığın en olumlu biçimde yaşandığına inanılan batı ile bütünleşmenin sağlanması yolunda, dar anlamda günlük hayatı, geniş anlamda ise hayatı kavrayıştaki anlayışı değiştirmeye ve dolayısıyla ulusu eski olan dan uzaklaştırmaya yönelik yasal ve kurumsal düzenlemeler, birbiri ardınca gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Türk milliyetçiliğine dayalı olan endüstriyel ve kültürel çalışmalar da batıyla bütünleşme yolundaki düzenlemelerle aynı hızda sürdürülmüştür. Toplumsal yapıyı siyasî, sosyal ve kültürel açılardan çağdaş bir düzeye yükseltmek, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonraki ilk on beş yılın politikaları arasında yer almıştır. Ülkemizdeki başlangıcı Cumhuriyet öncesine uzanan Batılılaşma hareketi, bu dönemde özünü Mustafa Kemal Atatürk ün muasır medeniyet seviyesi sözleriyle gösterdiği çağdaşlaşma hedefinde bulmuştur. Dolayısıyla, ilk on beş yılın ideali olan Batı, aklın ve bilimin egemenliğinde kurulan bir çağdaşlık evreni olarak kabul edilmiştir. 2 Burada yeri gelmişken bir gerçeğin vurgulanması kaçınılmazdır: Her ne kadar Batı; ulaşılması gereken muasır medeniyet ise de, Türk ulusunun kendi benliğini yok etme pahasına Batı ya ulaşması bir amaç değildir. Atatürk ün çağdaşlaşma projesinde millî unsurlar ön plânda tutulmuştur. Nail 1 Bu konuda geniş bilgi için ayrıca bkz. Mumcu, Ahmet, Türk Devriminin Temelleri ve Gelişimi, İnkılap ve Aka Yay., 5. Bas., İst., 1979, s. 203-205; Kili, Suna, Türk Devrim Tarihi, Boğaziçi Üniversitesi Yay., İst. 1980, s. 149-180. 2 Sazyek, Hakan, Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirinde Garip Hareketi, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., b.t.y., s. 3-4

3 Tan, Atatürk ün yaptığı her inkılâbın çıkış noktasında Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. tanımının bulunduğunu belirtir: Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür (1936) ve Milli kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız (1933) görüşündeki Atatürk, kurduğu Türkiye Cumhuriyetini sonsuza kadar yaşatmak, kozmopolit yapı, eğitim-kültür kargaşası içindeki toplumu önce millet haline getirmek, sonra da modern bir topluma dönüştürmek amacıyla kültürel konularda da inkılâplar, düzenlemeler yapmak istedi. Bütün inkılâplarında temel çıkış noktası; Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. (1930) tanımıydı. 3 Türk milletini çağdaş medeniyet seviyesine çıkarma ülküsünün benimsendiği Atatürk döneminde aydınlara özel bir önem verildiği görülür. Bunun nedeni, halkın kültürel bakımdan gelişmesinin ancak aydınların çabalarıyla gerçekleşebilecek olmasına inanılmasıdır. Yeni devlet, bir yandan öğretim ve eğitime ağırlık vermekte, diğer yandan da halkın ekonomik bakımdan güçlenmesini gerçekleştirmeye çabalamaktadır. Atatürk dönemi bir bütün olarak barış ve huzur dönemi olmuştur. Bunda en büyük etken, ilk on beş yılda Millî Mücadelenin coşkusunun hala devam etmesidir. 4 İnönü Dönemi (1938-1950) Atatürk ün 10 Kasım 1938 yılında vefat etmesinin hemen ardından Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi, İsmet İnönü yü 11 Kasım 1938 te 3 Tan, Nail, Cumhuriyet Dönemi Kültür Çalışmalarının Dünü, Bugünü, Yarını, Ank., 2003, s.13 4 Sazyek, Hakan, a.g.e., s. 4.

4 cumhurbaşkanı seçmiştir. Böylelikle 1950 yılına kadar sürecek olan İnönü dönemi de başlamış olur. Atatürk döneminde -tek partili bir dönem olmasına rağmen- devlet yine de demokratik yapısını büyük ölçüde korumaktadır. Bu yüzden halk ile devlet arasında önemli sorunlar yaşanmaz. Bununla birlikte, İnönü dönemi, büyük ölçüde o dönemin uluslar arası siyasî yapılanmasından ve daha önemlisi altı yıl sürecek olan II. Dünya savaşının ağır şartlarından olsa gerek, demokratik yönetim biçiminden uzaklaşmış görünmektedir. 5 İnönü yönetiminin önceki dönemden başlıca farkı, otoriter bir yapıya sahip oluşudur. CHP'nin 26 Aralık 1938 tarihinde yapılan olağanüstü kurultayındaki bir tüzük değişikliğiyle cumhurbaşkanı, aynı zamanda partinin "değişmez" genel başkanı olur. Daha önemli olarak da ortaya konulan şeflik kavramı çerçevesinde devletin başı ulusun "millî şef i olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla yöneten ile yönetilen arasındaki ilişki, Atatürk dönemindeki iradenin ve egemenliğin ulusa ait olmasına önem veren katılımcı özelliğini yitirerek bütün güçleri bir kişide toplayan otoriter bir kimliğe dönüşmüştür. Ahmet Kutsi Tecer'in o yıllardaki bir yazısında görülen "Millî Şef demek millî hayatimizin uyanık başı demektir. O, maddî ve manevî cepheleriyle millî hayatı bir bütün olarak yalnız temsil etmez, güder ve yeder ifadeleri, bu kimliği belirginleştirmesi bakımından dikkat çekicidir. 6 Yönetimde meydana gelen köklü değişimin sebeplerinden biri olarak, uluslar arası arenada otoriter yönetim anlayışlarının egemen olması da düşünülebilir. Dünyayı altı yıl süre ile kana bulayacak olan yönetimler, bu dönemde en güçlü dönemlerini yaşamaktadırlar. Almanya da Fuhrer, İtalya da Duce, ülkede tek egemen güçtür. İspanya da ise Franco yönetime el koymakta gecikmeyecektir. Sovyet Rusya sında ise Stalin devletin mutlak hâkimidir. 5 Bu konuda daha fazla bilgi için bkz. Aydemir, Şevket Süreyya, İkinci Adam, C.2,,Remzi Ktbv., 6.b., İst., 1991 6 Sazyek, Hakan, a.g.e., s.6.

5 Yönetimin otoriterleşmesinde en önemli etken, kuşkusuz, I Eylül 1939 başlayan, Mayıs 1945 yılına dek ülkeyi tehdit eden II. Dünya savaşıdır. 7 Her ne kadar Türkiye fiilen savaşa katılmamışsa da, savaşın yol açtığı tahribatı en derin bir biçimde yaşamıştır. Ülke ekonomik bakımdan çok ağır sıkıntılar yaşamıştır; öyle ki ülke açlık tehlikesi ile bile karşı karşıya gelir. Bu dönemde Atatürk döneminde başlatılan ekonomik kalkınma çalışmaları durmuş, enflasyon yükselmiş ve ülkede savaş ekonomisi uygulanmaya başlanmıştır. Hükümet, bu ekonomik sıkıntıları aşmak için ağır vergiler koyma yoluna gider. Bu vergiler içinde en ağır olanları, 11 Kasım 1942 yılında çıkarılan Varlık Vergisi ile 4 Haziran 1943 yılında çıkarılan Toprak Mahsulleri Vergisi dir. Özellikle Varlık Vergisinin toplanmasında başvurulan yöntemler, hükümetin baskıcı tutumunu açıkça gözler önüne sermiştir. Hükümetin baskıcı tutumu ne yazık ki, sadece ekonomi alanı ile sınırlı olmamıştır. Hükümetin, ülkede aydınlar üzerinde de baskılar uyguladığına tanık oluyoruz. Ülke, savaşa girmediği halde, 1940 yılından itibaren İstanbul da sıkıyönetim ilan edilmiştir. Devlet, içinde yaşanılan günler ve şartlar gereği zaman zaman basına yasaklamalar getirmiştir. 8 Bu dönemde çıkan yazıların, hükümetin belirlemiş olduğu politikanın dışına çıkamadıkları görülmektedir. 9 7 Aynı görüş için bkz., Karaca, Alâattin, İkinci Yeni Poetikası, Hece Yay., Ank., 2005, s.61 8 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Yılmaz, Mustafa, İsmet İnönü Döneminde Bakanlar Kurulu Kararı İle Yasaklanan Yayınlar 1938-1945, Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi, C.34, S.1-2, Ank., 1996, s.187-203 9 Koçak, İkinci Dünya Savaşı ve Türk Basını, Tarih ve Toplum Dergisi, S.35, Kasım, 1986, s.29-31. Aktaran: Torun, Esma, II. Dünya Savaşı Sonrası Türkiye de Kültürel Değişimlere Yol Açan İç ve Dış Etkenler (1945-1960), Ankara Ünv., Doktora Tezi, Ank., 2002, s. 99.

6 Diğer taraftan, savaş yıllarında Türk basını İngiltere ve Fransa nın başını çektiği Müttefik devletler ile başta Almanya ve İtalya nın yer aldığı Mihver güçlerin propagandalarından etkilenmiştir. Taraflar zaman zaman büyük gazetelerin yazarlarını ülkelerine davet ederek etkilemeye çalışmışlardır. Ayrıca her iki tarafta kendi propagandalarını yapan gazeteleri çıkarmışlardır. Ancak hükümet, gazetelerin izlediği dış politika çizgisi dışına çıkmalarına izin vermemiştir. Bu arada radyo da önemli bir propaganda aracı olduğu için yabancı radyoların halka açık yerlerde dinlenmesi yasaklanmıştır. 10 İkinci Dünya Savaşının uzun sürmesi, taraflardan kimin galip geleceği konusunda tahminleri zorlaştırmıştır. İnönü, bize göre haklı olarak, savaşın akışına uygun şekilde, pragmatik politikalar izlemeyi yeğlemiştir. Bu yüzden, başlangıçta Almanya nın savaşta galip çıkacağını düşünen İnönü, Almanya yanlısı bir politika izlemiştir. Ancak, savaşın gidişatı değişmeye başlayınca da müttefik ülkeleri destekler politikalar izlemeye özen göstermiştir. 11 Devletin, savaş esnasında izlemiş olduğu bu ikili siyaset, ülke aydınları üzerinde baskı olarak kendini göstermekte gecikmemiştir. Hükümet, Almanya yanlısı politika izlediği zamanda Milliyetçi akımları desteklerken, sol görüşlü aydınlara karşı baskı uygulamıştır. A. Kadir, Rıfat Ilgaz, Hasan İzzettin Dinamo, Cahit Irgat, Samim Kocagöz ve Sabahattin Ali gibi sosyalist görüşlü birçok aydın, yazılarından dolayı, bu dönemde kovuşturmaya uğramışlar ve türlü cezalara çarptırılmışlardır. 12 Savaşın sonlarına doğru, Almanya nın yenileceğini anlaması üzerine, Hükümet, bu kez de, baskılarını, önceleri desteklediği milliyetçi yazarlara 10 Müttefikler tarafından çıkarılan ya da desteklenen gazete ve dergiler Do you Speak English, Parade, Images, Realite ve USA dir. Buna karşılık, Beyoğlu, İstanbul, Yeni Dünya, Signal ve Turkish Post gibi dergiler de Almanya yanlısı basının önde gelen örnekleridir. Çavdar, Tevfik, Türkiye nin Demokrasi Tarihi, C.I, İmge Kitabevi, Ank., 1995, s. 391., (Aktaran: Torun, Esma, a.g.t., s.99) 11 Bu konuda daha fazla bilgi için bkz. Diringil, Selim, Denge Oyunu: İkinci Dünya Savaşı nda Türkiye nin Dış Politikası, Tarih Vakfı Yurt Yay., İst., 1994 12 Siyasal iktidarın yazarlara baskısı hakkında bkz. Yetkin, Çetin, Siyasal İktidar Sanata Karşı, Bilgi Yay., Ank., 1970, s.33-41

7 karşı yöneltmiştir.1944 yılında Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Zeki Velidi Togan, Fethi Tevetoğlu, Hasan Ferit Cansever başta olmak üzere milliyetçi birçok aydın, yazar, bilim adamı, öğrenci Irkçılık-Turancılık davasından dolayı tutuklanmışlardır. Baskıların yazarlarla sınırlı kalmadığına tanık oluyoruz. Hükümet basın organlarına karşı da baskısını sürdürür ve birçok dergi ve gazeteyi kapatır. 13 Dönemi ile ilgili olarak yukarıda saydığımız olumsuz yönler hakkındaki değerlendirmeler ne olursa olsun, İnönü nün Türkiye yi savaşa sokmaması, çok büyük bir siyasî başarıdır. İnönü döneminin diğer bir başarılı yönü de Atatürk döneminde başlatılmış olan kültürel reformların, ağır savaş şartlarına rağmen yine başarıyla sürdürülebilmesidir. Hasan Âli Yücel in Millî Eğitim Bakanlığı esnasında, 17 Nisan 1940 yılında açılan Köy Enstitüleri, İnönü döneminin en önemli kültür faaliyetleri arasındadır. Bu enstitülerden birçok yazar yetişmiştir. Yine Halkevlerinin yanında açılan Köyodaları, halkın halkçılık ilkesi doğrultusunda bilinçlendirilmelerini amaçlamaktadır. Bu kurumlar, Alâattin Karaca nın da ifade ettiği gibi, kuşkusuz yetiştirdikleri yazar ve şâirlerle Cumhuriyet döneminde hem Ulusçu/hececi şiiri hem Toplumcu Gerçekçi edebiyatı beslemiştir. 14 İnönü döneminin önemli kültür faaliyetlerinden bir başkası da, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde bir Tercüme Bürosu nun kurulmasıdır. Bu büronun kuruluş amacı, Doğu ve Batı edebiyatındaki başyapıtların Dünya Edebiyatından Tercümeler başlığı altında çevrilmesidir. Yoğun bir tercüme faaliyeti sonucu dört yüzün üzerinde temel eser Türk diline kazandırılmıştır. 13 Bu konuda bkz., Karaca, Alâattin, a.g.e., s.63. 14 Karaca, Alâatin, a.g.e., s.64.

8 Yapılan tercümelerin amacı evrensel bir hümanizma oluşturmaktır. 15 Oluşturulmak istenen bu hümanizma konusunda yazarlar birbirinden tamamen farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Cumhuriyet dönemi edebiyatı ile ilgili eser yazan Ahmet Oktay a ve Alâattin Karaca ya göre, batı kültürünün temellerini tanımak ve bir Türk hümanizması yaratmak amacıyla yaptırılan bu çevirilerin daha sonra modern bir Türk edebiyatının oluşmasındaki payı da yadsınamaz. 16 Bununla birlikte, birçok yazar, bu hümanizma hareketini, Atatürk dönemindeki millî edebiyat anlayışından bir sapma olarak görmektedir. Hakan Sazyek, Garip Hareketi üzerine yaptığı çalışmada dönemi değerlendirirken şöyle bir tespitte bulunur: İnönü döneminde, devletin temel politikası olan çağdaşlaşma sürdürülmekle birlikte, bu ülküye giden yol değiştirilmiştir. Atatürk döneminin ulusallığı önceleyen sentezci tutumu geniş ölçüde bırakılarak hümanizm esas alınmıştır". 17 Atilla İlhan ise, bu hareketi çok ağır bir dille eleştirir. Ona göre bu çeviri politikası, ulusçu çizgiden bir sapma ve kültür emperyalizminin tasmasını elimizle boynumuza geçir(me),kişiliğimizi yitirip, yozlaş(ma)dır. 18 Atilla İlhan ın görüşünün aşırı bir görüş olduğunu burada özellikle belirtmek istiyoruz. Elbette ki uygulamalarda, hem de çoğu kez, aşırılıklar, yanlışlıklar olmuştur. Ancak konu ile ilgili ön yargılardan uzak nesnel bir görüşe ulaşmak için, süreci bütünlüğü içinde değerlendirmek kaçınılmazdır. Parçacı yaklaşımlar, bizi doğrudan uzaklaştırır. Tezimizin ilerleyen 15 İnönü dönemi kültür politikası ve özellikle hümanizma hakkında geniş bilgi için bkz. Yiğit, Ali, İnönü Dönemi Eğitim ve Kültür Politikası (1938-1950), Hacettep Ünv., Ank. 1990, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, s. 40-45. 16 Bu konuda bkz. Oktay, Ahmet, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 1923-1950, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1993, s.23-26; Alâatin Karaca, a.g.e., s. 64. 17 Sazyek, Hakan, a.g.e., s.7. 18 İlhan, Attilâ, Yenilik Adına Ulusallıktan Sapılmıştı, Hangi Edebiyat, İş Bankası Yay., İst. 2002, s.286

9 bölümlerinde daha detaylı bir biçimde göreceğimiz üzere, çeviri faaliyetleri, araştırma konumuzun yılları arasına denk gelmektedir. Bu ise bize süreci, bütünlüğü içinde izleme olanağı sağlamıştır. Tercüme bürosu tarafından gerçekleştirilmiş olan Dünya Klâsikleri dizisine Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Dönemin Maarif Vekili Hasan Âli Yücel in yazmış oldukları önsözler aslında hümanizma hareketiyle neyi amaçladıklarını ortaya koymaktadır: İnönü 1 Ağustos 1941 tarihli önsözünde şöyle demektedir: Eski Yunalılardan beri milletlerin sanat ve fikir hayatında meydana getirdikleri şaheserleri dilimize çevirmek, Türk milletinin kültüründe yer tutmak ve hizmet etmek isteyenlere en kıymetli vasıtayı hazırlamaktadır. Edebiyatımızda, sanatlarımızda ve fikirlerimizde istediğimiz yüksekliği ve genişliği bol yardımcı vasıtalar içinde yetişmiş olanlardan beklemek tabiî yoldur. Bu sebeple tercüme külliyatının kültürümüze büyük hizmetler yapacağına inanıyoruz. 19 Açıkça görülmektedir ki İnönü yazmış olduğu önsözde, Türk milletinin kültüründen söz etmektedir. Amaç, iddia edildiği gibi Türk kültürünü terk etmek değil, aksine Türk kültürünün evrensel kültürden katkısını alarak güçlenmesini sağlamaktır. Milli Eğitim Bakanı Yücel ise, Önsöz ünde şöyle demektedir: 19 Aktaran, Yiğit, Ali, a.g.t., s.45

10 Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde daha doğrusu kendi idrakinde tekrar etmesi; zekâ ve anlama kudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması ve yeniden yaratmasıdır. İşte tercüme faaliyetini biz bu bakımdan ehemmiyetli ve medeniyet davamız için müessir bellemekteyiz 20 Yine aşikârdır ki Hasan Âli Yücel de kültürün evrensel bir olgu olduğuna dikkatleri çekmektedir. Amaç, okunan eserler vasıtasıyla okuyan kişide yaratıcılığın sağlanması olarak belirtilmiştir. Varlık Dergisi nin 238 273. sayılarında yayınlanan anketin Hümanizma konulu sorusuna aydınlarımızın verdiği cevapların değerlendirmesi de ortaya koymaktadır ki aslında o dönem herkesin çizdiği hümanizma kavramının kapsam ve sınırları birbirinden farklılık arz etmektedir. Kimi hümanizma ile eski Yunan ve Lâtin kaynaklarına dönmeyi anlarken, kimi Yunan ve Lâtin in bu kaynaklardan sadece biri olduğunu, insanlığın tüm eserlerine inmek gerektiğini anlar. Kimi de bu kavramın Eski Yunan ve Lâtin kaynaklarına inip, Yunan ın tefekkür tarzını alarak, kendi öz değerlerimizle buluşturmayı anlamaktadır. Kimi ise Yunan ve Lâtin e gitmenin gereksiz olduğunu belirterek, Türk hümanizmasının kendi kültür, tarih ve mitolojimize vasıtasız inmek olduğunu anlamaktadır. Kimi aydınlarımız ise hümanizmanın insanın karanlık ve sıkıntılı dönemlerinde hayatın kendisinden doğan bir kavram olduğunu, onu bir yerlerde aramanın yanlışlığını belirtir. 20 Aktaran, Yiğit, Ali, a.g.t., s.45

11 Söz konusu anketin yanıtlarını mülâkatlar başlığı altında değerlendirdiğimizden burada sadece, bu hareketi oluşturan şahıslardan olan Hasan Âli Yücel in cevabını vermekle yetiniyoruz. Hasan Âli Yücel e göre nerede insan ve insanın eseri varsa hümanizma oradadır. Yunan ve Latin, bu kaynaklardan sadece biridir. Bu sebeple, Türk insanı kendi atalarının ve dedelerinin hangi yollardan geçtiğini öğrenmedikçe tamam bir insan olamaz. Geriye doğru yapılan bu bakışların derinliği, geleceğe uzanan bakışların ilerleme oranına eşittir. Yücel e göre böyle bir hümanizma hareketi, Dil ve Tarih inkılâplarının açtığı gerçek Türk rönesansını tam insanîleştirecektir. 21 Sosyal, siyasî, kültürel ve ekonomik şartlarına dair değerlendirmelerde bulunduğumuz İnönü Dönemi, 14 Mayıs 1950 de Demokrat Parti nin iktidara gelmesiyle son bulmuştur. İnönü döneminin siyasî, kültürel, ekonomik şartları ile ilgili bu kısa değerlendirmeden sonra dönemin edebiyat ortamının değerlendirmesine geçebiliriz. 21 Özden, Şinasi Sayın Maarif Vekilimiz Hasan Âli Yücel in Cevapları, V., C.13, S.238, 1 Haziran 1943, s.442

1. BÖLÜM 1940 LI YILLARDA EDEBİYAT ORTAMI VE DÖNEMİN DERGİLERİNE GENEL BİR BAKIŞ 1940 lı yılların edebiyat ortamını sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için, bu dönemi doğuran önceki dönemi iyi bilmek önem taşır. İnönü dönemindeki edebiyat ortamı, büyük ölçüde Atatürk dönemindeki edebiyat ortamının bir devamıdır. Bu sebeple biz, Atatürk dönemindeki edebiyat ortamını ana hatlarıyla ortaya koyduktan sonra 1940 lı yılların edebiyat ortamını değerlendirmeyi daha doğru buluyoruz. 1.1. Şiir: Atatürk dönemindeki Türk şiirinin en önemli özelliği ulusalcı olmasıdır. Şerif Aktaş, konuyla ilgili bir araştırmasında bu gerçeğe dikkatlerimizi şöyle çekmektedir: Cumhuriyet Devri Türk edebiyatı, Türklerin millet halinde yaşama istek ve iradesi etrafında vücut bulan edebiyata verilen addır. 1 Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ilk on on beş yılı için (1923-1938) Millî edebiyatçıların şekillendirdiği bir edebiyattır. demek mümkündür. 1 Aktaş,Şerif, Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatı, Türk Dünyası El Kitabı, C.3, T.K.A.E. Yay., 2.Bas., Ank.,1992, s.503.

13 II. Meşrutiyet sonrası Ziya Gökalp çevresinde oluşan şiir hareketi, Cumhuriyet in ilk dönemine damgasını vurur. Yeni devletin sanat ve edebiyatının dili, Genç Kalemler in çizdiği çerçevede şekillenir. Bu dönemde Ziya Gökalp, Cumhuriyet aydını ve edebiyatçısını en çok etkileyen şahsiyetlerden biridir. Millî edebiyat hareketinden sonra tanınan ve edebiyat tarihimizde belki yanlış bir adlandırma ile beş hececiler- olarak anılan Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon, Atatürk döneminde edebiyatın önemli bir cephesini teşkil ederler. Ziya Gökalp in Sanat şiirinde; Arûz sizin olsun, hece bizimdir, Halkın söylediği Türkçe bizimdir; Leyl sizin, şeb sizin gece bizimdir, Değildir bir mânâ üç ada muhtaç. 2 şeklinde özetlediği ilkelerden yola çıkan Hecenin beş şâiri sade bir Türkçe ve hece vezniyle ürünlerini verirler. Dil anlayışını Sanat şiiriyle ifade ettiğimiz hececi şiir anlayışının hangi malzemeyi sanatında işleyeceği ise Faruk Nafiz Çamlıbel in Sanat adlı şiirinde açıkça ortaya konmuştur: 3 2 Ercilasun, Bilge, İkinci Meşrutiyet Devrinde Tenkit, T.K.A.E. Yayınları, Ank., 1995, s. 227. (Aktaran: Alâattin Karaca, a.g.e., s. 67) 3 Bu konuda bkz. Emiroğlu, Öztürk, Türkiye de Edebiyat Toplulukları, Akçağ Yay., 2.Bas., Ank. 2003, s.84

14 Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken, Yazılmamış bir destan gibi Anadolumuz. Arkadaş biz bu yolda türküler tuttururken, Sana uğurlar olsun ayrılıyor yolumuz. Hecenin bu beş şâiri şiirlerinde genellikle aşk teması ve ferdî duyguların yanında kahramanlık, bazı tarihî olaylar, yurt güzellikleri, Anadolu gerçekleri ve milli motifleri işlemiştir. Bu dönemde hece vezni, pek çok şair tarafından kullanılmıştır. Beş hececilerin dışında hece ölçüsünü kullanan şâirler arasında Halide Nusret Zorlutuna, Ahmet Kutsi Tecer, Kemalettin Kamu, Ömer Bedrettin Uşaklı, Necmettin Halil Onan, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Kemal Çağlar sayılabilir. Atatürk döneminde, ulusçu politika, bütün sanat dallarını olduğu gibi, edebiyatı da yönlendiren en önemli etkendir. 4 Bunun sonucu olarak milliyetçi/hececi şiir anlayışı, Atatürk döneminde egemen politikanın desteklediği önemli bir şiir hareketi olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır. Yaklaşık olarak 1915-1930 yılları arasını tutan ilk hececilerden sonra 1928 yıllarında Yedi Meşaleciler görünür. Bunlar hece şiirini yeni bir ses, bir felsefî hava ve değişik temalar ile zenginleştirmek iddiası taşırlar. Ancak bu harekete katılanların çoğu, zamanla şiiri bırakarak başka alanlara geçerler. 5 4 Karaca, Alâaddin, a.g.e., s.68 5 Kabaklı, Ahmet, Türk Edebiyatı, Yeni Türk Edebiyatı Vakfı Yay., 8.bas., C.4, s.20-21

15 Muammer Lütfi Bahşi, Kenan Hulûsi Koray, Cevdet Kudret Solok, Vasfi Mahir Kocatürk, Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır ve Ziya Osman Saba isimlerinden oluşan bu grup, şiirde önemli bir gelişme gösterememiştir. Topluluktan şâir olarak varlığını sürdüren tek isim Ziya Osman Saba olmuştur. Atatürk döneminin üzerinde durulması gereken iki önemli şairi ise Ahmet Haşim ve Yahya Kemal dir. Hecenin hâkim olduğu bu dönemde A.Haşim ve Yahya Kemal aruz veznini tercih etmişlerdir. Saf şiirin peşinde koşan bu iki şair özellikle Cumhuriyet devrinin genç şairleri üzerinde oldukça etkili olmuşlardır. Bu dönemde Necip Fazıl, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı gibi şairler hece ile yazmalarına rağmen, saf şiire yönelişleriyle araştırmacılar tarafından, hececi şiir içinde değil, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal öncülüğündeki saf şiir hareketine bağlanırlar. 6 Atatürk döneminde ortaya çıkan bir başka şiir hareketi ise toplumcu gerçekçilerdir. Bu grupta bulunan şairler, sosyalist bir söylemden hareket etmektedirler. Bu hareketi başlatan, Nazım Hikmet olmuştur. 1929 yılında yayınlamış olduğu 835 Satır daki şiirler, gütmüş olduğu Marksist ideoloji bakımından mevcut şiir anlayışından tamamen farklı bir özellik arz eder. 7 Şerif Aktaş, Nazım Hikmet ve onu izleyenler hakkında şu özlü değerlendirmeyi yapar: Cumhuriyet in ilânından sonra, 1930 dan itibaren Türk şiiri yeni temalar, arayışlar peşine düşer. Bunların başında toplumu esas alan, insan problemine eğilen ve memleket gerçeklerini dile getiren bir grup vardır. Bu grubun başında Nâzım 6 Bu konuda bkz. Karaca Alaaddin, a.g.e., s.70; Kaplan, Mehmet, Atatürk Devri Türk Edebiyatı I, Kültür Bakanlığı Yay., 2.Bas., Ank. 1992, s.xxxvııı 7 Nazım Hikmet ve ideolojisi hakkında geniş bilgi için bkz. Sazyek, Hakan, a.g.e., 20-22.

16 Hikmet(1902-1963) vardır. Grubun 1923-1950 arasındaki temsilcileri arasında Sabahattin Ali, Ercümend Behzat Lav, İlhami Bekir Tez ve Hasan İzzettin Dinamo sayılabilir. Bu grubun, şiiri ideolojiyle birlikte ele aldığı söylenmektedir. 8 Toplumsal Gerçekçiler, şiiri her şeyden önce, toplumsal bir bilinçlendirme aracı gördükleri için, geleneksel biçim anlayışlarını sürdüren Hececilere ve şiirde Divan edebiyatı geleneğini sürdüren Yahya Kemal Beyatlı ile Ahmet Haşim e şiddetle karşı çıkmışlardır. Buraya kadar yapmış olduğumuz açıklamaların sonucunda Atatürk döneminde etkili olan başlıca üç şiir hareketi olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan biri Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul u takip eden Hececi Şiirdir. İkincisi Sosyalist ideolojiden beslenen ve öncülüğünü Nazım Hikmet in yaptığı Toplumcu Gerçekçi Şiirdir. Üçüncüsü ise öncülüğünü Yahya Kemal ve Ahmet Haşim in yaptığı, şiiri kendi kuralları içinde değerlendiren ve Batı daki saf şiir ve sembolist akımdan etkilenen Saf şiir anlayışıdır. Şüphesiz ki yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Atatürk dönemi içerisinde en yaygın olan akım Memleketçi/hececi şiirdir. 1940 lı yıllara kadar Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı Anadoluculuk fikrinin hâkim olduğu ve bu fikrin eserlere yansıdığı bir memleket edebiyatı şeklindedir. Şerif Aktaş, memleketçi şiirin dönem içindeki ağırlığını şu şekilde ifade etmektedir: Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren eserlerinde yurt ve memleket sevgisini işleyen şâirlerin çokluğu dikkat çeker. Ahmet Kutsi Tecer, Kemâlettin Kamu, Behçet Kemâl Çağlar, Ömer Bedrettin Uşaklı, Necmettin Halil Onan, Zeki Ömer Defne, Halide Nusret Zorlutuna, Arif Nihat Asya gibi şâirleri bu grup içinde değerlendirebiliriz. Yurt güzelliklerinin de çokça anlatıldığı 8 Aktaş, Şerif, Yenileşme Dönemi Türk Şiiri ve Antolojisi-2(1920-1940), Akçağ Yay., Ank., 1998, s.23. Ayrıca bkz., Alâattin Karaca, a.g.e., s.70-71.

17 bu şiirlerde, aşk konusuna da yeterli ehemmiyetin verildiğini söyleyebiliriz. 9 Araştırmamızın 1940 lı yılları kapsamasına rağmen 1923-1940 arasındaki Türk şiiri üzerinde bu şekilde durmamızın temelinde Atatürk dönemine egemen olan üç şiir akımının yani milliyetçi/hececi, toplumcu gerçekçi ve saf şiir anlayışlarının bu dönemde de kimi farklılıklarla- devam etmesi olgusu yatmaktadır. Bu gerçeği böylece belirledikten sonra Türk şiirinin 1940 lı yıllardaki gelişimini inceleyebiliriz. 1940 lı yıllar, sosyal ve siyasî hayatımızda pek çok değişikliğin ve hareketliliğin yaşanmasının yanı sıra, edebiyat tarihi açısından oldukça hareketli geçmiş bir dönemdir. Edebiyatımızın bu devresinde, 1960 lı yıllarda gittikçe belirginleşecek olan ideolojik kamplaşmaların ilk sinyalleri verilmeye başlanır. Bu kamplaşmalar da, özellikle sol eğilimli ve Türkçü edebî muhitlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. 10 Öncelikle şu hususu belirtmemiz gerekir ki, İnönü döneminin siyasal ve toplumsal koşulları, Atatürk döneminden oldukça farklı ve ağırdır. Atatürk döneminde, ülkeyi önderleriyle birlikte canı pahasına düşmandan kurtarmış olan ve şimdi de ülkesini her alanda geliştirmek için çabalayan coşkulu bir halk vardır. Şiir de bu ulusal coşkuyu ifade etmektedir. İnönü dönemine gelindiğinde halkta egemen olan bu coşku ve heyecanın zayıfladığına tanık oluyoruz. Tabii ki bunun en önemli nedeni İnönü nün Cumhurbaşkanı olmasından çok kısa bir süre sonra patlak veren II. Dünya Savaşı dır. Beş yılı aşkın süren bu savaş, insanlığa daha önce yaşamadığı korkunç acı ve felaketler yaşatmıştır. Her ne kadar Türkiye savaşa girmemiş olsa da savaşın 9 Aktaş, Şerif, a.g.e, s.24 10 Tonga, Necati, Çınaratlı Dergisi Etrafında Oluşan Edebî Muhit, Gazi Ünv., Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ank., 2004, s. 9

18 yol açtığı ağır ekonomik koşullar sebebi ile zor dönemler yaşamıştır; öyle ki temel gıda maddeleri ve akaryakıt karneye bağlanmıştır. Ekonomik dar boğazın yol açtığı sıkıntılar, hükümetin baskılarıyla bir araya gelince, halk ile yönetim arasında da sorunlar yaşanılmasına neden olmuştur. Savaş boyunca hayatımızda olan bu olumsuzlukların sanata yansıması da kaçınılmazdır. 11 1940 lı yıllara damgasını vuran belli başlı dört grubun var olduğunu söyleyebiliriz. Hececi Şiir Anlayışı: II. Dünya savaşının yaşandığı bu ağır süreçte milliyetçi/hececi şiir akımının giderek zayıflamaya yüz tuttuğu görülür. Mehmet Kaplan da Başarılı eserlerini 1940-1950 arasında veren Orhan Veli nesli hece şiirini mağlup etmiş ve Türk edebiyatına serbest şiiri hâkim kılmıştır. 12 ifadesiyle bu gerçeği dile getirmektedir. Bununla birlikte Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Halit Fahri Ozansoy, Halide Nusret Zorlutuna gibi isimler bu dönemde hem garip şiirine hem de şiiri sosyalist ideolojinin emrine veren Toplumcu gerçekçi akıma karşı gelenekçi şiiri savunmuşlardır. 13 Garip Şiir Akımı: İnönü döneminde, Türk şiirini etkileyen en önemli hareket olan Garip, ilk çıkışını, Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat ın 1937 yılında Varlık dergisinde yayınlamış oldukları şiirler ile yapar. Ancak Garip hareketinin, Türk edebiyat tarihinde gerçek yerini alması, üç şairin, şiirlerini, hep birlikte 1941 yılında Garip adı altında yayınlamaları ile başlar. 14 Bu kitapta, aynı adı taşıyan bir de önsöz vardır. Bu önsözde 11 Konuyla ilgili yorumlar için bkz. Karaca, Alâattin, a.g.e., s.74 12 Kaplan, Mehmet, Tanpınar ın Şiir Dünyası, Dergâh Yay., İst., b.t.y., s.241 13 Tonga, Necati, a.g.t, s.9 14 Garip hareketi ile ilgili olarak geniş bilgi için, bkz., Sazyek, Hakan, a.g.e., s.37-73.

19 geleneğe bağlı olan şiirin hemen hemen bütün kuralları yıkılmak istenir. Şiiri söz söyleme sanatı olarak ele alan bu görüş; şiirin resim ve musiki gibi sanat dallarından ayrılması gerektiği kanaatindedir. Şiir, anlamdan ibarettir. Şiirde kafiye de, eğer şiiri anlam bakımından zayıflatacaksa, gereksizdir. 1941 de ortaya çıkan bu şiir anlayışı etrafında pek çok genç şairi bulur. Bu şiir hareketi tema bakımından küçük insana has hassasiyetlerin kullanılmasına da zemin hazırlamıştır. 15 1940 lı yıllarda Garip şiir akımı, hem toplumcu gerçekçiler, hem de hececi şâirler tarafından birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki, Garip hareketi, İnönü döneminde, şiir anlayışına getirdikleri esneklik sayesinde Türk şiirinin gelişmesine, katkıda bulunmuştur. Elbette ki, şiirde şâiraneliğe karşı çıkmaları, şiirin sanat boyutunu basite indirgemeleri, eleştirilmesi gereken yönleridir. Ama süreç bir bütünlük içinde değerlendirilmelidir. 1940 Kuşağı/Toplumcu Gerçekçi Şiir Akımı: Milli Şef döneminin üzerinde durulması gereken diğer önemli şiir hareketi ise Toplumcu-Gerçekçi Şiir Akımı dır. Sosyalist dünya görüşünden beslenen bu akımı, savundukları görüş ve şiir anlayışı bakımından Nazım Hikmet in devamı kabul etmek mümkündür. Büyük ölçüde II. Dünya Savaşı nın yarattığı olumsuz koşulların etkisi sonucu doğan bu hareket, genellikle savaş, yoksulluk, sıradan insanların toplumsal sorunları, özgürlük özlemi, sürgün gibi toplumsal sorunları dile getirmiştir. Hasan İzzettin Dinamo, Rifat Ilgaz, Cahit Irgat, Sabri Soran, Fethi Giray, Ömer Faruk Toprak, Arif Damar, Attila İlhan, Şükran 15 Aktaş, Şerif, Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri (1923-1950), Türk Dünyası El Kitabı, C.3, Ank., 1992, s.514

20 Kurdakul, Ahmed Arif 1940 Kuşağı Toplumcu Gerçekçi grubu oluşturan şairler arasında sayılabilir. 16 Saf Şiir Anlayışı: İnönü döneminin diğer önemli şiir çizgisi bir hareket ya da grup özelliği taşımamakla beraber, Necip Fazıl, Ahmet Hamdi Tanpınar, Asaf Halet Çelebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil gibi şairlerce farklı düzlemlerde sürdürülen saf şiir anlayışıdır. Öncülüğünü Ahmet Haşim ve Yahya Kemal in yaptığı saf şiir anlayışı, İnönü döneminde felsefî, psikolojik, metafizik ve mistik eğilimlerle kaynaşarak, farklı dil, biçim ve söylemlerle bireysel anlamda varlığını sürdürülmüştür. 17 1.2. Nesir 1940 dönemi öncesi nesir sahasına göz attığımızda şiire benzer bir durumla karşılaşırız. Atatürk dönemi Türk nesrinin temellerini atanlar da yine millî edebiyat dönemi yazarlarımız olmuşlardır. Mehmet Kaplan, dönemle ilgili bir araştırmasında bu konuya şu şekilde işaret etmektedir: Atatürk devrine asıl havasını ve ruhunu verenler Atatürk gibi 1880 den sonra doğan ve Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklâl mücadelesinin ıztıraplarını yakınan hisseden yazarlardır. 18 Şiir bölümünde bahsettiğimiz gibi 1940 lı yıllara kadar nesir vadisinde de memleketçi bir edebiyat anlayışı gözlenir. Atatürk dönemi nesrinin 16 Karaca, Alaaddin, a.g.e., s.76-77 17 Bu konuda bkz. Karaca, Alaaddin, a.g.e., s. 79 18 Kaplan, Mehmet, Atatürk Devri Türk Edebiyatı I, Kültür Bakanlığı Yay., 2.Bas., Ank. 1992 s. xxxıı

21 temellerini atan ve ona yön veren yazarların başında özellikle, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Reşat Nuri Güntekin gelir. Bu üç yazarın birçok hikâye ve romanını edebiyatımızın Anadolu ya açılışı, yani memleket edebiyatı kapsamında değerlendirmek mümkündür. Halide Edip ve Yakup Kadri Milli Mücadeleye fiilen katılmış, Reşat Nuri ise Anadolu da uzun süre öğretmenlik yapmıştır. Bu sebeple bu yazarlar, millî mücadeleyi, bu mücadelenin cereyan ettiği Anadolu yu ve insanını roman ve hikâyelerinde sıklıkla ele alırlar. 1930 lu yıllara gelindiğinde şiirde olduğu gibi nesirde de toplumsal gerçekçiliğe yönelen edebiyatın ilk örnekleri verilir. Bu dönemde Sadri Ertem, Sabahattin Ali, Bekir Sıtkı Kunt gibi yazarlarda gördüğümüz toplumcu gerçekçilik anlayışının başarıyla uygulandığı söylenemez. 1930 larda görülen bu ilk eğilimin gerçek manada toplumcu gerçekçi çizgi haline gelmesi 1940 sonrasında gerçekleşmiştir. 19 1940 lı yıllara geldiğimizde artık, roman ve öyküde gerçekçilik anlayışı ön plâna geçmiştir. II. Dünya Savaşı yıllarında ürün vermeye başlayan hikâye ve roman yazarları eserlerinde toplumsal konuları gerçekçi anlayışla ele alırlar. Şüphesiz bu döneme damgasını vuran iki isim Sait Faik Abasıyanık ve Sabahattin Ali dir. Bu dönemde Sabahattin Ali toplumcu gerçekçi çizgiyi gerçekleştirmiş, Sait Faik, toplumsal sorunlardan çok aydın bireye ve sıradan insanlara yönelen duyarlığıyla yeni bir öykü anlayışı getirmiştir. 20 Dönemin diğer önemli yazarları arasında Halikarnas Balıkçısı, Samim Kocagöz, Memduh Şevket Esendal, Peyami Safa, Ahmet Hamdi 19 Özkırımlı, Atilla, Tarih İçinde Türk Edebiyatı, Ümit Yay., Ank., 1995, 207-208 20 Özkırımlı, Atilla, a.g.e, s.217-228

22 Tanpınar, Orhan Kemal, Kemal Bilbaşar, Kemal Tahir, Oktay Akbal, Haldun Taner, Tarık Buğra sayılabilir. 1940 lı yıllarda öykücü ve romancıların ele aldığı konuları dönemin önemli yazarlarından yola çıkarak şu şekilde özetlemek mümkündür: Köy yaşantısı(faik Baysal-Sarduvan), ırgatların içinde bulunduğu durum, ırgatağa ilişkisi (Kemal Tahir-Göl İnsanları), aydınla derebeyi arasındaki savaş (Samim Kocagöz-Bir Şehrin İki Kapısı), deniz tutkusu (Halikarnas Balıkçısı- Aganta Burina Burinata), köyün ve kasabanın sorunları (Kemal Bilbaşar- Cevizli Bahçe), İstanbul da yaşayan sıradan insanların çektikleri sıkıntılar (Sait Faik-Şahmerdan, Lüzumsuz Adam; Oktay Akbal- Önce Ekmekler Bozuldu), ekmek kavgası, fabrika ortamı (Orhan Kemal-Baba Evi, Avare Yıllar), düşkün kadınlar, hapishanelerin ve hapishanedekilerin durumu, köy ve köylülerin sorunları (Sabahattin Ali- Yeni Dünya), kişinin ruhsal çöküntüleri (Abdullah Efendi nin Rüyaları, Huzur), geçmiş özlemi (Abdülhak Şinasi Hisar- Fahim Bey ve Biz) üzerinde durulan konular arasında sayılabilir. 21 1940 lı yılların ortalarından itibaren toplumcu gerçekçi çizgide yer alan diğer bir yöneliş ise köy edebiyatıdır. Mehmet Başaran, Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Mahmut Makal gibi Köy enstitülü yazarlar, öykü ve köy notlarını Varlık, Yücel, Ufuklar gibi dergilerde yayınlarlar. Özellikle Makal ın Varlık yayınlarından çıkan Bizim Köy adlı kitabı dönemin edebiyat olayı olur. Çok partili döneme geçişle birlikte köye yöneliş egemen bir tutum halini alır. Mahmut Makal, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir köye toplumcu bir bakış açısı ile yaklaşan ürünler vermeye başlarlar (1950-1955). 1960 lara gelirken köyü konu alan zengin bir edebiyat alanı oluşmuştur. 21 Geniş bilgi için bkz. Önertoy, Olcay, Cumhuriyet Dönemi Türk Roman ve Öyküsü, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., Ank.,1984, s.45-109, 222-243, (Aktaran: Özçelebi, Hüseyin, Cumhuriyet Döneminde Edebi Eleştiri (1939-1950), Kültür Bak. Yay., Ank., 1998, s.5)

23 1940 lı yıllarda nesir alanında önemli yer tutan diğer edebî türler ise deneme ve eleştiridir. Cumhuriyet Döneminde Edebi Eleştiri (1039-1950) adlı kitabında, Hüseyin Özçelebi, bu dönemde hemen tüm edebiyatçıların deneme ve eleştiri türünde ürün vermelerine rağmen sahayı bir disiplin olarak gören sanatçı sayısının çok az olduğunu belirtir. H. Özçelebi, başlıca deneme ve eleştiri yazarı olarak şu isimleri verir: Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin, Sabahattin Eyüboğlu, Mehmet Kaplan, Lütfi Ay, Yaşar Nabi, Suat Derviş ve Ahmet Hamdi Tanpınar. 22 1.3. Dönemin Başlıca Dergileri 23 1940 lı yıllar İkinci Dünya Savaşı nın yurdumuzda yol açtığı tüm olumsuzluklara, ileride Varlık dergisini de zorlayacak kağıt sıkıntısı, matbaalardaki sıkışıklık gibi türlü sıkıntılara rağmen Türk dergiciliği için oldukça verimli geçmiştir. 1940 lı yıllarda çıkan belli başlı dergiler şunlardır 24 : 1.3.1.Servet-İ Fünûn - Uyanış 25 (27 Mart 1891-26 Mayıs 1944) Cumhuriyet öncesinde Edebiyat-ı Cedide, Fecr-i Âtî, Şâirler Derneği gibi pek çok edebî oluşuma sayfalarında yer veren Servet-i Fünûn dergisi, Cumhuriyet döneminde de yayın hayatına devam etmiştir. 22 Bu konuda bkz. Hüseyin Özçelebi, a.g.e., s.3-6 23 Dönemin dergilerini değerlendirirken özellikle şu iki kaynaktan yararlandık: Doğan, Erdal, Edebiyatımızda Dergiler, Bağlam Yay., İst., 1997; Günyol, Vedat, Sanat ve Edebiyat Dergileri, Alan Yay., İst., 1986. 24 1923-1938 arasında yayımlanan dergiler için bkz.doğan,abide; 1923-1938 Arasında Yayınlanan Dergiler Anadolu, Kadro, Ülkü, Fikir Hareketleri, Ayda Bir- Üzerinde Bir Çalışma, Gazi Üniversitesi, Doktora Tezi, Ank., 1991 25 Servet-i Fünûn dergisinin yayımlandığı döneme etkisi için bkz. Harun Kenan, Servetifünun Günleri, Kitap-lık, Edebiyat Dergicileri Özel Sayısı, S.50, Kasım-Aralık 2001, s.176-178

24 İlk çıktığı zamanlar edebiyata da yer vermekle beraber daha çok fen ve tıp ile ilgili konuları işlemekte olan dergi 1895 yılının sonlarına doğru Tevfik Fikret in idaresinde sanat ve edebiyat dergisi hüviyeti kazanmıştır. Tevfik Fikret, Cenap Şehabettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Mehmet Fuat Köprülü, Ali Canip Yöntem gibi yenileşme devri Türk edebiyatının mühim simaları Servet-i Fünûn dergisinde yerlerini alırlar. Cumhuriyetin ilanı ve yeni harf yasası ile Servet-i Fünûn dergisi öncelikle Uyanış adını alır; ardından dergi, sayfalarını yeni kuşaklara açar. İlhami Bekir, Hamit Macit Selekler, Ziya Osman, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı gibi isimler bu evrede Uyanış dergisinde eserlerini yayımlarlar. 26 1940 tarihli sayılarında eski nesle yönelik karşı tavrıyla 27 döneminin en etkin dergilerinden biri olan Servet-i Fünûn (Uyanış), Cumhuriyet öncesinde olduğu gibi, Cumhuriyet sonrasında da etkinliğini sürdürmüş ve 26 Mayıs 1944 tarihinde son sayısını yayımlayarak, yayın hayatından çekilmiştir. 26 Doğan, Erdal, a.g.e., s.13 27 Derginin 18 Ocak 1940 tarihli 2265. sayısındaki Eski Nesle Açık Mektup başlıklı yazı, derginin genel yaklaşımını da ortaya koymaktadır: Yeni nesil şöhrete değil, kıymete; kıdeme değil olgunluğa; yaşa değil kafaya ehemmiyet verdiği için, bugünkü cepheyi almak lüzumunu duydu. Sanat eserinde sosyal bir mesele aramak endişesi; dar ve ölü şehir kalıplarına karşı hür bir isyan; köydeki, kasabadaki ve büyük şehirlerdeki sosyal kaynaşmanın sanat eserine aksetmesi keyfiyeti, ancak bizim seleflerimizle doğdu ve meyvelerini verdi. (Aktaran: Doğan, Erdal, a.g.e., s.13)

25 1.3.2.Akbaba (7 Aralık 1922-28 Aralık 1977) 28 7 Aralık 1922 de Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon yönetiminde ilk sayısı çıkan Akbaba dergisi, siyasî-mizah dergisi olmasının yanında bir edebiyat ve kültür dergisi olarak da dikkatleri çekmiştir. 1940 lı yıllarda Orhan Seyfi Orhon un Akbaba dergisinden kopmasına rağmen dergi, Yusuf Ziya tarafından çıkarılmaya devam etmiştir. Yusuf Ziya vefatına kadar dergiyi çıkarmaya devam etmiş, 1967 tarihinde vefatının üzerine Akbaba dergisinin yönetimi Ortaç ın oğlu Ergin Ortaç tarafından devralınmış ve dergi 1977 tarihine kadar çıkmaya devam etmiştir. Türk mizah dergilerinin içerisinde en uzun soluklularından biri olan Akbaba dergisi döneminin çok önemli şâir ve yazarlarına sayfalarında yer vermiştir. Yusuf Ziya Ortaç, Reşat Nuri Güntekin, Orhan Seyfi Orhon, Vâlâ Nurettin, Nazım Hikmet, Faruk Nafiz, Peyami Safa, Nahit Sırrı Örik, Fahri Celâleddin Göktulga bu isimler arasında sayılabilir. Akbaba, gerek çok önemli yazar ve şâirleri çatısı altında toplamış olması, gerekse zengin bir içeriğiyle sadece bir mizah dergisi olmakla kalmamış, devrin edebiyat dergileri içinde de önemli bir yer edinmiştir. Yusuf Ziya nın Akbabası, Mehmet Önal ın ifadesiyle zamanımıza kadar yaşayan birçok mizah yazarının ve karikatüristin yetiştiği bir ocak hüviyetini yıllarca korumuştur. 29 28 Akbaba dergisi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Bayraktar, Talat, Akbaba (1945) Türk Mizahından Bir Örnek,, Gazi Ünv., Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ank., 1991 29 Önal, Mehmet; Yusuf Ziya Ortaç, Kültür Turizm Bakanlığı Yay., Ank., 1986, s.40